Benzer belgeler
ünite1 Sosyal Bilgiler

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum


OKUL ÖNCESÝ EÐÝTÝM KURUMLARI YÖNETMELÝÐÝNDE DEÐÝÞÝKLÝK YAPILMASINA D YÖNETMELÝK Çarþamba, 10 Eylül 2008

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Arkamdan yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanýmda yürü, böylece ikimiz eþit oluruz. (Ute Kabilesi Atasözü) BÜRO

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar


BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

17 ÞUBAT kontrol

Kanguru Matematik Türkiye 2017

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

Kanguru Matematik Türkiye 2015

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

Kanguru Matematik Türkiye 2015


Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

1. Nüfusun Yaþ Gruplarýna Daðýlýmý

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)


Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi


Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

Mantýk Kümeler I. MANTIK. rnek rnek rnek rnek rnek... 5 A. TANIM B. ÖNERME. 9. Sýnýf / Sayý.. 01

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

ÝNSAN KAYNAKLARI VE EÐÝTÝM DAÝRE BAÞKANLIÐI

Merhaba, 8 MART A ÇAÐRI LENÝNÝSTLERÝN ÖZGÜRLÜÐÜ BURJUVAZÝYÝ KORKUTUYOR

ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ KURUMSAL KÝMLÝK KILAVUZU ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ 2006

Merhaba, GENÇ YOLDAÞ IN 4. SAYISI ÇIKTI

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

Gelir Vergisi Kesintisi

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

BÝRÝNCÝ BASAMAK SAÐLIK HÝZMETLERÝ: Sorun mu? Çözüm mü?

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

Kanguru Matematik Türkiye 2015

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

Ermeni soykýrýmý nýn avukatlarý

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

Dar Mükellef Kurumlara Yapýlan Ödemelerdeki Kurumlar Vergisi Kesintisi

Geometriye Y olculuk. E Kare, Dikdörtgen ve Üçgen E Açýlar E Açýlarý Ölçme E E E E E. Çevremizdeki Geometri. Geometrik Þekilleri Ýnceleyelim

Merhaba, ESKÝÞEHÝR: Ýstiklal Mahallesi Dilekli Sokak No:4/17 Kat:2 ÝZMÝR: 853. Sokak No: 27 Bilen Ýþhaný Kat 6/606 Konak

PARK YAZ OKULUNDA YAÞATIN

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI

OTOMATÝK KAPI SÝSTEMLERÝ

Kanguru Matematik Türkiye 2017

SENDÝKAMIZDAN HABERLER

TUM DERS LER SOR U BAN K AS I HAYAT BİLGİSİ FEN BİLİMLERİ - TÜRKÇE MATEMATİK - İNGİLİZCE

25 Mart 2007 Kol Toplantýsý


Kanguru Matematik Türkiye 2018

01 EKİM 2009 ÇARŞAMBA FAİZ SAYI 1


K U L L A N I C I E L K Ý T A B I

4. 5. x x = 200!

Kanguru Matematik Türkiye 2018

HER ÝNSAN BÝRBÝRÝ ÝLE AYNI MIDIR?

COPYRIGHT EBD YAYINCILIK LTD. ŞTİ.

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

MERHABA GENÇ YOLDAÞLAR;

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez?


OSB-ÝMES Ýþçi Bülteni

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý


7 Mart Çýkmýþ 62 Soru ve Cevabý Gönderen : total - 08/03/ :00

Genel Bakýþ 7 Proje nin ABC si 9 Proje Önerisi Nasýl Hazýrlanýr?

KÜRESEL ÝÇ SAVAÞ GÜÇLERÝNÝN DURUMU

Ön Hazýrlýk Geometrik Þekiller

Neden sendikalý olmalýyýz?

SSK Affý. Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit /75. Sirküler

TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝNÝN DIÞ ÝLÝÞKÝLERÝNÝN DÜZENLENMESÝ HAKKINDA KANUN

Kapitalist toplum iþçi sýnýfýnýn emeðine dayanýyor

Kümeler II. KÜMELER. Çözüm A. TANIM. rnek Çözüm B. KÜMELERÝN GÖSTERÝLMESÝ. rnek rnek rnek Sýnýf / Sayý..

Şimdi fazla ileri gitmiş bu gerici diktatörlüğü terbiye etmek, mümkünse biraz değiştirip halka kabul ettirmek istiyorlar.

Transkript:

Nirengi 3 KURTULUÞ YOK TEK BAÞINA, YA HEP BERABER, YA HÝÇ BÝRÝMÝZ!!! Eskiden beri ailemiz, yakýnlarýmýz söyler durur, Aman oðlum, aman kýzým olaylara karýþma, önce okulunu bitir, diplomaný al diye. Hemen hepimiz buna yakýn cümleler duymuþuzdur, özellikle üniversiteye girdikten sonra, bu sözlerin duyulma sýklýðý da artmýþtýr. Bu söylem, hiç kuþku yok ki, bizden yaþça büyüklerin 80 öncesinde edindikleri tecrübelerinden kaynaklanýyor. O dönemki çatýþma ortamýnýn içinde bulunduðumuz þu an içerisinde de devam edeceðinden korktuklarýndan, býrakýn aktif olarak bir siyasetin içinde yer almayý, içerisinde siyaset geçen herhangi bir konudan, hatta ucu siyasi bir kaynaða dayanan bir olaydan bile bahsederken dikkatli olmamýzý öðütlerler bize. Elbette bu endiþeleri bir dereceye kadar anlayabilmek mümkündür. 68 den 80 e kadar süregelen özgürlükçü ve demokratik ortam, toplu katliamlardan tutun da bilim adamlarý ve aydýnlarý öldürmeye varan, tüm dýþ destekleri kullanan kontrgerilla hareketi bu süreci elinden geldiðince baltalamaya çalýþýyordu. Bunun üzerine gelen 12 Eylül darbesi olaylarýn üzerine tuz biber olmuþ, demokrasi ve özgürlük hareketleri rafa kaldýrýlmýþtý. Fakat o dönemden sonra yerini alan yeni dünya düzeni ne yazýk ki o ortamý mumla aratacak düzeyde. Bununla beraber, 12 Eylül askeri cuntasý, düþünmeyen, sorgulamayan, toplu bir özgürlük ve demokrasi hareketlerini baþlatmayý teþebbüs bile etmeyen kitleler oluþturma iþine derhal konulmuþtu bile. Toplu olarak hiçbir öðenin bir unsuru olmasý istenmeyen, bunun karþýlýðýný ise salla baþýný, al maaþýný cümlesini hayat felsefesi olarak alan, düþünmeyen, sorgulamayan, itiraz etmeyen, yani iþini bilen bireylerin bu düzenin çarklarýnýn döndüren kiþiler olmasý planlanmýþtý. Ýþte ülkemizde 12 Eylül cuntasýnýn sonucu oluþturulan ve Sovyetler Birliði nin çöküþünden sonra büyük bir ivme kazanan neoliberal politikalarla geliþen küresel kapitalizmin istediði insan tipi, aþaðý yukarý, yukarýda bahsettiðimiz kiþi. Toplu bir dayanýþma içerisinde yer alan, elinde bulunan bu güçle isterse her þeyi düzeltip yeniden inþa edecek bir gücü olan insan, günümüzde ötekileþtirilerek yalnýzlaþtýrýlýyor. Egolarýnýn okþandýðý ve bireysel bir kariyer savaþýna sürüklenen insan için artýk içinde bulunduðu kitle, onun dostu deðil düþmaný olmuþtur. Bu hayatta yükselmek ve geliþmek için artýk o kitle önündedir, yanýnda deðil. Küresel kapitalizm, bir anlamda yetiþmesi için çaba sarf edilen bu insanlara da muhtaçtýr. Çünkü kendisini geliþtirmesi ve sömürüsünü arttýrmasý için ona bu anlayýþý benimsemiþ bireyler lazýmdýr. Ülkemizde de YÖK ün kurulmasýyla beraber, üniversitelerimize yerleþtirilmek istenen insan tipi de ne yazýk ki içinde bulunduðumuz düzen içinde düþünmeyen, sorgulamayan, toplu olarak deðil tek baþýna bir kurtuluþtan baþka bir þey düþünemeyen bireylerdir. Fakat küresel kapitalizmin yetiþtirmek istediði birey, ülkenin sorunlarýna beklenen çözümleri düþünerek, sorgulayarak getirecek ve kitlelere önayak olmasý gereken üniversite mezunu tipiyle büyük bir çeliþki içerisindedir. Bir durumun sorgulanýp, o olaya karþý gösterilen demokratik tepkiye karþý gelen en büyük tepki, ne yazýk ki, yeni dünya düzeninin hedeflediði bireyden gelmektedir ve dayanak olarak da, ilk baþta altýna yüzlerce neden sýralanabilinecekmiþ gibi gözüken fakat boþ ve temelsiz bir dayanak olan okulda siyaset olmaz cümlesinin gösterilmesidir. Þunu açýkça ifade etmek gerekir, bilimin, demokrasinin ve özgür düþüncenin öncelikle bulunmasý gereken bir yer olan üniversitelerde, siyasi olan, hatta ucu herhangi bir yerden siyasete dokunan bir durum karþýsýnda siyaset yapýlmamasý istenildiði için gösterilmesi istenmeyen tepkiler, aslýnda tamamen neoliberal politikalarýn bir dayatmasý sonucunda oluþan bir olgu deðil midir? Siyaset yapýlmasýný istemeyen kiþiler, tam da bu düzenin istediði bir þeyi savunduklarýný, düzenin bir oyuncaðý olduklarýnýn farkýnda deðiller mi? Toplum sorunlarýnýn dile getirilmesini bu gerekçeyle sansürlemek ne kadar demokratik bir yaklaþýmdýr? Toplumsal sorunlarý çözebilecek ve kitle hareketlerine ön ayak olacak kiþilerin böyle bir ortamda yetiþmesi elbette üzücü. Halbuki içinde bulunduðumuz topluma en çok gerekenler, bizler, üniversiteliler olacakken; yetiþtirilen birey, yeni düzenin bir parçasý olarak ötekileþtirilip kendi kariyeri içinde boðulup giderken, geriye sadece seçimlerden seçimlere bir torba kömürle oy depolarý olan sayýlar kalýyor. Toplumu bilinçlendirecek kitleler, kendi yalnýzlýðý içinde kaybolurken, ayný zamanda önayak olacaklarý kitleleri de siluetlerden farksýz kýlmaktadýr. Bizler siyaset yapmadýkça daha çok baþbakan oðluna gemicikler alýr. Bizler siyaset yapmadýkça daha çok vali kendisine halkýn parasýyla jeep tahsis eder. Bizler siyaset yapmadýkça kolluk kuvvetleri demokrasi gösterisi yapýp, birkaç hafta sonra ayný demokrasi nin gereði olarak emekçi kitlelere, hastanelere biber gazý atar, kaldýrýmýn bir kenarýnda oturmuþ kendine gelmeye çalýþan bir insana tekme atar. Bizler siyaset yapmadýkça daha çok krizin faturalarý, o krizi yaratanlara deðil, emekçi halka kesilir. Bizler siyaset yapmadýkça daha çok emekçi amacý yalnýzca dayanýþma içerisinde olmak için örgütlendiði için iþten atýlýr. Bizler siyaset yapmadýkça basýna daha çok sansür uygulanýr, yandaþlaþtýrýlýr. Bizler siyaset yapmadýkça sömürü düzeni, sessiz, yalnýzlaþtýrýlmýþ kitleleri daha çok sömürmeye devam eder. Bugün, toplumun kalkýnabilmesi, geliþebilmesi için bireysel kurtuluþun çözüm olamayacaðý apaçýk ortadadýr. Bir kariyer savaþý içerisinde, limitleri belirlenmiþ alanlarda çatýþan bireylerin aldýklarý darbeler, emin olun ki 80 öncesinden daha fazla etkili olmuþtur, olacaktýr. Bu savaþý kazanan, sayýlarý çok çok az olan bireyler de, bu kadar mücadele ve çatýþmanýn ardýndan kendilerine sorduklarý ee, ya sonra? sorusuna cevap bulamadýklarýndan dolayý bir boþluða düþmektedirler. Peki, çözüm nedir? Çözüm bizlere dayatýlan bu bireyselliðe karþý gelip, içerisinde bulunduðumuz toplumun sorunlarýnýn, bizim temel sorunumuz olduðunu dile getirip, ona kitlesel bir tepki koymaktýr. Ucu siyasete dokunuyor diyerek bahsetmek dahi istemediðimiz konularýn, aksine üzerine giderek, demokrasinin gereði olarak önümüze koymaktýr. Bu tepki verilmediðinde, bugün TÜBÝTAK ýn ve devletin tüm diðer kademelerinin baþýnda bulunan zihniyetin, yakýnda üniversitelerimize ve yurdun dört bir tarafýna el atacaðý yeterince nettir. 1

Devlet ve Ýktidar Nirengi 3 Dünyada mevcut olan tüm mekanizmalar insan için oluþturulmuþtur. Hepsinin varlýk sebebi daha fazla özgürlük daha fazla adalet getirmektir. Ne zamanki bu mekanizmalar toplum menfaati yerine kiþi menfaatine yönelik çalýþtýrýlmaya baþlandý orada sorunlar, bunalýmlar, isyanlar ortaya çýktý. Ýnsan düþünce sistemi, kendi menfaati için bir mekanizma oluþturdu ve bu mekanizmaya yetkiler verdi. Kurulan bu mekanizma eksik veya tamamen yanlýþ bir anlayýþla oluþturulmuþ olacak ki git gide büyüdü ve insaný mahkûm etti. Ýnsan her tasarýmýný kendisini temel alarak yapar, dolayýsýyla kurmuþ olduðu bu mekanizmalarý da kendisini temel alarak yaratmýþtýr. Bu mekanizmalardan en can alýcý olanýný, yani devlet mekanizmasýný ele alalým. tarihte ilk devletçi toplum olarak Sümerler bilinir, Sümer toplumunun devleti kurma amacý toplumun refah düzeyini korumak ve yükseltmekti. Bu mekanizma öyle bir tutuldu ki tüm dünyaya yayýldý, tabii ki nitelik olarak Sümerlerden günümüze farklýlaþtý fakat esas özünden bir þey kaybetmedi. Sümerlerden sonra süreç öyle bir ilerledi ki devlet mekanizmasý yavaþ yavaþ sivrilmeye baþladý, savaþlar artýk devletler arasýnda gerçekleþiyordu, devletler ve krallarý tarih sayfalarýna yazýlmaya baþlandý, tanrýlar devletlerin tanrýlarý ve dinler devletlerin dinleriydi. Fransýz Ýhtilal ý ile birlikte geliþen Ulus-Devlet modeliyle ýrklarda artýk devletlerin ýrklarýydý. Toplumun uþaðý olmasý gereken devlet tam tersine toplumun efendisiydi artýk. Devlet ordularýyla savaþlara girip milyonlarca insan öldürüyor, baþka devletleri sömürge edebiliyor ve bunlarýn hepsini meþru kýlýyordu. Cezaevlerinde insanlara iþkence ediyor, giyotinlerde kelle uçuruyor ve yine insanlarca meþru görülüyordu. Darbeler sonucu kýyým yapýyor, rejim deðiþtiriyor, soykýrým yapýyor ve yine meþru görülüyordu. Ýnsanlar zorba iktidarlara karþý isyan ediyor, devlet isyancýlarý katlediyordu. Ýsyancýlarýn þiddeti terör oluyor ve devletin þiddeti yine meþru sayýlýyordu. Devlet iktidarý inanýlmaz çekici kýlýndý. Bu mekanizmayý yaratan insan bu devlette kendisini görüyordu. Ýktidar olabilmek için yapamayacaðý þey denemeyeceði yol yoktu. Ýktidarý Yüzüklerin Efendisi filmindeki yüzüðe benzetebiliriz, inanýlmaz bir güç, inanýlmaz bir arzu, o kadar güçlü ki taþýyaný eritir, mahveder ama taþýyan kiþi bundan vazgeçmez. Devlet onu yaratan insanýn prototipi, o insanýn mükemmel haliydi. Yýkýcý bir konum alan bu dev onu yaratan düþüncenin de yýkýcý olduðunu belirtiyordu adeta. Çýkarcý, kurnaz tahakkümcü, katý militarist, bencil ve tamamen analitik olan devlet, aslýnda onu yaratan insanýn özelliklerini taþýyordu. Vicdan, adalet, paylaþým, sevgi, þefkatten uzak tamamýyla analitik zekânýn sonucu oluþan bu anlayýþ erkekçi zihniyeti iþaret ediyordu bize. Oysa toplum canlýydý ve barýndýrdýðý tüm bireylerin özelliklerini baðrýnda taþýyordu. Sokaktan geçen herhangi bir insana baktýðýmýzda aslýnda tüm bu çeliþkileri görürüz. Kadýnýn konumu, þekli, giyiniþi, duruþu, yürüyüþü hatta sesi bile erkek tarafýndan nasýl köleleþtirildiðini anlatýr bize. Erkeðin egosu, kavgacý yaný, holiganizmi, bencillði durumun ne kadar ümitsiz olduðunu anlatýr yine. Bu tek yönlü hegemonik anlayýþ hayatýmýzýn her alanýna hakim durumda, ekonomiden sosyal-siyasal iliþkilere, felsefeden bilime varýncaya dek. Pir Sultan Abdal ýn dediði gibi bozuk sistemde saðlam diþli olmaz.tüm iktidar sahibi mevkilere, anlayýþlara karþý muhalif durarak düþünce sisteminin deðiþmesi kaçýnýlmaz kýlýnacak. 2

Nirengi 3 YTÜ de Yaþanan Saldýrýlar ve Düþündürdükleri Yýldýz Teknik Üniversitesi nde nisan aynýn baþýnda devrimci, demokrat, ilerici, yurtsever öðrenciler faþist saldýrýya uðradý. 2 Nisan günü çevik kuvvet ve okul içindeki sivil polislerle iþbirliði yapan ulusalcý-faþizan grup aralarýnda, öðrenci üyelerimizin de bulunduðu sol görüþlü arkadaþlarýmýza saldýrdý. Olay üniversitelerde sýklýkla ortaya çýkan olaylar gibi sanýlsa da gerçekte durum saldýrgan grup lehine geliþmiþ, okul dýþýna çýkarýlmasý gereken grup polis ve yönetim tarafýndan bir müdahale görmemiþ hatta adeta korunmuþtur. Olaylar taraflý medyaya iki sol görüþlü grup arasýnda kavga seklinde yansýmýþtýr. Sol görüþlü arkadaþlarýmýza saldýranlarýn sol düþünceyi yansýtmayan okulda, ise faaliyet yürütmeyen bu grubun sorumlu olduðu olaylar, hemen hemen tamamý okul dýþýndan gelen kiþilerin üniversitede bildiri daðýtmak istemeleri ve bu eylemlerinin üniversitedeki arkadaþlarýmýz tarafýndan engellenmesi sonucu, arkadaþlarýmýzýn saldýrýya uðramasý þeklinde gerçekleþmiþtir. Perþembe günü olay sönümlendi sanýlýrken cuma günü olanlar ise daha üzücü ve sonuçlarý itibariyle daha aðýr olmuþtur. Cuma günü öðleden önce ve sonra çýkan ve çevik kuvvetin aðýr bir þekilde müdahale ettiði olaylarda bir arkadaþýmýz plastik mermi ile yüzünden, bir arkadaþýmýz ise kafasýna aldýðý darbelerle aðýr þekilde yaralanmýþlardýr. Bu durumda kendilerini saldýrýlara karþý savunmak isteyen arkadaþlarýmýz Mimarlýk Fakültesi ne yönelmiþler fakülte dekaný ve rektör ile gerçekleþtirilen görüþmeler sonucunda gözaltýna alýnmadan okuldan çýkabilmiþlerdir. Bu sýrada olaylarý baþlatan ve saldýran grup ise, okuldan müdahale görmeden polis korumasýyla çýkabilmiþtir. Yaþanan olaylarýn ertesinde ise rektörlük tarafýndan, saldýrýya uðrayan yirmi beþ arkadaþlarýmýza soruþturma açýlýrken faþist gruba ait kiþilerden birkaç kiþi için soruþturma kararý alýnmýþtýr. Fakat bu sefer rektörlük tarafýndan açýlan soruþturmalar dýþýnda öðrencilerin okula girmesi engellenmiþ ve arkadaþlarýmýzýn eðitim ve öðretim hakkýný gasp etmiþtir. Bu uygulama yüzünden çoðu arkadaþýmýz sýnavlarýna girememiþ ve maðdur olmuþlardýr. Bu engelleme birkaç gün için deðil, yaklaþýk bir ay gibi bir süreyi kapsayan, savunma verecekleri tarihe kadar devam edecektir. Bu yüzden olayýn gerçekleþtiði günden itibaren Özel Güvenlik Birimi oluþturduðu bir liste ile kapýda kimlik kontrolü yapmaktadýr. Soruþturma açýlan ve okula alýnmayan arkadaþlarýmýzdan bazýlarýnýn olaylarýn olduðu günlerde okulda dahi bulunmuyor olmalarý, bu listenin üniversite yönetimi ve polis tarafýndan hazýrlandýðýný iþaret ederken, nasýl ve hangi kriterlere göre hazýrlandýðý konusunda da soru iþaretleri yaratmaktadýr. 3

Biz Dünyayýz!.. Nirengi 3 1996 yýlýnýn Haziran ayý. Düzenleyenlerinin katýlmaya tenezzül etmediði Habitat toplantýsýna katýlýr Comandante Castro ve toplantýya son noktayý koyar: Biz dünyayýz ama dünyanýn efendileri bunu kabul etmiyor! Yýllar sonra Napoli sokaklarýnda küreselleþme karþýtý bir kadýn baðýrmaktadýr: On sekiz milyar nüfusu besleyecek teknolojimiz ve imkânlarýmýz var. Ama dünyanýn yarýsý aç. Bu ne saçmalýk! Kafamýn içinde dönüp durmuþtu bir yanký gibi Bu ne saçmalýk!.. Bu ne saçmalýk!.. 1880 ler Amerikasý. Evet evet Amerika. Rusya ya da Fransa deðil. (Amerikalýlarýn çoðu 1 Mayýs ý Rusya dan ithal bir bayram sanýrmýþ.) Seine nehrinin hala kýpkýzýl olduðu zamanlar. Yenilen ama teslim olmayan bir devrim. Aradan on yýl geçmemiþtir. Bu kez Chicago sokaklarýnda günde 14-15 saati bulan çalýþma süresinin sekiz saate indirilmesi için grevdedir iþçiler. Kocaman bir hayatý elleriyle yaratanlar ellerinin yaralarýný sarabilmek, insanca yaþayabilmek için sokaktadýr. Kýrk bin tekstil iþçisi greve çýkar ama üzerlerine ateþ açýlýr. Týpký ülkemdeki benzerleri gibi Ama kurþun yanan ateþin üzerine benzin dökmek gibidir bazen. Beþ yýl sonra Kanada-Amerika sendikalarý ortak grev düzenler ve bu grevlere üç yüz eli bin iþçi katýlýr. Sonrasý tanýdýk bir hikâyedir yine. Ýþçi önderleri yargýlanýr ve idama mahkûm edilir. Uluslararasý iþçi örgütleri 1 Mayýs tarihine denk gelen bu grevleri ölümsüz kýlmak amacýyla 1 Mayýs ý Uluslararasý Birlik Mücadele ve Dayanýþma Günü olarak ilan eder. Bahar bayramý olarak deðil! Günler deðil haftalar öncesinden baþlar hazýrlýklarý. Toplantýlar yapýlýr. Hindistan da bir dilenci bildiri daðýtýr. Brezilya da yoksul bir iþçi afiþ asar. Arjantin in karanlýk ve dar sokaklarýnda uyuyan sokak çocuklarý pankartlar hazýrlar. Fransa da öðrenciler dünden hazýrdýr. Filistin de Che posterinin altýna Arapça sloganlar yazýlýr. Baþka hiçbir renk yakýþmaz ona. Kýzýl. Ýlle de kýzýl. Pembeyi sarýyý atar üzerinden. Her 1 Mayýs ta þehirlerin esas sahipleri þehirlerin meydanlarýný zapteder. Bu sene de ülkemin iyi insanlarý açgözlülerin yarattýklarý ekonomik krizlere, mezarda emekliliðe, kentleri yoksullarýna dar eden kentsel dönüþüm politikalarýna, savaþlara, açlýða, yoksulluða DUR! demek için þehrin meydanýna yürüyecekler. Tüm gökl,er ve topraklar için, onlara tahakküm edenleri bir defada deðiþtirmek-bunu yapabilmek için-biz, isimsizler, yüzü olmayanlar, kendini ele verenler, profesyonel umutlular,biz daðda olanlar, adýmlarý karanlýk olanlar, biz saraylarda sesi olmayanlar, özel arazilerde yabancý olanlar, her zaman ölü olanlar, tarihin mülksüzleri, vatansýzlar, geleceksizler, taze öfkenin sahipleri, keþfedilmiþ hakikatin sahipleri, nefretin uzun gecesine uzanmýþ olanlar, sahici kadýn ve erkekler En küçükler En onurlular En sonuncular En iyiler Bize þimdi gereken þey, sözlerimizi içeriye alabilsin diye kardeþ kalbin kapýsýný açabilmektir. Yüzü olmayan adamlar böyle konuþtular, ellerinde ateþ yoktu ve sözleri açýktý, dolambaçsýzdý. Gündüz geceye yeniden taþýnmadan gittiler ve toprakta sadece þu sözler kaldý: ARTIK YETER! * *Meksika halký. 4

Nirengi 3 Türkiye nin Fotoromaný Her zaman görsel öðeler iþitsel öðelerden daha öðretici olmuþtur. Ýnsanlar duyduklarýnýn yarýsýndan fazlasýný unuturken görsel öðelerde bu oran çok çok düþük seviyelerdedir. Birçok görsel öðe gibi fotoðraflar da çok iyi etkileþim araçlarýdýr. Örneðin deprem yaþamamýþ ama onca þey duymuþ birisi, kafasýnda nice kurgular oluþturmasýna raðmen, gerçeði tezahür bile edemez ama depremle ilgili bir fotoðraf, onca sözden etkili bir þekilde gerçeði, bu yýkýcýlýðý anlamasýna neden olur. Günümüz egemen medyasýnda sadece gösterilmek istenenler tozpembe sunulurken, bizlerin alternatif medyayý daha etkin bir þekilde kullanmamýz, objektiflerimizi sokakta yaþanan gerçekliklere daha çok çevirmemiz ve bunlarý insanlara daha etkin þekilde ulaþtýrabilmemiz gerekir. Medyanýn gücü inanýlmaz boyuttadýr. Bizim yaptýklarýmýzýn bile insanlara ulaþabilmesi için medya gerekli durumdadýr. Yani medyanýn bizleri gösterebildiði bir þekilde yaþýyor gibiyiz. Bu öyle bir þey ki mesela 2002 yýlýnda Venezuela da Chavez e darbe giriþimi yapýldýðýnda halk sokaklara dökülmüþtü ve bundan medya hiçbir þekilde söz etmiyordu. 1 milyonu aþkýn kiþi baþkent Caracas ta darbe giriþimi yapan komutanlarýn bulunduðu devlet meclisini basmýþtý ve ABD iþbirlikçisi burjuva egemen medya, bundan hiçbir þekilde bahsetmiyordu. Sanki ortada hiçbir þey yoktu ve her þey güllük gülistanlýktý. Sonra Chavez geri geldi ama geldiðini bile tam olarak herkes bilmiyordu. Bir anayasa geçirmiþlerdi ama insanlarýn bundan haberi yoktu. Ýnsanlarýn haklarýný öðrenmesi için verdikleri yiyeceðin arkasýna geçirilen yasalarý yazmýþlardý. Bu iþleyiþ tüm dünyada olduðu gibi ülkemizde de böyle gerçekleþtirilmektedir. Baþkalarýnýn olmasýný istedikleri, bizlere gerçeklik diye sunulmaktadýr. Bu yazý da zaten, ülkemizde hiç kadraja giremeyenler ya da baþkalarýný çekerken arada yanlýþlýkla arka planda gözüken ama görünmesi bile istenmeyen kiþiler üzerine bir denemedir. Elimizde bir kamera olduðunu varsayalým ve objektiflerimizi ülkemizden bazý manzaralara çevirelim. Eveeet Medeniyetin pahalý giysiler, arabalar, pahalý cep telefonlarý anlamýna indirgendiði ülkemizde giysileri ele alalým mesela. Bakalým, kamerayý giysilere çevirelim. Ne görüyorsunuz ilk baþta? Önde makyajlý kýzlar ve bakýmlý erkekler bir markadan baþka markaya koþturu(lu)yorlar. Kameralar zaten hep bunlarý gösterdiði için biz de biraz daha arka taraflara doðru zoom yapýp, oradakilere bakalým. Arkada bir yerlerde aðýr makinelerin arasýnda, tozlarýn içinde bembeyaz olmuþ genç kýzlar ve erkekler. Daha çocuk denebilecek yaþtalar ve bir giysi fabrikasýndalar. Bakýyoruz taþlama yapýyorlar ve bir þey bizi öksürtmeye baþlýyor. Taþlama yaptýklarýnda oluþan tozlarýn ciðerlerine yapýþmasý böyle bir þeymiþ demek ki. Her geçen gün orada azalan umutlarý giderek donuklaþan bakýþlarý görüyoruz Kameramýzý oradan hüzünlü bir þekilde alýp çok uzaðýna deðil biraz daha yanýna gidelim. Her gün görkemli açýlýþlarla gülsularýyla denize indirilen son model ve lüks olmalarýyla övünülen gemilerin olduðu tersane sahiplerinin aðzý kulaklarýnda sevinçli görüntülerini de es geçip arka taraflara doðru kameramýzý yaklaþtýralým. Az paralara, cehennem sýcaðýnda çalýþan, yeterli önlemlerin alýnmadýðý (aslýnda önlemleri almak için gereken paranýn oradaki iþçilerin hayatýndan daha deðerli sayýlmasý) ve son derece saðlýksýz koþullarda ümitsiz bir þekilde acaba bir sonraki kim olacak diye bekleyen yüzler Hemen sonrasýnda kamerayý orada ölen bir iþçinin çevresine ve ailesine çevirelim. Her daim medyanýn buradaki ölümlerle ilgili haber yaparken hep es geçtiði iþçi ailelerine bir bakalým. Hiçbir medyanýn gösterme gereði duymadýðý aileler. Orada ölenin istatistiki bir sayý olmadýðý gerçeðinin göz ardý edildiði, ölmesiyle beraber umutlarýnda birlikte yitip gittiði, ocaklarýnýn söndüðü aileler ve buna isyan bile edemeyerek geride kalanlar. Onlar ki o kadar taþ kalpli mi ki kan parasý adý altýnda aldýklarý paraya susuyorlar. Hayýr!... Çünkü yapabilecekleri bir þey olduðunu düþünmüyorlar da ondandýr susuþlarý. Yaþayabilmelerinin oradan alacaklarý paraya zorunlu býrakýlmalarý da en acý gerçek onlar için. Bu adaletsizliðe çocuðu için, kardeþi için, annesi için, nenesi için katlanmak zorunda býrakýlanlar Biraz daha öteye çeviriyoruz kamerayý; kanser olmamak, çocuklarýnýn gelecek kuþaklarýn kanser olmamasý için siyanürle altýn aramaya karþý mücadele eden aileler. Diðer bir tarafta; devletin yine ismini adeta dalga geçmek için seçtiði(hayata dönüþ gibi),kentsel dönüþüm ile belli kiþilere rant getirmesi uðruna yerlerinden, yaþamlarýndan edilen, kentlerde görülmesi istenmeyen ailelerin zorla kentin ücra köþelerine konmasý. Bilinmezlik ile býrakýlan kiþiler Baþka bir tarafta ise okuyabilmek için bin bir iþte sömürülen, düzene sýký itaatleri istenen, aksi halde ellerinden geleceklerinin alýnmasý ile tehdit edilen öðrenciler Nereye kamerayý çevirsek anlatýlmayý bekleyen nice nice olaylar, gerçekler var. Her þey orada sokaklarda. Çok zor deðil yapmanýz gereken. Ya baþýnýzý TV den kaldýrmayýp size dayatýlan gerçeði kabullenecek ya da baþýnýzý kaldýrýp pencereden dýþarý bakacak ve kendi gözlerinizle her þeyi göreceksiniz, görmeyenlere göstereceksiniz. Gerçekleri görmeniz dileðiyle 5

Mühendisin Toplumdaki Yeri Nirengi 3 Siyasi ve toplumsal alana dair sorunlar, bilimden ve teknolojiden ayrý ele alýnmamalýdýr. Toplumda her zaman bilime ve teknolojiye kazandýrdýklarý ile ön plana çýkan Mühendisler toplumu derinden etkileyen sorunlara getirmiþ olduklarý akýlcý çözüm ve önerilerle de toplum içerisinde önemli bir yere sahiptirler. Mühendis elde etmiþ olduðu bilgi birikimini kendisi için deðil insanlýðýn ve toplumun yararýna kullanmalýdýr. Çünkü kendisi de bu toplumun bir parçasýdýr ve toplumu etkileyen her konu ( ekonomik sorun, iþsizlik sorunu, kürt sorunu, eðitim sorunu vs. olabilir) mühendisi de doðrudan veya dolaylý olarak etkilemektedir. Fakat içinde bulunduðumuz bu Kapitalist sistem mühendisi bireyleþtirerek toplumdan soyutlamakta ve bilgi birikimini ve yeteneðini kendi çýkarlarý için kullanmaya zorlamaktadýr. Mühendisi mühendis, doktoru doktor, avukatý avukat yapan toplumun ta kendisidir. Toplumdan soyutlandýðýnda sistemin sömürü ve dayatmasýna karþý yalnýz baþýna kalmaktadýr. Ýþte Odamýz ve içinde bulunduðu TMMOB örgütlülüðü Demokratik bir kitle örgütü olarak mühendisin ötekileþtirlimesinin önüne geçmekte ve sisteme karþý mücadele ederken tek olmadýðýný beraber bir araya gelerek neler yapýlabileceðinin somut örneðidir. Kapitalist sistemin mühendise biçtiði baþka bir rol ise onu iþçi ve emekçi sýnýftan ayýran ona patron gömleði giydirerek, sömüren ve yöneten egemen sýnýfýn bir parçasý haline getirmektir. Nitekim çevremizde yakýn zamanda mühendis olacak sistemin tamamen içine girecek kiþilerin daha þimdiden Oda yý toplumsal sorunlardan uzak tamamen mesleki bir yapý olarak görmek isteyen kariyerist yaklaþýmlar içerisinde olduðuna sýkça rastlamaktayýz. Benim bu kiþilere söyleyebileceðim tek þey TMMOB nin ve ülkemizin tarihsel süreci içerisinde kronikleþmiþ sorunlarýn incelenmesi, bundan önce demokratik kitle örgütü olma anlayýþýný iyi algýlayarak bizim bunun neresinde olduðumuzu irdelemeleri. 30 yýl önce Ülkemizin içerinde bulunduðu sorunlar ve TMMOB nin bu sorunlara bakýþý pek deðiþmemiþtir. 1977 yýlýnda TMMOB nin basýna yapmýþ olduðu bu açýklama metni mühendise biçtiði misyonu çok iyi ifade etmekte ve Egemen sýnýfa karþý sürdürülen kararlý mücadeleyi gözler önüne sermektedir; Emperyalizmin, hýzla nihai çöküþüne doðru gittiði bir çaðda emperyalizmle ekonomik, politik, kültürel ve askeri bakýmdan tam bir baðýmlýlýk iliþkisi olan bir ülkede yaþýyoruz. Bu baðýmlýlýk, ülkemizde dýþa baðýmlý, emperyalizm tarafýndan geliþtirilen, çarpýk kapitalist bir ekonomik yapý oluþturmuþtur. Emperyalist sistem dünya devrimci hareketinin karþýsýnda gerilemekte, parçalanmakta, çöküþü hýzlandýkça daha da saldýrganlaþmaktadýr. Bugün emperyalist-kapitalist sistemin içine girdiði genel bunalým gittikçe derinleþmekte ve bu sistemin açmazlarý gün geçtikçe çoðalmaktadýr. Bu sistemin içinde yer alan tüm geri býraktýrýlmýþ ülkelerde olduðu gibi bunalým Türkiye'ye de yansýmaktadýr. Emperyalizmin krizlerinin doðrudan ülke ekonomisine yansýmasý ve hakim ittifaký oluþturan unsurlar arasýndaki çeliþkiler ülkeyi gittikçe artan ekonomik-politik sorunlarla karþý karþýya býrakmaktadýr. Bu bunalýmlarýn yükü her zaman olduðu gibi egemen sýnýflarca halkýmýzýn sýrtýna bindirilmekte ve buna karþý çýkan emekçi kitlelerin toplumsal muhalefeti susturulmak, ezilmek ve yok edilmek istenmektedir. Bu amaçla sürekli olarak baský ve terör uygulanmakta;çeþitli devlet kurumlarýndaki kadrolar faþistleþtirilirken, sermayenin borazaný haline getirilen TRT, faþist görüþlerle dolu ders kitaplarý ile faþist ideoloji yaygýnlaþtýrýlmaya ve faþizme kitle tabaný yaratýlmaya çalýþýlmaktadýr. Özellikle iki yýlda yaþananlar, ülkenin içinde bulunduðu bu durumdan kaynaklanmaktadýr. Ancak bilinen ve yaþanan bir gerçek vardýr. Egemen sýnýflarýn tüm baský ve saldýrýlarýna karþýn baþta iþçi sýnýfý olmak uzara tüm emekçi halkýn baðýmsýzlýk ve demokrasi mücadelesi engellenememekte, durdurulamamaktadýr. Bugün için yeterli olmasa da anti-faþist eylemin hýz kazanmasý, emperyalist sisteme karþý muhalefetin etkinliðinin arttýrýlmasý yolunda önemli adýmlar atýlmýþtýr, atýlmaktadýr. Bu mücadeleler geliþerek sürecektir. Buna paralel olarak varolan ekonomik ve demokratik haklarý, özgürlükleri sonuna kadar koruma ve yani hak ve mevziler elde etme mücadelesi de sürmektedir. Ancak emekçi kitleler egemen sýnýflarýn bu hak ve özgürlüklerin geriletilmesi ve durdurulmasý yolunda yoðun çabalar sürdürdüðünün bilincindedirler. Bunun için ekonomik-demokratik mücadele siyasi mücadeleye, baðýmsýzlýk ve demokrasi mücadelesine baðýmlý olarak yürütülmek zorundadýr. Emekçi halkýn siyasi iktidarý kurulmadan gerçekleþemeyeceði bilincinde olan TMMOB, halkýmýzla birlikte verilecek bu mücadelede kendi payýna düþen görevleri yerine getirmek için her türlü çabayý güçlendirerek sürdürmeðe kararlýdýr. TMMOB nin ilk kurulduðu 1950 li 60 lý yýllara bakýldýðýnda miting yapmanýn gereksizliðinin vurgulandýðý yapýlan çalýþmalarýn neredeyse tümünün mesleki alanda olduðu toplumun sosyal, siyasal ve ekonomik sorunlarýnýn göz ardý edildiði düþünüldüðünde 70 li yýllardaki devrimci duruþ ve günümüzde TMMOB nin iþçi ve emekçi sýnýfýyla omuz omuza yürüyerek, birçok toplumsal sorunda tavrýný ortaya koymasý Oda örgütlülüðümüzün geleceði açýsýndan umut vericidir. Bizlerde ister öðrenci olalým ister mühendis, ister okulda olalým ister þantiyede.. ezenlerin, sömürenlerin karþýsýnda; ezilen iþçi ve emekçi sýnýfýn, dili, kimliði yok sayýlan halklarýn yanýnda olalým. Omuz omuza egemenlere ve ezenlere karþý mücadele edelim. Ahmed Arif inde dediði gibi; Nerede olursan ol, Ýçerde, dýþarda, derste, sýrada, Yürü üstüne - üstüne, Tükür yüzüne celladýn, Fýrsatçýnýn, fesatçýnýn, hayýnýn... 6

Nirengi 3 Ýstanbul! Taþýn,topraðýn rant!.. Kentsel Dönüþüm Dedikleri Dönüþmek, dönüþüm gibi kelimeler içinde barýndýrdýklarý dinamizm bakýmýndan sihirli kelimelerdir. Ýstanbul gibi modern þehrin altyapý, mimari ve birikiminden uzak bu yönüyle de aslýnda þehir olamamýþ bir kentin kýyýsýnda oturup derme çatma gecekondularý, plansýz mahalleleri izlediðinizde dönüþüm kelimesi sihrine kavuþur ve iyi bir þey olarak algýlanabilir. Keza baktýðýnýz bu yerin iyice bir elden geçirilip insanlarýn saðlýklý ve mutlu yaþamalarý için bir takým düzenlemelerin yapýlmasý gerektiði aþikârdýr. Ama bu dönüþümün nasýl yapýlacaðý, yapýlýrken hangi ilkelere göre yapýlmasý gerektiði ve asýl can alýcý soru da kime göre ve kimin yararýna yapýlacaðý sorularý da iþe baþlamadan önce ivedilikle ve birlikte çözümlenmelidir. Sulukule gibi Ýstanbul un en eski yerleþimlerinden birini bütün itirazlara raðmen dümdüz edip Sulukule nin kültürel ve insan altyapýsýný Taþoluk gibi þehir merkezinden çok uzak yerlere zorla gönderiyorsanýz ve bunu yaparken insani, sosyal ve kanuni zorunluluklara uymayýp insanlarý maðdur ediyorsanýz bu yaptýðýnýz iþin adý kentsel dönüþüm deðil rantsal dönüþüm olur. Þehrin kýyýsýnda eskiden çok deðerli olmayan bu alanlar þehir geliþtikçe önemli bir ekonomik deðere kavuþmuþtur. Ve elbette neo-liberal sistemin savunucularýna göre bu ekonomik deðer (siz rant olarak okuyunuz) oralarý mesken tutan býrakýn modern þehrin imkanlarýndan faydalanmayý gecekondu tipi yapýlarla(hatta barakalar ve çadýrlarla) sadece barýnma hakkýný kullanan insanlarýn eline býrakýlamaz. Bu insanlar yaþadýklarý bölgelerden ucuz kamulaþtýrma bedelleri ve zorla sürülerek uzaklaþtýrýlýrken yaþam alanlarýný kaybedip þehir dýþýna sürülmeleri yetmezmiþ gibi asgari ücretin bile altýnda ücretlerle geçinmeye çalýþan bu insanlar asla ödeyemeyecekleri ev taksitleri ve kiralarla kaderlerine terk edilir. Kimileri de Küçükçekmece/Ayazma mahallesinde olduðu gibi kýþýn ortasýnda sokaða atýlýr. Onlarýn boþalttýklarý yerlere ise para akýþýný saðlayacak alýþveriþ merkezleri, oteller ve ultra lüks konutlar yapýlýr. Bu yapýlýrken Sulukule nin kültürel birikimi tahrip edilmiþ, 2010 Avrupa Kültür Baþkenti olacak Ýstanbul da UNESCO nun korunmalý dediði avlulu evler yok edilmiþtir. Ve asýl ironik olan kültürün baþkenti olacak bu þehirde yeni roman mahallesi Taþoluk ta darbuka sesi duyulmamaktadýr. Kültürü yok edilen bir kültür baþkenti!.. Ýktidarýn ucuz konut yapýyoruz diyerek ballandýra ballandýra anlattýðý bu dönüþüm projesi en iyimser tahminle iki buçuk milyon insaný yaþadýðý yerden koparýp gayrimenkullerine ucuz kamulaþtýrma bedelleriyle el koymakta, þehrin içinde deðeri yüksek bu yerleri yeni Ataköy ler yaratacaðýz söylemi ile sermaye sýnýfýnýn hizmetine sunmaktadýr. Ve elbette bu yeni mekânlara ulaþmak için astronomik bedeller ödenmelidir. Ucuz konut yapmasý gereken TOKÝ yapýlan yasal düzenlemelerle her çeþit taþýnmaz üzerinde sýnýrsýz yetki sahibi yapýlmakta ama bu taþýnmazlarýn sahibi ve kiracýlarýna yani aslýnda þehrin asýl sahiplerine söz hakký tanýmamaktadýr. Amacýmýz bir gecekondu güzellemesi yapmak ya da Ýstanbul un çarpýk yapýlaþmasýný savunmak deðildir. Amaç Ýstanbul un bütün sorunlarýnýn gecekondu mahalleleri ve varoþlar olduðunu savunan düþünceyi kýrmak, gecekondu ve varoþlarýn da katýlacaðý tartýþmalar ile sosyal, modern ve bilimsel yöntemlerle insanlarýn daha iyi yaþayabileceði bir Ýstanbul un yaratýlmasý olmalýdýr. ÝHSÇ FORUM ATÖLYESÝ