DÜNYA DA BU HAFTA 27 31 TEMMUZ 2015 2015/D-12
ÇİN'DE SANAYİ ŞİRKETLERİNİN KARLARI GERİLEDİ Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin'de sanayi şirketlerinin karları yüzde 0,3 azaldı. Çin'de sanayi şirketlerinin karları Haziran ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,3 geriledi. Karlar, Nisan ayında yüzde 2,6 ve Mayıs ayında yüzde 2,6 artış göstermişti. Yılın ilk 6 ayında ise sanayi şirketlerinin toplam karları yüzde 0,7 geriledi. İlk 6 ayda 41 sanayi sektöründen 30'u karlarında büyüme rapor ederken, 11 sektörde karlar azaldı. Karların en çok azaldığı sektör yüzde 68,4 ile petrol ve doğal gaz olurken, bu sektörü yüzde 56,8 ile madencilik takip etti DEFLASYON KORKUSU GERİ DÖNDÜ Dünyada deflasyon korkusu yatırımcılar ve politika yapıcılar için geri döndü. Borç sorunlarıyla mücadele eden dünyada fiyatların düşmesiyle ortaya çıkan korku, yatırımcılar ve bankacılar için geri dönmüş durumda. Geçtiğimiz yıl deflasyon korkularının ortaya çıkmasında en önemli rollerden birisini oynayan petrol ve emtia fiyatlarındaki düşüş hız kesmeden devam ediyor. Öte yandan Shanghai borsasında bu yaz yaşanan şok düşüşler Çin ekonomisinin yavaşladığı ve küresel büyümede keskin bir düşüşe yol açabileceği endişelerini doğururken, düşük tüketici fiyatları ABD'de faizlerin artmasını zorlaştırıyor. Bahar ayları itibariyle kaybolmaya başlamıştı Yatırımcıların petrol fiyatlarındaki düşüşlerin sonlandığını düşünmesiyle beraber bahar ayları itibariyle deflasyon korkuları ortadan kaybolmaya başlamıştı. Yatırımcılar merkez bankalarının bastığı paraların küresel ekonomide yeniden canlanma yaratacağı inancıyla hükümet tahvillerinin güvenliğinden çıkarak tahvil getirilerinin yükselmesini sağlamışlardı. Fakat Thomson Reuters Emtia Araştırma Bürosu Endeksi Temmuz ayında yüzde 10 düşerek 2009 yıllarından başından bu yana en zayıf seviyeye indi. Uzun süren deflasyon dönemleri özellikle hanehalkı, şirket ve hükümet borçlarının yüksek olduğu gelişmiş ekonomileri tehdit ediyor. Tüketici fiyatlarının düşmesi durumunda bu ülkelerin borçlarının gerçek değeri yükseliyor ve geri ödemeyi daha da zorlaştırıyor. Tüketici enflasyonu dünya genelinde zaten sıfıra yakın bir seviyede. Gelişen piyasa ekonomilerinde Çin öncülüğünde yaşanan keskin yavaşlamadan dolayı ABD, İngiltere ve diğer Avrupa ekonomilerindeki toparlanma bile fiyatların üzerinde önemli bir baskı oluşmasını engelliyor. EURO BÖLGESİ NEGATİF ŞOKLARA KARŞI KIRILGAN IMF: Euro Bölgesi, büyüme beklentileri cılız ve politika imkanları sınırlı olduğundan, negatif şoklara ve uzun dönemli düşük büyümeye karşı kırılgan. Uluslararası Para Fonu (IMF) Euro Bölgesi'ndeki ekonomik toparlanmanın düşük petrol fiyatları, parasal genişleme ve zayıflayan Euro ile güçlenmesine karşın, devam eden kırılganlıkların orta vadeli büyüme beklentilerini aşağı çektiğini belirtti.
IMF, Euro Bölgesi'ne ilişkin yıllık gözden geçirme raporu niteliğindeki "4. Madde Konsültasyonu"nu yayımladı. Raporda, bölge ekonomisindeki iyileşmenin güçlendiğine işaret edilirken, "Artan iç talep, düşük petrol fiyatları, ECB'nin (Avrupa Merkez Bankası) genişletilen varlık alımı çerçevesinde süren parasal genişleme ve zayıflayan Euro, toparlanmayı güçlendiriyor. İyileşen güven, yükselen enflasyon beklentileri ile rahatlayan kredi şartları, toparlanmanın orta vadede devam etmesinin muhtemel olduğunu ortaya koyuyor" ifadelerine yer verildi. Euro Bölgesi'nin bu yıl yüzde 1,5 ve gelecek yıl yüzde 1,7 büyümesini bekleyen IMF, ayrıca bu yıl sıfıra yakın seyredecek manşet enflasyonun 2016'da yüzde 1,1'e yükseleceği tahmininde bulundu. "Orta vadeli görünüm cılız " Raporda, büyümeye yönelik risklerin önceki yıllara kıyasla dengelendiği ve toparlanmayı destekleyen faktörlerin ekonomiye beklentinin üstünde yarar sağlayabileceği kaydedilirken, bazı aşağı yönlü risklerin ise mevcudiyetini koruduğu vurgulandı. Söz konusu risklerin, "yükselen piyasa ekonomilerinin yavaşlaması", "düşük enflasyon", "jeopolitik gerilimler" ve "finansal piyasalardaki dalgalanma" olarak sıralanan raporda, Yunanistan'daki olayların son dönemdeki finansal dalgalanmaları tetiklediğine işaret edildi. Bununla birlikte, bölgenin orta vadeli ekonomik görünümünün "kronik" talep eksikliği, düşük verimlilik ve bozulan şirket-banka bilançoları nedeniyle "cılız" olarak nitelendirildiği raporda, orta vadeli büyüme oranının yüzde 1 civarında kalacağı tahminine yer verilirken, bunun birçok üye ülkedeki işsizlik oranını kabul edilebilir seviyelere indirmeye yetmeyeceğinin altı çizildi. "Euro Bölgesi negatif şoklara karşı kırılgan" Yıllık gözden geçirme raporunda "Euro Bölgesi, büyüme beklentileri cılız ve politika imkanları sınırlı olduğundan, negatif şoklara ve uzun dönemli düşük büyümeye karşı kırılgan. Zayıf orta vadeli görünümle mücadele edilebilmesi için kapsamlı politikalar gerekiyor" değerlendirmesini yapan IMF, bu bağlamda yapısal reformların hızlandırılması, banka bilançolarının temizlenmesi ve ekonomik yönetim sisteminin güçlendirilmesi tavsiyesinde bulundu. ALMANYA GÖZÜNÜ İRAN'A DİKTİ Almanya ile İran arasında geçen yıl yaklaşık 2,7 milyon euro olan dış ticaret hacminin orta vadede 10 milyar euroya ulaşabileceği belirtiliyor. İran ile BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa ile Almanya (5+1 ülkeleri) arasında Viyana'da süren nükleer müzakerelerde anlaşmaya varılması, İran ile Batılı ülkeler arasında ekonomik ve siyasi işbirliğinin artacağı yönündeki beklentileri gündeme getirdi. İran'a mali ve siyasi yaptırımların kalkması, Almanya ekonomisi için de yeni bir pazar anlamına geliyor. Özellikle makine, otomotiv, raylı araç üreticileri ve küçük aile şirketleri açısından İran'da yeni ticaret olanakları bulunabileceği belirtiliyor. Anlaşmanın hemen sonrasında Batılı ülkeler ile İran arasında bazı adımlar atılmaya başlandı. Bu süreçte, özellikle Almanya'nın istekli tavrı dikkati çekti.
Almanya Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel, İran ile varılan anlaşmanın ardından ilk Batılı siyasetçi olarak Alman iş adamları heyeti ile 19 Temmuz'da Tahran'a giderek İran-Almanya Ekonomik İşbirliği Toplantısı'na katıldı. İkili ekonomik görüşmelerin ve iş potansiyellerinin ele alındığı toplantıları gerçekleştiren heyette yer alan Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DIHK) Başkanı Eric Schweitzer, Alman basınına yaptığı açıklamada iki ülke arasındaki ticaret hacminin genişleme potansiyeline sahip olduğunu belirtti. İran'ın 1970'li yıllarda Almanya'nın Avrupa dışındaki en önemli ikinci büyük ihracat pazarı olduğunu aktaran Schweitzer, yaptırımların kalkmasının ardından İran'la kısa süre içinde 5 milyar euroluk, orta vade ise 10 milyar euroluk ticaret hacmine ulaşılabilineceğini kaydetti. Ayrıca, iki ülke arasında bankacılık alanında da iş birliği yapılması gündeme geldi. Bakan Gabriel'in ziyaretinin ardından İran'ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı, Tahran ve Berlin hükumetlerinin Ortak Bankacılık Komitesi kurma kararı aldığını bildirdi. ÇİN'İN TEKSTİL İHRACATI YILIN İLK YARISINDA DÜŞTÜ Çin'in bu yılın ilk yarısında tekstil ve konfeksiyon alanında gerçekleştirdiği ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,1 oranında geriledi. Çin Uluslararası Radyosu'nun haberine göre, Çin Tekstil Ürünleri İhracat ve İthalat Derneği'nden dün yapılan açıklamaya göre, olağan ticaret yöntemiyle gerçekleştirilen tekstil ve konfeksiyon ihracatı yüzde 2,78 oranında, imalat ticareti yöntemiyle gerçekleştilen tekstil ve konfeksiyon ihracatı yüzde 14,2 oranında azaldı. İRAN İKİ YENİ NÜKLEER SANTRAL İNŞA EDECEK İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi, ülkenin tek nükleer santraline ev sahipliği yapan Buşehr kentinde iki yeni nükleer santral inşa edileceğini açıkladı. İran devlet televizyonuna konuşan Salihi, Buşehr'de inşa edilecek reaktörlerin yaklaşık 10 milyar dolara mal olacağını belirtti. Salihi, nükleer anlaşmadaki Arak'taki ağır su reaktörünün yeniden tasarlanması konusu ve diğer nükleer projelerle ilgili Çinli yetkililerle görüşmeler yapıldığını ifade ederek, "Nükleer uzmanlarımız ve onların uzmanları hem Çin hem de İran'da birkaç kez bir araya gelerek, görüşmelerde bulundu" ifadelerini kullandı. Salihi, Viyana'da Çin ve ABD'li yetkililerle konuyu detaylıca ele aldıklarını ve Pekin'de İran, Çin ve ABD arasında üçlü görüşmeler yapılması konusunda uzlaşmaya vardıklarını kaydetti. Arak'taki ağır su reaktörü, nükleer görüşmelerde temel anlaşmazlık noktalarından birini oluşturuyordu. BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ve Almanya'nın oluşturduğu 5+1 ülkeleri, atom bombası yapımında kullanılabilecek ölçüde plütonyum üretebileceği endişesiyle reaktörün kapatılmasını veya hafif su reaktörüne dönüştürülmesini talep ediyordu. Avusturya'nın başkenti Viyana'da imzalanan nükleer anlaşmayla Arak'taki reaktörün restorasyonu konusunda anlaşmaya varılmıştı. Kaynak: www.ekonomi.gov.tr
İSRAİLLİ İLERİ TEKNOLOJİ ŞİRKETLERİNİN TOPLADIĞI YATIRIMLAR REKOR DÜZEYDE İsrail teknoloji şirketleri hızla yabancı yatırım tolamaya devam ediyor. Yılın ikinci çeyreğinde toplanan yatırım rekor düzeyde, 1.12 milyar Dolar. Bu meblağ, bir önceki çeyreğe kıyasla %12, geçen yılın ikinci çeyreğine kıyasla %20 artış ifade ediyor. Bu yılın ilk yarısında 342 teknoloji şirketi toplam 2.1 milyar Dolar yatırım topladılar (2014 yılının ilk yarısında 334 şirket 1.6 milyar Dolar yatırım toplamıştı). 2013 yılının ilk yarısında ise toplanan meblağ 878 milyon Dolar idi. Yani, İsrail'in yüksek teknoloji şirketlerine yapılan yatırım iki yıl içinde 3 katına yakın artmış oldu. Bu yıl şirket başına toplanan ortalama yatırım 6.1 milyon Dolar oldu (geçen yılın aynı döneminde 4.8, 2013 yılının aynı döneminde ise 2.9 milyon Dolar idi). Kaynak: www.ekonomi.gov.tr AVRUPA'DA HANEHALKI REEL GELİRİ ARTTI Euro Bölgesi'nde ve AB'de kişi başına düşen hanehalkı reel geliri ilk çeyrekte yüzde 0,9 artış kaydetti. 29 Temmuz 2015 Çarşamba 13:46 Euro Bölgesi'nde kişi başına düşen hanehalkı reel geliri yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,9 arttı. Avrupa İstatistik Ofisi'nin (Eurostat) verilerine göre, 19 üyeli Euro Bölgesi'nde kişi başına düşen hanehalkı reel geliri yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,9 artış kaydetti. Söz konusu oran, 2014 yılının son çeyreğinde yüzde 0,1 artmıştı. Para Birliği'nde kişi başı hanehalkı reel tüketimi ise bir önceki çeyrekteki yüzde 0,2'lik artışın ardından bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,8 yükseldi. Söz konusu dönemde, 28 üyeli Avrupa Birliği'nde de kişi başına düşen hanehalkı reel gelirinde yüzde 0,9'luk artış belirlendi. AB'de bir önceki çeyrekte kişi başına düşen hanehalkı reel geliri yüzde 0,4 artış kaydetmişti. Birlik'te, kişi başı hanehalkı reel tüketimi ise önceki çeyrekteki, yüzde 0,2'lik artışın ardından yüzde 0,8 yükseldi. RUSYA DÖVİZ ALIMINI ASKIYA ALDI Rusya Merkez Bankası rezervlerini artırmak için döviz alımına son verdi. 29 Temmuz 2015 Çarşamba 10:24 Rusya Merkez Bankası(MB) bugün yaptığı açıklamada, piyasada oynaklığın artması sonrasında uluslararası rezevrlerini artırmak için döviz alımına son verdiğini bildirdi. Rusya MB açıklamasında piyasadan döviz alımına dün itibariyle son verildiğini belirtirken, 27 Temmuz tarihinde 160 milyon dolar aldığını da ifade etti. Rusya MB açıklaması sonrasında ABD Doları/Rus Rublesi paritesi 59,3846 seviyesine kadar geriledi. Şu sıralarda ise düne göre yüzde 0,40 düşüşle 59,74 seviyesinden işlem görüyor.
İNGİLTERE DE KÜÇÜK ÖLÇEKLİ ŞİRKETLER İÇİN KOMİSYON KURULUYOR İngiliz Hükümeti, küçük ölçekli tedarikçilerin özellikle büyük şirketlerle ticari ilişkileri esnasında karşılaştıkları anlaşmazlıkların çözülebilmesi amacıyla bir komisyon kurma yolunda ilk adımı attı. Small Business Commissioner adı altında kurulacak komisyon, küçük ölçekli şirketlere ticari anlaşmazlıkları engelleme ve çözme konularında bilgi sağlama, anlaşmazlığa düşen şirketleri gerekli hallerde arabuluculuk hizmeti sağlayan şirketlere yönlendirme ve adil olmayan ticari usülleri araştırma ve raporlama görevlerine sahip olacak. Kaynak: www.ekonomi.gov.tr