7ORTA DO UDA S YASET. Amaçlar m z. Anahtar Kavramlar. çindekiler



Benzer belgeler
Çeviren: Dr. Almagül sina

STRATEJ K V ZYON BELGES

Merkezi Sterilizasyon Ünitesinde Hizmet çi E itim Uygulamalar

A N A L Z. Seçim Öncesinde Verilerle Türkiye Ekonomisi 2:

Gürcan Banger Enerji Forumu 10 Mart 2007

önce çocuklar Türkiye için Önce Çocuklar önemlidir

Sunuyu flu flekilde vermek istiyorum; bir politikam z n temel ilkeleri nelerdir, genel bir görüfl amac yla buna ana hatlar yla bakmaya çal flaca m.

DR. NA L YILMAZ. Kastamonulular Örne i

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor!

ÜN TE V SOSYAL TUR ZM

EVOK Güvenlik in hedefi daima bu kalite ve standartlarda hizmet sunmakt r. Hasan ERDEM R. Mustafa AL KOÇ. Yönetim Kurulu Baflkan.

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

TÜRK YE B L MSEL VE TEKNOLOJ K ARAfiTIRMA KURUMU DESTEK PROGRAMLARI BAfiKANLIKLARI KURULUfi, GÖREV, YETK VE ÇALIfiMA ESASLARINA L fik N YÖNETMEL K (*)

Kan tl yoruz: Dersim de Zehirli Gaz Kullan lmad

Yrd. Doç. Dr. Olcay Bige AŞKUN. İşletme Yönetimi Öğretim ve Eğitiminde Örnek Olaylar ile Yazınsal Kurguları

Fukuflima Sonras Orta Asya Uranyumu

Mehmet TOMBAKO LU* * Hacettepe Üniversitesi, Nükleer Enerji Mühendisli i Bölümü

Ekonomi Alan ndaki Uygulamalar ve Geliflmeler 2

Aile flirketleri, kararlar nda daha subjektif

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

Uygulama Önerisi : ç Denetim Yöneticisi- Hiyerarflik liflkiler

2007 YILI VE ÖNCES TAR H BASKILI HAYVANCILIK B LG S DERS K TABINA L fik N DO RU YANLIfi CETVEL

İKİNCİ BÖLÜM EKONOMİYE GÜVEN VE BEKLENTİLER ANKETİ

Türkiye Odalar ve Borsalar Birli i. 3. Ödemeler Dengesi

Uluslararas De erleme K lavuz Notu, No.11 De erlemelerin Gözden Geçirilmesi

fiam Ver, PKK y Al Kenan ERTÜRK*

Ekonomik Rapor ULUSLARARASI MAL PİYASALARI 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

Dünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz

Animasyon Tabanl Uygulamalar n Yeri ve Önemi

YEN DÖNEM DE DENET M MESLE NE HAZIRMIYIZ?

Lima Bildirgesi AKADEM K ÖZGÜRLÜK VE YÜKSEK Ö RET M KURUMLARININ ÖZERKL

Meriç Uluşahin Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili. Beşinci İzmir İktisat Kongresi

TÜRK YE EKONOM S 2008 YILI ODA FAAL YET RAPORU TÜRK YE EKONOM S

TÜRK DÜNYASI TRANSPLANTASYON DERNE

CO RAFYA GRAF KLER. Y llar Bu grafikteki bilgilere dayanarak afla daki sonuçlardan hangisine ulafl lamaz?

Bir Müflterinin Yaflam Boyu De erini Hesaplamak çin Form

Tablo 2.1. Denetim Türleri. 2.1.Denetçilerin Statülerine Göre Denetim Türleri

Hiçbir zaman Ara s ra Her zaman

Kore Cumhurbaflkan Roh Moo-hyun un Türkiye Resmi Ziyareti

MESLEK MENSUPLARI AÇISINDAN TÜRK YE DENET M STANDARTLARININ DE ERLEND R LMES

Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet. Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1

Araştırma Notu 15/177

Ders 3: SORUN ANAL Z. Sorun analizi nedir? Sorun analizinin yöntemi. Sorun analizinin ana ad mlar. Sorun A ac

ÇEVRE ve ORMAN BAKANLIĞI ĞİŞİKLİĞİ

İRAN ENERJI GÖRÜNÜMÜ

Çanakkale. Hava Savafllar Belgeselcinin Gözüyle Çetin mir

Yay n No : 1610 Hukuk Dizisi : Bas - Ekim 2005

SÜRES NASIL HESAP ED MEL D R?

MURAT YÜKSEL. FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER

stanbul Kültür Üniversitesi, Türkiye

MESLEK MENSUBU KURUMLAfiMA PROJES YOL HAR TASI

30 > 35. nsan Kaynaklar. > nsan Kaynaklar Yönetimi > Personel E itimleri > Personel Otomasyonu

ENST TÜ SAVAfi VE GREV KLOZLARI (Yard mc tercüme metin) YAT 1/11/85. Bu sigorta ngiliz Yasa ve Uygulamas na ba l d r.

S V L TOPLUM, YEREL YÖNET MLER VE GENÇL K AB ÜYEL YOLUNDA" S V L TOPLUMLA D YALOG TOPLANTISI 4 SONUÇ B LD RGES 11 ARALIK 2010, STANBUL

Genel Yay n S ra No: /20. Yay na Haz rlayan: Av. Celal Ülgen / Av. Coflkun Ongun

YÖNET M KURULU RAPORU

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi

CO RAFYA KONUM. ÖRNEK 2 : Afla daki haritada, Rize ile Bingöl il merkezlerinin yak n ndan geçen boylam gösterilmifltir.

DÜNYA EKONOM S 2008 YILI ODA FAAL YET RAPORU DÜNYA EKONOM S

Mercedes-Benz Orijinal Ya lar

Çeviren: Dr. Almagül S NA

Genel Yay n S ra No: /14 Cep Kitapl : XLV. Yay na Haz rlayan Av. Celal Ülgen - Av. Coflkun Ongun. Kapak Can Eren

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN "INSTITUT DU BOSPHORE YILLIK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Uluslararas De erleme K lavuz Notu No. 13 Mülklerin Vergilendirilmesi için Toplu De erleme

Umman Tarihinin Dönüm Noktalar

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

Brexit ten Kim Korkar?

Ekonomi Bülteni. 16 Mart 2015, Sayı: 11. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı

United Technologies Corporation. Tedarikçilerden fl Hediyeleri

ÜRETİCİ ÜLKELERİN PETRO-POLİTİĞİ OCAK 2010

Çocuklar için sa l kl bir dünya

KDV BEYAN DÖNEM, TAKV M YILININ ÜÇER AYLIK DÖNEMLER OLAN MÜKELLEFLER

TÜSİAD Rekabet Çalışma Grubu Toplantısı DEVLET YARDIMLARI. Abdulgani GÜNGÖRDÜ Rekabet Uzmanı

C. MADDEN N ÖLÇÜLEB L R ÖZELL KLER

Akaryakıt Fiyatları Basın Açıklaması

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

Projeler Yenilikçilik Aktar m Merkezi IRC Anatolia Projesi

Araflt rma modelinin oluflturulmas. Veri toplama

DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

TOFAfi 2007 FAAL YET RAPORU. Otomobil Sektörü ve Tofafl n Sektör çindeki Yeri

Kıbrıs ın Su Sorunu ve Doğu Akdeniz in Hidrojeopolitiği

Lozan Bar fl Konferans (1)

MALAT SANAY N N TEMEL GÖSTERGELER AÇISINDAN YAPISAL ANAL Z

ATAÇ Bilgilendirme Politikası

Gerçekten liberalleflmifl bir biliflim sektörü...

ARAMALI VERG NCELEMES NDE SÜRE. Adalet ilkin devletten gelmelidir Çünkü hukuk, devletin toplumsal düzenidir.

Dünyada ve Türkiye de Güncel Verilerle HIV/AIDS. Hacettepe Üniversitesi AIDS Tedavi ve Araflt rma Merkezi (HATAM)

BYazan: SEMA ERDO AN. ABD ve Avrupa Standartlar nda Fact-Jacie Akreditasyon Belgesi. Baflkent Üniversitesi nden Bir lk Daha

Prof. Haberal dan Uluslararas Bilimsel Etkinlik Rekoru

4/A (SSK) S GORTALILARININ YAfiLILIK AYLI INA HAK KAZANMA KOfiULLARI

GENEL HUKUK B LG S (Hukuka Gir ifl)

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI MALİ SEKTÖRLE İLİŞKİLER VE KAMBİYO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YURTDIŞI DOĞRUDAN YATIRIM RAPORU 2013

ÖNSÖZ. Sevgili MMKD üyeleri,


YARGITAY 7. HUKUK DA RES

ANKARA ÜNİVERSİTESİ PSİKİYATRİK KRİZ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

NSAN KAYNAKLARI NSAN KAYNAKLARI 2009 YILI ODA FAAL YET RAPORU

Transkript:

7ORTA DO UDA S YASET Amaçlar m z Bu üniteyi tamamlad ktan sonra; Türkiye nin Orta Do u politikas n belirleyen faktörleri kavrayabilecek; Türkiye nin ran politikas n n geliflimini aç klayabilecek; Türkiye nin son dönem Orta Do u politikas n farkl k lan özellikleri aç klayabilecek; Türkiye nin Irak politikas n n genel geliflimini kavrayabilecek; Türkiye nin Suriye politikas nda yaflanan de iflimi aç klayabilecek; Türkiye nin srail-filistin sorununa iliflkin politikas n kavrayabileceksiniz. Anahtar Kavramlar Türkiye- ran liflkileri Tahran Anlaflmas Türkiye nin Irak Politikas Çekiç Güç ve Keflif Güç Türkiye-Suriye liflkileri Adana Mutabakat Türkiye- srail liflkileri Mavi Marmara Sald r s çindekiler Orta Do uda Siyaset Türkiye nin Orta Do u Politikalar G R fi TÜRK YE N N RAN POL T KASI TÜRK YE N N IRAK POL T KASI TÜRK YE N N SUR YE POL T KASI TÜRK YE N N SRA L-F L ST N POL T KASI

Türkiye nin Orta Do u Politikalar G R fi Orta Do u bölgesi dünya politikas nda çok önemli bir yere sahip olmas na ve Türkiye bu bölgenin önemli ülkeleri aras nda yer almas na ra men, Türkiye nin son dönemlere kadarki d fl politikas nda Orta Do u ciddi flekilde ihmal edilmifltir. Türkiye nin Orta Do u ülkeleriyle ticaretinin Avrupa ülkeleriyle ticaretiyle karfl laflt r - lamayacak düzeyde düflük olmas, bu ihmal edilmiflli in en fazla hissedildi i alan n ekonomik iliflkiler oldu unu göstermektedir. 2000 y l nda Türkiye nin toplam d fl ticaretinde Avrupa Birli i ülkelerinin pay %53,7 iken Orta Do u ülkelerinin pay sadece %7,2 kadard. Ekonomik alandaki geliflmenin devletlerin ba ms z ve etkin d fl politika izleyebilmelerinin temel flart oldu u hat rlan rsa Türkiye nin yan bafl ndaki Orta Do u ülkeleriyle ekonomik iliflkilerini gelifltirmemesinin kendisini ne kadar olumsuz etkiledi i anlafl labilir. 2000 (Milyon Dolar) 2011(Milyon Dolar) hracat thalat Toplam % hracat thalat Toplam % AB 15.664 28.526 44.190 53,7 62.347 91.128 153.475 40,8 Orta Do u 2.572 3.373 5.945 7,2 27.936 20.439 48.375 12,8 Toplam 27.774 54.502 82.276 134.906 240.841 375.747 Orta Do u nun Türk d fl politikas ndaki ihmal edilmiflli inin sadece ekonomik alanda yans malar olmad, bu tercihin siyasi ve özellikle güvenlik alan nda da hissedildi i bir gerçektir. Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluflundan beri izledi i Bat - c politikan n özellikle kinci Dünya Savafl sonras nda Sovyetler Birli i nden gelen tehditlerin de etkisiyle iyice belirginleflti i ve Türkiye nin Bat dünyas n n ekonomik, siyasi ve askerî kurumlar nda yerini ald görülmüfltür. Zay f bir ülke olarak Bat n n kurumlar nda yer almas Türkiye yi baflta ABD olmak üzere Bat l ülkelerin etkisine aç k hâle getirmifl, bunun Orta Do u politikalar na yans mas ise kendi belirledi i politikalar yerine ABD etkisi alt ndaki politikalar fleklinde kendini göstermifltir. Yani Türkiye nin d fl politikas nda Orta Do u yu ihmal etmesi k smen kendi tercihlerinin sonucu olsa da büyük ölçüde de özellikle So uk Savafl döneminde Bat Bloku içerisinde yer almas n n getirdi i bir zorunluluk olarak görülebilir. Burada bir k s r döngüden bahsetmek mümkündür; Türkiye nin uluslararas sistemin iki kutuplu yap s n n zorlamas yla Bat Bloku nu tercih etmesi sonucunda, Tablo 7.1 Türkiye nin Orta Do u ve Avrupa Birli i ile Ticaretinin Karfl laflt r lmas Kaynak: TÜ K verilerinden derlenmifltir.

190 Orta Do uda Siyaset kendisini bu blokun etkin güçlerinin tercihleri do rultusunda bir d fl politika flekillendirmek zorunda hissetmesi nedeniyle Orta Do ulu komflular baflta olmak üzere birçok ülkeyle özellikle ekonomik iliflkilerini gelifltirme f rsat bulamamas gücüne olumsuz yans m fl ve güçsüz kald için de Bat l ülkelerin nüfuzu alt nda kalmaya devam etmifltir. Tablo 7.2 Türkiye nin Orta Do u Ülkeleriyle Ticareti ($) Kaynak: TÜ K verilerinden derlenmifltir. Y l hracat (Dolar) thalat (Dolar) 2011 27.936.585.545 20.439.374.796 2010 23.294.872.805 13.010.827.844 2009 19.192.807.969 7.133.985.404 2008 25.430.394.735 13.145.163.873 2007 15.081.321.752 10.148.759.866 2006 11.315.750.685 8.640.862.078 2005 10.184.229.880 6.066.416.509 2004 7.921.283.830 4.268.767.253 2003 5.464.809.574 3.466.136.941 2002 3.439.788.521 2.321.236.585 2001 3.261.099.106 3.016.496.104 2000 2.572.845.771 3.373.163.217 ABD nin Türkiye nin Orta Do u politikas na etkisi, bu ülkenin ço u zaman sorunlu iliflkilere sahip oldu u ran, Suriye ve Irak konusunda izlemifl oldu u bask ve izolasyon politikalar na Türkiye nin katk s n beklemesinden dolay genel olarak olumsuz olmufltur. ran da 1979 y l nda gerçekleflen slam Devrimi nin ard ndan, Tahran n kendi rejimini bölge ülkelerine ihraç etmek istedi i, nükleer silah elde etmeyi amaçlad ve srail i ortadan kald rmaya çal flt gibi gerekçelerle Washington yönetiminin bu ülkeye karfl uygulad yaln zlaflt rma ve s k flt rma politikas Türkiye- ran iliflkilerinin geliflmesinin önündeki en önemli engel olmufltur. Çünkü Ankara n n, gerek So uk Savafl döneminde gerekse onu takip eden 1990 l y llarda Türkiye nin iç ve d fl politikas nda çok büyük nüfuz sahibi olan ABD nin komflu ülkeler konusundaki bu türden telkin ve bask lar na kolay karfl koyabilecek gücü ve imkânlar yoktu. Ancak ABD ve di er küresel güçlerden gelen bask lara karfl durman n sadece elde bulunan imkânlarla de il, ayn zamanda ülkeyi yönetenlerin siyasi tercihleri ve ne kadar risk alabildikleriyle ilgili bir mesele oldu unun alt n çizmek gerekir. Türkiye liderlerinin de zaman zaman ülkenin ç karlar n n gerektirdi i durumlarda ABD den gelen bask lara karfl koyduklar ve kendi politikalar n uygulad klar görülmüfltür. 2000 li y llar n öncesinde de bu tür politikalar n izlendi i baz dönemler söz konusu olsa da özellikle 2000 li y llarda Türkiye nin ran, Irak, Suriye ve srail politikalar n kendi ç karlar do rultusunda flekillendirdi i ve ABD nin istekleriyle kendi tercihlerinin çat flmas durumunda Washington dan gelen bask lara karfl koydu u görülmüfltür. AK Parti döneminde gelifltirilen komflularla ve di er ülkelerle iliflkilerde ifl birli ini önceleyen yeni d fl politika anlay fl çerçevesinde, Türkiye h zl bir flekilde ran ve Suriye gibi ülkelerle iliflkilerini gelifltirmeye bafllam flt r. ABD den bu konuda gelen tepkilere ra men, ran dan do algaz sat n al nmas konusunda önemli anlaflmalar imzalayan ve bu ülkeyle ilgili nükleer sorunun çat flmaya dönüflmemesi için Washington ve srail in pozisyonlar ndan uzak politikalar izleyen Ankara, yine ABD nin teröre destek vermekle suçlad Suriye ile iliflkilerini gelifltirip bu ülkeyle ifl birli ini ortak kabine toplant s na vard rm flt r. Her iki ül-

7. Ünite - Türkiye nin Orta Do u Politikalar 191 keyle de ABD nin aksi yöndeki taleplerine ra men kurdu u bu iyi iliflki sayesinde PKK ile mücadelede ikisinin de deste ini sa layabilmifltir. Türkiye nin Orta Do ulu komflular yla iliflkilerini gelifltirirken dikkat etmeye çal flt bir baflka nokta da ABD ve di er Bat l ülkelerle çok uzun zamandan beri sahip oldu u iyi iliflkilere zarar gelmesine müsaade etmemesidir. Çok boyutlu d fl politika anlay fl çerçevesinde, Orta Do u ülkeleriyle uzun zamand r ihmal edilen iliflkileri gelifltirirken Bat l ülkelere de s rt n dönmemeye çal flan Türkiye, bütün bu çabas na ra men eksen kaymas elefltirilerine maruz kalabilmifltir ( nat, 2011b: 11). Bu elefltirilere gerekçe olarak gösterilen ran ve Suriye ile iliflkilerini gelifltirmesi konusunda, Türkiye nin ekonomik kalk nmas için komflular yla ticaret yapmas kadar do al bir fley olmad n n alt n çizen Ankara, srail ile yaflanan gerginliklerin de bu ülkenin sald rgan politikalar ndan kaynakland n vurgulam flt r. Arap Devrimlerinin bölgede neden oldu u istikrars zl n da etkisiyle Türkiye nin Orta Do u politikas nda ifl birli ini öne ç karan yaklafl m n n devam etmesine ra men, son dönemde komflu Orta Do u ülkeleriyle birtak m sorunlar yaflanmaktad r. Bu sorunlar n büyük ölçüde bu ülkelerde yaflanan iktidar mücadelelerinden kaynakland ve Arap dünyas nda halklar n özgürlük talebiyle ayaklanmas n do ru flekilde okuyamayan yöneticilerin bu isyanlar karfl s ndaki tav rlar n n Türkiye taraf ndan elefltirilmesiyle ilgili oldu u söylenebilir. Eksen kaymas tart flmalar gibi dönemsel anlaflmazl klar olarak görülebilecek bu sorunlar n çözülebilmesi için Türkiye nin komflular yla ifl birli i eksenli bir iliflki kurma konusundaki politikas ndan taviz vermemesi gereklidir. TÜRK YE N N RAN POL T KASI Türkiye nin, Cumhuriyet in kuruluflundan beri, en büyük komflusu olan ran a yönelik politikas n n genel olarak çat flmaya dönüflmeyen bir gerginlik içerisinde flekillendi i tespitinde bulunmak yanl fl olmayacakt r. Temel olarak iki ülkenin bölgede oluflturmaya çal flt klar nüfuz alanlar n n çak flmas ndan kaynaklanan bu gerginli in zaman zaman azald, baz dönemlerde ise t rmand ancak hiçbir zaman s cak çat flmaya dönüflmedi i görülmektedir. Türkiye ile ran aras ndaki iliflkinin güven ve ifl birli inden çok rekabet ve güç mücadelesi zeminine oturmas iki ülkenin ekonomik iliflkilerine de olumsuz yans m flt r. Bulundu u co rafyada merkezi güç ve önemli bir küresel aktör olma hedefine sahip bir ülke olan Türkiye nin, ran gibi büyük bir komflusuyla d fl ticaret hacminin, son dönemde yaflanan çok büyük art fllara ra men hâlen sadece 16 milyar dolar seviyesinde olmas bu hedeften ne kadar uzak oldu unu göstermektedir. Güçlü bir devlet olman n temel koflulu güçlü bir ekonomiye sahip olmak oldu una ve güçlü bir ekonomiye sahip olmak öncelikle komflu ülkelerle olmak üzere yüksek oranda d fl ticaret hacmine sahip olmaktan geçti ine göre, Türkiye nin ran ile iliflkilerinde ekonomik boyutun son dönemlere kadar ciddi flekilde ihmal edildi ini ifade etmek gerekir ( nat, 2009b: 25-26). Türkiye ile ran iliflkilerinin gelifliminde son döneme kadar ideolojik fakl l klar n öne ç kar lmas n n ve hatta zaman zaman iki ülke aras ndaki iliflkilerin flekillenmesinde temel unsur hâline dönüflmesinin de alt n çizmek gerekir. Osmanl döneminde fiii-sünni ayr m fleklinde yaflanan dinin farkl flekilde yorumlanmas na dair rekabetin, ran da 1979 y l nda gerçekleflen slam Devrimi nin ard ndan, zaman zaman slam n radikal yorumuyla seküler yorumu, baz dönemlerde ise radikal slam- l ml slam yorumlar biçimlerinde Türkiye- ran iliflkilerine yans d görülmüfltür. Özellikle 1990 l y llarda t rmanan bu farkl rejimler aras ndaki rekabetin, iki ülkeyi silahl çat flman n efli ine götüren gerginliklere yol açt bilinmektedir.

192 Orta Do uda Siyaset DÜfiÜNEL M DÜfiÜNEL M SORU 1 ki ülke aras nda söz konusu olan bu ideolojik kavgan n baflka sorunlar da besledi i görülmüfltür. deolojik çat flman n yo un bir flekilde yafland 1990 l y llarda Ankara ile Tahran aras nda karfl l kl olarak gerçekleflen terörizme destek suçlamalar bu gerçe i göstermektedir. Türkiye, ran yönetimini PKK ye destek vermekle suçlay p misilleme tehdidinde bulunurken Tahran da Türkiye nin ran n güvenli ine karfl silahl sald r larda bulunan Halk n Mücahitleri Örgütüne destek verdi ini iddia ediyordu. Karfl l kl suçlamalarla iki ülke aras nda zehirlenen atmosfer bir sonraki ad mda gerçekten de oluflan tehdit alg lamas nedeniyle birbirlerinin güvenli ine karfl politikalar izlemeleri sonucunu do urabiliyordu ( nat, 2000: 96-97). 2000 li y llarda, komflularla s f r sorun ve ekonomik ifl birli i yoluyla karfl l kl ba ml l n art r lmas gibi ilkelere dayal yeni d fl politika anlay fl n n Türkiye nin ran politikas na da yans mas sonucunda bu ülke ile oluflturulan güvene dayal iliflki sonucunda, ideolojik farkl l klar n geriye at lmas mümkün olmufltur. Bunun neticesinde art k ideolojik kavgalarla zehirlenmeyen yeni temiz atmosferde daha sa l kl iliflkilerin gelifltirilmesi mümkün olmufl ve böylece güvenlik konusu çat flmadan ifl birli i alan na dönüflürken bunlardan do an gerginlikler nedeniyle bir türlü gelifltirilemeyen ekonomik iliflkiler h z kazanm flt r. Türkiye nin SIRA ran S ZDE politikas n n flekillenmesinde etkili olan faktörler nelerdir? DÜfiÜNEL M Bu genel tespitlerin ard ndan, Cumhuriyet döneminde Türkiye nin ran ile iliflkilerinin tarihsel DÜfiÜNEL M geliflimi, bu süreç içerisinde yaflanan önemli geliflmeler ve günümüzde iki ülke iliflkilerinin ne durumda oldu una SORU geçebiliriz. SORU SORU D KKAT Türk- ran iliflkilerinin D KKAT tarihine bak ld nda yap lan ilk tespitlerden biri, iki ülke aras ndaki s n r n dünyadaki en eski s n rlar aras nda yer ald gerçe idir. 1639 tarihinde imzalanan Kasr- D KKAT fiirin Anlaflmas yla belirlenen s n r, baz küçük de iflikliklerle günümüze D KKAT Sadabat Pakt, 8 Temmuz 1937 de Türkiye, ran, Irak ve kadar devam etmifltir. Afganistan aras nda imzalanan dörtlü sald rmazl k pakt olup Tahran da Sadabat fieyh Sait syan (1925) ile bafllayan Kürt ayaklanmalar çerçevesinde, isyanc - AMAÇLARIMIZ Saray nda imzaland için bu lar n A r Da bölgesinde s n r n ran topraklar nda kalan k sm n kullanmalar ve AMAÇLARIMIZ Türk güvenlik kuvvetlerine sald r lar sonras nda ran topraklar na kaçmalar sonras nda Türk AMAÇLARIMIZ ülkelerin K T ba ms zl klar n A P K AMAÇLARIMIZ ismi alm flt r. mzac devletler aras ndaki s n r sorunlar n n kal c flekilde çözülmesi ile askerlerinin T A P bu bölgede gerçeklefltirdikleri operasyonlarda ran topraklar na girmeleri üzerine iki ülke aras ndaki s n r n nihai olarak netlefltirilmesi vurgulama istekleri öne ç km flt r. Taraflar birbirlerinin K T A içifllerine P gündeme gelmifl, K T A1932 P ve 1937 y llar nda imzalanan anlaflmalarla Türkiye- ran s - kar flmama, ortak ç karlar n r günümüzdeki hâlini alm flt r (Akdevelio lu-kürkçüo lu, 2001: 363). 1937 y l nda imzalanan Sadabad Pakt ile Türkiye- ran iliflkileri o zamana kadarki en iyi TELEV ZYON ilgilendiren konularda TELEV ZYON dan flma, sald r da bulunmama ve s n rlara sayg TELEV ZYON göstermeyi kabul etmifllerdir. noktalardan TELEV ZYON birine ulaflm fl oldu. Bu Pakt imzalayan Türkiye, ran, Irak ve Afganistan, birbirlerinin s n rlar n ihlal etmemeyi, iç ifllerine kar flmamay ve ortak menfa- Sadabad Pakt, 1979 da ran daki yeni rejimin pakt feshetti ini NTERNET ilan edene kadar atlerini ilgilendiren NTERNETuluslararas konularda görüfl teatisinde bulunmay taahhüt ediyorlard (Türkmen, 2010: 12-13). hukuki varl n korunmufltur. NTERNET NTERNET Resim 7.1 kinci Dünya Savafl sonras dönemde Bat yanl s ve ABD müttefiki Sadabad Pakt n n iki devlet olarak Sovyetler Birli i ni imzaland Tahran daki ortak tehdit olarak gören Türkiye ve Sadabad Saray ran, Washington un da yönlendirmesiyle iyi iliflkiler içerisinde olmufl Kaynak: ve ran n Irak taki ayr l kç Kürtleri tr.wikipedia.or/wiki/ Sadabat-Pakt desteklemesi gibi görüfl ayr l klar n içeren sorunlar büyütmeyen bir po-

7. Ünite - Türkiye nin Orta Do u Politikalar litika izlemifllerdir. ki ülke, aralar ndaki bu iyi iliflkiyi 1955 te ABD nin deste i ve ngiltere nin kat l m yla oluflturulan Ba dat Pakt gibi Sovyetler Birli i karfl t askerî bir ittifaka kat lmak suretiyle müttefiklik boyutuna tafl m fllard r. 1958 de Irak ta gerçekleflen darbe sonras nda, yeni gelen Bat karfl t yönetimin Ba dat Pakt ndan çekilmesi nedeniyle 1959 da Merkezi Anlaflma Örgütü (Central Treaty Organization-CENTO) ad n alan ittifak çat s alt nda Türkiye- ran güvenlik ifl birli i devam etmifltir. Ancak bu dönemde Türkiye ile ran aras nda güvenlik alan nda ABD ve ngiltere nin de yönlendirilmesiyle kurulan bu ifl birli ine ra men, iki ülkenin bölgesel güç olma arzular n n, aralar nda güven olgusuna dayal bir iliflki gelifltirmelerine engel oldu unun alt n çizmek gerekir. Güvenlik alan ndaki ifl birli i, hiçbir zaman güven e dayal bir ortakl a dönüflmemifl, iki ülke aras ndaki ekonomik ve siyasi iliflkiler hep s n rl düzeyde kalm flt r. fiah Muhammed R za Pehlevi döneminde (1941-1979) Türkiye- ran iliflkilerinde güvenlik alan nda da sorunlar n yafland k sa bir dönem söz konusu olmufltur. ran da 1951 de milliyetçiler, komünist Tudeh Partisi ve fiii din adamlar - n n ortak deste iyle baflbakan olan Muhammed Musadd k n Bat l ülkelerle rekabet içerisine girerek petrolü millîlefltirme karar almas sonras nda ngiltere ve di- er Bat l ülkelerle iliflkilerinin bozulmas Türkiye taraf ndan olumsuz karfl land. Bölgedeki olaylar daha çok Sovyet tehdidi penceresinden de erlendiren Türkiye hükûmeti, fiah ile girdi i mücadeleden üstün ç kan Musadd k n ran Sovyetler Birli i ne yak nlaflt raca endiflesiyle ngiltere nin Musadd k karfl t politikalar na destek verdi. Bu çerçevede Ankara n n ran a karfl uygulanan petrol ambargosuna destek vermesi ve ran a karfl ngiltere ve ABD nin müdahalede bulunmas n teflvik etmesi Musadd k Hükûmeti ile aras n n bozulmas na yol açm flt (Akdevelio lu-kürkçüo lu, 2001: 650). 1979 daki ran slam Devrimi ve 1980 de Türkiye de yaflanan askerî darbeyi takip eden y llarda Türkiye- ran iliflkilerinde siyasi ve güvenlik alanlar nda genel olarak olumsuz geliflmeler yaflan rken özellikle Turgut Özal n baflbakan olmas n n ard ndan, ekonomik alanda ifl birli inin gelifltirilmesine yönelik olarak önemli ad mlar n at lmas söz konusu olmufltur. ran n, devrimi takip eden ilk y llarda çok belirgin bir rejim ihrac politikas na gitmesi ve ABD emperyalizmine hizmet etmekle suçlad ABD ile yak n iliflkilere sahip bölge ülkelerinde ran dakine benzer halk devrimlerinin gerçekleflmesine yönelik bir söylem içerisinde olmas, bölgedeki di er Müslüman ülkeler gibi Türkiye yi de rahats z etmifltir. 12 Eylül 1980 de Türkiye de gerçekleflen askerî darbe sonras nda ABD nin Türk iç ve d fl siyasetindeki etkisinin iyice artmas n da buna eklersek Türkiye ile ran aras ndaki iliflkilerin 1980 lerin ilk y llar nda h zla bozuldu u görülmüfltür ( nat, 2000: 95-96). Ekonomik kalk nma için komflularla ifl birli inin gelifltirilmesinin kaç n lmaz oldu una inanan ve politikalar n buna göre flekillendiren Turgut Özal n 1983 y l nda yap lan seçimleri kazanarak baflbakan olmas, Türk- ran iliflkilerinin ideolojinin ipote inden kurtar lmas konusunda önemli bir geliflme olmufltur. Bu çerçevede Özal n önemli giriflimlerinden biri, 1979 da ran n üyelikten çekilmesi sonras nda CENTO nun ortadan kalkmas na ra men hâlen hukuksal olarak devam eden RCD yi (Kalk nma çin Bölgesel flbirli i/regional Cooperation for Development) canland rmaya yönelik bir giriflim bafllatmas olmufltur. ran ve Pakistan yönetimleriyle yo un temaslar sonras nda üç ülke aras nda 1985 y l nda, Bat yanl s geçmifli nedeniyle ran n canland r lmas na karfl ç kt RCD nin yerine Ekonomik flbirli i Teflkilat (Economic Cooperation Organization-ECO) kurulmufltur. Özal, Türk d fl politikas n çeflitlendirmeyi hedefleyen bu ad mlarla, bir yandan yeni ortaklar edin- 193 Ba dat Pakt, 1955 y l nda Türkiye, ran, Irak, Pakistan ve ngiltere aras nda kurulan güvenlik ve savunma örgütüdür. Amac Sovyetler Birli i nin Orta Do u ya nüfuzunu engellemekti. 1958 de Irak n Paktan ayr lmas üzerine merkezini Ankara ya tafl yarak Merkezi Antlaflma Örgütü (CENTO) ad n alm flt r. 1979 a kadar devam eden Ba dat Pakt 1979 da ran ve Pakistan n ayr lmas yla varl sona ermifltir. RCD (Ragional Cooperation for Development) Türkiye, ran, Pakistan aras nda bölgesel iflbirli ini güçlendirmek amac yla, 1964 te stanbul da kurulmufltur. Ticarette Serbestli in sa lanmas, yak n iflbirli inin kurulmas, posta tarifelerin indirilmesi, tafl mac l n gelifltirilmesi; ulaflt rma alan nda iflbirli i ve ortak yat r mlar n gelifltirilmesi gibi amaçlar vard. Baz karma iflletmeler kurulmuflsada baflar l olamam flt r. 1980 de CENTO nun feshi ile sona ermifltir.

194 Orta Do uda Siyaset D-8 (Developing Eight), Geliflmekte olan 8 ülke anlam ndaki D-8 Türkiye, ran, Pakistan, Bangladefl, Malezya, Endonezya, M s r ve Nijerya aras nda N. Erbakan n önderli inde oluflturulan bir organizasyondur. 15 Haziran 1997 de stanbul daki Devlet ve Hükümet baflkanlar toplant s nda kurulufluna karar verildi. Ekonominin bütünü alanlar nda iflbirli inin gelifltirilmesi ve koordine edilmesi amaçlanm flt r. DÜfiÜNEL M 2 meye çal flmakta, bir yandan da d fl politikada ekonomik iliflkileri yo unlaflt rmak suretiyle Washington un Türkiye nin iç ve d fl politikas üzerindeki a rl n azaltmay amaçlamaktayd. ABD ve ideolojik yaklafl mlar n gölgesinde mümkün oldu unca Türkiye nin ç - karlar n n gerektirdi i rasyonel tercihlere alan açmaya çal flan Özal Hükûmetinin ran-irak Savafl karfl s ndaki politikas tarafs zl k olmufltur. Zaman zaman bu savafl n sona erdirilmesi için ara buluculuk giriflimlerinde de bulunan Türkiye, savafltan en az zarar görmeye odaklanm fl, iki tarafla da ekonomik iliflkilerini en üst düze ç karmaya çal flm flt r. Türkiye nin tarafs z pozisyonuna güvenen iki ülke de birbirlerinin Türkiye ile ticaretine zarar verecek giriflimlerden kaç nm fllar, örne in Basra Körfezi ndeki petrol tafl yan tankerlere sald ran ran Kerkük-Yumurtal k Petrol Boru Hatt n hedef alma yoluna gitmemifltir. 1990 l y llar n, özellikle Cumhurbaflkan Özal n 1993 teki ölümünün ard ndan, Türk- ran iliflkilerinde Cumhuriyet tarihi boyunca yaflanan en sorunlu dönem oldu u tespiti yanl fl olmayacakt r. Bu dönemde Türkiye nin genel olarak bütün komflular na karfl uygulad çat flmac d fl politikadan ran ile iliflkiler de nasibini alm fl ve iki ülke aras ndaki gerginlikler silahl çat flman n efli ine varm flt r. liflkilerin bu derece kötüleflmesine yol açan üç temel unsurdan bahsedilebilir: 1. Türkiye de iç politikada slamc lar n güçlenmesi sonucunda Laik- slamc mücadelesinin t rmanmas ve d fl politikan n, özellikle de ran ile iliflkilerin bu politikaya sürekli olarak alet edilmesi. 2. 1996 tarihli Iran and Libya Sanctions Act (ILSA) gibi yapt r m kararlar yla ran a karfl izledi i yaln zlaflt rma siyasetini yo unlaflt ran ABD nin bu konudaki bask lar n n artmas. ç politik mücadelenin artmas da Türkiye yi bu bask lara daha aç k hâle getiriyordu. 3. Türkiye nin giderek artan bir flekilde ran yönetimini PKK yi desteklemekle suçlamas, buna karfl l k Tahran n da Ankara y ülkesinin güvenli ine karfl faaliyetler içerisinde olan Halk n Mücahitleri Örgütü gibi gruplara destek vermekle itham etmesi. Özellikle Refah-Yol Hükûmetinin baflbakan olarak 1996 da göreve bafllayan Necmettin Erbakan döneminde ran ile iliflkilerin iç siyasete alet edilmesi çok yo- un bir flekilde söz konusu olmufltur. Erbakan n ran ile iliflkilerin gelifltirmesine yönelik ad mlar, abart l bir laiklik anlay fl na sahip kesimler taraf ndan, Türkiye yi ran benzeri bir rejime dönüfltürme çabalar olarak görülmüfltür. Aralar nda üst düzey politikac ve bürokratlar n da bulundu u bu kesimler Erbakan n ran ile iliflkileri gelifltirmek istemesinin, onun slamc politikas n n ürünü oldu unu göstermek gayesiyle ran n rejimine ve politikalar na yönelik a r ithamlarda bulunmufllar, ran dan da bunlara cevap olarak benzer suçlamalar gelince iki ülke aras nda çok gergin bir atmosfer oluflmufltur. Bu durum ran ile iliflkilerde ciddi karfl tl klar n yaflanmas na da yol açm flt r. Bir yandan, iki ülke liderlerinin Tahran da imzalad klar kapsaml anlaflmalarla ekonomik iliflkilerin gelifltirilmesine yönelik devasa ad mlar at l rken ve Türkiye ile ran n liderli inde D-8 ad yla yeni bir ekonomik ifl birli i örgütü kurulurken di er yandan Türkiye Genelkurmay Baflkanl PKK terörüne destek veren ülkeler aras nda ran da saymakta ve misilleme tehdidinde bulunmaktayd (Olson, 2005: 39-42). 1990 l y llarda SIRA Türkiye- ran S ZDE iliflkilerinin daha da gerginleflmesine yol açan faktörler nelerdir? DÜfiÜNEL M SORU SORU D KKAT D KKAT

7. Ünite - Türkiye nin Orta Do u Politikalar 195 Bu olumsuz faktörler nedeniyle iki ülke aras ndaki ticaret hacmi iyice daralm fl ve 1998 y l nda yaklafl k 630 milyon dolar seviyesinde gerçekleflmifltir. Bölgenin nüfus ve co rafya aç s ndan en önemli ve köklü devlet geleneklerine sahip bu iki ülkesi aras ndaki ticaret hacminin bu kadar düflük seviyelere kadar gerilemesi ideolojik saplant lar n ve paranoya düzeyine ulaflm fl güvenlik kayg lar n devletlerin ç karlar na verebilece i zarar göstermesi aç s ndan çok önemlidir. O dönemde Almanya ile Fransa aras ndaki d fl ticaret hacmi 200 milyar dolar seviyelerinde gerçekleflirken ve bu durum onlar n sahip olduklar gücün temelini olufltururken Türkiye ile ran aras ndaki ticaret hacminin 1 milyar dolara bile ulaflamamas ve üstelik 1980 lerde ulaflt düzeyin çok gerisinde olmas hiçbir flekilde rasyonel gerekçelerle aç klanamayacak bir politikan n ürünüydü. Bu dönemde Türkiye nin ran ile ekonomik ba lar gelifltirme konusundaki çabalar n n nas l ideolojik tak nt lar n ve ABD bask s n n engeline tak ld n n tipik bir örne i ran dan do algaz al m na iliflkin olarak 1996 tarihinde imzalanan anlaflmaya karfl gelifltirilen tepkilerden görülebilir. Ekonomisinin sürekli olarak artan enerji ihtiyac n n karfl lanmas konusunda d fla ba ml bir ülke olan Türkiye nin, dünyada ispatlanm fl do algaz rezervleri konusunda en fazla rezerve sahip iki ülkesi olarak bilinen komflular Rusya ve ran dan do algaz sat n almas ndan daha rasyonel bir politika olamaz. O zamana kadar do algaz al mlar konusunda Rusya ya ciddi bir ba ml l oluflan Türkiye nin bu ba ml l k nedeniyle oluflabilecek riskleri azaltmak amac yla Refah-Yol Hükûmeti zaman nda ran ile kapsaml bir do algaz al m anlaflmas imzalamas, hem ABD hem de Türkiye deki laik kesimler taraf ndan fliddetle elefltirilmifltir ( nat, 2000: 122-124). 2000 li y llarda Türkiye- ran iliflkilerinde temel belirleyiciler, bu dönemin önemli bir bölümünde iktidar olan AK Partinin k smen Özal n d fl politika yaklafl m na benzeyen yeni d fl politika anlay fl, bu anlay fl çerçevesinde geliflen ekonomik iliflkiler, ran n nükleer çal flmalar çerçevesinde ABD ve di er Bat l ülkelerden gelen bask lar ve PKK konusunda çat flmadan ifl birli ine dönüflen yaklafl mlar olmufltur. 3 Kas m 2002 tarihinde yap lan seçimleri kazanarak iktidara gelen AK Partinin, d fl politikan n ekonomik kalk nman n bir arac olarak uygulanmas na yönelik temel yaklafl m çerçevesinde gelifltirmifl oldu u komflularla s f r sorun, çok boyutlu d fl politika ve ekonomik ifl birli i yoluyla karfl l kl ba ml l n art r lmas gibi ilkeler do rultusundaki d fl politika anlay fl n n ran ile iliflkilere yans mas, Türkiye nin bu ülke ile aras ndaki sorunlar h zl bir flekilde çözerek ekonomik iliflkilerin gelifltirilmesine odaklanmas fleklinde olmufltur. Sorunlar n çözülebilmesi için gerekli olan güven iliflkisinin ancak karfl l kl diyalo un art r lmas yla mümkün olaca n n fark nda olarak iki ülke aras ndaki temaslar hem art r ld hem de her düzleme yay lmaya çal fl ld. Bu flekilde oluflturulan güven ortam sayesinde, taraflar bir yandan aralar nda sorun olabilecek konular görüflmeler yoluyla çözmeye çal fl rken bir yandan da her iki ülkenin de faydas na olacak flekilde aralar ndaki ticareti ve di er ekonomik iliflkileri h zl bir flekilde art rmaya çal flm fllard r ( nat, 2009a: 1-2). 1990 l y llardan farkl olarak, 2000 li y llarda Türkiye- ran iliflkilerinde olumlu konular n belirgin flekilde öne ç kt görülmektedir. Özellikle ekonomik iliflkiler h zl bir flekilde gelifltirilmifltir. Türkiye 2000 li y llarda, ABD den gelen bütün bask - lara ra men ran dan do algaz al nmas ve al nan do algaz n miktar n n art r lmas konusunda önemli ad mlar atm flt r. Bu çerçevede 14 Temmuz 2007 tarihinde imzalanan bir mutabakat belgesiyle Türkiye Petrolleri Anonim Ortakl n n (TPAO)

196 Orta Do uda Siyaset Basra Körfezi ndeki Güney Pars Sahas olarak bilinen çok zengin do algaz bölgesindeki 22., 23. ve 24. fazlarda üretim yapmas kararlaflt r lm flt r. Türkiye nin ran dan do algaz sat n almas n n da ötesine geçerek bu ülke s n rlar nda üretim yapma haklar n sat n almas Amerikan yönetimini ciddi flekilde rahats z etmifltir. ABD nin Ankara Büyükelçili inden yap lan aç klamalarda, Washington un Tahran la yap lan her türlü ifl birli ine karfl oldu u, Ankara n n, BM Güvenlik Konseyi ve Uluslararas Atom Enerji Ajans kararlar n ihlal etmekle suçlad klar ran la ifl birli i yapmas n n Hazar Havzas do al kaynaklar konusunda Türkiye ile ABD aras nda gelifltirilen projeleri tehlikeye soktu u ifade edilmifltir ( nat, 2009a: 19-20). Ankara, gerek cumhurbaflkan gerekse baflbakan ve d fliflleri bakan düzeyinde yapt aç klamalarla bu elefltirileri reddetmifl, Türkiye nin giderek artan enerji ihtiyac n n karfl lanmas konusunda ran la ifl birli i yap lmas n n son derece do al oldu unun alt n çizmifltir. ran ile ikili düzeyde do algaz konusunda bu ifl birli i ad mlar n atan Türkiye, bir yandan da o günlerde gelifltirilmekte olan ve Hazar Havzas ile Orta Do u do algaz n n Türkiye üzerinden Avrupa ya tafl nmas n öngören Nabucco Projesi ne ran da dahil etmeye çal flm flt r. Hazar Havzas ve Irak tan temin edilecek do algaz n bu pahal projenin ihtiyaç duydu u miktar karfl layamayaca n düflünen Ankara, projenin hayata geçirilmesi için ran gaz n n da dahil edilmesi gerekti i yönünde bir politika izleyerek Washington un ve onun Avrupa daki s k müttefiklerinin tepkisini çekmeye devam etmifltir. Türkiye ile ran aras nda 2000 li y llarda ekonomik alanda artan ifl birli i sadece do algaz ve petrol alan yla s n rl kalmam fl, Türkiye nin ran a ihracat da çok önemli bir geliflme göstermifltir. 2000 y l nda 235 milyon dolar olan ihracat yaklafl k 15 kat art fl göstererek 2011 y l nda 3.405 milyon dolara yükselmifltir. Ayn dönemde Türkiye nin ran dan ithalat 815 milyon dolardan 12.461 milyon dolara ç km flt r ki bu da yaklafl k 15 katl k bir art fla tekabül etmekteydi ( nat, 2011a: 25). ki ülke aras ndaki ticarette yaflanan bu büyük geliflme, AK Parti dönemi d fl politikas ndaki ekonomik ifl birli i yoluyla karfl l kl ba ml l n art r lmas ve bunun sonucunda aradaki sorunlar n bar flç yöntemlerle çözülmesi yaklafl m n bir sonucu olarak ortaya ç km flt r. Bu yaklafl m n olumlu sonuçlar n n al nd bir baflka alan güvenlik konusu ve bu çerçevede ilk akla gelen PKK sorununa iliflkin iki ülke politikalar nda yaflanan dönüflüm olmufltur. Ekonomik iliflkileri h zla gelifltirip aralar nda bir karfl l kl güven iliflkisinin oluflturmaya çal flan ran ve Türkiye, 1990 l y llarda s kça yapt klar ideolojik suçlamalardan da vazgeçip, rejimlerini aralar ndaki iliflkinin flekillenmesinde belirleyici unsur olmaktan ç karmak suretiyle bu güven i pekifltirince PKK meselesi iki ülke aras nda bir sorun olmaktan ç karak s k ifl birli i yap lan bir alana dönüflmüfltür. 1990 l y llarda karfl l kl olarak birbirlerini teröre destek vermekle suçlayan Ankara ve Tahran yönetimleri, 2000 li y llarda PKK/PJAK terörüne karfl istihbarat paylafl m na varan bir ifl birli i gelifltirmifllerdir. Zaman zaman söz konusu terör örgütlerine karfl ortak operasyonlar n da gündeme geldi i bu ifl birli inin koordinasyonu için Yüksek Güvenlik Komisyonu ve Yüksek Hudut Komisyonu gibi kurumsal yap lar oluflturulmufltur. 2000 li y llar n özellikle son döneminde Türkiye- ran iliflkilerinde çok fazla gündeme gelen bir konu olan, ran n nükleer çal flmalar çerçevesinde bu ülke ile ABD baflta olmak üzere uluslararas camian n etkin baz ülkeleri aras nda yaflanan sorunlara iliflkin olarak da Türkiye nin yeni d fl politikas nda belirlemifl oldu u ilkeler do rultusunda hareket etti i görülür. Çok boyutlu d fl politika anlay fl çerçevesinde ran la iliflkilerinin ABD den gelen olumsuz etkilerle bozulmas na müsaade etmeyen Ankara, bölgenin bir bar fl havzas na dönüfltürülmesi amac do rultusunda ran nükleer sorununun bütün bölgeyi olumsuz etkileyecek bir savafla

7. Ünite - Türkiye nin Orta Do u Politikalar dönüflmeden çözülmesi için yo un çaba sarf etmifltir. Bu çabalar n bir sonucu olarak 17 May s 2010 tarihinde Türkiye- ran-brezilya aras nda imzalanan Tahran Anlaflmas ran nükleer sorununun çözümü konusunda bir f rsat olarak, sorunun di- er taraf nda bulunan ABD ve di er ülkelere sunulmufltur. Ancak ran n nükleer çal flmalar n, bu ülkeye karfl uygulad klar s k flt rma siyasetinin bir gerekçesinden çok mazereti olarak gören ABD ve srail yönetimleri baflta olmak üzere bu ülkelere yak n devletler Tahran Anlaflmas n n sundu u bar fl imkân n reddederek, Tahran yönetimine karfl politikalar n daha da sertlefltirmifllerdir. Bu do rultuda ran a karfl Güvenlik Konseyi nde 9 Haziran 2010 tarihinde al nan a r yapt r m karar na, o tarihte Güvenlik Konseyinin geçici üyesi statüsüne sahip bulunan Türkiye Brezilya ile birlikte karfl ç km fl ve ret oyu kullanm flt r ( nat, 2011b: 23-31). Bu ret oyuyla birlikte, kendi d fl politika ilkeleri çerçevesindeki çizgisiyle, NA- TO daki müttefikleriyle birlikte hareket etmeyen Türkiye yo un bir flekilde eksen kaymas suçlamalar na maruz kalm fl, ABD ve Bat l müttefiklerine s rt çevirerek ran gibi ülkelerle ortakl k aray fl nda olmakla elefltirilmiflti. As l hedefi, Türkiye nin uzun zamand r ihmal etti i Do ulu komflular yla iliflkilerini gelifltirmeyi b rak p, eski Bat yanl s politikalar na dönmesini sa lamak olan bu tür suçlamalar n hakl bir taraf yoktu. Çünkü Ankara, Bat ya s rt n dönmeden ran gibi Do u ülkeleriyle iliflkilerini gelifltirmeye yönelik bir politika izlemekteydi. Ancak art k ran gibi komflular yla iliflkilerini flekillendirirken kendi belirlemifl oldu u ilkeler do rultusunda ve kendi ç karlar n esas alarak hareket etmekteydi ki bu da ABD gibi Bat - l müttefiklerinin al fl k olmad bir durumdu. Onlar daha çok, kendi belirledikleri politikalara uygun politikalar gelifltiren ve bunlar fazla sorgula(ya)mayan bir Türkiye ye al flt klar için buna ters politikalarla karfl laflt klar nda eksen kaymas ithamlar yla Türkiye yi eski çizgisine çekmeye çal fl yorlard ( nat, 2006: 34). Türkiye nin Bat ya s rt n dönüp ran ve Suriye gibi Bat ile sorunlu iliflkilere sahip ülkelerle ortakl k aray fl nda oldu una dair suçlamalar n do ru olmad, bunun aksine Ankara n n kendi belirledi i ilkeler do rultusunda d fl politika izledi i 2011 sonras Türkiye- ran iliflkilerinde yaflanan geliflmelerle görülmüfltür. AK Parti Hükûmeti 2011 y l nda, çok boyutlu politika ilkesi do rultusunda, d fl politikas ndaki Do u-bat dengesi çerçevesinde Bat l müttefikleriyle iliflkileri ihmal etmemek için NATO bünyesinde gelifltirilen Füze Savunma Sistemi (Füze Kalkan ) kapsam nda Türkiye ye erken uyar radar sistemleri yerlefltirilmesini kabul etmifl ve bu defa da Tahran n elefltirilerine maruz kalm flt r. Yine benzer flekilde, Arap Devrimleri çerçevesinde Suriye de yaflanan halk hareketleri konusunda da Türkiye ile ran görüfl ayr l içerisinde olmufllar, Tahran yönetimi Suriye deki Beflar Esad Hükûmeti ne destek verirken Ankara isyanc muhalifleri desteklemifltir. Türkiye- ran iliflkileri son dönemde füze kalkan ve Suriye olaylar çerçevesinde yaflanan sorunlara ra men 2000 li y llarda h zl bir geliflme göstermifltir. Aralar ndaki sorunlar daha fazla diyalog yoluyla çözerek ekonomik iliflkilerin gelifltirilmesine uygun bir ortam gelifltirilmesinin her iki ülkenin de ç kar na olaca bilinciyle hareket eden Ankara ve Tahran daki politikac lar siyasi, ekonomik ve güvenlik alanlar nda iliflkilerin gelifltirilmesi çabas içerisinde olmufllard r. Bu çabalar n sonucu olarak, iki ülke aras ndaki ticaret hacmi 2000 y l ndan beri yaklafl k 15 kat artarken baflta PKK/PJAK meselesi olmak üzere güvenlik alan ndaki sorunlar n çözümü konusunda s k bir ifl birli i oluflturulmas mümkün olmufltur. Son 10 y l içerisindeki yo un çabalarla oluflturulan ifl birli ine dayal karfl l kl ba ml l k iliflkisi, iki ülke aras ndaki füze kalkan ve Suriye konusunda anlaflmazl k benzeri sorunlar n çat flmaya dönüflmesi riskini iyice azaltm flt r. 197 Tahran Anlaflmas : 17 May s 2010 tarihinde uzun görüflmeler sonunda Türkiye, ran ve Brezilya aras nda imzalanan Tahran Anlaflmas ile ran nükleer sorununun çözümü konusunda bir f rsat do uyordu. Türkiye ve Brezilya n n ara buluculu unda Tahran yönetimi, kendi çal flmalar için ihtiyaç duydu u 120 kilogram daha yüksek oranda zenginlefltirilmifl uranyum karfl l nda, kendi sahip oldu u düflük oranda zenginlefltirilmifl 1200 kilogram uranyumu arac Türkiye ye teslim etmeyi kabul ediyordu. Füze Kalkan : 19-20 Kas m 2010 tarihlerinde yap lan NATO Lizbon Zirvesi nde NATO nun Avrupa topraklar na yönelik balistik füze sald r lar na karfl bir füze savunma kapasitesi gelifltirilmesi kararlaflt r lm flt r. Bu karar do rultusunda 2011 y l nda yap lan toplant larda, medyada daha çok Füze Kalkan olarak adland r lan bu Füze Savunma Sistemi (Missile Defence System) çerçevesinde Türkiye nin do usunda erken uyar radar sistemleri kurulmas n n gündeme gelmesi, baflta ran olmak üzere, füze kalkan projesinin kendi güvenlikleri aç s ndan olumsuz etkileri olaca n düflünen ülkelerin elefltirilerine yol açm flt r.

198 Orta Do uda Siyaset Resim 7.2 Musul ve Kerkük Kaynak: http://www.google. com.tr/search?q= musul&hl=tr&source= lnms&tbm=isch&sa= X&ei= TÜRK YE N N IRAK POL T KASI Türkiye nin Irak ile iliflkileri incelenirken yap lmas gereken ilk tespit, bu iliflkilerin flekillenmesinde bölge d fl aktörlerin önemli bir role sahip oldu u gerçe idir. Birinci Dünya Savafl n n ard ndan 1932 y l na kadar Irak vesayet yönetimi alt nda bulunduran ngiltere nin bu ülkenin iç ve d fl politikalar üzerindeki etkisi 1950 li y llara kadar devam ederken bu tarihlerden itibaren Türk d fl politikas üzerinde Bat n n etkisinin artt görülmüfltür. Daha sonraki dönemlerde önce So uk Savafl n farkl bloklar aras nda yer alan iki ülkenin birbirlerine karfl politikalar nda ABD ve Sovyetler Birli i nin etkisi söz konusu olurken Saddam Hüseyin döneminde Irak n girdi i savafllar bu ülkeyi d fl müdahalelere aç k hâle getirmifl, Türkiye nin Irak politikalar n n flekillenmesinde de bu müdahaleci güçlerin etkisi büyük olmufltur. Bu savafllar sonras nda Irak n istikrars zl a sürüklenmesi sonucunda PKK nin bu ülkenin kuzeyindeki varl n güçlendirmesi ve bu bölgeden Türkiye ye yönelik sald r lar n art rmas Türkiye-Irak iliflkilerinde en fazla öne ç kan konuyu oluflturmufltur. Yine bu istikrars zl a ba l olarak Kuzey Irak ta Ba dat tan ba ms zl n büyük ölçüde sa lam fl fiili bir Kürt devletinin oluflmas da Türkiye nin Irak politikas çerçevesinde çok fazla gündem oluflturan bir mesele olmufltur. Türkiye ile Irak aras ndaki iliflkilerde zaman zaman gündeme gelen bir baflka konu, Misak- Millî s n rlar içerisinde yer alan Musul vilayetinin ngiltere nin vesayeti alt ndaki Irak topraklar na dahil edilmesi s ras nda yaflanan sorunlar nedeniyle Türkiye nin bu topraklara yeniden sahip olmak isteyip istemedi i konusunda yap lan spekülasyonlar olmufltur. Mondros Ateflkes Anlaflmas imzaland nda Musul u kontrolü alt nda tutmayan ngiltere, bu anlaflma sonras nda Musul bölgesini de iflgal etmiflti. Lozan Bar fl Görüflmeleri s ras nda Musul meselesinin ikili görüflmelere kalmas n sa layan ngiltere, asl nda bu bölgenin Irak ta-

7. Ünite - Türkiye nin Orta Do u Politikalar 199 raf nda kalmas n da garanti alt na alm fl oluyordu. Çünkü ayn görüflmeler s ras nda, ikili görüflmelerde baflar sa lanamamas durumunda Musul un hangi ülke s n rlar nda kalaca na Milletler Cemiyeti karar verecekti ki Milletler Cemiyetindeki ngiltere etkisi bu karar n Irak lehine ç kaca n aç kça gösteriyordu. Milletler Cemiyeti taraf ndan oluflturulan komisyonun, Musul un Irak topraklar içerisinde kalmas yönündeki tavsiyesinin Milletler Cemiyeti Konseyi taraf ndan kabul edilmesi üzerine Musul un kaderi belli oldu. O dönemde izledi i Bat c politika çerçevesinde, ngiltere gibi Avrupa n n en önemli ülkesiyle aras n bozmak istemeyen yeni Türkiye yönetimi Milletler Cemiyetinin bu karar n kabul etti ve Musul petrollerinden 25 y l süreyle %10 pay almak kofluluyla bu bölgenin Irak s n rlar içerisinde yer almas n kabul etti (Ar, 2008: 198). Türkiye ile Irak aras nda Musul sorunu nas l çözülmüfltür? 3 Türk-Irak iliflkilerinde çok fazla gündeme gelen bir baflka konu, her iki ülke yönetimlerine karfl baflkald ran Kürtlerin silahl eylemlerinde komflu ülke topraklar - DÜfiÜNEL M DÜfiÜNEL M n kullanmalar ve bunun sonucunda gerçekleflen s cak takip ile daha kapsaml s n r ötesi operasyonlar olmufltur. Bölgede yaflayan Kürtlerin, Birinci SORUDünya Savafl sonras nda Osmanl Devleti topraklar üzerinde flekillenen yeni ulus devletlerin SORU çat s alt nda kendilerine biçilen konumu be enmeyen baz kesimlerinin 1920 li D KKAT D KKAT y llardan bafllayarak baz kesintilere ra men günümüze kadar uzanan isyan hareketlerin Türkiye ile Irak aras nda sa l kl bir iliflki kurulmas na engel olan temel faktörler aras nda yer ald görülmüfltür. Ankara ve Ba dat yönetimleri birbirlerinin topraklar na s çrayan bu isyan hareketlerine karfl bazen ifl birli i yapsalar da isyan eden Kürtlerin silahl eylemlerinde komflu devletin topraklar n AMAÇLARIMIZ kullanmalar ço u zaman iki ülke aras nda ciddi bir gerginlik alan olarak ortaya ç km flt r. AMAÇLARIMIZ 1937 y l nda Türkiye, Irak, ran ve Pakistan n kat l m yla imzalanan Sadabad Pakt n n kurulufl amaçlar ndan biri, Türkiye nin di er komflusu K ran la T A Poldu u gibi K T A P Irak ile de s n r güvenli ini sa lamak istemesi ve bu çerçevede isyanc lar n komflu devlet topraklar üzerinden Türkiye topraklar na sald rmalar n n engellenmesiydi. 1980 li y llarda Irak topraklar n n giderek artan bir flekilde PKK TELEV ZYON taraf ndan Türkiye ye karfl eylemlerde kullan lmaya bafllamas üzerine, Ankara bu sald r lar ger- TELEV ZYON çeklefltiren teröristlerin Irak topraklar nda takip edilebilmelerini sa lamak için 1983 ve 1984 tarihlerinde Ba dat ile iki güvenlik anlaflmas imzalam flt r. Her iki ülkeye de terörist sald r lar n geldi i karfl ülke topraklar nda s cak NTERNET takip hakk tan yan bu anlaflmalar ile Türkiye-Irak güvenlik iliflkileri oldukça iyi bir noktaya ta- NTERNET fl nm flt. Türkiye bu anlaflmalar çerçevesinde Irak n kuzeyindeki PKK üslerine ve o tarihlerde PKK ye destek verdi i düflünülen Mesut Barzani liderli indeki Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) hedeflerine karfl 1983, 1986 ve 1987 y llar nda s n r ötesi operasyonlar düzenlemifltir (F rat-kürkçüo lu, 2001b: 133-134). Türkiye nin Kuzey Irak a yönelik s n r ötesi operasyonlar, Ba dat yönetiminin ran ile olan savafl n sona ermesinin ard ndan s cak takibe imkân veren protokolleri iptal etmesine ra men, sonraki y llarda da devam etmifltir. Özellikle 1990 l y llarda çok say da askerin kat l m yla Irak topraklar n n onlarca kilometre içine girilerek gerçeklefltirilmifl çok say da operasyon söz konusu olmufltur. 1999 da PKK lideri Abdullah Öcalan n yakalanmas n n ard ndan terörist eylemlerin azalmas n n ard ndan yaflanan yaklafl k 5 y ll k bir süre içerisinde Irak la da bu konuda ciddi gerginlikler söz konusu olmam flt r. Ancak 2000 li y llar n ortalar ndan itibaren yeniden t rman fla geçen fliddet sarmal nda Kuzey Irak topraklar n n da Türkiye ye

200 Orta Do uda Siyaset karfl sald r larda tekrar yo un bir flekilde kullan lmas yla Türkiye nin Kuzey Irak a yönelik s n r ötesi operasyonlar da yeniden gündeme gelmifltir. Irak s n r yak nlar ndaki karakollara yap lan PKK bask nlar nda çok say da askerin flehit olmas üzerine, 21 fiubat 2008 de bafllayan ve bir hafta süren Günefl Harekât çerçevesinde Türk Silahl Kuvvetleri uzun zaman aradan sonra Kuzey Irak a yeniden kapsaml bir müdahalede bulunmufl oluyordu (Özcan, 2009: 52-53). Bundan sonraki tarihlerde de Irak s n r na yak n bölgelere yönelik PKK sald r lar na karfl Türk Silahl Kuvvetleri ço u zaman havadan, zaman zaman da karadan s n r ötesi operasyonlar düzenlemifltir. Türkiye nin Irak topraklar nda gerçeklefltirmifl oldu u bu askerî müdahalelere yönelik olarak Irak hükûmeti, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ve uluslararas camian n tepkilerine gelince, Ankara ile iliflkilerinin iyi oldu u dönemlerde gerek Ba dat gerekse Washington dan gelen tepkiler, bu operasyonlar ya destekler ya da en az ndan karfl ç kmaz mahiyette olmufltur ( nat, 2006: 9-22). Bu çerçevede Amerikan yönetimin, özellikle son dönemlerde Kuzey Irak ta vurulacak PKK hedefleri konusunda Türkiye ile s k bir istihbarat paylafl m içerisinde oldu u hat rlanabilir. Irak merkezi hükûmetinin de örne in 2008 y l nda yap lan Günefl Harekât na onay verdi i ve karfl ç kmad söylenebilir. Türkiye nin bu operasyonlar karfl s nda Kuzey Irak taki Kürt aktörlerin tutumu konusunda ilk yap lacak tespit ise bu konuda 1990 l ve 2000 li y llarda çok ciddi farkl l klar n yafland d r. Bu farkl l klar hem bu bölgedeki Kürt gruplar n sahip olduklar güçleri ve Ba dat yönetimiyle iliflkilerinden hem de Ankara ile iliflkilerinin durumundan kaynaklanmaktad r. Kendilerini Ba dat n sald r lar ndan ve bölgesel aktörlerin müdahalelerinden koruyacak güce sahip olmad klar 1990 l y llarda, dönemsel ittifaklar na da ba l olarak zaman zaman Türkiye nin Kuzey Irak müdahalelerine destek veren ve hatta PKK güçlerine karfl Türk askerleriyle birlikte savaflan Kürt gruplar n, o dönemdeki güçsüzlükleri ve birbirleri aras ndaki üstünlük mücadelesi nedeniyle bazen Türkiye, bazen ran ve bazen de ABD ile ittifak yapt klar görülmüfltür (Ar, 2008: 586-590). Bu dönemsel ittifak iliflkileri onlar n Türkiye nin Kuzey Irak müdahalelerine bak fllar n n flekillenmesinde temel belirleyici olmufltur. Saddam Hüseyin in 2003 y l nda gerçekleflen ABD önderli- indeki ülkelerin oluflturdu u koalisyon taraf ndan devrilmesinde Amerikan yönetimine en fazla destek veren bölgesel aktörler olarak, Saddam Hüseyin sonras Irak nda çok fazla söz sahibi olan Mesut Barzani ve Celal Talabani liderli indeki Kürt gruplar n n Türkiye nin Kuzey Irak müdahalelerine bak fl da de iflmifltir. Art k 1990 l y llar n baz dönemlerinde oldu u gibi Türkiye nin Irak n kuzeyine karfl düzenlemifl oldu u s n r ötesi operasyonlara destek vermeyen Barzani bu müdahaleleri sürekli elefltiren bir tutum içerisine girmifltir. Bu elefltirilerin düzeyi ise Türkiye yönetimiyle dönemsel iliflkilerine göre ayarlanmaktad r. liflkilerin gergin oldu u dönemlerde elefltiriler sertleflmekte, Irak içi ve bölgesel dengeler çerçevesinde Ankara n n deste ine ihtiyaç duydu u dönemlerde ise elefltirilerin dozu azalmaktad r. Türkiye-Irak iliflkilerinin flekillenmesinde çok etkili olan faktörlerden biri de ABD nin Orta Do u bölgesine yönelik politikalar ve bu politikalar çerçevesinde Irak ve Türkiye nin oynamas n istedi i roller ya da Ankara ve Ba dat n bu politikalar karfl s ndaki tutumlar d r. kinci Dünya Savafl sonras nda Orta Do u bölgesinde giderek etkinli ini art ran ABD nin o dönemde Sovyetler Birli i ne karfl izlemifl oldu u çevreleme politikas çerçevesinde, NATO nun s n rlar n n sona erdi i Güneydo u Avrupa dan do uya do ru uzanan tamamlay c bir ittifak a olufltur-

7. Ünite - Türkiye nin Orta Do u Politikalar 201 ma giriflimi çerçevesinde 1954 ve 1955 tarihlerinde imzalanan anlaflmalarla Ba dat Pakt ortaya ç km flt r. ngiltere nin de kat ld bu pakt n üyeleri aras nda yer alan Türkiye ve Irak, So uk Savafl n iyice belirginleflti i bir dönemde Bat Bloku nun bir parças olmay tercih etmifller ve ABD liderli indeki bu ittifak a n n Orta Do- u aya n n iki önemli parças olarak iyi iliflkiler içerisinde olmufllard r. Ancak 1958 y l nda Irak ta gerçekleflen Bat karfl t darbe sonucu iktidara gelen General Kas m n ülkesinin Bat yanl s politikas na son vermesi ve 1959 y l nda bu politikan n sembolü olan Ba dat Pakt ndan ayr lmas Türkiye ile Irak aras ndaki iliflkilerin bozulmas na yol açm flt r. ABD yanl s politikalar nedeniyle Irak taki darbeyi ciddi bir tehdit olarak alg layan Türkiye, General Kas m yönetimini Sovyetler Birli i nin bölgedeki nüfuzunu art rma yönünde bir giriflim olarak de erlendirmifltir. Bu çerçevede ABD ye daha da yak nlaflan Ankara, Irak n ayr lmas n n Ba dat Pakt n n sona ermesine yol açmamas için çaba sarf etmifl ve bu ittifak n ad CENTO ya dönüfltürülerek merkezi Ankara ya tafl nm flt r (Ba c, 1990: 96-99). ran-irak Savafl s ras nda büyük ölçüde tarafs z bir politika izlemek suretiyle her iki ülkeyle de ticaretini gelifltirmeye çal flan Türkiye nin Irak politikas, bu ülkenin Kuveyt i iflgal etmesi sonucunda yaflanan geliflmelerle yeniden yo un bir flekilde ABD taraf ndan etkilenmeye bafllam flt r. ran a karfl haks z savafl nda destekledi i ve Halepçe gibi katliamlar na göz yumdu u Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak n ran la imzalad ateflkesin ard ndan art k Amerikan ç karlar n tehdit eden bir ülke hâline dönüflmesi ve A ustos 1990 da Kuveyt i iflgal etmesi üzerine, bu ülkeye karfl kapsaml bir mücadele bafllatan Amerikan yönetimi bölgedeki bütün müttefiklerini yan nda görmek istemifltir. ABD nin Irak konusundaki taleplerine karfl ç kmak, So uk Savafl sonras kaos ortam nda kendine yer aramakta olan ve 1980 li y llar n ikinci yar s nda güçlükle elde etti i siyasi istikrar ve ekonomik kazan mlar kaybetmek istemeyen Türkiye için kolay de ildi. Türk d fl politikas n n flekillenmesinde etkili olan dönemin Cumhurbaflkan Turgut Özal n ABD nin talepleri ve Türkiye nin ç karlar n bir araya getirmeye çal flan bir politika izledi i görülmüfltür. Bu politikan n Türkiye-Irak iliflkilerine yans mas, Saddam Hüseyin yönetimiyle araya mesafe konulmas, BM Güvenlik Konseyi Resim 7.3 Halepçe Katliam Kaynak: http://www.enson haber.com/galeri/ yasam/5471/ halepce-katliamifotograflari.html/10

AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ 202 Orta Do uda Siyaset karar çerçevesinde Irak a karfl yürütülen ABD önderli indeki askeri müdahaleye -savaflan asker gönderilmeden- destek verilmesi ve savafl sonras nda ABD nin Saddam Hüseyin yönetimini kontrol alt nda tutmaya yönelik ad mlar n n desteklenmesi fleklinde tezahür etmifltir. Irak n Kuveyt i iflgal etmesinden birkaç gün sonra BM Güvenlik Konseyi taraf ndan al nan kararlara uygun olarak ve ciddi ekonomik kay plar göze almak suretiyle Kerkük-Yumurtal k Petrol Boru Hatt n kapatan Türkiye, savafl s ras nda da Irak s n r na asker sevk etmek suretiyle Saddam Hüseyin e ba l birliklerin bir k sm n n kuzeydeki Türkiye s n r nda kal p güneydeki savafla kat lmalar na engel olmufltur. Savafl sonras nda Washington yönetiminin Irak ta Saddam Hüseyin yönetimine alternatif bir muhalefet oluflturma amac yla bu ülkenin kuzeyinde ve güneyinde oluflturmufl oldu u uçufla yasak bölgelere destek veren Ankara, yine bu amaca hizmet eden Irak n kuzeyinde oluflturulan güvenli bölge uygulamas n da desteklemifltir. Savafl sonras nda bafllatt klar isyan girifliminde yenilgiye u rayan Kuzey Irak taki Kürtlerin Türkiye ve ran s n rlar nda oluflturdu u mülteci dalgas yla bafl edebilmek konusunda kendisini yetersiz gören Ankara n n, bu sorunun çözümü konusunda yard mc olaca düflüncesiyle onay verdi i güvenli bölge ve uçufla yasak bölge uygulamalar zamanla Türkiye nin ç karlar na ayk r ifllemeye bafllam flt r ( nat, 2000: 165-178). Çekiç Güç ad yla da bilinen ancak resmî ismi 1996 y l na kadar Operation Provide Comfort (OPC) olan ve ncirlik üssünden havalanan Amerikan ve ngiliz uçaklar yla denetlenen bu misyon, Irak merkezi hükûmetinin ülkenin kuzeyine hâkim olmas n engellemifl ve bölgede fiili bir Kürt devletinin oluflmas sonucunu do urmufltur. Bünyesinde görev yapan yabanc askerî unsurlar n PKK ye da yard m ettikleri iddialar üzerine Türk kamuoyunda artan tepkiler üzerine 1996 y l nda görev alan s n rland r larak ad Operation Northern Watch (ONC-Keflif Güç) olarak de ifltirilen bu misyon Saddam Hüseyin in iktidardan uzaklaflt r ld 2003 y l na kadar devam etmifltir. Bafllang çta Kuzey Irak taki Kürtlerin Halepçe benzeri kitlesel katliamlara maruz kalmas n n ve bu endifle nedeniyle oluflan büyük mülteci hareketlerinin önlenmesi amac yla Türkiye taraf ndan kabul edilen ve topraklar nda üs verilen OPC/ONW misyonlar, daha sonralar Türkiye nin Irak politikas ndaki temel hedefi olan bu ülkenin toprak bütünlü ünün korunmas amac na ayk - r sonuçlar do urmaya bafllad nda bile Ankara taraf ndan sonland r lamam flt r. Saddam Hüseyin yönetimine karfl Kuzey Irak Kürtleri merkezli güçlü bir muhalefet oluflturma politikas çerçevesinde bu misyona çok önem veren ABD den gelen bask lar, muhalefetteyken bu misyona karfl ç kan partiler de iktidara geldiklerinde 6 ya da 3 ayl k sürelerle bu misyonun görev süresini uzatmak zorunda kalm fllard r. Böylece Türkiye 1990 l y llarda, bir yandan Irak n toprak bütünlü ünün kendisi için önemine vurgu yaparken di er yandan da Kuzey Irak ta ba ms z bir Kürt devletinin oluflmas konusunda büyük katk s olan bir yabanc askerî güce ev sahipli i yapmak zorunda kal yordu. DÜfiÜNEL M SORU D KKAT 4 Irak n kuzeyinde fiilî bir Kürt devleti oluflmas konusunda Türkiye nin politikas nas l olmufltur? DÜfiÜNEL M 1990 l y llarda Türkiye ye Irak politikas n flekillendirirken kendi ç karlar na ayk r kararlar ald racak kadar büyük olan ABD etkisinin 2003 Irak Savafl öncesinde yaflanan geliflmelerle SORU azald görülmüfltür. 2002 y l n n ortalar ndan itibaren Irak a yönelik kitle imha silahlar na sahip olmak ve terörizme destek vermek gibi suçla- D KKAT

7. Ünite - Türkiye nin Orta Do u Politikalar 203 malar n yo unlaflt ran ABD, bir yandan da bölge ülkelerine ya benimlesiniz ya da karfl mda mesajlar vermekte ve uluslararas hukuka ayk r önleyici müdahale yaklafl m çerçevesinde Irak a karfl yapmay düflündü ü askerî müdahaleye kat - l mlar n sa lamaya çal flmaktayd ( nat, 2010: 30-31). Bu politika çerçevesinde Türkiye yi de yan nda görmek isteyen ABD nin Savunma Bakan Yard mc s Paul Wolfowitz 2002 y l n n Temmuz ve Aral k aylar nda Ankara ya ziyaretlerde bulunmufl ve Irak a karfl yapmay planlad klar müdahalede Türkiye üzerinden de bir cephe açmak istediklerini ifade etmiflti. Gerek Temmuz daki ziyaretinde muhatap oldu u, 2001 a r ekonomik krizi sonras nda ABD nin etkin oldu- u uluslararas finans kurumlar n n yard m na son derece muhtaç Ecevit Hükûmeti ve gerekse Aral k taki ziyaretinde muhatap oldu u, ayn ekonomik krizin a r miras n devralm fl ve içerideki büyük meflruiyet tart flmalar yüzünden Bat n n deste ine muhtaç AK Parti Hükûmeti nin müdahaleye destek konusundaki iste ini prensip olarak geri çevirmemesi, Wolfowitz in, Türkiye nin deste ini ald düflüncesiyle Washington a dönmesine yol açm flt. Ancak ABD nin, Irak a müdahale konusunda ileri sürdü ü gerekçelerle Rusya ve Çin gibi ülkelerin yan nda Almanya ve Fransa gibi müttefiklerini bile ikna edememesi neticesinde Güvenlik Konseyi karar olmadan, kendisiyle birlikte hareket eden bir grup ülkeyle Irak a sald rmaya karar vermesi bu müdahalenin uluslararas hukuka ayk r olaca n gösteriyordu. Bu de iflen flartlar karfl s nda, ABD nin Türkiye üzerinden Irak a sald rmas na olanak verecek tezkere Türkiye Büyük Millet Meclisinde 1 Mart 2003 tarihinde yap lan oylamada salt ço unlu un sa lanamamas nedeniyle kabul edilmemifltir ( nat-duran, 2005: 25). Türkiye üzerinden Irak a karfl açaca cepheyi garanti olarak gördü ü için asker ve teçhizat sevkiyat na bafllayan Amerikan yönetimini çok k zd ran bu karar Türkiye nin Irak politikas nda bir dönüm noktas olmufltur. Bu tarihten sonra Irak politikas n n flekillenmesindeki Amerikan etkisini s n rland ran Türkiye, Ba dat a yönelik politikas n kendi ç karlar do rultusunda gelifltirme konusunda daha fazla çaba içerisinde olmufltur (Balc -Yefliltafl, 2006: 18-37). Ancak bu Türkiye nin Irak ya da di er ülkelere yönelik politikas nda ABD nin etkisinin tamamen kald r ld anlam nda anlafl lmamal d r. Çünkü karfl l kl ba ml l k iliflkileri do rultusunda dünyadaki ülkelerin hepsinin birbirlerinin politikalar n etkileme imkân vard r. ABD nin Türkiye nin politikalar n etkilemesi gibi Türkiye de Washington un Orta Do u politikalar n n flekillenmesinde etkide bulunmaktad r. Türkiye-Irak iliflkilerini etkileyen bir baflka faktör, her iki ülkede zaman zaman söz konusu olan iç istikrars zl ktan kaynaklanan çok bafll l k nedeniyle Ankara ve Ba dat n birbirlerine yönelik politikalar nda farkl aktörlerden farkl seslerin yükselmesidir. Bu durum her iki ülke yöneticilerinin karfl taraftan gelen aç klamalara hangi de eri vereceklerini bilememelerine ve bu da ço u zaman Türkiye ile Irak aras nda sa l kl bir iliflki kurulamamas na yol açmaktad r. Türkiye aç s ndan bu tek sesle konuflamamak sorununa bakt m zda ilk göze çarpan konu, son döneme kadar Ankara n n d fl politikas n n belirli alanlar nda askerî bürokrasinin önemli bir a rl a sahip olmas ve bundan dolay Genelkurmay Baflkanl ile hükûmetler aras nda görüfl ayr l klar n n yaflanmas d r. Bu görüfl ayr l klar n n, örne- in 2007 y l nda Türkiye nin Irak politikas na dair hükûmet ve Genelkurmay kanad ndan farkl aç klamalara kadar vard görülmüfltür. O dönemde Genelkurmay Baflkanl Kuzey Irak a yönelik kapsaml bir s n r ötesi operasyon talep ederken, hükûmet yetkilileri böyle bir operasyon konusunda aceleci davranmayacaklar n aç kl yorlard. Türkiye de son y llarda demokratik yollarla seçilen hükûmetin meflruiyet sorunlar n halletmesi ve askerî ve sivil bürokrasiye hakim ol-

204 Orta Do uda Siyaset Resim 7.4 Tar k el-haflimi Türkiye-Irak iliflkilerini olumsuz etkileyen konulardan biri de Irak Cumhurbaflkan Yard mc Tar k el- Haflimi nin Türkiye ye s nmas olmufltur. mas sayesinde Irak politikas nda ve d fl politikan n di er alanlar nda, devletin ilgili kurumlar nda demokratik iflleyifle uygun flekilde al nan kararlara hükûmetin emrindeki kurumlardan ayk r sesler art k ç kmamaktad r (Balc, 2012). Bu durum Ankara n n Irak politikas n n netleflmesini sa layarak karfl taraftaki karar al c lar n iflini kolaylaflt rma suretiyle Türkiye-Irak iliflkilerinin sa l kl bir zeminde geliflmesine katk da bulunmaktad r. Ancak Irak taraf için ayn tespiti yapmak mümkün görünmemektedir. 1991 Körfez Savafl ndan beri Irak topraklar n n belirli bölgelerinde oluflan otorite bofllu- u nedeniyle bu ülkeye yönelik politikas nda Ba dat d fl ndaki aktörleri de muhatap almak zorunda kalan Ankara için bu farkl aktörlerin farkl tercihlerinin hesaba kat lmas ciddi zorluklar getirmektedir. Ba dat d fl ndaki aktörlerin tercihlerini dikkate alan politikalar gelifltirmeye çal flmas zaman zaman Ba dat ta tepkilere yol açarken Ba dat n tercihlerine göre hareket etmesi de di er aktörlerin elefltirilerine sebep olan Ankara, bütün bu aktörler aras ndaki dengeleri hesaba katan bir Irak politikas oluflturmak zorunda kalmaktad r. 2003 y l nda baz müttefikleriyle birlikte uluslararas hukuka ayk r olarak Irak a sald rmas n n ard ndan 8 y ll k iflgali süresince bu ülkede yeni düflmanl klar ve bölünmelere yol açt ktan sonra 2011 y l nda askerlerini çeken ABD Irak taki güç dengelerini çok daha karmafl k hâle getirmifltir. Sünni Araplar n, Kürtlerin, ran yanl s fiiilerin, ran a mesafeli fiiilerin ve Türkmenlerin büyük bir güç mücadelesi içerisinde olduklar Irak a yönelik politikalar gelifltirirken art k daha fazla zorlanan Türkiye öncelikli olarak bu ülkenin parçalanmamas n hedefleyen yaklafl m içerisindedir. Genel olarak, bölgede yeni s n rlar n oluflturulmas yerine mevcut s n rlar n da ortadan kald r lmas yoluyla, bütün bölge ülkelerinin ç karlar na uygun olacak flekilde bir entegrasyon sa lanmas anlay fl na dayal yeni Türk d fl politikas, Irak n da toprak bütünlü ünün korundu u, ülke içerisindeki bütün farkl etnik, dinsel ve mezhepsel kesimlerin haklar n n dikkate al nd bir ülkeye dönüflmesini amaçlamaktad r. Ancak Irak ta 7 Mart 2010 tarihinde yap lan seçimler sonras nda siyasi atmosferin iyice gerginleflmesi, sekiz ay süren hükûmet kurma çal flmalar süresince taraflar aras ndaki görüfl ayr l klar n n keskinleflmesi ve ABD nin ülkeden askerlerini çekmesinin ard ndan ran n nüfuzunun güçlenmesi, Irak kendisiyle ve komflular yla bar fl k bir ülke hedefinden giderek uzaklaflt rmaktad r. Ülkenin kuzeyinde Kürtler her geçen gün Ba dat tan biraz daha uzaklafl p kendi ekonomik, siyasi ve güvenlik kurumlar n olufltururken seçimlerde en fazla oyu alan Iyad Allavi liderli indeki El-Irakiyye koalisyonuna mensup siyasi gruplar da kendilerini iktidara giderek daha fazla yabanc hissetmektedirler. Sünni Araplar n önemli siyasi figürlerinden biri olan Cumhurbaflkan Yard mc s Tar k el-haflimi hakk nda Aral k 2011 de, ülkedeki fiii hac lara, politikac lara ve önemli bürokratlara yönelik birçok terörist eylemin destekçisi oldu u iddias yla tutuklama karar ç kar lmas, bu karar n ard ndan Haflimi nin kuzeydeki Bölgesel Kürt Yönetimi ne s nmas ve Barzani nin Haflimi nin tutuklanmas karar na karfl ç karak kendisini teslim etmeye yanaflmamas Irak taki güç mücadelesini iyice t rmand rm flt r. Kaynak: http://www.kerkukhaberajansi.com/kha/guncel/1715-- el-hasimi-turkiyede.html

7. Ünite - Türkiye nin Orta Do u Politikalar 205 Irak taki güç mücadelesinin giderek kontrol edilemez bir hâl almas n bu ülkenin toprak bütünlü ü konusunda olumsuz bir geliflme olarak gören Türkiye, taraflar itidalli davranmaya ve ülkeyi parçalanmaya sürükleyecek politikalar izlemekten uzak durmaya ça rm flt r. Bu güç mücadelesinin çat flmaya dönüflmesinin, ülkede yeni otorite boflluklar oluflturaca ndan ve bu boflluklar kullanan PKK nin daha da güçlenece inden endifle eden Ankara, gerek Irak içerisinde çat flan taraflar gerekse bu taraflar üzerinde nüfuz sahibi olan ran, Suudi Arabistan ve ABD gibi ülkeleri, Irak n istikrara kavuflmas için gerekli ad mlar n at labilmesi konusunda ifl birli i yapmaya davet etmifltir. Gelinen noktada Türkiye nin, Irak n toprak bütünlü ünü ve merkezî otoritenin ülkenin tamam na egemen olmas n temel alan politikas n n her geçen gün daha çok zorlaflt görülmektedir. Ba dat ta yönetimi elinde bulunduran Nuri el-maliki Hükûmeti nin çok fazla ran etkisi alt nda kald ve kendisiyle ayn çizgide olmayan fiii politikac lar da dâhil olmak üzere farkl düflünen politik gruplara ülkenin siyasal yaflam nda etkili olma imkân vermek istemedi i bir atmosferde Ankara n n, Ba dat taki hükûmete karfl Bölgesel Kürt Yönetimi lideri Barzani ile ifl birli i yapmas ve Ba dat n düflman listesinde yer alan Tar k el-haflimi ye kucak açmas bu zorlu u ve Türkiye nin Irak politikas ndaki dönüflümü göstermektedir. Ancak bu dönüflümün de geçici oldu unun, Irak n siyasi tarihinin, bu ülke içerisindeki aktörler aras nda ve bu aktörlerle bölge ülkeleri aras nda kurulan ittifaklar n çok uzun sürmedi ini gösterdi- inin alt n da çizmek gerekir. Bu durumda Türkiye nin, bölgedeki bütün aktörler aras ndaki sorunlar n diyalog yoluyla halledilmesi ve ifl birli inin güçlendirilmesi yoluyla karfl l kl ba ml l klar n art r lmas yönündeki d fl politika yaklafl m n n, Irak taki problemlerin çözümü ve Türkiye-Irak iliflkilerinin sa l kl bir zemine oturtulabilmesi için en do ru yol oldu unu yeniden vurgulamak gerekir. TÜRK YE N N SUR YE POL T KASI Türkiye-Suriye iliflkilerinin genel olarak olumsuz bir seyir izledi i tespitiyle bu bölüme bafllamak yanl fl olmayacakt r. Birinci Dünya Savafl sonras Orta Do u sunun s n rlar çizilirken gündeme gelen anlaflmazl klardan birisi olan Sancak/Hatay meselesi etraf nda Türkiye-Suriye s n r na iliflkin yaflanan sorunlar n 1939 y l na kadar uzamas ve hatta Hatay n Türkiye topraklar na kat lmas sonras nda bile fiam yönetiminin bu konudaki taleplerini zaman zaman tekrarlamas iki ülke aras ndaki iliflkilerin olumsuz geliflmesinin en önemli gerekçeleri aras nda gösterilebilir. Türkiye-Suriye iliflkilerinin olumsuz flekilde geliflmesinin nedenlerinden bir baflkas ise bölge d fl güçlerin iki ülkenin birbirlerine karfl politikalar n n flekillenmesinde çok etkili olmas d r. Birinci Dünya Savafl sonras nda Suriye nin vesayetini devralan Fransa bu ülkenin Türkiye ve di er ülkelerle iliflkilerinin flekillenmesinde belirleyici güç olurken So uk Savafl döneminin iki kutuplu sisteminde Türkiye ve Suriye nin farkl bloklarda yer almalar ve baz dönemlerde ABD ve Sovyetler Birli i nin çok fazla etkisinde kalmalar birbirlerine karfl düflmanca politikalar izlemeleri sonucunu do urmufltur. Bölge d fl aktörlerin iki ülke politikalar üzerindeki olumsuz etkisi, Ankara ve fiam n aralar ndaki, bütün komflu ülkeler aras nda ç kabilecek türden anlaflmazl klar diyalog yoluyla çözmelerini engellemifl, ideolojik düflmanl klar nedeniyle zehirlenen atmosfer iki ülkenin aralar ndaki sorunlar büyütmesine ve sürekli olarak birbirlerine daha fazla zarar verecek politikalara sürüklenmelerine yol açm flt r. Buna örnek olarak su sorunu gösterilebilir. Türkiye nin 1950 li y llardaki planlar n ard ndan 1964 y l nda F rat Nehri üzerinde Keban Baraj n n inflas na bafllamas Suri-

206 Orta Do uda Siyaset Resim 7.5 Hatay Cumhuriyeti Bayra ye taraf ndan kendi su kaynaklar n tehdit eden bir geliflme olarak alg lanm fl ve iki ülke aras nda gerginli e yol açm flt. So uk Savafl n ideolojik atmosferinden beslenen düflmanl k bu meselenin Ankara ve fiam aras nda görüflülüp diyalog yoluyla çözülmesini engellemifl, iki ülke sorunu karfl tarafa güç uygulamak yoluyla çözmeye yönelik politikalar izlemifltir. Bu çerçevede, Suriye de Türkiye ye karfl terörist sald r larda bulunan ASALA ve PKK yi desteklerken Türkiye de kendi egemenlik alan nda gördü ü ve paylaflma konusunda bir anlaflmaya yanaflmad F rat üzerinde Karakaya ve Atatürk Barajlar n infla etmeye bafllam flt r. Su sorunu ve Suriye nin PKK ye deste i çerçevesinde yaflanan gerginlikler 1980 li y llarda oldu u gibi 1990 l y llarda da iki ülke iliflkilerine damgas n vurmufl ve So uk Savafl n sona ermesinin sundu u f rsatlar de erlendirilememifltir. Bu durum bir yandan, So uk Savafl döneminde farkl bloklarda yer almaktan kaynaklanan düflmanca politikalar n Türkiye ile Suriye aras nda ne kadar büyük çatlaklar oluflturdu unu gösterirken bir yandan da iki ülke aras ndaki sorunlu iliflkinin ayn zamanda Ankara ve fiam daki yönetici kadronun tercihlerinden kaynakland na iflaret etmekteydi. Çünkü her iki ülke de So uk Savafl n sona ermesini bir f rsat olarak görüp aralar ndaki sorunlar diyalog yoluyla çözüme kavuflturma aray fl na girmek yerine, eski çat flmac politikay sürdürmeyi tercih etmifllerdir. Bu çat flmac politikalar neticesinde 1998 Ekim ay nda bir savafl n efli ine gelmelerinin ard ndan, ran ve M s r n ara buluculu unun ard ndan Suriye nin geri ad m at p Türkiye nin PKK ye deste ini kesmesi yönündeki taleplerini yerine getirmesi sonras nda daha sa l kl bir iliflki gelifltirilmesinin zemini oluflmufltur. Ancak 2000 li y llarda iki ülke aras nda ekonomik, siyasi ve güvenlik alan nda gelifltirilen iyi iliflkiler, Suriye yönetiminin, Arap Devrimleri çerçevesinde yaflanan halk hareketlerine karfl yanl fl tepki vermesi sonucu yeniden bozulmufltur. Ankara n n aksi yöndeki bütün telkinlerine ra men, Esad n halk n n bir bölümünü katlederek onlar n özgürlük ve demokrasi taleplerini bast rmaya yönelmesi, Türkiye nin liderlerine fazla bir tercih imkân b rakmam fl, komflularla s f r sorun yerine, ilkeler hiyerarflisinde ondan daha yukar da yer alan insan haklar na sayg ilkesi tercih edilmifl ve Esad yönetimiyle iliflkiler kopar larak Suriye muhalefeti desteklenmifltir. Bu genel tespitlerin ard ndan, Türkiye-Suriye iliflkilerinin tarihsel geliflimine bak ld nda ilk de inilmesi gereken konu flüphesiz Sancak/Hatay meselesi olacakt r. Mondros Ateflkes Anlaflmas imzaland zaman Musul gibi henüz iflgal edilmemifl olan Sancak bölgesi de (Antakya ve skenderun) bu anlaflman n baz hükümleri bahane edilerek iflgal edilmifltir. 1921 de Fransa ile imzalanan Ankara Anlaflmas yla Türkiye-Suriye s n r belirlenmifl, Misak- Millî s n rlar içerisinde yer almas na ra men Sancak bölgesi Türkiye topraklar d fl nda kalm flt. Ancak ayn anlaflmayla Fransa, Sancak n özerk bir statüye sahip olmas n ve burada yaflayan Türklere birtak m ayr cal klar vermeyi kabul etmiflti. Fransa n n 1936 tarihinde imzalad bir anlaflma ile Suriye yi üç y l içerisinde ba- ms zl na terk etmeye karar vermesi ve Suriye nin ba ms zl k durumunda Sancak n statüsünün ne olaca konusunu görüflmeye yanaflmamas Türkiye de ciddi rahats zl k oluflturmufl ve Sancak bölgesinin Türkiye ye ba lanmas konusundaki giriflimleri art rmas na yol açm flt r. Bu çerçevede Fransa ile yürütülen ikili görüflmelerden bir sonuç al namay nca taraflarca konu Milletler Cemiyetine götürülmüfl,

7. Ünite - Türkiye nin Orta Do u Politikalar 207 Milletler Cemiyetinin çözüm çabalar çerçevesinde haz rlanan Sandler Raporu nda Sancak bölgesinin özerkli i yeniden garanti alt na al nm flt r. Milletler Cemiyeti Konseyinde kabul edilen Sandler Raporu nda Sancak n statüsü ve anayasas n haz rlamak amac yla kurulan Uzmanlar Komisyonunun haz rlad tasar lar da May s 1937 de Konsey taraf ndan kabul edildi ve Sancak bölgesinin Suriye den ayr özerk varl hukuksal olarak tan nm fl oldu. Buna paralel olarak Türkiye ve Fransa imzalad klar iki anlaflmayla bir yandan Sancak n toprak bütünlü ünü garanti alt na al rlarken bir yandan da Türkiye-Suriye s n r n güvence alt na al yorlard (Gönlübol-Sar, 1989: 127-131). Almanya ve talya n n yay lmac politikalar n n 1930 lar n ortas nda iyice belirginleflmesi yüzünden Fransa ve ngiltere de oluflan tedirginlik Sancak n statüsünde Türkiye nin istedi i de iflikliklerin yap lmas konusunda bir f rsat do urmufltur. Sancak ta yap lmas gereken seçimlerin haz rlanmas na iliflkin ç kan anlaflmazl klar n sokak olaylar na ve güvenlik sorunlar na yol açmas gerekçesiyle 1937 de Fransa ile imzalanan garantörlük anlaflmas gere ince bölgeye asker gönderme iste ini Temmuz 1938 de Fransa ya ileten Türkiye bir yandan da konuya verdi i önemi göstermek üzere Suriye s n r na 30.000 asker y m flt r. Ankara n n bu hamlesi karfl s nda geri ad m atan Paris in onay yla 4 Temmuz 1938 de Sancak bölgesine giren 2400 kiflilik bir Türk askerî gücünün kontrolü alt nda A ustos ay nda yap lan seçimlerde Türkler 40 milletvekilli inin 22 sini elde ettiler. Türkiye ile birleflme taraftar olan Türklerin devlet baflkanl, meclis baflkanl ve baflbakanl k gibi önemli pozisyonlara geldi i Sancak n ismi meclisin Eylül 1938 de yapt ilk oturumunda Hatay olarak de ifltirildi. Bundan yaklafl k 9 ay sonra, 29 Haziran 1939 da toplanan Hatay Meclisi nin oy birli iyle Türkiye ye kat lma karar almas yla Sancak/Hatay sorunu Türkiye nin istedi i gibi çözülmüfl oldu (Türkmen, 2010: 8-10; F rat-kürkçüo lu, 2001c: 279-291). Ankara, kinci Dünya Savafl öncesi uluslararas siyasi atmosferin de kendisine sa lad f rsatlar kullanmak suretiyle uygulad srarl diplomasi ve güç politikas sayesinde Misak- Millî s n rlar içerisinde yer alan Hatay n Türkiye s n rlar na kat lmas n sa lam flt r. Ancak kendi topra olarak gördü ü bu bölgeyi kendi karar sonucu de il, Fransa n n tercihleri sonucu kaybetti ini söyleyen fiam yönetimi, özellikle Türkiye ile iliflkilerinin çok kötü oldu u dönemlerde Hatay n Suriye nin bir parças oldu unu iddia etmekten geri durmam flt r. Sancak meselesinin kendi istedi i gibi sonuçlanmamas Suriye nin Türkiye ye karfl düflmanca politikalar n n temel gerekçeleri aras nda yer al r. Suriye nin 1950 lerin ortas ndan itibaren yak nlaflt Sovyetler Birli i ile 1956 y - l nda bir askerî ifl birli i anlaflmas imzalamas sonras nda bu ülke yönetiminde artan Sovyet etkisi, o dönemde bölgedeki bütün geliflmelere Komünizm tehdidi aç - s ndan bakan Türkiye ve di er Bat yanl s ülkeleri endiflelendirmifltir. 1957 y l nda Genelkurmay Baflkanl na komünist e ilimiyle bilinen bir albay n getirildi i Suriye nin Sovyetler Birli i taraf ndan silahland r lmas ve Sovyet savafl gemilerinin Lazkiye liman n ziyaret etmesi, Türkiye, Irak ve Ürdün taraf ndan kendi güvenliklerine yönelik aç k bir tehdit olarak alg lanm fl ve bu ülkeler ABD yi duruma müdahale etmeye ça rm flt r. Türkiye ayr ca Suriye s n r nda askerî tatbikatlar yapmaya bafllam fl ve s n ra 35.000 in üzerinde asker sevk etmek suretiyle Sovyetler Birli- i nin Orta Do u daki ülkelerde komünizmi yaymaya çal flmas ndan duydu u rahats zl göstermifltir. Olaylar n bu flekilde t rmanmas ve özellikle Türkiye ile Suriye aras nda bir savafl riski belirmesi ve ABD ile Sovyetler Birli i nin de bu savafla dolayl olarak sürüklenmesi endiflesi üzerine konu BM Genel Kuruluna tafl nm flt r.