ÇOCUĞUN GELİŞİMİNE BAĞLI OYUN AŞAMALARI



Benzer belgeler
ÇOCUKLARDA OYUN EVRELERİ VE OYUN ÇEŞİTLERİ

OYUN VE ÇOCUK. -Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek. -Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek. -Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak

BĠLĠŞSEL GELĠŞĠM. Jean Piaget ve Jerome Bruner. Dr. Halise Kader ZENGĠN

Yaşam Boyu Sosyalleşme

Psikomotor Gelişim ve Oyun

OYUN VE ÇOCUK. Oyunun Aşamaları:

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI

ÇOCUK VE OYUN. Doç. Dr. Ayperi Sığırtmaç. Ç.Ü. Eğitim Fak. İlköğretim Böl. Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı

GELİŞİM DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLARDA CİNSEL EĞİTİM

DUYU MOTOR DÖNEM(0-2 YAŞ)

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

OKUL ÖNCESİNDE OYUN VE HAREKET ETKİNLİĞİ

GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR.

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

NÖROMOTOR GELİŞİM Prof. Dr. Sevin Altınkaynak. Prenatal motor gelişim-1: Prenatal motor gelişim-3. Prenatal motor gelişim-2

OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

Öğr. Gör. Özlem BAĞCI

Oyun Öğretimi 2- OYUNUN TARİHÇESİ-2 DR. MERAL ÇİLEM ÖKCÜN-AKÇAMUŞ

Bazı araştırmacılar, zihinsel engelli olan ve olmayan çocukların oyun türü ve düzeylerini karşılaştırmışlardır.

A. A. A. Tanı Süreci: Haziran 2015 doğumlu A. nın 18. Aya gelindiğinde var olan kelimeleri kullanmayı bırakmış olması ailenin ilk dikkatini çeken

ÇOCUK VE OYUN 4.HAFTA

KONUNUN ANA HATLARI ÖĞRETİM KURAMLARI PIAGET ÖĞRENME KURAMI

OYUNLARLA EBEVEYİNLİK

Oyun Kuramları. Klasik Kuramlar. Dinamik Kuramlar. Diğer Kuramlar

Soru 1) Fiziksel büyümenin en hızlı olduğu dönem ne zamandır? a) 0-1 yaş b) 2-3 yaş c) 4-5 yaş d) 6-7 yaş

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

TEMEL MANİPLATİF HAREKETLER

Bilişsel gelişim. Doç.Dr.Banu Yücel-Toy

MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK

CAN KARDEŞ KREŞİ REHBERLİK SERVİSİ

PDR de Üç Gelişim Alanı (Mesleki gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

TEMEL HAREKETLER DÖNEMİ. Başlangıç Evresi: 2-3 Yaş İlk Evre: 3-4 Yaş Olgun Evre : 5-6 yaş

Bilişsel Gelişimle İlgili Kavramlar

10 Mayıs 2009 tarihinde uygulanan Pep-r Gelişimsel Ölçeği Değerlendirme Sonuçları: Kronolojik Yaş : 3 yaş 9 ay

OKULA HAZIR MISINIZ? VELİ BÜLTENİ EYLÜL ATA KOLEJİ REHBERLİK SERVİSİ

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Matematiksel Beceriler

ÇOCUĞUNUZLA BİRLİKTE OYNAMANIN YARARLARI

K. Ç. Tanı Süreci: ABA Programı: /Algiozelegitim

Doç. Dr. Tülin ŞENER

GÖRSEL SANATLAR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI NIN GENEL AMAÇLARI

TERAKKİ VAKFI ÖZEL ŞİŞLİ TERAKKİ ANAOKULU EĞİTİM YILI Bilgi Bülteni Sayı:7 4 5 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM BASAMAKLARI

Doç. Dr. Tülin Şener

Otizm Spektrum Bozukluğu. Özellikleri

O Oyunların vazgeçilmez öğeleri olan oyuncaklar çocuğun bilişsel, bedensel ve psikososyal gelişimlerini destekleyen, hayal gücünü ve yaratıcılığını

SAYILAR VE SAYMA TEKRAR TESTİ

REHBERLİK VE İLETİŞİM 2

DUYGUSAL GELİŞİME UYGUN ETKİNLİKLER

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme

T.C ALİAĞA KAYMAKAMLIĞI REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Hizmetleri Bölümü BÜLTEN. Ayın Konusu

4-6 YAŞ ÇOCUĞUNUN GELİŞİM ÖZELLİKLERİ GELİŞİM ALANLARI 1- PSİKOMOTOR GELİŞİM 2- SOSYAL-DUYGUSAL GELİŞİM 3-ZİHİNSEL ALAN VE DİL GELİŞİMİ

fetüs bebek ölüm çocuk İleri yaş yeniyetme yetişkin

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Aile Bülteni SINIRLAR VE DİSİPLİN

MATEMATIK ÖĞRETIM YÖNTEMLERI. Yrd. Doç. Dr. Nuray Çalışkan-Dedeoğlu Matematik Eğitimi

Psikolojik Danışma & Rehberlik

REFLEKSİF HAREKETLER DÖNEMİ

Hedef Davranışlar. Eğitim Programının birinci boyutudur. Öğrencilere kazandırılması planlanan niteliklerdir (davranışlar).

VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI

Kostüm Ve Aksesuarlar ÖĞR. GÖR. ÖZLEM BAĞCI

ÇOKLU ZEKA. Rehberlik Ve Psikolojik Danışma Servisi

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 18 Mayıs :56 - Son Güncelleme Pazartesi, 18 Mayıs :58

O Psiko-motor gelişim farklı değişikliklere uğrasa da bireyin tüm yaşamı boyunca devam eden bir süreçtir.

İletişimin Bileşenleri

O Oyun, belli bir amaca yönelik olan ya da olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen fakat her durumda çocuğun isteyerek hoşlanarak yer

MEB Okul Öncesi Yeni Programına Uygun MAYIS AYLIK PLAN. 11 Eylül eğiten kitap

Maslow a Göre İhtiyaçlar Hiyerarşisi

ANAOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK SERVİSİ VELİ BÜLTENİ KASIM 2011 ÇOCUĞUN GELİŞİMİ İÇİN OYUNCAK SEÇİMİNİN ÖNEMİ

PDR de Üç Gelişim Alanı (Kişisel-sosyal gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI

ÖZEL ÇEKMEKÖY NEŞELİ ANAOKULU. PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK ve REHBERLİK BÜLTENİ ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ GELİŞİMİ

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

Özel 4 Mevsim Çocuk Kreş ve Gündüz Bakımevi Çocuk Gelişim Formu

OYUNUN ÇOCUĞUN GELİŞİMİNE OLAN ETKİLERİ

Oyun Nedir? Oyun farklı şekillerde tanımlanmıştır. Yapılan tanımların farklı olması, oyuna farklı yönlerden bakılmasındandır.

Dr. Meral Çilem Ökcün-Akçamuş

Bilişsel Gelişim. Psikolojiye Giriş. Okuma raporu #1. Ders asistanım kim? (düzeltilmiş) Bebek Olmak Nasıl Bir Şey? Düşüncenin Gelişimi Ders 5

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

Çocuklarınıza sorun çözme becerisi kazandırma konusunda yol göstermeyi amaçlayan bültenimizin sizlere faydalı olması dileğiyle

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI


Yapılandırmacı Yaklaşım

Eğitim bilimlerinde birbiri ile karışan kavramlar.

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

Kavram ortak özelliklere sahip birbirine benzeyen nesneleri ya da olayları bir araya getirerek bir ad altına toplamaktır.kavram;

2-6 YASINDA MOTOR GELISIM YRD. DOC. DR. SELCUK AKPINAR

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROĞRAMI (48-60 AY) TAM GÜNLÜK AYLIK EĞİTİM PLANI ARALIK 2016 AYLIK PLAN

EĞİTİM (PEDAGOJİK) TEMELLERİ

Hamileliğe başlangıç koşulları

KİŞİLER ARASI İLİŞKİLER ve İLETİŞİM. Feriha GÜNAY Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen

OKUL ÖNCESİNDE ETKİLİ EBEVEYN OLMA BECERİLERİ GELİŞTİRME PROGRAMI

Koçluk, danışanın problemlerini çözüme ulaştırmak ve yolunu aydınlatmaktır.

Gelişim Psikolojisi Ders Notları

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir.

Sayı Kavramı ve Sayma

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler.

BÖLÜM-IV ÜRÜN GELİSTİRME İŞLEMİ Genel Problem Çözme İşlemi

Meslek seçmek;hayat biçimini seçmek demektir.bu nedenle doğru ve gerçekçi seçim yapılması önemlidir.

ANAOKULU 4 YAŞ GRUBU 1. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ

Transkript:

ÇOCUĞUN GELİŞİMİNE BAĞLI OYUN AŞAMALARI Yrd. Doç. Dr. Müge YURTSEVER KILIÇGÜN Çocuklar bir düzen içinde ve aşamalı olarak gelişirler. Bu süreç basitten karmaşık bir yapıya, somuttan soyut düşünceye doğru giden özellikler gösterir. Çocuk zamanla kendi benmerkeziyetçiliğinden kurtulup çevresindeki insanlarla ilişkiye girmeye başlar. Bu gelişimsel yapılandırma, bağlam ve materyal kullanma durumlarında da kendini gösterir. 1

PARTEN'E GÖRE OYUNDA GÖRÜLEN SOSYAL GELİŞİM AŞAMALARI Parten e (1932) göre çocukların oyun ortamındaki sosyalleşme davranışları 2 ila 6 yaşlar arası 6 aşamada şekillenir: 1. Uğraşsız/kayıtsız davranış 2. Seyirci rolü 3. Yalnız oyun 4. Paralel oyun 5. Birlikte ovun 6. İşbirlikçi oyun Uğraşsız/kayıtsız Davranış: Bu evrede çocuk olayın içine girip katılmaz, sadece izler. Seyirci Rolü: Önceleri çocuk oyun oynayan çocukları seyretme yoluna gitmektedir. Oyuna katılmamakla beraber oyun oynayanların etrafında dolaşmayı tercih eder. Hatta onlara sorular sorabilir. Zamanla bu davranış diğer çocuklara yakınlaşma şeklinde olabilir. 2

Yalnız Oyun: Çocuk seçtiği oyuncaklarla kendi başına oynar. Başkalarının ne yaptığı veya ne oynadığıyla ilgilenmez, sadece oyuncaklarıyla ilgilenir. Başkalarıyla birlikte aynı mekanda olsa da onlarla etkileşimde bulunmaz. Paralel Oyun: Çocuk başka bir çocuk yanında aynı tür oyunu oynar. Örneğin, blok köşesinde iki çocuk yanyana bloklarla bağımsız oynarlar. Çocuk yanındaki çocukların oynadığı oyunların aynısını oynamayı seçer. Bu bir nevi taklit oyunu gibidir. Yanyana aynı tür oyun oynanmakla beraber sözel etkileşim görülmez. Birlikte Oyun: Çocuk başkalarıyla bir etkinlik içinde oynar. Bu, evcilik köşesinde yemek yapma, bebek uyutma gibi oyunlar olabilir. En çok iki üç kişi olup diğerlerini oyuna almazlar. Oyun, doğaçlama olarak çocukların isteklerine göre gelişir. Benmerkeziyetçi davranış ağır basar. Çocuk etrafındaki çocuklarla oyuncak alışverişinde bulunur. Bir grup içinde benzer etkinliklerde bulunsa da önceleri ortak bir amaca, sonuca yönelik oyun görülmez. 3

İşbirlikçi Oyun: Bu aşamada ise çocuklar birlikte bir şey inşa etmeye, yarışmaya, dramatize edilmek üzere senaryolar kurmaya veya kuralları belirlenmiş oyunlar oynamaya doğru bir gelişim gösterirler. Bu düzeyde oyun planlanmış olarak, belirli katkılar, beklentiler çerçevesinde oynanmaktadır. Birbirini tamamlayan rollerin dağılımı sosyal yaşamı yansıtması açısından önemli rol oynar. Çocuklar oynayacakları oyunu seçerler, planlarlar ve alacakları roller belirlenir. Kurallar aralarında alınan karara göre belirlenir ve sorumluluklar verilir. Bu aşamada liderlik özellikleri öne çıkar, bir veya iki çocuk oyunun başını çeker. Bu oyun aşamalarına gelişimsel olarak bakacak olursak kayıtsız, pasif davranış ve yalnız oyun olgunlaşmamış sosyal davranış olarak kendini göstermektedir. İşbirlikçi oyun ise sosyal yaşam ilkelerini kapsayan davranışları içermekte ve çocuğu yetişkin dünyasına hazırlamaktadır. 4

SMILANSKY'YE GÖRE OYUNDA GÖRÜLEN BİLİŞSEL GELİŞİM AŞAMALARI Smilansky (1968), çocuklarla yaptığı çalışmalarda Piaget'in oyun evrelerini daha da genişletmiştir. Burada yine ardışık olarak birbirinden farklı dört oyun evresi belirlenmiştir. Her evre farklı yapı ve davranışları içermekte, daha karmaşık özellikler ve bileşimler sergilemektedir. Bu oyunlar; 1. İşlevsel Oyun 2. Yapı-İnşa Oyunu 3. Dramatik Oyun 4. Kurallı Oyun İşlevsel Oyun: Bu tür oyunda çocuklar fiziksel ve dilsel becerilerin alıştırmalarını yapıp çevreyi araştırmaya ve nesneleri amacına uygun kullanmaya, gelecek evreye temel teşkil edecek becerileri kazanmaya çalışırlar. Yapı-İnşa Oyunu: Çocuklar sadece nesneleri kullanmayla ilgili özel alıştırmaların yanı sıra nesneleri kullanarak bir şeyler inşa etme yaratma isteği gösterirler. 5

Dramatik Oyun: İnşa oyunlarından sembolik oyuna geçerler. Bu evrede hayal güçlerinin elverdiği oranda sembolik oyundaki etkinlikler gerçek dünyada yer aldığı şekilde canlandırılmaya çalışılır. Bu süreçte hayallerinde yaşattıklarını temsil etmek üzere uygun materyal, giysiler, nesneler kullanılır. Örneğin makyaj, topuklu ayakkabılar, kravat, minyatür tabak, çanaklar vb. Kurallı Oyun: Bu evrede çocuklar önceden belirlenmiş kurallar çerçevesinde uygun bir şekilde davranmayı ve sınırlılıkları hesaba katarak sorumluluk almayı öğrenirler. Farklı yaş düzeylerinde bu oyunlar arasında kalite açısından bir fark görülmektedir. Bu gerçek, oyunu incelerken evre kavramı çerçevesinde düşünmemizi gerektirmektedir. İleri aşamalarda herkesin bu kurallara sıkı sıkıya uyması beklenir. Oyun sırasında kurallar hatırlatılır ve kontrol edilir. Sosyal olgunluğa erişmemiş çocuklar kuralları kendi çıkarlarına göre çarpıtırlar. Böylece kaybetmekle sarsılacak olan benlikleri korunur. Bu duruma bilişsel açıdan bakıldığında zor gelen oyun kuralları kazanma koşullan hafifletilerek oyun daha kolay düzeye çekilebilir. 6

Bu Oyunlarda Nelere Dikkat Edilmelidir? Çocukların oynadıkları oyunun seviyesi onların bilişsel ve sosyal olgunluklarıyla bağdaşmalıdır. Örneğin, saklambaç oyununda çocukların oyunun gereği olan saklanma, arama ve sobeleme gibi hareketlerin birbirini ne şekilde takip ettiğini, rekabet ortamında geçerli olan kuralları ve bu kurallar çerçevesinde kaybedenin oyundan çıkması gereği vb. koşullarını anlamış olmaları gerekir. Oyunlar çocukların gelişim düzeylerine göre seçilmelidir. Seçilen oyunun koşullarını bütünüyle kabullenemeyen çocukları haksızlık ve oyun bozanlıkla itham etmek doğru bir yaklaşım şekli olmamalıdır. 7

Kurallı oyunların temelinde sosyal deneyimler ve empati önemli bir unsurdur zira kurallara uyum sağlamak bir başkasının görüş açısını görebilme, kabullenebilme becerilerine bağlıdır. Çocuklar 11-12 yaşlarında toplum kurallarına da uymaya başlarlar. Bu yaşlarda kurallar mutlak olmayıp karşılıklı anlaşmayla değiştirilebilir ve geliştirilebilir. Bu dönemde domino, satranç, tavla gibi masa üstü oyunlar tercih edilen oyunlar arasındadır. Diğer kurallı oyunlar arasında bayrak yarışmaları, kart oyunları, ip atlama, takım oyunları vb. görülür (Rubin ve diğerleri, 1978). PİAGET'İN OYUN SINIFLAMASI Piaget'e göre çocuğun bilişsel ve fiziksel gelişimine paralel olarak zaman içinde taklit davranışları üç temel oyun türüne dönüşür (1969). 1. Pratik oyun 2. Sembolik oyun 3. Kurallı oyun 8

1. Pratik Oyun (0-24 ay) Duyusal- Devinimsel Gelişim Evresi Yaşamın ilk yılında görülen oyun türü çevreyi keşfetme, davranışları tekrarlama ve kendi başardıklarından mutluluk duyma şeklindedir. Doğumdan bir ay sonra bebeğin çevresini araştırmaya başlamasıyla oyun davranışlarının temeli atılır. Bu oyun türünün 3 aşamada gerçekleşmesi beklenir. a) Pratik alıştırma b) Tesadüfen keşfedilen yeni şemalarla var olan şemaların bileşimi c) Amaçlı şema bileşenleri a. Pratik Alıştırma Aşaması Bazı işlevsel davranışların yer aldığı bağlam dışı alıştırmanın tekrarların olduğu dönemdir. Yaşamın ilk 18 ayında süregelen bu aşamada uzanma, yakalama, vurma, nesneleri atma gibi davranışlardan alınan hazdır. Bu davranışlar tekrarlanırken bebek eğlenir. Bu aşamada uyumsama gerekmediğinden Piaget bunu oyunun ta kendisi olarak kabul eder. Zihinsel olarak görülen bu oyunlardan alınan doyum, ısrarla tekrarlanan "Ne? Ne? Ne?" sorusuna verilen tepkilerden oluşmaktadır. 9

b. Tesadüfen Keşfedilen Yeni Şemalarla Var Olan Şemaların Bileşimi Aşaması Örneğin çocuk bu aşamada yerde yuvarladığı tahta makarayı arabaya benzetebilir, bir ipi yılana benzetebilir vb. c. Amaçlı Şema Bileşenleri Aşaması Hareketlerin, sözcüklerin veya nesnelerin amaçlı şekilde bileştirilmesidir. Örneğin çocuk günlük yaşamda kullandığı nesneleri (hamur, blok, lego), köprü, tünel, ev, kule yapmak için kullanır. Bu aşamada görülen oyunlar yapı - inşa oyunlarıdır. 10

Piaget oyun öncesinde araştırma davranışının yer aldığını ileri sürmüştür. Araştırma ile oyunu birbirinden ayıran farklar şunlardır: Araştırma, bilgi toplama sürecidir. Oyun ise toplanmış bilgiyi uygulama, birbiriyle birleştirme süreci olarak ele alınır. Araştırma ve oyun ilişkili oldukları halde çocukları izlerken bu iki etkinliği ayrı olarak değerlendirmek önemlidir. Bazı durumlarda çocukların yeni bir oyuna ilgi duymadıklarını veya katılmak istemediklerini görmekteyiz. Yine de bu oyunla ilgili materyalleri elleyip, evirip çevirip, başkalarının oyununu seyrettikleri görülür. Bu davranışları onların araştırma safhasında olduklarını, oyun hakkında bilgi topladıklarını göstermektedir. 11

Bebekler oyun öncesi araştırmayı görsel olarak; yüz mimiklerini, şekilleri, hareket eden nesneleri, sesleri, parlak ışıkları incelerken yaparlar. İlk yılın aylarında önce kendi bedenleri, ayakları, elleri İle daha sonraları nesneler ve etraflarında insanlarla bu araştırma sürecini yaşarlar (Sheridan, 1999). Araştırma, bilgi toplama süreci altı aşamada gerçekleşir: 1. Refleksif Tepkiler (0-1 Ay) 2. Birincil Döngüsel Tepkiler (1-4 Ay) 3. İkincil Döngüsel Tepkiler (4-8 Ay) 4. İkincil Döngüsel Tepkilerin Eşgüdümü (8-12 Ay) 5. Üçüncül Döngüsel Tepkiler (12-18 Ay) 6. Zihinsel Temsil (Sembolik Düşünce Gelişimi) (18-24 Ay) 12

1. Refleksif Tepkiler (0-1 Ay) Yenidoğan reflekslerle çevresine uyum sağlamaya çalışır. "Emme" ve "Yakalama" refleksleri bunlardan iki tanesidir. Kendisini çevresinden ayırt edemeyen yenidoğan tüm nesnelere aynı tepkiyi gösterir. Refleksleri henüz ayrımlaşmamıştır. Emme refleksi oldukça güçlüdür. Yenidoğan önceleri meme ve kendi elinin parmaklarını emer. Sonrada ağzına dokunan her nesneyi emmek ister. Emerek nesnelerle etkileşime girer. Nesneler refleksif olan emme şemasına özümsenir. Emme refleksi de daha sonra çiğneme, yeme gibi şemalara dönüşür. Yakalama refleksi ile eline değen her şeyi kavrar ve hemen ağzına götürmek ister. Yenidoğanda gözlenen yakalama refleksi, avucuna değen bir nesneyi parmakları ile kavramasıdır. Olgunlaşma ve deneyimle yakalama refleksi yerine istemli bir yakalama ve bırakmaya yönelik şemalar alır. 13

1. Birincil Döngüsel Tepkiler (1-4 Ay) Yenidoğanın refleksif tepkiler dönemindeki hareketler yavaş yavaş bebeğin duyu-hareket davranışları ile yer değiştirmeye başlar. 1 ile 4 ay arası görülen bu oyunsu hareketler birincil döngüsel tepkilerdir (Piaget, 1962). Bunlar doğuştan var olan reflekslerin alıştırmasıdır. Sadece bakmak ve dinlemek gibi davranışları içerir. Bu süre içinde kendi hareketlerini ve çıkardıkları sesleri keşfederler. Bu sürede bebeğin yatağının üzerine asılacak bir mobil oyuncak onun hareket ettiğinde eşlik edebilmesini sağlayacak şekilde yerleştirilince bebeğin ilgisini çeker ve belirli hareketi tekrarlamaktan hoşlanır. En çarpıcı davranışı parmağını emme davranışıdır. Burada, el ve ağız koordinasyonu görülür. Elini emme ile aldığı hazzı tekrarlamak için bu hareketleri dener. Tesadüfen oluşan davranışı sonunda aldığı haz, o davranışı tekrar etmesine neden olur. Bu tepkileri "Birinci Döngüsel Tepkiler" olarak adlandırılır. Diğer bir ifade biçimi ile birinci döngüsel tepkiler, rastlantı sonucu ortaya çıkan ve sonucunda haz veren bir tepkiyi tekrarlamak için bebeğin kendi çabası üzerine kurulmuş şemalardır. 14

Bu aylarda bebeğin hareket eden nesneleri gözü ile izlemesi ve başını seslere doğru hareket ettirmesi nedenselliği tanımaya başladığına işaret eder. Görme alanına giren kişileri gözleriyle takip ederler. Duydukları sesin hangi yönden geldiğini araştırırlar. Duydukları bir müziğe tepki verirler. Bu tepkiler hoşlandığını ya da huzursuz olduğunu gösteren tepkilerdir. Dinlemeye ilişkin tepkisi açıktır. Duyu-hareket döneminin temel özelliği bebeğin belirli türdeki hareketleri tekrarlaması anlamına gelen birincil döngüsel tepkilerin görülmesidir. 2. İkincil Döngüsel Tepkiler (4-8 Ay) Dördüncü aydan sonra tepkilere yol açan ve tekrarlanan davranışlar ikincil döngüsel tepkiler olarak sınıflandırılır. Artık bebek nesneleri avuçlamaya başlamıştır. Bebeğin ilk oyuncağı çıngıraklı bir nesnedir. Bu evrede bebek, bakmakla yetindiği nesneyi eline almakta, hareket ettirmekte ve ağzına götürüp tadına bakmaktadır. Zamanla elindeki nesneyi başka bir yüzeye vurarak çıkardığı sesi keşfedecektir. Bundan böyle, elindeki kaşığı masaya vurmak, çıkardığı sese kulak vermek bebeğin eğlencesi olur. 15

Bu dönemdeki bebeklerin önceden oluşturdukları şemaları koordineli bir şekilde birleştirmeleri söz konusudur. Bu birleştirme eylemi tekrar eder. Amaca yönelik görülen bu davranışların tekrarı "İkinci Döngüsel Tepkiler" olarak adlandırılır. Bu dönemde, bedeninin dışındaki nesnelerle yaptığı hareketleri tekrarlar ve bir nesneden ya da bir kişiden aynı tepkiyin almak amacı ile tekrar eden bir dizi hareketlerle tanımlanır. Eline verilen bir nesneyi keşfetmek için tüm mevcut şemalarını kullanır ve yeni şemalar oluşturur. Örneğin eline yeni bir nesne verildiği zaman ağzına götürerek emme şemasını kullanır, sonra bu nesneyi bir yere ya da bedenine vurarak (vurma şeması) tanımaya, anlamaya çalışacaktır. Bu şemalardan ilginç bir sonuç aldığında, aynı sonucu alabilmek için bu şemayı kullanmaya devam eder. Eline verilen bir çıngırağı salladığında çıkan ses onu tekrar çıngırağı sallama davranışına iter. Çıngıraktan çıkan ses ona haz verir. Elindeki nesneleri manipüle ederken görme ve dokunma duyuları arasında eşgüdüm sağlanır. Bazı davranış ve hareketleri taklit eder. 16

Bu dönemin bir diğer özelliği bilişsel gelişimin temel öğelerinden olan "nesne devamlılığının" başlamasıdır. 4. aya kadar nesneler sadece görüş alanı içinde vardır. Görüş alanı dışında çıktığında akılda da olmazlar. 4. aydan sonra görüş alanı içinde olmayan nesneler de var olmaya devam ederler. Görüş alanı dışında olan, saklanan nesneleri aramak bir sıra ile gerçekleşir. 5 aylık olan bebekler görüş alanı dışına çıkan nesneyi unutmuş gibidirler. 5. ve 8. aylarda nesneleri saklama ve bulma oyununu çok severler. "Cee Oyunu" bu yaş bebeklerde çok keyif verici olmanın yanı sıra kişi devamlılığını anlama açısından yani zihinsel fonksiyonlar uyarma açısından çok önemlidir. 4. İkincil Döngüsel Tepkilerin Eşgüdümü (8-12 Ay) Sekizinci aydan itibaren bebekler yeni beceriler geliştirmeye başlarlar. Bunlara üçüncü döngüsel tepkiler adı vermekteyiz. Örneğin bebek eline aldığı plastik nesneleri ağzına götürünce dişler, bir elinden diğerine geçirir. Elini yuvarlağın içinden geçirir ve böylece tekrarlanan farklı oyunlar ortaya çıkar. Eline aldığı yeni oyuncakları evirir çevirir farklı açılardan inceler. Bu evrede nesnelerin dokusu ve küçük ayrıntılar ilgisini çeker. Aynı zamanda nesneleri daha büyük nesneler içine yerleştirme davranışları görülür. 17

6 ila 12 ay içinde bebekler emekleme, oturarak ilerleme, sürünme gibi hareketli davranışlarla çevrelerini keşfe çıkarlar. Bazıları alçak koltukların üzerine çıkabilirler. Bu şekilde erişebilecekleri nesneler artar, ilgi alanları genişler. Püsküllü masa örtüleri, vazolar, çiçekler, saksılarla ve dergilerle yapılan çekme, düşürme, koparma, yırtma gibi etkinlikler oyun kapsamına girer. 8-12 ay dönemindeki bebekler amaca yönelik olarak, daha önce kazandıkları şemaları eşgüdüm içinde kaynaştırarak kullanmaya başlarlar. Bu süreçte amaç ve araç ayrımını yapabilirler. Saklanana nesneler ilgilerini çeker ve araştırırlar. Bir örtünün altına saklanan bir oyuncağı bulmak için örtüyü çeker ve oyuncağı bulur. Bu nesne devamlılığına ilişkin önemli bir gelişmedir. Bebekler bu dönemde nesneleri hareket ettirerek bir başka nesneye ulaşmak gibi bir amacı gerçekleştirebilirler. Örneğin bir oyuncağa ulaşmak için eline geçirdiği bir sopayı manipüle ederek, ulaşmayı hedeflediği oyuncağa ulaşabilir. Yani sopayı bir araç olarak amacı için kullanabilir. 18

Görsel alanı içinde kaybolan nesneyi arama çabası vardır. O nesneyi ilk gördüğü yerde arar. Örneğin çıngırağı ya da sevdiği bir başka oyuncağını onun görsel algısı içinde bir örtünün altına gizlediğimizde, örtüyü kaldırarak oyuncağını bulur. Ancak aynı oyuncağı alıp bir başka yere, örneğin bir kutunun içine koyduğumuzda oyuncağını ilk bulduğu yer olan, örtünün altında arar. Nesnelerin görünümleri ve özelliklerini ortaya çıkarmaktan çok hoşlanırlar. Naneleri vurur, tüm parçalarını inceler, sallarlar vb. Taklit davranışlarında "Başbaş" yapma, el sallama, öpücük verme gibi davranışları model alır ve sergiler. 4. Üçüncü Döngüsel Tepkiler (12-18 Ay) 12-14 aylıktan itibaren bebek yürüme aşamasına gelmiştir. Bu dönem oldukça enerji dolu, hareketli bir süreci kapsar. Artık çocuk çevresiyle yetinmeyip eline alabileceği birden fazla oyuncağa gereksinim duymaya başlar. Bunları amaçlarına uygun olarak kullanmaya başlar. Örneğin; oyuncak telefon, tarak, fırça vb. Blokları, küpleri bir kutudan diğerine boşaltmak yerine artık onları başka nesnelerin yerine kullanmaya başlar. Örneğin, sandalye, masa vb. Bu duruma nesnelerin temsili kullanımı denir. Bu davranışlar bilişsel gelişimin önemli bir evresi olan sembolik oyun veya başka bir deyişle öyleymiş gibi oyunun başlangıcını göstermektir. 19

Zihinsel Temsil (Sembolik Düşünce Gelişimi) (8-24 Ay) Sembolik düşünce gelişimiyle sembolik oyun ortaya çıkmaya başlar. Erken dönemde sembolik oyun sözsüz olarak görülür. Bir nesnenin başka bir nesnenin yerini alması gibi sembolik oyun başlangıcı yeme, içme, yatma, uyuma, giyinme gibi çocuğun her gün içinde bulunduğu gündelik yaşam hareketlerini içerir. Buna oto-sembolik oyun adı verilmektedir. Buradan çocuk nesnelere yönelip onların yaşam içindeki temsiline geçer. Çocuğun nesne sürekliliğini kazanması ve dilinin gelişmesiyle birlikte sözcükler nesneleri ve kişileri temsil etmeye başlar. Bu aşama çocuğa bilişsel olarak daha yüksek düzeyde temsil yeteneği kazandırır. 20

18. aydan itibaren bebek nesneleri özellikleri ile ayırt ederken, ortak özelliklerini de bulduğunu gösteren zihinsel beceriler sergiler. Aynı renkteki küpleri eşleştirme gibi. Aynı tür içindeki nesnelerden en büyük ve en küçük olanı seçebilir. Zihinsel fonksiyonları artık duyu-motor aşamadan sembolik düzeye ulaşmıştır. Piaget'in tanımında sembol, içselleşmiş, duyuşsal bir imaj ya da sözcüktür veya bir olayın temsil edilmesidir. Diğer bir ifade biçimiyle nesneleri zihinde canlandır. Bu dönemde sembolik oyunlar görülür. Örneğin bir sopayı bacağının arasına alarak, sopayı at gibi düşünür ve ata bindiğini hayal ederek, bunu canlandırır. Yani nesneleri farklı bir nesne gibi varsayarlar. Bu dönemde karşılaştığı problemlere çözüm bulmak için zihinsel kombinasyonlar yapar. Örneğin parka gitmek istediğinde yetişkine "Başbaş" hareketini gösterir. Bu dönemde model olmadığı zamanda da taklit davranışlar gösterir. "Başbaş" taklit bir davranıştır ve amaca uygun kullanılmıştır. Ya da daha önce gördüğü ve model alarak taklit ettiği bir davranışı, model yokken kendiliğinden taklit edebilir. Buna "Ertelenmiş Taklit" denir. Ertelenmiş taklitte çocuklar zihinlerinde nesneleri ve olayları taşıdıklarını gösterirler. Zihinsel gelişimin önemli bir aşaması bu ertelenmiş taklit davranışıdır. 21

Nesne devamlılığı tamamlanmıştır. Nesne devamlılığı, bebeğin görmediği, dokunmadığı, işitmediği yani nesneyle etkileşime girmediği durumlarda da nesnenin var olmaya devam ettiğini bebek tarafından algılanmasıdır. Sevdiği bir oyuncak görsel algısı çevresinden çıkarıldığında ya da bir olay bittiğinde şaşırarak, nesneyi arar ve huzursuz olursa nesne devamlılığının yerleştiğini düşünebiliriz. Tepki gösterdiğinde nesnenin yok olduğunu düşündüğünü söylemek yanlış olmaz, yani nesne devamlılığı yerleşmemiştir. NESNE SÜREKLİLİĞİ/DEVAMLILIĞI Bebeklik dönemi sonu bilişsel gelişimin yapı taşı olarak kabul edilen nesne sürekliliği, sembolik düşüncenin başlangıcını oluşturmaktadır. Nesnenin gözönünde bulunmadığı zaman bebek arama davranışı göstermez ancak 8-16 ay arası nesnelerin zihinde canlandırılmasıyla çocuk, onların varlığı hakkında bilinç geliştirir. Bir örtünün altına saklanan oyuncağını aramaya başlayan çocuk nesnelerin zihinsel imgelerine sahip olduğunu göstermektedir. Bu davranış soyut düşüncenin ilk somut belirtisi olarak kabul edilebilir. 22

Bu dönemde sembolik oyun değişik şekillerde kendini gösterir. Örneğin, çocuk saç fırçasını bebeğin yerine koyup, atkısını etrafına sarıp kolunda taşıyabilir. Çevresindekilere, "Bebeğimi biraz tutar mısınız? Ben mutfakta yemek hazırlayacağım." diyebilir. Elindeki bebeği başkasına devrettiğinde ona sevgi ile bakmalarını, ağlatmamalarını ister. Bir müddet sonra aynı nesne başka bir nesnenin yerine geçebilir. Örneğin, doğum günü partisine giderken arkadaşına vereceği bir oyuncak hediye yerine geçer. Böylece nesne, amacına yönelik Önemini kaybedip zihinde canlandırılan bir duruma sembolik olarak eşlik eder. Nesnelerin yanısıra çocuk kendini ve başkalarını da bu hayal dünyasına katar. Önce kendini yedirmeye, sonraları annesini yedirmeye çalışır. Burada bir sen-bir ben şeklinde sıralı davranış görülür. Çocuk diğer kişileri de oyuna katmaya başladığında oyun daha karmaşık bir durum alır. Okul öncesi çağda, 3-5 yaşlarında çocukların hayal gücü inanılmaz boyutlara ulaşır. Kullandıkları sözcükler, deyimler, ilgi alanları, günlük konuşma ayrıntıları ve mecazi anlamlar, dil oyunları bu evrenin bilişsel açıdan artan zenginliği ve sembolik düşünce özelliğini gösterir. 23

2. Sembolik Oyun (2-6 Yaş) İşlem Öncesi Evre 2-6 yaşlarını kapsayan bu dönemde, çocukların içinde bulundukları dünyada her şeyi ve hayallerinde yaşattıkları herhangi bir şeyi temsil etme yeteneği ile donatılmış olduklarını görmekteyiz. Onların dünyaya, insanlara ve olaylara bakışı, kim oldukları bu oyun kapsamında ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde görülen oyunlar sembolik (hayali) ve sosyo-dramatik ağırlıklı oyunlardır. Bu dönemde çocuk hayali oyunlarını daha farklı boyutlara taşımaktadır. Önce kendi saçını tarama, sonra annesinin saçını tarama ve daha sonra öperek bebeğinin saçını tarama safhasına gelmektedir. Bu durum gittikçe karmaşık hale gelmekte, bebeğinin saçını taramaya başladığında onun yerine de konuşmaya, olabilecek duyguları durum içinde ifade etmeye başlar. Örneğin, bebeğine "Sen sallanmaktan hoşlanıyorsun değil mi? Hayır, ağlama biliyorum açıktın, şimdi mamanı getiriyorum." gibi duygu ve ihtiyaçlarını belirten özel ifadeler kullanır. Daha sonraları bu haller daha karmaşık olabilmekte, aile içinde anne baba ve çocuğun rolleri, akraba ve dostların aile dinamiğine katkıları çocuk tarafından farklı açılardan ve onların seslendirmeleriyle dramatize edilir. 24

Bu oyunlarda çocuk farklı rolleri canlandırırken sesini ve tavırlarını role uygun şekilde değiştirir. Ev ortamını izleyen sosyal yaşamda; evcilik, doktorculuk, bakkalcılık, okulculuk, otobüsçülük, itfaiyecilik gibi çocuğun tanışık olduğu çevrelerdeki olaylar, ilişkiler ve çocuğun bunları dramatize etmesi önem kazanır. Bundan sonraki aşama ise çocuğun yüz yüze gelmediği, hayal dünyasında yaşattığı sıradan olmayan ve konu hakkında fazla bilgi sahibi olmadığı olaylar, kahramanlıklar canlandırılır. Örneğin; astronot, kovboy, dedektif, süperman, pokemon vb. karakterler öne çıkar. Çocuk bu karakterleri canlandırırken gerçekle hayal arasında ayrım yapamadığından türlü riskler altına girer, arkadaşlarına zarar verebilir veya kendini uçuyorum diyerek pencereden (yüksekten) aşağı bırakabilir. Çocukların bu oyunlarını gözlemlerken onların neleri anladıkları, neler düşündükleri, kaygıları, bocalamaları, çatışmaları hakkında bilgi sahibi olabiliriz. 25

Çocukların neleri net olarak anladıkları, onların geliştirdikleri kavramlar sayesinde açığa çıkmaktadır. Bu kavramlara schema (şema) adı verilir. Şemalar çocukların nesne, davranış ve durumlarda "gerçek" olarak geliştirdikleri kavramlardır. Çocuğun edindiği bu aşamalar oyunda hayali olarak kullandığı araçlara veya bulunduğu yerlerin hayali özelliklerini dile getirip davranışlarına aksettirdiğinde görülebilir. Örneğin, çocuğun telefonu kullanma şeklinden çocuğun zihninde gelişmiş olan şemanın niteliği hakkında bilgi edinmek mümkündür. Küçük çocuklar bu şemaları en basit düzeyde edinmeye başlarlar. Örneğin bir yaşındaki çocuk telefonu tanıyıp ahizeyi kaldırıp ona bir şeyler söylendiğini bilebilir. Kendisi de annesinden taklit yoluyla edindiği basit şemayı ahizeyi kaldırıp kulağına dayamakla pekiştirir. Deneyimleri arttıkça şemalar daha ayrıntı kazanır ve telefon aleti olmadığı durumlarda da bu nesne ile yapılabilecek bütün davranışlar ayrıntılı bir şekilde sergilenir. Bu durumda şema ilkine göre çok gelişmiş, soyutlanmış ve karmaşık hale gelir. 26

Sembolik oyun temsili düşüncenin temelini oluşturur. Bu oyunlar yaşa bağlı olarak iki aşamada şekilde değişir: a. 2-4 yaş dönemi b. 4-6 yaş dönemi a. 2-4 yaş dönemi Çocuğun çevresinde yaşanan olayları o kişilerin kimliğine bürünerek temsil etmesi. Örneğin; annesinin konuşma tarzını özümlemesi, doktorun davranışlarını, sözlerini özümleyip, oyununa yansıtması, bir nesneyi başka bir nesne için kullanması vb. 27

2-4 yaşlarda görülen sembolik oyunları farklı türlerde incelemek mümkündür (Rogers ve Savvyers, 1992): 1. Çocuklar kendileri için özümledikleri şemaları başkalarında kullanırlar. Örnek: Yeme şemasını bebeğine mama vermekle uygular. 2. Başkalarında gördükleri davranış şemalarını taklit yoluyla uygularlar. Örnek: Telefon kullanıyor gibi yapma 3. Bir nesneyi veya kendi bedenlerini bir başka nesne yerine kullanırlar. Örnek: Sopayı, at yerine kullanma veya at gibi dört nala koşma Çocuklar oyunda dört tür sembolik bileşimler yaparlar; 1. Basit Bileşimler: Çocuklar gerçeği tamamıyla değiştirdikleri veya hayali kişileri kattıkları oyunlar oluştururlar. 2. Telafi Edici Bileşimler: Çocuklar gerçeği, olmayan veya yasak davranışları içine alacak şekilde değiştirerek oyunlarını kurarlar. Örneğin, kardeş isteğinden kaynaklanan hayali bir kardeş yaratılması. 28

3. Dengeleyici Bileşimler: Duygu yüklü olaylar korku, şiddet, elem gibi unsurlardan ayrıştırılarak, arzu edilecek şekilde değiştirilir. Hoş olmayan durumlar, kabul edilebilir bağlam içinde tekrardan canlandırılır. Örneğin; geçirilmiş bir kaza, oyunda çok daha hafifletilerek canlandırılır. 4. Geleceğe Dönük Olaylar Bileşimi: Hayali kişi kurallara karşı gelir ve cezalandırılır. Bu dört tür bileşimle çocukların duygusal sağlığı ve gelişimi rol alma yoluyla, nesne veya öznenin yer değiştirilmesiyle, istenmeyen, acı ve kaygı veren duyguların olumsuz etkileri tekrar yoluyla azaltılarak dengelenir. 29

4-6 Yaş Dönemi Sembolik oyunlar sosyal nitelik kazanır ve gerçeğe uygun ayrıntılara dikkat edilir. Oyunda bu bağlamsal ayrıntılar önem kazanır. Örneğin; okulculuk, itfaiyecilik, doktorculuk vb. Bu dönemde oynanan dramatik oyunlar gerçeğe uygun olarak planlanır. Bu yaş döneminde çocuklar görsel algılarının etkisinde olup, nesnelerin görüntüsünün etkisiyle düşünürler. Mantıksal düşünme henüz gelişmemiştir. Mantık ve kurallar çocuk tarafından en üst düzeyde kendine uydurulur. Dikkatini algılanan şeyin en çarpıcı özelliği üstünde yoğunlaştırır. Bu şeyin diğer özellikleri, algı çerçevesinin dışında kalmaktadır. Düşünmede organize etme yeteneği geliştikçe mantık ve kurallar kendine görelikten kurtulur. İşlem öncesi dönemde (1) Egosantrik düşünce (2) Animizm, (3) Sembolik fonksiyona dayalı düşünce ve (4) Sezgisel düşünce olmak farklı düşünce şekli görülür. 30

Egosantrik düşünce yapısıyla çocuklar, kendi bakış açıları dışında başka bakış açılarının da olduğunun farkında değillerdir. Herkesin kendileri gibi dünyayı algıladıklarına, düşündüklerine ve hissettiklerine inanırlar. Örneğin 3 yaşındaki bir çocuk telefonla konuşurken size elindeki bir oyuncağı gösterip anlatmaya başlar. Sizin o oyuncağı gördüğünüzü kabul eder. 2-6 yaş döneminin önemli bir zihinsel sınırlayıcı özelliği olan egosantrik düşünme benmerkezci düşünme sistemidir. Animiz, egosantrik düşünceye bağlı olarak, bu yaş gurubu çocuklar cansız nesnelere canlı özellikleri yüklerler. Cansız nesneleri canlı özellikleri ile algılarlar. 4 yaşındaki bir çocuk düştüğü ve canı acıdığı zaman düştüğü zemine kızarak, o da zeminin canını yakmak istercesine tepinerek, zıplayabilir. 31

Sembolik fonksiyona dayalı düşünce; 2-4 yaşlarında yoğun olarak görülür. Bu düşünce yapısında çocuklar mevcut olmayan bir kişi ya da nesnenin yerine onu temsil eden sembolik bir sözcük veya nesne kullanırlar. Bu nedenle işlem öncesi dönemde sembolik oyunlar çok sık görülür. Örneğin oyuncak telefonu kullanarak gerçek bir telefon görüşmesi yapıyor gibi konuşabilir. Boş bir yemek tabağından yemek yiyor gibi davranabilir. Sembolik oyunlarda gelişim basitten karmaşığa doğrudur. Önce oyuncak telefonda olduğu gibi nesneleri kullanır, sonra oyunları kendi bedeninden dışarı doğru gelişir yani, boş bir tabaktan kendini beslerken, artık oyuncak bebeğini beslemeye başlar. Daha sonrada diğer bireylerle etkileşim içinde sembolik oyunlarını daha karmaşık hale getirebilir. 32

Sezgisel düşünme; 4-6 yaşlarında yoğun olarak görülür. Çocuğun bir nesne ya da bir durumun sadece bir özelliğine odaklanmasıdır. Bu aşamada çocuklar ilkel düşünceyi kullanmaya başlarlar. Bazı şeyleri bildiklerini düşünürler ve mantıksal düşünce dışındadır. Korunum ilkesini kazanamama ve tersine çevrilebilirlik/dönüşebilirlik düşünce yapısının olmaması sezgisel düşüncenin sonucundadır. 3. Kurallı Oyun (7-11 Yaş) Somut İşlemler Evresi Sembolik oyunda azalma görülür. Devam etmekte olan dramatik oyun ise kurallarla doludur. Roller daha eşgüdüm kazanmış ve genişletilmiştir. Gerçekçi ayrıntılara dikkat edilir. Bu dönemde duyusal-devinimsel bileşenler (seksek, top oyunları, halka oyunları) ile zihinsel bileşenler (satranç, kart oyunları) bir arada görülür. 33

Çocuklar 7-11 yaşları arasında artık mantıksal düşünce başlar. Mantıksal düşünce hala somut nesneler ve anlık durumlarla ilgilidir. Dış dünyadaki nesneler yerine kafasında geliştirdiği semboller ve zihinsel operasyonlar aracılığıyla işlemler yapmaya başlar. Bütün hakkında bilgi elde etmek için parçaları inceler. Bu dönemde çocuk nesnenin tek bir özelliğinden çok diğer özelliklerini de odaklanabilir. Örneğin sıralama, sınıflama, serileme yapabilir. Somut işlemler döneminde korunum ilkesi, tersine çevrilebilirlik/dönüşebilirlik, özdeşlik ve ödünleme gibi düşünce yapıları kazanılır. Korunum ilkesi, bir nesnenin şeklinin ya da nesnenin uzaysal yerleşiminin değişmesinin etkisinde kalmaksızın nesnenin aynı kaldığının kavranmasıdır. 2-7 dönemi çocukları henüz bu ilkeyi kazanmamışlardır. Bu dönemde bir aktivitenin bir kaç yönüyle aynı anda ilgilenemez. Değişimlerde dikkatini yoğunlaştıramazken "şimdiki" duruma odaklanır. Dolayısıyla nesnenin görünümüne dikkat ederek bir işlemi zihinde basamaklandıramaz ve sonuçtan başa doğru işlemi algılayamaz. 34

Temel olarak çocukta (1) Sayı ve (2) Ölçü olmak üzere iki temel korunumun gelişmesi gerekir. Ölçü korunumu kendi içinde (1) Ağırlık, (2) Uzunluk, (3) Hacim ve (4) Alan korunumu olmak üzere dört farklı türde gelişir. Korunum ilkesinin kazanılabilmesi için üç uslamlamanın gerçekleşmesi gerekir (1) Tersine çevrilebilirlik, (2) Özdeşlik ve (3) Ödünleme. Tersine çevrilebilirlik / dönüşebilirlik; korunum niteliğini kazanmış olan bir çocuğun, aynı miktarda maddeden oluşan iki nesneden birinin görünümü değiştirildiği zaman nesnelerdeki madde miktarının değişmemesini «nesneyi eksi haline getirirsek iki nesne yine birbirine eşit olur» şeklinde açıklayabilmesidir. 35

Özdeşlik; değişen durumlarda aynı kalma, aynı olma durumudur. Korunum niteliğini kazanmış olan bir çocuğun, aynı miktarda maddeden oluşan iki nesneden birinin görünümü değiştirildiği zaman nesnelerdeki madde miktarının değişmemesini «nesnenin şeklini değiştirdik ama herhangi bir ekleme ya da çıkarma yapmadık» şeklinde açıklayabilmesidir. Ödünleme; belli bir çalışma alanında başarı göstererek ya da özel bir davranış yolu seçerek, bilinçli ya da bilinçsiz olarak geliştirdiği yetersizlik ve aşağılık duygularını yenmesidir. Çocuğun aynı miktarda maddeden oluşan iki nesneden birinin görünümü değiştirildiği zaman nesnelerdeki madde miktarının değişmemesini «fiziksel özellikleri dikkate alarak bir tanesinin boyu uzun ama eni dar, diğerinin boyu kısa ama eni geniş olduğu için ikisi de birbirine eşit gibi» şeklinde açıklayabilmesidir. 36

Piaget bu oyunların üç özelliği olduğunu belirtir: 1. Düzenlilik: Her şeyin yerli yerinde olması istenir. 2. Gerçeğin tam taklidi: Yolcu rolündeki kişiler otobüs olarak kabul edilen nesneye bilet vererek ve sırayla binmelidirler. 3. Farklı ve birbirlerini tamamlayan rollerin uyumu ile bir tema temsil etme: Oyunda kimlerin hangi rolü alacağı önceden belirlenir ve birlikte bir konu temsil edilir. Örneğin, evcilik oyununda anne, baba, çocuk, kardeş büyük anne, vb. Hastanecilik oyununda; doktor, hemşire, hasta, ambulans şoförü vb. Soyut İşlemler Dönemi (11 Yaş Ve Üstü) On bir yaşının sonlarında başlayan bu dönem ergenlik çağı boyunca sürüp gitmektedir. Somut işlemler döneminde, bir soruna değişik yollardan yaklaşmada güçlük çekilirken, soyut işlemler dönemi içinde göreceli düşünce gelişerek, bir sorun değişik biçimlerde ele alınabilir. Genelleme, tümdengelim, tümevarım gibi zihinsel işlemler yapılır. Hipotezler kurularak doğrulukları kontrol edilebilir. 37

Soyut düşünce yetisi geliştiği için, soyut kavramlar kullanılarak, üzerlerinde fikir yürütülür. Bu döneme ulaşan çocuklar düşünce ile oynayabilme becerisini kazanmışlardır. Analiz, sentez ve değerlendirme düzeyinde soyutlamalar yapabilirler. Sistematik olarak sıralama ve genellemeler yapabilirler. Çocuklar soyut kavramları anlayarak etkili bir şekilde kullanabilirler. Bu dönemde çocuklar, çeşitli ideal fikirleri, değerleri, inançları geliştirmeye başlarlar. Piaget, Smilansky ve Parten'e göre Oyun Sınıflandırması Bilişsel Gelişim Alanı Oyun Türleri Davranışlar İşlevsel Oyun Yapı-İnşa Oyunu Sembolik -Dramatik Oyun Kurallı Oyunlar Hareketlerin Tekrarı Nesneleri birleştirme ve ürün ortaya çıkartmak için bir araya getirme Hayali bir durum veya nesnenin sanki öyleymiş gibi oyunlarda aslıyla yer değişmesi Önceden kararlaştırılan kuralların kabul edilmesi ve yapılandırılmış oyunlarda onlara uyum sağlanması Sosyal ve Duygusal Gelişim Alanı Oyun Türleri Davranışlar Yalnız Oyun Paralel Oyun Birlikte Oyun İşbirlikçi Oyun Çocuk tek başına oynar. Çocuk diğer çocukların yanında aynı oyunu bağımsız olarak oynar. Çocuk diğer çocuklarla bir arada ancak kendi seçtiği şekilde oynar. Çocuk amaca yönelik organize olmuş bir oyunun üyesi olarak oynar. 38

OYUN GELİŞİM AŞAMALARINA GÖRE OYUN TÜRLERİ VE ÖZELLİKLERİ 1. İşlevsel Oyun 2. Yapı - İnşa Oyunları 3. Dramatik Oyunlar 4. Kurallı Oyunlar İşlevsel Oyun: Çocuğun oyuna başlaması bir hareketi veya etkinliği tekrar etmesiyle olur. Çocuk her tekrar durumunda yeni bir ayrıntı keşfedip onu özümlemeye çalışır. Bu tekrarlarla nesneye veya duruma hakimiyeti artar, anlam verme kapasitesi artar, kendine güven duymaya başlar. Bu süreç içinde yaptığı işten zevk alır ve hoş vakit geçirir. Bu davranışlar devinimsel olduğu kadar sözel ve bilişsel olabilmektedir. İşlevsel oyun tekrarla kazanılan alıştırma ve araştırma ile becerilerin kazanılması yanında öğrenmeyi de sağlar. Bu tekrar mekanizması yaş ilerlediğinde her yeni durumda kendini gösterir. Bu nedenle diğer oyun türlerinde de bu oyun türüne rastlamak doğaldır. 39

Yapı - İnşa Oyunları: Çocuk bu ön hazırlıktan sonra yapı inşa oyunları olarak tanımlanan ve oyun sonunda materyallerle (kil, bloklar, artık nesneler, kağıt, legolar vb.) ortaya bir ürün çıkarılmasıyla sonuçlanan oyuna geçer. Önceleri rastlantısal olarak yapılan çalışmalar daha sonraları çocuğun zihninde geliştirdiği kavramları bu oyunla somut olarak ortaya koymasıyla gelişir. Yapacağı işi planlar, amaçladığı ürünün anlaşılması için gayret göstererek inşa etmeye koyulur. Burada yaratma sqy konusudur. Etraftan aldığı geri bildirimler de çocuğun yarattığı nesneyi değerlendirmesi açısından önemlidir. Dramatik Oyunlar: Çocuk bir yaşından sonra nesne sürekliliğini kazanmaya başlamasıyla bazı nesne ve durumları zihninde kavram olarak geliştirir. Davranışlarını izlediğimizde telefonda konuşma kavramını sembolize eden oyuncak telefonunu kulağına dayayıp çevresine göstermesi, elindeki bebeği uyutuyor gibi yapıp sallaması hayali oyunların ilk habercisidir. Bu oyunlar okul öncesi yıllarda görülür. Zamanla daha soyut ve önceden planlanmış dramatik oyunlara dönüşür. Hayali oyunlar benliğin bir dengeleme mekanizması olup yaşam boyunca farklılıklar göstererek yetişkinlikte hayal kurma, dalıp gitme, rüya görme gibi şekillerde süregelmektedir. 40

Dramatik oyunlar önceleri çocukların kendi yaşantılarından alınan kesitlerin alıştırması, araştırması olarak başlar. Etkinliklerin merkezinde hep çocuğun kendisi vardır. Çocuk yemek yemek, uyumak gibi davranışları farklılaştırarak daha ayrıntılı bir şekilde tasarlar. "Öyleymiş gibi" oyunları kendi üzerinde oynar. Örneğin, boş bir kaşıkla yiyormuş gibi yapar. Bu şema daha sonraları "tabakta yemek" şemasıyla birleştiğinde "boş bir tabaktan kaşıkla yeme" karmaşık şeması ortaya çıkar. Bu şekilde şemalar daha karmaşık olmaya başlar ve yaşamın gerektirdiği davranışları yapılandırır. Bu aşamada çocuk benmerkeziyetçidir. Davranışlarında hep kendi istekleri ve düşüncelerini tek taraflı dile getirir. Oynadığı oyuncağın veya nesnenin neler hissedebileceği düşüncesi çocukta görülmez. Çocuk taklit davranışlarını tek başına oyun olarak yapar. Sonraları bunları başkalarına ve nesnelere uygular. Örneğin, bebeğini yedirir, yatağına yatırır, ninni söyler. Geliştirdiği ayrıntılar yakın çevresinde gördüklerinden, duyduğu sözlerden ve ona yapılan davranışlardan model alınarak yapılandırılır. Bu oyun ortamlarında içine doğduğu sosyo-kültürel özellikleri de kendine mal etmiş, içselleştirmiş olur. 41

Kendi davranışlarını başkalarına uygular. Örneğin, kendi saçını tararken annesinin saçını da tarar. "Önce ben sonra sen" ilkesiyle birebir yaptığı hareketler karşılıklı gelen düzenli davranışlar gösterir. Yine babasının tıraş olmasını taklit ederek kendinde uygulaması buna başka bir örnek teşkil eder. Bu taklit davranışlarının ortaya çıkması için çocukların önce böyle bir ortamda bulunup gözlem yapması gerekmektedir. Bebek oyunlarında çocuk önceleri kendi yönlendirmeleri ve istekleri doğrultusunda oynarken zihinsel gelişimine bağlı olarak daha sonraları bebeğin de hisleri ve istekleri konu edilir. Bu aşamadan sonra çocuk hayali oyuna başlar. Örneğin, "Sana şimdi yemeğini yedireyim." derken "Bunun tadını sevdin mi?" gibi karşı tarafın tepkisi de sorulabilir. Çocuk oyuncak bebeği pasif bir nesne olarak kabul etmek yerine onu tercihleri olan, üzülen, sevinen bir canlı yerine koymaya başlar. Bir ileriki aşamada bebeğin yemeği sevmediğini ve ağzından püskürttüğünü söyleyebilir. Onun ağzından konuşarak karşılıklı bir ilişki geliştirir. 42

Bu durum birden çok kişiyi de içerebilir. Gerektiğinde çocuk iki rolü birden üstlenebilir, örneğin hem bebek hem de anne rolünde konuşabilir. 3-4 yaşlarından itibaren çocukta empati gittikçe artmakta, sadece kendine dönük isteklerinin dışında başkalarının istekleri olduğu anlayışı görülmeye başlamaktadır. Çocuğun dramatik oyunlara başlamadan önce yaşanmış durumları, herhangi bir olayı, nesne veya hareketi yeniden yaratmak, temsil etmek için önce onun bir bağlam içinde yaşanmış olması gerekir. Bu nedenle zengin uyarıcılar ve deneyimler çocuğu hayali oyuna hazırlar. Telefonun ne için ve nasıl kullanıldığını, diş fırçasıyla ne yapacağını çocuk ancak aile içindeki deneyimlerle bilebilir. Kurallı Oyunlar: Çocuklar hayali oyunlardan sonra sosyal davranışların gerektirdiği kuralları sosyo-dramatik oyunlarında uygulamaya başlarlar. Gerçeğe uygun davranışlar, örneğin, otobüse binerken sırada bekleme ve bilet alma, uyulması gereken kurallar arasındadır. 5-6 yaşlarında oynanan bu oyunlarda kurallara önceden karar verilip oyuna başlanır. Kurallar çoğunluğun isteği üzerine bir sonraki oyunda değiştirilebilir. Kurallara uymayanlar ise cezalandırılır. Araştırmalara göre kurallı oyunlar 4-7 yaş gurubunda yüzde dörtten daha az çocuklar tarafından oynanır (Rubin, Watson, Janbor, 1978). Bu oyun türü 6-10 yaş gurubunda hayali ve inşa oyunlarının azalmasıyla da artış gösterir (Ferman, 1971). Kurallı oyunlar daha çok somut işlemler dönemi olan ilköğretim yıllarında görülür. Kurallı oyunların oynanması için önce kuralların ne anlama geldiğini bilmek gerekir. 43

Kurallar Çocuk İçin Ne Anlama Gelir? Piaget'ye göre (1963) kural bilinci üç aşamadan geçerek gelişir: a. Kurallar önce hareketlere uygulanır "Ona dokunma" b. Kurallar önemli kişiler tarafından belirlenir ve kutsal kabul edilip değiştirilemez. "Babam öyle dedi." c. Kurallar müşterek anlaşmalar sonucu kanunlaşır, karşı gelinmez ancak fikir birliği ile değiştirilebilir. "İstersen otobüse biletsiz binilsin." Çocuklar bu kuralları birebir uygularlar, sonraları birkaçını birleştirip yeni kurallar oluştururlar. Kurallar okul öncesi dönemde olağan, alışılmış bir düzen anlayışı ile kabul edilir. Bu dönemde en ufak bir değişim çocukları tedirgin eder. Kurallı Oyunlarda İlkeler Piaget kurallı oyunlarda iki ilke saptamıştır: 1. Rekabet 2. Bir etkinlikte uyulması gereken kurallara birlikte karar verilmesi 44

Oyun tanımını yaparken çocuğun kendinden başlattığı ve dış etkenlerden, kontrollerden özgür olduğu bir ortamı vurgulamıştık. Kurallı oyunlarda çocukların aralarında karar verip uyguladıkları kurallar yine oyunun bir parçası olup içselleştirilebilir. Kurallar çocukların becerilerine, yeteneklerine göre yaşa bağlı olarak sürekli değişim gösterir. Bu aşamalar çocukların sosyal ve bilişsel gelişimlerine paralel olarak gelişir. Bruner (1980), paylaşılmış oyun kurallarını sosyal davranışlarda ve yetişkin olarak uyum sağlamada yaşanılan toplum ve kültürde gerekli görmektedir. Oyundaki kurallar içselleştirilip kabul gördüğünde çocuk bunlara karşı bir direnç göstermez. Çocuk oynadığı oyunu birilerini yenmekten çok zevk için oynuyorsa kurallar bir zorunluluk olmaktan çıkar. Kazanmanın tek bir amaç teşkil ettiği katı ve değişmez kurallar belirlenmiş oyun ise bir eğlence olmaktan çok başarılması gereken bir iş, bir ödev olarak görülür. Çocuk olgunlaştıkça dışarıdan gelen kısıtlamalara daha iyi uyum sağlar çünkü kendini daha güçlü hisseder. Kuralları kendine yöneltilmiş bir engelleme olarak algılamaz. 45

Okul öncesi dönemde çocuk mantıksal düşünmeden uzak olduğu ve benliği tam olarak oluşmadığından gücünü ve mücadele kaynağını hayal dünyasında bulur. Yaşı ilerledikçe, deneyimleri arttıkça, kendini olayların içine yerleştirebilir, ona kaygı verebilecek unsurlara karşı stratejiler geliştirmeye başlar (Freud, 1961). Oyun, kurallar gözönünde bulundurularak kazanılır. Bu durumda oyun içinde her çocuğun kurallara uyması beklenir, bunlar yer yer hatırlatılır ve uymayanlar cezalandırılır. Sosyal olgunluğa erişmemiş çocuklar kuralları kendi çıkarları doğrultusunda çarpıtırlar. Böylece yenilme durumunda benliklerini zedelenmekten korurlar. Bilişsel açıdan anlaşılması zor gelen oyun kuralları kazanma koşulları hafifletilerek oyun daha basit düzeye çekilebilir. 46

Kuralların Bilişsel ve Sosyal Gelişimdeki Rolü Kurallı oyunlarda dikkate alınması gereken bazı önemli noktalar vardır. Çocukların bilişsel ve sosyal olgunlukları oynadıkları oyunla bağdaşıyor olmalıdır. Örneğin, saklambaç oyununda oyunun gereği birbirini takip eden hareket düzenini (saklanma, arama, sobeleme) anlamış olmaları önemlidir. Ancak oyunu rekabet ortamına taşıyan kuralları uygulama aşaması, örneğin, oyundan kaybedenin çıkması, çocuk tarafından içselleştirilmediği takdirde bunu kendine bir saldırı veya dışlanma olarak kabul edecektir. Kurallı oyunlar diğer oyunlar gibi çocukların gelişim düzeylerine göre ele alınmalıdır (Kohlberg, 1976). Kuralları bütünüyle kavrayamayan çocukları haksızlık yapma, kandırma, oyun bozanlık, sahtekarlıkla itham etmek doğru bir hareket olmaz. Kurallı oyunlar sosyal yaşam deneyimlerini de beraberinde getirir. Kurallara uyum sağlamak başkasının görüş açısını görebilme becerilerini de içerir. Bu oyun türünde bilişsel ve sosyal becerilerin duyusal ve devinimsel becerilerle birlikte ele alınması gerekir. 47

Çocuk 3-5 yaşlarında, diğerleriyle birlikte oynadığı oyunlarda belli hareketlere yönelik kurallı oyunlar oynayabilir. Burada rekabet, yarışma unsuru yoktur. Bu durumlarda strateji geliştirmek gerekmediğinden çocuk bu kurallara uymakta zorlanmaz. Ancak 6-12 yaşlarında empati duygusunun gelişmesi ve "zihin kuramının" işlemesi ile çocuk başkalarının nasıl davranabileceğini tahmin eder ve onun dışında kendi başına bir varlık olduğunu anlamaya başlar. Her çocuk başarılı olmak ister ve kendini başkalarıyla kıyaslar. Bu nedenle amaca yönelik stratejiler geliştirmek çocuğun hayatında önem kazanır. Başkalarının düşüncelerini tahmin etmek ona göre davranmak strateji geliştirmede çok önemli bir unsurdur. Bu özellikler yaşa bağlı olarak gelişir, sosyal deneyimler ve etkileşim gerektirir. «Özne olmak, kendini bir nesne olarak görebilmektir.» Rousseau 48

«Kimliğimizi yapılandırmamız, deneyimlerimizi sonu gelmeyen bir biçimde incelediğimiz, değerlendirdiğimiz ve sınıflandırdığımız biçimsellikleri ayrıştırmaktan ve dekonstrüksiyona tabi tutmaktan geçer.» Foucault MUTLAKA OKUYUNUZ! Sevinç. M. (2004). Erken Çocukluk Gelişimi ve Eğitiminde Oyun. İstanbul: Morpa. - Oyunla İlgili Kuramlar (Sayfa 95-106) 49

KAYNAKLAR Sevinç. M. (2004). Erken Çocukluk Gelişimi ve Eğitiminde Oyun. İstanbul: Morpa. Diğer 50