BESLENME METABOLİZMA VE TERMOREGÜLASYON. Doç.Dr. Mitat KOZ



Benzer belgeler
BESLENME, METABOLİZMA Ve TERMOREGULASYON

ENERJİ KAYNAKLARI- ENERJİ SİSTEMLERİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ

ENERJİ KAYNAKLARI- ENERJİ SİSTEMLERİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ

Metabolizma ATP ATP 19/11/2015. BESLENME, METABOLİZMA ve TERMOREGULASYON. Enerji için Protein Kullanımı. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire

Beslenmeden hemen sonra, artan kan glikoz seviyesi ile birlikte insülin hormon seviyesi de artar. Buna zıt olarak glukagon hormon düzeyi azalır.

TEST 1. Hücre Solunumu. 4. Aşağıda verilen moleküllerden hangisi oksijenli solunumda substrat olarak kullanılamaz? A) Glikoz B) Mineral C) Yağ asidi

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 25 ARALIK 02 MART 2018)

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 24 ARALIK MART 2019)

SPOR FİZYOLOJİSİ I. KADEME. Doç.Dr.Mitat KOZ Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu

BİY 471 Lipid Metabolizması-I. Yrd. Doç. Dr. Ebru SAATÇİ Güz Yarı Dönemi

OKSİJENLİ SOLUNUM

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.

FARKLI ORTAMLARDA EGZERSİZ ISI DENGESİ VE EGZERSİZ

DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİNİN OLUŞMASI TRİGLİSERİTLERİN SENTEZİ

İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)!

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

Ayxmaz/biyoloji Homeostasi

Metabolizma. Metabolizmaya giriş. Metabolizmaya giriş. Metabolizmayı tanımlayacak olursak

13 HÜCRESEL SOLUNUM LAKTİK ASİT FERMANTASYONU

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI. Dönem II TIP 2030 SİNDİRİM ve METABOLİZMA DERS KURULU

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI Dönem II TIP 2030 SİNDİRİM ve METABOLİZMA DERS KURULU

EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT

BİY 315 Lipid Metabolizması-II. Yrd. Doç. Dr. Ebru SAATÇİ Güz Yarı Dönemi

ENDOKRİN SİSTEM #4 SELİN HOCA

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel

2. Kanun- Enerji dönüşümü sırasında bir miktar kullanılabilir kullanılamayan enerji ısı olarak kaybolur.

BİYOKİMYADA METABOLİK YOLLAR DERSİ VİZE SINAV SORULARI ( ) (Toplam 4 sayfa olup 25 soru içerir) (DERSİN KODU: 217)

Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur.

EGZERSİZ VE TERMAL STRES. Prof.Dr.Fadıl ÖZYENER

EGZERSİZ ENERJİ KAYNAKLARI DOÇ.DR.MİTAT KOZ

EGZERSİZ ENERJİ KAYNAKLARI DOÇ.DR.MİTAT KOZ

ORGANİZMANIN ÖNEMLİ METABOLİK DURUMLARI

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf 2 KARBONHİDRAT LİPİT (YAĞ)

Suda çözünebilen nişasta molekülleri pityalin (amilaz) enzimiyle küçük moleküllere parçalanır.

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ

KAFKAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM I DERS YILI 4. KOMİTE: HÜCRE BİLİMLERİ DERS KURULU IV

Bileşik karbonhidratlar. Mukopolisakkaritler -Hiyaluronik asit -Heparin -Kondroitin sülfatlar Kan grubu polisakkaritleri

VÜCUT ISI DENGESİ ve EGZERSİZ. Prof.Dr.Mitat KOZ

Kolesterol Metabolizması. Prof. Dr. Fidancı

EGZERSİZ SONRASI TOPARLAMA

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

Yağ Asitlerinin Metabolizması- I Yağ Asitlerinin Yıkılması (Oksidasyonu)

Yağ ihtiyacı nereden karşılanır?

ENDÜSTRIDE VE CANLILARDA ENERJI. Canlılarda Enerji

Hücre Solunumu: Kimyasal Enerji Eldesi

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

Organik Bileşikler. Karbonhidratlar. Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1

III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler

ENERJİ iş yapabilme veya ortaya koyabilme kapasitesi 6 enerji şekli:

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

I. Koenzim A nedir? II. Tarihsel Bakış III. Koenzim A nın yapısı IV. Asetil-CoA nedir? V. Koenzim A nın katıldığı reaksiyonlar VI.

GLİKOJEN METABOLİZMASI

BĠYOKĠMYA DOÇ. DR. MEHMET KARACA

LİPOPROTEİN METABOLİZMASI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı

Solunumda organik bileşikler karbondioksite yükseltgenir ve absorbe edilen oksijen ise suya indirgenir.

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

METABOL ZMA. Metabolizmanın amacı nedir?

11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER)

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi)

1-GİRİ 1.1- BİYOKİMYANIN TANIMI VE KONUSU.-

ADIM ADIM YGS LYS Adım BOŞALTIM SİSTEMİ 3

LİPİTLERİN ORGANİZMADAKİ GÖREVLERİ SAFRA ASİTLERİ

ayxmaz/biyoloji Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler

ENERJİ KULLANIMI VE BESİN MADDELERİ

Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir.

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler

LİPOPROTEİN METABOLİZMASI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı

YAZILIYA HAZIRLIK TEST SORULARI. 11. Sınıf

PROF. DR. SERKAN YILMAZ

Solunum. Solunum ve odunsu bitkilerin büyümesi arasında yüksek bir korelasyon bulunmaktadır (Kozlowski ve Pallardy, 1997).

HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı

KARBONHİDRATLAR. Glukoz İNSAN BİYOLOJİSİ VE BESLENMESİ AÇISINDAN ÖNEMLİ OLAN

6. BÖLÜM MİKROBİYAL METABOLİZMA

İal-biyoloji METABOLİZMA/SOLUNUM. 1.Metabolizma ölçümünde dikkate edilecek koşullar nelerdir?

M. (arpa şekeri) +su S (çay şekeri) + su L.. (süt şekeri)+ su

12 HÜCRESEL SOLUNUM GLİKOLİZ VE ETİL ALKOL FERMANTASYONU

FARMAKOKİNETİK. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

EGZERSİZ FİZYOLOJİSİNDE TEMEL KAVRAMLAR

7. ÜNİTE - Beslenme İlkelerini Fiziksel Aktivite Programına Uygulamak. Bölüm -5- Beslenme ve sindirim ile ilgili kavramlar

11. SINIF KONU ANLATIMI 2 ATP-2

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı. EGZERSİZ Fizyolojisi. Dr. Sinan Canan

11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI

KAS VE HAREKET FİZYOLOJİSİ

Kolesterol Metabolizması. Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya A.B.D.

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı.

SPORCULAR için......sizin için

TIBBİ BİYOLOJİ YAĞLARIN VE PROTEİNLERİN OKSİDASYONU

Biyoloji Canlılarda Solunum Enerjinin Açığa Çıkışı

Canlılarda Enerjitik Olaylar, Fotosentez ve Kemosentez, Aerobik Solunum ve Fermantasyon

Yağ Asitlerinin β Oksidayonu. Prof. Dr. Fidancı

YAĞLAR (LİPİTLER) Yağların görevleri:

ENERJİ METABOLİZMASI

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI

Referans:e-TUS İpucu Serisi Biyokimya Ders Notları Sayfa:368

Hücre zarının yapısındaki yağlardan eriyerek hücre zarından geçerler.fazlalıkları karaciğerde depo edilir.

Çeşitli tohumların yağ bileşimi. USDA Nutrient Database. Tekli doymamış. Çoklu. Kanola Keten Mısır Fındık Zeytin Ayçiçeği Susam Soya Ceviz

Transkript:

BESLENME METABOLİZMA VE TERMOREGÜLASYON Doç.Dr. Mitat KOZ

METABOLİZMA Hücrelerin yaşamını sürdürebilmeleri için gerekli kimyasal süreçlerin tümüne metabolizma denir. Metabolik reaksiyonların büyük bir bölümü hücredeki fizyolojik sistemler için gerekli enerjinin besinlerden sağlanması ile ilgilidir. Enerji veren besinler protein, yağ ve karbonhidrattır. Bunlar hücrelerde okside olurlar ve bu esnada büyük miktarlarda enerji serbestler. Bu besinler vücut dışında da yakılsalar büyük miktarlarda enerji (ısı enerjisi) verirler, ancak hücredeki fizyolojik süreçler için gerekli enerji şekli ısı enerjisi değildir.

ATP Metabolizmada ATP anahtar rol oynar. ATP enerjinin geçer akçesidir. Tüm hücrelerin sitoplazmalarında ve nükleoplazmalarında bulunur. Hücreler enerji gereken bütün fizyolojik mekanizmalarda enerjiyi doğrudan ATP den (ya da benzer yüksek enerjili bileşik GMP) elde ederler. Besinler hücrelerde yavaş yavaş okside olurken serbestleyen enerji ATP oluşturmak için kullanılır.

Enerji Birimi ATP 1 Adenosine + 3 Phosphates (Adenine + Ribose) (Phosphorus + Oxygen)

KARBONHİDRAT METABOLİZMASI Karbonhidrat sindiriminin son ürünü; glikoz (% 80), fruktoz, galaktoz dur. Glikoz kolaylaştırılmış difüzyon ile kandan hücrelere girer. İnsülin hormonu glikoz girişini hızlandırır(10 katı kadar). Glikoz hücrede glikokinaz ya da hekzokinaz enzimi ile glikoz 6 fosfata fosforile edilir.

Glikojenez-Glikojenoliz Glikoz karaciğer ve kasta glikojen olarak depo edilebilir, buna glikojenez denir. Karaciğer ağırlığının % 5-8 i, kas ise ağırlığının % 1-3 ü kadar glikoz depolayabilir. Depo edilen glikojenin tekrar glikoz oluşturmak için yıkılmasına glikojenoliz denir. Epinefrin ve glukagon glikojenolizi hızlandırır.

Glikoliz Glikozun 10 basamaktan oluşan bir reaksiyon ile hücre sitoplazmasında pürivik asite kadar yıkılmasına glikoliz denir. Bu yıkım esnasında 4 mol ATP oluşur, bunun 2 mol ü yıkım için kullanılır. Pürivik asit ya Asetil Koenzim A ya da laktik asite dönüşür. Asetil Koenzim A ya dönüşürse glikozun yıkılımı mitokondride devam eder(sitrik asit siklusu ve elektron transport zinciri). Sonuçta 34 mol daha ATP oluşur.

Laktik Asit Olusumu Enerji anaerobik yollardan yani oksijenin yeterli olmadığı ortamlarda sağlandığı zaman pürivik asit laktik asite dönüşür. Laktik asit ortamdan uzaklaştırılabilir, uzaklaştırılamazsa glikoliz reaksiyonu durur. Laktik asit oksijen varlığında bazı dokularda tekrar glikoza dönüştürülür. Bu dönüşümün büyük bir bölümü karaciğerde gerçekleşir. Kalp te laktik asiti pürivik asite çevirerek enerji için kullanabilir.

Glikoneogenez Protein ve yağlardan karbonhidrat oluşturulmasıdır. Kortikotropin ve glukokortikoitler glikoneogenezi hızlandırırlar.

PROTEİN METABOLİZMASI Vücuttaki katı maddelerin yaklaşık dörtte üçü proteinlerden ibarettir. Bunlar yapısal proteinler, enzimler, nükleoproteinler, oksijen taşıyan proteinler, kasılmayı sağlayan kas proteinleri ve çok çeşitli bir çok proteinleri içerir. Proteinlerin temel yapı taşları aminoasitlerdir. Bunlardan 20 tanesi vücut proteinlerinde önemli miktarlarda bulunur. Aminoasitler peptid bağları ile birbirlerine bağlanarak uzun zincirler oluşturur.

PROTEİN METABOLİZMASI Proteinler sindirim kanalında son ürün olarak amino asitlere kadar parçalanırlar. Amino asit molekülleri hücre membranı porlarından kolaylıkla düfüzyona uğrayamayacak kadar büyüktür. Bu nedenle amino asitlerin önemli bir miktarı membranlardan taşıyıcı kullanarak kolaylaştırılmış ya da aktif transportla iletilir. Amino asitler hücrelere girdikten sonra derhal hücre proteinlerini oluşturmak için peptid bağlarıyla birbirlerine bağlanırlar.

Enerji için Protein Kullanımı Proteinler uzamış ve şiddetli egzersizlerde enerji kaynağı olarak kullanılırlar. Proteinlerin enerji elde etmek için enerji yollarına girebilecek hale getirilmeleri gerekir. Bunun için aminoasit molekülünden nitrojen ayrılmalıdır. Bunun yapıldığı başlıca organ karaciğerdir ve bu işlemin adı da deaminasyondur. Fakat kasta da bu iş yapılabilir, buna da transaminasyon denir.

Enerji için Protein Kullanımı Aminoasitten amino grubu ayrıldıktan sonra geriye kalan karbon iskeleti krebs siklusuna girer ve ATP oluşumuna katılır. Aminoasitler enerji için kullanıldığında nitrojen içeren amino grubunun vücuttan uzaklaştırılması gerekir. Bu, ancak suda eriyerek idrar yoluyla mümkün olur ve bu nedenle proteinlerin kullanılması vücut su kaybını artırır.

LİPİT METABOLİZMASI Besinde ve vücutta birçok kimyasal bileşikler lipitler olarak sınıflandırılır. Bunlar arasında trigliseritler olarak bilinen nötral yağ, fosfolipitler, kollesterol ve daha az önemli diğer bileşikler bulunur. Kimyasal olarak trigliseritler ve fosfolipitlerin temel lipit yapıları basit olarak uzun-zincirli hidrokarbonlu organik asitler olan yağ asitleridir. Kolesterol yağ asidi içermediği halde yağ asidi moleküllerinin yıkım ürünlerinden sentezlendiği için diğer lipitlerin birçok fiziksel ve kimyasal özelliklerini taşır.

Trigliseritler vücutta başlıca çeşitli metabolik süreçlere enerji sağlamak için kullanılır. Bununla birlikte bazı lipitler özellikle kolesterol, fosfolipitler ve az miktarda trigliseritler vücudun tüm hücrelerinin zarlarını oluşturmak ve vücudun diğer hücresel fonksiyonlarını yerine getirmek amacı ile kullanılır.

Kısa zincirli yağ asitleri dışında, besinlerdeki yağların hemen hepsi, bağırsaklardan lenfaya absorbe olur. Sindirim sırasında trigliseritlerin çoğu monogliserit ve yağ asitlerine parçalanır. Daha sonra bağırsak epitel hücrelerinden geçerken tekrar yeni trigliserit moleküllerine sentezlenirler. Bunlar bir araya gelerek lenfaya şilomikron adı verilen küçük damlacıklar halinde geçerler. İnce bağırsaklardan emilen kolesterol ve fosfolipitlerin çoğu şilomikronlara katılır. Şilomikronlar daha sonra duktus torasikusa iletilirler ve oradan venöz dolaşıma girerler.

Şilomikronların çoğu yağ dokusu ve karaciğerdeki kapillerlerden geçerken dolaşım kanından uzaklaştırılırlar. Lipoprotein lipaz enzimi ile şilomikronların trigliseritleri parçalanır. Oluşan yağ asitleri hücre mebranından kolayca geçerek hücre içine girerler ve hücrenin metabolik ihtiyaçları doğrultusunda tekrar trigiseritlerin sentezine katılırlar.

Lipitlerden Enerji Elde Edilmesi Lipitler vücudun en büyük enerji deposudurlar. Lipitlerin toplam enerji kapasitesi 90.000-110.000 kcal dir Karbonhidratların ise 2000 kcal dir. Lipit kaynakları şunlardır: 1-Hücrede depolanan (özellikle kırmızı kaslarda) trigliseritler, 2-Lipoprotein kompleksleri olarak dolaşımda bulunan lipoproteinler, 3-Yağ dokusundaki trigliseritlerden serbestleyerek dolaşıma geçen serbest yağ asitleri.

Adipositler: Lipitlerin depolandıkları ve gerektiğinde buradan salındıkları bölgelerdir. Trigliseritler enerji elde etme yoluna girmeden önce hücre içinde; Trigliserit + 3H2O > Gliserol + 3 yağ asidi şeklinde yıkılıma uğramalıdır. Adipositten kopup dolaşıma giren serbest yağ asidi (FFA) plazma albuminine bağlanır, daha sonra dolaşımdan aktif dokular tarafından alınır ve enerji için kullanılır. Lipit kullanımı dokunun kan dolaşımına bağlıdır. Dolaşım iyiyse daha fazla lipit kullanılabilir.

Lipoproteinler ve lipoliz Dolaşımda trigliserit taşıyan lipoprotein kompleksleri de enerji için lipit sağlarlar. Bu trigliseritlerin hidrolizi Lipoprotein Lipaz (LPL) tarafından katalizlenir. Lipoliz ve sonuçta da FFA mobilizasyonu norepinefrin, epinefrin glukagon ve büyüme hormonu tarafından hızlandırılır. Egzersizde bu hormonların kan değerleri artar.

Gliserol ve Yağ Asitlerinin Yıkılımı(Enerji Elde Edilmesi) Gliserol glikoliz reaksiyonuna girer ve pürivik asite kadar yıkılır. 1 mol gliserol ün tam yıkılımı ile 19 mol ATP sentezlenir. Yağ asitlerinin yıkılımı mitokondride beta oksidasyon adı verilen reaksiyon ile devam eder. Beta oksidasyon esnasında oluşan koenzim A asetil fragmanı ile bileşerek Asetil CoA oluşur. Asetil CoA krebs siklusuna girer. Yağ aistlerinin yıkılımı için mutlaka Oksijene gereksinim vardır. Oksijen olmazsa yıkılım durur.

Lipitlerin yıkılımda oluşan ATP miktarı; 18 karbonlu 1 mol yağ asitinin yıkılımı ile 146 mol ATP oluşur. Herbir trigliserit 3 mol yağ aisidi içerdiği için 146x3= 438 mol ATP. 19 mol ATP de gliserol yıkılımından gelir. Böylece 1 mol trigliserit ten toplam net 457 mol ATP sentezlenir

Ortak Yol (Karbonhidrat- Protein- Lipit Metabolizması arasındaki ilişki) Ortak yol olarak en önemli rol krebs siklusunundur. Krebs siklusu enerji elde edilmesindeki önemi yanında büyüme ve hayatın devamı için biyolojik besin elemanlarının sentezlenmesinde gerekli olan ara ürünleri de sağlar. Bu ürünler mitokondriyi geçerek sitoplazmaya girerler. Örneğin asetil CoA nın kolesterol ve diğer steroidlerin sentezinde kullanılması.

BESİN ALIMININ DÜZENLENMESİ Acıkma besini şiddetli arzulama olayıdır. Açlık kasılmaları, açlık krampları, kazınma hissi ile birlikte oluşur. Mide çıkartılsa bile açlık duyusu oluşur. İştah belirli bir besine karşı istek. Doyma açlığın tersi durumdur. Besin alımı hipotalamusta bulunan açlık ve doyma merkezleri tarafından düzenlenir. Beslenme-açlık merkezi lateral hipotalamustadır, doyma merkezi ventromedial hipotalamustadır. Hiperfaji oburca yemek yeme; lateral hipotalamus uyarıldığında oluşur. Afaji yemek yememe, her türlü yemeği reddetme durumudur; ventromedial hipotalamus uyarıldığında oluşur.

Şişmanlık Enerji tüketim hızının üretim hızından düşük olması durumudur. Patolojik olarak ta oluşabilir. Beslenme düzenlemesindeki bozukluklardan kaynaklanabilir. Nedenleri; Psikojenik, Nörolojik anomalilikleri, Genetik faktörler, Çocuklukta aşırı beslenme. Tedavisi enerji alımının azaltılması-tüketiminin artırılması ve acıkma derecesinin azaltılması yoluyla yapılır

Zayıflık Şişmanlığın tersidir. Nedenleri; beslenme yetersizliği, Psikojenik ve hipotalamik anomalilikler, zayıflıklardır Anoreksia Nervosa, kişinin besinlere karşı tüm isteğinin kaybolması hatta yediklerini kusmasına bağlı oluşan şiddetli zayıflık ile karakterize durum.

Açlık Açlıkta vücut dokularındaki besin depoları boşalır. Açlığın ilk birkaç saatinde karbonhidrat depoları boşalır (bu depolar vücut için gerekli enerjiyi yarım gün kadar karşılayabilir). Daha sonra protein ve yağlar dokuda gittikçe azalır. Yağlar en önemli enerji kaynağını oluştururlar ve boşalma hızları kesintisiz olarak devam eder.

Protein boşalması 3 ayrı fazda devam eder; Hızlı boşalma(başlangıç) Kolay mobilize olan proteinler kullanılır, geri kalanlar kolay kolay mobilize olmaz. Yavaş boşalma Glikoneojenez hızının azalmasına bağlı olarak proteinlerin tüketilme hızları da azalır, yağların kullanımı artar, keton cisimcikleri oluşur, keton cisimcikleri beyin dokusu tarafından enerji için kullanılabilir(2/3). Hızlı boşalma Yağ depoları hemen hemen tamamıyla boşaldığında, tek kaynak proteinler kaldığı zaman protein depolarında tekrar hızlı boşalma gözlenir.

VÜCUT ISI DENGESİ Vücut ısısı (iç ısı) sabittir (37 o C). Deri ve ekstremitelerde değişken olabilir. Normal vücut ısısı 36-38 o C. Rektal 37 o C (çekirdek ısı, en az değişir). Oral 36,5-37 o C. Vücut ısısı egzersiz ile geçici olarak 39,3-40 o C ye yükselebilir. Soğukta 35,6 o C nin altına düşebilir. Isı en düşük sabah 6, en yüksek ise akşam üstüne doğru görülür.

Isı Üretimi:Isı Kaynakları Isı metabolik olaylarda ortaya çıkan bir yan üründür. Besinlerin metabolik olaylarda kullanımı ile oluşur. Örneğin glikozdan enerji üretilirken % 44 ATP, % 56 ısı sağlanır. Kas kasılmasında da kimyasal enerjinin tamamı mekanik enerjiye dönüşmez, bir kısmı ısıya dönüşür. Bu yüzden vücut ısısı teorik olarak 5-7 dk da bir 1 o C artar. Vücutta ısı üretim kaynakları şunlardır; Bazal metabolizma-metabolik hız Kas kasılması, Egzersiz Hormonal faktörler Epinefrin, norepinefrin, tiroksin sempatik uyarılma Besinlerin termik etkisi Postüral değişiklikler Çevresel faktörler

İstirahatta ısı üretiminin hemen hemen yarısı iç organlarca, diğer yarısı da kaslar ve deri tarafından üretilir. Egzersizde ise ısı üretimi artar ve oluşan ısının % 90 nını kaslar oluşturur

Isı Kaybı Vücut ısısı teorik olarak 5-7 dk da bir 1 o C artar. Gerçekte ise durum farklıdır. Vücut ısısı sabit tutulur. Bu nedenle sürekli ısı kaybı vardır. Isı kaybı ısı transferi yolu ile oluşur. Isı kayıp hızı 2 faktöre bağlıdır. Isının vücut içinde üretildiği yerden çevreye verileceği deriye iletilme hızı. Isının deriden çevreye aktarılma hızı.

Isı Transferi Deri altında venöz bir damar ağı (venöz pleksus) bulunur. Bu pleksusa kan vücudun dış ortama en çok maruz kalan alanlarında (eller, ayaklar, kulaklar) arteriyo-venöz anastomozlar aracılığıyla arteriyel sistemden doğrudan gelir. Bu venöz pleksusa gelen kan akımının hızı kalp debisinin % 0 ından % 30 una kadar yükselebilir. Kan akım hızının artması vücudun içindeki ısının deriye iletilmesini çok etkin bir biçimde artırır, azalması ise düşürür. Tam bir vazokonstrüksiyon ile tam bir vazodilatasyon arasındaki ısı iletkenliği farkı yaklaşık 8 kat değişir. Venöz pleksuslara gelen kan, arteriyollerin ve arteriyovenöz anastomozların vozokonstrüksiyonu ile kontrol edilir. Bu vazokonstrüksiyon sempatik sinir sistemi ile kontrol edilir.

Isı Kayıp Yolları Vücutta oluşan ısı şu yollar ile çevreye aktarılır; Radyasyon Kondüksiyon Konveksiyon Evoporasyon

Radyasyon Direkt moleküler temas olmadan elektromanyetik dalgalar halinde ısı kaybıdır. Dış ortam soğuk ise ısı kaybedilir, sıcak ise ısı kazanılır.

Kondüksiyon Sıvı yada gaz molekülleriyle ısı transferidir. Bu yolla çekirdek ısı deriye oradan da çevreye iletilir.

Konveksiyon Yüzeye iletilen ısının uzaklaştırılmasıdır. Dönüşüm de denir. Rüzgar ile ısı kaybedilir

Evoporasyon Vücut ısısının ortama su ile iletimidir. Suyun sıvı durumundan gaz durumuna geçişidir. Evoporasyon yoluyla ısı kaybı deri ve akciğerlerden gerçekleşir. Sıcak bir ortamda en etkin ısı kaybı deri yoluyla oluşan evoporasyon yani terlemedir. Bu yolla 1 litre su ile 580 kkal ısı kaybedilir. Terleme yoluyla ısı kaybı şu faktörlere bağlıdır; Çevreyle temasta olan yüzey, Çevredeki nem ve ısı, Çevredeki rüzgar,

Terleme ve Düzenlenmesi Terleme otonom sinir sistemi tarafından düzenlenir. Ter bezleri sempatik sinir sistemi tarafından innerve edilirler. Bu bezler dolaşım kanındaki epinefrin ve norepinefrine de duyarlıdır.

Ter Sekresyon Mekanizması Ter bezleri 2 bölümden oluşur; 1-kıvrımlı bölüm (primer ter salgısı üretir), 2-Kanal bölümü Ter bezlerinde öncelikle ön salgı üretilir, daha sonra bu salgı kanaldan geçerken konsantre edilir. Ön salgı kıvrımlı bölümdeki epitel hücrelerince üretilir, bu bezlerin sempatik sinirlerle uyarılması ter salgısını başlatır. Ön salgının bileşimi plazmaya çok benzerdir ancak plazma proteinleri yoktur. Ön salgı kanalda ilerlerken Na ve Cl iyonlarının çoğu geri emilir, geri emilme derecesi terleme hızına bağlıdır. Ter bezi hafifçe uyarıldığında ter kanaldan yavaş akar, geri emilim çok hızlı oluşur, terleme hızı düşük olur. Tersine ter bezleri sempatik sinir sistemi ile kuvvetlice uyarıldığında ön salgı fazla, kanaldan geçiş hızlı, geri emilim yavaş ve terleme hızlı oluşur.

VÜCUT ISISININ DÜZENLENMESİ Termoregülasyon ısı üretimi ile ısı kaybı arasındaki dengedir. Isı üretimi-isı Kaybı= 37 ±0,5 o C Termoregülasyon merkezi hipotalamustadır. Buna hipotalamik termostat denir. Derideki ısı reseptörleri ve bu bölgeye gelen kan ısısı hipotalamik termostatı vücut ısısı hakkında bilgilendirir. Vücut çok sıcak olduğunda ısıyı azaltan mekanizmalar şunlardır; Vazodilatasyon-deri kan damarlarında Terlemenin artışı Isı oluşumunun azalması

VÜCUT ISISININ DÜZENLENMESİ Vücut çok soğuk olduğunda ısıyı azaltan mekanizmalar da şunlardır; Vazokonstrüksiyon Piloereksiyon-özellikle hayvanlarda önemli Isı oluşumunun artışı Titreme Sempatik uyarılma-ısı oluşumu Tiroksin sekresyonu-metabolizma artışı için

Vücut Isısının Düzenlenmesindeki Ateş: Anormallikler Vücut ısısının normal sınırların üstüne çıkması durumudur. Beyindeki anormalliklere ya da ısı düzenleme merkezlerini etkileyen toksik maddelere bağlı ortaya çıkar. Bu durumlar şunlardır; Bakteriyel hastalıklar, Beyin tümörleri, Sıcak çarpması yaratacak ortam koşulları Ağır egzersiz

Ateşli hastalıklar ve ateş Ateşli hastalıklarda hipotalamik termostat yeni bir noktaya ayarlanır. Bu etkiyi yaratan maddelere pirojenler denir. Pirojenler, ateşi oluşturan toksik bakteriler tarafından salgılanır, dejenere olan dokudan serbestlerler.