ASO MECL S. Kayıtdışılık, Sadece Maliye Bakanlığı nın Değil, Yol Açtığı Haksız Rekabet Nedeniyle Hepimizin Sorunudur



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Değerli İhracatçılar, Değerli Basın Mensupları,

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2010 YILI OCAK- HAZİRAN DÖNEMİ MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

ASOMECLİS. Ankara Sanayi Odası Meclis Toplantısı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

Ekonomi Bülteni. 13 Nisan 2015, Sayı: 12. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mart Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015

DEVLET BAKANI VE BAŞMÜZAKERECİ BABACAN: TÜRKİYE, İŞ YAPMAK, HİZMET ÜRETMEK, ÜRÜN ÜRETMEK, PARA KAZ

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2011, No:5

Türkiye, bu oranla araştırmaya katılan 24 ülke arasında 5. sırada yer alıyor.

SAYIN BAŞKAN, ANKARA SANAYİ ODASININ DEĞERLİ MECLİS ÜYELERİ, HEPİNİZİ, ŞAHSIM VE YÖNETİM KURULU ADINA SAYGIYLA SELAMLIYORUM.

Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur

Sayı: 2009/18 Tarih: Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı

Türkiye nin TL cinsinden yatırım yapma açısından

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Temmuz 2012, No: 36

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

AR& GE BÜLTEN. Dünya Ekonomisi Ne Durumda. Dolayısıyla ülkemiz ekonomisi, dünya ekonomisindeki büyüme-gelişme konjonktürüne daha duyarlı hale geldi.

Bu yıl 2.si düzenlenen Euromoney Türkiye Finans ve Yatırım Forumu nda Akbank adına sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mayıs 2012, No: 33

Kur artışının ekonomiye olumlu ve olumsuz etkileri var

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Yurtdışına kâr transferi 8 yılda 54 milyar doları aştı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 20

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

Ekonomi Bülteni. 15 Haziran 2015, Sayı: 15. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE YAŞANAN GELİŞMELER VE 2011 YILI EKONOMİK BEKLENTİLERİ. Dr.Süleyman Yaşar. 17 Nisan 2011

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

AKP ye Soruyoruz CHP EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI

ASOMECLİS. Ankara Sanayi Odası Meclis Toplantısı

Ekonomi Bülteni. 08 Haziran 2015, Sayı: 14. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

Sayın Uşak Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Üyelerimiz ve Meslek Komite Başkanlarımız;

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ağustos 2013

GENEL BAŞKANIN MESAJI

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2012, No: 29

HAFTALIK EKONOMİ RAPORU

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

DEVLET BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN YAPISAL REFORMALARIN MAKROEKONOMİK ETKİLERİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI (26 EKİM 2007 ANKARA)

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Aralık 2011, No:14

Konuşmama ekonomik değerlendirmelerimle devam edeceğim.

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

ASOMECLİS. Ankara Sanayi Odası Meclis Toplantısı

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

2 TEMMUZARAL I K

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Ekonomi Bülteni. 29 Ağustos 2016, Sayı: 34. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI

Ekonomi Bülteni. 03 Ağustos 2015, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 86

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN SYMES IN " TÜRKİYE DE ENFLASYON DİNAMİKLERİ: FIRSATLAR VE RİSKLER KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI

ANADOLU NUN İKİNCİ 500 DE YILDIZI PARLADI ARAŞTIRMA

Ekonomi Bülteni. 14 Aralık 2015, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

FİRMALARIN PLAKA TAHDİTİ GÖRÜŞLERİ

1930 DÜNYA BUHRANI DÂHİL, TÜRKİYE BU KADAR AĞIR KRİZ YAŞAMADI.

tepav Tasarruf kamudan başlar Nisan2012 N DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 58

GSYH (Milyar TL, Cari Fiyatlarla) GSYH (Milyar $, Cari Fiyatlarla)

HAFTALIK BÜLTEN 02 MAYIS 06 MAYIS 2016


Türkiye Ekonomisinde Temel Sorunlar ve CHP nin Ekonomi Politikaları Eylül 2012

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mayıs Toplantı Tarihi: 24 Mayıs 2016

Hüsnü Özyeğin; YİSAD da konuştu Türk yöneticiler her yerde başarılı

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ BASIN BÜLTENİ TÜRMOB DAN MALİYE BAKANI NA ZİYARET

GÖSTERGELER. Altın ihracat ve ithalatı (Bin $) Altın ihracatı (Milyon $)

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

06 Temmuz 10 Temmuz 2015

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 71

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 25 Mayıs 2016 Ankara

Türkiye de melek yatırımcıların ve

TÜRKONFED KOBİ PERSPEKTİFİ MAYIS 2016

Transkript:

Kayıtdışılık, Sadece Maliye Bakanlığı nın Değil, Yol Açtığı Haksız Rekabet Nedeniyle Hepimizin Sorunudur NURETTİN ÖZDEBİR ASO YÖNETİM KURULU BAŞKANI Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli Müsteşarım, değerli misafirlerimiz ve Ankara Sanayi Odası nın değerli Meclis üyeleri, basınımızın güzide temsilcileri; hepinizi şahsım ve Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum. Sayın Bakanım, hoş geldiniz. Yoğun programınızdan vakit ayırıp Oda Meclisimize katıldığınız ve bizlere çeşitli sorunlarımızı size iletme fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederiz. Burada oluşunuzu bir fırsat olarak değerlendirip vergi sistemine ilişkin bazı görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz. Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, içinde bulunduğumuz küresel rekabet ortamında ülkelerin vergi sistemleri önemli bir rekabet unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle vergi sistemimiz, bu küresel rekabet şartları hesaba katılarak gözden geçirilmeli, vergi politikaları rekabet gücümüzü gözetmelidir. Bu konu Hükümet programında yer almış ve vergi politikalarında rekabet gücümüzün artırılmasının amaçlandığı açıkça belirtilmiştir. Zaten 59. Hükümet döneminde Sayın Bakanımızın katkıları sonucu bu konuda önemli adımlar atılmış; kurumlar vergisi yüzde 33 ten yüzde 20 ye, gelir vergisinin üst dilimi yüzde 45 ten yüzde 35 e indirilmiş, bunlara ek olarak eğitim, sağlık, gıda, giyim gibi alanlarda KDV oranı yüzde 18 den 8 e düşürülmüştür. Bu olumlu kararlar nedeniyle Sayın Bakanımızın şahsında Hükümetimize teşekkürlerimizi arz ederiz. Bunlara ek olarak Hükümet, önümüzdeki dönemde damga vergisi başta olmak üzere, işlemler üzerindeki vergileri kademeli olarak kaldırmayı, başta istihdam üzerindeki yükler olmak üzere vergi oranlarını indirmeyi hedeflemektedir. Biz, iş dünyası olarak başta işverenin sosyal sigorta prim payında 5 puanlık indirimi olmak üzere bu olumlu adımların bir an önce atılmasını bekliyoruz. Hükümet, önümüzdeki dönemde damga vergisi başta olmak üzere, işlemler üzerindeki vergileri kademeli olarak kaldırmayı, başta istihdam üzerindeki yükler olmak üzere vergi oranlarını indirmeyi hedeflemektedir. Biz, iş dünyası olarak başta işverenin sosyal sigorta prim payında 5 puanlık indirimi olmak üzere bu olumlu adımların bir an önce atılmasını bekliyoruz. 12

29 Kasım 2007 Vergi sisteminin, çağdaş hukuk normlarına göre ekonomiyi kendine özgü kurallarına uygun ekonomik gelişmeyi destekleyecek şekilde ve toplumsal uzlaşı içinde oluşturulması zorunludur. Bu çerçevede vergi konseyinin oluşturulup yasal statüye kavuşturularak işler hale getirilmesini önemli bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Sayın Bakanım, çok sayıda vergiden oluşan ve sık sık yapılan değişikliklerle sistematiği tümüyle bozulmuş olan Türk vergi sisteminin tümüyle ele alınarak yeniden düzenlenmesi yönünde başlatılan çalışmaları son derece olumlu buluyoruz. Bu çalışmaların tüm vergi sistemini, özellikle gelir vergisi, katma değer vergisi, özel tüketim vergisi kanunlarını ve vergi usul kanunu için de bir an önce sonuçlandırılması gerektiğine inanıyoruz. Vergi sisteminin, çağdaş hukuk normlarına göre ekonomiyi kendine özgü kurallarına uygun ekonomik gelişmeyi destekleyecek şekilde ve toplumsal uzlaşı içinde oluşturulması zorunludur. Bu çerçevede vergi konseyi nin oluşturulup yasal statüye kavuşturularak işler hale getirilmesini önemli bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Sayın Bakanım, uluslararası rekabet gücünü azaltan bir vergi sistemiyle başarılı olmak kolay değildir. Bu nedenle şirketlerimizde kurumsallaşmayı ve ölçek büyüklüğünü özendiren, istisna, muafiyet ve indirimli vergi oranları yönüyle verimlilik ve hukuka uygunluk parametrelerine göre düzenlenmiş, şekil şartlarından arındırılmış, selektif esaslara ve harcama yerine üretim bazına oturtulmuş, verimli, atıl kapasiteye yol açmayacak, nitelikli işgücü ve teknoloji ağırlıklı yatırımlara yönelik selektif teşvik unsurları içeren vergi uygulamalarını, belirsizlikten ve yoruma açık olmaktan kurtaran somut tanım ve ölçüleri içeren bir vergi sisteminin gerçekleştirilmesini zorunlu görüyoruz. Bu bağlamda, yatırım indirimi uygulamasının kaldırılmış olmasını sakıncalı gördüğümüzü, bu uygulamanın birçok ülkede olduğu gibi vergi tatili uygulamalarıyla birlikte yeniden sisteme kazandırılması gerektiğini belirtmek isteriz. şınamaz boyutlardadır. Mevcut bu yük, hem rekabet gücümüzü zayıflatmakta hem de kayıtdışı istihdamı özendirmekte, kayıt içindeki işletmeler açısından haksız rekabete yol açmaktadır. Bu olumsuzluğun mutlaka giderilmesi gerektiği kanısındayız. Kayıtdışılık, sadece Maliye Bakanlığı nın değil, yol açtığı haksız rekabet nedeniyle hepimizin sorunudur. Kayıtdışı ile mücadele, hem kayıtlı kesim üzerindeki vergi yükünü düşürmek hem de vergi yükünün adil bir biçimde dağılımını sağlamak için büyük önem taşımaktadır. Eğer vergide adaletin sağlanmasını, kayıtlı kesim üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesini istiyorsak hepimiz kayıtdışılıkla mücadele etmeliyiz. Bu nedenle kayıtdışılıkla mücadele doğrultusunda tek vergi numarası, işlemlerin banka sisteminden geçirilmesi ve beyannamelerin elektronik ortamda verilmesine olanak sağlamak gibi gelişmeleri olumlu değerlendirdiğimizi belirtmek isterim. Vergi alacaklarının tahsil edilmesi için banka hesaplarına el konulması uygulamasının mali gerekçelerini çok iyi anlıyoruz. Ancak, bu uygulamalarda dikkatli olunması ve vergi alacakları ile vergi borçla- Sayın Bakanım Türk vergi sistemi ve sosyal güvenlik sisteminin Türk sanayicisine getirdiği yük ta13

rının mahsuplaşması işlemine özellikle itina edilmesi gerekmektedir. Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi vergi mükelleflerinin Maliye ye vergi borçlarının olmasının yanı sıra, KDV alacakları da olabilmektedir. Bu borç ve alacak mahsuplaşmasının zamanında yapılamaması bazı yanlışlıklara yol açmaktadır. Sayın Bakanım, 59. Hükümet döneminde özelleştirme konusunda önemli başarılar sağlanmıştır. Aynı başarılı çalışmaların 60. Hükümet döneminde de sürdürülmesini bekliyoruz. Ancak, bankacılık sektöründeki özelleştirmelerde dikkatli olunması gerektiği kanısındayız. Bizce bankacılık sektöründeki yabancı sermaye payı kaygı verici boyutlara yükselmektedir. Ağustos ayında yaşanan çalkantıda yabancı bankalar aracılığıyla ülkemizden fon çıkışının yaşanması, bu konudaki kaygılarımızı desteklemektedir. Küresel likidite koşullarının hızlı değişim sergilediği ve kredi krizinin derinleştiği günümüz dünyasında, yabancı sermayeli bankaların açtıkları kredileri yenilememeleri olasılığı bulunmaktadır. Böyle bir durumda sadece sendikasyon kredisi kullanan bankalarımız değil, kredi borcu bulunan şirketlerimiz de zor duruma sürükleneceklerdir. Bu nedenlerle, bankacılık sektöründe yabancı sermaye payına bir sınır getirilmesinin doğru olacağını ve yapılacak özelleştirmelerde strateji değişikliği üzerinde tartışılması gerektiğini düşünüyoruz. 59. Hükümet döneminde özelleştirme konusunda önemli başarılar sağlanmıştır. Aynı başarılı çalışmaların 60. Hükümet döneminde de sürdürülmesini bekliyoruz. Ancak, bankacılık sektöründeki özelleştirmelerde dikkatli olunması gerektiği kanısındayız. Bizce bankacılık sektöründeki yabancı sermaye payı kaygı verici boyutlara yükselmektedir. Değerli Meclis üyeleri, Ekim ayında enflasyon beklentilerin üzerinde çıkmıştı. Kasım ayında da enflasyonun yüzde 1,5 dolaylarında çıkması bekleniyor. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, hangi fiyatların daha fazla arttığıdır. Enerji ve tarım ürünleri gibi kontrol edilemeyen fiyatlardaki artışın enflasyon konusundaki beklentileri bozmasına izin vermemek gerekir. Enerji ve tarım fiyatları gibi malların dışarıda bırakıldığı çekirdek enflasyon endeksindeki gerileme eğilimi yavaşlamakla birlikte sürmektedir. Ekim ayında enflasyondaki yıllık artış oranı yüzde 7,7 iken, çekirdek enflasyondaki yıllık artış oranı yüzde 6,01 ile TÜFE artışının altında kalmıştır. Nitekim, Merkez Bankası da yaşanan bu artışlara rağmen enflasyonda orta vadeli görünümün hedeflerle uyumlu olduğunu ifade etmektedir. Bu gelişmeler sonucunda Para Politikası Kurulu faizlerde yarım puanlık bir indirim kararı almıştır. Önümüzdeki Para Politikası Kurulu toplantısında da yine en az yarım puanlık bir indirim kararı alınmasını bekliyoruz. Ancak, faiz indirimlerinin devam edebilmesi için mali disiplinin korunması mutlaka gereklidir. Hepimiz biliyoruz ki enflasyonla mücadelede Merkez Bankası ile Hazine arasında yakın bir işbirliği olması, mali disiplinin titizlikle korunması gerekir. 2008 yılı bütçe tasarısı mali disiplinin korunacağı konusunda bizler için bir taahhüt oluşturmaktadır ve sanıyorum Sayın Bakanımız hem bu yılın bütçesindeki olumlu gelişmeler hem de önümüzdeki yılın bütçesi hakkında bizi bilgilendireceklerdir. Değerli Meclis üyeleri, sanayi üretiminin artış hızındaki yavaşlama dikkat çekicidir. Bilindiği gibi sanayi Türk vergi sistemi ve sosyal güvenlik sisteminin Türk sanayicisine getirdiği yük taşınamaz boyutlardadır. Mevcut bu yük, hem rekabet gücümüzü zayıflatmakta hem de kayıtdışı istihdamı özendirmekte, kayıt içindeki işletmeler açısından haksız rekabete yol açmaktadır. Bu olumsuzluğun mutlaka giderilmesi gerektiği kanısındayız. 14

29 Kasım 2007 üretimi endeksi Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,2 artmıştır. Sanayinin alt sektörleri düzeyindeki artış, madencilik sektöründe yüzde 18,5, elektrik, gaz ve su sektöründe ise yüzde 8,4 iken imalat sektöründe binde 9 da kalmıştır. 2007 yılının dokuz aylık ortalaması, bir önceki yılın 9 aylık ortalamasıyla karşılaştırıldığında üretim, toplam sanayi sektöründe yüzde 4,9, madencilik sektöründe yüzde 11,4, imalat sanayii sektöründe yüzde 4,1, elektrik, gaz ve su sektöründe ise yüzde 9,7 artmıştır. Sanayi üretimindeki bu artış hızlarından memnun olmamız mümkün değildir. Bu nedenle Hükümetimizin yatırımın, üretimin ve istihdamın önündeki engelleri kaldırmak için gerekli olan mikro reformları bir an önce hayata geçirmesini bekliyoruz. Sanayi üretimindeki bu artış hızlarından memnun olmamız mümkün değildir. Bu nedenle Hükümetimizin yatırımın, üretimin ve istihdamın önündeki engelleri kaldırmak için gerekli olan mikro reformları bir an önce hayata geçirmesini bekliyoruz. Türkiye ekonomisinin güçlü görünümünü 2008 yılında da sürdüreceğini düşünüyorum. Yine de cari işlemler açığından kaynaklanan riski göz ardı etmemeli, dünya ekonomisinde yaklaşan fırtınaya karşı hazırlıklı olmak ve başta vergi ve sosyal güvenlik reformları olmak üzere yapısal reformlara hız vererek ekonomimizi daha dayanıklı, daha güçlü hale getirmeliyiz. İlk adım, zorunlu istihdam uygulamasını destekli istihdam uygulamasına dönüştürmek olmalıdır. Mevcut haliyle kıdem tazminatı uygulaması da istihdam artışını frenlemekte ve işgücü maliyetlerini yükseltmektedir. Sosyal tarafların uzlaşmasını sağlayarak bu konuda da bir reform gerçekleştirmeliyiz. İş güvencesi yasası da, işgücü piyasasına katılık getirmekte, işi değil işçiyi korumaktadır. İçinde bulunduğumuz küresel rekabet ortamında işçiyi koruyalım derken işi kaybediyoruz. İstihdamın önünü açmak için işgücü piyasasına esneklik getirecek düzenlemelerin işçiyi değil işi korumak prensibiyle yapılması gerekir. Çünkü işi koruduğumuzda zaten işçiyi de korumuş oluyoruz. Değerli Meclis üyeleri, bildiğiniz gibi küresel ekonomilerde Amerika kaynaklı belirsizlikler devam etmektedir. Son haftalarda küresel piyasalarda yaşanan çalkantılar, içinde bulunduğumuz kredi krizinin giderek derinleştiğini göstermektedir. Bugün için Mortgage krizinden doğan zararların 400 milyar doları bulacağı ifade edilmektedir. Bu, küçümsenecek bir miktar değildir. Nitekim Amerikan ekonomisinde durgunluk ihtimali giderek artmaktadır. Bunun dünya ekonomisini ve ülkemizi etkilemesi kaçınılmazdır. Ancak, son yıllarda ekonominin gösterdiği performans ve gerçekleştirilen yapısal reformlar nedeniyle bu etkinin sınırlı kalacağını, Türkiye ekonomisinin güçlü görünümünü 2008 yılında da sürdüreceğini düşünüyorum. Yine de cari işlemler açığından kaynaklanan riski göz ardı etmemeli, dünya ekonomisinde yaklaşan fırtınaya karşı hazırlıklı olmalı ve başta vergi ve sosyal güvenlik reformları olmak üzere yapısal reformlara hız vererek ekonomimizi daha dayanıklı, daha güçlü hale getirmeliyiz. Sayın Bakanımıza, sayın müsteşarımıza, sayın genel müdürlerimize Oda Meclisi toplantımıza katıldıkları için bir kez daha teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. 15

Her Ülkenin En Önemli Gündemi Ekonomidir ve Ekonomik Refahın Artırılmasıdır KEMAL UNAKITAN MALİYE BAKANI Öncelikle çoktan beri gelmediğim Ankara Sanayi Odası nın değerli Başkanını, değerli Meclis Başkanını ve üyelerini saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Buraya bu gelişimde eski geldiğim günleri hatırladım. Tabii o zaman Zafer Bey Başkandı, ekonominin birçok problemleri vardı. Hatta ekonomideki problemleri o, bombalar olarak anlatıyordu, işte şurada şu bomba var, burada bu bomba var, bombalı bir sahanın içerisinde dolaşmanın zorluğundan bahsediyordu. Şimdi de gördüm ki Nurettin Başkan, -değişiklik o, biliyorsunuz. Çağlayan Bakan şimdi, Zafer Bakan oldu, çok başarılı bir Bakanımız- sorunlar değişmiş, anlatanlar değişmiş, anlatılanlar da değişmiş. En bariz misali, sayın Meclis Başkanımız biraz önce anlattı, dedi ki: Burada en çok müteahhitler konuşurdu, hatta birçok kimseler konuşmak isterdi ben onu biliyorum, diğer sanayi odalarında da böyle. Niye bize söz vermediniz diye bazı yakınmalar bile olurdu ama şimdi pek konuşanlar bulunmamış. Neden? Çalışıyoruz Başkan. Meseleleri hakikaten çözüyoruz, geçen gün Müteahhitler Birliği Başkanı Özel teşekküre geleceğiz sayın Bakan, size bahsetmiş olduğumuz şu şu şu meselelerin tamamı halloldu. dedi. Tamamı halloldu ama hallolmayan da birçok şey yine var. Madencileri dinledik, KOBİ yi dinledik, elektrik-elektronik sektörünü dinledik, onlardaki sıkıntıların da hepsini nazarı itibara alacağız. Hükümet ve bakanlar olarak, özel sektörle ilişkimiz oldukça fazla. Özel sektörün meselelerini, problemlerini sürekli dinlemeye çalışıyoruz. Nurettin Başkanın da bana söylediği gibi bugün üç bakan arkadaşımız da diğer odalarda. Yani, ben dahil üç tane bakan odalarda özel sektörün problemlerini dinliyor. Neden özel sektörün problemlerini bu kadar dinliyoruz ve çözmeye çalışıyoruz? Çünkü onların problemlerini çözmek demek, bu memleketin meselelerini çözmek demek. Bu ülkenin kalkınmasına hizmet etmek demek, bu ülkede iş ve aş kapılarının daha fazla artmasını sağlamak demek. Ülkelerde yapılan işlerde iş yapma kolaylılığı diye bir şey var, bu artık beynelmilel bir ölçü. Bir ülkeye gittiğiniz zaman o ülkede iş yapılabilirlilik derecesi nedir? Dünya Bankası, diğer beynelmilel kuruluşlar artık bunu ölçüyorlar ve her ülkeye de bir puan veriyorlar. Geri kalmış ülkelerde iş yapabilmek çok zordur. Onların dereceleri de çok yüksektir. Yani derece yükseldikçe orada iş yapabilmek de zor demektir. Özel sektörün problemlerini çözmek, bu memleketin meselelerini çözmek demek. Bu ülkenin kalkınmasına hizmet etmek, bu ülkede iş ve aş kapılarının daha fazla artmasını sağlamak demek. 16

29 Kasım 2007 Türkiye de iş yapabilmek için birçok mevzuatın düzenlenmesi lazımdı ve onları hep bir-bir düzenledik. Ancak, bir şey var ki daha halledemedik, o da bürokrasi. Şimdi Dünya Bankası, Duig Busieness 2007 diye bir rapor yayınladı. Türkiye daha önce o raporda 90 ların üstündeydi. Buradan biz 34 basamak iyileşme göstermiş, 57. sıraya yükselmişiz. Demek ki Türkiye de iş yapabilme gittikçe daha kolaylaşıyor. Ama 57. sıradan 20 lere doğru düşersek Türkiye de iş yapabilme olanakları, iş yapabilme imkanı daha fazla olacak. Türkiye de iş yapabilmek için birçok mevzuatın düzenlenmesi lazımdı -vergilerin düşürülmesi de, çabuk şirketleşme de.- Bir iş yapacaksın, ondan izin al, buradan izin al, o izinler tamamen kaldırıldı, bunlar da bunun içerisinde onları hep bir-bir düzenledik. Ancak, bir şey var ki daha halledemedik, o da bürokrasi. Bakın şimdi bir ÇED raporundan bahsedildi, ÇED raporunu bilen bilir. O, öyle sıkıntılı bir iştir ki benim başımdan da geçti. Bir otobüs adam topladım, fabrikayı kurmuşum ÇED raporu alacağız, bir otobüs adam; bilmem ne müdürü, şu müdürü, şu müdürü, otobüs doldu. Onları da bir araya getirmek o kadar zor ki, kimi hasta olur, kimi izinde, kimisi gelmiyor, işim var diyor. Adam iş yapacak, ben burada bir fabrika açacağım, burada işçi çalıştıracağım, üretim yapacağım, buradan ihracat yapacağım ve gayrisafi milli hasılaya bir katkıda bulunacağım; yok yapamazsın. Yaparsın ama ha böyle düz duvara tırman, ha ÇED raporunu al, ikisi bir. ÇED raporunu da inanın Bakanlar Kurulu nda birkaç defa görüştük ve her Çevre Bakanı bu ÇED raporunu fevkalade basit hale getireceğini söylüyor. Şimdi lütfen bana geliniz, -Çevre Bakanımız çok çalışkan, işini bilen bir Bakanımızdır, detayları da bilir- ben sizin yanınızda ve Ankara Sanayi Odası nın sanki bir temsilcisi gibi beraber gidelim, yine aynı durumu anlatalım. Çünkü, çeken bilir bunu, ben çektim biliyorum. Allah tan gelmişim bu toplantıya, ben zannettim ki biraz daha azalmıştır, demek ki bu sıkıntı hala devam ediyor. Bu sıkıntının üzerine bizim süratle gitmemiz lazım, onları da yaptığımız zaman Türkiye daha iyi sıralara gelecektir ama bunu elbirliğiyle yapmamız lazım, arkadaşlar. Onun için biz buraya gelmek istiyoruz, sorunları dinlemek istiyoruz. Şimdi diğer arkadaşların da, Ahmet Kaya nın da anlattığı sıkıntıdan dolayı Maliye olarak özür dileriz, yani bir sıkıntı vermişiz, anladım, firmayı da biliyorum. Bu konu üzerinde ben özellikle tekrar duracağım, merak etmeyin. Fakat, yüzlerce, binlerce müşterileriniz var ve onlar içerisinde bazen de size bana niye yanlış mal gönderdin, benim çekimi niye tahsilata koydun diye haklı serzenişde bulunanlar olur. Muhasebeci yapmış, ben ona söyleyeyim gibi bir şeyler diyorsunuz. Bende de müşteriler milyonlarla kardeşim, böyle ufak tefek bazı sorunlar oluyor, Maliye adına biz kendimizi size affettiririz ama alacağımızı da her zaman alırız, kusura bakmayın. Devlet alırken bazen fil hesabı, fincancı dükkanına girmiş fil hesabı gidiyor, onu mümkün mertebe önlemeye gayret ediyoruz ama ara sıra bazı yanlışlarımız olabilir, ondan dolayı da kusurumuza bakmayın. Amma velakin alacağımızı bırakmayız arkadaş, bunu bilin. Öde kardeşim öde kardeşim, 10 kere söylüyoruz. Şimdi yeni bir uygulamaya başlayacağız, bir de cep telefonlarına mesaj göndereceğiz; borcun var ha, günah benden gitti bir de altına onu yazacağım. Günah benden gitti, son iyiliği yaparım, ondan sonra 2000-2001 senelerinde derin bir kriz yaşadık ama Türkiye, bazı sıkıntıları da fırsatlara çevirmeyi bilen, her zaman o kabiliyeti de olan bir ülke. AK Parti Hükümetiyle beraber o kriz döneminin getirdiği yaralar sarılarak ekonominin de rayına oturması işlemleri yapıldı ve ekonomi belli bir istikrara kavuştu. 17

İster dış politikada kuvvetli olmak isteyin, ister askeri alanda kuvvetli olmak isteyin, bunun baş ilacı ekonomiyi güçlü kılmaktır. Ekonomiyi güçlü kılmazsanız, hiçbir alanda doğru dürüst başarı gösteremezsiniz. Ekonomisi güçlü olan ülkeler konuşuyor dünyayı yönetiyorlar, ekonomisi güçsüz olanlar da maalesef yönetilenler sınıfına giriyor. O bakımdan ekonomik meseleler bu ülkenin gündeminin birinci maddesidir. sakın ha gelmeyin. Geçenlerde İzmir Ticaret Odası na gittim, orada daha önce esnaf olup sonra da milletvekili olan bir arkadaşımız Devlet baba gibidir, biz de onun evlatlarıyız, bu bizim hesaplardan paraları almayın dedi. Ben de Evlatlara söyle, babanın paraya ihtiyacı varmış, biraz ödesin parasını, evlatlar evlatlığını yapsın. dedim. Evet değerli arkadaşlar, biraz önce söyledim, ilk Maliye Bakanı olduğum yıllarda geldiğim günleri de hatırlıyorum. Türkiye, o zamanlar hakikaten belli bir krizin içerisindeydi, 2000-2001 senelerinde derin bir kriz yaşadık ama Türkiye, bazı sıkıntıları da fırsatlara çevirmeyi bilen, her zaman o kabiliyeti de olan bir Türkiye belli dönemlerde belli krizleri yaşamaya adeta mahkum edilmiş bir ülke görünümündeydi. Bu ülke, bu krizleri devamlı yaşamak mecburiyetinde mi, bu krizler bu ülkenin kaderi mi? Gerekli önlemler alındığı zaman ülke ekonomisi istikrara kavuşuyor, güven geliyor, herşey düzelmeye, normalleşmeye başlıyor. ülke. Nitekim, AK Parti Hükümetiyle beraber o kriz döneminin getirdiği yaralar sarılarak ekonominin de rayına oturması işlemleri yapıldı ve ekonomi belli bir istikrara kavuştu. Yani şimdi o krizler olmasaydı devlet, millet, Türk milleti herhalde siyasi tercihlerinde belki aynı çizgisini devam ettirecekti, aynı sıkıntıların içerisinde devam edip yuvarlanıp gidecekti. Bu sıkıntılar nedir? En büyük sıkıntı, Türkiye belli dönemlerde belli krizleri yaşamaya adeta mahkum edilmiş bir ülke görünümündeydi. 1994 krizini yaşıyor, ondan öncekileri saymıyorum, çünkü uzun yıllar işadamlığı yaptım, yani iş dünyasının içinden gelen birisiyim, ondan öncekilerde hep yaşadık bunları. İkide bir kriz, 1994 krizi, 2000 krizi, bilmem ne krizi. Şimdi bu ülke, bu krizleri devamlı yaşamak mecburiyetinde mi, bu krizler bu ülkenin kaderi mi? Hayır değil. Neydi bunlar? Gerekli önlemler alındığı zaman ülke ekonomisi istikrara kavuşuyor, güven geliyor, herşey düzelmeye, normalleşmeye başlıyor. Bakın şimdi benim elimde bazı rakamlar var. 1993-2002 yılları ortalama büyümeye bakıyoruz, 2,6. Demek ki, ülke sürekli olarak büyüme göstermiş ama arkadan küçülme göstermiş, arkadan bir durgunluk göstermiş, arkadan biraz büyüme göstermiş tekrar küçülmeye girmiş. Şimdi bunun sebepleri neler? Bunun sebeplerini ortadan kaldırdığınız zaman bu sıkıntılı iş bitiyor, ülke daha yüksek ve sürekli bir büyüme kazanıyor. Her ülkenin en önemli gündemi ekonomidir ve ekonomik refahın artırılmasıdır. Yani, milletin refah seviyesini yükseltmesi için gerekli çalışmaların yapılmasıdır; birinci madde her zaman budur ülkede. Neyi yapmak isterseniz isteyin, ister dış politikada kuvvetli olmak isteyin, ister askeri alanda kuvvetli ol- 18

29 Kasım 2007 Maliye olarak öncelikle bütçe açıklarını indireceğiz dedik. Bütçe açıklarını indirdiğiniz zaman enflasyon da iniyor, borçlanmanız da azalıyor, mali disiplini sağlıyorsunuz, ülke riskini düşürüyorsunuz, faizleri düşürüyorsunuz. Bütün bunları yaptığınız zaman da o ülkede yatırım yapılabiliyor. Çünkü, bir ülkenin büyümesi, bir ülkenin ekonomisinin büyümesi birinci madde olduğuna göre, o ekonomiyi büyütmek için yatırım yapmamız, yatırım yapabilmemiz için de yatırım ortamını iyileştirmemiz lazım. Yüksek vergilerin olduğu, enflasyonun yüksek olduğu bir yerde yatırım yapma imkanı yoktur. mak isteyin, bunun baş ilacı ekonomiyi güçlü kılmaktır. Ekonomiyi güçlü kılmazsanız, hiçbir alanda doğru dürüst başarı gösteremezsiniz. Şu an öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, cebindeki paran kadar konuşuyorsun, varsa paran konuşuyorsun yoksa susuyorsun. Ülkeler arasındaki münasebetler de böyle oluyor. Ekonomisi güçlü olan ülkeler konuşuyor dünyayı yönetiyorlar, ekonomisi güçsüz olanlar da maalesef yönetilenler sınıfına giriyor. Ben şunu yaparım dediğiniz zaman ister sivil hayatta, ister askeri alanda, adama bakıyorlar bu bunu yapmaya muktedir mi, yani ekonomisi buna yeterli mi, güçlü mü? Güçlü değil, bırak ne derse desin adam, önemli değil diyor. Ama ekonomisi güçlüyse herkesin kuyruğu titremeye başlıyor. Kardeşim, bu adam yapar diyor. O bakımdan ekonomik meseleler bu ülkenin gündeminin birinci maddesidir. İşte gördük, 1993-2002 arasındaki büyümeyi, o büyümeyle bir şey olmaz. Neden? Türkiye, sürekli nüfusu artan bir ülke, sürekli nüfusun artacak, yüzde 2 büyüyeceksin; bu küçülme manasındadır. Şimdi bunun sıkıntıları nedir? Bunun sıkıntıları; bir defa yüksek enflasyon, ikincisi bütçe açıkları, büyük-yüksek borçlanmalar, onların sebep olduğu yüksek faizler. Ülke riskinin çok fazla artması ve ülke riskinin artmasından dolayı ülkenizin istediği borçları çok yüksek faizlerle zor bulmaya başlaması. Bunun için biz Maliye olarak öncelikle bütçe açıklarını indireceğiz dedik. İşte geldiğimiz günden bugüne kadar yaptığımız iş bu. Bütçe açıklarını indirdiğiniz zaman enflasyon da iniyor, borçlanmanız da azalıyor, mali disiplini sağlıyorsunuz, ülke riskini düşürüyorsunuz, faizleri düşürüyorsunuz. Bütün bunları yaptığınız zaman da yatırım ortamı iyileşiyor, yani o ülkede yatırım yapılabiliyor. Çünkü, bir ülkenin büyümesi, bir ülkenin ekonomisinin büyümesi birinci madde olduğuna göre, o ekonomiyi büyütmek için yatırım yapmamız, yatırım yapabilmemiz için de yatırım ortamını iyileştirmemiz lazım. Yüksek vergilerin olduğu, enflasyonun yüksek olduğu bir yerde yatırım yapma imkanı yoktur. Nitekim, bunu özel sektör için söyleyeceğim; özel sektörümüzün 2002 yılında yaptığı yatırım 30 milyar YTL, 2007 yılında yaptığı yatırım 122 milyar YTL. Neden? Faizler indi, enflasyon düştü, bütçe açıkları düştü, ülkeye istikrar, ülke ekonomisine bir güven geldi, özelleştirmeler yapılmaya ve Türkiye ye doğrudan yatırımcı girmeye başladı. Yani, Türkiye de herşeyde bir iyileşme görülüyor ama bu iyileşme yeterli değil, daha da iyileşmesi lazım. Çün- Türk milleti, mali disiplinden asla vazgeçemez. Başka bir alternatif yok. Mali disiplinden vazgeçtiği an herşey eskiye döner, düzeltmek zordur, bozmak çok kolaydır. Şimdi mali disiplin ne demektir? Mali disiplin, vergilerin artması, masrafların kısılması değil; mali disiplin, herşeyi parana göre paran varsa harcayacaksın, yoksa harcamayacaksın. 19

kü Türkiye, bir normalleşme sürecine girdi. Avrupa ülkeleri gibi normal bir ülke haline gelmeye başladı. Bu politikalara devam edersek Türkiye ye ne olacak? Türkiye ye bakınız, 2002 yılında hükümete geldiğimizde 2500 dolar olan milli gelir bu sene 6500 dolar civarında, 2008 de 7 bin doları aşacak. 2012-2013 de de 10 bin doları aşmak istiyoruz. Türk milletinin gelir seviyesinin o derecelerde artması demek; bütün davranışlar, yatırım kararları ona göre değişecek ve nihayet Türk milletinin yürüyüşü değişecek demektir. Cebinde parası olanın yürüyüşü başka, parası olmayanın yürüyüşü başkadır arkadaş. Şimdi 2 tane adam çıkarın şuradan şuraya yürüsün, hangisinin cebinde para var ben anlarım, yürüyüşü değişik olur. O bakımdan bizim bu politikalara devam etmemiz lazım. Bu politikalar nelerdir? Çok uzatmaya lüzum yok; iki şey çok önemli bu milletin hayatında. Bir; Türk milleti, mali disiplinden asla vazgeçemez. Neden? Başka bir alternatif yok. Mali disiplinden vazgeçtiği an herşey eskiye döner, düzeltmek zordur, bozmak çok kolaydır değerli arkadaşlar. Şimdi mali disiplin ne demektir? Mali disiplin, vergilerin artması, masrafların kısılması değil; mali disiplin, herşeyi parana göre paran varsa harcayacaksın, yoksa harcama kardeşim. Efendim, şuraya da şunu yapacağız, buraya da bunu yapacağız; yaparsın ama para yok. Tamam para olduğu zaman veririz yaparsınız. Türk milleti olarak ilk defa Maastricht kriterlerine ilk uyan ekonomik indikatörümüz bütçe açıklarıdır. Maastricht kriterleri yani Avrupa Birliği nin kriterleri, bütçe açıklarının gayrisafi milli hasılaya oranı yüzde 3 ün üstünde olamaz diyor. Maliye Bakanı olduğum 2002 yılında bu, yüzde 14,6 idi. Yüzde 3 nerede, yüzde 14,6 nerede, Afrika ülkelerinde yoktu böyle açıklar. Şimdi 2006 yılında yüzde 1 in altına indi. Bu, Hükümetimizin başarısıdır. Şimdi yüzde 2 nin altında olacak, 2, 2,5, 1, böyle gidecek, yüzde 3 ü aşmaz. Türk milleti inşallah o eski günleri, bütçe açıklarını bir daha görmez. Bütün mali politikalarımızı da ekonomik büyümeyi teşvik edecek mahiyette alıyoruz. Kurumlar vergisini düşürmemizin nedeni, yatırımların artması içindi. Hedeflerimize de vardık, hem kurumlar vergisini düşürdük hem de bu sene hedeflerimizin daha fazlasında bir kurumlar vergisi topladık. Demek ki Türkiye nin kurumsallaşması yavaş yavaş artıyor, aynı zamanda bu, kayıtdışının da azaldığına bir işarettir. kalemi vardır, o kalem vergi dışı gelirlerdir. Vergi dışı gelirler her bütçede vardır, her sene bir kereye mahsus gelir olur devlette. Bazı zaman yaptık; bir vergi barışı oradan para geldi, bazı zaman özelleştirmeden gelir, bazı zaman bir yer satarsın ondan gelir, bazı zaman başka bir şey olur ondan gelir, gelir Allah gelir. Yani Türkiye nin bütçesinde bu bir kalemdir, her sene belli bir miktar gelir. Şimdi bu sene işte şu kadar açık olacak da, bu kadar açık olacak da; hayır kardeşim, açık bu sene de o hedefin daha altında olacak. Şimdi o çok konuşan arkadaşlar, bilip bilmeden konuşanlar var. Ne yapalım, demokrasi var, herkes de konuşuyor, kimseye de bir şey diyecek halimiz yok ama eldeki rakamlara baktım, Kasım ayı yavaş yavaş belirmeye başladı. Kasım ayı bütçemiz kuvvetle muhtemel fazla çıkacak, hadi bakalım. Onun için böyle konuşurken, hesap yaparken bunun biraz da ilmini yapın, araştırmasını yapın öyle konuşun ama oluyor. Şimdi bu yetmiyor, tenkit eden bazı arkadaşlarımız var, onlar köşelerine oturmuşlar devamlı tenkit yazıyorlar. Efendim oldu bu ama bir kereye mahsus gelirle oldu. Be kardeşim, sen de daha önce bir kereye mahsus gelirle yapsaydın da şu işi görseydim. Bütçenin Bugün bütçe açığı bakımından Avrupa nın birçok ülkesinden daha iyi bir durumdayız. Bu, Türkiye nin aldığı büyük mesafeyi gösteriyor. 20

29 Kasım 2007 Türkiye nin ilk işi gayrisafi milli hasılasını 1 trilyon doların üstüne çıkarmak, bunun üzerine çıktığımız zaman biz de artık süper lige çıkıyoruz demektir. Bunun için de sürekli çalışacağız. Boşa çalışmanın alemi yok, daha fazla katma değeri olan ürünler üreteceğiz; yapacağımız iş bu. Bugün bütçe açığı bakımından Avrupa nın birçok ülkesinden daha iyi bir durumdayız. Bu, Türkiye nin aldığı büyük mesafeyi gösteriyor. Şimdi bakınız nerelerdeyiz bir de onu söyleyeceğim. Gayrisafi milli hasılamız, ekonomik büyüme; aslolan bu. Bütün mali politikalarımızı da ekonomik büyümeyi teşvik edecek mahiyette alıyoruz. Kurumlar vergisini boşu boşuna düşürmedik, kurumlar vergisini düşürmemizin nedeni, yatırımların artması içindi. Nitekim hedeflerimize de vardık, hem kurumlar vergisini düşürdük hem de bu sene hedeflerimizin daha fazlasında bir kurumlar vergisi topladık. 30 dan 20 ye düştü, fakat bu sene bizim hedeflediğimiz bir kurumlar vergisi vardı onun üstünde bir para geldi bize. Demek ki Türkiye nin kurumsallaşması yavaş yavaş artıyor, aynı zamanda bu kayıtdışının da azaldığına bir işarettir. Biz, 2002 yılında geldiğimizde Türkiye nin gayrisafi milli hasılası krizlerden dolayı 181 milyar dolara düşmüştü. Bu senenin sonunda bu rakam 489 milyar dolara yükseliyor değerli arkadaşlar, bakın kaç kat artıyor. Dolayısıyla, Türkiye gelir seviyesini ve gayrisafi milli hasılasını katlayarak artırıyor. İspanya ya baktığımız zaman 1,2 trilyon dolar gayrisafi milli hasılası, 40 milyon nüfusu var. İtalya nın 1,8 trilyon dolar, Fransa nın 2,2 trilyon dolar, Almanya ya baktığımız zaman 3 trilyon dolar, Japonya 4,3 trilyon dolar, ABD de 13 trilyon dolar. Türkiye nin nerelerde olduğunu bilesiniz diye söylüyorum, demek ki Türkiye nin ilk işi gayrisafi milli hasılayı 1 trilyon doların üstüne çıkarmak, bunun üzerine çıktığımız zaman biz de artık süper lige çıkıyoruz demektir. Bunun için de sürekli çalışacağız arkadaşlar. Boşa çalışmanın alemi yok, daha fazla katma değeri olan ürünler üreteceğiz; yapacağımız iş bu. Fransa nın gayrisafi milli hasılası şu kadar dolarsa bunlar bizden çok çalışıyor da elde ediyor değil, katma değeri daha yüksek ürünler üretiyorlar, biz de onları yapacağız. Onun için AR-GE teşviklerine fevkalade önem veriyoruz, onunla ilgili biz de kanun tasarımızı hazırladık, Bakanlar Kurulu nda görüşüldü, kabul edildi, yakında da Meclis e gönderiyoruz. Çünkü AR-GE ile ilgili teşviklerimiz oldukça fazla. Sadece dünyada olmayan birtakım buluşlara biz bir şey veriyoruz değil, AR-GE ile ilgili çalışmalar yapılan bölümdeki işçilerden hiç vergi almayacağız, sigortalarını yarım alacağız, yüzde 50 oranında düşüreceğiz, kullandıkları ekipmanlara yüzde 200 amortisman getiriyoruz ve o kanunda da neler yapacağımız belli. O kanun, mikro ekonomik bir tedbir olarak çıkarılacağı gibi öyle tahmin ediyorum ki Türkiye nin bütün işletmelerindeki yapıyı ve Türkiye nin de yapısını değiştirecek. Bunun yanında bütçe açığı düzeldi, borç yapıları çok daha iyi oldu, bakın şimdi bu sene ikinci bir Maastricht kriteri daha yakalıyoruz. Türkiye borç yapısında Maastricht kriterini bu sene 2007 nin sonunda yakalıyor. Borçların gayrisafi milli hasılaya oranının yüzde 60 ın altında olması lazımdı. 2007 nin sonunda borçlarını yüzde 60 ın altına çekiyor. Türkiye de biz hesabımızı kamu net borç stokuna göre yapıyoruz. Kamu net borç stoku, 2001 yılında 90,5 ti, 2002 yılında geldiğimizde 78 civarındaydı, şimdi kamu net borç stokunun gayrisafi milli hasılaya oranı 40 lara düşüyor. Yani bu fevkalade hızlı, iyi bir düşüş ve Türkiye nin borç yapısındaki kırılganlığının kalktığının işaretidir. Özelleştirmeler yapısal bir reformdur. Yapısal reformlarını henüz tamamlayamamış ülkeler ekonomik kalkınmışlıklarını tamamlayamayan, geri kalmış ülkeler oluyor maalesef. 21

Türkiye, 22 çeyrektir sürekli ve istikrarlı bir şekilde büyüyor. Bu, istikrarlı ve doğru politikaların bir neticesi oluyor ve biz büyüme de, istihdam da, üretim de, ihracat da, hepsini özel sektörden bekliyoruz; politikalarımız bu. Özel sektörün önündeki engelleri kaldıralım kafi. Biz bunu yapacağız. Bunların yanında özelleştirmeler var. Özelleştirmelerde çok tenkitler oluyor; özelleştirmeler niye yapılıyor, bu kadar da fazla artık, bankaları niye yabancılara bu kadar satıyorsunuz, elektrik dağıtımında daha mı şeffaf olmanız lazım gibi çeşitli eleştiriler geliyor. Biz de bunları dinliyoruz. Özelleştirmeden maksat şu: Devlet ekonomik faaliyette bulunamaz, devlet devletliğini yapar. Kaidelerini koyar, denetlemelerini yapar. Halkın asayişini, iç ve dış güvenliğini sağlar. Devlet fabrika sahibi olmaz. Devlet, memur eliyle tüccarlık, sanayicilik, bankacılık yapamaz. Özelleştirmelerin, devleti ekonomik faaliyetlerden kurtarıncaya kadar devam etmesi lazım. Değerli arkadaşlar, özelleştirmeler yapısal bir reformdur. Yapısal reformlarını henüz tamamlayamamış ülkeler ekonomik kalkınmışlıklarını tamamlayamayan, geri kalmış ülkeler oluyor maalesef. Bugün, eskiden sosyalist blok dediğimiz ülkeler dahil olmak üzere herkes özelleştirmeleri tamamladı. Özelleştirmeye karşı olan hiçbir ülke göremiyorum Küba hariç. Şimdi Çin e gidin bakın, Çin de komünist rejim öyle bir özelleştirme yapıyor ki herkese parmak ısırttırıyor. Bizim sosyalistler daha hala Küba misali, özelleştirmeye karşı. Ben bunu anlamıyorum. Çünkü özelleştirmeden maksat şu: Devlet ekonomik faaliyette bulunamaz değerli arkadaşlar. Devlet devletliğini yapar. Nedir? Kaidelerini koyar, denetlemelerini yapar. Halkın asayişini, iç ve dış güvenliğini sağlar. Devlet fabrika sahibi olmaz, yapamaz. Yaparsa nasıl olur? İşte yaparsa bizim gibi olur. Önceden yapmışız. O zamanlar Türkiye de sermaye birikimi olmadığı için çok eskiden mecburen bazı kamu iktisadi teşebbüsleri çıkmış, ekonomik bir gereksinimden kaynaklanmış ama şimdi o yok ki. Devlet, memur eliyle tüccarlık, sanayicilik, bankacılık yapamaz arkadaşlar; olmaz olmaz olmaz. Ne olacak? Özelleştirmelerin, devleti ekonomik faaliyetlerden kurtarıncaya kadar devam etmesi lazım, bütün ekonomik faaliyetlerden kurtaracak. Ben halkı düşünüyorum, hayır düşünemezsin, bırakırsın özel sektöre ekonomik faaliyeti özel sektör yapar. Yalnız onun önündeki haksız rekabeti kaldıracaksın. Şimdi devlet bir fabrika kuruyor, onun yanında özel sektör de kurmaya çalışıyor. Aynı sektörde devlet her zaman haksız rekabet yapıyor. Neden? Vergileri kendine göre ayarlatıyor bir defa. Eskiden Erdemir devletindi. O zamandan kalma bizde bir kanun var. Eğer dışarıdan silep getirirsen, Erdemir e vergi yok, özel sektör getirirse yüzde 23 vergi var. İş mi yani bu? Allah tan özelleşti de şimdi o kanuna gerek kalmadı, o kanun herkese eşit uygulanacaktır. Vergi alacaksan herkesten alırsın, almayacaksan herkesten almazsın. Bu, ekonomik gelişmeyi de önlüyor. O bakımdan özelleştirmelerin mutlak surette devam etmesi lazım. Özelleştirme özelleştirmenin lafını söylemek başka, işini yapmak başka. Bizden önce 20 sene konuşuldu. Rahmetli Özal la beraber başladı, 20 sene konuşuldu. 20 senede 8 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı. Şimdi 22

29 Kasım 2007 Korkmayacaksınız ama şuna dikkat edeceksiniz: Kendi ülkenizin idaresini, yönetimini iyi yapacaksınız. Siz yöneticilerinizi iyi seçin. Ülkeyi yönetenlere, iyi yönetenlere prim verin. bizim Hükümetimiz zamanında 5 senede Özelleştirme İdaresi olarak yalnız 25,5 milyar dolarlık özelleştirme yaptık, bitirdik. Bir de, Özelleştirme İdaresi nin dışında özelleştirmeler yaptık. Onları da kattığımız zaman Türkiye de aşağı yukarı 40 milyar dolar özelleştirme yapıldı. Kötü mü oldu? Türk ekonomisi biraz daha motive oldu, biraz daha rahatladı. Son dört yılda ekonomik büyümemiz ortalama yüzde 7,3 oldu. Bu sene de yüzde 5,2 gerçekleşecek herhalde. Hedefimiz 5 ti. Dolayısıyla, Türkiye bir defa sürekli büyümeyi yakaladı. Türkiye, 22 çeyrektir sürekli ve istikrarlı bir şekilde büyüyor. Bu, istikrarlı ve doğru politikaların bir neticesi oluyor ve biz büyümede, istihdamda, üretimde, ihracatda, hepsini özel sektörden bekliyoruz; politikalarımız bu. Özel sektörün önündeki engelleri kaldıralım kafi, biz bunu yapacağız. Devlet devletliğini yapacak. Belki biraz daha sayı olarak küçülürüz ama daha güçlü bir devlet yapısına kavuşuruz Şimdi özelleştirmeler yolunda yürürken bazen içimize sıkıntılar basıyor, şüpheler geliyor. Efendim, dışarıdan da yabancı sermaye geliyor, villa ev bile alıyorlar. Bana diyorlar ki Sen herşeyi hatta bu ülkeyi satıyorsun, taşını toprağını satıyorsun. Değerli arkadaşlar, bu gelenlerin ondan sonra bir de çıkışları var değil mi? Gümrükten çıkarken herkesin bavulunun içerisine bakın. Kaç kişi kaç tane ev götürüyor dışarı giderken. Kaç tane fabrikayı götürüyor. Var mı? Hatta toprak götürüyor, taş götürüyor. Var mı öyle bir şey? Götürüyor toprak ama seramik satıyoruz, o oluyor. Toprak, taş satıyoruz. Seramikçilerin dışında şimdi tuğlacılar da satmaya başlamış biraz bir şeyler. Onun dışında Türkiye nin herşeyi burada hiç merak etmeyin. Onlar bize parasını getiriyor değerli arkadaşlar. Ben İspanya ya gittim, 2 milyon ev satmışlar. Ortalama 250 bin euro dan satsalar 500 milyar Euro. İspanya nın evleri yine orada ama o kadar para girmiş oraya. Mütekabiliyet esası var mı sizde diye sordum. Ne demek dediler mütekabiliyet esası. Yani şu dedim: Suudi Arabistan dan siz yer alabilir misiniz? Alamayız dediler. Peki oraya satıyor musunuz ev? Satıyoruz dedi. Niye satıyorsunuz alamadığınız yere? Ben ev satmak istiyorum, ev almak istemiyorum ki, hatta satalım diye Cidde ye gittik. dedi adam. Şu karşı gördüğünüz saray da Suudi Kralının sarayıdır, yanına cami bile yaptı, gelsinler de yapsınlar ne olacak, bak kaça sattık, kaç para geldi ona bakın. dedi. Şimdi ne kadar daha mesafe almamız gerektiğini bir kere daha anlıyorsunuz. O bakımdan özelleştirmelerde yabancılar geldiler banka aldılar. Kimisi tamamını aldı, kimisi bir kısım hisse aldı, şu oldu bu oldu. Bakın idarecilerine, idarecilerinin büyük çoğunluğu Türktür ve çalışanlarına bakın, hangi millet hangisini aldı, kaç tane o bankadan, o milletten adam var? Toplam ne var? Bir de onların verdikleri kredilere bakın. Bir zaman gelir de giderse ne yaparız? Hiç korkmayın öyle şeylerden. Siz şimdi eski alışkanlıktan dolayı kendinizi biraz korkak hale getirmişsiniz. Korkmayacaksınız ama şuna dikkat edeceksiniz: Kendi ülkenizin idaresini, yönetimini iyi yapacaksınız. Öyle eskisi gibi 35 yaşında emekli yapayım herkesi derseniz, damda bile eksen tütününü alırım derseniz, şu fiyattan daha aşağı verenden ben bu kadar daha fazla veririm derseniz, işte o zaman bu ülkeyi yine karanlıklara sokarsınız. Siz yöneticilerinizi iyi seçin. Ülkeyi yönetenlere, iyi yönetenlere prim verin. Şimdi madenci kardeşimiz anlatıyor; dağda çalışırız, bayırda çalışırız, şöyle çalışırız, tamam. Adamlar onu yapıyor bunu yapıyor, geliyor birisi bir çamur atıyor. Altın madeni şu oldu, bakır madeni bu oldu. Herkes onun arkasından koşuyor. Bir bakın gerçeklik durumu nedir, doğruluk durumu nedir, ülkeye ne getiriyor, ne götürüyor? Böyle kulaktan dolma işlerle o arada da 50 kişiyi soyuyorlar; pijamaların altını giydiriyorlar, üstü yok, hadi dışarı. Böyle gösterilerle bu ülke bir yere varmaz. Varsaydı şimdiye kadar biz aya giderdik. Ne oldu? Yok. Bu ülkede üreteceksin. Altın buldun altın üreteceksin, bakırı buldun bakır üreteceksin. Yurt dışına gittiğimde Körfez ülkelerin- Bu makamlar geçici makamlardır, biz de bunun farkında olarak oturuyoruz o koltuklarımıza. Ama bulunduğumuz zaman içerisinde milletimize hizmet etmek gayretindeyiz; bütün hepsi bu. İşte bütçe, işte Türkiye nin maliye politikaları, takip ettiği vergi indirimleri. Bu, Hükümetimizin başarısıdır. 23

Sizin her derdiniz beni çok ilgilendirir. Maliye Bakanı olduğuma bakmayın, başka bir sorununuz da oldu mu beni ilgilendirir. Siz benim ortaklarımsınız, size gözüm gibi bakmam lazım. Sizi ne kadar bakımlı hale getirirsem, ben sizden o kadar hissemi alacağım. den petrolü bol olan bir devletin Maliye Bakanına Ne rahatsın kardeşim, petrol çıkıyor şakır şakır, bütçende petrol gelirleri, hiç sıkıntı yok dedim. Öyle, doğru söylüyorsun ama bunlar da sınırlı, keşke bizim ülkemiz de sizin ülkeniz gibi maden yatakları bol olan bir ülke olsaydı dedi. Şimdi madenler altta, biz yukarıda. Ondan sonra onları çıkarmamak için ne numaralar yapıyoruz. Bırakın Allah aşkına ya, kafayı çalıştıralım. Biraz önce anlattım, biz 500 milyar dolarlara gelmişiz, adamlar 2 trilyon dolarlarda, 3 trilyon dolarlarda. Bu yerde maden var mı yok mu doğru dürüst daha tespit edemiyoruz. Şimdi özelleştirmişiz ne oldu? Geçen gün, özelleştirdiğimiz bir fabrikaya gittim. Ne oldu bu fabrika, bir gideyim bakayım, dedim. Gittim. Fabrikanın sahibiyle konuştum. Değerli arkadaşlar, gördüğüm manzara şu: Eğer biz o fabrikayı özelleştirmeseymişiz o fabrika iki sene içerisinde kapanacakmış, iki sene daha dayanır ondan sonra kapanır. Neden? Rekabet edemez, maliyetleri yüksek ve eski teknoloji ile üretim yapma imkanı yok. Yapsa bile satma imkanı yok, kapanır. Şimdi o adam almış orayı. Üzerine aldığı fiyat kadar daha yatırım yapıyor. Yatırım yaptığı yeri gördüm, bir de yatırım yapılmayan yeri gördüm, ikisinin arasında öyle bir fark var ki, birisi Afganistan, birisi İsviçre, o derece fark var arasında. Anlayasınız diye, farkı belirteyim diye söylüyorum, yoksa ne Afganistan, ne İsviçre. Ama birisi o kadar güzel bir mamul çıkarıyor, o kadar verimliliği, kapasitesi yüksek ve maliyeti düşük ki, Buradan çıkanı ben Avrupa ya ihraç ediyorum diyor. Ama şuradan çıkana Avrupalı hiç dönüp bakmıyor bile. Süratle burayı da yenileyeceğiz. Şimdi özel sektör yapıyor bunu. Devlet o yatırımı yapar mıydı? Yapamazdı. Zarar etmeye devam eder miydi? Ederdi. Oradaki işçiler de böyle devamlı surette gidip gelecek, sabah gidecek iş varmış gibi, binlerce işçi. Her birisi de bizim bütçeden yer miydi? Yerdi. Bütçe açıklarını artırır mıydı? Artırırdı. Ben toplayacağım bu milletten vergileri orada çalışmayan fabrikaların işçilerine vereceğim; olur mu böyle şey ya, olur mu? Bakanım, şuna da şunu ver, buna da bunu ver. Kime ne vereceğim? Ben bu milletten topladığım o emanetlere gözüm gibi bakıyorum. Öyle boş yere oradan zırnık çıkmaz kardeşim. Şuna da şunu ver, buna da bunu ver; yok öyle şey, kimsenin de ayak değneği değiliz. Değerli sanayicilersiniz siz, bir şey daha söyleyeyim; Benim fabrika kapanıyor Sayın Bakanım. Evet. Bana bir 60 milyon dolar devlet yardım yapsa fabrika çalışır, şu kadar da işçi çalışıyor. Pekala, sen o fabrikanda niye satamıyorsun, niye kapatıyorsun? Teknolojiye ayak uyduramamış, yenileme yatırımlarını yapamamış, verimli hale getirememişsin. Şimdi senin verimsiz fabrikana bakmak mecburiyetinde miyim ben? Toplayacağım herkesten, verimli çalışan adamlardan, bak ne diyorum kurumlar vergisini fazla topladık diyorum, onlardan toplayacağım verimsiz çalışan adamın fabrikasına yatıracağım. Eskiden zihniyet buydu, onun için söylüyorum. Verelim efendim, verelim. Nasıl vereceksin bu milletin parasını, orada saçı bitmemiş yetimin hakkı var. Beyefendiye dedim ki Kapat kardeşim, anahtarı da nereye istersen oraya ver. Diyor ki Anahtarı getireceğim. İster getir ister götür, ne yaparsan yap. Yapacaksın, dünya nasıl ilerliyor ona ayak uyduracaksın. Millet olarak ona ayak uydurursak tamam, uyduramazsak kusura bakma herkes hissesine düşeni alır. Öyle yağma yok. Ben çalışıyorum bak. Bütçenin iki yakasını bir araya getirdik elhamdülillah. Bu, hükümetimizin en büyük başarılarından bir tanesidir. Şimdi bunlara kimsenin söyleyeceği söz de olmuyor. Bu Maliye Bakanı da çok oluyor, buna biraz daha çamur atalım, şimdi o başladı, bırakın bu palavraları, boş, doğru değil, yalan şeyler hepsi de. Evet bu makamlar geçici makamlardır, biz de bunun farkında olarak oturuyoruz o koltuklarımıza. Ama bulunduğumuz zaman içerisinde milletimize hizmet etmek gayretindeyiz; bütün hepsi bu. Ettik mi? 24

29 Kasım 2007 Maliye olarak da, vergi daireleri olarak da görünümümüz değişti. Çünkü biz her zaman sizlere yardımcı olacağız ama sizler de görevlerinizi yerine getireceksiniz. Ben bu ülkede hem rahat rahat yaşarım hem çok para kazanırım hem vergi vermem. Eh o zaman da benden günah gitti derim. Ettik çok şükür. Ne yaptık? İşte bütçe, işte Türkiye nin maliye politikaları, takip ettiği vergi indirimleri. Ben böyle vergi indiren ilk Maliye Bakanıyım. Bu, Hükümetimizin bir başarısıdır tabii. Ben o Hükümetin bir Bakanıyım. Efendim, özelleştirme, özelleştirme oldu mu? Oldu, oluyor da, herşeyi de özelleştireceğim ve söylüyorum; sonunda da Özelleştirme İdaresi ni özelleştireceğim, kapıya kilidi vuracağım, hadi diyeceğim bitti. Evet değerli arkadaşlar, şimdi bu dağıtımlarla ilgili özelleştirme, şu anda görüşme ve çalışma safhasındayız. 2008 yılında başlayacağını ümit ediyorum. Onlarla ilgili bilgileri de Özelleştirme İdaresi nden her zaman alırsınız. Ama dosyada parayla satılmış bilgiyi de ben sana bedava verecek halim yok, verirsin parayı alırsın bilgileri, herşeyin bir kaidesi var. Ama olması gereken bilgilerde herhangi bir erişim zorluğu bulunuyorsa ben sizi dinlemeye her zaman hazırım. Madenle ilgili söylediklerinizi dinledim. Ben sizleri özel davet ediyorum, gelin, Çevre Bakanımızla görüşelim, ben kendim anlatacağım ama bir de toplantı yaparsak çok iyi olur. Sizi ilgilendirmez bunlar dediniz ama sizin her derdiniz beni çok ilgilendirir. Maliye Bakanı olduğuma bakmayın, başka bir sorununuz da oldu mu beni ilgilendirir. Siz benim ortaklarımsınız, size gözüm gibi bakmam lazım benim. Sizi ne kadar bakımlı hale getirirsem, ben sizden o kadar hissemi alacağım. KOBİ lerle ilgili meselede, değerli arkadaşlar, bu, enflasyonla mücadele zor bir iş. Hatırlayın, 2001 yıllarında enflasyon yüzde 70 ler civarındaydı. Şimdi yüzde 7 lerden bahsediyoruz. Yüzde 7,7 mi oldu, şimdi yüzde 7,4 mü oldu, 8,1 mi oldu onu tartışmaya başladık. Türkiye için güzel bir şey ve bunu da tartışalım, çünkü sorgulayan bir ülke olmamız fevkalade iyi. Benim vergim nereye harcanıyor sorun. Biz de her ay açıklıyoruz. Biz bu kadar vergi topladık, şuralara da harcadık. Bunu ilk günden itibaren açıklıyorum, eskiden yoktu bu, kimsenin bir şey açıkladığı yoktu. Şimdi basın da alıştı buna, bir mali tatil girdi araya bir ay açıklamadık, ertesi ay açıkladık. Vay sen misin açıklamayan, demedikleri kalmadı. Ama mali tatil olunca da uzadı yani bazı gelirlerimiz sarktı, bazı masraflarımızın zamanlaması değişti. Fakat her ay bunu açıklıyoruz, açıklamaya da devam edeceğiz. Hele hele sivil toplum örgütlerinin en önemlilerinden sayılan sanayi odalarında bunların dile getirilmesi beni fevkalade memnun ediyor. Ama onun dışında beni çok daha memnun eden bir husus var. Sayın Başkan, kayıtdışı ekonomiye değindi ve bunun artık maliyenin sorunu olmaktan çıkıp bütün ülkenin sorunu haline geldiğini söyledi; bundan dolayı kendisini kutluyorum. Bu konuda çalışmalarımız çok fazla. Her zaman bizlere yardımcı oluyorsunuz. Bundan sonra sizlere biraz daha fazla da iş düşecek. Belki zaman gelecek fahri vergi denetmeni de yapacağım sizleri, ona göre hazırlanın. Fişini vermeyen adamı siz kendiniz yakalayacaksınız bana getireceksiniz. Bir de, siz Oda olarak üyelerinizle hem gurur duyuyorsunuz hem de onlardan da mesulsünüz. Lütfen kendi üyelerinize de vergiye uyum yönünden durumlarına bir bakın. Meclis Başkanımız zaten bizim meslekten gelen birisi. Bir de, merdiven altı imalatlarından, satışlarından size haksız rekabet oluşturuyorlar. Haksız rekabete de mani olmanız lazım, çünkü ekmeğinize mani oluyorlar. Bu konuda lütfen bize yardımlarınızı biraz daha artırırsanız bizi çok memnun edeceksiniz. Biz Gelir İdaresi olarak, Maliye olarak sizlerle yakın çalışmaya her zaman hazırız, arkadaşlarımız hazır. Zaten bugüne kadar öyle oldu, bundan sonra da öyle olur. Sektörler itibariyle de böyle. Sektör için de, sektör fevkalade güzel gidiyor. Gelin bizimle de işbirliği 25

Sizin nezdinizde bütün mükelleflerimize sesleniyorum ve bütün Türk milletine de şunu söylüyorum. Türkiye nin gelişmesini istiyorsanız, Türkiye de evlatlarınıza daha iyi bir Türkiye teslim etmek istiyorsanız yapacağınız iş şu: Alışveriş yaptığınız zaman faturanızı veya fişinizi alın, bu kadar. Almadığın fişin bedelini gene sen ödüyorsun. Ülke o zaman vergisini alamıyor, borç alıyor, o borcun faizini gene bu millet katlayarak ödüyor. yapın, biz her imkanlarımızla hazırız. Elektronik ortama geçtiğimizden beri, beyannamelerin yüzde 90 ını artık elektronik ortamda alıyoruz ve paralar da öyle yatıyor. Vergi dairelerine pek uğramaz oldunuz. Eskiden sırada kuyrukta bayılanlar olurdu ama şimdi gelmiyor. Çok şükür herşey elektronik ortamda ve biz de Maliye olarak ayak uydurduk, çok hızlı gelişmeler kaydettik. Ara sıra da vergi dairelerimize çay içmek için uğrayın. Ama 200 lira borcum var, 500 lira borcum var, öyle bir şey de olduğu zaman hemen gelin. Arkadaşlar, bakınız mücbir hallerde yeniden yapılandırıyor, vergi idaresi olarak bazı durumlarda karşılıklı anlaşmalar imzalıyoruz. Vergi dairesine uğramamazlık etmeyin, gelin, ara sıra uğrayın. Faydası var. Şimdi eskisi gibi değil. Çayınızı kahvenizi için, ondan sonra sohbet edin gidin, bu kadar. Vergi dairesi müdürlerimiz artık sizleri ziyaret ediyor. Size gelenler oldu mu olmadı mı bilmiyorum ama bana birçok yerlerden geliyor. Geçenlerde bir yere gitmişler. Adamcağız da şaşırmış. Eyvah yandık demiş vergi dairesi müdürü geldi, ne yapacağız. Giderken bir de çiçek yaptırmışlar, adamlar, şaşırmış, Ne yapacağımı şaşırdım Bakanım, şimdi ben de daha fazla nasıl vergi verebilirim onu düşünüyorum. diyor. Gördüğünüz gibi Maliye olarak da, vergi daireleri olarak da görünümümüz değişti. Çünkü biz her zaman sizlere yardımcı olacağız ama sizler de görevlerinizi yerine getireceksiniz. Ben bu ülkede hem rahat rahat yaşarım hem çok para kazanırım hem vergi vermem. Eh o zaman da benden günah gitti derim. Kapasitemiz, inceleme kapasitemiz çok çok artıyor. Bakınız daha 2007 bitmedi sadece bu dönem 2007 de yapmış olduğumuz vergi incelemeleri neticesinde uzlaşmalardan kasamıza giren 1,5 ti, şimdi 1,7 milyar YTL oldu. Yani eski para ile 1,7 katrilyon, az değil. O bakımdan değerli arkadaşlar, rahat edin, vergileri artık indirdik, yüzde 20. Eğer dağıtım yoksa, sermayeye ekliyorsan, onun da vergisi yok. Sermayeye ekle, oto finansman sağladık ve o kanunu da sürekli hale getirdik. Demek ki yüz kazanacaksın, 20 sini vereceksin, 5 kazanacaksın 1 ini vereceksin; hepsi bu, bunu da verin. Size, -buradakilere demiyorum- sizin nezdinizde bütün mükelleflerimize sesleniyorum ve bütün Türk milletine de şunu söylüyorum her zaman söylediğim gibi: Türkiye nin gelişmesini istiyorsanız, Türkiye de evlatlarınıza daha iyi bir Türkiye teslim etmek istiyorsanız yapacağınız iş şu: Alışveriş yaptığınız zaman faturanızı veya fişinizi alın, bu kadar. Almadığın fişin bedelini gene sen ödüyorsun, almayan ödüyor. Ülke o zaman vergisini alamıyor, borç alıyor, o borcun faizini gene bu millet daha katlayarak ödüyor. Evet beni sabırla dinlediğiniz için çok teşekkür ediyor ve hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. Tekrar görüşünceye kadar da mutluluklar, sağlıklar diliyorum. Sağ olun. 26