ÜNİTE. Tarife Dışı Kısıtlamalar ve İhracatı Teşvik. Önlemleri. Bu Ünitede...

Benzer belgeler
Uluslararası Tarım ve Gıda Politikası II

Tarife Dışı Politika Araçları

Tarife Dışı Politika Araçları. İthal Kotaları. İthal Kotaları

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ABD ULUSLARARASI TİCARET BÖLÜMÜ GÜMRÜK MEVZUATI - I DOÇ. DR.

NAKLİYE SİGORTALARI DAHİLDE İŞLEME REJİMİ HARİÇTE İŞLEME REJİMİ

DÜNYA TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİ

Dahilde ve Hariçte İşleme Rejimi

/ 77 TÜRK PARASI KIYMETİNİ KORUMA HAKKINDA 32 SAYILI KARARDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii İçindekiler... v Giriş... 1 BİRİNCİ BÖLÜM DIŞ TİCARET TEORİLERİ

ÇEVRESEL TARIM POLİTİKASI

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği

Finansal Kesim Dışındaki Firmaların Yurtdışından Sağladıkları Döviz Krediler (Milyon ABD Doları)

TARIMA MÜDAHALE ŞEKİLLERİ

Chapter 9. Ticaret Politikasının Araçları (devam. 2. Kısım) Slides prepared by Thomas Bishop

İHRACAT VE DİĞER DÖVİZ KAZANDIRICI FAALİYETLERDE DAMGA VERGİSİ VE HARÇ İSTİSNASI UYGULAMA GENEL TEBLİĞİ YAYIMLANDI

Büyüme stratejisini ihracat temeline dayandıran Türkiye, bu kapsamda ihracata değişik yollarla teşvikler sağlamaktadır.

İHRACAT BEDELLERİNİN YURDA GETİRİLME MECBURİYETİ KALDIRILMIŞTIR

EKONOMİ BAKANLIĞI VERGİ, RESİM VE HARÇ İSTİSNASI İHRACAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Konu : 6728 Sayılı Kanun ile Döviz Kazandırıcı Faaliyetlerde vergi resim harç istisnası uygulanmasına ilişkin düzenlemeler

Küreselleşme. Ticaretin Küreselleşmesi. Dünya Ticaretinin Serbestleşmesi: Küreselleşme ve Ekonomik Birleşmeler

TÜRK PARASI KIYMETİNİ YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

T.C. TİCARET BAKANLIĞI

TÜRK PARASI KIYMETĐNĐ KORUMA HAKKINDA 32 SAYILI KARARDA DEĞĐŞĐKLĐK YAPILMASINA DAĐR KARARDA DEĞĐŞĐKLĐKLER YAPILDI

Tanımlar Madde 2. - Bu Kanunda geçen deyimlerden; a) Damping: Bir malın Türkiye'ye ihraç fiyatının, benzer malın normal değerinin altında olmasını,

BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (BAKA)

Gümrük Tarifeleri. Gümrük Tarifesi Esasları. Gümrük Tarifelerinin Geleneksel Amaçları

6728 SAYILI KANUNLA KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU İLE DİĞER BAZI VERGİ KANUNLARINDA YAPILAN DÜZENLEMELER 09/08/2016 tarih ve sayılı Resmi Gazete

İhracatta Devlet Yardımları

BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (BAKA) SERBEST BÖLGE TEŞVİKLERİ. Hasan YÜKSEK Eylül 2012

TÜRKİYE SINAİ KALKINMA BANKASI A.Ş. TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş.

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI İHRACAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İHRACATA AİT ESASLAR

Gümrük Tarifeleri. Gümrük Tarifesi Esasları. Gümrük Tarifelerinin Geleneksel Amaçları

TÜRK PARASI KIYMETİNİ KORUMA HAKKINDA 32 SAYILI KARARA İLİŞKİN /34 SAYILI TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK YAPILDI

İHRACAT İŞLEMLERİNDE DAMGA VERGİSİ (SİRKÜLER )

TÜRK PARASININ KIYMETİNİ KORUMA HAKKINDA 32 SAYILI KARARDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER HAKKINDA BİLGİLENDİRME

Dış Ticaret Politikasının Amaçları

YATIRIMLARA SAĞLANAN YENİ TEŞVİK UNSURLARI

Uluslararası Tarım ve Gıda Politikası II

Chapter 9. Ticaret Politikasının Araçları (devam. 2. Kısım) Slides prepared by Thomas Bishop

Gümrük Kanunu-Genel Hükümler (Amaç, Kapsam ve Temel Tanımlar) (Md.1-4) 4458 Sayılı GÜMRÜK KANUNU. 4/11/1999 tarihli ve sayılı Resmi Gazete

BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (BAKA) DAHİLDE İŞLEME REJİMİ (DİR) TEŞVİKLERİ

İHRACATIN FİNANSMANI METİN TABALU / TİM GENEL SEKRETER YARDIMCISI

OCAK 2016 VE ÖNCESİ TARİH BASKILI DIŞ TİCARET İŞLEMLERİNİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ DERS KİTABINA İLİŞKİN DÜZELTME CETVELİ

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/165 Ref: 4/165

FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE

Sayı : 2013/188 1 Tarih : Ö Z E L B Ü L T E N DÖVĠZ KAZANDIRICI FAALĠYETLERDE DAMGA VERGĠSĠ VE HARÇ ĠSTĠSNASI

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

SERBEST BÖLGELERE SAĞLANAN AVANTAJLAR

TARIM POLİTİKASININ ARAÇLARI Ulusal Tarım Politikası Araçları

TÜRKİYE NİN DIŞ TİCARET YAPISI. Doç. Dr. İsmet GÖÇER Aydın İktisat Fakültesi Ekonometri Bölümü

AB CUSTOMS AGENCY ACADEMY

Dahilde işleme rejimi kararında değişiklik

TRANSİT TİCARETTE BEYANNAMELERE UYGULANAN AVRUPA BİRLİĞİ İSTİSNASI

/ 148 DÖVİZ KAZANDIRICI FAALİYETLERLE İLGİLİ OLARAK DAMGA VERGİSİ VE HARÇ İSTİSNASI DÜZENLEMELERİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

KÜÇÜK İŞLETMELERDE FİNANSMAN İŞLEVİ VE YENİ FİNANSAMAN YÖNTEMLERİ. Öğr. Gör. Aynur Arslan BURŞUK

8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI. Dr. Süleyman BOLAT

DTÖ İLERİ TARIM MÜZAKERELERİ

[Vergiler] [Muhasebe-Finansal Danışmanlık]

Resmî Gazete İTHALATTA HAKSIZ REKABETİN ÖNLENMESİ HAKKINDA 99/13482 SAYILI KARAR (2005/9840 SAYILI KARARLA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERLE BERABER)

SERBEST BÖLGENİN TANIMI

TEŞVİK YASASI R. G /2000 Sayılı Yasa. 1. Bu Yasa, Teşvik Yasası olarak isimlendirilir. BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar.

Faktör Donatımı Teorisi (Heckscher Ohlin) Karşılaştırmalı Üstünlüklere Eleştiri. Heckscher Ohlin Modelinden Çıkartılan Teoremler

Sirküler Rapor Mevzuat /29-1

PROJE BAZINDA YATIRIM TEŞVİK MEVZUATI.

Mevzuat Bilgilendirme Servisi

DIŞ TİCARET ve TESLİM ŞEKİLLERİ

FACTORING. M. Vefa TOROSLU

Banka Bilançosunun Özellikleri Pazar, 26 Aralık :24

mali açıklamalar 2012/ Konu: Vergi Kanunlarında ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapıldı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ MERKEZ BANKASININ I-M SAYILI GENELGESİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR GENELGESİ YAYIMLANDI

Hüseyin ÇETİN. MESLEK KOMİTELERİ ORTAK TOPLANTISI 7 Aralık İSO Meclis Üyesi DERİ, DERİ KONFEKSİYON VE AYAKKABI SANAYİİ

MESLEK KOMİTELERİ ORTAK TOPLANTISI 11 Eylül 2015

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞININ KONTROLÜNE TABİ ÜRÜNLERİN İTHALAT DENETİMİ TEBLİĞİ (ÜRÜN GÜVENLİĞİ VE DENETİMİ: 2015/5)

TTYO Çıkmazına Karşı, Farklı Bir Öneri NİTELİKLİ SANAYİ BÖLGELERİ MEHMET ÖZÇELİK

İTHALATTA HAKSIZ REKABETİN ÖNLENMESİ HAKKINDA KANUN

SAĞLIK BAKANLIĞINCA DENETLENEN BAZI ÜRÜNLERİN İTHALAT DENETİMİ TEBLİĞİ (ÜRÜN GÜVENLİĞİ VE DENETİMİ: 2015/20)

99/13812 sayılı Kararnameyi değiştiren 2009/15686 sayılı BKK da yer alan düzenleme aşağıdaki gibidir.

KOBİ ler. Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler. KOBİ ler Önemlidir! Çünkü:

b) Ciddi risk: Etkileri kısa vadede ortaya çıkmayanlar da dahil olmak üzere, yetkili kuruluşların ivedi müdahalesini gerektiren her türlü riski,

İHRACATTA DEVLET YARDIMLARI

YENİ TEŞVİK YASASININ AVANTAJLARINDAN DAHA YÜKSEK ORANLARDA YARARLANMAK İÇİN SON GÜN

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

DIŞ TİCARET İŞLEMLERİ VE MUHASEBESİ EGEMEN ÇITAK

GÜMRÜK İDARELERİNCE HANGİ DURMLARDA KDV PARA CEZASI UYGULANMALI?

SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI ARAŞTIRMA, TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YENİLİK DESTEK PROGRAMLARI

TÜRKİYE İŞ ve İNŞAAT MAKİNALARI ALT SEKTÖRÜ

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI YATIRIMLARDA DEVLET YARDIMLARI ŞUBAT 2015

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

Tarımın Anayasası Çıktı

Gümrükte Gündem 2015 Gümrük ve Küresel Ticaretteki Son Gelişmeler

düzenlenen kâğıtlar damga vergisinden, Döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin işlemler de harçlardan müstesna tutulmuştur.

EKONOMİ BAKANLIĞI YATIRIMLARDA DEVLET YARDIMLARI PROJE BAZLI DESTEK SİSTEMİ YATIRIM TEŞVİK SİSTEMİ

YATIRIM TEŞVİK SİSTEMİ

TEKNİK DÜZENLEMELER REJİMİ KARARI TASLAĞI BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Yetki

MESLEK KOMİTELERİ ORTAK TOPLANTISI 17 Haziran 2014

T.C. TİCARET BAKANLIĞI

Finansal Piyasalar ve Bankalar

Ortak Tarım Politikasında Korumacılık

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

KKDF KESİNTİSİNİN İTHALAT KAPSAMINDA GERİ GELEN EŞYAYA AİT TRANSFER BEDELİNDE YAPILIP YAPILMAYACAĞI HUSUSUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ

Transkript:

5 Tarife Dışı Kısıtlamalar ve İhracatı Teşvik ÜNİTE Önlemleri Bu Ünitede... Günümüzde uluslararası ticareti sınırlandırmak için asıl kullanılan araçlar gümrük tarifeleri olmaktan çıkmış, tarife dışı araçlar ön plana geçmiştir. Bunlardan özellikle gönüllü ihracat kısıtlamaları ile görünmez engeller de denen teknik ve idari düzenlemeler büyük bir yaygınlık göstermektedir. Ünitenin incelenmesi okuyucuya, dünya ticaretinin halen karşı karşıya olunan kısıtlamalar konusunda daha somut bilgiler verecektir. Çalışma Biçimine İlişkin Olarak... Dış ticaret politikası araçları Ünite 4'te tanıtılırken tarife dışı araçlar hakkında özet bir bilgi verilmişti. Bu üniteyi okurken, o bilginizi tekrar hatırlayınız. GATT ve DTÖ'nün anlatıldığı Ünite 6 ile bu ünite yakından ilişkilidir. Özellikle gönüllü ihracat kısıtlamalarını iki ünitede de değişik açılardan bulacaksınız. Ayrıca, dış ekonomi politikaları ile ilgili olarak Ünite 17'yi bu ünite ile birlikte çalışmanızda yarar vardır. - 55 -

GİRİŞ Önceki ünitede incelenen gümrük tarifeleri, serbest dış ticarete getirilen önemli bir kısıtlama türü olup, hükümetlerin dış ticarete müdahale için kullandıkları klasik ve geleneksel bir dış ekonomi politikası aracıdır. Dış ticaretin hızla büyüdüğü ve karmaşıklaştığı 20'nci yüzyılın ikinci yarısında ise, tarife dışı kısıtlamalar önemli bir yer tutmaya başlamıştır. GATT çerçevesinde gerçekleştirilen Çoktaraflı Ticaret Görüşmeleri sonucunda, çeşitli tarihlerde gümrük tarifeleri, dış ticarete müdahale aracı olarak çok daha az kullanılan ve fazla etkin olmayan bir araç durumuna gelmiştir. Buna karşılık tarife dışı kısıtlamalar, gerek gelişmiş ve gerekse gelişme yolunda olan ülkeler açısından önem kazanmaya başlamıştır. Tarife dışı kısıtlamalar, gümrük tarifelerinden ayrı olarak dış ticarete müdahale için kullanılan araçların tümünü kapsar. Büyük çoğunluğu ithalat kısıtlamalarına yönelik olmakla beraber, ihracatın ve diğer döviz kazandırıcı işlemlerin teşvik edilmesi amacıyla da kullanılmaktadır. Bu ayırımda bu araçların beli başlıları ele alınıp incelenecektir. Tarife dışı kısıtlamalar ne zaman önem kazanmıştır? KOTALAR? İthalat Kotaları İthalat Kotası, gümrük tarifesinden farklı olarak, ithalat miktar veya değeri üzerinde mutlak bir sınırlama getirir. Gümrük tarifeleri ithal malı fiyatlarını arttırarak bu malların ithalatını dolaylı yoldan etkilerken, ithalat kotaları ülkeye girecek mal miktarını doğrudan doğruya sınırlandırır. Kota uygulamasının sebebi, ülkenin dış ticaretinde meydana gelen açığı gidermek amacıyla ithalata ayırdedici bir kontrol sistemi getirmektir. Kotalar, uygulamada çeşitli şekillerde ortaya çıkar. Mesela Türkiye 1996 yılında 1.000 adet otomobil ithal etmeye karar vermiş ise, bu "ithal kota"sıdır. Aynı şekilde Türkiye 1996 yılında ülke ihtiyaçlarını düşünerek 100.000 ton krom cevheri ihraç etmeyi planlıyor ise, bu "ihraç kota"sıdır. Bu tip kotalara "global" veya "ayırım yapmayan" kotalar denir. Çünkü, kota sınırları içinde kalmak şartıyla ithalat ve ihracat her ülkeden yapılabilir. Sınıra ulaşıldıktan sonra ithalat veya ihracata izin verilmez. Buna karşılık "seçici" (selective) veya "ayırımcı" kotalarda toplam hacim sınırı yanında ülke ayırımı da yapılır. Türkiye eğer 1996 yılında Almanya'dan 1.000 otobüs motoru ithal etmeyi planlıyor ise, bu selektif bir kotadır. Uygulamada bu tip kotalar ülkeler arasındaki iki yanlı ticaret anlaşmaları ile belirlenir. Diğer bir kota şekli de "tarife kota"larıdır. Tarife kotasında ithal olunacak malın miktar veya değeri üzerine limit konur ve bu sınır içindeki ithalata düşük tarife uygulanır. Sınır aşıldığında ithalat yüksek tarifeden yapılır. Mesela Türkiye, 1996 yılında ithal edeceği ilk 1.000 otomobile yüzde 20 advalorem tarife uygular. Bu sınırın üzerindekilerden ise yüzde 50 gümrük vergisi alır. İthalat kotası, ihraç kotası, global, seçici kota ile tarife kotası nedir? Kotalar dünyada ilk defa 1929-1930'larda uygulamaya konulmuştur. Tarifelerin daha eski tarihlere kadar gitmesinin sebebi, hükümetlerin tarifeler ile kolay gelir elde etmek istemeleridir. Oysa kotalar, doğrudan gelir sağlayıcı bir fonksiyona sahip değildir. 1930 yılında dünyada ilk defa kota - 56 -

uygulayan ülke olan Fransa, ithal buğday fiyatını kota ile yükselterek buğday üreticisini korumak istemiştir. Bu tarihte Avusturalya, buğday ürünü fazlasını Avrupa'ya satmak ve buğday stoklarını elden çıkarmak, buna karşılık Fransa kendi buğday üreticisini korumak amacındadır. Fransa kota yerine gümrük tarifesi uygulasaydı, yurt içi üretim buğday gibi arzı kısa sürede değişmeyen bir malda artmayacak, ancak zorunlu bir malda pahalı da olsa ithalat azalmayacaktı. 1930'lardan sonra kotalar çeşitli amaçlarla kullanılmış, özellikle gelişme yolunda olan ülkelerde yaygın bir uygulama alanı bulmuştur. Kotalar, hükümete gelir sağlayıcı bir etkiye sahip değildir. Kotalar, iç piyasada mal arzını kısıtlayarak iç fiyatların dünya fiyatlarının üzerine çıkmasına yol açar ve "kıtlık rantı"na sebep olur. Bu rant, hükümete vergi olarak gitmeyeceğine göre ne olacaktır? Eğer hükümet ithalata kota dışında müdahalede bulunmuyor ise, bu gelir tamamen ithalatçıya gider. Eğer hükümet ithalat permilerini açık arttırma yolu ile satarsa, kıtlık rantı permi şeklinde hükümete kalır. O zaman ekonomik etkiler bakımından kotanın gümrük tarifesinden bir farkı kalmaz. Eğer ithalatçılar dağınık ve ihracatçılar tekelci durumda iseler, ihracatçılar satış fiyatlarını kıtlık rantı kadar yükselterek farkı kendileri alır. Gerçek ekonomik hayatta en sık karşılaşılan durum, kıtlık rantının ithalatçılara gitmesidir. İthalatçı ülkenin kota uygulaması sonucunda yükselen mal fiyatları, bazı üreticilerin üretimi arttırmasına yol açacaktır. Şüphesiz bu üretim artışı her malda aynı ölçüde ve hızda olmayacaktır. Ancak, sonuçta yurtiçi üretimin az ya da çok artışından doğan bir "üretim etkisi" yaşanacaktır. Yükselen fiyat, bir kısım tüketicinin mal satın almaktan vazgeçmesine yol açacağı için tüketim üzerinde olumsuz bir etki var olacaktır. Ayrıca, piyasada oluşan fiyatın altında bir fiyattan mal arzedebilecek bir kısım üreticiler de yüksek piyasa fiyatından mal satarak ülkede gelirin tüketicilerden üreticilere aktarılmasına yâni "gelirin yeniden dağıtımı etkisi"ne yol açarlar. Buraya kadar yapmış olduğumuz açıklamalar, kotaların etkilerinin tarifelerin etkilerine çok benzediğini ortaya koymuştur. Kotalar; İthal malının dahili fiyatını yükseltmekte, İthalatı kısıtlamakta, İthal malına talebi düşürmekte, İthal malının dahili üretimini arttırmakta, Reel gelirin yeniden dağıtımına yol açmaktadır. Kotaların ekonomik etkileri nelerdir? Tarifeler ve İthalat Kotalarının Karşılaştırması Tarife ile kotalar arasında hükümete gelir sağlamanın dışında da bazı önemli farklar vardır. Kotalar, tarifelerden farklı olarak ithalatı kesin olarak kısıtlar. Tarife ise ithalatı aynı oranda sınırlamaz. Tarife uygulayan ülkeye ihracat yapan üreticiler, ihraç fiyatlarını düşürüp verginin bir kısmını kendi üzerlerine alarak ithalatın azalmasına engel olabilir. Eğer ihracatçı ülkede ihraç malının arz ve talep esneklikleri düşükse, gümrük tarifeleri ithalatı kısıtlamada yararlı bir araç olamaz. Çünkü bu durumda ithalatçı ülkede tarifeler yükseldikçe hem talep yeterince azalmaz hem de arz yeterince artmaz. - 57 -

Şimdi, kotaların tarifelere karşı üstün olduğu noktaları görelim. Kotalar, tarifelere göre daha fazla esnekliğe sahiptir. Hükümetler, ekonominin içinde bulunduğu duruma göre süratle kota uygulamasına gidebilirler. Kotalar, geçici nitelikte olduklarından ihtiyaç ortadan kalktıktan sonra kolaylıkla kaldırılabilir. Gümrük tarifelerinin konulması ve kaldırılması ise süre alır. Çünkü tarifeler, yasalar ile konur. Yasaların çıkarılması süratli davranılmasını engeller. Ayrıca, tarifelerin kaldırılmasına karşı olan toplumdaki çeşitli baskı grupları tam olarak ekonominin serbestleşmesine engel olur. Kotaların ithalatı sınırlandırma etkisi kesindir. Kota miktarının dışında ülkeye mal girişi olmaz. Özellikle ithal talebinin fiyat esnekliği küçük yani ithal talebinin esnekliği sert ise, tarifeler ile ithalat kısıtlanamaz. Çünkü, tarifeler ithalatı ne kadar pahalılaştırırsa pahalılaştırsın, yurt içi ithal malı tüketimini ortadan kaldıramaz. Kotalar, ithalatı istenen ölçüde daralttığı için ticaret bilançosunu düzeltme, ithal ikamesi sanayi dallarında üretimi arttırma ve işsizliği gidermede tarifelerden daha üstün ve etkindir. Gümrük tarifelerinin kotalara karşı üstün olduğu tarafları ise şöyle sıralamak mümkündür. Önce, kotaların aksine gümrük tarifeleri ekonomide serbest piyasa düzeninin işleyişini aksatmaz. Kota uygulamasında fiyat mekanizmasının işleyişi bozulur ve ekonomide yanlış kararlar alınabilir. Gümrük tarifesi sonucunda tarifeye tâbi malın dahili fiyatı tarife oranı kadar yükselir fakat tüketici bu malı yüksek bir bedel karşılığında satın alabilir. Kota uygulamasında ülkeye mal girişi kesin olarak kısıtlandığından, dahili tüketici çok yüksek fiyata razı bile olsa istediği malı bulamaz. Bu durum ekonomide karaborsa ve kaçakçılığı teşvik ederek toplumsal düzeni bozar. Kotalar, aynı zamanda dış rekabeti tamamen ortadan kaldırdığı için yerli üreticileri tekelciliğe yöneltir. Tarife uygulamasında az da olsa ülkeye ithal malı girer ve bu durum ithal ikamesi sanayi dallarını düzenlemekte yararlı olur. Tarifeleri ve ithalat kotalarını karşılaştırınız. Kotaların yukarıda sayılan sakıncalarından dolayı Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT), bazı özel durumlar dışında kotaların dış ticaret politikası aracı olarak kullanılmasını yasaklamıştır. GATT'ın dört temel ilkesinden biri, milli sanayileri gümrük tarifelerinden başka araçlarla korumamayı amaçlar. İthalatın kotalara bağlanması. GATT Anlaşması'nda, ancak ödemeler dengesi açıklarını kapatabilmek için istisnai durumlarda ülkelerin başvurabilecekleri bir önlem olarak öngörülmüştür. Bununla birlikte, son yıllarda gelişme yolunda olan ülkelerin başvurularının yüzde 80'i kabul edilmiştir. GAT (daha sonra DTÖ) çerçevesinde kotalar, ithal yasaklarının yanında ithalatı izne tabi tutmayı veya şartlı ithal izinlerini de kapsamaktadır. GATT/DTÖ'ne göre ancak kamu güvenliği veya sağlığı gibi durumlarda ithal yasakları tam olarak uygulanabilir. Şartlı ithal izinleri ise, bir malın ithalatına ancak ihracat yapma veya diğer yollarla döviz getirme gibi şartların gerçekleşmesi durumunda izin verilmesi sistemidir. İthalat şartlara bağlı olduğundan, ithal edilebilecek miktar kısıtlanmaktadır. Türkiye'de Ocak 1981'de yürürlüğe giren 1981 İthalat Rejimi Kararı ile ithalatta kotalar azaltılmış, 1984 yılı başında yürürlüğe giren İthalat Rejimi ile kota listeleri tamamen kaldırılmıştır. Böylece, kota rantı yok edilmiştir. Sonuçta bir malın yurt içi fiyatı, yaklaşık olarak o malın gümrük çıkış fiyatına (CIF fiyat) eşitlenmiştir. Ayrıca, 1984 İthalat Rejimi ile "yasak" ve "izne tabi" maddeler listeleri yayınlanarak, bunların dışında kalan malların ithali serbest bırakılmış, di- - 58 -

ğer bir deyişme ithal edilebilecek maddeler değil, tersine yasak mallar istisna haline getirilmiştir. Silah, cephane, uyuşturucu maddeler, ithali yasak olan mallar listesine konmuştur. Böylece, daha önceki yıllarda hangi maddelerin hangi yollarla ithal edilebileceğini belirten ve geriye kalan maddelerin ithalatını yasaklayan bir rejimden, ithali yasak malları tek tek belirleyen ve diğer maddelerin ithalini serbest bırakan bir rejime geçilmiştir. GATT/WTO çerçevesinde dünyada ve daha sonra Türkiye'de ithalat kotası uygulamalarını değerlendiriniz. İhraç Kotaları Günümüz ekonomilerinde en önemli sorunlardan biri de, ihracatın arttırılmasıdır. Bununla birlikte bazı durumlarda ihracatın kotalarla kontrol edilmesi de gerekebilir. İhraç kotaları iki temel grup altında toplanabilir:? İhraç Kotalarının İhracat Yapılan Ülkenin İsteği Üzerine Uygulanması (Gönüllü İhracat Kısıtlamaları) İhraç kotaları, ithalatçı ülkenin uygulamış olduğu ithal kotaları ile aynı etkileri yaratır. Gönüllü ihracat kısıtlaması, yerli üreticileri yabancı üreticilere karşı korumak için uygulanır. Aslında bu kısıtlamaları "gönüllü" olarak isimlendirmek yanıltıcıdır. Çünkü ithalatçı ülkelerin baskısıyla ihracatçı ülkeler tarafından konulmaktadır. Örneğin, 1980'li yıllarda, Japon otomobil sanayinin ABD ve İngiltere'ye ihracatı, bu ülkelerin Japon otomobillerinin ithalini dolaysız olarak gümrük vergileri yoluyla kısıtlamalarını engellemek için gönüllü olarak sınırlı tutulmuştur. Benzer şekilde AB ülkelerinin Türkiye çıkışlı bazı tekstil ve konfeksiyon ürünlerine mevcut anlaşmalara aykırı bir şekilde tek taraflı miktar kısıtlama koyma baskısı, Türkiye'yi bu ürünlerde gönüllü ihracat kotası uygulamaya zorlamıştır. Gönüllü ihracat kısıtlamaları, eşdeğer bir kota uygulanmasıyla aynı genel etkilere sahiptir. İthalat miktarını düşürerek ithalatçı ülkenin iç pazarındaki fiyatların yükselmesine yol açar. Yüksek iç pazar fiyatları yerli üreticileri desteklerken, tüketiciyi olumsuz yönde etkiler. Gönüllü ihracat kısıtlamalarının etkileri nelerdir? İhracatı Gerçekleştiren Ülkenin Kendi İsteğiyle İhraç Mallarına Kontrol Uygulaması Devlet, dünya ekonomisinde meydana gelen değişmelere paralel olarak bazen belirli malların ihracatını kendi isteği ile yasaklayabilir veya lisansa bağlayabilir. Bu yasaklamada siyasi, askeri ve ekonomik faktörler rol oynar. Mesela, bazı silahların satışının dost olmayan ülkelere yasaklanması ve ambargo konulması gibi. Bir ülke, yurt içinde kıt olarak üretilen her türlü hammadde, yarımamul ve mamul madde ile gıda maddeleri ihracatını ülke içindeki ekonomik istikrarı bozmamak için kısıtlayabilir. Ayrıca, hammadde üretiminde monopolcü bir ülke, bu maddenin ihracatını yasaklayarak veya kısıtlayarak bu maddeden üretilen diğer ürünler üzerinde de monopol kurmak ve/veya yüksek fiyatla dünya pazarlarında satış imkanı sağlamak gibi amaçlar güdebilir. 1970'li yıllarda petrol ihracatçısı bazı ülkelerin kısıtlı üretim yaparak dünya petrol fiyatlarını yükseltme girişimleri, bu tür amaçlara bir örnektir. - 59 -

Günümüzde Türkiye'de uygulanmakta olan İhracat Rejimi Kararı, 6.1.1996 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yeni Rejim ile, uluslararası ekonomik ilişkilerde meydana gelen gelişmelere uygun düzenlemelere gidilmiştir. Bu kapsamda olmak üzere Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın bağlı olduğu Bakanlık; piyasalarda meydana gelen olağan dışı bir gelişme, ihracata konu malda görülen yetersizlik, kamu güvenliği, kamu ahlakı, insan sağlığı, hayvanların, bitkilerin veya çevrenin korunması amacına yönelik önlemler, sanatsal, tarihi ve arkeolojik değer taşıyan metanın korunması sebebiyle ihracatta miktar kısıtlaması veya yasaklama getirmeye yetkili kılınmıştır. Bu çerçevede ihracı yasak mallar arasında odun ve odun kömürü, tiftik keçisi, tütün tohumu ve fidesi, av ve yaban hayvanları, hind keneviri, antep fıstığı, incir, fındık fidanı, doğal çiçek soğanları sayılabilir. İhracatçı ülkenin kendi isteğiyle ihraç mallarına kontrol uygulamasının amaçları nelerdir? Bu konuda Türkiye'deki uygulama nasıldır? TARİFE BENZERİ ÖNLEMLER Gümrük tarifeleri gibi ithal mallarının fiyatlarını arttırarak ithalat hacmini daraltan bütün diğer kısıtlamalar tarife benzeri önlemler olarak kabul edilir. Dolaylı Vergiler Tarife benzeri önlemler arasında dolaylı vergiler en önemlisidir. Dolaylı vergiler, bir mal veya hizmetin üretim veya satış aşamalarında o mal üzerine konulan vergilerdir. Dolaylı vergiler, bütün mal ve hizmetleri kapsar. AB ülkelerinde uygulanan genel satış ve katma değer (value-added) vergileri, bu tür vergilerdir. Selektif dolaylı vergiler nisbeten daha az sayıda malı kapsar. Genel niteliktesi dolaylı vergilerdeki bir değişiklik bütün mal ve hizmetleri etkiler. Bunun sonucunda ekonomideki tüketim, yatırım, ihracat ve ithalat gibi global büyüklüklerde de değişmeler meydana gelir. Genel nitelikli dolaylı vergiler, nihai fiyatlara yansıtıldığı için yerli üreticilerin rakipleri karşısındaki rekabet gücünü azaltır. Bu sebeple, yerli üreticilerin yabancılar karşısındaki rekabet gücünü koruyabilmeleri için ithal mallarından gümrük vergileri dışında yurt içinde uygulanan dolaylı vergiler kadar ek bir vergi alınır. İhracat esnasında bu vergiler ihracatçılara geri ödenir. GATT kurallarına göre dolaylı vergilerin ihracat esnasında ihracatçıya geri verilmesi mümkündür. Ülkelerin vergi sistemlerindeki farklılıklar, zaman zaman dolaylı vergiler üzerinde büyük tartışmaların ortaya çıkmasına yol açmıştır. AB ülkelerinde vergi sistemi, esas olarak dolaylı vergilere dayanmaktadır. Buna karşılık ABD vergi sistemi, dolaysız vergilere daha çok önem vermektedir. AB ülkeleri, ABD'den olan ithalatlarında gümrük vergileri dışında, kendi ülkelerindeki dolaylı vergi farkını giderecek ölçüde ek bir vergi alırken, ABD'ye yapılan ihracatta daha önce tahsil edilen dolaylı vergileri ihracatçılara geri ödemektedirler. Aynı uygulamayı ABD yapamadığı için, bu durumdan zarar görmektedir. Türkiye'de ithalattan 1984'ten itibaren alınmaya başlanan Katma Değer Vergisi, tipik bir dolaylı vergi türüdür. İthal edilen mal ve hizmetlere uygulanacak KDV oranları, 27.10.1993'de yeniden belirlenmiş ve oranlar, 1.11.1993 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanmıştır. Böylece, daha - 60 -

önce %12 olan oran %15'e, %6 olan oran %8'e ve %20 olan oran %23'e yükseltilmiştir. KDV Yasası'nın bazı maddeleri ise 25.5.1995 tarih ve 4108 sayılı Yasa ile değiştirilmiştir. Dolaylı vergiler nedir? İthalatı nasıl etkiler? Türkiye'deki uygulama nasıldır? İthalat Teminatları Dolaylı vergilerin dışında ithal teminatları da diğer bir tarife benzeri önlemdir. İthal teminatı, ithalatçının ithal edeceği mal bedelinin belli oranını yetkili bankalara yatırmasıdır. İthal teminatı karşılığı olan paralar, ithal malları ülkeye gelinceye kadar yetkili bankalarda veya merkez bankasında bloke edilir. Böylece ithalatçı elindeki likiditenin bir kısmını ithal teminatı olarak yatırdığı için ithalata ayıracağı fonlar azalır. Ayrıca atıl bir kaynak olan bu fonlardan faiz geliri elde edemeyeceği için gelir kaybına uğrar. Bu fonların yetkili bankalarda bloke edilmesi, piyasada para hacmini sınırlandıracağı için ekonomide deflasyonist bir etki de yaratır. Bunun sonucunda genel talep hacmi ile birlikte ithal mallarına yönelik talepte bir düşme olur ve ithal hacmi küçülür. Türkiye'de ithalatta teminat alınması, uygulaması geçmişte var olmuş olsa da günümüzde yürürlükte değildir.? İthalat Vergileri ve Fonlar Gümrük vergisine eşdeğer ithalat vergileri ve fonlar da bir tür tarife dışı kısıtlamadır. Türkiye'de 1993'e kadar belediye hissesi, damga resmi, destekleme ve fiyat istikrar fonu, kaynak kullanımı destekleme fonu, maden fonu, konut fonu, ulaştırma altyapıları resmi gibi çok sayıda gümrük vergisi benzeri vergi uygulanmıştır. GATT bu tür vergilere, ancak bir hizmet karşılığı tahsil edilmeleri ve ayırımcılık yapılmaması şartıyla izin vermiştir. Bu vergilerin çoğu 1993 yılı başında tek vergiye dönüştürülerek tarife konsolidasyonuna dahil edilmiştir. Konut Fonu ise, Türkiye'nin AB ile Gümrük Birliği'ni 1996 yılı başında gerçekleştirmesi sonucunda AB ülkelerinden yapılan sanayi ürünleri ithalatı için sıfırlanmıştır. Gümrük Birliğinden sonra vergi etkisi doğuracak fon gibi uygulamalar yapılamayacağı için, yerli üretici AB'ne karşı ancak standartlar, kota uygulamaları ile gözetim kuralları gibi mevzuata dayalı yollarla korunabilir. İthalat teminatları, ithalat vergileri ve fonların ithalat üzerindeki etkileri nasıldır? GÖRÜNMEYEN ENGELLER İthalat hacmini doğrudan etkileyen bütün iradi ve teknik düzenlemeler görünmeyen engellerdir. Günümüzde özellikle gelişme yolunda olan ülkelerin hızla sanayileşme arzuları, bu ülkelerin dış ticaret üzerindeki denetimlerinin artmasına yol açmıştır. Gelişmiş ülkelerin de dış ticareti düzenleme ve yönlendirme çabalarının yoğunlaşması, görünmeyen dış ticaret engellerinin çoğalmasına sebep olmuştur. Görünmeyen dış ticaret engellerinin uygulamada pek çok çeşitleri vardır. Paketleme ve etiketlemeye ilişkin düzenlemeler, sağlıkla ilgili kurallar, kalite standartları, sanayi standartları (ISO 9000 serisi gibi) gümrük işlemleri ve bu işlemlerle ilgili formaliteler, milli standart düzenlemeleri, lisanslar, menşe şahadetna- - 61 -

? meleri, sınırlardaki bürokratik işlemler, çeşitli sebeplerle konan ambargolar görünmeyen dış ticaret engellerine örnektir. Ürünlerin tüketici ve çevre için güvenli olmasını sağlamak amacıyla ülkeler, bazı standartları kullanmaktadırlar. Fakat bu değişik standart uygulamaları farklı ticaret engelleri de oluşturabilmektedir. GATT'ın Uruguay Turu (1986-1994) bu konuyu teknik normları sağlamak için daha geniş ve genel kurallar koymak suretiyle düzenlenmiştir. Buna göre testler ve lisans süreçleri uluslararası ticaret için gereksiz engeller oluşturamayacaktır. Bunların yanısıra hayvan ve bitki sağlığı ile güvenlik önlemleri üzerine konulmuş kısıtlamalar da zamanla kaldırılacaktır. Görünmeyen engeller nelerdir? Ne gibi amaçlarla konur? FİYAT DENETİMLERİ Bu tür kısıtlamalar, değişken vergiler, asgari fiyat ve gönüllü ihracat fiyatı gibi uygulamalardır. Özellikle ortak tarım politikası çerçevesinde AB tarafından kullanılan değişken ithalat vergileri ile yurt içi fiyatın dünya fiyatındaki değişmelerden etkilenmesi önlenmek istenmektedir. Böylece mala ilişkin gümrük tarife oranı iç fiyatı belirli bir seviyede sabit tutacak ve malın dünya fiyatında meydana gelen değişikliklerin etkilerini azaltacak şekilde değiştirilmektedir. Asgari fiyat uygulamasında ithal edilen malın fatura fiyatı ne olursa olsun, iç fiyata yakın bir bedel üzerinden advalorem vergi alınması suretiyle ithalat artışı engellenebilmektedir. GATT çerçevesinde bu kısıtlama ile mücadele için Tokyo Turu'nda bir Gümrük Kıymet Kodu kabul edilmiştir. Gönüllü ihracat fiyatı ise, ihracatçı ile yapılan ikili bir anlaşmayla ithal fiyatının belirlenmesidir. Bu da karşılaştırmalı üstünlüklere aykırı bir uygulamadır. Fiyat denetimleri ülkeler arası ticareti nasıl etkiler? DAMPİNG VE ANTİ-DAMPİNG VERGİSİ Damping sorununun uluslararası boyutta dünya ekonomisinin gündemine gelmesi, 1920'li yıllara rastlar. Daha sonra GATT'ın yürürlüğe girmesiyle anti-damping ile ilgili hükümler bağlayıcı özelliği olmasa da yürürlüğe girmiştir. 1967 Kennedy Turu'ndan sonra anti-damping, tarife dışı bir engel halini almış ve bağlayıcı nitelikte düzenlenmiştir. GATT kurallarına göre, bir ülke diğer üyelere karşı damping yapıp bir malı kendi iç pazar değerinin (reel maliyetinin) altında bir fiyatla ihraç eder, ithalatçı ülkedeki üreticiler aleyhine o ülkedeki pazar payını artırır veya iç pazardaki fiyat seviyesini düşürmemek amacıyla ülke içinde satılmayan malları dış pazarlara ucuz fiyatlar ile satarsa, bundan zarar gören ülkenin "anti-damping vergisi" koyma hakkı ortaya çıkar. Bu vergi, ithalat dolayısıyla zarara uğrayan yerli sanayiciyi tatmin etmeye yönelik tarife dışı bir vergidir. Sadece, dampingli ithal mallarına karşı koruyucu önlem olarak, soruşturma sonucunda uygulanabilir. Bunun için, ithalatçı ülke sanayiinin dampingden zarar gördüğünün kanıtlanması gerekir. Damping ve anti-damping nedir? Anti-damping vergisinin uygulanabilmesi için üç aşamalı bir soruşturmanın yapılması gerekir. Birinci aşamada ilgili hükümet; dampingli ithalatın ilgililere zarar vermesi, maddi zarar verme ihtimali yaratması, pazar bozulmasına yol açması veya bir üretimin yapılmasını geciktirmesi üzeri- - 62 -

ne bir soruşturma başlatır. İkinci aşamada, ilk toplanan bilgilere göre bir damping olayı meydana gelmiş ve bu konuda zarar ortaya çıkmış ise, geçici vergi konur. Üçüncü aşamada, soruşturma sonucunda dampingli ithalatın, ilgili sektörde bir zarar yarattığının kanıtlanması halinde geçici anti-damping vergisi kesinleştirilir. GATT tarihinde ilk defa anti damping vergisi, Şubat 1955'de İsveç tarafından İtalya'ya karşı uygulanmıştır. İtalyan naylon çoraplarına konan anti-damping vergisi, birkaç ay sonra bu ülke tarafından kaldırılmıştır. Günümüzde bu vergi, sanayileşmiş ülkelerin karşılaştırmalı üstünlüklerini kaybettikleri dallarda yoğunlaşmakta ve bu ülkelerce uygulanmaktadır. Gelişme yolundaki ülkelerin anti-damping vergisine sıkça başvurmamalarının sebebi, bu konuda yeterli bilgiye ve sistemi işletecek kurumlara sahip olmamalarıdır. 1981-1990 döneminde en fazla anti damping vergisini ABD uygulamıştır: 169 Gelişmiş Ülkelere + 128 Gelişme Yolunda Ülkelere = 296 adet, Daha sonra Kanada (213 adet), Avusturalya (122 adet) ve AB (78 adet) gelmektedir. 1990 yılında yürürlükte bulunan 1980 tarihli Anti-Damping Kodu'nu 37 ülke onaylamış, 24 ülke de gözlemci statüsü ile Kod'a taraf olmuştur. Anti- Damping Kodu, kabul eden ülkelerin altışar aylık dönemler içinde geçmişte aldıkları anti damping kararlarını GATT'a bildirmelerini zorunlu kılmaktadır. Türkiye de anti-damping kodunu onaylayan ülkeler arasındadır. Gümrük Birliği ile, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye karşı uyguladığı damping vergileri kaldırılmamıştır. Damping vergilerinin askıya alınması için 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararında belirtilen hususlara Türkiye tarafından uyum sağlanması gerekmektedir. Ancak, Türkiye, Avrupa Birliği'nin damping vergilerini Gümrük Birliği sonucunda otomatik olarak üstlenmeyecektir. Yalnızca, aynı ülkeye karşı, aynı üründe yerli üreticiler tarafından damping şikayetinde bulunulması ve dampingin belirlenmesi durumunda önlem alınabilecektir. Dünyada ve Türkiye'de anti-damping vergisi uygulamasını anlatınız. SÜBVANSİYONLAR VE TELAFİ EDİCİ VERGİLER Dar anlamda sübvansiyonların kapsamına, şirketlere yapılan doğrudan nakit yardımlar girmektedir. Bu şekildeki sübvansiyonları, milli gelir hesaplarından ortaya çıkartmak çok kolaydır. Bununla beraber uluslararası karşılaştırmalarda bu konuda yanlış anlamaya yol açmamak için, sübvansiyon kapsamına ekonomide nakit yardımların yarattığı benzer etkileri ortaya çıkaran her türlü araçlar girmektedir. Bu açıdan konuya yaklaşıldığında, bir ülkede sektörler arasında kaynakların yeniden dağılımına sebep olan ve bütçeye yük getiren bütün hükümet müdahaleleri sübvansiyonların kapsamı içinde düşünülmektedir. İşsizlik sigortası veya sosyal güvenlik gibi geniş sosyal içerikli programlar, ülkede sektörler arasında kaynakların potansiyel olarak önemli ölçüde yeniden dağılımına yol açmasına rağmen, sübvansiyon tanımı içine girmemektedir. Uluslararası karşılaştırmalarda sübvansiyon kapsamına giren başlıca mali araçlar şunlardır: Doğrudan yardımlar, vergi imtiyazları, sübvansiyonlu krediler (yumuşak borçlar), garantili borçlar ile devletin bazı ticari şirketlere ortaklığı. Diğer taraftan devlet satın almaları aslında dolaylı ola- - 63 -

?? rak bir sübvansiyon ise de, uluslararası karşılaştırmalarda kapsama dahil edilmemektedir. Bilindiği gibi devlet ihalelerinde yerli üreticiler, uluslararası fiyatların üzerinde bile teklif verseler, dış rekabete karşı korundukları için tercih edilmektedirler. Bir örnek vermek gerekirse, pahalı yerli kömürler bu tip ihalelerde, ucuz ithal kömür yerine satın alınabilmektedir. Sübvansiyon kapsamına giren ve girmeyen başlıca unsurlar nelerdir? Genel olarak değerlendirildiğinde sübvansiyonlar, ekonomide toplam üretim artışına yol açmayarak toplum refahında bir azalmaya sebep olmaktadır. Sektör bazında ise, sübvanse edilen faaliyet alanlarında ve bölgelerde üretimi arttırabilmektedir. Bununla birlikte bazı özel durumlarda sübvansiyonlar ve diğer hükümet müdahaleleri toplumda refahı arttırabilmektedir. Bu refah artışının gerçekleşebilmesi için, piyasalarda mutlaka bir sapma (oligopolistik piyasalar gibi) olmalıdır. Böyle durumlarda, piyasaya yapılacak uygun dozlardaki sübvansiyonlar, sapmaları önler ve toplum refahının artmasına yol açabilir. Sübvansiyonların ekonomik etkileri nelerdir? Birçok OECD ülkesinde sınai sübvansiyonlar, tarifeler ve tarife dışı ticaret engellerine göre daha az sorun yaratmaktadır. Çünkü sübvansiyonlar, uluslararası ticarete, sınır engellerine göre daha az etkide bulunmakta ve belirlenip ortaya çıkarılması zaman almaktadır. Ayrıca sanayi sektörüne yapılan mali destekler, bir ölçüde her ülkenin kendi iç ekonomi politikasını ilgilendirmektedir. 1970'li yıllardan itibaren uluslararası ticarette gümrük tarifelerinde sağlanan önemli indirimler ), sübvansiyonların önemini daha da arttırmıştır. Sübvansiyonlar konusunda uluslararası kabul edilmiş standart metodlar ile tanımların olmayışı, bunların tarifelerden daha az açık ve az şeffaf olması sonucunu doğurmaktadır. Sübvansiyonların yukarıda açıklanan sakıncalarına engel olmak amacıyla GATT'ın 16'ncı maddesi sübvansiyon konusuna ayrılmıştır. Buna göre, sübvansiyon dolayısıyla ortaya çıkan haksız rekabetin giderilmesi ve bozulan iç fiyat dengesini sağlamak amacıyla ülke, telafi edici vergi olarak bilinen ve malın üretim veya ihracat aşamasında dolaylı veya dolaysız yapılan sübvansiyonları dengeleyen özel bir vergi uygulayabilir. Sübvansiyonların sakıncalarına engel olmak için hangi önlemler alınmaktadır? Telafi edici vergi miktarının sübvansiyona eşit veya ondan daha az olması konusunda ithalatı yapan ülkenin makamları yetkilidir. Fakat vergi, hiçbir zaman sübvansiyon miktarını geçemez ve sadece zarara yol açan sübvansiyon uygulaması süresince yürürlükte kalabilir. Vergi oranı, zararın etkisini ortadan kaldıracak ölçüde olabilir. Telafi edici verginin uygulanabilmesi için, anti-damping vergisinde olduğu gibi mutlaka bir soruşturmanın açılması gerekir. Soruşturma esnasında ihracatçı ülkenin sübvansiyonda bulunup bulunmadığı ve ithalatçı ülke sanayiinin bundan zarar görüp görmediği belirlenmeye çalışılır. Telafi edici vergi uygulamasında, sanayiin durumu dikkate alınmalı ve yapılan sübvansiyon ile iddia edilen zarar arasında bir bağ kurulmalıdır. Bütün telafi edici vergiler, konulmalarından itibaren 5 yıl içinde kaldırılmak zorundadır. Telafi edici vergilerin uygulama esasları nelerdir? - 64 -

? GATT Sübvansiyon Kodu 1974'de kabul edilmiş ve taraf ülkeler arasında 1980'de yürürlüğe girmiştir. Son GATT görüşmesi olan Uruguay Turu'nda sübvansiyonlar ve telafi edici vergiler konusu ele alınmıştır. Bu kapsamda devlet yardımlarının yasal olup olmadığının belirlenmesine, bunlardan bir kısmının yasaklanmasına, diğer kısmına ise uluslararası rekabete zarar vermediği sürece izin verilmesine karar verilmiştir. Sübvansiyon tanımı ayrıntılı olarak ele alınmış ve bazı sübvansiyonlar kesin olarak yasaklanmıştır. Gelişme yolundaki ülkeler için lehte ve farklı muameleyi içeren hükümlere yer verilmiş, bu ülkelerin mevcut sübvansiyonlarını 8 yıl içinde ortadan kaldırmaları öngörülmüştür. Türkiye, 1985 yılında GATT çerçevesinde ihracat sübvansiyonlarına karşı geliştirilen Kod'a taraf olmuştur. Fakat, GATT'a aykırı ihracatı teşvik uygulamasına devam edilmektedir. Bunların hemen kaldırılması gerekmektedir. Bunlardan en önemlileri; kurumlar vergisi istisnaları, AB'ne yönelik ihracatla ilgili ithalatta gümrük ve fon muafiyetleri, ihracatta ve ithalatta navlun primi uygulamasıdır. Söz konusu ihracatı teşvik araçları AB sistemi içinde uygulanmamaktadır. Bilindiği gibi Türkiye, AB ile 1.1.1996 tarihinde Gümrük Birliği'ni gerçekleştirmiştir. Gümrük Birliği içinde haksız rekabete yol açmamak için ihracat teşviklerinin AB'deki teşviklere uydurulması bir zorunluluktur. Ayrıca, ihracat kredilerindeki kredi faiz oranları da sorun olmaya devam etmektedir. AB, OECD tarafından her altı ayda bir yayınlanan ihracat faiz oranlarına uyum sağlamıştır. Bu çerçevede Türk sisteminin de bu uyumu gerçekleştirmesi gerekmektedir. Bu ise, Türkiye'de uygulanan ihracat faiz oranlarını bir hayli yükseltecektir. GATT Sübvansiyon Kodu ve Türkiye'nin durumu hakkında bilgi veriniz. DÖVİZ KONTROLÜ Gelişme yolunda olan ülkeler hızla sanayileşebilmek ve ekonomik kalkınmalarını gerçekleştirebilmek için ihraç ettiklerinden daha fazla ithalatta bulunma ihtiyacını duyarlar. Bu ihtiyaca karşılık adı geçen ülkelerin imkanları oldukça sınırlıdır. Böyle bir durumda gelişme yolunda olan ülkelerde dış ticaret ve buna bağlı olarak ödemeler dengesi devamlı açık verir ve döviz kıtlığı ortaya çıkar. Buna engel olmak için bu tip ekonomilerde döviz kontrol mekanizması uygulanması gereği doğar ve ülkeye giren tüm döviz ve effektif yabancı paralar devlet kontrolü altına alınır. İhracatçı, ihraç etmiş olduğu ürünlerin karşılığı olan dövizleri milli paraya çevirmek, buna karşılık ithalatçılar ithalat yapabilmek için döviz izni almak zorunda kalırlar. Eğer bir ülke döviz kontrolü politikası izliyorsa, şüphesiz bu politika sadece ithalatçı ve ihracatçıları kapsamakla kalmaz, aynı zamanda ülkenin tüm uluslararası ekonomik faaliyetlerini de içine alır. Döviz kontrolü, dolaylı ve dolaysız araçlar kullanılarak yapılmaktadır. Dolaylı araçlar arasında, para, kredi ve bütçe politikası, gümrük ve gider vergileri ile damga resmi ve transit taşımalardan alınan ücretler sayılabilir. Dolaysız döviz kontrolünün araçları ise, döviz kurlarının ayarlanması, döviz alış ve satış primleri, miktar sınırlamaları, döviz tasarruf yetkilerinin kaldırılması ile blokaj sistemidir. Döviz kontrolü nedir, türleri nelerdir? - 65 -

Türkiye'de 1989'da yürürlüğe giren 32 sayılı Karar çerçevesinde döviz kontrol rejiminde yapılan serbestleştirme ve iyileştirmelerden bazıları aşağıda ana başlıklar altında açıklanmıştır: Türk parasının ithal ve ihracı tamamen serbest bırakılmıştır. Böylece, Türk vatandaşlarının bankalar ve özel finans kurumları aracılığıyla yurt dışına Türk parası gönderebilme imkanı getirilmiştir. Türkiye'de yerleşik kişilerin beraberlerinde döviz bulundurmaları, bankalar, yetkili müesseseler ve özel finans kurumlarından istedikleri kadar döviz satın almaları, yurt dışına döviz transfer ettirmeleri ve bankalar nezdinde döviz tevdiat hesabı açmaları serbestisi getirilmiştir. İşletmelerin finansman ihtiyaçlarının karşılanması için işletme kredisi olarak yurt dışından kredi temin edilmesine imkan sağlanmıştır. Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışında ticari faaliyette bulunmaları ve yatırım yapmaları için 5 milyon ABD dolarına kadar sermaye ihraç etmeleri serbest bırakılmıştır. 50 milyon dolara kadar olan sermaye ihraçları Hazine Müsteşarlığının bunun üzerindeki miktarların transferi ise Bakanlar Kurulu'nun iznine tabi tutulmuştur. Türkiye'de yerleşik kişiler, 3.000 ABD doları veya eşiti dövizle birlikte 3.000 dolar karşılığı Türk Lirasını da dışarıya transfer edebilmek hakkına kavuşmuşlardır. PTT'ye, dövize ilişkin işlemler yapma yetkisi verilmiştir. İhracat rejimi esasları dahilinde altın ihracı serbest bırakılmıştır. Türkiye'de yerleşik kişilerin, yurt dışına menkul kıymet ihraç etmeleri ve yurt dışında satmaları serbest bırakılmıştır. Türkiye'de yerleşik kişilerin, yurt dışına döviz üzerinden garanti ve kefalet vermeleri serbest hale getirilmiştir.? Türkiye'de döviz kontrol rejiminde son yıllarda yapılan başlıca değişiklikler nelerdir? İHRACATI TEŞVİK ÖNLEMLERİ Günümüzde gerek gelişmiş ve gerekse gelişme yolunda olan ülkeler, ihracatın arttırılması konusunda büyük çabalar harcamaktadırlar. Gerçekten 1960'lardan sonra dünya ekonomisinde kendini hissettiren işsizlik, dış rekabet ve teknolojik yarış, en ileri ihracatı teşvik önlemlerinin uygulanmasına yol açmıştır. Gelişme yolunda olan ülkelerde kalkınmanın bir aracı olarak yararlanılan bu önlemler, Fransa, İngiltere, Japonya gibi gelişmesini tamamlamış ülkelerde başka amaçlar için de kullanılmaktadır. Dünya Bankası için B.Balassa tarafından gerçekleştirilen bir araştırma, ihracatı teşvik önlemlerinin önlemleri uygulayan ülkelerin ekonomik kalkınmaları üzerinde olumlu etkiler yarattığını ortaya koymuştur. Genel olarak ihracatı teşvik önlemleri, maliyetleri düşürerek veya gelirleri arttırarak ihracatı kârlı kılan tüm önlemleri içine almaktadır. İhracatı teşvik önlemlerinin önemi nedir? - 66 -

Türleri İhracatı teşvik önlemleri ülkeden ülkeye büyük farklılıklar göstermesine rağmen, çeşitli ülkelerde uygulanmakta olan teşvik önlemlerini esas olarak dört ana başlık altında toplamak mümkündür: İhracatta prim sistemi, ihracatta vergi iadesi ile vergi indirim ve muafiyeti, girdi teşvikleri ve devlet pazarlama yardımı. İhracatı teşvik edici bir araç olan devalüasyon, bir döviz kuru politikası olduğu için burada incelenmeyecektir. İhracatta Prim Sistemi Bu sistemin esası, ihraç malı üreten üreticilere ve dolayısıyla ihracatçılara genel anlamda para olarak devlet tarafından yapılan yardımlardır. Sistem bu şekliyle kısmi bir devalüasyon niteliğindedir. İhracatta Vergi İadesi ile Vergi Muafiyeti ve İndirimi İhracat için üretim yapılan bazı malların içinde ithal malı üretim faktörleri vardır. Ülkenin uygulamış olduğu gümrük vergisi dolayısıyla ihraç ürünü içindeki ithal malı, o ürünün fiyatını şişirecektir. Aynı durum ithal mallarındaki iç vergi yükünün ağırlaştırılması durumunda da ortaya çıkar. Bu sebeple ihracatçıların dış pazarlarda fiyat yönünden rekabet edebilmeleri için bu yüklerinden kurtarılmaları gerekir. Bu ise, vergi iadesi ile vergi muafiyeti ve indirimi yoluyla gerçekleştirilir. Girdi Teşvikleri Girdi teşviklerini başlıca üç ana başlık altında toplamak mümkündür. Birinci grup teşvikler, yatırımlar, işletme sermayesi ve ihracat kredileri üzerine etkili olan önlemleri kapsar. Burada amaç, ihracatçıya mali gücünün sınırlı kaldığı alanlarda yardımcı olarak onu ihracata yöneltebilmektir. Ucuz kredi, ihracatçı için çok önemli bir mali imkandır. Bu krediler, genel olarak yatırım ve işletme sermayesi ile üretim ve satışın finansmanında kullanılmaktadır. İkinci grup teşvikler ihracat kredi sigortası ile ilgilidir. Burada, ihracatçıya verilen kredinin garantisi veya sigortası önem kazanır ve devlet bu konuda ihracatçılara yardımcı olur. İhracatçıya ucuz fiyatla hammadde sağlanması, ulaşım ücretlerinde indirim ve personel eğitim gibi diğer üretim faktörlerinin teşviki de sonuncu grubu oluşturur.? Devlet Pazarlama Yardımı İhracatçı kuruluşlara ürünlerini pazarlamada karşılaşmış oldukları sorunları çözümleyebilmek için özellikle gelişme yolunda olan ülkelerde devlet yardımı bir zorunluluktur. Çünkü, bu ülkelerdeki işletmeler gelişmiş ülkelerin işletmelerine göre küçük ölçeklidir ve ürünlerini dış piyasalarda pazarlayacak ve araştırma yapacak güçten yoksundurlar. Bu sebeple dış piyasalar hakkında bilgi toplama, dış ülkelerde sergi açma, ihracat elemanı yetiştirme, ambalajlama ile ilgili hizmetlerin kamu kuruluşlarınca düşük ücretlerle veya karşılıksız olarak yapılması gerekir. Başlıca ihracatı teşvik türleri nelerdir? Bilgi veriniz. - 67 -

Türkiye'de İhracatı Teşvik Önlemleri Türkiye'de ihracatı teşvik politikası kapsamında, 1980'den sonra uygulanan başlıca teşvik araçları, Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanmış olan Döviz Kazandırıcı Faaliyetlerin Teşviki Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu'nda belirtildiği üzere, 13 başlık altında toplanabilir. Bunlar; Ucuz maliyetli ihracat kredisi, Vergi iadesi sistemi, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu'ndan yapılan ödemeler, İhracat karşılığı gümrük muafiyetli mal ithalatı imkanı, Katma Değer Vergisi muafiyeti, Döviz tahsisi, Kurumlar Vergisi muafiyeti, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu'ndan yapılan ödemeler, Navlun Primi, Konut Fonu muafiyeti, İhraç karşılığı dövizlerden mahsup, Vergi, resim ve harç istisnası, Geçici kabul rejimi ile ithalattır. Bununla birlikte 1990'lı yılların sonundaki İhracatı Teşvik Araçları genel olarak şunlardır: İhracat sayılan satış teslimler ile döviz kazandırıcı faaliyetler için vergi, resim ve harç istisnası; ihracata yönelik devlet yardımları; Dahilde İşleme Rejimi çerçevesinde Dahilde İşleme İzni Belgesi kapsamında, ihraç ürünlerinin üretiminde kullanılan hammadde, yardımcı madde, yarı mamul, mamul ve ambalaj malzemelerinin, ithalatta alınması gereken Gümrük Vergi, Fon ve KDV gibi mali yükler muaf olarak veya bu yükler teminata bağlanmak suretiyle ithali; Eximbank Kredi, Sigorta ve Garanti Programları; Hariçte İşleme Rejimi kapsamında yurt dışında malların işçiliğe tabi tutulabilmesi, Konut Fonu muafiyeti, ihracat dövizlerinden mahsup ve enerji teşvikidir. 1980'li ve 1990'lı yıllarda Türkiye'de uygulanan başlıca ihracat teşvik araçları nelerdir? Türkiye'de ihracatı teşvik politikası kapsamında ihracata yönelik devletyardımları, 11.1.1995 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile yeniden düzenlenmiştir. Bu devlet yardımları; Araştırma Geliştirme (ARGE) yardımlarını, Çevre koruma yardımlarını, Yurt içi ve yurt dışı uluslararası nitelikteki ihtisas fuarlarına ilişkin yardımları Pazar araştırmasına yönelik yardımları, Yurt dışı ofis, mağaza işletme ve tanıtım faaliyetleri için yardımları, - 68 -

Eğitim yardımlarını, Tarımsal ürünlerde ihracat iadesi yardımlarını, Kalkınma Planları ve Yıllık Programlardaki toplumsal ve ekonomik hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik uluslararası taahhütlerimize aykırılık teşkil etmeyecek diğer devlet yardımlarını, İstihdama "Yol Açma" Yardımını, Patent, Faydalı Model Belgesi ve Endüstriyel Tasarım Tescili Harcamalarının Desteklenmesini kapsamaktadır. Kararın yürütülmesine ilişkin her türlü düzenlemeyi yapmaya, Para Kredi Kurulu yetkili kılınmıştır. Karar kapsamında Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu'nca belirlenecek devlet yardımlarının uygulanması ve izlenmesi Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yürütülmektedir. Sağlanacak devlet yardımları için gerekli olan kaynak; Genel Bütçe içerisinde yer alan Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu ve bu Fon'a transfer edilecek ödeneklerden oluşmaktadır. 1995'te yürürlüğe giren ihracata yönelik devlet yardımları nelerdir? İhraç Ürünleri Girdilerine Gümrük Vergisi İstisnası: 31.12.1984 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan Tebliğ ile ihracatçıların kendilerinin veya yan sanayicilerin ihracını taahhüt ettikleri malların yapımında kullanacakları ham ve yardımcı maddelerle, ambalaj malzemelerinin ithalinin, gümrük vergisi ile ithalde alınan diğer vergi, resim ve fonlardan muaf olacağı belirtilmiştir. Eximbank Kredileri: AB'deki sistemde, kısa, orta ve uzun vadeli ihracat kredileri, alıcı kredileri, döviz kredilerinde kur garantisi ile sağlanan faiz sübvansiyonları, yabancı rakiplerle aynı şartları sağlamaya yönelik faiz sübvansiyonları, KOBİ'lere yönelik özel şartlı krediler uygulanmaktadır. Türkiye'de ise, sevk öncesi ihracat kredileri, ülke alıcı kredileri, hedef pazar ihracat kredisi, dış ticaret sermaye şirketlerine yönelik krediler vardır. Türk Eximbankı ihraçatçılara yukarıdaki gibi çeşitli isimler altında ve oldukça cazip koşullarda İhracat kredisi sağlamaktadır. Ayrıca bu bankanın kredi garanti ve sigorta programları da işlemektedir. Hariçte İşleme Rejimi: Serbest dolaşımdaki eşyanın, işlenmek üzere Türkiye gümrük bölgesinden geçici olarak üçüncü ülkelere ihracı ve bu faaliyetler sonucunda elde edilen ürünlere tam veya kısmi muafiyet uygulanmak suretiyle tekrar serbest dolaşıma girmesidir. Konut Fonu Muafiyeti: Gümrük tarifeleri numaraları 27.09, 27.10, 27.11, 27.12, 27.13 ve 27.14 olan malların (petrol ve türevleri) Türkiye üzerinden üçüncü ülkelere yönelik karayolu taşımalarında beher metrik tondan 3 Amerikan doları Konut Fonu'na kesinti yapılmaktadır. Ancak mükellefler, Dış Ticaret Müstaşarlığından İhracatı Teşvik Belgesi almak şartıyla bu kesintiden muaf tutulabilmektedirler. İhracat Karşılığı Dövizlerden Mahsup: Türkiye'de sıkı döviz kontrolünün uygulandığı dönemlerde ihracatçılar, Türk Parası Kıymetini Koruma Kanunu uyarınca, ihracat tarihinden itibaren 3 ay veya dövizi elde ettikleri tarihten itibaren 10 gün içinde ihracat işleminden sağladıkları dövizleri Merkez Bankası'na teslim etmek durumunda idiler. 1980 yılında alınan İstikrar Kararları çerçevesinde ihracatçılar, ihraç dövizlerinin % 5'i veya 40 bin dolarlık kısmını Merkez Bankası'na teslim edecekleri dövizlerden mahsup etme hakkına kavuşmuşlardır. 1988 ve 1989 yıllarında ül- - 69 -

keye döviz getirme süresi 6 aya çıkarılmış, mahsup oranı da, dövizin ülkeye 3 ay içinde getirilmesi durumunda % 30 olarak belirlenmiştir. Ayrıca, 88/12812 Sayılı Kararla ihracatı teşvik belgesi ile sağlanan dövizlerin, yurda getirilmeyerek, belge sahibi ihraçatçılar ile imalatçı ihracatçıların döviz ihtiyaçlarına mahsup edilme imkanı getirilmiştir. Enerji Teşviki: Bu teşvike örnek olarak imalatçı/ihracatçılara 89/14002 sayılı Karar ile ihtiyaçları olan fuel oili vergi ve fonlardan muaf olarak ithal etmeleri ve elektriği Kwh başına 1 cent karşılığı TL olarak alabilmeleri imkânı sağlanması gösterilebilir. İzlenen döviz kuru politikası da eğer yerli parayı aşırı değerlendirmiyor ve gerçekçi bir şekilde kur belirlemesi yapılıyorsa önemli bir ihracatı teşvik aracı olma niteliği taşır. Bu konu Döviz Kuru sistemleri ve Politikalarının ele alındığı Ünite 11 de daha ayrıntılı olarak incelenecektir. İhraç ürünleri girdilerine gümrük vergisi istisnası, eximbank kredileri, hariçte işleme rejimi, konut fonu muafiyeti, ihracat karşılığı dövizlerden mahsup ve enerji teşviki gibi araçlar ihracatı nasıl teşvik eder? İhracatı Teşvik Önlemlerinin Etkinliği Bir ekonomide ihracatın geliştirilmesi için bazı teşvik önlemleri uygulanıyorsa, sonuçta ihracat artmalı, ekonomide uygun birkaynak tahsisi sağlanmalı ve sosyal kârlılığın gerekleri yerine getirilmelidir. İç pazar ile ihraç pazarları için yapılan üretime sağlanan teşvikler, o kesimde ölçek ekonomilerinin ve teknik gelişmenin ortaya çıkmasına yardım etmelidir. Yabancı pazarlara girmenin getireceği ek giderler (pazarlama için bilgi toplama maliyetleri, ihracatın dahili ekonomide karşılayabileceğinden daha fazla riskle karşılaşması gibi) uygun teşviklerle karşılanmalıdır. İhracatçılara gerekli teşvikler sağlanırken tıpkı genç sanayilerin tarife ile korunmasında olduğu gibi, teşvikler yeni pazarlar kazanılıncaya kadar istikrarlı bir şekilde devam etmeli ancak sonsuza dek sürmemelidir. Çünkü bu, teşvikten yararlanan kesimleri tembelliğe ve sürekli rekabetten uzak bir ortamda çalışmaya alıştırabilir. Ekonomide ihracatı teşvik önlemlerinin amacı, ihracat pazarlarına üretim yapan üreticileri, aynen tarife ve miktar kısıtlaması ile iç üreticileri rakip ülkelerin rekabetinden korumada olduğu gibi, sakınmaktır. Tarife ve miktar kısıtlamaları bir anlamda ithal ikâmesi (ithal edilen ürünleri üreten) üreticilerine iç pazarda dolaysız bir şekilde mali yardım sağlarken, ihracatı teşvik önlemleri de yerli ürünlere dış pazarlarda rekabet gücü kazandırmaktadır. İhracatı teşvik önlemlerinin ekonomide etkin bir şekilde uygulanabilmesi için aşağıda belirtilen üç önemli noktayı gözden uzak tutmamak gerekir. Teşvik önlemleri ile ilgili genel kuralın ilki, teşvik önlemlerinde mümkün olduğu kadar özel üretim yardımlarından kaçınmaktır. Çünkü daha sonra bu yardımları ortadan kaldırmak zorlaşacağı gibi, böyle bir teşvik politikası ekonomide etkinlikten uzak sanayilerin doğmasına da yol açacaktır. İkinci kural, teşviklerin mümkün olduğu kadar yeni ihraç ürünleri ile sınırlandırılması veya ihracat potansiyeli olan üretimin teşviki için kullanılması ile ilgilidir. Buradaki amaç, zaten mevcut olan ihracata daha fazla kâr sağlamak değil, yeni ürünlerin başlangıçtaki dezavantajını ortadan kaldırarak ihracatını arttırmasına imkan vermektir. Son olarak ihracatı - 70 -

? teşvik önlemleri, mümkün olduğu kadar uluslararası alanda tarife korumalarına ve misilemelere yol açmayacak nitelikte olmalıdır. Uluslararası ticarette geçerli olan kurallara göre, ithalata tarife ve miktar kısıtlamaları uygulamak bir ölçüde mümkün iken, ihracatı geliştirmek için ihracata mali yardımda bulanmak misillemelere yol açabilmektedir. Gerçekten ihracatı teşvikte çeşitli önlemler vardır ki, bunlar herhangi bir misillemeyi gerektirmez. Meselâ ihracatçılara devletçe sağlanan pazar bilgileri, çeşitli ticaret fuarlarının organizasyonu, ihracat pazarlama kurumları, tercihli ihracat kredileri ve kredi garantileri bu arada sayılabilir. İhracatı teşvik önlemlerinin etkinliği ne demektir ve nasıl sağlanır? İhracatı Teşvik ve İthal İkâmesi Politikalarının Karşılaştırması İhracatı teşvik önlemlerini kullanan ihracatı teşvik politikası ile tarifeler ve tarife dışı kısıtlamaları kullanan ithal ikamesi politikası, aslında birbirine tamamen zıt iki dış ekonomi politikasıdır. İhracatı teşvik politikası ihracat için üretim ile üretilen ürünlerin dışarıya satımını kolaylaştırıcı ve teşvik edici bir politika olduğu halde, ithal ikamesi politikası dışarıdan getirtilen malların ithalını kısıtlayıcı ve bunların yurt içinde üretilmesi için gerekli teşvikler ile ekonomik korumayı sağlayıcı bir politikadır. Aslında her iki politika da ekonomik etkileri yönünden simetriktir. Çünkü, her iki durumda da dahili üreticiler daha ucuz üretim yapan yabancı üreticilere karşı korunmakta, onların üretim ve ihracatlarını olumsuz yönde etkilemektedirler. Ayrıca, her iki politikanın uluslararasında kabulü yönünden farklılıklar vardır. İthal kısıtlamaları genellikle o ülkenin kendi iç sorunu olarak düşünülürken, ihracatta yardım şeklindeki teşvikler, yabancıların misillemelerine yol açabilmektedir. İhracatı teşvik ve ithal ikamesi politikaları ne demektir? Şimdi, ihracatı teşvik politikasının ithal ikamesi politikasına üstün olduğu noktaları görmeye çalışalım. Genel olarak ihracatı teşvik politikası, ülkedeki karar organlarına ithal ikamesi politikasına göre daha açık görünür. İhracata ağırlık veren bir kalkınma stratejisinde daha çok dolaylı müdahaleler gereklidir. Karar organları ihracatın teşviki ile ilgilendikleri zaman ithal ikamesi politikasında olduğu gibi dolaysız kontrollere pek gerek kal maz. Çünkü ithal ikamesi politikası sonucunda eğer ekonomide bazı sektörlerde tekelci kuruluşlar ortaya çıktıysa, bu kuruluşların gücünü kırmak için bazı girişimlerde bulunmak gerekecektir. Aksi takdirde bunların sosyal açıdan zararlı oldukları ortaya çıkar. İhracatın teşvikinde ise, yukarıda belirtildiği şekilde dolaysız olarak ekonomiye müdahale etmek zorunluluğu ortadan kalkmaktadır. Ekonomide ihracat için üretim yapan işletmeler, uluslararası pazarlarda, büyük ölçüde fiyat ve kalite rekabeti ile karşı karşıladırlar. Aksine, ithal ikamesi sanayileri ülke içinde hiçbir önemli rekabet ile yüz yüze gelmeden üretim yaparlar. Dışa karşı korunmuş tekelci üretim biçimi, prodüktivitenin düşmesine sebep olduğu gibi yeni üretim tekniklerinin uygulanmasına da engel teşkil eder. İhracat için üretim yapan sanayi işletmelerinde, içe dönük üretim yapan işletmelerde olduğu gibi tekelci rekabet durumu pek yoktur. Üretim yapılacak kesimde önemli ölçüde bölünemezlik ve ölçek ekonomisi varsa, ihracata ağırlık veren sanayileşme politikası sonucunda işletmelerin optimum ölçekte kurulmaları mümkün olur. Böylece ihracata ağırlık veren bir politika izlenmesi durumunda geniş kapasiteli ve cüce ol- - 71 -