Legg-Calve-Perthes Hastalýðý



Benzer belgeler
Total Kalça Protezi. Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı

Yaþlanma ile birlikte deri ve saçlarda görülen

Perthes hastalığında cihaz tedavisinin uzun dönem sonuçları

GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ PROGNOZU VE GÖRÜNTÜLEME. Dr. Öznur Leman Boyunağa Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Radyoloji Bilim Dalı

Legg-Calve-Perthes Hastalığında Staheli Shelf Asetabuloplasti Uygulaması

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

Alt Ekstremite Deformite Analizi (II) Oblik Plan ve Translasyon Deformiteleri

DEFORMİTE. Sagittal Plan Analizleri (Diz Kontraktürleri) DEFORMİTE (Tedavi Endikasyonlari) DEFORMİTE. Tedavi Endikasyonlari (klinik)

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

FTR 303 Ortopedik Rehabilitasyon. Kalça Artroplastisi. emin ulaş erdem

YÜKSEK TİBİAL OSTEOTOMİ

Aðrý tanýsý klinik olarak, DITI ile konulabilir

Anatomi. Ayak Bileği Çevresi Deformitelerinde Tedavi Alternatifleri. Anatomi. Anatomi. Ardayak dizilim grafisi (Saltzman grafisi) Uzun aksiyel grafi

Doğuştan Kalça Çıkığı

Endikasyonlar. FASS cerrahi tedavisi

PELVİS KIRIKLARI. Prof. Dr. Mehmet Aşık

ASETABULER DÝSPLAZÝDE UYGULADIÐIMIZ CHÝARÝ

SINIRLI YÜZEY DEĞİŞTİRME BAŞARILI MI?

Rapor edilen iðne batma yaralanmalarýnýn %56 sý güvenlikli ürünler kullanýlarak önlenebilir den fazla patojen bulaþabilir.

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

Erken dönem kalça osteoartritinde osteotomiler


Serebral Palside Algoritmalar

Kalça Osteoartritinde Proksimal Femoral Osteotomilerin

Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip mikro dozaj sistemleri ile Kimya,Maden,Gýda... gibi sektörlerde kullanýlan hafif, orta

Ýskelet sisteminin matüritesini deðerlendirmek için yapýlan radyografik deðerlendirmeler

Legg-Calve-Perthes hastalığı ile trombofili arasındaki ilişki

Alt Ekstremite Deformite Analizi (I)

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar

Erken Dönem Kalça Osteoartritinde Tanım ve Etiyoloji. Dr. Çağatay Uluçay Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

Spondilolistezis. Prof. Dr. Önder Aydıngöz

Osteoartrit ve Non-Ýnflamatuar Artritler

Saðlýklý Bir Diþeti Nasýl Olmalýdýr? Saðlýklý diþeti, çoðunlukla açýk pembe renkli, sert kývamlý, mat, yüzeyi portakal kabuðu görünümünde ve diþlerin

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

Toplantý ve Kongre Takvimi

29 Ekim 2015, Perşembe

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

Aile Hekimliðinde Genogram

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Genç EriĢkinde Kalça Ağrısı Klinik Değerlendirme & Görüntüleme. PROF DR UĞUR ġayli YEDĠTEPE ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ ORTOPEDĠ VE TRAVMATOLOJĠ


Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!

NORMAL KALÇALARINDA MERKEZ-KENAR AÇISI (CE AÇISI) DEÐERLERÝ

Osteoartrit. Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv.

Legg-Calvé-Perthes hastalığı. Legg-Calvé-Perthes disease. Timur Yıldırım, Evren Akpınar

Manyetik Rezonans ve Bilgisayarlý Tomografi Öncesi Hastalarda Anksiyete ve Depresyon

Gelişimsel Kalça Displazisinin Tedavisinde Salter in İliyak Osteotomisi Sonuçlarımız

Kan vücutta damarlar içerisinde dolaþýr.akciðerlerde

Dr. İlker Akbaş Bingöl Devlet Hastanesi Acil Servisi Antalya - Nisan 2018


DÖNEM V - C. GRUBU Ortopedi ve Travmatoloji Stajı Ders Programı 1. Hafta 09/09/2015. ÇARŞAMBA Doğuştan çarpık ayak. Kongenital Pes Ekuinovarus

Tibia Deformiteleri. Mehmet Çakmak,* Kerem Bilsel** 1-Distal Tibia Deformiteleri. A-Frontal Planda Distal Tibia Deformiteleri

LEGG-CALVÉ-PERTHES HASTALIĞI OLAN ÇOCUKLARDA KAROTİS İNTİMA MEDİA KALINLIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

6. Büyük kan dolaþýmýnýn amacý nedir? Büyük kan dolaþýmýnda kanýn izlediði yolu kýsaca açýklayýnýz.


1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

LEGG-CALVE- PERTHES HASTALIĞI (L.C.P.

Çocukluk çaðý baþ aðrýlarýnýn prospektif deðerlendirilmesi

İleri Evre Perthes Hastalığında Cerrahi Tedavi Sonuçlarının Radyolojik Olarak Karşılaştırılması

GONARTROZ UZM.FZT.NAZMİ ŞEKERCİ

Geometriye Y olculuk. E Kare, Dikdörtgen ve Üçgen E Açýlar E Açýlarý Ölçme E E E E E. Çevremizdeki Geometri. Geometrik Þekilleri Ýnceleyelim

Çocuk Femur Cisim Kýrýklarý

YÜRÜME ÇAÐINDAKÝ ÇOCUKLARDA GELÝÞÝMSEL KALÇA DÝSPLAZÝSÝNÝN TEK AÞAMALI CERRAHÝ TEDAVÝSÝ

Gelişimsel Koksa Vara

Mukopolisakkaridozis radyolojisi

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

Geliþimsel kalça displazisi (GKD)'nin deðerlendirilmesinde. Morfolojik Yöntem, Femur Baþý Kapsanma Oraný ve Dinamik Yöntem

m3/saat AISI

SERT DOKUNUN SULU (KĠSTĠK) LEZYONU. Dr Arzu AVCI ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ TIBBİ PATOLOJİ KLİNİĞİ 17 Kasım 2011

Termik Röleler ÝÇÝNDEKÝLER Özellikler Karakteristik Eðriler Teknik Tablo Sipariþ Kodlarý Teknik Resimler EN TS EN IEC Ra

Salter osteotomisi. Salter Osteotomy. Haluk Ağuş. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği, İzmir

Femoroasetabuler sıkışma

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

Yaþa Baðlý Makula Dejenerasyonunda Risk Faktörleri

Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

Tibia Vara. Ahmet Doðan,* Merter Yalçýnkaya,** Ý.Erhan Mumcuoðlu***

SALTER PELVÝK OSTEOTOMÝSÝNÝN SONUÇLARI

Salter ve Pemberton Pelvik Osteotomilerinde İliak ve Femoral Otogreft Uygulamalarımızın Karşılaştırılması

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez?

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile Perthes hastalığı arasındaki ilişki

EÞÝTSÝZLÝKLER. I. ve II. Dereceden Bir Bilinmeyenli Eþitsizlik. Polinomlarýn Çarpýmý ve Bölümü Bulunan Eþitsizlik

POSTEROLATERAL YAKLAÞIMLA YAPILAN TOTAL KALÇA ARTROPLASTÝSÝNDEN SONRA OLUÞAN ERKEN DÝSLOKASYONLAR

Patolojik yürüyüş ve özellikleri 4. hafta. Prof.Dr. Serap Alsancak Ankara Üniversitesi

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD

Trans femoral (TF) protezler ile yürüyüş bozuklukları, nedenleri ve çözümleri 13.hafta. Prof.Dr. Serap Alsancak Ankara Üniversitesi

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

TRD Yeterlilik Kurulu, Rehber ve Standartlar Komitesi. Kemik Pelvis ve Kalça Manyetik Rezonans Görüntüleme

Yaþlý hastanýn deðerlendirilmesi aþamasýnda bazý

Mardin ili ilköðretim okullarýnda 6-15 yaþ grubu öðrencilerde kilo fazlalýðý ve obezite prevalansý

3AH Vakum Devre-Kesicileri: Uygun Çözümler

FEN BÝLÝMLERÝ. TEOG-2 DE % 100 isabet

Legg-Calve-Perthes hastalığının Ilizarov yöntemi ile tedavisi

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Transkript:

Legg-Calve-Perthes Hastalýðý M. Cemalettin Aksoy*, Muharrem Yazýcý**, Mümtaz Alpaslan** Legg-Calve Perthes hastalýðý 1900'Iü yýllarýn baþýnda ABD (Legg), Fransa (Calve) ve Almanya'da (Perthes) birbirinden baðýmsýz ve eþzamanlý olarak tanýmlanmýþ bir hastalýktýr. Etyolojisi ve ideal tedavi yöntemi halen bilinmezlerle dolu bu hastalýk, 100 yýllýk geçmiþe raðmen pediatrik ortopedinin en sýcak tartýþma konularýndan biri olmaya devam etmektedir. Hastalýk, basitçe femur baþýnýn avasküler nekrozu olarak tanýmlansa da, patolojik süreç proksimal femur kanlanmasýný bozan diðer hastalýklardan (travma, enfeksiyon, geliþimsel kalça displazisi tedavisinde komplikasyon ve depo hastalýklarý) çok farklýdýr. Femur baþýnda bir yandan iskeminin neden olduðu nekroz ve çökme (collapse) gözlenirken, eþ zamanlý olarak rezorpsiyon ve tamir devam eder. Bir bölgede iskeminin neden olduðu sorunlar giderilmeye çalýþýlýrken, komþu bir alanda yeni bir iskemi ataðý ortaya çýkabilir. Çocukluk dönemi aðrýlý patolojileri arasýnda önemli bir yeri olan Perthes kendini sýnýrlayan (selflimited) bir hastalýktýr. Ýki ila 12 yaþ arasýndaki çocuklarýn hastalýktan etkilenebileceði bilinse de, en sýk görüldüðü yaþ aralýðý 4-9'dur. Erkek çocuklarýnda 4-10 kez daha fazla görülür ve çocuklarýn %10'unda ikinci kalça da sonraki bir dönemde hastalýða maruz kalýr. Etyoloji Hastalýðýn etyolojisi henüz tam anlamýyla aydýnlatýlamamýþtýr. Bazý çocuklarýn bu hastalýða daha yatkýn olduðunun bilinmesi araþtýrmalarý yönlendirmiþtir. Dört-dokuz yaþlar arasý erkek çocuklar; kemik yaþý takvim yaþýndan geri olanlar hastalýða daha yatkýndýrlar. Ýnguinal hernili çocuklarda hastalýk 9 kat daha fazladýr. (1) Yine renal anomalilerin varlýðý riski arttýrýr. Bazý ýrksal ve coðrafi farklýlýklar öne sürülmüþse de, bu bulgular diðer çalýþmalarla desteklenememiþtir. Perthes'li hastalarda *: Doç. Dr., Hacettepe Üniversitesi Týp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.D., Ankara. **: Prof. Dr., Hacettepe Üniversitesi Týp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.D., Ankara. Somatomedin C düzeyinin azalmasý ilginç bir bulgu olmakla birlikte, etyolojik sorularý cevaplandýrmaktan uzaktýr. (2) Kemik yaþýndaki geriliðin akut dönem sona erdikten sonra ortadan kalkmasý, hastalýkla ilgili izaha muhtaç noktalardan bir diðerini oluþturmaktadýr. Bazý yazarlar, Perthes'li çocuklarýn belirgin olarak hiperaktif olduklarý yönünde bir gözleme sahiptirler. Kemik geliþimi yaþýna göre geri kalmýþ bu çocuklarda, hiperaktivite nedeniyle artan yüklenmenin büyük bölümü kýkýrdaktan oluþan femur baþýndaki patolojik deðiþikliklere zemin hazýrlayabileceði fikri, kanýtlanamamýþ bir spekülasyon olarak literatürde yer almýþtýr. (3) Sýk kullanýlan deneysel Perthes modellerinden biri olan spontan hipertansif ratlarda, osteonekroz geliþmeden önce bazý kýkýrdak deðiþikliklerinin ortaya çýkmasý ve bu deðiþikliklerin nekroza zemin hazýrlamasý dikkatleri baþka bir noktaya yönlendirmiþtir. Bu hayvanlarda hastalýðýn ortaya çýkýþýndan önceki dönemde, pitüiter büyümeye kondrosit yanýtýnda aracýlýk eden insülin benzeri büyüme faktörü-i (IGF-I) salýnýmýnda sorun olduðu gösterilmiþtir. (4) IGF-I salýnýmýndaki aksama, hipertrofiye kondrositlerin mineralizasyonundan sorumlu Tip X kollajen salýnýmýnda gecikmeye neden olmakta, bu da epifizleri mekanik güçlere karþý hassaslaþtýrarak nekroza yatkýnlýðý artýrmaktadýr. Mekanik ve santral kontrol teorilerini birleþtiren bu deneysel bulgunun insanlar için geçerliliði henüz tam anlamýyla sorgulanmamýþtýr. (4,5) Yine Perthes hastalarýnda, klinik ötiroidiye raðmen, serumda serbest tiroksin ve triiyodotironin düzeylerinin normalden yüksek bulunuþu, insülin benzeri büyüme faktörü I düzeyinin hastalýðýn erken evrelerinde azalmýþ bulunmasý, bulgularý kalça eklemiyle sýnýrlý olsa da, hastalýðýn sistemik bazý deðiþikliklerin parçasý olduðu veya santral kontrol mekanizmalarýndan etkilendiði iddialarýný güçlendirmektedir. Ancak bu iddialar, bugün için yanýtsýz sorulardan öte geçememektedir. Bazý ailelerde birden çok bireyde hastalýða rast- 138

M. Cemalettin Aksoy, Muharrem Yazýcý, Mümtaz Alpaslan lanmasý nedeniyle genetik boyut etraflýca araþtýrýlmýþ, fakat tipik bir geçiþ þekli gösterilememiþtir. Genetikle iliþkili güncel bir tartýþma, pýhtýlaþma mekanizmasýndaki bazý bozukluklarýn hastalýðýn nedeni olabileceði iddiasýyla ile yeniden canlýlýk kazanmýþtýr. (6) Glueck ve ark. Protein C ve S düzeylerinin Perthes'li hastalarda daha düþük olduðunu söyleyerek, kalýtsal trombofilinin etyolojide önemli bir rolü olabileceðini ileri sürmüþlerdir. Bu çalýþmalara göre trombofýli ve hipofibrinolizis venöz týkanmaya neden olarak femur baþý içindeki basýncý arttýrmakta ve nekroza neden olmaktadýr. (7,8) Bu bulgularýn bazý baþka yazarlarca doðrulanamamasý, konunun önemini azaltmamýþ, aksine yeni araþtýrmalarý teþvik etmiþtir. Pýhtýlaþma faktörlerini kontrol eden trombofilik mutasyonunun (Faktör 5 Leiden ve protrombin) Perthes'li hastalarda daha yüksek oranda saptanmasý etyoloji araþtýrmalarýna yeni bir boyut kazandýrmýþtýr. Ancak bu konuda da araþtýrmacýlar arasýnda söz birliði saðlanamamýþ, bazý çalýþmalarda mutasyon oranlarýnýn normal toplumdan farklý olmadýðý sonucuna varýlmýþtýr. Ayrýca ülkemizde yapýlan iki ayrý çalýþmada LCP hastalýðý bulunan çocuklarda benzer cinsiyet ve yaþ özelliðine sahip normal çocuklarla karþýlaþtýrýldýðýnda artmýþ trombolitik aktivite tespit edilmiþtir. Bu çalýþmalar hastalarda hipofibrinolizis deðil aksine, tromboza karþý þiddetli bir cevabýn varlýðýný göstermektedir. (9,10) Etki mekanizmasý açýk olmasa da, Perthes'li çocuklar arasýndaki pasif sigara içicisi olma oranýnýn, saðlýklý bireylere oranla 5 kat daha fazla saptanmasý, dikkatleri sigaranýn etyolojik rolü üzerinde yoðunlaþtýrmýþtýr. (11) Sigara dumaný solumanýn uyarýlmýþ doku plasminojen aktivatörü'nün etkinliðini azalttýðý, bunun da hipofibrinolizise neden olarak femur baþýndaki venöz týkanmaya zemin hazýrladýðý düþünülmektedir. (11,12) Perthes hastalýðýnda femur baþýnýn antero-laterali en sýk etkilenen bölgedir. Bu bölge, medial sirkümfleks arterin lateral assendan dalý tarafýndan beslenmektedir. Bu bölgedeki arteryel dolaþýmýn 3-9 yaþ arasý çocuklarda, özellikle erkek çocuklarýnda, yeterince oluþmadýðý bilinmektedir. Bu bilgi hastalýðýn sýk görüldüðü yaþ dönemiyle örtüþmektedir. Deneysel olarak arterin bir kez infarktýyla, tipik Perthes bulgularý oluþturulamamakta, hemen daima ikinci bir atak gerekli olmaktadýr. (13) Epidemiyolojik çalýþmalar, Perthes'li çocuklarýn genellikle düþük sosyo-ekonomik sýnýflara ait olduklarýný göstermiþtir. Bu bulgu, diyet alýþkanlýklarý ve beslenme yetersizliklerinin etyolojik rolünün sorgulanmasýna neden olmuþ, ancak kesin bir kanýta ulaþýlamamýþtýr. (14) Her olguda klinik tabloya eþlik eden sinovit tablosunun varlýðý, genel olarak iskemiye ikincil bir geliþme olarak deðerlendirilse de, hastalýðýn sinovitle baþladýðý, artan intrakapsüler basýncýn dolaþým bozukluðunu tetiklediði iddiasý da literatürde taraftar bulmuþtur. (15) Etyolojiyi aydýnlatmaya yönelik olarak yapýlmýþ bunca çalýþmaya raðmen, kesin bir neden söylemek mümkün deðildir. Muhtemelen, travma, pýhtýlaþma deðiþiklikleri, kýkýrdak geliþim evrelerinden birinde bozukluk, beslenme yetersizlikleri gibi faktörlerin hepsi hastalýðýn ortaya çýkýþýný bir aþamada kolaylaþtýrmaktadýr. Ancak ilk tetiði çeken faktörün hangisi olduðu veya tüm hastalarda etyolojik nedeninin ayný olup olmadýðý, sorularý halen cevapsýzdýr. Patogenez Perthes hastalýðýnýn patogenezi ile ilgili bilgilerimiz, halen büyük ölçüde Catterall tarafýndan yýllar önce yapýlmýþ otopsi çalýþmalarýna dayanmaktadýr. (16) Deneysel Perthes modellerinden elde edilen veriler, son yýllarda MRG bulgulan ile birleþtirilerek süreç hakkýnda çok önemli verilere ulaþýlmýþtýr. Erken deneysel çalýþmalarda sirkümfleks arter týkanarak, femur baþý kanlanmasý bozulmuþ, ancak Perthes benzeri klinik ve radyolojik deðiþiklikler oluþturulamamýþtýr. (13) Yine intrakapsüler basýncý arttýrarak femur baþýnda nekroz oluþturmak mümkünse de, bu nekroz Perthes hastalýðýna benzememektedir. Köpeklerde tekrarlayan sirkümfleks arter týkamalarý sonrasý Perthes'e çok benzeyen patolojik deðiþiklikler oluþturulabilmiþ, bu bilgi otopsi spesmenlerindeki bulgularla birleþtirildiðinde, tipik femur baþý deðiþikliklerinin oluþabilmesi için deðiþik zamanlarda multiple iskemik ataklarýn oluþmasý gerektiði sonucuna varýlmýþtýr. (13) Catteral'in bulgularýna göre patolojik süreç esasen üç evrede tamamlanmaktadýr: Baþlangýç evresinde, fizisten subkondral bölgeye uzanan bir nekroz dikkati çeker. Femur baþý ossifikasyonu duraklar, ancak eklem kýkýrdaðý sinovyal sývýdan beslenmeye devam ettiði için büyümeye devam eder. Dolayýsýyla radyolojik olarak ossifik nükleusta 2005 Cilt: 4 Sayý: 3-4 TOTBÝD (Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliði Derneði) Dergisi 139

küçülme ve kýkýrdakta kalýnlaþma (artmýþ eklem mesafesi) ortaya çýkar. Ýkinci evrede, bir yandan nekrotik kemik rezorbe olurken eþ zamanlý olarak vasküler bað dokusu rezorpsiyon bölgelerine doðru ilerler (creeping substitution). Nekroz nedeniyle küçülmüþ ve dansitesi artmýþ ossifik nükleus, bu vasküler að tarafýndan parçalanarak rezorbe edilir. Bu aþamanýn radyolojik görüntüsü nükleus fragmantasyonudur. Bu evre genellikle 1 ila 3 yýllýk bir dönemi kapsar. Üçüncü evrede ise osteoblastlar görünür hale gelir, yeni kemik oluþumu ile iyileþme tamamlanýr. Nekrotik kemik mekanik direncini yitirmiþ, üzerine binen yüklere karþý bütünlüðünü korumada yetersiz kemiktir. Pelvifemoral kas aktivitesi ve vücut aðýrlýðý nedeniyle subkondral kýrýklar ortaya çýkar. Genel olarak kýrýk oluþana kadar kalça hareketlerinin aðrýsýz olduðu, kýrýk sonrasý ortaya çýkan sinovitin semptomlardan sorumlu olduðu kabul edilegelmiþtir. Ancak, vakalarýn yaklaþýk %77'sinde subkondral kýrýða rastlanýlmamasý, son yýllarda yapýlan MRG çalýþmalarýnda nekroz yerleþmeden önce de sinovitin saptanmýþ olmasý bu kanýyý yanlýþlamýþtýr. (13,15,17) Aðrý ve hareket kýsýtlýlýðýnýn önemli nedeni olan sinovit kýrýkla alevlense de, intraosseöz patolojiye koþut daha erken dönemde ortaya çýkar. Hatta son yýllarda sinovitin boyutu ile prognoz arasýnda iliþki kurmaya çalýþan çalýþmalar yayýmlanmýþ ve anlamlý bulgular rapor edilmiþtir. (15,17) Subkondral kýrýk femur baþýnýn yuvarlak þeklinin bozulmasýna ve baþta düzleþmeye neden olur. Kýkýrdak devamlýlýðý korunduðu için, kýkýrdak bu yeni duruma uyum saðlar ve baþ düzleþmiþ ve deforme olarak büyümeye devam eder. Perthes'li kalçalarda fizisin normale göre daha horizontal olduðu dikkati çeker. Horizontalleþme derecesi arttýkça femur baþýnýn deforme olma olasýlýðý artmakta, bu da prognozu olumsuz yönde etkilemektedir. Bu açýsal deðiþikliðin en önemli nedeni kalça eklemindeki adduksiyon kontraktürüdür. Proksimal femur epifîzinin lateralinde büyüme duraklarken, medial büyümenin göreceli olarak korunmuþ olmasý, (asimetrik fizyel büyüme) bu açýsal deðiþikliðin nedeni olarak düþünülmüþse de çok fazla taraftar bulamamýþtýr. Catterall tek taraflý olgularýn, diðer femur proksimal fizislerinin de inceldiðini ve eklem kýkýrdaðýn kalýnlaþtýðýný göstererek, Perthes hastalýðýna yatkýnlýk ile ilgili iddialarý desteklemiþtir. Bu bulgulardan ilhamla yapýlan çalýþmalarda, Perthesli çocuklarýn hasta taraftaki fizis eðim açýlarýný (physeal slope angle) normal kalçalarýndaki ve saðlam çocuklarýn açýlarýyla karþýlaþtýrýlmýþ, ancak arada anlamlý bir fark bulamamýþtýr. (18) Ancak bu ölçümler kalça hareketlerinin görece serbest olduðu, kontraktürlerin geliþmediði hastalýðýn erken dönemlerinde yapýlmýþtýr. Perthes esasen bir epifýz hastalýðý olsa da, hastalarýn büyük çoðunluðunda metafiz deðiþiklikleri de dikkati çeker. Radyololusen vasýftaki bu görüntüler, sývý içeriði gösterilememiþ olsa da baþlangýçta kist olarak adlandýrýlmýþtýr. Metafizdeki lezyonun büyüklüðü hastalýðýn þiddetiyle doðrudan iliþkilidir. MRG çalýþmalarýnda, daha önceden kist olarak adlandýrýlan bu lezyonlarýn sývý içermediði, bilakis kýkýrdak yapýda olduðu gösterilmiþ, metafiz içindeki radyolusen alanlarýn fizisin metafize doðru çökmesiyle ortaya çýktýðý, hatta bazý olgularda kýkýrdak parçacýklarýn fizisten ayrýlarak ektopik adacýklar þeklinde yerleþtiði gözlenmiþtir. Oluþ mekanizmasý ile ilgili tartýþmalar sürse de, metafiz içinde radyolusen alanlarýn görülüyor olmasý, fizisin olaydan etkilendiði dolayýsýyla hastalýk prognozunun kötü olacaðý þeklinde yorumlanmalýdýr. Femur baþýnýn kanlanmasýyla ilgili bir sorun olan bu hastalýkta zaman zaman asetabulumun da olaydan etkilendiðini görmek þaþýrtýcýdýr. Asetabular çatýda osteporoz, konturlarda düzensizlik, Y kýkýrdaðýnda erken kapanma, asetabular kýkýrdakta kalýnlaþma gözlenebilir. Bu bulgular özellikle büyük çocuklarda, baþýn yandan fazlasýnýn tutulduðu hallerde belirgindir. (19) Ball-and-socket þeklinde bir eklem olan kalçada, normal þartlarda baþýn yaklaþýk %65'i asetabulum tarafýndan örtülür. Nötral pozisyonda asetabulum dýþýnda kalan baþ bölgelerinden lateral kýsým abduksiyonda, anterior kýsým ise fleksiyonda tümüyle asetabuluma yönlenir. Gerek kontraktür, gerekse nekroza yanýt olarak femur baþý boyutlarýnda meydana gelen artýþ eklem iliþkisini bozar. Asetabulum femur baþýný kapsayamaz hale gelir. Asetabulumun geniþ yüzeyi yerine, sivri köþesiyle temas etmek zorunda kalan femur baþý bölgeleri (antero-lateral), yeterli mekanik güce sahip olmadýklarý için sferik konturlarýný muhafaza edemezler. Vücudun herhangi bir bölgesindeki nekrozun tamiri esnasýnda kalsifýkasyon görülmesi doðaldýr. Femur baþý lateralinde kalsifikasyon görülmesi, nekrozun bu bölgeyi de etkilediðinin bir göstergesi 140

M. Cemalettin Aksoy, Muharrem Yazýcý, Mümtaz Alpaslan olarak kabul edilmelidir. Mekanik direnç ve eklem konturlarýnýn korunabilmesi açýsýndan en önemli bölge olan femur baþý lateralinin nekrotik olmasý kötü prognozun habercisidir. Ya da bir baþka deyiþle, lezyonun lateral kolonu etkileme derecesi nihai sonuç üzerinde belirleyici olacaktýr. Klinik Bulgular Çocuklar genellikle 1-2 hafta önce baþlamýþ topallama þikayeti ile hekime getirilirler. Topallama baþlangýçta aðrýsýzdýr. Aðrýnýn baþlangýcý pek çok hastada hafif bir travmayý takip eder, Aðrý çoðu kez kasýkta lokalize olsa da, diz veya gluteal kaslar üzerinde de hissedilebilir. Bu farklýlýk kalça çevresini innerve eden üç ayrý sinirden (femoral, obturator ve siyatik) hangisinin daha çok irrite olduðuyla alakalýdýr. Aðrýnýn kalça dýþý lokalizasyonu nedeniyle taný gecikmeleri yaþanabilir. Kalça hareketleri arasýnda ilk ve en fazla etkilenenler iç rotasyon ve abduksiyondur. Ýç rotasyondaki kýsýtlýlýk en iyi kalça ekstansiyondayken test edilir. Hareket kýsýtlýlýðýnýn nedeni erken evrelerde sinovit ve kas kontraktürü, geç dönemde ise eklem deformitesidir. LCPH'li çocuklarda fleksiyon hareketi genellikle kýsýtlanmaz. Ancak bazý çocuklarda, kalça fleksiyona getirilirken spontan abduksiyon oluþtuðu görülür. Oldukça tipik olan bu bulgu, nekrozun femur baþý anteriorunu da etkilediðini, baþýn öne doðru büyüyerek asetabulumdan taþtýðýný gösterir. Yürüyüþ antaljiktir. Ýlerleyen günlerde kuadriseps atrofisi ve Trendelenburg testinde pozitiflik saptanabilir. Etkilenen taraftaki ekstremitenin daha kýsa olduðu algýsý yanýltýcýdýr. Akut dönemdeki bu kýsa görünüm, kemikler arasý uzunluk farkýna deðil adduksiyon kontraktürüne baðlýdýr, Ýleri derecede deformasyon geliþir ve koksa vara ortaya çýkarsa, gerçek kýsalýk oluþabilir. Radyolojik Bulgular ve Hastalýðýn Evrelendirilmesi Direkt radyolojik incelemeler hastalýðýn çok erken dönemleri hariç taný koydurucudur. Sadece ön-arka ve kurbaða pozisyonunda grafiler çoðu kez yeterlidir. Waldenström, radyolojik bulgularý hastalýðýn patolojik seyrine göre gruplandýrmýþtýr. (5) Buna göre baþlangýç (nekroz) evresinde proksimal epifiz çekirdeði normalden küçük ve dens olarak izlenir, Eklem mesafesinde artýþ ve uygun dozda çekilmiþ grafilerde kapsül þiþkinliði diðer bulgulardýr. Subkondral kýrýk sonrasý fragmantasyon evresi baþlar. Ancak subkondral kýrýðýn hastalarýn büyük çoðunluðunda radyolojik olarak saptanamadýðý hatýrdan çýkartýlmamalýdýr. Creeping substitution ile birlikte rezorpsiyon baþlar ve nekrotik epifýz çekirdeði fragmante olarak görünür hale gelir. Reossifikasyonun baþlamasý ile dansite normale döner. Ýyileþme evresiyle birlikte residüel deformite de daha belirginleþir. Waldenström sýnýflandýrmasý hastalýðýn evresini gösterir, prognoz hakkýnda fikir vermez. Perthes hastalýðýný evrelendirmek için günümüzde üç farklý sistem kullanýlmaktadýr. Bunlardan tarihsel olarak en eski olaný ve þimdiye kadar en çok kullanýlan Catterall sýnýflandýrma sistemidir. (20) Femur baþýndaki tutulma miktarýna göre hastalar gruplara ayrýlýr. Femur baþýnýn sadece anterior-santral bölgesinin tutulduðu, metafizyel reaksiyonun görülmediði hastalar Grup I, antero-lateral %50'lik bölümün etkilendiði, lateral kolonun salim kaldýðý hastalar Grup II, baþýn %75'inde tutulumu olan ve ciddi metafizyel reaksiyonu olan hastalar Grup III, tüm baþ tutulumu olanlar Grup IV olarak adlandýrýlýr. Ön-arka ve kurbaða grafiler Catterall grubunu tayin etmek için yeterlidir. Bu sýnýflandýrma sistemi ile prognoz hakkýnda fikir sahibi olmak mümkündür. Grup numarasý büyüdükçe prognoz kötüleþir. Hastalýðýn seyri boyunca grup deðiþmez, yani baþlangýçtaki tutulum miktarýnýn zamanla artmasý beklenmez. Ancak sistemin en önemli dezavantajý, hastalýðýn baþlangýç evresinde, tablo henüz yerleþmeden, fragmantasyon aþamasýna geçilmeden, hastanýn hangi grupta olduðuna karar vermek zordur. Sýnýflandýrma sistemi ile ilgili güvenirlik ve tekrarlanabilirlik testleri yapýlmýþ, ancak çok güvenli olmadýðý görülmüþtür. Perthes hastalýðýný tanýmlamak için kullanýlan bir diðer sistem, Salter ve Thompson tarafýndan geliþtirilmiþtir. (21) Sistem, hastalýðý subkondral kýrýk varlýðýna ve kýrýðýn boyutlarýna bakarak sýnýflandýrýr. Grup A' da kýrýk baþýn yansýndan daha azýný, grup B' de ise daha fazlasýný içermektedir. Ancak femur baþýndaki nekrozun boyutlarýný gösteren hilal iþareti (crescent sign), hastalýðýn erken evresinde görülebilen, 2 ila 9 ay süreyle izlenebilen geçici bir bulgudur. Bu bulgu sýrasýnda çocuklar genellikle asemptomatiktir. Kýrýk oluþtuktan ve femur baþý çöktükten sonra bu iþareti gözleyebilmek, dolayýsýyla hastalarý Salter- Thompson sistemiyle gruplandýr- 2005 Cilt: 4 Sayý: 3-4 TOTBÝD (Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliði Derneði) Dergisi 141

mak mümkün olamamaktadýr. Retrospektif bir çalýþmada %77 hastada hilal iþaretini gözlemek mümkün olmamýþtýr. (21) Ancak hilal iþaretinin gözlenebildiði durumlarda prognoz hakkýnda fikir edinilebilmektedir. Herring, femur baþýný ön arka planda izafi üç eþit kolona ayýrdýktan sonra, lateral kolon yüksekliðinin ne ölçüde korunduðuna bakarak hastalarý 3 gruba ayýrmýþtýr. (22) Erken fragmantasyon evresinde, lateral kolonda herhangi bir çökme yoksa grup A, kolon yüksekliðinin %50'si korunmuþsa grup B, %50'den fazla çökme varsa grup C olarak adlandýrýr (Þekil 1). Asetabulum köþesi ile temas eden ve femur baþý yuvarlaklýðýnýn korunmasýnda hayati önem taþýyan lateral kolondaki tutulumun saptanmasý prognoz hakkýnda çok deðerli bilgiler verir. Yöntemin en temel sorunu, hastalýðýn erken döneminde kullanýlamýyor oluþu ve gerçek Herring evresinin baþlangýçtan ancak ortalama 7 aylýk bir dönem sonunda saptanabilmesidir. Femur baþýnýn büyük kýsmýnýn kýkýrdak yapýda olduðu çok küçük çocuklarda ve iki taraflý tutulumu olanlarda deðerlendirme ile ilgili sorunlar yaþanabilir. 3 evreli Herring sýnýflandýrmasýnýn farklý araþtýrýcýlar ve farklý zamanlarda yapýlan ölçümler açýsýndan güvenirliði klinik kullaným için yeterli görülmesine raðmen, yakýn yýllarda yapýlan çalýþmalarda, çökme derecesi %50 ye yakýn hastalar özel olarak deðerlendirildiðinde güvenirliðin kritik düzeylere gerilediði görülmüþ ve yeni alt gruplandýrmalarýn yapýlmasý zorunluluðu ortaya çýkmýþtýr. (23,24,25) Herring ve ark. yaptýklarý çalýþmada eski lateral kolon sýnýflamasýný geliþtirmiþ ve bu yeni sýnýflamaya göre tedavi sonuçlarýný yayýmlamýþlardýr ancak bu yeni sýnýflama ve sonuçlarý henüz baþka araþtýrmacýlar tarafýndan yapýlan çalýþmalarda deðerlendirilmemiþtir. Bu prospektif (23, 24) çalýþma sonucunda araþtýrmacýlar daha önceki lateral kolon sýnýflamasýnda olmayan ve prognozu lateral kolon grup B hastalara göre daha kötü olan 'lateral kolon B/C sýnýr grubu' tanýmlamýþlardýr. Buna Þekil 1: Herring sýnýflamasý.(l: Lateral kolon, O:Orta kolon, M: Medial kolon) göre aþaðýdaki kriterlere sahip kalçalar bu gruba dahil edilmiþtir: 1- çok dar lateral kolona sahip (2-3 mm) ve orijinal yüksekliðinin %50 sinden fazlasýný kaybetmiþ kalçalar; 2- yüksekliðinin en az %50 si korunmuþ ve çok az ossifikasyon gösteren lateral kolona sahip kalçalar, 3- santral kolona göre yüksekliðinin tam %50 sini kaybeden kalçalar (23) (Þekil 2). Þekil 2: Herring sýnýflamasýnda B/C grubuna giren kalçalarýn alt gruplarý. I: 2-3mm'lik bir lateral kolon var, yüksekliði %50'den az, ossifikasyon çok az.; II: Küçük ancak en az %50 yüksekliði olan lateral kolon, minimal dansitesi var; III: Lateral kolon orta kolona göre daha deprese ancak % 50 yükseklik korunmuþ, orta kolon normal yüksekliðe yakýn. (Herring JA, Kim HT, Browne R: Legg-Calve-Perthes disease. Part I: Classification of radiographs with use of the modified lateral pillar and Stulberg classifications. J Bone Joint Surg 2004, 86-A(10):2103-20'daki verilere göre çizilmiþtir.) Diðer Görüntüleme Yöntemleri Sintigrafi Hastalýðýn radyolojik bulgularýn netleþmediði erken dönemde teþhis edilebilmesi için sintigrafi kullanýlabilir. Sintigrafik bulgulara dayanan sýnýflandýrma yöntemleri tanýmlanmýþ ve yöntemlerin prognozu göstermede etkin olduðu iddia edilmiþse de, rutin uygulamada çok fazla taraftar bulamamýþtýr. Artrografi Bu yaþ grubunda femur baþýnýn önemli bir kýsmý hala kýkýrdak yapýda olduðu için direkt filmlerle baþ konturlarý hakkýnda yeterli bilgi edinilemez. Gerek baþýn gerçek þeklini görebilmek gerekse deðiþik kalça pozisyonlarýnda eklem uyumunu görüntüleyebilmek amacýyla sýklýkla artrografiye baþvurulur. Artrografý ile kalça anatomisini dinamik olarak ve mükemmel þekilde görüntülemek mümkün olsa da, testin anestezi gerektirmesi, eklem içine madde enjeksiyonu ve radyasyon gibi dezavantajlarý sýk kullanýmý kýsýtlar. 142

M. Cemalettin Aksoy, Muharrem Yazýcý, Mümtaz Alpaslan Manyetik Rezonans Görüntüleme MRG'nin týp pratiðine girmesiyle pekçok hastalýkta biyolojik dokularýn ayrýntýlý görüntülenmesi mümkün olmuþtur. Perthes hastalýðýnda MRG ile hastalýk erken dönemde tanýnabilmekte, epifýz ve metafiz deðiþikliklerinin boyutlarý kesin olarak saptanabilmekte ve dolayýsýyla prognoz hakkýnda tahminlerde bulunulabilmektedir. Multiplanar inceleme olanaðý yöntemin bir diðer önemli avantajýdýr. Açýk MR sistemlerinin geliþtirilmesi ile dinamik inceleme olanaðý doðmuþ, MRG'nin artrografiye alternatif olarak da kullanýlabilmesi mümkün olmuþtur. MRG sýrasýnda kalçanýn deðiþik pozisyonlara getirilerek incelemenin tekrarý ile artrografinin sunduðu bilgilerin büyük çoðunluðuna ulaþýlabilir. (26) Ayýrýcý Taný Tek taraflý olgularda çok ciddi tanýsal güçlük yaþanmaz. %10-20 vakada Perthes hastalýðý her iki kalçayý da etkiler. Ancak, iki tarafýn farklý radyolojik evrelerde olmasý çok önemli bir bulgudur. Spondiloepifizyel displazi, multipl epifizyel displazi, tüberküloz artrit, hipotiroidi, Gaucher hastalýðý, trikorinofalangeal sendrom, ve steroid kullaným öyküsü ayýrýcý tanýda düþünülmelidir. Literatürde nüks Perthes vakalarý az sayýda olsa da bildirilmiþtir. (5) Daha önce geliþimsel kalça displazisi nedeniyle tedavi edilmiþ ve deðiþik derecelerde avasküler nekroz geliþmiþ bir hastada tipik Perthes bulgularýyla karþýlaþmak þaþýrtýcý olsa da imkansýz deðildir. Doðal Seyir Perthes hastalýðýnýn doðal seyrine iliþkin bilgilerimiz retrospektif çalýþmalara dayanmaktadýr. Kontrollü çalýþmalar kurgulamak etik olarak mümkün olamayacaðý için, yaþ, cins ve hastalýk þiddeti açýsýndan eþleþtirilmemiþ gruplar arasýndaki retrospektif karþýlaþtýrmalarý bir miktar ihtiyat payý ile deðerlendirmek þarttýr. Ancak çocuklukta Catterall II-IV Perthes hastalýðý geçirmiþ orta yaþlý bireylerin %70-90'ýnýn ciddi radyolojik deformiteye raðmen aktif ve aðrýsýz bir hayat sürdürebildikleri görülmüþtür. (27,28) Iowa grubu, 36 Perthes hastasýný semptomlarýn baþlangýcýndan ortalama 36 ve 46 yýl sonra (ortalama 45 ve 55 yaþlarýnda) yeniden inceleyerek literatüre çok önemli bir katkýda bulunmuþtur. (27) Hastalardan, cerrahi dýþý yöntemle (non-containment) ile tedavi edilen 30 tanesinin ilk deðerlendirmesinde(ortalama 36. yýl) sadece %8 hastanýn total kalça protezi operasyonu geçirdiði ve kalça skorlarýnýn iyi düzeyde olduðu gözlenirken, 10 yýl sonraki deðerlendirmede kalça skorunun hýzla 40'lar civarýna düþtüðü, total kalça protez oranýnýn ise %40'a çýktýðý görülmüþtür. Containment tedavisi yapýlmýþ hastalara ait bu tarz bir çalýþma yoktur. Buna raðmen, Perthes hastalýðýnda ortaya çýkan radyolojik anormalliklerin, uzun yýllar fonksiyonel kapasiteyi olumsuz yönde etkilemediði, hastalarýn orta yaþlara kadar semptomsuz kalabildikleri, gerek bu çalýþmalar gerekse münferit gözlemler tarafýndan doðrulanmýþtýr. Hiçbir tedavi uygulanmamýþ hastalarýn akýbeti ile ilgili uzun takip sonuçlarýna ise ne yazýk ki sahip deðiliz. Stulberg ve ark. deðiþik hastanelerde, farklý yöntemlerle tedavi edilmiþ 156 hastayý (171 kalça) 30-40 yýl sonra kalça osteoartriti açýsýndan deðerlendirdikleri çalýþmada, nihai sonuç açýsýndan en önemli parametrenin hastalýðýn aktif dönemi sonrasýndaki rezidüel femur baþý þekli ve asetabulumfemur baþý iliþkisi olduðunu bulmuþlardýr. (28) Bu araþtýrýcýlara göre Perthes geçirmiþ kalçalarý 5 grupta toplamak mümkündür. Sferik uyumun olduðu I. ve II. gruplar osteoartrit açýsýndan fazladan risk taþýmazlar. Uyumun asferik olduðu veya hem baþ yuvarlaklýðýnýn yitirilip hem de uyumsuzluk geliþen gruplarda ise orta yaþlarda osteoartrit geliþiminin kaçýnýlmaz olduðu görülmüþtür. Bu çalýþma bulgularý, aktif dönem sonrasý radyolojik bulgulara bakarak akýbet hakkýnda fikir yürütmeyi kolaylaþtýrmýþ, ancak tedavi yöntemlerinin doðal seyir üzerindeki etkisi ile ilgili sorularý yanýtsýz býrakmýþtýr. Bu özelliði ile, Stulberg ve ark.'nýn çalýþmasý doðal seyri aydýnlatmaktan çok prognoz hakkýnda yol gösterici olmuþtur. Prognoz Catterall ve bir çok araþtýrmacý, yeterli takibi olan hastalarýn radyogramlarýný retrospektif olarak yeniden gözden geçirmiþ ve bazý prognostik kriterler tanýmlamýþtýr. (5) Buna göre, lateral epifýzde kalsifiye odaklarýn görülmesi, femur baþýnýn laterale doðru subluksasyonu, fizisin horizontal hal almasý, metafizde kistlerin görülmesi ve epifîz lateralinde V þeklinde radyolusen bir bölgenin görünmesi (Gage iþareti) prognozun kötü olacaðýný gösterir. Bu noktada patogenezle ilgili bilgiler tekrar hatýrlanacak olursa, baþýn lateralizasyonu ve lateralde nekroz varlýðý 2005 Cilt: 4 Sayý: 3-4 TOTBÝD (Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliði Derneði) Dergisi 143

mekanik direnci azaltarak femur baþý yuvarlaklýðýnýn korunmasýný olanaksýzlaþtýracak, deforme baþ ise eklem fonksiyonlarýnda orta dönemde kayba neden olacaktýr. Bazý yazarlar tarafýndan þekli bozulmuþ ve mantarsýlaþmýþ epifýzin metafiz üzerine düþen gölgesi olarak açýklanmaya çalýþýlmýþ metafizdeki lusen alanlarla (kistler?) ilgili tartýþma radyolojik deðerlendirme bölümünde yer almýþtý. Gerek Catterall'in otopsi bulgularý gerekse daha sonraki yýllarda yapýlan MRG çalýþmalarýyla kýkýrdak adacýklarý olarak tanýmlanan bu alanlarýn varlýðý ve boyutlarýnýn büyüklüðü fizis tutulumunun ve hasarýnýn þiddeti ile doðru orantýlýdýr. Dolaylý olarak hastalýktan etkilenen baþ miktarýný ve remodeling kapasitesinin etkilenme derecesini gösterdiði için, kötü prognoz kriterleri arasýnda yer almasý doðaldýr. Bu radyolojik kriterlere ek olarak, kalça hareketlerindeki kýsýtlýlýk derecesi ve hasta yaþý da prognozu olumsuz yönde etkiler. Erken evredeki hareket kýsýtlýlýðý esasen sinovite baðlýdýr ve kýsýtlýlýðýn þiddeti sinovitin, dolayýsýyla tutulumun þiddetini gösterir. Genel olarak 9 yaþ üstü çocuklarda, prognozun kötü olduðu kabul edilir. Remodeling kapasitesinin yaþla azaldýðý, 9-10 yaþýndaki bir kalçanýn büyük ölçüde olgunlaþtýðý hatýrlanacak olursa, yaþýn prognoz üzerindeki etkisini anlamak kolaylaþýr. Yine kýz çocuklarýnda prognozun daha kötü oluþu, kýzlarýn daha erken maturiteye ulaþmalarý, dolayýsýyla remodeling için daha az zaman oluþuyla açýklanabilir. Son yýllarda Herring tarafýndan tanýmlanan lateral kolon yüksekliðinin, prognoz tayininde kullanýlmaya baþlamasý, yeni bir bulgu deðil, daha önceki radyolojik kriterlerin tamamýný daha objektif olarak deðerlendirebilme imkaný vermesi nedeniyledir. Tedavi LCPH'da hastalarýn önemli bir bölümü herhangi bir tedaviye ihtiyaç duymadan iyi veya mükemmel sonuç ile iyileþebilmektedirler. Ancak tedaviye ihtiyaç duyan hastalarda durum daha karýþýk bir hale gelmekte ve bu konuda oluþmuþ bilgi havuzu da bu karmaþayý arttýrmaktadýr. Ayrýca günümüzde bilgi kaynaðýný oluþturan gerek doðal seyir, gerekse de tedavi metodlarýný deðerlendiren çalýþmalarýn büyük bölümü heterojen hasta gruplarý içermekte ve temel olarak bir yöntemin etkinliðini ortaya koymakta yetersiz kalmaktadýr. Ancak genel prensipler çerçevesinde hastalýðýn doðal seyrini deðiþtirmek için bir çok tedavi metodu tartýþýlabilir. Genel olarak LCPH'da tedavi yaklaþýmlarý 2 temel gruba ayrýlabilir. Bunlar izlem ve aktif giriþimler olarak tanýmlanabilir. Bu noktada en önemli hatýrlanmasý gereken prensip tedavi yönteminden baðýmsýz olarak bu hastalarda saðlanmasý gereken bir takým koþullar olduðudur. LCPH'da yöntem izlem veya aktif tedavi olmasýndan baðýmsýz olarak kalça hareket geniþliðinin kazanýlmasý temel hedeftir. Bu amaçla yatak istirahati, anti-inflamatuar ilaçlar, cilt veya iskelet traksiyonu kullanýlabilir. Bu yöntemlerin baþarýsýz olduðu durumlarda hareket geniþliðinin kazanýlmasý amacý ile abduksiyon geniþliðini arttýrýcý alçý uygulamalarý gerekirse adduktor tenotomi ve medial kapsulotomi iþlemleri uygulanabilir. Aktif fizyoterapinin bu iþlemler esnasýnda önemli yeri vardýr. Unutulmamalýdýr ki, hastalýðýn aktif dönemlerinde tam kalça eklem hareket geniþliðini elde etmek her zaman mümkün deðildir ancak normale yakýn bir hareket geniþliðinin kazanýlmasý temel hedeftir. Kalça eklem hareket geniþliði kazanýldýktan sonra hastaya uygulanacak tedavi metodu izlem veya aktif giriþimler þeklinde deðerlendirilebilir.(þekil 3) a b Þekil 3a,b: 6 yaþýnda tek taraflý tutulumu olan ve herhangi bir tedavi almayan LCP hastasý. a: Taný anýnda; b: 30 yýl sonra ön-arka pelvis grafisi. Sonuç Stulberg II olarak deðerlendirilmiþtir. LCPH'da tanýmlanmýþ klinik ve radyolojik risk faktörleri de tedaviyi yönlendirmede önem kazanabilirler. Bu faktörler içerisinde en fazla önem taþýyaný hastanýn yaþýdýr. Genel olarak LCPH'da kemik yaþý kronolojik yaþa göre daha geri olsa da, sýk olarak kullanýlan hastalarýn kronolojik yaþýdýr ve deðerlendirmeler buna göre yapýlmalýdýr. Bunun 144

M. Cemalettin Aksoy, Muharrem Yazýcý, Mümtaz Alpaslan dýþýnda prognoz ile arasýnda iliþkisi gösterilebilmiþ diðer önemli bir faktör lateral subluksasyondur ve diðer risk faktörlerine göre daha deðerli olarak kabul edilmelidir. (29) Aktif tedavi giriþimlerini 3 temel baþlýk altýnda toplamak mümkündür. Bunlar baþýn örtünmesini saðlamaya yönelik "containment" giriþimleri, kalça eklem uyumluluðunu arttýrýcý giriþimler ve artrodiastazistir. LCPH'da containment tedavisi klinik olarak faydasý gösterilmiþ ve günümüzde halen hastalýðýn tedavisinde önemli yer tutan yaklaþýmlarýn baþýnda gelmektedir. Containment tedavisinde temel düþünce femur baþýnýn asetabulum tarafýndan biyolojik olarak þekillendirilmesidir. Her ne kadar kalça ekleminin anatomik özellikleri dolayýsý ile sürekli olarak hastalýklý bölgenin örtünmesini saðlamak olanaksýz görünmekte ise de bu düþünceye bilimsel olarak ispat edilmiþ bir alternatif yaklaþým mevcut deðildir. Containment, ortozlarla, femoral veya asetabular osteotomiler ile saðlanabilir. Bu yöntemlerin her birinin kendine ait avantajlarý ve problemleri mevcuttur. Aktif tedavi uygulanacak hastalarda kalça ekleminin uyumluluðunun deðerlendirilmesi de önemli basamaklardan biridir. Artrografi bu amaçla günümüzde halen altýn standart olarak yerini korumaktadýr. Artrografi ile baþ þeklinin, femur baþý ve asetabulum uyumunun dinamik olarak deðerlendirilmesi mümkündür. Özellikle containment tedavisi planlanan hastalarda uyumun deðerlendirilmesi ve tedavi yöntemi ile örtünme yanýnda uyumun da saðlanmasý anahtar noktalardan birisidir. Artrografiye alternatif olarak MRG önemli bir deðerlendirme aracý olarak kullanýlabilir. (26) Ancak MRG halen artrografi kadar standart bir yöntem haline gelmemiþtir. Ortoz tedavisi Ortoz ile örtünme saðlanmasý LCPH'da oldukça yoðun olarak kullanýlan metodlardan biridir. Ancak ortoz kullanýmý nedeniyle ortaya çýkan gerek hastanýn gerekse de ailenin uyum problemleri önemli bir sorundur. Ayrýca ortoz ile patolojik bölgeden çok, femur baþýnýn hastalýktan daha az etkilenen posterior kýsmýnýn daha fazla örtüldüðüne dair çeþitli çalýþmalar günümüzde ortoz kullanýmýnýn sýklýðýný azaltan önemli faktörlerdendir. LCPH'da elimizde saf bir doðal seyir çalýþmasý olmamasýna raðmen, ortoz ile hastalýðýn doðal seyrinin deðiþtirilebildiðine ait güçlü çalýþmalar mevcut deðildir. Buna raðmen bir çok hekim halen ortoz tedavisini örtünme amaçlý olarak kullanmaktadýr (Þekil 3, 4). Ülkemizden Aksoy ve ark., ortoz tedavisinin hastalýðýn doðal seyrini deðiþtirmek için yeterli bir metod olmadýðýný rapor etmiþlerdir. (30) Femoral osteotomi Cerrahi örtünme tedavisi temel düþünce olarak ortoz ile yapýlandan farklý deðildir. Ancak cerrahi örtünme süreklidir, hasta ve aile de uyum sorunu yaratmaz. Örtünme saðlanmasý amacýyla en fazla kullanýlan cerrahi yöntem femoral varus osteotomisidir. Radyolojik olarak þiddetli deformite olmasa bile riskli kalçalar için önerilen bir yöntemdir. (31) Göreceli olarak kolay olmasý, daha az eklem hareket kýsýtlýlýðýna yol açmasý nedeniyle tercih edilen yöntem olarak görünmektedir. Cerrahi giriþim öncesinde yeterli kalça hareketinin mutlak kazanýlmýþ olmasý önemlidir. Bu amaçla Petrie alçýlarý, traksiyon (cilt veya iskelet ) kullanýlabilir. Özellikle küçük yaþlarda yapýldýðýnda yeniden þekillenme ile oluþturulan deformitenin spontan düzelmesi avantajlarý olarak kabul edilebilir. Ancak implant çýkarma amacý ile ikincil cerrahi giriþime gerek duyulmasý, sýk olarak trokanterik aþýrý büyümenin görülmesi önemli sorunlarýdýr. Aksoy ve ark., hastalýk baþlangýç yaþýnýn ileri olmasý ve lateral kolon C tutulumlu kalçalarda, proksimal femoral osteotominin sonuçlarýnýn yeterli olmadýðýný bildirmiþlerdir. (32) (Þekil 5) a b Þekil 4 a,b: 7 yaþýnda, sol kalça tutulumu olan ve abduksiyon cihazý ile tedavi edilen LCP hastasý. a: Taný anýnda; b: 17 sene sonraki ön-arka pelvis grafisi. Sonuç Stulberg III olarak deðerlendirilmiþtir. 2005 Cilt: 4 Sayý: 3-4 TOTBÝD (Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliði Derneði) Dergisi 145

Pelvik osteotomiler Cerrahi örtünme amacý ile innominate osteotomiler sýk olarak kullanýlmaktadýr. Bu giriþimin en önemli sorunu, ameliyat sonrasýnda ortaya çýkabilecek hareket kýsýtlýlýðýdýr. Ýyi sonuç bildiren çalýþmalarda femoral varus osteotomisi ile benzer sonuçlar rapor edilmektedir. (33) Ayrýca ameliyat sonrasý dönemde alçý immobilizasyonunun gerekli olmasý sorunlarýndandýr. Günümüzde üçlü pelvik osteotomiler de önemli ölçüde destek bulan giriþimlerdendir.(þekil 6) Teknik olarak daha güç olmasý ve morbiditesinin daha yüksek olmasý sorunlarýdýr ve doðal olarak innominate osteotominin problemlerini taþýrlar. Gerekli durumlarda örtünme a b a b Þekil 5 a,b: 7 yaþýnda, Sað kalça tutulumu olan ve varus osteotomisi ile tedavi edilen ve uzun dönemde Stulberg III sonuç ile iyileþen kalçanýn görünümü. Þekil 6 a, b: Sol kalçada Perthes hastalýðý. a: lateral subluksasyonu mevcut, Lateral kolon Grup C kalça; b: Carlioz üçlü pelvik osteotomi sonrasý erken postoperatif görünümü. ile birlikte femur baþý ve asetabulum uyumunun saðlanmasý için femoral ve pelvik osteotomiler kombine olarak yapýlabilirler. Femur baþý ve asetabulum arasýndaki uyumun bozulduðu ve özellikle "hinge abduksiyon" varlýðýnda, valgus osteotomisi uyumun saðlanmasý hareket geniþliðinin de elde edilmesine olanak veren önemli giriþimlerdendir. Özellikle uyumun saðlanamadýðý durumlarda containment tedavisinin olumlu sonuç vermesi beklenmemelidir. Uyum arttýrýcý giriþimlerin baþýnda femoral valgus osteotomisi ve/veya fleksiyon veya ekstansiyon osteotomileri gelmektedir. Uygun ve artrografi ile deðerlendirilmiþ hastalarda olumlu sonuç verebilecek bir giriþim olarak hatýrlanmalýdýr. (5) Artrodiastazis Günümüzde yeni popülarite kazanan giriþimlerden biri de artrodiastazisdir. Eklem distraksiyonu ile baþ üzerindeki yükün gerçek anlamda azaltýlmasý ve iyileþme için uygun ortam saðlanmasý temel düþüncesini oluþturmaktadýr. Eksternal fiksatör kullanýmý ve pelvisteki hareket nedeni ile erken gevþemeler ve halen bu konuda yeterli bilgi birikiminin oluþmamýþ olmasý yöntemin tartýþýlmasýna yol açmaktadýr. (34,35) Yaþ Gruplarýna Göre Tedavi Seçimi LCPH'da genellikle 6 yaþ altýndaki hastalar, femur baþýnýn tutulum miktarýndan baðýmsýz olarak izlem için uygundurlar. Bu yaþ grubundaki hastalarda aktif tedavi giriþimleri izlem tedavisine göre daha iyi sonuç saðlamazlar ve genellikle sonuç izlem ile mükemmeldir. Ancak nadiren bu yaþ grubundaki hastalarda cerrahi tedavi endikasyonu ortaya çýkabilmektedir. Hastalarýn önemli bir bölümünün yer aldýðý 6-9 yaþ grubu tedavi metodlarý açýsýndan önemli tartýþmalarýn yapýldýðý dönemi oluþturmaktadýr. Bu yaþ grubunda Herring A grubuna giren hastalarda izlem iyi bir tedavi metodu olarak görülmektedir. Ayný yaþ grubunda Herring B ve C grubuna giren hastalar için standart bir yaklaþým oluþturmak ise mümkün deðildir. Bu hastalar artrografik veya MRI deðerlendirilmesi sonrasýnda uyumlu kalça eklemine sahip iseler örtünme tedavisi uygun yöntem olabilir. Ancak kalça eklem uyumunun bozulmuþ olduðu durumlarda artrografik olarak uyumun saðlandýðý pozisyonlar belirlenip buna göre osteotomiler planlanabilir. Örtünme tedavisi için diðer bir alternatif 146

M. Cemalettin Aksoy, Muharrem Yazýcý, Mümtaz Alpaslan femoral veya asetabular osteotomiler olabilir. Bu yaþ grubunda, hatýrlanmalýdýr ki hastalar daima tek faktörle deðerlendirilmemelidir. Hastanýn Herring sýnýfý yanýnda diðer risk faktörleri, özellikle yaþý (6'yakýn veya 9'a yakýn), aile özellikleri mutlaka önemsenmelidir. Zaten hastalýkta problemi ortaya çýkaran faktör her hastanýn özelliklerinin diðer hastalardan farklý olmasýdýr. 9 yaþ ve üzerinde LCPH'da prognozun kötü olduðu bilinmektedir. Bu nedenle bu dönemde tedavinin daha zor ve sonuçlarýnýn göreceli olarak daha kötü olduðu bilinmelidir. Bu hastalarda kalça ekleminde hareket kýsýtlýlýðýný ortadan kaldýrmak için daha yoðun bir tedavi gerekli olabilir. Günümüzde konservatif yöntemlerle kalça eklem hareket geniþliði kazanýlamayan hastalarda erken dönemde cerrahi metodlar denenebilir, Bu amaçla adduktor tenotomi, psoas tenotomisi ve medial kapsülotomi tercih edilebilir. Seçilmiþ hastalarda hareket geniþliði kazanmak amacý ile erken dönemde artrodiastazis uygun bir metod olabilir. Bu aþamadan sonra artrografik veya MRG ile deðerlendirme sonrasýnda örtünme tedavisi uygulanabilir. Ortoz ile örtünmenin saðlanmasý bu yaþ dönemi için uygun deðildir. Cerrahi örtünme femoral ve/veya asetabular osteotomiler ile saðlanabilir. Ancak uyumlu kalça eklemine sahip olmayan hastalarda uyumu arttýrýcý osteotomiler de uygun metod olarak ortaya çýkabilir. Sonuç Sonuç olarak LCPH'da standart tedavi metodlarýndan bahsetmek olanaklý deðildir. Ancak hastalarda tedavi öncesinde gerekli þartlarýn saðlanmasý standarttýr. Bu nedenle kalça eklem hareket geniþliðinin saðlanmasý ve eðer saðlanamýyorsa bunun nedenlerinin ortaya konularak buna yönelik giriþimlerin yapýlmasý baþarýda önemli rol oynar. Günümüzde ortozlar ile örtünme tedavisi eski popülaritesini yitirmiþtir. Bunun nedeni, ortozlara ait sorunlar ve bu metodun hastalýðýn doðal seyrini deðiþtirmek için yeterli olmadýðý görüþünün ortaya çýkmýþ olmasýdýr. Örtünme fikri temel olarak konservatif veya cerrahi olarak saðlanabilir. Günümüzde örtünme tedavisine alternatif, geç dönem sonuçlarý mevcut baþka bir tedavi seçeneði yoktur. Artrodiastazisle ilgili erken dönem sonuçlar, bu metodla da standart sonuçlar elde edilemediðini göstermektedir. LCPH'da hastalarýn büyük bölümü herhangi bir tedaviye ihtiyaç duymadan iyi veya çok iyi sonuçlarla iyileþmektedir. Bu hastalar dýþýnda kalan ve doðal seyrin deðiþtirilmesi hedeflenen hastalarda, hastanýn problemlerinin doðru tanýmlanmasý, bu amaçla doðru zamanda gerekli tetkiklerin yapýlmasý ve hasta için uygun olan tedavi seçeneðinin tercih edilmesi baþarý için gerekli temel þartlardýr. Hastalýðýn etyopatogenezinin aydýnlatýlmasý kesin sonuç veren tedavi yöntemlerini de ortaya çýkaracaktýr. Yazýþma Adresi: Kaynaklar Doç. Dr. M. Cemalettin Aksoy Hacettepe Üniversitesi Týp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji A.D., Ankara Tel: 0312 305 43 77 E-posta: caksoy@hacettepe.edu.tr 1. Catterall A, Roberts GC, Wynne-Davies R: Association of Perthes' disease with congenital anomalies of genitourinary tract and inguinal region. Lancet 1971, 1(7707):996-7. 2. Neidel J, Zander D, Hackenbroch MH: No physiologic age releated increase of circulating somatomedin-c during early stage of Perthes disease: a longitudinal study in 21 boys. Arch Orthop Trauma Surg 1992, 111(3):171-3. 3. Loder RT, Schwartz EM, Hensinger RN: Behavioral charactersitics of children with Legg Calve Perthes disease. J Pediatr Orthop 1993, 13(5):598-601. 4. Kikkawa M, Imai S, Hukuda S: Altered postnatal expression of insulin-like growth factor-i (IGF-I) and type X collagen preceding the Perthes' disease-like lesion of a rat model. J Bone Miner Res 2000, 15(1):111-9 5. Wingstrand H: Significance of synovitis in Legg Calve Perthes disease. J Pediatr Orthop B 1999, 8(3):156-60. 6. Gruppo R, Glueck CJ, Wall E, Roy D, Wang P: Legg-Perthes disease in three siblings, two heterozygous and one homozygous for the factor V Leiden mutation. J Pediatr 1998, 132(5):885-8. 7. Glueck CJ, Brandt G, Gruppo R, Crawford A, Roy D, Tracy T, Stroop D, Wang P, Becker A: Resistance to activated protein C and Legg-Perthes disease. Clin Orthop Relat Res 1997, 338:139-52. 8. Glueck CJ, Crawford A, Roy D, Freiberg R, Glueck H, Stroop D: Association of antithrombotic factor deficiencies and hypofibrinolysis with Legg-Perthes disease. J Bone Joint Surg 1996, 78-A(1):3-13. 9. Aksoy MC, Aksoy DY, Haznedaroðlu ÝC, Sayýnalp N, Yazýcý M,Kirazlý Þ, Alpaslan M. Increments in the global fibrinolytic capacity in response to local endothelial impairment in Legg-Calve-Perthes disease. Europan Pediatric Orthopaedic Society (EPOS) yýllýk toplantýsý, Palma de Mallorca, Ýspanya, 2005. 10. Aksoy MC, Aksoy DY, Haznedaroglu IC, Sayinalp N, Kirazli S, Alpaslan M: Enhanced tissue factor pathway inhibitor response as a defense mechanism against ongoing local microvascular events of Legg-Calve-Perthes disease. Pediatr Hematol Oncol 2005, 22(5):391-9. 11. Glueck CJ, Freiberg RA, Crawford A, Gruppo R, Roy D, Tracy T, Sieve-Smith L, Wang P: Secondhand smoke, hypofibrinol- 2005 Cilt: 4 Sayý: 3-4 TOTBÝD (Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliði Derneði) Dergisi 147

ysis, and Legg-Perthes disease. Clin Orthop Relat Res 1998, 352:159-67. 12. Mata SG, Aicua EA, Ovejero AH, Grande MM: Legg-Calve- Perthes disease and passive smoking. J Pediatr Orthop 2000, 20(3):326-30. 13. Inoue A, Freeman MA, Vernon-Roberts B, Mizuno S: The pathogenesis of Perthes' disease. J Bone Joint Surg 1976, 58-B(4):453-61. 14. Hall AJ, Barker DJ, Lawton D: The social origins of Perthes' disease of the hip. Paediatr Perinat Epidemiol 1990, 4(1):64-70. 15. Wingstrand H: Significance of synovitis in Legg-Calve- Perthes disease. J Pediatr Orthop B 1999, 8(3):156-60. 16. Catterall A, Pringle J, Byers PD, Fulford GE, Kemp HB, Dolman CL, Bell HM, McKibbin B, Ralis Z, Jensen OM, Lauritzen J, Ponseti IV, Ogden J: A review of the morphology of Perthes' disease. J Bone Joint Surg 1982, 64-B(3):269-75. 17. Sharwood PF: The irritable hip syndrome in children. A longterm follow-up. Acta Orthop Scand 1981, 52(6):633-8. 18. Loder RT, Farley FA, Hensinger RN: Physeal slope in Perthes disease. J Bone Joint Surg 1995, 77-B(5):736-8. 19. Joseph B: Morphological changes in the acetabulum in Perthes' disease. J Bone Joint Surg 1989, 71-B(5):756-63. 20. Catterall A: The natural history of Perthes' disease. J Bone Joint Surg 1971, 53-B(1):37-53. 21. Salter RB, Thompson GH: Legg-Calve-Perthes disease. The prognostic significance of the subchondral fracture and a two-group classification of the femoral head involvement. J Bone Joint Surg 1984, 66-A(4):479-89. 22. Herring JA, Neustadt JB, Williams JJ, Early JS, Browne RH: The lateral pillar classification of Legg-Calve-Perthes disease. J Pediatr Orthop 1992, 12(2):143-50. 23. Herring JA, Kim HT, Browne R: Legg-Calve-Perthes disease. Part I: Classification of radiographs with use of the modified lateral pillar and Stulberg classifications. J Bone Joint Surg 2004, 86-A(10):2103-20. 24. Herring JA, Kim HT, Browne R: Legg-Calve-Perthes disease. Part II: Prospective multicenter study of the effect of treatment on outcome. J Bone Joint Surg 2004, 86-A(10):2121-34. 25. Akgun R, Yazici M, Aksoy MC, Cil A, Alpaslan M, Tumer Y: The accuracy and reliability of estimation of lateral pillar height in determining the herring grade in Legg-Calve- Perthes disease. J Pediatr Orthop 2004, 24(6):651-3. 26. Yazici M, Aydingoz U, Aksoy MC, Akgun RC: Bipositional MR imaging vs arthrography for the evaluation of femoral head sphericity and containment in Legg-Calve-Perthes disease. Clin Imaging 2002, 26(5):342-6. 27. McAndrew MP, Weinstein SL: A long-term follow-up of Legg- Calve-Perthes disease. J Bone Joint Surg 1984, 66(6):860-9. 28. Stulberg SD, Cooperman DR, Wallensten R: The natural history of Legg-Calve-Perthes disease. J Bone Joint Surg 1981, 63-A(7):1095-108. 29. Mukherjee A, Fabry G: Evaluation of the prognostic indices in Legg-Calve-Perthes disease: statistical analysis of 116 hips. J Pediatr Orthop 1990 10(2):153-8. 30. Aksoy MC, Caglar O, Yazici M, Alpaslan AM: Comparison between braced and non-braced Legg-Calve-Perthes-disease patients: a radiological outcome study. J Pediatr Orthop B 2004, 13(3):153-7. 31. Lloyd-Roberts GC, Catterall A, Salamon PB: A controlled study of the indications for and the results of femoral osteotomy in Perthes' disease. J Bone Joint Surg 1976, 58- B(1):31-6. 32. Aksoy MC, Cankus MC, Alanay A, Yazici M, Caglar O, Alpaslan AM: Radiological outcome of proximal femoral varus osteotomy for the treatment of lateral pillar group-c Legg-Calve-Perthes disease. J Pediatr Orthop B 2005, 14(2):88-91. 33. Salter RB: Legg-Perthes disease: the scientific basis for the methods of treatment and their indications. Clin Orthop Relat Res 1980, 150:8-11. 34. Kocaoglu M, Kilicoglu OI, Goksan SB, Cakmak M: Ilizarov fixator for treatment of Legg-Calve-Perthes disease. J Pediatr Orthop B 1999, 8(4):276-81. 35. Maxwell SL, Lappin KJ, Kealey WD, McDowell BC, Cosgrove AP: Arthrodiastasis in Perthes' disease. Preliminary results. J Bone Joint Surg 2004, 86-B(2):244-50. 148