a) Bebeklik dönemi b) Çocukluk dönemi c) Okul çağı dönemi d) Ergenlik dönemi e) Yetişkinlik dönemi f) Yaşlılık dönemi
Okul çağı dönemi, çocuğun aileden ayrılıp dış dünyayla tanıştığı çağdır. Okul çağı dönemine ilkokul çağı da denir. Bu dönem 6-11 yaşları arasıdır. Bu süreçte okul çevresi ve eğitim, çocuğun bakış açısını genişletir. Bulunduğu ortamda yeni sözcükler öğrendiğinden sözcük dağarcığı genişler. Soyut kavramlar öğrenilmeye başlanır. Bu dönemde çocuk, çevrede benimsenmeyi ve önemsenmeyi ister.
Ergenlik dönemi okul çağının ardından başlayıp 21 yaşına kadar sürebilen bir dönemi kapsar. Ergenlik dönemi, çocukluktan yetişkinliğe geçiş sürecidir. 1. Erken ergenlik (12-14 yaş) 2. Orta ergenlik (14-17 yaş) 3. Geç ergenlik (17-19 yaş) Bu süreçler ortak olsa da ergenlik aşamaları kız çocuklarında, erkek çocuklarına göre aşağı yukarı birer yıl daha erken başlar.
Hızlı bedensel, ruhsal ve cinsel gelişme görülür. Büyüme ve gelişme dönemlerindeki vücut oranındaki değişmeler belirgin bir şekilde kendini gösterir. Ergenlik çağına giriş yaşı cinsiyete ve iklime göre değişir. Kızlar ergenlik dönemine erkeklere göre 1-2 yıl önce girer. Sıcak ülkelerde ergenlik çağına girme, soğuk ülkelere göre daha erken olur. Ergenlik döneminde boy uzaması erkeklerde 10-30 cm, kızlarda ise 10-20 cm arasındadır. Ergenlik döneminde ortalama 15 kg kadar kilo artışı meydana gelir. Kilo ve boy artışıyla birlikte iskelet sisteminde de önemli değişiklikler olmaktadır. Yağ dokusunda artma ve kaslarda gelişme olur. Bu değişiklikler kız ve erkeklerde farklılık gösterir. Kas gelişimi erkeklerde kızlara göre fazla, yağ dokusundaki artışsa kızlarda erkeklere göre fazladır. Hormonlar artar. Özellikle büyüme hormonuyla üreme hormonları belirgin artış olur.
Ergenlik dönemindeki kız çocukların vücutlarında keskin çizgiler kaybolmaya, kollar, bacaklar ve diğer organları bir kadındaki gibi biçimlenmeye başlar. Koltuk altları ve cinsel bölgelerde kıllanma olur. Yüzlerde sivilceler oluşabilir, ikincil değişikliklerin yanında oluşan asıl değişiklikler, yumurta hücresinin olgunlaşması ve buna bağlı olarak meydana gelen âdet kanamalarının başlamasıdır. Ergenlik dönemindeki kızlarda adet kanamalarının başlangıcı genellikle 10-13 yaşlandır. Âdet kanamaları başlangıcı bazen 15-16 yaşlarına kadar gecikebilir.
Ergenlik dönemine erkekler kızlara göre daha geç girer. Ancak kızlara göre ergenlik dönemi daha uzun bir dönemi kapsar. Erkeklerdeki değişiklikler; yüzde sivilcelenme, sakal ve bıyıkların çıkması, sesin kalınlaşması, koltuk altları ve cinsel bölgelerin kıllanması, boydaki hızlı artış, kasların gelişmesi gibi değişikliklerdir.
Boyda uzama Testis ve cinsel organın büyümesi Kiloda artış Gırtlağın belirginleşmesi Koltuk altı ve cinsel bölgelerde kıllanma Sesin kalınlaşması Kas gücünde artış Meninin (Sperm) gelmesi Hatlarda biçimlenme ve göğüslerin belirmesi Adet görme
Ergenlik döneminde bulûğ evresinden kaynaklanan birçok sorun görülebilir. Bulûğ çağı için delikanlılık ifadesi de kullanılır. Delikanlı (adolesan) kavramı, gencin psikolojik durumundaki önemli değişiklikleri tanımlamak için kullanılır. Ergenlerde fiziksel, anatomik, fizyolojik değişikliklerin yanında; duygusal değişiklikler de belirginleşir. Ergenlerde yalnız olma isteği, sinirlilik, hayal kurma, derslere karşı isteksizlik, kendini kabul ettirmeye çalışma isteği görülür. Ergen, giyime ve dış görünüşüne büyük önem verir. Bu dönemdeki önemli duygusal değişikliklerden biri de cinsel konulara karşı ilginin artmasıdır. Bilgi açlığı içindeki ergenlere doğru ve yeterli bilgi verilmelidir. Ergenlerden bazılarında yaşıtlarına oranla fazla kilo alma, boy kısalığı ve sivilceler görülür. Bu durumdaki gençler bulundukları durumdan psikolojik sıkıntıya düşebilir.
Sağlıktan bireyin bedensel, psikolojik ve toplumsal yönlerden tam bir uyum içinde olması anlaşılır. Sağlık kavramı içinde en kolay tanımlanan ve anlaşılabileni, bedensel sağlıktır. Oysa, Toplumsal ve ruhsal sağlığın tanımlanmasıyla ilgili çeşitli zorluklar vardır. Ruh sağlığı, kişinin kendisiyle ve çevresiyle uyum içinde olması, aynı zamanda çevresiyle barışık olması biçiminde tanımlanabilir. Bireyin çevresiyle uyumlu olması için ruhsal açıdan sağlıklı olması gerekir.
Aşırı derecede bencillik Fedakar davranışlar Otoriteye karşı direnç Bağlandığı kişiye koşulsuz itaat Samimi, anlayışlı davranılma bek. Başkalarına kaba davranma Her işe dört elle sarılma Kötümser, başarısızlık korkusu
Kişi çevresiyle uyumlu ilişkiler içinde olmalıdır. Kişi kendisine güvenmelidir. Kişide korku, kuşku, üzüntü, endişe gibi saplantılar olmamalıdır. Bulunduğu arkadaş çevresinde uyumlu, tutarlı ve güven verici olmalıdır. Çevresindeki kişilerle sevgi, saygı ve hoşgörüye dayalı ilişkiler kurmalıdır. Kişinin hayatında karşılaştığı çeşitli sorunlar olabilir. Bu sorunlar karşısında bocalamamalıdır. Sorunlarını çözmek için çeşitli yollar aramalı ve gerçekçi çözüm yolları bulmalıdır. Kesinlikle ümitsizliğe düşmemelidir. Kişinin kendi mesleği dışında eğlendirici, dinlendirici çeşitli hobileri olmalıdır.
a) Kişisel etmenler Yaş ve cinsiyet Kişinin alışkanlıkları Meslek ve medeni durum Beden sağlığı b) Çevresel etmenler Ailesel faktörler Sosyal, kültürel ve ekonomik etmenler Özel zorlayıcı durumlar
Ruh sağlığının korunması, ancak beden sağlığının da korunmasıyla sağlanabilir. Kişinin günlük yaşamındaki kaygılarının ve üzüntülerinin, her zaman psikolojik bozukluk belirtisi olmayacağı bilinmelidir. Birey, toplumda bir yeri olduğunu bilmelidir. Bunu bilen kişi güçlükler karşısında karamsarlığa kapılmadan ve sorumluluklarına uygun davranışlarda bulunmalıdır. Kişi yeteneklerini bilmeli, verimli uğraşlar edinmeli, başarılarından mutlu olmalıdır. Kişinin geleceğe yönelik hedef ve tasarıları olmalıdır. Kişi başarısızlıktan yılmamalı, yeni durumlara uyum sağlamalıdır. Kişinin zihinsel açıdan dinlenmesi, sağlıklı ve uzun yaşayabilmesi açısından da önemlidir. Öğrenci gerektiğinde okul psikolojik danışmanından, sınıf rehber öğretmeninden de destek almayı bilmelidir.
İletişim, duygu, düşünce ya da bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılmasıdır. İletişim kurma becerisi, öğrenilen bir beceridir. Kişilik özellikleri, mizaç (huy, karakter) da iletişim kurmada önemli noktalardır. İnsanın bilişsel yönü eğitim ve öğretimle biçimlenirken, iletişim becerisi onun toplumdaki yeri ve konumunun oluşmasında belirleyicidir. Birey-birey, birey-toplum, birey-doğa ilişkileri de ancak iletişimle sağlanır. İnsanın dış dünyayla etkileşimi, iletişim becerisine göre oluşur. İletişim günümüzde dijital teknolojik aygıtların yaygın olarak kullanılmasıyla da yeni biçimler kazanan, statü ve roller ekseninde biçimlenen bir yapıdadır.
«Evet» dilini geliştirelim. Sürekli «Hayır» demek sorunları çözmez. Onu sabırla dinlemeyi bilmek gerekir. Çocuğunuzun hayatıyla ilgili her işe karışmak onu daha tepkisel kılacaktır. Ergenler, yaşamlarına müdahaleden hiç hoşlanmaz. Karşılıklı güven çok önemlidir. Ona kendi yaşamıyla ve aile yaşantısıyla ilgili sorumluluklar verilmelidir. Çocuklarımıza seçme özgürlüğü ve seçimlerinin sonuçlarını üstlenme sorumluluğunu verelim.
Geribildirim Gerektiğinde ödüllendirme Cezalandırma yerine yaptırım uygulama Sürekli eleştiriden kaçınma
Çocukların olumsuz davranışlarını sürekli eleştirmek yerine, olumlu davranışlarını gördüğümüzde o davranışını takdir ederek dile getirmek, ebeveyni istediği sonuca daha kolay götürür. Sevgiyi göstermekten çekinmemek gerekir. Onunla inatlaşmak sorunları çözmez. Önce onu dinleyip sonra düşüncelerinizi açıklamak daha doğrudur.
Emir kipiyle konuşmak, tepkiye yola açar. Korkuyu besler. Beklenenin tersini yapma eğilimi doğabilir. Tehdit, gözdağı beklenmedik sonuçlar yaratabilir. Korku ya da boyun eğmeye yol açabilir. Gücenme, kızgınlık, isyankârlığa neden olabilir. Ahlâk dersi, vaaz, nasihat sonuç vermez. Zorunluluk ya da suçluluk duygusuna yol açabilir. Savunmaya geçilebilir. Çocuk kendine güvenilmediğini düşünür. Tartışma, inandırmaya çalışma da ters tepebilir. Savunucu tutumları ve karşı koyma isteğini artırır. Çocuk, ailesiyle iletişimi kesebilir, kendini yetersiz ve beceriksiz hissedebilir. Yargılamaktan ve suçlamaktan kaçınılmalıdır. Öğrencinin azarlanmamak için iletişimi kesmesiyle noktalanabilir. Ad takma, gülünç duruma düşürme, dalga geçme özgüven duygusunu zedeler. Onu asla kimseyle kıyaslamamak gerekir. Bu durumda çocuk kendini değersiz görür.