YÖNETiM - HALK. ilişkileri

Benzer belgeler
2. HALKLA İLİŞKİLERDE AMAÇLAR VE TEMEL İLKELER 2.1. Halkla İlişkilerde Amaçlar

HALKLA İLİŞKİLERE GİRİŞ

T.C. ÇANAKKALE BELEDİYESİ. BASIN, YAYIN ve HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNERGE BİRİNCİ BÖLÜM

HALKLA İLİŞKİLER. Hanife TİRYAKİ ŞEN İstanbul Sağlık Müdürlüğü İnsan Kaynakları Şube Müdürlüğü Personel Eğitim Birimi

HALKLA İLİŞKİLER: TEORİK ÇERÇEVE...

YÖNETMELİK. a) Merkez (ODÜZEM): Ordu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezini,

SAĞLIK HİZMETLERİNDE HALKLA İLİŞKİLER

Pazarlamanın Önemi. Toplumsal açıdan önemi. İşletmeler açısından önemi. Para Uzmanlık Pazar - 1. BBY 465, 6 Ekim 2015

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ KADIN ARAŞTIRMALARI VE UYGULAMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

YÖNETMELİK. Adıyaman Üniversitesinden: ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

Pazarlama Taktikleri

Halkla İlişkiler. Uygulama Alanları. Barış Baraz Hakan Yılmaz

HALKLA İLİŞKİLERİN TARİHSEL GELİŞİMİ

Pazarlama Taktikleri Kut 470, 16 Mart Pazarlama Taktikleri. Umut Al H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü

HALKLA İLİŞKİLER. HALKLA İLİŞKİLERDE FAYDALANILAN YÖNTEM ve ARAÇLAR - 2. Yrd.Doç.Dr. Özgür GÜLDÜ

YÖNETMELİK. Bingöl Üniversitesinden: BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

YÖNETMELİK. b) Merkez: Işık Üniversitesi İnovasyon ve Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezini,

Halkla İlişkilere Yakın Kavramlar Barış Baraz Hakan Yılmaz

T.C. BURSA NİLÜFER BELEDİYE BAŞKANLIĞI Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

TÜSİAD Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Çalışma Grubu Sunumu

Pazarlama Taktikleri

YÖNETMELİK. Işık Üniversitesinden: IŞIK ÜNİVERSİTESİ ÇEVRE ETKİ DEĞERLENDİRME, ÇEVRE EĞİTİMİ, KUŞ ARAŞTIRMA VE HALKALAMA UYGULAMA VE

T.C. MURATPAŞA BELEDİYE BAŞKANLIĞI Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü KADIN VE AİLE HİZMETLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

DEFNE BELEDĠYESĠ ÇEVRE KORUMA VE KONTROL MÜDÜRLÜĞÜ KURULUġ, GÖREV VE ÇALIġMA ESASLARI YÖNETMELĠĞĠ. BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Dayanak

ÇEVRE KORUMA VE KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI TEMİZLİK ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI YÖNETMELİĞİ

HALKLA İLİŞKİLER PAZARLAMA İLETİŞİMİ ARAÇLARI. (Bölüm 5)

T.C ALANYA BELEDİYESİ KIRSAL HİZMETLER MÜDÜRLÜĞÜ YÖNETMELİK

Pazarlama Taktikleri

SİNOP ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

HALKLA İLİŞKİLERİN AMAÇLARI

TUTUNDURMA PAZARLAMA İLETİŞİM MODELİ

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ KARİYER GELİŞTİRME UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Sağlık Hizmetlerinde Halkla İlişkiler

MALKARA BELEDİYE BAŞKANLIĞI BASIN YAYIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ, GÖREV, YETKİ, SORUMLULUK ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİK

T.C. BURSA NİLÜFER BELEDİYE BAŞKANLIĞI Bilgi İşlem Müdürlüğü ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

T.C. BURSA NİLÜFER BELEDİYE BAŞKANLIĞI Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ VE SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ SEKTÖRÜNDE DÜNYA İTHALAT RAKAMLARI ÇERÇEVESİNDE HEDEF PAZAR ÇALIŞMASI

SPOR HUKUKU. 3.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

OSMANCIK KAYMAKMLIĞI NENAHTUN ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜ AİLEM OKULDA PROJESİ

UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

T.C İZMİR KONAK BELEDİYESİ DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ YÖNETMELİĞİ BÖLÜM I GENEL HÜKÜMLER. (Amaç,Kapsam,Dayanak ve Tanımlar)

STRATEJİK YÖNETİM UYGULAMALARI. Yrd. Doç. Dr. Tülay Korkusuz Polat

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI

İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı

HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ELEMANI

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ TÜRKÇE ÖĞRETİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

HALKLA İLİŞKİLER. 1. TEMEL KAVRAMLAR 1.1. Giriş Türkiye de Halkla İlişkilerin Gelişimi

KÜLTÜR VE SOSYAL İŞLER MÜDÜRLÜĞÜ

AKOFiS ÖDEME VE MENKUL KIYMET MUTABAKAT SİSTEMLERİ, ÖDEME HİZMETLERİ VE ELEKTRONİK PARA KURULUŞLARI HAKKINDA KANUN. Halkla İlişkiler Başkanlığı

REHBERLİK HİZMETLERİNDE ÖRGÜT VE PERSONEL PROF. DR. SERAP NAZLI

TURİZM PAZARLAMASI REKLAM

IT-515 E-Devlet ve e-dönüşüm Türk Hava Kurumu Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Yüksek Lisans Programı 2014

YÖNETMELİK. Tanımlar MADDE 4 (1) Bu Yönetmelikte geçen; a) Merkez: Bitlis Eren Üniversitesi Kariyer Araştırma ve Uygulama Merkezini,

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki yasayı yapar. BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar

İÇİNDEKİLER GİRİŞ Bölüm: SİYASAL İLETİŞİM OLGU VE SÜRECİ Siyasal İletişimin Tanımı Siyasal İletişim Olgusu ve Süreci...

İŞLETMELERDE HALKLA İLİŞKİLER FAALİYETLERİ. Page 1

T.C. EFELER BELEDİYESİ Kültürve Sosyalİşler Müdürlüğü GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK. BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ KAPSAM VE DAYANAK ve TANIMLAR

T.C. ESKİŞEHİR TEPEBAŞI BELEDİYESİ BASIN YAYIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK BÖLÜM I GENEL HÜKÜMLER

HALKLA İLİŞKİLER. HALKLA İLİŞKİLERDE FAYDALANILAN YÖNTEM ve ARAÇLAR -1. Yrd.Doç.Dr. Özgür GÜLDÜ

T.C. KÜTAHYA BELEDİYESİ BASIN YAYIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV YETKİ SORUMLULUK VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

YÖNETMELİK. Üsküdar Üniversitesinden: ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ TÜRKÇE ÖĞRETİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

YÖNETMELİK DARICA BELEDİYE BAŞKANLIĞI /KÜLTÜR VE SOSYAL İŞLER MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak ve Tanımlar

5 Aralık 2014 Pazartesi Resmi Gazete Sayı: 29206

İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÖĞRENCİ

ÜNİTE:1. Reklam Nedir? ÜNİTE:2. Bütünleşik Pazarlama İletişimi ve Reklam ÜNİTE:3. Reklamın İletişim Etkileri ÜNİTE:4. Reklamcılık Sektörü ve Kurumlar

YÖNETMELİK. Giresun Üniversitesinden: GİRESUN ÜNİVERSİTESİ İSTATİSTİK DANIŞMANLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

TÜRKİYE'DE MAHKEME YÖNETİM SİSTEMİNİN DESTEKLENMESİ PROJESİ

HOCA AHMET YESEVİ ULUSLARARASI TÜRK-KAZAK ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYE TÜRKÇESİYLE UZAKTAN EĞİTİM PROGRAMLARI ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

T.C. SÜLEYMANPAŞA BELEDİYE BAŞKANLIĞI ÇEVRE KORUMA VE KONTROL MÜDÜRLÜĞÜ YÖNETMELİK (GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUK)

OKUL & ÇEVRE İLİŞKİLERİ

PAZARLAMA İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

STRATEJĠ GELĠġTĠRME MÜDÜRLÜĞÜ PROSEDÜRÜ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

YÖNETMELİK KAYSERİ ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (KAYSEM) YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ TÜRKÇE ÖĞRETİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (KARAELMAS TÖMER) YÖNETMELİĞİ

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ VE STRATEJİK İLETİŞİM PLANLAMASI

YÖNETMELİK ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ ÇÖZÜM ODAKLI KADIN SORUNLARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

T.C. TALAS BELEDİYESİ BASIN YAYIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

SAĞLIK KURULUŞLARINDA HALKLA İLİŞKİLER FAALİYETLERİ

TURİZM PAZARLAMASI. Turizm Pazarlamasında Tutundurma SATIŞ TUTUNDURMA Şevki Ulama

(Resmi Gazete Tarihi: ; Resmi Gazete Sayısı: 28773)

Sinema ve Televizyon da Etik. Meslek Etiği, İletişim (Medya) Etiği

ALTINBAŞ ÜNİVERSİTESİ AİLE ŞİRKETLERİ YÖNETİMİ VE DANIŞMANLIĞI ARAŞTIRMA MERKEZİ (AYDAM) YÖNETMELİK. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

DEĞİŞEN DÜNYA-DEĞİŞEN ÜNİVERSİTE:YÜKSEKÖĞRETİMİN GELECEĞİ TÜRKİYE İÇİN BİR ÖNERİ

Grupta davranma kurallarına uyup öğrencileri aile içi ve çevresinde bağımsız girişim ve eylem üstlenmelerini yüreklendirebilme.

T.C. ESKĠġEHĠR ODUNPAZARI BELEDĠYE BAġKANLIĞI ETÜD PROJE MÜDÜRLÜĞÜ KURULUġ, GÖREV, YETKĠ, SORUMLULUK, ÇALIġMA USUL VE ESASLARINA ĠLĠġKĠN YÖNETMELĠK

AKOFiS İŞ GÜVENLİĞİ PAKETİ 17 KASIM Halkla İlişkiler Başkanlığı

YÖNETMELİK. Üsküdar Üniversitesinden: ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ İNSAN ODAKLI İLETİŞİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

YÖNETİMDE MERKEZDEN VE YERİNDEN YÖNETİM SİSTEMLERİ DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü. SPOR BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

1: İNSAN VE TOPLUM...

Eğitim Bilimleri Enstitü Müdürleri Çalıştay Raporu

DERS PROGRAMININ UYGULAMA ESASLARI

MENTEŞE BELEDİYESİ DESTEK HİZMETLERİ MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ

Transkript:

YÖNETiM - HALK ilişkileri M. Alaeddin ASNA S. B. F. Basın ve Yayın Yüksek Okulu Halkla İlişkiler Öğretim Görevlisi GİRİŞ Eski Yunan ve Roma'dan çağımıza kadar gelen bilgiler, uygarlığın bu iki büyük beşiğinde yönetenlerin, halkın eğilim, duygu ve düşüncelerine verdikleri önemi açıkça ortaya koymaktadır. Forum, bugünün siyasal devlet yapısına damgasını vurmuş bir fenomendir. Agora, halkı biraraya getiren ve yönetimle ilgili Wrlü haberlerin duyulmasına, yayılmasına yardımcı olan bir başka güçlü ortamoır. Günümüze kadar çeşitli dillerde söylenegelmiş «Vox Populi, Vox Dei - Halkın Sesi, Tanrının Sesidir» sözünün (1) eski Roma'da yayıldığını biliyoruz. Demostenes (M. Ö. 383 - M.Ö. 322) ler, Cicero (M.Ö. 106 M.Ö. 43) lar, halkı etkileyici, inandırıcı konuşmacılar olarak, açık toplantılarda ün yapmışlardır. Makedonya Kralı Büyük İskender (M.Ö. 356 - M.Ö. 323), İran seferinde yendiği Pers Kralı Dara nın kızı ile evlenmiş ve halkın karşısına Pers giysileri içinde çıkarak Makedonyalı generallerin de kendisi gibi yapmalarını istemiştir (M.Ö. 330). Bu davranış, yenik bir ulusun, düşman kralı için beslernesi beklenen kin duygusunun, yerini beğeni ve saygıya bırakmasına yol açmıştır. İmparator Sezar (M.Ö. 102 - M.Ö. 44) Galya Valisi olarak elde ettikleri başarıları, sık sık gönderdiği habercilerle Romalılara duyurmuş ve tarihçilerin bildirdiğine göre, tasarladığı Rubicon ırmağı geçişi (M.Ö. 50) için kamu oyunu hazırlamıştır. Gerçekten, Rubicon yenilgisinin Roma halkı arasındaki tepkisi, sanılacağı kadar büyük olmamıştır. Irak'ta yapılan kazılar, M.Ö. 1800 yıllarına ait tablet tarım bültenlerini ortaya çıkarmıştır. Bu bültenlerde yöneticiler, çiftçilere, tarla farelerinden korun (1) Dilimizde bu SÖZ, "Halkın Sesi, Hakkın Sesi" şeklinde söylenmektedir. 55

ma, sulama, hasat kaldırma konularında bilgi vermektedirler. Mısır'da, Mezopotamya'nın öteki bölgelerinde ve İran'da yapılan kazılarda da zamanın yöneticilerini halka tanıtmak için hazırlanmış tabletler bulunmuştur. Eski Teb'de papirüs üzerine yazılmış yarış ilanları, üç bin yıldır bozulmadan zamanımıza kadar gelehilmiş tanıtma örnekleridir. Eski sanat yapıtlarının çoğunun zamanın önderlerini tanıtma ve övme için biliyoruz. yapıldığını Sayısı kolayca artırılabilecek şu birkaç örnek, ilk çağlardan bu yana, yönetenlerin halka verdikleri önemi, halkla ilişki kurmak için giriştikleri çabaları açıkça belirtmektedir. Yönetim'in halka, yani yönetilenlerin düşünce ve eğilimlerine bu kadar önem vermesinin haklı bir nedeni var mıdır? Bu soru bizi, Halkla İlişkiler çabasının ne olduğunu, önemini ve yararlarını incelemeye götürmektedir. A. «HALKLA İLİŞKİLER» NE DEMEKTİR? Bazılarınca bir uygulamalı bilim (applied science), bazılarınca bir yöneticilik sanatı olarak gösterilen Halkla İlişkiler nedir? Çeşitli yazarlar ve eğitimciler, Halkla İlişkiler çabası için çeşitli tanımlamalar ileri sürmüşlerdir. Bunlardan en belli başlıları şunlardır: «Halkı haberleşme yoluyla bir kuruluşun lehine düşünrneğe, onu desteklerneğe, güçlüklerle karşılaşsa da onu uzun süre yılmadan denerneğe itmek, bu yolda etkiiemek.» - Profesör Byron Christian (2). «Bir kuruluşun kişiliği, siyaseti ve bu siyaseti uygulama çabası» (3). «Güdülecek politikayı, sunulacak hizmetleri, yapılacak işleri, bireyler ve grupların yararlarına uygun biçimde planlama için sürekli olarak geliştirilen bir oluşum» (4), «Çeşitli halk gruplarının tutumlarını ölçen, değerlendiren ve anlamlandıran, bir kuruluşun yaptığı işleri, programını, güttüğü politikayı ve personelini halka tanıtma ve benimsetmenin önem ve gereğinin yöneticilerce anlaşılmasını sağlayan, bu gereği çeşitli halk guruplarının ilgi ve amaçları ile bağdaştıracak ve kamu oyunun anlayış ve desteğini kazanacak bir program geliştirip uygulayan ve sonuçları değerlendiren bir davranış bilimi, bir uygulamalı sosyal bilim» (5), «Halkı belirli bir tutumu kabule, ya da belirli bir uygulama yolunu izlerneğe inandırma sanatı» (6) (2) Scott M. Cutlip ve Aııen H. Center, Effeetfve Publle Relations, New Jersey, Prentice - Hall, 1965, s. 6. (3) Herbest Baus, Publieity in Aetion, New York, Harper and Brothers, 1954, s. 3. (4) W. Emerson Rec.k:, "Your Public Rel.ations," The Standart Publie Relatfons Handbook der. Glenn ve Denny Griswold, New York, Holt, 1948, s. 136. (5) Edward J. Robinson, Communaeation and Publie Relations, Ohio, Ohio Sıate University, 1966, s. 18. (6) Howard Stephenson, "Publle Rel.ations Practice," Handbook of Publle Reladons, der H. Stephenson, New York, McGraw Hill, 1960, s. 70. 56

«Doğru olanı yapıp halk tarafından beğenilmek» (1). «Yöneticiliğin halkın davranışlarını değerlendiren, kişinin ya da kuruluşun güuüğü politika ve eylemleri kamu yararı ile bağdaştıran ve halkın anlayış ve desteğini kazanacak bir iş programı düzenleyip uygulayan yanı». «Belirtilmiş hedef kitleleri etkilernek için hazırlanmış, planlı, inandırıcı bir haberleşme çabası» (8). «Bir sanayi kolu, sendika, şirket, meslek grubu, hükümet ya da bir başka kuruluşun, müşteri, işçi, ortak gibi özel kamu grupları, ya da geniş anlamında halk ile, sağlam ve verimli bağlar kurup bunları geliştirerek, kendisini çevresine yerleştirme ve topluma tanıtma için giriştiği çabalar» (9). «Kişinin ya da bir kurumun halk ile ilgisini geliştirme ve anlama yolundaki çabalar» (10). Bu konuda ileri sürülen çeşitli görüşleri göz önüne alarak bir genel tanımlamaya varmak istersek, şöyle bir cümle ortaya konabilir: Halkla İlişkiler, özel ya da tüzel kişilerin, belirtilmiş hedef kitlelerle dürüst ve sağlam bağlar kurup geliştirerek onları olumlu inanç ve eylemlere yöneltmesi, tepkileri değerlendirerek tutumuna yön vermesi, böylece karşılıklı yarar sağlayan ilişkiler sürdürme yolundaki planlı çabaları kapsayan bir yöneticilik sanatı dır. Bu tanımlamadan bazı özellikler çıkarılabilir. Önce, Halkla İlişkiler dediğimiz çabalar, iki yönlü bir akım göstermektedirler. Bu akımın bir ucunda bu ça baya girişmek durumunda olan özel, ya da tüzel kişiler (bu yazının konusu bakımından YÖNETİM), öbür ucunda ise, sının çizilmiş, yani ön çalışmalarla be Jirtilmiş hedef kitleler bulunmaktadır. İkinci özellik, bu iki uç arasındaki akımda karşılıklı yarar bulunmasıdır. Halkla İlişki kuracak özel ya da tüzel kişi, hedef kitleyi bazı bilgilerle beslemekte, onu aydınlatmaktadır. Bu çalışması sonunda hedeften bazı tepkiler almakta, araştırmalar sonunda hedefin düşünce ve eğilimleri konusunda aldığı bilgileri değerlendirerek tutumuna yön vermektedir. Halkla İlişki kuran özel ya da tüzel kişi, hedefi aydınlatarak, arada sağlam bağlar kurup geliştirerek, onu olumlu tutum ve eylemlere yöneltmekte, onun destek ve güvenini sağlamaktadır. Buna karşı, hedef kitle, çeşitli araçlarla kendini belli eden, ölçülebilen tepkileri ile, kendisiyle ilişki kurmağa çalışan özel ya da tüzel kişilere yol göstermektedir. Sonuç olarak bu ilişki, iki taraf için de yarar sağlamaktadır. Bir uç, diğeri için yararlı ve gerekli işler yapmakta, buna karşılık öteki uç da ona inanarak eylem Jeri ile ona yardımcı olmaktadır. Üçüncü özellik, Halkla İlişkiler çabası içinde, hedef kitle için hazırlanan duyurma, tanıtma mesajlarının dürüstlükten ayrılmamasıdır. Halkla İlişkilerde hedef kitleyi kandırmak, onu etkilemek ve belli bir yöne itmek için her yola başvurmak söz konusu değildir. Doğru olanı yapıp hedef kitle tarafından beğenil (7) Cutlip ve Center, Op. Cit., s. 7. (S) John Marston, The Nature of Public itelations, New York, McGraw Hill, ı963. s. 4. (9) Webster's New International Dictionary, 1961. 110 1 Encyclopedia Brittannica, C. XVIII, ı963, "Public Relations" ınaddesi. 57

rnek için ancak ve ancak doğruyu söylemek söz konusudur. Yapılan iş, getirilen yenilik, tasarlanan proje, doğru, hedef kitlenin ve genel anlamda her iki ucun da yararına değilse, bunu doğru ve yararlı imiş gibi gösterip, hedefe aktarmak dürüstlükten uzaklaşmak demektir. Bu da Halkla ilişkiler prensipleri ile bağdaşmaz. Halkla ilişkiler, bu noktada «propaganda» ve «beyin yıkama» deyimlerinden uzaklaşmakta, bu üçüncü özelliği, ona kendi farklı niteliğini vermektedir. Dördüncü özellik, Halkla ilişkilerin planlı oluşudur. Halkla İlişkiler, rastgele hazırlanmış, bölük pürçük, birbiriyle bağıntısız duyurma mesajları - gazete hnberleri, radyo anonsları, afişler vs. - hazırlamak demek değildir. Halkla ilişkiler, planlı çalışmayı gerektiren, belirli safhaları bulunan sürekli bir oluşumdur. Bp oluşumun bir yerde bitmesi, belirli bir hedef kitle, belirli bir konuda mesaj vağmuruna tutulduktan sonra tamamlanması, bir halk deyimiyle «bir defterin kapanması» söz konusu değildir. Bu sürekli oluşum içinde safhalar birbirini izler, bir kampanyanın son safhası, bir yeni kampanyanın ilk safhası olarak sürüp gider. Halkla İlişkiler, sözü edilen karşılıklı sağlam bağların kurulup geliştirilmesj, tanıtma mesajlarının hedef kitleye ulaştırılması için çeşitli araçlar kullanan bir yöneticilik sanatıdır. Her yöneticinin bu konuda hiç değilse bir ölçüde bilgi sahibi olması zorunluluğu, konunun bir başka özelliği olarak ileri sürülebilir. Yönetici, - ister kamu kuruluşu, ister özel şirket, ister sendika, dernek vs. yönetici si olsun - başında bulunduğu kurumun başarısının, Halkla ilişkiler alanındaki başarı ile doğru orantılı olduğunu bilmek, bu konuda yetkili uzmanlar çalıştırmak ve onların hazırladığı planların uygulanmasına yardımcı olmak zorundadır. Bu planlar, Halkla İlişkiler mesajlarının hedef kitleye ulaştırılması için gerekli araçları da gösterirler. Bu araçlardan biri de Reklamlardır. Şu halde bazılarının düşündüğü gibi reklamcılık, Halkla İlişkilerin üstünde ve her zaman dışında değildir. Reklam, bir mal, ya da kişinin tanıtılması için pera sarfedilerek, mesajların yayılmasıdır. Halkla ilişkilerde verimli bir çalışma yapıp halk tarafından beğenilmek, desteklenmek söz konusu olduğuna göre, bu desteği kazanmak için ayrıca para sarfetmeğe genellikle lüzum yoktur. Ancak, belirli konularda hedef kitleye özellikle duyurulacak mesajlar olduğu zaman rek ]amcılıktan yararlanılabilir. Demek ki Halkla İlişkiler, reklamcılığı zaman zaman bir araç olarak kullanan, kapsamı ondan çok daha geniş olan bir kavramdır. Bir ~azarın dediği gibi reklam malı ya da kişiyi «satar», Halkla ilişkilerin sattığı ise genellikle düşünceler ve kurumlardır. Halkla İlişkileri bazılarının «kurumsal reklamcıhk» (Institutional Advertising) diye adlandırmalarının nedeni budur (11). Tanımlamadan çıkarılabilecek başka bir özellik de Halkla ilişkiler çalışmasında araştırma ve değerlendirmeye verilen önemdir. Hedef kitlenin düşünce, eğilim, tutum ve davranışlarının, tanıtma kampanyalarından önce, kampanya süresin ce ve kampanyadan sonra sürekli metotlarla araştırılıp, titizlikle değerlendirilme ~i; tanıtma mesajlarının hedef kitlelerin düşünce ve anlayış nitelikleri, değer yargı ları öğrenilerek hazırlanması, hedefin bu mesajlara göstereceği tepki (feedback) r:in ölçülmesi, Halkla İlişkiler çalışmalarında en önemli konular arasındadır. Bu özellik, Halkla ilişkilerin iki yönlü bir akım oluşunun yarattığı bir sonuçtur. (11) John W. Crawford, Advertising, Boston, Allyn and Bacon, 1960, s. 20. 58

Bütün bu özellikler, Halkla İlişkiler dediğimiz yöneticilik sanatının, çok ge niş bir kapsam içinde yayıldığını ve çeşitli bilim dalları ile yakın bağıntılara sa hip olduğu sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Örneğin, Halkla ilişkiler, konusu içine giren hedef kitlelerin, yani insanların çeşitli özelliklerini göz önüne almak zorunda olduğu için psikoloji ve sosyoloji ile sıkı sıkıya bağıntılıdır. Toplumların eğilim, düşünce ve tutumlarını dikkate almak, yani sosyal psikolojinin koyduğu yasalar 've getirdiği verilerden yararlanmak durumundadır. ilişki kurulan kitlelerin yaşa dığı ortamı, bu ortamı etkileyen doğal koşulları, halkın gelenek ve inançlarına etki yapan faktörleri, yani halkın geçmişini incelemek zorunluluğu açısından coğrafya ve tarih ile yakın ilişkisi vardır. Araştırma sonuçlarının değerlendirilmesi sırasın da istatistik ve matematik, Halkla ilişkiler sanatına büyük ölçüde yardımcı olan disiplinlerdir. Bu örnekleri daha da çoğaıtarak Halkla İlişkiler dediğimiz çalışma ların antropoloji, filoloji, felsefe, edebiyat, iktisat, gazetecilik, sinemacılık, radyo culuk, televizyonculuk, resim, müzik vs. gibi bilim, güzel sanat ve meslek dalları ile yakın işbirliği yapılarak yürütülmesi zorunluğundan söz edilebilir. Yani Halkla ilişkiler, kendi içine kapalı, somut, dar çerçeveli bir çalışma di siplini değil, geniş kapsamlı, çeşitli bilim, meslek ve sanat kolları ile bağıntılı, dışa açık bir faaliyet alanıdır. B. HALKLA İLİşKİLERİN ÖNEMİ Sosyologlar, toplumlara iş yaptırmak İçİn üç yololduğundan söz ederler: Zor kullanmak, para harcamak, inandırmak. Zor kullanmak, kullanılan zorun ağırlığı na göre, zamanla her türlü direnci kırabilecek bir yoldur. Ancak kullanılan baskı ortadan kalktıktan sonra her şeyeski haline döneceğine göre, zora başvurmanın uzun vadede yararlı olacağını düşünmek mümkün değildir. Üstelik, baskmm de vamı boyunca biriken kin ve nefretin, baskıdan sonra intikam şeklindeki tepkiye dönüşme tehlikesi, zorun getirdiği faydayı yıkıp götürecek zararlar yaratma ihti mali, bu çareye kolayca başvurulmasmı önleyici bir faktördür. Para için de aynı şey söylenebilir. «Paranın açamıyacağı kapı olmayacağı» görüşü ancak para yet tiği sürece doğru olabilir. Para bittiği zaman, yaptırılan işler duracağı gibi, bozu Jan moral değerleri tamir etmek de imkansızlaşacak, yani ortaya çıkan zararları önceki faydaları silip süpürecek kadar büyük olacaktır. Öyleyse uzun vadede en ~rararh çare inandırma, ikna etme yoludur. Bir yeniliğin kabulü bir projenin uygulanması, halkın bir sıkmtıya katlanma sı söz konusu olduğunda, yeniliğin, fedakarlığın kişiye ve ülkeye getireceği fayda ların açıkça anlatılması, halkm girişilen çabanın doğruluğuna inanması ve yönetimi desteklemesi sonucunu verir. Halkın inanç ve desteğine dayanılarak girişilen çaba lar çoğunlukla başarılı sonuçlar verirler. Sonuçların başarılı ve yararlı olduğunu gören halk, girişilen çabaları gittikçe daha büyük heves ve heyecanla destekleye cek, böylece yönetim - halk arasındaki bu sıkı işbirliği uzun vadede devam edecek tir. Aynı olumlu sonucu para ve zor kullanarak almak imkfmsızdır. Çünkü halk, kendinden başka güçlerin baskısı altında kaldığı duygusu içinde bulundukça, bu baskı ortadan kalktığı zaman dilediğini yapma ümidini içinde yaşatacaktır. Halkla İlişkiler günlük yaşantımız içinde her alanda önemini hissetiren bir cluşumdur. Kamu kuruluşları için olduğu kadar, özel şirketlerde, derneklerde. sanayi, eğitim ve sağlık kurumlarında, her meslek dalında, çalışma alanı ne olur 59

sa olsun her iş kolunda Halkla İlişkiler dediğimiz yöneticilik sanatına ağırlık ver mek gerekmektedir. Bir sanayi kuruluşunun, bir bankanın ortakları, müşterileri ve personeli ile iyi ilişkiler sürdürmesi ne kadar önemliyse, bir spor kulübünün taraftarları ve sporcuları ile, bir eğitim kurumunun öğrenciler, öğretmenler ve velilerle sağlam bağlar kurması, bir sendikanın üyeleri ve işverenlerle, bir siyasal partinin taraftarları ve halkla ilişkilerini geliştirmesi de o kadar önemlidir. Halkla dayanmayan çalışmaların başarılı olamayacağı, sosyal ilişkileri güçlü olmayan kurumların verim sağlayamayacağı son yirmibeş yıl içinde dünyanın her yanında kesinlikle kabul edilmiştir. Birçok ülkede gittikçe tutunmakta olan «Halkla İlişkiler çağı» deyiminin nedeni budur. Birçoklarının sandığı gibi Halkla İlişkiler, sadece açık rejimlerle yönetilen ülkelerde geçerli bir faaliyet dalı değildir. Bugün totaliter rejimlerle yönetilen ülkelerde de gerek içte, gerekse yurt dışında Halkla ilişkiler alanında geniş ölçüde ça lışılmakta ve bütçelerden bu iş için büyük harcamalar yapılmaktadır. Çünkü bu ülkeler yöneticileri de rejim nasılolursa olsun, halktan kopmanın getireceği s akın ~aları artık iyi bilmektedirler. Tarih bu sakıncaları gösteren örneklerle doludur ve yazının başında da belirtildiği gibi, ilk çağ diktatörleri bile halka yaklaşmayı, iktidarda kalmanın en sağlam yolu olarak görmüşlerdir. Bununla beraber, ekonomik yapılarında özel sektöre yer veren ülkelerde sistemin özelliği, Halkla İlişkiler çalışmalarının daha yoğun olmasını gerektirmekte dir. Özel şirketler arasındaki rekabet kadar siyasal partiler arasındaki rekabet de, halkın bu ülkelerde daha büyük önem taşıması sonucunu vermiş, bu da Halkla İHşkiler alanında yeni düşüncelere ve uzmanlaşmaya yol açan bir yarışma ortaya çıkarmıştır. Bu gelişmeler, çeşitli batı ülkelerinde Halkla ilişkiler mesleğinde çalışanların dernekler kurmalarına ve zamanla bu derneklerin uluslararası Halkla İlişkiler örgütleri içinde birleşmelerine kadar varmıştır. Amerika Birleşik Devletleri'nde, Halkla ilişkiler konusunda çalışan özel şirketlerin sayısı 1935 de 10 iken bugün 1000 e çıkmış, 1936 da 5-6 büyük kuruluşun özel Halkla İlişkiler bölümü varken, kuruluş şemalarında özel Halkla ilişkiler şubeleri bulunduran şirketlerin sayısı 6000 e, böyle derneklerin sayısı ise 9000 e çıkmıştır. Bu ülkedeki Halkla İlişkiler uzmanlarının sayısı 100.000 in üstündedir. İki meslek derneği (Public Relations Society of America) ve (American Public Relations Association) nın üye sayıları toplam olarak 6000 in üstündedir (5000 + 1000). İngiltere'de 1964 yılında reorgani. ze edilen Tanıtma Bürosu (C. O. 1.) nda bugün hükümete bağlı 1500 Halkla İliş. kiler memuru çalışmaktadır. 1948 de bu ülkede kurulan Halkla İlişkiler Enstitü sünün üye sayısı 2000 dir. Ünlü Londra Borsasının 1960 da kurulan Halkla İlişkiler bürosu, bu alanda en iyi çalışan organlardan biridir. Fransa'da PNT (Posta - Telekomunikasyon Bakanlığı) nın bugün 130 Halkla İlişkiler Uzmanı vardır. Bu ülkedeki ilk meslek örgütü La Maison ve Verre (Cam Ev) 1949 da kurulmuştur (12). Almanya'da özel Halkla ilşikiler şirketlerinin sayısı 1000 in üzerindedir. Hükümetin her alanda çalıştırdığı yüzlerce Halkla İlişkiler uzmanının yanı sıra belediyelerin ve çeşitli kamu kuruluşlarının da özel Halkla ilişkiler büroları vardır. Ünlü Bayer Fabrikalarının ilk Halkla İlişkiler şubesi ise 1951 de açılmıştır. (12) "Cam Ev" adı, August Compte'un "Bir iş yeri CAM BİR EV GİBİ, herkesin goruşune açık olmalıdır. Yapılan işler ve çabalar üzerinde kamu oyunu aydınlatmak. iş adamının görevidir" sözünden alınmıştır. 60

İtalya'da Halkla İlişkiler konusunda iki meslek derneği bulunmaktadır. Bunlardan 600 üyeli L'Associazione haliana Per le Relazione Pubb1ische, 1954 de Milano'da kurulmuştur. Belçika'da ilk meslek örgütü «Centre Belgique des Relations Publiques» 1952 de Brüksel'de kurulmuştur. Hollanda'daki derneğin kuruluş tarihi 1954, İsveç'te 1948, Norveç'te 1949 dur. Japonya'da Tokyo, Osaka ve Nagoya çevre sinde çalışan Halkla İlişkiler şirketlerinin sayısı 1000 in üstündedir. Halkla İlişkiler alanındaki ilk uluslararası meslek örgütü 1955 de Londra'da kurulan «Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği»dir. Bugün 27 ülkede 300 üyesi bulunan derneğin ilk toplantısı 1958 de, Belçika fuarının açıldığı Brüksel'de aralarında Güney Amerika Ülkeleri ve Sovyetler Birliği'nin de bulunduğu 23 ülkeden 237 temsil cinin katılması ile yapılmıştır. Dernek 1961 de Venedik'te 41 ülkeden 700 üyenin katı1ması ile ikinci toplantısını yapmıştır. 1964 de Montreal'de yapılan üçüncü toplantıyı, 1965 de Atina'da, 1967 de Londra'da yapılanlar izlemiştir. İkinci uluslararası kuruluş ise merkezi Brüksel'de bulunan ve ortak pazar üyesi ülkelerin dernekleri tarafından 1959 da kurulan Avrupa Halkla İlişkiler Merkezidir. Pasifik ülkelerindeki Halkla İlişkiler derneklerini birleştiren bir başka uluslararası örgüt ise 1958 de Sydney'de kurulan Pan Pasifik Halkla İlişkiler Grubu'dur. Zamanla guruba Kanada, Japonya, A. B. D., Taiwan, Tayland, Filipinler, Hindistan, Hong Kong ve Yeni Zelanda da üye olmuşlar ve Avustralya ile birlikte üye ülkelerin sayısı 10 a çıkmıştır. Bu grubun yanı sıra, merkezi Meksika'da olan Pan Amerikan Halkla İlişkiler Dernekleri Federasyonu, Güney ve Kuzey Amerika kıtalarındaxi ülkelerin Halkla İlişkiler meslek derneklerini birleştiren bir uluslararası örgüttür. Sayıları çok artırılabilecek olan bu örnekler, Kanada'dan Yeni Zelanda'ya kadar dünyanın her yanında Halkla İlişkiler alanındaki yoğun çalışmaları ve bu konuya verilen önemi göstermektedir. Konu üzerinde çeşitli dillerde kitaplar ya zılmakta, meslek dernekleri kurulmakta, dernekler ve kişiler Halkla İlişkiler alanını kapsayan dergiler çıkarmakta, üniversitelerde Halkla İlişkiler öğretimi için kürsüler kurulmakta, uluslararası örgütler ortaya çıkmakta, çeşitli ülkelerin uzmanları uluslararası seminer, toplantı ve konferansıarda bir araya gelerek sorunlarını tartışmakta, yeni görüşler ortaya atmaktadırlar. Bütün bu çalışmalar, Halkla İlişkiler alanında yeni tekniklerin ortaya çıkmasına, geliştirilmesine yol açmakta ve bu konu, batı ülkelerinde mensuplarına yüksek gelir sağlayan bir meslek kolu halinde genişlemektedir. c. YÖNETİM VE HALK Halkla ilişkilerin önemi, ileri ülkeler hükümetlerinin bu konuya her geçen giin daha büyük ağırlık vermelerine yol açmıştır. Az gelişmiş ülkelerde ise konunun önemi yeni yeni anlaşılmakta ve hükümetler, imkanları ölçüsünde Halkla İlişkiler çalışmalarına eğilmektedirler. Aslı aranırsa ülkelerin sosyal ve ekonomik yapıları ile Halkla ilişkiler çabala rının yoğunluğu arasında sıkı bir bağıntı kendini göstermektedir. Ekonomik yapıları güçlü ülkelerde eğitim ve kültür düzeyi yüksek olmakta, buna paralelolarak yönetimin Halkla İlişkiler çabaları yoğunlaşmakta; az gelişmiş ülkelerde ise ekonomik 61

yapı yanında eğitim ve kültür oluşumu da zayıf olduğu yönetimin halkla olumlu ve sağlam ilişkiler kurmaya fırsat bulamadığı görülmektedir. Prof. Harbison ve Prof. Myers, Princeton University ve M. I. T. nin ortak projesi olarak yaptıkları çalışmada (13) insan gücü kaynaklarının gelişimi bakımından ülkeleri gelişmiş, yarı gelişmiş, kısmen gelişmiş ve geri kalmış olarak dört grupta toplamaktadırlar. Bu sınıflandırmanın birinci grubundaki ülkelerde (ABD, Yer:;i Zelanda, Avustralya, Japonya, Sovyetler Birliği, Kanada, Arjantin ve Batı Avrupa ülkeleri) Halkla ilişkiler faaliyetlerinin en yüksek düzeyde oluşu, dördüncü grubundaki ülkelerde ise (Haiti, Afganistan, Suudi Arabistan ve Orta Afrika üı keleri) hiç bulunmayışı, bu paralelliği daha açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Zira, yönetimi Halkla ilişkilere zorlayan nedenlerden biri de halkın kendisidir. Vergi veren, oğlunu askere yollayan vatandaş verdiği paranın nelere harcandığını, oğlunun askerlik süresince orduda ne işe yaradığını bilmek isteyecektir. Piyasada aradığını bulamayan, fiyatların arttığını gören vatandaş, bunun nedenlerini; ekonomik güçlük içindeki hükümetlerin tasarrufa teşvik ettiği vatandaş, yapacağı fedakarlığın faydalarını öğrenmek isteyecektir. Öğrenme isteği, daha iyi yaşama isteği, soru sormak için gerekli medeni ce saret ve merak, kültür ve eğitim düzeyi ile sıkı sıkıya ilişkilidir. Çalışmalarında halk desteğine muhtaç olan, alınacak yeni kararlarda halkın aydınlatılması gereğini duyan hükümetler çoğunca, halkı bu düzeye erişmiş hükümetlerdir. Yazının başında, Halkla flişkilerin iki yönlü bir akım olduğundan söz edilmişti. Yönetimin halkı aydınlatması zorunluluğu, bu akımın bir yönünü meydana çıkarmaktadır. Yönetim bunu yapmazsa, halk bu ihtiyacı duyarak yönetimi zor layacaktır. Bu da akımın karşıdan başlaması demektir. Bu olay, toplum kalkınması yolunda ileri ülkelerde daha sık karşılaşılan bir olaydır. Bu kalkınmayı gerçekleştirmemiş ülkelerde yönetimin sorumluluğu daha büyüktür. Çünkü topyekun kalkınmanın yolu, halkın aydınlatılmasından geçmektedir. İki yönlü Halkla İlişkiler akımında bir başka olay da, yönetimin halktan istediği desteği sağlamasıdır. Böylece karşılıklı yarar ortaya çıkmaktadır. Yani halk, istediklerini öğrenmekte ve yönetime yardım elini uzatmaktadır. Akımı ters yönde düşünmek de mümkündür. Yönetim, çeşitli konularda halkın düşünce ve eğilimlerini öğrenmek ve tutum ve politikasını buna göre düzenlemek isteyebilir. Araştırma ve değerlendirme çalışmalarının büyük önem taşıdığı bu durumda iki yönlü akım halktan başlayarak yönetime gelmekte ve yönetimin değerlendirme sonuçlarına göre çalışmalarına yön vermesi ve bunun halka duyu. rulması, akımın devamını sağlamaktadır. Yönetimin, halkın düşünce ve eğilimlerini öğrenmesi, çeşitli ülkelerde değişen yollarla sağlanmaktadır. Bazı ülke yönetimlerinin bu yoldaki çalışmaları başarılı olmakta, bazılarında ise çeşitli nedenler yüzünden (kullanılan metotların yetersiz oluşu, yurttaşlara gereğince ulaşılmaması, halkın düşündüğünü açıkça söylemekten kaçınması ya da çekinmesi, değerlendirmelerdeki yanlışlar vs.) yeterli bilgi alınamamaktadır. Bu konuda ilk gruba örnek olarak, on yıldır başarılı ça (L3) Frederick Harbison ve A. Myers, Education, Manpower and Economic Growth, New York, McGraw Hill, 1964, s. 33. 62

hşmalar yapan Japon «yönetimsel teftiş büroları» nı gösterebiliriz. Yönetimin çeşitli kademelerinde yer almış bu büroların başlıca görevi, halkın şikayetlerini inceleyip yetkili organlara duyurmak, yani yönetimle halk arasında köprü kurmak tır. 1964 yılında bu bürolara gelen 54.200 şikayetten (YO 47 si çözümlenmiş, % 48 in de ise şikayet sahipleri yapılan açıklamalarla yetinmişlerdir. Şikayetlerin % 4 linün incelenmesi, yönetimde, düzeltilmesi gerekli bozuklukları ortaya çıkarmıştır. 54.200 şikayetin, yalnız (% 1 i cevaplandırılmamıştır (14). Yönetim - Halk ilişkilerinde somut bir olay, yönetimin, ön kademeleri aracılığı ile halkla yüzyüze ilişkide bulunmasıdır Vergi daireleri, askerlik şubeleri, jandarma, polis, bucak, ilçe ve il düzeyinde mahalli yönetim makamları yüzyüze ilişkiyi yürütmek durumunda olan kademelerin başında gelir. Halkın gözünde bu kademeler, devletin kendisidir. Bunların davranış ve tutumları devletin davranış ve tutumu olarak değerlendirildiği için halkın yönetim karşısındaki duyguları, (beğeni, sevgi, kızgınlık, güvensizlik, inanç, vs.) bu ilişkilerde şekillenir. Özellikle küçük, dış dünyaya kapalı toplumlarda düşünce ve duygular fazla esnek olmadığı )çin, bu kademelerin halkta yaratacağı güven ya da güvensizlik duyguları, bir kez yerleşti mi kolay kolay değiştirilemeyecek duygular niteliğindedir. Bunun içindir ki, bu ön ilişki kademelerinin tutum ve davranışları Halkla ilişkiler açısından büyük önem taşır. Üst kademe yöneticilerinin (bakan, genel müdür, vali vs.) yaptıkları gezi. lerde halkla kurdukları ilişkiler, «kırk yılda bir» tekrarlanması nedeniyle fazla etkili olmazlar. Zira halk bu gezilerin bir gösteri ve vaad dağıtma niteliğinde olduğunu bilecek sağduyuya sahiptir. Çeşitli deneylerle de bu kanıya varmıştır. Öy. leyse bir toplumda ön ilişki kademelerinin yıllarca yerleştirdikleri olumsuz kanı ların, bir üst kademe yöneticisinin yapacağı birkaç saatlik geziyle değişmesi beko lenemez. Ancak bu tür gezilerin hiç yararlı olmadığını söyleınek de yanlış olur. Üst kademe yöneticilerinin halkın gelmesi, gurur okşayıcı ve unutulmadıkları düşüncesini yaratması bakımından olumlu bir davranıştır. Bu tür ilişkilerin sık laştırılması, davranış ın faydalarını çoğaltıcı bir olaydır. «Güler yüzlü, hal hatır soran, dertleri öğrenmeğe gelmiş Devlet» i karşılarında sık sık görebilmek, küçük toplumların dış dünyaya kapalı insanları için bir büyük mutluluktur. Eğer sık sık karşıjarında görrneğe başladıkları «Devlet» in, yanlarından ayrıldıktan sonra, dinlediği dertleri çözrneğe, yani birşeyler yapmağa başladığını da görebilirlerse bu toplumların «Devlet» le aralarındaki mesafe azalmağa, insanlar söylenenlere kulak verrneğe, kısacası ümitsizliklerini silkip atmağa kalkabilirler. İşte bu 'Jlaya «hedef kitlenin kazanılması» diyoruz. Hedef kitlenin kazanılması, Halkla Uişkiler'in başlıca amacıdır. Çünkü, hend kitleden beklenen inanç ve destek ancak bundan sonra gerçekleşecektir. Des [ek ve güveni kazanılan kitleye her şey yaptırılabilir. Topyekun kalkınmada, halkın birşeyler yapmasının, yani kalkınmaya katkıda bulunmasının önemi büyük olduğuna göre, yönetimin Halkla İlişkilerinin ne kadar dikkat isteyen bir konu olduğu ortaya çıkmaktadır. (14) Mümtaz Soysal, Halkın Yönetime Etkisi - xın. Uluslararası Yönetimsel Bilimıer Kongresi Raporu. Ankara, T.O.D.A.İ.E. Yayını, 1968, s. 117. 63

Konuya bu açıdan bakılınca, yönetimin yaptığı işleri halka duyurmasının gerekliliği de açıkça görülmektedir. Halkın, baştaki yönetimi desteklemesi, biraz da, onun kendisi için yararlı işler yaptığına inanmasına bağlıdır. «Bu yönetim bana ne veriyor?» sorusu, açık bir şekilde ve devamlı olarak cevaplandırılmalıdır. Bu yapılmazsa, ikinci sorunun birinciyi izlemesinin önüne geçilemez: «Bu yönetim bana ne verdi ki benden birşeyler istiyor?». İşbaşındaki yönetimin başlıca görevi, ülkenin gelişimi için belirli çalışmalar yapmaktır. Ülkenin gelişimi için yapılan bu çalışmalar, dolayısıyla halkın yararlarıyla ilgilidir ve bunları gerçekleştirmek aslında bir lütuf değil, tabiı görevdir. Ama bu tabii görevin yerine getirilmesini, gereksiz bir tevazuyla halktan gizlemek yanlış bir tutumdur. Başarılı bir yönetim, görevlerinin en çoğunu, en başarılı şek.ilde gerçekleştirdiği BİLİNEN yönetimdir. Halkın, çeşitli devlet dairelerini dolaşarak yönetimin çalışmalarına ait tek tek bilgi toplaması beklenemiyeceğine göre, yönetimin başarılarını izlemenin tek yolu, bunların çeşitli kitle haberleşme araçlarından yararlanılarak duyurulmasıdır. Örneğin, çeşitli tesislerin temel atma ve açılış törenleri, - büyük ve gereksiz harcamalara gidilmeksizin - bu açıdan büyük yararlar taşırlar. Yönetimin çeşitli hizmetleri açıklayıcı basın toplantıları ve bültenleri hazırlanmasında yarar vardır. Halkı ilgilendiren çeşitli konuların (personel rejimi, vergi rejimi, işsizlik için alınan tedbirler, su, işçi, eğitim, sağlık, konut, ulaşım, çeşitli tarım konuları vs.) çeşitli toplantılarda tartışılması, bu konularda alınan tedbirlerle ilgili haberlerin ba sın, radyo - televizyon - sinema gibi haberleşme araçlarında yer alması, afiş, broşür ~ibi yardımcı duyurma araçları ile ülke çapında yayılmasının yararı büyük tür. Bölgesel hizmetlerin bölge ölçüsünde özellikle duyurulması da ayrı bir önem taşır. Bölge sorunlarının ve bu sorunlara yönetimce getirilen çözümlerin halk önünde bölgedeki toplum önderleri ve yöneticilerce tartışılması, bu tartışma sonuçlarının halka duyurulması, halkın yönetime, «dört - beş yılda bir oy kullanmak» tan daha geniş ölçüde katıldığı inancını sağlayacaktır. «Yönetim bana birşeyler veriyor» ve «Yönetime ben de kendi ölçümde aktif olarak katılıyorum» inancı, halkın kendisinden istenen fedakarlık ve yardımı, «hi5kümet zoru ile» değil, kendi dileği ile vermesi sonucunu doğurur. Yönetimle halk arasında karşılıklı güven ve sevgiye dayanan ilişkiler kurulması, yönetimi rahatlatıcı ve hedef kitleye ürkmeden yaklaşmasını sağlayıcı bir etkendir. Sözün kısası; en küçük toplumda, bir ev halkı arasında var olması idealolan havanın, en geniş ölçüde, ülke içinde de yerleştirilmesi zorunludur. Ana - baba ile çocuklar arasındaki ilişki sadece korkuya dayanan bir ailede, çocukların okuma ve topluma yararlı bir insan olabilme şansı, ana - babanın kendileri için katlandıkları fedakarlıkları bilerek, onlara layık evlatlar olma bilincine varmış, ana - babaları ile aralarında karşılıklı sevgi ve güvene dayanan ilişkiler bulunan çocuklara oranla azdır. Birinci tür evde esen hava, çekilmez, azap ve sıkıntı veren, çoğunca gürültülü bir yaşantının sonucu, ikinci tür evde ise bunun tersidir. Bu söylenenler, Yönetimin Halkla İlişkilerinde «olması gereken» eylemlerdir. Oysa, açıktır ki, «olan» her zaman «olması gereken» değildir. Nitekim. Halkla İliş. 64