ALTYAPI ÖZELLEŞTİRMELERİNE KARŞI BİR GÖRÜŞ



Benzer belgeler
YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZ VE ELEKTRİK ÜRETİMİ. Prof. Dr. Zafer DEMİR --

TÜRKİYE NİN RÜZGAR ENERJİSİ POLİTİKASI ZEYNEP GÜNAYDIN ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI ENERJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖNGÖRÜLEBİLİR PİYASA PERSPEKTİFİNDEN DOĞALGAZ PİYASASINDA REKABET

4628 SAYILI ELEKTRİK PİYASASI KANUNU UYGULAMASI SONUÇLARI

Elektrik sektöründe serbestleşme süreci üzerine gözlemler: Bir kısa dönem analizi

Dünyada Enerji Görünümü

ELEKTRİK PİYASASI KAPASİTE MEKANİZMASI YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Tolerans Katsayısı Uygulamasının RES Projelerine Etkisi

Türkiye nin Enerji Politikalarına ve Planlamasına Genel Bakış

TÜRKİYE'DE YENİLENEBİLİR ENERJİ

TÜRKİYE DE ENERJİ SEKTÖRÜ SORUNLAR ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ. 25 Kasım 2015

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

Elektrikte bir yıllık 'denge' zararı; 800 milyon YTL

Politika Yapıcıları için Ekonomik ve Hukuki Analizler

AR& GE BÜLTEN Yılına Girerken Enerji Sektörü Öngörüleri

YÖNETMELİK ELEKTRİK PİYASASI KAPASİTE MEKANİZMASI YÖNETMELİĞİ

Türkiye de Rüzgar Enerjisi. 1

Mars Enerji Hakkında

TÜRKİYE de ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU UYGULAMA POLİTİKALARI

Liberalleşmenin Türkiye Enerji. 22 Şubat 2012

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

İÇİNDEKİLER TABLO VE ŞEKİLLER...

Sayın Arsuz Belediye Başkanım,/ Saygıdeğer Konuşmacılar,/

ELEKTRİK PİYASASINDA BUGÜN İTİBARİYLE KARŞILAŞILAN TEMEL SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ. Aralık 2015

İÇİNDEKİLER SUNUŞ... XIII 1. GENEL ENERJİ...1

Kartal USLUEL. Yönetim Kurulu Başkanı

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar

TÜRKİYE ELEKTRİK PİYASASI (Piyasa Yapısı ve Yatırım Fırsatları)

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

Rüzgar Enerji Santralleri Yatırım Deneyimleri. Kenan HAYFAVİ Genel Müdür Yardımcısı

TÜRKİYE RÜZGAR ENERJİSİ SEKTÖR TOPLANTISI HATAY /

Türkiye de Özelleştirme: Ekonomik ve Sosyal Etkileri. Dr. Orkun ÖZBEK. Tanım ve Amaçlar

2ME ENDÜSTRİYEL TESİSLER MADENCİLİK LTD.ŞTİ EMİN BİLEN (TEMMUZ 2017-İSTANBUL)

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI. OLGUN SAKARYA / SBF-ANKARA EMO Enerji Birim Koordinatörü 1

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

mmo bülteni þubat 2005/sayý 81 doðalgaz temin ve tüketim politikalarý raporu da basýn mensuplarýna daðýtýlmýþtýr.

Enervis H o ş g e l d i n i z Ekim 2015

Dünyada Enerji Görünümü

PETFORM Üyesi 34 Enerji Şirketi

Türkiye Elektrik Piyasası Yapısı, YEK Elektrik Üretimi ve İlgili Mevzuat Mustafa SEZGİN

Gaye Spolitis. Özgeçmiş

İzmir Kalkınma Ajansı Sunum. 7 Ocak 2013, İzmir

Enerji Yatırımları Fizibilite Raporu Hazırlanması Semineri Enerji Yatırımlarının Çevresel ve Sosyal Etkilerinin Değerlendirilmesi 29 Mart 2012

Şehir Etkinlikleri 2013 Konya. 22 Ocak 2013, İstanbul

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

Yenilebilir Enerji Kaynağı Olarak Rüzgar Enerjisi

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

TÜRKİYE ELEKTRİK ENERJİSİ 10 YILLIK ÜRETİM KAPASİTE PROJEKSİYONU ( ) Özet

Enerji Yatırımları ve Belirsizliklerin Önemi

SERA GAZI SALIMLARININ DEĞERLEND

Enerji ve İklim Haritası

ELEKTRİK TARİFELERİ VE ORGANİZE SANAYİ. Ercüment CAMADAN

Dünya Birincil Enerji Tüketimi Kaynaklar Bazında (%), 2015

Elektrik Enerji Sistemlerinin Ekonomik İşletilmesi ve Enerji Verimliliği

ICCI Enerji Zirvesi. Levent Gülbahar Yönetim Kurulu Başkanı. 29 Kasım 2010 ICCI Organizasyon Komitesi WoW Convention - İstanbul

World Energy Outlook Dr. Fatih BİROL UEA Baş Ekonomisti İstanbul, 1 Aralık 2011

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

Yakın n Gelecekte Enerji

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

ENERJİ VERİMLİLİĞİ (EnVer) & KANUNU

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

Türkiye de Yenilenebilir Enerji Piyasası. Dünya Bankası Shinya Nishimura 28 Haziran 2012

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

2007 YILI ELEKTRİK ÜRETİMİ KAYNAKLARA GÖRE DAĞILIMI

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

TTGV Enerji Verimliliği. Desteği

ENERJİ ALTYAPISI ve YATIRIMLARI Hüseyin VATANSEVER EBSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma Grubu Başkanı

2 MART 2019 O. NURİ DOĞAN

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

ICCI 2016 TÜREB Özel Oturumu Yenilenebilir Enerji Yatırımlarının Ülke Ekonomisine Katkısı

TÜRKİYE DOĞAL GAZ MECLİSİ KIŞ DÖNEMİ DOĞAL GAZ GÜNLÜK PUANT TÜKETİM TAHMİNİ VE ALINMASI GEREKLİ TEDBİRLER

Madenlerde Yaşanan İş Kazaları ve Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme Selin Arslanhan Araştırmacı

YEKDEM UYGULAMALARI

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

Türkiye Elektrik Piyasası na Genel Bir Bakış

Ülkemizde Elektrik Enerjisi:

GÜNEŞ ENERJİSİ PROJELERİ SİGORTA UYGULAMALARI

4646 Doğal Gaz Piyasası Kanunu

Türkiye de Biyoenerji Politikaları

SEKTÖREL POLİTİKALAR KOMİSYONU ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU

Elektrik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliği. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak, Tanımlar ve Kısaltmalar

Doğal Gaz Piyasasındaki Hedef Model Ne?

e-bulten DOKÜMAN NO: PR/8.5/001 REVİZYON NO:00 YAYIN TARİHİ: 02/12/2015 SAYFA NO: Sayfa 1 / 5

Türkiye Elektrik Sektörü Serbestleşen bir piyasa için gelecek senaryoları. Mayıs 2012 Uygar Yörük Ortak I Danışmanlık I Enerji ve Doğal Kaynaklar

ERİM ARICI BEREKET ENERJİ ÜRETİM A.Ş. Arz Talep Açısından Yatırımcıların Görüşü

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, AB SÜRECİ VE ÇEVRE

Türkiye Rüzgar Enerjisi Sektör Toplantısı ( TÜRES 2017/1 )

Ön Değerlendirme Raporu 16/04/2010. halka arz

TÜRKİYE RÜZGAR ENERJİSİ KONGRESİ 2014

DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ DÜNYA BANKASI PROJELERİ DAİRESİ

ENERJİ. Sürekli, Güvenilir ve Ekonomik olarak karşılanmalıdır.

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

SOLARTR 2014, 19 Kasım 2014

A.Ü. GAMA MYO. Elektrik ve Enerji Bölümü GÜNEŞ ENERJİSİ İLE ELEKTRİK ÜRETİMİ 12. HAFTA

EKONOMİK ARAŞTIRMALAR

ENERJİ VERİMLİLİĞİ. Etüt Çalışmaları ve Yasal Durum. Erdal ÇALIKOĞLU Sanayide Enerji Verimliliği Şube Müdürü V.

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

Transkript:

ALTYAPI ÖZELLEŞTİRMELERİNE KARŞI BİR GÖRÜŞ Hüsnü TÖZEREN*, Necat ÖZGÜR** GİRİŞ Özünde, Kamu varlıklarının özel sektöre devri ve devletin ekonomiye müdahalesinin en alt düzeye indirgenmesinden başka bir şey olmayan Neo-liberalizm, 70 li yılların sonunda İngiltere de Margaret Thatcher ve ABD de Ronald Reagan önderliğinde başlayarak, pek çok ülkede, bu arada gelişen ülkelerde de uygulanmıştır. Bu ideolojiye göre, özel sektör hem kaynakların daha verimli kullanılmasında üstündür; hem de sermaye sıkıntısı çeken piyasalara finansman sağlamakta daha başarılı olacaktır. Bu propagandanın rüzgarıyla, kalkınmanın serbest piyasa ekonomisi taraftarı programlarla hızlanacağında, o yıllarda kısa zamanda dünya ölçüsünde görüş birliği oluşmuştu. Gelişmekte olan ülkeler, özel sektörün kalkınmadaki rolünün artırılması için önlemler almalıydı. Devlet tekelindeki piyasalar ivedilikle özel sektör rekabetine açılmalı ya da -Kamu şirketlerinin yeniden yapılandırılması gibi kısmi önlemler nasılsa başarılı olamayacağı için- mülkiyet tümüyle devredilmeliydi (1,2,3). (*) Dr., İnşaat Yüksek Mühendisi, (**) İnşaat Yüksek Mühendisi ULUSLARARASI KURULUŞLAR VE ÖZELLEŞTİRME Uluslararası finans kuruluşları, Neo-liberalizmin özelleştirme gündemine derhal uyum sağlayarak gerekli programları devreye soktular: Serbest rekabet ürün kalitesini ve çeşitleri artıracak; maliyetleri düşürecekti. Ayrıca, devletlerin sırtındaki mali ve yönetsel yük hafifleyerek, Kamu yararı sağlanacaktı. Özelleştirme saydamlığı, sorumluluğu, yaratıcılığı ve tüketicinin isteklerine önem verilmesini sağlayacaktı. Geçmişteki stratejisi, yapılabilirliği yüksek Kamu altyapı yatırımlarını mutlaka desteklemek olan Dünya Bankası, çok değerli altyapı projelerinin geliştirilmesine yardımcı olmuştu. Neo-liberal modelin ağırlık kazandığı seksenli yıllardan -özellikle de 1990 dan- sonra ise bu strateji, yapısal reformlara engel olduğu, verimsizliği, siyasetin iş hayatına karışması, yatırım sermayesi temininde yaşanan zorluklar ve özellikle serbest piyasanın tüketiciye getireceği varsayılan avantajların hiçbirini sağlamadığı gerekçesiyle geri plana atıldı. Yaklaşık 20 yıl, Dünya Bankası ve IMF nin uluslara ve devletlere uyguladığı yoğun özelleştirme baskısı ile geçti. Seksenli yıllardan itibaren, kalkınma bankaları ve uluslararası finans kuruluşları -Dünya Bankası ve IMF başta olmak üzere- Kamu eliyle yapılmış olan altyapının da özelleştirilmesi ve yeni projelerin özel sektör tarafından gerçekleştirilmesi için dünya çapında yoğun çalışmalar yaptı.(5)(15) Varsayıma göre, özel sektörün gerçekleştirdiği altyapı yatırımlarının kalkınma hızında ve net ulusal gelirde yarattığı olumlu etkiyi, eşdeğer kamu yatırımları yaratamazdı (4). Pek çok ülkede demiryolları, karayolları, limanlar, su, petrol, doğalgaz üretim tesis ve şebekeleri, telefon ve elektrik altyapısı, özelleştirme dalgası içinde Kamu sektörünün elinden alındı. Satış gelirleri, diğer Kamu şirketlerinin özelleştirmeye uyum sağlayacak biçimde yeniden yapılandırılmasına, şebeke ve tesislerin onarım, bakım ve genişletilmesine harcandı; geriye kalan da, dış borç ödemesi için ayrıldı. Ne var ki, -özelleştirme uygulanan ülkelerde serbest piyasada verimliliğin artmasıyla birlikte fiyatlarda tüketiciyi memnun edecek düşüşler olacağı mitinin tersine- geçen zaman içinde hemen hemen her uygulamanın ertesinde, aşırı fiyat artışları yaşandığı görüldü. DÜNYA BANKASINDA STRATEJİ DEĞİŞİKLİĞİ Altyapı özelleştirmelerine ilişkin büyük beklenti- TMH - Türkiye Mühendislik Haberleri / Sayı: 452-2008/6 63

leri gerçekleşmeyen Dünya Bankası 2003 yılında Altyapı Eylem Planı başlıklı raporuyla özeleştiri yaparak, stratejisinde köklü değişiklik kararı aldı (8,9). Dünya Bankasının, fiziki altyapının özelleştirilmesi konusunda, gelişen ve değişen görüşleri, pek çok yayının da konusu olmuştur. Dünya Bankası yönetiminin altyapı çalışmalarını canlandırmak için aldığı kararı tetikleyen gelişmeler, bankanın sunduğu mali desteğin ve özel sektörün yaptığı altyapı yatırımlarının bu dönemde önemli ölçüde azalmış olmasıdır. 1993 yılından 2003 yılına kadar üye ülkelere sağlanan altyapı kredileri (bankadan devletlere doğrudan verilen yatırım kredileri) %50 azaldı. Yapısal reformlara yönelik krediler %104 arttı; (özel sektöre verilen) IFC kredileri %88 ve (gene özel sektöre verilen) MIGA teminat mektuplarının sayısı 30 kat arttı. Bu olanakların verilmesine karşın, özel sektör altyapı yatırımlarının üstüne kararlılıkla yürümedi ve sadece belirli alanlarda yoğunlaşmayı tercih etti. 90 ların ortalarına kadar artan özel sektör yatırımları 1997 den sonra hızla düşerek, 1994 teki düzeylerine geri döndü.. Özel sektörün altyapıya duyduğu ilginin giderek azalması, bu projelerin geliştirilmesinde tek başına yeterli bir aktör olamayacağını gösterdi. Ancak, altyapı özelleştirmelerinin sorgulandığı bu dönem çabuk atlatılarak, sistemdeki yetersizlikleri gidermek için -geçmişte yapılan hataların iyi analiz edilmesiyle üretilen- yeni bir model, fazla gecikmeden 2004 yılında bulundu (10). Günümüzde Türkiye de de uygulanan bu model, içerdiği -önceki özelleştirmelerin aksamasına yol açan hataları ortadan kaldıran- önlemlerle, modelin 1980 li yıllardaki çıkış noktasından çok çok uzaklara düşmüş durumda. Dünya Bankasının bu yeni modelinde artık liberalizm yok; tekelcilik var. Serbest rekabet ortamında piyasada oluşan fiyatlar yok; tarife ile pazarlık sonucu oluşturulup şişirilen fiyatlar var. Vatandaşın, tüketicinin hakları yok; büyük sermaye ve çok uluslu şirketlerin teminat altına alınan kar etme hakları var: Piyasalarda ana teşvik unsuru, başarılı firmaların kar etme beklentileridir. Yatırımcılar devletle -maliyetlerin tamamen yansıtıldığı fiyatların uygulanmasında- anlaşma yapamazlarsa, yatırım yapmakta isteksiz olacaklardır. Yatırımcılar sermaye koyup şebekelerin genişletilmesi için çalışmaya başlamadan önce, maliyetlerin yansıtıldığı tarifeleri görmeyi talep edeceklerdir. Dünya Bankası Raporunun, Kamuya ait şirketlerin yeniden yapılandırılarak özelleştirilmesinin tanımlandığı Altyapı Sektörüne Yeni Bir Örnek adlı birinci bölümünde, Kamuya ait altyapının iki bileşene ayrılması öngörülmektedir: (sayfa 36) (i) Serbest rekabetçi veya yarışmacı piyasa koşullarının geçerli olduğu birinci bileşen, (ii) Devlet ya da özel sektör tekellerine ait ikinci bileşen. Ayırma adı verilen bu parçalamanın nedeni (özel sektör için, hem yatırım risklerini azaltmak hem de özelleştirmenin peyderpey gerçekleştirilmesine olanak tanımak gibi uygulamaya dönük yararları dışında) birinci bileşenin serbest rekabete daha açık olduğu iddiası, daha az yatırım gerektirip en az müdahale ile daha verimli çalışması; buna karşın boru hattı, yeraltı kabloları, havai hatlar, karayolu ve demiryolu gibi şebekelerden oluşan ikinci grubun sabit yatırım gereksiniminin çok yüksek olması, işletilmesinin yoğun düzenleme gerektirmesi ve şebekenin yanına yeni şebeke yapılamayacağı için rekabete açık olmayan doğal bir tekel olarak yapılanmasaydı (10). Örneğin, elektrik piyasasında üretim ve perakende satış birinci, iletim ve dağıtım ikinci bölümdedir. Doğal gazda dışalım, üretim, stok ve perakende birinci bölümdedir; iletim, dağıtım ikinci bölümde yer alır. Su, özelliğinden dolayı tümüyle ikinci bölümdedir. Bu modele göre sektör, verimli çalışmanın politik baskılarla engellenmesini önlemek amacıyla kurulan bağımsız denetleyici kurulların idaresine bırakılmalıydı. Satın alma garantisi, siyasal açıdan duyarlı olan kayıp kaçak konusunun yatırımcıyı zarara uğratmayacak biçimde çözümü, iletim ve dağıtım şebekelerinin gerekirse yeni Kamu yatırımlarıyla geliştirilerek darboğaz olmaktan çıkması, yine bu kurulların görevi olmalıydı. Yeni özelleştirme modelinde, ikinci grupta yer alan şebekelerin işletme hakkı devriyle özel sektör tekellerine teslim edilerek, fiyatlarının piyasayla değil tarifelerle belirlenmesi öğütlenmektedir. Rekabete (veya yarışmaya) açık olduğu iddia edilen birinci gruptaki üretim ve satış faaliyetlerinde de, özellikle gelişmekte olan ülkelerde -sektörün dar olması, kapasite yetersizliği, mevcut şebekelerin geniş tasarlanmış olmaması, endüstrinin ulusal, küresel ve çevresel koşullar nedeniyle yoğun düzenleme ve müdahaleye maruz kalması yüzünden- enerji borsası kurulsa da rekabetin olamayacağı açıktır (17). Dünya Bankası, serbest rekabetin olmadığı piyasada, tekelci ortamda bile, piyasaya girişin periyodik ihalelerle yapıldığı yarışmacı anlayışın, özelleştirmeden sonra da fiyatları denetim altında tutabileceğini ısrarla savunmaktadır! (10). Yeni model ne liberal, ne de serbest rekabetçidir; tekelci ve tarifecidir. Serbest rekabetten, tarifelere 64 TMH - Türkiye Mühendislik Haberleri / Sayı: 452-2008/6

sırt dayamış yarışmacılık anlaşılmakta; özelleştirme ihaleleri bir avuç çok uluslu şirkete veya yerli büyük sermayeye verilmektedir. Dağıtım şirketleri çok büyük bölgelerin mülkiyetini ya da işletmesini almakta; uluslararası finans çevreleri, çok uluslu enerji şirketleri ve yerli büyük sermaye, fiyatların tarifelerle ve pazarlıkla belirlenmesini ısrarla talep etmektedir (16). Böylece, Kamu işletmelerinin liberal ekonomi gerekçeleriyle serbest rekabetçi piyasaya devredilmesi uğruna, gelişmekte olan ülkelerde 1980 lerde çıkılan özelleştirme yolculuğu, hedefini değiştirerek, Kamu altyapı sektörünün tekellere teslim olmasıyla sona ermek üzeredir. ürünlerinde zarar etmiş ve satışları azalmıştır. Bütün bunlar olurken, çeliğin tonu 250 dolardan 1100 dolara çıkmıştır. Bozüyük Seramikte, hem karo hem de seramik üretimi, birim fiyatların 4 dolardan 10 dolara çıkmasına karşın, dramatik bir biçimde azalmıştır. Bolu Gentaş Lamine Lif Levha fabrikasında Seka lif üretimi artmış ama Seka-lam azalmıştır. Aynı geçiş döneminde Werzalit fiyatlarında 4 kat artış oluşmuştur. Sonuç: Beklenen verimlilik gelişmesi, üretimde artış, kalitede yükselme, fiyatlarda düşüş yerine, kapanan fabrikalar, daralan pazar payı, fiyatların aşırı derecede fırlaması, toplu işten çıkarmalar! TÜRKİYE UYGULAMALARI 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu 24.11.1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yasanın amacı özetle Kamu varlıkları, payları ve haklarının ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak için özelleştirilmelerine ilişkin esasları düzenlemektir. İlkeleri arasında, oluşabilecek tekelci bir yapının olumsuz etkilerinin önlenmesi ile özelleştirme işlemlerinin değer saptaması da dahil aleniyet içinde yürütülmesi yer almaktadır. Ekonomide verimlilik artışı açısından ülkemizde umulan ilerlemelerin olup olmadığını anlamak için -performans değerlendirmesi bu kısa incelemenin sınırlarını aşsa da- özelleştirmeden önceki ve sonraki bazı ekonomik verilerin yer aldığı Özelleştirme İdaresi ağında (6) yapılan kısa bir araştırmanın bulgularını sıraladığımızda, ortaya çıkan görüntü aşağıda verilmektedir: Çimento üretiminde oluşan yaklaşık yüzde 10 artışa karşın dışsatım önemli ölçüde düşmüştür. İşçi sayısında yüzde 50 ye yakın azalma olmuştur. Çimento birim fiyatı 50 dolar/ton civarında iken, şimdi 100 dolarları geçmiştir. TOKİ Başkanının çimento sektörü ile ilgili açıklaması -birkaç çok uluslu şirketin ve büyük sermayenin eline geçmiş olan- sektörde, özelleştirmeden sonraki durumu çok iyi sergiliyor. Sn. Bayraktar, inşaat sektörünün içinde bulunduğu olumsuz durumdan çimento sektörünün sorumlu olduğunu söylemektedir: Bu zamları serbest piyasa ekonomisi ile bağdaştıramayız. Bir yılda yaptığımız zam yüzde 22. Zam yokluktan gelir. Ben baş edemedim. Türkiye de çimento üretimi 42 milyon ton, ihtiyaç 35 milyon ton. Zam neden geldi? Çimento torbası 4,72 YTL den 6 YTL ye çıktı. Piyasayı tetiklediniz. Piyasayı mahvettiniz. (7). Kardemir, çelik ürünlerin tüm dallarında üretimini azaltmış; her yıl zarar etmiştir. İsdemir, kütük dışında aynı duruma düşmüştür. Çelbor, tüm boru ELEKTRİKTE ÖZELLEŞTİRME Çok uluslu enerji şirketleri, finans kuruluşları ve denetleyici kurulların enerji reformu üzerine yazdıkları sayısız makale, literatürü doldurmuş ve taşırmıştır. Bu yazıların büyük çoğunluğu serbestleşmenin bazı varsayılan üstünlüklerini kısaca sıraladıktan sonra, özünde enerji yatırımının karlılığını hiç riske girmeden teminat altına almak için geliştirilmiş maliyet esaslı fiyat tarifesi denilen sistemin detaylarının incelenmesine ayrılmıştır. Serbest piyasada oluşan fiyatlar masalıyla gelinen noktada, özel sektörün istediği gibi fiyat oluşturmasını sağlayan bu mekanizma özellikle Dünya Bankası orijinli yüzlerce yazıda ve burada sözü edilen bazı referanslarda büyük bir şevkle anlatılmaktadır (20,16,10). British Power International (16): Yatırımcılar Türkiye elektrik altyapısına yatırım yapmaya mecbur değildirler çünkü yatırım yapmak için başka imkanlar da mevcuttur. Türkiye de enerji piyasası yeterli mali güç ve işletme tecrübesine sahip olmadığı için yatırımın çoğunluğu yurt dışından gelecektir. Türkiye bu yatırıma muhtaçtır çünkü başka seçeneği yoktur. Yatırım yapma kararı, sözleşme şartlarının her koşulda yerine getirilmesini teminat altına alarak yatırım riskini azaltan devlet garantilerinin mevcudiyetine bağlıdır. Bu garanti, müşkül durumundaki yatırımcının kredi faiz ve anaparasının devlet tarafından ödenmesini öngörmelidir. Bu cins teminatların maliyeti tarifelere yansıtılacaktır. EPDK(19): İster Kamu ister özel sektör olsun sonunda tüm masrafları tüketici öder. Dünya Bankası (20): İhalelerle yapılan özelleştirmenin iki ayırt edici özelliği vardır: devletin hayli spesifik bir tarife belirleme usulüne kendini önceden bağlaması ve aynı zamanda yıl boyunca belirli sayıda tarife belirleme sistemini değiştirme yetkisini sınırlamayı kabul etmesi. Elektrik enerjisi ülke ekonomisi için vazgeçilmez tekil bir üründür. Stoklama ya da yerine konma TMH - Türkiye Mühendislik Haberleri / Sayı: 452-2008/6 65

imkanı olmayan, her an arzın talebe eşit olmasını gerektiren, insanlar için hayati, kim üretirse üretsin standart, milli, küresel ve çevre koşullarıyla etkilenen özel bir üründür. Elektrik dağıtım ve üretim tesisi özelleştirmeleri, ülkemizdeki en güncel konuların da başında gelmektedir. Baş aktörler olan Enerji Bakanlığı, EPDK ve özel sektör bu yönde yoğun bir propaganda savaşımı vermektedir. Enerji Bakanlığının kendi yayınlarında açıkça kabul ettiği gibi, ekonominin kriz dışında olduğu yıllarda elektrik ihtiyacı %5 ve % 10 fazla tahmin edilmektedir (21). Tahminlerinde, 20 yılda %44, 10 yılda %25, 3 yılda %17.2 ve 1 yılda %7.5 gibi inanılmaz derecede yanılmakta ya da kamuoyuna böyle yansıtmaktadırlar. Neo-liberal masallar, üretim fazlası yaşadığımız yıllarda dahi istatistiklerin aşırı şişirilmesiyle korkunç bir enerji darboğazıyla karşı karşıya olduğumuz ve bununla baş edebilmek için devlet tekelinin kırılması gerektiği propagandalarıdır. Uluslararası piyasalarda elektriğin maliyeti (toptan satış bedeli), hidroelektrik santrallerde 1.5 sent/ kw.saat-3.8 sent/kw.saat, (11) termik enerjiyle üretildiğinde 1 sent/kw.saat-6 sent/kw.saat arasındadır (12). Rüzgar enerjisi, Austin-Teksas ta 6 sent/kw.saat,(13) Almanya da 13.3 sent/kw.saat değerindedir. Güneş enerjisinin endüstriye satış fiyatı, ABD de 21.34 sent/kw.saat (14) gibi yüksek bir değerdir. 1.5 sentten 22 sente kadar değişen yukarıdaki kw.saat fiyatları küreseldir; değişik yer ve koşullarda uygulanmaktadır. Türkiye de enerji fiyatları, özellikle 8.3 sent/kw.saat toptan elektrik satış fiyatı, pek çok AB ülkesinden ve ABD eyaletlerinden yüksektir (18). Bunun sebebi maliyet midir yoksa özel sektör üreticilerinin bu aralıktaki en yüksek sınırlara doğru fiyatları şişirmesi midir? Pazarlıkla belirlenen fiyat tarifesinin maliyeti yansıttığı nereden bilinmektedir? Yetkililer tarafından bu soruların yanıtları verilmiş değildir. Özel sektörde bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda şirket, gaz çevrim santralleriyle ciddi enerji yatırımı yapmıştır. Yatırım maliyeti düşük, geri dönüş hızı ve karlılığı yüksek olan bu tercih, ithal hammaddeyle, ülkeyi pahalı enerji tüketmek zorunda bırakmıştır. Linyit ve depolamalı hidroelektrik gibi Türkiye ye uyan yatırımlar, ön yatırımın yüksek oluşu ve geri dönüş süresinin uzunluğu yüzünden bir türlü önemli bir özel sektör enerji kaynağı haline gelememektedir. Kamuya ait santrallerin, özel sektör kapasitesinin doldurulması için işletmeye dahi alınmadan -Bursa gaz, Orhaneli ve Elbistan termik santrallerinde olduğu gibi- yıllarca bekletildiği bilinen bir gerçektir (22). Özel sektör bütün yoğun propagandalara rağmen rüzgâr ve güneş enerjisi gibi geleceğin en önemli enerji kaynaklarına yatırım yapmamakta, lisans ve uygulama sahası tahsisi alıp ilerde bu enerji türlerinin karlı olacağı günlerde potansiyele sahip olmak üzere beklemektedir. Hidroelektrik santral yatırımları da son derece yavaş ve küçük ölçekte devam etmekte, yaratılan ekolojik sorunların bilincine varıldıkça pek çok yatırımdan da kaçılacağı anlaşılmaktadır. Halkta, özel sektörün nükleer enerji gibi kritik bir yatırım ve işletmeyi üstlenmek için yeterli derinliğe sahip olduğundan da derin kuşkular vardır. Fiyat ve satın alma garantisi, yakıt maliyetinde kur garantisi, şebekenin arzı engellemeyecek biçimde Kamu eliyle sürekli olarak geliştirilerek yenilenmesi gibi tatlandırıcı koşulları içermeyen anlaşmalara özel sektör yanaşmamaktadır. Maliyeti yansıtacağı iddia edilen tarifeler yatırımın geri dönüşünü her koşulda garanti altına alan detaylı formüllerle birlikte ana sözleşmenin bir parçası olmadıkça finansman sağlanmamaktadır. Özal döneminden bu yana kanun üstüne kanun çıkartılarak önü sürekli açılan özel enerji yatırımları bu kadar satış ve destekten sonra, 1450 MW Yap-işlet-devret, 4780 MW Yap-işlet, 3475 MW Otoprodüktör ve 2025 MW Serbest kapasite ile yurt içi üretimin ancak %25 ine ulaşmıştır. Bu santrallerin büyük çoğunluğu 500 MW dan düşük kapasiteleri ve pahalı yakıt tercihleri ile ülkenin verimsiz ve pahalı enerji stratejisi içine itilmesine neden olmuştur. Üretimin yanında, neo-liberal propaganda ile serbestleşme sloganıyla gelinen noktada, doğal tekel özelliği gösteren elektrik dağıtım ve iletim şirketlerinin özel tekellere pazarlıkçı-tarifeci bir sistem içinde devrinin de hiçbir mantıklı açıklaması bulunmamaktadır. Dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi için yıllardır öne sürülen en büyük gerekçe, kaçak elektriğin yoğun olarak kullanıldığı veya fatura toplanmada güçlük çekilen bölgelerde önemli boyutlara ulaşan zararın, devlet tarafından (politik-sosyal kaygılarla) diğer bölgelerde elektrik fiyatı yükseltilerek veya büyük açıklar vererek hazine sübvansiyonuyla karşılanmasıdır. Sistem özelleştirildiğinde, üreticiden kayıp kaçağın karşılanması amacıyla ucuz fiyatla elektrik alınması veya özel dağıtım şirketinin zararına elektrik satması mümkün olmadığına göre, sorunun kısa sürede ortadan kalkacağı varsayılıyordu. Dağıtım ihalelerinin güncel bir konu haline geldiği günümüzde, bu konunun çözümü için Dünya 66 TMH - Türkiye Mühendislik Haberleri / Sayı: 452-2008/6

Bankası, diğer finans çevreleri ve çok uluslu enerji şirketlerinin önerdiği yol, şirketlere yapılacak hazine yardımıyla, bu bölgelerde sübvansiyonlu fiyatlarla elektrik satılmasıdır (19). Zaman içinde bu yardımın sıfırlanması öngörülmekte ise de, özel sektörün kayıp-kaçak sorununu ortadan kaldırma yönünde ne bir önerisi ne de hazine yardımının sıfırlanması içinde ortaya konmuş bir gerçekçi programı vardır. Bütün altyapı şebekeleri yıllar boyunca çok yüksek sabit ve gömülü yatırım yapılmış ulusal servetlerdir. Gerçek satış fiyatıyla bu şebekeleri satın alabilecek ne yerli ne de uluslararası özel sektör vardır. İhalelerde usul, işletme hakkının 49 yıllığına devredilmesidir. Böylece bu Kamu varlığı gerçek fiyatının onda birine, Kamunun üstündeki borç yükünü azaltmak, Hazinenin açıklarını kapatmak, Kamu yararı sağlamak gibi gerekçelerle satılmış olmaktadır. Şebekenin baştanbaşa yenilenmesi, genişletilmesi ve tamir edilmesi ve yeniden yapılanma için süreç içinde yapılan tüm masraflar, anlaşmalarda Kamunun görevi olarak devlete bırakılmaktadır. Gerçek satış fiyatı yerine işletme hakkı devri usulünün özel sektör ve yatırım bankaları tarafından tercih edilmesi gerekliliği de yukarıda söz ettiğimiz yazılarda açık açık tavsiye edilmektedir. SONUÇ 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında çıkarılan kanuna göre, özelleştirme uygulamaları, oluşabilecek tekelci bir yapının olumsuz etkilerinin önlenmesi ilkesi esas alınarak, ekonomide verimlilik artışı ve Kamu giderlerinde azalma sağlamak amacıyla yapılmaktadır. Ancak, bu sonuçların şimdiye dek yapılmış olan birçok özelleştirme uygulamasında temin edilmediğini düşünen çok büyük bir kesim var. Özelleştirme işlemleri, değer saptaması da dahil olmak üzere, açıklık içinde yürütülmelidir. Özelleştirmenin verimli olduğunun göstergesi tüm veriler, işlemler tamamlanıp devir sözleşmesi yapılmadan, saydamlık içerisinde Kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Enerji maliyetleri OECD ülkelerinde geniş aralıklarda değişirken (ki ulusal, küresel ve çevresel koşullar nedeniyle bütün kaynaklardan yararlanılması da bir zorunluluktur), 4046 sayılı Özelleştirme Kanununda ve 4628 sayılı Enerji Piyasası Kanununda aranılan serbest rekabet, verimlilik, Kamu yararı ve anti-tekel koşullarının -kaynak çeşitliliği olgusu, çevresel kaygılar da değerlendirilerek- özelleştirme uygulamaları ile elektrik piyasasında nasıl sağlanacağı konusunun açık bir biçimde Kamuoyuna gösterilmesi gerekmektedir. Doğal tekel özelliği gösteren elektrik iletim ve dağıtım şebekelerinin, bütün riskin Kamuya yüklenmesinden sonra, özel tekellere devrinin, halk ve Kamu yararına olduğu konusunda hiçbir inandırıcı somut kanıt literatürde yer almamaktadır. Gerçekte ise, kalkınmış ülkelerde yıllardır başarıyla işlevini yerine getirmiş benzer devlet tekelleri, hala Avrupa nın pek çok ülkesinde faaliyetini sürdürmektedir. Kaynaklar 1 Adrian Moore, Transforming government through privatization, Reason Foundation, 20th Anniversary edition, Annual Privatization report 2006. 2 Roger S. Leeds, Turkey: Rhetoric and Reality, Chapter 5, The promise of privatization: A Challenge for American foreign policy, 1990, Editor: Vernon, Raymond. 3 Don Babai, The World Bank and IMF: Rolling back the State or backing its Role, Chapter 5, the promise of privatization: A challenge for American foreign policy, 1990, Editor: Vernon, Raymond. 4 Developing the Private Sector, World Banks Experience and Approach, 1991. 5 The Challenge of Development, World Bank Report 1991. 6 Özelleştirme İdaresi, Özelleştirilen kuruluşların faaliyet bilgileri. 7 14/7/2006 tarihli Milliyet Gazetesi. 8 Infrastructure Action Plan, Informal Board Meeting, World Bank, 2003. 9 Implementing Infrastructure Action Plan, World Bank, 2003. 10 Ioannis N. Kessidis, Reforming Infrastructure: Privatization, Regulation and Competition, World Bank Report 2004. 11 Brian Edwards, The Economics of Hydro-electrical Power, 2003 12 US Electrical Power Industry Wholesale prices, www. eia.doe.gov 13 Edward Elgar, Wind and Solar Power Systems: Design, analysis and operation, 2003. 14 Solar Electricity Global Benchmark Price Indices, January 2008. 15 Infrastructure for development, World Development Report 1994. 16 A. O Rourke ve R. Tomiak, Will Investors Come, British Power International. 17 The Future of Turkısh Electricity Industry, S. Thomas, S. Erdoğdu, O. Türkyılmaz TMMOB, VI. Enerji Sempozyumu, Ankara, Ekim 2007 18 EPDK Ağı 19 O.Sevaioğlu, Ulusal ve Maliyet Esaslı Tarifeler. 20 Bakovich, Tenenbaum and Woolf, Kontrat yoluyla düzenleme, Mayıs 2003. 21 Türkiye Elektrik Enerjisi 10 Yıllık Üretim Kapasite Projeksiyonu 2006 2015, TEİAŞ 22 Dr. Hasan Sabır, Küreselleşme Sürecinde Türkiye de Enerji Sorunu, Internet. TMH - Türkiye Mühendislik Haberleri / Sayı: 452-2008/6 67