PARAPNÖMONİK AMPİYEM. Akın Eraslan. Fırat Üniversitesi Hastanesi Göğüs Cerrahi Anabilim Dalı, Elazığ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "PARAPNÖMONİK AMPİYEM. Akın Eraslan. Fırat Üniversitesi Hastanesi Göğüs Cerrahi Anabilim Dalı, Elazığ"

Transkript

1 Eraslan A. Parapnömonik Ampiyem Selçuk Pediatri 2013;1(2) PARAPNÖMONİK AMPİYEM Akın Eraslan Fırat Üniversitesi Hastanesi Göğüs Cerrahi Anabilim Dalı, Elazığ Yazışma Adresi Fırat Üniversitesi Hastanesi Göğüs Cerrahi Anabilim Dalı, Elazığ. E-posta: com Anahtar Kelimeler Ampiyem, çocuk, tedavi Özet Ampiyem plevra boşluğunda püy toplanması olarak tanımlanmaktadır. Püy kalın ve visköz bir sıvıdır. Pürülan bir görünüme sahiptir. Para-pnömonik efüzyon, pnömoni (bakteriyel veya viral) ya da akciğer apselerine sekonder olan her tür plevra efüzyonunun ortak adıdır. Bakteri pnömonisinden ötürü hastaneye yatan hastaların %57 sinde plevral efüzyon bulunduğu bildirilmiştir. Parapnömonik efüzyonların çoğu özel bir tedavi yapılmaksızın kendiliğinden iyileşmektedir. Bu hastaların yaklaşık %10 u ise komplikasyonlu hale gelirler veya ampiyeme ilerleyiş görülür. Parapnömonik plevral ampiyem kritik bir hastalık olup mortalitesi %20 ye kadar çıkabilmektedir. Sadece göğüs tüpüyle tedavi edilenlerde mortalite daha da yüksek olabilir. Parapnömonik ampiyem lokalize olabilir veya bütün plevra kavitesini tutabilir. Pnömoni ve beraberinde plevra efüzyonu olan hastalarda morbidite ve mortalite, tek başına pnömonisi olanlardan daha yüksektir. Konservatif tedavide israr edilmesi mortalite ve mortalitede artışa yol açabilir; torakotomi ve dekortikasyon yaşam kurtarıcı olabilir. Selçuk Pediatri 2013;1(2) 72 Parapnömonik Ampiyem - Eraslan

2 GİRİŞ Dünya çapında yapılan izlemde ampiyemin hem erişkinlerde hem de çocuklarda artma trendinde olduğu saptanmıştır. Bundan dolayı ampiyemin etyoloji, tanı ve tedavi yönünden sürekli izlenmesi şarttır. Ayrıca aşılama programları başta olmak üzere koruyucu ve önleyici işlemlere ağırlık verilmesi de gereklidir. Ampiyem her ne kadar genellikle akciğerden kaynaklansa da, göğüs duvarı vasıtasıyla enfeksiyonun plevral aralığa yayılması, diyafragma altından veya mediyastenden yayılım da ampiyeme neden olabilir. Elektif torasik cerrahi veya post-travmatik hemitorakslar da diğer kaynaklardır. Çocuklarda en sık bakteri pnömonisine sekonder olarak görülmektedir. Sıklığının fazla olmasına ve tedavi seçeneklerinin bol olmasına karşın optimal tedavi yaklaşımı konusunda tam bir konsensüs hala yoktur. Fakat yakından takip edilerek uygun tedavi seçeneği uygulanabilen hastalarda prognoz genellikle iyi olmaktadır. Tedavinin ana unsuru hala cerrahidir. Açık cerrahi yanında torakoskopik yaklaşımlar geliştirilmeye başlamıştır. Bu bölümde plevral ampiyemin en sık görülen formu olan parapnömonik ampiyemlerin patogenezi, tanısı ve tedavisi üzerinde durulacaktır. Ampiyem plevra boşluğunda püy toplanması olarak tanımlanmaktadır. Püy kalın ve visköz bir sıvıdır. Pürülan bir görünüme sahiptir. Para-pnömonik efüzyon, pnömoni (bakteriyel veya viral) ya da akciğer apselerine sekonder olan her tür plevra efüzyonunun ortak adıdır. Bakteri pnömonisinden ötürü hastaneye yatan hastaların %57 sinde plevral efüzyon bulunduğu bildirilmiştir. Parapnömonik efüzyonların çoğu özel bir tedavi yapılmaksızın kendiliğinden iyileşmektedir. Bu hastaların yaklaşık %10 u ise komplikasyonlu hale gelirler veya ampiyeme ilerleyiş görülür. Parapnömonik plevral ampiyem kritik bir hastalık olup mortalitesi %20 ye kadar çıkabilmektedir. Sadece göğüs tüpüyle tedavi edilenlerde mortalite daha da yüksek olabilir. Parapnömonik ampiyem lokalize olabilir veya bütün plevra kavitesini tutabilir. Pnömoni ve beraberinde plevra efüzyonu olan hastalarda morbidite ve mortalite, tek başına pnömonisi olanlardan daha yüksektir. Konservatif tedavide israr edilmesi mortalite ve mortalitede artışa yol açabilir; torakotomi ve dekortikasyon yaşam kurtarıcı olabilir. Patogenez Plevra aralığı enfeksiyona karşı dirençlidir. Ancak hava, kan veya diğer sıvıları içeren anormal bir boşluk oluştuğunda, ampiyem gelişimine karşı çok hassas hale gelir. Ampiyemin tedavisi plevra enfeksiyonunun patogenezinin çok iyi anlaşılmasına bağımlıdır. Amerikan Toraks Topluluğu nun 1992 yılında yaptığı sınıflamaya göre parapnömonik ampiyemin gelişimi üç evreye ayrılır (Tablo 1). Bu evreler plevra boşluğu içindeki hastalığın ilerleyişini gösterir. Hastalığın son evreye ulaşması genellikle 3-6 haftalık bir süreç alır. Birinci evre eksüdatiftir. Bu evrede plevral zarlar önemli derecede şişkinlik gösterir ve ince bir eksüdatif sıvı salarlar. Plevra aralığında hızla sıvı birikir. Bu sıvı birikiminin çoğu akciğerin interstisyel sıvısının artışından kaynaklanır. Akciğer interstisyel sıvısı plevra aralığına girmektedir. Bir miktar sıvı ise plevra kapillerlerindeki permeabilite artışından kaynaklanır. Plevra sıvısı bu evrede bakteri içermez, glükoz düzeyi > 60 mg/dl, ph > 7.20 ve laktik asit dehidrogenaz (LDH) seviyesi serumun normal üst sınırının üçte birinden daha aşağıdadır. Bu evrede bütün plevra yüzeyleri üzerinde sıvı birikmeye başlar. Erken dönemde görülen anjiyoblastik ve fibrinolitik süreç plevradan dışarıya doğru uzanmakla birlikte plevral kabuk ( peel ) yeterince kalınlaşmamıştır. Plevral aralıktaki birikim boşaltıldığında akciğerin re-ekspansiyon göstermesini engelleyecek kalınlık ve sertlikte değildir. Eğer hasta uygun bir tedavi almazsa efüzyon ikinci veya fibrinopürülan evreye ilerleyebilir. Bu evrede plevra sıvısında bakteri çalışmaları yapılırsa pozitif sonuç alınır. Glükoz < 60 mg/ Parapnömonik Ampiyem - Eraslan Selçuk Pediatri 2013;1(2) 73

3 dl, ph < 7.2 ve plevra sıvısında LDH düzeyi serumun normal üst sınırının üçte birinden daha yüksek düzeydedir. Bu evrede plevra sıvısı infekte hale gelir ve hızla lokülasyonlar gelişmeye başlar. Fibrinopürülan fazda (ikinci evre) bütün plevra yüzeylerinde ağır bir fibrin birikimi vardır. Fakat birikim pariyetal plevrada, viseral plevrada olduğundan daha fazladır. Plevral sıvının görünümü bulanıktır veya açıkça pürülan bir görünüme sahiptir. Polimorfonükleer lökositler artmıştır. Plevra kısmen sağlamdır. Akciğerler daha az mobildir. Ancak yine de re-ekspansiyon kabiliyetini kaybetmemiştir. Eğer ikinci evrede efüzyon drene edilmezse üçüncü evreye ilerleyebilir: Bu evrede fibroblastlar hem viseral hem de pariyetal plevralardan, plevra sıvısı içine doğru gelişirler. Ayrıca kollajen lifler de birikir. Bu üreme ve gelişmelerinin sonucunda kalın bir plevral peel (kabuk) oluşur. Altı hafta içinde arterioller peel içine infiltre olmaktadır. Viseral plevra üzerinde oluşan peel in özel bir önemi vardır: akciğerin ekspansiyonunu önler. Plevra aralığındaki püy kalındır. Akciğerler fonksiyon gösteremez; çünkü kalın bir fibröz peel tarafından hapsedilmiştir. Akciğer, dekortikasyon operasyonu yapılmazsa re-ekspanse olamaz. Resim 1. Ampiyemanesesitas BT görüntüsü. Ampiyemininterkostal aralıktan geçerek ciltaltınafistüliz olduğu görülmektedir. Cilt vasıtasıyla dışarıya akış da mümkündür (Fırat Üniversitesi Göğüs Cerrahi arşivi). Tablo 1. Ampiyemin evreleri Evre Faz Evre I Eksüdatif (akut) faz Evre II Fibrinopürülan (geçiş) faz Evre III Organizasyon (kronik) fazı Parapnömonik ampiyem ayrıca akut ve kronik olmak üzere ikiye ayrılarak da incelenebilir. Bu ayrımda hastalığın süresi esas alınır. İkisi arasında kesin bir ayrım yapmak zor olmakla birlikte 6 hafta ve üzerindeki ampiyem kronik fazda kabul edilir. Akut parapnömonik ampiyem, akciğerdeki primer bir pnömonik süreçten kaynaklanır. Bu pnömonik süreç lober pnömoni, pnömoni veya akciğer apsesi olabilir. Bu enfeksiyon hastalıkları lenfatikler yoluyla, hematojen yayılım şeklinde veya nekrotik akciğer parankiminin rüptürü sonucunda doğrudan plevraya geçebilir. Bu şekilde plevra ölü boşluğu, plevra sıvısının oluşturduğu kültür ortamı ve biriken bakterilerin kombinasyonu, ampiyem gelişmesine neden olmaktadır. Kronik ampiyem tedavi edilmeyen veya uygun şekilde tedavi edilmeyen akut ampiyemden kaynaklanmaktadır. Ampiyema nesesitas ( empyema necessitatis ) (Resim 1) kapsüllü bir ampiyem olup göğüs duvarının subkutan dokusuna doğru akan iltihabi bir süreci anlatır. Günümüzde daha az görülmektedir. Ampiyemlerin çoğu plevral aralıkla yakın temasta olan organlardaki bakteriyel süpürasyonun neticesinde gelişir (Tablo 2). Bunların arasında akciğerler en sık görülen kaynaktır. Bu durumda ampiyem viseral plevra vasıtasıyla bakterinin direkt gelişine bağlı olarak veya akciğerin periferinde bulunan mikroskopik akciğer apselerinin intraplevral rüptürüne bağlı şekilde gelişir. Ampiyemlerin çoğu bronşektazi, akciğer apsesi ve süpüratif pnömoniyle beraber bulunmaktadır. Çoğu araştırmada ampiyemlerin bronkopulmoner enfeksiyonlara sekonder olarak geliştiği görülmüştür. Primer olarak adlandırılan ampiyemlerin de subklinik pnömonik süreçlerden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Selçuk Pediatri 2013;1(2) 74 Parapnömonik Ampiyem - Eraslan

4 Tablo 2. Ampiyemin patogenezi Plevra aralığıyla yakın temasta olan bir kaynaktan kontaminasyon (%55) Akciğer Mediyasten Derin servikal Göğüs duvarı ve omurga Subfrenik Plevra boşluğunun direkt inokülasyonu (%35) Minör torasik girişimler Postoperatif enfeksiyonlar Penetran göğüs yaralanmaları Uzak bir yerden plevra boşluğuna hematojen yayılım (<%15) Postpnömonik ampiyemli çeşitli hastalarda altta yatan çeşitli durumlar olabilir. Alkolizm veya kronik pulmoner hastalık bunlar arasındadır. İnaktif akciğer tüberkülozu, diabetes mellitus, uzun süreli kortikosteroid tedavi ve çeşitli malignite durumları diğer sık görülen predispozan durumlardır. Madde bağımlıları ve AIDS gibi bağışıklık yetmezliği durumlarında da bakteriyel ve aspirasyon pnömonilerine ve diğer akciğer enfeksiyonlarına duyarlılık artmıştır. Bu enfeksiyonlar parankim destrüksiyonu ve bunun ardından da plevra boşluğunda kontaminasyon yapabilir. Bunun sonucunda ya basit ampiyem ya da kompleks enfeksiyonlar gelişir. Bronkoplevral fistül de oluşabilir. Ampiyemin kaynağı hakkında kesin fikir sahibi olunamadığı zaman diğer potansiyel kaynakların da araştırılması gerekir. Özefagus rüptürü hemen daima ampiyem oluşumuyla sonuçlanır. Nadir kontaminasyon nedenleri arasında boyunun derin posterior bölgesinin enfeksiyonu ve daha nadiren göğüs duvarı ve torasik omurganın enfeksiyonları gelir. Her ne kadar subfrenik apseler nadiren plevra boşluğunu direkt transdiyafragmatik erozyonla kontamine ederlerse de bu abselerle birlikte bulunan birçok efüzyon steril eksüdalar şeklindedir. Subfrenik boşluklardan olan lenf drenajı diyafragmadan sefalik yönde ilerleyebilir ve bu durumda plevra boşluğuna subfrenik enfeksiyonların transferi için bir yol oluşur. Sessiz parakolik apselerin de diyafragmada erozyon yaparak plevra boşluğunu enfekte etmesi mümkündür. Bütün post-travmatik ampiyemlerde göğüs duvarının penetrasyonu veya hemotoraks varlığı görülür. Penetran torasik yaralanmalarda ampiyem oluşabilir. Bakteriyel Etiyoloji Geçen uzun yıllar boyunca ampiyemin bakteriyel etiyolojisi değişmiştir. Antibiyotikler kullanıma girmeden önce Streptococcus ve Pneumococcus en sık parapnömonik ampiyem nedeniydi. Antibiyotiklerin kullanıma girmesiyle bu etkenlerin neden olduğu ampiyem insidansı belirgin şekilde düştüğü gibi mortalite oranı da çok azalmıştır ve 1960 lı yıllar boyunca Staphylococcus en sık görülen ajan haline gelmiştir. Bu organizma 2 yaş altında görülen ampiyemlerin %92 sinden sorumluydu li yıllarda pozitif plevral sıvı kültürlerinde anaerobik organizmalar %35, aerobik organizmalar %25 ve aerobik anaerobik organizma kombinasyonları %41 lik oran meydana getiriyordu. Günümüzde penisiline dirençli Staphylococcus, gram-negatif bakteriler ve anaerobik organizmalar baskın mikroorganizmalar olarak karşımıza çıkmaktadırlar,. Alkolik hastalarda stafilokoksik ampiyem insidansı artmaktadır. Çocukluk dönemi ampiyemlerinde Pneumococcus major patojen olarak kalmaya devam etmektedir. Plevral trichomonosisin de plevra ampiyemine neden olabileceği son dönemde ispatlanmıştır. Keşfedilen bu yeni trichomonas türlerine T. Empyemagena adı verilmiştir. Ülkemizde çocuklar üzerinde yapılan bakteriyolojik çalışmada komplikasyonlu pnömoniye ve ampiyeme yol açan en önemli etyolojik faktörün Streptococcus pneumoniae olduğu ortaya konmuştur. Parapnömonik Ampiyem - Eraslan Selçuk Pediatri 2013;1(2) 75

5 Klinik Parapnömonik ampiyemin semptomları spesifik değildir ve pnömoni veya akciğer apsesinde görülen semptomlardan ayırt edilmeleri zor olabilir. Klinik etken organizmaya, plevra boşluğunda biriken püyün oylumuna ve hastanın kendi koşullarına bağlıdır. Hastalarda sıklıkla öksürük, ateş, titreme, plevral tipte göğüs ağrısı ve hatta dispne görülebilmektedir. Bu semptomlar pnömoninin klinik özellikleriyle benzerlik gösterir. Pnömonik sürecin sona erdiği bir hastada ateşin devam etmesi, parapnömonik ampiyemin kanıtı olabilir. Böyle bir hastada fizik muayene yapıldığında, her bir soluk alıp verme sürecinin kısaldığı, perküsyonda ağrı duyulduğu, sürtünme sesi, solunum seslerinin uzaktan geldiği ya da hiç duyulmadığı tespit edilebilir. Kronik seyir gösteren olgularda kilo kaybı ve anemi de bulunur. Parapnömonik ampiyemin az görülebilen, ancak öneminden dolayı akılda bulundurulması gereken bir komplikasyonu, ampiyematöz sürecin bronşta erozyon yapmak suretiyle bronkoplevral fistül meydana getirmesidir. Bu durumda kronik öksürük ve koyu, kötü kokan balgam gözlenir. Akciğerin santral kısımlarının kontaminasyonu oluşur. Posteroanterior ve lateral göğüs filmleri plevra anormalliklerini gösterir. Pulmoner konsolidasyon ve orta derecede plevra efüzyonu veya bir hemitoraksın total opasitesi gözlenir. Opasite görülen göğüste, ultrason ve BT, konsolidasyon ve sıvı birikimini birbirinden ayırmada yardımcıdır. Bu ayrım cerrahi drenaj gerekebilen kompleks, mültiloküle ampiyemlerin tanınması için özellikle yararlıdır. Ampiyemin Komplikasyonları Ampiyem gelişim evrelerinin herhangi birinde komplikasyonlar görülebilir. Fakat kronik evrede görülme olasılığı daha yüksektir (Tablo 3). Sık görüldüğü halde tanınmayan bir komplikasyon da akciğerde fibrozis artışı ve skar dokusu gelişimidir. Skar dokusu pariyetal plevrayı da penetre edebilir ve interkostal aralıklara ulaşabilir. İnterkostal aralıklar daralır ve kontrakte olurlar. Bu durum göğüs duvarının kaplumbağa kabuğu gibi görünüm almasına neden olur. Aşırı derecedeki olgularda kaburgaların şekilleri de değişir. Kesitlerinde üçgen görünümü alabilirler. Diğer durumlarda fibröz dokunun içinde kalsifikasyon oturabilir ve kemik formasyonu görülebilir. Empiyema nesesitas püyün göğüs duvarının yumuşak dokuları vasıtasıyla diseksiyonuna ve deriye fistülize olmasına verilen isimdir. Ayrıca pürülan balgamın aniden görülmesi de bronkoplevral fistüle işaret edebilir. Püy bronşiyal ağaca spontan şekilde drene olduğunda görülür. Daha az görülen komplikasyonlar ise kaburga veya omurga osteomiyeliti, perikardit, mediyasten apsesi veya ampiyemin periton kavitesi içine transdiyafragmatik drenajıdır. Tablo 3. Ampiyemin komplikasyonları Akciğer fibrozu Göğüs duvarının kontraksiyonu Deriden spontan drenaj: Empiyema nesesitas Bronş vasıtasıyla spontan drenaj: Bronkoplevral fistül Diğerleri Osteomiyelit (kaburga, omurga) Perikardit Mediyasten apsesi Subfrenik apse Tanı Parapnömonik efüzyonun doğru bir şekilde saptanması ve özelliklerinin ortaya koyulması önemlidir. Hastanın kliniği ve göğüs filmleri değerlendirildiği zaman, parapnömonik ampiyemin tanısı zor değildir. Torasentez her olguda yapılmalıdır. Plevra boşluğundan püyün aspirasyonu, tanının doğrulanmasına yardım eder. Bazen ultrason veya BT kılavuzluğu ile iğne aspirasyonu yapmak gerekebilir. Bu hastalarda genellikle daha önce antibiyotik kullanılmasından ötürü, plevra sıvı kültürleri has- Selçuk Pediatri 2013;1(2) 76 Parapnömonik Ampiyem - Eraslan

6 taların %50 ye yakınında sonuç vermeyebilir. Eğer tekrar yapılan kültürler de steril olursa ve hasta tedaviye karşın düzelmezse o zaman tübeküloza veya mantar enfeksiyonuna sekonder ampiyemden kuşkulanılmalıdır. Efüzyonu uygun şekilde sınıflayabilmek için plevra sıvısının daha da ileri düzeyde incelenmesi gerekebilir. BT ve bronkoskopi akciğer konsolidasyonu veya atelektazisiyle, plevra sıvısı arasında ayrım yapmaya yardımcı olabilir. Ayrıca bu tanısal işlemlerle bronkojenik karsinomanın yol açtığı bronş obstrüksiyonuna sekonder olan bir pnömonik süreç olup olmadığı da anlaşılabilir ve ekarte edilebilir. Plevra ampiyemi, intraplevral bir apseden de ayrılmalıdır. Ampiyem komşu göğüs duvarının şekline uyum gösterirken, akciğer apsesi göğüs duvarına uyum göstermez. Ayrıca daha küresel bir şekilde olup çevresinde neden olduğu pnömonik parankim görülebilir. Hastanın yaşı, efüzyonun boyutu, plevra sıvısının mikrobiyolojik ve kimyasal özellikleri doktorun göğüs tüpü yerleştirme veya diğer tedavi tekniklerinden birinin uygulama yönündeki kararını etkileyebilir. Amerikan Göğüs Doktorları Birliği ( American College of Chest Physicians ) 2000 yılında sıvının anatomik özellikleri, bakteriyolojisi ve kimyasını temel almak suretiyle parapnömonik efüzyonlarla ilgili bir sınıflandırma getirdi. Buna göre parapnömonik efüzyonlar dört kategoriye ayrılır. Bu kategorik ayrım terapötik stratejilerin yaratılmasında ve hasta prognozunu tahminde yardım etmektedir. Birinci kategoride bulunan hastalar minimum miktarda (lateral dekubitus grafisinde < 10 mm) ve serbest plevra efüzyonu olan hastalar olup, plevra sıvılarının ph ı ve gram boyama sonuçları bilinmeyen hastalardır. Bu hastalarda prognoz iyi olup drenaj gerekmemektedir. İkinci kategoride bulunan hastalarda plevra sıvısı serbest akabilen bir karakterde olmakla birlikte lateral dekübitus pozisyonunda > 10 mm dir. Ancak bir hemitoraksın yarısından daha azını kaplar. Kültür ve gram negatif bir sıvıdır. ph 7.2 dir. Bu hastalarda prognoz nispeten iyi olup drenaj gerekmez. Üçüncü kategoriye ait hastalarda hemitoraksın yarısından daha fazlasını tutan serbest sıvı veya herhangi bir miktarda lokülasyonlu sıvı ya da plevral kalınlaşmayla beraber olan efüzyon vardır. Gram boyama ve kültür pozitiftir. ph<7.2 olup prognoz orta derecededir. Bu grup hastada drenaj gerekmektedir. En kötü prognoza sahip olan dördüncü kategorideki hastaların özelliği ise plevra sıvısının pürülan olmasıdır. Bu hastalarda da drenaj gerekmektedir. Ampiyem tedavisinin etkinliğinin değerlendirilmesinde ampiyem şiddet skorlaması standardizasyon açısından yararlı olabilir; operatif tedavinin ampiyem şiddetinde daha fazla azalmaya yol açtığı bulunmuştur5. Parapnömonik Efüzyonlar Bakteri pnömonisi olan hastalarda yandaş plevra efüzyonları olabilir. Bunlara parapnömonik veya postpnömonik efüzyon denir. Komplikasyonsuz efüzyonlar pürülan değildir, negatif Gram boyaması ve kültürüne sahiptir. Plevra boşluğunda lokülasyon yapmaz. Alttaki pnömoninin antibiyotikle tedavisi sonucunda spontan olarak rezorbe olurlar. Komplikasyonlu efüzyonlar ise ya ampiyemdir ya da tedavisi için drenaj gereken loküle parapnömonik efüzyondur. Plevra sıvısının ph, LDH ve glükoz değerleri komplikasyonsuz efüzyonları komplikasyonlu efüzyonlardan ayırmada yararlıdır. TEDAVİ Ampiyemin etkin tedavisinde şunlar gerekir: (a) enfeksiyon ve sepsisin uygun antibiyotik tedavisiyle kontrolü, (b) püyün plevra boşluğundan boşaltılması ve (c) ampiyem kavitesinin obliterasyonu ve altta yatan akciğerin tekrar fonksiyon görmek üzere yenide şişmesi (re-ekspansiyon). Plevral sepsisin tedavisi için uygun veya en sık görüldüğü bilinen bakterilere kar- Parapnömonik Ampiyem - Eraslan Selçuk Pediatri 2013;1(2) 77

7 şı ampirik olarak kullanılan antibiyotiklerle ve enfekte plevral kavitenin güvenli şekilde drene edilmesiyle yapılır. Parapnömonik efüzyonu olan hastalarda, plevra sıvısının tedavi edilmesi için değişik yöntemler vardır. Bunlar gözlem, tedavi maksatlı yapılan (terapötik) torasentez, tüp torakostomisi, intraplevral fibrinolitik verilmesi, yapışıklıkların ( adhesion ) ayrılması için torakoskopi, açık drenaj işlemleri ve dekortikasyondur. Parapnömonik ampiyemin tedavisi için uygun yöntemlerin seçimi kategorisine ya da enfeksiyon hastalığının evresine ayrıca hastanın bütünüyle tıbbi durumuna bağlıdır. Ampiyem tedavisinde kullanılan cerrahi tedavi yöntemleri Tablo 4 de özetlenmiştir. Tablo 4. Ampiyem tedavisinde kullanılan operasyon yöntemleri Ampiyem boşluğunun ortadan kaldırılması Debridman (VATS) Dekortikasyon (açık) Dekortikasyon + akciğer rezeksiyonu Dekortikasyon + lobektomi Ekstraplevral pnömonektomi Plevral boşluğun ortadan kaldırılması Torakoplasti Kas transpozisyonu Omentum transpozisyonu Plombaj Ampiyem boşluğunun açık drenajı Açık pencere torakostomisi Ampiyemde operasyon yönteminin seçimi hastalığın evresine bağımlıdır. Alttaki akciğerin durumu, ampiyemden sorumlu olan mikrobiyolojik ajan ve hastanın genel durumu da bu seçimi belirleyen etmenlerdendir. Parankimal ve plevral hastalığın ayrımında bilgisayarlı tomografi önemli bir araçtır. Ayrıca alttaki akciğerde bronşektazi, kaviter lezyon, destrüksiyon ya da büllöz-amfizematöz lezyonların olup olmadığı hakkında da önemli bilgi sağlar. Medikal tedaviye dirençli Stafilokok, Psödomonas, mikobakteriler ve mantarların plevral boşlukta ampiyeme yol açtığı durumlarda cerrahi tedavi daha komplike hale gelmektedir. Akciğerin ağır hasta olduğu durumlarda plevral aralğın boşaltılmasıyla beraber hastalıklı akciğerin de çıkarılması gerekebilir. İleri derecede düşkünlüğü olan hastalarda açık drenaj önemli bir cerrahi tedavi alternatifidir. Gözlem Kategori 1 içinde yer alan plevra efüzyonları için spesifik ve etkin antibiyotik tedavisi genellikle uygundur. Fakat yakın gözlem gereklidir. Çünkü klinik olarak anlamlı efüzyonların drenajındaki gecikme lokülasyona neden olabilir. Bu durum hastalık sürecinin komplike hale gelmesine yol açar. Morbidite ve mortalitede artma görülür. Terapötik Torasentez Eğer ampiyem akut fazda bulunuyorsa, torasentez ve antibiyotiklerin kombinasyonu kesin tedavi olabilir. Bu özellikle çocuklar için doğrudur. Amerikan Toraks Birliği 1962 yılında tüberküloz dışı nedenlere bağlı olan ve erken eksüdatif fazda bulunan ampiyemler için tekrar torasentezleri yapılmasını önermiştir. Torasentez materyali pürülan olursa, sıvı Gram boyasıyla boyanıyorsa ya da sıvıda glükoz düzeyi < 40 mg/dl veya ph < 7 ise tüp torakostomi endikasyonu vardır. Tekrarlayan torasentezlerle hastalığın tedavi olasılığı yükselmektedir. TüpTorakostomisi Geçen dönem boyunca parapnömonik efüzyonlar için en sık kullanılan tedavi tüp torakostomisi olmuştur. Göğüs tüpü plevra efüzyonunun en fazla olduğu ve en kolay drene olabileceği yere (dependent part) yerleştirilmelidir. Geniş çaplı göğüs tüpleri (28-36 Fr) daha çok tavsiye edilmektedir. Çünkü küçük tüpler kalın sıvıyla daha kolay obstrükte olabilmektedirler. Ancak her zaman geniş çaplı tüpler gerekli değildir. Parap- Selçuk Pediatri 2013;1(2) 78 Parapnömonik Ampiyem - Eraslan

8 nömonik efüzyonlarda küçük kateterler başarılı olabilmektedir. Göğüs tüpünün doğru bir pozisyonda yerleştirilmesi çapından daha önemlidir. Daha küçük tüpler genellikle sepsis veya mültiloküle sıvılar yoksa daha uygundur. Küçük kateterler ya ultrason veya BT kılavuzluğu altında yerleştirilebilir. Büyük kateterler için görüntülemeye gerek yoktur. Küçük tüplerin avantajları hasta için daha az ağrılı olması ve yerleştirilmesinin daha kolay olmasıdır. Küçük kataterin obstrüksiyonunu önlemek ve kalın-yoğun sıvının inceltilmesi için steril su veya antibiyotik ile yıkama tercih edilir. Komplike parapnömonik efüzyonlar kapalı tüp drenajı uygulandıktan sonraki 24 saat içinde klinik ve radyolojik düzelme gösterirler. Eğer bu süre zarfında anlamlı düzelme görülmezse ya plevra drenajı doyurucu değildir ya da hastaya yanlış antibiyotik tedavisi uygulanmaktadır. Yeterli olmayan plevra drenajı şu sebeplerden dolayı olabilir: tüpün yanlış pozisyonda bulunması, plevra sıvısının lokülasyonu, viseral plevrada fibrinöz bir örtünün bulunması ve bunun alttaki akciğerin ekspansiyonuna engel olması. Eğer drenaj yetersizse ultrasonografi veya BT ile inceleme yapılarak yukarıda sayılan faktörlerin hangisinin sorumlu olduğu anlaşılmaya çalışılır. Göğüs tüpü vasıtasıyla plevra drenajı yapmak günümüz pratiğinde sık yapılan bir uygulamadır. Ampiyem poşu denen plevra aralığının göğüs tüpü vasıtasıyla antiseptik solüsyon veya antibiyotikli serum fizyolojikle yıkanması poşun steril hale gelmesine yardımcı olabilir. Bu durum iyileşmeyi hızlandırabildiği gibi, tüp sonrası cerrahi dekortikasyon yapılacak hastalarda da ameliyat sahasının olabildiğince temiz olmasına yardımcı olur. Plevra drenajı (lavaj) ile ilgili nadir bir komplikasyon serebral hava embolisidir. Lavaj başladıktan sonra öksüren ve daha sonra hemiplejiyle birlikte bilinç kaybı gelişen hastada bu komplikasyon düşünülmelidir. Bu tür bir komplikasyon göğüs tüpünden fibrinolitik ajan verilirken de olabilmektedir. Havanın torakstan sistemik dolaşıma geçebilmesinin yolu bronş, bronşiyol veya pulmoner ven olabilir. Pulmoner ven ve atmosfer arasında bağlantı olması bir başka nedendir. Öksürük ve Valsalva manevrası havayolları içerisindeki basıncı artırır. Aynı şekilde pozitif basınçlı ventilasyon da basıncı artırmak suretiyle serebral hava embolisine neden olabilir. Plevra lavajı ve öksürük nedeniyle artan intraplevral basınç yüzünden havanın ampiyemli olması dolayısıyla hasarlanmış ve açığa çıkmış akciğer yüzeyindeki periferik pulmoner venlere giriş olasılığı akılda tutulmalıdır. Plevral lavaja bağlı serebral hava embolisinde 24 saat boyunca 33 C seviyesinde hipotermi uygulamak hayat kurtarıcı olabilmektedir. Hiperbarik oksijen tedavisi de bir diğer önemli tedavi seçeneğidir. Hiperbarik oksijen tedavisi kanda oksijen parsiyel basıncını artırır, çözünmüş oksijen seviyesini artırır, dolayısıyla dokulara oksijen transportu da artarak sinir hücrelerini korur ve ödemi azaltır. İntraplevral Fibrinolitikler İntraplevral fibrinolitiklerin ampiyem tedavisinde kullanılması tartışmalı kalmaya devam etmektedir. Bazı araştırmacılar eğer plevra sıvısı loküle hale gelirse ve parapnömonik efüzyonun drenajı zor olursa, fibrinolitik ajanların intaplevral verilmesini tavsiye etmektedirler. Bu fibrinöz pıhtıların erimesi ve membranların ayrışmasını sağlar ve sıvının sekestrasyonunu engeller. Bundan dolayı drenajı düzeltir. Bazı çalışmalarda streptokinaz ( U) ve ürokinaz ( U) gibi fibrinolitik ajanların göğüs tüpü drenajıyla birlikte kullanılması prognozu düzeltebilir. Bu durumda fibrinolitik ajalnarın yararlı etkisi dört yedi gün arasında aşikar hale gelir ve cerrahi gereksinimi azalabilir. Ancak son yayınlanan çalışmalarda intraplevral fibrinolitiklerin komplike parapnömonik efüzyonların tedavisinde kullanımı olumsuz sonuçlar vermiştir. İntraplevral streptokinaz uygulaması mortaliteyi düşürmediği, cerrahi oranını azaltmadığı veya hastane süresini kısaltmadığı ortaya konmuştur. Ancak seçilen hastalardaki yararı ekarte edilmemelidir. Yapışıklıkların Eritilmesi Maksatlı Torakoskopi Parapnömonik Ampiyem - Eraslan Selçuk Pediatri 2013;1(2) 79

9 Uygulaması Yetersiz drene edilmiş olan parapnömonik efüzyonu olan hastalarda diğer bir seçenek torakoskopidir. VATS güvenlidir ve komplike parapnömonik ampiyemin tedavisi için etkin ve güvenlidir. VATS ile erken dönemde yapılan girişimler daha iyi klinik sonuçlar sağlayabilir. Genellikle VATS ile yapılan girişimler 6 haftalık süre geçmezden önce yararlı olmaktadır. Ampiyem kavitesinin büyüklüğü hakkında anatomik bilgi elde etmek için torakoskopi öncesinde göğüs BT çalışılmalıdır. Torakoskopiyle plevra boşluğundaki lokülasyonlar parçalanabilir. Plevra boşluğu tam olarak drene edilebilir ve göğüs tüpü optimal şekilde yerleştirilebilir. Ayrıca plevra yüzeylerini de muayene edebilmek mümkündür. Eğer torakoskopide hastada çok kalın plevral kabuk ve beraberinde büyük miktarda debris olduğu görülürse ve akciğer tam olarak re-ekspanse olmazsa o zaman geciktirilmeden dekortikasyon yapılmalıdır. Cerrahlar torakoskopiyi daha ustalıkla kullandıklarından dekortikasyon gereken hastaların sadece küçük bir kısmında dekortikasyon için torakotomi gerekmektedir. Torakoskopiyle dekortikasyonun başarı oranı yaklaşık %58 olmuştur. Dekortikasyon Dekortikasyon major bir toraks ameliyatıdır. Genellikle tam bir torakotomi insizyonuna gerek duyulur. Bu ameliyat ileri derecede düşkünlüğü olan hastalarda yapılmamalıdır. Dekortikasyonda bütün fibröz doku viseral plevradan ve pariyetal plevradan soyulur; plevra boşluğundan bütün püy ve debris boşaltılır. Bu şekilde akciğerin ekspansiyonu sağlanır. Dekortikasyon major bir işlem olmakla birlikte işlem sonrası hastane yatış süresi uzun değildir. Genellikle bu süre bir hafta dolayındadır. Mortalite oranı %10 a ulaşabilir ancak ölüm nedeni genellikle diğer ciddi medikal problemlerdir. Akut evrede bulunan plevra enfeksiyonlu hastaların tedavisinde dekortikasyon plevra enfeksiyonunun kontrolünü sağlamak için ya da kronik tuzaklanmış akciğeri serbestleştirebilmek için düşünülmelidir. Dekortikasyon ameliyatı sadece akut olarak kalınlaşmış plevrayı çıkarmak için yapılmamalıdır. Çünkü bu tür akut bir kalınlaşma genellikle birkaç ay içinde spontan olarak düzelir. Eğer 3-6 ay sonra plevra kalınlaşması devam ediyorsa ve hastanın akciğer fonksiyonları aktivite kısıtlılığına yol açıyorsa dekortikasyon yapılarak akciğer fonksiyonlarını düzeltmek düşünülmelidir. Dekortikasyon künt ve keskin diseksiyon kombinasyonuyla başarılır. Parmak veya klemp kullanılabilir. Nazik ve sabırlı bir şekilde çalışılarak akciğer hasarı ve postoperatif hava kaçağının en aza indirilmesine gayret edilmelidir. Dekortikasyon tamamlandıktan sonra anestezist pozitif basınç uygulamak suretiyle akciğeri yeniden şişirir ve akciğerin adhezyonlar yüzünden kendi üzerinde kıvrım gösterdiği alanlar tanınır. Bu adhezyon bölgelerinin divizyonuyla ilave bir soyma ( peeling ) işlemi gerçekleştirilerek akciğerin plevra kavitesini dolduruncaya kadar serbestçe açılması sağlanır. Plevra boşluğunun obliterasyonu gerçekleşince herhangi bir kontaminasyon yüzünden tekrar püy dolu ceplerin oluşması da önlenmiş olmaktadır. Dekortikasyon geçiren hastaların akciğer fonksiyonları anlamlı şekilde artmaktadır 22. En azından iki göğüs tüpü yerleştirilmelidir; bunlardan biri posteriora, diğeri inferior bölgeye konur (Resim 2, 3 ve 4). Resim 2. Sağda ampiyemi olan hastanın PA grafisi. Selçuk Pediatri 2013;1(2) 80 Parapnömonik Ampiyem - Eraslan

10 Resim 3. Aynı hastanın göğüs BT si. Açık Drenaj Açık drenaj işlemleri genellikle torakoskopi veya torakotomi geçiremeyecek kadar ağır derecede düşkünlüğü bulunan hastalar için düşünülür. Plevra boşluğunun kronik drenajı açık drenaj işlemleriyle başarılabilir. İki farklı tip işlem yapılabilir. En basit işlem ampiyem kavitesinin alt kısmında bulunan bir üç kaburga segmentinin çıkarılmasıdır. Bunun ardınan tüplere günlük olarak irrigasyon (yıkama) yapılır. İrrigasyon sıvısı antiseptik solüsyon içerir. Tüplerden gelen drenaj bir kolostomi torbasına toplanır. Alternatif olarak empiyem kavitesi pansuman sırasında gazlarla doldurulabilir. Bu işlem hastanın sakşın sistemine bağlanması zorundalığını ortadan kaldırır ve daha iyi drenaj sağlar. Resim 4. Dekortikasyon yapıldıktan sonra erken postoperatif dönem PA akciğer grafisi (Fırat Üniversitesi Göğüs Cerrahi Kliniği Arşivi). Ampiyemin erken döneminde ve cerrahinin riskli olduğu hastalarda fibrinolitik tedavinin ve VATS uygulamasının önce denenmesi gerektiği düşünülmektedir. İleri evre ampiyemdeyse tedavide operasyon öncelikli seçenek olmalıdır. Benzer fakat daha komplike bir işlem plevra boşluğu ve üzerindeki göğüs kısmı arasında iki veya daha fazla kaburganın rezeke edilerek deri ve kas flebi oluşturulmasıdır. Bu açık flep Eloesser flep işleminin avantajı deriyle kaplı bir fistülün meydana getirilerek tüp gerekmeksizin drenajın sağlanmasıdır. Bu işlem evde hasta bakımı için daha kolaydır. Ampiyem boşluğunun kademe kademe obliterasyonuna izin verir. Komplike parapnömonik efüzyonların erken döneminde açık drenaj işlemi yapmaktan kaçınmak gerekir. Eğer ampiyem kavitesine komşu olan viseral ve pariyetal plevra enflamatuar işlemlerle birbirine kaynaşmazlarsa, plevra boşluğunun atmosfer basıncına maruziyeti pnömotoraksa yol açacaktır. Açık drenaj işlemlerinden önce, bu olasılık göğüs tüpünü kısa bir süre için atmosfer basıncına maruz tutarak test edilir. Toraks kısa bir süre için açılan tüp vasıtasıyla atmosfer basıncına maruz bırakıldıktan sonra çekilen filmlerde akciğerin kollabe olup olmadığı araştırılır. Açık pencere torakostomisi basit, bazen de son çare olarak başvurulan ampiyem drenajı işlemidir. Özellikle bronkoplevral fistülü olan olgularda ampiyem boşluğundan pürülan efüzyonun drene edilmesinde çok yararlıdır. Parapnömonik Ampiyem - Eraslan Selçuk Pediatri 2013;1(2) 81

11 Ayrıca bu yöntemle ampiyem kesesinin yüzeyinden nekrotik pürülan debrisin temizlenmesi de olanaklı olmaktadır. Bu işlem sonrasında günde bir ya da iki kez, açılmış olan pencere vasıtasıyla ampiyem boşluğunun pansumanı yapılmalıdır. Tüpü, ampiyem boşluğunun en uygun yerine yerleştirmek önemlidir. Ampiyem boşluğunun üzerindeki kemik kaburga kısmından 8-10 cm lik bir segment çıkarılır. Parmak ve forsepslerle ampiyem kesesi araştırılır. Ampiyem kesesi içerisine pediküllü kas flebi transpozisyonu yapılabilir. Bronkoplevral fistül kapatılır. Tüpler negatif basınca bağlanabilir. VATS Ampiyem tedavisinde video-yardımlı torakoskopinin kullanımı konusunda gelişmeler vardır. Fakat ampiyemin evresinin ve akciğerlerdeki yapışıklığın yaygınlığı ve ağırlığı bu konudaki kısıtlayıcı noktalardır. Tek port kullanmak suretiyle torakoskopik yaklaşımla bilateral ampiyem tedavisinin başarılı olduğu bildirilmiştir. Tek port ile yapılan torakoskopik ampiyem operasyonlarında plevra efüzyonunun tam yerini ve portun giriş noktasını belirlemek için ultrason kullanılabilir. Ancak VATS yönteminin ileri evre ampiyemde geçerli olmadığı, fibrinopürülan evrede yarar sağlayabileceği unutulmamalıdır. KAYNAKLAR 1. Burgos J, Falco V, Pahissa A. The increasing incidence of empyema. Curr Opin Pulm Med 2013: 19: Heffner JE, McDonald J, Barbieri C, Klein J. Management of parapneumonic effusion. Arch Surg 1995;130: Light RW. Management of parapneumonic effusions. Arch Intern Med 1981;141: Schweigert M, Kraus D, Ficker JH, Stein HJ. Closure of persisting air leaks in patients with severe pleural empyema - use of endoscopic one-way endobronchial valve. Eur J Cardiothorac Surg Aug 13. [Epub ahead of print] 5. Brewin A, Arango L, Hadley WK, Murray JF. High-dose penicillin therapy and pneumococcal pneumonia. JAMA 1974;230: Balci AE, Eren S, Ulkü R, Eren MN. Management of multiloculated empyema thoracis in children: thoracotomy versus fibrinolytic treatment.eur J Cardiothorac Surg 2002; 22: Andrews NC, Parker EF, Shaw RR, et al. Management of nontuberculous empyema. Am Rev Respir Dis 1962;85: Ehler AA. Non-tuberculous thoracic empyema: a collective review of the literature from 1934 to Int Abstr Surg 1941;72: Ravitch M, Fein R. The changing picture of pneumonia and empyema in infants and children: a review of the experience at the Harriett Lane Home from 1934 through JAMA 1961;175: Bartlett JG, et al. Bacteriology of empyema. Lancet 1974;1: Varkey B, et al. Empyema thoracis during a ten-year period. Analysis of 72 cases and comparison to a previous study 1952 to Arch Intern Med 1981;141: Bergeron MG. The changing bacterial spectrum and antibiotic choice. In: Deslauriers J, Lacquet LK, eds. International Trends in General Thoracic Surgery. Vol. 6. St. Louis: Mosby, Alfageme I, et al. Empyema of the thorax in adults: etiology, microbiologic findings and management. Chest 1993;103: Eastham KM, Freeman R, Kearns AM, et al. Clinical features, aetiology and outcome of empyema in children in the north east of England. Selçuk Pediatri 2013;1(2) 82 Parapnömonik Ampiyem - Eraslan

12 Thorax 2004;596: Lopez-Escamilla E, Sanchez-Aguillon F, Alatorre-Fernandez CP, Aguilar-Zapata D, Arroyo-Escalante S, Arellano T, Moncada-Barron D, Romero-Valdovinos M, Martinez-Hernandez F, Rodriguez-Zulueta P, Maravilla P. New tetratrichomonas species in two patients with pleural empyema. J Clin Microbiol 2013 [Epub ahead of print]. 16. Ceyhan M, Ozsurekci Y, Gürler N, Ozkan S, Sensoy G, Belet N, Hacimustafaoglu M, Celebi S, Keser M, Dinleyici EC, Alhan E, Baki A, Oner AF, Uzun H, Kurugol Z, Aycan AE, Gurbuz V, Karadag Oncel E, Celik M, Ozkaya Parlakay A. Distribution of Streptococcus pneumonia serotypes that cause parapneumonic empiyema in Turkey. Clin Vaccine Immunol 2013: 20: effect on lung function. Eur J Cardiothorac Surg 2002; 21: Bar I, Stav D, Fink G, Peer A, Lazarovitch T, Papiashvilli M. Thoracic empyema in high-risk patients: conservative management or surgery? Asian Cardiovasc Thorac Ann Aug;18(4): Chen CH, Lin WS, Chang H, Lee SY, Hung TT, Tai CY. Treatment of bilateral empiyema thoracis using unilateral single-port thoracoscopic approach. Ann Thorac Cardiovasc Surg 2013 [Epub ahead of print] 25. Marra A, Huenermann C, Ross B, Hillejan L. Management of pleural empyema with single-port video-assisted thoracoscopy. Innovations 2012: 5: Colice GL, Curtis A, Deslauriers J, et al. Medical and surgical treatment of parapneumonic effusions: an evidence-based guideline. Chest 2000;118: Inoue S, Takizawa H, Yamamoto Y, Tangoku A. Therapeutic hypothermia for severe cerebral air embolism complicating pleural lavage for empyema. Interact Cardiovasc Thorac Surg 2013 [Epub ahead of print]. 19. Maskell NA, Davies CWH, Nunn AJ, et al. UK controlled trial of intrapleural streptokinase for pleural infection. N Engl J Med 2005;35220: Pothula V, Krellenstein DJ. Early aggressive surgical management of parapneumonic empyemas. Chest 1994;105: Neff CC, van Sonnenberg E, Lawson DW, Patton AS. CT follow-up of empyemas: pleural peels resolve after percutaneous catheter drainage. Radiology 1990;176: Rzyman W, Skokowski J, Romanowicz G, et al. Decortication in chronic pleural empyema: Parapnömonik Ampiyem - Eraslan Selçuk Pediatri 2013;1(2) 83

PLEVRAL EFFÜZYON VE AMPİYEM

PLEVRAL EFFÜZYON VE AMPİYEM PLEVRAL EFFÜZYON VE AMPİYEM Plevra boşluğu Seröz zarla kaplı kavite Mezotel hücreleri ile döşeli Parietal ve viseral plevra arasında Subatmosferik basınç Plevra sıvısı Parietal plevradan salınım (cephalad)

Detaylı

AMPİYEMİN CERRAHİ TEDAVİSİ. Doç. Dr. Akın Eraslan Balcı Fırat Üniv. Göğüs Cerahi Anabilim Dalı

AMPİYEMİN CERRAHİ TEDAVİSİ. Doç. Dr. Akın Eraslan Balcı Fırat Üniv. Göğüs Cerahi Anabilim Dalı AMPİYEMİN CERRAHİ TEDAVİSİ Doç. Dr. Akın Eraslan Balcı Fırat Üniv. Göğüs Cerahi Anabilim Dalı PARAPNÖMONİK AMPİYEM Tedavinin Temel İlkeleri Enfeksiyon kontrolü Sepsis kontrolü Plevra boşluğundan püy boşaltma

Detaylı

PLEVRAL EFFÜZYON VE AMPİYEM

PLEVRAL EFFÜZYON VE AMPİYEM PLEVRAL EFFÜZYON VE AMPİYEM Plevra boşluğu Seröz zarla kaplı kavite Mezotel hücreleri ile döşeli Parietal ve viseral plevra arasında Subatmosferik basınç Plevra sıvısı Parietal plevradan salınım (cephalad)

Detaylı

AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ

AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ TTD 10. Yıllık Kongresi Antalya 2007 Dr. S.Ş. Erkmen GÜLHAN Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Akciğer apsesi, parankim destrüksiyonu

Detaylı

A.B.D de her yıl yaklaşık spontan pnömotoraks vakası geliştiği rapor edilmektedir İnsidansı henüz tam olarak bilinmemektedir

A.B.D de her yıl yaklaşık spontan pnömotoraks vakası geliştiği rapor edilmektedir İnsidansı henüz tam olarak bilinmemektedir Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Arş.Gör.Dr.Engin ŞENAY 02.02.2010 Pnömotoraks : Viseral ve parietal plevra yaprakları arasına hava girmesidir Künt Spontan Travmatik olabilir İyatrojenik

Detaylı

Alt Solunum Yolu Enfeksiyonları Erken Komplikasyonları Akciğer absesi,pnömatosel ve Ampiyem. Dr.Fazilet Karakoç

Alt Solunum Yolu Enfeksiyonları Erken Komplikasyonları Akciğer absesi,pnömatosel ve Ampiyem. Dr.Fazilet Karakoç Alt Solunum Yolu Enfeksiyonları Erken Komplikasyonları Akciğer absesi,pnömatosel ve Ampiyem Dr.Fazilet Karakoç Çocuklarda Akciğer Absesine yatkınlık: Şiddetli enfeksiyonlar: Menenjit, Septisemi Osteomyelit,Septik

Detaylı

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Bronşektazi Giriş Subsegmental solunum yollarının anormal ve kalıcı dilatasyonu şeklinde tanımlanır Hastalık olmaktan çok çeşitli patolojik süreçlerin

Detaylı

HASTALIKLARINDA. Dr.Gürsu Kıyan PhD. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı

HASTALIKLARINDA. Dr.Gürsu Kıyan PhD. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı ÇOCUK GÖĞÜS G HASTALIKLARINDA CERRAHİ ACİLLER Dr.Gürsu Kıyan PhD Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Türk Toraks Derneği 11. yıllık kongresi Antalya 2008 Bronkoskopi gerektiren

Detaylı

HASTALIKLARINDA. Dr.Gürsu Kıyan. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı

HASTALIKLARINDA. Dr.Gürsu Kıyan. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı ÇOCUK GÖĞÜS G HASTALIKLARINDA CERRAHİ ACİLLER Dr.Gürsu Kıyan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Türk Toraks Derneği 9. yıllık kongresi Antalya 2006 Bronkoskopi gerektiren

Detaylı

Pnömotoraks. Akif Turna. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı. aturna@istanbul.edu.tr

Pnömotoraks. Akif Turna. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı. aturna@istanbul.edu.tr Pnömotoraks Akif Turna! Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı aturna@istanbul.edu.tr! Sunum Sırası Pnömotoraksın tanımı ve sınıflandırılması Tedavi (Konservatif ve Cerrahi tedavi) Bilateral

Detaylı

Pnömotoraks Tanım Akciğerler ile göğüs duvarı arasındaki plevral boşlukta hava birikmesine pnömotoraks denilmektedir.

Pnömotoraks Tanım Akciğerler ile göğüs duvarı arasındaki plevral boşlukta hava birikmesine pnömotoraks denilmektedir. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Pnömotoraks Tanım Akciğerler ile göğüs duvarı arasındaki plevral boşlukta hava birikmesine pnömotoraks denilmektedir. Primer spontan pnömotoraks

Detaylı

Pnömoni Komplikasyonlarında Cerrahinin Yeri

Pnömoni Komplikasyonlarında Cerrahinin Yeri 86 Derleme Review Pnömoni Komplikasyonlarında Cerrahinin Yeri Surgery for Complications of Pneumonia Dr. H. Volkan KARA Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı, İstanbul ÖZET

Detaylı

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur.

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. TYBD SEPSİS ÇALIŞMASI ENFEKSİYON TANIMLARI Derin Cerrahi Alan Enfeksiyonu(DCAE) Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. 1.Cerrahi girişimden sonraki

Detaylı

AMPİYEMİN CERRAHİ TEDAVİSİ. Dr. S.Ş. Erkmen Gülhan Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eği;m ve Araş=rma Hastanesi

AMPİYEMİN CERRAHİ TEDAVİSİ. Dr. S.Ş. Erkmen Gülhan Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eği;m ve Araş=rma Hastanesi AMPİYEMİN CERRAHİ TEDAVİSİ Dr. S.Ş. Erkmen Gülhan Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eği;m ve Araş=rma Hastanesi TTD 7.Göğüs Cerrahisi Kış Okulu, Antalya, Ocak 2016 Ampiyem nedenleri Pulmoner

Detaylı

Plevral ampiyemlerin tedavisinde video-yardımlı torakoskopik cerrahinin rolü

Plevral ampiyemlerin tedavisinde video-yardımlı torakoskopik cerrahinin rolü Plevral ampiyemlerin tedavisinde video-yardımlı torakoskopik cerrahinin rolü Hatice ERYİĞİT, Alpay ÖRKİ, Altuğ KOŞAR, Oral AKIN, Hakan KIRAL, Şenol ÜREK, Bülent ARMAN Heybeliada Sanatoryumu Göğüs Hastalıkları

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Göğüs Cerrahisi Plevral Sıvı Fizyolojisi Giriş: Plevral sıvının tespitinde; - Direk akciğer grafisi (Yan yatar pozisyonda) - Ultrasonografi

Detaylı

Plevral Boşluğun Nadir Enfeksiyonları Plevral boşlukta sıklıkla gözlenen enfeksiyonlar parapnömonik

Plevral Boşluğun Nadir Enfeksiyonları Plevral boşlukta sıklıkla gözlenen enfeksiyonlar parapnömonik Plevral Boşluğun Nadir Enfeksiyonları Plevral boşlukta sıklıkla gözlenen enfeksiyonlar parapnömonik effüzyon ve sonrasında gözlenen ampiyemdir. Nadir olarak gözlenen enfeksiyonlar ise fungal, viral ve

Detaylı

Parapnömonik Plevral Efüzyon ve Ampiyem

Parapnömonik Plevral Efüzyon ve Ampiyem Journal of Clinical and Analytical Medicine xxxx Çağatay Tezel Giriş Parapnömonik efüzyonlar, bakteriyel pnömoni, akciğer absesi, veya bronşiektazi ile ilgili olarak plevral yapraklar arasında mayi toplanmasıdır

Detaylı

Parapnömonik efüzyonlu çocuklarda ultrasonografik evrelendirme ve tedavi yöntemleri

Parapnömonik efüzyonlu çocuklarda ultrasonografik evrelendirme ve tedavi yöntemleri Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2005; 48: 301-307 Orijinal Makale Parapnömonik efüzyonlu çocuklarda ultrasonografik evrelendirme ve tedavi yöntemleri Gönül Tanır 1, Cumhur Aydemir 2, Tuba Eren 3,

Detaylı

Efüzyon ve Ampiyemlerde Konservatif Cerrahi Yaklaşım

Efüzyon ve Ampiyemlerde Konservatif Cerrahi Yaklaşım Çocukluk Çağı Komplike Parapnömonik Efüzyon ve Ampiyemlerde Konservatif Cerrahi Yaklaşım Tamer ALTINOK*, Salih TOPÇU**, Ertan AYDIN*, Cüneyt KURUL***, Ülkü YAZICI*, Erkmen GÜLHAN*, Sadi KAYA* * Atatürk

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Künt Toraks Travmaları Ülkemizde künt toraks travmaları trafik kazalarına ve yüksekten düşmelere bağlı daha sıklıkla ortaya çıkmaktadır. Travmaya

Detaylı

Pnömonilerde Efüzyon ve Ampiyem

Pnömonilerde Efüzyon ve Ampiyem Pnömonilerde Efüzyon ve Ampiyem smail SAVAfi G R fi VE TANIMLAMALAR Bakteriyel pnömoni, akci er apsesi ve bronflektazi seyrinde ortaya ç kan herhangi bir plevral s v birikimine parapnömonik efüzyon denir.

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

Parapnömonik Efüzyon ve Ampiyemli Hastaların Özellikleri

Parapnömonik Efüzyon ve Ampiyemli Hastaların Özellikleri Parapnömonik Efüzyon ve Ampiyemli Hastaların Özellikleri Güntülü AK*, Serpil DANACIOĞLU*, Hüseyin YILDIRIM*, Sinan ERGİNEL*, Füsun ALATAŞ*, Egemen DÖNER**, Muzaffer METİNTAŞ* * Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

Detaylı

Solunum Sistemine Ait Tıbbi Terimler. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire

Solunum Sistemine Ait Tıbbi Terimler. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire Solunum Sistemine Ait Tıbbi Terimler Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire Solunum sistemi kan ile atmosfer havası arasında gaz değişimini oluşturabilecek şekilde özelleşmiş bir sistemdir. Solunum sistemindeki

Detaylı

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 18 Ocak 12 Çarşamba

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 18 Ocak 12 Çarşamba Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Dr. Akif Turna Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Dr. Akif Turna Küçük Hücre-Dışı Akciğer

Detaylı

Plevral sıvı üzerine ne çalışalım : 1.Plevral sıvı sitoloji 2.Plevral sıvı amilaz 3.Plevral sıvı ADA 4.Plevral sıvı hücre bakısı

Plevral sıvı üzerine ne çalışalım : 1.Plevral sıvı sitoloji 2.Plevral sıvı amilaz 3.Plevral sıvı ADA 4.Plevral sıvı hücre bakısı Plevral sıvı üzerine ne çalışalım : 1.Plevral sıvı sitoloji 2.Plevral sıvı amilaz 3.Plevral sıvı ADA 4.Plevral sıvı hücre bakısı ADA 99, Glukoz 67 mg/dl, Yaymada tüm hücreler lenfosit Tetkik öneriniz:

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı 5. Sınıf ders programı:

Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı 5. Sınıf ders programı: Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı 5. Sınıf ders programı: Amaç: Göğüs Cerrahisi stajı sonunda 5.sınıf öğrencileri, bir tıp fakültesi mezunu pratisyen hekimin bilmesi gereken konulara hakim olacak, gerekli

Detaylı

Çocuk Hekimleri için Akıl Defteri / Radyolojik Değerlendirmeler*

Çocuk Hekimleri için Akıl Defteri / Radyolojik Değerlendirmeler* 1 Hazırlayan: Mustafa Hacımustafaoğlu, Bursa * Bu sayfaya, konusunda uzman akademisyenlerin Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları radyolojisi ile ilgili ve kısa klinik bilgileri de içeren konusunda klinik açıdan

Detaylı

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GÖĞÜS CERRAHİSİ ANABİLİM DALI 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DÖNEM-V DERS PROGRAMI

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GÖĞÜS CERRAHİSİ ANABİLİM DALI 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DÖNEM-V DERS PROGRAMI DÖNEM-V DERS PROGRAMI TEORİK DERSLER: 1- Toraksın cerrahi anatomisi (Yrd.Doç.Dr.Rasih YAZKAN) 2- Göğüs cerrahisinde invaziv tanı yöntemleri (Yrd.Doç.Dr.Rasih YAZKAN) 3- VATS (Video yardımlı torakoskopik

Detaylı

Olgu sunumu. Doç. Dr. Erkan Çakır. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı

Olgu sunumu. Doç. Dr. Erkan Çakır. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Olgu sunumu Doç. Dr. Erkan Çakır Bezmialem Vakıf Üniversitesi Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Şikayet ve hikayesi E.K 13 yaş kız hasta Özel bir tekstil atölyesinde

Detaylı

ÖZET SUMMARY ÇOCUKLARDA AMPİYEMİN TORAKOSKOPİK TEDAVİSİ THORACOSCOPY IN THE MANAGEMENT OF EMPYMA IN CHILDREN

ÖZET SUMMARY ÇOCUKLARDA AMPİYEMİN TORAKOSKOPİK TEDAVİSİ THORACOSCOPY IN THE MANAGEMENT OF EMPYMA IN CHILDREN Ege Tıp Dergisi (): 9, 00 ÇOCUKLARDA AMPİYEMİN TORAKOSKOPİK TEDAVİSİ THORACOSCOPY IN THE MANAGEMENT OF EMPYMA IN CHILDREN Coşkun ÖZCAN Ahmet ÇELİK Güliz ERGÜN Orkan ERGÜN Ata ERDENER Ege Üniversitesi Tıp

Detaylı

PERİKARDİT GİRİŞ PATOFİZYOLOJİ. Dr. Neslihan SAYRAÇ

PERİKARDİT GİRİŞ PATOFİZYOLOJİ. Dr. Neslihan SAYRAÇ GİRİŞ Perikard PERİKARDİT Dr. Neslihan SAYRAÇ AÜTF Acil Tıp Anabilim Dalı 05/01/2010 Visseral Parietal 50 ml seröz sıvı İnsidansı net olarak bilinmiyor Ancak acil servise AMI olmayan göğüs ağrısı ile başvuran

Detaylı

ikisi birden rol oynayabilir (non-hodgkin Lenfoma) Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

ikisi birden rol oynayabilir (non-hodgkin Lenfoma) Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Malign Plevral Efüzyonlar Giriş: Malign plevral efüzyon (MPE) tanısı, plevral sıvıda veya plevral dokuda malign

Detaylı

Çocuk Ampiyemlerinde Tedavi: Kapalı Su Altı Drenajı ve Dekortikasyon

Çocuk Ampiyemlerinde Tedavi: Kapalı Su Altı Drenajı ve Dekortikasyon Çocuk Ampiyemlerinde Tedavi: Kapalı Su Altı Drenajı ve Dekortikasyon Akın Eraslan BALCI*, Şevval EREN*, Refik ÜLKÜ*, Serdar ONAT*, M. Nesimi EREN* * Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Kalp ve Damar

Detaylı

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 01 Kasım 2010 Pazartesi

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 01 Kasım 2010 Pazartesi Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Doç.Dr. Akif Turna Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Doç.Dr. Akif Turna Küçük Hücre-Dışı

Detaylı

Gerçek şilöz asit: yüksek trigliserid oranlarına sahip sıvı.

Gerçek şilöz asit: yüksek trigliserid oranlarına sahip sıvı. GİRİŞ Süt rengi Şilus un peritoneal kaviyete ekstravazasyonudur. Oldukça nadir görülen bir durumdur. Asit sıvısındaki trigliserid seviyesi 110 mg/dl nin üzerindedir. Lenfatik sistemin devamlılığında sorun

Detaylı

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım Dr.Özlem Özdemir Kumbasar Bağışıklığı baskılanmış hastaların akciğer komplikasyonları sık görülen ve ciddi sonuçlara yol açan önemli sorunlardır.

Detaylı

REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No

REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No REVİZYON DURUMU Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No Hazırlayan: Onaylayan: Onaylayan: Hemşirelik Protokolleri Adem Aköl Sinan Özyavaş Hazırlama Komitesi Kalite Konseyi Başkanı Kalite Koordinatörü 1/5

Detaylı

Malign Plevral Sıvılar ve Mezotelyoma. Dr. İhsan Atila Keyf

Malign Plevral Sıvılar ve Mezotelyoma. Dr. İhsan Atila Keyf Malign Plevral Sıvılar ve Mezotelyoma Dr. İhsan Atila Keyf Malign Plevral sıvı tanısı Plevral sıvıda Plevral dokuda malign hücrelerin görülmesi ile konulur. Paramalign sıvı Malign bir nedene bağlı olmasına

Detaylı

PARAPNÖMON K PLEVRAL EFÜZYON VE AMP YEM

PARAPNÖMON K PLEVRAL EFÜZYON VE AMP YEM PARAPNÖMON K PLEVRAL EFÜZYON VE AMP YEM Eyüp Sabri UÇAN Parapnömonik plevral efüzyonlar, eksüda niteli indeki s v lar n en s k nedenleridir. nflamatuar sürecin visseral plevraya ulaflmas ile geliflen parapnömonik

Detaylı

Plevral Efüzyon. geri emilir. Plevra sıvısı parietal plevradan süzülerek plevra boşluğuna geçer.

Plevral Efüzyon. geri emilir. Plevra sıvısı parietal plevradan süzülerek plevra boşluğuna geçer. Fatih Hikmet Candaş, Orhan Yücel Giriş Plevra, visseral ve pariyetal olmak üzere mezoderm kaynaklı iki membrandan oluşur. Visseral plevra, akciğerlerin tüm dış yüzünü ve interlober fissürleri, pariyetal

Detaylı

Benin Plevral Efüzyonlar: (Plevra tüberkülozu, Parapnömonik sıvılar ve diğerleri)

Benin Plevral Efüzyonlar: (Plevra tüberkülozu, Parapnömonik sıvılar ve diğerleri) Benin Plevral Efüzyonlar: (Plevra tüberkülozu, Parapnömonik sıvılar ve diğerleri) Doç. Dr. Öner Dikensoy Gaziantep Üniversitesi Göğüs Hastalıkları AD. 2009-TTD-Kurs Öğrenim Hedefleri Sık karşılaşılan benin

Detaylı

Spontan Pnömotoraks. Patofizyoloji. Spontan Pnömotoraks SPONTAN VE İYATROJENİK PNÖMOTORAKS PNÖMOTORAKS:

Spontan Pnömotoraks. Patofizyoloji. Spontan Pnömotoraks SPONTAN VE İYATROJENİK PNÖMOTORAKS PNÖMOTORAKS: PNÖMOTORAKS: SPONTAN VE İYATROJENİK PNÖMOTORAKS Dr.Dilek DURMAZ Akdeniz Üniv.Acil Tıp ABD 13/12/2011 Künt, penetran travma veya spontan olarak pariyetal ve visseral plevra arasındaki potansiyel boşluğa

Detaylı

OLGU 3 (39 yaşında erkek)

OLGU 3 (39 yaşında erkek) Yakınma OLGU 3 (39 yaşında erkek) Yaklaşık dört aydır öksürük, Kanlı balgam çıkarma, Göğüs ağrısı ve halsizlik yakınmaları Özgeçmiş Beş yıl önce çekilen akciğer radyogramında sağ üst ve alt zonda tespit

Detaylı

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları Nozokomiyal SSSİ En ciddi nozokomiyal enfeksiyonlardan biri Morbidite ve mortalite yüksektir. Nozokomiyal SSSİ Tüm HE %0.4 ünden sorumlu. En sık görülen formları: Bakteriyel

Detaylı

Türk Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Dergisi Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery

Türk Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Dergisi Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery Türk Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Dergisi Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery Akciğer dekortikasyon ameliyatı yapılan erişkin hastaların ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası arteriyel kan

Detaylı

Ampiyeme Genel Bakış. Dr. Atilla UYSAL. Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi- İstanbul

Ampiyeme Genel Bakış. Dr. Atilla UYSAL. Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi- İstanbul Ampiyeme Genel Bakış Dr. Atilla UYSAL Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi- İstanbul Ampiyeme genel bakış ABD de tüm hastane yatışlarının % 20-40 ını İngiltere de

Detaylı

Plevral Sıvılı Hastaya Yaklaşım

Plevral Sıvılı Hastaya Yaklaşım Plevral Sıvılı Hastaya Yaklaşım Dr. Hüseyin Yıldırım Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı TTD KIŞ OKULU 14-18 ŞUBAT 2018 ANTALYA Plevra sıvıları, plevra boşluğunda

Detaylı

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık

Detaylı

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire ÜST SOLUNUM YOLU Farenjit :Farenks mukozasının iltihabi bir hastalığıdır. Akut ve kronik olarak seyreder. Larenjit :Üst solunum yolunun bir parçası

Detaylı

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Dr.Levent Alpay Süreyyapaşa Egitim vearaştırma Hastanesi Mart

Detaylı

KARACİĞER KİST HİDATİĞİNİN PERKÜTAN TEDAVİSİNDE SEKDİNGER VE TROKAR TEKNİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI. Dr. Mustafa Özdemir

KARACİĞER KİST HİDATİĞİNİN PERKÜTAN TEDAVİSİNDE SEKDİNGER VE TROKAR TEKNİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI. Dr. Mustafa Özdemir KARACİĞER KİST HİDATİĞİNİN PERKÜTAN TEDAVİSİNDE SEKDİNGER VE TROKAR TEKNİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Dr. Mustafa Özdemir Giriş ve Amaç: Girişimsel işlem olarak çeşitli yöntemler geliştirilmiş olmasına rağmen

Detaylı

Endometriozis. (Çikolata kisti)

Endometriozis. (Çikolata kisti) Endometriozis (Çikolata kisti) Bugün Neler Konuşacağız? Endometriozis Nedir? Belirtileri Nelerdir? Ne Sıklıkta Görülür? Hangi Sorunlara Neden Olur? Nasıl Tanı Konur? Nasıl Tedavi Edilir? Endometriozis

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ N Emiralioğlu, U Özçelik, G Tuğcu, E Yalçın, D Doğru, N Kiper Hacettepe Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Genel Bilgiler Primer

Detaylı

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV Sunu planı NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON DOÇ. DR. HAKAN TOPAÇOĞLU İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Neden Endikasyonlar Kontrendikasyonlar Hasta seçilmesi Komplikasyonlar Solunum yetmezliği IMV

Detaylı

İnvazif Mantar Enfeksiyonlarının Takibinde Takım Çalışması DR. AHMET ÇAĞKAN İNKAYA HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TİP FAKÜLTESİ

İnvazif Mantar Enfeksiyonlarının Takibinde Takım Çalışması DR. AHMET ÇAĞKAN İNKAYA HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TİP FAKÜLTESİ İnvazif Mantar Enfeksiyonlarının Takibinde Takım Çalışması DR. AHMET ÇAĞKAN İNKAYA HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TİP FAKÜLTESİ Son 20 yılda IFH sıklığı arttı Hematolojik maligniteler Kompleks hastalar ve hastalıklar

Detaylı

Kesici Delici Alet Yaralanmaları ve Takibi

Kesici Delici Alet Yaralanmaları ve Takibi Kesici Delici Alet Yaralanmaları ve Takibi Dr. Şükran KÖSE Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği Sunum Planı Kesici-delici alet yaralanmalarında

Detaylı

SEROMA, ENFEKSİYON, FLEP NEKROZU

SEROMA, ENFEKSİYON, FLEP NEKROZU SEROMA, ENFEKSİYON, FLEP NEKROZU Dr. Kerim Bora YILMAZ MEME KANSERİ TEDAVİSİ KOMPLİKASYONLARI KURSU 2 Nisan 2016, Ankara 1 Seroma Meme cerrahisi sonrası en sık komplikasyon Mastektomi / MKC sonrası cilt

Detaylı

GIS Perforasyonları. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK-2012

GIS Perforasyonları. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK-2012 GIS Perforasyonları Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK-2012 Sunum Planı Özefagus perforasyonu Ülser perforasyonları Tanım Epidemiyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Özefagus Perforasyonu

Detaylı

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Nonkardiyojenik Akciğer Ödemi Şok Akciğeri Travmatik Yaş Akciğer Beyaz Akciğer Sendromu

Detaylı

Pankreas Tümörü Ameliyatı Bilgilendirilmiş Onam Formu

Pankreas Tümörü Ameliyatı Bilgilendirilmiş Onam Formu Tarih :././20 Hastanın adı ve soyadı: Protokol numarası: Pankreas Tümörü Ameliyatı Bilgilendirilmiş Onam Formu Bana yapılan muayene ve tetkikler sonucunda doktorlarım tarafından, pankreasımda tümör olduğu

Detaylı

Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI

Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI CERRAHİ BİRİMLERDE ANTİBİYOTİK PROFLAKSİSİ TALİMATI AMAÇ: Operasyon sırasında potansiyel patojen mikroorganizmaların dokularda üremesini engelleyerek cerrahi alan İnfeksiyonu

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane

Detaylı

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ Dr. Şua Sümer Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Enf. Hast. ve Klin. Mikr. AD 17 Mayıs 2016 Prostetik eklem ameliyatları yaşlı popülasyonun artışına

Detaylı

Kemik ve Eklem Enfeksiyonları. Dr Fahri Erdoğan

Kemik ve Eklem Enfeksiyonları. Dr Fahri Erdoğan Kemik ve Eklem Enfeksiyonları Dr Fahri Erdoğan KEMİK VE EKLEM ENFEKSİYONLARI Erken tanı ve tedavi Sintigrafi, MRI Artroskopik cerrahi Antibiyotik direnci Spesifik M.Tuberculosis M. Lepra T.Pallidumun Nonspesifik?

Detaylı

Plevral aralıkta hava birikmesi. Akciğer kollapsı

Plevral aralıkta hava birikmesi. Akciğer kollapsı PNÖMOTORAKS Plevral aralıkta hava birikmesi Akciğer kollapsı PNÖMOTORAKS Spontan Edinsel Primer (Bleb rüptürü) Sekonder İatrojenik Travmatik Bleb: Sınırları belirgin olan intraplevral hava boşluklarıdır.

Detaylı

PLEVRA HASTALIKLARI (Olgularla) Dr. Öner Dikensoy Gaziantep Ünv. Tıp Fak. Göğüs Hast. AD.

PLEVRA HASTALIKLARI (Olgularla) Dr. Öner Dikensoy Gaziantep Ünv. Tıp Fak. Göğüs Hast. AD. PLEVRA HASTALIKLARI (Olgularla) Dr. Öner Dikensoy Gaziantep Ünv. Tıp Fak. Göğüs Hast. AD. dikensoy@yahoo.com Öğrenim Hedefleri Plevral sıvıların: 1. Tanım ve sınıflandırmasını 2. Epidemiyolojisi ve Etyolojisini,

Detaylı

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA PNÖMONİ. Mehmet Ceyhan 2016

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA PNÖMONİ. Mehmet Ceyhan 2016 ÇOCUKLUK ÇAĞINDA PNÖMONİ Mehmet Ceyhan 2016 PNÖMONİ Akciğer parankiminin inflamasyonudur Anatomik olarak; Lober pnömoni Bronkopnömoni İnterstisiyel pnömoni Patolojik olarak: Alveollerde konsolidasyon ve/veya

Detaylı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen

Detaylı

Plevra Hastalıkları. İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı

Plevra Hastalıkları. İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Plevra Hastalıkları İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Plevra Anatomisi O Kostal plevra O Mediastinal plevra O Diafragmatik plevra O Vaskülarizasyon O Viseral plevra: bronşial ve pulmoner

Detaylı

PLEVRAL AMPİYEMİN TEDAVİSİNDE VİDEO TORAKOSKOPİK CERRAHİNİN YERİ

PLEVRAL AMPİYEMİN TEDAVİSİNDE VİDEO TORAKOSKOPİK CERRAHİNİN YERİ T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI SÜREYYAPAŞA GÖĞÜS HASTALIKLARI VE GÖĞÜS CERRAHİSİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KLİNİK ŞEFİ: DOÇ. DR. İRFAN YALÇINKAYA PLEVRAL AMPİYEMİN TEDAVİSİNDE VİDEO TORAKOSKOPİK CERRAHİNİN

Detaylı

KLİMİK İZMİR TOPLANTISI 21.11.2013

KLİMİK İZMİR TOPLANTISI 21.11.2013 KLİMİK İZMİR TOPLANTISI 21.11.2013 OLGULAR EŞLİĞİNDE GÜNDEMDEKİ İNFEKSİYON HASTALIKLARI Dr. A. Çağrı Büke Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Olgu E.A 57 yaşında,

Detaylı

Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler.

Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler. KARIN TRAVMALARI Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler. Amaçlar Karnın anatomik sınırlarını, Penetran ve künt travmalar arasındaki

Detaylı

BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ

BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ NECLA TÜLEK, METİN ÖZSOY, SAMİ KıNıKLı Ankara Eğitim Ve Araştırma HASTANESİ İnfeksiyon Hastalıkları Ve Klinik Mikrobiyoloji GİRİŞ Mevsimsel influenza

Detaylı

YOĞUN BAKIM EKİBİNDE HEMŞİRE VE HASTA BAKIMI BURCU AYDINOĞLU HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

YOĞUN BAKIM EKİBİNDE HEMŞİRE VE HASTA BAKIMI BURCU AYDINOĞLU HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ YOĞUN BAKIM EKİBİNDE HEMŞİRE VE HASTA BAKIMI BURCU AYDINOĞLU HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ 2007 Yoğun Bakım Üniteleri Hasta bakımının en karmaşık Masraflı Teknoloji ile içiçe Birden fazla organı ilgilendiren

Detaylı

ERİŞKİNLERDE PLEVRAL ENFEKSİYONLARIN TEDAVİSİ: BRİTANYA TORAKS DERNEĞİ PLEVRAL HASTALIKLAR REHBERİ 2010

ERİŞKİNLERDE PLEVRAL ENFEKSİYONLARIN TEDAVİSİ: BRİTANYA TORAKS DERNEĞİ PLEVRAL HASTALIKLAR REHBERİ 2010 61 ERİŞKİNLERDE PLEVRAL ENFEKSİYONLARIN TEDAVİSİ: BRİTANYA TORAKS DERNEĞİ PLEVRAL HASTALIKLAR REHBERİ 2010 Helen E. Davies 1,2, Robert J. O. Davies 1, Christopher W. H. Davies 2 1 Oxford Centre for Respiratory

Detaylı

Dr.Öner Dikensoy. Gaziantep Üniversitesi

Dr.Öner Dikensoy. Gaziantep Üniversitesi PLEVRAL EFÜZYONA KLİNİK YAKLAŞIM Dr.Öner Dikensoy Gaziantep Üniversitesi Plevral efüzyonlar sistemik hastalıkların bir aynası gibidir. Tüm sistemler veya organlara ait olan hastalıklar plevrayı etkileyebilir.

Detaylı

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE):

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE): Pulmoner Emboli Profilaksisi Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD m Pulmoneremboli(PE): Bir pulmonerartere kan pıhtısının yerleşmesi Distaldeki akciğer parankimine kan sağlanaması Giriş Tipik

Detaylı

KONUŞMA PLANI. Pnömoni Plevral Efüzyon-Ampiyem Epidemiyoloji Radyoloji Laboratuvar Tedavi Sonuç

KONUŞMA PLANI. Pnömoni Plevral Efüzyon-Ampiyem Epidemiyoloji Radyoloji Laboratuvar Tedavi Sonuç KONUŞMA PLANI Pnömoni Plevral Efüzyon-Ampiyem Epidemiyoloji Radyoloji Laboratuvar Tedavi Sonuç Çocuklarda yaş gruplarına göre sık görülen TKP etkenleri Doğum 3 hafta Grup B streptokoklar, Gram negatif

Detaylı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Meme kanserli hastalarda ana prognostik faktörler: Primer tümörün büyüklüğü

Detaylı

Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi. Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD

Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi. Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD Kolon tümörlü olguların %40-50 sinde karaciğer metastazı gelişir ; % 15-25 senkron (primer tm ile /

Detaylı

AÇIK ve LAPORASKOPİK CERRAHİDE HEMŞİRELİK BAKIMI HEMŞİRE SEHER KUTLUOĞLU ANTALYA ATATÜRK DEVLET HASTANESİ

AÇIK ve LAPORASKOPİK CERRAHİDE HEMŞİRELİK BAKIMI HEMŞİRE SEHER KUTLUOĞLU ANTALYA ATATÜRK DEVLET HASTANESİ AÇIK ve LAPORASKOPİK CERRAHİDE HEMŞİRELİK BAKIMI HEMŞİRE SEHER KUTLUOĞLU ANTALYA ATATÜRK DEVLET HASTANESİ SUNU PLANI Açık ve kapalı cerrahide hemşirelik bakım amacı Açık ve kapalı cerrahide hemşirelik

Detaylı

Parapnömonik Effüzyon, Ampiyem ve Akciğer Apsesi Radyolojisi

Parapnömonik Effüzyon, Ampiyem ve Akciğer Apsesi Radyolojisi Parapnömonik Effüzyon, Ampiyem ve Akciğer Apsesi Radyolojisi Mehmet Güli Çetinçakmak, Cemil Göya, Salih Hattapoğlu Giriş Parapnömonik effüzyon pnömoni seyrinde plevral aralığa steril sıvı birikimidir.

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Sezai Çubuk. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Göğüs Cerrahisi Sezai Çubuk. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Göğüs Cerrahisi Sezai Çubuk Duktus Torasikus ve Şilotoraks Tanım: Duktus torasikus; baş, boyun, göğüs duvarının sağ kısımları, sağ akciğer ve

Detaylı

Entübasyon sonrası trakeal rüptür: 5 olgu Gönül Sağıroğlu*, Tamer Sağıroğlu**, Burhan Meydan*, Çağatay Tezel*

Entübasyon sonrası trakeal rüptür: 5 olgu Gönül Sağıroğlu*, Tamer Sağıroğlu**, Burhan Meydan*, Çağatay Tezel* Entübasyon sonrası trakeal rüptür: 5 olgu Gönül Sağıroğlu*, Tamer Sağıroğlu**, Burhan Meydan*, Çağatay Tezel* * SB Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi-İstanbul

Detaylı

Dr. Birgül Kaçmaz Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

Dr. Birgül Kaçmaz Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Dr. Birgül Kaçmaz Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD İnhaler uygulama İntraventriküler/intratekal uygulama Antibiyotik kilit tedavisi Antibiyotik içerikli

Detaylı

Vaxoral. Tekrarlayan bakteriyel solunum yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde 5. Şimdi. Zamanı. KOAH Kronik bronşit Sigara kullanımı

Vaxoral. Tekrarlayan bakteriyel solunum yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde 5. Şimdi. Zamanı. KOAH Kronik bronşit Sigara kullanımı Tekrarlayan bakteriyel solunum yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde 5 Şimdi KOAH Kronik bronşit Sigara kullanımı Yaşlılık Düşük bağışıklık Hırıltılı öksürük Kirli ortam Pasif içicilik Zamanı Tekrarlayan

Detaylı

ÇEVİRMEN İHTİYACI Çevirmen gerekli miydi? Evet Hayır Gerekli ise onam sırasında nitelikli bir çevirmen yanınızda var mıydı?

ÇEVİRMEN İHTİYACI Çevirmen gerekli miydi? Evet Hayır Gerekli ise onam sırasında nitelikli bir çevirmen yanınızda var mıydı? Sayfa Sayısı 1 / 5 HASTANIN ADI VE SOYADI: PROTOKOL NO: DOĞUM TARİHİ: YATIŞ TARİHİ: ÇEVİRMEN İHTİYACI Çevirmen gerekli miydi? Evet Hayır Gerekli ise onam sırasında nitelikli bir çevirmen yanınızda var

Detaylı

NEDENLERİ. Endometrial polipler ile sigara kullanımı, doğum kontrol hapı kullanımı ve yapılan doğum sayısı arasında bir ilişki yoktur.

NEDENLERİ. Endometrial polipler ile sigara kullanımı, doğum kontrol hapı kullanımı ve yapılan doğum sayısı arasında bir ilişki yoktur. Polipler küçük ve çoğu zaman iyi huylu küçük tümoral oluşumlardır. Vücutta rahim ağzı, rahimin içi (endometrium), ses telleri ve barsaklar gibi pekçok değişik bölgede görülebilir. Endometrial polip rahimin

Detaylı

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR SPONDİLODİSKİTLER Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR Vertebra Bir dizi omurdan oluşur Vücudun eksenini oluşturur Spinal kordu korur Kaslar, bağlar ve iç organların yapışacağı sabit bir yapı sağlar. SPONDİLODİSKİT

Detaylı

ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM?

ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM? ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM? Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Giriş İnfluenza sendromu genellikle ani başlangıçlı

Detaylı

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI Akut tonsillofarenjit veya çocukluk çağında daha sık karşılaşılan klinik tablosu ile tonsillit, farinks ve tonsil dokusunun inflamasyonudur ve doktora başvuruların

Detaylı

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! Lenfödem, lenf sıvısının dolaşımındaki yetersizlik yüzünden dokular arasında proteinden zengin sıvı birikimine bağlı olarak şişlik ve ilerleyen

Detaylı

Çocuklarda Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu (ARDS) ve Tedavisi. Tolga F. Köroğlu Dokuz Eylül Üniversitesi

Çocuklarda Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu (ARDS) ve Tedavisi. Tolga F. Köroğlu Dokuz Eylül Üniversitesi Çocuklarda Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu (ARDS) ve Tedavisi Tolga F. Köroğlu Dokuz Eylül Üniversitesi 1967: 18.07.2013 2 Tarihçe 1967 Acute Respiratory Distress in Adults 1971 Adult Respiratory Distress

Detaylı

Ameliyat Riskinin Değerlendirilmesinde Akciğer Kapasitesi Akif Turna

Ameliyat Riskinin Değerlendirilmesinde Akciğer Kapasitesi Akif Turna Ameliyat Riskinin Değerlendirilmesinde Akciğer Kapasitesi Akif Turna Ameliyatın Riski Ameliyatın Riski Major akciğer ameliyatı yapılacak hastalarda risk birden fazla faktöre bağlıdır. Ameliyatın Riski

Detaylı

KRONİK PARAPNÖMONİK AMPİYEMDE PULMONER DEKORTİKASYONUN SOLUNUM FONKSİYONLARI VE EDİNİLMİŞ HEMİTORAKS ASİMETRİSİ ÜZERİNE GEÇ DÖNEM ETKİLERİ

KRONİK PARAPNÖMONİK AMPİYEMDE PULMONER DEKORTİKASYONUN SOLUNUM FONKSİYONLARI VE EDİNİLMİŞ HEMİTORAKS ASİMETRİSİ ÜZERİNE GEÇ DÖNEM ETKİLERİ T.C. S.B. İSTANBUL SÜREYYAPAŞA GÖĞÜS VE KALP-DAMAR HASTALIKLARI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ Şef : Doç. Dr. H.Semih Halezeroğlu KRONİK PARAPNÖMONİK AMPİYEMDE PULMONER DEKORTİKASYONUN SOLUNUM FONKSİYONLARI

Detaylı

Pankreas Kisti Ameliyatı Bilgilendirilmiş Onam Formu

Pankreas Kisti Ameliyatı Bilgilendirilmiş Onam Formu Tarih :././20 Hastanın adı ve soyadı: Protokol numarası: Pankreas Kisti Ameliyatı Bilgilendirilmiş Onam Formu Bana yapılan muayene ve tetkikler sonucunda doktorlarım tarafından, pankreasımda iltihabi kist

Detaylı

Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi. Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ

Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi. Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ Engraftman Sendromu Veno- Oklüzif Hastalık Engraftman Sendromu Hemşirelik İzlemi Vakamızda: KİT (+14)-

Detaylı