TARİH BİLGİSİNİN OLANAKLI OLMASINDA İNSAN DOĞASINA İLİŞKİN BİLGİNİN YERİ



Benzer belgeler
FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

MALTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Güz Yarıyılı. TIP İÇİN FELSEFE PHL 154 AKTS Kredisi:2 2. yıl 1. yarıyıl Lisans Seçmeli 2 s/hafta 2 kredi

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI

BURCU ŞENTÜRK Bu Çamuru Beraber Çiğnedik

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İNSAN HAKLARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI Bahar Yarıyılı

Laboratuvara Giriş. Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB

TARİHSEL BİR VARLIK OLARAK İNSAN İNSAN HAKLARI

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

Değerler Ekim Page 2

Hızlı İstatistikler Anket 'İstanbul Kültür Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü Program Çıktıları Anketi' Sonuçlar.

DBB411 Bilimsel Araştırma ve Yazma Teknikleri. Çarşamba, Arş. Gör. Dr. İpek Pınar Uzun

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a

FELSEFE + SANAT => SANAT FELSEFESI

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

İkinci Basımın Ön Sözü

YALNIZLIK VE BİRLİKTELİK ARASINDA İNSAN İLİŞKİLERİ 1. Yrd. Doç. Dr. Mustafa Günay

Düşünce Özellikleri Ölçeği

Temel Kavramlar Bilgi :

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

KİMLİK, İDEOLOJİ VE ETİK Sevcan Yılmaz

Gereksiz Kodlar. burada if deyiminin else bölümüne gerek var mı? İfade doğruysa zaten fonksiyon geri dönüyor. Bu aşağıdakiyle tamamen eşdeğerdir:

Matematik Ve Felsefe

ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI: YALAN. biri dünya üzerinde neler olup bittiğinden bihaber, yani olabilecek en saf şekilde dünyaya

WHİTEHEAD DE METAFİZİK VEYA SPEKÜLATİF FELSEFE. Metaphysic or Speculative Philosophy in Whitehead

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

Temel Yönetim Becerileri 08PG469I

Projenin Adı:Pascal-Fermat Olasılık Mektupları

İçindekiler. xiii. vii

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

KİTAP İNCELEMESİ SİSTEMATİK FELSEFE BAĞLAMINDA PLATON ARİSTOTELES KARŞILAŞTIRMASI. Prof. Dr. Arslan Topakkaya, İstanbul, Nobel Yay. 2013, 310 s.

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological Study of Religion, London and Toronto: Associated University Press, 1989.

CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARİHİ. 9. Hafta Mikro Sosyoloji: Sembolik Etkileşimcilik, Fenomenoloji ve Etnometodoloji

Haberi okumak ve yazmak aslında ne demektir?

DOĞRU BİLGİNİN ÖLÇÜTÜ PROBLEMİ: Doğruluk Kuramları. Bütün dillerdeki bütün doğru lar ortak bir özü paylaşırlar mı?

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS MESLEKİ İNGİLİZCE II İLH

ZANAATLA TEKNOLOJİ ARASINDA TIP MESLEĞİ: TEKNO-FETİŞİZM VE İNSANSIZLAŞMIŞ SAĞALTIM

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

DERS 7. Kadın İşi, Erkek İşi: Cinsiyetçi İşbölümü. DÜZEY: 6. Sınıf

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ÜNİTE:1. Felsefe Nedir? ÜNİTE:2. Epistemoloji ÜNİTE:3. Metafizik ÜNİTE:4. Bilim Felsefesi ÜNİTE:5. Etik ÜNİTE:6. Siyaset Felsefesi ÜNİTE:7.

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu AİLE İÇİ İLETİŞİM

İBN RÜŞD DE DİN-FELSEFE İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA TE VİL

Kuantum Bilgisayarı ve Qbit

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH

2. REGRESYON ANALİZİNİN TEMEL KAVRAMLARI Tanım

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

bilgilerle feminizm hakkında kesin yargılara varıp, yanlış fikirler üretmişlerdir. Feminizm ya da

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim AKP

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI

Sizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz?

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF

D Kendiniz hakkındaki düşünceleriniz değişkenlik gösterir mi, yoksa her zaman aynı mıdır?

Nedenselliğin Doğası. Yaşar Tonta. H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü

Etkin Dinleme. Yönetici tarafından yazıldı Salı, 03 Mart :38 - Son Güncelleme Çarşamba, 18 Mart :25. Etkin Dinleme

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DİNLER TARİHİ I İLH Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

DOĞRU DİYE BİLDİKLERİMİZİ SORGULADIK MI?

BİLİM İLE BİLİMSEL YÖNTEM İLİŞKİSİ

Öğretim Üyeleri-Öğretim Görevlileri

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

LİDER DEĞİŞİRKEN. Prof. Dr. Necmi Gürsakal ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İ.İ.B.F. ÖĞRETİM ÜYESİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

FAYLARDA YIRTILMA MODELİ - DEPREM DAVRANIŞI MARMARA DENİZİ NDEKİ DEPREM TEHLİKESİNE ve RİSKİNE FARKLI BİR YAKLAŞIM

Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü. Lisans Programı

BİR MONTAJ HATTI ÜRETİM SİSTEMİNDE OPTİMAL İŞGÜCÜ DAĞILIMININ ARENA PROCESS ANALYZER (PAN) VE OPTQUEST KULLANILARAK BELİRLENMESİ

Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR

MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK

FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel;

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 1 Sorumluluk-Ahlak-Etik-Etik Teorileri

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

TÜRKÇE BİÇİM KISA ÖZET.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Transkript:

TARİH BİLGİSİNİN OLANAKLI OLMASINDA İNSAN DOĞASINA İLİŞKİN BİLGİNİN YERİ Yavuz KILIÇ ÖZET Her bir bilim alanının kendine özgü bir yapısı olduğu düşünülürse, bir bilim olarak tarihin bütünüyle kesin bilgiler ortaya koyamayacağı görülebilir. Ama tarihin kesinliği az olan bilimlerden biri olması onun değerini hiçbir biçimde azaltmaz. Ne var ki tarih alanında kesin bilgilerin olmadığı iddiası, tarihin bütünüyle göreli olduğu anlayışına da götürmüştür. Bu anlayışı savunanlar, görelilik bağlamında, aslında tarih bilgisinin olanaklı olup olmadığını tartışmaktadır. Bu yazı, görelilikmutlaklık tartışmaları dışında, tarih bilgisinin olanaklı olmasında insan doğasının bilgisinin yerini tartışmayı amaçlamaktadır. Anahtar sözcükler: görelilik, insan doğası, kanıt, belge, yorum (The Place of Knowledge of Human Nature for the Possibility of Historical Knowledge) ABSTRACT Taking into consideration that every field of science has a peculiar structure, it is seen that history as a science cannot claim certain knowledge. But being one of the sciences which has less certainty, the value of it can not be reduced. However, the argument stating that there is no certain knowledge in the field of history, leads to the conception that history is totally relativistic. The supporters of this understanding, in the context of relativity, indeed, have an argument on the question if historical knowledge is possible. This paper, apart from the debates on relativity-absoluty, aims at discussing the place of the knowledge of the human nature for the possibility of historical knowledge. Key words: relativity, human nature, evidence, document, interpretation Adnan Menderes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi

62 Tarih Bilgisinin Olanaklı Olmasında İnsan Doğasına İlişkin Bilgi Sosyal bilimler alanında kesinliği az olan bilgi alanlarından birinin tarih olduğu söylenir. Bu söylenen tarih alanının özelliği gözönüne alınarak yapılan bir saptamaysa sorun yaratmamakta, ama bilim olmanın ölçütü olarak kesinlik aranıyorsa sorun teşkil etmektedir. Çünkü tarih alanında bütünüyle kesin bilgilere ulaşmak olanaklı görünmüyor. Üstelik tarihçinin bunu amaçladığı da söylenemez. Her şeyden önce, tarih alanında kesin bilgilerin olmaması tarihin nesnesinin yapısından dolayıdır. Bir bilim dalı olarak tarih, insanın geçmişte yapıp ettiklerini, yani insanın eylemlerini, eylemlerinin neden olduğu olayları ya da insanların durum ve olay adını verdikleri şeyleri inceler. Başka deyişle, tarih alanında asıl kaygı insani deneyimler ve eylemlerle ilgilidir. 1 Geçmişte olup bitenleri incelemesiyle de tarih, diğer bilimlerden ayrılır ve bu ayrılma ona özgü olanı, nesnesini gösterir. 2 Ama her şeye rağmen, kesinliği en az olan bilimlerden olduğu iddiası da, tarihin değerini ortadan kaldırmaz. Bu konuda Aristoteles in söylediğini hatırlatmak yararlı olabilir: Herbir alanda ancak konunun doğal yapısının izin verdiği ölçüde kesinlik aramak eğitim görmüş kişinin özelliğidir 3 Tarihçinin nesnesi geçmiştir ya da tarih geçmişle ilgilenir. Peki, hangi geçmişle? Bu soru en azından, tarihin her türden geçmişle, olmuş bitmiş herşeyle değil, insanların geçmişiyle ilgili olduğuna işaret eder. Ama tarih sadece insanların ne yaptığıyla ilgili bir kaydetme de değildir. 4 Çünkü bu kaydetme geçmişi oluşturabilir, ancak, tarihsel geçmiş i oluşturamaz. Tarihsel geçmiş hakkında bilgilerin ortaya konabilmesi için tarihsel bir düşünme de zorunlu görünüyor. Ne var ki, geçip gitmiş olan böyle bir nesnenin incelenmesinin zorluğu ortadadır. Bu zorlukların başında ise, geçmişin artık algı alanımızın ötesinde olması, geçip gitmiş olanın bir kez daha yinelenmeyecek olması gelmektedir. Bu yüzden Vico dan beri tarihte olup bitenleri bilmek onu yeniden yaratmak, cansız deneyimi canlı hale getirmek ve olanı yeniden oluşturmak diye 1 Walsh, W.H., An Introduction to Philosophy of History, Thoemmes Press, Bristol, 1992, s.29 2 Tarihin bir bilim olup olmadığı kimi düşünürlerce hala tartışılmaktadır. Ama bu yazıda bu tartışmaya yer verilmemiş; bir alanın bilim olup olmamasının ne gibi ölçütleri olabileceğine bakılmamıştır. Bunun yerine, tarihin bir bilim olduğu baştan kabul edilmiş, bu kabul de sadece nesnesine bakılarak öne sürülmüştür. 3 Aristoteles, Nikomakhos a Etik, (Çev. Saffet Babür), Ayraç Yayınevi, Ankara, 1997, s.3 4 Walsh, a.g.y., s.30

Yavuz KILIÇ 63 anlaşılmaktadır. Çünkü tarih geçmişte olmuş bitmiştir ve ne olmuşsa o olmuştur. Olup-biteni olup bitmemiş, yapılıp-edileni yapılmamış edilmemiş, yaşanmış olanı yaşanmamış yapacak bir durumda değiliz. 5 Bu olmuş olanları da elbette bilgi alanı olarak tarihten bilebiliyoruz. Ama olmamış olanı değil, olmuş olanı biliyoruz. Bu yüzden tarihte olmuş olanı bilmekle tarihçi onu var kılmıyor, sadece var olanı bilinebilir kılıyor. Vico yla benzer düşünceleri taşıyan Collingwood a göre de, tarihçi tarihte olmuş bitmişi yeniden kurmak, zihninde yeniden canlandırmak zorundadır. 6 Bu canlandırma, tarihi diğer disiplinlerden ayırmakta ve kendine özgü yapısını ortaya koymaktadır. Bu yüzden tarihçi şimdi var olmayan nesneleri, olayları anlamaya çalışmaktadır. Peki, geçmiş nasıl yeniden kurulacak, canlandırılacaktır? Bu konuda pek çok tarih felsefecisinin belirttiği gibi, tarih kanıtın yorumlanmasıyla işler. Tarihçi kanıtlara dayanarak ele aldığı konu hakkında saptamalar yapar. Başka deyişle, tarihte ne olup bittiğinin bilgisini ortaya koyabilmenin ilk koşulu, tarihçinin elinde malzeme, kaynak olması, yani kanıt olabilecek belgelerin olmasıdır. Burada söylenmek istenen, belge ile kanıtın farklı olduğudur. Bu düşünceyi Collingwood un görüşüne dayanarak söylersek, kanıt tek tek belge denen şeylerin ortak bir adıdır, belge ise şimdi ve burada varolan, tarihçinin üzerinde düşünerek, geçmiş olaylar hakkında sorduğu soruları yanıtlayabileceği türden birşeydir. 7 Dolayısıyla tarihçinin algı alanında olan belgelerdir ve bu belgelerin tarihçi tarafından kanıta dönüştürülmesi gerekir. Ne var ki bir olaya ya da eyleme ilişkin kanıta dönüşebilecek belgelere ulaşmak her zaman kolay görünmüyor. Tarihin kendine özgü yapısı gereği, tarihçi, incelemek istediği olaya, eyleme ilişkin belgelerin bütününe belki de hiçbir zaman ulaşamayacaktır. Bu söylediğimiz elbette bir varsayım olarak görülebilir. Bu varsayımdan ötürü de, Bir olaya ilişkin bütün belgeler ne demeye gelir ki, tarihçi belgelerin tamamına ulaşamasın? diye bir soru akla gelebilir. Ancak, kimi olup bitenlerin belgelere geçmemesi, kayıt altına alınmaması ya da belgelenmek istenmemesi, doğal afetlerde belgelerin yok olabilmesi, hatta bazen 5 Mengüşoğlu, Takiyettin, İnsan Felsefesi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1998, s.141 6 Collingwood, R.G., Tarih Tasarımı, (Çev. Kurtuluş Dinçer), Ara Yayıncılık, İstanbul, 1990, s.293 7 Collingwood, a.g.y., s.29

64 Tarih Bilgisinin Olanaklı Olmasında İnsan Doğasına İlişkin Bilgi bilerek ve isteyerek belgelerin yok edilebilmesi gibi nedenler, en azından bu varsayımı güçlendirmektedir. Kısacası, tarihçi ulaşabildiği belgeler ışığında olup bitmiş olan şeyleri anlamaya, yeniden anlamlandırmaya çalışmaktadır. Tarihçi elindeki belgeleri tarihsel kanıta dönüştürdüğünde de işi bitmemekte, o kanıtları da anlamlandırmaya, yani eylemleri ya da eylemlerin neden olduğu olayları anlamaya, anlamlandırmaya çalışmaktadır. Bunları anlamaya çalışırken, aslında bir edebiyat metninde her zaman oluşan boşlukları okurun doldurduğu gibi, tarihçinin de olaylara ilişkin boşlukları (belge eksikliğini) doldurması gerekir. Tarihçinin burada yaptığını, bir yap-bozun parçalarını doğru bir biçimde yerli yerine oturtmaya çabalayan birine benzetebiliriz. Yap-bozda eksik parçalar varsa, o parçaların ne olabileceğini onunla uğraşanın bulması beklenir. Bu yüzden, tarihçinin boşlukları istediği gibi, gönlünce dolduramayacağını, kendisini sınırlayan mevcut belgeler olduğunu akılda tutmalıyız. Öyleyse tarihçinin hem titiz hem de sabırlı olması zorunlu görünüyor. Tarihçi bir olayı anlamaya, değerlendirmeye çalışırken, kendisi farkında olsun ya da olmasın, o olaya neden olan eylem(ler)i yapanın da bir insan olduğundan hareket eder. Bu hareket noktası, tarihçinin, tarihsel olayları, eylemleri anlamada oluşan ya da oluşabilecek boşlukları doldurmasında önemli bir yer tutar. Tarihçinin, tarihe konu olan eylemleri, olayları anlayabilmesinin ilk koşulu o eylemi gerçekleştirenin insan olduğuysa, o zaman tarihçinin insanın ne olduğu, doğasının ne anlama gelebileceği üzerine bilgisinin olması gerekir. Bu, tarihçinin aynı zamanda bir filozof olması gerektiği anlamına gelmez ama, felsefi bilgisinin, insan üzerine bilgisinin olması gerektiği anlamına gelir. J. Ortega y Gasset in de doğru biçimde (ama başka bir bağlamda) belirttiği gibi, tarihçi herhangi bir belgeyi incelerken, belgenin verdiği bilgi karşısında bu doğruya benzemiyor, yani bir insanın başına bu gelmez, insan yaşamı bazı davranış biçimlerini olanaksız kılar diyebilir. 8 Tarihçinin, insanın başına bu gelmez diyebilmesi için, en azından insanın neliğine ilişkin bir bilgisinin olması şarttır. Peki, insanın neliğine ilişkin bilgiyi, bilgileri nereden elde ediyoruz? Bu bilgileri en başta tarihten ediniyoruz; yani insanın neler 8 y Gasset, Ortega Jose, Tarihsel Bunalım ve İnsan, (Çev. Neyire Gül Işık), Metis Yayınları, İstanbul, 1998, s.49

Yavuz KILIÇ 65 başardığını, neler yaptığını ve bunlara dayanarak neler yapabileceğini tarihten -bilgi alanı olarak tarihten- öğreniyoruz. 9 İnsanın neler yapabileceğini de öğreniyoruz derken, bundan, tarihin bir falcılığa, astrolojiye, kehanete dönüştüğü sonucu çıkarılmamalıdır. Denilmek istenen sadece, insanın neler yapabileceği hakkında yapılmışlardan hareketle bir öngörünün oluşacağıdır. İnsanın neliğine ilişkin temel malzemeyi tarihin sağlaması, tarihi, sosyal bilimlerin merkezi konumuna da getirmektedir. Ama tarih biliminin de diğer bilimlerin kimi tekniklerinden, bilgilerinden, malzemelerinden yararlandığını biliyoruz. Öyle görünüyor ki, tarihte, bir yandan geçmişteki insan eylemleri, eylemlerin neden olduğu olayları insanın neliğinin, doğasının bilgisine dayanarak anlamak amaçlanıyor, öte yandan insan eylemlerini, eylemlerin neden olduğu olayları anlamak için tarih bilgisi gerekli görünüyor. Başka deyişle, bir yandan tarihe konu olan insan eylemlerinin anlaşılması insanın neliğinin, doğasının bilgisine dayanıyor, öte yandan insanın neliğinin, doğasının bilgisi büyük oranda tarih bilimi aracılığıyla elde ediliyor. Burada bir kısır döngü var gibi görülebilir. Ancak, buna bir kısır döngü değil de, birbirini besleyen karşılıklı bir ilişki adı verilebilir. Bu ilişki, felsefe ile tarih biliminin ilişkisi olarak da görülebilir. * * * Buraya dek söylediklerimizi kısaca yinelersek; tarihçi olup bitmiş ve bir daha da yenilenmeyecek olan olayları kendi yaşadığı çağda yeniden kurmakta, kurarken oluşan boşlukları yorumlayarak doldurmaktadır ya da doldurmaya çabalamaktadır. Tarihçi bu boşlukları doldururken insanın neliğinin, doğasının bilgisinden yararlanmaktadır. Peki, tarihçi bir kurmaca yazarı mıdır? Oluşabilecek boşlukları doldururken, tarihçi duygudaşlığa mı başvurmaktadır? Tarihsel geçmişin anlaşılabilmesi için yorum kaçınılmaz mıdır? Tarihte yorum kaçınılmazsa, Jenkins in iddia ettiği gibi tarihin göreli olduğu 10 sonucuna mı varacağız? Tarihçi geçmişte olup bitmiş şeyleri, tarihsel geçmişi bugünden bakarak yeniden kurar. Ama tarihçi bir kurmaca yazarından çok farklıdır. Her ikisi de, deyim yerindeyse, kurguya başvurur, ama tarihçinin farkı bunu belgelere, belgeleri de dönüştürdüğü kanıta dayanarak yapmasıdır, 9 Elbette bu konuda tek bilgi kaynağımız tarih değildir, ama önemli bir kısmı tarih bilimindendir, denilebilir. 10 Jenkins, Keith, Tarihi Yeniden Düşünmek, (Çev. B. Sina Şener), Dost Kitabevi, Ankara, 1997, s.3

66 Tarih Bilgisinin Olanaklı Olmasında İnsan Doğasına İlişkin Bilgi yani tarihçiyi kurgu yaparken, kurgusunu her defasında sınırlayan belgeler ve kanıtlar vardır. Bu yüzden tarihçi istediği gibi kurgu yapan biri olarak görülemez; aksine, belgenin, kanıtın izin verdiği oranda kurgu yapması zorunlu olan biri diye görülebilir. Tarihçi belgeleri yanyana getirirken, birbirleriyle ilişkisini anlamaya çalışırken açıklamaya çalıştığı şeyde oluşan boşlukları insanın neliğinin, doğasının bilgisine dayandırarak doldurur. Ama bu nokta, yani oluşan boşlukları insanın neliğinin, doğasının bilgisiyle doldurulması her zaman sorunlu görülmüş ve eleştirilmiştir. Sorunlu görülen ve eleştirilen nokta şöyle ifade edilir: Geçmişte yaşamış ve bizden son derece farklı olan insanları denetimimiz altına almanın yegâne yolu, her yerde ussal hesaba göre, liberal bir tarzda davranan bizler gibi yapmaktır. Geçmişte yaşamış olanların aklına en olmadık işler gelmişse, tarihçiler bunu doğru bir biçimde nasıl tasarlayabilir? Yanıt, geçmişteki insanların bu tuhaflığını inkâr etmek ve kültürlerinden soyulduğunda, geçmişte yaşamış ve şimdi yaşayan bütün insanların temelde aynı olduğunu söyleyen insan doğasının sürekliliği savını öne çıkarmak olmuştur. Bütün insanların öngörülebilir bir biçimde davranacakları varsayımıyla hareket ettiğinizden, açıkları dakik bir biçimde doldurmanız mümkün olabilecektir. 11 Bu eleştirilerin arkasından da, insan doğası anlayışı boşlukları doldurabilir mi dolduramaz mı? Boşlukları insan doğasının dolduracağı varsayılsa bile, hangi tür insan doğasını seçmek istiyorsunuz? 12 gibi sorular gelir. Bu eleştirilere yakından baktığımızda, aslında tarih bilgisinin olanaklı olup olmadığının tartışıldığını görebiliriz. Bu yüzden eleştiri ya da sorunlu görülen nokta, tam da tarih bilgisi nasıl olanaklıdır? sorusunun, dolayısıyla tarih biliminin can damarını oluşturmaktadır. Tarih bilgisinin olanaklılığının, tarihte oluşan boşlukları doldurmanın şu ya da bu tarzda bir insan doğası görüşüne bağlı olduğu düşüncesi elbette yeni değildir. Bu türden çabaları onsekizinci ve ondokuzuncu yüzyılda da görmekteyiz. Bu yüzyıllarda insan doğası değişmez bir nitelikte de görülmesine rağmen, onun ontolojik özelliği gözardı edilmiştir. 13 Bizim bu düşüncelerden ayrıldığımız nokta şudur: 11 a.g.y., s.57-58 12 a.g.y., s.58 13 Bu konuda daha fazla bilgi için; Kılıç, Yavuz, İnsan Doğası Kavramı Üzerine Bir Çalışma adlı Doktora tezine bakılabilir (H.Ü. Yayınlanmamış Doktaro Tezi), Ankara, 2004

Yavuz KILIÇ 67 İnsan doğası kavramı bir potansiyeli göstermektedir. Kavram, nihai bir belirleyicidir ve ontolojik bir özelliğe sahiptir. Bu özelliği yüzünden, insan doğası, insanın yapıp etmelerinin ürünlerini ya da bu ürünlerinin sonuçlarını değil, yapıp etmelerini olanaklı kılan şeyi ifade etmektedir. Bu ayrım yapılmadığında, yani insanın yapıp etmelerinin ürünleri ile bu yapıp etmelerini olanaklı kılan şey karıştırılırsa, neden etki nin yerine konmuş olur. Bu açıdan bakıldığında, insan doğasının iyi ya da kötü olması söz konusu değildir. Çünkü bir şey sırf var olmasından ötürü iyi ya da kötü olarak adlandırılamaz. İnsan doğası kavramını içeriklendirmek, onu istediğimiz biçimlere sokmak değildir, aksine insanın yapıcı yanının olduğu kadar, yıkıcı yanının da bir bütün olarak hesaba katılması demektir. Mengüşoğlu nun deyimiyle, insan doğası hem iyinin, hem kötünün, hem haklılığın, hem haksızlığın, hem melekolmanın, hem de şeytan olmanın birbirine karşıt çekirdeklerini içinde taşır. 14 Bir bakıma, insan doğası denilen şey, insanın yapabilirliklerine adeta ham madde sağlar. Ayrıca, şunu belirtmekte yarar var: tarihçinin insan doğası üzerine bir kabulü varsa, bu, tarihçinin duygudaşlığa (empatiye) başvurması anlamına gelmez. Kaldı ki duygudaşlık hiçbir zaman sınanamaz bir şeydir ve dolayısıyla buna başvurmanın hiçbir temeli de yoktur. Tarihçi boşlukları doldurmaya çabalarken aynı zamanda olan biteni yorumlamakta ve değerlendirmektedir. Bu bakımdan tarihte yorum vazgeçilmezdir. Çünkü tarihçinin olmuş bitmişi yeniden kurabilmesi için zaten yorum yapması gerekir. Bu anlamda yorum, deyim yerindeyse, yeniden yaratmadır. Ama tarihçinin yaratıcı bir edimde bulunması, tarihte olmamış olanı değil, olmuş olanı yeniden yaratması; tarihçinin onda bulduğu anlama göre yorumlayıp yeniden yaratmasıdır. Tarihte yorum rasgele yapılamaz, tarihçinin yorumlama etkinliğini sınırlayan (tarihsel kurguda olduğu gibi), yine belgelerdir, belgeleri dönüştürerek elde ettiği kanıtlardır. Yorum anlamanın önkoşuludur ya da anlama zaten bir yorumdur da diyebiliriz. Çünkü tarihçi insanların eylemlerini, eylemlerin neden olduğu olayları anlamaya çalışıyorsa, yorumlamaya zaten başlamış, başkalarıyla ilişkiye geçmiş demektir. Tarihte yorum vazgeçilmez olsa da her tarihsel olayın, eylemin tek bir doğru yorumu olduğu söylenemez. Her tarihsel eylem farklı biçimlerde yorumlanabilir, 14 Mengüşoğlu, Takiyettin, İnsan Felsefesi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1998, s.15

68 Tarih Bilgisinin Olanaklı Olmasında İnsan Doğasına İlişkin Bilgi farklı açılardan (sözgelişi sosyolojik, psikolojik ya da ekonomik gibi açılardan) değerlendirilebilir. Ancak, buradan, bir olay hakkında taban tabana zıt yorumlar da yapılabilir anlamı çıkarılmamalıdır. Böyle yorumlar varsa orada bir problem olduğu söylenebilir. Tarihe konu olan eylemlerin, olayların farklı biçimlerde yorumlanabilmesi kimi düşünürleri tarih bilgisinin göreli olduğu sonucuna da götürmüştür. Bu düşünceyi savunanlar şöyle bir akıl yürütmede bulunur: Tarih kuramdır, kuram ideolojiktir ve ideoloji maddi çıkarlardır. 15 Bu türden görüşlere göre tarih yorumdur, her kabul ya da varsayım ideolojiktir, dolayısıyla tarihçinin yapacağı her yorumu belirleyen de ideolojidir. 16 Tarih bilgisinin göreli olduğu iddiasının arkasında da, tarih bilgisi hakkındaki bir şüpheciliğin olduğu söylenebilir. Bu şüphecilik, farklı tarihsel yorumların arkasında farklı ahlaki ve metafizik inançlar yattığını öne süren bir anlayıştır. 17 Söylendiği gibi, bu türden tarihçiler, hatta politikacı tarihçiler vardır, var olacaktır. Ne var ki, buradan bütün tarihçiler böyledir sonucunu çıkarmak yanlış olsa gerek. Çünkü kendini egemen ideolojilerden, önyargılardan sıyırabilen, nesnel bir tutum sergileyebilen tarihçilerin olduğunu da biliyoruz. Politikacı olmayan tarihçilerin de aynı tarihsel olaya, eyleme ilişkin farklı yorumları olabilir. Bu yorumlar ne kadar çok ve ne ölçüde farklıysa, o olayın ya da eylemin anlaşılabilmesi o derece kesin olacaktır. Dolayısıyla belirli bir tarihsel olay ya da eyleme ilişkin yorumların çokluğu, sanıldığı gibi tarihi göreliliğe değil, kesinliğe götürebilecektir. Farklı perspektifler farklı yorumları da beraberinde getirecektir. Bu yüzden yorum nesne edinileni farklı yönleriyle anlamamızı sağlar. Carr ın da dediği gibi, bir dağ farklı görüş açılarından farklı biçimlerdeymiş gibi gözüküyor diye bundan o dağın nesnel olarak hiçbir biçimi yoktur ya da biçimleri sınırsızdır sonucu [da] çıkartılamaz. 18 * * * Tarih bilgisinin olanaklılığı üzerine söylediklerimiz, felsefenin tarih bilimiyle yakın ilgisini ortaya koymaktadır. Ne var ki, tarih bilimi ile felsefe arasında karşılıklı bir ilişkinin her zaman yaşandığını 15 a.g.y., s.31 16 a.g.y., s.27 17 Walsh, a.g.y., s.110 18 Carr, E.H., Tarih Nedir?, (Çev. M. Gizem Göktürk), İletişim Yayınevi, İstanbul, 1987, s.37

Yavuz KILIÇ 69 söylemek zordur. Çünkü tarihçiler, filozofun dile getirdiği tarihsel her genellemenin arkasında bir insan doğası görüşü yer alır düşüncesini pek de dikkate almazlar. Tarihçiler tarih ile tarih felsefesi arasına kesin çizgi çekerek, her tarihsel söylemin arkasında gelişkin bir tarih felsefesi barındırdığı kabulüne yanaşmazlar. Bu yüzden, felsefenin tarihe yöneldiği oranda, tarihin de felsefeye yönelmediğini, çoğu kez tarihe felsefi bakışla yaklaşılmadığını söyleyebiliriz. Oysa tarih alanında ortaya çıkan kimi sorunların aşılmasında, özellikle eylemlerin, olayların yorumlanmasında, anlaşılmasında, değerlendirilmesinde felsefe (özel olarak da insan felsefesi) önemli katkılar sağlayabilir. Felsefe insan doğası, insanın neliği üzerine doğru bilgiler sağlıyorsa, o zaman felsefeyi reddetme ya da tarih felsefesinden uzak durma çabası, olsa olsa insan olgularının bütüncül kavranışını engellemeye yarayacaktır. KAYNAKÇA ARİSTOTELES, Nikomakhos a Etik, (Çev. Saffet Babür), Ayraç Yayınevi, Ankara, 1997. CARR, E.H., Tarih Nedir?, (Çev. M. Gizem Göktürk), İletişim Yayınevi, İstanbul, 1987. COLLINGWOOD, R.G., Tarih Tasarımı, (Çev. Kurtuluş Dinçer), Ara Yayıncılık, İstanbul, 1990.

70 Tarih Bilgisinin Olanaklı Olmasında İnsan Doğasına İlişkin Bilgi y GASSET, Ortega Jose, Tarihsel Bunalım ve İnsan, (Çev. Neyire Gül Işık), Metis Yayınları, İstanbul, 1998. GOLDMAN, Lucien, İnsan Bilimleri ve Felsefe, (Çev. A. Timuçin-F. Aynuksa), Toplumsal Dönüşüm Yayınları, İstanbul, 1998. HOBSBAWM, Eric, Tarih Üzerine, (Çev. Osman Akınhay), Bilim Sanat Yayınları, Ankara, 1999. JENKINS, Keith, Tarihi Yeniden Düşünmek, (Çev. B. Sina Şener), Dost Kitabevi, Ankara, 1997. MENGÜŞOĞLU, Takiyettin, İnsan Felsefesi, İstanbul, Remzi Kitabevi, 1998. MURPHEY, Murray G., Our Knowledge of the Historical Past, The Bobbs-Merrill Company Inc., Publishers, Indianapolis and New York, 1973. POMPA, Leon, Human Nature and Historical Knowledge, Cambridge University Press, Cambridge, 1990. WALSH, W.H., An Introduction to Philosophy of History, Thoemmes Press, Bristol, 1992.