Deprem ve Deprem Yönetimi Raporu

Benzer belgeler
Doğal Afetler ve Kent Planlama

İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞI DEPREM VE RİSK YÖNETİMİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ TEŞKİLAT YAPISI VE ÇALIŞMA ESASLARINA DAİR YÖNERGE

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü

Afet Yönetimi (INM 476)

Entegre Acil Durum Yönetimi Sistemine Giriş

Yapı ve Deprem Yönetmelikleri, alan kullanım yönetmeliklerinin gözden geçirilmesi ve gerekiyorsa yeniden düzenlenmesi

TÜRKİYE DE DEPREM GERÇEĞİ

20. Dönem Çalışma Raporu İçindekiler Dönem Çalışma Programı Çalışma Döneminde Örgütsel Durum ve İşleyiş...

1 Şubat 2015 PAZAR Resmî Gazete Sayı : 29254

Bursa Yakın Çevresi Deprem Tehlikesi ve Kentsel Dönüşüm

ULUSAL HAVZA YÖNETİM STRATEJİSİ

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ

TMMOB EH R PLANCILARI ODASI TRABZON UBES III. DÖNEM ( ) ÇALI MA PROGRAMI

JEO156 JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ

GEOTEKNİK DEPREM MÜHENDİSLİĞİ KAYNAKLAR 1. Steven L. Kramer, Geotechnical Earthquake Engineering (Çeviri; Doç. Dr. Kamil Kayabalı) 2. Yılmaz, I.

HATAY İLİ NİN JEOLOJİSİ ve DEPREMSELLİĞİ KONFERANSI

Afet Yönetimi ve. Sel Risk Değerlendirmesi

MÜHENDİSLİK JEOLOJİ. Prof. Dr. Şükrü ERSOY SAATİ : KREDİ : 3

Yerleşik Alanlar, Yapılı Kentsel Çevre Çevre Düzeni Planları Nazım İmar Planları 3- Planlama Aşaması Gelişmeye Açılacak Alanlar

Deprem bir doğa olayıdır. Deprem Bilimi ise bilinen ve bilinmeyen parametreleriyle, karmaşık ve karışık teoriler konseptidir

JEOLOJİK-JEOTEKNİK BİLGİ SİSTEMİNE BİR ÖRNEK: AKSARAY İL MERKEZİ

6. ODA MERKEZ BÜRO İŞLEYİŞİ

HABER BÜLTENİ DOSYA. JEOLOJİ VE JEOTEKNİK ETÜT RAPORU VE EKLERİ İLE İLGİLİ ESASLAR'a göre yapılması genelgede

TMMOB FİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI 29. DÖNEM ÇALIŞMA PROGRAMI (TASLAK) ( )

T.C. İZMİR VALİLİĞİ İL AFET VE ACİL DURUM MÜDÜRLÜĞÜ AFETLER VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI

ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ

TÜRKİYE NİN DEPREM GERÇEĞİ. Deprem Bölgeleri Haritaları ve Deprem Yönetmeliklerinin Tarihsel Gelişimi

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

TÜBİTAK ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ DAİRE BAŞKANLIĞI ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI

ACİL SAĞLIK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET BİRİMLERİ VE GÖREVLERİ HAKKINDA YÖNERGE. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Y N Ö ETĐMĐ M SĐSTEMĐ M NE GĐ G RĐŞ

Harita 12 - Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası

T.C. CUMHURBA KANLI I GENEL SEKRETERL ANKARA. Ankara; Say : 285

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 17. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU PANEL, ÇALIŞTAY, FORUM, SEMPOZYUM, KURULTAY, KONFERANS, KONGRE

BÖLÜM YEDİ DEPREM TÜRLERİ

Tıp Fakültesi Dönem Temsilcileri Grubu Yönergesi

YILDIZ TEKNİK DOĞA BİLİMLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANI PROF. ERSOY, milliyet için İNC. ELEDİ- 1 / Serhat Oğuz

Yeni Büyükşehir Yasası ve Arazi Yönetimi

CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ 2. HAFTA

Stratejik Mekansal Gelişme Önerisi Aralık 2006

Önceki dönemlerden süregelen çalışmalar ile birlikte henüz sonuçlandırılamayan çalışmaları,

BÖLGE PLANI. Hazırlayan : Murat DOĞAN

BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI TEKNİK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Sevilay ARMAĞAN Mimar. Şb. Md. Tel: KAPSAM

Giresun Üniversitesi Akademik Değerlendirme Ve Kalite Geliştirme Uygulama Yönergesi

Yazarlar Prof. Dr. Süleyman PAMPAL Bülent ÖZMEN

SİSMOTEKTONİK (JFM ***)

Gemlik-Armutlu Karayolu nun bitişiğinden güneye doğru uzanmaktadır.

DEÜ DESEM - Alsancak / İZMİR (75.Yıl Konferans Salonu)

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

YÖNETMELİK. a) Çocuk: Daha erken yaşta ergin olsa bile 18 yaşını doldurmamış kişiyi,

Konya Büyükşehir Belediyesi Afet Yönetimi Koordinasyon Merkezi (AYKOM) Görev, Yetki ve Çalışma Yönetmeliği

İMAR PLANINA ESAS JEOLOJİK-JEOTEKNİK ETÜT RAPORU

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

T.C. GEBZE BELEDİYESİ Sivil Savunma Uzmanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Koordinasyon Merkezi Görev, Yetki ve Çalışma Yönetmeliği

80. YILINDA 1935 MARMARA

TÜRKİYE DE İLKYARDIMIN SAĞLIK VE AFET ORGANİZASYONUNA ENTEGRASYONU. Dr. Yavuz Üçkuyu Konya İl Ambulans Servisi

MEVZİİ İMAR PLANINA ESAS JEOLOJİK-JEOTEKNİK ETÜT RAPORU

YEREL ÇEVRESEL PLANLAMA

DOKAP EYLEM PLANI ( ) YEREL DÜZEYDE KURUMSAL KAPASİTENİN GELİŞTİRİLMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ENGELLİLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ (1) BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE.

YÖNETMELİK KAFKAS ÜNİVERSİTESİ ARICILIĞI GELİŞTİRME UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

T. C İzmir Bornova Belediyesi Kentsel Tasarım Müdürlüğü Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik

Şehir Planlama ve Danışmanlık

KAMU İÇ KONTROL STANDARTLARI UYUM EYLEM PLANI REHBERİ. Ramazan ŞENER Mali Hizmetler Uzmanı. 1.Giriş

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM

SIRA SAYISI: 279 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

Cumhuriyet Halk Partisi

DEPREMLER - 1 İNM 102: İNŞAAT MÜHENDİSLERİ İÇİN JEOLOJİ. Deprem Nedir? Oluşum Şekillerine Göre Depremler

JEOLOJİ MÜHENDİSİ A- GÖREVLER

Planlama Kademelenmesi II

2016 Ocak ENFLASYON RAKAMLARI 3 Şubat 2016

SOSYAL POLİTİKALAR VE ÇALIŞMA HAYATI

DİKMEN BÖLGESİ STRETEJİK GELİŞİM PLANI

Sivil Yaşam Derneği. 4. Ulusal Gençlik Zirvesi Sonuç Bildirgesi

DESTEK HĠZMETLERĠ MÜDÜRLÜĞÜ

Küresel Çevre Yönetimi için Ulusal Kapasite Öz Değerlendirme Analizi

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

Türkiye de Stratejik Çevresel Değerlendirme: İhtiyaçlar, Zorluklar ve Fırsatlar

1 PLANLAMA ALANININ GENEL TANIMI 2 PLANLAMANIN AMAÇ VE KAPSAMI

ONDOKUZMAYIS İLÇESİ NDE (SAMSUN) AFETE YÖNELİK CBS ÇALIŞMALARI

KENT YÖNETİMİNE KATILIM DÜNYA ÖRNEKLERİ

26 AĞUSTOS 2010 TARİHİNDE RİZE İLİ GÜNDOĞDU BELDESİNDE MEYDANA GELEN AFET OLAYI İLE İLGİLİ TMMOB RAPORU

TMMOB FĠZĠK MÜHENDĠSLERĠ ODASI

İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞI PLANLAMA ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 26313

Danıştay Başkanlığı na İletilmek Üzere. İstanbul İdari Mahkemesi Başkanlığı na;

II. DOĞAL AFETLER (NATURAL DISASTERS)

Prof. Dr. Zerrin TOPRAK Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

MESLEK ODALARI-VİZE VE ONAY İŞLEMLERİ İLE İLGİLİ KANUNİ DÜZENLEME

MANİSA İLİ ALAŞEHİR İLÇESİ KURTULUŞ MAHALLESİ ada 2 parsel- 10 ada 4, 5, 7 parsel -9 ada 12 parsel

T.C. İzmir Bornova Belediyesi Strateji Geliştirme Müdürlüğü Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik

MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

YEREL YÖNETİMLERDE STRATEJİK PLAN ve UYGULAMA ÖRNEKLİ PERFORMANS ESASLI BÜTÇE. Dr. Ali İhsan ÖZEROĞLU Hatice KÖSE

Resmî Gazete Sayı : 29361

Türkiye dönüşüm geçirerek kırsal bir tarım ekonomisinden küresel ölçekte yılında Türkiye nin kentsel nüfusu ülkenin toplam nüfusunun sadece

Transkript:

TMMOB JEOLOJ İ MÜHENDİSLER İ ODASI Deprem ve Deprem Yönetimi Raporu 2010 TMMOB JEOLOJ İ MÜHENDİSLER İ ODASI YAYIN NO : 107

551.22 JEO TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem ve deprem yönetimi raporu/tmmob Jeoloji Mühendisleri Odası. - Ankara : TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayınları, 2010. 58 s. : şkl ; hrt; 24 cm. (Jeoloji Mühendisleri Odası Yayınları No : 107) Deprem-afet-denetim-proje yönetmelik Bask ı: Mattek Matbaacılık Bas. Yay. Tan. San. Tic. Ltd. Şti. Adakale Sokak No: 32/27 Kızılay ANKARA Tel: 0312 433 23 10 www.mattekmatbaa.com.tr

İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ 2. RAPORUN AMACI, KAPSAMI VE İZLENEN YÖNTEM 3. DÜNYADA VE ÜLKEMİZDE AFET/DEPREM GERÇEKLİĞİ 3.1 Dünyada Afet Trendi 3.2 Ülkemizin Afet Gerçekliği 3.3 Bir Afet Türü Olarak Deprem 3.4 Türkiye nin Depremselliğine Genel Bakış 4. DEPREM ZARARLARININ AZALTILMASI SÜRECİ NDE TEMEL KAVRAM VE UYGULAMALAR 4.1 Deprem Yönetim Sistemi ve Türkiye deki İşleyiş 4.1.1 Ulusal Afet Yönetim Sistemi 4.1.2 Mevzuat 4.1.3 Kurumsal Yapılanma 4.1.3.1 Merkezi Yönetim Birimleri 4.1.3.2 Yerel Yönetimler 4.1.4 Üniversiteler 4.1.5 Meslek Odalar ı ve Jeoloji Mühendisleri Odası 4.1.5.1.Raporlar 4.1.5.2.Basın Açıklamaları 4.1.5.3.Bilimsel Etkinlikler 4.1.5.4.Meslek İçi Eğitim Çalışmalar ı 4.1.5.5.Yayınlar 4.1.6 Sivil Toplum Kuruluşlar ı, Dernekler ve Gönüllü Organizasyonlar 4.2 Deprem Zarar Azaltma Odakl ı Bilgi Sistemleri ve Ürünleri 4.2.1 Deprem ve Jeoloji 4.2.2 Deprem Zarar Azaltma Sisteminde Veri İşleme ve Çıktılar 4.2.2.1 Diri Fay Haritası 4.2.2.2 Sismotektonik Harita 4.2.2.3 Deprem Bölgeleri Haritası 4.2.2.4 Mikrobölgeleme Haritaları 4.2.2.5 Plana Esas Jeolojik-Jeoteknik Etüt Raporları 4.3 Yapılaşma Süreci (Mevcut Yap ı Stoku, Yap ı Denetim Sistemi, Kentsel Dönüşüm) 4.3.1.Mevcut Yap ı Stoku 4.3.2.Yap ı Denetim Sistemi 4.3.3. Kentsel Dönüşüm Projeleri 4.4.Sigorta 5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER 5.1.Öneriler 6. KAYNAKLAR i

ii

ÖNSÖZ İnsan yerleşmelerini güvenli, sağlıkl ı ve yaşanabilir kı lmak, gerekli planlama mekanizmalar ı ve kaynaklar ı sağlayarak doğ al afetlerin ve diğer acil durumların insan yerleş imleri üzerindeki etkilerini hafifletmek, afetten etkilenen yerleş imleri gelecekteki afetlerle ilgili riskler e kar şı korumak (Habitat II-1996) sosyal devletinin temel görevlerinden biridir. Araştırmalar, değişen iklim koşullar ı, hızl ı nüfus art ışı, çarpı k kentleşme vb nedenlerle afet zararlarında art ış olduğ unu göstermektedir. Dünyadaki afet trendi karşısında toplumları n hazırlı k ve zarar azaltma süreçlerinde ortak tavır almas ı ve direnç geliştirmesini her zamankinden daha fazla öne çı karmakta, hükumetler afetlere kar şı zarar azaltıc ı projelerine hı z vermektedir. Afet zararlarının azaltılmas ı ve afet güvenliğinde başarının sağ lanabilmesi için önceden belirlenmi ş tedbirler ve faaliyetleri içeren, sonuca daha kararl ı ve etkili bir şekilde gidilmesini mümkün kı lan stratejiler geliştirilmesi ve bunların kararlılık içinde uygulanmas ı büyük önem taşımaktadır. Diğer yandan bu çabanı n dönemsel bir çaba olarak görülmemesi, süreklilik gerektiren faaliyetler bütünü olarak benimsenmesi gereklidir. Ülkemiz 21.yüzyıla 17 Ağustos ve 12 Kası m 1999 tarihlerinde gerçekleş en ve kamuoyunda Kocaeli ve Düzce depremleri olarak adlandırılan depremlerin açt ığı yaralar ı sararak girdi. Bugün gelinen noktada aradan geçen 11 yı lda zarar azaltmaya yönelik toplumsal edilgenliğin tam olarak kırıldığın ı söylemek ne yazı k ki mümkün görülmüyor. Ulusal Deprem Konseyi tarafından yayı nlanan Deprem Zararların ı Azaltma Ulusal Stratejisi (Nisan 2002), Deprem Şurası (Eylül,2004) gibi önemli çalışmalar Bakanlıkların tozlu rafları nda unutuldu gitti. Ülkemizde deprem zararların ı en aza indirme hedefi, merkezi ve yerel yönetimler ile özel sektör, sivil toplum gibi toplumsal kesimlerin içinde yer ald ığı bütünlüklü bir planlama gerektirmektedir. Ancak günümüzde bu hedefe erişmede hangi aktörlerle nasıl bir çalış ma yürütüleceği, süreçteki öncelikler, eş güdüm, mali ve teknik destekler iii

gibi konulara ilişkin bütünsel bir politika geliştirilemediğ inden bahsi geçen aktörler birbirlerinden kopuk bir işleyi ş sürdürmektedirler. TBMM de 20.01.2010 tarihinde alınan karar gereğ ince 04.02.2010 tarihinden itibaren 3 ay süreyle çalış mak üzere Deprem Riskinin Araştırılarak Deprem Yönetiminde Alınmas ı Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırmas ı Komisyonu kurulması ile birlikte konu yasama organında bir kez daha gündeme gelmiş görünse de elinde bu konuya ilişkin çok sayı da doküman bulunan yürütme organında nasıl bir yank ı oluşturduğu/oluşturacağı önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak. İnsanın afetlere kar şı sava şı ancak bilginin gücü ile kazanı labilir. Ülkemizde Bilgi toplumu olma özelliği törpülendiğ i oranda afet ve imar konularının bilgi nitelikleri de yok edilmiş tir. Öncelikle sorunu tanımlamak, afet bilgisine ulaş mak ve bu bilgiyi toplumsal olarak içselleştirmek, çözüm üretmek, sonra da, toplumsal etkinliğ e dönüş türmek gerekirken, ülkemizde bilgiden uzak, sadece yara sarmaya dayal ı ve soruna sırtın ı dönmü ş, kaderci bir çözüm anlayışı benimsenmiştir. Bu sonucu yaratan ekonomik, sosyal, kültürel, teknik vb çok sayı da faktör sayılabilir. Ancak ülkemizdeki dışa bağıml ı çarpık geliş me süreci bu nedenlerin en önemlisi olarak karşımıza çı kmakta ve toplumsal her olguyu olduğu gibi afet süreçlerini de doğ rudan etkilemektedir. Eğitim, sağlı k, sosyal güvenlik vb alanlarda yaşadığım ız çarpıklığın bir benzerini sosyo-ekonomik baskı lar sonucu afet konusunda da yaşıyoruz. Düşük standartlarda sağlıksı z ve yasad ışı bir yapılaşma, ranta dayal ı hızl ı ve düşük nitelikli kentleş me, bilimsel normlara dayal ı arazi kullanım ve yerseçimi kararlarını n rantsal kaygılara yenik düşmesi vb faktörler afet zararlarının doğ rudan belirleyicileridir. Afetlere kar şı güvenli yerleşimler için yapılmas ı gerekenler sadece teknik bir sorun mudur? Cevab ı aranmas ı gereken en temel sorulardan biri budur. Öncelikle güvenli, sağlıkl ı ve yaş anabilir bir çevrede yaşamak her yurtta ş için temel bir insan hakkıdı r. Anayasanın 56. maddesine göre de çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını iv

korumak Devletin ve yurttaşları n ödevidir. Bu hakkın korunmas ı, geliştirilmesi ve uygulamaya konulmas ı baş ta anayasa olmak üzere yasal düzenlemelerin, siyasi iktidarların uygulayaca ğı politikaları n ve kurumsal düzenlemelerin temel zemini olmak zorundadı r. Ancak bu temel yaklaşımın gerçek güvencesi tek başı na yasal düzenlemeler değil, bu hakkın gerçek sahibi olan yurttaşları n ve örgütlenmelerinin siyasal süreçlere katılımlarıdır. Yıkıc ı afet zararlarına yol açan nedenler, sosyo-ekonomik koşullardan ve siyasal ilişkilerden bağımsız değ ildir. Afetlere kar şı güvenliğin sağlanmas ı diğ er tüm toplumsal olgular gibi siyasal bir etkinlik alanıdı r. Ülkedeki üretim ve paylaşı m süreçlerine, gelir dağılımına, eğitim politikalarına, kültürel geliş ime vb müdahale edilmeden, var olan ekonomik, siyasal iliş kiler bu şekilde sürdüğ ü sürece, afetler sorun olmaya devam edecektir. Sorunun değil, Çözümün bir parças ı olmak için demokratik kitle örgütleri, sendikalar, mahalle dernekleri vb biçimlerdeki örgütlü kitlesel sivil katılımının afet hizmetlerine yönelik her aş amada eşgüdüm içerisinde olmas ı gereklidir. Afet hizmetlerinin kamu yararı ve bilimsel - teknik kriterlere uygunluğu sadece hükümet kararlar ı ile değil, ancak bu şekilde güvence altına alınabilir. Kı saca Afet, merkezinde insan olan sosyal, ekonomik, teknik, kültürel, siyasal vb boyutlara sahip karmaşı k bir olgudur. Afeti sadece bilimsel, yasal veya kurumsal sorun odakl ı olarak anlamaya ve açıklamaya çalış mak sorunu çözmeye yeterli olmadığının en açık örneği, ülkemizdir. Deprem Yönetim Raporu yönelik çok sayı da kaynak taranarak mevcut durumun analizi ve geleceğ e yönelik önerileri de içeren bir metin olarak hazırlanmıştır. Deprem Şuras ı, Ulusal Deprem Konseyi vb organizasyonlar yoluyla deprem yönetiminde iş in teorisine dair çok sayıda rapor ve kararın olgunlaştırıld ığı Ülkemizde, temel sorun pratiktir. Bu bağlamda raporumuz mümkün olduğ unca teknik ayrıntıdan kaçını larak genel görü ş bildirgesi niteliğ inde hazırlanmıştır. Kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluş u olan Jeoloji Mühendisleri Odas ı bu güne kadar edindiğ i deneyimleri ışığında afet zarar azaltma sürecine katk ı sunmay ı hedeflemiş tir. v

Deprem ve Deprem Yönetimi Raporu nun hazırlanması ndaki emeklerinden dolay ı meslektaşımız Bahattin Murat DEMİ R e teşekkür ediyor ve ülkemizdeki afet gerçekliğ i konusunda hala ciddi bir eksiklik olan Zarar Azaltma Odakl ı Ulusal Afet Yönetim Sistemi nin oluşturulmas ına yönelik olarak yapılacak çalış malara da raporumuzun ışık tutacağına inanıyoruz. BİLİMLE, EMEKLE, UMUTLA TMMOB JEOLOJ İ MÜHENDİSLER İ ODASI YÖNETİM KURULU vi

1.GİRİŞ Fiziksel, ekonomik, sosyal ve çevresel kayıplar oluş turan, normal yaşam ı ve insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğ ratarak insan toplulukların ı etkileyen, etkilenen topluluğ un yerel olanak ve kaynakların ı kullanarak ba ş edemeyeceği doğ al veya insan kökenli olayların sonuçlar ı şeklinde tanımlanan afet; yol açt ığı zararlarla ekonomik büyümeyi etkilemekte hatta durdurma noktası na getirmektedir. Eğitim, sağlı k, güvenlik gibi zorunlu kamu yatırımlarını olumsuz etkilemekte ve toplum güvenliğini tehdit edebilmektedir. Günümüz koşullarında meydana gelen afetlerin olaylarının ş iddeti, yol açtıklar ı yıkıc ı etkiler, doğ al ve teknolojik risklerin toplumsal yaşamda göz ard ı edilemeyecek derecede önem kazanması na yol açmıştır. Bu durum ülkeleri yara sarma odakl ı politikalardan uzaklaştıran bir tutum değişikli ğine, ülke kaynakların ı afet güvenliğ i ve zarar azaltma hedefi doğ rultusunda daha etkin kullanmaya zorlamaktadı r. Birçok ülke afet yönetim sistemlerini ve stratejik planların ı risk yönetimi anlayışıyla geliştirmeye çalışmaktadır. Afet yönetiminde gelinen bir diğ er nokta da, afetlerle mücadelenin dönemsel bir çaba olarak görülmemesidir. Afetlerle mücadele kesinti kabul etmeyen ve eşgüdüm içinde uygulanmas ı gereken faaliyetler bütünü olarak benimsenmeli ve stratejik kararlar siyasi iradenin tam desteğiyle alınmalıdı r. Gelinen nokta siyasi kararlılı k ve sahiplenmenin önemini göstermektedir. Afet Yönetim Sistemleri, ister doğ al süreçlerden isterse insan faaliyetlerinden kaynaklansı n, afet risklerini önceden belirlemek, ya da en az zararla atlatılmasın ı sağlamak esasına dayalı organizasyonlardır. Bu organizasyonların oluş turulabilmesi ve çalıştırılmas ı ülkedeki merkezi ve yerel yönetim birimleri ile özel sektör, sivil toplum örgütleri gibi toplumsal kesimlerin içinde yer ald ığı bütünlüklü bir planlama gerektirir. Bu genel çerçeve içinde ulusal afet yönetim stratejik planlarını önceden belirlenmi ş risklerin en az kayıpla öncelikle afetlerin önlenmesi, zararlarının azaltılmas ı, afetler karşısı nda toplumsal direncin yükseltilebilmesi için gerekli siyasi, teknik, ekonomik, idari, 1

sosyal ve yasal önlemlerin alınmas ı ve uygulanmas ı, uygulamanı n denetlenmesi süreçlerinde toplumun tüm kurum ve kiş ileriyle birlikte eş güdüm içinde yönlendirilmesi olarak tanı mlamak mümkündür. Afet yönetim stratejik planını n afet olgusuyla ilgili tüm sektör ve aktörleri zarar azaltma hedefi çerçevesinde eşgüdümlü bir çalışmanı n etrafında bütünleştirmesi gereklidir. Bu bütünleşme planı n sadece hazırlanma aşamasıyla sınırl ı değ ildir. Plan; hazırlı k, uygulama ve performans denetimi ve güncellenme aşamaları nda da bu bütünleşmeyi (eşgüdümü) sağlamak zorundadır. Anadolu jeolojik, jeomorfolojik ve meteorolojik özellikleri nedeniyle afet olaylar ı ile tarih boyunca sık sık kar şı karşı ya gelen bir coğrafyada yer alır.. Bu coğrafyanın afet riski depremden tı bbi jeolojik risklere kuraklıktan heyelan ve su baskınları na kadar oldukça geniştir. Anadolu tarihi; afet olaylarının yaratt ığı zararlardan hemen hemen her dönem etkilenmi ş olup, kimi zaman afet ş iddetinin uygarlıkların yok olmas ı noktasına kadar ulaşabildiğ ini göstermektedir. Bu yüzden tüm toplumlar için dönemin bilim ve teknolojinin düzeyi ile uyumlu olarak zarar azaltıc ı önlemler geliştirebilmek her zaman kritik önem taşımaktadır. Deprem dar anlamda yerkabuğ unda meydana gelen jeolojik bir deformasyonu tanımlarken, geni ş anlamda ise birçok etkenin birbiriyle girdikleri iliş kiyi kapsayan çok aktörlü sosyal bir olguyu ifade eder. Afet/Deprem Yönetimi hem olayın kendisini hem de sonuçlarını gözetir. Dolaysıyla bu raporda deprem olgusu değişik boyutları yla ele alınmaya çalışılm ış, deprem yönetiminin multi-disipliner karakterine bağl ı kalınmıştır. 2. RAPORUN AMACI, KAPSAMI VE İZLENEN YÖNTEM Türk Mühendis ve Mimar Odalar ı Birliği Jeoloji Mühendisleri Odas ı, 1974 yılından beri faaliyet gösteren, 13.500 üyeye sahip, Anayasa ve özel kanunlar ı (6235 Sayıl ı Türk Mühendis ve Mimar Odalar ı Birliğ i Kanunu, 3458 Sayıl ı Mühendislik ve Mimarlık Hakkı nda Kanun) ile 2 Ağustos 2002 gün ve 24834 sayıl ı Resmi Gazetede yayı mlanan Türk 2

Mühendis ve Mimar Odalar ı Birliği Jeoloji Mühendisleri Odas ı Ana Yönetmeliği nde yazıl ı olduğu üzere, Jeoloji ve Jeoloji Mühendisliğ i ile ilgili konularda toplumu bilgilendirmek, kamuoyunu aydı nlatmak, ülke yararına gerekli girişimlerde bulunmak ve meslek mensupları arasında koordine ve dayanışmay ı sağ lamak, mesleki hak ve sorumluluklar ı geliş tirmek üzere faaliyetlerini sürdüren, kamu kurumu niteliğinde anayasal bir meslek kuruluşudur. Odamı z bugüne kadar jeolojiyle ilgili birçok konuda rapor hazırlayarak yukarıda tanımlanan misyonuna uygun davranmıştı r. Ülke gündemini her zaman meş gul eden ama bugüne mücadele yol haritas ı çizilememi ş olan deprem konusunda da Oda misyonu ve mesleki derinliğimiz çerçevesinde görüş lerimizi içerecek bir raporun hazırlanmas ı amaçlanmıştır. Kamuoyuna iletilmek üzere hazı rlanan bu rapor bir bütün olarak değerlendirildiğinde deprem konusunda bugüne kadar değiş ik platformlarda söylediklerimizin kı smen özeti diğ er bir ifadeyle Odamızın Genel Görü ş Bildirgesi niteliğ indedir. Raporda deprem her boyutuyla mevcut durum analizi geleceğ e yönelik öneriler perspektifinde ele alınmaya çalışılm ış mümkün olduğ unca teknik ayrıntıdan kaçınmak temel bir ilke olarak benimsenmiştir. Raporun hazırlı k sürecinde konuyla ilgili rapor, kitap, makale vb çok sayıda doküman taranm ış Oda yayın ı ve etkinlik dokümanları dışındakiler raporun Kaynaklar bölümünde belirtilmiştir. 3. DÜNYADA VE ÜLKEMİ ZDE AFET DEPREM GERÇEKLİĞİ 3.1.Dünyada Afet Trendi Günümüz dünyası nda afetler karşısı nda giderek artan bir korumasızlı k söz konusudur. Egemen kapitalist ekonomik ilişkilerin ürettiğ i rekabet, ülkeler arasındaki ekonomik eşitsizlik, küresel ısı nma, çevre kirliliği vb sorunlar, insan toplulukların ı afet riskleri karşısı nda daha da korumasız hale getirmektedir. Özellikle geliş mekte olan ve geri kalm ış ülkelerde hızl ı nüfus art ışı, düzensiz kentleş me, gecekondulaşma, uygun olmayan inşaat teknolojisi kullanım ı, yetersiz 3

altyap ı ve yerleşim yerlerine ait olumsuz jeolojik koş ullar vb. faktörler mevcut riskleri daha da artırmaktadı r. Deprem, kasırga, sel, heyelan, küresel ısınma, salgın hastalı k vb nedeniyle toplumsal yaşamın gittikçe artan risk yoğun bir hal alması karşısında son yıllarda risk toplumu kavram ı geni ş ölçüde kullanılmaya başlamışt ır. Risk toplumu kavram ı özellikle nüfusun yoğunlaşt ığı kentler olmak üzere insan yerleşimlerinin afetler karşısı nda güvenlik faktörünü öne çıkarmakta; kurum ve bireylerin risk altındaki değ erlerin korunmasında daha fazla sorumluluk üstlenmesini, toplumları n risk azaltıc ı bilgi ve teknolojileri üretmesini beraberinde getirmektedir. Şekil 1: 1975-2008 yıllar ı arası nda rapor edilen olay sayıları (International Strategy for Disaster Reduction) 4

Şekil 2: 1975-2008 yıllar ı arasında doğal afetlerin neden olduğ u ekonomik zararlar (International Strategy for Disaster Reduction) Yapılan araştırmalar, dünyadaki afetlerin son 30 yılda 6 kat arttığın ı ; 1990'da 53 bin kişinin, 2003'te 83 bin kişinin afetler sonucu yaşamını kaybettiğ ini göstermektedir. Dünyadaki afet trendi karşısında toplumları n hazırlıkl ı olmas ı ve zarar azaltma süreçlerinde ortak tavır almas ı ve direnç geliştirme anlayışı her zamankinden daha fazla öne çı kmakta, hükümetler ise afetlere kar şı zarar azaltıc ı projelere daha fazla önem vermektedir. 3.2 Ülkemizin Afet Gerçekliği Türkiye sahip olduğu jeolojik, morfolojik ve meteorolojik koşullar ı nedeniyle afetlerin yoğun yaşand ığı bir ülkedir. Ülkemiz afetleri bu doğal faktörler ile yapıl ı çevre ve arazi kullanı mlardaki teknik yetersizliklerin bir bileşkesidir. Afet Bilgi Envanteri Projesi (ABEP) sonuçları na göre; Ülkemizdeki yerleşim birimleri başta depremler olmak üzere, heyelan, su baskın ı, kaya ve ç ığ düşmesi gibi çeşitli afetler ile kar şı karşıyadı r. 1990 ile 2008 yıllar ı arasında meydana gelen deprem, ç ığ düş mesi, çamur akmas ı, su baskın ı gibi afetlerde Afet İşleri Genel Müdürlüğ ü kaynaklarına göre, en azından 19.964 kişi hayatın ı kaybetmi ş, 1.078.200 kişi evsiz kalm ış, yaklaşık 17.460 milyon ABD Dolar ı zarar meydana gelmiştir. 5

AFETLER ETKİ LENEN TOPLAM AFETZEDE SAYISI DEPREM 158241 HEYELAN 59345 SU BASKINI 22157 KAYA DÜŞMESİ 19422 DİĞER AFETLER 9237 ÇIĞ 4384 ÇOKLU AFETLER 12210 TOPLAM 284996 Şekil 3: Afetzedelerin afet türlerine göre dağılım ı (ABEP). Afet İşleri Genel Müdürlüğünün yaklaşık 60 yıldır sürdürdüğ ü jeolojik etüt ve hasar tespit çalışmalar ı sonucunda afetlerden etkilenen afetzede sayılar ı dikkate alındığı nda; depremlerden 158.241, heyelanlardan 59.345, su baskınlarından 22.157, kaya düş melerinden 19.422, çığlardan 4.384 aile etkilenmiştir. Zarar bazı nda depremlerin oransal dağılım ı ise; %55 lik bir paya sahiptir. Heyelanlar % 21, su baskınlar ı %8, kaya düşmesi %7, ç ığ ise %2 dir (ABEP). AFETLER AFET GÖREN TOPLAM YERLEŞİ M YERLEŞİM BİRİMİ BİRİM İ SAYISINA SAYISI (35741) ORANI (%) HEYELAN 5472 15,31 KAYA DÜŞMESİ 1703 4,76 SU BASKINI 2924 8,18 DEPREM 3942 11,03 DİĞER AFETLER 992 2,78 ÇIĞ 605 1,69 TOPLAM 15608 43,75 Şekil 4 : Afet türlerine göre, afetlerden etkilenen yerleş im birimi sayıs ı toplam içindeki pay ı (ABEP). Ülkemizdeki 35741 yerleş im biriminden (il, ilçe merkezleri, belde, belediye ve köyler) 5472 sinde (%15,31) heyelan olay ı gözlenmiş tir. 6

Benzer ş ekilde, 3942 si (%11,03) depremlerden, 2924 u (%8.18) su baskınlarından, 1703 ü (%4.76) kaya düşmesi olayları ndan ve 605 i (%1.69) ç ığ olaylarından etkilenmi ş ya da etkilenmektedir. Sonuç olarak, ülkemizdeki her 3 yerleş im biriminden 1 i en az bir afet riskiyle kar şı karşıyadır. ABEP sorgulamalarında üretilen aşağıdaki harita ülke coğrafyası nda afet olaylarının ne derece etkin olduğunu açık olarak göstermektedir. İLLERE GÖRE AFET OLAY SAYISI DAĞILIMI 1.250 to 1.520 (2) 1.000 to 1.250 (2) 500 to 1.000 (17) 250 to 500 (23) 0 to 250 (37) Ş ekil 5: Ülkemizde meydana gelen afet olaylarının illere dağılımı (ABEP) Ancak, ABEP kapsamında yukarıda sunulan veriler 7269 sayıl ı yasa kapsamında yerleş im birimleri etütlerinin bir sonuç verisi olup; deprem, heyelan vb tehlikelerin kara ve demiryolu gibi mühendislik yapılarında neden olduğu zararlar ı veya erozyonun yol açt ığı zararları içermemektedir. Yapılan çalış malarda, türü ne olursa olsun ülkemizde meydana gelen afet olaylar ı her yıl ortalama GSMH nın % 1-3 ü oranında doğ rudan zarara neden olduğu kabul edilmektedir. Afetlerin dolayl ı zararlar (üretim kayb ı, çevresel etkiler vb ) göz önüne alındığı nda ise zarar toplamının GSMH nın % 5-7 sine yükseldiği tahmin edilmektedir. 7

Sadece 1999 yıl ı Depremleri değil 2003 ve 2005 yıl ı Bingöl depremleri, 2009 İstanbul ve Trakya bölgesi taşkınlar ı vb göstermiştir ki kentsel ve kı rsal alanlardaki yerseçimi, plan ve yap ı üretim kararlarında jeolojik faktörleri göz ard ı eden yanlış politikalar ve bilinçsiz tercihler ülkemizi bir afet ülkesi görünümüne sokmaktadır. 3.3. Bir Afet Türü Olarak Deprem Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çı kan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamlar ı ve yeryüzünü sarsması na deprem denir. Meydana gelen depremlerin önemli bir bölümü, yerkürenin en d ış kesimini oluş turan yerkabuğundaki fay ad ı verilen kırıklarda meydana gelir. Faylar, temel bir jeolojik yap ı olup jeolojik malzemenin yüksek bası nç (gerilme, sıkışma veya bükülme) altında kırılmasıyla oluş ur. Yerkürenin kat ı halde bulunan en d ış tabakas ı olan yerkabuğu parçalı bir ş ekilde astenosfer üzerinde sürekli hareket halindedir. Her bir yerkabuğu parças ı levha ya da plaka olarak adlandırılır. Jeolojik malzemenin kırılması na yol açan enerji sürekli hareket halindeki plakaların sınırlarında geliştiğ inden deprem üreten faylar da levha sınırları nda izlenir. Dünya ölçeğinde gerek açığa çı kan enerji gerekse meydana gelen zarar açısı ndan tektonik depremler ön plandadır. Depremler sadece tektonik etkilerle değ il volkanik faaliyetler sonucunda da gelişebilir. Volkanların püskürmesi sürecinde geliş en patlamalarla bu tür depremlerin meydana geldiğ i bilinmektedir. Ancak bu tür depremler tektonik depremlere oranla yerel ölçektedir ve zarar dereceleri düşüktür. Diğer bir tür deprem de çöküntü depremleridir. Yeraltı ndaki boşluklarda tavan bloklarının değişik nedenlerle çökmesi ile oluş ur. Ancak bu tür depremlerde açığa çıkan enerji oldukça düşüktür. Ülkemizde ise plakaların birbirine göre yanal hareket gösterdiğ i Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay Zonlar ı deprem üreten önemli bölgelerdir. 3.4.Türkiye nin Depremselliğine Genel Bakış 8

Halk dilinde "yer sarsıntıs ı " diye bilinen deprem, bilimsel olarak, kayalarda biriken gerilimin oluşturduğ u enerjinin, ani olarak sismik dalgalar biçiminde açığa çıkmas ı olarak tanımlanır. Çağımı zda bilimsel alanda büyük gelişimler kaydedilmesine rağ men deprem oluşumunu önleyici hiçbir tedbir geliştirilememi ştir. Depremlerde toplam can kayb ı sıralaması nda ülkemiz, Çin, Japonya ve İtalya'dan sonra gelmekte, ancak can kaybı na yol açan depremlerin yıl olarak tekrarında ise 0,9 değeri ile birinci sırada yer almaktadı r. Depremler Türkiye'de sadece can kaybına değ il, büyük ekonomik kayıplara da neden olmaktadır. Türkiye'nin devaml ı ve etkin yer sarsıntılarına uğramasına, jeolojik konumu sebep olmaktadır. Bilindiğ i gibi yer kabuğunun en aktif kırık hatları ndan biri (Kuzey Anadolu Fay ı) Türkiye üzerinden geçmektedir. Türkiye, tektonik yapısına göre dört ana deprem bölgesine ayrılmıştır. 1- Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ). Türkiye, Alp Himalaya sismik kuşa ğı üzerinde yer aldığı ndan; Kuzey Anadolu Fay Hatt ı, bu tektonik kuş ak üzerinde çok etkin bir bölge olarak uzanmaktadır. Kuzey Anadolu Fay Zonu dünyanı n en aktif ve önemli fay zonu olup doğuda Karlıova ile batı da Mudurnu arasında doğu-bat ı doğrultusunda bir yay gibi uzanmaktadı r. Uzunluğu yaklaşık 1200 km, genişliği ise 100 m. ile 10 km. arası nda değişmektedir. 2- Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ). Doğu Anadolu Fay Zonu; Antakya- Amik Ovasından başlar Karl ı Ova civarında Kuzey Anadolu Fay zonu ile birleşir. 3- Ege Bölgesi Graben Sistemi (EGS) 4- Dağınık Deprem Episantrların ı Kapsayan Bölge. Depremsellik açısından dünyanı n en aktif bölgelerinden biri üzerinde yeralan Ülkemizde her yıl büyüklüğü 5-6 arasında en az 2, her 3 yı lda da en az 6 veya daha büyük deprem olasıl ığı bulunmaktadı r. Ülke koşullarında depremlerde büyüklüğün M>5 olmas ı durumunda yerleşimlerde yapısal hasarlar gelişmeye başlamaktadır. Bu nedenle 9

ülkemizin her kurumu, sektörü ve yurtta şı ile depremi ciddiye almak ve hazırlanmak zorundadır. Deprem jeolojik gerçekliğ imiz olarak Ülkemizde yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. 4.DEPREM ZARARLARININ AZALTILMASI SÜRECİ NDE TEMEL KAVRAM VE UYGULAMALAR 4.1 Deprem Yönetim Sistemi ve Türkiye deki İşleyiş 4.1.1 Ulusal Afet Yönetim Sistemi Yönetim, belli bir amacın gerçekleş tirilebilmesine yönelik planlama, örgütlenme, yönlendirilme, eş güdüm ve kontrol faaliyetlerinin bir bütünü olarak tanımlanabilir. Globalleşme, teknolojik değiş im vb nedenler olgular arasındaki karmaşık ilişkileri arttırdığı ndan bir hedefe ulaşabilmek için kişiler, kurumlar ve süreçler aras ı işbirliğ inin sağlanmas ı kaçınılmaz hale gelmi ş ; hemen hemen her konuda (kriz, ekonomi, çevre yönetimi vb) bir yönetim sistemi geliştirilmiş tir. Çok aktörlü ve boyutlu bir yapı ya sahip afetlerle mücadele ancak gelişmi ş bir yönetim sistemiyle başarılabilir. Genel olarak Afet Yönetimi, afetlerin önlenmesi ve zararlarını n yok edilmesi veya azaltılmas ı amacıyla afetin her aşamasında yapılmas ı gereken planlama, yönlendirme, eş güdüm ve izleme faaliyetlerinin sistematik bir şekilde uygulanmasın ı sağlayan, tüm kişi, kurum ve kaynakları ortak hedef doğ rultusunda harekete geçiren bir yönetim sistemidir. Dünya genelinde afetlerin sıklık ve şiddet tablosunda görülen artış karşısı nda toplumlar, stratejik planlamaya eskisinden daha fazla önem vermek zorunda kalmışlar, yaşamın her alanına ulaş an afet yönetim modelleri kurmaya başlamışlard ır. Ülkelerin afet yönetim modelleri farklılı klar gösterse de hepsinin ortak paydas ı afetlerin önlenmesi ve zararların azaltılabilmesi için afet öncesi. afet sıras ı ve afet sonras ı dönemlere ait teknik, yönetsel ve yasal çalışmaların sistematik olarak ve uzun erimli bir proje çalışması olarak uygulanmasıdır. Afet yönetim teorisi afet yönetimini tek bir sistem değ il birbiriyle etkileşen veya iliş kili olan bir sistemler/alt sistemler bütünü olarak ifade eder. Bu nedenle hem her afet türüne özgü sistem/alt sistemler 10

hem de mevzuat, kurumsallaş ma gibi sistem/alt sistemler söz konusudur. Aslında yazıl ı afet yönetim kültürü, 500 yı l gerilere giden bu coğrafyanı n afet deneyimi ne kadar yüksek olsa da, ülkemiz halen depremlere kar şı başarıl ı bir strateji geliştiremedi ğinden gelişmiş ülkelerde hasara yol açmayan 5 büyüklüğ ündeki depremler ülkemizde birçok yerleş im birimi için önemli bir risk faktörü olabilmektedir. Ülkemizde afet zararlarıyla sık sık karşılaşı lmasına rağ men mevcut afet yönetim sistemi afet sonras ı uygulanacak müdahale ve yara sarma uygulamalarına odaklanmaktan kendini kurtaramadığı ndan, afet zararlarının önceden hazı rlanacak stratejik plan önlemleri yoluyla azaltılmas ı yönündeki çabalar sisteme entegre edilememiş tir. Bugün gelinen noktada, mevzuat ı, kurumsal yapıs ı ve pratiğ i ile genelde afet özelde deprem yönetimi zarar azaltma fonksiyonu geliştirememi ş, edilgenlik yapısal bir niteliğe dönüşmüştür. Ülkemizin deprem yönetim sisteminin temel eksikliklerini aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz; - Sistemin temel kurgusunda zarar azaltma yer almamaktadı r. Sistem deprem sonras ı afetzedelerin geçici ve kalıc ı iskan ı, maddi yardı m ve borç erteleme gibi yara sarma ve yeniden yapılanma fonksiyonlarını sahiplenmiştir. -Kurumsal yap ı ve mevzuat dağınıklıl ığı içinde Yönetim kavramını n temel ilkeleri olan işbirliği ve eşgüdüm, sistemin yapı sal bir sorunu haline dönüşmüştür. -Sistem bir sürekliliğe sahip değ ildir. Faaliyetler ve önlemler dönemsel bir niteliğe sahiptir. - Toplumun (devlete ait ve devlet d ışı) tüm kişi ve kurumlarını sahiplenmekten uzaktır. -Deprem yönetimine temel olacak stratejik bir plan bulunmamaktadır. 4.1.2 Mevzuat Kanun, Yönetmelik vb düzenlemeler bütünü olan mevzuat kamu gücüyle desteklenmi ş yaptırı mlar içermesi nedeniyle her konuda olduğ u gibi deprem yönetim sisteminde de önemli ve güçlü bir araç olarak kabul edilir. Fakat mevzuatın öngördüğ ü düzen, her zaman pratikte gerçekleşen düzenle ayn ı olmayabilir. Mevzuatın yazılı metinler olarak kalmamas ı için uygulanabilirliği esastı r. Bu nedenle 11

deprem zararların ı en aza indirme hedefine giden yoldaki önceliklerden biri de hedefle uyumlu uygulanabilir bir mevzuat sistemi geliştirilmesidir. Ülkemizde yürürlükte olan mevzuat incelendiğ inde özelde deprem genelde ise afetlere yönelik hükümlerin pek çok kanun, KHK ve yönetmelik şeklindeki düzenlemelere dağılm ış durumda olduğ u görülmektedir. Temeli 1940 larda atı lan afet yönetim sürecinde birçok yasal düzenleme yapılm ış olmasına karşı n bu hükümlerin bir ulusal deprem/afet stratejisinin rehberliğinde hazırlanmadığı ndan gelinen noktada dil ve anlay ış birliği sağanamam ış; zarar azaltma odakl ı yeni bir mevzuat sistemi ihtiyaç olarak kalmıştır. Yürürlükte olan mevzuat ı deprem mevzuat ı başl ığı altı nda irdeleyecek olursak konuyu afet, imar ve ilgili mevzuat olarak 3 temel grupta ele almak mümkündür. Afet Mevzuat ı: -5902 sayıl ı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığın ı n Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun -7269 sayıl ı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısı yla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkı nda Yönetmelik Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkı nda Yönetmelik Afetlere İlişkin Acil Yardım Teşkilat ı ve Planlama Esaslarına Dair Yönetmelik Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkı nda Yönetmelik Afet Sebebiyle Yapılan ve Yapılacak Olan Binaları n Borçlandırma Bedellerinden Yapılacak İndirimler Hakkı nda Yönetmelik Afetler Sebebiyle Edinilen Bina, Arsa ve Arazilerden Artakalanların Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik Afetlerin Genel Hayata Etkililiğine İliş kin Temel Kurallar Hakkında Yönetmelik -Bayındırlık ve İskan Bakanl ığı Teş kilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname -Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi Yönetmeliği 12

-Alt Yapılar İçin Afet Yönetmeliği -Karayolu Yolboyu Mühendislik Yapılar ı İ çin Afet Yönetmeliği İmar Mevzuat ı: -3194 sayıl ı İmar Kanunu 3030 Sayıl ı Kanun Kapsam ı Dışı nda Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliği Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik Planl ı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği Plansız Alanlar Tip İmar Yönetmeliği 3194 Sayıl ı İmar Kanununa Göre Düzenlenmi ş Bulunan İmar Yönetmeliklerine Sığınaklarla İlgili Ek Yönetmelik İlgili Düzenlemeler: -5302 sayıl ı İl Özel İdaresi Kanunu -5393 sayıl ı Belediye Kanunu -5216 sayıl ı Büyükşehir Belediyesi Kanunu -5543 sayıl ı İskan Kanunu İskan Kanunu Uygulama Yönetmeliği -7126 sayıl ı Sivil Savunma Kanunu -2090 sayıl ı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapı lacak Yardımlar Hakkında Kanun -Tabii afetlerden zarar gören çiftçilere yapılacak Yardı mlar Hakkında Yönetmelik -Nükleer Güç Santrali Sahalarına İlişkin Yönetmelik -Yap ı Malzemeleri Yönetmeliği Yukarıdaki dökümden de anlaşıld ığı üzere çok sayı da yasa, yönetmelik vb düzenleme içeriğine dağılm ış olan deprem mevzuatın ı bir bütün olarak ele almak güçtür. Bu raporda deprem mevzuat ı fazla ayrıntı ya girilmeden genelde ve temel ilkeler yönünden incelenmeye çalışılmış tır. Mevzuatın dağınıkl ığı daha ilk elden kar şı karşıya olduğumuz parçalanm ış yapının açı k bir göstergesidir. Başta deprem olmak üzere değişik türdeki afet olaylarından etkilenmiş bu coğrafyanın deprem mevzuatının tarihçesi de oldukça geçmiş e 13

uzanmaktadır. Bu konuda bilinen en eski yazıl ı kayı t, 1509 İstanbul depreminin yaraların ı sarmak üzere 2.Beyazıt tarafı ndan yayımlanan fermandır. Güncel deprem mevzuatımızın iki temel yasas ı 7269 Sayıl ı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alı nacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun ve 3194 sayıl ı İmar Kanunudur. Yakın tarihimizdeki deprem mevzuat ı gelişmelerini 7269 sayıl ı yasa öncesi (1959 öncesi) ve sonras ı (1959 sonras ı) iki döneme ayı rarak incelemek mümkündür. 1959 yılına kadar hazırlanan mevzuatı n ortak özelliği meydana gelen her afet sonras ı yaralar ı sarmaya yönelik tekil yasaların hazırlanmasıdı r (Erzincan ve Erzincan Depreminden Müteessir Olan Mıntıkalarda Zarar Görenlere Yapılacak Yardı mlar Hakkında Kanun, Eskişehir Su Baskınından Zarar Görenler İ çin Yaptırılacak Meskenler ve Yardımlar Hakkı nda Kanun vb). 15.05.1959 tarihinde onaylanan 7269 Sayıl ı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardı mlara Dair Kanun ise değişik türde afet olayların ı kapsayacak ş ekilde o güne kadar hazırlanan yasaların toparlanm ış bir hali olarak genel bir yasa olarak hazırlanmıştır. Kamuoyunda Afetler Yasas ı olarak adlandırılan 7269 sayıl ı kanun, üzerinde birçok değişiklik yapılmakla birlikte özü değiş meden bugüne kadar deprem/afet mevzuatının temel bir yasas ı olarak iş levini sürdürmüştür. Diğer yandan 7269 sayıl ı kanun sadece kendi hükümleri açısından değil ayn ı zamanda kanuna kapsamı nda hazırlanan Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapı lar ve Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelikler açısı ndan temel bir yasadır. Deprem mevzuatımızda önemli gelişmelerin yaşand ığı bir dönem de 1999 Depremleri sonrasıdır. Aslı nda 1992 Erzincan Depreminden itibaren deprem zararlarını n bütçe üzerindeki yükünün gittikçe artmas ı karşısında Dünya Bankas ı ile antlaş malar yapan siyasi iktidarlar, antlaşma hükümleri gereğince deprem mevzuatı nda sosyal devlet ekseninde kaymalara yol açan yasal düzenlemeler gerçekleştirmiştir. 1999 sonrasında yasalaşan Yap ı Denetim, Zorunlu Deprem Sigortas ı gibi kanunlarla baş layan ve 2009 yılında Afet İşleri Genel Müdürlüğünün kapatılması na yönelik 14

5902 sayıl ı Kanun ile devam eden süreçte kamu yerine piyasa mekanizmalar ı deprem mevzuatımızda öne çıkmaya başlamış tır. Deprem mevzuatında ana politikalar ı belirleyen bir unsur da, 1985 tarihinde kabul edilen 3194 sayıl ı İmar Kanunudur. Ülkemizde imar planlama ve yap ı üretimi süreçlerine ilişkin esaslar ı tanı mlayan mevzuatın temelini 3194 sayıl ı Kanun oluşturmaktad ı r. Planlama ve yap ı ile ilgili hükümler yasada birlikte ele alındığı ndan gerek kanun gerekse bu kanuna dayal ı yönetmelikler planlama, yap ı üretimi, ruhsatlandırma, teknik sorumluluk gibi geni ş bir yelpazede hükümler içermektedir. Ancak bu hükümler dizisinde değil afetlere kar şı duyarl ı bir planlama ve yapılaşma doğ rultusunda herhangi bir düzenlemeye 9. maddedeki dolayl ı ifade dışında afet kavramı na dahi rastlanmaz. 7269 ve 3194 sayıl ı kanunlar, ayn ı Bakanlığın ürünü olmasına rağ men, birbirinden kopuktur. Öte yandan, dönem dönem uygulanan imar afları yla imar mevzuatının zaten sınırl ı olan afet duyarlıl ığı iyiden iyiye yok edilmektedir. Diğer yandan imar mevzuatının temeli olarak 3194 sayıl ı Kanun gösterilse de güncel imar mevzuatımızda yer alan 2634 Sayıl ı Turizmi Teşvik Kanunu, 2863 Sayıl ı Kültür ve Tabiat Varlıkların ı Koruma Kanunu, 4046 Sayıl ı Özelleştirme Uygulamalarını n Düzenlenmesine Dair Kanun gibi birçok yasa planlamaya ve imar uygulamaları na ilişkin hükümler içermektedir. Bu yap ı birçok araştı rmada da vurguland ığı gibi imar karmaşas ı na uygun zemin oluşturmaktadır. Sonuç olarak depremler sonras ı yaş anan sorunlar deprem mevzuatının bir sistem bütünlüğ ü içinde yeniden düzenlenmesini, bir çat ı altında toparlanmasın ı zorunlu kılmaktadı r. Diğ er yandan temel afet olaylarına yönelik özel yasalarla mevzuatımızı n daha da geliştirilmesi gereklidir. 4.1.3 Kurumsal Yapılanma 5902 sayıl ı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığın ın Teş kilat ve Görevleri Hakkında Kanunun yürürlüğ e girmesi ile birlikte o güne kadar Bayındırlık ve İskan Bakanl ığı Afet İşleri Genel Müdürlüğ ünde bulunan yetkiler Başbakanlığa aktarılm ış ve Başbakanlık/Başkanlı k temel bir kurum haline gelmiş tir. Ancak ülkemizde deprem/afet yönetiminde doğrudan veya dolayl ı sorumluluklar üstlenen çok sayı da 15

kurum bulunmaktadı r. Raporda bu kurumlar, Merkezi ve Yerel Birimler, Üniversiteler, Meslek Odalar ı ve Sivil Toplum Kuruluşları olmak üzere 5 kategoride değerlendirilmiştir. 4.1.3.1 Merkezi Yönetim Birimleri Kurulu ş kanunlar ı gereği başta Başbakanl ık olmak üzere çok sayı da Bakanlık ve bağl ı kuruluş lar afet hizmetlerinde yetki ve sorumluluk sahibidirler. Merkezi yönetim yapıs ı içinde afetlere yönelik hizmetlerde rol alan temel kurumlar aşağıda sunulmuştur; -Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanl ığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmay ı Teşvik Fonu DASK (Doğal Afet Sigortalar ı Kurumu) -Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Yap ı İşleri Genel Müdürlüğü Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü İller Bankas ı Genel Müdürlüğü -İçişleri Bakanlığı -Ulaştırma Bakanl ığı, Karayollar ı Genel Müdürlüğü -Sağlık Bakanlığı -Tarım ve Köyişleri Bakanlığı -Milli Savunma Bakanlığı Türk Silahl ı Kuvvetleri -Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı MTA Genel Müdürlüğü -Çevre ve Orman Bakanlığı DS İ Genel Müdürlüğü Diğ er yandan, bu merkezi birimlerin depreme yönelik hizmetlerini koordine etmek üzere kurumlar aras ı ortak çalışma platformlar ı da oluşturulmuştur. Bunlar; -Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi -Doğal Afetler Koordinasyon Kurulu -Başbakanlık Olağanüstü Hal Koordinasyon Kuruludur. 16

Genel olarak Türkiye de depremle ilgili kurumsal yapı lanma temelini oluşturan mevzuatlarda da görüldüğ ü gibi, büyük ölçüde deprem sonras ı döneme iliş kin yara sarma hizmetlerine odaklanmaktadır. Çok sayıda Bakanlı k ve kamu birimine dağılm ış görünen sorumluluklar ise yapıy ı karmaşı k bir hale getirmektedtir. Gerek Kamu yönetim sistemi içinde deprem olgusunun değişik evrelerinde yer alan kurum sayısının fazlal ığı, gerekse bunların yer al ış biçimleri kurumsal yapı lanma sürecinde birimler aras ı eş güdümü ve zarar azaltma hizmetlerine odaklanmay ı ülkemiz için temel bir sorun haline getirmektedir. Bu dağınık yapıy ı ortadan kaldı rmak için kurulan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanl ığı ise illere acil yardım ödeneğ i gönderme, sempozyum, çalıştay açılışlarına katılma dışı nda ülkenin afet sorununu çözecek ana konularda hiç bir çalışma yapmamıştır. 4.1.3.2 Yerel Yönetimler Yerleşim birimlerinin afet güvenliğ i sürecinin en önemli aktörleri yerel yönetimlerdir. Afet yönetiminde başarılar ın ı ispat etmi ş modellerde yapılan incelemeler yerel yönetim birimlerinin aktif katılımını n başarıda önemli bir unsur olduğ unu göstermektedir. Ülkemizde ise yerel yönetimlerin bu süreçte daha etkin hale getirilmesine yönelik girişimler ancak yakın geçmişte hız kazanabilmiştir. 5302, 5216 ve 5393 sayıl ı Kanunlar gibi yerel yönetimlere iliş kin gerçekleştirilen yasal düzenlemeler risk azaltma önceliğ ini gözetmekten uzak kriz yönetimi evresine ilişkin baz ı yetkiler tanımlamıştı r. Bu kanunlar yerel yönetimlerin etkili ve verimli görev yapmalarına yardımc ı olacak teknik ve mali alt yapıy ı güçlendirecek önlemlerle desteklenmediğinden pratikte bir geliş me sağlanamamaktadır. 5902 sayıl ı Kanun gereği illerde kurulan İ l Afet ve Acil Durum Müdürlükleri her ne kadar il düzeyinde afet hizmetlerinin temel kurumu olarak algı lansa da bugüne kadar bu konularda etkin bir çalışma gerçekleştirilememiş tir. Depremlerle mücadele sürecinde imar planlama, acil durum plan ı, yap ı denetimi, afet bilincinin arttırılmas ı, sosyal yardı mlar gibi pek çok konu yurttaşlarla doğ rudan temasta olan yerel yönetimlerin 17

(belediyeler ve il özel idareleri) sorumluluk alanındadır. Etkin bir deprem yönetimi için yerel yönetimlerin hem bütçe, yetişmiş teknik personel ve alt yap ı, hem de yetkileri yeniden tanı mlanarak ilgili merkezi kurumlarla bağlarının güçlendirilmesi gereklidir. 4.1.4 Üniversiteler Üniversiteler gerek akademik araştı rmalar ve yüksek lisans programlar ı gerekse eğitim ve danışmanlı k hizmetleriyle Ulusal Afet Yönetim modelinin geliş tirilmesinde önemli potansiyele sahiptir. Günümüzde birçok üniversite bünyesinde oluşturduklar ı afet araştırma merkezleri ile merkezi ve yerel birimlerin eğ itim sürecinde önemli roller üstlenmektedir. Bu merkezlerden bazılar ı aşağı da örneklenmektedir; -Hacettepe Üniversitesi Afet Araştırma ve Uygulama Merkezi -İstanbul Teknik Üniversitesi Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi -Orta Doğu Teknik Üniversitesi Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi -Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Ülkemizde üniversitelerin kurmu ş olduklar ı afet araştı rma merkezleri afet yönetimi üzerine analiz ve sistem önerilerini içeren raporlar hazırlamışlardır. Bu çalışmalar ayn ı zamanda internet siteleri yoluyla kamuoyuna sunulmaktadır. 4.1.5 Meslek Odalar ı ve Jeoloji Mühendisleri Odası 6235 Sayıl ı Kanun ile kurulan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve 6023 Sayıl ı Kanun ile kurulan Türk Tabipler Birliğ i ve 1136 sayıl ı Kanun ile kurulan Barolar Birliği afet konusunda çalış malar yürüten kamu kurumu niteliğinde mesleki kuruluşlardır. TMMOB - Jeoloji Mühendisleri Odas ı 6235 sayıl ı Türk Mühendis ve Mimar Odalar ı Birliği Kanunu'na dayanarak kurulan ve Anayasa'nı n 135 inci maddesinde tanımlanan kamu kurumu niteliğ inde bir meslek kuruluşudur. Anayasadaki tanımda da açıkça belirtildiğ i gibi kamu tüzel kişiliğine sahip meslek odalar ı, yasada tanı mlanan kurulu ş amaçları 18

çerçevesinde, meslek üyelerine ve onlardan hizmet alan yurttaş lara kar şı kamusal bir sorumluluğ u üstlenmektedirler. Bu kapsamda, Odamızın ana yönetmeliğinde Odanın amaçları (madde 5) a) meslek ve üyelere ilişkin amaçlar, b)kamu yararına ilişkin amaçlar olarak iki temel eksende şekillendirilmiştir. Jeolojik bir olay olan Deprem, gerek mesleki ve gerekse sonuçları açısından toplumu etkileyen boyutuyla, Odamızın kuruluş undan bu yana öncelikli uğra ş alan ı olmuştur. Odamı z, Afet yönetim Sisteminin temel evrelerinden biri olan Planlama ve Zarar Azaltma süreçlerinde yapı lan mühendislik çalışmalarının önemli bir bölümünü oluş turan jeolojik hizmetlerin tanıml ı hale getirilmesi, asgari mühendislik standartlarını n belirlenmesi ve üyelerinin ürettiğ i mesleki ürünlerin denetlemesi konularında yapt ığı çalış malarla bu hizmetlerin nitelikli bir hale gelmesinde önemli bir sorumluluğu yerine getirmektedir. Jeoloji Mühendisleri Odas ı olarak bilimin toplumsal yaş ama içselleştirilmesi ve toplumsal yönelimlerimizde yol gösterici olması ilkemiz gereği deprem gibi meslek alanlarımız ı ilgilendiren bir doğ a olayının teknik, sosyal ve kültürel boyutların ı değiş ik bilimsel etkinlikler yardımıyla kamuoyu gündemine taşınmışt ır. Deprem ve afet konularında bilimsel geliş meleri toplumla buluşturmak amacıyla, yüzlerce bilgi ş öleni, kongre, kurultay, konferans, çalıştay, kolokyum vb. bilimsel etkinlik gerçekleştirilmi ş, bu etkinliklerimizi yaygınlaştırıp uluslar aras ı boyuta taşınmış tı r. Bu etkinlikler sonucunda oluş turulan literatür, yüz binlerce yayınlarımızla halkımızın ve meslektaşlarım ızı n hizmetine sunulmuştur. Bir doğa olay ı olarak deprem, ülkemizin jeolojik konumu nedeniyle her an yaşayabileceğimiz kaçını lmaz bir olgudur. Ülkemizin deprem 19

açısından riskli bölgeleri, meslektaşlarımız tarafından yapı lan bilimsel çalışmalarla ortaya konulmuştur. Bugün olas ı deprem yerleri ve aralıkları yla ilgili yeterli bilimsel veriye sahip olmamıza rağmen bu bilimsel bilgi, ülkemizin yerleş im, yapılaşma ve sanayileşme politikalarına yön verememektedir. Jeoloji biliminin pratik yaşamda karşılığın ı bulmasını n bir yolu da doğal olaylardan çıkartılacak derslerin, doğa-insan iliş kisini ve toplumsal yaşam ı düzenleyen yasa ve yönetmeliklere yansımas ı ile mümkündür. Jeoloji Mühendisleri Odas ı olarak, deprem zararlarının azaltılması nda, sadece bilgi üretmenin yeterli olmad ığı, akla, bilime, plana dayalı insan ı merkez alan politikaların hayata geçirilmesi için yasal süreçlere uzmanlık birikimlerimiz ve kamu çıkarlar ı temelinde müdahil olmaya çalışılm ış, görü ş ürettik, görüşlerimizin yaşam bulmas ı için her platformda çaba harcanmıştır. Bu kapsamda; Odamızın kuruluş undan bu yana deprem ve afet konularında yapılan faaliyetlerin tamamını n bu raporda verilmesi olanakl ı olmadığından son iki yılda yaptığımız çalışmalar ı n bir bölümünü şöyle özetleyebiliriz. 4.1.5.1.Raporlar -Afetler ve Ulusal Afet Yönetim Sistemi Üzerine Değ erlendirme Raporu -Afet Ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığın ın Teş kilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarıs ı Hakkı nda TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odas ı Görüşü, -TBMM Deprem Riskinin Araştırı larak Deprem Yönetiminde Alınmas ı Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Araştı rma Komisyonuna gönderilen Oda Raporu, Odamızın çalışma komisyonlar ı tarafından hazı rlanan bu raporlar, ilgili kamu kuruluşlarına gönderilmi ş ve web sayfamızda yayı nlanarak meslektaşlarımız ve kamuoyu ile paylaşılmış tır. 20

4.1.5.2.Basın Açıklamaları Ülkemizde yaşanan afet olaylar ı konuları nda; kamuoyunu bilgilendirmek, görüşlerimizi paylaş mak ve karar vericileri uyarmak amacıyla basın açıklamalar ı yapılmıştır. Bu kapsamda; -17 Ağustos 1999 Marmara depreminin yı l dönümüne denk gelen, ONUNCU YILINDA 17 AĞUSTOSTAN YETERİ NCE DERS ALDIK MI? konulu basın açıklamas ı yaptık. (15.08.2009) -08.03.2010 günü Elaz ığ İ linde meydana gelen deprem ile ilgili olarak DEPREM ZARARI GELİŞMİŞLİĞİN GÖSTERGESİDİ R konulu basın açıklamas ı yaptık (08.03.2010). 4.1.5.3.Bilimsel Etkinlikler Deprem ve afet konularında bilimsel gelişmeleri meslektaşlar ımı z ve toplumla buluşturmak amacıyla, son iki yılda gerçekleştirdiğ imiz etkinliklerin bazılar ı aşağı da özet olarak verilmektedir. - 13-17 Nisan 2009 tarihinde gerçekleştirilen 62. Türkiye jeoloji kurultayı nda, Afet, afet yönetimi, deprem, tektonizma ç ığ ve iklim değişiklileri konularında bilim insanları nca onlarca bildiri sunulmuştur. -05-09 nisan 2010 tarihinde gerçekleştirilen 63. Türkiye Jeoloji Kurultayında Elaz ığ depremine yönelik bir oturum gerçekleştirilmiş tir. Ayrı ca, Afet, afet yönetimi, deprem, tektonizma konularında bilim insanlarınca onlarca bildiri sunulmuştur. -15 Ağustos 2009 tarihinde, 17 Ağustos 1999 depreminin 10. yılı nedeniyle, Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştı rma Merkezi ile Jeoloji Mühendisleri Odas ı İstanbul Ş ubesi ortaklaş a olarak, Afet, Çocuk ve Okullar konulu bir etkinlik düzenlemiştir. -TMMOB tarafından 20-21 Ş ubat 2009 tarihlerinde Ankara da düzenlenen KENTLEŞME ve YEREL YÖNETİ MLER SEMPOZYUMU nda Ülkemizde Afetler konulu bir bildiri sunulmuştur. -17-19 Ağustos 2009 tarihlerinde Kocaeli nde gerçekleş tirilen ULUSLARARASI DEPREM SEMPOZYUMU na destekleyen kurulu ş olarak katılım ve katk ı sağlanmıştır. 21

4.1.5.4.Meslek İçi Eğitim Çalışmaları Afet yönetim Sisteminin temel evrelerinden biri olan Planlama ve Zarar Azaltma süreçlerinde yapılan mühendislik çalışmalar ını n önemli bir bölümünü oluş turan jeolojik hizmetlerin nitelikli bir hale getirilmesi amacıyla meslektaşlarımı za, plana esas jeolojik-jeoteknik etütler ve zemin etütleri konularında eğitimler verilmiştir. 2009-2010 yılında gerçekleştirilen eğitim kurslar ı; - 29-30 Ocak 2009 JEOTEKNİK EĞİTİM KURSU Hatay - 02-06 Mart 2009 JEOTEKNİK EĞİTİM KURSU- Ankara - 25-26 Aralık 2009 Kütle Hareketleri ve Değ erlendirme Yöntemleri- Samsun - 01-05 Şubat 2010 JEOTEKNİK EĞİTİM KURSU- Ankara - 13-14 Mart 2010 JEOTEKNİK EĞİTİM KURSU- Kayseri Ayrıca, deprem ve afet konularında ilk ve orta öğretim kurumları nda öğrencileri bilgilendirmek amacıyla, ülke genelinde ş ube ve temsilciliklerimiz eğitim seminerleri vermeye devam etmektedirler. 4.1.5.5.Yayınlar Daha önceden yayınladığımız kitaplara ilave olarak, 2009 yılı nda, Afet zararlarının azaltılmasında önemli bir iş leve sahip olan jeolojik hizmetlerin üretilmesinde temel yayın niteliğinde 2 kitabın basımı gerçekleştirilerek tüm mühendislerin hizmetine sunulmuştur. 1 - Zemin Mekaniği ve Temeller. İskender GENÇ. Oda yayın no: 100 2- Kent Planlamas ı ve Jeoloji Kuddusi KARAKU Ş. Oda yayın no: 104 Ayrıca, süreli yayınlarımı z olan Türkiye Jeoloji Bülteni ile Jeoloji Mühendisliği Dergisinde deprem ve afet konularında çok sayı da makale yayınlanarak kamuoyu ile paylaşılmış tır. 22

4.1.6 Sivil Toplum Kuruluşlar ı (STK), Dernekler ve Gönüllü Organizasyonlar 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 Depremlerinden sonra STK, Dernek ve Gönüllü Organizasyonlar tarafı ndan sergilenen çabalar afet yönetiminin dünyada olduğ u gibi ülkemizde de önemini ortaya koymuştur. STK ların depremin hemen sonrası nda arama kurtarma, geçici iskan alanlarının oluşturulmas ı, gıda yardım ı ve beslenme, giysi ve ilaç temini gibi konularda gösterdikleri çabalar, başlangı çta kendiliğinden bir hareket olsa da sonuçlar ı açısı ndan STK türü yapılar ı geleceğe taşımışt ır. Bir deprem anında ilk müdahalenin afet bölgesine yakı n bölgeden yapılmas ı kaçınılmazdır. Bu nedenle mahalle bazından baş layarak geliştirilecek yerel örgütlenmeler afet anında daha gelişmi ş müdahale aktörleri devreye girene kadar ilk müdahaleyi kı sa zamanda hayata geçirebilmektedir. Diğer yandan STK lar afetlere hazırlık eğ itimi, kadın çocuk ve engellilere psikolojik destek, sağlı k merkezlerinin kurulmas ı hatta i ş ve ekonomik projeler (hayvancılık, tarı m vb) ile afet yönetimde önemli roller üstlenebilmektedir. STK ların tümünün faaliyet alan ı afetlerle doğ rudan ilgili olmayabilir. Baz ı organizasyonlar sadece sınırl ı sürelerde yardım amaçlı iken bazılar ı ulusal ve uluslar aras ı ölçekte tanınm ış acil müdahale organizasyonlarıdır. Bu kapsamda değ erlendirilebilecek ve kamuoyunun en fazla tanıd ığı organizasyon Kızılay ve AKUT tur. Ülkemizde deprem yönetiminde roller üstlenmi ş STK ve Gönüllü Organizasyon olarak tanımlanabilecek örgütlenmelere baz ı örnekler aşağıda sunulmuştur; -Kızılay -AKUT Arama Kurtarma Derneği -AKA Arama Kurtarma Ara şı trma Derne ği -Yeni Yüksektepe Arama- Kurtarma -Ekoloji Derne ği 4.2 Deprem Zarar Azaltma Odakl ı Deprem Bilgi Sistemleri ve Ürünleri Deprem zarar azaltma çalışmalar ı kı saca, depremin nerede, ne zaman hangi büyüklükte ve şiddette olaca ğı sorularına yanı t aranma sürecidir. Bu süreçte başta jeoloji mühendisliğ i olmak üzere 23

değişik meslek disiplinleri tarafı ndan üretilen rapor ve haritalar kullanılır. 4.2.1 Deprem ve Jeoloji Geo (Yer) ve Logos (Bilim) sözcüklerinden türeyen JEOLOJ İ, yerbilim anlamındadır. Jeoloji, yeryuvarını n içinde ve üzerinde gerçekleşen tüm olgular ı gözlemleme ve yorumlama işini uğra ş edinen bilim dalıdır. Jeoloji(Geology); Fiziksel Jeoloji, Tektonik, Petrografi, Sedimantoloji ve Stratigrafi, Mineroloji, Paleontoloji, Mühendislik Jeolojisi, Hidrojeoloji gibi alt bilim dallarıyla, yerkabuğ unun bir mineral tanesinden kıtalara kadar değişik büyüklükteki bileş enlerinin özelliklerini, dağılımın ı, geliş imini ve dinamizmini inceleyerek elde ettiği verileriyle yerin tarihçesini yorumlayan; sedimenter, mağ matik ve metamorfik kayaların zaman ve mekan ortaklığı nda sentezini yapan; jeodinamik süreçleri yorumlayan, yeryüzündeki kayaç, toprak ve su ile hayatın gelişimini inceleyen temel bir doğ a bilimidir. Jeoloji diğer bilimler gibi görünen ve görünmeyen yönleriyle dünyayı insanlar için anlaşılabilir kılmay ı hedefler. Yerkabuğu içinde gelişen kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çı kan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamlar ı ve yeryüzünü sarsma olayı na deprem denir. Dünyada meydana gelen depremler kökenlerine göre 3 gruba ayrılırlar; - Tektonik depremler: Yerkürenin en d ış bölümünü oluşturan ve 70-100 km kalınlığa sahip litosfer (taşküre) levha olarak adlandırı lan parçalara ayrılmıştır. Bu parçaların sınırlarında geliş en birbirlerini sıkıştı rma, bindirme, alta dalma veya yanal sürtünme hareketleri fay ad ı verilen arazi kırıklar ı meydana getirir. Levhaları n hareketi sonucu oluşan depremler tektonik deprem olarak adlandırılı r. Tektonik depremler bölgesel ölçekte etkilidir. Depremlerin %90' ı bu gruba girer. - Volkanik depremler: Volkanların püskürmesi sırasında geliş en patlamaların yaratt ığı sarsıntılar Volkanik Deprem olarak adlandırılı r. Volkanik depremler yerel ölçekte etkilidir. 24