ASTIMLI HASTALARDA MYCOPLASMA PNEUMONİAE, CHLAMYDİA PNEUMONİAE, HELİCOBACTER PYLORİ SIKLIĞI VE HASTALIKLA İLİŞKİSİ
|
|
- Özge Özer
- 5 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI PEDİATRİK ALLERJİ-İMMÜNOLOJİ BİLİM DALI ASTIMLI HASTALARDA MYCOPLASMA PNEUMONİAE, CHLAMYDİA PNEUMONİAE, HELİCOBACTER PYLORİ SIKLIĞI VE HASTALIKLA İLİŞKİSİ DR. ALİ ANNAGÜR TIPTA UZMANLIK TEZİ DANIŞMANI Prof. Dr. Seval GÜNEŞER KENDİRLİ ADANA 2005
2 T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI PEDİATRİK ALLERJİ-İMMÜNOLOJİ BİLİM DALI ASTIMLI HASTALARDA MYCOPLASMA PNEUMONİAE, CHLAMYDİA PNEUMONİAE, HELİCOBACTER PYLORİ SIKLIĞI VE HASTALIKLA İLİŞKİSİ DR. ALİ ANNAGÜR TIPTA UZMANLIK TEZİ DANIŞMANI Prof. Dr. Seval GÜNEŞER KENDİRLİ Bu tez, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Fonu tarafından Desteklenmiştir. PROJE NO: TF LTP 24 ADANA
3 TEŞEKKÜR Uzmanlık eğitimi süresince bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım, destek ve yardımlarını gördüğüm tüm değerli hocalarıma, Tezimin seçimi ve yürütülmesinde bana ışık tutup yol gösteren, desteğini esirgemeyen tez hocam sayın Prof. Dr. Seval Güneşer Kendirli ye, Tezimin her aşamasında yardımlarını esirgemeyen Doç. Dr. Mustafa Yılmaz a Çalışma süresince verilerin toplanmasında gösterdikleri yakın ilgi ve yardımları için tüm Pediatrik Allerji ve İmmünoloji çalışanlarına, Laboratuar çalışmalarında her türlü kolaylığı gösteren sayın Dr Salih Çetiner e, Verilerin istatistiksel analizinde emeği geçen Dr. Yaşar Sertdemir e Uzmanlık eğitimi süresince birlikte çalışmaktan onur ve mutluluk duyduğum sevgili asistan arkadaşlarıma, Tüm eğitimim süresince manevi destek veren sevgili anneme ve babama Uzmanlık eğitimin ve tezimin her aşamasında maddi-manevi yardımlarından, sabır ve gösterdikleri özveriden dolayı çocuklarım Ceren, Ahmet Ozan ve değerli eşim Dr. Bilge Burçak Annagür e Sonsuz teşekkürler I
4 İÇİNDEKİLER Sayfa No TEŞEKKÜR I İÇİNDEKİLER II TABLO LİSTESİ IV ŞEKİL LİSTESİ V KISALTMALAR VI ÖZET VII ABSTRACT IX 1. GİRİŞ ve AMAÇ 1 2. GENEL BİLGİLER ASTIM Epidemiyoloji Etyoloji Astım İmmünopatogenezi İmmün Yanıtın Başlaması Hava Yolu Aşırı Duyarlılığı Hava Yolu Obstrüksiyonu Hava Yollarında Kalıcı Yapısal Değişiklikler Astımın Sınıflandırılması Tanı Klinik Özellikler Fizik Muayene Laboratuar Testleri Ayırıcı Tanı Çocukluk Çağında Astım Tedavisi CHLAMYDİA PNEUMONİAE Epidemiyoloji Klinik Laboratuar Tedavi Komplikasyonlar MYCOPLASMA PNEUMONİAE Epidemiyoloji 27 II
5 Klinik Laboratuar Tedavi HELİCOBACTER PYLORİ Epidemiyoloji Klinik Tanı Tedavi ASTIM VE İNFEKSİYON İLİŞKİSİ Astım Ataklarında Viral İnfeksiyonların Rolü Astım Ataklarında Bakteriyel İnfeksiyonların Rolü GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmaya Kabul Kriterleri Deri Testi Solunum Fonksiyon Testi Serum Total IgE Düzeyi Serolojik İncelemeler İstatistiksel Analiz BULGULAR Demografik özellikler Serolojik Test Sonuçları Phadiotop Sonuçları Atopi Sonuçları Total IgE Sonuçları Solunum Fonksiyon Testi Sonuçları TARTIŞMA SONUÇLAR KAYNAKLAR ÖZGEÇMİŞ 81 III
6 TABLO LİSTESİ Sayfa No Tablo 1: Astımın şiddetine göre sınıflandırılması 15 Tablo 2: Çocukluk çağı astımda ayırıcı tanı 20 Tablo 3: Astım tedavisinde kullanılan ilaç grupları 21 Tablo 4: Kronik astım tedavi basamakları 23 Tablo 5: C.pneumoniae infeksiyonu ile ilgili hastalıklar 24 Tablo 6: M.pneumoniae nın neden olduğu ekstra pulmoner hastalıklar 29 Tablo 7: Helicobacter pylori nin sorumlu olduğu ileri sürülen klinikler 32 Tablo 8: Çocuk ve adolesanlarda H.pylori tedavi rejimleri 33 Tablo 9: Hastaların değerlendirilmesinde kullanılan tetkikler 39 Tablo 10: Grupların yaş ve cinsiyet dağılımı 42 Tablo 11: Grup 1 in M.pneumoniae IgM ve IgG antikor sonuçları 43 Tablo 12: M.pneumoniae IgM antikor sonuçları 43 Tablo 13: M.pneumoniae IgG antikor sonuçları 43 Tablo 14: Grup 1 in C.pneumoniae IgM ve IgG antikor sonuçları 44 Tablo 15: C. pneumoniae IgM antikor sonuçları 44 Tablo 16: C pneumoniae IgG antikor sonuçları 45 Tablo 17: Grup 1 in H.pylori IgM ve IgG antikor sonuçları 45 Tablo 18: H.pylori IgM antikor sonuçları 45 Tablo 19: H.pylori IgG antikor sonuçları 46 Tablo 20: Grup 1 serolojik test sonuçları 46 Tablo 21: Grup 2 serolojik test sonuçları 46 Tablo 22: Grup 3 serolojik test sonuçları 47 Tablo 23: Phadiotop sonuçları 47 Tablo 24: Atopi sonuçları 47 Tablo 25: Serum total IgE sonuçları 48 Tablo 26: Grup 1 solunum fonksiyon testi sonuçları 48 Tablo 27: Grup 2 ve Grup 3 SFT sonuçları 49 Tablo-28: Grup 1 demografik özellikleri ve test sonuçları 50 Tablo-29: Grup 1 demografik özellikleri ve SFT sonuçları 51 Tablo-30: Grup 2 demografik özellikleri ve test sonuçları 52 Tablo-31: Grup 3 demografik özellikleri ve test sonuçları 53 IV
7 ŞEKİL LİSTESİ Sayfa No Şekil-1: Hava yolu epitel hücrelerinin fonksiyonu 11 Şekil-2: Allerjik inflamasyonun gelişimi 12 Şekil-3: Epitel-mezenşim hücreleri ile Th-2 etkileşimi 13 V
8 KISALTMALAR ISAAC :International Study of Asthma and Allergies in Childhood PCR :Polymerase Chain Reaction IL :İnterlökin TNF :Tümör Nekrozis Faktör PG :Prostaglandin GM-CSF :Granülosit Makrofaj Koloni Stimüle Edici Faktör IFN :İnterferon VCAM :Vasküler Hücre Adhezyon Molekülü ICAM :İntersellüler Adhezyon Molekülü APC :Antijen sunan Hücre RSV :Respiratuar Sinsityal Virüs GÖR :Gastroözefagial Reflü SFT :Solunum Fonksiyon Testi FVC :Zorlu Vital Kapasite FEV1 :1. saniye Zorlu Ekspiratuvar Volüm PEF :Tepe Akım Hızı MEF Ig RAST ECP Th MHC CD PAF SP TWAR DNA RNA EBV HSV HAV PPD BCG :Mid Ekspiratuavar Akım Hızı :İmmunglobulin :Radioallergosorbent Test :Eozinofilik Katyonik Protein :T hepler :Major Doku Uygunluğu antijeni :yüzey belirleyicisi :Platelet Aktive Edici Faktör :Substant P :Taiwan Acute Respiratory :Deoksiribonükleik Asit :Reoksiribonükleik Asit :Ebstain Barr Virüs :Herpes Simplex Virüs :Hepatit A Virüs :Pürifiye Protein Derivesi :Bacille Calmette Guerin VI
9 ÖZET Astımlı Hastalarda Mycoplasma Pneumoniae, Chlamydia Pneumoniae, Helicobacter Pylori Sıklığı ve Hastalıkla İlişkisi Astım, hava yolu aşırı duyarlılığı ve yaygın hava yolu daralması ile karakterize kronik inflamatuar bir hava yolu hastalığıdır. Astım gelişmesini ve şiddetini birkaç faktör etkilemektedir. Genetik predispozisyon, atopi, çevresel faktörler, gen-çevre etkileşimi, stres, obesite, diyet, sosyoekonomik durum ve infeksiyonlar astım gelişimindeki etyolojik faktörlerdir. Bu çalışmada, akut ve kronik astımlı hastalarda M.pneumoniae, C.pneumoniae ve H.pylori nin sıklığını belirlemek, hastalıkla ilişkisini araştırmak istedik Çalışmaya 5-15 yaş arası (Ort ± SS : 9,7 ± 2,2 yıl) çocuklar alındı. Araştırmaya erkek ve kız toplam 115 çocuk alındı (akut astım atağı olan 37 hasta (grup 1), stabil astımlı 42 hasta (grup 2) ve 36 sağlıklı kontrol (grup 3)). Çalışmaya alınan tüm çocuklara, solunum fonksiyon testi, phadiotop, total IgE, rutin prick test, M.pneumoniae, C.pneumoniae, H.pylori için spesifik IgM ve IgG antikor ölçümleri (ELİSA) yapıldı. Grup 1 deki hastaların, 3 ünde (%8,1) M.pneumoniae IgM, 2 sinde (%5,4) M.pneumoniae IgG, 5 inde ((%13,5) C.pneumoniae IgM, 7 sinde ((%18,9) C.pneumoniae IgG, 14 ünde (%37,8) H.pylori IgM, 12 sinde (%32,4) H.pylori IgG pozitif olarak saptandı. Grup 2 deki hastaların, 2 sinde (%4,8) M.pneumoniae IgG, 17 sinde ((%40,5) C.pneumoniae IgG, 11 inde (%26,2) H.pylori IgM, 8 inde (%19) H.pylori IgG pozitif olarak saptandı. Grup 3 teki hastaların, 4 ünde (%11,1) M.pneumoniae IgG, 8 inde ((%22,2) C.pneumoniae IgG, 10 unda (%27,8) H.pylori IgM, 6 sında (%16,7) H.pylori IgG pozitif olarak saptandı. Grup 2 ve grup 3 te M.pneumoniae IgM, C.pneumoniae IgM pozitifliği saptanmadı. Gruplar M.pneumoniae IgM ve C.pneumoniae IgM pozitifliği açısından karşılaştırıldığında aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p=0,031, p=0,003). Diğer serolojik test sonuçları karşılaştırıldığında gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı. Serum total IgE ortalaması grup 1 de 587 ± 614 IU/mL, grup 2 de 295 ± 286 ( ), grup 3 te 44 ± 24 olarak bulundu. Grup 1 de 31 hasta (%83,8), grup 2 de 30 hasta (%71,4) atopi saptandı. Grup 1 de 30 hastada (%81,1), grup 2 de 30 hastada (%71,4) phadiotop pozitif saptandı. VII
10 Sonuç olarak, astım gelişmesi ve atağında H.pylorinin etyolojik bir etkisi olmadığını, akut M.pneumoniae ve C.pneumoniae infeksiyonlarının astım ataklarının ortaya çıkmasında etyolojik bir faktör olduğunu saptadık. Anahtar kelimeler: Astım, M.pneumoniae, C.pneumoniae, H.pylori VIII
11 ABSTRACT Frequency of Mycoplasma Pneumoniae, Chlamydia Pneumoniae, Helicobacter Pylori Infections In Asthma Patients and Their Relationship With Asthma Asthma is a hyper reactive inflammatory chronic airway disease characterized with obstruction of small airways. There are many factors that affect the development and severity of asthma; such as genetical predisposition, atopy, environmental factors, geneenvironmental interactions, stress, obesity, diet, socio-economic conditions and infectious causes. In this study we investigated frequency of M.pneumoniae, C.pneumoniae, H.pylori in asthma patients and whether these microorganisms have any causal relationship with asthma. Children with age group 5-15 years (mean ± SS, 9.7 ± 2.2 years) were taken into scope of study.total of 115 boys and girls have been taken in to study. Patients according to their clinical conditions were divided into 3 groups: Group 1 had 37 patients with acute asthma attacks; group 2 had 42 patients with stable asthma and group 3 was normal control group of 36 patients. Respiratory function test, phadiotop, total IgE, routine prick test, spesific IgM for M.pneumoniae, C.pneumoniae, H.pylori, IgG antibody (ELİSA) tests were performed on all patients. In group 1, 8.1% (3 patients) of all had M.pneumoniae IgM, 5.4 % (2 patients) had M.pneumoniae IgG, 13.5% (5 patients) had C.pneumoniae IgM, 18.9% (7 patients) had C.pneumoniae IgG, 37.8% (14 patients) had H.pylori IgM, and 32.4% (12 patients) had H.pylori IgG positivity. In group 2, 4.8% (2 patients) had M.pneumoniae IgG, 40.5% (17 patients) had C.pneumoniae IgG, 26.2% (11 patients) had H.pylori IgM, 19% (8 patients) had H.pylori IgG positivity. In group 3, 11.1% (4 patients) had M.pneumoniae IgG, 22.2% (8 patients) had C.pneumoniae IgG, 27.8% (10 patients) had H.pylori IgM, and 19% (8 patients) had H.pylori IgG positivity. In group 2 and group 3, M.pneumoniae IgM and C.pneumoniae IgM positivity was not detected. When the groups were compared with respect to M.pneumoniae IgM and C.pneumoniae IgM positivity, it was found out that, there was a significant statistical difference between the groups (p=0.031, p=0.003). On the contrary no significant statistical differences were detected in comparison of other serological tests. IX
12 Mean serum level of total IgE was found to be 587 ± 614 IU/ml in group 1, 295 ± 286 IU/ml in group 2, and 44 ± 24 IU/ml in group 3. We found atopy on 31 patients (83.8%) of group1, while this rate 71.4% with 30patients in group 2. Phadiotop test was positive in 30 patients (81,1%) of group1, and 30 patients (71,4%) of group 2. In conclusion, the present study revealed that, there was no relationship between H.pylori and asthma, however, M.pneumoniae and C.pneumoniae infections were found to be affective etiologic factors in asthma exacerbations. Key Words: Asthma, M.pneumoniae, C.pneumoniae, H.pylori X
13 1. GİRİŞ ve AMAÇ Astım, hava yolu aşırı duyarlılığı ve yaygın hava yolu daralması ile karakterize kronik inflamatuar bir hava yolu hastalığıdır. Etkin terapötik ajanların geliştirilmesine rağmen hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde prevalansı artmaya devam etmektedir. Astım çocukluk çağı kronik hastalıkları içinde okul devamsızlığına en sık neden olan, yaşam kalitesini bozan, önemli mortalite ve morbiditesi olan bir hastalıktır (1). Astım, multifaktöriyal bir hastalıktır. Allerjik hastalılara predispoze genetik faktörler ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu gelişmektedir. Astım şiddetini ve gelişmesini birkaç faktör etkilemektedir. Genetik predispozisyon, atopi, çevresel faktörler, gen-çevre etkileşimi, stres, obesite, diyet, sosyoekonomik durum ve infeksiyonlar astım gelişiminde önemli rol alan faktörlerdir. Hava yolu inflamasyonu oluşmasında ilk aşama, kişinin bu çevresel etkenlere karşı duyarlılaşmasıdır. İnfeksiyon ajanları bu duyarlılaşma sürecini kolaylaştırabildikleri gibi hastalığın akut alevlenmesini de tetikleyebilmektedir (2). Astım prevalansındaki artışa paralel olarak astım gelişiminde rol oynayan risk faktörlerine yönelik çalışmalar giderek artmaktadır. Bazı infeksiyon ajanlarının astım gelişiminde rol oynayabileceği ilk kez 1958 de Bruce Pearson, 1962 de Swineford ve ark. tarafından fark edilmiştir (3). Daha sonra yapılan çalışmalarda atipik infeksiyonların astım ile ilişkisi olduğu gösterilmiş ve bu ilişkinin niteliği günümüzde canlı bir tartışma konusu olmuştur. Asıl sorun infeksiyonun olmasının mı, infeksiyonun tipinin mi, infeksiyonun zamanının mı yoksa bunların kombinasyonunun mu astımda artışa veya azalışa neden olup olmadığıdır. Birçok farklı bakteriyel infeksiyonun astıma predispozisyon veya korunması ile ilişkilendirilmiştir. Mycoplasma Pneumoniae ve Chlamydia Pneumoniae gibi atipik mikroorganizmalar astımın ortaya çıkışında veya astım ataklarında etkili olduğu üzerinde sık araştırma yapılan bir tartışma konusu olmuştur (4). Küçük çocuklarda akut astım ataklarının %50-60 ından virüsler ve diğer patojenler sorumlu tutulurken, daha ileri yaşlardaki çocuklarda bu oran %25 düzeylerindedir. Viral alt solunum yolu infeksiyonları erişkinlerdeki akut astım alevlenmelerinin %30-40 ından sorumlu tutulmaktadır (5). Astımı olmayan hastalarda yapılan çalışmalarda atipik organizmalar ile gelişen respiratuar sistem infeksiyonlarında ekspiratuar akım oranında azalma ve artmış hava yolu direncinde artış geliştiği gösterilmiştir (6). Atipik mikroorganizmalar ile gelişen 1
14 infeksiyonlar non-astmatik erişkin hastalarda astım semptomlarının (wheezing) gelişmesine neden olduğu yapılan çalışmalarda saptanmıştır (7, 8). Martin et al. (9), 55 astımlı hasta ve 11 sağlıklı kontrolde yaptıkları çalışmada PCR, kültür ve serolojik yöntemleri kullanarak, 25 hastada M.pneumoniae ve 8 hastada C.pneumoniae pozitif olarak saptamışlardır. Hahn et al. (10), akut C.pneumoniae infeksiyonunun, yetişkinlerde astım başlangıcıyla ilişkili olabileceğini, akut solunum sistemi infeksiyonuna sahip 365 hastada yapılan serolojik çalışmalarda belirlenmişlerdir. Bu çalışmada hastaların 19 unda (%5 inde) akut C.pneumoniae infeksiyonu serolojik olarak saptanmıştır. C.pneumoniae infeksiyonu belirlenmiş olan bireylerin 9 unda bronkospazm belirlenmiş ve bu hastaların 4 ünde önceden saptanmış olan astımın alevlenmesi olduğu, 4 hastanın ise akut C.pneumoniae infeksiyonu sonrası astım geliştiği göstermişlerdir. Biscardi et al. (11), 170 i astım atağı ile başvuran ve 152 si stabil astım veya riniti olan çocuk hastayı çalışmaya dahil etmişler. Atak ile başvuran hastalardan 51 ilk kez astım atağı geçiren 119 u astım tanılı olup atak ile başvuran hastaydı. Astım tanısı olup atak ile hastaneye yatırılan hastalarda yapılan serolojik testlerde; 4 hastada (%3,4) akut C.pneumoniae infeksiyonu, 24 hastada (%20) akut M.pneumoniae infeksiyonu saptanmış. İlk kez astım atağı ile başvuran hastalarda ise 3 hastada (%6) akut C.pneumoniae infeksiyonu, ve dikkat çekici olarak 26 hastada (%50) akut M.pneumoniae infeksiyonu saptanmıştır. Kontrol grubunda 8 hastada (%5,2) akut M.pneumoniae infeksiyonu saptanmış. Çalışmacılar akut M.pneumoniae infeksiyonunun astım gelişiminde predispozisyon oluşturduğunu ve astım ataklarına tetikleyici faktör olduğunu göstermişlerdir. Literatürde H.pylori ve kronik bronşit arasındaki ilişkinin patogenezini araştıran bir çalışma yoktur. Tsang et al. (12), 2000 yılında astımlı 90 hastada H.pylori prevalansı ile ilgili ilk kohort çalışmayı yaptılar. H,pylori seroprevalansını kontrol grubunda %38,1 iken astımlı hastalarda %47,3 olarak bulundu. Aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanamamıştır. Çalışmamızda akut ve kronik astımlı çocuk hastalarda M.pneumoniae, C.pneumoniae ve H.pylori nin sıklığını belirlemek, astım gelişmesinde ve alevlenmesinde rolü olup olmadığını belirlemek istedik. Bu amaçla M.pneumoniae, C.pneumoniae ve H.pylori infeksiyonlarının en sık görüldüğü 5-15 yaş grubunda akut astım atağı olan 37 hasta, stabil astımlı olan 42 hasta ve 36 sı kontrol grubunda olmak üzere 115 çocuk çalışmaya alındı. 2
15 2. GENEL BİLGİLER 2.1. ASTIM Astım, yineleyen öksürük, nefes darlığı ve wheezing (hışıltı) atakları ile seyreden, kendiliğinden veya tedavi ile düzelebilen solunum yollarının kronik inflamatuvar bir hastalığıdır. Astımda değişik derecelerde hava akımında azalma ve çoğu kez artmış bronşiyal aşırı duyarlılığı (hiperreaktivite) eşlik ettiği, patofizyolojik olarak özellikle mast hücreleri, eozinofiller ve T lenfositlerinin öncelikli olarak rol aldığı bir hastalıktır (13,14,15) Epidemiyoloji Astım prevalansı ülkeden ülkeye veya bir ülkenin bir bölgesinden diğer bölgesine farklılık göstermektedir. Değişen yaşam koşulları, çevre ve hava kirliliği, kapalı ortamlarda yaşam artışı, giderek azalan egzersiz, sigara, diyet alışkanlıklarında değişiklikler ve henüz tam olarak açıklanamamış genetik faktörler bu farklılıktan sorumlu tutulmaktadır. Prevalanstaki artışı en güvenilir gösteren araştırmalar, yıl gibi aralarla tamamen aynı metodu kullanarak yapılanlardır. Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji derneğince 1992 de ortak bir metod kullanılarak başlatılan astım prevalansı araştırmasında 6-14 yaş arası çocuklarda kümülatif astım prevalansı Adana da (19) %12.9, Ankara da (20) %6.9, Bursa da (21) %7.8, İzmir de (22) %4.9 bulunmuştur. ISAAC protokolü ile yılları arasında yapılan bir başka araştırmada doktor tanılı astım prevalansı Adana da %5, kümülatif astım prevalansı ise Adana da (23) %12.6, Samsun da (24) %14.5, İstanbul da (25) %9.8 ve Ankara da (26) %8.1 olarak bulunmuştur. Astımın diğer ülkelerde görülme sıklığı ABD de (17) % , Avusturalya da (18) % , Yeni Zelanda da (18) %16.8, Avrupa ülkelerinde (18) ise %4-12 dir. Amerika Birleşik Devletleri nde (ABD) 1998 yılında yapılan istatistiklere göre, 8.65 milyon çocuğun (%12.1) doktor tanılı astım olduğu ve 3.8 milyon çocuğunda (%5.3) hayatın ilk 12 ayında bir astım episodu geçirdiği belirlenmiştir. ABD da astımlı çocukların yıllık olarak 10.1 milyon gün okul kaybı, kez hastaneye yatış ve kez acil servise başvurdukları tespit edilmiştir. Astımdan yıllık ölüm oranı yüz binde 0.3 gibi düşük olmakla birlikte 1998 de 164 çocuk astım nedeniyle ölmüştür (16) Etiyoloji Hava yolu inflamasyonunun oluşmasında genetik ve çevresel faktörler rol oynar. Yıllardır astım ve atopinin ailesel geçiş gösterdiği bilinse de astım fenotipinin belirlenmesinde tek başına genetik faktörlerin yeterli olmadığı, genetik yatkınlığı olan 3
16 kişilerde intrauterin dönemde ve yaşamın ilk yıllarında karşılaşılan çevresel faktörlerin kişinin astım fenotipine uyarlanmasına neden olduğu bilinmektedir (27) Kişiye Ait Faktörler a) Genetik Yatkınlık Astım kalıtsal bir hastalıktır. Genetik özellikler tek başına ele alındığında genel olarak astım %5-10 oranında görülürken, anne veya babadan birinin astım oluşu durumunda bu oran %20-30 a yükselmekte, anne ve babanın her ikisinin astımlı olması durumunda ise %60-70 gibi oldukça yüksek rakamlara ulaşmaktadır. İkizlerde yapılan çalışmalarda monozigotiklerde astım görülme birlikteliği %14.7, dizigotiklerde %8.7 olarak bildirilmiştir. Astımın genetik boyutu ile ilgili olarak en önemli sorun hastalığın ne şekilde tanımlandığı ile ilgilidir. Hastalığı tanımlayan tek bir parametre olmadığı için birden fazla hastalık aday geni saptanmıştır. Astım genetiğini araştıran çalışmalarda astım ilişkili 15 otozomal kromozomda, 22 den fazla gen loküsü bulunmuştur (28, 29, 30). b) Atopi Atopi kalıtsal olarak çevresel allerjenlere karşı spesifik IgE yanıtı oluşmasıdır. Epidemiyolojik araştırmalarda atopi değerlendirmesinde kişinin deri testlerinde allerjenlerden en az birine pozitif reaksiyon vermesi bulunması veya in vitro ortamda kanda yüksek IgE değerlerinin saptanması ile yapılır. Kişinin atopik oluşu astım gelişimi için önemli bir risk faktörüdür (16). c) Cinsiyet Astım küçük yaşlarda erkek çocuklarda daha sık görülür. Bu durum erkek çocuktaki hava yollarının mekanik özellikleriyle açıklanmaktadır. Erkeklerde puberte öncesi hava yollarının çapı daha dar, hava yolu tonusu daha fazla ve IgE daha yüksektir. Ancak puberte ile birlikte erkek çocuğun göğüs yapısındaki değişim sonucu astım prevalansı kız ve erkek çocuklarda eşitlenir. Erişkin yaşlarda ise astım kadınlarda sıktır (31, 32). d) Irk Birçok araştırmada aynı bölgede yaşayan farklı etnik kökendeki kişilerde astım prevalansının değişken olması başlangıçta etnik bir farklılığı düşündürse de daha sonraki değerlendirmelerde bu farklılığın sosyoekonomik ve çevresel faktörlerdeki değişiklikten kaynaklandığı anlaşılmıştır (32). e) Obesite Prospektif kohort çalışmalarda, beden kitle indeksi (BKİ) artmış olgularda astımın daha fazla oranda görüldüğü bildirilmiştir. Seksenaltıbin erişkini kapsayan bir 4
17 kohort araştırmada obez olmayan kişilerle karşılaştırıldığında astım gelişme rölatif riski 2.7 olarak bulunmuştur. Küçük hasta gruplarında yapılan çalışmalarda astımlı hastaların kilo kaybı ile birlikte solunum fonksiyonlarında düzelme, semptom giderici kullanma ve astım atağı sıklığında azalmalar bildirilmiştir (32, 33). f) Gastroözefagial Reflü (GÖR) Astımlı erişkin ve çocuklarda %45-65 oranında GÖR saptanmaktadır. Tam mekanizması bilinmemekle birlikte mikroaspirasyonlar veya özefagusun irritasyonu ile refleks olarak bronkokonsrüksiyon oluştuğu düşünülmektedir. Etkin bir tedavi yapılabilmesi için astım şiddetini etkileyen bu tetik çekici faktörlerin bilinmesi önemlidir Çevreye Ait Faktörler Son yıllarda özellikle sanayileşmiş bölgelerde çocukluk çağı astımı ve alerjik hastalıklarda rahatsız edici boyutta bir artış söz konusudur. Batı toplumlarındaki bu belirgin artışın sadece genetik faktörler ya da tanı olanaklarındaki iyileşme ile açıklanmasının pek mümkün olmadığı vurgulanmakta, çevresek faktörlerin özellikle batılılaşmış yaşam tarzının önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Astım ve diğer allerjik hastalıklardaki prevalans artışının nedeni ile ilgili olarak 1989 yılında David Strachan tarafından yapılan açıklama büyük ilgi çekmiştir. Strachan a göre, son yüzyılda giderek ailelerin küçülmesi, ev içi konforundaki iyileşme ve kişisel temizlik standartlarında artma, ailedeki genç bireyler arasında çapraz infeksiyonları azaltmıştır. Bu durum atopik hastalıkların yaygınlaşmasına neden olabilir. Hijyen hipotezinin ilk tanımlandığı araştırmada çok çocuklu ailelerde sık infeksiyon olması nedeniyle atopi gelişimine karşı koruyucu bir özellik geliştiği öne sürülmüştür. Hijyen hipotezinin özü şu şekildedir; yenidoğan bebek Th-2 tipi bir hücre profili ile dünyaya gelir. Daha sonraki yaşamının ilk aylarında doğal bir şekilde karşılaştığı mikroorganizmalar bebekteki Th-2 tipi sitokin profilini Th-1 e çevirerek normal immün sistem matürasyonuna neden olur. Ancak fazla hijyenik bir ortamda infant bu mikroorganizmalarla karşılaşmazsa bu hücre dönüşümü gerçekleşmeyecek, Th-2 tipi hakimiyet gerçekleşecek, bebek atopi ve astım gelişimine açık olacaktır. (34, 35, 36). a) Aile Büyüklüğü Aile içinde kardeş sayısının fazla olmasının koruyucu etkisi olduğu ileri sürülmektedir. Aile büyüklüğünün alerjik hastalıklar üzerine etkisini araştıran 53 farklı çalışmanın incelendiği bir raporda; egzama için 11 çalışmanın 9 da, astım ve wheezing için 31 çalışmanın 21 de, saman nezlesi için 17 çalışmanın hepsinde, atopi 5
18 ve IgE reaktivitesi için 16 çalışmanın 14 ünde kardeş sayısı ile hastalık riski arasında ters orantılı ilişki gösterilmiştir (37). b) Çocuk Günlük Bakım Merkezleri (kreş) Kreşler çocuklarda sonradan gelişen atopi ve alerjik hastalıklar üzerindeki etkisi, ilgi çeken bir konudur. Bir çalışmada yaşamın birinci yılı içinde (6-11 ay) kreşe verilen, küçük ailelerden gelen çocuklarda, bir yaşından sonra verilenler göre geç dönemde (5-14 yaş) atopi ve saman nezlesi prevalansının daha düşük olduğu saptanmıştır (38). c) Şehir Yaşamı ve Sosyoekonomik Durum Avrupa da düşük sosyoekonomik koşullarda yaşayanlarda ve büyük ailelerde alerjik hastalıkların daha az olduğunun saptanması, batılılaşmış yaşam biçimine geçiş neticesi küçülen aile yapısı ve astımdan koruyucu etkiyi (bebek bağışıklık sistemini uyaracak infeksiyon maruziyetini) ortadan kaldırdığı teorisini güçlendirmektedir (39). Şehir yaşamı için tipik olan sigara, aşırı kalabalık, kötü havalandırma, uygunsuz ısınma, rutubet gibi çevresel risk faktörleri astımı şiddetlendirmektedir (40). Şehirde astım olgularının çoğuna alerjik bozukluklar eşlik etmektedir. Bazı çalışmalara göre başlıca tetikleyici faktör, hamam böceği duyarlılığıdır (41). Günümüzde hamam böceği duyarlılığı, astım ve alerjinin en önemli nedenlerinden biri olarak tanımlanmaktadır (42). Ev içi allerjenler arasında akarlar, önde gelen ajanlar olmakla birlikte hamam böceği allerjenleri ev tozu içeriğinin önemli bir parçası olarak bilinmektedir (42, 43). ç) Sigara Astım gelişimini etkileyecek faktörler içinde belki de en önemlilerinden biri pasif sigara dumanı maruziyetidir. Özellikle annenin sigara içiyor olmasının çocuklarda solunum fonksiyonları gelişimini olumsuz etkilediği bildirilmektedir (44). Çevresel maruziyet, hava yolu reaktivitesi de arttırmakta, annenin sigara içmesi ve atopi, çocuklarda hava yolu duyarlılığının belirleyicisi olabilmektedir (45, 46). Yenidoğan bebeklerin %12.8 de kord kanında IgE nin yüksek bulunması ve bu bulgunun annebabanın sigara içmesi, annede alerji öyküsü, doğum ayı ile pozitif ilişkisi göstermesi, intrauterin dönemde bile sigaraya maruz kalınmasının atopi ve astım açısından risk oluşturduğunu desteklemektedir (47). Yüksek sosyoekonomik sınıfta, saman nezlesi gibi alerjik hastalıklar ve IgE duyarlılığının artmış prevalansı ile doğru orantılı bir ilişki göstermektedir (48). İngiltere de yapılan bir çalışmada, düşük sosyal sınıfa kıyasla yüksel sosyal sınıftaki ailelerin çocuklarında alerjik hastalık riskinin arttığını göstermiştir (49). 6
19 d) Evcil Hayvan Besleme Yaşamın ilk yıllarında evcil hayvan maruziyetinin alerji ve astım açısından dost mu yoksa düşman mı olduğu hala tartışmalıdır. Evcil hayvan beslemenin duyarlılık açısından risk faktörü olduğu ve hayvan duyarlılığının da astım gelişiminde rol oynayabileceği düşünülürken, konu ile ilgili epidemiyolojik araştırmaların çoğunun bu düşünceyi doğrulamakta yetersiz olduğu ileri sürülmektedir (34, 50). Bu düşüncenin tam tersine bazı çalışmalar, artmış kedi köpek maruziyetinin, duyarlılık, hayvan alerjisi yada astım gelişim riskinde azalma ile ilişkili olabileceğini desteklemektedir (51, 52). e) Antroposofik Yaşam Biçimi Antibiyotik ve antipiretik kullanımı ile aşılamanın kısıtlandığı, bebeklikte anne sütü ile beslemeye özen gösterilen, spontan fermantasyon ile korunmuş bol miktarda laktobasil içeren sebzeler ile biyodinamik çiftlik ilkelerine göre üretilmiş lokal yiyeceklerin tüketildiği bu yaşam biçiminin atopi riskini azaltabileceği ileri sürülmektedir (34). Antroposofik yaşam ilkelerinin benimsendiği Steiner okullarındaki İsveçli çocuklar arasında, çevredeki diğer okullarla karşılaştırıldığında atopi anamnezi ve semptomlarının daha düşük olduğu gösterilmiştir (53). Bu okullardaki çocuklarda atopi anamnezi ve semptomları %13 iken, diğer okullarda bu oran %25, astım için aynı sırayla %5.8 ve %17 olarak bulunmuştur. Yeni Zelanda da yapılan retrospektif bir başka çalışmada bu tarz okullardaki 5-12 yaş arası çocuklarda, yaşamlarının ilk yıllarında antibiyotik kullanımının allerjik hastalıklar, wheezing ve astım için anlamlı bir risk faktörü olduğu sonucuna varılmıştır (54). Bu ve bunu destekleyen benzer çalışma sonuçlarına göre öne sürülen görüş; erken dönemde antibiyotik kullanımı ile intestinal floranın bozulduğu ve böylece genetik olarak yatkın çocuklarda allerjik hastalık riskinin artabileceğidir (34, 55). f) Anne Sütü ile Beslenme Anne sütü ile beslenmenin, astım ve tekrarlayan wheezing gibi astımla ilişkili durumlardan koruyabildiği ve bu koruyucu etkinin emzirmenin süresi ve yoğunluğuna bağlı olabileceği ileri sürülmektedir (34, 56, 57). Retrospektif kohort bir çalışmada doğumdan sonra en az dört ay anne sütü ile beslenen çocuklarda altı yaşında astım riskinde anlamlı azalma saptanmıştır (58). İki aydan daha kısa sürede anne sütünün kesilmesi, yaşamın ilk yılında dört veya daha fazla üst solunum yolu infeksiyonu geçirme açısından anlamlı risk faktörü olarak belirlenirken, dört aydan daha kısa süre emzirme ile altı yaşında astım riski arasında zayıf bir ilişki bulunmuştur (59). Yine bir kohort çalışmada, altı aydan daha uzun süre anne sütü ile beslenmenin ilk iki yıl içinde 7
20 allerjik rinit, atopik dermatit, astım gibi allerjik hastalıkların gelişimi üzerine koruyucu bir etkiye sahip olduğunu destekler bulgular elde edilmiştir (60). g) İntestinal Flora İntestinal mikrofloranın allerjik hastalık gelişimi üzerine bir etkisi olup olmadığını araştıran prospektif bir çalışmada, iki yaşında allerjik olguların İntestinal florada allerjik olmayanlara göre koliform basiller ve Staphylococcus aureus hakim iken, Lactobacillus ve bifidobakterilerin daha az olduğu gösterilmiştir (61). Bazı Lactobacillus türlerinin hayvan deneylerinde IFN-γ sentezini uyarabildiği ve in vitro çalışmalarda sitokin profilini değiştirebildiği, IgE sentezini inhibe edebildiği bildirilmiştir (62). Olasılıkla bu durum IL-12 üretimini stimüle etmesiyle gerçekleşmektedir. İnsan gastrointestinal mukozasında bu basillerin, mononükleer hücrelerden (in vivo) ve majör histokompatibilite sınıf II moleküllerden (in vivo) IL-12 üretimi için güçlü uyarıcı olduğu gösterilmiştir (63). Antroposofik yaşam biçiminde Laktobasilleden zengin fermente sebze tüketimi, çocuklarda allerjik hastalık ve atopi riskinde azalma ile ilişkili bulunmuştur (53). ğ) Solunum Yolu İnfeksiyonları Erken bebeklik döneminde geçirilen viral infeksiyonların geç dönemde astım gelişimini önleyebildiği çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir (64). Ancak astım tanısı almış olgularda aynı virüslerin astımı şiddetlendirdiği iyi bilinmekle birlikte önleyebileceği fikri tartışmalara yol açmaktadır (65). Burada infeksiyöz ajanların tipi, infeksiyonun oluştuğu zaman ve infeksiyonun yeri gibi sorular gündeme gelmektedir. Örneğin erken dönemde respiratuar sinsityal virus (RSV) bronşioliti, atopi ve tekrarlayan wheezing için tetikleyici olurken, yaşamın ilk üç yılı içinde wheezing ile seyretmeyen pnömoni geçiren çocuklarda altı yaşında deri testi reaktivitesinin azaldığı ve total IgE düzeyinin düştüğüne dikkat çekilmektedir (66). h) Yiyecek Yoluyla ve Ora-Fekal Yolla Bulaşan İnfeksiyonlar ABD de olgunun Toxoplasma gondii, herpes simpleks virüs tip 1 ve 2, hepatit A, B, C için serolojik testleri, ırk, yerleşim yeri, aile özellikleri, astım ve saman nezlesi tanısı, tanı konduğu yaş gibi faktörlerin birlikte incelendiği bir çalışmada, saman nezlesi ve astıma, HAV, T. gondii, HSV-1 için seropozitif olgularda daha az rastlanmıştır (67). Orafekal mikroorganizmalar için iyi bir örnek olan HAV seropozitifliğinin atopi ile ters orantılı ilişkisi İtalyan askeri lisesi öğrencileri ile yapılan bir başka çalışmada da gösterilmiştir (68). Nitekim çiftlik ortamında yaşayan çocukların 8
21 ahırdaki çiftlik hayvanlarına doğrudan maruziyetinin atopi ve allerjik hastalıklardan koruyucu etkisi birçok çalışmada gösterilmiştir (34). ı) Parazit İnfeksiyonları Helmintlerle ilgili yapılan çalışmalar da, batı tarzı yaşam biçimi ile yaşayan topluluklarda parazit infeksiyonlarındaki azalmanın, allerjik hastalıklarda artışla ilişkili olduğuna dikkat çekilmektedir (69). Ülkemizde parazit infeksiyonlarının sık görüldüğü Doğu Anadolu Bölgesi nde astım prevalansının düşük olması, bu parazitlerin astıma neden olmadığı sonucuna götürmektedir (70). Öte yandan parazit infeksiyonunun Th-2 lenfosit yanıtının oluşmasına yol açtığı bilinmektedir. Bu durumda astımdan koruyucu olduğu görüşü ile bir çelişki ortaya çıkmaktadır. Parazit infeksiyonlarının poliklonal IgE artışına yol açtığı, bununda spesifik IgE yanıtının gelişmesini engellediği ya da sık geçirilen infeksiyonların daha nadir olan parazit infestasyonlarına bağlı IgE artışını engellediği şeklindeki teorilerle bu çelişkiye açıklık getirildiği bilinmektedir (34, 71). Ancak parazit infestasyonlarının rolünü araştırmak için yapılan bazı çalışmalarda sanılanın tersine bulgular göze çarpmaktadır. Çin de kırsal bölgede yapılan bir araştırmada, Ascaris lumbricoides infestasyonu, artmış astım riski ve aeroallerjenlere artmış deri testi pozitifliği ile anlamlı ilişki göstermiştir (72). i) Tüberküloz ve BCG Aşısı Tip-I immün yanıtı uyardığı bilinen Mycobacterium tuberculosis in atopi ile ilişkisi dikkati çeken bir diğer konudur. PPD ve Dermatofagoides pii ile IgE sentezi uyarılmış PPD negatif olan atopik çocuklarda, BCG aşısından sonra IgE sentezinin azaldığının gösterilmesi aşının Th-2 yi baskıladığı yorumunu beraberinde getirmiştir (73). Altı ve 12 yaşlarında BCG aşısı öncesi rutin tüberkülin testi yapılmış olan 867 çocuk üzerinde yapılan bir çalışma tüberküloz ve azalmış atopi riski arasında olası bir ilişki olduğunu desteklemektedir (74). Oniki yaşında tüberkülin yanıtı ile total ve allerjen spesifik IgE düzeyleri arasında ters orantılı bir ilişki bulunmuştur. Elde edilen bu sonuç, tüberküloz yada çevresel mikobakteriyle önceden infekte olmanın atopi gelişimine karşı koruyucu olabileceği şeklinde yorumlanmıştır. Ancak bu bulgular tartışmaları beraberinde getirmiştir. Çalışmaya alınan olguların yoğun aşılama kampanyası dahilinde bebekken aşılanan olgulardan oluştuğu ve 6 yaşında tüberkülin negatif olanların yeniden aşılandıklarına dikkat çekilmektedir. Dolayısı ile bu çalışmanın sonucu ile ilgili en olası yorum, atopi ile tüberkülin yanıtı arsındaki ters orantılı ilişkinin, infeksiyon ve atopi arsındaki nedensel ilişkiden ziyade konağın Th-1/Th-2 dengesini yansıttığıdır (75). 9
22 j) Endotoksin Endotoksin, gram negatif bakterilerin hücre duvarında bulunan heterojen bir lipopolisakkarittir. IL-12 üretimine neden olan en önemli bakteriyel uyarıcı molekül olduğu ve böylece Th-1 yanıtını arttırdığı ileri sürülmektedir (36, 66). Epidemiyolojik çalışmalar, çiftçi çocukları arasında astım ve atopi sıklığının daha az olduğunu desteklemektedir (76, 77). Buna neden olan en önemli anahtar faktörün, yaşamın erken döneminde endotoksin maruziyeti olduğu bilinmektedir. Avrupa da birkaç ülkede, kırsal alanda yaşayan, yaşları 6-13 arasında 812 çocuk ile yapılan bir çalışmada, çocukların yatak tozlarından örneklerdeki endotoksin düzeyi ile saman nezlesi, allerjik astım ve atopi arasında ters orantılı ilişki gösterilmiştir (78). Endotoksin düzeyinin en yüksek olduğu yerler, çiftlik hayvanlarının yaşadığı ortamlardır. Başlıca kaynağın büyük memeli hayvanların dışkı florası olduğu belirtilmektedir (79). Pastörize edilmemiş sütteki endotoksin düzeyi de pastörize sütten daha yüksektir. Bebeklik döneminde bu süt, atopiden koruyabilir (80). Endotoksin ev tozunda da bulunmaktadır. Ev tozu endotoksini modern kent yaşamında, köy ve çiftlik yaşamına göre çok düşük olmasına rağmen, atopi açısından anlamlı olabilir. Allerjen duyarlı çocukların evlerinde, duyarlı olmayanlara göre ev tozu endotoksin düzeyi daha düşük bulunmuştur (81). Yüksek endotoksin düzeyi ise hijyen hipotezini destekler nitelikte IFN-γ salınımını arttırmaktadır. Tüm bu veriler doğrultusunda, yaşamın erken döneminde endotoksine sık maruziyetin (ev tozu, annenin yatak tozu, pastörize edilmemiş süt, ahır ortamı gibi), allerjik hastalık ve astımdan koruyucu immün sistem gelişimini etkileyebileceği belirtilmektedir (80, 82) Astım İmmünopatogenezi İmmün Yanıtın Başlaması ve Hava Yolu İnflamasyonunun Oluşumu Astımda erken tip hipersensitivite reaksiyonun rol oynadığı bir inflamasyon vardır. Bu reaksiyonun temeli, erken fazda mediatörlerin (LT-C4, PG-D2, Histamin) salgılanması, geç fazda ise T-lenfosit ve eozinofillerin ortama gelmesi ile sonuçlanan patolojik bir olaydır. Allerjik hastalıkların gelişiminde etkin olan immün yanıtın gelişmesinde anahtar rolü oynayan hücre grubu Th-2 tipi lenfositler; yanıtı yönlendiren temel mediatörler IgE ve lipit metabolizması ara ürünleri; efektör hücre grubu ise bazofil, mast hücreleri ve eozinofillerdir (83, 84). Allerjenler vücuda üst ve alt solunum yolundan girerler ve giren bu antijenler epitel hücreleri arasında bol miktarda bulunan ve kemik iliği kökenli dentritik hücreler tarafından fagosite edilip lizozomal enzimler ile küçük peptid yapılara dönüştürülür. Bu dönüşüm sonrasında küçük peptid yapılara dönüşen allerjenler, dentritik hücrelerin 10
23 yüzeyinde bulunan Major Histocompatibility (MHC) Class II içinde bölgesel lenf nodu içindeki CD4+ lenfositlere sunulur (Şekil-1) (85). Şekil-1: Hava yolu epitel hücrelerinin fonksiyonu. Antijenin CD4+ lenfositlere sunulması ile bu hücreler aktive olur ve farklı immün yanıtın gelişmesine neden olan iki ayrı alt gruba farklılaşır. Bunlar Th-1 ve Th-2 lenfositlerdir. Th-2 tipi CD4+ T lenfositler tüm allerjik hastalıklarda olduğu gibi astımda gelişen immün yanıtta da etkin ve anahtar rolü oynar. Bu hücreler IL-3, GM- CSF, IL-4, IL-5, IL-9, IL-10, IL-13 sentezlerler. IL-4 ve IL-13 uygun kostimülan (CD40-CD40L; CD80/8b-CD28) sinyallerinin varlığında, B lenfositlerin IgE sentezinden sorumlu temel sitokinlerdir (86). Ayrıca IL-3, IL-4, IL-9 ve IL-10 mast hücre, IL-13 bazofil, IL-3, IL-5, GM-CSF eozinofil aktivasyonu ve farklılaşmasında rol oynar (87, 88, 89). IL-6 ise CD4+ Th-2 lenfositlerin allerjik yanıttaki devamlılığını sağlar (89). T lenfositlerin Th-1 ve Th-2 olarak farklılaşmasında değişik faktörler rol oynar. Eğer ortamda IL-4 yoğun olarak bulunuyorsa Th-0 hücreler Th-2 olarak farklılaşırken IL-12 ve IFN-γ nın yoğun olarak bulunması Th-1 yönünde farklılaşmaya neden olmaktadır. Ortamda bulunan IL-4 Th-2 tipi lenfosit farklılaşmasının yanı sıra, B lenfositlerden IgE sentezi, VCAM-1 (vasculer cell adhesion molecule) ekspresyonunun artışı, IgE nin FCε reseptör ve çeşitli sitokin, kemokin reseptörlerinin düzeyini de kontrol eder. 11
24 Şekil-2: Allerjik inflamasyonun gelişimi. İmmün yanıtın erken evresinde antijen spesifik IgE nin mast hücre ve bazofil yüzeyindeki FCεRI ye bağlanarak bu hücrelerde oluşturduğu degranülasyon sonucu histamin, prostaglandin, lökotrienler ve çeşitli enzimler açığa çıkar. Bu mediatörler erken evrede vasodilatasyon ve mikrovasküler kaçak dışında hava yolu kontraksiyonu oluşturur, duyusal sinir liflerini ve mukus sekresyonunu stimüle eder (87, 88, 89). Astımda inflamasyon, geç evre reaksiyonu sonucunda ve pek çok hücrenin kompleks etkileşimi ile ortaya çıkar. Hava yolu inflamasyonunun karakteristik özelliği hava yolu mukozasında ve lümende artmış miktarda aktive olmuş eozinofil, mast hücresi, makrofaj ve T lenfosit içermesidir. Astım asemptomatik olsa bile bu değişiklikler bulunabilir ve hastalığın klinik şiddeti ile yakından ilişkilidir (90, 91). Bu temel inflamatuar hücreler dışında hava yolunun yerli hücreleri olan epitel, endotel, düz kas hücresi ve fibroblastlarda ürettikleri mediatörler, sitokinler ve kemokinler yolu ile önemli ölçüde efektör rol oynar ve inflamasyonun devamından sorumludur (85, 92). İnflamatuar yanıta bağlı olarak dokuda gelişen vasküler kaçak, aşırı mukus salgılanması, epitel hasarı sonucu hava yolunda daralma meydana gelirken inflamasyonun kronikleşmesi ile hava yolu duvarında kalıcı değişiklikler meydana gelir (şekil-2) (92, 93). 12
25 Hava Yolu Aşırı Duyarlılığı Hava yolları değişik uyaranlara yanıt olarak çapını değiştirebilen esnek yapılardır. Sağlıklı kişilerde çeşitli uyaranlar karşısında hava yollarının çapını değiştirebilme yeteneğine hava yolu reaktivitesi denir. Astımda hava yolları toz, duman, soğuk hava gibi non-spesifik uyaranlara karşı aşırı duyarlıdır, duyarlılığı artmış hava yollarının sağlıklı kişileri etkilemeyecek kadar küçük uyaranlar karşısında verdikleri abartılı bronkokonsüktör yanıt bronş hiperreaktivitesi = hava yolu aşırı duyarlılığı olarak tanımlanmaktadır. Astımlı hastalarda birçok kimyasal ve fiziksel uyaran hava yolu aşırı duyarlılığına neden olabilir. Bunlar arasında; metakolin, karbakol, LTC 4, LTD 4, PGD 2, PGF 2α, adenozin, egzersiz, soğuk hava inhalasyonu, hipotonik ve hipertonik solüsyonlar sayılabilir. Semptomatik astımı olan hemen her hastada hava yolu aşırı duyarlılığı saptanır. Saptanan hava yolu aşırı duyarlılığının şiddeti astım semptomları ve tedavi gereksinimini yansıtmaktadır. Hava yolu aşırı duyarlılığı ile BAL ve bronş biyopsilerindeki eozinofil, mast hücresi, T-lenfosit ve bazal membranlarda kollajen birikiminin yoğunluğu arasında da korelasyon olduğu gösterilmiştir. Astımlı hastalarda inhale steroidlerle tedavi edildiklerinde hava yolu aşırı duyarlılığında düzelme olduğu gözlenmiştir (Şekil-3) (94). Şekil-3: Epitel-mezenşim hücreleri ile Th-2 etkileşimi. 13
26 Hava Yolu Obstrüksiyonu Astım hava yollarında reversibl obstrüksiyonla karakterize bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Astımlı hastalarda hava yolu obstrüksiyonu, tetikleyici ajanlarla karşılaşma sonrası gelişen akut bronkokonstrüksiyon, mukoza ödemi, mukus tıkaçlar ve hava yollarında kalıcı yapısal değişikliklere bağlı olarak gelişmektedir. Hava yollarındaki inflamatuvar ve yapısal hücrelerden kaynaklanan çok çeşitli mediatörler (histamin, sisteinil lökotrienler, PGD 2 ve PAF) bronş düz kaslarında kasılmaya yol açarlar. Bronş düz kası ayrıca nöroregülatör kontrol altındadır ve vagus tarafından innerve olmaktadır. Direkt vagal uyarı ile, refleks mekanizmalarla veya SP ve nörokinin-a gibi nöropeptidlerin etkisi ile bronş düz kasında kasılma meydana gelebilmektedir (32) Hava Yollarında Kalıcı Yapısal Değişiklikler (Remodelling) Astımda erken ve geç faz yanıtı sırasında inflamasyona paralel seyreden ve hastalık semptomlarında önemli rol oynayan bir diğer özel durum remodelling dir. Ekstrasellüler matriksin yeniden yapılanması olarak adlandırılan bu durum patolojik olarak bazal membranlarda kalınlaşma, düz kas hipertrofisi, yeni vasküler yapılar ve sinir yapılarının oluşması ve goblet hücre hiperplazisi ile karakterizedir. Astımlı olgular için en karakteristik olan özelliklerden biri bazal membran kalınlaşması olarak tanımlana patolojik bulgudur. Subepitelyal fibrozis olarak ifade edilen bu durum nonallerjik astım, mesleksel astım ve öksürükle seyreden astım gibi çeşitli astım tiplerinde görülmektedir. Elektron mikroskobik bulgular subepitelyal alanda tip III ve IV kollajen ve fibronektin birikimini ortaya koymuştur. Allerjik rinit ve atopik dermatitte görülmeyen bu patolojinin gelişiminde rol alan başlıca hücreler epitel hücresi, fibroblast ve hava yolu düz kas hücresi iken, mast hücresi, eozinofil ve makrofajların da önemli katkısı vardır (32, 94, 95) Astımın Şiddetine Göre Sınıflandırılması Semptomların derecesi, solunum fonksiyon test (SFT) değerleri ve semptomları gidermek için gereksinim duyulan günlük bronkodilatatör miktarına bakılarak hastalığın şiddeti tayin edilir (Tablo-1) (88). Hafif intermittan astım: Gündüz semptomları haftada ikiden, gece semptomları ayda ikiden az oluyor, ataklar kısa ve ataklar dışında hasta semptomsuz, SFT tamamen normal, gün içi PEF değişkenliği %20 nin altında ise hastada hafif intermittan astımından söz edilir. 14
27 Hafif persistan astım: Gündüz semptomları haftada ikiden fazla, günde birden az, gece semptomları ayda ikiden fazla, haftada birden az semptomlar nedeniyle günlük aktivite ve uyku etkileniyor, haftada birkaç gün bronkodilatör gereksinimi oluyor, SFT lerinde FEV1 ve PEF değerleri %80 nin üzerinde, ancak gün içi PEF değişkenliği %20-30 arasındadır. Orta persistan astım: Her gün semptomu olan, semptom nedeniyle günlük aktivitesi ve uykusu etkilenen, haftada birden fazla nokturnal semptomu olan, semptomları gidermek için her gün bronkodilatatör ilaç kullanan, PEF değeri %60-80 arasında ve günlük PEF değişkenliği %30 dan fazla olan hastalardır. Ağır persistan astım: Bu grup hasta sürekli semptomatiktir. Tedaviye rağmen sık alevlenmeler olur, çok sık gece semptomları ile uyanır, hastalık nedeniyle günlük aktiviteleri sınırlanmıştır. PEF değerleri %60 ın altında, günlük PEF değişkenliği %30 dan fazladır. Tablo 1: Astımın şiddetine göre sınıflandırılması Hafif Hafif persistan Orta persistan Ağır persistan intermittan Gündüz semptom sıklığı Haftada 2 den az Haftada 1-2 den fazla Her gün Sürekli Semptom süresi ve ağırlığı Gece semptom sıklığı %FEV1, %PEF Günlük PEF değişkenliği -Kısa süreli (birkaç saat, birkaç gün) semptom var. -Ataklar arası semptom yok. Ayda 1-2 den az -Semptomlar günlük aktiviteyi ve uykuyu engeller. -Haftada birkaç gün bronkodilatatör kullanımı var. Ayda 1-2 den fazla -Hergün bronkodilatatör kullanımı var Haftada 1 den fazla -Günlük aktivite ve uyku sınırlı. -Yüksek doz bronkodilatatöt gereksinimi var Ger gün Normal veya %80 %60-80 <%80 >%80 <%20 %20-30 >%30 >% Tanı Astım tüm dünyada yeterince tanı konulamayan bir hastalıktır. Genellikle yakınmalar temel alınarak tanıya gidilmektedir. Solunum fonksiyonlarının ölçümü ve reversibilite testi tanıyı destekleyen önemli kriterlerdir Klinik Özellikler Çocuklarda astım tanısı büyük oranda öyküden konur. Bir çocukta viral infeksiyon, egzersiz, allerjen ile karşılaşma sonucu tekrarlayıcı özellikte wheezing ve/veya öksürük ortaya çıkıyorsa öncelikle astım düşünülmelidir. Çocuklarda astım daha çok öksürük atakları ile seyreder. Öksürük atakları genellikle noktürnal seyreder, 15
28 efor ve egzersiz ile tetiklenir. Göğüste sıkışma hissi, nefes darlığı daha az rastlanılan bulgulardır. Astım semptomlarının özellikleri: - Tekrarlayıcı karakterdedir. Daha çok gece ve/veya sabaha karşı ortaya çıkar. - Nöbetler halinde olur. - Kendiliğinden veya ilaçlar ile hafifler veya kaybolur. - Şikayetin olmadığı dönemler vardır. - Bazı faktörler (allerjenler, irritanlar, egzersiz, infeksiyonlar, ilaçlar, emosyonel fektörler) ile provoke olur. - Mevsimsel değişkenlik gösterebilir Fizik Muayene Astımda yakınmalar değişken olması nedeniyle fizik muayene bulguları tamamen normal olabilir. En önemli bulgu oskültasyonda duyulan ronküsler ve wheezing dir. Bazı astımlı olgularda oskültasyon bulguları normal iken, solunum fonksiyonlarında obstrüksiyon saptanabilir. Obstrüksiyonun çok şiddetli olduğu bazı hastalarda hava giriş-çıkışı tamamen durmuş sessiz akciğer denilen tablo gelişmiş olabilir. Wheezing astımın en tipik bulgusu olmakla birlikte, astım ataklarında ortadan kalkar. Ciddiyet gösteren diğer durumlar saptanır (siyanoz, şuur bulanıklığı, konuşmada güçlük, taşikardi, yardımcı solunum kaslarının kullanımı, interkostal retraksiyon gibi). Kronik astımlı hastalarda fıçı göğüs ( göğüs ön-arka çapının artması) saptanabilir. Birden fazla allerjik hastalığın birlikte görülme oranı yüksek olduğundan, fizik incelemede diğer allerjik hastalıklara ait bulgular da araştırılmalıdır. Karakteristik yerleşimlerde atopik dermatit lezyonları olabilir. Burun akıntısı, burun tıkanıklığı, burun üstünde 1/3 alt uçta transvers çizgi, göz altlarında mor renkli halkalar ve allerjik selamı ile soluk nazal mukoza, tıkalı nazal pasajlar, alt konka hipertrofisi ve postnazal akıntının saptandığı allerjik rinit olabilir Laboratuar Testleri a) Solunum Fonksiyon Testleri (SFT) Astımın klinik tanısının doğrulanması, şiddetinin belirlenmesi ve tedaviye cevabın değerlendirilmesinde objektif bulgular vermesi nedeniyle önemlidir. Öykü ve fizik muayeneyi destekleyen en önemli laboratuar testidir. Teste koopere olabilen, 5 yaş üstü her astımlı çocukta bronkodilatatör öncesi ve sonrası yapılmalıdır. Çok değişik solunum fonksiyon parametreleri kullanılmakla birlikte, en sık tercih edilenler; FVC, FEV 1, FEF ve PEF dir. 16
29 FVC (Zorlu vital kapasite): Maksimum inspirasyondan sonra yapılan zorlu bir ekspirasyon ile atılan total hava miktarıdır. Astımlı hastalarda genelde azalmıştır. FEV 1 (1. Sn de zorlu ekspiratuar volüm): Zorlu yapılan bir ekspirasyonun birinci saniyesinde atılan hava miktarıdır. Astımda azalmıştır. FEV 1 /FVC: Obstrüktif akciğer hastalıkları dışındaki diğer bazı hastalıklarda da FEV1 düşer. Bu nedenle obstrüksiyonun göstergesi olarak FEV 1 /FVC oranı alınır. Oran ne kadar düşükse hava yolu obstrüksiyonu o kadar ağırdır. FEF (Mid ekspiratuar akım hızı): FVC eğrisinin %25 ile %75 i arasında, orta noktasında ölçülen ortalama değeridir. Küçük hava yollarının rezistansını gösterir. Astımda azalır. PEFR (Zirve ekspiratuar akım hızı): Ekspiratuar akımının en fazla olduğu noktadır. Evde günlük fonksiyon takibi peak flow meter gibi basit, ucuz aletler ile mümkündür. Kişinin yaş, cins ve boyuna göre üflenmesi gereken ortalama PEF değeri saptanmış ve bir monogram ile elde edilmiştir. Eğer PEFR beklenen ortalama değerin %80 inden daha düşük ise hava yolu obstrüksiyonundan söz edilir. b) Günlük PEF Değişkenliği Birçok değişik fizyolojik nedenler ile sağlıklı kişilerde ve özellikle astımlı hastalarda sabah ve akşam ölçülen PEF değerleri arasında farklılıklar gözlenir. Genellikle sabah ölçülen PEF daha düşüktür. Çünkü astımlı hastalarda sabaha karşı semptomlar artar. Sağlıklı çocuklarda günlük PEF değişkenliği %15 in altında, astımlı hastalarda ise %15 ve üzerindedir. Değişkenliğin fazla olması astımın ağır olduğu ve kontrol altına alınamadığını gösterir. Astımlı hastalarda FEV1, FVC ve PEF değerlerinin beklenene göre düşük bulunması tanıda önemlidir. Diğer obstrüktif akciğer hastalıklarında da bu parametreler düşük bulunur. Ancak astımın özelliği bu değerlerin reversibl olmasıdır. İlk ölçümlerden sonra hastaya kısa etkili β2-agonist ilaç verilir; dakika sonra FEV1 ve/veya FVC de bazal değere göre %12 lik; FEF25-75 de %25 lik; PEF de ise %15 lik artış olması hava yolu obstrüksiyonunun reversibl olduğunu gösterir ve astım lehine önemli bir bulgudur. c) Bronş Provokasyon Testleri Metakolin ve histamin ile yapılabileceği gibi, çocuklarda egzersiz ile provokasyon testi daha spesifiktir. Testin pozitif kabul edilmesi için maksimum bir egzersizden sonra bazal değerlere göre FEV1 de en az %10 luk bir düşüşün saptanması 17
TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU. Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu
TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONLARI TİP I TİP II TİPII TİPIII TİPIV TİPIV TİPIV İmmün yanıt IgE IgG IgG IgG Th1 Th2 CTL Antijen Solübl antijen Hücre/
DetaylıAstım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum
Bölüm 28 Çocuğum Astımlı mı Kalacak? Dr. S. Tolga YAVUZ Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum yollarında ortaya çıkan ve şiddeti zaman içinde değişmekle
DetaylıSolunum sistemi farmakolojisi. Prof. Dr. Öner Süzer
Solunum sistemi farmakolojisi Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 2 1 3 Havayolu, damar ve salgı bezlerinin regülasyonu Hava yollarının aferent lifleri İrritan reseptörler ve C lifleri, eksojen kimyasallara,
DetaylıKronik inflamasyonun neden olduğu bronş hiperreaktivitesidir.
Bronşial astım ve tedavisi Dr. Müsemma Karabel Sunu Planı Pediatrik astımın özellikleri Klinik Bulgular Tanı basamakları Öykü GINA önerisi anket:2008 FM LAB Pediatrik astımın tedavisi Atak tedavisi Pediatrik
DetaylıDr Mahir İğde. Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Çocuk Alerji Ünitesi /Samsun
Dr Mahir İğde Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Çocuk Alerji Ünitesi /Samsun Kronik Öksürük Yakınmalı Bir Hasta: BK, 6y, Kız, Samsun Şik: Öksürük Hikayesi: 3 aylıktan bu yana zaman
DetaylıTürkiye de ve Dünyada Astım Epidemiyolojisi
Türkiye de ve Dünyada Astım Epidemiyolojisi Doç. Dr. Bülent Karadağ Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Göğüs Hast. BD, İstanbul Dünyada Astım 300 milyon hasta Gittikçe artıyor. Dünyada Astım ISAAC
DetaylıKronik Hastalıklar Enfeksiyöz Nedenli mi? Solunum Yolu Hastalıkları /Alerji. Dr. Cengiz KIRMAZ
Kronik Hastalıklar Enfeksiyöz Nedenli mi? Solunum Yolu Hastalıkları /Alerji Dr. Cengiz KIRMAZ Alerji Bir veya birden fazla antijene (alerjene) verilen anormal immünolojik cevapla karakterize bir hastalıktır.
DetaylıORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI
ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI Organizmalarda daha öncede belirtildiği gibi hücresel ve humoral bağışıklık bağışıklık reaksiyonları vardır. Bunlara ilave olarak immünoljik tolerans adı verilen
DetaylıHIŞILTILI ÇOCUKLARA YAKLAŞIM
HIŞILTILI ÇOCUKLARA YAKLAŞIM 1. PUADER KONGRESİ ANTALYA 2012 Dr. İpek Türktaş Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ankara ipektur@gmail.com STRİDOR? VİZİNG? BRONŞİOLİT %80 ÜSYE %20 BRONŞİOLİT BRONŞİOLİT
DetaylıAstım. Özellikle son yıllarda sıklıkla duyduğumuz. Modern Yaşamın Gizli Tehdidi. En Yaygın Tipi Alerjik Astım
Özlem İkinci Modern Yaşamın Gizli Tehdidi Astım Sanayileşme ve egzoz gazları dış ortam havasını kirletirken, ev içinde kullanılan parfüm, sprey, deterjan, boya gibi malzemeler de iç ortam havasının kirlenmesine
DetaylıPrediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta
Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller Dr. Dilara İnan 04.06.2016 Isparta Hepatit B yüzey antijeni (HBsAg) HBV yüzeyinde bulunan bir proteindir; RIA veya EIA ile saptanır Akut ve kronik HBV
DetaylıPRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ
PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ N Emiralioğlu, U Özçelik, G Tuğcu, E Yalçın, D Doğru, N Kiper Hacettepe Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Genel Bilgiler Primer
Detaylı%5 Her iki ebeveyn atopik
ALLERJİ TESTLERİ Dr.ALEV ÖKTEM Düzen Laboratuvarlar Grubu Allerji Allerji vücudumuzun bağışıklık sisteminin çevremizde bulunan ve zararlı olmayan bazı maddelere karşı, ki bunlara allerjen denir, aşırı
DetaylıASTIM EPİDEMİYOLOJİ PATOFİZYOLOJİ 31.01.2012 HAVA YOLU OBSTRUKSİYONUN FİZYOLOJİK SONUÇLARI HAVA YOLU OBSTRUKSİYONUN FİZYOLOJİK SONUÇLARI
ASTIM Dr. Bengü MUTLU Bir çok uyarıya karşı artan havayolu cevabı ile karakterize kronik inflamatuar bir hastalıktır İnflamatuar süreçte mast hücreleri, eozinofiller, T lenfositler, makrofajlar, nötrofiller,
DetaylıTıkandım, Nefes Alamıyorum. Tunçalp Demir
Tıkandım, Nefes Alamıyorum Tunçalp Demir Olgu 1 55 yaşında erkek hasta 2-3 yıldır nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarma yakınmaları mevcut. Nefes darlığı düz yolda giderken bile oluyor. Geçen yıl 1 kez
DetaylıASTIM TANI ve TEDAVİSİ
ASTIM TANI ve TEDAVİSİ Dr. Dilşad Mungan Tanım Astım hava yollarının kronik inflamatuar bir hastalığıdır, bu inflamatuar süreçte başlıca T lenfositler, eozinofiller ve mast hücreleri olmak üzere birçok
DetaylıASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK
ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık
DetaylıKOAH Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı
KOAH Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı KOAH Zararlı gaz ve partiküllere karşı havayolları ve akciğerin artmış kronik inflamatuar yanıtı ile ilişkili ve genellikle ilerleyici özellikteki kalıcı hava akımı
Detaylı*Hijyen hipotezi, astım, romatoid artrit, lupus, tip I diabet gibi otoimmün hastalıkların insidansındaki artışı açıklayan bir alternatiftir.
* *Hijyen hipotezi, astım, romatoid artrit, lupus, tip I diabet gibi otoimmün hastalıkların insidansındaki artışı açıklayan bir alternatiftir. *Bu hipotez, memelilerin evrimsel geçmişlerinin bir parçası
DetaylıALLERJİ AŞILARI. Prof. Dr. Ömer KALAYCI Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Allerji ve astım Ünitesi
ALLERJİ AŞILARI Prof. Dr. Ömer KALAYCI Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Allerji ve astım Ünitesi Allerji aşıları Allerjen immunoterapi Allerjik bir hastaya giderek artan miktarlarda allerjen
DetaylıİMMÜN SİSTEM HASTALIKLARI VE BAKIMI. Öğr. Gör. Dr. Ayşegül Öztürk Birge ARALIK 2016
İMMÜN SİSTEM HASTALIKLARI VE BAKIMI Öğr. Gör. Dr. Ayşegül Öztürk Birge ARALIK 2016 İmmünite ile allerji arasında yakın bir ilişki vardır. İmmünite antikorlarla vücudu korumak, Allerji ise, antikorlarla
DetaylıVİROLOJİ -I Antiviral İmmunite
VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite Prof.Dr. Yılmaz Akça Prof.Dr. Feray Alkan Prof.Dr. Aykut Özkul Prof. Dr. Seval Bilge-Dağalp Prof.Dr. M. Taner Karaoğlu Prof.Dr. Tuba Çiğdem Oğuzoğlu DOĞAL SAVUNMA HATLARI-DOĞAL
DetaylıOLGU I. 28 Y, erkek, özel bir şirkette yönetici Zaman zaman nefes darlığı, özellikle koşu sırasında öksürük Oskültasyon : Normal
OLGU I 28 Y, erkek, özel bir şirkette yönetici Zaman zaman nefes darlığı, özellikle koşu sırasında öksürük Oskültasyon : Normal NASIL İLERLERSİNİZ? 1-Bronş provokasyon testi 2-Ek tetkik gerekli değildir
DetaylıTip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü
Tip 1 diyabete giriş Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü ENTERNASYONAL EKSPER KOMİTE TARAFINDAN HAZIRLANAN DİABETİN YENİ SINIFLAMASI 1 - Tip 1 Diabetes
DetaylıSOLUNUM FONKSİYON TESTLERİNDE TEMEL KAVRAMLAR
SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİNDE TEMEL KAVRAMLAR ÖĞRENİM HEDEFLERİ SFT parametrelerini tanımlayabilmeli, SFT ölçümünün doğru yapılıp yapılmadığını açıklayabilmeli, SFT sonuçlarını yorumlayarak olası tanıyı
DetaylıViral Hepatitler. Hepatit A Virus. Viral Hepatitler- Tarihsel Bakış. Hepatit Tipleri. Hepatit A Klinik Özellikler
Viral Hepatitler- Tarihsel Bakış Viral Hepatitler İnfeksiyöz Viral hepatitler A NANB E Enterik yolla geçen Dr. Ömer Şentürk Serum B D C F, G, TTV,? diğerleri Parenteral yolla geçen Hepatit Tipleri A B
DetaylıSunum planı. Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet
Sunum planı Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet En sık hekime başvuru nedeni Okul çağındaki çocuklarda %35-40 viral enfeksiyonlar sonrası 10 gün %10 çocukta 25 günü geçer. Neye öksürük
DetaylıTÜM DÜNYADA KİŞİNİN ASTIM HASTASI OLDUĞU TAHMİN EDİLMEKTEDİR
Pediatrik Astım TÜM DÜNYADA 300.000 KİŞİNİN ASTIM HASTASI OLDUĞU TAHMİN EDİLMEKTEDİR Pediatrik astımın özellikleri Klinik Bulgular Tanı basamakları Öykü: GINA önerisi anket:2008 FM LAB Pediatrik astımın
DetaylıTüberkülozda Yeni Tanı Metodları (Quantiferon)
Tüberkülozda Yeni Tanı Metodları (Quantiferon) Tüberküloz bütün yaş gruplarında görülen ve tüm sistemleri tutabilen bir hastalıktır. Tüberküloz prevalansının yüksek olduğu toplumlarda genellikle çocuk
DetaylıÇOCUKLARDA SİGARAYA MARUZİYETİN ETKİLERİ. Dr.Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı
ÇOCUKLARDA SİGARAYA MARUZİYETİN ETKİLERİ Dr.Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı PASİF SİGARAYA MARUZİYET Çocuklar zamanlarının %60-80 kadarını iç ortamlarda Türkiye
DetaylıSAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane
DetaylıKronik Öksürük. Dr. Kürşat Uzun N.E. Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD ve Yoğun Bakım Bilim Dalı
Kronik Öksürük Dr. Kürşat Uzun N.E. Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD ve Yoğun Bakım Bilim Dalı Epidemiyoloji Polikliniklerde en sık 5. şikayet %88-100 neden saptanıyor Spesifik tedavi
DetaylıGenellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır.
Bölüm 9 Astım ve Gebelik Astım ve Gebelik Dr. Metin KEREN ve Dr. Ferda Öner ERKEKOL Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır. Erişkinlerde astım görülme
DetaylıProbiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı
Probiyotik suşları Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı İnsan ve bakteri ilişkisi İnsan vücudundaki bakterilerin yüzey alanı = 400 m 2 (Tenis kortu kadar) İnsandaki gen
DetaylıTLERDE SEROLOJİK/MOLEK HANGİ İNCELEME?) SAPTANMASI
* VİRAL V HEPATİTLERDE TLERDE SEROLOJİK/MOLEK K/MOLEKÜLER LER TESTLER (NE ZAMANHANG HANGİ İNCELEME?) *VİRAL HEPATİTLERDE TLERDE İLAÇ DİRENCİNİN SAPTANMASI *DİAL ALİZ Z HASTALARININ HEPATİT T AÇISINDAN
DetaylıİMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ. Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD
İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD HÜCRE İÇİ MİKROBA YANIT Veziküle alınmış mikroplu fagosit Sitoplazmasında mikroplu hücre CD4 + efektör
DetaylıAteş Nedeniyle Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğine Yatırılarak Takip ve Tedavi Edilen Hastaların Değerlendirilmesi
Ateş Nedeniyle Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğine Yatırılarak Takip ve Tedavi Edilen Hastaların Değerlendirilmesi Dr. Işıl Deniz Alıravcı Merzifon Kara Mustafa Paşa Devlet Hastanesi 02.04.2015 GİRİŞ Ateş
DetaylıBRONŞ DUYARLILIK TESTLERİ. Prof. Dr. Tunçalp Demir
BRONŞ DUYARLILIK TESTLERİ Prof. Dr. Tunçalp Demir BRONŞ DUYARLILIK TESTLERİ 1.)REVERSİBİLİTE 2.)BRONŞ PROVOKASYON TESTLERİ REVERSİBİLİTE Tanım Havayolu obstrüksiyonu bulunan olgularda, farmakolojik bir
DetaylıÖksürük. Pınar Çelik
Öksürük Pınar Çelik Öksürük Öksürük, akciğerleri aspirasyondan koruyan, sekresyonların atılmasını sağlayan, istemli veya istemsiz refleks yolla oluşan, ani patlayıcı ekspirasyon manevrasıdır. Öksürük refleksinin
DetaylıGÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ
GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ Erhan Çalışıcı, Birgül Varan, Mahmut Gökdemir, Nimet Cındık, Özge Orbay Başkent Üniversitesi Çocuk Sağ.Has.ABD Göğüs ağrısı, çocukluk ve adölesan
DetaylıKüçük çocuklarda astım tedavisinde güncel kılavuzlar AAIR 2010
Küçük çocuklarda astım tedavisinde güncel kılavuzlar AAIR 2010 2007 den beri yayınlanmış 4 büyük kılavuz derlenmiş NAEPP in EPR-3 2008 EAACI nin PRACTALL Consensus report, 2008 ERS task force 2008 GINA
DetaylıASTIM TANI ve TEDAVİSİ
ASTIM TANI ve TEDAVİSİ TANIM Nöbetler şeklinde öksürük, dispne, hışıltılı solunum, göğüste tıkanıklık yakınmaları Diffüz, değişken, genellikle reverzibl hava yolu obstrüksiyonu Bronş aşırı duyarlılığı
DetaylıÇocuklarda Olgularla Ağır Astım Yönetimi: Konvansiyonel Tedaviler
Çocuklarda Olgularla Ağır Astım Yönetimi: Konvansiyonel Tedaviler Dr.Ersoy Civelek Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji SUAM ersoycivelek@gmail.com Çocuklar
DetaylıKRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ
KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ ÖĞRENİM HEDEFLERİ KOAH tanımını söyleyebilmeli, KOAH risk faktörlerini sayabilmeli, KOAH patofizyolojisinin
DetaylıASTIMDA YENİ BİYOLOJİK AJANLAR. Doç. Dr. İnsu Yılmaz Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD İmmünoloji ve Allerji Hastalıkları BD
ASTIMDA YENİ BİYOLOJİK AJANLAR Doç. Dr. İnsu Yılmaz Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD İmmünoloji ve Allerji Hastalıkları BD Astım-Yeni biyolojik tedaviler Omalizumab (Anti-IgE) Mepolizumab
DetaylıTTD Kış Okulu 2015 Havayolu Hastalıkları Modülü. Dr.İ.Kıvılcım Oğuzülgen
TTD Kış Okulu 2015 Havayolu Hastalıkları Modülü Dr.İ.Kıvılcım Oğuzülgen Olgu 1: 46y, E. 8 yıldır astım tanısıyla takipli Son 3 aydır artan yakınmaları var: Haftada 4-5 gün semptomları var Ayda 3-4 kez
DetaylıSOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire
SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire ÜST SOLUNUM YOLU Farenjit :Farenks mukozasının iltihabi bir hastalığıdır. Akut ve kronik olarak seyreder. Larenjit :Üst solunum yolunun bir parçası
DetaylıBİRLİKTE ÇÖZELİM Mİ? NSAii. Dr Gözde KÖYCÜ BUHARİ Dr Ferda ÖNER ERKEKOL
BİRLİKTE ÇÖZELİM Mİ? NSAii Dr Gözde KÖYCÜ BUHARİ Dr Ferda ÖNER ERKEKOL HASTAYI POLİKLİNİKTE NASIL DEĞERLENDİRELİM? 1) Klinik özellikler ( semptom, bulgu, eşlik eden hastalıklar) Reaksiyon ilaç aşırı duyarlılık
DetaylıTÜTÜN VE ASTIM. Kısa Ders 2 Modül: Tütünün Solunum Sistemine Etkileri
TÜTÜN VE ASTIM Kısa Ders 2 Modül: Tütünün Solunum Sistemine Etkileri Kısa Dersimizin Hedefleri KISA DERSİMİZİN AMACI: Öğrencileri tütünün astım üzerindeki zararlı etkileri ile astım hastalarına ve ebeveynlerine
DetaylıEdinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli
Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD Doğal bağışıklık Edinsel bağışıklık Hızlı yanıt (saatler) Sabit R yapıları Sınırlı çeşidi tanıma Yanıt sırasında değişmez Yavaş yanıt (Gün-hafta)
DetaylıTÜTÜNÜN ÇOCUKLARDA SOLUNUM YOLLARI SAĞLIĞINA ETKİLERİ. Ders 1 Modül: Tütün ve Çocuk Sağlığı
TÜTÜNÜN ÇOCUKLARDA SOLUNUM YOLLARI SAĞLIĞINA ETKİLERİ Ders 1 Modül: Tütün ve Çocuk Sağlığı Mini Dersin Hedefleri MİNİ DERSİN AMACI: Aktif veya pasif yollarla sigara dumanına maruz kalmanın, çocuklarda
DetaylıXXV. Avrupa Allergoloji ve Klinik İmmünoloji Akademisi (EAACI)* Kongresi 2006 Viyana da Türkiye den En İyi Araştırma Ödülü Alan Çalışmalar
XXV. Avrupa Allergoloji ve Klinik İmmünoloji Akademisi (EAACI)* Kongresi 6 Viyana da Türkiye den En İyi Araştırma Ödülü Alan Çalışmalar Üç-Altı Yaş Astımlı Çocuklarda Adenozin -Monofosfat (AMP) a Bronşiyal
Detaylıİntestinal Mikrobiyota Nedir? Ne yapar? Dr. Taylan Kav Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji BD
İntestinal Mikrobiyota Nedir? Ne yapar? Dr. Taylan Kav Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji BD En iyi mikrop ölü mikrop (mu)? Vücudumuzdaki Mikroplar Bakteriler Mantarlar Virüsler Bakterilerle
Detaylı(İnt. Dr. Doğukan Danışman)
(İnt. Dr. Doğukan Danışman) *Amaç: Sigara ve pankreas kanseri arasında doz-yanıt ilişkisini değerlendirmek ve geçici değişkenlerin etkilerini incelemektir. *Yöntem: * 6507 pankreas olgusu ve 12 890 kontrol
DetaylıAkut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı. Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi
Akut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit Aktivasyonunun Ayrımı Neden AHB ve KHB-A karışır? Neden AHB ve KHB-A
DetaylıBURUNDAN (NAZAL) UYGULANAN YÜKLEME (PROVOKASYON) TESTLERİ İÇİN AYDINLANMIŞ ONAM (RIZA) BELGESİ
BURUNDAN (NAZAL) UYGULANAN YÜKLEME (PROVOKASYON) TESTLERİ İÇİN AYDINLANMIŞ ONAM (RIZA) BELGESİ HASTANIN... Kayıt (protokol) numarası :... Doğum tarihi (gün/ay/yıl) :... Adresi :...... Telefon numarası
DetaylıSOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ. Doç Dr Tunçalp Demir
SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ Doç Dr Tunçalp Demir SFT-SINIFLANDIRMA A-)Spirometrik inceleme 1. Basit spirometri 2. Akım-volüm halkası a)maksimal volenter ventilasyon (MVV) b)reversibilite c)bronş provokasyonu
DetaylıDr. Nalan Ogan. Ufuk Ü.T.F. Göğüs Hastalıkları A.D.
Dr. Nalan Ogan Ufuk Ü.T.F. Göğüs Hastalıkları A.D. Giriş Astım ve KOAH, en sık görülen kronik akciğer hastalıkları Her ikisi de havayolu obstruksiyonu ve kronik havayolu inflamasyonu ile karakterize Sigara
DetaylıAnti-HIV Pozitif Bulunan Hastada Kesin Tanı Algoritması. Doç. Dr. Kenan Midilli İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı
Anti-HIV Pozitif Bulunan Hastada Kesin Tanı Algoritması Doç. Dr. Kenan Midilli İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Testler farklı amaçlarla uygulanabilir: - Tanı, tarama, doğrulama,
DetaylıRENAL TRANSPLANT ALICILARINDA C5aR 450 C/T GEN POLİMORFİZMİ: GREFT ÖMRÜ İLE T ALLELİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA C5aR 450 C/T GEN POLİMORFİZMİ: GREFT ÖMRÜ İLE T ALLELİ ARASINDAKİ İLİŞKİ Ramazan GÜNEŞAÇAR 1, Gerhard OPELZ 2, Eren ERKEN 3, Steffen PELZL 2, Bernd DOHLER 2, Andrea RUHENSTROTH
DetaylıEpstein-Barr virüs enfeksiyonlarında trombosit parametrelerinin değerlendirilmesi
Epstein-Barr virüs enfeksiyonlarında trombosit parametrelerinin değerlendirilmesi Habip ALMİŞ, İbrahim Hakan BUCAK, Mehmet TURGUT. Adıyaman Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD.
DetaylıSOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON
SOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON Ali ŞENGÜL MEDICALPARK ANTALYA HASTANE KOMPLEKSİ İMMÜNOLOJİ BÖLÜMÜ Organ nakli umudu Beklenen Başarılı Operasyonlar Hayaller ve Komplikasyonlar?
DetaylıGebelik ve Enfeksiyonlar. Prof.Dr. Levent GÖRENEK
Gebelik ve Enfeksiyonlar Prof.Dr. Levent GÖRENEK Olgulara Yaklaşım 2 1. TORCH grubu enfeksiyon etkenleri nelerdir? Toxoplasmosis Other (Sifiliz, Varicella zoster ) Rubella Cytomegalovirus Herpes simplex
DetaylıAĞIR ASTIMDA TEDAVİ YANITINI ÖNGÖRMEK MÜMKÜN MÜ? BİYO-BELİRTEÇLER
AĞIR ASTIMDA TEDAVİ YANITINI ÖNGÖRMEK MÜMKÜN MÜ? BİYO-BELİRTEÇLER Dr. Dilşad Mungan Ankara Üniversitesi Göğüs Hastalıkları ABD Allerji ve İmmünoloji BD 9 Haziran 2018 Koç Üniversitesi, İstanbul ık Plan
DetaylıÇOCUKLARDA AKUT ASTIM ATAĞININ ÖZELLİKLERİ ve İSKEMİ MODİFİYE ALBUMİN DÜZEYLERİ
T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Rahmi ÖRS ÇOCUKLARDA AKUT ASTIM ATAĞININ ÖZELLİKLERİ ve İSKEMİ MODİFİYE ALBUMİN
DetaylıBurun yıkama ve sağlığı
Burun yıkama ve sağlığı Yayınlanmış bir çok klinik çalışmada günlük yapılan nazal yıkmanın burnumuzla ilgili yaşam kalitesini arttırdığı ve sinüslerimizden kaynaklanan semptomları azalttığı gösterilmiştir.
DetaylıOtakoidler ve ergot alkaloidleri
Otakoidler ve ergot alkaloidleri Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 1 Antihistaminikler 2 2 1 Serotonin agonistleri, antagonistleri, ergot alkaloidleri 3 3 Otakaidler Latince "autos" kendi, "akos"
Detaylıği Derne Üroonkoloji
İNTRAVEZİKAL BCG UYGULAMALARI ÖNCESİ PPD. TESTİ ÖLÇUM DEĞERİ ILE IDRAR IL-2 VE IL-lO DÜZEYLERİ ARASINDAKİ KORELASYON AMAÇ Transizyonel hücreli mesane karsinomlarında transüretral tumör rezeksiyonu sonrası
DetaylıI- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık
I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık Fagositik hücreler (makrofajlar, mast hücreleri) Kompleman sistemi(direkt bakteri hücre membranı parçalayarak diğer immün sistem hücrelerin bunlara atak yapmasına
DetaylıT.C. SAĞLIK BAKANLIĞI T Ü R K İY E HALK SAĞLIĞI KURUM U Van Halk Sağlığı Müdürlüğü
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI T Ü R K İY E HALK SAĞLIĞI KURUM U Van Halk Sağlığı Müdürlüğü Sayı : 37.81 1.563-934/ 28/04/2014 Konu : Teklife Davet Tel : Faks : Kurumumuzun ihtiyacı olan (2) kalem Dünya Astım Günü
Detaylıİnsan Mikrobiyom Projesi. Prof. Dr. Tanıl Kocagöz
İnsan Mikrobiyom Projesi Prof. Dr. Tanıl Kocagöz Human Microbiome Project İnsan Mikrobiyom Projesi (İMP) 2007 yılında NIH tarafından başlatıldı 300 gönüllünün 5 vücut bölgesinden değişik zamanlarda, toplam
DetaylıLAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER
LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER Varlık Erol, Cengiz Aydın, Levent Uğurlu, Emre Turgut, Hülya Yalçın*, Fatma Demet İnce* T.C.S.B. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Detaylıİnek sütü alerjisi artıyor mu? Prof Dr Esen Demir EÜTF Çocuk Alerji ve Klinik İmmunoloji BD Çocuk Göğüs hastalıkları BD
İnek sütü alerjisi artıyor mu? Prof Dr Esen Demir EÜTF Çocuk Alerji ve Klinik İmmunoloji BD Çocuk Göğüs hastalıkları BD WAO 2013 Alerji prevalansı %10-40 Gelişmiş ülkelerin çoğunda prevalans >%20 EAACI
DetaylıDoç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri
Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Hastalıkların tedavisinde kat edilen yol, bulaşıcı hastalıklarla başarılı mücadele, yaşam koşullarında düzelme gibi
DetaylıAstım-KOAH Overlap Sendromu. Yrd. Doç. Dr. Serhat Karaman Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı
Astım-KOAH Overlap Sendromu Yrd. Doç. Dr. Serhat Karaman Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Sunum Planı Tanı Tarihçe (Çok yakın tarih! ) Rehberlerde Akos Prevelans Klinik Literatür
DetaylıADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu
ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu Sağlık Hizmetlerinin Özellikleri Ergenin yaşına, gelişim düzeyine uygun Bireysel, kültürel ve sosyoekonomik farklılıklara
DetaylıGebede HSV İnfeksiyonu. Dr. Süda TEKİN KORUK Koç Üniversitesi Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü
Gebede HSV İnfeksiyonu Dr. Süda TEKİN KORUK Koç Üniversitesi Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Olgu 14 günlük, erkek bebek Şikayeti: Sol kol ve bacakta kasılma, emmeme Hikaye:
DetaylıASTIMLI HASTALARDA EV ĐÇĐ ORTAM DEĞERLE DĐRMESĐ VE ATOPĐ ÖZELLĐKLERĐ
T.C. ADNAN MENDERES ÜNĐVERSĐTESĐ TIP FAKÜLTESĐ GÖĞÜS HASTALIKLARI ANABĐLĐM DALI ASTIMLI HASTALARDA EV ĐÇĐ ORTAM DEĞERLE DĐRMESĐ VE ATOPĐ ÖZELLĐKLERĐ UZMANLIK TEZĐ DR. NĐMET DEMĐRTAŞ DANIŞMAN Yrd. Doç.
DetaylıTemel Solunum Fonksiyon Testi Uygulamaları. Dr. Şermin BÖREKÇİ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı
Temel Solunum Fonksiyon Testi Uygulamaları Dr. Şermin BÖREKÇİ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Solunum fonksiyonlarını değerlendirmek için kullanılan testler nelerdir? Solunum
DetaylıÇOCUKLUK ÇAĞI ASTIMINDA TEDAVİ. Dr. Arif KUT
ÇOCUKLUK ÇAĞI ASTIMINDA TEDAVİ Dr. Arif KUT ASTIM Kronik enflamatuvar bir hastalıktır Çok sayıda hücre ve mediatör rol alır Solunum yollarında aşırı duyarlılık vardır Tekrarlayıcı öksürük ve hırıltı ile
DetaylıAŞILANMA VE ÇOCUK SAĞLIĞI 11
AŞILANMA VE ÇOCUK SAĞLIĞI 11 Sabahat Tezcan ve Elif Kurtuluş Yiğit Bu bölümde 12-23 aylık çocukların aşılanması, beş yaş altı çocuklarda akut solunum yolu enfeksiyonunun varlığı ve evlenmiş kadınların
DetaylıBÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN.
BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof Dr Zehra AYCAN zehraaycan67@hotmail.com Büyüme Çocukluk çağı, döllenme anında başlar ve ergenliğin tamamlanmasına kadar devam eder Bu süreçte çocuk hem büyür hem de gelişir
DetaylıASTIM ATAĞI NEDENİYLE ALERJİ DEPARTMANI VE ACİL SERVİSTE TEDAVİ EDİLEN HASTALARDA ORTAYA ÇIKAN NÜKSLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI ASTIM ATAĞI NEDENİYLE ALERJİ DEPARTMANI VE ACİL SERVİSTE TEDAVİ EDİLEN HASTALARDA ORTAYA ÇIKAN NÜKSLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
DetaylıTürk Toraks Derneği. Erişkin Astımı Tanı ve Tedavi Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi. www.toraks.org.tr. Türk Toraks Derneği Turkish Thoracic Society
Türk Toraks Derneği Turkish Thoracic Society Türk Toraks Derneği Cep Kitapları Serisi Erişkin Astımı Tanı ve Tedavi Cep Kitabı www.toraks.org.tr Türk Toraks Derneği Astım ve Allerji Çalışma Grubu Rehberin
DetaylıGebelerde Rubella (Kızamıkçık) Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Kader
Gebelerde Rubella (Kızamıkçık) Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Kader OLGU 1 İkinci çocuğuna hamile 35 yaşında kadın gebeliğinin 6. haftasında beş yaşındaki kız çocuğunun rubella infeksiyonu geçirdiğini öğreniyor. Küçük
DetaylıTOKSOPLAZMA İNFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISI UZM.DR.CENGİZ UZUN ALMAN HASTANESİ
TOKSOPLAZMA İNFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISI UZM.DR.CENGİZ UZUN ALMAN HASTANESİ KLİNİK Bağışıklık sistemi sağlam kişilerde akut infeksiyon Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde akut infeksiyon veya
DetaylıASTIM TEDAVİSİNDE YENİLİKLER. Prof.Dr. Özkan Karaman Dokuz Eylül Üniversitesi Çocuk İmmunoloji ve Allerji Bilim Dalı
ASTIM TEDAVİSİNDE YENİLİKLER Prof.Dr. Özkan Karaman Dokuz Eylül Üniversitesi Çocuk İmmunoloji ve Allerji Bilim Dalı ozkan.karaman@deu.edu.tr TEMELDEKİ AMAÇ ASTIM KONTROLÜNÜN SAĞLANMASIDIR ASTIM KONTROLÜNÜN
DetaylıALLERJİK RİNİT ve EŞLİK EDEN HASTALIKLAR
ALLERJİK RİNİT ve EŞLİK EDEN HASTALIKLAR Dr. İpek Türktaş Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ankara Çocuklarda: %8.6-15.4 Erişkinde: %20 AKINTI KAŞINTI Allerjik Selam Allerjik Rinit Bulguları AKSIRMA ATAKLARI
DetaylıYenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.
Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi Dr. Aslı KANTAR GİRİŞ GENEL BİLGİLER Akut böbrek hasarı (ABH) yenidoğan yoğun bakım
DetaylıPERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI. Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları
PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Perinatal dönemde herpesvirus geçişi. Virus Gebelik sırasında Doğum kanalından Doğum
DetaylıDünya genelinde her 3 4 kişiden biri kronik hastalıklıdır. (Ülkemizde Kronik Hastalıklar Raporu na göre,
KRONİK HASTALIKLAR *Genellikle tam iyileştirilmeleri söz konusu olmayan, *Sürekli, *Yavaş ilerleyen, *Çoğu kez kalıcı sakatlıklar bırakan, *Oluşmasında kişisel ve genetik etkenlerin rol oynadığı, *Genellikle
DetaylıDR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ
DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ DUYGU DÜZCAN KİLİMCİ,GÜRSES ŞAHİN,ŞULE TOPAL,BURÇAK BİLGİN,ŞULE YEŞİL,GÜLŞAH TANYILDIZ,ALİ
DetaylıAstım ve Meslek Astımı 2014. Prof.Dr.A.Fuat Kalyoncu Göğüs Hastalıkları ABD Erişkin Allerji İmmünoloji Bilim Dalı
Astım ve Meslek Astımı 2014 Prof.Dr.A.Fuat Kalyoncu Göğüs Hastalıkları ABD Erişkin Allerji İmmünoloji Bilim Dalı YS. 58 yaşında, erkek, emekli işçi Yozgat/Akdağmadeni 17 yaşında Almanya 7 yıl öncesine
DetaylıHalis Akalın, Nesrin Kebabcı, Bekir Çelebi, Selçuk Kılıç, Mustafa Vural, Ülkü Tırpan, Sibel Yorulmaz Göktaş, Melda Sınırtaş, Güher Göral
Halis Akalın, Nesrin Kebabcı, Bekir Çelebi, Selçuk Kılıç, Mustafa Vural, Ülkü Tırpan, Sibel Yorulmaz Göktaş, Melda Sınırtaş, Güher Göral Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik
DetaylıİMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı?
İMMUNİZASYON Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? Canlıya antijen verdikten belli bir süre sonra, o canlıda
DetaylıMEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler
MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik
DetaylıTekstil endüstrisinde sağlık gözetimi
Tekstil endüstrisinde sağlık gözetimi Millworkers by Laurence Stephen Lowry (1948) Prof.Dr. Nadi Bakırcı Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı A.D. Tekstil Sektörü Elyaf ve ipliği kullanım eşyasına
DetaylıSOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARININ EPİDEMİYOLOJİSİ
SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARININ EPİDEMİYOLOJİSİ Prof. Dr. Bedia ÖZYILDIRIM İTF Halk Sağlığı AD Solunum Sistemi Hastalıkları Üst Solunum Yollarının Akut Enfeksiyonları (ÜSYE) Pnömoniler Tüberküloz Kronik
DetaylıALLERJİK HASTALIKLARDA KORUNMA
ALLERJİK HASTALIKLARDA KORUNMA Dr. Dilşad Mungan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Allerjik Hastalıklar Bilim Dalı Allerjik ı Hastalıklar Bilim Dal Plan Tanım Primer korunma
DetaylıDİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II. KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU
DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU Doç.Dr. Engin DEVECİ İMMÜN SİSTEM TİPLERİ I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık Fagositik hücreler (makrofajlar, mast
Detaylı