Marcello Malpighi (d. 10 Mart 1628, Crevalcore, İtalya - ö. 29 Kasım 1694, Roma, İtalya) mikroskobik anatominin kurucusu, modern histoloji ve embriyolojinin öncüsü İtalyan hekim
Büyük İtalyan hekimi, mikroskobik anatominin kurucusu ve kapiller dolaşımın kaşifi olan Marcello Malpighi 10 Mart 1628 de doğmuş, 1653 de Bologna tibbiyesini bitirmiş, bir taraftan öğretim üyeliği, diğer taraftan pratisyen hekimlik yaptıktan sonra Papa Innocent XII nin başhekimi olmuş ve 1662 ile 1991 yılları arasında profssör olarak çalışmıştır. Hayatının son yıllarında Roma'da Papa'nın özel hekimi oldu ve 1694'te bu şehirde öldü.
1628 yılında Bolonya da Aynı şehrin tıp fakültesinde tıp öğrenimini tamamladıktan sonra 25 yaşında mükemmel bir hekim olmuştur. Yaşına rağmen çok derin bir bilgiye sahip olması aynı üniversitede 3 yıl profesörlük yapmasını sağlamıştır. Fakat Toskana Dükü nün emri ile Piza daki tıp kürsüsünün basına gelmek mecburiyetinde kalmıştır.
Malpighi bünyece pek kuvvetli bir insan değildi. Piza nın havası ile pek imtizaç edemedi ve bu hal sağlığının bozulmasına sebep oldu. 3 yıl bu ödevde kaldıktan sonra tekrar Bolonya ya döndü. Kendi üniversitesinde bitmez tükenmez ve insan üstü bir gayretle çalışarak incelemelerde bulundu. Malpighi çok ender bir kişiliğe sahipti. Etrafına saygı ve sevgi telkin etmesini bilirdi
Bu yüzden gerek öğrencileri ve gerekse meslektaşları kendisine karşı daima samimi hisler beslemislerdir. Bununla beraber yine de çevresinin haset ve kıskançlığına maruz kalmıştır. Hatta bir defasında çok şiddetli bir tartışma, kavga şeklini aldı ve çok sevdiği yeğeni bu kavga sırasında öldürüldü. Bu kavgaya Malpighinin histolojik gözlemlerine ait el yazması bir eserinin kendisini çekemeyen bir akrabası tarafından tahribi sebep olmuştur. Malpighi nin çalışmaları kısa zamanda özellikle İngiltere de büyük bir ilgi uyandırdı ve bu yüzden Kraliyet Tıp Derneği ne üye seçildi. 1687 yılında da çalışmaları toplu bir halde basıldı ve Londra da da yayınlandı.
Canlı organizmadaki deneyleriyle bilime öncülük etmiştir. Adıyla hala hatırlanan önemli buluşları: derideki Malpighi tabakası, dildeki papillar, böbrekte glomerula renis ve corpuscala renis malpighiae; dalakta: folliculi ve alyuvarların görünümü
Böbrek, deri ve kan damarlarının yapısını incelemiş, kan dolaşımı konusunda Harvcy in görüşlerini doğrulamış, civciv embriyosunun gelişmesini incelemiş, böceklerin solunum sistemini bulmuş ve bitki, hücreleriyle ilgili bilimsel araştırmalar yapmış, böbreklerde nefronun bir parçası olan Malpighi cisimcikleri, deride Malpighi tabakası, ve böceklerde Malpighi kanallarına, adı verilmiştir.
Malpighi ismi sadece böbrekteki cisimciklerden değil yine aynı derecede önemli olan derideki Malpighi katından da tıp literatüründe bir yer almıştır. Bilgin bundan başka dildeki papillaların tatma organları olduğunu da keşfetmişir. Vücutta Malpighi nin incelemesinden kaçabilmiş doku parçası pek nadirdir. Ona hiç tereddüt etmeden histoloji ilminin babası diyebiliriz.
Vücudumuzda bulunan birçok doku, İtalyan hekimi Malpighi'nin adını taşımaktadır: üst derinin alt tabakası (Malpighi ağı) adını taşır. Dalağımızı çevreleyen küçük atar damarlar boyunca -Malpighi cisimcikleri- yer alır. Böbreklerimizde kanımızı süzen -Malpighi yumakçıkları ve nihayet içinde sidiğin aktığı -Malpighi piramitleri» vardır Bütün bunlar, İtalyan hekimi ve Papa Innocentius XII'nin özel doktoru Marcello Malpighi'nin o zamanlar yeni icat edilmiş bir araç olan mikroskop yardımıyla insan vücudunu ne kadar titizce incelediğini gösterir.
Marcello Malpighi ayrıca böceklerin solunum organlarını da yine o ilkel mikroskobuyla incelemeyi başarmıştır. Bugün Londra'da bilginin kullandığı mikroskopları görmek mümkündür. Malpighi'nin bu kadar buluşu son derece ilkel araçlarla gerçekleştirmiş olması şaşılacak bir başarıdır
Canlı maddenin bir parçasını mikroskopla inceleyen Marcello Malpighi, canlı organların çeşitli dokulardan, bu dokuların da çıplak gözle görülmeyen, değişik biçimlerde hücrelerden meydana geldiklerini ispatlamayı başarmış oldu. Malpighi, hücrelere ütrikül veya kesecik adını vermiştir.
Malpighi, 1660 yılında bir kurbağanın vücudundan aldığı zarda, kılcal damarlara rastladığını bildirmiştir: "Denemelerim sonuçlanıncaya kadar bütün kurbağa neslini yokettim!"
Mikroskopla çalışmalarına devam eden Malpighi, akciğerlerin bir kesecik yığınından ibaret olduğunu ve her keseciğin bir kılcal damar ağıyla çevrili bulunduğunu ispatladı. Bu keseciklere günümüzde de kullanılmakta olan alveol (petek gözü) adını verdi. Daha sonra bu alveolların soluk borusuyla (bronş) olan ilgisini ve kanın, havayla doğrudan değil de, çok ince bir zar aracılığıyla temasa geçtiğini keşfetti. Oysa o çağda, bu buluşun tersine içilenlerin akciğerlere gittiğine inanılıyordu. Bu önemli buluştan sonra Malpighi kanı incelemeye başladı. Çalışmaları sırasında kırmızı cisimcikler dikkatini çekmişti. Daha sonra üstderinin yapısını inceledi ve bugün Malpighni tabakası adı verilen, üremenin gerçekleştiği tabakayı keşfetti. Bu araştırmalar sırasında Malpighi, dil dokularını da inceledi, tomurcukların tad organı olduklarını buldu
Daha sonra sırayla karaciğer, dalak ve böbrek dokularını inceledi. Bütün bu organlarda çeşitli cisimciklerin varlığını meydana çıkardı. Böbreklerdeki Malpighi piramitleri bunların en ünlüleridir. Malpighi, araştırmalarına ara vermeyerek dişler, kemikler ve beyin üzerinde de incelemeler yaptı. Bu çalışmalarda mikroskop, onun en önemli yardımcısı olmuştur.
Zooloji ve botanik çalışmaları Malpighi, gerçek bir biyoloji bilgini olarak zooloji ve botanikle yakından ilgilenmiştir. Değerli iki kitabında, 'Civcivin, yumurtanın içinde şekillenişi ve yumurtanın geçirdiği gelişmeler' konusunu inceleyerek embriyonun yumurtanın içinde ilk gelişmesinden, civcivin şekilleninceye kadarki evreleri adım adım izleyip açıklamıştır. Bilgin bu arada ipek böceğinin anatomisini incelemiş, bitkilerin yapıları konusunda araştırma yapmıştır
Malpighi, araştırmaları sırasında rastladıklarını dikkatle not etmiştir. El yazması on ciltlik eseri, bugün Bolonya Üniversitesi'nde saklanmaktadır. İlkel araçlarla yapılan Malpighi'nin çalışmaları ve keşifleri, o günler için büyük önem taşımaktadır.