KONJENİTAL EZOTROPYA TEDAVİSİNDE ÇEŞİTLİ CERRAHİ TEKNİKLERİN KARŞILAŞTIRILMASI



Benzer belgeler
Binoküler görme ve strabismus

Prof Dr Acun Gezer İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Şaşılık Birimi

İNTERMİTAN EKZOTROPYALARDA SİMETRİK ve ASİMETRİK CERRAHİ TEKNİKLERİN KARŞILAŞTIRILMASI

Şaşılık cerrahisi onam formu

Refraktif kusurların gözlük camları ile düzeltilmesi

İNFANTİL EZOTROPYALI OLGULARDA CERRAHİ SONRASI BİNOKÜLER FONKSİYONLARIN GELİŞİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

TEMEL EKZOTROPYA OLGULARINDA UYGULANAN MONOKÜLER GERİLETME-KISALTMA İLE BİLATERAL DIŞ REKTUS GERİLETME YÖNTEMELERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

PEDİATRİK OFTALMOLOJİ VE ŞAŞILIK

Amaç: Temel refraksiyon açıklaması ve myopi, hipermetropi ve astigmatizmatizma izahıve nasıl düzeltilebildiklerini anlatmak.

ŞAŞILIK. Prof. Dr. Velittin Oğuz

Refraksiyon kusurlarının gözlük ile düzeltilmesi. Astigmatizmanın tedavisi

Refraksiyon kusurlarının gözlük ile düzeltilmesi. Hipermetropinin tedavisi

PREMATÜRE RETİNOPATİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı

İNFANTİL ESOTROPYADA CERRAHİ YAŞININ VE PREOPERATİF KLİNİK PARAMETRELERİN CERRAHİ BAŞARIYA VE UZUN DÖNEM KLİNİK PARAMETRELERE ETKİSİNİ TARTIŞMAK

Çocuklarda ve Bebeklerde Göz Sağlığı

HORİZONTAL ŞAŞILIKLARDA EKSTRAOKULER KAS YERLEŞİMİNİN VE GÖZÜN AKSİYEL UZUNLUĞUNUN CERRAHİ BAŞARIYA ETKİSİ

KIRMA KUSURLARI. Dr. Ümit BEDEN

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI. Dr Alparslan ŞAHİN

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu

KASLAR HAKKINDA GENEL BİLGİLER. Kasların regenerasyon yeteneği yok denecek kadar azdır. Hasar gören kas dokusunun yerini bağ dokusu doldurur.

GÖZ ACİLLERİ. II-Çift görme. III-Travma. IV-Ani görme kaybı. I-Kırmızı göz. A.Sebepleri. 1. Bakteriyel konjonktivit. 2. Alerjik konjonktivit

GÖRME ALANINDAKİ GLOKOMATÖZ DEFEKTLER. Dr. Oya Tekeli Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları AD, Ankara

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Kinesiyoloji ve Bilimsel Altyapısı. Prof.Dr. Mustafa KARAHAN

Kornea Laser Cerrahisi

Arka Vitreus Dekolmanı, Retina Yırtıkları ve Latis Dejenerasyonu (İlk ve Takip Değerlendirmesi)

Refraksiyon kusurları nelerdır? MİYOPİ Refraksiyon nedir? Miyop göz uzağı göremez

KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK

LASIK ONAM FORMU. LASIK alternatifleri

PEDİATRİK ŞAŞILIKLAR CHILDHOOD STRABISMUS

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

SPOR BiYOMEKANiĞiNiN BiYOLOJiK TEMELLERi

Diyabetik Retinopati Tanı, Takip ve Tedavisi

Göz Fonksiyonel & Klinik Anatomisi ve Fizyolojisi

ADIM ADIM YGS LYS Adım DUYU ORGANLARI 3 GÖRME DUYUSU VE GÖZ

Giriş. Anatomi. Anterior kompartman BACAK YARALANMALARI. Tibia. Fibula

DÖNEM V GÖZ HASTALIKLARI STAJININ AMAÇ VE ÖĞRENİM HEDEFLERİ: 1-Temel göz hastalıkları bilgisi edinir (Bilişsel), 2-Hastayı aydınlatma ve yönlendirme

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları

Binoküler Görme ve Şaşılık

Spondilolistezis. Prof. Dr. Önder Aydıngöz

Kalıcı Yara Kapatma Yöntemleri KALICI YARA KAPATMA YÖNTEMLERİ : 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği

Kalp Kapak Hastalıkları

Hisar Intercontinental Hospital

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

Duyuların değerlendirilmesi

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

ŞAŞILIK CERRAHİSİ SONUÇLARI VE FÜZYONA ETKİSİ*

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ. Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102

Omurga-Omurilik Cerrahisi

GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ PROGNOZU VE GÖRÜNTÜLEME. Dr. Öznur Leman Boyunağa Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Radyoloji Bilim Dalı

OKULOMOTOR, TROKLEAR ve ABDUSENS SİNİR PATOLOJİLERİ. 3. kranial sinir interpedunküler ve subaraknoid kısmı

MYOLOGIA CRUSH SENDROMU. Dr. Nüket Göçmen Mas

Desantrasyon nedir? Yatay merkezleme nedir? Dikey merkezleme nedir?

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.

KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK

DEFORMİTE. Sagittal Plan Analizleri (Diz Kontraktürleri) DEFORMİTE (Tedavi Endikasyonlari) DEFORMİTE. Tedavi Endikasyonlari (klinik)

Yüz Felci (Fasiyal Palsi)

Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar

KATARAKT İKİ GÖZDE BİRLİKTE Mİ ORTAYA ÇIKAR?

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

SUTURASYON UMKE.

PELVİS KIRIKLARI. Prof. Dr. Mehmet Aşık

AAM de ikinci düzey tedavi

Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon

KASLAR (MUSCLE) 6. HAFTA. Yrd. Doç. Dr. Kadri KULUALP Yrd. Doç. Dr. Önder AYTEKİN

FTR 208 Kinezyoloji II. El bileği III. yrd. doç. dr. emin ulaş erdem

GÖZ HASTALIKLARI. Çocukluk Çağı. Opr. Dr. Filiz AKYOL

OMUZ VE ÜST KOL BÖLGESİNE YÖNELİK KİNEZYOLOJİK BANTLAMA UYGULAMALARI

Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması

Nonreküren Nervus Laryngeus Inferior. Dr. Emin S. Gürleyik

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ

VÜCUT EKSENLERİ ve HAREKET SİSTEMİ

PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın

DUANE RETRAKSİYON SENDROMLU HASTALARDA YAPISAL ÖZELLİKLERİN ve OPERE EDİLENLERDE CERRAHİ SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Çiğneme Kasları ve Çiğneme Fizyolojisi. Prof.Dr.Nurselen TOYGAR

BOTULİNUM ANTİTOKSİN. Uzm. Dr. Ş Ömür Hıncal SBÜ Bağcılar EAH Acil Tıp Kliniği

PREMATÜRE RETİNOPATİSİ. Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı

Spinal, Epidural, Kombine, RİVA ve Komplikasyonları. Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI. Rejyonel Anestezi Nedir?

Gebelik ve Trombositopeni

MENİSKÜS ZEDELENMELERİ

Sınıf II Div 1 Anomaliler ve Tedavi Prensipleri

Toraks Travmalarında Hasar Kontrol Cerrahisi Teknikleri

Kalça eklemi mekaniği ve patomekaniği

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

ZKTB ABSTRACT : ÖZET:

Kaç çeşit yara vardır? Kesik Yaralar Ezikli Yaralar Delici Yaralar Parçalı Yaralar Enfekte Yaralar

Skolyoz. Prof. Dr. Önder Aydıngöz

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. ERİŞKİN İSTMİK SPONDİLOLİSTEZİS (Bel Kayması) HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ

Horizontal Konkomitan ılıklarda Cerrahi Ba arının ılık Tipi ve Derecesi ile kisi ÖZET Horizontal konkomitan ılıklarda cerrahi tedavi sonuçlarımızın

BİRİNCİL KEMİK KANSERİ

AORT KAPAK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D.

ÖĞRENME ALANI : FĐZĐKSEL OLAYLAR ÜNĐTE 5 : IŞIK (MEB)

Katarakt cerrahisinde bıçak yerine lazer

ÖN ÇAPRAZ BAĞ ZEDELENMELERİ

Gelişen en Olguda Mentamove ile Tedavi

Anatomi. Ayak Bileği Çevresi Deformitelerinde Tedavi Alternatifleri. Anatomi. Anatomi. Ardayak dizilim grafisi (Saltzman grafisi) Uzun aksiyel grafi

Transkript:

T.C. Sağlık Bakanlığı Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Göz Kliniği Şef: Prof. Dr. Yusuf Özertürk KONJENİTAL EZOTROPYA TEDAVİSİNDE ÇEŞİTLİ CERRAHİ TEKNİKLERİN KARŞILAŞTIRILMASI ( Uzmanlık Tezi ) Dr. Sevilay Bıçakçı İSTANBUL 2004

ÖNSÖZ Birlikte bulunduğumuz çalışma süresi içinde yetişmemde büyük emeği olan, bilgi ve deneyimleri ile bana yol gösteren değerli hocam ve klinik şefim Prof. Dr. Yusuf Özertürk e sonsuz şükran ve minnet duygularımı sunarım. Uzmanlık eğitimimde ve göz cerrahisini öğrenmemde büyük katkıları olan, tezimin hazırlanmasında yardımlarını esirgemeyen şef yardımcımız Op. Dr. Anıl Kubaloğlu na, başasistanımız Op. Dr. Ekrem Kurnaz a gösterdikleri destek ve sabırdan dolayı sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Asistanlığım boyunca bilgi ve tecrübelerinden faydalandığım, her zaman desteklerini yanımda hissettiğim tez danışmanım Op. Dr. Zeynep Eren e ve Op. Dr. Titap Yazıcıoğlu na teşekkürü bir borç bilirim. Eğitimim boyunca beraber pek çok şey paylaştığımız, birlikte olmaktan mutluluk duyduğum sevgili asistan arkadaşlarımın herbirine, kliniğimizde çalışan hemşire ve personelimize desteklerinden ve yardımlarından dolayı teşekkürlerimi sunarım. Tıp tahsilimin her döneminde hep yanımda olan aileme sonsuz minnet duygularımı ve sevgilerimi sunarım. Dr. Sevilay Bıçakçı

GİRİŞ Şaşılık, görme akslarından birinin normal pozisyonundan ayrılması ile ortaya çıkan ve gözün hareket bozukluğu şeklinde gözlenen klinik bir tablodur (1). Şaşılığın meydana geliş şekli sebepleri üzerindeki tartışmalar halen devam etmekte olup kaymanın ortaya çıkışı üzerine gözün kırma kusurları, sensöryel bozukluklar, motor bozukluklar (kas yapışma yerindeki anomaliler, periferik sinir bozuklukları gibi), fizik veya psişik travmalar gibi innervasyonel ya da mekanik faktörlerin etkili olabileceği düşünülmektedir (2). Şaşılığın tedavisindeki asıl amaç gözlerin paralelliğini kalıcı olarak sağlamak ve binoküler tek görmenin korunması ya da oluşturulmasına yardımcı olmaktır.binoküler görmesi olmayan olgularda ise kaymayı estetik olarak kabul edilebilir düzeylere indirmek hedeflenmektedir. Ezotropyanın tedavisinde cerrahi dışı ve / veya cerrahi yöntemler kullanılmakta olup literatürde rastlanan değişik yaklaşımlar bir yöntemin kullanılmasından her zaman beklenen sonucun alınmamasından kaynaklanmaktadır. Bu çalışmanın da amacı cerrahi tedavi gerektiren konjenital ezotropyalı olgularda uygulanabilecek olan iki ayrı cerrahi metodu karşılaştırmak idi.

GENEL BİLGİLER GENEL ANATOMİK BİLGİLER Orbita içerisine yerleşmiş göz, ön beynin dışarıya doğru uzantısı olan sensöryel bir organdır. Ortalama ağırlığı 7.5 gr.,ortalama hacmi 6.5 cc.ve spesifik yoğunluğu 1.02-1.09 kadardır (4). Vücuttaki duyu organları içerisinde en fazla bağımsız hareket yeteneğine sahip olması, göze geniş bir görme alanı, görme alanının büyük bir kısmında foveal vizyon, hem uzak hem de yakın mesafe için binoküler görme özelliklerini sağlar. Bu değerli organ, dış ortama karşı orbita kemikleri ve yapısında kıkırdak dokusu da bulunan göz kapakları tarafından korunma altına alınmıştır. Bununla birlikte gözyaşı bezi, drenaj sistemi, kirpikler gibi yardımcı organları ve zengin bir damarlanma sistemi vardır. Göz ve orbita arasındaki kasların bağlanma şekilleri ve bunları çevreleyen fasyalar, gözün hareketini sağlayan ve sınırlayan mekanik özellikleri belirler. Her kasın kendine ait bir kapsülü bulunmaktadır. Kaslar, kasları saran kapsüller ve bu kapsüllerden kaslar arası bölgelere doğru olan uzantılar kas konusu denen yapıyı oluştururlar. Arkada Zinn halkasına yapışan kas konüsü, gözün arka bölümünü çepeçevre sarar. Orbita yağ dokusu ise gözün arka yüzeyi ile Zinn halkası arasında uzanır. Bu yağ yastıkçığı ve kas konüsünün içerisinde optik sinir, oftalmik arter ve ven, okulomotor sinir dalları ve silyer ganglion bulunmaktadır. Göz hareketleri tarif edilirken teorik eksen ve düzlemlerden bahsedilir. Göz küresinden geçen X,Y ve Z eksenleri Fick eksenleri olarak adlandırılırlar. X ekseni ekvator hizasından gözküresini transvers olarak keser ve vertikal hareketler bu eksen etrafında gerçekleşir. Y ekseni pupillanın ortasından geçen önden arkaya uzanan sagittal eksendir ve torsiyon hareketleri bu eksen etrafında olur. Z ekseni ise yukardan aşağıya uzanır ve horizontal göz hareketleri bu eksen etrafında yapılır. X ve Z ekseni içererek gözün rotasyon merkezinden geçen,y eksenini ise dik olarak kesen düzlem Listing düzlemi olarak adlandırılır. Göz hareketleri oldukça karmaşık fakat çok düzenli esaslar dahilinde gerçekleşmektedir. Göz dışı kaslardan hibiri tek başına kontrakte olamaz. İnnervasyonel inhibisyonel impulslar eş zamanlı olarak bütün kaslara yayılırlar. Kasın

glob üzerindeki yapışma yeri, optik aksla yaptığı açı ve globun orbita içindeki durumu gibi faktörlerin etkisi altında çok çeşitli göz hareketleri ortaya çıkar. Göz küresinin hareketi altı adet göz dışı kas ile sağlanmaktadır. Bunlardan dördü rektus (iç, dış, üst, alt), diğer ikisi ise oblik (üst, alt ) kaslardır(2,3,4). EKSTRAOKÜLER KASLARIN ANATOMİSİ A ) Rektus Kasları Rektus kasları orbitanın apeksinden köken alırlar, kasların orjinleri yaklaşık olarak sirküler bir yapıdadır ve bu bölge Zinn halkası olarak adlandırılır. Rektus kasları orbitanın önüne doğru bir kavis yaparlar ve tendinöz bir yapı aldıktan sonra skleraya sıkı bir şekilde yapışırlar. Kasların tendon uzunlukları medial rektusta 3.7 mm, lateral rektusta 8.8 mm, superior rektusta 5.8 mm, inferior rektusta ise 5.5 mm dir. Rektus kaslarının skleraya yapışma yerleri çizgi ile birleştirilirse spiral bir şekil ortaya çıkar ve bu Tillaux spirali olarak adlandırılır (4). 1) İç Rektus İç rektus tendon halkasının medialinden köken alır ve optik sinirin dural kılıfına yapışıktır. Orbita medial duvarına yakın olarak ilerleyip fasyayı geçtikten sonra 3.7 mm lik tendonu ile medial limbustan 5.5 mm geride skleraya yapışır. Fasya tarafından oluşturulan kılıfla sarılı olup bu kılıftan orbita medial duvarına medial check ligamanı uzanır. Medial rektus üstünde superior oblik kası, oftalmik arter ve dalları, nazosilier sinir altında ise orbita alt duvarı bulunur (5). Tendon uzunluğu 4.5 mm kadar olduğundan kısaltma ameliyatları geriletme ameliyatlarından daha kanlı olabilmektedir. Okulomotor sinirin alt dalı ile innerve olan iç rektus kasının kasılmasıyla addüksiyon meydana gelir. 2) Dış Rektus Tendon halkasının lateral kısmı ile sfenoid kemiğin büyük kanadının orbital yüzünden köken alır. Orbita lateral duvarı yakınında ilerleyerek fasyayı geçer ve 8.8 mmlik tendonu ile lateral limbustan 6.9 mm geride skleraya yapışır. Fasya tarafından oluşturulan kılıfla sarılı olup bu kılıftan orbita duvarına lateral check ligamanı uzanır. Lateral rektusun üstünde lakrimal sinir ve arter, altında orbita alt duvarı ve medialinde abdusens sinir ile orbita yağ dokusu bulunur. İnnervasyonu orta hattın gerisinden giren abdusens sinir tarafından sağlanır. Görevi abdüksiyondur (5).

3) Üst Rektus Üst rektus kası, fibröz halkanın üst kısmından köken alır ve kökeni optik sinirin dural kılıfına yapışıktır. Kas öne ve bir miktar laterale doğru ilerleyerek göz küresi fasyal kılıfını geçer. 5.8 mm uzunluğundaki bir tendon ile üst limbustan 7.7 mm geride skleraya yapışır. Superior rektus ve levator palpebra superiorun fasyal kılıfı bir bağ dokusu kılıfı ile birbirine bağlandığı için beraber hareket eder. Superior rektus kası üzerinde levator palpebra superioris, frontal sinir ve orbita üst duvarı, altında optik sinir, oftalmik arter ve nazosilier sinir bulunur. Tendonun altında superior obliğin tendonunun insersiyonu yer alır. Superior rektus 3. sinirin üst dalından innervasyon alır ve siniri arka ve orta üçte birlik kısımların ortasından, alt yüzden kasa girer. Aynı sinir, kasın içinden geçip levator palpebra superiorisi innerve eder (5). Kasın uyarılmaya cevabı görme ekseni ile kas düzlemi arasında 23 derecelik bir açı olması nedeni ile değişiklik gösterir. Primer bakış pozisyonu denilen gözlerin düz olarak ileriye doğru baktığı durumda iken üst rektus kası uyarılacak olursa gözde esas olarak elevasyon, ikincil olarak da intorsiyon ve addüksiyon gözlenir. Göz 23 derece abdüksiyonda iken sadece elevasyon, 67 derece addüksiyonda ( pratik olarak mümkün değildir ) iken ise sadece intorsiyon gözlenir. 4) Alt Rektus Tendon halkasının alt kısmından köken alır, öne ve hafif laterale doğru hareket ederek fasyayı geçer. Tendon uzunluğu 5.5 mm olup alt limbustan 6.5 mm geride skleraya yapışır. İnferior rektusta fasyadan bir kılıf edinir. İnferior rektus ve obliğin kılıfları birbirine ve gözün asıcı ligamentine bağlıdır. Ayrıca alt kapağada bir bağlantı vardır. İnferior rektus üzerinde okülomotor sinir optik sinir ve göz küresi, altında inferior oblik, orbita alt duvarı, infraorbital damarlar, sinir ve maksiler sinüs bulunur. Okülomotor sinirin inferior dalından innervasyon alır (5). Primer pozisyonda esas olarak depresyon, ikincil olarakta ekstorsiyon ve addüksiyon gözlenir. Göz 23 derece abdüksiyonda iken sadece depresyon, 67 derece addüksiyonda ( teorik olarak geçerlidir ) iken ise sadece ekstorsiyon gözlenir. B) OBLİK KASLAR 1) Üst Oblik Kas:

Tendon halkasının hemen dışında optik foramenin medial ve üst kısmında sfenoid kemiğin gövdesinden köken alır, üst ve medial orbita duvarları arasında öne doğru seyreder, yuvarlak bir tendon oluşturur. Tendonu frontal kemiğin oluşturduğu trokleadan geçer, bu esnada sinovial bir kılıf edinir. Trokleadan çıktıktan sonra optik eksenle 54 derece açı yaparak aşağı, arkaya ve laterale doğru yönlenir, gözün fasya kılıfından çıkar ve superior rektus kasının altından geçer. Ekvatorun gerisinde yelpaze gibi yayılarak skleraya yapışır. Adalenin 1/3 distal kısmı tendondur. Superior oblik kasın üstünde orbita üst duvarı, altında ise oftalmik arter ve dalları ile nazosilier sinir bulunur. Supratroklear sinir kasın üst lateralinde kalır. İnnervasyonu orijine yakın olarak üst yüzünden giren troklear sinirden olur. Superior oblik kasın birincil görevi intorsiyon, ikincil görevi ise abdüksiyon ve depresyondur. Göz 54 derece addüksiyonda iken aşağı bakış ve bir miktarda intorsiyon yaptırır. Göz abdüksiyonda iken öncelikle intorsiyon yaptırır, ikincil görevi abdüksiyondur (5,6). 2) Alt Oblik Kas: Alt oblik kası orbita tabanında lakrimal çukurcuğun yanındaki maksiller kemiğin orbital parçasına ait ön iç köşesinden orijin alır. Arkaya, dışa ve birazda yukarıya doğru orbita duvarı ile 51 derece açı yapacak şekilde ilerleyerek, alt rektusun altından geçer. Ekvatorun gerisinde, horizontal meridyenin altında globun alt temporal kadranına yapışır. Yapışma uzunluğu 5-14 mm arasında değişir, ortalama olarak 9 mm kabul edilebilir. Kasın yapışma yerinin ön ucu, dış rektusun yapışma yerinden geriye doğru ortalama 7-10 mm uzaklıktadır. Aktif kas uzunluğu 37 mm olup, tendon uzunluğu 1mm kadardır. Yaklaşık 15 mm si glob ile yakın temastadır. Alt oblik kasın makula ilede çok yakın komşuluğu vardır. Yapışma yerinin arka ucu makulanın 1 mm aşağı ve 1-2 mm kadar önündedir. Üçüncü sinirin alt dalı ile innerve olan kasın primer pozisyonda uyarılmasıyla esas olarak ekstorsiyon, ikincil olarakda abdüksiyon ve elevasyon ortaya çıkar. Göz 51 derece addüksiyonda iken esas görev elevasyon olmakla birlikte bir miktar ekstorsiyonda yaptırır. Göz 39 derece abdüksiyonda iken ise esas görevi ekstorsiyon, ikincil olarakta abdüksiyondur (3,6,7). EKSTRAOKÜLER KASLARIN KANLANMASI

Bütün ekstraoküler kaslar, oftalmik arterin medial ve lateral musküler dalları tarafından kanlanır. Lateral dal, lateral ve superior rektus ile superior oblik kas ve üst göz kapağının levator kasını besler. Medial dal ise inferior ve medial rektus ile inferior oblik kası besler. İnferior rektus kası ve inferior oblik kası ayrıca infraorbital arterden dal alırken, medial rektus kasıda lakrimal arterden dal alır. Gözün ön segmentini besleyen ön silier arterler rektus kaslarından geçerek ve insersiyoların önünde sklerayı delerek göz küresinin içine girerler. Dış rektusta bir adet, diğer rektuslarda ise ikişer adet silier arter bulunur. Cerrahi ile bu damarlar kesildiğinde zamanla uzun posterior silier arterlerden kollateral dolaşım gelişebilmektedir. Ekstraoküler kasların venleri üst ve alt orbital venlere boşalır (8,6). Ekvator gerisinde yerleşen genellikle dört adet olan vorteks venleri vardır ve bunlar sıklıkla alt ve üst rektus kaslarının nazal ve temporal kenarlarının yakınında yer alırlar. Koroid ve irisin tüm kanını alan vorteks venlerinin dalları ışınsal olarak dizilmiştir ve isimlerine uygun olarak helezonik bir görünüm oluşturmak üzere kıvrımlar yaparlar. EKSTRAOKÜLER KASLARIN İNNERVASYONU Gözün dış kaslarının innervasyonu, 3., 4. ve 6. sinirler tarafından sağlanır. Bu sinirler kavernöz sinüsün dış yan bölümünde öne doğru ilerleyerek üst orbital fissürden orbitaya girerler. Üçüncü ve altıncı sinirler Zinn halkasının içinden geçerek kas konüsü içinde yol alırlar. Üçüncü sinir, üst ve alt olmak üzere orbita içinde iki dala ayrılır. Üst dalın bazı lifleri direkt olarak üst rektusta sonlanırken, diğer lifleri bu kası çaprazlayarak Levator palpebra superior kasında sonlanırlar. Alt dal önce iç ve alt rektusa lifler verir ve sonra optik sinirin altından geçerek dış ve alt rektus arasında orbita tabanına doğru ilerleyip alt oblik kasta sonlanır. Altıncı sinir ise direkt olarak dış rektusta sonlanır. Dördüncü sinir, üst orbital fissürden orbitaya girdikten sonra orbita tavanında seyreder ve levator kasın üzerinden geçerek üst oblik kasa ulaşır (3,8,9). EKSTRAOKÜLER KASLARI ÇEVRELEYEN FASYALARIN ANATOMİSİ 1) Kas Kapsülü Gözün dış kaslarını ve onların tendonlarını çevreleyen bağ dokusundan oluşmuş yapıya perimisyum denir. Kapsülün görünüşü avasküler olup, parlak ve düz yüzeylidir, böylece kasın diğer dokular içerisinde öne ve arkaya hareketliliği sağlanır.kapsülün iç yüzeyi, çevresel olarak sarmış olduğu vasküler özellik taşıyan

kas liflerine yapışıktır. Kasa yapılan cerrahi girişimler esnasında kanama olur. Kanama kas içine oluşursa intramusküler hematom meydana gelir. Kasın vasküler sisteminin bütünlüğünüm sağlanabilmesi için kas kapsülünün intakt olması esastır. Ancak bazı cerrahi girişimler bunu imkansız kılar. Rektus kaslarının tendinöz bölümleri, ön silier arter ve venler hariç avasküler yapıya sahiptir, bu yüzden tendona yapılacak cerrahi girişimler kapsül içine kanamaya neden olmazlar. 2)İntermusküler Septum Kas kapsülünden yakınındaki komşu göz dışı kaslarına doğru uzanan, ince avasküler bir doku bütün kasları birbirine bağlar. Böylelikle gütün göz dışı kaslar intermusküler septum denen bir fasya ile birbirine bağlanırlar. Bu fasya globun arkasındaki orbita yağ dokusunu, kas konusu içi ve kas konusu dışı olmak üzere iki bölüme ayırmaktadır. 3)Tenon Kapsülü Tenon kapsülü gözü ve gözün dış kaslarını çevreleyen elastik bağ dokusundan ibaret, oldukça sıkı saydam vaskülerize, limbustan optik sinire kadar uzanan bir fasyal tabakadır. Gözün bütün dış kasları rektuslar ekvator gerisinde, oblikler ise ekvator önünde olmak üzere tenonu penetre ederler. İç yüzeye düz ve parlak olan tenon kapsülü ön ve arka olmak üzere iki bölüme ayrılır. Ön tenon kapsülü, rektus kaslarının penetrasyon yerinden limbusa kadar uzanan bölümü kapsar. Limbusta konjonktiva ile birleşir. Ön tenon kapsülü ile sklera arasında potansiyel bir boşluk mevcuttur. Limbustan yapılan cerrahi girişimlerde hemen skleraya ulaşılabilirken limbustan uzak yapılan kesilerde konjonktiva, tenon kapsülü ve intermusküler septumu ayrı ayrı kesmek ve ayırmak gerekmektedir (3). 4)Lockwood Ligamenti Alt oblik ve alt rektus arasındaki kılıf birbiri ile birleştikten sonra yukarıya doğru uzanır. İç ve dış rektusun kas kılıfları ile altta birleşir ve bir hamak şeklini alır. Göz küresini yukarıya doğru asan bu dokuya Lockwood ligamenti denilmektedir. 5)Check Ligamentleri Sadece iç ve dış rektusların check ligamentleri mevcut olup, iç ve dış rektusların fibröz membranlarının kasın dış yüzünden uygun orbita duvarlarına doğru yelpaze şeklinde uzanmasıyla ortaya çıkan, üçgen şeklindeki yapılardır (3).

EZODEVİASYONLAR Gözlerde ortaya çıkan kaymanın nedeni tam olarak bilinmemekle beraber genel olarak iki grup altında toplanabilir. Bir grup innervasyona, diğer grup ise mekanik nedenlere bağlanır. Bu iki grubun dışında epidemiyolojik olarak Chew(1994) yaptığı bir çalışmada sigara kullanan annelerin çocuklarında ezotropya (ET) ve ekzotropyayı (XT) daha sık olarak tespit etmiştir (6). Şaşılıkların büyük çoğunluğunu ezodeviasyonlar teşkil eder. Ezodeviasyon, görme ekseninin latent veya manifest içe kaymasıdır. Latent kayma ezoforya, manifest kayma ezotropya olarak adlandırılır (6). SINIFLAMA (4,8) 1.Komitan ezodeviasyonlar A)Akomodatif olanlar : Refraktif olan Refraktif olmayan Hipoakomodatif Kısmi akomodatif B)Akomodatif olmayan :İnfantil Edinsel :1.Sabit 2.Akomodatif olmayan konverjans fazlalığı 3.Myopide ezotropya 4.Akut edinsel ezotropya 5.Diverjans yetmezliği 6.Siklik ezotropya C)Mikrotropya D)Nistagmus blokaj sendromu 2.İnkomitan ezodeviasyonlar A)Paralitik olan B)Paralitik olmayan :1.Alfabetik sendromlar 2.Duane retraksiyon sendromu 3.Restriktif

3.Sekonder ezodeviasyonlar A)Duyusal B)Konsekütif KOMİTAN EZODEVİASYONLAR AKOMODATİF EZOTROPYALAR Refraktif Akomodatif Ezotropyalar Akomodatif refraktif ezotropyadan bahsetmeden önce AK/A oranından kısaca söz etmek gerekir. Akomodatif konverjans : Belli bir miktarda akomodasyon yapıldığında buna belli miktarda konverjans eşlik eder. Akomodasyona verilen konverjans cevabı akomodatif konverjans (PD) / akomodasyon (D) (AK/A) oranı olarak ifade edilir.bunun 3-5 arasında olması normal değerler olarak kabul edilir.(6) AK /A oranı iki şekilde hesaplanabilir: Heteroforya yöntemi: AK/A = (İnterpupiller mesafe (cm) + yakındaki kayma uzaktaki kayma ) / akomodasyon dioptrisi (3) Gradyent yöntemi: (AK/A=(Kayma miktarı lens ile olan kayma miktarı) / lensin dioptrisi Gradient yöntemi proksimal konverjansı elimine ettiğinden daha güvenli olarak kabul edilir. Pratikte en çok kayma ve +3 dioptiri eklenmiş yakın kayma kullanılarak hesaplanır. Refraktif akomadatif ezotropya normal AK/A oranı ile birlikte bulunan genellikle +4.00 ile +7.00 arasında yer alan ve hastanın füzyonel diverjans amplütüdünün ötesine düşen aşırı hipermetropiye karşı gelişen bir fizyolojik cevaptır. Tam akomodatif ezotropya olarak da isimlendirilir. Tipik hikaye genellikle 3 yaş civarında (6 ay-7 yaş) yorgunken, dalgınken, günün sonunda ortaya çıkan, özellikle yakın mesafelerde dikkati çeken intermittan ezotropyadır. Bu hastalarda belli oranda düzeltilmemiş hipermetropi mevcuttur. Hastalar düzeltilmemiş olan hipermetropilerini akomodasyonla telafi etmeye çalışırlar ve retinadaki bulanık hayali netleştirirler. Her birim akomodasyon gözün konverjansı anlamına geleceği için gözde konverjans veya içe kayma ortaya çıkar. Kayma dikkatli fiksasyon yapıldığında ve yakında genellikle daha fazladır. Bu tip hastalarda hipermetropi tam olarak düzeltildiğinde yakın ve uzakta tüm bakış pozisyonlarında

ortoforya elde edilmesi mümkündür. Eğer hastaların füzyonel diverjansı iyi ise gözlerde manifest kayma ortaya çıkmaz ve ezoforya meydana gelir, aksi takdirde manifest kayma görülür. Tedavi sikloplejik refraksiyon kusurunun tümüyle düzeltilmesi ile yapılır. Tam refraktif düzeltmeyi tolere edemeyen hastalarda akomodasyonu gevşetmek için atropinizasyon uygulanabilir. Erken tedavi edilen hastalarda binoküler fonksiyon çok iyi gelişir. Bu hastalar asla ameliyat edilmemelidirler. Ambliyopi olguların yarısında görüldüğü için tam düzeltilmiş gözlükle birlikte kapama tedavisi de başlanmalıdır, aksi taktirde ambliyopi de gelişmektedir (4,6). Refraktif Olmayan Akomodatif Ezotropya Akomodatif ezotropya veya konverjans fazlalığı aynı anlamda kullanılmaktadır. Yakında uzağa göre daha belirgin bir eztropya söz konusudur. Bu tip hastalarda refraksiyon kusuruna bağlı olmaksızın ortaya çıkan aşırı bir akomodatif konverjans söz konusudur. AK /A oranı yüksektir. Yakındaki kayma ölçümünün akomodatif hedef gösterilerek yapılması tanıda önemlidir, aksi takdirde bu tip kaymalar gözden kaçabilir. Genellikle hastalarda uzağa bakarken binoküler tek görme kolaylıkla sağlandığı için ambliyopinin gelişmesi nadirdir. Eğer anizometropik bir kırma kusuru varsa bu takdirde ambliyopi ortaya çıkabilir. Tedavide bifokal camlar veya miyotikler kullanılabilir ancak bunlar pratikte fazla kullanılamamaktadır. Bu nedenle daha çok cerrahi tedavi uygulanmaktadır. Yakındaki kayma miktarına göre her iki medial rektusa zayıflatıcı tipte ameliyat (geriletme ve/veya Faden ameliyatı ) uygulanır (4,6). Hipoakomodatif Ezotropya Burada akomadasyon zayıflığı söz konusudur. Artan akomodasyon çabası sonucu ortaya çıkan konverjansa bağlı olarak yakında daha fazla olan bir ezotropya ortaya çıkar(4). Kısmi Akomodatif Ezotropya Kısmi akomodatif ezotropya, belli oranda akomodatif element ihtiva eder ve hipermetropi ile birliktedir. Refraksiyon kusuru tam olarak düzeltilince kayma azalır ancak kaybolmaz. Bu hastalarda refraktif düzeltmenin tam olduğundan emin olunmalıdır. Tedavi hasta hipermetropik gözlüklerini takarken ölçülen manifest

kaymanın azaltılmasına yöneliktir. Kaymanın refraktif kısmı için asla cerrahi uygulanmamalıdır.hastalar tedavi edilmedikleri takdirde anormal retinal korrenspondans gelişecek olursa genellikle tek taraflı şaşılık ortaya çıkar (4). AKOMODATİF OLMAYAN EZOTROPYALAR Edinsel Akomodatif Olmayan Ezotropya Bu grupta hayatın ilk 6 ayından sonra ortaya çıkan ezotropyadan bahsedilmektedir. Bunlarda kaymanın başlangıcından önce normal binoküler görme fonksiyonu olduğu için zamanında ve uygun tedavi ile tam bir stereopsis elde edilmesi mümkündür. 1.Sabit ezotropya Hastanın yakın ve uzak kayması hemen hemen eşittir. Belirgin bir refraksiyon kusuru yoktur. Ambliyopi tedavisini takiben cerrahi düzeltme en kısa sürede gerçekleştirilmelidir. Böylece hastanın normal bir binokülariteye ulaşması sağlanabilir (4). 2.Akomodatif olmayan konverjans fazlalığı Hastalarda uzakta ortoforya veya minimal ezotropya varken yakında belirgin ezotropya vardır. Akomodasyon normaldir ve AK/A oranında artış yoktur. AK/A oranı yüksek olan refraktif olmayan akomodatif ezotropya ile karıştırılmamalıdır. Bu hastalarda yakın akomodasyon noktası normaldir. Bifokal ya da miyotiklerden fayda görmezler. Tedavisinde her iki medial rektusa geriletme Faden ameliyatı ile kombine olarak veya tek başına uygulanabilir (4,6,10). 3.Miyopide ezotropya Ezotropya bazen miyopi varlığında oluşabilir. Refraksiyon düzeltilirken en iyi görmeyi sağlayan minimum dioptri verilmelidir, tedavisinde bunun dışında ayrı bir özellik yoktur. 4.Akut edinsel ezotropya Genellikle ezoforya veya mikrotropyanın ani dekompansasyonuna bağlı bulunmaktadır. Düzeltilmemiş hipermetropi veya füzyon ile kompanse edilebilen foryası olan bir hastada herhangi bir nedenle göz kapatıldığında kompansasyon mekanizması bozularak akut ezotropya ortaya çıkabilir. Foryayı kompanse eden füzyon mekanizması zayıf ise kapama olmadan fiziksel veya emosyonel stres ile akut komitan

ezotropya gelişebilir. Hastalar diplopiden şikayet eder. Tedavide önce refraksiyon düzeltilir. Gerekirse cerrahi tedavi uygulanır. Tedaviye kadar geçen süre içinde prizma kullanılarak binoküler fonksiyonun bozulmaması sağlanabilir. Bu olgularda botulinum A toksini (BAT) de başarılı sonuç verebilir. Füzyon mekanizması yeniden kurulabilirse BAT ile cerrahi tedaviye gerek kalmadan ortoforya sağlanabilir. Bu hastalar 6.sinir felci ya da diverjans paralizisi ile karıştırılmamalıdır (4,10). 5.Diverjans yetmezliği Bu hastalarda uzağa bakışta daha da fazlalaşan intermittan ya da sabit ezotropya söz konusudur. Azalmış füzyonel diverjans amplütüdü vardır, kayma açısı uzakta fazladır. Genellikle refraksiyon kusuru ve ambliyopi mevcut değildir. Nörolojik anomali bulunmaz. Tedavide tabanı dışarda prizmalar denenebilir. Gerekirse her iki lateral rektusa rezeksiyon uygulanabili (4,6,10). 6.Siklik ezotropya Nadir görülür. Periodik bir kayma söz konusudur. Birgün kayma varken ertesi gün kayma yoktur ve bu düzgün bir ritmde devam eder, periodlar sıklıkla 48 saattir. Kayma mevcut olunca bir gün sürebilir. Hastalar genelde emetroptur ve ambliyopi mevcut değildir. Etyolojisi bilinmemektedir. Bu sikluslar aylar veya yıllar boyu devam edebilir ve hasta neticede cerrahi tedavi gerektiren sabit ezotropya geliştirebilir(4,6). MİKROTROPYA Monofiksasyon sendromu olarak da adlandılır. İnfantil ezotopya için yapılan cerrahi sonrasında ya da anizometropi hallerinde görülebilmektedir. Mikrotropyada 10 PD nin altında olan çok küçük bir kayma söz konusudur. Kapama testiyle tespit edilebilir ya da ortaya çıkmaz. Kayan gözdeki santral supresyon diplopiye mani olur. Skotom şu testlerle tespit edilebilir: 1.Bagolini nin çizgili camlarında bir haç işareti görülür ama çizgilerin kesişme noktasında bir kesinti yer alır. 2.Tabanı dışarıda 4 prizma testi : 4 PD lik bir prizma tabanı dışarıya gelecek şekilde bir gözün önüne yerleştirildiğinde, görüntünün foveadan parafoveal temporal noktaya doğru aniden yer değiştirmesi bir refiksasyon hareketini ortaya çıkaracaktır, görüntünün skotomlu bir gözde yer değiştirmesi halinde herhangi bir hareket

görülmeyecektir. Hering kanuna göre prizma altındaki göz yeniden fiksasyon yapar ve akabinde görüntünün yer değiştirmesini düzeltmek amacıyla aksi istikamette yavaş bir füzyon hareketi gerçekleştirilirken,diğer göz dışarıya doğru hareket eder, santral skotumun fovea fonksiyonunu zayıf düşürmesi halinde ikinci bir füzyon hareketi gerçekleşmeyecektir.. 3.Worth 4 nokta testinde beş nokta görülür. Monofiksasyon sendromu; ambliyopi, ARK, parafoveal fiksasyon (ezotropyada üst nazalde, ekzodeviasyonda üst temporalde ), foveada rölatif skotom, normale yakın periferal füzyon ve stereopsiste bozulma ile birlikte bulunur. Tedavide amaç anizometropinin gözlükle düzeltilmesi ve ambliyopi için oklüzyon yapılmasından oluşmaktadır. Bifoveal fiksasyonun yeniden sağlanması hemen hemen hiç bir zaman başarılı olmaz. Mikrotropya tedavisinde cerrahinin yeri yoktur, ancak primer ve büyük açılı ise kozmetik amaçla hastaya cerrahi tedavi yapılabilir, büyük açılı mikrotrop hastalar kliniklerde nadir görülür. Hastada kayma estetik olarak belirgin ve fark ediliyorsa bu durumda mevcut olan binoküler adaptasyona rağmen cerrahi tedavi çok dikkatli yapılmalı ve estetik iyi bir görünüm elde edilmelidir. Cerrahi sonucunda binoküler adaptasyon bozulmamalıdır. Yapılacak olunan aşırı düzeltme, hastanın kayan gözünde supresyon skotomunun ortaya çıkmasına neden olur ve mevcut olan binokülarite kolaylıkla ortadan kalkar. NİSTAGMUS BLOKAJ SENDROMU Konjenital nistagmusu olan olguların bir kısmında ezotropya ortaya çıkabilir. Konjenital nistagmusun konverjansla azalma özelliğini kullanabilmek amacıyla gözün biri addüksiyona gelir ve gözün biri kapatıldığında fikse eden gözü addüksiyonda tutacak şekilde baş pozisyonu ortaya çıkar. Hasta dalgın bakarken gözler genellikle ortoforiktir,dikkatli fiksasyon yapıldığında tipik olarak ezodeviasyon ortaya çıkar.ezotropya sabit ise tedavi cerrahidir. Her iki medial rektus geriletmesi tek başına veya Faden ameliyatı ile kombine olarak uygulanabilir(4). İNKOMİTAN EZOTROPYALAR PARALİTİK EZODEVİASYONLAR Tutulan tarafta abdüksiyon kısıtlılığı ve ezotropya ile kendini gösterir. Edinsel olgularda hasta dışa bakışta daha belirginleşen horizontal diplopi tanımlar. Kısmi

6.sinir felci olan olgularda diplopi uzağa bakışta daha belirgindir, primer pozisyonda yakına bakışta diplopi olmayabilir. Kısmi felçli olgularda abduksiyon kısıtlılığı motilite muayenesinde farkedilemiyecek kadar küçük olabilir. Bu durumda tanı dışa bakışta ezotropya tutulan tarafta artacağından bu sırada yapılan kayma ölçümü ile konur. Kısmi tutulumu olan olgularda veya akut dönemde prizmalardan faydalanılabilir. Kısmi felçlerde medial rektus geriletmesi tek başına veya lateral rektus rezeksiyonu ile birlikte uygulanabilir, ancak burada değerlendirmenin iyi yapılması gerekir, zira lateral rektus rezeksiyonu yapılan bir hasta ön segment iskemisi riski nedeniyle transpozisyon şansını kaybetmektedir. Bugün için klasikleşen tedavi ön segment iskemisi nedeni ile medial rektusa botulinum A toksini enjeksiyonu ile birlikte transpozisyondur. PARALİTİK OLMAYAN EZODEVİASYONLAR Alfabetik Sendromlar A Patern Görme eksenlerinin yukarı bakışta rölatif konverjansın artması, aşağı bakışta azalmasına verilen isimdir. A patern denilebilmesi için aşağı ve yukarı bakıştaki kayma dereceleri arasında en az 10 PD fark olmalıdır. A patern ile birlikte ezodeviasyon : Ezodeviasyon yukarı bakışta artar, aşağı bakışta azalır, hatta bazen gözler ekzodeviasyona bile gider. Burada bir alt oblik veya genellikle her iki alt oblik adalede az fonksiyon söz konusudur Yukarı bakışta ezodeviasyonun artışı, alt oblik adale az fonksiyonu nedeni ile abduksiyon hareketinin azalması, üst rektus adelesinde buna karşılık addüksiyon hareketinin artmasına bağlıdır. Aşağı bakışta ezodeviasyonun azalması ise üst oblik adale aşırı fonksiyonu nedeni ile abdüksiyonun da artması, alt rektus adalede inhibisyondan dolayı fonksiyon azalması ve addüksiyon azalmasına bağlıdır. V Patern Yukarı bakışta konverjansın azalması, aşağı bakışta artması olarak değerlendirilir. V patern ile birlikte ezodeviasyon :Yukarı bakışta kayma azalır,hatta bazen ekzodeviasyon bile ortaya çıkar, aşağı bakışta ise ezodeviasyon ortaya çıkar. Genellikle bir veya her iki üst oblik adelenin az fonksiyonundan kaynaklanır.

Yukarı bakışta ezodeviasyonun azalması, alt oblik adele fonksiyon fazlalığı ve abdüksiyonun artması ile üst rektus adelenin inhibisyonu ile addüksiyonun azalmasına bağlıdır. Aşağı bakışta ezodeviasyonun artması ise üst oblik az fonksiyonu nedeni ile abduksiyonda azalma ile alt rektus aşırı fonksiyonu nedeni ile addüksiyonun artmasına bağlıdır. A ve V patern kayması olan olgularda anormal retinal korrespondans sıktır ve anomali açısı yukarı bakış, primer pozisyon ve aşağı bakışta farklılık göstermektedir. Bu da iyi bir binoküler görmeye engel oluşturmaktadır ve bu nedenle tedavi edilmeleri gerekir. A paterni ve süperior oblik hiperfonksiyonu olan olgularda posterior tenektomi veya geriletme uygulanabilir. Üst obliğe yapılacak 4 mm geriletme etkili değildir. Üst oblikteki her mm geriletmede 2 PD kadar A paternde azalma meydana gelir. A patern ezotropya ile üst oblik aşırı fonksiyonu bulunuyorsa bu adelelere dokunulmamalı, horizontal cerrahi sırasında iç rektus yukarı, dış rektus aşağı suture edilmelidir. (4,6). V patern ezotropya ve inferior oblik hiperfonksiyonu olan olgularda ise inferior oblik tenotomisi yapılabilir. V patern ezotropya ile inferior oblik hiperfonksiyonu bulunmuyorsa bu adelelerin zayıflatılmasına gerek yoktur. Hastalar binoküler tek görmeyi sağlamak için çenelerini aşağı doğru indirirler, bu durumda V paterni düzeltmek için iç rektus adelenin insersiyosu aşağı kaydırılmalıdır (4,6). Duane Retraksiyon (Stilling Türk) Sendromu Tüm şaşılık olgularının % 1 ini oluşturan, etyolojisi bilinmemekle birlikte bazı yazarlara göre fibrotik lateral rektus kasından kaynaklanan bir retraksiyon sendromudur. Burada gözün içe bakması (adduksiyon ) sırasında iç ve dış düz kaslar beraber kasılarak göz küresinin retraksiyonuna ve kapak aralığında daralmaya neden olurlar. Sıklıkla dışa bakış(abduksiyon ) yokluğu ile içe bakış kısıtlılığı mevcuttur. İçe bakan gözde anormal oblik kas işlevi ile karıştırılabilecek aşağı ve yukarı atımlı hareket oluşur. Tek veya çift taraflı (% 20) olabilir. Sıklıkla herediterdir. Etyolojide merkezi sinir sisteminde nükleus düzeyinde dış rektus kasının abdusens sinir nöronları

yerine iç rektus kasının okulomotor siniri tarafından yanlış innervasyonu veya bağlantısı ve dış düz kasın fibrozisi sorumlu tutulur. Duane Tip 1: Abduksiyonda belirgin kısıtlılık, addüksiyon normal veya hafif kısıtlı. Duane Tip 2: Abduksiyon normal veya hafif kısıtlı, addüksiyonda belirgin kısıtlılık. Duane Tip 3: Adduksiyon ve abduksiyonda belirgin kısıtlılık. Her üç tipinde ortak özelliği adduksiyondaki glob retraksiyonudur ve üç tipte de ezotropya, ekzotropya veya ortoforya olabilir. Tip 1 de daha çok ezodeviasyon,tip 2 de ise ekzodeviasyon görülmektedir. Ayırıcı tanıda en çok karışan patoloji 6. sinir felcidir. Pek çok olguda primer pozisyonda şaşılık yoktur ve ambliyopi gelişmez. Kırılma kusurları ve ambliyopi varsa tedavisi yapılmalıdır. Primer pozisyonda şaşılık veya anormal baş pozisyonu mevcutsa cerrahi önerilir. Ayrıca estetik olarak rahatsız edici aşağı ve yukarı atımlı veya aşırı bir retraksiyon varsa cerrahi yapılabilir. Cerrahide iç rektus kasına geriletme veya Faden cerrahisi uygulanır. Bazı cerrahlar dış rektus kasına da aynı anda geriletme önerirler ancak bu girişimle göz küresinin retraksiyonu artabilir.tutulan gözde lateral rektus kası rezeksiyonu da aynı nedenle yapılmamalıdır (4,6,11). Ezodeviasyonla Seyreden Restriktif Şaşılıklar Bu grup içerisinde Duane retraksiyon sendromu bulunur. SEKONDER EZODEVİASYONLAR Duyusal Ezotropya Gözün birinde ortaya çıkan görme azalması nedeni ile duyusal füzyon yapamayan hastalarda ortaya çıkan kaymalar duyusal (sensoryal) tip olarak değerlendirilir. Katarakt veya optik atrofi gibi görme keskinliğinde tek taraflı azalmaya yol açan sebeplerle ortaya çıkar. Hayatın ilk 5 yılı içerisinde oluşan görme kayıplarında göz ezo- veya ekzodeviasyona gidebilir. İleri yaşlarda ise daha çok ekzodeviasyon ortaya çıkar. Tedavide botulinum A toksini veya cerrahi tedavi uygulanır. Amaç kozmetik düzelmeyi sağlamak olduğundan ayarlanabilir suturler daha uygun olabilir. Ancak kaymanın esas nedeni olan görme azlığı devam ettiğinden kaymanın tekrarlaması veya

aksi yöne dönme riski vardır ve tedavi öncesinde hastalar bu yönde bilgilendirilmelidir (4,6). Ardıl Ezotropya Ekzodeviasyonun cerrahi olarak aşırı düzelmesi sonucu ortaya çıkan deviyasyonlardır. Benzer tablo nadir de olsa botulinum A toksini enjeksiyonu sonrasında da ortaya çıkabilir. Bazı vakalarda spontan iyileşme vuku bulabileceği için deviyasyon çok büyük olmadıkça cerrahinin bir kaç ay müddetle tehir edilmesi icap eder (4,11,12). KONJENİTAL (ESANSİYEL İNFANTİL) EZOTROPYA İnfantil ezotropya terimi,doğum ile doğum sonrası ilk 6 ay içinde meydana gelen manifest ezotropyayı kapsar. Hugoniers e göre bu durumun karışık etyolojisini vurgulamak ve bu dönemde ortaya çıkan diğer ezotropyalardan ayırmak için esansiyel infantil ezotropya denmesi daha uygun olacaktır. Günümüzde konjenital ezotropya yerine esansiyel infantil ezotropya terimi de kullanılmaktadır (8). Altı aydan sonra ortaya çıkan ezotropya ise erken kazanılmış ezotropya olarak geçer. Epidemiyoloji Konjenital ezotropya şaşılığın en yaygın görülen formudur. Populasyonda %1 prevalans gösterdiği tahmin edilmekteydi (16,17). Helveston ve arkadaşlarının yaptığı geniş kapsamlı çalışmada ise bu oranın %0.1 e daha yakın olduğu yayınlandı (18). Cinsiyetlere göre dağılım eşittir. Etyoloji Esansiyel infantil ezotropyanın etyolojisi kesin olarak bilinmemektedir, farklı teoriler üzerinde durulmaktadır. Bunlardan birine göre çeşitli şaşılığa neden olan bazı faktörler, sensoryel olarak normal fakat gelişmemiş ve fonksiyonel olarak yetersiz olan vizuel sistemi etkiler. Normal fonksiyon gören verjans mekanizmaları bu kuvvetlerin üstesinden gelirken gelişimi gecikmiş veya eksik olan verjans sistemi bunun önüne geçemez ve ezotropya ortaya çıkar (19). Esansiyel infantil ezotropyanın klinik özellikleri Doğumda veya ilk 6 ay içinde ortaya çıkar. İnfantil ezotropyada genellikle 30 PD ya da üzeri kadar geniş açı söz konusudur (20,21,22). Deviyasyon 30 PD den az olabilir, ancak bu durum az görülür. Deviyasyon açısı genellikle stabildir.

Ancak bu durum bütün oftalmologlar tarafından kabul görmez.yakın ve uzak fiksasyonda açıda önemli bir değişiklik yoktur, bu AK/A oranının normal olduğuna işaret eder. Zaten yaygın olarak kabul edilen infantil ezotropyanın akomodatif olmadığı görüşüdür. İnfantil ezotropyalı hastalarda santral sinir gelişimi normaldir. Ezotropya ile birlikte asimetrik optokinetik nistagmus, abduksüyonda kısıtlılık ve adduksiyonda artış görülebilir. İnferior oblik aşırı faaliyetleri ya başlangıçta mevcut olabilir ya da sonradan kendini gösterir. İnferior oblik aşırı faaliyetinin en yaygın olarak 2 yaş civarında ortaya çıkar. Aşırı faaliyet başlangıçta tek taraflı olsa bile, altı ay zarfında sıklıkla iki taraflı hal almaktadır. İnferior oblik zayıflatma prosedürleri arasında miyotomi, miyektomi ve geriletme yer alır. Disosiye vertikal deviyasyon (DVD), bilhassa nistagmusu olan çocuklarda, başlangıç cerrahisinden bir kaç yıl sonra ortaya çıkabilir. Disosiye vertikal deviyasyonda kapama altındaki gözde veya görme esnasında dikkatin dağıldığı anlarda eksiklodeviasyon ile birlikte yukarı kayması söz konusudur. Kapama açıldığı vakit, diğer gözde buna tekabül eden bir aşağı kayış gerçekleşmeksizin, etkilenmiş olan göz aşağıya doğru inecektir. Bu durum genellikle bilateral olsa da, asimetrik olarak da bulunabilir. Kozmetik yönden kabul edilemez halde ise cerrahi müdahale endikasyonu doğar. Cerrahi olarak Faden prosedürü ile birlikte veya tek başına uygulanan superior rektus geriletmesi uygulanabilir. Sıklıkla DVD ile birlikte inferior oblik aşırı faaliyeti birliktedir. Bu durumda her ikisi de inferior oblik anteriorizasyonu ile etkin biçimde tedavi edilebilir. Esansiyel infantil ezotropyada latent veya manifest latent nistagmus bulunabilir, genellikle horizontaldir. Refraksiyon kusuru, genellikle çocuğun yaşı için normal olarak bulunur ( yaklaşık +1.50 ). Bebeklerin çoğunda fiksasyon primer pozisyonda alternan ve yan bakışta çapraz fiksasyon özelliğindedir. Böylece sola bakışta sağ gözünü, sağa bakışta sol gözünü kullanır. Bu çapraz fiksasyon paterni yanlışlıkla bilateral 6. sinir felci eşliğinde abduksiyon defisiti izlenimi verecektir. Ayrım ; abduksiyonun genellikle taş bebek manevrası ile veya çocuğa rotasyon yaptırılması ile gösterilebilir. Bu şekilde

abduksiyon gösterilemediği taktirde gözlerden birine birkaç saat süreyle kapama uygulanır ve diğer gözün abduksiyon yapma kabiliyeti ortaya çıkar (8,10). İnfantil ezotropyada yaygın görülen bir durumdur. Hayatın erken döneminde tedavi edilmedikçe, normal binoküler fonksiyonun geri dönüşüne engel olur. Anormal baş pozisyonu bazı infantil ezotropyalı hastalarda baş fikse eden gözün tarafına doğru olacak şekilde gözlenebilir. İnfantil Ezotropyada Tedavi Cerrahi Dışı Tedavi İnfantil ezotropya genellikle akomodatif değildir, AK/A oranı genelde normaldir,yüksek hipermetropik değerler nadirdir. Ancak bazı yazarlar olguların çoğunda deviasyonun akomodatif orijinli olduğunu idda etmektedirler. Rethy, ezotropik çocuklarda hipermetropiyi tam düzeltip, bir ya da iki ay sonra sikloplejinli refraksiyon muaynesini tekrarladığında retinoskopi ile ilk muayeneden daha yüksek refraktif kusur saptadı.tashih değerlerini artırarak ve hipermetropiyi 0.5-1.0 fazla düzelterek deviasyon açısında azalma olduğunu gördü. Fazla düzeltmenin yapıldığı hastalarda toleransı sağlamak için atropin kullanıldı. Bu işlem birkaç kez tekrarlandıktan sonra latent hipermetropi manifest hale geçti ve akomodatif konverjansın ezotropyaya neden olamadığı noktaya kadar akomodatif kuvveti azaltacak derecede düzeltme ya da aşırı düzeltme yapıldı. Rethy bu tedavi metodu kullanılarak ezotropik hastaların % 90 ında cerahinin önlenebileceğini idda etti. İnfantil ezotropyada bazı durumlarda refraktif kusurun tipi ve ölçüsü ile deviasyon açısı arasında ilişki yoktur (26). Bazı yazarlar infantil ezotropyanın ameliyat öncesi döneminde prizmaların da kullanılabileceğini önermektedir. Cerrahi Tedavi Belgelenmiş ilk şaşılık ameliyatı 1839 da genel cerrah olan Johann Friedrich Dieffenbach tarafından yapılmıştır. Plastik cerrah olan Dieffenbach ayakta pes planus için uyguladığı aşil tendon tenotomi gibi içe kaymayı düzeltmek amacıyla iç rektus tenotomi yapmıştır. Daha sonra içe ve dışa kaymalar için yüzlerce tenotomi ameliyatı yapılmıştır. Ancak günümüzde tenotomi daha hassas metodlara yerini bırakmıştır. Ezotropyanın cerrahi tedavisinde sorulması gereken ilk soru hangi yaşta ameliyat yapılacağı olmalıdır. Bu konuda farklı görüşler vardır. Çok erken veya erken

yapılmalı diyenler olduğu gibi çocuk ortoptik yaşa gelinceye kadar yapılmaması gerektiğini savunanlar da vardır. İnfantil ezotropyada operasyonun ilk 24 ay hatta ilk 12 ay içerisinde yapılması gerektiğinden bahsederken diğer bir grup 2 yaş civarında yapılmasını önermektedir (28,29,30). Hatta bazıları 2 yaşından sonra yapılmasını savunur (31,32,33). Erken dönemde az ya da aşırı düzeltme insıdansı yüksek olabilmekle beraber daha geç opere edilenlere nazaran kozmetik ve fonksiyonel olarak daha iyi sonuçlar da elde edilmemiştir. Ayrıca dikkatli bir cerrahi plan için gereken tam bir muayenenin erken dönemde yapılması beraberinde bulunabilecek olan vertikal anomaliler (A vev patern, inferior oblik hiperfonksiyonu, DVD) nedeni ile zordur. Ayrıca uzak fiksasyondaki deviasyon 2 yaşından önce güvenli biçimde değerlendirilemez. Önceki yayınlarda, doğumdan beri olan deviasyonlarda normal binoküler fonksiyonun kazanılması nadirdir (36,37,38). Van Noorden 1984 de infantil ezotropyaya ait cerrahi sonuçları 4 gruba ayırmış: 1. Subnormal binoküler vizyon 2. Mikrotropya 3. Küçük açılı ezotropya ya da ekzotropya Subnormal binoküler vizyon cerrahi tedavi sonrası için optimum sonuç olarak kabul edilirken mikrotropya tatmin edicidir. Küçük açılı ezodeviasyon ya da ekzodeviasyon ise kabul edilebilir sonuçlardır. Büyük açılı ezodeviasyon ya da konsekütif ekzodeviasyon ise cerrahi sonrası asla istenmeyen bir durumdur. Van Noorden aşağıdaki kriterler biraraya geldiğinde cerrahi tedaviyi önermektedir. 1. Stabil ve geniş açılı deviasyonun kanıtlanması 2. Akomodatif faktörün yokluğu 3.Ambliyopinin tedavisinden sonra alterne fiksasyonun varlığı 4. Disosiye vertikal deviyasyonun veya vertikal inkomitasların (A veya V patern) tipinin tanımlanması. Van Noorden bu bilgilerin varlığında cerrahi tedaviyi ertelemek için bir neden olmadığını söylemektedir. Hatta cerrahi sonrasında çocuğun motor gelişiminin arttığına dair kanıtlar olduğu ifade edilmektedir. İnfantil ezotropyada, stereopsis defekti erken infantil dönemdeki şaşılığın geri dönüşümsüz bir sonucudur. Subnormal binoküler vizyonu olan ve mikrotropyalı

infantil ezotropyalı hastalardaki rezidüel duyusal defektin etyolojisinde foveal supresyon skotumunun da rolü olabileceğinden bahsedilmektedir. İnfantil ezotropyada cerrahi olarak geriletme ve/veya rezeksiyon ameliyatları uygulanmaktadır.cinferior oblik hiperfonksiyonu olan hastalarda ek olarak inferior oblik miyektomisi uygulanabilir. 1.Geriletme ameliyatı Geriletme ameliyatında adale insersiyo yerinden ayrılarak daha gerideki bir bölgede skleraya suture edilir. Ancak bunun belirli sınırlar içerisinde yapılması gerekir. Aşırı derecedeki geriletmeler adalenin rotasyonel kuvvetini azaltır ve adalenin hareketi yönünde bir kısıtlılık ortaya çıkar.geriletilen adalede ortaya çıkan kısalma ile kontraktil kuvvette bir azalma oluşur ve sarkomerlerin sayısı azalır. Adalenin çevresindeki yapıların diseksiyonu geriletmenin etkisini azaltır. Kaymanın miktarı arttıkça uygulanan cerrahinin etkinliği de artar. Horizontal şaşılıklarda genellikle iki adale girişimi uygulanır. Medial rektus geriletmesinde üst sınır daha azdır. Bunun nedeni göz küresinin anatomik ekvatoru ile fizyolojik ekvatoru arasındaki lokalizasyon farkıdır. Fizyolojik ekvator nazal tarafta anotomik ekvatorun 4mm önündedir, temporal tarafta 4mm.arkasındadır.Yani herhangi bir fonksiyon kaybına uğramaksızın iç rektus sadece 5-6 mm geriletilebilirken dış rektus 10 hatta 12 mm ye kadar geriletilebilir. Fazla yapılan iç rektus geriletmesi fasiyal yapılar nedeni ile alt kapak retraksiyonuna yol açabilir. Bilateral Medial Rektus Geriletme ( mm ) Açı ( ) 5.0 35 5.5 40 6.0 45 6.5 55-70 7.0 >70 Tablo.1 Prizma Değerlerine Göre Medial Rektus Geriletmesinde Önerilen Değerler (39) 2.Rezeksiyon ameliyatı

Rezeksiyonda adalenin bir kısmı insersiyo arkasındaki bölgeden çıkarılır ve adale eski insersio yerine yeniden sütüre edilir. Rezeksiyon kası kısaltır, gücü artırmaz. Daha çok pasif sınırlayıcı bir etki yaparak antagonist kastaki geriletmenin etkisini artırır. Tiroid oftalmopati, Duane retraksiyon sendromu gibi restriksiyonu olan adalelerde rezeksiyon kontrendikedir. 3.Miyektomi Bu ameliyatta inferior rektusun temporalinde inferior oblik adelenin bir kısmı çıkarılır. Hemoroji riski daha fazladır. İnfantil ezotropyada cerrahi olarak başlangıçta dominant olmayan gözde geriletme ve rezeksiyon ameliyatları ile beraberinde gerek görüldüğü taktirde inferior oblik miyektomi yapılmaktaydı. Bunu takiben gerektiğinde diğer göze de geriletme rezeksiyon uygulanmaktaydı. Geriletme için 3-5 mm.,rezeksiyon için 5-8 mm. sınır olarak kabul edilmekteydi. Ancak bu durumda ek cerrahi girişime gerek duyulmaktaydı. Bu nedenle Van Noorden medial rektus için geriletme sınırını 5-8 mm ye çıkararak sadece geriletme ameliyatı yaptıkları vakalarda ise ek cerrahi girişim ihtiyacının azaldığını ve adduksiyon kısıtlılığına yol açmadığını öne sürdü. Büyük açılı rezidüel deviyasyonun varlığında ise ikinci cerrahi yaklaşım olarak her iki lateral rektus rezeksiyonu yapılabileceğini söylemektedir. Dominant olmayan gözde yapılan tek taraflı geriletme / rezeksiyon ameliyatları ise sadece ambliyopi tedavisine cevap vermeyen hastalarda uygulanmalıdır. Diğer Tedavi Yaklaşımları Kemodenervasyon Botulinumun medial rektusa enjeksiyonu cerrahi tedaviye altrernatif olarak düşünüldü. Bu yöntem daha çok esansiyel blefarospazmda ve bazı paralitik şaşılıklarda effektif olup infantil ezotropyada da etkili olabileceği üzerinde duruldu. Ancak anestezi altında sık enjeksiyonların gerekmesi ve ptoz ile geçici vertikal deviasyonlar gibi komplikasyonların yaygınlığı nedeni ile bugün için uygun bir tedavi seçeneği değildir. Postoperatif Tedavi Cerrahi sonrası bakım primer olarak şaşılığa bağlı ambliyopinin gelişmesini önlemek ve refraktif kusurun düzeltilmesini içerir. Ortoptik tedavi çok faydalı olmamaktadır.

Cerrahi Komplikasyonları Ekstraoküler kaslar cerrahisinde komplikasyonlar anesteziye bağlı, intraoperatif ve postoperatif olarak üç ayrı başlık altında toplanır. Anesteziye bağlı komplikasyonlar: 1.Anesteziye bağlı ölümlerin insidansı 2/10000 civarında gösterilmektedir, bu da trafik kazalarına bağlı ölüm riskinden daha azdır. 2.Malign hipertermi : Anestezi sırasında veya ameliyattan birkaç saat sonra meydana gelebilir. Burada inhalasyon anestezikleri, örneğin suksinilkolin, kürar, pankronium veya sadece strese bağlı olarak aşırı kalsiyum salınımı olmaktadır. Kalıtımsal olduğu düşünülen bu durum bazı ailelerde otozomal dominant geçiş göstermektedir. Hipotermiye bağlı taşikardi, kardiak aritmiler, hızla yükselen ateş, asidoz ve şok görülebilir. Tedaviye acilen başlanmalıdı anestezik madde hemen kesilmeli ve vücudun iç ile dış ateşi acilen soğutulmalıdır. Ayrıca metabolik asidoz da tedavi edilmelidir. İntraoperatif komplikasyonlar: 1. Bradikardi: Ekstraoküler kasların çekilmesinden dolayı oluşan okülokardiyak reflekse bağlı olarak gelişen vagal uyarı,bradikardiye neden olmaktadır. Preoperatif atropin kullanımı reaksiyonu önlemektedir. 2. Hemoraji : Şaşılık cerrahisinde önemle dikkat edilmesi gereken konu hemorajidir. Çünkü hemorajiye bağlı istenmeyen skar dokusu gelişmektedir. Konjonktiva kesisinde damar trasesine paralel gidilirse ve gerektiğinde koter kullanılırsa büyük ölçüde kanama kontrol edilmiş olur. Vorteks venlerinin anatomisini ayrıntıları ile bilmek,gelebilecek hasara bağlı hemorajiyi önlemektedir. Kas insizyonu sırasında kanamanın oluşması bazen kaçınılmazdır, bu durumda koter kullanılabilir. 3. Sutur iğnesi ile globun perforasyonu : Çok sık görülmeyen bir komplikasyondur ve genellikle zararsız olarak geçiştirilir. Sutur iğnesinin globu perforasyonu ile hastalarda endoftalmi ortaya çıkabileceği gibi, retina dekolmanı en sık görülen komplikasyondur. Bu gibi durumda vitreus prolapsusu olmaz ise sadece kriyo uygulanmalıdr, vitre prolabe olursa lokal çökertme de yerleştirilmelidir.

4. Kasın kaybedilmesi: Ameliyat esnasında eğer adale check ligamanından ve tenon kapsülünden tam olarak ayrıldıktan sonra herhangi bir nedenle kaybedilecek olursa retrakte olur ve geriye doğru gider. Burada en önemli nokta, adalenin globa yakın olmayacağını ancak tenon kapsülüne doğru kaydığını ve orbita duvarına yakın olacağını bilmektir. Tenon kapsülünün yırtılmamasına dikkat edilmelidir. Tenon kapsülünün yırtılması halinde yağ dokusu prolapsusu olacaktır ve buna bağlı istenmeyen skar dokusu oluşacaktır. Eğer kas bulunamaz ise en yakındaki iki rektus kasa transpozisyon yapılır. Daha sonra gerekirse diğer gözdeki antagonist kasa büyük geriletme yapılabilir. Postoperatif komplikasyonlar: 1. Enfeksiyon: Glob perforasyonu ile birlikte veya glob perforasyonu olmaksızın endoftalmi gelişebilir. Vitre biyopsisi yaparak gerekli antibiyotik tedavisine başlamak gerekir. Antibiyotikler,sistemik,subkonjonktival ve intravitreal yapılabilir.gerekirse pars plana vitrektomi uygulanabilir. 2. Orbital selülit: Ender görülen bir komplikasyondur. Enfeksiyon genelde ameliyattan iki gün sonra ortaya çıkar. İntravenöz ve lokal antibiyotik tedavisine iyi cevap vermektedir. 3. Sutur reaksiyonu, abse ve granülom: Sutur materyeline karşı reaksiyon, 24 saat veya 7 gün sonra geç reaksiyon şeklinde çıkar. Allerjik bir reaksiyondur. Konjonktivada hiperemi, kemozis, kapaklarda bazen ödem en önemli bulgulardır.tedavide lokal kortikosteroidler yararlıdır.granülom mevcudiyetinde hastalarda konjonktiva altında lokal hafif kabarık bir kitle meydana gelir. Bunun nedeni sutur materyeli, pamuk lifleri, pudra olabilir. Tedavide önce topikal steroid kullanılmalı, eğer cevap alınamazsa lokal olarak granülom cerrahi ile çıkartılır. 4. Dellen : Almancada küçük çukurluk anlamına gelir. Korneada dehidratasyonunu bağlı korneada incelme alanlarına denir, dokuda gerçek bir kayıp yoktur. Daha çok limbal insizyonla

yapılan ameliyatlarda rastlanmaktadır. O bölgedeki yüzey düzensizliğine bağlı komşu kornea dokusuna göz yaşı desteğinin azalmasına bağlıdır. Floresein o bölgede göllenir ama boyanma olmaz. O bölgedeki kabarıklık ve yüzey düzensizliği geçinceye kadar suni gözyaşı desteği ile tedavi edilir, oklüzyonda faydalı olabilir. 5. Ön segment iskemisi : Ön segmentin kanlanması yedi adet ön silier arter ve iki posterior arterden sağlanır. Eğer 20 yaşın üzerindeki hastalarda ikiden fazla rektus kası kesilecek olursa bu takdirde ön segment iskemisi karşımıza çıkacak en ciddi komplikasyondur. Ender durumlarda tek kasa (iç rektus ) girişimden sonrada oluşabilir. Hastalarda 24 saatten sonra ortay çıkan bulanık görme, kapakta konjonktiva ve korneada ödem gelişir, pupilla dilate ve ışık reaksiyonu zayıftır, ön segmentte yoğun hücre vardır, göziçi basıncı düşüktür, ileri olgularda fitizis gelişebilir. Tedavi : Akut dönemde ağrı %1 lik atropin damlatılarak rahatlatılabilir. Hastalara lokal ve sistemik yüksek doz steroid verilir. Bu şekilde iskeminin meydana getirdiği üveit tablosu tedavi edilir. Lokal sirkülasyonun düzeltilmesi için dekstran % 40, 5-10 luk dekstroz içinde intravenöz olarak verilir. Hastaya ilk birkaç gün bir litre verilmelidir. Bunu takip eden üç gün 500 cc verilir.