HAZİRAN GÖRÜNÜM: JEOPOLİTİK RİSKLERİN GÖLGESİNDE

Benzer belgeler
MAYIS GÖRÜNÜM: MERKEZ İN ZOR SINAVI

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 24 Ekim 2016, Sayı: 41. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 29 Haziran 2015, Sayı: 17. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 08 Haziran 2015, Sayı: 14. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 14 Aralık 2015, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

NİSAN GÖRÜNÜM: YİNE PARA POLİTİKASI SAHNEDE

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 03 Ağustos 2015, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 29 Ağustos 2016, Sayı: 34. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 13 Nisan 2015, Sayı: 12. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 12 Ocak 2015, Sayı: 02. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 21 Kasım 2016, Sayı: 45. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 25 Nisan 2016, Sayı: 17. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 7 Ağustos 2017, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 3 Temmuz 2017, Sayı: 27. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

Ekonomi Bülteni. 8 Ağustos 2016, Sayı: 31. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 06 Temmuz 2015, Sayı: 18. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜFE Şubat ayında gıdada sınırlı artış ve giyim kalemindeki düşüşle beklentilerin altında arttı

Ekonomi Bülteni. 26 Eylül 2016, Sayı: 37. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

7.26% 9.9% 10.8% 10.8% % Mart 18 Şubat 18 Mart 18 Nisan 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

Ekonomi Bülteni. 27 Temmuz 2015, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 09 Mart 2015, Sayı: 10. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 9 Mayıs 2016, Sayı: 19. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Seçilmiş Haftalık Veriler* 3 Temmuz 2015

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara

Ekonomi Bülteni. 28 Aralık 2015, Sayı: 41. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 5 Haziran 2017, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 10 Ekim 2016, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Mayıs 2013

Ekonomi Bülteni. 01 Aralık 2014, Sayı: 48. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 10 Ağustos 2015, Sayı: 22. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

GÜNLÜK BÜLTEN 04 Nisan 2014

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ağustos 2013

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

7.36% 7.0% 15.8% 9.6% % Haziran 18 Mayıs 18 Haziran 18 Temmuz 18

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 5 Aralık 2016, Sayı: 47. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 22 Ağustos 2016, Sayı: 33. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

Seçilmiş Haftalık Veriler* 27 Şubat 2015

Ekonomi Bülteni. 15 Mayıs 2017, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Makro Tahmin Güncelleme. Haziran 2017

Yurtdışı Görünüm. PMI endeksleri, global büyüme görünümündeki ılımlı toparlanmanın Şubat ayında da devam ettiğine işaret ediyor.

Ekonomi Bülteni. 15 Haziran 2015, Sayı: 15. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 8 Mayıs 2017, Sayı: 19. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Makro Tahmin Güncelleme. Eylül 2017

5.21% 4.6% 21.6% 11.1% % Ekim 18 Eylül 18 Ekim 18 Kasım 18

Sigara zamlarının yanı sıra gıda fiyatlarındaki sürpriz yükselişle Ocak ayında enflasyon %7.31 e yükseldi

Ekonomi Bülteni. 3 Ekim 2016, Sayı: 38. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 18 Ağustos 2014, Sayı: 33

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Makro Veri. Cari açık yeni rekorda. Tablo 1: Cari Denge (milyon $) -month,

Ekonomi Bülteni. 27 Mart 2017, Sayı: 13. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Turkey Data Monitor Ekonomi Bülteni. 07 Mart 2016 I. KÜRESEL GELİŞMELER

Seçilmiş Haftalık Veriler* 12 Haziran 2015

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

Ekonomi Bülteni. 07 Eylül 2015, Sayı: 26. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Toplantı Tarihi: 17 Temmuz 2014

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 25 Mayıs 2016 Ankara

Seçilmiş Haftalık Veriler* 20 Şubat 2015

HAFTALIK BÜLTEN 31 AĞUSTOS EYLÜL 2015

HAFTALIK BÜLTEN 19 EKİM EKİM 2015

Büyüme Değerlendirmesi : Çeyrek

MART GÖRÜNÜM: ANA GÜNDEM YEREL SEÇİM

%7.26 Aralık

Borsa Istanbul Faiz Döviz

Makro Veri Ocak 2019 Enflasyonu


Seçilmiş Haftalık Veriler* 13 Mart 2015

-2.98% -10.0% 19.7% 13.5% % Ocak 19 Ocak 19 Şubat 19 Şubat 19 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER.

Ekonomi Bülteni. 10 Temmuz 2017, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 18 Kasım 2013, Sayı: 42. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler

GÜNLÜK BÜLTEN 20 Haziran 2014

İDARE MERKEZİ ANKARA, 27 Ocak 2015

Ekonomi Bülteni. 27 Ekim 2014, Sayı: 43. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ekim 2014

Ekonomi Bülteni. 7 Kasım 2016, Sayı: 43. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

-2.98% -7.3% 19.7% 13.5% % Şubat 19 Ocak 19 Şubat 19 Mart 19

TÜRKon/HED/13-39 DEĞERLENDİRME NOTU. Faks: +90 (212) TÜRKİYE EKONOMİSİ. Sanayi üretiminde kritik gerileme.

Ekonomi Bülteni. 02 Mart 2015, Sayı: 09. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 6 Şubat 2017, Sayı: 6. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Mayıs. Sanayi sektörünün. Reel Kesimin Beklentileri İyileşti Tüketici Güveni Haziran da Zayıfladı. Kapasite Kullanımı Güçlenmeyi Sürdürdü

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Aralık 2013

Mart Emeklilik Fon Bülteni. bnpparibascardif.com.tr /

Seçilmiş Haftalık Veriler* 15 Mayıs 2015

Ekonomi Bülteni. 1 Ağustos 2016, Sayı: 30. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 6 Mart 2017, Sayı: 10. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

EKİM Tüketici Güveni Durağan Seyretti. Reel Kesim Umutlu

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Temmuz 2014

Bankacılık Sektör Ağustos Raporu - 17 Eylül 2014 Sayı: 18 Sayfa: 1

Günlük Bülten 25 Temmuz 2013

Transkript:

HAZİRAN GÖRÜNÜM: JEOPOLİTİK RİSKLERİN GÖLGESİNDE

HAZİRAN GÖRÜNÜM: JEOPOLİTİK RİSKLERİN GÖLGESİNDE YÖNETİCİ ÖZETİ Global piyasalarda Mart sonunda başlayan ve Nisan-Mayıs aylarında da devam eden pozitif havaya önce Irak ta, son birkaç günde de Israil-Filistin ve Rusya- Ukrayna arasındaki gerginliğin gölge düşürdüğünü gördük. Musul da IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) militanlarının Türk konsolosluğunu basması ve 80 in üzerinde Türk vatandaşını kaçırması politik risk fiyatlamasını yeniden gündeme getirdi. Irak ile ticari ve iş ilişkilerinin oldukça yoğun olması, Irak ın son yıllarda en büyük dış ticaret fazlası verdiğimiz ülke olması gelişmelerin uzamasının makroekonomik zararlar getirmesi riskini de barındırıyor. İçerideki en büyük politik risk ise AKP nin Başbakan Erdoğan ı cumhurbaşkanı adayı olarak açıklamasından sonra yeni başbakanın kim olacağı, ekonomi yönetiminden Ali Babacan gibi 3 dönem kuralına takılacak bakanların yerini kimlerin alacağı. Bu belirsizlik Ağustos ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine kadar yukarı potansiyeli sınırlayan önemli bir unsur olacak. Pozitif tarafta Avrupa Merkez Bankası (AMB) nin Targeted LTRO (TLTRO) adı altında bir parasal genişlemeye gitmesi ve yeterli görülmezse varlığa dayalı menkul kıymet alımı hazırlıklarının da yapıldığı bilgisi yer alıyor. ABD nin tahvil alım programını son çeyrekte bitirecek olması gelişmekte olan piyasalar (GOP) üzerinde baskı yaratacak bir unsur olmasına rağmen AMB nin gevşek para politikasına devam edecek olması bu etkiyi bertaraf etmese de hafifletecek bir unsur. AMB nin gevşeme adımına karşılık içeride Merkez Bankası ndan faiz indiriminin devam etmesi piyasaları destekleyen en önemli unsur. Öte yandan indirimin oldukça fiyatlarda olması, önümüzdeki dönem jeopolitik risklerin artması, enflasyonun düşecek olmasına rağmen yılsonu beklentilerinin %8 in üzerinde olması yeni bir tur ralli yaşanmasını engeller vaziyette. Yılbaşından bu yana Ocak ayındaki sert satış ve ardından Mart ayında gelen sert alım sonrasında piyasalarda Haziran ayı, volatilitenin biraz daha düşük, yön arayışının biraz daha yüksek olduğu bir ay oldu. ABD 10 yıllık tahvil faizi %2.5 in hafif üzerinde işlem görmeye devam ederken kur tarafında Avrupa da ekonomik aktivitede canlanmanın fiyatlanıyor olması EUR/USD paritesini güçlü tutmaya devam etti. ABD dolarının dünyada değer kazanma ve AMB nin atacağı adımın somutlaşmasıyla EUR/USD paritesinde geri çekilme yaşanacağını düşünüyoruz.

2014 görünümünü oluştururken baz senaryomuzu Fed in 10 milyar dolarlık indirimlere önümüzdeki aylarda da devam etmesi ve yılın geri kalanında gerçekleştireceği toplantılarla parasal genişleme programına son vermesi üzerine kurmuştuk. Ayrıca AMB den gelecek bir parasal genişleme aksiyonu da piyasaları şekillendiren ikinci ana unsur haline geldi. Bu raporumuzda ABD nin tahvil alımlarını Ekim ayında sonlandıracağı ve sonrasında faiz artışı ile ilgili tartışmaların başlayacağını varsaydık. Ayrıca Ukrayna nın ateşkese son verdiğini açıklaması ile Rusya-Ukrayna gerginliğinin yeniden alevleniyor olması, kaçırılan 3 İsrailli gencin ölü olarak bulunması sonrasında İsrail in Gazze de hava saldırısı düzenlemesi ve IŞİD in Irak ta ilerlemesi piyasaları bölgeden gelecek haberlere karşı daha da hassas hale getirdi. Şimdilik varsayımlarımızda olayların şavaş vari bir şekle bürünmesi yer almıyor. Yılın sonuna doğru ABD faizlerinin yönünü yeniden yukarı çevirmesini bekliyor; AMB nin hamlelerinin Fed in GOP larda yaratacağı negatif etkiyi hafifleteceğini düşünüyoruz.

ENFLASYON 2013 yılını %7,4 seviyesinde bitiren TÜFE enflasyonu Mayıs ayında tepe yaparak %9,7 ye yükseldi. Çekirdek enflasyon özellikle kur geçişkenliği kaynaklı olarak yükselişini sürdürdü. Yakından takip ettiğimiz ve TÜFE den enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler, tütün ürünleri ve altın çıkartılarak hesaplanan I-endeksine göre çekirdek enflasyon geçen aya göre neredeyse yatay kalarak %9.8 olurken H endeksine göre %10,05 ten %10,16 ya yükseldi. %0,4 lük manşet enflasyona karşılık %1,5 çekirdek enflasyon kur geçişkenliğinin yanı sıra ikincil etkilerin de fiyatlar üzerinde etkili olduğunu gösteriyor.

Kur ve kuraklık en hala en önemli risk unsurları Gıda enflasyonu aylık bazda %1,35 düşüşle toplam enflasyonu 0,31 puan aşağı çekse de yıllık bazda %14,1 e yükseldi. Bu oran geçen ay %13,15 idi. Mayıs ayında aylık enflasyona asıl katkı %9,2 aylık artış gösteren giyim ve ayakkabı kaleminden geldi. Giyim ve ayakkabının katkısı 0,61 puan oldu. TCMB daha önce ilk çeyrekten sonra ikincil etki görmeyeceğimizi, kur geçişkenliğinin de yıl sonuna kadar azalarak devam edeceğini belirtmişti. Mayıs ayında da yükselecek olan enflasyonun Haziran ayında baz etkisiyle %8 in altına gerilemesini bekliyoruz. Yaz aylarında bu gevşemenin devam etmesi gıda enflasyonunun kuraklık nedeniyle geçmiş yıllar ortalamasının altında kalmasına bağlı. Enflasyonun tepe yapmış olması ve TCMB nin yılın sonuna kadar düşüşün devam edeceğine inanması para politikasında gevşeme için alan yaratıyor. Biz ise kuraklık başta olmak üzere yukarı yönlü risklerin halen ağırlığını koruduğuna inandığımız için yılsonu beklentimizi %8 de tutuyoruz. Yurtiçi ÜFE enflasyonuna baktığımızda ise %-0,52 lik aylık artış yıllık enflasyonun %13 ten %11,3 e gerilemesine neden oldu. Enerji ve dayanıklı tüketim mallarındaki %-2,6 ve %-0,6 lık düşüş kurların fiyatlar üzerindeki baskısının hafiflediğine işaret ediyor. Enerjide yıllık enflasyon %7,2 den %3,9 a keskin bir şekilde gerilerken dayanıklı tüketim malları %9,6 dan %10,5 e yükseldi. Yıllık ÜFE de yavaşlamanın başladığını görmek olumlu çünkü yüksek ÜFE enflasyonu fiyatlama gücü olmayan firmaların maliyet artışını tüketiciye yansıtması ve önümüzdeki dönemde tüketici fiyatlarında artışın devam etmesi riskini beraberinde getiriyor. Bugünün ÜFE si yarının TÜFE si

Beklentilerde bozulma durdu Tüketici fiyatlarında maliyet baskısının halen fiyatlar üzerinde etkisi olması, TCMB nin daha gevşek bir para politikasına geçmesi, talep koşullarının biraz gevşemekle birlikte toparlanma eğilimine gireceğinin beklenmesi uzun vadeli enflasyon beklentilerinin gevşemesinin önündeki en büyük engeller. Yılsonu enflasyon beklentisi halen %8 in üzerinde %8,29 seviyesinde iken 12- ve 24-aylık enflasyon beklentileri sınırlı bir düşüşle sırayla %7,21 den %7,19 a ve %6,66 dan %6,62 e doğru bir düzelme gösterdi. Ankete katılanlar TCMB nin faiz indirimlerine başlamış olması dolayısıyla ortalama fonlama maliyeti beklentilerini %10 dan %9,41 e düşürdü.

PARA POLITIKASI Merkez faiz indirimlerine devam edecek Merkez Bankası bu ayki PPK toplantısında piyasaları hafif şaşırtan bir kararla politika faizinde 75 baz puanlık bir indirime gitti. Piyasa, faiz indiriminin devamının geleceğine kesin gözüyle bakarken genele yayılmış beklenti bunun 50 baz puan olacağı yönündeydi. Böylece haftalık repo faizi %8,75 oldu. Merkez Bankası %8 gecelik borçlanma ve %12 gecelik borç verme faiz oranlarından oluşan faiz koridoruna dokunmadı. Böylelikle bankalara gevşeme için alan yaratırken sıkılaştırma gerektiğinde faiz koridorunun üst bandı olan %12 ye kadar çıkabilecek. Açıklamalarına baktığımızda indirimin ardında yatan en önemli nedenin enflasyonun Haziran ayı itibariyle düşüşe geçecek olması olduğu anlaşılıyor. Merkez Bankası, getiri eğrisinin yatay kalarak para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceğini belirtti ancak piyasada oluşan getiri eğrisi şu anda dikleşmiş vaziyette ve TCMB nin ortalama fonlama maliyetini %10 un altına düşürmüş olması para politikasında gevşeme anlamına geliyor. Enflasyon yaz aylarında düşecek olmasına rağmen düşüşün kalıcı olacağına dair sinyaller alınmadan daha fazla gevşemenin sakıncalı olacağını düşünüyoruz ancak TCMB nin bu yönde adım atmaya devam edecek gibi görünüyor. Politika faizi olan %8,75 şu an gösterge faiz olan %8,25 in üzerinde ve TCMB nin piyasa ile arasındaki fonlama farkını kapatmak için 50 baz puanlık daha alanı varmış gibi duruyor. Bu arada daha gevşek bir para politikası büyüme kompozisyonundaki yeniden dengelenme sürecinin sekteye uğramasına neden olacaktır. Bu da şu anda oldukça zayıf olan fiyat istikrarının yanı sıra finansal istikrarın da tehlikeye girmesi demek. Sermaye girişlerinin hafif canlandığı son dönemde bu risklerin makro istikrarı tehdit eder boyuta ulaşmasını beklemek çok gerçekçi değil ancak Merkez Bankası nın temkinli duruşunu terk etmesinin olası bir tersine sermaye hareketinde Türkiye nin kırılganlıklarının daha agresif bir şekilde fiyatlanmasına neden olabileceğini düşünüyoruz.

Brüt rezerv 130.7 milyar dolar Merkez Bankası döviz likiditesi yönetimi ile ilgili olarak önemli bir değişiklikte bulunmazken piyasada TL likiditesi ihtiyacı yaratmak için günlük döviz satım ihalelerine 20 mln $ ile devam ediyor. TCMB yılbaşından beri piyasaya döviz satım ihaleleri yoluyla 6,6 milyar dolar verdi. Ocak ayında yaptığı ve 3,15 milyar dolar olduğu açıklanan doğrudan müdahale miktarıyla birlikte toplam döviz satışı yılbaşından beri 9,7 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. TCMB nin 20 Haziran itibariyle toplam brüt rezervi 130,7 milyar dolar ve bunun 110,1 milyar doları döviz, 20,6 milyar doları altın rezervi. Merkez Bankası nın yeni yayınlamaya başladığı ihracat reeskont kredilerinin rezervlere katkısı verilerine göre buradan net rezervlere Haziran ayında 1,5 milyar dolar ek katkı sağlandı.

CARI AÇIK VE DIŞ FİNANSMAN TCMB tarafından yayınlanan ödemeler dengesi istatistiklerine göre Nisan ayında cari denge 4,8 milyar dolar açık verdi. Böylece 12-aylık toplam açık 60,1 milyar dolardan (GSYH nin %7,3 ü) 56.8 milyar dolara (GSYH nin %6,9 u) geriledi. Altın ve enerji hariç denge ise 12-aylık bazda daha da düzelme göstererek 1,3 milyar dolar açıktan 85 milyon dolar fazlaya yükseldi. Aylık dış ticaret açık verilerinden öngördüğümüz üzere cari açıktaki gerileme bu ay da devam edecek ve 12-aylık açığı Mayıs ayında GSYH nin %6.5 inin altına düşürecek. Yılsonu için beklentimiz ise %6 seviyesinde.

Aylık net sermaye girişi canlandı ama geçen yılın oldukça altında Önceki raporumuzda belirttiğimiz gibi cari açık özellikle Merkez Bankası nın yaptığı agresif faiz artışından sonra beklenen ekonomik aktivitedeki yavaşlama ile 2014 yılı için daha az endişe veren bir risk unsuru haline gelmişti ancak AMB ve TCMB nin daha gevşek para politikalarına dönmesi burada biraz bozulma görmemize neden olabilir. Ayrıca sermaye hareketlerinin yönü önümüzdeki dönemde kur üzerindeki baskı açısından önemli olacak. Mart ayında net sermaye girişinin neredeyse sıfır olmasının ardından Nisan ayında toplam sermaye girişi 8,4 milyar dolar oldu. Bu miktar geçen sene aynı aydaki 16 milyar doların neredeyse yarısı. Geçen seneye göre zayıflık öncelikli olarak portföy girişleri ve kısa vadeli kredilerin azalmasından kaynaklandı. Portföy yatırımları geçen seneki 8,9 milyar dolar seviyesinden 4 milyar dolara düşerken kısa vadeli krediler 3,4 milyar dolar girişten 251 milyon dolar çıkışa döndü. Cari açığın üzerinde sermaye girişi 2,7 milyar dolarlık rezerv birikimine olanak tanıdı. Ancak geçen sene aynı ayda rezerv birikimi 7,3 milyar dolar olmuştu. 12 aylık sermaye girişine baktığımızda Mart ayındaki 45,4 milyar dolardan daha da düşüş göstererek 37,8 milyar dolara düştü. DYY ve uzun vadeli özel sektör borçlanması Nisan ayında 12,1 milyar dolar civarında sabit kalırken sıcak para girişindeki düşüş devam etti. Sıcak para olarak nitelendirdiğimiz eurobond hariç portföy girişi, kısa vadeli krediler ve yabancıların burada tuttukları mevduatın toplam sermaye girişi içindeki payının geçen seneki %83,7 seviyesinden %20,3 e gerilemesi olumlu ancak finansmanın daha sağlıklı bir yapıya kavuşması için DYY ve uzun vadeli özel sektör borçlanmasının güçlü seyretmeye devam etmesi gerekiyor.

MALİYE POLİTİKASI Zayıf performans vergi gelirlerinden Maliye Bakanlığı nın açıkladığı verilere göre Mayıs ayında merkezi yönetim bütçe dengesi geçen seneki 4,6 milyar TL lik fazlaya karşılık bu sene 1,5 milyar TL fazla verdi. Faiz dışı fazla ise 8.6 milyar TL ile geçen seneki 8,1 milyar TL lik fazlanın üzerinde gerçekleşti. Vergi gelirleri reel bazda %2,1 düşerken faiz dışı harcamalar %1,3 düşüş gösterdi; yani zayıf performans gelirlerdeki görece zayıf performanstan kaynaklandı. KDV gelirlerindeki %8,5 düşüş, ÖTV gelirlerindeki %9,8 lik düşüş ve ithalden alınan KDV deki %10,7 lik düşüş ekonomik aktivite ile ilgili çok iç açıcı sinyaller göndermiyor. Gündemdeki vergi affı önümüzdeki birkaç ay vergi gelirlerinde artışa neden olacaktır ancak bu tür uygulamalar ahlaki zaafiyet doğurduğu için gelecek yıllar vergi gelirinin toplanmasını zorlaştıracaktır. Bu da sürdürülebilir bütçe disiplini açısından oldukça olumsuz. Maliye Bakanı Şimşek in açıklamalarına göre gelirlerdeki zayıf performans projeksiyonları içinde yer alıyor ve yılsonu hedeflerini tehdit eder nitelikte değil. 12-aylık toplam bütçe dengesine baktığımızda Nisan ayındaki 22,4 milyar TL (GSYH nin 1.35 i) açığın Mayıs ayında 25,5 milyar TL ye (GSYH nin %1,5 i) çıktığını görüyoruz. Bozulmanın bir kısmı yüksek borçlanma maliyetinden kaynaklandığı için faiz dışı fazla 27,2 milyar TL den 27,6 milyar TL ye yükseldi.

Faiz dışı giderlerde artış sürüyor Yılın ilk beş ayına baktığımızda toplam bütçe açığı 2,8 mlr TL, faiz dışı fazla ise 22,1 mlr TL oldu. Geçen sene aynı dönemde bütçe dengesi 4,3 mlr $ fazla verirken, faiz dışı fazla ise 26 mlr TL idi. Zayıf performansın nedeni %0,2 artan vergi gelirlerine karşılık %6,1 artan faiz dışı harcamalar oldu. Bir kısmı da geçen sene Ocak ayında Hazine hesaplarına giren 4,2 milyar TL lik Halkbank özelleştirme gelirleri ile BOTAŞ ın Hazine ye olan 3,2 milyar TL lik yükümlülük ödemesinden kaynaklanıyor. Ancak geçen senenin bu bir seferlik gelirlerine rağmen bu senenin vergi dışı gelirleri 32,6 ile geçen senenin %7,6 üzerinde. Bu artış 2B satışları ile yerel yönetimlerin kapsama alanındaki değişikler dolayısıyla merkezi hükümet gelirlerine eklenen gelirlerden kaynaklanıyor. Dolayısıyla sadece geçen senenin yüksek vergi dışı gelirlerinin bu sene bütçenin zayıf görünmesine yol açtığını söylemek doğru olmaz. Faiz dışı giderlerdeki artış seçim öncesi dönemde yavaşlayan ekonomik aktiviteye karşılık uygulanan genişlemeci mali politika uygulaması beklentimize paralel. Bu nedenle de yılsonu bütçe açığı beklentimiz hükümetin %1,9 luk hedefine karşılık %3 seviyesinde. Hedeflerden sapmanın asıl nedeninin vergi gelirlerindeki düşüşten çok faiz dışı harcamalardaki artıştan kaynaklanmasını bekliyoruz.

BÜYÜME VE FİNANSAL GÖSTERGELER Tüm bu makroekonomik koşullar altında, yurtdışındaki gelişmelerin ve yurtiçinde alınan önlemlerin en önemli etkisini birinci çeyrek büyüme verilerinde gördük. GSYH büyümesi yılın ilk çeyreğinde %4 civarındaki piyasa beklentisinin üzerinde gerçekleşerek %4,3 oldu. Birinci çeyrekte sermaye girişlerinin hafif de olsa iyileşme göstermesiyle ve Merkez Bankası nın daha gevşek bir para politikasına doğru gitmesi büyüme üzerindeki baskıyı hafifletmiş görünüyor. İç talep göstergelerindeki güçlü performansın yanı sıra dış talep koşulları da büyümeye önemli katkıda bulundu. Birinci çeyrekte iç talebin büyümeye katkısı 2,8 puan olurken dış talep dört çeyrek sonra tekrar pozitife dönerek büyümeye 2,7 puan katkıda bulundu. Stoklar ise büyümeyi 1,2 puan aşağıya çekti. Hatırlatmak gerekirse daha önce büyümeye negatif katkıda bulunmasını beklediğimiz dış talebin pozitife dönmesiyle birlikte %2,5 olan 2014 büyüme tahminimizi %3,2 ye çıkartmıştık. Tüketici kredileri toparlandı, ticari/ kurumsal zayıfladı İkinci çeyrek göstergelerine baktığımızda kredi büyümesi 13 haftalık ortalamalar bazında birinci çeyrek sonundaki %15,1 seviyesinden %9,5 e geriledi ancak gerileme tüketici kredilerinden ziyade ticari kredilerde gerçekleşti. Tüketici kredileri birinci çeyrek sonundaki %0,82 seviyesinden ikinci çeyrek sonunda %7,2 ye yükselirken ticari krediler %22,5 ten %10,7 ye geriledi. TCMB nin önümüzdeki dönemde daha gevşek bir para politikası izleyecek olması kredi büyümesini de destekleyecektir. Bu sayede TCMB nin bu yıl ortası için öngördüğü %15 lik kredi büyümesinin tutturulması mümkün olabilir.

Yatırım hala zayıf İç talebe ilişkin diğer göstergelerden tüketici güven endeksi ikinci çeyrekte 71,4 ten 76,1 e çıkarken toplam siparişler %4,7 den %1,7 ye gerilemiş durumda. Sabit sermaye yatırımı harcamalarının hala negatif seyretmesi yatırımların ikinci çeyrekte yıllık büyümeyi %4 e taşıyacak performansı gösteremeyeceğini düşündürüyor. Yatırım harcamaları birinci çeyrekte %3 düşüş gösterirken bu oran ikinci çeyrekte %-6,4 olmuş. Pozitif tarafta ise %73,4 ten %74,7 ye çıkan kapasite kullanımı ve 104,9 dan 112,2 ye çıkan reel kesim güven endeksi yer alıyor. İhracat siparişlerinin %-1,9 dan %3,4 e yükselmesi de yeniden dengelenmenin ikinci çeyrekte de devam edeceğine dair umut veriyor. Dolayısıyla şimdilik ikinci çeyrek verileri iç talebin ciddi bir ivmelenme gösterdiğine işaret etmezken, dış talebin güçlü seyredeceğine, toplam büyümenin birinci çeyrektekinin hafif altında kalabileceğine işaret ediyor. Yukarıdaki makroekonomik çerçeveyi tamamlayan finansal piyasalar görünümüne değinecek olursak AMB kararıyla ve TCMB nin faiz indirimleriyle pozitif havaya bürünen yurtiçi politik jeopolitik risklerin su yüzüne çıkmasıyla tedirgin bir görünüm arz etmeye başladığını görüyoruz. İç politik belirsizlik AKP nin Başbakan Erdoğan ı cumhurbaşkanı adayı göstermesiyle azalmış gibi görünebilir ancak asıl şimdi parti yönetiminin başına kimin geçeceği, yeni dönemin ekonomi yönetiminin nasıl şekilleneceği piyasalar açısından en önemli gündem maddeleri olacak. Ayrıca Merkez Bankası nın bağımsızlığı elden bırakmadan hükümet ile arasının daha da açılmasına neden olması da bir diğer risk unsuru.

Türkiye son bir ayda GOÜ lerin gerisinde Şu an için en büyük riski ise jeopolitik unsurlar oluşturuyor. IŞİD in Türk rehineleri kaçırmasının ardından ülke ile ticari ve iş ilişkilerinin seyri ekonomik performans açısından belirleyici olacak. Çünkü Irak son birkaç senede kurulan ilişkiler sayesinde bugün Almayan dan sonraki en büyük ihracat pazarımız ve en yüksek ticaret fazlası verdiğimiz ülke. Irak a ticaret fazlamız 12-aylık toplam bazda 12 milyar dolar civarında ve Türkiye İhracatçılar Meclisi nin yayınladığı öncü ihracat verilerine göre Irak a ihracatımız Haziran ayında geçen seneye göre %20 düştü. Oradaki pazar kaybımız yukarıda bahsettiğimiz yeniden dengelenme sürecinin sekteye uğraması demek. Ayrıca bölgede tansiyonun artması petrol fiyatlarına negatif yansıdığından kalıcı bir artış hem cari açık hem de enflasyona olumsuz yansıyacaktır. Hatırlatmak gerekirse petrol fiyatlarında 10$lık artış cari açıkta yaklaşık 5 milyar dolarlık bozulma getirirken fiyatlardaki %10 luk artış enflasyona 0.4 puan ek yük getiriyor. Ağırlıklı olarak bu tansiyonun piyasada fiyatlanması nedeniyle MSCI Gelişmekte Olan Piyasa (GOP) endeksinin ilk 5 ayda %15,6 üzerinde performans gösteren MSCI Türkiye endeksi, Haziran ayı içerisinde %3,3 negatif ayrıştı. Bölgedeki tansiyon durulup rehineler serbest bırakılmadığı sürece iç politik riskin fiyatlanması ile birlikte Türkiye nin GOP lardan negatif ayrışmasının sürmesini bekliyoruz.

AMB kur üzerindeki baskıyı hafifletti, IŞİD artırdı. USD/ TL ve Dolar ile Euro ortalamasından oluşan döviz kuru sepeti 30 Haziran itibariyle sırayla 2.125 ve 2.513 seviyesinde bulunuyor ve yılbaşından bu yana %0,4 ve %0,9 değer kaybına işaret ediyor. Önümüzdeki dönemde jeopolitik risklerin seyrine bağlı olarak sermaye akımları ile buna karşılık Merkez Bankası nın para politikası uygulaması kurlar üzerinde belirleyici ana unsurlar olacak. Reel sektörün açık pozisyonuna rağmen önemli ölçüde dolar talebinin olmamasını kurlarda yükseliş beklentisinin durulmuş olmasına bağlıyoruz. DTH lardaki artışın durulması da yine dolardaki ateşin durulmasında etkili. Özel sektör açık pozisyonu yılbaşından bu yana 7,8 milyar dolar gerilese de Mart sonu itibariyle halen 166,3 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. 20 Haziran itibariyle reel kesimin döviz mevduatlarının geçen seneye göre artışı %5,2 olurken hane halkınınki %4,7 düşmüş vaziyette. Kur üzerindeki çeşitli baskılar hafiflemiş olmasına rağmen Merkez Bankası nın daha gevşek bir para politikası izleyecek olması, yılsonunda Fed in tahvil alımlarına son verecek olmasıyla GOP kurlarında baskının yeniden oluşmaya başlayacak olması ve AMB nin gevşemeci adımları dolayısıyla EUR/ USD paritesinin 1,30 lara doğru gerilemesini bekliyoruz. Bu doğrultuda yılsonu USD/TL kuru beklentimizi 2,18 olarak; EUR/TL kuru beklentimizi de 2,84 seviyesinde koruyoruz.

Tahvil faizinde aşağı yön sınırlı Tahvil piyasasında yukarı yönlü risklerin ağırlıkta olacağına dair görüşümüz AMB den parasal genişleme beklentimizle birlikte yumuşamıştı ancak son dönemde ortaya çıkan jeopolitik riskler bono piyasasında da kendini hissettiriyor. AMB nin TLTRO kararı ve devamının gelebileceği açıklamaları son çeyrekte tamamlanacak olan stres testlerinin ardından bankacılık sisteminde bir sermaye açığı oluşsa dahi bunun negatif etkisini hafifletecektir. Ayrıca AMB nin adımları Fed in tahvil alımlarını tamamlamasının ardından gelecek faiz artışı tartışmalarını ve bu nedenle oluşacak yeniden fiyatlama döneminde GOP tahvillerinden çıkışları da sınırlayacaktır. Buna rağmen enflasyonun yılsonunda artış eğilimi içerisinde olması, jeopolitik risklerin baskı unsuru olmaya devam etmesi ve Fed in çıkış stratejisinin kalıcı hasar bırakacağı beklentisiyle yılsonunda gösterge tahvil faizinin %10 un üzerinde gerçekleşmesini beklemeye devam ediyoruz. Bu beklentimizle ilgili aşağı yönlü risk ABD nin faiz artışını ötelemesi, yukarı yönlü risk ise Irak taki tansiyonun sıcak çatışmaya dönmesi olacaktır. 30 Haziran itibariyle 2-yıllık gösterge tahvil faizi %8,25 e kadar geriledi; 10 yıllık gösterge tahvil faizi ise %8,89 oldu. Bu oranlar Mayıs sonunda %8,53 ve %9,13 idi. Bu geri çekilmede kurların gevşemesiyle birlikte yabancı payının artmasının da etkisi var. Mart ın son haftasında %23.9 olan tahvil piyasasında yabancı payı 20 Haziran itibariyle %25 e yükselmiş bulunuyor.