İCRA VEKİLLERİ HEYETİ (Bakanlar Kurulu) KANUNU

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "İCRA VEKİLLERİ HEYETİ (Bakanlar Kurulu) KANUNU"

Transkript

1 1

2 İCRA VEKİLLERİ HEYETİ (Bakanlar Kurulu) KANUNU 23 Nisan 1920 tarihinde açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi, milli egemenlik prensibini kendisine siyasi ve hukuki temel edinmiş, kuvvetler birliği esasına dayanan meclis hükümeti sistemini kabul etmiştir. Son derece kendisine has özellikleri olan Birinci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk milletinden aldığı yetki ve egemenlik hakkını muhafaza etmek hususunda çok titiz davranmıştır. Bu durumu, Meclisin hemen hemen yaptığı bütün uygulamalarda ve aldığı kararlarda görmek mümkündür. Elbette ki böyle bir meclisin başkanlık makamının da başka parlamentolardaki başkanlık makamlarından farklı ve özel olması kaçınılmazdır. Aslında Meclis Reisinin yasama açısından sorumluluğu herhangi bir parlamento başkanından farklı değildir. Ona diğerlerinden farklı özellikler veren yürütme ile ilgili görev ve yetkileridir yılı şartları göz önüne alındığında, İstanbul Hükümeti'nin Hilafet ve Saltanat müesseseleri halinde bulunuşu ve uzun süre bundan vazgeçilmeyişi, hukuken bir devlet başkanlığının kurulmamasına sebep olmuştur. Nitekim Mustafa Kemal Paşa, Meclisin açıldığının ertesi günü Meclise sunduğu Hükümet Kurulması Hakkındaki teklifinde reissiz bir hükümet meydana getirmek mecburiyeti içindeyiz, demişti. Çünkü Padişah Halife, hem Osmanlıların hem de bütün Müslümanların başı olmakla beraber zor ve tehdit altındadır. Bu sebeple, geçici olsa dahi, Anadolu'da bir hükümet reisliği veya padişah vekilliği kurmanın doğru olamayacağı benimsendi. Mustafa Kemal Paşa'nın bu teklifi Meclis tarafından kabul edilerek, bir hükümet başkanlığı veya padişah vekilliği yerine Meclisin kendisine seçeceği başkanın, kendi içerisinden oluşturacağı hükümete de başkanlık etmesi kararlaştırılmıştır. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi, İcra Vekilleri Heyeti'nin de başkanı olacaktı. Bu rastgele verilmiş bir karar değildi. Memleketin geçirdiği zor dönem, günün şartları ve Mecliste bulunan milletvekillerinin ruhi durumları göz önüne alınarak yapılmış ve herkesin kabullenebileceği bir özellik taşıyordu. Bu fikir 1876 Anayasasının kabul ettiği Padişahın sorumsuzluğu prensibine karşı bir reaksiyon ifadesi de sayılabilir. Ancak, 2 Mayıs 1920 tarihinde kabul edilen İcra Vekilleri Seçimlerine Dair Kanun Meclis Reisine hükümetin oluşturulmasında herhangi bir görev ve yetki vermediği gibi hükümetin başkanı konumunda olmasına rağmen o zaman vekil denilen bakanları denetlemek ve aralarında çıkabilecek ihtilafları çözmek gibi bir sorumluluğu da yüklememiştir. Meclis bu konulardaki bütün görev ve yetkiyi kendi üzerinde toplamış, hükümet üyelerinin seçiminde, onların denetlenmesi ve aralarındaki ihtilafların çözümüne kadar her türlü yetkiyi kendi elinde tutmaya özellikle itina göstermiştir. Bu kanun gereğince hemen vekillerin seçimi yapılmış ve bu heyet yani hükümet ilk toplantısını 5 Mayıs 1920 tarihinde yapmıştır. Toplantı Meclis Başkanı olması sıfatıyla İcra Vekilleri Heyeti'nin de başkanı olan Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlığında yapmıştır. 2

3 Vekillerin seçiminde çok geçmeden bazı problemler çıkmış ve bu seçim sisteminin önceden göz önüne alınmayan bazı mahzurları olduğu görülmüştür Bu nedenle, 4 Kasım 1920 tarihinde İcra Vekilleri Seçim Kanununun 2.Maddesi değiştirilerek, Büyük Millet Meclisi Başkanına vekiller için aday gösterme yetkisi verilmiştir. Bu değişikliğe göre, Meclis Başkanı mebuslar içerisinden vekilleler için adaylar gösterecek ve bu adaylardan birisi Meclis Genel Kurulu tarafından vekil seçilecektir. Böylece Meclis Başkanı, Hükümetinde başkanı olması sıfatıyla, yürütme işlerinde birlikte çalışacağı kişileri aday gösterme yolu ile de olsa belirleme yetkisine kavuşmuştur. Fakat 1922 yılında Meclisteki gruplaşmaların daha belirgin bir şekilde ortaya çıkması ve Meclis içi muhalefetin artması ile bazı mebuslar bu durumu Meclisin yetkilerine bir sınırlama getirilmesi şeklinde yorumlamaya başlamışlardır. Nitekim bunun sonucunda İcra Vekilleri Seçim Kanunu yeniden Meclis'in gündemine getirilmiş ve 8 Temmuz 1922 tarihinde yapılan değişikliklerle aday gösterme yetkisi Meclis Başkanından alınarak yeniden eski yönteme dönülmüştür. Yani vekiller yeniden Meclis üyeleri arasından tek tek ve gizli oyla seçilecekti ki bu da Meclis Başkanı'nın yürütme organının oluşturulması ile ilgili yetkilerinin elinden alınması demekti. Türk Bağımsızlık Savaşında çok önemli bir rol oynayan Birinci Dönem Meclisinde, Meclis Başkanı hem yasama organının, hem de yürütme organının başı durumundadır. Ayrıca Başkumandanlık Kanunu ile Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa, TBMM Orduları Başkumandanı seçilince askeri kuvvetlerinde başı olmuş ve bu Kanunla Meclis geçici de olsa bütün yetkilerini kendi başkanına, yani Mustafa Kemal Paşa'ya devretmişti. Meclis, kendi başkanına verdiği bu kadar büyük yetkilere rağmen, Meclis Başkanı Meclis'in verdiği görevleri yapmak zorunda olan bir memur durumundadır. Bütün kuvvet ve yetkilerin tek sahibi Meclistir. Bu, Meclis Hükümeti sisteminin en tabii sonucudur. Meclis Hükümeti sistemi gereğince, vekiller kendi aralarında birisini başkan seçeceklerdi. Fakat bu seçilen başkanın, diğer vekillere bir üstünlüğü olmayacaktı. İcra Vekilleri Heyeti Reisi, vekillerin yaptığı işlerden dolayı Meclis'e karşı sorumlu olmayacak ve yine her vekil ayrı ayrı Meclis karşısında sorumlu olacaktı. İcra Vekilleri Heyeti Reisi yalnızca İcra Vekilleri Heyetinin, yani Hükümetin kendi aralarında yaptığı toplantılarda eşitler arasında birinci olacak, bu toplantılara başkanlık edecektir. Her ne kadar Hükümet Reisi seçilmesi hükmü getirilmişse de yine bu Kanunla Meclis'in İcra Vekilleri Heyeti'nin tabii reisi olma hakkı saklı tutulmuş ve Meclis Reisi, Meclis adına İcra Vekilleri Heyeti kararlarını tasdike yetkili kılınmıştır. Bu kanun ile Hükümet Reisliğinin müstakil bir durum kazandırılmasına rağmen, Hükümet Reisinin vazife ve sorumluluğu boşlukta bırakılmış ve bu konuda bir kayıt getirilmemiştir. Hükümet Reisliğinin müstakil hale getirilmesi parlamenter rejimlerdeki kabine sistemine geçişin en önemli belirtisi sayılabilir. Nitekim 29 Ekim

4 tarihinde Cumhuriyet'in ilanı ile kabine sistemine geçilecektir ve böylece Birinci Dönem Meclisinde yaşanan pek çok sorun köklü bir çözüme kavuşacaktır NİSAN 1920: TBMM BAŞKANI MUSTAFA KEMAL PAŞA NIN, HÜKÜMET KURULMASINA DAİR ÖNERGESİNİN GÖRÜŞÜLMESİ (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 2.Birleşim, Gündem: 3/1) Sivas Kongresi nden beri yedi aydır Kongrenin seçtiği Temsil Heyeti, bir hükümet gibi çalışıyordu. Meclis açıldığına göre artık Temsil Heyeti görevini Meclisin kuracağı hükümete bırakmalıydı. Mustafa Kemal Paşa nın Meclise sunduğu önerge, Genel Kurul un ikinci gününde farklı düşünen iki grubun varlığını ortaya çıkardı. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları egemenliğin Millet adına Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kullanması için öncelikle Meclis Hükümeti kurmak istiyorlardı. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara): Şimdi müsaade buyurursanız bu dakikadan itibaren takip olunması lazım gelen bazı hususları arz edeceğim ve yazmış olduklarımı aynen okuyacağım. TBMM Başkanlığına Bugünkü müşkül vaziyet içinden Vatanı kurtarmak için yapılması lazım gelen tedbirler tabii ki Muhterem Heyetinize ait olacaktır. Ancak bu hususta da kendi tetkik ve malûmatıma dayanarak kanaatlerimi Yüce Meclisinize arz etmeyi faydalı buluyorum. Gerek hukukun esas kaidelerini, gerekse tarihte ve zamanımızda aynı duruma düşmüş olan milletlerin yaptıklarını dikkate alarak, Memleketi bölünmekten ve batmaktan kurtarmak için derhal Milli gücümüze dayalı esaslı bir teşkilât kurmaktan başka bir çare yoktur. Bunun şekli ne olacaktır? İşte mesele buradadır. Meşru ve sorumlu olmayan kuvvetlerin tahakkümüyle Devlet kuvveti meydana getirilmesine imkân bulunsa dahi bunun devamlı olmasının mümkün olmadığını bilirsiniz. Esasen Yüce Meclisinizin mevcudiyeti de meşruiyet ve mesuliyet esaslarının Milletçe istendiğine en büyük delildir. Binaenaleyh Yüce Meclisinizde toplanan milli iradeye dayanmak suretiyle, hukuka uygunluk ve meşruiyeti takdir ve takip edecek bir kuvvetin idare etmesi zaruridir, bu kuvvetin şekli ise Hükümettir. Hükümet teşkilâtının esas şekli, her şeyden sorumlu olmayan bir Hükümet Reisi ve her şeyden sorumlu bir heyet ile vazifelere göre vekâletlere taksimden ibarettir. Bu şekilde yürütme kuvveti, hükümet reisi tarafından seçilmiş ve yasamanın itimat ve 1 Birinci Dönem TBMM'de İcra Vekilleri Heyeti Riyasetinin Statüsü ve TBMM Reisinin İcra ile İlgili Yetki ve Sorumluluğu, Yrd.Doç.Dr.Yavuz ASLAN 4

5 muvafakatine dayanan bir kuvvettir. Hilafet ve saltanat Makamı kurtarıldıktan sonra, Padişahımız ve Halifemiz Efendimiz her türlü şiddet ve zorlamadan uzak ve tamamıyla hür ve müstakil olarak, Milletin kendine olan sadakatinde, Yüce Meclisinizin tanzim edeceği kanuni esaslar dairesinde yerini alır. Yüce Meclisiniz sadece denetleyen bir Meclis değildir. Binaenaleyh yalnız yasama ile vazifeli olarak mesul bir mevkiden, milli mukadderatı nezaret altında bulunduracak değil, bilfiil onunla ilgilenecektir. Nitekim fevkalâde şartlar içinde çoğu milletler bu prensipleri terk ederek, yürütme hususunda hükümetlerine fazla yetkiler verirler veya seçime giderler. Biz Cumhur ittifakına her kuvvetten fazla yetki veren İslamiyet esaslarını dikkate alarak, Yüce Meclisinizin doğrudan doğruya bütün yetkileri eline alması taraftarıyız. Bu esas kabul edildikten sonra, daima Yüce Meclisinizin her işi fiilen tetkik ve müzakere imkânı bulamayacağından, Muhterem Heyetinizden seçilecek üyelerin Hükümet teşkilâtı için icap eden mesai taksimine göre görevlendirilmeleri ve her birinin ayrı ayrı ve tamamının müştereken Meclis huzurunda sorumlu olmaları yeterlidir. Bu halde Meclise riyaset edecek kişinin Hükümete de riyaset etmesi ve Yüce Meclisiniz adına imza ve tasdike yetkili olması ve yürütme işlerinde diğer üyeler gibi Meclise karşı tamamen sorumlu olması zaruridir. Bu şekilde İcra Heyeti, Yüce Meclisin onayı ile kurulacak ve Genel Kurul a karşı sorumlu üyelerden ibaret olacak ve hatta isimleri de vekil olacaktır. Reis olacak kişi vakıa ağır bir sorumluluk altında bulunacaktır. Çünkü İcra Heyeti vekilleri ile Genel Kurulunuz arasında bütün sorumluluk öncelikle kendisiyle alakalı ve bu sorumluluk hem Meclisteki, hem Vekiller Heyetindeki Riyaset Makamının ikisine birden aittir. Hükümet teşkilatının bu şekilde teşkilinin, içinde bulunduğumuz buhrana ve Memleketimizin durumuna göre bizim için tatbikinin uygun olup olmadığını düşünmek mecburiyetindeyiz. Bizim bu incelememiz neticesinde elde ettiğimiz kanaate göre idarenin bu şeklini uygun görmemekteyiz. Çünkü Osmanlı Devleti nin Padişahı, diğer her hangi bir devletin başı gibi sadece hükümdar değildir. Saltanat Makamı aynı zamanda Hilâfet Makamı olmak itibariyle, Padişahımız İslam ın Cumhurudur, Reisidir. Mücadelemizin birinci gayesi ise Saltanat ve Hilâfet makamlarının farklı olduğunu düşünen düşmanlarımıza, milli iradenin buna müsait olmadığını göstermek ve bu Mukaddes Makamı yabancı esaretinden kurtarmaktır. Bu esasa göre Anadolu'da geçici kaydıyla da olsa bir Hükümet Reisi tanımak veya bir Padişah Kaymakamı meydana getirmek hiçbir suretle uygun değildir. Şu halde reissiz bir hükümet kurmak zarureti içindeyiz. Hâlbuki bir bütünlük teşkil etmeyen devlet kuvvetinin, ahenkli çalışmasına imkân yoktur. Diğer taraftan her hangi bir makama devlet kuvveti vererek o makamı gayrimesul tanımak felâkettir. Halifenin bile mesuliyetini esas olarak kabul etmiş olan İslamiyet in müsait olamayacağı aşikârdır. Bu müşkül ve yekdiğeriyle telifi imkânsız esaslar içinde enine boyuna inceleyerek nihayet İslamiyet in esaslarına müracaatla Yüce Meclisinizde birikmiş olan ve bütün İslam Âleminde de inayet ve muvafakate mazhar bulunan milli irade esaslarını kabul ediyoruz. Muhterem 5

6 üyelerin bu hususlara göre seçilmiş ve fevkalâde yetkiler verilmiş bulunmaları esas itibariyle Milletçe de tamamen kabul edilmiş olduğuna delildir. Binaenaleyh Yüce Meclisiniz, sahip olduğu fevkalâde yetkiye binaen karşısına çıkacak bir yürütme kuvvetini yalnız denetlemek gibi mahdut bir vazife ile değil, Milletin umumi idaresini fiilen yapacak ve Memleketin selametini ve Hilâfeti bizzat temin ve müdafaa vazife ve salâhiyetiyle teşekkül etmiştir. Artık Yüce Meclisinizin üstünde bir kuvvet mevcut değildir. İşte Memleketimizin şimdiye kadar geçirdiği buhranlara, felâketlere, kâh Avrupa'yı taklit etmek, kâh Devlet idaresini şahsi düşüncelere göre tanzime çalışmak, kâh Anayasayı bile şahsi ihtirasların oyuncağı haline getirmek gibi sebeplerdir. Pek elim neticelerini gördüğü basiretsizliklerden hâsıl olan umumi uyanışı tercüman olduğumuz inancıyla şu müşkül ve buhranlı tarihi mücadelenin bu yolda düzeltmek taraftarıyız. Tabii ki hüküm Muhterem Heyetinizindir. Yalnız maruz olduğumuz çöküş tehlikesine ve Devlet işlerine ve milletin uzun müddetten beri mercisiz kaldığına tekrar dikkatinizi çekerek lüzumsuz nazari münakaşalar arasında devam edecek müzakerelerin en fena idarelerden daha ziyade kötü tesir yaratacağını arz etmeyi de vazife icabı olarak görüyorum. Cenabıhak muvaffakiyet ihsan etsin, amin. TBMM Reisi ve Ankara Mebusu Mustafa Kemal (üç dakika sürekli alkışlar) MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla): Bu önergeyi oya sunulmak üzere buraya bırakıyorum. HAMDULLAH SUPHİ BEY (Antalya): Reis Beyefendi bir ricamız var, Efendim. ŞERİF BEY (Geçici Meclis Başkanı): Bir kaç önerge var, okunmasına müsaade buyrulur mu? TBMM Başkanlığına Dünya Harbinde gösterdiği askeri ve medeni cesaret, bilhassa ateşkesten sonra Vatan ve Milletimiz demir çember içerisine alındığı bir sırada hayatını tehlikeye atarak en evvel mücadele meydanına atılan ve şu suretle bugünkü milli varlığımızın meydana çıkmasına sebep olarak hakkıyla Milletimizin minnettarlığını alan Milli Kahramanımız Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine, isimleri bilinen ve bilinmeyen diğer şahsiyetlere de Meclisimiz adına resmi olarak teşekkür edilmesini teklif eyleriz. 23 Nisan 1336 (oybirliği ile kabul, sesleri) Bursa Mebusu Emin Çorum Mebusu Ferit 6 Kastamonu Mebusu Rüştü

7 TBMM Başkanlığına Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin milli ve vatani mücadelesindeki büyük hizmetlerine sebep olan ve maalesef bugün aramızda bulunamayan Hamidiye Kahramanı Rauf Bey in adını hürmetle yâd ederek bunun tutanağa geçmesini teklif ederim. Saruhan Mebusu İbrahim Süreyya (hay, hay, sesleri) (Milletvekilleri kürsüden de Mustafa Kemal Paşa ya şükranlarını ve teşekkürlerini sundular. Mustafa Kemal Paşa tekrar kürsüye çıkarak milletvekillerinin iltifatlarına teşekkürle cevap verdi.) ŞERİF BEY (Geçici Meclis Başkanı): Kemal Paşa Hazretlerinin önergesini oya sunuyorum. Kabul edenler ellerini kaldırsınlar. HACİM MUHİDDİN BEY (Karesi): Müzakereye hacet yok. REFİK BEY (Konya): Müsaade buyruluyor mu? (kürsüye, kürsüye sesleri) Bendenizden evvel bütün Muhterem üyeler Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin Vatan mücadelesi hakkında Milletin cisim ve ruhundan yükselen teşekkürlerine tercüman oldular. Bu hakiki hissiyata iştirak etmekle beraber, Kemal Paşa Hazretlerinin izahatının yanında bugün mühim bir vazife teklif buyruldu. Bizler burada işte teklif buyrulan şu esasları müzakere edeceğiz. Paşa Hazretleri kendi kanaatlerine ve temsil ettikleri heyetin kanaatlerine binaen düşündüklerini, mütalâa buyurduklarını gerekçeleriyle izah buyurdular. Tabii ki bu teklif doğrudan doğruya Hükümetin esaslarına ait olduğu için öncelikle bu izahatın bilhassa son kısımları basılıp, dağıtıldıktan olunduktan sonra o esas dairesinde bütün üyelerin düşüncelerini söylemesi lâzım geliyor. Bendeniz bunu teklif ediyorum. MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Reis Beyefendi, mütalâalarını bir önergeyle Meclise bildirsinler. REFİK BEY (Konya): Önerge vermeden bunu izah ediyorum. Yüce Meclis kabul ve tasdik buyurursa bu izahat basılır ve dağıtılır, ondan sonra müzakereye devam edilir. BESİM ATALAY BEY (Kütahya): Reis Beyefendi, mademki söz söylemek için vakit vardı. Bana niçin müsaade etmediniz? (Milletvekilleri bir süre daha usul tartışması yaptılar. Bazı milletvekilleri Mustafa Kemal Paşa nın önergesinin açıkça anlaşılır olduğunu, basılıp dağıtılmasına gerek olmadığını ve oylama yapılarak kabul edilmesi gerektiğini ifade ettiler.) 7

8 MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara): Efendiler, bütün maddi, manevi mesuliyeti Temsil Heyeti adı altında bulunan heyet, üzerine almış ve 16 Mart 1920 tarihinden bu dakikaya kadar bütün acı safhalara, manzaralara karşı vazifeyi fevkalâde bir vazife olarak bilmiştir, bu mesuliyet çok ağırdır. O heyeti artık bu ağır yükün altında bırakmayınız, bu dakikadan itibaren teklif ediyorum, derhal Memleketin mukadderatını elinize alınız. Bundan kaçınmaya lüzum yoktur. Bu vazife o kadar mühim, içinde bulunduğumuz zaman o kadar tarihidir ki, bu koca mesuliyeti içinizde üç, beş kişiye yüklemeyiniz. Bütün Meclisin, bütün manasıyla sorumlu olması lâzım gelir. Millet bizi ancak bunun için gönderdi, bizi buraya beş kişinin eline Milleti terk edelim diye göndermemiştir. (hay hay, sesleri) Binaenaleyh maruzatım anlaşılmamış ise bir daha ve bir daha okunsun, müspet veya menfi bir karar verilsin. (uygundur, sesleri) MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Reis Bey kabulünü reye koyunuz. (gürültüler) TBMM Başkanlığına Mustafa Kemal Paşa Hazretleri tarafından verilen önergenin müzakeresi kâfi görülerek aynen reye konulmasını teklif ederiz. Çorum Mebusu Fuat Kastamonu Mebusu Abdülkadir Kemali ŞERİF BEY (Geçici Meclis Başkanı): Bu önergeyi reye koyuyorum. (reye konulsun, sesleri) MUSTAFA TAKİ EFENDİ (Sivas): Acele etmek pek uygun değildir. İşin ehemmiyetine göre ihtiyat da lazımdır. İhtiyatlı olalım, bu pek mühim meseledir, basılıp dağıtılsın, herkes kendi enine boyuna düşünsün, mütalaa etsin, ayrı ayrı konuşulsun, müzakere edilsin. Bu acele edilecek bir şey değildir zannederim. Paşa Hazretleri ve Temsil heyeti şimdiye kadar, aylarca şu Milletin ağır yüküne tahammül etmişler, birkaç gün daha tahammül ederler. İSMAİL FAZIL PAŞA (Yozgat): Tahammül meselesi değil. (önerge reye konulsun, sesleri, gürültüler) HAYDAR BEY (Kütahya): Her halde o önergenin reye konulması lâzımdır. Eğer o önerge kabul edilmeyecek olursa müzakere devam eder. (gürültüler) ŞERİF BEY (Geçici Meclis Başkanı): Müzakerenin yeterliliğine karar verenler el kaldırsınlar. Müzakerenin yeterliliğine karar verildi. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Müsaade buyurunuz, Hükümet teşekkül ediyor. Ad okunarak oylansın. 8

9 HAYDAR BEY (Kütahya): İç tüzük hükmünce bir meselenin ad okunarak reye konulması için on beş imzalı bir önerge verilmek lazım gelir. (ad okunarak oylanamaz, sesleri) ŞERİF BEY (Geçici Meclis Başkanı): Mustafa Kemal Paşa nın, Hükümet kurulmasına dair önergesini kabul edenler el kaldırsın. Çoğunlukla kabul edildi. 1 (Bir gün sonraki oturumda, Hükümet kurma görüşmelerine tekrar başlandı.) ABDÜLHALİM ÇELEBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Dünkü kabul edilen karar hakkında önergeler var, okuyoruz. TBMM Başkanlığına Dünkü müzakereler neticesinde ortaya çıkan esas dairesinde, bugün seçileceğine karar verilen vekillerin, birbirimizi yeterince tanımamamız ve kabul edilecek Teşkilatı İdare Programının henüz hazırlanmamış bulunması dolayısıyla, geçici olmasını ve kesin seçimlerin hususi bir komisyon tarafından hazırlanacak ve Yüce Meclis tarafından kabul edilecek Teşkilâtı İdare Programı hükümlerine göre daha sonra yapılmasını teklif ederiz. Trabzon Mebusu Ali Şükrü Kütahya Mebusu Mehmet Ragıp Konya Mebusu Refik Kastamonu Meb. Rüştü SIRRI BEY (İzmit): Bendenizin bu önergeden haberim yoktur. Demek oluyor ki hepimizde itaat etme fikir vardır. MUHİTTİN BAHA BEY (Bursa): Efendim, çoğunluğun bu önerge lehinde olduğunu görüp dururken, bu yüce makama çıkmak büyük bir cüret olduğunu bilirim. Fakat memleketin pek çok buhranlar geçirdiği, milletin hayat ve memat meseleleri ile meşgul bulunulduğu bu zamanda, bu cüretleri göstermenin bir vatani ve milli vazife olduğunu da bilirim. Bendeniz öyle zannediyorum ki mebuslarla, bu Meclis arasında bazı benzerlikler görülüyor. Biz vilayetlerimizden buraya gelirken Devleti idare etmek vazifesiyle geldik. Bunun içindir ki hepimiz Devleti idare etmek ile vazifeliyiz ve mükellefiz. Bu vazifenin yerine getirilmesi sırasında iki yüz kişinin birden imza etmesine imkân bulunmadığı ve her mebusun teferruat ile ayrı ayrı meşgul olması mümkün olmadığı için yine bu Yüce Heyetin bir usul çerçevesinde aralarından bir heyet seçmeye mecburdur. Bu heyeti seçmek için uzun zamanlar geçirmeye tahammülümüz yoktur. Arkadaşlardan birçoğu on günden, yirmi günden beri buradadır, diğer bir kısmı da üç, dört günden beri. Sivas mebuslarıyla Uşak civarından gelen mebuslar yirmi kişiden ibarettir, ancak kırk sekiz saattir burada bulunuyorlar. Beyefendiler seçeceğimiz şahıslar, iktisat idare, adliye, askeriye ile şimdiye kadar alakadar olmuş kimselerdir. Burada tabii ki 1 TBMM Zabıt Ceridesi (24 Nisan 1920), 1.Dönem, c.1, s.30-37, 9

10 adaylar gösterilecektir. Bunlar birbirlerine itimat edenler olacağı gibi, tanımıyorlarsa arkadaşlarından sormak suretiyle tanıyabilirler. Bugün tanımadıysa yarın tanırlar. Bu itibarla tanınmamak mazereti bugün seçimin yapılmasına mani değildir. Bir geçici Hükümet kurulmasının lüzumundan bahis olundu. Beyefendiler, pekâlâ biliyorsunuz ki bizim Hükümetimiz, Osmanlı Hükümeti dir. Bizim Hükümetimizi idare eden Makam, Hilafet ve Saltanat Makamıdır. Binaenaleyh biz bir Hükümet kurmuyoruz. Bizim Heyetimiz Milli Heyettir. Buraya gelmemiz bir hükümet kurmak için değil, hakları elinden alınmış bir Hükümeti, Hükümdarı ve Halifesi esir edilen bir Hükümeti kurtarmak içindir. Bu sebeple bir Hükümet kurulması teklifini uygun bulmuyorum. Öyle zannediyorum ki Yüce Heyetiniz de bu fikirdedir. Bendeniz dört gözle bizden çalışma bekleyen Milletimizi uzun zaman bekletmemek için, Vekiller Heyetini hemen seçmemizi ve yürütme salahiyetimizi onlara bazı şartlar dairesinde devretmemizi teklif ediyorum. Bunun için uzun zaman beklemeye tahammülümüz yoktur, vaziyeti sizler de benim kadar bilirsiniz. Binaenaleyh aciliyet kararıyla bugün seçimin yapılmasını teklif ederim. TBMM Başkanlığına Meclisin işleyişini düzenlemek, Yürütme Heyetini kurmak ve bu Heyet ile Meclisin münasebetlerini tespit etmek için on beş kişilik bir Tasarı İnceleme Komisyonu kurulmasını ve bu işler Yüce Meclis tarafından kabul edilinceye kadar, şimdilik beş veya altı kişiden meydana gelecek olan bir geçici Yürütme Heyeti seçilmesini teklif eylerim. Erzurum Mebusu Celalettin Arif TBMM Başkanlığına Üyelerin şimdiye kadar beyan ettikleri mütalaa üç şekilde olmuştur 1. Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin teklifi, Vekiller Heyeti seçimi yapılması. 2. Celalettin Arif Bey in teklifi, geçici Vekiller Heyeti seçimi yapılması. 3. Tokat Mebusu ve arkadaşlarının önergesine göre, komisyonlar kurularak yürütmenin bu komisyonlar eliyle hükümet edilmesi. Bu üç teklifin ad okunarak oylanmasını teklif ederim. Karahisar Mebusu Mehmet Şükrü 10

11 TBMM Başkanlığına 1. Milli Meclisin Memleketi idare etmek için seçecekleri vekiller, Meclisin kendi üyelerinden olacak. 2. Meclis üyeleri arasından ihtisas sahibi üyeler her bir icraat türüne göre komisyonlara seçilecekler ve bu komisyonların reisleri alakalı vekiller olacaktır. 3. Bu şekilde kurulan komisyonlar ve vekiller, Meclisin denetlemesi altında icraat yapacaklar ve Meclis bu icraatlarda Millete karşı mesul olacaktır. Bolu Mebusu Nuri TBMM Başkanlığına Askeri harekât kısmının daha önce olduğu gibi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri tarafından idare edilmesi için Yüce Meclisin tam salahiyet vermesini teklif ederim. Karahisar Mebusu Mehmet Şükrü BİR MEBUS BEY: önergelerin oya konulması isteniyor, fakat bunlar kanun teklifi şeklindedir. Önce ilgili komisyonlarda müzakere edilmelidir. BESİM ATALAY BEY (Kütahya): Biraz önce Muhittin Baha Bey buyurdular ki Uşak ve Sivas tarafından gelen mebuslar geç geldiler. Memleketimizi öğrenmeden, buraya gelmek uygun değildir, zannederim. MUHİTTİN BAHA BEY Tenkit mahiyetinde söylemedim. BESİM ATALAY BEY (Devamla): Anlıyorum Efendim, bendeniz de geç geldim, arkadaşları tanıyamıyorum. Seçmenlerimizin bize verdikleri vekâlet emanetini kullanacağız, adaylara oy vereceğiz, onları yakından tanımadan nasıl oy verebilirim? Mesuliyeti nasıl üzerime alabilirim? Arkadaşlarımızı tanımak için kurulacak olan Yürütme Heyetinin geçici olmasını ve bir müddet sonra, beş gün sonra, on gün sonra asıl vekillerin seçilmesini istirham ediyorum. (Doğru, uygundur sesleri) SIRRI BEY (İzmit): Bize zaman veriniz, kuracağımız idarenin hususiyetlerini tespit için aramızda münakaşa edelim, demiştik. Bu sebeple Celalettin Arif Bey in önergesini dikkate almak daha uygun olur. (uygundur sesleri) REFİK ŞEVKET BEY (Saruhan): Ben geçici bir Yürütme Heyeti seçme yerine, dün Yüce Meclisin seçerek itimadını elde etmiş olan Meclis Divan Heyetinin, bu geçici Yürütme Heyetinin vazifesini yüklenerek komisyonlar kuruluncaya kadar Memleketi idare etmesini teklif ediyorum. (olamaz sesleri) 11

12 MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara): Şimdi beyanatta bulunan arkadaşımızın teklifi hakikaten akla yatkındır, fakat bunun tatbikine imkân yoktur. Çünkü bu dakikada birikmiş birçok telgraflar, mektuplar var. Bunları şimdi ayrılıp başka bir odada gözden geçirmek cevap vermek lazımdır. Hâlbuki seçtiğiniz Meclis Divanı işte görüyoruz, burada meşguldürler ve buradan ayrılamazlar: Aynı zamanda yürütme vazifelerini de yapamazlar, buna imkân yoktur. Binaenaleyh çok acele olarak, basit ve geçici komisyon deyiniz, idare heyeti deyiniz, her ne derseniz deyiniz, içinizden birkaç kişi ayrılsın ve bütün Vatanın her bir köşesinden yapılmakta olan müracaatlara verilecek cevapları hazırlasınlar, bunları icap edenlerini Yüce Heyetinize arz etsinler, teferruata ait olan işleri yapsınlar. Bu şekilde idare makinesi durmuş olmasın. Sonra Vekiller Heyeti, İcra Heyeti, ne diyecekseniz deyiniz, bendeniz de Celalettin Arif Bey in fikrindeyim. Fakat beklemeye müsait olmayan bir şey varsa, derhal birikmiş olan işleri tetkik edecek geçici bir heyetin seçilmesidir. ŞEYH SERVET EFENDİ (Bursa): Mesele anlaşılmıştır. Müzakere kâfidir. (şiddetli gürültüler) MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Dövseniz de söyleyeceğim, sövseniz de söyleyeceğim, müsaade buyurunuz. (gürültüler) Söz söylemekteki maksadım, meseleyi ortaya koymaktır. Bugün en ehemmiyetli bir noktada bulunuyoruz. (sürekli gürültüler) Bugün Celalettin Arif Bey in önergesi, önce geçici bir idare ve sonra bir heyet tarafından yapılacak daimi bir idare gösteriyor. Rica ederim hepimiz burada Halifemizi, Hükümetimizi kurtarmak için çalışırken, geçici bir idare kurup, daha sonra on beş kişilik daimi bir Hükümet kurmaya çalışmak yanlıştır. (gürültüler) Yarın bize derler ki... (gürültüler) Söyleyeceğim, bu maksat anlaşılmadıktan sonra bu kürsüyü terk edemem, kafamı patlatsalar da doğrusunu söyleyeceğim. Buraya toplanan Yüce Meclisin vazifeleri mukaddestir. Düşmanlarımız çoktur, bu düşmanların hücumlarını esaslı tedbirlerle mani olacağız. Böyle bir zamanda bendenizin asıl söylemek istediğim, böyle bir fikri dışarıya belli ettirmeden İstanbul daki Hükümetimiz kurtuluncaya kadar yapacağımız şey, geçici bir idareden ibarettir, diyelim. (gürültüler) Esas hakkında hepimiz aynı fikirdeyiz. Bakınız Adliye memuru ve hâkim değiştireceğiz, fenalığı sabit olanları değiştireceğiz, suiistimali sabit olanları değiştireceğiz, yeniden hâkim tayin edeceğiz, hüküm vereceğiz, rica ederim bunlar nasıl olacak? Ne gibi kuvvetlere dayanılacak? Gerek geçici olsun, gerek daimi olsun, bunları çok iyi düşünelim. CELALETTİN ARİF BEY (Erzurum): Yapılacak şeyin ne olduğunu önergemde arz ettim. Meclisin müzakerelerini tertip etmek ve Yürütme Heyetinin vazife ve salahiyetini ve Meclisle o Heyet arasındaki münasebeti tayin edecek bir Komisyon teşkil ediyoruz. O Komisyon bir kanun tasarısı yapacak ve Yüce Heyetinize arz edecektir. O Komisyona Müfit Efendi Hazretlerini ve bu gibi işleri iyi bilen mebus arkadaşları seçeriz, onlar enine boyuna düşünürler, müzakere ederler, sonra da Yüce Meclisinizde tamamıyla müzakere edilir. (uygundur sesleri) 12

13 ABDÜLHALİM ÇELEBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Müzakerenin yeterliliğine dair önerge var, okutuyorum. TBMM Başkanlığına Müzakerenin yeterliliğini, Yürütme Heyeti kurulması ve seçimi hakkındaki Celalettin Arif Bey in önergesinin oya konulmasını teklif ederiz. 13 Saruhan Mebusu Süreyya ve 12 arkadaşı ABDÜLHALİM ÇELEBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Celalettin Arif Bey in teklifini kabul edenler ellerini kaldırsın. Kabul olundu. CELALETTİN ARİF BEY (Erzurum): Madem önergem kabul olundu, beş veya altı arkadaşın seçilmesine Yüce Meclis karar versin. (hay, hay sesleri) ABDÜLHALİM ÇELEBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Müsaadenizle Bolu Mebusu Nuri Beyin önergesi okunsun. RAGIP BEY (Kütahya): Celalettin Arif Bey in önergesi kabul edilmişti. (gürültüler) HAYDAR BEY (Divan Kâtip Üyesi): O halde Celalettin Arif Bey in önergesi gereğince iki komisyon kurulacaktır. Bunlardan biri Meclisin muamelelerini tanzim, Yürütme Heyeti ile Meclisin münasebetini tayin edecektir. Bu Komisyon, on beş üyeden meydana gelecektir. Diğeri Yürütme Komisyonudur ki önergede beş altı üyeden olması teklif ediliyor. Şimdi önce Yürütme Heyetini seçeceğiz. MUHİTTİN BAHA BEY (Bursa): Efendim, Mustafa Kemal Paşa Hazretleri Meclis Reisi olduğundan onun ismini yazmaya lüzum yoktur. ABDÜLKADİR KEMALİ BEY (Kastamonu): Ad okuyarak oya konulmayacak mıdır? Bu şekilde oy pusulası toplamak yanlıştır. MUHİTTİN BAHA BEY (Bursa): Kürsü önünden geçilip, sepete oylar atılacaktır. Reis Bey de öyle tensip buyuruyor. HAYDAR BEY (Divan Kâtip Üyesi): Şu halde ismi okunanlar buraya gelir oyunu verir. (sepet yerinde dursun sesleri) OPERATÖR EMİN BEY (Bursa): Ben on tane atacağım, eğer sepet böyle dolaştırılırsa. İSMAİL FAZIL PAŞA (Yozgat): Müsaade eder misiniz Reis Bey, zannedersem bu seçim işinde pek büyük bir karışıklık olacak. Seçeceğimiz üyeleri çoğumuz bilmiyoruz. Meclis Divanı bize aday göstersin, onların içlerinden seçelim. REFİK BEY (Konya): Çok uygun Efendim, karışıklık olacak. Reis Paşa Hazretleri aday göstersinler, öyle seçelim. (gürültüler)

14 RÜŞTÜ BEY (Kastamonu): Efendim, celse açık mı, yoksa değil mi? Açık değilse gidelim. ABDÜLHALİM ÇELEBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Açıktır, Efendim. CELALETTİN ARİF BEY (Erzurum): Meclis Divanı aday göstermek suretiyle bu kadar zor bir vazifeyi yapamaz. Binaenaleyh, aday gösterilmeden seçim yapılsın. (hay, hay sesleri) (Ad okunarak oylama yapıldı. Oylar toplandıktan sonra oturuma on beş dakika ara verildi. Bu sırada oylar sayıldı. Oturumu yöneten Meclis Başkan Vekili Abdürrahim Çelebi Efendi yerine, daha tecrübeli olan diğer Başkan Vekili Celalettin Arif Bey Divan kürsüsüne geçerek oturumu yönetmeye başladı.) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Efendiler, celseyi açıyorum. Bundan evvelki celsede toplanan oyların neticesini arz edeceğim. Oylamaya katılan üye sayısı 107, salt çoğunluk 54, ben Celalettin Arif 71, Cami Bey 66, Bekir Sami Bey 58, oy almıştır. Diğerlerinin aldıkları oylar salt çoğunluk sayısından azdır. (hepsi okunsun sesleri) İsmet Bey 42, Hakkı Behiç Bey 33, Dr. Adnan Bey 27, Şeyh Servet Efendi 26, Ferit Bey 24, Hamdullah Suphi Bey 23 oy almışlardır. Şimdi bu altı üye ile yeniden oy kullanmak mecburiyetinde kalıyorsunuz, Efendim, geri kalan üç kişiyi bu altı üye arasından seçeceksiniz. HAMDULLAH SUPHİ BEY (Antalya): Reis Bey, İsmet Bey Genel Kurmay Reisi olması sebebiyle bir vazifesi vardır. Esasen vazifesi yürütme ile alakalıdır. Ona oy vermeye lüzum yoktur. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara): İsmet Bey in fiilen ifa ettiği vazife bütün askeri harekâtı takipten ibarettir. Bu vazifesi Genel Kurmay Reisliğidir. Ancak Yüce Meclisinize bu husus bildirilmemiştir. Eğer Yüce Heyetiniz tensip görürseniz kendisini bu vazifeden dolayı mesul tanırsanız. (Kabul, kabul sesleri) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Hamdullah Suphi Bey ile Fevzi Paşa yirmi üçer oy al aldıkları için aralarında kura çekildi. Hamdullah Suphi Bey e isabet etmişti, onun için Fevzi Paşa nın ismi okunmamıştı. Şimdi İsmet Bey hariç kalınca, oylamaya Fevzi Paşa da dâhil oluyor. Efendim, ad okunarak oylamaya başlıyoruz. İsmi okunan üyeler oy pusulalarını kürsünün önündeki sepete atsınlar. Oy kullandıktan sonra dağılmamanızı rica ederim. Tasarı İnceleme Komisyonu için seçim yapacağız. (Ad okunarak oylama yapıldı. Oylar toplandıktan sonra sayıldı ve...) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Efendim, oylama neticesini arz ediyorum. Oylamaya katılan üye sayısı 103, salt çoğunluk 52, Fevzi Paşa 58, Hamdullah Suphi Bey 45, Şeyh Servet Efendi 37, Hakkı Behiç Bey 37, Ferit Bey 26, Dr. Adnan Bey 25 oy almışlardır. Şimdi salt çoğunluk sayısına ulaşamayan 14

15 beş aday arasından iki üye seçeceğiz ve bu defaki seçim salt çoğunlukla değil, adi çoğunlukla olacaktır. HAMDULLAH SUPHİ BEY (Antalya): Reis Bey, müsaade buyurur musunuz efendim? Oyların dağılmaması için bendenizin esasen bir hizmetim var. Basın, yayın için bir heyet kuruldu. Bendeniz orada çalışıyorum. Onun için bu yürütme vazifesini vermemenizi rica ederim. (yine çalışabilirsiniz sesleri) NURİ BEY (Bolu): Beş, altı oy almış olsaydınız olurdu. Fakat 45 oy almışsınız, çalışırsınız pekâlâ. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Efendim, oy kullanılması için isimleri okuyacağım. Rasim Bey, biraz kâtip üye vazifesi yapar mısınız? Arkadaşlarımız yoruldular. (Ad okunarak tekrar oylama yapıldı. Oylar toplandıktan sonra sayıldı ve...) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Efendim, oylama neticesini arz ediyorum. Hamdullah Suphi Bey 47, Hakkı Behiç Bey 40 oy almışlardır. Adi çoğunluk ile ikisi seçilmişlerdir. Böylelikle geçici Yürütme Heyeti Celalettin Arif, Cami Bey, Bekir Sami Bey, İsmet Bey, Fevzi Paşa, Hamdullah Suphi Bey ve Hakkı Behiç Bey tarafından meydana getirilmiştir. Şimdi Efendim, bakıyorum ki acaba Tasarı İnceleme Komisyonu seçimini yapabilecek miyiz? REFİK BEY (Konya): Toplantı yeter sayısı yok, yarına bırakalım. İSMAİL FAZIL PAŞA (Yozgat): Çoğunluk oldu zannederim. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Şimdi Tasarı İnceleme Komisyonu seçimine geçiyoruz. Malumunuz İstanbul Mebuslar Meclisinde bir usul vardı. Böyle komisyonlara işaret oyu ile seçim yapılırdı. Fakat Yüce Meclisiniz bu usul yerine gizli oylama isterse o başka. OPERATÖR EMİN BEY (Bursa): Seçim gizli yapılsın. (gürültüler, açık yapılsın sesleri) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Müsaade buyurunuz, oya koyacağım, Efendim. İşaret oyu ile yapılmasını isteyenler. Peki, gizli oyla yapılmasını isteyenler. İşaret oyu ile açık olarak yapılacaktır. Divana çeşitli listeler verilmiştir. Bu listelerde en çok adı geçen üyeden itibaren sıra ile okuyacağım ve oylayacağım. (Başkan Vekili tarafından listelerde en çok adı geçen adaylar sıra ile okudu ve işaret oyu ile tek tek oylama yapıldı.) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Oylama neticesini arz ediyorum. Rıza Nur Bey, Yusuf Kemal Bey, Yunus Nadi Bey, Hamdullah Suphi Bey, Hakkı Behiç Bey, Sırrı Bey, Refik Bey, Şeyh Servet Efendi, Haydar Bey, Emir Paşa, Hilmi 15

16 Efendi, Besim Atalay Bey, Ferit Bey, Abdülkadir Kemali Bey, Tasarı İnceleme Komisyonuna seçilmişlerdir. Bundan böyle Meclise verilen kanun tasarı ve teklifleri bu komisyonda tetkik edildikten sonra Genel Kurulda müzakere edilecektir. Şimdi gündeme devam ediyoruz. 1 1 MAYIS 1920: TBMM HÜKÜMETİ KURULMASINA DAİR KANUN TASARISININ GÖRÜŞÜLMESİ (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 8.Birleşim, Gündem: 6/1) Meclisin açıldığının ikinci gününde, Meclis Başkanı seçilen Mustafa Kemal Paşa nın o gün vermiş olduğu önergesine uygun olarak hazırlanan Kanun Tasarısına göre, bir hükümet başkanlığı veya Padişah vekilliği oluşturulmayacak, Meclis'in Başkanı Hükümetin de başkanı olacaktı. Böylelikle kurulan Milli Meclis, yasama yargı ve yürütme yetkilerinin hepsini üzerine almış oluyordu. Ankara Hükümeti kurulunca, Sivas Kongresi nde oluşturulan Temsil Heyeti nin görevi sona erecekti. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim, Hükümetin teşekkülü hakkında Tasarı İnceleme Komisyonundan hazırlanıp gönderilen kanun vardır. Zannederim ki, Celâlettin Arif Beyefendi bu hususta izahat vereceklerdir. CELÂLETTİN ARİF BEY (Meclis Başkan Vekili): Efendim, Hükümetin teşkili hakkında verilen önergeler Komisyonda görüşüldü ve incelendi. Fakat tabiidir yapılacak işler çoktur. Fakat öncelikle Devlet Teşkilatını bir an evvel kurmak ve yüzüstü kalan işleri yürütebilmek için Hükümet meselesini, birinci mesele olmak üzere kabul eyledik ve onun hakkında da birkaç maddeden ibaret bir kanun tasarısı tanzim ettik. Bu kanun tasarısını hazırlamadan önce Komisyonumuza havale edilmiş olan önergeleri tabii ki dikkate aldık ve inceledik. En birinci önerge Reisimiz Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin ilk celsemizde okunup hepinizin hemen çoğunlukla kabul edilmiş önergesidir. O önerge tabiidir ki, bizim tayin edeceğimiz esasların en mühim temelleri olduğu için onu dikkate aldık. Çünkü yine arz ediyorum, Yüce Meclisinizce ittifakla kabul edilmişti. Bu önergeye göre Meclisinizin Reisi hem yasama ile ve hem de yürütme ile faaliyet gösterecek heyetin reisi oluyor. Diğer taraftan yine aynı önergede, yürütme için seçilecek vekillerin de Yüce Meclis tarafından seçilmeleri esastır. Bu önerge daha doğrusu demek ki, bize lâzım gelen yolu gösteriyordu ve Yüce Meclisinizin ittifakına itaat eylemek, kabul eylemek, teşkil ettiğimiz Komisyon için de bir esas vazife idi. Yüce Meclisiniz bize diğer bir yol daha göstermişti. O da üyelerin ihtisasına göre muhtelif komisyonlar kurulması meselesidir. On komisyon teşekkül etmişti. Demek 1 TBMM Zabıt Ceridesi (25 Nisan 1920), 1.Dönem, c.1, s.55-61, 16

17 ki, on idare işi kabul edilmiş bulunuyor. İlk işimiz Meclisimizin adını koymak oldu. Büyük Millet Meclisi olarak kabul ettik Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin önergesinde vekâletler kurulması meselesi kabul edilmişti. Yine biz onu kabul ettik. Çünkü düşünüyordum ki, Meclis bir gün önce vermiş olduğu bir kararı diğer bir karar ile bozmayı arzu etmez ve bu vekil meselesi de bizim fikrimize daha muvafık geldi. (Celalettin Arif Bey, Kanun Tasarısı hakkındaki açıklamalarını ayrıntılı olarak sürdürdü ve konuşmasının sonunda Tasarı metnini okudu.) İCRA VEKİLLERİ HEYETİ SEÇİMİNE DAİR KANUN TASARISI MADDE 1. Din İşleri ve Vakıflar, Sağlık ve Sosyal Yardım, İktisat (ticaret, ziraat, orman ve madenler) Maarif, Adliye, Maliye, Bayındırlık, İçişleri, Milli Savunma, Dışişleri, Genel Kurmay işlerini görmek üzere Büyük Millet Meclisinin on bir üyeden mürekkep bir İcra Vekilleri Heyeti vardır. MADDE 2. İcra Vekilleri, Büyük Millet Meclisinin mutlak çoğunluğu ile seçilir. MADDE 3. Her Vekil yapacağı işlerin ifasında, mensup olduğu komisyonun görüşünü alabilir. MADDE 4. İcra Vekilleri arasında çıkacak ihtilâfı Büyük Millet Meclisi halleder. MADDE 5. Meclisin toplanmadığı bir zamanda vekillerden istifa eden olursa, daha sonra Meclisçe onaylanmak üzere Büyük Millet Meclisi Reisi, üyelerden uygun gördüğünü kendi mesuliyeti altında geçici olarak görevlendirir. (Kanun Tasarısını ilk dört maddesi görüşüldü ve kabul edildi ve sıra Beşinci Maddenin görüşülmesine geldi. Bu madde de görüşüldü, değişiklik önergeleri verildi. Bu arada Mustafa Kemal Paşa Başkanlık kürsüsünden indi ve yerine Meclis İkinci Başkanı Celalettin Arif Bey geçti.) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Beşinci Maddenin kaldırılmasına dair önergeyi okuyoruz. Oylayacağım. TBMM Başkanlığına Beşinci Maddenin lüzumsuz olmasına binaen kaldırılmasını teklif ederiz. Çorum Mebusu Fuat Bursa Mebusu Muhittin Baha CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Müsaade buyurun, buradaki üyelerin salt çoğunluğu ile reye koyalım (bazı üyeler dışarı çıktılar, sesleri) Burada herkesin bir vazifesi var, herkes vazifesi başında bulunmalıdır. Çıksınlar, çıkanlar kendileri 17

18 kaybederler. Beşinci Maddenin kaldırılmasını kabul edenler lütfen ellerini kaldırsınlar. (eller kalkar) Peki Efendim mevcudu sayınız. TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Bir de aksini oya koyunuz. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Yine neticeye varamadık. Üye mevcudu 113 yine kabulü için eksik. Peki, Efendim kabul etmeyenler ellerini kaldırsın. HAYDAR BEY (Divan Kâtip Üyesi): Bunun aksini reye koyamayız Efendim. Gerek bizde ve gerek Dünyanın bütün parlamentolarındaki usul ve teamül bu merkezdedir. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Oylamayı yarın yaparız. 1 (Ertesi gün Kanun Tasarısının görüşülmesine devam edildi.) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Efendim, dün görüştüğümüz kanunun tamamını reye koyacağım, onun için herkesin ismi okunduğu zaman, kabul veya ret diyecektir. MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisar): Bir madde ilâvesi hakkında bendenizin de bir önergesi var. HAŞİM BEY (Çorum): Kaç maddeye kadar reye koyacaksınız, Efendim? SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat): İkinci müzakeresi yapılmayacak mı? CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Birincisini bitirelim de ondan sonra. REFİK ŞEVKET BEY (Saruhan): Kanununa iki madde eklenmesine dair bir önerge verdim. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Peki Efendim. (Mehmet Şükrü Bey in önergesi okundu. Kanun aleyhinde oy kullandığından önerge iade edildi.) MUHİTTİN BAHA BEY (Bursa): Reis Bey müsaade buyurunuz esas kabul edilsin ondan sonra teklifte bulunacaklar bulunurlar. Şimdi bu iki madde kabul edilecektir. Maddeye ret oyu verilirse diğer maddeler de suya düşecektir. Binaenaleyh şu dört madde üzerine ittifak hâsıl oldu. Bunlar reye konulsun. Kabul edilmeyen diğer maddeler de ayrıca reye konulsun. Vakit kaybedeceğiz ve bu maddelerin de düşmesine sebep olacağız. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Diğerlerini zaten şimdi oya koymuyoruz. Önergeleri okuyoruz. 1 TBMM Zabıt Ceridesi (1 Mayıs 1920), 1.Dönem, c.1, s , 18

19 HAYDAR BEY (Divan Kâtip Üyesi): Yedinci madde olmak üzere Çorum Mebusu Haşim Bey tarafından verilen önergeyi okuyorum. (hacet yok, sesleri) O halde Saruhan Mebusu Refik Şevket Bey tarafından verilen bir önerge vardır. (Önerge okundu. Kanun aleyhinde oy kullandığından önerge iade edildi.) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Şimdi Efendim, Refik Şevket Bey in iki maddesini müzakereye koymak taraftarı olanlar... (gürültüler) İkinci müzakereye kalsın diyorlar. Binaenaleyh Tasarı İnceleme Komisyonuna gönderelim. Sonra tamamını reye koymak icap eder. REFİK ŞEVKET BEY (Saruhan): Efendim, bendenizin teklif ettiğim iki madde, kanunun bir defa devamıdır. Dünyanın hiçbir tarafında hiçbir kanun yoktur ki, onun yürürlülük tarihi gösterilmiş olmasın ve hiçbir kanun yoktur ki, onu uygulayacak makam gösterilmiş olmasın. Şimdi bu kanun bu dört maddeden ibaret olacak olursa usulsüz bir kanun olur. Bu dört madde bağlanmamış ki tamamı meydana gelsin. Daha iki madde ilâve olunmalıdır ki kanun olsun. Nitekim diğerlerini de böyle yaptık. Onun için bu kanuna iki madde ilâve olunduktan sonra reye konması taraftarıyım. Daha uygun olur. MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Bu kanun bugün tamamlanmıyor. Onun için diğerleri de görüşülecek ve birçok vazifelere ait maddeler yapılacak ki, onlar da sonra reye konacak. Onun için bu dört madde kâfidir. Şimdi tamamını oya koyunuz. (doğru sesleri) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Efendim, bu dört maddeyi okuyoruz. (Bir gün önce okunan Kanun Tasarısı tekrar okunur.) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Ad okuyarak bu dört maddeyi oya koyuyorum. MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisar): Bu dört maddenin, daha sonra tamamının müzakeresinde kabul ve ret hakkında bir karar verilecek mi? Yeniden müzakere edilecek mi? Müsaade ediniz, teklif edilen yeni maddeler de tetkik edildikten sonra hepsi birden reye konulması daha uygun değil mi Efendim? CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Şimdi Efendim, onları Komisyona havale ederiz. Komisyon onları tetkik eder, yapacağı şeyi ilâve eder. Kanun Tasarısının tamamını oylamaya başlıyoruz Efendim. (Ad okunarak oylama yapılır, oylar sayılır ve ) CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Efendim, şimdi 130 mevcut, 110 kabul, 15 ret, 5 çekimser. Şu halde İcra Vekilleri Heyeti Seçimine Dair Kanun kabul olundu. Şimdi Efendim, Kütahya Mebusu Haydar Bey in iki önergesi var. 19

20 TBMM Başkanlığına Kanuna aşağıdaki iki maddenin ilâvesini teklif ederim. Kütahya Mebusu Haydar MADDE 1. İşbu kanun, Büyük Millet Meclisi tarafından kabulünden itibaren yürürlüktedir. MADDE 2. İşbu kanunun yürürlüğü Büyük Millet Meclisi ne aittir. TBMM Başkanlığına Büyük Millet Meclisi ile İcra Vekilleri arasında ihtilâf meydana geldiği zaman İcra Vekilleri istifaya mecburdurlar. Kütahya Mebusu Haydar CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Şimdi Efendim, bunları Komisyona havale ederiz. Orada incelenir, görüşülür ve kabul edilirse Kanuna ilave edilir. 1 (Altı ay sonra 4 Kasım 1920 tarihindeki oturumda 2.Maddenin değiştirilmesi hakkında verilen teklifin görüşülmesine başlandı.) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Çorum Mebusu Fuat Bey ve arkadaşları tarafından verilen bir önerge var. TBMM Başkanlığına Büyük Millet Meclisi İcra Vekillerinin seçilmesine dair olan Kanunun 2.Maddesinin, aşağıda yazıldığı şekilde değiştirilmesinin lüzum hissedilmesi sebebiyle müzakere edilmeden karara alınmasını teklif ederiz. Çorum Mebusu Fuat ve 44 arkadaşı MADDE 2. İcra Vekilleri, Büyük Millet Meclisi Reisinin Meclis üyelerinden göstereceği adaylar arasından salt çoğunluk ile seçilirler. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Bu bir kanun teklifidir. Tasarı İnceleme Komisyonuna havalesini kabul edenler ellerini kaldırsın. (hayır, hayır oya sesleri) Efendim, rica ederim bu bir kanun teklifidir, usulüne göre Komisyona gitmesi 1 TBMM Zabıt Ceridesi (2 Mayıs 1920), 1.Dönem, c.1, s , 20

21 lazımdır. (hayır sesleri, gürültüler) Müsaade edin Efendim, Komisyona gitmeden bugün müzakeresini kabul edenler ellerini kaldırsın. Kabul edilmiştir. Efendim, müzakereye başlıyoruz, İhsan Bey buyurun. İHSAN BEY (Cebelibereket): Efendim, hem yasama ve hem de yürütme salahiyet ve kuvvetine sahip olan Yüce Heyetiniz, Milletin itimadına mazhar olmuş üyelerden kurulu bir heyettir. Bu Heyet, bir de içlerinden yürütme salahiyet ve kuvvetine sahip bir Vekiller Heyeti çıkardılar. Bu Heyetin uyumlu bir şekilde çalışabilmesi için vekiller arasında bu hususta aralarında birlik bulunması lazımdır. Bir kaç aylık yakın döneme baktığımızda görüyoruz ki vekillerin aday göstermemesi bir takım yanlış seçim yapmamıza sebep oluyor. Onun için teklif edilen bu teklifin dikkate alınarak kabulünü rica ediyorum. Vekiller Heyeti bildirsin, birkaç aday göstersin, biz de seçim hakkımızı kullanalım. Hem onların fikirleri alınmış, ahenk ve uyum muhafaza edilmiş olur. Aksi takdirde görüyorsunuz, bir karışıklıktır gidiyor. (uygundur sesleri) İSMAİL SUPHİ BEY (Burdur): Söylemeye lüzum yoktur ki bir arada çalışacak şahıslar arasında ahenk ve uyumun bulunması en mühim bir şart ve bilhassa Memleketin şu buhranlı zamanında esaslı bir şarttır. Bunsuz olamaz. Vekillerin seçimi hiç bir kayda bağlı olmayarak Yüce Meclise bırakıldığı için, şimdiye kadar yapılan seçimlerde bazı uyumsuzluklar görüldü. Bunun en yakın yeni misali daha pek tazedir. 1 Tatbikatta görüldü, bu Kanunun 2.Maddesi değiştirilmelidir. Elimizde diğer bir mesele daha var, o da Hükümetin bize teklif ettiği Halkçılık Programının Hususi Komisyon tarafından Teşkilatı Esasiye adıyla tanzim edilen şeklidir. Eğer bu Tasarı kanunlaşırsa, bundan sonra Vekiller Heyeti tamamıyla her salahiyete sahip olan Yüce Meclisinizin ancak İcra memurları mahiyetinde olacaktır ve Yüce 1 TBMM Hükümetinin ikinci İçişleri Bakanı Hakkı Behiç Bey, kendisine yöneltilen sert soru önergeleri karşısında 2 Ağustos 1920 tarihinde istifa etmişti. Ancak onun bu kararı Meclis te sert tartışmalara sebep olmuştu. Meclis in 4 Eylül 1920 tarihli toplantısında Mustafa Kemal Paşa, Refet Bey i kendi adayı olarak gösterdi. Nazım Bey ise Halk Zümresi adayı olarak seçime girdi. Yapılan oylamada Nazım Bey en çok oyu alarak İçişleri Vekilliğine seçilmişti. Nazım Bey in İçişleri Vekilliği gibi hassas bir vekâlete tayini, Mustafa Kemal Paşa yı rahatsız etmişti. Mustafa Kemal Paşa ya göre Nazım Bey güvenilir bir isim değildir, onun önemli bir idari mekanizmanın başına getirilmesini, ülke geleceği açısından fevkalâde tehlikeli görmektedir. Bu gerekçelerle hareket eden Mustafa Kemal Paşa, Nazım Bey in seçilmesine ilk tepkiyi, onun görüşme talebini kabul etmemekle göstermiştir. Nazım Bey in istifa ettirilmesini Çerkez Ethem Bey vasıtasıyla sağlanmıştır. Nazım Bey bu talebi kabul ederek Meclis Başkanlığına hitaben yazdığı istifa mektubunu Çerkez Ethem Bey e göndermiştir. Çerkez Ethem Bey de Nazım Bey in istifasını Mustafa Kemal Paşa ya vermiş ve istifa mektubu Meclisin 6 Eylül 1920 tarihli oturumunda görüşülerek kabul edilmiştir. 21

22 Meclisiniz Vekiller Heyetinin programını kendisi tayin edecektir. O halde artık Vekiller Heyeti alelade bir kabine değildir. Nasıl ki Yüce Meclisiniz de alelade bir mebuslar meclisi olmadığı gibi. (henüz kabul edilmemiştir sesleri, gürültüler) Müsaade buyurun, Efendim. KILIÇ ALİ BEY (Antep): Öyle de ondan neden bahsediyorsun? İSMAİL SUPHİ BEY (Devamla): Onun için bendeniz teklif ediyorum ki bu Maddeyi Komisyona gönderelim, orada tetkik edelim veya müzakeresini yarına tehir buyurunuz, Teşkilatı Esasiye Kanuniyle beraber müzakere edelim. (hayır, olmaz sesleri) FUAT BEY (Çorum): Efendim, arkadaşlarımla beraber bu önergeyi vermekten maksadımızı İhsan Bey izah ettiler. Buna cevap olmak üzere İsmail Suphi Bey tarafından, daha önce Yüce Meclise takdim edilen Halkçılık Programı ve sonrasında Hususi Komisyona havale edilen Teşkilatı Esasiye Tasarısı ile beraber müzakeresinin lüzumunu ifade buyurdular. Bendemiz bunun o zamana tehirinin uygun olmadığı fikir ve kanaatindeyim. Çünkü o Tasarı, yalnız Hükümetin teşkilatı meselesi değildir, bütün Memleketin muhtaç olduğu idare şeklinin tamamıdır. Onun müzakeresi öyle bir iki üç beş celsede bitmez. Efendiler, bugün falan vekâlet boştur, onu öbür kanunda halledelim, bekleyelim yirmi gün, bir ay demek doğru değildir. Yüce Heyetinizden bunun kabulünü rica ederim, çünkü mesele mühimdir. Bu itibarla teklifimin kabulünü istirham ederim (uygundur, kabul sesleri) Şimdi bir de aciliyet teklifinde bulunacağım, Efendim. TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Efendim, Fuat Bey in dediklerini, hiç düşünmedik, sonra gördük. Ben hatırlıyorum, zavallı Hamdullah Suphi Bey burada, bu kürsüde bağırdı, feryat etti ve dedi ki arkadaşlar nasıl olurda ben şu Ali'yi seçtim, mutlaka bununla çalışacaksın diye karşımızda bir vekili veya bir reisi koyarsınız? FERİT BEY (İstanbul): Ben de söylemiştim. TUNALI HİLMİ BEY (Devamla): İşte bir şahit daha (gülüşmeler) Benim bir hatıram var. Yedi sene bir arkadaşımla arkadaşlık ettik, son derece sevişirdik, sadece hususi hayatımız itibariyle, fakat ikimiz meslek ve siyaset bakımından taban tabana zıt idik. Karşıma gelecek Mehmet i ben şahsiyet itibariyle son derecede severim, fakat meslek itibariyle sevemem. Olabilir ki meslek olarak son derecede severim, fakat şahsen sevmem. Hamdullah Suphi Bey, sonra Ferit Bey gibileri birçok izahat verdikleri halde, böyle olacağını katiyen düşünmeden böyle bir Maddeyi kabul ettik? Bu defa bu teklifte deniliyor ki aday gösterilsin. Ben bu esasa taraftar değilim. Esasta taraftarım, tarza taraftar değilim. Çünkü Vekiller Heyetinin aday göstermesi, Meclisi kayıt altına alması demektir. (bravo sesleri) Hükümet hususi olarak Meclisle istişare ederek, Ali ile Mehmet'in kabul edilip edilmeyeceğine dair bir kanaat husule getirir ve o zaman Mehmet i bu kürsüde resmen aday gösterirse, biz de o vakit oy veririz. Müsaade buyurunuz, vereceğim değişiklik önergemi okuyayım. (gürültüler) Müsaade buyurun... 22

23 VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Önergeleri Divan kâtibi okur, siz okuyamazsın. BESİM ATALAY BEY (Kütahya): İnsan en ufak bir yola gideceği zaman evvela arkadaşını düşünür. En ufak iş göreceği zaman kendisinin arayacağı yardımcısının hassasiyetini tetkik eder, tecrübe eder. Hâlbuki bugünkü gidilecek yol, üstlenilen vazife pek ağır, pek korkunç ve dikenlidir. Bu tehlikeli, korkunç uçurumda yürümek için Hükümetin kendisine lazım olan arkadaşlarını kendisinin seçmesi lazımdır. Bu, hiç bir vakit Hilmi Bey arkadaşımızın dediği gibi, Meclisin bir kayıt altına girmesi demek değildir. (bravo sesleri) Meclis kendi iradesiyle, salahiyetinin bir kısmını onlara vermiş ve siz şu işleri yapacaksınız demiştir. Onlar yapamadığı anda onları mesuliyete çekecek bir kuvvet Mecliste vardır. Mantıksızlık değil midir ki arkadaşınızı biz seçeceğiz, yanınızda yol yürüyemezse, ya onunla yolda giderken etrafını tetkik ve teşhis edemezse, bir uçuruma yuvarlanırsa? Sonra İsmail Suphi Bey buyurdular ki eğer alelade bir kabine olsaydı aralarında uyum aranırdı, demek istedi. İSMAİL SUPHİ BEY (Burdur): Hayır onu demek istemedim. Bizim Vekiller Heyeti alelade bir kabine değildir, dedim. BESİM ATALAY BEY (Devamla): Bunun tersi nedir Beyefendi? Mantık bilenler, söyleyiniz. Bunun tersi o çıkar. Alelade bir kabine değilse, aralarında uyum aranmaz çıkar. Hem yasama, hem yürütme kuvveti kendisinde olan Meclisin birçok mesuliyeti omuzları üzerine yüklenmiş olan Vekiller Heyetinde uyum olmazsa, bu gemi yürür mü, bu iş söker mi? Tabii sökmez. Bundan daha tabii, bundan daha mantıki bir şey yoktur. Çalışacak adamları biraz serbest bırakmalı. Eğer çalışmazlarsa, muvaffak olamazlar, bizim de söz söylemeye hakkımız, salahiyetimiz o derece büyük olur zannederim. VEHBİ BEY (Karesi): Efendim, ben zannediyorum ki bu teklife sebep, günün hadisesidir ve hadiseyi bugünün bu teklifle halletmek istiyoruz. Bu, bence doğru bir şey değildir. Alelacele burada verilecek bir karar, burada bizi yine bir çıkmaza sevk edecektir. Şimdiye kadar bizi düşündüren mesele, Meclis ile Vekiller Heyeti reislerinin birlik ve uyumudur. Bu mesele halledilmeksizin buna karar verilirse yarın ikinci bir çıkmaza düşeceğiz. Binaenaleyh lütfen bu mesele bugün kalsın ve herkes düşünsün, diğer meseleyi de düşünsün ve sağlam bir karar versin. DR. ABİDİN BEY (Lazistan): Arkadaşlar, Soysallı İsmail Bey in dediği gibi, balık programı gelecek, (gülüşmeler) halk programı gelecek, gelsin. Bunu biz müzakere edeceğiz. Fakat lazım gelirse, bütün programları ve kanunları biz alt üst edeceğiz ve halkın istediğine gideceğiz. Ona mecburuz. Yalnız bugün bir ihtiyaç var ve hakikaten şimdi teklif edilen bu Madde daha evvel yapılmalı idi. (bravo sesleri) Emin olunuz ki Memleketin selametini arzu edenler bunu tamamen yapmalıdırlar. Gerçi Meclis, yasama ve yürütme vazifelerini almış ve içinden de bir Reis seçmiş. İşte Vekiller Heyeti mi diyelim, ne diyelim? Teşekkül etmiş (gülüşmeler) Fakat şunu arz etmek isterim ki hukuk okumadım ya, ondan bahsedeceğim. Ne 23

24 Avrupa da, ne hiç bir Hükümette böyle bir şey yoktur ve olamaz. Malumunuz nazırlar, bizdeki adıyla vekiller yalnız siyaset düşünür, yazma, çizme işi yapmaz. Daire müdürleri vardır, söylersin yazıları o yazar da vekile izah eder. O yalnız siyaseti düşünür. Binaenaleyh, bendenizin kanaatim şudur ki hakikaten Meclis Reisi bize iki üç aday göstermeli, demeli ki işte bununla çalışırım, arkadaşlar bunu seçin der, biz de onu seçeriz. (alkışlar, müzakere kâfi sesleri) MAZHAR MÜFİT BEY (Hakkâri): Efendiler, arkadaşlar yasama ve yürütmeden, hukukun esaslarından, devletler hukukundan bahsettiler, her şeyden bahsettiler. Bendeniz bunlardan hiçbir şey anlayamıyorum. Benim anladığım bir şey var, bugün için bendenizin anladığım, çiğnenen bir Vatan, namus ve ırzına tecavüz Müslüman kadınları ve kesilen Müslümanlar var. Bendenizin anladığıma göre, Vatanı kurtarmak için buraya geldik, bunu kurtarmak için ne yapmak lazımsa onu yapmak için geldik. Buraya hukukun esaslarını bilmem ne, şöyle demiş de böyle imiş demeye gelmedik. (alkışlar) Fakat aramızda bir seçim meselesi çıkıyor. Oldu, olamadı, oldu, olamadı. Aramazda bu münakaşa gayeye katiyen fayda getirmez. Fakat düşmanlarımıza bizim aleyhimize propaganda yapacak bir sermaye veriyoruz. Büyük Millet Meclisi hırsa kapılmış, birbirlerinin kafasını kıracakları zaman yakındır, diyorlar. Hayır, efendileri böyle değildir, bizim kafalarımız bu Memleketi kurtarmak gayesine çalışıyor, bunda da zerre kadar sapma olmaz. Birbirini kıracak diye düşünülen bu kafalar, onların, o söyleyenlerin kafasını kıracaktır. Bu memleketten onları çıkaracaktır. (alkışlar) Binaenaleyh Hükümet veya Reisi, lazım gelen adayları verecekmiş, bize üç namzet gösterir, biz seçim yapar ve tayin ederiz. Fakat bazı üyeler diyorlar ki aman Efendim, Halkçılık Programı var. Tamam, geldiği zaman onu da müzakere ederiz. Güya Hükümet ile Meclis arasında ihtilaf varmış, bilmem ne varmış. (asla sesleri) Asla yoktur. HASAN BASRİ BEY (Karesi): Bazı arkadaşlar eski hukuk esaslarından bahsettiler. O esaslar iflas etmiştir. Eğer devletler hukuku dedikleriniz hukuk esasları kastediliyorsa, bugünkü zihniyetler o esasları artık edebiyen meydana çıkmamak üzere gömmüştür. Bugün efendiler, Dünyada yüreği yanıkların, insanlığın mühim bir kısmının meydana çıkardığı yeni bir fikir vardır ki o da halkçılıktır. Halkçılık demek, Milletin hâkimiyetine doğrudan doğruya hâkim olması demektir. Seçim bu hâkimiyetin ilk tecellisidir. Biz seçimde meslek temsilini kabul ettik. (mevzuya gel sesleri) Eğer meslek temsiline göre seçim yapılacak olursa o vakit Mecliste her meslekten daha birçok adamlar bulunacaktır. Bendeniz iddia ediyorum ki bugünkü müşterek bir gayemiz var. Mazhar Müfit Beyefendinin buyurdukları gibi, o da Memleketi kurtarmaktır. Yalnız gaye bir olmakla beraber efendiler, o gayeye gidilecek yollar farklı olabilir. Binaenaleyh ben mutlaka kendim gibi düşünür adamlarla çalışacağım demek, Meclisin ve halkın hâkimiyetine darbe vurmak demektir. (gürültüler) Müsaade buyurun efendiler. Gayede beraberiz, fakat yollarda ihtilafımız olabilir. Eskiden olduğu gibi, hep aynı zihniyetle düşünür, aynı kafa ile yürür, bir dönme dolap gibi daima ite, kaka hareket eden kimselerin bir araya gedmesi demektir. (kâfi sesleri) Eğer efendiler, liste usulü kabul edilecek 24

25 ise, bence Meclisin seçmesine hiç lüzum kalmaz. Reis istediğini kabul, istemediğini reddeder. Aday göstermek demek, Meclisin sahip olduğu haklardan vazgeçmesi demektir. (gürültüler) Müsaade buyurunuz, mademki bugün meydanda mühim bir Vatan meselesi vardır ve bu Vatan meselesiyle doğrudan böyle bir değişikliğe lüzum kalmaksızın, Hükümetin de mütalaasını alarak seçim yapabiliriz. Aramızda hiç bir ihtilaf yoktur ve çıkmayacaktır. Yalnız Mazhar Müfit Beyefendiye sorarım ki böyle bir aday listesi meydana çıktığı zaman, acaba o zaman ihtilaf kokusu var denilmeyecek midir? (gürültüler) Mademki Meclisle Hükümet birdir, binaenaleyh böyle adaylar için listeye lüzum yoktur. (Gürültüler) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Rica ederim. Müsaade buyurun bir önerge var. Müzakerenin yeterliliği ile Kanun Teklifinin aciliyetle kabulünü teklif ediyor. TBMM Başkanlığına Müzakere kâfi görülerek Maddenin acilen ve aynen kabulünü teklif ederiz. 4 Kasım 1920 Genç Mebusu Fikri ve 9 arkadaşı VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, müzakerenin yeterliliğini kabul buyuranlar el kaldırsın, kabul edilmiştir. Aciliyet kararını kabul edenler ellerini kaldırsın, kabul olunmuştur. Madde okunuyor. BİR MEBUS BEY: Değişikliğe dair önerge yok mu? VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Madde okunacak, ondan sonra değişikliğe dair önergeler okunacak ve oylanacak. (Madde bir defa daha okundu. Sonra değişiklik önergeleri tek tek okundu ve oylanarak reddedildi. Bu arada ad okunarak oylama yapılması hakkında bir süre usul tartışması yapıldı.) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim Maddeyi aynen oya koyacağım. Kabul edenler el kaldırsın. Kabul edildi. NEBİL EFENDİ (Karahisar). Karar yeter sayısı yoktur. Ad okunak oylanması mecburidir. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Rica ederim, bu Maddeyi kabul edenler tekrar ellerini kaldırsın. Bir bakınız karar yeter sayısı var mı, yok mu? Büyük çoğunluk ile kabul edildi. 1 1 TBMM Zabıt Ceridesi (4 Kasım 1920), 1.Dönem, c.5, s , 25

26 4 HAZİRAN 1922: BAKANLARIN SEÇİMİNDE ADAY GÖSTERME YÖNTEMİ HAKKINDA YAPILAN GENEL GÖRÜŞME (1.Dönem, 3.Yasama Yılı, 47.Birleşim, Gündem: 2/1) Meclis açıldıktan dokuz gün sonra o zamanki adı İcra Vekilleri Heyeti olan Bakanlar Kurulunun kurulması hakkındaki Kanun kabul edilmiş ve buna göre Meclis Başkanının göstereceği adaylar arasından bakanlar seçmeye başlanmıştı. Seçimler her bakan için ayrı ayrı yapılıyordu. Bazen çekimser oyların fazlalığı seçim yapılmasını zorlaştırıyordu. Böyle olunca muhalefet milletvekilleri aday gösterme yöntemini Meclisin seçme hakkına tecavüz olarak yorumluyorlar ve değiştirilmesini istiyorlardı. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim dün Nafıa Vekâleti Vekili için oylama yapılmış ve karar yeter sayısına ulaşılamamıştı. Binaenaleyh vaktin geç olması dolayısıyla bugün müzakeresi münasip görülmüş ve tehir edilmişti. Evvela gündeme buradan başlıyoruz. Bu hususta söz isteyen var mı? SELAHATTİN BEY (Mersin): Neyi müzakere edeceğiz? MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Nafıa Vekâleti Vekili seçimi meselesini, buyurun Hüseyin Avni Bey. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Efendim, bu mesele gayet basit, münakaşa ve müzakereye sebep olacak hiçbir şey değildir. Karışıklığa meydan verilmesin diye adaylık usulünü kabul etmişiz. Aday gösterme hakkını Yüce Heyet Meclis Reisine vermiştir. Bunun iki şıkkı var, ya Yüce Heyetiniz serbestçe vekil seçme hakkını kullanabilir veya kullanamaz. Ben daima iddia ediyorum Türkiye Büyük Millet Meclisi, salahiyetlerini sınırlama ve baskı kabul etmez bir kuvvettir. Bu ittifakla kabul edilmiş bir meseledir. Karışıklığa sebep olmasın diye Meclis Reisi, mizacını tetkik ve Millet Meclisinin itimadına sahip kimseleri araştırarak Meclise takdim etmekle mükelleftir. Yüce Meclis serbesttir, hatta bu gösterilen adaylar haricinde diğer birini seçebilir. O Adaylık Kanunu yürürlükte kalmakla beraber, yine meşru hakkınızı kullanmış olursunuz. Bu öyle bir kanun ki efendiler sizin seçmiş olduğunuz Reis'e bu imtiyazı vermek, kudretinizle tezat teşkil eder. Yüce Meclis her şeyi yapabilir, fakat kendi kudretini imtiyaz şeklinde kimseye veremez. Buna hiçbir suretle salahiyetli değiliz. Yani Yüce Heyet imtiyaz vermemiştir. Bu işi daha kolayca ifa edebilecek bir yol bulunur. Buna göre efendiler Yüce Heyetiniz arzu ederse adaylar haricinden onlar kadar aynı kudrete haiz bir vekil seçebilir. Hukuk ilmi bunu emreder ve Meclisin... TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Müsaade buyurur musunuz Reis Bey, usule dair söyleyeceğim. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Müsaade buyurun... HÜSEYİN AVNİ BEY (Devamla): Şimdi efendiler elde mevcut olan bu Kanun gereğince gösterilen listedeki adaylar Yüce Heyet tarafından seçilememiştir. Yüce 26

27 Heyete hiçbir kuvvet hâkim olamaz ve mecbur tutamaz. O Kanun hâkimiyeti elimizden alamaz. Yüce Heyet serbesttir. Esasen İç Tüzük gereğince üçten fazla aday gösterilemez. Ya adaylar değiştirilir yeniden burada oylama yapılır veya Yüce Meclis Adaylık Kanununu itibara almayarak doğrudan doğruya seçimini yapmada serbesttir. Yalnızca Allah ile vicdanının tesiri altındadır. Onu baskı altına alacak kudret ilahidir. Onun dışında hiçbir tesir yoktur. Hiçbir şey bunu elimizden almaya salahiyetli değildir. Bu seçim şekli milli hâkimiyet ile tenakuz teşkil eder. O zaman bu Yüce Heyetin hiçbir manası kalmaz. Yüce Meclisin hâkimiyet sıfatı yok edilemez. Bu imkânsızdır ve böyle düşünenler hukuktan uzak kimselerdir. TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Reis Bey, bu usulün burada bahis mevzu olamayacağını arz ediyorum. (gülüşmeler) DR. TEVFİK RÜŞTÜ BEY (Menteşe): Arkadaşlar, vekillerin seçilmesine dair olan Kanun açıktır. Dünkü arz ettiğim gibi İç Tüzüğün seçimlerin şekline ait maddesi de açıktır. Ancak mademki ortada bir hukuki mesele var, Meclis bu işi evvela Anayasa Komisyonuyla, Adalet Komisyonuna havale etmelidir. Böylece Meclisin kıymetli vakti boşa geçmiş olmaz. MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisar): Mevcut Kanuna göre Yüce Meclisin seçmesi için adaylar gösterilmiş ve üç defa yapılan oylamada bu adaylardan hiçbirisi seçilememiştir. Binaenaleyh bu adaylar artık bahis mevzu değildir. Çünkü üç defa tekrarlanan oylamalarda hiçbirisi Nafıa Vekâleti makamı için Meclisin çoğunluk oyunu alamamıştır. Mutlak çoğunluğun oyunu alamayan bir vekil, salt çoğunluk ile gidip sandalyeye oturamaz. O halde salt çoğunluk meselesi bahis mevzu değildir. İcra Vekillerinin seçilmesi hakkında yaptığımız Kanunda mutlak çoğunlukla tayin olunur kaydı da bunu açıkça göstermektedir. Bu Kanuna göre gösterilen adayların kuvvet ve kudretlerinin vekil seçilmeye sahip olmadıkları yapılan yapılan üç oylama neticesinde anlaşıldığından, yeniden aday gösterilmesi lazım geliyor. Şimdi acaba yeniden gösterilen adaylar seçilebilecekler midir? Acaba hastalık burada mıdır? Ne şekilde düşünürseniz düşününüz. Zaman zaman Meclis bunu oylarıyla ispat etmiştir. Zaman gelmiştir çoğunluk vekil adaylarına karşı çekingenlik göstermiştir. Bu vaziyet gösteriyor ki Meclis hakkına, seçme kudretine kendisi hâkim olmak istiyor. Aday gösterilmesini istemiyor ve esasen böyle olması lazım gelir. Seçme hakkına sahip olan Meclis vesayet altına giremez. Binaenaleyh bu meseleyi esaslı bir şekilde halletmek için bence bugünden itibaren yapılacak bir şey vardır. O da aday gösterilmesi hakkındaki Kanunun kaldırılmasından ibarettir. Bu yapılacak olursa mesele esaslı bir şekilde halledilmiş olur. Bu yapılmadıkça görüyoruz ki hem Meclisin mevkii sarsılıyor, hem Hükümetin ve hem de Reis Paşa Hazretlerinin mevkii sarsılıyor. (hiç de sarsılmaz sesleri) Bizim her zamandan daha kuvvetli bulunmamız, hepimizin, Hükümetin, Meclisin, Reisinin birleşmiş bir kütle halinde bulunmamız lazım gelirken ihtilaf var gibi gözüken bu meselenin bir an evvel halledilmesi lüzumuna inanıyorum YAHYA GALİP BEY (Kırşehir): Kimse inanmıyor. 27

28 SALİH EFENDİ (Erzurum): Geçenlerde de arz ettiğim gibi bu işi kitaba bırakırsak kitabın halledemeyeceği birtakım meseleler meydana gelecektir. Meclisimizin kıymetli vaktini böyle lüzumsuz birtakım hukuki meseleler meydana atarak boşa harcamakta hiçbir mana yoktur. Mademki adaylar üzerinde bir ittifakı sağlanamıyor, o halde mevcut vekillerden biri Feyzi Bey izinden dönünceye kadar vekâlet eder. Esasen Nafıa Vekâletinde bir iş yoktur, yapılan yol yoktur. Beş günde bir evrak imza edilecektir. Bu hususta bir önerge takdim ediyorum. MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisar): Bununla mesele halledilmiş olmaz ki. İHSAN BEY (Cebelibereket): Efendim, Yüce Meclisiniz herkesten çok, her şeyden evvel kabul etmiş olduğu kanunların hükümlerine şiddetle riayet etmekle mükelleftir. Yüce Heyet bu Kanunun hükümlerine de riayet etmek mecburiyetindedir. Elde bulunan bu Kanun gereğince Meclis Reisi açık olan bir her hangi bir vekâlete münasip olanları tetkik ederek aday gösterir. Kanun aday gösterme hakkını Meclis Reisine vermiştir. Nafıa Vekâleti için de Meclis Reisi on arkadaşı bu sıfatla münasip görmüş ve Yüce Heyetinize takdim etmiştir. Yüce Heyetiniz gösterilen bu adaylar hakkında oyunu kullanmaya mecburdur. Ben kanunlarımıza fevkalade riayet etmeye mecbur gördüğüm için Hüseyin Avni Bey'in, gösterilen adaylar haricinde de oy vermeye salahiyetliyiz, ifadesine katılmıyorum. Karahisar Mebusu Şükrü Bey'in, adaylar Meclisin çoğunluk oylarına muhalif olduğundan dolayı onlara oy verilmemiş ve bundan dolayı çoğunluk olamamıştır, sözüne de katılmıyorum. Çünkü kırk çekimser vardır. Onları istisna edecek olursanız büyük bir çoğunluk oyunu kullanmıştır. Binaenaleyh Meclis vazifesini yapmıştır, fakat mutlak çoğunluk elde edilememiştir. Azınlığın oyu ile vekâlet olamaz. Nafıa Vekâleti vekili seçimi için yapılan birinci ve ikinci oylamalarda mutlak çoğunluğu elde edememişsiniz. Üçüncü defa oylamada da yine mutlak çoğunluk bulunamamış ve demişsinizdir ki, mutlak çoğunluğu bulmak için dördüncü oylamada salt çoğunluk aranır diyorsunuz. Bence yanlışlık işte buradadır. Böyle yapmak için hangi hukuk kaidesine dayanıyorsunuz? Mademki biri kâfi görmediniz iki yaptınız, ikiyi kâfi görmediniz üç yaptınız, o halde üçü de kâfi görmez dört yaparsınız, beş yaparsınız. İlim istemiyor musunuz efendiler, mantık istemiyor musunuz efendiler? İşte ilim ve mantık. Şimdi ne denecek? Dördüncüyü de, beşinciyi de yaptık, yine mutlak çoğunluk olamadı. Ben bunun affınıza sığınarak tatbikatta pek o kadar mümkün olmadığına inanıyorum. Bir kere hiç şüphem yoktur ki Yüce Heyetiniz Hükümet çarkını çalıştırmayacak vaziyeti arzu etmezsiniz. O halde ikinci bir husus var, dünkü celsede mazeretleri sebebiyle bulunamayan birçok arkadaşlarımız bugün buradadırlar. Yüce Heyetiniz pek muhtemeldir ki dördüncü, beşinci oylamalarda intihapta buna hitam verirsiniz ve mahzur ortadan kalkmış olur. MUSA KAZIM EFENDİ (Konya): Meclise dair olan seçimlerde birinci ve ikinci oylamaların mutlak çoğunlukla, üçüncü oylamanın salt çoğunlukla yapılacağı İç Tüzükte açıkça yazılmıştır. Fakat Vekiller Heyetinin Seçimi Kanununda vekillerin 28

29 mutlak çoğunlukla seçilmeleri gerektiği vaziyeti bir dereceye kadar muğlâk bir şekil almıştır. Bendeniz Adaylık Kanununun leh ve aleyhinde söz söylemeyeceğim. Her hangi bir usule sırf şekil itibariyle, iyi veya fenadır denemez. Fakat Yüce Heyetiniz tarafından usulü dairesinde kabul edilmiş bir Kanun mevcuttur. Bu Kanunu usulü dairesinde kaldırmak veya değiştirmek Yüce Heyetinizin her zaman hakkıdır. Fakat yapılan oylamalarda çekimser üyelerin çok olmasının sebebini kanuna yüklemek doğru bir şey değildir. Ben öyle zannederim ki çekimser olan üyelerin bazısının oyu vekâlete, bazısı da adaylara ait olabilir. O halde bu ortaya çıkan vaziyet karşısında ne yapmak lâzımdır? Meseleyi komisyonlara vermeyelim. Adaylık Kanunu görüşüldüğü zaman, leh ve aleyhte misal göstermek üzere ayrıca görüşebiliriz, mütalaa beyan edebiliriz. Fakat şimdilik bu bahis mevzu olmamalıdır. Bir an evvel seçime başlamayı teklif ediyorum. RAGIP BEY (Kütahya): Efendim mesele iki şekilde tahlil edilmelidir. Birincisi, hukuk usullerine ve elimizdeki mevcut olan Kanuna göre tahlil etmek, ondan sonra ikincisi de Adaylık Kanununu ele alıp onun üzerinde onu hallettikten sonra bu meseleyi halletmektir. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Efendim, arkadaşlarımın her birisi kendi kanaatlerine göre fikirlerini söylediler. Yalnız orta yerde bir kanuni açıklık bulunmadığı içindir ki herkes kıyas yolunu müracaat ediyor. Musa Kazım Efendi Hazretleriyle ondan evvel söz söyleyen İhsan Bey meseleyi bir noktaya kadar gayet güzel izah ettiler. İç Tüzükten ve Adaylık Kanunundan bahsedildi. Reis Paşa Hazretlerinin gösterdikleri adaylar üzerinde oylamalara devam edelim. Bu doğru bir fikirdir. Fakat bence bunda bir mahzur vardır. Şimdi bu adaylardan ikisi üzerinde ısrar etmek demek, muhtelif adaylara oy vermiş olan diğer üyelerin oylarını almak demektir. Şimdi acaba bu da hukuk itibariyle doğru bir şey midir? Bana kalırsa doğru değildir. Reis Paşa Hazretlerinin belli olan adaylardan vazgeçerek yeni adaylar göstermesi lazım gelecektir. Fakat intihap bir iki gün sonra olacakmış, ne yapalım, böyle yapacağız. CEMİL BEY (Kütahya): Yine o netice meydana gelir. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): O zaman Kanunu değiştiririz. Başka şekilde yapamayız, ne yapalım? TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Efendim, ben burada nasıl bir mevzudan bahsedileceğine dair söz istemiştim. Fakat esasen usulden bahis olunuyor denildi. Fakat Hüseyin Avni Bey arkadaşımızdan istirham ederim, Meclisin karşılıklı beklediği hürmeti daima hatırlarında tutsunlar. Ben bu Adaylar Kanunu yapılırken Meclis kayıt altına alamaz. Meclis dışarıda uzlaşır, aralarında adaylar tespit edilir, dedim, kabul etmediniz. Ben bu kanaatte olduğum halde çoğunluğun yapmış olduğu bu Kanuna riayet ediyorum. Binaenaleyh bu Kanunun daima aleyhinde bulunmak, temcit pilâvı gibi daima aleyhinde bulunmak ve ondan bahsetmek katiyen bu Meclise hürmet etmemek demektir. 29

30 HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Hüseyin Avni onu size iade eder. Çünkü Meclise hürmetkârdır. ZİYA HURŞIT BEY (Lazistan): Efendim, Büyük Millet Meclisinin teşekkülü ve bu Meclisten geçen nutuklar, gerek Paşa Hazretlerinin nutuklarıyla ve gerekse bütün cihana ilan ettiğimiz Teşkilatı Esasiye ile gösterdiğimiz ifadelerle iddia ediyoruz ki hâkimiyet milletindir ve bu Meclis her bir hareketini Millete dayandıran bir Meclis mahiyetindedir. Hâlbuki ben görüyorum ki millete hâkimiyet vermek değil, dünyanın en mutlak meşrutiyetlerinde bile bu halin olmadığını iddia edeceğim. Dünyanın en mutlak meşrutiyetiyle idare olunan imparatorluklarında imparator nazırları kendisi tayin eder. Tabii nazırı doğrudan doğruya hemen tayin etmez. Evvela siyasi partilerle görüşür, Meclis reisleriyle görüşür. O nazır Meclise gelir, gidip sandalyeye oturamaz. Meclisten güvenoyu ister. Meclis güvenoyu vermedi mi o adamı bir daha o imparator da aday gösteremez. O nazır da bir daha katiyen bu sandalyeye oturamaz. Düşününüz, dünyanın en mutlak meşrutiyetiyle idare olunan memleketlerinde böyledir. Yani Rusya Çarı Nikola, Almanya İmparatoru memleketlerini böyle idare ederlerdi. Bugün bu Adaylık Kanunu vardır diyoruz. Meclisin hâkimiyetini kısıtlayacak bir kanun tabiaten bahis mevzu olamaz. Çünkü o zaman hâkimiyet kayıtsız ve şartsız milletindir diyen Teşkilâtı Esasiye Kanununun manası kalmaz. Şimdi bu Adaylık Kanununa göre, gösterilen adaylardan hiçbirisi ilk oylamada katiyen seçilemedi. Bu ne demektir? Üyeler bu adaylardan hiçbirisine itimat etmediler. Bunlara itimat ettirmek için zorlayacak bir kuvvet var mıdır? Yani bu milletin vekillerini kanaatleri haricinde oy verdirecek bir kuvvet var mıdır? Yoktur. İlla bu iki kişiye oy veriniz denilemez ve bu olamaz. Binaenaleyh artık benim kanaatimce birinci oylamadan sonra ikinci oylamaya lüzum yoktur. Fakat ikinciden sonra üçüncü de oldu. Bahis mevzu olan Nafıa Vekâletidir. Ondan evvel Meclisimizin gündeminde İcra Vekilleri Heyetinin seçilmesine dair bir kanun tasarısı vardır. Bence Nafıa Vekâleti İçişleri Vekâletinden daha mı mühimdir? İçişleri Vekili Beyefendi Samsun'a gittikleri vakit Maarif Vekili Bey kendisine vekâlet etmiştir. Yine vekiller birini aralarında vekâlet verebilirler ve Meclis de kabul eder. OPERATÖR EMİN BEY (Bursa): Bu usule itiraz eden sizdiniz. ZIYA HURŞİT BEY (Lazistan): Ben söylemedim. O zamana kadar bu kanun teklifi buraya gelir ve buna nihayet veririz. Bu mesele dolayısıyla öyle bir mesele ortaya çıkmıştır ki bugün vekil beyler acaba Meclisin güvenine layıklar mıdır, değil midir? Bu, şüphelidir. (gürültüler) Müsaade buyurun, vekillerden hiçbirisi programlarını okuyarak güvenoyu almamıştır. Nafıa Vekâleti vekilliği için on aday vardı, işin içinde sınırlama olduğu için neticelenemedi ve zannederim ki fena bir numune oluyoruz. Döne döne birinci bir adaya birinci oylamada 50, ikincide 60, üçüncüde 80 oy verirsek buna âlem ne der? Bu ne biçim oylamadır? (gürültüler) Müsaade buyurun, Yüce Meclis içinde çamaşır değiştirir gibi iki günde fikrini değiştirecek üyeler var mıdır? Bu ne demektir? Rica ederim 50 oy alan bir üye daha sonra

31 oy alacaktır. Bu ne demektir? Memleket dışında nasıl düşünülecektir? Hangi sihir bunları birleştirdi de elli oy yüz zat oldu, denmez mi? Binaenaleyh verdiğim önerge de bu mahiyettedir. Nafıa Vekâleti vekilliğini şimdilik vekil arkadaşlarımızdan birisi bakar. Demin de arz ettiğim gibi böyle mühim bir zamanda Mecliste bu gibi yolsuzluklara meydan verilmemek üzere derhal Vekiller Heyetinin Seçimi hakkındaki kanun tasarısı acil kaydıyla gündeme alınır, iki gün içerisinde çıkarmaya çalışılır ve mesele bu şekilde halledilmiş olur. Buna dair önerge de verdim. Mesele artık bitsin, efendim. FETHİ BEY (İstanbul): Efendim, Lazistan Mebusu Ziya Hurşit Beyefendi bu seçim meselesi dolayısıyla bütün vekillerin güvene nail olamadığını, şüphe altında kalındığını beyan buyurdular. Kendilerinin güvenine sahip olmadığımı biliyorum. Kendileri öteden beri muhalefet yolunu tutmuşlar, devamlı Hükümete karşı güvensizlik oyu beyan ediyorlardı. Fakat... (gürültüler, muhalefet yoktur sesleri) HACI AHMET HAMDİ EFENDİ (Muş): Hükümete karşı Mecliste muhalefet yoktur. ALİ FETHİ BEY (Devamla): Fakat Ziya Hurşit Beyefendinin Meclis çoğunluğu adına söz söylemek için bir salahiyeti olup olmadığını bilmiyorum. (yoktur sesleri) Binaenaleyh Meclisin vekillerine karşı güven veya güvensizlik beyan etmek için meşru sebepleri ve yolları vardır. Bunun için Meclisin çoğunluğu Ziya Beyefendiye fikir beyan etme vekâleti vermedi. Değil mi Ziya Hurşit Beyefendi? (hayır sesleri) ZİYA HURŞİT BEY (Lazistan): Demagoji oluyor. ALİ FETHİ BEY (Devamla): Bu hususta gayet meşru yollar vardır, onlar da soru ve gensoru önergeleridir. O zaman her hangi bir vekile veya Hükümetin tamamına karşı güvenoyu istenebilir. Burada lüzumlu veya lüzumsuz güven beyan etmek, Hükümetin Memleketteki kuvvetine ve kudretine zarar vereceğini düşünüyorum. Gelelim mevcut olan oylama meselesine, mevcut adaylar arasında bir ikisi üzerinde karar yeter sayısına ulaşılamadı. Böyle bir Mecliste efendiler, bu kadar adaylar gösterildiği zamanda muhtelif şahıslar üzerine oyların dağılmasından daha tabii bir şey yoktur, düşüncesindeyim. Oylamaların devamından Meclise karşı bir baskı ve Meclisin haklarına karşı tahdit gibi bir şey bahis mevzu olamaz. Böyle göstermekte hiçbir hikmet, hiçbir mana yoktur, diye düşünüyorum. Vekil arkadaşların her biri hepimizce güvene layıktırlar. ZİYA HURŞİT BEY (Lazistan): Şimdi size kim vekâlet verdi, Fethi Bey? ALİ FETHİ BEY (Devamla): Ben kendi adıma söylüyorum. Hepimiz güvene layığız. Burada mevcut olan bir meseleyi söylemedim. Siz Meclis adına Hükümetin güvensizlik zannı altında kaldığını söylediniz. Bu seçim meselesinde tercih meselesi bahis mevzuudur. Kimisi bir arkadaşı tercih eder, kimisi diğer arkadaşı tercih eder ve bu şekilde bu mücadele esnasında seçim uzayacak olursa herkes kanaatinden biraz fedakârlık eder ve Memlekette Nafıa Vekâleti gibi bir vekâletin uzun müddet boş kalmasından idare makinesi zarar görmemesi gerekir. 31

32 Oylamaların üçe kadar olacağına ve daha fazla olmayacağına dair kanunda hiçbir sınırlama yoktur. Amerika'da Devlet Reisi seçileceği zaman kırk defaya kadar oylama yapıldığını gazetelerde gördüm. Binaenaleyh böyle üçten fazla oylama yapılırsa Meclisin haklarına, hürriyetine kayıt konulacakmış gibi şeyler bahis mevzu değildir. Bunda Meclisin baskı altına alınacağına dair bir şey görmüyorum. Fikrimce oylamalar üçe kadar devam ettiği gibi dörde, beşe kadar da devam eder. Mademki bunlar üzerinde oylar birileri üzerinde toplanmaya başlamıştır, göreceksiniz ki bir saat sonra bir kişi üzerine toplanarak mutlak çoğunluğa ulaşılacaktır. SALİH EFENDİ (Erzurum): Fethi Beyefendi, şahsınız adına mı söylüyorsunuz, Hükümet adına mı? FETHİ BEY (Devamla): Hayır, şahsım adına söylüyorum. SALİH EFENDİ (Erzurum): Bir söz soracağım. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim hatip sözünü söyledi. Beyanatı Hükümet adına değildir. Kendisi müsaade etmeyince soru soramazsınız. SALİH EFENDİ (Erzurum): Hükümet adına mı, şahsı adına mı söylüyor? (kendi adına sesleri) Kendisi cevap verecek beyefendiler, siz bilmiyorsunuz. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim rica ederim kendi adına söyledi. SALİH EFENDİ (Erzurum): Hükümet adına yahut şahsım adıma söylüyorum diye kendisi söyleyecektir efendim. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim kendilerine İstanbul Mebusu Fethi Bey diye söz verdim. Ben öyle söyledim. SALİH EFENDİ (Erzurum): Beyefendi siz söyleyemezsiniz. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Salih Efendiyi sözden menediyorum. İhtar ediyorum. SALİH EFENDİ (Erzurum): Hayır beni konuşmaktan menedemezsiniz, usul vardır. Hatip sözünü bitirmiş, ben de soru soruyorum. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): İhtar ediyorum, iki defadır söz vermiyorum. SALİH EFENDİ (Erzurum): Hacı Şükrü Bey'e, benim seçim mıntıkam adına söz söyleyemezsin. Sen ne karışıyorsun? Resmen müracaat ediyorum ve Millet kürsüsü adına soruyorum Beyefendi. SÜLEYMAN SIRRI BEY (Yozgat): Hangi maddeye dayanarak soruyorsunuz? 32

33 SALİH EFENDİ (Erzurum): Milletin kuvveti ve Meclisin... (gürültüler, devamlı ayak patırtıları) Reisin müsaadesiyle söylüyorum. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Salih Efendi sükûnetinizi muhafaza Ediniz, tekrar ediyorum size ihtar ediyorum. SALİH EFENDİ (Erzurum): Reis Beyefendi tekrar ediyorum, Meclis yoktur. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Büyük Millet Meclisi vardır ve ilelebet kalacaktır. (alkışlar) SALİH EFENDİ (Erzurum): Meclis tehdit altındadır. Söz söyletmiyorsunuz (şiddetli gürültüler) MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Efendiler Meclisin umumuna arz ediyorum, Erzurum Mebusu Salih Efendi Meclisin müzakeresini ihlal ediyor. Meclisten on beş gün ihracını talep ediyorum. Kabul edenler lütfen ellerini kaldırsınlar. Büyük çoğunluk ile kabul edilmiştir. On beş gün Meclise gelemeyecektir. İdare memurları Efendiler neredeler? SALİH EFENDİ (Erzurum): Tahakkümünüz anlaşılsın. Çok teşekkür ederim, istediğinizi yaptınız ve yapıyorsunuz zaten. Bu benim için bir şereftir. SELAHATTİN BEY (Mersin): Bu mesele hem gayet mühimdir ve hem de gayet basit telakki olunabilir. Meclisi mi kısıtlamak lazımdır, yoksa muayyen salahiyetleri, muayyen verilen hakları mı kısıtlamak lazımdır? Mesele budur. Muhtelif hatip arkadaşlarımın ifadeleri o kadar açık ve nettir ki tekrara lüzum yoktur. Onun için müzakere bu mesele için kâfidir, önergeler okunsun. Efendiler güven denilen şey çoğunluğun oylarına dayanır ve bunun aksine dünyada bir şey olamaz. Binaenaleyh mutlak çoğunluk meselesi olmayınca hiçbir şey makbul değildir. Buna karşılık Meclis Reisliğinin ve bazı arkadaşlarımızın teklifi oylamaları devam ettirmektir. Efendiler bunu devam ettirmek mi doğrudur, yoksa umum Meclisin kabulüne uygun bir şekil bulmak mı daha doğrudur? TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Kanunu mütalaa edelim. SELAHATTİN BEY (Devamla): Efendim, kanun meselesinde Tunalı Hilmi Bey arkadaşımıza kendi sözleriyle cevap vermek isterim. O kanunu müzakere edebilirsiniz. O kanım çıkıncaya kadar Nafıa Vekâleti meselesi uzatıp gidecektir. Bunu uzatmaya mahal yoktur. Kanun müzakere edilip neticelendirilinceye kadar geçici olarak Nafıa Vekâletini bir vekil arkadaş idare etsin. Çünkü bunun birçok emsali olmuştur, işi böyle bitirmek doğrudur. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Adaylık Kanunu kaldırılmış veya değiştirilmiş değildir. Bu Kanunun esasen yanlışlığı, aday seçmeye salahiyetli olan Paşa Hazretleri tarafından verilen önergeyle de sabittir. Kendileri o kanunun değiştirilmesini istemişlerdir. Bu kanun tasarısı Yüce Heyetin gündemindedir. 33

34 Bence bu müzakereyi o zaman yapsak daha uygun olur. Sonra efendiler, bir de Hükümet meselesi çıkarıyorlar. Bu kürsüden defalarca ifade olundu. Hükümet, Büyük Millet Meclisin manevi şahsiyetidir. Daima vazifesini ifa ediyor. Vazife yapmıyor, bilmem ne oldu, hayır öyle değildir. Bizde vekiller kanaat ve fikirlerine göre ile çalışamazlar. Onlar Büyük Millet Meclisinin gösterdiği yol ve kaideler dairesinde hareket ederler. Bu sözü reddederim. Bir daha söylemesinler. Filan kısımda bilmem ne imiş, Devletin çarkı dönüyormuş, vekilini üç gün seçememiş, beş gün yine seçemez, kime ne? Meclis, Hükümet vazifesini bizzat kendisi yapıyor. Hükümetin kendine mahsus siyaseti yoktur ve olamaz. Kendi fikriyle çalışan vekiller vazifesini tecavüz etmiş olurlar ve buna tabii cesaret edemezler. Bizim arzumuz aksine hareket ederlerse gayrimeşrudur, salahiyetleri yoktur. Bu sözler bir daha burada söylenmesin. Hatta bir gün vekillerin seçimindeki gecikmeden dolayı anarşi bile denmiştir, reddederim. Bütün herkese ilan ediyorum ki Büyük Millet Meclisi vazifesini ifa ediyor. Anarşi sözü Yüce Meclisin mukaddes sıfatına uyan bir söz değildir. Bu sözleri söyleyen kimseler Milletine hürmetsizlik etmiş olur ve kendileri aynı sıfatı alırlar. Binaenaleyh Büyük Millet Meclisinin siyaseti vardır. Kurulan çark dairesinde vazife yapılmaktadır ve her gün de yapılmaktadır. İSMAİL ŞÜKRÜ EFENDİ (Karahisar): Şimdi bir kere İç Tüzük teamülümüz, bir kere de Meclisin çıkardığı kanun vardır. Meclis henüz çıkardığı kanun bazı noksanlık dolayısıyla değiştirilmeye muhtaç görülebilir. Bu kanun, yani Meclisin çıkardığı her kanun gibi dürüsttür ve tamamdır veya noksandır diyemem. Meclis noksanı görür ve düzeltir. Fakat Meclis çıkardığı kanunun noksanını tamamlayıncaya kadar ona riayet mecburiyetindedir. (şüphesiz sesleri) Meclis, bu adayları kabul etmemiştir, ikinci bir aday daha göster demelidir. Ben bu hususta bir önerge hazırladım. Başka bir şık kalmamıştır. Bunun kabulünü rica ederim. Yalnız şunu arz edeceğim ki tekrar aynı adayları göstermekte Meclis Reisliğinin hakkı yoktur. YAHYA GALİP BEY (Kırşehir): Aday meselesini beğenmediğimiz halde ne yazık ki her meselede aday usulünü koyuyoruz. Bir heyet seçmek lazım geliyor, şubelere havale ediyoruz, aday gösteriniz diyoruz. Orada aday usulünü kabul ediyoruz, burada bu aday usulünü kabul etmiyoruz. Olabilir ya onun tamamını Meclis kabul etmeyebilir. Bir kanun yapılır. O yeni kanun yürürlüğe girdikten sonra tabii bunun hükmü kalmaz. Şimdi mademki bu kanun yürürlüktedir buna uymak zaruridir. Bu geçen vakitlerimize acıyorum. HACI AHMET HAMDİ EFENDİ (Muş): Efendim bu mesele etrafında bu kadar söz söylendiğine ben acıdım. Meclis açıldığında aday meselesi ortada yoktu. O zaman bütün üyeler aday idi. Bu Adaylık Kanunu şimdi mevcuttur ve yürürlüktedir. Bunu diğer bir kanun ile kaldırmadıkça bu kanuna uymak mecburiyetindeyiz. Meselenin nihayet bulmasını rica ederim. 34

35 MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Bu mesele üzerinde başka söz isteyen yoktur. (kâfi sesleri) Bazı üyeler önergeler vermişlerdir. Yüce Heyetinize arz edeceğim. Bundan sonra da Meclis Reisliğinin kanaatini de izaha mecburum. TBMM Başkanlığına Yüce Meclisin ilk teşekkülünde bütün üyeler vekâletlere aday idi. Bu usul karışıklığa sebep olduğu için şimdiki Adaylık Kanunu kabul edildi. Buna riayet şarttır. Binaenaleyh gösterilen adaylar arasında en çok oy alan iki aday vardır. Diğerleri mademki az oy almışlardır, adaylıkları bitmiş demektir. En çok oy alan iki adaydan birinin seçilmesi lazımdır. Bu iki aday için oylama yapılırsa karar yeter sayısına ulaşılır ve karışıklık ortadan kalkar. Bu sebeple dördüncü defa olarak oylamanın yapılmasını teklif eylerim. Muş Mebusu Ahmet Hamdi TBMM Başkanlığına Nafıa Vekâleti Vekili için teklif edilen adaylarla dördüncü oylamanın yapılması lüzumunu arz ve teklif eylerim, efendim. 4 Haziran 1922 Genç Mebusu Hamdi TBMM Başkanlığına İcra Vekillerinin Seçilmesi Hakkındaki Kanunda vekillerin mutlak çoğunluk ile seçilmeleri ve oylamanın adedi hakkında İç Tüzük ve diğer kanunlarda bir kayıt ve mani mevcut bulunmaması sebebiyle oylamaların devamına karar verilmesini teklif ederiz. Konya Musa Kazım Cebelibereket Mebusu İhsan TBMM Başkanlığına İcra Vekillerinin seçilmesine dair Anayasa Komisyonunda hazırlanan kanun tasarısının acilen müzakeresine karar verilmişti. Vekillerin aday meselesi bu tasarıda halledilmiş olduğundan bu kanun çıkarsa, zorluk çıkan Nafıa Vekâleti Vekili meselesi halledilmiş olacağından bu teklifimin kabulünü arz ve teklif eylerim. 4 Haziran 1922 Giresun Mebusu Mustafa 35

36 TBMM Başkanlığına Adaylık meselesinin Yüce Mecliste benimsenememesi dolayısıyla sık, sık meydan gelen vaziyetlerin önüne geçilmek için İcra Vekilleri Heyeti Seçimine dair olan kanun tasarısının acilen müzakeresini ve bunun kabul edilmesine kadar Nafıa Vekâletinin Hükümetteki vekil arkadaşlarımızdan biri tarafından ifa edilmesini teklif ederim. 4 Haziran 1922 Lazistan Mebusu Ziya Hurşit TBMM Başkanlığına Yüce Meclisin kıymetli vaktini, vekilin vekili seçilmesi suretiyle boşa harcamamak üzere izinli bulunan Nafıa Vekili Feyzi Bey'in izni bitesiye kadar yerine Yüce Meclisin kararıyla Maarif veya İktisat Vekilinin vekâleten bakmasının karara alınmasını teklif eylerim. Erzurum Mebusu Salih TBMM Başkanlığına Müzakere kâfidir. Nafıa Vekâleti Vekili seçimi sebebiyle ortaya çıkan vaziyet için ne yapılacağının Anayasa ve Adalet Komisyonlarına havalesini teklif eylerim. Menteşe Mebusu Tevfik Rüştü TBMM Başkanlığına Nafıa Vekâlet Vekilliğine yeniden başkalarının aday olmak üzere Meclis Reisliğine müracaat etmenini teklif eylerim.4 Haziran 1388 Karahisar Mebusu İsmail Şükrü 36

37 TBMM Başkanlığına Yüce Mecliste zaman zaman meydana gelen münakaşalar güven veya güvensizlik şeklinde olmayıp doğrudan doğruya Adaylık Kanununun ıslaha muhtaç bir halde olduğunu göstermektedir. Adaylık Kanunu tetkik ve tekrar müzakere olunmak üzere bu hususun Anayasa ve İç Tüzük komisyonlarına havalesini ve halen yürürlükte olan Adaylık Kanunu hükümlerine göre Nafıa Vekâleti Vekili için son defa olarak yeniden oylama yapılmasını teklif eylerim. 4 Haziran 1338 Ertuğrul Mebusu Mustafa Kemal MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim, malumunuz Divan Reisliği Yüce Heyetinizce kabul edilen kanunların hükümlerine riayete mecburdur. Yüce Heyetinizin kabul ettiği Vekiller Heyeti Seçimi Kanununda açıklık vardır. Birçok üye vekiller mutlak çoğunluk ile seçilir, bazı üyeler de ifadelerinde Meclis baskı kabul etmez, buyurdular. Meclisçe kabul edilen kanun gereğince hareket edilmekle Meclis baskı altına alınmış olmuyor zannederim. Bu, baskı yapmak manasına gelmez. Kanunu kabul etmek ve hükümlerini icra etmek demek, Meclisi baskı altına almak manasını ifade ettiğini ben kani değilim. Mutlak çoğunluk, İç Tüzükte açıkça geçmektedir. İki defa karar yeter sayısı bulunmazsa yine oylama yapılır. Bu hususta münakaşa cereyan etti. Azınlığın oylarıyla vekil seçilmez, dendi. Bazı üyeler de oylamayı tehir edelim, Kanun komisyondan gelmiştir, onu müzakere edelim, buyurdular. Diğer bazı üyeler de Yüce Heyetin vereceği karar geçerlidir, Kanunu kaldıralım ve bir karar ile birini seçelim, diyorlar. Ben bu hususta şu noktayı arz etmek istiyorum ki Yüce Heyetinizin kararı kanun mahiyetinde olamaz, bu pek muhterem ve ehemmiyetlidir. Bir kanunun kaldırılması usul iledir. Uzun uzadıya müzakere lazımdır. Yalnız bir kararla bir kanun yürürlükten kaldırılamaz. O halde efendim, Meclis Reisliği iki teklifi oya koymak zaruretini hissediyor. Birisi, İç Tüzüğün mutlak çoğunluk hakkındaki maddesinin açıklığını kabul buyuran ve iki veya üçüncü oylamada en çok oy alan adayın vekil seçilmesidir. Bu kabul edilmediği takdirde Adaylık Kanununun açıkça ifade ettiğine karşı mutlak çoğunluk buluncaya kadar oylamaya devam etmektir. (oya sesleri) Yüce Heyetinizin arzusu üzerine Divan müzakere açtı. Fakat bu demek değildir ki kanunların yürütme salahiyetini Meclis Divanına verdiniz. Divan, Yüce Heyetinizin kabul ettiği kanunları yürürlükten kaldırmak salahiyetini kendinde göremiyor. (oya sesleri) SELAHATTİN BEY (Mersin): Benim de sormak istediğim buydu. Buyurduğunuz doğrudur, kanuna riayet mecburiyetindesiniz, bu çok doğrudur. Ancak ikinci bir husus var, o da elde bir kanun vardır, komisyondan gelmiş ve hazırdır. Bu kanun ele alınsın, kanun çıkarılıncaya kadar eskiden emsali olduğu gibi bir vekil arkadaşımız Nafıa Vekâletini idare etsin yolunda bir teklif vardır. (doğru olmaz 37

38 sesleri) Bu da kanunsuz bir teklif değildir fikrindeyim. Ben bunu dikkate alın diyorum. Yüce Heyet kabul ederse eder, etmezse etmez. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Selahattin Beyefendi, esasen bu kanunun acilen müzakeresi dünkü celsede kabul edilmişti ve Meclisin gündemindedir. Diğer hususa gelince, vekiller arasından birisinin bu vazifeyi ifa etmesidir. Efendim aynı zorluğun bunda da meydana gelmesi kuvvetle beklenir. Bir de efendim, kanunun verdiği salahiyete dayanarak bir liste Yüce Heyetinize arz edilmiştir ve kanunun muamelesi bitmemiştir. SELAHATTİN BEY (Mersin): Osmanlı memleketlerinde, yani bizim Büyük Millet Meclisinin hudutları dâhilinde vekillerden birisi bir yere giderse teamül nedir ve ne yapılırdı, rica ederim? Bu teamülde memleket haricine çıkan arkadaşlardan birisinin yerine birisi vekâlet eder. Neden bu teamül söylenmedi? Binaenaleyh bu şekilde buna riayet olunmuyor da diğerine riayet olunuyor? Berikinin üzerinde ısrar olunuyor? Anlamadığım nokta budur. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Cevabını Yüce Heyetinize arz edeyim. İçişleri Vekili Fethi Beyefendinin Samsun'a gitmesi üzerine bu mesele enine boyuna müzakere edildi asabi münakaşalar oldu. Neticede bir vekâleten bir vekilin Yüce Heyetinizce seçilmesi kararlaştı. Yüce Heyetinizin bana bahşettiği salahiyet ve itimatla bunun haricinde hareket imkânını göremiyorum. İHSAN BEY (Cebelibereket): Nafıa Vekili izinlidir, vazifeli olarak gitmemiştir. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Efendim müsaade buyurursanız ben İç Tüzük itibarıyla bir noktaya ilişmek isterim. İç Tüzüğün 50.Maddesi, "Reis Mecliste leh, aleyhte söylenen sözleri hulasa ederek Meclise açıklar ve hiçbir vakit kanaatini ifade edemez. Eğer kendisinin de bir kanaati varsa, söylenen sözlerden dolayı birisine cevap verecekse o vakit Divan kürsüsünü terk eder."...diye yazar. Zannediyorum Meclis Reisi bu meselede İç Tüzüğe aykırı olarak kanaatini ifade etmiştir. (gürültüler) Müsaade buyurun, ben öyle anladım. Benim kafam kalın, öyle anladım. Başka türlü anlayan varsa söylesin rica ederim. Ortada iki, üç önerge vardır. Bu önergelerden ikisini Reis Beyefendi kendi kanaatine uygun bulmuştur ve diğerlerini oya koymayacağım demiştir. Ben zannediyorum ki Meclis Reisinin bu salahiyet yoktur ve İç Tüzükte de böyle bir şey yoktur. Eğer kanaatini söylemeyi arzu ediyorsa, tabii kendisi de mebustur İç Tüzük gereğince Divan Makamını terk eder, kürsüye gelir, kanaatini ifade eder. Ben bunun yanlış bir şekil olduğu kanaatindeyim. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Şükrü Bey'in ifade etmek ettiği arzu olabilir. Yüce Heyetinizin salahiyetine hürmet etmek benim için bir vazife olduğundan oylama yapılırken celseyi idare etme vazifesini başka birine bırakmayı Memleketin, Milletin adına uygun buluyorum. Bir tarafa veya diğer bir tarafa taraf tutma yoktur, efendim. Ben verilen önergeleri arz ve izah ettikten sonra Meclis 38

39 Reisinin kanunlara uymak mecburiyetinde olduğunu ifade ettim. Malumatım olduğu kadar izaha çalıştım. Ne şu taraf için ve ne de bu taraf için kanunun haricinde oyumu açıkladımsa o zaman söylediğiniz bahis mevzu olur. Bütün hatipler söz aldılar ve söylediler. Onların sözlerini hülâsa ettikten sonra Meclis Reisinin vazifesi olarak düşündüğüm bir kanun meselesini Yüce Heyetinize arz ettim ve başka türlü hareket edemeyeceğimi söyledim. (oya sesleri) ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Müsaade buyurursanız izah edeyim. Yanlış anlaşılmış. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Sizden evvel söz alan Hüseyin Avni Bey var. Sonra size söz veririm. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Efendim bizim müzakereye nasıl başladığımızı hatırlamak lazım. Bu hatırlanırsa Divan Reisliğinin de böyle müşkül bir mevkide kalıp kalmadığı belli olur. Dün yapılan oylama ile bir hukuki mesele ortaya çıkmıştı. Gösterilen adaylar üzerinde kaidemize, teamülümüze, İç Tüzüğe göre mutlak çoğunluk elde edilemedi. Şimdi müşkül bir mevkide kaldık. Acaba Yüce Meclis bu adaylar üzerinde ısrar edilecek, bunların üzerinde mi oylama devam edecek? Yoksa o Adaylık Kanununun aksine yeni bir hareket mi yapacak? Buna ait müzakerenin açılmasını gereksiz görüyorum efendiler, eldeki mevcut kanunlara itaat edilmesi mecburi ise oylama devam etsin denecektir. (olamaz sesleri) Buna göre Reis Bey'in şimdi buyurduğu gibi mesele Kanuna muhalefet edemeyiz şekline döndüyse, Şükrü Bey haklıdır. Onun için cereyan eden müzakeredeki kanaatlerden, verilen önergelerin sırayla oya konması zarureti doğuyor. Kabul edip etmemek Yüce Heyetin elindedir. Yüce Heyet yaptığı kanunu bu şekilde kaldıramaz mı? Nitekim Adaylık Kanunu iki saat içerisinde çıkmıştır. Bu da iki gün içerisinde çıkabilir. Evvela Kanunun hükümlerine itaat ediyor muyuz, etmiyor muyuz? Ediyorsak tabii bunu oya arz etmek Meclis Divanı için zaruridir. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Yüce Meclisin bir kararla bilmem mevcut olan bir kanunu değiştirmek salahiyetine sahip midir? Meseleyi bu bakımdan tetkik ederek ben ancak ve ancak kanuna uygun olan bir şekilde meseleyi halledebileceğimi söyledim. Bunu oylama öncesi kanaat ifade etme olarak kabul etmiyorum ve bunu evvela oylarınıza arz edeceğim. Yani Meclis Reisliği vazifesini tarafsız olarak ifa ettiği kanaatindedir. Aksini iddia eden varsa buyursun. ALÎ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Efendim, zannediyorum ki demin İç Tüzüğü kastederek söylediğim sözler Reis Paşa tarafından yanlış anlaşılmış veya ben anlatamadım. Bir defa ben taraf tutuyorsunuz demedim. Reislik Makamının tarafsız olduğuna en fazla inananlardan birisiyim. Binaenaleyh taraf tutma meselesi bahis mevzu değildir. Yalnız ortada bir mesele vardır ki o da üç muhtelif kanaate göre yazılmış önergeler var. Reis Beyefendi buyurdular ve şimdi izah ettiler ki bir kanun Meclisin bir kararıyla yürürlükten kaldırılamayacağı için üçüncü önergeden başka önergeleri oya koyamayacağım. Ben bunu oylamaya istikamet 39

40 verme mahiyetinde düşündüm. Çünkü o önergeleri oya koymamak, önerge sahibi olan arkadaşların kanaatini iptal etmektir. Şimdi Reis Beyefendinin kanaati, Meclisin yaptığı bir kanun bir kişinin kanaatiyle kaldırılamaz. Benim kanaatim de kaldırılabilir merkezindedir. Demek ki bu kati bir mesele değildir ve bunun emsali de vardır. Hakikaten burada ve bizim tatbik etmekte olduğumuz idari kararlar mevcuttur ve onlar kanun mahiyetinde olarak belki iki üç seneden beri tatbik olunmaktadır. Şimdi bu, yoruma muhtaç bir meseledir. Şimdi benim maksadım kanaatimi arz etmektir. Reis Bey istediği tarzda kendi kanaatini oya koyar, fakat benim de kanaatimi, evvelki yanlış dahi olsa ve Yüce Heyet kabul etmese bile, söylemeye mecburum ve bunun da taraf tutma olarak anlaşılmasını katiyen kabul edemem. Çünkü Reis Bey'in katiyetle tarafsız olarak vazife yaptığına inananlardanım. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Müsaadenizle tekrar ediyorum. Güveninizle Yüce Meclisinizin Reisliğini idare etmekte olduğumdan kanaatimde ısrar ediyorum. Meclisin kararı kanunları yürürlükten kaldıramaz ve bunu açıklanmaya muhtaç bir şey diye düşünmem. (hayır sesleri) HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Ne üzerine müzakere olunursa karar o hususta kanundur. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Hayır efendim, usulüne göre müzakere edilmeden ve madde gösterilmeden Meclise arz edilen hususlar kanun olarak kabul olunmaz. Efendim vekillerin seçimini, İcra Vekilleri Seçimine dair Kanun mutlak çoğunlukla, İç Tüzük ise salt çoğunlukla diyor. Onun için müsaade buyurunuz efendim. Uzun müddet cereyan eden müzakerenin neticesini oylarınıza arz ediyorum. Nafıa Vekâletine vekâlet edecek olan üyenin seçilmesinde salt çoğunluğun kâfi olmasını kabul buyuranlar lütfen el kaldırsın. Kabul edilmemiştir. O halde mutlak çoğunluk ile seçilmesi kabul edilmiştir. Bunun için rica ediyorum, yoklama yapacağız. Oylarınızı kullanmaya başlayınız. SELAHATTİN BEY (Mersin): Kaç oylamaya kadar gidecek? MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Mutlak çoğunluk bulununcaya kadar yapılacaktır. İntihaba başlıyoruz. Lütfen oylarınızı kullanmaya buyurunuz. 1 1 TBMM Zabıt Ceridesi (4 Haziran 1922), 1.Dönem, c.20, s , 40

41 8 TEMMUZ 1922: İCRA VEKİLLERİNİN SEÇİMLERİNE DAİR KANUN TASARISININ GÖRÜŞÜLMESİ VE KABULÜ (1.Dönem, 3.Yasama Yılı, 69.Birleşim, Gündem: 7/1) 1920 yılı şartları göz önüne alındığında, İstanbul Hükümeti'nin Hilafet ve Saltanat kurumları halinde bulunuşu ve uzun süre bundan vazgeçilmeyişi, hukuken bir devlet başkanlığının kurulamamasına sebep olmuştur. Bu nedenle iki yıl boyunca Ankara Hükümeti vekillerinin seçimleri bir düzene girememiş, hatta hükümet yerine İcra Vekilleri Heyeti tabiri kullanılmıştır. Bu konuda yapılan görüşmelerde genellikle milletvekilleri arasında devamlı tartışmalar çıkmıştır. (İki gün önce 6 Temmuz 1922 tarihindeki oturumda Kanun Tasarısının görüşülmesine başlandı.) RAUF BEY (Başkan Vekili): Efendim, Vekiller Heyetinin seçilmesine dair olan Kanun Tasarısının müzakeresine başlıyoruz. TBMM Başkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi İcra Vekillerinin seçimine dair olup 2 Mayıs 1920 tarihinde kabul olunan ve 2.Maddesi 4 Kasım 1920 tarihinde değiştirilen Kanunun değiştirilmesine dair, Ankara Mebusu Gazi Mustafa Kemal Paşa arkadaşları tarafından Meclise takdim olunan 3 Aralık 1921 tarihli Kanun Teklifi aynı gün yeni bir Kanun Tasarısı kaleme alınmak üzere Komisyonumuza havale edilmişti. Bu teklifi esas itibarıyla tetkike uygun gören Komisyonumuz, bir Kanun Tasarısı hazırlamıştır. İcra Vekilleri Heyetinin teşekkül ve seçilmesi hakkındaki bu Kanun Tasarısının bazı kısımları asrımız medeni devletleri arasında halkçılık ilkesini en iyi tatbik eden İsviçre Devleti Anayasasının bazı maddeleriyle benzerlik arz etmektedir. Ancak bu benzerlik birçok kanunlarımızda olduğu gibi doğrudan bir taklit olmayıp Memleketimizin Meşrutiyet hayatında yapılan yenilik ve ıslahatın ve bir tekemmülü şeklindedir. Tarihi görülmüş olan hükümet diktatörlüğüne mani olunması için Büyük Millet Meclisinin açılışından beri tatbik ve kabul edilmiş olan usule devam edilecektir. Dünya Harbi sonrasında bazı devletler de bu usulü tercih etmişlerdir. Bu usul, milli saltanatın sahibi bulunan halkın iradesinin tecellisine yardımcı olduğu kadar, sebebi Millet dâhilinde olmayan suiistimallerin de önünü alabilecek iyi bir usuldür. İşte bu gibi esasları ve bilhassa Memleketin ihtiyaçlarını itibara alan Komisyonumuz, Türkiye halkının mukadderatına bizzat doğrudan elinde tutmasına kâfi olacağına kanaat ettiği bu Kanun Tasarısının Yüce Meclise arz ile kabulünü rica ve teklif eyler. 41

42 Hususi Komisyon Reisi Yunus Nadi Raportör Üye Mahmut Esat Kâtip Üye Ragıp İCRA VEKİLLERİNİN SEÇİMLERİNE DAİR KANUN TASARISI MADDE 1. Büyük Millet Meclisi Reis ve reis vekilleriyle, Devlet teşkilatına ait Din İşleri, İçişleri, Dışişleri, Adalet, Milli Savunma, Maliye, İktisat, Nafıa, Maarif, Sağlık ve Sosyal Tardım komisyonları üyelerinden ve İcra Vekilleri Reisinden meydana gelen bir heyet, her vekâlet için müzakere ettikten sonra Meclis üyelerinden en az üç üyeyi vekil adayı olarak teklif eder. Meclis bunlardan birini seçer. MADDE 2. Vekâletlere aday teklif eden heyete mevcut İcra Vekilleri de iştirak ederek İcra Vekilleri Heyeti Reisliği, için gerek icra Vekilleri arasından ve gerek Meclisten en az iki aday teklif ederler. Meclis bunlardan birini seçer. MADDE 3. Aday tespiti ile mükellef heyet, üyelerin üçte iki çoğunluğu ile toplanır ve gizli oylama ve salt çoğunluk ile karar verir. MADDE 4. İcra Vekilleri Reisi, İcra vekilleri içinden seçildiği takdirde vazifeli olduğu vekâletin vazifesini de Meclis kararıyla devam etmesi uygundur. MADDE 5. İcra vekillerinden birinin her hangi bir sebeple vazifesi başından ayrılması icap ettiği takdirde vazifeye dönesiye kadar yerine Büyük Millet Meclisince bir geçici vekil seçilir. Bu geçici vekil de vekilin vazife ve salahiyetine sahiptir ve vekil gibi mesuldür. Seçim, vekil seçimi usulüne göre yapılır. MADDE 6. Bu Kanuna aykırı olan hükümler geçersizdir. MADDE 7. Bu Kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer. MADDE 8. Bu Kanun Büyük Millet Meclisi tarafından yürütülür. BU KANUN TASARISI KABUL EDİLDİĞİ TAKDİRDE TEŞKİLATI ESASİYE KANUNUNUN 9.MADDESİNİN ALACAĞI ŞEKİL Madde 9. Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından seçilen Reis, bir seçim devresi boyunca Büyük Millet Meclisi Reisidir. Bu sıfatla, Meclis adına imza etmeye ve Hükümet kararlarını tasdike salahiyeti vardır. Büyük Millet Meclisi Reisi, aynı zamanda Hükümetin de tabii Reisidir. RAUF BEY (Başkan Vekili): Söz Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey in, buyurun efendim. HÜSEYİN AVNİ Bey (Erzurum): Efendim, Raportörün evvela izahat vermesi lazım. 42

43 SELAHATTİN BEY (Mersin): Efendim, zannederim Hükümetin de burada hazır bulunması lazım gelir. Bu kanunun hususi bir ehemmiyeti vardır. Tatbik edecek olan heyet de hazır bulunmalıdır. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Efendim, bu kanunun Hükümete dair bir tarafı yoktur. Vekiller Heyeti Büyük Millet Meclisinin yaptığı kanunları tatbik etmeye mecburdur. Meclis kanaatine göre kanun yapar. Bu kanunu kanaatine muhalif gören vekil çekilir. Binaenaleyh Hükümet üyelerinin Büyük Millet Meclisinin huzurunda vekil sıfatıyla bulunup söz söylemelerine lüzum yoktur. (doğru sesleri) RAUF BEY (Başkan Vekili): Komisyon Raportörü Bey, izahat vermek için kürsüye buyurunuz. DR. TEVFİK RÜŞTÜ BEY (Menteşe): Efendim Raportör Bey biraz rahatsızdır. Fakat Anayasa Komisyonu Reisi buradadır. Lakin zannederim rapor anlaşılmıştır, izaha lüzum yoktur. YUNUS NADİ BEY (Anayasa Komisyonu Reisi): Efendim, raporumuzda kâfi derecede izahat verilmiş olduğundan bir iki noktayı arz edeceğim. Bu Kanun Tasarısı vekillerin seçimine dair olan eski bir maddenin değiştirilmesinden ibarettir. Büyük Millet Meclisi açıldığı zaman kendisinde olan yürütme salahiyetinin tatbikatta ne şekilde kullanılacağı düşünülmüş, 360 kişilik bir heyetin yürütme faaliyetlerini yapması mümkün olamadığından kendi arasından bazı üyeler seçilmişti. Ancak bu tatbikat bir müddet gittikten sonra 360 kişilik bir heyetin seçim yapmasının çok zor olduğu görüldü ve başka bir şekil düşünüldü. Büyük Millet Meclisi Reisi tarafından gösterilecek adaylar arasından seçim yapmak esası kabul edildi ve halen bu şekilde seçim yapılmaktadır. Ancak bu şekle karşı da bir kişi tarafından aday gösterileceğine başka bir şekil bulunsa daha uygun olur tarzında bazı düşünceler ifade edilmeye başladığı zaman, Büyük Millet Meclisi Reisi Paşa Hazretleri ve arkadaşları tarafından verilen bir önerge ile bu aday tespiti vazife ve salahiyeti meselesinin tetkik edilmesi ve lüzum görülürse değiştirilmesi hususu bizim Komisyonumuza havale olunmuştu. Komisyonumuz Büyük Millet Meclisi arasından seçilecek olan vekillerin bazı vasıf ve şartlara sahip olması lazım geldiği düşüncesindedir. Şimdiye kadar bunun yapılmamış olması pek hatadır. Bunu takip edecek olan ikinci bir tasarıda bu husus ele alınacaktır. Şurası muhakkaktır ki Büyük Millet Meclisi, üzerine aldığı vazifenin iyi bir şekilde yapılmasını arzu eder ve yine şurası muhakkaktır ki Büyük Millet Meclisi yapacağı hizmetlerin bazı hukuk nazariyelerine kurban edilmesine razı olmaz. Binaenaleyh Büyük Millet Meclisi milli menfaat ve meselelerin en iyi şekilde yapılması nasıl mümkün ise o onu yapmakta tereddüt etmez. Bunu düşünen Komisyonumuz vekillerin seçim işlerini mütalaa ederken bir iki hususu düşünmüştür. Bunlardan birisi, Büyük Millet Meclisinin ilk defa tatbik ettiği mebusların kendi arasından seçme usulüdür. İkincisi, şimdiye kadar tatbik edilmekte olan aday gösterme usulüdür. Binaenaleyh seçim meselesinde şekil ikidir, denebilir. Üçüncü bir şekli de Büyük Millet Meclisi kendi arasından birini Vekiller Heyeti Reisi olarak seçer ve o kişi itimada mazhar 43

44 olduğu müddetçe vazife yapar. Biz bir maksat için Hükümet teşkil etmek istiyoruz. Üç yüz altmış kişilik bir heyete, filan vekâlete bir adam seçiniz demek, içinde parti ayrılıkları olmayan bir heyettir. Bu Yüce Meclisin tamamı bir Vatan partisidir denilebilir. Binaenaleyh daha uygun olan filan, filan ve filanda ittifak olamayacağına Komisyonumuz kanaat getirmiştir. Tam ittifak ancak bir ilahi ilham ile olur ve bu da maalesef biz fani kullara her zaman nasip olur bir şey değildir. Binaenaleyh ikinci olarak düşündüğümüz, yani aday gösterilme meselesinde daha çok isabet olacağına kanaat getiren Komisyonumuz bu hususta Yüce Meclisin temayüllerini tatmin edecek bir çare düşünmüş ve bu Tasarıda gösterilen şekli bulmuştur. O da Devleti temsil eden Meclis komisyonları ile Büyük Millet Meclisi Reisi ve reis vekillerinden ve İcra Vekilleri Reisinden meydana gelen bir heyetin aralarında müzakere ederek çoğunlukla seçecekleri üç üyenin Yüce Heyete aday gösterilmeleri şeklindedir. Meclis komisyonları, Büyük Millet Meclisinden ayrılmış parçalarıdır. Onun için Devleti temsil ederler. Hulasa olarak Yüce Meclisin bugünkü temayüllerini dikkate alan Komisyonumuz bunun en iyi usul olduğuna kanaat getirmiş ve bu şekli tespit ederek Yüce Heyetinize teklif eylemiştir. Üçüncü bir şekil olarak kabine sistemi vardır ki evvelce burada bahis mevzu olmuş ve kabul edilmemiş olduğu için müsaadenizle şimdi onun üzerine konuşmayacağım. SELAHATTİN BEY (Mersin): Biraz açıklarsanız istifade ederiz. YUNUS NADİ BEY (Devamla): İcap ederse daha sonra söyleyeyim. İşte Efendim, Tasarının belli başlı esasları bundan ibarettir. Bunda yeni olarak bir nokta vardır ki o da Vekiller Heyetine, Yüce Meclis tarafından seçilen bir Reis koymaktan ibarettir. Bununla, müşterek vazifeye sahip olan Vekiller Heyetinin, toplu ve muntazam bir Hükümet haline bulunması düşünülmüştür. ALI ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Meclisimizin açılışından bu ana kadar tabii birçok İcra Heyeti iktidarda bulunmuş ve Mecliste birçok seçimle yapmıştır. Bu yaptığımız seçimler bugüne kadar mevcut olan kanunlara göre yapmıştır. Meclisin bazı kanunları, zaman zaman tatbik esnasında göstermiş olduğu bazı eksiklikler ve yanlışlıklar sebebiyle değiştirilmiştir. İşte bu kanun da bunlardan biridir. Eğer bu elimizde müzakere ettiğimiz Kanun sadece adaylık usulüne dair bir kanun olmuş olsaydı, bendeniz doğrudan doğruya adaylık usulünün kaldırılması lazımdır deyip bu kürsüden inecektim. Fakat bu kanunda daha başka hususlar da vardır. Hepiniz biliyorsunuz ki Meclisin ilk başlarında Vekiller Heyeti kimse tarafından aday gösterilmeyerek doğrudan doğruya seçiliyordu. Hakikaten bu seçim usulünde bazı yanlışlıklar meydana geliyordu. Çünkü ben de mebus arkadaşlardan birçoğunun ismini bile öğrenememiştim. Meclis üçüncü yasama yılında bulunuyor. Şimdiye kadar her halde birbirimizi yeterince tanımış, anlamışızdır. Artık o zaman ihtimal ki bir mecburiyetle Adaylık Kanununu kabul etmiştik. Bu Kanun Tasarısıyla adaylık usulünün yeniden tatbik edileceğini ve yalnız şeklinin değiştirileceğini anlıyorum. Komisyon Reisinin beyanatı bendenizi ikna edememiştir. Yani orta yerde icap ettiren bir sebep yok iken biz bunu kabul 44

45 ettik, niçin, çünkü evvelki çürüktür. Bendeniz zannediyorum ki bir kişinin seçtiği adaylık usulü esasen çürük ise on beş kişi tarafından seçilecek olan da çürüktür. Meclisimizin hiçbir şekilde sınırlama ve yasaklama kabul etmeyen bir hakkı vardır ki oda seçme hakkıdır. Efendiler bu Meclis burada toplanmış ve tabi buraya Millet tarafından gönderilmiştir. Milletin bütün işlerini idare etmek için kendisinde bir kudret görmüş ve işe başlamıştır. Binaenaleyh Meclis reşittir. Meclis bir koruyucuya muhtaç ise onu kim yapabilecek ise onu getirip buraya oturturuz. Binaenaleyh bütün Milletin işlerini idare etmek salahiyetini kendinde gören bir Meclis, nasıl olur da alelade bir seçim yapmak için ben reşit değilim, desin? (bravo sesleri) Bunun imkânı yoktur efendiler, Meclisimiz ya reşittir, ya reşit değildir. Reşit değil ise çekiliriz. Yerimize Milleti idare edebilecek olan reşit vekiller gelir. (alkışlar) Binaenaleyh bendeniz bu şekli, haklarımızı kısıtlama mahiyetinde buluyorum. Adayları seçecek olan bu on beş kişi de bu Meclisin içinden çıkmışlardır. Esas kuvveti, esas kudreti yine buradan almışlardır. Binaenaleyh bu on beş kişi reşit oluyor ve yaptığı makbul ve muteber oluyor da Meclis nasıl reşit olmuyor? Bendeniz bunu anlamıyorum. Binaenaleyh bu mesele hakkında uzun uzadıya söz söylemek istemiyorum. Çünkü mesele gayet basittir, Komisyonun korkmuş olduğu karışıklık asıl Adaylık Kanunu devam ettiği zamanlarda olmuştur. Hatta hatırlatmak isterim, birçok zamanlar bir vekilin seçimi dört beş celseyi işgal etmiştir. Binaenaleyh bu adaylık usulü evvelce arz ettiğim gibi, fiilen kendiliğinden geçersiz olmuştur. Adayı bir bir kişi göstersin, ister on beş, ister elli kişi göstermiş olsun, bu doğrudan doğruya Meclisin en tabii ve en esaslı hakkını kökünden iptal eden bir meseledir. Adaylık usulü güya vekiller arasındaki birlik ve uyumun teminini icap edecektir, deniliyor. Efendiler Vekiller Heyeti arasında uyumun temini arzu ediliyorsa, doğrudan doğruya kabine usulüne doğru gitmek lâzımdır. Fakat bu, bugün uygun mudur, değil midir? İnşallah bunu Vekiller Heyetinin vazife ve mesuliyeti hakkındaki Kanunu müzakere ederken uzun uzadıya müzakere ederiz. Memleket hakkında hangisi en hayırlı ise onu o zaman tespit ederiz. Vekiller arasında birlik, o heyeti teşkil edecek olan arkadaşların fikir birliği neticesidir. Bu fikir birliği her halde ayrı ayrı yapılan seçimler neticesinde daimi şekilde gerçekleşeceğine bendeniz de inanmıyorum. Şimdi deniliyor ki Vekiller Heyeti Reisi de heyete katılacak ve bir aday seçeceklerdir. Vekiller Heyeti Reisinin orada bulunması, hakikaten seçilecek adayın kendisi ile çalışabilecek bir mahiyette bulunmasını tayin edecek midir? O Vekiller Heyeti Reisinin o heyette oyu ancak on beşte bir nispetindedir. Vekiller Heyeti Reisi azınlıkta kalır ve çoğunluk kendisinin kabul etmediği bir adayı seçerlerse o zaman Vekiller Heyeti Reisinin vaziyeti ne olacaktır? Şimdiki idare şeklimiz mevcut kaldıkça Meclis reşittir. Arkadaşlar birbirini şu iki buçuk sene içinde layıkıyla tanımıştır. Binaenaleyh kendisine vazife verilecek arkadaşlarını doğrudan doğruya seçebilirler kanaatindeyim. Yüce Heyetiniz başka şeylerde adaylık usulünü kabul etmiştir. Mesela Memurların Muhakeme İşlerini Tetkik Komisyonuna üye seçilmesi için zannederim şubeler aday gösteriyor. Bunlar kanunla olmaz. 45

46 YUNUS NADİ BEY (Anayasa K. Reisi): Mevcut kanun var efendim, Büyük Millet Meclisi yapmıştır. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Müsaade buyurun Efendim. Evet, kanun vardır. Efendiler, bendeniz de bu Yüce Heyetin en aciz bir ferdi olmak itibariyle aleni söylüyorum. Dar ve zaruri bir zamanda, yoktan bir Hükümet burada kurulduğu zaman elbette noksan birtakım kanunlar yapılabilir ve tatbikat itibariyle bu kanunların eksikleri görüldüğü vakit onları değiştirmek, doğrusunu kabul etmek bizim için büyük bir meziyettir. Hatada ısrar uygun değildir. Binaenaleyh bir kanun vardır. Fakat bu kanunun tatbikatında muvaffakiyet olamadığı görülmüştür ve işte bu kanunun değişikliğini müzakere ediyoruz bugün. Efendiler, milli hâkimiyetten bahsediyoruz. Milli hâkimiyet demek Milletin kendi hakkını doğrudan doğruya kullanması demektir. Fakat buna imkân olmadığı içindir ki Millet, her hangi bir seçim usulü ile idare için bir meclisi toplar ve onlara der ki benim işimi görünüz. Zaten böyle olunca milli hâkimiyet biraz olsun kısıtlanmaktadır. Bu Meclisi bu adaylık usulüyle tekrar ve bir kat daha kısıtlamış bulunuyoruz. Bendeniz diyorum ki milli hâkimiyetin hakiki mefhumunu şu Meclis bile tamamıyla tatbik edemezken, nerede kaldı ki bu Meclisin içinden seçilmiş olan on beş kişiye, ufak bir heyete bunun verilmesi. Zannederim ki bu milli hâkimiyeti ikinci defa olarak bir defa daha kısıtlamak demektir. Bendeniz bu hususta son söz olmak üzere söyleyeceğim ki Komisyon Reisi Beyefendi, 365 kişinin seçiminde isabet olması için Rabbani ilhamı olması lazım gelir, buyurdular. Hayır efendiler, aklıselim ve üç senelik tecrübe, bu Heyetin seçimine muvaffak olmasını temin edecek en iyi bir vasıtadır. Aklıselim olduktan sonra, üç senelik tecrübe göz önünde tutulduktan sonra zannederim ki Meclis Yüce Meclis vazifesini hakkıyla ifa eder. Rabbani ilhamı ancak bu suretle tecelli eder. Son sözüm budur efendiler. HAKKI HAMİ BEY (Sinop): Efendim bendeniz söz almaktan maksadım uzun uzadıya müzakereye lüzum olmadığını arz etmek ve maddelere geçilmesini teklif etmek içindir. Çünkü Yüce Heyetiniz bu Adaylık Kanununun tatbik imkanı olmadığını gördükten sonra birtakım önergelerle, hatta o önergelerden biri bu kanunun tatbikine memur Reis Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin de imzası ile mesele Komisyona gitmişti. Bendeniz bu bakımdan 1.Maddeye geçildiği zaman mütalaamı arz edeceğim ve Tasarının tamamı hakkında müzakerenin yeterliliğini teklif ediyorum. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Efendim, Komisyonda azınlıkta kalan kısım var. Bendeniz bunu izah edeceğim. (maddelerde söylerdin sesleri) RAUF BEY (Başkan Vekili): Efendim Kanunun ehemmiyeti hepimizce bilinmektedir. Birçok arkadaşlarımız söz almıştır. Bunlardan da yalnız iki arkadaş söz söylemiştir. Bir de tamamının müzakeresinin yeterliliği teklifi vardır. Oya koyuyorum. Kanunun tamamı hakkındaki müzakereyi kâfi görüp maddelere geçilmesini kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın. Kabul edilmemiştir. 46

47 HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Efendim bu Kanun Tasarısında benim de imzam var. Fakat maalesef koyduğum muhalefet şerhi rapora yazılmamıştır. Ben de Büyük Millet Meclisinin her türlü kısıtlamadan muaf olarak hâkimiyetini kullanması için bunun yazılmasında ısrar etmiştim. Arkadaşlarımız bunun tersinin düşünülmesinin mümkün olmadığını beyan buyurdular. Türkiye Büyük Millet Meclisini kısıtlama imkânı olmadığından Komisyonda çoğunluğu teşkil eden arkadaşlarımız ittifak ederek bunu yazmayı bile abes görürüz, dediler. Maalesef arkadaşlar, konuşmalar bunu başka şekilde tecelli ettirdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi kaydı kabul etmezken bu kanun da diğer kanunlar gibi düşünülerek bu kürsüde aksi icra edildi. Her halde bu tespit edilmeli, çoğunluğu teşkil eden arkadaşlarımızın kanaati de bu şekilde takviye edilmelidir. Her nasılsa mazbataya bu cihet yazılmamıştır. (anlaşılmadı sesleri) Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi kanunen mecburdur kaydını fazla görüyoruz, mecbur değildir. Efendiler, şimdi tahlil ettiğimiz zaman, demin Şükrü Bey in güzel buyurdukları gibi, biz iptidai bir hal geçiriyoruz. Çünkü efendiler, biz böyle sık sık kanunlarımızı değiştirmek mecburiyetinde kalıyoruz. Bu, her millette bu, Dünyanın her yerinde böyle olmuştur. Çünkü, biz diğer devletlerin kabul ettiği esaslara riayet edemiyoruz, hususi vaziyetimiz bizi bundan menediyor. Çünkü biz, bir icadımızı tatbikat sahasında muvaffak olup olamadığımıza göre değiştiriyoruz. Buna tekamül dersek tekamül değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kabiliyetinden bahsetmeyi bendeniz lüzumsuz görürüm. Onun manevi şahsiyeti her türlü mükemmeliyet ile vasıflandırılır. Bu Milletin mukadderatı için Onu kısıtlayacak vicdan... Bu tesirden başka her türlü tesirden uzak olan Meclis, vazife ifa ederken kendisine ait hususlarda kendisine vekil seçeceği insanı seçerken doğrudan doğruya oyunu kullanması zaruridir. Buna muhalefet etmek, tabii kanunlara mani olmak demektir. Bizi reşit görmeyenler kimlerse, rica ederim kendileri reşit olup olmadıklarını ispat etsinler. SELAHATTİN BEY (Mersin): Bravo. HÜSEYİN AVNİ BEY (Devamla): Raportör Bey bir Hükümet teşkil ediyoruz, dediler. Yine bir Hükümet teşkil ediyoruz, dediği zaman zannederim diğer milletlerin kanunlarına zihni saplandı, çünkü herkeste fikri icat olamaz. Çünkü, Raportör Bey şimdiye kadar ne öğrenmişse odur. İcat ettiğini iddia etseler böyle diyemezlerdi. Efendim biz bir hükümet teşkil ediyoruz ifadesi onu kabine sistemlerine doğru kendini sevk etmiştir. Biz kabine sisteminin zararlı olduğunu ve bizim bu hususta bir noksanımız olduğunu biliyoruz. Biz her halde, mevcut kanunlara göre fazla bir uyum arıyorsak ilk evvela Meclis içerisinden bir üye seçelim, giden üyeler arasında uyum arayalım, efendiler. Bu seçim usulü meselesi değildir. Efendiler, uyum demek, orada yeni bir kudret, kuvvet aramak demektir. Çünkü kabine usulü, veçhe meselesini biraz başkalaştırır. Binaenaleyh niçin uyum arayayım, bu şekle göre? Çünkü veçheyi Yüce Heyetiniz vekillere ayrı ayrı verecektir, İktisada ait veçheyi Dışişlerine vermiyorum... 47

48 RAUF BEY (Başkan Vekili): Veçhe nin Türkçesi nedir? HÜSEYİN AVNİ BEY (Devamla): Veçhenin tam Türkçesini bilmiyorum. Yol göstermek manasına olabilir. Şimdi Efendim komisyonların ve Meclisin reisleri aday gösterecekler. Görülüyor ki burada bir hüküm var, mutlaka bu gösterilen üç üyeden birisini seçmek mecburiyetindeyiz. En az üç, bunun en çoğu da üç yüz altmış beş olması lazım. ZİYA HURŞİT BEY (Lazistan): Üç yüz kırk yedi. HÜSEYİN AVNİ BEY (Devamla): Buyurdular ki vekil olacakların bazı vasıflara sahip olması gerekir. Biz de vekil yapacağımız arkadaşımızın liyakatini, gayretini ve istidadını her halde arayacak kadar kudrete sahibiz. Çünkü adayları gösterecek olan Meclis reisleri ile komisyon reislerini seçenler bizleriz. Eğer isabet yoksa Meclis ve komisyon reisleri de kendilerinin meşru olduklarını iddia edemezler. Onları kim seçti? Elbette biz seçtik. Geçen sene bu kanun yapılırken bir şahsa, sen bize aday göster dedik. Öyle bir kimse ki kendisini biz seçmiştik, bizden kuvvet alan ve bizim takdir eden insanlar olduğumuzu reisliğe kabul olununca bunları söyleyen şahıs, bende bu noksanı tasavvur edemez. SELAHATTİN BEY (Mersin): Bravo, bravo... (alkışlar) YUNUS NADİ BEY (Anayasa Komisyonu Reisi): Reisiniz ne iş görecektir ve hangi mesuliyete sahiptir? HÜSEYİN AVNİ BEY (Devamla): Reisimiz Meclisi idare edecek ve kanunlara göre iş görecektir. Reis seçiminde bize kimse aday göstermiyor ki. Yani kendi reisini seçme hakkına sahip olan bir Meclis, tabiidir ki her halde daha münasip olarak vekillerini de seçer ve sonra yine kendi seçtiği reisinin katiyen fikri altına giremez. Bu Kanunun müzakeresinde de görülüyor ki tezattan çıkamıyoruz. Komisyon yine bunun müzakeresi esnasında bu tezadın içerisine girmiştir. Bir taraftan uyum arıyor, birlik arıyor, diğer taraftan da aday seçimi esnasında Vekiller Heyeti Reisi gelecek, içimizden adam arayacak. Burada da tezat vardır. İcra Vekilleri Heyetinin bir reisi var, burada on beş oy var. Komisyon bu tezatla buraya gelmiştir, işte bu nazariye ile bu Kanun noksandır. Bu nazariyeye göre bizim için en evvel adaylık denilen bu usulünün bütün bütün kaldırılmasını bendeniz teklif ediyorum. Bu olmaz, böyle kayıt olamaz. Bana isterse yüz tane aday gösterilsin, ben yine bildiğim şahsı seçerim. Bunda kısıtlama kabul etmem. Kısıtlama olursa seçilecek hükümeti meşru değildir, efendiler. MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisar): Muhterem arkadaşlar, gerek Ali Şükrü Bey ve gerek Hüseyin Avni Bey in beyanatlarından sonra adaylık usulünün devamı hakkında söylenecek bir kelime yoktur. Yalnız bendeniz şurasını arz etmek isterim ki yapmış olduğumuz Teşkilatı Esasiye Kanununun birinci maddesi Adaylık Kanunu ile taban tabana zıttır. Orada hâkimiyet kayıtsız, şartsız Milletindir dedikten sonra seçilen reis ve diğerlerinin vekillerin seçiminde aday göstermeleri 48

49 olamaz. Çünkü hâkimiyeti kayıt altına almaz olmaz ve kabul edemeyiz. Çünkü Milletten alınan vekâleti kayıt altına alınamaz, o mutlaktır. Reisin aday göstermesi ile on beş, yirmi kişilik bir heyetin aday göstermesi arasındaki fark aynıdır. Sonra deniliyor ki uyum aramak için Vekiller Heyeti Reisi de beraber bulunacaktır. Onun oyu da alınacaktır. Vekiller Heyeti arasında uyum aramak lazım ise o Reis ile komisyonların üyelerinden bazı kimselerden kurulacak bir kabine meydana gelir ki o da mevcut Teşkilâtı Esasiye Kanununun ilgili maddesi tadil edilmedikçe mümkün değildir. Komisyon Reisi Bey, Mecliste zaman zaman görülen aksaklıklar münasebetiyle bu Kanunda değişiklik yapılması şart oldu. Başta Reis Paşa Hazretleri dâhil oldukları halde, bütün Meclis üyelerinin hemen bildiği bir meseledir. Bu değişiklik lüzumu hissedildiği halde bir şey değiştirilmiş olmuyor efendiler. Komisyon o hakkı bir kişiden alıyor, on beş kişiye veriyor. Bunun neticesi birdir. Binaenaleyh bendeniz de sözü uzatmayarak, arkadaşlarıma iştirak ederek adaylık esasının tamamen reddini teklif ederim. RAUF BEY (Başkan Vekili): Efendim müzakerenin yeterliliğine dair önergeler var. Tasarının tamamı hakkındaki müzakereyi kâfi görüp maddelere geçilmesini kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın. Çoğunlukla kabul edilmiştir Efendim. Maddelere geçilmiştir. REŞİT AĞA (Malatya): Müzakere usulü hakkında bir şey söyleyeceğim. Müsaade buyurunuz. RAUF BEY (Başkan Vekili): Buyurun Efendim. REŞİT AĞA (Malatya): Efendim, bir önerge takdim edeceğim. O okunsun, eğer kabul olunursa müzakereye lüzum kalmaz, kabul etmezseniz istediğiniz kadar müzakere edersiniz. (maksadınızı söyleyin sesleri) Vereceğim önergede de izahat ettiğim gibi bendenizin anladığım seçimden maksat her fert kendi oyunu, kanaati dairesinde istediğine verebilir. Seçimden benim anladığım budur. Fakat bu Kanun da her nasılsa yapılmıştır ve zannederim ki böyle bir kanun hiçbir Hükümette yoktur. Evet, seçimde propaganda usulü vardır. Lâkin böyle şarta dayalı olarak bir seçim usulü de hiçbir Hükümette ve hiçbir yerde yoktur. Bunun için arz ettiğim önerge okunsun, kabul olunursa müzakereye lüzum yoktur. Çünkü seçimden maksat bu değildir. Böyle seçim bir emrivakidir. Milleti seçim filan diye aldatmayalım. Önergem okunsun. RAUF BEY (Başkan Vekili): Efendim, Reşit Ağa bir kanun teklif ediyor. Her halde Tasarı İnceleme Komisyonuna gitmesi lâzımdır. ZİYA HURŞİD BEY (Lazistan) Maddeye aitse Efendim Komisyona gitmesi lazım gelir. (şimdi müzakere olunsun sesleri) HAKKI HAMİ BEY (Sinop): Usul hakkında söz istiyorum. Efendim önergelerin oya konmasında da bir usul vardır. Ona dair söyleyeceğim. Efendim, eğer bu önerge 1.Maddenin değiştirilmesine dair ise Madde hakkında müzakere yapılıp, yeterliliği 49

50 karar verildikten sonra oya konur. O zaman önerge kabul edilir ve Komisyona gitmesine lüzum görülürse Komisyona gider, kabul edilmezse reddedilir. Daha maddenin müzakeresine başlanmadan, onun değiştirilmesine dair bir önerge nasıl oya konabilir? RAUF BEY (Başkan Vekili): Hakkı Hami Bey, önerge 1.Maddenin kaldırılmasına dairdir. Bu önergeyi okuruz, kabul edilirse ne âlâ, edilmezse Maddeyi oya koyarız. HAKKI HAMİ BEY(Sinop): Oya konamaz Efendim. RAUF BEY (Başkan Vekili): On beş dakika teneffüs. (Aradan sonra, Rauf Bey yerine diğer Meclis Başkan Vekili Vehbi Efendi oturumu yönetmeye başlar.) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, celse açılmıştır. 1.Madde okunacak. İCRA VEKİLLERİNİN SEÇİMLERİNE DAİR KANUN TASARISI MADDE 1. Büyük Millet Meclisi Reis ve reis vekilleriyle, Devlet teşkilatına ait Din İşleri, İçişleri, Dışişleri, Adalet, Milli Savunma, Maliye, İktisat, Nafıa, Maarif, Sağlık ve Sosyal Tardım komisyonları üyelerinden ve İcra Vekilleri Reisinden meydana gelen bir heyet, her vekâlet için müzakere ettikten sonra Meclis üyelerinden en az üç üyeyi vekil adayı olarak teklif eder. Meclis bunlardan birini seçer. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, söz Ziya Hurşit Beyefendi nindir. ZİYA HURŞİT BEY (Lazistan): Komisyon, her vekil için doğrudan doğruya yapılacak seçim karışıklık getirecektir, diyor. Seçimler yalnız meclislerde olmaz. Meclis haricinde de seçim usulleri vardır. Şayet böyle aday gösterilmeden doğrudan doğruya yapılan seçimler mahzurlu ise şimdiye kadar yapılan seçimlerin her birisinden şüphe edilmek lazım gelir. (gülüşmeler) Bir kere Yüce Meclis ilk toplandığı zaman, Meclis Reisi seçildi. Her devletin meclisinde bu böyle yapılır. Bu hususta hiç aday meselesi yoktur. Bilhassa Komisyon Raportörünün şimdiye kadar yazmış olduğu yazılarını okuyoruz. Hâkimiyet kayıtsız şartsız Milletindir, cümlesindeki kayıtsız şartsız ifadesine dikkat buyurunuz. Milletvekilleri her hangi bir şahıs hakkında oylarını serbestçe veremezlerse bugünkü hâkimiyet nerede kalır? Yüce Meclis bugün Vatanı kurtarmak için buraya toplanmıştır, bunu kimse inkâr edemez. Bu hakikat herkesin gözünün önündedir. Bizim için bir gaye vardır. Fakat Memlekette hakiki vaziyet kurulduktan sonra bu böyle kalamaz. Birçok siyasi düşünceler su yüzüne çıkacak ve mücadele edilecektir. Memlekette birinin daha çok grubu olacak, diğerinin daha çok olacaktır. Adayları gösteren ister on beş kişilik bir heyet olsun, isterse bir adam olsun, fark yoktur. Komisyon, vekillerin uyum içinde çalışmalarından bahsediyor. Mustafa Kemal Paşa, bir beyanatında buyurmuşlardı ki, orada sizin vekilleriniz doğrudan doğruya sizden emir alarak 50

51 hareket edeceklerinden, onların arasında uyuma lüzum yoktur, Meclis kendi arasında uyumlu olsun yeter. Binaenaleyh bu sözü de bugünkü şeklimize göre itibara almalıyız. Komisyon bunu itibara almamıştır, buna dikkat etmemiştir. Meclis ve komisyonların müzakerelerini idare edecek reisler aday gösterilmedikleri halde seçilmişlerdir. Ben kendi şahsıma en bariz olan bu hakkımı on beş, yirmi kişiye terk edemem. Bendenizce, bunun imkân yoktur. (biz de bırakamayız sesleri) Binaenaleyh sen benden daha iyi seçersin, benden daha iyi aday gösterebilirsin, benden daha iyi bilirsin, diye bir hakkı daha üstünlük veremeyiz. Şayet Meclisin çoğunluğu bu yirmi kişinin gösterdiği adaydan başkasını seçemezse, Meclisin çoğunluğunun dediği mi, yoksa bu yirmi kişinin dediği mi olacaktır? Seçim esnasında herkes fikrini ileri sürebilir, propaganda yapar, gazete ile adaylığını ilan eder, tahtaya da yazar. Onun adaylığı için değil yirmi kişi, yüz kişi de çalışır. Fakat bunlara oy vermeye mecbur edilemez. Değil on beş kişi, hatta Meclisteki çoğunluk partisi bile, hiçbir kuvvet bile, Meclisi filancaya oy vereceksiniz diye mecbur tutamaz. Bunu kabul edecek olursak istibdada doğru giden en büyük yoldan yürümüş oluruz. Bu usul, Dünyanın en mutlakıyetle idare olunan hükümetlerinde bile yoktur. Kral, imparator, veya cumhurreisi istediği bir adamı kendiliğinden, vekil veya başvekil yapamaz. Biz ki mutlakıyeti bırakınız, meşrutiyeti çoktan geçtik. Serbest irademiz ile oy vereceğiz, illa bir çerçeve içinde kalacaksınız, her halde bunlara oy vereceksiniz, demekle artık mebusluğun hiçbir manası kalmamış olur. Devletin umumi siyasetini idare edecek vekiller, yirmi kişi tarafından seçildikten ve bunlara oy vereceksiniz denildikten sonra benim bu Memleketteki Millete ait vekâletim kalmaz zannediyorum. Binaenaleyh bu düşüncelerime ve ifadelerime göre Komisyonun teklif ettiği bu 1.Maddenin reddini teklif ediyorum. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, Aydın Mebusu Tahsin Bey in bir erteleme talebi var, oya koymaya mecburum. (gürültüler) Efendim, müsaade buyurun Tahsin Beyefendi diyor ki bu Kanunun, İcra Vekillerinin salahiyetine ait olan Kanun ile alakası vardır. (hayır, sesleri) Efendim, rica ederim müsaade buyurun, ister kabul edersiniz ister etmezsiniz, bendeniz oya koymak mecburiyetindeyim. (gürültüler) Rica ederim sessiz olunuz, bir arkadaşımız bir şey söylüyor. (gürültüler) Dinleyiniz, kabul etmezseniz etmeyiniz. MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisar): Reis Bey doğru ama, bu Kanunun müzakere edilmesi kabul edilmiştir. Meclisin bu hususta kararı vardır. YUNUS NADİ BEY (Anayasa Komisyonu Reisi): Reis Bey, konuşan arkadaşların tenkitlerine cevap vereceğim. Efendiler, Yüce Meclisin oy vermek hakkı ve salahiyeti kısıtlı değildir. Yüce Meclis büyük bir işi idare etmekle mükellef olduğunu unutmasın ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Zaten unutmuyor. YUNUS NADİ BEY (Devamla): Yüce Meclis o büyük işi yürütmek için çare ararsa zannederim fena yapmaz, iyi yapmış olur. Efendiler, bu adaylık meselesi, yeni 51

52 mesele bir değildir. Yüce Meclisin üyelerinin seçiminde de bu tecrübe edilmiştir. Bir kişi ile de tecrübe edilmiştir. Komisyon şu veya bu şekil altında Meclisi bir vesayet altına sokmak için böyle bir Tasarı yapmadığına emin olabilirsiniz. Komisyon vazife ve mesuliyet meselesini tetkik ettiği zaman bu Yüce Meclisin salahiyeti altında bulunan yürütme işinin İcra Vekilleri Heyeti denilen heyet marifetiyle görüldüğüne vakıf olmuştur. Efendiler, o heyetin en emin ve en mükemmel bir şekilde seçilmesi lazım geldiğine bu Yüce Meclis lüzum görülmüştür. Binaenaleyh Vekiller Heyetinin en iyi bir şekilde çıkabilmesi içindir ki Komisyon böyle on beş kişilik bir heyetin aday göstermesini kabul etmiştir. Bunda hiç bir vesayet düşüncesi yoktur. Siz, Milletin işinin böyle vesayetsiz görüleceğine kani olursanız, hiçbir kayıt koymadan kanun yapmış olursunuz. (bravo, bravo sesleri) Efendiler, bunda kısıtlama yoktur. Vekiller Heyeti öyle bir kanun teklif etse, Yüce Meclis bir anda reddedebilir. Efendiler bu kudretleri kendisinde toplayan Yüce Meclis... ZİYA HURŞİT BEY (Lazistan): O halde kanunun hiçbir manası yoktur. YUNUS NADİ BEY (Devamla): Meclis bu Kanunu, kendi hukukunu kısıtlayacak bir mahiyette görüyorsa kabul etmez. En az üç aday gösterilir, diyoruz. En azı budur, en çoğu da Yüce Heyetinizdir. Efendiler hoşunuza gitmeyen bir vekili düşürmek de elinizde, seçmek de elinizde olduğu halde nasıl olur da kısıtlama denilir? (kısıtlama vardır sesleri) Maksadımız bu Memleketin mühim ve milli halletmeye niyetli, sağlam, uyumlu bir Vekiller Heyeti meydana getirmektir. Efendiler, bu Kanunun Vazife ve Mesuliyet Kanununa kadar ertelenmesini arzu eden arkadaşın çok hakkı vardır. Ben de çok arzu ederim ki bu Kanun müzakereye konduktan sonra siz Vazife ve Mesuliyet Kanununu evvela müzakere edesiniz ve göresiniz ki görülen işler ne kadar mühimdir. Meclisin hudutsuz olan salahiyetini kısıtlayan var mıdır? O zaman nasıl Hükümet yapılmak lazım geldiğini anlar ve zannederim, o zaman bu sözleri söylemez, başka türlü düşünürsünüz. Bu Kanunun, hâkimiyet kayıtsız şartsız Milletindir esasına taarruz ettiğini bir arkadaş söyledi. Hâkimiyet kayıtsız şartsız Milletindir. Mamafih mebuslar buraya iki dereceli seçimle gelmiştir. On, on beş milyon halka 335 kişi vekâlet etmektedir. Eğer hâkimiyet kayıtsız şartsız Milletin deyince on beş milyon halk kendi kendisini idare etsin diye... (gürültüler) SELAHATTİN BEY (Mersin): O halde 1.Madde sakattır. YUNUS NADİ BEY (Devamla): Hulâsa efendiler, Yüce Meclisin haklarını kısıtlamak meselesi yoktur. Yüce Meclisin haklarına taarruz etmek Komisyonumuzun hatırından geçmez. Bize böyle iftiralar yüklemek de uygun değildir. MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisar): Komisyon milli hâkimiyeti on beş kişiye mi vermek istiyor? Komisyona bunu sormak istiyorum. HAKKI HAMİ BEY (Sinop): Efendiler, Yunus Nadi Beyefendinin şimdiki beyanatı hazırladıkları Kanun Tasarısını teyit eder bir mahiyette olsaydı, bendeniz bu 52

53 Tasarıyı alkışlayan arkadaşlardan birisi olacaktım. Fakat Yunus Nadi Beyefendinin huzurunuzda söyledikleri sözlerle, Tasarının gerekçesi ve maddeleri arasında katiyen münasebet yoktur. Yüce Meclisin yürütme salahiyetinin üstünde hiçbir kuvvet yoktur derken, diğer taraftan da diyorlar ki Meclisin komisyonlarından ve Vekiller Heyetinden yirmi kişi tarafından üç seçilir ve bunların arasından birisi vekil olur diyorlar. Meclis bu üç kişiden hiç birini seçmediği zaman ne olacak? YUNUS NADİ BEY: Kanunu lağvedersiniz. HAKKI HAMİ BEY (Devamla): Rica ederim, on dört senedir bu zavallı Milletin sinesinin tecrübe tahtası olduğu yetmedi mi? Bundan sonra yazı yazılacak yeri de kalmamıştır. Bendenize öyle geliyor ki Milletin sinesini tecrübe tahtası yapmaktan yedi, sekiz sene evvel vazgeçmek lazım gelirken, ne yazık ki hâlâ vazgeçmedik. Bizim cehaletimizi itiraf etmek lazımdır. Bütün harekâtımızı hukuk esaslarına uydurmaya uğraşmak yüzünden Memleketi yıktık, bu hale getirdik. (bravo sesleri, alkışlar) Rica ederim istediğimiz zaman hukuk böyledir, kanun şöyledir diyerek ve istediğiniz zaman nazariyata bağlı olarak Memleketi bu şekillere sokmak kadar Dünyada mantıksızlık olamaz. Bu şekilde hiçbir iş çıkmaz ve çıkarılması doğru değildir. Bundan dolayı yapılacak her şeyi hukukun esaslarına uyduramıyorsak, bilenleri getirelim ve onlardan öğrenelim. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): O zaman Meclisin hayat hakkı kalmaz, Millet bizi burada bir gün yaşatmaz. HAKKI HAMİ BEY (Devamla): Evet Millet Meclisinin salahiyeti hudutsuzdur. Meclis bu Milletin üzerinde bulundukça Meclisin çıkardığı kanunlara, verdiği emirlere itaate herkes mecburdur. Meclis bunu ifa ettiremediği zaman Meclis yoktur, Millet başının çaresine bakar. Efendiler, bu Tasarı idari bir mahiyette olsaydı bunu her halde İçişleri Komisyonuna havale ederdik. Biz bir Hususi Komisyon teşkil ettik. Bununla da yetinmedik ve iki komisyonu birleştirerek daha muazzam bir Hususi Komisyon vücuda getirdik. Hâlbuki bu şekilde havale ettiğimiz halde maalesef İçişleri Komisyonunun yapacağı bir kanun mahiyetinde bir tasarı meydana çıkagelmiştir. YUNUS NADİ BEY (İzmir): Siz olsaydınız nasıl yapardınız? HAKKI HAMİ BEY (Devamla): Siz de benim mütalaamı aklınıza göre reddedebilirdiniz. Bendeniz bir şey diyemem. Hatırınızdadır ki Yüce Meclis ilk teşekkül ettiği zaman kabine usulü kabul edilmemiştir. O zaman öyle bir şeyle eğer bu Devlet makinesinin döneceğini Yüce Meclisi Âliniz bilseydi, buna kanaat getirmiş olsaydı, bunu bir buçuk sene evvel yapardı. Pek meşru olan salahiyetinizi yirmi arkadaşın eline verdikten sonra, bu salahiyeti onlardan geri almak için her halde iki sene daha uğraşmanız lazımdır. (gülüşmeler) YUNUS NADİ BEY: Yüce Meclis bunu yapmaktan aciz midir? 53

54 HAKKI HAMİ BEY (Devamla): Beyefendi müsaade buyurunuz, adaylık usulünün yanlışlığını bu Yüce Meclis öğreneli altı ay olmuştur ve değişiklik teklifi Komisyona gitmiştir, gelmiştir, hâlâ bu usulü değiştiremedik. Binaenaleyh yirmi kişi aday seçmeye salahiyetli olduktan sonra, bu sefer de iki buçuk senede komisyona gidip gelecektir. Biz geçmişte düştüğümüz tehlikelere bir daha düşmek istemiyoruz. Milletin tahammülü kalmamıştır. Millet iyi bir idare istiyor. Yoksa burada toplanarak şekil ve tecrübe ile uğraşılmasını istenmiyor. Bendeniz arkadaşlarımın söylediklerini tekrar etmek istemem. Tutanaklar açılırsa Yüce Meclisin ilk Vekiller Heyetinin pek kolay bir şekilde seçilmiş olmadığı görülür. Aday usulü kabul edildiği günden beri bu şekil eskisinden daha fena çıktı. İtiraf etmek lazımdır ki bu aday usulünü kabul ettiğimiz tarihten itibaren çoğunluk kazanarak vekil olan arkadaşlar pek azdır. Mesela bazıları bir, iki, hatta beş seçim yapılmış, gene de kazanamamışlardır. En nihayet kendisine güvenoyu verilmek mecburiyetinde kalınmıştır. (Allah Allah sesleri) Allah Allah değil, efendiler. Tutanakları açarsanız, orada görürsünüz. (gürültüler) Şimdi efendiler, bu yeni gelen şekil eski şekilden belki daha fena tarzda tanzim edilmiş bir şeydir. Mademki Komisyon Reisi Yunus Nadi Beyefendi arkadaşımız, hakikaten Meclisin haklarını hiçbir kimseye tecavüz ettirmemek lazım olduğunu şu kürsü âliden söylemiştir. O halde kabul edeceğimiz usul ancak ve ancak eskisi gibi vekillerin aramızdan seçilmesi usulüdür. Bu şekilde seçimler pek kolay yapılacaktır. Vaktiyle birbirimizi tanımazken, bugün hepimiz birbirimizi tanıyoruz. Arz ettiğim gibi Mecliste birlik ve dayanışma olduktan sonra, Vekiller Heyetinde de her zaman için dayanışma ve uyum olabilir. İşte Yüce Heyetinize arz edilen bu Tasarı, Yunus Nadi Bey in mütalaaları ile de belli oldu ki pek sakat ve pek kabul edilemeyecek bir tasarıdır. Binaenaleyh bendeniz Yüce Heyetinize bir şekil arz ediyorum, vekiller ve onların Reisi, Büyük Millet Meclisinin gizli oyu ile ayrı ayrı seçilmelidir. Malumunuz olduğu üzere İcra Vekillerine bir Reis seçeceğiz ve bu Reise de bir vazife ve mesuliyet vereceğiz. Elbette o oraya gidip bir bekçi gibi oturacak değildir. Zaten bunu Komisyon da kabul ediyor. İcra Vekilleri Reisini aramızdan seçtikten sonra, diğer vekillerin aramızdan seçilmemesine ben bir türlü akıl erdiremiyorum. Yani bu hukuka uygun değildir. Yani tatbik kabiliyeti olmayan bir şeyi tekrar kabul edeceğiz. Mazi bizim için güzel bir dersi ibrettir. Bu itibarla 1.Maddenin yerine geçmek üzere tanzim ettiğim bu önergemi takdim ediyorum. Milletin sinesinin tecrübe tahtası olmaktan artık kurtarılmasını Yüce Heyetinizden rica ediyorum, Efendim. HASAN BASRİ BEY (Karesi): Efendiler, 4 Kasım 1920 tarihinde karşımıza çıkan Adaylık Kanunu müzakere edilirken bu kanunun aleyhinde, bu usulün aleyhinde maruzatta bulunmak üzere kürsüye çıktığım zaman maruz kaldığım ayak patırtılarını düşünerek, şimdi şu kürsüye gelirken kalbim çarpmaya başladı. (korkma sesleri) Efendiler haklarımızı ve salahiyetimizi kısıtlayan her türlü teşebbüse karşı masum Milletin bize verdiği vekâlet adına fevkalade kıskanç olmak lazımdır. Müzakere edilmeden kabul edilen adaylık usulü gördünüz ki iki seneden beri Memlekete hâkim oldu. Bu usul Meclisin salahiyetini kıskıvrak 54

55 bağlamak suretiyle şimdiye kadar devam etti. Bu tasarının kısmen İsviçre usulüne benzediğini söylüyor. Dünyanın en medeni, en gelişmiş bir milleti olan İsviçre usulüne benzediğinden bahseden Komisyon maalesef iki seneden beri bütün mahzurları kendilerince de malum olan adaylık usulünden hâlâ vazgeçemiyor. Bu adaylık usulüne karşı gösterilen alaka nedir, bilmiyorum? HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Gayet kerametlidir, ben biliyorum. HASAN BASRİ BEY (Devamla): Vekiller Heyetinin en kıdemli vekillerini biz adaylık usulünden çok zaman evvel seçtik. O seçimlerde hiçbir karışıklık, hiçbir ihtilaf, hiçbir acemilik çıkmamıştır. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Bilakis bu adaylık usulü çıkarmıştır. HASAN BASRİ BEY (Devamla): Sakarya Muharebesi zamanında Meclisin seçtiği Vekiller Heyetinin ne büyük ve tarihi bir heyet olduğunu ve bu heyetin milli tarihimizde ne yüksek hizmetler ifa ettiğini hatırlamak icap eder. Yüce Meclis o vakit hiçbir vasinin vesayetine, hiçbir delilin delaletine ihtiyaç duymaksızın beş dakika içerisinde Vekiller Heyetini seçmiş ve cepheye göndermiştir. Adaylık usulünün hata olduğu sabit olduktan sonra, hatada ısrar etmek iki misli hatadır. Ben bugünkü usul ile dünkü usul arasında mühim bir fark görmüyorum. Dün adayları yalnız bir şahıs gösteriyordu, bugün on beş şahıs gösterecek. Aradaki fark, tehlikeli bir manivelanın bir şahsın elinden çıkıp on beş şahsın eline geçmesinden ibarettir. Deniliyor ki komisyonların tamamı, Meclisin tamamıdır. Hayır efendiler, öyle değildir ve bu ispata lüzum görülmeyecek kadar belli bir hakikattir. Efendiler, hiç kimsenin şüphesi yoktur ki Meclis üyelerinin hepsi milli gayede birliktir. Bu gayeden sapan bir arkadaşımız yoktur ve bu Meclis baştanbaşa bir Müslüman Meclisidir. Ancak gayedeki bu birliğimizin, esasta görülen bu birlikteliğimizin, teferruata, yollarda ayrılmamıza mani değildir. Gayeye gidilecek olan yollar başka başka olabilir. Peki böyle olmakla, Meclisin Vekiller Heyetinde birlik olmak mı lazım gelir? Eğer meşrutiyet hakiki meşrutiyet ise, eğer meşrutiyeti hakiki meşrutiyet olarak tanıyorsak, Büyük Millet Meclisinde gayelerin bile gayet serbest bir surette hür olarak meydana atılması lazımdır. Halbuki biz yalnız istiklalin kurtarılması gayesini hedef tuttuğumuz içindir ki hepimizde gayet samimi ve gayet sağlam ve sarsılmaz bir ittihat vardır ve inşallah bu birliğimiz gayenin elde edilmesine kadar sarsılmayacaktır. (inşallah sesleri) 2 Mayıs tarihli Kanunun 4.Maddesinde, İcra Vekilleri arasındaki ihtilafı Büyük Millet Meclisi halleder denilmiştir. Demek ki bu ihtilafı Yüce Meclis meşru görmüştür ki böyle bir madde kabul etmiştir. Eğer aynı kafa ile yürüyecek ve aynı zihniyet ile düşünecek insanlardan bir Vekiller Heyeti istiyorlarsa, seçime lüzum yoktur. Tutarlar getirirler, Meclisten de öyle heyet seçilmez. Dün en geniş bir hürriyeti müdafaa eden beyefendilerin, bugün kısıtlamaya taraftar olmaları gariptir. YUNUS NADİ BEY: Değişen bir şey yoktur. 55

56 HASAN BASRÎ B. (Devamla): Efendiler Komisyon Reisi Beyefendi, istediğiniz zaman bu kanunu kaldırabilirsiniz, buyurdular. Efendiler, iki senedir bizim tekliflerimiz komisyondan komisyona dolaştı. Bizim bütün çırpınmalarımız faydasız kaldı. Biz artık bu mesele Yüce Mecliste müzakere edilirken, bu meseleyi ikinci bir tecrübe devresine sokmak istemeyiz. Her halde bu mesele bugün şimdi burada halledilmesi lazım gelir. Arkadaşlar, gözümüzü açalım. Ben kendi nam ve hesabıma salahiyetimin değil bir kısmını, hatta bir zerresini bile fedaya katiyen razı değilim. (bravo sesleri) BESİM ATALAY BEY (Kütahya): Arkadaşlar, her yaşayan canlı gibi, her yaşayan müessese gibi bizim şu Vekiller Heyeti Kanunu da tekâmül etmektedir. Eksikleri tamamlanıp olgunluğa doğru gidiyor. İki devre geçirdik. Üçüncü devreye girmek üzereyiz. Birinci devrenin noksanlarını gördük. Beni seçin diye kürsülerin, sıraların arasında dolaşanları görmedik mi arkadaşlar? ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): O dolaşanları seçtik mi? BESİM ATALAY BEY (Devamla): Seçtik Efendim. Beni seçiniz, bu bize mensuptur, bu bizim tarafta bulunmuştur, diyenleri görmediniz mi? ALÎ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Başkasının söylediğini mi seçeceğiz? BESİM ATALAY BEY (Devamla): Yine mi bunları icat etmek istiyoruz? Sonra bu usul... HAKKI HAMİ BEY (Sinop): İzahat mı veriyorsun, ne söylüyorsun? Anlamadık. BESİM ATALAY BEY (Devamla): Hayır, tarihten bahsediyorum. Ben sizi hürmetle dinledim. Siz de beni dinlemeye borçlusunuz. BİR MEBUS BEY: Maarif Vekili olacaksın zannederim. BESİM ATALAY BEY (Devamla): Olmam Efendim, bakkal olacağım, alnımın teriyle çalışacağım. HACI MUSTAFA EFENDİ (Ankara): Tüccarsın sen, bakkal değilsin. BESİM ATALAY BEY (Devamla): Elhamdülillah tüccarım. Efendim birinci devrenin bozukluklarından, noksanlarından bahsettim ki vekiller için aday gösterilmemesi, bu Meclis içinde birbirine bağdaşmaz grupların doğmasına, İstiklâl grubudur, şu grubudur, yok bu grubudur diye birtakım grupların ortaya çıkmasına sebebiyet verdi. Tecrübe edilmişi tekrar tecrübe etmek pişmanlıktan başka bir şey getirmez arkadaşlar. Dünyada bunun misali hiç yoktur diyen, arkadaşlar, eğer hukukçu iseler hukuk sahasında söylerler. Fakat ben bildiklerimi arz ediyorum. Bizim bugünkü Meclisimize tamamıyla benzeyen, aynı usulle seçilen bir hükümet yaşadı, aynı suretle hareket eden milletler geçti ve bu usul sayesinde asırlarca yaşadılar, işte Venedikliler. (onlar öldüler sesleri) Hayır ölmediler efendiler, ölmemişlerdir. Onları öldüren sebepler başkadır. 56

57 ZİYA HURŞİT BEY (Lazistan): Venedik usulünü anlatır mısınız, Beyefendi? BESİM ATALAY BEY (Devamla): Bunlar yüzlerce üyeden müteşekkil kişiler tarafından idare olunuyorlardı. Fakat doğrudan doğruya idare etmenin imkânsızlığını gördüler. Ziya Hurşit Beyefendi Edmond de Moulins in 1 eserlerini okuyunuz. Ondan sonra bana anlat diye söyleyiniz. İçlerinden kırk kişi seçiyorlar, siz de Hükümeti seçiniz diyorlardı. BİR MEBUS BEY: O zaman adaylık kanunu var mıydı? BESİM ATALAY BEY (Devamla): Kanun aynen bu idi, Efendi. İHSAN BEY (Cebelibereket): Bugün İsviçre böyledir. BESİM ATALAY BEY (Devamla): Yanlış söylemekten sıkılırım, bilmediğim şeyi müdafaadan utanırım. Venedikliler seçimi bu surette yapıyorlardı. Hatta hükümet reisi seçiminde yetmiş, seksen oturum yapıyorlardı. Bizim bir iki oturum yapmamız neden çok görülüyor? İstirham ediyorum, asırlarca yaşayan Venedik Devleti gözünüzün önünde olduğu halde, meclisleri çorba gibi olan ve meclislerinde ufak bir veto demekle her ferdi doğrudan doğruya ret hakkına sahip bulunan Polonya Meclisinin içlerinden hafiyeler mi çıkmadı? Kendilerini Ruslara mı satmadılar? Kendilerini mahveden yine onların, Polonya nın Meclisidir. Fakat Osmanlıların, Dünyayı titreten müthiş kuvvetine karşı, Venedik'i asırlarca yaşatan kuvveti ne idi? Meclis idi efendiler, Venedik'in o Meclisi idi. Maziden ibret alalım diyen Hakkı Hami Bey acaba bunları görmüyor mu idi, bilmiyor mu idi? Sonra birinci sene yapılan seçimde kürsünün altında gezinenleri, beni seçin diyenleri görmüyor mu idi? Basri Bey arkadaşımız, Sakarya Harbi zamanında Millet şöyle serbestti, böyle seçtik, dedi. Evet, biz hükümet seçtik, gönderdik, fakat o zaman kuvvetin yine bir elde bulunmasını istediğimizden dolayıdır ki Başkumandanlık Kanununu kabul ettik. Arkadaşlar, arz ettiğim gibi eğer Polonya Meclisi gibi işi karıştıracak, çorba haline getireceksek ise kabul etmeyelim. Yoksa bendeniz kabulü taraftarıyım. Efendiler, bu milli hâkimiyeti katiyen engellemez. Rica ederim hangi arkadaşımız inkâr eder ki seçim bölgesinden yeterli oyu toplamış da gelmiş, onun diğer oyları nereye gitti? Ona rey vermeyenlerin hakkı ne oldu? Ona hâkimiyeti temin etmedik mi? Bu milli hâkimiyeti sınırlama değildir. Bu, itidaldir efendiler. İtidal, işi tamamıyla bir şahsın eline koymaktan ve tamamıyla Meclise bırakarak ufak tefek cereyanlara kapılmaktan menedecek olan bu orta yoldur. Huzurlu ve mutlu olmanın yoludur. ALI ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Efendiler, Besim Atalay Bey kardeşimiz pek canlı bir surette nutuk verdiler. Bendeniz istifade ettim. Elimden geldiği ölçüde ona cevap yılları arasında yaşamış Fransız pedagog. Anglo-Saksonlar'ın Üstünlüklerinin Sebebi Nedir? adlı eserin yazarı. 57

58 vereceğim. Hükümeti teşkil eden vekiller mutlak çoğunluk, salt çoğunluk ile seçilirler, diye bir kanun maddemiz var BESİM ATALAY BEY (Kütahya): Nazım Bey ne oldu? ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Siz konuşurken ben size hücum etmedim, Besim Atalay Bey. Lütfen dinleyiniz. Efendim, müsaade buyurun vekiller oylamaya katılan üyelerin yarısından bir fazla oy ile yani salt çoğunluk ile seçilirler, diyor kanun. Efendiler, şimdi bu teklif edilen şekilde adaylık usulünü kabul edilecek olursak, mesela üç aday gösterilecek. Bu üç adaydan biri seçilemezse, ortaya koyacağım ihtimal itibariyle söylüyorum... (Bu sırada Kütahya Milletvekili Besim Atalay Bey ile Siverek Milletvekili Mustafa Lütfi Bey arasında fiili mücadele ve şiddetli gürültüler meydana geldi. Ortalık yatıştırıldıktan sonra Ali Şükrü Bey konuşmasına devam etti.) ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Efendiler milli menfaatler adına müzakere ediyoruz. Bu gibi şeyler olur. Şahsi gürültünün ehemmiyeti yoktur. Eğer bu adaylardan hiçbirisini kabul etmeyip de Meclis Teşkilatı Esasiye Kanunu gereğince adayların haricinde diğer bir şahsı seçerse vaziyet ne olacaktır? Bu Yüce Meclisin mademki salahiyeti sınırsızdır, hiçbir kısıtlamayı kabul etmez. Adayların haricinde bir kimseyi seçerse vaziyet ne olacak, efendiler? Adaylık Kanununa riayet etmedi diye diğer mebuslara ceza mı vermek lazımdır? Efendiler, mantıksızlığa lüzum yoktur. (gürültüler) Bir vekâlet için mesela üç aday gösteriliyor. Adaylardan birisi geliyor beni mazur görün diyor, diğeri gelir o da mazeret bildiriyor, kalıyor bir aday. Neticede o bir kişi seçiliyor. Fakat bu seçim değil, tayin oluyor. Adaylık eğer hakikaten lazım ise bir kanuni kayıt ile olamaz, biz kimi istersek onu seçeriz. Besim Atalay Bey in izahatına geliyorum efendiler. İlk evvel buyurdular ki birinci şeklin fenalığı anlaşılmış, ikinci şekil yapılmıştır. Ben birinci şeklin fenalığını görmedim, ikinci şeklin ne gibi fenalıkları olduğunu da şimdi de biraz izah ettim. Yalnız bir şey buyurdular ki o zaman arkadaşlar, beni seçin, beni seçin, diye söylemişler. Efendiler, ben şimdiye kadar söylemedim ve söyleyenleri bilmiyorum. Belki bunlar olabilir, bulunabilir. Bulunsa bundan ne çıkar? İş görmek kabiliyetini ben kendimde görür ve kendimi aday korsam hata mı ederim efendiler? HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Beni aday gösteriniz demek daha büyüklük. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Sonra efendiler grup bahsini kapatıyorum, söylemiyorum, bu acıklı bir meseledir. Belki zamanı gelirse ondan da bahsederiz. Sonra efendiler, Venediklilerden bahsettiler. Spartalılar da böyle idi, Atinalılar da böyle idi, bizim gibi idi. Fakat efendiler hepsi öldü. Epey zaman evvel Hamdullah Suphi Beyefendi bir münasebetle burada güzel bir nutuk atıyorlardı. Bir buçuk asır, iki asır evvel Napolyon Rusya İmparatoru ile müzakere ile meşgul iken Sultan Selim in şehit edilmesi üzerine demiş ki eyvah Türkiye öldü. Fakat Türkiye öldü diye daima beklerken ne mutludur ki Türkiye halen yaşıyor. Mondros tan sonra 58

59 bile Türkiye öldü dediler, fakat ne mucizedir ki Türkiye hâlâ yaşıyor, dediler. Efendiler o vakit ben sormak istemiştim. Onu yaşatan sebep nedir, diye. Fakat derhal kürsüden alkışlar içerisinde inmişlerdi. Efendiler bu mucize nedir rica ederim? Birçok fenalıkların içerisinde çırpman bu zavallı Milleti Avrupa çok defa ölüyor ve ölmek üzeredir zannetmişlerdir. Fakat onlar öldü, ölüyor dedikleri halde biz hâlâ yaşıyoruz. Acaba bunun hikmeti nedir? Bizi öldürmeyen sebep nedir? Efendiler, bu hikmet, bu sebep, İslami hükümlere dayanarak kabul ettiğimiz Teşkilatı Esasiye sidir. (bravo sesleri, alkışlar) Sonra efendiler, İsviçre böyle yapıyormuş, denildi. Bendeniz de biliyorum, acizane İsviçre tarihini okumuşumdur. Fakat orada adaylık usulünün olduğunu bendeniz bilmiyorum, gelsinler bana şu kitapta vardır, diye göstersinler. Binaenaleyh adaylık usulünün tamamıyla kaldırılmasını teklif ediyorum. Arkadaşlarım da buna dair bir önerge vermişlerdir. Bunun oya konmasını teklif ediyorum. MAHMUT ESAT BEY (Komisyon Raportör Üyesi): Muhterem efendiler, bu kanun üzerinde yürütülen mütalaalar bendenizin kanaatime göre hayli yayıldı ve çok dağıldı. Birçok sözler söylendi, bu sözler kıymetli olmakla mevzu haricinde sözlerdir. Konuşan arkadaşların bu Kanunu uygun bulmamalarına belli başlı sebep, benim anladığıma göre, milli hâkimiyet meselesidir. Efendiler, Türkiyelilerin hâkimiyetini bütün Dünyaya, karşı tecelli ettirmek için burada toplanan bu Mecliste, hiç şüphe yok ki bu hâkimiyete darbe vuracak bir arkadaşınız bulunabilsin. Bizim en büyük şerefimiz, bu son Milli Hareket, tarihinin en büyük emeli, cephede dövüşen Mehmetçiklerle beraber kendi kendilerini idare edemeyeceği zannedilen Türkiye nin, Dünyanın en ileri, en medeni milletlerine karşı milli hâkimiyeti gösterir bir kanunla buraya gelip bu kanunu bütün Dünyaya karşı çıkarmış olmalarındadır. Buraya her yan bakan gözü, Türkiyeliler her zaman çıkarabilirler. (alkışlar) Binaenaleyh efendiler, muhterem arkadaşlarımdan çok rica ederim Komisyondaki arkadaşlarınızı bu Meclisin milli hâkimiyetini ihlal etmek gibi bir maksatla itham etmesinler. Onların içinde bu Milletin hâkimiyeti için her gün malını, mülkünü ve bütün hayatını fedaya hazır, pek çok arkadaşlar vardır. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Bendeniz de hepsini öyle kabul ediyorum. MAHMUD ESAT BEY (Devamla): Gelelim esas meseleye, milli hâkimiyet demek Milletin doğrudan doğruya siyasi ve idari mukadderatını doğrudan idare etmesi demektir. Bütün Dünya bunu böyle kabul etmiştir. Fakat ne yazık ki şiir ve güzel söz halinde çok büyük manalar ifade eden ve Dünyada büyük büyük ihtilallara meydan vererek milletlerin sevine sevine kan dökmelerine sebep olan bu milli hâkimiyeti, kanunlarla bir çok kayıtların altına girmiştir. Bu milli hâkimiyet o kadar güzeldir ki onun aşkıyla tatbiki için onun arkasından koştuğunuz zaman bir serap arkasından koşar gibi olursunuz. Milli hâkimiyet kayıt altına girmedikçe hiçbir mana ifade edemez? Memleket anarşi haline girer efendiler. Bütün Dünyanın emeli hiç şüphesizdir ki milli hâkimiyeti ve mutlak hürriyeti meydana getirmektir. Fakat maalesef nazariyatta çok güzel bir mevki işgal eden bu fikirler, tatbikat 59

60 sahasına geldiği zaman yine milletlerin selâmetleri için lüzum ve zaruret derecesinde olmak şartıyla kendi manalarından parça parça kısımları terk etmek mecburiyetinde kalıyorlar. Efendiler, İsviçre'de böyledir. Yalnız Ali Şükrü Beyefendinin buyurdukları gibi aday gösterilmez, doğrudan doğruya Meclis seçer. İsviçre Kanunu buradadır. Arzu buyurduğunuz takdirde okurum. (hayır sesleri) Binaenaleyh birçok yerlerinde İsviçre Kanunu Esasisi ile bizim Teşkilatı Esasiye Kanunumuzun benzerlikler arz etmekte olduğunu Komisyon da söylemiştir. Yoksa tamamen aynı değildir. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Arkadaşlardan birisi öyle söylemişti, aynıdır demişti. MAHMUD ESAT BEY (Devamla): Efendiler bütün milletler için çok aziz olan bu milli hâkimiyetin, bazı memleketlerde tamamen tatbik edilmek istenmesi o memleketleri mahvolmasına sebep olmuştur. Buna misal olarak önümüzde Polonya'nın hazin ve elim bir tarihi vardır. Polonya milli hâkimiyetini tamamen tatbik edebilmek için Rus Çarlarının elinde esir kalmış ve milli hâkimiyetini elde etme yolunda hayatını feda etmiş ve bu şekilde asırlarca esaret altında inlemiştir. Burada da tarih vardır, fakat Yüce Meclis böyle ilmi meselelerin münakaşa edileceği yer değildir. Onun için bendeniz de umumi olarak söylüyor ve geçiyorum. Fransız tarihini tetkik ettiğimiz zaman, Polonya'yı öldüren sebebin milli hâkimiyeti mutlak surette tatbik etmek isteyen Meclisi olduğu görülür. Efendiler, Türkiye Büyük Millet Meclisi de o yolda koşarak Türk Milletinin ölümüne sebep olamaz. FEYYAZ ALİ BEY (Yozgat): Teşkilatı Esasiye Kanununda, hâkimiyet kayıtsız şartsız Milletindir, diyor. Ona ne cevap vereceksiniz? MAHMUT ESAT BEY (Devamla): Cevap vereceğim efendim. Efendiler bir ricam var, ben bütün arkadaşlarımın vatanseverliğine, milliyetçiliğine olanlardanım ve onların benim kanaatime sözlerini, hürmetle dinledim, bendenizi de hürmetle dinlemenizi isteyemem ve bunu diyemem. Yalnız çok rica ederim sözümü kesmeyin ki bir hakikate varalım. Şüphesizdir ki hakikat nerede ise, hep oraya yürüyeceğiz. Efendileri Teşkilatı Esasiye Kanununun 1. ve 2. maddeleri milli hâkimiyeti mutlak surette Millete vermektedir, bunda şüphe yoktur. Fakat, bu ne dereceye kadar mutlaktır ve ne dereceye kadar kayıt altındadır. Bir kere bunu düşünmenizi rica ederim. Bunu Yunus Nadi Beyefendi biraz işaret buyurdular. Bendeniz de biraz daha işaret edeceğim. Efendiler milli hâkimiyetin tamamıyla tatbik edilmesini arzu ediyorsak, bu işlerin başına doğrudan doğruya Milletin gelerek kendi kendini idare etmesi lâzımdır. Bu meseleden bahseden Jean Jacques Rousseau, milli hâkimiyetin sınırlı olduğuna üzülüyor ve fakat başka türlü idare etmek imkânı yoktur, diyor. Binaenaleyh milletin buraya doğrudan doğruya gelmesi imkânı olmadığından mecburen Yüce Meclis onun yerine gelmiş ve onun mukadderatını bugün idare etmekte bulunmuştur. İslam Hukukunda hiç şüphesiz büyük bir meşrutiyet manası, büyük bir milliyetçilik, hürriyet manası, bir milletin hakkını gözetmek manası vardır. Fakat zannederim muhterem arkadaşlarımızdan Ali Şükrü Beyefendi ve pek çok itimat ettiğim Basri Beyefendi de pek iyi bilirler ve 60

61 tasdik buyururlar ki bu milli hâkimiyet meselesi şeraitte de mutlak değildir. Çünkü bunun mutlak şekilde icrasına imkân yoktur. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Bu sözü senet tutacağız. MAHMUD ESAT BEY (Devamla): Hay hay, ben kanaatimi söylüyorum, buradan bir sıra mantık yürüterek gidersek görürüz ki burada kayıt var, şurada kayıt var, sonra meclislerin içerisine geliriz. Efendiler, her meclis kendi manasından, kendi Memleketinin muhitinden, sosyal hayatının içinden ve kendi varlığından çıkar ve ona göre Memleketine karşı tavırlar alır. Bizim Hükümetimizin bugünkü teşekkülünde de hiç şüphe etmem ki adaylık meselesini ortaya koymakla milli hâkimiyeti kayıt altına almış bulunsun. Meclisin hâkimiyeti pek az bir şekilde sınırlıdır ve fakat buna mecburiyetler vardır, efendiler. (o mecburiyetler nedir sesleri) Efendiler, bizim Meclisimiz şükürler olsun ki bu milli kavga içinde bir particilik hayatı yaşamamaktadır ve yaşamayacaktır. Binaenaleyh particilik hayatı yaşamayan meclislerde... HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Ya grup hayatı... MAHMUT ESAT BEY (Devamla): Grup, siyasi parti değildir. Grubun ne olduğunu hepiniz bilirsiniz. (gülüşmeler) Particilik hayatı yaşamayan meclislerde vekil seçmek pek güçtür. Bir mecliste üç dört parti bir arada olduğu zaman bunlar uyuşabilirler. Vekillerini kolayca seçerler. Yalnız bu Meclisin içerisinde değil, bütün Dünyadaki meclislerde üyelerin tamamını elinin içine alarak, emirlerini diktatör gibi yaptıran partiler için bu gibi adaylar göstermeye lüzum yoktur. İsviçre'de mesela doğrudan doğruya vekilleri Meclis seçer. Fakat zannediyor musunuz ki efendiler, kendiliklerinden seçerler? Orada bileği demir gibi bir parti vardır. Bizim Mecliste siyasi parti bulunmadığına göre... (hah, hah sesleri) Resmen yoktur. (gülüşmeler, alkışlar, gürültüler) Bizim Mecliste umumi ve resmi şekilde parti bulunmadığına göre adayların seçilmesi imkânı çok zordur. Binaenaleyh aday kolayca seçilemeyecek, Memleket hükümetsiz kalmak tehlikesine, zaruretine mahkûm olacaktır. Memleket hükümetsiz kaldığı zaman da efendiler, bu Memlekete karşı vermek mecburiyetinde bulunduğumuz büyük hesabın ağırlığı altında inim inim inleyeceğiz. Arkadaşlar sonra uyum meselesine temas ettiler. Bazı arkadaşlar bunun hiç ehemmiyeti yoktur, uyum meselesi kabine sistemine aittir, dediler. Çok doğrudur. Kabine sisteminde birlik ve uyuma çok ihtiyaç vardır ve bunun içindir ki aday seçme heyetinin içine Vekiller Heyeti Reisini de koyduk. Fakat unutulmamalıdır ki Memleketin mukadderatını ellerine verdiğimiz insanlar Meclisin istediğini kabul etmeye mecburdur. Bunlardan sonra arz etmek istediğim bir husus daha var, efendiler. Elinizdeki Vazife ve Mesuliyet Kanun Tasarısını lütfen mütalaa buyrulursa görülür ki Vekiller Heyeti Reisi her iki ayda bir davet edilmeksizin buraya mutlak surette gelecek ve izahat verecektir. Bununla beraber elimizde gensoru önergeleri vardır. Elimizde bundan en büyük silâh olarak arz ettiğim yol gösterme hakkı var. Biz bunları istediğimiz zaman kullanabiliriz ve işimize gelmeyen bir vekili istediğimiz zaman, bir dakika bile durmaksızın düşürebiliriz. 61

62 Binaenaleyh bu Kanunla temin etmek istediğimiz tek gaye, Memleketin şu partisiz zamanında Memleketi hükümetsiz bırakmamaktır. Bunun için milli hâkimiyet bir nebze kısıtlanıyorsa efendiler, Memleketin selameti içindir. Bu milli hâkimiyeti ve memleketi kurtarmaya dair bir iştir. Milli hâkimiyetin maksadı da Memleketi kurtarmaktır, o halde o gaye hâsıl oluyor demektir. Efendiler, son sözümü söylerken şurasını hatırlatmak isterim ki siz Osmanlı tarihine layık bir sıfatla, bütün Dünyanın önüne dikildiniz ve Türkler yaşamak hakkına sahip değildir, diyen Dünyaya karşı en medeni milletlerin kabul ettiği sistemde milli hâkimiyeti tecelli ettirecek bir kanunla karşılarına çıktınız. Türk Milletini birleştirdiniz ve önünüzdeki düşmanı da ezmektesiniz. Bu küçük kaydı bu Kanuna ilave etmekle hiçbir şey kaybetmeyeceksiniz. Bunun aynen kabulünü rica ediyorum. Gelecek haleflerimiz bunu beğenmezlerse değiştirirler. MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Efendim, bu Kanun Tasarısının 1.Maddesi hakikaten pek çok düşünülecek ve ilmi, şer i, hukuki esaslardan birlikte meydana getirilecek bir maddedir. Mahmut Esat Bey in güzel ve açık ifadeli nutuklarından istifade ettiğim bir şey varsa o da mutlak hâkimiyetin doğrudan doğruya Millette olmayıp, akıl ve şeriatta olduğunu ispat ve kabul edilmesidir. (bravo, sesleri) Bilirsiniz ki mutlak hâkimiyet, vücuttaki akıl gibidir. Yani insanlığı vücuda benzetecek olursam o vücutta hâkim olan ancak akıldır. Ondan sonra gelen diğer organlar alettir. Binaenaleyh tek vücut olan Türk Milletinin kendisinde de hâkim olan doğrudan doğruya aklı, şeriatı, mantığıdır. Mahmut Esat Bey in Komisyon adına söylediklerinden anladığım bir nokta varsa o nokta da vekillerini seçim işlerinin değiştirilmesinde Yüce Meclisin bir nevi kısıtlamaya maruz kalacağının kendilerinin de itiraf etmesidir. Bu kısıtlamanın zaruretini ispat etmek istediler. Şimdi bu zarureti burada bulunan ve Türk milletini temsil eden bu Yüce Meclis karar verecektir ki bana göre bunda zaruret yoktur. Mahmut Esat Bey e sormak isterim ki bu kürsüde kendileri ile beraber münakaşada bulunduğumuz zaman kamu hukuku şahsi hukuk kanunlarıyla ispat edilemez, buyurmuşlardı. Bendeniz de bugün kendilerine teşekkürümü arz ederim ki şahsi hukuktan olan kamu hukukunu yine kendi ağzıyla ispat etmek istiyor. Öyle ise şahsi hukuk kanunları ile ispat edilmek istenen bu Maddeyi elimize aldığımız zaman Medeni Kanunumuzun Kitabülvekâle hükümlerini tetkik ve gözümüzün önüne getirmek lazımdır efendiler. (bravo sesleri) Şimdi Kitabülvekâle hükümlerine göre vekiller, müvekkillerinin yapabileceği işi yapmakta vazifelidirler. Şimdi Vekiller Heyetinin seçilmesi hususunda adayları Yüce Meclisi yapamıyor ve yapamadığından dolayı bu vazifeyi başka vekillere veriyor. Müvekkilinin yapamadığı bir işi acaba vekilin yapmasına ne gibi bir esas yardım edecek? (bravo, alkışlar) Efendiler, biz müvekkiller vekilleri seçmek salahiyetine sahip olduğumuz halde bu salahiyeti diğer bir vekillere verilmek nazariyesi ortaya çıkacaktır. Şimdi bizim yapacağımız seçim işi, bizim tayin edeceğimiz vekillere... YUNUS NADİ BEY: Komisyonların vazifesi kalmaz o halde. 62

63 MÜFİT EFENDİ (Devamla): Orayı arz edeyim, bizim seçeceğimiz vekiller hakkında şunların içinden birini seçeceksiniz diye aday gösteriliyor. Bilirsiniz ki kanuna uymayanlar suç işlemiş olurlar. Bunun misalini İç Tüzük ile ispat edeceğim. İç Tüzüğe göre, müzakereyi ihlal edenler hakkında bir ceza var mıdır, yok mudur? HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Salih Efendiye sor. (gülüşmeler) MÜFİT EFENDİ (Devamla): Öyle ise İç Tüzükle kendimize verdiğimiz bu ceza gibi, Komisyon da böyle adaylar gösterildiği halde bunun haricinde hareket edenler olursa Meclisten bir ay ihraç edilirler gibi bir madde daha koymuş olsaydılar, o zaman her halde bu kanunun bir faydası olabilirdi. Bu kanunun emrettiği meseleyi yapmak için bir kuvvet istiyorum. Halbuki bu Tasarıda o kuvvet yoktur. Yüce Meclisten çıkacak olan kanunların tatbik kabiliyeti olmalıdır. Tatbik imkanı ve bir kudreti olmayan kanunları yapmak, yalnız sahifeler doldurmak ve Yüce Meclisi saatlerce oyalamaktan başka bir şey teşkil etmez. Ancak düşünelim, bendeniz de düşündüm. Bu 1.Maddenin altına bir fıkra ilave etsek ve desek ki adaylardan başkası da seçilebilir. O zaman böyle bir Maddeye lüzum kalmaz. (doğru, doğru sesleri) Acaba adaylık usulünü kabul etmediğimiz zaman aday gösterilmiyor mu? Bunu düşündüğümüz zaman itiraf ederiz ki aday gösteriliyor. Hatta bazen yirmi kişi fikirlerini bir araya toplamak maksadıyla filan olsun, diye aday gösteriyorlar. Hatta bilirsiniz efendiler, mebus seçiminde bile adaylığını ilan edecek olan adam fikrini, mesleğini, yapabileceği hizmetleri Memlekete ilan ederek mebus olur. Bendeniz de öyle bir bir düşünce karşısında arzu ediyorum ve düşünüyorum ki bize vekil olacak şahıs çıkmalı ve ben filan vekâleti istiyorum, demelidir. (bravo sesleri) HASAN BEY (İktisat Vekili): O zaman kimin sözü süslü ise o kazanır. MÜFİT EFENDİ (Devamla): Binaenaleyh Hasan Bey in söylediği olabilir. Kimin çenesi kuvvetli ise, kimin sözü süslü ise, bu kürsüde kim kandırabilir ve oy alabilirse o vekil olur. Artık arkadaşlarımızın kantarı cebinde. Herkesi ölçmüşler, her birilerini tetkik etmişler, istediğini seçecek ve bundan sonra oyunu öyle verecekler. (alkışlar) Binaenaleyh arkadaşlar, bendeniz de meseleyi doğrudan doğruya vicdanınıza havale eder ve bu meselede Meclisin ve Milletin kısıtlama olmaksızın serbest olduğunuzu arz eylerim. (kısıtlama istemiyoruz sesleri) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim müsaade buyurun, önergeler var. TBMM Başkanlığına İzahat kâfidir. Müzakerenin yeterliliğiyle 1.Maddenin reddini teklif eylerim. 6 Temmuz 1922 Tokat Mebusu Hamdi 63

64 VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim evvela müzakerenin yeterliliğini oya koyuyorum. Müzakereyi kâfi görenler lütfen el kaldırsın. Müzakerenin yeterliliği çoğunlukla kabul edilmiştir. Sonra Efendim, 1.Maddenin kaldırılmasını oya koyuyorum. Kabul edenler lütfen el kaldırsın. Çoğunlukla kaldırılması kabul edilmiştir. HASAN BASRİ BEY (Karesi): Adaylık usulü lâğvedildi diye tutanağa geçsin, Reis Bey. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Cumartesi günü... (değişiklik teklifleri var sesleri) SELAHATTİN BEY (Mersin): Efendim, tadil teklifleri var. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Bunun yerine konacak bir madde teklifi vardı. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, Canik Mebusu Emin Beyle arkadaşlarının bir önergesi var. Okunacak. TBMM Başkanlığına Bahis mevzuu 1.Maddenin aşağıdaki gibi değiştirilerek kabulünü talep ve teklif eyleriz. Canik Mebusu Emin ve 9 arkadaşı Madde 1. İcra Vekilleri reisi ile vekiller, Büyük Millet Meclisinin mutlak çoğunluğuyla ve gizli oylama ile aralarından ayrı ayrı seçilirler. SELAHATTİN BEY (Mersin): Bu adaylık usulü yerine geçecek bir maddedir. Reis Bey. (Madde kaldırılmıştır sesleri) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Madde kaldırılırsa artık değişiklik olunmaz. MAZHAR BEY (Aydın): Kaldırıldıktan sonra değişiklik teklifi okunmaz. Önergelerini geri alsınlar. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Reis Bey, daha önce değişiklik önergelerinin oya konması lazımdı. (Madde kaldırılmıştır sesleri) Maddenin kaldırılması kabul edilmekle adaylık usulü reddedildi, efendiler. Fakat bu, adaylık usulünün kaldırılması mıdır, değil midir? (gürültüler) Bu hususta oylarımızı bin defa kullanmakta hür ve serbestiz. YUNUS NADİ BEY (Komisyon Reisi): Adaylık lağvedilmemiştir. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Nasıl lâğvedilmemiştir? Birinci madde kaldırıldı, Efendim. 64

65 HÜSEYÎN AVNİ BEY (Erzurum): Evvelki madde yerine geçmek üzere bir Madde var. Divan onu oya koysun. (gürültüler) Efendiler, oylarımızı kullanmada hür ve serbestiz. Oya konsun, mesele halledilir. (şiddetli gürültüler) VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Cumartesi günü toplanmak üzere celseyi tatil ediyorum. 1 (İki gün sonra 8 Temmuz 1922 tarihindeki oturumda Kanun Tasarısının görüşülmesine devam edildi.) RAUF BEY (Başkan Vekili): Efendim müzakere edilecek mevzu, İcra Vekillerinin seçimine dair olan Kanundur. Devam ediyoruz. HAKKI HAMİ BEY (Sinop): Yalnız Reis Raportör Bey söylesinler, ondan sonra söyleyelim. RAGIP BEY (Komisyon Kâtip Üyesi): Efendim, Komisyonun 1.Maddenin kaldırılmasından sonra 2.Madde hakkında söyleyecek bir şeyi yoktur. HAKKI HAMİ BEY (Devanla): Efendim bendeniz Komisyon tarafından malumat verilmesini teklif ediyorum. Tabii onu anladıktan bizim konuşmamız daha uygundur. Komisyon 1.Maddenin kaldırılması ile artık Kanunun diğer maddeleri hakkında icap eden kararın Yüce Meclise ait olduğunu söylediler. 1. ve 2. maddeler zaten birbirine bağlıdırlar. Perşembe günü uzun uzadıya cereyan eden müzakereden sonra, 1.Maddenin kaldırılması ile neticelenen müzakerenin gösterdiği neticeye bakılırsa, Yüce Meclis aday esasına asla taraftar olmadığını gösterilmiştir. Maalesef İç Tüzüğe riayet edememesi neticesi olmak üzere değişikliğe dair önergeler oylamaya konulmamıştır. Efendiler bir madde hakkında kaldırılmasına dair önerge verme işi İç Tüzükte yoktur ve manasız bir iştir. Fakat Yüce Heyetiniz kabul ettikten sonra buna bir şey denilemez. Bizim verdiğimiz ve oya konulmayan değişiklik önergesi yalnız 1.Maddeye ait değil, 2.Maddeyi de içine almaktadır. 1.Madde kaldırılsa bile, evvela değişiklik önergelerinin oya konması zaruridir. Binaenaleyh iki gün önce takdim ettiğimiz değişiklik önergesinin İç Tüzük dairesinde oya arz olunmasını bendeniz teklif ediyorum. RAUF BEY (Başkan Vekili): Birinci madde Tasarıdan çıkarılmıştır. Üzerinde müzakere edilecek bir vaziyet kalmamıştır. VASIF BEY (Sivas): 1.Maddenin reddinin sebebi, Meclisin vaziyetinde pek iyi görüldüğü gibi aday usulünün reddi idi. Yoksa Kanunun ret değildir. Zaten bu Kanun, aday usulünün iyi neticeler vermemesi üzerine yapılmış bir kanundur. Efendiler biz iki, üç senedir aday usulünü tecrübe ettik. Bu Mecliste birçok defa seçim yapıldı. Mecliste iki, üç, beş defa oylama yapıldığı halde aday olan kişi 1 TBMM Zabıt Ceridesi (6 Temmuz 1922), 1.Dönem, c.21, s , 65

66 üzerinde çoğunluğun toplanamadığını gördük Fakat neticede bir kişi kazandı. Mademki bir şey münakaşa ediliyor. Tabii orada muhtelif fikirler hasıl olabilir. Nitekim bizde de her hangi bir kanunu Dünyanın her yerinde olduğu gibi münakaşa ederken birçok fikirler söylenir. Sonra mesele uzar, fakat nihayet bir noktada anlaşma olur. Bu, her yerde daima böyle olmuştur. Bu bizim için büyük bir mahzur değildir ve büyük mesele de değildir. Son bir söz olarak bu kürsüden ayrılmadan evvel gerek ilmine ve gerek şahsına çok hürmet ettiğim aziz arkadaşım Mahmut Esat Bey e bir şey söyleyeceğim. Polonya nın düşüşünü söyleyerek bizi aday usulüne adeta davet buyurdular. Ben bundan dolayı bir işaret alıyorum, belki yanılıyorum. Polonya'da seçim nasıldı, Hükümet nasıldı, ben uzun uzadıya bahsedecek değilim. Lehliler şahısların peşine düştüler. Düşman ordusunun başına geçerek memlekete gelen heriflerin bile peşine düştüler ve birbirini yediler. Biz ise bilakis bizi birbirimize yedirmek için çalışan düşmanların bütün entrikalarını kırarak elhamdülillah Milleti bir noktaya getirebildik, efendiler. (bravo sesleri) İnşallah daha iyi günleri de idrak edeceğiz. (inşallah sesleri) Onlar, Lehliler birbirlerinden ayrıldılar, Biz bilakis birleşip birbirimize sarılıyoruz. Binaenaleyh rica ederim, Lehlilerin o vaziyeti ile bizim vaziyetimiz arasındaki büyük farklar dikkate alınsın. Biz kazanmak için çalışıyoruz ve yine kazanacağız. Binaenaleyh 2.Maddenin kabul edilmemesini rica edeceğim ve bunun yerine bir teklif takdim ettim. Aday usulü olmaksızın Vekiller Heyetinin gerek reis ve gerek vekillerini doğrudan doğruya Yüce Meclisin seçmesi lazımdır. Fakat Meclis arzu ederse ve diğer işlerde yaptığı gibi aday göstermesini bir komisyona verebilir. Ne yaparsa yapar. Ona kimsenin bir diyeceği yoktur. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Komisyon Raportörü Mahmut Esat Bey in geçen beyanatı arasında benim de açıklamasını istediğim hususta, bize açıkça bugünkü harekâtımız için bu hatadır, gittiğiniz şu yol hatalıdır demediler. Umumi ve ilmi beyanatla filan milletler şöyle yapmıştır, dediler. Biz diyoruz ki Büyük Millet Meclisi doğrudan doğruya vekillerini seçsin, elde mevcut bir kanun var. O ise bu madde dolayısıyla bazı fedakârlıklar tavsiye ettiler. Bu fedakârlık kime karşı olacak? Bu madde ile kazanılacak maddi menfaat nedir? Bunları söylemediler. Neticede dediler ki bu Tasarının kabulünü isteriz. Şimdi umumi bir hususu mütalaa ederken, hususi bir şekil olan bu adaylık meselesinde sözlerine bu suretle nihayet vermesinde her halde bir mutabakat göremedim. Belki o kadar idrake sahip değilim. Ben de istirham ederim ki bu hususta da bizi aydınlatarak bu husustaki cehaletimizi gidersinler. MAHMUT ESAT BEY (Komisyon Raportör Üyesi): Estağfurullah, efendiler, Hüseyin Avni Bey arkadaşımızla ilim ve irfanına pek ziyade hürmetkâr olduğum Vasıf Beyefendi nin sordukları sorulara müsaadenizle bir iki noktadan cevap vereceğim. Yalnız her şeyden evvel şunu arz edeyim ki 1.Maddeyi Yüce Meclis bir kararıyla kaldırmıştır. Bu karar hepimizce muhteremdir. Yalnız Maddenin müzakeresi sırasında söylenen sözler, Meclis tutanaklarında Türk ve İslam tarihinde yerini almıştır. İnşallah gelecek nesiller Yüce Heyetinizin kararında isabet 66

67 ettiğini gösterir ve bununla iftihar ederiz. (inşallah sesleri) Bendeniz Vatanıma ve Milletime karşı vicdani vazifemi ifa etmek için buraya çıktım, kanaatimi söyledim ve buna emin olmanızı rica ederim. (şüphesiz sesleri) Muhterem arkadaşım Vasıf Beyefendi Lehistan'dan bahsettiler ve mahvolmasında birçok sebepler mevcut bulunduğunu söylediler. Bu çok doğrudur. Fakat efendiler, Lehistan'ın batmasına ve Rus çarlarının istilâsına düşmesine en büyük sebep, bütün tarih kitaplarında ve bütün hukuk kitaplarında mevcut olan bir kayıttır ki o da Lehistan'ın Kanunu Esasisi (Anayasa), Lehistan'ı Rusların eline teslim etmesidir. Oradaki meclisler Lehistan'da milli hâkimiyetin tamamıyla tatbikini istiyorlardı ve diyorlardı ki Meclis çoğunlukla karar veremez. Büyük çoğunlukla da karar veremez. Mutlak her karar hakkında oybirliği lazımdır. Halbuki bütün kararları oybirliği ile çıkarmak imkânı olmadığından, Rus çarları bundan istifade ettiler. İşlerin durgunluğundan istifade geldiler, Lehistan'ı taksim ettiler. Biliyorsunuz, Lehistan Almanya'nın, Avusturya' nın ve Rusya'nın istilası altına düştü. Fakat Türkiye hiçbir milletin istilası altına düşemez. Ben buna inanıyorum. Bu sebepledir ki 1.Madde üzerinde ısrar etmiştim. Hüseyin Avni Beyefendiye cevap vereceğim. Umumi mütalaa verdikten sonra, 1.Madde hakkındaki kati kanaatin-mi söylemediğimden bahsettiler. 1.Madde hakkında kanaatimi tamamen söyledim. Dedim ki uyum meselesi, her hangi bir şekilde olursa olsun, ister kuvvetler ayrılığı sisteminde olsun, ister bizim sistemimizde olsun, katiyen ihmal edilemeyecek bir noktadır. En küçük bir misal ile izah edeyim. Bugün gezmeye giderken bir arabaya bindiğiniz zaman mutlaka en sevdiğiniz bir arkadaşı beraberinizde istersiniz, uyuşmak anlaşmak istersiniz ve o şekilde rahat rahat gidebilirsiniz. Bu noktalara ilişerek 1.Maddenin lüzumuna inandım ve kanaatlerimi tarih önünde söyledim. Bendeniz bu kanaatteyim ve tarihe karşı bu şekilde borcumu ifaya çalıştım. Bendeniz esas itibariyle adaylığın, dün arz ettiğim sebeplere dayanarak taraftarı olmakla beraber, mecburiyeti hususunda taraftar olmadığımı da beyan etmiştim. Fakat her vaziyette adaylık usulünün taraftarıyım ama gösterilen namzetlerin mecburi olup olmamasında da ısrarcı değilim. (bravo sesleri) Faydası şudur ki karışıklık ve uyumsuzluk hükümetsizlik meselesidir. Öyle zamanlar gelir ki kimi seçelim diye uzun uzadıya düşünmek mecburiyetinde kalınır ve Memleketin bu zor günlerinde hükümetsizliğe tahammülü yoktur. Onun için gösterilen adaylar o kargaşa içinde, o karanlık içinde fener vazifesini yapar. Fakat Meclis istemezse onları seçmez. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Mahmut Esat Bey in ilmine, irfanına hürmet ederim. Uyum hususunda kendileri imkânı yoktur, çünkü o on beş kişinin de oyu vardır. MAHMUT ESAT BEY (Devamla): Arz edeyim Efendim, kanaatime göre uyumu temin edebilir. Çünkü bir Aday Komisyonu teşkil ediyoruz. Şayet vekil adayı gösterilecek ise Vekiller Heyeti Reisi geliyor ve bu husustaki fikrini söylüyor ve arkadaşlarıyla görüştükten sonra hiç şüphe yoktur ki orada hazır bulunan üyeler onun fikrini dinlememek gibi bir şey yapmazlar herhalde. Vekiller Heyeti Reisini seçerken de bütün vekilleri topluyoruz ve onlar da, başları olacak adam hakkında 67

68 fikirlerini söylüyorlar. Bu da uyumu tamamen temin edemez. Fakat efendiler, bizim sistemde de tamamen isabet aramak, ortaya bir arkadaşlar Hükümeti vücuda getirmek demektir. (bravo sesleri) Binaenaleyh o Hükümeti vücuda getirmek için de Meclisin terazisini ağır tutmak lazımdır. Uyum lazım, fakat uyum lazımdır diye büsbütün bu uyumu da diğer tarafa devretmek de doğru değildir. Biz bu suretle ikisinin ortasını bularak bir yol aradık. TAHSİN BEY (İzmir): Beyanatınız Komisyon adına mıdır? MAHMUT ESAT BEY (Devamla): Bazı noktaları şahsım adına, bazı noktaları Komisyon adına söylüyorum, Efendim. DR. TEVFİK RÜŞTÜ BEY (Menteşe): Perşembe günü bütün bir gün süren müzakerelerden elde edilen netice, adaylığın lüzumunu kaldırmış ve aksini ispat etmiş değildir. HAKKI HAMİ BEY (Sinop): Şimdi belli olur. TEVFİK RÜŞTÜ BEY (Devamla): Şimdi belli olur demekle arkadaşım ispat etmek istiyorlar ki hazırlanmış ve dinlemeden hükmedip oy verecek arkadaşlar vardır. Bundan Meclisi tenzih ederim. Meclis, benim sizi dinlediği gibi dinler ve hangi tarafı haklı görürse ona oy verir. Uyum kelimesi üzerinde Mahmut Esat Bey biraz durdu. Fakat bendeniz daha çok duracağım. Uyum meselesi öyle alelade ihmal edilecek bir iş değildir. Bir devletin idaresinde bulunan ve onun mukadderatını ellerinde tutan adamların birbirleriyle beraber yürümesindeki menfaati inkar edebilmek mümkün değildir. Binaenaleyh her ne şekil hükümet olursa olsun, daima hükümet makinesini işletmekle mükellef olanların arasında iyi münasebetlerin bulunmasını insanlar daima istemişlerdir. Salahiyetin kısıtlanması, tecrübe önünde veya Yüce Heyetin vermiş olduğu karar önünde yanlış olduğu anlaşılırsa, adaylığın lüzumu her gün cereyan ermekte olan ihtiyaç önünde kendisini göstermiştir. Hatta Komisyon bu Tasarıyı hazırlarken vekil arkadaşlarımızın bir çoklarıyla sohbet etti. Hepsi ile diyemem ve icap ederse hürmet edilen bazı arkadaşların isimlerini de verebilirim. YAHYA GALİP BEY (Kırşehir): Hepsi hürmet edilen değil mi? TEVFÎK RÜŞTÜ BEY (Devamla): Hepsi hürmet edilendir. Fakat gördüklerimden bahsediyorum. Bu sohbet sırasında vekiller arasındaki uyumun lüzumunu pek çok ısrar ederek anlatmışlardır. Onların da tecrübelerinden istifade etmek lazımdır. Netice adaylık lazımdır, kötü değildir, hakları kısıtlayıcı değildir. O halde denilebilir ki bu Kanunun manası nedir? Ona karşı şu cevap verilir. Birçok memleketler ananeleriyle hareket ederler. Fakat birçok memleketlerde de bu anane ile değilse bile bazı usul ve kaideler konulmuştur. Mademki bizde bugüne kadar böyle bir teamül yerleşmiş değildir... (öldü sesleri) Müsaade buyurunuz, vekil seçiminde bir veya iki defa olan şey teamül değildir. Biz her seçim işinde birbirimizle sohbet eder, konuşur, görüşür ve dertleşiriz. Hâlbuki Vekiller Heyeti Reisi gelip de bir 68

69 kısım mebuslarla görüşmesi uygun olamaz. Meclisin tamamıyla görüşecek ve onun üzerinde karar verecek demek ne demektir? Bunu manası aday gösterecek demektir. Komisyonda üye bulunduğum için, Hakkı Hami Bey in beyanatının şahsıma ait olan kısmına cevap vermek istiyorum. Hakkı Hami Bey buyurdular ki 2.Madde hakkında Komisyonun fikri nedir? Tasarının en mühim, en esaslı maddesi olan 1.Madde kaldırıldıktan sonra Komisyon mütalaa beyan edebilmek için hiç olmazsa onu alıp bakmalıydı. Biz kati kararı Meclise bıraktığımızdan, Meclisin müzakeresini aşkla, hararetle arzu ettiğimizden dolayı mı Hakkı Hami Bey bizi hatalı buluyor? (hayır, öyle değil sesleri) Yoksa ne şekle girdiğini bilmediğimiz şey üzerinde ezbere mütalaa vermemizi mi bizi mecbur etmek istiyor? (estağfurullah sesleri) Biraz insaf isterim ve netice olarak şunu da arz ederim ki Komisyondaki arkadaşlarımız kendilerine havale ettiğiniz vazifeyi ellerinden geldiği kadar yaptılar. Birbirimizi alaya almayalım, küçük düşürmeyelim. Bu Meclise yakışmayan ve hiç de uygun olmayan sözlerin söylenmesi milli hâkimiyeti temsil eden bu Meclisin içine yanlış anlaşılmalara sebep olur ki onun neticesi milli hâkimiyeti rencide etmektir. (hâşâ, hâşâ sesleri) MUHİTTİN BAHA BEY (Bursa): Ben öyle zannediyorum ki, maddeler teferruattır. Geçen celsede söylenilen sözler bugün yine tekrar ediliyor. Müsaade buyurursanız maddeler birer birer okunsun. Ya kabul veya reddedilir. RAUF BEY (Başkan Vekili): Efendim müzakerenin yeterliliği hakkında önergeler vardır. 2.Madde hakkındaki müzakerenin yeterliliğini kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın. Çoğunlukla kâfi görülmüştür. Önergeleri okuyoruz. (İki değişiklik önergesi okundu, oylandı ve reddedildi. Sıra üçüncü önergeye geldi...) RAUF BEY (Başkan Vekili): Sivas Mebusu Vasıf Bey le arkadaşlarının önergesini okuyorum. TBMM Başkanlığına 2.Maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini teklif ederiz. Sivas Mebusu Vasıf ve 90 arkadaşı Madde 2. İcra Vekilleri Reisi ile İcra vekilleri, Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oy ile ve mutlak çoğunlukla, Meclis üyeleri tarafından ayrı ayrı seçilirler. RAUF BEY (Başkan Vekili): Bu önergeyi de oylarınıza arz edeceğim. Bu önergeyi kabul edenler lütfen el kaldırsın. Çoğunlukla kabul edilmiştir. 69

70 (İki gün önceki oturumda 1.Maddenin kanun metninden çıkartılması ve bu oturumda da 2.Maddenin değiştirilerek kabul edilmesi, uzun bir süre usul tartışmasına neden oldu. Sonunda...) RAUF BEY (Başkan Vekili): Efendim biraz önce çoğunlukla kabul edilen 2.Madde, daha önceki celsede Tasarı metninden çıkarılan ve 3. maddelerin yerine geçiyor ve 1.Madde oluyor. (evet sesleri) Yüce Heyetinizce o şekilde kabul ediliyor, itiraz eden de yoktur. O halde Tasarının 4.Maddesi de 2.Madde oluyor. Şimdi Efendim, yeni 1.Maddeyi okuyoruz. Söz isteyen var mı Efendim? (hayır sesleri) Madde 1. İcra Vekilleri Reisi ile İcra vekilleri, Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oy ile ve mutlak çoğunlukla, Meclis üyeleri tarafından ayrı ayrı seçilirler. RAUF BEY (Başkan Vekili): 1.Maddeyi bu şekilde kabul edenler. Çoğunlukla kabul edilmiştir. Tasarının 4.Maddesi, 2.Madde oluyor, okuyoruz. MADDE 2. İcra Vekilleri Reisi, İcra vekilleri içinden seçildiği takdirde vazifeli olduğu vekâletin vazifesini de Meclis kararıyla devam etmesi uygundur. TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Efendim ifadede imla hatası var. Reisi yerine Reisinin denilmesi icap eder. Böyle denilirse Türkçemize daha uygun olur. (önerge ver sesleri) ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): İmla hocası RAUF BEY (Başkan Vekili): Madde hakkında değişiklik önergeleri var. Okuyor ve oya koyuyorum. (Altı değişiklik önergesi okundu, oylandı ve reddedildi.) RAUF BEY (Başkan Vekili): Bu maddeyi aynen kabul edenler lütfen el kaldırsın. Çoğunlukla kabul edilmiştir. 3.Maddeye geçiyoruz. MADDE 3. İcra vekillerinden birinin her hangi bir sebeple vazifesi başından ayrılması icap ettiği takdirde vazifeye dönesiye kadar yerine Büyük Millet Meclisince bir geçici vekil seçilir. Bu geçici vekil de vekilin vazife ve salahiyetine sahiptir ve vekil gibi mesuldür. Seçim, vekil seçimi usulüne göre yapılır. RAGIP BEY (Komisyon Kâtip Üyesi): Komisyonun ufak bir düzeltmesi var. Onu arz edeceğiz. Maddeye son fıkra olarak şunu ilâve ettik, Ancak vekil, çeşitli vazifeden dolayı veya her hangi bir mazeretle vazife başından geçici olarak 70

71 ayrıldığı takdirinde, Meclisçe yerine bir vekil vekili seçilinceye kadar vekillerinden biri Vekiller Heyeti tarafından tayin olunur. NECİP BEY (Ertuğrul): Efendim vazifenin başına bir müddet koymak icap eder. Mesela bir vekil bir yere gidecek. Bir hafta mı, on gün mü? HAKKI HAMİ BEY (Sinop): Komisyonun bu husustaki ifadesinin değiştirilmesine lüzum yoktur. Bundan dolayı bendeniz bu ilave ile birlikte aynen kabulünü teklif ediyorum. TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Efendim, Farsçadaki her Türkçedeki bir kelimesine karşılıktır. er hangi bir denmez, hangi bir veya her hangi denilir. Binaenaleyh ikisinden birinin kaldırılmasını teklif ediyorum. (Milletvekilleri söz alarak Madde hakkındaki görüş ve önerilerini bir süre daha bildirdiler. Bu arada oturumu yöneten Başkan Vekili Rauf Bey, salon kapısında konuşan bir grup milletvekilini uyardı.) RAUF BEY (Başkan Vekili): Efendiler, müzakere orada cereyan etmiyor, kürsüde cereyan ediyor. Birkaç yerde müzakere cereyan edemez. Rica ederim müzakereyi ihlâl etmeyiniz. Müzakerenin yeterliliği hakkında önerge var. Müzakerenin yeterliliğini kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın. Müzakere kâfi görülmüştür. Efendim bu hususta verilen değişiklik önergeleri var. Yüce Heyetinize arz edilecektir. TBMM Başkanlığına 3.Maddenin sonuna, Ancak vekil, çeşitli vazifeden dolayı veya her hangi bir mazeretle vazife başından geçici olarak ayrıldığı takdirinde, Meclisçe yerine bir vekil vekili seçilinceye kadar vekillerinden biri Vekiller Heyeti tarafından tayin olunur. fıkrasının teklif ederiz. Komisyon Raportör Üyesi Mahmut Esat RAUF BEY (Başkan Vekili): Hususi Komisyon Raportörünün teklifini oylarınıza arz ediyorum. TEVFİK RÜŞTÜ BEY (Menteşe): Müsaade buyurun Efendim, karışıklık olacak. RAUF BEY (Başkan Vekili): Bu teklifi kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın. Efendim anlaşılamadı. Bu önergeyi kabul edenler lütfen ayağa kalksın. 3.Madde yerine Komisyon Raportörünün teklifi diye okudum. Anlamayan varsa oyunu geri alabilir. (gürültüler) Hiçbir şey dinlemem. Efendim oya koyuyorum. Çoğunlukla kabul edilmiştir. Efendim verilen diğer önergelerin bu Madde ile bir münasebeti kalmamıştır zannediyorum. Binaenaleyh onları oya koymaya lüzum yok. 71

72 MADDE 3. İcra vekillerinden birinin her hangi bir sebeple vazifesi başından ayrılması icap ettiği takdirde vazifeye dönesiye kadar yerine Büyük Millet Meclisince bir geçici vekil seçilir. Bu geçici vekil de vekilin vazife ve salahiyetine sahiptir ve vekil gibi mesuldür. Seçim, vekil seçimi usulüne göre yapılır. Ancak vekil, çeşitli vazifeden dolayı veya her hangi bir mazeretle vazife başından geçici olarak ayrıldığı takdirinde, Meclisçe yerine bir vekil vekili seçilinceye kadar vekillerinden biri Vekiller Heyeti tarafından tayin olunur. RAUF BEY (Başkan Vekili): 3.Maddeyi bu şekliyle kabul edenler. Kabul edilmiştir. 4.Maddeyi okuyoruz, Efendim. MADDE 4. Bu Kanuna aykırı olan hükümler geçersizdir. RAUF BEY (Başkan Vekili): Efendim bu 4.Madde hakkında söz isteyen var mı? 4.Maddeyi aynen kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın. Kabul edilmiştir. Şimdi 5. Maddeyi okuyoruz. MADDE 5. Bu Kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer. RAUF BEY (Başkan Vekili): Söz isteyen var mı Efendim? (hayır sesleri) 5. Maddeyi aynen kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın... 5.Madde aynen kabul edilmiştir. 6.Madde okunacak MADDE 6. Bu Kanun Büyük Millet Meclisi tarafından yürütülür. RAUF BEY (Başkan Vekili): 6.Madde hakkında söz isteyen var mı Efendim? Söz isteyen yoktur. Maddeyi aynen kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın. 6.Madde de aynen kabul edilmiştir. Şimdi Efendim, İstanbul Mebusu Ali Rıza Bey le on dört arkadaşının, Kanunun tamamının ad okunarak oylanması hakkında bir önergeleri var. (Bu sırada Komisyon Reisi Yunus Nadi Bey, verdikleri tasarıda yer alan Teşkilatı Esasiye Kanununun 9.Maddesinin değiştirilmesinin, bu Kanun kabul edildikten sonra şart olduğunu ifade etti. Yapılan uzun tartışmadan sonra bunun daha sonra yapılması kabul edildi. Daha sonra usul tartışmaları yapıldı. Tartışma uzayınca...) RAUF BEY (Başkan Vekili): Müzakerenin yeterliliğini oya arz ediyorum. Kabul edenler ellerini kaldırsın. Müzakereyi kâfi görülmüştür. On beş imzalı önerge ile ad okunarak oy kullanılması teklif ediliyor. Kabul edenler... (oya konamaz sesleri) OPERATÖR EMİN BEY (Bursa): İç Tüzük açıktır, önerge oya konamaz. Ad okunarak oylama yapılması teklif edilince Kanunu o usul ile oya koymaya mecbursunuz. 72

73 RAUF BEY (Başkan Vekili): Efendim haklısınız, Divan yanlışlık yapmıştır ve itirafa Yüce Heyetinizin bunu kabul veya reddetmesi hakkında oylamaya lüzum yoktur. O halde Kanunun tamamı hakkındaki oylarınızı kullanmaya başlayınız. Kabul edenler beyaz, etmeyenler kırmızı pusula vermek suretiyle oylarınızı kullanınız. (Ad okunarak oylar kullanıldı, sayıldı ve...) RAUF BEY (Başkan Vekili): Efendim, oylama neticesini arz ediyorum. Oylamaya iştirak eden 184, çekimser 14, ret 46, kabul 124. Çoğunlukla İcra Vekillerinin Seçimleri Hakkındaki Kanun kabul edilmiştir. (alkışlar) ZİYA HURŞİT BEY (Lazistan): Üçte iki çoğunluk bile var. 1 İCRA VEKİLLERİNİN SEÇİMLERİNE DAİR KANUN TASARISI MADDE 1. İcra Vekilleri Reisi ile İcra vekilleri, Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oy ile ve mutlak çoğunlukla, Meclis üyeleri tarafından ayrı ayrı seçilirler. MADDE 2. İcra Vekilleri Reisi, İcra vekilleri içinden seçildiği takdirde vazifeli olduğu vekâletin vazifesini de Meclis kararıyla devam etmesi uygundur. MADDE 3. İcra vekillerinden birinin her hangi bir sebeple vazifesi başından ayrılması icap ettiği takdirde vazifeye dönesiye kadar yerine Büyük Millet Meclisince bir geçici vekil seçilir. Bu geçici vekil de vekilin vazife ve salahiyetine sahiptir ve vekil gibi mesuldür. Seçim, vekil seçimi usulüne göre yapılır. Ancak vekil, çeşitli vazifeden dolayı veya her hangi bir mazeretle vazife başından geçici olarak ayrıldığı takdirinde, Meclisçe yerine bir vekil vekili seçilinceye kadar vekillerinden biri Vekiller Heyeti tarafından tayin olunur. MADDE 4. Bu Kanuna aykırı olan hükümler geçersizdir. MADDE 5. Bu Kanun yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer. MADDE 6. Bu Kanun Büyük Millet Meclisi tarafından yürütülür. 1 TBMM Zabıt Ceridesi (8 Temmuz 1922), 1.Dönem, c.21, s , 73

74 15 TEMMUZ 1922: TBMM HÜKÜMETİNİN GÖREV VE SORUMLULUKLARINA DAİR KANUN TASARISININ GÖRÜŞÜLMESİ (1.Dönem, 3.Yasama Yılı, 74.Birleşim, Gündem: 5/1) Büyük Taarruza sadece bir ay kalmıştı ve Mecliste sinirler iyice gerilmişti. Çünkü taarruz hazırlıkları büyük bir gizlilik içinde yapılıyordu ve milletvekilleri bu durumdan habersizlerdi. Bu durum Mecliste gruplaşmaların daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmasına ve muhalefetin şiddetlenmesine neden oldu. Muhalif milletvekilleri Hükümetin Görev ve Sorumluluklarına dair Kanun Tasarısını, Meclisin yetkilerine bir sınırlama getirilmesi şeklinde yorumladılar ve şiddetli bir engelleme başladı. MUSA KAZIM EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim bugünkü gündemimiz, Vekiller Heyetinin vazife ve mesuliyetine dair olan Kanun Tasarısıdır. Onun müzakeresine başlıyoruz. Bu tasarı için teşkil olunan Hususi Komisyonun gerekçeli raporu okunacak. TBMM Başkanlığına İcra Vekillerinin vazife ve mesuliyetleri hakkında hazırladığımız Kanun Tasarısının, Teşkilâtı Esasiye Kanunumuzun ruhuna uygun olmasına bilhassa itina gösterilmiştir. Çalışmamız iki kısma ayrılmıştır. Birincisi, İcra Vekillerinin seçilmelerine dair olan kısmı, ayrı bir Kanun Tasarısı halinde bundan evvel takdim olunmuş ve Yüce Heyetiniz tarafından kabul edilmiştir. İkincisi ise İcra Vekilleri Heyetinin vazife ve salahiyetlerine dair Kanun Tasarısıdır ve bugün Yüce Heyetinizin takdir ve tenkitlerine arz olunuyor. Komisyonumuz, bilhassa bu defa Meclisin tamamının seçtiği bir Meclis Reisinin ve İcra Vekillerinin kendilerine verilen emir ve vazifeleri muntazam bir devletin ilk bakışta toplu bir sistem halinde temin etmiş olduğu kanaatindedir. Burada tekrar etmek lâzım gelecektir ki İcra Vekillerine tek tek ve birlikte verilen vazifeler, hâkimiyeti kayıtsız şartsız Millete bırakan, yasama ve yürütme gibi bütün kuvvet ve kudretleri Türkiye Büyük Millet Meclisinde toplayan, Teşkilâtı Esasiye Kanunumuzun ruhu, hiçbir şekilde ihlâl edilmemiştir. Aksine bu prensip daha da kuvvetle belirtilmiştir. Komisyonumuzun düşüncesini daha iyi anlayabilmek için Teşkilâtı Esasiye Kanunumuzun bilhassa maddelerini göz önünde tutmak lâzım gelir. Teşkilatı Esasiye Kanununun 3. Maddesinde, Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur ve Hükümeti Büyük Millet Meclisi Hükümeti unvanını taşır, denilmektedir. Hazırladığımız Tasarının 8. Maddesinde de Her Vekil, vekâletine ait işleri, kanunlar, mevzuat ve Büyük Millet Meclisi tarafından gösterilen esaslar dairesinde icraya memurdur, ifadesi yer almaktadır. Bu ifade, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin hem alacağı şekli, hem de faaliyetinin istikamet ve mahiyetini göstermeye kâfi çok esaslı bir kayıttır. Komisyonumuz, vazife ve mesuliyet tasarısını meydana getirmek için, Teşkilâtı Esasiye Kanunumuzun bu ifadesi esas almıştır denilebilir. Zaten 74

http://www.cengizcetintas.com/index.html

http://www.cengizcetintas.com/index.html 1 http://www.cengizcetintas.com/index.html TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'NİN AÇILIŞI VE BİRİNCİ TBMM HÜKÜMETİ İstanbul'un İtilaf askerleri tarafından resmi olarak işgal edildiğini öğrenen Mustafa Kemal

Detaylı

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ' NİN AÇILIŞI VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK BAŞKANLIĞINDAKİ 1.TBMM HÜKÜMETİ

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ' NİN AÇILIŞI VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK BAŞKANLIĞINDAKİ 1.TBMM HÜKÜMETİ CENGİZ ÇETİNTAŞ TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 2 TBMM Tutanaklarında TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ' NİN AÇILIŞI VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK BAŞKANLIĞINDAKİ 1.TBMM HÜKÜMETİ (23 Nisan 1920-24 Ocak 1921)

Detaylı

TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ GENEL KURULUNUN TOPLANTI, ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ GENEL KURULUNUN TOPLANTI, ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ GENEL KURULUNUN TOPLANTI, ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı, Türkiye Adalet Akademisi

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x) Ne x t Le v e l Ka r i y e r 250ADET TAMAMIÖZGÜN ÇÖZÜMLÜAÇI KUÇLU SORU Kaymakaml ı k Sı navı nahazı r l ı k Anayasa Açı kuçl usor u Bankası En İ yi si İ çi n.. Necat i beycd.50.yı li şhanı Apt.no: 19/

Detaylı

-KARAR- ADAYLAR PARTİSİ ALDIĞI OY Yusuf KILIÇ AKPARTİ 22 Ebru ATEŞ AKPARTİ 22 Bilal EKEN AKPARTİ 22 Ahmet KESER AKPARTİ 22

-KARAR- ADAYLAR PARTİSİ ALDIĞI OY Yusuf KILIÇ AKPARTİ 22 Ebru ATEŞ AKPARTİ 22 Bilal EKEN AKPARTİ 22 Ahmet KESER AKPARTİ 22 KARAR TARIHI : 07/04/2014 KARAR NOSU : 61 ÖZÜ: Açılış ve Yoklama Belediye Meclis Başkanı Dr Tuncay ACEHAN 6.Dönem 5.Birleşim 1.oturum meclis toplantısı açılışını yaparak, meclis üyelerini saygı duruşuna

Detaylı

T.C. PALANDÖKEN İLÇE BELEDİYE MECLİSİ. Dönemi : 2014 Karar Tarihi : 08.04.2014 Karar No : 20

T.C. PALANDÖKEN İLÇE BELEDİYE MECLİSİ. Dönemi : 2014 Karar Tarihi : 08.04.2014 Karar No : 20 Karar No : 20 5393 Sayılı Belediye Kanununun 19. Maddesi ile Belediye Meclisi Çalışma Yönetmeliğinin 5.ve 19.maddesi uyarınca görev süreleri tamamlanan 1. Meclis Başkan Vekili ve 2. Meclis Başkan Vekilinin

Detaylı

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ. Sorular Cevaplar

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ. Sorular Cevaplar ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ Sorular Cevaplar Soru 1. Halkın oylarıyla seçilen Cumhurbaşkanı görevini yaparken taraflı mı olmalı? Tarafsız mı olmalı? Cevap 1. Tarafsız olmalı. Cumhurbaşkanı cumhur u yani milletin

Detaylı

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem ÖZETLE Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem MiLLETiN ONAYIYLA Mevcut Anayasa da Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin başıdır. Sistemin işleyişi, devletin bekası ve vatanın bütünlüğü, Türkiye

Detaylı

Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek

Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek 2 ve 4ncü Maddelerinin Değiştirilmesine, Değişik 60 nci ve Bu Kanuna Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde İlâvesine Dair nın C. Senatosunca

Detaylı

MILLET MECLISI TUTANAK DERGİSİ. 24 ncü Birleşim. 4. 12. 1975 Perşembe

MILLET MECLISI TUTANAK DERGİSİ. 24 ncü Birleşim. 4. 12. 1975 Perşembe DÖNEM: 4 CİLT: 14 TOPLANTI: 3 MILLET MECLISI e TUTANAK DERGİSİ 24 ncü Birleşim 4. 12. 1975 Perşembe İÇİNDEKİLER Sayfa I. Geçen tutanak özeti 222 II. Yoklama 222 III. Seçimler 222 1. Millet Meclisi Başkanı

Detaylı

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ PAKETİ Ne getiriyor, Ne götürüyor? Onur Bakır Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Uzmanı

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ PAKETİ Ne getiriyor, Ne götürüyor? Onur Bakır Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Uzmanı ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ PAKETİ Ne getiriyor, Ne götürüyor? Onur Bakır Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Uzmanı TOPLUM BİR NOKTADA HEM FİKİR PEKİ AMA NASIL: ÜÇ TEMEL SORU Toplumun görüşleri alındı mı? Katılımcı

Detaylı

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını denetleyen en yüksek organ ise devlettir. Hukuk alanında birlik

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Cumhuriyet Halk Partisi 29 Ekim 1923, saat 20.30 Tarih : 28.10.2011 29 Ekim 1923, Türkiye tarihinin dönüm noktalarından biriydi. TBMM de saat 20.30 u gösterirken Anayasa da gerekli değişiklikler yapıldı,

Detaylı

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME Bu sözleşme, ILO'nun temel haklara ilişkin 8 sözleşmesinden biridir. ILO Kabul Tarihi: 18 Haziran 1949 Kanun Tarih

Detaylı

Orhan BULUTLAR Fisun DURGUN Esra TOPRAK Belediye Meclis Başkanı Kâtip Üye Kâtip Üye

Orhan BULUTLAR Fisun DURGUN Esra TOPRAK Belediye Meclis Başkanı Kâtip Üye Kâtip Üye Karar No : 47 Palandöken İlçesi Adnan Menderes Mahallesinde bulunan taşınmazın ifraz tevhit ve parselasyon işlemleri sonucunda Kadastronun ada 1620 parsel 17 de kayıtlı 172,38 m² den ibaret olan taşınmazda

Detaylı

T.C. OSMANİYE İL ÖZEL İDARESİ İl Genel Meclisi K A R A R

T.C. OSMANİYE İL ÖZEL İDARESİ İl Genel Meclisi K A R A R Karar No : 58 Konusu: Başkanının gizli oy açık tasnif neticesinde seçilmesi., Meclisin en yaşlı İl Genel Meclis üyesi Mehmet YILDIRIM ın Başkanlığında, üyelerin katılımı ile Toplantı salonunda 14.04.2014

Detaylı

DENETİM MESLEĞİNDE MEVZUAT PARADOKSU - YETKİ PAYLAŞIMI. Prof. Dr. Ünal TEkİNaLP. İhsan Uğur DELIkaNLI Yücel akdemir Nazmi karyağdi

DENETİM MESLEĞİNDE MEVZUAT PARADOKSU - YETKİ PAYLAŞIMI. Prof. Dr. Ünal TEkİNaLP. İhsan Uğur DELIkaNLI Yücel akdemir Nazmi karyağdi 4/28/11 12:00 PM Page 67 DENETİM MESLEĞİNDE MEVZUAT PARADOKSU - YETKİ PAYLAŞIMI Prof. Dr. Ünal TEkİNaLP kürşad Sait BaBUçcU İhsan Uğur DELIkaNLI Yücel akdemir Nazmi karyağdi GENEL OTURUM II 1 u?nal tekinalp:layout

Detaylı

Dışişleri Komisyonu raporu

Dışişleri Komisyonu raporu S.Sayısı: 161 Yabancı memleketlerle geçici mahiyette ticaret anlaşmaları ve Modüs vivendiler akdine ve bunların şümulüne giren maddelerin gümrük resimlerinde değişiklikler yapılmasına ve anlaşmaya yanaşmıyan

Detaylı

Seda DUNBAY Avukat. Türk Parlamento Tarihinde Yasama Sorumsuzluğu ve Dokunulmazlığı ( )

Seda DUNBAY Avukat. Türk Parlamento Tarihinde Yasama Sorumsuzluğu ve Dokunulmazlığı ( ) Seda DUNBAY Avukat Türk Parlamento Tarihinde Yasama Sorumsuzluğu ve Dokunulmazlığı (1876-1995) İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX GİRİŞ...1 BÖLÜM I Parlamento Üyeliğinin Tarihsel ve Siyasal Olarak

Detaylı

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları Cumhuriyetin kuruluşu Anadolu insanının iman, namus, bağımsızlık, özgürlük, vatan ve millete sevgi ile bağlılığının inancı ve iradesi ile kendisine önderlik yapan Mustafa

Detaylı

T.C. ZEYTİNBURNU BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARARI. Dairesi: Yazı İşleri Müdürlüğü

T.C. ZEYTİNBURNU BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARARI. Dairesi: Yazı İşleri Müdürlüğü Karar No: 206/36 Konu: Meclis Başkan Vekili Seçimi Evrak No: 232 Özet: Meclis. Başkan Vekili ile Meclis 2. Başkan Vekili Seçimi. T E K L İ F VE K A R A R : "5393 sayılı Belediye Kanununun 9. maddesinde

Detaylı

VATANA İHANET KANUNU VE İSTİKLAL MAHKEMELERİ

VATANA İHANET KANUNU VE İSTİKLAL MAHKEMELERİ CENGİZ ÇETİNTAŞ TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 9 TBMM Tutanaklarında VATANA İHANET KANUNU VE İSTİKLAL MAHKEMELERİ (1920-1923) http://www.cengizcetintas.com cengizcetintas@outlook.com 1 TBMM Tutanaklarında

Detaylı

T.C. BALÇOVA BELEDİYESİ MECLİS KARARI

T.C. BALÇOVA BELEDİYESİ MECLİS KARARI KARAR NO : 24 gündemin V. Bölümünün Başkanlıktan Gelen Önergelerin Görüşülmesi 1 inci maddesinde yer alan Birinci ve İkinci Meclis Başkan Vekili seçimine ilişkin 29/03/2016 tarih ve 2798 ayılı Yazı İşleri

Detaylı

GÜLER YATIRIM HOLDİNG A.Ş. ESAS SÖZLEŞMESİ

GÜLER YATIRIM HOLDİNG A.Ş. ESAS SÖZLEŞMESİ GÜLER YATIRIM HOLDİNG A.Ş. ESAS SÖZLEŞMESİ ESKİ METİN YÖNETİM KURULU MADDE 8- Şirket Yönetim Kurulu tarafından yönetilir ve temsil edilir. Şirket Yönetim Kurulu altı üyeden oluşur ve bu üyelerin tamamı

Detaylı

Cumhurbaşkanı. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

Cumhurbaşkanı. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu Cumhurbaşkanı Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu 2 3 Cumhurbaşkanı bir ülkede yönetim hakkının kalıtımsal, soya dayalı, kişisel olmadığını Kanyanğının dinsel kaynaklardan ilahi tanrısal

Detaylı

3346 SAYILI KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ İLE FONLARIN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNCE DENETLENMESİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN

3346 SAYILI KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ İLE FONLARIN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNCE DENETLENMESİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN 3346 SAYILI KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ İLE FONLARIN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNCE DENETLENMESİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ İLE FONLARIN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNCE DENETLENMESİNİN

Detaylı

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2.

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2. KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ 2015-2016 ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2. DERS SAATİ 15.02.2016 Türk Hukukunun Bilgi Kaynakları - Mevzuat, Yargı

Detaylı

SENATO NUN ÇALIŞMA VE KARAR ALMA ESASLARI TÜZÜĞÜ

SENATO NUN ÇALIŞMA VE KARAR ALMA ESASLARI TÜZÜĞÜ SENATO NUN ÇALIŞMA VE KARAR ALMA ESASLARI TÜZÜĞÜ (18.10.2010-R.G. 177- EK III-A.E. 638 Sayılı Tüzük) KUZEY KIBRIS EĞİTİM VAKFI VE DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ KURULUŞ YASASI (18/1986, 39/1992, 58/1992, 37/1997

Detaylı

YENİ METİN Yönetim Kurulu Madde 8:

YENİ METİN Yönetim Kurulu Madde 8: ESKİ METİN Yönetim Kurulu Madde 8: Şirketin işleri ve idaresi Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca Genel Kurul tarafından Hissedarlar arasından seçilecek 7 üyeden oluşan bir Yönetim Kurulu tarafından

Detaylı

ERENLER BELEDİYE MECLİSİNİN 06/04/2015 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ

ERENLER BELEDİYE MECLİSİNİN 06/04/2015 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ ERENLER N 06/04/2015 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ G Ü N D E M : Bir evvelki Meclis Toplantısına ait Tutanağın okunarak kabulü 1-2014 Yılına Ait Denetim Komisyonu Raporu 2- Seçimlerin

Detaylı

Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu Yardımcı Kuruluşlar Hükümete veya bakanlıklara görevlerinde yardımcı olmak, belirli konularda görüş bildirmek, bir idari

Detaylı

4 üncü Birleşim 20.5.1999 Perşembe

4 üncü Birleşim 20.5.1999 Perşembe DONEM : 21 ÇILT ; 1 YASAMA YILI: 1 4 üncü Birleşim 20.5.1999 Perşembe

Detaylı

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN DIŞ İLİŞKİLERİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN DIŞ İLİŞKİLERİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN 7117 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN DIŞ İLİŞKİLERİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN Kanun Numarası : 3620 Kabul Tarihi : 28/3/1990 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 6/4/1990 Sayı : 20484 Yayımlandığı Düstur

Detaylı

B.M.M. Yüksek Reisliğine

B.M.M. Yüksek Reisliğine SıraNQ 139 Askerî hastanelerde bulunan hasta bakıcıları ile hemşirelere bir nefer tayını verilmesi hakkında m numaralı kanun lâyihası ve Millî Müdafaa ve Bütçe encümenleri mazbataları T.C. Başvekâlet Muamelat

Detaylı

BELEDİYE VE İL GENEL MECLİSİ GRUPLARI ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

BELEDİYE VE İL GENEL MECLİSİ GRUPLARI ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ BELEDİYE VE İL GENEL MECLİSİ GRUPLARI ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ 241 BÖLÜM I KURULUŞ VE İLKELER KURULUŞ MADDE 1- Belediye ve il genel meclislerindeki partili üyeler, kendi aralarında birer grup oluştururlar.

Detaylı

KIBRIS TÜRK YÖNET+HÎ MECIÎSİ. Vuncü Birleşin 31 EKİİI 1972 SALI

KIBRIS TÜRK YÖNET+HÎ MECIÎSİ. Vuncü Birleşin 31 EKİİI 1972 SALI DÖNEM; II YIL: 3 KIBRIS TÜRK YÖNET+HÎ MECIÎSİ Z A B I T L A P. I Vuncü Birleşin 31 EKİİI 1972 SALI - 2 - GÜÎp)EM: BÖIJ^Î: A 1. 1970 ICira Kontrol (Geçici Hü-ümler) Kural Tasarısı 2. 1971 Kıbrıs Türk Yönetimi

Detaylı

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR ANAYASANıN TEMEL ILKELERI 2 1. madde Türkiye devleti bir cumhuriyettir. 2. Madde Cumhuriyetin nitelikleri Cumhuriyetçilik Başlangıç ilkeleri Atatürk

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ 1919-1922 MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER Milli mücadele Hazırlık Dönemi Kronoloji 19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal in Samsun a Çıkışı 28 Ocak 1919 Havza Genelgesi

Detaylı

EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ.

EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ. 1 ALTERNATİF AKIM Excellence and innovation built into every design. EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ. ALTERNATİF AKIM 2 1914-1918 Dünya Savaşı Bu savaş dünyada bazı şeylerin değişmesine sebep

Detaylı

GENEL KURUL ÇALIŞMA ESAS VE USULLERİ YÖNERGESİ

GENEL KURUL ÇALIŞMA ESAS VE USULLERİ YÖNERGESİ Sayfa : 2/5 Amaç Madde 1- Bu Yönergenin amacı; Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Genel Kurulu nun çalışma esas ve usullerinin belirlenmesidir. Kapsam Madde 2- Bu Yönerge, Vakfın tüm olağan ve olağanüstü

Detaylı

İstanbul Teknik Üniversitesi Kuruluş kadroları Kanununa ek kanun tasarısı ve Millî Eğitim ve Plân komisyonları raporları (1/519)

İstanbul Teknik Üniversitesi Kuruluş kadroları Kanununa ek kanun tasarısı ve Millî Eğitim ve Plân komisyonları raporları (1/519) Dönem : Q0 / Toplantı 4 MlLLET MECLİSİ S. Sayısı : Oû4 Kuruluş kadroları Kanununa ek kanun tasarısı ve Millî Eğitim ve Plân komisyonları raporları (/59) T. C. Başbakanlık 9. 4. 968 Kanunlar ve Kararlar

Detaylı

BELEDİYE MECLİS KARARI KARAR TARİHİ: KARAR NO: NOLU MAYIS AYI MECLİS TOPLANTISI

BELEDİYE MECLİS KARARI KARAR TARİHİ: KARAR NO: NOLU MAYIS AYI MECLİS TOPLANTISI Açılış Yoklama 36. 2017 Yılı Kesin Hesabının Görüşülmesi 37. Meclis 2. Başkan Vekili Seçimi 38. Osman DEMİR in Encümen Üyeliğinden istifasının Görüşülmesi 39. Encümen Üyesi Seçimi 40. Yozgat İli Katı Atık

Detaylı

KAMU YÖNETİMİ. 5.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

KAMU YÖNETİMİ. 5.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER KAMU YÖNETİMİ 5.Ders Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER 1 TÜRK KAMU YÖNETİMİNİN YAPISI (MERKEZ ÖRGÜTÜ) DEVLETİN TEMEL ORGANLARI KAMU YÖNETİMİNİN YAPISI MERKEZ (BAŞKENT) ÖRGÜTÜ Cumhurbaşkanı Bakanlar kurulu Başbakan

Detaylı

RE SEN TAAHÜTNAME VE KEFALETNAME

RE SEN TAAHÜTNAME VE KEFALETNAME RE SEN TAAHÜTNAME VE KEFALETNAME 1- Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörlüğünce lisansüstü öğrenim görmek üzere.üniversitesi Rektörlüğüne gönderileceğimden, aşağıdaki şartların aynen kabulüne ve iş bu

Detaylı

ANAYASA HUKUKU DERSİ

ANAYASA HUKUKU DERSİ ÇOKTAN SEÇMELİ SORULAR HİTİT ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ İKTİSAT BÖLÜMÜ ANAYASA HUKUKU DERSİ ARA SINAVI (11 Kasım 2010 Saat 15:00) 1- Avrupa modeli anayasa yargısıyla ilgili olarak

Detaylı

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5 SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5 BAKİ SARISAKAL SELANİK Selanik 26 Mayıs: Selanik Limanında Padişahın Gelişini Bekleyen Selanik Valisi İbrahim Bey ve Hükümet Erkânı Selanik Limanında Padişahı Bekleyen

Detaylı

KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ İLE FONLARIN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNCE DENETLENMESİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN (1)

KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ İLE FONLARIN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNCE DENETLENMESİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN (1) 6927 KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ İLE FONLARIN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNCE DENETLENMESİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN (1) Kanun Numarası : 3346 Kabul Tarihi : 2/4/1987 Yayımlandığı R. Gazete : Tarih

Detaylı

ERENLER BELEDİYE MECLİSİNİN 04/04/2016 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ

ERENLER BELEDİYE MECLİSİNİN 04/04/2016 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ ERENLER N 04/04/2016 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ G Ü N D E M : Bir evvelki Meclis Toplantısına ait Tutanağın okunarak kabulü 1- Erenler Mahallesi 1085 Sokakta Bulunan Parka İsim

Detaylı

ERENLER BELEDİYE MECLİSİNİN 05/01/2015 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ

ERENLER BELEDİYE MECLİSİNİN 05/01/2015 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ ERENLER N 05/01/2015 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU TOPLANTISINA AİT TUTANAK ÖZETİ G Ü N D E M : Bir evvelki Meclis Toplantısına ait Tutanağın okunarak kabulü 1- Kozluk Mahallesi İmar Plan Tadilatına Ait Komisyon

Detaylı

1.Cumhurbaşkanının Meclise geri gönderemediği ve kabule etmek zorunda olduğu tek kanun aşağıdakilerden hangisidir? I. Cumhurbaşkanı. II.

1.Cumhurbaşkanının Meclise geri gönderemediği ve kabule etmek zorunda olduğu tek kanun aşağıdakilerden hangisidir? I. Cumhurbaşkanı. II. 1.Cumhurbaşkanının Meclise geri gönderemediği ve kabule etmek zorunda olduğu tek kanun aşağıdakilerden hangisidir? A) Bütçe Kanunu B) Türk Medeni Kanunu C) Milletlerarası Anlaşmalar D) Seçim Kanunundaki

Detaylı

2-) Türkiye de tek dereceli seçim ilk kez hangi seçimlerde uygulanmıştır? A) 1942 B) 1946 C) 1950 D) 1962 E) 1966

2-) Türkiye de tek dereceli seçim ilk kez hangi seçimlerde uygulanmıştır? A) 1942 B) 1946 C) 1950 D) 1962 E) 1966 1-) 1921 Anayasası ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Milli egemenlik ilkesi benimsenmiştir B) İl ve nahiyelerde yerinden yönetim ilkesi kabul edilmiştir. C) Yasama ve yürütme kuvvetleri

Detaylı

Büyükşehir Belediyesinin Organları

Büyükşehir Belediyesinin Organları Büyükşehir Belediyesinin Organları Büyükşehir belediye meclisi Büyükşehir belediye meclisi, büyükşehir belediyesinin karar organıdır. Büyükşehir belediye başkanı büyükşehir belediye meclisinin başkanıdır;

Detaylı

Harp Akademileri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/511)

Harp Akademileri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/511) Dönem: 23 Yasama Yılı: 2 TBMM (S. Sayısı: 130) Harp Akademileri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/511) T.C. Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar 24/01/2008

Detaylı

T.C. ZEYTİNBURNU BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARARI. Dairesi: Yazı İşleri Müdürlüğü

T.C. ZEYTİNBURNU BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARARI. Dairesi: Yazı İşleri Müdürlüğü Karar No: 204/20 Özet: Meclis.Başkan Vekili ile Meclis 2.Başkan Vekili seçimi. K A R A R : "5393 sayılı Belediye Kanununun 9. maddesi uyarınca Belediye Meclisinde 2 yıl müddetle görev yapmak üzere, Meclis.Başkan

Detaylı

ODTÜ BİLGİSAYAR TOPLULUĞU

ODTÜ BİLGİSAYAR TOPLULUĞU ODTÜ BİLGİSAYAR TOPLULUĞU TÜZÜK 1. Kuruluş: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilgisayar Topluluğu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Ankara yerleşkesinde, Kültür İşleri Müdürlüğünün denetiminde çalışmak üzere

Detaylı

AKTAY TURİZM YATIRIMLARI VE İŞLETMELERİ A.Ş. ANASÖZLEŞME TADİL TASARISI

AKTAY TURİZM YATIRIMLARI VE İŞLETMELERİ A.Ş. ANASÖZLEŞME TADİL TASARISI AKTAY TURİZM YATIRIMLARI VE İŞLETMELERİ A.Ş. ANASÖZLEŞME TADİL TASARISI ESKİ METİN YÖNETİM KURULU VE SÜRESİ: Madde 7: Şirket işlerinin idaresi, genel kurul tarafından, hissedarlar arasından en çok üç yıl

Detaylı

YENİ DEVLETİN TEMELLERİ VE ANAYASA İLKELERİNİ BELİRLEYEN TEŞKİLATI ESASİYE KANUNU

YENİ DEVLETİN TEMELLERİ VE ANAYASA İLKELERİNİ BELİRLEYEN TEŞKİLATI ESASİYE KANUNU CENGİZ ÇETİNTAŞ TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 17 TBMM Tutanaklarında YENİ DEVLETİN TEMELLERİ VE ANAYASA İLKELERİNİ BELİRLEYEN TEŞKİLATI ESASİYE KANUNU (1920-1921) http://www.cengizcetintas.com cengizcetintas@outlook.com

Detaylı

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) I. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken Genç Osmanlıların faaliyetleri İstanbul (Tersane) Konferansı BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) Osmanlı

Detaylı

T.C. KAYSERİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL KURULU

T.C. KAYSERİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL KURULU Karar No : 2014 / 1 Toplantı Tarihi : 12/05/2014 Konu : Başkan Vekilleri Seçimi Toplantı No : 1 Olağan Toplantısının 1 inci maddesinde bulunan Genel Kurul Başkan Vekilleri Seçimi ile ilgili Genel Müdürlüğün

Detaylı

T.C. ERDEMLİ BELEDİYESİ BELEDİYE MECLİSİ 08/04/2014 TARİHLİ MECLİS TOPLANTISI KARAR ÖZETLERİ. Mehmet GÜLDALI Harun SARI Ali YÖN

T.C. ERDEMLİ BELEDİYESİ BELEDİYE MECLİSİ 08/04/2014 TARİHLİ MECLİS TOPLANTISI KARAR ÖZETLERİ. Mehmet GÜLDALI Harun SARI Ali YÖN T.C. ERDEMLİ BELEDİYESİ BELEDİYE MECLİSİ 08/04/2014 TARİHLİ MECLİS TOPLANTISI KARAR ÖZETLERİ MECLİS BAŞKANI : Mükerrem TOLLU Belediye Başkanı MECLİS ÜYELERİ Serdar ARSLAN Duran KARA Veli ŞAHMAN Şevk ŞEVK

Detaylı

3.Meclisin faaliyetlerine ara vermemesi şeklinde olan meclisin her zaman açık olması yasamanın hangi ilkesi ile ilgilidir?

3.Meclisin faaliyetlerine ara vermemesi şeklinde olan meclisin her zaman açık olması yasamanın hangi ilkesi ile ilgilidir? 1.Aşağıdakilerden hangisi Anayasa Mahkemesinin sadece şekil olarak incelediği bir konudur? A) Anayasa değişiklikleri B) İç Tüzükler C) KHK D) Kanunlar E) Tüzükler 3.Meclisin faaliyetlerine ara vermemesi

Detaylı

Meclis Başkanı Katip Katip Recep ÖZKAN Tahir SARIOĞLU Tevfik AYYARKIN Belediye Başkanı

Meclis Başkanı Katip Katip Recep ÖZKAN Tahir SARIOĞLU Tevfik AYYARKIN Belediye Başkanı Karar Tarihi : 06/04/2009 Karar No : 08 Belediye Meclisi; nın 01/04/2009 tarihli yazılı daveti üzerine Belediye Başkan üyelerin tamamının mevcut olduğunu açıklayarak, 2009 yılı döneminin 4.toplantısının

Detaylı

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem NEDEN Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem YERLi VE MiLLi BiR SiSTEM Türkiye, artık daha büyük. Dünyada söz söyleyen ülkeler arasında. Milletinin refahını artırmaya başladı. Dünyanın en büyük altyapı

Detaylı

MECLİS KARAR ÖZETİ KARAR TARİHİ : 04/01/2019 KARAR NUMARASI : 2019/1

MECLİS KARAR ÖZETİ KARAR TARİHİ : 04/01/2019 KARAR NUMARASI : 2019/1 KARAR TARİHİ : 04/01/2019 KARAR NUMARASI : 2019/1 TEŞKİL EDENLER :Süleyman ÖZBAĞ, Fatih KAVAK, Hüsniye BAYRAM, Selami BAYHAN, Belediye Meclisi, Meclis Başkanı Süleyman ÖZBAĞ ın Başkanlığında, üyelerden

Detaylı

MECLİS KARAR ÖZETLERİ KARAR SAYISI- 1: Açılış Yoklamanın yapılması ve gündemin tetkiki.

MECLİS KARAR ÖZETLERİ KARAR SAYISI- 1: Açılış Yoklamanın yapılması ve gündemin tetkiki. MECLİS KARAR ÖZETLERİ KARAR SAYISI- 1: Açılış Yoklamanın yapılması ve gündemin tetkiki. Çoğunluk olduğundan oturum açıldı, gündem tetkik edildi. KARAR SAYISI- 2: 2015 Yılı Mart ayı meclis karar özetlerinin

Detaylı

TBMM (S. Sayısı: 674)

TBMM (S. Sayısı: 674) Dönem: 23 Yasama Yılı: 5 TBMM (S. Sayısı: 674) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk- Kazak Üniversitesinin İşleyişine Dair Anlaşma

Detaylı

CENGİZ ÇETİNTAŞ. TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 16. TBMM Tutanaklarında LONDRA KONFERANSI (1921)

CENGİZ ÇETİNTAŞ. TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 16. TBMM Tutanaklarında LONDRA KONFERANSI (1921) CENGİZ ÇETİNTAŞ TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 16 TBMM Tutanaklarında LONDRA KONFERANSI (1921) http://www.cengizcetintas.com cengizcetintas@outlook.com 1 TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 16 LONDRA

Detaylı

Esibabı mucibe lâyihası

Esibabı mucibe lâyihası SıraNo 193 Maarif vekâleti tarafından idare edilecek mektep pansiyonları hakkındaki kanunun bazı maddelerinin tadiline ve bu kanuna bazı hükümler ilâvesine dair olan kanunun 8 inci maddesinin değiştirilmesi

Detaylı

T.C. GÖLYAKA BELEDİYESİ MECLİS BAŞKANLIĞI 2010 YILI EKİM AYI BELEDİYE MECLİSİ TOPLANTI KARARLARI

T.C. GÖLYAKA BELEDİYESİ MECLİS BAŞKANLIĞI 2010 YILI EKİM AYI BELEDİYE MECLİSİ TOPLANTI KARARLARI T.C. GÖLYAKA BELEDİYESİ MECLİS BAŞKANLIĞI 200 YILI EKİM AYI BELEDİYE MECLİSİ TOPLANTI KARARLARI Karar tarihi : 04/0/200 Karar sayısı : 200/09 Birleşim : 9 Oturum :.7 : Başkan Değerli arkadaşlar gündemimizin

Detaylı

Ulaştırma Komisyonu raporu

Ulaştırma Komisyonu raporu S. Sayısı: 75 Posta Kanununa ek 2721 ve bu kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkındaki 4646 sayılı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı ve Ulaştırma ve Bütçe Komisyonları raporları

Detaylı

EĞİTİM EMEKÇİLERİ ÖRGÜTLENME TARİHİNDEN

EĞİTİM EMEKÇİLERİ ÖRGÜTLENME TARİHİNDEN EĞİTİM EMEKÇİLERİ ÖRGÜTLENME TARİHİNDEN BAKİ SARISAKAL EĞİTİM EMEKÇİLERİ ÖRGÜTLENME TARİHİNDEN Muallimler Birliği Umumi Merkezi Reisi İzmir Mebusu Necati Bey Muallimler Birliği Müessislerinden Prag Sefiri

Detaylı

GÜLER YATIRIM HOLDİNG A.Ş. ESAS SÖZLEŞMESİ

GÜLER YATIRIM HOLDİNG A.Ş. ESAS SÖZLEŞMESİ GÜLER YATIRIM HOLDİNG A.Ş. ESAS SÖZLEŞMESİ ESKİ METİN YÖNETİM KURULU MADDE 8- Şirket Yönetim Kurulu tarafından yönetilir ve temsil edilir. Şirket Yönetim Kurulu altı üyeden oluşur ve bu üyelerin tamamı

Detaylı

Turizm Şurası Yönetmeliği

Turizm Şurası Yönetmeliği TURİZM ŞURASI YÖNETMELİĞİ Turizm Şurası Yönetmeliği Kültür ve Turizm Bakanlığı Resmi Gazete Tarihi: 13/10/1998 Resmi Gazete Sayısı: 23492 BİRİNCİ BÖLÜM : Genel Hükümler Amaç Madde 1 -Bu Yönetmeliğin amacı;

Detaylı

( TRT VAKFI ) TÜRKİYE RADYO TELEVİZYON KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MENSUPLARI SOSYAL DAYANIŞMA, TEDAVİ, EĞİTİM YARDIMLAŞMASI VE EMEKLİLİK VAKFI

( TRT VAKFI ) TÜRKİYE RADYO TELEVİZYON KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MENSUPLARI SOSYAL DAYANIŞMA, TEDAVİ, EĞİTİM YARDIMLAŞMASI VE EMEKLİLİK VAKFI ( TRT VAKFI ) TÜRKİYE RADYO TELEVİZYON KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MENSUPLARI SOSYAL DAYANIŞMA, TEDAVİ, EĞİTİM YARDIMLAŞMASI VE EMEKLİLİK VAKFI DELEGE SEÇİMLERİ YÖNETMELİĞİ ( TRT VAKFI ) TÜRKİYE RADYO TELEVİZYON

Detaylı

BELEDİYE MECLİSİ KARAR ÖZETLERİ

BELEDİYE MECLİSİ KARAR ÖZETLERİ BELEDİYE MECLİSİ KARAR ÖZETLERİ Meclis Toplantı Tarihi :05/04/2011 Salı günü saat 18:30 Nisan Ayı Olağan Toplantısı. Meclis Başkanı :Belediye Başkanı Abdurrahman KUZU Meclis Üye Durumu :Başkan dâhil 16

Detaylı

GÜCLÜ DEMOKRASİ GÜCLÜ MECLİS MECLİS CUMHURBASKANINI VE BAKANLARI DENETLİYOR

GÜCLÜ DEMOKRASİ GÜCLÜ MECLİS MECLİS CUMHURBASKANINI VE BAKANLARI DENETLİYOR GÜCLÜ DEMOKRASİ GÜCLÜ MECLİS MECLİS CUMHURBASKANINI VE BAKANLARI DENETLİYOR Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu ortadan kalkıyor, yani yetkili ama sorumsuz olmaktan çıkıyor. Mevcut anayasada Cumhurbaşkanı denetlenemiyor,

Detaylı

İSTANBUL TAHKİM MERKEZİ KANUNU

İSTANBUL TAHKİM MERKEZİ KANUNU 12265 İSTANBUL TAHKİM MERKEZİ KANUNU Kanun Numarası : 6570 Kabul Tarihi : 20/11/2014 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih: 29/11/2014 Sayı : 29190 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 55 Amaç ve kapsam MADDE

Detaylı

YAZI ĠġLERĠ VE KARARLAR DAĠRESĠ BAġKANLIĞI KARARLAR ġube MÜDÜRLÜĞÜ TEġKĠLAT YAPISI VE ÇALIġMA ESASLARINA DAĠR YÖNERGE

YAZI ĠġLERĠ VE KARARLAR DAĠRESĠ BAġKANLIĞI KARARLAR ġube MÜDÜRLÜĞÜ TEġKĠLAT YAPISI VE ÇALIġMA ESASLARINA DAĠR YÖNERGE YAZI ĠġLERĠ VE KARARLAR DAĠRESĠ BAġKANLIĞI KARARLAR ġube MÜDÜRLÜĞÜ TEġKĠLAT YAPISI VE ÇALIġMA ESASLARINA DAĠR YÖNERGE BĠRĠNCĠ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, HUKUKĠ DAYANAK, ĠLKELER ve TANIMLAR Amaç Madde 1- Bu yönergenin

Detaylı

KIBRIS GEÇİCİ TÜRK YÖNETİMİ MECLİSİ. 12'nci Birleşinr 18 ARALIK 1970 CUMA

KIBRIS GEÇİCİ TÜRK YÖNETİMİ MECLİSİ. 12'nci Birleşinr 18 ARALIK 1970 CUMA / DONEM: II t KIBRIS GEÇİCİ TÜRK YÖNETİMİ MECLİSİ Z A B I T L A R I 12'nci Birleşinr 18 ARALIK 1970 CUMA - 2 - GÜNDEM; BOLUM: A 1. 1970 Disiplin Adliye Kurulları (Geçici Hükümler) Kural Tasarısı. 2. Sosyal

Detaylı

BURSA SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1.NCİ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ-GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ

BURSA SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1.NCİ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ-GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ BURSA SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1.NCİ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ-GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ Genel Kurul tarafından kabulü; Karar Tarihi : 24.02.1992 Karar No. : 15-5 Kuruluş Madde 1 Bursa

Detaylı

CUMHURBASKANININ YETKİ VE SORUMLULUKLARI

CUMHURBASKANININ YETKİ VE SORUMLULUKLARI CUMHURBASKANININ YETKİ VE SORUMLULUKLARI CİFT BASLILIK BİTİYOR Cumhurbaşkanı ile Başbakanın yetkileri birleştiriliyor. Cumhurbaşkanı yürütmenin başı oluyor. Yönetimde çift başlılık ortadan kalkıyor. Cumhurbaşkanları

Detaylı

Netaş Telekomünikasyon A.Ş ANASÖZLEŞME DEĞİŞİKLİK TASARISI

Netaş Telekomünikasyon A.Ş ANASÖZLEŞME DEĞİŞİKLİK TASARISI Netaş Telekomünikasyon A.Ş ANASÖZLEŞME DEĞİŞİKLİK TASARISI MADDE 8 - GENEL KURUL MADDE 8 - GENEL KURUL Olağan ve Olağanüstü Genel Kurul toplantıları Türk Ticaret Kanunu ve Sermaye Piyasası Kanunu'na göre

Detaylı

http://www.cengizcetintas.com/index.html

http://www.cengizcetintas.com/index.html http://www.cengizcetintas.com/index.html 1 İÇKİ YASAĞI (Men'i Müskirat) KANUNU Birinci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi nin ilk kabul ettiği kanunlardan biridir. Yasa bugünkü gibi alkollü içkilerin ticaret

Detaylı

KAŞ BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, DAYANAK, TANIMLAR VE TEMEL İLKELER

KAŞ BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, DAYANAK, TANIMLAR VE TEMEL İLKELER KAŞ BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, DAYANAK, TANIMLAR VE TEMEL İLKELER Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönergenin amacı; Kaş Belediye Başkanlığı Yazı

Detaylı

Söz konusu yetkinin alınmaması durumunda şirket kayıtlı

Söz konusu yetkinin alınmaması durumunda şirket kayıtlı KARSAN OTOMOTİV SANAYİİ VE TİCARET A.Ş. ESAS SÖZLEŞMESİ MADDE TADİL TASARISI MADDE ESKİ METİN YENİ METİN KARSAN OTOMOTİV SANAYİİ VE TİCARET A.Ş. ANA MUKAVELESİ KARSAN OTOMOTİV SANAYİİ VE TİCARET A.Ş. ESAS

Detaylı

T.C. ÇORUM İLİ ORTAKÖY İLÇESİ BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARAR TUTANAĞI. Karar Tarihi : Gündem : 01 Karar No :22

T.C. ÇORUM İLİ ORTAKÖY İLÇESİ BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARAR TUTANAĞI. Karar Tarihi : Gündem : 01 Karar No :22 MECLİS TUTANAĞI ERDEMİRCİ, Faruk ÖNCÜL, Yusuf ÖZDEMİRCAN, Cavat ÖZÖNDEL, Osman MÜTLÜ, Yılmaz HELVACI NIN iştirakleri ile Başkanlığımızın 02.08.2016 tarih ve 520 sayılı davetiyesine uyularak aşağıdaki gündem

Detaylı

Ana Sözleşme Değişikliğini İçeren Örnek Genel Kurul Toplantısı Gündem ve Tutanağı

Ana Sözleşme Değişikliğini İçeren Örnek Genel Kurul Toplantısı Gündem ve Tutanağı Sirküler No : 2013-18 Ana Sözleşme Değişikliğini İçeren Örnek Genel Kurul Toplantısı Gündem ve Tutanağı Tarih: 21032013 Bilindiği üzere sermaye şirketleri yeni TTK kapsamında esas (ana) sözleşmelerini

Detaylı

T.C. BALÇOVA BELEDİYESİ MECLİS KARARI

T.C. BALÇOVA BELEDİYESİ MECLİS KARARI T.C. BALÇOVA BELEDİYESİ MECLİS KARARI TARİH : 08/09/2017 BİRLEŞİM NO : 1 OTURUM NO : 1 KARAR NO : 55 Belediye Meclisi, Eylül ayı toplantısının 1 inci birleşim ve 1 inci oturumunda görüşülmesine geçilen

Detaylı

T.C. KOCAELİ İL ÖZEL İDARESİ İL GENEL MECLİSİ

T.C. KOCAELİ İL ÖZEL İDARESİ İL GENEL MECLİSİ KOCAELİ İL ÖZEL İDARESİ İL GENEL MECLİSİ DÖNEM KARAR NO : 4 ŞUBAT KARAR NO : 1 BİRLEŞİM TARİHİ : 05.02.2014 BİRLEŞİM NO : 3 KOMİSYONA HAVALE GEREKÇESİ : Bütçeyi ve komisyonlarının görev alanını ilgilendirmesi

Detaylı

MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ

MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ DÖNEM:5 ClLT : 1 TOPLANTI:! MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ 1» ı 21 nci Birleşim 21. 7. 1977 Perşembe İÇİNDEKİLER Sayfa I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ 110 II. YOKLAMA 110 III. BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

Detaylı

TBMM İÇTÜZÜĞÜNÜN KOMİSYONLARLA İLGİLİ MADDELERİ

TBMM İÇTÜZÜĞÜNÜN KOMİSYONLARLA İLGİLİ MADDELERİ TBMM İÇTÜZÜĞÜNÜN KOMİSYONLARLA İLGİLİ MADDELERİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Komisyonlar Komisyonların adları (*) MADDE 20 Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları şunlardır : 1. Anayasa Komisyonu; 2. Adalet Komisyonu;

Detaylı

ŞİRKETİN MERKEZİ ŞİRKETİN MERKEZİ GENEL KURUL GENEL KURUL FAVORİ DİNLENME YERLERİ ANONİM ŞİRKETİ ANA SÖZLEŞMESİ TADİL METNİ

ŞİRKETİN MERKEZİ ŞİRKETİN MERKEZİ GENEL KURUL GENEL KURUL FAVORİ DİNLENME YERLERİ ANONİM ŞİRKETİ ANA SÖZLEŞMESİ TADİL METNİ FAVORİ DİNLENME YERLERİ ANONİM ŞİRKETİ ANA SÖZLEŞMESİ TADİL METNİ ESKİ ŞEKİL YENİ ŞEKİL ŞİRKETİN MERKEZİ ŞİRKETİN MERKEZİ Madde 3. Şirketin merkezi ANKARA' dadır. Adresi Büklüm Sokak No: 48/13 Kavaklıdere-

Detaylı

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK DANIŞMA MECLİSİ TOPLANTISI İLE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK DANIŞMA MECLİSİ TOPLANTISI İLE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK DANIŞMA MECLİSİ TOPLANTISI İLE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ (15.12.2011 - R.G. 213 - EK III - A.E. 652 Sayılı Yönetmelik) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK DANIŞMA MECLİSİNİN

Detaylı

DANIŞMA MECLİSİ S. Sayısı : 467 Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Kanunu Tasarısı ve Millî Eğitim Komisyonu Raporu. (1/702)

DANIŞMA MECLİSİ S. Sayısı : 467 Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Kanunu Tasarısı ve Millî Eğitim Komisyonu Raporu. (1/702) DANIŞMA MECLİSİ S. Sayısı : 467 Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Kanunu Tasarısı ve Millî Eğitim Komisyonu Raporu. (1/702) i T.C. Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Tetkik 18 Mayıs 1983 Dairesi Başkanlığı

Detaylı

FEVZİ (Çakmak) PAŞA BAŞKANLIĞINDAKİ ÜÇÜNCÜ TBMM HÜKÜMETİ

FEVZİ (Çakmak) PAŞA BAŞKANLIĞINDAKİ ÜÇÜNCÜ TBMM HÜKÜMETİ 1 FEVZİ (Çakmak) PAŞA BAŞKANLIĞINDAKİ ÜÇÜNCÜ TBMM HÜKÜMETİ Fevzi Paşa başkanlığındaki İkinci TBMM Hükümeti, 1921 Mali Yılı Bütçe Kanununun Meclis tarafından görüşülmesine başlanamamış olması nedeniyle

Detaylı

SAĞLIK KURUMLARI MEVZUATI

SAĞLIK KURUMLARI MEVZUATI SAĞLIK KURUMLARI MEVZUATI KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKAT Burada ilk 4 sayfa gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE- MEVZUAT

Detaylı

YIL ŞUBE YÖNETMELİĞİ

YIL ŞUBE YÖNETMELİĞİ YIL ŞUBE YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, DAYANAK VE TANIMLAR Amaç Madde 1 Bu yönetmeliğin amacı, Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı Şubelerinin kuruluş ve işleyişlerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Detaylı

CUMHURİYET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ

CUMHURİYET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ DÖNEM: II YASAMA YILI: 1992/2 KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ CUMHURİYET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ 30'uncu Birleşim 10 Nisan 1992, Cuma İÇİNDEKİLER I. GELEN EVRAK II. BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A.

Detaylı

Not: Tasarı Başkanlıkça, Adalet ve Dışişleri komisyonlarına havale edilmiştir.

Not: Tasarı Başkanlıkça, Adalet ve Dışişleri komisyonlarına havale edilmiştir. Dönem : 22 Yasama Yılı: 2 T.B.M.M. (S. Sayısı: 459) Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Moldova Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun

Detaylı