EŞEN VADİSİ PLEYİSTOSEN TORTULLARININ SEDİMANTOLOJİK İNCELEMESİ



Benzer belgeler
AFYONKARAHİSAR DİNAR DOMBAYOVA LİNYİT SAHASI

Karasu Nehri Vadisinin Morfotektonik Gelişiminde Tiltlenme Etkisi

ACIGÖL GRABEN HAVZASI VE DOLGUSUNUN FASİYES ÖZELLİKLERİ

Temel Kayaçları ESKİŞEHİR-ALPU KÖMÜR HAVZASININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ GİRİŞ ÇALIŞMA ALANININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ

EĞNER-AKÖREN (ADANA) CİVARI JEOLOJİSİ

Akdeniz in Pleyistosen Deniz Düzeyi Değişimlerini Karakterize Eden, Çok Dönemli-Çok Kökenli Bir Mağara: Gilindire Mağarası (Aydıncık-İçel)

Yapısal jeoloji. 3. Bölüm: Normal faylar ve genişlemeli tektonik. Güz 2005

TUFA ve TRAVERTEN-III

HEYELAN ETÜT VE ARAZİ GÖZLEM FORMU

GİRİŞ. Faylar ve Kıvrımlar. Volkanlar

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

AKSARAY YÖRESĠNĠN JEOLOJĠK ĠNCELEMESĠ

MUGLA LETOON ANTİK KENTİ ÖZDİRENÇ UYGULAMALARI

DEMRE VE ÇEVRESİNİ ETKİLEYEN TARİHSEL DEPREMLER

FAYLARI ARAZİDE TANIMA KRİTERLER TERLERİ TEKTONİK IV-V. V. DERS. Doç.. Dr. Sabah YILMAZ ŞAHİN

4. BÖLÜM ANTALYA NIN JEOLOJİSİ VE DEPREMSELLİĞİ

BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ

AYAŞ İLÇESİ BAŞAYAŞ KÖYÜ ARAZİ İNCELEME GEZİSİ GÖREV RAPORU

NEOTEKTONİK ORTA ANADOLU OVA REJİMİ. Doç.Dr. Yaşar EREN

VIII. FAYLAR (FAULTS)

YERKABUĞUNUN HAREKETLERİ

JEO156 JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ

DOĞRULTU-ATIMLI FAYLAR

-Eğer C> A ise; tane hareket eder. -Eğer C<A ise ; tane durur.

MTA Genel Müdürlüğü nün Ortaya Çıkardığı Yeni Bir Kara Elmas Yöresi KONYA KARAPINAR Kömür Sahası

JEOLOJİ İÇ KUVVETLER

KAFZ genellikle geniş, çok sayıda bazen paralel bazen de saç örgüsü şeklindeki kollardan oluşan bir sağ yönlü doğrultu atımlı faydır.

TABAKALI YAPILAR, KIVRIMLAR, FAYLAR. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

4. FAYLAR ve KIVRIMLAR

TABAKALI YAPILAR, KIVRIMLAR, FAYLAR. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

OSMANiYE (ADANA) YÖRESi ÜST KRETASE (MESTRIHTIYEN) BENTİK FORAMİNİFER FAUNASI

FAYLAR FAY ÇEŞİTLERİ:

Kapaklıkuyu, Zopzop ve Sarıçiçek Yaylası Özdirenç-Yapay Uçlaşma Etüdü Raporu

V. KORELASYON. Tarif ve genel bilgiler

TOPOÐRAFYA ve KAYAÇLAR

ABANT GÖLÜ CİVARININ TEKTONİK VE YAPISAL JEOLOJİSİNİN HAVA FOTOĞRAFLARI İLE KIYMETLENDİRİLMESİ GİRİŞ

17 EKİM 2005 SIĞACIK (İZMİR) DEPREMLERİ ÖN DEĞERLENDİRME RAPORU

ULUABAT MANYAS GÖLLERİ VE YAKIN ÇEVRESİNİN JEOMORFOLOJİK GELİŞİM MODELLEMESİ

Normal Faylar. Genişlemeli tektonik rejimlerde (extensional tectonic regime) oluşan önemli yapılar olup bu rejimlerin genel bir göstergesi sayılırlar.

NEOTEKTONİK. Doç.Dr. Yaşar EREN DOĞU ANADOLU SIKIŞMA BÖLGESİ

NEOTEKTONİK EGE GRABEN SİSTEMİ. Doç.Dr. Yaşar EREN

ÇAMLIDERE (ANKARA) NEOJEN SİLİSLEŞMİŞ AĞAÇLARI PALEOEKOLOJİ-PALEOKLİMATOLOJİ

MENTEŞE YÖRESİ Kıyı Ege Bölgesinün Büyük Menderes Oluğu güneyinde kalan kesimine "Menteşe Yöresi" denilmektedir. 13. yüzyılda Manteşe yöresi

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı

KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA GEZİMİZ

DÜNYA KÖMÜR YATAKLARI GONDWANA KITASI BİTUMLU KÖMÜR YATAKLARI KUZEY AMERİKA VE AVRUPA TAŞKÖMÜR YATAKLARI

DOĞU KARADENĠZ BÖLGESĠNDE HEYELAN

KIRIKLAR VE FAYLAR NORMAL FAYLAR. Yaşar ar EREN-2003

SEDİMANTOLOJİ FİNAL SORULARI

Sarıçam (Adana, Güney Türkiye) Jeositi: İdeal Kaliş Profili. Meryem Yeşilot Kaplan, Muhsin Eren, Selahattin Kadir, Selim Kapur

HAZIRLAYANLAR. Doç. Dr. M. Serkan AKKİRAZ ve Arş. Gör. S. Duygu ÜÇBAŞ

BURDUR İLİNİN YERALTI KAYNAKLARI

Atım nedir? İki blok arasında meydana gelen yer değiştirmeye atım adı verilir. Beş çeşit atım türü vardır. Bunlar;

Yapısal Jeoloji: Tektonik

MADEN TETKĐK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

MENDERES GRABENİNDE JEOFİZİK REZİSTİVİTE YÖNTEMİYLE JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI

STRATİGRAFİK DOKANAK. 1- Açılı Uyumsuzluk. 2- Diskonformite. 3- Parakonformite. 4- Nonkonformite

Ters ve Bindirme Fayları

Veysel Işık Türkiye deki Tektonik Birlikler


BURDUR-YASSIGÜME KÖYÜNÜN, FİZİKİ COĞRAFYA AÇISINDAN, ÇEVRE SORUNLARI

GÖLLER BÖLGESİNDE YERALTISUYU VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR

BİGA YARIMADASINDA PELAJİK BiR PALEOSEN İSTİFİ

Bazı şekil grupları km 2 Ha Oran

:51 Depremi:

KONYA DA DEPREM RİSKİ

TOPOĞRAFYA, YÜKSELTİ VE RÖLİYEF

T.C. MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI

:51 Depremi:

Ön Söz Çeviri Editörünün Ön Sözü

SEYİTÖMER LİNYİT ÇIKARIM SAHASI

Potansiyel. Alan Verileri İle. Hammadde Arama. Endüstriyel. Makale

DOĞRULTU ATIMLI FAYLAR KIRIKLAR VE FAYLAR. Yaşar ar EREN-2003

KLİVAJ / KAYAÇ DİLİNİMİ (CLEAVAGE)

B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE.

Fayların Ar azide Tespit Edilme Yöntemleri

Akıntı Yönünde süreç geçişi (f (gs) = 1) Drenaj alanı m^2

KARBONATLI KAYAÇLAR İÇERİSİNDEKİ Pb-Zn YATAKLARI

BALÇOVA İLÇESİ VE ÇEVRESİNİN AKTİF TEKTONİĞİ VE DEPREMSELLİĞİ: JEOLOJİK VE SİSMOLOJİK VERİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI

Rüzgarlar kum çakıl gibi gevşek maddeleri havalandırarak taşımak, zemine çarparak aşındırmak ve biriktirmek suretiyle yeryüzünü şekillendirirler.

Kemaliye nin (Eğin) Tarihçesi

1967 YILI SAKARYA DEPREMİNE AİT KISA NOT

Kütahya Simav da. Makale

TOPOGRAFİK, JEOLOJİK HARİTALAR JEOLOJİK KESİTLER

SIVAŞ CİVARINDAKİ JİPS SERİSİNİN STRATİGRAFİK DURUMU

ANTALYA KÖRFEZİ ÇEVRESİNDE PREHİSTORİK ARAŞTIRMALAR VE JEOMORFOLOJİK DAYANAĞI. toryacının bu alanlardaki uzmanlarla işbirliğinde bulunması GİRİŞ

SENOZOYİK TEKTONİK.

ARKEOJEOFİZİKSEL ÇALIŞMA RAPORU

MADEN SAHALARI TANITIM BÜLTENİ

XIII- SONUÇ ve ÖNERİLER

X. KIVRIMLAR, FAYLAR VE KAYAÇLARIN DEFORMASYONU

NOHA İNŞAAT TURİZM MADENCİLİK SAN. TİC. LTD. ŞTİ. KEMALPAŞA (RUHSAT NO ve ) SAHALARININ ONİKS REZERV TESPİT RAPORU

Kuzey Marmara Otoyolu (3. Boğaz Köprüsü dâhil) Projesi için Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi (ÇSED): Ekler

10/3/2017. Yapısal Jeoloji, Güz Ev Ödevi 1. ( ) Profile, Eğim, Yükseklik

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

KIVRIMLAR (SÜNÜMLÜ / SÜNEK DEFORMASYON) Kıvrımlanma


Akarsu aşındırma ve biriktirme şekilleri nelerdir?

TÜRKİYE PLEİSTOSEN FOSİL İNSAN AYAK İZLERİ

Transkript:

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ KESİN RAPORU EŞEN VADİSİ PLEYİSTOSEN TORTULLARININ SEDİMANTOLOJİK İNCELEMESİ Yürütücü Prof. Dr. Nizamettin KAZANCI YardımcıAraştırıcı Fatih Uysal (2005 07 45 032) Bitiş Tarihi: 01. 01. 2007 Rapor Tarihi: 30. 01. 2008 Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Ankara-2008 1

KATKI BELİRTME ve TEŞEKKÜR Eşen vadisi Pleyistosen tortullarını konu eden bu çalışma Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi (2005 07 45 032) desteği ile yürütülmüştür. Güneybatı Anadolu da yeralan KD-GB gidişli Eşen havzasında yüzeyleyen bu tortulların çalışılması; 2005 ve 2006 yaz dönemlerindeki saha çalışmaları ile başlamış ve 2006 yılı boyunca yapılan laboratuar ve büro çalışmaları ile tamamlanmıştır. Eşen vadisi Pleyistosen tortulları; güneybatı Anadolu da günümüzde süren jeolojik gelişiminin nasıl süregeldiği konusunda bilgiler içerir. Proje, aynı zamanda, Yardımcı Araştırıcı Fatih Uysal ın yüksek lisans tezi olarak planlanmış, ancak kendisi daha sonra iş değiştirme nedeniyle projeden ayrılmak zorunda kalmıştır. Bununla beraber proje çalışmalarına bir çok kişi ve kurum destek vermiştir. Yard. Doç Dr. Mehmet Cihat Alçiçek (Pamukkale Üniv.) arazi incelemelerine ve haritalama işlerine, Ar. Gör. Sonay Boyraz (Ankara Üniv.) bölgede fazlaca bulunan paleosollerin incelenmesine, Ar. Gör. Arzu Gül (Pamukkale Üniv.) fosil tayinleri ve stratigrafi çalışmalarına, Ar.Gör. Ediz Kırman (AÜ) ise şekillerin çizimine ve raporun son halini almasına yardım etmişlerdir. Çalışmalarda yoğun olarak kullanılan 1/35.000 ve 1/15.000 ölçekli hava fotoğrafları Orman Genel Müdürlüğü, yörenin topografik ve jeolojik haritaları MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi tarafından sağlanmıştır. Bütün kişisel ve kurumsal katkılara içtenlikle teşekkür ederim. Prof. Dr. Nizamettin KAZANCI Proje yürütücüsü 2

İÇİNDEKİLER ÖZET./ABSTRACT... 1. GENEL BİLGİLER 1.1. Çalışma yeri ve konusu... 1.2. Problem ve amaç.. 1.3. Materyal ve yöntem. 1.4. Önceki çalışmalar. 5 7 8 8 9 II. GENEL JEOLOJİ II.1. STRATİGRAFİ... 1. Neojen öncesi temel birimler... 2. Neojen birimleri....3. Kuvaterner 13 13 14 19 II.2.TEKTONİZMA... III. EŞEN VADİSİ PLEYİSTOSEN TORTULLARI: BULGULAR III.1. Yamaç tortulları... III.2. Alüvyal tortullar... III.3. Eski topraklar... III.4. Akarsu tortulları ve taraçalar... III.5. Tufa... III.6. Denizel tortullar... 19 22 27 31 36 43 43 IV. TARTIŞMA ve SONUÇLAR 1- Tortul kalınlığı ve dağılımı... 2- Eşen deltası tartışması... 3- Kuvaterner tektonizması... V. KAYNAKLAR......... 45 47 48 55-58 3

ŞEKİL, TABLO ve EKLER LİSTESİ Şekil 1. Çalışma alanının yerbulduru ve güneybatı Anadolu nun basitleştirilmiş jeoloji haritası Şekil 2. Eşen havzası yakın çevresinin jeoloji haritası Şekil 3. Eşen vadisi ve yakın çevresine ait jeolojik harita ve enine kesit Şekil 4. Eşen vadisi boyunca yüzeyleyen birimlere ait stratigafik kolon kesit Şekil 5. Türkiye ve yakın çevresini etkileyen başlıca aktif tektonik yapılar Şekil 6. Havzanın doğu ve batı kenarlarına ait topografik kesitler Şekil 7. Çavdır-Kınık alüvyal istifi ve içindeki paleosollerin genel özellikleri Şekil 8. Eşen Çayının güncel yatak profili ve taraçalardan elde edilmiş eski yatak profilleri Şekil 9: Gelemiş ovasında yapılan sondajların (PTR1, 2, 3...) uydu görüntüsündeki yerleri. Sol alttaki deniz kıyısına paralel uzanan açık renkli kısım denizel kumullardır. Şekil 10-17. Ovagöl, Patara antik kenti ve Gelemiş ovasında yapılan sondajların logları Şekil 18. Sondajların korelasyonu Şekil 19. Gelecekte, yükselen deniz seviyesi ve/veya çöken taban sebebiyle oluşacak Eşen Koyu 4

ÖZET Eşen vadisi Pleyistosen tortullarinin sedimantolojik incelemesi Eşen Çayı vadisi Teke Yarımadasında, Patara kıyılarında denize ulaşan, yaklaşık K-G uzanımlı dar, uzun ve derin bir oluktur. İçine yerleşen Eşen Çayı, vadinin orta ve aşağı kesimlerinde menderesli olarak akar ve buralarda taban kotu yaklaşık +30 m.dir. Vadi, Eşen Havzası olarak adlanan Geç Miyosen-Pliyosen yaşlı ve gölsel dolguya sahip, tektonikçe aktif bir graben üzerine açılmıştır. Graben kenar fayları KD-GB uzanımlıdır. Bu faylar kabaca D-B uzanımlı normal Kınık Fayı ile kesilmiş ve düşen blok üzerinde Gelemiş ovası oluşmuştur. Neojen graben havzasının dolgusu Kuvaterner de büyük oranda boşaltılmış, yerine ve/veya üzerine 1-yamaç molozu, 2-alüvyon yelpaze çökeli, 3-akarsu çökeli ve 4-karbonat tufa fasiyeslerinden oluşan Pleistosen tortulları yerleşmiştir. Ayrıca kıyı boyunca kumsal tortulları mevcuttur. Bu dört fasiyesin de göreceli eski veya yaşlı (Erken-Orta Pleistosen) ve yeni veya genç (Geç Pleistosen-Holosen) kısımları vardır. Yaşlı olanlar nispeten tutturulmuşlardır. Kuvaterner istifinin toplam kalınlığı 100 metre kadar olup bunlar içinde en yaygın ve kalın olanları yamaç döküntüleridir. Genç olanlar yaşlı olanları örtmüş ve dik dağ yamaçlarını düzlemişlerdir. Alüvyon yelpazelerinin yaşlı olanları en az beş ayrı paleosol seviyesi kapsar. Bunlar koyu kırmızı rengi, bitki kökü, tübümsü yapıları, kaliş düzeyleri ve çok az organik maddesi ile kolayca tanınırlar. Eski toprak seviyeleri depolanma ve aşınmanın durduğu (=tektonizmanın zayıladığı?) dönemleri ve yarı kurak iklim koşullarını işaret etmektedir. Akarsu tortulları T-1, T-2...şeklinde adlanan +125-110 m, +90-80 m, +75-70, +65-60 m ve +50-45 m kotlarında çakıl birikimli beş taraça oluşturur. Taraçalar akarsuyun kendini derine gömmesinin, dolayısıyla aktif tektoniğin göstergeleridir. Bu nedenle tümünün orta-geç Plestosen de oluştuğunu söylemek mümkündür. Kınık Fayının güneyinde, deniz seviyesinden sadece 2-4 m kadar yüksekte ince taneli akarsu kanalı ve taşkın düzlüğü tortulları bulunur. Bunlarda 10 metre derine ulaşan sondajlar mevcuttur. Fasiyeslerin yanal dikey ilişkilerinin irdelenmesinden, bölgede tektonizmanın halen aktif olduğu, Gelemiş ovasının çökmye devam ettiği, önceki çalışmalarda iddia edildiği gibi delta oluşmasının söz konusu olmadığı, patara kıyılarının günümüzde en yüksek seviyelerinde olduğu, aşırı miktardaki tortul gelenti sebebiyle eskiye göre 2 km kadar ilerlediği anlaşılmıştır. Anahtar kelimeler: Eşen Havzası, Kuvaterner tortulları, Eşen deltası, Gelemiş ovası, Holosen 5

ABSTRACT Sedimentological investigation of Pleistocene deposits in Eşen valley, SW Anatolia, Turkey Key words: 6

I. GENEL BİLGİLER 1.1. Çalışma yeri ve konusu Çalışma alanı, güneybatı Anadolu da Teke yarımadası olarak da bilinen Batı Torosların en batı kısmında yer alır (Şekil 1). Kısmen Muğla, kısmen de Antalya il sınırları içerisinde kalan Patara kıyılarından başlayıp Eşen ve Ören ilçelerine kadar uzanan ve Eşen Çayı ın kat ettiği vadi boyunca yüzeyleyen Kuvaterner tortullarını kapsamaktadır. Türkiye 1/100.000 ölçekli Fethiye O22 ve P22 topoğrafik paftaları içerisinde yer alan vadi, yaklaşık K-G uzanımlı, 5-20 km genişlikte, 70 km uzunlukta ve Eşen Çayı ile Akdeniz e açılan bir çöküntü alanıdır. En kuzeydeki Ören ilçesinden en güneyde denize yakın bölgelere kadar yörede bir çok antik kent bulunur. En tanınmışları Xanthos, Patara ve Likya nın dinsel başkenti olan Letoon dur. 24 0 42 0 27 0 30 0 33 0 36 0 39 0 42 0 45 0 40 0 38 0 Denizli ANKARA 36 0 Antalya Eğirdir Gölü Denizli Acıgöl Burdur Gölü Burdur Isparta Muğla Çameli Rodos Çalışma sahası Fethiye A K D E N İ Z AÇIKLAMALAR Finike Antalya 0 50 km Neootoktonlar Antalya Miyosen havzası Tavas-Burdur post-tektonik havzası Ofiyolit napları Likya napları Antalya napları Beydağı otoktonu Menderes masifi Şekil 1. Çalışma alanının yerbulduru ve güneybatı Anadolu nun basitleştirilmiş jeoloji haritası (Şenel 1997 den yararlanılarak) 7

I.2. Problem ve amaç Çalışma, Eşen vadisi boyunca yüzeyleyen Kuvaterner yaşlı tortullarının sedimanter özelliklerini ortaya koymayı ve bunlardan yararlanarak yörenin Kuvaterner deki jeolojik gelişimini açıklamayı amaçlar. En önemli hususlar bölgenin yakın dönem tektonizması ile Kuvaterner deki göreceli deniz seviyesi değişimleridir. Bunlardan yola çıkılarak eski iklim hakkında veriler derlenmesine çalışılacaktır. İnceleme bölgesi bu amaç için uygundur. Çünkü Eşen Çayı vadisi, Kuvaterner öncesinden Holosen e kadar çeşitli tektonik olayların etkisinde kalmış bir tektonik çöküntüdür. Günümüzde de süren bu tektonik aktiflik ile yöredeki depolanma süreçleri ve yer şekilleri çeşitlenmiştir. Bu tektonik faaliyet dönemlerinde deniz seviyesinin hangi konumlarda bulunduğu, akarsu çökellerine kaide seviyesi değişimlerinin nasıl yansıdığı öğrenilmeye çalışılacaktır. Örneğin Eşen Çayının aşağı kesiminde yeralan Gelemiş ovasının, akarsular tarafından doldurulduğu ve dolayısı ile Patara antik kentinin kıyıdan geride kalmasını sağlayan delta şeklinde geliştiği belirtilmektedir (Uysal, 1991, Öner, 1995). Yani, Gelemiş ovası Pleyistosen döneminde büyük bir koy halinde idi (Öner, 1997). Bir başka yoruma göre de, deniz seviyesinin Geç Holosen deki düşmesi sonucu alüvyonlar geniş alanları kaplamıştır (Otkun, 1948; Göçmen, 1977). Bütün bu yorumlara karşın, proje hazırlıkları sırasında Gelemiş ovası içinde bulunan Ova Gölü nde tarafımızdan yapılan 8 metrelik sondajlarda denizel tortullara rastlanmamıştır. Öner (1995, 1997) de ise Patara kenti civarinda - 4 m de denizel kavkılar bulunduğu rapor edilmektedir. Eşen Çayı vadisinin jeolojik evriminin açıklığa kavuşturulması Patara kıyı kumullarının kökeni ve Gelemiş ovasının evrimi gibi yöresel sonuçları yanında, Akdeniz in Kuvaterner deki durumuna da veri oluşturabilecektir. I.3. Materyal ve yöntem Projenin konusu ve temel materyalinin Kuvaterner tortulları olması, çalışmanın klasik jeoloji incelemelerinden farklı yöntemler izlenmesini gerektirmektedir. Çünkü depolanma birimleri aynı zamanda depolanmanın sürdüğü tortul ortamlar ve/veya tortul sistemlerdir. Bunların haritalanması jeolojik birimlerden çok farklıdır (Kazancı vd., 2000). Haritalamada jeoloji, jeomorfoloji ve coğrafya yöntemleri birleştirilerek kullanılma durumundadır ve arazi öncesi ayrıntılı hava foroğrafları incelemesini gerektirmektedir. Araştırmalar; 2005 ve 2006 yılları içinde önce büro çalışmaları, sonra arazi çalışmaları, en sonda tekrar büro çalışmaları 8

şeklinde yapılmıştır. Arazi öncesi büro çalışmaları; önceki çalışmalara ait literatürün derlenmesi ve incelenmesi ile başlamıştır. Daha sonra Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütler Dairesi bünyesinde bulunan, bölgenin 1/60.000, 1/35.000 ve 1/15.000 ölçekli siyah-beyaz hava fotoğrafları ile Orman Genel Müdürlüğü nün renkli hava fotoğrafları incelenerek, yapılacak arazi çalışmasına kolaylık sağlaması açısından bölgenin jeomorfolojisi, çizgisel yapılar ve Kuvaterner birimleri haritalanmaya çalışılmıştır. Ayrıca yapılacak olan arazi çalışması için çalışma lokasyonları saptanmıştır. Arazi çalışmasında, gözlem olanağı veren tüm yüzlekler üzerinde sedimantolojinin klasik yöntemleri kullanılarak gözlemler yapılmıştır. Sedimanter süreçlere ilişkin bilgiler içeren yerlerde ayrıntılı sedimantolojik kesitler yardımıyla sedimanter fasiyesler ayrılmaya çalışılmıştır. Alüvyon yelpazeleri, birikinti konileri, akarsu kanal ve kanal kenarı fasiyesleri ve taraçalar ayrılmış ve haritalanmıştır (Şekil 3). Neojen öncesi ve Neojen birimlerini haritalama çalışması ise eski haritaların revizyonu şeklinde olmuştur (Şekil 2). Buna karşılık flüvyal, alüvyal ve kolüvyal tortulların birbirleriyle ilişkileri olabildiğince ayrıntılı şekilde ortaya konulmaya çalışılmıştır. Arazi sonrası büro çalışmaları, toplanan verilerin derlenmesi, yorumu şeklinde olmuştur. Çalışma kapsamında, uygun malzeme bulunamadığından radyometrik yaşlandırma yapılamamıştır. Buna karşılık Oner (1995) de verilen Gelemiş ovasında yapılmış C14 tarihleri kullanılmıştır. Yine Oner (1995) de verilen loglar yeniden hazırlanmış ve kendi sonuçlarımızla karşılaştırılmıştır. Raporun sunumunda çok sayıda çizim ve fotoğraf kullanılmış, karışıklıktan sakınmak için bunlar şekil ve foto olarak ayrı ayrı numaralanmıştır. I.4. Önceki Çalışmalar Genelde güneybatı Anadolu özelde ise Patara ve civarı, arkeolojik verilerin çokluğu ve Torosların naplı yapısının çok iyi gözlenmesi sebebiyle pek çok çalışmaya konu olmuştur. Bunların toplu listesi Alçiçek vd (2006) da verilmiştir. Burada proje konusu ile doğrudan ilgili olanlardan sözedilecektir. Tekeli yöresindeki en eski çalışma olarak Philippson (1915), Eşen vadisinin Üst Miyosen- Pliyosen de tektonik deformasyonlarla oluşan büyük bir senklinale tekabül ettiğini kaydetmiş ve Eşen çayının antik ismini kullanarak vadiyi Xanthos Grabeni olarak tanımlamıştır (Colin, 1962). Colin (1962), Eşen vadisini sınırlayan dik yamaçların, senklinali barizleştiren birer fay dikliği olduğunu ve vadi güneyinin büyük bir graben ile meydana geldiğini belirir. En Geç Pliyosen veya yaşlı Pleistosen de şiddetli yükselmeler ve muazzam fayların meydana 9

geldiğini, Pleistosen ve Holosen süresince de artık sadece tek tük moloz koridorlarının, vadi alüvyonları ve yamaç breşlerinin oluştuğunu söyler. Grabenin Geç Miyosen-Pliyosen de tektonik bir senklinal halinde meydana geldiğini, ana çöküntünün Pliyosen de meydana gelmiş olabileceğini söyler. Arsaköy ve Kestep yukarılarında bulunan Pleyistosen yaşlı bir alüvyon yelpazesinin 600-700 metrelerde bulunduğunu ve yelpaze uçlarının vadi tabanına kadar uzanmasının buna işaret ettiğini söyler. Grabenin muhtemel çöküntüsüne diğer bir delili vadi kuzeyinde, grabenin Neojen sedimanlarına benzeyen, Karadişçe tepedeki sedimanlardır. Deniz seviyesinden 1800 m kadar yükseklikte bulunan bu sedimanlar, graben içindeki Neojen sedimanlarının yaklaşık 100-200 m kuzeyinde olup fay yüksekliği yaklaşık 1600-1700 m dir. Otkun (1948) Eşen çayının denize döküldüğü düzlüğün gelişimi ile ilgili çalışmasında, çayın denize ulaştığı aşağı kesiminin Geç Kuvaterner deniz seviyesi değişimleri ile ilişkisini konu etmiştir. Buna göre, bugünkü Eşen Çayı aşağı mecrasının başlangıçta bir körfez olduğu ve zamanla getirilen tortullarla dolarak bir delta ilerlemesi şeklinde geliştiği belirtilmiştir. Becker-Platen (1970), Güneybatı Anadolu daki Tersiyer arazisinin litostratigrafisi üzerine yaptığı çalışmalarında, Güneybatı Anadoluda meydana gelen germanik tip teki tektojenez bölgenin tektonik gelişimi üzerinde önemli olarak, özellikle tortul havzaların akarsularla yarılmasına yol açtığını belirtiler. Ayrıca genç tektonik hareketler sonucunda da 1000 m dikey yer değiştirmelerin vuku bulduğunu ifade etmektedirler. Göçmen (1977) e göre Eşen çayı vadisi kuzey-güney doğrultulu çok geniş bir tektonik oluk içinde yerleşmiştir. Güneyde, Eşen in deltaya açılan boğaz kesiminde tesbit edilen çok tipik saplanmış menderes şekilleri; vadinin bu boğazın açıldığı eşik alanı ile aynı yükseltide bulunan Neojen örtüleri üzerinde kurularak epijeni ile şimdiki şeklini aldığını göstermektedir. Neojen örtülerinin yarılarak boşalmasını sağlayan bu gençleşmelerle aynı devrede güneyde, büyük bir körfez teşkil eden sahada ilk delta dolguları depolanmaya başlamıştır. Eşen vadisi içindeki Neojen dolgularının boşalmasını sağlayan gençleşmeler Kuvaterner de de östatik menşeli seviye oynamaları ile ilişkili olarak devam etmiş ve iç içe dolgu taraçalar oluşmuştur. Bu taraça sistemleri özellikle vadinin boğaza yakın kesiminde çok tipik olarak gelişmişlerdir. Eşen vadisi içindeki karasal tortulların, Neojen sonrası gençleşmelerle yarılıp boşaldığını ve burada çeşitli seviyelerde seki sistemlerinin oluştuğunu belirtir. Göçmene göre Neojen karasal dolgular ile bugünkü akarsu yatağı arasında 100-120 m, 75-80 m, 55-60 m ve 40-45 m lerde olmak üzere dört ayrı seviyede alüvyal sekiler mevcuttur. Bu seki seviyelerinde üstteki ilk iki seki sistemi vadi boyunca yarılmış ve büyük ölçüde boşalmıştır. Buna karşılık alt seviyedeki sekiler yalnızca Eşen çayı vadisinin aşağı kesimlerinde yarılmış olup 3. seviyedeki alüvyal 10

seki, yukarıdaki kesimlerde vadi tabanını oluşturmaktadır. Yazar bugünkü alüvyal tabanın 25-30 m lerde ve yalnızca güneydeki boğaz bölgesinde dar bir alanda bulunduğunu ifade eder. Uysal (1991), delta ovasının kuzey bölümlerinde genellikle milattan önceki çağlarda bir lagün gölü içinde oluşmuş fan delta tipinde bir alüvyal bölüm ile milattan sonraki dönemlerde denizin çekilmesi sonucunda güneyde ona eklenmiş bulunan ve lagün kumlarla kaplı olan daha genç bir bölümün yer aldığını, aşağı Eşen çay vadisinde uvala, dolin gibi karstik şekillerle, Holosen yaşlı birikinti koni ve yelpazelerin teşekkül ettiğini ifade etmektedir. Şenel vd (1994), Teke yarımadası batısında Fethiye, Kalkan, Kemer arasının 1/25.000 lik jeoloji çalışmalarında, aşağı Eşen vadisinin stratigrafik ve yapısal jeolojisi hakkında önemli bilgiler vermektedir. Birimleri Beydağları otoktonu, ara zon (Yeşilbarak napı) ve alloktonlar (Likya napları) olarak üç ana başlık altında toplamıştır. Ayrıca, Pliyosen-Kuvaterner yaşlı gölsel ve karasal çökellerin bölgenin neootokton örtülerini oluşturduğunu ifade ederler. Yapısal olarak; Neotektonik dönemde, fay düzlemlerinin düşeye yakın eğimli, normal faylanmalar sonucu oluşan bu çöküntü alanlarının gelişiminde doğrultu atımlı fayların etkili olduğu, Pliyosen sonu veya sonrası oluşan Eşen Grabeni nin güney bölümü K-G; orta bölümü KD-GB; kuzey bölümü yine K-G uzanımlı olduklarını tespit ederek, grabenin güney bölümünde Kınık-Eşen hattının batısında K-G doğrultulu fayların etkili olduğunu belirtirler. Bu çalışmanın sonuçları Şenel (1997) de özetlenmiştir Öner (1995; 1997a,b,c), Eşen çayının denize açılan kısmının günümüzden 6000 yıl önce körfez halinde olduğunu, Eşen Çayının delta karakterinde ovayı doldurduğunu, Ova Gölü bataklığının lagün şeklinde ovada hapsolduğunu belirtmektedir. Daha sonra batı rüzgarları tarafından bugünkü Patara plajını dolduran kumulların oluştuğunu belirtmektedir. Artan kumullaşmaya bağlı olarak Patara limanının kıyıdan uzaklaştığını ve bataklık halini aldığını belirtmektedir. Ten Veen (2004) e göre Pliyosen de havza Likya naplarına rampa-kıvrım geometrisiyle ilişkili akarsu-gölsel özellikli bir depresyona yerleşir. Geç Pliyosen boyunca D-B genişleme, K-G normal fayların gelişmesine neden olmuş ve bu yerel alüvyon yelpaze depolanmasına ve rölyef farklılaşmalarına neden olmuştur. Pleistosen de 20 eğimli fay aktivitesi tarafından neden olan geniş alanlara yayılmış alüvyal-flüvyal sedimantasyon göze çarpar. Bu fay sistemi BKB-DGD genişlemeyle sonuçlanır ve basen içi alanların yükselmesi ve eğimlenmesi ile eski havza tabanının bozulmasına neden olmuştur. Bununla birlikte yelpaze depolanması için yeni kaynak alanların gelişmesi başlamıştır. Holosen den günümüze kadar olan dönem çok önemli 70 sol yönlü doğrultu atımlı fay bileşimli karmaşık tarafından karakterize edilir. Sol yönlü makaslama bileşenlerinin ilave olmasıyla açıklanan transtansiyonel deformasyonun meydana 11

geldiğini fay kayma analizleri ortaya çıkarır. Bu gerilmelerin Pliyosen-Kuvaterner periyodu boyunca gerilmelerin basit tansiyonelden transtansiyonele doğru geliştiği belirtmektedir. Alçiçek vd (2006) Eşen Çayı vadisini dolduran Neojen istifini konu etmiştir. Buna göre Eşen Çayı Neojen havzası, Çameli, Tefenni, Burdur gibi diger güneybatı Anadolu Neojen havzaları ile benzerli olarak Geç Miyosen-Pliyosen de dolgulanmıştır. Altta alüvyal üstte ise gölsel istiflerin bulunduğu havza Likya naplarının önünde ve üzerinde gelişmiş, fay ilerlemesine bağlı ve tektonik kontrollu olarak üç evrede dolgulanmıştır. Bu çalışmanın sonuçları Alçiçek (2007) de özetlenmiştir. 12

II. GENEL JEOLOJİ Bu bölümde inceleme bölgesini daha iyi tanımak için, yörenin genel stratigrafik durumu ile bölgeyi etkileyen tektonizma hakkında bilgi verilecektir. II. 1. Stratigrafi Eşen havzasının içinde bulunduğu GB Anadolu daki jeolojik gelişim, Geç Kretase-Erken Tersiyer aralığında Alp-Himalaya dağ oluşumu, Paleotetis in kapanması, Neotetis in açılması ve Arap-Afrika ve Avrasya levhaları arasındaki çarpışma olaylarınının sonuçlarını kapsar (Şengör ve Yılmaz 1981; Robertson ve Dixon 1984). Çalışma alanında, bu olayların ürünleri; Likya naplarına ait ofiyolitler, metamorfik birimler, melanjlar ve filişler ile Beydağı otoktonuna ait kireçtaşları ve nap yerleşimi sonrası genişlemeli tektonik ile ilişkili birimler yeralmaktadır (Şekil 2) (Şenel vd 1994, Şenel 1997). İnceleme konusu ve malzemesinin Eşen Havzası içinde olması nedeniyle, bölgedeki jeolojik birimler, havzanın oluşu ve gelişimine göre ayrılmıştır. Bunlar (1) Geç Miyosen öncesi temel birimleri, (2) Geç Miyosen-Geç Pliyosen graben dolgusu birimleri, (3) Kuvaterner birimleridir (Şekil 3). II.1.1. Temel birimler Çalışılan alan ve çevresinde Neojen öncesi birimleri olarak Beydağları otoktonu, Likya ve Yeşilbarak napları yeralır (Şenel 1997). Beydağları otoktonuna ait, platform tipi karbonatlardan oluşan Jura-Kretase yaşlı Beydağları Formasyonu, Burdigaliyen yaşlı algli kireçtaşı, killi kireçtaşı ve kiltaşlarından oluşan Sinekçi Formasyonu, Geç Burdigaliyen-Erken Langiyen yaşlı konglomera, kumtaşı, kiltaşı vb. kaya türlerinden oluşan Kasaba formasyonu ile Geç Langiyen yaşlı Felenkdağı konglomerası harita alanında yüzeylenir. Beydağları otoktonu üzerine tektonik örtü olarak bulunan Yeşilbarak napı bölgede, Geç Lütesiyen-Erken Burdigaliyen yaşlı Elmalı formasyonu ile temsil edilir. Yeşilbarak napı üzerinde Likya napları olarak adlandırılan dört ayrı nap tektonik olarak yer alır. Farklı ortam koşullarını yansıtan pek çok yapısal birimden oluşan Likya napları araştırma alanında, Tavas, Bodrum, Dumanlıdağ ve Gülbahar napları ile temsil edilir. Likya napları üzerinde açısal uyumsuz olarak bulunan Pliyosen yaşlı kayaçlar ile Kuvaterner yaşlı karasal ve kıyı oluşuklar, bölgenin en üst, en genç litoloji topluluklarıdır ve aşağıda tanıtılan havza dolgusunu teşkil ederler. 13

II.1.2. Havza dolgusu Eşen Neojen havzası, batıda Kabaağaç, doğuda Saklıkent fayları ile sınırlı bir çöküntü alanıdır. Yüksek açılı normal faylarla sınırlı tipik bir graben olarak Geç Miyosen de açılan havzanın gelişimi Geç Pliyosen e kadar sürer. GB Anadolu da genel jeoloji amaçlı, Neojen öncesi temel birimlere yönelik önceki çalışmalarda; karasal Neojen birimleri; Neojen örtü, Neootokton birimler olarak haritalanmış, hemen her yerdeki Çameli veya Yatağan formasyonu adıyla anılmış veya benzer yaş ve litolojideki birimlerle eş tutulmuş, depolanma özelliklerine ayrıntılı değinilmemiştir (bkz. Meşhur ve Yoldemir 1983, Meşhur ve Akpınar 1984, Erakman vd 1982, 1986, Bölükbaşı 1987, Şenel vd 1994, Şenel 1997). Sonraki çalışmalar bu Neojen örtü veya neootokton birimlerin birbirlerinden bağımsız gelişen havzaların tortul dolguları olduğu anlaşılmıştır. Birimlerin benzeşme sebebi depolanma mekanizmalarının benzerliği sonucudur. Havza temelinin otokton ve allakton kütleleri üzerine açışal uyumsuzlukla gelen değişik fasiyeslerdeki karasal çökeller, bölgenin neootokton örtüsünü ve aynı zamanda Eşen Çayı havzasının dolgusunu oluşturur. Bu birimlerin litolojik ve stratigrafik özellikleri Alçiçek vd. (2006) de verilmiştir. Bu stratigrafiyi daha açık sunabilmek ve olası karışıklıkları önlemek için için Eşen civarına ait önceki çalışmalarla yapılan stratigrafik tanımları aktarmak gerekecektir. Bölgede geniş yayılımlı olan Pliyosen ve Kuvaterner yaşlı çökeller, ilk kez Forbes ve Spaitt (1846) tarafından incelenmiş (Colin 1962), Becker-Platen (1970) ise ayrıntılı araştırmasını yaptığı bu kayalarda çeşitli ortam ve fasiyesler ayırtlamıştır. Araştırıcı örtü çökellerinin geniş olarak yüzeylendiği iki alandan kuzeydekini, Çameli-Gölhisar sahası; güneydeki Eşen çayı vadisini, Xanthas grabeni adı ile tanımlar. Örtünün Pliyosen yaşlı gölsel çökelleri ise, Erakman vd. (1982) tarafından Çameli formasyonu adı altında incelenmiştir. Bölgede, Çameli formasyonu dışında, yaşlı alüvyon yelpazeleri ve akarsu çökelleri ile temsil edilen Ören ve Düzçam formasyonları ile, oluşumlarını günümüzde de sürdüren yamaç molozları, birikinti konileri, alüvyon yelpazeleri, akarsu çökelleri bölgedeki neootokton örtü kayalarıdır (Şenel vd., 1994; Şenel, 1997). 14

Haticeana Dağı 1079 m. Fethiye O22 Paşalı Ören 15-16 Fethiye O23 Üzümlü 181 m ERENDAĞI 14 Araplar 1000 m. Kemer Fethiye Şekil 3 Akdağ 3015 m. Babadağı 1968 m. 96 m O 36 30 00 O 36 30 00 O 37 30 00 Eşen Dumanlıdağ 1956 m. Sandık Dağı 1009 m. K Çayağzı 0 1 2 3 4 5 km Kalkan Fethiye P22 Fethiye P23 Şekil 2. Eşen havzası yakın çevresinin jeoloji haritası (Şenel 1997a dan; açıklamalar için bkz. Şekil 3). 15

Açıklamalar Güncel alüvyon Talus Q3 Pleyistosen Q2 taraçalar Q1 12 ÖSK no Paleoakıntı yönü Eğim & 20 doğrultu Çetilidüz 2 20 23 Çaykenarı ve Kocaçay üyeleri Eşen Formasyonu Çetilidüz üyesi Üst Miyosen-Üst Pliyosen Ofiyolit Elmalı Yeşilbarak LikyaNapları Mesozoyik-Senozoyik Beydağları otoktonu Mesozoyik-Senozoyik K 0 1 2 3 4 km 1 Kabaağaç A Minare 7 Çaykenarı 96 m. Kayadibi O 36 30 00 Arifler 20 20 20 Korubükü 10 12 11 30 Saklıkent kanyonu EŞEN 13 8 20 9 25 20 5 Gölbent Karaboynuz 30 3 6 20 Karamusalar Palamut DUMANLIDAĞ B Çukurincir 50 m. Çavdır KB 2000 1500 1000 500 0 A Babadağ 1968 m. Minare Eşen Şekil 3. Eşen vadisi ve yakın çevresine ait jeolojik harita ve enine kesit (Alçiçek vd.2006) Eşençay 35 m. Kocaçay GD Dumanlıdağ 1956 m. B 16

Genellikle gölsel fasiyeslerdeki kiltaşı, kumtaşı, kumlu-killi kireçtaşı, marn gibi kaya türlerinden oluşan Çameli formasyonu, bazı alanlarda gölsel çökellerle girik, göl kıyısı fasiyeslerini, delta ve/veya göle uzanmış yelpaze çökellerini de kapsar. Formasyonda, alüvyon yelpaze ve/veya delta çökellerini karşılayan kaba kırıntılılar, Göçmenler ve Uzunoluk konglomera üyeleri ; Molaturan Mahallesindeki killi kireçtaşı seviyesi, Killi kireçtaşı üyesi ; genelde üstte gözlenen kireçtaşları, Kireçtaşı üyesi ; breş ve traverten görünümlü karbonatlar da Gevenalanı üyesi adları ile ayrılmıştır. Güneyde alüvyon yelpaze çökelleri niteliğindeki kaba kırıntılılar ise, Mollaveli konglomera üyesini oluşturur. Formasyonun tabanında gözlenen limnik-fluvyatil kırıntılılar ise Eşen vadisinde gölsel çökeller üzerinde küçük kalıntılar halinde korunmuş Geç Pliyosen yaşlı akarsu çökelleri ayrılmamıştır. Güneyde dar alanlarda yüzeyleyen konglomeralar, şimdilik, adlanmamış konglomera üyesi olarak haritalanmıştır. Alçiçek vd (2006) da belirlenen ve bu çalışmada da benimsen Neojen stratigrafisi bir formasyon ve üç üyeden oluşur. Toplam 170 m kalınlıktaki Eşen Neojen havzası tortul dolgusu Eşen Formasyonu olarak tanımlanmış ve birim içinde değişik depolanma ortamlarına karşılık gelen üç üyeye ayrılmıştır (Şekil 4). Her bir üye aşağıda kısaca açıklanmaktadır. Çetilidüz üyesi: Şenel vd (1989), Eşen Neojen havzası tabanında yeralan kaba kırıntılıları Çetilidüz konglomerası olarak adlamışlardır. En iyi yüzlekleri Çetilidüz doğusunda ve Neojen istifinin tabanında gözlenir (Şekil 3, 4). Alüvyon yelpasi tortullarından kurulu olan birim çoğunlukla koyu kırmızı renktedir. Kalınlığı en fazla 35 m olan üye içinde matriks destekli konglomera, tane destekli konglomera, tabakalı konglomera, masif çakıllı kumtaşı, masif çamurtaşı fasiyesleri ayrılabilmektedir (Alçiçek vd. 2006). 17

Yaş/birim Litoloji Açıklamalar Pleyistosen Alüvyon yelpazesi, talus, akarsu tortulları ve tufa Deltayik/fan deltayik konglomera, kumtaşı ve sığ gölsel kireçtaşı Evaporitler Açık gölsel marn ve killi kireçtaşı ardalanması Mesozoyik- Miyosen Bataklık kumtaşı ve çamurtaşları Örgülü ve menderesli akarsu koglomera ve kumtaşları Alüvyon yelpazesi çamurtaşı, kumtaşı ve konglomeralar Ofiyolitler Metamorfik kireçtaşı/flişler Otokton kireçtaşları Şekil 4. Eşen vadisi boyunca yüzeyleyen birimlere ait stratigafik kolon kesit (Alçiçek vd., 2006 dan). Çaykenarı üyesi: Eşen havzanın doğusunda ve Çaykenarı köyü çevresinde yaygın olarak yüzleyen birim başlıca; tane destekli konglomera, tabakalı konglomera, masif çakıllı kumtaşı, düzlemsel çapraz tabakalı kumtaşı, tabakalı kumtaşı, ripıl laminalı kumtaşı, epsilon çapraz tabakalı kumtaşı, ve laminalı silttaşı-çamurtaşı fasiyeslerinden oluşur. Egemen olarak örgülü ve menderesli akarsu litofasiyes topluluklarından kurulu olan birimin kalınlığı en fazla 30 m kadardır. Çetilidüz ve Kocaçay üyeleri ile yanal ve düşey ilişkidedir. Gölsel birimin akarsu tortullarını üzerlediği en alt kesimde bataklık tortulları içinde bol miktarda bulunan Cyprinodei alt takımına (Sazangiller) ait Onychodens, Mitradens ve Tinca balık dişlerinin yaşam aralığı Eosen-Holosen dir. Bu fosiller arasında bu yöreye özgü olan Tinca cinsinin karakteristik yaşam aralığı ise Erken Pliyosen-Erken Pleyistosen dir ve benzer türler Denizli- Çivril-Çıtak ta Erken Pliyosen birimleri içinde tanımlanmıştır (Rutte ve Becker-Platen 1980). Kocaçay üyesi: Şenel vd. (1989) tarafından Eşen Kiltaşı-Marnları olarak tanımlanan birimin eşleniğidir. Neojen havza dolgusu istifinin üst kesimlerini oluşturur ve tabakalı kireçtaşları, 18

laminalı marn, killi kireçtaşı, tane destekli konglomera, düzlemsel çapraz tabakalı konglomera, masif çakıllı kumtaşı, tabakalı kumtaşı, düzlemsel çapraz tabakalı kumtaşı, ripıl laminalı kumtaşı ve laminalı silttaşı-çamurtaşı fasiyeslerinden oluşan sığ göl, açık göl ve Gilbert-tipi delta litofasiyes topluluklarından kuruludur Alçiçek vd. 2006. Toplam kalınlığı 105 m dir. Önceki çalışmalarda üyenin yaşı; içerdiği mollusk, ostrakod ve yaprak fosillerine dayanılarak Pliyosen olduğu yorumlanmıştır (Şenel 1997). II.1.3. Kuvaterner Bu çalışmanın esasını oluşturan Kuvaterner oluşukları başlıca; Eşen havzasını sınırlayan ana faylar ile havza içinde ve çevresinde gelişen ikincil fayların önünde biriken güncel kolüvyonlar, alüvyon yelpazeleri ve tufa oluşumları ile veya Eşen Çayının alüvyonları ile temsil edilir. Toplam kalınlığı 100 m kadardır. Özellikle, havza boyunca 35-181 m ler arası yüksekliklerde bulunan, Eşen Çayı ve Kocaçay vadileri ve yan kollarındaki birikimler ile havza doğusunda yeralan ve 3015 m yüksekliğe erişen Akdağ ın batı yamaçlarında çok geniş alanlara yayılan yaşlı ve genç kolüvyon örtüleri Kuvaterner oluşukları için tipiktir. Havzanın güneydoğusunda, Dumanlıdağ batısındaki normal faya bağlı gelişen tufa oluşumları geniş alanlara yayılmış bir başka Kuvaterner dönemi oluşuğudur. Bunların yanında Eşen Çayı nın denize ulaştığı yerde yaygın kıyı ve kumul oluşukları bulunur. Bu tortullar sedimantoloji bölümünde ayrıntılı şekilde ele alınacaktır. II.2. TEKTONİZMA İnceleme bölgesi, daha önce tanımlandığı gibi K-G yönlü, graben tipi Neojen Kuvaterner havzasıdır ve Eşen Çayı Havzası olarak isimlendirilmiştir. Havzayı sınırlayan ve/veya oluşmasına yol açan başlıca iki fay sistemi vardır. Bunlardan batı kenarı sınırlayanı Kabaağaç Fayı olarak adlanmış olup yaklaşık K20D uzanımlıdır. Bu batı kenar fayı Eşen kasabasının batı kesimlerinde daha genç faylarla kesilmiş ve uzanımı nispeten değiştirilmiştir (Şekil 2, 3). Grabeni doğudan Saklıkent Fayı sınırlar ve uzanımı yaklaşık K40D dur. K-G uzanımlı Akdağ Fayı, Dumanlıdağ Fayı ve daha pek çok küçük ölçekli normal fay Kuvaterner oluşuklarını sınırlamakta ve Eşen Havzasının genişlediğine işaret etmektedir. Kınık Fayı Eşen Havzasının güney bölümünde D-B uzanımlı, Geç Pleistosen depolanmasını kontrol eden en genç kırıktır (Şekil 2). Bu kırıkları ve havzayı içine alan bölgesel teknonik gelişim aslında tüm GB 19

Anadolu nun jeolojik tarihçesidir. Bölgede Beydağları otoktonu ile Likya ve Yeşilbarak naplarına ait kaya birimlerinin yüzeylemektedir. Bunlar birbirlerinden farklı deformasyon izleri taşımaları sebebiyle kolayca ayrılabilmektedir. Otokton ve alloktonların bölgedeki durumu şöyle özetlenebilir ve/veya basitleştirilerek anlatılabilir: Üst Senoniyen de gelişmiş olası K-G yönlü sıkışma rejimine bağlı olarak yerkabuğu bu bölgede dilimlenmiş ve naplar halinde birbirleri üzerine yerleşmiştir. Eosen sonlarında başlayan K-G yönlü sıkışma sonucu tüm bu kütleler Menderes masifini aşarak Erken-Orta Miyosen de güneye taşınmıştır (Şenel vd., 1994; Şenel, 1997). Güneybatı Anadolu nun güncel yapısını biçimlendiren jeodinamik etkenleri başlıca dört grup içinde toplamak mümkündür. (1) Fethiye-Burdur fay zonunun kuzey bölümünün GB ya doğru hareketi, (2) Isparta açısının doğu kanadının saat yönünde, batı kanadının ise saatin tersi yönde rotasyonu, (3) Afrika levhasının Kıbrıs ve Hellen yayları boyunca Anadolu levhalarının altına dalması ve (4) Anadolu levhasının Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu faylarının kontrolünde güneybatıya doğru hareketi. GPS verileri, Fethiye-Burdur fay zonunun kuzey bölümünde 3 cm/yıllık bir hızla GB yönünde genişlediğini belgelemektedir. Fethiye- Burdur fayı ile sınırlanan GB yönündeki bu hareket, GB- Anadolu da Muğla-Yatağan, Acıpayam-Honaz, Dinar-Çivril, ve Akşehir-Simav gibi KB-uzanımlı aktif normal fayların oluşumuna neden olmuştur (Yağmurlu ve Şentürk, 2005). Şekil 5. Türkiye ve yakın çevresini etkileyen başlıca aktif tektonik yapılar (McClusky vd. 2000 den) 20

Eşen havzası Likya naplarının güneydoğu kesiminde yer alır ve K-G yönelimlidir. Geç Pliyosen boyunca D-B genişleme, K-G normal fayların gelişmesine neden olmuş ve bu lokal alüvyon yelpaze sistemlerinin çökelimi ve rölyef farklılanmalarına neden olmuştur. Pleistosen de K20D gidişli fayların neden olduğu geniş alanlara yayılmış alüvyal-flüvyal sedimantasyon göze çarpar. Bu faylar BKB-DGD genişlemeyle sonuçlanır ve havza içi alanların yükselmesi ve eğimlenmesi ile eski havza tabanının bozulmasına neden olmuştur. Bununla birlikte alüvyal sedimantasyon için kaynak alanların gelişmesi başlamıştır. Holosen den günümüze kadar olan aralık çok önemli K70D gidişli sol yönlü doğrultu atımlı faylarla temsil edilir. Sol yönlü makaslama bileşenlerinin ilave olmasıyla transtansiyonel deformasyonun meydana geldiğini fay kayma analizleri ortaya çıkarır. Bu gerilmelerin Pliyosen-Kuvaterner periyodu boyunca gerilmelerin tansiyonelden transtansiyonele doğru geliştiği anlamına gelmektedir. İlk genişleme fazı Hellen yayönünün dış büyümesinin kinematik etkisi ile açıklanmıştır (ten Veen, 2004). Pliyosen-Kuvaterner yaşlı normal ve doğrultu atımlı faylar bunun kanıtı niteliğindedir. Çeşitli lokalitelerde gözlenen yamaç çökelleri ve fay breşleri, faylanmalardaki gençleşmeyi ve. Kuvaterner deki sismik aktiviteleri ortaya koymaktadır. 21

III. EŞEN VADİSİ PLEYİSTOSEN TORTULLARI- BULGULAR Bu bölümde Kuvaterner birimlerinin depolanma mekanizmaları ve havza içindeki gelişimleri verilecektir. Şeki1 2 ve Şekil 3 de harita konumları gösterilmiştir. Birimlerin haritalanması ve sedimantolojik tanımlarında güncel depolanma ortamı ayrımı esas alınmıştır. Bütün havzalarda olduğu ve Eşen Çayı Havzası nda da beklendiği gibi, havza kenarlarnda kolüvyonlar ve, alüvyon yelpazeleri, havzanın ortasında ise akarsu, taşkın düzlüğü sedimanları ile bu sedimanları getiren taşkın kanalları hakimdir. Aşağıda bunlara ait fasiyesler tanıtılmaktadır. III.1. Yamaç molozları (kolüvyal tortullar) Jeomorfolojik literatürde yamaç tortulları; kolüvyon, birikinti konisi, yamaç döküntüsü (debris slope), talus, dağ eteğindeki taş/çakıl yığını (scree), yamaç artığı/yıkanma çökelleri (slope-waste/wash deposits), yamaç çökelleri (hillslope/hillside deposits) olarak kullanılabildiği gibi; kolüvyon yatakları, tabakalı yamaç döküntüsü (stratified debris slope) şeklinde de ifade edilmektedir (Blikra ve Nemec 1998). Başlıca malzemesi; kaba taneli ve olgunlaşmamış çakıllar olup, dağ yamaçları ile onların tabanlarında ya da diğer eğimli yüzeylerde çökelmiş ve çoğunlukla yerçekimi etkisi ile taşınmış, sınırlı drenaj alanına sahip sediman kütlelerdir. Oluşumlarında başlıca; kaya düşmesi/kaya çığı (rockfall/rock avalanche), moloz akışı (debris-flow), kar akışı (snowflow/slushflow) ve daha az olarak su ve akarsu (water/stream flow) akışları sorumludur (Nemec ve Kazancı 1999). Bunlar genellikle kaba ve köşeli unsurlardan oluştukları için oldukça dik eğimler gösterirler. Bu eğim, tepe noktası yakınında 35-45 o, etek kısımlarına doğru 15-20 o dir (Blikra ve Nemec 1998). Yamaç döküntüsünün denge açısı, kaya cinsine, unsurların yüzey şekline, kuru veya ıslak olduklarına göre değişir. Tipik bir yamaç döküntüsünün profili konkavdır; yani yukarıya doğru dikleşir (Chorley vd., 1984). Çalışma alanında yamaç molozları, ya dağ içi ovalarının dik kenarlarında ya da havza içerisinde faya sınır olan kısımlarda, şerit şeklinde, geniş alanlar kaplamaktadır. Aktif, yani oluşumu halen devam edenler yanında, aktif olmayanlar da mevcuttur. Bu çalışmada daha çok aktif olmayanlar üzerinde durulmuştur; çünkü bunlar göreceli eski yamaçlar ve yamaçları doğuran faylar hakkında bilgi vermektedir. Havza içerisinde yaptığımız incelemelerde, iç yapısının gözlenebildiği yamaç molozu mostrasının oldukça sınırlı olduğu görülmüştür. Eşen Çayı havzasında, Kınık yerleşim merkezinin kuzey kesimleri için yamaç molozları daha çok 22

havzanın doğusunu sınırlayan ana faya bağlı olarak gelişmiş ve oluşumu günümüzde de devam etmektedir (Foto 1). Bunlar Tepedibi mevkisi (Çavdır köyü yaklaşık 2 km kuzeydoğusu) ile Tekerek mevkisi (Mollaveli mahallesi yaklaşık 4 km kuzeydoğusu) arasında ve Kayadibi köyünün doğusunda faya bağlı olarak şerit şeklinde uzanırlar (Şekil 2, 3). Daha kuzeyde Bağlıağaç ve Düğer köyleri doğusu, Yakaköy, Kayacık ve kuzeyinde de yine faya bağlı olarak yamaç molozları geniş alanlar kaplaır. Arazi ve harita gözlemlerine göre bunlar en fazla 100 m kadar kalınlığa sahiptir. Kuzey kesimdeki birimlerin yüzey eğimleri (Kayadibi), tepe noktası civarında 30-35, etek kısımlarına doğru 12-15 ye düşmektedir. Güney kesimdeki birimler (Palamut köyü doğusu civarı) için bu açı biraz daha düşmektedir. Tepe noktası civarında 25-30, etek kısımlarında 8-10 civarındadır. Palamut tan Saklıkent istikametine giderken 5 km de, yolun sağ kesimindeki yol yarmasında gözlem yapılmıştır. Buradaki yamaç molozu Pliyosen yaşlı gölsel birimler üzerine uyumsuzlukla gelir ve mostrada görünür kalınlık yaklaşık 4 m dir. Yamaç molozunun bileşenleri; temele ait çok kötü boylanmalı, kötü-köşeli kireçtaşı çakıllarından oluşmaktadır. Molozu oluşturan çakıllar maksimum 30 cm, ortalama 7 cm tane boyuna sahiptir. İstif matriks desteklidir ve taneler çamur matriks içerisinde yüzer halde gözükmektedir (Foto 2). Tüm bu özellikler bu malzemenin yakın bir kaynaktan, daha çok gravite etkisi ile taşındığını gösterir. Üzerlerindeki büyük ağaçlar ise birikimin göreceli eski olduğunu işaret eder. Foto 1. Havzanın doğu kenarını sınırlayan ana fay ve buna bağlı gelişen, üst kısımları aktif yamaç molozları (Kayadibi köyü) ve bunların koni biçimli dağılışları 23

Foto 2. Havzanın doğu kenarında ana faya bağlı gelişmiş yaşlı kolüvyonlar (üzeri ağaçlı). Havzanın doğu kenarında ana faya bağlı yamaç döküntüleri Düğer köyü batısında ve Yakaköy kuzeyinde geniş alanlar kaplamaktadır. Fakat bölge heyelanlı olması bakımından gözlem yapacak mostra bulunamamıştır. Doğu kenardaki diğer bir gözlem noktası Kayadibi köyünün yaklaşık 2 km güneybatısındadır. Burada tektonik deformasyona uğramış yamaç molozları bulunur ve yaklaşık 15 m kalınlığa sahip birim 350/22 eğimli çakıltaşı-çamurtaşı ardalanmalı ve yer yer ince kumtaşı tabakası içerir. Ortalama 15 cm, maksimum 50 cm tane boyuna sahip çakıltaşı tabakaları, köşeli-orta yuvarlak, disk-küre şekilli ve çoğunluğu kumtaşından türemiş ve az miktarda kireçtaşı çakıllardan meydana gelmektedir. Yamaç molozlarına ait diğer bir gözlem noktası Kınık yerleşiminin 2 km kuzeybatısında, Eşen Çayı batı kesiminde yer alır. Bu kesimde yaklaşık D-B uzanımlı olan ve havzanın güney kısmını düşüren faya bağlı olarak gelişmiş kolüvyon, eğimli (240/30 ) gölsel Pliyosen birimleri üzerine erozyonel olarak gelir (Foto 3). Yaklaşık 1,5 m görünür kalınlığa sahip istif, maksimum 20 cm, ortalama 5 cm tane boyundaki temelden türemiş kireçtaşı çakıllarından oluşmaktadır. Akış yönü için çok fazla ölçüm yapılamamakla beraber çakılların dizilişlerinde, uluslararası gösterimle a(t) b(i) tespit edilmiştir (çakılların uzun eksenleri- a eksenlerdepolanma düzlemine paralel, orta eksenleri-b ekseni- binik veya kiremitlenme durumundır. ). 24

Foto 3. Kınık civarında Pliyosen üzerine gelen yamaç döküntüsü Fethiye-Kaş karayolu üzeri, Gölbent yerleşim merkezinin yaklaşık 3 km kuzeydoğusunda, Yağcılar mahallesinin yaklaşık 2 km kuzeyinde yine yaşlı yamaç molozu yüzleği izlenmiştir. Tabanı görünmemekle beraber, mostra kalınlığı yaklaşık 3 m dir. Birim iyi pekişmiş, köşeli, boylanması kötü, ortalama tane boyu 5 cm, maksimum 40 cm olan kireçtaşı çakıllarından oluşmaktadır. Tane destekli olan birimde taneler arasında yer yer böbreğimsi yapıda kalsiyum-karbonatlı yapılar gözükmektedir. Gözlem yapılan mostrada sedimanter yapı, tabaka, derecelenme görülmemiştir. Genel olarak düzensiz bir fabrik sunmalarına rağmen akış yönünün yaklaşık olarak DKD olduğu görülmüştür. Yüzlekteki her biri ayrı tabakalar oluşturan kaliş gelişimleri, moloz akması, tane akması ve döküntüler şeklinde gelişen alt fasiyesler, birikimin oldukça uzun zaman aralığında oluştuğunu ve bu sırada bir çok iklim değişiklikleri yaşandığını işaret eder (Blikra ve Nemec, 1998; Nemec ve Kazancı, 1999). Havza batısında yamaç molozları yine ana faya bağlı olarak gelişmiş ve fakat yayılım alanı çok dardır. Bunlar daha çok fayın Kınık a yakın kesimlerinde ve Gölbent civarında görülmektedir. Bu kesimlerde kalınlıkları yaklaşık 30 m yi bulmaktadır. Havzanın güney kesimlerinde yamaç molozlarının yayılım alanı dar olmakla beraber Ova Gölü nün doğusu ve güneyinde, Kısık boğazının ovaya açılan kesiminin doğusunda ve Patara oluğunda fay kontrollü olarak gelişmişlerdir (Şekil 3). Bu kesimlerde birimlerin kalınlıkları yaklaşık 25-30 metre olarak ölçülmüştür. 25

Şekil 6. Havzanın doğu ve batı kenarlarına ait topografik kesitler. Sol sütundakler doğu kenara, sağ sütundakiler ise batı kenara ve Gölbet civarına aittir., Eşen Havzasının üzerinde açıldığı temelin litolojik ve morfolojik doğası (sert karbonatlar, dik ve yüksek yamaçlar), yaygın ve kalın kolüvyon istifi oluşturmasını gerektirir. Foto 1 de bunlar zaten açıkça görülmektedir. Fakat bunların kalınlıklarını tespit etmek kolay değildir. Özellikle göreceli genç ve aktif olanlarda kalınlık tespiti çok zordur. Yöntem olarak, kolüvyon konilerinin bulunduğu yerlerin yüksek çözünürlüklü topografik kesitlerinin çıkarılması, bu kesitlerde görünen çıplak temelin profil bozulmasından yararlanarak kalınlık hesaplaması yoluna gidilmiştir. Yöntem, yamaç molozu ihtiva etmeyen çıplak yüzeylerin profilinin yamaç tabanına kadar uygun eğimle indirilmesi esasına dayanır. Şekil 6 bu kesitleri ve üzerinde ayrılan birikimleri göstermektedir. Bu yöntemle tespit edilen kolüvyon kalınlığı 26

10-75 m arasında değişmektedir. Modern ve/veya genç kolüvyonların kalınlığını belirlemeye çalışan bu yöntemde önemli hata payı olduğu düşünülebilir, ama şimdilik kolüvyon kalınlıkları hakkında fikir vermektedir. Buraya kadar, yerleri ve genel durumları tarif edilerek Eşen Havzasındaki yamaç molozlarının tanıtılmasına çalışılmıştır. Güncel/genç olanları daha iyi korunmuşken aktif olmayan/göreceli yaşlı olanların bir haylı aşındıkları ve tahrip oldukları tespit edilmiştir. III.2. Alüvyon yelpaze tortulları (alüvyal tortullar) Bu başlık altında, havzada görülen alüvyon yelpaze istifleri ile morfolojik olarak tespit edilen alüvyon yelpazeleri tanıtılacaktır. Eşen Havzasında Kuvaterner boyunca tektonik aktivite ve iklimsel değişimlere bağlı olarak alüvyon yelpazeleri meydana gelmiştir. Yayılım olarak KD-GB gidişli havza boyunca ana faylara bağlı olarak havza merkezine doğru oluşmuşlardır (Şekil 3). Bu yelpazeler göreceli olarak yaşlandırılmış ve yaşlı (Erken-Orta Pleistosen?) ve genç (Geç Pleistosen- Holosen) olarak iki grup altında toplanmıştır. Aşağıda yaşlıdan gence doğru A ve B simgeleri ile tanıtılmışlardır. Yaşlı yelpazelerin (A grubu) depolanma geometrileri ekseriyetle bozulmuş haldedir. Çoğu kez aşınma veya yarmalar sebebiyle iç yapıları görünür haldedir. Genç yelpazelerin ise (B grubu) şekilleri iyi korunmuş ve fakat iç yapıları gözlenemez durumdadır. A-1. Kınık-Çavdır alüvyon yelpazesi Yelpaze Kınık yerleşim merkezinin 500 m kuzeydoğusundan başlar, Çavdır ve çevresinde yayılım gösterir ve havzanın doğu kenarına kadar uzanır. 16 km 2 lik alan kaplayan yelpazenin uzunluğu bazı yerlerde 4 km ye ulaşır (Şekil 3). Yelpazenin iç yapısı için Kaş-Fethiye karayolunun Kınık kesiminde, ev yapımı için açılmış yarmada gözlem yapılabilmiştir. Burada istifin tabanı görülmemekle beraber 35 metrelik kalınlık ölçülmüştür (Foto 4). Mostranın görünen en alttaki 2 metrelik kısmı, tane destekli, maksimum 30 cm, ortalama 5 cm boya sahip, kötü-orta yuvarlak, boylanması kötü ve disk-küre şekilli kireçtaşı çakıllarından meydana gelmiştir. Çakıllar düzensiz bir fabrik sunar ve tabakalanma belirsizdir. Kabaca normal derecelenme görülür. Tane boyu istifin üzerine doğru incelir ve koyu kırmızı renkli çamurtaşına (paleosol) geçilir. Erozyonal olarak üzerine kalınlığı 3 m olan birim gelir. Tane destekli, maksimum 100 cm, ortalama 5 cm tane boyuna sahip, yuvarlaklığı orta-kötüdür ve iri tanelerin yuvarlaklığı daha kötüdür. 27

Hava fotoğrafı incelemelerinde yelpaze geometrisinin kaybolduğu görülür. Bu yelpazenin oluştuktan sonra tektonik etkilere maruz kaldığını göstermektedir. Bazı araştırıcılar, genel olarak alüvyal yelpazelerde yakınsak fasiyeslerin fazla kanallı ve merceksi tabakalı, buna karşın ıraksak fasiyeslerin ise daha yayvan kanallı ve örtümsü tabakalı olduğunu belirtilir (Collinson, 1996). Bu özelliklere göre incelenen mostra yelpazenin ıraksak kısmına ait olmalıdır. İstifte genel olarak moloz akması çökelleri hakimdir ve sedimanter yapı gözlenmemiştir. Bol miktarda kil boyu çamur matriksli, taneler yer yer çamur desteklidir ve binik yapı veya akıntıya uygun yönelme çok azdır. Akıntı yönü 210-200 olarak ölçülmüştür. Foto 4: Kınık-Çavdır alüvyon yelpazesinin yarmada görünüşü Bu alüvyon yelpazesi, faylarla kesilmiş olması ve içinde paleosol bulunması sebebiyle çok daha yaşlı ve Pliyosen istifi olarak haritalanmış ve Mollaveli Konglomera Üyesine katılmıştır (Bozyiğit, (1997). Yeni bir çalışmada aynı istif flüvyal birim (Q 1 _fl 2 ) olarak haritalanmıştır (Ten Veen, 2004). Tarafımızdan hem stratigrafi hem morfoloji gözetilerek Kuvaterner in göreceli en yaşlı alüvyon yelpazesi olarak belirlenmiştir. İçindeki paleosol seviyeleri aşağıda ayrıca tanıtılacaktır. A-2. Eşen Alüvyon yelpazesi Eşen yerleşim merkezinin yaklaşık 1,5 km güneydoğusunda, Kaş-Fethiye karolu üzerindeki yol yarmasında gözlem yapılmıştır. Yolun her iki tarafında da gözlemlenen 3 m kalınlığa sahip yelpazeye ait kanallar, KKD ya (9/2 ) eğimli Pliyosen gölsel birimleri üzerine erozyonal olarak gelmektedir (Foto 5, 6). Kireçtaşı çakıllarından oluşan birim kanal tabanında iri çakıllara sahip ve yukarı doğru normal bir derecelenme sunar ve matriks baskın hale geçer. Ortalama 5 cm, maksimum 80 cm tane boyuna sahip çakıllar, köşeli-yarı yuvarlak, disk-küre 28

şekillidirler. Boylanma kötüdür ve taneler düzensiz bir fabrik sunarlar. Kanalın duruşuna göre akım yönü GD olarak tespit edilmiştir. Foto 5, 6. Eşen alüvyon yelpazesine ait kanal dolguları A-3. Çetilidüz alüvyon yelpazesi: Çetilidüz Köyü içerisinden geçen yolda, yol yarmasında gözlem yapılmıştır. 4 m kalınlığa sahip istif çoğunlukla ofiyolit çakıllarından ve beraberinde kireçtaşı çakıllarından oluşmaktadır. İstif genel olarak matriks desteklidir ve aralarda merceksi çakıl kanalları içerir (Foto 7). Çakıllar yarı yuvarlak-yuvarlak, kötü-orta derece boylanmış ve disk-küre şekillidir. Ortalama tane boyu 5 cm, maksimum 25 cm dir. İstif içerisinde düzensiz bir fabrik görülür. Foto 7. Çetilidüz alüvyon yelpazesi ve içindeki kanal dolgusu A-4. Yelken mahallesi alüvyon yelpazesi Yelpaze, havzanın batı kenarında, Dereboğazı ndan başlar ve kuzeydoğusunda yer alan Yelken mahallesine doğru yayılım gösterir ve yaklaşık 1,5 km 2 yayılım gösterir. Yelpazeye ait mostra Fethiye-Kaş karayolu üzerinde Yelken mevkisindeki yol yarmasında yapılmıştır. Yaklaşık 3 m kalınlığındaki birim üzerine uyumsuzlukla geldiği Pliyosen yaşlı ve eğimlenmiş gölsel kiltaşı-marn birimlerini erozyonel olarak üzerler (Foto 8). Genel olarak çamur akması 29

karakterinde olan ve ıraksak fasiyesi temsil eden bu kesimde; matriks içerisinde boylanması kötü, yarı yuvarlak-yarı köşeli, disk ve küre şekilli kireçtaşı çakılları yer alır ve düzensiz bir fabrik sunarlar. Çakılların ortalama tane boyu 6 cm, maksimum 25 cm dir. Foto 8. Yelken Mahallesi alüvyon yelpazesinin erozyonal tabanı Eşen Havzası içinde belirli alanlar kaplayan bu dört büyük alüvyon yelpazesine ilaveten, yine göreceli yaşlı ve fakat daha küçük boyutlu olanlar vardır. Bunların yerleri yüzölçümleri şöyledir: -Minare köyünün 2 km kuzeyinde, yaklaşık 1 km 2, -Minare köyü güneyinde, yaklaşık 2 km 2, -Eşen in batısında, 5,2 km 2, -Balık tepe önünde, 1,16 km 2, -Erentepe civarındaki, 0,56 km 2, -Çaykenarı kuzeybatısı, 0,68 km 2 B. 1 Kabaağaç alüvyon yelpazesi Kabaağaç köyündeki bu yelpaze havzadaki bütün yelpazelerin en büyüğüdür ve harita üzerinden, yaklaşık 8,5 km 2 yüzölçümü olduğu tespit edilmiştir (Fig. 3). 30

B. 2. Gölbent alüvyon yelpazesi. Gölbent köyünün kuzeyinde bulunur ve yaklaşık 4 km 2 kadar yüzölçümü vardır. Göreceli genç olan alüvyon yelpazaelerinin de büyümesi ve/veya üzerinde tortul birikmesi sözkonusu değildir. Bu durum yelpaze üzerlerindeki bitki örtüsünden anlaşılmaktadır. Zaten üzerleri tarım alanı haline getirilmiştir. Bu durum son birkaç on yıldır yörenin daha az yağış almasının sonucu olabilir. III.3. Eski topraklar (paleosoller) Eşen Havzası Kuvaterner tortulları içinde, stratigrafik bakımdan değil ve fakat sedimantolojik oluşum çeşitliliği açısından önemli oluşuklar eski topraklar (paleosoller)dir. Göreceli yaşlı alüvyon yelpazesi istifleri içinde ara tabakalar halinde bulunurlar Foto 9). Bu bölümde paleosoller tanıtılacaktır. Foto 9. Eski toprakların gözüktüğü Çavdır alüvyal istifi ve içindeki ve eski toprak seviyeleri. 31

Eşen Havzası paleosollerinin en önemli özelliği aynı alüvyon yelpazesi içinde üst üste gelişmiş olmalarıdır (Foto 10). K5 K4 K3 K2 K1 K1A Foto 10. Kınık alüvyon yelpazesi içindeki paleosol seviyeleri Alüvyal istifler içinde gelişen eski toprak seviyeleri değişik kalınlıkta olabilmektedir. Herbir toprak seviyesi, alüvyal istifin depolanmasındaki duraklama ve/veya depolanmanın olmaması demektir. Dolayısyla toprak seviyelerinin kalınlığı doğrudan depolanma kesikliği süresine karşılıktır. İncelenen seviyelerin kalınlıkları çoğunluka 10-60 cm arasındadırlar. Eski toprak düzeylerinin yanal devamlılıkları yüzleğin konumuna göre değişmektedir. En dikkat çeken özelliklerden birisi, bu gözlem yerinde yatay ve hatta temel kayalara doğru çok hafifçe eğimlenmiş olmalarıdır. Eski toprak seviyeleri ölçülü kesitler yardımıyla incelenmiştir (Şekil 7). İstifin toplam kalınlığı 30 metre kadardır. Toprak seviyeleri beş adet çok koyu kırmızı renkli çamurtaşı tabakaları halindedir. Koyu renk aşırı oksitlenme ve demir birikimi nedeniyledir. Bu düzeylerde aşırı killeşme ve alterasyon dikkat çeker. Bununla beraber tipik tporaklarda görülen A, B, C, D zonları yoktur. Yalnızca tek zon B zonu bulunmaktadır. 32