2. GENEL BLGLER. 2.1 Ateroskleroz ve Aterotromboz

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "2. GENEL BLGLER. 2.1 Ateroskleroz ve Aterotromboz"

Transkript

1 1 1. GR ve AMAÇ Dünyada olduu gibi ülkemizde de ölüm nedenlerinin baında iskemik hastalıklar gelmektedir. Bunların altında yatan neden ise ateroskleroz ve bunun üzerine yerleen trombüstür. Aterosklerotik damar hastalıı yaamın erken dönemlerinde balar ve hayat boyu devam eder. Türk Erikinlerinde Koroner Arter Hastalıı Risk Faktörleri (TEKHARF) çalıması verilerine göre 2000 yılı itibariyle ülkemizde koroner arter hastası vardır ve bu rakam 2010 yılında yaklaık e ulaacaktır. Ülkemizde her yıl yaklaık kii koroner arter hastalıına balı ani ölüm nedeniyle kaybedilmektedir. 14 ST yükselmeli akut miyokard infarktüsü (STEMI) olguların çounda aterosklerotik plak yırtılması ile açıa çıkan trombojenik maddelerin bir yandan trombositleri, dier yandan trombin yoluyla koagülasyon mekanizmasını uyarması ile koroner içi tıkayıcı trombüs gelimesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Koroner arter tam tıkandıında yeterli kollateral dolaım da yoksa, ilerleyici myokard nekrozu gelimektedir. Bu nedenle Akut myokard infarktüsü (AMI) nde reperfüzyonun mümkün olduunca hızlı salanması gerekmektedir. AMI da perkütan koroner giriim (PKG) ilk kez 1982 yılında uygulanmıtır lı yıllarda trombolitik tedavi ile karılatırılmalı çalımalarda trombolitik tedaviye alternatif olarak önem kazanmaya balamıtır yılında Puel ve arkadaları giriimsel koroner arter hastalıı tedavisindeki en önemli ikinci bulu olan intrakoroner stent implantasyonunu gerçekletirmilerdir lı yıllarda stentlerin optimal implantasyonu ve ikili antitrombosit tedavi sayesinde stent trombozu sorunu büyük oranda çözülmesiyle stentler yaygın olarak kullanılmaya balanmıtır.

2 2 AMI lı hastalarda klinik sonlanımın, tekrarlayan kardiyak olayların ve mortalitenin öngörülmesi, bu hastalarda risk sınıflamasının yapılabilmesini ve optimal tedavinin verilebilmesini salar. Akut MI lı hastaların kısa ve uzun dönem sakalımlarının belirlenebilmesi amacıyla pek çok çalıma yapılmaktadır. nflamasyonun aterosklerozun tüm evrelerinde önemli rol oynadıını bilinmektedir. 3,4 nflamatuar belirteçlerle ilgili aratırmalar her geçen gün artmaktadır. Fibrinojen, serum amiloid A proteini (SAA), intörlökinler (IL) ve C- reaktif protein (CRP) gibi inflamatuar belirteçler, koroner arter hastalıının risk belirlemesinde ve akut koroner sendromlarda klinik sonlanımın öngörülmesinde pek çok çalımada aratırılmıtır. CRP, ST yükselmesiz akut koroner sendromlarda erken giriime ramen kardiyak olaylarla ilikilidir. Akut koroner sendromlarda erken ve uzun dönem mortalitenin güçlü bir öngörücüsüdür. 5 CRP, akut faz reaktanı olarak sentezi AMI dan 6 saat sonra salınır ve yaklaık 50 saat sonra tepe düzeyine ulaır. 6,7 Akut MI öncesinde yükselmi CRP düzeylerinin tespiti hastalarda riskli grubu belirlemek açısından önemlidir. Ancak akut ST yükselmeli MI da semptom balangıcının ilk 6 saati içindeki serum CRP düzeylerinin klinik sonlanımla ilikisinin aratırıldıı kısıtlı sayıda çalıma bulunmaktadır. 8,9 Bu çalımada Akut ST yükselmeli MI lu hastalarda klinik sonlanımın öngörülmesinde hs-crp düzeyinin önemini göstermeyi amaçladık.

3 3 2. GENEL BLGLER 2.1 Ateroskleroz ve Aterotromboz Ateroskleroz; orta ve büyük çaplı arterlerin, intima ve mediasında önce endotel fonksiyon bozuklukları ile balayan, sonra aterosklerotik plak geliimi ile süregelen, hayatın çok erken dönemlerden itibaren kesintisiz devam eden yaygın yapısal hastalııdır. 10 En sık koroner arterler, aort, iliofemoral arterler, karotis tutulurken daha düük sıklıkla intrakraniyel arterler de tutulmaktadır. Bozulmu endotel yapısı ve inflamasyon aterosklerotik olayın balamasında ve ilerlemesinde önemli rol oynar. Arter intimasında plazmadan kaynaklanan aterojenik lipoproteinlerin birikmesine karı karmaık bir inflamatuar ve fibroproliferatif yanıttan meydana gelir. 11 Aterotromboz, aterosklerotik zeminde gelien tromboz olayı olarak tanımlanır. 12,13 Tromboz, trombosit aktivasyonu ve agregasyonu sonucu gelien aterosklerozun en önemli komplikasyonudur. Plaktaki trombotik olaylar, damarlarda tıkayıcı lezyonların olumasına sebep olarak akut iskemik semptomlara yol açan klinik durumları oluturur. Aterosklerotik ve tromboz olarak adlandırılan bu iki ayrı süreç birbriyle sıkı bir etkileim içindedir ve aterotromboz olarak tanımlanır Ateroskleroz Epidemiyolojisi Koroner aterosklerotik hastalıkların (KAH) tedavisinde devam eden gelimeler dolayısıyla giderek daha ileri yalarda görülmesine ramen insanlar bu hastalıklar nedeniyle ölmeye devam etmektedirler. Dünya Salık Örgütü verilerine göre 1998 yılı itibariyle iskemik kalp hastalıına balı ölümler tüm dünyadaki yıllık

4 4 ölümlerin %13.7 sinden sorumludur ve her iki cinsiyette bir numaralı ölüm sebebini olutururlar. Uzun yıllardır aterosklerozun en erken lezyonu olan yalı çizgilenmenin erken çocukluk döneminde aortada görüldüü bilinmektedir. Ancak bugün aterosklerozun fetal gelime döneminde, özellikle hiperkolesterolemisi olan annelerin fetüslerinde baladıı biliniyor. Bu nedenle, bu hastalıın tehlikeli sonuçlarının önüne geçebilmek için yaam boyu çaba harcanması gerekmektedir. 15 Etiyolojik, patofizyolojik, klinik ve epidemiyolojik açılardan karmaık olmasına ramen ateroskleroz önlenebilir bir hastalıktır. Temel klinik çalımalar aterosklerotik klinik olayların insidansının çok fazla varyasyon gösterdiini ortaya koymaktadır. Örnein orta yataki erkeklerde akut miyokard enfarktüsü (AMI), aynı yataki kadınlara göre 3-4 kat daha fazladır. Aterosklerotik hastalıkların insidansı nispeten kısa süreler içerisinde hem olumlu hem de olumsuz yönde radikal olarak deiebilmektedir. Bu deiiklikler sadece genetik faktörlerle açıklanamayacak kadar hızlı ve sıktır. Bu da akla çevresel yada davranısal deiikliklerin etkilerini getirmektedir. Tüm popülasyonlarda yapılan çalımalar, aterosklerotik hastalıkların yükünü azaltmaya yönelik programların planlanması ve deerlendirilmesine yöneliktir. Bu çabaların nerelerde younlaması gerektiini belirlemek için, aterosklerozun modifiye edilebilir risk faktörlerini ve bunların toplum içerisinde nasıl daıldıını anlamak gerekir Ateroskleroz Risk Faktörleri Aterosklerozla ilgili olarak yapılan çalımalarda ve çok deikenli analizlerde risk faktörü olarak beliren faktörlere major risk faktörleri denir.major risk faktörleri popülasyondaki risk artıının %90 ından sorumludur. 13,14,16,17

5 5 Tablo Ateroskleroz Risk Faktörleri Geleneksel Faktörler Yeni Risk Faktörleri Sabit faktörler Modifiye edilebilen Ya Sigara C-Reaktif Protein Aile hikayesi Hipertansiyon Homosistein Etnik köken Hiperlipidemi Lipoprotein-a Cinsiyet Diyabet, insulin rezistansı Fibrinojen Obesite Fibrin Sedanter yaam D-Dimer Mental stress,depresyon Major Risk Faktörleri 1. Ya: Amerikan Kalp Birlii klavuzlarında erkeklerde 45 ya ve üstünde, kadınlarda 55 ya ve üstünde olmak üzere önemli bir risk faktörüdür. Avrupa Kardiyoloji Dernei 2003 Hipertansiyon Klavuzu nda ise risk faktörü olarak erkeklerde 55 ya ve üstü, kadınlarda 65 ya ve üstü alınmaktadır. 2. Cinsiyet: Erkek cinsiyet bir çok çalımada balı baına bir risk olarak belirmektedir. Aterosklerotik damar hastalıı erkeklerde yıl daha erken balamakta olup sıklıı kadınlardan 3-6 kat fazladır. 3. Aile hikayesi: Ailede veya 1.derece akrabalardan erkek olanlarda 55 yaın, kadın olanlarda 65 yaın altında koroner arter hastalıının bulunması major risk faktörü olarak kabul edilir. Ailesinde erken aterosklerotik kalp hastalıı öyküsü olanlarda erken ateroskleroz riski 12 kat fazladır. 4. Sigara: En önemli düzeltilebilen risk faktörüdür.endotel fonksiyonlarını bozar, HDL düzeylerini düürür, kan fibrinojen düzeyini ve trombosit fonksiyonlarını arttırır, sekonder polisitemiyi arttırır. Bu etkilerle protrombotik bir etki oluturur. Sigara içmeyenlerde dahi pasif içiciliin koroner riski arttırdıı gösterilmitir. 18

6 6 Sigara, MI yanında ani ölüm, aort anevrizması, periferik damar hastalıı, iskemik inme riskini de arttırır. Bu etkiler doz baımlıdır ve 1 ile 4 sigaradan balayarak risk artmaktadır. Sigaranın bırakılmasıyla koroner risk 36% azalmaktadır Hipertansiyon: Epidemiyolojik çalımaların çou sistolik ve diastolik kan basıncının koroner riski arttırdıını göstermitir. Bilinen hastalıı KVH olanlarda mortalite ve inmeyi arttırıcı etkisi daha belirgindir. 20 Framingham çalımasında yüksek-normal (sistolik mmhg, diastolik mmhg veya her ikisi) kan basıncının riski iki kat arttırdıı gösterilmitir. 21 Diastolik kan basıncında 11 mmhg, sistolik kan basıncında 20 mmhg düüle inmede 63 %, KAH riskinde 46% düü izlenmektedir. 6. Hiperlipidemi: Serum kolesterolü yükseklii ile aterosklerotik damar hastalıı geliimi arasında sürekli, dereceli ve kuvvetli bir iliki olduu yapılan çok sayıda epidemiyolojik çalımada gösterilmitir. Aterosklerozda lipidlerin rolü hakkında bildiklerimiz dier risk faktörleri hakkında bildiklerimizden bir hayli fazladır. Kolesterol hipoteziyle birlikte LDL- K nın (düük younluklu lipoprotein kolesterol) en aterojenik lipoprotein olduu bilinmektedir. LDL nin yüksek oluunun önemi ve LDL nin düürülmesinin yalnızca KAH riskini azaltmadıı aynı zamanda KAH morbidite ve mortalitesini, bazı vakalarda, total mortaliteyi anlamlı olarak azalttıı ortaya çıkarılmıtır de yayımlanan NCEP-ATP III (National Cholesterol Education Programme-Adult Treatment Panel III) kriterlere göre total kolesterol <200 mg/dl olması normal, >240 mg/dl yüksek olarak benimsenmitir. HDL kolesterolün erkekte <40 mg/dl, kadında <50 mg/dl olması düük, HDL kolesterolün >60 mg/dl olması yüksek olarak deerlendirilmektedir. Avrupa Kardiyoloji Dernei nin 2003 te yayımladıı Avrupa Klavuz undaki lipid deerleri ise biraz farklıdır: Total kolesterol <190 mg/dl (5 mmol/l) ve LDL <115 mg/dl (3 mmol/l) düük olarak deerlendirilir. KKH ve diyabeti olanlarda ; total kolesterol <175 mg/dl (4,5 mmol/l), LDL <100 mg/dl (2,5 mmol/l) olması gerektii belirtilmitir. HDL nin erkeklerde <40 mg/dl (1.0 mmol/l), kadınlarda <46 mg/dl (1.2

7 7 mmol/l) olması ve trigliseridlerin >150 mg/dl (1.7 mmol/l) olması artmı KKH riskiyle ilikilidir. TEKHARF çalımasında Total kolesterol/hdl oranının 5 den yüksek olmasının gelecekteki koroner olayların en iyi öngördürücülerinden biri olduu gösterilmitir. 7. Diabetes Mellitus ve Metabolik Sendrom: Diyabet varlıı koroner kalp hastalıına edeer olarak görülmektedir. Kardiyovasküler riski 2-8 kat arttırmaktadır. KVH risk klinik diyabet görülmeden önce balamaktadır. nsülin rezistansı KVH açısından major risk faktörü olarak görülmektedir. Hipertrigliseridemi, insülin rezistansı, glukoz intoleransı, düük HDL, mikroalbuminüri, santral obesite, hipertansiyon olarak tanımlanan metabolik sendrom da risk faktörü olarak deerlendirilmektedir. NCEP ATP III klavuzuna göre belirtilen kriterlerden üçünün olması metabolik sendrom olarak tanımlanır. Bu kriterler; glukoz intoleransı (>110 mg/dl), hipertrigliseridemi (>150 mg/dl), düük HDL (kadınlarda <50 mg/dl, erkeklerde <40 mg/dl), yüksek kan basıncı (>130/85 mmhg) ve santral obesite (kadınlarda bel çapı >88 cm, erkeklerde >102 cm) varlııdır. Kuopio nun skemik Kalp Hastalıı Risk Faktörü çalımasında metabolik sendromu olan hastalar, kardiyovasküler ve tüm nedenlere balı artmı mortalite göstermitir. 22 Minör Risk Faktörleri arasında obesite, fizik aktivite azlıı, hipertrigliseridemi ve stressli kiilik yapısı sayılabilir Yeni Aterosklerotik Risk Faktörleri Kan lipidlerinin önemine ramen myokard enfarktüslerinin yarısı belirgin hiperlipidemisi olmayanlarda görülmektedir hastanın dahil edildii bir çalımada erkeklerin %15 inde, kadınların %19 unda hiç bir klasik risk faktörü olmadıı görülmütür. 23 Vasküler risk belirlenmesinin gelitirilmesine ihtiyaç

8 8 duyulmaktadır ve bu yüzden yeni risk faktörlerinin tanımlanabilmesi amacıyla bir çok çalıma yürütülmektedir. Homosistein Metionin metabolizması ile ilgili kalıtsal hastalıklar, ciddi hiperhomosisteinemiye (plazma düzeyi >100 mol/l) neden olarak erken aterotromboz ve venöz tromboemboli riskini ciddi olarak arttırır. Toplumda hafif ve orta dereceli hiperhomosisteinemi (plazma düzeyi > 15 mol/l) folik asitin diyetle alınımının yetersiz olmasına balı olarak sık görülmektedir. 24 Metotoksat ve karbamazepin gibi folat antagonisti tedavisi alınmasına ve hipotiroidizm veya böbrek yetersizlii nedeniyle bozulmu homosistein metabolizmasına balı olarak homosistein seviyeleri yükselebilir. Yeni klavuzlar homositein düzeyinin rutin ölçümünü desteklenmemektedir. Daha önceki yapılan çalımalarda plazma homosistein düzeyiyle koroner risk arası pozitif iliki bildirilmi olmasına ramen bu çalımalardaki sonuçlara gereinden fazla deer verilmi ve MI sonrası riskle neden sonuç ilikisinin bulunmadıı görülmütür. 25 Yakın zamanda yapılan nmeden Korunmada Vitamin Tedavisi çalımasında folik asit tedavisi ile homosistein düzeyinde orta derecede azalmanın damarsal sonlamımlar üzerine etkisi bulunmamıtır. 26 Homosistein düzeyinin tespiti; geleneksel risk faktörleri olmayan, böbrek yetmezlii, erken ateroskleroz, genç yata ailede MI öyküsü veya inme öyküsünün bulunduu özgün hasta populasyonlarında uygun olabilir. Sekonder koruma çalımalarında yükselmi homosistein düzeylerinin kötü prognozla ilikili olduunu gösterilmitir. 27

9 9 Fibrinojen ve D-Dimer Plazma fibrinojen düzeyi platelet agregasyonunu ve kan akıkanlıını etkiler, plazminojen balanmasıyla etkileir ve trombinle beraber pıhtı oluumunun son basamaını yönlendirir. Fibrinojen; ya, obesite, sigara, diabet, LDL kolesterol düzeyi, alkol kullanımı, egzersiz düzeyi ve ters olarak HDL düzeyi ile ilikilidir. 28 Fibrinojen CRP gibi bir akut faz reaktanıdır ve inflamatuar yanıtla artar. Gothenburg ve Framingham kalp çalımalarında fibrinojen düzeyi ile gelecek kardiyovasküler risk arasında anlamlı pozitif iliki saptanmıtır. 29,30 Fibrinojen ölçüm ve standardizasyonun yetersiz olması, bir çok çalımada CRP ye göre prediktif deerinin daha az olması 31, fibrinojenin düürülmesinin klinik sonlanıma etkisinin aratırıldıı çalımalarda yararının tespit edilememesi nedeniyle fibrinojenin klinikte deerlendirilmesi sınırlı kullanım alanı bulmutur. Fibrin D-dimer, dolaımdaki fibrin döngüsünün geniliini yansıtır. Klinikte D-dimer in arteryel trombozu öngörmede kullanılması sınırlıdır. üpheli venöz tromboemboli deerlendirilmesinde güçlü klinik kullanıma sahiptir. 32 Fibrinolitik sistem belirteçleri; Plazminojen aktivatör inhibitörü-1 (PAI-1), doku plazminojen aktivatörü (tpa) arasındaki dengesizlik bozulmu fibrinolizise neden olur. PAI-1 düzeyleri sabah saatlerinde tepe yapar. Sabahları platelet aktivitesinde artma ile beraber PAI-1 in artmasıyla hipofibrinolitik bir durum oluur. Myokard infaktüsünde sabah saatlerindeki artmı riske katkıda bulunur. Viseral obesite PAI-1 üretiminin artıına neden olur. nsülin rezistansına hipofibrinolizis

10 10 elik eder. Metabolik sendrom durumunda PAI-1 düzeyleri CRP gibi kardiyak olayların ve tip 2 diyabet geliiminin öngörücüsüdür. 33 Fibrinolitik belirteçlerin geleneksel risk faktörlerine ek olarak kullanımını destekleyen data bulunmamaktadır. PAI-1 aktivitesinin direkt ölçülmesi klinikte zordur ve özel antikoagülanlar, flebotomi teknii gerektirir. Lipoprotein-a Apo(a) proteinine disülfit köprüsüyle balı LDL partikülü ve apo B-100 bileimi içerir. Lipoprotein (a) ile plazminojen arasındaki homoloji lipoproteinin endojen fibrinolizisi inhibe edebilecei olasılıını ortaya çıkarmıtır. Yeni çalımalar lipoprotein (a) nın doku faktörü yoluna balanarak inhibe ettiini ve PAI-1 sentezini arttırdıını göstermektedir prospektif çalımanın metaanalizinde lipoprotein düzeyleri yüksek olan bireylerin 1.6 kat artmı riske sahip olduu ortaya çıkmıtır. 35 Lipoprotein(a) nın risk belirteci olarak klinikte kullanımı hiperfibrinojenemi veya homosistein düzeyi artıının elik ettii durumlar, bilinen koroner arter hastalıı veya renal yetmezlii olan hastalar, tip 2 diyabet veya hiperlipideminin bulunduu yüksek riskli gruplarda kullanımının yararlı olduuyla ilgili çalımalar bulunmaktadır Ateroskleroz Etyopatogenezi Ateroskleroz Hipotezleri Aterosklerozun oluması ile ilgili olarak yıllardır çeitli teoriler öne sürülmütür. Son olarak kabul edilen hipotez damar duvarında gelien inflamasyonun aterosklerozu balattıı ve ilerlettiidir.

11 11 Lipid hipoprotezi: 1913 te Anitschow tarafından ortaya atıldı. Aterosklerozun damar duvarında lipid birikmesi ile olutuu gösterildi. Bu teori lipidleri yüksek olanlardaki aterosklerozu izah edebilir. Trombojenik hipotez: Bu hipoteze göre; aterosklerotik lezyonlar, luminal trombüsün arteryel duvarın içine yava yava girmesiyle oluur. Bu hipotez immatür damarlardaki ilerlemi lezyonları izah etmez. Oysa trombüs, sebep deil bir sonuçtur. Hasara Yanıt Hipotezi: 1856 da Virchow tarafından ileri sürüldü. Aterosklerozla ilgili dejeneratif deiikliklerin hasara karı arteryel intimanın iyileme eklindeki yanıtı sonucunda olutuuna inanıldı. Modifiye hasara yanıt hipotezi: 1973 te Russel Ross ve John Glomset hasara yanıt hipotezini modifiye ettiler. Endotel yaralanması veya hasarına karı aırı damar düz kası hücresi proliferasyonu sonucunda, aterom plaın oluumu gösterildi. Bu hipotez daha sonra revize edildi: Endotel disfonksiyonun aterosklerozun temelinde rol oynadıı fark edildi. Bu hasar yapıcı ajanların risk faktörleri (DM, hiperlipidemi, okside LDL, hipertansiyon, sigara) olduu bilinmektedir. nflamasyon Teorisi: Son çalımalar, Ross un hipotezinin devamı olarak, endotelyal disfonksiyonun ateroskleroz temelinde rol oynadıını; fakat inflamasyonun aterosklerozun her basamaında en göze çarpan özellik olduunu göstermitir. Bu sürecin merkez rolünü alan hücreler; endotelyal, inflamatuar ve düz kas hücreleridir. Endotelyal disfonksiyon; endotelin bariyer olma özelliini, seçici geçirgenliini ve antitrombosit yapısını bozar. Bunun sonucunda gelien inflamatuar ve proliferatif olaylar dizisi aterosklerotik plaın olumasına neden olur. Endotelde geveme ile

12 12 kasılma, pro-trombojenite-antitrombojenite, proliferasyon-antiproliferasyon arası denge bozulur. Sıçanlarda uygulanan genetik çalımalar, ateroskleroz basamaklarının anlaılmasında çok önemli ilerlemelere yol açmıtır. Hiperkolesterolemi gibi aterojenik uyarılara maruz kalan deney hayvanında ilk saptanan deiiklikler subendotelyal intimada serum lipidlerinin ve endotel yüzeyinde lökosit adezyon moleküllerinin görülmesidir. Plazmada düük younluklu lipoprotein (LDL) düzeyleri yükseldii zaman çok miktarda LDL endotelden geçerek intimaya girer. Bu bölgede mikrodamarlar yetersiz olduu için LDL nin intimadan eliminasyonu sınırlıdır. LDL, intimada agregasyon, oksidasyon ve LDL partiküllerinin parçalanmasını içeren bir seri modifikasyona urar. LDL nin oksidasyonuyla ortaya çıkan modifiye lipidlerden bazıları endotel hücrelerini aktive eden sinyal molekülleri olarak rol oynayabilir. Çeitli inflamatuar uyarılar ve okside LDL ile aktive olmu endotel hücreleri, aktive T hücreleri, düz kas hücreleri ve makrofajlar; adezyon moleküllerini (VCAM-1, ICAM-1, 2), sitokinleri (IL-1,IL-6, IL-4, TNF), kemokinleri (MCP- 1,IL-8) ve büyüme faktörlerini (PDGF,FGF) salgılar. Endotel hücreleri tarafından salınan lökosit adezyon molekülleri monosit ve T hücrelerinin endotele yapımasını salar. Damar hücresi adezyon molekülü-1 (VCAM-1), monositler ve T lenfositleri için bir reseptördür. VCAM-1 erken aterogenezde sadece aterom plaktaki monosit ve T hücrelerinden salınan integrin (VLA-4) ile etkiletii için önemlidir. 39 Selektinler bir baka grup lökosit adezyon molekülleridir. E-selektin (endotelyal selektin) polimorfonükleer lökositlerin çarılmasını salar. P-selektin (platelet kaynaklı) ateromada lökositlerin çarılmasında daha ve lökositlerin endotel üzerinde yuvarlanma hareketi yapmalarında etkilidirler. Endotel yüzeyine yapımı lökositlerin migrasyonunu, endotelden geçiini kemokinler salar. 40 Kemotaktik sitokinlerin uyarıları mononükleer hücrelerin endotel tabakasından subendotelyal

13 13 intima içerisine göçünü balatır.monosit kemokin proteini-1 (MCP-1) endotelden okside LDL ve çeitli uyarılarla salınır. IL-6, esas olarak prokoagülan sitokindir. Fibrinojen, plazminojen aktivatör inhibitörü tip1, CRP düzeylerini arttırır. Salgılanan kemotaktik maddelerle lezyonlu alana göç eden monositler inflamatuar sitokinler salgılar. IL-1, TNF, CRP gibi sitokinler, adezyon moleküllerinin salınımın arttırır ve endotele daha çok lökosit ve LDL balanmasına neden olurlar ve trombojenisiteyi arttırırlar. CRP aynı zamanda monositleri uyararak koagülasyonda rol oynayan doku faktörü salınmasını arttırır. Endotel kaynaklı Nitrit Oksitin (NO) salınımı hasarlı damar bölgesinde azalır. KVH geliimiyle NO üretiminin azalması yakından ilikilidir. NO; trombositlerin damar duvarına tutunmasını, agregasyonunu, lökositlerin endotele tutunmasını, vazokonstriksiyonu ve düz kas hücresi proliferasyonunu baskılar. CRP, NO üretimini baskılar. Böylece NO azalması protrombotik, proinflamatuar olaya katkıda bulunur. Endotele tutunduktan sonra subendotelyal alana göçeden monositler burada makrofaja dönüürler. Bu süreç, aktif edilmi damar hücreleri tarafından üretilen monosit-koloni stimüle edici faktör (M-CSF) tarafından balatılır. Makrofajlar okside LDL yi fagosite ederek köpük hücresine dönüür ve yalı çizgilenmeyi balatırlar. Yalı çizgilenme esas olarak salam endotelde köpük hücrelerinin, bir miktar T hücresi ve ekstrasellüler kolesterolle birlikte birikmesidir. Klasik LDL reseptörü dıında çeitli moleküller; scavenger reseptör, çöpçü reseptörler denilen moleküller, köpük hücre oluumuna neden olan fazla miktarda lipid alınımını salarlar. 41 Dier modifiye lipoproteinlere balanan ve köpük hücresi oluumuna katılan moleküller; CD36 ve macrosialin dir. Makrofajlar aterosklerotik hücre birikimininde en çok bulunan hücrelerdir. Köpük hücreleri sadece lipid rezervuarı olarak görev yapmaz. Bu hücreler aynı

14 14 zamanda proinflamatuar aracılar, sitokinler, kemokinler, PDGF ve superoksit anyonu gibi okside ajanlardan zengindir. Bu aracılar inflamasyonu balatır ve lezyonun progresyonuna katkıda bulunur. Aynı zamanda aktive T ve mast hücreleri de endotele tutunurlar. Bütün hücreler lipid havuzundan oluan fibröz kılıf ile kaplı ateromatöz lezyonun oluumuna katkıda bulunurlar. Bu hücreler metalloproteinazların üretimini salar. Bu proteolitik enzimler kollajenin parçalanmasına ve fibröz kılıfın bozulmasına neden olur; doku faktörü ve ateromatöz yıkıntının kanla temasını salayarak tromboz oluumunu destekler. Son yıllarda sıçanlarda uygulanan genetik çalımalar, ateroskleroz basamaklarının anlaılmasında çok önemli ilerlemelere yol açmıtır. Hiperkolesterolemi gibi aterojenik uyarılara maruz kalan deney hayvanında ilk saptanan deiiklikler subendotelyal intimada serum lipidlerinin ve endotel yüzeyinde lökosit adezyon moleküllerinin görülmesidir. Plazmada düük dansiteli lipoprotein (LDL) düzeyleri yükseldii zaman çok miktarda LDL endotelden geçerek intimaya girer. Bu bölgede mikrodamarlar yetersiz olduu için LDL nin intimadan eliminasyonu sınırlıdır. LDL, intimada agregasyon, oksidasyon ve LDL partiküllerinin parçalanmasını içeren bir seri modifikasyona urar. LDL nin oksidasyonuyla ortaya çıkan modifiye lipidlerden bazıları endotel hücrelerini aktive eden sinyal molekülleri olarak rol oynayabilir. T hücreleri de makrofajlar gibi arterin intimasına aktive olmu endotele balandıktan sonra girerler. Tanıdıkları antijen bulunursa T hücreleri oluan lezyonun içerisinde tekrar aktive olabilirler. T hücrelerinin aktive olması doal immun yanıtı balatır. nsanda, T hücrelerinin plaktan izole edilmesi ve klonlanması, bunların önemli bir bölümünün okside LDL yi tanıdıını göstermitir. Ateroskleroz için okside LDL ye ek olarak dier bazı antijenler de bu immun yanıtı uyarırlar. Isı ok proteini 60 (HSP 60), beta-2 glikoprotein 1b, okside LDL, Chlamydia pneumoniae proteinleri gibi bazıları sadece T hücre baımlı antijenler olarak görev yapmazlar, aynı zamanda inflamasyonu balatmak üzere direkt olarak makrofajlar üzerine de etki ederler.

15 15 Aktivasyondan sonra üretilen T hücre sitokinleri, makrofajları, endotel ve düz kas hücrelerini aktive eden proinflamatuar sitokinlerdir ancak aynı zamanda inflamasyonu baskılayabilir ve fibrozisi balatabilirler. En önemli T hücre sitokini önemli vasküler aktivitesi bulunan gamma-interferondur. Gamma-interferon, makrofajları uyaran temel sitokindir. Aktifleen makrofaj, tümör nekroz faktörüalfa (TNF-) ve interlökin-1 gibi inflamatuar sitokinleri salgılar, proteolitik enzimleri açıa çıkarır ve büyük miktarlarda toksik oksijen ve nitrik oksit (NO) radikalleri üretir. Ayrıca TNF-, prokoagülan aktiviteyi uyarır ve endotel yüzeyinde fibrinolitik ve antifibrinolitik faktörler arasındaki dengeyi deitirir. Tüm bu etkiler aterosklerozu uyarır. Yalı çizgilenmenin klinik önemi yoktur. Ancak, bazı yalı çizgilenmeler fibrin ve ya içeren gerçek aterosklerotik plaklara dönüürler. Bu durum, karakteristik olarak, hemodinamik zorlanma bölgelerinde olur. Aterosklerozun kompleks plaklar haline dönümesinde düz kas hücreleri rol oynar. Düz kas hücreleri, subendotelyal aralıa göç ederler, bölünürler ve ekstrasellüler matriksi sentezlerler. Aterosklerotik plak komplikasyonlarında düz kas hücrelerinin çoalması kadar apoptozisi rol oynar. Düz kas hücrelerinin birikimi hücre çoalması ile ölümü arasındaki dengeye balıdır. lerlemi aterosklerotik plaın önemli kısmını hücredıı matriks kısmı oluturur. Düz kas hücrelerinden fazla miktarda kollajen üretimini salayan uyarılar; PDGF ve TGF-ß dır. Hücredıı matriksin birikiminde de matriks moleküllerinin biyosentezinin matriks metalloproteinazlarla (MMP) dengesine balıdır. Hücredıı matriksin MMP larla yıkımından ortaya çıkan makromoleküller düz kas hücrelerinin media tabakasından intimaya göç etmesine neden olur. Sonuçta lezyonun lipid dolu çekirdeini, endotelyal yüzeyden ayıran fibröz bir apka oluur. Bu apka, çevresinde kendi matriksinin kalın tabakaları bulunan uzun düz kas hücrelerinden oluur.

16 16 Fibröz apka oluumunu balatan uyarılar, muhtemelen düz kas aktivasyonunu uyararak etki ederler. Bundan sonra hücre göçü, proliferasyonu ve hücrelerin kollajen ve proteoglikan sentezi devam edecektir. Düz kas aktivasyonunu uyaran faktörler olarak; temel fibroblast büyüme faktörü (bfgf) ve PDGF üzerinde durulmutur. Bu nedenle, yalı çizgilenmeden fibröz plaa dönüüm ile ilgili akla yakın bir senaryo, hemodinamik stresin ve/veya inflamatuar aktivasyonun, trombositler ve/veya makrofajlardan PDGF salınımına neden olmasıdır. Bu durum, düz kas hücrelerinin göç etmesini, bölünmesini ve fibröz apkayı oluturmasını uyarır Akut Koroner Sendromlar ve Akut Myokard nfarktüsü Akut Koroner Sendrom (AKS)Tanımı Koroner kan akımında ani azalma sonucu meydana gelir. En sık neden koroner aterosklerozun sebep olduu trombozdur. Bu durum vazokonstriksiyonla beraber olabilir ya da olmayabilir. Klinik prezentasyon ve sonuç; darlıın yerine, myokard iskemisinin ciddiyetine ve süresine balıdır. AKS ekil de özetlenmitir. Akut koroner Sendromlar ST elevasyonlu MI ST elevasyonsuz MI Q dalgalı Q dalgasız Kararsız angina ekil Akut Koroner Sendromların ematik çizimi

17 Akut Myokard nfarktüsü Patogenezi ve Patofizyolojisi Akut koroner sendromlar; aterosklerotik plakların, çeitli faktörler nedeniyle rüptürüne balı olarak gelien tam tıkayıcı veya daraltıcı tromboz sonucu oluur. ST segment yükselmeli myokard enfarktüsünde (STEMI) tıkayıcı ve persistan tromboz hakimdir. Ölümcül koroner trombüslerin çounun (2/3-3/4) sebebi, zedelenebilir (hassas) bir plaın yırtılmasıdır. Plak erozyonu gibi dier mekanizmalar geri kalan trombüslerin oluumunu açıklar. Genellikle yüksek dereceli stenozlarda görülen bir durumdur. Epikardiyal arterlerdeki yava ilerleyen yüksek dereceli stenozlar tam oklüzyona neden olabilirler fakat genellikle STEMI nü balatmazlar. Bunun olası nedeni ise bu lezyonların zaman içinde zengin bir kollateral oluturmalarıdır. Akut koroner sendromlarda angiografik olarak sorumlu lezyon genelde %50 nin altında darlık gösterir. Bazı hastaların bilinen geleneksel risk faktörleri dıında plak yırtılmasına sistemik yatkınlıkları bulunur. 52 Plak yırtılması sonucunda sistemik kanla plak materyallerinin teması sonucu; platelet aktivasyonu, agregasyonu, trombin oluumu ve en son trombüs görülür. 53 Oluan trombüs kan akımını engeller ve O 2 sunumu ile O 2 talebi arasında denge bozulur. AKS oluumunda rol oynaya faktörler ekil de özetlenmitir.

18 18 ekil : Akut koroner sendromların patogenezi KV: kardiyovasküler, NO: nitrik oksit, ACE: angiotensin konverting enzim, PDGF:platelet kaynaklı growth faktör, ICAM: intrasellüler adezyon molekülü, VCAM: vasküler, MCP-1: makrofaj kemotaktik faktör-1, PGI 2 : prostoglandin, CNP: c tip natriüretik peptit,tgf: transforming büyüme faktörü Matriks bileenlerinin dengesinin bozulması plak yırtılmasında son zamanlarda öne sürülen bir hipotezdir. Matriks bileenlerinin özellikle fibriler kollajenin yıkılmasına matriks-parçalayıcı metalloproteinazlar (MMP) neden olur. MMP aterosklerotik plaktaki makrofajlar, köpük hücreleri ve az miktarda düzkas hücreleri ve endotel hücreleri tarafından salınır Hassas plakların yapısal özellikleri, stress durumları (intraluminal basınç artıı-skb artma, taikardi), fibröz kılıfın omuz bölgesine yakın plak bölgeleri plak yırtılmasında etkili faktörlerdir. 53 Fizyolojik parametreler; SKB, kalp hızı, kan vizkositesi, PAI-1 düzeyi, plazma kortizol düzeyi, epinefrin düzeyleri stress sonunda yükselir ve tromboza yatkınlık salarlar. Bu parametrelerin sirkadiyan (24

19 19 saatlik) ve mevsimsel deiiklik göstermesi; STEMI nun erken sabah saatlerinde, kı aylarında, doal afetlerden sonra olmasını açıklar. 54 Yırtılmaya eilimli plakların morfolojik özellikleri farklılıklar göstermektedir Tablo 2.2 de hassas plakların özellikleri gösterilmitir. Tablo 2.2 Hassas plakların histomorfolojik özellikleri Geni plaklar, pozitif (dıa doru büyümeye eilimli) remodeling Lipid içerii plak hacminin %40 (serbest kolesterol kristalleri, kolesterol esterleri, okside lipidler, doku faktörü) nflamatuar hücre (monosit-makrofaj, T-lenfosit, mast hücre) sayısının fibröz çatı ve adventisyada artması Düz kas hücresi ve kollajen içerii azalmı ince fibröz balık Artmı yeni damarlanma ST elevasyonlu bavuran hastaların %75 inde Q dalgaları oluurken %25 inde Q dalgası olumaz. Transmural olmayan enfarktlar genellikle daha önceden daha önceden ciddi darlık bulunan infarkt ile ilikili lezyonlardan kaynaklanır. Ciddi lezyonlar transmural infarkt olumasını engeller. Daha az ciddi hassas plakların yırtılmasıyla ST elevasyonlu MI ve transmural infarktlar oluur. Yeterli kollateral aın olması nekrozu önler ve klinik olarak sessiz koroner oklüzyon epizodlarına sebep olur. skemiden geri dönüümsüz infarkta giden deiiklikler dakikadan sonra balar. ekil de zamana karı myokard nekrozu gelimesinin ilikisi

20 20 gösterilmitir. Bu erken evrede reperfüzyon yapıldıında nekroz geliimi önlenir. Kurtarılmı myokard dokusu yani nekroz alanı/risk altındaki doku; koroner arterin tıkanma süresine, myokard O 2 tüketim seviyesine, kollateral kan akımı na balıdır. Erken reperfüzyon salanan myokard infaktüslü hücreler hücreiçi proteinleri (serum kalp enzimleri) hızla dıarı salgılarlar ve CKMB, Troponin T ve I nın kanda erken zirve yapmasına neden olurlar. ekil : Myokardial infarktüs balamasıyla zamana balı gelien biyokimyasal, histokimyasal bulgular. En üst ekilde tıkanmı arterin erken ve geç reperfüzyonu sonucu zamana balı gösterilmitir. Yaklaık ½ saatte çok ciddi iskemi olmasına ramen geri dönebilir olduu görülmektedir. 78 STEMI ile bavuran hastaların otopsi sonuçlarına göre %75 inde birden fazla koroner arterlerde ciddi lezyon (%75 darlık) tespit edilir. Yarısında ise 3 damar hastalıı bulunmaktadır. Yaayan MI lu hastaların koroner angiografilerinde ise daha çok bir damar hastalıına rastlanır. lk saatlerde yapılan koroner

21 21 angiografide %90 total oklüzyon saptanır. Kronik total oklüzyon her zaman MI ile ilikili deildir. MI oluumunu, kollateral kan akımının bulunması ve dier faktörler; lezyonun yeri, oluma hızı, besledii alanın genilii, myokardın metabolizması belirler. MI lu hastaların %5 inde koroner arterler normaldir. Çözülmü emboli, geçici platelet agregasyonu, uzamı koroner spazmı bu MI lerinden sorumlu olabilir. MI öncesi koroner angiografi yapılmı hastalarda ciddi lezyonların bulunması, daha az ciddi lezyonları olanlara göre daha sık STEMI ne neden olsa da tam oklüzyonların çounluu daha önceden tespit edilmi %50 den daha az ciddi lezyonlarda görülmektedir. Bu bulgu, STEMI nün daha önce rüptüre olmu nonkritik, lipidden zengin plaın, aniden rüptüre olması sonucu olutuu savını desteklemektedir Akut Myokard nfarktüsünün Doal Seyri Akut kalp krizinde tüm ölümlerin %30-50 si krizin birinci ayında olmaktadır. Bu ölümlerin yaklaık yarısı da ilk 2 saat içinde görülür. 55 Fibrinolitik tedavinin, primer perkütan koroner giriimin, aspirin kullanımının yaygınlamasıyla mortalite %25-30 lardan %6-7 lere kadar dümütür. Avrupa Kalp Aratırması sonuçlarına göre, ST segment yükselmesi gösteren akut koroner sendromlu hastalarda mortalite oranı ilk 1 ayda %8.4 dür. 56 WHO-MONICA aratırmacıları, koroner bakım için yeni tedavilerin gelitirilmesinin, toplum seviyesinde de koroner olaylarda ve 28 gün içindeki ölüm oranlarda azalmayla kuvvetli olarak ilikili olduunu göstermilerdir. 57

22 C-Reaktif Protein (CRP) C-reaktif protein, pnömokokal hücre duvarının C-Polisakkaritine balanan bir proteinden ismini alır. 58 CRP, be 23kD luk alt biriminden oluan pentraksin ailesinden olup, insan doal baııklık cevabında rol oynar. Primer olarak karacier hücreleri tarafından salınan ancak aterosklerotik intima tarafından da salındıı gösterilmi bir akut faz proteini olan CRP; oldukça duyarlı, nonspesifik bir inflamasyon, doku hasarı ve enfeksiyon belirtecidir. Akut inflamasyon uyarısından 6 saat sonra karacierden salgılanmaya balar ve tepe düzeyine 50 saat sonra ulaır. 59,60 Endotel hücrelerini, adezyon molekülleri ve selektinleri salgılamaları amacıyla uyarması gibi proaterojenik özellikleri vardır. 61 IL-6 ve endotelin-1 salgılanmasını uyarır ve insan endotel hücrelerinde NO sentetazın salınımını azaltır. 62 Makrofajları aktive ederek sitokin ve doku faktörü salgılanmasını salar. 63 Kalbin hasarlanmasıyla ve stent implantasyonu sonrası aterosklerotik plaın rüptürüyle serum düzeyi belirgin olarak artar. CRP damar vulnerabilitesini çeitli mekanizmalarla etkiler. Adezyon moleküllerinin, endotelyal PAI-1 salınımının artmasını, endotelyal NO aktivitesinin, makrofajlar tarafından LDL alınımının artmasını ve kompleman aktivasyonunun artmasını salar.

23 23 CRP nin güçlü bir prediktif deeri olması; uzun yarı ömürlü olması, depo edilebilir olması, diurnal deiim göstermemesi, ya ve cinsiyetten baımsız olması gibi özellikleriyle açıklanabilir. 64 Risk faktörü modeli Risk faktörleri(crp, LDL..) nflamasyon belirteci Ateroskleroz KVH Risk belirteci modeli Risk faktörü nflamasyon belirteci Ateroskleroz nflamasyon belirteci KVH ekil 2.3: KVH da inflamatuar belirteçlerin rolüyle ilgili alternatif modeller: risk faktör veya risk belirteci? 118 Aterosklerotik olayın ilerlemesinde inflamasyonun önemi son yıllarda ortaya konmutur. ekil 2.3 te ateroskleroz gelimesinde inflamasyon belirteçlerinin risk faktörü ve risk belirteci modelindeki rolleri gösterilmektedir. Patolojik olarak deerlendirildiinde aterosklerozisin tüm evreleri; balangıç, büyüme ve aterosklerotik plak komplikasyonları, hasara karı inflamatuar yanıt olarak deerlendirilebilir. Aterogenezisi uyaran sigara, hipertansiyon, lipoproteinler, hiperglisemi gibi risk faktörlerinin; monositlerin endotelyal hücrelere tutunmasını salayan adezyon moleküllerinin ve monositlerin subintimal alana ilerlemesini

24 24 salayan kemotaktik faktörlerinin salınmasını uyarıcı çeitli etkileri vardır. Monositlerin makrofajlara dönüümü ve kolesterol lipoproteinlerinin alınımı yalı çizgilenmeyi balatır. Devam eden hasar verici uyarılar makrofajların, mast hücrelerinin ve aktive T hücrelerinin aterosklerotik lezyon içine göç etmesine ve plaın büyümesine neden olur. Okside LDL düz kas hücrelerinin apoptozisle kaybına neden olan faktörlerden birisidir. Makrofajlar tarafından salınan metalloproteinazlar ve dier enzimler kollajenin parçalanmasına ve plak çatının incelmesine neden olur. Aterosklerotik plaın parçalanmasıyla aterojenik çekirdek kanla karılaır ve trombozu indükler. Aterogenesisin tüm basamakları inflamasyonun karakteristii olan sitokinleri, bioaktif molekülleri ve hücreleri içerir CRP ve dier inflamatuar belirteçlerin kullanımı Bu patofizyolojik kavramlar devam eden iltihabi sürecin tanımlanması ve monitorize edilmesini salar. Okside LDL, interlökin-1, TNF-, selektinler, IL-6 veya dier serum amiloid protein A(SAA), CRP gibi karacier kökenli proinflamatuar (iltihabi olayı tetikleyici) risk faktörleri; inflamasyonu ölçmek için kullanılan belirteçlerdir. Bu inflamatuar faktörler ateroskleroz dıında sistemik inflamasyonda da yükselebilmektedir. Bir çok epidemiyolojik çalıma inflamatuar belirteçlerle (beyazküre sayısı, fibrinojen gibi) KVH arası ilikiyi göstermitir. 65 Geni populasyonlu çalımalar MONICA (MONItoring trends and determinants in Cardiovascular disease

25 25 Augsberg center, Germany), 66 Toplumda aterosklerozis çalıması (Atherosclerosis Risk in Communities) 67, Kadınlar Salık Çalıması (the Women s Health Study) 68, Honululu Kalp çalıması 69 and the NHANES (National Heart and Nutrition Examination Survey) 70,71 sunulmutur. Bir çok çalıma hs-crp ve KVH arasında doza baımlı bir iliki göstermitir. Yeni belirteçler, interlökin-6 ve SAA ile ilgili çalımalar da benzer sonuçlar göstermitir. hs-crp ya, total kolesterol, HDL, sigara ve BMI, diyabet, HT öyküsü, sigara, egzersiz düzeyi, ailede koroner arter hastalıına göre düzeltiinde koroner olayların için baımsız bir risk faktörüdür. 72,73 nflamatuar belirteçlerin ateroskleroz yaygınlıı ile ilgili ilikisinin aratırıldıı çalımalarda (Dopler tarama ile karotislerin taranması, PET ile koroner kalsiyum miktarının tespiti gibi yöntemlerle) belirteçlerin düzeyi ile ateroskleroz yaygınlıı korelasyon göstermemektedir. nflamatuar belirteçler aterosklerotik kitleden ziyade aterosklerotik plaın baka özelliklerini ölçebilir. Bu özellikler makrofajların ve T lenfositlerin aktivitesi, plakta devam eden ülserasyon ve tromboz olabilir CRP nin Klinikte Kullanımı Primer Korunma: CRP primer korumada riskli grubun tanımlanması amacıyla kullanabilecei Kadınların Salıı Çalımasında (Women s Health Study) gösterilmitir. 74 Genelde çalımalarda 1-3 g/ml orta risk, 3 g/ml üstü yüksek risk olarak deerlendirilmektedir. Salıklı kadınlarda ve erkeklerde LDL-k ile birlikte CRP nin

26 26 bakılması ve buna göre koruyucu ASA ve statin tedavisi balanması önerilmektedir. 75 Framingham risk derecelendirilmesinde ve metabolik sendrom derecelendirilmesinde CRP, LDL-k dan daha önemli bir prediktördür. LDL <130 mg/dl olup CRP >3 g/ml olanlar yüksek riskli grubu temsil eder. Sekonder Korunma: nflamatuar belirteçlerin tekrarlayan KVH ve ölüm öngördürücüsü olmasıyla ilgili, kısa dönem, uzun dönem, PKG sonrası risk ve restenoz deerlendirilmesinde bir çok çalıma yapılmıtır.bir çok belirteçle ilgili çalıma yapılmıtır fakat prognozla en güçlü ilikiyi fibrinojen ve hs-crp göstermitir. hs- CRP, akut myokard enfarktüslü ve kararsız anginalı hastalarda yeni koroner olayların prediktörü (öngörücüsü)dür hs-crp, PKG uygulanan hastalarda da koroner olayların önemli bir öngörücüsüdür Ancak aynı görüü desteklemeyen çalımalar da vardır. 83 Uzun dönem prognozla ve hastane içi mortalite ile ilgili çalımalar yapılmıtır ECAT çalıması hastada ( >50% kararsız anginalı) 2 yıllık takip sonunda CRP >3.6 mg/l olanlarda koroner olaylarda 2 kat artmı risk bulmulardır. Biasucci ve ark. 88 kararsız anginalı ve troponin(-) hastada yaptıkları çalımada 1 yılda CRP nin prognostic rolünü göstermilerdir. FRISC (Fragmin during Instability in Coronary Artery Disease) çalımasında 89, den fazla akut koroner sendromlu hastada yapılan 5 ay-48 ay arası takiplerde CRP >10 mg/l olan hastalarda anlamlı olarak artmı mortalite bulmulardır.

27 27 CAPTURE çalımasında 447 kararsız anginalı hastada bazal CRP deerleri 6 aylık takip sonunda mortalitenin baımsız öngördürücü olarak tespit edilmitir. Yüksek CRP düzeyleri olanlarda CRP düzeyleri (>10 mg/l) acil giriim, acil olmayan giriim,ami insidansı 2 kat artmı risk tespit edilmitir. Müller ve ark. (arkadaları) çalımasında 20 aydan 4 yıla kadar NSTEMI hastalarının takibinde, CRP düzeyi >10 mg/l olanlarda 4 kat artmı ölüm riski görülmütür. 91 Klinik çalımalar sonrası hastane içi kısa dönem riski de öngörebilecei ortaya konmutur. hs-crp, akut koroner sendromlarda hastane içi prognozu ve tekrarlayan akut myokard enfarktüsünü troponinden baımsız olarak öngörmektedir ,92,93 Bu ise myokard hasarının genilii ile ilgili bir belirteç olmadıını göstermektedir. Morrow ve ark. 84, 43 kararsız anginalı ve NSTEMI lı hastalarda yaptıkları çlımada, hscrp si yüksek olanlarda 18 kat risk artıı tespit etmilerdir. Verheggen ve ark., kararsız anginalı hastaların CRP > 6mg/L olan grubunda dirençli angina oluumunu tariflemilerdir. Müller ve ark. 91 ST yükselmesiz AKS lu erken invazif tedavi uygulanan 1042 hastada, hs-crp nin eik deerini (cutoff) 15.5 mg/l olarak bulmulardır. Hastane içi mortalite; CRP > 10 mg/l olanlarda < 3mg/L olan gruba göre anlamlı yüksek bulunmutur. Yakın zamanda James ve ark. büyük bir populasyonda (>7000), GUSTO IV-ACS (Global Use of Strategies to Open Occluded Coronary Arteries IV-Acute Coronary Syndrome) CRP nin 9.62 mg/l deerini 48.saat, 7. gün ve 30 günde ölümle ilikili bulmulardır. 94

28 28 Yapılan çalımalara göre stabil anginalı veya asemptomatik hastalarda hs- CRP nin eik deeri 3mg/L olsa da; akut koroner sendromu olan hastalarda bu deer 10 mg/l olabilmektedir. Yüksek CRP deerleri inme geçirmi ve periferik arter hastalıı olan kiilerde de prognoz ve reküren olayları öngörmede önemlidir. 95,96. Birçok çalıma CRP nin AKS larda troponin gibi dier faktörlere ek olarak prognostik belirteç olarak kullanılmasını önermektedir. Dier iltihabi belirteçlerin; SAA, fibrinojen, and sitokinler, KVH ile ilikili oldukları belirtilse de bu konuda az çalıma bulunmaktadır ve biyolojik, ekonomik, analitik kısıtlamaları bulunmaktadır. Bir çok çalımada CRP nin prognostik deeri dier prognostik belirteçlerden baımsız olarak bulunmutur. Veriler orta-uzun dönem takipte daha tutarlıyken kısa dönem sonuçları çok tutarlı deildir. Hastaların risk profilinin deerlendirilmesinde ilk kabulde CRP düzeyleri ölçülmelidir. AKS da 10mg/l düzeyi ölüm ve MI açısından yüksek riskli grubu belirlemek için eik deeri olarak gözükmektedir. 3mg/l düzeyi ise orta riskli grubu ve kararlı anginalı hastalarda riskli grubu göstermektedir CRP ve ST Yükselmeli AMI ST segment yükselmeli AMI (STEAMI) hastalarında CRP nin kısa ve uzun dönem etkilerini gösterebilecek geni çaplı bir çalıma bulunmamaktadır. Fakat CRP nin bu konumdaki önemini gösterebilecek az sayıda çalıma vardır Nikfardjam ve ark, AMI lı 729 hastada yaptıkları 3 yıllık takibi içeren çalımada,

29 29 CRP nin en yüksek olduu grupta mortalitede 2 kat artı saptamılardır fakat dier parametrelerle düzeltiinde bu risk azalmıtır. Tepe CRP düzeylerinin, AMI da hastane içi kalp rüptürü ve mortaliteyi belirleyici etkisi vardır Deneysel AMI modellerinde, insan CRP sinin uzamı iskemide parçalanmı hücrelere, komplemana balandıı ve infarkt alanını genilettii saptanmıtır. 104 CARE (Cholesterol and Recurrent Events) çalımasında 2 ay öncesinde eski AMI olan >700 hasta uzun dönemde koroner olayların öngörülmesinde 6.6 mg/l üzerindeki CRP deerleri olan grupta en sık olay görülmütür. 105 THROMBO(Thrombogenic Factors and Recurrent Coronary Events ) çalımasında CRP nin prognostic etkisinin bazı biyolojik belirteçle düzeltildiinde kalktıı görülmütür.stemi sonrasında da CRP nin prognostic etkisi görülmektedir. Fakat CRP nin ölçüm zamanlaması konusunda net bir uyum bulunmamaktadır Dier nflamatuar Belirteçlerin Kullanımı Biasucci ve ark. AKS lu hastaların %99 unda, Cp HSP60 (Chlamydia pneumoniae heat shock protein 60) seropozitivitesi tespit edilmitir. Bu oran kararlı anginalı hastalarda %20, normal insanlarda %0 olarak bulunmutur. Bu protein insan ısı ok proteini 60 (human HSP60) %85 homoloji göstermektedir. 106 Bu protein umut verici bir tanısal araç olarak gözükmektedir çünkü imdiye kadar kararsız anginada 99% bulunan ve 99% özgüllük ve duyarlılık gösteren bir belirteç tespit edilmemitir. Cp HSP60 seropozivitesi Cp immunglobulin G antikor titresi

30 30 veya hscrp ve troponin T düzeyleri ile iliki göstermemektedir. HSP60 enfeksiyonlar, inflamasyon ve AKS ilikisini gösterebilir. 2.4 Akut Myokard nfarktüsünün Yönetimi Akut Myokard nfarktüsünün Tehisi Myokard infarktüsü kalp kası hücrelerinin uzamı iskemi nedeniyle ölmesi olarak tanımlanır. Klinik, elektrokardiyografik (EKG), biyokimyasal ve patolojik özellikleriyle ilikilendirilecek ekilde çok sayıda farklı açılardan tanımlanabilir. Avrupa Kardiyoloji Klavuzu, klinik ile uyumlu bulgularla birlikte hastalarda; (1) ST segment yükselmesinin olması; J noktasında V1 den V3 e kadar 0,2 mv ve dier derivasyonlarda 0,1 mv kesim nokatalarıyla beraber yeni gelien ST segment yükselmesinin olması (2) ST segment yükselmesi olmayan hastalarda; ST segment anormallikleri ve T dalga anormallikleri bulgularının olması (3) Klinik olarak yerlemi myokard infarktüsü tanısı; V1 den V3 e kadar herhangi bir derivasyonda Q dalga anormallikleri veya I, II, avl, avf, V4, V5, veya V6 derivasyonlarında 0,03 sn lik Q dalgalarının bulunması eklinde tanımlamıtır. Myokard infarktüsü, akut miyokard iskemisinin klinik olarak yerletii safhada kalp enzimlerinin artmasıyla tanınabilir Biyokimyasal Belirteçler deal bir kardiyak enzim yada protein tamamıyla kalbe özgün olmalıdır. Kalpte yüksek konsantrasyonda bulunmalı, kalp dıındaki dokularda ve dolaımda saptanmamalıdır. Ayrıca miyokard hasarı ile erken yükselip yeterli süre serumda

31 31 ölçülebilir seviyede bulunmalıdır. Ancak tekrarlayan miyokard hasarının saptanmasını engelleyecak kadar uzun kalmaması da önemlidir. Seviyesi miyokard hasarının derecesi ile orantılı olarak artmalıdır. Serumda varlıı ve miktarı ile hastanın sonlanımı arasında bir iliki olmalıdır. Ölçüm yöntemi ucuz, kolay, hızlı ve kantitatif olmalıdır. Ancak bu özelliklerin tamamını içeren bir kardiyak enzim veya protein henüz tanımlanmamıtır. Miyoglobin Kalp ve iskelet kasında bol miktarda bulunan bir proteindir. AMI için duyarlı bir belirteçtir ancak özgüllüü yoktur. Hasar sırasında kalp dokusundan hızla salınır ve böbreklerden hızlı itrah edilir. Hızlı kinetii nedeniyle miyoglobin, akut bir olayın balangıcından sonra erken dönemde (ilk 1-3 saat içinde) yükselir ve bu nedenle, kardiyak hasarın erken saptanması ve/veya ekarte edilmesi açısından güvenilir bir belirteçtir. Kreatin kinaz ve Kreatin kinaz-mb (CK/CK-MB) Kalpte yer alan total CK ın %20 si MB formundadır. Bu da MI tanısında hassaslık ve özgüllüe sebep olur. skelet kasında ise %5 oranında bulunur. Bu nedenle travma ve inflamasyonlarda seviyesinin yükselmesi özgüllüünü azaltmaktadır. CK-MB nin bir dier kısıtlılıı da yüksek moleküler aırlıı nedeniyle minör miyokard hasarını gösterememesidir. Serum CK ve CK-MB nin plazma aktivitesi AMI balangıcından 4-8 saat sonra normal sınırlarını aar saatte tepe deerine ve saat içerisinde normal düzeylerine ulaır. Ancak serum enzim tayini ile kesin MI tanısı için semptomların balamasından itibaren 6-12 saat geçmesi gerekir. Total CK ve CK- MB düzeyleri enfarktüs büyüklüü ile koreledir ve prognozun önemli bir belirtecidir. LDH LDH ın günümüzde tek kullanım alanı, geç dönemde bavuran, troponinleri pozitif, CK ve CK-MB düzeyleri normale dönmü olan hastalarda akut-subakut MI ayrımını yapmaktır.

32 32 Troponinler Troponin kompleksi ise 3 molekülden olumaktadır. Bunlar troponin T, I ve C dir. Troponin C kalsiyumu balayarak kontraksiyon olayını balatırken, troponin I aktini balar ve istirahat sırasında aktin-miyozin etkileimini baskılar. Troponin I ise troponin kompleksinin tropomiyozine balanmasını salar. Düz kas hücrelerinde kontraksiyonu düzenleyen bir troponin kompleksi ise yoktur. Bu hücrelerde kontraksiyon miyozin hafif zincirinin fosforilasyonu ile düzenlenmektedir. Troponin C iskelet kasında ve kalp kasında aynı genler tarafından kodlanmasına karın troponin T ve I farklı genler tarafından kodlanmaktadır. Bu da troponin T ve I yı ölçen farklı biyokimyasal yöntemlerin gelimesine katkıda bulunmutur. Troponinlerin en önemli kullanım alanı AMI nün erken tanısıdır. Yapılan çalımalarda troponinlerin AMI ndeki duyarlılık ve özgünlüünün dier kardiyak enzimlerden daha yüksek olduu bildirilmitir. Troponin T ve I nın salınma kinetikleri birbirine benzemektedir. Her ikisi de AMI nden sonraki ilk 3 saat içerisinde yükselmeye balarlar ve nekrotik miyokard dokusundaki dejenere olmu kontraktil aparattan salınmaya devam ederler. Troponin I daki artı 7-10 gün, troponin T deki artı ise AMI sonrası gün devam eder. Bu uzamı süreler AMI nün gecikmi tanısında faydalıdır. Troponinlerin en önemli kullanım alanlarından biri de minör miyokard hasarının belirlenmesidir. Serumda rutin kullanımda olan konvansiyonel biyokimyasal göstergeler normal bulunurken kardiyak troponinlerin yükselmesi minör miyokard hasarı olarak tanımlanmaktadır Akut ST Yükselmeli Myokard nfarktüsü Hastasına Yaklaım Akut myokard infarktüsü hastalarına morbidite ve mortaliteyi azaltmak amacıyla acil reperfüzyon tedavisi uygulanması gereklidir. Hastaların hızlı bir ekilde reperfüzyonun ilk saatlerde baladıında fayda çok ciddi olarak artmaktadır. Bu nedenle bu hastaları hızlı bir ekilde reperfüzyon yapılabilecek bir merkeze

33 33 ulatırılması gerektii ACC/AHA 2004 klavuzunda vurgulanmıtır. Hastane öncesi acil personelin morfin, oksijen, nitrat, asprini ampirik olarak uygulaması önerilmitir. Bireysel hiç bir çalıma hastane öncesi fibrinolitik tedavinin mortalitede azalmaya neden olduunu göstermemitir. Akut MI hastalarında hastane öncesi fibrinolitik tedavi ile Primer PKG i karılatıran bir meta-analiz olan CAPTIM çalımasında hastane öncesi trombolitik tedaviyle %17 risk azalması saptanmı (P=0.058). PRAGUE-2 de primer angioplasti uygulanan PTCA ünitelerine transfer edilen acil tromboliz uygulanan veya uygulanmayan, semptom balangıcı 3 saat olan hastalar karılatırılmıtır. Mortalite bakımından fark bulunmamıtır. Akut göüs arısı ile bavuran hastaların hızlı tehisi ve erken risklerin aama aama saptanması, hangi hastalarda erken dönem giriimlerin sonucu düzelteceinin belirlenmesi açısından önemlidir. Akut myokard infarktüsü dılandıında, dikkat mevcut ikayetlerin dier kalp kökenli ve kalbe ait olmayan sebeplerine younlatırılabilir. Hedefe yönelik kısa bir hikaye alınarak önceki myokard iskemi bulguları, stabil ve kararsız angina varlıı, koroner bypass veya PKG hikayesi sorgulanır. Göüs arısı ve elik eden semptomlar, risk faktörleri (HT, DM,cinsiyet, ya), aort disseksiyonu olasılıı, kanama riski, serebrovaskular hastalık bulguları deerlendirilir. Myokard infarktüsün tehisi genellikle 20 dak. veya daha uzun süren, nitrogliserine cevap vermeyen ciddi göüs arısına dayanır. Geçmi koroner arter hastalıı hikayesi, arının boyna, çenenin altına veya sol kola yayılması önemli ipuçlarındandır. Prodromal belirtiler; angina pectorise benzer istirahat veya az eforla ortaya çıkan göüste rahatsızlık hissi görülür. Bazen hastaların çok fazla önemsemeyip tedavi almamalarına neden olan fazla rahatsız edici bir arı olmayabilir. Dükünlük, aırı yorgunluk hali sıkça elik eder.

AKUT ST ELEVASYONLU MİYOKARD İNFAKTÜSÜNDE ISI ŞOK PROTEİNİ 60 IN HASTANE İÇİ VE KISA DÖNEM PROGNOSTİK DEĞERİ

AKUT ST ELEVASYONLU MİYOKARD İNFAKTÜSÜNDE ISI ŞOK PROTEİNİ 60 IN HASTANE İÇİ VE KISA DÖNEM PROGNOSTİK DEĞERİ T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ AKUT ST ELEVASYONLU MİYOKARD İNFAKTÜSÜNDE ISI ŞOK PROTEİNİ 60 IN HASTANE İÇİ VE KISA DÖNEM PROGNOSTİK DEĞERİ Recep KARATAŞ TIPTA UZMANLIK TEZİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM

Detaylı

KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ VE TÜTÜN KULLANIMI: MEKANİZMA. Mini Ders 2 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi

KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ VE TÜTÜN KULLANIMI: MEKANİZMA. Mini Ders 2 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ VE TÜTÜN KULLANIMI: MEKANİZMA Mini Ders 2 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi TEMEL SLAYTLAR Kardiyovasküler Hastalıkların Epidemiyolojisi

Detaylı

KORTİZOL, METABOLİK SENDROM VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

KORTİZOL, METABOLİK SENDROM VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR KORTİZOL, METABOLİK SENDROM VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR Prof.Dr. ARZU SEVEN İ.Ü.CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI DİSMETABOLİK SENDROM DİYABESİTİ SENDROM X İNSÜLİN DİRENCİ SENDROMU METABOLİK

Detaylı

Metabolik Sendrom Tanı Tedavi Dr. Abdullah Okyay

Metabolik Sendrom Tanı Tedavi Dr. Abdullah Okyay Metabolik Sendrom Tanı Tedavi Dr. Abdullah Okyay Metabolik Sendrom İnsülin direnci (İR) zemininde ortaya çıkan Abdominal obesite Bozulmuş glukoz toleransı (BGT) veya DM HT Dislipidemi Enflamasyon, endotel

Detaylı

Prediyabetik ve Tip 2 Diyabetik Kadınlarda Kardiyovasküler Risk: Gerçekten Erkeklerden Daha Yüksek Mi?

Prediyabetik ve Tip 2 Diyabetik Kadınlarda Kardiyovasküler Risk: Gerçekten Erkeklerden Daha Yüksek Mi? Prediyabetik ve Tip 2 Diyabetik Kadınlarda Kardiyovasküler Risk: Gerçekten Erkeklerden Daha Yüksek Mi? Prof Dr Füsun Saygılı EgeÜTF Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıBD DM Mortalite ve morbiditenin

Detaylı

ADEZYON MOLEKÜLLERĐ ve SĐTOKĐNLER. Dr. Sabri DEMĐRCAN

ADEZYON MOLEKÜLLERĐ ve SĐTOKĐNLER. Dr. Sabri DEMĐRCAN ADEZYON MOLEKÜLLERĐ ve SĐTOKĐNLER Dr. Sabri DEMĐRCAN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji ABD 2 ŞUBAT 2002 ÇARŞAMBA KARDĐYOLOJĐ SEMĐNERĐ GĐRĐŞ - 1 Tüm dünyada KAH, MI, stroke ve periferik

Detaylı

Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D.

Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D. Prof. Dr. Binali MAVİTAŞ Dicle Üniverstiesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.D. Endotel zedelenmesi ATEROSKLEROZ Monositlerin intimaya göçü Lipid yüklü makrofajlar Sitokinler İntimaya kas h. göçü

Detaylı

Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım

Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Sık Görülen Kardiyolojik Sorunlarda Güncelleme Sempozyum Dizisi No: 40 Haziran 2004; s. 69-74 Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım Prof. Dr. Hakan

Detaylı

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Nimet Aktaş*, Mustafa Güllülü, Abdülmecit Yıldız, Ayşegül Oruç, Cuma Bülent

Detaylı

PERİFERİK ARTER HASTALIĞI. Dr Sim Kutlay

PERİFERİK ARTER HASTALIĞI. Dr Sim Kutlay PERİFERİK ARTER HASTALIĞI Dr Sim Kutlay ENDOTEL Nitrik oksit Endotelin-1 Anjiotensin II Nitrik oksit NF-kB aktivasyonu Anjiotensin II Aktivatör protein-1 aktivasyonu Nitrik oksit Doku faktörü Plazminojen

Detaylı

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ 20.05.2010 Giriş I Renovasküler hipertansiyon (RVH), renal arter(ler) darlığının neden

Detaylı

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel LİPOPROTEİNLER LİPOPROTEİNLER Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı olarak çözündüklerinden, taşınmaları için stabilize edilmeleri gerekir. Lipoproteinler; komplekslerdir. kanda lipidleri taşıyan

Detaylı

ST YÜKSELMESİZ AKUT KORONER SENDROMDA GİRİŞİMSEL TEDAVİ STRATEJİSİ

ST YÜKSELMESİZ AKUT KORONER SENDROMDA GİRİŞİMSEL TEDAVİ STRATEJİSİ ST YÜKSELMESİZ AKUT KORONER SENDROMDA GİRİŞİMSEL TEDAVİ STRATEJİSİ Sabahattin Umman İTF Kardiyoloji Anabilim Dalı 1 /18 Akut Koroner Sendromlar Önemleri Miyokart Hasarı Fonksiyon kaybı, Patolojik Fonksiyon

Detaylı

Akut Koroner Sendromlar ve Güncel Yaklaşım. Yrd.Doç.Dr. Hasan Büyükaslan Harran üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D.

Akut Koroner Sendromlar ve Güncel Yaklaşım. Yrd.Doç.Dr. Hasan Büyükaslan Harran üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D. Akut Koroner Sendromlar ve Güncel Yaklaşım Yrd.Doç.Dr. Hasan Büyükaslan Harran üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D. Kılavuzlar 2011 Israrcı ST-segment yükselmesi belirtileri göstermeyen hastalarda

Detaylı

ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER

ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER Endotel Damar duvarı ve dolaşan kan arasında tek sıra endotel hücresinden oluşan işlevsel bir organdır Endotel en büyük endokrin organdır 70 kg lik bir kişide, kalp kitlesix5

Detaylı

RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi

RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi, Nefroloji Bilim Dalı Renal arter stenozu Anatomik bir tanı Asemptomatik Renovasküler hipertansiyon

Detaylı

KARDİYOJENİK ŞOK ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI

KARDİYOJENİK ŞOK ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI KARDİYOJENİK ŞOK ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI KARDİYOJENİK ŞOK-TANIM Ø Kardiyojenik şok (KŞ), kardiyak yetersizliğe bağlı uç-organ hipoperfüzyonudur. Ø KŞ taki hemodinamik

Detaylı

NORMAL LDL KOLESTEROL DÜZEYLERİNE SAHİP BİREYLERDE APOLİPOPROTEİN DÜZEYLERİ VE METABOLİK SENDROM VARLIĞININ SERUM LİPOPROTEİN DÜZEYLERİ İLE İLİŞKİSİ

NORMAL LDL KOLESTEROL DÜZEYLERİNE SAHİP BİREYLERDE APOLİPOPROTEİN DÜZEYLERİ VE METABOLİK SENDROM VARLIĞININ SERUM LİPOPROTEİN DÜZEYLERİ İLE İLİŞKİSİ T.C Sağlık Bakanlığı Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi II. Dahiliye Kliniği Şef: Prof. Dr. Aytekin Oğuz NORMAL LDL KOLESTEROL DÜZEYLERİNE SAHİP BİREYLERDE APOLİPOPROTEİN DÜZEYLERİ VE METABOLİK SENDROM

Detaylı

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA İYİLEŞMESİ Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Akut Yara: Onarım süreci düzenli ve zamanında gelişir. Anatomik ve fonksiyonel bütünlük

Detaylı

Kardiyovasküler hastalıklardan korunmak için 5 önemli neden :

Kardiyovasküler hastalıklardan korunmak için 5 önemli neden : 2008 İskemik Kalp Hastalıklarında Primer ve Sekonder Korunma Doç. Dr. Mehdi Zoghi Kardiyovasküler hastalıklardan korunmak için 5 önemli neden : 1. Kardiyovasküler hastalıklar (KVH) erken ölümlerin başlıca

Detaylı

ACS de yeni biyolojik markırlar MEHMET KOŞARGELİR HNH 2014-DEDEMAN

ACS de yeni biyolojik markırlar MEHMET KOŞARGELİR HNH 2014-DEDEMAN ACS de yeni biyolojik markırlar MEHMET KOŞARGELİR HNH 2014-DEDEMAN Biyomarkırlar (Tanı) Sınıf 1: Faydalı (Kanıt seviyesi:a) Kardiak spesifik troponin (troponin I veya T hangisi kullanılıyorsa) ACS semptomları

Detaylı

KRONİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA ENDOTEL PROGENİTÖR HÜCRELERİ, İNFLAMASYON VE ENDOTEL DİSFONKSİYONU

KRONİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA ENDOTEL PROGENİTÖR HÜCRELERİ, İNFLAMASYON VE ENDOTEL DİSFONKSİYONU KRONİK HEMODİYALİZ HASTALARINDA ENDOTEL PROGENİTÖR HÜCRELERİ, İNFLAMASYON VE ENDOTEL DİSFONKSİYONU Abdullah Özkök¹, Esin Aktaş², Akar Yılmaz 3, Ayşegül Telci 4, Hüseyin Oflaz 3, Günnur Deniz², Alaattin

Detaylı

Endotel disfonksiyonuna genel bir bakış

Endotel disfonksiyonuna genel bir bakış Endotel disfonksiyonuna genel bir bakış Prof. Dr. A. Tuncay Demiryürek Gaziantep Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Farmakoloji Anabilim Dalı TFD-Trabzon Ekim 2007 Endotel Endotel tabakası, - fiziksel bariyer

Detaylı

Eskimeyen Yeniler: Nabız Hızı ve Nabız Basıncı

Eskimeyen Yeniler: Nabız Hızı ve Nabız Basıncı Kan Basıncında Yeni Kavramlar Eskimeyen Yeniler: Nabız Hızı ve Nabız Basıncı Prof. Dr. Enver Atalar Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Nabız Basıncı Nabız Basıncı: Sistolik

Detaylı

ĐNFLAMASYON ĐNFEKSĐYON ve ATEROSKLEROZ. Dr. Sabri DEMĐRCAN

ĐNFLAMASYON ĐNFEKSĐYON ve ATEROSKLEROZ. Dr. Sabri DEMĐRCAN ĐNFLAMASYON ĐNFEKSĐYON ve ATEROSKLEROZ Dr. Sabri DEMĐRCAN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji ABD 2 ŞUBAT 2002 ÇARŞAMBA KARDĐYOLOJĐ SEMĐNERĐ GĐRĐŞ - 1 Tüm dünyada KAH, MI, stroke ve periferik

Detaylı

Kronik Total Oklüzyon Tanım ve Patofizyoloji. Prof.Dr.Deniz Kumbasar Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

Kronik Total Oklüzyon Tanım ve Patofizyoloji. Prof.Dr.Deniz Kumbasar Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Kronik Total Oklüzyon Tanım ve Patofizyoloji Prof.Dr.Deniz Kumbasar Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Kronik Total Oklüzyon (KTO) Tanım: Nativ koroner arter(ler)de 3 aydan daha

Detaylı

PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA KARDİYOVASKÜLER HASTALIK GELİŞME RİSKİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA KARDİYOVASKÜLER HASTALIK GELİŞME RİSKİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA KARDİYOVASKÜLER HASTALIK GELİŞME RİSKİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Erol Demir¹, Sevgi Saçlı¹,Ümmü Korkmaz², Ozan Yeğit², Yaşar Çalışkan¹, Halil Yazıcı¹, Aydın Türkmen¹, Mehmet Şükrü

Detaylı

FBRNOLTK TEDAV VERLEN ST YÜKSELMEL MYOKARD NFARKTÜS OLGULARINDA FBRNOJEN ve D-DMER DÜZEYLER ile FBRNOLTK TEDAV BAARISIZLII ARASINDAK LK

FBRNOLTK TEDAV VERLEN ST YÜKSELMEL MYOKARD NFARKTÜS OLGULARINDA FBRNOJEN ve D-DMER DÜZEYLER ile FBRNOLTK TEDAV BAARISIZLII ARASINDAK LK T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNiVERSiTESi TIP FAKÜLTESi KARDiYOLOJi ANABiLiM DALI FBRNOLTK TEDAV VERLEN ST YÜKSELMEL MYOKARD NFARKTÜS OLGULARINDA FBRNOJEN ve D-DMER DÜZEYLER ile FBRNOLTK TEDAV BAARISIZLII ARASINDAK

Detaylı

Lipoproteinler. Dr. Suat Erdoğan

Lipoproteinler. Dr. Suat Erdoğan Lipoproteinler Dr. Suat Erdoğan Lipoproteinler Kan plazmasında dolaşan yağlar lipoprotein adı verilen yapılar ile paketlenerek taşınırlar. Lipoproteinler yağların taşıt araçlarıdır. Lipoproteinlerin yapıları

Detaylı

İskemik. Stroke Patofizyolojisi

İskemik. Stroke Patofizyolojisi İskemik Stroke Patofizyolojisi Beyin Yaşam am Üçgeni Kan Akımı Kan Akımı Enfarkt Doku Hassasiyeti Zaman Zaman Global İskemi Serebral İskemi iskeminin tipi ve şiddeti Kan akımının tamamen kesilmesi: 6-8

Detaylı

ST SEGMENT YÜKSELMESĠ OLAN ve OLMAYAN MĠYOKART ENFARKTÜSLÜ HASTALARDA ARTERĠYEL SERTLĠĞĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ

ST SEGMENT YÜKSELMESĠ OLAN ve OLMAYAN MĠYOKART ENFARKTÜSLÜ HASTALARDA ARTERĠYEL SERTLĠĞĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ T.C. ÇUKUROVA ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ KARDĠYOLOJĠ ANABĠLĠM DALI ST SEGMENT YÜKSELMESĠ OLAN ve OLMAYAN MĠYOKART ENFARKTÜSLÜ HASTALARDA ARTERĠYEL SERTLĠĞĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ Dr. Oğuz AKKUġ UZMANLIK TEZĠ

Detaylı

KORONER ARTER HASTALIĞINDA BETA BLOKERLER GÖZDEN DÜŞÜYOR MU?

KORONER ARTER HASTALIĞINDA BETA BLOKERLER GÖZDEN DÜŞÜYOR MU? KORONER ARTER HASTALIĞINDA BETA BLOKERLER GÖZDEN DÜŞÜYOR MU? TABİ Kİ HAYIR, HER HASTAYA VERMELİYİZ DR. SABRİ DEMİ RCAN Beta Blokerler Adrenerjik reseptörler katekolaminler tarafından stimüle edilen G-protein

Detaylı

Antianjinal ilaçlar. Prof. Dr. Öner Süzer

Antianjinal ilaçlar. Prof. Dr. Öner Süzer Antianjinal ilaçlar Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 1 2 2 1 Koroner iskemi, anjina, enfarktüs ve antianjinal tedavi Kalp dokusu, oksijene ihtiyacı bakımından vücuttaki pek çok organa göre daha az

Detaylı

ULUSAL KALP SAĞLIĞI POLİTİKASI ANA İLKELERİ

ULUSAL KALP SAĞLIĞI POLİTİKASI ANA İLKELERİ ULUSAL KALP SAĞLIĞI POLİTİKASI ANA İLKELERİ 1. Dünyada kalp-damar hastalıkları ile ilgili epidemiyolojik gerçekler 1.1. Kalp ve Damar Hastalığı Kavramı 1.2. Dünyada Kalp ve Damar Hastalıklarının Epidemiyolojisi

Detaylı

Acil Serviste NSTEMI Yönetimi. Dr. Özer Badak

Acil Serviste NSTEMI Yönetimi. Dr. Özer Badak Acil Serviste NSTEMI Yönetimi Dr. Özer Badak Sağ koroner Arter (RCA) Sol sirkumfleks Arter (LCx) Sol ön inen koroner arter (LAD) OLGU 3 Ö. Badak BAŞVURU Göğüs ağrısı / göğüste rahatsızlık hissi Bay Mehmet

Detaylı

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE Psikiyatrik hastalığı olan bireylerde MetabolikSendrom (MetS) sıklığı genel popülasyona

Detaylı

Koroner Check Up; Coronary risk profile; Koroner kalp hastalıkları risk testi; Lipid profili;

Koroner Check Up; Coronary risk profile; Koroner kalp hastalıkları risk testi; Lipid profili; KORONER RİSK TESTİ Koroner Check Up; Coronary risk profile; Koroner kalp hastalıkları risk testi; Lipid profili; Koroner kalp hastalıklarına yol açan kolesterol ve lipit testleridir. Koroner risk testleri

Detaylı

Kardiyovasküler Komplikasyonlar ve HIV. Doç.Dr. Barış İki.mur İÜ Cerrahpaşa Tıp Fak. Kardiyoloji AD

Kardiyovasküler Komplikasyonlar ve HIV. Doç.Dr. Barış İki.mur İÜ Cerrahpaşa Tıp Fak. Kardiyoloji AD Kardiyovasküler Komplikasyonlar ve HIV Doç.Dr. Barış İki.mur İÜ Cerrahpaşa Tıp Fak. Kardiyoloji AD Genel Bakış : Sorun Ne? AIDS ve infeksiyonla ilişkili mortalite Subklinik ateroskleroz! Semptoma.k Kardiyovasküler

Detaylı

Prof.Dr. Oktay Ergene. Kardiyoloji Kliniği

Prof.Dr. Oktay Ergene. Kardiyoloji Kliniği Hipertrigliseridemii id i Tedavisi i Prof.Dr. Oktay Ergene İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Kliniği Hipertrigliseridemi Gelişimiş VLDL Chylomicron Liver Defective Lipolysis Remnants

Detaylı

KARDİYAK REHABİLİTASYON ÖĞR. GÖR. CİHAN CİCİK

KARDİYAK REHABİLİTASYON ÖĞR. GÖR. CİHAN CİCİK KARDİYAK REHABİLİTASYON ÖĞR. GÖR. CİHAN CİCİK HASTA HİKAYESİ NASIL ALINIR? 1) Hastanın mevcut şikayeti: Gerçek şikayeti bulmaya yönelik sorular a) Sizi en çok rahatsız eden şey ne? b) Ne zaman başladı?

Detaylı

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA KORONER AKIM REZERVİ VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIK İLİŞKİSİ

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA KORONER AKIM REZERVİ VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIK İLİŞKİSİ PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA KORONER AKIM REZERVİ VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIK İLİŞKİSİ Yaşar Çalışkan 1, Halil Yazıcı 1, Tülin Akagün 1, Nadir Alpay 1, Hüseyin Oflaz 2, Tevfik Ecder 1, Semra Bozfakıoglu

Detaylı

Fibrinolytics

Fibrinolytics ANTİPLATELET İLAÇLAR Fibrinolytics Adezyon Aktivasyon (agonist bağlanma) Agregasyon Aktivasyon (şekil değişikliği) Antiplatelet İlaçlar Antiplatelet ilaçlar Asetilsalisilik asit (aspirin) P2Y12 antagonistleri

Detaylı

26.09.2011. Preeklampsi. Prof Dr Rıza Madazlı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi. Preeklampsi Maternal Sendrom /Endotel Disfonksiyonu

26.09.2011. Preeklampsi. Prof Dr Rıza Madazlı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi. Preeklampsi Maternal Sendrom /Endotel Disfonksiyonu 26.9.11 Hipertansiyon (>14/ 9) ve Proteinüri ( >.3 g / 24-s) > gebelik hafta En sık medikal komplikasyon (%2-7) Prof Dr Rıza Madazlı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Maternal ve Perinatal Mortalite ve Morbidite

Detaylı

Akut Koroner Sendromlar

Akut Koroner Sendromlar Akut Koroner Sendromlar Tanısal Yaklaşım Dr. Cihan Örem Kardiyoloji Anabilim Dalı 27. 4. 2018 Koroner Arter Hastalığı 1. Kronik koroner arter hastalığı (KAH) 2. Akut koroner sendromlar 1 KRONİK KAH 2 Epidemiyoloji

Detaylı

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bruselloz Brucella cinsi bakteriler tarafından primer olarak otçul

Detaylı

Kalp Hastalıklarından Korunma

Kalp Hastalıklarından Korunma Kalp Hastalıklarından Korunma AsılRezzan Dr alt başlık Deniz stilini Acardüzenlemek için tıklatın Kalp- Damar hastalıkları (KDH) birçok Avrupa ülkesinde ve Türkiye de orta ve ileri yaş grubunda en önemli

Detaylı

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ ÖĞRENİM HEDEFLERİ KOAH tanımını söyleyebilmeli, KOAH risk faktörlerini sayabilmeli, KOAH patofizyolojisinin

Detaylı

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi Hipertansiyon Tedavisi: Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi Hipertansiyon Sıklık Yolaçtığı sorunlar Nedenler Kan basıncı hedefleri Tedavi Dünyada Mortalite

Detaylı

Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki

Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki Ayşe Ağbaş 1, Emine Sönmez 1, Nur Canpolat 1, Özlem Balcı Ekmekçi 2, Lale Sever 1, Salim Çalışkan 1 1. İstanbul Üniversitesi,

Detaylı

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı Fiziksel Aktivite ve Sağlık Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı 1 Fiziksel İnaktivite Nedir? Haftanın en az 5 günü 30 dakika ve üzerinde orta şiddetli veya haftanın en az 3 günü 20 dakika

Detaylı

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma Johanna M. Geleijnse,* Cees Vermeer,** Diederick E. Grobbee, Leon J. Schurgers,** Marjo H. J. Knapen,**

Detaylı

Galectin-3; Hemodiyaliz hastalarında kardiyovasküler mortalite belirlemesinde yeni bir biyomarker olabilirmi?

Galectin-3; Hemodiyaliz hastalarında kardiyovasküler mortalite belirlemesinde yeni bir biyomarker olabilirmi? Galectin-3; Hemodiyaliz hastalarında kardiyovasküler mortalite belirlemesinde yeni bir biyomarker olabilirmi? Dr Gülsüm Özkan Hatay Antakya Devlet Hastanesi Sukru Ulusoy 2, Ahmet Menteşe 3, Beyhan Guvercin

Detaylı

Pentamer şeklindeki CRP molekülünün şematik gösterimi

Pentamer şeklindeki CRP molekülünün şematik gösterimi C-REAKTİF PROTEİN (YÜKSEK DUYARLIKLI) Kısaltma ve diğer adı: CRP, hs-crp Kullanım amacı: Başta bakteriyel enfeksiyonlar olmak üzere her türlü enfeksiyonun ve iltihabi sürecin belirlenmesi ve tedaviye alınan

Detaylı

AKUT KORONER SENDROMLU HASTALARDA DÜŞÜK VE YÜKSEK DOZ ATORVASTATİN TEDAVİSİNİN ERKEN DÖNEM İNFLAMASYON VE KOAGULASYON PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİLERİ

AKUT KORONER SENDROMLU HASTALARDA DÜŞÜK VE YÜKSEK DOZ ATORVASTATİN TEDAVİSİNİN ERKEN DÖNEM İNFLAMASYON VE KOAGULASYON PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİLERİ T.C. TRAYA ÜNİVRSİTSİ TIP FAÜLTSİ ARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI Tez Yöneticisi Doç. Dr. Okan RDOĞAN AUT ORONR SNDROMLU HASTALARDA DÜŞÜ V YÜS DOZ ATORVASTATİN TDAVİSİNİN RN DÖNM İNFLAMASYON V OAGULASYON PARAMTRLRİ

Detaylı

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 Hipertansiyon HT Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 Bu sunum Arş. Gör. Dr. Neslihan Yukarıkır ve Arş. Gör. Dr. Dilber Deryol Nacar

Detaylı

Resüsitasyonda HİPEROKSEMİ

Resüsitasyonda HİPEROKSEMİ Resüsitasyonda HİPEROKSEMİ Prof.Dr.Oktay Demirkıran İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Yoğun Bakım Bilim Dalı Acil Yoğun Bakım Ünitesi Avrupa da yaklaşık 700,000/yıl

Detaylı

HİPERTANSİYON & EGZERSİZ

HİPERTANSİYON & EGZERSİZ HİPERTANSİYON & EGZERSİZ HTN %27.8 (ABD DE) 140/90 mmhg PREHİPERTANSİYON SBP:120-139 mmhg DBP:80-89 mmhg Kan basıncı sınıflaması Sistolik kan basıncı(mmhg) Diyastolik kan basıncı (mmhg) İdeal

Detaylı

Acil Serviste DÜŞÜK-ORTA OLASILIKLI AKS. Uzm.Dr.Mehmet AYRANCI Medeniyet Üniversitesi Göztepe EAH Acil Tıp Kliniği

Acil Serviste DÜŞÜK-ORTA OLASILIKLI AKS. Uzm.Dr.Mehmet AYRANCI Medeniyet Üniversitesi Göztepe EAH Acil Tıp Kliniği Acil Serviste DÜŞÜK-ORTA OLASILIKLI AKS Uzm.Dr.Mehmet AYRANCI Medeniyet Üniversitesi Göztepe EAH Acil Tıp Kliniği HEDEF Acil servise AKS düşündüren semptomlarla gelen hastalarda olasılık ve risk sınıflandırılmalarının

Detaylı

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS Aerobik Antrenmanlar Sonucu Kasta Oluşan Adaptasyonlar Miyoglobin Miktarında oluşan Değişiklikler Hayvan deneylerinden elde edilen sonuçlar dayanıklılık antrenmanları

Detaylı

ST SEGMENT YÜKSELMELİ MİYOKART ENFARKTÜSÜ (STEMI)

ST SEGMENT YÜKSELMELİ MİYOKART ENFARKTÜSÜ (STEMI) ST SEGMENT YÜKSELMELİ MİYOKART ENFARKTÜSÜ (STEMI) ÖLÜMLERİN EN BAŞTA GELEN NEDENİ Doç. Dr. Ekrem Yeter Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2010, American Heart Association, www.heart.org,

Detaylı

Hipertansiyon ve akut hipertansif atakta ne yapmalı? Prof. Dr. Zeki Öngen İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

Hipertansiyon ve akut hipertansif atakta ne yapmalı? Prof. Dr. Zeki Öngen İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Hipertansiyon ve akut hipertansif atakta ne yapmalı? Prof. Dr. Zeki Öngen İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Sağlıklı kişi Hipertansiyon: ne yapmalı? Risk faktörlerinden ölüme kardiyovasküler

Detaylı

Prof Dr Rıza Madazlı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı

Prof Dr Rıza Madazlı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Prof Dr Rıza Madazlı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Preeklampsi Hipertansiyon (>140/ 90) ve Proteinüri (>0.3 g / 24-s) > 20 gebelik hafta En sık medikal komplikasyon

Detaylı

PAROKSİSMAL NOKTÜRNAL HEMOGLOBİNÜRİ VE GÖĞÜS HASTALIKLARI. Dr. Alev GÜRGÜN Ege ÜTF Göğüs Hastalıkları AD. alev.gurgun@ege.edu.tr

PAROKSİSMAL NOKTÜRNAL HEMOGLOBİNÜRİ VE GÖĞÜS HASTALIKLARI. Dr. Alev GÜRGÜN Ege ÜTF Göğüs Hastalıkları AD. alev.gurgun@ege.edu.tr PAROKSİSMAL NOKTÜRNAL HEMOGLOBİNÜRİ VE GÖĞÜS HASTALIKLARI Dr. Alev GÜRGÜN Ege ÜTF Göğüs Hastalıkları AD alev.gurgun@ege.edu.tr HİPERKOAGÜLABİLİTE PRİMER 1. Anormal fibrin oluşumuna neden olanlar: AT III

Detaylı

Hastalarda insulin direncini ölçmek klinik pratiğimizde tanı koymak ve tedaviyi yönlendirmek açısından yararlı ve önemlidir.

Hastalarda insulin direncini ölçmek klinik pratiğimizde tanı koymak ve tedaviyi yönlendirmek açısından yararlı ve önemlidir. Hastalarda insulin direncini ölçmek klinik pratiğimizde tanı koymak ve tedaviyi yönlendirmek açısından yararlı ve önemlidir. Dr. Sibel Güldiken Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma

Detaylı

Asistan Oryantasyon Eğitimi

Asistan Oryantasyon Eğitimi Türkiye Acil Tıp Derneği Asistan Oryantasyon Eğitimi ST YÜKSELMESİZ Akut Koroner Sendrom SOAP/NSTEMI Gazi Üniversitesi Acil Tıp Anabilim Dalı 02.04.2011 Sunumu Hazırlayan Dr. Mehmet Mahir KUNT Hacettepe

Detaylı

KARDİYAK REHABİLİTASYON ÖĞR. GÖR. CİHAN CİCİK

KARDİYAK REHABİLİTASYON ÖĞR. GÖR. CİHAN CİCİK KARDİYAK REHABİLİTASYON ÖĞR. GÖR. CİHAN CİCİK Uzun süreli immobilizasyon sonucu: - Nitrojen ve protein dengesi bozulur. - İskelet kasının kitlesi, kasılma kuvveti ve etkinliği azalır. - İskelet kaslarında

Detaylı

Kronik böbrek hastalığı adeta bir salgın halini almıģ olan önemli bir halk sağlığı sorunudur.

Kronik böbrek hastalığı adeta bir salgın halini almıģ olan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Kronik böbrek hastalığı adeta bir salgın halini almıģ olan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Basit ve ucuz bazı testlerle erken saptandığında önlenebilir veya ilerlemesi geciktirilebilir olmasına karģın,

Detaylı

Koroner Check Up; Coronary risk profile; Koroner kalp hastalıkları risk testi; Lipid profili;

Koroner Check Up; Coronary risk profile; Koroner kalp hastalıkları risk testi; Lipid profili; KORONER RİSK TESTİ Koroner Check Up; Coronary risk profile; Koroner kalp hastalıkları risk testi; Lipid profili; Koroner kalp hastalıklarına yol açan kolesterol ve lipit testleridir. Koroner risk testleri

Detaylı

ESANSİYEL HİPERTANSİYONLU HASTALARDA PLAZMA APELİN ve ADMA DÜZEYLERİ

ESANSİYEL HİPERTANSİYONLU HASTALARDA PLAZMA APELİN ve ADMA DÜZEYLERİ ESANSİYEL HİPERTANSİYONLU HASTALARDA PLAZMA APELİN ve ADMA DÜZEYLERİ Çelebi G., 1 Sönmez A., 2 Erdem G., 1 Tapan S., 3 Taşçı İ., 1 Erçin C.N., 4 Doğru T., 4 Kılıç S., 5 Üçkaya G., 2 Yılmaz Mİ., 6 Kutlu

Detaylı

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyoistatistik AD, Bursa. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji AD, Bursa

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyoistatistik AD, Bursa. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji AD, Bursa ERKEN EVRE OTOZOMAL DOMİNANT POLİKİSTİK BÖBREK HASTALIĞINDA SABAH KAN BASINCI PİKİ İLE SOL VENTRİKÜL HİPERTROFİSİ VE ENDOTEL DİSFONKSİYONU İLİŞKİSİ Abdülmecit YILDIZ 1, Saim SAĞ 3, Alparslan ERSOY 1, Fatma

Detaylı

METABOLİK SENDROM ve ANA KOMPONENTLERİ. Prof.Dr.M.Ferit GÜRSU

METABOLİK SENDROM ve ANA KOMPONENTLERİ. Prof.Dr.M.Ferit GÜRSU METABOLİK SENDROM ve ANA KOMPONENTLERİ Prof.Dr.M.Ferit GÜRSU 1 55 y. da erkek hastanın son birkaç aydır TA i :140-150/90-100 mmhg ölçülüyor, hasta ileri tetkik ve tedavi amacı ile doktora başvuruyor Öz

Detaylı

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması Tuncay Güçlü S.B. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Biyokimya Bölümü 16-18 Ekim 2014, Malatya GİRİŞ Kronik

Detaylı

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ Sami Uzun 1, Serhat Karadag 1, Meltem Gursu 1, Metin Yegen 2, İdris Kurtulus 3, Zeki Aydin 4, Ahmet

Detaylı

Acil Serviste Hipertansif Hastaya Yaklaşım

Acil Serviste Hipertansif Hastaya Yaklaşım Acil Serviste Hipertansif Hastaya Yaklaşım Doç. Dr. Sedat YANTURALI Dokuz Eylul Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı İzmir sedat.yanturali@deu.edu.tr 1 Sunu Planı Hipertansiyona genel bakış

Detaylı

Özlem Kurnaz-Gömleksiz, 3 Bengü Tokat, 3 Ezgi Irmak Aslan, Fatih Yanar, 2,3 Deniz Kanca, 4 Zehra Buğra, 3 Hülya Yılmaz Aydoğan

Özlem Kurnaz-Gömleksiz, 3 Bengü Tokat, 3 Ezgi Irmak Aslan, Fatih Yanar, 2,3 Deniz Kanca, 4 Zehra Buğra, 3 Hülya Yılmaz Aydoğan 1,2 Özlem Kurnaz-Gömleksiz, 3 Bengü Tokat, 3 Ezgi Irmak Aslan, 3 Fatih Yanar, 2,3 Deniz Kanca, 4 Zehra Buğra, 3 Hülya Yılmaz Aydoğan 1 Haliç Üniversitesi Tıp Fakültesi, Temel Tıp Bilimleri, Istanbul, Türkiye

Detaylı

Oksidatif Stres ve İnflamasyon Belirteci Olan Monosit Sayısı/HDL Kolesterol Oranı (MHO) ile Diyabetik Nöropati İlişkisi: Kesitsel Tek Merkez Çalışması

Oksidatif Stres ve İnflamasyon Belirteci Olan Monosit Sayısı/HDL Kolesterol Oranı (MHO) ile Diyabetik Nöropati İlişkisi: Kesitsel Tek Merkez Çalışması Oksidatif Stres ve İnflamasyon Belirteci Olan Monosit Sayısı/HDL Kolesterol Oranı (MHO) ile Diyabetik Nöropati İlişkisi: Kesitsel Tek Merkez Çalışması Asena Gökçay Canpolat, Şule Canlar, Çağlar Keskin,

Detaylı

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA REZİDÜEL RENAL FONKSİYON VE İNVAZİF OLMAYAN ATEROSKLEROZ BELİRTEÇLERİ İLİŞKİSİ

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA REZİDÜEL RENAL FONKSİYON VE İNVAZİF OLMAYAN ATEROSKLEROZ BELİRTEÇLERİ İLİŞKİSİ PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA REZİDÜEL RENAL FONKSİYON VE İNVAZİF OLMAYAN ATEROSKLEROZ BELİRTEÇLERİ İLİŞKİSİ Yaşar Çalışkan 1, Halil Yazıcı 1, Tülin Akagün 1, Nadir Alpay 1, Abdullah Özkök 1, Nihat Polat

Detaylı

YÜKSEK KOLESTEROL VE İLAÇ KULLANIMI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT

YÜKSEK KOLESTEROL VE İLAÇ KULLANIMI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT YÜKSEK KOLESTEROL VE İLAÇ KULLANIMI Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Yüksek kolesterolde ilaç tedavisi üzerinde çok tartışılan bir konudur. Hangi kolesterol düzeyinde ilaç başlanacağı gerçekten yorumlara açıktır

Detaylı

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI ST SEGMENT YÜKSELMELİ AKUT MİYOKARD İNFARKTÜSLÜ HASTALARDA BAŞVURU SIRASINDAKİ ORTALAMA TROMBOSİT HACMİNİN FİBRİNOLİTİK TEDAVİ SONRASI

Detaylı

FİZİKSEL AKTİVİTE RİSKLER & YARARLAR. Prof.Dr.Gülfem ERSÖZ

FİZİKSEL AKTİVİTE RİSKLER & YARARLAR. Prof.Dr.Gülfem ERSÖZ FİZİKSEL AKTİVİTE RİSKLER & YARARLAR Prof.Dr.Gülfem ERSÖZ Fiziksel Aktivite Kassal kontraksiyon ve enerji harcaması gerektiren her türlü hareket Egzersiz Sağlık durumunu iyileştirmek Fiziksel uygunluğu

Detaylı

EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT

EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT Prof.Dr.Fadıl Özyener Fizyoloji Anabilim Dalı Sempatik Sistem Adrenal Medulla Kas kan dolaşımı Kan basıncı Solunum sıklık ve derinliği Kalp kasılma gücü Kalp atım

Detaylı

T.C. Dr. Siyami Ersek. İstanbul

T.C. Dr. Siyami Ersek. İstanbul T.C. Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi İstanbul KORONER ARTER HASTALARINDA POSTPRANDİYAL GLİSEMİ İLE GENSİNİ SKORU İLE BAKILAN KORONER ARTER HASTALIĞI CİDDİYETİNİN İLİŞKİSİ Kardiyoloji

Detaylı

Hemodiyaliz Hastalarında Atriyal Fibrilasyon Sıklığı ve Tromboembolik İnmeden Koruma Yönelimleri

Hemodiyaliz Hastalarında Atriyal Fibrilasyon Sıklığı ve Tromboembolik İnmeden Koruma Yönelimleri Hemodiyaliz Hastalarında Atriyal Fibrilasyon Sıklığı ve Tromboembolik İnmeden Koruma Yönelimleri Nuri Barış Hasbal, Yener Koç, Tamer Sakacı, Mustafa Sevinç, Zuhal Atan Uçar, Tuncay Şahutoğlu, Cüneyt Akgöl,

Detaylı

Dr. Çiğdem USUL AFŞAR. İç Hastalıkları Uzmanlık Tezi

Dr. Çiğdem USUL AFŞAR. İç Hastalıkları Uzmanlık Tezi T.C. S.B. İSTANBUL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 1.İÇ HASTALIKLARI KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ: UZM. DR. CÜNEYT MÜDERRİSOĞLU AKUT KORONER SENDROMLU HASTALARDA SERUM FETUİN-A DÜZEYİ, KALP KAPAK KALSİFİKASYONU VE

Detaylı

METABOLİK SENDROMLU HASTALARDA TELMİSARTAN VE LOSARTANIN İNSÜLİN DİRENCİ ÜZERİNE ETKİLERİ (UZMANLIK TEZİ) DR. ÖZGÜR BAHADIR

METABOLİK SENDROMLU HASTALARDA TELMİSARTAN VE LOSARTANIN İNSÜLİN DİRENCİ ÜZERİNE ETKİLERİ (UZMANLIK TEZİ) DR. ÖZGÜR BAHADIR T.C Sağlık Bakanlığı Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi II. Dahiliye Kliniği Şef: Prof. Dr. Aytekin Oğuz METABOLİK SENDROMLU HASTALARDA TELMİSARTAN VE LOSARTANIN İNSÜLİN DİRENCİ ÜZERİNE ETKİLERİ (UZMANLIK

Detaylı

Birinci Basamakta Böbrek Hasarının Değerlendirilmesi Proteinüri; Kimde, Nasıl Bakılmalı, Nasıl Değerlendirilmeli?

Birinci Basamakta Böbrek Hasarının Değerlendirilmesi Proteinüri; Kimde, Nasıl Bakılmalı, Nasıl Değerlendirilmeli? Birinci Basamakta Böbrek Hasarının Değerlendirilmesi Proteinüri; Kimde, Nasıl Bakılmalı, Nasıl Değerlendirilmeli? Dr. İhsan ERGÜN Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Gerçek bir pozitiflik söz konusu mudur?

Detaylı

Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi

Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi İhsan Ateş 1, Nihal Özkayar 2,Bayram İnan 1, F. Meriç Yılmaz 3, Canan Topçuoğlu 3, Özcan Erel 4, Fatih Dede 2, Nisbet Yılmaz 1 1 Ankara Numune

Detaylı

PCOS nun Uzun Dönem Sağlık Etkileri

PCOS nun Uzun Dönem Sağlık Etkileri PCOS nun Uzun Dönem Sağlık Etkileri Prof. Dr. Cavidan Gülerman Zekai Tahir Burak Kadın Hastalıkları EAH - Ankara PCOS un Uzun Dönem Sağlık Etkileri PCOS, reprodüktif çağın ötesinde; " İnsülin rezistansı

Detaylı

HİPERTANSİYON. Günümüzün En Çok Öldüren Hastalığı

HİPERTANSİYON. Günümüzün En Çok Öldüren Hastalığı Günümüzün En Çok Öldüren Hastalığı HİPERTANSİYON Prof. Dr. Mustafa ARICI Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı ve Halk Sağlığı Enstitüsü Öğretim Üyesi

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKTA AKILCI LABORATUVAR KULLANIMI

BİRİNCİ BASAMAKTA AKILCI LABORATUVAR KULLANIMI BİRİNCİ BASAMAKTA AKILCI LABORATUVAR KULLANIMI Doç. Dr. Ayşe Palanduz Aile Hekimliği Anabilim Dalı DERS PLANI TARİH DERS 07.09.2015 Sağlık Hizmetlerinin Basamaklandırılması ve Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri

Detaylı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes Mellitus Komplikasyonları Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes mellitus komplikasyonlar Mikrovasküler Makrovasküler Diyabetik retinopati Diyabetik

Detaylı

KADIN KALBİ. Dr.Işıl Uzunhasan İ.Ü.Kardiyoloji Enstitüsü

KADIN KALBİ. Dr.Işıl Uzunhasan İ.Ü.Kardiyoloji Enstitüsü KADIN KALBİ 1 Dr.Işıl Uzunhasan İ.Ü.Kardiyoloji Enstitüsü KLİNİK DEĞERLENDİRME 41 yaş kadın hasta 3 günden beri süren göğüs ağrısı beraberinde nefes darlığı yakınması 20 yıldan beri 1 p/gün sigara içimi;

Detaylı

PULMONER EMBOLİ TANISINDA

PULMONER EMBOLİ TANISINDA PULMONER EMBOLİ TANISINDA KARDİYAK BELİRTE AKDENİZ ÜNİVERSİTES TESİ TIP FAKÜLTES LTESİ ACİL L TIP ANABİLİM M DALI Dr. İlker GÜNDG NDÜZ 12-01 01-2010 ÖZET PE tanısı koymak veya onaylamak; Kısa vadeli prognoz

Detaylı

Dr Talip Asil Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı

Dr Talip Asil Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Dr Talip Asil Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Karotis Arter Hastalığı İskemik İnmelerin yaklaşık %20-25 inde karotis arter darlığı Populasyonda yaklaşık %2-8 oranında

Detaylı

NSTEMI ARŞ. GÖR. DR. ALPAY TUNCAR

NSTEMI ARŞ. GÖR. DR. ALPAY TUNCAR NSTEMI ARŞ. GÖR. DR. ALPAY TUNCAR AKUT KORONER SENDROM (AKS) NEDIR? Bir koroner arterin kan akımında arterin beslediği miyokard bölgesinde iskemiye yol açan ani bozulmaya bağlı tüm durumlar AKS de genellikle

Detaylı

ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI. Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU

ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI. Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU Arı Zehiri - Tanım Arı zehiri, bal arıları tarafından öncelikle memelilere ve diğer iri omurgalılara karşı

Detaylı

SON DÖNEM BÖBREK YETMEZLİKLİ HASTALARDA VASKÜLER SERTLİK İLE VASKÜLER HİSTOMORFOMETRİK BULGULARIN KORELASYONU

SON DÖNEM BÖBREK YETMEZLİKLİ HASTALARDA VASKÜLER SERTLİK İLE VASKÜLER HİSTOMORFOMETRİK BULGULARIN KORELASYONU SON DÖNEM BÖBREK YETMEZLİKLİ HASTALARDA VASKÜLER SERTLİK İLE VASKÜLER HİSTOMORFOMETRİK BULGULARIN KORELASYONU Müge Özcan 1, Kenan Keven 1, Şule Şengül 1, Arzu Ensari 2, Selçuk Hazinedaroğlu 3, Acar Tüzüner

Detaylı

YÜKSEK KOLESTEROL. Hiperkolesterolemi; Yüksek kolesterol sebepleri nelerdir?

YÜKSEK KOLESTEROL. Hiperkolesterolemi; Yüksek kolesterol sebepleri nelerdir? YÜKSEK KOLESTEROL Hiperkolesterolemi; Kolesterol ve kolesterole bağlı kalp damar hastalıklar en büyük ölüm sebebidir. Hiperkolesterolemi kan yağlarından biri olan kolesterolün yüksek olmasıdır. Kan yağları

Detaylı

Gestasyonel Diyabet: Anne ve Fetusta Kısa ve Uzun Dönem Sonuçlar

Gestasyonel Diyabet: Anne ve Fetusta Kısa ve Uzun Dönem Sonuçlar Gestasyonel Diyabet: Anne ve Fetusta Kısa ve Uzun Dönem Sonuçlar Prof. Dr. Lemi İbrahimoğlu İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Perinatoloji Bilim Dalı Gestasyonel Diyabetes

Detaylı

Hipertansiyon Tedavisi Dr Ömer Kozan DEÜTF İzmir

Hipertansiyon Tedavisi Dr Ömer Kozan DEÜTF İzmir Hipertansiyon Tedavisi Dr Ömer Kozan DEÜTF İzmir Journal of Hypertension 2007;25:1105-1187 Arteriyel kalınlaşma ve katılaşma Sol ventrikük hipertrofisi HİPERTANSİYON Renal Disfonksiyon Beyin ESH/ESC 2007

Detaylı