FERİT EDGÜ NÜN BİR GEMİDE ÖYKÜSÜNÜN GREİMAS IN EYLEYENLER MODELİNE GÖRE İNCELEME DENEMESİ * ÖZET



Benzer belgeler
ANALYSIS OF STORY BEYHUDE ÖMRÜM ACCORDING TO GREIMAS ACTANTS MODEL

BİR METİN ANALİZİ MODELİ

GREIMAS IN EYLEYENLER MODELİ NİN, BİR DURUM-KESİT ÖYKÜSÜNDEKİ İŞLERLİĞİNE İLİŞKİN GÖSTERGEBİLİMSEL ÇÖZÜMLEME DENEMESİ

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

II) Hikâye Dışı düzlemi

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

5. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir.

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN

Çoğuldizge Kuramı. Ünal Yoldaş* Giriş

7. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu AİLE İÇİ İLETİŞİM

KKTC de ilkokulda zihin engelli öğrencilere okuma öğretiminde uygulanan yöntem cümle çözümleme yöntemidir. Bu yöntem Türkiye deki Eğitim Uygulama

ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? IS IT PARENT LANGUAGE OR OR MOTHER TONGUE?

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

KAZANIMLAR OKUMA KONUŞMA YAZMA DİL BİLGİSİ

4. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI. İLKOKULU 2. SINIF TÜRKÇE DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

YAZILIYA HAZIRLIK SINAVI TÜRKÇE 5. SINIF

Metin Edebi Metin nedir?

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ TÜRKÇE DERSİ EĞİTİM PLANI

MOTİVASYON. Nilüfer ALÇALAR. 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya

KAZANIMLAR(KISA DÖNEMLİ AMAÇLAR)

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ DERS SAATİ

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana.

TURKCEDERSĠMĠZ.COM EĞĠTĠM ÖĞRETĠM YILI TÜRKÇE DERSĠ 5. SINIF ÜNĠTELENDĠRĠLMĠġ YILLIK PLANI KAZANIMLAR METİNLER ÖLÇME DEĞ.

PARAGRAFIN BÖLÜMLERİ

Anlambilim ve Edimbilim. Giriş Konuları

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ TÜRKÇE DERSİ EĞİTİM PLANI

5. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

8. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus

KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER

ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Ailelerle bağlantılar kurmak. İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi ni toplumunuzda yaşama geçirmek

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 :

..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; SINIFLAR TÜRKÇE DERSİ ÇERÇEVE PLANI

1 TEMA OKUMA KÜLTÜRÜ SÖZCÜKTE ANLAM

Erken (Filizlenen) Okuryazarlık

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

D218 Sosyal Siyaset: Sosyal Yardım, Güç ve Çeşitlilik CDA1: CDA5613

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

METİNDE KATILANLAR (ACTANTS) NASIL BULUNUR? -BİR UYGULAMA-

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz.

4. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 02 OCAK 20 OCAK


SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ ÖĞRETİM PROGRAMI

Her Başarının Bir Hikayesi Vardır...

2. SINIFLAR KASIM AYI BÜLTENİ ÇİLEM TEKNECİ-ABİDE AVCU

C# Programlama Dili. İlk programımız Tür dönüşümü Yorum ekleme Operatörler

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe?

TÜRKÇE MODÜLÜ BİREYSEL EĞİTİM PLANI (TÜRKÇE DERSİ) (1.ÜNİTE) GÜZEL ÜLKEM TÜRKİYE

..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; SINIFLAR TÜRKÇE DERSİ ÇERÇEVE PLANI

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi)

Bundan sonra Sabahlatan da hayatın çeşitli alanlarına dair eğitim serileri bulunacak. Bunlara da bu İspanyolca eğitim makalesi ile başlıyoruz.

MONTE KRİSTO ÖYKÜSÜNÜN GÖSTERGEBİLİMSEL ÇÖZÜMLEMESİ ÖZET

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

Çocuklar Için Pedagojik Karne - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

Ek 1. Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR) ve Europass Dil Pasaportu:

YÖNLENDİRİLMİŞ ÇALIŞMA I DERS NOTLARI

İŞİTME YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLER İÇİN PERFORMANS BELİRLEME FORMU

60-72 AY GELİŞİM DEĞERLENDİRME FORMU

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI

GELİŞİM DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ

Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

ÖZEL BİLGE OKULLARI 3. SINIFLAR ŞUBAT AYI BÜLTENİ

EDEBÎ ESERLERDE ZAMAN 1

BİLİMSEL ARAŞTIRMA NASIL YAPILIR II YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM ÇÜTCÜ

25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları

Anlama ve Yazma Becerileri

Sayı Kavramı ve Sayma

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

REHBERLİK VE İLETİŞİM 8

Daha iyi, daha sorunsuz, daha kolay, daha cazip, daha ekonomik olana ulaşabilmek içinse;

İngilizce nasıl öğrenilir?

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (19 Aralık Şubat 2017)

Prof. Dr. Münevver ÇETİN

Fiiller nesne alıp almamalarına göre değişik şekillerde adlandırılır. Bunları dört grupta inceleyebiliriz.

ETKİNLİKLERİMİZ. 24 Kasım Öğretmenler Günü: Öğretmenler Günüyle ilgili etkinlikler yapıyoruz, Baş Öğretmen Atatürk le ilgili sohbet ediyoruz.

Transkript:

- International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, p. 1035-1047, ANKARA-TURKEY FERİT EDGÜ NÜN BİR GEMİDE ÖYKÜSÜNÜN GREİMAS IN EYLEYENLER MODELİNE GÖRE İNCELEME DENEMESİ * Ahmet USLU ** ÖZET Hikâye sanatı, onu meydana getiren anlatıcısından bağımsız olmayan, anlatıcısının kurguladığı izlencede meydana gelen bir anlatı türüdür. Eser meydana geldikten sonra yorumlama, anlamlandırma sırası okura gelir. Metnin içerdiği yapıları, izlekleri yeniden yorumlamak, dönüştürmek, anlamsal bağlarını keşfetmek okurun işidir. Eski Yunancada gösterge anlamına gelen semeion ile bilim anlamına gelen logos sözcüğünün birleşmesiyle meydana gelen semology Türkçede gösterge bilimi terimiyle karşılanmaktadır. Göstergebilimin öncüleri olarak iki isimden söz etmek mümkündür. Bunlar Charles Sanders Peirce ve İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure dür. Peirce, Tüm evren, yalnızca göstergelerden oluşmamış olsa bile, göstergelerle dolup taşar sözü ile bütün bilgi nesnelerinin göstergebilimin konusu olabileceğini ifade etmiştir. Ferit Edgü nün Bir Gemide öyküsü 1978 yılında yayımlanmıştır. Biz bu öyküde Greimas ın göstergebilim için önerdiği metin inceleme metodunu kullandık. A.J. Greimas a göre anlatının oluşabilmesi için öyküyü başlatacak bir olay ve bu başlangıç durumunu bozacak dönüştürücü ögeye ihtiyaç vardır. Göstergebilim bir metni çözümlerken, yüzey yapısından hareketle, derin yüzeydeki yapıya açıklık getirmeye çalışır. Bunu yaparken de metnin anlam evrenine ulaşmaya çalışırken bazı araçlar kullanır. Greimas ın eyleyenler modeli karşıtlıklar ilkesine dayanır. Bu metodun öykü incelemesinde ve metni derin anlam düzeyinin kullanılmasında önemli olduğunu düşünüyoruz. Öyküde kesitler belirlenmiş, daha sonra da kesitler söylemsel ve anlamsal düzeyde incelenmiştir. Bu kesitlerde eyleyenler modelinde bulunan altı eyleyenin bulunduğu, anlatı izlenceleri tespit edilmiştir. Bu çalışmanın bu alanda yapılacak çalışmalara ışık tutacağı kanaatindeyiz. Anahtar Kelimeler: Göstergebilim, göstergebilimsel çözümleme, eyleyenler modeli, öykü, durum-kesit öyküsü * Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir. ** Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Öğrencisi El-mek: ahmetuslu43@hotmail.com

1036 Ahmet USLU ANALYSIS ESSAY OF FERİT EDGÜ S STORY BİR GEMİDE ACOORDING TO GREİMAS ACTANTS MODEL ABSTRACT The art of story is a form of narrative that is not independent from its creator, namely the narrator, and created within the theme fictionalized by its narrator. When the work is created, it is the reader s turn to interpret and give meaning to it. The reader s duty is to reinterpret, transform the structures in the text and themes as well as unveiling the meaning connections between those. Semiology derived from Ancient Greek word semeion meaning sign and logos meaning science is known as science of signs in Turkish. Two people should be mentioned as founders of Semiology. These are Charles Sanders Peirce and Swiss linguist Ferdinand de Saussure. Saying Although the universe is not entirely made up of signs, it overflows with signs, Peirce expresses that all objects can be subject of Semiology. The story of Ferid Edgü, Bir Gemide, was published in 1978. The text analysis method proposed by Greimas for semiological analysis was utilized in this story. A.J. Greimas argues that an incident starting the story and an element transforming the initial status are required for creating the narrative. During the analysis, semiology aims at clarifying the deep structure of the text through its surface structure. Within this analysis, some instruments are applied in order to reach at the meaning universe of the text. "Actants Model" of Greimas is based on the Principle of Opposites. It is widely acknowledged that this method is highly significant in story analysis and application of deep structure of text. After the segments in the story were determined, they were analyzed in terms of discourse and semantic levels. It is appreciated that this paper will shed light on successive researches. Key Words: Semiology, semiological analysis, actants model, story, situation - story Giriş Hikâye incelemesi konusunda birçok yöntem denenmiş ve hikâyenin anlamlandırılması konusu kuramcılar tarafından farklı şekillerde ele alınarak incelenmiştir. Hikâye sanatı, anlatıcısından bağımsız olmayan, anlatıcı tarafından kurgulanan bir anlatı türüdür. Metin meydana geldiğinde ise yorumlama ve anlamlandırma sırası okura gelmektedir. Biz bu çalışmada Ferit EDGÜ nün Bir Gemide adlı hikâyesini Göstergebilimsel bir çözümleme modeli olarak Greimas ın Eyleyenler Modelini esas alarak bir çözümleme çalışması yapacağız. Göstergebilimin öncüleri olarak iki isimden söz etmek mümkündür. Bunlardan ilki Charles Sanders Peirce, ikincisi ise İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure dür. Peirce, Tüm evren, yalnızca göstergelerden oluşmamış olsa bile, göstergelerle dolup taşar sözü ile bütün bilgi nesnelerinin göstergebilimin konusu olabileceğini ifade etmiştir.(altunkaya 2012, 762)

Ferit Edgü nün Bir Gemide Öyküsünün Greimas ın Eyleyenler Modeline 1037 Saussure 1916 da yayımlanan Cours de linguistique générale (Genel Dilbilim Dersleri) adlı eserinde göstergebilim varlığını ilke olarak ileri sürmüştür. (Barthes 2009, 27) Daha sonra ise bu görüş kuramcılar ve eleştirmenler tarafından geliştirilerek yeniden ele alınmıştır. Saussure Dil, kavramlar belirten bir göstergeler dizgesidir. (Saussure 1998, 45)der. Dil göstergeler bütünüdür. Saussure Genel Dilbilim Dersleri adlı eserinde gösterge, gösteren ve gösterilen kavramlarını da şu şekilde açıklar: Kavramla işitim imgesinin birleşimine gösterge diyoruz Bütünü belirtmek için gösterge sözcüğü kullanılmalı, kavram yerine gösterilen ve işitim imgesi yerine de gösteren terimleri benimsenmelidir. (Saussure 1998, 109) Bu durumda ağaç sözcüğü gösterendir, ağaç sözcüğü söylendiğinde aklımızda uyandırdığı kavram gösterilendir, iki kavram birlikte göstergeyi oluşturmaktadır. Bir gösterilenin farklı gösterenleri olabilir. Ağaç için İngilizce de tree sözcüğünün kullanılması gibi. Edebî metinlerde gösterenler cümle üstü birimlerdir. Çünkü onlar sözce içinde bir anlam ifade ederler. Tek başlarına veya bulunduğu cümleye bakarak onları anlamak bazen imkânsızdır. Bu gösterenleri anlamak için cümleden öteye, bağlama veya sözceye bakmak şarttır. (Erdem 2009, 123) Göstergebilim; gösterge dizgelerini betimlemek, göstergelerin birbiriyle kurdukları bağıntıları saptamak, anlamların eklemlenerek oluşma biçimlerini bulmak, göstergeleri ve gösterge dizgelerini sınıflandırmak bu sayede metnin anlaşılmasını sağlayabilecek bir kuram olma özelliği taşır. Greimas eylemleri altı eyleyene dönüştürerek aralarındaki ilişkileri şu şekilde gösterir: (Yücel 1999, 119) Tablo 1: Greimas ın Eyleyenler Modeli Gönderici Nesne Alıcı Destekleyici Özne Engelleyici Greimas kişilerin eylemlerini altı eyleme indirdikten sonra bunları işlevleri açısından kendi aralarında ikişerli biçimde birleştirir: (Kıran 2003, 216) 1. İsteyim Ekseni: özne ve nesne karşıtlığı 2. İletişim ekseni: gönderici ve alıcı karşıtlığı 3. Güç ekseni: Destekleyici ve engelleyici karşıtlığı Greimas bu eyleyenleri gerçekleştiren oyuncuların olduğunu ve bir oyuncunun birden çok eyleyeni gerçekleştirebildiği gibi tek bir eyleyenin de birkaç oyuncu tarafından gerçekleştirebildiğini söyler. Altı eyleyenin hepsi bir anlatıda olabildiği gibi daha az da olabilir. Ancak en az iki eyleyenin (Özne Nesne) bulunması zorunluluğu vardır. (İşeri 2000, 124) Greimas ın eyleyenler modelinde metni çözümleyebilmek için ilk olarak metin vakanın sürecini değiştiren olay ve kişiler dikkate alınarak kesitlere ayrılır. Bir kesit, aralarında bir dayanışma bağıntısı bulunan mantıksal bir çekirdekler dizisidir. (Barthes 2009, 118) Göstergebilim, anlamlı bir dizge oluşturan birimlerin aralarında bir ilişkinin, kurallı bir dayanışmanın olduğuna inanır; anlamın benzer öğelerden değil, karşıt öğelerden doğduğu

1038 Ahmet USLU varsayımına dayanır. Bu nedenle etrafımıza baktığımızda işittiğimiz, gördüğümüz, farkına vardığımız tüm dizgelerin derinliklerinde bir anlamsal bütünlüğün olduğunu ve tüm insanların bu anlamsal imleri anlamlandıran veya anlamlandırmaya çalışan birer gösterge avcısı olduğunu ifade eder. Çünkü yazın pek çok bilgiyi üstlenir.(yılmaz 2013, 2631) Tüm anlatı türlerinde, örneklerinde her öznenin karşısında yer alan bir karşı özne bulunmaktadır. Belirli bir nesneye göre tanımlanan karşılıklı bağıntılarda, birinin yengisi diğerinin yenilgisi, birinin bulduğu ötekinin yitirdiği olarak belirmektedir. Böylece aynı anlatı birbirine karşıt, gene de birbirini bütünleyen iki anlatı izlemi: izlem-karşı-izlem biçiminde eklemlenmektedir. Her anlatı aynı temel çizgiye görebirbirini izleyen üç deneyim biçiminde gelişip sonuçlandığı söylenebilir: (Yücel 1999, 127-128) Yetkilendirici Deneyim: Öznenin belirli bir edimi gerçekleştirebilmesi için gerekli edinci kazanması. Sonuçlandırıcı Deneyim: Öznenin izlencesini gerçekleştirebilmesi için edinci kazanması. Onurlandırıcı Deneyim: Öznenin başarısının (kahramanın) başkalarınca tanınması ve onaylanması. Bu çalışmada izlenecek yol gösterge dizgelerini çözümlemek olacaktır. Yüzeyden derine bakıldığında ilk görünen, metnin anlatım düzlemidir. Bu nedenle çözümlemede, ilk aşamada anlatım düzlemi kesitlenerek önce söylemsel düzey, yani kişilerin uzam ve zaman içinde yer alışları belirlenecek, sonra metin anlatısal düzeyde eyleyenler ve anlatı izlenceleri açısından incelenecektir. 1. Genel Çözümlemeler Ferit Edgü nün 1978 de yayımlanan Bir Gemide adlı öyküsü incelememize konu olacaktır. Öykünün adı Bir Gemide daha başlangıçta bir belirsizlik izlenimi vermektedir. Bir sözcüğü burada öncelikle belirsizlik anlamını vermek için kullanılmıştır. Öykünün ilerleyen kesitlerinde bu geminin sıradan, herhangi bir özelliği olmayan, diğerleri gibi olduğu anlaşılır. Bir sözcüğü işlevsel bir anlama sahiptir. Belirsizlik, kesin olmayan anlamı yanında öykünün sonlarına doğru görülen ışık ve başka bir gemiye geçme fikri kabul görmeyecektir. Çünkü içinde bulunulan geminin de diğerlerinden bir farkı yoktur. Gemiler birbirinin aynısıdır. Bu nedenle de tüm gemiler bir dir. Bu Bir Gemi o kadar sıradan ve diğerleri ile aynıdır ki isim bile yazma gereği duyulmamıştır. Gemi sözcüğü daha öykünün başlığında bir bütünü, içinde bulunulan bir nesneyi göstermektedir. Gemi işlev olarak bir noktadan diğer bir noktaya ulaştıran nesnedir. Gemi yolculuğu zorluk, belirsizlik kelimelerini de beraberinde taşır. Fırtına en büyük engelleyicidir. Hedefine ulaşmaya çalışan gemi fırtına ile engellenmeye çalışır. Buna rağmen hedefine varabilen gemi başarılıdır. Ancak geminin sürekli batma, yok olma içindekilerle birlikte hedefe varamama ihtimali de bulunmaktadır. Gemi başka bir bakış açısı ile bir kurtarıcıdır. Umut taşıyıcıdır. Gemi ile yelken açılan yeni limanlar kurtuluşun bir temsilcisi de olabilir. Ancak bu öyküde bu anlamı çağrıştıracak bir anlam kesiti bulunmuyor. Hatta tam aksine adı bile olmayan bu gemi hiçbir amaca hizmet etmediği yolculuğun meçhule yapıldığı izlenimini veriyor. Öyküdeki gemi kara parçasından uzakta hiçbir şekilde kara ile teması bulunmayan uçsuz bucaksız denizde yalnız, amaçsız bir nesnedir. Ne ayrıldığı yer ne de varacağı nokta bellidir. Gemiden tek kurtuluş başka bir gemiye geçmektir. Gemi varlığı ile yolcuları umutsuzluğa sürükler. Öykü benöyküsel ( tanık ) anlatıcının gözlemleri, düşünceleri, yorumları eşliğinde anlatılıyor. Benöyküsel anlatıcının adı öyküde verilmiyor. Çünkü o da diğerleri gibidir, ayırt edici bir özelliği yoktur. Öyküde merak ve gerilimi oluşturan ve öyküyü ayakta tutan bir gece vakti

Ferit Edgü nün Bir Gemide Öyküsünün Greimas ın Eyleyenler Modeline 1039 anlatıcı ile gemiden birinin güvertede karşılaşması oluşturuyor. Karşılaşılan kişinin kaptan olup olmadığı öykü boyunca merak konusudur. Öykü sonunda da gerçekten kim olduğu konusu netleşmez. Ancak kaptan da değildir. Öykünün genelinde işlenen ana merak konusu ise gemiden kurtuluşun sağlanıp sağlanmayacağıdır. Öykü sonunda bu kurtuluş gerçekleşmez. Ancak gelecekte gerçekleşeceğine dair umutla bitirilir. 1.1. Kesitlere Ayırma Greimas ın eyleyenler modelinde metni çözümleyebilmek için metni kesitlere ayırmak gerekir. Kesit, aralarında bir dayanışma bağıntısı bulunan mantıksal bir çekirdekler dizisidir. (Barthes 2009, 118) Bir Gemide öyküsünü üç kesite ayırarak inceleyeceğiz. 1.1.1. Birinci Kesit: Bir akşam vakti yemekten sonra güverteye çıkan anlatıcı ile başlıyor. Anlatıcının içinde bulunduğu durum çevre betimlemeleri ile hissettiriliyor. Havanın ağır, eriyen bir kurşun gibi oluşu aynı zamanda anlatıcının ruh halini de anlatması bakımından önemlidir. Böyle durumlarda insanın içinde bulunduğu ruh hali onu yalnızlığa iter. Karamsarlık, bunalma hali, yalnızlık ve düşünce içinde olma birbirini tetikleyen, bir arada düşünülmesi gereken kavramlardır. Anlatıcı da filikaların altında kimsenin göremeyeceği bir yeri tercih eder. Burada anlatıcının içmonologlarına şahit oluyoruz. Gemide oluşunun nedenlerini ve nasıllarını sorgulayan bir anlatıcı. Gemiye ne zaman nasıl geldiğini anımsamaya çalışır fakat hatırlayamaz. Hafızasında hayal meyal bir toprak parçası (yemyeşil, boz ya da kül rengi) canlanır. Fakat bir toprak parçasında yaşayıp yaşamadığını bile hatırlayamaz. Zaten yemyeşil bir toprak parçası hayali hemen ardından bir çöle, kül rengi, boz bir alana dönüşür. Hayali bile imkânsızdır. Anlatıcı burada varlığını sorgular. Bu sorgulama ve yalnızlık onu bir arayışa bir kurtarıcıya yöneltir. Gemi metaforunda kurtarıcı elbette kaptan olacaktır. Peki, kaptan nasıl biriydi? Metnin bu kesitinde benöyküsel anlatıcı kaptanın nasıl olduğunu anlamaya ve anlatmaya çalışır. Daha önce bir iki kez kaptan zannederek gördüğü, karşılaştığı kişi kaptan değildir. Ya da aklındaki kaptan imajına uymaz: Üstü başı yırtık pırtık, hemen hemen çırılçıplak, gözleri yuvalarından fırlamış, yağlı saçları omuzlarını bulan, bir deri bir kemik, zavallı bir insandı dümen başındaki. Bu kişi kaptan olamazdı. Burada kaptan arayışına garson yamağının verdiği bir cevap onda bir aydınlanma meydana getirir: Tüm iş rotada biliyorsunuz, demişti. Rotayı Kaptan Babamız çizer. Rota çizildikten sonra da kim olsa yönetebilir gemiyi. İş bir fırtına patlamasın. Kaptan gemide rotayı belirleme işini yapar. Sonrasında ise gemi garson yamağına bile bırakılabilir. Ancak yine de kaptan için gemidekilerin Kaptan Babamız diye hitap etmesi önemlidir. Bu kim olduğunu neye benzediğini bilmedikleri kişi onlar için bir babadır. Bütün ihtiyaçlarını gidermektedir. Tablo 2: Birinci Kesitteki Eyleyenler Modeli Gönderici Nesne Alıcı Yalnızlık, bunalmışlık Kaptanı Bulma Benöyküsel anlatıcı Destekleyici Özne Engelleyici Garson Yamağı Benöyküsel anlatıcı Gemi

1040 Ahmet USLU İlk kesitte öykü kahramanı durum öznesi olarak belirir. Özne nesneye sahipse bağlaşım, değilse ayrışım öznesi adını alır. Öykü kahramanı eyleyenler örnekçesinde nesne olarak belirtilen kaptanı bulma daki kaptanı bulamamıştır, sahip değildir. Bu nedenle bu öznenin ayrışım özelliğini gösterir. Gönderici konumunda bir kişi değil durum sözkonusudur. Yalnızlık, bunalmışlık, sıkılmışlık alıcının güdülenmesini sağlayan etmenlerdir. Destekleyici konumundaki garson yamağı özneye kaptanın bulunması, tanınması amacına ulaşması için destekleyici bir güçtür. Ancak garson yamağının zaman zaman dümene kendisinin de geçtiğini söylemesi ve sürekli değişik kişilerin dümen başında olması kaptanın tanınmasını ve bulunmasını zorlaştırmaktadır. Geminin içinde bulunduğu bu durum en büyük engelleyicidir. Kaptanın gemideki en büyük görevi rotayı tayin etmektir. Rota tespit edildikten sonra kaptana çok bir iş kalmamaktadır. Rota tespit edildikten sonra gemiyi o rota dâhilinde kim olsa götürebilecektir. Bu aşamada benöyküsel anlatıcı rotayı sorgulamaya başlar: Acaba bizim rotamız neye göre çizilmişti? Hangi limana doğru? Gemiyi yönetenler biliyor muydu bu sorunun karşılığını? Yoksa onlar da bilinmezliğin rotasında mı tutuyorlardı dümeni? Gelişigüzel çizilmiş, amacı olmayan bir rota üstünde mi ilerliyorduk? Belki haritası bile olmayan bir rota. Kaptan ister olsun ister olmasın rotayı belirledikten sonra kim olsa rotayı takip ederek gemiyi hedefe götürebilecektir. Ancak tek engel fırtınadır. Bir fırtınanın kopmasını ve geminin batma tehlikesi ile karşı karşıya gelinmesini ister benöyküsel anlatıcı. Bu sarsıntı herkesi kendine getirecek belki de kaptanı ortaya çıkarabilecektir. Öyküde kaptanın sorgulanması bu kısımda büyük harfler kullanılarak daha belirgin hale getirilmiş. Fırtınada gemidekilerin bağırışlarını duyar gibi oluruz bu yazım şekli ile: KAPTAN BABAMIZ NERDE? NİÇİN KURTARMIYOR GEMİMİZİ? İMDAT! Ancak kaptan geminin batacağını anladığı zaman geminin tek su almayan filikasına atlayıp Batıyorsunuz çocuklar, batıyorsunuz ve ben kaçarak kurtuluyorum, diye neşeli kahkahalar atarak sıvışma yolunu seçmeyecek mi? Anlatıcı bu soruyu sorduktan sonra da cevabını kendisi verir: Eğer kaptanı varsa bu geminin, mutlak bunu yapacaktır gibime geliyor. Bir metaforlar düzleminde öyküyü değerlendirirsek gemi kapsadığı anlam ve içerdiği yoğunluk nedeniyle dünyayı temsil ediyor. Benöyküsel anlatıcı bu gemiye neden, nasıl bindiğini, kaptanının kim olduğunu, nerden gelip nereye gittiğini bilmemektedir. Bunu kimsenin de bilmediğine inanır. Kendisini uçsuz bucaksız bir denizde yani evrende bulmuştur. Dünya için bir rota çizilmiş ve o rota dâhilinde hareket etmektedir. Ancak sorun olduğunda her kimse ve neredeyse geminin kaptanı yani dünyaya yön veren kişi, varlık çıkıp gidecektir. İnsana düşen bu yolculukta kim olduğunu veya kime hizmet ettiğini, amacını sorgulamadan hayatına devam etmektir. Öyküde anlatıcının ya da garson yamağının sonraki kesitlerde gelen kişinin adının verilmemesi de öneminin olmamasındandır. Yani BİR gemide herhangi birileri, birbirinden çok da farklı olmayan kişilerdir, bu nedenle de adlarının bir önemi yoktur. Peki kaptan? Kaptan dünyanın sıkıntılı zamanlarında yol gösteren, rota tayin eden kişi ya da varlıktır. Geminin babasıdır. Dünya gemisinde kaptanlar peygamberlerdir. Ancak burada dikkat çeken bu kaptanlar geminin fırtınadan kurtulması için ellerinden gelenleri yaparlar; fakat baktılar ki dünya kurtarılacak değil onlar da buradan kurtuluşun tek yolu olan su almayan tek filika ile kendilerini kurtarırlar. Benöyküsel anlatıcı kaptan sorgulamasından sonra tayfalara ve yolculara geçer. Tayfalar her gün kendilerine gösterilen işleri yaparlar. Yolcular ise sınıf sınıf. Birinci mevkidekiler domuz gibi yiyorlar ve geceleri balo salonunda oyun oynayarak, dans ederek eğleniyorlar. İkinci mevkidekiler, birincidekilere özeniyorlar. Üçüncü mevkidekiler, kendilerine gösterilen işleri yapıyorlar. Önlerine konulan çorbayı, fasulyeyi, pilavı yiyorlar ve hiçbir gün bıktık demiyorlar. Burada gemi metaforunda insanlar üç kategoriye ayrılmış: Hali vakti yerinde derdi, tasası olmayan zengin, eğlence düşkünü insanlar. Burada anlatıcının bu gruptaki insanlardan pek de hoşlanmadığını anlıyoruz. Bu insanlar domuz gibi yemektedirler. İkinci gruptaki insanlar orta halli

Ferit Edgü nün Bir Gemide Öyküsünün Greimas ın Eyleyenler Modeline 1041 insanlar. Bunlar da birinci gruptakilere özenen, ilk fırsatta onların yerini alabilecek insanlar. Üçüncü gruptaki insanlar ise hizmet eden, geminin devamı ve düzeni için gerekli insanlar. İşçiler. Bu kesitte sıkılan, içinde bulunduğu durumdan bunalan anlatıcı özneyi güverteye yönlendiren içinde bulunduğu durumdur. Sıkışmışlık ve bunalma göndericisi ile benöyküsel anlatıcı karşıtlığı görülür. Bu yalnızlık ve sıkılmışlık, sıkışmışlık gemi kaptanını bulma, arama eylemine yöneltir. Benöyküsel anlatıcı gemiden sorumlu olarak gördüğü kaptanı arama işine koyulur. Anlatıcı özne ve kaptanı arama nesnesi karşıtlığı onun garson yamağı ile desteklenmesi ile sürdürülür. Kaptan nesne, destekleyici garson yamağı ve anlatıcı özne tarafından bulunamayacaktır. Arama ve sonuçsuzluk, kaptanın kim ya da nasıl biri olduğu sorularının cevapsızlığı öyküyü sürükleyen karşıtlıklardır. Bu kesitin anlatı izlencesinde isteyim ekseninde özne konumundaki anlatıcı özne, nesne konumundaki kaptanı bulma ideali arasındaki ilişki ile bir anlatı sözcesi oluşturur. Bu ilk kesitte özne, kaptanı bulma edimin gerçekleştirebilmek için gerekli edinci kazanmıştır. Böylelikle anlatı izlencesinin eyletim ve edinç aşamaları gerçekleşmiştir. Edinç aşaması, dönüşüm sürecinin ilk aşamasıdır. Bu aşamada özne, bir eylemi gerçekleştirebilmek için yetenekleri kazanmaya çalışır. Sorgulamaya ve araştırmaya devam eder. Bunun için öznenin yapmak zorunda olması, yapmayı istemesi, yapabilmesi (güç) ve yapmayı bilmesi (bilgi) gerekir. Bunlardan birinin eksik olması, özneyi başarısız olmaya iter. (Kıran ve Kıran 2003, 249) Bu kesit gemi metaforunun anlatıcı öznede bıraktığı ruhsal çözülme ile başlar. Öykü boyunca ağırlığı hissedilen metaforun ağırlığı sıradan bir akşamın sıradan bitmesi ile son bulur. Her ne kadar gencin gelmesi ile birlikte bir dönüşüm beklense de bu gerçekleşmez ve öykü başladığı yerde biter. Greimas ın anlam düzeylerini ayırdığı dört öğeyi öyküde şu şekilde gösterebiliriz: Eyletim Edinç Edim Yaptırım Gönderici Bilgi Kaptanı Özne Merak Güç Sorgulamak Aramak Kaptanın kim olduğunu öğrenemiyor. Kaptansız bir gemi olduğu sonucuna varıyor. Bu kesitteki: Betiler İzlekler Gemi, güverte, eriyen bir kurşun sıkılmışlık, bunalmışlık, aramak, merak, esensizlik gibi hava; boz, kül rengi toprak; Üstü başı yırtık pırtık, hemen hemen Çırılçıplak, gözleri yuvalarından fırlamış kaptan(?)

1042 Ahmet USLU 1.1.2. İkinci Kesit: Benöyküsel anlatıcı bu kesitte yanına gelen biri ile sohbet etmeye başlar. Öncelikle kaptan olup olmadığını merak eder. Kaptanı eleştirir. Burada benöyküsel anlatıcı ile gelen gencin konuşmaları merak uyandırır. Gerçekten de bu kişi kaptan mıdır? Değilse kimdir? Tablo 2: İkinci Kesit teki Eyleyenler Modeli Gönderici Nesne Alıcı Kaptanın yokluğu Kaptanı bulma isteği Benöyküsel anlatıcı Destekleyici Özne Engelleyici Genç B.Ö. Anlatıcı Genç İkinci kesitte dikkat çeken kavramlar destekleyici ve engelleyicinin aynı kişi olmasıdır. Burada içmonologdan diyaloğa geçilir. Benöyküsel anlatıcı az önce içinde yaşadıklarını dışa vurmaya başlar. Burada anlatıcının yanına gelen genç, anlatıcının kaptanı ve geminin işlevini anlaması noktasında benöyküsel anlatıcıyı desteklemekle birlikte onun kafasını daha da karıştırarak kaptanı bulması konusunda onu engeller. Gelen kişi ile benöyküsel anlatıcı arasındaki şu konuşma dikkat çekicidir: Sakın siz de bu gemide doğmuş olmayasınız? Dedi / Hayır, dedim. Ben bir kara parçasında doğdum. / Ya da öyle sanıyorsunuz, dedi. Düşgücü. Gelen genç, anlatıcıyı daha belirsiz bir duruma sürüklemiştir: Gemide doğma ihtimali. Yolculuk tutkusu diye bir tutkuyu bilmediğini söyleyen kişi, anlatıcının aslında istemeden bu gemide olduğunu ispatlamak ister gibidir: Birincisi, niçin bu gemiyi seçtiniz? / Başkası yoktu onun için, dedim / İkincisi, nereye gitmek istiyordunuz? / Bunu ben de bilmiyordum, dedim. Bildiğim yalnız gitmek istediğimdi. Limana indim ve limanda demirini almakta olan bu gemiyi buldum. Hemen atladım. Ancak bu cevabı çok da inandırıcı bulmayan kişi geminin adını sorar, fakat anlatıcı ne geminin adını bilir ne de yanında olduğu filikanın üzerinde geminin adı yazmaktadır. Konuşma bir süre devam ettikten sonra gelen kişinin kullandığı ifadeler anlatıcıya bu kişinin kaptan olabileceğini düşündürür. Ancak kişi bunu yalanlar. O da bu geminin kaptanı olmadığını düşünür. Amaçsız, gelişigüzel yol almakta olduklarına ve böyle giderlerse batacaklarını düşünürler. Gelen genç de anlatıcı gibi bu soruna kafa yormuştur. Kaptan olmak, fikrini ortaya atar anlatıcı. Fakat buradaki sorun da ne için kaptan olunacağıdır. Kendilerini kurtarmak için mi yoksa gemiyi kurtarmak için mi? Anlatıcı gemiyi, gemideki insanları kurtarma fikrindedir. Ancak karşısındaki kişi tam olarak öyle düşünmemektedir. Gemide çalışan tayfalar kaptan kelimesini duyar duymaz uzaklaşırlar, forsalar ise pislik içinde yaşayan dilleri bile farklı olan insanlardır. Gelen kişinin düşüncesi kaptan köşkünü ele geçirip gemiye yeni bir yol çizmek ve ilk limanda herkesi kurtarıp gemiyi orada batırmak. Fakat anlatıcı gemiyi denizin ortasında olduğu yerde batırmayı düşünür. Kurtulan kurtulsun der. Anlatıcı her şeyin bir rastlantı olduğuna inanır. Karşısındaki kişi de rastlantıların zaman içinde anlam içerebileceğini anlatır. Anlatıcı gemiyi limana ulaşmadan batırmanın bir kurtuluş olduğunu düşünür. Herkesin her şeyden, tüm acılardan bir kurtuluşu olacaktır.

Ferit Edgü nün Bir Gemide Öyküsünün Greimas ın Eyleyenler Modeline 1043 Anlatıcının bir şeyler yazdığını daha önce de gördüğünü söyleyen kişi bunları ne yaptığını nasıl gönderdiğini merak eder. Niçin yazdığını, kime yazdığını kendisinin de bilmediğini belirten anlatıcı yazdıklarını bir şişeye koyarak denize attığını söyler. İkinci kesit aslında varoluşsal bir sorgulama anlamı içeriyor. Benöyküsel anlatıcı kaptanı ve kaptanın varlığını sorguladıktan sonra mitlerde olduğu gibi bir kahraman olmayı hayal eder. Amaç insanlığı kurtarmaktır. Madem ulaşılacak bir liman yoktur, amaçsız ve gelişigüzel hareket eden bu geminin kaptanı bile yoktur, zaten terk edilmiştir. O zaman bu geminin batırılmasında hiçbir sakınca yoktur. Yalnız forsalar; ayakları bağlı, geminin işini yapan, pislik içinde çalışan bu insanlar ölmeyi hak etmezler. Belki sadece kurtarılması gereken yegâne insanlar bunlardır. Burada sosyalist bir eleştiriden, dünya görüşünden bahsetmek mümkündür. Bir tarafta zenginler, burjuva sınıfı, gününü gün edip yiyip içerken diğer taraftan asıl cefayı çeken ama bu dünyanın varlığını devam ettirmesini sağlayan işçiler. Gemi batsa da kurtarılması gereken işte bu işçilerdir. İkinci kesitte de kaptanı arama, anlamlandırma göndericisi anlatıcı özne karşıtlığı devam eder. İkinci kesitte gelen gencin kaptan olma ihtimali fakat daha sonra bunun doğru olmadığının anlaşılması ve aramanın devam ettirilmesi söz konusudur. Kaptanı arama ve anlamlandırma gencin destekleyici rolü ile sürdürülür. Fakat destekleyici konumdaki genç bir süre sonra kaptanın bulunmasının mümkün olmadığını söylemesi ile son bulur. Bu aşamada genç destekleyici rolünden engelleyici rolüne geçiş yapar. Belki de kaptan diye biri yoktur. Kaptanın varlığının somutlanamaması soyutlamayı getirir. Geminin bir kaptanı olmama ihtimali de vardır. Ancak bu bilinmeyen, gemiye rota çizen bu kişi ya da kişiler gece kimsenin olmadığı zamanlarda ortaya çıkar ve limandan geminin ihtiyacı olan şeyleri tedarik ederler. Soyut hale getiren kaptan somut şeyler yapmaktadır. Her ne kadar görünmese de yaptıkları ile ortadır, somuttur. Bu da bir karşıtlık olarak işlenir. Burada anlatıcının yazdıklarını bir şişeye koyup denize atması anın şahitliğini yapması için hedefi belli olmayan kişilere, okuyucuya bıraktığı izlerdir. Yazarın bu dünya gemisinde yapacağı şey de budur aslında. Şahit olduklarını, düşündüklerini, kimseyle paylaşamadıklarını yazıp bir boşluğa atmak. O yazılar zamanı geldiğinde bir gün mutlaka birilerinin eline geçecektir. Bu kesitte anlatı izlencesi benöyküsel anlatıcının içmonologlarında gördüğümüz düşüncelerin gelen genç tarafından da desteklenmesi ile oluşturulur. Dönüşüm özne nesne karşıtlığında farklı bir şekilde gerçekleşir. Kaptan bir noktada bulunmuştur. Destekleyici genç ile özne arasındaki konuşmada kesinleşen bu dönüşümün sonucu kaptanın olmadığı fikridir. Kaptanı bulma eğer yoksa gemiye kaptan olma edimleri gücü oluştururken bunu yapmanın kime fayda sağlayacağı fikri dönüşümün gerçekleşmesini engellemiştir. Destekleyici genç, öyküye felsefi bir açılım getirmiş kaptan olmanın bir işe yaramayacağını belirtmiştir. Kaptan olarak gemiye yön verme fikri bir güç olarak anlatıcıda ve gençte olsa bile edimin gerçekleştirilememesi öyküyü sonuca götürmemiş, yetilendirici deneyimde bırakmıştır. Bu kesitteki: Betiler Yabansı, Birinci mevki yolcularından biri Soğuk bir hayır, İzlekler Merak, sorgulama, kaptan olma ideali geminin kaptansız oluşu

1044 Ahmet USLU 1.1.3. Üçüncü Kesit: Bu kesitte ayrılma zamanı anlatılmaktadır. Ayrılmak üzere ayağa kalktıkları sırada gelen genç bir ışık gördüğünü söylese de anlatıcı bir ışık görmez. Anlatıcı uzaktan geçen gemilerin zaman zaman güvertedeki ışıklarının görüldüğünü ama onların da hemen kaybolduğunu söyler. Eğer isterse madem bir ışık görmektedir, o ışığa ulaşmak için gemiden hemen atlayabileceğini söyler. Ancak genç bunu kabul etmez. Çünkü onun amacı ortak bir kurtuluştur, bireysel kurtuluş onun için önemli değildir. Tablo 3: Üçüncü Kesitteki Eyleyenler Modeli Gönderici Nesne Alıcı Işık Gemiyi Kurtarma İdeali Genç Destekleyici Özne Engelleyici B.Ö. Anlatıcı Genç B.Ö. Anlatıcı Benöyküsel anlatıcı gitmek için ayağa kalktığında genç, bir ışıktan bahsettiği halde anlatıcı bunu göremez. Geminin kurtarılması için bu ışığa ihtiyaç vardır. Ancak anlatıcı bu ışıklardan daha önce de uzaktan da olsa gördüğünü ancak hemen kaybolduğunu söyler. Anlatıcıya göre geminin kurtarılması mümkün değildir. Ancak eğer kendisini kurtarmak istiyorsa atlayıp ışığa ulaşabilecektir. Anlatıcı için kurtuluş ümidi yoktur. Ancak yanına gelen kişi için de atlamak bir kurtuluş değildir. Çözüm ortak, toplumsal kurtuluştur. Eğer toplum kurtulmayacaksa bireyin kurtulmasının da bir anlamı yoktur. Kapitalizmin bireyselciliğine karşı sosyalizmin toplumsal refah, kurtuluş anlayışı burada dikkat çekmektedir. Anlatıcı kurtuluşun artık olamayacağını yaşının, tecrübesinin bunu gösterdiğini anlatır. Ancak genç için bu mümkündür. Gençlerin gördüğü kurtuluş ışığını yaşlı birinin görmesi mümkün değildir. Genç umutlu konuşur: Öyle günler yaşayacağız ki bu geminin üstünde, yalnız gençler bilecek. Sonrasında ise iyi geceler bile demeden ayrılır. Gencin kurtuluşa inanmayan anlatıcı ile konuşacağı bir şey kalmamıştır. Genç oradan ayrıldığında makine dairesine iner. Makine dairesi geminin en önemli bölümüdür. Çünkü gemiyi ayakta tutan, geminin yola devam etmesini sağlayan bölümüdür. Genç de bu bölümde çalışmaktadır. Anlatıcı özne bir gün kurtuluşun gelmeyeceğine inansa da bilinçaltında gence inanmaktadır. Genç ne yaptığını ne dediğini bilmektedir. Öykünün sonunda gencin Öyle güzel günler yaşayacağız ki bu geminin üstünde, yalnız gençler bilecek. Cümlesinden önce anlatıcının kullandığı O gecenin son sözünü bir ahir zaman peygamberi gibi söyledi. cümlesi bunu açık etmektedir. Belki o gün ne genç ne de gemi halkı açısından bir kurtuluş sözkonusu değilse bile bir gün bu gerçekleşecektir. Bu kesitte ışığın gelmesi ile bir umut ışığı doğmuştur. Anlatıcı özne bir kurtuluş olacağını düşünmese de bu onun yaşındaki insanlar için mümkün değildir. O an için gencin gördüğünü söylediği ışık kendisi için değil ama anlatıcı için bir umuttur. Anlatıcı ile genç arasında umut anlayışında karşıtlık vardır. Görünen ışık o gün için değil; ama gelecek için bir umut ışığıdır. Bu gemiden kurtuluş gerçekleşecektir. Ama bu kurtuluş gençler içindir. Anlatıcı yaşındakiler ise bu kurtuluşu göremeyeceklerdir. Burada da genç ile anlatıcı arasında bir karşıtlık söz konusudur. Destekleyici genç gemi engelini aşacaklarına ve kurtuluşa ereceklerine inanmaktadır. Genç anlatıcıya ahir zaman peygamberi gibi görünür.

Ferit Edgü nün Bir Gemide Öyküsünün Greimas ın Eyleyenler Modeline 1045 Bu kesitte özne görevini, verilmesi gereken mesaj açısından gence bırakmıştır. Anlatıcı öznenin yaşı nesneyi gerçekleştirmek için yeterli gelmez. Edim aşamasında anlatıcı özne görevini gence bırakır. Genç bu edimi gerçekleştirebilecek güçtedir. Sonuçlandırıcı deneyim gerçekleşmese de anlatıcı öznenin kullandığı ahir zaman peygamberi gibi ifadesi bir anlamda sonuçtur. Onurlandırıcı deneyim genç açısından ahir zaman peygamberi gibi sözleri ile gerçekleşmiştir. Anlatıcı özne içinde bulunulan uzam ve zaman açısından sonuca ulaşamasa da gelecek artık daha aydınlıktır. Işık göndericisi anlatıcı özne için geleceğe dönük nesnenin gerçekleştirilebilmesinde umut ışığı olmuştur. Öykü bu şekilde bitse de başlangıçtaki esensizlik hali öykünün sonunda görülmez. Bu kesitteki: Betiler Köhne gemi, ahir zaman peygamberi Makine bölümü İzlekler Esenlik, geriye dönüş 2. Anlatının Biçemi Söylem ve anlatı sözcenin başlıca iki türünü oluşturur. Öykümüzde söylem ve anlatı türleri bir arada kullanılmıştır. Bir anlatı türü olan öykülerde, öykü kipi de denilen di li geçmiş zaman ve geçmiş zaman değerinde şimdiki zamanın hikâyesi ile üçüncü tekil ve çoğul kişili anlatım kullanılır: Kuşkusuz, bazı günler üniformalarını çıkarıp aramıza bizden biri gibi girdiği oluyordu. Ama o zaman onu hiçbirimiz tanımıyorduk. Söylemde ise birinci tekil-çoğul kişi, kip olarak da şimdiki zaman ile di li geçmiş zaman kipi kullanılır: Bu geminin üstünde doğup büyümüş olmayı, buradan, bu gemiden ve denizle gökten başka bir yeri görmemiş, yaşamamış olmayı yediremediğim için mi bu düşü kuruyordum, yoksa bir başka yaşam, bir başka geçmiş mi arıyordum kendime? Bilmiyorum. Aynı metin hem anlatı hem de söylem sözcelerini bir arada bulundurabilir. Sözcelem öznesi kendini bilinçli ya da bilinçsiz hissettirir, öznelliğini ortaya koymak için metnin yüzeyinde ortaya çıkabilir. Bu anlatıda anlatıcı kendisini bilinçli olarak ortaya koymaktadır. 3. Anlatıcı ve Kahramanlar "Bir Gemide öyküsünde yazar 1. Tekil şahıs anlatımını tercih ederek hem kahraman hem de anlatıcı özelliklerini taşıyan bir kahraman ortaya koyar. Ben adılı kullanılarak yazılan öykü bu nedenle sınırlı bakış açılı anlatıcıdır. Benöyküsel anlatıcı kendi düşündüklerini içmonolog ile anlatmakla birlikte 2. Ve 3. Kesitlerde genç kişi ile yapılan konuşmaları da ondan dinleriz. Öyküde başat rolü oynayan başka kahraman (özne) bulunmadığından gemide ne olup bittiğini ve gençle yapılan konuşmayı yine benöyküsel anlatıcıdan dinleriz. Aynı zamanda olayın içinde de yer aldığı için kahraman rolündeki benöyküsel anlatıcı tanımı burada daha uygun düşmektedir. Öyküde ne kaptan olarak kaptan köşkünde yer alanlar, ne garson yamağı ne de genç gerek fiziksel-ruhsal özellikleri gerekse edimleriyle varlık gösteren kahramanlar değildir. Bu nedenle bu kahramanlar yüzeysel olarak işlenmiş, biçimsel işlevi olan kahramanlardır.

1046 Ahmet USLU 4. Zaman ve Uzam Öyküde öykü zamanını bildiren kesin bir tarih yoktur. Ancak güverteye çıkılıp ter dökülmesi, bunaltıcı bir havanın olmasından mevsimin yaz olduğunu söyleyebiliriz. Günün kesiti ise akşam sonrasıdır. Zamanı bildiren başka ifadelere de rastlanmaz. Olay akşamdan sonra başlamış ve çok kısa bir süre içerisinde bitmiştir. Yalnız geriye dönüş 1. Kesitte yer alır. Anlatıcının garson yamağı ile olan konuşması gündüz yapılmıştır. Ancak bu konuşmayı anlatıcının içmonologlarından anlayabiliriz. Uzam, metnin her düzeyinde yer alır. Öykünün ismi uzama bir göndermedir. Uzamı oluşturan öğeler bağımlılık içerisindedir. Anlam bu ilişkiden doğar. Metindeki uzam genel olarak gemi ve geminin bölümlerinden oluşur. Güverte, kaptan köşkü, filikaların olduğu kısım uzamla ilgili yerlerdir. Fakat bu uzamlar betimlenmez. Sadece geminin adının bile yazılı olmadığı bilgisi verilir. Geminin isminin olmaması da anlam bağımlılığı ile bir bilinmezlik, belirsizlik algısı meydana getirmek için özellikle kullanmıştır. Yazarın anlatıcı olarak kendisini yerleştirdiği yer güverte, olayın geçtiği yerdir. Güverte ve geminin içi karşıtlık ilişkisi ile bağlanmıştır. Sıkıcı, dar, boğucu bir uzamdan güverteye ferahlamaya ve aydınlanmaya, yalnız kalmaya yarayan, hatta kaptan hakkında eleştiride bulunulan tek yerdir. Öyküde bu uzamın verilişi ilk kesitteki anlatı izlencesinin başlamasıyla aynı zamana denk gelir. Yazar bu uzamda ferahlar ve kendisini güvende hisseder. Güverte ve gemi içi arasındaki ayrılığı şu şekilde gösterebiliriz: Güverte Tümlük Güvenlik Ferahlık Aydınlanma Gemi içi Eksiklik Güvensizlik Sıkıntı Boğuculuk Güverte ve gemi içinin kazandığı değerler anlatıcı öznenin konumunu belirliyor. Ancak bu anlatıcı da bir edim olarak egemenliğe, bilince dönüşemiyor. 5. Anlatıcı Özne Açısından Dönüşüm Öyküde anlatıcı özne ya da diğer iki kahraman açısından bir dönüşüm gözlenmemektedir. Öykünün 3. Kesitinde ışığın görülmesi ile birlikte genç için bir umut olsa da ortak kurtuluşu tercih ettiği için burada da aslında beklenen dönüşüm gerçekleşmez. Sadece ileriye dönük olarak bu dönüşümün beklendiğini söyleyebiliriz. 6. Sonuç Ferit Edgü nün Bir Gemide adlı öyküsünde kaptanı bulma ve gemiden kurtulma ideali anlatının ana izlencesini oluşturur. Anlatı, anlatıcının sıkılmışlık ve bunalmışlık duygusu ile güverteye çıkması ile başlar. Bu ideallerden kaptanın bulunması, kim olduğunun anlaşılması üzerinde durulan 1. ve 2. kesitlerde bir dönüşüm gözlenmez. 2. kesitte aslında geminin kaptanının olmama ihtimali bir dönüşümdür. Kaptanın sesli sorgulanması, kaptanın olmama fikrine ulaşılması edinç aşamasını gerçekleştirmiştir. Işığın genç tarafından bulunması edim aşamasıdır. Ancak gemiden bireysel kurtuluşun düşünülmemesi yaptırımı gerçekleştirmez. Anlatıcı özne edim için isteyim ve edim aşamalarını gerçekleştirmiştir. Bilgi ise öyküde baştan sona işlenmiştir. Anlatıcı özne ve genç bu bilgi konusunda kafa yormuş, uğraşmıştır. Güç ise ışığın görülmesi ile birlikte gençte görülür. Ancak yaptırıma dönüşmez. Dönüşüm için anlatıcı, genci zorlasa da öykünün felsefi alt yapısı bu dönüşüme o an ve uzam açısından izin vermez. Anlatıcı öyküde baştan sona bakılığında bir dönüşüm gerçekleştirmez. Ancak genç için kullandığı ahir zaman peygamberi ona gelecek kurtuluş için bir umut aşılar, belki de tek dönüşüm budur. Anlatıcının gençle olan

Ferit Edgü nün Bir Gemide Öyküsünün Greimas ın Eyleyenler Modeline 1047 konuşması bu ifade ile metafizik boyuta yöneliştir. Soyutlama yapılarak karşıdan gelen bir ışık(ki bu ışığı anlatıcı değil sadece genç görmüştür) geleceğe işaret eder. Ancak henüz zamanı gelmemiş, yakın bir gelecekte sadece gençlerin göreceği bir kurtuluş söz konusudur. Ferit Edgü nün 1978 de yayımlanan bu öyküsü Türkiye nin içinde bulunduğu şartlar düşünüldüğünde o yıllar için bir çözüm önerisi niteliği taşır. Siyasi hayatta eyleme dönüşmeyen bu fikirler bu öyküde de edim aşamasında kalmıştır. Sonuçta varılmak istenen nokta da dikkat çeken dönüşüm genç, ışık ve gelecek üçlemesindedir. Yaşı gençten büyük olan anlatıcı dönüşümü öyküde makine dairesinde çalışan gence bir ahir zaman peygamberi bilinciyle bırakmıştır. Bir tezi olan bu öykünün Greimas modelinde sonuçlandırıcı deneyim gerçekleşmese de metafizik boyutta bunun gerçekleşeceği fikrini alırız. Bu yönüyle değerlendirildiğinde öykü Greimas modelinin tüm ayrıntılarını içerisinde barındırmaktadır. KAYNAKÇA ALTUNKAYA, Hatice (2012), Beyhude Ömrüm Adlı Hikâyenin Greımas ın Eyleyenler Modeline Göre İncelenmesi, TURKISH STUDIES - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/4, Fall 2012, p. 761-771, ANKARA-TURKEY BARTHES, R. (Çev.) Rifat M Rifat S. (2009). Göstergebilimsel Serüven, İstanbul, YKY İŞERİ, Kamil (2000) Yolcu ile Yılan Adlı Masalın Göstergebilimsel Çözümlemesi, Ana Dili, Sayı:18, s.12-27 ERDEM, Mehmet DURSUN (2009), Göstergebilim (semiotik) Açısından Rasim Özdenören in İt Hikâyesi, TURKISH STUDIES - International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic-, ISSN: 1308_2140, Volume 4/6 Summer 2009. KIRAN, Ayşe (1981) Dilbilim Yazın İlişkilerinde Yazınsal Göstergebilimin Yeri, FDE Dergisi, Ankara: H.Ü. Yayınları, cilt II, Sayı:8, s.99-115 KIRAN EZİLER Ayşe, KIRAN Zeynel, (2003) Yazınsal Okuma Süreçleri, Seçkin Yayıncılık, Ankara DE SAUSSURE Ferdinand (Çev.) VARDAR Prof.Dr. Berke, Genel Dilbilim Dersleri, İstanbul 2001 ÜNAL Mahir, (2009) Türkçede Öykü-Roman Seçki(antoloji), İnkılap Kitabevi. YILMAZ Nusret (2013), Sait Faik in Şehri Unutan Adam Adlı Öyküsünün Göstergebilimsel Açıdan İncelenmesi, TURKISH STUDIES - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 8/9 Summer 2013, p. 2629-2640, ANKARA-TURKEY YÜCEL Tahsin (1991), Yapısalcılık, İstanbul, YKY.