EDİTÖR VE SORUMLU MÜDÜR. Sadık AKŞİT YARDIMCI EDİTÖRLER. Mehmet KANTAR Damla GÖKŞEN ŞİMŞEK Serap AKSOYLAR Can BALKAN Güzide AKSU Güldane KOTUROĞLU

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "EDİTÖR VE SORUMLU MÜDÜR. Sadık AKŞİT YARDIMCI EDİTÖRLER. Mehmet KANTAR Damla GÖKŞEN ŞİMŞEK Serap AKSOYLAR Can BALKAN Güzide AKSU Güldane KOTUROĞLU"

Transkript

1 ISSN EGE PEDİATRİ BÜLTENİ CİLT : 15 SAYI : Ege Çocuk Vakfı (EÇV) Bilimsel Yayın Organıdır EDİTÖR VE SORUMLU MÜDÜR Sadık AKŞİT YARDIMCI EDİTÖRLER Mehmet KANTAR Damla GÖKŞEN ŞİMŞEK Serap AKSOYLAR Can BALKAN Güzide AKSU Güldane KOTUROĞLU YAYIN SEKRETERİ Feyza KOÇ ONUR KURULU Oğuz AKSU Müfit ARCASOY Alphan CURA Suat ÇAĞLAYAN Erol MAVİ Ayten EGEMEN Güngör NİŞLİ Sabiha ÖZGÜR Tuğrul ÖZGÜR Aytül PARLAR Özet SAYDAM Türkan SÜREN Baha TANELİ Yılda 3 Sayı (Nisan - Ağustos - Aralık) yayınlanır. Basım Tarihi: adet basılmıştır. Sahibi: Prof. Dr. Alphan CURA (Ege Çocuk Vakfı Başkanı) Yönetim Yeri: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Basım Yeri: META Basım Matbaacılık Hizmetleri, Bornova metabasim@gmail.com

2 Ege Pediatri Bülteni nin 2008 yılı 2. sayısı (Cilt 15-2) Bilim İlaç Firmasının katkılarıyla hazırlanmıştır. Destekleri için teşekkür ediyoruz. Prof. Dr. Sadık AKŞİT Editör

3 DANIŞMA KURULU Serap Aksoylar Güzide Aksu Nejat Aksu Sadık Akşit Özden Anal Ahmet Arvas Füsun Atlıhan Ali Ayata Adem Aydın Yeşim Aydınok Ayvaz Aydoğdu Ali Rahmi Bakiler Can Balkan Afig Berdeli Ece Böber Demet Can Hasan Çetin Nazan Çetingül Ergin Çiftçi Mahmut Çoker Haluk Çokuğraş Fügen Çullu Çokuğraş Şükran Darcan Esen Demir Eray Dirik Osman Dönmez Bumin Dündar Ayten Egemen Derya Erçal Buket Erer Betül Ersoy Nurdan Evliyaoğlu Sarenur Gökben Damla Gökşen Şimşek Selda Hızel Bülbül Aydan İkincioğulları Adalet Meral Güneş Caner Kabasakal Savaş Kansoy Ateş Kara Özgür Kasapçopur Erhun Kasırga İSTANBUL ISPARTA AYDIN AYDIN ISPARTA ANKARA İSTANBUL İSTANBUL BURSA ISPARTA MANİSA ADANA KIRIKKALE ANKARA BURSA ANKARA İSTANBUL MANİSA Mehmet Kantar Bülent Karapınar Deniz Yılmaz Karapınar Kaan Kavaklı Ahmet Keskinoğlu Şebnem Kılıç Tolga Köroğlu Zafer Kurugöl Nilgün Kültürsay Necil Kütükçüler Ertürk Levent Sevgi Mir Nur Olgun Ali Onağ Hale Ören Durgül Özdemir Metehan Özen Esra Özer Funda Özgenç Hasan Özkan Cihangir Özkınay Ferda Özkınay Ruhi Özyürek Ayşe Selimoğlu Serap Semiz Gül Serdaroğlu Erkin Serdaroğlu Nermin Tansuğ Ferah Sönmez Damla Gökşen Şimşek Remziye Tanaç Ayşe Tosun Kamer Uysal Fadıl Vardar Canan Vergin Mehmet Yalaz Raşit Yağcı Işın Yaprak Olcay Yeğin Ayşe Yenigün Kadriye Yurdakök Hasan Yüksel BURSA MANİSA MALATYA MALATYA DENİZLİ MANİSA AYDIN AYDIN ANTALYA AYDIN ANKARA MANİSA

4

5 İÇİNDEKİLER EGE PEDİATRİ BÜLTENİ 2008, 15 (2): KLİNİK ÇALIŞMALAR Periventriküler-İntraventriküler Kanamalı Prematüre Hastaların Değerlendirilmesi An Evaluation of Premature Patients with Periventricular-Intraventricular Hemorrhage Meral TORUN BAYRAM, Ertan KAYSERİLİ, Hasan AĞIN, Erhan BAYRAM, Aycan ÜNALP...59 Çocuklarda Parasetamol Sonrasında İbuprofen Kullanımının Ateş Kontrolü Üzerine Etkisi Efficacy of Ibuprofen use After Paracetamol on Fever Control in Febrile Children Dilek Yılmaz ÇIFTDOĞAN, Deniz Aydoğan GÖNÜLAL, Hasan Tarkan İKIZOĞLU, Ali ONAĞ...69 Pediatri Hemşireliğinde Sık Karşılaşılan Bir Sorun: Sözel İstismar Verbal Abuse Against Pediatric Nursing Bahire BOLIŞIK, Bedriye AK, Seher SARIKAYA KARABUDAK...75 Adölesanların Sigara-Madde Kullanımı Hakkındaki Bilgi Düzeyleri Knowledge on Tobacco-Drug Use in Adolescents Murat BEKTAŞ, Candan ÖZTÜRK...83 Uzamış Sarılıklı Bebeklerin Değerlendirilmesi An Evaluation of Infants with Prolonged Neonatal Jaundice Feyza KOÇ, Güldane KOTUROĞLU, Sadık AKŞİT, Zafer KURUGÖL...89 OLGU SUNUMLARI Uzamış Yüksek Ateş Nedeniyle İzlenen Bir Çocukta Total Saç Dökülmesi: Telojen Effluvium Total Alopecia in a Child with Persistent High Fever: Telogen Effluvium Yasin BULUT, Nuh YILMAZ, Selda MOHAN, Serdar ALTINÖZ, Aysel ÖZTÜRK...93 Kronik Refrakter Trombotik Trombositopenik Purpura lı Bir Olgu Chronic Refractory Thrombotic Thrombocytopenic Purpura: A Case Report Saniye GÜLLE, Mustafa BAK, Erkin SERDAROĞLU, Demet CAN, Canan VERGIN...97 Streptokok ile İlişkili Obsesif-Kompulsif Bozukluk ve Tik Bozukluğu (Pandas): Bir Olgu Sunumu Pediatric Autoimmune Neuropsychiatric Disorders Associated with Streptococcal Infections (Pandas): A Case Report Yasin BULUT, Ayşe KUTLU, Nuh YILMAZ, Serdar ALTINÖZ, Aysel ÖZTÜRK III

6 DERLEME Çocukluk Çağında Hipertansiyon Hypertension in Childhood Ebru YILMAZ, Sevgi MİR Çocuk İstismarı ve İhmali Child Abuse and Neglect Sadık AKŞİT, Feyza KOÇ IV

7 KLİNİK ÇALIŞMA EGE PEDİATRİ BÜLTENİ 2008, 15 (2): PERİVENTRİKÜLER-İNTRAVENTRİKÜLER KANAMALI PREMATÜRE HASTALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ An Evaluation of Premature Patients with Periventricular-Intraventricular Hemorrhage Meral TORUN BAYRAM Ertan KAYSERİLİ Hasan AĞIN Erhan BAYRAM Aycan ÜNALP Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İzmir ÖZET P erinatal bakımda önemli gelişmeler kaydedilmesine rağmen peri-intraventriküler kanamalar (PV-İVK) prematüre bebekler için hala önemli bir morbidite ve mortalite nedeni olmaya devam etmektedir. Antenatal, perinatal ve postnatal dönemdeki anne ve çocuğa ait çeşitli risk faktörlerinin PV-İVK yı artırdığı literatürde çeşitli araştırıcılar tarafından belirtilmektedir. Bu çalışmada da prematüre bebeklerde PV-İVK sıklığı, risk faktörlerinin varlığı, bunların kanama üzerine etkileri, kanamanın yeri ve dağılımı ile kanama tespitinde görüntüleme yöntemlerinin yeri değerlendirilmeye çalışılmıştır ile tarihleri arasında hastanemiz prematüre servisinde yatarak tedavi olan 132 (PV-İVK saptanan 66 ve saptanmayan 66 bebek) bebek çalışma grubuna alındı. Olguların %42.4 ü kız, %57.6 sı erkekti. Bebeklerin %57.6 sı sezeryan, %42.4 ü normal spontan vajinal doğum (NSVD) ile doğmuştu. Peri-intraventriküler kanamalı olguların %59 u 32 hafta ve altında, %61 i 1500 gram ve altında idi. Tüm olguların %24.9 unda kanama saptandı. Peri-intraventriküler kanamalar için risk faktörü olarak sadece PDA ve derin trakeal aspirasyon ile anlamlı istatistiksel ilişki bulundu (p<0.05). Peri-intraventriküler kanamalı hastalarımızın %83.3 üne ilk kraniyal ultrasonografi (USG) ile, %16.7 sine 2. kraniyal USG ile tanı koyuldu. Kraniyal USG nin prematürelerdeki PV-İVK ların tespitinde bir tarama yöntemi olarak kullanılmasının uygun olduğu sonucuna varıldı. Anahtar Sözcükler: Peri-intraventriküler kanama, risk faktörleri, kraniyal USG SUMMARY P eriventricular-intraventricular hemorrhage (PV-IVK) remains a significant cause of both morbidity and mortality in premature babies despite recent advances in perinatal care. In this study, our aim was to assess the frequency of PV-IVK in premature infants, presence of the risk factors, their effects on the hemorrhage, the location and the distribution of bleeding, the role of imaging techniques on determining the hemorrhage. One hundred and thirty two infants, who were admitted to the neonatal unit of Izmir Dr. Behçet Uz Children s Hospital between September 2005 and May 2006 (66 with PV-IVK and 66 without PV-IVK), were included in study group. Of these cases, 57.6% were born by C/S and 42.6% were delivered vaginally. While 59% of the infants were born at or before 32nd week of gestation, 61% had a body weight equal to or below 1500 grams, and 24.9 % had hemorrhage. Only PDA and deep tracheal aspiration were statistically significant risk factors for PV-IVK (p<0.05). Of the cases with PV-IVK, 83.3% were diagnosed with the first cranial USG and 16.7% with the second one. In cnclusion, cranial USG should be preferred as a screening method in order to recognize PV-IVK in premature babies. Key Words: Periventricular-intraventricular hemorrhage, risk factors, cranial ultrasonography Geliş tarihi: Kabul tarihi: GİRİŞ Son yıllarda tüm dünyada ve ülkemizde perinatal ve neonatal bakımda olan gelişmeler, prematüre bebeklerin mortalite oranlarını düşürmüş ve çok küçük bebeklerin yaşam şanslarını artırmıştır (1). Perinatal bakımda önemli gelişmeler kaydedilmesine karşın periventriküler intraventriküler kanamalar (PV- İVK) hala önlenememiştir. Periventriküler intraventriküler kanamanın hafif şekillerinde sadece germinal matriks kanaması varken, daha ağır şekillerinde komşu ventriküller ve periventriküler beyaz cevher içine de kanama 59

8 Bayram ve ark. olmaktadır (2). Periventriküler-intraventriküler kanama yenidoğan intrakranial kanamalarının en sık görülen şeklidir ve subependimal germinal matriks yatağındaki beyin kan akımı değişmeleri sonucu gelişir (3). İnsidansı değişik merkezlere bağlı olarak %5-90 arasında değişmekle birlikte genellikle %30-40 arasında bildirilmektedir (4,5) Bu oran gebelik yaşı ile doğrudan ilişkilidir. Doğum ağırlığı 1500 gr dan düşük yada gebelik haftası 32 haftadan küçük olan bebeklerde %40-50 oranında görülür (6). Anne ve bebeğe ait çeşitli risk faktörleri de kanama insidansını artırmaktadır. Bu durum zaten tek başına bile önemli bir problem olan prematüreliğin morbidite ve morbilitesi üzerine daha da olumsuz bir etki gösterir. Son yıllarda prematüre bebeklerde İVK insidansı birçok yenidoğan merkezinde azalma göstermesine rağmen halen modern neonatal yoğun bakım ünitelerinin en önemli problemi olarak devam etmektedir. GEREÇ VE YÖNTEM İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Prematüre Servisi ne Eylül 2005-Mayıs 2006 tarihleri arasında yatırılarak tedavi olan 265 prematüre hastadan kranial ultrasonografi (USG) ile PV-İVK tanısı alan 38 i (%57.5) erkek, 28 i (%43.5) kız toplam 66 hasta çalışma kapsamına alındı. Geri kalan olgulardan bu hastaların hepsine çalışma formatı gereği biyokimyasal tetkikler, kranial ultrasonografi ve gerekirse tomografi çekileceği ve bunun da diğer hastalar için çok etik olmayacağı düşünülerek 38 i (%57.5) erkek ve 28 i (%43.5) kızlardan oluşan 66 vaka randomize olarak kontrol grubu olarak alındı. Çalışma kapsamına alınan hastalar anne ve bebeğin prenatal, antenatal ve postnatal dönemleriyle ilgili ayrıntılı anemnez, fizik muayeneleri, laboratuar, radyolojik tetkikleri eşliğinde ayrıntılı olarak değerlendirildi. Tüm hastalara 3-7. günler ve günler arasında olmak üzere kranial USG çekildi PV-İVK saptanan grup kliniğimizde yatan ve intrakraniyal kanama saptanmayan diğer prematüre bebeklerle karşılaştırılarak incelendi. Kraniyal USG ler Siemens Sono-line ADARA marka sonografi cihazı ve mhz lik sektör prob kullanılarak aynı radyoloji uzmanı tarafından değerlendirildi. Ultrasonografiye göre PV-İVK nın ağırlığının sınıflaması şu kriterlere göre yapılmıştır (2,3). EVRE 1: Germinal matriks kanması (GMK) (İVK yok veya minimal parasagital görüntüde ventriküler bölgenin <%10) EVRE 2: İVK (parasagital görüntüde ventriküler bölgenin %10-50) EVRE 3: İVK (parasagital görüntüde ventriküler bölgenin >%50, genellikle yan ventriküller dilatedir) EVRE 4: İVK+İntraparankimal hemoraji USG de kanama saptanan olgular kraniyal bilgisayarlı tomografi (BT) ve/veya kraniyal manyetik rezonans (MRG) ile tekrar değerlendirildi. Verilerin istatistiksel değerlendirilmesinde SPSS 15.0 Microsoft for Windows programı kullanıldı. Kategorik verilerin belirlenmesinde Fisher s exact test, pearson ki-kare testi, skorlanmış verilerin belirlenmesinde Mann- Whitney testi, numerik verilerin belirlenmesinde T- testi kullanıldı. BULGULAR Periventriküler-intraventriküler kanaması olan çalışma grubu ile kontrol grubundaki tüm bebeklerin genel değerlendirmeleri yapıldığında; toplam 132 bebeğin 56 sının (%42.4) kız, 76 sının (%57.6) erkek olduğu, 76 sının (%57.6) sezeryanla, 56 sının (%42.4) normal vajinal yolla doğduğu ve vajinal yolla doğan bebeklerin 47 sinin (%83.9) baş, 9 unun (%16.1) makat ile prezente olduğu öğrenildi. Olguların 15 inde (%11.4) doğum travması varken, 117 sinde (%88.6) yoktu. Apgar skorları açısından değerlendirildiğinde; 1. dakika Apgar skoru ortalama 6.24±1.99, 5.dakika Apgar skoru ise ortalama 7.9±1.41 olarak bulundu. 60

9 Periventriküler-İntraventriküler Kanamalı Prematüre Hastaların Değerlendirilmesi Hastaların 3-7. günler arasında yapılan ilk kranial USG lerinin değerlendirilmesi sonucunda 45 inde (%34) intraventriküler kanama, 6 sında (%4.5) intraventriküler kanama ve kistik değişiklik, 2 sinde sadece kistik değişiklik (%1.5), 4 ünde (%3) ise hidrosefali ve İVH, 5 inde (%3.57) sadece hidrosefali saptandı (Tablo I). Onondört. günler arasında 128 hastaya 2. kranial USG çekilebildi. Bu hastaların 27 sinde (%21) PV-İVK, 9 unda (%7) PV-İVK ve kistik değişiklik, 7 sinde (%6) sadece kist, 4 ünde (%3) İVK + hidrosefali, 4 ünde (%3) sadece hidrosefali ve 2 sinde (%2) ise periventriküler lökomalazi (PVL) saptandı (Tablo II). Periventriküler-intraventriküler kanaması olan hastalar kranial USG ile evrelendirildiklerinde %64 ünde Evre 1, %18 inde Evre 2, %6 sınde Evre 3 ve %12 sinde ise Evre 4 kanama saptandı. Periventriküler-intraventriküler kanamaya etkili olabilecek faktörler kontrol ve çalışma gruplarında ayrı ayrı değerlendirilerek istatistiksel açıdan anlamlı olup olmadıkları araştırıldı.. Antenatal risk faktörleri açısından olgular değerlendirildi. Periventriküler-intraventriküler kanamaya yol açabileceği düşünülen erken membran rüptürü, eklampsi, preeklampsi, hipertansiyon, plasenta previa ve ablasio plasentanın her iki grup arasında anlamlı istatistiksel bir fark yaratmadığı görüldü (p>0.05). Olguların doğum şekli, prezentasyonları ve doğum travmaları ile periventriküler-intraventriküler kanama arasında da anlamlı istatistiksel bir ilişki bulunamadı (p>0.05). Olguların Apgar skoru ortalamaları karşılaştırıldığında da iki grup arasında anlamlı fark bulunamadı (p>0.05). Periventrikülerintraventriküler kanaması olan ve olmayan hastaların cinsiyet dağılımı eşit olup, gestasyonel yaşları ile de aralarında anlamlı bir fark BULGU Tablo I. Hastaların 1. kraniyal USG bulguları n(%) Çalışma grubu Kontrol grubu Toplam İVH 45 (68) 0 45 (34) İVH+Kistik değişiklik 6 (9) 0 6 (4,5) Kistik değişiklik 0 2 (3) 2 (1,5) Hidrosefali+İVH 4 (6) 0 4 (3) Hidrosefali 1 (1.5) 4 (6) 5 (3,75) Normal 10 (15) 60 (90) 70 (48) Toplam 66 (100) 66 (100) 132 (100) BULGU Tablo II. Hastaların 2. kraniyal USG sonuçları n(%) Çalışma grubu Kontrol grubu Toplam Sayı İVH 27 (42.8) 0 27 (21) İVH+kistik değişiklik 9 (14.2) 0 9 (7) Kistik değişiklik 5 (7.7) 2 (3) 7 (6) İVH+hidrosefali 4 (6) 0 4 (3) Hidrosefali 0 4 (6.1) 4 (3) PVL 2 (3.1) 0 2 (2) NORMAL 16 (25.4) 59 (90.7) 75 (58) Toplam 63 (49) 65 (51) 128 (100) bulunamadı (p>0.05) (Tablo III). Periventrikülerintraventriküler kanaması olan hastaların ortalama doğum ağırlığı 1493±437 gr, kontrol grubundaki hastaların ortalama doğum ağırlığı 1538±435 gr idi. İki grubun ortalama doğum ağırlığı arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı gibi (p>0.05), periventriküler-intraventriküler kanaması olan ve olmayan hastaların doğum ağırlıklarının dağılımı arasında da anlamlı bir istatistiksel fark bulunamadı (p>0.05) (Tablo IV). Tablo III. Gestasyonel yaş ile PV-İVK ilişkisi n(%) (28) (30) hft (30)- (32) hft (32)- (34) hft (34)- (36) hft Toplam p PVK (+) 20 (30,3) 19 (28,8) 14 (21,2) 13 (19,7) 66 (100) p>0.05 PVK (-) 18 (27,3) 16 (24,2) 19 (28,8) 13 (19,7) 66 (100) Toplam 38 (28,8) 35 (26,5) 33 (25) 26 (19,7) 132 (100) 61

10 Bayram ve ark. Tablo IV. Olguların doğum ağırlıklarına göre dağılımı ve PVK ilişkisi n(%) Doğum ağırlığı (gr) Çalışma Grubu Kontrol Grubu Toplam P <750 1 (1,5) 1 (1,5) 2 (1,5) p> (7,6) 4 (6,1) 9 (6,8) (21,2) 13 (19,7) 27 (20,5) (28,8) 19 (28,8) 35 (26,59 > (45,5) 29 (43,9) 59 (44,7) Toplam 66 (100) 66 (100) 132 (100) Tablo V. Klinik bulgu olmayan hastalar n (%) Asemptomatik Semptom var Toplam P İVH li hastalar 19 (28,8) 47 (71,2) 66 (100) Kontrol grubu 30 (45,5) 36 (54,5) 66 (100) p<0.05 Toplam 49 (37,1) 83 (62,9) 132(100) Tablo VI. PDA ile İVH ilişkisi Çalışma grubu Kontrol grubu Toplam sayı p PDA Var 11 (78,6) 3 (21,4) 14 (100) Yok 55 (46,6) 63 (53,4) 118(100) p<0.05 Hastalar ilk 24 saatte tansiyon arteriyel ve laboratuar bulgularıyla incelendiğinde, hastaneye ilk başvurduklarında hipotansiyonu ve hipertansiyonu olan olgularda kanama oranında anlamlı bir artış saptanmadı (p>0.05). Arteriyel kan gazı değerleri incelendiğinde ortalama ph, pco 2, po 2, HCO 3 değerleri açısından kanaması olan ve olmayan hastalar arasında anlamlı istatistiksel fark saptanmadı (p>0.05). Hastaların hematokrit, trombosit, beyaz küre (WBC), protrombin zamanı, aktive parsiyel trombin zamanı, fibrinojen, kan şekeri, üre değerleri ortalaması karşılaştırıldığında sadece hemotokrit değeri arasında anlamlı istatistiksel fark vardı (p<0.05). İlk 24 saatteki kan şekeri izleminlerinde hiperglisemik ve hipoglisemik hastalar arasında istatistiksel fark saptanmadı (p>0.05). Olguların genel klinik özelliklerine bakıldığında, apne, siyanoz, emmede azalma, konvülziyon, hipotoni ile PVK-İVK arasında anlamlı istatistiksel fark bulunamadı (p>0.05). Solukluk ile arasında anlamlı fark bulundu (p<0.05). Herhangi bir klinik bulgusu olmayan hastalar karşılaştırıldığında kanama olan ve olmayan hastalar arasında anlamlı fark bulundu (p<0.05). (Tablo V). Hastalarda kanamaya yol açabileceği düşünülen solunumsal patolojilerden pnömotoraks ve RDS ile PV-İVK gelişme açısından kontrol grubu ile aralarında anlamlı bir fark bulunamazken (p>0.05), trakeal aspirasyon ve mekanik ventilasyon uygulanan olgularda PV-İVK daha fazla idi ve istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.05). 62

11 Periventriküler-İntraventriküler Kanamalı Prematüre Hastaların Değerlendirilmesi Olgular kanamaya yol açabilecek predispozan kardiak patolojiler açısından incelendiğinde, kanaması olan ve olmayan hastalar arasında sadece PDA bulunmasının bir risk taşıdığı ve istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulundu (p<0.05) (Tablo VI). Nekrotizan entrokolitli hastalarda PV-İVK oranında belirgin bir artış saptanmadı (p>0.05). İlk çekilen kranial USG de hastaların 55 sinde (%41.6) PV-İVK vardı. 14. günde 2. kez çekilen USG de ise 40 ında (%31.2) PV-İVK saptandı. İlk USG de kanama saptanmayan 9 olguda 2. USG de kanama bulgularının gözlendiği belirlendi (Tablo VII). Periventriküler-intraventriküler kanaması olan hastaların 2. kranial USG sinde 63 hastadan 14 ünde (%22.2) anekoik kistik yapı saptanırken Periventriküler-intraventriküler kanaması olmayan ve 2. USG si çekilebilen kontrol grubundaki 65 hastanın 2 sinde (%12.5) kistik yapı mevcuttu. İki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p<0.05). Buda bize kistik yapıların daha çok kanama sonrası geliştiğini düşündürdü. Tablo VII. PV-İVK lı hastaların kraniyal USG karşılaştırması n (%) Kranial USG 1 Kranial USG 2 Kanama var 55 (83,3) 40 (63,5) Kanama yok 11 (16,7) 23 (36,5) Toplam 66 (100) 63 (100) TARTIŞMA Periventriküler ve intraventriküler kanama yenidoğanın intrakranial kanamalarının en sık görülen şekli olup perinatal bakımda önemli gelişmeler kaydedilmesine karşın PV-İVK önlenememiştir. PV-İVK oranı çeşitli merkezlerde farklı olup çalışmamızda %24 olarak bulundu. Ülkemizde yapılan çalışmalarda bu oran %16.7, %32.2 yurt dışında ise % 6.9, % 44.6, %32 bulunmuştur (6-10). Cinsiyet dağılımlarına göre PV-İVK oranları incelendiğinde; ülkemizden İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi nde yapılan bir çalışmada erkek hasta oranı %56, kız hasta oranı %44 olarak saptanmış, bizim çalışmamızda ise PV-İVK lı hastaların % 57.6 sı erkek, %42.4 ü ise kız bulunmuştur (6). Erkek cinsiyeti risk faktörü olarak saptamış olan çalışmalarda mevcuttur (11-13). Olgular kanamaya neden olabilecek faktörler açısından literatürlerle karşılaştırılarak incelendiğinde; Antenatal faktörlerden erken membran rüptürü PV-İVK için bir risk faktörü oluşturmaktadır. Yapılan çalışmalar genelde erken membran rüptürü (EMR) nün kanamaya eğilimi artırdığı yönündedir (14,15). Bizim çalışmamızda ise maternal faktörlerden, annede EMR nin PVK gelişimine etkisi gözlenmedi. Yine antenatal faktörlerden maternal hipertansiyon ve ilişkili durumların PV-İVK yı artırdığı düşünülmektedir. Litaratürde maternal hipertansiyon ve PVK birlikteliğini anlamlı bulan (14,16) çalışmaların yanı sıra bulamayan (6,17) çalışmalar da mevcuttur. Yapmış olduğumuz çalışmada antenatal faktörlerden maternal hipertansiyonun PV-IVK ya etkisi saptanmadı. Spinillo ve ark. nın (18) yaptığı bir çalışmada PV-İVK ile plasental patolojiler arasında anlamlı ilişki olduğu bildirilirken, bizim çalışmamızda ise böyle bir ilişki yoktu. Doğumla ilişkili faktörlerden doğum şekli ile kanama arası ilişki birçok araştırıcı tarafından araştırılmıştır. Yapılan çalışmalardan bazılarında vajinal doğumla yüksek dereceli kanama riskinin arttığı (10-12,17) bildirilirken, bazılarında ise doğum şekli ile kanama artmadığı gözlenmiştir (6,7,19). İlişki saptanmayan çalışmalarda neden olarak C/S nın fetal distres nedeniyle yapıldığı ve bu bebeklerde prenatal asfiksi ve buna bağlı komplikasyonların daha fazla olduğu öne sürülmüştür. Bizim çalışmamızda da doğum şekli, prezentasyon ve doğum travması ile PVK arasında anlamlı ilişki bulunamamıştır. Doğum sonrası 1. ve 5. dakika Apgar skorlarının PVK ile ilişkisi değerlendirildiğinde ise bizim 63

12 Bayram ve ark. çalışmamızda anlamlı bir ilişki saptanmadı. Fakat literatürde özellikle 5.dakika apgar skoru ile PVK birlikteliğini anlamlı bulan çok sayıda çalışma mevcuttur (7,15-20). Bu birlikteliğin nedeni olarak asfiksiye bağlı hipotansiyon sonucunda serebral kan akımında azalma, germinal matriks damarlarında iskemik hasar gelişimi ve reperfüzyon ya da hiperperfüzyon sonucu iskemik hasara uğramış damar yatağının rüptürü gösterilmektedir. Ancak Tavares ve ark. nın (10) çalışmasında ise Apgar skorları PVK açısından anlamlı bulunmamıştır. Hastaya ait faktörlerden gestasyon haftası ve doğum ağırlığına bakıldığında; gestasyonel yaşın düşüklüğü ile PVK gelişim riskinin arttığı yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur (7,14, 15). Doğum ağırlığı azaldıkça PV-İVK insidansının arttığını gösteren bir çok çalışma mevcuttur (6,11,14,15). Bizde ise anlamlı sonuç bulunamadı. Bunun sebebinin düşük doğum ağırlıklı bebekleri erken dönemde kaybetmemiz ve görüntülemelerinin yapılamaması olduğunu düşünmekteyiz. Tansiyon arteriyel değerlerine bakıldığında; kan basıncında meydana gelen dalgalanmalarda ve hipotansiyonda, PV-İVK ve iskemik hasar gelişebilmektedir (21). Yapılan çeşitli çalışmalarla hipotansiyonun PVK ile birlikteliği ortaya konulmuştur (6,22). Bizim çalışmamızda hipotansiyon ile PV-İVK arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmamıştır. Hastaların ilk 24 saat içindeki arteriyel kan gazı sonuçları değerlendirildiğinde asidoz, hipoksi, hipokapni, hiperkapninin PVK ile ilişkisi saptanmadı. Literatürde hipoksi ve PVK birlikteliğini anlamlı bulan (23-24) çalışmaların yanı sıra bulmayan çalışmalara da rastlanmıştır (25). Hipoksi-PVK birlikteliğini anlamsız bulan Patricia ve ark. nın (25) bu çalışmasında aynı zamanda asidoz, hiperkapni, hipokapni açısından bakıldığında da anlamlı bir sonuç bulunmamış olması bizim çalışmamız sonuçlarını desteklemektedir. Ancak bizim çalışmamızın aksine asidoz (22,24) ve hiperkapni ile (24) PVK birlikteliğini anlamlı bulan çalışmalarda mevcuttur. İlk 24 saatteki biyokimya ve koagülasyon parametrelerinin kanamaya etkisi incelendiğinde; Serebral kan akımındaki dalgalanma ve serebral otoregülasyonun bozulmasına neden olan faktörlerden trombosit fonksiyon yada koagülasyon bozukluklarının kanama patogenezi ile ilişkili olduğu düşünülür. Ancak koagülasyon bozukluğu olan pretermlerde Respiratuar Distres Sendromu (RDS), asfiksi ve sepsis gibi predispozan faktörlerinde bulunması nedeniyle tek başına kanamaya olan etkisini açıklamayı güçleştirmektedir. Tarcan ve ark. nın (6) yaptığı çalışmada trombositopeni ile PVK ilişkisi saptanmamış fakat Amota ve arkadaşlarının (26) çalışmasında ise trombosit sayısı düşüklüğü ile PV-İVK arasında ilişki bulunmuş ancak fibrinojen, Protrombin zamanı (PZ)-Aktive parsiyel tromboplastin zamanı (APTZ) arasında ise anlamlı ilişki bulunamamıştır. Bizim çalışmamızda ise hastalarımızın trombosit, PZ-APTZ, fibrinojen değerlerinin PVK ile ilişkisi saptanmamıştır. Hastalarımızın tam kan sayımı ve biyokimya parametrelerinden sadece hemoglobin ve hematokrit değerlerinde anlamlı bir düşüklük bulunmuştur. Hemoglobin ve hematokrit değerlerindeki bu düşüklüğün kanamaya predispozan bir faktör mü yoksa kanama sonrası gelişen bir laboratuar sonucu mu olduğu tartışmalıdır. Solunum patolojilerinin etkisi incelendiğinde; rutin klinik işlemler veya mekanik ventilasyon uygulaması sırasında yapılan manipulasyonlar serebral kan akım hızını artırarak PV-IVK ya neden olabilir. Daha önce Dağoğlu ve ark. nın (4) yaptığı bir çalışmada RDS nedeniyle mekanik ventilasyon yapılan hastalarda İVK insidansı %29 olarak bulunmuştur. Bizim çalışmamızda İVK lı hastaların % 25.8 inde mekanik ventilasyon, % 13.6 sında RDS öyküsü vardı. Literatüre baktığımızda da RDS ve İVK kanama birlikteliğinin birçok çalışma ile ortaya konulduğunu görmekteyiz (6,13,23). Bu çalışmalarda mekanik 64

13 Periventriküler-İntraventriküler Kanamalı Prematüre Hastaların Değerlendirilmesi ventilatör tedavisinin bir risk faktörü olduğu belirtilmiştir. Bizim çalışmamızda da olguların 1/4 ünde mekanik ventilasyonun bulunması kontrol grubuyla karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05). Kardiak patolojilerden İVK gelişimi üzerine en çok etkisi görülen ve birçok çalışmaya konu olan patent duktus arteriozusun (PDA); serebral diastolik akımı bozarak iskemik hasara yol açtığı düşünülmektedir. Bizim çalışmamızda da İVK li hastalar ile kontrol grubu PDA açısından karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. Literatürdeki benzer çalışmalarda sonuçlarımızı desteklemektedir (7,23). Olguların izlemleri sırasında karşılan klinik bulgularına bakıldığında; PVK lı hastalarımızın tek tek fizik muayene bulguları kontrol grubu ile karşılaştırıldığında apne, siyanoz, emmede azalma, konvülziyon, hipotoni, fontanelde gerginlik gibi fizik muayene bulgularında anlamlı fark saptanmazken, sadece solukluk ile PVK arasında anlamlı ilişki saptanmıştır. Ancak asemptomatik bulgular açısından PVK lı olgular kontrol grubu ile karşılaştırıldığında asemptomatik olma oranı kontrol grubunda belirgin olarak fazla bulunmuştur yılında Kadir ve ark. nın (23) yaptığı benzer bir çalışmada da PVK lı olgular asfiksi, solunum sıkıntısı, spastik dipleji, hiperreaktivite, konvülzyon ve asemptomatik bulgular açısından karşılaştırılmış ve anlamlı bir fark saptanmamış, buna neden olarak da PVK lı olgular arasında grade 1 kanaması olan hasta insidansının fazla olması gösterilmiştir. Bizim çalışmamızda da grade 1 kanamalı olgu sayısının fazla oluşu semptomlar açısından anlamlı fark saptanamayışının sebebi olabilir. Prematürelerde non invaziv ve kolay uygulanabilir olan kranial USG PV-İVK tanısında bir tarama yöntemi olarak kullanılmaktadır. Akdoğan ve ark. nın (7) yaptığı bir çalışmada, PV- İVK olan hastaların %3 nün tanısı ilk 24 saatte, %72 si ilk 72 saat içinde, %14 üne 4-7. günler arasında ve %13.3 üne 7-14.günler arasında çekilen kranial USG ile tanı konulmuştur. Yine yapılan diğer çalışmalarda kanamaların en fazla ilk 72 saate görülebileceği fakat azda olsa günlerde hatta postnatal 28. günde bile saptanabileceği belirtilmiştir (27,28). Bizim çalışmamızda PV-İVK tanısını, hastalarımızın %83 üne 3-7. günler arasında çektiğimiz, %17 sine ise günler arasında çektiğimiz kraniyal USG ile koyduk. Preterm infantların kranyial USG ile kontrollerinde kanama bulgularının yanı sıra kistik formasyonda görülebilmektedir. Bizim çalışmamızda 3-7. günlerde çekilen kraniyal USG de kanama saptanan 55 hastanın, günlerde çekilen kontrol kraniyal USG sinde 14 (% 21) olguda kistik formasyon saptanmıştır. Kontrol grubuyla karşılaştırıldığında anlamlı fark saptanmıştır. Perlman ve ark. nın (28) çalışmasında benzer sonuca ulaşılmıştır. Bu da bize kistik formasyon gelişiminin kanama sonrası daha sık görüldüğünü göstermektedir. Ayrıca preterm infantların ilk kraniyal USG leri normal bile olsa en azından taburculuk öncesi son bir kraniyal USG ile tekrar değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Son yıllarda perinatal bakımda önemli gelişmeler kaydedilmesine rağmen peri-intraventriküler kanama önlenememiştir. Periventriküler ve intraventriküler kanama sıklığının ve risk etkenlerinin belirlenmesi, korunmaya yönelik çalışmalar ve ileriye yönelik planlamalar açısından önemlidir. Periventriküler ve intraventriküler kanamadan koruyabilecek en önemli unsur prematüre doğumların engellenebilen nedenlerinin ortadan kaldırılmasını sağlayacak yeterli antenatal bakımın sağlanmasıdır. Periventriküler ve intraventriküler kanama tanısı olası komplikasyonların izlenmesi ve erken tedavisi için mutlaka gereklidir. Bu nedenle tüm prematüre hastalara vakit geçirmeden erken dönemde kraniyal USG çekilmesi uygun olur. Ancak geç dönemde de az sayıda dahi olsa tanı konulabilen hastaların olduğu bilindiğinden tüm hastalar en azından taburcu olmadan tekrar kraniyal USG ile değerlendirilmelidir. 65

14 Bayram ve ark. KAYNAKLAR 1. Bucciarelli RL. Neonatology in the United States: scope and organization. In: Avery GB, Fletcher MA, MacDonald MG (eds). Neonatology, Pathophysiology and Management of the Newborn. Philadelphia: Lippincott, 1999: Volpe JJ. Intracranial hemorrhage: germinal matrix-intraventricular hemorrhage of the premature infant. In: Volpe JJ. Neurology of the newborn 4th edition Philadelphia: WB Saunders, 2001: Apak S. İntrakranial kanamalar. In: Dağoğlu T (ed) Neonatoloji. İstanbul: Nobel Tıp Kitabevi, 587 (2000). 4. Dağoğlu T, Ovalı, F., Samancı, N. Çok düşük doğum ağırlıklı premature bebeklerde görülen respiratuar distress sendromunun tedavisinde surfaktan kullanımı. 26 vakalık deneyimim sonuçları. İst Tıp Fak Mecm 1995; 3: Volpe JJ. Brain injury in the premature infant: overview of clinical aspects., neuropathology, and pathogenesis. Semin Pediatr Neurol 1998; 5: Tarcan A, Olalı A, Tekşam M, Gürakan B. Çok düşük doğum ağırlıklı prematüre bebeklerde periventriküler-intraventriküler kanama ve periventriküler lökomalasi risk etkenlerinin incelenmesi. Türk Pediatri Arşivi 2005; 40: Akdoğan Z, Ovalı F, Samancı N, Dağoğlu T. Prematüre bebeklerdeki intraventriküler kanamanın mortalite ve morbiditesi. İst. Tıp Fak Mecmuası 2003; 66: Patrizia Vergagni, MD, Anna Locatelli, MD, Valentina Doria, MD, Francesca Assi, MD, Giuseppe Paterlini, MD, John C. Pezzulo, PhD and Alessandro Ghidini, MD. Intraventricular hemorrhage and periventricular leucomalacia in preterm infants. Obstetrics and Gynecology 2004; 104: Kadir H, Mawla AA, Kazah J. The incidence, timing and predisposing factors of germinal matrix and intraventriculer hemorrhage (GMH/İVH) in preterm neonates. Childs Nerv Syst 2006; 22: Tavares EC, Correa FF, Viana MB. Risk factors to periventricular-intraventricular hemorrhage in newborns weighing less than 2000 g. J Pediatr (Rio J) 1998; 74: Ilıkkkan B, Vural M, Yardımcı D, Özbek S, PerkY, İlter Ö. Intraventricular hemorrhage in preterm newborns. Turk J Pediatr 1998; 40: Linder N, Haskin O, Levit O. Risk factors for intraventricular hemorrhge in very low birth weight premature infants: a retrospective casecontrol study. Pediatrics 2003; 111: Perlman JM, McMenamin JB, Volpe JJ. Fluctuating cerebral blood-flow velocity in respiratory distress syndrome. Relation to the development of the intraventricular hemorrhage. N Eng Med 1983; 309: Van de Bor M, Verloove-Vanhorick SP, Brand R, Keirse MJ, Ruys JH. Incidence and prediction of periventricular-intraventricular hemorrhage in very preterm infants. J Perinat Med. 1987; 15: Corzo-Pineda JA, Jurado-Hernandez VH, Acosta-Rosales A. Perinatal risk factors and correlation with the incidence of early peri-and intraventricular hemorrhage in neonates with a birthweight under 1500 g. Ginecol Obstet Mex 1997; 65: Salafia CM, Minior VK, Rosenkrantz TS, Pezzullo JC, Popek EJ, Cusick W, Vintzileos AM. Maternal, placental, and neonatal associations with early germinal matrix/intraventricular hemorrhage in infants born before 32 weeks gestation. Am J Perinatol 1995; Paul DA, Kepler J, Leef KH, Siscione A, Palmer C, Stefano JL. Effect of preeclampsia on mortality, intraventricular hemorrhage, and need for mechanical ventilation in very low-birth-weight infants. Am J Perinatol 1998; 15: Spinillo A, Fazzi E, Stronati M, Omecto A, İasci A. Severity of abruptio placentae and neurodevelopmental out come in low birth weight infant. Early Hum Dev 1993; 1: Vergagni P, Patane L, Doria P, Borroni C, Cappellini A, Pezzullo JC,et al.risk factors of neonatal intraventricular hemorrhage in spontaneous prematurity at 32 weeks gestation or less.placenta 2000; 21: Ment L., Alistair GSP, Ehrenkranz RA. Risk factors for early intraventricular hemorrhage in low birth weight infants. J Pediatr 1992; 121: Heuchan AM, Evans N, Henderson Smart DJ, Simpson JM, on behalf of the Australian and New Zealand Neonatal Network.Perinatal risk factors or major inraventricular hemorrhage in the Australian and New Zealand neonatal network, Salafia CM, Minior VK, Rosenkrantz TS, Pezzullo JC, Popek EJ, Cusick W, Vintzileos AM. Maternal, placental, and neonatal associations with early germinal matrix/intraventricular hemorrhage in infants born before 32 weeks gestation. Am J Perinatol 1995; 429: Weindling AM, Wilkinson AR, Cook J, Calvert SA, Fok TF, Rohefort MJ. Perinatal events which precede periventricular hemorrhage and leukomalacia in the newborn. Br J Obstet Gynaecol. 1985; 92: Amato M, Fauchere JC, Hermann U Jr. Coagulation abnormalities in low birth weight infants with peri-intraventricular hemorrhage. Neuropediatrics 1988; 19:

15 Periventriküler-İntraventriküler Kanamalı Prematüre Hastaların Değerlendirilmesi 25. Patrizia Vergagni, MD, Anna Locatelli, MD,Valentina Doria, MD, Francesca Assi, MD, Giuseppe Paterlini, MD, John C. Pezzulo, PhD and Alessandro Ghidini, MD. Intraventricular hemorrhage and periventricular lekomalacia in preterm infants. Obstetrics and Gynecology 2004; 104: Osborn DA, Evans N, Kluckow M. Hemodynamic and antecedent risk factors of early and late periventricular/intraventricular hemorrhage in premature infans. Pediatrics 2003; 1: Tsiantos A. Victorin L, Relier JP, Dyer N, Sundell H, Brill AB, Stahlman M. Intracranial hemorrhage in the pretermly born infant: Timing of clots and evaluation of the clinical signs and symptoms. J Pediatr 1974; 85: Perlman JM. Rollins N. Surveillance Protocol for the detection of intracranial abnormalities in premature neonates. Arch Pediatr Adolesc Med. 2000; 154: Yazışma Adresi: Dr. Hasan AĞIN İnönü Cad. 701/1 D.4 Poligon İzmir Tel : hasanagin@mynet.com 67

16 KLİNİK ÇALIŞMA EGE PEDİATRİ BÜLTENİ 2008, 15 (2): ÇOCUKLARDA PARASETAMOL SONRASINDA İBUPROFEN KULLANIMININ ATEŞ KONTROLÜ ÜZERİNE ETKİSİ Efficacy of Ibuprofen use After Paracetamol on Fever Control in Febrile Children Dilek Yılmaz ÇIFTDOĞAN Deniz Aydoğan GÖNÜLAL Hasan Tarkan İKIZOĞLU Ali ONAĞ Celal Bayar Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Manisa ÖZET A ralıklı olarak parasetamol ve ibuprofen kullanımı, ateşli çocuğun tedavisinde yeni bir antipiretik rejimidir. Ancak bu yeni tedavi rejiminin tekli antipiretik tedavisine karşı anlamlı etkin ve güvenli olduğunu gösteren bir kanıt yoktur. Bu çalışmada, ilk doz parasetamol sonrasında ibuprofen kullanımının ateşli çocuklarda ateş kontrolü üzerindeki etkinliğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu retrospektif çalışmada, ilk doz parasetamol sonrasında ateşin devam etmesi nedeniyle tekrar parasetamol verilen 43 çocuk (Grup A) ve ilk doz parasetamol sonrasında ateşin devam etmesi nedeniyle ibuprofen verilen 24 çocuk (Grup B) incelendi. Vücut sıcaklık kayıtları ikinci doz antipiretik sonrasında birinci, ikinci ve dördüncü saatlerde incelendi. Her iki grupta da ikinci doz antipiretik sonrası birinci saatte vücut sıcaklık değerlerinde düşüş saptandı. Ancak her iki grup arasında vücut sıcaklıkları bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı (p>0.05). İkinci doz antipiretik sonrası ikinci ve dördüncü saatlerde grup B de daha düşük vücut sıcaklık değerleri kaydedildi (p <0.01). Ateşli çocuklarda ilk doz parasetamol sonrasında ibuprofen kullanımı, parasetamol tedavisine göre kısa dönemde ateş kontrolünde daha etkili bulunmuştur. Anahtar Sözcükler: Antipiretik, ateş, çocuk SUMMARY C onsecutive ibuprofen and acetaminophen for the treatment of febrile children is a new antipiretic regime. However, there is no evidence on its safety and efficacy as compared to single antipyretic therapy. In this trial, we evaluated the effect of use of ibuprofen after use of paracetamol on fever control in febrile children. We retrospectively evaluated 43 febrile children who were given parasetamol after first dose parasetamol (Group A) and 24 febrile children who had administered ibuprofen after first dose paracetamol treatment (Group B). Temperature records were taken at first, second and fourth hours after administration of second dose antipyretic drug. Body temperature was decreased in both groups at first hour after the administration of second dose antipiretic. However, the difference in body temperature was not statistically significant in the groups (p>0.05). The lowest mean temperature was seen in group B at the second and fourth hours after administration of second dose antipiretic (p<0.01). The use of a single dose of ibuprofen after first dose paracetamol in febrile children appears to be more effective on fever control than consecutive paracetamol treatment. Key Words: Antipyretics, fever, child Geliş tarihi: Kabul tarihi: GİRİŞ Ateş, çocuk hekimlerinin pratikte en sık karşılaştığı yakınmalar arasındadır. Ateş her ne kadar immun yanıtın iyi bir göstergesi olsa da, ateşli çocukların ailelerinde önemli bir huzursuzluk nedenidir. Bu nedenle gerek aileler, gerekse hekimler tarafından ateşin düşürülmesi oldukça önemlidir. Parasetamol ve ibuprofen çocuk hastalarda en sık kullanılan antipiretiklerdir. Her iki ilaç uygun dozlarda uygulanıldığında yüksek etkinlik ve güvenilirlilik oran+larına sahiptir (1). Günümüzde aralıklı olarak parasetamol ve ibuprofen kullanımı, çocuk hekimliği pratiğinde yaygın olarak kullanılmaya başlanılmıştır. Bazı çalışmalarda çocukluk çağında ateş yöneti- 69

17 Çiftdoğan ve ark. minde bu yeni rejimin yüksek etkinlik oranlarına sahip olduğu bildirilmiştir (2-4). Ancak çocukluk yaş grubunda bu yeni antipiretik tedavi rejiminin etkinlik ve yararlılığını gösteren klinik bir çalışma yoktur. Bunun yanında bu tedavi rejiminin, başta böbrek ve karaciğer olmak üzere, yan etkilerini inceleyen klinik bir çalışma da yoktur. Bu çalışmada, ateş yakınması ile başvuran çocuklarda ilk doz parasetamol sonrasında uygulanılan ibuprofen tedavisi ile parasetamol tedavisinin kısa dönem izlemde ateş kontrolü üzerindeki etkinliklerinin değerlendirilmesi amaçlanılmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM Bu retrospektif çalışmada, Celal Bayar Üniversitesi Çocuk Acil Polikliniği ne Nisan 2005 Ağustos 2006 tarihleri arasında ateş yakınması ile başvuran, yaşları 6 ay ile 16 yaş arasında olan 1842 çocuk olgunun acil poliklinik dosyaları tek hekim tarafından incelendi. Çocuk acil polikliniğinde izlem ve aksiller vücut sıcaklığı kontrolleri tam olarak yapılmış olgular çalışmaya dahil edildi. Olgulara verilen antipiretik dozları, acil poliklinik dosyalarından aldıkları ilaç miktarı ve vücut ağırlıklarına göre hesaplanıldı. Dosyalarında vücut ağırlığı ve aldığı antipiretik miktarları olmayan olgular çalışmaya alınmadı. Ateş nedeniyle acil serviste parasetamol verilen ve izleminde yaklaşık olarak üçüncü saatte (Ortalama süre=192±14.2 dakika) ateşi devam eden ve bu nedenle tekrar parasetamol verilen 22 si erkek, 21 i kız toplam 43 çocuk, parasetamol tedavi alan grup (Grup A) olarak tanımlandı. İlk doz parasetamol sonrasında yaklaşık olarak üçüncü saatte ateşi devam eden ve sonrasında olarak ibuprofen verilen 11 i erkek, 13 ü kız toplam 24 çocuk ise parasetamol sonrasında ibuprofen alan grup (Grup B) olarak tanımlandı. Her iki grupta ikinci doz antipiretik tedavi sonrasındaki sürelerde kaydedilmiş aksiller vücut sıcaklıkları, yaklaşık olarak birinci (sırasıyla; 57.7±8.1 dak., 57.9±7.35 dak.), ikinci (sırasıyla; 126±8.8 dak., 125.2±7.5 dak.) ve dördüncü (sırasıyla; 245±10.1 dak., 232±8.8 dak.) saatlerde karşılaştırıldı. Bu zaman dilimlerinin herhangi birinde vücut sıcaklık değerleri kaydedilmemiş olgular çalışmadan çıkarıldı. Olguların 2. antipiretik dozları; parasetamol dozu ortalama olarak 12.7±3.1 mg/kg/doz, ibuprofen dozu ise ortalama 10.8 mg/kg/doz olarak saptandı. Elde edilen veriler SPSS 13.0 istatistik paket programı kullanılarak analiz edildi. İstatistiksel analizde Pearson's Chi Square test, Student's t- test ve Wilcoxon analizi kullanıldı. İstatistiksel değerlendirmelerde 0.05 in altındaki p değerleri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. BULGULAR Her iki grubun yaş ortalamaları benzerdi (sırasıyla; Grup A: 3.1±1.63 yıl, Grup B: 3.1±1.50 yıl, p>0.05). Acil polikliğine ilk başvuru anındaki vücut sıcaklık değerleri bakımından her iki grup arasında anlamlı fark yoktu (p>0.05). Acil poliklinik başvurusunda tüm olgulara ilk antipiretik olarak verilen parasetamol dozları yönünden her iki grup arasında anlamlı fark saptanmadı (Grup A: 12.8±2.9 mg/kg/doz, Grup B: 12.9±2.4 mg/kg/doz, p>0.05). İlk doz parasetamol tedavisinden sonra izleminde yaklaşık olarak üçüncü saatte (Ortalama süre=192±14.2 dk.) ateşi devam eden ve bu nedenle ikinci defa parasetamol verilen grup ile ilk doz parasetamol sonrasında ibuprofen verilen grubun izleminde ikinci doz antipiretik öncesi vücut sıcaklık değerleri arasında anlamlı fark saptanmadı (sırasıyla; 38.5±0.21 ºC, 38.7±0.31 ºC, p>0.05). İkinci doz antipiretik sonrası yaklaşık birinci saatte de Grup A ve Grup B arasında vücut sıcaklık ölçümleri bakımından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (sırasıyla; 37.8±0.35 ºC, 37.6±0.30 ºC, p>0.05) (Tablo I, Şekil 1). Ancak ikinci doz antipiretik sonrası ikinci ve dördüncü saatlerde Grup B nin vücut sıcaklık ölçümleri, Grup A ya göre anlamlı olarak düşük belirlendi (sırasıyla; 37.6±0.41ºC, 38.1±0.32ºC; 37.9±0.27ºC, 37.2±0.26ºC, p<0.05) (Tablo I, Şekil 1). 70

18 Çocuklarda Parasetamol Sonrasında İbuprofen Kullanımının Ateş Kontrolü Üzerine Etkisi Tablo I. Her iki grubun acil polikliniğe ilk başvuru, ikinci doz antipiretik öncesi ve sonrasındaki vücut sıcaklığı değerleri. Grup A (Parasetamol +Parasetamol) Vücut Sıcaklığı ( C) Grup B (Parasetamol +İbuprofen) Vücut Sıcaklığı ( C) p İlk doz parasetamol Acile ilk başvuru 38.7± ± İkinci doz antipiretik ( İlk doz parasetamolden 3 saat sonra) İkinci doz antipiretik öncesi 38.5± ± saat 37.8± ± saat 38.1± ± saat 37.9± ± Ortalama Vücut Sıcaklık Değerleri ( C) 38,8 38,6 38,4 38,2 38,0 37,8 37,6 37,4 Grup A ( Parasetamol + Parasetamol) Grup B ( Parasetamol+ İbuprofen) 37,2 Acile Başvuru İlk parasetamol sonrası 3. saat İkinci doz antipiretik sonrası 1. saat İkinci doz antipiretik sonrası 2. saat İlk ve ikinci doz antipiretik sonrası izlem İkinci doz antipiretik sonrası 4. saat Şekil 1. Her iki grubun izlemlerindeki vücut sıcaklık değerleri. 71

19 Çiftdoğan ve ark. TARTIŞMA Ateş, çocuk hekimlerinin en sık karşılaştığı yakınmadır. Yapılmış çalışmalarda çocukluk çağında toplam hasta başvurularının %19 ile %30 unu oluşturduğu gösterilmiştir (4, 5). Süt çocuğu ve erken çocukluk döneminde küçük vücut boyutları, vücut ağırlığına göre yüksek vücut yüzeyi ve deri altı yağ dokusunun azlığı nedeniyle ateşe yatkınlık vardır (2). Enfeksiyon ve enfeksiyon dışı birçok hastalığın en önemli göstergesi olan ateşin tedavi edilip edilmemesi halen tartışılmaktadır. Ateşin zararlı olduğu ya da çocuğa zarar verebileceği düşüncesi doğrultusunda anne ve babalarda gelişen ateş fobisi nedeniyle aileler çocuklarının ateşinin en kısa sürede düşürülmesini istemektedirler. Bu korkunun başında özellikle erken çocukluk döneminde görülen febril konvülziyon yer almaktadır. Çalışmada her iki grubun yaş ortalamasının 3 yaş civarında olması; gerek ailelerin gerekse hekimlerin başta febril konvülsiyon gelişim riski endişesi nedeniyle, hekimlerin bu yaş grubu çocuklara yakın ve de uzun süreli izlem yapmalarına bağlanılmıştır. Çocukluk çağında ateş tedavisinde esas amaç ateş nedeniyle huzursuz olan çocuğu rahatlatmaktır. Günümüzde ateş tedavisinde sıklıkla kullanılan antipiretik ilaçlar prostoglandin sentezini inhibe ederek ve hipotalamik ısı ayarını normale düşürerek etki gösterirler (6). Çocuklarda ateş tedavisinde sıklıkla kullanılan antipiretikler arasında parasetamol ve ibuprofen yer almaktadır (7). Çocukluk çağında en sık kullanılan ve en güvenilir antipiretik olan parasetamol bir paraaminofenol derivesidir. Gastrointestinal sistemden emilen parasetamol, alımından dakika sonra pik plazma konsantrasyonuna ulaşır ve maksimal etki süresi yaklaşık olarak 2 saattir. Çocuklardaki dozu 4-6 saatte bir mg/kg dır. Uzun süreli kullanımlarda böbrek hasarı, yüksek doz kullanımında da akut tübüler nekroz ve akut karaciğer yetmezliği ve hatta ölüm gelişebilir (6, 8). Antipiretik etkinliği yanında antienflamatuar etkinliği de olan ibuprofen, parasetamol sonrasında en sık kullanılan antipiretiktir yılından beri 6 ay üzerindeki çocuklarda ateş tedavisinde kullanılmaktadır. İbuprofen de gastrointestinal sistemden emilir, alım sonrasındaki 1.saatte pik plazma konsantrasyonuna ulaşır ve 3 saat içinde maksimum etki piki gözlenir. Çocukluk çağında antipiretik etki için 5-10 mg/kg dozunda, 8 saat aralarla kullanılır. Dispepsi, gastrointestinal kanama, böbrek yetmezliği, daha nadir olarak da aseptik menenjit, hepatik toksisite ve aplastik anemi gibi yan etkileri vardır (9, 10). Ateş kontrolü için farklı antipiretik rejimleri ile ilgili deneyimler bildirilmiştir. Bunların ilki 1970 li yıllarda ateş tedavisinde kullanılan, dönüşümlü olarak uygulanılan aspirin ve parasetamol tedavisidir. Bu çalışmada, dönüşümlü aspirin ve parasetamol tedavi ile tekli antipiretik uygulaması arasında vücut sıcaklığını düşürme oranları ve etkinlik süreleri bakımından anlamlı fark olmadığı belirtilmiştir (11). Günümüzde aralıklı olarak parasetamol ve ibuprofen uygulama rejimi çocuk hekimliği pratiğinde yaygın olarak kullanılmaya başlanılmıştır. Özellikle de genç hekimlerin bu antipiretik rejimini kullandıkları belirtilmektedir. Mayoral ve ark. nın (12) çalışmasında, çalışmaya dahil edilen hekimlerin yarısının bu yeni antipiretik tedavi rejimini ailelere önerdikleri gösterilmiştir. Hekimler kadar aileler arasında da bu yeni antipiretik rejimi yaygınlaşmaktadır. Nabulsi ve ark. nın, (2) 37 si parasetamol ve ibuprofen alan ve 33 ü ibuprofen ve plasebo alan toplam 70 ateşli çocuk ile yaptıkları çift kör, kontrollü, randomize çalışmada; aralıklı olarak tek dozlarda verilen parasetamol ve ibuprofen tedavisinin ateş kontrolünde daha etkin olduğu belirtilmiştir. Bu çalışmada parasetamol ve ibuprofen tedavi alan gruptaki çocuklara toplam iki defa antipiretik uygulanılmış, ibuprofen grubuna ise sadece tek doz ibuprofen uygulanılıp, ikinci doz antipiretik yerine plasebo verilmiştir. Belli zaman aralığında iki defa antipiretik uygulanımının, tekli antipiretik uygulamasına göre 72

20 Çocuklarda Parasetamol Sonrasında İbuprofen Kullanımının Ateş Kontrolü Üzerine Etkisi ateş kontrolündeki etkinliği öngörülebilir ki; bu da çalışmanın sonucunu etkilemiş olabilir. Bu çalışmadan farklı olarak bizim çalışmamızda, benzer zaman dilimlerinde her iki gruba da ikinci doz antipiretik uygulanılıp, vücut sıcaklık değerleri karşılaştırılmıştır. Yapılmış başka bir çalışmada ise yaşları 6 ile 36 ay arasında olan 464 ateşli çocuğa 3 gün boyunca, 154 üne parasetamol (12.5 mg/kg/doz, 6 saat aralıklarla) ve 155 ine ibuprofen (5 mg/kg/doz, 8 saat aralıklarla), 155 ine 4 saat aralıklarla para-setamol ve ibuprofen tedavisi (parasetamol 12.5 mg/kg/doz, ibuprofen 5 mg/kg/doz ) uygulanılmıştır (3). İzlemde parasetamol ve ibuprofen tedavisi alan grupta ateşin daha kısa sürede ve daha etkin bir biçimde kontrol altına alındığı gösterilmiştir. Bu çalışmada da ateş kontrolünde tekli doz parasetamol ve sonrasında uygulanan ibuprofen tedavisi, parasetamol tedavine göre 2.saatten itibaren daha etkili bulunmuştur. Yeni antipiretik rejiminin ateş kontrolündeki olumlu sonuçlarının yanında göz ardı edilmemesi gereken en önemli noktası, güvenilirliliğidir. Her iki ilaç da karaciğerde metabolize olup, idrar ile atılırlar. Her iki ilaç karaciğer ve böbrek toksisite neden olabilir. Parasetamol, ibuprofen ile birlikte kullanıldığında, parasetamolün toksik metabolitlerini detoksifike eden glutatyon üretimi, renal prostoglandinlerin üretiminin ibuprofen tarafından bloklanması ile baskılanır. Sonuç olarak parasetamolün toksik metabolitlerinin böbrek medullasında birikimi ile tübüler nekroz ve böbrek toksisitesi gelişebilir (13). Yapılmış çalışmalarda bu yeni antipiretik rejiminin ateş kontrolü üzerindeki etkiliği gösterilse de, literatürde güvenilirliğini etkin bir biçimde gösteren bir çalışma yoktur. Sonuç olarak, bu çalışmada parasetamol sonrasında ibuprofen kullanımının, parasetamol tedavisine göre kısa dönemde ateş kontrolünde daha etkili olduğu bulunmuştur. Ancak; bu tedavi rejiminin pratikte güvenle kullanılabilmesi için bu rejimin etkinlik ve de en önemlisi güvenilirliğini gösterecek geniş kapsamlı klinik çalışmalara ihtiyaç vardır. KAYNAKLAR 1. Perrott DA, Piira T, Goodenough B, Champion GD: Efficacy and safety of acetaminophen vs ibuprofen for treating children's pain or fever. A meta-analysis. Arch Pediatr Adolsc Med 2004; 158: Nabulsi MM, Tamim H, Mahfoud Z, Itani M, Sabra R, Chamseddine F, Mikati M.Alternating ibuprofen and acetaminophen in the treatment of febrile children: a pilot study. BMC Med 2006; 4: Sarrell EM, Wielunsky E, Cohen HA. Antipyretic treatment in young children with fever: acetaminophen, ibuprofen, or both alternating in a randomized, double-blind study. Arch Pediatr Adolesc Med 2006; 160: Eskerud JR, Laerum E, Fagerthun H, Lunde PK, Naess AA. Fever in general practice, I: frequency and diagnosis. Fam Pract 1992; 9: Baucher R. Fever: approach to the febrile child. In: Green-Hernandez C, Singleton JK, Aronzon DZ, eds. Primary Care Pediatrics. Philadelphia, Pa: Lippincott Williams & Wilkins; 2001: Kayaalp O: Non-steroidal antienflamatur ilaçlar, Rasyonel Tedavi Yönünden Tıbbi Farmakoloji, 8. baskı kitabında s. Hacettepe Taş Ltd. Şti, Ankara 1998: Aksoylar S, Akşit S, Cağlayan S, Yaprak I, Bakiler R, Cetin F. Evaluation of sponging and antipyretic medication to reduce body temperature in febrile children. Acta Paediatr Jpn 1997; 39: Perrott DA, Piira T, Goodenough B, Champion GD.Efficacy and safety of acetaminophen vs ibuprofen for treating children's pain or fever: a meta-analysis.arch Pediatr Adolesc Med 2004; 158: McIntyre J, Hull D. Comparing efficacy and tolerability of ibuprofen and acetaminophen in fever. Arch Dis Child 1996; 74: Goldman RD, Ko K, Linett LJ, Scolnik D. Antipyretic efficacy and safety of ibuprofen and acetaminophen in children.ann Pharmacother. 2004; 38:

PREMATÜRE BEBEKLERDEKIINTRAVENTRIKULER KANAMANIN MORTALİTE VE MORBİDİTESİ

PREMATÜRE BEBEKLERDEKIINTRAVENTRIKULER KANAMANIN MORTALİTE VE MORBİDİTESİ İst. Tıp Fak. Mecmuası 66:1,2003 ARAŞTIRMALAR PREMATÜRE BEBEKLERDEKIINTRAVENTRIKULER KANAMANIN MORTALİTE VE MORBİDİTESİ Zeliha AKDOĞAN, Fahri OVALI, Nedim SAMANCI, Türkan DAĞOĞLU* ÖZET Germinal matriks

Detaylı

Çok düşük doğum ağırlıklı prematüre bebeklerde periventriküler-intraventriküler kanama ve periventriküler lökomalasi risk etkenlerinin incelenmesi

Çok düşük doğum ağırlıklı prematüre bebeklerde periventriküler-intraventriküler kanama ve periventriküler lökomalasi risk etkenlerinin incelenmesi Çok düşük doğum ağırlıklı prematüre bebeklerde periventriküler-intraventriküler kanama ve periventriküler lökomalasi risk etkenlerinin incelenmesi Aylin Tarcan, Ayşegül Olalı, Mehmet Tekşam, Berkan Gürakan

Detaylı

*'" Atatürk Ünİ\'ersitesi Hemşirelik Yüksekokulu. (Arş. Gör.) PREMATÜRE BEBEKLERDEKİ MORTALİTE YE MORBİDİTE İNSİDANS I VE ÖNDE GELEN ÖLÜM NEDENLERİ

*' Atatürk Ünİ\'ersitesi Hemşirelik Yüksekokulu. (Arş. Gör.) PREMATÜRE BEBEKLERDEKİ MORTALİTE YE MORBİDİTE İNSİDANS I VE ÖNDE GELEN ÖLÜM NEDENLERİ Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Ciltl, Sayı :2, 1998 PREMATÜRE BEBEKLERDEKİ MORTALİTE YE MORBİDİTE İNSİDANS I VE ÖNDE GELEN ÖLÜM NEDENLERİ Duygu ARIKAN* Fatma GÜDÜCÜ** ÖZET Atatürk

Detaylı

Postnatal erken dönemde kraniyal ultrasonografi incelemesi yapılan yenidoğanlarda periventriküler/intraventriküler kanama sıklığı ve risk faktörleri

Postnatal erken dönemde kraniyal ultrasonografi incelemesi yapılan yenidoğanlarda periventriküler/intraventriküler kanama sıklığı ve risk faktörleri Araştırma Makalesi / Research Paper Ege Tıp Dergisi / Ege Journal of Medicine 0 (4): 247-, 2011 Postnatal erken dönemde kraniyal ultrasonografi incelemesi yapılan yenidoğanlarda periventriküler/intraventriküler

Detaylı

Çocukta Analjezik Antipiretik Kullanımı

Çocukta Analjezik Antipiretik Kullanımı Çocukta Analjezik Antipiretik Kullanımı Doç. Dr. Betül ULUKOL AKBULUT Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı Ateş Hipotalamik set-point in yükselmesi Çevre ısısının çok artması Ektodermal

Detaylı

Zeynep Eras, Gözde Kanmaz, Banu Mutlu, Fuat Emre Canpolat, Evrim Durgut Şakrucu, Uğur Dilmen

Zeynep Eras, Gözde Kanmaz, Banu Mutlu, Fuat Emre Canpolat, Evrim Durgut Şakrucu, Uğur Dilmen Zeynep Eras, Gözde Kanmaz, Banu Mutlu, Fuat Emre Canpolat, Evrim Durgut Şakrucu, Uğur Dilmen ZTB Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gelişimsel Pediatri Ünitesi Obstetrik tahminlerdeki belirsizliklere

Detaylı

ÖZEL BİR HASTANEDE YENİDOĞAN ÜNİTESİNE YATIRILAN İNDİREKT HİPERBİLİRUBİNEMİLİ OLGULARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ

ÖZEL BİR HASTANEDE YENİDOĞAN ÜNİTESİNE YATIRILAN İNDİREKT HİPERBİLİRUBİNEMİLİ OLGULARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ ÖZEL BİR HASTANEDE YENİDOĞAN ÜNİTESİNE YATIRILAN İNDİREKT HİPERBİLİRUBİNEMİLİ OLGULARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ *Aysun Çakır, *Hanife Köse,*Songül Ovalı Güral, *Acıbadem Kadıköy Hastanesi GİRİŞ

Detaylı

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi Dr. Aslı KANTAR GİRİŞ GENEL BİLGİLER Akut böbrek hasarı (ABH) yenidoğan yoğun bakım

Detaylı

Koryoamniyonitin Neonatal Sonuçlara Etkileri. Prof.Dr.Esin Koç Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı

Koryoamniyonitin Neonatal Sonuçlara Etkileri. Prof.Dr.Esin Koç Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı Koryoamniyonitin Neonatal Sonuçlara Etkileri Prof.Dr.Esin Koç Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı Tanım Amniyotik sıvı, plasenta ve/veya decidua nın infeksiyonu -Klinik koryoamniyonit

Detaylı

TEKİL VE ÇOĞUL GEBELİKLERDEN DOĞAN PREMATÜRE BEBEKLERİN GELİŞİMSEL DURUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

TEKİL VE ÇOĞUL GEBELİKLERDEN DOĞAN PREMATÜRE BEBEKLERİN GELİŞİMSEL DURUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI TEKİL VE ÇOĞUL GEBELİKLERDEN DOĞAN PREMATÜRE BEBEKLERİN GELİŞİMSEL DURUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI Zeynep Eras, Banu Özyurt, Ömer Erdeve, Evrim Şakrucu, Suna Oğuz, Emre Canpolat, Uğur Dilmen ZTB Kadın Sağlığı

Detaylı

DOĞUMSAL KALP HASTALIĞI OLAN YENİDOĞANLARDA ERKEN DÖNEM PROGNOZ

DOĞUMSAL KALP HASTALIĞI OLAN YENİDOĞANLARDA ERKEN DÖNEM PROGNOZ DOĞUMSAL KALP HASTALIĞI OLAN YENİDOĞANLARDA ERKEN DÖNEM PROGNOZ Müşerref KASAP, Özge ALTUN KÖROĞLU, Fırat ERGİN, Demet Terek, Mehmet YALAZ, Reşit Ertürk LEVENT, Yüksel ATAY, Nilgün KÜLTÜRSAY Ege Üniversitesi

Detaylı

YARDIMCI ÜREME TEKNİKLERİ UYGULAMALARI VE PERİNATAL/NEONATAL ETKİLER

YARDIMCI ÜREME TEKNİKLERİ UYGULAMALARI VE PERİNATAL/NEONATAL ETKİLER YARDIMCI ÜREME TEKNİKLERİ UYGULAMALARI VE PERİNATAL/NEONATAL ETKİLER Nilüfer Güzoğlu, H. Gözde Kanmaz, Dilek Dilli, Nurdan Uras, Ömer Erdeve, Uğur Dilmen İlk tüp bebeğin 1978 de doğumundan bu yana IVF

Detaylı

Zeynep Eras, Özlem Konukseven, Fuat Emre Canpolat, Çiğdem Topçu, Evrim Durgut Şakrucu, Uğur Dilmen

Zeynep Eras, Özlem Konukseven, Fuat Emre Canpolat, Çiğdem Topçu, Evrim Durgut Şakrucu, Uğur Dilmen Zeynep Eras, Özlem Konukseven, Fuat Emre Canpolat, Çiğdem Topçu, Evrim Durgut Şakrucu, Uğur Dilmen ZTB Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gelişimsel Pediatri Ünitesi GİRİŞ ÇDDA / preterm doğum

Detaylı

BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİ NDE YAPTIRILAN DOĞUMLARIN İNCELENMESİ

BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİ NDE YAPTIRILAN DOĞUMLARIN İNCELENMESİ TAF Preventive Medicine Bulletin, 2006: 5 (6) ARAŞTIRMA RESEARCH ARTICLE BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİ NDE YAPTIRILAN DOĞUMLARIN İNCELENMESİ Atilla Senih MAYDA*, Türker ACEHAN**, Suat ALTIN**, Mehmet ARICAN**,

Detaylı

1. Amaç: Bu talimat, UÜ-SK ya başvuran çocuk hastalara detaylı tıbbi değerlendirme yapılmasına yönelik bir sistem oluşturmayı amaçlamaktadır.

1. Amaç: Bu talimat, UÜ-SK ya başvuran çocuk hastalara detaylı tıbbi değerlendirme yapılmasına yönelik bir sistem oluşturmayı amaçlamaktadır. 1 / 5 1. Amaç: Bu talimat, UÜ-SK ya başvuran çocuk a detaylı tıbbi değerlendirme yapılmasına yönelik bir sistem oluşturmayı amaçlamaktadır. 2. Kapsam: Bu talimat çocuk ın değerlendirilmesine ilişkin faaliyetleri

Detaylı

Burcu Bursal Duramaz*, Esra Şevketoğlu, Serdar Kıhtır, Mey Talip. Petmezci, Osman Yeşilbaş, Nevin Hatipoğlu. *Bezmialem Üniversitesi Tıp Fakültesi

Burcu Bursal Duramaz*, Esra Şevketoğlu, Serdar Kıhtır, Mey Talip. Petmezci, Osman Yeşilbaş, Nevin Hatipoğlu. *Bezmialem Üniversitesi Tıp Fakültesi Burcu Bursal Duramaz*, Esra Şevketoğlu, Serdar Kıhtır, Mey Talip Petmezci, Osman Yeşilbaş, Nevin Hatipoğlu *Bezmialem Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Merkezi sinir sistemi

Detaylı

D R. D U R A N K A R A B E L

D R. D U R A N K A R A B E L PREMATÜRİTE D R. D U R A N K A R A B E L SAT göre 37 haftadan küçük olması Etyoloji Fetusla İlgili Fetal distres Çoğul gebelik Eritroblastozis fetalis Hidrops Uterusla ilgili Uterus anomalileri Serviks

Detaylı

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan

Detaylı

Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi. Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ

Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi. Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ Engraftman Sendromu Veno- Oklüzif Hastalık Engraftman Sendromu Hemşirelik İzlemi Vakamızda: KİT (+14)-

Detaylı

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması 20 24 Mayıs 2009 tarihleri arasında Antalya da düzenlenen 45. Ulusal Diyabet Kongresinde

Detaylı

Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Preterm Bebeklerde Lactobacillus Reuteri'nin Fungal Profilakside Kullanımı: Randomize Kontrollü Bir Çalışma

Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Preterm Bebeklerde Lactobacillus Reuteri'nin Fungal Profilakside Kullanımı: Randomize Kontrollü Bir Çalışma Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Preterm Bebeklerde Lactobacillus Reuteri'nin Fungal Profilakside Kullanımı: Randomize Kontrollü Bir Çalışma Mehmet Yekta Öncel, Sema Arayıcı, Fatma Nur Sarı, Gülsüm Kadıoğlu Şimşek,

Detaylı

PREMATÜRE BEBEKTE İNTRAKRANİYEL KANAMA ve KORUNMA. Dr. Hacer Yapıcıoğlu Yıldızdaş Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Neonatoloji BD Adana

PREMATÜRE BEBEKTE İNTRAKRANİYEL KANAMA ve KORUNMA. Dr. Hacer Yapıcıoğlu Yıldızdaş Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Neonatoloji BD Adana PREMATÜRE BEBEKTE İNTRAKRANİYEL KANAMA ve KORUNMA Dr. Hacer Yapıcıoğlu Yıldızdaş Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Neonatoloji BD Adana Prematürelerde gözlenen nörolojik sorunlar 1- Germinal matriks-intraventriküler

Detaylı

ÖZET SÜLEYMANİYE KADIN HASTALIKLARI VE DOGUM HASTANESİNDE

ÖZET SÜLEYMANİYE KADIN HASTALIKLARI VE DOGUM HASTANESİNDE SÜLEYMANİYE KADIN HASTALIKLARI VE DOGUM HASTANESİNDE ULTRASONOGRAFİ VE KARDİOTOKOGRAFİNİN PERİNATAL, FETAL VE NEONATAL MORTALİTE ORANLARINA ETKİSİ Op. Dr. Can YENER - Op. Dr. Mebrure ALTUG Dr. Ayşe KIRKER

Detaylı

Yoğun Bakım Ünitesinde Yatan Ventilatörle İlişkili Pnömonili Hastalarda Serum C-Reaktif Protein, Prokalsitonin, Solubl Ürokinaz Plazminojen Aktivatör Reseptörü (Supar) Ve Neopterin Düzeylerinin Tanısal

Detaylı

DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ

DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ DUYGU DÜZCAN KİLİMCİ,GÜRSES ŞAHİN,ŞULE TOPAL,BURÇAK BİLGİN,ŞULE YEŞİL,GÜLŞAH TANYILDIZ,ALİ

Detaylı

Kliniğimizde, bir yıllık yenidoğan puls oksimetre tarama testi deneyimimiz ve doğumsal kalp hastalığı sıklığı

Kliniğimizde, bir yıllık yenidoğan puls oksimetre tarama testi deneyimimiz ve doğumsal kalp hastalığı sıklığı Kliniğimizde, bir yıllık yenidoğan puls oksimetre tarama testi deneyimimiz ve doğumsal kalp hastalığı sıklığı Kamil Şahin, Murat Elevli, Canan Yolcu, H. Nilgün Selçuk Duru Haseki Eğitim Araştırma Hastanesi,

Detaylı

Riskli Bebeklerde Prognozu Etkileyen Faktörler ve Etik Konular

Riskli Bebeklerde Prognozu Etkileyen Faktörler ve Etik Konular MÜSBED 2014;4(Suppl. 2):S55-S59 Davetli Konuşmacı Yazıları / Invited Lectures Riskli Bebeklerde Prognozu Etkileyen Faktörler ve Etik Konular Prof. Dr. Yüksel Yılmaz Emekli Öğretim Üyesi, Marmara Üniversitesi

Detaylı

The Fetal Medicine Foundation

The Fetal Medicine Foundation Erken Term Dönemde İntrauterin Büyüme Geriliği Olan Fetuslarda Neonatal Asidozu Öngörmede Orta Serebral Arter Tepe Akım Hızı ve Serebroplasental Oranın Kullanımı Rauf Melekoğlu Ayşe Gülçin Baştemur Sevil

Detaylı

Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Prematüre Bebeklerde İntraventriküler Kanama Sıklığı ve Risk Faktörlerinin Değerlendirilmesi

Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Prematüre Bebeklerde İntraventriküler Kanama Sıklığı ve Risk Faktörlerinin Değerlendirilmesi doi:10.5222/j.child.2013.109 Araştırma Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Prematüre Bebeklerde İntraventriküler Kanama Sıklığı ve Risk Faktörlerinin Değerlendirilmesi Mesut Dursun*, Ali Bülbül*, Hasan Sinan Uslu*,

Detaylı

Yüksek Riskli Yenidoğanların Uzun Dönem Sonuçları. Doç. Dr. Ş. Suna OĞUZ Zekai Tahir Burak Kadın Sağ. EAH Yenidoğan Kliniği

Yüksek Riskli Yenidoğanların Uzun Dönem Sonuçları. Doç. Dr. Ş. Suna OĞUZ Zekai Tahir Burak Kadın Sağ. EAH Yenidoğan Kliniği Yüksek Riskli Yenidoğanların Uzun Dönem Sonuçları Doç. Dr. Ş. Suna OĞUZ Zekai Tahir Burak Kadın Sağ. EAH Yenidoğan Kliniği Sunum planı Yüksek riskli yenidoğan bebeklerin Prematüre bebekler Hipoksik iskemik

Detaylı

SÜT ÇOCUKLARINDA UZUN SÜRELİ PERİTON DİYALİZİNİN SONUÇLARI

SÜT ÇOCUKLARINDA UZUN SÜRELİ PERİTON DİYALİZİNİN SONUÇLARI SÜT ÇOCUKLARINDA UZUN SÜRELİ PERİTON DİYALİZİNİN SONUÇLARI Gülseren PEHLİVAN, Nur CANPOLAT, Şennur ERKUT, Ayşe KESER, Salim ÇALIŞKAN, Lale SEVER İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı

Detaylı

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Kliniği

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Kliniği HEPATİT VEYA KARACİĞER TRANSPLANTASYONU SONRASI APLASTİK ANEMİ: KLİNİK ÖZELLİKLER VE TEDAVİ SONUÇLARI Özlem Tüfekçi 1, Hamiyet Hekimci Özdemir 2, Barış Malbora 3, Namık Yaşar Özbek 4, Neşe Yaralı 4, Arzu

Detaylı

Yenidoğanlarda K vitamini eksikliğine bağlı intrakranial kanama

Yenidoğanlarda K vitamini eksikliğine bağlı intrakranial kanama Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2006; 49: 296-300 Orijinal Makale Yenidoğanlarda K vitamini eksikliğine bağlı intrakranial kanama Selahattin Katar 1, M. Nuri Özbek 2, Aslan Güzel 3, Celal Devecioğlu

Detaylı

Bir üniversite yenidoğan yoğun bakım ünitesinde izlenen düşük doğum ağırlıklı bebeklerin geriye dönük değerlendirilmesi

Bir üniversite yenidoğan yoğun bakım ünitesinde izlenen düşük doğum ağırlıklı bebeklerin geriye dönük değerlendirilmesi JCEI / 2015; 6 (3): 291-295 Journal of Clinical and Experimental Investigations doi: 10.5799/ahinjs.01.2015.03.0535 ÖZGÜN ARAŞTIRMA / ORIGINAL ARTICLE Bir üniversite yenidoğan yoğun bakım ünitesinde izlenen

Detaylı

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU...

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU... EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU İÇİNDEKİLER Önsöz...iii Ulusal Tanı ve Tedavi Kılavuzu Çalışma Grupları... iv Kısaltmalar... vii Tablolar Listesi... xv Şekiller

Detaylı

İnvaziv olmayan mekanik ventilasyon tedavisinde klinik ve polisomnografik izlem: Basınç ayarı kontrolü rutin olarak yapılmalı mı?

İnvaziv olmayan mekanik ventilasyon tedavisinde klinik ve polisomnografik izlem: Basınç ayarı kontrolü rutin olarak yapılmalı mı? İnvaziv olmayan mekanik ventilasyon tedavisinde klinik ve polisomnografik izlem: Basınç ayarı kontrolü rutin olarak yapılmalı mı? Burcu Zeydan, Gülçin Benbir, Derya Karadeniz İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

Detaylı

GEÇ PREMATÜRE YENİDOĞANLARIN ERKEN KLİNİK SONUÇLARI THE EARLY CLINICAL OUTCOMES OF LATE PRETERM NEWBORNS

GEÇ PREMATÜRE YENİDOĞANLARIN ERKEN KLİNİK SONUÇLARI THE EARLY CLINICAL OUTCOMES OF LATE PRETERM NEWBORNS 30 Orjinal Makale / Original Articles Geliş Tarihi / Received: 25.12.2009 Kabul Tarihi / Accepted: 01.02.2010 Türkiye Çocuk Hast. Derg. / Turkish J. Pediatr. Dis. 2010; 4(1): 30-35 GEÇ PREMATÜRE YENİDOĞANLARIN

Detaylı

Türk Toraks Derneği. Akut Bronşiyolit Tanı, Tedavi ve Korunma Uzlaşı Raporu Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi. www.toraks.org.tr

Türk Toraks Derneği. Akut Bronşiyolit Tanı, Tedavi ve Korunma Uzlaşı Raporu Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi. www.toraks.org.tr Türk Toraks Derneği Türk Toraks Derneği Cep Kitapları Serisi Akut Bronşiyolit Tanı, Tedavi ve Korunma Uzlaşı Raporu Cep Kitabı www.toraks.org.tr Editörler HAZIRLAYANLAR Prof. Dr. Münevver Erdinç Ege Üniversitesi

Detaylı

MENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

MENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ MENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Mine SERİN 1, Ali CANSU 1, Serpil ÇELEBİ 2, Nezir ÖZGÜN 1, Sibel KUL 3, F.Müjgan SÖNMEZ 1, Ayşe AKSOY 4, Ayşegül

Detaylı

Prematüre bebeklerin izlem sonuçları

Prematüre bebeklerin izlem sonuçları Türk Pediatri Arşivi 2005; 40: 33-8 Prematüre bebeklerin izlem sonuçları Neslihan Çiçek, Ayça Vitrinel, Serdar Cömert, Gülay Erdağ, Feza Aksoy, Yasemin Akın Özet Yenidoğan ünitelerinde son yıllarda görülen

Detaylı

İnönü Üniversitesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Preterm Olgularımızın Değerlendirilmesi +

İnönü Üniversitesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Preterm Olgularımızın Değerlendirilmesi + İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 11(1) 19-23 (2004) İnönü Üniversitesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Preterm Olgularımızın Değerlendirilmesi + Hande Gülcan*,

Detaylı

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ 1945 ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Mehmet ERTEM Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı Tam Kan Sayımı

Detaylı

Piperasilin-Tazobaktam(TZP) a Bağlı Hematolojik İstenmeyen Etkiler

Piperasilin-Tazobaktam(TZP) a Bağlı Hematolojik İstenmeyen Etkiler Piperasilin-Tazobaktam(TZP) a Bağlı Hematolojik İstenmeyen Etkiler Aysun Sarıbuğa, Serap Şimşek Yavuz, Seniha Başaran, Atahan Çağatay, Halit Özsüt, Haluk Eraksoy İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi

Detaylı

Meme Kanseri ve Ateş. Dr. Ömer Fatih Ölmez Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilimdalı

Meme Kanseri ve Ateş. Dr. Ömer Fatih Ölmez Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilimdalı Meme Kanseri ve Ateş Dr. Ömer Fatih Ölmez Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilimdalı VAKA-1 52 yaş, kadın hasta Meme kanseri nedeni ile 1 hafta önce aldığı adjuvan kemoterapi sonrası ateş

Detaylı

Term ve Tekil Gebeliklerde Kordon Prolapsusu ve Sonuçları

Term ve Tekil Gebeliklerde Kordon Prolapsusu ve Sonuçları Term ve Tekil Gebeliklerde Kordon Prolapsusu ve Sonuçları Şafak ÖZDEMİRCİ 1, Emre BAŞER¹, Eylem ÜNLÜBİLGİN 1,Deniz ESİNLER 1, Serdar YALVAÇ 2, Aykan YÜCEL 1, Özlem MORALOĞLU TEKİN 1 1 Etlik Zübeyde Hanım

Detaylı

Plasenta ilişkili gebelik komplikasyonları ve trombofili. Dr. Kadir Acar Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Erişkin Hematoloji BD.

Plasenta ilişkili gebelik komplikasyonları ve trombofili. Dr. Kadir Acar Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Erişkin Hematoloji BD. Plasenta ilişkili gebelik komplikasyonları ve trombofili Dr. Kadir Acar Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Erişkin Hematoloji BD. Trombofili nedir? Trombofili tromboza eğilim oluşturan durumları tanımlamakta

Detaylı

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ Erhan Çalışıcı, Birgül Varan, Mahmut Gökdemir, Nimet Cındık, Özge Orbay Başkent Üniversitesi Çocuk Sağ.Has.ABD Göğüs ağrısı, çocukluk ve adölesan

Detaylı

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE Psikiyatrik hastalığı olan bireylerde MetabolikSendrom (MetS) sıklığı genel popülasyona

Detaylı

PRETERM-POSTTERM EYLEM

PRETERM-POSTTERM EYLEM PRETERM-POSTTERM EYLEM PRE-TERM EYLEM PRETERM EYLEM; Doğum ağırlığı dikkate alınmaksızın, gebenin son adetinin ilk gününden itibaren 20-37. haftalar arasında eyleme girmesi ve bu eylem ile servikal açıklık

Detaylı

Atrial Fibrilasyon dan Gerçek Kesitler: WATER (Warfarin in Therapeutic Range) Registry den İlk Sonuçlar

Atrial Fibrilasyon dan Gerçek Kesitler: WATER (Warfarin in Therapeutic Range) Registry den İlk Sonuçlar Atrial Fibrilasyon dan Gerçek Kesitler: WATER (Warfarin in Therapeutic Range) Registry den İlk Sonuçlar 1. Ege Üniversitesi İlaç Geliştirme Ve Farmakokinetik Araştırma-Uygulama Merkezi (ARGEFAR) 2. Central

Detaylı

Klinik Araþtýrma Çocukluk Çaðý Akut Ýmmun Trombositopeni Olgularýnda Farklý Tedavi Protokollerinin Deðerlendirilmesi *Meral ÝNALHAN, **Beltinge Demircioðlu KILIÇ, ***Müjgan ORAL, **Serpil DEÐÝRMENCÝ, ***Özlem

Detaylı

DERS BİLGİLERİ. Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Kredisi AKTS Yoğun Bakım Hemşireliği I YBH 501 I.Yarıyıl 3 T+4 U 5 10

DERS BİLGİLERİ. Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Kredisi AKTS Yoğun Bakım Hemşireliği I YBH 501 I.Yarıyıl 3 T+4 U 5 10 DERS BİLGİLERİ Yoğun Bakım Hemşireliği I YBH 501 I.Yarıyıl 3 T+4 U 5 10 Dersin Süresi (Dönemlik /Yıllık) Dersin Öğrenim Çıktıları Dersin İçeriği Önerilen Kaynaklar Prof. Dr. Fatma Eti Aslan Prof. Dr. Fatma

Detaylı

Van Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Yenidoğan Bakım Ünitesinde İzlenen Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Olgularımızın Değerlendirilmesi

Van Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Yenidoğan Bakım Ünitesinde İzlenen Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Olgularımızın Değerlendirilmesi Özdemir ve ark. Van Tıp Dergisi: 18 (2):77-82, 2011 Van Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Yenidoğan Bakım Ünitesinde İzlenen Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Olgularımızın Değerlendirilmesi Özmert M.A.

Detaylı

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2 Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2 1 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Radyoloji Ana Bilim Dalı, İzmir 2 Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, İzmir

Detaylı

Periventriküler/intraventriküler kanamalı yenidoğanlarda risk faktörleri

Periventriküler/intraventriküler kanamalı yenidoğanlarda risk faktörleri İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hast. Dergisi 05; 5(3):6-66 doi:0.5/buchd.05.6 Klinik Araştırma Periventriküler/intraventriküler kanamalı yenidoğanlarda risk faktörleri Risk factors of newborns with periventricular/intraventricular

Detaylı

Ertenü.M, Timlioğlu İper.S, Boz.E.S, Özgültekin.A, Kabadayı.M, Tay.S, Yekeler.İ

Ertenü.M, Timlioğlu İper.S, Boz.E.S, Özgültekin.A, Kabadayı.M, Tay.S, Yekeler.İ Ertenü.M, Timlioğlu İper.S, Boz.E.S, Özgültekin.A, Kabadayı.M, Tay.S, Yekeler.İ Kalite standartlarına göre bir eğitim araştırma hastanesinde yatak sayısının %5 i oranında 3.düzey yoğun bakım yatağı ve

Detaylı

Fetal tedavide amniyoinfüzyon ve amniyodrenaj

Fetal tedavide amniyoinfüzyon ve amniyodrenaj Fetal tedavide amniyoinfüzyon ve amniyodrenaj Prof.Dr.Cüneyt Evrüke Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıklar ve Doğum ABD, Peinatoloji BD, Adana Amniyoinfüzyon Amniyodrenaj Amniyotik kaviteye

Detaylı

Sepsis Hastalarının Yoğun Bakımdan Servise Taburculukta ph, LDH ve Kalp Hızının Sistematik Değerlendirilmesi

Sepsis Hastalarının Yoğun Bakımdan Servise Taburculukta ph, LDH ve Kalp Hızının Sistematik Değerlendirilmesi Sepsis Hastalarının Yoğun Bakımdan Servise Taburculukta ph, LDH ve Kalp Hızının Sistematik Değerlendirilmesi Yrd.Doç.Dr. Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisi

Detaylı

Aile Hekimliği Uzmanı, Altıyüzevler Aile Sağlığı Merkezi, Tokat. Adres: Karşıyaka Mh. İbni. Kemal Cd. 8. Sk Göksu Evleri, Altıyüzevler Aile Sağlığı

Aile Hekimliği Uzmanı, Altıyüzevler Aile Sağlığı Merkezi, Tokat. Adres: Karşıyaka Mh. İbni. Kemal Cd. 8. Sk Göksu Evleri, Altıyüzevler Aile Sağlığı Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2014;6 (2):129-137 Orijinal Makale Oktay G. Aile Sağlığı Birimimde Kayıtlı Bebeklerin Doğum Ağırlığını Etkileyen Faktörler Factors Affecting the Birth Weight

Detaylı

Gebe ve Emziren Kadında Antihipertansif Tedavi. Prof Dr Serhan Tuğlular MÜTF Nefroloji Bilim Dalı

Gebe ve Emziren Kadında Antihipertansif Tedavi. Prof Dr Serhan Tuğlular MÜTF Nefroloji Bilim Dalı Gebe ve Emziren Kadında Antihipertansif Tedavi Prof Dr Serhan Tuğlular MÜTF Nefroloji Bilim Dalı Konunun Önemi Gebelikte karşılaşılan en sık dahili sorun HİPERTANSİYON (Tüm gebeliklerin % 6-8 i) 1. Kronik

Detaylı

KANSER HASTALARINDA PALYATİF BAKIM VE DESTEK SERVİSİNDE NARKOTİK ANALJEZİK KULLANIMI

KANSER HASTALARINDA PALYATİF BAKIM VE DESTEK SERVİSİNDE NARKOTİK ANALJEZİK KULLANIMI T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İZMİR KATİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ AİLE HEKİMLİĞİ KLİNİĞİ KANSER HASTALARINDA PALYATİF BAKIM VE DESTEK SERVİSİNDE NARKOTİK ANALJEZİK KULLANIMI UZMANLIK

Detaylı

Resüsitasyonda HİPEROKSEMİ

Resüsitasyonda HİPEROKSEMİ Resüsitasyonda HİPEROKSEMİ Prof.Dr.Oktay Demirkıran İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Yoğun Bakım Bilim Dalı Acil Yoğun Bakım Ünitesi Avrupa da yaklaşık 700,000/yıl

Detaylı

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Sevcan A. Bakkaloğlu, Yeşim Özdemir, İpek Işık Gönül, Figen Doğu, Fatih Özaltın, Sevgi Mir OLGU 9 yaş erkek İshal,

Detaylı

RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ. Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK

RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ. Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK Hayatın erken döneminde ebeveyn kaybı veya ihmali gibi

Detaylı

ALİ BÜLBÜL, DERYA GİRGİN, SİNAN USLU, SELDA ARSLAN, EVRİM KIRAY BAŞ, ASİYE NUHOGLU

ALİ BÜLBÜL, DERYA GİRGİN, SİNAN USLU, SELDA ARSLAN, EVRİM KIRAY BAŞ, ASİYE NUHOGLU İ ALİ BÜLBÜL, DERYA GİRGİN, SİNAN USLU, SELDA ARSLAN, EVRİM KIRAY BAŞ, ASİYE NUHOGLU Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Yenidoğan Kliniği, İstanbul. SUNU PLANI I. Giriş ve Amaç II. III. IV. Gereç

Detaylı

Sezaryen veya Normal doğum Üriner inkontinans?

Sezaryen veya Normal doğum Üriner inkontinans? Sezaryen veya Normal doğum Üriner inkontinans? Prof. Dr. Fuat AKERCAN Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Maternal Sonuçlar Mortalite / Morbidite Erken Sonuçlar Geç Sonuçlar 1.

Detaylı

ERKEN MEMRAN RÜPTÜRÜ YÖNETİM VE TEDAVİ

ERKEN MEMRAN RÜPTÜRÜ YÖNETİM VE TEDAVİ ERKEN MEMRAN RÜPTÜRÜ YÖNETİM VE TEDAVİ Doç. Dr. Arda Lembet Femical Kadın Sağlığı Merkezi Memorial Ataşehir Hastanesi Maternal Fetal Tıp Ünitesi ERKEN MEMBRAN RÜPTÜRÜ Genel bakış, klinik önemi Tanı Değerlendirme

Detaylı

Yenidoğanda Oksijen Uygulama

Yenidoğanda Oksijen Uygulama Yenidoğanda Oksijen Uygulama AMAÇ Doğru ve uygun teknikle yenidoğana oksijen uygulanması ve komplikasyonların önlenmesidir. TEMEL İLKELER Yenidoğanda oksijen tedavisi için SaO 2 < % 90-92 olması gerekir.

Detaylı

Gebelik ve Trombositopeni

Gebelik ve Trombositopeni Gebelik ve Trombositopeni Prof.Dr. Sermet Sağol EÜTF Kadın Hast. ve Doğum AD Gebelik ve Trombositopeni Kemik iliğinde megakaryosit hücrelerinde üretilir. Günde 35.000-50.000 /ml üretilir. Yaşam süresi

Detaylı

Nörofibromatozis Tip 1 Tanılı Olguların Değerlendirilmesi: Tek Merkez Deneyimi

Nörofibromatozis Tip 1 Tanılı Olguların Değerlendirilmesi: Tek Merkez Deneyimi Nörofibromatozis Tip 1 Tanılı Olguların Değerlendirilmesi: Tek Merkez Deneyimi Nurşah Eker, Ayşe Gülnur Tokuç, Burcu Tufan Taş, Berkin Berk, Emel Şenay, Barış Yılmaz Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim

Detaylı

28-34. Gestasyonel Haftadaki Ağır Preeklamptik Anne İnfantlarının Neonatal Prognozları

28-34. Gestasyonel Haftadaki Ağır Preeklamptik Anne İnfantlarının Neonatal Prognozları Kocatepe Tıp Dergisi The Medical Journal of Kocatepe 6: 35-39 / Eylül 2005 Afyon Kocatepe Üniversitesi 28-34. Gestasyonel Haftadaki Ağır Preeklamptik Anne İnfantlarının Neonatal Prognozları Neonatal Outcomes

Detaylı

Düşük doğum ağırlıklı bebeklerde morbidite ve mortaliteyi etkileyen faktörler

Düşük doğum ağırlıklı bebeklerde morbidite ve mortaliteyi etkileyen faktörler 384 Dicle Tıp Dergisi / M. Bekdaş ve ark. Düşük doğum ağırlıklı bebeklerde morbidite ve mortalite 2013; 40 (3): 384-390 Dicle Medical Journal doi: 10.5798/diclemedj.0921.2013.03.0294 ÖZGÜN ARAŞTIRMA /

Detaylı

Gestasyonel Diyabet (GDM)

Gestasyonel Diyabet (GDM) Gestasyonel Diyabet (GDM) Tanım, Sıklık Gebelikte ortaya çıkan veya ilk defa tespit edilen glikoz intoleransı olarak tanımlanmaktadır (WHO 2012; ACOG, 2013). Aşikar diyabet kriterlerini içermeyen ve gebeliğin

Detaylı

Ablasyo Plasenta Olgularının Retrospektif Olarak Değerlendirilmesi THE RETROSPECTIVE ANALYSIS OF CASES WITH ABLATIO PLACENTA

Ablasyo Plasenta Olgularının Retrospektif Olarak Değerlendirilmesi THE RETROSPECTIVE ANALYSIS OF CASES WITH ABLATIO PLACENTA Araştırma Ablasyo Plasenta Olgularının Retrospektif Olarak Değerlendirilmesi THE RETROSPECTIVE ANALYSIS OF CASES WITH ABLATIO PLACENTA Burcu ARTUNÇ ÜLKÜMEN, Halil Gürsoy PALA, Esat ÇALIK, Faik Mümtaz KOYUNCU

Detaylı

VUR de VCUG Ne Zaman, Kime?

VUR de VCUG Ne Zaman, Kime? VUR de VCUG Ne Zaman, Kime? Doç. Dr. Selçuk Yücel Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı, Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı Antalya Tarihsel Dogma VUR İYE Skar gelişimi Kronik Böbrek Yetmezliği

Detaylı

Trikoryonik Triamniyotik Üçüz Gebelikte Monofetal Cantrell Pentalojisi

Trikoryonik Triamniyotik Üçüz Gebelikte Monofetal Cantrell Pentalojisi Trikoryonik Triamniyotik Üçüz Gebelikte Monofetal Cantrell Pentalojisi Dr.Pelin Höbek, Dr.Oğuz ASLAN, Dr.Ezgi ARGAN, Dr.Gülseren YÜCESOY Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi OLGU 28 yaşında, primigravid

Detaylı

II. BÖLÜM HEMOFİLİDE KANAMA TEDAVİSİ

II. BÖLÜM HEMOFİLİDE KANAMA TEDAVİSİ HEMOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU Önsöz... IX-X Türk Hematoloji Derneği Yönetim Kurulu... XI Hemofili Bilimsel Alt Komitesi Üyeleri (2014-2018 dönemi)... XI Kısaltmalar... XII I. BÖLÜM HEMOFİLİ TANISI TANIM...

Detaylı

AİLE HEKİMLERİ İÇİN GÖĞÜS HASTALIKLARI

AİLE HEKİMLERİ İÇİN GÖĞÜS HASTALIKLARI AİLE HEKİMLERİ İÇİN GÖĞÜS HASTALIKLARI, Prof. Dr. Muzaffer METİNTAŞ,, Doç. Dr. Akın KAYA 1. Baskı 2011 ISBN : 978-605-88844-6-5 2011 Sentez Matbaacılık ve Yayıncılık Ltd. Şti. Büyük Sanayi 1. Cadde Çavuşoğlu

Detaylı

YENİDOĞANDA MEKANİK VENTİLASYON KURSU OLGU SUNUMU-1

YENİDOĞANDA MEKANİK VENTİLASYON KURSU OLGU SUNUMU-1 YENİDOĞANDA MEKANİK VENTİLASYON KURSU OLGU SUNUMU-1 BAŞVURU ÖZELLİKLERİ 28 yaşındaki gebe suyunun gelmesi nedeniyle acil servise başvurdu. İlk gebelik, gebelik takipleri yok Gebelik yaşı 39 hafta Amniyon

Detaylı

Peptik Ülser Kanamasında Tedavi Yaklaşımı

Peptik Ülser Kanamasında Tedavi Yaklaşımı Peptik Ülser Kanamasında Tedavi Yaklaşımı Plasebo? H 2 RA? PPİ? H.pilori eradikasyonu? Endoskopik tedavi? Prof.Dr. Ömer ŞENTÜRK 1 2 Her 100 000 yatıştan 10-50 üst gis kanama En sık neden p.ülser Mortalite

Detaylı

HİPOKSİK İSKEMİK ENSEFALOPATİ: 63 TERM YENİDOĞANIN DEĞERLENDİRİLMESİ HYPOXIC ISCHEMIC ENCEPHALOPATHY: EVALUATION OF 63 TERM NEONATES

HİPOKSİK İSKEMİK ENSEFALOPATİ: 63 TERM YENİDOĞANIN DEĞERLENDİRİLMESİ HYPOXIC ISCHEMIC ENCEPHALOPATHY: EVALUATION OF 63 TERM NEONATES Türkiye Çocuk Hast. Derg. / Turkish J. Pediatr. Dis. 2011; 5(2): 89-94 Orjinal Makale / Original Articles Geliş Tarihi / Received: 18.01.2011 Kabul Tarihi / Accepted: 04.04.2011 89 HİPOKSİK İSKEMİK ENSEFALOPATİ:

Detaylı

Vakalarla pratik uygulamalar. Dr.F.Emre CANPOLAT

Vakalarla pratik uygulamalar. Dr.F.Emre CANPOLAT Vakalarla pratik uygulamalar Dr.F.Emre CANPOLAT VAKA-1---ELBW Bebek 23 hafta 4 günlük 630 gram İnleme Siyanoz ph 7.2 CO2: 63 HCO3: 16,8 PO2: 45 venöz İlk ne yapalım? CPAP da izlem, Surfaktan verip ayırmak?

Detaylı

Özgeçmiş: Özellik yok Alışkanlıklar: Alkol, sigara, madde kullanımı yok

Özgeçmiş: Özellik yok Alışkanlıklar: Alkol, sigara, madde kullanımı yok Dr. Neşe ÇOLAK ORAY 21 yaşında 55 kg bayan hasta 3 saat önce 80 adet Parasetamol 500mg tablet Bulantı dışında ek yakınması yok Suicidal düşünce Özgeçmiş: Özellik yok Alışkanlıklar: Alkol, sigara, madde

Detaylı

Hemşirelerin Hasta Hakları Konusunda Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi

Hemşirelerin Hasta Hakları Konusunda Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi Sağlık Akademisyenleri Dergisi 2014; 1(2):141-145 ISSN: 2148-7472 ARAŞTIRMA / RESEARCH ARTICLE Hemşirelerin Hasta Hakları Konusunda Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi Assessıng Nurses Level of Knowledge

Detaylı

Postoperatif Noninfeksiyoz Ateş. Dr.Dilek ARMAN GÜTF Enfeksiyon Hastalıkları AD

Postoperatif Noninfeksiyoz Ateş. Dr.Dilek ARMAN GÜTF Enfeksiyon Hastalıkları AD Postoperatif Noninfeksiyoz Ateş Dr.Dilek ARMAN GÜTF Enfeksiyon Hastalıkları AD GT, 62 y, kadın Nüks tiroid papiller CA Kitle eksizyonu (özefagus ve trake den sıyırılarak) + Sağ fonksiyonel; sol radikal

Detaylı

Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü

Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü Prof. Dr. H.Mete TANIR Perinatoloji Uzmanı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Antepartum Fetal ölümler Değişik

Detaylı

Progesteronun Preterm Doğumları ve Düşüğü Önlemede Yeri Var mıdır? Prof. Dr. Feride Söylemez A.Ü.T.F Kadın Hastalıkları ve Doğum AD

Progesteronun Preterm Doğumları ve Düşüğü Önlemede Yeri Var mıdır? Prof. Dr. Feride Söylemez A.Ü.T.F Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Progesteronun Preterm Doğumları ve Düşüğü Önlemede Yeri Var mıdır? Prof. Dr. Feride Söylemez A.Ü.T.F Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Erken doğum: İlk bir yılda görülen infant ölümlerinin %35 inin nedeni

Detaylı

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3)

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3) 4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3) Amaç: Kadın yaşamının evreleri ve bu evrelerde karşılaşılabilecek sağlık sorunları hakkında öğrenciyi bilgilendirmek, bu sorunlara pratisyen

Detaylı

TABURCULUK SONRASI REHOSPİTALİZASYON VE NEDENLERİ..Dr. Ömer ERDEVE

TABURCULUK SONRASI REHOSPİTALİZASYON VE NEDENLERİ..Dr. Ömer ERDEVE TABURCULUK SONRASI REHOSPİTALİZASYON VE NEDENLERİ.Dr. Ömer ERDEVE Rehospitalizasyon - TANIM Kim? Ne kadar süre boyunca? Hangi düzey ünite? Maliyet? Mortalite ve morbidite üzerine etkisi? Rehospitalizasyon

Detaylı

Travmada tüm vücut BT. kadar gerekli? ÇKBT ve Travma Yüksek hızla giden bir aracın takla atması ile başvuran olgu

Travmada tüm vücut BT. kadar gerekli? ÇKBT ve Travma Yüksek hızla giden bir aracın takla atması ile başvuran olgu 11.06.2010 Travmada tüm vücut BT ne kadar gerekli? Sunum Hedefi Travmada tüm vücut BT Terminoloji ve teknik Dr. Erhan AKPINAR, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı, Acil Radyoloji

Detaylı

Yoğun Bakım Ünitesinde Gelişen Kandida Enfeksiyonları ve Mortaliteyi Etkileyen Risk Faktörleri

Yoğun Bakım Ünitesinde Gelişen Kandida Enfeksiyonları ve Mortaliteyi Etkileyen Risk Faktörleri Yoğun Bakım Ünitesinde Gelişen Kandida Enfeksiyonları ve Mortaliteyi Etkileyen Risk Faktörleri Emel AZAK, Esra Ulukaya, Ayşe WILLKE Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik

Detaylı

Bebekte doğum öncesinde kromozomsal ve genetik anormalliklerin tespiti amacıyla yapılır.

Bebekte doğum öncesinde kromozomsal ve genetik anormalliklerin tespiti amacıyla yapılır. AMNİYOSENTEZ Gebelik sırasına bebeğin genetik hastalıkları ve doğumsal anormalliklerini tespit amacıyla doğum kesesinden alınan sıvının incelenmesidir. Doğum kesesinden alınan küçük miktarda sıvıdan çalışılan

Detaylı

ACOG diyor ki APGAR SKORU. Özeti yapan: Dr. Yasemin Doğan

ACOG diyor ki APGAR SKORU. Özeti yapan: Dr. Yasemin Doğan ACOG diyor ki APGAR SKORU Özeti yapan: Dr. Yasemin Doğan Apgar skoru yenidoğanın doğumdan hemen sonraki durumunun ve canlandırmaya yanıtının değerlendirilmesinde kabul edilmiş ve kullanılabilir bir yöntemdir.

Detaylı

PREMATÜRE BEBEKLERDE OKSİDATİF HASARI ÖNLEMEDE HANGİ LİPİD SOLÜSYONU DAHA ETKİLİ; SMOFLIPID Mİ, CLINOLEIC Mİ?

PREMATÜRE BEBEKLERDE OKSİDATİF HASARI ÖNLEMEDE HANGİ LİPİD SOLÜSYONU DAHA ETKİLİ; SMOFLIPID Mİ, CLINOLEIC Mİ? 1 PREMATÜRE BEBEKLERDE OKSİDATİF HASARI ÖNLEMEDE HANGİ LİPİD SOLÜSYONU DAHA ETKİLİ; SMOFLIPID Mİ, CLINOLEIC Mİ? Hilal Özkan, Nilgün Köksal, Bayram Ali Dorum, Fatma Kocael, Yeşim Özarda İlçöl, Cengiz Bozyiğit,

Detaylı

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi Journal of Cukurova University Faculty of Medicine

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi Journal of Cukurova University Faculty of Medicine Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi Journal of Cukurova University Faculty of Medicine Araştırma Makalesi / Research Article Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesine Solunum Sıkıntısı Nedeniyle Yatan Hastaların

Detaylı

Kronik Hepatit B Tedavisi Zor Olgular

Kronik Hepatit B Tedavisi Zor Olgular Kronik Hepatit B Tedavisi Zor Olgular Dr. Faruk KARAKEÇİLİ Erzincan Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı 22.01.2016 HATAY Tedavisi Zor Olgular! Zor hasta

Detaylı

Gestasyonel Diyabet: Anne ve Fetusta Kısa ve Uzun Dönem Sonuçlar

Gestasyonel Diyabet: Anne ve Fetusta Kısa ve Uzun Dönem Sonuçlar Gestasyonel Diyabet: Anne ve Fetusta Kısa ve Uzun Dönem Sonuçlar Prof. Dr. Lemi İbrahimoğlu İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Perinatoloji Bilim Dalı Gestasyonel Diyabetes

Detaylı

Prof.Dr.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 2006-2007 Eğitim yılı

Prof.Dr.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 2006-2007 Eğitim yılı ASİT Prof.Dr.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı 2006-2007 Eğitim yılı Ders programı Asitin tanımı Fizik muayene bulguları Asit miktarının ifadesi Asit yapan nedenler Asitli hastada ayırıcı tanı

Detaylı

DİYABETLİ GEBE. Uzm. Hem. Hülya GÜLYÜZ DEMİR Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Hemşirelik Hizmetleri Direktörlüğü

DİYABETLİ GEBE. Uzm. Hem. Hülya GÜLYÜZ DEMİR Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Hemşirelik Hizmetleri Direktörlüğü DİYABETLİ GEBE Uzm. Hem. Hülya GÜLYÜZ DEMİR Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Hemşirelik Hizmetleri Direktörlüğü TURGEP Çalışması: Gebelikte Diyabet Prevelansı %16,2 Aydın H et al. Yayınlanmamış veri Diyabet

Detaylı

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Hasta Başı Eğitim / İş Başında Öğrenme Hasta viziti, poliklinik, doğumhane ve ameliyathanede pratik

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Hasta Başı Eğitim / İş Başında Öğrenme Hasta viziti, poliklinik, doğumhane ve ameliyathanede pratik 1. HAFTA Stajın Tanıtımı Hekimlik Uygulaması Obstetrik antenatal vizit ve anamnez Puberte ve bozuklukları Hekimlik Uygulaması Jinekolojik anamnez, muayene Non-invaziv ve invaziv antenatal tetkikler Kadın

Detaylı