T.C. ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ ECZACILIK FAKÜLTESĠ MELĠSA, ADAÇAYI VE NANE YAĞLARININ BĠLĠMSEL OLARAK ĠNCELENMESĠ, PĠYASA ANALĠZĠ VE KALĠTE TAYĠNĠ

Benzer belgeler
Solanaceae Familyası (Patlıcangiller)

ANKARA İLİ KIZILCAHAMAM İLÇESİ TIBBİ VE AROMATİK BİTKİ YETİŞTİRİCİLİĞİ PAZAR ARAŞTIRMASI

DİSTİLEX NANO TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİ

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ BİTKİ TANIMI II

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü

UÇUCU YAĞLAR. Hazırlayan Songül BEKTAŞOĞLU T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

SANTRAL SİNİR SİSTEMİ DEPRESSANI OLARAK KULLANILAN BİTKİLER

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ

MALVACEAE (EBEGÜMECİGİLLER)

T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ ORMAN ALTI ODUNSU BİTKİLER. Hazırlayan: Danışman: Yrd.Doç.Dr Nurgül KARLIOĞLU

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ

KİŞNİŞ(Coriandrum sativum)

Panax ginseng kök ekstresi (Ginseng)

Defne ağacı, bahçeye güzellik verir. Defne yaprağı, yemeklerinize lezzet katar. Defne yağlı sabunu ise cildinizi güzelleştirir

KURU İNCİR DÜNYA ÜRETİMİ TÜRKİYE ÜRETİMİ

Farmasötik Botanik 11 Hafta Doç. Dr. Nilüfer ORHAN 1

KURU İNCİR. Hazırlayan Çağatay ÖZDEN T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

Prof.Dr. Fatmagül GEVEN

BİTKİSEL ÇAYLAR. Prof. Dr. Gülçin SALTAN İŞCAN ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI. Prof. Dr. G.

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARININ TEDAVİSİNDE KULLANILAN ÇAYLAR

FRUCTUS CORIANDRI Kişniş

Şeker Kamışı Sugarcane (Saccharum officinarum L.)

Verbenaceae Familyası

Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Derim Dergisi, 2008, 25(1):40-47 ISSN

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ

CORYLACEAE 1C 1 E. Anemogam, kışın yaprağını döken odunsu bitkilerdir. Gövde kabukları çatlaksız ya da boyuna çatlaklıdır. Tomurcuklar sürgüne

YABANCI DİL BİLGİSİ Yabancı Dil / Derecesi KPDS ÜDS TOEFL IELTS

Latince Adı: Ocimum Türkçe Adı: Fesleğen

Quercus ilex L. (Pırnal meşesi)

ESANS UYGULAMALARINDA DOĞADAN ALDIĞIMIZ İLHAMIN TEKNOLOJİK YÖNTEMLERLE DEĞERLENDİRİLMESİ

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar.

Foeniculum vulgare. Melissa oficinalis. Matricaria chamomilla. Glycyrrhiza glabra

Fesleğenin (ocimum bacilicum) Antibakteriyel Etkisinin Araştırılması. Grup Ege

Orman Altı Odunsu Bitkiler

Kullanım Yerleri. İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir

Sıcaklık. 40 dereceden daha yüksek sıcaklarda yanma görülür. Yıllık sıcaklık ortalaması 14 dereceden aşağı olmamalıdır.

Akkemik, Ü. (Editör) Türkiye nin Doğal-Egzotik Ağaç ve Çalıları II. Orman Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara. 680 s.

Proje Koordinatörü : Prof. Dr. Ayla GÜRDAL

Prof.Dr. Fatmagül GEVEN

Etken Maddesi Monoterpen Türevi Droglar. Oleum Rosae Folia Menthae Flos Lavandulae Folia Salviae Folia Rosmarini

ETKİN MADDE. Bir müstahzarın etkinliğini temin eden madde veya maddelerdir.

ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMAKOGNOZİ

Mikroenkapsüle Nane Tozundan Soğuk Çay Üretimi ve Duyusal Özellikleri

YABANİ BİTKİLERİN KORUNMASI, SÜRDÜRÜLEBİLİR HASADI ve KULLANIMI

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE

Kanola Bitkisi, Yağı ve Özelikleri

TÜRKİYE NİN UÇUCU YAĞ SEKTÖRÜ DIŞ TİCARETİ

TAXUS : (Porsuklar) (8 Türü var) Taxus baccata L. (Adi Porsuk)

Tebliğ. "Ancak, ilaç sanayiinde kullanılmak üzere ithal edilecek ürünler için, 2 nci maddedeki esaslara göre Kontrol Belgesi aranır.

P E P _ H 0 5 C

6. familya. Campanulaceae (çançiçeğigiller)

GENUS: Convolvulus (gündüz güzeli, gündüz sefası)

Farmasötik Botanik Laboratuvarı 2

ULUDAĞ İHRACATÇI BİRLİKLERİ GENEL SEKRETERLİĞİ AR&GE ŞUBESİ

BAHARAT BİTKİLERİ. Prof.Dr. Fatmagül GEVEN

ANGİOSPERMAE (KAPALI TOHUMLULAR) Yrd. Doç. Dr. Hüseyin FAKİR

Melisa Bitkisinin Hasat Parametrelerinin Belirlenmesi

I. Balkan Stevia Konferansı

Süt Arttırıcı (Galaktagog) Bazı Bitkiler. 1. Anethum graveolens L. 2. Carum carvi L. 3. Foeniculum vulgare Miller. 4. Galega officinalis L.

Orijin: Asya ve Avrupa (Mısır, Yunan ve Roma medeniyetleri döneminden beri biliniyor. Yabani form: Lactuca serriola x L.

Ekstraksiyon Teknolojisi. 3. Hafta

Kullandığımız çim tohumu karışımlarında yer alan türler ve özellikleri:

ECZANELERDE BİTKİLERİN GÜVENLİ KULLANIMI. Doç.Dr. Şükran Kültür

Pistacia terebinthus L. (Menengiç)

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

GIDA İŞLEME MAKİNELERİ

Türkiye'de Toprakların Kullanımı

2013/ 2014 (%) 3301 Uçucu Yağlar ,63 3,97

GDM 402 YAĞ TEKNOLOJİSİ. Prof. Dr. Aziz TEKİN

BİTKİ TANIMA I. Yrd. Doç. Dr. Taki DEMİR

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü ANTİOKSİDANLAR

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

ULUDAĞ İHRACATÇI BİRLİKLERİ GENEL SEKRETERLİĞİ AR&GE ŞUBESİ

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri

Sağlıklı, lezzetli, pratik

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ

YAĞIŞ DEĞERLENDİRMESİ

Porsuk. Şube : Gymospermae Sınıf : Coniferae Takım : Taxoideae Familya : Taxaceae Cins : Taxus L. Tür : Taxus baccata L.

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

KÜTAHYA AKTARLARINDA SATILAN BAZI TIBBİ BİTKİLERİN AĞIR METAL MİKTARLARININ İNCELENMESİ

ÇAY HAZIRLAMA TEKNİKLERİ

ASTERACEAE Asteraceae (COMPOSITAE) FAMİLYASI

Curcuma Longa Bitkisinin Köklerinin öğütül- mesiyle elde edilen Zerdeçal veya Turmeric

OTU 1 Çok yıllık otsular. Gövdeler dik, cm, salgı tüysüz, bütün kısımlar pubessent tüylü. Yapraklar gövde üzerinde, basit, linear-oblong,

Juglans (Cevizler), Pterocarya (Yalancı cevizler), Carya (Amerikan cevizleri)

YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı. Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK

SEKTÖRÜN TANIMI TÜRKİYE KOZMETİK ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜ

Kimya, atomları, element ya da bileşik haldeki maddelerin yapısını, bileşimini ve özelliklerini inceleyen bilim dalıdır.

Dünyada ve Türkiye de Organik Tarım


Biyogaz Temel Eğitimi

Taksonomi. Familya: Compositea Tür : Cichorium endive Çeşit : Cichorium intybus (witloof)

PROJENİN OLUŞTURULMA GEREKÇELERİ

TÜRKİYE DE EN FAZLA GÖRÜLEN BESLENME HATALARI

Karaciğer, Safra Kesesi ve Mide Üzerine Etkili Droglar

Farmasötik Botanik Son Ders Doç. Dr. Nilüfer ORHAN 1

GYMNOSPERMAE. (Açık Tohumlular)

SEKTÖRÜN TANIMI TÜRKİYE TEMİZLİK MADDELERİ SEKTÖRÜ

BETULACEAE. Alnus cinsleri vardır.

Transkript:

1 T.C. ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ ECZACILIK FAKÜLTESĠ MELĠSA, ADAÇAYI VE NANE YAĞLARININ BĠLĠMSEL OLARAK ĠNCELENMESĠ, PĠYASA ANALĠZĠ VE KALĠTE TAYĠNĠ Hazırlayan Ecz. Ebru YILDIRIM DanıĢman Prof. Dr. Müberra KOġAR Bitirme Ödevi Haziran 2014 KAYSERĠ

i BĠLĠMSEL ETĠĞE UYGUNLUK Bu çalışmadaki tüm bilgilerin, akademik ve etik kurallara uygun bir şekilde elde edildiğini beyan ederim. Aynı zamanda bu kurallar ve davranışların gerektirdiği gibi, bu çalışmanın özünde olmayan tüm materyal ve sonuçları tam olarak aktardığı ve referans gösterdiğimi belirtirim. Ecz. Ebru YILDIRIM

ii Melisa, Adaçayı ve Nane Yağlarının Bilimsel Olarak Ġncelenmesi, Piyasa Analizi ve Kalite Tayini adlı Bitirme Ödevi Erciyes Üniversitesi Lisansüstü Tez Önerisi ve Tez yazma Yönergesi ne uygun olarak hazırlanmış ve Farmakognozi Anabilim Dalında Bitirme Ödevi olarak kabul edilmiştir. Tezi Hazırlayan Ecz. Ebru YILDIRIM DanıĢman Prof. Dr. Müberra KOŞAR Farmakognozi Anabilim Dalı BaĢkanı Prof. Dr. Müberra KOŞAR ONAY: Bu tezin kabulü Eczacılık Fakültesi Dekanlığı nın /./.. tarih ve../... sayılı kararı ile onaylanmıştır. /../.. Prof. Dr. Müberrra KOġAR Fakülte Dekanı

iii TEġEKKÜR Tez çalışmalarım süresince desteğini esirgemeyen, bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım danışman hocam Prof. Dr. Müberra KOŞAR a, Laboratuvar çalışmalarımda benden yardımını esirgemeyen Arş. Gör. Gökçe Şeker KARATOPRAK a ve Arş. Gör. Leyla PAŞAYEVA ya, Yardımlarından dolayı Yrd. Doç.Dr. Perihan GÜRBÜZ Eğitim-öğretim hayatım boyunca benden her türlü yardım ve desteklerini esirgemeyen, her zaman yanımda olan canım aileme, Tezim konusunda hep yanımda olan ve elinden geldiğince bana yardım etmeye çalışan Ahmet KARAPINAR a, Sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Ecz. Ebru YILDIRIM Haziran 2014, KAYSERĠ

iv MELĠSA, ADAÇAYI VE NANE YAĞLARININ BĠLĠMSEL OLARAK ĠNCELENMESĠ, PĠYASA ANALĠZĠ VE KALĠTE TAYĠNĠ Ecz. Ebru YILDIRIM Erciyes Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı Lisans Tezi, Haziran 2014 DanıĢman: Prof. Dr. Müberra KOġAR ÖZET Günümüzde bitkiler ve bitkisel ürünler insanların yaşamında hem tedaviye yardımcı olmak amacıyla, hem koruyucu olarak, hem de yaşam standartlarını daha iyi hale getirmek için kullanılan popüler ürünlerdir. Bitkilerden elde edilen uçucu yağlar, çok değişik amaçlara yönelik olarak birçok alanda kullanılmaktadır. Son yıllarda bu alana olan ilginin ve talebin artması, üretimde rekabetin artmasına ve üreticilerin daha ucuz maliyetle daha fazla üretim arayışına girmesine neden olmaktadır. Bilindiği üzere uçucu yağ eldesi oldukça maliyetli bir yöntemdir. Bunun sonucu olarak da uçucu yağlara katıştırma yapılmaya başlanmıştır. Bitkisel yağlar ülkemizde ve dünyada önemli bir tüketim alanıdır. Doğal ürünlerin tüketimine paralel olarak, tıbbi bitkilerin ve bitkisel yağların kalitesi, insan sağlığıyla doğrudan ilgili olduğundan ön plana çıkmaktadır. Piyasada bulunan bitkisel ürünlerde yeterli derecede kalite kontrolü yapılmamaktadır. Bitkisel drogun elde edildiği tıbbi bitkinin genetik özellikleri, yetiştirilme şartları, hasat zamanı, kurutma metodu ve süresi, toz etme işlemi ve depolama koşulları kaliteyi belirleyen etmenlerdir. Uçucu yağlarda ise hem drogun özellikleri hem de uçucu yağların elde edilme şekilleri kaliteyi belirleyen unsurlardır. Bu çalışmada oğulotu, adaçayı ve nane yağlarının piyasada bulunan firmalardan alınan, yağların kendi clevenger cihazinda elde ettiğimiz saf uçucu yağın kullanılması ile kalite kontrolünün uygulanmasıdır. Elde edilen uçucu yağı standart olarak kullanılmak üzere yağ örneklerine farmakopede kayıtlı fiziksel ve kimyasal testler uygulanmış ve test sonuçları birbiriyle karşılaştırılmıştır.

v Elde edilen veriler doğrultusunda çalışmada kullanılan yağların hiçbiriyle standartlar arasında birebir uyum gözlenememiştir. Yağlarda sabit yağ ile katıştırma olduğu saptanmış bazılarında yağdan başka uçucu maddeler olduğu gözlemlenmiştir. Anahtar kelimeler: Uçucu yağlar, Melisa, Adaçayı, Nane

vi LEMON BALM, SAGE AND PEPPERMINT OILS THE SCIENTIFCALLY INVESTIGATION, MARKET ANALYSIS AND QUALITY EVALUATION Pharm. Ebru YILDIRIM Erciyes University, Pharmacy Faculty Departman of Pharmacognosy Final Project, June 2014 Supervisor: Prof. Dr. Müberra KOġAR ABSTRACT Nowadays herbs and herbal products and treatments to help people's lives, as well as preservatives, as well as better standards of living are popular products used to make. Essential oils obtained from plants, it is used in many fields for different purposes. In recent years the interest in this field and the increase in demand, increased competition in production and manufacturers to seek cheaper cost leads to more production. As is known, essential oil is very cost effective method. As a result of embedding the essential oil has been started. Plant oils in our country and in the world is an important field consumption. In parallel to the consumption of natural products, medicinal plants and essential oils of quality, is directly related to human health has come to the fore. In many plant products available on the market are not adequately quality control. Herbal drug is obtained medicinal plant genetic characteristics, cultivation conditions harvesting, drying method and duration, dust the process and storage conditions that determine the quality factors. In the properties of the essential oils and drugs as well as the acquisition of essential oil are factors that determine the quality of the shapes. In this study, lemon balm, sage and mint oils available on the market from firms, oil had obtained in their clevenger device with the use of pure essential oil is the implementation of quality control. The essential oil to the oil sample to be used as a standard pharmacopeia stored in physical and chemical tests was applied and the test results are compared with each other.

vii The data obtained in accordance with the standards used in the study is no direct relationship between oil could be observed. Oils found that embedding the fixed oil from some oil has been observed that the volatiles. Key words: Essential oils of, Lemon balm, Sage, Peppermint

viii ĠÇĠNDEKĠLER BĠLĠMSEL ETĠĞE UYGUNLUK... i KABUL ONAY... ii TEġEKKÜR... iii ÖZET... iv ABSTRACT... vi ĠÇĠNDEKĠLER... viii KISALTMALAR... xii TABLOLAR LĠSTESĠ... xiii FOTOĞRAFLAR LĠSTESĠ... xiv 1.GĠRĠġ... 1 2. BOTANĠK ÖZELLĠKLERĠ... 7 2.1. İNCELENEN FAMİLYA VE BİTKİLERİN ÖZELLİKLERİ... 7 2.1.1. Laminaceae familyası... 7 2.1.1.1. Melissa officinalis... 9 2.1.1.1.1. Melisa Yaprağı... 12 2.1.1.2. Salvia officinalis... 12 2.1.1.2.1. Adaçayı Yaprağı... 15 2.1.1.3. Mentha piperita... 15 3. KĠMYASAL ÖZELLĠKLERĠ... 20 3.1. Melissa officinalis... 20 3.1.1. Melisa yağı... 20 3.2. Salvia officinalis... 21 3.2.1. Adaçayı yağı... 22 3.3. Mentha piperita... 23 3.3.1. Nane yağı... 24

ix 4. BĠYOLOJĠK ETKĠLERĠ... 26 4.1. Melissa officinalis... 26 4.1.1.Etki ve Kulllanışı... 26 4.1.1.1.Antiviral Etkisi... 26 4.1.1.2.Antimikrobiyal ve antifungal etkileri... 27 4.1.1.3.Antispazmodik etkisi... 28 4.1.1.4.Antiülser etkisi... 29 4.1.1.5.Hipolipidemik etkisi... 29 4.1.1.6.Antioksidan etkisi... 29 4.1.1.7. Sedatif etkisi... 30 4.1.1.9.Alzheimer hastalığına etkisi... 31 4.1.2.Gebelik ve emzirme... 32 4.1.3.İlaç etkileşimleri... 32 4.1.4.Veriliş yolları ve dozu:... 32 4.2. Salvia officinalis... 32 4.2.1.Etki ve Kulllanışı... 32 4.2.1.1. Antibakteriyel, antifungal ve antiviral etkileri... 33 4.2.1.2. Antimikrobiyal etkisi... 33 4.2.1.3. Antioksidan etkisi... 34 4.2.1.4. Antienflamatuvar etkisi... 35 4.2.1.5. Terlemeyi azaltıcı etkisi... 35 4.2.1.6. Alzheimer hastalığına etkisi... 36 4.2.2. Gebelik ve Emzirme... 37 4.2.3. İlaç Etkileşimleri... 37 4.2.4.Veriliş Yolları ve Dozu... 37 4.3. Mentha piperita (tıbbi nane)... 37 4.3.1.Etki ve Kullanışı... 37

x 4.3.1.1.Antibakteriyel, antifungal ve antiviral etkileri... 38 4.3.1.2.Antioksidan etkisi... 39 4.3.1.3.Antispazmodik etkisi... 39 4.3.1.4.İrrite kolon sendromu (IKS) etkisi... 40 4.3.1.5.Antiemetik etkisi... 40 4.3.1.6.Ülser olmayan dispepsiye etkisi... 41 4.3.2.Gebelik ve emzirme... 41 4.3.3.İlaç etkileşimleri... 41 4.3.4.Veriliş yolları ve dozu... 41 5. KAYITLI OLDUĞU FARMAKOPELER VE MONOGRAFLAR... 42 5.1. Melisa officinalis... 42 5.2. Salvia officinalis... 43 5.3.Mentha piperita... 43 6. UÇUCU YAĞLAR... 44 6.1. Fiziksel, Kimyasal ve Farmakolojik Özellikleri... 44 6.1.1.Uçucu yağların bileşimi... 47 7. UÇUCU YAĞLARI ELDE ETME YÖNTEMLERĠ... 50 7.1. Mekanik yöntem... 51 7.2. Distilasyon Yöntemi... 52 7.2.2. Buhar Distilasyonu (Steam Distillation)... 54 7.2.3.Su-Buhar Distilasyonu... 54 7.3. Anfloranj yöntemi... 55 7.4.Tüketme yöntemi (Ekstraksiyon ile yağ eldesi)... 55 7.4.1.Çözücü Ekstraksiyonu (Solvent Extraction)... 57 7.4.2. Süperkritik Sıvı Ekstraksiyonu (Supercritical fluid extraction-sfe)... 57 7.4.3. Sıkıştırılmış Çözücü Ekstraksiyonu (Pressurised Solvent- Extraction)... 58

xi 8. GEREÇ VE YÖNTEMLER... 59 8.1. Kullanılan Bitkisel Materyal, Kimyasal Maddeler ve Aletler... 59 8.1.1. Bitkisel Materyal... 59 8.1.2.Uçucu Yağ Eldesi... 59 8.1.3.Kimyasal Maddeler... 60 8.1.4.Kullanılan Aletler... 61 8.2. Deneysel Çalışma... 61 8.2.1.Renk kontrolü... 61 8.2. 2. Uçuculuk Testi... 62 8.2. 3. Yoğunluk kontrolü... 63 8.2.4. Kırılma İndisi tayini... 64 8.2. 5. Çözünürlük testleri... 66 8.2.6. Fenol miktar tayini... 67 8.2.7. İnce Tabaka Kromatografisi... 68 9. SONUÇ... 70 10. TARTIġMA... 72 ÖZGEÇMĠġ... 88

xii HSV1 : Herpes simpleks virüsü tip 1 HSV2 : Herpes simpleks virüsü tip 2 KISALTMALAR ĠBS ĠTK UV WHO :İrritabıl Barsak Sendromu : İnce Tabaka Kromatografisi : Ultra Viyole :Dünya Sağlık Örgütü

xiii TABLOLAR LĠSTESĠ Tablo 1. Ülkemizde kültürü yapılan bazı tıbbi bitkiler ve kullanılan kısımları... 4 Tablo 2. İncelenen bitkilerin genel özellikleri... 8 Tablo 3. Bitkilerde uçucu yağın bulunduğu organ ve yerler... 46 Tablo 4. Piyasadan temin edilen yağlarda renk değerlendirmesi... 62 Tablo 5. Piknometre ile yoğunluk tayini (d)... 64 Tablo 6. El refraktometresi ile kırılma indisi tayini... 66 Tablo 7. Yağların çözünürlük tayinleri... 66 Tablo 8. Uçucu yağlarda % fenolik madde miktarı... 67

xiv RESĠMLER LĠSTESĠ Resim 1. Melissa officinalis... 11 Resim 2. Salvia officinalis... 14 Resim 3. Mentha piperita... 18 Resim 4. İzopren Molekülü... 48 Resim 5. Clevenger Aparatı... 51 Resim 6. FMC In Line ve Polisitrus ekstraktörlerde uçucu yağ eldesi... 52 Resim 7. İmbik... 53 Resim 8. İmbik (distilasyon kazanının) mekanizması... 54 Resim 9. Su-Buhar distilasyonu... 55 Resim 10. Clevenger aparatı ile uçucu yağ eldesi... 60 Resim 11. Piyasadan temin edilen yağlar... 60 Resim 12. Renk kontrolleri (melisa yağı, adaçayı yağı ve nane yağı için)... 61 Resim 13. Melisa yağı için leke kontrolü... 62 Resim 14. Adaçayı yağı için leke kontrolü... 63 Resim 15. Nane yağı için leke kontrolü... 63 Resim 16. Farklı ml piknometreler... 64 Resim 17. El refraktometresi... 65 Resim 18. Cassio balonu ile fenolik madde miktarı... 67 Resim 19. İTK tankı tatbik esnasındasındaki görüntüsü... 68 Resim 20. Nane için İTK sonucu... 69 Resim 21. Melisa için İTK sonucu... 69 Resim 22. Adaçayı için İTK sonucu... 69

1 1.GĠRĠġ Bitkiler, insanlığın var oluşundan bu yana hayatın vazgeçilmez temel kaynaklarından biridir. İlkçağlardan beri insanlar bitkileri çeşitli amaçlarla kullanmışlar, bitkileri tanımış ve tanıtmaya çalışmışlardır. Kullandığımız besinler de genellikle bitkisel ve hayvansal kaynaklıdır. Bitkiler besin maddesi olarak kullanılmalarının yanı sıra koku verici ve tat verici olarak da kullanılmaktadırlar. Bitkilerin tedavi amacıyla kullanılması ise ilk uygarlıklara kadar dayanır. 1800 lü yıllarda bitkilerden etkili bileşiğin elde edilmesi, ardından özellikle 20.yy ın son çeyreğinde analiz yöntemlerinin gelişmesiyle içeriklerinin saptanması ve etkilerinin araştırılması büyük hız kazanmıştır.(1) İnsanlar eskiden beri hastalıklara bitkiler ile çare bulmaya çalışmışlar ve bu bitkiler ile tedavi etme yöntemlerinde başarılı sonuçlar almışlardır. Bundan dolayıdır ki, bitkisel ürünlerin tedavide kullanımı günümüze kadar devam etmiştir. Birçoğu tesadüfen, birçoğu da denenerek etkileri anlaşılan doğal ilaçlar, kulaktan kulağa yayılarak herkes tarafından tanınmış ve yıllar geçtikçe de daha farklı bitkilerin başka hastalıklara da deva oldukları anlaşılmıştır.(2) Doğaya veya yeşile dönüş olarak adlandırılan doğal beslenme, doğal ürünlerle tedavi gibi hususlar ancak sentetik ürünlerden uzaklaşmak isteyen gelişmiş toplumlar için söylenebilir. Ancak son yıllarda tıbbi bitkilerdeki etkili maddelerin yeni kullanım yerlerinin bulunması, ayrıca sentetik yolla elde edilen ilaçlara nazaran tıbbi bitkilerden elde edilen etkili maddelerin çok yönlü etki göstermesi ve yan etkilerinin olmaması tıbbi bitkilerin önemini daha da arttırmıştır. Tıbbi bitkiler ilaç endüstrisinde kullanımlarının yanı sıra gıda, kozmetik, baharat, alkollü içki ve meşrubat endüstrisinde de ekonomik öneme sahiptirler. (3) Dünya Sağlık Örgütü (WHO), insanların %60 kadarının genel sağlığının bitkilere dayalı olduğunu tahmin etmektedir. Bulunduğu alanda bitki çeşitliliği ile daha özel niteliklere

2 sahip olan Anadolu da her geçen gün bitki örtüsü içinde bilimsel anlamda yeni türler tanımlanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü nün (WHO) araştırmalarına göre tedavi amaçlı kullanılan tıbbi bitkilerin sayısı 20.000 civarındadır. (4) Günümüzde eczanelerde satılan ilaçların birçoğu bitkisel kaynaklı ya da bitkisel kaynaklı bileşiklerin sentezlenmiş türevleridir. Tıbbi bitkiler, eczacılıkta bazı preparatların (tentür, ekstre, surup v.b.) hazırlanmasında ve tedavide kullanılan saf etkili maddelerin (alkoloit, heterozit, saponozit vb.) elde edilmesinde kullanılmaktadır. Sentetik olarak elde edilen ilaçların istenmeyen yan etkilerinin olması, sadece tek etkiye sahip olmaları, insanları tekrar doğal kaynaklı ilaçları kullanmaya yönlendirmiştir. Bu amaçla yeni doğal ilaç ham maddeleri bulmak üzere bitkiler üzerinde yapılan araştırmalar gün geçtikçe artmaktadır. Romanya, Macaristan, Çin, Kore, Japonya ve Bulgaristan örneklerindeki gibi birçok ülkede bitkilerle tedavi bir devlet politikası halinde yürütülmektedir. (5) Üretilen sentetik kökenli maddelerin yan etkilerinin daha fazla olması, özellikle antimikrobiyal olarak kullanılan sentetik ilaçlara karşı organizmaların direnç olusturmaları gibi sebepler doğal bitkisel kaynakların ve bu maddeleri taşıyan tıbbi bitkilerin önemini daha çok arttırmıştır. (6) Doğal ortamı tahrip etmeden devamlı, kaliteli ve standartlara uygun ürün üretmek için tıbbi ve aromatik bitkinin kültüre edilmeye başlanmıştır. Bu tıbbi bitkilerin, kültüre alınarak yabancı madde taşımayan ve etken madde verimi yüksek bitkiler elde edilmektedir. Ülke ekonomisine ve endüstriyel sektörlerin gelişmesine katkı sağlanmaktadır. (7) Dünyada yaşam standardı yükseldikçe, tıbbi ve aromatik bitkilerin tüketim alanıda oldukça genişlemiştir. En önemli kullanım alanları ise ilaç, parfüm, kozmetik, diş macunu, sabun, şekerleme sanayi olup ayrıca yağ, çay ve baharat olarak tüketilmektedirler. Özellikle Akdeniz havzasında geniş bir yayılış gösteren, uçucu yağ taşıyan, aromatik ve tıbbi öneme sahip bitkilerden oluşan Lamiaceae familyası Türkiye florasında da oldukça geniş yer tutmaktadır. (8) Bitkisel ürünlerin tedavi edici etkisi, miktarına, verilme şekline, kullananın fiziksel yapısına, droga tepkisine, uçucu yağ elde etme şekline vs. bağlıdır. Bitkisel ürünlerin

3 kullanımında mucizevi etki beklenmemelidir. Tıbbi bitkilerin tedavi edici etkileri yavaş fakat kalıcıdır. Beklenen fayda için tedaviye uzun süre (3-4 hafta) devam etmek gerekir. Sıklıkla başvurduğumuz ıhlamur, nane, kekik, adaçayı, rezene, papatya, melisa vs. gibi bitkileri sadece basit rahatsızlıkların tedavisinde kullanmalıyız. Üzerinde yeterli toksisite testleri ve klinik deneyler yapılmamış veya halk arasında güvenli ve etkili kullanımı uzun süredir bilinmeyen bitkiler tedavi amacıyla kullanılmamalıdır. Zira yanlış bitki kullanımı istenmeyen durumlara yol açabilir. Bitkisel ürünlere bu kadar çok ilgi olmasının sebeplerinden biri de birden fazla etkiye sahip olmalarıdır. Kalp-damar hastalıklarından soğuk algınlığına, hazmı düzenleyen tesirlerinden kansızlığa ve önce sağlık ve kendi doktorun kendin ol anlayışı insanlara cazip gelmektedir. İlaç sanayimiz ne yazık ki çok az bitkisel müstahzar ürettiğinden Türkiye ithal bitkisel ürünlerin kontrolsüz pazarı haline gelmiştir. Pek çok bitkisel ürün gıda takviyesi sınıfına dahil edilip Tarım Bakanlığı izniyle yurda girmekte ve Sağlık Bakanlığı nın konuya gereken hassasiyeti göstermemesi yüzünden farklı standartlarda çok sayıda yerli ve yabancı bitkisel ürün kontrolsüz şekilde kullanıma sunulmaktadır. (9) Ülkemiz farklı iklim bölgelerine ait çok zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. İklim değişiklikleri doğal olarak bitki topluluklarının dağılışı üzerinde etkili olmuştur. Ülkemizin yer şekillerinin çok çeşitlilik göstermesi ve geçmişte sık sık önemli iklim değişimlerinin yaşanması, endemik türler bakımından da zenginleşmesini sağlamıştır. Avrupa daki 2500 endemik bitki türüne karşılık, tek basına Türkiye de 3000 endemik tür vardır. (10) Türkiye, özellikle Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü tarım alanları bakımından zengin bir tarım ülkesidir. Tıbbi bitki türlerinin yetiştikleri bölgenin ekolojik özellikleri bitkilerdeki aktif maddenin kalitatif ve kantitatif özelliklerini etkiler. Bu yüzden, Anadolu nun doğal bitki örtüsünü çok sayıda karakteristik türler oluşturmaktadır. Türkiye de kültürü yapılan tıbbi bitkilerin toplam ekim alanı 200 000 hektar civarındadır. Avrupa da Macaristan, Polonya, İspanya, Asya da Çin, Hindistan, Güney Amerika da Arjantin tıbbi bitkilerin geniş ölçekli tarımının yapıldığı ülkelerdir. Kültürü yapılan bitkiler, aktif maddeler bakımından standardizasyon sağladığından, ilaç ve diğer sektörlerde hammadde olarak önemli avantajlara sahiptir. (11)

4 Tablo 1. Ülkemizde kültürü yapılan bazı tıbbi bitkiler ve kullanılan kısımları (8) Bitkinin adı Cuminum cyminum L. (Kimyon) Pimpinella anisum L. (Anason) Foeniculum vulgare Mill. (Rezene) Origanum vulgare/onites/majorana (Kekik) Trigonella foenum graecum L. (Çemen), Nigella sativa L. (Çörek otu) Papaver somniferum L. (Haşhaş) Rosa damascena Mill. (Gül) Echinacea spp. (Ekinezya) Salvia officinalis L. (Tıbbi adaçayı) Melissa officinalis L. (Melisa) Mentha piperita /spicata (Tıbbi nane) Coriandrum sativum L. (Kişniş) Lavandula angustifolia Mill. (Lavanta) Urtica dioica L. (Isırgan otu) Allium sativum L. (Sarımsak) Capsicum annuum L. (Kırmızı biber ) Kullanılan kısmı Tohum/Meyve Tohum/Meyve Tohum/Meyve Herba Tohum Tohum Kapsül Çiçek Kök/Herba Herba Herba Herba Tohum Çiçek Herba Soğan Meyve 2002 2005 yıllarında yürütülen, Ege ve Güney Marmara Bölgeleri nde toplam 10 ilde halk ilacı olarak kullanılan bitkiler ve kullanım şekillerini belirlemeye yönelik çalışma sonucunda en fazla sayıda veri içeren Lamiaceae familyasına ait bilgilere ulaşılmış ve bu bitkilerin halk ilacı olarak kullanıldığı ile ilgili 90 kayıt elde edilmistir. (12) Uçucu yağların Laminaceae, Rosaceae, Compositae, Myrtaceae gibi bazı familyalara ait türlerde bulunduğu, buna karşılık Pinaceae, Cupressaceae familyası üyeleri gibi Gymnospermler de de reçine ile beraber bulunduğu belirtilmektedir. (13) Uçucu yağ, bitkilerin yaprak, meyve, kabuk veya kök kısımlarından elde edilen, oda sıcaklığında sıvı halde olan, kolaylıkla kristalleşebilen genellikle renksiz veya açık sarı renkli, uçucu, kuvvetli kokulu, doğal bir üründür. Güzel kokulu olmasından dolayı

5 esans ya da eterik yağda denilmektedir. Su ile karışmadıkları için yağ olarak tanımlansalar da sabit yağlardan farklıdırlar. (14) Esansiyel yağlar adı da verilen uçucu yaglar, distilasyon yoluyla veya preslemeyle, bitkilerden veya bu bitkilerin bazı kısımlarından elde edilen kompleks karışımlardır. (15) Roma, Yunan ve özellikle Mısır medeniyetlerinde uçucu yağlar yaygın olarak kullanılmıştır. Son yıllarda alternatif tıbbın bir dalı olarak görülen aromaterapiye karşı duyulan ilgi, uçucu yağ kullanımını da artırmıştır. Eterik yağlar, terapilerde uygulanan masajlarda ya da rahatlatıcı banyolarda kullanılmaktadır. Bunun dışında uçucu yağlar yaygın olarak parfüm, kozmetik, gıda ve içecek sanayilerinde, ev temizlik ürünlerinde kullanılmaktadır. (16) Bitkilerin uçucu yağlarının mikroorganizmaları öldürücü ve insan sağlığı için önemli olan özellikleri 1926 yılından bu yana laboratuvarlarda araştırılmaktadır ve olumlu sonuçlar alınmıştır. (17) Doğada tabii olarak yetişen bazı bitki ekstraktlarının ve uçucu yağlarının bakterilere olduğu kadar, mantarlara karşı da antifungal aktivite gösterdiği yapılan çalışmalarda tespit edilmiştir. Uçucu yağlar, bitkilerden ya da bitkisel droglardan, su veya su buharı distilasyonu ile elde edilen, normal koşullarda sıvı, bazen donabilen uçucu, kuvvetli kokulu ve yağımsı karışımlardır. (1,18) Bilinen tüm antibiyotiklere direnç geliştirmekte olan bakterilerde, ilaç dirençliliği artmakta ve yayılmaktadır. Bu nedenle ilaçlara alternatif olarak tibbi bitkilerin kullanılması önerilmektedir ve bazı geleneksel bitkiler antimikrobiyaller olarak kullanılmaktadır. (19) Dünya üzerinde toplam uçucu yağ üretimi 22.0 milyon ton civarındadır. (20) Uçucu yağların yapısında terpenler (terpenoitler), aromatikler, düz zincirli hidrokarbonlar ve azot içeren maddeler bulunur. Terpenler, uçucu yağların yapısında bulunan en önemli maddelerdir. (21)

6 Kimyasal formülleri (C5H8)n şeklinde ifade edilen terpenlerin; monoterpen, seskiterpen, diterpen, triterpen ve tetraterpen gibi farklı yapıları vardır. Uçucu yağlarda özellikle monoterpen ve bazı seskiterpen bileşikleri bulunurken, diterpenler ve triterpenler daha çok balzamların, reçinelerin ve steroidlerin yapısında bulunurlar. Aromatikler, uçucu yağlarda terpenlerden sonraki en önemli bileşiklerdir. Anizol, anetol ve timol gibi aromatikler, tat ve koku sayesinde birçok bileşiğin sentezinde yer alırlar. (22) Sıcaklık, bağıl nem, gün ışığının toplam süresi ve rüzgar ile özellikle yüzeyel histolojik saklama organlarında (ör. Lamiaceae familyasındaki salgı tüyleri) bulunan yağlar direk olarak etkilenir. Buna karşı derin bölgelerde depolanan yağ daha dayanıklı kalır. Nanede uzun gün ve ılık geceler yağ verimini ve mentofuran miktarını artırır. Tersi durumda ise(soguk geceler) mentol oluşumu artar. Bir başka örnekte ise, güneyde yetisen Laurus nobilis de kuzeyde yetisenlere göre yağ verimi daha yüksektir. Kültür çalısmaları ile de verim ve kalite üzerinde degisiklikler görülür. (22)

7 2. BOTANĠK ÖZELLĠKLERĠ 2.1. ĠNCELENEN FAMĠLYA VE BĠTKĠLERĠN ÖZELLĠKLERĠ 2.1.1. Laminaceae familyası Halk arasında Ballıbabagiller olarak bilinen, Lamiaceae familyasına ait bitkiler ülkemizin floristik zenginliğin içinde önemli bir yer almalarının yanında, bünyelerinde bulunan, başta uçucu yağlar olmak üzere, değişik kimyasal bileşikler nedeni ile aynı zamanda ekonomik açıdan da önemli bitkilerdir. Ülkemiz doğal florasında bulunan 9000 bitki türü içerisinden 500 tanesi tıbbi amaçlarla kullanılmakta olup, bunların büyük çoğunluğu doğal olarak yetişmekte, çok az bir bölümünün kültürü yapılmaktadır. İnsanlık tarihi kadar eski dönemlerden bu yana kullanılagelen nane (Mentha piperita), biberiye (Rosmarinus officinalis L.), adaçayı (Salvia officinalis L.), lavanta (Lavandula angustifolia Mill.), kekik (Thymus vulgaris L.), mercanköşk/ kekik (Origanum vulgare subsp. hirtum Ietswaart), oğulotu (Melissa officinalis L.) gibi bilinen kokulu ve aromalı bitkiler aynı familya içerisinde yer almaktadır. Bu familya, Lamiaceae familyasıdır. (23) Lamiaceae familyası dünyada yaklaşık 250 cins ve 7000 tür ile temsil edilmektedir. Bu familya üyeleri Akdeniz ülkeleri başta olmak üzere Avustralya, Güney Batı Asya ve Güney Amerika da yaygın yayılış göstermektedir. Türkiye Lamiaceae familyasının önemli gen merkezlerinden biridir. Bu familyası ülkemizde 45 cinste yaklaşık 574 tür temsil edilir. Ülkemizdeki endemizm oranı yaklaşık % 44,5 olan bu familya, içerdiği takson sayısı bakımından Türkiye nin en zengin üçüncü familyası konumundadır. (24)

8 Lamiaceae familyası üyelerinin çoğu uçucu yağlar, aromatik yağlar ve benzeri sekonder metabolitler bakımından zengin olması sebebiyle; tıp, eczacılık, gıda, kozmetik ve parfümeri gibi alanlarda oldukça büyük öneme sahiptir. (25) Uçucu yağ tasıyan Laminaceae droglarının birçoğu baharat olarak bilinen bitkilerdir. Bu droglar için kabul edilebilen belli başlı endikasyonlar, basit sindirim sistemi rahatsızlıkları ile dermatoloji ve hijyendeki lokal kullanımlarıdır. Çok nadir görülen bazı durumlarda uykusuzluğa karşı kullanılanlarda vardır (Lavandula, Melissa). Tablo 2. İncelenen bitkilerin genel özellikleri Bitki Türkçe Familya Drog Etken madde KullanılıĢ Melissa officinalis* Salvia officinalis Mentha x piperita*. Oğul otu Lamiaceae Yaprak Monoterpen aldehitler [sitraller(geranial, neral), sitronellal] Adaçayı Lamiaceae Yaprak Tuyon, borneol, kafur, sineol Antimikrobiyal, Sedatif, Antiviral (uçukta), antitiroit kull. Antioksidan, antispazmodik, antiseptik, GIS rahatsızlıklarında kull. Nane Lamiaceae Yaprak Mentol Spazmolitik, fonksiyonel dispepsinin semptomatik tedavisinde, oral hijyen sağlamak için vs.kull *Özellikle İzmir de aktar hakiki melisa otu adıyla Lippia citriodora(verbenaceae) nın yapraklarını satarlar. Bu yapraklar ezildiginde, melisa yaprakları gibi(içerdigi sitral den dolayı) limon kokar. Bu bitkide verbenon adı verilen bisiklik bir ketonda bulunmaktadır. Esansına ise Verven Esansı denir.) *Mentha piperita, Mentha aquatica(=su nanesi) ve Mentha spica nın hibritidir. Diğer taraftan bu familya üyelerinin ülkemizdeki etnobotanik kullanımı da oldukça yaygındır. (6) Bir ya da çok yıllık otsu bitkiler, yarı çalımsı veya çalımsı bitkilerdir. Anatomik açıdan baş kısmı 8 hücreli olan salgı tüyü yapısı (labiat tip salgı tüyü) familya için karakteristiktir. Uçucu yağ epiderma üzerindeki salgı tüylerinde bulunur. Bitkilerde gövde 4 köşelidir. Çiçekler erdişi, zigomorftur. Meyva 4 kuru nuksa ayrılmış bir şizokarptır. (26) Familya içindeki cinslerin ayrımında ise; Bitkinin tek veya çok yıllık oluşu (otsu, çalımsı v.b. form yapısı) Tüylerin varlığı, tüy tipleri ve konumu, tüy durumu, tüy yapısı Kaliks boyu ve damarlanma durumu,

9 korollanın dudak ve diş yapılarındaki sayı ve şekil farkları, stamen sayısı ve yapısı, stamenlerin korollanın üst dudağına göre konumu ayırt edici karakterler olarak kullanılır. Laminacea familyası üyelerinin anatomik özellikleri arasında petiol enine kesitlerde iletim demetleri sayısının bazı türlerde farklılıklar gösterdiğini ve bunun taksonomik bakımdan önemli olabileceğini rapor etmişlerdir. Salvia genusunda iletim demetleri sayısının türlerde farklılıklar gösterdiğini saptanmıştır. (27) Laminaceae familyasına ait tıbbi bitkilerden on türün fenolik asitlerini likid kromatografisi yöntemiyle incelenmiştir ve on farklı asiti (rosmarinik asit, klorojenik asit, protokatekuik, gentisik, p-hidroksibenzoik, kaffeik, vanilik, sirinjik, kumarik ve ferrulik asitler) izole edilip tanımlanmıştır. (28) Laminaceae familyası bitkileri halk arasında da oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu bitkiler daha çok çay ya da baharat olarak kullanılmaktadır. Bu familya bitkileri aynı zamanda ülkemizin önemli ihraç maddeleri arasında yer almaktadır. (7) 2.1.1.1. Melissa officinalis (Oğulotu, Melisa) Farmakopeye kayıtlı drogları melisa yaprağı ve melisa esansıdır. Melissa officinalis L. (Lamiaceae), oğul veren arıların toplanması amacıyla yeşil yaprakları kullanılmaktadır. Çok yıllık, otsu ve aromatik bir bitkidir. (7) Ülkemizde Anadolu nun kenar kısımları, Akdeniz bölgesidir. Akdeniz iklimine sahip ülkelerde park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. Doğal alt türleri tüm Akdeniz ülkelerinde ve Alpler in güneyinde bulunmaktadır. Genellikle Avrupa nın merkezinde kültürü yapılmaktadır. Üç alt türü de (M. officinalis, M. altissima, M. inodora) ülkemizde doğal olarak yetişmektedir. (29) Türkiye de Melissa cinsinin üç alttürü (ssp. officinalis, ssp. altissima, ssp. inodora) bulunmakta ve bunlardan sadece Melissa officinalis tıbbi değer taşımaktadır. Tıbbi değeri olan bu alttür, ülkemizde Amasya, Ankara, Bilecik, Bolu, Bursa, Erzincan,

10 İstanbul, Kütahya, Malatya, Muğla ve Tunceli ilerinde doğal yayılış göstermektedir. (30) Dünyada ise Güney Avrupa, Önasya ve Kuzey Amerika da doğal olarak yetişmekte ve ekonomik öneminden dolayı da Almanya, Bulgaristan, Fransa, İtalya, Romanya ve Kuzey Amerika ülkelerinde tarımı yapılmaktadır. (31) Halk hekimliğinde kullanılan bu bitkilerden 350 kadarının ticareti yapılmakta olup, yaklaşık 100 tür de ihraç edilmektedir. Bu bitkilerden birisi olan oğulotu iç piyasada pazarlanan, ihracatı yapılan ve aynı zamanda doğal alanlardan toplanan önemli bir tıbbi bitkidir. (32) M. officinalis sindirimde, gaz giderici, antispazmotik, sedatif, analjezik, tonik ve idrar söktürücü hem de fonksiyonel gastrointestinal bozukluklar için iran halk hekimliğinde kullanılır. (33) (34) Bu kullanımlara ek olarak bitkinin toprak üstü kısımları Sakarya yöresinde, depresyon ve migren tedavisinde, Kırıklareli yöresinde ise astım; kalp rahatsızlıkları, diabet ve bronşitte kullanılmaktadır. (35) Uçucu yağı yüksek antioksidan etkisinden dolayı sebze ve meyvelerin muhafazasında kullanılan sentetik antioksidanlar yerine doğal madde olması nedeniyle tercih edilmektedir. (36) Ayrıca oğulotu, süs bitkisi olarak da değerlendirilmektedir. Bunun yanında, bitkinin yeşil veya drogun herba kısımları salatalara, soslara, çorbalara, et yemeklerine ve tatlılara aroma vermek için katılmakta; alkollü içecek, likör ve çay yapımında da kullanılmaktadır.(31)

11 Resim 1. Melissa officinalis Genel Özellikleri: Çok yıllık otsu bitkiler ya da çalılardır. Genellikle guddeli ve aromatiktir. Gövdeleri 20-150 cm yükseklikte, dik, dallanmış, çok kısa yayılmış yumuşak tüy örtüsü bulunur veya tüysüzleşmiştir. Yapraklar basit, saplı ve dişli kenarlıdır. Gövde yapraklarına benzeyen floral yaprakların koltuğunda az veya çok çiçeklidir. Çiçek yaprakları benzer şekilde, altta kuneat veya kordat, kenarda krenat veya serrat. Vertisillatlar 4-12 çiçekli. Çiçekler iki dudaklı, sap uçlarında küme halinde, mavimsi beyaz veya sarımsı beyaz renktedir. Stamen 4, korallanın içinde kalır ve yay şeklinde olan üst dudağın altına yerleşmiştir. Stilus kolları eşit değildir. Ovaryum üst durumlu, 2 karpelli ve 4 ovüllü, 4 loblu. Meyve, olgunlukta 4 nuksa ayrılan bir şizokarp. Her nuks bir tohumlu. Müsilajlı yapı ıslatıldığı zaman şişer. Yaprak ve gövdedeki tüylerin şekillerine ve cinslerine göre, Türkiye de 3 alttür saptanmıştır. Bunlardan yalnız subsp. officinalis limon kokulu olup tedavide kullanılır. (37) Bitki saçak köklü olup, çok sayıda saçak kök içeren bir kök yapısına sahiptir. Dik veya yarı yatık bir gelişme formuna sahip olan bir bitkidir. Ayrıca bitki, yeşil, kalp şeklinde, kenarları dişli ve üzeri hafif tüylü yapıda yapraklara sahip olup, alt yapraklar üsttekilere göre daha büyüktür. Bitkinin sap ucunda kümeler halinde bulunan çiçekler hermafrodit yapıda olup, renkleri mavimsi beyazdan sarımsı beyaza kadar değişmektedir.(38) M. officinalis in yetiştirildiği bölgenin jeolojik ve coğrafi özellikleri, sıcaklığı, gün uzunluğu, ışık yoğunluğu, su miktarı, toprağın besin içeriği, gübre çeşidi ve miktarı bitkinin uçucu yağ verimini ve bileşimini önemli derecede etkilemektedir. (8)

12 Çiçeklenme Zamanı: Haziran-Eylül. Yetiştirme Ortamı: Orman açıklıkları, çalılık, maki, kayalık yamaçlar ve kaya çatlakları, dere kenarları, boş yerler, yol kenarları. (39) Dış görünüş: Oval veya kalp biçiminde, uzun saplı, 3-5 cm uzunluk ve 3 cm kadar genişlikte, kenarları dişli ve her iki yüzde de seyrek tüylü yapraklardır. Limon kokusunu andırır kokulu ve baharlı lezzetlidir. (7) 2.1.1.1.1. Melisa Yaprağı (Melissae folium, İn. Balm leaf, Al. Melissenblaetter, Fr. Feuille de melisse) Melissa officinalis türünün taze veya kurutulmuş yapraklarıdır. Yapraklar çiçeklenmeden önce toplanır. Çünkü kendine özgü limon kokusunun önemli bölümünü çiçek açtıktan sonra yitirir. 2.1.1.2. Salvia officinalis (Tıbbi Adaçayı, Diş otu, Acıelma) Drog olarak Adaçayı nın yaprakları (Salviae folia, T.K.) ve yapraklarından elde edilen uçucu yağı (Salviae oleum) kullanılmaktadır. Lamiaceae familyasına ait önemli bir cins olan Salvia L, Türkiye de halk arasında adaçayı olarak bilinmekte olup, 89 tür ile temsil edilmektedir ve bu türlerin 45 i endemiktir. Salvia türleri Orta Avrupa ve Batı Balkanlarda yabani olarak bulunur, Türkiye de ise kültürü yapılmaktadır. (7) Akdeniz Bölgesinde yetiştirildiği çok eski dönemlerden beri bilinen drog veren bitkilerdir. Otsu, yarı çalımsı veya çok yıllık çalımsı, nadiren iki yıllık veya tek yıllık, kuvvetli kokulu aromatik bir bitki cinsidir. (40) Dünya üzerinde özellikle Adaçayı çeşitleri güzel renkleri ve kokusu nedeniyle oldukça tercih edilen bitki türlerinden biridir. Kurak alanlar ve taşlı bölgelerde, kireçtaşı alanları ve çok az toprağa sahip kayalıklarda yetişebildiği görülmüştür. Bitki, güneşi iyi alan ve iyi drene olan kumlu topraklara ihtiyaç duyar. Adaçayı, genelde sıcağı seven bir yapı göstermektedir. İlkbaharda biraz yağış alan ve rüzgardan korunan yerlerde, ılıman iklim

13 bölgelerinde kolaylıkla yetiştiği görülmektedir. Alüvyonlu topraklarda yetişen adaçayı bitkisi daha az çiçeklidir ve yağ verimi kıyasla daha düşüktür. (41) Salvia officinalis bitkisinin yaprakları, çiçekleri ve uçucu yağı kullanılan kısımlarıdır. Verim, iklim ve hava koşullarına, toprak bileşimine, bitkinin kuruluk derecesine, odunsu kısımların yaprak ve çiçekli uçların oranlarına bağlı olarak değişim göstermektedir. Hasat edilecek dönemde, çiçeklenme evresinin başında uçucu yağ miktarının en yüksek düzeye ulaştığı, sonradan tohumların oluştuğu çağa doğru süratle azaldığı söylenmektedir. Bu aşamada yağ randımanı % 0,12-0,15 seviyesindedir. (41) Adaçayı, ilaç bitkisi olarak kullanılan bitkilerin arasında en uzun tarihe sahip olan bitkilerden birisidir. Adaçayı bitkisinin yaklaşık olarak 900 türü vardır ve birçok adaçayı türü kozmetikte, parfümeride, ilaç endüstrisinde ve bunların yanında bitkisel çay ve yiyeceklerde kullanılmaktadır. (42) Salvia türlerinden S. officinalis gaz söktürücü, tonik, öksürük kesici, uyarıcı, antiseptik ve kuvvet verici olarak kullanılmaktadır. (43) Adaçayı geçen yıllarda fenolik antioksidanlara sahip olması nedeniyle, güçlü antioksidan aktiviteye sahip olduğu bulunmuştur. Aynı zamanda adaçayı, sahip olduğu esansiyel yağ ve antioksidan bileşenler açısından ekonomik olarak da araştırma konusu olmuştur. Yiyecekler ve bazı doğal gıdaları koruyarak ve bozunmalarını önleyerek raf ömrünü uzatmak için, adaçayı antioksidanları, bu konuda oldukça iyi bilinen biberiye antioksidanlarına alternatif oluşturmuştur. Adaçayı ekstraktlarının daha önce yapılmış olan çalışmalarda birçok fenolik bileşene sahip olduğu açıklanmıştır. Antioksidan özelliği esas olarak, karnosik asit, karnosol ve rosmarinik asite bağlanmaktadır. Adaçayı ekstraktı aynı zamanda, toplam antioksidan aktivitesine katkıda bulunduğu düşünülen flavonoid ve diğer fenolik bileşenleri içermektedir. Adaçayı ekstraktının ticari olarak kalitesi bu fenolik bileşen içeriğine bağlıdır. (44) Ancak ülkemizde adaçayı olarak adlandırılan Salvia cinsi dışında, yine Lamiaceae familyasına ait Sideritis ve Stachys türlerinin de adaçayı olarak kullanıldığı bildirilmiştir. Morfolojik olarak birbirlerine benzemeleri nedeniyle, halk tarafından farklı yörelerde bu cinslere ait çeşitli türler de dağçayı, adaçayı olarak adlandırılmaktadır. (45)

14 Tıbbın babası kabul edilen Hippokrates in, adaçayının gücünü biraz da esprili olarak söyle belirttigi söylenir; Bahçesinde adaçayı ekili olan birisinin nasıl olup da öldügünü anlayamıyorum Genel Özellikleri: Bu tür 50-100 cm yükseklikte, morumsu mavi çiçekli, basit yapraklı, çok yıllık ve çalımsı bir bitkidir. Gövde dik olarak yükselmiş veya toprak üzerine yatık olup, guddeli, guddesiz veya tüysüzdür. Yapraklar basit, çiçekli gövdeleri, yarı tüysüzden yoğun az çok yumuşak tüylüye kadardır. Gövde yaprakları benzer ama daha küçük ve daha kısa saplıdır. Floral yaprakları, gövde yapraklarına benzer ama daha küçüktür; en alttaki çift diğerlerinden daha büyüktür. Orta Avrupa ve Batı Balkanlarda yabani olarak bulunur. Türkiye de nadiren bahçelerde yetiştirilir. Familyaya özgü botanik özelliklerin başında, çiçeklerinin bilabiat oluşu ve gövdenin 4 köşeli olması gelmektedir. (46) Hermafrodit olan çiçekler her nodusta vertisillastrum şeklindedir. Çiçekler zigomorf olup, 5 lobdan oluşan kaliks kalıcı, korolla ise bilabiat (iki dudaklı) halindedir. Ovaryum 2 karpelden meydana gelmiş, 4 gözlü ve üst durumludur. Meyve 4 nukstan oluşan bir şizokarptır. Labiatae tipi salgı tüyü ise başı 8 hücreli, sapı tek hücreli olup, familya için karakteristiktir. Adaçayı, diş otu veya meryemiye olarak da bilinmektedir. Salvialar; tek ya da çok yıllık otlar veya küçük çalılar yapısında olan, salgı bezli ya da salgı bezine sahip olmayan, yapraklar basit ya da parçalıdır. (26) Resim 2. Salvia officinalis

15 Çiçeklenme Zamanı: Haziran-Eylül. Yetiştirme Ortamı: Dağ yamaçları, ıslak çayırlar, bataklık göl kenarları, orman açıklıklarındaki kayalık yamaçlar. Dış görünüşü:3-8 cm uzunluk ve 1-4 cm genişlikte, kenarları hafif dişli,her iki yüzden de sık tüylü ve gümüşi renkli, basit yapraklardır. (7) 2.1.1.2.1. Adaçayı Yaprağı (Salviae officinalis folium, İn. Sage leaf, Al. Salbeiblatt, Fr. Feuille de sauge) Salvia officinalis türünün çiçek açma zamanında toplanıp gölgede kurutulmuş yapraklarıdır. Adaçayı yaprakları, ilk çağlardan beri, tedavi alanında kullanılmaktadır. Orta çağda bu drog Her derde deva bir ilaç olarak kabul ediliyordu. (47) 2.1.1.3. Mentha piperita (tıbbi nane) Nane, Mentha türlerine verilen genel bir isim olup, çok yıllık sürünücü gövdelere sahip otsu bitkilerdir. Mentha piperita L.(nane) Labiate ailesinin ait tıbbi olarak önemli bir bitkidir. (48) Anavatanı Orta Avrupa ve Asya olarak bilinen nane, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri nde doğal olarak yetişmekte olup, Türkiye de ise kültür bitkisi olarak yetişir. Tarih boyunca yaygın şekilde antiseptik, spazmolitik, korrigen ve karminatif olarak kullanılan bir takson olan Mentha nın bir türü 1696 da Ray tarafından tedavi amaçlı kullanılabileceğini belirtilerek Mentha palustris olarak adlandırılmıştır. Daha sonra 1753 de Linne aynı türü Mentha piperita L. şeklinde tanımlamıştır. Avrupa ve Asya da yayılış gösteren Mentha piperita 20. yy başlarında Alman göçmenler tarafından Amerika kıtasına taşınmış ve burada geniş yayılış alanları bulmuştur. İlkçağlardan beri birçok uygarlıkta kullanılmasının yanında, Türkiye de de, nane bitkisinden elde edilen nane yaprağı (Folium Menthae Piperitae) ve nane yağı (Oleum Menthae Piperitae), çok fazla kullanılan bir baharat türü olup, her türlü hastalığın tedavisi için başvurulan bir bitkidir. (49)

16 Türkiye florasında 7 tür ve 12 takson bulunduğu belirtilmiştir. Bu türler M. pulegium (yarpuz), M. arvensis (kır nanesi), M.aquatica (su nanesi), M. rotundifolia (M. suaveolens), M. longifolia, M. spicata ve M. nigricans doğal olarak yetişmektedir. Anadolu da 7 kadar Mentha türü olduğu bilinmekle beraber, çok polimorfik bir yapıya sahip olmasından ve melezleşmeye yatkın olmasından dolayı kimyasal çeşitliliği oldukça fazla olan bir taksondur. Kromozom sayıları epey farklılık gösteren Mentha nın vegetatif üreme yeteneğinin de katkısıyla dünyada 30 kadar subgenusunun bulunduğu bilinmektedir. (50) Nanenin uzun gün bitkisi olduğunu, optimum gelişmesini ve yüksek verim vermesi için maksimum 30 C, minimum 11 C değişen sıcaklıkların uygun olduğunu, vejetatif dönemden generatif döneme geçmesi için 14 saatin üzerinde ışıklanma süresinin gerektiğini, en yüksek herbe veriminin tam çiçeklenme döneminde elde edildiğini, kuru madde oranının erken dönemden geç döneme gidildikçe arttığını bildirmiştir. (51) Uzun gün koşullarında uçucu yağ oranlarının artması, birim yaprak alanda daha fazla salgı hücrelerinin oluşmasından kaynaklanacağını belirtilmiştir. (52) Türkiye de gıda olarak kullanılan Mentha spicata yaprakları antiseptik, sinirsel kökenli mide bulantıları kesici, gaz söktürücü ve koku verici olarak kullanılmaktadır. Mentha piperita yaprakları ve uçucu yağı halk arasında kullanılmamaktadır. (7) (53) Nane ve diğer nane bitkilerinin tıbbi kullanımı hakkındaki bilgiler muhtemelen, antik Yunan bitkisel farmakopesine kadar uzanır. Burada nane yapraklarının geleneksel olarak sindirime yardımcı olarak ve safra kesesi hastalıklarının tedavisi için dahili olarak kullanıldığı, aynı zamanda üst solunum yolu hastalıklarının semptomları gidermek ve öksürük için inhalasyon şeklinde kullanılmıştır. Nane özü yaygın olarak diş macunları, ağız çalkalama suları ve tezgah-üstü gastrointestinal ürünler de dahil olmak üzere pek çok üründe aroma verici olarak kullanılmaktadır. Naneden elde edilen mentol; solunum tıkanıklığı, baş ağrısı ve kas ağrısı için kullanılan tezgah-üstü topikal ürünlerinde yaygın bir madde olarak kullanılmaktadır. (54) Nanenin özellikle sindirim sistemi hastalıklarında etkili olduğu bilinmektedir. İshalde, dizanteri gibi hastalıklarda, bağırsak kurdu ya da solucanlarını düşürmede

17 kullanılmaktadır. Nane yağı mide krampını, gazı, sancıyı, bulantıyı gidermekte, tembelleşmiş safrayı ve karaciğeri uyararak harekete geçirmektedir. Şakaklara sürülen bir damla mentol baş ağrısına iyi gelmekte, hatta sinir ağrılarını tedavide başarılı sonuçlar vermektedir. Spor yaptıktan sonra nane yağıyla yapılan masaj gergin kasları gevşetir, bağışıklık sistemini takviye eder ve kişiyi soğuk algınlığından korur. Nane yağının aynı zamanda sedatif etkisi de vardır; kalp çarpıntısını sakinleştirir ve asabi gerginlik halinde kişiyi rahatlatır. (55) M. piperita, eski yıllardan beri karminatif, midevi olarak kullanılmaktadır. Eski Mısır da Papyrus bu bitkinin kullanımından bahsetmiştir. Bugün de, yine mide bulantılarını kesici, karminatif ve koku verici olarak kullanılmaktadır. Ayrıca ciklet, diş macunu, şeker ve daha birçok sanayi kollarında yararlanılmaktadır. Çok sayıda hasta üzerinde yapılan araştırmalara göre bu bitkinin uçucu yağlarının tansiyondan kaynaklanan baş ağrılarında ağrı kesici rolü oynadığı ortaya konmuştur. (38) Pek çok nane türleri ilaç, çay, gıda ve parfümeri sanayinde kullanılmaktadır. Mentha cinsinin bazı türleri eşsiz aroması nedeniyle bitki çayı olarak da kullanılmaktadır. M. arvensis ve M. piperita uçucu yağlarındaki mentol oranının yüksek olmasından dolayı Çin, ABD ve Hindistan gibi bazı ülkelerde tarımı yapılmaktadır. Dünyada toplam uçucu yağ üretiminde Mentha türlerinden elde edilen uçucu yağ miktarları, Citrus yağlarından sonra ikinci sırayı almaktadır. (56) Uçucu yağların kullanım alanları ve tüketim miktarı gün geçtikçe artmaktadır. Buna paralel olarak dünya pazarlarındaki payı da yükselmektedir. En çok nane yağı üreten ülkeler ABD, Fransa, Brezilya, Arjantin, Paraguay, Batı Avrupa Ülkeleri, Çin, Peru, Tayland, Tayvan, Hindistan, Japonya ve Kore olup, AET ülkeleri ise başlıca ithalatçı lkelerdir. Ülkemiz, nane yağını ithal eden ülkeler arasındadır. Oysa Türkiye geniş tarım arazilerine, uygun iklim şartlarına ve temelde tarıma dayalı endüstrilere sahiptpr. Bu konuda yurt içi ihtiyacı karşılanarak döviz kaybı önlenmesi ve verim artırılarak dış satıma geçilmes gerekmektedir. Bu nedenle, yüksek oranda kaliteli yağ içeren nane tür ve tiplerini ve bunların yetiştirme tekniklerini belirlemek gerekmektedir. (57)

18 Resim 3. Mentha piperita Genel Özellikleri: Avrupa ve Kuzey Amerika'da yaygın olarak yetişen nane ailesinin çiçekli üyesidir. Mentha türleri nemli ve sulak yerlerde yetişen, çok yıllı nadiren tek yıllık kokulu aromatik bitkilerdir. Gövde sürünücü rizomlu, dik ya da yatık gelişen bitkilerdir. Yapraklar basit saplı veya sapsız, stipulsuzdur. Gövde ve yaprakta kokulu salgı tüyleri ve pulları karakteristiktir. Bu tür bir kültür bitkisi olup M. aquatica L. ile M.spicata L. türlerinin melezidir. 30-90 cm yükseklikte, kuvvetli kokulu, hemen hemen tüysüz, yapraklar basit ve dişli kenarlı, çiçekler hermafrodit veya dişi çiçekler aynı (monoik) veya ayrı (dioik) bitkilerde bulunur. Çiçek sapları tüylü veya tüysüzdür. Brakteler yaprak benzeri veya oldukça küçülmüş, kaliks yıldızsı veye hafif bilabiat, tüpsü veya çan şeklindedir. Korolla bilabiat, 4 loblu, üst lob geniş genelde daha belirgindir. Korollalar leylak renklidir. Stamener 4 adet eşit boyda, genelde korolladan dışarı çıkar. Nukletler genelde düzdür. Gövde ve dallar kırmızımtrak renklidir. Tohum vermediği için ancak rizomları ile üretilir. (26) M.piperita M.aquatica ve M.spicata nın türler arası melezi olup, spikası ile M.spicata ya, yaprak sapı bulundurması ile M.aquatica ya benzemektedir. Ancak M.piperita genellikle örtü tüyünden yoksun olmasıyla ve çiçeklerinin steril olmasıyla ebeveyn türlerden ayrılır. (7) Çiçeklenme Zamanı: Haziran-Eylül. Yetiştirme Ortamı: Çoğunlukla nemli ve sulak yerlerde yayılış gösterirler. Mentha türleri kendi aralarında kolayca melezlendiği için taksonomik açıdan oldukça karmaşıktır.

19 Dış görünüşü: Çok yıllık, dik veya yatık habituslu, 40-70 cm boylarında bitkilerdir. 4 köşeli, yan dallar çıplak veya çok ince tüylerle kaplıdır. Ana yapraklar 0,5 1,5 cm uzunluğunda saplara sahiptir. Yapraklar genellikle 2-7 cm uzunluk ve 1 3 cm genişliktedir. (58) 2.1.1.3. Nane Yaprağı (Menthae piperitae folium, İn. Peppermint, Al. Pfefferminz, Fr. Menthe poivree) Nanenin (Mentha piperita) gölgede kurutulmus yaprakları kullanılır. Özellikle sinirsel kökenli mide bulantılarını kesici, gaz söktürücü, koku verici olarak kullanılmaktadır. (6)

20 3. KĠMYASAL ÖZELLĠKLERĠ 3.1. Melissa officinalis (Oğulotu, Melisa) M. officinalis üzerinde yapılmış olan fitokimyasal çalışmalar, bitkinin hidroksisinnamik asit türevi, flavonoit, uçucu yağ, tanen ve terpenik yapıda sekonder metabolitler içerdiğini ortaya koymuştur.(59,60) Ana bileşenler olarak hidrosisinnamik asit türevleri (%4-7) taşır. Yapraklarındaki başlıca sekonder metabolitlerden biri olan rozmarinik asit (hidroksisinnamik asit türevi), M. officinalis için belirleyici bir bileşiktir. Avrupa Farmakopesi monografında verilen yöntemde de droğun içermiş olduğu toplam hidroksisinnamik asit yüzdesi rozmarinik asit üzerinden hesaplanmaktadır Rozmarinik asit ve daha az miktarlarda olmak üzere p- kumarik, kafeik ve klorojenik asitler bu grup bileşiklerin temel bileşenleri olarak kabul edilir. (61) 3.1.1. Melisa yağı (Melissae oleum) M. officinalis in yapraklarından tanen ve uçucu yağ elde edilir. Uçucu yağlar su buharı distilasyonu ve kimyasal ekstraksiyon yöntemi ile elde edilir. Bu yağın viskozitesi suyunkinden daha azdır. Toz edilmiş yaprakların 1-4 saat distilasyonu ile ancak % 0.2-0.4 arasında uçucu yağ verimi elde edilebilmektedir. (59) Elde edilen uçucu yağın monoterpenler ve seskiterpenler yönünden zengindir. Uçucu yağın temel bileşikleri sitral (geranial, neral) ve sitronellal olup yağa karakteristik limon kokusu vermektedir. Melissa officinalis bitkisinin farmakopeye göre %0.01-0.25 oranında uçucu yağ bulunur. Uçucu yağ oranının % 0.05 den az olmamasının istendiğini ve bu oranın Anadolu kökenli bitkilerde % 0.015-0.1 olabildiğini de bildirmiştir. Bu uçucu yağın ana bileşenleri (30,62,63).

21 Sitral Sitronellal Sitronellol Linalol Geraniol Uçucu yağın içeriği, toplama yeri, iklim, bitkinin dönemi, toplama ve saklama koşulları ve droğun kuru veya taze olmasına göre değişmektedir. (64) Gelişme dönemleri ve gün içindeki biçim saatlerinin drog yaprak ve drog herbadaki uçucu yağ oranı üzerine etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. Drog yaprak ve drog herbada en yüksek uçucu yağ oranı çiçeklenme öncesi dönemde (%0,13 ve %0,08) ve saat 12.00 de (%0,08 ve %0,08) elde edilmiştir. Uçucu yağ bileşenleri incelendiğinde, drog yaprakta çiçeklenme öncesi dönemde ve saat 12.00 de citral ana bileşen olurken, diğer gelişme dönemlerinde ve biçim saatlerinde drog yaprak ve herbada caryophyllene oxide ana bileşen olmuştur. Uçucu yağ oranı bakımından bitkinin farklı kısımları karşılaştırıldığında, sapta eser miktarda uçucu yağ oranı bulunurken, gelişme dönemlerine göre değişmekle birlikte en yüksek uçucu yağ oranı (%0,06-0,13) yaprakta tespit edilmiştir. Çiçekte de önemli oranda (%0,04) uçucu yağ bulunmuş ve caryophyllene oxide ile citral sırasıyla yaprak ve çiçekte ana bileşenler olmuştur. (65) Drogta ayrıca benzoik asitler (gallik asit, protokateşik asit), flavonoitler (apigenin, luteolin), triterpenler (ursolik asit, oleanolik asit) ve fenilpropanoit glikozitleri de bulundurmaktadır. (66) (67) Melissa officinalis ssp inodora uçucu yağında ise ana bileşenler olarak başlıca - kubeben, -karyofilen ve -kadinol gibi seskiterpenler saptanmıştır. (68) 3.2. Salvia officinalis (Adaçayı) %1-2.5 uçucu yağ, tanen ve acı maddeleri içerir. Kodekslerde uçucu yağ oranının en az %1.5 olması istenmektedir. Salvia türleri üzerinde yapılan fitokimyasal çalışmalar, bu cinsin özellikle mono-, di- ve triterpenler ile flavonoitler ve fenolik asitler yönünden zengin olduğunu göstermiştir. (69)

22 S. officinalis den ursolik asit, oleanolik asit ve türevleri gibi asit saponinler ile glikozitler içermektedir. (70) Adaçayı eterli uçucu yağlar, tujon, sineol, linalol, borneol, salven, pinen ve kafur, tanenler, triterpenoitler, flavonlar, östojen benzeri maddeler, reçineli bileşikler içermektedir. Bileşimindeki uçucu yağlarda triterpenler ve flavonlar yer almaktadır. (71) Fenolik bileşikler yönünden oldukça zengin olduğu bilinen Salvia türlerinden izole edilen flavonoit, antosiyanin, lignan ise fenolik asit yapısındaki diğer bileşiklerdir. (69) Adaçayı aydınlatılmış bileşenleri, fenolik bileşenlerin üç sınıfı şeklinde gruplandırılabilir: Fenolik asitler (kaffeik asit ve rosmarinik asit), flavonoitler (apigenin), fenolik diterpenler (karnosik asit, rosmadial). (72) Bunun yanında kaffeik asit, rosmarinik asit, gallik asit gibi fenolik bileşikler, hesperetin, apigenin, hispidulin, sirsimaritin, luteolin, öpafolin, cis-p-kumarik asit, 4- hidroksiasetofenon, 6-hidroksi-luteolin, p-hidroksi-benzoik asit, 4-hidroksi-asetofenon 5-metoksi-salvigenin gibi flavonoitlerden oluşmaktadır. (73-75) Salvia türlerinde daha nadir olarak bulunan diğer bileşik grupları arasında, steroller, polisakkaritler, lektinler, aromatik bileşikler ve alkaloitler (priolin) bulunmaktadır. (69) 3.2.1. Adaçayı yağı (Salviae oleum) S. officinalis, toprak üstü kısımlarından elde edilen uçucu yağlar: (76) Kafur (% 22.9) α-tuyon (% 20.6) Borneol (% 7.9) 1,8-Sineol (% 54.0) Kamfen (% 4.7)