BİPOLAR I BOZUKLUK TANILI HASTALARIN TEDAVİ ÖNCESİ VE SONRASI SİTOKİN DÜZEYLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "BİPOLAR I BOZUKLUK TANILI HASTALARIN TEDAVİ ÖNCESİ VE SONRASI SİTOKİN DÜZEYLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ"

Transkript

1 T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI Tez Yöneticisi Doç. Dr. Cengiz TUĞLU BİPOLAR I BOZUKLUK TANILI HASTALARIN TEDAVİ ÖNCESİ VE SONRASI SİTOKİN DÜZEYLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ (Uzmanlık Tezi) Dr. Vesile UYANIK EDİRNE

2 TEŞEKKÜR Uzmanlık eğitimim süresince bilgi ve becerilerimin gelişmesindeki değerli katkılarından dolayı Psikiyatri AD başkanı Prof. Dr. Ercan ABAY a, tezimin yöneticisi olan, eğitimimde ve tezimin hazırlanmasında destek ve katkılarını esirgemeyen Doç. Dr. Cengiz TUĞLU ya, eğitimim süresince değerli katkılarıdan dolayı Doç. Dr. Erdal VARDAR ve Doç. Dr. Okan ÇALIYURT a, çalışmamın laboratuvar aşamasındaki yardımları için Mikrobiyoloji AD öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Hakan KUNDURACILAR a teşekkür ederim.

3 İÇİNDEKİLER GİRİŞ VE AMAÇ... 1 GENEL BİLGİLER... 3 BİPOLAR BOZUKLUK... 3 BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ VE SİTOKİNLER GEREÇ VE YÖNTEMLER BULGULAR TARTIŞMA SONUÇLAR ÖZET SUMMARY KAYNAKLAR EKLER

4 SİMGE VE KISALTMALAR BB BDNF CRP DSM-IV-TR ELISA HPA hs-crp IFN- γ IL-4 IL-6 IL-8 IL-10 MHC TNF-α Th1 Th2 YMDÖ Bipolar Bozukluk Brain-derived Neurotropic Factör C-Reactive Protein Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, Yeniden Gözden Geçirilmiş Tam Metin Enzyme-Linked Immunosorbent Assay Hipotalamo-Pitüiter-Adrenal High Sensitivity C-Reactive Protein İnterferon-gama İnterlökin-4 İnterlökin-6 İnterlökin-8 İnterlökin-10 Major Histokompatibilite Kompleksi Tümör Nekrotizan Faktör-alfa T Helper-1 T Helper-2 Young Mani Derecelendirme Ölçeği

5 GİRİŞ VE AMAÇ Bipolar bozukluk (BB) dünya genelinde işlevsellik kaybına en çok neden olan altıncı tıbbi durum olup artmış mortalite ile de ilişkili bulunmaktadır (1,2). BB si olan hastalarda; genel toplum oranları ile karşılaştırıldığında kalp hastalığı, inme ve kanser gibi genel tıbbi durumlara bağlı ölümlerin arttığı gözlenmiştir (3,4). Tıbbi eş tanının sık görülmesinin yanında bipolar bozukluğa sahip hastalarda %25-50 oranında özkıyım girişiminin olduğu ve bu bozukluğa sahip hastaların %15-19 unun bu nedenle hayatını kaybettiği bildirilmektedir. Özkıyım sonucu hayatını kaybetme oranları genel topluma göre 20 kat artmış olarak bulunmuştur (5). Bipolar bozukluğun patofizyolojisini açıklamaya yönelik biyolojik, genetik ve psikososyal faktörleri araştıran pek çok çalışma yapılmış olmasına rağmen, bipolar bozukluğun oluş mekanizması henüz tam olarak açıklanabilmiş değildir. Giderek artan sayıda çalışma, duygudurum bozukluğu belirtilerinin oluşumunda immünomodülatörlerin etkisi olduğunu göstermektedir (6). Beyin, kan-beyin bariyeri ile kandaki immün mediatörlerle teması olmayan bir organ olarak tanımlanmıştır (7). Yakın dönemde ise beynin hem immün süreçleri başlattığı hem de onlardan etkilendiği düşünülmektedir (8,9). Bunun da ötesinde immünolojik anormallikler, psikososyal stres ve çeşitli psikiyatrik bozukluklarla ilişkilendirilmiştir (10). Geçtiğimiz onyılda sitokinlerin psikiyatrik hastalıklarla olan ilişkisini gösteren, sitokinlerin merkezi sinir sistemindeki etkilerini ele alan, şizofrenideki otoimmünite üzerinde duran ve depresyondaki hipotalamo-pitüiter-adrenal (HPA) eksenin görevlerini araştıran pekçok çalışma yapılmıştır. Şizofreni ve depresyonda sitokinlerin etkileriyle ilgili 1

6 birçok çalışma yapılmış olsa da bipolar bozuklukta sitokinlerin etkileri ile ilgili bilgiler hala çok kısıtlıdır (11). Bipolar bozukluğun patofizyolojisinde sitokinlerin rollerini araştıran pekçok çalışma yapılmıştır (12-14). Mevcut çalışmalarda, proinflamatuvar sitokinlerin manik dönemdeki rolleri konusunda benzer bulguların olduğundan bahsedilmekle birlikte, inflamatuvar ve antiinflamatuvar sitokinlerin manik dönemdeki etkileri konusunda tartışma devam etmektedir. Ayrıca tedavi öncesi ve tedavi sonrasında sitokin düzeylerinde olan değişikliklerin klinik karşılıkları hakkında yeterli bilgi bulunmamakta ve hangi sitokinin klinik yanıt ile daha fazla ilişkili olduğu bilinmemektedir. Bunun yanında hastaların kullanmakta oldukları antipsikotik ve duygudurum düzenleyici ilaçların sitokin düzeylerine olan etkileri çalışma sonuçları ile yorum yapmakta güçlüklere neden olmaktadır. Çalışmamızda bipolar bozukluğun manik döneminde; sitokinlerin, interlökin-4 (IL-4), interlökin-6 (IL-6), interlökin-10 (IL-10), tümör nekrotizan faktör-α (TNF-α) ve interferongama (IFN-γ), kortizol düzeylerinin ve bir akut faz reaktanı olan high sensitivity C-reactive protein (hs-crp) düzeylerinin manik dönemin şiddeti ile olan ilişkisini ve tedavi yanıtını öngörmede etkilerinin olup olmadığını değerlendirmeyi amaçladık. 2

7 GENEL BİLGİLER BİPOLAR BOZUKLUK Tarihçe Hipokrat insanın duygudurumu ile beden sıvıları arasında bağlantı kurmuş, hafif kanlı mizaç, ağır kanlı mizaç, kara sevdalı mizaç ve sinirli mizaç olarak birbirinden farklı mizaç türleri tanımlamıştır (15). Kapadokyalı Aretaeus melankoli ve mani arasında bir bağlantı olduğunu, aynı hastaların bu iki bozukluğu farklı zamanlarda yaşadığını gözlemlemiştir (16). Ondokuzuncu yüzyılda, hastanede yatan hastalarla ilgili gözlemler, bazı psikotik hastaların diğerlerinden farklı olarak kendiliğinden iyileşmeler gösterdiğini ve hastalıklarının belli dönemlerde ortaya çıktığını göstermiştir. Bu gözlemler sonucu (1840 yılında) Esquirol, depresyon ve maninin kronik akıl hastalıklarından farklı olduğunu ortaya koymuştur (15). Bu tabloları tanımlamak için Jean Pierre Falret (1851 yılında) folie circulaire (döngüsel ruh hastalığı) ve Jules Ballarges folie a double forme (iki biçimli ruhsal hastalık) gibi çeşitli terimler kullanmıştır (16). Kraepelin (1895 yılında) manik-depresif hastalığı tanımlayarak, bu hastalık için üç önemli tanı ölçütü olarak; depresyon ya da öfori tarzında yoğun emosyonel tonus, daha önceki sağlıklı işlevselliğe geri dönebilme, hastanın yaşamı boyunca tekrarlayan birçok atağının olması gibi özellikleri öne sürmüştür (16). Bleuler (1930 yılında) affektif bozukluk terimini kullanarak manik ve depresif belirtileri bir araya toplamıştır. Leonard (1959 yılında) Kraepelin in tanımladığı manik depresif hastalık tanısını; manik ve depresif atakların bir arada olduğu durumu bipolar bozukluk olarak, sadece depresif ya da sadece manik atakların olduğu durumu monopolar 3

8 bozukluk olarak iki alt guruba bölmeyi önermiştir. Lityumun 1960 lı yıllarda kullanıma girmesi ile BB ile ilgili daha fazla farmakolojik ve etyolojiye yönelik biyolojik araştırmalar yapılmaya başlanmıştır. Duygulanım bozukluğu tanımı 1970 li yıllardan itibaren kabul görmeye başlamıştır. Ruhsal bozuklukların tanısal ve sayımsal el kitabı III (DSM-III) tanı sisteminin (1980 yılında) kullanıma girmesi ile affektif bozukluk tanımı kabul edilmiş ve temel ayırım major depresyon ve BB arasında yapılmıştır. Duygudurum bozuklukları terimi ise (1987 yılında) DSM III-R de kullanılmaya başlamıştır.dsm-iv sınıflandırmasında ise (1994) bipolar I, bipolar II, siklotimi ve başka türlü adlandırılamayan BB tanımlanmıştır (17). DSM-IV-TR sınıflandırmasının 2000 yılında kullanıma girmesi ile BB sınıflandırılmasında farklılık olmamıştır. DSM-IV-TR de duygudurum bozuklukları başlığı altında toplanan diğer durumlar; genel tıbbi duruma ya da madde kullanımına bağlı duygudurum bozukluğu tanılarıdır (18). BB tekrarlayan depresif, manik ya da karma ataklarla giden ve ataklar arasında kişinin sağlıklı duyguduruma dönebildiği bir duygudurum bozukluğu olarak tanımlanmaktadır (18). Duygudurum bozukluğu dönemlerinin başlangıcı genellikle ergenlik ya da erken erişkinlik yıllarında olur (19,20). Bipolar bozuklukta ara dönemler sağlıklı duyguduruma ulaşılan süreler olarak tanımlanmakla birlikte; BB tam ya da kısmi düzelme ile giden değişken duygudurum dönemlerinin gözlenebildiği düzensiz bir seyir göstermektedir. Bipolar bozuklukta; duygudurum bozukluğu belirtilerinin tam olarak bulunduğu dönemlere ek olarak hastalık dönemleri arasında subsendromal (eşik-altı) özellikte affektif belirtiler, ek tanılar (anksiyete bozukluğu, madde kötüye kullanımı vb.) ve genel tıbbi durumlar (obezite, migren vb.) ile birliktelik gözlenebilir (21,22). Epidemiyoloji Bipolar bozukluğun yaşam boyu yaygınlığı %0,4-1,6 arasında değişmektedir. Bipolar bozukluk spektrum olarak ele alınırsa bu oran %5 i geçmektedir (23-25). Kültürel ve etnik guruplar arasında fark yoktur (26). Başlangıç yaşıyla, ilk tedavi veya hastaneye yatış arasında 5-10 yıllık bir süre vardır (27,28). Bipolar II bozukluğu, kadınlarda daha sık görülmekle birlikte bipolar I bozukluğunun görülme sıklığı cinse bağlı olarak değişmemektedir (29). Yapılan çalışmalarda mani için başlangıç yaşı erkeklerde ortalama 24,4 ve kadınlarda 24,8 olarak bulunmuştur (30). Hastaların %20-30 unda ilk dönem 21 yaşından önce ortaya çıkarken, 50 yaşından sonra başlayan olgular %10 olarak bildirilmektedir (31). Manik dönemler erkeklerde, depresif dönemler ise kadınlarda daha sık gözlenir (32). Bununla 4

9 birlikte, erkeklerde ilk başlangıç sıklıkla mani, kadınlarda ise depresyondur (17). Bipolar I bozukluğu boşanmış ve yalnız yaşayan bireylerde, evli kişilere kıyasla daha sık görülmektedir. Ancak bu farklılığın hastalığın erken başlangıcından ve hastalığın evlilikteki uyumsuzluklara neden olmasından kaynaklanabileceği de düşünülmektedir (32). Etyoloji Genetik faktörler: Bipolar bozukluk tanılı hastalarla yapılan çalışmalar hastalığın genetik temelleri olduğunu düşündürmektedir. BB tanılı hastaların birinci derece akrabalarında BB görülme riski %4,5 tur (32,33). Yapılan çalışmalar BB nin Mendel in genetik yasalarıyla kalıtımsal geçiş göstermediğini ve tek bir genetik alanda belirlenen dominant geçişe de uymadığını göstermektedir (34). Genetik polimorfizm ile ilgili çalışmalarda; polimorfizm sonucunda ortaya çıkan fenotiple tedaviye verilen yanıt ve geçirilen atak sayısı arasında ilişki olabileceği öne sürülmektedir (35). Eğer bir ebeveyn BB Tip I tanısına sahipse herhangi bir çocuğunda duygudurum bozukluğu olma olasılığı %25, eğer her iki ebeveynde de bozukluk mevcutsa bu oran %50-75 tir (32). BB ta gen ve çevre etkileşimiyle ilgili çeşitli modeller ileri sürülmekte olup, bunlar içinde iki model ön plana çıkmaktadır. Birinci modele göre, genlerin etkisi ile çevre etkisi bağımsız kuvvetler olarak ele alınmakta ve bireydeki hastalığın ana-babadan kalıtımla geçtiği ve çevresel şartların da hastalığın ortaya çıkmasında hazırlayıcı rol oynadığı öne sürülmektedir. İkinci modelde ise genetik ve çevresel etkenlerin etkileşiminin daha fazla olduğu ve çevreden gelen etkiler zemininde var olan genlerin ekpresyonunun etkilendiği öne sürülmektedir (34). Monoamin hipotezi: Biyojenik aminlerden olan noradrenalin ve serotonin duygudurum bozukluklarının patofizyolojisiyle en çok ilişkili bulunan nörotransmitterlerdir. BB da araştırmacıların çoğu monoaminerjik sistemde, özellikle de noradrenerjik sistemde artış olduğunu ileri sürmektedir. Manik dönem sırasında noradrenalin metaboliti olan metoksi hidroksi fenil glikolün plazmada arttığı bilinmektedir. Ayrıca sinaptik aralıkta katekolamin miktarını artıran uyaranlar ya da trisiklik antidepresanlar manik nöbetlere neden olabilmektedir. BB nin etyopatogenezinde serotonin metabolizması ile ilgili görüşler de ileri sürülmektedir. L-triptofanın yüksek dozlarda verilmesi mani tablosunun oluşmasına yol açabilmektedir (32). 5

10 Hem depresyon hem manide serotonin düzeyinde azalma olduğu gösterilmiştir. Dopaminin de bipolar bozukluğun etyolojisinde rol oynadığına ilişkin kanıtlar vardır. Dopamini artıran ilaçlar manik belirtilerin ortaya çıkmasına yol açabilir. Nörotransmitterlerden belli bir gurubun manik dönemde gözlenen bazı belirtilerden sorumlu olduğu öne sürülmektedir. Aşırı hareketlilikten dopamin sorumlu tutulurken noradrenalin ise öfori ile ilişkilendirilmiştir. Dopamin etkinliğinin artmasının beyin sapında yer alan ve noradrenalin deposu olan locus seruleus ın, substantia nigra üzerindeki inhibitör etkisinin ortadan kalkması sonucu oluştuğu öne sürülmektedir (36). İkincil mesajcı sistemin rolü: Bipolar hastaların postmortem çalışmalarında; hastaların oksipital, prefrontal ve temporal kortekslerinde G protein etkinliği ve konsantrasyonunda artış, prefrontal kortekste proteinkinaz C etkinliğinde değişiklikler, oksipital kortekste fosfotidilinozitol hidrolizinde azalma saptanmıştır. Mitokondriyal işlev bozukluğunun bipolar bozukluğun patofizyolojisinde yer alabileceğini öngören bir çalışmada mitokondriyal endoplazmik retikulum da kalsiyum düzenleyici sistemin kalsiyum anormalliklerine katkıda bulunduğu öngörülmüştür (37). İkincil mesajcı sistemde duygudurum bozukluğunda çeşitli değişiklikler olduğu bildirilmişse de etyolojideki rolleriyle ilgili bilgiler kısıtlıdır. Elektrolit dengesi: Duygudurum bozukluklarında elektrolit ve sıvı dengesizliği olduğu varsayımı ile bağlantılı olarak BB de sodyum pompası ya da Na-K ATPaz değişiklikleri olduğu ileri sürülmüştür. Bipolar hastalarda eritrositlerde Na-K ATPaz etkinliğinde azalma olduğu saptanmıştır (37). Manik dönem sırasında hücre içi sodyum düzeyinin arttığı ve iyileşme döneminde ise normale döndüğü bildirilmektedir. Aynı zamanda antikonvülzan ilaçlar hızlı sodyum kanalları üzerinde inhibisyon yaparak etki göstermektedirler (17). Kalsiyum düzeyi ile ilgili olarak ise; fosfoinositol kalsiyum bağlantısındaki düzensizliğin bipolar bozukluğun patofizyolojisinde rol oynayabileceği ve bipolar hastaların trombositlerinde uyaranla birlikte serbest kalsiyum düzeyinin arttığı bildirilmektedir (38). Nöroplastisite: Bipolar bozukluk ve depresyon ile ilgili yapılan çalışmalarda her iki bozukluğun da nörodejeneratif hastalıklar olmadığı ancak bozulmuş hücresel nöroplastisite ile ilişkili olabilecekleri gösterilmiştir (6). Stres ve glukortikoidler doğrudan atrofiye neden 6

11 olmanın yanında hücresel esnekliği de azaltarak bazı nöronları iskemi, hipoglisemi, eksitatör aminoasit toksisitesi gibi diğer hasarlara yatkın hale getirmektedir (6). Dolayısıyla yineleyici stres ve sıklıkla hiperkortizolemi ile ilişkili olası yenileyici duygudurum bozukluğu dönemlerinin, farklı fizyolojik (yaşlanma gibi) ya da patolojik (iskemi gibi) olaylara yanıt olarak hücresel ölüm ya da atrofiye yatkınlığa yol açabileceği düşünülmektedir. Lityum ve antidepresan kullanımı hipokampusda nörogenezisi artırmaktadır. Brainderived neurotropic factör (BDNF) güçlü bir fizyolojik sağkalım faktörüdür. Sinaptik alana, gama amino butirik asit, dopamin ve serotonin salıverilmesi üzerine etkileri vardır (39). Yine lityumun Bcl-2 ve BDNF düzeylerini artırıp Bax ve p53 gibi bazı hücre ölüm faktör düzeylerini azalttığı bilinmektedir (32). Dört haftalık lityum tedavisi ile magnetik rezonans spektroskopide gri cevher değişikliğinin olup olmadığının saptanmaya çalışıldığı bir araştırmada; N-asetil aspartat düzeylerinde anlamlı artışın olduğu tespit edilmiş ve bu durum araştırmacılar tarafından lityumun nöron koruyucu etkisinin olduğu bilgisini desteklediği şeklinde yorumlanmıştır (40). Giderek artan sayıda bulgu, özgül duygudurum belirtilerinin oluşumunda ya da duygudurum bozukluklarının patofizyolojisinde immünmodülatörlerin kritik bir rol oynadığını göstermektedir (6). Ateşlenme (Kindling) modeli: Bipolar bozuklukta hastalık belirtilerini ve döngüselliği açıklamaya yönelik ateşlenme (kindling) modeline göre; ilk manik ya da depresif dönem stresli yaşam olayları ile tetiklenir ve sonraki hastalık dönemlerinde kişinin beyninde bir takım biyokimyasal değişikliklere yol açar. Bu değişiklikler hastalardaki duyarlılığı artırarak hastaları diğer stresörlere karşı yatkın bir hale getirmektedir. Bu duyarlılaşma süreci bir dış stres olmadan da hastalık ataklarının kendiliğinden oluşmasına kadar devam etmekte ve hastalığın ilerlemesine paralel olarak hastalık dönemlerindeki sıklık da artmaktadır (41). Yapısal ve işlevsel beyin görüntüleme: Bipolar bozuklukta beyin görüntülemede; ventrikül çevresindeki beyaz cevherde hiperintens lezyonlar bulunduğu bildirilmekle birlikte bu bulgunun BB ye özgül olmadığı fakat hastalık şiddeti ve yaş ile bu bulguların ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Duyguların ifadesinde önemli rolü olan prefrontal korteks üzerinde yapılan çalışmalarda ön singulat hacminde ve gri cevher yoğunluğunda azalma olduğu, lityum kullanımı olan hastalarda ise böyle bir farklılığın olmadığı saptanmıştır (42). 7

12 Bipolar Bozukluk Tipleri Bipolar bozukluk DSM-IV-TR da duygudurum bozuklukları ana başlığı altında yer almaktadır (Tablo 1). DSM-IV-TR daki bipolar bozukluk tipleri bozukluğun tekrarlayan manik, depresif ya da hipomanik dönemlerinin nasıl seyir gösterdiği, aralarda duygudurum belirtilerinin devam edip etmemesi, belirtilerin ortaya çıkışına yol açan tıbbı durumun varlığı ya da yokluğu gibi özelliklere göre tanımlanmaktadır. Tablo 1. Bipolar bozukluk tipleri (18) Bipolar Bozukluk Tip I Bipolar Bozukluk Tip II Siklotimik Bozukluk Başka Türlü Adlandırılamayan Bipolar Bozukluk Ruhsal bozuklukların tanısal ve sayımsal el kitabı yeniden gözden geçirilmiş tam metin de yer alan BB sınıflandırmasının yanında çeşitli araştırmacılar bipolar bozukluğun klinikte izlenen farklı alt tiplerini tanımlamaya çalışmıştır. Bunlardan biri olan Klerman 1987 yılında altı tip tanımlamıştır (43). Tanı sistemlerindeki BB sınıflandırmasına en fazla katkı ve eleştiri Akiskal tarafından yapılmıştır. Akiskal, DSM deki BB sınıflandırmasını genel anlamda yetersiz olması, bazı noktalarda ise tutucu olması nedeniyle eleştirmektedir. Kısa depresif dönemlerle giden kronik hipomanik olan hastalardan, akrabaları arasında BB si olan depresif hastalara kadar yeterince tanımlanmamış klinik durumları bir araya toplamış ve Bipolar Spektrum kavramını gündeme getirmiştir (24). Akiskal, bipolar bozukluk Tip I ve Tip II nin dışında farklı klinik özellikleri olan ara gruplar olduğundan söz etmiştir. Sağaltımla ortaya çıkan hipomanik kaymanın BB olduğu, karma maniler kadar karma depresyonların da varlığı, BB II de depresyonun belirgin rolü ve kişilik bozuklukları ile BB arasındaki ilişki Akiskal ın üzerinde durduğu diğer konulardır (30). Akiskal in tanımladığı BB spekturumu Tablo 2 de gösterilmiştir. 8

13 Tablo 2. Akiskal e göre bipolar spektrum bozuklukları (44) BB ½ Şizobipolar bozukluk BB I Manik-depresif hastalık BB I ½ Uzamış hipomani ve depresyon BB II Spontan hipomanik dönemler ve depresyon BB II ½ Siklotimiye eklenmiş depresyon BB III Depresyon ve antidepresan ya da somatik sağaltımla ilişkili hipomani BB III ½ Madde ve/ veya alkol kullanımıyla ilişkili duygudurum dalgalanmaları BB IV Hipertimiye eklenen depresyon BB: Bipolar Bozukluk. Manik Dönemdeki Klinik Görünüm Yükselmiş, taşkın ya da irritabl duygudurum manik dönemin temel belirtilerindendir. Hastanın duygudurumu, bozukluğun ilk dönemlerinde öforik iken ilerleyen dönemlerde irritabl olur. Bu dönemde davranışlar sıklıkla dürtüsel, aynı zamanda tutkulu ve amaca dönüktür. Hastalar sıklıkla dini, politik, ekonomik konular, cinsellik ve başkalalarından zarar görme ile ilgili aşırı düşünce uğraşlarına sahiptir ve bu düşünceler sanrısal boyut da alabilir. Ergenlik döneminde gözlenen mani, sıklıkla şizofreni ya da antisosyal kişilik bozukluğu olarak yanlış tanı alabilir. Ayrıca ergenlik döneminde ortaya çıkan manik dönemde madde kullanımı, suça karışma gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir (32). Bipolar I bozukluğunun başlıca özelliği, bir ya da birden çok manik dönemin ya da karma dönemin ortaya çıkması ile belirli bir klinik gidişin olmasıdır. Tanı için manik dönem ya da karma dönemin görülmesi gereklidir. Çoğu zaman daha önce bir ya da birden çok depresif dönem geçirilmiş olmakla birlikte, tanı için depresif dönemin görülmesi gerekli değildir. Manik ya da depresif dönemler, genel tıbbi durum, ilaç tedavisi, ilaç kötüye kullanımı ya da depresyon tedavisi için kullanılan ilaçlara bağlı olarak ortaya çıkmamıştır ve belirtiler şizofreni ya da sanrısal bozukluk gibi bir psikotik bozuklukla bağlantılı değildir (32). Ruhsal bozuklukların tanısal ve sayımsal el kitabı, yeniden gözden geçirilmiş tam metin e göre BB tanı ölçütleri Tablo 3 te özetlenmiştir. 9

14 Tablo 3. Ruhsal bozuklukların tanısal ve sayımsal el kitabı, yeniden gözden geçirilmiş tam metin e göre bipolar I bozukluk tanı ölçütleri (18) A. En az bir manik ya da karma dönem vardır. B. Depresif dönem geçirilmiştir ya da ilerde ortaya çıkacağı varsayılmaktadır. C. Duygudurum dönemleri şizoaffektif bozukluğa uymamaktadır. D. Belirtiler sosyal, iş ya da diğer önemli alanlarda klinik olarak anlamlı bozulmaya yol açar. E. Belirtiler bir maddenin ya da genel tıbbi durumun fizyolojik etkilerine bağlı değildir. Ruhsal bozuklukların tanısal ve sayımsal el kitabı, yeniden gözden geçirilmiş tam metin e göre manik dönem tanı ölçütleri ise aşağıdaki gibidir (18); A. En az bir hafta süren ( hastaneye yatırılmayı gerektiriyorsa herhangi bir süre ) olağandışı ve sürekli yükselmiş taşkın ya da irritabl bir duygudurum döneminin olması B. Duygudurum bozukluğu dönemi sırasında aşağıdaki belirtilerden üçü ya da daha fazlası (duygudurum irritabl ise dördü ) bulunur: 1. Benlik saygısında abartılı ölçüde artma ve grandiyozite, 2. Uyku gereksiniminde azalma, 3. Her zamankinden daha konuşkan olma ya da konuşmaya tutma, 4. Fikir uçuşmaları ya da düşüncelerin sanki yarışıyor gibi birbirlerinin peşisıra gelmesi, 5. Dikkat dağınıklığı, çelinebilirlik (dikkatin önemsiz ya da ilgisiz bir dış uyaranla kolaylıkla çelinebilir olması), 6. Amaca yönelik etkinlikte artış ya da psikomotor ajitasyon, 7. Kötü sonuçlar doğurma olasılığı yüksek, zevk veren etkinliklere aşırı katılma, C. Bu belirtiler bir karma nöbet belirtilerini karşılamamaktadır. D. Bu duygudurum bozukluğu mesleki işlevsellikte, olağan toplumsal etkinliklerde ya da başkalarıyla olan ilişkilerde belirgin bozulmaya yol açacak veya kendisine, başkalarına zarar vermesini önlemek için hastaneye yatırılacak düzeyde şiddetlidir veya psikotik özellikler gösterir. E. Bu belirtiler bir maddenin (örn: ilaç kötüye kullanımı, tedavi edici ilaç) doğrudan fizyolojik etkilerine ya da genel tıbbi bir duruma bağlı değildir. 10

15 Bipolar Bozukluk Ayırıcı Tanısı Benzer belirtileri ile oldukça karmaşık bir grup hastalığı içeren duygudurum bozukluklarının arasında BB tanısını koyabilmek için detaylı bir öykü şarttır (17). Şizofreni ile ayırımında; şizofrenide gözlenen taşkınlık durumlarında davranışlar, sanrılar ve varsanılar genellikle düzensiz, dağınık ve duygudurumla uyumsuzdur. Manik dönem daha ani başlarken şizofrenide başlangıç çoğu zaman sinsidir. Şizofrenide de zaman zaman düzelmeler görülse de negatif belirtiler düzelme döneminde devam eder. BB de hastalık dönemleri arasında işlevsellik korunurken şizofrenide bozukluk süreğen seyrettiği için işlevsellikte belirgin kayıplar izlenir. Özellikle duygudurumla uyumsuz psikotik belirtilerin olduğu ilk psikotik atak döneminde ayrım yapmak güçleşebilir. Bu durumda tanı koymak için acele etmemek ve hastalığın gidişini izlemek gereklidir (45). Şizoaffektif bozukluklar ile BB ayırımında, BB da göreceli olarak korunmuş işlevsellik düzeyinin olması ve ara dönemlerde belirtilerin gözlenmemesi, şizoaffektif bozuklukta ise işlevselliğin daha kötü olması ve ara dönemlerde psikotik belirtilerin sürmesi ayırıcı tanıda yol göstericidir. Sınır kişilik bozukluğu yoğun disforik dönemler, irritabilite ve duygudurumda dalgalanmalar yaşanması nedeniyle BB ile ayrıcı tanıda önem kazanmaktadır. Sağaltımın planlanması açısından BB ile ayırıcı tanısının yapılması gerekmektedir. Toksik ve organik nedenlere bağlı manik dönem ayırıcı tanısı uygun laboratuvar tetkikleri ve klinik öykü ile yapılmalıdır. Seyir ve Prognoz Hızlı döngülülük, hastalık öncesi düşük işlevsellik düzeyi, madde kötüye kullanımı eştanısı, erken başlangıç, erkek cinsiyet, düşük sosyo-ekonomik düzeyde olma, ailede BB öyküsünün varlığı, ayrılmış ya da hiç evlenmemiş olma olumsuz bir hastalık gidişini öngörmektedir (30). Bipolar bozuklukta ortalama manik dönem sayısı 9 olarak bildirilmekle birlikte hastalar 2-30 manik dönem yaşayabilir (32). Hastalarda ara dönemlerde tama yakın iyileşme beklenmesine karşın, sıklıkla duygudurumda dalgalanmalar ve diğer kalıntı belirtiler devam etmektedir (46,47). Yüksek işsizlik oranı, sık hastaneye yatış, sık intihar girişimleri, depresif ve disforik duygudurum nedeniyle yaşam kalitesinin bozulması, tıbbi hastalıklarla birliktelik, madde kötüye kullanımının fazlalığı, bu kötü gidişte izlenen olumsuzluklardandır (48). Yaşam boyu hastalık sürelerinin %20'ye yakını hastanede geçmektedir. Hastalık dönemelerinin beşte biri 2-7 ay sürmekte ve ortalama 2,2 yılda bir hastalık dönemi ortaya çıkmaktadır (49). Hastaların yaklaşık %40-50 si ilk dönemden sonra iki yıl içinde ikinci manik dönem geçirirler (32). 11

16 Manik hastaların uzun dönem takiplerinde hastaların %35 inin işlevselliğinde önemli bir azalma oluştuğu izlenmektedir (50). Hastaların 2/3 ünde işverimi düşmekte, 1/3 ünde sosyal işlevsellikte azalmakta oluşmakta ve %45 i hastalıkları sebebiyle eşlerinden ayrılmaktadır. Genel olarak hastaneye yatıştan 5 yıl sonra hastaların %60 nın işlevselliğinde bozulma oluştuğu görülmektedir. Manik dönemlerin %60-70 ı genellikle depresif dönemden hemen önce ya da sonra ortaya çıkmaktadır. Hastanın yaşlanması ile hastalık dönemleri arasında geçen süre azalmaktadır. BB tip I tanılı hastaların %15 i bir yıl içinde 4 ya da daha fazla hastalık dönemi geçirmekte olup, bu hastalar hızlı döngülü olarak kabul edilmektedir. (32). Özkıyım girişiminin varlığı BB tanılı hastaların takibinde yaşanan önemli güçlüklerden birisidir. Angst ve ark. nın (4) 2002 yılında yapmış oldukları ve 202 hastanın takip edildiği bir çalışmada koruyucu sağaltım almayan hastalarda özkıyım riski %30-35 olarak saptanırken, koruyucu sağaltım alan hastalarda %5-10 olarak saptanmıştır. Sachs ve ark. nın (51) 2003 de yaptıkları bir çalışmada ise; bipolar bozukluğu olan hastalarda %27 oranında yinelemenin sürdüğü, %15 civarında kronikleşmenin olduğu ve %25 inde hastalık belirtilerinde düzelmenin olduğu saptanmıştır. Bipolar bozukluğu olan hastalarda genel topluma oranla boşanma oranının 3 kat, işsizlik oranının ise 2 kat fazla olduğu bildirilmektedir. Bipolar bozukluğun manik dönemlerinde aşırı para harcama, trafik kazası geçirme, kendisine ya da çevresine zarar verici davranışlarda bulunma, alkol/madde kötüye kullanımı gibi kişinin yaşamında ciddi sorunlara yol açabilecek durumlar sıkça gözlenmektedir. Tedavi harcamaları, sık hastane yatışları ve iş gücü kaybı gibi nedenler ekonomik kayıpların oluşmasına yol açmaktadır (17). BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ Bağışıklık sistemi en önemli görevlerinden biri olan, organizmayı infeksiyonlara karşı koruma işlevini özel roller üstlenmiş hücre ve moleküllerin organizyonunu bünyesinde toplamasıyla gerçekleştirmektedir. Bağışıklık sisteminin kazanılmış ve doğal bağışıklık olmak üzere iki temel bileşeni vardır. Doğal (doğuştan) bağışıklık, kalıtsal öğeler içerir ve ilk savunma hattını oluşturur. Kazanılmış (edinsel) bağışıklıkta ise tekrar eden infeksiyonlara bir yanıt söz konusudur. Bu tür bir yanıtın gelişmesi günler alabilir ve ilk saldırıyı önlemede pek etkili değildir, fakat kazanılmış bağışıklığın etkisiyle tekrarlayan infeksiyonlar önlenir ve uzun süreli infeksiyonlar da ortadan kaldırılmış olur (52). 12

17 Doğal Bağışıklık Doğal bağışıklığın hücresel bileşenleri: Doğal bağışıklık fagositik hücreleri (nötrofiller, monositler ve makrofajlar), inflamatuvar mediatörleri salgılayan hücreleri (bazofiller, mast hücreleri ve eozinofiller) ve doğal öldürücü hücreleri içerir. Doğal bağışıklığın moleküler bileşenleri; kompleman sistemi, akut faz proteinleri ve sitokinlerdir. Dolayısıyla doğal bağışıklık immünojenik bellek haricindeki tüm bağışıklık sistemini kapsamaktadır. Doğal bağışıklığın temel özellikleri antijen varlığında da değişmeden kalmaktadır (53). Makrofajların reseptörleri, omurgalılarda bulunmayan mannoz gibi karbonhidrat yapısında molekülleri içerir. Bu özellikleri sayesinde moleküllerin yabancı olup olmadıklarını ayırt edebilirler (52). Bunun yanında hem makrofajlar hem de nötrofiller yüzeylerinde kompleman ve antikor reseptörleri barındırırlar ve bu sayede antikor, kompleman veya her ikisi ile kaplı mikroorganizmaları fagosite edebilirler (54). Dentritik hücreler yavaş fakat kararlı bir şekilde hücre-dışı antijenlerin endositozunda görev alırlar. Bunun yanında mikroorganizmaları dendiritik hücre yüzeyinde bulunan durum tanımlama reseptörleri ile tanıyan dendiritik hücreler, antijen sunan hücreler haline de dönüşebilirler. Ayrıca virüslerle infekte hücrelerden interferon alfa salınması, ısı şok proteinlerinin salınımda artış veya nekrotik hücre sayısında artış gibi endojen tehlike sinyalleri ile de dendiritik hücreler aktive olabilirler (52). Antijenler, Major histokompatabiliti kompleksleri (MHC) aracılığıyla sunulurlar. İki sınıf MHC mevcuttur; sınıf I ve sınıf II. Sınıf I ise üçe ayrılmaktadır. HLA A, B ve C. Aynı şekilde sınıf II de üçe ayrılmaktadır; HLA DP, DQ ve DR. MHC sınıf II molekülleri, peptidleri yardımcı T hücrelerinin yüzeylerinde bulunan reseptörlere sunarlar. Dendiritik hücreler, bağışıklılığı başlatan ve bellek bağışıklılığı gelişmeden önceki bağışıklıktan sorumlu olan hücrelerdir (54).Nötrofiller ise makrofaj ve dendritik hücrelerin aksine zayıf fagositörlerdir. Parazitleri salgıladıkları katyonik proteinler ve reaktif oksijen metabolitleri ile öldürdükleri düşünülmektedir. Ayrıca lökotirienlerin, prostoglandinlerin ve çeşitli sitokinlerin de salınımına yol açarlar (55). Her ne kadar tüm çekirdekli hücreler MHC sınıf I moleküllerini yüzeylerinde eksprese etseler de; bu özelliklerini kaybedebilirler. Bu durum mikroorganizmalarla temas sonrası gelişebilmektedir (52,55). Kompleman sistemi: Bir patojenle infeksiyon sonucu bağışıklık sisteminin hücreleri infeksiyon sahasına doğru yola çıkarlar. Bağışıklık sisteminin infeksiyona olan bu savunmacı eğiliminde rol alan sistemlerden birisi de kompleman sistemidir. Kompleman sistemi kan 13

18 pıhtılaşmasındaki enzimatik yolaklara benzer yolaklarla üç farklı yoldan uyarılmaktadır. Klasik yolak, antijen antikor kompleksleri ile uyarılmakta; alternatif yolak, mikrobiyal hücre duvarları ile uyarılmakta ve lektin yolağı ise mikrobiyal karbonhidratların mannoz bağlayıcı proteinlerle plazmada etkileşime girmesi sonucu uyarılmaktadır (56). Akut faz proteinleri: İnfeksiyonlara direnci sağlayan ve hasarlı dokuların iyileştirilmesinde rol oynayan moleküllerin tümüne birden akut faz proteinleri adı verilmektedir (57). Akut faz proteinlerinin plazma düzeyleri infeksiyon, inflamasyon veya doku hasarına hızlıca yanıt verir. Bazı kompleman sistemi proteinlerine ek olarak akut faz proteinleri; C-reactive protein (CRP), serum amiloid A proteini, proteinaz inhibitörleri ve koagülasyon proteinlerini içerirler. CRP inflamasyonu göstermede kullanışlı bir belirteçtir (52). Sitokinler: Sitokinler çözünebilir protein ya da glikoprotein yapısında, zararlı uyaranlara karşı immün sistem hücreleri tarafından salgılanan sinyal oluşturabilen moleküllerdir (58). Sitokinler bağışıklık sistemi hücreleri arasında ve bağışıklık sistemi ile diğer hücreler arasında haberci olarak görev almakta ve mononükleer fagositler, lenfositler, endotelyal hücreler, epitelyal hücreler, fibroblastlar ve kondrositler gibi pek çok hücre tarafından sentezlenmektedir (59). Sitokinler hücre adezyonu, migrasyonu, aktivasyonu, anjiogenezis, doku yıkım ve yapımı ile fibrozisle ilişkili moleküllerdir. Ayrıca inflamatuvar bölgedeki hücrelerin hücre içi temas yoluyla sağladıkları hücreler arası iletişim sitokin üretimini artırmaktadır (59). Bu özellik nedeniyle bağışıklık sisteminin düzenlenmesinde birleşik bir ağ yapısı oluşmuş olur. Sitokinlerin varlığı özelleşmiş sitokin reseptörleri tarafından algılanmaktadır. Bazı sitokin reseptörleri çözünür halde bulunurken bazıları ise hücre membranına yerleşmiştir. Haberci olmanın yanında bazı sitokinler savunmada da doğrudan rol üstlenirler. Günümüzde belli sitokinler ve sitokin antagonistleri artan bir şekilde tıbbi tedavide kullanılmaktadır (52). Proinflamatuvar sitokinler: İnterlökin-1, IL-6 ve TNF-α gibi sitokinler, patojenin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve inflamatuvar sürecin hızlı bir şekilde çözülmesi amacıyla bağışıklılık yanıtını arttırarak proinflamatuvar yanıt olarak adlandırılan özellikler sergileyebilir. Bu etkiyi sağlamak için pekçok mekanizma görev almaktadır. Metabolizma uygun proinflamatuvar yanıtın elde edilmesi amacıyla ısıyı artırır ve böylece metabolizma 14

19 hızlanır. Özel hücreler aktive edilerek daha fazla işlev görmeleri sağlanabilir. Bazı sitokinler doğrudan bazıları dolaylı olarak bazıları ise hem doğrudan hem de dolaylı etki gösterirler. Örnek olarak nötrofillerin inflamasyon bölgesine toplanmaları için İnterlökin-8 gibi kemotaktik ajanların varlığı ve interlökin-1 ve TNF-α gibi ajanların endotel üzerindeki adezyon moleküllerini dolaylı olarak artırmaları gerekmektedir (52). Antiinflamatuvar sitokinler: Sitokinler ayrıca inflamatuvar sürecin baskılanmasında da rol alırlar. Antiinflamatuvar sitokinlere örnek olarak IL-4, IL-10 ve interlökin-13 gösterilebilir. Bu sitokinlerin bazıları hücre fonksiyonlarının baskılanmasında bazıları da diğer sitokinlerin üretiminin baskılanmasında rol almaktadır. Sitokin sentez inhibitörü olan IL-10 T hücre kökenli sitokinlerin üretiminin baskılanmasında rol alır. Bazı sitokinler ise alışılmışın dışında hem proinflamatuvar hem de antiinflamatuvar özellikler gösterebilir. Sitokinler salgılandıkları T hücrelerinin tipine göre de iki temel kategoriye ayrılabilir. Tip 1 T hücreleri genel olarak hücresel fonksiyonların reaksiyonundan sorumludur ve IFN-γ, TNF-α ve interlökin-12 gibi sitokinlerin salınımlarından sorumlu iken; Tip 2 T hücreler antikor aracılı bağışıklıktan sorumludurlar ve IL-4 ile interlökin-5 in salınımını sağlarlar (54). Organizmada stres olması durumunda Tip I ve II inflamatuvar yanıtta değişiklikler olduğu bildirilmektedir (9). Genel olarak T helper 1 (Th1) lenfositleri IFN-γ, interlökin-2 ve interlökin-12 üretirlerken; T helper 2 (Th2) lenfositleri IL-4, interlökin-5, IL-6, IL-10 ve interlökin-13 üretirler (52). Bir Th2 sitokini olan IL-10 ve Th1 sitokini olan IFN-γ, Th1 ve Th2 nin reaksiyonlarını antagonize eder (59). Diğer taraftan sitokinler bir kaskad halinde salınmaktadırlar. Bu durumda önce yapılmış sitokinler sonra yapılacak olanları uyarır. Th1 tip yanıtını baskılayan antiinflamatuvar sitokinler olan IL-4, IL-10 ve interlökin-13 Th2 tarafından sentezlenmektedir (59). Bu sitokinler proinflamatuvar sitokinlerin ve proteolitik enzimlerin aktivitelerini baskılamakta ve interlökin-1 reseptör antagonistinin üretimini de artırmaktadır (60,61). Bunun yanında proinflamatuvar sitokinler kendi antagonistlerinin üretimlerini uyararak dengenin korunmasında görev alırlar. Sitokinler arasında interlökin-1β, TNF-α, IL-4 ve IFN-γ, T hücrelerinin ve monositlerin adezyonunu uyarır (59). Bir grup sitokin, inflamatuvar lökositlerin farklılaşması, büyümesi ve fonksiyon göstermelerinde etkin görev almaktadır. Tüm hematopoetik hücreler pluripotent hematopoetik kök hücreden köken alarak büyürler. Kemik iliğinin stromal hücreleri ve timus hematopoetik kök hücrenin büyümesi için IL-4, IL-6, interlökin-7, interlökin-11, lösemi inhibitör faktörü, 15

20 kök hücre faktörü, granülosit stimüle edici faktör ve granülosit monosit stimüle edici faktör gibi mediatörleri ortama salarlar (52). Sitokinler inflamatuvar durumlarda diğer çözünür halde bulunan mediatörlerle ilişki içinde olur. TNF-α kronik inflamasyonda merkezi bir rol oynayan ve kemokinlerin, diğer sitokinlerin, proteolitik enzimlerin ve prostaglandinlerin üretimlerini arttıran bir sitokin çeşididir. TNF-α nın haricindeki diğer sitokinler de kendi aralarında ilişki içerisindedir. Bu etkileşim inflamatuvar bir durum varlığında proinflamatuvar ve antinflamatuvar dengenin korunmasını sağlamakta ve inflamatuvar yanıta lökositlerin verdikleri yanıtı düzenlemektedir (55). Kazanılmış Bağışıklık Kazanılmış bağışıklık, antijen sunan hücreler ile antijene özel B ve T lenfositlerinden oluşur. B lenfositleri, hücre-dışı mikroorganizmaları temizlemekte görevli özel antikorlar olan immünglobulinleri salgılarlar. T lenfositleri ise bir yandan B lenfositlerine antikor yapımında yardım ederken diğer yandan makrofajları aktive ederek hücre-içi patojenlerin öldürülmesinde ve virüslerle infekte hücrelerin öldürülmesinde görev alırlar. Doğal ve kazanılmış bağışıklık patojenlerin temizlenmesinde birlikte çalışmaktadır (54). MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ VE SİTOKİNLER Yakın dönemdeki çalışmalara kadar beyin, kan-beyin bariyeri ile korunarak immün mediatörlerle teması olmayan bir organ olarak değerlendirilmiştir (7,8). Yakın dönemde ise beyinin hem immün süreçleri doğurduğu hem de onlardan etkilendiği düşünülmektedir (8,9). Duygudurum bozukluklarında immün sistem önemli bir rol oynamaktadır (58). Yakın zamanda yapılan çalışmalarda bipolar hastalarda nöroplastisite ve nöronal sağ kalımda azalma olduğu bildirilmektedir (62). Nöronal sağ kalım nörotransmitterler, hormonlar ve nörotrofinler gibi pek çok mediatörün işbirliği ile sağlanmaktadır (58). BDNF sinaptik plastisite, nöronal ve dendritik dallanma için anahtar bir moleküldür (63). Bununla birlikte azalmış serum BDNF düzeylerinin hem manide hem de bipolar bozukluğun depresif döneminde etkili olduğu da gösterilmiştir (64). Çeşitli morfolojik çalışmalarda bipolar hastalarda üçüncü ve dördüncü ventriküllerinde genişleme, gri cevher, hipokampus ve serebellum hacminde azalma, prefrontal korteksin bazı bölgelerinde hacim azalması olduğu saptanmıştır (65-67). Ayrıca amigdala boyutlarında da artış saptanmış ve bu durum hastalığa en fazla eşlik eden morfolojik bulgu olarak düşünülmüştür (68,69). Strakowski ve ark. ilk 16

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır. Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır. Lohusalık döneminde ruhsal hastalıklar: risk etkenleri ve klinik gidiş Doç.Dr. Leyla Gülseren 25 Eylül 2013 49. Ulusal

Detaylı

( iki uçlu duygulanım bozukluğu, psikoz manik depresif, manik depresif psikoz)

( iki uçlu duygulanım bozukluğu, psikoz manik depresif, manik depresif psikoz) ÇOCUKLARDA BİPOLAR DUYGULANIM BOZUKLUĞ ( iki uçlu duygulanım bozukluğu, psikoz manik depresif, manik depresif psikoz) Bipolar duygulanım bozukluğu ; iki uçlu duygulanım bozukluğu, manik depresif psikoz

Detaylı

ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI

ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI Tıp Fakülteleri Mezuniyet Öncesi İmmünoloji Eğitim Programı Önerisi in hücre ve dokuları ilgi hücrelerini isim ve işlevleri ile bilir. Kemik iliği, lenf nodu, ve dalağın anatomisi,

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem V Psikiyatri Staj Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Yrd. Doç. Dr. Baran GENCER Yrd. Doç. Dr. Oğuz GÜÇLÜ Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

Nöroinflamasyon nedir? Temel mekanizmaları ve ölçümleme

Nöroinflamasyon nedir? Temel mekanizmaları ve ölçümleme Nöroinflamasyon nedir? Temel mekanizmaları ve ölçümleme Uz. Dr. Tevfik Kalelioğlu Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Nöroinflamasyon nedir? Temel mekanizmaları ve ölçümleme Uz. Dr. Tevfik Kalelioğlu

Detaylı

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI Organizmalarda daha öncede belirtildiği gibi hücresel ve humoral bağışıklık bağışıklık reaksiyonları vardır. Bunlara ilave olarak immünoljik tolerans adı verilen

Detaylı

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Mesut YILDIZ, Sait ALİM, Sedat BATMAZ, Selim DEMİR, Emrah SONGUR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI ADIM ADIM YGS LYS 177. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI Hastalık yapıcı organizmalara karşı vücudun gösterdiği dirence bağışıklık

Detaylı

İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ. Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD

İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ. Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD HÜCRE İÇİ MİKROBA YANIT Veziküle alınmış mikroplu fagosit Sitoplazmasında mikroplu hücre CD4 + efektör

Detaylı

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR Yetişkin Psikopatolojisi Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR Yetişkin psikopatolojisi içerik: Sınıflandırma sistemleri Duygudurum bozuklukları Anksiyete bozuklukları

Detaylı

BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ http://www.bipolaryasam.org/ Bipolar II Bozukluk

BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ http://www.bipolaryasam.org/ Bipolar II Bozukluk BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ http://www.bipolaryasam.org/ Bipolar II Bozukluk Doç. Dr. Sibel Çakır İstanbul Tıp Fakültesi, Psikiyatri A.D Duygudurum Bozuklukları Birimi Açıklama 2012-2013 Araştırmacı: ELAN Danışman:

Detaylı

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ Doç. Dr. Okan Çalıyurt Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD, Edirne Temel Kavramlar Madde kötüye kullanımı Madde bağımlılığı Yoksunluk Tolerans

Detaylı

I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık

I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık Fagositik hücreler (makrofajlar, mast hücreleri) Kompleman sistemi(direkt bakteri hücre membranı parçalayarak diğer immün sistem hücrelerin bunlara atak yapmasına

Detaylı

VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite

VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite Prof.Dr. Yılmaz Akça Prof.Dr. Feray Alkan Prof.Dr. Aykut Özkul Prof. Dr. Seval Bilge-Dağalp Prof.Dr. M. Taner Karaoğlu Prof.Dr. Tuba Çiğdem Oğuzoğlu DOĞAL SAVUNMA HATLARI-DOĞAL

Detaylı

ANKSİYETE BOZUKLUKLARININ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ. Doç.Dr.Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD

ANKSİYETE BOZUKLUKLARININ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ. Doç.Dr.Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD ANKSİYETE BOZUKLUKLARININ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ Doç.Dr.Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Açıklama 2008 2010 Araştırmacı: Lilly Konuşmacı: Lundbeck Sunum

Detaylı

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... 1 Bilinmesi Gereken Kavramlar... 1 Giriş... 2 Hücrelerin Fonksiyonel Özellikleri... 2 Hücrenin Kimyasal Yapısı... 2 Hücrenin Fiziksel Yapısı... 4 Hücrenin Bileşenleri... 4

Detaylı

Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD

Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD Kronik enflamatuar hastalıklar, konak doku ve immun hücreleri arasındaki karmaşık etkileşimlerinden

Detaylı

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü Dr. Fatma Fariha Cengiz, Dr. Gülhan Cengiz, Dr. Sermin Kesebir Erenköy RSHEAH, İstanbul 29 Mayıs Hastanesi,

Detaylı

Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli

Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD Doğal bağışıklık Edinsel bağışıklık Hızlı yanıt (saatler) Sabit R yapıları Sınırlı çeşidi tanıma Yanıt sırasında değişmez Yavaş yanıt (Gün-hafta)

Detaylı

YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER 0341110024

YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER 0341110024 YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER 0341110024 YAŞLANMA Hücre yapısını ve organelleri oluşturan moleküler yapılarından başlayıp hücre organelleri,hücre,doku,organ ve organ sistemlerine

Detaylı

Hücresel İmmünite Dicle Güç

Hücresel İmmünite Dicle Güç Hücresel İmmünite Dicle Güç dguc@hacettepe.edu.tr kekik imus Kalbe yakınlığı ve Esrarengiz hale Ruhun oturduğu yer Ruh cesaret yiğitlik Yunanlı Hekim MS 1.yy Kalp, pankreas, timus imus yaşla küçülür (timik

Detaylı

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II. KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II. KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU Doç.Dr. Engin DEVECİ İMMÜN SİSTEM TİPLERİ I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık Fagositik hücreler (makrofajlar, mast

Detaylı

TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU. Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu

TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU. Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONLARI TİP I TİP II TİPII TİPIII TİPIV TİPIV TİPIV İmmün yanıt IgE IgG IgG IgG Th1 Th2 CTL Antijen Solübl antijen Hücre/

Detaylı

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri Dr. Hasan KARADAĞ Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği Gündüz aşırı uykululukta genel popülasyonun % 4-6

Detaylı

Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler. Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017

Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler. Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017 Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017 AÇIKLAMA 2012-2017 Araştırmacı: yok Danışman: yok Konuşmacı: yok Olgu 60 yaşında kadın, evli, 2 çocuğu var,

Detaylı

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Doç. Dr. Özen Önen Sertöz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Ankara,

Detaylı

b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel bilgi öğretilmesi amaçlanmıştır.

b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel bilgi öğretilmesi amaçlanmıştır. İMMÜNOLOJİİ I-DERS TANIMLARI 1- Tanım: Konakçı savunma mekanizmalarının öğretilmesi. b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel

Detaylı

D.Ü. TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM II HASTALIKLARIN BİYOLOJİK TEMELLERİ DERS KURULU

D.Ü. TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM II HASTALIKLARIN BİYOLOJİK TEMELLERİ DERS KURULU D.Ü. TIP FAKÜLTESİ 2017 2018 DERS YILI DÖNEM II HASTALIKLARIN BİYOLOJİK TEMELLERİ DERS KURULU 02.05.2018-28.05.2018 Dersler Teorik Pratik Toplam Biyokimya 15-15 Farmakoloji 18-18 İmmünoloji 18-18 Mikrobiyoloji

Detaylı

RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA C5aR 450 C/T GEN POLİMORFİZMİ: GREFT ÖMRÜ İLE T ALLELİ ARASINDAKİ İLİŞKİ

RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA C5aR 450 C/T GEN POLİMORFİZMİ: GREFT ÖMRÜ İLE T ALLELİ ARASINDAKİ İLİŞKİ RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA C5aR 450 C/T GEN POLİMORFİZMİ: GREFT ÖMRÜ İLE T ALLELİ ARASINDAKİ İLİŞKİ Ramazan GÜNEŞAÇAR 1, Gerhard OPELZ 2, Eren ERKEN 3, Steffen PELZL 2, Bernd DOHLER 2, Andrea RUHENSTROTH

Detaylı

ÇOCUK VE GENÇLERDE DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI

ÇOCUK VE GENÇLERDE DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI ÇOCUK VE GENÇLERDE DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Psikoloji Lisans www.gunescocuk.com Tanım Kişinin genel duygu durumundaki bir bozulma, dış şartlara ve durumlara göre uygunsuz bir

Detaylı

Bipolar depresyonu ayırt etmek her zaman kolay mı?

Bipolar depresyonu ayırt etmek her zaman kolay mı? Bipolar depresyonu ayırt etmek her zaman kolay mı? Ömer AYDEMİR Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı, Manisa Bipolar Depresyon Ayırt etmek çok kolay Mani/Hipomani Bipolar Depresyon

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD

Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD KOMPLEMAN SİSTEMİ Kompleman sistem, (Compleman system) veya tamamlayıcı sistem, bir canlıdan patojenlerin temizlenmesine yardım eden biyokimyasal

Detaylı

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler:

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler: LÖKOSİT WBC; White Blood Cell,; Akyuvar Lökositler kanın beyaz hücreleridir ve vücudun savunmasında görev alırlar. Lökositler kemik iliğinde yapılır ve kan yoluyla bütün dokulara ulaşır vücudumuzu mikrop

Detaylı

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ SUNUM PLANI: Hareketli çocuk kime denir? Klinik ilgi odağı olması gereken çocuklar hangileridir?

Detaylı

ÇOCUKLUK VE ERGENLİK BAŞLANGIÇLI BİPOLAR BOZUKLUKTA NÖTROFİL/ LENFOSİT VE TROMBOSİT/ LENFOSİT ORANLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

ÇOCUKLUK VE ERGENLİK BAŞLANGIÇLI BİPOLAR BOZUKLUKTA NÖTROFİL/ LENFOSİT VE TROMBOSİT/ LENFOSİT ORANLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ ÇOCUKLUK VE ERGENLİK BAŞLANGIÇLI BİPOLAR BOZUKLUKTA NÖTROFİL/ LENFOSİT VE TROMBOSİT/ LENFOSİT ORANLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ UZM.DR.NAGIHAN CEVHER BINICI DR.BEHÇET UZ ÇOCUK HASTALIKLARI VE CERRAHISI EAH

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

Ders Yılı Dönem-II Hastalıkların Biyolojik Temeli Ders Kurulu

Ders Yılı Dönem-II Hastalıkların Biyolojik Temeli Ders Kurulu 2018 20 Ders Yılı Dönem-II Hastalıkların Biyolojik Temeli Ders Kurulu 30.04.20-27.05.20 2018 20 Ders Yılı Dönem-II Hastalıkların Biyolojik Temeli Ders Kurulu 30.04.20 27.05.20 Dersler Teorik Pratik Toplam

Detaylı

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji www.gunescocuk.com Çocuk ve ergen psikiyatrisinde

Detaylı

Oytun Erbaş, Hüseyin Sedar Akseki, Dilek Taşkıran

Oytun Erbaş, Hüseyin Sedar Akseki, Dilek Taşkıran Yağlı Karaciğer (Metabolik Sendrom) Modeli Geliştirilen Sıçanlarda Psikoz Yatkınlığındaki Artışın Gösterilmesi ve Bu Bulgunun İnflamatuar Sitokinlerle Bağlantısının Açıklanması Oytun Erbaş, Hüseyin Sedar

Detaylı

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ A.D. Madde deyince ne anlıyoruz? Alkol Amfetamin gibi uyarıcılar Kafein Esrar ve sentetik kannabinoidler

Detaylı

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM & ÖĞRETİM YILI DÖNEM II

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM & ÖĞRETİM YILI DÖNEM II T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ 2017 2018 EĞİTİM & ÖĞRETİM YILI DÖNEM II VI. DERS KURULU (4 HAFTA) 1901206HASTALIKLARIN BİYOLOJİK TEMELİ DERS KURULU-I DEKAN DEKAN YRD. BAŞKORDİNATÖR

Detaylı

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5. Obsesif Kompulsif Bozukluk Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5. Sınıf Dersi Sunum Akışı Tanım Epidemiyoloji Klinik özellikler Tanı ölçütleri Nörobiyoloji

Detaylı

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın Hücre iletişimi Tüm canlılar bulundukları çevreden sinyal alırlar ve yanıt verirler Bakteriler glukoz ve amino asit gibi besinlerin

Detaylı

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM DR FARUK UĞUZ KONYA N.E.Ü MERAM TIP FAKÜLTESI PSIKIYATRI A.D. ÖĞR. ÜYESI Açıklama Son iki yıl içinde ilaç endüstrisi vd sivil toplum kuruluşları ile

Detaylı

D.Ü. TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM II HASTALIKLARIN BİYOLOJİK TEMELLERİ DERS KURULU

D.Ü. TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM II HASTALIKLARIN BİYOLOJİK TEMELLERİ DERS KURULU D.Ü. TIP FAKÜLTESİ 2016 2017 DERS YILI DÖNEM II HASTALIKLARIN BİYOLOJİK TEMELLERİ DERS KURULU 09.05.2017-05.06.2017 Dersler Teorik Pratik Toplam Biyokimya 15-15 Farmakoloji 18-18 İmmünoloji 18-18 Mikrobiyoloji

Detaylı

Kırım Kongo Kanamalı Ateş hastalarında ağırlık ve ölüm riskinin tahmininde plazma cell-free DNA düzeyinin önemi

Kırım Kongo Kanamalı Ateş hastalarında ağırlık ve ölüm riskinin tahmininde plazma cell-free DNA düzeyinin önemi Kırım Kongo Kanamalı Ateş hastalarında ağırlık ve ölüm riskinin tahmininde plazma cell-free DNA düzeyinin önemi Bakır M¹, Engin A¹, Kuşkucu MA², Bakır S³, Gündağ Ö¹, Midilli K² Cumhuriyet Üniversitesi

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem VI Ön Hekimlik Psikiyatri (Zorunlu) Uygulama Dilimi Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç.

Detaylı

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Mehmet Emin Demirkol Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı AMAÇ Bu çalışmada

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem VI Ön Hekimlik Psikiyatri (Seçmeli) Uygulama Dilimi Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç.

Detaylı

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II VI. DERS KURULU (4 HAFTA)

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II VI. DERS KURULU (4 HAFTA) T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ 2015-2016 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II VI. DERS KURULU (4 HAFTA) 1901206 HASTALIKLARIN BİYOLOJİK TEMELİ DERS KURULU-I DEKAN DEKAN YRD.

Detaylı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı Dr. Derda GÖKÇE¹, Prof. Dr. İlhan YETKİN², Prof. Dr. Mustafa CANKURTARAN³, Doç. Dr. Özlem GÜLBAHAR⁴, Uzm. Dr. Rana Tuna DOĞRUL³, Uzm. Dr. Cemal KIZILARSLANOĞLU³, Uzm. Dr. Muhittin YALÇIN² ¹GÜTF İç Hastalıkları

Detaylı

Açıklama. Araştırmacı: Yok. Danışman: Yok. Konuşmacı: Lilly

Açıklama. Araştırmacı: Yok. Danışman: Yok. Konuşmacı: Lilly Açıklama Araştırmacı: Yok Danışman: Yok Konuşmacı: Lilly Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Bipolar Bozukluk Tanısal İlişkisi: Çocuk ve Ergenlerde Eş Tanı ve Ayırıcı Tanıda Güçlükler Yrd. Doç.

Detaylı

Şizofrenide QT ve P Dispersiyonu

Şizofrenide QT ve P Dispersiyonu Şizofrenide QT ve P Dispersiyonu Sema Baykara*, Mücahit Yılmaz**, Murat Baykara*** *Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi AMATEM Kliniği **Elazığ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Kliniği

Detaylı

Serhat Tunç 1, Yelda Yenilmez Bilgin 2, Kürşat Altınbaş 3, Hamit Serdar Başbuğ 4 1

Serhat Tunç 1, Yelda Yenilmez Bilgin 2, Kürşat Altınbaş 3, Hamit Serdar Başbuğ 4 1 53. Ulusal Psikiyatri Kongresi, (TPD, 2017) 3-7 Ekim 2017 Bursa, Türkiye SS: 0167 5 Ekim, 2017 18.00 Özkıyım girişimi öyküsü olan ve olmayan bipolar bozukluk olgularının mizaç ve klinik özelliklerinin

Detaylı

DEPRES DEPRE Y S O Y NDA ND PSİKOFARMAKOTERAPİ

DEPRES DEPRE Y S O Y NDA ND PSİKOFARMAKOTERAPİ DEPRESYONDA PSİKOFARMAKOTERAPİ DEPRESYON TANISI Depresif ruh hali İlgi ve isteklerde azalma Enerji azlığı Konsantrasyon bozukluğu ğ İştah bozukluğu Uk Uyku bozukluğu ğ Kendine güven kaybı, suçluluk ve

Detaylı

Kırım-Kongo Kanamalı Ateş hastalarında tip I (α, β) interferon ve viral yük düzeyleri ile klinik seyir arasındaki ilişkinin araştırılması

Kırım-Kongo Kanamalı Ateş hastalarında tip I (α, β) interferon ve viral yük düzeyleri ile klinik seyir arasındaki ilişkinin araştırılması Kırım-Kongo Kanamalı Ateş hastalarında tip I (α, β) interferon ve viral yük düzeyleri ile klinik seyir arasındaki ilişkinin araştırılması Büyükhan İ, Bakır M, Engin A, Sümer Z, Gözel MG, Elaldı N, Dökmetaş

Detaylı

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet Chapter 10 Summary (Turkish)-Özet Özet Vücuda alınan enerjinin harcanandan fazla olması durumunda ortaya çıkan obezite, günümüzde tüm dünyada araştırılan sağlık sorunlarından birisidir. Obezitenin görülme

Detaylı

Parkinson Hastalığı ile α-sinüklein Geni Polimorfizmlerinin İlişkisinin Araştırılması

Parkinson Hastalığı ile α-sinüklein Geni Polimorfizmlerinin İlişkisinin Araştırılması İ.Ü. CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TIBBİ BİYOLOJİ ANABİLİM DALI Parkinson Hastalığı ile α-sinüklein Geni Polimorfizmlerinin İlişkisinin Araştırılması Araş.Gör. Yener KURMAN İSTANBUL

Detaylı

NÖROBİLİM ve FİZYOTERAPİ

NÖROBİLİM ve FİZYOTERAPİ TFD Nörolojik Fizyoterapi Grubu Bülteni Cilt/Vol:1 Sayı/Issue:5 Kasım/November 2015 www.norofzt.org DOÇ. DR. BİRGÜL BALCI YENİ BİR ALAN!!!! Sinir bilim veya nörobilim; günümüzün sinir sistemi bilimlerinin

Detaylı

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri Lityum psikiyatri 1950 1980lerde lityum bazı antikonvülzanlara benzer etki Ayrı ayrı ve yineleyen nöbetler şeklinde ortaya çıkan manik depresyon ve epilepsi Böylece

Detaylı

VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA. Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE

VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA. Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE VİRAL HASTALIKLARDA İMMÜNİTE Virüsler konak hücreye girdikten sonra çoğalır ve viral çoğalma belirli bir düzeye ulaştığında hastalık semptomları

Detaylı

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM & ÖĞRETİM YILI DÖNEM II

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM & ÖĞRETİM YILI DÖNEM II T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ 2018 2019 EĞİTİM & ÖĞRETİM YILI DÖNEM II VI. DERS KURULU (4 HAFTA) 1901206HASTALIKLARIN BİYOLOJİK TEMELİ DERS KURULU-I DEKAN DEKAN YRD. BAŞKORDİNATÖR

Detaylı

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü Tip 1 diyabete giriş Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü ENTERNASYONAL EKSPER KOMİTE TARAFINDAN HAZIRLANAN DİABETİN YENİ SINIFLAMASI 1 - Tip 1 Diabetes

Detaylı

İntihar Girişimlerinde İlk Yardım: Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler. Danışman: Halise DEVRİMCİ ÖZGÜVEN

İntihar Girişimlerinde İlk Yardım: Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler. Danışman: Halise DEVRİMCİ ÖZGÜVEN İntihar Girişimlerinde İlk Yardım: Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler Araştırmacı: İpek SÖNMEZ Konuşmacı: İpek SÖNMEZ Danışman: Halise DEVRİMCİ ÖZGÜVEN Bu sunum için herhangi bir kurumdan destek alınmamıştır.

Detaylı

Tam Kan; Hemogram; CBC; Complete blood count

Tam Kan; Hemogram; CBC; Complete blood count TAM KAN SAYIMI Tam Kan; Hemogram; CBC; Complete blood count Tam kan sayımı kanı oluşturan hücrelerin sayılmasıdır, bir çok hastalık için çok değerli bilgiler sunar. Test venöz kandan yapılır. Günümüzde

Detaylı

Romatoid Artrit Patogenezinde SitokinAğı

Romatoid Artrit Patogenezinde SitokinAğı Romatoid Artrit Patogenezinde SitokinAğı Prof. Dr. Ahmet Gül İ. Ü. İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Romatoid Artrit Kronik simetrik poliartrit q Eklemde İnflammasyon

Detaylı

Yoğun Bakımda Nörolojik Resüsitasyon

Yoğun Bakımda Nörolojik Resüsitasyon Yoğun Bakımda Nörolojik Resüsitasyon Dr.Canan Aykut Bingöl Yeditepe Üniversite Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Kardiak Arrest 200 000-375 000 kardiak arrest/yıl (ABD) %20 spontan dolaşım sağlanıyor

Detaylı

Nörolojik Hastalıklarda Depresyon ve Sitokinler

Nörolojik Hastalıklarda Depresyon ve Sitokinler 46.ULUSAL PSİKİYATRİ KONGRESİ, 2010 Nörolojik Hastalıklarda Depresyon ve Sitokinler Dr.Canan Yücesan Ankara Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Akış Sitokinler ve depresyon Duygudurum bozukluklarının

Detaylı

BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI SAĞLIK BİLİMLERİ ENSİTÜSÜ İ Yüksek Lisans Programı SZR 101 Bilimsel Araştırma Ders (T+ U) 2+2 3 6 AD SZR 103 Akılcı İlaç Kullanımı 2+0 2 5 Enstitünün Belirlediği

Detaylı

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER Varlık Erol, Cengiz Aydın, Levent Uğurlu, Emre Turgut, Hülya Yalçın*, Fatma Demet İnce* T.C.S.B. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi,

Detaylı

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Dr. Gülcan Güleç, DR. Hikmet Hassa, Dr. Elif Güneş Yalçın, Dr.Çınar Yenilmez, Dr. Didem

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I V. KURUL DERS PROGRAMI HEMOPOETİK VE İMMÜN SİSTEM. (1 Mayıs Haziran 2017 )

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I V. KURUL DERS PROGRAMI HEMOPOETİK VE İMMÜN SİSTEM. (1 Mayıs Haziran 2017 ) Dekan V. Baş Koordinatör Dönem I Koordinatörü Dönem I Koordinatör Yardımcısı Dönem I Koordinatör Yardımcısı Kurulun amacı: 2016 2017 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM I V. KURUL DERS PROGRAMI HEMOPOETİK VE İMMÜN

Detaylı

PSİKOFARMAKOLOJİ 6. Duygudurum Bozuklukları Tedavisi Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

PSİKOFARMAKOLOJİ 6. Duygudurum Bozuklukları Tedavisi Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar. PSİKOFARMAKOLOJİ 6 Duygudurum Bozuklukları Tedavisi Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar www.gunescocuk.com Doç. Dr. Cem GÖKÇEN in katkılarıyla BPB Manik ve depresif durumlar arasında

Detaylı

Depresyon ve biyolojik belirteçler: Sitokinlerin rolü

Depresyon ve biyolojik belirteçler: Sitokinlerin rolü Depresyon ve biyolojik belirteçler: Sitokinlerin rolü Prof. Dr. Ertuğrul Eşel Erciyes Ün. Tıp Fak. Psikiyatri AD Biomarker (biyolojik belirteç) ne demek? Nesnel olarak ölçülebilen ve normal bir biyolojik

Detaylı

Depresyonda Güncel Tedaviler. Doç. Dr. Murat ERKIRAN

Depresyonda Güncel Tedaviler. Doç. Dr. Murat ERKIRAN Depresyonda Güncel Tedaviler Doç. Dr. Murat ERKIRAN Akış Major depresif bozuklukta yeni antidepresanlar Major depresif bozukluk tedavisi Psikotik özellikli depresyon tedavisi Geliştirme aşamasında olan

Detaylı

SOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON

SOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON SOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON Ali ŞENGÜL MEDICALPARK ANTALYA HASTANE KOMPLEKSİ İMMÜNOLOJİ BÖLÜMÜ Organ nakli umudu Beklenen Başarılı Operasyonlar Hayaller ve Komplikasyonlar?

Detaylı

Bipolar Bozuklukta Evreleme Modelleri: Neler Getirebilir? Prof.Dr. Kaan Kora Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı

Bipolar Bozuklukta Evreleme Modelleri: Neler Getirebilir? Prof.Dr. Kaan Kora Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bipolar Bozuklukta Evreleme Modelleri: Neler Getirebilir? Prof.Dr. Kaan Kora Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Açıklama 2008 2009 Araştırmacı: Astra Zeneca, Bristol Myers Squibb,

Detaylı

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM & ÖĞRETİM YILI DÖNEM II

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM & ÖĞRETİM YILI DÖNEM II T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ 2017 2018 EĞİTİM & ÖĞRETİM YILI DÖNEM II VI. DERS KURULU (4 HAFTA) 1901206HASTALIKLARIN BİYOLOJİK TEMELİ DERS KURULU-I DEKAN DEKAN YRD. BAŞKORDİNATÖR

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

Şizofreni tanılı hastada antipsikotiklerletetiklenen nonkonvulsif statusepileptikus olgusu

Şizofreni tanılı hastada antipsikotiklerletetiklenen nonkonvulsif statusepileptikus olgusu Şizofreni tanılı hastada antipsikotiklerletetiklenen nonkonvulsif statusepileptikus olgusu Ass. Dr. Toygun Tok İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Psikiyatri Kliniği

Detaylı

Kuramsal: 28 saat. 4 saat-histoloji. Uygulama: 28 saat. 14 saat-fizyoloji 10 saat-biyokimya

Kuramsal: 28 saat. 4 saat-histoloji. Uygulama: 28 saat. 14 saat-fizyoloji 10 saat-biyokimya HEMATOPOETİK SİSTEM Hematopoetik Sistem * Periferik kan * Hematopoezle ilgili dokular * Hemopoetik hücrelerin fonksiyon gösterdikleri doku ve organlardan meydana gelmiştir Kuramsal: 28 saat 14 saat-fizyoloji

Detaylı

Bipolar Bozukluk ve Hipotalamo pituiter pituiter adrenal sistem Doç. Dr. Vesile Şentürk Ankara Ü.T.F. Psikiyatri A.D Janssen Astra Zeneca Hipotalamo pituiter pituiter son organ Hipotalomo Hipotalomo pituiter

Detaylı

FİZYOLOJİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

FİZYOLOJİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN FİZYOLOJİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Fizyolojide Temel Kavramlar FİZYOLOJİ Fizyolojinin amacı; Yaşamın başlangıcı- gelişimi ve ilerlemesini sağlayan fiziksel ve kimyasal etkenleri açıklamaktır (tanımlamak)

Detaylı

Otakoidler ve ergot alkaloidleri

Otakoidler ve ergot alkaloidleri Otakoidler ve ergot alkaloidleri Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 1 Antihistaminikler 2 2 1 Serotonin agonistleri, antagonistleri, ergot alkaloidleri 3 3 Otakaidler Latince "autos" kendi, "akos"

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Hangi Böbrek Hastalarına Ruhsal Destek Verilebilir? Çocukluktan yaşlılığa

Detaylı

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ Ahmet Zihni SOYATA Selin AKIŞIK Damla İNHANLI Alp ÜÇOK İ.T.F. Psikiyatri

Detaylı

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller Dr. Dilara İnan 04.06.2016 Isparta Hepatit B yüzey antijeni (HBsAg) HBV yüzeyinde bulunan bir proteindir; RIA veya EIA ile saptanır Akut ve kronik HBV

Detaylı

Şiddetin Psikolojisi 2015-2016 Bahar Dönemi Adli Psikoloji Doktora Programı. Şiddetin nöropsikolojik, biyolojik ve genetik kökenleri

Şiddetin Psikolojisi 2015-2016 Bahar Dönemi Adli Psikoloji Doktora Programı. Şiddetin nöropsikolojik, biyolojik ve genetik kökenleri Şiddetin Psikolojisi 2015-2016 Bahar Dönemi Adli Psikoloji Doktora Programı Şiddetin nöropsikolojik, biyolojik ve genetik kökenleri Doğum Öncesi Faktörler Nöral gelişimdeki anomalilere ilişkin biyomarker

Detaylı

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 5 PSİKİYATRİ STAJ TANITIM REHBERİ

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 5 PSİKİYATRİ STAJ TANITIM REHBERİ İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi 2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı Dönem 5 PSİKİYATRİ STAJ TANITIM REHBERİ Hazırlayan: PSİKİYATRİ Anabilim Dalı 1 PSİKİYATRİ STAJI TANITIM REHBERİ Ders Kodu Dersin

Detaylı

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler ENDOKRİN SİSTEM Endokrin sistem, sinir sistemiyle işbirliği içinde çalışarak vücut fonksiyonlarını kontrol eder ve vücudumuzun farklı bölümleri arasında iletişim sağlar. 1 ENDOKRİN BEZ Tiroid bezi EKZOKRİN

Detaylı

Hücre Zedelenmesi. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin

Hücre Zedelenmesi. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin Hücre Zedelenmesi Dr. Yasemin Sezgin yasemin sezgin Hastalık bilimi anlamına gelen patoloji hastalıkların altında yatan hücre, doku ve organlarda meydana gelen yapısal ve fonksiyonel değişiklikleri inceler

Detaylı

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II VI. DERS KURULU (4 HAFTA)

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II VI. DERS KURULU (4 HAFTA) T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ 2016-2017 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II VI. DERS KURULU (4 HAFTA) 1901206 HASTALIKLARIN BİYOLOJİK TEMELİ DERS KURULU-I DEKAN DEKAN YRD.

Detaylı

Çocuk ve Ergenlerde Ruhsal Psikopatolojiler DERS 1: MENTAL RETARDASYON. Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül

Çocuk ve Ergenlerde Ruhsal Psikopatolojiler DERS 1: MENTAL RETARDASYON. Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül Çocuk ve Ergenlerde Ruhsal Psikopatolojiler DERS 1: MENTAL RETARDASYON Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Hasan Kalyoncu Üniversitesi 2016 www.gunescocuk.com NÖROGELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR

Detaylı

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ Dr. Şua Sümer Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Enf. Hast. ve Klin. Mikr. AD 17 Mayıs 2016 Prostetik eklem ameliyatları yaşlı popülasyonun artışına

Detaylı

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler EGZERSİZ VE KAN Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler Akciğerden dokulara O2 taşınımı, Dokudan akciğere CO2 taşınımı, Sindirim organlarından hücrelere besin maddeleri taşınımı, Hücreden atık maddelerin

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

SoCAT. Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi

SoCAT. Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Şizofreniye bağlı davranım bozuklukları bireyi ve toplumları olumsuz etkilemekte Emosyonları Tanıma Zorluğu Artmış İrritabilite Bakımverenlerin

Detaylı

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bruselloz Brucella cinsi bakteriler tarafından primer olarak otçul

Detaylı

ŞİZOFRENİDE ENDOFENOTİP ALTERNATİF FENOTİP ARAYIŞI:LİSAN BOZUKLUKLARI

ŞİZOFRENİDE ENDOFENOTİP ALTERNATİF FENOTİP ARAYIŞI:LİSAN BOZUKLUKLARI ŞİZOFRENİDE ENDOFENOTİP ALTERNATİF FENOTİP ARAYIŞI:LİSAN BOZUKLUKLARI Uzm. Dr. Erguvan Tuğba ÖZEL KIZIL Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Nöropsikiyatri Araştırma Birimi Şizofreni, etyolojisinde

Detaylı