l. Osmanlı Devleti nde Hükümranlık AnlayıĢı



Benzer belgeler
Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI. 1. Dersin Amacı ve Önemi Kaynaklar-Tetkikler... 2

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

OSMANLI DEVLETI NDE TAŞRA VE EYALET YÖNETIMI

Klasik Dönem Merkez Teşkilatı

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

HÜKÜMDAR TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE DEVLET TEŞKİLATI. KONU ANLATIMI tarihyolu.com TÜRK-İSLAM DEVLETLERİNDE HATUN TÜRK-İSLAM KÜLTÜRÜNÜN ORTAYA ÇIKIŞI

I. Hutbe okutmak. II. Para bastırmak. III. Orduyu komuta etmek. A) Damat Ferit Paşa

o Günümüzün devlet bakanlarıdır. o Vezir-i Azam' a bağlı olarak çeşitli görevleri yürütürler.

Türklerin İslamiyeti kabul etmeleriyle birlikte hukuk sisteminde değişiklikler yaşanmıştır. Töre devam etmekle birlikte Şeri Hukuk ta uygulanmaya

ARAYIŞ YILLARI (17.YÜZYIL) (DURAKLAMA DÖNEMİ ) ISLAHATLAR AYAKLANMALAR

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Toprak Yapısı Üretim ve Ticaret Flash Anlatım

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI İSTANBUL

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

OSMANLI TOPLUMU YÖNETENLER. b) Seyfiye c) İlmiye d) Kalemiye a) Saray halkı. Defterdar ilk dönemlerde Bursa. Nişancı ve Edirne sarayında.

OSMANLI KÜLTÜR - MEDENİYETİ A. OSMANLILARDA DEVLET ANLAYIŞI

II. MAHMUT ( ) DÖNEMİ TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ

5. ÜNİTE: EKONOMİ VE SOSYAL HAYAT

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

OSMANLI TARİHİ II.ÜNİTE :DÜNYA GÜCÜ OSMANLI DEVLETİ

II. BÖLÜM LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

a. Merkez Yönetiminin Bozulması

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Osmanlı Teşkilat Tarihi El Kitabı

Ünite 13. Osmanlı Devleti nde Kültür Ve Medeniyet. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ II. Doç. Dr. Kenan AYAR

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM

OSMANLI EĞİTİM SİSTEMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

Osmanlı Devlet teşkilatında, gerek yönetim alanında,gerekse askeri alanda bazı değişiklikler olmuştur. Bu değişikliklerin bir kısmı merkez

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

Osmanlı'da devşirme sistemi

FRANCHISE KİMİN BULUŞU NASIL BAŞLADI? NASIL GELİŞTİ?

T.C. SĠLĠVRĠ BELEDĠYE BAġKANLIĞI ĠNSAN KAYNAKLARI VE EĞĠTĠM MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIġMA YÖNETMELĠĞĠ. BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Ġlke ve Tanımlar

Türk Yönetim Tarihi Oğuz Yılmaz oguzyilmaz90.wordpress.com

KAY 361 Türk İdare Tarihi. Ders 7: 27 Kasım 2006 Konu: Osmanlı Devleti nin Merkez Örgütü Okuma: Ortaylı, 1979, sf

OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DÖNEMİ ISLAHATLARI XVIII. YÜZYIL

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri

EĞİTİM- ÖĞRETİM YILI NUH MEHMET YAMANER ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ 10.SINIF OSMANLI TARİHİ I. DÖNEM I. YAZILI SORULARI A GURUBU

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

Orta Asya Türkleriyle ilgili yukarıdaki kavramlardan hangisi varlığı sürekli olmayan toplumsal ve siyasal birimi ifade eder?

KAY 361 Türk İdare Tarihi. Ders 6: 20 Kasım 2006 Konu: Osmanlı Toprak Sistemi Okuma: Ortaylı, 1979, sf

TÜRK SPOR TEġKĠLATINI MEYDANA GETĠREN KURUM VE KURULUġLAR (5) DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü.SBF

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

OSMANLI DEVLETĠ ( )

BÖLÜM 1 DURUM ANALİZİ 1.1. TARİHÇE * ORTA ASYA DÖNEMİ TÜRK ADALET SİSTEMİ

KAY 361 Türk İdare Tarihi

İktisat Tarihi I

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

İktisat Tarihi I

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

YÖNETMELİK ĠçiĢleri Bakanlığından: YATIRIM ĠZLEME VE KOORDĠNASYON BAġKANLIĞI GÖREV, YETKĠ. VE SORUMLULUKLARI ĠLE ÇALIġMA USUL VE ESASLARINA

İstanbul da Kurulan Cumhuriyetin İlk Milli Hemşirelik Okulu Kızılay Hemşirelik Lisesi

AYLIK FAALĠYET RAPORU (01/12/ /12/2012)

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

ULUSAL Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KONSEYĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç ve kapsam

KAY 361 Türk İdare Tarihi. Ders 8: 4 Aralık 2006 Konu: Osmanlı Devleti nde Maliye, İlmiyye ve Ordu Okuma: Ortaylı, 1979, sf

T.C. GEBZE BELEDİYESİ SAĞLIK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV TANIMLARI. Karar Tarihi : 07/03/2008 Karar No: 84 Sayfa No: 1/10 BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ:

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016

OSMANLILAR Yrd. Doç. Dr. Ali Gurbetoğlu. İstanbul Ticaret Üniversitesi

YÖNETMELİK. e) Katılımcı: Yeterlilik kazanmak üzere sertifikalı eğitim programına katılan kiģiyi,

KONU : Sermaye Piyasası Kurulu nun Seri : VIII, No:39 Sayılı Tebliği uyarınca yapılan açıklamadır.

OSMANLI MEDRESELERİ. Tapu ve evkaf kayıtlarına göre orta ve yüksek öğretim yapan medrese sayısı binden fazlaydı.

Osmanlı Devletinde Kültür ve Medeniyet OSMANLI KÜLTÜR - MEDENİYETİ A. OSMANLILARDA DEVLET ANLAYIŞI

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

AYLIK FAALĠYET RAPORU (01/01/ /01/2013)

KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ YURTDIŞI TEŞKiLATI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

YÖNETMELİK. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinden: MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ KADIN SORUNLARI UYGULAMA VE. ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ

T.C MUġ ALPARSLAN ÜNĠVERSĠTESĠ FEN TEKNOLOJĠ TOPLULUĞU TÜZÜĞÜ

YÖNETMELİK. Siirt Üniversitesinden: SĠĠRT ÜNĠVERSĠTESĠ YABAN HAYVANLARI KORUMA, REHABĠLĠTASYON UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SINIF DEĞERLENDİRME SINAVI - 2

7- Osmanlı Devleti'nde Yükselme Devri'nden sonra yeteneksiz padişahlar görülmeye başlandı. Bunun temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Şehzadele

İktisat Tarihi I. 3-4 Kasım 2016

TÜRK MİLLİ EĞİTİM SİSTEMİNİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ

OSMANLI DA DEVLET ANLAYIŞI. *Osmanlı Devlet geleneğinin temelinde Orta Asya Türk devlet geleneği ve İslam hukuku bulunuyordu.

T.C. BALIKESĠR EDREMĠT BELEDĠYE BAġKANLIĞI ÖZEL KALEM MÜDÜRLÜĞÜ BĠRĠNCĠ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar

TÜRKĠYE FUBOL FEDERASYONU GENEL KURUL ĠÇ TÜZÜĞÜ

AYLIK FAALĠYET RAPORU (01/02/ /02/2012)

T.C. B A ġ B A K A N L I K Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü. Sayı : B.02.0.PPG / ARALIK 2009 GENELGE 2009/18

Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 9/12/2004 Sayı :25665

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

Merkezi İdarenin Taşra Teşkilatı. Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

Osmanlı Devletinin Duraklama Nedenleri

AR&GE BÜLTEN 2010 ġubat EKONOMĠ ĠZMĠR FĠNANS ALTYAPISI VE TÜRKĠYE FĠNANS SĠSTEMĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ

SAĞLIK SERBEST BÖLGESĠ (SSB) ÇALIġMASI

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası

SATIN ALMA DAİRE BAŞKANLIĞI GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLARI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam Dayanak ve Tanımlar

Transkript:

A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıģının temelinde Ģu üç unsur görülmektedir; a. Ġslam Hukuku, b. Eski Türk gelenekleri, c. Fethettikleri yerlerin geleneksel uygulamalarına dayanıyordu. a. İslâm hukukuna göre; Ġslam Hukukuna göre; Hâkimiyet Allah a aittir. Hükümdar Allah ın vekili olarak halkı, adaletle yönetmek, yönetilenler ise hükümdara boyun eğmek zorundadır. Aynı zamanda Ġslam ı yaymak için faaliyet yürütmek amacını savunmaktadır. Osmanlı Devletinde de Ġslamiyet i yaymak ve bu amaç uğruna gaza ve cihatta bulunmak anlayıģı vardır. b. Eski Türk geleneklerine göre; Hükümdara devleti yönetme yetkisinin Tanrı tarafından verildiğine inanılıyordu (Kut anlayıģı). Bu anlayıģ Cihan hâkimiyetine uzanan felsefenin temelini oluģturmuģtur. c. Fethettikleri yerlerin geleneksel uygulamalarına göre; Osmanlı Devleti Çok uluslu bir yapıya sahip olmakla beraber hiçbir zaman Türkler dıģındaki unsurlara baskı yapıp onların dinlerini ve milliyetlerini değiģtirme yoluna gitmemiģ, aksine her milleti ve dini kendi yaģayıģlarında serbest bırakmıģtır. ll. Hükümdarın (PadiĢahın) Görevleri Ġslâm inancına göre halk (tebaa) padiģaha bırakılmıģ kutsal bir emanettir. PadiĢah, Allah ın emaneti olarak kabul edilen halka; Adaletli davranmak, onları korumak Kanunlara uygun olarak devleti yönetmek, Sınırları güvenlik altına almak, Yeni fetihlere çıkarak halkın refahını arttırmak ve Ġslâmiyet i yaymakla yükümlüdür. lll. Osmanlı Devletinin zaman Ġçerisinde ki Yönetimsel Yapısı; Mutlak MonarĢi Tek kiģinin egemenliğine dayalı yönetim anlayıģına Mutlak MonarĢi denilmektedir. Osmanlı Devleti kuruluģundan 1876 MeĢrutiyetin ilan edilmesine kadar geçen süre içerisinde Mutlak MonarĢi anlayıģıyla idare edilmiģtir. Teokrasi Osmanlı hükümdarları Bey, Gazi, Hüdavendigar, PadiĢah, Sultan, Han, Hakan, Hünkâr ünvanlarını kullanmıģlardır. Devletin din kurallarına göre idare edilmesine denilmektedir. Osmanlı Devletinin temeli dini kurallara dayalıdır. 1517 de Halifeliğin Osmanlı ya geçmesiyle teokratik yapı güçlenmiģtir. Saltanatlık Hükümdarlığın babadan oğula geçmesi Ģekline denilmektedir. Osmanlı Devleti her ne kadar Müslüman bir devlet olsa da devletin kurulmasındaki temel esas, eski Türk devlet geleneği olan Kut anlayıģıdır. Bu anlayıģa bağlı olarak, devlet hükümdar ve ailesinin ortak malıdır. Bu anlayıģ, Türk devletlerinde sık sık taht kavgasının yaģamasına neden olmuģ, kendinden önceki birçok Türk devletinin merkezi otoritesinin zayıflamasına ve yıkılmasına neden olmuģtur. Osmanlı Devleti, merkezi otoritesini arttırmak için bu anlayıģta çeģitli dönemlerde değiģikliğe gitmiģtir. l. Murat zamanında Devlet padiģah ve oğullarının malıdır. anlayıģı getirilmiģtir. Bu anlayıģ saltanatın sülaleden aileye geçiģini sağlamıģ sistem daraltılmıģtır. I. Murat ın bu anlayıģı Fatih Sultan Mehmet tarafından tekrar değiģtirilmiģtir. Fatih Kanunnamesinde Devlet hükümdarın malıdır. anlayıģı benimsenmiģtir. Ayrıca en güçlü Ģehzadenin tahta çıkmasını sağlamak içinde, kardeģ katlini caiz hale getirilmiģtir. l. Ahmet zamanında Ekber ve ErĢad sistemi uygulanmaya baģlandı. Böylece Osmanlı hanedanı içerisinde en bilgili ve en yaģlı olanının tahta çıkmasını sağlamıģtır. KardeĢ katlinin önüne geçmek için uygulamaya sokulan bu anlayıģ, birçok sorunu da beraberinde getirmiģtir. Bu sistemden önce ġehzadelerin devlet yönetiminde tecrübe kazanmasını sağlamak için sancaklara vali olarak gönderilirlerdi. Ancak Ekber ve ErĢad sistemiyle birlikte, bu uygulamadan vazgeçilmiģ, Ģehzadeler kontrol altında tutmak için sarayda bir odada tutulmaya baģlanmıģtır. Bu sisteme ise Kafes Usulü denilmiģtir. Merkeziyetçilik Osmanlı Devleti tam merkeziyetçi bir devlettir. Yönetim ve denetim tamamen merkezde (baģkent = payitaht) toplanmıģtır.

Ġmparatorluk Osmanlı Devleti; Osman Bey zamanında AĢiretten beyliğe, Orhan Bey zamanı da Beylikten Devlet e, Fatih zamanında imparatorluğa geçiģ yapmıģtır. MeĢrutiyet Hükümdar ve halkın ortak yönetim anlayıģına MeĢrutiyet denilmektedir. Osmanlı Devleti 1876 da II. Abdülhamit döneminde l. MeĢrutiyet i ilan ederek rejim değiģikliğine gitmiģtir. MeĢrutiyetle birlikte Osmanlı tarihinde bir ilk olarak Kanun- i Esasi ilan edilmiģ ülke genelinde seçimlere gidilerek Osmanlı Mebusan Meclisi açılmıģtır. edilmiģtir. Topkapı sarayı XlX. yüzyıla kadar padiģahların yaģadığı ve devletin yönetildiği yer olmuģtur. Lale dönemi ve sonrasında Ġstanbul da birçok saray ve köģk inģa edilmiģse de bunlar içerisinde en önemlisi Dolmabahçe Sarayı ve Yıldız Sarayı olmuģtur. Topkapı Sarayı kendi içinde üç bölümden oluģmaktadır. Bu bölümler; Enderun, Birun ve Harem dir. PadiĢah Devletin mutlak hakimi olan PadiĢah Yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kendisinde toplamıģtır. Devlet adamlarının padiģaha bağlılıklarını bildirirlerdi. Buna biat etmek denilmiģtir. PadiĢahların tahta geçiģ törenlerine Kılıç Alayı veya Cülus denmiģtir. PadiĢah tahta çıktığında askere Cülus BahĢiĢi dağıtırdı. PadiĢah emir ve buyruklarına ferman denilmiģtir. (berat - Kanunname de denir.) Osmanlı da Hükümdarlık Sembolleri Hutbe okutmak, Sikke (para) bastırmak, Davul çaldırmak, (Mehter - Nevbet - Bando) Sancak ve Tuğ diktirmek, Devlet adamlarının biat (bağlılık) bildirmesi, Eyüp Sultan türbesinde Kılıç kuģanması, Saray Görevlileri; Yeniçeriağası: Yeniçeri ordusunun komutanıdır. Müteferrika: Saray hizmetlisidir. Enderun dan çıkma iç oğlanlardan oluģmaktadır. PadiĢahın çeģitli iģlerini gören görevlilerdir. ÇeĢnigir: Sarayın mutfağında görev yapan aģçılardan oluģmaktadır. (Mutfak iģleri) Kiler odası görevlisi ÇavuĢlar ve Kapıcılar: Elçilik ve haberleģmeden sorumludurlar. Seyisler: Saray binek hayvanlarından sorumlu olan kiģilerdir. Darphane emiri: Para basımından sorumlu olan görevlidir. HasodabaĢı: PadiĢahın giyim kuģamından sorumlu olan devlet görevlisidir. Silahtar: Silahlar ve cephanelikten sorumludur. Yeniçeriler: Birun daki en önemli grubu yeniçeriler oluģturmaktadırlar. Doğrudan padiģaha bağlı olup, yeniçeriağası nın yönetimindeki bu grup padiģah ve sarayın güvenliğinden sorumludur. Atlı bölük halkı: Yeniçeri ocağının süvari kısmıdır. Sipahiler, silahtarlar, sağ - sol garipler, sağ - sol ulufeciler bu gruptandır. Sipahiler - Silahtarlar: PadiĢahın yakın korumalığını yapan görevlilerdir. Sağ - sol garipler: Bayrağı ve sancağı korurlar. B. MERKEZ TEŞKİLATI (DEVLET YÖNETİMİ) I. Saray Saray; devlet yönetiminin merkezi, hem de padiģahın özel hayatının geçtiği yerdir. Ġlk saray Bursa da yapılmıģtır. Daha sonra baģkent Edirne ye taģınınca Edirne de de saray inģa edilmiģtir. Ġstanbul un fethi ve baģkent yapılmasıyla Fatih Sultan Mehmet tarafından Topkapı sarayı inģa Sağ - sol Ulufeciler: Hazinenin güvenliğinden sorumlu olan askeri birliktir. Haremağası: Harem görevlisidir. Kadın efendi: PadiĢahtan erkek çocuğu olan hanımlarına verilen isimdir. 16. yy da ise Haseki denilirdi. Valide Sultanı: PadiĢahın annesine verilen isimdir.

Divan-ı Hümayun ll. Ġstanbul un Yönetimi Saray devletin yönetildiği, padiģah ve ailesinin yaģadığı aynı zamanda eğitim - öğretim verilen yerdir. Osmanlı Devleti için baģkentlerin (payitaht) ayrı bir önemi vardır. Osmanlı Devleti ne baģkentlik yapan Ģehirler Ġznik, Bursa, Edirne ve Ġstanbul dur. Osmanlı Devleti bu Ģehirlere ayrı bir önem vererek birçok yatırımlar yapmıģ, imar iģlerine önem vermiģlerdir. Payitaht olan Ġstanbul devletin yönetim merkezidir. Devlet merkezi olan Ġstanbul un yönetimi diğer illerden ayrı tutulmuģtur. Ġstanbul un disiplin ve güvenliği Veziriazamın sorumluluğundadır. Ġstanbul un en yüksek mülki amiri ise (Vali) Taht Kadısı dır. (Ġstanbul Kadısı) Ġstanbul Ģehrinin güvenliğinden Yeniçeri Ağası (SubaĢı) sorumludur. Belediye iģlerinde Ģehremiri (belediye baģkanı = ġehremini), imar iģlerinden mimarbaģı, çarģı pazar ticaret iģlerinden Muhtesip sorumludur. Siyasi Yetkileri Divan-ı Hümayun dıģında veziriazam konağında toplanan; Ġkindi, ÇarĢamba ve Cuma Divanları, Veziriazamın sefere çıkarken topladığı; Sefer Divanı, Yeniçeri maaģlarının dağıtması için toplanan; Ulufe Divanı, PadiĢahın yabancı elçileri topladığı; Galebe Divanı, olağanüstü hallerde toplanan divana ise Ayak Divanı denilirdi. Divan Orhan Bey zamanında kurulmuģ, ll. Mahmut zamanında kaldırılmıģtır. Devletin idaresi, Devlete karģı iģlenen suçların ortadan kaldırılması, suçluların cezalandırılması, nüfus hareketlerinin kontrolü, Gayr-i Müslimlerin olduğu yerlerde, Osmanlı hukukunun uygulanması gibi iģer gerçekleģtirilirdi. Hukuki Yetkileri PadiĢahın ferman ve buyrukları dıģında kanun hazırlamak, kadı ve naipleri teftiģ etmek, örf-i davalarda ilk yargılamayı yaparak hüküm vermek, yüksek yargı organı görevini yapmaktır. lll. Divan-ı Hümayun Her türlü devlet iģlerinin görüģülüp karara bağlandığı yerdir. Bugünkü Bakanlar Kurulu niteliğindedir. Divan aynı zamanda Yüksek Yargı Organı dır. Aynı zamanda DanıĢtay, Yargıtay ve SayıĢtay ın görevini üstlenmiģtir. Sarayın Kubbealtı denilen bölümünde toplanırdı. Burada görev yapan vezirlere bu sebepten dolayı Kubbealtı vezirleri de denilirdi. Devletin birinci derecedeki siyasi, idari, adli, askeri, örfi ve mali bütün iģler burada görüģülür ve karara bağlanırdı. Divan-ı Hümayun DanıĢma organıdır. Son söz padiģahındır. Divan-ı Hümayun un Dört temel görevi vardır. Bunlar Siyasi Yetkileri, Hukuki yetkileri, idari yetkileri, Ekonomik ve Mali yetkileridir. Ġdari Yetkileri Vakıf, eğitim ve tüm idari hizmetlerin denetimini yapar. Bu kurumlarda görev yapacak olan kiģilerin ataması ve bunların teftiģi iģleri yapılırdı. Fethedilen bölgelerin tahririni yapar. Mahkeme sayısını ihtiyaca göre artırırdı. Ekonomik ve Mali Yetkileri Hazineden para çıkartmak, para bastırmak ve vergi iģlerini düzenlemek divanın görevlerindendir. DĠVAN-I HÜMAYUN Seyfiye (ehl-i örf) sınıfı Divan-ı Hümayun aynı zamanda halkın Ģikâyetlerini iletebildiği, padiģah tarafından durumun incelendiği ve kararın verildiği bir organıdır. Yönetim ve Askerlik iģleri Veziriazam (sadrazam) Vezirler (Kubbealtı vezirleri) Kaptan-ı Derya Yeniçeri Ağası

Ġlmiye (ehl-i ġer i sınıfı Kalemiye (ehl-i Kalem) sınıfı Adalet ve eğitim iģleri Kazasker Maliye, yazıģma ve dıģ iģleri Defterdar NiĢancı ġeyhülislam, Kazasker, Müderris ve Kadılar bu sınıfın üyeleridir. Eğitim - öğretim iģlerini müderrisler, yargı görevini - Kadılar, fetva görevini - müftüler ve Ģeyhülislam, yönetim görevini de Ģeyhülislam ve Kazasker yapardı. a. Seyfiye Sınıfı Yönetim ve askeri iģlerinden sorumlu sınıftır. Veziriazam: PadiĢahtan sonra devletin en yetkili kiģisidir. Veziriazam padiģah adına tam yetkilidir ve padiģahın mührünü taģırdı. PadiĢah adına divan toplantılarına önemli davalara baģkanlık ederdi. Fatih kanunnamesi ile Divana veziriazam baģkanlık etmeye baģlamıģtır. PadiĢah sefere çıkmadığında Serdar-ı Ekrem ünvanıyla orduya veziriazam komuta ederdi. Fatih dönemine kadar köklü ailelerden gelenler veziriazam olurken bundan sonra devģirme kökenliler bu göreve getirilmiģtir. Veziriazama ait kendi divanı vardır. Bu divana Ġkindi Divanı denilirdi. Özellikle büyük divanda bitmeyen ve acelesi olan iģlerin halli için Veziriazamın konağında toplanan divana denilirdi. Vezirler (Kubbealtı vezirleri): Veziriazam ın yardımcılarıdır. Orhan Bey döneminde divan teģkilatı ve vezirlik makamı oluģturulmuģtur. Ancak zaman içinde devlet meselelerinin artması ile birlikte vezir sayısında içinde artıģ olmuģtur. Fatih kanunnamesi ile vezir sayısı artmıģtır. Kaptan-ı Derya: Donanmanın genel komutanıdır. Önceden divana gerektiğinde çağrılarak fikri alınırken Kanuni Sultan Süleyman zamanında daimi üye olmuģtur. Yeniçeri Ağası: Yeniçeri ordusunun komutanıdır. Seyfiye kolu, divandaki bu temsilcilerle birlikte Beylerbeyi, Sancak Beyi, Kapıkulu Zabitleri ve Tımarlı Sipahilerden oluģur. Kazasker (Kadıasker) Kazaskerlik makamı l. Murat zamanında kurulmuģtur. Fatih zamanında Rumeli Kazaskeri ve Anadolu Kazaskeri olarak iki kuruma bölünmüģtür. Kazasker Ģeyhülislamın yardımcılarıdır. Adalet iģlerinden sorumlu olup divana gelen davaları inceler ve karar verirlerdi. Kadı, müderris ve müftülerin atamasını yapar, terfilerini yapardı. Medreselerden mezun olan kiģilerin atamaları da Kazasker tarafından gerçekleģtirilirdi. Ulemanın iģlemleri ruznamçe adı verilen kayıt defterlerinde tutulurdu. ġeyhülislam Kazaskerle birlikte, din iģleri, vakıf idaresi, eğitim kurumları ve mahkemelerin denetimi iģine bakardı. ġeyhülislam görevinden alınır veya emekli olursa Rumeli Kazaskeri ġeyhülislamlık makamına getirilirdi. Yapılan iģlerin, divan kararlarının dine uygun olup olmadığına dair verilen karara fetva denir. Fetva veren kiģiye Müftü veya ġeyhülislam denir. Fetva verme yetkisine ise Ġfta denirdi. ġeyhülislam protokol açısından Veziriazamla eģittir. b. Ġlmiye Sınıfı Adalet ve eğitim iģlerinden sorumlu olan sınıftır. Eğitim, öğretim, fetva, yargı ve bunların yönetim görevi ilmiye sınıfınındır. c. Kalemiye Sınıfı Mali ve idari iģlerde görevli olan memurlar sınıfıdır. En üst düzey temsilcileri ise NiĢancı ve Defterdar dır. Nişancı: Devletin bütün yazıģmalarını yapan kiģidir. DıĢ ülke hükümdarlarına yazılacak nameleri yazar.

Vezirlerin menģur ve beratlarını yazar ve inceler. Name, menģur ve beratlara, padiģahın tuğrasını çeker. Fethedilen yeni toprakların kayıtlarını tutmak, bunları tahrir defterlerine kaydetmek görevlerinden en önemlileridir. Deftername-i Amire denilen Osmanlı defterhanesi, niģancının sorumluluğundadır. Reis ül Küttap NiĢancı nın yardımcısıdır. Reis ül Küttap dıģ iģlerinden sorumludur, dıģ devletlerle yapılacak olan yazıģmalardan sorumludur. Reis ül Küttap baģkanlığında oluģturulan kalemler (bürolar) aracılığı ile yazıģmalar yürütülürdü. Bütün kalemlerin baģındaki kiģiye beylikçi denirdi. Defterdar Mali iģlerden sorumlu en üst rütbeli kiģidir. Divan toplantılarının daimi üyesi padiģah malının vekili ve temsilcisidir. PadiĢahın Ģahsına ait özel servetine iç hazine, devlet gelirlerinin toplandığı ülke harcamalarının yapıldığı hazineye ise dıģ hazine denilirdi. Defterdarın emrinde bulunan mali iģleri yürüten bürolar (kalemler); Ruznamçe Kalemi, Maliye Emirleri Kalemi, Tarihçi Kalemi olarak görevliler bulunurdu. Devletin bütün gelirlerini yazan Ruznamçe Kalemi, Maliye ile ilgili fermanları yazan Maliye Emirleri Kalemi, diğer kalemlerin hazırladığı belgelere tarih koyan Tarihçi Kalemi dir. l. Eyaletler Osmanlı Devleti nde yönetim birimleri içinde en büyüğü eyaletlerdir. I. Murat Döneminde Rumeli de ki sınırlarının geniģlemesi üzerine Rumeli Beylerbeyliği, Yıldırım Bayezid Döneminde ise Anadolu da sınırların geniģlemesi üzerine, Anadolu Beylerbeyliği oluģturulmuģtur. Yükselme dönemine gelindiğinde sınırların üç kıtaya hakim olmasıyla eyalet sayısı arttırılmıģtır. Osmanlı Devleti bu eyaletlerin idaresi için merkezden Beylerbeyi adıyla devlet yöneticisi göndermiģtir. Beylerbeyleri Seyfiye sınıfından olmakla beraber üst düzey memur sıfatındadırlar. Sancak, kaza ve köy yöneticileri beylerbeyliğine bağlıdır. Sefer sırasında Beylerbeyi kendine bağlı olan sancak beyleri, zeamet ve tımar beyleri ile bunlara bağlı askerlerin baģında orduya katılırdı. Eyaletlerin güvenliği subaģı tarafından sağlanır, yargı iģleri ise eyalet kadısı tarafından yürütülürdü. Eyaletlerde beylerbeyinin baģkanlık ettiği Eyalet divanı bulunurdu. Merkeze Bağlı Eyaletler (Saliyanesiz) Anadolu, Rumeli, Trabzon, Van, Kars, Kefe, Erzurum, Diyarbakır, Halep, ġam Eyaletler üçe ayrılmıģtır. Özel yönetimi Olan Eyaletler (Saliyaneli) Tunus, Cezayir, Mısır, Basra, Yemen, HabeĢ, Trablusgarp ve Bağdat Özerk Yönetimi olan Eyaletler Kırım Hanlığı, Eflâk Boğdan ve Hicaz emirliği gibi Merkeze Bağlı Eyaletler (Saliyanesiz) Merkeze yakın eyaletlerdir. Tımar sisteminin uygulandığı bu eyaletlere yıllıksız eyaletler (Saliyanesiz) denirdi. Topraklar has, zeamet ve tımarlara ayrılmıģtır. Saliyanesiz Eyalet: Toplanan yıllık vergilerin hazineye değil de devlette görev yapan devlet memurlarına rütbesi oranınca bırakılan topraklara denilir. C. MEMLEKET YÖNETĠMĠ (TAġRA TEġKĠLATI) Osmanlı Devleti tam merkeziyetçi bir yapıya sahiptir. Fetih hareketlerine bağlı olarak sınırların her geçen gün geniģlemesi ülke yönetiminin giderek zorlaģmasına neden olmuģtur. Osmanlı Devleti yönetimi kolaylaģtırmak için ülke topraklarını yönetim birimlerine ayırmıģtır. Bu birimler; eyalet, sancak, kaza ve köylerden oluģmaktadır. Rumeli beylerbeyliğinin merkezi Manastır, Anadolu Beylerbeyliğinin merkezi Kütahya dır. Özel Yönetimi Olan Eyaletler (Saliyaneli) Merkezden uzak eyaletlerdir. Tunus, Cezayir, Mısır, Basra, Yemen, HabeĢ, Trablusgarp ve Bağdat bu eyaletlerdendir. Tımar sisteminin uygulanmadığı eyaletlerdir. Bu eyaletlerin gelirleri doğrudan devlet

Vakıf Arazi TOPRAK Miri Arazi Mülk Arazi hazinesine giderdi. Bu eyaletlerden iltizam yoluyla vergi toplanırdı. Ġltizam Sistemi Bu sistem ile merkezin belirlediği yıllık vergi mültezim denilen zengin kiģi tarafından devlete peģin ödenir. Mültezim kâr payı koyarak halktan bu vergileri toplardı. Mültezim dirlik sahibinin haklarına sahiptir. : Ġltizam Sitemi ilk olarak Fatih Sultan Mehmet dönemi itibariyle uygulanmaya baģlanmıģ, II. Mahmut dönemi itibariyle kaldırılmıģtır. Özerk Yönetimi Olan Eyaletler (ayrıcalıklı) Ġç iģlerinde serbest, dıģ iģlerinde Osmanlı Devletine bağlı eyaletlerdir. Yöneticilerini Osmanlı padiģahı atardı. Bunlar Kırım Hanlığı, Eflak, Boğdan ve Hicaz Emirliği dir. Her yıl Osmanlı ya vergi verirler, savaģ zamanı asker gönderirlerdi. ll. Sancaklar Hicaz kutsal topraklar olduğundan bu bölgeden vergi alınmaz asker istenmezdi. Mısır beylerbeyine - Hıdiv, Eflak beylerbeyine - Voyvoda, Kırım beylerbeyine - Giray denirdi. Kazaların birleģmesi ile oluģan yönetim birimine sancak adı verilmiģtir. Osmanlı Devleti Sancakların yönetimini gerçekleģtirmek için merkezden, Sancak Beyi adıyla idareci atamıģtır. Sancak Beyleri seyfiye sınıfından seçilirdi. Sancakların asayiģinden Sancak SubaĢı sı sorumlu olup, adalet iģlerine ise Sancak Kadısı bakardı. Köylüden tarım ürünlerini toptan alınması, satılması sırasında ürünlerin kapanlarda (büyük tartı) tartılmasını ve ürünün adil bir Ģekilde vergilendirmesini yapıp dağıtımını sağlayan görevlidir. Beytülmal Emini Kamu haklarını ve devlet çıkarlarının korunmasını sağlayan görevlidir. Gümrük ve Bâc Eminleri ġehir ve kasabalarda zanaat ve ticaret faaliyetlerinde bulunanlardan vergi toplayan ve genel düzeni sağlayan kiģidir lv. Mahalle ve Köy TeĢkilatı Toplumun en küçük yerleģim birimlerini mahalle ve köyler oluģtururdu. Her mahalle ve köyde cami ve okul bulunurdu. Köy yöneticisine Köy kethüdası (kizir, muhtar) denirdi. Köyün güvenliğini yiğitbaģı sağlardı. D. TOPRAK SĠSTEMĠ Osmanlı toprak düzeni Selçuklu Devletinin toprak düzeninin bir devamıdır. Osmanlı Devleti nde ekonomi tarıma dayalıdır. Bundan dolayı toprak sistemine büyük önem verilmiģtir. ÖĢür Topraklar (ÖĢiriye) Haraç Topraklar (Haraciye) Mukataa, Malikâne, PaĢmaklık, Yurtluk, Ocaklık, Havas-ı Hümayun ve Dirlik Topraklardır. lll. Kazalar Kazaların baģında kadılar idareci olarak görev yapardı. Kadılar, kazaların yöneticisi, yargıcı ve belediye baģkanıdır. Kazaların güvenliğinden ise Kaza SubaĢı sı sorumludur. TaĢra Yönetimindeki Diğer Görevliler Muhtesip Osmanlı Devletinde çarģı ve pazarlarda Esnafı, üretimi, ürünün kalitesini ve ürünlerin fiyatlarını denetler. Aynı zamanda çarģı ve pazarlarda tartı ve ölçülerin denetiminden de sorumludurlar. Kapan Eminleri l. Mülk Arazi Geliri sosyal hizmetlere ayrılan topraklar KiĢilere ait olan topraklardır. Mülk arazi sahipleri topraklarını miras olarak bırakabilir, satabilir, vakıflara hibe edebilirdi. Mülk araziler ÖĢiriye ve Haraciye olarak ikiye ayrılırdı. ÖĢiriye (ÖĢür Topraklar) Müslümanlara ait mülk topraklardır. Bu topraklar fethedildiği zaman Müslümanlara verilmiģ ya da fethedildiğinde Müslümanlara ait topraklardır. Her yıl devlete ürün üzerinden ÖĢür Vergisi verirlerdi. ÖĢür, ürünün onda biri kadarıdır.

Haraciye (Haraç Topraklar) Gayri Müslimlere ait mülk topraklardı. Ürünün beģte birini Haraç vergisi olarak devlete verirlerdi. vakıflarda toplanan Avarız akçesi sayesinde Mahalle ve köylerin ortak giderlerin karģılanmasında, Vakıflarda biriken paraların kredi olarak tüccarlara verilmesi, ticaretin geliģmesinde etkili olmuģtur. Medreseler eğitim ve öğretim görevlerini vakıflar sayesinde gerçekleģtirmiģtir. Sakatlanan uçamayan kuģlar için bile barınak yapılmıģtır. Vakıf kuruluģları ġer-i Hukuk kurallarına göre yönetilmiģtir. Vakıfların genel idaresine Kazasker ve ġeyhülislam bakardı. ll. Vakıf Arazi Geliri sosyal hizmetlere ayrılan topraklardır. Ġslâmiyet e gönülden bağlanmıģ varlıklı Müslümanların hayır için alın teri ile kazanılmıģ mal varlıklarının bir bölümünü, insanlık yararına olacak Ģekilde sonsuza kadar hizmete sunmasıdır. Devletin temel görevleri arasında bulunan Sosyal Hizmetlerin yerine getirilmesinde vakıfların katkısı çok büyük olmuģtur. Vakıflar sağlık ve eğitim alanında devletin vermesi gereken hizmetleri üstlenmiģtir. Vakıf hizmetleri hukuksal bir sözleģme ile belgelendirilmiģtir. Malını vakfeden kiģiye vâkıf denirdi. Bir kiģinin malını vakfedebilmesi için yetiģkin ve özgür olması, vakfedilen malın kendisine ait olması ya da kullanma hakkına sahip olması gerekiyordu. Vakıf a bırakılan mala mevkuf denilirdi. TaĢınır ve taģınmaz mallarını vakfeden kiģinin ve tanıkların huzurunda imzalanan belgeye vakfiye denirdi. Vakıf yöneticisine mütevelli denilmiģtir. Vakfedilen mal satılamaz, devredilemez, Devletin korumasında olan vakıfların iģleyiģine padiģahlar bile karıģamazdı. Osmanlı Devleti nde vakıflardan Ģu alanlarda yararlanılmıģtır; KuruluĢtan itibaren yapılan fetihler sonucu Anadolu ve Balkanlar da uygulanan iskan (TürkleĢtirme) faaliyetlerinde, Köy, kasaba, kaza ve Ģehirlerin sosyal ve kültürel ihtiyaçlarının karģılanması ve belediye hizmetlerinin sağlanmasında, Yollar ve yollar üzerindeki kervansarayların yapılmasında, Sağlık, eğitim, öğretim alanlarındaki hizmetlerin karģılanmasında, lll. Miri (Emir-i) Arazi Vakıflar eğitim, din, sağlık, bayındırlık gibi sosyal ve kültürel alanlarda hizmet vermiģlerdir. Kervansaraylarda üç gün her Ģey bedavadır. Bunların giderleri vakıflardan karģılanmıģtır. Mülkiyeti devlete ait olup, kullanım hakkı köylüye verilen arazidir. Köylü bu toprakları satamaz ve devredemezdi. Üretimin devamlılığını sağlamak için üç yıl toprağı iģlemeyen köylüden toprağın kullanım hakkı geri alınırdı. Miri Araziler Osmanlı Devleti nde feodal sistemin ortaya çıkmamasında en önemli faktör toprağın büyük bölümünün devlete ait olmasıdır. Havas-ı Hümayun Topraklar Geliri doğrudan padiģaha ayrılan topraklardır. Mukataa Topraklar Geliri doğrudan hazineye giden, iltizam sisteminin uygulandığı topraklardır. Malikâne Topraklar Üstün hizmet gösteren komutan ve devlet adamlarına geliri ayrılan topraklardır. PaĢmaklık Topraklar Geliri padiģahın ailesine ve kızlarına ayrılan topraklardır. Yurtluk Topraklar

Dirlik Topraklar Geliri sınır boylarını koruyanlara ayrılan topraklardır. Bunlar gönüllü Türkmen beyleridir. Bu sistem Balkanlarda uygulanmıģtır. Ocaklık Topraklar Geliri kale muhafızlarına ve tersane giderlerine ayrılan topraklardır. Dirlik Topraklar Gelirleri devlet memuruna ve askere maaģ karģılığı olarak ayrılan topraklardır. Bu toprağı ekip biçme hakkı üzerinde yaģayan köylüye aittir. Köylü devletin belirlediği vergiyi dirlik sahibine verirdi. Dirlik sahipleri elde ettikleri gelirleri oranında Cebellü denilen atlı asker yetiģtirirlerdi. Dirlik gelirlerine göre üçe ayrılmıģtır. Has Zeamet Tımar Divan üyelerine, beylerbeyi ve sancak beylerine verilirdi. Kadı, SubaĢı, Kale komutanları, divan kâtipleri ve orta dereceli memurlara verilirdi. Kılıç hakkı olarak baģarılı askerlere ayrılan topraklardır. Dirlikler devlet memurlarının gelirlerine göre dağıtılmıģtır. Bu dağılımı yapan devlet adamı NiĢancı dır. Hazineden para çıkmadan memurun maaģı ödenmiģtir. Tımarlı sipahiler bölgede huzur ve güveni sağlayarak, jandarma görevini üstlenmiģlerdir. Dirlik sistemi sayesinde merkezi otorite, ülkenin en uç noktalarına kadar sağlanabilmiģtir. Vergilerin tam ve zamanında toplanması sağlanmıģtır. Dirlik sahipleri bulundukları köylerde imar iģlerini yaptırmak zorundadır. Bu sayede en ücra köylere kadar imar iģleri götürülmüģtür. Dirlik sisteminde toprağın mülkiyeti devlete aitti. Köylü kullanılmasından sorumluydu. Köylü belirli Ģartları yerine getirmek, toprağı iģlemek zorundaydı. Toprağı üç yıl iģlemezse toprağın kullanma hakkı elinden alınırdı. Devlet köylünün güvenliğini, ihtiyacını karģılamak zorundaydı. Dirlik (Tımar) sistemi ll. Mahmut zamanında kaldırıldı. Devlet memuruna hazineden maaģ ödenmeye baģlandı. Osmanlı Devleti nde 1858 Arazi kanunnamesi ile Miri arazilerin bir bölümü belirli koģullarda özel mülkiyete geçmesine izin verildi. Has ve zeametler memurun görevi devam ettiği sürece, Tımar ise ömür boyu verilirdi. Suç iģlerse Tımar sahibinden alınırdı. Tımar sahibi ölünce aynı koģullarda mirasçılarına verilirdi. l. Murat zamanında gerçek anlamıyla uygulanan Dirlik (Tımar) sistemi sınırların geniģlemesiyle yaygınlaģtı. Dirlik sistemi XVI. yüzyıl sonlarında bozulmaya baģladı. Tımarların rüģvet karģılığı verilmesiyle bu sistem çökmeye baģlamıģtır. Dirlik (Tımar) Sistemi ile Üretimin devamlılığı sağlanmıģtır. Hazineden para çıkmadan her an savaģa hazır büyük bir atlı askeri birlik elde edilmiģtir. Dirlik sahiplerinin vergi karģılığı yetiģtirdiği Cebellü askerlerden oluģan orduya Eyalet Ordusu veya Tımarlı Sipahiler denmiģtir. Aynı toprak üzerinden köylü, Dirlik sahibi ve Cebellü askerlerin ihtiyaçları karģılanmıģtır. E. ORDU VE DONANMA Osman Bey zamanında düzenli bir ordu yoktu. Cihat yapma amacıyla toplanan alperenler ve gaziler mücadele ediyordu. Konur Alp, Samsa ÇavuĢ, Aykut Alp, Akçakoca ve Abdurrahman Gazi cihat yapma amacıyla Osmanlı ya katılan Türkmen beyleridir. Orhan Bey zamanında Yaya ve müsellemler ordusu kuruldu. Bu ordu Osmanlı Devleti nin ilk düzenli ordusu dur. l. Murat döneminde Kapıkulu Ordusu (Yeniçeri Ocağı) kuruldu.

Osmanlı Ordusu Yaya (piyade) Atlı Süvari Kapıkulu Ordusu Eyalet Ordusu Yardımcı Kuvvetler Donanma Sipahiler Silahtarlar Sağ Ulufeciler Sol Ulufeciler Sağ Garipler Sol Garipler Acemioğlanlar (Pencik) Yeniçeri ocağı Topçu ocağı Top arabaları ocağı Cebeciler Humbaracılar Lağımcılar Sakalar Tımarlı sipahiler Bağlı beylikler ve devletlerden gerektiğinde gelen askerler Gönüllüler, Akıncılar, Azaplar, Deliler, Yörüklerdir. Eyalet ordusunun öncü kuvvetleri I. Kapıkulu Ordusu (Hassa Ordusu) PadiĢaha bağlı merkez ordusudur. l. Murat zamanında kuruldu. (1363) Usulsüz alımlarla lll. Murat zamanında bozulmaya baģladı. ll. Mahmut zamanında kaldırıldı. (1826) KıĢlalarda bulunurlar, evlenmezler ve devamlı askerdirler. Üç ayda bir ulufe denilen maaģ alırlar, her padiģah değiģiminde cülus bahģiģi alırlardı. DevĢirme ordusudur. a. Kapıkulu Süvarileri kıģlasına gönderilir, askeri eğitim baģlamadan seçime tabi tutulurlar yetenekli ve zeki olanlar Enderun a diğerleri Kapıkulu ocaklarına gönderilirdi. Sipahiler ve Silahtarlar; padiģahı ve padiģah çadırını korumakla görevli askeri birliktir. Ulufeciler; Saltanat sancaklarını ve savaģ ganimetlerini koruyan askeri birliktir. Garipler; Hazineyi ve ordu ağırlıklarını korurlardı. b. Kapıkulu Piyadeleri Acemi Ocağı: DevĢirilen çocukların ilk defa askeri eğitim aldığı bölümdür. Yeniçeri Ocağı: Kapıkulu piyadelerinin en önemlisidir. SavaĢ sırasında ordunun merkezinde bulunarak padiģahın koruyuculuğunu üstlenirlerdi. SavaĢ sonrası Divan muhafızlığı ve Ġstanbul un güvenliğini yeniçerililer sağlardı. Topçu Ocağı: Osmanlı ordusunda gerekli topları dökmek, geliģtirmek ve kullanmak bu ocağın görevidir. Top Arabaları Ocağı: Ağır topların savaģ alanlarına ya da gerekli yerlere götürülmesini sağlardı. Cebeciler: Yeniçeri ordusunun silahlarının yapımı, bakımı ve onarımı bu ocağın görevidir. Humbaracılar: Havan denilen el topunu ve Humbara denilen el bombalarını yapan kullanan sınıftır. Lağımcılar: Kale kuģatmalarında tünel kazarak, fitil döģeyerek kale duvarlarını yıkma iģini gerçekleģtiren teknik bir ocaktır. Sakalar: Kapıkulu ordusunun su ihtiyacını karģılayan ocaktır. Pencik Kanunu ile oluģturulan bu sisteme göre esir alınan Hristiyan çocukların beģte biri devlete aitti. Pencik oğlanlar, Müslüman Türk gibi yetiģtirilir ve Kapıkulu ordusunun temelini oluģtururlardı. Osmanlı Devleti nde fetihlerin yavaģlamasıyla esir Hristiyan çocukların sayısı azalınca, Osmanlı da yaģayan birden fazla erkek çocuğu olan gayri Müslim ailelerin sağlıklı ve gürbüz erkek çocuklarından birisi alınır oldu. DevĢirilen Türk Ġslâm kimliği kazandırılan çocuklar acemi oğlanlar Yeniçerililer askerliğin dıģında hiçbir iģle ilgilenmezlerdi ve emekli olana kadar evlenemezlerdi.

ll. Eyalet Ordusu Eyalet ordusunun temelini Tımarlı Sipahiler oluģtururdu. Tımarlı sipahiler dirlik sahiplerinin yetiģtiği Cebellü askerlerden oluģan ordudur. Cebellü askerlerin tüm ihtiyaçlarını Dirlik sahipleri karģılardı. Hazineden para çıkmadan oluģan bir ordu olup tamamen Türkmenlerden oluģurdu. Bu askerler aynı zamanda üretici durumundadır. barıģ zamanları köylü ile birlikte toprağı ekip biçer ve tarımla uğraģırlar, bulundukları yerin güvenliğini sağlarlardı. Tımarlı sipahiler mazeretsiz savaģa katılmadıklarında dirlikleri ellerinden alınırdı. Tımarlı sipahiler, atlı ve hafif silahlı askeri birliklerdir. Eyalet Ordusuna katılan diğer Kuvvetler de Ģunlardır: Geri Hizmet kıtaları, Öncü kuvvetler ve Kale Kuvvetleridir. Geri Hizmet Kıtaları ordunun ihtiyaçlarını karģılayan yayalar, yörükler ve müsellemlerdir. Yol açmak, siper kazmak, ordunun geçeceği yolları temizlemek, köprüler yapmak, askere yiyecek taģımak, kaleleri onarmak bunların iģidir. Öncü Kuvvetler; savaģ sırasında ordunun önünde yer alan kuvvetlerdir. Bunlar akıncılar, beģliler ve delilerdir. Akıncılar, düģman içine sızarak bilgi toplarlar. Ġlk yıpratma saldırısını yaparlar, Deliler ve BeĢlilerde ülke sınırlarını korurlardı. Aydınoğulları nın da Osmanlı ya katılması deniz gücünün artmasını sağladı. Osmanlı Devleti nin yaptığı ilk tersane Orhan Bey Döneminde, Karamürsel de yapılan tersanedir. Yıldırım Bayezid zamanında ise Gelibolu Tersanesi yapılmıģtır. Fatih Sultan Mehmet zamanında, Ġstanbul un Fethi için 400 parçalık donanma oluģturulmuģtur. ll. Bayezid ve Yavuz Sultan Selim zamanlarında tersanecilik oldukça geliģmiģ, Yavuz Haliç e büyük bir tersane kurdurmuģtur. Kanuni Döneminde ise Türk denizciliği Barbaros Hayrettin PaĢa nın Kaptan-ı Deryalığı ile en güçlü durumuna gelmiģtir. Donanma komutanına Kaptan-ı Derya, donanma askerine levent veya bahriyeli denilmiģtir. Barbaros Hayrettin PaĢa (Hızır Reis) Salih Reis, Piri Reis, Seydi Ali Reis, Murat Reis, Turgut Reis, Osmanlı nın ünlü denizcileri ve Kaptan- ı Deryalarıdır. XVII. yüzyılda tüm kurumlarda yaģanan gerileme Osmanlı donanmasında ve denizciliğinde de yaģanmıģtır. Donanmanın baģına ehil kiģilerin getirilmeyiģi nedeniyle Osmanlı donanması üstünlüğünü yitirmiģ ve gerilemiģtir. Eyalet Ordusu savaģ sırasında toplanırdı. SavaĢ zamanında Cebellü askerleri, bağlı bulundukları Tımar beyiyle, sancak beyinin emrine katılırlardı. Sancak beyleri de beylerbeyinin emrine girerlerdi. Toplanan bu ordunun baģında padiģah bulunurdu. PadiĢah sefere çıkmadığında onun yerine Serdar-ı Ekrem ünvanıyla Veziriazam orduyu komuta ederdi. Kale kuvvetleri, Azaplar; gönüllülerden oluģurdu. Azaplar, halk arasından seçilen gönüllü askerlerdir. Kale korumalarında görevlendirilirlerdi. lll. Yardımcı Kuvvetler Anadolu beylikleri, Kırım Hanlığı, Eflâk ve Boğdan Beyliği gibi Osmanlı Devleti ne bağlı devlet ve beyliklerin gönderdiği destek kuvvetlerdir. lv. Donanma Karesioğulları beyliğinin alınmasıyla Osmanlı nın ilk donanması oluģmuģtur. F. HUKUK Osmanlı Devleti nin ilk yıllarında yazılı bir hukuk sistemi yoktur. Osmanlı Devletinde hukuk sisteminin temel ilk olarak Orhan Bey döneminde atılmıģ, devlet adli teģkilat yapılanmasını baģlatmıģtır. Orhan Bey Bursa yı aldıktan sonra buraya ilk kadıyı atamıģtır. Osmanlı Devletinin ilk atadığı kadı ise Davut el Kayseri dir Osmanlı Devletinde Hukuk birliği yoktur. Hukuk sistemi iki bölümden oluģumaktadır.

Osmanlı Toplumu Yönetenler (Askeri) ġer-i Hukuk Hukuk Kur an ve hadislere göre düzenlenen hukuktur. Esasları Fıkıh kitaplarında toplanmıģtır. XV. ve XVl. yüzyıllarda Ģer-i hukuk geliģmiģtir. Din alimlerinin baģkanı olan ġeyhülislam ın yargılama yetkisi yoktur. ġer-i hukuku Ġfta (görüģ bildirme yetkisini kullanarak fetva verirdi. Örf-i Hukuk Geleneklerden oluģan hukuktur. Kanunname-i Ali Osman ve Kanuni Sultan Süleyman kanunnamesi ilk yazılı örnekleridir. ÇeĢitli anlaģmazlıklara çözüm olarak hazırlanan padiģah fermanlarıdır. ġer-i hukuka ters düģmemesine özen gösterilmiģtir. Osmanlı Devleti nde Müslüman olmayanların davalarına cemaat mahkemelerinde bakılır, kendi hukuk kuralları uygulanırdı. Osmanlı da Örf-i hukuk ve ġer-i hukuk tek tip mahkemelerde uygulanıyordu. Mahkemelerde hakim olarak görev yapan Kadı, davaları ġer-i ve Örf-i hukuk kurallarına göre çözerlerdi. Davaları ġerii ye siciline kaydederdi. Kadılar Ģer-i hukuk konularında karar verdiklerinde Müftü den fetva alırlardı. Mahkemeler herkese açık yapılır, Kararlarda Ģüphesi olanlar üst mahkeme olan Divan-ı Hümayun a müracaat ederlerdi. Mahkemelerde Naib ler kadılar adına çeģitli görevleri yürütürlerdi. Toprak Kadılığı adıyla gezici kadılar bulunurdu. Toprak yönetimiyle ilgili davalara bakarlardı. Hukuk iģlerinin baģ yöneticisi Kazasker di. Kazaskerler kadıların tayin ve terfi iģlerinden sorumluydu. XlX. Yüzyıl ve Sonrası Hukuk Alanında Yapılan ÇalıĢmalar XlX. yüzyılda Avrupa hukuk kurallarından yararlanılarak yeni düzenlemeler yapılmıģtır. Bunlar: XlX. yüzyılda Osmanlı Devleti nde ġer-i Mahkemeler, Nizamiye medreseleri, Konsolosluk mahkemeler ve gayri Müslim Cemaat Mahkemeleri bulunuyordu. ll. Mahmut zamanında adalet iģlerine bakmak üzere kurulan Davalar Nezareti 1870 te Nezareti Adliye adını almıģtır. Avrupa hukukunun incelenmesi için tecrübeli hukukçulardan oluģan Meclis-i Valay-ı Akam-ı Adliye kuruldu. 1840 Ceza kanunu, 1850 Ticari kanunu ve 1863 Deniz Ticareti kanunu çıkarıldı. ll. Mahmut ġuray-ı Devlet in temellerini atmıģ, 1868 yılında bu kurum DanıĢtay a dönüģmüģtür. 1865 çıkan kanunların yayınlandığı Düstur Dergisi çıkarılmaya baģlanmıģtır. Ahmet Cevdet PaĢa baģkanlığında bir kurul Mecelle yi hazırladı. 1874 Galatasaray Sultanisi nde Hukuk Mektebi açıldı. (Tanzimat dönemi) Ġstanbul mahkemeleri için Avukatlık Kanunu kabul edildi. 1876 ilk anayasa Kanun-i Esasi hazırlandı. ġuray-ı Devlet (DanıĢtay) Ġslam hukukundan laik hukuk sistemine doğru önemli bir adımdır. Mecelle Ġslâm hukukuna dayalı medeni kanundur. Türkiye Cumhuriyeti bu kanunu 1926 ya kadar kullanmıģtır. G. OSMANLI TOPLUM YAPISI Fetihçi politikayla sınırları geniģleyen Osmanlı Devleti birçok etnik ve dini unsuru içinde barındırıyordu. Osmanlı Devleti nde Türklerden baģka Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Romenler, Sırplar, Slavlar, Arnavutlar, BoĢnaklar, Gürcüler ve Araplar bulunuyordu. Toplum Müslüman, gayri Müslim diye dini esaslara göre ayrılmıģtır. Osmanlı Devlet düzeni Müslümanların hakimiyetine göre düzenlenmiģtir. Osmanlı Toplumu ise yönetenler ve yönetilenler diye ikiye ayrılmıģtır. Ġlmiye (Ulema) Seyfiye (Ümera) Sınıfı Sınıfı Kalemiye Sınıfı Kazasker ġeyhülislam Veziriazam Vezirler Beylerbeyi Sancakbeyi Defterdar NiĢancı

Yönetilenler Yöneten sınıf dıģındaki köylüler, Ģehirliler, göçebeler, Müslümanlar gayri Müslimlerin tamamı yönetilenlerdir. Reaya mesleklerine göre çiftçiler, esnaf ve göçebeler diye bölümlere ayrılır ve devlete belli oranda vergi öderdi. 1856 Islahat Fermanı na kadar Osmanlı Devleti nde memur olmanın ön koģulu Müslüman olmak ve Türkçe konuģmaktı. Islahat Fermanıyla azınlıklarda devlet memuru olabilmiģlerdir. Osmanlı Devleti nin etnik ve dini H. OSMANLI EKONOMĠSĠ çeģitliliği hukuk birliğinin oluģamamasında etkilidir. Hukuk birliğini sağlayamayan Osmanlı, Fransız Ġhtilalinin milliyetçilik akımından olumsuz etkilenmiģtir. Osmanlı Devletinin maliyesinden sorumlu en yetkili devlet adamı defterdar dır. Osmanlı da ilk bütçe l. Murat zamanında oluģturulmuģ, Ġlk denk bütçe ise lv. Mehmet zamanında Tarhuncu Ahmet PaĢa tarafından yapılmıģtır. l. Osmanlı Devleti nin BaĢlıca Gelirleri; SavaĢ ganimetleri, Gümrük vergileri, Bağlı beylik ve devletlerden alınan vergiler, Gelen hediyeler, Maden, tuzla, orman gelirleri, Halktan alınan vergiler, Osmanlı Devleti nin en önemli geliri savaģ ganimetleriydi. XVll. yüzyıldan itibaren bu gelir azalmaya baģlamıģtır Birçok devlete verilen kapitülasyonlar ve coğrafi keģiflerle ticaret yolları yön değiģtirince gümrük vergileri düģmüģtür. Halktan alınan vergiler diğer gelirler azaldıkça artmıģtır. ġer-i Vergiler ÖĢür: Müslüman toprak sahiplerinden alınan ürün vergisidir. Haraç: Gayri Müslim toprak sahiplerinden alınan vergidir Cizye: Gayri Müslim gençlerden, askere gitmedikleri için alınan vergidir. (Kafa vergisi) Örf-i Vergiler PadiĢah iradesiyle konan vergilerdir. Avarız: Olağanüstü hallerde halktan toplanan vergi Ağnam: Hayyam üzerinden alınan vergi Çiftbozan: Toprağını üç yıl ekmeyenden alınır. Derbent: Sarp geçitlerden, köprülerden alınır. Çiftresmi: Müslümanlara ait arazilerden nakdi para olarak alınır. Bennak: evlenenlerden alınır. Mücerret: Bekâr gençlerden alınır. Ġspenç: Tarımla uğraģan Hristiyan reayadan alınan vergi, çiftresmi karģılığıdır. Bac: Pazar yeri vergisi ve gümrük vergisi Gümrük resmi: Ticaret mallarına uygulanan vergidir. Niyabet Rüsumu: Yöneticilerin, yönetim sırasında halktan aldığı vergi Osmanlı da bir bölge fethedildikten sonra en önemli iģ vergi kaynaklarını tespit etmek olurdu, tahrir (yazma) iģlemine baģlanırdı. Devlet hazinesine ayrılan vergileri ya memurlar vasıtasıyla toplar veya toplama hakkını açık arttırma yoluyla mültezimlere satardı. Bu uygulamaya iltizam deniliyordu. 1840 yılı baģlarında eyalet ve sancaklara vergi memuru gönderildi. Mal mülk sayımı yapıldı. Herkesin gelirine göre vergi alınacaktı, baģarılı olmayınca yeniden iltizam sistemine dönüldü. ll. Osmanlı Devleti nin BaĢlıca Giderleri; ġer-i Vergiler Halktan Alınan Vergiler Kapıkulu askerlerine verilen ulufeler, PadiĢah değiģiminde yeniçeri verilen cülus bahģiģi, Donanma ve ordunun ihtiyaçları, Örf-i Vergiler Bayındırlık hizmetleri için yapılan masraflar,

Saray masrafları, Ģirketlerin kurulmasını sağlamak istedi ancak 1911 yılını takip eden savaģlar bankanın geliģmesine fırsat vermedi. III. Osmanlı Devletinde Para Politikası Ġlk Osmanlı parası Osman Bey zamanında bastırıldı. 1327 Orhan Bey zamanında akçe denilen ilk gümüģ para bastırıldı. Ġlk Osmanlı darphanesi Bursa da açıldı. Darphanede paradaki altın ve gümüģ miktarını Vezzan adı verilen görevli kontrol ederdi. Ġlk altın para Fatih Sultan Mehmet zamanında bastırıldı. Osmanlı ilk para ayarlamasını (devalüasyon) 1580 de yaptı. (lll. Murat) Tanzimat döneminde ilk kâğıt para olan Kaime çıkartıldı. (Abdülmecit) Sahte paraların piyasaya sürülmesiyle kullanılamadı yerine 20 kuruģ değerindeki mecidiye parası çıkartıldı. Osmanlı Devleti ndeki Yabancı Yatırımları Avrupalı Osmanlı sanayisinin geliģmesine izin vermedi. Kapitülasyonları kullanarak Osmanlı ülkesinden daha fazla gelir elde etmek için yatırımlar yaptılar. UlaĢım, tarım ürünlerine dayalı sanayi kolları ve madencilik alanında yatırımlar yaptılar. Ġngiliz, Fransız ve Ġsveçli giriģimciler bu yatırımları yapmıģtır. Yabancılar Bursa da Ġpek ipliği fabrikası, Ġstanbul da Konserve Fabrikası, kâğıt ve cam fabrikaları, Adana ve Tarsus ta çırçır fabrikaları kurdular. Yabancılar Osmanlı da posta Ģirketleri de kurdular. 1856 Islahat fermanı ile azınlıklar istediği iģyerini kurumu açmaya baģladılar. (Hastane, okul, banka gibi) Özel yatırımcıları destekleme kanunundan en fazla gayri Müslimler yararlandı. Kurulan yeni Ģirketlerde yabancılar Osmanlı kaynaklarını sömürüye devam ettiler. Ġki Ermeni kardeģin kurduğu Sarraf cemiyeti, Ġzmir ve Konya daki halı fabrikaları bu Ģirketler arasındadır. Ġngiliz sermayesi ile Beykoz kâğıt, Ġngiliz - Ġsveç sermayesi ile Kartal mum ve konserve fabrikaları kuruldu. 1883 te Reji (Regie) adı ile bilinen Alman - Fransız Ģirketi ülkedeki tüm tütünleri satın alıp iģletme hakkına sahip oldu. lv. Osmanlı da Bankalar Osmanlı da ilk kredi kurumu ll. Selim (Sarı) zamanında Portekizli Yahudi Mendes ailesi tarafından Ġstanbul da açılmıģtır. Gerçek anlamda bankacılığa geçiģ Tanzimat Dönemi nde olmuģtur. Osmanlı Devleti nde ilk banka 1874 Bank-ı Dersaadet adıyla kuruldu. Bu banka Kırım SavaĢı sırasında iflas etti. 1856 yılında da Ġngiliz giriģimi sonucu Bank-ı Osmanî (Osmanlı Bankası) açıldı. 1863 te bu bankanın adı Bank-ı Osmanî-i ġahane ye çevrildi. Bu bankaya para basma yetkisi verildi. Bankacılıkta ilk milli adım Mithat PaĢa tarafından atıldı. Köylüye kredi sağlamak amacıyla Memleket Sandıkları kuruldu (NiĢ te). Ġstanbul a dönünce Ġstanbul Emniyet Sandığı nı kurdu. 1883 te kurulan Menafi Sandıkları geliģtirilerek 1888 de Ziraat Bankası adını aldı. Türkçülük duyguları sonucu Osmanlı para politikasını denetleyen Bank-ı Osmanî-i Ģahaneye tepki olarak 1905 yılında Osmanlı Ġtibarı Milli Bankası kuruldu. Ticari faaliyetleri desteklemek milli Osmanlı da ilk demiryolu Aydın - Turgutlu arasında yapıldı. Osmanlı demiryolları sayesinde, devlet mekanizmasının iģlemesinin kolaylaģacağını, ulaģım maliyetinin düģmesiyle tarım üretiminin artacağını düģünüyordu. Ayrıca savaģ zamanında asker ve malzeme taģıma kolaylaģacaktı. Yabancı sermayeler demiryolu sayesinde ham maddeleri iģlek limanlara daha kolay taģıyabileceklerdi. 1861 yılında Maden Kanunu ile Maden iģletmeciliği devlet tekelinden çıktı. Yabancılar maden iģletmeciliğine baģladı. Ülkelerine götürdükleri madenlerle sanayilerini beslediler. Vl. Osmanlı da Ticaret Osmanlı Devleti ticaretin geliģmesine önem verdi.

Klasik Dönem Eğitim ve Öğretim Ticaret için en önemli olan yollardır. Osmanlı yol yapımına ve güvenliğine önem vermiģtir. Esnaf ve zanaatkâr ın ürettiği malları tüccarlar iç piyasada ve dıģ piyasada satmıģlardır. Menzil teģkilatı kurularak taģımacılığın en hızlı Ģekilde yapılması sağlanmıģtır. Osmanlı ülkesinde haberleģme de menzil teģkilatı sayesinde olmuģtur. Menzil örgütü konaklama noktası olan köy ve kasabalarda kervanın ve habercilerin her türlü ihtiyaçlarını karģılamıģlardır. Devlet bu görevlerine karģılık bu köy ve kasabaları bazı vergilerden muaf tutmuģtur. Derbentçilerde ticaret yollarının güvenliğini sağlamıģlardır. Ticaret yolları üzerinde bulunan köy kasabalar derbentçilik görevini yapar vergiden muaf olurlardı. Mekkari Taifesi Ticaret yolları üzerinde taģımacılığı meslek edinen insanlardı. Osmanlı da transit ticaretin konusu olan mallar ve bu malların üretimi daha da önem kazanmıģtı. Bunlar; Tekstil ve halıcılık alanlarında kullanılan ipek, Ġran dan ham olarak alınıp, Bursa da kumaģ haline getirilip dünya pazarlarına gidiyordu. Keçi tiftiğinden dokunan Sof adı verilen kumaģ sayesinde Ankara uluslar arası, ticaret merkezlerinden biri olmuģtur. Pamuklu dokuma, çuha, halıcılık ile bunların boyanmasında kullanılan boyalar, deri ve deri ürünleri, madeni eģyalar yurt dıģına satılıyordu. Bazı dönemlerde fiyatların yükselmesini engellemek için iç piyasa ihtiyaçları göz önüne alınarak buğday, zeytinyağı, silah, at, balmumu ve deri gibi mallara ihraç yasağı getirilmiģtir. Yabancı ülkelerden de baharat, çivit, keten, pirinç, Ģeker, sabun, ayna ve saat gibi mallar alınmıģtır. XVll. yüzyıldan itibaren her alanda olduğu gibi ticarette olumsuz etkilendi. Ticaret yollarının önemini yitirmesi ve kapitülasyonlar sayesinde ticaret azınlıklar ve yabancı devletlerin kontrolüne geçmeye baģladı. Yerli tüccarlar, ticari ayrıcalıklar verilen yabancı tüccarlarla rekabet edemedi. Tanzimat Dönemi nde amediye (ithalat vergisi) reftiye (ihracat vergisi) ve müruriye (transit ticaretten alınan vergiler) yeni bir düzenlemeye tabi tutuldu. 1838 Ġngiltere yle yapılan Balta Limanı AntlaĢması ndan sonra dıģ ülkelerle ticaret anlaģmaları çoğaldı. Osmanlı nın ham madde kaynakları, tek yanlı olarak Avrupa nın çıkarlarına hizmet eder oldu. 1861 yılında yapılan yeni ticari anlaģmalarla Avrupalı Devletler iç ve dıģ ticarette tam serbestlik kazandılar. 1861 Maden Kanunu ile madenler bile yabancı yatırımcılara açıldı. UlaĢım ve HaberleĢme XlX. yüzyılda Osmanlı ülkesine gelen mallar, Ģeker, kahve pirinç, iplik, fes, battaniye, kereste, kömür, ilaç, kâğıt, cam, saat, kibrit gibi mamul maddelerdi. Yurt dıģına ihraç edilen mallar ise tarım ürünleri ve hammaddelerdi. Avrupalıların yatırımları sonucu demiryolu kurulmaya baģlandı. Osmanlı merkezi otoriteyi etkin hale getirme, daha kolay haberleģme, ticaret yapma ve vergi toplama amacı ile kara yolları yaptı. Kara ve demiryollarındaki geliģmeler deniz yolunda da yaģandı. ll. Mahmut döneminde buharlı gemiler kullanılmaya baģlandı. 1844 ten sonra bu gemiler ĢirketleĢtirildi. Ġstanbul ve Ġzmir arasında Ġlk posta hizmetleri baģlandı. 1841 Posta TeĢkilatı kuruldu. Yabancı posta Ģirketleriyle rekabet edemedi ve kapandı. 1873 de yeniden Osmanlı Posta Ġdaresi kuruldu. Ġlk telefon hattı 1881 Galata ve Eminönü arasında kuruldu. Telgraf ilk defa 1854 Kırım SavaĢı sırasında kullanıldı. 1859 da Telgraf Nizamnamesi çıkartıldı. Ġ. OSMANLI DA EĞĠTĠM VE ÖĞRETĠM Sıbyan Mektepleri Enderun Mektebi Askeri Eğitim Medreseler Dini ve Sosyal Kurumların Eğitim Öğretim Fonksiyonları Sıbyan Mektepleri Çocuk okulları Saray okulu Yönetenci (askeri) sınıfının eğitimi Acemi Oğlanlar Ocağı Yeniçeri Ocağı Ġlmiye sınıfının eğitimi Hariç Dahil Sahn Esnaf örgütleri (Loncalar) Camiler Tekke ve zaviyeler

Osmanlı Devleti nde eğitimin ilk basamağı Sıbyan mektepleridir. (Mahalle mektebi) Her mahallede caminin yanında bulunan bu mekteplerde, Kız erkek ayrımı olamadan herkes istifade ederdi. Öğretmenler özel eğitim gören kiģilerden olmayıp, okuma yazma bilen ve bu iģe uygun olduğu kabul edilen kiģiler arasından seçilirdi. Çocuklar istediği bilgiyi alana kadar mektebe devam ederlerdi. Mektebe gitmenin zorunluluğu yoktu. Bu okullarda Arap alfabesi, sureler, dini bilgiler, okuma ve dört iģlem öğretilirdi. Geleneksel Amin Alayı ile çocuklar eğitime baģlardı. Enderun Mektebi ll. Mahmut zamanında ilköğretim zorunlu oldu. Tanzimat Dönemi ne kadar Sıbyan mektepleri görevlerini devam ettirdi. 1839 Sıbyan mekteplerine dokunulmadan Ġptidai denilen ilkokullar açılmaya baģlandı. ll. MeĢrutiyet Döneminde Sıbyan mekteplerinde iyileģtirme yapıldı. Maarif Nezareti kendine bağlı ilkokulların sayısını arttırmaya baģladı. 1869 Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ne göre ilköğretim 12 yaģına kadar bütün çocuklar için zorunlu oldu. Tanzimat Dönemi nde açılmaya baģlayan bu yeni okullarda ders veren erkek öğretmenlere muallim, bayan öğretmenlere de muallime denildi. Saray içi okulu olaraktan da geçmektedir. Bu okulun temel amacı devlet bünyesinde istihdam edilmek üzere yönetici sınıfı yetiģtirmektir. Bu okula ilk dönemler devģirme sistemine bağlı olarak yetiģtirilmiģ olan gençler alınırken daha sonraki zamanlarda Türk ve Müslüman çocuklarda alınmaya baģlanmıģtır. Ġlk defa ll. Murat zamanında Edirne Sarayında kurulmuģtur. Fatih Sultan Mehmet döneminde Ġstanbul da Topkapı Sarayında açılmıģ ve geliģtirilmiģtir. Ġslâmi ve pozitif ilimler yanında beden eğitimi, sanat ve saray hizmetleri de öğretilirdi. Enderun u bitirenler Kapıkulu Süvarisi olarak göreve baģlar, devletin çeģitli kademelerinde aktif görevler alırlardı. Zaman içinde tecrübe kazanarak Beylerbeyi, Yeniçeri Ağası, Vezir ve Veziriazam mertebelerine kadar ulaģabilirlerdi. Enderun Mektebi Osmanlı Devletinde 1909 yılına kadar görev yapmıģtır. 1909 da kapatılmıģtır. Sokullu Mehmet PaĢa, Mimar Sinan Enderun çıkıģlıdır. Askeri Eğitim SavaĢlarda esir alınan genç ve sağlıklı olanlardan beģte birini kapıkulu askeri olmak üzere alınıyordu. Bu çocuklar Pençik adı verilen defterlere kaydedildiğinden, bunlara Pençik oğlanı denirdi. Ayrılan bu esirler Türk Müslüman ailelerinin yanında Türk - Ġslâm kültürüne bağlı olarak yetiģtirilip TürkleĢtirilirlerdi. DevĢirme iģi tamamlanınca acemi oğlanlar ocağına gönderilir. Ġlk askeri eğitimini aldıktan sonra kapıkulu ocaklarına dağıtılırlardı. Medreseler Selçuklu medreseleri Osmanlı medreselerine kaynak olmuģ ve daha da geliģtirilmiģtir. Osmanlı da eğitim ve öğretim etkinliğinin yapıldığı en temel kurum medreselerdir. Medreselerde yetiģenler Ġlmiye Sınıfını oluģturuyordu. ġeyhülislam, Kazasker kadı ve müderris medrese mezunlarıdırlar. Orta (hariç), lise(dahi), üniversite (Sahn) ayarında eğitim verilirdi. Medrese öğretmenlerine Müderris, yardımcılarına muid öğrencisine molla, softa, daniģment denilmiģtir. Medrese giderleri vakıflar tarafından karģılanmıģtır. Ġlk Osmanlı Medresesi Orhan Bey zamanında Ġznik te açılmıģtır. Ġlk medresenin müderrisliğine ünlü düģünce ve bilim adamı olan Davud-ı Kayseri getirilmiģtir. Fatih Sultan Mehmet zamanında Ġstanbul da Sahn-ı Seman Medresesi, Kanuni sultan Süleyman zamanında açılan Süleymaniye medreseleri üniversite niteliğinde çağın en üst seviyesindeydi.

Ġslâmi Bilimler (nakli bilimler) Medreselerde Eğitim Pozitif Bilimler (nakli bilimler) Fizik, Kimya, Astronomi, Biyoloji, Coğrafya, Tarih, Matematik, Tıp ve Felsefe dersleri verilirdi. XVll. yüzyıldan itibaren medreselerdeki eğitim gerilemeye baģladı. Pozitif bilimlerin ders programından çıkartılması ve medrese eğitimi almayanların müderris olması. (BeĢik uleması) medreselerin en önemli bozulma sebepleridir. Kuran-ı Kerim, Hadis, Kelâm, Tefsir, Fıkıh, Siyer ve Arapça temel derslerdi. Fıkıh: Ġslam hukuku, Hadis: Hazreti Muhammed in söz ve davranıģları, Kelam: Ġslâm felsefesi, Tefsir: Kuran-ı yorumlama, Siyer: Peygamberlerin hayatı, Kıraat: Kuran-ı Kerim i doğru okuma, Osmanlı Devleti nin kuruluģundan Tanzimat Dönemi ne kadar ülkenin bilim, adalet ve yönetim iģlerine yön veren kiģilerin yetiģtiği medreseler batılılaģma çalıģmalarının önünü tıkayan kurumlar haline geldi. 3 Mart 1924 Halifeliğin kaldırıldığı gün çıkartılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile medreseler kapatıldı. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı İmam Hatip Okulları açıldı. Lonca teģkilatındaki bozulmalarla, sanat ve ticarette tekel uygulaması anlamına gelen Gedik Usulüne geçildi. Gedik sahiplerinin yapacakları iģi ve satacakları malı baģkaları yapamaz satamazdı. Bu sisteme 1861 de son verildi. 1912 de Lonca teģkilatı tamamen kaldırıldı. ll. Osmanlı da Azınlık ve Yabancı Okullar Osmanlı egemenliğinde yaģaya milletler dinlerinde olduğu gibi eğitim konusunda da özgürdürler. Kurdukları okullarda Osmanlı nın hiçbir denetimi yoktu. XlX. yüzyılda Osmanlı Devleti nde Ġngiltere, Fransa, Almanya, Ġtalya, Avusturya, Amerika BirleĢik Devletleri ve Rusya çeģitli bölgelerde okullar açtılar. Bu okullar aracılığıyla kendi dil, din ve kültürlerini yayarak siyasi nüfuslarını arttırmak istediler. lll Darülfünun 1845 yılında Mustafa ReĢit PaĢa ve diğer aydınlar üniversite kurmak istediler. Bu amaçla düģünülen okullara öğretim elemanı yetiģtirmek için Dar ûl Maarif adında okul açıldı. Üniversitede okutulacak kitapların çeviri ve yazımlarıyla ilgili olarak Encümeni DaniĢ (1851) (Bilimler akademisi) kuruldu. 1869 Maarifi Umumiye Nizamnamesi ile Darülfünun kurulmasına karar verildi. 1870 de Ġstanbul da resmen açıldı. 1900 yılına kadar üç defa açılıp kapatılan Darülfünun medreselerin muhalefeti sonucu tam bir faaliyet gösteremedi. 1900 yılında Darülfünunu ġahane açıldı. 1933 Üniversiteler kanunu ile Ġstanbul üniversitesi oldu. Dini ve Sosyal Kurumların Eğitim ve Öğretim Fonksiyonları Esnaf TeĢkilatı (Lonca) Eğitimde önemli rol oynamıģtır. Türkiye Selçuklu Devleti nde esnaf teģkilatı olan Ahilik, Osmanlı da Lonca teģkilatı olarak devam etti. Ahilik veya lonca sanat okulu düzeyindedir. Usta - çırak iliģkisiyle meslek eğitimi verilirdi. TeĢkilatın fütuuvetname adlı yasaları vardı. Fütüvvet, yiğitlik, cömertlik, fedakarlık ve delikanlılık gibi anlamlara gelmektedir. Loncalar üyelerine mesleki bilgi ve eğitim verirdi. TeĢkilata alınanlar, teģkilatın eğitim öğretim kurallarına uyarak çıraklıktan ustalığa kadar yükselirdi. Ustalık belgesini almaya icazet denirdi. J. YAZI DĠL VE EDEBĠYAT I. Yazı, Dil ve Edebiyat

Osmanlı da Edebiyat Osmanlı nın kuruluģta resmi dili Türkçe, bilim dili Arapça, edebiyat dili Farsça idi. Zamanla bu üç dilden Osmanlıca denilen karma bir dil ortaya çıktı. Abdülmecit ve Abdülaziz zamanlarında (Tanzimat) Türkçenin sadeleģtirilmesi konusunda çalıģmalar yapıldı. Encümen-i DaniĢ Akademisi Türkçenin sadeleģtirilmesi için çalıģmalar yaptı. Abdülaziz zamanında Ali Süavi bu alanda çalıģmalar yaptı. ll. Basın ve Yayın Halk Edebiyatı Tasavvuf Edebiyatı Divan Edebiyatı Tanzimat Edebiyatı Servet-i Fünun Edebiyatı Fecr-i Ati Edebiyatı Milli Edebiyat Osmanlı Devleti nde ilk matbaa 1727 Sait Efendi ve Ġbrahim Müteferrika tarafından Ġstanbul da kurulmuģtur. ilk basılan eserler; Matbaada ilk deneme olarak Marmara Denizi Haritası ve Bahriye-i Bahr-ı Siyah adlı iki harita basıldı. Matbaada ilk basılan eser Vanlı Mehmet in Sihah-i Cevheri (Vankulu Lügati) adındaki sözlüğüdür. Ġkinci basılan eser Katip Çelebi nin Tuhfet-ül Kibar Fi Esfar-ül Bihar adlı eserdi. Yayın hayatına giren ilk gazete ll. Mahmut zamanında çıkartılan, Takvim-i Vakayi dir. (1831) Osmanlı da ikinci gazete Ceride-i Havadis dir. (1840)Bu Ġngiliz gazeteci ve muhabir olan William Churchill tarafından kuruldu. 1860 yılına kadar devam etti. 1860 ta ġinasi ve Agâh Efendi tarafından ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahvâl kuruldu. 1866 yılına kadar yayın yaptı. 1862 de ġinasi, ġehzade Murat (V. Murat) ve Mısırlı Prens Mustafa Fazıl ın yardımıyla Tasvir-i Efkâr gazetesi kuruldu. Yeni edebi akımların ve siyasi fikirlerin tartıģma yeri durumuna geldi. ġinasi Paris e gönderilince Namık Kemal baģyazarlığını yürüttü. Ġlk Türk matbaasının açılması, Osmanlı toplumun gözlerini dünyaya açması bakımından önemlidir. Ġbrahim Müteferrika nın ölümüyle uzun süre iģletilmeyen matbaa l. Abdülhamit zamanında, Sadrazam Halit Hamit PaĢa nın giriģimleriyle yeniden faaliyete geçti. lll. Selim zamanında Ġlk Devlet Matbaası (Resmi yayınevi) kuruldu. 1835 te Osmanlı matbaacılığı büyük bir geliģme gösterdi. 1866 da Muhbir gazetesi Genç Osmanlılar tarafından kuruldu. MeĢrutiyet yönetimi ile ilgili düģüncelerini yayınladılar. 1867 de Muhbir ve Tasvir-i Efkâr gazeteleri kapatıldı. ll. Abdülhamit döneminde baģına sansür getirildi. Bu dönemde Sabah, Vakit, Tercüman-ı Hakikat gazeteleri çıkartıldı (Ahmet Mithad). Mizancı Murat, ll. Abdülhamit e karģı Mizan dergisini yayınladı. 1895 te Ahmet Rıza, Türkçe ve Fransızca yayınlanan MeĢveret dergisini çıkardı. MeĢveret ittihat ve Terakkilerin yayın organıdır. ll. MeĢrutiyet döneminde Volkan, Seday-ı Millet, Tanin, Mizan gazeteleri kuruldu. l. Dünya SavaĢı sonrasında Peyami Sabah, Yeni Gün, Ġkdam, AkĢam, Güleryüz gazeteleri yayınlandı. 1862 Münif PaĢa Mecmua-i Fünun, Mustafa Refik, Mir at dergilerini çıkarttılar. Mizah dergisi olan Diyojen, Hayal, Çıngıraklı Tatar çıkarıldı (1869). l. Dünya SavaĢından sonra Refik Halit Karay Aydede adlı mizah dergisini çıkarttı. K. DÜġÜNCE HAYATI VE BĠLĠM l. DüĢünce Hayatı Osmanlı Devleti nde bilginin temelini Ġslâmiyet öncesi Türk gelenekleri, Ġslâm dini ve yaģadıkları yerlerin özelliklerini oluģturmuģtur. Osmanlı düģünce hayatının oluģmasında etkin kiģiler büyük Ġslam bilim ve fikir adamlarıdır. Osmanlı Devleti nin kuruluģ yıllarında din adamları ve düģünürler halkın düģünce hayatını etkilemiģtir. Bunlar ġeyh Edebali, Emir Sultan, Yunus Emre, Hacı BektaĢ Veli, Mevlana gibi XVl. yüzyılda deney, gözlem ve araģtırmalara önem veren medreseler düģünce hayatını sürekli geliģtirdiler. XVll. yüzyılda medreseler bozulmaya baģlayınca düģünce hayatı da olumsuz etkilendi. XVlll. yüzyılda Batı tarzı ıslahatlar baģladı. Ġlk elçi olan Paris e giden Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi

Avrupa da gördüklerini Sefaretname adlı eserinde topladı. Matbaanın kurulması düģünce hayatının geliģmesinde etkili oldu. Lale devrinde Tercüme Encümenliği kuruldu. Çeviriler kültür hayatının canlanmasını sağladı. ll. Mahmut zamanında Avrupa ya ilk kez öğrenci gönderildi. Eğitimlerini tamamlayan bu gençler (Genç Osmanlılar) Osmanlı devletinin siyasi ve düģünce hayatını etkilediler. Tanzimat Dönemi aydınları yazdıkları yazılarında akla ve bilime büyük önem verdiler, köklü değiģikliklerin yapılması için harekete geçtiler. Tanzimat Dönemi aydınlar Ģunlardır: düģünce hayatını etkileyen ġinasi, Namık Kemal, Cevdet PaĢa, Ali Süavi, Yusuf Akçura, Mizancı Murat, Cemalettin Afgani Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet Efendi nin Sefaretname adlı eseri Osmanlı nın batıya açılan ilk penceresi olarak değerlendirilmektedir. Tanzimat Dönemi Osmanlı sında düģünce hayatında değiģiklikler oldu. Farklı düģünceler ortaya çıktı, bu düģünceler Osmanlı siyasetinde ve düģünce hayatında etkili olmuģtur. Tanzimat Dönemi aydınlarınca savunulan yeni görüģler bir süre sonra Batıcılık, Osmanlıcılık, Ümmetçilik, Türkçülük gibi düģünce akımlarının ortaya çıkmasına neden oldu. L. GÜZEL SANATLAR l. Süsleme Sanatları Hattatlık Güzel yazı yazma sanatına Hat güzel yazı yazanlara da Hattat denilmiģtir. Hat yazı türleri Ģekillerine göre; Sülüs, Kûfi, nesih, rıka gibi isimlerle alırdı. Fatih zamanının en ünlü hat ustası Amasyalı ġeyh Hamdullah tır. Ayrıca yükselme döneminde Süleymaniye Camisi kubbesinin etrafındaki yazılar Ahmet AkĢemseddin Karahisari ye aittir. Selimiye Camisi nin bütün yazılarını Karahisari nin oğlu Hasan Çelebi yazmıģtır. XVll. yüzyılda ünlü usta Hafız Osman, XVlll. yüzyılda Mustafa Rakım Efendi, Mehmet Esat Yesari, XlX. Yüzyılın en ünlü hattatı Kazasker Mustafa Ġzzet Efendi dir. Tezhip El yazması kitapları süsleme sanatıdır. (Kenar süslemeciliği) Bu iģin sanatçılarına müzehhip denirdi. Osmanlı da iz bırakan tezhip ustası Kara Mehmet tir. Minyatür Ġslâmi anlayıģ gereği Osmanlılarda resim sanatı yerine minyatür sanatı geliģmiģtir. Minyatür, ıģık ve gölge düzenlemesi, perspektifi olmayan bir tür resimdir. Siyasi, sosyal olayları anlatır. Fatih zamanında Sinan Bey ve Seyyid Lokman, XVl. yüzyılda Nigari ve NakkaĢ Osman, XVlll. yüzyılın en ünlü minyatür ustası ile Levni dir. Önemli bir minyatürcü Bursalı Firdevs idir. En ünlü eseri Süleymaniye dir. Ġslâmi minyatür ekollerin etkisiyle kitap süsleme sanatı ön plana çıkmıģtır. Matrakçı Nasuh un tarihi tasvirleri önemlidir. Kanuni Sultan Süleyman ın seferleriyle, Barbaros Hayrettin PaĢa nın Akdeniz seferlerini konu etmiģtir. Minyatür sanatıyla portre çizimi de yapılmıģtır, bunlardan en ünlüsü NakkaĢ Osman ın çizdiği ll. Mehmet portresidir. Çinicilik Dünya da porselen tekniği Çin den yayıldığı için çinicilik denmiģtir. Çini kırmızı toprağın iģlenerek yüksek ateģte piģirilmesiyle elde edilir. Selçuklu çini sanatının Osmanlı sır tekniği ile birleģmesiyle Osmanlı Çini sanatı oluģmuģtur. Geometrik desenler ve bitki motifleri kullanılmıģtır. (Karanfil, lale) Önce Ġznik sonra Kütahya, Diyarbakır, Bursa ve Ġstanbul da atölyeler açıldı. Bursa YeĢil cami, YeĢil Türbe, Topkapı Sarayı, Çinili köģk, Süleymaniye cami, Selimiye cami, Sultan Ahmet Cami, Bağdat ve Revan köģkü çini sanatının en güzel örnekleridir. XVlll. yüzyılda çini gerilemeye baģlayınca NevĢehirli Damat Ġbrahim PaĢa yeniden canlandırmak için Çini imalathaneleri açtırdı. Oymacılık TaĢ ve ahģap oymacılığı olarak geliģmiģtir. Bu sanat dalında yapıların taģ ve ahģap kısımları çeģitli oyma Ģekilleriyle süslenirdi. Camilerin mihrap, mimber, kapı, pencere kanatları kuran rahleleri, sandıklar oymalarla süslenmiģtir. Kakmacılık Metal ahģap ve taģ üzerine açılan yuvalara altın, gümüģ, sedef, fildiģi gibi taģları gömerek yapılan süsleme sanatıdır. Ayna kenarları, miğfer, Kılıç, kalkan, tabanca ve tüfek kabzaları, minberler ve rahlelerde uygulanmıģtır.

Osman lı da Mimari Dönem leri Osmanlı Mimari Alanları NakkaĢlık Minyatür ve tezhip sanatkârlarına NakkaĢ denilmiģtir. Fatih döneminde sarayda nakkaģhaneler kurulmuģtur. NakkaĢlar yapıların duvarlarını tavanlarını yağlı boya ve suluboya motifleriyle süslemiģlerdir. Vitray Renkli camların kurģunla birleģtirilerek yapılan sanattır. Cami ıģıklandırılmasında kullanılmıģtır. II. Müzik ve Resim Türkler tarih boyunca müzik geleneğini devam ettirmiģtir. Hükümdarlık sembollerinden olan mehter her gün ikindi vaktinde sarayın kapısında çalınmıģtır. Mehteran yerine ll. Mahmut zamanında Mızıka-i Hümayun okulu açılmıģtır. XVlll. yüzyılın sonuna kadar resimde minyatür tekniği devam etti, ancak Avrupalı ressamların etkisiyle resim sanatı baģladı. Mühendishane-i Berr-i Hümayun okulunda resim kurallarının resim dersi programa alınmıģtır. Fatih Sultan Mehmet Ġtalyan ressam Ç. Belinliye portresini yaptırmıģtır. Sultan Abdülüziz in emriyle Avrupa ya gönderilen ilk sanatçılar, askeri okul öğrencileridir. Bunlar için 1855 te Paris te Mekteb-i Osmani adıyla bir okul açılmıģtır. ġeker Ahmet PaĢa, Süleyman Seyit Bey Paris te aldıkları resim eğitimi ile birçok eserler verdiler, Hüseyin Zekai PaĢa da onlara katıldı. Bu üç sanatçı Türk resim sanatının yolunu açtılar. Şeker Ahmet Paşa (1841-1907) Osmanlı da ilk resim sergisini açmıģtır. Türk sanatında ilk kez çıplak insan figürü çalıģan sanatçıdır. Osman Hamdi Bey (1842-1910) Ressam, arkeolog ve müzecidir. Suriye de kazılar yaptı, ünlü Ġskender Lahidini ortaya çıkarttı. Bulduğu eserleri çinili köģkte toplayarak, eserlerin özelliklerini içeren bir liste çıkarmıģtır. Bu müzecilik konusunda ilk bilimsel çalıģmadır. (ilk müzeyi kurdu) ilk resim okulu Sanayi-i Nefise (Güzel sanatlar Akademisini) açtı. (1883) lll. Mimari Osmanlı dönemi mimarisinde Ġslâm uygarlığının mimari özellikleriyle Selçuklu mimari özellikleri birleģerek özgün bir duruma gelmiģtir. Ġlk Dönem (KuruluĢ) Osmanlı mimarisinin ilk örnekleri Klasik Yükselme - Duraklama) Dönem Geç Dönem Dini Mimari Sivil Mimari Askeri Mimari Evrensel boyutlara ulaģıldığı dönem (Gerileme - ÇöküĢ) Batının izlerinin baģladığı dönem Lale devri ile baģlar. Cami, Türbe, Medrese ÇeĢme, Saray, Kervansaray, Külliye, Bedesten, Han, Su yolları, Köprü, Hamam, Bent gibi. Hisar, Sur ve KıĢlalar Mimari alanda en doruk noktaya Mimar Sinan (1489-1588) ile ulaģılmıģtır. Yavuz ve Kanuni nin yanında seferlere katılarak gidilen yerlerdeki mimari eserleri incelemiģ kendi tekniğini geliģtirmiģtir. Mimar Sinan Eserlerini çıraklık, kalfalık ve ustalık eserim diye ayırmıģtır. ġehzade cami (Ġstanbul), Süleymaniye cami, Selimiye cami (Edirne) Mimar Sinan dini, askeri sivil alanda yüzlerce eser vermiģtir. Klasik Dönem mimarisine damgasını vurmuģtur. Külliye: Yapı topluluğudur. Cami etrafında yapılır. Ġçinde medrese, imarethane, darüģģifa, Tabhane, han, yatır, Ģadırvan, bedesten, kütüphane bulunan yapılara külliye denir. Ġmarethane: AĢevidir, garibanlara yemek dağıtılan yerdir. DarüĢĢifa (Bimarhane): Hastane Tabhane: Hastaneden çıkan kimsesizlerin bakıldığı yer.

Ġlk Dönem (KuruluĢ) Geç Dönem (Gerileme - ÇöküĢ) Batı Etkisi Ġlk Dönem (KuruluĢ) Klasik Dönem (Yükselme - Duraklama) ġadırvan: Abdest alınan çeģmeler topluluğu Bedesten: Kapalı çarģı Kervansaray: Tüccarların konaklaması için yollar üzerindeki konaklama yeridir. YaklaĢık kırk kilometrede bir yapılmıģtır. Üç gün ücretsizdir. Kervansaray içerisinde Mescit, Han, Hamam, Ahır, imarethane bulunur. Ġçinde kütüphane, Ģifahane, bedesten bulunan kervansaraylar da vardır. Dürül Ģafaka: Kimsesiz çocukların barındığı yer. Dürül Aceze: Aciz yaģlıların barındığı yer. Hilal-i Ahmer; Kızılay OSMANLI DEVLETĠ NE AĠT MĠMARĠ ESERLER DĠNĠ MĠMARĠ (Cami, Medrese, Türbe) İznik Hacı Özbek Cami Osmanlı dini mimarisinin ilk örneğidir. Bursa Orhan Bey Cami İznik Yeşil Cami Çandarlı Halil PaĢa tarafından yaptırılmıģtır. Hüdavendigar Cami l. Murat Bursa Ulu Cami Y. Bayezid Edirne Eski Cami (Çelebi Mehmet) Muradiye Cami ve Medresesi (ll. Murat) (Bursa) Edirne üç şerefeli Cami (ll. Murat) Klasik Osmanlı mimarisine geçiģin ilk örneği) İznik Süleyman Paşa Medresesi Orhan gazinin oğlu Süleyman paģa) Bursa YeĢil Medrese ve Türbesi (Çelebi Mehmet) Manastır Medresesi Bursa (l. Murat) İstanbul Fatih Külliyesi ve Cami (Fatih) İstanbul Beyazıt Cami (ll. Bayezit) Edirne Bayezit Külliyesi (Mimar Hayrettin) İstanbul Şehzade Cami (Kanuni) Mimar Sinan ın çıraklık eseri İstanbul Süleymaniye Cami (Kanuni) Mimar Sinan ın kalfalık eseri Edirne Selimiye Cami (ll. Selim) Mimar Sinan ın ustalık eseri Rüstem paşa cami, Mihrimah Sultan Cami, Sokullu Mehmet Paşa Cami, Van da Hüsrev Paşa cami, Hatay daki Sokullu cami, Erzurum daki Lala Paşa Cami, bunlar da Mimar Sinan ın eserleridir. Şehzade Mehmet Medresesi (Kanuni) Mimar Sinan (türbe) Lüleburgaz Sokullu Medresesi Mimar Sinan Kanuni Sultan Süleyman Türbesi Mimar Sinan Hürrem Sultan Türbesi Mimar Sinan İstanbul Yeni Cami ve Külliyesi Mimar Davut, Mimar Mustafa İstanbul Sultan Ahmet Cami (l. Ahmet) Ayasofya mimarisi örnek alınmıģtır. Haseki Külliyesi - Mimar Sinan Sahn-ı Seman Medresesi - Ġstanbul (fatih) Nuru Osmaniye Cami (l. Mahmut - lll. Osman) Batı mimarisinde ilk cami Laleli Cami, Valide Cami, Ġstanbul Eyüp Sultan İstanbul Nusretiye Cami (ll. Mahmut) İstanbul Ortaköy Cami (Sultan Abdülmecit) Dolmabahçe Cami ll. Mahmut Türbesi İstanbul Hamidiye Camisi (ll. Abdülhamit) İstanbul Aksaray Valide Cami (Sultan Abdülaziz) SĠVĠL MĠMARĠ (Kervansaray, Han, Bedesten, Saray, ÇeĢme, Kule, Külliye) Osmanlı nın ilk sarayı Bursa da yapılmıģtır. Edirne alındı, baģkent oldu. Burada da Edirne Sarayı yapılmıģtır. Bu dönemde yapılan mimari eserlerin hemen hemen tamamı kamu yararı göz önüne tutularak yapılmıģtır. Ġstanbul da Kürkçü Han Tokat - Sivas yolu üzerinde Yeni Han yapılmıģtır.