HÂCE MUHAMMED LUTFÎ EFENDİ NİN HÜLÂSATÜ L-HAKÂYIK ADLI ESERİNDE SES VE AHENGE DAYALI SANATLAR



Benzer belgeler
1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

ETE KEMĐĞE BÜRÜNMÜŞ ŞĐĐRLER: OSMANLININ GÖRSEL ŞĐĐRLERĐ

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

Rekabet Kurumu Başkanlığından,

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

Araştırma Notu 15/177

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

ELLE SÜT SAĞIM FAALİYETİNİN KADINLARIN HAYATINDAKİ YERİ ARAŞTIRMA SONUÇLARI ANALİZ RAPORU

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 3 AYLIK RAPOR

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

BİREYSEL SES EĞİTİMİ ALAN ÖĞRENCİLERİN GELENEKSEL MÜZİKLERİMİZİN DERSTEKİ KULLANIMINA İLİŞKİN GÖRÜŞ VE BEKLENTİLERİ

B E Y K E N T Ü N İ V E R S İ T E S İ S O S Y A L B İ L İ M L E R E N S T İ T Ü S Ü İ Ş L E T M E Y Ö N E T İ M İ D O K T O R A P R O G R A M I

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları. Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

Bu doğrultuda ve 2104 sayılı Tebliğler dergisine göre Türkçe dersinde şu işlemlerin yapılması öğretmenden beklenir.

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ

KİTAP DEĞERLENDİRMELERİ

Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi

KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Tarımda Kadınların Finansmana Erişimi Esra ÇADIR

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

YÖNETMELİK KAFKAS ÜNİVERSİTESİ ARICILIĞI GELİŞTİRME UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

ALMANYA DA 2011 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler,

2016 Ocak ENFLASYON RAKAMLARI 3 Şubat 2016

Prof. Dr. Bilal Sambur ile Medya ve Dindarlık Üzerine 08/04/2015

TİSK GENEL SEKRETERİ BÜLENT PİRLER'İN DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE ÇOCUK İŞGÜCÜNE İLİŞKİN GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİDİR

2. Söz konusu koruma amaçlı imar planı üst ölçek plana aykırı hususlar içermektedir.

SPOR KULÜBÜ HİZMET PROGRAMI

TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARINDA MERKEZİ KARŞI TARAF UYGULAMASI 13 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ

Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan:

KURUYEMİŞ SEKTÖR RAPORU

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ Lisans Ders İçerikleri 1.Yarıyıl

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

ISL107 GENEL MUHASEBE I

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

Danışma Kurulu Tüzüğü

KİŞİSEL GELİŞİM VE EĞİTİM İŞ GÜVENLİĞİ VE İŞÇİ SAĞLIĞI MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

a) Birim sorumluları: Merkez çalışmalarının programlanmasından ve uygulanmasından sorumlu öğretim elemanlarını,

ÖZEL VEGA OKULLARI OYUN SANDIĞIM SORGULAMA ÜNİTESİ BÜLTENİ DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA

BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK ALANI HIZLI KLAVYE KULLANIMI (F KLAVYE) MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

MÜDÜR YARDIMCILARI HİZMET İÇİ EĞİTİMİ

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

2015 Ekim ENFLASYON RAKAMLARI 3 Kasım 2015

VAKIF MENKUL KIYMET YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. (ESKİ UNVANI İLE VAKIF B TİPİ MENKUL KIYMETLER YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. )

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü :18

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2

SANAL DĠLĠN DĠLĠMĠZDE YOL AÇTIĞI YOZLAġMA HAZIRLAYAN: CoĢkun ZIRAPLI Ġsmail ÇEVĠK. DANIġMAN: Faik GÖKALP

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KOORDİNATÖRLÜĞÜ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

YETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİ Akdeniz Müftülüğü

Dönemi Piyasa Yapıcılığı Sözleşmesi

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

MEGEP (MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ)

TESİSAT TEKNOLOJİSİ VE İKLİMLENDİRME ÇELİK BORU TESİSATÇISI MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

Tasarım Raporu. Grup İsmi. Yasemin ÇALIK, Fatih KAÇAK. Kısa Özet

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ

MADDE 3 (1) Bu Yönetmelik, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 14 ve 49 uncu maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

T.C. BİLECİK İL GENEL MECLİSİ Araştırma ve Geliştirme Komisyonu

ARAŞTIRMA PROJESİ NEDİR, NASIL HAZIRLANIR, NASIL UYGULANIR? Prof. Dr. Mehmet AY

Yeni Mali Yönetim ve Kontrol Sisteminde. İç Kontrol ve Ön Mali Kontrol

TEŞVİK BELGELİ MAKİNA VE TEÇHİZAT TESLİMLERİNE UYGULANAN KDV İSTİSNASINDA BİR SORUN

BİLGİSAYAR DESTEKLİ BİR DİL PROGRAMI -Türkçe Konuşma - Tanıma Sistemi-

HALK EĞİTİMİ MERKEZLERİ ETKİNLİKLERİNİN YÖNETİMİ *

Kalite Güvence ve Standartları

Özet Metin Ekonomik Büyümenin Anlaşılması: Makro Düzeyde, Sektör Düzeyinde ve Firma Düzeyinde Bir Bakış Açısı

Kıbrıs ın Su Sorunu ve Doğu Akdeniz in Hidrojeopolitiği

S V L TOPLUM, YEREL YÖNET MLER VE GENÇL K AB ÜYEL YOLUNDA" S V L TOPLUMLA D YALOG TOPLANTISI 4 SONUÇ B LD RGES 11 ARALIK 2010, STANBUL

SİRKÜLER 2013/23. : Vadesi Gelmemiş İleri Tarihli Çeklere Senetler Gibi Reeskont Uygulanabilecek

ken Türkçe de ulaç kuran bir ektir. Bu çal ma konumuzu seçerken iki amac m z vard. Bunlardan birincisi bu konuyu seçmemize sebep olan yabanc ö

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /2, 3, 6 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2012/6638 Karar No. 2014/11489 Tarihi:

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor?

PATOLOJİ DERNEKLERİ FEDERASYONU ETİK YÖNERGE TASLAĞI. GEREKÇE: TTB UDEK kararı gereğince, Federasyon Yönetim

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

HAM PUAN: Üniversite Sınavlarına giren adayların sadece netler üzerinden hesaplanan puanlarına hem puan denir.

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Din Öğretimi Genel Müdürlüğü İMAM HATİP VE ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ TEFSİR OKUMALARI DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Ara Dönem Faaliyet Raporu MART 2014

HAKSIZ REKABET KURULU ÇALIŞMA RAPORU ANTALYA SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI ANTALYA HAKSIZ REKABETLE MÜCADELE KURULU FAALİYET RAPORU

Özet şeklinde bilgiler

CEZAİ ŞARTIN TEK YANLI KARARLAŞTIRILAMAYACAĞI

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ. ÇİFT ANADAL ve YANDAL PROGRAMI YÖNERGESİ

MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

Kurumsal Sosyal Sorumluluk CSR

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN

SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com

GİYİM ÜRETİM TEKNOLOJİSİ ÇOCUK DIŞ GİYSİLERİ DİKİMİ (CEKET- MONT- MANTO) MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

1. BÖLÜM: SOSYAL MEDYA

Transkript:

HÂCE MUHAMMED LUTFÎ EFENDİ NİN HÜLÂSATÜ L-HAKÂYIK ADLI ESERİNDE SES VE AHENGE DAYALI SANATLAR Ahmet Özhan SUCU Giriş Hâce Muhammed Lutfî Efendi nin Hülâsatü l-hakâyık ve Mektûbât-ı Hâce Muhammed Lutfî adlı dinî ve tasavvufî şiirlerini ihtiva eden manzum eserinde Türkçe şiirlerin yanı sıra Arapça ve Farsça şiirler de bulunmaktadır. Mevlid, mi raciye, mesnevîler, destanlar, mâniler, ferdler ve kıt alardan oluşan eserin çatısını teşkil eden divançe kısmında çeşitli nazım şekillerinde yazılmış 726 şiir bulunmaktadır. Alvarlı Efe Hazretleri şiirlerinde sade ve akıcı üslubuyla 20. Yüzyıl İslâmî Türk Edebiyatının gelişmesine büyük katkı sağlamış bir âlimdir. Şairin üslûbunu akıcı ve kalıcı kılan özelliklerin başında, Türkçeye hâkimiyeti gelmektedir. Şair, bu dilin ses özelliklerini çok iyi bilir. Eserinde birbiriyle ses ve anlam yönünden uyumlu kelimeleri seçer ve bu kelimelerin birlikteliğinden yer yer mûsikîyi çağrıştıran bir armoniyi yakalar. Şiirde armoninin sağlamış olduğu ahenk, söze dayalı sanatlarla desteklenir. Şair, kelimeleri bazen mısra başında, bazen mısra ortasında ve bazen de mısra sonunda birli, ikili, üçlü şekillerde tekrarlayarak ahenk oluşturur. Ahengi, bazen de metin seviyesindeki kelime tekrarlarıyla sürdürür. Hülâsatü l-hakâyık, bu ses ve söz tekrarlarının uyumlu birlikteliğinin ahenge ve anlama katkısıyla, ses ve ahenkle ilgili sanatlar bakımından önemli bir eserdir. Çalışmamızda Hülasatü l-hakâyık divanındaki ahenk unsurları tespit edilip, şairin ahengi hangi sanatlarla sağladığı üzerinde durulacaktır. Ses ve Ahenge Genel Bir Bakış Divan edebiyatında birbiriyle uyumlu kelimelerin seçilmesi, bu kelimelerin ses tekrarlarıyla desteklenmesi şiirde ahengi sağlayan unsurlardandır. Şiirde ritmi temin eden unsurlar vezin ve kafiyedir. Bu iki unsur şiirdeki ses düzenlemelerini de tayin eder. Seslerin belirli aralıklarla tekrarı şiiri mûsikîye yakınlaştırır ve ahengin çekiciliğine dayalı bir atmosfer yaratır (Macit, 2004: 51). Bu yüzdendir ki, mükemmeliyet peşinde koşan şairler, şiirde musikîyi arttırmak için ses tekrarlarına başvururlar. Böylelikle harfler ve onların ses değerleri, şairlerin elinde bir nota hüviyetine bürünür. Böylelikle şiir musikîye yaklaşır. Bunun farkında olan şair, bu ses değerlerini şiirde kullanmak zorunda kalır (Kesik, 2009:

376). Söz sanatlarını kullanma eğilimi, insanın yaratılışında vardır. Edebiyat, iç dünyalar arasındaki iletme ve etkileme işlevini dil aracılığı ile yürüten bir söz sanatıdır. Ancak, dilin bu görevi yapmakta, istenileni anlatmakta yeterli olmadığı da bir gerçektir. Çünkü sanatçı, daha güzeli, daha etkiliyi meydana getirme, seslendiği kişilerle daha güçlü bağlar kurma yollarını arayan bir araştırıcıdır. Bu özellik yalnızca sanatçılarda görülmez. Her düzeydeki insan bile sözü daha canlı, daha etkili kılmak için söz sanatlarına başvurur (Çoban 2004, 54). Divan şiirinin zengin kelime dünyası, kelimelerin ses ve anlam bakımından tam bir uyum içinde kurulmasına imkân verir. Uyumlu kelimelerin armoni ile de desteklenmesi şiiri ahenk bakımından eşsiz kılar. Şiirde mükemmeliyeti savunan divan şiir geleneğinde mûsikînin artırılması için şairlerce birtakım ses tekrarlarına başvurulur. Alvarlı Efe nin incelediğimiz eserinde armoninin ahengi canlı tutan vasfından yararlandığını görmekteyiz. Bu tekrarları: aliterasyon, asonans aynı seslerin art arda gelen kelimelerle kullanılmasıyla oluşan ses tekrarları, mısranın sonunda biten bir sesin diğer mısranın başında kullanılmasıyla oluşan söz tekrarları vs. olarak sıralayabiliriz. I. Ses Tekrarlarına Dayalı Edebi Sanatlar Divan şiirinin üç dil (elsine-i selâse)den gelen zengin kelime dünyası, kelimeleri ses ve anlam boyutuyla uygun bir biçimde istif etmesine imkân vermiştir. Birbiriyle uyumlu kelimelerin seçilmesi, bunların armoni denen ses tekrarlarıyla desteklenmesi şiiri ahenk bakımından eşsiz kılar. Divan şairlerinin şiirlerini söyleyiş güzelliğine ulaştıran, bu anlamda eşsiz kılan armoninin söz konusu şairler tarafından sanat yapma düşüncesi ile değerlendirilip değerlendirilmediği hususunda farklı görüşler ileri sürülse de böylesine her şeyi kılı kırk yararcasına irdeleyen bir sanat anlayışının temsilcileri en azından- bu ses uyumlarının şiire kattığı çeşninin farkındadırlar. Ses tekrarlarında bazen bazı seslerin anlamı yansıttığı görülür (Selçuk 2004, 215); fakat ses tekrarlarının her zaman anlamla örtüştüğünü söylemek imkânsızdır. Şairlerin tercih ettikleri seslerle mizaçları arasında bir ilişkinin olup olmadığı kesinlik kazanmamakla birlikte, belli seslerin yoğun olarak kullanılmasının ahengi sağlama kaygısını aşan bir tarafı olmalıdır (Macit 2005, 66). Türk İslam Edebiyatında önemli bir yeri olan Muhammed Lütfî, eserlerinde armoninin ahengi canlı tutan yönünden faydalanmıştır. Hülasa-tül Hakayık divanında sesler arasındaki uyuma bir hayli özen gösterdiğini görmekteyiz. Bu uyumu şair büyük ölçüde

aliterasyon ve asonans ile sağlamayı başarmıştır. Bu tekrarların beyitlere ahenk ve mûsikî bakımından bir değer kattığını ve beyitlerdeki mûsikîyi sağlamada ne kadar önemli olduğunu aşağıdaki beyitlerde görmek mümkündür: Ne mir ât-ı hüdâdır nûr -i Ahmed Ne rahmet-i Hudâ dır bu Muhammed (191) Hace efendinin yukarıda ele aldığımız beyiti, şairin kelime ve ses seçiminde ne kadar titiz davrandığının bir göstergesidir. Yukarıdaki beyitte n, m, t seslerinin tekrarıyla aliterasyon; ü, u e seslerinin tekrarıyla asonans yapılarak beyitte bir ahenk sağlanmıştır. Ayrıca yukarıdaki beyitte Ne sözcüğünün mısranın başında tekrar edilmesiyle ve Rahmet Ahmed Muhammed kelimelerinin bir düzene göre kullanılmasıyla beyitte bir mûsikînin oluşturulduğunu görürüz. Hülâsatü l-hakâyık da buna benzer birçok örnek görmek mümkündür. Ses tekrarlarıyla anlam arasında tam bir ilgiden söz etmek mümkün gözükmemektedir fakat divandan aşağıya örnek olarak aldığımız beyitlerde ses tekrarlarının beyitlerin okunuşunu ve anlamlarını destekler nitelikte oldukları aşikârdır. Kudret ü irâdetin ki etdi cûd Emr-i kün den buldu mahlûkāt vücûd Beyitte, d ve t seslerinin tekrarı ve seslerden birinin, diğerinin yumuşak sırasından olması hasebiyle önemli bir ahenk yakalanmıştır denilebilir. Ayrıca cûd kelimesinin vücûd içinde kullanılmasıyla da cinasla bir ahenk sağlanmıştır. Bir Kerîm dir bir Rahîm dir bir Hakîm Birliğin tasdîk eder kalb-i selîm Diğer bir beyitte şair, aynı ses ve sözleri tekrar ederek içinde bulunduğu durumu mükemmel bir şekilde tasvir etmiştir. Bir sözcüğünü tekrar etmek suretiyle ve Allah ın sıfatlarından: Kerîm, Rahîm, Hakîm gibi aynı seslerin bulunduğu sözcükleri seçerek birlikteki (vahdet) kararını ısrarla vurgulamıştır. Aynı zamanda beyitte geçen kalb-i selîm selim kalpli insanlara teşbih olunabileceği gibi gerçek manada kalp anlamına da gelmektedir. Bundan dolayıdır bir bir sözcüklerinin bir armoni halinde tekrar etmesi, bizde adeta salim bir kalbin atışını çağrıştırmaktadır.

Yine aşağıdaki beyitte şair, kullarına ettiği ihsana bak ve kullarının ettiği isyana bak mısralarında aynı sözleri kullanmak suretiyle bir armoni yakalamakla birlikte ilk mısradaki yumuşak nahif ifadeyle ikinci mısrada birinci mısrayla aynı sesleri kullanmış fakat ihsan ve isyan kelimelerinin ses olarak hemen hemen aynı fakat anlam olarak kelimelerin zıtlıklarından yararlanarak okuyucuyu tersine bir ruh haline çevirmeyi başarabilmiştir. Kullarına ettiği ihsâna bak Kullarının ettiği isyâna bak Aşağıdaki beyitte ise şair n sesini tekrar etmek suretiyle bir mûsikî aleti olan ney in çıkardığı sese benzer bir hava yakalamaya çalışmıştır. Ayın ney gibi nây nevâ sözcükleri ile anlam sağlanmıştır. y, ş, n seslerinin terennümüyle beyitlerdeki anlama paralel bir ahenk yakalandığını söylemek mümkündür. Nevâ-yı nây-ı dilden dinleyen dilşâd olur cânâ Şerâb-ı vahdeti nûş eyleyen irşâd olur cânâ Yukarıdaki örneklerde genel olarak ses ve ahengin anlamla örtüştüğü beyitleri örnek olarak vermeye çalıştık fakat şairin divanında genel olarak anlama bağlı kalmadan ses tekrarıyla bir mûsikînin yakalandığı birçok beyitle karşılaşmamız mümkündür. Bunda Alvarlı Efe nin tarikat geleneğinden geldiğinin ve Türk İslam edebiyatı mahsullerinden olan ilahi türünün özelliklerini şiirlerinde yaygın bir şekilde kullandığının büyük payı olduğunu düşünmekteyiz. Şiirde oluşturulan tekrarların anlamla daima örtüşmediği bilinmektedir. Şairler genellikle şiirde bir armoni, ahenk yakalamak için ses tekrarlarına başvurmuşlar; bu tekrarlarla şiiri monotonluktan kurtarmaya çalışmışlardır. Aşağıda ise sesin anlama bağlı kalmadan tekrar edilmesiyle, şiirde mûsikîyi sağlamak için yazılmış beyitler yeralmaktadır: m, e â seslerinin tekrarıyla: Mîr-i meydân-ı melâhat hurşîd-i aşk pertevi Âsumân-ı kalbe ursa mâsivâ olur cüdâ h, d, â, m seslerinin birlikte tekrarıyla: Hurşîd-i kubbe-i vahdet nûr -i Hak Hayru l-verâ Her dü-âlem rahmet-i Mevlâ Muhammed Mustafâ

h, l, ü â seslerinin tekrarıyla Kühl-i mâ zâğa l-basar zîver -i nûr -i dîdesi Hâk-i pây-i lü lü -i lâlâ Muhammed Mustafâ d, h, n e seslerinin tekrarıyla: Dâm-ı dehande lisân bende çekilse bu dem Sohbet safâ bahş eder hikmet ile rubbemâ Dizelerin aynı sesle başlamasıyla oluşan ses tekrarları, bu tür tekrarların sayısı oldukça fazladır. Gülzâr-ı gülistân-ı dilde açılan güller Gözlere verir hayret dürdâneleri seyr et Yukarıdaki beyitte aynı seslerin tekrar edilmesiyle bir ahenk yakalandığı gibi aynı zamanda gül sözcüğünün tekrarıyla da bir mûsikî oluşturulmuştur. Derd ehline dermândır derd-i derûnu her dem Derdini sora dildâr dildâde hitâb ister Derûnum derdine dermân muhabbet Dü-âlem afvime fermân muhabbet Beyitte de açıklıkla görüldüğü gibi mısraların aynı seslerle başlamasının yanısıra birinci mısrada derd sözcüğünde bulunan seslerin tekrar edilmesiyle de bir ahenk oluşturulmuştur. Cüdâ düşmüş diyârından dûr olmuş nazlı yârından Ciğergâhı âteş almış kerem-şândan umar imdâd Aynı seslerin art arda gelen kelimelerde kullanılmasıyla oluşan ses tekrarları: Gül-gülistân-ı melâhatdir Muhammed Mustafâ Bülbülistân-ı belâgatdir Muhammed Mustafâ Âfitâb-ı kubbe-i kübrâ Muhammed Mustafâ Mâhitâb-ı Leyle-i Esrâ Muhammed Mustafâ Aşağıdaki mısralarda ise aynı sıradan eklerin tekrarıyla bir ahenk oluşturulmuştur:

Dilde ki dildâr ola dîdesi bîdâr ola Yâr-i vefâdâr ola âzâd olur bendeler Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür Hülâsatü l-hakâyık da ses tekrarlarına yönelik ahengi sağlayan unsur olarak aliterasyon ve asonansa birçok yerde rastlamak mümkündür. Ses tekrarlarının yanı sıra edebi sanatların da genel olarak mûsikî ve ahenge olumlu tesirlerinden yukarıda bahsetmiştik. Bu sanatlar da aşağıdaki gibidir: a. Akis Bir metinde kelimelerin bir kısmının veya tamamının tersten sıralanarak yinelenmesine akis denir. Tam ve nakıs olarak ikiye ayrılır. Eğer bütün kelimeler tersine düzenli bir şekilde dizilmişse sanata tam akis, düzensiz bir şekilde dizilmişse veya dizilirken ifade ve kelimeler üzerinde bazı değişiklikler yapılmışsa sanata nakıs akis denir. Aksi oluşturan kelimeler aynı mısrada olabileceği gibi, aynı beyit içerisinde de olabilmektedir (Kesik, 2009: 379). İncelediğimiz eserde akis sanatı ile ilgili az sayıda örneğe rastladık. Bahr-i keremin kenârını görmedi LUTFÎ Gark oldu kerem bahrine erbâb-ı temennâ Rahm kılsan sen sana rahm eyler ol cânân sana Merhametden gayri yokdur âşıka bir kâr -i yâr LUTFÎ bu eşyâ ne ki var Hâlık ını tesbîh eder Eder ise bu mahlûkat esrâr -ı Hakk ı t âlîmât b. Cinas Hem anlam hem de ahenkle ilgili bir sanat olan cinas, anlam bakımından farklı, yazılış ve telâffuz bakımından aynı ve benzer kelimelerin bir ifade içinde kullanılmasına denir. Cinaslı söz söylemeye de tecnis denir.(kesik, 2009, 379). Bir ibarede cinas bulunması için en az iki lafız arasında benzerlik bulunması lâzımdır. Bu lafızların isim veya fiil olması yahut kelime köküne getirilen ekler ile meydana getirilmiş olması durumu değiştirmez. Lafızların benzerliği dört yönden gerçekleşir. Bunlar lafızları meydana getiren harflerin (a) nevi/cinsi, (b) sayısı, (c) harekesi, (d) sırasıdır. (Saraç 2004, 221). İncelediğimiz mesnevilerde cinas sanatını ihtiva eden beyitler aşağıdaki gibidir:

Bir kamer -tal at güneş-veş âl ile aldı dili Bî-karâr etdi efendim cânımı gül-handeler Beyitte al kelimesinin hem fiil hem de isim olarak kullanılmasıyla tam-basit cinaslardan müstevfa cinas yapılmıştır. Bunun yanı sıra mısraların aynı seslerle başlaması, l, n r gibi seslerin tekrar edilmesi beyitte mûsikî artıran unsuraların başında gelmektedir. Bu dârı benim başıma dar eyleme yâ Rab Ağyâr elemin gönlüme bâr eyleme yâ Rab Leyle-i keremde Kerîm in va d-i kerîmi Tebşîr-i azîmdir sa na Rabbüke feterdâ Öyle bir yâre yetiş yârîn ola yâr sana Öyle bir mir âtı dut göstere dildâr sana Cüdâ düşmüş diyârından dûr olmuş nazlı yârından Ciğergâhı âteş almış kerem-şândan umar imdâd Yârından kelimesinin diyarından kelimesinin içinde yer almasıyla tam-mürekkeb cinaslardan cinas-ı merfu yapılmıştır. Aşağıdaki beyitler de buna örnektir Cânân ile bir cân olana câna ne minnet Dergâhına kurbân olana kāna ne minnet Âdem oldur hak kelâmı duyduğunca şâd olur Kendinin hakkında doğru sözlere dilşâd olur Bülbülleri gül dalına ruhsâr -ı gülün âlına Kandır meyin zülâlına gözler döke dürdâneler

Tam olmayan cinaslardan -cinaslı kelimelerden birinin, diğerinin son hecesiyle ses ve yazılış bakımından aynı olma esasına dayalı olan- cinas-ı mükerrerin eserde birkaç beyitte yer aldığı görülür. Dilde ki dildâr ola dîdesi bîdâr ola Yâr-ı vefâdâr ola âzâd olur bendeler Âdem oldur hak kelâmı duyduğunca şâd olur Kendinin hakkında doğru sözlere dilşâd olur Nûr-i Ahmed Âdem i gör n eyledi Mele-i a lâda sultân eyledi Yâri kim ağyâri kim fark etmez ise bir gönül Gafletinden zan eder ki dostu düşmândır bana Ey şâhid-i mukaddes hurşîd-i âlem-ârâ Geysûlerin muhammes ebrûlerin dilârâ Eserde, harflerin teşekküllerinin yakın oluşuna göre yer alan cinaslar(cinas-ı muzârî) dan bazıları şunlardır: Ey sultân-ı selâtîn ey âlim-i bevâtîn Ey hâtem-i risâlet ey matla- i tecellâ c. İştikâk Bir kök ile o kökten türemiş bir veya daha fazla kelimeyi aynı ibarede kullanmak olan iştikâk sanatı, incelemeye esas aldığımız eserde sıkça başvurulan bir sanat olmuştur. Eserde tespit edebildiğimiz iştikâk sanatı örneklerinden birkaçı şu şekildedir: İsm-i Zât ı zikredelim evvelâ Merhamet eder Hudâ zâkir kula Hâlik u Vâhid e mahlûku delîl Zî-basîret ol amân olma alil Sadâkatdir abdine Mevlâ ya yol Sıdk ile her ne desen eyler kabul

Vuslatıma senin iledir vüsûl Ne dilersen anı eylerem kabul Ders-i arefi mekteb-i mânâda okurlar Mahviyyet-i tâmme ile irfâne ne minnet Kemâlât ehline derbân olan kâmil olur elbet Veren cânânına cân sırrına şâmil olur elbet Cûd-i vücûdu sebeb bu mevcûdât vücûduna Hayât-ı dünyâ ve mâ-fîhâ Muhammed Mustafâ d. Nidâ Şairin, çok duygulanması ve heyecanlanması sonucunu doğuran olayları ve varlıkları göz önüne getirip ey, hey gibi ünlemlerle seslenmesidir (Şener, Yıldız 2003, 322). Nidâ sanatı, çok kuvvetli his ve heyecanların anlatımında önemli bir vasıta olduğu kadar -bilhassa art arda tekrar edilmesi, ses tekrarlarıyla birlikte kullanılması ile ilgili olarak- ahenge sağlamış olduğu katkı bakımından da önemli bir sanattır. Alvarlı Efe de nidâ sanatının bu yönünü görmezden gelmemiş, ona eserinde oldukça fazla yer vermiş ve böylelikle eserine ahenk bakımından bir akıcılık katmıştır. Bu ahenk, içteki kuvvetli his ve heyecanların dışa vurumu ile tamamlanmıştır. Bu anlamda nidâ sanatı çok önemli bir vasıta olmuştur. Özellikle ey ünlemi ile yapılan nidâ sanatı, şairin heyecanını aksettiren anahtar kelimedir. Şair, tesirinde kaldığı varlıklar ve durumlar karşısında fazla heyecanlandığında hep ey ünlemine sarılmış, bu ünlem vasıtasıyla bazen Allah a ve Hz. Peygambere karşı beslediği derin hisleri ifade etmiş, bazen insanları uyarmış, bazen de feleğe sitem etmiştir. Bezm-i muhabbetde bahr -i rahmetde Ey çarh-ı çenberim sen safâ geldin Ey şân-ı kerem ism-i Kerîm Hazret-i Allah Kapandı mı der gâh

Yâ Rabbi bizi eyle kabûl vallahi billâh Yok gayri penâhgâh Ey dâim ü Bâkî der -i eltâfına geldik Rahmân seni bildik Ey Zât-ı Rahîm gayri dahî var mı rehâgâh Maktu ola her âh Ey yüzü nûr -efşânım rahm eyle dil-i zâre Etmezse yürü ey dil bu zârıma var söyle II. Söz Tekrarlarına Dayalı Edebî Sanatlar Söz tekrarlarıyla ifadeyi pekiştirme ve ifadeye açıklık kazandırmanın yanı sıra okuyucunun dikkatini çekmek ve bu yolla sözün tesirini artırmak da amaçlanır. Tekrarlanan kelimeler, aynı zamanda tekrarlanan sesler vasıtasıyla sözün ahenkli olmasını sağlar ve şiirde bir ritim meydana getirir. Böylelikle hem mana hem de ses bakımından uyumlu bir metin ortaya çıkar. a. İâde Bir mısra veya cümledeki son sözcüğün bir sonraki mısra veya cümlenin başında tekrar edilmesi olan iâde sanatına incelediğimiz eserde şairin ahengi canlı tutmak için birçok yerde bu sanata başvurduğu belirlenmiştir. Devlet ise izzet-i nefsin kitâb ile gözet İzzet ise istikāmetde bulun kıymet yeter Kıymet ise defter -i ehl-i saâdetde nâmın Kayd olursa dü-cihânda bu sana izzet yeter Beyitlerde iade sanatının yanısıra devlet izzet kelimelerinin tekrar edilmesi suretiyle de mükemmel bir ahenk yakalanmıştır. Ulûm-i zâhirin ism-i hüveydâsı şerîatdir Bi-külli kâinâtın dâim ihyâsı şerîatdir

Şerîatdir iki âlemde sultân eyleyen abdi Bu İslâm milletinin elde livâsı şerîatdir Şerîat onsekiz bin âlemin cânında cândır Bi-külli kâinâtın dürr -i yektâsı şerîatdir Şerîat şerh eder aşk-ı dil-i uşşâkı âgâhe Kulûb-i ehl-i zevkın nûr -i Mevlâ sı şerîatdir b. Reddü l-acüz Ale s-sadr İâde sanatının benzeri olan bu sanat, bir beytin veya bir cümlenin baş(sadr)ındaki kelimenin yine beyit veya cümlenin son(acüz)unda tekrar edilmesiyle meydana gelir. Kelime anlamı, sonu başa çevirmektir. İâdeden farkı, manzumenin tamamına yayılmaması, beyit veya bir cümle ile sınırlı kalmasıdır. Bazı belâgatçiler, bu iki farklı sanatı birbirinden ayrı telakki etmezler. Fikir ağırlıklı bir söz sanatı olan bu sanat, Hülâsatü l-hakâyık da değişik şekilleriyle yer alır. Bu sanatta birinci mısranın başında (sadr) yer alan kelimenin tekrar edilmesi esasken incelediğimiz eserde çoğunlukla ikinci mısranın başındaki kelime beytin sonunda tekrar edilmiştir. Reddü l-acüz ale s-sadr yapılan beyitlerin çoğunda ahenk tekrarlarla desteklenmiştir. Şerîatdir iki âlemde sultân eyleyen abdi Bu İslâm milletinin elde livâsı şerîatdir Cânânı cân ederse yâr yoluna giderse Bu derd ile yederse cânını cânân eyler Nûr-i ferâset ile eyle nazar dâimâ Dâimâ ilhâm-ı Hak kalbe ola reh-nümâ Cânânı cân ederse yâr yoluna giderse Bu derd ile yederse cânını cânân eyler Bugün mâh-ı Muharrem dir muhıbb-i hânedân ağlar Bugün eyyâm-ı mâtemdir bugün âb-ı revân ağlar

Beyitte bugün kelimesinin tekrarıyla da bir ahenk oluşturulmuştur. Yârim bana yâr olsun derdi dile nâr olsun Cinâne girem yârsız cinân câne nîrândır Dildâr-ı dilârâ görüne manzar -ı dilde Ol dil o zemân elbet olur ravza-i cennet Gönüldür tahtgâh-ı hubb-i Mevlâ Gönüldür mihr -i irfân-ı muhabbet Muhabbet-i İlâhî nûr -i vahdet Bırakır dillere irfân muhabbet Muhabbet-i Muhammed nûr -i Hak dır Muhabbet ehline cennet durakdır (192) Devreylesün meyhânede peymâneler versün zıyâ Meyhânedir mestâneye ey nûr -i dil dâru s-safâ Senindir rutbe-i levlâk senindir sırr -ı mâevhâ Seni fevc-i risâletde alemdâr eyleyen Mevlâ Mir ât-i dil bulsun cilâ göster cemâlin cîmini Cîm-i cemâlin şevkıne cân gözleri peyvestemiz Merd-i battal dâimâ yer herkesin bir darbını Darb yiyüp söz işiderek her günü berbâd olur c. Tarsî Şiirde, dizelerdeki sözcükleri sayı, ölçü ve uyak bakımından birbirine denk getirmektir. Buna tevâzün denir ve bu yolla yazılmış şiirler murassa adını alır (Dilçin, 1997, 488). Bu şekilde yazılmış mısralar bir bakıma birbirlerinin simetriği olurlar. Şair, böyle mısralar söylemek için hayli çaba sarf etmek zorundadır.

Bu derd meyhânesinde kimi gördün şâdümân olmuş Bu gamhâne-i mihnetde belâdan kim emân bulmuş Bu bir devvâr -ı gaddârdır gözü gördüğünü hep yer Ne şâh u ne gedâ bunda ne bir ferd pây-dâr olmuş Nice serv-i revân cânlar nice gül yüzlü sultânlar Nice Cemşîd gibi hânlar bütün bu deryâya dalmış Elvedâ şehr -i seâdet gitdi devlet elvedâ Elvedâ şehr -i hidâyet gitdi nîmet elvedâ Sensin ikrâm-ı Hudâ kadrin bilen bulur hüdâ Sende okundu kitâb-ı sırr -ı vahdet elvedâ Gel ey bâğ-ı risâletde gül-i handân olan dilber Gel ey râh-i besâletde şîr -i meydân olan dilber Gel ey hûrşîd-i mânâ kubbe-i irşâdda bî-hemtâ Gel ey nûr -i hidâyetde meh-i tâbân olan dilber Şair beyitlerde gerek mısra başında gerek mısra ortasında gel ey ünleminin kullanarak eşsiz bir ahenk yakalamayı bilmiştir; bu da şairin ahenge ne kadar önem verdiğinin bir kanıtı olarak değerlendirilebilir. d. Tekrîr Tekrir, sözün etkisini güçlendirmek amacıyla anlamın üzerinde yoğunlaştığı, sözcük ya da söz öbeklerini arka arkaya yinelemektir. Yapılan yinelemelerin anlamı etkilemesi gerekir. Eğer yineleme anlamı etkilemezse buna kesret-i tekrâr ya da tekerrür denir. Anlamın etkisini arttıran tekrirlere ise hüsn-i tekrâr denir (Dilçin, 1997, 452). Türk şiirinin en önemli ses araçları, tekrar teknikleri ve konuşulan Türkçenin oluşturduğu yoğunlaşmış ses ve anlam birlikleridir. Bu araçların seçilmesi ve düzenlenmesi şiirin genel sesini belirler (Kortantamer 1993, 335). Türk şiirinin en önemli, hatta bazı durumlarda vezin ve kafiyeden en önce gelen bu ses araçlarından (Saraç 2004, 179) Alvarlı Efe de kendi kabiliyeti, bilgi ve birikimi, dile hâkimiyeti ölçüsünde yeterince faydalanmıştır.

1. Birli Söz Tekrarları: Bu grupta yer alan tekrarlarda, sesi ve anlamı vurgulanmak istenen bir kelime ilk mısrada söylenmekte ve ikinci mısrada tekrarlanmaktadır. Tekrarlanan kelimeler mısraların başında, sonunda veya herhangi bir yerinde olabilmektedir. Alvarlı Efe de, birinci mısraın ilk ve son kelimesi dışında tekrar edilen bir kelimeyi, beytin rediften önce gelen kafiyesi olarak kullanır ve böylelikle -hem ses hem de anlam yoğunluğunu üzerinde taşıyan redifin de ahenge katkısıyla- şiirde anlam ve ahenk vurgusunu pekiştirir. Görünce gülberin gönlüm döner elbet gülistâne Gül-i handân o dilberi değişmem bâğ u bostâne Geysûleri âfet-i cân cânlara salar heyecân Râhında âşıklar hicân öyle tecellâları var Ruh-i dildârdır dilde temâşâgâhı uşşâkın Görünse perdesiz meh-rû ne noksân ola ol şâne Cûd-i vücûdu sebeb bu mevcûdât vücûduna Hayât-ı dünyâ ve mâ-fîhâ Muhammed Mustafâ Leyle-i keremde Kerîm in va d-i kerîmi Tebşîr-i azîmdir sana Rabbüke feterdâ Efrâd-ı ümem hâk-i pâyin kıymeti olmaz Bahş olsa ne var hâk-i pâyine bütün eşyâ Bu ümmet-i Muhammed halk olmadan mukaddem Va d eyledin şefâ at şefâ atin müheyyâ 2. İkili Söz Tekrarları Ne seâdetli zemân cân ola cânâne fedâ Serimiz serv-i revân lebleri mercâne fedâ Ne keremdir bize ol ism-i Kerîm etdi kerem O risâlet güneşi mihr -i vefâ mihr -i vefâ

Dâreyinde devlet istersen sana if fet yeter İffet ise her dü-âlem âdeme devlet yeter Cânânı cân ederse yâr yoluna giderse Bu derd ile yederse cânını cânân eyle Dâd u feryâd eyledikçe dâd u feryâdım gelür Dâd u feryâdıma karşu Hakk dan imdâdım gelür Mey-i muhabbet-i Hüdâ verir dile nûr -i Hüdâ Meyhâneye cânlar fedâ olsun bu meye restemiz Dedi Cebrâîl eyâ ey bahtiyâr Zevcenin zevc üzerinde mehri var 3. Üçlü Söz Tekrarları Öyle bir yâre yetiş yârîn ola yâr sana Öyle bir mir âtı dut göstere dildâr sana Dil mekteb-i hikmetdir hikmet demidir bu dem Dil matlab-ı rahmetdir rahmet demidir bu dem Mey fer verir derd ehline derddir devâ ey nûr -i dil Derd ehli bulmazsa devâ tıbhâneler elden gider Bir cân nedir meyhânenin yolunda olmaya fedâ Cânlar fedâ olmaz ise cânâneler elden gider Mir ât-ı kalbe kıl nazar cânân cemâlin gösterir Vâriyyetinden et güzer cânân cemâlin gösterir III. İkilemeler İkileme, Türkçede anlamı güçlendirmek için aynı kelimenin tekrarlanmasını, anlamları birbirine yakın, karşıt olan veya sesleri birbirini andıran kelimelerin yan yana kullanılmasını ifade eden bir terimdir. (Macit 2005, 35-36). İkileme olayında ses güzelliği ile tekrardan doğan anlam gücünün, birlikte, yan yana kullanıldığı görülür.

Bu bakımlardan ikileme, ses uygunluğu ile, ezgi ile yoğunlaştırılmış bir anlam gücüdür. İkilemenin anlama kattığı güç başka yollarla kolayca sağlanamaz (Hatiboğlu 1981, 12). Türk şiirinde çok eski zamanlardan beri var olduğu bilinen ikilemeler, Divan şirinde de sık sık kullanılmış ve Divan şairleri, bu yolla söyleyişi ve anlamı güçlendirmek, pekiştirmek ve ahengi arttırmak istemişlerdir (Ünver 1988, 291). Ne keremdir bize ol ism-i Kerîm etdi kerem O risâlet güneşi mihr -i vefâ mihr -i vefâ Seni mes ûd-i mukaddes ki o dem kıldı Hudâ Ne zemîn ü ne zemân kâfî kefâ kâfî kefâ Kesb-i yed-i nân-cû kevser -i cennetden lezîz Mütevekkil olana ikrâm-ı Mevlâ câ-be-câ Ferd-be-ferd seyr et cihânı derdsiz eşyâ var mıdır Gâh yağar gâh açılır gör âsumân ağlar güler Âşıkın feyz-i muhabbet nûr -i îmân artırır Leb-be-leb doldukça gönül sıdk ile efkâr -ı yâr Çölden çöle sahrâlara geşt etdi o enhâr Devr etdi dem-â-dem o nehir göre ayânı Çağlar gidiyor başını taşdan taşa çalar Elbette bulur git giderek âlî-dîvânı Sonuç Alvarlı Efe nin incelediğimiz divanında gazel nazım şekliyle yazılmış beyitlerle ilgili olarak ses ve ahenkle ilgili sanatlara oldukça önem verdiğini görmek mümkündür. Bunda şairin, şiirlerini ilahi formunda, bir ezgiyle okunmak için yazmasının rolü büyüktür. Eserinde, birbiriyle uyumlu kelimeleri seçmiş, kelimeler arasında ses ve anlam bakımından bir uyum olmasına dikkat etmiş ve böylelikle şiirinde bir armoni meydana getirmiştir. Şiirde armoniyi, bazen farklı seslerin yanına aynı sesleri getirmekle, bazen aynı

sesleri art arda gelen kelimelerde kullanmakla, bazen aynı sesleri mısra başında ve sonunda tekrarlamakla, bazen bir beyitteki mısralara aynı sesle başlamakla, bazen de ekleri tekrar etmekle sağlamıştır. Şair ses tekrarlarını ahenk oluşturmak için kullanırken cinas, nida, iştikak gibi ahenge dayalı sanatların ifade gücünden yararlanmayı da bilmiştir. Cinas sanatıyla ilgili olarak belagat kitaplarında yer alan cinasın hemen her türüne eserinde yer vermiştir. Söz tekrarları şairin ahengi oluştururken kullandığı en önemli araçlardan biridir. Tekrar edilen kelimeleri beyitin geneline yaymayı bilmiş ve mısraların geneline yaydığı kelimelerle hem akıcı ve sürükleyici bir ahenk oluşturmuş hem de ahenk ile anlam zenginliğini bir arada vermeyi başarabilmiştir. Şairin başvurduğu söz tekrarlarına dayalı sanatlar, iâde, reddü l-acüz ale s-sadr, tarsî ve tekrîr olmuştur. Bu sanatlarla, anlama bağlı olarak oluşturulan sanatlar bir arada kullanılmıştır. Şairin en çok başvurduğu sanatların başında tekrir gelir. Birli söz tekrarları yoğun olarak kullanılmıştır. Tekrar edilen kelimeler mısraların başında, ortasında ve sonunda olmasına göre ifadede inişli çıkışlı bir ritim sağlanmaya çalışılmış ve böylece de bir ahenk oluşturulmuştur. Birli söz tekrarlarının yanı sıra eserde ikili, üçlü söz tekrarlarına da yer verilmiş şair bu tekrarlarla şiirde bir iç ahenk oluşturmayı başarmıştır. Şairin üslubunun akıcı olmasını sağlayan unsurlardan biri ise ikilemelerdir. Anlatımı pekiştirmek, ahengi güçlendirmek için şair ikilemelere çokça yer vermiştir. Edebiyatın en önemli unsurlarından olan okuyucuya estetik zevk katma gayesi göz önüne alındığında Alvarlı Efe nin dizelerini oluştururken estetik zevkten yoksun salt mesaj vermek yerine, estetik zevki de ön plana alan fakat tasavvufi kültürün insanları iyiye, güzele yöneltme gayesini göz ardı etmeden eserlerini oluşturduğunu söylemek mümkündür. Bütün bunlardan hareketle Muhammed Lütfi nin, eserinde ses ve ahenge dayalı sanatları oldukça yoğun bir şekilde kullandığı ve bu sanatları gelişi güzel bir tekrarla seçmediği, şairin seçilen her kelimenin, beyitteki diğer kelimelerle ses ve anlam bakımından bir uyum içinde olmasına dikkat ettiği bunu da büyük ölçüde başarabildiği sonucuna varmak mümkündür.

Kaynakça Aktaş, Ş. (2011). Şiir Tahlili Teori ve Uygulama. Ankara: Akçağ Yayınları. Aksan, D. (2005). Şiir Dili Türk Şiir Dili. Ankara: Engin. Yayınları Çoban, A. (2004). Edebiyatta Üslûp Üzerine. Ankara: Akçağ Yayınları. Coşkun, İ. (2006). Mesnevi Örneğinde Yetişkinler Din Eğitiminde Kıssa Kullanım (Yüksek Lisans). Ankara üniversitesi. Devellioğlu, F. (2002). Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat. Ankara: Aydın Kitabevi Yayınları. Kesik, B. (Fall 2009). Derviş Paşa nın Murâd-nâmesi nde Ses ve Ahenk ile İlgili Sanatlar. Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Volume 4/7, 370-400. Saraç, A. Y. (2004). Klâsik Edebiyat Bilgisi. İstanbul: Gökkubbe Yayınları Ünver, İ. (1988). İkilemelerle Yazılmış Dört Gazel. Türk Dili, LV(438), 291-297.