ÜNİTE 3. Epitel Doku. Amaçlar. İçindekiler. Öneriler



Benzer belgeler
Örtü Epiteli Tipleri:

Epitel hücreleri glikokaliks denen glikoprotein örtüsü ile çevrilidir. Epitel hücrelerinin birbirine yapışmasını sağlar. Epitel hücrelerinin üzerine

II.Hayvansal Dokular. b.bez Epiteli 1.Tek hücreli bez- Goblet hücresi 2.Çok hücreli kanallı bez 3.Çok hücreli kanalsız bez

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU

HİSTOLOJİ. DrYasemin Sezgin

DERİ VE EKLERİ. Doç. Dr. Belgin CAN

DOKU. Dicle Aras. Doku ve doku türleri

Özofagus Mide Histolojisi

EPİTEL DOKUSU. Prof. Dr. Levent ERGÜN

11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI

DOKULAR. A-Hücreler B-Hücrelerarası madde (intersellüler substans) veya -Temel madde (Fundamental substans)

ENDOTEL YAPISI VE İŞLEVLERİ. Doç. Dr. Esra Atabenli Erdemli

Öğr. Gör. Dr. İlker BÜYÜK, Botanik, 3. Hafta: Bitkisel Dokular KOLONİ VE DOKULAŞMA

KAS DOKUSU. Kontraksiyon özelliği gelişmiş hücrelerden oluşur Kas hücresi : Fibra muskularis = Kas teli = Kas iplikleri

EPİTEL DOKUSU. Ağız boşluğunun üst yarısı, diş etleri, parotis bezi. Derinin epidermis tabakası. Kadın ve erkek üreme sistemini döşeyen epitel

HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ. YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111

KALP KASI Kalpte ve kalpten çıkan büyük damarlarda bulunur. Miyofilamanların organizasyonu iskelet kasındakilerle aynıdır; histolojik kesitlerde

11. SINIF KONU ANLATIMI 43 SİNDİRİM SİSTEMİ 2 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI

Tıp Fakültesi 1. Sınıf Genel Histoloji Laboratuvar Ders Programı

Burun, anatomik olarak, yüz üzerinde alınla üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı. Koku alma organıdır.

Anatomik Sistemler. Hastalıklar Bilgisi Ders-2 İskelet-Kas-Sinir Sistemleri

*Canlıların canlılık özelliği gösteren en küçük yapı birimine hücre denir.

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)!

ABSTRACT ANAHTAR SÖZCÜKLER / KEY WORDS

Hücre Nükleusu, Nükleus Membranı, Nükleus Porları. Doç. Dr. Ahmet Özaydın

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren

CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ Beslenme Boşaltım Üreme Büyüme Uyarıları algılama ve cevap verme Hareket Solunum Hücreli yapı

Deri, vücudun sa lam ve koruyucu dı örtüsüdür. Salgı bezleri, tırnaklar,tüyler ile deri bir organ ve sistemdir. En geni organdır (Yakla ık 1.

A. TOHUMLU BİTKİLERİN TEMEL KISIMLARI

OMÜ TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM I HAYATIN TEMELİ I HİSTOLOJİ UYGULAMA REHBERİ

Epitel Dokusu. Dr.Murat Tosun

Deri Deri nedir? Derinin Fonksiyonları. Derinin Tabakaları

Hücre İskeleti Hücreler Arası Bağlantılar. Yrd.Doç.Dr.Sevda Söker

KASLAR HAKKINDA GENEL BİLGİLER. Kasların regenerasyon yeteneği yok denecek kadar azdır. Hasar gören kas dokusunun yerini bağ dokusu doldurur.

Düz Kas. Nerede???? İçi boş organların duvarı, Kan damarlarının duvarı, Göz, Kıl follikülleri. Mesane. Uterus. İnce bağırsak

BİYOLOJİ VE BİLİMSEL YÖNTEM... 1 Bilim ve Bilimsel Yöntem... 2

İNSANDA ÜREME, BÜYÜME VE GELİŞME

VÜCUDUMUZDA SISTEMLER. Destek ve Hareket

KAS DOKUSU. Prof.Dr. Ümit TÜRKOĞLU

BİTKİSEL VE HAYVANSAL DOKULAR

SAFRA KANAL SİSTEMİ VE SAFRA KESESİ. Yrd.Doç.Dr.Sevda Söker

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

Hücreler arası Bağlantılar ve Sıkı bağlantı. İlhan Onaran

Solunum, genel anlamda canlı organizmada gaz değişimini ifade etmek için kullanılır.

İSKELET YAPISI VE FONKSİYONLARI

Kalın Barsak Mukoza. Villi yoktur Kıvrımlar yoktur. Distal bölümde (Rectal) vardır DR. OKTAY ARDA

EPİTEL DOKUSU. Prof. Dr. Bülent AHISHALI İTF Histoloji ve Embriyoloji ABD

2) Deri ve epidermal oluşumların meydana gelişi :

Kazanım Merkezli Çalışma Kağıdı 1. Ünite Vücudumuzda Sistemler Sindirim Sistemi

Doç. Dr. Alev Gürol BAYRAKTAROĞLU

SİNİR SİSTEMLERİ. SANTRAL SİNİR SİSTEMİ Beyin. Anatomik Olarak PERİFERİK SİNİR SİSTEMİ His Motor

ADIM ADIM YGS LYS. 73. Adım ÜREME BÜYÜME GELİŞME EMBRİYONİK ZARLAR İNSAN EMBRİYOSUNUN GELİŞİMİ-1

KAS FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

BİTKİSEL DOKULAR (DEVAM)

İnsan vücudunda üç tip kas vardır: İskelet kası Kalp Kası Düz Kas

HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı

PLASENTANIN OLUŞMASI. Doç. Dr. Alev Gürol BAYRAKTAROĞLU

Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü

Hücre yüzey özelleşmeleri. Doç. Dr. Çiğdem KEKİK ÇINAR

VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER. Boşaltım Sistemi

MAKEDONYA BİYOLOGLAR BİRLİĞİ. Çözümler

Sayfa BİYOLOJİ VE BİLİMSEL YÖNTEM... 1 Bilim ve Bilimsel Yöntem... 2

Mikroskobun Yapımı ve Hücrenin Keşfi Mikroskop: Robert Hooke görmüş ve bu odacıklara hücre demiştir.

HİSTOLOJİ VE EMBRİYOLOJİ ANABİLİM DALI. Doç. Dr. Meltem KURUŞ Yrd.Doç. Dr. Aslı ÇETİN

YGS ANAHTAR SORULAR #3

Doç. Dr. Alev Gürol BAYRAKTAROĞLU

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar

HAYVANSAL DOKULAR HAYVANSAL DOKU TİPLERİ

DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER

b. Amaç: Histoloji ders içeriği ile ilgili genel bilgi öğretilmesi amaçlanmıştır.

Bağ doku. Mezodermden köken alır. En Yaygın bulunan dokudur ( Epitel, Kas, Kemik sinir)

Öğr. Gör. Dr. İlker BÜYÜK, Botanik, 4. Hafta: Bitkisel Dokular - devam B. SÜREKLİ DOKULAR (BÖLÜNMEZ DOKULAR)

HİSTOLOJİ ATLASI UYGULAMA KILAVUZU

DİŞİ ÜREME ORGANLARI

İskelet ve kemik çeşitleri nelerdir?

MEMELİ HAYVANLARDA ZİGOTTAN SONRAKİ GELİŞMELER

Fetus Fizyolojisi. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı

ADIM ADIM YGS-LYS 37. ADIM HÜCRE 14- ÇEKİRDEK

Fizyoloji Nedir? 19/11/2015. FİZYOLOJİ KAVRAMI ve HÜCRE. Yaşayan organizmaların karakteristik özellikleri nelerdir?

solunum >solunum gazlarının vücut sıvısı ile hücreler arasındaki değişimidir.

Canlılarda mitoz, amitoz ve mayoz olmak üzere üç çeşit bölünme görülür.

OMÜ TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM I HAYATIN DEVAMI II UYGULAMA REHBERİ

ISPARTA HALIKENT ANADOLULİSESİ ÖĞRETİM YILI 9 A-B-C-D-E SINIFLAR BİYOLOJİ DERSİ 2. DÖNEM 3. YAZILI SINAVI RAKAMLA YAZIYLA PUAN

B İ T K İ B İ Y O L O J İ S İ

9. SINIF KONU ANLATIMI 5 CANLININ TEMEL BİLEŞENLERİ -İNORGANİK MADDELER 1- SU

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler

Şekil 1. Mitoz bölünmenin profaz evresi.

GELİŞİMİN 1. VE 2. HAFTASI

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 2 DAMARLAR

KANATLILARDA ZYGOTE TAN SONRAKİ GELİŞMELER

FARMAKOKİNETİK. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

DİŞİ EŞEY HÜCRELERİNİN GELİŞMESİ OLGUNLAŞMASI. Doç. Dr. A. Gürol BAYRAKTAROĞLU

Canlılarda Üreme ve Gelişme 1.Üreme Hücreleri (Gametler) 1.1.Erkek Üreme Hücreleri Spermler akrozom 1.2.Dişi Üreme Hücreleri Yumurtalar vitellus

OMÜ TIP FAKÜLTESİ DERS YILI DÖNEM I HAYATIN DEVAMI III UYGULAMA REHBERİ

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

AMPHİOXUS TA ZİGOT TAN SONRAKİ GELİŞMELER

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel

Prenatal devre insan ve memeli hayvanlarda uterus içerisinde geçer. Kanatlı hayvanlarda ise yumurta içinde kuluçkada geçen devredir.

Yaşayan organiznaların karakteristik özellikleri nelerdir

Transkript:

ÜNİTE 3 Epitel Doku Amaçlar Bu üniteyi çalıştıktan sonra, Organizmadaki dört temel dokudan biri olan epitel dokusunun yapısal özellikleri ve türleri konusunda bilgi edineceksiniz. İçindekiler Giriş Epitel Dokusunun Genel Özellikleri Ve Görevleri Örtü Epiteli Salgı Epiteli Özet Değerlendirme Soruları Sözlük ve Kavram Dizini Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Öneriler Bu üniteye geçmeden önce hücre hakkındaki bilgilerinizi yeniden gözden geçiriniz. Yetersizse tamamlamadan dokulara geçmeyiniz. Epitel dokusu ve diğer dokular ile ilgili resim ve çizimler kitabınızda verilmiş olmakla beraber, bulabileceğiniz histoloji atlaslarından da yararlanmanız teorik bilgilerinizin pekiştirilmesinde yardımcı olacaktır.

1. GİRİŞ Organizmada aynı işleri görmek amacıyla aynı ya da benzer hücrelerin bir araya gelmesiyle dokuların oluştuğundan söz etmiştik. Dokularda hücrelerden başka bu hücrelerin içine yataklandığı, miktarı ve özellikleri yerine göre az ya da çok değişen hücrelerarası madde bulunur. Embriyoner hayatın başlangıcında zigot bölünerek bir hücre kitlesi oluştururken daha sonra bir tabakalaşma eğilimine girer. Önce ilk iki embriyo tabakası olan endoderm ve ektoderm daha sonra ara tabaka olan mezoderm oluşur. Bu tabakalar ilerde farklı görevleri yerine getirecek dokuların kaynağıdır. Endodermden organizmanın iç epitelyal dokuları gelişirken, mezodermden tüm bağ ve destek dokuları, kas dokusu gelişir. Ektodermden ise dış epitelyal dokular ve gene ektodermin özel farklılaşması sonucu sinir dokusu gelişir. Gelişim esnasında embriyonun yapraklanması ve sonra aynı fonksiyona yönelik, benzer hücrelerden oluşmuş yapıların gelişmesi olayına HİSTOGENEZİS (dokuların gelişmesi) adını veriyoruz. Histogenezis sonucu organizmada dört temel doku gelişir : 1. Epitel dokusu 2. Bağ ve destek dokuları (bağ, kıkırdak, kemik, kan, lenf) 3. Kas dokusu 4. Sinir dokusu 2. EPİTEL DOKUSUNUN GENEL ÖZELLİKLERİ VE GÖREVLERİ Epitel dokusu hücrelerarası aralığın çok az olduğu dolayısıyla hücrelerarası maddenin de en az olduğu doku türüdür. Epitel dokusu embriyonun her üç yaprağından da gelişir. Vücudun tüm dış yüzeyini örten epidermis ve gene epidermisten gelişen deri bezleri ve kıllar ektodermal kökenli yapılardır. Organizmanın dışa açılan iç organlarının iç yüzeyini döşeyen epitel ve bu epitelden gelişen karaciğer ve pankreas gibi büyük bezler endodermal orjinli yapılardır. Gövdenin göğüs ve karın gibi iç boşluklarını ve bu boşluktaki organların dış yüzeyini kaplayan periton plevra gibi yapılar ve tüm damarların iç yüzeyini örten epitel mezodermden gelişir. Periton ve plevranın epiteli özel olarak mezotelyum, damarların iç yüzeyini döşeyen epitel ise endotelyum adını alır. - 41 -

Epitel doku organizmada birbirinden oldukça farklı görevleri yapabilme yeteneğine sahiptir. Bu görevler : - Örtü ve koruma - Absorbsiyon ve reabsorbsiyon (emilim ve geri emilim) - Sekresyon (salgılama) - Transport (taşıma) - Uyarılabilme - Kontraktilite (kasılabilme) dir. Organizmanın tüm iç ve dış yüzeyi, eklem boşlukları ve irisin ön yüzü hariç olmak üzere bölgesine göre yapısal ve fonksiyonel farklılıklar gösteren bir epitel tabakası ile örtülüdür. Bu örtü epiteli, bazı yerlerde örtü ve koruma özelliğinin dışında başka fonksiyonları da yerine getirebilme özelliğine sahiptir. İnce bağırsağın iç yüzündeki örtü epiteli aynı zamanda bu organın temel görevi olan emilim fonksiyonunu gerçekleştirir. Alınan besinler bu epitel türü sayesinde organizmaya geçer. Böbrek tubulusları epiteli içinden geçen ultrafiltrat adı verilen idrardaki su ve bazı minerallerin büyük bir kısmını geri emer. Eğer epitel hücrelerinin bu yeteneği olmasaydı, bir kişi günde 180 litre civarında idrara çıkıyor olacaktı. Bazı epitel türleri, yüzeylerindeki kinosilya adı verilen hareketli ipliksi yapılar sayesinde iç yüzeyleri süpürebilme özelliğine sahiptir. Solunum yollarının iç yüzeylerindeki epitel hücreleri bu titrek tüyler yardımıyla solunum havasıyla içerigiren toz taneciklerini devamlı dışarı doğru taşır. Organizmadaki bazı fonksiyonların yerine getirilmesi için bazı hücreler bazı maddeler üretip dışarı verirler. Örneğin ağıza alınan bir lokma, tükrük bezlerinin salgısıyla ıslatılır, yumuşatılır, kolayca yutulabilmesi için kaygan hale getirilir. Tükrük bezleri gibi büyük bezler dışında, organizmada ancak mikroskopla görülebilen pek çok küçük bezler vardır. Bazı bezler çok küçük olmalarına karşılık çok önemli metabolik olayları salgılarıyla yönetirler. Örneğin, organizmadaki şeker metabolizmasına kan şekerini düşürücü tek hormon olan insülin ile katılan Langerhans adacıkları karın boşluğunun arka tarafında, pankreas içinde çıplak gözle görülmiyecek kadar küçük yapılardır. Organizmadaki bazı epitel hücreleri çevreden gelen uyaranları saptayabilen bir epitel türüdür. Burunda, koku alanları içindeki koku hücreleri ya da dilde, tat cisimcikleri içindeki tat hücreleri epitel hücrelerinin duyu ile ilgili görevlerine örnek olarak verilebilir. Bazı epitel hücreler ise kendisi kas hücresi olmadığı halde içerdikleri kontraktil (kasılabilen) protein yapıdaki elemanlar vasıtasıyla kasılma gösterebilen hücrelerdir. Organizmada bazı dış salgı bezlerinin salgıyı gerçekleştiren son kısımlarında bulunan bu hücreler bu yeteneğe sahip epitelyal hücrelerdir. Kaba bir benzetme ile ahtapotu andıran bu myopitelyal hücreler kasılabilen uzantıları ile bezin salgı yapıcı son kısımlarını sıkarak salgının boşaltma kanalları aracılığıyla boşaltılmasına yardımcı olurlar. - 42 -

Ölen dokunun devamlı mitolik aktivite ile yenilenmesine rejenarasyon denir. Organizmada epidermis, sindirim kanalı epiteli gibi dokular aşırı mekanik etki veya travmaya uğrayan dokulardır. Harap olan hücreler dökülerken yeni hücreler dokunun bütünlüğünü tamamlar. Örneğin, ince barsak epiteli birkaç gün gibi kısa bir zamanda yenilenirken uterus epiteli özel fonksiyonu gereği 28 günde bir yenilenmek durumundadır. Epitel doku böylesine kapsamlı işlevleri yerine getirmek için oldukça değişik yapısal özellikler kazanmıştır. Bu yapısal özellikler ve değişik fonksiyonlar gözönüne alınarak epitel doku üç esas gruba ayrılarak incelenir. Bunlar ; örtü epiteli, salgı epiteli ve duyu epitelidir. Ancak her zaman epitel dokusunu bu üç şekilden biri olarak sınırlandırmak mümkün değildir. Çünkü midede olduğu gibi örtü epitelinin aynı zamanda mukus salgılayarak salgı fonksiyonunu da yerine getirdiği içiçe durumlarda olabileceğini gözardı etmemek gerekir.? Emilim ve geri emilim olaylarının, verilen örneklere göre farkı nedir? Myoepitelyal hücreler hangi özellikleriyle kasılabilme olayını gerçekleştirirler? 3. ÖRTÜ EPİTELİ Bu doku türünde epitel hücreleri sıkıca yanyana gelerek düzgün ve devamlı bir tabaka oluştururlar.hücrelerarası aralık oldukça dardır. Üst yüzeyleri ile vücudun bir iç boşluğuna ya da dış yüzeyine bakarlar. Alt yüzü ile bazal lamina adı verilen bir yapı aracılığı ile bağ dokusu üzerine otururlar. Örtü epiteli damarsız bir doku olup,üzerine oturduğu bağ dokusu içindeki damarlardan bazal lamina aracılığıyla,difüzyon yoluyla beslenir. Böylece bir dışa bakan yüzü bir de bazal laminaya oturan karşı yüzü ile bu dokunun hücrelerinde bir kutuplaşma söz konusudur. Epitel hücrelerinin fonksiyonlarını gerçekleştirdikleri serbest üst yüzeylerine apikal yüz ya da apikal kutup adı verilir. Beslenmesinin sağlandığı bağ dokusu üzerine oturduğu yüzeylerine ise bazal yüz ya da bazal kutup adı verilir. Bütün örtü epiteli türleri, hatta dış salgı bezi hücreleri bir bazal lamina üzerine oturur. Bazal lamina kesitlerinde özel tekniklerle ince bir çizgi şeklinde beliren tabakadır. İki fazı vardır. Katı fazında kalın demet yapısı oluşturmaya eğilimi olmayan lifler vardır. Bu lifler tip IV kollajendir. Sıvı fazı ile gliko-protein yapısında (laminin) bir madde oluşturur. Bu ince tabaka kesitler de ancak özel yöntemlerle fark edilebilir. Glikoprotein nitelikteki sıvı yapısı ile Periyodik Asit Schiff-PAS reaksiyonunu pozitif gösterir. Epitel hücrelerinin hemen altında leylak rengi bir çizgi olarak izlenir (Resim 3.1). Lif yapısının özelliği olarak da gümüşleme reaksiyonu ile belirlenebilir. Gümüşün tuzları içinden metalik gümüş ayrılarak bu lifler üzerine - 43 -

çöker. Arjirofili denen bu özellik sonucu üzerlerine gümüş çökmesi ile bu lifler siyah çizgiler şeklinde görülür. Dolayısıyla bu lifleri içeren bazal lamina siyah bir hat şeklinde ortaya çıkar. Bazal lamina bağ dokusu ve epitel arasında bağlayıcı, sınırlayıcı görevinin yanı sıra bazı durumlarda selektif bir membran görevini de görür (glomerüllerin bazal laminası). Resim 3.1: Bazal-Lamina-Pas? Bazal laminanın yapısal özellikleri nelerdir? Bazal lamina hangi histolojik yöntemlerle gösterilebilir? Epitel hücrelerinin apikal yüzleri bazı hücrelerde oldukça düz iken bazı hücrelerde fonksiyonla ilgili olmak üzere bazı çıkıntılı yapılar içerir. Bu yapılar, mikrovillus, kinosilya ve stereosilyadır. Mikrovilluslar, hücreye göre uzunlukları, sıklıkları farklılık gösteren, 80 nm çapında, 1-2 mikron uzunluğunda, hücreden dışarı eldiven parmağı şeklinde uzantılardır. Hücre membranı bu uzantıları kuşatır. Zaten bu yapıların amacı hücre membranının alanını genişletmektir. Elektron mikroskobunda lümene doğru uzanan bu stoplazma kısımlarını ayrı ayrı ayırt etmek mümkündür. Absorbsiyon yapan epitelin özelliği olan bu yapılar ışık mikroskobunun büyültme sınırları içinde ayrıntılı olarak görülemezler. Hücrenin apikal kenarına fırça görünümü verdiği için fırçamsı kenarlı olarak adlandırılırlar. Bazen çizgili kenarlı olarak da anılan bu yapı, en belirgin şekliyle, ince bağırsağı döşeyen epitel hücrelerinin apikal yüzeyinde bulunur. Hücrelerin apikal yüzeyinde görülen diğer bir yapı stereosilyadır. Bunlar, mikrovillus yapısına oranla daha uzun, daha geniş ve düzensiz çıkıntılardır. Silya olarak adlandırılmalarına karşılık hareketli uzantılar değillerdir. İçerisinde kinosilyalar gibi özel tertiplenmiş mikrotu- - 44 -

bulus yapısı yoktur. İnsan organizmasında erkek genital yolların bir bölümünde görülür. İşlevleri kesin olmamakla birlikte, bu bölgede absorbtif olarak görev yaptıkları düşünülmektedir. Hücrelerin apikal yüzeylerinden lümene doğru uzanan çıkıntıların bir türü de kinosilyalardır. Canlı hücrede hareketli, ipliksi yapılar olarak bulunurlar. Hareketleri hep aynı yönde olan bu yapılar hücre yüzeyinden dolayısıyla mukoza yüzeyinden süpürme hareketini gerçekleştirirler. Solunum yollarında görülen bu yapı soluk alma esnasında solunum yollarına kaçan tozların dışarı süpürülmesine yarar. Yapıları içte hareketi sağlayan, özel düzenlenmiş mikrotubulus sisteminden ve bunların oturduğu sentriyol düzenine benzeyen bazal cisimciklerden oluşur. Ortada hücre yüzeyine dik olarak yükselen iki ayr ı mikrotubulus çevresinde gene bunlara paralel halka düzeninde yerleşmiş çiftli dokuz mikrotubulus, hareketli türdeki silyaların temel yapı özelliğini oluşturur. Tek bir hücre yüzeyindeki kinosilyaların sayısı birkaç yüzü bulur. Enerji, hücrede ATP' nin ADP' ye indirgenmesiyle elde edilir. Çiftli mikrotubulus adı verilen borucukların birbiri üzerinden kayması şeklinde hareket sağlanır. Bu hareketliliğin herhangi bir sinirsel kontrolü yoktur. Ölümden sonra bile bir süre hareketlerine devam ettikleri bilinir.? Mikrovillus hangi görevle ilgili yapılardır? Kinosilya ve stereosilya arasındaki farklar nelerdir? Örtü epiteli hücrelerinde,birbirine bakan yan yüzeylerinde bazı yapı özellikleri gelişmiştir. Bir örtü ve koruma görevi sağlayan bu hücrelerin kolayca dağılmalarını önleyen bu yapılar hücrelerin birbirleri ile sıkıca bağlantılarını sağlayan özellikler taşır. Örtü epitel hücrelerinin birbiriyle yaptığı bağlantılarda üç tür yapı özelliği olduğu elektron mikroskop bulguları ile ortaya konmuştur. Zonula oklüdens, zonula adherens ve makula adherens (desmozom) adlarını alırlar. Zonula oklüdens ya da terminal bar olarak da adlandırılan bağlantı türünde komşu iki hücrenin membranlarının dış yaprakları birbirine kaynamıştır. Aradaki intersellüler aralık kaybolmuştur. Buradan madde geçişi söz konusu değildir. Zonula adherens türü bağlantılarda iki hücre membranı arasında 200 angströmlük bir aralık kalır. Makula adherens ya da desmozom dediğimiz yapılarda ise intersellüler aralık biraz daha geniş olup 250 A o kadardır. Her i ki hücre duvarında kalınlaşmış iki plaka şeklinde yapılardır. Birleştirici kompleks denilen bu yapılar örtü epiteli hücrelerini kohezyonla bir arada tutar, epitel yapısal bütünlüğünü korur. Epitel dokusunda hücrelerin alt yüzü ile bazal lamina arasında hemidesmozom adı verilen bağlayıcı yapılar bulunur (Şekil 3.1). - 45 -

Şekil 3.1.: Örtü epitelinde yan yüz özellikleri? Hemidesmozomlar hücrenin hangi yüzeyi ile ilgili yapılardır? Hücreler arasında madde geçişinin kapalı olduğu bağlantı türü hangisidir? Organizmanın değişik bölgelerinde bulunan örtü epiteli gerek yapı ve şekil gerekse fonksiyonel özellikleri ile çeşitlilik gösterir. Bu doku tipini sınıflandırırken hücrelerin kat sayılarına göre tek katlı ve çok katlı olmak üzere iki ana grupta toplarız. Daha sonra hücrelerin şekil özellikleri ve boylarını gözönüne alarak şu sınıflandırmayı genişletecek olursak aşağıdaki gibi gruplandırma karşımıza çıkar (Şekil 3.2) - 46 -

Tek katlı yassı epitel Basit Tek katlı kübik epitel Çizgili kenarlı Tek katlı epitel çeşitleri Tek katlı prizmatik epitel Kinosilyalı Yalancı çok katlı (psödostratifiye) Stereosilyalı Çok katlı epitel çeşitleri Çok katlı kübik Çok katlı prizmatik Çok katlı değişici (transisyonel) Çok katlı yassı - Boynuzlaşmayan (non keratinize) - Boynuzlaşan (keratinize) Şekil 3.2: Örtü epiteli çeşitleri - 47 -

3.1. Tek Katlı Yassı Epitel Tek ve iyice yassılmış hücre sırasından oluşmuştur. Üstten görünüşü ile geniş alana yayılan bu hücreler oldukça girintili çıkıntılıdır. Komşu hücrelerin girinti ve çıkıntıları birbirine uyar. Kesitlerde iyice yassı olan bu yapının apikal ve bazal kısmını ayırdetmek mümkün değildir. Işık mikroskopta ancak nükleus bölgesinde lümene doğru hafif bir kabartı olarak görülürler. Nükleus hücrenin biçimine uygundur. Yassı biçimdeki nükleus, kesitler de mekik biçiminde ve uzun ekseni ile bazal laminaya paralel biçimde yerleşmiş olarak görülür. Tüm dolaşım sisteminin iç yüzü tek katlı yassı epitel ile döşelidir. Bu sistem içinde özel olarak endotel adını alır. Bunun dışında karın ve göğüs boşluklarının iç yüzünü, karındaki mide barsaklar gibi organların dış yüzünü, akciğerde alveolleri ve böbrekte henle kulpunun ince parçasını bu tür epitel döşer. Resim 3.2: Tek katlı yassı epitel 3.2. Tek Katlı Kübik Epitel Bu epiteli oluşturan hücrelerin boyutları birbirine yakın olduğu için izoprizmatik epitel olarak da adlandırılır. Kesitlerde tek sıralı, santral konumlu, yuvarlak nükleusları ile tanınırlar. Böbrek proksimal tubulusları tükrük bezlerinin intralobüler kanallarında bu doku örtü görevinin yanısıra iyon transportu yapan hücrelerin yapı özelliğini de gösterir. Apikal ve bazal mitokondriya bolluğu, bazal yüzde derin hücre membranı katlantıları ve apikal yüzde mikrovillus yapısı bu özelliklerdendir (Resim 3.3). - 48 -

Resim 3.3: Tek katlı kübik epitel Resim 3.4: Tek katlı basit prizmatik epitel? Tek katlı kübik epitelde su ve iyon transportunun sağlanması ile ilgili özellikler nelerdir? 3.3. Tek Katlı Basit Prizmatik Epitel Kesitlerde bazal lamina üzerine sıralanmış füziform nükleusları ile kolay tanınan bir epitel türüdür.nükleusların uzun ekseni bazala dik, hücrenin uzun eksenine paralel olarak yerleşmiştir. Nükleuslar hücrelerin ortasında değil, bazal sitoplazma tarafına çekilmiş olarak bulunurlar. Safra kesesinin iç yüzü tek katlı prizmatik epitel ile döşelidir. Aynı zamanda mukus salgılıyor olmalarına rağmen mide mukozasının iç yüzü örtü epiteli olarak tek katlı basit prizmatik epitel görünüşündedir. Böbreklerin toplayıcı kanallarının son kısımları gene basit prizmatik epitelle döşelidir (Resim 3.4). 3.4. Tek Katlı Çizgili Kenarlı Prizmatik Epitel Bu epitel türü, hücrelerinin apikal tarafının görüntü özelliğinden dolayı fırçamsı kenarlı oılarak da adlandırılır. Absorbsiyon yapan epitel dokunun tipik özelliğini gösterir. Apikal yüzde hücrenin absorbsiyon yüzeyini artırmak amacıyla birçok çıkıntılar bulunur. Bir mikron uzunluğunda, 0.1 mikron çapındaki bu çıkıntılar bu epitel yüzeyine çizgili kenar görüntüsünü verir. İnce - 49 -

bağırsağın epiteli olan bu epitel türünün kayda değer diğer bir özelliği gene elektron mikroskopta ortaya çıkar. Lümene en yakın hücrelerarası bağlantı hücrelerarası aralığı tıkayıcı nitelikte olan zonula oklüdens türündendir. Absorbsiyon ile ilgili olan bu özellik intersellüler aralıktan madde geçişini tamamen kapatarak emilimin hücre yüzeyinden olmasını sağlayan bir yapı özelliğidir. Bu epitel dokusunun hücreleri apikal yüz özellikleri dışında tek katlı basit prizmatik epitelin şekil özelliklerini taşır (Resim 3.5). Resim 3.5: Çizgili kenarlı prizmatik epitel ve kalisiform hücreler 3.5. Tek Katlı Kinosilyalı Prizmatik Epitel Bu doku da prizmatik biçimde hücrelerden oluşmuştur. Bu hücreler apikal yüzlerinde hareketli ipliksi yapılar olan kinosilyalar içerir. Tuba uterina, uterusun iç yüzünde, erkek genital yollarının bazı bölümlerinde görülür (Resim 3.6). Resim 3.6 : Tek katlı kinosilyalı prizmatik epitel - 50 -

3.6. Tek Katlı Stereosilyalı Prizmatik Epitel Prizmatik epitel hücrelerinin apikal yüzeyinde, aşırı gelişmiş bir mikrovillus yapısına benzeyen uzantılar içeren bu epitel yaygın bir epitel türü değildir. Erkek genital boşaltma yollarının çok sınırlı bir bölgesinde görülür. 3.7. Yalancı Çok Katlı Epitel (Psödostratifiye) Bu epitel dokusu nükleusların hücre içinde farklı yüksekliklerde yerleşmiş olmaları nedeniyle ilk bakışta çok katlıymış gibi görüntü vermesinden dolayı bu adı almıştır. Ancak dikkatli incelendiğinde bütün hücrelerin aynı bazal laminaya oturması nedeniyle tek katlı epitel sınıfındadır. Oldukça yüksek prizmatik hücreler aralarında boyları lümüne kadar uzamayan bazal hücrelerde bulunur. Prizmatik hücrelerin kinosilya da içeren şekliyle bu epitel tipik olarak trakea ve bronkusların iç yüzünü döşer (Resim 3.7). Resim 3.7: Yalancı çok katlı prizmatik epitel 3.8. Çok Katlı Kübik Epitel Çok yaygın görülen bir epitel türü değildir. Kat sayısı ikiyi geçmez. Epidermal ter bezlerinde görülür. - 51 -

3.9. Çok Katlı Prizmatik Epitel Bu epitel de yaygın bir epitel türü değildir. Prostatta, tükrük bezlerinin kanallarının bir bölümünde ya da üretranın bir bölümünde görülür. 3.10.Çok Katlı Değişici Epitel (Transisyonel) Bazal lamina ve lümen arasında birden çok hücre sırasının bulunduğu epitel türleri çok katlı epitel grubuna girmektedir. Epitel dokusunun damarsız olması nedeniyle epitel katlarının artması dokunun beslenme sorununu da beraberinde getirir. Bunun telafi edilmesi bağ dokusu papillaları aracılığıyla olur. Çok katlı türlerde bağ dokusu epitel içine doğru girintiler yapar. Özellikle küçük çaplı damarlardan zengin olan bu doku, epitel dokunun bazaldan beslenme yüzeyeni arttırır. Epitel dokunun kalınlaştığı oranda, bu bağ dokusu papillalarının derinleştiği görülür. Mesane gibi yapıların iç yüzeyinde görülen bu epitel doku organın dolu ya da boş olmasına göre kat sayısını değiştirdiği için bu adı almıştır. Bütün çok katlı epitel dokularında olduğu gibi, ilk hücre sırasını prizmatik hücreler oluşturur. Bu sıranın üzerinde kat sayısını değiştiren 2-8 sıra armut biçiminde hücreler bulunur. Bu epitel, intersellüler aralığın en geniş olduğu epitel türüdür. Bu da hücrelerin birbiri üzerinden kayarak kat sayılarını değiştirmelerini sağlar. Organ dolup genişledikçe epitel daha geniş olanı örtmek için incelir. Armut biçimli hücrelerin üzerinde, geniş şapka gibi 2-3 hücreyi örtebilen hücreler bulunur. Bu yüzey hücreleri bazen birden fazla nükleus içerebilir. Bu yüzeyel hücreler için kayda değer bir özellik ise, apikal sitoplazmaların daha koyu boyanmalarıdır. Kabuk anlamındaki krusta olarak anılan bu özellik ışık mikroskobu ile tam açıklanamayan sitopolazmik değişiklikten kaynaklanır. Hücreler idrarın basıncından doğan mekanik etkiye karşı koyabilmek için bu bölgeye tonofilaman yığarlar. Ayrıca, idrarın kimyasal etkilerinden korunmak için sitoplazma yoğunlaşması apikal sitoplazmanın daha koyu boyanmasını sağlar (Resim 3.8). Resim 3.8: Değişici epitel - 52 -

? Yalancı çok katlı (psödostratifiye) epitel türünde hangi özellik epitele çok katlı bir görünüm sağlar? Hangi özelliğinden dolayı tek katlıdır? Kabuk (krusta) yapısı nedir? Ne iş görür? 3.11. Çok Katlı Boynuzlaşmayan Yassı Epitel (Non-Keratinize) Organizmanın dış etkenlere en fazla maruz kalan bölgelerinde çok katlı yassı epitel türleri görülür. Dış bölgelerde derinin yüzeyi boynuzlaşan türde çok katlı yassı epitelle döşelidir ve epidermis adını alır. Organizmanın mukoza denilen ıslak iç yüzlerinde ise çok katlı yassı epitel epidermiste olduğu gibi tipik boynuzlaşma yapısı göstermez. İlk hücre sırası çok katlı epitel türlerinin özelliği olarak prizmatik hücrelerle döşelidir. Bu sıranın üzerinde poligonal hücreler bulunur. Poligonal hücreler yukarı katlara çıktıkça yassılaşır. Nükleusların biçimi de hücre biçimine uyar. Alt prizmatik hücre sırasında oval, poligonal alt sıralarda yuvarlak olan nükleuslar üst tabakalara çıktıkça hücrelerin şekli gibi yassılaşırlar. Mekanik etkiler maruz kalan ağız içi ve yemek borusu gibi bölgelerde bu epitelin harabiyeti ve dolayısıyla yenilenmesi de hızlıdır. Bu nedenle alt prizmatik hücre sayısı ve poligonal hücrelere ait alt 2-3 sıra, mitozun sık görüldüğü bir tabaka oluşturur. Epitelin bu bölümüne doğurgan tabaka anlamında stratum germinativum adı verilir. Üstten dökülen epitel hücrelerinin devamlı yenilendiği epitelin bu bölgesi, yüzeyel bölgelere oranla daha koyu boyanır. Ağız boşluğu, yemek borusunun yanı sıra anüs bölgesi, kadında vajina bu tür epitel yapısını sergileyen oluşumlardır (Resim 3.9). Resim 3.9: Çok katlı yassı epitel (Boynuzlaşmayan) - 53 -

3.12. Boynuzlaşan Türde Çok Katlı Yassı Epitel Bir önceki epitel türüne çok benzeyen bu yapıda boynuzlaşmaya (keratinizasyon) bağlı olarak seçilebilen tabaka adedi artmıştır. Organizmanın dış yüzeyini örten epidermis adını verdiğimiz bu epitel, organizmanın iç yüzüne oranla daha fazla dış etkilere maruz kalmaktadır. Epitel yüzeyine eklenen boynuzsu tabaka bu dokunun korunmasında önemli bir faktör oluşturmaktadır. Epidermisin kalınlığı organizmanın bölgelerine göre farklılıklar gösterir. Ayak tabanı gibi bölgelerde en dıştaki boynuzsu tabakanın kalınlığı mikroskobik ölçülerinde üstünde belirginken göz kapağı gibi derinin en ince olduğu bölgelerde epidermiste boynuzsu tabakada ince görünür.epidermisin de ilk kat hücreleri prizmatik hücre sırasından oluşmaktadır. Bazal laminaya dayalı bu ilk sıra stratum bazale adını alır. Bu tabakanın üzerinde poligonal hücreler bulunur. Bu tabakanın intersellüler aralıklarında hücrelerin her biri ile bağlantı yapmak için gönderdikleri intersellüler köprücükler hücrelere dikenli bir görünüş verdiğinden bu tabakaya da dikensi tabaka anlamında stratum spinozum denir. Üst katlara doğru çıktıkça yassılmaya başlayan hücrelerin sitoplazmasında boynuzsu maddeler birikmeye başlar. İri, bazofil boyanan keratohyalin taneciklerinin hücreye verdikleri görünümünden dolayı bu tabakada granulalı tabaka anlamında stratum granülozum adını alır. Bunun üzerindeki tabakadan itibaren hücrelerde harabiyet artar, nükleuslar kaybolur ve hücreler hayatiyetini kaybeder. Granülozum tabakasının üzerinde, boyalı preparatlarda pek ayırdedilemeyen ince bir tabaka bulunur. Taze dokuda camsı yapıda görülen bu tabaka stratum lüsidum adını alır. Bu tabakanın üzerinde tamamen ölü bir tabaka olan boynuzsu tabaka anlamında stratum korneum bulunur. Kalınlığ organizmanın bölgelerine göre değişen bu tabaka keratin lamellerinden oluşmuştur. Yenilenmesi hızlı olan bu dokuda stratum germinativum adı verilen kat gene derin kısımda bulunur.stratum bazale ve stratum spinozumun alt tabakalarında bu özelliği ortay a koyan mitotik figür artışlarına bol miktarda rastlanır (Resim 3.10). Resim 3.10: Çok katlı yassı epitel (Boynuzlaşan) - 54 -

? Boynuzlaşan çok katlı epitelin katları nelerdir? Adlar ile yapısal özellikler arasındaki ilişki nedir? Stratum germinativum nedir? Organizma da bu saydığımız epitel türlerinin yanı sıra kolayca kategorize edemiyeceğimiz epitel dokusuna da rastlanır. Örneğin plasenta epiteli erken dönemde gelişmenin çok hızlı olması sonucu sitoplazmik bölünmelerini ya da hücreler arasındaki sınırlanmaları tamamlayamaz. Bu yapı özelliğine sinsityum (sinsityotrofoblast) adı verilir. Gelişkinde testisin germinal epiteli çok hızlı prolifere olan, saydığımız epitelyal görevlerin dışında, döllenme gibi tamamen değişik bir amaca yönelik, haploid sayıda çekirdek içeriği olan hücrelerden oluşmuştur. Tiroid bezin hücreleri değişik zamanda, fonksiyonuna bağlı olarak hem yassı, hem kübik hem de prizmatik olabilirler. 4. SALGI EPİTELİ Organizmada çok sınırlı olan hücre çeşidinin dışında bütün hücrelerde kendi metabolizması gereği bazı maddeler üretilmekte ve bu maddeler hücrenin kendi yaşamı içinde kullanılmaktadır. Ancak hücreler kendi yapısı ya da metabolizması için değil organizmanın başka bir bölgesinde kullanılmak üzere madde üretip hücre dışına veriyorsa bu olaya salgılama (sekresyon); bu salgılamayı yapan hücreler ya da hücre topluluklarına bez adını veriyoruz. Organizmada bezler, gerek yapı özellikleri, gerek salgılama tarzları ve gerekse salgılarının özellikleri açısından farklılıklar gösterirler. Bu bezler karaciğer, tükrük bezleri gibi gayet büyük organlar niteliğinde olduğu gibi diğer organlar içinde az sayıda hücrelerden meydana gelmiş ancak mikroskopta görülebilen gayet küçük yapılar tarzında da olabilir. Hatta tek hücreden oluşmuş salgı epiteli vardır. Barsaklarda kayganlığı dolayısıyla madde geçişini kolaylaştıran mukus salgısını gerçekleştiren kalisiform hücreler buna örnektir. Salgı epiteli, değişik yapı ve fonksiyon özelliklerine bağlı olarak doğan farklılıklar nedeniyle değişik sınıflandırmalara tabi tutulabilir. Bu sınıflandırmalar bezlerdeki değişik özellikleri sistemli bir şekilde ortaya koyacağından salgı epitelinin özelliklerini bu sınıflandırmaların ışığında inceleyelim. 4.1. Salgının Verildiği Yere Göre Bazı bezlerde salgı yapan hücreler için bir polarlaşma söz konusudur. Örtü epitelinde olduğu gibi hücreler bazal yüzlerindeki bağ dokusu aracılığıyla beslenirler. Salgı, apikal yüz- - 55 -

den bir vücut boşluğu ya da yüzeyine boşaltırsa bu tür bezlere dış salgı bezleri (ekzokrin bezler) adı verilir. Eğer, salgı hücreleri kutuplaşma göstermiyor, hücreler çevrelerinde zaten bol bulunan damarlardan besleniyorken ürettikleri salgıyı da herhangi bir boşaltma kanalına sahip olmadan, bu damarlar aracılığıyla; diğer deyişle kan yoluyla organizmanın başka bölgelerine gönderiyorlarsa bu bezlere de iç salgı bezleri yada endokrin bezler adı verilir (Resim 3.11). İç salgı bezleri çoğunlukla kapilerler etrafında kümeler ya da dizeler yapan epitelyal hücrelerden oluşmuştur. Salgılarına hormon denir. Organizmada protein, polipeptid, glikoprotein ve streoid yapıda hormon üreten pek çok iç salgı bezi vardır. Bu bezlerin hücre özellikleri ürettikleri hormon yapısına göre değişir. Örneğin protein sentezleyen bir iç salgı hücresinde ribozom ve granüler endoplazmik retikulum iyi gelişmiştir. Salgılamanın kontrolünde dış salgı bezlerinde daha çok sinirsel kontrol varken, iç salgı bezlerinin salgılamalarının kontrolü humorol yol veya başka bir iç salgı bezinin ürettiği hormon aracılığıyla olur. Resim 3.11: Saf seröz bez ve endokrin bez Bundan sonra sınıflandırmamızı yaparken dış salgı bezlerine ait özellikleri ele alacağız. 4.2. Dış Salgı Bezlerinin Yeri ve Örtü Epiteli İle İlişkisine Göre Dış salgı bezlerinin köken aldıkları epitel içinde kalması, hücrelerin sekretuvar karaktere dönüşmesiyle endoepitelyal bezler oluşur. Bez, örtü epitelinden ayrılarak bağ dokusu içine doğru gelişmişse ekzoepiteelyal bezler olarak adlandırılır. Endoepitelyal bezler için ince barsak ve solunum yolları mukozasının kalisiform hücreleri örnek verilebilir (Resim 3.5). Ekzoepitelyal bezler tür olarak çoğunluğu oluşturur. Kalisiform hücrelerin dışında kalan bütün dış salgı bezleri ekzoepitelyal bezler yapısındadır. - 56 -

4.3. Bezi Oluşturan Hücre Sayısına Göre Organizmada, salgısını doğrudan apikal tarafından bir vücut yüzeyine boşaltan tek tek salgı hücreleri bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla, bez, tek bir hücreden oluşmaktadır. Bir hücreli bezler ya da ünisellüler bezler olarak adlandırılan bu bezlerin organizmada örneği tektir. Biraz önce mukus salgılayan kalisiform hücrelerden aynı zamanda endoepitelyal bezler olarak söz etmiştik. Bu yapıların dışında kalan bütün bezler çok hücreli anlamında mültisellüler bezler olarak adlandırılır. Bir önceki sınıflandırmamıza göre, mültisellüler bezler aynı zamanda ekzoepitelyal bezler sınıfına girer. 4.4. Boşaltma Kanalının Özelliğine Göre Endeoepitelyal bezler dışında bütün dış salgı bezleri, salgının iletilmesi için bir kanala sahiptir. Eğer bir salgı bezinde salgı hücreleri dışında örtü epitelinden bir boşaltma kanalı varsa bu tür bezlere birleşik bezler adını veririz. Genelde gelişmiş büyük bezler birleşik bezler yapısındadır. Bu boşaltma kanalının duvarını oluşturan hücreleri, daha önce kübik örtü epitelinin örneği olarak görmüştük. Aynı zamanda su ve iyon transportu yapan bu hücreler bezlerde primer salgının olgunlaştırılmasında da görev yapmaktadırlar (Resim 3.3). Bir çok küçük bezde böyle bir yapı gelişmemiştir. İnce bir mukoza içinde gelişen bu bezlerde salgı yapan hücreler bezin duvarını oluşturur. Salgı yapan hücrelerin apikal yüzeyleri bezin iç duvarını oluştururken ortada kalan boşluk salgının atıldığı bez lümeninide ortaya çıkarır. Salgı, lümende doldukça bezin açıldığı organizma yüzeyine ya da boşluğuna akar. Burada salgıyı yapan hücreler aynı zamanda salgının boşaldığı kanalın duvarını oluşturur. Salgısını boşaltan ayrı bir örtü epitelinden boşaltma kanalı olmayan bezlere de basit bezler adını veriyoruz.? Apikal yüz, bazal yüz neyi ifade ediyor? Primer ve sekonder salgı deyiminden ne anlıyorsunuz? 4.5. Salgı Yapan Son Kısmın Şekline Göre Bezlerde salgıyı yapan kısımlar iki şekilde gelişir. Ortası salgının boşaldığı lümen olmak üzere, hücreler tüp ya da baloncuk yapısı oluşturacak şekilde tertiplenirler. Buna göre tübüler bezler ve alveoler bezler olarak sınıflandırılırlar. Bazı büyük bezlerin adenomer adını verdiğimiz salgı yapan son kısımları hem tübüler hem de alveoler şekilde düzenlenmiş yapıları - 57 -

içerebilmektedir. Basit alveoler bezlerin insandaki örneği deri yağ bezleridir (Resim 3.12). Tübüler bezler ise basit şekliyle de olsa üç ayrı şekilde görülür. Dişide proliferasyon fazında endometriumda görülen deney tüpü gibi olan, şekli düz basit tübüler bezlerin örneğidir. Basit tübüler bezin dar bir alanda hızlı gelişmesi sonucu uzayan tübün boyunun bu dar alana sığmak için tirbişon gibi kıvrıldığı durumda kıvrıntılı tübüler bezlerdendir (Resim 3.13). Bazen uzun tübüler bezin derin ucunun bir yumak gibi kıvrıldığı durumlarda glomerüler tarzda basit tübüler bezler gelişir. Derinin ter bezleri buna örnektir. Resim 3.12: Basit alveoler bez Resim 3.13: Basit kıvrıntılı tübüler bez 4.6. Salgının Hazırlanış ve Hücreden Veriliş Tarzına Göre Bazı bezlerde salgılama süreklidir. Salgı için gerekli maddeler bazal tarafından alınır. Salgı herhangi bir sitoplazma kaybı olmadan apikal taraftan verilir. Tükrük bezlerinde görülen bu salgılama şekline merokrin salgılama adını veriyoruz. Bazı hücrelerde salgı yapılırken bir miktar sitoplazma kaybı olur. Hücreler salgıyı oluşturabilmek için bir miktar canlı maddeyi sitoplazmalardan kaybederler. Hücreler yeni bir salgı periyoduna girebilmek için öncelikle sitoplazmalarındaki bu kaybı yerine koymak sonradan yeniden salgıyı üretmek durumundadırlar. - 58 -

Başka bir deyişle salgılama açısından arada dinlenmeleri gerekir. Sitoplazmadan bir miktar madde kaybıyla gerçekleşen bu salgılama türüne apokrin salgılama diyoruz. Süt bezleri bu tarzda salgılama yapan bezlere örnektir. Üçüncü grupta ise, salgılamayı gerçekleştirirken hücrenin tümü salgı olarak dışarı atılır. Bu tür salgılamaya da holokrin salgılama denir. Holokrin salgılamanın da iki şekli vardır. Birinci şeklinde, testiste olduğu gibi hücreler canlı bir salgı olarak dışarı verilir. Bu tür salgılamaya sitojen salgılama denir. Salgı bu organın tubülüsleri içinde çoğalıp olgunlaşan spermium adını verdiğimiz canlı hücrelerdir. Holokrin salgılamanın ikinci türü sekretuvar dediğimiz tarzda olur. Derinin yağ bezlerinde gördüğümüz bu salgılamada hücre sitoplazmasının tamamına yakın bölümü salgı haline dönüşür. Hücre harap olarak dışarı atılırken sitoplazmik içeriği olan yağlı madde deri üzerine yayılarak derinin üzerinde koruyucu ve yumuşatıcı bir tabaka yapar. 4.7. Salgının Fiziksel ve Kimyasal Özelliklerine Göre Büyük bezlerde dış salgı iki şekilde görülür. Eğer bez protein tabiatında akışkan bir salgı yapıyorsa bu durumda seröz bez ya da seröz salgılamadan söz edilir. Organizmanın büyük bezlerinden glandula parotis, glandula pantreasın ekzokrin bölümü saf seröz salgı yapan bezlere örnektir (Resim.3.11). Seröz bezlerde adenomer ya da asinus adını verdiğimiz genişlemiş son kısım da lümen iyece dardır. Hücreler, bazal kısımları daha bazofilik olmak üzere koyu boyanırlar. Nükleuslar, santral yerleşimli ve yuvarlak olarak görülür. Ayrıca son kısımlara ait kesitler eşit çaplı ve oldukça düzgün yuvarlak şekillerde görülür. Eğer bez mukopoli sakkarit yapıda, alışkanlığı az, visköz bir sıvı salgılıyorsa buna da müköz bez adı verilir. Bu bezlere ait son kısımların kesitleri daha geniş ve daha düzensiz şekillerdedir. Daha yoğun olan müköz salgının itmesi ile nükleuslar bazalda ve yassılmış biçimde görülür. Mukopolisakkaritlerin kolayca erimesi nedeniyle sitoplazma boşalmış olarak görülür. Soluk bazofil boyanır. Bez lümeni seröz bezlere göre geniştir ve düzensizdir. Bazı bezlerin son kısımlarında hem seröz hem de müköz salgı yapan hücreler bulunur. Böyle bezlere de mikst bezler adı verilir. Glandula sublingualis, glandula submandibularis gibi bezler hem seröz hem de müköz salgı yapan mikst bezlerdir. Bu tür bezlerde içte müköz kısımlar bulunur. Seröz son kısımlar bunların üzerine yerleşmiştir. Kesitlerde daha koyu boyanan seröz kısımlar yarım ay şeklinde görülür (Resim 3.14). - 59 -

Resim 3.14: Birleşik mikst bez Özet Epitel dokusu, hücrelerinin sık, hücrelerarası aralığın dar olduğu bir dokudur. Yapı ve işlev olarak çeşitlilik gösterir. Tüm organizmanın iç ve dış yüzeylerini örter. Organizmaya alınacak maddelerin emilimini sağlar. Hücre yüzeyinden ve hücre içinden madde taşır. Özelleşmiş şekilleri ile bazı duyuların alınmasını sağlar. Çok küçük bir grubu kasılma yapabilir. Bu özellikleriyle bazı büyük salgı bezlerinin salgısını boşaltmaya yardımcı olurlar. Ayrıca epitel dokusu tüm salgı bezlerinin yapısını oluşturur. Bu doku, örtü epiteli ve duyu epiteli olmak üzere üç ana gruba ayrılır. Tüm örtü epiteli ve dış salgı epiteli bir inci tabaka aracılığıyla bağ dokusu üzerine yerleşmiştir. Bazal lamina adını verdiğimiz bu ince tabakaya bakan yüze hücrenin bazal yüzü denir. Bazal yüz, hücrenin aşağıdaki bağ dokusu damarlarından difüzyonla beslendiği yüzdür. Hücreler yan yüzeylerindeki kuvvetli tutunma yapılarıyla birbirleri arasında sıkıca bağlanırlar. Bazal yüzün karşısındaki serbest yüze apikal yüz denir. Bu yüz hücredeki göreve göre bazı yapılar bulundurabilir. Bunlardan emilim ile ilglili olarak gelişen yapılardan biri mikrovillustur. Eldiven parmağı gibi lümene doğru uzayan bu yapılar hücrede emilim yüzeyi olan plazma membranı yüzeyini artırmaya yönelik yapılardır. Yüzeyde görülen daha uzun ve hareketli çıkıntılar kinosilyadır. Hareketsiz olanlar ise stereosilya adını alır. Örtü epitelinin sınıflandırılmasında kalınlığı esas alınır. Tek katlı çeşitlerden çok katlı şekillere doğru değişik biçimde görülür. En ince epitel, damarların içinde yer alan tek katlı yassı epiteldir. En kalın epitel ise, organizmanın en fazla dış tesirlere maruz kalan yüzeyi olarak ayak tabanında görülür. Çok katlı boynuzlaşan türde yassı epitel adını alır. Bu epitel türüne özel olarak epidermis adını da veriyoruz. Bazı epitel türleri organizmanın başka bir tarafından kullanılan maddeleri üretirler ve buralara göndermek üzere hücre dışına verirler. Bez adını verdiğimiz bu epitelyal yapılar oldukça - 60 -

farklı yapılardır. Salgısını kan aracılığı ile uzak bölgelere gönderen bez türüne endokrin bezler denir. Salgı bir kanal aracılığı ile iş yapacağı yere gönderiliyorsa ekzokrin bezler denir. Bezler, bir hücre büyüklüğünde ya da büyük organlar şeklinde de olabilir. Salgılarının fiziksel ve kimyasal özellikleri ile bezler seröz ve müköz bezler olarak sınıflandırılır. Değerlendirme Soruları 1. Hangi epitel türü su ve iyon transportu yapan hücrelerdendir? A) Çok katlı yassı epitel B) Prizmatik kinosilyalı epitel C) Yalancı çok katlı epitel D) Değişici epitel E) Tek katlı kübik epitel 2. Hangi epitel türü absorbsiyon işine uygundur? A) Tek katlı basit prizmatik epitel B) Tek katlı prizmatik kinolsilyalı epitel C) Tek katlı çizgili kenarlı prizmatik epitel D) Yalancı çok katlı E) Değişici epitel 3. Üzerlerinde krusta (kabuk) yapısı gelişmiş hücreler hangi epitel türünde bulunur? A) Çok katlı değişici epitel B) Yalancı çok katlı epitel C) Çok katlı yassı (non keratinize) epitel D) Prizmatik çizgili (kenarlı epitel) E) Çok katlı yassı (keratinize epitel) 4. Boynuzlaşan türde çok katlı yassı epitelin boyalı preparatlarda belirgin olarak ayırt edilmeyen tabakası hangisidir? A) Stratum bazale B) Stratum korneum C) Stratum spinozum D) Stratum granülozum E) Stratum lüsidum - 61 -

5. Aşağıdakilerin hangisinin salgılaması sitojen tarzda olabilir? A) Testisler B) Ter bezleri C) Böbrekler D) Süt bezleri E) Tükrük bezleri 6. Hangisi apokrin tarzda salgı yapar? A) Süt bezleri B) Yağ bezleri C) Böbrekler D) Testisler E) Tükrük bezleri 7. Hücrelerarası aralığı tamamen kapatan yapı hangisidir? A) Zonula adherens B) Desmozom C) Hemidesmozom D) Zonula oklüdens E) Makula adherens 8. Hangi yapı, hücre yüzeyi boyunca madde taşıması ile ilgilidir? A) Desmozom B) Kinosilya C) Mitrovillus D) Stereosilya E) Hemidesmozom Sözlük ve Kavram Dizini Absorbsiyon : Emilim Absorbtif : Emici Adherens : Bağıntı, bağlayıcı Apikal : Üst taraf, üst yüz Bazal : Alt yüz, taban Endo : İç, içinde Ekzo : Dış, dışında Hemi : Yarım Kalisiform : Kadeh şeklinde Lüsidum : Parlak Makula : Disk, düğme şeklinde Mikst : Karışık - 62 -

Organizma : Canlı yapı Poligonal : Çok açılı, çok köşeli Psödo : Yalancı Transport : Taşınma Zonula : Kuşak şeklinde Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Bloom, W., Fawcet,D.W.: A. Textbook of Histology,11 th Ed. Igaku-Shoin Saunders, 1986. Cireli, E.: Genel Histoloji, Beta Basın Yayın Dağıtım, İstanbul, 1983. Erkoçak, A.: Genel Histoloji, Ankara Üniversitesi Yayınları, Ankara, 1978. Güzekin,E.,Açıkalın,E.,Gürer,F.: İnsanda Deri Bezlerinin Histolojik ve Histokimyasal Özellikleri, Anadolu Tıp dergisi, 1989. Johnson K.E.: Histology and Cell Biology, Williams Wilkins Comp., Baltimore, Maryland, 1991. Jungere L.C., Carneiro J.: Basic Histology, Lange Medical Publucation, 2 nd Ed. Beirut, 1983. Kayalı H.: Genel Histoloji, Taş Matbaası, İstanbul, 1985. Peker Ş.: Histoloji, Uludağ Üniversitesi Güçlendirme Vakfı Yayınları, Bursa, 1990. Ross M.H., Reith E.J.: Histology, J.B.Lippincott Comp., Harper Int. Ed., 1985. Tekelioğlu M.: Genel Tıp Histolojisi, Beta Basın Yayın Dağıtım, 1989. - 63 -