X. KIVRIMLAR, FAYLAR VE KAYAÇLARIN DEFORMASYONU



Benzer belgeler
BÖLÜM 10 KIVRIMLAR, FAYLAR VE KAYAÇLARIN DEFORMASYONU

KIVRIMLAR (SÜNÜMLÜ / SÜNEK DEFORMASYON) Kıvrımlanma

TABAKALI YAPILAR, KIVRIMLAR, FAYLAR. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

DEFORMASYON, DAĞ OLUŞUMU

4. FAYLAR ve KIVRIMLAR

GİRİŞ. Faylar ve Kıvrımlar. Volkanlar

KABUK DEFORMASYONU VE DAĞ OLUŞUMU

Ters ve Bindirme Fayları

Atım nedir? İki blok arasında meydana gelen yer değiştirmeye atım adı verilir. Beş çeşit atım türü vardır. Bunlar;

Yapısal Jeoloji: Tektonik

BÖLÜM 2 JEOLOJİK YAPILAR

Tabakalı kayaçların dalga şeklindeki deformasyonlarına kıvrım denir. Kıvrımların boyları mm mertebesinden km mertebesine kadar değişir.

DOĞRULTU ATIMLI FAYLAR KIRIKLAR VE FAYLAR. Yaşar ar EREN-2003

FAYLAR FAY ÇEŞİTLERİ:

ÇATLAKLAR VE FAYLAR sistematik çatlaklar (a) sistematik olmayan çatlaklar (b)

Normal Faylar. Genişlemeli tektonik rejimlerde (extensional tectonic regime) oluşan önemli yapılar olup bu rejimlerin genel bir göstergesi sayılırlar.

ÇOK EVRELİ KIVRIMLAR. Yaşar EREN-2003 ÜSTELENMIŞ KIVRIMLAR (ÇOK EVRELI KIVRIMLANMA)

DOĞRULTU-ATIMLI FAYLAR

BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

VIII. FAYLAR (FAULTS)

Yaşar EREN Altınekin-Konya. Altınekin-Konya. Meydanköy-Konya

BÖLÜM 5 JEOLOJİK YAPILAR

KLİVAJ / KAYAÇ DİLİNİMİ (CLEAVAGE)

KIRIKLAR VE FAYLAR NORMAL FAYLAR. Yaşar ar EREN-2003

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

Yapısal Jeoloji. 2. Bölüm: Gevrek deformasyon ve faylanma

VI. KIVRIMLAR (SÜNÜMLÜ / SÜNEK DEFORMASYON) Prof.Dr.Kadir Dirik Ders Notları

4. LINEASYON, LINEER YAPILAR ve KALEM YAPISI

YERKABUĞUNUN HAREKETLERİ

JEOLOJİK HARİTALAR Jeolojik Haritalar Ör:

JEOLOJİ İÇ KUVVETLER

DEPREMLER - 2 İNM 102: İNŞAAT MÜHENDİSLERİ İÇİN JEOLOJİ. Deprem Nedir?

TOPOĞRAFYA, YÜKSELTİ VE RÖLİYEF

Laboratuvar 8: Kıvrımlar ve harita görünümleri. Güz 2005

3. TEKTONİK JEOMORFOLOJİ VE FAYLAR

Yapısal jeoloji. 3. Bölüm: Normal faylar ve genişlemeli tektonik. Güz 2005

BÖLÜM BEŞ LEVHA SINIRLARI

Doğrultu atımlı fay sistemlerinin geometrisi. Prof.Dr.Kadir Dirik Ders Notları

1.9. Deformasyon elips alanları ve jeolojik önemleri

Yaşar EREN Kıvrım boyutları

ÖNEMLİ NOT: Page Scaling None YAPISAL KONTUR

TABAKALI YAPILAR, KIVRIMLAR, FAYLAR. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

Deprem bir doğa olayıdır. Deprem Bilimi ise bilinen ve bilinmeyen parametreleriyle, karmaşık ve karışık teoriler konseptidir

UYUMSUZLUKLAR VE GÖRECELİ YAŞ KAVRAMI

Yapılma Yöntemleri: » Arazi ölçmeleri (Takeometri)» Hava fotoğrafları (Fotoğrametri) TOPOĞRAFİK KONTURLAR

YER. Uzaklık. Kütle(A) X Kütle (B) Uzaklık 2. Çekim kuvveti= Yaşar EREN-2007

BASMA DENEYİ MALZEME MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ. 1. Basma Deneyinin Amacı

TABAKA KAVRAMI ve V-KURALI

FAYLARI ARAZİDE TANIMA KRİTERLER TERLERİ TEKTONİK IV-V. V. DERS. Doç.. Dr. Sabah YILMAZ ŞAHİN

Veysel Işık Türkiye deki Tektonik Birlikler

DERS 10. Levha Tektoniği

3. TABAKA KAVRAMI ve V-KURALI

MUKAVEMET DERSİ. (Temel Kavramlar) Prof. Dr. Berna KENDİRLİ

KAYAÇLARDA GÖRÜLEN YAPILAR

Laboratuvar 4: Enine kesitlere giriş. Güz 2005

Yapısal Jeoloji. 5. Bölüm: Doğrultu atımlı faylar. Güz 2005

YERKABUĞUNUN BİLEŞİMİ VE ÖZELLİKLERİ LEVHA TEKTONİĞİ İZOSTASİ

FİZİKSEL JEOLOJİ-I DERS NOTLARI

Deprem Mühendisliğine Giriş. Onur ONAT

Topoğrafik rölyef. Yaşar EREN-2003

Kırıklar, Eklemler, Damarlar

Elastisite Teorisi. Elçin GÖK. 5. Hafta. Stress-Strain. Gerilme Deformasyon Gerilme Gerinim Gerilme Yamulma. olarak yorumlanır.

Ders 9: Reoloji ve Sismoloji

3. TABAKA KAVRAMI ve V-KURALI

İnsanlar var olduklarından beri levha hareketlerinin nedenini araştırıyorlar!!!

FAYLI ŞARYAJLI YAPILAR

SENOZOYİK TEKTONİK.

Prof. Dr. Ceyhun GÖL. Çankırı Karatekin Üniversitesi Orman Fakültesi Havza Yönetimi Anabilim Dalı

Deprem Nedir? DEPREM SİSMOLOJİ

Kompozit Malzemeler ve Mekaniği. Yrd.Doç.Dr. Akın Ataş

YER KABUĞUNUN HAREKETLERİ. Yer kabuğu, dış şeklini ve iç yapısını değiştiren çeşitli kuvvetlerin etkisi altındadır.

KAYAÇLARDA GÖRÜLEN YAPILAR

EVREN VE DÜNYAMIZIN OLUŞUMU Evrenin ve Dünyanın oluşumu ile ilgili birçok teori ortaya atılmıştır. Biz bunların sadece ikisinden bahsedeceğiz.

KAYAÇLARIN DİLİ. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı

Mühendislik Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü

MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ İÇİN

TOPOGRAFİK, JEOLOJİK HARİTALAR JEOLOJİK KESİTLER

GEOTEKNİK DEPREM MÜHENDİSLİĞİ KAYNAKLAR 1. Steven L. Kramer, Geotechnical Earthquake Engineering (Çeviri; Doç. Dr. Kamil Kayabalı) 2. Yılmaz, I.

TABAKALI KAYAÇLARIN TEKTONİK DEFORMASYONLARI

KIRIKLAR VE FAYLAR. Yaşar EREN Faylar ve morfoloji. Yrd.Doç.Dr.Yaşar Eren

Orojenezin nedenlerine ilişkin çeşitli görüşler sözkonusudur:

MAKASLAMA ZONLARINDA GELİŞEN YAPILAR

Ön Söz Çeviri Editörünün Ön Sözü

JEO156 JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ

Karasu Nehri Vadisinin Morfotektonik Gelişiminde Tiltlenme Etkisi

Arazi gözlemleri, kütle hareketlerini başlatan başlıca unsurların şunlar olduğunu göstermiştir:

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ - MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ

YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ TOPOGRAFYA, YÜKSELTİ VE RÖLİYEF

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ GÜZ YARIYILI

YAPI MALZEMELERİ DERS NOTLARI

NEOTEKTONİK. Doç.Dr. Yaşar EREN DOĞU ANADOLU SIKIŞMA BÖLGESİ

Malzeme yavaşça artan yükler altında denendiği zaman, belirli bir sınır gerilmede dayanımı sona erip kopmaktadır.

MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ. Of Teknoloji Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Şubat.2015

TEMEL İNŞAATI ZEMİN İNCELEMESİ

LABORATUVAR ÇALIŞMASI DERS NOTLARI

Talaş oluşumu. Akış çizgileri plastik deformasyonun görsel kanıtıdır. İş parçası. İş parçası. İş parçası. Takım. Takım.

BÖLÜM YEDİ DEPREM TÜRLERİ

ORYANTASYON VERİLERİ

Transkript:

1 X. KIVRIMLAR, FAYLAR VE KAYAÇLARIN DEFORMASYONU X.1. GİRİŞ Modern jeolojinin öncüleri olan 18. ve 19. yüzyıl yerbilimcileri, tortul kayaçların çoğunun önce deniz tabanında yatay bir şekilde çökeldiklerini, daha sonra katılaştıklarını anladılar. Fakat bu başlangıçta yatay olan kayaçların (Şekil X.1, X.2) eğim kazanmaları (Şekil X.3, X.4), bükülmeleri veya kırılmaları karşısında şu soruları sordular: kayaçlar hangi kuvvetlerin etkisi altında kalarak deforme oldular? Arazide gözlemlenen deformasyon şekillerinden, kayaçların geçmişi anlaşılabilir mi? Bugünün yerbilimcileri olarak bizler de, tüm kayaç çeşitlerinin nasıl deforme olduklarını, ve bu deformasyonun plaka tektoniği ile olan ilişkileri nelerdir? sorularına yanıt arıyoruz. Bu bölümde bu sorulara cevaplar aramaya çalışacağız. Şekil X.1. Geniş alanlarda yayılım gösteren yatay tabakalı birimler Şekil X.2. Yatay konumdaki sedimanter kayaçların yakın. görünümü (Yeniceoba-Konya GB sı, E.Özsayın). Şekil X.4. Eğim kazanmış tabakalar. Şekil X.5. Yüksek eğim kazanmış tabakalar (Yeniceoba- Konya batısı, E.Özsayın)

Yerküre üzerindeki kayaçların uğradığı deformasyon havadan çekilen fotoğraflar incelendiğinde çok belirgin olarak görülebilmektedir (Şekil X.6 ve X.7). 2 Şekil X.6. Yeryüzündeki deformasyonu (kıvrımlar) gösteren, düşey yönde Şekil X.7. Yerkabuğunda oluşmuş en önemli çekilmiş bir hava fotoğrafı. yapılardan olan ve deprem üreten bir fayı. gösteren, eğik çekilmiş hava fotoğrafı. X.2. ARAZİ VERİLERİNİN YORUMU X.2.1. Doğrultu ve Eğim Bir arazi parçasının geçirdiği deformasyonları anlamak için, kayaçların üzerlerinin açık olduğu (yani örtülü olmadığı) mostralardan bilgi toplanır. Tabakalı bir tortul kayaç kıvrımlandığı zaman, yer bilimci çoğu kez bu kıvrımı parçalarını ayrı ayrı mostralarda gözlemler, ölçümler alır ve yorumlar. Böyle bir durumda, başlangıçta yatay olan bir tabakanın, bükülme (kıvrımlanma) sırasında aldığı konumu ölçmek önemli olur. Böyle bir konum iki ölçümle belirlenir: doğrultu ve eğim. Doğrultu (strike): bir kayaç tabakasının yatay düzlemle arakesiti olan doğrunun yönelimidir (direction). Şekil X.8A da doğrultu yatay konumdaki su yüzeyi ile tabakanın arakesitidir. Şekil X.8B de ise kırmızı kumtaşlarının doğrultusu D-B dır. Yönelim: yatay bir doğrunun kuzey yönü ile yaptığı dar açıdır. Eğim: doğrultuya dik olan eğim, bir tabakanın yatay düzlemden ne kadar saptığını (dar açı) gösterir. Şekil X.8A da eğim 50, Şekil X.8B de ise eğim güneye doğru 45 dir.

3 A B Şekil X.8. Bir tabakanın doğrultu ve eğimi. X.2. 2. Jeolojik harita alma ve kesit hazırlama Arazi verilerini yansıtmada kullanılan uygun bir araç, yerbilimcilerin mostraların yerlerini, mostra kayaçlarının türlerini ve kayaç tabakalarının doğrultu ve eğimlerini işaredikleri jeolojik haritalardır. Jeolojik geçmişi anlamada önemli diğer bir araçta, jeolojik kesit almadır. Kesit, kesitin alındığı yerde yeryüzü düşey olarak kesilebilse ve bu kesite karşıdan bakılsa nelerin görülebileceğini yanıtan bir çizimdir. Bu anlamda doğal kesitler, dik yarlarda, maden ocaklarında veya yol yarmalarında izlenebilir. Bir jeolojik kesit, jeolojik haritada bulunan verilerden itibarende oluşturulabilir. Şekil X.9 da, başlangıçta yatay olarak çökelmiş, ve daha sonra sıkışma ile kıvrımlanmış tortul tabakalardan oluşmuş bir arazi parçasının haritası, ve bu haritadan yola çıkılarak hazırlanmış bir kesit görülmektedir. Özellikle kesitten anlaşılacağı gibi, Şekil X.9 daki kıvrımlanmış tabakaların büyük bir kısmı erozyona uğramışlardır. Yerbilimci, bu durumda önemli bir kısmı zaman içinde erozyonla yok olmuş olan mostra kayaçlarının deforme olmuş tabakalarını nasıl çizer? Şekil X.9. Bir jeolojik harita ve bu haritadan hazırlanan kesit

4 Yerbilimci, burada gözlemlenen tortul kayaçların, önce yatay halde çökelmiş olduklarını (law of original horizantality), ve bu kayaçların daha sonra bükülerek bu hale geldiklerini düşünecektir. Üst üste gelme kuralı (law of superposition) gereğince, en yaşlı kayacın üzerine giderek gençleşen kayaçların çökeldikleri hatırlandığında, jeolog, mostra kayaçlarının en yaşlısı (ve en altta olanı) olanı (1 numaralı tabaka) ile bu tabakanın üstüne gelen daha genç tabakaların izlerini, eğim açılarına göre çizecektir. 1 numaralı formasyonun her iki tarafında da aynı formasyonlar bulunmaktadır. Bu tabakaların erozyon öncesinde devamlı oldukları varsayılırsa, erozyona uğramış bu tabakaların geometrisi, kesikli çizgiler sayesinde ve eğim açıları temel alınarak, çizilir. Bu haritalama ve kesit alma işlemleri, bu arazi parçasının bir zamanlar denizel bir ortamı yansıttığını göstermektedir. Denizde çökelen tortul kayaçlar, daha sonra yer kabuğundaki kuvvetlerle sıkışarak, ve bükülerek kıvrımlanmışlardır. Mostra kayaçları, deniz yüzeyinin üzerine çıkarak (veya deniz çekilerek), erozyona maruz kalmışlar, ve mostra ortamından ayrılarak başka kesimlere doğru taşınmışlardır. X.3. KAYAÇLAR NASIL DEFORME OLURLAR? X.3.1. Deformasyona neden olan kuvvetler Sert ve sağlam görünen kayaçlar, uzun zaman aralıkları içinde ve yer kabuğundaki kuvvetlerin etkisi altında deforme olurlar. Bu kuvvetler 1) bir cismi sıkıştıran ve boyunu azaltan sıkışma kuvvetleri (compressive forces); 2) bir cismi çeken, boyunu uzatan ve koparmaya çalışan çekme kuvvetleri, (tensional forces) ve 3) bir cismi, birbirine ters yönlerde sıkıştıran kesme (makaslama kuvvetleri: shearing forces) olabilirler. Kesme kuvvetlerini düşünmede, iki el ayası arasına sıkıştırılmış bir iskambil destesinin, eller birbirlerine göre ters yönlerde ve paralel hareket ettirildikleri zaman yapacakları birbirleri üzerindeki kayma hareketleri yardımcı olabilir. Şekil X.10 da, bu üç kuvvet cinsinden itibaren gelişebilecek jeolojik yapılar (kıvrım ve fay cinsinden) gösterilmiştir. Plaka tektoniği kuramına göre, bu üç kuvvet cinsi, birbirlerinden uzaklaşan, veya yaklaşan, veya birbirlerine göre yanyana kayarak hareket eden plakalarda oluşurlar. Sıkışmalı yapılar Gerilmeli yapılar Kesme/Makaslama yapıları Kıvrımlanma Uzama ve incelme Kesme/Makaslama Faylanma Faylanma Faylanma Şekil X.10. Değişik türde kuvvetlerin etkisi altında gelişen kıvrım ve fay yapıları.

5 X.3.2. Bir kayacın bükülmesi (kıvrımlanması) veya kırılmasını (faylanmasını) neler denetler? Her ne kadar jeoloji, arazi verilerine dayansa da, jeolojik olaylar aynı zamanda laboratuvar ortamında da incelenirler. Yerbilimciler özellikle bir kayaç formasyonunun niçin bir yerde kıvrımlanma ile ve niçin başka bir yerde kırıklanma, veya faylanma ile deforme olduğunu laboratuvar deneyleri ile anlamaya çalışmışlardır. Bu deneylerde, yeryüzeyine yakın kısımlarla, 30 kilometre kadar derin kısımlara yakın basınç ve sıcaklık koşulları, kayaç örneklerine uygulanabilmektedir. Böyle bir deneyde, araştırmacılar, silindirik bir mermer parçasını iki madeni piston arasına koyarak sıkıştırmışlardır. Aynı zamanda, mermer parçasının çevresine de sıkıştırıcı kuvvetler uygulamışlardır. Yer kabuğunun sığ kesimlerine denk düşecek bir şekilde, düşük çevre basınçlarında sıkıştırılan mermer parçası kırılarak deforme olmuştur. Tersine, kabuğun derin kısımlarına karşılık gelebilecek şekilde yüksek çevre basınçları uygulanan kayaç parçası ise, yavaşça, düzenli bir şekilde ve kırılmadan deforme olmuştur (plastik deformasyon). Bu son deneyde, kayaç, bükülebilir, esnek bir şekilde davranmıştır. Şekil 10. 5 de bu deneylere ait fotograflar verilmiştir. A B C Şekil X.11. A) Deney öncesi mermer silindiri; B) Elastik deformasyon; C) Plastik deformasyon. Şekil X.12. Elastik ve plastik deformasyon gösteren cisimlerin gerilim (stress)-yamulma (strain) grafiği X.3.3. Doğal koşullarda kırılganlık ve süneklilik Diğer malzemelerin büyük bir kesiminde olduğu gibi kayaçta, uygulanan kuvvetler altında maruz kaldığı deformasyona göre kırılgan/gevrek (brittle) veya sünekli/sünümlü (ductile) olarak sınıflandırılabilir. Artan kuvvetler etkisi altında, gevrek bir malzeme, fazla şekil değişikliğine uğamadan aniden kırılır; sünekli bir cisim ise yumuşak ve devamlı bir şekilde plastik deformasyon geçirir (Şekil X.12). Oda sıcaklığında cam, gevrek bir malzeme, seramik kili ise sünekli bir malzemedir. Mermer sığ kabuk derinliklerinde kırılgan, derin kesimlerde ise sünekli davranış gösterir. Doğal koşullar tabiidir ki, deneylerin yürütüldüğü laboratuvar koşullarından daha karmaşıktır. Doğada, tektonik kuvvetler milyonlarca yıl boyunca uygulanırken bir laboratuvar deneyi bir kaç saatte bitirilebilir.

6 Buna rağmen, deneyler bize doğada deformasyonun nasıl olabileceği konusunda kıymetli bilgiler verirler. Arazide, kıvrım ve fayları gördüğümüzde, bunların sırası ile sünekli ve kırılgan kayaçlara ait deformasyonlar olduğunu söyleriz. Aynı kayaç, kabuğun sığ kesimlerinde gevrek, derin kesimlerinde ise sünekli davranabilir. X.4. KAYAÇLAR NASIL KIVRIMLANIRLAR? Kıvrım, önce düzlemsel olan bir yapının örneğin bir tortul kayaç tabakası bükülmesine verilen isimdir. Yer kabuğu içinde kuvvetler yatay veya düşey olabilirler. Kıvrımlanma, bu kuvvetler altında oluşan dağ kuşaklarında gelişir. Henüz erozyonun tamamen etkilemediği genç dağ sistemlerinde, kilometrik boyutlarda büyük kıvrımlar gözlenebilir. Daha küçük ölçeklerde ise, santimetre boyutunda kıvrımlarda gözlemlenebilirler. Kayaçların maruz kaldıkları kuvvetlerin büyüklüğüne, uygulama süresine ve kayaçların deformasyona gösterdikleri dirençlere göre kıvrımlanma hafif veya şiddetli olabilir. X.4.1. Kıvrım türleri Tabakalı kayaçlar, sıkışma kuvvetlerine değişik şekillerde kıvrımlanarak yanıt verebilirler. Kıvrımlar yukarıya doğru kavisli bir şekilde iseler antiklinal, aşağıya doğru, veya çukur şeklinde iseler senklinal adını alırlar (Şekil X.13). Bir kıvrımın her iki tarafına kanat denir. Eksen düzlemi, bir kıvrımın iki kanadı arasında ve kıvrımı mümkün olduğu kadar simetrik bir şekilde ikiye bölen sanal bir düzlemdir. Eksen düzleminin kıvrımın tabakalarla arakesiti olan doğru parçasına ise kıvrım ekseni denir. Kıvrım ekseni yatay veya dalımlı olabilir. En yaşlı kaya birimleri En genç kaya birimleri Eksen düzlemi Kanat Kanat Eksen A Senklinal Antiklinal B Şekil X.13. A) Kıvrım ekseni yatay olan bir kıvrımın elemanlarını gösteren diyagram. B) Yatay eksenli antiklinal ve senklinalin düşey ve yatay düzlemde görünümünü gösteren blok diyagram. Her kıvrım, Şekil X.13 de gösterildiği gibi düşey bir eksen düzlemi etrafında simetrik iki kanada sahip değildir. Artan yatay kuvvetler etkisi ile, bir kıvrımın bir kanadı diğerine göre daha eğimli hale gelebilir: bu kıvrıma asimetrik kıvrım denir (Şekil 10.8). Devam eden deformasyonla bir kanad, önce düşey hale gelip daha sonra da düşeyin de diğer tarafına doğru eğim kazanmışsa, bu şekildeki bir kıvrıma devrik kıvrım denir (Şekil 10.8). Böyle bir kıvrımın her iki kanadı da aynı eğim yönündedir. Fakat böyle bir kıvrımda, altta kalan kanatta yeralan formasyonların sırası, ilk konumlarının tersidir, yani yaşlı kayaçlar genç kayaçların üstüne gelmişlerdir.

7 Asimetrik antiklinal Devrik kıvrımlar Şekil X. 14. Değişik tür kıvrımlar Yatık kıvrım Dalımlı antiklinal Dalımlı senklinal Şekil X.15. Dalımlı kıvrım

8 Şekil X.16. Devrik antilinal Şekil X.17. Çift dalımlı antiklinalin havadan görünümü Şekil X.18. Değişik tip kıvrımların blok diyagramları

9 A B Şekil X.19. Dom, her yöne dalımı olan, yuvarlak şekilli bir antiklinal türüdür (A). Yine yuvarlak şekilli olan senklinal ise havza (basin) adını alır (B). Bir domun havadan görünümü (C) C X.5. KAYAÇLAR NASIL KIRILIRLAR: KIRIK VE FAYLAR Bir kayaç kuvvetler etkisi altında kırıldığı zaman, oluşan yapılar çatlaklar ve faylardır. İkisinin arasındaki farkı anlamak için, kırılmış kayaç yüzeylerine bakılır. Eğer yüzeyler biribirlerine göre paralel olarak hareket etmemişlerse (hareket yoksa) buna çatlak, hareket varsa fay denir. Her iki yapının incelenmesi, yöredeki kayaçların geçirmiş oldukları deformasyonla ilgili bilgiler verir. X.5.1. Eklemler Çatlak (joint) de denen eklemler (fractures) kabuk içindeki kuvvetlerle oluştukları gibi (tektonik kırıklar), tektonik olmayan eklemler de vardır. Erozyonla aşınıp giden tabakalarda azalan çevre basıncı ile, kalan kayaçlar kırıklanabilirler. Ayrıca volkanik kayaçlarda da lavların soğuma ve büzülme yüzünden çatladıkları bilinmektedir. Bir formasyon değişik yerlerinden kırıklandığı ve çatlaklar geliştiği zaman, bu çatlaklar boyunca kaya bünyesine sızan hava ve su kayacın ayrışmasına neden olur. X.5.2. Faylar Kıvrımların varlığı genellikle sıkışmaya delalet ederse de, faylar hem sıkışma, hem çekme hem de kesme kuvvetleri altında oluşabilirler. Bu kuvvetler özellikle plaka sınırlarında etkin ve şiddetlidirler. Çarpışan plakaların sınırlarında gelişen dağ kuşaklarında veya birbirlerinden uzaklaşan plakaların arasındaki rift vadilerinde fayları bulmak doğaldır. Kuzey Anadolu fayı gibi faylarında ise, iki plaka yanyana önemli

10 ölçülerde kayabilirler (atım: yüzlerce kilometre olabilir). Plakaların iç kesimlerinde de kuvvetler etkin olabilirler, ve plaka sınırlarından uzak ve plaka içindeki yerlerde faylanmalar oluşturabilirler. Fayın oluştuğu kırık yüzeyine fay yüzeyi denir. Tabakalarda olduğu gibi, fay yüzeyinin de doğrultu ve eğimi vardır. Bu yüzeyin her iki tarafında bulunan fay bloklarının birbirlerine göre fay yüzeyi üzerinde yaptıkları hareketlerin, doğrultu veya eğim yönüne yakınlığına göre sırası ile doğrultu atımlı veya eğim atımlı faylar tanımlanır. Doğrultu atımlı bir fayda (strike-slip fault), fay hareketleri yataydır. Bir fayın atımının hem eğim hem de doğrultu yönünde bileşenleri varsa, bu faya verev atımlı (oblik atımlı) fay denir. Eğim atımlı faylar, sıkışma kuvvetleri neticesinde oluşmuşsa ters fay, çekme kuvvetleri ile oluşmuşsa normal fay adını alır. Ters fayda, fay yüzeyinin üzerinde yeralan jeolojik formasyonlar altta yeralanlara göre yukarı doğru çıkmışlardır. Normal bir fayda ise, fay yüzeyi üstündeki formasyonlar alttakilere göre aşağıya doğru ilerlemişlerdir (ötelenmişlerdir). Doğrultu atımlı bir fayın bir tarafı, diğerine göre sola doğru gitmişse faya sol yönlü doğrultu atımlı fay denir, sağa doğru gitmişse faya sağ yönlü doğrultu atımlı fay denir. Bir ters fayın açısı çok düşük ise (0-10 ), bu faya örtü fayı veya nap (fransızca nappe; ingilizce thrust fault) adı verilir. Örtü fayları, önemli deformasyon geçirmiş dağ kuşaklarına (örneğin Toroslar, Alpler) has yapılardır. Normal eğim-atımlı fay Ters eğim-atımlı fay Doğrultu-atımlı fay Verev-atımlı fay Örtü fayı/şaryaj/nap Şekil X.20. Değişik türde kuvvetlerin etkisi altında gelişen kıvrım ve fay yapıları.

11 Şekil X.21. Alüvyon çökelleri içinde gelişmiş bir normal fay (Cihanbeyli batısı, E.Özsayın) Şekil X.22. Soma kömür ocaklarında gözlenen kıvrım ve faylar (E.O.Tarı) Normal faylarla sınırlı çöküntü alanlarına graben, yüksekte kalan kesimlere de horst adı verilir (Şekil X.23). Çekme kuvvetlerinin etkisi ile bir plakanın ikiye ayrılması durumunda oluşan ve kenarları normal fayla sınırlı çöküntü alanlarına ise rift adı verilir. Kızıldeniz bu yapının güncel örneğidir. (Şekil X.24). Kızıldeniz Graben Horst Şekil X.23. Horst ve grabenin görünümü Şekil X.24. Rift e örnek: Kızıldeniz

12 X.6. JEOLOJİK GEÇMİŞİ ANLAMA Genellikle bir bölgenin jeolojik geçmişi ardışık deformasyon evreleri ve diğer jeolojik işlevlerle ilgilidir. Batı Amerika nın Basin and Range bölgesine ait kesitlerde (Şekil X.25) karmaşık bir geçmişe ait bulgular ve yorumlar vardır. Yer bilimci, bugüne ait olarak sadece (E) kesitini görmekte, veya yorumlamaktadır. Diğer kesitler (A-D kesitleri), bugün gördüğünün eskiden nasıl olabileceği sorusuna yanıtlarla oluşturulmuş bir geriye bakışı yansıtmaktadır. Buna göre, önce bir okyanusal ortamda oluşan çökelme (A), ardından bir sıkışma ve kıvrımlanma-faylanma (B) ve erozyon (C), bir volkanik etkinlik (D) ve günümüze yakın zamanlarda çekme kuvvetleri ile kabuğun bloklara yarılması olayları gerçekleşmiş olabilir. A B C D E Şekil X.25. Batı Amerika nın bir bölümüne ait jeolojik geçmişi gösteren kesitler. Günümüzün genç sıradağlarını oluşturan Alpler, Toroslar ve Himalayaların günümüzden birkaç on milyon yıllık geçmişleri ile ilgili olarak daha fazla bilgimiz olmasına karşın, birkaç yüz milyonluk veya daha eski dağ kuşaklarına ait bilgilerimiz daha azdır. Bunun nedeni ise, erozyonun etkisi sonucu, bu eski kuşakların yeniler gibi belirgin dağlar ve yapılar bırakmamalarıdır. Geriye sadece kıvrım ve fayların bir kısmını içeren parçalar kalmıştır ve yerbilimci, bunların üzerinde çalışarak geçmişi çözmeye çalışmaktadır. Şekil X.26. Dünya üzerinde genç orojenik hareketlerin yoğunlaştığı Alp-Himalaya ve Pasifik çevresi kuşaklar.

13 Şekil X.27. Güney Amerika da And Dağlarının oluşumunu açıklıyan şematik diyagramlar. Şekil X.28. Hindistan ve Asya Levhalarının çarpışarak Himalayalar ın oluşumunu açıklıyan şematik diyagramlar.

14 Şekil X.29. Şekil X.30. Şekil X.31. Şekil X.32. Şekil X.33.