ÖZET ANAHTAR KELĐMELER: ABSTRACT KEYWORDS:

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÖZET ANAHTAR KELĐMELER: ABSTRACT KEYWORDS:"

Transkript

1 YENĐ KEYNESYEN ĐKTĐSAT VE EMEK PĐYASALARI ÖZET Literatür araştırmasına dayanan bu çalışmada Keynesyen iktisat anlayışının devamı niteliğinde değerlendirilebilecek iktisadi yaklaşımlardan yeni Keynesyen iktisat ekolü incelenmektedir. Bu çerçevede ilgili yaklaşımın emek piyasalarına ilişkin görüş ve değerlendirmeleri üzerinde durulmaktadır. Çalışmadaki amaçlardan biri, yeni Keynesyen anlayışın genel ekonomiye dair teorik yaklaşımlarını irdelemektir. Diğer amaç ise genel ekonomiye ilişkin teorik çerçeveden yola çıkarak bu anlayışın emek piyasaları ile ilgili görüş ve değerlendirmelerini ortaya koyabilmektir. Bu çerçevede Ortodoks Keynesyenizmin bir devamı olan yeni Keynesyen anlayışın emek piyasaları ile ilgili kendine özgü yaklaşımlarının, diğer iktisadi anlayışların bu konudaki görüşlerinden çeşitli yönleri ile ayrılmakta olduğu görülmektedir. ANAHTAR KELĐMELER: 1- Emek Piyasaları, 2- Yeni Keynesyen Đktisat, 3- Yeni Klasikler, 4- Reel ve Nominal Katılıklar ABSTRACT In this study, which is based on literature research, New-Keynesian economics which can be assessed as the pursuance of Keynesian school is studied. In this sense, the assessment and opinions of this school on labour markets is explored. One of the aims in this study is to investigate the theoretical thoughts of general economy. As for the other aim is to put forward the opinions and evolutions of this school about labour market by moving from the theoretical framework regarding general economy. In this sense, it is obvious that the unique perceptions of new Keynesianism which is the continued version of Orthodox Keynesianism about labour markets clearly differ from the other economics schools explanations in this matter. KEYWORDS: 1. Labour Markets, 2. New-Keynesian Economics, 3. New Classics, 4. Real and Nominal Rigidities 1

2 GĐRĐŞ: TARTIŞMANIN KÖKENĐ Ekonomik yapının analizi ve şekillendirilmesi konusunda iktisatçılar arasında evrensel bir görüş birliği söz konusu değildir. Bu konuda farklı düşüncelere sahip çeşitli iktisadi ekollerdüşünce okulları vardır. Çeşitli iktisadi yaklaşımlar arasında en önemli ayrımlardan biri ekonomide devletin üstelendiği ya da üstelenmesi/üstlenmemesi gerektiği rollere ilişkindir. Ortodoks anlayış, piyasaların kendi haline bırakılması durumunda en iyi şekilde işleyeceğini savunurken; Keynesyenler ise, ekonominin düzgün işleyişini sağlamak için devlet müdahalesinin önemli ve gerekli olduğunu iddia etmektedir. Yıllar boyunca klasik iktisat geleneğinin hakim olduğu dünyada II. Dünya Savaşı ndan itibaren geçerlik kazanmış olan Keynesyen iktisadi anlayış, 1960 lı yılların sonlarında geçerliğini yitirmeye başlamıştır. Bu süreçte Keynesyen çatı, yeni bir küresel dalganın habercisi olan dünya ticareti ve sermaye akımlarındaki artışlar ve (işsizlik ile enflasyonun eşzamanlı artışı olarak ifade edilebilecek) stagflasyon karşısında etkisiz kalmıştır. Ayrıca Keynesyenizmin çöküşü, doğal oran hipotezi, Robert Lucas ın rasyonel beklentiler teorisi ve politika etkisizliği anlayışından müteşekkil Şikago okulunun fikri taarruzunun bir sonucu olarak da değerlendirilebilir (Jacoby, 2005: 54) lı yılların sonunda klasik iktisat anlayışı ile Keynesyen ekolü Ortodoks gelenek ekseninde harmanlama çabalarının bir sonucu olarak neoklasik sentez ileri sürülmüştür. Kısaca ifade etmek gerekirse neoklasik sentez; 1- J.Hicks ve F.Modigliani nin yatırım talebinin faiz haddine karşı duyarsızlığı, para talebinin faiz haddine karşı tam esnekliği ve parasal ücretlerin aşağıya doğru katı olması koşullarından birinin geçerli olması halinde, Keynesyen devamlı işsizlik sonucunun neoklasik model çerçevesinde elde edilebileceğini göstermeleri ve 2- P.Samuelson un yatırım ve diğer harcamalardaki değişmelerden kaynaklanan gelir etkisine dayalı Keynesyen makro teoriyi, fiyat değişmelerinden doğan ikame etkisine dayalı hakim mikro teori ile birleştirerek yeni bir sentez elde etmesi ile ortaya çıkmıştır. Neoklasik sentez adlandırılmasının arkasındaki temel gerekçe, bu yaklaşımın fiyatlardaki katılık varsayımı dışında kalan mal ve emek piyasalarının rekabetçiliği, dışsallıkların olmaması ve bilginin mükemmelliğinden müteşekkil kısmının Walrasyen nitelik arz etmesidir (Büyükakın, 1997: ) larda iktisadi konular üzerine gerçekleştirilen tartışmalar daha çok monetaristlerle Keynesyenler arasında yaşanıyorken; 1970 lerde konuya ilişkin tartışmalarda klasik anlayışın devamı niteliğinde bir grup daha ortaya çıkmıştır. Bu grup, ekonomik performansı geliştirmek için aktif kamu politikaları kullanılmasına karşı olan görüşü devam ettirerek, monetaristlerin yerini alan yeni klasik iktisatçılardır. 2

3 1970 lerde ortaya çıkan yeni klasik iktisat, Keynesyen iktisada ve neoklasik senteze karşı çıkan iktisat okullarından biri olmuştur. Bu anlayış özetle makro ekonomik eksik istihdam dengesi yaklaşımına ve Keynesyen iktisadın bazı fikirlerine çeşitli eleştiriler getirmiştir (Đslatince, 2002: 17). Dengenin oluşumunu incelerken rasyonel beklentilerden hareket edildiği için bu iktisat okulu, rasyonel beklentiler okulu ya da rasyonel beklentiler içeren genel denge yaklaşımı olarak da anılmaktadır. Rasyonel beklentiler okulu iktisatçıları temelde klasik iktisat geleneğinin temel argümanlarına bağlı kalarak bazı yeni görüşler ileri sürmüşlerdir. Diğer yanda ise, yıl önceki Keynesyenlerin tüm fikirlerini aynen paylaşmasalar da, kamu politikalarının ekonominin daha iyi performans göstermesine yardımcı olacağı yönündeki temel inancı sürdüren yeni Keynesyenler yer almaktadır. Yeni Keynesyen iktisat bir bakıma yeni klasik iktisada cevaben geliştirilmiştir. Bu anlayışta esas olarak, Keynesyen makroekonominin savunusu için ücret-fiyat katılığının mikroekonomik temelleri incelenmekte ve Keynesyen iktisada mikro temeller sağlanmaya çalışılmaktadır (Kazgan, 2004: 261). Bu çerçevede bir yandan geçerli olması durumunda Walrasyen Arrow-Debreu modelini geçersiz kılan, nominal fiyatlar ve ücretlerdeki katılıklar üzerinde durulmakta; diğer taraftan ise, ücretler ve fiyatlar esnek olsa bile, yine geçerli olması durumunda, ekonomide Walrasyen olmayan sonuçların elde edileceği, eksik enformasyon ve piyasa başarısızlığı konuları işlenmektedir (Greenwald & Stiglitz, 1993: 25). Bu çerçevede yeni Keynesyen iktisada göre, yeni klasikler tarafından ortaya konulan rasyonel beklentiler söz konusu olsa da atıl kaynaklar ve dengede olmayan piyasalar mevcut olabilir ve bu dengesizlik hali kararlılık arz edebilir. Bu anlayışta emek piyasalarının temizlenmesine engel olarak görülen ücret yapışkanlıkları, esas olarak etkin ücret teorileri, içerdekiler-dışardakiler modelleri ve örtük sözleşmeler teorileri temel alınarak tartışılmaktadır (Büyükakın, 1997 :10). Emek piyasasının Yeni Keynesyen bakış açısıyla incelenmesini amaçlayan bu çalışmada öncelikle, konuya güçlü bir zemin teşkil etmesi ve yeni Keynesyen iktisadın ortaya çıkmasının arkasındaki nedenlerin anlaşılması açısından yeni klasik iktisat incelenmiştir. Devamında ise bu okulun Keynesyen iktisada yönelttiği eleştiriler ışığında, Keynesyen iktisadın temel zaaf noktalarını gidermek amacıyla ortaya çıkmış olan yeni Keynesyen iktisada değinilmiştir. Daha sonra emek piyasalarının anlaşılması noktasında önem arz eden yeni Keynesyen iktisadın mal ve emek piyasalarındaki reel ve nominal katılıklara ilişkin başlıca varsayımları ile koordinasyon başarısızlığı ve histerisiz etkisi açıklanmaya çalışılmıştır. 3

4 1. YENĐ KLASĐK ANLAYIŞ Ekonomide ortaya çıkan sorunların piyasanın kendiliğinden işleyen mekanizmaları ile ortadan kalkacağı klasik anlayış savsözüne bağlı yeni klasik iktisadın iki temel hareket noktası söz konusudur: 1- Piyasaların daima dengede olduğu iddiasına temel teşkil eden, bireylerin tüketim ve yatırım gibi ekonomik kararlarında (parasal ve nominal faktörlere karşı çıkarak) sadece reel faktörleri temel almaları. 2- Bireylerin rasyonel beklentiler içinde olduğu iddiasına işaret eden, bireylerin ekonomiyi değerlendirmede sistematik hata yapmamaları ve istikrarlı davranmaları (Đslatince, 2002: 17). Bunun yanı sıra yeni klasik ekolün diğer bir anahtar varsayımı, Keynesyen ve monetarist modellerden farklı olarak piyasaların sürekli dengede olacağıdır. Böylece ekonomi (kısa ve uzun dönemde) sürekli denge halinde kabul edilmektedir. Sürekli piyasa dengesi varsayımı, ücretler aracılığıyla piyasaların anında dengeye getirilmesi olası kabul edildiği için, yeni klasik iktisadın en kritik varsayımlarından biridir. Bu varsayım çerçevesinde, piyasaların dengeye gelmesi için geçmesi gereken zaman konusunda yeni klasik anlayış ile ortodoks Keynesyen ve monetarist modellerin farklı argümanlarının söz konusu olduğu görülmektedir. Keynesyen anlayışa göre piyasaların, ücretlerin yavaş ayarlanması yüzünden dengeye gelmede başarısız olabileceği ifade edilmekte bu yüzden, ekonomi sürekli bir muhtemel dengesizlik halinde kabul edilmektedir (Snowdon & Vane, 2005: 232). 1.1 Rasyonel Beklentiler Hipotezi Rasyonel beklentiler hipotezinin özü, ücret ya da fiyat gibi ekonomik değişkenlerin sistematik süreçlerle oluşturulduğu iddiasıdır. Đktisadi birimler zaman içinde, bir değişkeni belirleyen sürecin ne olduğunu öğrenmekte ve o değişkene ilişkin beklentilerini oluştururken bu bilgiyi kullanmaktadırlar. Bireyler, söz konusu değişkenle ilgili beklentilerini oluştururken, sadece geçmiş dönem verilerini değil, aynı zamanda cari dönem verilerini de kullanırlar (Muth, 1961: ). Buna göre, geçmiş ve cari dönem bilgileri ile ekonominin işleyiş sürecini değerlendiren iktisadi birimler, beklentilerini sağlıklı bir şekilde oluştururlar. Bu yaklaşımda birimlerin geleceği kesinlikle doğru tahmin edecekleri savunulmamaktadır; rasyonel beklentiler, kusursuz tahminle aynı şey değildir. Bundan ziyade hipotez, birimlerin zaman içinde sistematik olarak yanlış çıkmış beklentiler oluşturmayacaklarını ileri sürmektedir. Eğer beklentiler sistematik olarak yanlışsa, birimlerin kendi yanlışlarından dersler çıkaracak ve sistematik yanlışları eleyerek beklenti oluşturma yollarını değiştireceklerdir (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: 190). Yeni klasikleri bu sonuca ulaştıran, mükemmel olmayan bilgi tezine göre, beklentilerde yanılma söz konusu değildir, 4

5 ancak haber almada eksiklikler ya da gecikmeler ortaya çıkabilir. Dolayısıyla, yeni klasik iktisatçılara göre, sadece eksik bilgilenme nedeniyle öngörülemeyen parasal büyümenin söz konusu olması halinde, işsizlik ve ulusal üretim düzeyi gibi reel değişkenler üzerinde bir etki meydana gelecek; politikaların öngörülmesi halinde ise, gerek kısa gerek uzun dönemde parasal yanılgı olmayacağından, para politikası reel değişkenleri etkileyemeyecektir (Barro, 1977: 101; Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: ). Bu çerçevede hükümetlere önerilen peşin olarak parasal sürprizlere yol açmayacaklarını taahhüt ederek beklenen enflasyonu düşürmek ve dolayısıyla ekonomi için istikrarlı bir ortam sağlamaya çalışmaktır (Büyükakın, 2001: 34). Şüphesiz, yeni klasik iktisatçıların, politikaların etkisizliği olarak bilinen bu yaklaşımları üzerinde konsensüsün var olduğunu ifade etmek mümkün değildir. Nitekim, yeni Keynesyen iktisatçılar, nominal fiyatlar ve ücretlerdeki katılıklar ile eksik enformasyon ve piyasa başarısızlığı konularını temel alarak yaptıkları çalışmalarda, iktisadi birimlerin rasyonel beklentilere sahip olması ve ekonomik büyüklüklerdeki değişmeleri öngörmeleri durumunda bile, toplam talep düzeyindeki değişmelerin reel etkiler doğurmasının mümkün olduğunu ortaya koymuşlardır (Greenwald & Stiglitz, 1993: 25). Buna göre makro ekonomi son derece karmaşık bir yapı arz ettiği için iktisadi birimler bunu ancak genel hatlarıyla takip edebileceklerdir. Bazı durumlarda politikacılar uygulanacak iktisat politikalarının içeriğini ve ekonominin durumunu bireylerden ve firmalardan daha iyi bildikleri için özellikle kısa dönemde uygulanacak politikalar ile üretim ve istihdam düzeyini etkileyebileceklerdir (Orhan & Erdoğan, 2008: 512). Kimi durumlarda bu hipotez iktisadi birimlerin tüm mevcut kamusal bilgiyi kullanmasını gerekli görmese de rasyonel beklentiler anlayışına yönelik eleştirilerden biri enflasyon gibi bir değişkenin gelecek değerinin tahminine ilişkin tüm mevcut kamusal bilginin elde edilmesi ve uygulanmasının maliyetiyle (zaman, çaba ve para) ilgilidir. Elde edilmelerinde ve uygulanmalarında yukarıda sayılan maliyetlerden ötürü, birimler muhtemelen tüm mevcut kamusal bilgiyi kullanmayacaklardır. Bu durumda beklentiler, tüm mevcut kamusal bilginin kullanılması halinde mümkün olacak etkinlikten daha az etkin olacaktır. Dahası, hipotezin zayıf versiyonu tüm bireysel birimlerin kişisel olarak mevcut bilgiyi doğrudan elde etmesini ve uygulamasını da gerekli görmez. Đktisadi birimler bilgiyi yayınlanmış tahminlerden ve yapılmış yorumlardan toplayabilir (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: 192). Bir başka eleştiri ise, ücretlerin beklenen enflasyonla uyumlulaştırılması ile ilgilidir. Buna göre, ücretlerin her zaman beklenen enflasyonla uyumlulaştırılması mümkün olmayabilir. Bunun en önemli nedeni uzun süreli iş sözleşmelerinin ücret düzeylerini belli bir süreliğine (örneğin 2 5

6 ya da 3 yıl gibi) değişmeyecek bir biçimde belirlemekte oluşudur (Orhan & Erdoğan, 2008: 512) Toplam Arz Hipotezi Toplam arz hipotezi iki temel Ortodoks mikro ekonomik varsayım üzerine kurgulanmıştır. Bunların ilki, işçiler ve firmalar tarafından alınan rasyonel kararlar, kendi açılarından optimalleştirilmiş davranışlardır. Đkincisi, işçilerin emek, firmaların ise çıktı arzı nispi ücretlere bağlıdır. Toplam arz konusunda yeni klasik yaklaşım temelde emek arzına odaklanmaktadır. Her dönemde, işçiler çalışmaya ve boş zamana ne kadar zaman ayıracaklarına karar vermek zorundadırlar. Đşçilerin cari ya da beklenen ortalama reel ücrete ilişkin bazı fikirleri olduğu varsayılmaktadır. Buna göre emek arzı cari reel ücrete bağlıdır (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: 194). Burada boş zaman ve çalışma arasında bir seçim söz konusudur. Eğer cari reel ücret beklenen reel ücretin üzerindeyse, işçiler gelecekte daha fazla boş zaman için bugün daha çok çalışmaya (daha az boş zamana) güdüleneceklerdir. Tersine, cari reel ücret düzeyi beklenen reel ücret düzeyinin altındaysa, işçiler bu kez daha az çalışıp daha çok boş zamana sahip olmaya çalışacaklardır. Bundan dolayı emek arzının reel ücretlerde algılanan geçici değişimlere cevap vereceği farz edilmektedir. Daha açık bir ifadeyle, işçiler, çalışma ve boş zaman arasındaki getiriyi maksimum hale getirmişken ücret artarsa, öncelikle ücret artışının sürekli mi yoksa geçici mi olduğuna karar vereceklerdir. Eğer reel ücret artışlarının sürekli olduğuna karar verirlerse, emek arzlarını değiştirmezler ama reel ücret artışlarının geçici olduğunu düşünüyorlarsa, bu durumda emek arzlarını artırırlar. Gelecekte daha fazla tüketmek için boş zaman-çalışma ilişkisi değiştirilecektir. Çünkü gelecekte boş zamana kıyasla bugünkü boş zamanın fiyatı artacaktır (Parasız & Bildirici, 2002: 379). Toplam arz konusunda yeni klasik yaklaşım ayrıca mal piyasasına ve firmaların arz kararlarına odaklanmaktadır. Nasıl ilk durumda işçiler emek arzlarını bekledikleri ücret ve cari ücret arasındaki farka göre ayarlıyorlarsa, firmalar da bekledikleri fiyat düzeyi ve cari fiyat düzeyi arasındaki farka göre mal arz edecektir. Burada bir firmanın, kendi ürününün şimdiki fiyatını bilirken, diğer piyasalar için genel fiyat düzeyini ancak belli bir gecikmeden sonra bilebileceği varsayılır. Buna göre, bir firma ürettiği ürünün şimdiki piyasa fiyatında bir yükselme fark ederse, fiyattaki değişimin talepte kendi ürününe doğru reel bir dönüşümü mü yansıttığına (ki böyle bir durumda firma rasyonel olarak üretim miktarını artırarak karşılık vermelidir) yoksa herhangi bir arz artışı gerektirmeyen bir tüm piyasalarda talepte sadece bir nominal artışı mı yansıttığına karar vermelidir (Snowdon & Vane, 2005: 233). Böylece yeni 6

7 klasik model ile para arzında beklenen bir artışın fiyat düzeyini artırdığı ve reel çıktı ve istihdam düzeyi üzerinde ise bir etkisinin olmadığı ve kısa dönemde reel değişkenler üzerinde sadece beklenmedik parasal sürprizlerin etkilerinin olabileceği ifade edilmektedir. Nihayet tüm arz ve talep kararlarını genel neoklasik anlayıştan türeten yeni klasik iktisatçılar, piyasaları tam rekabetçi ve sürekli denge halinde öngörmüşlerdir. Đşsizlik, iradi işsizlikten ibaret görüldüğü için işsizlik sorununun teorik düzeyde çözümünü, makro ekonomiyi mikro ekonomiye daha çok benzeterek gerçekleştirmiş lerdir. Bu noktadan hareketle de, Keynesyen teoriye yönelttikleri en ciddi eleştirilerden biri olarak, Keynesyen makro teorinin mikro temellerden yoksun olduğu iddiasını ileri sürmüşlerdir (Büyükakın, 1997: 4-5) lerde makro ekonomik tartışma gündemine hakim olan yeni klasik iktisat anlayışı, dönemin sonuna gelindiğinde teorik izahatlarının açıklamakta yetersiz kaldığı durumlar ile karşı karşıya kalmıştır. Bu eksiklikler esas olarak, sürekli piyasa dengesi ve eksik bilgilenme ikiz varsayımlarının sonuçlarıyla alakalıdır. Sadece beklenmeyen parasal sürprizlerin reel hasıla etkileri yapabileceği önerisi, tartışmaların ve ampirik testlerin esas olarak yoğunlaştığı alan halini almış ve sonuçlar sistematik para politikasının kısa dönemde reel değişkenler üzerinde etkisiz olduğuna dair görüşü güçlü biçimde desteklememiştir (Snowdon & Vane, 2005: ). Yine de yeni klasik yaklaşım, 70 ler boyunca sürdürülen makro ekonomik tartışmalara damgasını vurmuş ve birçok önemli etki de yapmıştır. Bu doğrultuda, yeni Keynesyenler yeni klasik makro ekonomiye cevap vermeye, daha özel ifadesiyle niçin ücretlerin ve fiyatların sadece tedrici olarak ayarlanma eğiliminde olduğunu açıklamaya daha fazla odaklanmışlardır. Böyle olunca da, ekonomiyi istikrara kavuşturma amaçlı karma (hem talep hem arz yönetim) politikalarını haklı çıkarmaya yönelik daha sağlam bir teorik temel sağlamışlardır (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: ). 2. YENĐ KEYNESYEN ĐKTĐSAT Keynesyen iktisat anlayışına göre, istihdamdaki ve üretimdeki dalgalanmalar büyük ölçüde nominal toplam talepteki dalgalanmalardan kaynaklanmaktadır. Nominal şokların önemli olmasının nedeni, nominal ücretlerin ve fiyatların tam olarak esnek olmamasıdır. Bu görüşler makroekonomik olayların geleneksel izahatlarına temel oluşturmaktadır. Örneğin, 1980 li yılların ilk yarısında gelişmiş ekonomilerde gözlenen durgunlukların genel kabul gören açıklaması, sıkı para politikasından kaynaklanan nominal talep artışının yavaş olmasıdır. Bunun üzerine yapılan ve yeni Keynesyen anlayışa temel oluşturan çalışmalar yeni bir dalgalanma teorisi sunmaktan çok, bu geleneksel açıklamaların temellerini güçlendirmeyi amaçlamıştır. Bunların asıl amacı, Keynesyen iktisadın 1970 li yıllarda geçerli bir cevap 7

8 bulamadığı ve gerilemesinde büyük ölçüde rol oynayan nominal katılıkların kendiliğinden dengeye gelen piyasa dengesinin oluşmasına nasıl engel olduğu teorik sorusuna cevap vermektir. (Ball & Mankiw & Romer, 1988: 4) Yeni Keynesyen iktisat bazen yeni monetarizm, kimi zaman ise yapışkanlık, sürtünme ve katılık ilaveli yeni klasik iktisat olarak adlandırılmaktadır. Çabuk bir gelişme kaydeden yeni Keynesyen literatür esas olarak, rasyonel beklentilere ve davranışı maksimize etmeye dayanan özenli ve inandırıcı ücret ve/veya fiyat yapışkanlıkları modellerine ilişkin araştırmalarla ilgilenmiş ve 1970 ler boyunca, Lucas tarafından iddia edilen Keynesyen iktisadın teorik krize girdiği şeklindeki algılamalara karşı bir cevap olarak geliştirilmiştir. Bu doğrultuda, Keynesyen teorisyenlerin karşı karşıya geldiği başlıca görev, eski Keynesyen modeldeki teorik aksaklıkları ve tutarsızlıkları düzeltmeye çalışmak olmuştur (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: 286). Yeni Keynesyen iktisat, yeni klasiklerin temsil ettiği neoklasik anlayışın en reaksiyoner gelişmelerine bir tepki olarak doğmasına rağmen, iktisatta neoklasik çözümlemenin aksiyomatik tahakkümünden kurtulmayı başaramamıştır. Zira burada makroekonomik planda fiyat ve ücretlerde gözlemlenen esneklik eksikliğinin nedeninin, mikroekonomik alandaki eksik bilgi, eksik rekabet gibi mükemmel piyasa ekonomisinden uzaklaşan öğelerde yattığı öne sürülmektedir (Đnsel, 2005: ). Mankiw ve Romer e göre yeni Keynesyen iktisat şu iki soruya verilecek cevaplara atıfta bulunarak tanımlanabilir: 1- Teori, klasik dikotomiyi çürütüyor mu? Yani, para yansız değildir savunusu doğru mu? 2- Teori, ekonomik aksaklıkları açıklamada ekonomideki reel piyasa başarısızlıklarının temel olduğunu varsaymakta mıdır? Önemli iktisat okulları içinde sadece yeni Keynesyenler bu soruların her ikisine de evet yanıtını vermektedirler. Yansız olmama yapışkan fiyatlardan kaynaklanır ve piyasa başarısızlıkları fiyatların bu davranışını açıklar. Geleneksel Keynesyen ve monetarist modeller fiyat katılıklarını hayati olarak görmemekteydi fakat 1970 lerin bu Keynesyen dengesizlik modelleri ücret ve fiyat katılıklarını Walrasyen bir sisteme dahil etmişlerdir (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: 290). Bu çerçevede ücret ve fiyat katılıklarının rasyonalize edilebileceği bir toplam arz teorisi oluşturma çabası öne çıkmaktadır. Yeni ve eski Keynesyen iktisadın her ikisinde de bulunan ücretlerin piyasayı dengeye getirmek için yeterince hızlı değişmediği görüşü, talep ve arz şoklarının ekonomide üretim ve istihdam üzerinde büyük reel etkilere neden olacağını ifade etmektedir (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: 288). Buna göre, para arzı daraldığında, bireyler daha az para harcamakta ve talep düşmektedir. Ücretler ve fiyatlar esnek olmadığı için ve anında düşmediği için, azalan harcama düzeyi üretimde bir düşmeye ve işçilerin geçici 8

9 olarak işten çıkarılmasına neden olmaktadır. Bu açıklamadan hareketle yeni klasik iktisatçılar bu çözümlemeyi fiyatlardaki yavaş ayarlanmanın tutarlı bir teorik açıklaması olmadığı gerekçesi ile eleştirirler. Đşte birçok yeni Keynesyen araştırma da bu eleştirileri karşılamaya dönük çalışmalar ile uğraşmıştır (Mankiw, 2004: ). Öte yandan, yeni Keynesyen iktisatçıların temel amacı, Keynesyen iktisadın mikro ekonomik temellerini oluşturmak olmuştur. Böylece de eski Keynesyen modelin arz tarafının içine işlemiş bulunan teorik aksaklıkları ortadan kaldırmayı amaçlamaktadırlar. Başka bir ifadeyle, Keynesyen teorisyenler esas olarak, sabit Phillips eğrisi fikrine dayalı Keynesyen ücret ve fiyat ayarlamaları dengesi yaklaşımının zayıf performansı karşısında, enflasyon beklentileri ve arz şoklarını da hesaba katarak modellerini modifiye etmeye mecbur kalmıştır. Bu ise, ücret ve fiyat katılıklarının rasyonalize edilebileceği bir toplam arz teorisi oluşturmayı içermektedir. Ancak yeni Keynesyen iktisatçılar Keynesyen modellerin arz taraflarını geliştirmede ortak bir kaygı taşısalar da, para ve maliye politikalarının yönetiminde kuralların (politika takviminin) açıklanmasından çok, ihtiyariliğin önemi gibi konularda geniş bir görüş ayrılığı içindedirler. Yeni Keynesyenler talep ve arz şoklarının her ikisini de potansiyel istikrarsızlık kaynağı olarak görürlerken ayrıca Keynes in gayri iradi işsizliğin hem mümkün hem de muhtemel olduğu şeklindeki görüşüne de katılırlar (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: 291). Buraya kadarki açıklamalardan da açıkça görülebileceği gibi, yeni Keynesyen iktisadın yeni klasik iktisattan bazı farklılıkları söz konusudur. Yeni Keynesyenler nominal ve reel katılıklar nedeniyle sürekli piyasa dengesini kabul etmemektedirler. Bu nedenle, arz ve talep şokları reel değişkenleri etkilemektedir. Ayrıca bu anlayış için eksik rekabet, eksik piyasalar, asimetrik bilgi, nominal ve reel katılıklar ve fiyat ve ücret yapışkanlıkları hayati kavramlardır. Heterojen bir grup olan yeni Keynesyenler belli bir üniversite veya akademik bir topluluğun çalışmaları ile sınırlı değildir (Eren, 2001: 122). Buradan hareketle örneğin Avrupalı yeni Keynesyen kanat Amerikan versiyonundan farklı biçimde, Avrupa ekonomilerini karakterize eden yüksek sendikalaşma oranlarını da yansıtarak, emek piyasasında olduğu kadar mal piyasasında da eksik rekabete vurgu yapabilmektedir (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: 289). Ancak bu nüansların ötesinde yeni Keynesyen anlayışta genel olarak ücret ve fiyatların esnek olduğu varsayımı kabul görmemekte bunun yerine birçok faktörün etkisinden dolayı ilgili değişkenlerin katı (yapışkan) olduğu öne sürülmektedir. Bununla birlikte uzun dönemde yeni klasiklerden farklı düşünülmemektedir. Katılıklar ele alınırken, yeni klasikler gibi işçilerin ve firmaların rasyonel oldukları, fayda ve karı maksimize edici şekilde hareket ettikleri varsayılmaktadır (Eren, 2001: 122). 9

10 Keynesyen bakış açısıyla reel makro dünya yeni koordinasyon başarısızlıklarıyla ve makro ekonomik dışsallıklarla karakterize edildiği için tek ve birleşik bir Keynesyen model yoktur; bunun yerine ücret ve fiyat katılıkları açıklamalarına ve bunların makro ekonomik sonuçlarına ilişkin çeşitlilik söz konusudur (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: ). Konunun detaylandırılabilmesi için nominal katılıklar ve reel katılıklar arasında bir ayrım yapılması yerinde olacaktır. Nominal katılık, talepte nominal bir değişme olduğunda nominal fiyat düzeyinde ayarlanmanın hemen gerçekleşmemesidir. Reel katılıklar ise, reel ücretlerin ayarlanmasını engelleyen faktörler ya da bir ücretin diğer bir ücrete, bir fiyatın diğer bir fiyata nispeten yapışkan olması gibi durumlardır (Eren, 2001: ). Yeni Keynesyen anlayışın emek piyasası ile ilgili görüşlerinin anlaşılabilmesi için nominal ve reel katılıklar çerçevesinde ücretlere ilişkin öne sürülen katılıkların ortaya konulması gerekmektedir Nominal Katılıklar Hem Ortodoks hem de yeni Keynesyen yaklaşımlar bir dalgalanmanın ardından nominal ücret ve fiyatların yavaşça ayarlandığını (yapışkan olduğunu) varsaymaktadır. Đşte yeni Keynesyen yaklaşımda, hem ücretlerin hem de fiyatların yavaş ayarlanmasına mikro ekonomik bir temel sağlanmaya çalışılmıştır. Bunu yaparken de işçilerin ve firmaların rasyonel fayda ve kar maksimizasyoncuları oldukları varsayımı kabul edilmiştir (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: 292). Öte yandan, katılıklar nedeniyle yeni Keynesyenler, yeni klasiklerden farklı olarak para politikasının etkin olabileceğini de ileri sürmektedirler. Yeni klasik eleştiriye karşı yeni Keynesyen iktisatçılar, öncelikle nominal fiyat ve ücret katılığına odaklanarak cevap vermeye çalışmışlardır Nominal Fiyat Katılığı Nominal fiyat katılıkları, firmaların mal/hizmetlerinin fiyatlarını değiştirdiklerinde bazı maliyetler ile karşı karşıya kaldıklarını ifade etmektedir. Tam rekabet koşulları altında faaliyet gösteren firma için fiyat veridir. Piyasa fiyatlarına göre hareket etmek durumunda olan firmalar, cari fiyatlar değiştiğinde fiyatlarını değiştirmek zorundadır (Snowdon & Vane, 2005: ). Yeni Keynesyenlere göre başta menü maliyetleri olmak üzere fiyatların değiştirilmesi işlemlerinden kaynaklanan küçük maliyetler, ekonomide büyük ve kalıcı dalgalanmalar yaratabilecektir. Fiyatların ayarlanması sürecinde ortaya çıkan bu katılıklar ise, ekonominin neden Walrasyen olmayan özelliklere sahip olduğunu göstermektedir (Büyükakın, 1997: 8). 10

11 Yeni Keynesyen iktisatçılar, böyle bir maliyetin küçük görünmesine rağmen, nasıl kısa dönemli dalgalanmalara neden olabileceğini açıklamaya çalışırlar. Buna göre firmalar, sadece fiyat değiştirme maliyetlerine katlanmazlar; buna ilave olarak hesaba katmaları gereken (fiyat ayarlamalarının firmanın ve müşterilerinin ötesinde bazı etkileri olduğunu ifade eden) bazı dışsallıklar da vardır: Para arzındaki bir daralma yüzünden fiyatlarını düşüren bir firma, o ürünün müşterisinin reel gelirini artıracaktır. Bu ise bireylerin sadece fiyatlarını düşüren firmadan değil, başka firmalardan da daha fazla ürün satın almasına yol açacaktır. Bir firmanın fiyat ayarlamasının tüm diğer firmaların ürünlerine olan talep düzeyi üzerindeki bu makro ekonomik etkisi toplam talep dışsallığı olarak adlandırılır. Bu toplam talep dışsallığı bağlamında menü maliyetleri, fiyatları yapışkan yapabilir ve bu yapışkanlığın topluma büyük maliyetleri olabilir (Mankiw, 2004: ) Nominal Ücret Katılığı Teorik yapıyı güçlendirmeye yönelik erken Keynesyen çabalar nominal ücret katılıklarına odaklanmıştır. Nominal ücrette katılık ve yapışkanlıkların başlıca nedenleri güven sorunu, işsizlik sigortalarının etkisi, uzun dönemli iş sözleşmeleri ve menü (işlem) maliyetleri olarak ortaya konulmuştur (Parasız & Bildirici, 2002: 391) Uzun Dönemli Đş Sözleşmeleri Fischer ve Taylor, iktisadi birimlerin sözleşmeleri nominal anlamda para otoritesinin değişen ekonomik şartlara uygun tepki vermesi için geçen zamandan daha uzun bir sürede müzakere ettiklerine ilişkin bulgular ortaya koymuş ve ücret ve fiyatlardaki çok sık ayarlamaların dezavantajları olduğunu ileri sürmüşlerdir (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: ). Hatta yeni Keynesyen iktisatçılar bu sık ayarlamayı sağlayacak biçimde ücretlerin herhangi bir değişkene endekslenmesine de sıcak bakmamaktadırlar. Bunun sebebi, bütün şokların nominal talep şoku olmayabileceğini savunuyor olmalarıdır (Eren, 2001: 123). Gelişmiş ekonomilerde ücretler belirli süreler için belirlenmektedir. Uzun dönemli sözleşmelerin varlığı ise para politikalarının etkinliğini yeniden kazanması için yeterli nominal ücret katılığı yaratabilmektedir. Zira para otoriteleri para arzını toplu iş sözleşmelerinin yeniden müzakere edilmesinden daha sık değiştirebilecekleri için, para politikası uzun dönemde nötr olmasına rağmen, kısa dönemde reel etkilere sahip olabilmektedir (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: ). Ücret ayarlanma süresinin yavaş ya da hızlı olmasını etkileyen bazı faktörler söz konusudur. Ücret sözleşmelerinin senkronize ya da sendeleyen türde yapılıyor olması farklı sonuçlar 11

12 doğurmaktadır. Örneğin shunto sistemi olarak adlandırılan bir yıllık Japon sözleşme modelinde sözleşmelerin süreleri aynı anda bitmekte ve eş zamanlı olarak yeniden müzakere edilmektedir (Snowdon & Vane, 2005: 369). Böylece Japonya da toplam talep eğrisindeki kaymalar toplam arz eğrisinin derhal kaymasını kolaylaştırmakta ve nominal ücretler değişen makro iktisadi koşullara anında uyarlanmakta ve toplam talepteki kaymaların yaratacağı konjonktürel işsizlik en aza inmektedir. Oysa sözleşmelerin 3 yıllık bir zaman aralığını kapsadığı ve bitiş tarihlerinin eş zamanlı olmadığı ABD sisteminde ücretler gecikmeyle ayarlanmaktadır. Böylece firmaların marjinal maliyet eğrileri yapışkanlaşmaktadır. Ayrıca toplam talepteki değişmelere ekonominin ayarlanması üretim ve istihdamda dalgalanmalara neden olmaktadır (Parasız & Bildirici, 2002: 392). Öte yandan Taylor, işçilerin birbirlerinin ücretlerine bağlı olarak nominal ücretleri konusunda duyarlı ve ilgili olmaları (karşılaştırmalar yapmaları) halinde sendeleyen sözleşmeler yapmanın (ABD örneğinde olduğu gibi) para politikalarının reel değişkenler üzerinde sözleşme döneminin sonrasında da etkili olmasına izin vereceğini ileri sürmüştür (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: 295). Uzun dönemli ücret sözleşmelerinin makro iktisadi yapıda istikrarsızlıklara neden olmalarına rağmen uygulanmaya devam edilmesinin arkasında yatan temel neden bu sözleşmelerin, akit taraflarına sağladığı avantajlardır. Phelps e göre bu avantajlardan biri sık ücret müzakerelerinin hem işçiler hem de firmalar için doğuracağı maliyetlerin uzun dönemli ücret sözleşmeleri ile azaltılmasıdır. Đkinci olarak bu müzakerelerin grevler ile kesintiye uğrama olasılığının doğuracağı maliyetlere karşı da uzun dönemli ücret sözleşmeleri avantaj sağlayabilecektir. Üçüncü olarak talep şokları karşısında nispi ücretlerde ortaya çıkacak farklılaşmaların doğuracağı yüksek işçi devrinin yol açabileceği maliyetlere karşı da uzun dönemli ücret sözleşmelerinin sağlayabileceği avantajlar söz konusudur (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: ) Güven Sorunu Ücretler belirlenirken pazarlık ve sözleşme safhalarında tüm şartların belirlenmesi zordur. Örneğin kararlaştırılacak ücret karşılığında gösterilecek çaba, süreç içinde bilgi/becerilerin geliştirilmesi için harcanacak emek gibi sübjektif unsurların tam anlamıyla ortaya konulamaması güven sorununa yol açabilmektedir. Çeşitli yollarla vasıf ve beceri düzeyinin artması, emeğin verimini de artıracaktır. Vasıf düzeyi artmış işçiye işveren tarafından daha yüksek ücret ödenmesi, hem emeğin hem de işverenin lehine sonuçlar doğuracaktır. Ancak zamanla önemli bir sorun çıkar: Đşçi bir kez belli bir beceriyi ya da bilgiyi kazanınca, işveren için işçiye daha yüksek bir ücret ödeme 12

13 güdüsü ortadan kalkacaktır. Böylece işveren, işçinin kazandığı beceriler kendi işyerinde geçerli olduğu ve başka bir işe geçme olasılığı bulunmadığı için çekincesiz bir biçimde eski ücreti ödemeye başlayabilir. Öte yandan, işverenin işçinin sahip olduğu becerinin tüm getirisinin kendisine kalması gibi bir güdüsü de vardır. Böylece işçinin kazandığı becerinin tümü işverene kar olarak dönecektir. Bu durumda işçiler, ileride işverenin davranışını değiştirmeyeceği yönünde bir güvenceye sahip olmadıkça, belli bir çaba gerektiren beceri kazanma yoluna gitmeyecektir. Kimi durumlarda işçi, bir kez yüksek ücret elde ettiği zaman, daha düşük çaba gösterme eğilimi içine girebileceği için güven sorunu, işveren için de geçerli olabilmektedir (Parasız & Bildirici, 2002: ) Menü (Đşlem) Maliyetleri Yeni Keynesyen iktisatçıların fiyatların neden yavaş ayarlandığını açıklamak için kullandığı bir diğer açıklama, Mankiw tarafından ortaya atılan menü maliyetleridir. Buna göre, firmaların fiyatlarını anında değiştirmemesinin nedeni, bunu yapmaları halinde katlanmaları gereken kağıt, baskı, mürekkep gibi maliyetlerdir (Mankiw, 2004: 778). Menü maliyetleri olarak adlandırılan bu fiyat ayarlama maliyetleri, firmaların fiyatları sürekli ayarlamak yerine, aralıklı ayarlamasına neden olmaktadır. Öte yandan, menü maliyetleri sadece firmaların fiyat belirleme davranışlarıyla ilgili bir olgu değildir. Ücretlerin belirlenmesi sürecinde de belli bir menü maliyeti söz konusu olabilmektedir. Burada, emek piyasasında sık yapılan ücret görüşmelerinin yüksek maliyetli olduğundan hareket edilmekte, bu nedenle de ücret görüşmelerinin aralıklı yapılması gerektiği savunulmaktadır. Ayrıca, detaylı ücret sözleşmeleri de belli bir maliyet içermesinden ötürü pek mümkün görülmemektedir (Parasız & Bildirici, 2002: ). Đktisatçılar, menü maliyetlerinin kısa dönem ekonomik dalgalanmaları açıklamaya yardım edip edemeyeceği konusunda fikir birliği içinde değildir. Bazıları menü maliyetlerinin genellikle çok küçük olduğuna işaret ederler. Bunlar, bu küçük maliyetlerin toplum için oldukça büyük maliyetleri olan resesyonları açıklamaya yardımcı olmasının pek mümkün olmadığını belirtirler. Yeni Keynesyenlerin de aralarında bulunduğu diğerleri ise, küçüğün önemsiz demek olmadığını; menü maliyetlerinin bir firma için küçük olsa bile, bir bütün olarak ekonomi üzerinde büyük etkilere sahip olabileceğini savunurlar (Mankiw, 2004: ). 13

14 Đşsizlik Sigortası Đşverenle işçiler arasındaki ücret pazarlıklarında doğrudan etkili faktörlerden biri kuşkusuz, işsizlik oranıdır. Đşsizlik oranı arttıkça emek piyasasındaki ücret oranı da düşmektedir. Ancak, işsizlik sigortasının etkili bir biçimde uygulandığı ülkelerde bu durum biraz farklı olabilmektedir. Zira bireyler işsiz kaldıkları belli bir süre boyunca, en azından temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bir işsizlik ödeneği aldıkları için, pazarlık anında işverenin teklif ettiği her ücret düzeyini kabul edecek kadar savunmasız olmazlar. Böylece de ücretler aşağı doğru belli bir düzeyden itibaren katı olabilmektedir. Hatta sosyal devlet anlayışının veya sosyal güvenlik mekanizmasının gelişmiş olduğu bazı ülkelerde, işsizlik ödeneği bittikten sonra çalışanların hayat boyu yararlanabildikleri yardımlar söz konusudur. Burada ücretler aşağı doğru nispeten daha katı olabilmektedir. Teorik olarak ifade edilen nominal katlıkların temellerine dönük çalışmalarla yeni Keynesyenler, önemli nominal katılıkların, reel katılıklar ve nominal ayarlamalardaki küçük sürtünmelerin bir bileşiminden doğabileceğini göstermişlerdir. Böylece reel ve nominal sınırlılıklar arasındaki etkileşim, yeni Keynesyen anlayışın ayırt edici bir özelliği olarak öne çıkmıştır (Snowdon & Vane, 2005: 378; Ball & Mankiw & Romer, 1988: 4-5) Reel Katılıklar Nominal katılıklara dönük çalışmaların teorik kalma ve akla yakın olmayan değerlerle ifade edilmesi ile ilgili eleştirilerle karşı karşıya kalan yeni Keynesyen anlayış, reel katılıkların ortaya konulmasına yönelmiştir. Nominal katılıklara benzer biçimde reel katılıklar da reel fiyat ve ücret katılıkları olarak ele alınmaktadır Reel Fiyat Katılığı Reel fiyat katılıklarının hareket noktası mark-up 1 fiyatlamadır. Mark-up fiyatlama nominal katılığın reel etkisini göstermesi açısından önemlidir. Burada mark-up büyüklüğü ile talep esnekliği ters orantılıdır. Talep esnekliği düştükçe mark-up artmakta, eşitlikte marjinal maliyet düzeyi azaldığında ise fiyat düşmektedir (Eren, 2001: 125). Marjinal maliyetin üretimdeki değişmelere ve talep esnekliğine yönelik ılımlı duyarlılığı reel fiyat katılığına katkı sağlayacaktır. Yeni Keynesyen literatür reel fiyat katılığının birçok başka potansiyel kaynağını da belirlemiştir: Yoğun (thick) piyasa dışsallıkları: Piyasada alıcı ve satıcıların bir araya gelmesi belli bir araştırma maliyeti gerektirmektedir. Örneğin tüketiciler istedikleri ürün için piyasa araştırması 1 Mark-up fiyatlama, maliyete belirli bir kar oranı ekleyerek satış fiyatının belirlenmesi yöntemidir. 14

15 yapmaya zaman harcamalı ve firmalar da tüketicileri etkilemek için reklam vermelidir. Bu maliyetler ise taraflar açısından bazı sınırlamalara neden olmaktadır. Ekonomide yüksek ticari etkinlik döneminde piyasa araştırmalarının maliyeti, düşük ekonomik etkinliğin söz konusu olduğu dönemlere göre daha az olacaktır. Burada resesyon dönemlerinde marjinal maliyetin artacağı, genişleme dönemlerinde ise azalacağı öngörülmekte, bu da reel fiyat katılığına katkı sağlamaktadır (Snowdon & Vane, 2005: 380). Tüketici piyasaları: Tüketici piyasasında satın alma sıklığına kıyasla araştırma düzeyi düşüktür. Birçok ürünün sergilendiği ve satıldığı piyasada müşteri daima en düşük fiyat hakkında ancak sınırlı bir bilgiye sahip olacaktır. Alışveriş süreciyle ilgili araştırma maliyetlerinden ötürü satıcılar, piyasada benzer malı satan birçok satıcı olmasına rağmen, belli bir monopol gücüne sahip olurlar. Burada fiyatlardaki bir yükselme tüketiciler tarafından anında öğrenilecekken, fiyatlardaki bir düşme durumunda ise başka firmaların müşterilerine bu yeni bilginin ulaşması zaman alacağı için daha küçük bir ilk tepki olacaktır. Müşterilerin bu fiyat artış ve düşüşlerine verdikleri tepki derecelerindeki farklılık ve firmaların sürekli müşterilerini kaybetmeme, ellerinde tutma isteği, nispi fiyat katılığı oluşturacaktır (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: 304). Fiyat katılığı ve girdi-çıktı tablosu: Piyasada çok sayıda mal/hizmet ve firma söz konusudur. Binlerce firmanın faaliyette bulunduğu bir dünyada karar alım süreci de oldukça karmaşıktır. Böyle bir ortamda, hiçbir firmanın tek başına toplam iş çevriminden bağımsız olarak faaliyette bulunamayacağı ileri sürülmektedir (Snowdon & Vane, 2005: 381). Bunun kaçınılmaz sonucu ise, haber almanın aksak ve belirsiz olmasıdır. Neticede talep artması veya azalması şeklindeki şoklardan sonra oluşan maliyet artış veya azalışlarını bilebilmek mümkün olamamaktadır. Bu da fiyat katılığına yol açacaktır (Eren, 2001: 125). Sermaye piyasası aksaklıkları: Sermaye piyasalarında ödünç alanlar ve verenler arasında bir asimetrik bilgi sorunu vardır. Ödünç alanlar daha fazla bilgiye sahiptir. Firma açısından bunun temel sonuçlarından biri dış finansmanın iç finansmandan daha pahalı olmasıdır. Genişleme dönemlerinde firmalar iç finansman yoluyla hareket edebiliyorken, resesyon dönemlerinde dış finansmana ihtiyaç duymaktadırlar. Dış finansmanın sermayenin maliyetini artıracağı öngörüsü fiyat katılığına sebep olmaktadır (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: 304). Kalitenin fiyatla yargılanması: Malın özellikleri ile ilgili sınırlı bilginin söz konusu olduğu piyasalarda genellikle yüksek fiyat, kalite demek şeklinde bir inanışın oluşması söz konusu olabilmektedir. Bu durumda ilgili mala olan talep düşse bile fiyat düşmeyebilmektedir. Bu da sonuç itibariyle, bir fiyat katılığı yaratmaktadır (Snowdon & Vane, 2005: ). 15

16 Reel Ücret Katılığı Keynesyen iktisatçılar, sanayileşmiş ülkelerin emek piyasalarında 1970 lerden itibaren ve özellikle de Avrupa da 1980 ler boyunca geçerli bir özellik olan kararlı yüksek işsizlik oranlarını açıklamakla ilgilenmişlerdir. Bilindiği gibi, yeni klasik monetarist modelde ve reel iş çevrimi modelinde ekonomideki tüm birimler için fiyat veridir. Buna göre, tam ve anlık ücret ve fiyat esnekliği, emek piyasasının her zaman bir Walrasyan piyasa denge reel ücreti ile temizlenmesini mümkün kılar. Fiyatın oluşturulmasında başka faktörlerin hakim olduğu bir yeni Keynesyen dünyada ise piyasa denge reel ücretinden farklı olan bir denge reel ücreti ortaya çıkabilir. Piyasa dengesinin hiçbir birimin davranışını değiştirme dürtüsüne sahip olmadığı bir hal olarak ifade edildiği durumda yeni Keynesyen reel ücret katılığı modellerinde denge, piyasa temizliği ya da talebin arza eşit olması ile karakterize edilmeyebilir. Bu noktada reel ücret katılığını içeren modeller, denge düzeyindeki işsizliğin ihtiyari bir fenomen olarak görüldüğü yeni klasik modellerin tersine, uzun dönem dengesinde gayri iradi işsizliğin ortaya çıkabileceğini ileri sürmektedirler (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: ). Reel ücret katılığına ilişkin yeni Keynesyen anlayışın görüşlerini ortaya koyan yaklaşımlar üç ana grupta toplanabilir. Bunlar zımni (örtük) sözleşme yaklaşımı, etkin ücret teorileri ve içerdekiler-dışarıdakiler yaklaşımı olarak ifade edilmektedir. Yeni Keynesyen iktisatçılar esas olarak bunlardan etkin ücret ve içerdekiler-dışarıdakiler teorileriyle ilgilenmişlerdir Zımni (Örtük) Sözleşme Modeli Emek piyasalarında işçi ve işveren arasındaki çalışma ilişkileri şartları ile hak, sorumluluk ve borçların belirlenmesinde temelde iki anlaşma biçimi söz konusudur: Açık ve zımni sözleşmeler. Zımni sözleşmelerin ortaya çıkmasında etkili olan en önemli faktör, açık sözleşme yapmanın yüksek maliyetli olmasıdır (Lordoğlu & Özkaplan, 2007: ). Yeni Keynesyen anlayışta örtük sözleşme modeli ile temelde işçileri ve firmaları zımni bir anlaşma ile uzun süreli biçimde bir arada tutan ekonomik yapışkanlık biçimleri ortaya konulmaya çalışılmıştır (Snowdon & Vane, 2005: 384). Diğer taraftan emek piyasasında işçi devrinin neden fazla olmadığının ortaya konulması için de bu yaklaşımdan faydalanılmıştır (Eren, 2001: 126). Açık sözleşmelerin yol açabileceği maliyetlerden dolayı kimi zaman piyasa zımni sözleşmeleri teşvik edici nitelikte olabilir. Zira işçi ve işverenin sahip olacakları hak ve sorumlulukların, aralarında çıkabilecek uyuşmazlıkların ve bunların çözümüne ilişkin yükümlülüklerin açık sözleşmeyle tek tek belirlenmesi belli bir maliyet içermektedir 16

17 (Lordoğlu & Özkaplan, 2007: 282). Bu maliyetlerden dolayı işçiler ve firmalar uzun dönemli sözleşmeleri tercih etmekte ve ücretler marjinal verimlilikten sapmaktadır. Burada riske karşı yansız firmalar ile riskten kaçınmaya çalışan işçiler söz konusudur. Bu durumda ücret oranı sadece işgücü hizmetlerine ilişkin bir ödemeyi temsil etmez; aynı zamanda şoklarla karşılaşıldığı zamanlardaki değişken ücret riskine karşı bir sigorta görevi de görür. Başka bir ifadeyle, ekonomik koşullara göre değişen ücretten çok güvenceli ücret söz konusudur. Güvenceli ücret ise, ücret katılığının temel nedenlerinden biridir (Eren, 2001: 126). Bu yaklaşımla ilgili önemli bir problem, ekonomik koşulların kötüye gittiği zamanlarda, geçici işten çıkarmalardan ziyade çalışma paylaşımının öngörülmesidir. Ayrıca teori, firmaların neden yeni işçilere daha düşük ücret ödemediğini açıklamakta da başarısızdır. Bu reel ücret katılığı açıklamasının bahsedilen zaaflarını düzeltme çabaları bağlamında, yeni Keynesyenler etkin ücret ve içerdekiler-dışardakiler teorilerini geliştirmişlerdir (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: 308) Etkin Ücret Teorileri Ücret artışları ile istihdam arasında Ortodoks anlayışa göre varsayılan ters ilişkiden farklı olarak yeni Keynesyen anlayışta ücretler ve etkinlik arasında bağlantı kurulmaktadır (Biçerli, 2009: 189). Burada yeni Keynesyenlerin ücretler ile etkinlik arasında varsaydıkları doğrusal ilişkinin sonucu olarak yüksek ücretlerin verimliliğe/üretkenliğe katkı sağlayacağı, düşük ücretlerin ise verimliliği ve dolaysıyla maliyetleri artıracağı iddia edilmektedir. Çeşitli etkin ücret teorileri, ücretler ile verimlilik arasında ilişkinin söz konusu olduğu varsayımı çerçevesinde geliştirilmiştir. Ücretler ile verimlilik arasındaki ilişkinin niteliğine göre ortaya konulan belli başlı etkin ücret teorileri ters seçim modeli, işgücü devri modeli, görevden kaçma modeli ve mutluluk modeli olarak sıralanabilir. Ters Seçim Modeli: Emek piyasası, eksik enformasyonun hakim olduğu piyasalara bir örnektir. Asimetrik enformasyon söz konusu olduğu zaman, bir grup diğer gruptan daha fazla bilgiye sahiptir. Bu modele göre, firmalar iş arayanların verimlilikleri hakkında eksik bilgiye sahip oldukları ve emek piyasası heterojen bireylerden oluştuğu için yüksek ücret teklif eden firmalar en iyi işçileri kendilerine çekeceklerdir (Snowdon & Vane, 2005: 388). Burada bir firma teklif ettiği görece yüksek ücret ile iş arayanları cezbedecektir. Firma, gelen çok sayıda iş başvurusu içinden daha iyi tercih yapma imkanına kavuşacak ve daha nitelikli işçiler seçebilecektir. Nitelikli çalışanlar fazla denetlemeye ihtiyaç olmaksızın verimli olabilecekleri için, bu yolla maliyetler azaltılıp karlılık artırılabilecektir (Biçerli, 2009: 192). 17

18 Bu modelde ücret haddi ile verimlilik arasındaki ilişki iki varsayım üzerine kurgulanmıştır: Đlkin, işçi ücretleri, onların emek verimlilikleri ile doğru orantılı değildir. Đkinci olarak, işçi ücretleri, işçilerin verimliliklerinin artan bir fonksiyonudur. Böylece firmanın yüksek ücret düzeyi yalnız işyerine başvuranların sayısını etkilemekle kalmaz aynı zamanda istihdam edileceklerin beklenen yetenek potansiyelini de olumlu etkiler (Hesapçıoğlu, 1994: ). Ayrıca firmalar yaygın ücret seviyesinde çalışmaya istekli emek arzı fazlasıyla karşılaşsalar bile, ücret oranlarını düşürmeye istekli olmayacaklardır; çünkü bu büyük olasılıkla en verimli işçilerin işten gönüllü ayrılmalarına sebep olacaktır (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: 312). Đşgücü Devri Modeli: Yeni Keynesyenlere göre firmanın etkin ücret ödemesinin nedenlerinden biri, maliyet unsuru olan işgücü devrini azaltmaktır. Đşgücü devrinin firma için doğuracağı iki tür maliyet söz konusudur. Bunların ilki yeni işçiler işe alınırken ilan verme, müracaatları kabul etme ve değerlendirme gibi nedenlerle ortaya çıkan maliyetler iken ikincisi, yeni işçileri eğitim/öğretim gibi faaliyetlerle yetiştirmek için girişilen çabalardan doğacak maliyetlerdir (Biçerli, 2009: 192). Bu modelin altında yatan temel düşünce, firmanın cari ücret düzeyinin üzerinde bir ödeme yapmasının, işçinin işten ayrılmaya ilişkin istekliliğini önemli ölçüde azaltacağı iddiasıdır. Zira işgücü giriş ve çıkışlarının fazlalığı, firmaya ek maliyet yüklemektedir. Bu işçi devri maliyetlerini azaltmanın yolu ise, etkin ücret ödemektir (Eren, 2001: 127). Modele göre emek piyasası dengesi gayri iradi işsizlik gerektirir. Çünkü tüm firmalar işçilerini, işlerini bırakmaktan vazgeçirmek için ücretleri yükseltmeye ihtiyaç duyar. Burada işsizlik arttıkça, işgücü devrini azaltmak için gerekli ücret düzeyi de düşecektir (Snowdon & Vane, 2005: 389). Görevden Kaçma Modeli: Firmaların etkin ücret uygulamalarına yönelmelerinin nedenlerinden biri, bazı durumlarda işçilerin işten kaçmalarını (kaytarmalarını) önlemektir. Burada gayri iradi işsizlik varsayımı altında işçilerin iktisadi davranışının fırsatçı olduğu kabul edilmektedir. Her işçinin fırsatını bulduğunda işten kaçacağına ve işin gereği olan çabayı göstermeyeceğine inanılır. Đşçiye ödenen ücretin emek verimliliği üzerinde pozitif bir etkisi olduğu ve işe alma, işyerinde eğitim, işçinin işten kaçmaması için denetlenmesi gibi işlem maliyetlerinin yüksekliği kabul edildiğinden, işverenin piyasadaki ücret düzeyinden daha yüksek ücret ödemesinin kar maksimizasyonu davranışına uygun olduğu iddia edilmektedir (Lordoğlu & Özkaplan, 2007: 280). Burada işçinin verimliliğiyle ilgili bilgilerin toplanması ve işçilerin sürekli denetlenmesi yüksek maliyetli olduğu için, piyasa denge 18

19 ücretinin üzerinde bir etkin ücret ödenmesi işçiyi işten kaçınmaktan alıkoyacak bir uyarıcı işlevi görebilir. Ancak bu tip bir davranışın denetlenmesi zor olabilmektedir. Yeni Keynesyenlere göre bir işçinin verimliliği çalıştığı firmanın ödediği ücretin, diğer firmaların ödedikleri ücretlerin ve işsizliğin bir fonksiyonudur. Şöyle ki, eğer bir firma ücretleri yükseltirse, diğer tüm firmalar da ücretleri yükseltecektir. Reel ücretler genel düzeyindeki bir artış işsizliği artırdığı için, tüm firmalar aynı etkin ücret düzeyini ödeseler dahi işçiler artık işten kaytarmama yönünde bir dürtüye sahip olmayacaklardır. Çünkü eğer bu durumda yakalanırlarsa, uzun dönemli işsizlikle karşı karşıya kalma ihtimali söz konusudur. Burada yüksek işsiz sayısı bir caydırıcı araç rolü oynamaktadır (Snowdon & Vane & Wynarczyk, 1996: 313). Mutluluk Modeli: G. A. Akerlof tarafından geliştirilerek etkin ücret teorisine dahil edilen bu anlayışta reel ücret katılıklarının açıklanması için sosyolojik unsurlar çözümlemeye dahil edilmektedir (Hesapçıoğlu, 1994: 417). Bu yaklaşım, üretim sürecinde söz konusu olan emek unsuru ile diğer unsurlar arasındaki farklılıklardan türemiştir. Bu farklılıklar şöyle sıralanabilir: 1. Đşçiler, makine ve hammaddelerde söz konusu olmayan tercih ve hislere sahiptir. 2. Makinelerin aksine işçiler, motivasyona ihtiyaç duyarlar. 3. Makinelerin üretkenliği, satın almadan önce tahmin edilebilir. Bu yüzden kalite ile ilgili asimetrik bilgi sorunu çok daha azdır. 4. Đşçiler stres gibi sağlık nedenleriyle iş yavaşlatma ve grev yapabilir. Makineler bozulabilir ancak daha yüksek ücret, daha fazla tatil gibi isteklerde bulunmaları söz konusu değildir. 5. Fiziki sermaye ile karşılaştırıldığında firmanın beşeri sermayesi daha az likit ve daha risklidir. 6. Makinelerin aksine işçiler, eğitime ihtiyaç duymaktadır. 7. Beşeri sermaye sahibinden ayrılabilirken fiziksel sermaye için bu söz konusu değildir. 8. Đşçilerin fayda fonksiyonları ayrı değil, birbirine bağlıdır (Snowdon & Vane, 2005: 392). Bu hayati farklılıklardan ötürü işçi verimliliği ihtiyari bir değişkendir: Bir işçinin çabası veya üretkenliği çalışma koşullarındaki değişikliklerden bağımsız olarak peşinen verilmez veya gelecek için sabitlenmez. Makineler kapatıldıkları zaman üzülmez ya da fiyat farklılıkları dolayısıyla kızmaz. Ama işçiler fiyatlara karşı kayıtsız değildir, işsiz kaldıklarında gelecekleri için endişelenirler. Bu gibi nedenlerden ötürü mutluluk modeli emek piyasasındaki çıktının ölçülmesinde önemli bir faktör olarak göze çarpmaktadır (Snowdon & Vane, 2005: 392). 19

20 Nihayet etkin ücret teorileri, verimliliğin çoğunlukla reel ücretlerle birlikte arttığı, dolayısıyla ücret kesintilerinin firmalara kazanç sağlamadığı görüşüne dayanmaktadır. Yüksek ücretler ya kaliteli emeği çekerek veya işçilerin çabalarını artırarak ya da işçi devrini azaltarak işe alma ve eğitme maliyetlerinin düşmesi yoluyla verimliliği artırabilir. Etkin ücret teorileri neden gereğinden fazla işçi varken firmaların ücretlerini düşürmediklerini ve neden yeni giren işçilerin mevcut işçilere göre daha az ücretle işe başlamadıklarını açıklamada kullanılabilmektedir (Greenwald & Stiglitz, 1993: 34). Burada düşük ücretlerin ve ücret kesintilerinin işçinin motivasyonu üzerindeki etkileri ele alınmaktadır (Eren, 2001: 127). Dolayısıyla bu anlayışta işçinin çalışma standardı ve firmaya olan sadakatinin aldığı ücretin adil olup olmadığına bağlı olduğu savunulmaktadır. Ayrıca buna, adil olmadığına inandığı bir ücret ile karşı karşıya kalan işçinin, işverene yönelik tutumunu gözden geçireceği ve işyerinde çalışma ile ilgili gösterdiği çabayı azaltacağı iddiası eklenmektedir (Biçerli, 2009: 193) Đçerdekiler-Dışardakiler Modeli Yeni Keynesyen iktisada göre öne çıkan bir başka reel ücret katılığı, firma içinde çalışanlar (içerdekiler) ile emek piyasasındaki işsizler (dışarıdakiler) ayrımından türemektedir. Đçerdekilerin gücü, işgücü devir maliyetlerinden kaynaklanmaktadır. Devir maliyetleri kiralama, eğitim maliyetleri, emek piyasasında araştırma, iş ilanı, iş koşullarını görüşme, işten atma (tazminat ve mahkeme masrafları) gibi masrafları içermektedir. Aynı zamanda bu maliyetler içerdekilerin sayısını ve konumlarını da belirler. Devir maliyetleri dışarıdakilerin daha az cazip ya da tercih edilir hale gelmesinde doğrudan etkilidir (Eren, 2001: 128). Buradaki temel düşünce firmaya özgü bir biçimde yetiştirilmiş çalışanların işsizler ile değiştirilmesinin teşebbüse maliyet yükleyeceği bu nedenle firma açısından işgücünü muhafaza etmenin kendi çıkarına olacağıdır (Hesapçıoğlu, 1994: 422). Ayrıca bu maliyetlerin firma için yüksek olmasının bir başka sonucu da, içerdekilerin ücretlerinin işsizlerin kabul edebileceği ücret düzeyini aşması halinde bile firmanın piyasadan yeni işçi kiralamayı istememesidir. Đçerdekilerin ücret konusundaki bu avantajları, sendikaların grev silahıyla da birleştiğinde, toplu pazarlıkta yararlanabilecekleri önemli fırsatlar sunar. Dolayısıyla içerdekiler-dışardakiler modeline göre işlem maliyetleri ve işçilerin heterojenliği göz önüne alındığında burada sendikalar için örgütlenme açısından önemli rollerin söz konusu olduğu görülecektir (Lordoğlu & Özkaplan, 2007: ). Yüksek işgücü devir oranına sahip firmalar, çalışanlarına daha az iş güvencesi ve ilerleme imkanı sundukları için, işçiler işverenleriyle saygın bir iş ilişkisi geliştirmeye ya hiç ya da çok 20

Yeni Keynesyen İktisat ve Emek Piyasaları. New Keynesian Economics and Labor Markets

Yeni Keynesyen İktisat ve Emek Piyasaları. New Keynesian Economics and Labor Markets PARADOKS Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi PARADOKS Journal of Economics, Sociology and Policy Yeni Keynesyen İktisat ve Emek Piyasaları New Keynesian Economics and Labor Markets Doğa Başar SARIİPEK

Detaylı

İçindekiler kısa tablosu

İçindekiler kısa tablosu İçindekiler kısa tablosu Önsöz x Rehberli Tur xii Kutulanmış Malzeme xiv Yazarlar Hakkında xx BİRİNCİ KISIM Giriş 1 İktisat ve ekonomi 2 2 Ekonomik analiz araçları 22 3 Arz, talep ve piyasa 42 İKİNCİ KISIM

Detaylı

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA)

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA) MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA) 1- Bir ekonomide işsizlik ve istihdamdaki değişimler iktisatta hangi alan içinde incelenmektedir? a) Mikro b) Makro c) Para d) Yatırım e) Milli Gelir

Detaylı

Modern Konjonktür Teorileri ve İktisat Politikası

Modern Konjonktür Teorileri ve İktisat Politikası Modern Konjonktür Teorileri ve İktisat Politikası Giriş Modern konjonktür teorileri : - Reel iş ÇevrimleriTeorisi - Yeni Keynesyen Model Modern konjonktür teorileri iktisat politikası analizlerine neler

Detaylı

Ayrım I. Genel Çerçeve 1

Ayrım I. Genel Çerçeve 1 İçindekiler Önsöz İçindekiler Ayrım I. Genel Çerçeve 1 Bölüm 1. Makro Ekonomiye Giriş 3 1.1. Ekonominin Tanımlanması ve Bir Bilim Olarak Ekonomi 4 1.2. Ekonomi Teorisi ve Politikası 5 1.3. Makro Ekonomi

Detaylı

BÖLÜM 9. Ekonomik Dalgalanmalara Giriş

BÖLÜM 9. Ekonomik Dalgalanmalara Giriş BÖLÜM 9 Ekonomik Dalgalanmalara Giriş Çıktı ve istihdamdaki kısa dönemli dalgalanmalara iş çevrimleri diyoruz Bu bölümde ekonomik dalgalanmaları açıklamaya çalışıyoruz ve nasıl kontrol edilebileceklerini

Detaylı

YEDİNCİ BÖLÜM MAKROEKONOMİ: TANIM, KAPSAM VE GELİŞİM

YEDİNCİ BÖLÜM MAKROEKONOMİ: TANIM, KAPSAM VE GELİŞİM YEDİNCİ BÖLÜM MAKROEKONOMİ: TANIM, KAPSAM VE GELİŞİM Neler Öğreneceğiz? Makroekonominin tanımı Makroekonomi ve Mikroekonomi Ayrımı Makroekonominin Gelişim Süreci ve Tarihi Düşünce Okullarının Makroekonomik

Detaylı

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Makro İktisat II Örnek Sorular 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Tüketim harcamaları = 85 İhracat = 6 İthalat = 4 Hükümet harcamaları = 14 Dolaylı vergiler = 12

Detaylı

8.1 KLASİK (NEOKLASİK) MODEL Temel Varsayımlar: Rasyonellik; Para hayali yoktur; Piyasalar sürekli temizlenir.

8.1 KLASİK (NEOKLASİK) MODEL Temel Varsayımlar: Rasyonellik; Para hayali yoktur; Piyasalar sürekli temizlenir. 1 BÖLÜM 8: HASILA VE FİYAT DÜZEYİ: ALTERNATİF MAKRO MODELLER Bu bölümde AD ve farklı AS eğrileri birlikte ele alınarak farklı makro modellerde P ve Y düzeylerinin nasıl belirlendiği incelenecektir. 8.1

Detaylı

İKT 207: Mikro iktisat. Faktör Piyasaları

İKT 207: Mikro iktisat. Faktör Piyasaları İKT 207: Mikro iktisat Faktör Piyasaları Tartışılacak Konular Tam Rekabetçi Faktör Piyasaları Tam Rekabetçi Faktör Piyasalarında Denge Monopson Gücünün Olduğu Faktör Piyasaları Monopol Gücünün Olduğu Faktör

Detaylı

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI Faiz oranlarının yapısı; Menkul kıymetlerin sahip olduğu risk, Likidite özelliği, Vergilendirme durumu ve Vade farklarının faiz oranlarını nasıl etkilediğidir. FAİZ ORANLARININ

Detaylı

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI IS ve LM eğrilerinin kesiştiği nokta milli geliri belirliyor. Birinin kayması kısa dönem dengeyi değiştiriyordu. Maliye politikası Hükümet harcamaları artışı IS eğrisi sağa

Detaylı

2009 VS 4200-1. Gayri Safi Yurt içi Hasıla hangi nitelikte bir değişkendir? ) Dışsal değişken B) Stok değişken C) Model değişken D) kım değişken E) içsel değişken iktist TEORisi 5. Kısa dönemde tam rekabet

Detaylı

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI 1 DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI Durgunluk Tanımı Toplam arz ile toplam talep arasındaki dengesizlik talep eksikliği şeklinde ortaya çıkmakta, toplam talebin uyardığı üretim düzeyinin o ekonominin üretim

Detaylı

Ders Notları Dr. Murat ASLAN. Bu notlar; Prof. Dr. ABUZER PINAR ın MALĠYE POLĠTĠKASI ders kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır.

Ders Notları Dr. Murat ASLAN. Bu notlar; Prof. Dr. ABUZER PINAR ın MALĠYE POLĠTĠKASI ders kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır. Ders Notları Dr. Murat ASLAN Bu notlar; Prof. Dr. ABUZER PINAR ın MALĠYE POLĠTĠKASI ders kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır. genişleme trend Daralma Kriz, küçülme 12,00 Reel Büyüme Hızı Oranı 1950-2008

Detaylı

AD AS MODELİ. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

AD AS MODELİ. Bilgin Bari İktisat Politikası 1 AD AS MODELİ Bilgin Bari İktisat Politikası 1 Toplam talep ve toplam arz analizi ekonomide kısa dönemde ortaya çıkan dalgalanmaları anlamak toplam çıktı ve enflasyonun nasıl belirlendiğini anlamak için

Detaylı

IS LM MODELİ ÇALIŞMA SORULARI

IS LM MODELİ ÇALIŞMA SORULARI IS LM MODELİ ÇALIŞMA SORULARI Soru KPSS 2001 Otonom tüketim harcamalarının artması aşağıdakilerin hangisine neden olur? a) Denge üretim düzeyinin artmasına, LM eğrisinin sağa doğru kaymasına b) Denge üretim

Detaylı

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR 13 1.1.İktisadın Konusu ve Kapsamı 14 1.2. İktisadın Bölümleri 15 1.2.1.Mikro ve Makro İktisat 15 1.2.2. Pozitif İktisat ve Normatif İktisat

Detaylı

3. Keynesyen Makro İktisat Teorisi nin Bazı Özellikleri ve Klasik Makro İktisat Teorisi İle Karşılaştırılması

3. Keynesyen Makro İktisat Teorisi nin Bazı Özellikleri ve Klasik Makro İktisat Teorisi İle Karşılaştırılması BOCUTOĞLU 109 yemek pişirirken yağı, salçayı, soğanı, eti, sebzeyi, suyu aynı anda tencereye doldurmaz; birinci adımda yağı ve salçayı hafifçe kızartır, ikinci adımda soğanı ve eti ilave ederek pişirmeye

Detaylı

1 TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR

1 TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR ÖNSÖZ İÇİNDEKİLER III Bölüm 1 TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR 11 1.1. İktisat Biliminin Temel Kavramları 12 1.1.1.İhtiyaç, Mal ve Fayda 12 1.1.2.İktisadi Faaliyetler 14 1.1.3.Üretim Faktörleri 18 1.1.4.Bölüşüm

Detaylı

MALİYE POLİTİKASI KISA ÖZET KOLAYAOF

MALİYE POLİTİKASI KISA ÖZET KOLAYAOF MALİYE POLİTİKASI KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKAT Burada ilk 4 sahife gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 2 Sayfa 2 1. Ünite Maliye Politikası: Kavramlar, Etkinliği ve Sınırları

Detaylı

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir BÖLÜM 5 Açık Ekonomi Açık Ekonomi Önceki bölümlerde kapalı ekonomi varsayımı yaptık Bu varsayımı terk ediyoruz çünkü ekonomilerin çoğu dışa açıktır. Kapalı ve açık ekonomiler arasındaki fark açık ekonomide

Detaylı

2018/1. Dönem Deneme Sınavı.

2018/1. Dönem Deneme Sınavı. 1. Aşağıdakilerden hangisi mikro ekonominin konuları arasında yer almamaktadır? A) Tüketici maksimizasyonu B) Faktör piyasası C) Firma maliyetleri D) İşsizlik E) Üretici dengesi 2. Firmanın üretim miktarı

Detaylı

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA Problem 1 (KMS-2001) Kısa dönem toplam arz eğrisinin pozitif eğimli olmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

Rasyonel Beklentiler Teorisinin Politika Yansımaları ve Enflasyonla Mücadele

Rasyonel Beklentiler Teorisinin Politika Yansımaları ve Enflasyonla Mücadele Bölüm 12 Rasyonel Beklentiler Teorisinin Politika Yansımaları ve Enflasyonla Mücadele Geçen haftaki derste rasyonel beklentiler kavramını açıklamış ve bu kavramla birlikte ortaya çıkan Yeni Klasik ve Yeni

Detaylı

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER... vi GENEL EKONOMİ 1. Ekonominin Tanımı ve Kapsamı... 1 1.1. Ekonomide Kıtlık ve Tercih... 1 1.2.

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER... vi GENEL EKONOMİ 1. Ekonominin Tanımı ve Kapsamı... 1 1.1. Ekonomide Kıtlık ve Tercih... 1 1.2. İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER... vi GENEL EKONOMİ 1. Ekonominin Tanımı ve Kapsamı... 1 1.1. Ekonomide Kıtlık ve Tercih... 1 1.2. Ekonominin Tanımı... 3 1.3. Ekonomi Biliminde Yöntem... 4 1.4.

Detaylı

Tufan Samet ÖZDURAK THEMIS MAKRO İKTİSAT

Tufan Samet ÖZDURAK THEMIS MAKRO İKTİSAT Tufan Samet ÖZDURAK THEMIS MAKRO İKTİSAT İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... VII BİRİNCİ BÖLÜM Makro İktisat 1. MAKRO İKTİSATIN ANLAMI... 1 2. MAKRO İKTİSATTA KARAR BİRİMLERİ (SEKTÖRLER)... 2 3. MAKRO İKTİSATTA PİYASA

Detaylı

Giriş İktisat Politikası. İktisat Politikası. Bilgin Bari. 28.Eylül.2015

Giriş İktisat Politikası. İktisat Politikası. Bilgin Bari. 28.Eylül.2015 28.Eylül.2015 1 Giriş Temel Kavramlar Politika Etkilerinin Analizi 2 nın Yürütülmesi Tanımlar Giriş Temel Kavramlar Politika Etkilerinin Analizi İktisat kıt kaynakların etkin dağılımı üzerine çalışır.

Detaylı

SERMAYE VE DOĞAL KAYNAK PİYASALARI 2

SERMAYE VE DOĞAL KAYNAK PİYASALARI 2 SERMAYE VE DOĞAL KAYNAK PİYASALARI 2 1. SERMAYE, YATIRIM VE TASARRUF 2 1.1. SERMAYE VE YATIRIM 2 1.2. TASARRUF VE PORTFÖY TERCİHİ 2 1.3. SERMAYE PİYASASI 3 2. SERMAYE TALEBİ 3 2.1. YATIRIMIN NET BUGÜNKÜ

Detaylı

IS-MP-PC: Kısa Dönem Makroekonomik Model

IS-MP-PC: Kısa Dönem Makroekonomik Model 1 Toplam Talep Toplam Talebin Elde Edilmesi 2 Para Politikası AD Eğrisi 3 4 Eğrisi Toplam Talep Toplam Talebin Elde Edilmesi Keynes (1936), The General Theory of Employment, Interest, and Money Toplam

Detaylı

A İKTİSAT KPSS-AB-PS / 2008 5. Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli nedeni aşağıdakilerden

A İKTİSAT KPSS-AB-PS / 2008 5. Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli nedeni aşağıdakilerden 1. Her arz kendi talebini yaratır. şeklindeki Say Yasasını aşağıdaki iktisatçılardan hangisi kabul etmiştir? A İKTİSAT 5. Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli

Detaylı

1 MAKRO EKONOMİNİN DOĞUŞU

1 MAKRO EKONOMİNİN DOĞUŞU İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 MAKRO EKONOMİNİN DOĞUŞU ve TEMEL KAVRAMLAR 11 1.1.Makro Ekonominin Doğuşu 12 1.1.1.Makro Ekonominin Doğuş Süreci 12 1.1.2.Mikro ve Makro Ekonomi Ayrımı 15 1.1.3.Makro Analiz

Detaylı

Ekonomi II. 20.Para Teorisi ve Politikası. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Ekonomi II. 20.Para Teorisi ve Politikası. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından Ekonomi II 20.Para Teorisi ve Politikası Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 20.1.Para Teorisi Para miktarındaki

Detaylı

TOPLAM TALEP I: IS-LM MODELİNİN OLUŞTURULMASI

TOPLAM TALEP I: IS-LM MODELİNİN OLUŞTURULMASI BÖLÜM 10 TOPLAM TALEP I: IS-LM MODELİNİN OLUŞTURULMASI IS-LM Modelinin Oluşturulması Klasik teori 1929 ekonomik krizine çare üretemedi Teoriye göre çıktı, faktör arzına ve teknolojiye bağlıydı Bunlar ise

Detaylı

DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT

DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT 2 1. Tamamlayıcı mallardan birinin (otomobil-benzin) fiyatındaki artış diğer malın talebini azaltacak, talep eğrisini sola kaydıracaktır. Örneğin benzin fiyatındaki artış

Detaylı

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ Bu bölümde Fiyatlar genel düzeyi (Fgd) ile MG dengesi arasındaki ilişkiler incelenecek. Mg dengesi; Toplam talep ile toplam arzın kesiştiği noktada bulunacaktır.

Detaylı

DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT

DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT 2 1. A malının fiyatındaki bir artış karşısında B malına olan talep azalıyorsa A ve B mallarının özellikleriyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) A ve B

Detaylı

ÜNİTE:1. Maliye Politikası: Kavramlar, Etkinliği ve Sınırları ÜNİTE:2. Maliye Politikasının Makroekonomik Temelleri ÜNİTE:3

ÜNİTE:1. Maliye Politikası: Kavramlar, Etkinliği ve Sınırları ÜNİTE:2. Maliye Politikasının Makroekonomik Temelleri ÜNİTE:3 ÜNİTE:1 Maliye Politikası: Kavramlar, Etkinliği ve Sınırları ÜNİTE:2 Maliye Politikasının Makroekonomik Temelleri ÜNİTE:3 Maliye ve Para Politikalarının Nispi Etkinliği ÜNİTE:4 İradi Politikalar ve Otomatik

Detaylı

5. İşçi fazlasını, işveren fazlasını ve iş fazlasını şekil yardımıyla gösteriniz.

5. İşçi fazlasını, işveren fazlasını ve iş fazlasını şekil yardımıyla gösteriniz. 1. Emeğin marjinal ürününün formulü nedir? 2. İşçi fazlasının formulü nedir? 3. İşveren fazlasının formulü nedir? 4. İş fazlasının formulü nedir? 5. İşçi fazlasını, işveren fazlasını ve iş fazlasını şekil

Detaylı

BAHAR DÖNEMİ MAKRO İKTİSAT 2 DERSİ KISA SINAV SORU VE CEVAPLARI

BAHAR DÖNEMİ MAKRO İKTİSAT 2 DERSİ KISA SINAV SORU VE CEVAPLARI 2015-2016 BAHAR DÖNEMİ MAKRO İKTİSAT 2 DERSİ KISA SINAV SORU VE CEVAPLARI 1. Toplam Talep (AD) doğrusunun eğimi hangi faktörler tarafından ve nasıl belirlenmektedir? Açıklayınız. (07.03.2016; 09.00) 2.

Detaylı

DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT. 1. Ekonominin bulunduğu noktanın, üretim olanakları eğrisinin solunda olması aşağıdakilerden hangisini gösterir?

DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT. 1. Ekonominin bulunduğu noktanın, üretim olanakları eğrisinin solunda olması aşağıdakilerden hangisini gösterir? DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT 1 1. Ekonominin bulunduğu noktanın, üretim olanakları eğrisinin solunda olması aşağıdakilerden hangisini gösterir? A) Ekonominin geliştiğini B) Ekonomik büyümenin, kısa

Detaylı

BİRİNCİ SEVİYE ÖRNEK SORULARI EKONOMİ

BİRİNCİ SEVİYE ÖRNEK SORULARI EKONOMİ BİRİNCİ SEVİYE ÖRNEK SORULARI EKONOMİ SORU 1: Tam rekabet ortamında faaliyet gösteren bir firmanın kısa dönem toplam maliyet fonksiyonu; STC = 5Q 2 + 5Q + 10 dur. Bu firma tarafından piyasaya sürülen ürünün

Detaylı

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders Planı Mikroekonomik Analiz I IKT751 1 3 + 0 8 Piyasa, Bütçe, Tercihler, Fayda, Tercih,

Detaylı

1. KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ

1. KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ DERS NOTU 06 IS/LM EĞRİLERİ VE BAZI ESNEKLİKLER PARA VE MALİYE POLİTİKALARININ ETKİNLİKLERİ TOPLAM TALEP (AD) Bugünki dersin içeriği: 1. KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ... 1 2. LM EĞRİSİ VE PARA TALEBİNİN

Detaylı

İÇİNDEKİLER III. Önsöz

İÇİNDEKİLER III. Önsöz İÇİNDEKİLER Önsöz BİRİNCİ BÖLÜM PARA, EKONOMİ VE FİNANSAL SİSTEM 1.1.Paranın Doğuşu 1.2.Para ve Ekonomi 1.3. Finansal Sistem 1.3.1. Finansal Sistemin Tanımı Ve Yapısı 1.3.2. Finansal Sistemin Temel Fonksiyonları

Detaylı

Mikroiktisat Final Sorularý

Mikroiktisat Final Sorularý Mikroiktisat Final Sorularý MERSĐN ÜNĐVERSĐTESĐ ĐKTĐSADĐ VE ĐDARĐ BĐLĐMLER FAKÜLTESĐ MALĐYE VE ĐŞLETME BÖLÜMLERĐ MĐKROĐKTĐSAT FĐNAL SINAVI 10.01.2011 Saat: 13:00 Çoktan Seçmeli Sorular: Sorunun Yanıtı

Detaylı

İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS

İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ 1. YIL GÜZ DÖNEMİ İleri Makroiktisat I IKT801 1 3 + 0 6 Makro iktisadın mikro temelleri, emek, mal ve sermaye piyasaları, modern AS-AD eğrileri. İleri

Detaylı

Ekonomi I FĐRMA TEORĐSĐ. Piyasa Çeşitleri. Tam Rekabet Piyasası. Piyasa yapılarının çeşitli türleri; Bir uçta tam rekabet piyasası (fiyat alıcı),

Ekonomi I FĐRMA TEORĐSĐ. Piyasa Çeşitleri. Tam Rekabet Piyasası. Piyasa yapılarının çeşitli türleri; Bir uçta tam rekabet piyasası (fiyat alıcı), Ekonomi I Tam Rekabet Piyasası FĐRMA TEORĐSĐ Bu bölümü bitirdiğinizde şunları öğrenmiş olacaksınız: Hasılat, maliyet ve kar kavramları ne demektir? Tam rekabet ne anlama gelir? Tam rekabet piyasasında

Detaylı

İKTİSADİ DALGALANMALAR ve MALİYE POLİTİKASI UYGULAMASINDA YÖNTEMLER

İKTİSADİ DALGALANMALAR ve MALİYE POLİTİKASI UYGULAMASINDA YÖNTEMLER İKTİSADİ DALGALANMALAR ve MALİYE POLİTİKASI UYGULAMASINDA YÖNTEMLER I. İKTİSADİ DALGALANMALAR Her ekonomi zaman içerisinde bazı dalgalanmalar gösterir. Başka bir deyişle ekonomik gelişme düz bir trend

Detaylı

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS MAKRO İKTİSAT TEORİSİ MAK214 4 3 + 0 3 5

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS MAKRO İKTİSAT TEORİSİ MAK214 4 3 + 0 3 5 DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS MAKRO İKTİSAT TEORİSİ MAK214 4 3 + 0 3 5 Ön Koşul Dersleri - Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Zorunlu Dersin Koordinatörü Dersi

Detaylı

GENEL EKONOMİ DERS NOTLARI

GENEL EKONOMİ DERS NOTLARI GENEL EKONOMİ DERS NOTLARI 1. BÖLÜM Öğr. Gör. Hakan ERYÜZLÜ İktisadın cevap bulmaya çalıştığı temel amaçlarını aşağıdaki sorular ile özetleyebiliriz; Hangi mallar/hizmetler ne miktarda üretilmelidir? Hangi

Detaylı

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR SORULAR 1- Genişletici maliye politikası uygulanması sonucunda faiz oranının yükselmesine bağlı olarak özel yatırım harcamalarının azalması durumuna ne ad verilir? A) Dışlama etkisi B) Para yanılsaması

Detaylı

A. IS LM ANALİZİ A.1. IS

A. IS LM ANALİZİ A.1. IS A. ANALZ A.. Analizi (Mal Piyasası) (Investment aving) (atırım Tasarruf) Eğrisi, faiz oranları ile gelir düzeyi arasındaki ilişkiyi gösterir. Analizin bu kısmında yatırımları I = I bi olarak ifade edeceğiz.

Detaylı

2.BÖLÜM ÇOKTAN SEÇMELİ

2.BÖLÜM ÇOKTAN SEÇMELİ CEVAP ANAHTARI 1.BÖLÜM ÇOKTAN SEÇMELİ 1.(e) 2.(d) 3.(a) 4.(c) 5.(e) 6.(d) 7.(e) 8.(d) 9.(b) 10.(e) 11.(a) 12.(b) 13.(a) 14.(c) 15.(c) 16.(e) 17.(e) 18.(b) 19.(d) 20.(a) 1.BÖLÜM BOŞLUK DOLDURMA 1. gereksinme

Detaylı

ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... XI BİRİNCİ BÖLÜM MAKRO İKTİSADA GİRİŞ

ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... XI BİRİNCİ BÖLÜM MAKRO İKTİSADA GİRİŞ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... XI BİRİNCİ BÖLÜM MAKRO İKTİSADA GİRİŞ 1.Makro İktisat Nedir?...1 2. Makro İktisat Ne İle Uğraşır?... 4 3. Başlıca Makro İktisat Okulları...5 3.1.Klasik Makro İktisat

Detaylı

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması Gazi Erçel Başkan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1 Nisan 1998 Ankara I. Giriş Ocak ayı başında

Detaylı

Sayı: 2006-34 26 Mayıs 2006. Toplantı Tarihi: 25 Mayıs 2006

Sayı: 2006-34 26 Mayıs 2006. Toplantı Tarihi: 25 Mayıs 2006 Sayı: 2006-34 26 Mayıs 2006 PARA POLİTİKASI KURULU DEĞERLENDİRMELERİ ÖZETİ Toplantı Tarihi: 25 Mayıs 2006 1. Para Politikası Kurulu (Kurul), kararlarını enflasyonun orta vadeli hedeflerle uyumlu olmasını

Detaylı

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ İÇİNDEKİLER BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ Giriş... 1 1. Makroekonomi Kuramı... 1 2. Makroekonomi Politikası... 2 2.1. Makroekonomi Politikasının Amaçları... 2 2.1.1. Yüksek Üretim ve Çalışma Düzeyi...

Detaylı

İKTİSAT BİLİMİ VE İKTİSATTAKİ TEMEL KAVRAMLAR

İKTİSAT BİLİMİ VE İKTİSATTAKİ TEMEL KAVRAMLAR İÇİNDEKİLER Önsöz BİRİNCİ BÖLÜM İKTİSAT BİLİMİ VE İKTİSATTAKİ TEMEL KAVRAMLAR 1.1.İktisat Bilimi 1.2.İktisadi Kavramlar 1.2.1.İhtiyaçlar 1.2.2.Mal ve Hizmetler 1.2.3.Üretim 1.2.4.Fayda, Değer ve Fiyat

Detaylı

Klasik & Keynesyen İktisat Çalışma Soruları.

Klasik & Keynesyen İktisat Çalışma Soruları. Klasik & Keynesyen İktisat Çalışma Soruları. 1-Genel teoriye göre effektif talep ile ilgili hangisi yanlıştır? a)milli Gelir seviyesini effektif talep belirler b)sermayenin marjinal etkinliği artarsa effektif

Detaylı

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ Bugünki dersin içeriği: 1. MALİYE POLİTİKASI VE DIŞLAMA ETKİSİ... 1 2. UYUMLU MALİYE VE

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR... İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR... 1 1.1. EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER... 3 1.1.1. Romalıların Ekonomik Düşünceleri... 3 1.1.2. Orta Çağ da Ekonomik Düşünceler...

Detaylı

İktisada Giriş I. 17 Ekim 2016 II. Hafta

İktisada Giriş I. 17 Ekim 2016 II. Hafta İktisada Giriş I 17 Ekim 2016 II. Hafta Ekonomilerdeki Temel Sorunlar İktisat Biliminin ortaya çıkış nedeni kıtlıkla savaştır. Tam kullanım sorunu: Tam istihdam Eksik İstihdam Etkin kullanım sorunu: Hangi

Detaylı

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından 3.Ders Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından önemli unsurlardır. Spor endüstrisi içerisinde yer

Detaylı

Ödemeler Bilançosunda Denge: BP Eğrisi

Ödemeler Bilançosunda Denge: BP Eğrisi Ödemeler Bilançosunda Denge: BP Eğrisi Dışa açık bir ekonomide ekonomi politikalarını ve çeşitli şokların etkilerini inceleyebilmek için IS-LM modelinin kapalı ekonomi için geliştirilen versiyonu yeterli

Detaylı

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 Prof. Dr. Yıldırım Beyazıt ÖNAL 6. HAFTA 4. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ Gelişmekte olan ülkeler, son 25 yılda ekonomik olarak oldukça

Detaylı

Rasyonel Beklentiler Teorisi

Rasyonel Beklentiler Teorisi Bölüm 11 Rasyonel Beklentiler Teorisi Bu bölümde beklentilerin ekonomideki rolü üzerinde duracağız. Daha önceki derslerde beklentilerin ekonomiyi bir çok farklı şekilde etkilediğinden bahsetmiştik. Fakat

Detaylı

1. Yatırımın Faiz Esnekliği

1. Yatırımın Faiz Esnekliği DERS NOTU 08 YATIRIMIN FAİZ ESNEKLİĞİ, PARA VE MALİYE POLİTİKALARININ ETKİNLİKLERİ, TOPLAM TALEP (AD) EĞRİSİNİN ELDE EDİLİŞİ Bugünki dersin içeriği: 1. YATIRIMIN FAİZ ESNEKLİĞİ... 1 2. PARA VE MALİYE POLİTİKALARININ

Detaylı

EKONOMİK SÜREÇ İÇİNDE DEVLETİN FONKSİYONLARI KAMU HİZMETLERİ DIŞSALLIKLAR KAMU HARCAMALARININ ARTIŞINA YÖNELİK GÖRÜŞLER

EKONOMİK SÜREÇ İÇİNDE DEVLETİN FONKSİYONLARI KAMU HİZMETLERİ DIŞSALLIKLAR KAMU HARCAMALARININ ARTIŞINA YÖNELİK GÖRÜŞLER 4.bölüm EKONOMİK SÜREÇ İÇİNDE DEVLETİN FONKSİYONLARI KAMU HİZMETLERİ DIŞSALLIKLAR KAMU HARCAMALARININ ARTIŞINA YÖNELİK GÖRÜŞLER EKONOMİK SÜREÇ İÇİNDE DEVLETİN FONKSİYONLARI 1.Kaynak Dağılımında Etkinlik:

Detaylı

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ Bu bölümde faiz oranlarının belirlenmesi ile faizin denge milli gelir düzeyinin belirlenmesi üzerindeki rolü incelenecektir. IS LM modeli, İngiliz iktisatçılar John

Detaylı

iktisaoa GiRiş 7. Ürettiği mala ilişkin talebin fiyat esnekliği değeri bire eşit olan bir firma, söz konusu

iktisaoa GiRiş 7. Ürettiği mala ilişkin talebin fiyat esnekliği değeri bire eşit olan bir firma, söz konusu 2009 BS 3204-1. şağıdakilerden hangisi dayanıksız mal veya hizmet grubu içerisinde ~ almaz? iktiso GiRiş 5. Gelirdeki bir artış karşısında talebi azalan mallara ne ad verili r? ) Benzin B) Mum C) Ekmek

Detaylı

Orta Vadede (Dönemde) Piyasa Dengesi:

Orta Vadede (Dönemde) Piyasa Dengesi: .E.. Orta Vadede (Dönemde) iyasa Dengesi: S e D n öyle bir dengede denge şartı noktasında gerçekleşmektedir. Üretim kadar piyasa fiyat düzeyi ise seviyesinde gerçekleşmektedir. Olaya S eğrisi açısında

Detaylı

ÇALIŞMA SORULARI TOPLAM TALEP I: MAL-HİZMET (IS) VE PARA (LM) PİYASALARI

ÇALIŞMA SORULARI TOPLAM TALEP I: MAL-HİZMET (IS) VE PARA (LM) PİYASALARI ÇALIŞMA SORULARI TOPLAM TALEP I: MAL-HİZMET (IS) VE PARA (LM) PİYASALARI 1. John Maynard Keynes e göre, konjonktürün daralma dönemlerinde görülen düşük gelir ve yüksek işsizliğin nedeni aşağıdakilerden

Detaylı

TOPLAM TALEP TOPLAM ARZ AD-AS MODELİ

TOPLAM TALEP TOPLAM ARZ AD-AS MODELİ TOPLAM TALEP TOPLAM ARZ AD-AS MODELİ Yrd. Doç. Dr. Hasan GÖCEN MELİKŞAH ÜNİVERSİTESİ [AD-AS] modelinin amacı ekonomide milli gelir ile fiyat düzeyinin nasıl belirlendiğini ve milli gelir ile fiyat düzeyindeki

Detaylı

PARA TALEBİ VE KURAMLARI

PARA TALEBİ VE KURAMLARI PARA TALEBİ VE KURAMLARI Kişilerin servetlerinin bir kısmını ellerinde para olarak tutmalarına para talebi adı verilir. İktisadi düşünceler anlamında bakıldığında para talebi kuramları paranın fonksiyonlarına

Detaylı

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? 7. MALİYETLER 193 Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? 7.1. Kısa Dönem Firma Maliyetleri 7.1.1. Toplam Sabit Maliyetler 7.1.2. Değişken Maliyetler 7.1.3. Toplam Maliyetler (TC) 7.1.4. Marjinal Maliyet (MC) 7.1.5.

Detaylı

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ 2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ TEPAV EPRI Dış Politika Etütleri AB Çalışma Grubu 9 Kasım 2005 Ankara Zeynep Songülen

Detaylı

TAM REKABET PİYASASINDA DENGE FİYATININ OLUŞUMU (KISMÎ DENGE)

TAM REKABET PİYASASINDA DENGE FİYATININ OLUŞUMU (KISMÎ DENGE) Ünite 10: TAM REKABET PİYASASINDA DENGE FİYATININ OLUŞUMU (KISMÎ DENGE) Tam rekabetçi bir piyasada halen çalışmakta olan firmalar kısa dönemde normal kârın üzerinde kâr elde ediyorlarsa piyasaya yeni firmalar

Detaylı

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ Problem 1 (KMS-2001) Marjinal tüketim eğiliminin düşük olması aşağıdakilerden hangisini gösterir? A) LM eğrisinin göreli olarak yatık olduğunu B) LM eğrisinin göreli olarak dik

Detaylı

Ekonomi II. 23.Uluslararası Finans. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Ekonomi II. 23.Uluslararası Finans. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından Ekonomi II 23.Uluslararası Finans Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 2 23.Uluslararası Finans 23.1.Dış Ödemeler

Detaylı

TOPLAM TALEP VE TOPLAM ARZ: AD-AS MODELİ

TOPLAM TALEP VE TOPLAM ARZ: AD-AS MODELİ TOLAM TALE VE TOLAM ARZ: AD-AS MODELİ AD-AS IS LM ve IS LM B modellerinde fiyatlar genel düzeyinin sabit olduğu varsayılırken, bu analizde fiyatlar genel düzeyi () ile reel milli gelir (Y) arasındaki ilişkiler

Detaylı

Tufan Samet ÖZDURAK THEMIS MAKRO İKTİSAT

Tufan Samet ÖZDURAK THEMIS MAKRO İKTİSAT Tufan Samet ÖZDURAK THEMIS MAKRO İKTİSAT İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ... VII BİRİNCİ BÖLÜM MAKRO İKTISAT 1. MAKRO İKTİSATIN ANLAMI... 1 2. MAKRO İKTİSATTA KARAR BİRİMLERİ (SEKTÖRLER)... 2 3. MAKRO

Detaylı

MODERN MAKROEKONOMİNİN KÖKLERİ

MODERN MAKROEKONOMİNİN KÖKLERİ MODERN MAKROEKONOMİNİN KÖKLERİ ANAHTAR KAVRAMLAR 1: EMEK PİYASASI Klasik-Keynesyen-Monoterist- Yeni Klasik Varsayımlar: 1:Rasyonel İktisadi Birimler 2:Reel Değişkenleri Dikkate Alma 3:Esneklik-Denge Reel

Detaylı

KONUT SEKTÖRÜNÜN VERGİ YÜKÜ VE ÖNERİLER 07.05.2013

KONUT SEKTÖRÜNÜN VERGİ YÜKÜ VE ÖNERİLER 07.05.2013 KONUT SEKTÖRÜNÜN VERGİ YÜKÜ VE ÖNERİLER 07.05.2013 A) ÖRNEK BİR KONUT PROJESİ BAZINDA VERGİ YÜKÜ Aşağıdaki çalışmada, örnek olarak 100 konutluk bir gayrimenkul projesi belirli varsayımlarla ele alınarak,

Detaylı

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından Ekonomi II 21.Enflasyon Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 2 21.1.Nedenlerine Göre Enflasyon 1.Talep Enflasyonu:

Detaylı

ÇALIŞMA SORULARI. S a y f a 1 / 6

ÇALIŞMA SORULARI. S a y f a 1 / 6 1. LM eğrisini oluşturan noktalar neyi ifade etmektedir? LM eğrisinin nasıl elde edildiğini grafik yardımıyla açıklayınız. 2. Para talebinin gelir esnekliği artarsa LM eğrisi nasıl değişir? Grafik yardımıyla

Detaylı

MİLLİ GELİRİ BELİRLEYEN FAKTÖRLER: TÜKETİM, TASARRUF VE YATIRIM FONKSİYONLARI

MİLLİ GELİRİ BELİRLEYEN FAKTÖRLER: TÜKETİM, TASARRUF VE YATIRIM FONKSİYONLARI MİLLİ GELİRİ BELİRLEYEN FAKTÖRLER: TÜKETİM, TASARRUF VE YATIRIM FONKSİYONLARI Harcama yöntemine göre yapılan GSYİH hesaplaması GSYİH = C + I + G şeklinde idi. Biz burada GSYİH ile MG arasındaki farkı bir

Detaylı

7. Orta Vadeli Öngörüler

7. Orta Vadeli Öngörüler 7. Orta Vadeli Öngörüler Bu bölümde tahminlere temel oluşturan varsayımlar özetlenmekte, bu çerçevede üretilen orta vadeli enflasyon ve çıktı açığı tahminleri ile para politikası görünümü önümüzdeki üç

Detaylı

2016 YILI I.DÖNEM AKTÜERLİK SINAVLARI EKONOMİ

2016 YILI I.DÖNEM AKTÜERLİK SINAVLARI EKONOMİ SORU 1: Aşağıdakilerden hangisi/hangileri tüm dünyada görülen artan işsizlik oranını açıklamaktadır? I. İşsizlik yardımı miktarının arttırılması II. Sendikalaşma oranında azalma III. İşgücü piyasında etkin

Detaylı

Üretim/İşlemler Yönetimi 4. Yrd. Doç. Dr. Mert TOPOYAN

Üretim/İşlemler Yönetimi 4. Yrd. Doç. Dr. Mert TOPOYAN Üretim/İşlemler Yönetimi 4 Verimlilik En genel anlamıyla bir sistem içerisindeki kaynakların ne derece iyi kullanıldığının bir ölçüsüdür. Üretim yönetimi açısından ise daha açık ifadesi ile üretimde harcanan

Detaylı

Yıl Dilimleri (x=yıl) Oran 1 Oran 2 I.Dilim 2003<=x<=2013) %11,00 %9,00 II. Dilim (2013+) %8,00 %6,00

Yıl Dilimleri (x=yıl) Oran 1 Oran 2 I.Dilim 2003<=x<=2013) %11,00 %9,00 II. Dilim (2013+) %8,00 %6,00 Genelge No: 2003/4 Kabul Tarihi: 03.10.2003 Bireysel Emeklilik Sisteminde Kullanılacak Muhtemel Birikim ve Muhtemel Yıllık Gelir Tablolarında Uygulanacak Esaslara İlişkin Genelge (Genelge No: 2003/4) 1.

Detaylı

Fiyat nedir? Müşterilerin Değer Algısı FİYATLANDIRMA 5/21/2013. Copyright 2005 Brainy Betty, Inc. 1

Fiyat nedir? Müşterilerin Değer Algısı FİYATLANDIRMA 5/21/2013. Copyright 2005 Brainy Betty, Inc. 1 Fiyat nedir? Dar anlamda, mal ya da servis için ödenen para miktarı. FİYATLANDIRMA Geniş anlamda, tüketicilerin mal ya da hizmeti kullanmak ya da sahip olmak için takas ettikleri değerlerin toplamı Copyright

Detaylı

15.433 YATIRIM. Ders 19: Menkul Kıymet Analizi. Bahar 2003

15.433 YATIRIM. Ders 19: Menkul Kıymet Analizi. Bahar 2003 15.433 YATIRIM Ders 19: Menkul Kıymet Analizi Bahar 2003 Giriş Piyasada gözlemlediğimiz fiyatlar nasıl açıklanır? Etkin bir piyasada, fiyat kamuya açık olan tüm bilgileri yansıtır. Piyasa bilgisini piyasa

Detaylı

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR 9 1.1.İktisadın Konusu ve Kapsamı 10 1.2. İktisadın Bölümleri 11 1.2.1.Mikro ve Makro İktisat 11 1.2.2. Pozitif İktisat ve Normatif İktisat

Detaylı

İktisada Giriş (TOUR 122) Ders Detayları

İktisada Giriş (TOUR 122) Ders Detayları İktisada Giriş (TOUR 122) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS İktisada Giriş TOUR 122 Güz 4 0 0 4 7 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin Türü

Detaylı

2. Hafta Dersinin Planı (Bu ders sunumunun hazırlanmasında büyük ölçüde Nevzat Güran ve Sadık Acar ın ders notu ve kitaplarından yararlanılmıştır)

2. Hafta Dersinin Planı (Bu ders sunumunun hazırlanmasında büyük ölçüde Nevzat Güran ve Sadık Acar ın ders notu ve kitaplarından yararlanılmıştır) Uluslararası İktisat Dr. Nevzat ŞİMŞEK 1 2. Hafta Dersinin Planı (Bu ders sunumunun hazırlanmasında büyük ölçüde Nevzat Güran ve Sadık Acar ın ders notu ve kitaplarından Bir Bilim Dalı Olarak Uluslararası

Detaylı

1 MAKRO EKONOMİ BİLİMİNE GİRİŞ

1 MAKRO EKONOMİ BİLİMİNE GİRİŞ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 MAKRO EKONOMİ BİLİMİNE GİRİŞ 11 1.1. Makro Ekonomi Biliminde Yöntem 12 1.2. Kavramsal Çerçeve 13 1.3. Makro Ekonomi Bilimi Literatürü 16 1.3. 1. Klasik Makro Ekonomi Bilimi

Detaylı

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI ynazli@yahoo.com

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI ynazli@yahoo.com Finansal Piyasa Dinamikleri Yekta NAZLI ynazli@yahoo.com Neleri İşleyeceğiz? Finansal Sistemin Resmi Makro Göstergeler ve Yorumlanması Para ve Maliye Politikaları Merkez Bankası ve Piyasalar Finansal Piyasalardaki

Detaylı