ESKİÇAĞ DA BİLİM. Dünyanın Yedi Harikası



Benzer belgeler
ESKİÇAĞ DA BİLİM HİNT MEDENİYETİ

YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

BİLİM TARİHİ VE JEOLOJİ 5

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir.

İÇİNDEKİLER. Tarihteki Önemli Buluşlar Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor Coğrafi Keşifler...

BİLİM TARİHİ I 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Eskiçağ da Bilim ÖN ASYA Mezopotamya-Çin-Hindistan-Orta Asya-Mısır

COĞRAFİK UYGARLIKLAR. Mezopotamya ya kurulmuş devletler: Sümerler, Akadlar, Babiller, Assurlar ve Elamlılar dır. SÜMERLER AKADLAR ASSURLAR BABİLLER

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

4. Yazılı belgeler dikkate alınırsa, matematiğin M.Ö yılları arasında Yunanistan da başladığı söylenebilir.

İlk Uygarlıklar MEZOPOTAMYA MEDENİYETLERİ

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden

Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü. Bilim Tarihi Dersi. Bölüm 1: İlk Uygarlıklar ve Eski Çağda Bilim. Dr.

İktisat Tarihi II. 2. Hafta

ASTRONOMİ TARİHİ. 2. Bölüm Antik Astronomi. Serdar Evren 2013

ASTRONOMİ TARİHİ. 3. Bölüm Mezopotamya, Eski Mısır ve Eski Yunan da Astronomi. Serdar Evren 2013

1- Aşağıdakilerden hangisi tarih çağlarının başlangıcında ilkel endüstrinin ve sermaye birikiminin temelini oluşturmuştur.

İktisat Tarihi II. III. Hafta

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur.

Yazı Menu. 1 - Anadolu Uygarlıkları. Hititler. Frigyalılar. Lidyalılar. Urartular. İyonyalılar. 2 - Kültür ve Uygarlık. Devlet Yönetimi.

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

ASTRONOMİ TARİHİ. 1. Bölüm Bilim Tarihine Genel Bakış. Serdar Evren 2013

TOKİ TURGUT ÖZAL İMAM HATİP ORTAOKULU ESİN DOĞANCI SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENİ

En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir.

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı.

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

Hitit Devleti M.Ö 1200 yılında Anadolu ya gelen Frigyalılar tarafından yıkıldı.

MATE 417 MATEMATİK TARİHİ DÖNEM SONU SINAVI

BİLİM TARİHİ VE JEOLOJİ 3a2. Eski Uygarlıklarda Bilim (Mısır) ve (Mezopotamya) Prof.Dr. Atike NAZİK, Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ. Burcu Aslı ÖZKAN

İktisat Tarihi II. IV. Hafta

BİLİM VE TEKNOLOJİ TARİHİ

URARTULAR. topografik özelliklerinden dolayı federasyon üyelerinin birbirleriyle bağları gevşekti.

BİLİM TARİHİ VE JEOLOJİ 6

İktisat Tarihi II

Sorular 1. Aşağıdaki fotoğraflardan hangisi veya hangileri insanla ilgili özellikleri göstermektedir? I II III

YUNAN ANADOLU İRAN MISIR HİNT

Ölçek değişince değişen özellikler. Ayrıntı. Küçültme oranı. Gösterilen alan

- M.Ö 2000 yıllarında Anadolu ya gelerek Kızılırmak çevresinde devlet kurmuşlardır.


İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

TARİH DERSİ YGS YAZ TATİL ÖDEVİ

TARİHİN BİLİİMİNE GİRİŞ

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

1.1 COĞRAFİ KONUM Bir yerin Dünya üzerinde bulunduğu konuma coğrafi konum denir. Coğrafi konum, matematik ve özel konum olarak ikiye ayrılır.

COĞRAFYA PROJE ÖDEVİ DİLARA TALUM 11/F 913

KOZMOLOJİK DEVİR 1 MİLET MEKTEBİ, PYTAGORASÇILIK Milet Mektebi

FİZİK. Mekanik İNM 103: İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ. Mekanik Nedir? Mekanik Nedir?

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2.

EKVATORAL KOORDİNAT SİSTEMİ

WINTER. Template EL-HAREZMİ

TANER ÖZDEMİR TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ ZAMAN VE TAKVİM

Skolastik Dönem (8-14.yy)

İlk Uygarlıkların Astronomilerinin Genel Özellikleri:

GÖKYÜZÜNDE HAREKET. Ünal Ertan Sabancı Üniversitesi. 19 Şubat 2011

İktisat Tarihi II. 1. Hafta

DÜNYANIN YEDİ HARİKASI ESERLERİ

Tarihi ve bugünü ile. Her an Harran

2B. MEZOPOTAMYA, MISIR, İRAN, HİNT, ÇİN VE DOĞU AKDENİZ UYGARLIKLARI 1. MEZOPOTAMYA UYGARLIĞI 2. MISIR UYGARLIĞI 3. İRAN UYGARLIĞI 4.

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

MART UKS MATEMATİK KONULARI

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Tarihin Çeşitleri Hikayeci Tarih: Nakilci tarih yazımıdır. Eski Yunan Tarihçisi Heredot'la başlar.

4. Yazılı belgeler dikkate alınırsa, matematiğin M.Ö yılları arasında Yunanistan da başladığı söylenebilir.

GÖKDELEN YARIŞI 4500 YILDIR SÜRÜYOR

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM

Nüfusu. Tarım ve Hayvancılık Sanayi. Coğrafi Konumu. Turizm Ulaşım. Yer Şekilleri. İklimi

HELEN VE ROMA UYGARLIKLARI

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

BASIN METNİ BEYLİKDÜZÜ MİGROS ALIŞVERİŞ MERKEZİ ÇOCUK KÜLTÜR SANAT FESTİVALİ. Thema Anadolica!

UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI

9. SINIF ÜNİTE DEĞERLENDİRME SINAVLARI LİSTESİ / DİL VE ANLATIM

ASTRONOMİ TARİHİ. 4. Bölüm Kopernik Devrimi. Serdar Evren 2013

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

FİZİK. Mekanik İNM 101: İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ. Mekanik Nedir? Mekanik Nedir?

TARİH 1.

3/23/2016 HEMŞĠRELĠK TARĠHĠ VE DEONTOLOJĠ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

Danışman Öğretmen:Şerife Çekiç

9. SINIF KONU TARAMA TESTLERİ LİSTESİ / TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

Sanat, güzeli sevmek ve ondan zevk almak duygusundan doğmuştur. Sanatlar, genel olarak iki ana sınıfta incelenebilir:

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER HEPİMİZİN DÜNYASI TESTİ

Roma İmparatorluğu nda uygulanan taş kaplı yol kesiti A: toprak, B-D: taş katmanlar, E: taş kaplama, F: kaldırım ve G: bordür

ASTRONOMİ VE UZAY BİLİMLERİ

MÜZİK ALETLERİ 40 BİN YIL ÖNCESİNE DAYANIR

BİLİM TARİHİ VE JEOLOJİ 3. Eski Uygarlıklarda Bilim (Mısır) ve (Mezopotamya) Prof.Dr. Atike NAZİK, Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

MATE 417 MATEMATİK TARİHİ. Derleyen: Ersin Kuset Bodur

TARİHE YOLCULUK (2.ünite 1.kazanım) Anadolu Uygarlıkları

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (18 Ocak-11 Mart 2016 )

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI


Atoller (mercan adaları) ve Resifler

M.Ö de Sümerler in dört tekerlekli savaş arabası

Transkript:

ESKİÇAĞ DA BİLİM Dünyanın Yedi Harikası Zeus Heykeli: M.Ö. 450 yıllarında, adına olimpiyat oyunları düzenlenen Tanrıların kralı Zeus için, Olimpiyatlar'a ismini veren Olimpia'da yapılmıştır. Zeus Heykeli, bir tahta iskelet üzerine altın, fildişi ve metal parçalar yerleştirilerek Partenon'un içinde yapılmıştır. Heykelin oturduğu taban 6,5 m genişliğinde ve 2 m yüksekliğinde, heykelin kendisi ise 12 m yüksekliğindeydi. Artemis Tapınağı: M.Ö.560-550 yılları arasında yapılan ilk tapınak M.Ö. 366 da yandı. Yerine yeni bir düzenlemeyle dünyanın 7 harikasından biri olabilecek özellik ve büyüklükte 100 yıla yakın bir sürede aynı tapınak yeniden yapıldı. Kral Mousolus un Anıt Mezarı: M.Ö.337 de Karya Kralı Mousolus için eşi Artemisa tarafından Halicarnassus ta (Bodrum) yaptırılmıştır. 15.yy de yıkılmıştır. Rodos Heykeli: M.Ö.3. yy. de Lidoslu heykeltraş Khares tarafından yapılmıştır. 12 yılda tamamlanmış olup, yüksekliği yaklaşık 32 m dir. Rodos Adası ndaki insanlar için beraberliğin simgesi olmuştur. M.Ö. 226 da bir depremde yıkılmıştır. Mısır Piramitleri(Keops): Piramitler Mısır da Kahire yakınlarında Nil Nehri kenarında Giza denilen bölgede firavunların mezarı olarak yapılmıştır. M.Ö. 2500 lü yıllarda yapıldıkları söylenmektedir. İskenderiye Feneri: M.Ö.297 de İskenderiye Limanı nda Pharos Adası üzerine inşasına başlanan fener, M.Ö.283 yılında bitirildi. 166 m yükseliğindedir. 1480 yılında tamamen yıkılmıştır. Babil in Asma Bahçeleri: Bu bahçelerle ilgili bugüne kadar hiçbir kalıntı bulunmamakla birlikte böyle harika bir yapının olasılığı bazı yazılı belge ve tabletlere dayanmaktadır. M.Ö. 800 lü yıllarda Kraliçe Semiramis tarafından yapıldığı söylense de M.Ö. 600 civarı Kral Nabukatnezar tarafından yapıldığı daha çok kabul görmektedir. Dünyanın Yeni 7 Harikası İsviçre merkezli "New7Wonders Vakfı", dünyanın yeni 7 harikasını belirlemek için başlattığı yarışmaya 21 finalist eser katıldı. Dünyanın dört bir yanından yaklaşık 100 milyon kişi cep telefonu ve Yeni Yedi Harika adlı internet sitesinde 6 yıl boyunca oy kullanarak dünyanın yeni 7 harikasını seçti. Oylama 7 Temmuz 2007'de (07/07/07) sona erdi. Cep telefonu ve internet oylarıyla belirlenen dünyanın yeni 7 harikası, Portekiz'in başkenti Lizbon'da ilan edildi. Dünyanın yeni 7 harikası; Ürdün'deki Petra Antik Kenti, Çin Seddi, Brezilya'daki Kurtarıcı İsa Heykeli, Peru'daki Machu Picchu Antik Kenti, Meksika'daki Chichen Itza Piramidi, İtalya'nın Roma kentindeki Kolezyum ve Hindistan'daki Tac Mahal anıtmezarı şeklinde sıralandı.

GİRİŞ İnsanlığın tarihinde bilinen en eski çağ, Eskitaş(Yontma taş) çağı olarak adlandırılır. İnsanın görünmeye başladığı dördüncü zaman başlarında, ılıman olan iklim, kuzeyden gelen buzullar nedeniyle değişti. Güç koşullar altında yaşamak zorunda kalan insanoğlunun elinde araç olarak yalnızca yontulmuş taşı vardı; ancak zaman içinde biriken gözlemlerinden yararlanarak taşa çeşitli biçimler verdi; avladığı hayvanların derisinden giysi, kemiğinden alet yaptı; etiyle beslendi. Ateşi keşfettikten sonra doğaya egemen olmaya başlayan insan, çevresini gözlemleyerek elde ettiği bilgiler üzerinde düşünmeye başladı ve düşündüklerini başkalarına aktardı, yani dili buldu. Cilalı taş çağında, insanlar taştan yapmış oldukları araçları cilalamaya başladılar. Balta, keser, ok ve yay gibi yeni aletler eskilerine eklendi. Bu dönemde tarım ve hayvancılık gelişti ve yavaş yavaş göçebelikten yerleşik yaşama geçildi. Artık insanlar hayvan derilerini örtünmek yerine, yünden dokunmuş giysiler giyiyorlardı. İnsanlar gündelik yaşamlarında kullanmış oldukları mutfak gereçlerini topraktan üretiyorlardı; daha sonra, bakır ve demir gibi madenleri çıkarıp kullanmayı öğrendiler. Bu madenlerden süs eşyaları yaptıkları gibi, çeşitli aletler ve silahlar da ürettiler. Maden çağında; Nil, Dicle, Fırat, İndus ve Sarı Irmak kıyılarında toplumlar şekillenmeye başladı; yazıya da ilk kez bu bölgede rastlandı. Şu halde, uygarlıkların tarih sahnesine çıkmaya başladığı bölgeler, tarıma elverişli büyük nehirlerin kenarlarıydı. Bu uygarlıklar içinde ilk akla gelenler arasında: Çin, Hint, Mısır ve Mezopotamya uygarlıkları sayılabilir. Buna Anadolu ve Orta Asya yı da eklemeliyiz. ÇİN DE BİLİM 1960 lara kadar Çin Bilimi hakkında Batı da çok az şey bilinmekteydi. Astronomi tarihçilerinin bu konuda bazı fikirlerinin bulunmasına, Çin botaniği, tıbbı, fiziği ve mühendisliği hakkında elde birtakım bilgiler mevcut olmasına rağmen, genel olarak Çin Bilimi yeteri kadar takdir görmemekteydi. Meselenin esas sebebi dil engeliydi. Çok yakın zamana kadar Çince bilen Batılıların büyük kısmı doğa bilimleri konusunda öğrenim görmemişti. Ancak şimdi dünyanın farklı yerlerindeki bu iki vasfa da sahip bilim adamlarının sayısının artmasıyla bu durum değişmektedir. Erken dönem Çin bilimini inceleyen tarihçiler, başka toplumların biliminin incelenmesinde mevcut olmayan bir avantajla karşılaşmışlardır. Bu avantaj Çincenin yazılış şeklinden kaynaklanmaktadır. Nesneleri temsil etmek için kullandıkları ideografları hala kullanmakta olan yazılı Çin dili, ilk dönemlerden beri fazla değişmeden kalmıştır. Bununla beraber, alfabeye dayalı yazının fazla gelişmemiş olması, Çin bilimine baktığımızda aklımızda tutmamız gereken bir şeye işaret eder; bu da, doğal aleme getirilen açıklamanın Batı kültüründen oldukça farklı bir kültürde yapılmış olduğudur. Bu kültür, uzun zaman, Batı dan bir dereceye kadar uzak kalmış ve hemen hemen kendi başına gelişmiş bir kültürdür. Muhakkak ki, Marco Polo nun 13.yy deki ziyaretinden çok önce ve çok sonra temaslar olmuştu; ancak bu temaslar sık değildir ve Çinliler bazı dönemlerde yabancılara hiç de cesaret vermemiştir. Çin in çevresiyle temasının sınırlı olması, kısmen bu ülkenin coğrafyasından da kaynaklanmaktadır. Yaklaşık 5000 km ye varan kıyı şeride olmasına rağmen bu şerit doğuya Büyük Okyanusa bakmaktadır. 1600kmlik güney kıyıları ise Çin denizine

açılmaktadır.çok erken dönemlerde deniz, en azından batı söz konusu olduğunda aşılmaz bir engeldi. Karada ise Moğolistan, Gobi Çölü Tanrı Dağları ve Tibet Platosu yer almaktaydı.bu noktada Batı nın Çin i keşfetmesi demek, dağlardan yapılmış bir merdiveni tırmanması demekti. Çin Dünya Görüşü: Çin medeniyetinin aleme ve bilime bakış açısı birçok yönden Batı dan farklıdır. Çinlilerin en eski zamanlardan itibaren evrenin bütününü, büyük bir canlı varlık olarak görmüş olduklarını kabul etmemiz, onların başarılarını anlamada bize yardımcı olacaktır. Bu anlayış, gözledikleri olayları açıklama tarzını derinden etkilemiştir. Bazı durumlarda, Çinlilerin bazı açıklamalara Batı dan çok önce ulaşmalarına yardımcı olduğu gibi, bazen de alemin işleyişi hakkında doğru açıklamayı bulmalarını engellemiştir. Önemli rol oynayan bir başka faktör de, Çinlilerin tüm evreni yöneten yüce güç olarak, her şeye kadir bir ilahi varlığı reddetmiş veya onun varlığına inanamamış olmalarıdır. Olağanüstü pratik zekaya sahip olan Çinliler, hangi bilgi olursa olsun, onu pratik amaçlı kullanmada her zaman büyük beceri göstermişlerdir. Uygulamalı bilimler söz konusu olduğunda, bütün eski toplumlar içerisinde en üstün olanı Çin toplumuydu. Çok sayıda teknik başarı elde etmişlerdir. Ancak, Çinlilerin öncülük ettiği tek alanın teknoloji olmadığı kesindir. Her ne kadar çok kere pratik ifadelerle açıklanmış olsa da, Çinliler o zaman için çok ileri bazı bilimsel görüşler de ortaya koymuştur. Çin Uygarlığında bilimsel faaliyetin başlangıcı M.Ö. 2500'lere kadar götürülebilir. Zaman zaman sınırları Hindiçini de içine alan, zaman zaman ise sadece Sarı Irmak civarında ufak bir devlet şeklinde görülen Çin, ilk insan kalıntılarının (Sinantropus Pekinensis) bulunduğu yerlerden biridir. Çin uygarlığı, genellikle, kapalı bir uygarlık olarak nitelendirilmiştir. Ancak Türklerle ve Hintlilerle yakın ilişki içinde oldukları bilinmektedir. Bu etkileşim sonucunda Türklerin kullandıkları On İki Hayvanlı Türk Takvimi'ni benimsemişlerdir. Hint uygarlığından ise, özellikle matematik konusunda etkilendikleri bilinmektedir. On ikinci yüzyıldan itibaren yapılan seyahatler sonucunda, matbaa ve barut gibi teknik buluşlar, Avrupa'ya Çin'den götürülmüştür. Çin'de kullanılan sayı sistemi on tabanlıdır. Ayrıca, işlem yapmalarını kolaylaştıran, abaküs ve çarpım cetveli gibi bazı basit aletler de kullanmışlardır. Diğer uygarlıklardan farklı olarak Çin'de daha çok aritmetik ve cebir bilimleri gelişme göstermiş ve hatta geometri problemleri bile bu iki disiplinden yararlanılarak çözülmeye çalışılmıştır. Çin astronomisi, diğer uygarlıklardan bazı temel farklılıklar gösterir; takvim hesaplamalarında, diğer uygarlıkların Güneş veya Ay'ı esas almalarına karşın, Çin uygarlığında yıldızlar esas alınmıştır ve diğer sistemlerde yıllık hesaplamalar kullanılırken, burada günlük hesaplamalar kullanılmıştır. Ayrıca Çinlilerin, temel koordinat düzlemi olarak ekliptik düzlemi yerine ekvator düzlemini benimsedikleri görülmektedir. Çin astronomisi, bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, bir yıldız astronomisidir ve gözle görülebilen yıldızların yanında, kuyruklu yıldızlar ve kutup yıldızı hakkında ayrıntılı bilgiler içermektedir. Teknik açıdan da devrine nispetle oldukça gelişmiş bir düzeyde bulunan Çin astronomisinde, Galilei'den önce Güneş lekeleri konusunda bilgi verildiği görülmektedir (M.Ö. I. yüzyıl). Ayrıca astronomi metinlerinde, meteor ve meteoritler ile nova ve süpernovalar hakkında kayıtlara da rastlanmaktadır. Çin tıbbı, evren, doğa ve insan arasında sıkı bir ilişkinin bulunduğu anlayışına dayanır. Çinli düşünürler, evrenin sürekli bir oluşum içinde olduğuna inanırlar; onlara göre, bu sürekli devinim daima bir başlangıca dönüşü içerir. Evrensel sistemin bir parçası olan

insan, ikilem gösteren yin ve yang ilkesinin (iyilik ve kötülük, hastalık ve sağlık gibi) etkisi altındadır. Geleneksel Çin tıbbının tedavi şekillerinden olan masaj ve akupunktur yöntemleri günümüzde de kullanılmaktadır. HİNT TE BİLİM KAST SİSTEMİ vardır. - Brahmanlar (Din Adamları) - Kşatriyalar (Soylular ve Askerler) - Vaysiyalar (Zanaatkar, tacir, köylü) - Südralar (İşçiler) - Parya (En ağır işçi, köle) Hint biliminin, diğer bir ifadeyle İslamiyet in Hindistan a Moğol sülalesi ile 16.yy de girişinden önce Hindistan da gelişen bilimin, tarihi henüz yeterince araştırılmamıştır. Ancak konu bünyesinde zorluklarla doludur. Tarihlendirmede ve yazılı kaynakların temininde ciddi sorunlar vardır. Çok şeyin karanlık olduğu bir sahada, diğer medeniyetlerle yapılan kültür ve bilim alışverişi veya fikirlerin bağımsız gelişmeleri gibi konularda sorulacak sorulara cevap vermek bir hayli zordur. Hindistan'daki bilimsel etkinliklerin başlangıcını M.Ö. 5000'lere kadar geriye götürmek mümkündür; ancak bilim gibi düzenli bir bilgi topluluğunun oluşumu için yaklaşık M.Ö. 2500'leri beklemek gerekmiştir. Erken dönemlere ilişkin bilgileri Vedik metinlerden ve nispeten daha geç tarihli olan Siddhantalardan edinmek olanaklıdır. Hindistan'da kullanılan sayı sistemi, on tabanlı (yani desimal) olup, erken tarihlerden itibaren konumsal rakamlandırma yönteminin benimsendiği görülmektedir. Sıfırı ilk defa Hintli matematikçiler kullanmıştır. Sayı sistemindeki bu erken tarihli gelişme, aritmetiğin gelişim hızını büyük ölçüde etkilemiştir. Hint alimleri daire şeklinde gösterdikleri ve bugünkü ifadeyle "0" (sıfır) olarak adlandırılan kelime için bir şeyin hiçliği ve boşluğu anlamını ifade eden "sunya" adını vermişlerdir. İslam alimleri (Araplar) da bu işareti ve anlamını öğrenince; Arapçada boşluk anlamına gelen "es-sıfır" adını vermişlerdir. Leonardo es-sıfır kelimesini Latince'ye tercüme ederek Latince metinlerde cephrum şeklinde Latince'leştirdi. Daha sonraki yıllarda Avrupa'nın değişik memleketlerinde değişik yazım (imla) şekilleri kazanmıştır. Leonardo'nun eserine istinaden önce zefero daha sonra da zero yazım şeklini aldı Daha sonra Pythagorasçılara mal edilecek olan Pythagoras Teoremi'nin çözümü ile ilgili erken çözüm örneklerine Hintlilerin geometrik metinlerinde rastlamak mümkündür. Cebir alanında birinci ve ikinci derece denklem çözümleriyle ilgilenmişler ve trigonometri alanında ise, sinüs ve kosinüs fonksiyonlarını kullanmışlardır. Daha sonra Hintlilerin aritmetik, cebir ve trigonometri konusundaki bilgileri Sanskrit dilinden Arapça'ya yapılan çeviriler yoluyla İslâm Dünyası'na aktarılacak ve buradaki bilimsel uyanışta önemli bir rol oynayacaktır; on ikinci yüzyıldan itibaren Arapça'dan Latince'ye yapılan çeviriler sonucunda ise, Hıristiyan Dünyası bu bilgilerle tanışacaktır.

Hintlilerin evreni Yer merkezlidir ve astronomiden söz eden metinlerde Ay ve Güneş'in hareketleri ve tutulmaları, Yer, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn'ün hareketleri, Yer ve Güneş'in birbirlerine uzaklıkları hakkında ayrıntılı bilgiler verilmiştir. M. S. beşinci ve on ikinci yüzyıllar arasında konuyla ilgili yapmış oldukları çalışmalarda ise, trigonometrik oranları da dikkate almak suretiyle, Güneş- Yer, Ay-Yer uzaklıklarını, Güneş, Ay ve diğer gezegenlerin konumlarını ve dolanım periyotlarını hesaplamaya çalışmışlar ve bunlarla ilgili sayısal değerleri içeren eserler bırakmışlardır. Bunlardan Aryabhata adındaki bir astronom ilk defa Yer'in kendi etrafındaki hareketinden söz etmiştir. Hint tıbbı, başlangıcından itibaren Hint felsefesi ve kozmolojisiyle iç içe gelişmiştir. Onlara göre, canlı varlıklar evrenin küçük bir modelidir ve doğadaki diğer varlıklar gibi, toprak, su, hava, ateş ve eterden meydana gelmiştir. M.Ö. üçüncü yüzyıldan itibaren gelişen tıpla ilgili sistemler konuya yeni bakış açıları getirmiştir. Bunlardan Yoga Okulu, sağlıklı olabilmek için beden disiplinin yanı sıra, zihin disiplinini de şart koşarken, yine aynı dönemlerde ortaya atılan bir başka görüş, beden yapısının temelde kimyasal esaslara dayandığını, dolayısıyla tedavinin de aynı esaslara dayanması gerektiği tezini savunmuştur. ORTA ASYA DA BİLİM Orta Asya Türk tarihi M.Ö. 8000'lere ve hattâ çok daha eskilere kadar götürülmektedir. Arkeologlar tarafından bugün de sürdürülmekte olan kazılarda, taş devrinden kalma çanak ve çömleklere, çakmak taşından ve taştan yapılmış topuz veya kargı biçimindeki silahlara, buğday ve arpa yetiştirildiğine ilişkin izlere rastlanmıştır. Daha sonra, demir kullanılıncaya kadar geçen süre içinde hayvanlar evcilleştirilmiş, bakır ve kurşundan çeşitli eşyalar yapılmıştır. İlk defa alaşım olarak bronzu kullanan Türklerdir. Orhun Yazıtları da, yine Türklerin en eski yazılı belgeleridir. Demir devrinden sonra, iklim koşullarının bozulması nedeniyle, Türklerin güneye doğru göç ettikleri görülmektedir. Orta Asya'da atı evcilleştirmişler ve M.Ö. 2800 yılı sıralarında arabayı icat etmişlerdir. 12 Hayvanlı Türk Takvimi de Orta Asya Türk medeniyetinin ortaya koyduğu unsurlardan biridir. MISIR DA BİLİM Nil nehri civarında gelişen Mısır uygarlığı M.Ö. 2700 yıllarından itibaren matematik, astronomi ve tıp konularındaki etkinliklerle parlamıştır. Mısır ın kuzeyine Aşağı Mısır, güneyine Yukarı Mısır denir. Mısır; Nom denilen illere ayrılırdı. Çok tanrılı din vardı. Piramit denilen firavun mezarları vardır. Mumyacılık gelişti.(tıp ve Eczacılığı geliştirdi) NOT: Mumyacılık, ölümden sonraki yaşama (Ahiret inancı) inandıklarının göstergesidir.

Mısırlılar matematiklerinde, kullandıkları on tabanlı hiyeroglif rakamlarıyla, sayıları sembollerle ifade etme safhasına ulaşmışlardır. Bu rakamlarla çeşitli matematik işlemlerini yapabilmişler ve cebir işlemlerine çok benzeyen ve diğer uygarlıklarda da görülen "aha hesabı" adlı bir hesaplama yöntemi geliştirmişlerdir. Geometrilerinde ise alan ve hacim hesapları yapıyorlardı. Mimari alanında Mısırlılardan kalan eserler arasında en önemli yeri piramitler tutar; onlar birer mimari harikasıdır. Mısırlılar gökyüzü olaylarını dinî açıdan yorumlamışlardı. Gök cisimlerini tanrı olarak kabul etmişler ve gök yüzündeki olayların da tanrıların faaliyetleri olduğuna inanmışlardı; yani astronomileri dinî öğelerle iç içe idi. Takvimleri Güneş takvimi idi ve yıl uzunluğu 365 gün olarak kabul ediliyordu. Günümüzde kullanılan takvimin temelinde Mısır takvimi yer alır. Günün 24 saate bölünme geleneğini de Mısırlılara borçluyuz. Resim yazısı (Hiyeroglif) ve kağıt türü olan Papirüs ü buldular. Güneş yılı esaslı takvimi buldular. Geometri ve astronomide ileri gittiler. Kralın sözleri tanrı buyruğu kabul edildiği için Mısır da yazılı hukuk gelişmemiştir. NOT: Etrafı çöller ve denizler ile çevrili olduğu için Mısır Uygarlığı, Mezopotamya dışındaki h i ç b i r medeniyetten etkilenmemiştir. MEZOPOTAMYA DA BİLİM Fırat ve Dicle arasındaki bölgeye denir. Bu bölgede çok önemli uygarlıklar kuruldu. Sebebi; Göç yolları üzerinde bulunması, Topraklarının verimli olması, İklimin elverişli olması, Irmaklarından sulama yapılabilmesidir. Aşağı Mezopotamya (Kalde ülkesi): Bağdat-Basra körfezi arası. Yukarı Mezopotamya (Asur ülkesi): Toroslar-Bağdat arası. Dicle ve Fırat deltası, Asya, Afrika ve Avrupa arasında köprü vazifesi gören bir kavşak bölge olarak büyük bir uygarlığın gelişmesine çok elverişli bir yerdi. Burada gelişen Mezopotamya uygarlığının başlangıcı M.Ö. 3000 yıllarından öncesine gider. Bu uygarlığı Sümerliler, Akadlılar ve Babilliler ortaya koymuştur. Bilimsel faaliyetler olarak daha çok zaman ölçme, alan hesaplama, sulama kanallarını organize etme, değiş-tokuş gibi günlük yasamın gereklerine uygulanan astronomi ve matematik bilgileri ile karşılaşılır. Modern astronominin temelinde Mezopotamya astronomisi bulunur. Onlar mitolojiye ve dinî inançlara dayanan astronomiden laik ve matematiksel astronomiye geçmeyi basarabilmişlerdir. Evrenin, Yer, gök ve ikisi arasında bulunan okyanustan oluştuğuna inanıyorlardı. Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn gezegenlerini ve on iki takım yıldızını tanıyorlardı. Söz konusu beş gezegenin tutulma düzlemi yakınında dolaştığını saptamışlardı. Ay yılına dayanan takvimleri daha sonraki dinî takvimlere ve İslâm Dünyası'ndaki hicrî takvime temel oluşturmuştur. Günü 12 saate, saati 60 dakikaya, dakikayı da 60 saniyeye bölmüşlerdi. Güneş, Ay ve beş gezegene bağlı olarak bir hafta 7 gün olarak kabul edilmiş, ve bu 7 günlük hafta Romalılar vasıtasıyla Avrupa'ya geçmiş ve oradan da bütün dünyaya yayılmıştır. Ay ve Güneş tutulması tahminlerini yapabilecek düzeyde astronomi bilgisine sahiptiler.

Mezopotamyalılar cebirin kurucusudurlar. Gelişmiş bir rakam sistemine sahip olmaları cebir konusunu da ilerletmelerine yol açmıştır. Birinci ve ikinci derece denklemlerini belirli gruplar halinde sınıflamışlar ve her grup için ayrı çözüm formülleri vermişlerdir. Geometrileri analitik idi. Yani, geometri problemlerinin çözümü genellikle cebir yoluyla ele alınmaktaydı. Thales Teoremi'ni dik üçgenler için bulmuş, ve kullanmışlardır. Pythagoras Teoremi'ni de biliyor ve kullanıyorlardı. Daireyi 360 dereceye bölen de Mezopotamyalılardır. Sümerler: İlk defa yazıyı kullandılar (M.Ö.3200). İlk siyasal örgütlenme Site şehir devletleri oluşturuldu. (Ur, Uruk, Kiş, Lagaş) İlk yazılı kanunları yapmışlardır. (Lagaş kralı Urgakina) (İlk hukuk devletidir.) Bir yılı 354 gün olarak hesaplamışlar ve ay yılı takviminin temelini atmışlardır. Ziggurat adında tapınaklar yapmışlar. Son katı gözlemevi olmuş ve astronomi gelişmiştir. En önemli mülkiyet, su kanalları ve topraktır. Patesi denilen Rahip Kralları vardır. Babiller: Hammurabi kanunları ilk Anayasa kabul edilir. Daha sert ve kısas a dayanır. Devletin gücü din yerine orduya dayandırılmıştır. Rahip Kral özelliğine son verilmiş, ilk mutlak krallık kurulmuştur. Babil in Asma Bahçesi ve Babil Kulesi ünlüdür. Asurlular: Merkez Ninova. Ticaretle uğraştılar. Kolonicilik yapmışlardır. Anadolu nun en eski yazılı belgeleri olan Kayseri Kültepe tabletleri, Asurlu tüccarlardan kalmadır. Ön Asya da ilk atlı birlikleri oluşturmuşlardır. İlk sömürge imparatorluğudur. İlk kütüphane Ninova da kurulmuştur. ANADOLU DA BİLİM Coğrafi konumu çeşitli bölgelerle bir köprü niteliğinde olan Anadolu yarımadasından ilk uygarlıkların tarihi M.Ö. 8000'lere kadar götürülmekte olup, bu uygarlığın bugünkü Aksaray ili civarında olduğu belirlenmektedir. Daha geç tarihli olanlar arasında ise Hitit, Urartu, Firig ve Lidya uygarlıkları sayılabilir. Hititlerin Mezopotamya kökenli şekel" ve "mina" adlı ağırlık birimlerini kullandıkları, en çok bakır ve tunçtan eşyalar yaptıkları, çivi yazısı ve hiyeroglif yazı olmak üzere iki çeşit yazıları oldukları bilinmektedir. İlk Tarih yazıcılığı (Anal/Yıllık) başladı. Medeni hukukun temeli atılmıştır. İlk yazılı antlaşma Kadeş Antlaşması (M.Ö.1280) (Mısır-Hitit). Hitit, Kuzey Suriye yi aldı. Tavananna (ana kraliçe) yönetimde etkili olmuştur.

Van gölü civarında gelişen Urartu uygarlığında ise çivi yazısı ve resim yazısı kullanılmış, yapmış oldukları kapların üzerine, onların hacimlerini yazmışlardır. Başkent Tuşpa (Van) dır. İlk federal devlettir. Çok tanrılı din vardır. Tarım ve Hayvancılık. Maden işlemeciliği, kaya oymacılığı ve kabartma sanatı ile uğraşmışlardır. En önemli merkezleri Gordion ve Midas olan Frigya uygarlığının Fenike alfabesinin Batı'ya yayılmasında önemli rolü olmuştur. Ayrıca, Kybele adı verilen ana tanrıça kültü de bu uygarlıktan Yunanlılara geçmiştir. Bakır-kalay alaşımı olan tunçtan eşyalar yapmışlar, bazı müzik aletlerini icat etmişler (simbal, flüt gibi), kilim dokumuşlardır. Kilim için kullandıkları "tapetes" adı bugün Fransızcada "tapis" biçimini almıştır. Batı Anadolu'daki Lidya uygarlığının en büyük başarısı ise parayı icat etmiş olmasıdır. Böylece o dönemin ekonomik hayatında büyük gelişme sağlanmış, modern ekonominin temelleri atılmıştır. Ayrıca Kral yolunu da yapmışlardır (Sard-Ninova).