TÜRKİYE TOPLUMUNDA BATI ALGISI: İLK BULGULAR



Benzer belgeler
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ KAMUOYU ARAŞTIRMASI. Ağustos, 2014

Türkiye de Toplumun Batı Algısı

TÜRKİYE NİN NABZI KASIM 2014 Cumhurbaşkanlığı Sarayı, İş Kazaları, Barış Süreci ve Sığınmacılar Sorunu

TÜRKİYE SİYASİ GÜNDEM ARAŞTIRMASI MART 2014

TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA. Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir

Metodoloji Türkiye Ne Diyor?

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ - 4

EKİM 2014 KAHRAMANMARAŞ SELİM IŞIK

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı.

TÜRKİYE NİN NABZI AĞUSTOS 2015 ERKEN SEÇİM ÖNCESİ SİYASAL DURUM DEĞERLENDİRMESİ

KRİMİNOLOJİ -I- 11 Aralık 2014 Suçun Ölçümü 2. Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNE 50 GÜN KALA TÜRKİYE DE SON SİYASİ DURUM

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

GENEL SEÇİMLERİN YEREL SEÇİMLERE ETKİSİ ARAŞTIRMASI

MAYIS AYI SİYASİ EĞİLİMLER VE SOMA FACİASI ALGISI ÖZET RAPORU [Ref: ]

Avrupa da Yerelleşen İslam

GENÇLERİN GÖZÜYLE ETİK

ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ

Bilgisayar ve İnternet Tutumunun E-Belediyecilik Güvenliği Algısına Etkilerinin İncelenmesi

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

Bu araştırma, 24 Haziran 2018 de yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde seçmenin oy tercihlerini tahmin etmenin yanı sıra seçmenin

KAMU DİPLOMASİSİ ARACI OLARAK ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI VE TÜRKİYE UYGULAMALARI. M. Musa BUDAK 11 Mayıs 2014

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

BURDUR İLİNDE SPORA KATILIMIN SOSYO EKONOMİK BOYUTUNUN ARAŞTIRILMASI

ACR Group. NEDEN? neden?

Avrupalıların Müstakbel Bir AB Üyesi Olarak Türkiye ye Bakışları ve. Türkiye nin Avrupalılaşma Sorunları

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

TÜRKİYE SİYASİ GÜNDEM ARAŞTIRMASI

AR-GE ANKETİ ANALİZ RAPORU

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı

A. BIÇIME İLIŞKIN ANALIZ VE DEĞERLENDIRME

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

SURİYE, IŞİD VE ASKERİ OPERASYONLA İLGİLİ SEÇMEN DÜŞÜNCELERİ

2014 Yerel Seçimleri Tekirdağ Kapaklı Siyasi Eğilim Araştırması

AĞUSTOS 2015 TÜRKİYE GÜNDEMİ VESEÇMEN EĞİLİMİ ARAŞTIRMASI SONUÇ RAPORU 25 AĞUSTOS 2015

frekans araştırma

DİYARBAKIR GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE GENÇLİĞİN SİYASAL, SOSYAL VE GELECEK BEKLENTİLERİNİN TESPİTİNE YÖNELİK SAHA ARAŞTIRMASI.

Kamuoyunda Erken Seçim Algısı Araştırması

NÜKLEER SİLAHLAR ARAŞTIRMASI - SONUÇ RAPORU RAŞTIRMASI - S

Araştırmanın Künyesi;

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK

ÖĞRETMEN YETERLİKLERİ VE İLKÖĞRETİM PROGRAMLARINA İLİŞKİN ALGI DEĞİŞİMİ ARAŞTIRMASI

TEMMUZ 2014 CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ A. GÜL ÜN CUMHURBAŞKANLIĞI PERFORMANSI 22 TEMMUZ POLİS OPERASYONU ARAŞTIRMA GRUBU

Üniversite Öğrencilerinin Eleştirel Düşünmeye Bakışlarıyla İlgili Bir Değerlendirme

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

Yerel Seçimler Sonrası Sandık ve Seçmen Analizi

KURAN IN ANLAMI İLE BULUŞMAK ARAŞTIRMASI

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

Cumhuriyet Halk Partisi

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015

Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı

İSLAM DÜNYASI İSTANBUL ÖDÜLLERİ SUNUŞ

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik

KRİMİNOLOJİ -I- 17 Aralık 2015 Kriminolojide Araştırma Teknikleri. Yrd.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU

City Security Group OKUL GÜVENLİĞİ ARAŞTIRMASI

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TEMEL EĞİTİMDEN ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ ORTAK SINAV BAŞARISININ ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEK BİLGİSİ DERSLERİ ÜZERİNE BAKIŞ AÇILARI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı!

MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi A.Ş. Cinnah Caddesi No: 67/ Çankaya/ANKARA Tel: (312) Faks: (312)

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı!

KRİMİNOLOJİ -I- 25 Aralık 2014 Kriminolojide Araştırma Teknikleri. Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

Paydaşlar Tanım Yöntem. Finans Çevresi Finans çevresinden kişiler Yüz yüze& telefonla

E-DEVLET UYGULAMALARINI KULLANANLARLA KULLANMAYANLAR ARASINDAKİ FARKLARIN VE ETKİLERİN İNCELENMESİ

ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ

Geleceği şimdiden planlayın.. SEÇİME DOĞRU. efgarastirma.com EfG.Arastirma EfG_Arastirma EfG.Arastirma

SEÇİME 1 AY KALA TÜRKİYEDE SON SİYASİ DURUM ARAŞTIRMASI. Ekim

BÖLÜM 5 SONUÇ VE ÖNERİLER. Bu bölümde araştırmanın bulgularına dayalı olarak ulaşılan sonuçlara ve geliştirilen önerilere yer verilmiştir.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

5. BÖLÜM: BULGULAR Yerleşik Yabancılara Yönelik Bulgular

Avrupalıların Müstakbel Bir AB Üyesi Olarak Türkiye ye Bakışları ve Türkiye nin Avrupalılaşma Sorunları

KONYA-KARAMAN YAŞAM MEMNUNİYETİ DEĞERLENDİRMESİ

MBA 507 (7) ALGILAMA VE KARAR ALMA

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

GÜMÜŞHANE ERKEN SEÇİM SEÇMEN EĞİLİMLERİ ARAŞTIRMASI. Eylül, 2015

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

EĞİTİM VE ÖĞRETİM 2020 BİLGİ NOTU

İSTANBUL KAMUOYU ARAŞTIRMASI MAYIS 2015

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

Türkiye de Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması

16 Nisan Anayasa Değişikliği Referandumu Sandık Sonrası Araştırması

ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Bilimleri Tezli Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı. Ders Kodları AKTS

Birlikte Yürüyoruz. Görme Engellilerle Birlikte Yaşama Kültürünü Artırmak Amaçlı Hazırlanmış Araştırma Raporu Ekim 2012

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

1. BETİMSEL ARAŞTIRMALAR

6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ

Transkript:

TÜRKİYE TOPLUMUNDA BATI ALGISI: İLK BULGULAR Kudret Bülbül-Bekir Berat Özipek Aşk ve Nefret Arasında: Türkiye Toplumunda Batı Algısı, Türkiye deki batı algısını mercek altına almayı amaçlıyor. Bu makale, TÜBİTAK tarafından desteklenen ve tamamlandığında Türkiye toplumunu temsil ettiği düşünülen 10 ilden toplam 90 denekle yapılacak derinlemesine mülakatın değerlendirilmesini yansıtacak olan bir çalışmanın ilk bulgularından oluşmaktadır. Türkiye deki Batı algısına ilişkin temel sonuç ise bölüntülü bir algı düzeyinin mevcut olduğu ve Batı algısındaki olumsuz ögelerin esas olarak kültürel değil siyasal nedenlerden kaynaklandığıdır. Anahtar Kelimeler: Batı Algısı, Türk Düşüncesi, Oksidentalizm, Medeniyetler Çatışması, Medeniyetler İttifakı Sunuş Batı dan bakıldığında, son yıllarda İslam coğrafyasında gittikçe yükselen bir Batı karşıtlığı nın varlığı görülmektedir. Avrupa ve Amerika medyalarına yansıyan Amerika karşıtı gösterilerden, Batılı ülkelere yönelik terör çağrısı yapan örgüt liderlerinin video mesajlarına kadar pek çok haber veya bu haberlerin veriliş biçimi, Batı ya duyulan tepkinin yaygın ve kitlesel bir tabanı olduğunu düşündürmektedir. Uluslararası düzeyde kamuoyu araştırmaları yapan bazı önemli batılı kuruluşlar tarafından yapılan çalışmalar da, rakamlar ve istatistikler sunarak, böyle bir durumun varlığını destekleyici yönde etkide bulunmaktadır. Sonuçta ortaya çıkan imaj, Batı ya karşı olumsuz duygular besleyen, hatta düşmanca yaklaşımları yaygın olarak benimseyen bir Doğu görüntüsüdür. Bu görüntü, Batılı ülkelerde Müslümanlara karşı önyargıyı beslediği gibi, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere bazı batılı devletlerin İslam coğrafyasında yürüttüğü çatışmacı politikalarla savaş ve şiddet uygulamalarını meşrulaştırıcı bir işlev görmekte, bu yönleriyle evrensel düzeyde barışın tesis edilmesi idealine de zarar vermektedir. Batılı birey, kendisine ve değerlerine karşı diş bileyen ve fırsat kollayan bir düşmanın varlığına ikna edildiği ölçüde, adalet, barış ve insan hakları gibi değerlerin ihlali pahasına benimsenen müdahaleci politikalara, hatta savaşa ikna olmakta da zorlanmamaktadır. Öte yandan bu imaj, Batı Avrupa ve Amerika da modern devletin, birey ve toplum lehine uzun bir tarihsel sürecin ve siyasi mücadelelerin ürünü olan demokratik t e z k i r e, düşünce siyaset, sosyal bilim dergisi, sayı 43-44 nisan-eylül 2006 s. 169-185

170 t e z k i r e hakları ve diğer kazanımları geri almasını ifade eden yasal düzenlemeleri haklılaştırmak için kullanılmakta, demokratik devletten güvenlik devleti ne doğru gidişin yollarını döşemektedir. Aslında, Batı dan bakıldığında görülen bu tepkili, hatta öfkeli doğu imajında önemli bir gerçeklik payı bulunmaktadır. Bu anlamda pek çok Batılı araştırma kuruluşunun anketlerine yansıyan olumsuz duyguların, söz konusu kuruluşların manipülasyon çabasından ibaret olmadığı tespiti yapılabilir. Ancak, istatistiklere Batı ya karşı husumet olarak yansıyan bu görüntü, ciddi bir çözümlemeye ihtiyaç göstermektedir. Çünkü mevcut araştırmaların çoğu, genellikle Batı ya karşı duyulan hoşnutsuzluğun ve diğer olumsuz duyguların kaynaklarına inme gereği duymamakta, sanki Doğu toplumlarında, başta Batı nın dini olarak görülen Hıristiyanlık olmak üzere, Batı uygarlığını oluşturan diğer unsurlara karşı da hasmane bir yaklaşımın da mevcut olduğu izlenimini vermektedir. İslam coğrafyasında, son yıllarda gösterilen tepkilere bakıldığında Batı ya karşı yükselen bir hoşnutsuzluğun mevcut olduğu söylenebilir. Ancak bu hoşnutsuzluğun bütün bir Batı kültürüne, Batılı yaşam biçimine ve özellikle de Hıristiyanlığa karşı bir olumsuzluğu ifade ettiği konusunda kuşku duymak gerekir. İslam coğrafyasındaki bu eğilim değişiminin nedenlerine ilişkin yüzeysel bir gözlem bile, bu ülkelerde asıl karşı olunanın Batının değerlerinden çok, Batılı devletlerin Ortadoğu da yürüttüğü politikalara ve/veya terörle mücadele adına yine bu devletler tarafından icra edilen şiddete yönelik olduğunu fark edebilir. Bu bağlamda, İslam ülkelerindeki birlikte yaşama geleneği göz önüne alındığında, söz konusu tepkinin Hıristiyanlığa veya Batılı yaşam biçimi ne yönelik olamayacağı fikrine varılabilir. Ancak, özellikle Doğu daki entelektüellerin kendi toplumlarına ilişkin bu yöndeki gözlem ve kanaatlerini test ederek, ikna edici bir dille ortaya koymaları anlamında üretilmiş kayda değer akademik ve bilimsel çalışmalar konusunda ciddi bir eksikliğin varlığı görülmektedir. Oysa, bir izlenim veya bir kanaat gerçeğe ne kadar karşılık gelirse gelsin, ne kadar haklı olursa olsun, bilimsel değeri olan çalışmalarla desteklenmedikçe ve evrensel düzeyde, evrensel bir dille sunulmadıkça, lokal kanaatler olarak kalmaya mahkumdur. Lokal kanaatler ve gerçekler ise, dünyanın gidişatına ancak sınırlı düzeyde etki yapabilme kapasitesine sahip olup, barışı tesis etmeye yönelik uluslararası çabalara ve bilimsel çalışmalara yeterli bir zemin oluşturamazlar. Bu çalışma, işte bu kaygıların ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Geçerliliği sorgulanmak istenen temel varsayım, Batıdan bakıldığında İslam dünyasının genel bir Batı karşıtlığı olarak nitelenen görüntünün, aslında dini ve kültürel sebeplerden çok siyasi sebeplere dayandığıdır. Bu varsayımın doğruluğunun anlaşılması, sadece bilimsel bir bilgi olmasının veya ilgili literatüre bir katkıyı ifade etmesinin ötesinde, içinde yaşadığımız insanlık durumunda ifade ettiği

Kudret Bülbül, Berat Özipek / Türkiye Toplumunda Batı Algısı 171 anlam bakımından da önemlidir. Şöyle ki, özellikle Doğu Blokunun dağılması sonrasında uluslararası alanda belirginleşmekte olan yeni bir ayrışma ve çatışma ortamının ve bu ortamın egemen ideolojisi olmaya aday görünen medeniyetler çatışması nın yaygınlaştırmaya çalıştığı anlayış, günümüz dünyasındaki temel çelişkinin ideolojik ve siyasi olmaktan çok kültür ve medeniyet temelli olduğudur. Sadece bir tespit ten ibaret olmayan bu anlayış, evrensel barış idealine zarar verici bir yönelişi de ifade etmektedir. Bu yönüyle çalışma, günümüz dünyasında yaygınlaştırılmaya çalışılan söylemin temel bir varsayımına itiraz anlamına gelmektedir. Çünkü Batı ile Doğu/İslam toplumları arasında kültür ve medeniyet farklılığı nın ürünü olan bir algı ve yaklaşım farklılığının mevcut olmadığı, bu çerçevede İslam toplumlarında Batı dan bakıldığında görülen topyekun bir Batı karşıtlığı nın bulunmadığı tezinin içinin doldurulması, bilimsel değerinin yanında, söz konusu çatışmacı söylemin aşınması ve aşılması çabaları bakımından da önemli bir katkıyı ifade edecektir. Müslüman ülkelerde Batılı olan her şeye kategorik bir karşıtlığın bulunmadığını, Batı ya karşı öfke şeklinde beliren olumsuz duyguların esas olarak Batılı devletlerin siyasi uygulamalarına karşı bir öfkeyi yansıttığını ifade etmek, siyasi olanın düzeltilmesi halinde bu öfkenin dinebileceği anlamına gelmektedir. Bir İslam ülkesi olarak Türkiye'de farklı dinler ve inançlarla bir arada yaşamaya nasıl bakılmaktadır? Hıristiyanlığa ve onun sembollerine, dini pratiklerine toplumun bakış açısı nedir? Bu bakış açısıyla Hıristiyan dünyasının önde gelen devletlerine yönelik bakış arasındaki ilişki nedir? Ve söz konusu olumsuz imajlar daha çok hangi devletlerin hangi politikalarından kaynaklanmaktadır? Bu çalışmada bu ve benzeri sorulara yanıt aranmaktadır. TUBİTAK destekli bu çalışma, halihazırda yürütülmekte olan bir bir projedir. İzleyen paragraflarda, bitirildiğinde daha geniş kapsamlı ele alınacak olan bu araştırmanın konusu, amacı, metodolojisi ve ilk bulgularına yer verilecektir. Doğal olarak elde edilen bulgular ve ulaşılan sonuçlar çalışmanın şu ana kadar yapılan kısmı ile sınırlıdır. İlk bulgular, katılımcıların Batı kavramına nasıl yaklaştıkları, kavrama yükledikleri farklı anlamlar gibi genel Batı algısı açısından değerlendirilecektir. Batı-siyaset, Batı-kültür, Batı-din ve Batı-Türkiye gibi konulara dair bulguların değerlendirilmesi daha sonraki detaylı çalışmaya bırakılacaktır. Araştırmanın Konusu, Amacı ve Hipotezi Amerikalı siyasal düşünür ve strateji uzmanı Samuel Huntington ın, Olin Enstitüsü nün Değişen Güvenlik Çerçevesi ve Amerikan Ulusal Çıkarları projesi kapsamında 1993 de kaleme aldığı Medeniyetler Çatışması? (The

172 t e z k i r e Clash of Civilizations?) (Huntington, 1993) isimli çalışmasından sonra, soğuk savaş sonrası dünyanın yeni bir çatışma konseptine doğru evrildiği söylenebilir. Huntington ın tezinin 1, soğuk savaş sonrasında daha barışçıl bir dünya için yeşeren umutların daha fazla sürmemesi için yeni çatışmalar adına teorik bir zemin oluşturduğu belirtilebilir 2. Gerçekten de daha sonraki süreç bu tezi fazlası ile doğrular nitelikte gelişmiştir. Huntington ın, bundan sonra, Batı, Hindu, İslam, Konfüçyen gibi medeniyetler arasında geçeceğini öngördüğü çatışmaların daha çok İslam ve Batı medeniyeti arasında şekillendiği söylenebilir. Kültürel, dinsel ve etnik temellere dayalı karşıtlıkların fazlası ile öne çıkması üzerine 3 Birleşmiş Milletler 2001 yılını BM Medeniyetler Arası Diyalog Yılı ilan etmiş (UN, 2000) ve önde gelen isimler tarafından bir medeniyetler arası diyalog çalışmasının oluşturulmasına karar verilmiştir (UN, 2001). Yine bu çerçevede, BM Genel sekreterliği tarafından, İspanya ve Türkiye Başbakanlarının öncülüğünde, medeniyetler arası çatışmaları, yanlış anlamaları, önyargıları ve kutuplaşmaları önlemek için ortak bir siyasal irade oluşturmak ve medeniyetler ve kültürler arasında karşılıklı bir saygı inşa etmek amacıyla bir inisiyatif başlatılmıştır (UN, 2005). Bu doğrultuda bir Akil Adamlar Grubu oluşturulmuştur. Yukarıda belirtilen hedefler doğrultusunda belirli amaçlar ve bu amaçlara ulaşmak için belirli stratejiler geliştirilmiştir. Akil Adamlar Grubu, raporunu 13 Kasım 2006 da, İstanbul da BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile İspanya Başbakanı José Luis Rodríguez Zapatero ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan a sunmuştur. Rapor iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde İslam dünyası ve Batı toplumları arasındaki ilişkiler analiz edilmekte ve bu ilişkileri geliştirmek için belirli politikalar seti önerilmektedir. İkinci bölümde ise siyasal düzeyin ötesinde kültürel alandaki gerginlikleri azaltmaya yönelik olarak dört temel alanda, eğitim, gençlik, göç ve medya alanlarında öneriler getirilmektedir. 1 Hans d Orville medeniyetler çatışması tezini, çatışma perspektifinin her medeniyet içindeki kültürel farklılıkları gözardı etmesi ve onları monolitik bütünlükler olarak algılama yanılgısı içinde olması nedeniyle eleştirir (D Orville, Hans, 2002: 4). 2 Yırtıcı Küreselleşme Yazarı Richard Falk a göre Huntington Pentagon un jeopolitika terapistiydi ve Sovyetler Birliği ve devrimci Marksizmin çöküşü ile boşluğa düşen Amerikan milli güvenlik yetkililerinin profesyonel kimliklerini kaybetmelerini ve bütçe desteğinin zayıflamasını önleyecek çabalar içerisindeydi (Falk, 2001: 50). 3 Tsutsumibayashi nin de belirttiği gibi, kültürel farklılık üzerindeki aşırı vurgu sadece ortak bir ethos oluşturmayı engellemekle kalmaz, aynı zamanda ironik bir biçimde kültürel bütünlük olarak tanımlanan tek biçimlilik empoze ederek, kültürel çeşitliliğin de temelini çökertir (Tsutsumibayashi, 2005: 110). Ona göre izlenmesi gereken yol, karşılıklı tanımayı, anlayışı ve güveni besleyecek bir diyalog un başlatılmasından geçmektedir. Sadece bu nitelikteki bir diyalog fikirlerin kaynaşması nı, bir dizi evrensel ahlaki değer üzerinde uzlaşılmasını ve nihai olarak bir global etik in üretilmesini mümkün kılabilir (s.109).

Kudret Bülbül, Berat Özipek / Türkiye Toplumunda Batı Algısı 173 Aşk ve Nefret Arasında Türkiye Toplumunda Batı Algısı başlıklı bu çalışmanın konusu, herhangi bir temsil niteliği olmayan, sıradan Türk insanın Batı yı ve Hıristiyanlığı nasıl algıladığıdır. Amacı, çatışma temelli tezlerin dayandığı yargılardan birini, İslam toplumlarında Batı ya ve onun değerleri bağlamında Hıristiyanlığa karşı bir nefret ya da düşmanlığın mevcut olduğu tezini Türkiye özelinde mercek altına almaktır. Bu yargının incelenmesi, günümüz dünyasında global barış çabalarının başarısı bakımından özel bir önem taşımaktadır. Çünkü çatışmacı tezleri savunanlar genellikle bu negatif duygular ın altını çizmeye çalışmaktadırlar 4. Çalışmanın temel hipotezi Türkiye toplumunda Batı ya karşı kültürel, dinsel ya da medeniyet temelli bir karşıtlığın bulunmadığı, Batı ya karşı gösterilen tepkinin Batılı devletlerin uluslararası politikalarına yönelik olduğudur. Araştırma eğer bu hipotezi doğrular nitelikte sonuçlanırsa, bu çalışma sadece Medeniyetler Çatışması tezine Türkiye den kalkılarak verilecek bir yanıtı ortaya koymakla kalmayacak, aynı zamanda Türkiye nin İspanya ile birlikte eş başkanlığını yaptığı Medeniyetler İttifakı projesine de bir katkı niteliği taşıyacaktır. Çalışma ayrıca, Avrupa ve Amerika da son dönemlerde yoğunlukla görülen İslam korkusu islamophobia ya karşılık toplumumuzda bir Batı ve/veya Hıristiyan korkusu yaşanıp yaşanmadığının gözlemlenebilmesine de olanak sağlayacaktır. Türkiye toplumunda Batı ya karşı, bazı Batılı devletlerin uluslararası politikalarına duyulan kuşkunun dışında temelde bir nefretin olmadığını ortaya koyan bir çalışma Türkiye nin AB üyeliği sürecini de olumlu yönde teşvik edecektir. Böyle bir sonuç Türkiye deki AB karşıtları ve AB ndeki Türkiye karşıtlarının argümanlarını kısmen zayıflatacaktır. Medeniyetler Çatışması ve Medeniyetler İttifakı tezlerine ilişkin olarak, gittikçe daha fazla teorik çalışmalar yapıldığı görülmektedir. Buna karşılık, Türkiye toplumunun ya da toplumun belirli bir kesiminin bu tartışmalara ilişkin ne düşündüğünü, alan araştırmasına dayanarak araştıran çalışmalar oldukça sınırlı sayıdadır 5. Dünya Değerler Araştırması nın (2006) ve Eurobarameter in 4 Örneğin PEW Global Attitudes Project tarafından yapılan 2005 tarihli Islamic Extremism: Common Concern for Muslim and Western Publics Support for Terror Wanes Among Muslim Publics başlıklı bir araştırma, Türkiye de halkın % 63 ünün Hıristiyanlara karşı olumsuz duygular beslediği bulgusunu ilan etmektedir. Bkz. http://pewglobal.org/reports/display.php?pageid=809. Oysa anket çalışmasının sınırlılığı içinde Hıristiyanlara karşı yüksek orandaki olumsuz duygu olarak belirginleşen bu sonuçtan kuşku duymak mümkündür ve Türkiye de Hıristiyanlara karşı bu oranda bir tepkinin mevcut olmadığı gözleminden hareketle bu vargının ayrı ve daha sağlıklı bir araştırmayla test edilmesi gerekir. Kaldı ki, TESEV tarafından yapılan bir başka araştırmada başka dinlere inananlar arasında iyi insanlar olabileceğini düşünenlerin oranı % 89,2'dir (TESEV, 2004). 5 22. dönem TBMM üyelerinin bu alandaki yaklaşımlarını konu edinen bir çalışma için bakınız: Bülbül, 2006. Bülbül ün doktora çalışması da medeniyetler çatışması tartışmalarını

174 t e z k i r e (2006) bazı sorularının kısmen yukarıdaki tartışmaları içerdiği söylenebilir. Bununla birlikte bu çalışmalar ankete dayanan çalışmalardır. Farklı konularda olmakla birlikte, bizim çalışmamıza benzer biçimde derinliğine mülakatlara dayanan çalışmaların daha önce TESEV tarafından gerçekleştirildiği söylenebilir 6. TESEV tarafından gerçekleştirilen çalışmalar, metodolojik olarak bizim çalışmamızla paralellikler arzetmekte ise de konu, içerik ve kapsam bakımından farklıdır. Araştırmanın Kapsam ve Sınırlılıkları Araştırmanın temel amacı Türkiye toplumunda Batı nın nasıl algılandığının ortaya konulmasıdır. Bu çerçevede genel olarak Batı kavramından ne anlaşıldığı, dinsel olarak Batı nın nasıl görüldüğü, siyasal olarak Batı nın ne şekilde içerisinin doldurulduğu ve kültürel olarak Batı nın nereye oturtulduğu bu çalışmanın kapsamı içerisindedir. Batı-genel, siyasal, kültürel ve dinsel algılamaları araştırılırken kuşkusuz bu algılamaların Türkiye ile ilişkisi de araştırma kapsamındadır. Ekonomik, teknolojik ve askeri yönleri ile Batı algılaması bu çalışmanın kapsamı dışındadır. Araştırmada Türkiye toplumundaki batı algısının, herhangi bir temsil niteliği taşımayan, kanaat önderi, cemaat lideri, herhangi bir sivil toplum ya da siyasal parti temsilcisi olmayan ortalama/sıradan insanlar üzerinden ortaya konması hedeflenmiştir. Bu nedenle bu nitelikleri taşıyanlar da araştırma kapsamı dışında tutulmuştur. Araştırmanın Yöntemi Türkiye Toplumunda Batı Algısı araştırması için uygun görülen araştırma metodu nitel alan araştırmasıdır. Nitel araştırma metodu, nicel (qualitative) yöntemden farklı olarak, bir hipotezin testinin değil, yeni bir teori geliştirilmesinin amaçlandığı (Cherry, 2000: 49), insanların kendi bölgelerinde, tercih ettikleri dil ve kavramlar ile gözlemlenmek istendiği (Kirk and Miller, 1986:9) ya da sayılarla ölçülebilir istatistiksel bilgiler elde etmenin mümkün veya arzu edilir olmadığı (King, Keohane and Verba, 1994: 5) durumlar için önerilmektedir. Nitel araştırmayı anlamlı kılan yukarıdaki nedenlerin her biri bu 6 içerecek şekilde Türkiye de küreselleşmenin kültürel ve siyasal boyutları ile aydınlar ve 22. dönem milletvekilleri tarafından nasıl algılandığını araştırmaktadır (Bülbül, 2004) TESEV tarafından benzer bir yöntemle yaptırılan üç çalışma için bkz: Bayramoğlu, 2006; Bora-Üstün, 2005; Aydın, 2005.

Kudret Bülbül, Berat Özipek / Türkiye Toplumunda Batı Algısı 175 çalışmanın niteliklerine de denk düşmektedir. Bu çalışmada öncelikle, Türkiye toplumunun Batı algısı üzerine geliştirilen bir kuramın doğruluğu ya da yanlışlığı test edilmemektedir. Tersine Türkiye toplumunda Batı ya ilişin öne çıkan yaklaşım, algı ve tutumların ortaya konması amaçlamaktadır. İkinci olarak, araştırma metodolojisi, araştırmaya katılanların kendi kavramlarını ve analiz birimlerini kullanmalarına olanak verecek nitelikte olmalıdır. Üçüncü olarak, araştırmanın amaçlanan sonuçlarını elde etmek için sayılarla ölçülebilir somut istatistiksel veriler gerektiren tek başına anket yöntemi uygun düşmediği gibi arzu da edilmemektedir. Belirtilen nedenlerle, bu çalışmada, görüş ve yaklaşımların katılımcılar tarafından serbestçe ve kendi kelime ve kavramları ile ifade edildiği derinliğine mülakatlar (in-dept interview) yöntemi uygulanmıştır. Deneklerin Sayısı ve Seçimi Nicel araştırma yöntemlerinden farklı olarak, niteliksel araştırmalarda örneklem büyüklüğünün ne kadar olması gerektiğine ilişkin literatürde izlenen belirli bir hesaplama biçimi ya da metodoloji sözkonusu değildir. North Carolina Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Margarate Sandelowski ye göre örneklem büyüklüğünün yeterliliği görecelidir, bu bir tür kanı (judging) ve tecrübe meselesidir. Örneklem büyüklüğü araştırmanın hipotezlerini bilgisel ve teorik olarak destekleyemeyecek kadar küçük, bununla birlikte nitel araştırmanın temel tercih nedeni olan derinliğine, örnek olay odaklı analizlere imkan vermeyecek kadar da geniş olmamalıdır (Sandelowski, 1995:179-183; DePaulo, 2000). Sandelowski, nitel araştırmalarda 50 ve üzerindeki gözlem ya da görüşme sayısının çok olarak görülebileceğini belirtirken, farklı amaçlı örneklem stratejilerinin farklı minumum örneklem büyüklükleri gerektirmesi gibi, farklı nitel yöntemler de farklı minimum örneklem büyüklükleri gerektirirdiğine işaret eder (Sandelowski, 1995: 180-182). Morse ise (1994) fenomolojik nitel araştırmalar için 6 katılımcı, yeni durumları önceki durumlarla karşılaştırmak için kullanılan gronded theory (gerekçeli kuram teorisi) çalışmaları için 30-50 görüşme, niteliksel etnolojik çalışmalar için 100-200 arası görüşme önermektedir. Nitel araştırma yöntemlerinde örneklem büyüklüğüne dair yaygınlıkla benimsenen bir yöntemin söz konusu olmaması, temel olarak, bu yöntemin niteliği ile ilişkilidir. Çünkü genel olarak nitel araştırmalar ve özelde algı araştırmaları, temel olarak istatistiksel verilerle hareket eden ve istatistiksel olarak güvenilir ve geçerli sonuçları ortaya koymayı amaçlayan araştırmalar değildirler. Bu nedenle bu araştırmalarda kaç kişi ile mülakat yapıldığından daha önemlisi araştırmanın içeriği ve beklentilerine göre kimlerle mülakat yapıldığı ve

176 t e z k i r e ilgili mülakat ya da gözlemlerde aranan sonuçlara ulaşılıp ulaşılamadığı daha önemlidir. Bu araştırmada, Türkiye toplumunda Batı nın nasıl algılandığını ortaya koymak için 90 katılımcı ile derinliğine mülakatlar gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. Türkiye nin farklı bölgelerinde, katılımcıların yaş, cinsiyet, meslek, eğitim ve etnik farklılıkları olabildiğince dikkate alınarak yapılan 90 mülakatın çalışmanın genel çerçevesini ortaya koymak için yeterli olduğu düşünülmektedir. 90 katılımcı, AB uyum süreci doğrultusunda DİE ve DPT tarafından hazırlanan ve Avrupa Birliği ülkelerinin kullandığı bölgesel istatistik sınıflandırması olan NUTS 1 (The Nomenclature of Territorial Units for Statistics) bölgeleme sistemi temel baz kabul edilerek belirlenmiştir. NUTS 1, 26 bölgenin birleştirilmesiyle elde edilen 12 bölgeden oluşmakla birlikte, bu araştırma iki bölge birleştirilerek 10 şehirde uygulanmaktadır. Bu çerçevede, İstanbul ve Batı Marmara bölgesini İstanbul, Doğu Marmara bölgesini Bursa, Ege bölgesini İzmir, Akdeniz bölgesini Mersin, Batı Anadolu bölgesini Ankara, Orta Anadolu bölgesini Konya, Batı ve Doğu Karadeniz bölgesini Samsun, Kuzeydoğu Anadolu bölgesini Erzurum, Ortadoğu Anadolu bölgesini Malatya ve Güneydoğu Anadolu bölgesini Diyarbakır kentleri temsil etmektedir. Katılımcıların temsil ettiği bölge ve illere göre sayısı aşağıdaki tablodaki gibidir: Tablo 1: Katılımcıların Bölge, İl ve Sayıları Bölge İl Örneklem Sayısı İstanbul ve Batı Marmara İstanbul 17 Batı Anadolu Ankara 13 Ege İzmir 10 Akdeniz Mersin 8 Güneydoğu Anadolu Diyarbakır 8 Doğu Marmara Bursa 8 Orta Anadolu Konya 8 Kuzeydoğu Anadolu Erzurum 6 Ortadoğu Anadolu Malatya 6 Batı ve Doğu Karadeniz Samsun 6 Toplam 10 il 90 Deneklerin tespitinde, yukarıda belirtilen demografik kriterlere uygun olarak, rasgele örneklem yöntemi uygulanacaktır.

Kudret Bülbül, Berat Özipek / Türkiye Toplumunda Batı Algısı 177 Sorular Bu araştırmanın amacının, Türkiye toplumunda Batı ve Hıristiyanlık algısının farklı boyutları ile ortaya konması olduğuna daha önce değinilmişti. Bu amaç çerçevesinde sorular katılımcıların Batı algısının daha net biçimde gözlemlenebilmesi amacıyla, Batı-kültür, Batı-Siyaset, Batı-din ve Batı-Türkiye olarak dört temel kategoriden oluşmuştur. Soru setleri aşağıdaki alanları içermektedir: Batı Kültür: Batı kültürünün katılımcı için ne anlam ifade ettiği, Türk kültürü ile Batı kültürünün uyuşup uyuşmadığı, katılımcının bir Batı ülkesinde rahatlıkla yaşayıp yaşayamayacağı, ne tür sorunlarla karşılaşmayı beklediği, Batılı bir bireyin, katılımcının sosyal çevresi içerisinde rahatlıkla yaşayıp yaşayamayacağı, karşılaşabileceği sorunlar, Avrupa da yaşayan Türk ve Müslümanların sorunları gibi sorular bu kapsamdadır. Batı-Din: Hıristiyanlığın katılımcılara ne ifade ettiği, Hıristiyan bir komşunun nasıl karşılandığı, Batı ile Hıristiyanlığın aynı şey olup olmadığı, Batı nın Müslümanlara nasıl baktığı gibi sorular bu kapsamdadır. Batı-Siyaset: Bu kısım, katılımcıların, AB yi nasıl gördüklerini, Batılı devletlerin İslam dünyasına ve Türkiye ye yaklaşımlarını nasıl değerlendirdiklerini ve Batılı devletler arasında bir fark görüp görmediklerini anlamaya yönelik soruları içermektedir. Batı-Türkiye: Son olarak Batı-Türkiye ilişkisini konu edinen tarihsel süreç, Türkiye nin AB üyeliği ve üyeliğin kültür ve medeniyet boyutu, medeniyetler ittifakı projesinden haberdar olunup olunmadığı, Batı nın insan hakları ve demokrasi gibi konularda Türkiye ye yönelik eleştirileri gibi sorular vardır. Mülakatlar Mülakatlar, yukarıdaki dört temel kategoride belirlenen ve önceden hazırlanmış soruların sorulması şeklinde yapılmaktadır. Sorular genel olarak belirli bir sıraya göre sorulmuş olmakla birlikte, konuşmanın seyrine göre soru düzeni de değiştirilmektedir. Katılımcıya ilk olarak Batı nın kendisi için ne ifade ettiği sorulmuş ve yaklaşımına göre ilgili sorular öncelenmektedir. Farklı yanıtların alınmasını ve yönlendirmeyi önlemek için sorular sırasında olabildiğince aynı kelimelerin kullanılmasına (wording e) dikkat edilmektedir. Görüşmeler genellikle katılımcının işyerleri ve evlerinde, daha sınırlı oranda olmak üzere, kahvehane, pastane ve lokal gibi genel görüşme yerlerinde gerçekleştirilmektedir. Araştırmada, katılımcının etnik kökeni, dini ya da mezhebi sorulmamakta, katılımcının kendiliğinden belirtmesi durumunda bu konulardaki görüşlerine yer verilmektedir.

178 t e z k i r e Görüşmeler genellikle dijital ses kayıt cihazına kaydedilerek gerçekleştirilmektedir. Katılımcının buna izin vermemesi durumunda ise deneğin görüşleri not tutularak kaydedilmektedir. Araştırma sırasında bazı katılımcılar ses kayıt cihazına ve not tutulmasına izin vermeden görüşlerini belirtmek istemişlerdir. Bu tür durumlar, araştırma için öngörülen 90 görüşmenin dışında, sadece bir gözlem olarak not edilmektedir. Deneklere, aracısız olarak, rasgele girilen bir işyerinde ulaşıldığı gibi, tanıdığı ve güvendiği bir aracı yolu ile katılımcıya ulaşmak da araştırma sırasında izlenen yöntemlerdendir. Birinci yöntemin yetersiz kaldığı, eğitim düzeyi düşük meslek sahipleri ile ev hanımlarına doğrudan ulaşamama durumlarında ve ulaşılsa bile karşılaşılan güvensizlik duygusunu aşabilmek amacıyla ikinci yöntemden faydalanılmaktadır. Araştırma sırasında ikinci yöntemle ulaşılan deneklerin görüşlerini daha rahat dile getirdikleri gözlenmiştir. Araştırmanın başlangıcında bölge ve illeri dışında katılımcıların yaş, cinsiyet, meslek ve eğitimlerine göre kimlerden oluşacağı belirlenmemiş olmakla birlikte, araştırma sırasında katılımcıların bu nitelikleri sürekli kontrol edilmektedir. Gerçekleştirilen mülakatlardaki katılımcıların nitelikleri sürekli gözden geçirilerek sonraki katılımcıların farklı alanlardan olmasına özen gösterilmiş, böylelikle deneklerin belirli yaş, cinsiyet, eğitim ya da meslek gruplarından oluşması engellenmektedir. Şu ana kadar yapılan görüşmeler genel olarak, katılımcının ilgisine göre, yarım saat ile üç saat arasında sürmüştür. Mülakatlar sırasındaki en uzun görüşme, görüşme isteğimizi evinde kek yaparak ve komşularını da davet ederek karşılayan Hollanda dan emekli Hasibe hanım eşi ve komşuları ile yazlık evinde yaptığımız üç saatlik görüşmedir. Mülakatlar ile ilgili son olarak belirtilmesi gereken bir başka nokta, bazı mülakatların çoğul katılımcılarla birlikte gerçekleştirildiğidir. Örneğin Mersin in bir ilçesinde sahilde bar işleten Serdar ile yaptığımız görüşmeye eşi ile birlikte 4 bar çalışanı da dahil olmuşlardır. Bu tür durumlarda mülakatlar fokus grup niteliği kazanmıştır. İlk Bulgular Mülakatlar ve gözlemler gibi saha araştırmasına dayanan çalışmalarda araştırmanın yapıldığı zaman dilimi, katılımcıların değişebilen görüşleri dolayısıyla oldukça önemlidir. Clinton dönemi ABD si ile George W. Bush dönemi ABD sinin dünyadaki imajını araştıran bir araştırma herhalde benzer sonuçlara ulaşmayacaktır. Bu araştırma sonuçlarının, Bush yönetiminin politikaları nedeniyle ABD ye sadece Türkiye, İslam dünyası değil, bütün dünyada tepkilerin yükseldiği bir genel atmosferden, İslam dünyası

Kudret Bülbül, Berat Özipek / Türkiye Toplumunda Batı Algısı 179 açısından Danimarka daki karikatür krizi nin yaşandığı ve ardından yine bu ülkedeki bir siyasi partinin eğitim programındaki benzer içerikli tiyatro oyununun tepki topladığı konkonktürden, Papa 16. Benedictus un yoğun protestolara neden olan İslam dinine yönelik açıklamalarıyla, Türkiye toplumu açısından, AB ne yönelik ilgi ve desteğin araştırma anketlerinin sonuçlarına göre gittikçe azaldığı, yine Türkiye ve Danimarka arasında Roj TV krizi nin yaşandığı ve daha da önemlisi Fransa Meclisi tarafından Soykırım Yasası olarak bilinen tartışmalı bir kararın alındığı dönemlerden etkilenmesi söz konusudur. Devam eden araştırma sürecinde, uluslararası, bölgesel ve ulusal düzeydeki bu iklimin, çoğunluğunun Müslüman ve Türk olduğu katılımcılar üzerinde daha da olumsuz etki yapabileceği beklentisi hakimken, ilk araştırma bulgularının bu beklentiyi yeterince doğrulamadığı söylenebilir. Bununla birlikte araştırmanın son dönemde yaşanan bu olumsuz gelişmeler öncesinde yapılmış olması durumunda, en azından AB ye ilişkin bulgular açısından, sonuçların kısmen daha olumlu olabileceği düşünülebilir. Türkiye toplumunun Batı algısına ilişkin bu araştırmada ilk göze çarpan bulgunun, bölüntülü siyasal toplumsallaşma kavramını anımsatırcasına, Türkiye toplumunda bölüntülü bir Batı algısının varlığı olduğu görülmektedir. Bu anlamda Türkiye de toplumun genellikle Batı ya yönelik tekil, aynı doğrultuda ilerleyen, lineer bir bakış açısı söz konusu değildir. Tersine, mülakatlarda Batı nın bir medeniyet olarak görülmesi ile başlayan cümlelerin Haçlı Seferleri ile bitebilmesi raslanabilen bir durumdur. Özetle, genel olarak mülakatlarda ilk dikkati çeken Türkiye insanında Batıya dair bütüncül, hep aynı biçimde ilerleyen değil, yer yer birbiri ile çelişen bölüntülü bir algıdan bahsedilebileceğidir. Bölüntülü algılama biçiminin her zaman bir çelişki ya da tutarsızlıktan kaynaklanması gerekmemektedir. Batı belirli alanlarda takdir edilirken, belirli alanlarda eleştirel bir süzgeçten geçirilerek değerlendirilmektedir. Ankara da imamlık yapan, lise mezunu, tek çocuk sahibi 36 yaşındaki Cüneyt Hocanın ifadeleri bu dualistik değerlendirmelere bir örnek olarak gösterilebilir: Çok düzenli bir toplum. Maddi yönden teknolojisini, sanayisini tamamlamış bir toplum. Manevi yönden ise aile yapısının bozuk olduğu, sosyal sorunların yükseldiği bir toplum olarak gözüküyor. Dolayısı ile ilerleyen satırlardaki Batı ya dair öne çıkan değerlendirmeleri birbirinden kopuk, birbirinden bağımsız değerlendirmeler olarak değil, genel olarak iç içe geçmiş değerlendirmeler olarak okumak gerekir. Yaklaşımların daha net ortaya konabilmesi açısından bu ayırımlar yapılmaktadır. Değilse, katılımcıların anlam dünyasında bu farklılaşmalar her zaman aşağıda ortaya konduğu kadar net olmayabilmektedir. Batı ya dair gösterilen tutumlar açısından katılımcıların meslekleri, taşra ya da kentde yaşıyor olmaları, eğitim durumlarının belirleyici bir rol

180 t e z k i r e oynadığı bulgusuna araştırma sırasında raslanmamıştır. Siyasal kimlikler açısından ise, muhafazakar, liberal, dindar olduğunu belirten katılımcılar arasında Batı ya ilişkin farklı algıların varlığı sözkonusu iken, ulusalcı olduğunu belirten katılımcıların genel olarak Batı ya daha uzak durdukları gözlemlenmiştir. Batı ya ilişkin negatif bir kanaat sahibi olsalar bile, araştırmaya katılanların Batı ya dair taşıdıkları bu genel fikirlerini sıradan Batı insanına hemen hemen hiç yansıtmadıkları, araştırma sırasında gözlemlenen önemli bir bulgudur. Oldukça olumsuz denebilecek bir Batı imajına sahip olmasına, Batılı devletlere ve uyguladıkları politikalara ağır eleştiriler yöneltmesine rağmen, katılımcılar sıradan Batılı bir insana çok daha pozitif bakabilmekte, onunla ortak mekanlarda bulunmaktan rahatsız olmamaktadır. Bu bulguların somut örneklerine çalışmanın ilgili kısımlarında değinilecektir. Şu ana kadar yapılan mülakatlara göre katılımcıların Batı ya ilişkin yaklaşımlarının dört temel kategoride toplanabileceği söylenebilir. Batı: medeniyet, demokrasi, teknolojik gelişme İlk olarak Batı size neyi ifade ediyor sorusuna katılımcıların öncelikle verdiği yanıtlarda somutlaşan başlıca temalar, medeniyet, gelişmiş bir toplum, demokrasi, modernleşme, teknoloji gibi kavramlardır. Mersin in bir sahil ilçesinde yaşayan ve mülakat isteğimizi nazikçe kabul ederek, komşularını da çağırarak bizi evinde ağırlayan Hasibe hanım ve eşi Yücel Bey, Batı ya ilişkin oldukça olumlu duygulara sahipler. Hasibe Hanım Hollanda da uzun yıllar Amsterdam Havaalanında cathering de çalışmış. Eşi Yücel Bey de konsoloslukta güvenlik görevlisi olarak görev yapmış. Hasibe Hanım ve Yücel Bey in bir oğlu şu anda Amsterdam bölgesinde İşçi Partisinden belediye başkan yardımcısı olarak çalışıyormuş. Hasibe Hanım servis yaparken Yücel Bey, aşağıdaki satırlarda değinilecek olan İrfan Beyin Batı denince haçlı seferleri aklıma geliyor sözüne karşı çıkarak söze başlıyor. Bizde tabii din ön plana çıktığı için batıyı hep böyle düşman, bizi yıkmak, vatanı parçalamak anlamında devamlı suçluyoruz. Hâlbuki adamların onda hiçbir gayreti yok. Biz zaten kendi kendimizi parçalıyoruz. Biz tarih boyu geçmişte çok da övündüğümüz Osmanlı imparatorluğunun yaşantısına bir bakın, doğru dürüst Müslüman bir tane padişah anası yok. Bizim yaşadığımız şu coğrafyada dünyada olmayan bir şey, padişahlar tahta çıktıklarında kardeşlerini boğdurmuşlar. Böyle bir ataların torunları olarak biz gelişmişiz. Çok duygusal millet olduğumuz için biz verdiğimizin hemen karşılığını istiyoruz. Halbuki batıda böyle değil; menfaatler karşılıklıdır. Biz hep böyle verelim ama karşılığında da ezilsinler istiyoruz, böyle vicdanen. Evet, Batı

Kudret Bülbül, Berat Özipek / Türkiye Toplumunda Batı Algısı 181 zengin ama bizim ülkemiz hepsini içine alacak kadar zengin, ama başımıza doğru dürüst, Atatürk ve İnönü den sonra insanlar geçmemiş, memleket iyi yönetilmemiş. Kasıtlı olarak cahil bırakılmışız, hiç kendimizi geliştirmemişiz. Eskiden öğretmen okullarından, köy enstitüsünden çıkan inşaatı, hayvancılığı, her şeyi biliyordu. Sonra kasıtlı olarak geri bırakılmış. Bizde eğitim çok üst düzey sayılır, her sene 200-300 bin mezun veririz ama hiç birine iş veremeyiz. Avrupa da bizden mezun olup giden bir arkadaşımızın akrabası elektrik mühendisi, diplomasını geçerli saymadılar Yani eğitim bizde çok geri, aşırı bir yüklenme var, üniversitelerde eğitim iyi değil. Adım başı bizde özel hastane ve dershaneler var, çok çarpık bir şey. Bir de Türkiye de devlet o kadar acz içine düşmüş ki kanunlar hep devleti korumak için yapılmış, Avrupa daki kanunlar tam bunun tersi, orda vatandaşı devlete karşı korumak için yapılmış Hasibe Hanım Mesela hastanelerin düzelmesini, oradaki sistem gibi isterim, çok aksaklıklar var. Paranız varsa burada çok rahatsınız, ama orada herkes aynı. Hastaneden girince hemen tavırlarıyla belli ediyorlar, iyi ediyorlar seni diyerek eşine destek veriyor. Aynı konuşmada bulunan İrfan Beyin eşi Nesrin Hanım da Batı denince aklına ilk gelenin teknolojik anlamda biraz daha gelişmişlik diyerek kocası İrfan Beyden ayrılıyor. Nihal Hanım, 1 çocuklu, lise mezunu, 56 yaşında. sahile yakın bir yerde küçük bir balıkçı işletmesi var. Nihal hanım PTT den emekli, ama ülke sorunları ile yakından ilgili. Tipik bir Hürriyet okuru ve hayatından gayet memnun. Mülakat teklifimize çekincesiz olarak olumlu yanıt veren Nihal Hanım için Batı medeniyet demek, demokrasi demek. Ama her ülkede değil. Çoğu ülkede medeniyetin kisvesi altında mı diyeyim artık nasıl olursa, onların da çoğu şeyden nasibini almadığını düşünüyorum. Mesela İngiltere gibi, İngilizler gibi. Eczanede çalışan 50 yaşındaki Sevda Hanım için de Batı öncelikle medeniyet demek. Ankara da bir kurumda memurluk yapan, lise mezunu 28 yaşındaki Levent Bey ve yine Ankara da bir üniversitenin kütüphanesinde çalışan, üniversite mezunu 25 yaşındaki Özlem Hanım için ise Batı daha modern, gelişmiş bir toplumun ifadesidir. Batıya yönelik bu değerlendirmeler, araştırma kapsamında diğer deneklerden alınan yanıtlarda da benzer niteliktedir. Bu çerçevede genel olarak Batı demek, kültür, medeniyet, gelişmişlik, sanayi ve düzenli bir toplum demektir. Batı: haçlı seferleri, sömürgecilik Türkiye toplumunda Batı ya ilişkin dile getirilen ikinci yaklaşım, tarihsel olarak da temellendirilen Batı yı haçlı Seferleri ile, sömürgecilikle özdeşleştiren görüşlerdir.

182 t e z k i r e Şeker fabrikalarında müdürlük yaptıktan sonra emekli olmuş İrfan Bey in sözleri bu yaklaşımın örneklerini ortaya koymaktadır. Batı denince benin aklıma ilk olarak Haçlı Seferleri geliyor, kapitalist düzen geliyor. Belki biraz farklı gideceğim, ama az önce hanımefendinin söylediklerine de katılıyorum. Batı kültür diyorlar, teknoloji diyorlar, bilim diyorlar. Kabul ediyorum. Fakat biz Türk milleti olarak bunların hepsini yapabilecek insan gücüne sahibiz. Fakat idari şeklimizin yanlış olmasından dolayı biz bunları bir türlü yapamıyoruz. Bunun sebebi nedir? Bağımlılık. Yani ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ün dediği gibi tam bağımsızlık olmuş olsaydı belki biz de batıya yönümüzü çevirecektik, batı gibi olacaktık ama belki o zaman da batının bizden alacağı şeyler olacaktı. Bir gönül bağı alınmış olacaktı belki, en azından bizde bir, bizdeki feodal yapı belki batılılaşmış olsak gidecekti ama onların o gönül bağını belki batı bizden almış olacaktı. Batı bana Haçlı seferlerini, misyonerliği hatırlatıyor. Ama Batının da idare şeklinden oluyor bu. Batı: kendini beğenmişlik, ukalalık, insanlarının soğukluğu Haçlı seferleri, sömürgecilik düzeyinde olmasa da araştırmamızda Batı ya ilişkin gösterilen bir başka olumsuz tutum, Batı kavramına yüklenilen kendini beğenmişlik, ukalalık, insanlarının soğukluğu gibi nitelendirmelerdir. Ankara da mali müşavirlik yapan, üniversite mezunu, iki çocuklu, AK partiye yakın olduğunu belirten 35 yaşındaki Ahmet Bey bu nitelendirmelere şu şekilde değinmektedir: Batı deyince zihnimde son çağlarda modernizmle birlikte biraz ukalalık, biraz çok bilmişlik, biraz egemen olmanın verdiği rahatlıkla tahakküm eden insan yapısı, ulus yapısı, ülke yapısı canlanıyor. İstanbul da bir Anadolu İmam Hatip Lisesinden yeni mezun olmuş, başörtüsü sorunu nedeniyle yurt dışında okumayı düşünen 17 yaşındaki Fatma nın ifadelerinde ise Batı nın kendisini beğenmişliği insanlarının soğukluğu olarak yansımasını buluyor. Batı:Kayıtsızlık Araştırmada görüş belirten bütün katılımcıların Batı ya dair bir ön kabulle görüşlerini belirtmeye başladıkları, ya da Batı ya dair oluşmuş bir kanaatle görüş belirttikleri söylenemez. Tersine bazı katılımcıların Batı ya dair bir kayıtsızlık içerisinde oldukları, Batı ya ilişkin hemen bir değerlendirme yapmadıkları, Batı ya dair bir kayıtsızlık içerisinde

Kudret Bülbül, Berat Özipek / Türkiye Toplumunda Batı Algısı 183 bulundukları bu görüşteki katılımcıların gündelik uğraşları içerisinde Batı nın fazlaca bir yer işgal etmediği söylenebilir. Mersin in Akdeniz de kıyısı bulunan bir ilçesinde berberlik yapan ilkokul mezunu, 29 yaşındaki İsa Bey, mülakat isteğimize çalışmasına ara vererek ve yeni müşteri almayarak içtenlikle yanıt verdi. Belki de gündelik uğraşları arasında fazlaca yer almadığı için sorulara ilişkin daha çok arkadaş çevresinin etkisi ve yönlendirmesi ile bilgi sahibi olan, Lübnan a asker gönderilmesine karşı çıkan İsa Bey in zihninde Batı denince hiçbir şey canlanmamaktadır. Yine aynı ilçede internet kafe işleten, lise mezunu, mülakat için çok da istekli görünmeyen 25 yaşındaki Gökhan Bey in Batı hiç ilgisini çekmemektedir: Valla benim aslında o kadar da ilgimi çekmiyor. Belki oradaki yaşantılarını falan tam bilmediğimiz için benim çok fazla ilgimi çekmiyor. Çünkü yani onların da bizden daha iyi olduğuna inanmıyorum yani. Bazı arkadaşlar var oraya gitmeye çalışan. Benim iki ay önce oraya bir arkadaşım gitti. İnternetten müracaat etti, geldi gitti. Orda pizzacılık yapıyormuş, mesela ehliyet olmazsa hiçbir şey yapılmıyormuş. Onun için gittiğine de pişman oldu gibi bir şey oldu yani. Dönmeyi de kendine yediremiyor şimdi. İlk Sonuçların Gösterdikleri Sunuşta da belirtildiği gibi, araştırmanın ilk bulguları ve ilk sonuçları çalışmanın tamamlanan kısımları ile sınırlıdır. Araştırmanın ilerleyen bölümlerinde bu bulguların ve sonuçların kısmen ya da tamamen değişmesi mümkün olmakla birlikte, deneklerin yanıtlarında somutlaşan yaklaşımların genel yaklaşımları ifade edeceği düşünülebilir. Türkiye toplumunun Batı algısına dair bu araştırmada ilk göze çarpan bulgunun bölüntülü siyasal toplumsallaşma kavramını anımsatırcasına Türkiye toplumunda bölüntülü bir Batı algısının varlığıdır. Bu Batı algısında insanlarda genellikle Batıya dair bütüncül, hep aynı biçimde ilerleyen değil, yer yer birbiri ile çelişen bölüntülü bir algıdan bahsedilebilir. Bölüntülü algılama biçiminin her zaman bir çelişki ya da tutarsızlıktan kaynaklanması gerekmemektedir. Aslında bu bölüntülü algılama biçimi araştırmanın genel hipotezini destekleyici niteliktedir. Dört temelde değerlendirmesi yapılan genel Batı algısına bakıldığında, katılımcıların Batı ya ilişkin net bir ayrışma içerisinde olmadıkları gözlenmektedir. Tersine Batı ya ilişkin sempati ve eleştirilerin genellikle birlikte dile getirildiği söylenebilir. Batı ya ilişkin en sert algı olarak görünen haçlı seferleri, sömürgecilik değerlendirmesini yapan deneğin, Batı nın aynı

184 t e z k i r e zamanda teknoloji, bilim ve kültür olduğunu kabul eden sözleri bu durumu somut olarak yansıtmaktadır. Özetle katılımcılar her şeyiyle Batı ya karşı bir yaklaşım içerisinde değildirler. Türkiye toplumunda Batı ya ilişkin eleştirilere bakıldığında, Batı nın Hıristiyan olması, farklı yaşam biçimlerinin bulunması gibi nedenlerden kaynaklanan eleştirilere pek rastlanmamaktadır. Dinsel ve kültürel farklılıklar katılımcılar tarafından dile getirilmekle birlikte, bu farklılıklar bir eleştiri olarak değil, farklılıkları vurgulamak için yapılmaktadır. İlk bulgularda da eleştirilerin daha çok Batı lı ülkelerin uluslararası alanda yürüttükleri siyasal uygulamalara yönelik olduğu dikkati çekmiştir. İlk bulgulara dayanarak vurgulanması gereken bir başka nokta da, katılımcıların bir kısmının Batı ya ilişkin bir kayıtsızlık içerisinde bulundukları, Batı ya dair fazlaca bir değerlendirme içerisine girmeden gündelik uğraşlarını yürüttükleridir. Bu durumun araştırmanın başında öngörülen bir durum olmadığını belirtmek gerekir. Aslında bu durum, toplumun durduğu yerden bakılırsa, Türkiye toplumunu her durumda Batı ya gösterdiği tepkiye göre değerlendiren sosyal bilimcilere bir eleştiri olarak da okunabilir. Türkiye Toplumunda Batı Algısı konulu bu çalışmanın, bitirildiğinde, Batı ve Doğu toplumları arasında yaygınlaştırılmaya çalışılan olumsuz fikirlere, ayrımcılık ve önyargıya karşı yürütülen çalışmalara bir katkı sağlaması umulur. Bu yönüyle, Medeniyetler İttifakı girişiminin yararlanabileceği entelektüel bir malzeme olarak da kullanılabilecektir. Bu çalışma bir rapor halinde yayınlanacak ve gerekli görüldüğü taktirde İngilizce ye çevrilerek uluslararası kamuoyunun bilgisine sunulacaktır. Kaynakça Aydın, Suavi, 2005, Amacımız Devletin Bekası, Demokratikleşme Sürecinde Devlet ve Yurttaşlar, İstanbul: Tesev Yayınları. Bayramoğlu, Ali, 2006, Çağdaşlık Hurafe kaldırmaz, Demokratikleşme Sürecinde Dindar ve laikler, İstanbul: Tesev Yayınları. Bora, Aksu; Üstün, İlknur, 2005, Sıcak Aile Ortamı, Demokratikleşme Sürecinde Kadın ve Erkekler, İstanbul: Tesev Yayınları. Bülbül, 2004, Küreselleşme, Kültür ve Siyaset: Türk Düşünsel ve Siyasal Yaşamında Küreselleşme Yaklaşımları, Yayınlanmamış Doktora Tezi, A.Ü. SBE. Bülbül, Kudret, 2006, Küreselleşen Siyasal Kültür ve Değişen Yerleşik Konumlar, Uluslararası İlişkiler Dergisi, Bahar/2006. Cherry, Andrew L. 2000, A Research Primer For the Helping Professions Methods, Statistics, and Writing, Australia, Canada...: Brooks/Cole Thamson Learning. D Orville, Hans, 2002, Dialogue among Civilizations: The Role of International Organizations, Western Policies and the Islamic World, UNESCO Wilton Park Conference, 13 February 2002.

Kudret Bülbül, Berat Özipek / Türkiye Toplumunda Batı Algısı 185 DePaulo, Peter, 2000, Sample Size for Qualitative Research, The risk of missing something important, Quirk's Marketing Research Review, December Eurobarometer, 2006, http://europa.eu.int/comm/public_opinion/index_en.htm Falk, Richard, 2001, Yırtıcı Küreselleşme, Bir Eleştiri, Çev: Ali Çaksu, İstanbul: Küre Yayınları. http://www.unaoc.org/repository/hlg_report.pdf, Medeniyetler ittifakı raporunun gayri resmi türkçesi için bkz: http://www.medeniyetlerittifaki.gov.tr/medeniyetlerittifaki.pdf http://www.unaoc.org/repository/report.htm Huntington, Samuel P., 1993 The Clash of Civilizations?, Foreign Affairs, Summer; Aynı makale için bknz: Agenda 1994, Critical Issues in Foreign Policy, New York: Foreign Affairs. King, Gary; Keohane, Robert; Verba, Sidney, 1994, Designing Social Inquiry: Scientific Inference in Qualitative Research, NJ: Princeton University Press. Kirk, Jerome; Miller, Marc, 1986, Reliablity and Validity in Qualitative Research, Beverly Hills, CA: Sage Puplication. Morse J, M. (1994). Designing funded qualitative research, In N. K. Denlin & Y. S, Lincoln Eds, Handbook of Qualitative Research (pp-220-235), Thousand Oaks, CA: Sage PEW Global Attitudes Project, 2005, Islamic Extremism: Common Concern for Muslim and Western Publics Support for Terror Wanes Among Muslim Publics http://pewglobal.org/reports/display.php?pageid=809 Sandelowski, Margarete, 1995, Focus on Qualitative Methods: Sample Size in Qualitative Research, Research in Nursing & Health, 18. TESEV, 2004, http://www.tesev.org.tr/projeler/proje_din_saha_ozet.php Tsutsumibayashi, Ken, 2005, Fusion of Horizons or Confusion of Horizons? Intercultural Dialogue and Its Risks, Global Governance 11 (2005) United Nations, 2000, United Nations Year of Dialogue among Civilizations, Fifty-fifth session, 16 October 2000. United Nations, 2001, Crossing the Divide, Dialogue Among Civilizations, 2001 United Nations, 2005, An Alliance of Civilizations Terms of Reference for the High-level Group, 25 August 2005. World Values Survey, 2006, http://www.worldvaluessurvey.org