Duloksetin: Klinik Kullanýmý



Benzer belgeler
Anksiyete Bozukluklarının Tedavisinde Antidepresanlar. Doç Dr Selim Tümkaya

Paroksetinin Sosyal Anksiyete Bozukluðu Tedavisinde Kullanýmý

Ağrı ve psikiyatrik yaklaşım. Prof.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD

Paroksetin ve Depresyon

Duloksetin: Farmakolojisi

Mirtazapinin Major Depresyonda Etki Baþlangýcý ve Güvenilirliði: Olgu Serisi

Son 10 yıldır ilaç endüstrisi ile bir ilişkim (araştırmacı, danışman ve konuşmacı) yoktur.

Depresif Bozukluklarýn Tedavisinde Moklobemid Kullanýmý

Agomelatin: Yeni Antidepresan İlaç ve Yeni Bulgular

Agomelatinin Klinik Kullanýmý: Major Depresyon

Sosyal fobi, insanlarýn hem sosyal hem de iþ

Dirençli Depresyonlarýn Tedavisi

Antidepresan Güçlendirme Tedavileri

PSİKOFARMAKOLOJİ-5. ANTİDEPRESANLAR Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül. HKU, Psikoloji YL, 2017 Bahar.

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

Az sayıda ilaç. Uzun süreli koruyucu kullanım İlaç değişiminin uzun sürede olması. Hastayı bilgilendirme İzleme

Manyetik Rezonans ve Bilgisayarlý Tomografi Öncesi Hastalarda Anksiyete ve Depresyon

Yaygýn Anksiyete Bozukluðu Tanýlý Bireylere Verilen Psikoeðitimin Tedavideki Etkinliðinin Ýncelenmesi

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

Depresyonda Tedavi: Genel Ýlkeler ve Kullanýlan Antidepresan Ýlaçlar

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Yineleyici ve Tek Dönem Major Depresif Bozukluðu Olan Hastalarýn Kiþilik ve Affektif Mizaç Özellikleri

Hemodiyaliz ve Periton Diyalizi Uygulanan Hastalarda Psikiyatrik Bozukluklar, Algýlanan Sosyal Destek ve Yaþam Kalitesi Düzeylerinin Karþýlaþtýrýlmasý

Sosyal Kaygý Bozukluðu ile Panik Bozukluðu Olgularýnýn Demografik ve Bazý Klinik Özellikler Açýsýndan Karþýlaþtýrýlmasý

Major depresif bozukluk tam olarak iyileþebildiði

Özgül Serotonin Geri Alým Engelleyicilerine Baðlý Kesilme Sendromlarý

Rapor edilen iðne batma yaralanmalarýnýn %56 sý güvenlikli ürünler kullanýlarak önlenebilir den fazla patojen bulaþabilir.

Aðrý tanýsý klinik olarak, DITI ile konulabilir

Majör Depresif Bozuklukta Sertralin ve Reboksetin in Etkinlik ve Güvenilirliğinin Karşılaştırılması

Major depresyon: Semptomatik iyileşme. Prof. Dr. Fisun Akdeniz

Yatan hastalarýn anksiyete ve depresyon düzeyleri ve iliþkili faktörlerin incelenmesi

Bilindiði gibi genel toplumda depresyonun görülme

Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125: Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL.

Major Depresif Bozukluk Tedavisinde Yetersiz Yanıtın Yönetimi ve Yeni Tedavi Seçenekleri

Nöroloji servisine yatan hastalarda yüksek oranda psikiyatrik hastalıklar görülür. Prevalans %39-64 arasındadır.

FACTORS RELATED TO THERAPEUTIC DRUG LEVELS OF DULOXETIN IN MAJOR DEPRESSION

Ýntiharýn Nörobiyolojisi #

Agorofobisi Olmayan Panik Bozukluk Hastalarýnda Eþlik Eden Sosyal Fobik Semptomlarýn ve Sosyodemografik Deðiþkenlerin Ýncelenmesi

Depresyon, Pratisyen Hekimler ve Depresyon Eðitimi

Anksiyete Bozukluðu ve Depresyonun Tanýsal Ýliþkileri

Nöropatik Ağrı Tedavi Algoritması

GÜÇLER VE GÜÇLÜKLER ANKETÝ'NÝN (GGA) TÜRKÇE UYARLAMASININ PSÝKOMETRÝK ÖZELLÝKLERÝ


Depresyon Tanýsý Almýþ Hastalarda Ölüm Kaygýsýnýn Araþtýrýlmasý

DEHB Tanýlý Çocuklarýn Ebeveynlerinde DEHB Oraný

YENÝ YAYINLARDAN ÖZETLER

Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi, Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

Bipolar Bozukluk Baþlangýç Yaþýnýn Klinik ve Gidiþ Özellikleriyle Ýliþkisi

Panik Bozukluðu Tedavisinde Paroksetin Kullanýmý

Depresyonda İşlevsel İyileşme ve Brintellix

Þizofreni ve Cinsiyet: Baþlangýç Yaþý ve Sosyodemografik Özellikler

Depresyonda biyolojik tedaviler, farmakoterapi, Depresyonun Biyolojik Tedavileri. Özet

Depresyonda Güncel Tedaviler. Doç. Dr. Murat ERKIRAN

Subklinik Hipotiroidili Hastalarda Tiroid Replasman Tedavisinin Anksiyete ve Depresyon Düzeylerine Etkisi


1960'lardan Günümüze Depresyonun Epidemiyolojisi, Tarihsel Bir Bakýþ

Kadýnlarda yaþam boyu depresyon görülme sýklýðý

AĞIR ŞİDDETTE DEPRESYON SAĞALTIMI

Þizofrenide Cinsel Ýþlev Bozukluklarý: Kesitsel Bir Deðerlendirme

Son yýllarda teknolojinin ve yaþam kalitesinin

Dr. Sarp Üner*, Dr. Þevkat Bahar Özvarýþ**, Sevgi Turan***, Umut Arýöz***, Dr. Orhan Odabaþý****, Dr. Melih Elçin****, Dr. Ýskender Sayek***** Giriþ

Çocukluk ve Ergenlik Dönemi Þizofrenisinde Tedavi

Bel ve Boyun Aðrýsý Hastalarýnda Anksiyete, Depresyon ve Yaþam Kalitesi #

Somatoform Bozukluklarýn Ýlaçla Tedavisi

Madde Kullanma Eðilimi Ölçeðinin Geçerlik ve Güvenilirliði

m3/saat AISI

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde)

Týp Fakültesi öðrencilerinin Anatomi dersi sýnavlarýndaki sistemlere göre baþarý düzeylerinin deðerlendirilmesi

Yaþlýda depresyonun prevalansý, psikopatolojisi, etiyolojisi

Psikiyatrik literatürde 1800'lerden beri görünmekte

Cinsel Ýþlev Bozukluklarýnda Ýlk Basamak Deðerlendirme ve Ayýrýcý Taný

Þizofreni birçok davranýþ ve düþünce bozukluðuna;

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu

Bedensel hastalýðý olanlarda depresyon morbidite

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.

Alzheimer Hastalýðýnda Donepezil Hidroklorür Etkinliðinin Kantitatif EEG ile Deðerlendirilmesi

Pelvik Ağrı Psikiyatr ne düşünür? Prof. Dr. Hayriye Elbi Ege Ü.T.F. Ruh Sağlığı ve Hastalıkları

Depresif Bozukluklarda Risk Etkenleri

Kronik Hastalýk ve Depresyon

Depresyon Tanýsý Almýþ Hastalarda Ölüm Kaygýsýnýn Araþtýrýlmasý

Obsesif kompulsif bozuklukta sosyodemografik verilerin tedaviye direnç açýsýndan karþýlaþtýrýlmasý

Depresyonda taný ve ayýrýcý taný sorununu ele. Depresyonda Taný ve Ayýrýcý Taný. Özet. Bunun yanýsýra aþaðýdaki belirtilerden en az 5 i bulunmalýdýr.

Psoriazis vulgarisli hastalarda kişilik özellikleri ve yaygın psikiyatrik tablolar

Yaþlý hastanýn deðerlendirilmesi aþamasýnda bazý

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

Dr. Pembe Keskinoðlu*, Dr. Özgü Özkul**, Dr. Ruhan Ayan**, Dr. Gamze Norgaz**, Dr. Hatice Giray*, Dr. Bülent Kýlýç***

Duchenne Muskuler Distrofili Çocuklarýn Aile Ýþlevlerinin ve Annelerinde Depresyon ve Kaygý Düzeylerinin Araþtýrýlmasý

Omurilik Felçli Hastalarda Travma Sonrasý Stres Bozukluðu ve Ýliþkili Faktörler

Dünyada ortalama yaþam süresinde beklenen

Anksiyöz depresyon: Bir depresyon alt grubu mu?

Anksiyete Belirtilerinin Eşlik Ettiği Majör Depresif Bozukluğun Tanı ve Sağaltımındaki Güçlükler

Saðlýklý Bir Diþeti Nasýl Olmalýdýr? Saðlýklý diþeti, çoðunlukla açýk pembe renkli, sert kývamlý, mat, yüzeyi portakal kabuðu görünümünde ve diþlerin

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Erciyes Üniversitesi Öðrencilerinde Sigara Ýçme Durumunun Yýllarý Arasýndaki Deðiþimi

Stres Tipte İdrar Kaçırmada Medikal Tedavi

Demans, Multipl Skleroz, Parkinson Hastalýðý ve Edinsel Baðýþýklýk Yetmezliði Sendromunda Ýzlenen Nöropsikiyatrik Belirtiler

Menopozda Semptom Örüntüsünün Anksiyete, Depresyon Düzeyleri ve Sosyal Destek ile Ýliþkisinin Ýncelenmesi

yılları İlişki Bildirimi

Kronik Böbrek Yetmezlikli Depresif Hastalarda Sitalopram Tedavisinin Yaþam Kalitesine Etkisi: Açýk Etiketli Bir Ön Çalýþma

HIV Enfeksiyonu ve AIDS'in Psikiyatrik Yönleri

Transkript:

Duloksetin: Klinik Kullanýmý Nevzat Yüksel 1 1 Prof.Dr., Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Ankara GÝRÝÞ Major depresyonun genel toplumdaki yaþam boyu prevalansý erkekler için %12, kadýnlar için %25, genel toplum için %15 kadardýr. Dünya Saðlýk Örgütü verilerine göre yeti kaybýna yol açan hastalýklar sýralamasýnda 4. sýradadýr. Önümüzdeki 10 yýlda ilk sýraya yükselmesi beklenmektedir. Piyasada çok sayýda antidepresan ilaç bulunmasýna karþýn tedavi sorunlarý tamamen çözülebilmiþ deðildir. Ýlaçlar hem tüm olgularda etkin olmamakta hem de uzun vadede koruyucu olmayabilmektedirler. Serotonin geri alým inhibitörleri (SSRI) kendilerinden önceki ilaç grubuna göre önemli ölçüde kullaným güvenliði saðlamýþlardýr. Ancak etkinlik yönünden önemli bir üstünlük saðlamamýþlardýr. Antidepresanlarla genel yanýt olasýlýðý %40-60 kadardýr. Yanýt veren hastalarda da önemli ölçüde kalýntý belirtiler olabilmekte, bazý belirtiler ise yanýt vermemektedir. Kalýntý belirtiler yineleme için belirleyici olmakta, prognozu doðrudan olumsuz yönde etkilemektedir (Yüksel 2007). SSRI grubu ilaçlarýn yaygýn olarak kullanýmý ile norepinefrinin rolü göz ardý edilmiþtir. Ayný anda hem serotonin ve NE üzerinden etki eden ilaçlarýn geliþtirilmesi son yýllarda olmuþtur. Bu grup ilaçlar depresyon tedavisinde bir ilerleme saðlamýþtýr. Bu grup ilaçlardan biri de duloksetindir. Depresyon tedavisi yanýnda periferik diyabetik nöropatide ve kadýnlarda stres inkontinansý tedavisinde geniþ biçimde araþtýrýlmýþtýr. Özellikle duloksetin aðrýnýn eþlik ettiði bazý hastalýklarda da geniþ biçimde kullanýlýr olmuþtur. ABD'de depresyon tedavisi yanýnda periferik diyabetik nöropatide, Avrupa ülkelerinin önemli bir bölümünde bu kullaným alanlarýna ek olarak kadýnlarda stres inkontinansý tedavisinde de indikasyon almýþtýr (Trivedi ve ark. 2008, Wernicke ve ark. 2005). Depresyonda kullanýmý Duloksetininin temel kullaným indikasyonu major depresif bozukluktur. Etkinliði çok sayýda plasebo kontrollü çalýþmada kanýtlanmýþtýr. Bu hastalarda ortalama kullaným dozu 40-120 mg/gün dozunda olmuþtur. Duloksetin bu çalýþmalarda belirtilerde azalma yönünden belirgin olarak üstün bulunmuþtur. Belirtilerin þiddetini ölçmekte kullanýlan Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeði'nde (HAMD) belirtilerde %10 ve 20 azalma için gereken süreler plaseboya göre önemli ölçüde kýsa olmuþtur. Belirtilerde bu kadar azalma duloksetinde 14 ve 21 günlerde saðlanýrken plseboda 34 ve 49. günlerde ortaya çýkmýþtýr (Detke ve ark. 2002a, 2002b, Brannan ve ark. 2005). Depresif duygudurum üzerindeki etki de hýzlý baþlamaktadýr. Etki 1. haftada ortaya çýkmaktadýr. Depresyona eþlik eden somatik belirtiler üzerinde de etkiler depresif duyguduruma benzer biçimde 1. haftada ortaya çýkmaktadýr. Anksiyete belirtileri üzerindeki etkileri ikinci haftada belirginleþmektedir. Duloksetinin deðiþken dozlarýnýn etki büyüklükleri 6 akut faz III araþtýrmasýnýn toplu sonuçlarýnýn metaanalitik analizi yapýlmýþtýr. 9

Yüksel N. Duloksetinin 40, 60, 80 ve 120 mg'lýk dozlarýna ait klinik etkiler deðerlendirilmiþtir. 40 mg'lýk dozda etki minimum düzeydedir. 60 mg ve üzerindeki dozlarý benzer etkinlik profili göstermiþtir. 40-80 mg arasý dozlarda tolerans sorunlarý benzer düzeyde bulunmuþtur (Pritchett ve ark. 2007, Cymbalta Ürün Monografý 2008). Depresyonda somatik belirtiler sýklýkla önemli bir yer tutmaktadýr. Fiziksel hastalýklarla açýklanamaýyan baþ aðrýsý, sýrt aðrýsý, mide aðrýsý, deðiþken aðrýlar sýk olarak izlenmektedir. Bu tür belirtiler üzerinde duloksetinin daha etkin olduðu konusnda gözlemler vardýr (Bymaster ve ark. 2005). Duloksetin çok sayýda karþýlaþtýrmalý ve açýk çalýþmada denenmiþtir. Hudson ve ark. toplam 533 hastada duloksetini günde 60 mg dozunda denemiþlerdir. Bu çalýþmanýn ilk aþamasý 12 hafta sürmüþtür. Bu araþtýrmada olgularda HAMD'den 18 puan veya daha fazla puan almasý ve CGI'de ise hastalýðýn þiddetinin 4 veya daha aðýr olmasý koþulu aranmýþtýr. Araþtýrmada aðrý ve somatik belirtiler de deðerlendirmeye alýnmýþtýr. Cinsel iþlevler üzerindeki etkiler de özellikle araþtýrýlmýþtýr. Bu araþtýrmada yan etkilere baðlý olarak ilacýn býrakýlmasý %11.3 oranýnda verilmektedir. Tedaviye baðlý yan etkilerde %10'dan daha fazla olanlar ise bulantý, baþ aðrýsý, aðýz kuruluðu, somnolans, insomnia ve baþ dönmesi olarak izlenmiþtir. %5'ten daha fazla olarak izlenen diðer yan etkiler ise ishal, kabýzlýk, terlemede artma, bunaltý, iþtah azlýðý, tremor, yorgunluk ve kusma olarak verilmektedir. 12 haftalýk çalýþma süresinde gerek etkinlik gerekse de yaþam niteliði açýsýndan önemli düzelmeler saðlanmýþtýr. Fiziksel belirtilerde düzelme 2-3. haftalarda en yüksek düzeye ulaþmaktadýr (Hudson ve ark. 2007). Benzer bir baþka çalýþmada (Hirschfeld ve ark. 2005) major depresyon tanýsý alan ve 60 mg/gün dozunda duloksetin kullanan 251 hasta ile plasebo alan 261 hasta karþýlaþtýrýlmýþtýr. 9 haftalýk araþtýrma süresinde hastalarda belirtilerde deðiþim HAMD ile, aðrý belirtileri de özel bir ölçekle deðerlendirilmiþtir. HAMD'de belirgin düzelme tedavinin 2. haftasýnda gerçekleþmiþtir. Ýlk haftada önemli ölçüde düzelen belirtiler ise depresif duygudurum, suçluluk duygularý, intihar düþünceleri, iþ ve aktivitelere ilgi kaybý ve psiþik anksiyete olmuþtur. Aðrý semptomlarýndan ise sýrt ve omuz aðrýlarý en hýzlý düzelmiþtir. Diðer belirtilerden retardasyon 2. haftada, hipokondriazis 3. haftada, genel somatik belirtiler 5. haftada, orta ve geç dönem uykusuzluðu 7. haftada, gastrointestinal belirtiler, genital semptomlar, içgörü, erken dönem uyklusuzluðu gibi belirtilerde düzelme 9. haftalarda belirginleþmiþtir. Ajitasyon, somatik anksiyete ve kilo kaybý açýsýndan duloksetin ile plasebo arasýnda belirgin bir fark tedavinin herhangi bir aþamasýnda ortaya çýkmamýþtýr. 1-2. haftalarda plasebo alan hastalar daha az gastrointestinal belirti ve daha az kilo kaybý göstermiþlerdir. Bu fark tedavinin bundan sonraki aþamalarýnda ortadan kalkmýþtýr. Araþtýrma süresinin sonunda duloksetin gastrointesinal belirtiler üzerindeki etkisi plasebodan belirgin ölçüde üstün bulunmuþtur. Duloksetin ile tedavi edilen olgular 2. haftada yüksek yanýt oraný ve 5. haftada yüksek remisyon oraný göstermiþlerdir. Perahia ve ark. (2006b) çift kör, kontrollü karþýlaþtýrmalý bir çalýþmalarda 80-120 mg duloksetini 20 mg/gün paroksetin ile karþýlaþtýrmýþlardýr. 8. haftada duloksetin HAMD puanlarý açýsýndan plaseboya göre belirgin olarak etkin bulunurken bu sürede paroksetin ile belirgin bir farklýlaþma izlenmemiþtir. Tedaviye baðlý yan etkiler ve tolerans sorunlarý açýsýndan iki ilaç benzer bulunmuþtur. Stewart ve ark. (2006) duloksetinle yapýlan çift kör plasebo kontrollu, rastgele hasta seçimli 7 araþtýrmanýn toplu sonuçlarýný yayýnlamýþlardýr. Araþtýrmada DSM IV'e göre major depresyon tanýsý alan hastalar incelenmiþtir. Duloksetin grubu 318 erkek, 578 kadýn; plasebo grubu 242 erkek ve 485 kadýndan oluþmuþtur. Olgular en çok 9 hafta izlenen hastalardan oluþmuþtur. Ýlacýn yan etkilerine baðlý olarak tedaviyi býrakma erkeklerde %18.6, kadýnlarda %12.5 oranýnda bulunmuþtur. En sýk izlenen yan etkiler ise bulantý, baþ aðrýsý, aðýz kuruluðu, ishal ve kabýzlýk olmuþtur. Ýki nörotransmitter üzerinden etki eden ve SNRI olarak bilinen antidepresanlarýn terapötik etkinlik açýsýndan tek nörotransmitter üzerinden etki eden ilaçlara göre daha iyi olduðu konusunda gözlemler vardýr. Bu görüþü sýnamak için duloksetin, paroksetin ve fluoksetin ile 6 faz II ve III çalýþmasýnýn toplu verileri ile metaanalitik olarak karþýlaþtýrýlmýþtýr. Araþtýrmalarda duloksetin 40-120 mg/gün doz aralýðýnda, paroksetin ve fluoksetin 10

Duloksetin: Klinik Kullanýmý ise 20 mg/gün dozlarýnda kullanýlmýþtýr. Remisyon ölçütü olarak da araþtýrma sonunda HAMD ölçeðinde puanlarýn 7 ve altýnda olmasý koþulu aranmýþtýr. Remisyon oranlarý duloksetin ile %40.3, fluoksetin ve paroksetin ile %38.3, plasebo ile %28.4 olarak bulunmuþtur. SSRI grubu ile duloksetin arasýndaki remisyon oranlarýnýn karþýlaþtýrmasýnda fark istatistiksel açýdan anlamlý düzeyde bulunmamýþtýr. Aðýr olgularda remisyon oranlarý duloksetin lehine daha yüksek bulunmuþtur (Thase ve ark. 2007). Duloksetin venlafaksin ile de karþýlaþtýrýlmýþtýr. Perahia ve ark. (2008a) çok merkezli, plasebo kontrollu ve rastgele hasta seçimli bir araþtýrmada 150-225 mg/gün venlafaksin ve 60-120 mg/gün duloksetin alan iki hasta grubu risk yarar yönünden karþýlaþtýrmýþlardýr. Ýki grup arasýnda önemli bir fark bulunmamýþtýr. Depresyonun þiddeti ile terapötik etkinlik arasýnda baðlantý var mý? Klinisyenler arasýnda antidepresan ilaçlarýn etkinliðinin baþlangýçtaki belirtilerin þiddeti ile baðlantýlý olduðu, baþlangýç belirtiler azaldýkça terapotik etkinin de azaldýðý, terapötik etkinin büyüklüðünün de baþlangýç belirtilerinin þiddeti ile baðlantýlý olduðu konusunda genel bir kaný vardýr. Shelton ve ark. (2007b) çift kör ve rastgele örnek seçimli 9 araþtýrmanýn verilerini metaanalitik olarak incelemiþlerdir. Bu araþtýrmalarda toplam 2227 olguda duloksetin 40-120 mg/gün dozunda kullanýlmýþtýr. Hastalardan HAMD puaný 19 ve altýnda olanlar hafif, 20-24 arasýndakiler orta ve 25 ve üzerinde olan olgular ise aðýr olgu olarak deðerlendirilmiþtir. Hastalýðýn þiddetine baðlý olmaksýzýn depresif duygudurum, intihar düþünceleri, iþ ve aktivitelere karþý ilgi, psiþik anksiyete alt baþlýklarýnda depresyonun þiddetinden baðýmsýz olarak önemli ölçüde düzelmeler saðlanmýþtýr. Bu baþlýklarda etkinlik birinci haftada ortaya çýkmýþtýr. Genel anksiyete, somatik semptomlar ve hipokondriazis alt baþlýklarýnda ise orta ve aðýr depresyon olgularýnda önemli ölçüde düzelmeler saðlanmýþtýr. Hafif ve aðýr depresyon olgularýnda aðrý belirtilerinde araþtýrma bitiminde, 8-9. haftalarda önemli düzelmeler olmuþtur. Diðer bir çalýþmada plasebo kontrollu olarak yapýlan 4 çalýþmanýn sonuçlarý metaanalitik olarak deðerlendirilmiþtir. Hastalar geriye dönük olarak HAMD puanlarýna göre baþlangýç puanlarý 19'un altýnda olanlar, 20-24 arasýnda olanlar ve 25 ve üzerinde olanlar olmak üzere üç gruba ayrýlmýþtýr. Ýlk grup hafif, ikinci grup orta ve sonuncusu da aðýr olgular olarak deðerlendirilmiþtir. Orta- aðýr belirti grubu karþýlaþtýrmasýnda HAMD ölçeðinde 17 nolu madde hariç tüm gruplar ve baþlýklar arasý karþýlaþtýrmalarda duloksetin plasebodan belirgin olarak üstün bulunmuþtur. Etki büyüklüðünün en yüksek olduðu madde depresif duygudurum olmuþtur. Terapötik etki baþlangýç semptomlarýnýn þiddeti ile de baðlantýlý bulunmamýþtýr. Plasebo ile karþýlaþtýrmada belirgin ayrýlma tedavinin 4. haftasýnda olmaktadýr. Depresif duygudurum, suçluluk duygularý, ilgi kaybý, psikomotor retardasyon, ajitasyon ve bunaltý belirtileri üzerindeki etkilerde farklýlaþma bir hafta sonra baþlamaktadýr. Bu çalýþmada deðerlendirilen araþtýrmalardan birisi 65 yaþ üstündeki hastalarda yapýlmýþtýr. Bu gözlemler bu yaþ grubu için de geçerlidir (Shelton ve ark. 2007a). Duloksetinin farklý semptomlar üzerindeki etkileri de SSRI'larla karþýlaþtýrmalý olarak araþtýrýlmýþtýr. Mallinckrodt ve ark. (2007) major depresyon tanýsý alan hastalarda HAMD'de farklý baþlýklar üzerinde duloksetin ve SSRI'larýn etkilerini karþýlaþtýrmalý olarak incelemiþlerdir. Araþtýrmada Shelton ve ark.'nýn (2007a) araþtýrmalarýna benzer biçimde baþlangýçtaki belirtileri þiddetine göre de etkinlik karþýlaþtýrmasý da yapýlmýþtýr. Bu araþtýrmada duloksetinin üretici kuruluþu olan Lilly tarafýndan desteklenen 7 rasgele hasta seçimli, çift kör ve sabit dozlu, 8 hafta süreli çalýþma sonuçlarý toplu olarak deðerlendirilmiþtir. Araþtýrmada duloksetin alan 1133, SSRI kullanan 689 ve plasebo verilen 641 olgunun sonuçlarý karþýlaþtýrýlmýþtýr. Araþtýrmada SSRI'lara göre duloksetin kullanan grupta HAMD toplam puaný ve iþ ve aktivite, psikomotor retardasyon, cinsel belirtiler ve hipokondriazis baþlýklarýnda daha fazla düzelme olmuþtur. Artadaki fark %5 güvenirlik sýnýrýnda istatistiksel açýdan da önemli ölçüdedir. Orta ve geç dönem uykusuzluðu için ise SSRI'lar duloksetine göre daha üstün bulunmuþtur. Genel somatik semptomlar üzerinde de duloksetin üstün bulunmuþtur. Etki büyüklüðü hafif ve orta depresyon grubunda duloksetin ile SSRI'lara göre daha fazla olmuþtur. SSRI alan grupta baþlangýç belirtilerinin az olduðu grupta etki büyüklüðü plsebodan önemli ölçüde farklýlaþmamýþtýr. SSRI grubunda etki büyüklüðü en çok baþlangýçtaki hastalýk þiddeti aðýr olanlarda fazla 11

Yüksel N. olurken duloksetin grubunda etki büyüklüðünün en çok olduðu grup hastalýk þiddetinin düþük olduðu grup olmuþtur. Bu özellik diðer antidepresanlara göre önemli bir farklýlýk gibi görünmektedir. Ýntihar düþüncesi ve eylemleri depresyonda her zaman en önemli belirtiler arsasýnda yer almýþtýr. Ýntihar düþünce ve eylemleri üzerinde duloksetinin etkisi nasýldýr? Acharya ve ark. (2006) araþtýrmalarýnda 12 plasebo kontrollu araþtýrmada duloksetinin intihar düþünce ve eylemleri üzerindeki etkilerini araþtýrmýþlardýr. Araþtýrmada 2004 yýlýna dek tamamlanmýþ tüm duloksetin araþtýrmalarýnýn verileri dahil edilmiþtir. Duloksetin kullanan 1812, plasebo alan 1184 olgu deðerlendirmeye dahil edilmiþtir. Baþlangýçta intihar ve baðlantýlý eylemler açýsýndan duloksetin ve plasebo grubu farksýzdý. Özel bir ölçekle deðerlendirilen intihar ve baðlantýlý eylenler duloksetinle tedavi olan grupta belirgin olarak daha az bulunmuþtur. Diðer bir anlatýmla intihar düþünceleri ve baðlantýlý eylemler duloksetin ile önemli ölçüde düzelmiþtir. Bu belirtilerde ilaç grubunda herhangi bir artýþ izlenmemiþtir. Benzer bir araþtýrma kilo deðiþimi için de yapýlmýþtýr. Wise ve ark. (2006) duloksetin ile yapýlan 10 tane faz II ve III araþtýrmasýnda duloksetinin kilo deðiþimi üzerine etkilerini deðerlendirmiþtir. Bu araþtýrmalarýn bir bölümü 8-9 hafta gibi akut tedavi çalýþmalarý, bir bölümü de daha uzun süreli araþtýrmalardýr. Akut çalýþmalarda plasebo grubunda ortalama 0.2 kg kilo alýmý olmuþken, duloksetin grubun da ise bu dönemde 0.5 kg kilo kaybý olmuþtur. Duloksetin dozu ile kilo deðiþimi arasýnda ise bir baðlantý bulunmamýþtýr. Daha uzun süreli çalýþmalarda kilo deðiþimi 40 mg/gün dozundaki duloksetin grubunda plasebodan önemli bir farklýlýk göstermemiþtir. 2x60 mg/gün dozunda ise kilo alýmý plaseboya göre önemli ölçüde daha yüksek olmuþtur. 52 haftalýk çalýþma süresinde duloksetin ile bu sürenin sonunda alýnan kilo 1.1 kg kadar olmuþtur. Bu gözlemlerden duloksetin ile kilo alýmýnýn SRRI'lara göre daha az bir sorun olduðunu söyleyebiliriz. Genel olarak kullanýmda bulunan antidepresanlarýn etkinlikleri konusunda bir kuþku bulunmamakla birlikte uzun süreli etkinlik ve yinelemelerin önlenmesi konusundaki etkinlikleri konusunda ciddi tartýþmalar bulunmaktadýr. Bazý antidepresanlarýn kýsa süreli tedavide etkinken uzun süreli tedavide etkinliðini koruyamadýðý bilinmektedir. Perahia ve ark. (2006a) 12 haftalýk süre ile duloksetin ile tedavi edilen ve bu yöntemden yararlanan bir grup hastayý bu sürenin ardýndan iki gruba ayýrarak bir gruba plasebo vermiþler ve diðer grubun ise duloksetini almaya devem etmesini saðlamýþlar ve yinelemeye kadar geçen süreyi ölçmüþlerdir. Araþtýrmada yinelemeye kadar geçen süre duloksetin grubunda belirgin olarak daha uzun bulunmuþtur. Ýlaç grubunda hastalarýn genel olarak daha iyi olduðu yaþam niteliklerinin daha iyi olduðu da gözlenmiþtir. Yineleme oranlarý plaseboya göre önemli ölçüde düþüktür. Yineleme için belirleyici etkenler de araþtýrýlmýþtýr. Aðrý belirtileri ve depresif belirtilerin þiddetinin yinelemeler için belirleyici olduðu görülmüþtür (Fava ve ark. 2009). Diðer antidepresanlardan duloksetine geçiþ sorun olabilir mi? Perahia ve ark. DSM IV'e (2008b) göre major depresif bozukluk tanýsý olan, Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeði'ne göre 15 puan üzerinde olan ve klinik genel izlenim ölçeði puaný 3 ve üzerinde olan bri grup hastayý 6 hafta süre ile SSRI grubu ilaçlarla tedavi etmiþler ve ardýnda bir grup hastada ani olarak SSRI kesilerek, ikinci grupta ise 2 haftada SSRI azaltarak duloksetine geçilmiþtir. Azaltarak kesilen gruba ayný anda bu arada duloksetin verilmiþtir. Ýki grupta da depresyon belirtilerinde önemli ölçüdede düzelme saðlanmýþtýr. Düzelme ani veya yavaþ olarak kesme ile baðlantýlý bulunmamýþtýr (Perahia ve ark. 2008b). Depresyonun yaþlýlarda sýk izlenen bir hastalýk olduðu, var olan fiziksel hastalýðýn seyrini olumsuz yönde etkilediði, tedavi ve bakým hizmetlerini ve maliyetlerini arttýrdýðý bilinmektedir. Duloksetin yaþlýlarda da denenmiþtir. Raskin ve ark. 65 yaþ üstündeki hastalarda duloksetinin etkinlik ve tolerabilite sorunlarýný araþtýrmak için 311 olguyu iki gruba ayýrarak plasebo kontrollü olarak duloksetinin etkinlik, güvenirlik ve tolerabilite sorunlarýný karþýlaþtýrmýþlardýr. Ýlacý býrakma oraný duloksetin grubunda %9,7 iken plasebo grubunda ise %8.7 olmuþtur. Aradaki fark istatistiksel açýdan ise önemsiz bulunmuþtur. Duloksetin grubunda plaseboya göre önemli ölçüde sýk izlenen yan etkiler ise aðýz kuruluðu, bulantý ve ishal olmuþtur. Ýstirahat halinde ve ayaktaki kan basýncý ve nabýz hýzýndaki deðiþiklikleri QT aralýðýna göre düzeltildiðinde aradaki fark önemsiz bulunmuþtur. 12

Duloksetin: Klinik Kullanýmý Sistolik kan basýncýnda ortostatik olarak önemsiz sayýlabilecek ölçüde bir deðiþiklik olmuþtur. Kan basýncý deðiþiklikleri ve ortostatik kan basýncý deðiþiklikleri plasebodan uzun sürede önemli ölçüde farklýlýk göstermemiþtir. Duloksetin grubunda kilo kaybý ve karaciðer enzimlerinden alkalaen fosfatazda hafif bir yükselme olmuþtur. Bu yükselme klinik açýdan önemsiz olduðu yazarlarca belirtilmiþtir. (Raskin ve ark. 2008). Uzun süreli tedavilerde tüm antidepresanlarda cinsel iþlev bozukluðu ciddi sorun oluþturmaktadýr. Duloksetin bu açýdan essitalopram ile karþýlaþtýrýlmýþtýr. Bir çalýþmada 173 tanesi kadýn olan toplam 273 hastada 60 mg/gün dozunda duloksetin, 186 tanesi kadýn olan ve essitalopram kullanan toplam 274 hasta ile karþýlaþtýrýlmýþtýr. Bu araþtýrmada 87 tanesi kadýn olan toplam 137 hastalýk bir plasebo alan grup da oluþturulmuþtur. Toplam 8 ay süreli olan bu çalýþmanýn ilk 8 haftasýndan sonra doz ayarlamasýna izin verilmiþtir. Cinsel iþlevler özel bir ölçekle deðerlendirilmiþtir. Araþtýrmada tedavinin 4 ve 8. haftalarýnda cinsel iþlev bozukluðu essitalopram grubunda plasebo grubuna göre belirgin olarak fazla bulunmuþtur. Esitalopram grubunda duloksetine göre cinsel iþlev bozukluðu 4. haftada daha fazla olarak gözlenmiþtir. 8. haftada tedaviye baðlý cinsel iþlev bozukluðu dulosetin grubunda %33.3 iken essitalopram ile %48.7, plasebo grubunda ise %16.7 de plasebo grubunda bulunmuþtur. 12. haftada iki aktif ilaç arasýnda önemli bir fark gözlenmemiþtir. 8. ayda duloksetine baðlý cinsel iþlev bozukluðu oraný %33.3 iken essitalopram grubunda %43.6 olmuþtur. Bu oran plasebo grubunda ise %25 kadar olmuþtur. Cinsel iþlev bozukluðuna baðlý olarak ilacýn býrakýlmasý ise iki ilaç grubunda benzer oranda bulunmuþtur (Clayton ve ark. 2007). Duloksetinle major depresyon tedavisinde tolerans sorunlarý 8 plasebo kontrollu çalýþmanýn toplu sonuçlarý bir metaanalitik çalýþmada karþýlaþtýrlmýþtýr. Plasebodan ayrýlan ve hastalarýn %5 ve daha fazlasýnda görülen yan etkiler bulantý (%19.9), aðýz kuruluðu %9.9, baþ dönmesi %8.9, yorgunluk %8.3, uyuþukluk %7.1, terlemede artma %6.1 ve iþtahsýzlýk %5.9 oranýnda verilmektedir. Yan etkilere baðlý tedaviyi býrakma olasýlýðý ise depresyon olgularýnda %9.7 iken plasebo grubunda %4.2 olmuþtur. Duloksetin ile erkeklerde cinsel iþlev sorunlarýnýn kadýnlara göre daha fazla olduðu konusunda da gözlemler vardýr (Wernicke ve ark. 2005). Yaygýn anksiyete bozukluðunda kullanýmý Yaygýn anksiyete bozukluðunun yaþam boyu yaygýnlýðý %5.7 kadardýr (Trivedi ve ark. 2008). Kronik seyirli olduðu ortalama süresinin 6-10 yýl kadar olduðu bilinmektedir. SSRI ve SNRI grubu ilaçlar tüm dünyada yaygýn anksiyete bozukluðunda geniþ biçimde kullanýlmaktadýr. Tedavide önemli ilerlemeler saðlanmýþ olmakla birlikte kalýcý remisyon saðlamanýn henüz uzaðýndayýz. Yeni ilaç arayýþlarý depresyona benzer biçinde yaygýn anksiyete bozukluðunda da sürmektedir. Anksiyete oluþumunda serotonin yanýnda NE de rol almaktadýr. Bu özelliði ile anksiyete depresyona benzerlik göstermektedir. Duloksetin depresyona eþlik eden anksiyete belirtileri üzerinde yüksek oranda etkin olduðu bilinmektedir. Bu gözlemlerden yola çýkarak duloksetin yaygýn anksiyete bozukluðunda da çok sayýda araþtýrmada denenmiþtir. Önerilen ortalama dozu 60 mg/gün'dür. Pollack ve ark. (2008b) duloksetin ile yapýlan plasebo kontrollu çok merkezli çalýþmalarýn toplu sonuçlarýný metaanalitik bir çalýþmada deðerlendirimiþlerdir. Araþtýrmada baþlangýç düzeyine göre Hamilton Anksiyete Ölçeði'ne göre (HAMA) %50 ve daha fazla düzelme yanýt olarak, 7 puan ve altý iyileþme olarak deðerlendirilmiþtir. CGI'ye göre ise 2 ve altý yanýt olarak deðerlendirilmiþtir. Araþtýrmada yeti kaybý da deðerlendirilmiþtir. Karþýlaþtýrmalarda tüm ölçeklerde duloksetin belirgin olarak plasebodan üstün bulunmuþtýr. Duloksetinde etki 2. haftada baþlamaktadýr. 2. haftada duloksetin alan grupta olgularýn %79'unda %50 ve daha fazla HAMA puanýnda düþme olmuþtuýr. Duloksetinin yaygýn anksiyetede yaþam kalitesi üzerinde etkileri de incelenmiþtir. Pollack ve ark. (2008a) yaygýn anksiyete bozukluðunda yapýlan araþtýrmalarý toplayarak metaanalitik olarak deðerlendirmiþlerdir. Duloksetin alan toplam 668 ve plasebo alan 495 olgunun sonuçlarý yaþam kalitesi açýsýndan deðerlendirilmiþtir. Duloksetin plasebodan belirgin olarak üstün bulunmaktadýr. Yaygýn anksiyete bozukluðunda uzun süreli kullanýmda yinelemelerin önlenmesinde de denen- 13

Yüksel N. miþtir. DSM-IV taný ölçütlerine göre yaygýn anksiyete bozukluðu tanýsý alan, ortalama yaþý 43.3 olan toplam 887 hastada duloksetin 60-120 mg/gün dozunda 26 hafta süre ile kullanýlmýþtýr. Yinelemelerin önlenmesinde belirgin olarak etkin olduðu ileri sürülmektedir (Davidson ve ark. 2008). Yaygýn anksiyete bozukluðunda yan etkilere baðlý ilacýn býrakýlmasý ilaç grubunda %16 iken plasebo grubunda %4 kadar verilmektedir. Ýlacýn býrakýlmasýna neden olan yan etkiler arasýnda bulantý, kusma ve baþ dönmesidir. Bu yan etkiler ilaç grubunda sýra ile %3.7, 1.4, 1.2; plasebo grubunda ayný oranlar %0.2, 0, 0 olarak verilmektedir. Diabetik nöropatide kullanýmý Diabetik periferik nöropatide de etkindir. Günde 60 mg dozunda önerilmektedir. Araþtýrmalarda denenen dozlar 20-120 mg/gün arasý dozlardýr. Ancak yüksek dozlarda tolerans sorunlarý artmakta, ek bir terapötik yarar saðlamamaktadýr. Aðrý belirtisinde serotonerjik yollardan çok noradrenerjik düzeneklerin daha önemli olduðu kabul edilmektedir. Karþýlaþtýrmalý çalýþmalarda dual etkili antidepresanlar SSRI'lardan belirgin olarak üstün bulunmaktadýr. Bu gözlem duloksetin için de geçerlidir. Diyabetik nöropatide duloksetinin kan þekeri kontrolunu bozduðuna ait bir gözlem bulunmamaktadýr. Diabetik nöropatide yan etkilere baðlý ilacýn býrakýlmasý ilaç grubunda %14 iken plasebo grubunda %7 kadar verilmektedir. Ýlacýn býrakýlmasýna neden olan yan etkiler arasýnda bulantý, baþ dönmesi, uyuþukluk, ve yorgunluk sayýlmaktadýr. Bu yan etkiler ilaç grubunda sýra ile %3.5, 1.6, 1.6, 1.1; plasebo grubunda ayný opranlar %0.4, 0.4, 0, 0 olarak verilmektedir. Fibromiyaljide kullanýmý Fibromyaljinin genel toplumdaki oraný %2 kadardýr. Romatoloji kliniklerinde 3. sýklýkta konan tanýdýr. Önemli üretim kaybýna yol açan hastalýklar arasýndadýr. Klinik tabloda yaygýn aðrý, adele duyarlýlýðý, çok sayýda duyarlý nokta, aðrý duyarlýlýðýnda deðiþme, yorgunluk, istenç azlýðý, uyku sorunlarý ve depresif duygudurum sýk olarak bulunmaktadýr. Eþ zamanlý izlenen psikiyatrik tablolar bu hastalýðýn anksiyete bozukluklarý ve duygudurum bozukluklarý ile baðlantýlý olduðunu düþündürmektedir. Tedavide antidepresanlar kullanýlmakla birlikte patogenezi henüz anlaþýlabilmiþ deðildir. Etiyolojisinde depresyona benzer biçimde serotonerjik ve noradrenerjik disfonksiyonun olabileceði düþünülmektedir. Venlafaksin ve milnasipranýn fibromyaljide etkin olduðu bilinmektedir. Duloksetin de karþýlaþtýrmalý çalýþmalarda fibromyaljide denenmiþtir. Etkinliði konusunda görüþ birliði vardýr. Terapotik etkinin kadýnlarda daha belirgin olduðu konusunda gözlemler vardýr. Araþtýrmalarda 60-120 mg/gün dozunda kullanýlmýþtýr (Pae ve ark. 2008). Russel ve ark. (2008) duloksetini depresyonu olan ve olmayan fibromyalji hastalarýnda aðrý þiddeti üzerindeki etkisini çok merkezli, rastgele hasta seçimli, plasebo kontrollu bir araþtýrmada 6 ay süre ile kullanmýþlardýr. Duloksetin 20, 60 ve 120 mg/gün dozlarýnda kullanýlmýþtýr. Duloksetinin belirgin olarak etkili olduðu görülmüþtür. Önemli olarak duloksetinin etkinliði olgularda fibromiyalji yanýnda depresyonun olup olmamasýndan etkilenmemiþtir. Ýlaç gruplarýnýn vital bulgularýnda ve labaratuvar parametrelerinde klink açýdan kayda deðer bir deðiþiklik bulunmamýþtýr. Etkin doz ise 60 ve 120 mg/gün dozlarý olmuþtur. Stres üriner inkontinansýnda kullanýmý Duloksetin hayvan modellerinde rabdosfinkter aktivitesini, kese kapasitesini ve direncini arttýrmaktadýr. Bunu motor ve duyusal aferent modülasyon yolu ile yaptýðý düþünülmektedir. Son yýllarda yapýlan hayvan çalýþmalarý serotonin ve NE'in idrar yapma iþlevini hem santral hem de omurilik düzeyinde kontrol ettiði konusunda gözlemler yayýnlanmýþtýr. Serotonin agonistlerinin parasempatik aktiviteyi baskýladýðý ve sempatik ve somatik aktiviteyi arttýrdýðý gösterilmiþtir (Moore 2004, Chapple 2006). Duloksetin özellikle kadýnlardaki stres üriner inkontinasýnda da etkin bulunmaktadýr. Metaanalitik karþýlaþtýrmalý çalýþmalarda plasebodan farklýlýk gösteren yan etkileri arasýnda bulantý, aðýz kruruluðu, yorgunluk, insomnia, kabýzlýk, baþ aðrýsý, baþ dönmesi, uyuþukluk, ishal yer almaktadýr. Yan etkilere baðlý ilacý býrakma oraný da duloksetin grubunda % 20.5 iken plasebo grubunda 14

Duloksetin: Klinik Kullanýmý %3.9 olarak verilmektedir (Wernicke ve ark. 2005, Hurley ve ark. 2006). Erkeklerde de radikal prostatektomi ve sistektomi sonrasý geliþen stres üriner inkontinansta denenmiþtir. Schlenker ve ark. (2006) 15 tanesi radikal prostatektomi, 5 tanesi de sistektomi uygulanmýþ 20 hastada duloksetini denemiþlerdir. Araþtýrmada 7 olguda inkontinans tamamen kontrol altýna alýnmýþtýr. Diðerlerinde ise inkontinans önemli ölçüde azalmýþtýr. Hastalarda yorgunluk ve aðýz kuruluðu dýþýnda kayda deðer bir tolerans sorunu da izlenmemiþtir. Mariappan ve ark. (2007) literatürü tarayarak rastgele hasta seçimli ve kontrollü 9 çalýþmanýn toplu sonuçlarýný incelemiþlerdir. Hastalarda ortalama tedavi süresi 3-36 haftadýr. Ýlaç grubunda stres inkontinansýnýn önemli ölçüde düzeldiði, yaþam niteliðinin buna baðlý olarak ilaç grubunda önemli ölçüde düzeldiði izlenmiþtir. Diðer kullaným alanlarý Narkolepsi ve kataplekside de de etkin olduðu konusunda gözlemler vardýr (Izzi ve ark. 2009). Dirençli hipokondriazisin duloksetin tedavisine yanýt verebildiði konusunda olgu sunumu vardýr. Politi ve Emanuele (2007) birçok SSRI'ya yanýt vermediði halde duloksetine yanýt veren bir hipokondriazis olgusu yayýnlamýþtýr. Çocuklarda kullaným güvenliði henüz kanýtlanmamýþ olmakla birlikte çocuklarda kullanýmý ile ilgili olgu sunumlarý vardýr. Desarkar ve ark. (2006) depresyon ve disosiyatif belirtiler gösteren 10 yaþýnda bir kýz çocuðunu duloksetin ile baþarýlý bir biçimde tedavi etmiþlerdir. Yazýþma adresi: Dr. Nevzat Yüksel, Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Ankara, nyuksel@gazi.edu.tr KAYNAKLAR Acharya N, Rosen AS, Polzer JP ve ark. (2006) Duloxetine. Meta-analyses of suicidal behaviors and ideation in clinical trials for major depressive disorder. J Clin Psychopharmacol, 26(6): 587-594. Brannan SK, Mallinckrodt CH, Detke MJ ve ark. (2005) Onset of action for duloxetine 60 mg once daily: double-blind, placebo-controlled studies. J Psychiatr Res, 39:161-72. Bymaster FB, Lee TC, Knadler MP ve ark. (2005) The dual transporter inhibitor duloxetine: A rewiew of its preclinical pharmacology, paharmacokinetic profile, and clinical results in depression. Current Pharmaceutical Design, 11:1475-1493. Chapple CR (2006) Duloxetine for male stress incontinence. Eur Urol, 49:958-960. Clayton A, Kornstein S, Prakash A ve ark. (2007) Changes in sexual functioning associated with duloxetine, escitalopram, and placebo in the treatment of patients with major depressive disorder. J Sex Med, 4:917-929. Cymbalta duloxetine HCl (2008) Ürün monografý, Lilly. Davidson JRT, Wittchen H, Llorca P ve ark. (2008) Duloxetine treatment for relapse prevention in adults with generalized anxiety disorder: A double-blind placebo-controlled trial. Eur Neuropsychopharmacol, 18:673-681. Desarkar P, Das A, Sinha VK (2006) Duloxetine for childhood depression with pain and dissociative symptoms. Eur Child Adolesc Psychiatry, 15(8):496-499. Detke MJ, Lu Y, Goldstein DJ ve ark. (2002a) Duloxetine, 60 mg once daily, for major depressive disorder: a randomized double-blind placebo controlled trial. J Clin Psychiatry, 63:308-315. Detke MJ, Lu Y, Goldstein DJ ve ark. (2002b) Duloxetine, 60 mg once daily dosing versus placebo in the acute treatment of major depression. J Psychiatry Res, 36: 383-90. Fava M, Wiltse C, Walker D ve ark. (2009) Predictors of relapse in a study of duloxetine treatment in patients with major depressive disorder. J Affect Dis, 113: 263-271. Hirschfeld RMA, Mallinckrodt C, Lee TC ve ark. (2005) Time course of depression-symptom improvement during treatment with duloxetine. Depress Anxiety, 21: 170-177. Hudson JI, Perahia DG, Gilaberte I ve ark. (2007) Clinical evidence for serotonin and norepinephrine reuptake inhibiton of duloxetine. BMC Psychiatry, 7:43. Hurley DJ, Turner CL, Yalcin I ve ark. (2006) Duloxetine for the treatment of stress urinary incontinence in women: An integrated analysis of safety. Eur J Obstet Gynecol Reprod Biol, 125: 120-128. Izzi F, Placidi F, Marciani Mg ve ark. (2009) Effective treatment of narcolepsy-cataplexy with duloxetine: A report of three cases. Sleep Medicine, 10:153-155. Mallinckrodt CH, Prakash A, Houston JP ve ark. (2007) Differential antidepressant symptom efficacy: Placebo controlled comparisons of duloxetine and SSRIs (fluoxetine, paroxetine, escitalopram). Neuropsychology, 56: 73-85. Mariappan P, Alhasso A, Ballantyne Z ve ark. (2007) Duloxetine, a serotonin and noradrenaline reuptake inhibitor (SNRI) for the treatment of stress urinary incontinence: A systematic review. Eur Urol, 51: 67-74. Moore K (2004) Duloxetine: a new approach for treating stress 15

Yüksel N. urinary incontinence. Int J Gynecol Obstet, 86(Suppl 1):53-62. Pae C, Marks DC, Han C ve ark. (2008) Letter to editor: Duloxetine: An emerging evidence for fibromyalgia. Biomed Pharmacother, 63:69-71. Perahia DG, Gilaberte I, Wang F ve ark. (2006a) Duloxetine in the prevention of relapse of major depressive disorder. Br J Psychiatry, 188: 346-353. Perahia DGS, Pritchett YL, Kajdasz DK ve ark. (2008a) A randomized, double-blind comparison of duloxetine and venlafaxine in the treatment of patients with major depressive disorder. J Psychiatr Res, 42: 22-34. Perahia DGS, Quail D, Desaiah D ve ark. (2008b) Switching to duloxetine from selective serotonin reuptake inhibitor antidepressants: A multicenter trial comparing 2 switching techniques. J Clin Psychiatry, 69: 95-105. Perahia DGS, Wang F, Mallinckrodt CH ve ark. (2006b) Duloxetine in the treatment of major depressive disorder: a placebo- and paroxetine-controlled trial. Eur Psych, 21: 367-378. Politi P, Emanuele E (2007) Successful treatment of refractory hypochondriasis with Duloxetine. Prog Neuropsychopharmacol Biol Psychiatry, 31: 1145-1146. Pollack MH, Endicott J, Liebowitz M ve ark. (2008b) Examining quality of life in patients with generalized anxiety disorder: Clinical relevance and response to duloxetine treatment. J Psychiatr Res, 42: 1042-1049. Pollack MH, Kornstein SG, Spann ME and et all. (2008a): Early improvement during duloxetine treatment of generalized anxiety disorder predicts response and remission at endpoint. J Psychiatr Res, 42: 1176-1184. Pritchett YL, Marciniak MD, Corey-Lisle PK ve ark. (2007) Use of effect size to determine optimal dose of duloxetine in major depressive disorder. J Psychiatr Res, 41: 311-318. Raskin J, Wiltse CG, Dinkel JJ ve ark. (2008) safety and tolerability of duloxetine at 60 mg once daily in elderly patients with major depressive disorder. J Clin Pharmacol, 28(1): 32-38. Russell IJ, Mease PJ, Smith TR ve ark. (2008) Efficacy and safety of duloxetine for treatment of fibromyalgia in patients with or without major depressive disorder: Results from a 6-month, randomized, double-blind, placebo-controlled, fixed-dose trial. Pain, 136: 432-444. Schlenker B, Gratzke C, Reich O ve ark. (2006) Preliminary results on the off-label use of duloxetine for the treatment of stress incontinence after radical prostatectomy or cystectomy. Eur Urology, 49: 1075-1078. Shelton RC, Andorn AC, Mallinckrodt CH ve ark. (2007b) Evidence for the efficacy of duloxetine in treating mild, moderate, and severe depression. Int Clin Psychopharmacol, 22: 348-355. Shelton RC, Prakash A, Mallinckrodt CH ve ark. (2007a) Patterns of depressive symptom response in duloxetine- treated outpatients with mild, moderate or more severe depression. Int J Clin Pract, 61(8): 1337-1348. Stewart DE, Wohlreich MM, Mallinckrodt CH ve ark. (2006) Duloxetine in the treatment of major depressive disorder: Comparisons of safety and tolerability in male and female patients. J Affect Dis, 94: 183-189. Thase ME, Pritchett YL, Ossanna MJ ve ark. (2007) Efficacy of duloxetine and selective serotonin reuptake inhibitors. J Clin Psychopharmacol, 27(6): 672-676. Trivedi MH, Desaiah D, Ossanna MJ ve ark. (2008) Clinical evidence for serotonin and norepinephrine reuptake inhibition of duloxetine. Int Clin Psychopharmacol, 23: 161-169. Wernicke JF, gahimer J, Yalçýn Ý ve ark. (2005) Safety and adverse event profile of duloxetine. Expert Opin Drug Safety, 4(6): 987-993. Wise TN, Perahia DGS, Pangallo BA ve ark. (2006) Effects of antidepressant duloxetine on body weight: Analyses of 10 clinical studies. Prim Care Companion J Clin Psychiatry, 8: 269-278. Yüksel N (2007) Antidepresan Ýlaçlar. "Psikofarmakoloji" içinde. MN Medikal & Nobel Týp Yayýnevi. 16