KDV TEVKİFATININ ŞİFRELERİ Özet: Günümüzde devletler vergiyi daha kolay ve kestirme yollardan almak istemektedirler. Vergi tevkifatı sistemi bunu sağlayan en önemli araçlardan biridir. Bu nedenledir ki genelde bütün vergilerde ve özellikle katma değer vergisi alanında vergi tevkifatı yaygın ve etkin bir hale getirilmiştir. Öyle ki, bidayette satıcının KDV mükellefi olmadığı iş ve işlemlere uygulanan KDV tevkifatı, gelinen aşamada tüm hizmetler ile temel hammaddelerin üretim süreçlerine girdiği aşamalara uygulanır hale gelmiştir. KDV tevkifatında önemli bir unsur da tevkifatı yapacak olanlardır. Bir cümlelik kısa bir yasa maddesiyle temel kuralların Maliye Bakanlığına bırakıldığı sistemde, Bakanlık her bir işlemin özelliğini dikkate alarak tevkifat yapacak olanları belirlemiştir. Maliye Bakanlığınca yayımlanan tebliğler ekseninde şekillenen sistemde tevkifatın kalıcı ve nihai bir vergilemeye dönüştürülmek istendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenledir ki tevkif edilen verginin iadesinde özellikle hizmetler sektöründe katı uygulamalara yer verilmiş, bu temelde yeminli mali müşavirler devre dışı edilmiştir. www.vergigundemi.com
Yrd. Doç. Dr. Yusuf İLERİ Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yeminli Mali Müşavir ÖZET: Günümüzde devletler vergiyi daha kolay ve kestirme yollardan almak istemektedirler. Vergi tevkifatı sistemi bunu sağlayan en önemli araçlardan biridir. Bu nedenledir ki genelde bütün vergilerde ve özellikle katma değer vergisi alanında vergi tevkifatı yaygın ve etkin bir hale getirilmiştir. Öyle ki, bidayette satıcının KDV mükellefi olmadığı iş ve işlemlere uygulanan KDV tevkifatı, gelinen aşamada tüm hizmetler ile temel hammaddelerin üretim süreçlerine girdiği aşamalara uygulanır hale gelmiştir. KDV tevkifatında önemli bir unsur da tevkifatı yapacak olanlardır. Bir cümlelik kısa bir yasa maddesiyle temel kuralların Maliye Bakanlığına bırakıldığı sistemde, Bakanlık her bir işlemin özelliğini dikkate alarak tevkifat yapacak olanları belirlemiştir. Maliye Bakanlığınca yayımlanan tebliğler ekseninde şekillenen sistemde tevkifatın kalıcı ve nihai bir vergilemeye dönüştürülmek istendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenledir ki tevkif edilen verginin iadesinde özellikle hizmetler sektöründe katı uygulamalara yer verilmiş, bu temelde yeminli mali müşavirler devre dışı edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Vergi tevkifatı, KDV tevkifatı, Maliye Bakanlığı, Belirlenmiş alıcılar, Tam tevkifat, Kısmı tevkifat, KDV tebliğleri,. İlgili Kanunun Sayısı/Kısaltılmış Adı 3065 sayılı KDV Kanunu İlgili Kanunun Maddesi/Fıkrası/Bendi Md.9/1 1.GİRİŞ Katma Değer Vergisi Kanunun 9 uncu maddesinde üç fıkra halinde üç 1 ayrı sorumluluk türü öngörülmüştür 2. Ne var ki KDV de sorumluluk denilince maddenin 1 inci fıkrasındaki sorumluluk akla gelmektedir. Katma değer vergisinin mükellefi normal ve doğal akışı içerisinde satıcı iken sorumlulukla birlikte şekli ve maddi ödevler alıcıya yüklenmektedir. Fıkrada Mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli ekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi
işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir. Şeklinde yer alan bu kısa hükmün arkasında koca bir mevzuat oluşmuştur 3. 2.KDV TEVKİFATININ TARİHSEL GELİŞİMİ KDV tevkifatı uygulamasının tarihsel gelişimine bakıldığında uygulamanın kanun maddesindeki bir cümlelik fıkradan geniş kapsamlı bir vergileme rejimine dönüştüğü görülecektir. Sorumluluğa ilişkin kurallar ikincil düzenlemelere kalınca, Bakanlık bu kuralları tebliğlerle, sirkülerlerle bazen de muktezalarla 4 belirlemiştir. Belirtmek ek gerekir ki temel hükümler yasa düzeyinde bir nitelik almayınca sorumluluğun alt düzenlemelerdeki hali pek de yaman olmuştur. Sorumluluğa ilişkin belirlemeler tek tek tebliğlerle yapılmış, 117 Seri No.lu KDV Tebliğine kadar tam 37 ayrı tebliğin konusunu teşkil etmiştir 5. Kronolojiye göre KDV tebliğleri incelendiğinde sorumluluk uk uygulamasının Türkiye içinde ikametgâhı, işyeri, kanunî merkezi ve iş merkezi bulunmayan mükellefler tümcesi kapsamında ilk olarak yurt dışından hizmet satın alan alıcılara getirildiği görülecektir. İthalat haricinde verginin satıcılar tarafından hesaplanıp beyan edilmesi KDV Kanunun temelidir.mükellef esas olarak hizmeti ifa eden olmakla birlikte yurt dışında temin edilen hizmet ifalarında; Türkiye de ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayanların beyan edeceği KDV yi bunların inisiyatifine bırakılması elbette safdillik olurdu. Ne var ki bu sorumluluk doğrudan kanunla belirlenebilirdi. Nitekim sorumluluk tayin eden 15 Seri No.lu KDV Genel Tebliği, Kanunun yürürlük tarihinden 7 ay sonra yayımlanabilmiştir 6. Hizmeti verenin yurt dışında olduğu durumlarda, Türkiye de hizmetten faydalanan muhatabın KDV mükellefi olması şartı tabii olarak aranmamıştır. Bunun akabinde gelen sorumluluk uygulamaları içeriye dönüktür. Gerekli görülen diğer haller kapsamında Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla satıcının başka faaliyeti nedeniyle KDV mükellefi olmadığı, KDV ye tabi iş ve işlemleri sorumluluk kapsamına almıştır. Bunlar, Gelir Vergisi Kanunun 18 inci maddesi kapsamına giren işler 7 ile kiralama ve reklam verme işlemleridir 8. Tam tevkifat denilen bu sorumluluk uygulamalarında vergi idaresi çok sayıda kişiyi vergi mükellefi yaparak bunlarla ayrı ayrı muhatap olmak istememiştir. Verginin verimlilik ilkesine göre vergi uygulama ve toplama maliyetinin, yarattığı gelire kıyasla çok yüksek tutarlara ulaşmaması gerekir. Verimlilik ilkesi mükellefin cebinden çıkan para ile devlet hazinesine giren para arasında da fark olmamasını öngörür 9. İşte bu ilke ile hareket eden Maliye Bakanlığı hizmeti sunanın KDV mükellefi olmadığı, buna karşın alıcının KDV mükellefi olduğu işlerde, hazır alıcı KDV mükellefi iken, hem hazine hem de mükellefe yeni maliyetler yaratmamak adına alıcıyı vergi sorumlusu olarak tayin etmiştir. Vergisel ödevlerini noksansız yerine getiren alıcılar özellikle ihracatçılar, KDV iadelerinde ödedikleri KDV nin hazineye intikali edilmediği
yönünde tarhiyatlarla karşılaşınca bunun başka bir yöntemi yok mu arayışına girmişlerdir. Alıcı ve satıcının vergi mükellefi olduğu durumlarda sorumluluk uygulaması ilk olarak ihracat işlemi nedeniyle vergi iadesi alan mükelleflerin sorunlarını azaltmak amacıyla fason olarak yaptırılan tekstil ve konfeksiyon işlerinde fason hizmet bedeline getirilmesi bundandır 10. Maliye Bakanlığı eldeki kuş daldaki kuştan evliyadır mantığıyla hazinedeki parayı disiplin altına alırken ihracatçıyı da rahatlatmıştır. Hurda metal alımlarına eş zamanlı getirilen sorumluluk da bütünüyle güvenlikle bağlantılıdır 11. Kayıt dışı kalmış hurda metal gibi ekonomideki ağırlığı oldukça büyük olan bir hammaddenin dolanıma girişinde olası KDV kaybına karşı tedbir alınmıştır 12. Söz konusu sorumluluk uygulamaları KDV Kanunun yürürlüğe girdiği 1985 yılında 10 yıl sonra 1996 yılında yürürlüğe girdiği göz önüne alınırsa, Kanunun uygulaması sonucu doğan aksaklıklar ve zaaflar artık tecrübe edilmiş ve sıra tedbirlere gelmiştir. Hurda metal ile ilgili KDV tevkifatının ardından,2 yıl sonra akaryakıt teslimlerinde 13,5 yıl sonra atık kağıt ve hurda plastike sorumluluk 14 derken, gelinen noktada tüm hizmetler ile endüstrinin temel hammaddeleri sorumluluk kapsamına alınmıştır. KDV sorumluluğu bu şekilde 37 ayrı tebliğe konu olduktan sonra Maliye Bakanlığınca yayımlanan 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile KDV tevkifatı ile literatüre yerleşen uygulamalar içeriklerine uygun olarak tam tevkifat ve kısmi tevkifat diye ikiye ayrıştırılarak gruplandırılmış ve bir tebliğde toplanmıştır. Belirtmek gerekir ki KDV tevkifatının genel tebliğlere yansıyan bu dağınık yapısı, KDV Yasasının diğer konu ve hükümleri de nasibini alınca, Bakanlık, KDV Yasasının bidayette beri yayımladığı tebliğleri yürürlükten kaldırarak, 1 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde toplamıştır. Gelinen aşamada artık tarih olmuş tebliğler yerine, yürürlükteki Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğindeki sorumluluğunun incelenmesi doğru olacaktır. 3.KATMA DEĞER VERGİSİ UYGULAMA GENEL TEBLİĞNDE SORUMLULUK Öncelikle KDV de sorumluluğun temelini oluşturan maddenin 1 inci fıkrasının esas olarak dört unsurdan oluştuğunu belirtmekte yarar vardır. Bunlar; (a) Sorumluluk halleri, (b) Sorumluyu belirlemeye yetkili merci, (c) Sorumluğun dayanağı ve (d) Kimlerin sorumlu tutulacağıdır. Fıkra iki çeşit sorumluluk halinde söz etmektedir; bunlardan biri Türkiye içinde ikametgâhı, işyeri, kanunî merkezi ve iş merkezi bulunmayanlar ikincisi ise diğer haller dir. Sorumluluğu belirleme yetkisi Maliye Bakanlığına aittir. Esasen bu hükmün en kritik noktası da burasıdır. Sorumluluk ancak vergi alacağının emniyet altına alınması için belirlenecek, başka bir gerekçe sorumluluğa dayanak olamayacaktır. KDV nin ödenmesinden sorumlu tutulacaklar ise vergiye tabi işlemlere taraf olanlardır. Maddede belirtilen işlemlere taraf olarak, sorumlu belirlenenler kendisine mal teslim edilen veya hizmet ifa edilen kişi ve/veya kurumlardır.
1 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde,KDV tevkifatı, tam tevkifat ve kısmı tevkifat olarak ayrıştırılmıştır. Tam tevkifat, işlem bedeli üzerinden hesaplanan verginin tamamının işleme muhatap olan alıcılar tarafından beyan edilip ödenmesi; kısmı tevkifat ise hesaplanan verginin, Maliye Bakanlığınca belirlenen kısmının, işleme muhatap olan alıcılar tarafından, diğer kısmının ise işlemi yapan tarafından beyan edilip ödenmesi olarak açıklanmıştır. KDV tevkifatı ihtiyari bir uygulama olmayıp, Maliye Bakanlığınca tevkifat uygulaması kapsamına alınan işlemlerde alıcılar tarafından tevkifat yapılması zorunludur. Diğer taraftan, Maliye Bakanlığınca tevkifat kapsamına alınmamış işlemlerde alıcılar tarafından tevkifat yapılması mümkün değildir. 3.1.TAM TEVKİFAT UYGULAMASINDA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK Tebliğde, önceki tebliğlerdeki tam tevkifat uygulamasındaki ilke ve kurallar aynen benimsenmiştir.uygulama Genel Tebliğinde tevkifata ilişkin usul ve esaslar oldukça ayrıntılı belirlendiğinde burada tekrarına girilmeyecektir. 3.2.KISMI TEVKİFAT UYGULAMASININ ŞİFRELERİ 3.2.1.BELİRLENMİŞ ALICILARIN ÖNEMİ Kısmı tevkifat uygulamasının bütün hikmeti tevkifat yapacak alıcılar ile tevkifat kapsamına alınan mal ve hizmetlerin özelliğinde yatar. KDV Uygulama Genel Tebliğinde KDV tevkifatı yapmak için sorumlu tutulanlar iki grup halinde sayılmıştır. Birinci grupta tüm KDV mükellefleri, ikinci grupta belirlenmiş alıcılar adı altında 13 kesim sayılmıştır. Belirtmek gerekir ki, kısmi KDV stopajı uygulaması belirlenmiş alıcılar etrafında yürümektedir. Öyle ki belirlenmiş alıcılar tevkifat kapsamına alınan tüm kalemlerden tevkifat yapmaya sorumlu tutulmuşken, KDV mükellefleri sınırlı bazı kalemlerde sorumlu tutulmuşlardır. Burada kayda değer bir husus da, belirlenmiş alıcılar arasında sayılanların önemli kesiminin KDV mükellefi dahi olmamasıdır. Örnek vermek gerekirse belirlenmiş alıcılar arasında sayılan 5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlarının KDV mükellefiyeti yoktur. Bu da bir başka sorunu ortaya çıkarmaktadır. Maliye Bakanlığı KDV karşısında mükellef dahi olmayan bir kişi ve/veya kurumu vergi sorumlusu olarak tayin edebilir mi? Vergi sorumluluğuna dayanak kılınan KDV Kanunu nun 9 uncu maddesinin 1 inci fıkrasına bakılırsa, burada KDV mükellefi olmak koşulunun geçmediği, sadece vergiye tabi işlemlere taraf olmanın yeterli görüldüğü ve bu ifadenin bunu sağladığı düşündürmektedir.
Belirlenmiş alıcıların diğer önemli bir özelliği ekonomi içerisindeki nispi ağırlığıdır. Bu alıcılar arasında yer alan 5108 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşların tamamı kamu kuruluşudur. İlave olarak kamu ekonomisi içerisinde gösterilen kamu iktisadi teşebbüsleri, özelleştirme kapsamındaki kuruluşları da belirlenmiş alıcılar arasına alınmıştır 15. Devlet payı, Ülkemizde ekonominin %27 ine inhisar etmektedir 16. Bankalar, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kanunla kurulan ve tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları, Borsa ya kayıtlı şirketlerin de belirlenmiş alıcılar arasında yer aldığını da belirtirsek, Ülkemizdeki büyük alıcıların neredeyse tamamına KDV tevkifatı getirildiğini görürüz. Bir mal ve hizmet tesliminde normalde, satıcının KDV mükellefi olarak atandığını ve bunun tahsil ettiği KDV yi vergi dairesine ödemesini KDV Kanunu nun temeli olduğunu yukarıda ifade etmiştik. Sorumluluk satıcı yerine alıcının KDV yi ödemesidir ki, bu da sistemin baş aşağı edilmesi demektir. Belli ki bu sistemde büyük bir tıkanma olmuştur. Maliye Bakanlığının KDV mükellefi olsun veya olmasın, kamu kurumlarını ve meslek odalarını da kapsayacak bir vüsatta sorumluluk uygulamasına geçmesi başka türlü izah edilemez. Alınan bu radikal tedbirlere bakılırsa KDV uygulamasının geçen 30 yıllık tecrübesi önemli bir güven problemi yaratmıştır. Sorumluluğun ağırlığının yüklendiği kesimlere bakılırsa güven irili ufaklı mükelleflerden büyüklere kaymıştır. Zira belirlenmiş alıcıların birbirlerine karşı yaptıkları teslim ve hizmetler KDV tevkifatı dışında kalmıştır. Buna da bir istisna getirilmiştir. Profesyonel spor kulüplerine yapılan teslimlerde, teslim yapan belirlenmiş alıcılar da olsa tevkifat yapılacaktır denilmiştir ki bunda da bizim bilmediğimiz bir hikmet vardır. Ancak yine de bundan profesyonel spor kulüpleri tarafından tahsil edilen KDV nin Hazineye dönmediği tahsilatında güçlükler çekildiği yönünden bir anlam çıkarabiliriz. Profesyonel spor kulüplerinin yayın, reklam ve isim hakkı gelirlerine konu işlemlerinde stopaj oranının 9/10 olarak belirlenmesi de bu yargıyı pekiştirmektedir. KDV tevkifatı sisteminin derinliğine inildiğinde büyük bir akılcılığı içerisinde taşıdığını görürüz. Zira kamu ekonomisine giren mal ve hizmet karşılığında çıkan paranın KDV tevkifatına konu olan kısmı Devlet Hazinesinden kalmaktadır. Yani esasen vergi olarak zaten devlet payı olan bu tutar risk edilmemektedir. Diğer türlü, Hazineden çıkacak bu paranın, ticaretin tabii akışı içerisinde KDV indirim mekanizması gibi karmaşık bir sistemde tekrar Hazine ye dönüp dönmeyeceği hususu biraz da şansa bağlıdır. Bununla birlikte bu paranın geri alınması için mükellefe gerekli ortam da sağlanmıştır. 3.2.2.TÜM HİZMET SEKTÖRLERİ KISMİ TEVKİFAT KAPSAMINDADIR KDV tevkifatında kayda değer diğer önemli bir nokta da bütün hizmetlerin tevkifat kapsamına alınmasıdır. Tebliğ de hizmet kalemlerinden 12 si hizmetin niteliğine göre ayrı ayrı sayılmıştır 17. Bu 12 kaleme bakıldığında bir ekonomi içinde var olan tüm hizmetlerin sayıldığını söyleyebiliriz. Ancak ne olur olmaz
burada bir hizmet türü sayılmamış, bir şekilde kalmış olabilir, bu tevkifat dışında kalmasın düşüncesiyle Tebliğin 2.1.3.2.1.3. başlığı altında Yukarıda Belirlenenler Dışındaki Hizmetler başlığı kullanılmıştır. Ancak bu hizmet grubunda KDV mükellefleri tevkifat yapamayacakları gibi belirlenmiş alıcıların tamamı da tevkifat yapamayacaktır. Bu hizmet grubunda tevkifat yapmaya sadece kamu kurumları yetkilendirilmiştir. Böylece hizmetlerin tamamı sağlama yapılmak suretiyle KDV sorumluluğu kapsamına a alınmıştır. Hizmette dört ayrı tevkifat oranı belirlenmiştir. Hizmetle ilgili beş alanda tevkifat oranı 9/10 gibi nerdeyse KDV nin tamamı kadar belirlenmesi önemlidir. Diğer kalemlerde ise tefkifat oran ve tutarı yarı yarıyadır. Sadece yapım işlerinde tevkifat oranı 2/10 olarak düşük tutulmuştur. Tevkifatın yüksek tutulduğu alanlar ise (1) Etüt, plan-proje, proje, danışmanlık, denetim vebenzeri hizmetler, (2) Yapı denetim hizmetleri, (3) İşgücü temin hizmetleri, (4) Turistik mağazalara verilen müşteri bulma hizmetleri ile (5) Spor kulüplerinin yayın, reklam ve isim hakkı gelirlerine konu işlemlerdir. Bunların tamamında hem belirlenmiş alıcıların hem de KDV mükelleflerinin tevkifat yapmaya yetkili kılınması bu hizmetlerde KDV kaybının daha yüksek olduğunun tecrübesine esine dayalı birikimli etkilerdir. Belirlenmiş alıcılar bütün hizmet kalemlerinden tevkifat yapacaklardır 18. Belirlenmiş alıcılar içerisinde ağırlıklı olarak kamu kurumları yer almakla birlikte tevkifat oranları alıcılara göre ayrıştırılmamıştır. KDV tefkifatı oranları 2/10 ila 9/10 aralığında değişmektedir. 9/10 oranı gibi yüksek oranda tevkifata tabi tutulan kalemleri enrisk taşıyan alanlar olarak değerlendirmek yanlış olmaz. Kamu kurumlarının alıcı olduğu durumlarda daha yüksek tevkifat oranlarının tamamına yakın olması doğru bir güvenlik tedbiri gibi görülmektedir. Ancak belli li ki bu oranlar belirlenirken mükelleflere iade doğacağı endişesiyle hizmetin mahiyetine göre, olası iade alacaklarını engellemek için bir ihtiyat olarak tamamı tevkif edilmemiştir. Hizmet tesliminde KDV oranlarınıngenelde %18 e bağlandığı malumdur. KDV tevkifatının 9/10 oranında olduğu hizmet teslimlerinde hizmeti sunan mükellefin eline %1.8 oranında KDV geçecektir. Bu mükellefler alımlarında ise mal ve hizmetin niteliğine göre %1, %8 ve %18 oranında KDV ödemektedirler. Bu tablo mükellefin alışları sırasında teslimlerine göre daha yüksek KDV ödeyeceği sonucunu ve dolayısıyla KDV iadesi almaya hak kazanacağı sonucunu çıkarmaktadır. Bu durumda haliyle tevkifat oranları 9/10 olan hizmetlerde daha yüksek tutarda bir KDV iadesi doğacağı beklenir. Demek ki Tebliği yazan irade 9/10 oranında tevkifata maruz kalan mükelleflerle KDV yi tahsil ettikten sonra hesaplaşmak istemektedir. 3.2.3. HİZMET SEKTÖRÜNDE KDV NİN MAHSUP VE İADESİ KOLAY DEĞİL
Tebliğde mahsup ve iade hakkı prensip olarak kabul edilmiştir. Ancak oldukça katı sınırlamalar yapılmıştır.bu sınırlamalar özellikle hizmet alanındaki iade ve mahsup taleplerine getirilmiştir. Öyle ki yapım işleri dışındaki hizmetlere ilişkin mahsup taleplerinde tutarı ne olursa olsun yeminli mali müşavir raporu veya vergi inceleme eme raporu aranmıştır. 5.000,-TL yi aşan mahsup tutarlarının yerine getirilmesi ise sadece vergi inceleme raporuna bağlı kılınmıştır. Mahsup taleplerinde teminat verildiği takdirde, teminat da vergi inceleme raporuna göre çözülecektir. Nakit iade işlemlerinde ise YMM ler tamamen devre dışıdır. Tutarı ne olursa olsun iade talepleri vergi inceleme raporu düzenlenmesine bağlanmıştır. Doğrusu bunun anlaşılır tarafı yoktur. Mahsup taleplerinde YMM raporu kabul edilirken iade taleplerinde kabul edilmemesi ayrıca izaha muhtaç bir durumdur. Mahsubun iade olduğu Maliye Bakanlığının çeşitli tebliğlerinde kabul ettiği bir gerçeklik olduğu halde böyle bir ayrımın yine de yapılmış olması anlaşılır değildir. Bu uygulama hizmet sektöründe tevkifatı nihai bir vergilendirmeye e dönüştürecek niteliktedir. Zira iade alacağı da olsa,yasalara aykırı bir işlemi olmasa da her mükellef vergi incelemesine sıcak bakmayabilir. Şayet bu hassasiyetler hizmet sektöründe mevzuata muhalif iş ve işlemler ekseninde KDV kaybı olduğu yönündeki kaygılardan besleniyorsa doğru olan bu alandaki iadeleri YMM gibi nitelikli bir kesime açmaktır. Bu durumda sektöre verilecek kalifiyeli müşavirlik hizmetleri ile mevzuata aykırı iş ve işlemlerle daha etkin mücadele edileceği açıktır. Yapım işlerinde 19 ise 5.000,-TL ye kadar olan mahsup ve iade tutarlarında vergi dairesinin denetimi yeterli görülerek YMM Raporu ve teminat aranmamış, 5.000,-TL yi aşan mahsup ve iade taleplerinde vergi inceleme raporunun yanı sıra YMM raporuda fonksiyonel hale getirilmiştir. YMM lerin devreye konulduğu yapım işlerinde tevkifat oranlarının diğer hizmet teslimlerine göre daha düşük olması ilginç bir durum oluşturmaktadır. 3.2.3.ENDÜSTRİYEL HAMMADDELER TEVKİFAT KAPSAMINDA Maliye Bakanlığı temel hammadde niteliğindeki ürünleri teslim yapanın niteliğine bakarak kısmı KDV tevkifatı kapsamına almıştır. Kural koyucu, bazılarında bu hammaddelerin ithal edenlerle ilk üreticilerini, bazılarında ithal edenleri, KDV tevkifatı dışında tutarak tevkifatı bunların nihai ürüne dönüşeceği aşamaya kaydırmıştır. Şöyle ki; (1) Hurda metallerden elde edilenler dışındaki bakır, çinko, alüminyum kurşun külçelerinin ithalatçılar ve ilk üreticiler dışındakiler tarafından yapılan teslimlerinden 5/10 oranında, (2)Bakır alaşımlarından, çinko alaşımlarından, alüminyum alaşımlarından, kurşun alaşımlarından mamul ürünlerin ilk üreticileri ve ithalatçılar dışındakiler tarafındaki tesliminde 5/10 oranında, (3) İstisnadan feragat hurda ve atık teslimleri 5/10 oranında, (4) Metal plastik, lastik, kauçuk, kağıt, cam hurda ve atıklarından elde edilen hammaddelerin ithalatçıları dışındakiler
tarafından yapılan teslimi 9/10 oranında (5) Pamuk, tiftik, yün ve yapağı, ham post ve deri teslimleri 9/10 oranında (6)Ağaç ve orman ürünlerinin ithalatçıları dışındakilerce yapılan teslimleri 5/10 oranında KDV tevkifatına tabi kılınmıştır. Katma değer vergisi mükelleflerinin tamamı ile belirlenmiş alıcıların tamamının tevkifat yapmakla yetkili kılınması, bu hammaddelerin tam bir denetimini amaçlamaktadır. Böylece temel hammaddelerin tamamı üretim süreçlerine girdikleri anda tevkifata tabi tutulmakla KDV tahsilatı açısından önemli bir pozisyon alınmıştır. Üretim süreçlerine giriş böyle yüksek bir oranda vergilendirildikten sonra, bu hammaddelerden müteşekkil ürünlerin dolaşımında ayrıca tevkifat aranmamıştır. Tevkifat oranları oldukça yüksek tutulmuştur. Dikkat edilirse iki kalemde tefkifat oranı 9/10 gibi KDV tutarının tamamına yakındır. Diğerlerinde de yarısı kadardır. 3.2.4. HAMMADDE TESLİMLERİNDE KDV MAHSUP VE İADESİ KOLAY KDV tevkifatına konu olan mal teslimlerinde vergi borçlarına mahsup söz konusu ise miktarına bakılmaksızın teminat, YMM Raporu ve vergi inceleme raporu aranmaksızın yerine getirilecektir. İade taleplerinde ise 5.000,-TL ye kadar olan tutarlarda YMM Raporu ve teminat aranmamış, vergi dairesinin denetimi yeterli görülmüş, 5.000,-TL yi aşan iade taleplerinde YMM Raporunun ibrazı ya da vergi inceleme raporuna göre yerine getirileceği kabul edilmiştir. Mal ve hizmet teslimlerinde doğan iade taleplerinin yerine getirilmesinde, alıcı tarafından 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan dilen ve tahakkuk k ettirilen KDV nin ödenmiş olması şartı aranmaz. İade olarak talep edilen tutar, işlemin bünyesine gire KDV değil, tevkif edilen KDV esas olarak belirlenir. İadesi istenilen KDV, hiçbir surette tevkifata tutulan KDV den fazla olamayacaktır. 4.SONUÇ: Katma değer vergisinde tevkifat ister tam tevkifat olsun ister kısmi tevkifat olsun temelde bir güvenlik meselesi olarak ele alınmıştır. Başlangıçta işlem maliyetlerini azaltmak uğruna tam tevkifat olarak başlayan uygulama, KDV yi güvence altına almak ve tahsilatını hızlandırmak adına hizmet sektörünün tamamıyla temel hammaddeleri kapsayacak bir genişliğe erişmiştir.