Aydemir Güler... 5. Başar Yaltı... 11. İlhan Cihaner... 21. İzzettin Önder... 27. Mustafa Kemal Erdemol... 33. Gül Atmaca... 41. Burçak Özoğlu...



Benzer belgeler
Yrd. Doç. Dr. AHMET HAMDİ TOPAL. KTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

Cansu KOÇ BAŞAR ROMA STATÜSÜ BAĞLAMINDA İNSANLIĞA KARŞI SUÇLARDA DEVLET POLİTİKASI

F. Şeyda TÜRKAY KAHRAMAN ULUSLARARASI SİLAHLI ÇATIŞMALAR HUKUKUNDA KÜLTÜREL VARLIKLARIN KORUNMASI

NKP

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( )

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

BM Güvenlik Konseyi nin Yeniden Yapılandırılması

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU ARALIK 2012

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Yard. Doç. Dr. SEMİN TÖNER ŞEN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi ULUSLARARASI HUKUKTA SOYKIRIM, ETNİK TEMİZLİK VE SALDIRI

İ Ç İ N D E K İ L E R

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Devrim Öncesinde Yemen

Cumhuriyet Halk Partisi

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

YRD. DOÇ. DR. ULAŞ KARAN. Uluslararası İnsan Hakları Hukuku ve Anayasa Hukuku Işığında EŞİTLİK İLKESİ VE AYRIMCILIK YASAĞI

OLGUN AKBULUT ANAYASAL DİNSEL ÇOĞULCULUK

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Yrd. Doç. Dr. Ali DEMİRBAŞ. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu nda ESER SAHİBİNİN MALİ HAKLARINA TECAVÜZ HALİNDE HAK SAHİBİNE SAĞLANAN HUKUKİ KORUMA

ANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ - 2-

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

İnsanların, sadece insan olması nedeniyle sahip oldukları devredilemez ve vazgeçilemez haklardır.

Muratcan GÖKDEMİR İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ NDE SORUŞTURMA USULÜ

CEZA HUKUKU ÖZEL HÜKÜMLER

Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler,

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

Doç. Dr. Nusret İlker ÇOLAK Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi KİTLE İLETİŞİM HUKUKU

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ...

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

İLTİCA HAKKI NEDİR? 13 Ağustos 1993 tarihli Fransız Ana yasa mahkemesinin kararı uyarınca iltica hakkinin anayasal değeri su şekilde açıklanmıştır:

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

İçindekiler Önsöz 7 Kısaltmalar 25 Giriş 29 BİRİNCİ BÖLÜM: ULUSLARARASI HAVA HUKUKUNUN MAHİYETİ I. ULUSLARARASI HAVA HUKUKUNUN KAPSAMI 31 A.

Dr. SALİH OKTAR. TÜRK CEZA KANUNUNDA ÇOCUK DÜŞÜRTME VE ÇOCUK DÜŞÜRME SUÇLARI (TCK. m )

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

Amerikan Stratejik Yazımından...

CEZA HUKUKU- ULUSLARARASI HUKUK. Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ

Sayın Yönetim Kurulu Üyesi/ ve Meclis Üyesi Arkadaşlarım,/

Dr. Hediye BAHAR SAYIN. Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı

(Resmî Gazete ile yayımı: Sayı : Mükerrer)

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

ULUSLARARASI HUKUK VE DIŞ İLİŞKİLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Cumhurbaşkanı Macron

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI VE İNSAN HAKLARI

15 Ekim 2014 Genel Merkez

ITUC KONGRESİ KARAR TASLAĞI NDA HAK-İŞ İN ÖNERİLERİ KABUL GÖRDÜ

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

Ali Kemal Yıldız Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU

BİRİNCİ KİTAP DENETİM MEKANİZMASI (KURUMSAL HÜKÜMLER) BirinciBölüm GİRİŞ

Dr. Ayşe KÖME AKPULAT İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı İŞ MAHKEMELERİNDE YARGILAMANIN ÖZELLİKLERİ

HAYATA KARŞI SUÇLAR. Madde 81- (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, MÜEBBET HAPİS CEZASI ile cezalandırılır.

Sayın Konuklar; Saygıdeğer konuklar,

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

SAVAŞ, GÖÇ VE SAĞLIK. 18 Mayıs 2015 İstanbul Şeyhmus GÖKALP

İÇİNDEKİLER GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM KRİZ İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

Doğal Afetler ve Kent Planlama

25. YILINDA HOCALI SOYKIRIMI ULUSLARARASI SEMPOZYUMU

* Roma Statüsü 1 Temmuz 2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

Etkin Soruşturma Yükümlülüğü (CMK m. 172/3)

Siber Savaşın Hukuki Boyutu. SG 507 Siber Savaşlar Güz 2014 Yrd. Doç. Dr. Ferhat Dikbıyık

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

Doç. Dr. Ahmet M. GÜNEŞ Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ÇEVRE HUKUKU

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi

SAYIN BASIN MENSUPLARI;

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

İÇİNDEKİLER (ÖZET) ve YAZARLAR LİSTESİ

Dr. MURAT YILDIRIM ULUSLARARASI VERGİ HUKUKU NDA TAHKİM

Dr. SEYİTHAN GÜNEŞ Emekli Hakim HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

ULUSLARARASI FİLİSTİN ZİRVESİ 2018

Transkript:

İÇİNDEKİLER Aydemir Güler... 5 Başar Yaltı... 11 İlhan Cihaner... 21 İzzettin Önder... 27 Mustafa Kemal Erdemol... 33 Gül Atmaca... 41 Burçak Özoğlu... 49 Adalet için Hukukçular... 55

Aydemir Güler 5 AYDEMİR GÜLER Barış Derneği Sözcüsü Ortadoğu da barış ve savaşın kısa seyir defteri AKP hükümetinin TBMM den Suriye ye karşı askeri harekât yetkisi aldığı tezkere 3 Ekim 2013 itibariyle bir yıl uzatıldı. Bu kararın bir anlamı bulunmuyor. Savaş tezkeresinin ne kullanım ne de tehdit gücü var. BDP ve CHP nin tezkereye olumsuz, AKP ve MHP nin olumlu oy verdiği doğrudur. Tezkerenin değerinin olmaması bu dengeden ziyade Türkiye toplumuyla meclis kararı arasında oluşan açıdan kaynaklanıyor. Türkiye de halk Suriye ile bir savaş seçeneğini inandırıcı bulmayacağını çoktandır belli etmişti. Reyhanlı bombalarının bu direnci kıracağı varsayılırken, halktaki birikimin bu girdinin bile ters sonuç vermesini sağlayacak kadar güçlü olduğu açığa çıktı. Ceset ve enkaz dolu bir sınır kasabasının, politik olarak milliyetçiliğin ağır bastığı bilinen sakinlerinin savaş kışkırtıcılığına kapılmaları beklenirdi. Tam tersi oldu. Bir Suriye helikopterinin Türkiye tarafından düşürülmesi de savaş taraftarlığının yelkenlerini şişirmedi. Haziran Direnişi nden sonra ise Suriye tezkeresi büsbütün değersizleşmiştir. Yani asıl neden halkımızdır. Halk milliyetçi, şoven, militarist kışkırtmalara da direnmektedir. Elbette dış faktör, dünya koşulları da hesaba katılmalıdır. Bu mercekten yansıyan veriler de savaş olasılığını zayıflatmaktadır. Açıkçası emperyalist

6 Ortadoğu da Emperyalizm ve Savaş Suçları Konferansı Tebliğ Kitapçığı stratejide bir kırılmanın içindeyiz. Bu kırılmanın emperyalist merkezler açısından bir kriz anlamına gelip gelmeyeceği tartışma kaldırır. Ancak AKP nin olası değişimlere uyum sağlama çabalarının krizsiz atlatılabileceğini düşünmemeliyiz. Son dönem gelişmelere bakılırsa, Tunus ta Müslüman Kardeşler krizde. Müslüman Kardeşler in Tunus versiyonu Ennahda nın hükümeti sürdürebilmesi olasılığı kalmadığı anlaşılıyor. İslamcı diktatörlük Tunus ta uzatmaları oynuyor. Mısır da Müslüman Kardeşler halk hareketinin sonucunda ve bir askeri darbe eliyle devrildi. Suriye ye karşı en önemli operasyon merkezlerinden biri olan Katar da hükümet değişikliğine gidilmek zorunda kalındı. Türkiye de de AKP nin hükümeti sürdürmek için direndiğini görüyoruz. Neden ve nasıl bu noktaya gelindi? Emperyalizm adı geçen ülkelere özel bir yatırım yapmış, Arap Baharı ndan Ortadoğu da genel gericileşme, Sünni İslam ın başat politik ve ideolojik aktör haline gelmesi, coğrafyanın bu eksen üstünden tasarlanması gibi çıktılar elde etmişti. Bölgenin gericileri, başta ABD olmak üzere emperyalizmi doğrudan ve açık askeri müdahalelerde bulunmaktan koruyacak, daha az maliyetle daha büyük bir etkinliği garanti edecekti. Suriye den sonra sıra İran a gelecekti... Bu tablonun çatırdadığı noktaya şu etaplardan geçilerek gelindi: Bir: 2003 Irak istilasının maliyeti ABD ye gerçekten de çok yüksek çıkmıştı. Savaşın bölgede ve ülke içinde yarattığı tepki bir yana, birkaç yıl içinde yeni Bağdat yönetiminin İran a yakınlaştığını gördük. Sünni Arapların Irak BAAS direnişinin tabanını oluşturduğunu hatırlarsak, geriye koskoca bir operasyondan ABD ye Kürt özerk yönetiminin kaldığını söyleyebiliriz. Ancak Irak coğrafyasının, geçmişte onu oluşturan unsurlardan biri üzerinden, Irak Kürdistanı üzerinden yönetilmesi mümkün değildir. İki: İsrail, 2006 da Lübnan da Hizbullah karşısında askeri bir yenilgiye

Aydemir Güler 7 uğradı. Bu uzun süreli bir konjonktür kırılmasıdır. Lübnan Hizbullah ının askeri olarak farklı bir noktaya geldiğinin göstergesi olduğu gibi, Ortadoğu coğrafyasında Sünni ekseninin İran ı yalnızlaştırıp kuşatamayacağının da kanıtıdır. Üç: Rusya ABD yanlısı Gürcistan a 2008 yılında müdahale etti. Bu adımla birlikte Batı emperyalizminin Karadeniz in kuzeyinde etki alanı kurarak, Rusya nın geleneksel nüfuz alanı içinde operasyon yürütme yönündeki hamlesi boşa düşürülmüştür. Dört: ABD de Bush dönemi politikaların krize sürüklendiği bir momentte, 2008 sonunda Obama başkanlığa seçildi. Başkanın siyah Afrika kökenli kimliğiyle bu değişimin bir strateji yenilenmesi anlamına geleceği görülüyordu. Beş: Aralık 2010 da Arap Baharı denen altüst oluş başladı. Bu adlandırma Ocak ayında ABD nin etkin Foreign Policy, dış politika dergisinde kullanılacaktı. Altı: Mayıs 2011 de Osama bin Ladin in öldürüldüğü açıklandı. Amerikan stratejisinde, Soğuk Savaş geçmişinin anti-sovyet cihat örgütü, 21. yüzyılın ise düşman ihtiyacını karşılayan provokasyon örgütü El Kaide geri çekilecekti. Arap Baharı nın iktidara taşıdığı güçler yeni yıldızın Müslüman Kardeşler olduğunu gösteriyordu. Yedi: 2011-12 yıllarında Suriye silahlı kuvvetleri halkın da desteğiyle Müslüman Kardeşler-El Kaide ittifakının vahşi saldırısını durdurdu. Sekiz: 2012 Eylül ünde Libya da ABD Büyükelçisi El Kaideciler tarafından linç edilerek öldürüldü. Dokuz: 2013 başlarından itibaren Tunus ta İslâmcı faşist hükümete karşı halk hareketi yükseldi. Yükselişi siyasal cinayetler körüklüyordu. On: Türkiye de AKP iktidarına karşı 2013 Mayıs sonunda halk ayaklanması patladı. Onbir: Mısır da Müslüman Kardeşler iktidarı eşzamanlı olarak halk hareketi tarafından köşeye kıstırıldı ve bir askeri darbeyle devrildi.

8 Ortadoğu da Emperyalizm ve Savaş Suçları Konferansı Tebliğ Kitapçığı Oniki: Suriye yükselen açık müdahale tehditlerinin ardından bir uluslararası uyuşma momenti yakaladı. BAAS iktidarı 2014 yaz sonuna kadar zaman kazanmışa benziyor. Maddeler halinde özetlenen bu macera Obama dönemiyle ABD tarafından geliştirilen stratejinin yükseliş ve çöküş öyküsüdür! Ortadoğu da Sünni İslam a dayalı bir yeni tasarım geliştirilmek istenmişti. Bu strateji Rusya- İran (ve Çin) direncini aşamamış, Batı Avrupa da, özellikle Almanya nın pozisyonunda belirsizlikler hissedilmiş, ama hepsinden önemlisi Ortadoğu ülkelerinde tutturulamamıştır. ABD nin kolonyalizmden devraldığı azgelişmiş ülkeleri hafife alma tutumunun ne kadar derin bir yanılgı olduğu görülmüş oldu. Arap halkları ve Türkiye, hiç de sanıldığı gibi kolaylıkla İslamcı diktatörlüklere teslim olmadılar. Bu tablonun son zamanlarda en çok ısınan Suriye ye nasıl yansıyacağı ayrıca tartışılmalıdır. Öncelikle Suriye de varılan geçici uzlaşmanın veya yaşanmakta olan uluslararası yumuşamanın iki özelliği vurgulanmalıdır. Birincisi, ABD ile Rusya arasındaki rekabet ve çatışmanın durmasının beklenmemesi gerektiğidir. 1 İkinci olarak; Suriye de yumuşama yalnızca Şam da BAAS iktidarının kabullenilmesi anlamına gelmektedir. Bu ülkede savaş bitmemiştir ve belli ki, bitmeyecek, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye destekli dış güçler ve terörist odaklar varlıklarını sürdüreceklerdir. Ülkede fiili bir parçalanma başlamıştır ve bu parçalanmanın Kürt/Rojava ayağında eski statükoya geri dönülmesi için herhangi bir neden yoktur. Son olarak, kimyasal silahların denetimi ve imhası denilen süreç, Suriye nin içişlerine müdahale anlamına gelmekte ve Şam yönetimini dışardan denetlenmesi gereken bir rejim derecesine indirgemektedir. Bu müdahaleciliğin dozunun farklı konjonk- 1 Bu metnin gecikmeli olarak kaleme alındığı Kasım ayı sonu ve Aralık ayı başlarında Ukrayna da renkli devrim senaryosunun yeniden sahneye konuluşuna tanık olduk. Ukrayna da liberal ve faşist, batıcı muhalefetin, en azından cüret bulmasında ABD nin gerilimi yeniden Rus nüfuz alanına taşıma gayreti rol oynamış olmalıdır.

Aydemir Güler 9 türlerde artması mümkün olabilir. Türkiye açısından ise içine girilen dönemin, Ankara nın bölgede daha az rol yükleneceği bir dönem olacağı söylenebilir. AKP nin 2011-2013 arasında özellikle Suriye de üstüne aldığı kirli misyonun birkaç sonucu vardır. Bunlardan ilki El Kaide nin Türkiyeli bir olgu haline gelmesidir. Bu gerici silahlı hareketin Mogadişu (Türkiye elçiliğine saldırı - 28 Temmuz), Reyhanlı (11 Mayıs) saldırıları ve defalarca tekrar eden sınır çatışmaları ile kendisini bir kriz faktörü olarak ortaya koyduğu açıktır. Ankara nın bu grupları Suriye Kürdistan ında PYD ye karşı kullandığı da bilinmektedir. Bu tür çapraşık ilişkiler Ortadoğu nun silahlı siyaset kültürüne yabancı değildir. Türkiye daha az rol üstlenme durumunu köklü, kesin bir dönüşüm olarak kabul ettiğinde bugünkü AKP kadrolarının yola devam etmeleri mümkün olmayacaktır. Söz konusu kadrolar Erdoğan ve Davutoğlu nu kesinlikle kapsamaktadır. Dolayısıyla AKP bölge sahnesine yeniden şiddetli bir giriş yapma kanallarını açık tutmaya çalışacaktır. Bu çabasında emperyalizmin çıkarları dengesini her zamankinden daha özenli biçimde kollayacaktır. Diğer yandan da çok yönlü politika yeniden tesis edilmeye çalışılacaktır. Bu pratiklerin ilk örneği Irak Kürdistan petrolleridir ve şimdilik ortada başarılı bir grafik yoktur. ABD nin başarısız stratejisinin bazı piyon fedaları olacaksa, olası listenin başında AKP gelmektedir. Bu olasılığı bertaraf etmek için yeni çılgın açılımlar beklenmelidir. Ancak çılgınlıkların tutabileceği bir Türkiye geçmişte kalmıştır. Haziran Direnişi, Türkiye toplumunun gericiliği reddetmenin eşiğinde olduğunu gösteriyor. Türkiye nin, İslâmcı gericiliğin küçük veya radikal manevralarla işin içinden çıkabileceği bir ülke olduğu kuşkuludur.

Başar Yaltı 11 BAŞAR YALTI Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Ortadoğu da Emperyalizm ve Savaş Suçları Ünlü diplomat ve barış savunucusu Mahmut Dikerdem anısına düzenlenen toplantıda sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Günümüzde özellikle yaşadığımız coğrafyada barışa ne denli ihtiyaç olduğunu söylemek bile fazla. Barış için mücadele ihtiyacı hiç bitmeyecek gözüküyor. Bizlere ve insanlığa düşünce ve eylemleriyle örnek olmuş Mahmut Dikerdem i saygıyla anarak sözlerime başlamak istiyorum. Erol Manisalı, 23 Eylül 2013 tarihli Cumhuriyet Gazetesi ndeki yazısının bir yerinde Türkiye ve Suriye arasında yapay olarak üretilen çatışmaların, ABD ve Kanada arasında neden hiçbir zaman yaşanmayacağını analiz etmemiz gerekiyor diyordu. Ben bu soruyu emekli bir general arkadaşıma sordum. Yanıtı olarak Çünkü ikisi de emperyalist dedi. Günümüzün küresel güçleri, kendi aralarındaki çıkar çatışmalarını sıcak bir savaşa taşımadan dengede tutarken, Ortadoğu gibi emperyalizmin iştahını kabartan bölgelerdeki ülkeleri birbirlerine karşı kışkırtarak, onlar arasındaki anlaşmazlıkları derinleştirerek bundan yarar sağlıyorlar. Özellikle Ortadoğu da, etnik ve mezhep farklılıklarını kullanarak fay hatları yaratıyorlar. Buna da Kontrollü İstikrarsızlık diyorlar. Yaklaşık üç yıl önce, hepimizin gözleri önünde Suriye de bir iç savaş

12 Ortadoğu da Emperyalizm ve Savaş Suçları Konferansı Tebliğ Kitapçığı başlatıldı. Gerekçe olarak insan hakları ihlali gibi karış çıkılamayacak değerler kullanıldı. Oysa gerçek bu değil. Biz biliyoruz ki, Ortadoğu nun jeopolitiği, Suriye ve İran ekseni ele geçirilmeden, hayata geçirilmek istenilen haritaların istenildiği gibi çizilmesine olanak tanımıyor. Bu amaç için yapay olarak üretilen bu savaşta her gün onlarca insan ölmekte, yaralanmakta ve sakat kalmaktadır. İnsanlar kaçırılmakta, tecavüz v işkence başta olmak üzere insanlığa karış suçların mağduru olmakta ve yaşanan şiddetin sonucunda insanlar yurtlarını bırakarak göçmek zorunda kalmaktadır. Daha öce de Irak ta, Filistin de, Lübnan da benzer manzaralar yaşanmıştı. Hala da devam ediyor. Emperyalizmin Ortadoğu yu kendisine paylaşım alanı olarak seçmesi kuşkusuz yeni değil. Bölgedeki zengin petrol kaynakları nedeniyle, açık manda yönetimleri ve kukla diktatörlükler, kukla saltanatlar eliyle yüzyılı aşkın süredir devam eden doğrudan veya dolaylı denetim söz konusu. Buralarda zaman zaman oluşan ulusalcı yönetimleri ise derhal alaşağı edecek gerekçeler bulmakta zorlanmıyor emperyalizm. İnsanlık tarihi, bir yandan emperyalizmin, dünya kaynaklarını paylaşmak için başlatıp sürdürdüğü saldırılara/savaşlara sahne olurken, diğer yandan halkların emperyalizme karşı, barış ve güvenlik içerisinde, özgürce ve hakça yaşam mücadelelerine de sahne olmaktadır. Mücadeleler sonucunda elde edilen nedir? İnsan haklarının somutlaştırılması ve korunmasıdır. İnsan hakları; gerek ulusal ölçekte, gerekse uluslararası ölçekte verilen zorlu mücadeleler sonucu elde edilmiş, kurallaştırılmış, kuralların korunması için de kurumsallaştırılmıştır. Kuşkusuz uluslararası alanda insan haklarını koruyan mekanizmalar henüz çok güçlü değil. Savaşlara karşı alınan önlemler yeterli olmuyor. Uluslararası ilişkilerde gücün hukuku konuşuyor. Öte yandan barış için çabalar hep sürüyor, sürmeli de. Savaşların yarattığı tahribatın ağırlığı karşısında barış için gösterilen çabalar, uyuşmazlıkların çözümünde yeni yöntemler geliştirilmesine yol açtı. Çok sayıda anlaşma imzalandı. Örgütsel kurumlar oluşturuldu. Birinci Dünya Savaşı ndan sonra uluslararası uyuşmazlıkların çözümünde yeni bir sayfa açıldı. İlk olarak Milletler Cemiyeti (League of Nations) adı altında bir örgütlenmeye gidildi. İkinci Dünya Savaşı ndan sonra ise 1945

Başar Yaltı 13 yılında Birleşmiş Milletler Örgütü (United Nations ) kuruldu. Uyuşmazlıkların barışçıl yöntemlerle çözülebilmesi için Avrupa da da bir takım örgütlenmelere gidildi. Türkiye nin de üyesi olduğu, Avrupa Konseyi gibi bölgesel kuruluşlar ile Amerika ve Asya ülkelerin içeren Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) kuruldu. Avrupa Birliği ni de bu tür kuruluşlar arasında sayabiliriz. Sosyalist sistemin çökmesinden önce sosyalist blok tarafından imzalanmış antlaşmalar da elbette vardı. Ama artık realite olarak tüm dünya ülkelerini kapsayan BM örgütünü ve kurumlarını barışın korunmasında temel kurum olarak dikkate almak zorundayız. Birleşmiş Milletler Antlaşması nın girişinde söyle denilmektedir; Biz Birleşmiş Milletler hakları: Bir insan yaşamı içinde iki kez insanlığa tarif olunmaz acılar getiren savaş felaketinden gelecek kuşakları korumaya, temel insan haklarına, insan kişiliğinin onur ve değerine, erkeklerle kadınların ve büyük uluslarla küçük ulusların hak eşitliğine olan inancımızı yeniden ilan etmeye, adaletin korunması ve antlaşmadan doğan yükümlülüklere saygı gösterilmesi için gerekli koşulları yaratmaya ve daha geniş bir özgürlük içinde daha iyi yaşama koşulları sağlamaya, sosyal bakından ilerlemeyi kolaylaştırmaya ve bu ereklere ulaşmak için çaba harcamaya karar verdik. Antlaşmanın birinci maddesinde Birleşmiş Milletler in amaçları sıralanmıştır. Konumuz açısından ilk fıkrayı burada belirtmek istiyorum. Uluslararası barış ve güvenliği korumak ve bu amaçla; barışın uğrayacağı tehditleri önlemek ve bunları boşa çıkarmak, saldırı ya da barışın başka yollarla bozulması eylemlerini bastırmak üzere etkin ortak önlemler almak ve barışın bozulmasına yol açabilecek nitelikteki uluslararası uyuşmazlık veya durumların düzeltilmesini ya da çözümlenmesini barışçı yollarla, adalet ve uluslararası hukuk ilkelerine uygun olarak gerçekleştirmek;

14 Ortadoğu da Emperyalizm ve Savaş Suçları Konferansı Tebliğ Kitapçığı Kolayca anlaşılacağı üzere birinci madde barış hakkı ndan söz ediyor Birleşmiş Milletler in 12 Kasım 1984 te kabul ettiği halkların barış hakkı bildirisiyle BM Antlaşması nın girişinde belirtilen barış hakkını daha açık bir biçimde tanımlamış, gezegenimizde yaşayan hakların kutsal barış hakları bulunduğunu, barış hakkını korumanın devletler için temel yükümlülük olduğunu teyit etmiştir. Barış hakkı, zaman içerisinde tanınmış 3. kuşak haklardandır. Barış hakkı; öncelikle, savaş suçlarına, insanlığa karşı işlenmiş suçlara karşı mücadele hakkını tanımaktadır. Barış hakkı kapsamına doğal olarak, güvenlik hakkı, savaşa muhalefet etme hakkı ve silahsızlanma hakkı girmektedir. Hiç arzı edilmese de, savaşın da bir hukuku vardır. Günümüzde, savaşın başlatılması ve sürdürülmesi sırasında uyulması gereken uluslararası kurallar bulunmaktadır. Haksız bir saldırının başlatılması saldırı suçunu oluşturmaktadır. Gerçi saldırı suçu henüz tam olarak tanımlanamamış olsa da herhangi bir şekilde başlamış savaşta uyulacak kurallar daha belirgin olarak tanımlanmıştır. Cenevre Sözleşmeleri, bu amaçla imzalanmıştır. Bu sözleşmelerin genel amacı, savaş sırasında ortaya çıkan vahşetin önüne geçmektir. 1949 yılında imzalanan ve dört sözleşmeyi kapsayan Cenevre Sözleşmeleri, uluslararası olan veya olmayan çatışma durumlarında silahlı güçler ve insani yardım örgütleri tarafından uyulması beklenen standartları belirlemiştir. Savaş veya silahlı çatışmaların nedenini sorgulamadan, bu süreçte uyulması gereken kuralları belirleyen hukuk kurallarına İnsancıl Hukuk denilmektedir. İnsancıl hukuk, savaş suçu işleyen sivil, asker herkesin yargılanmasını ve cezalandırılmasını istemektedir. Ben konumuzla ilgili olarak savaş suçlarının önlenmesi bakımından insanlığın ürettiği en gelişkin mekanizma olan Uluslararası Ceza Mahkemesi nden, zamanımın elverdiği ölçüde söz etmek istiyorum. Hukuk, insanlığın en önemli buluşudur diye düşünüyorum. Ancak hukuk üstyapı kurumu olarak araçsal bir işleve sahiptir. Kim denetiminde tutuyorsa, hukuku kendi amacına göre kullanabilmektedir. Bunun örneklerini hepimiz bireysel olarak da, uluslararası olarak da sıkça gözlemliyoruz. Ama yine de tüm bunlar hukukun ve hukuk kurumlarının önemini azalt-

Başar Yaltı 15 maz görüşündeyim. Dolayısıyla, insan hakları ihlallerinin uluslararası ölçekte giderilmesinin en etkili aracı, hak ihlalcilerini cezalandırmaya yönelik, küresel anlamda yürütme yetkisi olan, özerk yapıda, adil yargılama yapacak bir hukuk mekanizmasının kurulmasıdır. Bu çerçevede Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) insanlığı ulaştığı önemli bir aşamayı temsil ediyor. Öyle inanıyorum ki, o tarihte yaşıyor olsa idi Mahmut Dikerdem, 1998 yılında Roma da imzalanan, Türkiye nin çekimser oy kullandığı, Roma Statüsü ile kurulan UCM yi içtenlikle desteklerdi. Roma Statü sünde taraf devletler; Bu yüzyıl süresince milyonlarca çocuk, kadın ve erkeğin, insanlık vicdanını derinden etkilemiş, hayal edilemeyen katliamların kurbanı olduğunu akılda tutarak, uluslararası toplumu bir bütün olarak yakından ilgilendiren, en ciddi suçların cezasız kalmaması ve ulusal düzeyde ve uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi suretiyle, bu suçların etkin bir şekilde kovuşturulmasının, güvence altına alınması gerektiğini teyit ederek, Bu suçların faillerinin, cezasız kalmasına son verme ve böylece bu tür suçları önleme konusunda kararlı olarak, Birleşmiş Milletler Sistemi ile ilişki içinde, bağımsız ve daimi bir Uluslararası Ceza Mahkemesi kurulmasını kararlaştırmışlardır. UCM, aşağıda listelenen ve devlet sorumluları tarafından işlenebilecek suçları; a) Soykırım b) İnsanlığa karşı suçlar c) Savaş suçları d) Saldırı suçları Soruşturmak ve kovuşturmak amacıyla kurulmuştur. Roma Statüsü, 1998 de imzalanmasına karşın, 60 devletin onay şartı ne-

16 Ortadoğu da Emperyalizm ve Savaş Suçları Konferansı Tebliğ Kitapçığı deniyle 1 Temmuz 2002 de yürürlüğe girmiş, mahkeme Nisan 2003 te göreve başlamıştır. Bugün 139 devlet tarafından imzalanmış olan anlaşmaya 122 devlet taraf olmuştur. Türkiye Roma Statüsü ne taraf değildir. ABD, Rusya, Çin, İsrail, İran gibi ülkelerde anlaşmaya taraf olmamışlardır. UCM, devletleri değil kişileri yargılamaktadır. UCM, taraf devletlerin sınırları içinde işlenen suçları ve taraf devlet vatandaşları tarafından işlenen suçları yargılamaktadır. Soruşturma açılmasına mahkeme savcısı karar vermektedir. Savcıya başvuruyu taraf devletler yapabildiği gibi, BM Güvenlik Konseyi de başvuru yapabilmektedir. Savcı da, kendiliğinden soruşturma yapabilmektedir. UCM yargı yetkisini 1 Temmuz 2002 tarihinden sonraki suçlara ilişkin olarak kullanabilmektedir. Bu tarihten önce işlenmiş suçlar mahkemenin yargı yetkisi dışındadır. UCM ulusal mahkemelerin yargı yetkisini elinden almamaktadır. Birincil yargılama yetkisi ilgili devlettedir. UCM, ilgili devlet suçlanan kişiyi yargılamamışsa devreye girmektedir. UCM nin yargılaması ikincil niteliktedir. Mahkeme 34. Maddeye göre; a) Başkanlık; b) Temyiz Bölümü, Yargılama Bölümü ve Ön-Yargılama Bölümü c) Savcılık Bürosu d) Yazı İşleri Bürosu ndan oluşmaktadır. Mahkemede bir başsavcı ve yeteri kadar savcı ile her mahkemede altışar üyeden toplam 18 yargıç bulunmaktadır. Mahkemede yapılan yargılamada adil yargılanma hakkının temel garantileri uygulanmaktadır. Delil ve usul kuralları yargılama sistemlerinin en iyi yönleri alınarak oluşturulmuştur. Mahkeme, yargılama sonunda müebbet hapis, 30 yıla kadar hapis cezası veya para cezası verebilmektedir. Gerektiğinde mal varlığına el koyabilmektedir. Hapis cezası, hükümlüleri kabul etmek istediklerini mahkemeye bildirmiş devletlerin birisinde, mahkemece belirlenmekte ve çektirilmektedir. Statü-

Başar Yaltı 17 de, insanlığa karış suç olarak 11 tür eylem sayılmıştır. Bu eylemler sadece silahlı çatışmalarda değil, barış zamanında işlense bile yargılanabilmektedir. Savaş suçları, Roma Statüsü nün 8. Maddesi nde* düzenlenmiştir. Statü nün en ayrıntılı maddesidir. Suçlar altı kategoride düzenlenmiş ve tek tek sayılmıştır. Barış için el ele verdiğimiz savaşsız bir dünya özlemiyle iyi günler diliyorum. (*) Roma Statüsünün 8. Maddesi aşağıdaki gibidir. a) 12 Ağustos 1949 tarihli Cenevre Sözleşmelerinin çok ciddi şekilde ihlali, başka bir deyişle, Cenevre Sözleşmesi hükümlerine göre korunan şahıs ve mallardan herhangi birine karşı aşağıdaki fiiller: i. Kasten öldürme; ii. Biyolojik deneyler dâhil işkence veya insanlık dışı muamele; iii. Vücuda veya sağlığına kasten büyük ıstırap verme veya ciddi yaralamaya sebep olma; iv. Askeri gereklilik olmadan, yasadışı ve keyfi olarak mülkiyetin yaygın yok edilmesi veya sahiplenilmesi; v. Bir savaş esirinin veya koruma altındaki bir diğer şahsın, düşman devlet silahlı kuvvetlerinde hizmet etmeye zorlanması; vi. Bir savaş esirinin veya koruma altındaki bir diğer şahsın, kasti olarak adil ve olağan yargılanma hakkından yoksun bırakılması; vii. Hukuka aykırı sürgün ya da nakletme ya da hukuka aykırı alıkoyma viii. Rehin alma. b) Uluslararası hukukun mevcut sistemi içerisinde, uluslararası silahlı çatışmalarda uygulanabilir yasa ve geleneklerin diğer ciddi ihlalleri, yani, aşağıdaki fiillerden herhangi birisi: i. Çarpışmalarda doğrudan yer almayan sivil bireylere ya da sivil nüfusa karşı kasten saldırı yöneltilmesi; ii. Askeri olmayan, yani askeri maksatlı olmayan sivil hedeflere karşı kasten saldırı düzenlenmesi; iii. Uluslararası silahlı çatışmalar hukuku çatısı altında, siviller ya da sivil nesnelere sağlanan korumadan yararlanma hakları olduğu sürece, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ne göre, barış gücü ya da insani yardıma tahsis edilmiş görevli personel, tesis, malzeme, birlik veya araçlara kasten saldırı yöneltilmesi; iv. Tahmin edilen somut ve doğrudan askeri avantajlara kıyasla, aşırı olacak şekilde, sivillerin yaralanmasına veya ölmesine veya sivil nesnelerin zarar görmesine yol açacağı ve geniş çapta, uzun vadeli ve ağır bir biçimde doğal çevreye zarar vereceğinin bilincinde olarak saldırı başlatılması;

18 Ortadoğu da Emperyalizm ve Savaş Suçları Konferansı Tebliğ Kitapçığı v. Savunmasız veya askeri hedef oluşturmayan kent, köy, yerleşim yeri veya binaların bombalanması veya bu yerlere herhangi bir araçla saldırılması; vi. Silahını bırakmış, kendisini savunma araçlarından yoksun ve isteğiyle teslim olmuş bir askeri öldürme veya yaralama; vii. Teslim bayrağını, Birleşmiş Milletler veya düşman bayraklarını, askeri rütbelerini ve üniformalarını, yine aynı şekilde Cenevre Sözleşmelerinin ayırt edici amblemlerini, uygunsuz şekilde kullanarak ölüme veya ciddi yaralanmaya sebebiyet verme; viii. İşgalci devletin kendi sivil nüfusunun bir bölümünü işgal ettiği topraklara doğrudan veya dolaylı olarak nakletmesi veya işgal edilen topraklardaki nüfusun tamamının veya bir kısmının bu ülke içinde veya dışında ix. sürülmesi veya nakli; Askeri amaçlı olmaması koşuluyla din, eğitim, sanat, bilim veya yardım amaçlarıyla kullanılan binalara, tarihi eserlere, hastanelere ve hasta ve yaralıların toplandığı yerlere kasten saldırı düzenlenmesi; x. Karşı tarafın hâkimiyeti altında bulunan kişilerin tıp, diş veya hastane tedavisi gerekliliği olmadan, kişisel çıkarlarına aykırı bir şekilde ölüme yol açabilecek veya sağlığı ciddi tehlikeye düşürebilecek nitelikte tıbbi veya bilimsel deneylere tabi tutulması veya fiziksel sakatlanmaya maruz bırakılması; xi. xii. xiii. xiv. xv. xvi. xvii. xviii. xix. xx. xxi. Düşman ulus ya da orduya bağlı bireylerin haince öldürülmesi veya yaralanması; Merhamet gösterilmeyeceğini ilan etme; Savaşın gereklilikleri el koyma veya imha etmeyi zorunlu kılmadıkça düşman mülkiyetinin imha edilmesi veya bu mallara el konulması; Düşman taraf uyruklu kişilerin, mahkemelerdeki hak ve eylemlerinin ortadan kaldırıldığını, askıya alındığını veya kabul edilemez olduğunu ilan etme; Düşman taraf uyruklu kişileri, savaş başlamadan önce savaşan tarafın hizmetinde bulunmuş olsalar bile kendi devletlerine karşı savaş hareketlerinde yer almaya zorlama; Saldırı sonucu ele geçirilmiş olsa bile bir kenti ya da yeri yağmalama; Zehir veya zehirli silahların kullanılması; Boğucu, zehirli veya diğer gazlar ile benzeri sıvı, malzeme veya cihazlar kullanılması; Çekirdeği tam kapatmayan veya yararak ayrılan mermiler gibi insan vücuduna kolayca giren veya vücutta parçalanan mermi kullanılması; Gereksiz yaralanmaya veya ıstıraba yol açan veya 121 ve 123. Maddeler hükümlerine uygun olarak bu Statü ye bir ek şeklinde dâhil edilmesi ve geniş yasaklamaya tabi olması halinde, kendiliğinden ve ayrım yapmadan uluslararası savaş hukuku ihlalleri oluşturan silah, mermi, malzeme veya savaş yöntemleri kullanılması; İnsan onuruna hakaret eder nitelikte, özellikle aşağılayıcı ve küçük düşürücü davranışlar;

Başar Yaltı 19 xxii. xxiii. xxiv. xxv. xxvi. 7.maddenin 2(f) paragrafında tanımlandığı gibi ırza geçme, cinsel köleleştirme, fahişeliğe zorlama, hamileliğe zorlama, kısırlaştırmaya zorlama veya Cenevre Sözleşmelerini ciddi şekilde ihlal eden diğer cinsel şiddet çeşitlerine başvurulması; Belli noktaları, alanları veya askeri güçleri askeri operasyonlardan muaf tutmak için, bir sivilin veya diğer korunmuş bir kimsenin varlığının kullanılması; Uluslararası hukuka uygun bir şekilde, Cenevre Sözleşmelerinin ayırt edici amblemlerini kullanan binalara, malzemeye, sağlık ve ulaşım birimlerine kasten saldırı düzenlenmesi; Cenevre Sözleşmeleri ile sağlanan yardım malzemelerini bilerek engelleme dâhil olmak üzere, yaşamları için vazgeçilmez maddelerden mahrum etmek suretiyle sivillerin aç bırakılmasının, bir savaş yöntemi olarak kullanılması; 15 yaşından küçük çocukların ulusal silahlı kuvvetlere çağırılması, askere alınması veya çatışmalarda aktif olarak kullanılması; c) Uluslararası nitelik taşımayan bir silahlı çatışmada, 12 Ağustos 1949 Cenevre Sözleşmelerinin müşterek 3. maddesinin ciddi ihlalleri; yani, çatışmalarda aktif olarak yer almayan kişilere, silahlarını bırakmış silahlı kuvvetler mensupları dâhil hastalık, yaralanma, tutulma veya herhangi bir nedenle çatışma dışı kalmış (hors de combat) kişilere karşı işlenen aşağıdaki fiiller: i. Yaşam hakkına ve kişiye karşı şiddet, özellikle her türlü öldürme, sakat bırakma, zalimane muamele ve işkence; ii. iii. iv. İnsan onuruna hakaret eden, özellikle aşağılayan ve küçük düşürücü davranışlar; Rehin alma; Kanuna dayalı ve gerekliliği genel kabul görmüş hukuksal güvencelere sahip, olağan bir mahkeme kararı olmadan cezalandırma ve infaz; d) Paragraf 2 (c) uluslararası nitelikte olmayan silahlı çatışmalara uygulanır ve dolayısıyla gösteriler, münferit ve zaman zaman meydana gelen şiddet hareketleri veya benzer nitelikteki diğer fiiller gibi iç karışıklıklar ve gerginliklere uygulanmaz. e) Mevcut uluslararası hukuk çerçevesinde, uluslararası karakterde olmayan ancak silahlı çatışmalarda uygulanabilir hukukun ve teamüllerin diğer ciddi ihlalleri; yani aşağıdaki eylemlerden herhangi biri: i. Çarpışmalarda doğrudan yer almayan sivillere karşı veya sivil nüfusa karşı kasten saldırı düzenlenmesi; ii. iii. Uluslararası hukuka uygun bir şekilde Cenevre Sözleşmelerinin ayırt edici amblemlerini kullanan personele, malzemeye, tıbbi birimlere ve nakliye araçlarına kasten saldırı düzenlenmesi; Silahlı çatışma hukukuna göre, sivillere ve sivil nesnelere sağlanmış korumaya hak kazanmaları şartıyla, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ne uygun bir şekilde insani yardımda veya barış gücü görevinde bulunan personele, tesislere, malzemeye, birimlere veya araçlara karşı kasten saldırı düzenlenmesi;

20 Ortadoğu da Emperyalizm ve Savaş Suçları Konferansı Tebliğ Kitapçığı iv. Askeri amaçlı olmaması koşuluyla dini, eğitim, sanat, bilim veya hayır amaçlarıyla kullanılan binalara, tarihi eserlere, hastanelere ve hasta ve yaralıların toplandığı yerlere bilerek saldırı düzenlenmesi; v. Saldırı sonucu ele geçirilmiş olsa dahi, bir kenti ya da yeri yağmalama; vi. 7.maddenin 2(f) paragrafında tanımlandığı gibi ırza geçme, cinsel köleleştirme, fahişeliğe zorlama, hamileliğe zorlama, kısırlaştırmaya zorlama veya Cenevre Sözleşmelerini ciddi şekilde ihlal eden diğer cinsel şiddet çeşitlerine başvurulması; vii. 15 yaşından küçük çocukların, ulusal silahlı kuvvetlere çağırılması, askere alınması veya çatışmalarda aktif olarak kullanılması; viii. Çatışmadan kaynaklanan nedenlerden dolayı, sivillerin güvenliği veya askeri nedenler gerektirmedikçe sivillerin yer değiştirilmesi talimatı verilmesi; ix. Karşı tarafın savaşanlarını haince öldürme veya yaralama; x. Merhamet gösterilmeyeceğini ilan etme; xi. Karşı tarafın hâkimiyeti altında bulunan kişilerin tıp, diş veya hastane tedavisi gerekliliği olmadan, kişisel çıkarlarına aykırı bir şekilde ölüme yol açabilecek veya sağlığı ciddi tehlikeye düşürebilecek nitelikte tıbbi veya bilimsel deneylere tabi tutulması veya fiziksel sakatlanmaya maruz bırakılması; xii. Savaşın gereklilikleri el koymayı veya imha etmeyi zorunlu kılmadıkça düşman mallarının imha edilmesi veya bu mallara el konulması; xiii. Zehir ya da zehirlenmiş silahlar kullanılması; xiv. Boğan, zehirli ya da diğer gazların ve buna benzer her türlü sıvı, madde xv. veya aletlerin kullanılması; Çekirdeği tamamen kaplamayan sert kovanlı ya da yarıkları olan mermiler gibi, insan vücudunda patlayan ya da ilerleyen mermilerin kullanılması. f) Paragraf 2 (e), uluslararası nitelikte olmayan silahlı çatışmalara uygulanır ve dolayısıyla gösteriler, münferit ve zaman zaman meydana gelen şiddet hareketleri veya benzer nitelikte diğer fiiller gibi iç karışıklıklar ve gerginliklere uygulanmaz. Bir devletin toprakları dâhilinde, hükümet kurumları ile organize silahlı gruplar arasında ya da bu grupların kendi aralarında meydana gelen uzun süreli silahlı çatışmalarda uygulanır.