istanbul TicARET ODASı



Benzer belgeler
CAM SANAYİİ. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

AVRUPA BİRLİĞİ OTOMOTİV SEKTÖRÜ

Anket`e katılan KOBİ lerin ait olduğu branş 10,02% 9,07% 5,25% 3,10% Enerji sanayi. Oto sanayi. Gıda sanayi. Ağaç sanayi. İnformasyon teknolojisi


Türkiye ye Yönelik Beklentiler Olumsuz Olamaz

SAYIN BAKANIM SAYIN BAŞKAN OTOMOTİV SANAYİİ DERNEĞİ NİN SAYGIDEĞER TEMSİLCİLERİ DEĞERLİ MİSAFİRLER VE KIYMETLİ BASIN MENSUPLARI

Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI. Mayıs Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli

TEKSTİL MAKİNALARI. Hazırlayan Hasan KÖSE T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

TEB KOBİ AKADEMİ Tarım Buluşmaları. 13 Aralık 2012 İZMİR

TÜRKİYE TAKIM TEZGAHLARI ALT SEKTÖRÜ

İHRACATIN ÖNÜNDEKİ ENGELLER SAHA ÇALIŞMASI

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

ARTEV ENTELEKTÜEL VARLIK YÖNETİMİ İSTANBUL SANAYİ ODASI SUNUMU 30 MART 2012

Konuşmama ekonomik değerlendirmelerimle devam edeceğim.

YAPI FUARI TURKEYBUILD İSTANBUL FUARI ZİYARET ORGANİZASYONU SONUÇLARI

TÜRKİYE. PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU 2015 / 8 Ay PAGEV

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Elektronik ticaret e-ticaret

Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi

Dünya da ve Türkiye de İş Sağlığı ve Güvenliği

CCI SİZİN İÇİN NE YAPABİLİR?

SERAMİK SANAYİİ. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

İhaleye Davet Mektubu

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

UR-GE PROJESİ NEDİR?

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ

DOĞRUDAN YABANCI YATIRIM

TÜRKĐYE DE DÖKÜM SEKTÖRÜ

PLASTİK VE KAUÇUK İŞLEME MAKİNALARI ve AKSAM VE PARÇALARI SEKTÖRÜNÜN 2008 YILI DEĞERLENDİRME RAPORU

TÜRKİYE CERN FIRSATINI KAÇIRDI

MOBİLYA SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM

2016 YILI İPLİK İHRACAT İTHALAT RAPORU

VE BİLGİ DENEYİMİ TÜRKİYE DE SANAYİLEŞME SORUNLARI VE KOBİ LERE YÖNELİK ÇÖZÜMLER. Hüseyin TÜYSÜZ KOSGEB Başkan Yardımcısı.

Almanya da Zanaatkâr Kuruluşlarının Sistem ve Yapısı

TÜRKİYE. PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU 2015 / 6 Ay PAGEV

MÜSİAD İSVİÇRE Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Şube Başkanlarım,

KRİZ ÖNCESİNİN TEK İYİ HABERİ

15 Ekim 2014 Genel Merkez

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR YATIRIM DESTEK OFİSİ

BÖLGESEL TİCARET TOPLANTISI İZMİR

AKSARAY TİCARET VE SANAYİ ODASI

3. Uluslararası Ekim 2019 İstanbul Fuar Merkezi. Gıda, Beslenme Bileşenleri, Kimyasalları ve Teknolojileri Fuarı. fningredients.

Trakya Kalkınma Ajansı. İhracat Planı Hazırlanması Süreci

AR-GE VE İNOVASYONDA KOBİLERİN KATMA DEĞER ENDEKSİ

REACH-Tekstil ve Hazırgiyim Sektörüne Etkileri Semineri

Dünya ekonomisinde kartlar yeniden karılıyor!

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

PAGEV - PAGDER. Dünya Toplam PP İthalatı

Tekstil-Hazır Giyim Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar Kasım 2014

18. İRAN ULUSLARARASI ELEKTRİK FUARI. 2-5 Kasım 2018

Türkiye, bu oranla araştırmaya katılan 24 ülke arasında 5. sırada yer alıyor.

Türkiye, Avrupa nın en girişimci ülkesi

PAGEV PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU 2015 / İLK 9 AY

AVRUPA'DA OTOMOBİL SATIŞLARINA BREXIT FRENİ

Hakan ATEŞ DenizBank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı

TÜRKİYE DE BU HAFTA 7 11 EYLÜL 2015

TÜRKİYE PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU / 9 Ay PAGEV

Bebek Hazır Giyim Sektörü Dış Ticaret İstatistikleri Raporu

SEKTÖRÜN TANIMI TÜRKİYE KOZMETİK ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜ

Sunu planı. Sunu Planı. Slayt No 3-6 Tekstil ve Hazır Giyim Sektörlerinin Brüt Katma Değeri. 7-8 Sektörlerin Büyüme Eğilimleri

Kahramanmaraş mutlaka devler liginde olacak

ENDÜSTRİYEL REKLAMCILIK VE BASKI SEKTÖRÜ ÖLÇÜMLEME ÇALIŞMASI SORU FORMU

ALMANYA KUZEY REN VESTFALYA BÖLGE RAPORU

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

TÜRK HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ VE PAMUK

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı. 25 Şubat 2019

TEB KOBİ BANKACILIĞI

3. Uluslararası İlaç Bileşenleri, Hammaddeleri ve Teknolojileri Fuarı Ekim 2019 İstanbul Fuar Merkezi. pharmaist.net. Medya Partnerleri:

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ 1 / 7

Türkiye de Kadın İstihdam Sorununa Çözümler LİZBON SÜRECİ ve KADIN GİRİŞİMCİLİĞİ

Türkiye İleri Teknolojiye Sıçramayı Nasıl Yapar? Dün Nerede Hata Yaptık?

Serbest ticaret satrancı

Marmara Üniversitesi Finans Sektöründe Yabancı Sermaye Sempozyumu

KABLO VE TELLER. Hazırlayan Tolga TAYLAN T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

2013/ 2014 (%) 3301 Uçucu Yağlar ,63 3,97

TİCARİ İLİŞKİLER DURUM İKÖ ÜLKELERİ ARASINDA AVRUPA BİRLİĞİ >>

SN. YETKİLİ DİKKATİNE KONU: 2016 YILI YAPI-İNŞAAT VE ELEKTRİK FUARLARI SİRKÜ BİLGİLENDİRMESİ

BU YIL ULUSLARARASI KOOPERATİFLER YILI!

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

DÜNYA MOBİLYA İHRACATI

Amerikalı İş Ortakları ile Büyüme Fırsatı

2012 Yılı İçin Nasıl Bir Ekonomik Beklenti İçindesiniz? Daha kötü 10% Daha iyi 45%

İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN DIŞ PİYASALARDAKİ DURUMU

Ayakkabı Sektör Profili

Plast Eurasia İstanbul 2015 Fuar Sonuç Raporu

Piyasalardaki Dalgalanma Otomotiv Sektörüne Nasıl Yansıyor?

YURTDIŞI MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ

HİDROLİK PNÖMATİK SEKTÖRÜ NOTU

PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU

TÜRKİYE NİN DIŞ TİCARET YAPISI. Doç. Dr. İsmet GÖÇER Aydın İktisat Fakültesi Ekonometri Bölümü

15 22 OCAK 2015 ALMANYA - FRANKFURT / HANNOVER / MÜNİH

2015 OCAK DIŞ TİCARET RAPORU

MÜCEVHER SEKTÖR ENDEKSİ KASIM

ZÜCDER- Züccaciyeciler Derneği KOSGEB DESTEKLERİ BİLGİ NOTU

Murat Değirmenci: Çelik servis merkezlerine fason üretim yapacağız

Türkiye Bilişim Sektörü:

DEĞERLENDİRME NOTU: İsmail ÜNVER Mevlana Kalkınma Ajansı, Konya Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü

KARŞILIKLI TANIMA ANLAŞMALARI OCAK 2014 GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI AB VE DIŞİLİŞKİLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YÜCEL KARADİŞ/DAİRE BAŞKANI

PROMOSYON SHOW 2018 DEĞERLENDİRMESİ

Transkript:

istanbul TicARET ODASı Yayın No : 1996-52 AB 110 AVRUPA BiRLiöi'NE ÜYELiKTEN SONRA çeşitli ÜLKELERiN MAKiNE SEKTÖRÜNDEKi GELişMELER Konulu Seminer ve Panel (17 Eylül 1996) Kasım 1996

LEBiB YALKIN YAYıMLARı VE BASıM işleri A.Ş. TEL (0212) 279 67 50

ÖNSÖZ Odamız, Türkiye'nin 1996 yılı başında Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği'ne girmesiyle beraber üyelerimizi bilgilendirmek amacıyla pekçok değişik konuda seminerler düzenlemiştir. Bu seminerlerin bir kısmı değişik sektörlerin Gümrük Birliği'nden nasıl etkilendiklerini ele almıştır. Elinizde bulunan yayınımızda 17 Eylül 1996 tarihinde Odamız Meclis Salonu'nda düzenlenen "Avrupa Birliği'ne Üyelikten Sonra Çeşitli Üllkelerin Makine Sektöründeki Gelişmeler" konulu seminer ve panelin bant çözümleri yer almaktadır. Bu yayınımızın üyelerimize, araştırmacılara ve diğer ilgililere faydalı olacağını umar; Seminere katılımları ile katkıda bulunan konuşmacılara ve seminer notlarını kitapçığa dönüştüren Avrupa Birliği Şubesi'ne teşekkür ederim. Prof. Dr. ismail ÖZASLAN Genel Sekrete~r

Açış Konuşması + Ömer Besim Küfrevi + istanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Vekili Başkan + Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu + + Raimund Horth + Alman Fabrika ve Makina imalatçıları Doğu Ticaret Bölümü Birliği + Rob Van Der Horst + Hollanda Küçük ve Orta Ölçekli işletmeler Danışma ve Araştırma Merkezi Dış ilişkiler Bölüm Başkanı + Paavo Okko + Finlandiya, Turku Ekonomi ve işletme Fakültesi Avrupa Araştırmaları Enstitüsü Başkanı

Değerli katılımcılar, saygıdeğer konuklar, öncelikle hepinizi istanbul Ticaret Odası adına selamlıyor ve hoşgeldiniz diyorum. Bildiğiniz gibi 1996 yılı başından bu yana Avrupa Birliği'yle Gümrük Birliği sürecine girmemizle beraber tüm sektörler bu yeni konumdan az ya da çok, olumlu veya olumsuz olarak etkilenmeye başlamışlardır. Hepimizin amacı, bu beraberliğin veya bu Gümrük Birliği olayının tüm sektörlere pozitif olarak yansıması ve ekonomimizin bu yeni süreçten olumlu olarak çıkabilmesidir. Elbette ki makine sektörü bu sektörlerdıen en önemlisidir. Çünkü makine sektörü katma değer yaratan ve tüm sanayilerin temeli olan bir sektördür. işte biz de öncelikle makine sektörünün diğer ülkelerde Avrupa Birliği'ne geçiş sürecinde yaşamış oldukları tecrübelerden istifade etmek ve bu aşamayı daha önce geçirmiş olan ülkelerin o günkü ve bu günkü durumlarını mukayese edebilmek, gelişimlerin nasıl sağlandığını tespit edebilmek için bu ülkelerden uzmanlar çağırmak suretiyle bilgi almak yolunu seçtik. Öncelikle davetimizi kabul ettikleri için gelen değerli konuklarımıza, hepiniz adına teşekkür ediyorum ve bu seminerin hepinize yararlı olmasını diliyorum. Katılımınız için tekrar teşekkür eder saygılar sunarım.

.2. Değerli konuklar, bugün istanbul Ticaret Odası'nın düzenlemiş olduğu ve fevkalade önemli konuların irdeleneceği toplantıya ben de hoşgeldiniz diyorum. Gerçekten de Avrupa Birliği'nde makine sektörü konusunda son derece derin tecrübesi olan, değerli konuklarımız aramızda bulunuyor. Biraz önce ben kendileriyle konuştum, Federal Almanya'dan Raimund Horth, Alman Fabrika ve Makine imalatçıları Birliği'nde Bölüm Başkanı olarak görev yapıyor. Türk sanayiini de yakinen tanıyor ve toplantıya gelmeden önce Bursa'da çeşitli incelemelerde bulunmuş ve fevkalade etkilendiğini belirtiyor. Türkiye'yi yakinen tanıyan kuruluşlarının ve özellikle Almanya'da küçük ve orta ölçekli sanayi tecrübeleri ve makine sektöründeki önemini irdeleyeceği konuşmasını sanıyorum ilgiyle izleyeceğiz. Daha sonraki konuşmacı Hollanda'dan, Hollanda Küçük ve Orta Ölçekli işletmeler Araştırma Merkezi'nden gelen bir değerli uzman, kendisi Avrupa Birliği'nde küçük ve orta ölçekli işletmelerle ilgili 15 üye devletin katıldığı değişik projeleri yönlendiren bir kuruluşun yetkilisi ve bu küçük ve orta ölçekli işletmelerle ilgili çalışmalara Türkiye'nin katılması için girişimlere de başlamış bulunuyor. Üçünç;ü konuşmacımız ise Finlandiya'dan sayın Paavo Okko, Finlandiya'da Turku'da sanayi bölgelerinde tecrübesi olan ayrıca akademik bir kariyerden gelen ve Avrupa Birliği Finlandiya tecrübeleri yanında Finlandiya'daki makine sektöründeki gelişmeleri bize anlatacak değerli bir konuşmacı. Öyle sanıyorum ki istanbul Ticaret Odası Gümrük Birliği'ne girdiğimiz bu dönemde bu kadar önemli konuları irdeleyen değerli uzmanları davet etmekle çok büyük bir hizmet

.3. yapmış oluyor ve bu konuşmaların yayınlanmasıyla da öyle sanıyorum ki buradaki bilgiler Türkiye çapında yayılma imkanına sahip olacak, ben şimdi sözü fazla uzatmadan sayın Raıimund Horth'u kürsüye davet ediyorum. Kendisi Almanya'daki makine sektörü ve küçük, orta ölçekli işletmeler konusunda açıklamalarda bulunacak. Buyurun. Şu anki Almanya makine sanayiindeki durum şudur. Alman makine sanayii, Almanya'nın en büyük, en yüksek sayıda personel çalıştıran, sağlayan en fazla ihracat yapan, en fazla gelir sektörü olup, ondan sonra da elektrik, otomotiv ve kimya sektörleri geliyor. Bunlar Almanya'nın en büyük sektörleri, Almanya çok zor bir piyasa. isviçre piyasasıyla ancak karşılaştırılabilir. Ancak yine de serbest bir piyasa. Size iyimser bir şey söyleyecek olursam, şunu belirteyim, Singapur Almanya ile ihracat yapıyor ve bu ihracat içinde bütün toplam ihracat doğudan gelen ülkelerin toplam ihracatından daha fazla. Singapur'un bir bölümü Almanya'ya ihracat yapıyor ve makine ihraç ediyor ve bütün Doğu Avrupa ülkelerinin toplam makine ihracatından daha fazla bu ihraç oranı. Nasıl başardılar bunu? Bunu şöyle başardılar. Burada Almanya'daki kanallardan yararlandılar. Örneğin ticaret fuarlarına katıldılar.. Ortaklar buldular kendilerine ve Almanya'daki işleri bu ortaklarla yürüttüler. Diğer taraftan 100 kişilik bir firma, 100 işçilik bir firma % 60'lık bir tekstil makinesi konusunda % 60 iık bir kapasiteye hatta % 80'lik bir kapasiteye nasıl erişebilir. Öncelikle

.4. uzmanlaşarak yapabilir. Bu firmaların çoğu teknik alanda uzmanlaşmış firmalardır. Kendilerine özgü bir felsefeleri var. Yabancı ülkelere nasıl ihraç edeceklerini gösteren bir felsefeleri var. Bu felsefe de yoğunlaşmak üzerine kurulu. 10, 12 büyük piyasa üzerinde yoğunlaşıyorlar bunlar dünyada. Yani kendilerine birtakım acentalar buluyorlar, ajanslar buluyorlar. ingilterede olabilir, Amerika'da olabilir. Hatta Türkiye'de olabilir. Çünkü Türkiye bizim için dünyanın 15'inci en güçlü piyasası. Bu acentaları da, bu şubeleri de onlara mühendis naklederek, mühendis satarak ve teknik belgelendirme yaparak kendilerine ortak ediyorlar. Bu da aslında Türk firmaları için sorunlu bir şey olabilir. Çünkü mutlaka teknik belgelendirmeye ihtiyacınız var, Fransa'da bu Fransızca üretiliyor. Fransa'ya ihraç edecekseniz, Fransızca olması gerekiyor bu belgelerin, eğer ingiltere'ye yapaeaksanız bu ihracatı, ingilizce olması gerekiyor. Eğer Danimarka'ya yapaeaksanız Danimarkaca olması gerekiyor ve Almanya'ya yapaeaksanız Almanca olması gerekiyor bu belgelerin. Bu çok pahalı bir sistem ve aynı zamanda, Almanya'daki büyük fuarlara Hannover ve Frankfurt fuarı gibi fuarlara katılmak da çok maliyetli bir şey, bunu birlikte yapmanız gerekiyor, işbirliği içinde yapmanız gerekiyor. Hafta sonu Bursa'daydım ve orada çeşitli sanayide çalışan kişilerle konuştum ve onlara dedim ki bir araya gelin bir stand oluşturun. Hannover'de bir işbirliği merkezi olan bu fuarda bir stand kiralayın, bunu birlikte yapın, yani oturup da birileri size gelecek diye beklemeyin. Hannover fuarının enformasyon sistemine katılın, orada tartışmalara katılın, tartışmalar açın. Türkiye'de Türk sanayii, örneğin Alman metal sanayiine ya da makine sanayiine nasıl katkıda bulunabilir. Bunu anlatın. Orada fuara katıldığınızda da sadece oturmayın, önceden bilgi dağıtın, orada

.5. da bilgi dağıtmaya devam edin. ikinci aşama ise şu olacaktır. Burada geleceğe yönelik birtakım piyasa adayları bulmaya çalışın. Aday piyasalar bulmaya çalışın. Örneğin iran ya dıa Irak tabii açılırsa eğer sizin için potansiyel pazarlar olabilir. Burada içinizden bazıları inşaat sektöründen geliyor, şunu SÖYIEıyeyim Almanya'da 15 yıl önce Irak ve alternatif olarak Suudi Arabistan bütün dünyanın en büyük piyasalarıydl. Irak'a çok yüksek sayıda inşaat makinesi sattık. Suudi Arabistan'a çok yüksek sayıda inşaat makinesi sattık. Hatta Almanya'da sattığımızdan daha fazla sattık. Bu bizim için gerçekten çok olumlu bir durumdu. Ancak bu durum bir daha asla bizim için gerçekleşmeyecek. Alman firmaları o zaman çok başarılı oldular ama bu bitti ve birçok ülkede devam eden sanayilerle işbirliği yapmak zorundasınız. Bunu Almanya'dan daha kolay başarabilirsiniz. Niçin acaba Almanya'dan ihracat yapmak daha kolay. Çünkü öncelikle bankacılık sistemi Almanya'da daha olumlu. Almanya'da makine imalatçıları, herhangi bir sorunla karşılaşmıyar ihracat kredisi için teminat verebiliyor. Bu aslında çok zor bir sistem, Hermes adı verilen bir sistem zor ama, gerçekten güzel bir sistem. Bu uzun vadeli, ucuz kredilere ulaşabilmemiz için çok iyi bir araç. Burada Avrupa formları var örneğin, Dünya Bankası var ve Dünya Bankası'na çok büyük paralar ödüyoruz. Ama ödediğimizden daha fazlasını alıyoruz Dünya Bankası'ndan. Bu gerçekten çok önemli bir y'ardım, hükümetimizin bize sağladığı. Şimdi biz kendi kuruluşumuzda neler yapıyoruz onu anlatayım. Daha sonra size Almanya'nın resmi gazetesini göstereceğim. Orada bütün uluslararası ihaleler basılıyor ve her sabah bu gazete sabah 8'de elinize geliyor. Saat 8.30'dan 9'a kadar fotokopi makineleri tamamen duruyor çünkü iki arkadaşımız bu bilgileri çoğaltarak farklı bölümlere da!~ıtıyor.

.6. Yoksa faksla ve postayla üye firmalarımıza yolluyor. Gerçekten çok işe yarayan ama aynı zamanda çok da pahalı bir sistem. Bu gazete hakikaten çok pahalı bir gazete, gördüğünüz en pahalı gazete ve % 90'1 hükümet tarafından karşılanıyor. Bu uluslararası ihaleler hakkında verilen bilgiler bize çok çabuk harekete geçebilmemizi sağlıyor. Bu durum, personelimizin, elemanlarımızın, mühendislerimizin yardımını gerektiriyor ve yine Alman Ticaret Odası bize bu konuda yardımcı oluyor. Bu yardımlara ihtiyacımız var tabii. Aynı zamanda uluslararası teknik standartlara uygun olarak imalat yapabilmemiz için yardıma ihtiyacımız var. Bu uluslararası standartların çoğu, bizim firmamız gibi kuruluşlar tarafından üretiliyor, mesela bizim 150 adet mühendisimiz var, kuruluşumuzun bünyesinde çalışan. Bildiğiniz gibi Almanya şu anda büyük zorluklar yaşamakta olan bir ülke, ancak aynı zamanda da çok olumlu mali bir durum içinde olan bir ülke ve tabii elinde de yeterli döviz, yeterli para var ve Almanya Türk endüstrisi için de açık bir piyasa. Sizler bugün var olan ticari şebekeleri, ağları kullanabilmelisiniz, ithalatçılar bulmalısınız. Bununla ilgili formlar var elimde, şimdi bizim işimiz bu değil. DYM yani kuruluşumuz, size ithalatçı firmaların temsilcilerini bulmayacaktır. Ancak bununla ilgili bazı firmalar var. Sonra size gösteririm bunun kopyaları elimde var, isterseniz hepiniz bu formdan alabilirsiniz. Buraya koyacağım formları, temsilciler arıyoruz, işbirliği için ortaklar arıyoruz. ingilizce var, Almanca var bu formlardan ve ayrıca orada işbirliği yapabileceğiniz kuruluşların listesi de var. Tabii bu temsilcileri, bu firmaları önceden kontrol etmelisiniz. Bir araya gelip, bunlarla bu ortaklığı nasıl kuracağınızı tartışmalısınız. Mesela Türk tekstil endüstrisinin Almanya'daki piyasası çok güzel. Yine gıda maddeleri piyasasının gayet güzel bir piyasası var. Bursa'da

.7. örneğin metalle ilgili firmalar var Almanya'da çalışmakta olan, Türk sanayinin gerçekten bizim ortak pazarımız içinde şansı büyük. Şimdi öncelikle ucuz ülkelerden gelecek hammaddeye ihtiyacımız var, çünkü biliyorsunuz Almanya'da işçilik çok pahalı. O yüzden Polonya'dan madde alıyoruz bugün, Çek Cumhuriyeti'nden, Slovakya'dan vs. gibi ülkelerden maddeler alıyoruz ve birçok Alman firması da buralara yatırım yaptı. Ancak Türk sanayının bir avantajı var. Örneğin bu döküm malzemelerinin ya da çelik yapı maddelerini bize gemiyle gönderebilirsiniz. Polonya ise bu maddeleri gemiyle gönderemez. Bunlar sınırda 20 saat, 25 saat beklemek zorunda kalıyorlar kamyonlarıyla, tırlarıyla, Almanya'ya rahatlıkla döküm malzemeleri çelik malzemeler getiremiyorlar. Çünkü sınırda 20-25 saate kadar bekliyorlar. Diğer dönüşte başka madde alamıyorlar, çünkü yasak. Ondan sonra dönüşte de boş bir kamyon 15 saat sınırda beklemek zorunda kalıyor. Bu da çok yüksek maliyetli bir şey. Almanya'da örneğin döküm sanayiinde zarar edeceğiz, yakında bu konuda birşeyler kaybede!ceğiz. Almanya'da eskiden 50 kilometrelik bir çevrede mutlaka bir dökümhane bulunmasını öngörüyorduk, fabrikaların 50 kilometre çevresinde, ama maalesef artık bu yok. Örneğin Münih'te isterseniz Düsseldorf'tan ya da Polonya'dan geıtirmek zorundasınız. Hatta Türkiye'den getirmek zorundasınız, döküm maddesini, basit çelik, inşaat çeliği malzemesi ya da döküm malzemesi hatta pompalar ya da sübapları, valfları bile getiremiyoruz buralardan. Bu alandaki çalışmalarımız örneğin Polonya'daki bazı firmalarla karşılaştırıldığında daha yüksek şansa sahip, çünkü ulaşım açısından, nakliyat açısından bir avantaja sahipsiniz. Bu size büyük avantaj sağlayacaktır ama mutlaka bu konuda sizinle çalışmak isteyen ortaklar bulmak

.8. zorundasınız ve bu ihracat konusunda yoğunlaşmaya hazır olmalısınız ve bu ortaklarınıza bir şans tanımalısınız. Hep birlikte Alman fuarları na katılmalı, Almanya'daki sanayi şirketleriyle temasa geçmelisiniz. Size uzmanlarımızdan gelecek bir eğitim verebiliriz, örneğin Bursa'da uzmanlarımız size eğitim verebilir. Ancak bu daha sonra olacaktır. Biliyorsunuz hiçbir zaman ortaklarımızı tek başına bırakmayız biz. Avrupa Birliği finansmanını sağlayabilir bu tip eğitimlerin örneğin Almanya'ya gelebilir bazı firmalar ve kendi sanayimiz nasıl çalışıyor, Alman sanayi si nasıl çalışıyor, onu size gösterebiliriz, kalite sistemimiz nasıl çalışıyor. Ticaret fuarlarımız nasıl çalışıyor ya da nakliye sistemimiz. Nakliyat sistemimiz Almanya'da nasıl çalışıyor bu konuda size bilgi verebiliriz. Bence Türkiye'nin Alman piyasasındaki şansı büyük. Aslında Türkiye'yi italya'yla karşılaştırabilirsiniz biraz. italya gerçekten çok iyi işleyen, çok yetkin bir sanayiye sahip, Almanya'da çok iyi çalışıyor ve çok başarılı oluyor. Almanya'da ve Batı Avrupa piyasalarında böylesine bir başarı ya sahip olabilir Türk firmaları. 10, 12 ya da 15 büyük Pazar üzerine yoğunlaşın ve firmalarınızdaki işçileri, elemanları da bu konuda eğitin. Ben size yardıma hazırım. Size nasıl bir temsilci bulacağınız konusunda yardım sağlayabilirim, hep birlikte başaralım bunu, teşekkür ederim. izin verirseniz size bu gazeteyi göstermek istiyorum. işte bahsettiğim resmi gazete bu, bunun içinde bütün ihale ilanları var, Türkiye'de de muhakkak böyle gazeteler vardır, evet bu elden ele geçirilebilir bir göz atabilirsiniz. Tabii Almanca ama size bir fikir verecek bu ihaleler konusunda.

.9. Sayın Hanımefendiler, Beyefendiler, Günaydın. Hollanda'da herhangi birine sorsaydım, ortalama firma büyüklüğü nedir makine sektöründe diye, şöyle cevap verirlerdi: Eminim ki 100, 200, 250 kişi çalıştıran işyerleri olurdu. Fakat ortalama firma büyüklüğü, Hollanda'da 30'dur, makine endüstrisinde, Avrupa'da 24 kişidir, yani makine sanayiindeki tipik firma bir KOBi'dir, küçük, orta boy işletmedir. Makine sektörünü anlayabilmek için herhangi bir ülkede, öncelikle bu küçük işletmeleri anlamak, KOBi'leri anlamak gerekir. Bakanlıklarda, Ticaret Odalarında, diğer derneklerde, bölgesel kuruluşlardaki karar vericiler, şunu bilmeliler ki, küçük KOBi'lerin ve bütün bu sektörün rakamlarına sahip olmalılar. Dolayısıyla ben de sizlere öncelikle Avrupa'daki KOBi'lerden söz ederek başlamak istiyorum. Bu rakamlara Avrupa Birliği, Norveç, izlanda, isviçre ve Lihtenştayn, Avrupa Birliği ve EFTA dahil, bütün şirketlerin % 99,8'i küçük işletmedir. Avrupa tanımına göre 200 kişiye kadar işçi çalıştıranlar KOBi'lerdir. Dolayısıyla % 1 'den az bir oran sadece büyük işletmeler oluyor. % 99 böyle küçük işletmeler yani mikro işletmeler, % 92'nin üzerinde yani bütün şirketlerin % 92'si, gerçekten çok küçük. Ortalama şirket büyüklüğüne baktığınız zaman KOBi'lerde ortalama 4 kişi istihdam ediliyor yani bir müteşebbis, artı 3 çalışan, hatta bu küçük firmalarda, mikro firmalarda bile, birinci sırada, görüyorsunuz ki ortalama firma büyüklüğü 2/1, yani bütün müesseselerin % 90'1 ilki kişi çalıştırıyor, yani bir müteşebbis artı bir çalışan ve görüyorsunuz burada istihdam son sütunda burada farklı bır görünüm var.

10. Burada gördüğünüz en aşağıda istihdamın üçte biri, özel sektörde istihdamın üçte biri büyük şirketlerde ve % 32'si de çok çok küçük, çok küçük işletmelerde, demek ki istihdamın üçte biri büyük işletmelerde, üçte biri de orta işletmelerde, üçte biri de mikro işletmelerde. Şimdi bu rakamlar nereden geldi, nereden toplandı. Size şu projeden söz etmek istiyorum. Avrupa KOBi gözlemevi bu Avrupa Komisyonu, Brüksel'deki Avrupa Komisyonu tarafından başlatıldı. Türkiye'de sanıyorum insanların. % 44'ü tarımda çalışırken benim ülkemde sadece % 4'ü tarımda çalışıyor. imalat sanayii de istihdam açısından aşağı yukarı benziyor, % 23, % 25 imalat sanayiinde çalışan, sanayide çalışan insanların oranı olarak, fakat hizmetlerde Hollanda'da insanların % 10'i hizmetlerde çalışırken Türkiye'de bu % 35 gibi oluyor. Avrupa Birliği'nden 90'lardan itibaren önemli ölçüde tekstil makinesi ithal etmeye başladı Türkiye. Dokuma makineleri Avrupa Birliği tarafından ihracat açısından bakınca, Amerika Birleşik Devletleri'ndekinden sonra Türkiye üçüncü ülkedir, ithal eden, tabii bu rakam giderek artıyor, her yıl. Şimdi Türk imalat sanayiine bir bakalım, Hollanda'ya nazaran, evet, burada görüyorsunuz müesseseler olarak, işletmeler olarak Türk imalat sanayii küçük ve mikro firmalar olarak yoğunlaşmış, yani % 94'ü öyle Türkiye'de, Hollanda da % LO civarında, büyük firmalar, imalat sanayiindeki büyük firmalar aslında Hollanda'da olandan daha büyük. Ortalama büyük firma imalat sanayiinde, Türkiye'de Hollanda'dakinin 3 misli büyüklükte. Orta işletmelere bakacak olursak, Hollanda'da daha fazla ortalama KOBi var diyoruz, istihdam olarak baktığımızda da bazı farklar var. Çok küçük firmalarda çalışıyor, % 34. Fakat bu Hollanda'da gördüğünüz gibi daha farklı. Her iki ülkede de büyük şirketlerdeki istihdam da % 44 civarında. Hollanda imalat sanayinin bir cirosu, Türk

11 firmasının ortalama 3 misli kadar. imalat sektörü derken, en önemli sektör, istihdam açısından tabii, bu Türkiye için tekstil ve deri sanayileridir ki bu istihdamın % 28'i, Hollanda'da bu çok önemsiz, küçük bir sektördür. % 2 nüfusun çalışanların % 2'sini istihdam etmektedir. Hollanda için en büyük sektör makine imalatıdır. Türkiye'de bu üçüncü sırada, Avrupa Birliği'nde makine mühendisliği, makine imalat, imalat sanayinin en önde gelen alt sektörlerinden biridir. Bu çok önemlidir, çünkü buradaki verimlilik artışı ve kalite imalat sektörünün verimliliği, karlılığı tabii ki makinenin karlılığına bağlı oluyor. Toplam sınai ünetimin % 8'i, makine üretiminden geliyor. Hollanda makine üretiminde, Avrupa'da çok önemli bir rol oynamıyor. Avrupa'daki en önemli üretici, % 34'le Almanya'dır. Makine sanayiindeki üretimin % 34'ünü Almanya yapıyor, sonra % 19'1a ingiltere, sonra italya, Avusturya ve daha sonra Hollanda geliyor, toplam makine üretiminin % 3'ünü yapıyor, Avrupa'daki. Almanya en büyük makine üreticisi oluyor böylelikle. Avrupa Birliği dünyada en önemli makine üreticisidir. Bütün dünyadaki makine üretiminin tüm piyasa ekonomilerinin aşağı yukarı üçte birini ünetiyor. Amerika ve Japonya'dan sonra, rakamsal ve niteliksel açılardan önemlidir bu sektör Avrupa'da. Özellikle eğitilmiş işgücü açısından çok önemli bir sektördür. Hollanda'da 3 bin şirket var, makine imalat sanayiinde ve bunlarda 95 bin kişi istihdam ediliyor. Bu sektör küçük ve çok küçük işletmelerden oluşuyor. Makine sanayinin kendi içinde bile daha büyük firmalar gerçekten azınlıkta kalıyor. Evet, şimdide istihdama bakalım, makine sektöründe. Evet, burada dikkat çekici olan bir husus, orta ölçekli işletmelerde, dış çevre, dışta gördüğünüz halka Avrupa'dır. En dıştaki halka, Hollanda imalat sanayiinde, istihdam açısından, imalat sanayiinde ikinci büyük sektör

12. diyebiliriz. Daha önce de bunu söylemiştik. Şimdi yaratıcılık konusuna değinmek istiyorum. Öyle gördük ki, Hollanda'da imalat sanayiinde inovasyon yapmak, yenilik yapmak gerçekten çok önemli bir özelliktir. Makine sektörü toplam katma değerin, makine sanayiindeki katma değerin % 10'unu oluşturuyor ve toplam yeniliğin de % 25'ini oluşturuyor, yani oldukça yenilikçi bir sektör. işbirliği burada çok önemli, bu sektörde bütün değişik alt sektörlere bakarsanız, imalat sanayiinde pek çok işbirliği makine konusunda oluyor, araştırma, geliştirme, satış, personel pazarlama konusunda işbirliği vs. cironun % 50'si makine sektöründe uluslararası piyasalardan geliyor ve bunun büyük bir çoğunluğu da Avrupa Birliği'nin üyelerine, diğer üyelerine doğrudan ihracat yoluyla geliyor, doğrudan derken, buna taşaronluk yöntemiyle yapılabiliyor da diyebiliriz. Pek çok makine biliyorsunuz alt parçalardan oluşuyor ve bunlar küçük firmalar tarafından tedarik ediliyor ve burada gözle görülmeyen dolaylı endirekt diyebileceğimiz bir ihracat da söz konusu. Dolayısıyla, Hollanda'daki makine sanayinin gelişimi, 1993'e kadar oldukça zayıftı, büyüme oranları, ülkenin imalat sanayinin büyüme oranlarının altındaydı, fakat 1993 yılından sonra makine sanayii, imalat sanayinden daha hızlı bir şekilde büyüdü. ihracat oldukça önemli bir özelliği bu sektörün, özellikle KOBi'ler için çok önemli, Avrupa'da ortalama bir mikro firma makine sektöründe sadece % Tsini ihracat ederken, biz Hollanda'da % 20 sini ihraç edebiliyoruz, yani çok uzun süredir, açık bir ülkeyiz ve mikro firmalarda aşağı yukarı ihraç yapmak zorunda kalıyorlar. Makine sanayii Doğu Avrupa'nın açılmasıyla yeni ihracat olanaklarına kavuştu. Doğu Avrupa'daki firmalar, yeni imalat teçhizatına ihtiyaç duydular ve bunu kendileri üretebilecek durumda değildiler. ihracatın gelişmesinin diğer bir yönü de Hollanda

13. sanayinin çevre teknolojisi konusunda yaptığı gelişmedir. Çevre teknolojisi, makine sektörü için oldukça önemli yeni bir alan getirmiştir. Evet burada bir problem var, size asıl göstermek istediğim şuydu, üç grup firma, Hollanda'daki makine sanayiindeki üç grup firmanın farkını göstermekti. Tedarikçiler var, küçük firmalar bunlar, küçük parçalar, makine parçaları, makineler için veya daha büyük makine parçaları için ve bunlar tüm işletmelerin % 70'idir ve küçük ya da çok çok küçüktür. ikinci grup da geliştiriciler diyebiliriz ve ara parçaların üreticileri ve bunlar aslında büyük firmaların ana tedarikçileridir. Bunlar dolayısıyla tedarikçilerin ürettiği küçük parçaları kullanarak büyük parçalar yapıyorlar ve bunu da bu büyük parçaları da üreticilere, üçüncü gruba devrediyorlar, satıyorlar ve bunlar da ürün geliştiren ve pazarlamasını yapan nisbeten büyük firmalar. Yani daha önce gösterdiğimiz gibi, tedarikçiler en büyük çoğunluğu oluşturuyor ve bunlar sıkıntıya düşüyorlar. Çünkü rekabet gerçekten çok güçlü, özellikle Asya'dan, Orta ve Doğu Avrupa'dan gelen rekabet karşısında büyük sıkıntı çekiyorlar. Evet, makine sektörü geçtiğimiz yıllarda önemli değişiklikler geçirdi, bunlardan en önemlisi bazıları tek başına çalışan makinelerden entegre çalışan makinelere geçiş nedeniyle! oldu, giderek yüksek teknolojili makineler üretilmek istenmektedir. Dolayısıyla bunun içinde özellikle bilgi işlem programlarına, yazılıma büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Büyük şirketler için ürün aslında gerçekten imalattan ziyade hizmettir. Stok, mesela makine konusunda en büyük firmalardandır. Makine üretiminde Hollanda'da, bu stok firması, gelirinin % SO'sini ürünle ilgili hizmet temin etmekten sağlıyor. Dolayısıyla ürünle ilgilihizmet satışıyla şirketler önemli avantajlar sağlıyorlar ve rakiplerine üstünlük sağlıyorlar. Bu sadece yeni bir eğilimi takip etmek değil,

14. fakat ayakta kalabilmek için yürütülen stratejinin bir parçasıdır. Standart makine konusunda, parça konusundaki rakipler, Kore, Tayvan ve Doğu Avrupa ülkeleridir. Fakat Doğu Avrupa konusundaki standart makine üreticileri, rekabeti Orta Doğu ülkelerine geçmektedir. Mesela Türkiye ve Mısır gibi, bunlar daha yakın olmak sebebiyle daha rekabetçi olabiliyorlar. Bunun neticesinde metal üretim sektöründe süreçlerde bir gerilemeye yol açıyor. Ürünle ilgili hizmet temini bu rekabete karşı bir yöntem olarak ortaya çıkıyor. Çek Cumhuriyeti her zaman makine üreticisi olmuştur. Önemli bir makine üreticisi olmuştur, fakat giderek şunu görüyoruz ki makine sektöründeki pek çok Hollanda firması, işbirliği kurmaya çalışıyor, Çek firmalarıyla ve böylelikle oraya imalatının bir kısmını oraya kaydırmak istiyorlar. Hem Polonya'ya, hem Çek Cumhuriyeti'ne bunun nedeni de geçen yıl yapılan mesela bir araştırmaya göre makine sektöründeki firmaların dörtte biri o ya da bu şekilde Polonya'da, ya da Çek Cumhuriyeti'nde bir işbirliğine gitmek istiyor. Makine sektörünü etkileyen diğer bir gelişme, yeni teknolojilere artan bağımlılık, özellikle enformasyon teknolojisine, Hollanda hükümeti bu nedenle bir dizi, teşkilat kurdu, teknolojik bilgiyi know-how'u firmalara aktarabilmek için, pek çok müessese gördüğünüz gibi çok küçük, bilgileri yok, dolayısıyla onların işte yüksek okullara, teknik merkezlere, bilgiye ulaşabilecekleri yerlere doğru yönlendirilmeleri lazım. Biz çeşitli prodüktivite merkezleri, verimlilik merkezleri gibi yerler kurduk, Hollanda'nın değişik yerlerinde. Evet, söylemek istediklerim esas itibariyle bunlar, makine sektörü konusunda Hollanda'da' ve Avrupa Birliği'nde, eğer sorularınız olursa onlara cevap vermeye çalışacağım. Dikkatiniz için çok teşekkür ederim efendim.

15. Efendim Sayın Van Der Horst'a çok teşekkür ederiz. Soru sorma imkanımız olacak. isterseniz şimdi saat 11 'de vereceğimiz aradan önce, her iki konuşmacıya da sorularımızı yöneltelim. Bu konuda soracağınız sorular için kürsüye teşrif etmenizi rica ediyorum. Kendinizi de tanıtırsanız, daha sonra bunlar banda alınıyor ve yayınlanacak. Buyurun efendim. Kimya mühendisiyim, emekliyim, fakat evimde boş oturmuyorum. Türkiye'nin sorunlarıyla ilgileniyorum ve bulduğum sonuçları da böyle toplantılara gelerek açıklıyorum. Şimdi 1992 sonuçlarına göre Alman sanayiinde 1 kilowat saat elektrik enerjisiyle 3,77 dolar mal üretilmiş, Türkiye'de ise 1,11 dolarlık mal üretilmiş, yani biz elektriği 3 misli fazla kullanıyoruz, bunu Almanya'nın seviyesine nasıl çıkaracağız? Herhalde bunu Almanlar bize öğretecekler. Teşekkür ederiz efendim. Başka soru sormak isteyen arkadaşımız var mı efendim? Buyurun.

16. Makine yüksek mühendisiyim, kauçuk pompalar üreten bir firmanın Yönetim Kurulu Başkanıyım. Türkiye'de bu konuda tek müesseseyiz. 37 yıldan beri kauçuk pompa üretiyoruz. Biz Hollanda'da bu gibi pompa imalatı yapan firmalarla tanışmak istiyoruz, şu ana kadar benim hiç bu konuda bilgim olmadı. Müştereken imalat yapmayı da düşünüyoruz, ediyorum. onun için teşekkür Teşekkür ederiz. Başka soru sormak isteyen var mı efendim?! Buyurunuz efendim. Arkay Makine'nin sahibi olara.k bulunuyorum. Ürettiğimiz makine, otomat torna tezgahları, komple şeker, küp şeker tesisleri ve otomatik dolum makineleri üretmekteyiz. Ben kendim 14 yıl Hollanda'da kaldım. Hollanda'da imos kredisi olarak bilinen krediden de istifade ederek işimi büyüttüm. Mr. Horth'un anlatmış olduğu, Türkiye'nin konumu itibariyle komşuları na makine satma şansının çok iyi olduğunu evet doğrudur. Şu anda ben ihracat yapmaktayım komşularımıza, bu ihracatı yaparken bizim çekmiş olduğumuz sıkıntılar Avrupa'da çekilmiyar. Avrupa'da ben kendim firma sahibiydim de, malınızı getirdiğiniz zaman kamyonda yüklü faturayla, Hollanda gümrüğünden Alman

17. gümrugune, istediğiniz bir gümrüğe sadece faturayla ekspertiz yapıp geçebilirdiniz. Bizim bu ihracat kolaylıklarımız yok şu anda, ama biz Gümrük Birliği'ne girdik. Gümrük Birliği'nden istifade etmek istiyoruz. Aslında sorular o kadar çok ki, örneğin bu üretimi yapabilmek için hepimiz makineci olarak kendim aynı. zamanda makine meslek komitesi üyesiyim. Dolayısıyla sıkıntıları yaşayanlar da biziz. Şimdi önce biz kendi işçilerimizi tutamıyoruz yerimizde. Bizim Türkiye'deki işçilerimizin işçi bulma kurumlarında kayıtları yok. istediği zaman işi terk edip gidebilir. Bunu sağlayamıyoruz, araştırma, geliştirmede bir yardımımız yok. Finansal konularda, yurt dışından bir sipariş alıyorsunuz, bu siparişi efendim Türkiye'deki banka karşılamıyor. Ama size rakip olan başka bir Avrupalı firma aynı teklifi verdiği zaman örneğin 1 milyon marksa, talep edilen Ürdün'deki tesis kurulacak olan yere 5 yıl, 10 yıl vardiyayla bunu Almanya'daki firma kabul ediyor, banka kabul ediyor. Siz paranızı işi bitirdiğiniz zaman alıyorsunuz. Banka ile yapılan anlaşmada, banka 10 yıl knedide, arasındaki farkını almak suretiyle işler bu şekilde yürüyor, yani bizler mütemadiyen münferiden kendi her şeyimizi kendimiz karşılamak mecburiyetindeyiz. Hollanda'da ticaret firmam vardı, bana Hollanda ayda istediğim kadar krediyi sağlıyordu. Fakat ben satmış olduğum malın bedelini kesinlikle alamıyordum, bankaya yatırılması gerekiyordu, bu suretle de otokontrol tabir edilen vergi sistemi de kendiliğinden oluşuyordu, şimdi o kadar sorunlar çok ki, biz Türkiye'deki bu şartlarla bizim içimizdeki sistemleri geliştirmeden Gümrük Birliği'ne girdik, nasıl re~kabet edeceğiz, elimizdeki teknoloji, araştırma geliştirmede, kendilerine soruyorum, çok eski, Avrupa'da 15, 20 yıldan beri Avrupa'nın, Almanya'nın bilhassa bütün eski teknoloji makinelerini Türkiye'ye getirdik. Bu makineler çok enerji

18. sarfeder, az üretir, kendileri bu makineleri bize tabii sattılar, biz de aldık, burada bir şey yok. Kendileri daha modern sistemlere geçtiler. Onlar dakikada bir tane üretirken,aynı parçayı biz, kendim hala yaşamaktayım, iki saatte üretiyorum. Her ne kadar talep bizde çok olmasına rağmen, Kırgızistan'a, Türkmenistan'a, Kazakistan'a makine satmaktayım. Fakat üretimde hiçbir zaman taleplerimi yerine vaktinde getiremiyorum, yani Türkiye'deki önce bizim kendi içimizdeki devlet tarafından çalışma sistemlerinin ve finans kaynaklarının düzeltilmesi lazım. Ondan sonra da bizim nasıl bir yol izlememiz gerektiğini kendilerinden bize yardımcı olmalarını rica ediyorum. Yani kendi sistemlerini biz de uygulayalım. Eşit duruma gelelim, eşit şartlarda sahaya çıkalım, onlar çıkarken zaten bir sıfır galip durumdalar. Biz ne kadar çabalasak maalesef onlara yetişmemiz biraz zor, bunu anlatırken de kendim Hollanda'da 7 sene hristiyan sendikasında da tercümanlık yaptım, Hollanda'daki, Avrupa'daki iş kanunlarını çok iyi biliyorum, birçok Alman firmalarında çalıştım, rafineri kurdum. Ondan sonra Türkiye'ye döndüm. Kendim burada bir iş sahibi oldum, yani Avrupa'daki sistemleri de çok iyi bilerek konuşuyorum. Önce bizim sistemlerimizin onlara yaklaşması lazım ki rekabet eşitliğimiz biraz doğsun. biraz uzun oldu, teşekkür ederim.

19. Biz teşekkür ederiz. Efendim isterseniz Sayın iki konuşmacıdan ricamız şu olsun, Hollanda'lı olan değerli uzman, Hollanda'da küçük ve orta ölçekli işletmelerle ilgili Avrupa Birliği programlarını yönlendirmektedir, o bakımdan Avrupa Birliği'nin küçük ve orta ölçekli işletmelerle ilgili ne tür destek programları vardır, gerek teknoloji transferi için olsun, gerekse mesleki eğitim konuları olsun ve uluslararası düzeyde küçük ve orta ölçekli firmaların işbirliği, bunların müştere~ girişimler, yapmaları açısından ne tür destekler verilmektedir ve yine küçük ve orta ölçekli işletmelerin ihracat pazarlarında bu işletmelere verilen destekler nelerdir? O şekilde somut bize programları belirtirlerse ki öyle sanıyorum ki istanbul Ticaret Odası da bu çerçevede Hollanda'daki programa katılacak ve küçük ve orta ölçekli işletmelerle ilgili çalışmalara yoğun bir şekilde katılacaktır. O açıdan mevcut programlar hakkında genel bir bilgi verirlerse çok yararlı olacaktır. Daha sonra Almanya'dan gelen konuşmacıdan da aynı konularda açıklamalar yapmasını rica edeceğim. Önce buyurun Sayın Van Der Horst.

.20. Teşekkür ederim sayın başkan, sorularınız için de teşekkürler, öncelikle ortaklık arama konusunda rekabet konusundaki soruya cevap vermek istiyorum. Bunu çok farklı şekillerde yapabilirsiniz. Özür dilerim, öncelikle bizimle ortaklık kurmak isteyen firmanın sorusuna cevap vermek istiyorum. Öncelikle Hollanda'da Ticaret Odalarıyla temasa geçebilirsiniz. Bir Merkez Ticaret Odası var ve ülkenin bütün Odalarıyla bilgisayar ağı içinde temas halinde bu Merkezi Ticaret Odası ve sürekli olarak haber bülteni yolluyorlar ve yurt dışıyla ilişkileri var, öncelikle Ticaret Odasıyla temasa geçebilirsiniz. Adresi size verebilirim. Bir diğer yöntem ise ticaret kuruluşları, ticaret dernekleriyle temasa geçmek olabilir. Metal endüstrisinde iki önemli kuruluş var, iki önemli dernek var böyle, bu dernekler üyeleri için bağlantılar kuruyor. Yurt dışından firmalarla temasa geçiriyor bunları. Bu ortak yatırım biçiminde olabilir. ithalat, ihracat biçiminde olabilir ya da farklı ortaklık biçimleri halinde olabilir. Ben size, siz bana kartınızı verirseniz, bu iki derneğin adını size yollarım, şu an yanımda yok. Küçük ölçekli firmalarla ilgili politikamıza gelince bu tabii iki dakikada anlatılacak bir şey değil, çünkü Hollanda'nın küçük ölçekli firmalarla ilgili politikası çok uzun bir geçmişe dayanır. Çünkü 65 yıl önce bile bu konuda çeşitli politikalar oluşturulmuştu ve bu firmaların hükümetten destek alması gerektiği anlaşılmıştır. Geçmişte çeşitli somut araçlar oluşturuldu

21 ve her sektörde sadece sanayide değil aynı zamanda ticaret ve hizmet sektörlerinde de küçük firmalara, küçük ölçekli firmalara destek verildi ve hatta bizim küçük ölçekli firmalar için bir Bakanımız bile var. Ancak birkaç yıl önce bu politika biraz değişti ve daha genel bir politika oluşturuldu. Hükümet her firma için, her sektör için ayrı ayrı somut araç oluşturmanın çok zor olduğunu bunun çok bürokrasi istediğini ve istediğiniz müşterilere bu yolla pek ulaşamayacağınızı gördü. Şu anda genel bir politikamız var yani hükümet çeşitli düzenlemeler oluşturuluyor kurallar oluşturuyor, ekonomide ve bunu en kolay, en basit yöntemle yapıyor. Çünkü idareye bu çok yük getiriyor, bürokratik bir yük getiriyordu eski politika ve küçük firmalar da bundan olumsuz olarak etkileniyorlardı. Büyük firmalardan daha olumsuf olarak etkileniyorlardı. Küçük ölçekli işletmeler, formlar doldurmak zorunda kalıyorlardı. Sadece vergi için değil, çevre için sosyal güvenlik, sigorta için vs. her türlü şey için form doldurmak zorunda kalıyorlardı. Bu formların kırtasiye işinin azaltılması için buradaki idari yükün azaltılması için yeni bir uygulama gerekti. Çünkü bunun küçük firmalar için büyük bir avantaj olduğu anlaşılmıştı. Öncelikle bilginin çok önemli olduğu bir kez daha vurgulandı. Hükümet pazarla ilgili, teknik konularla ilgili bilgiler dağıtıyor, broşürlerle, çeşitli kitapçıklarla, çeşitli fuarlarda, her fırsatta bilgi dağıtıyor. Ülkemizde 25, 30 merkez kuruldu ve bu merkezlerden küçük işletmeciler hukukla ilgili yasalarla, piyasalarla ilgili oluşturacakları iş planları, ticaret planlarıyla ilgili bilgi alabiliyorlar. ilk gittikleri randevuda para ödemiyorlar, bu bedavadır, ondan sonraki gidişierinde, danışmalarında ise bir destek ücreti ödüyorlar. Burada ihracat yapmak isteyen ya da şirket kurmak isteyen, joint venture ortak girişim kurmak isteyen herkes bu bölgeselofislere gidebilir. Bu

.22. ofislerin desteği de hükümet tarafından verilmektedir. Ayrıca bilgiler de hükümet tarafından verilmektedir. Hükümet ihracata destek veriyor ve fuarlar düzenliyor, çeşitli enformasyon dağıtıyor, kuruluşlara, yurt dışındaki fuarlara, ticaret olaylarına geziler düzenliyor yani burada tek tek firmalara ya da onların ürünlerine destek verecek yerde genel destek veriyor. Bir de ayrıca küçük işletmeler için bir kredi var. Batı Avrupa'da bu slayt üzerinde görebiliyorsunuz, bu tabloda Almanya'da şu görülüyor. Alman markı olarak, Almanya'nın batı bölgesinde bir saatte 25 marklık bir oran var, yani 15 dolar söz konusu. 20 mark ise diğer maliyetler. Burada örneğin sigorta gibi, sosyal güvenlik gibi, çeşitli şeyler için de maliyetler var, onun dışında saat başı maliyetimiz 25 mark. Burada Hollanda'yla, Japonya'yla, ingiltere ve Amerika ile karşılaştırıldığını görüyoruz tabloda, buralarda çok daha ucuz bu maliyetler. O yüzden Almanya'da verimliliğin daha yüksek olması lazım ki, bu ülkelere ihraç edelim, ihracat yapabileiim. Ancak tabii Türkiye bu Alman maliyetinin beşte biri düzeyinde işte sizin şansınız burada zaten, eğer Almanya'ya ihracat yapıyorsanız krediye ihtiyacınız yok. Eğer Almanya'ya kaliteli ihracat yaparsanız söz konusu olan problem kredi değildir zaten. Küçük ve orta ölçekli işletmeleri Almanya'da hükümet destekliyor gerçekten, özellikle de ihracat sisteminde ve ticaret fuarlarında görülüyor bu destek. Bu ayın sonunda Dubai'ye gideceğim ve büyük bir fuara katılacağım. Burada Alman firmaları da

.23. bulunacak. Bu firmaların harcamalarının yarısı hükümet tarafından karşılanıyar. Ancak Elçilikler, Ticaret Odaları bu tip kuruluşların hepsi, Birleşik Arap Emirlikleri'nde bizim firmalarımıza destek sağlayacaktır, müşteri bulmalarına yardımcı olacaktır. Firmalarımızın bazıları Almanya'nın farklı bölgelerinden geliyor ve bu bölgelerde diyelim, Baverya'da ya da Berlin'de farklı destekler alıyorlar ve belki de harcamalarının % 25'ini kendileri karşılıyor ancak, çünkü burada yerel hükümetlerinden destek görüyorlar. Dünyada biz 200 kadar farklı ticaret fuarına katılıyoruz. Batı Avrupa'da bu tip destek verilmiyar çünkü ingiltere'de ya da Fransa'da, Batı Avrupa ülkelerinde yapılacak fuarlara ancak firmaların ortakları, temsilcileri katılıyor. Bu verilen destek ancak daha Avrupa dışı ülkelerdeki fuarlara verilen destektir. Çin de, ya da Japonya'da ya da Amerika Birleşik Devletleri'nde, Brezilya'da yapılan fuarlara verilen bir destektir. Diğer taraftan Almanya'da çok büyük ticaret fuarları var. Hannaver'de örneğin ticaret fuarını ziyaret edenlerin üçte biri özellikle Almanya'ya bu fuar için gelmiş olan kişiler, yabancılar ve ürün almak için, mamül almak için gelmiş olan kişiler. Bu da bizim küçük işletmelerimiz için gerçekten iyi bir destek. Tabii bu arada bu işbirliği için gerekli olan temsilci bulmak için gerekli olan formu dağıtacağım, bırakacağım. isterseniz kendi aranızda tartışın ve bugün doldurabilirsiniz istiyorsan ız.

.24. Sayın Horst'a çok teşekkür ediyoruz. Dışarıda masanın üstünde bulunan bu formlardan almanızı öneriyoruz. Burada ücretsiz olarak firmanızın özelliklerini belirten bir bilgi formunu Almanya'da ilgili firmalara dağıtabileceklerini belirtiyorlar. Öyle sanıyorum ki bu organizasyon kanalıyla Alman firmalarıyla temas imkanı olacak. Tabii bunun dışında uluslararası alanda işbirliği yapmak isteyen Türk firmalarının, BC-Net kanalıyla da kendi ürünlerini tanıtma ve joint venture ortakları bulmak konusundaki kompüter networkünden de yararlanma imkanları vardır, bunu da belirtmek istiyorum. Şimdi çok kısa, 5 dakikalık bir çayarası vereceğiz. Daha sonra Finlandiya'dan katılan değerli uzman bize Finlandiya'daki makine sektörü hakkında bilgi verecekler. Çok ayrıntılı bir çalışma sunacaklar, öyle sanıyorum ki fevkalade enteresan olacak, o bakımdan 5 dakikadan sonra tekrar burada toplanmanızı rica ediyorum. Sanıyorum yabancı misafirlerimizin anlattığı konularda bazılarının Türkiye'deki gelişmeleri de bilmedikleri anlaşılıyor, bizim de Türkiye'de küçük ve orta ölçekli firmaların ihtiyaç duyduğu birçok konuda Türkiye'de Odalarımız ve özellikle istanbul Ticaret Odası'nın sunduğu çok değişik hizmetler" var, gerek bu bilgilendirme konusunda, istanbul Ticaret Odası'nın ilgili araştırma servisleri, çeşitli pazar araştırmaları yayınlarıyla, bu konularda bilgiler veriyor. Yine yabancı ülkelerde fuarlara katılım konusunda, istanbul Ticaret Odası'nın da çok geniş kapsamlı programları ve bunları biz basından da tabii takip etme imkanımız oluyor, çeşitli ülkelerde yapılan pazarlara, fuarlara

.25. Türk girişimcilerinin katılmaları sağlanıyor. Biraz önce de belirttiğim gibi, müşterek girişimlerde ortak bulmak için, bu joint venture'larda ortak bulmak için oluşturulan elektronik bilgi ağına, BC network denilen ağa iştirak de mümkün olabiliyor. Bunun gibi, çok çeşitli hizmetler var, ama burada esas amacımız tabii ki şu anda Avrupa Birliği üyesi olan Finlandiya'da makine sektöründeki gelişmeleri görmek bu konuda Turku Ekonomi ve işletme Fakültesi Avrupa Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Sayın Prof. Paavo Okko bize Finlandiya tecrübesi hakkında bilgi verecek, buyurunuz efendim. Benim sunuşum, Türkiye'deki bu yeni durumla ilgili olacak, yani bu durumda Gümrük Birliği'nin ilkeleriyle ilgili bir durumdur. Bundan sonra da makine sektörünün stratejik rolünden söz edeceğim ve tabii ki bu arada Finlandiya metal ve mühendislik sanayilerinden söz edeceğim. Bu arada Avrupa Birliği'ne üye olduktan sonra yaşadığımız deneyimlerden söz edeceğiz. Ben bir ekonomistim bu yüzden Türkiye'deki yeni durumun, Gümrük Birliği'nin getirdiği şeylerin üzerinde biraz durmak istiyorum. Bu yılın başında Türkiye Gümrük Birliği'ne girdi. Uluslararası ticaret açısından Gümrük Birliği serbest ticaret bölgesi oluşturulduğu anlamına geliyor. Bu durumda Türkiye ile Avrupa Birliği arasında bir serbest ticaret ilişkisi oluşturulmuş durumda ve bu serbest ticaretin yanı sıra aynı zamanda ortak dış gümrük tarifeleri söz konusu olacak. Bu durumda ortak gümrük tarifeleri farklı bir şey ifade etmiyor çünkü burada genel gümrük tarifeleri düzeyi sanayileşmiş ülkelerde zaten oldukça düşürülmüş durumda.

.26. GATT yüzünden bu da bildiğiniz gibi ve Dünya Ticaret Örgütü sayesinde bu durum böyle gerçekleşti. Bu dış gümrük tarifeleri düzeyi, daha yüksek olsaydı, bu durum çok daha farklı olurdu sizin açınızdan ve şunu da görüyorum ki Türkiye'deki gelişmeler aslında biraz tedrici bir gelişme olmuştur. Avrupa Birliği, Avrupa Topluluğu ile 1970'Ierde BO'lerde serbest ticaret anlaşmasından yola çıkarak bugünkü duruma gelindi ve fazla dramatik bir şey de olmadı aslında. Ancak yeniden yapılandırmanın gerektiği bir durumda, bu yeni elimizdeki olanaklardan yararlanabilmek için yeniden yapılanmaya gitmek zorundasınız. Gümrük tarifelerinin indirildiği ya da ortadan kaldırıldığı çeşitli durumlar söz konusu. Buralarda ticaret engellerini kaldırmak isteriz ve buna negatif entegrasyon deriz. Yani aslında olan şeyler gayet pozitif şeylerdir, ama bu tip engellerin kaldırılmasına negatif entegrasyon diyoruz ve negatif entegrasyon dediğimiz de tarifelerin indirilmesi ya da ortadan kaldırılması söz konusu olabilir. Bunun ötesinde pozitif entegrasyon önemli dediğimizde ise, başka bir şey kastediyoruz, şu anda pozitif entegrasyon önlemlerine ihtiyaç duyuluyor çünkü Türkiye'de artık gümrük tarifelerinden gelen herhangi bir engel yok. Ancak çeşitli farklı engeller var. Bu yeni pazar bölgesinde iş yapabilmek için önünüzde hala engeller mevcut ve şu anda bize sorulan soruları gördük, çok farklı problemler var önünüzde, çok farklı zorluklar var. Bütün bunları çözümlemek zorundasınız. Daha farklı bir kurumsal düzene geçilmesi gerekiyor belki, ama bu farklı bir konu. Pozitif entegrasyon dediğimde, şunu kastediyorum. Burada tek bir piyasa oluşturulması gerekiyor ve şu anda amacımız bu. En yakın zamanda tek piyasanın oluşturulması, tek pazarın oluşturulması. Avrupa Birliği'nde Tek Pazarın oluşturulması, hatta tam olarak 10 yıl önce gerçekleştirildi ve Tek

.27. Pazar programı işte tipik bir pozitif entegrasyon süreci olarak tamamlandı. Ürünler açısından, mallar açısından, işçilik ve sermaye piyasaları açısından bu önemli dört özgürlük gerçekleştirildi ve Tek Pazar oluşturuldu. Ancak şu anda bu yeni durumdan nasıl yararlanacaksınız? Bundan söz edeceğiz, demek ki imalatçılar için ve tüketiciler için yeni birtakım olanaklar var, ama her şey bu kadar basit değil. Birçok şeyin yeniden düzenlenmesi lazım ki bu elinizdeki olanakları değerlendirebilin. Temel ekonomik düşünüş açısından ele alındığında, genbllikle Gümrük Birliği'nin bir ticaret iş potansiyeli olduğunu görüyoruz. Yani işbölümüyle daha fazla olacak ve daha fazla ticaret yapılacak. Yani zaten başarılı olan imalatçılar, ürünlerini daha fazla üretebilecekler, daha büyük oranlarda satabilecekler. Pazar büyüdüğü için. Diğer taraftan Gümrük Birliği açısıından bakıldığında, bir de ticaret çeşitlenmesi söz konusu. Ticaret sapması söz konusu, yani ticaretin bu serbest ticaret bölgesine, Gümrük Birliği bölgesine doğru kayması söz konusu olacaktır. Çünkü üçüncü ülkeler bu gümrük tarife duvarlarının dışında kalmış olacaklardır. Ancak, hatırlayacaksınız size söylediğim gibi, bu durumda bu fazla bir şey ifade etmeyecektir. Çünkü bu dış gümrük tarifeleri de zaten tarife düzeyleri oldukça düşüktür. Ancak % 2, 3'lük bir düzey söz konusu. Sanayi ürünlerinde böylesi bir tarife, oran söz konusu. Tarım ürünlerinde ise farklı sektörlerde ise gümrük oranları yine farklı. Şimdi acaba bu Gümrük Birliği Türk ekonomisine genelde ne kadar yarar sağlayacak, bunu nasıl tahmin edeceğiz. Birkaç hafta önce istanbul'da Avrupa Ekonomik Derneği toplantı düzenledi. Maalesef gelememiştim, ama şu anda istanbul'dayım, bundan da çok memnunum. Bu toplantıda Dünya Bankası'ndan bir temsilci, çeşitli hesaplar sundu, çeşitli sonuçlar sundu ve bu da Gümrük

.28. Birliği'nin Türk ekonomisine yararının yaklaşık % 2'lik bir gayri safi milli hasılanın % 2'lik bir oranı olabileceği söylendi. Yani, oldukça düşük bir oran gibi görünüyor ama yine de başlı başına bir yarar. Burada eğer ekonomi gerekli şeyleri başarabilirse, pozitif entegrasyonu başarabilirse, gayri safi yurt içi hasılanın % 2'si gibi bir oranda yarar sağlayabilecek Gümrük Birliği. Genel olarak daha olumlu birtakım katkılarda bulunabilecek ekonomiye. Bu tip sayısal hesaplamalar çok ilginç bile olsalar, her zaman çok isabetli olmayabiliyor, yani her zaman bu tip şeyleri, sayısal hesaplama yoluyla ölçemeyebiliyoruz. Aslında daha stratejik bir karar alınması gerekir. Herhangi bir şeyi böyle mi yapalım, şöyle mi yapalım, hangi yolu alırsak uzun vadede ne olur, gelecekte ne olur, bütün bunlar sayısalolarak hesaplanamayacak şeyler. Ancak tabii dolaylı etkinin de bir şekilde hesaplanması gerekebiliyor. Finlandiya'da da şu anda benzer bir duygu söz konusu. Avrupa Birliği'nin tam üyesi olduk, 1995 yılının başında olduk.tam üye olarak 2 yılın altında bir deneyimimiz var. Çeşitli hesaplamalar yaptık, ne götürdü, ne getirdi bizden, kimileri Brüksel'e bizim ödeme yaptığımızı söylüyor ve bu yüzden Avrupa Birliği"ne.niye üye olduk diye soruyor. Ama stratejik bir karardı bu, bu da şuydu, biz nereye ait olmak istiyoruz, gelecekte nereye ait olacağız. Türkiye'nin takriben 173 milyar dolar takriben milli geliri var. Fert başına milli geliri 2500 dolar civarında, 65 milyon nüfusu, bu itibarla Avrupa'nın en fakir ülkesi. Ama büyük bir potansiyele sahip, mesela yapılan GAP projesi ile Türkiye'de pamuk üretimi 600 bin tondan, 1 milyon 600 bin tona çıkacak. Bu şu demektir, mevcudu 3 katlayacağız, takriben ve bunu da iplik yapıp, dokuma yapıp, bez yapıp Avrupa Birliği'ne bilhassa başta Almanya olmak üzere ihraç edeceğiz. Halbuki tekstil sektöründe Türkiye'de bir rekabet söz konusu olacak. Hem yurt içinde, hem

.29. de yurt dışında rekabet etmek zorunda kalacak, Türk firmaları. Şurada görüyorsunuz, burada rekabet gücü fiyata bağlı olabiliyor, bir fiyata bağlı rekabet gücü var. Çok basit olarak dile getirecek olursak, maliyetler ve döviz oranları verimliliğe göre ne durumdadır. Fiyat açısından rekabet edebilmek için maliyet ve döviz kurlarının bir bileşimi verimliliği etkiliyor, önemli oluyor. Aslında sadece fiyata bağlı olarak rekabet etmek hoş bir şey değil. Çünkü ürünün de rekabet edebilmesi gerekiyor. Aslında ürün yeterli kaliteye sahip ise, fiyat açısından rekabet etmenize pek de gerek kalmayabiliyor. Fiyat belli bir düzeyde olabilir, ancak ürün yeterince kaliteli ise, zaten alıcılar burada daha yüksek fiyat ödemeye hazır olacaklardır. Evet rekabet gücünün önemli unsurlarından bir tanesi fiyat dedik, fakat bir rakam görmüştüm, şimdi size de bahsedeceğim bundan. Evet bunu okumak biraz zor olacak. Fakat şöyle bir şey, bu mukayese ücretler, saatlik ücretler, Finlandiya markı üzerinden, 3 Finlandiya markı bir Alman markı oluyor aşağı yukarı. Markası ve en yüksek seviyedeki Almanya'daki seviyeyi gördük fakat Finlandiya'yı görecek olursak, solda, birinci sütun Finlandiya'dır ve bu da yüze yakın, aşağı yukarı endeks üzerinden bunu, bu bir mutlak rakam değil ama nisbi bir endeks, 1995 yılı itibariyle Finlandiya'da 60 fin markası oluyor, doğrudan ücret olarak baktığımız zaman, en direk dediğimiz toplam diğer sosyal yardım vs. eklediğiniz zaman, 110 fin markası oluyor. Almanya'da ise bu 150. isviçrede bu 140 ve bu karşılaştırmada en düşük rakam ingiltere'de, yani söylediğim gibi bu mutlak ücret ve maliyet seviyeleri, maliyet ve üretkenlik seviyeleri, verimlilik seviyelerinin belli bir kombinasyonu önemli. Fiyat ve verimlilik aynı zamanda tabii ki döviz kurları da burada bir roloynuyor, şimdi ben ekonomistim, ekonomi profesörüyüm, bu nedenle teoriden de

.30. bahsediyorum hep böyıe. Bu uluslararası ticaretin eski teorisini hatırlayacak olursak, David Ricardo'nun Ricardo diyordu ki aynı bu konuda. Diğer ülke, mutlak anlamda daha iyi bir şekilde her şeyi diğerinden daha iyi üretebiliyorsa, bu iki ülke birbirleri arasında nasıl ticaret olabilir ve bundan kim yararlanır? Mukayeseli üstünlükler teorisi buradan kaynaklanıyor zaten. Çok hoş bir şekilde bunu hatırlamak mümkün. Ricardo'nun bu örneğinde, Portekiz gerçekten de şarap ve hazır giyim olarak en iyisini üretebilecek durumdaydı. ingiltere'den, böylelikle de hikaye de böyle devam ediyor. Yani uluslararası ticaret, ülkeler arasında nasılolduğuna dair bir hikaye bu. Biri diğerinden herşeyde, her imalat alanında diğerinden üstünse, ticaret nasıl olur. Fakat böyle bir ülke yok, gerçekten her konuda en iyi, herkesten en iyi üreten bir firma yok. Bir ülke yok. Dolayısıyla fiyatlar ve döviz kurları da buradan ortaya çıkıyor. Her iki ülke de böylelikle dengeli bir kura sahip oluyor ve karşılıklı dengede bir ticaret yani mutlak verimlilik açısından baktığınız zaman farklılık olsa bile, ticarette bir denge de olabiliyor. Şimdi gelecek yıllarda farklı şeyler ortaya çıkacak, bu da mesela firmalar bunu uygulamaya nasıl koyacak, bunu söylemek kolay tabii, teoride fakat pratikteki görev gerçekten de bunun pratikte nasıl olduğunu, gerçek hayatta nasılolduğunu gösterebilmek. Evet, şimdi sizlere bu özel konuyla ilgili, ilgilendiğimiz konuyla ilgili bazı şeyler söylemek istiyorum. Makinenin stratejik rolü. Fin, metal ve mühendislik sanayi konusunda bir araştırma yapmıştım, birkaç yıl önce. Bir mühendis olmadığım halde, bir temel bilgi sahibi oldum, makinenin nasıl bir sektör olduğuna dair, mühendislik sanayileri genellikle sınai üretim için sermaye malları tedarik ederler, dolayısıyla bunun talebi de ekonominin büyümesine bağlı olan bir taleptir, bunun için talep. Bunun için