BÖLÜM I. Buzullar ve İklim Değişikliği: Geçmiş, Günümüz ve Gelecek. Attila Çiner 1 ve Mehmet Akif Sarıkaya 2

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "BÖLÜM I. Buzullar ve İklim Değişikliği: Geçmiş, Günümüz ve Gelecek. Attila Çiner 1 ve Mehmet Akif Sarıkaya 2"

Transkript

1 BÖLÜM I Buzullar ve İklim Değişikliği: Geçmiş, Günümüz ve Gelecek Attila Çiner 1 ve Mehmet Akif Sarıkaya 2 1 Prof. Dr., Hacettepe Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Beytepe, Ankara, aciner@hacettepe.edu.tr. 2 Yrd. Doç. Dr., Fatih Üniversitesi, Coğrafya Bölümü, Büyükçekmece, İstanbul, mehmetakifsarikaya@gmail.com 19

2 Özet Abstract Buzullar ve İklim Değişikliği: Geçmiş, Günümüz ve Gelecek Buzullar, iklim değişikliklerine verdikleri doğrudan ve hızlı tepki (ilerleme ve geri çekilme) ve yaygın bulunmaları nedeniyle geçmiş iklim değişikliklerinin anlaşılması açısından en önemli veri kaynağını oluşturmaktadırlar. Bu çalışma kapsamında yerkürenin geçirdiği çeşitli buzul dönemleri ve buna bağlı olarak iklimin değişimi ile gelecekte bizi ne gibi değişikliklerin beklediği konusu ele alınmış, gelecekle ilgili çeşitli önerilerde bulunulmuştur. Gerçekleştirilen buzul sondajları aracılığıyla dünya genelinde iklim değişikliklerinin çok detay bir şekilde ortaya konabildiği 700 bin yıllık dönem gözden geçirilmiş ve Türkiye nin son 25 bin yılda yaşadığı buzul dönemleri ve iklim değişiklikleri açıklanmıştır. Buzul çökellerinden (moren) kozmojenik yüzey yaş tayini yöntemleri ve buzul modellemeleri kullanılarak elde edilen nicel verilere göre byö gerçekleşen son buzul maksimumu nda (LGM) ülkemiz, günümüzden 8-11 C daha soğuk bir iklimin etkisi altındadır. Daha sonraki Geç Buzul Dönemi nde (14-15 byö), Erciyes buzul çökellerinden elde edilen verilere göre, sıcaklıklar günümüze göre daha düşük (4,5-6,4 C), yağış koşulları ise günümüzden %50 daha fazladır. Aladağlar da bulunan Hacer Vadisi ndeki buzul çökellerinden elde edilen veriler ise, Erken Holosen Dönemi nde (8-10 byö) yağış miktarının günümüze göre iki misli kadar daha yüksek olduğunu ve sıcaklıkların çok hızlı bir şekilde yükseldiğini (1,44 C/yy) göstermektedir. Bu ısınma hızı, 20. yy da gerçekleşen ve insanlığın CO 2 gibi sera etkisi yapan gazları atmosfere salması sonucu ortaya çıkan yaklaşık 1 C lik sıcaklık artışının bile üzerinde olup doğal sebeplerin de iklimi ne kadar hızlı değiştirebileceğinin önemli bir kanıtıdır. Erciyes buzulundan elde edilen iklim modelleme sonuçları da Geç Holosen Dönemi nde (4 byö), 2,4-3 C lik bir sıcaklık düşüşünü ve hemen hemen günümüz şartlarına yakın bir yağış durumunu ortaya koymaktadır. Günümüzde buzullar çok hızlı bir şekilde alan kaybına uğramaktadır. İklim bilimciler 21. yy ın sonunda sıcaklık artışının en az 1-4 C arasında olabileceğini öngörmekte ve mevcut durumu devam ettirmemiz durumunda çok daha kötümser senaryolara hazır olmamız gerektiği uyarısını yapmaktadırlar. Sera etkisi yapan gazların salınımının hızlı bir şekilde azaltılması ve alternatif enerjilere yönelen insanlığın da küresel ısınmaya ayak uydurarak varlığını sürdürebilmesi dışında başka bir seçenek bulunmamaktadır. Glaciers and Climate Change: Past, Present and Future Glaciers make up the primary source of information about the climate change because of their relatively fast reaction time (advance and retreat). This study reviews glacial periods and related climate changes that earth has undergone since its formation and tries to forecast expected future changes in the climate. The earth s climatic changes record for the last years (700 ka) obtained from glacial drilling programs and Turkey s last 25 ka glacial and climatic fluctuations is also explained. Cosmogenic surface dating of glacial deposits (moraines) indicate that the Last Glacial Maximum (20-25 ka) climates was 8-11 C colder than today. Following Late Glacial (14-15 ka) climate was colder by 4,5-6,4 C and 1.5 times wetter as indicated by Erciyes glacial deposits. Early Holocene (8-10 ka) was twice as wet compared to today and temperature rise was very fast (1,44 C/century) as calculated from Hacer Valley glacier retreat rates in Aladağlar. This is even faster than the 20th century global warming rate (approx. 1 C) presumably created by greenhouse gas emissions such as CO 2 and indicates that natural causes can create fast climatic changes. Modeling results from Erciyes glacier shows that Early Holocene (4 ka) was 2,4-3 C colder and its precipitation amounts approached to similar conditions as today. As of today most of the glaciers around the world are retreating. Climate scientists expect a global warming rate of at least 1-4 C in the 21 st century and warn about the need to reconsider the way we emit greenhouse gases in such unprecedented amounts. It seems that the only way out from a catastrophic scenario is to significantly slow down the greenhouse gas emissions in order to allow humans to cope with this warming trend

3 1. Giriş Günümüzde bütün insanlığı doğrudan ilgilendiren en önemli kavramlardan biri haline gelen küresel iklim değişikliği, özellikle de küresel ısınma/soğuma, aslında yerkürenin milyarlarca yıldır gündeminde olan bir konudur. Gerçekten de dünya 4,6 milyar yıl öncesine uzanan oluşumundan beri çeşitli değişimlere uğrayarak bugünkü durumuna gelmiş ve bu gelişimi sırasında sadece kayaçların ve canlı hayatının değil iklimlerin de değişerek gelişimine ve çeşitliliğine tanıklık etmiştir. Geçmiş iklim (paleoclimate) ve ortam (environment) değişikliklerini bilim adamları çeşitli yöntemler aracılığıyla tahmin etmeye çalışmaktadırlar. Günümüzde kullanılan teknikler ve yöntemler sayesinde, birkaç bin yıldan (by) milyonlarca yıla (my) kadar uzanan bir veri tabanı oluşturulmuş durumdadır. Bunun yanı sıra, aletsel ölçümlerin alınmaya başlandığı son birkaç yüzyıldır elimizdeki nicel veriler de önemli ölçüde artmıştır. Günümüzün gelişmiş bilgisayar modelleri sayesinde bu verileri kullanan bilim insanları gelecekteki iklimlerin nasıl olabileceği üzerine varsayımlarda bulunabilmektedirler. Bu bölümün amacı geçmişte iklimin doğal nedenlerle nasıl değiştiğininin anlaşılmasına katkıda bulunarak gelecekte insanlığı nelerin bekleyebileceğine ışık tutmaktır. Özellikle 19. yy ın ortalarından itibaren insanlığın iklime gittikçe artan olumsuz müdahalesinin doğurduğu sonuçları gözler önüne sermek ve bu gidişatı önlemek veya hiç değilse yavaşlatmak için yapılması gerekenleri dile getirmek de bir diğer amaçtır. Bu kapsamda giriş bölümünün aşağıdaki kısmında, bilim insanlarının geçmiş iklimi anlamakta ve ge-lecek iklimi öngörmekte kullandıkları yöntemler kısaca anlatılmış ve iklimi değiştiren nedenler tartışılmıştır. Çalışmanın geri kalan bölümlerinde ise, iklim değişikliklerinin etkilerinin en açık biçimde gözlenebildiği buzullardaki değişimler, dünya ve özellikle de Türkiye den verilen çeşitli örnekler aracılığı ile ele alınmıştır Geçmiş İklimi Belirleme Yöntemleri Geçmiş iklim değişikliklerine ışık tutan jeolojik ve biyolojik veriler, öncelikle denizlerde yapılan sondajlar sırasında yüzeye çıkarılan sedimanter kayalardan elde edilmektedir. Bu kayalardan alınan karotlar, sadece sedimanter birimlerin içerdiği litolojiler ve tabaka kalınlıkları değil, bu sedimanların içinde bulunan mikroskopik veya makroskopik (diatom, foraminifera, polen, mercan gibi) canlıların kavkılarında bulunan ve o günün atmosferik koşullarını yansıtan Oksijen ( 18 O) ve Karbon ( 13 C) izotop oranlarının da geçmişteki su kimyası ve sıcaklığı hakkında çok önemli bilgi verdikleri bilinmektedir. Karalardan toplanan veriler de en az denizlerinki kadar önemlidir. Özellikle kireçtaşlarında oluşmuş mağaralarda bulunan sarkıt ve dikit kesitlerinin incelenmesi sonucunda, her yıl oluşan katmanların sayısı ve bunların göreceli kalınlıkları Uranyum-serisi yaş tayin yöntemleri ile tarihlendirilebilmektedirler. Bu yöntemler sayesinde yağış (Fleitmann vd., 2004) ve ortalama sıcaklık (Frisia vd., 2003) ile nemli veya kurak geçen dönemler (Spötl vd., 2002) hakkında bilgi edinmek mümkündür. Ayrıca, 18 O izotop oranlarını kullanarak mağara ısısı ve yağış, 13 C izotop oranlarını kullanarak da bitki örtüsünün türü veya yoğunluğu hakkında veri toplamak olanaklı hale gelmektedir (Dorale vd., 1998). İklim değişikliklerini belirlemede kullanılabilecek karasal verilerden bir diğeri özellikle buzul göllerinde oluşan ve sedimanter çökellerde varv olarak bilinen, lamina adı ince tabakalanmadır (Şekil 1). Yaz aylarında nispeten daha açık renkli ve silt-ince kum boyutundaki malzemeden oluşan varvlar, kış aylarında göllerin donması ve sediman getiriminin azalması sonucu daha koyu renkli ve kil boyutunda olmaktadırlar. Varv çiftlerinin her birinin bir yıllık çökelime işaret etmesi nedeniyle bunların sayımı ve göreceli kalınlıkları, oluşum zamanları ve geçmiş iklimler hakkında çok detay bilgi vermektedir (Wohlfarth, 1996). Şekil 1. Hitchcock Gölü varvları (Connecticut, ABD). S: Yaz ayları çökelimi, W: kış ayları çökelimi. Foto: K. Brickyard. Ülkemizdeki Tuz Gölü gibi kapalı havzalarda oluşmuş göllerin geçmiş kıyı şeridine ait teraslarının ve jeomorfik şekillerinin haritalanması ve çeşitli yöntemlerle yaşlandırılması son birkaç 10 by a ait iklim salınımları hakkında önemli ipuçları vermektedir (Özsayın vd., 2013). Tuz Gölü örneğinde olduğu gibi kurak-yarı kurak göl kıyılarında ve çok kurak karasal ortamlarda oluşabilen çeşitli rüzgar kumulları (Kuzucuoğlu vd., 1998), lösler ile kalişeler (Küçükuysal vd., 2011) ve eski toprak kalıntıları (Küçükuysal vd., 2012) da jeolojide sık kullanılan iklim belirteçleridir. Sadece birkaç bin yıllık da olsa geçmiş iklimler hakkında detay veri sağlayan bir başka yöntem de dendrokronoloji olarak bilinen ağaç halkalarının sayılarına dayanılarak yapılan tarihlendirmedir. Halkaların morfolojik özellikleri o yıl içindeki sıcaklık ve yağış verilerini yansıtması bakımından önemli bilgiler içermektedir. Bunların yanı sıra tarihsel kayıtlar ve bilgisayar yardımı ile yapılan modellemeler de geçmiş iklim hakkında çalışan bilim insanlarının başvurduğu yöntemlerdendir. Yukarıda belirtilen yöntemlere ek olarak hiç kuşkusuz ki buzullar, iklim değişikliklerine verdikleri hızlı yanıt (erime veya buzul ilerlemesi) ve yaygın bulunmaları gibi nedenlerle, geçmiş iklim değişikliklerinin anlaşılması bakımından en önemli veri kaynaklarının başında gelmektedirler. Buzulların yayılımının zaman ve mekan içinde artması veya azalması, günümüzde çeşitli bilimsel yöntemlerle ölçülerek sadece geçmiş iklim değişiklikleri hakkında bilgi edinmemizi sağlamakla kalmayıp, gelecekte insanlığı nelerin beklediğine dair senaryoların geliştirilmesine de olanak sağlamaktadır. Günümüzde, özellikle buzul örtülerinin bulunduğu Antarktika (Vostok Gölü buzul sondajı verileri) veya Grönland da gerçekleştirilmiş olan buzul sondajları aracılığıyla buzun içinde hapsolmuş bulunan hava kabarcıklarının içerdiği gazlar ile duraylı izotop oranlarının, metan yoğunluklarının ve buz tabakalarının içerdiği toz ve polen gibi malzemelerin incelenmesi sayesinde son 800 by a ait çok önemli ve detay iklim bilgilerine ulaşılabilmiştir (Şekil 2)

4 Şekil 2. Sondajlardan elde edilmiş buzul karotu. Foto: Emily Stone. Kıtaları kaplayan bu büyük buzul örtülerinin yanı sıra daha küçük boyutlu olmalarına rağmen Türkiye de dahil dünyanın çeşitli bölgelerinde gözlemlenebilen ve bu özelliklerinden ötürü yöresel bir veri kaynağı olan vadi buzulları da, son yıllarda gittikçe artan bir şekilde iklim indikatörü olarak kullanılmaktadırlar (Sarıkaya vd., 2011). Buzulların, iklim şartlarının gelişimine bağlı olarak erimesi ile üzerinde ve önünde taşıdıkları çeşitli boyuttaki sedimanları depolamasıyla oluşan yerşekillerine moren adı verilmektedir. Bir buzul vadi boyunca ne kadar alçak noktalara inmişse, geçmişteki hava sıcaklıkları da günümüze göre o kadar daha soğuk olur varsayımından hareketle morenleri oluşturan ve til olarak bilinen sedimanlar üzerinden yapılan kozmojenik (uzay kökenli) yüzey yaş tayinleri sonucu özellikle son buzul dönemi (takriben 100 by) hakkında çok detay verilere ulaşılmıştır (Sarıkaya vd., 2011) İklim Değişiliklerinin Nedenleri İklimler kısa ve uzun dönemlerde çeşitli nedenlerle değişirler. Kısa sürede etkili olan nedenlerin başında güneş lekelerinin sayısının değişimi ve güneş patlamalarının salınımı gelmektedir. Bir başka neden ise, büyük ölçekli volkanik patlamalar yüzünden atmosferin yoğun bir kül tabakasıyla kaplanması sonucunda görülen soğumadır yılında Endonezya nın Java adası yakınlarındaki Krakatoa volkanının patlaması sonucunda stratosfere kadar taşınan kül ve gazların rüzgarlar aracılığıyla tüm dünyayı kapladığı, dünyanın ortalama sıcaklığının 1,2 C azaldığı ve normal koşullara dönülmesinin yıllar aldığı bilinmektedir (Self ve Rampino, 1981). Daha uzun dönemde ise, dünyanın astronomik eksenindeki döngüsel değişiklikler, yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının toplam değerlerini ve ışınların geliş açılarını değiştirerek, iklimlerin değişmesine yol açmaktadır. Milankovitch döngüleri (Milankovitch cycles) olarak da adlandırılan ve geçmiş iklim değişimlerini en iyi açıklayan teorilerden birisi olan Astronomik Döngüler Teorisi ilk defa olarak Sırp matematikçi Milutun Milankovitch tarafından ortaya atılmıştır (Hays vd., 1976). Bu teoriye göre üç farklı döngü söz konusudur. Bunlar, eksen yalpası (precession), eksen eğikliği (obliquity) ve yörünge dış merkezliği (eccentricity) olarak adlandırılırlar. Bu döngüler, sırasıyla her by, 41 by ve 100 by da bir gerçekleşmekte olup, bileşkeleri dünyamızın yaklaşık her 100 by da bir soğuyup, tekrar ısınmasına neden olmaktadır (Şekil 3) Yüz milyonlarca yıllık çok daha uzun vadeli iklim değişiklikleri ise, kıtaların biraraya gelmesi ve okyanusların birleşerek hava ve deniz akıntılarının değişmesi sonucunu doğuran plaka tektoniği (plate tectonics) ile oluşurlar. Geçmişte Gondwana ve Pangea gibi süperkıtaların olduğu dönemlerde kıtaların birleşik olmasından dolayı kıta içlerinin genelde çok kurak, tersine okyanusa yakın yerlerde ise daha da nemli olduğu dönemlerin meydana geldiği bilinmektedir. Şekil 3. Milankovitch döngüleri (IPCC, 2007). 2. Dünya nın Geçirdiği Ana Buzul Dönemleri Dünya nın, 4,6 milyar yıl önce oluşumunda çok yüksek olan sıcaklığının 100 milyon yıl (my) gibi jeolojik anlamda nispeten kısa sayılabilecek bir süre içinde suyu sıvı halde barındırabilecek derecede soğuduğu tahmin edilmektedir. Günümüzde 15 C olan ortalama yeryüzü sıcaklığının 4 milyar yıl önce C kadar olduğu hesaplanmaktadır (Saltzman, 2002). İnsan kaynaklı küresel ısınmanın yarattığı sorunlar tartışılırken göz ardı edilmemesi gereken çok önemli bir konu, doğanın kendi mekanizmalarını kullanarak ve insana ihtiyaç duymadan da iklimleri değiştirebildiği gerçeğidir (Zreda vd., 2011). Yerkürenin geçirdiği eski buzul dönemlerinden örnekler aşağıda ayrıntılı biçimde verilmiştir. Genel olarak günümüze göre daha sıcak koşullara sahip olunan geçmiş çağlarda, en azından beş büyük buzullaşma oluştuğu bilinmektedir. Bu dönemler, sırasıyla, Huronian, Cryogenian, Geç Ordovisyen, Geç Karbonifer ve son olarak da Kuvaterner de gerçekleşmiştir (Şekil 4). Şekil 4. Yerkürenin yüzey sıcaklığının jeolojik tarihçe boyunca değişimi. Mavi çizgi güncel referans sıcaklık değeri olup yatay eksen ölçeksiz çizilmiştir (Saltzman, 2002) Huronian Buzullaşması (2,2 milyar yıl önce) Buzul dönemlerinden en eskisi Huronian Buzullaşması olup, takriben 2,2 milyar yıl öncesine uzanan Erken Proterozoik Devri nde meydana gelmiştir. Bu dönem, Kuzey Amerika daki Büyük Göller Bölgesi ile Avustralya nın batı kesimlerinde gözlenen ve tillit olarak bilinen taşlaşmış ve çok kalın buzul çökelleri ile temsil edilmektedirler

5 2.2. Cryogenian Buzullaşması ( myö) İkinci olarak meydana gelen ve yerkürenin geçirdiği en uzun ve en sert buzullaşma dönemi olan Cryogenian Buzullaşması da Prekambriyen in sonlarına doğru 800 ile 630 my öncesinde oluşmuştur. Kartopu Dünya (Snowball Earth) olarak da bilinen bu dönemde yerkürenin, ekvatorlar da dahil olmak üzere, tamamen buzul örtüleri ile kaplandığı ve sıcaklıkların ortalama -20 o C lere kadar düştüğü tahmin edilmektedir 2.3. Geç Ordovisiyen Buzullaşması ( myö) Prekambriyen de ortaya çıkan Huronian ve Cryogenian dan sonraki üç buzullaşma Fanerozoyik te görülmüştür (Şekil 6). Üçüncü buzullaşma, Afrika nın merkezde olduğu ve Gondwana olarak bilinen süperkıtada, günümüzden takriben my önce, Geç Ordovisiyen Dönemi nde buzullaşmasıdır. Ülkemizde de özellikle Toros Dağları boyunca çeşitli yerlerde gözlenen tillit ile temsil edilen bu dönemin varlığı, Türkiye nin Geç Ordovisyen de Gondwana kıtasının KD kenarında bulunduğunun bir kanıtı olarak kullanılmaktadır (Monod vd., 2003; Ghienne vd., 2010). (Hoffman vd., 1998). Bu konuda karşıt görüşler olmasına rağmen, eldeki çeşitli veriler, zaman içinde gerçekleşen volkanik patlamaların atmosfere bıraktığı CO 2 (karbondioksit) gazının oluşturduğu sera etkisiyle buzulların eriyerek yeryüzünün günümüz koşullarına benzer iklimlere geri döndüğünü göstermektedir (Şekil 5). Buzullaşmanın hemen ardından Kambriyen Patlaması (Cambrian Explosion) olarak bilinen, canlıların hızla çeşitlenmesi ve evrimleşmesi gerçekleşmiştir. Şekil 5. Kartopu Dünya nın oluşumu ve yokoluşu (Kaynak: Addison Wesley, Pearson Education).çizilmiştir (Saltzman, 2002). Şekil 6. Oksijen izotop oranlarının Fanerozoik Devri (son 542 my) boyunca dağılımı (Veizer vd., 1999; 2000). Jeolojik zaman çizelgesi üzerindeki mavi kutular buzul dönemlerini işaret etmektedir. Sahra buzullaşması olarak da bilinen Geç Ordovisiyen Buzullaşması nedeniyle okyanus akıntılarının dolaşımında belirgin değişiklikler meydana gelmiş ve önemli miktarda suyun kara buzullarında depolanması sonucu küresel deniz seviyesi çok hızlı bir şekilde günümüzden 160 m kadar aşağılara düşmüştür. Bunun sonucu olarak kıtalar hızlı ve kuvvetli bir aşınım sürecine girmiş ve bu hızlı değişime ayak uyduramayan canlıların önemli bir kısmı yokolarak Ordovisiyen toplu canlı yokoluşları meydana gelmiştir (Marshall vd., 1997) Geç Karbonifer Buzullaşması ( myö) Devoniyen Dönemi ile birlikte gelişimlerini hızlandıran karasal bitkilerin zamanla dünyanın oksijen seviyesini artırıp CO 2 seviyesini düşürmesiyle gelişen bu küresel buzullaşma, Güney Afrika daki Karoo bölgesinde bulunan buzul çökelleri nedeniyle Karoo Buzullaşması olarak da adlandırılmaktadır (Şekil 6) my kadar önce gerçekleşen bu buzullaşma Karbonifer Dönemi nin sonuyla Permiyen Dönemi nin başlarında gerçekleşmiş olup, Güney Amerika, Afrika, Arabistan, Hindistan, Antarktika ve Avustralya nın bugünkü Güney Kutbu nun olduğu yerde Gondwana Kıtası olarak birleşmesi sırasında gerçekleşmiştir. Kıtaların önceden birleşik olarak bulunduğunun kanıtlanması, jeoloji biliminde devrim yaratan Levha Tektoniği Teorisi nin ortaya atılmasına neden olacak kadar önemli olmuştur Mesozoyik ve Tersiyer Dönemleri (250-2,58 myö) Dördüncü buzullaşmadan sonra Mesozoik Devri ne giren dünyada, sıcaklıklar artarak iklim daha durağan bir hale gelmiştir. 250 myö ile 2,58 myö arasındaki bu dönemde, zaman zaman soğuk dönemler görülse de, küresel anlamda büyük bir buzullaşma oluşmamıştır (Ehlers vd., 2011). Erken Mesozoik te (Trias Dönemi) tüm kıtaların birleşik halde bulunmasıyla ortaya çıkan süper kıta Pangea nın iç kısımlarının çok kurak ve çöllerle kaplı olduğu düşünülmektedir. Günümüze kıyasla ortalama 10 C kadar daha yüksek olan sıcaklıklara rağmen kıtaların bir arada bulunmasından dolayı küresel deniz seviyesi düşük kalmıştır. Orta Mesozoik te (Jura Dönemi) Pangea parçalanmaya başlamış ve bunun sonucu olarak da okyanus ortası sırtlarından kaynaklanan volkanizma nedeniyle bağıl deniz seviyesi yükselmiştir. Bu dönemde artmaya devam eden sıcaklıklara rağmen denizlerin, kıtaların sığ bölümlerini basması sonucu iklim daha nemli hale gelmiştir. Jura-Kretase geçişinde yaşanan soğumaya rağmen tam bir buzullaşma dönemi oluşmamış, Mesozoik in sonuna doğru (Kretase Dönemi), CO 2 nin günümüze oranla çok daha yüksek seviyelere çıkması nedeniyle yüzey sıcaklıkları önemli ölçüde (ortalama C) artmaya başlamıştır. Kretase Termal Optimumu olarak bilinen bu dönemde deniz seviyesinin ve deniz suyu sıcaklıklarının da önemli ölçüde arttığı görülmektedir (Wilson vd., 2002). Isınma, Senozoik boyunca devam etmiş ve Eosen başında maksimuma ulaşmıştır (Eosen Optimumu). Eosen Klimatik Optimum u sırasında kutuplar da dahil olmak üzere buzul örtülerinin bulunmayışı 18 O izotop ölçümlerindeki oynamaların doğrudan sıcaklık değişimleri olarak kabul edilmesine olanak sağlamıştır (Şekil 7). Oligosen de başlayan soğuma eğilimi ise Miyosen boyunca dönemsel olarak devam etmiştir. Miyosen sonunda Güney ve 26 27

6 Kuzey Amerika nın birleşerek tek bir kıta halini alması sonucu Atlas Okyanusu ve Büyük Okyanus ayrışmıştır. Bunun sonucu olarak da Gulf Stream deniz akıntısı güçlenmiş ve kuzey yarımküre hızlı bir şekilde soğuyarak bugün Pleistosen Buzul Dönemi ne geçilmiştir. Şekil 7. Son 65 my da iklim değişimi. Veriler bentik foraminiferalarda gözlenen Oksijen izotop ( 18 O) ölçümlerine dayanmaktadır (Zachos vd., 2001). Son 12 my için (sağdaki küçük kutu) Lisiecki ve Raymo (2005) tarafından verilen 18 O izotop ölçümleri, Petit vd., (1999) tarafından verilen Vostok sondajından elde edilen Antarktika sıcaklık verileriyle karşılaştırılmıştır. Günümüz sıcaklığı 0 C olarak verilmiştir Kuvaterner Buzullaşması (2,58 möy - Günümüz) Kuvaterner Buzullaşması olarak bilinen, içinde bulunduğumuz son buzul dönemi 2,58 my önce başlamıştır. Günümüz iklimine ışık tutma potansiyelinin yüksek olması nedeniyle bu dönem aşağıda ayrı bir başlık altında detaylı olarak ele alınmıştır. 3. Kuvaterner Buzullaşmaları ve Günümüz İklimine Etkisi Genel olarak soğumayla karakterize olan yerkürenin bu son 2,58 my lık döneminde buzul devirlerinin etkilerini son 900 by da giderek arttırdığı görülmektedir. Önceleri 41 by lık, daha sonraları ise 100 by lık döngüler şeklinde kendini ifade eden buzul dönemlerinin Kuvaterner süresince toplam 21 kere tekrarlandığı hesaplanmıştır (Şekil 8). Dünya nın güneş ve kendi etrafında dönmesi sırasında gerçekleşen ve Milankovitch Döngüleri olarak tanımlanan bu değişimler sırasında buzulların belirli aralıklarla maksimum seviyelerine ulaşması ile buzul dönemleri (glacial), nispeten daha sıcak dönemlerde geri çekilmeleri ile de ara buzul dönemleri (interglacial) oluşmaktadır. Holosen olarak bilinen son 11,7 by dır bir buzul arası döneminden geçen dünyada hala bir önceki buzul dönemine ait kıta buzullarının kalıntıları (Antarktika ve Grönland) bulunmaktadır. Bazı buzul dönemlerinde kısa süreli (birkaç yüzyıl) ılıman ara dönemler (inter-stadial), buzul arası dönemlerde ise nispeten daha soğuk ara dönemler (stadial) de oluşabilmektedir. Kuvaterner Buzullaşması, Antarktika ve Grönland da 3 km yi bulan kalıcı buzul örtüleri ve Kuzey Avrupa ve Kuzey Amerika da benzer kalınlıklardaki buzul örtüleri ile tipiktir. Bu dönemde, diğer buzul dönemlerine benzer şekilde, suların kara buzullarında toplanmasının sonucu olarak, yaklaşık 21 by önce oluşan Son Buzul Maksimum unda (LGM: Last Glacial Maximum) deniz seviyesinin küresel ölçekte 120 m kadar düştüğü tahmin edilmektedir. Altı bin yıl kadar önce, buzulların erimesiyle deniz seviyesi çok hızlı bir şekilde bugünkü konumuna yakın bir seviyeye geri dönmüştür. Gözlenen diğer morfolojik değişimler ise -Kanada da olduğu gibi- çukur alanların göller tarafından doldurulması, nehirlerin akışlarının değişime uğraması ve buzul örtüsünün kalkması ile azalan basınç sonucu karaların yükselmesidir (isostatic rebound). Son 500 by ın iklim verileri daha önceki dönemlerde olmadığı kadar detaylıdır. Bu veriler, Antarktika Vostok sondajı (2917 m lik sondajda Şekil 8. Son 5,5 my da bentik foraminifer kavkılarından elde edilen 18O izotop değerleri ve eşdeğer sıcaklık verileri. Soğuk dönemler MIS serilerinde çift rakamlarla, ılıman dönemler ise tek rakamlarla ifade edilmektedir (Lisiecki ve Raymo, 2005). 420 by a ulaşan buzul delinmiştir; Petit vd., 1999) ve bundan 560 km uzakta EPICA (European Project for Ice Coring in Antarctica) sondajından gelmektedir (3190 m lik sondajda 720 by a ulaşan buzul delinmiştir; Augustin vd., 2004) (Şekil 9). Kuvaterner Buzul Dönemleri oluştukları zaman ve yere göre çeşitli isimler almaktadır. Örneğin, Alp Dağları nda 200 by ile 130 by arasındaki döneme Riss adı verilirken, Amerika kıtasında benzer dönem İllinoian olarak bilinmektedir (Şekil 9). Kabaca 100 by yaşındaki, Alpler de görülen en son buzul dönemi olan Würm buzullaşması ise, Amerika kıtasında Wisconsin olarak anılır. Buna karşın, kıtasal buzulların doğaları gereği bir önceki buzullaşmanın izlerini önemli ölçüde aşındırarak silmesi ve yeni buzul çökelleri bırakması nedeniyle günümüzde bu tür isimler fazla kullanılmamaktadır. Bunun yerine, deniz tabanında yapılan sondajlardan elde edilen Denizel İzotop Serileri (MIS: Marine Isotope Stage) gerek daha uzun yıllara inebilen eksiksiz kayıtları ve gerekse içerdikleri canlıların kavkılarından kesin yaş verilebilmesi nedeniyle çok daha yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu sistemde buzul arası dönemler tek sayılar, buzul dönemleri ise çift sayılarla belirtilmektedir. Günümüz koşullarını, yani Holosen i 1 (MIS1) olarak kabul eden bu sisteme göre Kuvaterner içinde toplam 104 adet MIS ayırt edilmiştir (Andrews, 2000). Buzulların maksimuma ulaştığı ve deniz seviyelerinin düştüğü bu dönemlerde Avrupa kıtası İngiltere ile birleşmiş, Amerika ve Rusya arasındaki Bering Boğazı da kara olarak açığa çıkmıştır. Buzulların 40 o enlemlerine kadar inmesi sonucu Pleistosen sonuna doğru, mamut gibi birçok büyük memeli de yeryüzünden silinmiştir. Kuvaterner Buzullaşması Türkiye de önemli etkiler yaratmıştır. Buzullaşmanın sonucu olarak, İstanbul Boğazı nın Karadeniz ile bağlantısı kesilmiş ve Karadeniz bir tatlı su gölü haline gelmiştir. Holosen de ise iklimin ısınması ile yükselen sular tekrar bu alanları tuzlu deniz suyla kaplamıştır

7 Şekil 9. Son 450 by daki iklim değişiklikleri (Augustin vd., 2004; Petit vd., 1999) Erken-Orta Pleyistosen Erken Pleyistosen de (2,58-0,781 myö) toplam 41 adet soğuk dönem tespit edilmiştir. Bunlardan sadece 14 tanesi buzullaşma çağı oluşturacak derecede önemli olup, bu dönemlerdeki denizel 18 O oranları 4,6-5,0 a kadar yükselmiştir (Ehlers vd., 2011). Erken ve Orta Pleyistosen buzul çağlarının periyotları, buzul dönemlerini kontrol ettiği kabul edilen 41 by lık Milankovitch eksen eğikliği döngüleriyle çakışmaktadır. Milankovitch Döngüleri ne ait 100 by lık yörünge devinimi hareketleri, ancak 1,2 my öncesinden sonra etkili olmaya başlamış olup, bu dönem Orta Pleyistosen geçişi olarak bilinmektedir (Tziperman ve Gildor, 2003). Bu dönem içerisindeki 5 adet soğuk devirde, buzullar kutup bölgeleri dışında da geniş alanlar kaplamaya başlamıştır. Orta Pleyistosen in başlangıcında, MIS-22 de (1,03 myö) hüküm süren ve Tuna Buzullaşması olarak da adlandırılan büyük bir buzullaşma gerçekleşmiş ve bu dönemde denizel 18 O oranı 5,5 in üzerine çıkmıştır. Daha sonra, MIS-16, 12, 10, 6 dönemlerindeki Günz ve Mindel adı verilen buzullaşmalarda, bu sınırın da üzerinde değerlere sahip buzul dönemleri hüküm sürmüştür (Şekil 8). Kuzey yarımküredeki Alaska ve Kuzey Kanada daki en eski Kuvaterner buzullaşmaları Erken Miyosen-Pleyistosen olarak tarihlendirilmiştir (Haug vd., 2005). Aynı şekilde Grönland, İzlanda ve Norveç gibi kuzey kutbuna yakın bölgelerde, Miyosen de başlayan ve Erken Pleyistosen e kadar devam eden buzullaşmalar görmek mümkündür. Avrupa da, Orta Pleyistosen buzullaşmaları sadece denizel çökellerden ibarettir. O dönemde henüz dağlık bölgelerde ve Kuzey Avrupa düzlüklerinde buzullar gelişmemiştir (Ehlers vd., 2011). Güney yarımkürede ise, buzullaşma kuzeydekinden çok daha önceleri gelişmeye başlamıştır. Doğu Antarktika da buzullaşmalar Geç Eosen-Erken Oligosen de başlamış (Miller vd., 1987), bugünkü boyutlarına ancak Erken Pleyistosen de (2,5 myö) ulaşmışlardır (Ingolfsson, 2004). Erken-Orta Pleyistosen geçişinde (1,2-0,8 myö) buzullaşmalar şiddetini ve süresini arttırarak devam etmiş, Kuvaterner deki asıl büyük buzul çağları bu devirden sonra gelişmeye başlamışlardır. Bunun nedeni, 100 by lık Milankovitch Döngüleri nin etkinliklerini arttırmış olmalarıdır (Ehlers vd., 2011). Bu dönemdeki buzul çağlarından bazıları (MIS- 12, 10, 6 gibi) küresel çapta etkili olmaya başlamış ve buzul çökellerinin oluşturduğu yerşekilleri (morenler) çok geniş alanlar kaplamaya başlamıştır. Özellikle Kuzey Avrupa da 780 by önce başlayan buzullaşma, alçak düzlükleri örtü gibi kaplayan ve ince taneli; Dağlık Avrupa da ise Mindel ve Riss adı verilen buzul dönemlerinde vadi tabanları ve dağ önlerinde gelişen büyük bloklu sedimanlardan oluşmuş morenleri meydana getirmişlerdir (Husen, 2011). Benzer ve eş zamanlı buzullaşmaları Baltık Denizi nde, Litvanya da ve Polonya da görmek mümkündür (Vorren vd., 2011). Alpler ve Güney Almanya da da Orta Pleyistosen buzullaşmalarının (MIS-22) izleri görülmektedir (Giraudi, 2011). Aynı dönemde Tibet, Himalayalar, Güney ve Kuzey Amerika gibi yeryüzünün diğer bölgelerinde de büyük buzullar gelişmeye başlamıştır (Ehlers vd., 2011) Geç Pleyistosen Geç Pleyistosen de (126-11,7 byö) Würm olarak da bilinen iki adet büyük buzul dönemi (MIS-4 ve MIS-2) görülür (Şekil 8 ve 9). MIS-4 yaklaşık 71 byö, MIS-2 ise 24 byö meydana gelmiştir. Würm I ve Würm II buzullaşmaları sırasında, Avrupa ve birçok orta enlem bölgelerinde buzullar çok geniş boyutlara ulaşmışlardır. Kanada nın doğusunda buzullar kıta yamacına kadar ilerlemiş, Laurentide ve Cordilleran adı verilen büyük kıta buzulları Kuzey Amerika nın kuzeyini tamamen kaplamışlardır (Curry vd., 2011) (Şekil 10). Şekil 10. LGM dönemi buzullarının maksimum yayılım alanları. Siyah bölgeler buzul alanlarını göstermektedir (Sarıkaya, 2012)

8 Kuzey Avrupa da ise buzullar en geniş konumlarına MIS-4 de ulaşmışlar ve Geç Kuvaterner de buzullar Sibirya nın kuzeyindeki Kara Deniz ine kadar sokulmuşlardır (Vorren vd., 2011). Avrupa nın güneyinde ise yüksek dağlarda gelişen dağ ve vadi buzulları bu dönemde yaygın bir şekilde gelişmişlerdir (Şekil 11). İtalya ve Yunanistan da Orta Pleyistosen de buzul izleri, Geç Pleyistosen e göre daha belirgindir (Woodward ve Hughes, 2011). Buna karşın Romanya ve Türkiye gibi diğer Doğu Avrupa bölgelerde Geç Pleyistosen (MIS-2) buzullaşmalarına rastlanılmaktadır (Urdea vd, 2011; Sarıkaya vd., 2011). Bu farklılığın tarihlendirme yöntemlerinden mi yoksa farklı atmosferik koşullardan mı kaynaklandığı tartışmalıdır (Hughes ve Woodwards, 2008). Güney yarımküre için Geç Pleyistosen de MIS-4 ün mü yoksa MIS-2 nin mi daha geniş alanlar kapladıkları da aynı şekilde tartışmalıdır (Ehlers vd., 2011). Şekil 11. İsviçre nin Alp Dağları nda geri çekilmekte olan bir dağ buzulu ile önünde gelişmiş ve üzerinde jeologların bulunduğu moren seddi. Foto: A. Çiner. LGM deki en son buzullaşma, en şiddetli seviyelerine günümüzden byö (ortalama olarak 21 byö) ulaşmıştır (Mix vd., 2001). Ülkemizde de izlerini gördüğümüz bu son buzullaşma günümüzden yaklaşık 14 by öncesine kadar devam etmiştir. Sıcaklıkların günümüz koşullarına yaklaşmaya başladığı bu dönemde, dünya süratle kısa sürecek ve daha çok varlığını Kuzey Avrupa da hissettirmiş Genç Dryas (Younger Dryas) denilen soğuk bir ara döneme (12,9-11,7 byö arası) girmiştir. Genç Dryas döneminde LGM sonrası eriyen buzulların özellikle Kuzey Atlantik Okyanusu nda okyanus akıntılarını engelleyerek, Ekvatoral bölgelerden ısı transferini önlemeleri sonucu sıcaklıklar günümüze göre ortalama 12 C kadar düşmüş (Alley vd., 1993) ve bu dönemin son bulmasıyla günümüze yakın iklim koşullarının ortaya çıktığı Holosen devri başlamıştır (Carlson, 2010) Holosen 11,7 byö Genç Dryas ın son bulmasıyla başladığı kabul edilen Holosen buzul arası döneminde önemli bir buzullaşma meydana gelmemiş ancak kısa süreli de olsa soğuk ara dönemler oluşmuştur (Gibbard vd., 2010). Grönland Buzulu ndan elde edilen GRIP ve GISP2 sondajları sayesinde tespit edilen 8 adet soğuk dönemden özellikle 8,2 byö oluşanı, Kuzey Amerika ve Alpler de çeşitli boyutlarda buzullaşmalar meydana getirmiştir (Ehlers vd., 2011). Holosen de başlayan bu ısınma nedeniyle insanlık ilk defa olarak yerleşik düzene geçebilmiş, avcı-toplayıcı toplumdan tarım toplumuna evrimleşmiştir. Geç Holosen içerisinde Küçük Buzul Çağı (Little Ice Age: LIA) olarak adlandırılan kısa süreli bir ara soğuk dönem daha meydana gelmiştir yılları arasında 300 yıl kadar devam eden bu soğuk dönem içerisinde, kutup bölgelerinde örtü buzulları ilerlemiş, dağlık bölgelerde ise vadi buzulları daha alçak bölgelere kadar inmişlerdir (Lamb, 1972). Daha çok Kuzey Avrupa ve Amerika da etkili olan LIA buzullarını, Alpler de, Himalaya larda, Kayalık ve And Dağları nda görmek mümkündür. Avrupa da önemli kıtlık ve hastalıkların hüküm sürdüğü bu dönem, iklimin insanlığın gelişimi üzerindeki etkisini göstermesi bakımından çok önemlidir. 4. Türkiye de Geç Kuvaterner Buzullaşmaları Türkiye de bulunan yüksek dağların vadi ve zirvelerinde son buzul dönemine ait (özellikle son 40 by) önemli buzullaşma izlerine rastlamak mümkündür (Çiner, 2004; Sarıkaya vd., 2011). Bu alanlarda 19. yy da Avrupalı gezginbilim adamları tarafından başlatılan çalışmalar (Örneğin, Ainsworth, 1842; Palgrave, 1872; Maunsell, 1901) daha sonra Türk araştırıcıların da katkısıyla hızlanmıştır (Örneğin, Erinç, 1944; İzbırak, 1951; Erinç, 1951, 1952, Doğu vd., 1993; 1999). Önceleri, yüzeye çıkmış kayalarda kozmojenik yollarla meydana gelen izotopların yaşlandırmalarına dayanan yöntemler, Kuvaterner yaşlı yüzeylerin tarihlendirilmesinde giderek daha fazla uygulanmaktadır. Kozmojenik Yüzey Yaşlandırma (Cosmogenic Surface Dating) olarak adlandırılan bu yöntemin Türkiye buzul çökellerine uygulanması sayesinde, daha önceleri, sadece, göreceli konumları, aşınma dereceleri ile toprak ve bitki örtüsünün gelişimi gibi nitel özelliklerine göre yaşlandırılan morenler, artık nicel olarak tarihlendirilmeye başlanmıştır (Örneğin, Akçar vd., 2007; 2008; Sarıkaya vd., 2008; 2009; Sarıkaya, 2009; Zahno vd., 2009; 2010; Zreda vd., 2011). Türkiye de, Sandıras Dağı (Sarıkaya vd., 2008), Erciyes Dağı (Sarıkaya vd., 2009), Aladağlar (Zreda vd., 2011), Kaçkar Dağları (Akçar vd., 2007, 2008), Dedegöl Dağları (Zahno vd., 2009) ve Uludağ (Zahno vd., 2010) gibi çeşitli bölgelerdeki Geç Kuvaterner buzullarına ait kozmojenik yüzey yaşları ile bunların Grönland buz karotlarından (GISP2) elde edilmiş hava sıcaklıkları (Alley, 2000) ile karşılaştırmaları Şekil 12 de verilmiştir. Şekil 12. Türkiye de çeşitli bölgelerdeki Geç Kuvaterner buzullarına ait kozmojenik yüzey yaşlarının Grönland buz karotlarından elde edilmiş hava sıcaklıkları ile karşılaştırılması. M: buzulların maksimum boyutlara ulaştığı zamanlar. Dikey gri kutular muhtemel buzullaşma sürelerini, kırmızı üçgenler LGM, lacivert kareler Geç Buzul Dönemi ni, yeşil yuvarlaklar Erken Holosen i, mavi eşkenar dörtgenler Geç Holosen i temsil etmektedir (Sarıkaya vd., 2011). Türkiye de, farklı yüksekliklerde konumlanmış 27 buzul alanı tanımlanmıştır (Şekil 13). Bu alanları üç ana bölgede toplamak mümkündür: (1) Toroslar, (2) Doğu Karadeniz kıyısı boyunca uzanan dağlar ve (3) Anadolu Platosu ndaki yüksek dağlar ve volkanlar (Sarıkaya vd., 2011). Geç Kuvaterner buzullarının muhtemel maksimum yayılım alanları ile günümüz ve LGM daimi kar çizgilerinin karşılaştırılması Şekil 14 de verilmiştir

9 4.1. Toros Dağları Türkiye nin en büyük güncel buzullarını barındıran GD Toroslar da Bobek (1940) ve Erinç (1953) tarafından yapılan çalışmalara göre, Hakkari il sınırlarındaki buzullar ile İkiyaka Dağları ndaki Geç Pleyistosen e (Würm) ait buzullar 1600 m yüksekliklere kadar inerek 9-10 km genişliğe ulaşmışlardır. Bunlara ait morenleri, Zap Suyu Vadisi nde ve diğer komşu vadilerde görmek mümkündür (Erinç, 1953; Wright, 1962). Orta Toroslar daki Geç Kuvaterner Buzulları na yönelik çalışmalar genellikle Aladağlar ile Bolkar, Geyik ve Soğanlı Dağları nda yoğunlaşmıştır. Özellikle Aladağlar ın Yedigöller Platosu ve Hacer Vadisi nde kozmojenik 36 C1 izotopu kullanılarak yapılan çalışmalarda, 10,2±0,2 byö ile 8,6±0,3 byö arasında gelişen buzullara ait bazılarının yüksekliği 200 m yi bulan 7 adet moren seddi gözlenmiştir (Zreda vd., 2011). Orta Toroslar daki diğer bölgelerden Bolkarlar (Birman, 1968; Messerli 1967), Geyik Dağları (Çiner vd., 1999; Arpat ve Özgül, 1972) ve Soğanlı Dağları nda da (Ege ve Tonbul, 2005) Kuvaterner Buzulları na ait jeomorfoloji çalışmaları yapılmış olmakla birlikte, bu bölgelerde henüz sayısal yaş verisi bulunmamaktadır (Şekil 15 ve 16). Şekil 13. Türkiye nin Kuvaterner buzul bölgelerinin dağılımı (Sarıkaya vd., 2011). Şekil 14. Geç Kuvaterner buzullarının muhtemel maksimum yayılım alanları ile günümüz ve LGM daimi kar çizgilerinin karşılaştırılması (Messerli, 1967; Sarıkaya vd., 2011). Şekil 15. Bolkar Dağı nda buzul tarafından taşınmış bir diabaz bloğu. Foto: M.A. Sarıkaya

10 Şekil 16. Geyikdağı ndaki tümseksi morenler. Foto: A. Çiner. Buna karşın, Batı Toroslar da, özellikle Sandıras ve Dedegöl Dağları nda kozmojenik yaşlandırma çalışmalarıyla elde edilen verilere göre, LGM ye ait buzul çökellerinin, Sandıras Dağları nda 20,4±1,3 byö (Sarıkaya vd., 2008), Dedegöl Dağları nda ise 24,3±1,8 byö (Zahno vd., 2009) oluştukları tespit edilmiştir. Bu bölgelerde, daha sonraki Geç Buzul Dönemleri nde de (Sandıras 16,2±0,5 byö, Dedegöl 17,7±1,4 byö ve 13,9±2,3 byö) buzullaşma izlerine rastlamak mümkündür (Şekil 17). Şekil 17. Sandıras Dağı nda LGM de oluşmuş bir moren ve buzulun erimesi ile meydana gelen Kartal Gölü. Foto: M.A. Sarıkaya. Batı Toroslar da Sandıras ve Dedegöl Dağları haricinde Akdağ (Onde, 1954; Doğu vd., 1999), Beydağı (Louis, 1944; Messerli, 1967), Honaz (Yalçınlar, 1954; Erinç, 1955; 1957), Barla (Ardos, 1977) ve Davraz (Monod, 1977; Atalay, 1987) Dağları nda da Geç Kuvaterner buzullaşmaları bulunmaktadır Doğu Karadeniz Dağları Doğu Karadeniz Dağları ndaki buzulların yayılımları ve zamanlaması diğer bölgeler ile benzerlikler göstermektedir. Kaçkar ve Verçenik Dağları nda, 10 Be ve 26 Al kozmojenik izotopları kullanılarak yapılan yüzey yaşlandırmalarına göre, buzullar Geç Kuvaterner de maksimum boyutlarına 21,5±1,6 byö ulaşmışlar, 15,6±1,2 byö ye kadar da etkinliklerini korumuşlardır (Akçar vd., 2007; 2008). Bölgedeki daha genç morenler ise, 11,2±1,1 byö ve 10,0±1,1 byö depolanmışlardır (Zahno vd., 2009). Doğu Karadeniz kıyısındaki diğer bölgelerdeki Soğanlı, Bulut-Altıparmak, Karagöl, Karadağ ve Karaçal Dağları nda da Geç Kuvaterner e ait buzullaşma izlerine rastlamak mümkündür (Erinç, 1952; Doğu vd., 1993; Gürgen, 2003) Anadolu nun Yüksek Dağları ve Volkanlar Geç Kuvaterner buzullaşması, Türkiye nin Ağrı, Erciyes, Süphan ve Uludağ gibi yüksek dağlarında da hüküm sürmüştür. Ülkenin tek güncel takke buzulunu barındıran Ağrı Dağı nda yapılan gözlemler dağ yamaçlarının çok dik olması, morenleri oluşturacak yeterli sedimanın bulunmaması ve buzullaşma sonrası gelişen volkanik faaliyetler gibi nedenlerle Kuvaterner e ait morenlerin korunamadığını ortaya koymaktadır (Blumenthal, 1958; Sarıkaya, 2012). Buna karşın, Türkiye de Geç Kuvaterner buzullaşmasının izlerinin en iyi gözlemlendiği yerlerin başında, başka bir volkan olan Erciyes Dağı gelir (Şekil 18). Burada son buzul dönemine ait buzulların izlerini LGM den itibaren görmek mümkündür. Sarıkaya vd., (2009) un Erciyes Vadisi ndeki iki ana vadide yaptığı çalışmaya göre, buzullar maksimum boyutlarına 21,3±0,9 byö ulaşmışlar, daha sonraları Geç Buzul Dönemi (14,6±1,2 byö), Erken Holosen (9,3±0,5 byö) ve Geç Holosen de (3,8±0,4 byö) tekrar aktif hale gelerek bu dönemlere ait morenlerini depolamışlardır. LGM den itibaren dört farklı buzullaşmanın izlerini gösteren Erciyes Dağı buzul vadileri (özellikle Aksu Vadisi) Türkiye nin Geç Kuvaterner buzul kronolojisi için tip lokalite niteliğindedir. Türkiye nin diğer tekil dağlarında da Geç Kuvaterner buzullarına ait morenler bulunmuş, bunlardan Uludağ da yapılan kozmojenik yaşlandırma çalışmalarında, LGM buzullarının günümüzden 20,3±1,5 byö, daha sonraki dönemlerdeki buzulların ise 16,1±1,2 byö, 13,3±1,1 byö ve 11,5±1,0 byö geliştikleri belirlenmiştir (Zahno vd., 2010). Son yapılan çalışmalar, özellikle Uludağ ve Akdağ da LGM öncesi buzullaşmaların da varlığını kanıtlar niteliktedir. Akçar (2012) Uludağ ın KD sunda bulunan Karagöl Vadisi nde yaptığı çalışmada 37 byö, Sarıkaya vd., (2013) ise Akdağ da bulunan Kuruova Vadisi nde 40 byö çökeldikleri düşünülen moren sedleri tespit etmişlerdir. Mercan (Bilgin, 1972; Atalay, 1987; Türkünal, 1990), Esence (Atalay, 1987), Mescid (Yalçınlar, 1951), Süphan (Kesici, 2005) ve Ilgaz Dağları (Louis, 1944) ile Balık Gölü bölgesinde (Birman, 1968) de Geç Kuvaterner buzullarına ait izlere rastlanmış fakat bu bölgelerde henüz nicel yaş verisi elde edilmemiştir

11 Şekil 18. Erciyes Buzulu ve dağın kuzeybatısında bulunan Aksu Vadisi ve buzul çökelleri (Sarıkaya vd., 2008). Özet olarak, eldeki verilerin, genel olarak, Türkiye Geç Kuvaterner buzullarının maksimum boyutlarına LGM Dönemi nde ulaştıklarını gösterdiği söylenebilir. Türkiye deki bu yaş verisi, küresel anlamdaki LGM zamanlaması (21 by) ile de çok uyumludur. Buna karşın Türkiye de LGM öncesi buzullaşmalar, Uludağ (Akçar, 2012) ve Akdağ (Sarıkaya vd., 2013) haricinde bilinmemektedir. Bunun sebebi, yapılan bilimsel çalışmaların azlığı olabileceği gibi, bu dönemlere ait buzul çökellerinin daha sonradan gelen şiddetli buzullar ile aşındırılmış olması veya tamamen ortadan kaldırılması olabilir. Türkiye nin çeşitli dağlarında görülen LGM buzullaşmalarındaki zamansal uyum, Geç Buzul Dönemi ve Erken Holosen de görülmemektedir. Orta ve Batı Toroslar da ise Geç Buzul Dönemi, Doğu Karadeniz Dağları na göre birkaç bin yıl önce yaşanmıştır. Erken Holosen buzullarının izlerine ise şimdilik sadece Erciyes ve Aladağlar da rastlanmıştır. Giderek artan buzul çalışmaları ve kozmojenik yaşlandırma uygulamalarıyla, diğer bölgelerine ait yaş verileri elde edildikçe, Türkiye nin Geç Kuvaterner buzul yayılım alanları ve zamanlamaları ile bunlardan elde edilen iklim verileri daha belirgin hale gelecektir. 5. Son 25 by da Türkiye deki İklim Değişiklikleri 5.1. LGM (20-25 byö) Doğu Akdeniz havzasından elde edilen çeşitli iklimsel verilere göre, LGM dönemindeki iklim günümüzden daha soğuktur (Robinson vd., 2006). İsrail de bulunan Soreq Mağarası ndaki sarkıt ve dikitlerde kaydedilen 18 O ve 13 C izotop değerleri, son 25 by lık dönemde en soğuk dönemin LGM e denk geldiğini göstermektedir (Bar-Matthews vd., 1997). Mağara çökellerindeki sıvı kapanımlarından yola çıkarak, bu dönemdeki hava sıcaklıklarının 8 C ile 12 C arasında olduğu tespit edilmiştir (McGarry vd., 2004). Bu kadarlık bir soğuma, günümüz değerlerinden yaklaşık 6-10 C daha soğuk bir iklime karşılık gelmektedir. Benzer sıcaklıklar, Akdeniz de yapılan denizel sondajlardan da hesaplanmıştır. Emeis vd., (2000) tarafından Levant Havzası ndaki derin deniz sondajlarından elde edilen alkenone ve 18 O izotop değerleri, Akdeniz deniz suyu sıcaklıklarının LGM döneminde 12 C civarında olduğunu belirtmektedir. Öte yandan, Ege Denizi nde planktonik foraminiferlerden elde edilen sıcaklıklar günümüzden 6-8 C daha soğuk bir iklime karşılık gelmektedir (Hayes vd., 2005). Bunun yanısıra çeşitli iklim verileri kullanılarak yapılan bilgisayar modellemeleri, Güney Avrupa da sıcaklıkların 8-11 C (Barron vd., 2004), Anadolu da ise C (Robinson vd., 2006) daha soğuk olduğunu göstermektedir. Uludağ, Sandıras Dağı, Erciyes Dağı, Kaçkar Dağları ve Cilo Dağı ndaki sıcaklık ve yağış durumaları Şekil 19 da verilmiş olmasına karşın LGM yağış oranları konusunda 2 farklı veri/yorum bulunmaktadır. Yaygın soğuk step bio-kütlesi ve ağaçların bulunmayışı (ender polen verileri) kurak bir iklime işaret ederken, yüksek göl seviyeleri daha nemli bir iklime işaret etmektedir. Bu tezat nedeni ile sadece sıcaklık verileri (8-11 C daha soğuk) LGM nem koşullarını belirlemede kullanılmıştır. Buna göre Sandıras Dağı günümüze göre 2 misli, Kaçkar Dağları çok daha kurak, iç bölgeler ise günümüze benzer nem seviyeleri göstermektedir (Sarıkaya, 2009). Özetle, LGM döneminde hesaplanan sıcaklık değerleri birbirleri ile genellikle uyumludur ve bu dönemde Türkiye deki iklimin günümüzden 8-11 C daha soğuk olduğu söylenebilir. Şekil 19. Türkiye dağlarında gözlenen LGM ile Doğu Akdeniz de gözlenen LGM nin sıcaklık ve yağış durumlarının karşılaştırılması (Sarıkaya, 2009). LGM de hava sıcaklıklarında görülen bu uyum, aynı dönemdeki yağış koşullarını belirten iklimsel kayıtlarda görülmemektedir. Bu dönemde havanın daha kurak olduğunu belirtenler olduğu gibi daha yağışlı olduğunu iddia eden araştırmacılar da bulunmaktadır. Van Zeist vd., (1975) e göre step tarzı bitki örtüsü ve ağaçların seyrekleği, bu dönemde Akdeniz havzasındaki havanın günümüze göre nispeten daha kuru ve soğuk olduğunu göstermektedir. Elenga vd., (2000) in pollen çalışmalarına göre Avrupa nın güneyi ile kuzey Afrika da bu dönemde kuru bir iklimin hüküm sürdüğü tespit edilmiştir. Eski Acıgöl (Jones vd., 2006) ve Soreq Mağarası nda (Bar-Matthews vd., 1997) yapılan izotop çalışmaları da LGM de havanın daha kurak olduğunu belirtir. Buna karşın, Orta Anadolu daki bazı göllerin (Roberts, 1983; Kuzucuoğlu vd., 1999; Roberts vd., 1999; 2001; Jones vd., 2007) ve Ölüdeniz in (Neev ve Emery, 1967; Begin vd., 1974) günümüzden daha yüksek olan su seviyeleri, bu dönemde havanın daha yağışlı olduğunun işaretleridir. Ancak su seviyelerinin yüksek olmasının, yağışın fazlalığından mı yoksa soğuk hava koşulları 38 39

12 ile azalan buharlaşma ve artan bulutluluk oranlarından mı kaynaklandığı henüz net olarak belirlenememiştir. Bu arada, LGM döneminde göl seviyelerinin 24 byö ye kadar yüksek kaldığı, ondan sonraki dönemde ise giderek azaldığını belirtmekte fayda vardır (Tzedakis, 2007). Anadolu daki LGM dönemi buzullarının fiziksel modellemelerinden elde edilen veriler ışığında, bu dönemde sıcaklıkların 8-10 C daha düşük, yağış koşullarının ise Anadolu nun güneyinde, özellikle GB Toroslar da bulunan dağlarda günümüzden yüksek, kuzeyde bulunan dağlarda (Doğu Karadeniz Dağları) ise daha düşük olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Sarıkaya, 2009). Sandıras Dağı ndaki LGM dönemi buzulları, günümüzden iki kat daha fazla yağış koşullarında oluştuğu öngörülmektedir (Sarıkaya vd., 2008). Aynı dönemde Doğu Karadeniz Dağları ndaki buzullar (Akçar vd., 2006) Karadeniz in soğuması ve buharlaşmanın azalmasıyla gelişen kurak şartlarda gelişmiş olmalıdırlar (Sarıkaya, 2009) Geç Buzul Dönemi (14-15 byö) LGM döneminde hüküm süren soğuk hava şartları, buzulların çok büyük boyutlara ulaşmalarını sağlamıştır ve buna bağlı olarak buzullar dağların yüksek kesimlerine geri çekilmişlerdir. LGM sonrası dönemde, hava sıcaklıklarının yükselmesinde zaman zaman duraksamalar olmuş, bu ara dönemlerde buzullar ya bir süre pozisyonlarını korumuş ya da hafifçe ilerlemişlerdir. Sıcaklıklarının nispeten soğuk ama sakin bir eğilim izlediği LGM den sonra, genel olarak buzulların eriyerek küçüldüğü bu dönemde, eriyen buzullardan akan sular Akdeniz ve Karadeniz havzalarında kırıntılı sediman girişini arttırmış, buna bağlı olarak takip eden dönemlerde organik malzeme miktarı göreceli olarak artmıştır. Henrick Olayları olarak adlandırılan ve organik malzemenin bol olduğu denizel çökellere karşılık gelen Geç Buzul Dönemi nde, Anadolu nun birçok dağında buzullar zaman zaman duraylı kalarak, geri çekilmelerini sürdürmüşlerdir. Bu dönemde derin deniz sedimanlarında bulunan ve çok dayanıklı bir organik madde olan alkenonlardan elde edilen deniz suyu sıcaklıkları 14,5 C civarındadır. Bu da günümüzden yaklaşık 3-5 C daha soğuk bir iklime karşılık gelmektedir (Gogou vd., 2007). Şekil 20. Erciyes buzulunun son 25 by lık dönem içinde fiziksel modellemesi. LGM, Geç Buzul (LG), Erken Holosen (EH) ve Geç Holosen (LH) dönemi buzullarının uzunluklarına göre gerekli olan sıcaklık düşüşleri (yatay eksen) ve yağış çarpanları (düşey eksen) verilmiştir. Kalın siyah çizgilerle sınırlandırılmış koşullar, buzulların oluşması için gereken en uygun iklimsel koşulları yansıtmakta olup sağ üst köşede tam model çıktısı sunulmuştur (Sarıkaya vd., 2009). Kızıldeniz de kaydedilen deniz suyu sıcaklıkları da benzer değerlere sahiptir (Arz vd., 2003). Eriyen buzul sularının nispeten ılık deniz suyuna karışması (Cacho vd., 1999) iç denizlerde buharlaşma miktarlarını düşürmüş ve bağıntılı olarak karasal bölgelerde yağışı olumsuz etkilemiştir (Kwiecien vd., 2009). Bu dönemde gerçekleşen Doğu Avrupa (Bartov vd., 2003) ve Anadolu daki (Harrison vd., 1996) alçak göl seviyeleri Henrick-1 dönemindeki kurak koşullar ile açıklanabilir. Buna karşın, Acıgöl sondajlarından (Jones vd., 2006) ve Soreq Mağarası ndan (Bar-Matthews vd., 1997) elde edilen bulgular, Geç Buzul Dönemi nde hava koşullarının daha yağışlı olduğunu göstermektedir. Özet olarak, Geç Buzul Dönemi nde hava sıcaklıkları günümüze göre daha düşük, yağış koşulları ise değişiklik arz etmekle birlikte günümüzden %50 daha fazladır. Erciyes buzulunun modellemesiyle elde edilen verilere göre, bu dönemde buzulların oluşması için sıcaklıkların 4,5-6,4 C daha düşük olması gerekmektedir (Şekil 20) Erken Holosen Dönemi (8-10 byö) Erken Holosen Dönemi, son 25 by lık dönem içinde genellikle en yağışlı dönemi ifade eder. Akdeniz havzasında yapılan çalışmalar sıcaklıkların günümüz koşullarına eriştiğini, ama yağış koşullarının günümüzden daha yüksek olduğunu belirtmektedir (Robinson vd., 2006). Bu bulguları destekleyen pek çok karasal ve denizel veri mevcuttur. Örneğin, Suriye deki Ghab vadisinde fıstık ve meşe polenlerinin artması (Rossignol-Strick, 1995) ve İsrail kıyılarındaki eski toprak oluşumları (Gvirtzman ve Wieder, 2001) yüksek yağış koşullarıyla açıklamaktadır. Erken Holosen deki ılık ve yağışlı koşullar Akdeniz in daha batı bölgelerinde de mevcuttur. Örneğin Sicilya Adası nda sarkıtlar (Frisia vd., 2006) ve gölsel karbonatlardan (Zanchetta vd., 2007) elde edilen, günümüzden 7-8 byö ye ait yaş değerleri, yağışlı ve soğuk kış koşullarını ifade etmektedir. Bar-Matthews vd., (1997) nin Soreq Mağarası ndan elde ettiği izotop oranları, Erken Holosen in (7-10 byö) günümüzden iki kat daha yağışlı ve 3 C kadar daha soğuk olduğunu belirtir. Birçok Akdeniz gölü, Genç Dryas daki gerilemesinden sonra (Frumkin vd., 1994) Erken Holosen e gelindiğinde yüksek seviyelerine geri dönmüştür (Harrison vd., 1996). Bunlardan, Zeribar ve Van Gölleri nde yapılan çalışmalar (Landmann ve Reimer, 1996; Wick vd., 2003), Holosen in ilk yarısında iklimin günümüzden daha yağışlı olduğunu göstermektedir (Jones ve Roberts, 2008). Eski Acıgöl den elde edilen izotop değerleri, Erken Holosen de (11 byö) yağışın günümüzden %40 daha fazla olduğunu gösterir (Roberts vd., 2008; Jones vd., 2007). Gölhisar Gölü nden elde edilen duraylı izotop verileri de, Erken Holosen (10,6-8,9 byö) ikliminin daha yağışlı olduğunu belirtmektedir (Eastwood vd., 2007). Erken Holosen de ülkemizde özellikle Aladağlar da görülen büyük çapta buzullaşmalar, Türkiye Geç Kuvaterner i için beklenmedik yeni bir bulgudur. Yapılan buzul modellemeleri 15 km uzunluğu bulan Hacer Vadisi buzulunun erimesinin özellikle son 500 yılında hızlandığı ve 1,44 C/yy lık bir hıza eriştiği yönündedir (Zreda vd., 2011). Aynı model buzulun erimesi sırasında 9 C yi bulan hızlı bir ısınmanın gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Olasılıkla yerel etmenlerin etkisi ile gerçekleşen bu ısınma değerleri Genç Dryas (Kerschner vd., 2000) ve Erken Holosen (Kerschner vd., 2003; Kelly vd., 2004; Hughes, 2007) için öngörülen <3,5 C ye göre oldukça fazladır. Buna karşın 20. yy da gerçekleşen yaklaşık 1 C lik sıcaklık artışının (IPCC, 2007) bile üzerinde gerçekleşen bu ısınma, Türkiye için yerel de olsa anılan dönemle ilgili önemli bir veri kaynağı oluşturmaktadır

13 5.4. Geç Holosen (Yeni Buzul Dönemi) (4 byö) Geç Holosen de yapılan iklim çalışmalarının büyük bir çoğunluğu sıcaklık ve yağış koşullarının günümüz koşullarına yaklaştığını belirtmektedir. Bu dönemde Doğu Akdeniz deki göl seviyeleri yüksek olmasına rağmen (Frumkin vd., 1994), İberya, Balkanlar ve Anadolu da (Harrison vd., 1996) düşük göl seviyeleri gözlenmektedir. Holosen in ikinci yarısında (5 byö) Gölhisar Gölü nden elde edilen 18 O ve 13 C izotop değerleri kurak iklim koşullarını ifade etmektedir (Eastwood vd., 2007). Jones vd., (2007) ise son 1500 yıllık zaman diliminde Eski Acıgöl deki yağış koşullarının modern değerlere ulaştığını rapor etmişlerdir. Jones vd., (2007) ye göre bu dönemde yağış koşulları günümüze göre %12 daha fazla veya %13 daha kurak olmalıdır. Geç Holosen Erciyes buzullarının modellemesi ile elde edilen iklim koşulları ise 2,4-3 C lik bir sıcaklık düşüşünü ve hemen hemen günümüz şartlarında bir yağışı gerektirmektedir (Şekil 21). 6. Türkiye nin Güncel Buzulları ve İklimsel Değişimler Türkiye deki buzullar 20. yy ın başından beri, iklim değişikliğine bağlı nedenlerden dolayı önemli bir gerileme içindedirler (Şekil 22). En hızlı geri çekilme GD Toroslar Bölgesi ve Doğu Karadeniz Dağları nda bulunan buzullarda gözlenmekte olup, ortalama gerileme hızı bu bölgelerde sırasıyla yılda 27,2 m/yıl ve 11,1 m/yıl dır (Sarıkaya, 2011). Sözkonusu bölgelerde belirlenen buzul gerileme hızları, Erciyes (4,2 m/yıl) ve Süphan (7,2 m/yıl) gibi volkanik dağlardakinden daha fazladır. Ağrı Dağı ndaki takke buzulu da 1976 dan beri toplam buzul alanının %30 unu kaybetmiştir (Sarıkaya, 2011). Olasılıkla Türkiye nin en uzun süredir gözlenen buzulu olan ve Erciyes Dağı nın zirvesinin kuzeye bakan dik yamacında bulunan Erciyes Buzulu, Sarıkaya vd., (2003, 2009) tarafından yapılan ölçümlere göre, yaklaşık 0,055 km 2 lik bir alan kaplamaktadır. Buzul, 3650 m yükseklikte derin buz yarıkları ile başlamakta ve 260 m uzunluğa erişerek 3450 m de son bulmaktadır. Erciyes Buzulu ilk olarak Arnold Penther tarafından 1902 yılında ziyaret edilmiştir. Penther yaptığı çalışmada buzula ait bazı fotoğraflar yayınlamış ve buzulun uzunluğunu yaklaşık 700 m olarak belirtmiştir (Şekil 23). Penther (1905) e göre buzul dili yaklaşık 3180 m de son bulmaktadır. Daha sonraları Bartsch (1935), Erinç (1952), Klaer (1962), Messerli (1964), Güner ve Emre (1983), Sarıkaya vd., (2003; 2009) Erciyes Buzulu na ait uzunluk ve dil yüksekliklerini ölçmüşlerdir. Buna göre, yılları arasında Erciyes Buzulu yaklaşık olarak yılda 4,2 m geri çekilmiştir. Buzulun son yüzyıldaki geri çekilme miktarından yola çıkılarak yapılan iklimsel modellemelerden elde edilen hava sıcaklık artışı ile (Sarıkaya vd., 2009) son yüzyıldaki küresel ısınma artışı olan yaklaşık 1 C (IPCC, 2007) uyumlu gözükmektedir. Şekil 21. Son 25 by lık dönemde Orta Anadolu da öngörülen iklim değişiklikleri. Siyah kutular Sarıkaya vd., (2009) un Erciyes buzulu modellemesini, açık gri ve koyu gri kutular ise sırasıyla, Soreq Mağarası (Bar-Matthews vd., 1997) ve Eski Acıgöl (Jones vd., 2007) verilerini göstermektedir. (Kaynak: Sarıkaya vd., 2009). Şekil 22. Türkiye deki güncel buzul uzunluğunun yıllara göre değişimi (Sarıkaya, 2011). Şekil 23. Erciyes Buzulu nun son yüzyıldaki gerilemesi. İçi boş daireler farklı tarihlerdeki fotoğraflar üzerindeki deneştirme noktalarını göstermektedir (Sarıkaya vd., 2008)

14 7. Gelecekte İklim Nasıl Olacak? İklim değişikliği konusuyla ilgilenen araştırmacıların önemli bir kesimi, yerküre ikliminde özellikle 1950 lerden sonra görülen hızlı değişimin, fosil yakıtları kullanarak CO 2 ve diğer sera gazlarını atmosfere salan insanoğlundan kaynaklandığını öne sürmektedirler. Günümüz atmosferinde, endüstriyel dönem öncesine kıyasla üçte bir oranında daha fazla CO 2 (1750 yılında 280 ppm olan atmosferdeki CO 2 yoğunluğu 2005 yılı itibarı ile 370 ppm dir) ve iki kat daha fazla metan gazı bulunmaktadır. Her ne kadar özellikle kömür ve petrol tüketimi iklim değişikliklerinin en önemli nedenleri olarak gösterilse de, sera etkisinin oluşumuna ağaçsızlandırma, atıkların bozulması, gübre ve çimento üretimi, çiftlik hayvanlarının artması gibi çok farklı etken de katkı sağlamaktadır. İklim değişiminin en önemli gözle görülebilir etkileri arasında buzullarda görülen değişimler gelmektedir. Kutuplardaki buzullar her 10 yılda yaklaşık %8 oranında alan kaybına uğramakta, kara buzulları da dünya genelinde erimeye devam etmektedir. Dünya genelinde buzulların erime ağilimleri gelişmiş teknolojiler sayesinde neredeyse günlük olarak takip edilir hale gelmiştir. Gözlemler, koparak veya eriyerek denize ulaşan buzulların ve dolayısıyla suyun oran olarak %40 ının Antarktika ve Grönland kıta buzullarından, geriye kalan %60 ının ise vadi buzulları ve takke buzullarından (Ağrı Dağı gibi) geldiğini ortaya koymaktadır (Meier vd., 2007). Ülkemizde bulunan vadi buzullarında yapılan ölçümler ve gözlemler (Erciyes ve Ağrı Dağları gibi) dünyadaki eğilime paralel olarak erimenin giderek artan bir şekilde devam ettiğini net olarak ortaya koymaktadır (Sarıkaya vd., 2009; Sarıkaya, 2012). Isınmanın bir başka etkisi de Sibirya ve Kanada nın kuzeyinde çok geniş alanlar kaplayan donmuş toprakların (permafrost) çözülmeye başlaması ile metan gazının açığa çıkmasıdır. CO 2 den 20 kat daha etkili bir sera gazı olarak bilinen metan gazının bu kontrolsüz açığa çıkması insanlığı bekleyen önemli bir sorundur. Gelecekte de -tıpkı geçmişte olduğu gibiiklimdeki değişikliklerin devam edeceği açıktır. Bugün atmosferde fazladan bulunan sera etkisi yaratan gazların yoğunluklarının aynı seviyede tutulabilmesi için bile 100 ile 300 yıl arasında bir zamana ihtiyaç bulunmaktadır. Sıcaklığın dengelenmesi için ise birkaç yüzyıl gerekmektedir. Deniz seviyesinin de yükselmeye devam edeceği, 2100 yılına kadar deniz seviyesinin 23 ile 43 cm arasında yükseleceği öngörülmektedir (IPCC, 2007). Antarktika ve Grönland daki buzulların tamamen erimesi durumunda ise küresel deniz seviyesinin 12 m artacağı matematiksel bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilinen bir diğer gerçek de, gelecekteki iklimin atmosfere salınan gaz miktarı ile yakından ilgili olmasıdır. Fosil yakıtlardan mümkün olduğunca kısa sürede vazgeçilmesi ve yeni ve alternatif enerjilere yönelinmesi durumunda bugün 400 ppm civarında olan CO 2 yoğunluğunun 2100 yılına kadar 450 ppm civarında tutulabilme olasılığı halen mevcuttur (USGCRP, 2009). Tersi durumda ise içinde bulunduğumuz yüzyılın sonuna doğru CO 2 yoğunluğunun ppm ye çıkması kaçınılmaz olacaktır. Benzer bir şekilde atmosferdeki CO 2 yoğunluğunun son 800 by da çevrimsel olarak ve düzenli bir şekilde nasıl değiştiğini ve endüstiyel katkının sonuçlarını da görmek mümkündür (Şekil 24). Antarktika daki buzul sondajlarından elde edilmiş buz örneklerinin içindeki o günün atmosferik koşullarını içeren hava kabarcıklarından elde edilmiş 18 O izotopu verileri bu süre içinde CO 2 yoğunluğunun doğal nedenlerle 170 ile 300 ppm arasında ve 100 by lık çevrimler halinde (buzul-buzul arası dönemleri) değiştiğini göstermektedir yılı itibarı ile 385 ppm olan CO 2 salınımının, insanlığın bu oranları az veya daha çok arttıracağı üzerine kurulmuş çeşitli senaryolara bağlı olarak ppm arasında değiştirebileceğini ortaya koymaktadır. (Lüthi vd., 2008). Şekil 24. Antarktika buzul sondajlarından elde edilmiş verilere dayanan son 800 by a ait CO 2 yoğunlukları ve 2100 yılında oluşabilecek alternatif CO 2 salınım senaryoları (Lüthi vd., 2008). Gelecek iklimlere CO 2 salınım oranları yerine sıcaklık değişimleri açışından baktığımızda ise karşımıza benzer bir tablo çıkmaktadır. Ağaç halkaları, mercan resifleri ve buzul uzunlukları gibi veriler kullanılarak elde edilmiş sıcaklık senaryolarına göre (IPCC, 2000; 2007, Chapman ve Davis, 2010), 21. yy da küresel sıcaklığın 1ºC ile 4ºC arasında artabileceğini ve bu değişimin son 10 by da gözlemlenen değişimlerden daha hızlı olacaktır (Şekil 25). Eldeki veriler son bin yılda nispeten uyumlu bir şekilde giden sıcaklıkların, endüstriyel dönemin ve aletli sıcaklık ölçümlerin başladığı 1850 li yıllardan itibaren hızlı bir şekilde arttığını göstermektedir

15 Şekil yy sıcaklık senaryoları (IPCC, 2000; 2007, Chapman ve Davis, 2010). Kesik siyah çizgi son yüzyılların ortalaması olan 1,1 C yi temsil etmektedir. Şekil 25 te 2000 yılı temel alınarak IPCC (2007) tarafından yapılan senaryolar 0 C yi temsil eden noktalı çizginin üzerinde çeşitli renklerle gösterilmiştir. Buna göre sarı çizgi ile ele alınan senaryo (C3) tüm dünyada CO 2 salınımı birden bire durdurulsa bile -ki bu olasılık tamamen imkansızdır- okyanusların termal süredurumu (thermal inertia) nedeni ile sıcaklık artışının devam edeceğini ortaya koymaktadır (Matthews ve Weaver, 2010). A2 senaryosu ise, 2100 yılında dünya nüfusunun 15 milyar kişiyi bulması halinde sıcaklık artışının 4 C, 7 milyarda kalması ve fosil ve yenilenebilir yakıtların birlikte kullanılması halinde (A1B senaryosu) ise 2,5 C olacağını öngörmektedir. B1 senaryosu ise 7 milyarlık bir nüfusun çok daha etkin bir yenilenebilir enerji tüketimi üzerine kurulmuş olup, bu durumdaki sıcaklık artışı 2 C nin de altında kalmaktadır. Bu iyimser senaryo bile geçmiş yüzyıllarda şahit olduğumuz (20. yy daki sıcaklık artışı 1 C civarındadır) sıcaklık artışının neredeyse 2 katıdır. Tüm bu rakamların ortalama değerler olduğu ve yüksek enlemlerde sıcaklık artışının 3 katına kadar çıkabileceği gerçeği de gözardı edilmemelidir (Chapman ve Davis, 2010). Uzun dönemde ise iklimin ne şekilde değişeceğini kestirmek daha da zor gözükmektedir. İçinde bulunduğumuz son 11 by dır devam eden Holosen buzul arası ılıman dönemin en azından bir 10 by ve belki 15 by kadar daha devam edeceği geçmiş buzul-ara buzul dönemlerinin bir çıkarımı olarak karşımızdadır. Bu süreç içinde doğal sebeplerin etkisinin yanı sıra insanlığın rolünün ne olacağını tahmin etmek de önemli bir soru olarak durmaktadır. 8. Sonuç ve Öneriler Yerkürenin 4,6 milyar yılı bulan geçmişinde çeşitli doğal nedenlerle gerçekleşen iklim değişiklikleri kendini en belirgin şekilde geçmişte gerçekleşmiş buzul dönemleri ile belli eder. Oluşumundan bu yana en az 5 adet önemli buzul dönemi geçiren dünyamız son 2,56 my dır her biri 100 by kadar süren buzul ve daha kısa süreli ara buzul dönemlerinin çevrimlerinden oluşan Kuvaterner Buzul Dönemi içinde bulunmaktadır. Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye nin Toroslar ve Doğu Karadeniz Dağları ile yüksek volkanlarında da buzullarının günümüzden byö (LGM) maksimum boyutlarına ulaştıkları bilinmektedir. Kozmojenik yüzey yaşlandırması yönteminin Türkiye deki buzul çökelleri (moren) üzerinde uygulanması sonucu elde edilen nicel veriler ve gerçekleştirilen modellemeler LGM de iklimin günümüzden 8-11 C daha soğuk olduğunu ortaya koymaktadır. Çeşitli göl, foraminifera ve mağara çökellerinden elde edilen izotop verileri ile bilgisayar modellemeleri de benzer bir sıcaklık aralığına işaret etmektedir. LGM yi takip eden dönemlerde sıcaklıklar göreceli olarak yükselmiş ve buzullar dağların yüksek kesimlerine geri çekilmişlerdir. Buna göre Geç Buzul Dönemi nde (14-15 byö) sıcaklıklar günümüze göre daha soğuk, yağış koşulları ise daha kuraktır. Erciyes buzulunun modellemesinden elde edilen veriler bu dönemde sıcaklıkların 4,5-6,4 C daha düşük olduğunu ortaya koymaktadır. Takip eden Erken Holosen Dönemi ise (8-10 byö), son 25 by ın en yağışlı (günümüze göre 2 misli kadar) ve sıcaklıkların 3 C kadar daha düşük olduğu bir zaman aralığıdır. Aladağlar da bulunan Hacer Vadisi ndeki buzul çökellerinden elde edilen veriler ise sıcaklıkların bu dönem içinde çok hızlı bir bir şekilde yükseldiğini göstermektedir. Olasılıkla yerel ve tamamen doğal sebepler nedeniyle gerçekleşen ve model sonuçlarına göre 1,44 C/yy hızına ulaşan ısınma, 20. yy da gerçekleşen ve insanlığın CO 2 gibi sera etkisi yapan gazları atmosfere salması sonucu ortaya çıkan 1 C lik sıcaklık artışının bile üzerindedir. Geç Holosen Dönemi nde (4 byö) ise sıcaklık ve yağış koşulları günümüz koşullarına yaklaşmıştır. Erciyes buzulunun modellemesinden elde edilen iklim koşulları 2,4-3 C lik bir sıcaklık düşüşünü ve hemen hemen günümüz şartlarında bir yağışı öngörmektedir. Günümüzde ise iklim değişiminin buzullar üzerindeki etkisi artık gözle görülebilecek düzeye varmış olup kutuplardaki buzullar her 10 yılda yaklaşık %8 oranında alan kaybına uğramaktadır. Her ne kadar dünyamız geçmişte doğal sebeplerle iklim değişikliklerine maruz kalmış olsa da, endüstriyel devrimin başından beri fosil yakıtları kullanarak, CO 2 ve diğer sera etkisi yaratan gazları atmosfere salmaya giderek artan bir şekilde devam eden insanoğlunun bu davranış biçimini acilen gözden geçirmeye ihtiyacı vardır. Özellikle tropik bölgelerde sıcaklıkların artması sonucu su sıkıntısının ciddi boyutlara ulaşması, tropik hastalıkların artması, çölleşme ve insan topluluklarının iklimsel nedenlerle göçe maruz kalmaları günümüzün en önemli sorunları arasına girmiş bulunmaktadır. Sadece 300 yıl öncesine kıyasla 12 misli artmış olan insan sayısının ve bu insanların gittikçe artan enerji ihtiyacı düşünüldüğünde bu eğilimin sonsuza kadar bu şekilde gitmeyeceğini artık insanlığın anlaması ve harekete geçmesi gerekmektedir. Bunun için Kyoto protokolü örneğinde olduğu gibi, ülkeler biraraya gelerek -yeterli olmaktan uzak da olsa- ilk adımları atmış bulunmaktadırlar. Bu adımların daha da artan ivmelerle ve kesintisiz olarak devam ettirilmesi gerekmektedir. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye de de konu ile ilgili, yavaş da olsa, bir bilinçlenmenin oluşmaya başladığı görülmekle beraber daha proaktif politika ve eylemlere ihtiyaç duyulduğu ortadadır. Günümüzde iklim bilimciler yaşanmakta olan iklim değişimini durdurmanın veya tersine döndürmenin mümkün olmadığını kabul etmekle birlikte sera etkisi yapan gazların salınımının azaltılmasının küresel ısınmayı yavaşlatılabileceği ve böylece insanlar da dahil olmak üzere tüm canlıların bu duruma ayak uydurabileceklerini ümit etmektedirler. Katkı Belirtme Bu çalışmaya konu olan fikirlerin gelişmesi ve nicel buzul verilerinin Türkiye de ilk defa olarak elde edilmeye başlanması 2000 yılından beri desteğini gördüğümüz TÜBİTAK projeleri (101Y002, 107Y069, 110Y300 ve 112Y139) sayesinde olmuştur. Yazarlar ayrıca bizi bu makaleyi yazmaya davet eden ve yapıcı önerileri ile kalitesini yükselten Kadir Has Üniversitesi nden Prof. Dr. Volkan Ş. Ediger e teşekkür ederler

16 Kaynaklar Ainsworth, W.F., Travels and researches in Asia Minor, Mesopotamia. Chaldea and Armenia. J.W. Parker, London. Akçar, N., Quaternary glaciations at Uludag Mountain (NW Turkey). Quaternary International, , 13. Akçar, N., Yavuz, V., Ivy-Ochs, S., Kubik, P.W., Vardar, M., Schluchter, C., Paleoglacial records from Kavron Valley, NE Turkey: Field and cosmogenic exposure dating evidence. Quaternary International, , Akçar, N., Yavuz, V., Ivy-Ochs, S., Kubik, P.W., Vardar, M., Schluchter, C., A case for a downwasting mountain glacier during Termination I, Verçenik Valley, Northeastern Turkey. Journal of Quaternary Science, 23(3), Alley, R.B., The Younger Dryas cold interval as viewed from central Greenland. Quaternary Science Reviews, 19, Alley, R.B., Meese, D.A., Shuman, A.J., Gow, A.J., Taylor, K.C., Grootes, P.M., White, J.W.C., Ram, M., Waddington, E.D., Mayewski, P.A., Zielinski, G.A., Abrupt accumulation increase at the Younger Dryas termination in the GISP2 ice core. Nature, 362, Andrews, J.T Dating Glacial events and correlation to global climate change, in Quaternary Geochronology: Methods and Applications, AGU Ref. Shelf, vol. 4, edited by J. S. Noller, J. M. Sowers, and W. R. Lettis, AGU, Washington, D. C., Ardos, M., Barla Dağı civarının jeomorfolojisi ve Barla Dağı nda Pleistosen glasyasyonu. İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi, 20-21, Arpat, E., Özgül., N., Orta Toroslar da Geyik Dağı yöresinde kaya buzulları. MTA Bülteni, 80, Arz, H.W., Lamy, F., Patzold, J., Muller, P.J. and Prins, M., Mediterranean moisture source for an early-holocene humid period in the northern Red Sea. Science, 300(5616), Atalay, I., Türkiye Jeomorfolojisine Giriş, Ege Üniversitesi Yayınları, İzmir. Augustin, L., Barbante, C., Barnes, P.R., Barnola, J.M., Bigler, M., Castellano, E., Cattani, O., Chappellaz, J., Dahl-Jensen, D., Delmonte, B., Dreyfus, G., Durand, G., Falourd, S., Fischer H., Flückiger, J., Hansson, M.E., Huybrechts, P., Jugie, G., Johns, S.J., Jouzel, J., Kaufmann, P., Kipfstuhl, J., Lambert, F., Lipenkov, V.Y., Littot, G.C., Longinelli, A., Lorrain, R., Maggi, V., Masson-Delmotte, V., Miller, H., Mulvaney, R., Oerlemans, J., Oerter, H., Orombelli, G., Parrenin, F., Peel D.A., Petit, J.R., Raynaud, D., Ritz, C., Ruth, U., Schwander, J., Siegenthaler, U., Souchez, R., Stauffer, B., Steffensen, J.P., Stenni, B., Stocker, T.F., Tabacco, I.E., Udisti, R., Van de Wal, R.S., Van den Broeke, M., Weiss, J.,Wilhelms, F., Winther, J.G., Wolff, E.W., Zucchelli, M., Eight glacial cycles from an Antarctic ice core, 429, Bar-Matthews, M., Ayalon, A., Kaufman, A., Late Quaternary paleoclimate in the Eastern Mediterranean region from stable isotope analysis of speleothems at Soreq Cave, Israel. Quaternary Research, 47, Barron, E.J., van Andel, T.H., Pollard, D., Glacial environments II, reconstructing the climate of Europe in the last Glaciation. in: van Andel, T.H., Davies, S.W. (Eds.), Neanderthals and Modern Humans in the European Landscapes during the Last Glaciation. McDonald Institute for Archaeological Research, Cambridge, Bartov, Y., Goldstein, S.L., Stein, M. and Enzel, Y., Catastrophic arid episodes in the Eastern Mediterranean linked with the North Atlantic Heinrich events. Geology 31(5), Bartsch, G., Das gebiet des Erciyes Dagi und die stadt Kayseri in Mittel-Anatolien. Jahrbuch der Geographischen Gesellschaft zu Hannover für 1934 und 1935, Begin, Z.B., Ehrlich, A., Nathan, Y., Lake Lisan, the Pleistocene precursor of the Dead Sea. Geological Survey of Israel Bulletin, 63, 30. Bilgin, T., Doğu Munzur Dağları nın glasyal ve periglasyal morfolojisi. İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi, 1757, 69. Birman, J.H., 1968, Glacial reconnaissance in Turkey. Geological Society of America Bulletin, 79, Blumenthal, M.M., From Mount Ağrı (Ararat) to Mount Kaçkar (in German). Bergfahrten in nordostanatolsischen Glenzlanden. Die Alpen, 34, Bobek, H., Recent and ice time glaciations in central Kurdish high mountains (in German). Zeitschrift für Gletscherkunde, 27(1-2), Cacho, I., Grimalt, J.O., Pelejero, C., Canals, M., Sierro, F.J., Flores, J.A., Shackleton, N., Dansgaard-Oeschger and Heinrich event imprints in Alboran Sea paleotemperatures. Paleoceanography, 14, Carlson, A.E., What caused the younger dryas cold event?, Geology, 38(4), Chapman, David D.S., Davis, Michael M.G., Climate change: Past, present, and future. Eos Transactions of the American Geophysical Union, 91(37), Curry, B.B., Grimley, D.A., McKay, E.D., Quaternary glaciations in Illinois, in: Ehlers, J., Gibbard, P.L., Hughes, P.D. (Eds.), Quaternary Glaciations: Extent and Chronology, A Closer Look, Europe. Amsterdam, Elsevier, 15,

17 Çiner, A., Turkish glaciers and glacial deposits, in: Ehlers, J., Gibbard, P.L. (Eds.), Quaternary Glaciations: Extent and Chronology, Part I: Europe. Amsterdam, Elsevier, s Çiner, A., Deynoux, M., Çörekçioğlu, E., Hummocky moraines in the Namaras and Susam Valleys, Central Taurids, SW Turkey. Quaternary Science Reviews, 18, Doğu, A.F., Çiçek, İ., Gürgen, G., Tuncel, H., Akdağ ın jeomorfolojisi ve bunun beşeri faaliyetler üzerine etkisi. Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Ankara Üniversitesi, 7, Doğu, A.F., Somuncu, M., Çiçek, İ., Tuncel, H., Gürgen, G., Kaçkar Dağında buzul şekilleri, yaylalar ve turizm. Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Ankara Üniversitesi, Dorale, J., Edwards, L., Ito, E., Gonzalez, L., Climate and vegetation history of the midcontinent from 75 to 25 ka: A speleothem record from Crevice Cave, Missouri, USA. Science, 282, Eastwood, W.J., Leng, M.J., Roberts, N., Davis, B., Holocene climate change in the eastern Mediterranean region: a comparison of stable isotope and pollen data from Lake Gölhisar, southwest Turkey. Journal of Quaternary Science, 22(4), Ege, İ., Tonbul., S., Soğanlı Dağında Karstlaşma-Buzullaşma İlişkisi. Türkiye Kuvaterner Sempozyumu, İstanbul Teknik Üniversitesi. Ehlers, J., Gibbard, P.L., Hughes, P.D., Quaternary glaciations-extent and chronology, A closer look, in: Jaap, J.M., (Ed.), Developments in Quaternary Science, Vol. 15, Elsevier, Amsterdam, 1108 p. Elenga, H., Peyron, O., Bonnefille, R., Jolly, D., Cheddadi, R., Guiot, J., Andrieu,V., Bottema, S., Buchet, G., De Beaulieu, J.-L., Hamilton, A.C., Maley, J., Marchant, R., Perez-Obiol, R., Reille, M., G. Riollet, G., Scott, L., Straka, H., Taylor, D., Van Campo, E., Pollen-based biome reconstruction for southern Europe and Africa 18,000 yr BP. Journal of Biogeography, 27, Emeis, K.C., Struck, U., Schulz, H.M., Rosenberg, R., Bernasconi, S., Erlenkeuser, H., Sakamoto, T., Martinez-Ruiz, F., Temperature and salinity variations of Mediterranean Sea surface waters over the last years from records of planktonic stable oxygen isotopes and alkenone unsaturation ratios. Palaeogeography Palaeoclimatology Palaeoecology 158, Erinç, S., Glazialmorphologhie Untersuchungen im Nordostanatolischen Randgebirge. Istanbul University Geography Inst. Pub., Ph.D. Series, 1, 56 p. Erinç, S., Glasiyal ve postglasiyal safhada Erciyes Glasiyesi. İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi, 1(2), Erinç, S., Glacial evidences of the climatic variations in Turkey: Geografiska Annaler, 34, Erinç, S., Van dan Cilo Dağlarına. İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi, 3-4, Erinç, S., Honaz Dağı nda periglasyal şekiller (GB Anadolu). İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi, 2, Erinç, S., Honaz ve Bozdağ da buzul izleri hakkında. Türkiye Coğrafya Bülteni, 8, Esper, J., Cook, E.R., Schweingruber, F.H., Low-frequency signals in long tree-ring chronologies for reconstructing past temperature variability. Science, 295, Fleitmann, D., Burns, S., Neff, U., Mudelsee, M. Mangini, A., Matter, A., Palaeoclimatic interpretation of high-resolution oxygen isotope profiles derived from annually laminated speleothems from Southern Oman. Quaternary Science Reviews, 23(7-8), Frisia, S., Borsato, A., Mangini, A., Spotl, C., Madonia, G., Sauro, U., Holocene climate variability in Sicily from a discontinuous stalagmite record and the Mesolithic to Neolithic transition. Quaternary Research 66(3), Frisia, S., Borsato, A., Preto, N., McDermott, F., Late Holocene annual growth in three Alpine stalagmites records the influence of solar activity and the North Atlantic Oscillation on winter climate. Earth and Planetary Science Letters, 216(3), Frumkin, A., Carmi, I., Zak, I., Magaritz, M., Middle Holocene environmental change determined from the Salt Caves of Mount Sodom, Israel, in: Bar-Yosef, O., Kra, R.S. (Eds.), Late Quaternary Chronology and Paleoclimates of the Eastern Mediterranean. Radiocarbon Ghienne J.-F., Monod, O., Kozlu, H., Dean, W.T., Cambrian-Ordovician depositional sequences in the Middle East: A perspective from Turkey. Earth Science Reviews, 1010, Gibbard, P.L., Head, M.J., Walker, M.J.C. and the Subcommission on Quaternary Stratigraphy, Formal ratification of the Quaternary System/Period and the Pleistocene Series/Epoch with a base at 2.58 Ma. Journal of Quaternary Science, 25, Giraudi, C., Middle Pleistocene to Holocene glaciations in Italian Apennines, in: Ehlers, J., Gibbard, P.L., Hughes, P.D. (Eds.), Quaternary Glaciations: Extent and Chronology, A Closer Look, Europe, Amsterdam, Elsevier, 15, Gogou, A., Bouloubassi, I., Lykousis, V., Arnaboldi, M., Gaitani, P., Meyers, P.A., Organic geochemical evidence of Late Glacial-Holocene climate instability in the North Aegean Sea. Palaeogeography, Palaeoclimatology, Palaeoecology 256(1-2) Gürgen, G Çapan Dağları kuzeyinin (Rize) glasyal morfolojisi. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 23, Gvirtzman, G., Wieder, M., Climate of the last 53,000 Years in the eastern Mediterranean, based on soil-sequence stratigraphy in the coastal plain of Israel. Quaternary Science Reviews 20(18),

18 Harris, R.N., Chapman, D.S., Midlatitude (30-60 N) climatic warming inferred by combining borehole temperatures with surface air temperatures. Geophys. Res. Letters, 28(5), Harrison, S.P., Yu, G. and Tarasov, P.E., Late quaternary lake-level record from northern Eurasia. Quaternary Research 45(2), Haug, H.H., Ganopolski, A., Sigman, D.M., Rossell-Mele, A., Swann, G.E.A., Tiedmann, R., North Pacific seasonality and the glaciations of North America 2.7 million years ago. Nature, 433, Hays, J.D., Imbrie, J., Shackleton, N.J., Variations in the Earth s orbit: Pacemaker of the ice ages. Science, 194(4270), Hayes, A., Kucera, M., Kallel, N., Sbaffi, L. and Rohling, E.J., Glacial Mediterranean sea surface temperatures based on planktonic foraminiferal assemblages. Quaternary Science Reviews, 24(7-9), Hegerl, G.C., Crowley, T.J., Hyde, W.T., Frame, D.J., Climate sensitivity constrained by temperature reconstructions over the past seven centuries. Nature, 440(7087): Hoffman, P.F., Kaufman, A.J., Halverson, G.P., Schrag, D.P., A Neoproterozoic Snowball Earth. Science, 281(5381), Huang, S., Pollack, H.N., Shen, P.-Y., Temperature trends over the past five centuries reconstructed from borehole temperatures, Nature, 403, Hughes, P. D., Gibbard, P. L., Woodward, J. C., Relict rock glaciers as indicators of Mediterranean palaeoclimate during the Last Glacial Maximum (Late Würmian) in northwest Greece. Journal of Quaternary Science, 18(5), Hughes, P.D., Recent behaviour of the Debeli Namet glacier, Durmitor, Montenegro: Earth Surface Processes and Landforms, 32, Hughes, P.D., Woodwards, J.C., Timing of glaciation in the Mediterranean mountains during the last cold stage. Journal of Quaternary Science, 23, Husen, D.V., Quaternary glaciations in Austria, in: Ehlers, J., Gibbard, P.L., Hughes, P.D. (Eds.), Quaternary Glaciations: Extent and Chronology, A Closer Look, Europe. Amsterdam, Elsevier, 15, Ingolfsson, O., Quaternary glacial and climate history of Antarctica, in: Ehlers, J., Gibbard, P.L. (Eds.). Quaternary Glaciations-Extent and Chronology, Part III. Elsevier, Amsterdam, IPCC, Nakicenovic, N., Swart, R. (Eds.), Emissions Scenarios, Cambridge University Press, UK. 570 p. IPCC, Climate change Synthesis report. Contribution of working groups I, II and III to the fourth assessment report of the Intergovernmental Panel on Climate Change, in: Core writing team, Pachauri, R.K., Reisinger, A. (Eds.). IPCC, Geneva, Switzerland. İzbırak, R., Cilo Dağı ve Hakkari ile Van Gölü çevresinde coğrafi araştırmalar. Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Yay., 67(4), 149 s. Jones, M. D., Roberts, C. N., Leng, M. J., Türkeş, M., A high-resolution late Holocene lake isotope record from Turkey and links to North Atlantic and monsoon climate. Geology 34, Jones, M.D., Roberts, C.N., Interpreting lake isotope records of Holocene environmental change in the Eastern Mediterranean. Quaternary International 181(1), Jones, M.D., Roberts, N.C., Leng, M.J, Quantifiying climatic change through the last glacial-interglacial transition based on lake isotope paleohydrology from central Turkey. Quaternary Research 67, Kelly, M.A., Kubik, P.W., Blanckenburg, F.V., Schlüchter, C., Surface exposure dating of the Great Aletsch Glacier Egesen moraine system, western Swiss Alps, using the cosmogenic nuclide 10Be. Journal of Quaternary Science, 19, Kerschner, H., Ivy-Ochs, S., Hertl, A., Sailer, R., Kubik, P., Glacier activity in the Central Alps during the Early Holocene: Insights from 10Be exposure dating. Geophysical Research Abstracts, 5, Kerschner, H., Kaser, G., Sailer, R., Alpine Younger Dryas glaciers as palaeo-precipitation gauges. Annals of Glaciology, 31, Kesici, Ö., Küresel Isınma Çerçevesinde Süphan ve Cilo Dağlarında Buzul Morfolojisi Araştırmaları.TÜBİTAK Çevre, Atmosfer, Yer ve Deniz Bilimleri Araştırma Grubu (ÇAYDAG), Proje No:101Y131. Klaer, W., Untersuchungen zur klimagenetischen geomorphologie in den hochgebirgen Vorderasiens. Heidelberger Geographische Arbeiten 11, Kuzucuoğlu, C., Bertaux, J., Black, S., Denefle, M., Fontugne, M., Karabıyıkoğlu, M., Kashima, K., Limondin-Lozouet, N., Mouralis, D., Orth, P., Reconstruction of climatic changes during the Late Pleistocene based on sediment records from the Konya Basin (Central Anatolia, Turkey). Geological Journal 34(1-2), Kuzucuoğlu, C., Parish, R. Karabıyıkoğlu, M., The dune systems of the Konya Plain-Turkey: their relation to environmental changes in Central Anatolia during the Late Pleistocene and Holocene. Geomorphology, 23, Küçükuysal, C., Engin, B., Türkmenoğlu, A. Aydaş, C., ESR dating of calcrete nodules from Bala, Ankara (Turkey): Preliminary results. Applied Radiation and Isotopes, 69,

19 Küçükuysal, C., Türkmenoğlu, A. Kapur, S., Multiproxy evidence of Mid-Pleistocene dry climates observed in Calcretes in Central Turkey. Turkish Journal of Earth Sciences, 21, Kwiecien, O., Arz, H.W., Lamy, F., Plessen, B., Bahr, A., Haug, G.H., North Atlantic control on precipitation pattern in the eastern Mediterranean/Black Sea region during the last glacial. Quaternary Research, 71(3), Lamb, H.H., The Cold Little Ice Age Climate of About 1550 to Climate: Present, Past and Future. London, Methuen. 107 p. Landmann, G., Reimer, A., Climatically induced lake level changes at Lake Van, Turkey, during the Pleistocene/Holocene transition. Global Biogeochemical Cycles 10(4), Lisiecki, L.E., Raymo, M.E., A Pliocene-Pleistocene stack of 57 globally distributed benthic 18O records. Paleoceanography, 20, Louis, H.L., Evidence for Pleistocene glaciation in Anatolia (in German). Geologische Rundschau, 34(7-8), Lüthi, D., Le Floch, M., Bereiter, B., Blunier, T., Barnola, J-M., Siegenthaler, U., Raynaud, D., Jouzel, J., Fischer, H., Kawamura, K., Stocker, T.F., High-resolution carbon dioxide concentration record 650, ,000 years before present. Nature, 453, Mann, M.E., Jones, P.D., Global surface temperatures over the past two millennia, Geophys. Res. Letters, 30(15), Marshall, J.D., Brenchley, P.J., Mason, P., Wolff, G.A., Astini, R.A., Hints, L., Meidla, T., Global carbon isotopic events associated with mass extinction and glaciation in the Late Ordovician. Paleogeography, Paleoclimatology, Paleoecology, Matthews, H.D., Weaver, A.J., Committed climate warming. Nat. Geosci., 3, Maunsell, F.R., Central Kurdistan. The Geographical Journal, 18(2), McGarry, S., Bar-Matthews, M., Matthews, A., Vaks, A., Schilman, B., Ayalon, A., Constraints on hydrological and paleotemperature variations in the Eastern Mediterranean region in the last 140 ka given by the δd values of speleothem fluid inclusions. Quaternary Science Reviews, 23, Meier, M., Dyurgerov, M.B., Rick, U.K., O Neel, S., Pfeffer, W.T., Anderson, R.S.,Suzanne P. Anderson, S.P., Glazovsky, A.F., Glaciers dominate eustatic sea-level rise in the 21st Century. Science, 317(5841), Messerli, B., Die eiszeitliche und die gegenwartige Vergletscherung in Mittelmeerraum. Geographica Helvetica, 22, Messerli., B., Der gletscher am Erciyes Dagh und das problem der rezenten Schneegrenze im Anatolischen und Mediterranen Raum. Geographica Helvetica 19(1), Miller. K.G., Fairbanks, R.G., Mountain, G.S., Tertiary oxygen isotope synthesis, sea level history, and continental margin erosion. Paleoceanography, 2, Mix, A., Bard, A., Schneider, R., Environmental processes of the ice age, land, oceans, glaciers (EPILOG). Quaternary Science Reviews, 20, Moberg, A., Sonechkin, D.M., Holmgren, K., Datsenko, N.M., Karlén, W., Highly variable Northern Hemisphere temperatures reconstructed from low- and high- resolution proxy data. Nature, 433, Monod O., Kozlu H., Ghienne J-F., Dean W.T., Günay Y., Le Hérissé A., Paris F., Robardet M., Late Ordovician glaciation in Southern Turkey. Terra Nova, 15, Monod, O., Geological Research in the Western Taurides South of Beyşehir, Turkey (in French). Unpublished thesis, University of Paris, 442 p. Neev, D., Emery, K.O., The Dead Sea; depositional processes and environments of evaporates. Geological Survey of Israel Bulletin, 41, 147. Oerlemans, J., Extracting a climate signal from 169 glacier records. Science, 308, Onde, H., Forms of glaciers in the Lycien Massif of Akdağ (southwest Turkey) (in French). Congres Géologique International, 15, Özsayın, E., Çiner, A., Rojay, B., Dirik, K., Melnick, D., Fernández-Blanco, D., Bertotti, G., Schildgen, T.F., Garcin, Y., Strecker, M.R., Sudo, M., Plio-Quaternary extensional tectonics of the Central Anatolian Plateau: A case study from the Tuz Gölü Basin, Turkey, in: Çiner, A., Strecker, M., Bertotti, G. (Eds.), Late Cenozoic Evolution of Central Anatolia Plateau, Turkish Journal of Earth Sciences, baskıda. Palgrave, W.G., Vestiges of the glacial period in northeastern Anatolia. Nature, 5, Penther, A., Eine reise in das gebiet des Erdschias dagh (Kleinasien) Abhandlungen der k.k. Geographischen gesellschaft in Wien 6(1). Petit, J. R. Jouzel, J., Raynaud, D., Barkov, N. I., Barnola, J.-M., Basile, I., Bender, M., Chappellaz, J., Davis, M., Delaygue, G., Delmotte, M., Kotlyakov, V. M., Legrand, M., Lipenkov, V. Y., Lorius, C., Pépin, L., Ritz, C., Saltzman E., Stievenard, M., Climate and atmospheric history of the past 420,000 years from the Vostok ice core, Antarctica. Nature, 399, Roberts, N., Age, paleoenvironments and climatic significance of Late Pleistocene Konya Lake, Turkey. Quaternary Research 19,

20 Roberts, N., Black, S., Boyer, P., Eastwood, W.J., Leng, M., Parish, R., Reed, J., Twigg, D., Yiğitbaşıoğlu, H., Chronology and stratigraphy of Late Quaternary sediments in the Konya Basin, Turkey: results from the KOPAL Project. Quaternary Science Reviews 18, Roberts, N., Jones, M.D., Benkaddour, A., Eastwood, W.J., Filippi, M.L., Frogley, M.R., Lamb, H.F., Leng, M.J., Reed, J.M., Stein, M., Stevens, L., Valero-Garces, B., Zanchetta, G., Stable isotope records of Late Quaternary climate and hydrology from Mediterranean lakes: the ISOMED synthesis. Quaternary Science Reviews 27(25-26), Roberts, N., Reed, J.M., Leng, M.J., Kuzucuoğlu, C., Fontugne, M., Bertaux, J., Woldring, H., Bottema, S., Black, S., Hunt E., Karabıyıkoğlu, M., The tempo of Holocene climatic change in the eastern Mediterranean region: new high-resolution crater-lake sediment data from central Turkey. Holocene 11(6), Robinson, S.A., Black, S., Sellwood, B.W., Valdes, P.J., A review of palaeoclimates and palaeoenvironments in the Levant and Eastern Mediterranean from 25,000 to 5000 years BP: setting the environmental background for the evolution of human civilization. Quaternary Science Reviews, 25(13-14), Rossignol-Strick, M., Sea-land correlation of pollen records in the Eastern Mediterranean for the glacial-interglacial transition: Biostratigraphy versus radiometric time-scale. Quaternary Science Reviews 14(9), Saltzman, B., Dynamical Paleoclimatology: Generalized Theory of Global Climate Change, Academic Press, New York. 354 p. Sarıkaya, M.A., Late Quaternary Glaciation and Paleoclimate of Turkey Inferred from Cosmogenic 36Cl Dating of Moraines and Glacier Modeling. Ph.D. Thesis, University of Arizona, Tucson, AZ, USA. 283 p. Sarıkaya, M.A., Recession of the ice cap on Mount Ağrı (Ararat), Turkey, from 1976 to 2011 and its climatic significance. Journal of Asian Earth Science, 46, Sarıkaya, M.A. Çiner, A., Haybat, H., Last glacial maximum glaciers on Akdağ, southwest Turkey, inferred from cosmogenic Cl-36 dating of moraines, The 8th International Conference on Geomorphology of the International Association of Geomorphologists (IAG), Paris, France. Sarıkaya, M.A., Türkiye nin Güncel Buzulları, in: Deniz Ekinci Ed.), Fiziksel Coğrafya Araştırmaları: Sistematik ve Bölgesel, Türkiye Coğrafya Kurumu Yayınları, 6, Istanbul, Sarıkaya, M.A., Çiner, A., Zreda, M., Quaternary glaciations of Turkey, in: Ehlers, J., Gibbard, P.L., Hughes, P.D. (Eds.), Quaternary Glaciations: Extent and Chronology, A Closer Look, Europe. Amsterdam, Elsevier, 15, Sarıkaya, M.A., Çiner, A., Zreda, M., Erciyes Volkani Geç Kuvaterner buzul çökelleri. Yerbilimleri, 27, Sarıkaya, M.A., Zreda, M., Çiner, A., Glaciations and paleoclimate of Mount Erciyes, central Turkey, since the Last Glacial Maximum, inferred from 36Cl cosmogenic dating and glacier modeling. Quaternary Science Reviews, 28(23-24), Sarıkaya, M.A., Zreda, M., Çiner, A., Zweck, C., Cold and wet Last Glacial Maximum on Mount Sandıras, SW Turkey, inferred from cosmogenic dating and glacier modeling. Quaternary Science Reviews, 27(7-8), Self, S., Rampino, R.R., The 1883 eruption of Krakatau, Nature, 294, Spötl, C., Mangini, A., Frank, N., Eichstädter, R. Burns, S., Start of the last interglacial period at 135 ka: Evidence from a high Alpine speleothem, Geology, 30, Türkünal, S., Türkiye nin dağları ve sıradağları. Türkiye Jeoloji Mühendisleri Odası Dergisi. 30, 42. Tzedakis, P.C., Seven ambiguities in the Mediterranean palaeoenvironmental narrative. Quaternary Science Reviews 26 (17-18), Tziperman, E., Gildor, H., On the mid-pleistocene transition to 100 kyr glacial cycles and the asymmetry between glaciation and deglaciation times. Paleoceanography, 18, 8. Urdea, P., Onaca, A., Ardelean, F., Ardelean, M., New evidence on the Quaternary Glaciation in the Romanian Carpathians, in: Ehlers, J., Gibbard, P.L., Hughes, P.D. (Eds.), Quaternary Glaciations: Extent and Chronology, A Closer Look, Europe. Amsterdam, Elsevier, 15, USGCRP (US Global Change Research Program), Second National Climate Assesment. Global change impacts in the US. van Zeist, W., Woldring, H., Stapert, D., Late Quaternary vegetation and climate of south western Turkey. Palaeohistoria 7, Veizer, J., Davin, A., Azmy, K., Bruckschen, P., Buhl, D., Bruhn, F., Carden, G., Diener, A., Ebneth, S., Godderis, Y., Jasper, T., Korte, C., Pawellek, F., Podlaha, O., Strauss, H., Sr/86Sr, 13 C and 18 O evolution of Phanerozoic seawater. Chemical Geology, 161, Veizer, J., Godderis, Y., Francois, L.M., Evidence for decoupling of atmospheric CO2 and global climate during the Phanerozoic eon. Nature, 408, Vorren, T.O., Landvik, J.Y., Andreassen, K., Laberg, J.S., Glacial history of the Barents sea region, In: Ehlers, J., Gibbard, P.L., Hughes, P.D. (Eds.), Quaternary Glaciations: Extent and Chronology, A Closer Look, Europe. Amsterdam, Elsevier, 15,

Bu çalışma, Kadir Has Üniversitesi nde 2012-İK-02 nolu araştırma projesi olarak yürütülmüştür.

Bu çalışma, Kadir Has Üniversitesi nde 2012-İK-02 nolu araştırma projesi olarak yürütülmüştür. 1 Bu çalışma, Kadir Has Üniversitesi nde 2012-İK-02 nolu araştırma projesi olarak yürütülmüştür. ISBN NO: 978-605-64066-0-7 Editör: Volkan Ş. Ediger Yazarlar: Attila Çiner, Mehmet Akif Sarıkaya, Volkan

Detaylı

İlk Zaman KAMBRİYEN ÖNCESİ: 3-Hadeyan, 2-Arkeyan, 1-Proterozoik

İlk Zaman KAMBRİYEN ÖNCESİ: 3-Hadeyan, 2-Arkeyan, 1-Proterozoik JEOLOJİK DEVİRLER İlk Zaman KAMBRİYEN ÖNCESİ: 3-Hadeyan, 2-Arkeyan, 1-Proterozoik Dünya nın oluşumundan 4 Milyar Yıl sonra Kıtaların çekirdek kısmını oluşturan en eski kıvrımlar oluşmuştur. Su yosunu (alg)

Detaylı

I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır.

I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır. I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır. Fosil yakıtlar, çoğu yeşil bitkilerin fotosentez ürünü

Detaylı

Akdeniz in Pleyistosen Deniz Düzeyi Değişimlerini Karakterize Eden, Çok Dönemli-Çok Kökenli Bir Mağara: Gilindire Mağarası (Aydıncık-İçel)

Akdeniz in Pleyistosen Deniz Düzeyi Değişimlerini Karakterize Eden, Çok Dönemli-Çok Kökenli Bir Mağara: Gilindire Mağarası (Aydıncık-İçel) Akdeniz in Pleyistosen Deniz Düzeyi Değişimlerini Karakterize Eden, Çok Dönemli-Çok Kökenli Bir Mağara: Gilindire Mağarası (Aydıncık-İçel) The Cave With Multiple-Periods And Origins Characterizing The

Detaylı

Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü. Öğr. Gör. Kayhan ALADOĞAN

Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü. Öğr. Gör. Kayhan ALADOĞAN Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü Öğr. Gör. Kayhan ALADOĞAN ÇORUM 2017 Alp - Himalaya kıvrım kuşağı üzerinde yer alan ülkemizde tüm jeolojik zaman ve devirlere ait araziler görülebilmektedir.

Detaylı

1. İklim Değişikliği Nedir?

1. İklim Değişikliği Nedir? 1. İklim Değişikliği Nedir? İklim, en basit ifadeyle, yeryüzünün herhangi bir yerinde uzun yıllar boyunca yaşanan ya da gözlenen tüm hava koşullarının ortalama durumu olarak tanımlanabilir. Yerküre mizin

Detaylı

F A N E R O Z O Y İ K

F A N E R O Z O Y İ K (EONS) ZAMANLAR (ERAS) F A N E R O Z O Y İ K PALEOZOYİK MESOZOYİK SENOZOYİK 542 my 251 my 65.5 my 0 www.fusunalkaya.net KUVATERNER NEOJEN PALEOJEN HOLOSEN PLEYİSTOSEN PLİYOSEN MİYOSEN OLİGOSEN EOSEN PALEOSEN

Detaylı

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri Türkiye de Sıcaklık Türkiye de Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı Türkiye haritası incelendiğinde Yükseltiye bağlı olarak

Detaylı

B A S I N Ç ve RÜZGARLAR

B A S I N Ç ve RÜZGARLAR B A S I N Ç ve RÜZGARLAR B A S I N Ç ve RÜZGARLAR Havadaki su buharı ve gazların, cisimler üzerine uyguladığı ağırlığa basınç denir. Basıncı ölçen alet barometredir. Normal hava basıncı 1013 milibardır.

Detaylı

İKLİM ELEMANLARI SICAKLIK

İKLİM ELEMANLARI SICAKLIK İKLİM ELEMANLARI Bir yerin iklimini oluşturan sıcaklık, basınç, rüzgâr, nem ve yağış gibi olayların tümüne iklim elemanları denir. Bu elemanların yeryüzüne dağılışını etkileyen enlem, yer şekilleri, yükselti,

Detaylı

Rüzgarlar kum çakıl gibi gevşek maddeleri havalandırarak taşımak, zemine çarparak aşındırmak ve biriktirmek suretiyle yeryüzünü şekillendirirler.

Rüzgarlar kum çakıl gibi gevşek maddeleri havalandırarak taşımak, zemine çarparak aşındırmak ve biriktirmek suretiyle yeryüzünü şekillendirirler. Rüzgarlar kum çakıl gibi gevşek maddeleri havalandırarak taşımak, zemine çarparak aşındırmak ve biriktirmek suretiyle yeryüzünü şekillendirirler. Rüzgarların şekillendirici etkilerinin görüldüğü yerlerin

Detaylı

BUZULLAR VE KUVATERNER BUZUL DÖNEMLERİ

BUZULLAR VE KUVATERNER BUZUL DÖNEMLERİ BUZULLAR VE KUVATERNER BUZUL DÖNEMLERİ H. Evrim ŞÜKÜROĞLU * BUZUL NEDİR? Buzul, dağ zirvelerinde yaz kış erimeyen ve yer çekiminin etkisiyle yer değiştiren büyük kar ve buz kütlesidir (Tr.wikipedia.org).

Detaylı

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma Demografi (nüfus bilimi), sınırları belli olan bir coğrafyanın nüfus yapısını, özelliklerini ve değişimlerini incelemektedir. Doğum, ölümün yanı sıra göç gibi dinamikleri

Detaylı

Akdeniz iklimi / Roma. Okyanusal iklim / Arjantin

Akdeniz iklimi / Roma. Okyanusal iklim / Arjantin Akdeniz iklimi / Roma Okyanusal iklim / Arjantin Savan iklimi/ Meksika Savan iklimi/ Brezilya Okyanusal iklim / Londra Muson iklimi/ Calcutta-Hindistan 3 3 Kutup iklimi/ Grönland - - - - - - -3-4 -4 -

Detaylı

COĞRAFYA YEREL COĞRAFYA GENEL COĞRAFYA

COĞRAFYA YEREL COĞRAFYA GENEL COĞRAFYA COĞRAFİ KONUM COĞRAFYA YEREL COĞRAFYA GENEL COĞRAFYA Yeryüzünün belli bir bölümünü FİZİKİ coğrafya BEŞERİ ve gösterir. EKONOMİK -Doğa olaylarını -Kıtalar coğrafya konu alır. -Ülkeler -İnsanlar ve -Klimatoloji

Detaylı

Bölgesel iklim: Makroklima alanı içerisinde daha küçük alanlarda etkili olan iklimlere bölgesel iklim denir.(marmara iklimi)

Bölgesel iklim: Makroklima alanı içerisinde daha küçük alanlarda etkili olan iklimlere bölgesel iklim denir.(marmara iklimi) YERYÜZÜNDEKİ BAŞLICA İKLİM TİPLERİ Matematik ve özel konum özelliklerinin etkisiyle Dünya nın çeşitli alanlarında farklı iklimler ortaya çıkmaktadır. Makroklima: Çok geniş alanlarda etkili olan iklim tiplerine

Detaylı

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı JEOLOJİK OSEONOGRAFİ Genelde çok karmaşık bir yapıya sahip olan okyanus ve deniz

Detaylı

İklim---S I C A K L I K

İklim---S I C A K L I K İklim---S I C A K L I K En önemli iklim elemanıdır. Diğer iklim olaylarının da oluşmasında sıcaklık etkilidir. Güneşten dünyamıza gelen enerji sabittir. SICAKLIK TERSELMESİ (INVERSİON) Kışın soğuk ve durgun

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA CEVAP 1: (TOPLAM 10 PUAN) 1.1: 165 150 = 15 meridyen fark vardır. (1 puan) 15 x 4 = 60 dakika = 1 saat fark vardır. (1 puan) 12 + 1 = 13 saat 13:00 olur. (1 puan) 1.2:

Detaylı

JURA my. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

JURA my. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü JURA 201.3 145.0 my Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü Jura Döneminde Bitki Yaşamı Jura nın son dönemlerine doğru (140 milyon yıl önce) çiçekli bitkiler görülmeye başladı. Aynı zamanda

Detaylı

Meteoroloji. IX. Hafta: Buharlaşma

Meteoroloji. IX. Hafta: Buharlaşma Meteoroloji IX. Hafta: Buharlaşma Hidrolojik döngünün önemli bir unsurunu oluşturan buharlaşma, yeryüzünde sıvı ve katı halde farklı şekil ve şartlarda bulunan suyun meteorolojik faktörlerin etkisiyle

Detaylı

Diğer sayfaya geçiniz YGS / SOS

Diğer sayfaya geçiniz YGS / SOS 18. Doğal ve beşerî unsurlar birbirleriyle karşılıklı etkileşim içindedir. 19. Arazide yön ve hedef bulma sporlarında pusula ve büyük ölçekli haritalar sporcuların en önemli yardımcılarıdır. Sporcular

Detaylı

TÜRKİYE NİN İKLİMİ. Türkiye nin İklimini Etkileyen Faktörler :

TÜRKİYE NİN İKLİMİ. Türkiye nin İklimini Etkileyen Faktörler : TÜRKİYE NİN İKLİMİ İklim nedir? Geniş bir bölgede uzun yıllar boyunca görülen atmosfer olaylarının ortalaması olarak ifade edilir. Bir yerde meydana gelen meteorolojik olayların toplamının ortalamasıdır.

Detaylı

Bölüm 7. Mavi Bilye: YER

Bölüm 7. Mavi Bilye: YER Bölüm 7 Mavi Bilye: YER Japon uzay ajansının (JAXA) AY yörüngesinde bulunan aracı KAGUYA dan Yer in doğuşu ilk defa yüksek çözünürlüklü olarak görüntülendi. 14 Kasım 2007 Yeryüzü: Okyanus tabanındaki büyük

Detaylı

PERMİYEN. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Müh-Mim.

PERMİYEN.  Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Müh-Mim. PERMİYEN http://www.humboldt.edu/natmus/lifethroughtime/platemaps/perm_triassic/permian.jpg Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Müh-Mim. Fakültesi URALİYEN OROJENEZİ Bu orojenez Geç Karbonifer-Permiyen de, Lavrusya

Detaylı

İklim ve İklim değişikliğinin belirtileri, IPCC Senaryoları ve değerlendirmeler. Bölgesel İklim Modeli ve Projeksiyonlar

İklim ve İklim değişikliğinin belirtileri, IPCC Senaryoları ve değerlendirmeler. Bölgesel İklim Modeli ve Projeksiyonlar 1/36 İklim ve İklim değişikliğinin belirtileri, Dünya da ve Türkiye de gözlemler IPCC Senaryoları ve değerlendirmeler Bölgesel İklim Modeli ve Projeksiyonlar Uluslararası Kuruluşlar, Aktiviteler için Sektörler

Detaylı

ÖSYM YGS / SOS M Diğer sayfaya geçiniz.

ÖSYM YGS / SOS M Diğer sayfaya geçiniz. 17. 18. Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti sadece iki şeye güvenir. Biri millet kararı, diğeri en elim ve güç şartlar içinde dünyanın takdirlerine hakkıyla layık olan ordumuzun kahramanlığı; bu iki şeye güvenir.

Detaylı

F A N E R O Z O Y İ K

F A N E R O Z O Y İ K (EONS) ZAMANLAR (ERAS) F A N E R O Z O Y İ K PALEOZOYİK MESOZOYİK SENOZOYİK 542 my 251 my 65.5 my 0 www.fusunalkaya.net KUVATERNER NEOJEN PALEOJEN HOLOSEN PLEYİSTOSEN PLİYOSEN MİYOSEN OLİGOSEN EOSEN PALEOSEN

Detaylı

BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ

BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ Topraklar zonal, intrazonal ve azonal topraklar olmak üzere üçe ayrılır. 1. Zonal (Yerli) Topraklar iklim ve bitki örtüsüne bağlı olarak oluşan ve bütün katmanların(horizonların)

Detaylı

Bölüm 7. Mavi Bilye: YER

Bölüm 7. Mavi Bilye: YER Bölüm 7 Mavi Bilye: YER Japon uzay ajansının (JAXA) AY yörüngesinde bulunan aracı KAGUYA dan Yer in doğuşu ilk defa yüksek çözünürlüklü olarak görüntülendi. 14 Kasım 2007 Yeryüzü: Okyanus tabanındaki büyük

Detaylı

Ağır Ama Hissedemediğimiz Yük: Basınç

Ağır Ama Hissedemediğimiz Yük: Basınç Ağır Ama Hissedemediğimiz Yük: Basınç Atmosfer çeşitli gazlardan oluşmuştur ve bu gazların belirli bir ağırlığı vardır. Havada bulunan bu gazların ağırlıkları oranında yeryüzüne yaptığı etkiye atmosfer

Detaylı

Bu kütleler iki başlıkta incelenir: kıtasal buzullar (continental glaciers) ve vadi buzulları (valley glaciers).

Bu kütleler iki başlıkta incelenir: kıtasal buzullar (continental glaciers) ve vadi buzulları (valley glaciers). 9 BUZUL ORTAMLARI 9.1 Buzul Nedir Buzullar, kendi ağırlığının altında yavaşça hareket eden sıkıştırılmış kardan oluşmuş büyük buz kütleleridir. Bir buz kütlesi, diğer herhangi bir zemin veya kaya kütlesi

Detaylı

GENEL JEOLOJİ. y e r i n d ı ş o l a y l a r ı

GENEL JEOLOJİ. y e r i n d ı ş o l a y l a r ı GENEL JEOLOJİ y e r i n d ı ş o l a y l a r ı D I Ş D İ N A M İ K y e r i n d ı ş o l a y l a r ı - Dış olayların genel değerlendirmesi - İklim - Ayrışma - Deniz ve okyanusların genel özellikleri - Dış

Detaylı

Küresel Değişim Ekolojisi BYL 327 Hacettepe Üniv. Biyoloji Bölümü lisans dersi

Küresel Değişim Ekolojisi BYL 327 Hacettepe Üniv. Biyoloji Bölümü lisans dersi Küresel Değişim Ekolojisi BYL 327 Hacettepe Üniv. Biyoloji Bölümü lisans dersi Küresel Değişim Kavramı Çağatay Tavşanoğlu Hacettepe Üniv., Biyoloji Böl., Ekoloji Anabilim Dalı 2017-2018 Güz Sistem kavramı

Detaylı

JAA ATPL Eğitimi (METEOROLOJİ)

JAA ATPL Eğitimi (METEOROLOJİ) JAA ATPL Eğitimi (METEOROLOJİ) Hazırlayan: Ibrahim CAMALAN Meteoroloji Mühendisi 2012 YEREL RÜZGARLAR MELTEMLER Bu rüzgarlar güneşli bir günde veya açık bir gecede, Isınma farklılıklarından kaynaklanan

Detaylı

KUTUPLARDAKİ OZON İNCELMESİ

KUTUPLARDAKİ OZON İNCELMESİ KUTUPLARDAKİ OZON İNCELMESİ Bilim adamlarınca, geçtiğimiz yıllarda insan faaliyetlerindeki artışa paralel olarak, küresel ölçekte çevre değişiminde ve problemlerde artış olduğu ifade edilmiştir. En belirgin

Detaylı

RÜZGARLAR. Birbirine yakın iki merkezde sıcaklık farkı oluşması durumunda görülecek ilk olay rüzgarın esmeye başlamasıdır.

RÜZGARLAR. Birbirine yakın iki merkezde sıcaklık farkı oluşması durumunda görülecek ilk olay rüzgarın esmeye başlamasıdır. RÜZGARLAR Yüksek basınçtan alçak basınca doğru olan hava hareketidir. Birbirine yakın iki merkezde sıcaklık farkı oluşması durumunda görülecek ilk olay rüzgarın esmeye başlamasıdır. Rüzgarın Hızında Etkili

Detaylı

2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi

2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi 2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi GİRİŞ Tabiatta suyun hidrolojik çevriminin önemli bir unsurunu teşkil eden buharlaşma, yeryüzünde sıvı ve katı halde değişik şekil ve şartlarda bulunan suyun meteorolojik

Detaylı

Sera Etkisi. Gelen güneş ışınlarının bir kısmı bulutlar tarafında bloke edilmekte. Cam tarafından tutulan ısı

Sera Etkisi. Gelen güneş ışınlarının bir kısmı bulutlar tarafında bloke edilmekte. Cam tarafından tutulan ısı Sera Etkisi Bir miktarda ısı arz dan kaçmakta Gelen güneş ışınlarının bir kısmı bulutlar tarafında bloke edilmekte CO2 tarafından tutulan Isının bir kısmı tekrar atmosfere kaçabilir. Cam tarafından tutulan

Detaylı

Geyik Dağı (Orta Toroslar) Geç Kuvaterner Buzullaşması ve Paleoiklim Yorumu

Geyik Dağı (Orta Toroslar) Geç Kuvaterner Buzullaşması ve Paleoiklim Yorumu Geyik Dağı (Orta Toroslar) Geç Kuvaterner Buzullaşması ve Paleoiklim Yorumu Program Kodu: 1001 TÜBİTAK Proje No: 112Y139 Proje Yürütücüsü: Prof. Dr. Attila ÇİNER Araştırmacı: Doç. Dr. Cengiz YILDIRIM Danışman:

Detaylı

Bölüm 1: İklim değişikliği ve ilgili terminoloji

Bölüm 1: İklim değişikliği ve ilgili terminoloji Bölüm 1: İklim değişikliği ve ilgili terminoloji Bölüm 1: İklim değişikliği ve ilgili terminoloji Neden Sera gazlarını izliyor ve raporluyoruz? Küresel İklim Değişikliği Nedir Küresel İklim Değişikliği

Detaylı

Büyük İklim Tipleri. Ata Yavuzer 9- A Coğrafya Performans Ödevi. Bu çalışma Bilgi ve İletişim Teknolojileri dersinde hazırlanmıştır.

Büyük İklim Tipleri. Ata Yavuzer 9- A Coğrafya Performans Ödevi. Bu çalışma Bilgi ve İletişim Teknolojileri dersinde hazırlanmıştır. Büyük İklim Tipleri Ata Yavuzer 9- A Coğrafya Performans Ödevi Hisar Okulları İçindekiler Büyük İklim Tipleri... 3 Ekvatoral İklim... 3 Görüldüğü Bölgeler... 3 Endonezya:... 4 Kongo:... 4 Tropikal İklim:...

Detaylı

Atoller (mercan adaları) ve Resifler

Atoller (mercan adaları) ve Resifler Atoller (mercan adaları) ve Resifler Atol, hayatlarını sıcak denizlerde devam ettiren ve mercan ismi verilen deniz hayvanları iskeletlerinin artıklarının yığılması sonucu meydana gelen birikim şekilleridir.

Detaylı

İKLİM TİPLERİ. Yıllık ortalama sıcaklık 25 C dolayındadır. Yıllık ve günlük sıcaklık farkı 2-3 C yi geçmez. Yıllık yağış miktarı 2000 mm den

İKLİM TİPLERİ. Yıllık ortalama sıcaklık 25 C dolayındadır. Yıllık ve günlük sıcaklık farkı 2-3 C yi geçmez. Yıllık yağış miktarı 2000 mm den İKLİM TİPLERİ Dünya'nın hemen her bölgesinin kendine özgü bir iklimi bulunmaktadır. Ancak, benzer iklim kuşaklarına sahip alanlar büyük iklim kuşakları oluştururlar. Yüzlerce km 2 lik sahaları etkileyen

Detaylı

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ Doğal, beşerî ve ekonomik özellikler bakımından çevresinden farklı; kendi içinde benzerlik gösteren alanlara bölge denir. Bölgeler, kullanım amaçlarına göre birbirine benzeyen

Detaylı

Dünya'da Görülen Đklim Tipleri

Dünya'da Görülen Đklim Tipleri Dünya'da Görülen Đklim Tipleri Bir yerde benzer sıcaklık, basınç, rüzgar, nemlilik ve yağış özelliklerinin uzun süre etkili olmasıyla iklim tipleri belirmektedir. Đklimi oluşturan bu öğelerden birinin

Detaylı

(Change of Water Masses-Dust Storms Interaction in Syria and Iraq) Suriye ve Irak taki Su Kütlelerindeki Değişimin Toz Fırtınaları ile İlişkisi

(Change of Water Masses-Dust Storms Interaction in Syria and Iraq) Suriye ve Irak taki Su Kütlelerindeki Değişimin Toz Fırtınaları ile İlişkisi V. ULUSLARARASI KUM VE TOZ FIRTINASI ÇALIŞTAYI ORTA DOĞU TOZ KAYNAKLARI VE ETKİLERİ 23-25 EKİM 2017, İSTANBUL (Change of Water Masses-Dust Storms Interaction in Syria and Iraq) Suriye ve Irak taki Su Kütlelerindeki

Detaylı

Hava Durumu İKLİM İklim Değişiyor Peki Siz Bunun Farkında mısınız? Sera Etkisi Ve İklim Değişikliği En önemli sera gazları Karbon dioksit (CO2) Metan (CH4) Diazot monoksit(n2o) İklim Değişikliğine Sebep

Detaylı

Yeryüzünde Sıcaklığın Dağılışını Etkileyen Etmenler

Yeryüzünde Sıcaklığın Dağılışını Etkileyen Etmenler İklimin Temel Elemanı: Sıcaklık İklim elemanları içinde en önemlisi sıcaklıktır. Çünkü diğer iklim elemanları sıcaklığın kontrolündedir. Sıcaklık; cisimlerin kütlesi içinde bulunan potansiyel enerjinin

Detaylı

BÖLÜM BEŞ LEVHA SINIRLARI

BÖLÜM BEŞ LEVHA SINIRLARI BÖLÜM BEŞ LEVHA SINIRLARI 5.1 YERKABUĞU ÜZERİNDEKİ LEVHA SINIRLARI Levha tektoniğine göre dünyayı saran yerkabuğu üzerinde 8 büyük (Avrasya, Afrika, Pasifik, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Antartika, Avustralya)

Detaylı

BİNA BİLGİSİ 2 ÇEVRE TANIMI - İKLİM 26 ŞUBAT 2014

BİNA BİLGİSİ 2 ÇEVRE TANIMI - İKLİM 26 ŞUBAT 2014 BİNA BİLGİSİ 2 ÇEVRE TANIMI - İKLİM DOÇ. DR. YASEMEN SAY ÖZER 26 ŞUBAT 2014 1 19.02.2014 TANIŞMA, DERSLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER, DERSTEN BEKLENTİLER 2 26.02.2014 ÇEVRE TANIMI - İKLİM 3 05.03.2014 DOĞAL

Detaylı

BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ

BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ TOPOĞRAFYA, YÜKSELTİ VE RÖLİYEF Yeryüzünü şekillendiren değişik yüksekliklere topoğrafya denir. Topoğrafyayı oluşturan şekillerin deniz seviyesine göre yüksekliklerine

Detaylı

ARAŞTIRMA DAİRESİ BAŞKANLIĞI Atmosfer Modelleri Şube Müdürlüğü. 31 Ocak 1 Şubat 2015 tarihlerinde yaşanan TOZ TAŞINIMI. olayının değerlendirmesi

ARAŞTIRMA DAİRESİ BAŞKANLIĞI Atmosfer Modelleri Şube Müdürlüğü. 31 Ocak 1 Şubat 2015 tarihlerinde yaşanan TOZ TAŞINIMI. olayının değerlendirmesi 31 Ocak 1 Şubat 2015 tarihlerinde yaşanan TOZ TAŞINIMI olayının değerlendirmesi Kahraman OĞUZ, Meteoroloji Mühendisi Cihan DÜNDAR, Çevre Yük. Mühendisi Şubat 2015, Ankara 31 Ocak 1 Şubat 2015 tarihlerinde

Detaylı

Veysel Işık Türkiye deki Tektonik Birlikler

Veysel Işık Türkiye deki Tektonik Birlikler JEM 404 Ders Konusu Türkiye Jeolojisi Orojenez ve Türkiye deki Tektonik Birlikler Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Tektonik Araştırma Grubu 2012 Dağ Oluşumu / Orojenez Orojenez genel anlamda

Detaylı

Taşların fiziksel etkiler sonucunda küçük parçalara ayrılmasına denir. Fiziksel çözülme, taşları oluşturan minerallerin kimyasal yapısında herhangi

Taşların fiziksel etkiler sonucunda küçük parçalara ayrılmasına denir. Fiziksel çözülme, taşları oluşturan minerallerin kimyasal yapısında herhangi TOPRAK Yer kabuğunu oluşturan çeşitli kaya ve minerallerin fiziksel ve kimyasal yoldan ayrışmasıyla meydana gelen, içinde son derece zengin flora, hayvan varlığı barındıran ve inorganik maddeler ile hava,

Detaylı

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KURAKLIK ANALİZİ. Bülent YAĞCI Araştırma ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanı

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KURAKLIK ANALİZİ. Bülent YAĞCI Araştırma ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanı T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI DEVLET METEOROLOJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KURAKLIK ANALİZİ Bülent YAĞCI Araştırma ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanı İklim Değişikliği 1. Ulusal Bildirimi,

Detaylı

Nüfus Dağılışını Etkileyen Faktörler İkiye Ayrılır: 1-Doğal Faktörler 2-Beşeri Faktörler

Nüfus Dağılışını Etkileyen Faktörler İkiye Ayrılır: 1-Doğal Faktörler 2-Beşeri Faktörler Nüfusun Dağılışında Etkili Faktörler Nüfus Dağılışını Etkileyen Faktörler İkiye Ayrılır: 1-Doğal Faktörler 2-Beşeri Faktörler 1-Doğal Faktörler: 1.İklim : Çok sıcak ve çok soğuk iklimler seyrek nüfusludur.

Detaylı

EVREN VE DÜNYAMIZIN OLUŞUMU Evrenin ve Dünyanın oluşumu ile ilgili birçok teori ortaya atılmıştır. Biz bunların sadece ikisinden bahsedeceğiz.

EVREN VE DÜNYAMIZIN OLUŞUMU Evrenin ve Dünyanın oluşumu ile ilgili birçok teori ortaya atılmıştır. Biz bunların sadece ikisinden bahsedeceğiz. EVREN VE DÜNYAMIZIN OLUŞUMU Evrenin ve Dünyanın oluşumu ile ilgili birçok teori ortaya atılmıştır. Biz bunların sadece ikisinden bahsedeceğiz. 1. Hareketsiz ve başlangıcı olmayan evren teorisi 2. Büyük

Detaylı

Şahintaşı Buzulu. Türkiye de Yeni Bir Buzulun Keşfi

Şahintaşı Buzulu. Türkiye de Yeni Bir Buzulun Keşfi Y. Doç. Dr. Cihan Bayrakdar * Dr. Zeynel Çılğın** Dr. Ergin Canpolat** Y. Doç. Dr. M.Fatih Döker*** * İstanbul Üniversitesi, Coğrafya Bölümü ** İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Coğrafya

Detaylı

SENOZOYİK TEKTONİK.

SENOZOYİK TEKTONİK. SENOZOYİK TEKTONİK http://www.cografyamiz.com/900/depremler/ DOĞU AFRİKA RİFTİ Üçlü Sistem Doğu Afrika Rift Sistemi Aden Körfezi Kızıl Deniz Okyanusal kabuğun şekillenmesi Aden Körfezinde yaklaşık olarak

Detaylı

AKDAĞ DA (BATI TOROSLAR) GEÇ KUVATERNER BUZULLAŞMALARI VE BEŞERİ FAALİYETLER

AKDAĞ DA (BATI TOROSLAR) GEÇ KUVATERNER BUZULLAŞMALARI VE BEŞERİ FAALİYETLER Coğrafyacılar Derneği Yıllık Kongresi Bildiriler Kitabı 19-21 Haziran 2013, Fatih Üniversitesi, İstanbul AKDAĞ DA (BATI TOROSLAR) GEÇ KUVATERNER BUZULLAŞMALARI VE BEŞERİ FAALİYETLER ÖZET Himmet HAYBAT

Detaylı

JEOLOJİ İÇ KUVVETLER

JEOLOJİ İÇ KUVVETLER JEOLOJİ İÇ KUVVETLER Enerjisini yerin içindeki mağmadan alan güçlere iç kuvvetler denir. İç kuvvetlerin etkisiyle orojenez, epirojenez, volkanizma ve depremler meydana gelir. İç kuvvetlerin oluşturduğu

Detaylı

DÜNYA KÖMÜR YATAKLARI GONDWANA KITASI BİTUMLU KÖMÜR YATAKLARI KUZEY AMERİKA VE AVRUPA TAŞKÖMÜR YATAKLARI

DÜNYA KÖMÜR YATAKLARI GONDWANA KITASI BİTUMLU KÖMÜR YATAKLARI KUZEY AMERİKA VE AVRUPA TAŞKÖMÜR YATAKLARI DÜNYA KÖMÜR YATAKLARI GONDWANA KITASI BİTUMLU KÖMÜR YATAKLARI KUZEY AMERİKA VE AVRUPA TAŞKÖMÜR YATAKLARI GONDWANA KITASI BİTUMLU KÖMÜR YATAKLARI Gondwanaland kömürlerinin çökelimi sırasındaki iklimsel

Detaylı

Doğal Su Ekosistemleri. Yapay Su Ekosistemleri

Doğal Su Ekosistemleri. Yapay Su Ekosistemleri Okyanuslar ve denizler dışında kalan ve karaların üzerinde hem yüzeyde hem de yüzey altında bulunan su kaynaklarıdır. Doğal Su Ekosistemleri Akarsular Göller Yer altı su kaynakları Bataklıklar Buzullar

Detaylı

Tarım, yeryüzündeki belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve yaygın olanıdır. Tarımın yapılış şekli ve yoğunluğu, ülkelerin gelişmişlik

Tarım, yeryüzündeki belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve yaygın olanıdır. Tarımın yapılış şekli ve yoğunluğu, ülkelerin gelişmişlik TARIM VE EKONOMİ Tarım, yeryüzündeki belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve yaygın olanıdır. Tarımın yapılış şekli ve yoğunluğu, ülkelerin gelişmişlik düzeyine bağlıdır. Bazı ülkelerde tarım tekniği

Detaylı

SENOZOYİK TEKTONİK.

SENOZOYİK TEKTONİK. SENOZOYİK TEKTONİK http://www.cografyamiz.com/900/depremler/ SENOZOYİK TERSİYER ERA PERYOD EPOK ZAMAN ÖLÇEĞİ KUVATERNER NEOJEN PALEOJEN Holosen Pleyistosen Pliyosen Miyosen Oligosen Eosen Paleosen Günümüz

Detaylı

İKLİM TİPLERİ VE BİTKİ ÖRTÜSÜ ÇALIŞMA TESTİ

İKLİM TİPLERİ VE BİTKİ ÖRTÜSÜ ÇALIŞMA TESTİ İKLİM TİPLERİ VE BİTKİ ÖRTÜSÜ ÇALIŞMA TESTİ A. Aşağıdaki soruları yandaki şekle bakarak cevaplayınız. 1. Yağış rejimi. 2. Burası. Kuşakta bulunur. 3. Yarımküresi 4. Bitki örtüsü. 5. Yaz kuraklığı isteyen

Detaylı

Amerikalı Öğrencilere Liselere Geçiş Sınavında 8. Sınıf 1. Üniteden Sorulan Sorular.

Amerikalı Öğrencilere Liselere Geçiş Sınavında 8. Sınıf 1. Üniteden Sorulan Sorular. Amerikalı Öğrencilere Liselere Geçiş Sınavında 8. Sınıf 1. Üniteden Sorulan Sorular. 1- Şekilde Dünya nın uzaydan görünümü gösterilmiştir. Güneş ışınları Dünya bu konumda iken gündüzlerin en uzun olduğu

Detaylı

PERMİYEN. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Müh-Mim.

PERMİYEN.   Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Müh-Mim. PERMİYEN http://www.humboldt.edu/natmus/lifethroughtime/platemaps/perm_triassic/permian.jpg Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Müh-Mim. Fakültesi P A L E O Z O Y İ K (299-252 yıl) PERMİYEN (359-299 milyon yıl)

Detaylı

TOPRAK ANA MADDESİ KAYAÇLAR. Oluşumlarına göre üç gruba ayrılırlar 1. Tortul Kayaçlar 2.Magmatik Kayaçlar 3.Metamorfik (başkalaşım) Kayaçlar

TOPRAK ANA MADDESİ KAYAÇLAR. Oluşumlarına göre üç gruba ayrılırlar 1. Tortul Kayaçlar 2.Magmatik Kayaçlar 3.Metamorfik (başkalaşım) Kayaçlar TOPRAK ANA MADDESİ KAYAÇLAR Oluşumlarına göre üç gruba ayrılırlar 1. Tortul Kayaçlar 2.Magmatik Kayaçlar 3.Metamorfik (başkalaşım) Kayaçlar 1. Magmatik Kayaçlar Magmanın arz kabuğunun çeşitli derinliklerinde

Detaylı

JAA ATPL Eğitimi (METEOROLOGY)

JAA ATPL Eğitimi (METEOROLOGY) JAA ATPL Eğitimi (METEOROLOGY) Hazırlayan: Ibrahim CAMALAN Meteoroloji Mühendisi 2012 TROPİKAL OLAYLAR Ekvatoral Trof (ITCZ) Her iki yarım kürede subtropikal yüksek basınçtan nispeten alçak basınca doğru

Detaylı

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KÜLLİYESİ TURKISH WATER FOUNDATION CLIMATE CHANGE FACULTY. Aralık (December) 2016 İstanbul - Türkiye.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KÜLLİYESİ TURKISH WATER FOUNDATION CLIMATE CHANGE FACULTY. Aralık (December) 2016 İstanbul - Türkiye. Sayı (Number): 1 Atmosferdeki CO 2 Seviyesi 400 ppm i Aştı Ahmet ÖZTOPAL Aralık (December) 2016 İstanbul - Türkiye İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KÜLLİYESİ TURKISH WATER FOUNDATION CLIMATE CHANGE FACULTY İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

Detaylı

B- Türkiye de iklim elemanları

B- Türkiye de iklim elemanları B- Türkiye de iklim elemanları Sıcaklık Basınç ve Rüzgarlar Nem ve Yağış Sıcaklık Türkiye de yıllık ortalama sıcaklıklar 4 ile 20 derece arasında değişmektedir. Güneyden kuzeye gidildikçe enlem, batıdan

Detaylı

TÜRKİYENİN JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ. Türkiye'nin jeomorfolojik Gelişimi (Yer şekillerinin Ana Hatları)

TÜRKİYENİN JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ. Türkiye'nin jeomorfolojik Gelişimi (Yer şekillerinin Ana Hatları) TÜRKİYENİN JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ Türkiye'nin jeomorfolojik Gelişimi (Yer şekillerinin Ana Hatları) Genetik Şekil Toplulukları 1- Tektonik Topografya 2- Akarsu Topografyası (Flüvial Topografya) 3- Volkan

Detaylı

Batman Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Güz

Batman Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Güz Batman Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği 2016-2017 Güz Kömür Nedir? Dünyadaki Yeri Kömür Oluşumları Kömürün Depolanması Kömürün fiziksel ve kimyasal özellikleri Kömürleşme

Detaylı

EVAPORİTLER (EVAPORITES)

EVAPORİTLER (EVAPORITES) EVAPORİTLER (EVAPORITES) I) Tanım-Giriş: Sedimanter kayaçların kimyasallar grubu içerisinde karbonatlı kayalardan sonra en yaygın olanlarıdır. Bunlar genellikle deniz veya göl suyunun buharlaşmasıyla oluşurlar

Detaylı

İKLİM BİLGİSİ - 5 BASINÇ VE RÜZGARLAR - 1. cografya cepte 14 TON. Basınç Dağılışını Etkileyen Faktörler BASINÇ. cografya CEPTE

İKLİM BİLGİSİ - 5 BASINÇ VE RÜZGARLAR - 1. cografya cepte 14 TON. Basınç Dağılışını Etkileyen Faktörler BASINÇ. cografya CEPTE cografya cepte BASINÇ İKLİM BİLGİSİ 5 BASINÇ VE RÜZGARLAR 1 Basınç Dağılışını Etkileyen Faktörler 14 TON Atmosfer basıncıyla, ortalama fiziğe sahip bir insanın üstüne 14 ton ağırlık yüklenmiş gibidir.

Detaylı

AKÇADAĞ KEPEZ LİSESİ-HACI OSMAN DERELİ-COĞRAFYA ÖĞRETMENİ İKLİM TİPLERİ

AKÇADAĞ KEPEZ LİSESİ-HACI OSMAN DERELİ-COĞRAFYA ÖĞRETMENİ İKLİM TİPLERİ AKÇADAĞ KEPEZ LİSESİ-HACI OSMAN DERELİ-COĞRAFYA ÖĞRETMENİ İKLİM TİPLERİ İklim Tipleri Dünya da İklim ve Doğal Bitki Örtüsü Dünya da Görülen İklim Tipleri Bir yerde benzer sıcaklık, basınç, rüzgar, nemlilik

Detaylı

4. Aşağıda verilen basınç merkezlerinden hangisi Güney

4. Aşağıda verilen basınç merkezlerinden hangisi Güney İklim Bilgisi, Basınç - BÖLÜM 06 Test 02 1.. Yüksek basınç alanlarında yağış ihtimali çok azdır.. Dünya nın günlük hareketi nedeniyle 30 ve 60 enlemlerinde sürekli basınç merkezleri oluşur.. Sıcaklığa

Detaylı

DÜNYA NIN ŞEKLİ ve BOYUTLARI

DÜNYA NIN ŞEKLİ ve BOYUTLARI 0 DÜNYA NIN ŞEKLİ ve BOYUTLARI Dünya güneşten koptuktan sonra, kendi ekseni etrafında dönerken, meydana gelen kuvvetle; ekvator kısmı şişkince, kutuplardan basık kendine özgü şeklini almıştır. Bu şekle

Detaylı

Başlıca Kıyı Tipleri, Özellikleri ve Oluşum Süreçleri

Başlıca Kıyı Tipleri, Özellikleri ve Oluşum Süreçleri Başlıca Kıyı Tipleri, Özellikleri ve Oluşum Süreçleri Dünya da bir birinden farklı kıyı tipleri oluşmuştur. Bu farklılıkların oluşmasında; Dalga ve akıntılar, Dağların kıyıya uzanış doğrultusu, Kıyılardaki

Detaylı

ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır.

ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır. ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır. 2017 Dünya Su Günü Bildirisi 2016 yılı, ilk kayıtların tutulduğu 1880 yılından bu yana en sıcak yıl olarak kayda geçti. 2 yüzyıl, dünya ortalama

Detaylı

Test. Yerküre nin Şekli ve Hareketleri BÖLÜM 4

Test. Yerküre nin Şekli ve Hareketleri BÖLÜM 4 Yerküre nin Şekli ve Hareketleri 1. Dünya ile ilgili aşağıda verilen bilgilerden yanlış olan hangisidir? A) Dünya, ekseni etrafındaki bir turluk dönüş hareketini 24 saatte tamamlar. B) Dünya ekseni etrafındaki

Detaylı

İÇİNDEKİLER JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ DERSİ ÖDEVİ KONU : Jeolojik Zaman ve Prosesler

İÇİNDEKİLER JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ DERSİ ÖDEVİ KONU : Jeolojik Zaman ve Prosesler JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ DERSİ ÖDEVİ KONU : Jeolojik Zaman ve Prosesler İÇİNDEKİLER Jeolojik Zaman Nedir? Jeolojik Zaman Cetveli Kambriyen Öncesi 1. Proterozoyik Devir 2. Arkeyan Devir Fanerozoyik

Detaylı

HİDROJEOLOJİ. Hidrolojik Çevrim Bileşenleri Buharlaşma-Yağış. 2.Hafta. Prof.Dr.N.Nur ÖZYURT

HİDROJEOLOJİ. Hidrolojik Çevrim Bileşenleri Buharlaşma-Yağış. 2.Hafta. Prof.Dr.N.Nur ÖZYURT HİDROJEOLOJİ 2.Hafta Hidrolojik Çevrim Bileşenleri Buharlaşma-Yağış Prof.Dr.N.Nur ÖZYURT nozyurt@hacettepe.edu.tr Hidrolojik Çevrim Bileşenleri Buharlaşma-terleme Yağış Yüzeysel akış Yeraltına süzülme

Detaylı

Fielding ve diğ. 1994, Geology

Fielding ve diğ. 1994, Geology Yükseklik (Km) Yıllık Yağış (m) Güney Fielding ve diğ. 1994, Geology Kuzey Maksimum Yağış Yakın Minimum Rölyef Uzaklık (Km) Amerikan Jeoloji Kurumunun izniyle kullanılmıştır Hızlı Akış Kalınlaşmaya bağlı

Detaylı

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI 4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI 1. Dünya mızın şekli neye benzer? Dünyamızın şekli küreye benzer. 2. Dünya mızın şekli ile ilgili örnekler veriniz.

Detaylı

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı OKYANUSLARDA OLUŞAN SEDİMANTASYON OLAYI Okyanus ve denizlerin çok dik olan veya şiddetli

Detaylı

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2.

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2. Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2. Özel Konum 1. Türkiye nin Matematik (Mutlak) Konumu Türkiye nin Ekvatora ve başlangıç

Detaylı

Havacılık Meteorolojisi Ders Notları. 9. Rüzgar

Havacılık Meteorolojisi Ders Notları. 9. Rüzgar Havacılık Meteorolojisi Ders Notları 9. Rüzgar Yard.Doç.Dr. İbrahim Sönmez Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ballıca Kampüsü Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü isonmez@omu.edu.tr

Detaylı

Dü nyamızdaki Hassas Denge

Dü nyamızdaki Hassas Denge Dü nyamızdaki Hassas Denge 4,5 milyar yıllık geçmişi olan Dünya'da insanın macerası yaklaşık 100.000 yıldır. Hamam böceklerinin bile 200 milyon yıllık fosillerine rastlanıldığı düşünülürse, ne kadar yeni

Detaylı

JAA ATPL Eğitimi (METEOROLOJİ) World Climatology

JAA ATPL Eğitimi (METEOROLOJİ) World Climatology JAA ATPL Eğitimi (METEOROLOJİ) World Climatology Ibrahim CAMALAN Meteoroloji Mühendisi 2012 Climate - İklim Geniş sahalarda uzun yıllar hava şartlarının ortalamalarıdır. Hava durumu, anlık hava şartlarını

Detaylı

COĞRAFİ KONUM ÖZEL KONUM TÜRKİYE'NİN ÖZEL KONUMU VE SONUÇLARI

COĞRAFİ KONUM ÖZEL KONUM TÜRKİYE'NİN ÖZEL KONUMU VE SONUÇLARI COĞRAFİ KONUM Herhangi bir noktanın dünya üzerinde kapladığı alana coğrafi konum denir. Özel ve matematik konum diye ikiye ayrılır. Bir ülkenin coğrafi konumu, o ülkenin tabii, beşeri ve ekonomik özelliklerini

Detaylı

Hava Kirliliği Meteorolojisi Prof.Dr.Abdurrahman BAYRAM

Hava Kirliliği Meteorolojisi Prof.Dr.Abdurrahman BAYRAM Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Buca/İZMİR Hava Kirliliği Meteorolojisi Prof.Dr.Abdurrahman BAYRAM Meteoroloji Meteoroloji, içinde yaşadığımız atmosfer tabakasının

Detaylı

F A N E R O Z O Y İ K

F A N E R O Z O Y İ K PERMİYEN (EONS) ZAMANLAR (ERAS) F A N E R O Z O Y İ K PALEOZOYİK MESOZOYİK SENOZOYİK 542 my 251 my 65.5 my 0 www.fusunalkaya.net PERMİYEN Geç Paleozoyik KARBONİFER DEVONİYEN Erken Paleozoyik SİLURİYEN

Detaylı

Günümüzden yıl öncesine kadar dünya yüzeyinin yaklaşık üçte birinin buzullarla kaplı olduğunu biliyor muydunuz?

Günümüzden yıl öncesine kadar dünya yüzeyinin yaklaşık üçte birinin buzullarla kaplı olduğunu biliyor muydunuz? 1 BUZULLAR M. Akif SARIKAYA Hacettepe Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, sarikaya@hacettepe.edu.tr Günümüzden 10 000 yıl öncesine kadar dünya yüzeyinin yaklaşık üçte birinin buzullarla kaplı olduğunu

Detaylı

JEOLOJİK ZAMANLAR ve FOSİLLER. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü

JEOLOJİK ZAMANLAR ve FOSİLLER. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü JEOLOJİK ZAMANLAR ve FOSİLLER Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü İÇERİK 1. Zaman nedir? 2. Fosil nedir? 3. Fosil çalışan bilim hangisidir? 4. Tarihçe 5.

Detaylı

Test. Atmosfer - Sıcaklık BÖLÜM Aşağıdaki tabloda gösterilen neden sonuç ilişkisi eşleştirmelerden hangisi yanlıştır?

Test. Atmosfer - Sıcaklık BÖLÜM Aşağıdaki tabloda gösterilen neden sonuç ilişkisi eşleştirmelerden hangisi yanlıştır? BÖLÜM 5 Atmosfer - Sıcaklık 1. Aşağıdaki tabloda gösterilen neden sonuç ilişkisi eşleştirmelerden hangisi yanlıştır? Neden A) Yer çekimi B) Su buharı Sonuç Atmosferin yoğunluğu yerden yükseldikçe azalır.

Detaylı

DALGALAR NEDEN OLUŞUR? Rüzgar Deniz Araçları (Gemi, tekne vb) Denizaltı Heyelanları Depremler Volkanik Patlamalar Göktaşları Topografya ve akıntılar

DALGALAR NEDEN OLUŞUR? Rüzgar Deniz Araçları (Gemi, tekne vb) Denizaltı Heyelanları Depremler Volkanik Patlamalar Göktaşları Topografya ve akıntılar TSUNAMİ DALGALAR NEDEN OLUŞUR? Rüzgar Deniz Araçları (Gemi, tekne vb) Denizaltı Heyelanları Depremler Volkanik Patlamalar Göktaşları Topografya ve akıntılar TSUNAMİ NEDİR? Tsunami Adı ilk kez 1896 yılında

Detaylı