Uygulamada Düz Oranlı Gelir Vergilerinin Ekonomik Etkileri

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Uygulamada Düz Oranlı Gelir Vergilerinin Ekonomik Etkileri"

Transkript

1 İ.Y. VURAL Uygulamada Düz Oranlı Gelir Vergilerinin Ekonomik Etkileri İstiklâl Yaşar VURAL * Özet Son yirmi yıldır dünyadaki birçok ülke düz oranlı gelir vergisi olarak adlandırılan reformları yürürlüğe koymaktadır. Bu reformlar ülkeden ülkeye büyük farklılıklar göstermektedir ve hiçbiri aslına uygun olarak tüm gelir kaynakları üzerinden alınan düz oranlı vergi değildir. Düz oranlı vergiler yatırımları, istihdamı ve milli geliri canlandıran bir araç olarak destek görmektedir. Bu çalışma, düz oranlı vergilerin ekonomik etkilerini incelemektedir. Düz oranlı vergi reformlarının mikro ve makroekonomik etkileri çerçevesinde iki ana sonuç ortaya çıkmaktadır: Öncelikle, düz oranlı vergiler belirli koşullar altında piyasanın etkinliğini artırmaktadır; ancak bu artış, eşitsizlik pahasına gerçekleşmektedir. Adalet açısından düz oranlı vergi reformlarının etkisi verginin dizaynına bağlıdır. İkinci olarak, düz oranlı vergi büyük ölçüde konjonktüre paralel bir etkiye sahiptir. Düz oranlı vergi reformları marjinal vergi yükünü azaltarak, yatırım ve tasarruflar için canlandırıcı bir etki göstermektedir; ancak, bu tedbirin devreye girmesiyle bütçe gelirleri otomatik olarak artmamaktadır. Anahtar Kelimeler: Düz Oranlı Gelir Vergisi, Düz Oranlı Vergi Reformları, Gelir Vergisi, Gelir Dağılımında Eşitsizlik, Adalet, İktisadi Büyüme The Economic Effects of Flat Taxes in Practice: A Review of the Literature Abstract Over the last two decades, many countries in the world have implemented socalled flat income tax reforms. These reforms vary significantly from country to country, and none of them represent a literal flat tax on all sources of income. Flat taxes are advocated on the belief that they will provide a strong stimulus to investment, employment and output. This paper explores economic effects of flat tax * Doç. Dr., Dumlupınar Üniversitesi, İİBF Maliye Bölümü, istiklalvice@yahoo.com Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran

2 Uygulamada Düz Oranlı Gelir Vergilerinin Ekonomik Etkileri reforms. With respect to micro and macroeconomic effects of flat tax reforms the two key conclusions are as follows: First, flat taxes can in some circumtances enhance market performance but this is done at the cost of more inequality. In terms of equity, the effects of flat tax reforms depend on the design of flat tax. Second, the regime based on flat tax is strongly pro-cyclic. Flat tax reforms lovers marginal tax burdens, creating incentives for investment and saving but the budgetary revenues do not automatically get increased as a result of this measure. Key Words: Flat Rate Income Taxes, Flat Tax Reforms, Income Tax, Inequality, Equity, Economic Growth JEL Classification Codes: H20, H24, H30 Giriş Sanayileşmiş ülkelerin en önemli kamu finansman kaynaklarından biri olan ve etkili bir ekstra-fiskal araç olarak kullanılan gelir vergisi uygulanmaya başlandığı ilk günden günümüze dek bir dizi yapısal dönüşüm geçirmektedir. Modern devletlerin finansman ihtiyacını karşılayacak ölçüde geniş bir tabana sahip olan bu vergi, Fransa ile yürütülen savaşı finanse etmek için 1799 da İngiltere de yürürlüğe girmesi ile birlikte, ulus devletleri kamu kesiminin global vergilerle finanse edildiği birer vergi devletine (tax state) dönüştürmüştür (Nehring ve Schui, 2007:8). Vergi devleti, bir süre sonra kamu giderlerinin dolaysız vergi gelirlerine ilaveten borçlanma ile finanse edilmeye başlanmasıyla birlikte mali devlete (fiscal state) dönüşür (Bonney, 1999; Omrod, Bonney ve Bonney, 1999). Mali amacın yanısıra gelir vergisinin uygulamaya konulmasının ana nedenleri, savaş ve benzeri olağanüstü giderlerin karşılanması (James, 2002:60-63); bölge ve sınıflar arasındaki çatışmaların piyasa ekonomisini işler hale getirerek önlenmesi; dış ticarette serbestleştirme faaliyetleri sonucu oluşan dış ticaret vergi gelirlerindeki kayıpların telafi edilmesi; iç piyasada daha rekabetçi bir yapının oluşturulması ve merkezi yönetimin güçlendirilmek istenmesidir (Vural, 2009: ). Başlangıçta olağanüstü hal vergisi niteliğinde bir randıman vergisi olan gelir vergisindeki ilk önemli yapısal dönüşüm büyük bir iktisadi çöküntünün yaşandığı 1930 lu yılların başında meydana gelir. Özel sektörün ekonomik istikrarı sağlamada yetersiz olduğunun anlaşılması ile birlikte mali olmayan amaçların gerçekleştirilmesi ve gittikçe artan kamusal mal ve hizmet talebine yanıt verilebilmesi amacıyla devletin piyasaya etkin ve yoğun bir biçimde müdahale etmesi istenir. Bu dönemde artan kamu giderlerinin finanse edilebilmesi için verimli, adil ve esnek bir gelir kaynağına olan ihtiyaç artar. Bu yeni gelir kaynağı; geliri, bir kişinin bir yıl boyunca tüketim gücündeki net artışın parasal değeri (Rosen, 2005:361) olarak tanımlayarak, adaleti teşvik eden ve otomatik istikrar sağlayıcı niteliğe sahip artan oranlı bir tarife yapısını içeren kapsamlı gelir vergisi modelidir. İsteğe bağlı maliye politikalarının etkili bir aracı haline gelen bu model, 1970 li yıllara dek büyük bir değişime uğramadan etkili bir biçimde uygulanmıştır. Müdahaleci maliye politikalarının yaygınlaşması, kamusal mal ve hizmetlere olan talebin artması, savaş sonrasında altyapı yatırımlarının yoğunlaşması ve soğuk savaş nedeniyle ortaya çıkan devletler arası rekabet sonucu Sovyet etkisini kırmak isteyen Batılı ülkelerin sosyal hizmetler ve benzeri refah devleti 180 Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran 2010

3 İ.Y. VURAL uygulamalarına ağırlık vermesi, kapsamlı gelir vergisine olan gereksinimi artırmıştır. Artan finansman ihtiyacını karşılamak için gelir vergisinin marjinal oranları %90 lara varan ölçüde yükseltilmiştir. Ancak seçmenlerin baskısı ile tasarruflar, emek arzı, yatırımlar ve risk sermayesi üzerinde oluşacak ciddi olumsuz etkileri ortadan kaldırmayı amaçlayan hükümetler, bir süre sonra çok sayıda vergi indirimi ile muafiyetini gelir vergisi sistemine entegre etmek veya vergisel boşluklar oluşturmak seçeneği ile karşı karşıya kaldılar. Ortaya çıkan bu durum, 1980 li yılların başında, vergi oranlarını azami düzeye çıkarırken vergi tabanında ciddi daralmalar meydana getirir ve kapsamlı gelir vergisi modelinin sürdürülebilirliğini büyük ölçüde ortadan kaldırır. Üretim faktörleri ve iktisadi faaliyetlerin ulusal sınırların kısıtlayıcı etkisini gittikçe daha fazla aşındıracak sınır aşan bir hareketliliğe sahip olmalarına neden olan küreselleşme, yeniden güçlendiği 1980 li yılların başından itibaren gelir vergisinde büyük çaplı reformların yapılmasına yol açan bir faktördür. Küreselleşme, sınır aşan hareketliliği yüksek olan vergiyi doğuran olaylarda, ulus devletlerin vergilendirme kapasitesini azaltır. Örneğin, yüksek vergi yüküne maruz kalan firmalar faaliyetlerini vergisel avantajı yüksek olan yerlere kaydırabilir; hareketliliği çok yüksek olan sermaye, düşük vergi yükünün olduğu ülkelere kayabilir; tüketiciler alışverişlerini vergilemenin daha düşük olduğu alanlara (sınırdaki mağazalar, komşu ülkeler, sanal ortam vb.) aktarabilir ve üstün nitelikli bireyler, sosyal güvenlik sisteminin iyi olduğu veya düşük vergi yüküne sahip ülkelere göç edebilirler (Schulze ve Ursprung, 1999:297). Bu ve benzeri yollarla vergi tabanının daha hareketli bir hale gelmesi, ulusal rekabet gücünü artırmak isteyen ülkelerin yükümlülerin vergi yüklerini azaltmak yoluyla hareketliliği yüksek olan üretim faktörleri lehine ülkelerini çekici hale getirme çabalarını (vergi rekabeti) artırmaktadır. Vergi rekabetini artıran bir faktör olarak küreselleşme, dışa açık ekonomiler üzerinde iki farklı etki oluşturabilir (Aktan ve Vural, 2004:49; Ganghof, 2001:5). Vergi rekabeti, en azından başlangıçta, vergi gelirlerinde bir miktar düşüşe yol açabilir. Oysa artan küresel rekabet, sermaye kaçışı ve eşitsizlik nedeniyle güçsüzleşen seçmenleri memnun etmek isteyen hükümetler kamu giderlerini kısmak yerine artırmak zorunda kalabilirler (telafi etkisi). Öte yandan, vergi rekabeti nedeniyle yeterli düzeyde gelir elde edemeyen ülkeler vergileme gereksinimlerini azaltacak bir yapı oluşturmak amacıyla etkinliklerini ve verimliliklerini artırmaya çalışabilirler (verimlilik etkisi). Örneğin, daha az, ancak kaliteli mal ve hizmet üretmeyi, kamu kesimini küçültmeyi veya kamu kesiminde daha az kaynakla daha çok ve kaliteli çıktı elde etmeyi sağlayacak yöntemleri devreye sokabilirler. Schulze ve Ursprung (1999) a göre her iki görüşü de destekleyen ampirik sonuçlar mevcuttur. Başka bir ifadeyle, hükümetler küreselleşme sonucu oluşabilecek vergi gelirlerindeki azalma nedeniyle daha az ve kalitesiz mal ve hizmet üreterek seçim kayıplarına maruz kalmaksızın vergi rekabeti nedeniyle yapmak zorunda kaldıkları vergi indirimlerinin uzun vadeli ekonomik faydalarından azami ölçüde yararlanacak politikaları devreye koymaya çabalamaktadırlar. Bu amaçla hükümetler, gelir vergisinde küreselleşmenin olumsuz etkilerini ortadan kaldıracak üç farklı gelir koruyucu uyum stratejisi izlemektedirler: Vergi tabanını genişletmek amacıyla yasal vergi oranlarının indirilmesi, farklı gelir türlerine farklı muamelede bulunarak daha hareketli vergi tabanlarından daha az vergi alınması ve yasal ya da idari tedbirlerle Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran

4 Uygulamada Düz Oranlı Gelir Vergilerinin Ekonomik Etkileri uluslararası düzeydeki vergi kaçakçılığı ile mücadele edilmesi (Ganghof, 1999:10). Bu uyum stratejileri hükümetlere, vergi tabanları ile yüksek gelir-kamu gideri düzeyini korurken, yabancı sermayeyi ülkelerine çekme yeteneklerini artırma olanağı sağlamaktadır. Küreselleşmenin kamu maliyesi üzerindeki etkilerini hafifletmek isteyen sanayileşmiş ülkeler, bu uyum stratejileri doğrultusunda, vergi sistemlerini iki farklı yönde reforma tabi tutmaktadırlar (Vural, 2009:3). İskandinav ülkeleri ile bazı Avrupa Birliği ülkeleri hareketlilik özelliği daha yüksek olan sermaye üzerinden düz oranlı ve daha düşük bir vergi alırken, emek gelirlerini daha yüksek ve artan oranlı bir tarifeye tabi kıldıkları ikili gelir vergisini (dual income tax) yürürlüğe koymaktadırlar (Aktan ve Vural, 2004:71). Bir yandan vergi indirimlerini azaltarak idari yükü hafifletirken diğer yandan istisna ve muafiyetten yararlanma eşiğini yükseltip halkın daha büyük bir kesimini vergi yükümlüsü haline getirerek vergi tabanlarını genişletmeyi başarmayı amaçlayan eski Doğu Bloku ülkeleri tüm gelir kaynakları için düz oranlı gelir vergisi (flat tax) modelini hayata geçirmektedirler. Bu çalışma, küreselleşmenin etkisiyle gelir vergisinde meydana gelen kapsamlı gelir vergisinden ikili gelir vergisi ve düz oranlı gelir vergisine geçişi içeren yapısal dönüşüm süreci çerçevesinde düz oranlı gelir vergisinin temel ilkelerini ve uygulama sonuçlarını ele almaktadır. 2. Düz Oranlı Gelir Vergisinin Tanımı ve Niteliği Gittikçe artan küresel rekabette hareketli üretim faktörlerinin yurtdışına kaçmasını önlemek ve kapsamlı gelir vergisinin karmaşıklığının yol açtığı sorunlara çözüm bulmak amacıyla gündeme gelen düz oranlı gelir vergisi gelir ya da tüketim çerçevesinde düzenlenen ve geniş bir vergi tabanı üzerinden alınan tek oranlı vergi modeli olarak tanımlanabilir (Thorndike, 2007:203). Teorik olarak herhangi bir vergi tabanı üzerinden alınan tek oranlı vergilerin tümü düz oranlı vergi olarak nitelenebilir. Örneğin, aralarında satış vergileri ve baş vergilerinin de bulunduğu birçok tek oranlı vergi yüzyıllardır uygulanmaktadır; kurumlar vergisi dünyanın her yanında büyük ölçüde tek oranlı bir yapıya sahiptir ve ABD de olduğu gibi, birçok ülkede, gelir vergisinin bazı unsurları (emek gelirleri) tek oranlı vergilemeye tabidir. Bununla birlikte günümüzde, düz oranlı gelir vergisi denildiğinde, teorik düzeyde Hall-Rabushka tarafından 1985 te önerilen vergi (Hall ve Rabushka, 2007); uygulamada ise, 1994 sonrasında Doğu Avrupa, Rusya ve bazı sanayileşmekte olan ülkelerde uygulanmaya başlanan gelir vergisi sistemleri anlaşılmaktadır (Vural, 2009:188) Hall-Rabushka Modeli Düz Oranlı Vergi Hall-Rabushka tarafından önerilen vergi, Marx ın Komünist Manifesto da dile getirdiği argümanlar doğrultusunda 1848 den beri dünyadaki birçok ülke tarafından benimsenen kapsamlı gelir vergisinin meydana getirdiği sorunlara çözüm önerir. Düz oranlı gelir vergisi fikri, II. Dünya Savaşı sonrasında Hayek (1956) in artan oranlı vergilemenin sosyal eşitsizliklerin azaltılmasında temel mali araç olduğu varsayımını reddetmesi; Friedman (1962) ın ABD için %23,5 oranına sahip bir federal vergi önermesi (Friedman, 1962) ve bu önerisini iktisadi kaynakların büyük ölçüde özel ekonomik birimlerin kullanımına hasredildiği gerekçesiyle 1982 de gerçek kişilerden alınacak %20 lik bir gelir vergisi önerisi (Friedman ve Friedman, 1980) ile yinelemesi sonrasında güç kazandı (Socol, Socol ve Marius, 2009:782). 182 Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran 2010

5 İ.Y. VURAL Hall-Rabushka tarafından önerilen düz oranlı verginin temel hedefi ABD de uygulanan kişisel gelir vergisi ile kurumlar vergisinin yerini alacak artan oranlı bir tüketim vergisini yürürlüğe koymaktı (Ventura, 1999:1429). Öneri, birbiriyle uyumlu ancak iki farklı vergiyi içeren entegre bir modelden oluşmaktadır (Hall ve Rabushka, 1996). Modelin birinci kısmını oluşturan ücret vergisi, belirli bir gelir düzeyi üzerinde bulunan tüm emek gelirlerini (ücret, maaş, emeklilik gelirleri) tek oranlı bir vergiye tabi tutar. Sınırın altında geliri olanlardan aile başına tanınan muafiyet nedeniyle hiç vergi alınmazken, sınırın üstünde tek bir vergi oranının söz konusu olması gelir arttıkça, alınan ortalama vergi oranının artacağı anlamına gelir. Başka bir ifadeyle, artan oranlılığın sağlandığı kısım olan ücret vergisinde, artan oranlılık marjinal vergi oranı değişmezken ortalama vergi oranının değişmesi yoluyla sağlanmaktadır. Önerinin ikinci kısmını emek geliri ve yatırımların dışında kalan tüm kazanç ve iratları vergilendirmeyi amaçlayan işletme vergisi meydana getirir. İşletme vergisi, kurum olsun veya olmasın işletmelerin elde ettiği tüm gelirlerden ücret ödemeleri, emeklilik sistemine yapılan katkılar, diğer iktisadi birimlerden satın alınan girdilere yapılan ödemeler ile yatırım için yapılan giderler düşüldükten sonra elde edilen tutara ücret gelirlerine uygulanana eş, tek bir vergi oranın uygulandığı bir vergidir. Hall-Rabushka modeline göre, düz oranlı verginin temel özellikleri birkaç ana başlık altında toplanabilir (Vural, 2009:6). Düz oranlı verginin birinci özelliği, tüm gelir kaynaklarını yalnızca bir defa vergilendirmesidir (Grecu, 2004:10). Kapsamlı gelir vergisi modeli, ücret dışı emek gelirlerini vergi dışı tutarak, kâr payı ve sermaye kazançlarını çifte vergilendirerek ve faiz gelirleri üzerinden asgari düzeyde vergi alarak bu ilkeyi ihlal ederken, düz oranlı vergi önerisi istisna ve muafiyetleri en aza indirerek vergi sistemini basitleştirir ve çifte vergilendirmeyi önleyerek vergi sisteminin karmaşıklığını ortadan kaldırır. Düz oranlı verginin ikinci özelliği, tüm gelir kaynaklarını aynı vergi oranına tabi tutmasıdır; başka bir deyişle, düşük gelirli kişiler ve aileler için tanınan muafiyet düzeyinin üzerinde gelir elde edenler, gelirin niteliğine bakılmaksızın, aynı vergi yüküne tabi olurlar. Model, ücret, maaş ve emeklilik gelirleri gibi gelirleri emek geliri olarak; kâr payı, sermaye kazançları, faiz gelirleri ve ücret dışı gelirleri kurum kazancı olarak kabul edip vergilendirirken, gelir ve kurumlar vergisini bütünleştirerek aynı vergi oranına tabi tutar. Nihayet, bu model, emek gelirleri için muafiyetin söz konusu olduğu çıkarma yöntemine 1 dayanan katma değer vergisi benzeri tüketim tabanlı bir vergiyi öngörür. Başka bir ifadeyle, yeni yatırımlara yapılan yatırım tutarı kadar istisna tanınırken tasarruflardan elde edilen getiriler (faiz geliri, kâr payı, vb.) vergi dışı tutulur (Auerbach ve Hassett, 2005). Hall-Rabushka modelinin düz oranlı verginin uygulanma şansı bulması halinde, yatırımlar ve tasarruflar üzerindeki çifte vergilendirmenin ortadan kalkacağı, vergi 1 Çıkarma yöntemine göre matrahı oluşturan katma değer, bir teşebbüsün belli bir dönemde gerçekleştirdiği satış tutarından, teşebbüsün aynı dönem içerisinde vergili olarak satın aldığı malların tutarının indirilmesi yoluyla bulunur (dolaysız) veya vergi dönemi içindeki toplam satış değerine vergi oranı uygulanarak elde edilecek vergi borcundan, teşebbüsün başka firmalardan aldığı girdiler üzerinden daha önce ödenmiş olan vergilerin indirilmesi suretiyle (dolaylı) tarh edilir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Turhan, S. (1993), Vergi Teorisi ve Politikası, İstanbul:Filiz. Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran

6 Uygulamada Düz Oranlı Gelir Vergilerinin Ekonomik Etkileri kayıplarını azaltarak kamu gelirlerini azaltacağı, sistem basitleştiği için uyum maliyetlerini en aza indireceği, vergi sistemin karmaşıklığını artırmaktan sorumlu olan özel çıkar gruplarının faaliyetlerini sınırlandıracağı, muafiyet uygulamasıyla yoksulların durumunu iyileştireceği, faiz gelirleri üzerinden vergi alınmadığı için faiz oranlarını düşüreceği ve böylece dolaylı itme etkisini azaltacağı, vergiden kaçınma fırsat maliyetlerini azaltarak vergi kaçakçılığını önleyeceği, yabancı yatırımları canlandıracağı ve adalet, basitlik ve etkinlik gibi ilkeleri güçlendireceği varsayılmaktadır (Grecu, 2004:19-20). Ancak, teorik düzeyde bile, bu modelin çok sayıda olumsuz özelliği bünyesinde barındırdığı ileri sürülebilir. Düz oranlı vergiye yöneltilen ilk eleştiri, bu verginin marjinal vergi oranlarını büyük ölçüde düşürerek ve sermaye gelirleri üzerindeki yükü azaltarak yüksek gelirlilerin lehine geliri yeniden dağıttığı görüşüdür (Grecu, 2004:18). Gerçekten de düz oranlı vergi, düşük gelirli hanehalkını muafiyet ile korurken yüksek gelirliler üzerindeki vergi yükünü aşağı çektiği için vergi yükünü orta gelirlilerin üzerine yükler (Voinea ve Miháescu, 2009:19). Düz oranlı verginin beşeri sermaye üzerindeki olası etkileri ile ilgili çelişkili görüşler bulunmaktadır. Eisner (1996) ve Stein (1996) düz oranlı vergide beşeri sermayeye (artan oranlı tarife) fiziki sermaye (asgari tek oranlı tarife) ile aynı muamelenin yapılmaması halinde, beşeri sermaye yatırımlarının olumsuz yönde etkilenme tehlikesinin bulunduğunu ileri sürerken; Heckman, Lochner ve Teber (1998) e göre nitelikli eğitim alma potansiyeli yüksek olan yüksek gelirliler üzerindeki vergi yükü azalacağı için üstün niteliğe sahip beşeri sermaye birikimi artış gösterecektir. Hall-Rabushka modelinin ötesinde teorik düzeyde düz oranlı bir vergi ile kaynağı ne olursa olsun her türde ve miktarda gelirin aynı vergi oranına tabi olması kastedilir. Buna göre, düz oranlı vergide, istisna, muafiyet ve benzeri indirimler söz konusu olamaz; tüm gelirler için tek bir marjinal vergi oranı uygulanır ve kurum kazançları ile kişisel gelirler aynı vergi oranına tabi tutulur (Adam ve Browne, 2006) Uygulamada Düz Oranlı Vergiler Son yıllarda yaygınlaşan düz oranlı vergi reformları incelendiğinde, bu reformların Hall-Rabushka modelinin ana ilkelerine tam olarak uymadığı görülmektedir. Düz oranlı vergileri geniş bir vergi tabanına uygulanan sabit oranlı vergiler olarak geniş anlamda tanımladığımızda bile çok sayıda ülkede uygulanmakta olan bu verginin, teori ve uygulama örnekleri dikkate alındığında, dört farklı modeli bulunmaktadır (OECD, 2006:85-86). Birinci modelde, herhangi bir vergi muafiyeti veya indirim uygulaması olmaksızın tüm gelirler üzerine tek vergi oranı uygulanır. Bu model, vergi tabanını olabildiğince genişletmeyi, vergi sistemini basitleştirmeyi ve gelir üzerinden alınan vergilerin meydana getirdiği sapmaları asgari düzeye indirmeyi amaçlar. Bu model, bireyler devletten elde ettikleri faydalar oranında vergiye tabi tutulmalıdır görüşü doğrultusunda oransal vergilemeyi savunan Hobbes ile bireyler devletin koruması altında elde ettikleri gelirleri oranında devletin finansmanına katkıda bulunmalıdır fikriyle oransal vergilemeyi destekleyen Smith in görüşlerini yansıtır (Thorndike, 2007:203). İkinci model, temel vergi muafiyetinin üzerindeki tüm gelirlerin tek orana tabi tutulmasına dayalıdır. Bu model, temel ihtiyaçların karşılanması için gerekli olan muafiyetler nedeniyle artan oranlı hale gelen tek oranlı gelir vergisini savunan Mill ile muafiyet de içeren düz oranlı vergilemeyi destekleyen Friedman ın görüşlerine paralel bir 184 Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran 2010

7 İ.Y. VURAL modeldir (Friedman, 1962:174). Üçüncü model Hall-Rabushka modelidir. Son model ise, uygun miktarda belirlenen bir vergi kredisi ile birlikte kişisel gelirler üzerinden tek oranlı bir vergilemeyi kapsar. Bu türden bir uygulama düşük gelirliler için negatif gelir vergisi niteliğinde bir uygulamadır. 2 Bu dört farklı modelden herhangi birine benzeyen bir düz oranlı vergi modelini yürürlüğe koyan tüm ülkeler düz oranlı gelir vergisi kulübüne dahil olan ülkeler olarak nitelendirilebilir. Bu çerçevede, dünyada yürürlüğe giren ilk düz oranlı vergi uygulaması Manş Kanalı nda yer alan ve İngiltere ye bağlı bir ada olan Jersey de 1940 ta yürürlüğe giren uygulamadır da bir diğer Manş Kanalı adası olan Guernsey in de benimsediği bu ilk uygulamada sermaye kazançları vergi dışı tutulup kâr payları ve faiz gelirlerinin çifte vergilendirilmesi önlenirken geniş çaplı bir muafiyetle birlikte kişisel ve kurumsal gelirler %20 lik vergi oranına tabi tutulmaktadır (Grecu, 2004:13). 3 Guernsey de veraset ve sermaye transferi üzerinden vergi alınmazken, katma değer vergisi ile stopaj da uygulanmamaktadır. Düz oranlı vergileme ile ilgili ikinci uygulama, 1947 de çifte gelir vergisi sistemini benimseyen ve vergi yükümlülerine artan oranlı veya düz oranlı gelir vergisi modelleri arasında tercihte bulunma hakkı tanıyan Hong Kong da yürürlüğe giren uygulamadır. Buna göre yükümlüler, yasal gider ve indirimlerden yararlanmak koşuluyla %2 ila %20 arasında oranlara sahip artan oranlı tarifeyi veya brüt gelirleri üzerinden indirim ve muafiyet olmaksızın %16 lık düz oranlı tarifeyi seçebilirler. Kanal Adaları nda olduğu gibi katma değer vergisinin bulunmadığı Hong Kong da, kâr payları, sermaye kazançları, servet veya intikaller üzerinden de vergi alınmamaktadır. Bu ülkede, düz oranlı vergileme nedeniyle oluşacak olası bir gelir kaybını telafi edecek düzeyde bir sosyal güvenlik vergisi de söz konusu değildir ve sosyal güvenlik vergisi %5 gibi çok düşük bir düzeydedir. Bu ülkeleri 1980 li yıllarda Jamaika ve Bolivya izlese de düz oranlı vergi uygulamaları 1994 yılında Estonya nın yürürlüğe koyduğu gelir vergisi reformu ile birlikte yaygınlaşır. Bu ülkedeki reform sonrasında düz oranlı vergilemeyi benimseyen ülke sayısı, altısı AB üyesi olmak üzere, 27 ye yükselmiştir (Tablo 1). Günümüzde düz oranlı gelir vergisini benimseyen ülkelerin uygulamaları bazı ortak özelliklere sahiptir (Thorndike, 2007: ). Reformu ilk gerçekleştiren ülkeler olan Baltık ülkelerinde vergi oranları reform öncesindeki marjinal vergi oranlarına yakın düzeylerde tutulurken (yüksek vergi oranları), 2001 de Rusya ile başlayan ikinci reform dalgasında vergi oranları oldukça düşük bir düzeydedir. Nitekim, kişisel gelir üzerinden alınan vergi oranları Baltık Ülkeleri olan Estonya, Litvanya ve Latviya da %20 ler üzerinde iken geriye kalan tüm ülkelerde Hall- Rabushka modelinde önerilen %19 düzeyinin oldukça altında seyretmektedir. Buna karşılık kurum gelirleri üzerinden alınan düz oranlı vergi hadleri büyük ülkeler (Rusya, Ukranya ve Kazakistan) ile gelir kaybı tehdidi nedeniyle çekingen davranan 2 Negatif gelir vergisi, yükümlülerin belirli bir gelir seviyesinin (açlık veya yoksulluk sınırı) üzerindeki gelirlerini vergiye (artan oranlı) tabi tutarken bu seviyenin altında gelire sahip olan kişilere bu düzeydeki geliri garanti edecek şekilde nakdi yardım yapılmasını sağlayan bir mali araçtır den beri kurum kazançları üç ayrı vergi oranına tabidir: Küçük işletmeler standart orana (%0) tabi iken bankacılık faaliyetleri ile uğraşan şirketler %10; altyapı işiyle uğraşan işletmeler ile regülasyon birimine bağlı olarak faaliyet gösteren şirketler ve arazi ve bina sahipliği nedeniyle elde edilen kazançlar %20 vergi oranına tabidir. Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran

8 Uygulamada Düz Oranlı Gelir Vergilerinin Ekonomik Etkileri eski Doğu Bloku ülkelerinde (Moğolistan, Çek ve Slovak Cumhuriyetleri) ilk reform dalgasındaki ülkelere kıyasla daha yüksektir. Ülkelerin tümünde gelir üzerinden tek oranlı bir vergi alınmaktadır; ancak, farklı gelir kaynakları üzerinde uygulanan vergi oranları her zaman aynı değildir. Başka bir ifadeyle, kurumlar vergisi ile gelir vergisi oranları genel olarak birbirinden farklıdır. Düz oranlı gelir vergisi reformu yapan ülkeler içinde yalnızca Jersey, Estonya, Irak, Slovakya, Romanya, Kırgızistan, Paraguay, Makedonya, Karadağ, Arnavutluk, Bulgaristan ve Mauritus da kişisel gelir vergisi ile kurumlar vergisi oranı aynıdır (Tablo 1). Kişisel gelir vergisi, kurumlar vergisi ve katma değer vergisinin eşit olduğu ülkeler ise Slovakya, Paraguay ve Mauritus dur. Daha önceleri devrede olan kapsamlı gelir vergisinde yaygın olan istisna, muafiyet ve indirimler asgari düzeye indirilerek, gelir vergisi sistemi basit ve geniş tabanlı bir hale getirilmiştir. Vergi sisteminin basit bir hale gelmesinde düz oranlı yapıya geçişin yanı sıra nüfusun büyük bir kısmını kapsayacak büyüklükte bir kişisel muafiyet uygulamasının devreye sokulup yürürlükteki vergi indirimlerinin sınırlı bir düzeyde tutulmasının rolü büyüktür. Ancak kişisel muafiyet uygulamaları düz oranlı gelir vergisi uygulamalarını oransal olmaktan çıkarıp, azalan oranlı (degressive) bir yapıya dönüştürmektedir. Tablo 1: Dünyada Düz Oranlı Gelir Vergisi Uygulamaları ( )* Ülkeler (Yürürlük Tarihi) Kişisel Gelir Vergisi Önceki Oran (%) Mevcut Oran (%) KV Oranı (%) KDV Oranı (%) SGV Oranı (%) Jersey (1940) Hong Kong (1947) ,5 0 5 Guernsey (1960) Jamaika (1980) 33, ,3 16,5 2,5 Bolivya (1986) ,7 Estonya (1994) Litvanya (1994) Latviya (1995) ,1 Rusya (2001) Sırbistan (2003) ,9 Ukranya (2004) Irak (2004) Slovakya (2004) ,2 Gürcistan (2005) Romanya (2005) ,5 Kırgızistan (2006) Paraguay (2006) ,5 Kazakistan (2007) , Makedonya (2007) ,7 Moğolistan (2007) Karadağ (2007) ,1 Arnavutluk (2007) ,7 186 Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran 2010

9 İ.Y. VURAL Bulgaristan (2008) ,9-20,4 Çek C. (2008) ,7 Nepal (2008) Beyaz Rusya (2009) ,1 Mauritus (2009) Kaynak: Nicodème, (2007, 140); European Commission, (2009a ve b); KPMG, ( ); Edwards ve Mitchell (2008); OECD (2010) ve ilgili ülkelerin maliye bakanlığı siteleri. *Mevcut oranlar 2008 ve sonrasına ait oranları içermektedir. Koyu renkli ülkeler AB üyesidir. İzlanda kapsamlı gelir vergisi modeline geri dönmüştür. Bahamalar, Bahreyn, Bermuda, Burundi, Kayman Adaları, Kuveyt, Monako, Nijerya, Umman, Katar, Suudi Arabistan, Somali, Birleşik Arap Emirlikleri, Uruguay ve Vanuatu kişisel gelirler üzerinden vergi almamaktadır. :Kişisel vergi muafiyetleri reform sonrasında artmış; : kişisel vergi muafiyetleri son zamanlarda azalmış ve : kişisel vergi muafiyeti yok. Katma değer vergisi (KDV) oranları standart oranları simgelemektedir. : Litvanya da %3, Rusya da %26 ila 2 arasında değişen ve Kazakistanda %13 ila 5 arasında değişen sosyal vergi uygulanmaktadır. Kişisel muafiyet uygulamalarında da ülkeler arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır. Süper brüt vergi matrahının (brüt ücret+işçinin sağlık giderlerine katkısı+brüt ücretin %35 i düzeyinde sosyal güvenlik katkısı) uygulandığı Çek Cumhuriyeti nde hanehalkında tek bir kazanç sahibinin olduğu çocuksuz kişisel gelir vergisi yükümlülerinde ortalama ücretin %45 i; iki çocuklu yükümlülerde ise %130 u kadar kişisel muafiyet uygulanmaktadır (OECD, 2010). Kişisel muafiyetler Latviya da kişi başı milli gelirin %19 u, Slovakya da ortalama ücret düzeyinin %60 ı, Jamaika da kişi başı milli gelirin %75 i düzeyinde bulunurken, daha önce kişi başı milli gelirin %5 i seviyesinde olan kişisel muafiyetler Gürcistan da kaldırılmıştır (Keen vd., 2008). Düz oranlı vergi uygulayan ülkelerde tasarruf ve yatırımlara yapılan muamelelerde de önemli ölçüde farklılıklar bulunmaktadır. Vergi sisteminin yansızlığının korunması ve üretimin teşviki için yatırım ve tasarruflara tüketime kıyasla farklı muamelede bulunulmaması gerekir. Sermaye kazançları üzerindeki vergi yükünün yüksek olması ve kâr paylarının çifte vergilendirilmesi, yansızlığı ortadan kaldırır. Bu anlamda düz oranlı vergi uygulayan ülkeler tasarruf ve yatırımlara yansız muamelede ilerleme sağlamışlardır. Örneğin, Çek Cumhuriyeti ve Hong Kong sermaye kazançları üzerinden vergi almazken, Slovak Cumhuriyeti kişisel gelir vergisi, kurumlar vergisi ve katma değer vergisi oranını %19 ile eşitler ve Estonya dağıtılmamış kâr payları üzerinden vergi almaz (Edwards ve Mitchell, 2008:65). Arnavutluk kâr payları, faiz gelirleri, kira gelirleri, kârlar, kişisel ve kurumsal gelirler üzerinden tek oranla (%10) vergi alırken Latviya da kâr payları ve faiz gelirleri vergi dışı tutulmaktadır, Rusya da kurumlar vergisi oranı ile kâr paylarına uygulanan vergi oranı aynıdır (%30) ve Slovakya da kâr payları, veraset ve hediyeler üzerinden artık vergi alınmamaktadır (Keen vd., 2008). Gelir ve kurumlar vergisi gelirlerindeki azalmayı telafi etmek için düz oranlı vergi reformu yapan ülkeler ağırlıklı olarak dolaylı vergileri kullanmaktadırlar. Ülkelerin çoğu, uygulaması farklı olmakla birlikte katma değer vergisine sahiptir. Bazı ülkeler ise refah programlarını finanse edecek sosyal vergi uygulamalarından vazgeçmemektedirler. Bu türden sosyal vergi uygulamaları ise tek oranlı vergi sisteminin basitliğini ortadan kaldıran bir araç olarak etki göstermektedir. Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran

10 Uygulamada Düz Oranlı Gelir Vergilerinin Ekonomik Etkileri 3. Düz Oranlı Gelir Vergisi Uygulamalarının Ekonomik Etkileri Düz oranlı gelir vergisi uygulamaları devletler arası rekabetin en önemli unsurlarından biri olan ve vergi yükünün azalması, vergi tabanının genişletilmesi ve vergi sisteminin basitleştirilmesine yol açan vergi rekabetinin bir sonucudur. Vergi rekabetinin ekonomik etkileri ile ilgili görüşler oldukça geriye götürülebilir. Bu konuda öncü olan İbn Haldun (1989) a göre vergi konuları üzerine düşük vergiler yüklendiğinde, bu (yükümlülerin) çalışma ve birşeyler yapma arzusunu artırır; düşük vergiler vergi yükümlülerini tatmin edeceği için iktisadi faaliyetler artar; iktisadi faaliyetlerin artması ile birlikte yükümlülere tarh edilen vergi matrahı genişler ve sonuçta kişisel matrahların toplamı ile vergi geliri artmış olur. Başka bir ifadeyle, Haldun un öncüsü olduğu yaklaşıma (arz-yanlı iktisat) göre yüksek marjinal vergi oranlarının aşağıya çekilmesi, vergilemenin gelir etkisini artırıp ikame etkisini azaltır; tasarruf ve sermaye birikimini artırırken, sermaye kaçışını ortadan kaldırır; vergi kayıp ve kaçakçılığını önler, istihdamı artırır ve sonuçta toplam arz (üretim) üzerinde son derece olumlu bir etki meydana getirir. Marjinal vergi oranlarının aşağıya çekilmesi, vergi sisteminin karmaşıklığını ve dolayısıyla vergi idaresinin yükünü azaltarak, bu amaçla tahsis edilen kaynakların daha üretken alanlarda kullanılmasını sağlar; vergi sisteminin basitleştirilmesi hükümetin iş ve çalışma hayatı ile ilgili planları hakkında iş dünyasına olumlu mesajlar vererek yerli ve yabancı firmaların ilave yatırım yapmalarına yol açar ve daha hareketli olan sermaye üzerindeki vergi yükünün azalmasını sağlayarak yabancı sermaye ile nitelikli işgücünün cezbedilmesine neden olur (Heath, 2006:45). Ortaya çıkan bu üç farklı etki ise üretim, verimlilik ve büyümeye olumlu bir katkı sağlar. Öte yandan, marjinal vergi oranlarındaki gerileme, vergi kaçakçılığı ile sermaye kaçışını önleyerek ve çalışma, tasarruf etme ve yatırım yapma isteğini artırarak, iktisadi faaliyetlerin canlanmasına ve sonuçta vergi matrahının genişlemesine yol açacağı için meydana gelen bu olumlu gelişmeler vergi gelirlerinde bir azalma pahasına gerçekleşmeyecektir (Haldun-Laffer eğrisi varsayımı) Mikroekonomik Etkiler Birey ve firmalar vergileme nedeniyle dört farklı maliyetle karşı karşıya kalır (Clemens vd., 2007:7). Bu maliyetlerin ilki, yükümlülerin gelirlerinin bir kısmını vergileme nedeniyle doğrudan devlete aktarmaları sonucu ortaya çıkar. Yükümlüler, aynı zamanda, vergi mevzuatına uyum sağlamak amacıyla bir dizi yüke (defter ve kayıt tutma ve muhasebeci istihdam etme ile ilgili maliyetler, zaman maliyeti) de katlanmak zorundadırlar (uyum maliyetleri). Devlet ise vergi toplarken ve vergi mevzuatını uygularken bazı maliyetleri (idari maliyetler) üstlenir ve bu maliyetler son aşamada vergi ile finanse edeceğinden dolaylı yoldan yükümlüler için bir yük haline gelir. Devlet, vergileme ile iktisadi karar alma birimlerinin kararlarını etkileyerek iktisadi faaliyetlerin yapısını değiştirdiğinde ise verimlilik maliyetleri ortaya çıkar (Rosen, 2005:364). Başka bir deyişle, vergileme, göreli fiyatları değiştirmek yoluyla, iktisadi karar alma birimlerinin kararlarını etkiler. Örneğin, vergileme nedeniyle bazı mal-hizmetlerin fiyatının artması halinde birey-firmalar fiyatı daha düşük olan ikame mallara yönelebilirler. Vergi yükünün artması vergi sonrası gelirlerin azalmasına yol açarak, işgücünün çalışma ve eğitim yoluyla elde ettiği getiriyi (faydayı) azaltırken, sermayedarların yaptıkları yatırımlardan elde ettikleri kazancı olumsuz yönde etkiler. Benzer bir biçimde, ücretlilerin vergi yükünün artması işgücü maliyetini olumsuz etkilemek suretiyle üreticilerin emek 188 Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran 2010

11 İ.Y. VURAL yoğun üretimden sermaye yoğun üretime kaymalarına neden olabilir; sermaye üzerindeki vergi yükünün artması ise, yatırımcıların tasarruf birikimini olumsuz etkileyebilir ve yatırım yapma isteklerini zayıflatabilir. Bu durum, verimliliği yüksek yatırımların miktar ve kalitesini azaltır; reel ücretleri gerileterek gelir dağılımı eşitsizliğini artırır ve sonuçta uzun vadede refahın sürdürülebilmesi için zorunlu olan ulusal rekabet gücünü olumsuz yönde etkiler. Vergilemenin olumsuz iktisadi etkilerini en aza indirebilmesi için ideal bir vergi sisteminin bazı temel özelliklere sahip olması gereklidir. Smith (1776) e göre ideal bir vergi sisteminde yükümlülerin ödedikleri vergi, gelirleri ile oranlı olmalıdır (eşitlik ilkesi); vergi yükümlülüğü keyfi değil, açık ve belirli olmalıdır (kesinlik ilkesi); vergiler, yükümlüler açısından en uygun zamanda ve en az rahatsızlık verecek şekilde toplanmalıdır (uygunluk ilkesi) ve vergi tahsil masrafları düşük olmalı ve iktisadi faaliyetleri caydırıcı nitelikte olmamalıdır (iktisadilik ilkesi). Musgrave (1959) ise, vergilemenin mikroekonomik etkilerinin azami ölçüde olumlu bir hale getirilebilmesi için, vergilerin adil olması ve idari maliyetlerinin ve iktisadi faaliyetleri engelleyici niteliğinin en aza indirilmesi gereği üzerinde durur. Artan oranlılığın belirleyici bir unsur olduğu kapsamlı gelir vergisi, vergilemenin gelir etkisini artırarak ve kaynak tahsisini değiştirerek, bu türden bir verginin salınmadığı bir duruma kıyasla iktisadi verimliliği artırabilir. Ancak, artan oranlı yapı gelir dağılımı eşitsizliğini azaltıcı nitelikte olduğundan, vergilemede adalet ile iktisadi verimlilik ilkeleri arasında bir çatışmanın ortaya çıkmasına yol açar. Optimal (ideal) vergileme teorisi, vergilemenin adaleti sağlayıcı ve saptırıcı etkileri çerçevesinde en iyi gelir vergisi yapısını ortaya çıkarmayı amaçlar. İdeal vergileme ile ilgili yazın ideal vergi tarifesinin düz oranlı gelir vergisi tarifesine çok daha yakın bir tarife olduğu konusunda uzlaşır (Heady, 1993). Artan oranlı tarifelerin uygulanması ile elde edilecek yararlara kıyasla bu tarifelerin yol açtığı uyum ve idari maliyetler son derece yüksektir. Üstelik, uygulanan modele bağlı olmak koşuluyla, düz oranlı gelir vergisi, vergi gelirlerinin artırılması ve vergi kaçakçılığının önlenmesinde alternatiflerine kıyasla daha üstündür (Nicodème, 2007:141). Vergilemede adalet dikkate alındığında düz oranlı vergilerin adil olup olmadığı büyük ölçüde verginin dizaynına bağlıdır (Nicodème, 2007:141). İdeal vergi yazınına göre gelir dağılımı eşitsizliğini azaltmada düz oranlı vergiler, düz oranlı olmayanlara göre daha başarısızdır. Kapsamlı gelir vergisinden düz oranlı gelir vergisine geçerken vergilemede adaleti sağlamak için önceki duruma kıyasla vergi muafiyetlerinin artırılması ve Litvanya da olduğu gibi kapsamlı gelir vergisinin en yüksek vergi oranının düz oranlı verginin tek oranı olarak benimsenmesi gereklidir. Jacobs vd. (2007) ne göre Hollanda da, artan marjinal vergi oranlarına sahip mevcut gelir vergisinin yerini düz oranlı gelir vergisinin alması halinde vergi yükü, yüksek emek arzı esnekliğine sahip orta gelirli işgücüne doğru kayacağından, işgücü piyasasında sapmalar meydana gelecek ve emek arzı ile istihdamda gerilemeler oluşacaktır. Bu sorunun ortaya çıkmaması (verimliliğin artması) için gelir dağılımı eşitsizliğinin artması (adaletin azalması) gereklidir. Düz oranlı gelir vergisini öneren arz-yanlı iktisat görüşünün bu vergilerin çalışma isteğini artırdığı, gelir etkisini güçlendirdiği, uyum maliyetlerini asgari düzeye indirdiği ve vergi sistemini basitleştirdiği yönündeki varsayımlarının uygulamada ne ölçüde doğrulandığı konusunda tereddütler bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar, marjinal vergi oranlarının büyük ölçüde indirildiği Rusya gibi ülkelerde Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran

12 Uygulamada Düz Oranlı Gelir Vergilerinin Ekonomik Etkileri düz oranlı vergi reformunun çalışma isteği üzerinde bir miktar olumlu etki oluşturduğunu ancak marjinal vergi oranlarının fazla etkilenmediğini veya bu oranlarla birlikte ortalama vergi oranlarının da gerilediği ülkelerde fazlaca bir değişikliğin meydana gelmediğini ortaya koymaktadır (Keen vd., 2006:36 ve Ivanova vd. 2005). Düz oranlı vergi reformu nedeniyle ücretleri büyük ölçüde artacak olan kişilerin gelirlerindeki ilave artışı daha üstün nitelikte bir eğitim almak için kullanacakları ve böylece çalışma şevk ve isteklerinin artacağı yönündeki temel varsayım, reform yapan ülkeler açısından teyit edilmediği gibi daha önce düşük vergi aldığı için reform sonrasında çalışma saatlerinde artış olacağı varsayılan kesimlerin reformlardan en alt düzeyde etkilendiği görülmektedir (CESifo, 2007). Vergi sisteminin karmaşıklığı ya da basitliği büyük ölçüde muafiyet ve değişik özel muamelelerin sistemdeki varlığına bağlıdır. Teorik olarak düz oranlı vergilerin basitliği vergi uyumunu artırır. Düz oranlılık vergi sistemindeki boşlukları ortadan kaldırarak vergiden kaçınmayı ve vergi kaçakçılığını azaltır. Düz oranlı vergilerin yürürlüğe girmesi ve düz oranın kendisi basitliğin artmasına yol açan bir unsurdur ve farklı gelir öğeleri üzerinden alınan vergi oranlarının tek orana indirgenmesi bu gelir unsurları arasındaki arbitrajı ortadan kaldırır ve bu durum vergi sisteminin basitliğine katkı sağlar. Ancak uygulamada Gürcistan gibi bazı ülkeler muafiyetleri büyük ölçüde ortadan kaldırırken (sistem basit hale gelirken) Slovakya gibi diğer ülkelerde muafiyetler artırılmaktadır. Benzer bir biçimde bazı ülkelerde önemli vergilerin (gelir, kurumlar ve katma değer) oranları tekleştirilirken, diğer ülkelerde kişisel gelir, kurum kazançları ve kâr payları gibi unsurlara farklı oranlar uygulandığı için bu gelir unsurları arasında vergi arbitrajı ortaya çıkmakta ve bu durum karmaşıklığın sürmesine neden olmaktadır. Rusya örneği, bu gibi nedenlerle, reform öncesine kıyasla vergi sisteminin daha basit bir hale gelmediğini ortaya koymaktadır (Keen vd., 2006:37 ve Ivanova vd. 2005). Bununla birlikte vergi uyumunun Rusya örneğinde artış gösterdiği görülmektedir. Ancak vergi idaresinin son derece zayıf olduğu düz oranlı vergi reformunu gerçekleştiren ülkelerde vergi uyumundaki artışın ne kadarının vergi reformunun kendisinden ne kadarının denetim ve kontrolün iyileştirilmesi gibi uygulamadaki değişikliklerden kaynaklandığı ise belirsizdir (Keen vd., 2006:36). 3.2.Makroekonomik Etkiler İktisadi büyümeyi etkileyen stratejik faktörler, nitelikli işgücü, üstün ve yeni teknoloji, sermaye birikimi (bilgi, beşeri ve fiziki) ve fiziki ve kurumsal altyapı olmak üzere dört ana unsura indirgenebilir. Gelir üzerinden alınan vergiler bu dört ana unsuru etkilemek suretiyle iktisadi büyümeyi önemli ölçüde belirleme potansiyeline sahiptir. Emek gelirleri üzerinden alınan vergiler emeğin tam istihdamdaki miktarını değiştirerek toplam arzı ve potansiyel gayrisafi yurt içi hasılayı (GSYH) etkiler. Gelir vergisi işgücünün aldığı net ve brüt ücret arasındaki farkı (vergi takozu) büyüterek çalışma şevk ve isteğini zayıflatabilir. Bu durum ise istihdam edilen emek miktarını azaltarak potansiyel GSYH yi geriletir. Sermaye gelirleri üzerinden alınan vergi sermayenin getirisini azaltarak, tasarruf ve yatırım miktarını azaltır ve reel GSYH nin büyüme hızını yavaşlatır. Başka bir deyişle, sermaye üzerinden alınan vergiler reel GSYH deki büyüme yavaşlamasından kaynaklanan birikimli hasıla kaybına (Lucas takozu) yol açar. Vergilerin iktisadi büyüme üzerindeki etkilerini araştıran çalışmalar, ağırlıklı olarak, gelir üzerinden alınan vergilerin iktisadi büyümeyi olumsuz etkilediğini 190 Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran 2010

13 İ.Y. VURAL ortaya koysalar da aksi yönde bulgular da mevcuttur. OECD ülkelerini kapsayan bir çalışmaya göre, hem kurumlar vergisi hem de kişisel gelir vergisinin iktisadi büyümeyi azaltıcı bir etkisi bulunmaktadır (Arnold, 2008). Vergi yükündeki değişikliklerin iktisadi faaliyetler üzerindeki etkisini araştıran Romer ve Romer (2007) a göre vergi yükündeki artışlar yatırımlar üzerinde meydana getirdiği olumsuz etki nedeniyle iktisadi genel durumun (konjonktürün) daralmasına neden olmaktadır. Stokey (1980), toplam nüfus içinde azınlık durumunda olmalarına rağmen iyi eğitimli ve özgün bilgi sahibi olmaları nedeniyle vergi esnekliği fazla olan gelir gruplarının daha yüksek vergi yüküne tabi olmalarının ekonomi üzerinde ciddi bir saptırıcı etkinin oluşmasına yol açtığını ortaya koyar. Benzer bir şekilde, Leibfritz vd. (1997) ne göre, ortalama vergi oranlarında meydana gelen artışlar OECD alanında, yıllık büyüme oranının azalmasına yol açmaktadır. Öte yandan, iktisadi büyümeyi etkileyen diğer faktörlerde olduğu gibi beşeri ve fiziki sermaye üzerinden vergi alınmasının ya da mevcut vergi yükünün artırılmasının iktisadi büyümeyi azaltıcı bir etkisi bulunmaktadır (Milesi-Ferretti ve Roubini, 1998). Ancak, işgücü miktar ve kalitesinin artırılması, teknolojik gelişmelerin teşviki, sermaye birikimi ile altyapı miktar ve kalitesinin artırılmasında kamu önemli bir role sahiptir ve bu rolünü yerine getirirken vergiler, temel finansman aracıdır. Dolayısıyla, vergi gelirlerinin artması iktisadi büyümeyi olumlu yönde de etkileyebilir. Nitekim Kukk (2007) a göre, kısa vadede maliye politikası iktisadi büyüme üzerinde kayda değer bir değişikliğe yol açmaz. Örneğin, dolaysız vergilerdeki artış özel tüketimi azaltır, ancak aynı miktarda net ihracatta artışa yol açar. Uzun vadede ise her kamu geliri kategorisinin iktisadi büyüme üzerindeki etkisi olumludur. Kukk un bulgularının aksine Forbes (2005), Heath (2006) ve Edwards ve Mitchell (2008) in çalışmaları, yürürlüğe giren düz oranlı vergilerin iktisadi büyüme üzerindeki etkilerinin olumlu yönde olduğunu ortaya koymaktadır. Çok sayıda araştırma, yüksek marjinal vergi oranlarının azaltılmasının iktisadi büyüme üzerinde olumlu bir etki meydana getireceğini ortaya koymaktadır. ABD eyaletlerini ve dönemini kapsayan bir panel veri analizi çalışmasına göre; gelir vergisinde marjinal vergi oranlarındaki artan oranlılığın azalması ile iktisadi büyüme arasında olumlu bir ilişki söz konusudur (Vedder 1985). Vergi yapısının iktisadi büyüme oranı ve iktisadi faaliyetler üzerindeki etkisini ele alan ve dönemi için 63 ülkeye ait panel verileri kullanan bir başka çalışma, mevcut gelir düzeyi değişmediği sürece, marjinal vergi oranlarındaki artışın iktisadi büyümeyi olumsuz etkileyeceğini ve kaynakları emekten sermayeye doğru aktaracağını ortaya koymaktadır (Kormendi ve Koester, 1987). Benzer bir sonuca, dönemi için 25 sanayileşmiş ülkeyi kapsayan bir çalışmada, marjinal vergi oranları ve artan oranlılık ile iktisadi büyüme arasında ters yönlü bir ilişki saptayan Padovano ve Galli (2002) de ulaşmaktadır dönemini ve 70 ülkeyi kapsayan ekonometrik bir çalışma ise kurumlar vergisi oranlarındaki artış ile iktisadi büyüme arasında ters yönlü bir ilişki saptamaktadır (Lee ve Gordon, 2005). Bu ilişkinin ortaya çıkmasının nedeni kurumlar vergisi oranlarındaki gerilemenin kişisel vergi gelirlerinde azalmaya yol açarak, girişimcilik faaliyetlerini sekteye uğratmasıdır. Vergi yükünün azalması, iktisadi büyümeyi olumlu yönde etkilerken, vergi yükündeki gerileme nedeniyle kamu gelirlerinde oluşacak bir azalma da kamu kesiminin iktisadi büyümeye katkısını düşük bir düzeye indirebilir. Bu nedenle bir yandan sermaye üzerinden alınan vergiler azaltılırken (kâr paylarının çifte vergilendirilmesi Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran

14 Uygulamada Düz Oranlı Gelir Vergilerinin Ekonomik Etkileri önlenirken) öte yandan gelirlerdeki azalmanın sosyal güvenlik vergileri ile finanse edildiği bir karma yürürlüğe girerse istihdam ve büyüme daha olumlu bir şekilde etkilenebilir (Michekis ve Birk, 2006). Socol vd. (2009) ne göre orta ve uzun vadede toplam arzı güçlü bir biçimde canlandırıcı etkiye sahip bazı tedbirlerin düz oranlı vergi reformu ile birlikte yürürlüğe konulmaması halinde, düz oranlı vergi sistemini uygulamak isteyen yeni sanayileşen ülkeler, ikiz açıkla (bütçe ve cari işlemler açığı) karşılaşacak ve fiyatlar genel seviyesinde artış meydana gelecektir (Şekil 1). Düz oranlı verginin yürürlüğe girmesi, kısa vadede, vergi oranlarındaki gerileme ve sağlanan muafiyetler nedeniyle kullanılabilir gelirleri artıracağından toplam talepte büyük, toplam arzda ise daha küçük bir artışa yol açacaktır. FGS TA UV0 TA UV1 TA UV2 F 2 F 3 D 2 D 3 F 0 =F 1 D 0 D 1 TT 1 TT 0 0 pg 0 pg 1 pg 2 G 1 GSYH G 0 Kaynak: Socol vd. (2009, 784) pg= Potansiyel GSYH, G=GSYH, TT=Toplam talep, TA=Toplam arz, FGS= Fiyatlar genel seviyesi, Keynesyen görüşe göre kısa vadede F 0 =F 1, D 0 noktasında pg 0 =G 0 ve ekonomi hem kısa vadede hem de uzun vadede dengededir. Şekil 1: Düz Oranlı Vergi Reformunun Etkileri Şekil 1 de de görüldüğü gibi toplam talep TT 0 dan TT 1 e kayacak, gayrisafi yurt içi hasıla G 1 düzeyine yükselecek ve yeni ekonomik denge D 0 yerine D 1 de oluşacaktır. Vergi oranlarındaki gerileme nedeniyle gelir üzerinden alınan vergilerdeki azalmanın bir kısmı toplam talepteki artış sayesinde katma değer vergisi gibi tüketim üzerinden alınan vergi gelirlerindeki artışla telafi edilecektir. Ancak potansiyel gayrisafi hasıla mevcut gayrisafi hasılaya göre daha az etkilendiği için ekonomi orta vadede D 2 noktasında dengeye oturacak biçimde davranacaktır. Öte yandan, toplam talepteki artış tüketim üzerinden alınan vergileri artırsa da reformun gelir üzerinden alınan vergilerde meydana getirdiği azalmayı tam olarak karşılamayacağı için bütçe açığı artacak ve bu durum fiyatlar genel seviyesini F 0 dan F 2 ye yükseltecektir. Toplam talepteki artış, ithalatı canlandırmak suretiyle iktisadi büyümeyi olumlu etkileyecek ancak ithalattaki artış nedeniyle cari işlemler açığı da artacaktır. Socol vd. (2009) ne göre bu durumu ortadan kaldırmak için istihdamı 192 Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran 2010

15 İ.Y. VURAL artırıp kayıtdışı ekonomiyi daraltmak amacıyla sosyal güvenlik vergilerinin azaltılması, dolaysız yabancı yatırımları canlandırmak amacıyla kârların vergi dışı tutulup yabancı sermaye yatırımlarına vergisel kolaylıkların sağlanması, emeğin verimliliğini artırmak amacıyla teknoloji ithalatına vergisel avantajların tanınması ve yoksul yükümlülerin olumsuz etkilenmesini önlemek amacıyla kişisel vergi muafiyetlerinin yürürlüğe konulması gerekir. Bu tedbirler orta ve uzun vadede toplam arzı olumlu yönde etkiler ve potansiyel gayrisafi yurt içi hasıla pg 2 ye, yani TA UV2 düzeyine kayar ve sonuçta bütçe açığı azalır, enflasyonist baskılar hafifler ve ithalata yönelen talep de gerilediği için cari işlemler açığı da önemli ölçüde ortadan kalkar. Vergi sonrası ücretleri değiştirerek işgücünün çalışma saatlerini ve işgücüne katılma oranlarını etkileyen vergiler, emek arzının önemli bir belirleyicisidir. Vergilerin bu yöndeki etkisini tespit etmeyi amaçlayan birçok çalışma, vergilerin çalışılan saati veya işgücüne katılımı azaltarak emek arzını olumsuz etkilediğini göstermektedir. Ancak düz oranlı vergilerin yürürlüğe girmesi ile birlikte vergilerin bu olumsuz etkilerinin tersine döndürülebilmesi mümkündür. Nitekim Heer ve Trede (2003), Almanya da düz oranlı bir verginin yürürlüğe konması durumunda, toplam istihdam bir miktar artarken toplam tasarruf ve toplam tüketimde ciddi bir artışın olabileceği sonucuna varırken; Decoster vd. (2008) Belçika da mevcut vergi geliri düzeyini koruyan bir düz oranlı gelir vergisinin devreye girmesi halinde emek arzının artacağını, vergi tabanının ise genişleyeceğini ortaya koymaktadır. Öte yandan, Hollanda için Jacobs vd. (2007), Almanya için Fuest vd. (2007) ve İspanya için Gonzalez vd. (2005) nin yaptıkları çalışmalar, düz oranlı vergilerin, gelir dağılımındaki eşitsizlik pahasına, işgücü piyasasının performansını artırdığını göstermektedir. Duncan ve Peter (2009) a göre ise Rusya daki düz oranlı vergi reformu erkeklerin çalışma saatlerini önemli ölçüde artırırken, kadınlarınkinde bir değişikliğe yol açmamıştır. Ancak bu ülkedeki reform hem erkek hem de kadınların iş bulma şansını büyük ölçüde artırmıştır. Düz oranlı vergilerin uygulama sonuçları ile ilgili olarak yapılan çalışmalar karmaşık sonuçlar ortaya koymaktadır. Bunun temel nedeni, bu çalışmaların sonuçlarının büyük ölçüde seçilen yöntem ve uygulanan modele bağlı olması, düz oranlı vergilerin uygulanması ile ortaya çıkan etkilerin bir kısmının ilgisiz faktörlere dayandırılması ve böylece elde edilen sonuçların doğruluğunun zedelenmesidir (Nicodème, 2007:14). Ampirik bulgular, düz oranlı vergi sistemlerinin iktisadi genel durumdaki eğilimi destekleyici nitelikte olduğunu göstermektedir (Socol vd., 2009:782). Ekonomi genişleme döneminde olduğu zaman düz oranlı vergiler bütçe gelirlerinin, yatırımların ve istihdamın artmasına olumlu katkı sağlarken ekonomi daralma dönemine girdiğinde makroekonomik göstergelerdeki olumlu eğilim tersine dönmektedir. Örneğin, Baltık ülkeleri vergi reformu sonrasında yıllık ortalama %6,5; Romanya ise %7,16 büyüme göstermişlerse de global krizden sonra ( yıllarında) Baltık ülkelerinde yıllık ortalama %9,2; Romanya da ise %8 negatif büyüme meydana gelmiştir (Eurostat, 2009:15). Başka bir ifadeyle, ampirik veriler, beklenildiği gibi, düz oranlı vergilerin otomatik istikrar sağlayıcı bir niteliğe sahip olmadığını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, Eurostat verilerine göre Estonya, Litvanya, Latviya ve Slovakya global krizin olumsuz etkilerine rağmen, reform sonrasında yıllık ortalama %4-%4,5 büyüme hızı gerçekleştirmiştir. Socol vd. (2009) ne göre, Çek Cumhuriyeti nde 2007 de %5,3 olan işsizlik oranı 2008 de Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran

16 Uygulamada Düz Oranlı Gelir Vergilerinin Ekonomik Etkileri %4,4 e gerilerken, kurumlar vergisindeki indirim nedeniyle üretim araç ve ekipmanlarına yapılan yatırım 2007 yılının iki katına erişerek, 2008 de %10,5 artış göstermiştir. Benzer olumlu değerlendirmeler işsizlik (2007 de %7 iken 2008 de %5,6 ya gerilemiş), istihdam ( döneminde yıllık %3 ortalama artış varken, 2008 de %3,3 artmış) ve bütçe dengesi (2007 de %0,1 bütçe fazlasına kıyasla 2008 de %1,5 bütçe fazlası verilmiş) açısından Bulgaristan için de geçerlidir. Reform uygulamalarının sonuçları dikkate alındığında, düz oranlı vergilerin varsayılan olumlu etkilerinin belirsiz olduğu görülmektedir. Keen vd. (2008) nin de değindiği gibi gelir ve kurumlar vergisi oranları indirilince vergi gelirlerinin artabileceğine dair güçlü bir işaret mevcut değildir. Başka bir ifadeyle, reformların yürürlüğe girmesi bütçe gelirlerinin otomatik olarak artmasına yol açmamaktadır. European Commission (2009c) verileri göz önüne alındığında düz oranlı vergiye sahip AB ülkelerinde reform öncesine kıyasla vergi yükünde azalma (Litvanya da arasında %0,5 artış var) olmasına rağmen toplam kamu gelirlerinde beklenildiği ölçüde bir gerilemenin söz konusu olmadığı görülmektedir. Bunun temel nedeni, reformcu ülkelerin çoğunun, kamu gelirlerinde büyük çaplı bir gerilemeyi önlemek amacıyla, düz oranlı vergi sistemine geçerken düz oranlı vergi oran ve muafiyetlerini reform öncesi kamu geliri düzeyine erişecek şekilde belirleme yoluna gitmiş olmalarıdır (Saavedra, 2007:259). Örneğin, Litvanya 1994 te düz oranlı vergi modeline geçerken mevcut artan oranlı tarifenin en yüksek oranını (%33) düz oran olarak benimsemiş ve zamanla bu oranı da indirerek (%15) reform sonrası gelir kaybını engellemiştir. Rusya ise gelir vergisi yükümlülerinin %90 a yakın bir kısmını kapsayacak şekilde düz oranı %13 düzeyinde saptamış ve geçiş döneminde gelir kaybına uğrama riskine girmemiştir (Saavedra, 2007:260). Düz oranlı vergi reformu yapan AB ülkeleri arasında reform yapılan yılın hemen öncesindeki yılın verileriyle 2010 yılı verileri kıyaslandığında GSYH ye kıyasla dolaysız vergi gelirlerinin arttığı tek ülke Romanya (European Commission, 2009c) dır. Dolaysız vergilerin GSYH deki payında meydana gelen azalmayı; Estonya ve Çek Cumhuriyeti dolaylı vergilerin payını artırarak, Estonya, Latviya, Litvanya ve Romanya ise sosyal güvenlik vergilerinin payını yükselterek telafi etmişlerdir (European Commission, 2009c). Düz oranlı vergi modelinin uygulanması durumunda iktisadi karar alma birimlerinin üzerindeki vergi baskısını azaltarak vergi kaçakçılığı eğilimini azaltacağı varsayımı reform uygulamaları dikkate alındığında ihtiyatla karşılanması gereken bir varsayım gibi görünmektedir. Sklenár ve Burger (2006) a göre, düz oranlı vergilerin yürürlüğe konması vergi kaçakçılığını otomatik olarak azaltmamaktadır. Öte yandan, düz oranlı vergi sistemi kısa vadede vergi kaçakçılığını azaltsa bile uzun vadede, iş ve çalışma ortamını iyileştirecek tedbirlerin alınmaması halinde, bu yöndeki etki ortadan kalkar (Peter, 2009). Ancak Rusya ile ilgili olarak Gorodnichenko vd. (2008) tarafından yapılan bir çalışmaya göre 2001 deki vergi reformunun emeğin verimliliğinde yalnızca %0,4 lük bir iyileşme sağlarken, vergi kaçakçılığında %12 lik bir artışa yol açacağı tahmin edilmektedir. Benzer bir durum Romanya için de söz konusudur. Nitekim bu ülkede kayıt dışı ekonominin GSYH içindeki payı 2004 te %14,5 iken 2008 de %21 e tırmanmış ve katma değer vergisi kaçağı 2004 te 7,4 milyar ley iken 2008 de 24 milyar ley düzeyine yükselmiştir (Socol vd., 2009:783). 194 Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran 2010

17 İ.Y. VURAL Düz oranlı vergi reformları gelir vergisindeki yüksek marjinal vergi oranlarını aşağıya çekerek yüksek gelirli gruplara avantaj sağlarken, yürürlüğe konulan cömert muafiyetlerle de düşük gelirli gruplar korunur ve reformun faturasını orta gelirli gruplar öder. Slovakya reformunu bu açıdan ele alan Nicodème (2007) ye göre; sosyal güvenlik katkılarının vergi takozu içindeki payı farklı gelir grupları açısından değişmezken, gelir vergisinin payında yalnızca orta gelirli gruplar için önemli düzeyde bir artış görülmektedir. Dolayısıyla, Slovakya örneği düz oranlı vergi reformlarının gelir dağılımını orta gelirli gruplar aleyhine yeniden dağıttığı varsayımını doğrular niteliktedir. Benzer sonuçlar, Romanya reformunu ele alan Voinea ve Miháescu (2009) nun çalışmasında da teyit edilmektedir. Bu çalışmaya göre; brüt ücret düzeyi ne kadar yüksek ise düz oranlı vergi reformundan o ölçüde büyük yararlar elde edilirken, reformun gerçek kazananları nüfusun en çok gelir elde eden %20 lik kesimidir. Sonuç Üretim faktörlerinin sınır aşan hareketliliğinin artması sonucu vergi tabanlarının hareketli hale gelmesi, küresel rekabetin artması ve küreselleşmenin meydana getirdiği sorunlara çözüm için gerekli olan kaynağın bulunması gereği ülkelerin vergi sistemlerinde reformu zorunlu hale getirmektedir. Gelir vergisindeki reform çabaları, bir yandan ülkelerin finansman ihtiyacını gidermede en önemli kaynak olan gelir vergisinin toplam vergi gelirleri içindeki payını korurken öte yandan ulusal rekabet gücünün sürdürülebilirliğini sağlayan verimli, adil, basit ve geniş tabanlı bir gelir vergisine sahip olmayı amaçlamaktadır. Kapsamlı gelir vergisini uzun süre uygulayan, kayıtdışılığın asgari düzeyde olduğu ve vergi idaresinin güçlü olduğu ülkelerde bu amacı gerçekleştirecek gelir vergisi modeli olarak ikili gelir vergisi tercih edilirken, eski Doğu Bloku ülkelerde düz oranlı gelir vergisi yürürlüğe konulmaktadır. Son yirmi yılı kapsayan reform süreci tasarrufların vergiye tabi olmadığı; sermaye kazançları, kârlar, yurtdışında elde edilen kazançlar ve faiz gelirleri üzerinden vergi alınmadığı; muafiyet ve vergi istisnalarının ortadan kalktığı ve bireysel ve kurum kazançları üzerinden tek oranlı bir verginin alındığı Hall- Rabushka modelinin uygulamada kendisine yer bulamadığını ortaya koymaktadır. Düz oranlı vergiler, uygulama dikkate alındığında, gittikçe yaygınlaşan, gelir vergisi veya hem gelir hem de kurumlar vergisi tek oranlı olan, sermaye gelirleri üzerinde düşük vergi yükü oluşturmaya çalışan ve düşük vergi oranı nedeniyle oluşan gelir kaybını daha geniş vergi tabanı ile kapatmaya çabalayan vergi modelleri olarak ortaya çıkmaktadır. Kişisel vergi muafiyetlerinin yaygın bir biçimde uygulanması bu vergi modelini, teoride öngörülenin aksine, artan oranlı bir hale getirmektedir. Düz oranlı vergi uygulamaları ülkeden ülkeye büyük farklılıklar göstermektedir. Örneğin, reformu ilk gerçekleştiren ülkelerde tek oran mevcut artan oranlı tarifenin marjinal oranına yakın bir düzeyde belirlenirken, ikinci dalgada yer alan ülkelerde oldukça düşük bir düzeyde belirlenmiştir. Birkaç ülkede gelir, kurumlar ve katma değer vergisi oranları aynı iken diğer ülkelerde gelir vergisi oranları asgari düzeyde belirlenip kurumlar vergisi, tüketim üzerinden alınan vergiler veya sosyal güvenlik vergilerinin yükü artırılarak, gelir kaybı telafi edilmeye çalışılmıştır. Benzer bir biçimde, düz oranlı vergi reformu yapan ülkeler arasında tasarruflar ve yatırımlara yapılan muamele açısından da ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran

18 Uygulamada Düz Oranlı Gelir Vergilerinin Ekonomik Etkileri Mevcut uygulamalar ve son yirmi yılda edinilen tecrübeler dikkate alındığında düz oranlı vergilerin ekonomik etkileri birkaç ana başlık altında toplanabilir. Bu vergilerin adil olup olmadığı büyük ölçüde verginin dizaynına bağlıdır. Reform sonrasında marjinal vergi oranları azalan ülkelerde çalışma şevk ve isteğinin artttığı ancak marjinal vergi oranlarının fazla azalmadığı veya ortalama vergi oranlarıyla birlikte azaldığı ülkelerde gelir etkisinin oluşmadığı görülmektedir. Teorik olarak artan oranlı vergilemeye kıyasla gelir dağılımı eşitsizliğini ortadan kaldırma potansiyeli düşük olan düz oranlı vergilerin daha az karmaşık, basit ve yükümlülerin vergi uyumunu artıran bir özelliğe sahip olması büyük ölçüde vergi muafiyetlerinin asgari düzeye indirilmesine bağlıdır. Düz oranlı vergi uygulama süreci sonunda birkaç ülke dışında muafiyet uygulamaları devam ettiği için reform öncesine kıyasla vergi sisteminin daha basit bir hale gelmediği görülmektedir. Bununla birlikte vergi uyumunda olumlu bir etki gözlenmektedir. Bu vergi uygulamaları, gelir dağılımında eşitsizliği artırma pahasına, işgücü piyasasının etkinliğini artırıcı; iktisadi genel durumdaki eğilimi destekleyici; iktisadi büyümeyi canlandırıcı ve geliri zengin ve yoksullar lehine, ancak orta gelirliler aleyhine yeniden dağıtıcı bir niteliğe sahiptir. Mevcut uygulamalar dikkate alındığında düz oranlı gelir vergisi reformu nedeniyle kamu gelirlerinde büyük çaplı bir gerileme söz konusu değildir. Bunun temel nedeni gelir üzerinden alınan vergi oranlarındaki azalma nedeniyle oluşan gelir kaybının kurumlar vergisi, katma değer vergisi veya sosyal güvenlik vergisi yükündeki artışla telafi edilmesidir. Öte yandan, düz oranlı vergilerin yürürlüğe girmesinin vergi kaçakçılığını otomatik olarak azaltmadığı, Rusya ve Romanya gibi bazı ülkelerde ise artırdığı görülmektedir. Kaynakça Adam, S. ve James, B. (2006), Options for a UK Flat Tax : Some Simple Simulations, The Institute for Fiscal Studies, IFS Briefing Note, No:72, August. Aktan, C. C. ve Vural, İ. Y. (2004), Vergi Rekabeti, (Aktan, C.C., Dileyici, D. ve Vural, İ. Y. Ed. (2004), Kamu Maliyesinde Çağdaş Yaklaşımlar, Ankara:Seçkin, içinde), Aktan, C. C. ve Vural, İ. Y. (2004), Globalleşme ve Maliye Politikasında Değişim, (Aktan, C. C., Dileyici, D. ve Vural, İ. Y. (Ed.), Kamu Maliyesinde Çağdaş Yaklaşımlar, Ankara: Seçkin içinde), Arnold, J. (2008), Do Tax Structures Affect Aggregate Economic Growth? Empirical Evidence From a Panel of OECD Countries, Economic Department Working Papers No. 643, Paris: OECD. Auerbach, A. J. ve Hassett, K. A. (Ed.) (2005), Toward Fundamental Tax Reform, Washington DC, The AEI Press. Bonney, R. (1999), The Rise of the Fiscal State in Europe, c , (Oxford: Oxford University Press). CESifo (2007), Flat Tax Experiments, CESifo-DICE Report, Journal for Institutional Comparisons, Vol.5, No.1, Spring. Clemens, J., Veldhuis, N. ve Palacios, M. (2007), Tax Efficiency: Not All Taxes are Created Equal, Studies in Economic Prosperity, Number 4, The Fraser Institute, January. Decoster, A., Swerdt, K. ve Orsini, K. (2008), A Belgian Flat Income Tax: Effects on Labour Supply and Income Distribution, Centre for Economic Studies-leuven, 196 Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran 2010

19 İ.Y. VURAL tarihi:19/ 04/ 2010). Duncan, D. ve Peter, K. S. (2009), Does Labor Supply Respond to a Flat Tax? Evidence from the Russian Tax Reform, IZA Discussion Paper No. 4257, June. (İndirme tarihi: 21/04/2010). Edwards, C. ve Mitchell, D. J. (2008), Global Tax Revolution: The Rise of Tax Competition and the Battle to Defend It. Washington, DC, Cato Institute. Eisner, R. (1996), The Proposed Sales and Wages Tax-Fair, Flat, or Foolish?, (Hall, R. E., Rabushka, A., Armey, D., Eisner, R. ve Stein, H. Fairness and Efficiency in the Flat Tax, Washington DC, The AEI Press, içinde), European Commission (2009a), Monitoring Revenue Trends and Tax Reforms in Member States 2008, European Economy, 4/2009. European Commission (2009b), Taxation Trends in The European Union, Eurostat- European Commission. European Commission (2009c), General Government Data-General Government Revenue, Expenditure, Balances and Gross Debt, ECFIN/REP/51796/2009-EN, Eurostat-European Commission. Eurostat (2009), EU Economic Data Pocketbook, , European Union ve Eurostat. (indirme tarihi:22/04/2010). Forbes, S. (2005), Flat Tax Revolution:Using a Postcard to Abolish the IRS, Washington, DC, Regnery Publishing. Friedman, M. (1962), Capitalism and Freedom, Chicago: University of Chicago Press. Friedman, M. ve Friedman R. D. (1980). Free to Choose: A Personal Statement, New York:Harcourt Brace Jovanovich. Fuest, C, Peichl, A. ve Schaefer, T. (2007), Is a Flat Tax Feasible in a Grown-up Welfare State? IZA DP No. 3142, dp3142.pdf (İndirme tarihi:19/04/2010). Ganghof, S. (1999), Adjusting National Tax Policy to Economic Internationalization: Strategies and Outcomes, MPIfG Discussion Paper, 99/6, December, (İndirme tarihi: 28/03/2010). Ganghof, S. (2001), Global Markets, National Tax Systems, and Domestic Politics: Rebalancing Efficiency and Equity in Open States Income Taxation, MPIfG Discussion Paper 01/9, December, (İndirme tarihi: 28/03/2010). González-Torrabadella, M. ve Pijoan-Mas, J. (2006), Flat Tax Reforms: A General Equilibrium Evaluation for Spain, Investigaciones Económicas, Vol. XXX (2), Gorodnichenko, Y., Martinez-Vazquez, J. ve Peter, K. S. (2008), Myth and Reality of Flat Tax Reform: Micro Estimates of Tax Evasion Response and Welfare Effects in Russia, NBER Working Paper No:13719, (İndirme Tarihi: 7/04/2010). Grecu, A. (2004), Flat Tax-The British Case, Adam Smith Institute, London: Adam Smith Research Trust. Hall, R. E. ve Rabushka, A. (1996), Putting the Flat Tax into Action, (Hall, R.E., Rabushka, A. Armey, D., Eisner, R. ve Stein, H., Fairness and Efficiency in the Flat Tax, Washington DC: The AEI Press, içinde), Hall, R. E. ve Rabushka, A. (2007), The Flat Tax, Second Edition, Hoover Classics, Hoover Institution, (İndirme tarihi: 29/03/2009). Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran

20 Uygulamada Düz Oranlı Gelir Vergilerinin Ekonomik Etkileri Heady, C. (1993), Optimal Taxation as a Guide to Tax Policy: A Survey, Fiscal Studies, vol. 14, no.1, Heath, A. (2006), Flat Tax: Towards a British Model. The Taxpayers Alliance, (İndirme tarihi: 10/04/2010). Heckman, J. J., Lochner, L. ve Taber, C. (1998), Tax Policy and Human-Capital Formation, The American Economic Review, Vol. 88, No. 2, Papers and Proceedings of the Hundred and Tenth Annual Meeting of the American Economic Association (May 1998), Heer, B. ve Mark, T. (2003), Efficiency and Distribution Effects of a Revenue-Neutral Income Tax Reform, Journal of Macroeconomics, 25, Ivanova, A, Keen, M. ve Klemm, A. (2005), The Russian Flat Tax Reform, IMF Working Paper, WP/05/16. İbn Haldun (1989), Mukaddime, Çev. Zakir Kadiri Ugan, İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı. Jacobs, B., R. A. de Mooij ve Folmer, K. (2007), Analyzing a Flat Income Tax in The Netherlands, CESifo Working Paper No. 1890, cesifo1wp1890.pdf. (İndirme tarihi:19/04/2010). Jacobs, B., R. A de Mooij ve Kees, F. (2007), Analyzing a Flat Income Tax in the Netherlands, CESIFO Working Paper no (İndirme tarihi:18/04/2010). James, S. (2002), Taxation: Critical Perspectives on the World Economy, London:Routledge. Keen, M., Kim, Y. ve Versano, R. (2006), The Flat Tax(es) : Principles and Evidence, IMF Working Paper, WP/06/218, September. Keen, M., Kim, Y. ve Versano, R. (2008), The Flat Tax(es) : Principles and Experience, International Tax and Public Finance, 15, Kormendi, R. C. ve Koester, R. B. (1987), Taxation, Aggregate Activity and Economic Growth: Cross-Country Evidence on Some Supply-Side Hypotheses, Working paper no. 559, October 1987, Ross School of Business (İndirme tarihi: 19/04/2010). KPMG (2008), KPMG s Individual Income Tax Rate Survey 2008, Global/en/IssuesAndInsights/ArticlesPublications/Docum ents/ Individual-income-tax-rate-survey-2008.pdf (İndirme tarihi: 05/04/2010). KPMG (2009), KPMG s Corporate and Indirect Tax Rate Survey 2009, /KPMG-Corporate-Indirect-Tax-Rate-Survey-2009.pdf. (İndirme tarihi: 19/04/2010). Kukk, K. (2007), Fiscal Policy Effects on Economic Growth: Short Run vs Long Run. Working Paper 167, School of Economics and Business Administration, Tallinn University of Technology, (İndirme tarihi: 19/04/2010). Lee, Y. ve Gordon, R. H. (2005), Tax Structure and Economic Growth, Journal of Public Economics, 89, Michekis, J. ve Angela, B. (2006), Employment and Growth effects of Tax Reforms, Economic Modelling, 23, Milesi-Ferretti, G. M. ve Roubini, N. (1998), Growth Effects of Income and Consumption Taxes, Journal of Money, Credit, and Banking, Musgrave, R. A. (1959), The Theory of Public Finance, New York: McGraw-Hill. Nehring, H. ve Florian S. (2007), Global Debates about Taxation: Transfers of Ideas, the Challenge of Political Legitimacy and the Paradoxes of State-Building, (Holger 198 Maliye Dergisi Sayı 158 Ocak-Haziran 2010

OPTİMAL VERGİLEME ÖĞR. GÖR. AYNUR ARSLAN BURŞUK DERS 2

OPTİMAL VERGİLEME ÖĞR. GÖR. AYNUR ARSLAN BURŞUK DERS 2 OPTİMAL VERGİLEME ÖĞR. GÖR. AYNUR ARSLAN BURŞUK DERS 2 Optimal vergileme denildiğinde en iyi ve en uygun vergileme sistemi anlaşılmaktadır. Tarih boyunca böyle bir sistem aranmış ancak halen böyle bir

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014 ORTA VADELİ PROGRAM (2015-201) 8 Ekim 2014 DÜNYA EKONOMİSİ 2 2005 2006 200 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 T 2015 T Küresel Büyüme (%) Küresel büyüme oranı kriz öncesi seviyelerin altında seyretmektedir.

Detaylı

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Makro İktisat II Örnek Sorular 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Tüketim harcamaları = 85 İhracat = 6 İthalat = 4 Hükümet harcamaları = 14 Dolaylı vergiler = 12

Detaylı

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR SORULAR 1- Genişletici maliye politikası uygulanması sonucunda faiz oranının yükselmesine bağlı olarak özel yatırım harcamalarının azalması durumuna ne ad verilir? A) Dışlama etkisi B) Para yanılsaması

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( ) ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME (2014-2016) I- Dünya Ekonomisine İlişkin Öngörüler Orta Vadeli Program ın (OVP) global makroekonomik çerçevesi oluşturulurken, 2014-2016 döneminde; küresel büyümenin

Detaylı

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından Ekonomi II 21.Enflasyon Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 2 21.1.Nedenlerine Göre Enflasyon 1.Talep Enflasyonu:

Detaylı

8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI. Dr. Süleyman BOLAT

8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI. Dr. Süleyman BOLAT 8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI 1 STAGFLASYON Stagflasyon: Üretimde görülen durgunluk ve fiyatlarda yaşanan artışın bir araya gelmesidir. - Durgunluk içinde enflasyon: Reel ekonomik

Detaylı

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ Bu bölümde Fiyatlar genel düzeyi (Fgd) ile MG dengesi arasındaki ilişkiler incelenecek. Mg dengesi; Toplam talep ile toplam arzın kesiştiği noktada bulunacaktır.

Detaylı

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi 2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisadi ve Mali Analiz Yüksek Lisansı Bütçe Uygulamaları ve Mali Mevzuat Dersi Kıvanç

Detaylı

Büyümeyi Sürdürmek: Yurtiçi Tasarrufların Önemi

Büyümeyi Sürdürmek: Yurtiçi Tasarrufların Önemi Büyümeyi Sürdürmek: Yurtiçi Tasarrufların Önemi Eser Pirgan Matur Ekonomik Modeller ve Stratejik Araştırmalar Dairesi Kalkınma Bakanlığı 24 Ekim 2014 03.11.2014 1 Sunum Planı Yurtiçi Tasarrufların Kalkınma

Detaylı

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI 1 DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI Durgunluk Tanımı Toplam arz ile toplam talep arasındaki dengesizlik talep eksikliği şeklinde ortaya çıkmakta, toplam talebin uyardığı üretim düzeyinin o ekonominin üretim

Detaylı

MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ. Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir.

MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ. Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir. 68 MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir. Mikroiktisat küçük ekonomik birimler (hanehalkı, firmalar ve piyasalar) ile

Detaylı

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ 2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ TEPAV EPRI Dış Politika Etütleri AB Çalışma Grubu 9 Kasım 2005 Ankara Zeynep Songülen

Detaylı

İçindekiler kısa tablosu

İçindekiler kısa tablosu İçindekiler kısa tablosu Önsöz x Rehberli Tur xii Kutulanmış Malzeme xiv Yazarlar Hakkında xx BİRİNCİ KISIM Giriş 1 İktisat ve ekonomi 2 2 Ekonomik analiz araçları 22 3 Arz, talep ve piyasa 42 İKİNCİ KISIM

Detaylı

AR&GE BÜLTEN. Ülkemizde Vergi Gelirleri ve Yeni Uygulamalar

AR&GE BÜLTEN. Ülkemizde Vergi Gelirleri ve Yeni Uygulamalar Ülkemizde Vergi Gelirleri ve Yeni Uygulamalar Hande UZUNOĞLU Vergi, yüzyıllar boyunca devletlerin en önemli ve sağlam gelir kaynakları olmuştur. Geçmiş zamanda kimi hükümdarlıklarda halkın üzerine koyduğu

Detaylı

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ Ülkemiz halı ihracatı 2009 yılını % 7,2 oranında düşüşle kapanmış ve 1 milyar 86 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. 2010 yılının ilk iki ayının

Detaylı

VERGİ TEORİSİ NEDİR? Vergilendirmede dört temel: -Vergi teorisi -vergi hukuku -vergi tekniği -ulusal ve uluslararası vergi sistemi

VERGİ TEORİSİ NEDİR? Vergilendirmede dört temel: -Vergi teorisi -vergi hukuku -vergi tekniği -ulusal ve uluslararası vergi sistemi VERGİ TEORİSİ NEDİR? Vergilendirmede dört temel: -Vergi teorisi -vergi hukuku -vergi tekniği -ulusal ve uluslararası vergi sistemi Vergi, tüm gerçek ve tüzel kişilerin doğal ortağı olan devletin ekonomik

Detaylı

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: 2015-16. 3 Mart 2015. Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: 2015-16. 3 Mart 2015. Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015 Sayı: 2015-16 BASIN DUYURUSU 3 Mart 2015 PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015 Enflasyon Gelişmeleri 1. Ocak ayında tüketici fiyatları yüzde 1,10 oranında artmış ve yıllık

Detaylı

İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS

İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ 1. YIL GÜZ DÖNEMİ İleri Makroiktisat I IKT801 1 3 + 0 6 Makro iktisadın mikro temelleri, emek, mal ve sermaye piyasaları, modern AS-AD eğrileri. İleri

Detaylı

YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015

YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015 YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015 HÜKÜMETİN YAPISI VE BAKANLIKLAR EKONOMİ YÖNETİMİ; REFORMLAR İLE HIZLI EKONOMİK

Detaylı

2012 YILI OCAK-EYLÜL DÖNEMİ BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ 2012 YIL SONU BÜTÇE TAHMİNLERİ 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE TASARISI MEHMET ŞİMŞEK MALİYE BAKANI

2012 YILI OCAK-EYLÜL DÖNEMİ BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ 2012 YIL SONU BÜTÇE TAHMİNLERİ 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE TASARISI MEHMET ŞİMŞEK MALİYE BAKANI 212 YILI OCAK-EYLÜL DÖNEMİ BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ 212 YIL SONU BÜTÇE TAHMİNLERİ 213 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE TASARISI 16 EKİM 212 MEHMET ŞİMŞEK MALİYE BAKANI www.maliye.gov.tr EKONOMİK GÖRÜNÜM Küresel

Detaylı

OECD Ticaretin Kolaylaştırılması Göstergeleri - Türkiye

OECD Ticaretin Kolaylaştırılması Göstergeleri - Türkiye OECD Ticaretin Kolaylaştırılması Göstergeleri - Türkiye OECD, hükümetlerin sınır (gümrük dahil) prosedürlerini geliştirmeleri, ticaret maliyetlerini azaltmaları, ticareti artırmaları ve böylece uluslar

Detaylı

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI NIN GELİR DAĞILIMINDA ADALETSİZLİK VE YOKSULLUK SORUNUNA YAKLAŞIMI (SEKİZİNCİ

Detaylı

BİRİNCİ BÖLÜM... 1 KAYIT DIŞI İSTİHDAM... 1 I. KAYIT DIŞI EKONOMİ...

BİRİNCİ BÖLÜM... 1 KAYIT DIŞI İSTİHDAM... 1 I. KAYIT DIŞI EKONOMİ... İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM... 1 KAYIT DIŞI İSTİHDAM... 1 I. KAYIT DIŞI EKONOMİ... 1 A. Kayıt Dışı Ekonominin Tanımı ve Kapsamı... 1 B. Kayıt Dışı Ekonominin Nedenleri... 4 C. Kayıt Dışı Ekonominin Büyüklüğü...

Detaylı

Çeşitli kanunlarda yapılan değişiklikler ve diğer düzenlemeler; İstanbul un uluslararası bir finans merkezi haline getirilmesi, Yurtiçi tasarrufların

Çeşitli kanunlarda yapılan değişiklikler ve diğer düzenlemeler; İstanbul un uluslararası bir finans merkezi haline getirilmesi, Yurtiçi tasarrufların Çeşitli kanunlarda yapılan değişiklikler ve diğer düzenlemeler; İstanbul un uluslararası bir finans merkezi haline getirilmesi, Yurtiçi tasarrufların artırılması, Finansman imkanlarının çeşitlendirilmesi

Detaylı

Konu Başlığı: Türk Vergi Sistemindeki Vergilerin Ekonomik Kaynağına Göre Tasnifi

Konu Başlığı: Türk Vergi Sistemindeki Vergilerin Ekonomik Kaynağına Göre Tasnifi GENEL VERGİ TEORİSİ IV Konu Başlığı: Türk Vergi Sistemindeki Vergilerin Ekonomik Kaynağına Göre Tasnifi Kavramlar: Gelirden Alınan Vergiler, Servetten Alınan Vergiler, Harcamalardan Alınan Vergiler Kavramlara

Detaylı

BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI

BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI İzak Atiyas Sabancı Üniversitesi ve Rekabet Forumu Ozan Bakış Rekabet Forumu 29 Kasım 2011 Büyüme performansı 2000 li yıllar,

Detaylı

Dengede; sızıntılar ve enjeksiyonlar eşit olacaktır:

Dengede; sızıntılar ve enjeksiyonlar eşit olacaktır: Sızıntılar: Harcama akımından çıkanlar olup, kapalı ekonomide tasarruflar (S) ve vergilerden (TA) oluşmaktadır. Enjeksiyonlar: Harcama akımına yapılan ilaveler olup, kapalı bir ekonomide yatırımlar (I),

Detaylı

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA)

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA) MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA) 1- Bir ekonomide işsizlik ve istihdamdaki değişimler iktisatta hangi alan içinde incelenmektedir? a) Mikro b) Makro c) Para d) Yatırım e) Milli Gelir

Detaylı

2012 yılı merkezi yönetim bütçesine bakış

2012 yılı merkezi yönetim bütçesine bakış Değişmeyen yapısal sorunlar ışığında 2012 yılı merkezi yönetim bütçesine bakış GİRİŞ Bütçe, öncelikle yürütme organının kamunun ihtiyaçlarını belirlemesi ve bunların karşılanması için halktan toplanacak

Detaylı

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013 Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program 22 Kasım 201 Büyüme Tahminleri (%) 4, 4,1 Küresel Büyüme Tahminleri (%) 4,1,2,0 ABD Büyüme Tahminleri (%) 2,,,,,,1,6,6 2,8 2,6 2,4 2,2

Detaylı

d. Devlet anlayışında meydana gelen değişmeler e. Savaş ve savunma harcamalarındaki artış b. Sivil toplum örgüt a. Tarafsız maliye b.

d. Devlet anlayışında meydana gelen değişmeler e. Savaş ve savunma harcamalarındaki artış b. Sivil toplum örgüt a. Tarafsız maliye b. Aşağıdakilerden hangisi kamu harcamalarının gerçek artış nedenlerinden biri değildir? a. Nüfus artışı b. Teknik ilerlemeler c. Bütçede safi hasılat yönteminden gayrisafi hasılat yöntemine geçilmesi d.

Detaylı

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ 2010 YILI DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ 2010 yılı Ocak-Mart döneminde, Türkiye deri ve deri ürünleri ihracatı % 13,7 artışla 247,8 milyon dolara yükselmiştir. Aynı dönemde

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016 ORTA VADELİ PROGRAM (2017-2019) 4 Ekim 2016 İçindekiler 1. Dünya Ekonomisi 2. Orta Vadeli Programın Temel Amaçları ve Büyüme Stratejisi 3. Orta Vadeli Programın (2017-2019) Temel Makroekonomik Büyüklükleri

Detaylı

FEDERAL ALMANYA EKONOMİK GELİŞMELER RAPORU Yılı. II. Çeyrek Dönem Değerlendirmesi. Berlin Ekonomi Müşavirliği

FEDERAL ALMANYA EKONOMİK GELİŞMELER RAPORU Yılı. II. Çeyrek Dönem Değerlendirmesi. Berlin Ekonomi Müşavirliği FEDERAL ALMANYA EKONOMİK GELİŞMELER RAPORU Yılı II. Çeyrek Dönem Değerlendirmesi Berlin Ekonomi Müşavirliği İÇİNDEKİLER Yönetici Özeti (Genel Görünüm)...... 2 Sektörel Gelişmeler... 5 Cari Denge... 6 Tüketim....

Detaylı

Standart Ticaret Modeli

Standart Ticaret Modeli Chapter 6 Standart Ticaret Modeli Copyright 2012 Pearson Addison-Wesley. All rights reserved. Önizleme Relatif arz ve relatif talep Dış Ticaret Hadleri (Terms of Trade) ve refah Ekonomik büyüme, ithal

Detaylı

DR. BEŞİR KOÇ KALKINMA

DR. BEŞİR KOÇ KALKINMA 1 Korunaksız İstihdam-Vulnerable employment (Çalışan Yoksulluğu-Working Poverty) ILO Genel direktörü Juan Somavia nın 1999 yılında ILO gündemine getirdiği ve Türkiye de işverenler tarafından DÜZGÜN İŞ,

Detaylı

2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ TÜRKİYE EKONOMİ KURUMU TARTIŞMA METNİ 2003/6 http://www.tek.org.tr 2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Zafer Yükseler Aralık, 2003

Detaylı

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 yılına iyi başlayan ülkemiz halı ihracatı, yılın ilk dört ayının sonunda bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla % 23,1 oranında artarak

Detaylı

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ Ülkemiz halı ihracatı 2009 yılını % 7,2 oranında düşüşle kapanmış ve 1 milyar 86 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. 2010 yılının ilk ayında ise halı

Detaylı

Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa: Küresel Likidite Dalgası Çekilirken Toparlanmayı Korumak

Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa: Küresel Likidite Dalgası Çekilirken Toparlanmayı Korumak Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa: Küresel Likidite Dalgası Çekilirken Toparlanmayı Korumak Yazan By Reza Moghadam, Aasim M. Husain ve Anna Ilyina 29 Nisan 214 Avro bölgesindeki toparlanmanın akabinde Orta,

Detaylı

Türkiye Ekonomisi 2014 Bütçe Büyüklükleri ve Bütçe Performansı Raporu

Türkiye Ekonomisi 2014 Bütçe Büyüklükleri ve Bütçe Performansı Raporu Türkiye Ekonomisi 2014 Bütçe Büyüklükleri ve Bütçe Performansı Raporu HAZIRLAYAN 18.11.2013 RAPOR Doç. Dr. Nazan Susam Doç. Dr. Murat Şeker Araş. Gör. Erkan Kılıçer Türkiye Ekonomisi Bütçe Büyüklükleri

Detaylı

YENİ EKONOMİ PROGRAMI YAPISAL DÖNÜŞÜM ADIMLARI 2019

YENİ EKONOMİ PROGRAMI YAPISAL DÖNÜŞÜM ADIMLARI 2019 YENİ EKONOMİ PROGRAMI 2019 Yapısal Reformların Önceliklendirilmesi Serbest Piyasa İlkeleriyle Uyumlu İhracatın ve İstihdamın Artırılması Odaklı Sürdürülebilir Büyüme ve Adaletli Paylaşım YENİ EKONOMİ PROGRAMI

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 28 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya 1 DenizBank Ekonomi Bülteni

Detaylı

BASIN DUYURUSU 30 Nisan 2015

BASIN DUYURUSU 30 Nisan 2015 Sayı: 2015-34 BASIN DUYURUSU 30 Nisan 2015 PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ Toplantı Tarihi: 22 Nisan 2015 Enflasyon Gelişmeleri 1. Mart ayında tüketici fiyatları yüzde 1,19 oranında artmış ve yıllık

Detaylı

2016 YILI I.DÖNEM AKTÜERLİK SINAVLARI EKONOMİ

2016 YILI I.DÖNEM AKTÜERLİK SINAVLARI EKONOMİ SORU 1: Aşağıdakilerden hangisi/hangileri tüm dünyada görülen artan işsizlik oranını açıklamaktadır? I. İşsizlik yardımı miktarının arttırılması II. Sendikalaşma oranında azalma III. İşgücü piyasında etkin

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2013 HAZİRAN İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2013 HAZİRAN İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2013 HAZİRAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU İİTKİİB GENEL SEKRETERLİİĞİİ AR & GE VE MEVZUAT ŞUBESİİ Temmuz 2013 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2013 HAZİRAN İHRACAT PERFORMANSI

Detaylı

YENİ TEŞVİK YASASININ AVANTAJLARINDAN DAHA YÜKSEK ORANLARDA YARARLANMAK İÇİN SON GÜN 31.12.2013

YENİ TEŞVİK YASASININ AVANTAJLARINDAN DAHA YÜKSEK ORANLARDA YARARLANMAK İÇİN SON GÜN 31.12.2013 Erdoğan Karahan Yeminli Mali Müşavir İstanbul Denetim ve YMM AŞ. Genel Müdürü erdogankarahan@istanbulymm.com YENİ TEŞVİK YASASININ AVANTAJLARINDAN DAHA YÜKSEK ORANLARDA YARARLANMAK İÇİN SON GÜN 31.12.2013

Detaylı

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar ÖZET GÖSTERGELER Piyasalar USD/TRY 5.50 Altın (USD) 1,225 Ekim 18 EUR/TRY 6.24 Petrol (Brent) 76.2 BİST - 100 90,201 Gösterge Faiz 24.4 Büyüme Sanayi Üretimi Enflasyon İşsizlik 5.21% -11.0% 25.2% 10.8%

Detaylı

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr TİSK AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ- MART 2016 (SAYI: 85) GENEL DEĞERLENDİRME 31.03.2016 Ekonomi ve İşgücü Piyasası Reformlarına Öncelik Verilmeli Gelişmiş ülkelerin çoğunda ve yükselen ekonomilerde büyüme sorunu

Detaylı

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu 11 1 13 1 * GSMH (milyar dolar) 1.9..79 1.86 1.3 1.83 1.578 1.61

Detaylı

MALİYE TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

MALİYE TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI MALİYE TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI Anabilim Dalı: Maliye PROGRAMIN TANIMI: Maliye Tezsiz Yüksek Lisansı programının amacı; kamu ve özel sektör sistemi içerisindeki problemleri ve ihtiyaçları analiz edebilecek,

Detaylı

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2009 yılında ülkemiz halı ihracatı % 7,2 oranında düşüşle 1 milyar 86 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. 2010 yılının ilk çeyreğinin sonunda

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Ağustos 2017 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017 TEMMUZ İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME Yılın İlk 7 Ayında

Detaylı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR Bu rapor ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş Gruplara Yönelik Gelir Amaçlı Kamu Borçlanma Araçları

Detaylı

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $)

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $) 4.2. HİZMETLER 1. Hizmetler sektörünün ekonomideki ağırlığı bir refah kriteri olarak değerlendirilmektedir (1). (2) tarafından bildirildiği üzere, sanayileşmeyle birlikte, ulaştırma hizmetleri ve belirli

Detaylı

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: 2016-25. 31 Mayıs 2016. Toplantı Tarihi: 24 Mayıs 2016

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: 2016-25. 31 Mayıs 2016. Toplantı Tarihi: 24 Mayıs 2016 Sayı: 2016-25 BASIN DUYURUSU 31 Mayıs 2016 PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ Toplantı Tarihi: 24 Mayıs 2016 Enflasyon Gelişmeleri 1. Nisan ayında tüketici fiyatları yüzde 0,78 oranında artmış ve yıllık

Detaylı

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu DÜNYA EKONOMİSİ Teknoloji, nüfus ve fikir hareketlerini içeren itici güce birinci derecede itici güç denir. Global işbirliği ağıgünümüzde küreselleşmişyeni ekonomik yapının belirleyicisidir. ASEAN ekonomik

Detaylı

Aylık Dış Ticaret Analizi

Aylık Dış Ticaret Analizi EKİM YÖNETİCİ ÖZETİ Bu çalışmada, Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından her ayın ilk günü açıklanan ihracat rakamları temel alınarak Türkiye nin aylık dış ticaret analizi yapılmaktadır. Aşağıdaki analiz,

Detaylı

2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE TASARISI

2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE TASARISI 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE TASARISI 11 EKİM 2013 MEHMET ŞİMŞEK MALİYE BAKANI www.maliye.gov.tr 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ EYLÜL AYI GERÇEKLEŞMELERİ EYLÜL AYI BÜTÇE AÇIĞI 6,0 5,8 5,5 (Milyar

Detaylı

Ekonomi II. 20.Para Teorisi ve Politikası. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Ekonomi II. 20.Para Teorisi ve Politikası. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından Ekonomi II 20.Para Teorisi ve Politikası Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 20.1.Para Teorisi Para miktarındaki

Detaylı

SOSYAL POLİTİKA II KISA ÖZET KOLAYAOF

SOSYAL POLİTİKA II KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. SOSYAL POLİTİKA II KISA ÖZET KOLAYAOF

Detaylı

FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE

FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE Sevinç Karakoç Raziye Akyıldırım Yasemin Ağdaş Duygu Çırak NELER ANLATILACAK? FİYAT İSTİKRARI NEDİR? FİYAT İSTİKRARININ YARARLARI NELERDİR? TÜRKİYE DE FİYAT İSTİKRARI Bir toplumu

Detaylı

Türkiye: Verimlilik ve Büyüme Atılımının Gerçekleştirilmesi

Türkiye: Verimlilik ve Büyüme Atılımının Gerçekleştirilmesi : Verimlilik ve Büyüme Atılımının Gerçekleştirilmesi 1 ANA BULGULAR Ekonomik atılım ile Kişi başına düşen GSYİH 2015 e kadar iki katına çıkarılabilecektir 6 milyon yeni istihdam olanağı yaratılabilecektir

Detaylı

KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ

KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ HAZIRLAYAN 21.05.2014 RAPOR Doç. Dr. Binhan Elif YILMAZ Araş.Gör. Sinan ATAER 1. KAMU FİNANSMANI Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi, 2013 yılı sonunda 18.849 milyon TL açık

Detaylı

MAKROEKONOMİK ANALİZİN ALTYAPISI: TEMEL MAKROEKONOMİK İLİŞKİLER

MAKROEKONOMİK ANALİZİN ALTYAPISI: TEMEL MAKROEKONOMİK İLİŞKİLER MAKROEKONOMİK ANALİZİN ALTYAPISI: TEMEL MAKROEKONOMİK İLİŞKİLER Bu ünite tamamlandığında; o Ekonomik karar birimlerini ve faaliyetlerini ortaya koyabileceğiz o Ekonomik faaliyetlerin bileşenlerini sıralayabileceğiz

Detaylı

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği Dış Ticaret Politikası Temel İki Politika Korumacılık / İthal İkameciliği Genel olarak yurt dışından ithal edilen nihai tüketim mallarının yurt içinde üretilmesini; böylece dışa bağımlılığın azaltılmasını

Detaylı

Bankacılık sektörü. 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

Bankacılık sektörü. 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri Bankacılık sektörü 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri Şubat 2012 İçerik Bankacılık sektörünü etkileyen gelişmeler ve yansımalar 2012 yılına ilişkin beklentiler Gündemdeki başlıca konular 2

Detaylı

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ Hazırlayan: Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik Görünümü IMF düzenli olarak hazırladığı Küresel Ekonomi Görünümü

Detaylı

iktisaoa GiRiş 7. Ürettiği mala ilişkin talebin fiyat esnekliği değeri bire eşit olan bir firma, söz konusu

iktisaoa GiRiş 7. Ürettiği mala ilişkin talebin fiyat esnekliği değeri bire eşit olan bir firma, söz konusu 2009 BS 3204-1. şağıdakilerden hangisi dayanıksız mal veya hizmet grubu içerisinde ~ almaz? iktiso GiRiş 5. Gelirdeki bir artış karşısında talebi azalan mallara ne ad verili r? ) Benzin B) Mum C) Ekmek

Detaylı

2018/1. Dönem Deneme Sınavı.

2018/1. Dönem Deneme Sınavı. 1. Aşağıdakilerden hangisi mikro ekonominin konuları arasında yer almamaktadır? A) Tüketici maksimizasyonu B) Faktör piyasası C) Firma maliyetleri D) İşsizlik E) Üretici dengesi 2. Firmanın üretim miktarı

Detaylı

Ders Notları Dr. Murat ASLAN. Bu notlar; Prof. Dr. ABUZER PINAR ın MALĠYE POLĠTĠKASI ders kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır.

Ders Notları Dr. Murat ASLAN. Bu notlar; Prof. Dr. ABUZER PINAR ın MALĠYE POLĠTĠKASI ders kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır. Ders Notları Dr. Murat ASLAN Bu notlar; Prof. Dr. ABUZER PINAR ın MALĠYE POLĠTĠKASI ders kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır. genişleme trend Daralma Kriz, küçülme 12,00 Reel Büyüme Hızı Oranı 1950-2008

Detaylı

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... 1-20 1.1. Temel Makro Ekonomik Göstergelere Göre Türkiye nin Mevcut Durumu ve Dünyadaki Yeri... 1 1.2. Ekonominin Artıları Eksileri; Temel

Detaylı

Tarımsal Gelir Politikası/Amaç

Tarımsal Gelir Politikası/Amaç Tarımsal Gelir Politikası/Amaç Belli bir yaşam standardı sağlayacak düzeye eriştirmek, Sektörler arasında kişi başına gelir farklılığı azaltmak Sektörde gelir dağılımını bireyler ve bölgeler arasında denge

Detaylı

MALİ YE POLİ KASI Maliye politikası nda klasik görüş ten sapmalar özellikle 1930 yı ndan sonra önem kazanmaya baş lamı

MALİ YE POLİ KASI Maliye politikası nda klasik görüş ten sapmalar özellikle 1930 yı ndan sonra önem kazanmaya baş lamı MALİYE POLİTİKASI Maliye politikasında klasik görüşten sapmalar özellikle 1930 yılından sonra önem kazanmaya başlamıştır. Para arzı, IS-LM eğrileri analizinde LM eğrisini hareket ettiren bir değişkendir.

Detaylı

BÖLÜM FAİZ ORANI-MİLLİ GELİR DENGESİ. Bu bölümde, milli gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiler incelenecektir.

BÖLÜM FAİZ ORANI-MİLLİ GELİR DENGESİ. Bu bölümde, milli gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiler incelenecektir. BÖLÜM FAİZ ORANI-MİLLİ GELİR DENGESİ Bu bölümde, milli gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiler incelenecektir. IS-LM modeli ; J.M.KEYNES tarafından ortaya atılmıştır. Buna göre ekonomide; 1. MAL PİYASASI

Detaylı

Sayı: 2010 27 31 Mayıs 2010. PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ Toplantı Tarihi: 18 Mayıs 2010

Sayı: 2010 27 31 Mayıs 2010. PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ Toplantı Tarihi: 18 Mayıs 2010 Sayı: 2010 27 31 Mayıs 2010 PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ Toplantı Tarihi: 18 Mayıs 2010 Enflasyon Gelişmeleri 1. Nisan ayında tüketici fiyat endeksi yüzde 0,60 oranında yükselmiş ve yıllık enflasyon

Detaylı

EKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ

EKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ EKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ 1990 sonrasında peş peşe gelen finansal krizler; bir yandan teorik alanda farklı açılımlara hız kazandırırken bir yandan da, küreselleşme süreci ile birlikte,

Detaylı

tepav Mart2011 N201139 POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

tepav Mart2011 N201139 POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı POLİTİKANOTU Mart2011 N201139 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Sarp Kalkan 1 Politika Analisti, Ekonomi Etütleri Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Cari açık, uzun yıllardan

Detaylı

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI IS ve LM eğrilerinin kesiştiği nokta milli geliri belirliyor. Birinin kayması kısa dönem dengeyi değiştiriyordu. Maliye politikası Hükümet harcamaları artışı IS eğrisi sağa

Detaylı

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır. 97 BÖLÜM 6. KAMU BÜTÇESİ ve MALİYE POLİTİKASI (KEYNESYEN MODEL DEVAMI) Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

Detaylı

M2 Para Tanımı: M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları (resmi mevduatlar hariç)

M2 Para Tanımı: M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları (resmi mevduatlar hariç) PARA ARZI Dar tanımlı para arzı dolaşımdaki nakit ile bankacılık sisteminde vadesiz mevduatların toplamından oluşmakta, geniş tanımlı para arzı ise bu toplama bankacılık sistemindeki vadeli mevduatların

Detaylı

YÜRÜRLÜKTE BULUNAN ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI. ( tarihi İtibariyle) Yayımlandığı Resmi Gazete

YÜRÜRLÜKTE BULUNAN ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI. ( tarihi İtibariyle) Yayımlandığı Resmi Gazete YÜRÜRLÜKTE BULUNAN ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI (21.01.2016 tarihi İtibariyle) Taraf Devlet Anlaşmanın İmza Edildiği Tarih Yayımlandığı Resmi Gazete Tarih No Yürürlük Tarihi Vergiler Açısından

Detaylı

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir BÖLÜM 5 Açık Ekonomi Açık Ekonomi Önceki bölümlerde kapalı ekonomi varsayımı yaptık Bu varsayımı terk ediyoruz çünkü ekonomilerin çoğu dışa açıktır. Kapalı ve açık ekonomiler arasındaki fark açık ekonomide

Detaylı

Yeni Sosyal Güvenlik Sistemi Üzerine Notlar

Yeni Sosyal Güvenlik Sistemi Üzerine Notlar Yeni Sosyal Güvenlik Sistemi Üzerine Notlar Recep Kapar Muğla Üniversitesi recepkapar@sosyalkoruma.net www.sosyalkoruma.net Sosyal Güvenlik Harcamaları Yüksek Değildir Ülke İsveç Fransa Danimarka Belçika

Detaylı

Toplam Erkek Kadin 20 35.9. Ermenistan Azerbaycan Gürcistan Kazakistan Kırgızistan Moldova Cumhuriyeti. Rusya Federasyonu

Toplam Erkek Kadin 20 35.9. Ermenistan Azerbaycan Gürcistan Kazakistan Kırgızistan Moldova Cumhuriyeti. Rusya Federasyonu Doğu Avrupa, Orta Asya ve Türkiye de İnsana Yakışır İstihdamın Geliştirilmesi Alena Nesporova Avrupa ve Orta Asya Bölge Direktör Yardımcısı Uluslararası Çalışma Ofisi, Cenevre Sunumun yapısı Kriz öncesi

Detaylı

BÖLÜM 9. Ekonomik Dalgalanmalara Giriş

BÖLÜM 9. Ekonomik Dalgalanmalara Giriş BÖLÜM 9 Ekonomik Dalgalanmalara Giriş Çıktı ve istihdamdaki kısa dönemli dalgalanmalara iş çevrimleri diyoruz Bu bölümde ekonomik dalgalanmaları açıklamaya çalışıyoruz ve nasıl kontrol edilebileceklerini

Detaylı

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ MART 2018 Hazırlayan: Yağmur Özcan Uluslararası

Detaylı

2010 OCAK HAZİRAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK HAZİRAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK HAZİRAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 yılına iyi başlayan ülkemiz halı ihracatı, yılın ilk yarısının sonunda bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla % 19,7 oranında artarak

Detaylı

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI Faiz oranlarının yapısı; Menkul kıymetlerin sahip olduğu risk, Likidite özelliği, Vergilendirme durumu ve Vade farklarının faiz oranlarını nasıl etkilediğidir. FAİZ ORANLARININ

Detaylı

Tekstil-Hazır Giyim Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar dincelg@tskb.com.tr Kasım 2014

Tekstil-Hazır Giyim Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar dincelg@tskb.com.tr Kasım 2014 Tekstil-Hazır Giyim Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar dincelg@tskb.com.tr Kasım 2014 Sektöre Bakış Tekstil ve hazır giyim sektörleri, GSYH içinde sırasıyla %4 ve %3 paya sahiptir. Her iki sektör

Detaylı

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ 2014 EKİM SEKTÖREL inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ Nurel KILIÇ OECD verilerine göre, 2017 yılında Türkiye, Çin ve Hindistan dan sonra en yüksek büyüme oranına sahip üçüncü ülke olacaktır. Sabit fiyatlarla

Detaylı

Küreselleşme. Ticaretin Küreselleşmesi. Dünya Ticaretinin Serbestleşmesi: Küreselleşme ve Ekonomik Birleşmeler

Küreselleşme. Ticaretin Küreselleşmesi. Dünya Ticaretinin Serbestleşmesi: Küreselleşme ve Ekonomik Birleşmeler ünya Ticaretinin erbestleşmesi: Küreselleşme ve Ekonomik Birleşmeler Küreselleşme Ekonomik küreselleşmenin üç boyutu Mal ve Hizmet Ticaretinin Küreselleşmesi ermaye Piyasalarının Küreselleşmesi MNC aracılığıyla

Detaylı

Değerli Basın Mensupları, Değerli Basın Mensupları,

Değerli Basın Mensupları, Değerli Basın Mensupları, Değerli Basın Mensupları, Basın toplantımıza hoş geldiniz. Sizleri saygıyla selamlıyorum. Bu toplantıda sizleri ana hatları itibarıyla Yeni Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı hakkında bilgilendirmek istiyorum.

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2012 TEMMUZ İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2012 TEMMUZ İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2012 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU İİTKİİB GENEL SEKRETERLİİĞİİ AR & GE VE MEVZUAT ŞUBESİİ Ağusttos 2012 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2012 TEMMUZ İHRACAT PERFORMANSI

Detaylı

5. İşçi fazlasını, işveren fazlasını ve iş fazlasını şekil yardımıyla gösteriniz.

5. İşçi fazlasını, işveren fazlasını ve iş fazlasını şekil yardımıyla gösteriniz. 1. Emeğin marjinal ürününün formulü nedir? 2. İşçi fazlasının formulü nedir? 3. İşveren fazlasının formulü nedir? 4. İş fazlasının formulü nedir? 5. İşçi fazlasını, işveren fazlasını ve iş fazlasını şekil

Detaylı

T.C. Kalkınma Bakanlığı

T.C. Kalkınma Bakanlığı T.C. Kalkınma Bakanlığı 2023 Vizyonu Çerçevesinde Türkiye Tarım Politikalarının Geleceği- Turkey s Agricultural Policies at a Crossroads with respect to 2023 Vision 2023 Vision, Economic Growth and Agricultural

Detaylı

T.C. Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü Ankara 08.01.2013

T.C. Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü Ankara 08.01.2013 T.C. Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü Ankara 08.01.2013 Konu : 390319000000 GTİP no lu GPPS ve HIPS ithalatına % 3 oranında gümrük vergisi uygulanmasının kaldırılma talebi Sayın Bakanlığınızın,

Detaylı

11. Çözüm Ortaklığı Platformu Vergide Uluslararası Trendler: Tobin & Robin Umurcan Gago 10 Aralık 2012

11. Çözüm Ortaklığı Platformu Vergide Uluslararası Trendler: Tobin & Robin Umurcan Gago 10 Aralık 2012 www.pwc.com.tr Vergide Uluslararası Trendler: Tobin & Robin Umurcan Gago Devletlerin Vergi Politikaları 2008 öncesi dönemdeki trendler De-regülasyon raporlama yükümlülüklerinin azaltılması Portföy yatırımlarında

Detaylı