T.C. TSHD. Tı bbi S osya l H iz met D erg isi 2013 sayı:1

Benzer belgeler
T.C. TSHD. Tı bbi S osya l H iz met D erg isi 2013 sayı:1

Birgül BURUNKAYA - Uzman Adana İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Çalışan Sağlığı Birimi ANTALYA

Sağlıkta Güvenlik Ve Fiziksel Şiddet: 2 Çalışma. Yard.Doç.Dr. Ayşe Gülsen Ceyhun Peker Dr. Hatice Bilgin

HEMŞİRELERİNİN UYGULADIKLARI HASTA EĞİTİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Uzm. Hem. Aysun ÇAKIR

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Hastane. Hastane Grupları 19/11/2015. Sağlık Kurumları Yönetiminde Temel Kavramlar

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİNDE ÇALIŞAN SAĞLIK ÇALIŞANLARININ RUHSAL SAĞLIK DURUMUNUN BELİRLENMESI VE İŞ DOYUMU İLE İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler

POSTER BİLDİRİ PROGRAM AKIŞI

ULUSAL ALZHEİMER HASTALIĞI STRATEJİK PLANI GÜNCELLEMESİ

YAŞLI İHMAL VE İSTİSMARI. Prof. Dr. Aliye Mandıracıoğlu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı

HEMODİYALİZ HASTALARINDA SOSYAL HİZMET GEREKSİNİMLERi VE MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM DİYALİZ TEKNİKERİ SEMA KAYA

SİZDEN GELENLERLE GÜCÜMÜZE GÜÇ KATIYORUZ

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 6 RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJ TANITIM REHBERİ

TÜRKİYE DE KADIN VE ŞİDDET Bilgi, Algı ve Davranış Araştırması. Kasım, 2014

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Ruhsal Travma Değerlendirme Formu. APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır

Yrd. Doç. Dr. Ayda ÇELEBİOĞLU Proje Araştırmacısı

Sosyal Medya ve Çocuk Alanında Koruyucu ve Önleyici Çalışmalar Dr. Olgun GÜNDÜZ

PSİKİYATRİ KLİNİĞİNDE ÇALIŞAN HEMŞİRELERDE İŞ DOYUMU, TÜKENMİŞLİK DÜZEYİ VE İLİŞKİLİ DEĞİŞKENLERİN İNCELENMESİ

Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları. Bilgilendirme Toplantıları

Türkiye de Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması

Zorbalık Türleri Nelerdir?

Eğitim Tarihleri: 5-6/ 11 /2016 ve / 11 /2016 (2 hafta Cumartesi ve Pazar toplam: 32 saat) Eğitim Ücreti: 400 TL + KDV (Öğrencilere %25 indirim

CSG Özel Güvenlik ve Koruma Hizmetleri A.Ş. City Security Group. Daha Güvenli Okullar, Daha Güvenli Yarınlar

DOĞUMA HAZIRLIK KURSUNUN GEBELER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Manisa İl merkezinde Yaşayan Kadınların Aile İçi Şiddete İlişkin Görüşleri, Deneyimleri ve Etkileyen Faktörler

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

İKİ GAZETEDE SAĞLIK ÇALIŞANLARINA SALDIRI HABERLERİ. Nefise KAYKA, Cem ÖZDAĞ, Mustafa SERCAN

AKRAN DOSTU OKUL MODELİ PROJESİ

CSG Özel Güvenlik ve Koruma Hizmetleri A.Ş. City Security Group. Daha Güvenli Okullar, Daha Güvenli Yarınlar

Ebru ÖZKURT TOPCU. Uzman Klinik Psikolog. Aile ve Çift Terapisti

HALKLA İLİŞKİLER FAALİYETLERİNİN SAĞLIK HİZMETİ ALANLAR VE ÇALIŞANLAR TARAFINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ ERCİYES ÜNİVERSİTESİ HASTANELERİ ÖRNEĞİ

T.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI Trabzon Koza Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi PINAR ÖŞME PSİKOLOG

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD

MANİSA RUH VE SİNİR HASTALIKLARI HASTANESİNNDE SUNULAN BAĞIMLILIK HİZMETLERİ. Uzm. Dr.Aslıhan Eslek

OKUL SOSYAL HİZMETİ NİN OKUL ERKEN TERKİ ÜZERİNE POTANSİYEL ETKİSİ

ÇOCUK VE GENÇLİK DESTEK MERKEZİ

HOŞGELDİNİZ. Diaverum

14. ULUSAL HALK SAĞLIĞI KONGRESİ, 4-7 EKİM 2011 P220 CEZAEVİNDE BULUNAN MAHKÛMLARIN İLKYARDIM BİLGİ DÜZEYLERİ

TÜRKİYE DEKİ BİREYLERİN OTİZM ALGISI VE BİLGİ DÜZEYİ ARAŞTIRMASI

YAŞAM BOYU DÖNEMLERİNE GÖRE KADIN CİNSİYETİNİN KARŞILAŞTIĞI SORUNLAR / OLAYLAR

KADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014

SANAYİDE ÇALIŞAN GENÇ ERİŞKİN ERKEKLERİN YAŞAM KALİTESİ VE RİSKLİ DAVRANIŞLARININ BELİRLENMESİ

ÇOCUK İSTİSMARININ MEDYADA YER ALMA BİÇİMİNİN RUHSAL ETKİLERİ

Gebelere Antenatal Dönemde Verilen Eğitimin Fetal Bağlanma, Doğum Algısı ve Anksiyete Düzeyine Etkisi. Ebe Huriye Güven

Görevi Kurum Süre (Yıl - Yıl) Idari Görevler Dumlupınar Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölüm Başkanlığı

T.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI Trabzon Koza Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi PINAR ÖŞME PSİKOLOG

Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler. Osman SEZGİN

Acil servislerde sağlık çalışanlarına şiddet. Dr. Mustafa ilker EDEBALİ Antalya eğitim ve araştırma hastanesi psikiyatri kliniği

POSTER BİLDİRİ PROGRAM AKIŞI

Sağlık Çalışanlarının Güvenceleri

YÖNETMELİK. b) Merkez (Hastane): Turgut Özal Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezini,

Adana İl Merkezi Acil Servis Hekimlerinin Sağlık Profillerinin Belirlenmesi

D. PİRE. aralarında köprü kurar. İnsanların çoğu duvar, çok azı da. Yard.Doç.Dr. Havva ÖZTÜRK Ebe Tülay BAYRAMOĞLU Trabzon

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

HASTANELERDE YAPILAN TIBBİ HATALARIN TÜRLERİ VE NEDENLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek Projesi. Ülker Şener 1 Temmuz 2011, Amasya

SAĞLIK ÇALIŞANLARIN GÜVENLİĞİ VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER (TÜRKİYE NİN GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE BEŞ FARKLI HASTANE ÖRNEĞİ)

BİREYSEL PLANLAMA MÜDAHALE HİZMETLERİ. Okula yeni başlayan. öğrencilere yönelik. gözlem çalışmaları yapılması.

YENİDOĞANLARDA EVDE SAĞLIK UYGULAMALARI

Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ. Geleneksel Türk Müziği

Son iki yılda ilaç endüstrisi ve başka kuruluşlarla gelir getirici ilişkim olmamıştır.

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

Türkiye Fiziksel Aktivite Rehberi Yaşlılarda Fiziksel Aktivite

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI KASTAMONU FEN LİSESİ EĞİTİM ORTAMLARINDA UYUŞTURUCU KULLANMI VE BAĞIMLILIK İLE MÜCADELE OKUL EYLEM PLANI

BAĞIMSIZ BİREY SAĞLIKLI TOPLUM STRATEJİK EYLEM PLANI

Aile Danışmanları Derneği

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK

TRSM de Rehabilitasyonun

A1 : Alanya da yaşayan her bireyin daha sağlıklı ve daha huzurlu yaşaması.

AÇIKLAMA Araştırmacı: Yok. Konuşmacı: Yok. Danışman: Yok

IV. Uluslararası Sağlıkta Performans ve Kalite Kongresi (02 04 Mayıs 2013 / Ankara) SÖZEL BİLDİRİ LİSTESİ Bildiri

OLAĞANDIŞI KOŞULLARDA PSİKOSOSYAL YAKLAŞIMLAR ve TERAPİ İLKELERİ. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve Klinik Eğitim Sempozyumu Antalya, 2017

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU DIŞ PAYDAŞ MEMNUNİYET ANKETİ SONUÇLARI

ÖZEL ATAFEN LİSESİ REHBERLİK ÇALIŞMALARI

Şiddetli Geçimsizliğin Çözümü Şiddet Değildir!!

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

Doğuş Üniversitesi, KLİNİK PSİKOLOJİ İstanbul ( % 100 Burslu)

MARMARA ÜNİVERSİTESİ MAR-AHEK EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

BASIN AÇIKLAMASI. Kamu Hastane Birlikleri 3. Yıl Değerlendirmesi: Kamu Hastane Birlikleri Sistemi Sınıfta Kalmaya Devam Ediyor

TİCARET BORSASI İLKOKULU UYUŞTURUCU KULLANIMI VE BAĞIMLILIKLA MÜCADELE OKUL EYLEM PLANI 2015

STRATEJİK PLAN

HEMODİYALİZ VE PERİTON DİYALİZİ UYGULANAN HASTALARIN BEDEN İMAJI VE BENLİK SAYGISI ALGILARININ KARŞILAŞTIRILMASI

Bosna Kurbanlarına Yardım - Bosna ve Kosova dan Gelen Mültecilere Destek

İsyanım. Suskunluğumda. Şiddetin. Başucumda ŞİDDET VERİLERİ

KORKMADAN ÖĞRENMEK OKUL ve OKUL ÇEVRESİ GÜVENLİĞİ

MESLEK KAVRAMI VE MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Mezun Görüşleri Anketi

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı

TOPLUM RUH SAĞLIĞI MERKEZLERİ. Hazırlayan: Dr. Meryem Merve Ören Danışman: Prof. Dr. A. Emel Önal

SAĞLIK TARAMA RAPORU

RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD

Transkript:

T.C. TSHD Tı bbi S osya l H iz met D erg isi 2013 sayı:1 /5

Derginin Künyesi SAHİBİ Prof.Dr. İrfan ŞENCAN T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü YAYIN KURULU BAŞKANI Uzm. Dr. Arif KAPUAĞASI YAYIN KURULU BŞK.YRD. Dr. Osman KARAKAŞLI T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Hasta Hakları ve Tıbbi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı EDİTÖR 1. Dr. Uğur Özdemir EDİTÖR YARDIMCISI 2. Elvan ÖZKAN YAYIN KURULU 1. Elvan ÖZKAN 2. Dilek TÜRKMEN 3. Serdar ARSLAN 4. Uğur ÖZDEMİR 5.Hacer DAVUTOĞULLARI 6. Levent ŞÜMÜR Grafik Tasarım Harun Tufan TOLASA

Amaç ve Kapsam Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi nin hayata geçmesinin temel amacı; sosyal hizmet mesleği ve disiplininin sağlık alanına ilişkin bilimsel bilgi üretimini sağlamak ve bilimsel bilginin mesleki uygulamada etkinliğini artırmaktır. Ayrıca sağlık alanında çalışan sosyal hizmet uzmanları ve benzeri profesyonellerin sosyal hizmet alanına ilişkin bilimsel makale yazma çabalarının artırılması da hedeflenen bir başka amacı oluşturmaktadır. Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Hasta Hakları ve Tıbbi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı nın, süreli olarak yayınlanmasını planladığı, mesleki bir dergidir. Dergi bünyesinde yer alacak çalışmaların tümünün sağlık ve sosyal hizmet alanına özgü çalışmalar olması temel koşuldur. Mayıs 2013 tarihinde yayın hayatına çıkmış bulunmaktadır. Bu sayıda Sağlık Bakanlığı nın 2012 yılında gerçekleştirdiği Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları Eğitim Projesi çıktılarının bir bölümü yayınlanmıştır. Projenin diğer çalışmalarının derginin ileriki sayılarında değerlendirilmesi düşünülmektedir. Yayın Kurulu Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisinin bu ilk sayısı proje özel sayısı olarak

Önsöz Prof. Dr. İrfan ŞENCAN Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları Eğitimi Projesi Dr. Uğur ÖZDEMİR Bireyle Çalışma Raporu Sağlık Bakanlığı, Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları Projesi, Bireyle Çalışma Raporu, 2012. Sebahat BALCI Sağlık Alanında Şiddet Araştırması Sağlık Bakanlığı, Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları Projesi, Araştırma Raporu, 2012. Diyarbakır- Hatay İli Katılımcı Grubu Bimekan Hasta (onun evi) Sağlık Bakanlığı, Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları Projesi, Toplumla Çalışma Raporu, 2012. Bursa-Manisa İli Katılımcı Grubu Diyaliz Hastalarının Ve Yakınlarının Diyaliz Sürecinde Yaşadıkları Sorunların Ortaya Konması Ve Sorunlarla Baş Edebilme Yöntemlerinin Grup İçinde Öğretilmesi Sağlık Bakanlığı, Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları Projesi, Grupla Çalışma Raporu, 2012. Sema KAPLAN 1 1 2 3

5 6 4 7 3 2 Prof.Dr.İrfan ŞENCAN Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Kamu hizmeti veren bütün kurum ve kuruluşların merkezinde insan vardır. İnsanın olduğu yerde kişinin kendi iç dünyasıyla birlikte gerek fiziki çevresi gerekse iletişim halinde olduğu akraba, eş, dost çevresi de vardır. En kapsamlı verilen kamu hizmetlerini sıralayacak olursak bunların en önde gelenlerinden biri de sağlıktır. Ülkemizi düşündüğümüzde 76 milyon nüfusa yılda yaklaşık 600 milyonluk muayene ve tedavi hizmeti verilmektedir. Bu rakamlar hizmetin büyüklüğünü ortaya koymaktadır. 10 yılı aşkın bir süredir komplike bir alan olan sağlığın ne denli büyük değişim ve dönüşüm yaşadığını vatandaşlardaki memnuniyet oranındaki büyük artışla birlikte müşahade etmekteyiz. Hizmetin merkezinde hasta odaklı katılımcı sağlık hizmeti anlayışının etkin olarak uygulanması yatmaktadır. Bu kapsamda kalite çalışmaları, hasta hakları uygulamaları, sağlık hizmetlerine ulaşımın kolaylaştırılması, hekimini ve sağlık kuruluşunu seçme hakkı gibi hastalarımız lehine birçok düzenleme yapılmıştır. Bunlarla birlikte son dönemde özellikle sağlığın sosyal boyutu olan Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları nı aktif bir şekilde yürütmekteyiz. İlk başta da bahsettiğimiz üzere insanı değerlendirirken fiziki ve sosyal çevresini de işin içine katarak bir bütün olarak ele almak suretiyle sunulan sağlık hizmetini bu kapsamda görebiliriz. Tıbbi sosyal hizmet yaklaşımı, tedavi sürecine hasta ve yakınlarının katılımının sağlanmasını ve tıbbi tedaviyi olumsuz etkileyen her türlü sorunun hasta yararına çözüm getirilmesini içermektedir. Tıbbi tedavi öncesi veya esnasında ortaya çıkan psiko-sosyal ve ekonomik sorunların çözümlenmesi, tıbbi tedavinin etkinliğine ve dolayısıyla hastanın esenliğine önemli katkı sağlamaktadır. Bu çalışmaların hasta sağlığına olumlu katkı yaptığını görmekte ve artarak devam etmesini önemsemekteyiz. Tıbbi sosyal hizmet alanında bilimsel bilgi üretimini teşvik edici olarak yapılacak planlama ve uygulamalara katkıda bulunacağını umduğumuz yayın hayatına başlayan Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi nin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ederim.

Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları Eğitim Projesi 2012 Sağlık Bakanlığı Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları Eğitim Projesi, 2012. Dr. Uğur Özdemir Giriş Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları Eğitim Projesi, sosyal hizmet alanında kurum içi eğitim aracılığıyla, meslek elemanlarının temel bilgileri üstüne uzmanlaşma bilgilerinin eklendiği ve uygulama ile bu bilginin pekiştirilmesinin sağlandığı, planlama aşamasından tamamlama aşamasına kadar bilimsel bilgi ve içerikle, toplumun ihtiyaçlarının birlikte gözetildiği, çıkan sonuçları itibariyle sadece sağlık alanında değil sosyal hizmet profesyonelliğinin var olduğu tüm alan ve kurumlarda yetkinlik ve yeterlilik geliştirilmesinde model olabilecek örnek bir çalışmadır. Çalışmanın içerik ve detayları aşağıda özetlenmeye çalışılmıştır. 1. Proje Amacı T.C. Sağlık Bakanlığı Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları Eğitim Projesi 2012, Sağlık Bakanlığında çalışan sosyal çalışmacıların ( sosyal hizmet uzmanlarının) çalıştıkları sağlık kurumlarında mesleki bilgi ve deneyimlerinin geliştirilerek, uygulama güçlerinin artırılması amacıyla planlanmış ve gerçekleştirilmiştir. 2. Proje Kapsam ve İçeriği Sağlık Bakanlığına bağlı kurumlarda çalışan sosyal çalışmacıların mesleki bilgi ve deneyimlerinin hizmet içi eğitim kapsamında geliştirilerek uygulamadaki mesleki etkinliklerinin en üst düzeyde gerçekleştirilmesini amaçlayan araştırma, eğitim, danışmanlık ve sürdürülebilir eğitim portalı (e-dergi) geliştirilmesine yönelik bir proje olarak tasarlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Proje; Eylül Aralık 2012 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. Proje yukarıda belirtilen amaç ve kapsam içeriğinde planlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Proje Sağlık Bakanlığının belirlediği 176 sosyal çalışmacı ile gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen proje içinde üç temel içerik bulunmaktadır. 1. Ortam Eğitimi 1.1. Yaşantı eğitimi 1.2.Bilgilendirici konferanslar 2. Alan Eğitimi (Proje Geliştirme ve Uygulama) 2.1. Süpervizyon 2.2.Çalıştaylar 3.Sürdürülebilir Eğitim Portalı (e-dergi) 4. Araştırma ve Değerlendirme 3.Proje Gerçekleştirilme Süreci 2012 yılı Mayıs ayından itibaren yapılandırma süreci gerçekleştirilen çalışma, Ağustos- Eylül ayları içerisinde projelendirilmiş olup, gerekli kabullerin ve onay süreçlerinin akabinde Eylül ayı sonu ilk ortam eğitimi ile başlayıp, Aralık ayı sonunda tüm aktiviteler başarıyla gerçekleştirilerek tamamlanmıştır. Çalışmada; 176 katılımcıyla 3 ortam eğitiminde 20 konferans eğitim ve her eğitim gününde ortalama 15 saat yaşantı eğitimi gerçekleştirilmiş, 12 farklı eğitim konferansında 11 akademisyen (Hacettepe, ODTÜ, Ankara Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi, Maltepe Üniversitesi,) ( 5 Prof. Dr, 2 Doç Dr, 1 Y.Doç. Dr, 3. Dr. Akademisyen) yer almıştır (Tablo 1) 6 Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi T.C.

Tablo 1: Ortam eğitimi programı kuramsal konferanslar ve akademisyenler Ders Başlığı Akademisyen Ünvan Kurum 1. İnsan davranışı ve sosyal çevre-bütüncül yaklaşım Uğur Özdemir Dr. Hacettepe Üniversitesi 2. Sağlık sisteminde yeni oluşumlar Sağlık Bakanlığı Dr. Sağlık Bakanlığı 3. İnsana saygı, insan hakları Bergen Coşkun Dr. Maltepe Üniversitesi 4. İletişim ve etkileşim Çağay DÜRÜ Doç.Dr. Serbest, Terapist 5. Estetik ve sanatsal algı, bakış Turhan Çetin Prof.Dr. Hacettepe Üniversitesi 6. Sosyal hizmet müdahale metodolojisi Sunay İl Prof.Dr Hacettepe Üniversitesi 7. Bireyle çalışma Veli Duyan Prof.Dr. Ankara üniversitesi 8. Grupla çalışma Filiz Demiröz Y.Doç.Dr. Hacettepe Üniversitesi 9. Toplum organizasyonu ve toplumsal kaynak Özlem Öntaş Doç.Dr. Hacettepe Üniversitesi kullanımı 10. Araştırma metodolojisi İlhan Tomanbay Prof.Dr Hacettepe Üniversitesi 11. Eğitim metodolojisi Fersun Paykoç Prof.Dr. ODTÜ 12. Proje Uğur Özdemir Dr. Hacettepe Üniversitesi Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi 7

Katılımcılar; Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Osmaniye, Mersin, Hatay, Gaziantep, Diyarbakır, Konya, Kocaeli, Bursa, Manisa, Aydın, Balıkesir, Eskişehir, Antalya, Trabzon ve Samsun illerinden seçilmiş, oluşturulan 12 grup içinde; sosyal hizmet müdahale metodolojisinde 176 bireyle çalışma (social case work ), 12 kapsamlı araştırma (social research methodology), 24 sosyal grup çalışması (social Group work) 12 toplumla çalışma projeleri ( community organization) gerçekleştirilmiş ve raporlaştırılarak gruplarca Bakanlığa teslimi sağlanmıştır (Ek 1). Çalışmada gerçekleştirilen projeler sırasında katılımcıların bulunduğu illerde ve özellikle katılımcıların yer aldığı sağlık kurumlarında sosyal hizmet mesleğinin etkin kullanımı noktasında önemli bir hareketlilik yakalanmış, hastane başhekimleri ve İl Sağlık Müdürlükleri çalışmaları benimseyip, yaygınlaştırılması için olanaklar sunmuşlardır. Gerçekleştirilen çalışmalardan iki proje illerinde Avrupa Birliği Projesi olarak değerlendirilmek için çalışmalar başlatılmış, bir proje Valilik bir proje de o ildeki Belediye Başkanlığı tarafından gerçekleştirilmek üzere kendi çalışmaları içine alınmıştır. Çalışma katılımcılar arasında uygulamaya dönük planlandığı için yeni bir mesleki şevk oluşturmuş, pek çok katılımcı mesleğine yeni bir bakış ve anlayışıyla ve çok daha üst bir motivasyona ulaştıklarını ifade etmişlerdir. Çalışmadaki en yüz güldürücü sonuçlardan birisi de çalışmaya katılanların içinden önemli bir sayının (on kişiden fazla) yüksek lisans eğitimi almak için farklı üniversitelere başvurmaları olmuştur. Bu sayının çok daha artacağı gözükmektedir. Çalışma henüz çalışmaya katılmayanlar içinde bir merak ve mesleklerini önemseme noktasında bir paye almış, beklenti oluşturmuştur. Özetle çalışma, sağlık alanında sosyal hizmet mesleğinin, bilimsel içeriğine ve yapısına ulaşma, mesleki etkinliğin artırılması ve sağlık alanında sosyal hizmet mesleğinin etkinliğinin artırılması ve sağlığın geliştirilmesi ve gerçekleştirilmesinde sosyal hizmet mesleğinin pozitif rol alması noktasında önemli etkiyi oluşturmuştur. Böylece sosyal hizmet mesleğinin, sağlığın korunması, geliştirilmesi ve tedavi edilmesinde ve sağlık kurumlarının (hastaneler) amaçlarının gerçekleştirilmesinde katma değer katacak bir rol ve sorumluluk alabileceği görülmüştür. Çalışmada tamamlanan etkinlikler aşağıda sıralanmıştır: 1. Projenin amaç-kapsam-içerik ve planlama olarak tamamlanması ve gerekli protokollerinin tamamlanması gerçekleştirilmiştir. 2.Projede yer alacak akademisyenlerin belirlenmesi, eğitim programı ve zamanlamalarının yapılması tamamlanmıştır. 3.Çalışmaya katılacak meslek elemanlarının seçimi ve gerekli yazışmaların yapılması tamamlanmıştır. 4.Üç ortam eğitim programları (Kızılcahamam-Antalya-Kızılcahamam) gerçekleştirilmiştir ve raporlaştırılmıştır. 5. Üç ortam eğitim programı sonunda çalışma gruplarının gerçekleştirecekleri projelerin seçimi tamamlanmıştır. 6.Üç ortam eğitim programı sonrası katılımcılara değerlendirme araştırması uygulanarak eğitim değerlendirilmiş ve raporlaştırılmıştır. 7.Ortam eğitim programı sonrasında çalışma gruplarıyla (gerçekleştirecek projelere ilişkin) süpervizyon (internet-telefon-bazı katılımcı gruplar için yüz yüze) verilmesi sağlanmıştır. 8.Çalışma grupları (iller) doğrultusunda, projelerin tamamlanması ve raporlaştırılmasına yönelik çalıştayların (workshop) (Ankara-Ankara- Ankara-İstanbul-İzmir-Ankara) gerçekleştirilmesi, tüm grupların projelerini ve raporlarını tamamlaması ve raporlaştırılmasının gerçekleştirilmesi sağlanmıştır. 9. E-Derginin tasarımının gerçekleştirilmesi ve raporlaştırılması tamamlanmıştır. 10.Çalışmanın raporlarıyla birlikte sonuç raporunun proje tarihleri arasında 8 Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi T.C.

tamamlanıp, Bakanlığa ulaştırılması gerçekleştirilmiştir. 4. Sonuç T.C. Sağlık Bakanlığı Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları Eğitim Projesi nin 2012 yılı Mayıs ayından itibaren yapılandırma süreci gerçekleştirilmiş, Ağustos- Eylül ayları içinde projelendirilmiş, gerekli kabullerin ve onay süreçlerinin akabinde Eylül ayı sonu ilk ortam eğitimi ile başlayıp, Aralık ayı sonunda tüm aktivitelerini başarıyla gerçekleştirerek, tamamlanmıştır. Çalışma planlandığı içerik ve kapsamda, planlandığı amaçlara ulaşarak gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma ile katılımcılar sosyal hizmet mesleğinin bilimsel içerik ve metodolojiyle uygulanmasına yönelik disiplinli bir çalışma içine girerek uygulayıcı olarak hem kendilerine hem bağlı oldukları sağlık kurumlarına hem de illerine önemli bir katkı sağlamışlardır. Çalışma sağlık alanında ekip çalışması anlayışının geliştirilmesi ve sağlığın biyo psiko-sosyal iyilik haline ulaşılma noktasında da önemli bir eksikliğin tamamlanabileceğinin görülmesi açısından da arzu edilen amaca ulaşmıştır. Çalışmada Bakanlığın ve ilgili birimin katkı ve katılımlarının gücü ve samimiyeti, çalışmanın bu denli iyi sonuçlanmasında önemli etkenlerden biri olmuştur. 5.Öneriler T.C. Sağlık Bakanlığı Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları Eğitim Projesi çalışmaları içeriğinde, aşağıdaki gözlemlere ulaşılmıştır. Bu gözlemlerin, sağlık alanında bir mesleki disiplin olarak sosyal hizmetin daha etkin olarak çalışmalarda yer alması için dikkate alınmasında yarar olduğu düşünülmüştür. 2. Sağlık alanında tüm meslek elemanlarında olduğu gibi sosyal çalışmacıların da sağlık alanındaki yeni gelişmeler ile mesleki metodolojideki yeni gelişmeleri takip etme noktasında, hizmet içi eğitimler ile mesleki uygulama ve müdahaleye yönelik bilgilerini yenilemelerinde ve geliştirmelerinde yarar olduğu görülmüştür. 3. Sosyal hizmet meslek elemanlarının sağlık kurumlarındaki rol ve sorumluluklarını etkin bir biçimde gerçekleştirebilecekleri yapısal sürecin sağlık kurumlarında kurulmasında yarar olduğu görülmüştür. 4. Sosyal hizmet meslek elemanlarının çalışmalarının denetlenebilir ve ölçülebilir bir düzen içinde yapılandırılmasında yarar görülmektedir. 5. Sosyal hizmet mesleğinde, özellikle gelişmiş yurt dışı örneklerinde sıkça rastlanan, süpervizyon sürecinin uygun meslek elemanları eğitilerek il ve kurum doğrultusunda başlatılmasında önemli bir yarar görülmektedir. 6. Bu projeyle başlatılan yenilenme motivasyonun arkasının gelmesinde ve bu çalışmanın özellikle bu yıl ülke çapına yayılmasında çok önemli bir yarar vardır. 7. Yapılacak çalışmaların sosyal çalışmacıları disipline edecek bir program ve zamanlama içinde (2-3 günlük çalıştay)yapılmasında ve proje uygulama içerikli olmasında çok önemli bir yarar vardır. 8. Bu proje içinde geliştirilen Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi nin sosyal çalışmacıların akademik bilgilerinin geliştirilmesi, literatürü takip etmeleri ve disipline olmaları noktasında (bir araç olarak) önemli bir rolü olduğu düşünülmektedir. 1. Sağlık alanında sosyal hizmet uygulamasında meslek elemanları, hastaneler ve iller arasında genel olarak ortak bir çalışma görülmemektedir. Çalışmalar kişilere, kurumlara ve illere göre değişmektedir. Bu durumun disipline edilerek uygulamada homojenlik yakalanmasına yönelik çok önemli bir ihtiyaç olduğu görülmektedir. Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi 9

Ek 1: Gerçekleştirilen Projeler ve Proje Ekipleri Tablo 1 : Sosyal Grup Çalışmaları Projeleri Sıra Proje grubu Proje adı 1 Adana / Osmaniye 2 Diyarbakır / Hatay 1. Adana ilinde suça sürüklenen ve madde kullanan çocukların aileleriyle sosyal grup çalışması 2. Osmaniye ilinde suça sürüklenen ve madde kullanan çocukların aileleriyle sosyal grup çalışması 1. Diyarbakır TRSM de şizofren bireye sahip ailelerle yapılan eğitim grup çalışması 2. Hatay TRSM de şizofren bireye sahip ailelerle yapılan eğitim grup çalışması 3 Mersin / G.Antep 4 Samsun/ Trabzon 5 Antalya / Eskişehir 6 İstanbul / İstanbul 7 Bursa / Manisa 1. Mersin ilinde evde sağlık hizmeti alan hasta yakınlarının yaşadıkları kaygı ve stresle baş etme becerisi kazandırılmasına yönelik sosyal grup çalışması 2. Evde Sağlık Hizmetinden yaralanan hasta yakınları ile stres ve stresle başa çıkma becerisi kazandırma konulu sosyal grup çalışması 1. Psikiyatri servisinde yatan hastalar ile grup çalışması 2. Hemodiyaliz hastalarının aileleriyle grup çalışması 1. Diyaliz hastalarının ve yakınlarının diyaliz sürecinde yaşadıkları sorunların ortaya konması ve sorunlarla baş edebilme yöntemleri grup çalışması 2. Eskişehir Devlet Hastanesi doğum salonunda ebe olarak çalışan 7 üyeyle oluşturulan duygu paylaşımı grup çalışması (üyelerin çalışma ortamından kaynaklanan olumsuz duyguları paylaşarak rahatlamaları amaçlanmaktadır) 1. İstanbul ilindeki sağlık çalışanlarının çocuk ihmal ve istismarı konusunda farkındalığının artırılmasına ilişkin grup çalışması 1. Diyalize giren böbrek hastalarının sosyal iletişim becerisini geliştirme, sosyal paylaşım gurubu 2. Manisa Toplum Ruh Sağlığı Merkezinden sağlık hizmeti alan; şizofreni, bipolar ve psikotik bozukluk tanısına sahip hastaların aileleri ile grup çalışması 10 Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi T.C.

8 İzmir / İzmir 9 Aydın / Balıkesir 1. Ortopedi kliniği yatan hastalarının taburculuk sonrası ulaşım sorunları /özürlü hakları/sosyal ve maddi yardımlar ile ilgili eğitim çalışması 2. Sağlık Bakanlığı Evde Sağlık Hizmetleri ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yürütülen Özürlü Bakım Hizmetleri kapsamında İzmir ili Tire İlçesi nde evde sağlık hizmetlerinden faydalanan ve özürlü bakım parası alan aile üyelerinin özürlü bakım hizmetleri konusunda eğitimi 1. Toplum ruh sağlığı merkezinden hizmet alan hasta yakınlarına, sosyal hizmet uzmanları tarafından toplum ruh sağlığının hizmetleri ve özürlülerin sosyal-yasal hakları konusunda bilgilendirmek amacıyla grup çalışması gerçekleştirilmiştir. 2. Dışlanmışlık ve Şizofren Hastalarına Karşı Sosyal İzolasyon konusunda grup eğitim 10 Kocaeli / Konya 1. Grup çalışmasına katılan sosyal hizmet uzmanlarının, tıbbi sosyal hizmet alanında karşılaşılan vakaların paylaşımı üzerinden sorun çözme kapasitelerinin arttırılması. 2. Yeni doğan yoğun bakım servisinde yatan annelere psiko-sosyal destek grup çalışması 11 Ankara / Ankara 1. Sigara Bırakma Polikliniği ne sigarayı bırakmak için başvuran hastalara yönelik etkileşim grubu çalışması. 2. Sigara Bırakma Polikliniğine sigarayı bırakmak için başvuran hastalara yönelik eğitim çalıştayı 12 Ankara / Ankara 1. Ankara Numune Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Amatem Kliniği nde Alkol Bağımlılığı Tedavisi Görmekte Olan Hastaların Kendine Yardım Grubu 2. 3. Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Eğitim Ve Araştırma Hastanesi nde şiddete maruz kalmış sağlık çalışanları ile sosyal grup çalışması Toplam 24 Sosyal Grup çalışması projesi, projelendirilip tamamlanmıştır. Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi 11

Tablo 2: Toplumla Çalışma Projeleri sıra Proje grubu Proje adı 1 Adana / Osma- 1. Hasta ve hasta yakınlarına yönelik konukevi açılması yönünde farkındalık geliştirme ve lobicilik çalışması niye 2 Diyarbakır / 1.Hastane ortamında çalışan sağlık personelinin, hasta ve hasta yakınları tarafından uğradığı şiddetten korumak Hatay veya şiddeti en aza indirgemek ve sağlıkta şiddet konusu ile daha etkili bir şekilde mücadele etmek 3 Mersin / G.Antep 1.Evde bakım hizmetleri tanıtım kitapçığı 4 Samsun/ Trabzon 1. Hasta ve yakınları için ücretsiz misafirhane projesi 5 Antalya / Eskişe- 1.Evde bakım hizmeti gereken yatağa bağımlı hastaların bakıcılarının eğitimi projesi. hir 6 İstanbul / 1.Tıbbi sosyal hizmetlerin tanıtımı İstanbul 7 Bursa / Manisa 1. Bimekan hastaların ve onlara hizmet veren sağlık personellerinin yaşamış oldukları problemler hakkında toplum bilincinin olmaması 8 İzmir / İzmir 1.Sağlık Bakanlığı Evde Sağlık Hizmetleri ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yürütülen Özürlü Bakım Hizmetleri kapsamında İzmir ili Tire İlçesi nde evde sağlık hizmetlerinden faydalanan ve özürlü bakım parası alan aile üyelerinin özürlü bakım hizmetleri konu hakkında yapılacak çalışmanın yazılı ve görsel medya ile duyurulması 9 Aydın / Balıkesir 1.Adölesan gebelikler konusunda halkın afiş, broşür ve basın yoluyla bilgilendirilmesi 10 Kocaeli / Konya 1.Alzheimer hastalarına yönelik toplumu bilinçlendirme ve farkındalık yaratma 11 Ankara / (Hitit) 1. Sigara bağımlılığı ve bu bağımlılığın zararları üzerine afiş ve broşürler vasıtasıyla farkındalığın artırılması çalışması 12 Ankara / Ankara 1.Şiddet algısı ve şiddetle başetme yolları hakkında eğitim çalışması Toplam 12 toplumla çalışma projesi gerçekleştirilmiştir. 12 Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi T.C.

Tablo 3: Araştırma Projeleri sıra Proje grubu Proje adı 1 Adana / Osma- 1.Sağlık çalışanlarının sosyal hizmet mesleği ve sosyal hizmet uzmanlarına bakış açılarının değerlendiril- niye 2 Diyarbakır / mesi 1.Hatay ve Diyarbakır da sağlık alanında çalışan sosyal hizmet uzmanları olarak sağlık çalışanlarının şiddete yö- Hatay nelik kaygı düzeylerinin saptanması ve şiddete yönelik bilgi ve düşüncelerinin değerlendirilmesidir 3 Mersin / G.Antep 1.Evde sağlık hizmetinden faydalanan hastaların memnuniyet düzeylerinin tespitine yönelik araştırma projesi 4 Samsun/ Trabzon 1. Samsun ve Trabzon illerinde sosyal hizmet uzmanı bulunan hastanelerde çalışan hekimlerin tıbbi sosyal hizmet 5 Antalya / Eskişehir 6 İstanbul / uygulamalarına yönelik bilgi düzeylerinin saptanması 1.Evde bakım hizmet modelinden yararlanan hastaların yakınlarının sorunları ve ihtiyaçlarının saptanması. 1.İstanbul da ki hastanelerde kurum bakımına ihtiyaç duyan kimsesiz ve bimekan hastaların kurum İstanbul bakımı ihtiyacının karşılanması aşamasında yaşanan sorunlar ve nedenlerinin değerlendirilmesi 7 Bursa / Manisa 1.Sağlık personelinin bimekan hastalarla karşılaştıklarında ve taburculuk sürecinde yaşadıkları problemler ve başetme yolları. 8 İzmir / İzmir 1. Tıbbi sosyal hizmet alanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının, hastaların maddi yetersizliklerinden doğan ihtiyaçlarını gidermek konusunda yaşadıkları sorunları, tıbbi sosyal hizmet birimlerine ait kaynağın gerekliliğini ve mevcut dış kaynaklara ulaşmada yasal prosedürlerden doğan sıkıntıları ortaya çıkarmak. 9 Aydın / Balıkesir 1.Adölesan gebelerle çalışan sağlık çalışanlarının tutum ve davranışları konusunda farkındalık sağlanması 10 Kocaeli / Konya 1. Tıbbi sosyal hizmet birimlerine başvuran hastalara hizmet verme sürecinde maddi kaynak yokluğunun sosyal hizmet müdahalelerine olumsuz etkilerinin değerlendirilmes 11 Ankara / Ankara 1. Sigara bağımlılığı, bu bağımlılığın olumsuz etkileri ve bağımlılıkla baş etme yöntemleri 12 Ankara / Ankara 1.Sağlık alanında çalışan personelin şiddet algısı ve şiddetle başetme yolları Toplam 12 araştırma projesi gerçekleştirilmiştir. Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi 13

anne ve babası ile yaşamaktadır. Anne ve Babası ile yaşamasına rağmen paylaştıkları herhangi bir şey bulunmamaktadır. Öyle ki aynı anda kahvaltı dahi yapmamaktadırlar. Yattığı serviste ilk tedavisi tamamlanan Banu nun doktoru bir psikiyatrist tarafından muayene edilmesini istemiştir. Psikiyatrist muayenesi sonucunda, tedavisi düzenlenip, sosyal hizmet birimi tarafından hastaile çalışılması talep edilmiştir. Bireyle Çalışma Raporu Sağlık Bakanlığı Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları Eğitimi Projesi,, 2012. Sebahat BALCI Antalya Atatürk Devlet Hastanesi Vakanın Adı Soyadı : Banu Kadayıf Vakanın Sorunu : İntihara teşebbüs Çalışma Yapılan Kurum : Antalya Atatürk Devlet Hastanesi Çalışmayı Yapan SHU : Sebahat Balcı Çalımanın Başlama Tarihi : 14.07.2010 Çalışmanın Bitiş Tarihi : 09.12.2011 Vaka ile görüşme sayısı : 8 kez düzenli aralıklara (+2 hastanın ihtiyaç duyduğu zaman) Sorunun Öyküsü Banu; Antalya Atatürk Devlet Hastanesi Dahiliye servisine Acil servisten intihar etme amacıyla ilaç alımı ile yatırılan, 26 yaşında kadın hastadır. Sağlık meslek lisesini bitirdikten sonra, bir müddet özel hastanede çalışmış, ancak şu an işsiz durumdadır. Resmi nikahlı eşinden ayrılma sürecinde olan Banu Banu ile yattığı servis ortamında ilk görüşme yapıldığında; hastanın şu an ailesiyle birlikte bir müddetten beri Antalya da yaşadığı, daha önce ailesiyle birlikte Gemlik te yaşadığı ve evlenerek İstanbul a taşındığı, evli olduğu eşinden boşanmak için mahkeme sürecinde olduğu, sağlık meslek lisesi mezunu olduğu, halen bir üniversitenin başka bir sağlık bölümünde okuduğu, bir süre özel bir hastanede çalıştığı ancak uzun zamandan beri işsiz olduğu anlaşılmıştır. Görüşme esnasında hasta, üç çocuklu öğretmen anne babanın üçüncü çocuğu olup, kendinden büyük abla ve abisinin olduğunu ve onların evli olduklarını, ablasını sevdiğini ancak abisini hiç sevmediğini onunla hiç görüşmediğini, bayramlarda bile abisi ile bir araya gelmek istemediğini belirtmiştir. Abisi ile görüşmemesinin sebebini ise 15 yaşında iken abisinin kendisine tacizde bulunduğunu, bu durumu annesine söylediğinde kendisine inanmadıklarını, kendisini suçladıklarını, bunun üzerine annesi ve abisi ile ilişkilerinin bozulduğunu, annesinin abisini koruduğunu, kendisine inanmadığı ve hakaretler ettiğini belirtmiştir. Gemlikte yaşadıkları süre içerisinde özellikle annesinden intikam almak için okulunu astığını, derslerine çalışmak istemediğini, parlak bir öğrenci iken derslerinde düşme olduğunu, bu esnada okul dışında kendinden yaşça büyük olan bir erkekle ilişkiye girdiğini, bu duruma ailesinin tepki göstermesine karşılık onlara aldırmadan ilişkilerine devam ettiğini belirtmiş ve sonraki süreçte kendinden yaşça büyük, ilkokul mezunu biriyle kaçarak evlendiğini, evliliği süresince eşinden fiziksel şiddet gördüğünü ve hakaretler edildiğini, cinsel olarak sağlıklı birliktelik yaşayamadıklarını, evlilikleri devam ettiği süre içerisinde İstanbul da yaşadıklarını, eşinin kendisine çalışma ve yarım kalan okulunu bitirmesi için fırsat vermediğini, bu esnada eşinin akrabası olan kendi yaşına yakın üniversitede okuyan bir gençle tanıştığını, onunla arkadaşlık 14 Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi T.C.

yaptığını, ilerleyen süre içerisinde arkadaşlıklarının aşka dönüştüğünü, o genç sayesinde okuluna geri döndüğünü, onunla ilişkiye girdiğini ve bu ilişkiden dolayı çok mutlu olduğunu fark ettiğini, eşinin ilk başlarda bu durumdan haberi olmadığını ancak daha sonraki yıllarda başkalarının fark etmesi sonucunda eşinin de öğrendiğini, bunun üzerine boşanmak için mahkeme süreci başlattıklarını, mahkeme süreci başladıktan sonra anne babasının yanına Antalya ya geldiğini, bu esnada ilişkisinin devam ettiğini, onunla evlenmek istediğini ancak evlendikleri takdirde eşi ile görüşme ve ortak bir çok akrabalarının olması durumunun kendilerini rahatsız ettiğini, zaten ilişkide olduğu gencin ailesinin bu ilişkilerini ve evlenmek istemelerini onaylamadıklarını, bütün bu durumun kendisini bir çıkmaza soktuğunu ve bunun sonucunda intihara teşebbüs ettiğini belirmiştir. Banu ile yapılan ilk görüşmeden sonra hasta hastaneden taburcu edilmiştir. Taburcu edildikten sonra bireysel psiko-sosyal danışmanlık sürecine karar verilerek Banu ya randevu verilmiştir. Banu yla hastaneden taburcu edildikten sonra ilk görüşme 1.seans sayılmak üzere, iki haftada bir görüşülerek, toplam 8 seans olarak düzenli görüşmeler yapılmış ve bireysel psiko-sosyal danışmanlık verilerek vaka çalışması başlatılmıştır. Daha sonraki süreçlerde hasta ihtiyaç duydukça randevu alıp veya randevu almadan görüşmeye gelmiştir. Bu süre içerisinde anne babasıyla da aile danışmanlığı süreci başlatılmak üzere bir çok kez randevu verilmesine karşılık görüşmeye sadece annesi bir kez gelmiş olup, o da sadece kızı hakkında bilgi almış, kendisi ve eşiyle düzenli aile danışmanlığı çalışması başlatılması istenmesine karşılık, ne eşi ne de kendisi bu çalışmaya katılmamışlardır. Bu vaka da çok gerek görülmesine karşılık aile danışmanlığı süreci başlatılamamıştır. Süreç Banu ile yapılan bireysel psiko-sosyal çalışmaya başlamadan önce hastanın bulunduğu nokta: hayattan bezmiş geleceğe dair hiçbir beklentisi olmayan, kendisine ve başkalarına güven eksikliği duyan, kendisinin dahi onaylamadığı bir ilişki içerisinde olan ve ilişkide olduğu kişiye bağımlılık geliştirmiş, anne ve babası ile aynı evde yaşamasına karşılık onlarla hiçbir ilişkisi olmayan, bir takım psikiyatrik şikayetleri olan, hiçbir şeyden zevk almayan ve her an tekrar intihara teşebbüs edebilecek durumda ve madde kullanmaya meyilli bir durumdaydı. Depresyon belirtileri olması nedeniyle psikiyatrik tedavi ile birlikte bireysel psiko-sosyal çalışma yapılmasına Banu yla birlikte kararlaştırılıp başlandı. 1.Seans: Banu ile bireysel çalışmaya başlandığında ilk önce kendine güven, güçlü ve zayıf yönlerin ortaya konması konusunda çalışıldı, kendisinin güçlü ve zayıf yönleri üzerinde duruldu. Güçlü ve zayıf yönlerinin tek tek neler olduğu belirlendi ve güçlü yönleriyle neler yapabileceği, zayıf yönlerini nasıl güçlendirebileceği üzerinde çalışıldı. Güçlü ve zayıf yönlerini ortaya çıkarma ve kullanma konusunda kendi kendine çalışması istendi. İki hafta sonra randevuya geldiğinde hangi güçlü yönünü ne şekilde kullandığı, hangi zayıf yönünü nasıl güçlendirebileceğini belirlediği üzerine konuşuldu. 2.Seans: Bu çalışma seansında hedefler koyma ve bu hedeflere ulaşmak için çaba gösterme konusunda çalışıldı. Hedeflerinden ilk olarak KPSS ye hazırlanıp KPSS den yüksek puan almak ve tarihi çok sevdiği içinde özellikle tarih çalışmak olarak belirlendi. Bir sonraki görüşmede belirlediği hedeflere ulaşmak için neler yaptığı ve ne kadar yaklaştığı üzerinde duruldu. Kıskançlık ve güven konuları ile kendisini ne kadar sevdiği, seviyorsa neden sevdiği sevmiyorsa neden sevmediği konusunda düşünmesi istendi. 3.Seans: Bir önceki görüşmede belirlenen konular üzerinde duruldu, özellikle kendisinin sevdiği ve sevmediği yönleri üzerinde duruldu. Kendini sevdiği yönü organizasyon yapabilme gücü; sevmediği yönleri ise iç disiplin eksikliği, insanlara sınır koyamama, verdiği kararları yerine getirememe olarak belirlendi. Bu konular üzerine bir takım kararlar alınıp uygulamak üzere yeni hedefler belirlendi. 4.Seans: Bir önceki görüşmede aldığı kararlara ne kadar uyduğu üzerine konuşuldu. İç disiplin konusuna tam uyduğu, insanlara sınır koyamama konusunda hiçbir şey yapamadığı, verdiği kararlara uyma konusunda kötü olmadığı saptandı. Özellikle insanlara sınır koyma konusu üzerinde çalışıldı ve hayatında neler yapmak istediği konusu üzerinde duruldu. Yapmak istediklerini Gece nöbet tutma koşulu ile çalışmak, yabancı dil öğrenmek ve resim yapmak-belirterek tekrar hedefler belirlendi. Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi 15

5.Seans: Bir önceki görüşmede belirlediği hedeflerine ne kadar ulaştığı üzerinde görüşüldü. Çalışmak için iş müracaatında bulunduğu, özel bir hastaneden çalışması için iş müracaatının kabul edildiği ancak evlerine uzak olması sebebi ile babasının çalışmasına izin vermediğini belirtmiştir. Yabancı dil(rusça) kursuna kayıt yaptırdığını ve kayıt başlama tarihinin belli olduğunu, resim yapmak için de evde bir şeyler karaladığını belirtmiştir. Banu daha önceki görüşmelerde gülemediğinden ve bu nedenle de hiç resim çektirmek istemediğinden bahsetmişti. Bu görüşmede artık gülebiliyorum ve bir daha intihara teşebbüs etmeyeceğim diye belirtmiştir. Bir daha ki görüşme de ilişkisini bitirmiş olarak geleceğini, gerekirse bunun için acı çekmeye hazır olduğunu ve bunun için çaba harcayacağını belirterek hayatını düzene koymak için gece en geç 00.00 da yatacağını, sabah en geç 08.00 da kalkacağını, ailesi ile kahvaltı yapacağını, işe girmek için çabalarını artıracağını ve anne babasını görüşmeye getireceğini belirterek yeni hedefler belirlemiştir. 6.Seans: Sadece Banu nun annesi görüşmeye katıldı. Babasını gelmesi için ikna edemediğini belirten Banu, özel bir hastanede Acil serviste işe başladığını, işinden çok memnun olduğunu, yeni şeyler öğrenmenin heyecanını yaşadığını ifade etmiştir. Bir dahaki görüşmeye hazırlık için kendimi zor duruma sokacak hiçbir davranışa girişmeyeceğim, kendi sağlığımı tehlikeye sokmamak için önce kendimi seveceğim, ilaçlarımı kullanmak için psikiyatrla görüşeceğim şeklinde hedefler belirlemiştir. 7.Seans: Banu kendisininde onaylamadığı ilişkisini bitirdiğini, ilişkide olduğu kişinin kıskançlık nöbetlerinin olduğunu ve ilişkilerinin bitmesiyle üzerinden bir yük kalktığını, ilişkide olduğu kişinin kendisine yapacakları konusunda engel olduğunu anladığını, artık daha rahat hareket edebileceğini, eşinden boşandığını, işine devam ettiğini ve ehliyet kursuna başladığını rahatlamış bir şekilde belirtmiştir. Bu seansla birlikte daha sonra kendisinin ihtiyacı olduğu zaman randevu alıp görüşmeye gelecek şekilde görüşme bitirilmiştir. Bunun üzerine kendisi ihtiyaç duyduğu zamanlarda randevu alarak aralıklı olarak iki kez görüşmeye gelmiştir. Değerlendirme Yapılan kişisel çalışmada vakanın intihara teşebbüs ettiği noktadan geldiği nokta son derece sevindirici olmuştur. Şöyle ki Banu hastaneye yattığı süreçte kendine ve başkalarına güveni sarsılmış, çok zor bir evlilik süreci yaşamış, kendisinin ve hiç kimsenin onaylamadığı bir duygusal ilişki içerisine girmiş, ayrılmak istemesine rağmen zorluklarla karşılaşmış, ilişkide olduğu kişiye bağımlılık geliştirmiş, işini kaybetmiş ve uzun süre ayrı yaşadığı anne ve babasının yanında yaşamak zorunda kalmış, bütün bunlar Banu yu depresyona sokmuş, depresyonda olmasına karşılık farkına varamadığı için tedavi olamamış, en sonunda intihar girişimi ile hastaneye yatmak zorunda kalmıştır. Bu noktadan artık kendine güvenen, ne istediğini bilen, hayatını düzene sokmak için geleceğe yönelik planlar yapabilen, kendi hayatının kontrolünü sağlayabilen, kendi geçimini kendisi karşılayabilen bir kişi olma noktasına gelmiştir. Yapılan bireysel çalışmada Banu nun çocukluğunda yaşadığı tacizin izlerinin cinsel yaşantısından memnun olmama ve marjinal ilişkilere yönelmesi şeklinde olduğu fark edilmiştir. Cinsel terapi konusunda yeteri kadar bilgim olmadığından Banu nun cinsel sorunları konusunda çalışılamamıştır. Ancak bu konuda profesyonel destek alması gerektiğinin önemi üzerinde durularak, yardım alabileceği kişilere yönlendirilmiştir. Banu ile kendisinin ihtiyaç duyduğu zaman telefon ile randevu alıp gelebileceği konusunda bilgi verilerek çalışma sonlandırılmıştır. Çalışmaya başlamadan önce hem Banu nun hem de benim bu çalışmadan neler elde edeceğimize dair her hangi bir fikrimiz olmadığından yoğun kaygılar içinde olduğumuzu fark ettim. Bütün bu yoğun kaygılara rağmen Banu nun çalışılmaya ve bu çalışmadan olumlu sonuç almaya yatkın olduğunu fark ettim. Çalışma sürecinde Banu nun, özellikle annesinin de görüşmeye dahil edilmesinin doğru seçim olup olmadığı konusunda tereddütler yaşaması ve bu tereddütleri bana da yansıtması benzer kaygılar duymama sebep oldu. Bütün bu kaygılara rağmen süreç içinde Banu da olumlu değişiklikler görüşülmüş ve çalışma beklenen yönde tamamlanmıştır. Not: Müracaatçının tanımlayıcı bilgileri değiştirilerek verilmiştir. 16 Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi T.C.

Sağlık Alanında Şiddet Araştırması Sağlık Bakanlığı, Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları Eğitimi Projesi, Araştırma Raporu, 2012 Diyarbakır- Hatay İlleri Katılımcı Grubu Naim KOPAN, Ramazan YILMAZ, Erdal KARALAR, Ali ÇOBAN, Levent YILDIRIM, İrfan POLAT, Songül GÜNAY, (Diyarbakır grubu) Yusuf Rıdvan GÖRÜR, Erkal YILDIRIM, İsmail Murat KAHRAMAN, Mehmet GÜRSEL, Songül TÖZENBİLEK, Özlem ÇELE NK, (Hatay grubu Sorun Gaziantep te kalp damar cerrahi uzmanı E.A., hastasının yakını tarafından bıçaklanarak öldürüldü Sağlıkta şiddetin boyutunu gösteren son haber bu oldu. Sağlık alanında yaşanılan şiddet toplumların yapısına göre farklılıklar göstererek pek çok ülkede farklı şekillerde devam etmektedir. Ülkemizde sağlık alanında yaşanan şiddeti konu alan çok fazla araştırma olmamakla birlikte, şiddetin varlığı aşikârdır. Bu sebeplerden dolayı Hatay ve Diyarbakır illerinde altı hastaneyi kapsayan bu çalışma planlanmış ve yürütülmüştür. Şiddetin Tanımı Şiddet her zaman insan yaşamının bir parçası olmuştur. Etkileri dünyanın her yerinde değişik şekillerde görülmektedir. Kendine yönelik şiddet, kişiler arası şiddet ya da topluma yönelik şiddet nedeni ile her yıl bir milyondan fazla kişi hayatını kaybetmekte, çok daha fazlası ölümcül olmayan şiddet uygulamaları ile karşılaşmaktadır. Dünya genelinde15-44 yaş grubundaki ölümlerin başlıca nedeni şiddettir. Şiddet sonuçlarının düzeltilmesi için milyarlarca dolar harcama yapılmaktadır. Şiddetin tanımını farklı biçim ve içeriklerde yapmak mümkündür. Şiddet bir bireye güç ya da baskı uygulayarak, onu iradesinin dışında bir davranışta bulunmaya zorlamaktır. Burada şiddet uygulama eylemleri; zorlama, saldırı, kaba kuvvet, bedensel ya da psikolojik acı çektirme ya da işkence şeklinde olabilir. Kısaca bireyin fiziksel ve psikolojik olarak acı çekmesine neden olabilecek fiziksel ve ruhsal yönden ona zarar veren her davranış şiddettir. Dünya Sağlık Örgütü şiddeti; Bireyin kendisine ya da başka birisine, bir gruba ya da topluma karşı fiziksel gücünü istemli olarak kullanması ya da tehdit etmesi; bunun sonucunda yaralanma, ölüm, psikolojik zarar görme, gelişimin olumsuz etkilenmesi ya da tükenme durumunun ortaya çıkabilmesi olarak tanımlamaktadır. Şiddet olgusunun kesin sınırları olmamakla birlikte kişinin kendisine uyguladığı şiddet, kişiler arası şiddet ve toplu şiddet olarak tanımlamak mümkündür. 1.Kişinin kendisine uyguladığı şiddet Kişinin kendisine yönelik uyguladığı şiddet, intihara yönelik davranışlar (intihar düşünceleri, intihar girişiminde bulunma ve intihar etme) ve kişinin kendisine kötü muamele yapması/kendisine zarar vermesi (kendisini sakat bırakması gibi) olarak iki grupta değerlendirilmektedir. 2.Kişiler Arası Şiddet Kişilerarası şiddet birbirine yakın kişiler arasında (aile/eş) olabileceği gibi toplumda diğer kişilerle yaşanan şiddet olaylarını da içermektedir. Aile içi şiddet, çocuk ve yaşlı istismarı, eşe karşı şiddet gibi uygulamaları içermekte ve genellikle ev içinde meydana gelmektedir. Toplumda kişiler arası şiddet ise gençler arası şiddet, cinsel saldırı veya tecavüz gibi Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi 17

olaylardan oluşmaktadır. Kişilerarası şiddet uygulama eylemleri okul, işyeri, hapishane, huzurevi, çocuk bakım yurdu gibi kurumlarda yaşanan şiddet uygulamalarını da kapsamaktadır. 3.Toplu şiddet Toplu şiddet geniş grupları etkileyen şiddet çeşitlerinden biridir. Sosyal, ekonomik ve politik şiddet olarak üç grupta incelenebilinir. Sosyal şiddet kapsamında organize suç örgütleri, mafya ve terör faaliyetlerini, politik şiddet kapsamında savaşlar ve büyük gruplar arası çatışmaları, ekonomik şiddet kapsamında ise büyük gruplara yönelik ekonomik ambargoları, halkın temel hizmetlerden faydalanmalarının engellenmesi olarak sıralamak mümkündür. Diğer şiddet şekilleri arasında medya şiddeti, insan ve organ ticareti, pornografi, okulda şiddet ve spor etkinliklerinde şiddet başlıkları bulunmaktır. Şiddet eylemi içeriği bakımından fiziksel, cinsel, psikolojik ve yoksun bırakma/ihmal olmak üzere dört grupta değerlendirilmektedir. Bu dört grup şiddet içeriği de yukarıda belirtilen her üç şiddet tipinde de yer almaktadır. Şiddeti Açıklayan Teoriler Şiddete ilişkin birçok teori, şiddetin oldukça karışık bir davranış biçimi olduğunu açıklamaktadır. Şiddete yönelik üç ana teori ileri sürülmektedir. Bunlar biyolojik, soysal öğrenme ve zedelenme-saldırganlık teorileridir. Biyolojik teoriye göre bazı kişiler nörolojik, genetik ve hormonsal fonksiyonları nedeni ile şiddete yatkındırlar. Temporal lob epilepsisi gibi beyin disfonksiyonu olanlar buna örnek verilebilir. Biyolojik teori şiddetle ilgili tıbbi yaklaşımın da gerekli olduğunu öne sürmektedir (Annagür, 2010). Sosyal öğrenme teorisine göre şiddet, diğer sosyal davranışlar gibi öğrenilen bir davranıştır. Örneğin; öncesinde otoriter bir ortamda şiddet deneyimi yaşayan kişinin benzer ortamlardaki bir uyaran ile öfkesi provoke olabilir. Geçmiş yaşantısında şiddete maruz kalan bireyler de yaşamlarında şiddet davranışını sürdürebilirler. Zedelenme-saldırganlık teorisine göre şiddet, önemli beklentilerin yerine gelmemesi sonucu oluşan bir zedelenmeye yanıttır. Bu teori hastanelerde karşımıza çıkan şiddet davranışını çoğunlukla açıklayabilir. Dünyada Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet Sağlık çalışanlarının maruz kaldığı şiddete ilişkin yurt dışı ve yurt içinde çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Çalışmalardan elde edilen bulguların ortak noktası; sağlık alanında ortaya çıkan şiddetin diğer iş yerlerine göre oldukça fazla olduğu ve daha az kayıt altına alındığıdır. Sağlık kurumlarındaki şiddetin az oranda bildirildiği, sadece yaralanma gibi ciddi olayların şiddet olarak algılandığı, diğerlerinin bildirilmediği yapılan çalışmalarda öne çıkmıştır. İşyerlerinde şiddete uğrama durumunun bildirilmesinde eksiklikler ve engeller olduğu için gerçek sıklığın bilinmediği, sadece bildirilen olgularla sınırlı kaldığı belirtilmiştir. Bir çalışmada sağlık kurumunda çalışmanın diğer işyerlerine göre şiddete uğrama yönünden 16 kat daha riskli olduğu gösterilmiştir. Araştırmalar hastalar kadar hasta yakınlarının da sağlık çalışanlarına şiddet uyguladığını göstermektedir. Sözel şiddetin fiziksel şiddetten daha sık olduğu belirtilmiştir. Kanada da yürütülen bir çalışmada acil servislerde şiddete uğrama oranlarının oldukça yüksek olduğu saptanmıştır. Bu çalışmada herhangi bir zamanda şiddete uğrama sıklığının %60, sözel istismarın %76, fiziksel tehdit veya saldırının %86 olduğu gösterilmiştir. Aynı çalışmada katılımcıların %73 nün şiddette uğramalarından dolayı hastalardan korktukları, %49 nun hastalar tarafından tanındığı ve %74 nün iş doyumunun azaldığı belirtilmiştir. Ayrıca şiddete maruz kalanların %67 si uğradığı şiddeti rapor etmiş, bir kısmının da iş değişikliği yapılmıştır. İngiltere de yapılan bir çalışmada ise genel hastanede çalışanlarda şiddete maruz kalanların çoğunluğunun kadın olduğu, saldırıya maruz kaldığı, %23 nün hastalar tarafından %15,5 nin de hasta yakınları tarafından davranışsal tehdit aldığı gösterilmiştir. Fiziksel saldırı oranının %20 olduğu belirtilmiştir. Avustralya da psikiyatri kliniklerinde yapılan bir çalışmada şiddet, zarar verici özelliğine göre sekiz dereceye ayrılmış ve en fazla düşük derecede fiziksel şiddetin olduğu gözlenmiştir. Türkiye de Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet Türkiye de sağlık çalışanlarının maruz kaldığı şiddete ilişkin en kapsamlı araştırma Ayrancı ve arkadaşları (2002) nın Eskişehir, Ankara ve Kütahya illerindeki sağlık kurumlarında yaptıkları çalışmadır. Araştırmaya birinci 18 Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi T.C.

basamak sağlık kuruluşları, devlet hastaneleri ve üniversite hastaneleri çalışanları dâhil edilmiştir. Sağlık çalışanlarına son bir yıl içinde sözel, fiziksel veya cinsel saldırıya uğrayıp uğramadıkları sorulmuştur. Buna göre sağlık çalışanlarının yaklaşık yarısı (erkekler %48 ve kadınlar %52,5) şiddete uğradığını ifade etmiştir. Şiddete uğrama sıklığı illere göre farklılık göstermiştir. Şiddete en fazla pratisyen hekimler ve hemşirelerin uğradığı, en az öğretim görevlilerinin uğradığı saptanmıştır. Çalışılan birim açısından ise en fazla acil servislerde çalışanların şiddete maruz kaldıkları görülmüştür. Sağlık İş Yerinde Şiddetin Tanımı Sağlık kurumlarındaki şiddeti, hastaya hasta yakınları ya da diğer herhangi bir bireyden gelen sağlık çalışanı için risk oluşturan; tehdit davranışı, sözel tehdit, fiziksel saldırı ve cinsel saldırıdan oluşan durum olarak tanımlamışlardır. Col un çalışmasına göre, günümüzde iş yeri şiddeti küresel ölçekte yaygın bir sorun olarak kabul edilmektedir. İş yeri şiddeti deyince genellikle tanımlanabildiği ve gözlenebildiği için fiziksel güç kullanımını içeren fiziksel şiddet akla gelmektedir. Fiziksel şiddet, bir kişiye ya da bir gruba karşı yapılan; fiziksel, cinsel veya psikolojik zararla sonuçlanan fiziksel güç kullanımı olarak tanımlanmaktadır (akt. Ayrancı ve ark.2002). Sağlık İşyerinde Şiddetin Nedenleri Sağlık işyerinde şiddetin ana nedenlerini ortaya koymadan önce bir hususa dikkat çekmek gerekmektedir. Sağlık işyeri ortamında şiddetin ana nedenlerini anlamak üç nedenden dolayı oldukça zordur. Birincisi, karmaşık örgütsel yapılar içinde istihdam edilen sağlık çalışanları, çok farklı görevleri ve sorumlulukları yerine getirerek çalışmaktadırlar. İkincisi, sağlık işyerindeki şiddet çoklu kaynaklardan (hasta/hasta yakınları, diğer çalışanlar ve dış salgınlar) gelebilmektedir. Üçüncüsü, sağlık işyeri ortamında şiddet çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilmektedir. Bu biçimlerin bazıları kasıtlı (hırsızlık ilişkili saldırı), kasıtsız (bilişsel bozukluğu olan bir hastaya bakım esnasında), fiziksel (itme, ateş etme, ısırma), sözel veya duygusal (küfretmek gibi) olabilmektedir. Sağlık işyeri ortamında meydana gelen şiddetin nedenlerini ortaya koymadaki zorluğu/karmaşıklığı bu şekilde belirttikten sonra, sağlık işyeri ortamında şiddetin ana nedenlerini; taraflar arasındaki etkileşim, örgütsel faktörler, çevresel faktörler ve toplumsal faktörler olmak üzere dört ana gurupta ele almak mümkündür. Başka bir ifade ile sağlık işyerinde şiddet; taraflar arasındaki etkileşimin, örgütsel faktörlerin, çevresel faktörlerin ve toplumsal değişkenlerin karmaşık etkileşiminin bir fonksiyonu olmaktadır. İş Yerinde Şiddet Toplumun her kesiminde ve her yerde karşılaşılan şiddet uygulamaları arasında yer alan iş yerinde şiddet yaygınlığı, kapsamı ve sonuçları nedeni ile ana başlık halinde incelenmekte ve konuya ilgi giderek artmaktadır. İş yerinde şiddet; çalışanların işle ilgili ortamlarda saldırı, istismar, tehdit ve diğer şiddet davranışlarına maruz kalmalarıdır. Fiziksel ya da psikolojik şiddet olarak sınıflamak mümkün olsa da genellikle biri diğerini de içermektedir. İş yerlerinde şiddete yönelik bazı davranışlar şunlardır: Cinayet, tecavüz, hırsızlık, yaralamak dövmek, fiziksel saldırı, tekmelemek, taciz, yumruk atmak, tükürmek, zorbalık, şantaj, ayrımcılık, tehdit gözdağı vermek, saldırgan tavırlar, kaba davranmak, küfür etmek, bağırmak, kinayeli konuşmak, dışlamak, kötü muamele vb. İş Yerinde Şiddetin Yaygınlığı İş yerinde şiddet uygulamaları aile içi şiddet uygulamalarında olduğu gibi bildirim eksikliği nedeni ile gizli kalabilmektedir. Konu önemsenmemekte bazen de işin bir parçası olarak kabul edilmektedir. Daha güvenilir veriler ölümlü ya da ağır yaralanma ile sonuçlanan verilere ilişkindir. Tehdit, fiziksel saldırı ve cinsel tacizi de içeren geniş kapsamdaki ölümcül olmayan uygulamalar genellikle gerçekte olduğundan daha az bilinmektedir. Genellikle bu konular bildirim sistemi olmaması nedeni ile rapor edilmemekte ve kayıtlarda yer almamaktadır. İş yerinde şiddet uygulamalarının arttığına dair çalışmalar bulunmaktadır. Özellikle hizmet iş kolunda iş yerinde şiddet sıklığı giderek artmaktadır. Bu artışın nedeni konuya ilginin artması ve şiddet uygulamalarının daha fazla bildirir ve saptanabilir olmasındır. Ayrancı ve arkadaşları (2002) tarafından Eskişehir, Ankara ve Kütahya illerinde yapılan araştırmaya göre çalışanların yarısı şiddete uğradıklarını ifade etmişlerdir. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, öncelikle acil servis çalışanları olmak üzere sağlık çalışanlarının sözel şiddet türlerinden korkutma, cinsel taciz veya fiziksel saldırıya uğradıkları belirlenmiştir. Öte yandan sağlık kurumlarında yaşanan şiddetin bildirilmediği, sadece Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi 19

yaralama gibi ciddi olayların şiddet olarak algılandığı bilinmektedir. Amaç Bu araştırmanın amacı Hatay ve Diyarbakır illerinde görev yapan sağlık çalışanlarının şiddete yönelik bilgi ve düşüncelerinin değerlendirilmesidir. Yöntem Bu araştırma 2012 yılı Kasım ayında Hatay ve Diyarbakır daki devlet hastanelerinde görev yapan gönüllü 542 sağlık çalışanına uygulanmıştır. Veri toplama aracı olarak hazırlanan soru kağıdında sosyo-demografik bilgilerin yanı sıra sağlık çalışanlarının şiddet konusundaki bilgileri. Araştırmada frekans dağılımı, aritmetik ortalamaların istatistiki analizleri yapılmıştır. Hesaplamalarda SPSS 16 programı kullanılmıştır. Çizelge 1. Sağlık çalışanlarının cinsiyette göre dağılımları Cinsiyet Sayı % Erkek 180 33,2 Kadın 362 66,8 Toplam 542 100,0 Sağlık çalışanlarının çoğunluğu (%47,4) 30-39 yaş aralığında olup, %24 ü 20-29, %20,8 i ise 40-49 yaş grubunda oldukları görülmektedir. Çizelge 2. Sağlık çalışanlarının yaş dağılımları Yaş Aralığı Sayı % 20-29 130 24,0 30-39 257 47,4 40-49 113 20,8 50 + 42 7,7 Toplam 542 100,0 Araştırmaya katılan sağlık çalışanlarının %75,3 ü evli, %19,7 si bekar ve %3.9 u boşanmıştır. Çizelge 3: Sağlık çalışanlarının medeni durumları Medeni Durumu Sayı % Bekâr 107 19,7 Boşanmış 21 3,9 Eşinden Ayrı Yaşıyor 3 0,6 Evli 408 75,3 Dul 3 0,6 Toplam 542 100,0 Sağlık çalışanlarının eğitim düzeyine bakıldığında %48,7 sinin lisans, %28,2 sinin ön lisans,%13,1 lisansüstü ve %10 unun sağlık meslek lisesi mezunu oldukları anlaşılmaktadır. Çizelge 4. Sağlık çalışanlarının öğrenim durumları Öğrenim Durumu Sayı % Sağlık meslek lisesi 54 10,0 Ön lisans 153 28,2 Lisans 264 48,7 Lisansüstü 71 13,1 Toplam 542 100,0 Sağlık çalışanlarının %62,9 u (hemşire, sağlık memuru, att), %15,5 i doktor, %9,6 sı memur,%9,2 si laboratuvar ve röntgen teknisyeni olarak çalıştıkları anlaşılmaktadır. Sosyal hizmet uzmanı, psikolog, fizyoterapist ve eczacı meslek grupları düşük oranda oldukları tespit edilmiştir. Çizelge 5. Sağlık çalışanlarının mesleki dağılımları Meslek Dağılımı Sayı % Hemşire, Sağlık Memuru, A.T.T. 341 62,9 Doktor 84 15,5 20 Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi T.C.

Laboratuvar ve Röntgen Teknisyeni 50 9,2 SHU, Psikolog, Fizyoterapist 12 2,2 Memur 52 9,6 Eczacı 3 0,6 Toplam 542 100,0 Araştırmaya katılanların çalışma yılı dağılımına bakıldığında; %53,1 i 11 yıl ve üzeri, %22,3 ünün 3-6 yıl, %15,5 inin 7-10 yıl,%9 unun 1-2 yıl arası çalıştıkları görülmektedir. Çizelge 6. Sağlık çalışanlarının çalışma süreleri Çalışma Süresi Sayı % 1-2 yıl 49 9,0 3-6 yıl 121 22,3 7-10 yıl 84 15,5 11 yıl ve üzeri 288 53,1 Toplam 542 100,0 Araştırmaya katılan çalışanların hizmet verdikleri birime göre dağılımları incelendiğinde %33 ünün yataklı servis, %18,6 sının acil servis,%13,7 si poliklinik ve%12,7 sinin yoğun bakımda hizmet verdikleri görülmektedir. Çizelge 7. Sağlık çalışanlarının çalıştıkları birimler Çalışılan Birim Sayı % Acil servis 101 18,6 Yataklı servis 179 33,0 Poliklinik 74 13,7 Röntgen 29 5,4 Eczane 7 1,3 Yoğun Bakım 69 12,7 Laboratuvar 21 3,9 Sosyal Hizmet Birimi 1,2 İdare 61 11,3 Toplam 542 100,0 Sağlık çalışanların çalışma sistemine ilişkin verilere bakıldığında %47,6 sının gündüz mesaisi ve nöbet, %35,6 sının gündüz mesaisi, %13,6 sının vardiya sistemiyle çalıştıkları görülmektedir. Çizelge 8. Sağlık çalışanlarının çalışma sistemleri Çalışma Sistemi Sayı % Gündüz Mesaisi 193 35,6 Gece Mesaisi 19 3,5 Gündüz Mesaisi ve Nöbet 258 47,6 Vardiya 72 13,3 Toplam 542 100,0 Sağlık çalışanların hizmet verdikleri birimi/servisi güvenlik açısından değerlendirdiklerinde %47,2 si güvensiz, %44,3 ü kısmen güvenli ve %8,5 i güvenli bulduklarını ifade etmişlerdir. Çizelge 9.Sağlık çalışanlarının çalıştığı birimi güvenli bulma durumları Çalıştığı Birimi Güvenli Bulma Sayı % Güvenli 46 8,5 Kısmen güvenli 240 44,3 Güvensiz 256 47,2 Toplam 542 100,0 Araştırmaya katılanların hasta/hasta yakınları tarafından şiddete yönelik bir harekete maruz kalıp kalmamalarına ilişkin olarak elde edilen Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi 21

sonuçlara bakıldığında yarısından fazlasının (%57,6) şiddete maruz kaldığı görülmektedir. Bunun yanı sıra sağlık çalışanlarının %42,4 ü şiddetle karşılaşmadıklarını bildirmişlerdir. Çizelge 10. Sağlık çalışanlarının şiddete uğrama durumları Şiddete Uğrama Sayı % Evet 312 57,6 Hayır 230 42,4 Toplam 542 100,0 Araştırmaya katılan sağlık çalışanlarına şiddete maruz kaldıkları mekan sorulduğunda, çalışanların %39,7 sinin şiddete maruz kalmadığını, %21,2 sinin çalışma odasında, %19,6 sının hastane koridorunda ve %17,5 inin ise hasta odasında şiddete uğradıklarını söylemişlerdir. Çizelge 11. Sağlık çalışanlarının şiddete uğradıkları mekanlar Şiddete Uğranılan Yer Sayı % Maruz kalmadım 215 39,7 Hasta odası 95 17,5 Hastane koridoru 106 19,6 Hastane bahçesi 6 1,1 Çalışma odam 115 21,2 Hastane dışı 5 0,9 Toplam 542 100,0 Sağlık çalışanlarının durumluk kaygı düzeyi ortalama puanı 37,77 sürekli kaygı düzeyi ortalama puanı 48,11 olarak bulunmuştur. Kaygı düzeylerinin standart sapması sırasıyla durumluk ve sürekli kaygı 10,408 ve 10,208 bulunmuştur. Sonuç ve Öneri Araştırma bulguları ve literatürdeki diğer çalışmalar incelendiğinde sağlık çalışanları ve şiddete uğrama arasındaki ilişkinin, üzerinde önemle durulması ve çözüm arayışlarına gidilmesi gereken bir boyutta olduğu görülmektedir. Bu araştırmada ortaya çıkan en önemli sonuçlardan biri çalışılan ortamın güvenli bulunup bulunulmamasına ilişkin değerlendirmedir. Araştırmaya katılan sağlık çalışanlarının sadece %8,5 i çalıştıkları ortamı güvenli bulduklarını ifade etmiştir. Bu açıdan bakıldığında sağlık çalışanlarının çalışılan ortamı daha güvenli bulmaya ilişkin algı değişikliği yaratacak düzenlemelerin yapılması gerekmektedir Şiddete maruz kalma durumunda sağlık çalışanlarının Beyaz Kod Acil Müdahale Sistemi ni yeterince kullanmadıkları ya da bilmedikleri görülmektedir. Hastanelerde beyaz kod acil müdahale sisteminin bilinirliğini artırmak ve beyaz kod bağlantılı hukuki/idari sürece ilişkin eğitimler verilerek sağlık çalışanlarının farkındalığı artırılmalıdır. Sağlık çalışanı ile hasta/hasta yakınları arasındaki bir takım diyalogların şiddet davranışına giden bir yön aldığı noktada sağlık çalışanlarının etkili iletişim tekniklerini kullanarak şiddet davranışını engellemeleri muhtemeldir. Bu açıdan sağlık çalışanlarına etkili iletişim becerileri konusunda eğitimler verilmesi önleyicilik arz edecektir. Tüm önlemlere rağmen şiddete uğrayan sağlık çalışanı için idari mekanizmanın desteği önem taşımaktadır. Bu kapsamda şiddete uğrayan sağlık çalışanı için idarenin desteğini hissedeceği sistematik bir yapı hem şiddete uğrayan çalışanın kendisini güvende hissetmesini sağlayacak hem de diğer çalışanların güvenlik algısını arttıracaktır. Sağlık çalışanları ve şiddete maruz kalma odaklı araştırmaların yapılması şu ana kadar literatürde bulunan çalışmalardan farklı yönleri ortaya koyabilir. Bu açıdan literatüre katkı yapacak saha çalışmalarının faydalı olacağı da düşünülmektedir. KAYNAKLAR 1. Ayrancı Ü, Yenilmez Ç, Günay Y, Kaptanoğlu C. Çeşitli sağlık kurumlarında ve sağlık meslek gruplarında şiddete uğrama sıklığı. Anadolu Psikiyatri Dergisi 2002; 3:147-154. 2. Annagür, B. (2010).Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet: Risk Faktörleri,Etkileri,D eğerlendirilmesi ve Önlenmesi, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar 2:2 161173. 22 Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi T.C.

Bimekan Hasta (onun evi) Sağlık Bakanlığı Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları Projesi, Toplumla Çalışma Raporu, 2012. Bursa- Manisa Grubu Cemile Didem DEMİRCA, Serap TÜMER, Sinem ÇARDAK, Hatice DEMİR, Cengiz ÖZKAN, Abdullah BAL, Neriman CEBESOY, Selma YANIK, Ali Koray ŞEN, Emine Gözde ÇEP, Yunus YAVAŞ, Hülya BAYRAKTAR, Neslihan NÜZKET, Nuri Aykut ÖZORTAKÇI 1. Sorun Tanımı Bimekan hastaların ve onlara hizmet veren sağlık personellerinin yaşamış oldukları problemler hakkında toplum bilincinin olmaması. 2. Kurumsal Yaklaşım 1980 li yıllarda daha çok dikkati çekmeye başlayan ve zaman içinde yükselişini sürdüren evsizlik olgusunun; günümüzde sağlığı bozan, mortaliteyi artıran, ömrü kısaltan en yaygın sosyal ve toplum sağlığı sorunlarından biri haline geldiği yapılan araştırmaların sonuçlarından anlaşılmaktadır. Bu sorunun, hızlı kentleşme ve sanayileşmeyle birlikte, gelişmiş ülkelerde dahil olmak üzere birçok ülkede ve Türkiye de önemli boyutlara ulaştığı belirtilmektedir. UNESCO nun 1987 yılında deklare ettiği Uluslararası Evsizler Yılı, konunun sadece Amerika ile sınırlı olmadığını ortaya koymuştur. Birleşmiş Milletler e göre, dünya çapında 100 milyon evsiz bulunmaktadır. Bunlar herhangi bir yeri olmayan, dışarıda uyuyan (parklarda, merdivenlerde, kapı eşiklerinde, köprü altlarında) kişilerdir. Diğer taraftan bir başka istatistiğe göre; dünya üzerinde 1 milyar evsiz bulunmaktadır. Bunlar, tehdit altında barınaklarda, mülteci kamplarında yaşayan kişilerdir. Pek çok sosyal sorunun bir bileşkesi görünümünde olan evsizlik, insanlık tarihi boyunca görülmekle birlikte hiçbir zaman son 10 yıldaki sayılarda yaşanan bir sorun olma özelliği taşımamıştır. Günümüzde dünyanın her noktasında evsizlik, ülkelerin gelişmişliklerinden de bağımsız olarak sayıları gittikçe artan bir sosyal sorun olma özelliğine kavuşmuştur (Özdemir, 2010). Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemiz için de önemli bir sorun haline gelen evsizliğin başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerde artış gösterdiği gözlenmekle birlikte, evsizlerle ilgili çalışmaların yetersizliği nedeniyle resmi kurumlarca açıklanmış bir istatistik bulunmamaktadır. Bununla birlikte, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi verilerine göre; İstanbul da sokakta yaşayan yetişkinlerin sayısının ortalama 500-600 olduğu tahmin edilmekte, 2006 yılında kar fırtınası nedeniyle donma tehlikesine karşı belediye ekipleri tarafından 4 günde 464 evsizin, 2008 yılında 159 evsizin belirlenerek spor salonlarına yerleştirildiği bildirilmektedir. Ankara da da Behice Eren Çocuk ve Gençlik Merkezi, 2002-2006 yılları arasında toplam 964 evsize hizmet vermiş ve bunların %54 ü sokaklara geri dönmüştür (İlhan ve Ergün, 2010). Evsizlerin tam sayısını belirlemek amacıyla birçok araştırma yapılmıştır ancak evsizlerin sayısını tam olarak belirlemek mümkün değildir. Çünkü bu insanlar sürekli yer değiştirmektedirler. Bu yüzden birçok araştırma evsizleri buldukları yerde tanımlamaya çalışmıştır (Özdemir, 2010). ABD ve İngiltere deki evsizlerin heterojen bir grup oluşturdukları ve coğrafi olarak hareket halinde oldukları üzerinde durulmaktadır. Özellikle genç evsizlerde sık yerleşim değişikliği (coğrafi mobilizasyon) görüldüğü bildirilmektedir (Türkcan ve Türkcan, 1996). Evsizliğin Tanımı Oxford sözlüğü ev i tanımlarken güvenlik, sevgi, sığınak, rahatlık, Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi 23

dinlenme, uyku, sıcaklık, etkileşim, yemek ve sosyal ilişki kriterlerini kullanmaktadır. Burada ev ile konut arasındaki farka dikkat etmek gerekir. Konut fiziksel ortamdan ibarettir ancak ev; sosyal ilişkileri içerir (Özdemir, 2010). Evsizliğin birçok tanımı bulunmakla birlikte çoğu çalışmadaki ortak tanım, barınma evleri veya halka açık yerlerde uyuyan kişiler olarak nitelendirilmiştir. Drake ve arkadaşları evsizi, kendi evi olmayan her tek kişi olarak tanımlamışlar, Larew ise alternatif bir yaklaşımla evsizlerin toplumdan uzaklaşmış olmaları üzerinde durmuştur. Buna göre evsizlik uygun yerleşim koşullarının olmayışı ve sosyal marjinalizasyon olarak nitelendirilmiştir (akt. Türkcan ve Türkcan, 1996). Nies ise evsizleri; sabit, düzenli ve gece uyuyacak yeri olmayan kişiler olarak tanımlamıştır (akt. İlhan ve Ergün, 2010). Evsizlik çok değişkenli ve çok değişken tarafından kontrol edilebilen (çok değişkenden etkilenen) bir sosyal sorundur. Kendisi tek başına bir sosyal sorun olma özelliği taşıdığı gibi başkaca sosyal sorunların bazen bir sonucu bazen de evsizlikle birlikte başka sosyal sorunlara neden olan bir sorun olma özelliği göstermektedir (Özdemir, 2010). Evsizler, değişken özellikleri göz önünde bulundurularak üç sınıfta incelenmiştir 1-Zamansal Sınıflama: Arce ve Vegare (1984) evsizleri evsizlik süresine bağlı olarak gruplamışlardır: a)kronik Evsizler: Uzun süredir evsiz olan ve sokaklarda yaşayan kronik psikotik olgulardır. Caddelerde yaşamayı normal olarak kabul ederler ve açıkça evsiz olarak tanımlanırlar. Toplumdaki diğer bireylerle iletişimlerinde şüphecidirler. b)epizotik Evsizler: Evsiz kalabilme olasılığı yüksek olan ve zaman zaman evsiz kalan kişilerdir. Yoksulluk sınırının altında yaşarlar ve sürekli olarak evsiz kalma riskiyle karşı karşıyadırlar. Bir kısmı ise tedavisi zor hastalar olarak belirlenen gençlerdir ki bunlar ev yaşantısı ve sokak arasında gidip gelirler. c)geçici Evsizler: Evsizlik süreleri çok uzun olmayan evsizlerdir. Kendilerini evsizlerden farklı olarak toplumun bir parçası olarak tanımlarlar. Belirlenebilir bir akıl hastalığı olmayıp, akut durumsal krizler nedeniyle geçici olarak evsiz yaşarlar. Anksiyete, depresyon semptomları, alkol ve madde kullanımı görülebilir. Onları caddelerde görebiliriz, kabul edilmeyen yaşam stilleri vardır. Evlerini işlerini ve sosyal statülerini tekrar kazanmak için çaba gösterirler. (akt. Türkcan ve Türkcan, 1996; İlhan ve Ergün, 2010) 2-Coğrafi Sınıflama:Roht ve Bacon (1986) evsizlere ait dört grup belirlemiştir. a)sokak topluluğu b)evsizlere yönelik hostel veya barınaklarda kalanlar c)otel veya oda-kahvaltı veren barınaklar gibi geçici yerleşim mekanlarında uzayan süreler ile kalan aileler d)başkaları ile yaşayanlar. Örneğin, bir aile yanında veya arkadaşta kalanlar. 3)Tipografik Sınıflama: Bireylerin özellikleri ve gereksinimleri üzerine önerileri içermektedir (Fischer ve Breakey 1986): a)sokak popülasyonu b)orta yaşta erkeklerden oluşan kronik alkolikler c)kronik psikotik hastalar d)duruma bağlı olarak stres altındakiler. Bunlar Arce ve Vergare nin sınıflamasına göre dış güçlerin kurbanı olanlardır. e)evsiz aileler: Olguların %70 inde bir kadının önder olduğu bu grubun en çok yayılım gösteren grup olduğu belirtilmektedir. (Bassin 1990) f)evsiz, bağlantısız gençler g)evsiz kadınlar (Yalnız veya çocukları ile birlikte olan) (akt. Türkcan ve Türkcan, 1996). Evsizliğin Nedenleri Evsizlikle ilgili kaynaklara bakıldığında evsizliğin multifaktöriyel bir sorun olduğu görülmektedir. Dolayısıyla evsizlik nedenleri, her çalışmada farklı bakış açılarıyla sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırılmalar yapılırken; kişiden kaynaklanan nedenler, sosyal politikaların etkileri, ekonomik nedenler ve bunlardan bağımsız olarak savaşlar ve doğal afetler gibi değişkenler göz önünde bulundurulmuştur. Evsizliğin nedenleri şu şekilde sıralanabilir: İşsizlik ve yoksulluğun artması, Gelir ve satın alma gücünün giderek düşmesi, 24 Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi T.C.

Ruh hastalığı, Uyuşturucu alışkanlığı, Kişisel varoluş yada kendini gerçekleştirme yetersizliği, Asgari ücretin düşük olması ve sosyal yardım kuruluşlarınca yapılan yardımların minimum düzeyde bir yaşam standardı sağlaması, Hükümetlerin sosyal güvenlik harcamaları ve konut yapımı alanındaki katkılarını azaltması, Ruh hastalarına yönelik toplumsal dayanağı olmayan hizmetlerin kurumsallaşmaması, Uyuşturucu kullanımının yaygınlaşması ve ruh hastası sayısında artış, Kentsel yaşam örtüsünde değişikliklerin yaşanması, kentteki yaşam maliyetinin giderek artması, İnsani hizmet programlarında ön planda tutulan felsefi anlayışın ve fonların değişmesi, hastanelerdeki yataklı bakımda ani azalmaların olması, Ev fiyatlarının artması, ekonomik şartların olumsuz etkileri ve yoksul grupların gelirlerinin büyük bölümünü kira olarak ödemesi, Boşanmaların artması ve dolayısıyla ailelerin parçalanması da evsizliğin nedenleri arasında sayılabilir. (Işıkhan, 2006) Evsizliğin nedenini açıklamaya çalışan iki teori mevcuttur: 1-Sistematik Nedenler Teorisi: Bu teoriye göre yetersiz ve başarısız ruh sağlığı politikaları, yüksek işsizlik oranı ve yetersiz konut gibi imkanların azlığı öne sürülmektedir. 2-Kişisel Yetersizlik Teorisi: Alkolizm, madde bağımlılığı, akıl hastalığı, sosyal ilişkilerin olmaması, sorumluluk almama, tembellik veya serbest yaşam biçimi evsizlik nedenleri arasında görülmektedir. Sistematik ve kişisel yetersizlik teorileri evsizliği; strese ve değişen yaşam koşullarına karşı tepki olarak açıklamaktadırlar (Özdemir, 2010). Buna karşılık; mağdur modeli ise, stres dolu yaşam olaylarının ötesinde, bireyin çetin yaşam koşullarında yardımsız kalması olarak evsizliği açıklamaktadır. Diğer bir model ise incinmişlik modeli olarak ifade edilmektedir. Bu modele göre evsizlik; yeterli sosyal desteklerin ve sorun çözme becerilerinin olmaması olarak açıklanmaktadır (Özdemir, 2010). Susser ve arkadaşlarının çalışmasına göre evsizliğe yol açan unsurlar: 1-Geniş toplumsal düzeyde özellikle kurumsuzlaştırma bağlamında, 2-Ara düzeyde özellikle aile ilişkileri bağlamında, 3-Bireysel düzeyde özellikle psikiyatrik bozukluk bağlamında ele alınmaktadır (akt.türkcan ve Türkcan, 1996) Roht ve Bean in çalışmalarında ise evsizliğin nedenleri arasında şunlar gösterilmiştir: 1-Kurumsuzlaştırma(deinstitutionalization) 2-Ekonomik unsurlar: İşsizlik, yoksulluk, uygun konut edinme olanaklarının olmaması, enflasyon, işsizlik ve ücret dağılımındaki dengesizlikler; özellikle engelli, yaşlı ve yoksul olan bireyleri ve aileleri dramatik şekilde etkilerken evsizliğe yol açmaktadır. 3-Sosyal sorunlar: Evsizlerin %42 si ebeveynlerinin, akraba ve arkadaşlarının, kendileri ile uyum sağlayamaması veya sağlamak istememesini, %20 olgu ise evlilik sorunlarını öne sürmektedir. 25 yaş altındaki evsizlerin üçte ikiden fazlasının daha önce kurum yaşantısı öyküsü ve zorunlu olarak kurumda yaşama, evden kaçma gibi travmatik çocukluk çağı deneyimleri belirlenmiştir. Bu grupta psikiyatrik bozuklukların daha sık görüldüğü saptanmıştır. 4- Etkileşim sonucu evsiz yaşamın seçilmesi: Bu tanım evsizliğin bir seçim olarak yeğlendiği durumları kapsamaktadır ve bu görüş çeşitli araştırma sonuçları ile desteklenmektedir. Evsizlerin %4 ünden azının bu yaşam biçimini seçtiği ve hostellerde kaldığı belirtilmektedir. Evsizlerin çoğunun kendi istemeleri sonucu sokağı yeğledikleri savının genellikle birtakım politik ve ekonomik nedenlerden kaynaklanan resmi bir söylem olduğu üzerinde durulmaktadır. Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi 25

Suser ve arkadaşları çalışmalarındaki bulgulara dayanarak yaptıkları yoruma göre; evsiz olmanın nedenlerinin sadece evsiz olanların bireysel yetersizliklerine bağlanmaması gerekmektedir. Bireysel yetersizlikler evsiz hale gelmekte önemli rol oynamakla birlikte evsizliğin asıl temelleri toplumsal düzeyde aranmalıdır (akt.türkcan ve Türkcan, 1996) Evsizlerin Özellikleri: Evsizlerin tüm dünyada bölgesel farklılıkları olmakla birlikte, coğrafi ve kültürel çevre fark etmeksizin bazı özelliklerinde de benzerlikler olduğu görülmektedir. Bu farklılık ve benzerlikler evsizlik ve evsizlere ilişkin genel bakışta, evsizliğin karakteristiğini oluşturmaktadır (Özdemir, 2010). Evsizler konusunda yapılan araştırmaların büyük bölümünde (karşı görüşler olsa da) evsizlerin ruhsal hastalıkları bulunduğu ifade edilmektedir. Diğer taraftan alkolizm ikinci büyük sorun olarak göze çarpmaktadır ve birçoğu madde bağımlısıdır. Ancak basit bir ayrıma gitmek doğru olmayabilir; şiddete uğramış kadınlar, mağdurlar, evden kaçan çocuklar, işlerini kaybedenler, yeni tahliye olmuş hükümlüler, sosyal güvenlikten mahrum olmuş yaşlılarda evsizlerin nüfusunda görülen özelliklerdir.(özdemir, 2010) Evsizlerde psikiyatrik bozukluklar ve madde kullanım bozukluğunun yüksek oranda gözlenmesi evsizlik sorununun hem nedeni hem de sonucu olarak değerlendirilebilmektedir (İlhan ve Ergün, 2010). Evsizlerin suça yönelik davranışlara eğilimi olmamakla beraber evsiz yaşamanın, şiddet kurbanı olmaya veya yasal olmayan davranışlara zemin hazırladığı belirtilmiştir. Bu bilgiyle çelişen başka bir çalışmada ise, evsizlerin çok sık suç işledikleri ve bu suçların çoğunu evsiz hale geldikten sonra gerçekleştirdikleri ileri sürülmektedir (Türkcan ve Türkcan, 1996). Evsizler, kendilerini toplumdan soyutlamış, geri çekmiş, utangaç ve izolasyon nedeniyle kişisel ilişkilerden kaçınan, yaşadığı aile, toplum tarafından dışlanmış kişiler olabilir. Tüm ilişkilerini sonlandırıncaya kadar, çok kalabalık akrabaları veya arkadaşları yanında geçici olarak kalırlar. (Işıkhan, 2006)Özellikle 1980 li yıllardan sonra ailelerin, çocuklu ailelerin ve tek başına çocukların evsiz nüfusu arttırdığı görülmüştür. Bu durum evsiz nüfusun heterojen yapıya dönüşmesine neden olmuştur (Işıkhan, 2006). Evsizlik sorununun ortaya çıkmasında kronik alkolizm, aile içi şiddet, boşanma, madde bağımlılığı, ruh hastalıkları ve yaşlılığın etkili olduğu belirtilmektedir. ABD de yapılan bir araştırma evsizlerin %90 ın da herhangi bir ruh hastalığı bulunduğunu, başka bir araştırma, Boston caddelerinde ölen evsizlerin % 25 inin 60 yaşın üzerinde olduğunu göstermektedir. (Işıkhan, 2006)Evsizlerin yarısından fazlası hiç evlenmemiştir, % 30 u ayrı, dul yada boşanmıştır. Bunlarla birlikte evsizlerin büyük bir çoğunluğunun ailesi ve arkadaşlarıyla iletişimi yoktur (Özdemir, 2010). Ohio da yürütülen bir çalışmada 979 evsiz ile görüşülerek, elde edilen sonuçlar bildirilmiştir: Buna göre 581 i erkek olan bu grubun yaş ortalaması 34 tür, % 31 i lise mezunudur, üçte biri azınlıktandır, dörtte biri hiç evlenmemiş, yarıya yakını eşinden ayrı, dul veya boşanmış, üçte birinin savaş gazisi olduğu saptanmıştır. Ortalama evsizlik süreleri 60 gündür. % 75 i bir yıl veya daha az süreli evsizdir ve bunlar yeni evsizler olarak nitelendirilmektedir. Yapılan görüşmelerde bireyler evsiz olma nedenleri olarak sıklıkla birbirine benzer noktalara dikkat çekmişlerdir: % 50 si ekonomik unsurları ( işsizlik, kira ödeyememe, devlet yardımının kesilmesi vb.), % 21 i ise aile içi sorunları evsizliklerine neden olarak göstermiştir. %21 i ise yetersizlik nedeniyle çalışamayacaklarını ifade etmişlerdir. Los Angeles de 1985 de yapılan bir çalışmaya göre evsizlerin ortalama yaşının 34 olduğu, % 49 unun hiç evlenmemiş, %64 ünün beyaz, %24 ünün siyah olduğu, ortalama evsiz kalma sürelerinin 25 ay olduğu saptanmıştır (Türkcan ve Türkcan, 1996). Ülkemizde gerçekleştirilen aştırma sonuçlarının literatürdeki bilgilere sosyodemografik özellikler, alkol kullanımı, barınma biçimleri açısından yüksek benzerlik gösterdikleri görülür iken, kadın evsiz sayısının ülkemizdeki oranı dikkat çekici olarak değerlendirilebilir (Özdemir, 2010). Evsizlerin Sorunları: Evsizlik çok değişkenli ve çok değişken tarafından kontrol edilebilen (çok değişkenden etkilenen) bir sosyal sorundur. Kendisi tek başına bir sosyal sorun olma özelliği taşıdığı gibi başkaca sosyal sorunların bazen bir sonucu 26 Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi T.C.

bazen de evsizlikle birlikte başka sosyal sorunlara neden olan bir sorun olma özelliği göstermektedir (Özdemir, 2010). Genel olarak evsizlik olgusunda benzer sorunlar tespit edilmiş olmakla birlikte, yapılan çalışmalardan evsizlerin demografik özelliklerine göre yaşadıkları sorunların da çeşitlilik gösterdiği veya sorunun yaşanma sıklığı ve oranında farklılıklar dikkati çekmektedir. Ball ve arkadaşları çalışmasında görüşülen evsizlerin en sık dile getirdikleri sorunlar ise şunlardır: Barınaksızlık, parasızlık, işsizlik, açlık, soğuk, polis tarafından kötü muamele, hırsızlık kurbanı olmak, alkolizm, saldırı ve tecavüz kurbanı olmak, bedensel hastalık, yalnızlık, akıl hastalığıdır (akt. Türkcan ve Türkcan, 1996). Yaşlı evsizlerin sağlık sorunları üzerinde yapılan bir çalışma; Boston caddelerinde ölen evsizlerin % 25 inin 60 yaşın üzerinde olduğunu göstermiştir. Çalışmada, 30 yaşlı evsizde 39 ayrı sağlık sorunu olduğu saptanmıştır. Bu grupta başlıca üç sağlık sorunu görülmektedir: Kronik alkolizm, psikiyatrik rahatsızlıklar ve akciğer hastalıkları. Işıkhan (2006) ın evsizlerle ilgili yaptığı araştırma sonucunda da evsizlerin sağlık sorunları arasında şizofreni, tüberküloz ve romatizmanın önde geldiğini saptamıştır. Evsiz kadınların fiziksel şiddet ve cinsel istismar ile sık sık karşı karşıya kalması kayıtlarda yer almaktadır. Grup halinde yaşamaya erkeklere göre daha az eğilimli olup, alkol kullanma oranları erkeklere göre düşüktür. Evsiz kadınların karşılaştığı sorunlar, Dail ve Koshes (1992) tarafından şu şekilde sıralanmaktadır; çocukların bakımında güçlükler yaşama, kendini toplumdan ve insanlardan izole etme, aile içi şiddet, cinsel istismar ve tecavüze uğrama, sokaklarda fiziksel şiddete maruz kalma, uyuşturucu madde kullanma, aile ve sosyal destekten yoksun olma, düşük benlik saygısı, yakınlarında bulunan kişilere aşırı bağımlı olma ve çevreden gelebilecek her türlü saldırılara karşı savunmasız durumda olmadır (akt. Işıkhan, 2006) Evsiz kadınlar; çocuk yetiştirme, yetersiz sosyal ilişkiler, çocuklukta maruz kalınan cinsel istismar ve çalışma hayatına erken katılma gibi sorunlarla da karşı karşıyadır. Ayrıca birçok evsiz kadın cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanmıştır. Gerçekten de evsiz kadınlar evsiz erkeklere göre daha savunmasızdır. Bu bulgulardan anlaşılacağı üzere evsiz kadınlar, evsiz erkeklere nazaran daha fazla sosyal destek gereksinimine ihtiyaç duymaktadır (Işıkhan, 2006). Yapılan bir çalışmada evsizlerin fiziksel sağlık risklerinin yanı sıra %79,5 inin yaşamlarında en az bir kez fiziksel yada cinsel istismara uğradığı bildirilmektedir (İlhan ve Ergün, 2010). Evsizler içinde çocuklar en önemli risk grubunu oluşturmaktadır. Çocukları sokağa iten başlıca sebepler; göç ve buna bağlı çarpık ve sağlıksız yerleşme, yoksulluk, kontrolsüz nüfus artışı, ailenin eğitimsizliği, parçalanmış aile, sokakta zorla çalıştırılma, aile içi şiddet ve geçimsizlik, fiziksel duygusal cinsel ve ekonomik istismar, sevgisizlik, ilgisizlik, çocuk haklarının yeterince hayata geçirilmemiş olması, gelir dağılımındaki adaletsizlik olarak sayılabilir. Emniyet genel müdürlüğünün kayıtlarına göre; 2002 yılında emniyete getirilen, 95 bin 732 çocuğun %35 inin; sigara, alkol, çözücü, yapıştırıcı, uyuşturucu ve hap kullandığı, bu çocukların büyük çoğunluğunun suç örgütlerince kullanıldığı, bu sayının giderek arttığı gösterilmiştir (İlhan ve Ergün, 2010). Evsiz adölesanlarda cinsel yolla bulaşan hastalıklar, fiziksel ve cinsel istismar, cilt hastalıkları, anemi, ilaç ve alkol bağımlılığı, yaralanmalar, depresyon, intihar, istenmeyen gebelikler, fuhuş ve eşcinsel ilişkiler daha yaygındır. Hamile evsiz adölesanlarda ciddi ruh sağlığı problemleri, hamile olmayan evsiz adölesanlara göre daha fazladır. Bu nedenle hamilelikleri kötü bir şekilde sonuçlanmaktadır. Ögel ve Yücel in çalışmasında sokakta yaşayan adölesanların dörtte birinin fiziksel bir rahatsızlığı olduğu bildirilmiştir (akt. İlhan ve Ergün, 2010). Bu durum hava koşullarından korunmanın zor olduğu ve hijyenik olmayan ortamlarda yaşama, yetersiz ve yanlış beslenme, uyku yetersizliği, madde kullanımı ve riskli cinsel ilişkide bulunma gibi etkenlerden kaynaklanmaktadır (Ögel ve Yücel, 2005). Sokakta yaşayan ergenlerin sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamayışı da sağlık sorunlarını artıran önemli bir etkendir. Sokakta geçirilen zaman Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi 27

arttıkça ergenlerin toplumsal ilişkilerden uzaklaşmak durumunda kalmasının, bilgi ve destek almakta daha fazla zorlanmasının, kendini koruma ve tedaviye ulaşmayı güçleştirdiği de düşünülmektedir. Sokakta yaşayan ergenlerin, maddi yetersizliklerden dolayı tedavi olamayacaklarına inandıkları, sorunları ciddileşmediği sürece tedavilerini erteledikleri ve tedaviyi sürdürmeyi ihmal ettikleri belirtilmektedir. Sokakta yaşayan ergenlerin, sağlık hizmeti veren kişilere ve doktor gibi otorite figürlerine karşı güvensiz olduğu, bu tutumun tedaviyi ertelemelerine neden olduğu ifade edilmektedir. Sağlık sorunlarına yönelik tedavinin barınma sorunları, hijyenin sağlanamaması gibi nedenlerden dolayı da zorlaştığı görülmektedir. Ayrıca, sağlık hizmetini nereden alacaklarını bilmedikleri, ciddi bir bakım almayacaklarını düşündükleri, hizmet süreci içinde gizlilikle ilgili endişelerinin bulunduğu, polise ve sosyal hizmet alanında çalışanlara güvenmedikleri için de sağlık hizmetlerinden uzak kaldıkları belirtilmektedir (Ögel ve Yücel, 2005). Ülkenin sağlık sisteminin durumu, toplumun tüm üyelerinin kolayca ve ücretsiz hizmet alabileceği bir sağlık sisteminin bulunup bulunmayışı sokakta yaşayan ergenlerin sağlık hizmetlerinden hangi düzeyde yararlanabileceğini belirleyen bir etkendir (Ögel ve Yücel, 2005). En sık yaşanan fiziksel sorunların halsizlik, kas zayıflığı, mide, bağırsak, solunum, cilt sorunları, genital sorunlar, tüberküloz, astım, diş sorunları, travma ve kemik kırılması gibi yaralanmalar olduğu belirtilmektedir. Kenya da sokakta yaşayan çocuklarla yapılan bir araştırmada en yaygın sağlık sorununun cilt sorunu olduğu (%50,9) görülmüştür. Diğer yaygın sorunlar arasında solunum sorunları, en sık görülen belirti de öksürük olarak belirtilmiştir. Bu araştırmaya göre yetersiz beslenme oranı %31,1 ile %41,9 arasında değişmektedir (Ögel ve Yücel, 2005). Sokakta yaşayan ergenler arasında ruhsal sorunların görülme sıklığı da yüksek bulunmuştur. Sıklıkla görülen ruhsal sorunları açıklarken fiziksel ve cinsel istismar gibi aile içindeki işlevsel bozukluklar ve sokakta sürdürülen yaşam biçimine vurgu yapılmaktadır. Sokakta yaşayan 50 ergenle yapılan bireysel görüşmelerde yaşam boyu ruhsal bir rahatsızlık yaşayan ergenlerin oranı %78, son bir ayda yaşayanların oranı ise %64 tür. Yaşamın her döneminde cinsel istismara maruz kalma başta postravmatik stres bozukluğu, anksiyete bozuklukları, depresyon olmak üzere çeşitli düzeylerde ruhsal bozukluklar ortaya çıkarmaktadır. Özellikle aile içinde yaşanan cinsel istismar ve ihmal yaşantısının kişilik gelişiminde olumsuz etkisi bulunmakta ve bir çok ruhsal rahatsızlığın oluşmasına neden olmaktadır(ögel ve Yücel, 2005). Evsiz Hastaların Hastaneye Başvurusu Evsizlerin; içinde yaşadıkları olumsuz çevre koşulları nedeniyle, darp, tecavüz ve istismara karşı savunmasız, enfeksiyonlara karşı da açık oldukları yapılan çalışmaların sonuçlarından anlaşılmaktadır. Bu bireylerin enfeksiyonlara açık olmaları; fiziksel bozulmalar ( yaralanmalar, darp, tecavüz, kazalar, yanıklar vb. travmalarla oluşan), yetersiz beslenme, yaşadıkları mekanların hijyenik olmaması ( kişisel eşyaların, yiyecek kaplarının ortak kullanımı, uygun olmayan kişisel hijyen (nadiren banyo, yıkanmamış elbise, kirli yatak vb.) sebebiyledir(aydın, 2009). Evsizlerin yaşadıkları bu olumsuz çevre koşulları ve düzenli sağlık kontrolünden yoksun olmaları nedeniyle, enfeksiyonun yanı sıra, belirlenmiş fiziksel ve ruhsal hastalıklarla ve çeşitli sağlık sorunlarıyla da yüz yüze geldikleri yine yapılan çalışmalardan anlaşılmaktadır. Evsizlerin sağlık sorunları ciddileşmediği sürece tedavilerini erteledikleri ve tedaviyi sürdürmeyi ihmal ettikleri belirtilmektedir. Maddi yetersizliklerden dolayı tedavi olamayacaklarını düşünmeleri, kendilerini dışlanmış olarak görmeleri, sağlık hizmeti veren kişilere karşı güvensizlik ve hizmet süresi içinde gizlilikle ilgili endişelerinin tedaviyi ertelemelerine neden olduğu ifade edilmektedir(aydın, 2010; Ögel ve Yücel, 2005). Tedavi konusunda onam vermeye yetkin olmayan, kendileri ve çevreleri için tehlikeli olanlar veya ağır yetersizlikleri olanların istemleri dışında hastaneye yatırıldıkları belirtilirken, bu oranın olguların ancak %5-7 si kadarını oluşturduğu bildirilmektedir (Türkcan ve Türkcan, 1996). Evsiz kadınlar genel sağlık durumunu sürdürmede sorunlar yaşarlar. Bir çoğunda kompleks sağlık problemleri vardır. Şiddet, madde kullanımı ve mental hastalıkla ilgili sağlık problemlerini gizleme eğilimindedirler ve bu nedenle sağlık profesyonellerine daha az başvururlar. Genellikle akut bir 28 Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi T.C.

sorun nedeniyle acil servislerden yararlanmaktadırlar (İlhan ve Ergün 2010). Evsiz(Bimekan)HastalarınSağlık Kuruluşuna Başvuru Nedenleri Enfeksiyon ( Solunum yoluyla bulaşan virüsler, uyuz, bit, tüberküloz (tbc ), HIV, HBC, HBV, majör klinik bozukluklar) Diyabet ve komplikasyonları Hipertansiyon ve komplikasyonları KVS (Kardiyovasküler Sistem Hastalıkları) Nöropsikiyatrik Hastalıklar Kronik Akciğer Hastalıkları Kanser Malnütrisyon Anemi Yanıklar İlaç ve madde kullanımı ve onunla ilişkili durumlar(ilhan ve Ergün 2010). Sağlık Kuruluşuna Başvurusunda Karşılaşılan Güçlükler Kimlik tespiti güçlüğü Sosyal güvencesinin olmaması Ekonomik durumunun yetersizliği Tıbbi ve hukuki sorumluluğu paylaşacak yakınlarının yokluğu Genel sağlık durumları ve hijyen koşulları nedeniyle kabuldeki isteksizlik (İlhan ve Ergün 2010). Sağlık Kuruluşuna Kabulü Sonrası Karşılaşılan Güçlükler Evsizler yardıma ihtiyacı olduğu zaman genellikle tipik olarak hastadırlar Yoğun bakım ihtiyaçları vardır Mortalite oranları yüksektir Kendi görüşleri genellikle alınamamaktadır. Tıbbi ihtiyaçları karşılanmakla beraber, sosyal ihtiyaçları çoğunlukla göz ardı edilmektedir. Uygun ve temiz giyecek temininde zorluk çekilmektedir (İlhan ve Ergün 2010). Taburculuk Esnasında Yaşanan Güçlükler Tanı ve tedavi için başvuruları genellikle hastanelerin acil servislerinden olup, bir kısmı da kayıtlara adli vaka olarak geçmektedir. Genellikle vatandaşların desteğiyle, polis ya da 112 ekipleri tarafından hastaneye getirilmektedir. Aynı zamanda kimsesiz hasta olarak ta kabul edilen bu olguların, başvuru ve tedavileri sürecinde yaşandığı gibi taburculukları esnasında da birtakım sorunlar yaşanmaktadır. Özellikle taburculuk sonrası evde bakıma ihtiyacı olan vakalar evi ve bakımına destek olacak kimsesi olmadığı için taburcu edilememekte, hastanelerin herhangi bir servisinde, genellikle uzun süre yatırılmaya devam edilip, hastaneler evsiz hastaların tedavi amacının dışında, barınma ihtiyacını karşılamaya, bakım hizmetlerini üstlenmeye çalışmaktadır. Bu vakaların genellikle kimliği ve sosyal güvenlik sisteminde kaydı olmadığından tedavi ve yatak ücretlerinin karşılanmasında da sorunlar yaşanmaktadır. Hastaneye başvuran evsiz hastaların çocuk ve adölesan gurubu yetiştirme yurtlarından, yaşlılar huzurevleri, kadın evsizler de kadın konukevlerinden faydalandırılabilirken,18-65 yaş arası evsizler için herhangi bir kurum bulunmamaktadır. *Toplumla çalışma projesi konusunda kuramsal yaklaşım olarak araştırma projesinin kuramsal çerçevesi baz alınmıştır. 3. Amaç Bimekan hastaların ve onlara hizmet veren sağlık personellerinin yaşamış oldukları problemlerle ilgili toplum bazında duyarlılığı arttırmak. 4. Yöntem Toplumla çalışma kapsamında, 1.Bimekan hastaların karşılaştıkları sorunlar, bimekan hastaların tedavi ve taburculuk süreçleri ile taburcu olduktan sonra bimekan hastalara kalıcı barınma yerleri sağlanması çerçevesinde toplumun bilinçlenmesi ve bunun görsel iletişim yoluyla sağlanması için afiş ve broşür basılması, 2. Sağlık Müdürlüğü tarafından basılan bu afiş ve broşürler hastanelere gönderilerek asılmasının sağlanması, 3. Projenin ikinci aşamasında ise bu afiş ve broşürlerin toplu taşıma araçları ve vatandaşların rahat görebileceği yerlere asılmasıdır. 5. Planlama Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi 29

12.10.2012 tarihinde Bursa ve Manisa illeri olarak toplumla çalışma proje konusu belirlenmiş olup katılımcılar arasında görev dağılımı yapılmıştır. 14.10.2012 tarihinde Bursa ve Manisa grubu olarak daha rahat iletişim kurmak, çalışmamızla ilgili bilgi paylaşımı yapmak için mail grubu oluşturulmuştur. 17.10.2012 tarihinde toplumla çalışma projesi kapsamında Bursa İl Sağlık Müdürlüğü ile afiş ve broşür basımı hakkında görüşülmüştür. 19 Ekim 2012 tarihinde toplumla çalışma projesi kapsamında bimekan hastalarla ilgili hazırlanan afiş ve broşür taslağı müdürlüğe basım için gönderilmesi planlanmıştır. 31 Ekim 2012 tarihinde Tıbbi Sosyal Hizmet Eğitimi Uygulama Projesi çalışmalarını değerlendirmek için Bursa da ilk toplantı yapılması planlanmıştır. çalışmaya katılan hastanelere dağıtılmış, bimekan hastalarla ilgili farkındalık ve duyarlılık oluşturulmuştur. Manisa ili Soma ilçesi yerel gazetesinde bimekan hasta grubu ile ilgili bir köşe yazısı yayınlanmıştır. 11.12.2012 tarihinde Bursa Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi Konferans Salonunda toplumla çalışma projesi kapsamında diğer grup üyelerinin, Bursa ili sağlık çalışanları ve yöneticilerinin de katılımıyla Sosyal Hizmet Uzmanı Didem DEMİRCAN tarafından yapılan çalışmalar hakkında sunum yapılmıştır. Eğitime katılan bilgilendirme toplantısı değerlendirme formu uygulanarak eğitim hakkında geri bildirim alınmıştır. Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları Eğitimi Projesi kapsamında, sosyal hizmet uzmanlarının görev yaptıkları hastanelerde gerçekleştirilecekleri faaliyetlerle ilgili Bursa İl Sağlık Müdürlüğü ne yazı yazılmıştır. 20 Kasım 2012 tarihinde basılan afiş ve broşürler paylaşılarak, hastanelerde asılmasına ve dağıtılmasına karar verilmiştir. Manisa ili Soma ilçesi yerel gazetesinde bimekan hasta grubu ile ilgili bir köşe yazısının yayınlanması planlanmıştır. Manisa ili genelinde yayınlanan yerel Denge gazetesinde ve Bursa ilinde yayınlanan bir yerel gazetede bimekan hastalarla ilgili köşe yazısının yayınlanması planlanmıştır. Toplumla çalışma kapsamında Bursa ilinde yapılacak çalışma ile ilgili sağlık personeline ve yöneticilerine bir sunum yapılması planlanmıştır. 6.Değerlendirme ve Sonuç Broşür ve afişlerin tasarım ve basım konusunda Bursa İl Sağlık Müdürlüğü Araştırma ve Sağlığın Geliştirilmesi Şubesi tarafından destek alınarak 1000 adet afiş + 3000 adet broşür basımı gerçekleştirilmiştir. Broşür ve afiş konusunda gerekli çalışmalar yapılarak Bursa ve Manisa da 30 Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi T.C.

KAYNAKÇA 1. Özdemir, U. Evsizlik ve Evsizlere Genel Bir Bakış Toplum ve Sosyal Hizmet Dergisi, Cilt 21, Sayı:2,2010-2 2. Türkcan,S.ve Türkcan, A. Psikiyatri ve Evsizlik: Bir Gözden Geçirme Çalışması, Düşünen Adam: Psikiyatri ve Nöroloji Bilimleri Dergisi,1996 3. Işıkhan, V. Ruh Hastası Evsiz Kadınların Sorunları ve Sosyal Hizmet Yaklaşımları, Toplum ve Sosyal Hizmet Dergisi, Cilt-17, Sayı 1, Nisan2006 4. Aydın, M. Evsiz Hastaya Yaklaşım 4. Acil Tıp Asistan Sempozyumu, Haziran 2009, İzmir 5. İlhan, N ve Ergün, A. Evsizler ve Toplum Sağlığı Aile ve Toplum Dergisi, Ocak-Şubat-Mart 2010 6. Ögel, K.ve Yücel, H. Sokakta Yaşayan Ergenler ve Sağlık Durumları Anadolu Psikiyatri Dergisi,2005, 6:11-18 Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi 31