Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý Marksist-leninist kriz teorisine bazý katkýlar



Benzer belgeler
Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME

ZUBRÝTSKÝ, MÝTROPOLSKÝ, KEROV KAPÝTALÝST TOPLUM ERÝÞ YAYINLARI. Kapitalist Toplum

Enternasyonalist Komünist Birlik (EKB) ULUSAL EFSANESÝ VE. geocities.com/icgcikg/turkish

Enternasyonalist Komünist Birlik (EKB)

EKONOMÝDE GELÝÞMELER

TÜRKÝYE SAÐLIK SEKTÖRÜNDE FÝNANSMAN: Paran Kadar Saðlýk

Tarihte, Günümüzde ve Devrimci Mücadelede Kadýnlar


DEVRÝM ÝÇÝN SAVAÞMAYANA SOSYALÝST DENMEZ!

interview INTERVIEW Ernst WELTEKE Haziran 99

A NADOLU I SUZU Y ILLIK R APOR. isuzu ANADOLU GRUBU

Marksizm Nedir? Karl Marx

Küresel Finansal Kriz ve Türkiye ye Etkileri

KÜRESEL EKONOMİK ÇEVRE

DEVRÝMÝN GELÝÞÝMÝ ve Küçük-Burjuva Hareketin Yalpalamasý

Sendikaların krizi mi, sosyalistlerin krizi mi?

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

büyük deðiþiklikler yaratmýþtýr. Halk burjuva partilerinin

Dünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz

mmo bülteni þubat 2005/sayý 81 doðalgaz temin ve tüketim politikalarý raporu da basýn mensuplarýna daðýtýlmýþtýr.

PricewaterhouseCoopers CEO Araştõrmasõ

ÜCRETLÝ EMEK VE SERMAYE ÜCRET, ÝYAT VE KÂR

Sendikal harekette bir intihar denemesi : Toplumsal Hareket Sendikacılığı

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE YAŞANAN GELİŞMELER VE 2011 YILI EKONOMİK BEKLENTİLERİ. Dr.Süleyman Yaşar. 17 Nisan 2011

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2007 YILI 12 AYLIK FAALİYET RAPORU

20 EKÝM DE ALANLARDAYIZ

TAKIM KURMA. 4) Üyeler arasýnda yüksek derecede güven duygusu geliþmiþtir. 2. TAKIM ÝLE ÇALIÞMA GRUBU ARASINDAKÝ FARKLILIKLAR :

DOLARLIK MAL VE HİZMET H ÜRETEN ÜLKE TARAFINDAN DOLARLIK KREDİ HACMİ SORUN YARATIYOR

TCMB O/N Faiz Oranları (% ) 70.0% 60.0% 50.0% 40.0% 30.0% 20.0% 10.0% 0.0%

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor!

ÝNTES ÝN AYLIK GELENEKSEL TOPLANTISI 01 HAZÝRAN 2001 TARÝHÝNDE ÝSTANBUL DA YAPILDI

Dr. Ercan YAVUZ Türk Tabipleri Birliði SSK Kolu Çalýþaný Ýþyeri Hekimi

sayý 94 yýl : 17 MART - NÝSAN 2009

haber TMMOB ESKÝÞEHÝR KENT SEMPOZYUMU GERÇEKLEÞTÝRÝLDÝ Türk Mühendis ve Mimar Odalarý Birliði Eskiþehir Ýl

Örgüt Kültürü. da öðrenmek isteyecektir.

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Dr. Vahdettin Ertaş. Finansal Erişim Konferansı. Açılış Konuşması. 3 Haziran 2014

ÝÞYERÝ SAÐLIK BÝRÝMLERÝ VE ÝÞYERÝ HEKÝMLERÝ ÝLE ÝLGÝLÝ YENÝ YÖNETMELÝÐÝN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ

DÜNYA PROLETARYASI. kent ve kýr arasýnda bölünmeyi sürdürür.

NEO-LÝBERAL KÜRESELLEÞMENÝN SINIRLARI: TÜRKÝYE AÇISINDAN ARJANTÝN KRÝZÝ VE IMF YE KARÞILAÞTIRMALI BÝR BAKIÞ. Ziya Öniº. Ekim 2002

MARKSÝST YÖNTEM ve OPORTÜNÝST YÖNTEM

GÜNE BAŞLARKEN 1 Haziran 2009

KÜRESEL KRİZ VE TÜRKİYE EKONOMİSİ K. ÖNDER ERGÜN MALİYE UZMANI

ABD'DE ÝÞ SAÐLIÐININ YÜKSELÝÞ VE DÜÞÜÞÜ*

2001 yılında otomotiv sektörünün dolar bazında cirosu 1997 yılı düzeyine, tekstilin cirosu ise 1999 yılı düzeyine geriledi.

Aralık Tekstil ve Hammaddeleri Sektörü 2014 Ocak-Kasım Dönemi İhracat Bilgi Notu. Tekstil, Deri ve Halı Şubesi İTKİB Genel Sekreterliği

ODADAN HABERLER ASANSÖR KONTROL MERKEZÝ ONAYLANMIÞ KURULUÞ GÖREVLENDÝRME SÖZLEÞMESÝ ÝMZA TÖRENÝ YAPILDI ODA'DAN HABERLER

POLÝTÝK MÜCADELE. Proletaryanýn nihai (sonal) amacý sýnýfsýz toplumdur,

HAFTALIK BAKIR BÜLTENİ


VE 2007/2008 DÜNYA KRİZLERİ KARŞILAŞTIRMASI

KÜRESEL KRİZİN DÜNYA EKONOMİSİNDE NEDEN OLDUĞU TAHRİBAT

KRİZİN TÜRKİYE YE ETKİLERİ

DEUTSCHE SECURITIES MENKUL DEĞERLER A.Ş. OCAK-MART 2008 DÖNEMİ FAALİYET RAPORU


Ýstanbul hastanelerinde GREV!

EÐÝTÝMDE ÖZELLEÞTÝRME EÞÝT, PARASIZ EÐÝTÝM HAKKININ GASPIDIR

11,500 11,000 10,500 10,000 9, Türkşeker in özelleştirme stratejisi imzada

TÜRK-RUS ÝLÝÞKÝLERÝ: SORUNLAR VE FIRSATLAR. Prof. Dr. Ýlter TURAN

ÖZELLEÞTÝRMEDE ÇALIÞANLARIN MÜLKÝYET SAHÝPLÝÐÝ: KARDEMÝR ÖRNEÐÝ

Ortak Ýsmi Hisse Tutarý Ortaklýk Payý (%) Ýzulaþ A.Þ YTL 18,13. Ýzbeton A.Þ YTL 15,03. Ýzenerji A.Þ

ÝÞ ÇÝ SI NI FI KUR TU LU ÞU NU DEV RÝM CÝ BÝR SI NIF O LA RAK GER ÇEK LEÞ TÝ RE BÝ LÝR

NSAN KAYNAKLARI VE ÇALI MA L K LER TEZL

Ekonomik Veriler: Almanya

3201 Debagatte Kullanılan Bitkisel Menşeli Hülasalar Ve Türevleri Debagatte Kullanılan Sentetik Organik, Anorganik Maddeler Müstahzarlar

AVRO BÖLGESİ NDE YENİ KORKU: DEFLASYON Mehmet ÖZÇELİK

Yýllarca Yollarca Þampiyon

ÝTHALATTA HAKSIZ REKABETÝN ÖNLENMESÝNE ÝLÝÞKÝN TEBLÝÐ Cumartesi, 22 Kasým 2008

KRİZ ÖNCESİNİN TEK İYİ HABERİ

Ekonomik Veriler Almanya

Dünya ekonomisinde kartlar yeniden karılıyor!

Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız ve Değerli Konuklar,

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

Piyasa Kahvesi. Amerika Avrupa Asya. olmakla birlikte Asya tarafýnda Temmuz ayýnda TÜFE, aylýk bazda

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY

1844 El Yazmaları El Yazmaları Ekonomi Politik Ve Felsefe

İÇİNDEKİLER KAPİTALİST ÜRETİM TARZI 41 I TEKEL-ÖNCESİ KAPİTALİZM 42

Ekonomik Veriler: Almanya

KÜRESEL FİNANS KRİZİNİN TÜRKİYE YE ETKİLERİ


SOSYAL BÝLÝMLER 1 TESTÝ (Sos 1)

Haftanın Değerlendirmesi

GÖSTERGELER YABANCI HAREKETİ:


TÜRKİYE NİN CARİ AÇIK SORUNU VE CARİ AÇIĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ SEDA AKSÜMER

VII PARA, BANKA VE MALÝ PÝYASALAR

Küresel Ekonomik İlişkiler Komisyonu - I

İktisat Anabilim Dalı-(Tezli) Yük.Lis. Ders İçerikleri

3. Eðitim - Öðrenim ve Saðlýk Kýrsal yörelerde (köylerde) eðitim ve saðlýk

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Temmuz 2013, No: 65

SPK Konferansõ-Abant Aralõk-2003

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Yerli otomobil hedefi

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

Piyasa Kahvesi. Amerika Avrupa Asya. sürdüren Asya piyasalarýnda bu FED'in parasal geniþletmeyi sona

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

Transkript:

Stefan Engel Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý Marksist-leninist kriz teorisine bazý katkýlar

Ýçindekiler Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý Marksist-leninist kriz teorisine bazý katkýlar Kapitalizm tarihindeki en derin dünya ekonomik ve mali krizi... 5 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý.... 2008 dünya ekonomik krizinin genel ve somut sebeplerine iliþkin tartýþmalar.... 2 0 Kriz yönetiminin dünya çapýnda koordine edilmesi... 3 6 Durumun dünya devrimci bunalýmýna dönüþmesi potansiyeli ve devrimci parti ve örgütlerin faaliyetlerini sýnýr aþýrý bir perspektifle koordine etme gerekliliði... 4 9

Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý Marksist-leninist kriz teorisine bazý katkýlar Kapitalizm tarihindeki en derin dünya ekonomik ve mali krizi Bear Stearns bankasýnýn iflasýna 5 Eylül 2008 tarihinde Lehman Brothers þirketinin de eklenmesiyle dünyanýn en büyük beþ yatýrým bankasýndan ikisi çökmüþ oldu. Lehman Brothers ýn çöktüðü ayný haftada, ABD de ileri gelen diðer üç yatýrým bankasýnýn Merrill Lynch, Morgan Stanley ve Goldman Sachs ýn da aciz haline düþ- mesi, yatýrým bankasý konumundan çýkmalarý pahasýna, Bush hükümetinin yoðun müdahalesiyle engellenebildi. Þiddetli bir gök gürlemesi gibi meydana gelen bu krizle tüm dünyada trilyonlarca Dolar kapsayan kârlý para akýmlarý artýk kesilmiþ durumdaydý. Tüm dünyayý kapsayan bankacýlýk krizi, mali piyasalarý öylesine daralttý ki, uluslararasý mali sistem çökme tehlikesiyle karþý karþýya kaldý. Likid para elde etme ihtiyacýnýn yarattýðý panikle aþýrý ölçüde hýzlanan döviz ve hisse satýþlarý, döviz piyasalarýný sarsýp dünya çapýnda bir borsa krizine neden oldu. Boyutu ve derinliði kapitalizm tarihinde yaþanmamýþ bu dünya mali krizi, Ekim 2008'de eþi görülmemiþ boyutlara ulaþan yeni bir dünya ekonomik krizine neden olmuþtur. Bu kriz, en önemli sanayi ülkelerini neredeyse ayný anda inanýlmaz bir güçle sarsmaya baþladý. Uluslararasý mali-sermayeyi kalbinden vuran bu Aciz = Ödeyemezlik, çev.

6 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý kriz, en büyük 500 uluslararasý süper-tekelin çoðunu sarstý. Bu süper-tekeller, uluslararasý üretimin 990 yýlýndan sonra yeniden örgütlenmesi sürecinde dünya pazarýný tamamen kendi denetimleri altýna alýp aralarýnda bölüþtürmüþlerdi. Özellikle uluslararasý tekelci bankalarýn en üst düzeydeki yöneticileri halk öfkesinin odak noktasýna girdiler. Alman birinci futbol ligindeki antrenörlerin deðiþtirilmesine benzer þekilde birbiri ardýna menajer koltuklarýndaki yöneticiler deðiþtirildi. Ulusal ekonomilerin, 200-2003 dünya ekonomik krizi döneminde olduðu gibi, sermaye fazlalýklarýný baþka pazarlara kaydýrma tercihi, uluslararasý ihracat pazarlarýnýn týkanmasý yüzünden mümkün deðildi. Böylece 2008 yýlýnýn son çeyreðindeki dünya ticareti hacmi, ayný yýlýn Nisan-Eylül dönemine kýyasla yüzde 20'lik bir çöküþ gösterdi. Dünya sanayi üretimi 2008 yýlý 4. çeyreðinde önceki yýlýn ayný dönemine oranla genelde yüzde 20, sanayi ülkelerinde ise yüzde 23 oranýnda düþüþ gösterdi. Demek ki dünya sanayi üretimini, krizin daha ilk üç ayý esnasýnda, 929 yýlýndaki dünya ekonomik krizinin patlak vermesinden tam bir sene sonraki düzeyin daha da altýna düþmüþtür! Dünya çelik üretimi 2008'in Aralýk ayýnda, en yüksek düzeyine ulaþtýðý Mayýs ayýna oranla yüzde 30'luk bir düþüþ gösterdi. Dünya çapýndaki araba satýþlarý da, 2008 Aralýk ayýnda, 30 OECD ülkesinde, en yüksek düzeyine ulaþtýðý Nisan ayýna oranla yüzde 25'lik bir düþüþ gösterdi. Hem üretimin hem de dünya ticaretinin gösterdiði düþüþ sonucu 990'lý yýllardan beri devasa boyutlarda

En derin dünya ekonomik ve mali krizi 7 þiþirilmiþ olan lojistik sektörü de tam anlamýyla krizin girdabýna kapýldý. Avrupa da kamyon satýþlarý % 38'lik bir düþüþ göstermiþ, yenilerinin üretilmesi sipariþleri ise neredeyse sýfýra inmiþtir! Dünya konteyner kapasitelerinin neredeyse yüzde 50'si artýk kullaným dýþý kalmýþtýr. Deniz ticareti de yüzde 50 oranýnda düþtü. Asya Kalkýnma Bankasý ADB nin tahminlerine göre, yaþadýðýmýz dünya ekonomik ve mali krizi sadece 2008 sonuna kadar 50 trilyon Amerikan Dolarý düzeyinde bir sermayenin yok edilmesine neden olmuþtur! Bu rakam, Amerikan borsalarýnda 929 yýlýnýn Ekim ayýndan yýl sonuna kadar 50 milyar Amerikan Dolarýný bulan rayiç düþüþle- rinden 000 kat daha yüksektir. Almanya da yüzde 45 oranýnda ihracata baðlý olan sanayi üretimi, krizin baþlamasýndan beri sürekli bir düþüþ izlemiþtir. Mart 2009'da önceki yýlýn ayný ayýna oranla satýþlar imalat sanayisinde yüzde 22,0, otomotiv sanayisinde yüzde 32,3, metal imalat ve iþleme sanayisinde yüzde 3,5, makina yapýmýnda yüzde 22,4 ve kimya sanayisinde yüzde 25,6 dü þüþ gösterdi. Sanayi sipariþleri Þubat- Mart 2009 döneminde geçen yýlýn ayný dönemine göre yüzde 32,5 düþtü. Alman çelik üretimi Nisan 2009'da geçtiðimiz yýlýn ayný ayýna oranla yüzde 53,'e, yani 950'li yýllarýn sonunda gerçekleþtirilen rakamlar seviyesine inmiþtir. Gayri Safi Yurt Ýçi Hasýla (GSYÝH), 2009 yýlýnýn ilk çeyreðinde önceki yýlýn ayný dönemine göre yüzde 6,7 düþüþ gösterdi. Bu, Ýkinci Dünya Savaþýndan sonraki en derin düþüþ demektir. Rayiç = Bir hissenin satýþ deðeri, çev.

8 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý Krizin etkilerini azaltm ak am acýyla ne kadar çok kapsam lý kriz program larý uygulandýysa da, özellikle küçük ölçekli otom otiv yan sanayisinde aciz olaylarý çoðalmaktadýr. Fakat Alm anya'da H ertie, SinnLeffers, W oolworth, TM D Friction, Rosenthal, Qim onda, Edscha, Märklin, Wolf-Gartengeräte ve Karm ann gibi sayýsý gittikçe artan tanýnm ýþ þirketler de ödeyem ediklerini ilan ettiler. D evletten para aktarýlm asaydý, bu listede Com m erzbank, IKB, KfW veya Hypo Real Estate gibi bir dizi en büyük bankalarýn isim leri de yer alacaktý. Dünya Bankasýnýn bir araþtýrmasýna göre az geliþm iþ 6 ülkeden 94'ünün ekonom ik büyüm esi, özellikle ham m adde talebinin dram atik bir þekilde gerilem esi ve ham m adde fiyatlarýnýn aniden düþm esi nedeniyle hýzla

En derin dünya ekonomik ve mali krizi 9 azalacaktýr. Özellikle en çok göçmenin girdiði Japonya, ABD ve Avrupa da bu geliþme yüzünden iþyerini ilk kaybedecek olanlar da, yeni-sömürgeciliðe baðýmlý ülkelerden gelen göçmenler olacaktýr. Artýk para gönderemedikleri için kendi ülkelerinin bütçeleri milyarlarca Dolarlýk gelir kaynaklarýn dan yoksun kalacaktýr. Yüz milyonlarca insanýn yaþam ve çalýþma koþullarý üzerinde býrakacaðý vahim etkilerinin tahmin edilemediði uluslararasý borçlanma krizi yeni boyutlara ulaþmaktadýr. Yeni-sömürgeciliðin geride býraktýðýmýz geçici refah dönemi esnasýnda açýkça görünmeyecek kadar hafiflenen krizi, tekrar açýk ve gözle görünür bir hale gelecektir. Dahasý, dramatik bir ölçüde derinleþecektir; çünkü emperyalist ülkeler dünya ekonomik ve mali krizinin yüklerini acýmasýzca kendilerine baðýmlý tuttuklarý ve ezdikleri ülkelerin sýrtýna yükleyeceklerdir. Dünya ekonomik krizinin baþlangýcýndan beri bütün dünyada kitlesel iþsizlik ve eksik istihdam sýçramalý olarak artmaya baþlamýþtýr. ABD de Ekim 2008 ile Nisan 2009 arasýnda 4,3 milyon kiþi iþyerini kaybetmiþtir. Çin - de 2009 baþýna kadar 20 milyon mevsimlik iþçi iþsizliðe ve bununla birlikte kendi aileleri tam anlamýyla sefalete düþürülmüþtür. AB Komisyonu bile, iþsizlik rakamlarýnýn 200 sonuna kadar, 2008 sonuna oranla Baltýk ülkelerinde yüzde 00 ile 200 arasýnda, Polonya ve Çek Cumhuriyetinde ise yüzde 70 artýþ göstereceði tahmininde bulunmaktadýr. Dünya ekonomik ve mali krizi, beraberinde ücretlerin düþürülmesi ve sosyal kazanýmlarýn tasfiyesi-

0 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý nin deðiþik yöntemleri için kullanýlan deflasyonist eði- limleri de getirmektedir. Ýþçi sýnýfý saflarýnda yaþanan sefalet ve açlýk, gittikçe emperyalist metropollere de yayýlmaktadýr. Dünya ekonomik ve mali krizi sona erdiðinde bir çok ülkede hýzlýca yükselen bir enflasyon patlak verebilir; bu yolla her ülkenin harcadýðý dev kriz programlarýnýn finansmaný saðlanacaktýr. Bu arada açýktan görülen global bir tarým krizi meydana gelmektedir. Tarýmsal üretici fiyatlarýný hýzla düþüren kriz, dünya çapýnda milyonlarca köylü ve çiftçiyi iflasa sürükleyecektir. Görünüþte, ekonomik kriz küresel çevre felaketini yumuþatacaktýr; çünkü üretim düþüþüyle birlikte CO 2 (karbondioksit) emisyonlarý da azalýyor. Ancak bu azalma genelde tahmin edilenin çok altýnda kalmaktadýr. Buna karþýlýk uluslararasý süper-tekellerin, kriz sürdükçe fosillere dayalý enerji ve hammade kaynaklarýný pekiþtirmek, mevcut atom santrallarýný çalýþtýrmaya devam edip yenilerini inþaa etmek istemesi çevre felaketi yönündeki geliþmeyi daha da hýzlandýracaktýr. Geleceðin teknolojileri için zaten gönülsüzce sürdürülen araþtýrmalar daha da azaltýlmakta, hükümetlerin zaten yetersiz olan çevre koruma programlarý pahalý diye durdurulmaktadýr. Böylece küresel çevre felaketine geçiþ daha da hýzlandýrýlýyor. Burjuva aile düzeninin yaþadýðý bunalým, proletaryanýn ailesizleþmesine kadar derinleþmektedir. Bu geliþme, Marx ile Engels in çifte üretim kavramýna Deflasyon = Fiyatlarýn ürünlerin toplumsal (ortalama) deðerinin çok altýna düþmesidir, çev.

Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý iliþkin son derece önemli tahlillerine uygun olup, göstermektedir ki kapitalizmin aþýrý üretim krizleri hiç bir zaman sýrf mal ve meta üretimi ve yeniden üretimin krizleri olmakla sýnýrlý kalmaz, insan yaþamýnýn üretimi ve yeniden üretimi sürecini de ciddi bir ölçüde tahrip ederler. Bu derin tahribatýn göstergeleri kendisini; doðum hýzýnýn ani düþüþü, ailelerin iþçi sýnýfý için en küçük dayanýþma topluluðu olmasý imkanýnýn yok edilmesi, kapitalistler için ihtiyaç fazlasý insan malzemesi nin hýzlý artýþý, halk nüfusunun gittikçe artan bir kesimini kapsayan kitlesel yoksulluk, yetersiz ve yanlýþ beslenme, ruhsal hastalýklar, eðitim ve saðlýk hizmetleri yetersizliðinden kaynaklanan periþanlýk nedeniyle psikolojik ve fiziksel bozukluðun geliþmesinde; ama ayný zamanda, fazla çalýþtýrýlmaktan, salgýn hastalýklardan ve aralarýnda seksizm ya da ata erkinden kaynaklanan düþünce ve davranýþ tarzlarý olmak üzere yýkýcý ideoloji ve uygulamalarýn yaygýnlýk kazanmasýndan kaynaklanan yaþam beklentisinin düþüþünde göstermektedir. Dünya ekonomik ve mali krizi, kapitalizmi tepe takla derin ve ciddi toplumsal bir bunalýma düþürmüþtür; ve bu bunalým, toplumsal geliþmeler üzerinde kapsamlý bir etki býrakacaktýr. Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý Burjuva toplumunun genel bunalýma eðilimliliði çoktandýr günümüzde olduðu gibi açýkça ortaya çýkmamýþtý. Ekonomik duruma iliþkin kendi yanlýþ tahlillerine tarikatçý gibi inanan egemenler, gerçeklerle tamamen

2 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý hazýrlýksýz olarak karþý karþýya geldiler. Çýkarýlan ekonomik tahminler ardý ardýna öylesine yanlýþ çýktý ki, Ekonomik Araþtýrmalar Enstitüsü DIW þefi Klaus Zimmermann Nisan 2009'da havluyu atarak bundan böyle tahmin yapmayacaðýný açýklayýp, hiç bir þey bilmediðimiz zaman tahminlerde de bulunmamalýyýz þeklinde konuþuyordu. Alman Sanayicileri Birliði BDI nin yeni baþkaný Hans-Peter Keitel, artýk sosyal pazar ekonomimizi genel olarak tartýþma konusu yapmamak için uyarmak zorunluluðunu hissetti. Yalvarýp yakararak, þu bankacýlar, þu yöneticiler, þu siyasetçiler, þu küreselleþme diye tek taraflý suçlamalara karþý çýktý ve, Durumun ciddiyeti bunlarý gerektirmez; zaten sisteme iliþkin yeni tartýþmalarýn içine girmiþ bulunuyoruz diye devam etti. 2 Egemen tekellerin ve hükümetlerinin sistem konusundaki tartýþmalar yüzünden endiþeye kapýlmalarýnda gerçekten de yadýrganacak bir þey yoktur, çünkü siyasi düþünen herkes elbette günün birinde þu anki fiyaskonun asýl sebepleri nedir? sorusunu soracaktýr. Ne var ki burjuva ekonomi-politiðinde, doðasý gereði ortaya çýkan ekonomik krizlerin sebepleri þöyle dursun, bunun varlýðýna iliþkin bile fazla bir þey bulmak mümkün deðildir. Burjuva ekonomi-politiðinin pazarýn kendi kendisini iyileþtirme güçleri ve sosyal pazar ekonomisi dogmalarý kapitalizmi onyýllarca sürekli refah güvencecisi diye þiþirmiþti. 2005 yýlýnda, dünya ekonomisinin yükselmesiyle ger- Focus dergisi, 20.04.2009 2 8.2.2008 tarihli ve Die Zukunft der sozialen Marktwirtschaft baþlýklý konuþma

Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý 3 çekleþen aþýrý büyüme hýzýndan baþý dönen ABD Merkez Bankasý eski baþkaný Alan Greenspan, konjonktür ve dünya ekonomisi þoklara karþý, önceki dönemlere kýyasla daha dirençlidir diye açýklamada bulunmuþtu. Kitlesel iþsizliðe karþý aldýðý önlemlerin sözümona baþarý larýndan gözü kararan Merkel/Steinmeier (CDU-SPD) hükümeti de daha 2007 baþýnda ekomik yükselmenin 2020 yýlýna kadar süreceði öngörüþünü ortaya atmýþtý. SPD li Maliye Bakaný Peer Steinbrück, dünya mali krizinin artýk patlak verdiði ilk haftalarda bile krizin Amerikalýlarýn 2 sorunu olduðuna inanýyordu. Aralýk 2008'de henüz Ekonomi Bakaný olan CSU lu Michael Glos, dünya ekonomisinin çoktan baþ aþaðý yuvarlandýðý sýrada, Almanya - nýn iþgücü piyasasý kötüye giden ekonomik veriler karþýsýnda dirençliliðini gösteriyor ; vergi ve harçlarýn indirilmesiyle büyüme güçlerini daha da güçlendirecektir diye sayýklýyordu. 3 Dünya ekonomik ve mali krizinin patlak vermesi artýk inkar edilemeyince, eskinin kendisini beðenmiþliði, yerini kendi kendisini aldatmalara býraktý. Ne yapacaðýný bilemeyen baþbakan Angela Merkel, çareyi, ayný þeyi iki kez tekrarlayarak ifade etme hikmetinde bulundu: Pazarýn kendini iyileþtirme güçleri, ancak pazar güçleri ger- 4 çekten iþleyince tam etkisini gösterebilir. Gel de iþin içinden çýk! Yani þimdi pazar, kendini iyileþtirebilir mi, 2.0.2005 tarihli konuþma, www.finanznachrichten.de'ye göre 2 www.manager-magazin.de, 25.09.2008 3 Bundesministerium für Wirtschaft und Technologie, 27..2008 tarihli basýn açýklamasý 4 4.0.2009 tarihli hükümet açýklamasýndan

4 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý yoksa onun kendini iyileþtirme güçleri ancak iyileþtirmeye ihtiyacý olmayýnca mý iþliyor? Baþbakanýn bu tespit ten çýkardýðý sonuçlar da ayný seçkin mantýðýn komikliðini ortaya koyuyor: Örneðin küresel pazarda lider konumundaki saðlam bir þirket bugünlerde bankalar henüz birbirlerine çok güvenmedikleri için yapacaðý yatýrým için ya kredi alamýyor ya da kazanç saðlayan faaliyetleri imkansýz hale getirecek koþullarla kredi alabiliyorsa, o zaman siyasal görevimiz, pazarý tekrar iþler duruma getirmek olmalýdýr. 4 Þimdi iþin özü belli oldu. Yani pazarýn kendisini iyileþtirme güçleri iþlemiyor, çünkü mali-sermaye kendi kapitalist ekonomik düzenine olan güvenini yitirdiðinden artýk bankalar hiç kimseye kredi vermiyor. Bunun için devlet müdahale etmelidir. Yani caný cehenneme þu pazarýn kendisini iyileþtirme güçleri denen þeyin! Eþi görülmemiþ bu dünya ekonomik ve mali krizi, kitleler üzerinde her ne kadar yýkýcý etkiler býrakýyorsa da, onlara canlý canlý verdiði dersler son derece deðerlidir, çünkü bu kriz burjuva ekonomi-politiði savlarýnýn kofluðunu herkesin gözleri önüne seriyor. Ýnsanlar þu gerçeði unutmayacaklardýr: kapitalist üretim mekanizmasýný ilerletip hýzlandýran þey kesinlikle ne pazar ne de insanlarýn hayati gereksinimlerinin karþýlanmasýdýr; sadece ve sadece uluslararasý mali-sermayenin sýnýrsýz azami kâr hýrsýdýr. Karl Marx ýn dediði gibi kaçýnýlmazlýkla kapitalist koþullar altýnda, sýnýrlý boyutlardaki tüketim ile, bunun bizzat beraberinde getirdiði bu engeli sürekli aþmaya çalý-

Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý 5 þan üretim arasýnda sürekli var olan bir çeliski söz konusudur.... Böyle olmasaydý, halk kitlelerinin eksikliðini çektiði ayný mallar için talep yetersizliðinden nasýl bahsedilebilir? Dünya ekonomik ve mali krizinin boyutlarý ve sebepleri hakkýnda yapýlan çarpýtmalarýn amacý, kitleleri, tartýþmaya yer býrakmayan deneyimlerinden toplumsal eleþtiriler doðrultusunda sonuçlar çýkarýp toplumsal alternatif olan gerçek sosyalizm için mücadeleden alýkoymaktýr. Burjuva ekonomistler, kitleleri sakinleþtirmek için krizi uzun süre mali kriz ya da resesyon (gerileme) ile sýnýrladýlar. Sözümona bu resesyonun yazýn veya en geç 2009 sonbaharýnda atlatýlacaðý intibasý yaratýlýyor. Gayri Safi Yurt Ýçi Hasýlanýn büyüme hýzýnýn bir yýlýn birbirini izleyen iki çeyreði boyunca gerilemesi anlamýna gelen ve özünde gerçeði örtbas eden resesyon kavramýyla içine girdiðimiz ekonomik geliþimin hiç de öyle ciddi olmadýðý intibasý yaratýlýyor. Yatýþtýrýcý tezlerini daha inandýrýcý göstermek için halkýn topyekun sakinleþtirilmesiyle birlikte, krizi hafifletici ve dünyada eþi olmayan yaptýrýmlar uyguluyorlar. Böylece sýradan insanlarý bu krizle rahat rahat yaþanýlabileceðine inandýrmak istiyorlar. Egemenlerin belirli bir andan sonra, devletin uyguladýðý kriz yönetiminin olaðanüstü masraflarýný, ücret ve maaþlarýn düþürülmesi ve sosyal kazanýmlarýn tasfiyesi yoluyla, kitlelerden þantajla almak için krizi nasýl abartacaklarýný elbette yaþayacaðýz. Burjuva ekonomi-poli- Marx/Engels, (Almanca) Eserler, 25. cilt, s.267

6 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý tiði, esasýnda, hep iþçi sýnýfýna karþý kapitalist sýnýf çýkarlarýný dayatmak amacýna uygun art niyetli bir propagandadýr. Ýþte iþçi sýnýfý içinde derin derin düþündüren ve sonuç çýkarmaya iten günümüzdeki bu güvensizlik ortamýnda küçük-burjuva ideologlarýn krizsiz kapitalizm hayalleriyle ortaya çýkmalarý bir tesadüf deðildir. Die Linke parti yönetimi kumarhane kapitalizmini teþhir edip, onu kumar baðýmlýlýðýndan vazgeçirmek gerektiði- ni söylüyor. Die Linke partisinin ileri gelen ekonomi siyasetçilerinden milletvekili Axel Troost, ciddi ciddi, kaybolan parayý, sosyal refahýmýz ve sosyal devletimizi... vicdansýzca yýkýma götüren spekülatör ve hissedarlar- dan geri almak istiyor. Fakat siyasetçimiz bu hedefe, hiç de üretim araçlarý sahiplerinin mülksüzleþtirilmesi yoluyla deðil de, artýk bizim sosyal refah devletinin, yani sosyal pazar ekonomisinin, eski etkisini göstermesini saðlamak suretiyle ulaþmak istiyor. Oysa sosyaldemokratlar, sendikacýlar ve komünistler daha 950'li yýllarda Adenauer hükümetinin çýkardýðý yanýltýcý sosyal pazar ekonomisi kavramýna kararlýlýkla karþý çýkmýþlardý. Çünkü bu kavram, sýnýflý kapitalist toplum gerçeðini inkar ediyor. Ýþte ayný sosyal pazar ekonomisi serabý günümüzde Die Linke partisinin stratejik hedefi konumuna yükseltilmiþtir. Burjuva ve küçük-burjuva ekonomistler, ya öfkelerini göstermemeye çalýþarak ya da istemedikleri halde takdir ederek, Karl Marx'ýn Ekonomi-politiði'nin tekrar büyük Fraktion DIE LINKE im Bundestag, Milliarden verzockt..., Ekim 2008

Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý 7 bir itibar gördüðünü kabulleniyorlar. Kimi zaman, kitlelerin geneldeki sol eðiliminden hareketle, Marx ýn kapitalizme iliþkin tahlillerinin doðruluðunu kabul ederken tahlillerinden çýkardýðý devrimci sonuçlarý tez elden utopik diye kenara atýp reddediyorlar. Örneðin sosyal filozof Detlef Horster, þöyle saçma bir iddiada bulunuyor: Marx ýn düþüncesinde ekonomi ve devrim teorisi bir bütünlük deðil, birbirinden ayrý konulardýr. Bu tür seçmecilik, Marx ýn öðretilerinden burjuva ekonomisi için sadece kabul edilebilen þeyleri cýmbýzla çekip alma yöntemi, burjuva ekonomi-politiðinin marksizm karþýsýnda dünya görüþü bakýmýndan düþtüðü savunma durumunun örtülü bir ifadesidir. Ama moda haline gelen böylesi taklitçilikler, burjuva ideologlarýn marksizmden bir þey anlayamadýklarýný da gösterir. Marksizm, bir bütünlük oluþturan, unsurlarý diyalektik olarak birbirine uyan görüþ ve yöntemler sistemidir; öðelerini geliþigüzel birbirinden ayýrarak birbirlerine karþýt göstermek mümkün deðildir. Karl Marx ile Friedrich Engels, kapitalizmin baþýndan sonuna kadar içerdiði çözülmez çeliþkileri bilimsel tahlillerle ortaya çýkaran ilk insanlardý; bu çeliþkilerin de kapitalizmin yerine, devrim yoluyla sosyalizmi geçirmeyi zorunlu kýldýðýný göstermiþlerdir. Kapitalist üretimin temel çeliþkisi, toplumsal olarak gerçekleþtirilen üretime kiþisel olarak el konulmasýndan kaynaklanýr. Toplumsal üretici güçler ile kapitalist üretim iliþkileri arasýnda var olan bu çeliþki, yasallýkla periyodik olarak patlak veren krizlerle soluklanýr ; bu krizleri Hannoversche Allgemeine Zeitung, 4.03.2008

8 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý Karl Marx ve Friedrich Engels geçici olarak atlatmak için ise burjuvaziye daha derin, daha kapsamlý yeni krizlere zemin oluþturmaktan baþka yol kalmýyor. Kapitalist krizleri ortadan kaldýrmak, nesnel olarak yalnýzca sosyalist devrim yoluyla mümkündür. Karl Marx a göre, toplumun maddi üretici güçleri, geliþmelerinin belirli bir aþamasýnda,... mevcut üretim iliþkileriyle ya da mülkiyet iliþkileriyle çeliþkiye düþerler. Bu iliþkiler, üretici güçlerin geliþme biçimlerinden ayný

Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý 9 gücler için birer engel konumuna dönüþürler... Bu durumda toplumsal devrim çaðý baþlar. Bizim solcu küçük burjuvalar, kendilerini kapitalist kâr hýrsýnýn büyüsünden kurtaramadýklarýndan, günümüzde uluslararasý çapta örgütlenen kâr hýrsý ve spekülasyonun, keyfi ya da aþýrý bir art niyetle düzenlenen ve istendiðinde neþterle kesilebilen ve böylece üstesinden reformlarla gelinebilen bir urmuþ gibi davranmaktadýrlar. Oysa gerçekte kapitalizm, uluslararasý üretimin yeniden örgütlenmesi sonucu, öyle bir geliþme aþamasýna varmýþtýr ki; kapitalist sömürünün sisteme baðlý olarak yasallýkla meydana gelen taþkýnlýklarý öylesine boyutlara ulaþmýstýr ki, hem baþarýlar arayan hem de hümanist hayallere kapýlan küçük burjuvalara bile korku ve dehþet veriyor. Karl Marx ve Friedrich Engels, kapitalist üretim tarzýnýn tarihi açýsýndan çað dýþý kalmasýndan, yeni, yani sosyalist üretim tarzýný gerçekleþtirmek gerektiði sonucunu çýkarmýþlardýr. Küçük-burjuva kapitalizm eleþtiricileri ise, bu dünyada yaþanan sosyal adaletsizlikler den sýzlanmaktan öteye geçemezler. Ýpini koparmýþ, dizginsiz kapitalizm den yakýnýrlar. Ama ayný zamanda kapitalizmin uysallaþtýrýlabilirliðine taparcasýna çaðrýda bulunurlar; ve toplumda temel teþkil eden her þeyi olduðu gibi muhafaza ederken, marksist-leninistlere sisteme yönelik tutarlý eleþtirileri ve devrimci stratejileri yüzünden hararetle çamur atmaktan geri kalmazlar. ýþte kriz, egemen burjuvazinin ekonomi, siyaset ve ideoloji alanlarýn- Marx/Engels, Eserler, 3. cilt, s. 9

20 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý da karþý karþýya bulunduðu fiyaskoyu ortaya çýkarmakla kalmaz; küçük-burjuva solcularýn perspektifsizliðini, kaypaklýðýný ve teorideki yetersizliðini de belirginleþtirir. Küçük-burjuva solcular, bu zor günlerde devlet destekleyicisi olmaktan her ne kadar rahatsýzlýk duyarlarsa da, bu rollerini oynamaktan kurtulma yeteneðine de sahip deðiller. 2008 dünya ekonomik krizinin genel ve somut sebeplerine iliºkin tartýºmalar Her kim ki kendi anti-komünist veya oportünist tutumundan dolayý, þu ya da bu yoldan kapitalizmin var oluþundan kâr saðlayabilmesinden dolayý kapitalizmi tartýþma konusu etmeye hazýr ya da onu tartýþma konusu edecek yetenekte deðilse krizin asýl sebeplerini asla anlayamayacaktýr. Baþbakan Merkel yýlbaþý mesajýnda, sosyal sorumluluk hissetmeyen bir dizi bankacý ve yöneticilerin para konusunda taþkýnlýða kapýlmasý, ne ölçü ne de sýnýr tanýma- sý na öfkeleniyordu. Peki Merkel hükümetinin bizzat kendisi, milli servetin tekellerin yararýna ve tüm toplumun zararýna yeniden bölüþülmesi politikasýyla bankacý ve yöneticilerin kâr ve güç hýrsýnýn frensizleþmesine yardýmcý olmamýþ mýydý? Hem Schröder hem de Merkel hükümetlerinin davranýþlarý, þimdi azarladýklarý bankacý ve yöneticilerinkinden zerre kadar farklý mýydý? Peki burjuva partileri Hartz yasalarýný uygulamaya koydukla- REGIERUNGOnline, 3.2.2008

2008 dünya ekonomik krizinin sebeplerine iliþkin tartýþmalar 2 rý, kiralýk iþçiliði ve son derece düþük ücretleri dayattýklarý, bu yoldan da milyonlarca iþsiz insaný yoksulluk ve sefalete düþürdükleri zaman ölçü ve sýnýr nerede kalmýþtý? Hükümet, milyonlarca düþük gelirli insaný iyi bir saðlýk hizmetinden dýþtalayan, ayný zamanda ilaç sanayisi holdinglerine, týbbi cihaz sanayisine ve hastane kapitalistlerine milyarlarca kâr garantileyen saðlýk reformu çýkarýldýðý zaman sosyal sorumluluk mu hissetmiþti acaba? Baðýmlý çalýþanlarý Riester-Rente düzenlemesiyle, yani yasa yoluyla, emekliliklerinden gittikçe büyüyen bir kýsmýnýn finansmanýný bireysel olarak sermaye piyasasý aracýlýðýyla ve spekülasyon üzerinden saðlamaya zorlayan Schröder/Fischer hükümeti deðil miydi? Belediyelere Cross Border Leasing gibi son derece kapsamlý, riskli ve spekülatif iþ projelerine giriþmeyi tavsiye eden yine ayný hükümet deðil miydi? Kendisini önemli sayan herkesin sorumsuz spekülatörler diye küfrettiði bu günlerde sosyal sorunlar üzerine öfke taslamak, artýk burjuva medyasý aleminde ve tabii ki halk vekilleri takýmýnda kibar görünmek için moda olmuþtur. Ancak böylesi taslamalarla, eþi görülmedik bu dünya ekonomik ve mali krizinin nereden ve nasýl geldiðini açýklanamaz. Bu argümanlar dikkati sadece bankacý ve yöneticilerin bireysel baþarýsýzlýðýna çekiyor. Baþarýsýz olduklarýna diyecek bir þeyimiz yok, ama bununla dikkatleri iþin esas yanýndan, yani kapitalist üretim tarzýnýn yasallýklarýndan baþka tarafa kaydýrýrlar. Bu yasallýklar fabrika sahibi olsun, anonim þirket yöneticisi olsun; özel sektörden olsun, kamu sektöründen olsun her kapitalisti yapmasý gerekene zorlar aksi takdirde

22 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý onu batýrmakla cezalandýrýr. Krize tüm sanayi ve bankacýlýk alemi bulaþtýðýna göre, baþbakanýn mantýðýndan hareketle tüm bankacý ve yöneticiler tabakasý toplu olarak baþarýsýz kalmýþtýr. Ve kapitalist ülkelerin çoðu dünya ekonomik ve mali kriziyle karþýlaþtýklarý için bu bankacý ve yöneticilerin böylesine pervasýzca davranmalarýndan, menejerlerin kendi kâr hýrslarý doðrultusunda istedikleri gibi hareket etmelerine imkan verenleri, yani burjuva hükümetlerinin çoðunluðunu sorumlu tutmak gerekmez mi? Öyleyse baþbakanýn bu yüzeysel sebep arayýþlarý aslýnda istenmeden de olsa, egemenlere ve onlarýn hükümetlerdeki, sanayi ve banka tekellerindeki en üst yetkililerine vurulmuþ þiddetli bir tokattýr. SPD'li Federal Maliye Bakaný Peer Steinbrück, dünya ekonomik ve mali krizi fiyaskosu nedeninin fon yöneticilerinin spekülatif dizginsizliði olduðunu söylüyor. Gerçek þu ki kocaman bir spekülasyon balonunun patlamasý bir dünya mali krizini baþlatmýþ; bu ise dünya ekonomik krizine yol açmýþtýr. O halde dünya ekonomik ve mali krizinin asýl nedeni spekülasyon muydu? Karl Marx daha 850 yýlýnda spekülasyon ile ekonomik kriz arasýndaki temel baðlantýya þöyle dikkat çekiyordu: Spekülasyon, düzenli olarak aþýrý üretim tam hýz kazandýðý dönemlerde ortaya çýkar. Aþýrý üretim için supap gibi geçici çýkýþ kanallarý saðlarken, ayný zamanda krizin patlak vermesini hýzlandýrýr ve þiddetini büyütür. Krizin kendisi, önce spekülasyon alanýnda patlak verir, ancak bir süre sonra üretimi de pençesine alýr. Bu yüzden görü- www.tagesschau.de, 6.09.2008

2008 dünya ekonomik krizinin sebeplerine iliþkin tartýþmalar 23 nürde, krizin nedeninin aþýrý üretim deðil, onun bir amaresi olan aþýrý spekülasyon olduðu sanýlýr. Die Linke partisinin iki baþkanýndan biri ve geçen onyýllarda sol sosyal-demokratlarýn reform politikasýnýn ileri gelen temsilcisi olan Oskar Lafontaine e göre ise, hükümetin neo-liberalizme olan körü körüne inancý... 2 bugünkü krize neden olmuþ(tur). Elbette kamu sektö- rüne karþý özel sektöre öncelik temel ilkesiyle neo-liberalizm uluslararasý üretimin yeniden örgütlenmesinde kapitalizme kýlavuzluk etmiþtir. Fakat neo-liberalizmin dalga dalga uygulamaya soktuðu yöntemler tsunami gibi öylesine büyük sorunlar yaratmýþ ve dolayýsýyla devletin kriz yönetimi iþletme ve borsa alemine artýk o kadar aktif bir biçimde müdahale etmektedir ki, tüm neo-liberalist þakþakçýlarýn þaþkýnlýktan nefeslerinin kesilmiþ olmasý gerek. Peki neo-liberalizmin yüce ilkelerinin hatipleri nerede? En kötü geliþimi engellemeye çalýþan itfaiye olarak kollarý sývayan devletten baþka ortalýkta kimse yok! Devletin ekonomiye, azami kâr elde etmeye yönelik kapsamlý müdahalesi, iþlerliðinden zerre kadar bir þey kaybetmiþ midir? Bunu zannetmek safdillilik deðilse, kitleleri aldatmayý amaçlayan bir art niyettir. Alman devleti Commerzbank hisselerinin yüzde 25'ini satýn aldýktan hemen sonra denetim kuruluna tayin edilen iþgüzar temsilcileri, bankanýn iþ politikasýna kesinlikle nüfuz etmeye çalýþmayacaklarýný açýkladýlar. Die Linke partisi Avrupa parlamentosu milletvekili Sahra Wagenknecht e göre ise, ekonomiyi yola getirme- 2 Marx/Engels, Eserler, 7. cilt, s.42 Alman parlamentosunda 26..2008 tarihinde yaptýðý konuþma

24 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý nin en kýsa yolu,... kuþkusuz gelir ve servetlerin köklü biçimde yukarýdan aþaðýya doðru yeniden bölüþtürülmesi- dir. O zaman talep sorunu kendiliðinden çözülür. Die Linke partisinin bu göstermelik marksisti, burjuva üniversitelerinde gördüðü siyaset bilim öðrenimi esnasýnda marksist olmayan teorilerden fazlasýyla etkilenmiþtir anlaþýlan; iþte Friedrich Engels böylesi teorileri Eugen Dühring le giriþtiði tartýþmalarda daha 878 yýlýnda tamamen çürütmüþtür: Kitlelerin eksik tüketimi, sömürüye dayanan bütün toplum biçimlerinin, yani kapitalist toplumun da zorunlu bir koþuludur; ama bu durum, sadece kapitalist üretim biçiminde krizlere yol açar. Buna göre, eksik üretim de krizlerin bir önkoþuludur ve krizlerde çoktandýr bilinen bir rol oynar; ama bize krizlerin bugünkü ortaya çýkýþýnýn nedenlerini açýklamadýðý gibi, geçmiþteki yokluðunun nedenlerini de açýklamaz. 2 Wagenknecht hanýmefendinin teorisi, ekonomik açýdan da saçmadýr; çünkü bireysel tüketim, geçtiðimiz yýllardaki ekonomik büyümenin çýkýþ ve iniþlerini belirleyen önemli etkenlerden biri deðildi. Ekonomik geliþme her þeyden önce yatýrým mallarý ihracatýnýn muazzam ölçüde yükselmesinden kaynaklanmýþtýr; yurt içi bireysel tüketim ise büyük çapta durgun kalmýþ ya da gerilemiþtir. Fakat dünya ekonomik krizinin patlak vermesiyle bireysel tüketim baþlangýçta fazla gerilemedi. Baþlangýçta çöküþ gösteren sektör, dünya çapýndaki üretim mallarý ve hammadde pazarlarýdýr. 2 junge Welt gazetesi, 07./08.02.2009 Marx/Engels, Eserler, 20. cilt, s.266

2008 dünya ekonomik krizinin sebeplerine iliþkin tartýþmalar 25 Sömürüsüz ve krizsiz kapitalizm hayali iþte reformist solcularýn irrasyonel satýn alým gücü teorisinin idealist özü budur. Bu teorinin burjuvalarýn ortaya koyduklarý daha açýk karþýlýðý, Opel/GM þirketinin Avrupa baþkaný Carl Peter Forster gibi tekel yöneticilerinin görüþleridir; buna göre krizi ya engelleme ya da atlatma yolu, iþletmelerdeki fazla kapasiteyi azaltmaktan ya da engellemekten geçiyormuþ. Forster ýn fazla kapasiteyi azaltma istemi demagojidir; çünkü bu birikimsiz ve rekabetsiz bir kapitalizm uydurmasý demektir. Bir holding þefinin böyle konuþmasýnýn arkasýndaki niyet kolay anlaþýlabilir; zira bununla sözde bilimsel olarak iþyerlerinin kitlesel çapta yok edilmesi, iþletmelerin kapatýlmasý ve iþten çýkarýlmalar haklý gösterilmeye çalýþýlýyor. Þu anki dünya ekonomik krizinin sebeplerine iliþkin bütün burjuva ve küçük-burjuva teoriler, empirist ya da 2 eklektik bir yöntem kullanýrlar. Marksizm-leninizmin kriz teorisinin bütününden sadece þu veya bu yanýný koparýp krizin þu veya bu görünümüne doðru uygularken, marksizm-leninizmin Ekonomi-politiðinin özünü ve kapsamlý içeriðini ya çarpýtýr ya da þiddetle reddederler. Kapitalistlerin ölçü ve sosyal sorumluluk tanýmayan tutumlarý, sýrf onlarýn kötü niyetlerinden kaynaklanmaz. Kapitalizmin var oluþu, onun sürekli sermaye biriktirmesine baðlýdýr. Bu zorunluluðun beraberinde Empirizm (deneycilik) = Bilginin yalnýzca duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanýlabileceðini öne süren, teorinin bilgide oynadýðý rolünü küçümseyen görüþ, çev. 2 Eklektizm (seçmecilik) = Farklý ve birbiriyle çeliþen düþünce sistemlerinin öðretilerin sistemsiz biçimde birleþtirilmesi.

26 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý getirdiði kötü ve iðrendirici davranýþlar sadece yan olgulardýr. Sermayenin büyümesi, esas olarak ödenmeyen artý-emeðe el konulmasý aracýlýðýyla ücretli emeðin sömürülmesine dayanýr. Rekabet yasasý kapitalistleri canlý emeðin üretkenliðini artýrýp onun yerine makina kullanmaya zorlar. Sermayenin organik bileþiminin bu yoldan büyümesi ücretlerden tasarrufa ve iþçilerin sömürülmesinin yoðunlaþmasýna yol açarken artý-emeðin toplamý da büyür. Ama bu durum, ayný zamanda daha fazla sermayenin makina yatýrýmý için kullanýlmasýný zorunlu kýlar. Sonuçta elde edilen kârýn kullanýlan sermayeye olan oraný azalýr. Kâr oranýnýn böylesine düþüþü eðilimini önlemek isteyen kapitalistler, kâr kütlesini artýrmak zorunda olduklarýndan üretimi genel çapta artýrýp, gittikçe daha fazla iþçiyi ücretli emeðe dahil eder ya da iþçilerin canlý emek sürelerini sürekli uzatýrlar. Bunu baþaramadýklarýnda, örneðin pazarlarýn durgunluðu nedeniyle sel gibi akan mallar satýlamazsa aþýrý üretim krizleri ve aþýrý sermaye üretiminin baþka belirtileri meydana gelir. Bu sürece kapitalizmin kriz yasasý adýný veren Karl Marx a göre kâr oranýnýn düþme eðilimi, kapitalist üretim sürecinin geliþmesi için tehlike oluþturur; bu düþme, nüfus fazlalýðýnýn yaný sýra aþýrý üretim, spekü- lasyon, krizler ve sermaye fazlalýðýný besleyip büyütür. Kim ki kapitalizmin krizlerini ortadan kaldýrmak istiyorsa, onun arazlarýyla uðraþýp kurcalamak yerine bizzat kapitalizmin kendisini ortadan kaldýrýp sosyalizmi kurmalýdýr! Karl Marx ýn görüþünün esasý Marx/Engels, Eserler, 25. cilt, s.252 a.b.ç., yaz.

2008 dünya ekonomik krizinin sebeplerine iliþkin tartýþmalar 27 buradaydý; iþte ne var ki, Linke partisinin teorisyenleri artýk buna sýrt çevirmiþtir. Uluslararasý üretimin yeniden örgütlenmesi süreci esnasýnda en büyük 500 süper-tekel kapitalist dünya pazarýný ve kapitalist dünya üretimini kendilerine tabi kýlmýþlardýr. Modern kapitalizmin ekonomik temel yasasý, artýk azami kârýn saðlama alýnmasý amacýyla dünya pazarýnda hakim bir konumun ele geçirilip savunulmasý olmuþtur. Bu yasanýn sonucu olarak en büyük 500 süpertekelin 994'te biriktirmiþ olduðu özsermaye 3,2 trilyon ABD Dolarýndan 2007 yýlýnda, trilyona ulaþmýþtýr. Bu tekeller resmi verilere göre bile ayný dönemdeki kârlarýný 282 milyar ABD Dolarýndan 593 milyar Dolara, yani altý kat artýrmýþlardýr. Bu geliþim ise sermayenin aþýrý birikiminin kronikleþmesine yol açmýþtýr; çünkü pazarlar sermayenin büyümesine ayak uyduramadýlar. Yani kendiliðinden gerçekleþen üretim ve yenidenüretim devresi çerçevesinde biriktirilen sermayeyi azami kâr getirecek biçimde kullanmanýn imkansýzlaþmasý kronikleþmiþtir. Üretkenliðin büyümesi ile kapitalistlerin onu insanlýðýn yararýna kullanma görevi karþýsýnda gösterdiði yeteneksizlik ya da ilgisizlik arasýnda bir uçurum vardýr; bu uçurum da emperyalist üretim tarzýnýn küflenmiþliði ve çürümüþlüðünün ne kadar büyük boyutlara ulaþtýðýnýn göstergesidir. Kapitalizm kolaylýkla yeni bölgelere yayýlabildiði, yani gittikçe daha çok ülkeyi kapitalist üretim tarzýna dahil ederek yeni pazarlar açma imkaný bulunduðu sürece kendisine özgü iç çeliþkilerin çözülmesini tekrar tekrar erteleyebilmiþti. Fakat bu tarihsel süreç genel olarak so-

28 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý na erme eðilimindedir; çünkü pazarýn her bir geniþlenmesi hemen üretim tarafýndan geride býrakýlmakta, eski dönemlerdeki sýnýrlý ulusal pazarlarda olduðu gibi, þimdi bütünleþen dünya pazarý da artýk sýnýrlarýna dayanmaktadýr. Biz Götterdämmerung über der Neuen Weltordnung kitabýnda emperyalizmin bu yeni aþamasýný özetle þöyle nitelendiriyorduk: Emperyalizm, aþamayacaðý göreli tarihi bir sýnýra dayanmýþtýr. Sermayenin aþýrý birikiminin kronikleþmesi, ileride kapitalist üretim tarzýný tümüyle etkileyecek olan bir dizi önemli geliþmelere neden olmuþtur: Birincisi, sermayenin aþýrý birikiminin kronikleþmesi, uluslararasý üretimin yeniden örgütlenmesi temelinde uluslararasý yapýsal bunalýmýn kronikleþmesine yol açmýþtýr. Üretim ve yeniden-üretim sürecinin iþleyebilmesi için gittikçe daha fazla sermayenin sürekli olarak imha edilmesi gerekir. Uluslararasý üretimin yeniden örgütlenmesinin bütün dönemi boyunca neo-liberalizmin, yani devletin iþletme politikalarýna karýþmamasý ilkesinin aðýr bastýðý kanýsý yaygýn bir yanýlgýdýr. Uluslar arasý üretimin yeniden örgütlenmesi süreci, hükümetlerin aralýksýz yürüttükleri kriz yönetimi olmadan tam anlamýyla gerçekleþemezdi. Kapitalist ve emperyalist hükümetlere, kendi yerli süper-tekellerinin hizmet acentalarý olmalarý rolü düþmüþ; hükümetlere, ya Götterdämmerung über der Neuen Weltordnung, s.576 (kitap yakýnda Türkçe olarak Küreselleþme Tanrýlarýnýn Günbatýmý baþlýðý altýnda yayýmlanacak, çev.)

2008 dünya ekonomik krizinin sebeplerine iliþkin tartýþmalar 29 süper-tekeller için elveriþli yatýrým ya da rekabet ortamýný finanse etme, ya hem kendi ülkesinde hem de uluslararasý düzeyde uygun yasa ve anlaþmalarý çýkartma ya da süper-tekellerin baþka ülkelere yayýlmasýna genel olarak destek verip, bu hizmetlerin masraflarýný kendi ülkelerindeki kitlelerinin sýrtýna yükleme görevi verilmiþtir. Tekelci sermayenin yeniden üretim sürecinde, devlet payýnýn artmasý ve sürekli sermaye imhasý yüklerinin toplumsallaþtýrýlmasý nesnel olarak uluslararasý çapta birikimin gittikçe toplumsallaþmasý süreci anlamýna gelmektedir. Bu süreç birleþik sosyalist dünya devletlerinin gerçekleþmesinin önemli maddi koþullarýndan biridir. Ýkincisi, dev gibi büyüyen spekülasyon, dünya ekonomisi üzerinde en geç uluslararasý üretimin yeniden örgütlenmesiyle birlikte belirleyici bir rol oynamaya baþlamýþtýr. Spekülasyon, azami kâr arayan sermaye deðerlendirilmesinin vazgeçilmez, yani genel öneme sahip bir parçasý olmuþtur. Spekülatif sermaye geçtiðimiz son yýllarda adeta göklere fýrlamýþtýr. Uluslar arasý mali sektör, üretime kýyasla yaklaþýk beþ kat daha hýzlý büyüdü. 2007 yýlýnda dünya çapýndaki mali sektörün hacmi yani tüm kredilerin, mali ürünlerin, döviz piyasalarýnýn toplamý v.s. 2,3 trilyon Euro yu bulmuþtu. Bu rakam gerçek dünya hasýlasýnýn 65 katýna denk düþtü. Sermayenin aþýrý birikiminin kronikleþmesinden dolayý sanayi sektörünün üretim ve yeniden üretim sü- DGB nin einblick dergisi 04/09 sayýsý

30 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý recinde azami kâr elde etme imkanlarý kýsýtlandýkça, uluslararasý tekeller, azami kârý baþka yollardan elde etmek amacýyla gittikçe artan miktarlarda fazla sermayeleriyle uluslararasý mali piyasalarda spekülasyon yapmaya çalýþmaktadýrlar. Bu geliþme, spekülasyon balonlarýnýn, periyodik olarak çýkan aþýrý üretim krizlerinin dýþýnda da düzenli tekrarlanan ve her zaman yýkýcý etkiler býrakacak biçimde patlamasýna neden olup her defa burjuva banka ve borsa alemini altüst eder. Ve bu durum, önemli ölçüde burjuva mali sisteminin genel istikrarsýzlýðýný artýrýr. ATTAC örgütünün küçük-burjuva kriz teorisyenleri ise spekülasyonun taþmasý nedenlerini bambaþka anlatýyorlar: Mali piyasalar kendisini diðer sektörden koparýp baðýmsýz geliþmeye baþlamýþtýr. Öyleyse spekülatif ser- maye, artý-deðerin ve kâr kütlesinin kaynaðý olan reel üretimden kopup baðýmsýzlaþmýþ; bu yüzden kabul edilebilir reel kapitalist ekonomi ile kabul edilemeyen spekülasyon arasýnda ayrým yapmak mümkünmüþ. Oysa spekülasyon balonunun patlamasýndan belli oluyor ki, spekülasyon, sermayenin reel aþýrý üretiminde kök salmýþ; bu aþýrý üretime akýntý kanallarý, soluk alma imkanlarý saðladýðý halde ondan uzun süre cezasýz [etki yapmaksýzýn - çev.] ayrýlmasý mümkün deðildir. Spekülasyon reel deðer artýþý üretmez; gelecekte gerçekleþeceði sanýlan kârlara peþinen el koyma anlamýna geliyor. Artýdeðer yalnýzca ücretli emeðin, yani canlý emek gücünün sömürülmesi yoluyla üretmek mümkündür. Dolayýsýyla 06.-08.03.2009 tarihinde düzenlenen Kapitalismus am Ende? konulu kongre hakkýndaki açýklama

2008 dünya ekonomik krizinin sebeplerine iliþkin tartýþmalar 3 spekülatif kâr, tamamýyla soyguncu kâr dýr; borsa spekülasyonunun çeþitli biçimleri aracýlýðýyla sermaye sahipleri arasýnda yeniden bölüþtürülmesinden baþka bir etkisi olamaz. Spekülasyon, artýk toplumun üretim, ticaret ve yaþam alanlarýnýn tümüne girmiþtir. Spekülasyonu büyütüp devam ettirmek, spekülasyon balonunun patlamasýný geciktirmek için piramit yapý ve çapraz hissedarlýklarla gitgide daha çok hayali sermaye biçimleri icat edildi. Gittikçe daha çok sanayi holdingi, spekülasyonlu iþlerden doðrudan çýkar saðlamak amacýyla bizzat banka açtýlar. Baþka bir spekülasyon biçimi de, spekülatif beklentilerden ötürü üretim alanýnda, sonradan üretilecek mallarýn satýlmasýyla gerçekleþtirilebilecek azami kârlarýn genellikle çok üzerinde olan aþýrý boyutlarda yatýrýmýn özendirilmesidir. Nitekim uluslararasý otomobil holdingleri, dünya ekonomik krizi baþ gösterdiðinde dünya çapýnda 39 milyon arabayý kapsayan bir kapasite fazlalýðýnýn bulunduðunu belirlediler. Spekülatif sermaye artýk sosyal hizmetler sisteminin ve yaþamýn kendisinin üretimi ve yeniden üretiminin tüm alanlarýna hakim olmuþtur. Aralarýnda buðday, pirinç, su, saðlýk, eðitim ve öðrenim, enerji, sosyal sigortalar vs. olmak üzere en temel hayati gereksinimleri karþýlayan ürün ve hizmetler, spekülasyona tabi olmuþtur. Spekülatif sermayenin 2007/2008 döneminde bir süre hammadde ve gýda sektöründe yoðunlaþmasý, fiyatlarý dünya çapýnda öylesine yukarý fýrlattý ki emperyalizm tarafýndan sömürülen ülkelerin en yoksul tabakalarý söz konusu gýda maddelerini satýn alamaz duruma

32 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý düþtüler. 2008'in ilkbaharýnda ülkede, iki üç milyon kiþinin katýldýðý açlýk isyanlarý patlak verdi. Üçüncüsü, kapitalist dünya ekonomisinin krize yatkýnlýðýnýn artmasý, kendisini özellikle kriz devrelerinin kýsalmasý ve kriz süresinin ya da kriz sonrasý gerileme döneminin uzamasý eðilimlerinde göstermektedir. Örneðin eskide 0 yýl olan kriz devresi, 200-2003 yýllarýndaki dünya ekonomik krizinden bu yana 7,5 yýla düþtü. (bkz. ABD, Japonya ve Almanya da 980-990, 990-2000 ve 2000-2008 kriz devrelerinde gerçekleþen sanayi üretimi ve Gayri Safi Yurt Ýçi Hasýla ya iliþkin tablolar). Dördüncüsü, genel kriz yönetimi devletin öncelikli ekonomik görevleri haline gelmektedir. Oysa orta vade bakýmýndan, þimdiye kadar alýnan tedbirlerin hepsi barut fýçýsýdýr! Bankalara ve holdinglere verilen milyarca Euroluk koruma þemsiyeleri devletlerin borçlanmasýný göklere fýrlatmaktadýr. Kapitalist mantýða göre bu yeni borçlarýn geri ödenmesinin tek yolu, tekrar emekçilerden alýp tekellere verme politikasýdýr. Bu politika sosyal kazanýmlarýn tümünü çürütecektir. Burjuva çevrelerde tekrar tekrar Hartz IV tarifesinin çok yüksek olduðu üzerine tartýþýlmaktadýr. Tekellere hediye olarak verilen kýsa çalýþma ödenekleri, Federal Ýþ ve Ýþçi Bulma Kurumunun rezervlerini bitirecek, brüt ücretler toplamýnýn azalmasý, emekli aylýklarýnýn düþürülmesine yol açacaktýr. Sosyal sigorta sistemleri kitlesel iþsizliðin sýçra-

2008 dünya ekonomik krizinin sebeplerine iliþkin tartýþmalar 33

34 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý

2008 dünya ekonomik krizinin sebeplerine iliþkin tartýþmalar 35

36 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý malý artmasý sonucu çökecektýr. Þu anki kriz, sadece daha kapsamlý, daha derin yeni krizlere temel atma pahasýna atlatýlabilir. Oysa devletin kriz yönetiminin bizzat kendisi de spekülatiftir; devletin bankalar ve holdinglere verdiði kapsamlý kefalet ve teminatlarýn hiç olmazsa kayýplara karýþmamasýna oynanmaktadýr. Beþincisi, yaþadýðýmýz dünya ekonomik ve mali krizin kapitalizm tarihinde eþsiz boyutlara sahiptir. Bu krizde sermayenin aþýrý birikiminin bu etkenleri doruk noktasýna ulaþýp, alýþýlagelen dünya para sistemi ve borsalarýnýn iç yapýsýnýn ve küresel üretim ve yeniden üretim sürecinin büyük çapta çökmesine kadar devam edecektir. Devletlerin kriz yönetimi, emperyalist dünya ekonomisinin krize genel yatkýnlýðýný, devlet bütçelerine aktarýp, devletin genel iflasý tehlikesini kronikleþtirir. Kriz yönetiminin dünya çapýnda koordine edilmesi MLPD, Götterdämmerung über der neuen Weltordnung kitabýnda þu tespitte bulunmuþtu: Dünyanýn esas üç ekonomik gücü ABD, Japonya ve AB nin ortaklaþa ve uluslararasý çapta koordineli hareket etmeleri emperyalistler arasý rekabet yüzünden þimdiye kadar gerçekleþemedi. 5 Kasým 2008'de Washington da alelacele düzenle- Götterdämmerung über der neuen Weltordnung, s.462

Kriz yönetiminin dünya çapýnda koordine edilmesi 37 nen G 20 ülkelerinin devlet baþkanlarý ve baþbakanlarýyla tarihi dünya mali zirvesi nde bir araya geldiler. Elbette bunun olaðanüstü nedenleri olmalýydý! Evet, uluslar arasý mali-sermaye, emperyalist dünya banka ve borsa sisteminin ve global çapta örgütlenen kapitalist üretimin, dünya mali krizinin olaðanüstü boyutlarý ve onun dünya ekonomik kriziyle etkileþmesi yüzünden çökebileceði endiþesine kapýlmýþtý. Ayrýca sýnýf mücadelesinin geniþ çapta kitle grevlerine, kargaþalara, isyanlara ve devrimci krizlere kadar yükselebileceði korkusu arttý. Bu zirvede, 929'dan 932'ye kadar süren dünya ekonomik krizinde genelde krizi azaltýcý önlemlerin alýnmamasý göz önüne alýndýðýnda, bu kez, kriz yönetiminin dünya çapýnda koordine edilmesi kararlaþtýrýldý. Kriz yönetimi için gerekli para hacmi, dünya hasýlasýnýn en az yüzde 4'ünü bulacaktý. Hükümetlerin düzenleyeceði kurtarma yaptýrýmlarý yardýmýyla dünya mali sisteminin direkleri olan büyük bankalarýn ve onlarla birlikte sistemin bizzat kendisinin de çökmesi engellenecekti. Merkez bankalarý ve emperyalist devletler zaten dünya çaplý para dolanýmýna daha zirveden önce trilyonlarca Dolar pompalamýþlardý. Kredi pazarlarýný yine canlandýrmak için uluslararasý düzeyde ayarlanan faiz indirimleri uygulanacaktý. Rusya, sosyal-emperyalist Çin ve aralarýnda Brezilya ve Hindistan olmak üzere yükselen en önemli sanayileþen ülkeler de görüþmelere çaðrýldý. Yani söz konusu zirvede toplam dünya hasýlasýnýn yüzde 90'ýný gerçekleþtiren 20 ülkenin hükümetleri bir araya gelmiþti. Alman Sanayicileri Birliði BDI, Washington ve Londra zirvelerini deðerlendirirken özellikle koruyucu yaptýrým-

38 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý lara karþý çýkýlmasýný ve ticaret ve yatýrým için serbest pazarlarýn güvenceye alýnmasý ve riskli spekülatif iþ- lerde özsermaye payýnýn yükseltilmesine iliþkin standartlarýn saptanmasý talebine dikkat çekiyordu. Görüldüðü gibi, egemen mali-sermaye için en önemli konu, azami kâr getiren ekonomik yapýnýn kriz koþullarý altýnda da sürdürülmesiydi. Bu zirve çerçevesinde emperyalistler arasý çeliþkilerin bir süre arka plana itilmesi, sadece her ülkenin kendi banka ve sanayi holdinglerine ödeyeceði kocaman destekleme programlarýnýn özendirilmesi için deðil, bunun ayný zamanda siyasi ve dünya görüþüne iliþkin nedenleri de vardý. Ýlk G 20 zirvesi, her þeyden önce, kitlelerin oldukça örselenmiþ kapitalist mali ve ekonomik sistemine karþý duyduklarý yaygýn güvensizliði sakinleþtirmeye yönelikti. Bu hedef, dünya mali zirvesinin 2 Nisan 2009 tarihinde Londra da devamýnda belirginleþti. Bu ikinci zirvede Uluslararasý Para Fonu, Dünya Bankasý ve ihracatlarýn saðlama alýnmasý kefaletleri için bu sefer, trilyon ABD Dolarý daha hazýr bulundurma kararý, her þeyden önce devrimci bunalýmlarýn patlak vermesini engellemeye yönelikti. Thüringen eyaletinde çýkan Freies Wort gazetesinin 03.04.2009 tarihli sayýsýnda, emperyalist hükümetleri bu önlemlere zorlayan korkular haklý olarak þöyle deðerlendiriliyordu: En azýnda, siyasi karýþýklýklarýn patlak vermesi ve buna baðlý olarak dünya ekonomik krizinin tehlikeli geliþmelere yol açmasý ihtimalinin en büyük olduðu bölgelerin BDI, Weltfinanzgipfel: Zusammenfassung und erste BDI-Bewertung, 8..2008

Kriz yönetiminin dünya çapýnda koordine edilmesi 39 istikrara kavuþmasýna yardýmcý olunacaktýr. Ne var ki, dünya mali zirvesine katýlanlar, aralarýndaki birliði ne kadar gösteriþlice sergilemeye çalýþtýysalar da, arka planda kýran kýrana kavga ediyorlar. Sadece G 8'ler grubunun G 20'lere geniþletilmesi dahi, emperyalist ülkelerin oldukça dengesiz geliþtiðini göstermektedir. Geliþmenin en önemli belirtileri, ABD emperyalizmi ve Japonya emperyalizminin zayýflamasý, AB, Rusya ve Çin gibi ana rakip emperyalistlerin, bir de Hindistan ve Brezilya gibi ilerlemeye çalýþan devletlerin güç kazanmasýdýr. Çin, ABD Dolarýnýn dünya çapýnda egemen kilit para birimi olmasýný açýk bir biçimde tartýþma konusu ediyor. Alman hükümeti ve Almanya daki tekelci dernekleri, hedefin krizden muzaffer olarak çýkmak olduðunu ilan ediyorlar. Emperyalist hükümetlerin uygulamaya soktuklarý eþi görülmedik konjonktür teþvik programlarý beþ trilyon ABD Dolarýna vararak dünya tarihinde eþsiz olan boyutlara kavuþmuþtur. Bu programlarýn esas görevi, dünya ekonomik krizinde kendi ülkelerinde yerleþik olan uluslararasý tekellerin rekabet gücünü geliþtirmek, bir de sýnýf çeliþkilerini hafifletmektir. Merkel/Steinmeier hükümetinin çýkardýðý ve hacmi 80 milyar Euro bulan iki konjonktür teþvik programý oldukça yetersiz görünüyor. Hükümet, Almanya nýn uluslararasý tekellerinin ihracat oranlarýnýn son derece yüksek olduðunu, dolayýsýyla teþvik yaptýrýmlarýnýn konjonktür üzerinde býrakabileceði etkinin de çok kýsýtlý olduðunu iyi biliyor. Fakat Alman tekelleri, büyük sanayi

40 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý Opel iºçilerinin 2004 yýlýnda yürüttükleri grev, geniº çaplý iºçi atýlýmýna geçiºi baºlatmýºtýr. iþletm elerinde iþçi atýlým ýna geçiþin devam ýný engellem ek istedikleri için, özenle uyguladýklarý toplum sal küçük-burjuva düþünce tarzý sistem i yardým ýyla egem enliklerini sürdürm e yöntem ine çok önem verm ektedirler. Bu yüzden toplu iþten çýkarýlm alara m üm kün m ertebe baþ vurm am ak için önce en çok 2 ay ödenen kýsa m esai parasý 24 aya kadar uzatýlm asýnýn ve kýsa m esai süresinin altý ayý geçm esi durum unda iþverenin sosyal sigorta prim i payýnýn devlet tarafýndan karþýlanm asýnýn finansm anýný hüküm et üstlendi. Ayrýca kitleler için vergi indirim leri saðlandý, çocuk parasý artýrýldý, iþe gidiþ geliþ

Kriz yönetiminin dünya çapýnda koordine edilmesi 4 masraflarýna vergi indirimi uygulandý, hastalýk sigortasý primleri düþürüldü ve emekli maaþlarýna normalýn üzerinde bir zam verildi. Fakat kitleler için yapýlan ve etkili olmaktan çok sýrf simgesel kalan iyileþtirmelerin tümü, krizin oldukça kýsa süreceði, bu iyileþtirmelerle kolay atlatýlabileceði varsayýmýna dayanmaktadýr. Özellikle kiralýk ve süreli iþ sözleþmesiyle çalýþtýrýlan iþçiler çýkarýldýysalar da ilk etapta kadrolu iþgücüne karþý toplu çýkarmalar uygulanmadý. Fakat Alman hükümetinin Nisan 2009'da düzenlediði ikinci kriz zirvesinden sonra durum deðiþti; bu zirvede Aralýk 2008'de yapýlan öngörüler büyük ölçüde deðiþtirilip, dünya ekonomik ve mali krizinin daha da derinleþeceði kabul edildi. Hükümet artýk üretim hacminin tekrar kriz öncesi düzeye ulaþmasýnýn ancak 202 yýlýnda gerçekleþeceðini tahmin ediyor. Yani tekeller artýk yaþadýðýmýz durum geçici zannýndan vaz geçip, üretim kapasitelerini derin etki býrakan ölçüde azaltmak niyetindeler; yani iþçileri toplu halde iþten çýkaracak, iþletmeleri kapatacaklardýr. Fakat devlet kriz yönetimi yoluyla destekleyici önlem almak ve mali kaynaklar saðlamakla kalmamýþ; bizzat kendisi daha yoðun biçimde toplum üzerindeki ulusal kapitalist rolünü oynamaya baþlamýþtýr. Nitekim devlet banka sistemine ve tekelci sanayinin kriz yönetimine bizzat kendisi müdahale etti. Bankalarýn bu yoldan kamulaþtýrýlmasýný tekelci mülkiyetin halkýn eline verilmesi olarak görmek safdilliliktir. Bankalarýn kamulaþtýrýlmasýnýn amacý, spekülasyonun yol açtýðý zararlarýn ve sermaye imhasýný toplumsallaþtýrmanýn örgüt-

42 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý lenmesi ve bu yükün tüm toplumun sýrtýna yüklenmesidir. Krizle sarsýlan bankalarýn yine azami kâr getiren bir faaliyet gösterebileceði anda devlet, ekonomideki iþtiraklerini tekrar adým adým elden çýkaracak, milyarlýk kârlarýn özel sermaye tarafýndan mal edinilmesini saðlayacaktýr. Fakat emperyalist dünya ekonomisinin krize yatkýnlýðýnýn artmasý yüzünden devletin kriz yönetiminin onun ekonomik alandaki faaliyetlerinin en önemli bir görevi olarak kalacaðýný hesaba katmak gerekir. Bu süreç, sosyalizmin en önemli maddi temellerinden biri olduðu gibi, özel sektör ekonomisinin yetersizliðini ve yarattýðý anarþiyi gözle görülür þekilde ortaya sermektedir. Bu durum, kapitalizmin bertaraf edilip, tüm insanlýk yararýna sosyalizmin gerçekleþtirilmesi gereðini bar bar baðýrmaktadýr. Bunu yapmanýn hem gerekli hem mümkün olduðuna dikkat çeken Lenin, sosyalizmin devlet kapitalizmine dayalý tekelin aþýlmasýna doðru atýlan ilk adýmdan baþka bir þey olmadýðýný, baþka bir deyiþle, sosyalizm, tüm halkýn yararýna kullanýlan ve bundan dolayý artýk kapitalist tekel olmaktan çýkmýþ devlet kapitalizmine dayalý tekelden baþka bir þey olmadýðýný yazýyordu. Ulus-devletlerin acilen birer üst düzey kriz yönetimi kurumu konumuna geçirilmesi, dünya çapýnda tüm ülkelerin bütçelerini altüst etmeye baþlamýþtýr. ABD nin 3,4 trilyon ABD Dolarýný kapsayan 2009 yýlý bütçesinden,8 trilyonunu, yani yarýsýndan fazlasýnýn finansmanýný yeni borçlanma yoluyla saðlayacak. Böylece kâr hýrsý doymak bilmeyen uluslararasý borsa kumarbazlarýna Lenin, Eserler, 25. cilt, s.369

Kriz yönetiminin dünya çapýnda koordine edilmesi 43 spekülasyon yapmak için hakikaten açýk çek verilmiþ, daha þiddetli ve kapsamlý yeni mali krizler için temel atýlmýþtýr. Çünkü devlet borçlarýnýn sýçramalý olarak artmasý, bankalar için þarýl þarýl akan bir kâr kaynaðý iken, devletin bu borçlarý finanse etmesi için vergileri yükseltmek, kitlelere saðlanan ödenek ve hizmetleri daha da kýsmak ya da borçlarýnýn deðerini düþürmek amacýyla enflasyonu hýzlandýrmaktan baþka bir yol kalmaz. Bu durumu, derecelendirme þirketleri ve hedge fonlar üze- rindeki kamu denetimi ve dünya çapýnda geliþtirilecek sözümona erken uyarý sistemi konularýna iliþkin dünya mali zirvesinde uygulanmasý duyurulan reformlar da deðiþtiremeyecek. Devletlerin böylesi yaptýrýmlarý krizi devlet bütçesine aktarýp er ya da geç bazý ulus-devletlerde devlet iflasýna yol açacaktýr. Die Linke partisinde, devlet bütçesinin sýrtýndan mali-sermayeye eþi görülmedik boyutlu sübvansiyonlarýn verilmesi karþýsýnda büyük bir öfkelenme yerine, parti yönetiminin kulaða radikal gelen laflarla devletin kriz programlarýnýn hazýrlanmasýna katýlma, bu programlarý daha da geniþletme teklifinde bile bulunduðunu izliyoruz. Oskar Lafontaine, devletin bankalar ve holdinglerin yararýna 580 milyar Euroluk sübvansiyon programlarýna iliþkin olarak daha fazla gaza basma parolasýyla kendisini parlamentoda þöyle savunuyordu: Mali piyasalar sistemini þu anda yapýldýðý gibi der- Hedge fonlar = Sahiplerine borsa endekslerinin geliþmesine baðlý olmayan kâr garantileyen, bunun için son derece riskli ve spekülatif yatýrým ve satýþlar ile finanse edilen fonlar, çev.

44 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý hal rayýna oturtmaktan baþka çaremiz yok zaten. Uluslararasý mali piyasalarýn kontrolden çýkýp çökmesini durdurmaktan baþka devletlerin kriz programlarýný rayýna oturttuklarý pek fazla þey olmadýðý gibi, dünya ekonomik ve mali krizinin sürekli derinleþtiðine tanýk oluyoruz. Almanya da egemenler,,5 milyon iþçiyi geçici olarak kýsa mesai çalýþtýrdýktan, özellikle kiralýk ve süreli iþ sözleþmesiyle çalýþtýrýlan 500.000 iþçiyi de çýkardýktan sonra artýk kapsamlý toplu çýkarmalarý rayýna oturtmaya hazýrlanmaktadýrlar. Krizin yavaþlamasýndan sonra da (200-2003 dünya ekonomik krizinden sonra dünya çapýnda yaþanýlandan farklý olarak) ekonominin öyle hemen canlanmasý ya da yükselmesi pek beklenemez. Krizi, canlanma deðil geri- 2 leme evresi izleyecektir; Willi Dickhut bu evreyi þöyle tanýmlýyordu: Gerileme, krizin býraktýðý etkileri tamamlar. En önemli belirtisi sanayi üretimindeki durgunluktur. Bu evrede kapitalistler krizden çýkýþýn yolunu üretim masraflarýnýn düþürülmesinde ararlar. 3 Bu geliþme büyük olasýlýkla uluslararasý iþçi sýnýfýnýn sömürülmesinin günümüze dek yaþanmamýþ boyutlarda artýrýlmasýna neden olacaktýr. Geçtiðimiz son dünya ekonomik krizinde en büyük 500 süper-tekel, kriz evresinin sonunda her çalýþan baþýna, resmi verilere göre, elde ettikleri kârlarý muazzam miktarlarda artýrdýlar: Kiþi baþý http://www.linksfraktion.de, 5.0.2008 2 MLPD'nin fikir öncüsü ve kurucularýndan biri; uzun süre MLPD nin teorik organýnýn yayýn kurulu baþkanýydý; 992 yýlýnda öldü. 3 Krisen und Klassenkampf, Revolutionärer Weg 23, s.89

Kriz yönetiminin dünya çapýnda koordine edilmesi 45 2002 yýlýnda 287 ABD Dolarý olan bu kârlar, 2004 yýlýnda 5.926 Dolara ve 2004 yýlýnda ise 9.383 Dolara yükselmiþti. Almanya da düþük istihdamlýlar sayýsýnýn 2003 ve 2004 yýllarýnda yüzde 66'lýk bir artýþla 4, milyondan 6,8 milyona çýktýðýný, en düþük ücretle aðýr koþullar altýnda çalýþan kiralýk iþçi sayýsýnýn iki üç sene içerisinde 800.000'e kadar fýrladýðý, ücretlerin genel çapta ve sistematik olarak düþürüldüðünü ve ücret ortalamasýnýn 993 yýlýndaki düzeyin altýna kadar indiðini hatýrlayalým. Agenda 200 ve Hartz IV yasalarý ile bu geliþimin hukuki çerçevesi saðlanmýþtýr. Devletin müdahalesi ki Die Linke partisi bunu devletin denetimi diye tanýmlayacak kapitalist dünya ekonomik ve mali sisteminin özüne iliþkin fazla bir deðiþiklik getirmedi; sadece kriz belirtileri çýktýðýnda faaliyete geçecek olan ve tek tek devletlere baðlý veya devletler arasý bir dizi kuruluþlar kuruldu. Hele þu toplumsal ilerleyiþe bak... Günümüzde kimse, dünya ekonomik ve mali krizi ve onu izleyen gerilemenin ne kadar süreceðini söyleyemez. Þimdiye kadar gözüken tüm belirtiler gerilemenin geçtiðimiz son dünya ekonomik krizinden daha da keskin olacaðý izlenimini vermektedir. Kriz sonrasý evre, sýnýf çeliþkilerinin keskinleþmesi ve açýk siyasi bunalýmýn patlak vermesi için uygun ortamý yaratan bir evredir. Daha önceki krizlerin ayný noktaya geldiði 984, 993 ve 2004 yýllarýnda iþçi atýlýmýna geçiþte niteliksel sýçramalar yaþanmýþtý. Baþta Die Linke, ATTAC, çeþitli sendika liderleri ve troçkist güçler olmak üzere tüm küçük-burjuva solcular-

46 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý la ayný nakaratý söyleyen Alman Komünist Partisi DKP yönetim kurulu da, banka ve holdinglerin demokratik denetim altýnda kamu mülkiyeti altýna alýnmasý için yalvarýp yakarýyor. Yakarýþlarý galiba duyulmuþ oldu ki, Merkel/Steinmeier hükümeti bu arada, demokratik denetim temelinde mali-sermayeyle elele Commerzbank ve Hypo Real Estate kredi kuruluþlarýný aciz durumuna düþürmemek amacýyla kendi himayeleri altýna aldýlar. Ve bununla kalmadýlar tabi! Devlet, sýkýntý çeken bankalarýn yüz milyarlarca Euroyu kapsayan deðersiz spekülatif sermaye senetleri kamu mülkiyeti altýna alýp devlet tahvilleri olarak tekrar piyasalara çýkarýlabildiði Bad Bank larý ( kötü banka lar) da özendirdi. Hele bu tür yürekli kamulaþtýrma eyleminin topluma getirdiði ilerleyiþe bak! Artýk her banka kendi bilançolarýný olduðundan daha güzel göstererek, kendi borsa rayiçlerini yukarýya çekebiliyor. Spekülatif sermayenin yeniden artmasý için herhangi bir engel kalmadý artýk. Ne var ki DKP yönetim kurulu kamu solcularýna çaðýrarak, Aman öyle demek istemedik demokratik denetim ve anayasanýn mülkiyet sahiplerine koyduðu sorumlu davranma mecburiyeti henüz gerçekleþtirilmemiþtir! diye yalvarýp yakýnýyor. Peki böylesi bir denetimi tekellerin diktatörlüðü altýnda kim gerçekleþtirecek acaba? Ýþte DKP yönetim kurulunun kitlelerin sola eðilmesinden heveslenen hayali uçuþu, baþ aþaðý bir dalýþla tekellerin egemenliðinin geriletilmesi gibi eskiden beri bilinen revizyonist hayallerin bataklýðýna saplanýyor. Friedrich Engels, yaþasaydý elbette böyle- Erklärung des Sekretariats des Parteivorstands der DKP zur aktuellen Finanzkrise, Ekim 2008

Kriz yönetiminin dünya çapýnda koordine edilmesi 47 si hayalperestliklerden hoþlanmayacaktý; zira O, bunlarý daha 30 sene önce çok iyi tanýmýþ, hiç bir kuþkuya yer býrakmayacak þekilde söyle eleþtirmiþti: Biçimi ne olursa olsun, modern devlet, özünde kapitalist bir makinadýr, kapitalistlerin devletidir, düþünsel olarak ulusal kapitalisttir. Üretici güçleri kendi mülkiyetine almada ne kadar ilerlerse o kadar çok gerçek ulusal kapitalist olur, o kadar çok vatandaþý sömürür. Ýþçiler, ücretli iþçi, proleter olarak kalýrlar. Sermaye iliþkisi ortadan kaldýrýlmýþ deðil, dahasý, doruða çýkartýlmýþtýr. Tekelci devlet kapitalizminde, tekeller artýk devleti tamamýyla kendi egemenliklerine tabi kýlmakla, kendi organlarýný devlet aygýtý organlarýyla kaynaþtýrmakla, ekonomik ve siyasi egemenliklerini tüm toplum üzerinde kurmakla yetinmiyorlar. Kapitalist sistem uluslararasý üretimin yeniden örgütlenmesinden dolayý krize yatkýn olduðu için devlet gittikçe artan bir ölçüde dört dörtlük ulusal kapitalist konumuna dönüþmektedir. Devlet, tekellerin menejeri sýfatýyla krizle çalkalanan malisermayenin egemenliðini ödün vermeden sürdürmek amacýyla iþçi sýnýfýnýn ve geniþ kitlelerin sömürülüp ezilmesini taþkýnlýða varana kadar yoðunlaþtýrýr. Gittikçe karmaþýklaþan ve tümüyle uluslararasýlaþmýþ emperyalist ekonominin, baþ gösteren bu yeni durumda devletin yönelticiliðine daha çok ihtiyaç duymasý gözle görülür bir gerçektir. Bunu gerçekleþtirmek için nesnel açýdan ortak bir dünya devleti gereklidir. Oysa günümüz gerçekliðinde, uluslararasý tekeller diktatörlüðünün ekonomik güçlerini ve egemenliklerini sürdürebilmelerinin Marx/Engels, Eserler, 20. cilt, s.260

48 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý belirleyici birer dayanaðý olarak birbiriyle rekabet içinde olan ya da birbirleriyle baðýmlýlýk içinde bulunan ulusdevletler vardýr. Zaten uluslararasý mali-sermayenin egemenliði ve rekabetin en aþýrý noktasýna ulaþtýðý koþullar altýnda bundan baþka bir imkan da yoktur. Peki ortak bir dünya devleti nasýl bir niteliðe sahip olacaktý? Bu devlet, kapitalist üretim tarzýnýn yýkýcý güçlerini frenlenmeksizin etki býrakan, kitleleri günden güne daha da uçuruma sürükleyen, Angela Merkel, Frank- Walter Steinmeier, Josef Ackermann, Klaus Zumwinkel, Hartmut Mehdorn ve böylelerinin demokratik denetimi altýnda gerçekleþecek bir burjuva devleti mi olmalý? Yoksa spekülatörlerin soygunculuðuna, iþçi sýnýfýnýn bir avuç aþýrý zenginler tabakasý için yaðmalanmasýna dayanan bir ekonomik düzene son verecek bir devlet mi olmalý? Evet bu, toplumsal kaynaklarý bilinçlice planlayýp daðýtýmýný saðlayan, çaðdaþ üretici güçlerin tüm toplumun sürekli artan maddi ve kültürel gereksinimlerinin karþýlanmasý amacýyla kullanýlmasýný saðlayan bir devlet olacaktýr! Ýþçi sýnýfýnýn önderliði altýnda geniþ kitlelere gerçek demokrasi saðlayacak bir sosyalist devlet yani proletarya diktatörlüðü olacaktýr! Fakat böylesi bir devlete kavuþmak için tekellerin diktatörlüðünün devrim yoluyla ortadan kaldýrýlmasý gerekir; çünkü onlar ne kendi egemenliklerini kimseyle paylaþmaya rýza gösterecek ne de egemenliklerinden gönüllüce vazgeçeceklerdir.

Durumun dünya devrimci bunalýmýna dönüþmesi potansiyeli 49 Durumun dünya devrimci bunalýmýna dönüºmesi potansiyeli ve devrimci parti ve örgütlerin faaliyetlerini sýnýr aºýrý bir perspektifle koordine etme gerekliliði Almanya da 2009 Bir Mayýs yürüyüþleri öncesinde DGB þefi Michael Sommer toplumsal kargaþalarýn patlak verebileceði uyarýsýnda bulunuyordu. SPD nin Federal Cumhurbaþkaný adayý Gesine Schwan da Sommer in te- dirgin görüþüne katýlýnca þiddetli tartýþmalar alevlendi. Özellikle büyük koalisyon temsilcileri bunlara, toplum- 2 sal kargaþalar, sözünü edile edile de çýkarýlabilir diye- rek karþý çýktýlar. Oysa Obama nýn Ulusal Ýstihbarat Direktörlüðü þefi sýfatýyla ABD nin 6 gizli servis örgütünü koordine eden Dennis C. Blair de 2 Þubat 2009'da sunduðu yýllýk Dünya Tehdit Deðerlendirmesi Raporu nu özetleyerek, ABD emperyalizminin güvenliðini tehlikeye düþüren en önemli tehdidin artýk sözümona uluslararasý terörizmden deðil, dünya ekonomik krizi temelinde, baþta Avrupa da olmak üzere, devrimci iþçi mücadelelerinin patlak vermesinden kaynaklandýðýný belirtiyordu. Konuþmasýnda ABD nin kýsa vadede birincil güvenlik kaygýsý küresel ekonomik kriz ve onun jeopolitik etkileri olduðunu belirten Blair, bunun saldýrgan aþýrýlýklara yol açabileceðini söyledi. Net sözlerle Avrupa da 920'li ve 930'lu yýllarda yaþanan ekonomik kaosun siyasi 2 Süddeutsche Zeitung, 24.04.2009 Spiegel-online, 25.04.2009

50 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý alanda çok ciddi sonuçlar ortaya çýkardýðýný anýmsattýktan sonra, þu anda hükümet karþýtý gösteri yürüyüþlerinin en çok Avrupa ve eski Sovyetler Birliði ülkelerinde meydana geldiðine dikkat çekiyordu. Ýçinde bulunduðumuz dünya ekonomik ve mali krizi emperyalist dünya sisteminin tüm temel çeliþkilerini keskinleþtirmiþtir:! Krizin etkilerinden, yani iþsizlik, sömürünün keskinleþtirilmesi ve ücretlerin genelde düþürülmesinden en çok iþçi sýnýfý etkilenmektedir. Özellikle uluslar arasý sanayi proletaryasý uluslararasý süper-tekellere ve onlarýn hükümetlerine karþý sýnýf mücadelesini yürüterek dünya emperyalist sistemine karþý mücadelede önder rolünü üstlenmelidir.! Kadýnýn kurtuluþu mücadelesi, iþçi sýnýfýnýn sömürü ve baskýdan kurtuluþ mücadelesiyle birlikte geliþip, küçük-burjuva ara tabakalar kitlesini mücadeleye çekmektedir.! Kriz, iþçi gençliðine uygulanan özel sömürü ve baskýyý keskinleþtirip, onu isyana davet etmektedir. Gençlik kitlesi sýnýf mücadelesinde pratik öncü haline gelmelidir.! Ýklimin insanlýðý tehlikeye düþürebilen küresel afete doðru geliþmesine karþý yürütülen aktif direniþ, ülke sýnýrlarýný aþan boyutlarda geliþtirilmelidir.! Dünya ekonomik krizi, birbirine karþý nüfuz bölgelerini ve dünya pazarýný yeniden paylaþtýrma mücade- Dennis C. Blair, Annual Threat Assessment of the Intelligence Community for the Senate Select Committee on Intelligence, 2.02.2009

Durumun dünya devrimci bunalýmýna dönüþmesi potansiyeli 5 Fransýz ve Alman Continental iºçileri omuz omuza, Nisan 2009 lesi veren em peryalist ülkelerin ve uluslararasý süpertekellerin saldýrganlýðýný artýrm aktadýr. Bu nedenle genel savaþ tehlikesi artm akta, em peryalistler arasý savaþlarýn patlak verm esi tehlikesi baþ gösterm ektedir. Dünya barýþýný savunm a m ücadelesinden geniþ kitlelerin devrim cileþtirilm esi yönünde faydalanýlm alýdýr.! Bu çok ciddi geliþm eler, ekonom ik krizlerin kaçýnýlm azlýkla beraberinde getirdiði gizli siyasi bunalým larýn derinleþm esi ve açýk siyasi bunalým larýn patlak verm esi þeklinde özetlenebilir. Daha krizin ilk aylarýnda birçok Avrupa ülkesinde kit-

52 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý le mücadeleleri meydana geldi. Ýslanda, Belçika ve Letonya hükümetleri istifa etmek zorunda kaldýlar. Ýngiltere, Fransa, Ýtalya ve Macaristan da milyonlarca insanýn katýldýðý dev gösteriler ve genel grevler yaþandý. Dünya çapýnda kitlelerin genelde sola eðilimi gözlemlenmektedir. Bu eðilim Latin Amerika da, 2000 sonrasýndaki ülke sýnýrlarýný aþan devrimci kaynayýþýn yavaþlanmasýndan sonra bir dizi ilerici, bazen de anti-emperyalist hükümetlerin kurulmasýna neden olmuþtur. Nepal deki krallýk, devrimci yöntemlerle yýkýldýktan sonra þimdi ise yeni-demokratik devrim yolunda sosyalizme doðru nasýl ilerlemek gerektiðine dair geniþ ve kitlesel çapta tartýþmalar sürdürülmektedir. Dünya çapýnda kitlelerin gittikçe artan kesimlerinin sosyalizme sýcak bakmalarý eðilimi geliþmiþtir. Ne var ki sola eðilim, genelde kendisini geniþ kitlelerin kapitalizmin toplumsal iliþkilerini eleþtirmelerinde ve toplumsal alternatif aramalarýnda göstermekle kalýyor. Elbette bu, sol-reformist ve revizyonist hayallerden hiç te öyle kopmuþ deðildir. Ancak proleter sýnýf mücadelesinin geniþ çapta geliþtiði ve kitlelerin büyük kesiminin küçük-burjuva reformist ve küçük-burjuva revizyonist düþünce tarzýyla baþa çýkmasý ölçüsünde, sola eðilim devrimci güce dönüþebilir. Kitlesel çapta ekonomik ve siyasi mücadelelerin geliþmesi, devlet aygýtýyla açýk sýnýf çatýþmalarýnýn yürütülmesi ölçüsünde bu durumun dünya devrimci bunalýmýna dönüþmesi potansiyeli de yükselir. Almanya da CDU/CSU parlamento grubunun 6 Mayýs 2008 tarihinde Almanya ya Ýliþkin Güvenlik Stratejisi ile, sürekli göreli savaþ durumunun varlýðý baðlamýnda

Durumun dünya devrimci bunalýmýna dönüþmesi potansiyeli 53 hazýrlýklar yoðunlaþtýrýlmýþtýr. Ýç ve dýþ politikanýn kapsamlý ölçüde askerileþtirilmesi için ABD ninkine benzer bir Ulusal Güvenlik Konseyi kurulmuþtur. Bu kriz, kü- resel güvenlik için en büyük tehlike haline geldiði için, Federal Ýstihbarat Teþkilatý BND de bir kriz masasý oluþturuldu. Egemen güçler bir yandan sýnýf mücadelesinin geliþmesi üzerinde gerilimi düþüren bir etki býrakmak isterlerken, diðer yandan da iþçi sýnýfý mücadelesinin canlanmasýný hesaba katarak bu geliþmeye karþý devlet aygýtýnýn faþistleþtirilmesiyle hazýrlanmaktadýrlar. Bu baðlamda tekelci sermayenin neo-faþistlere karþý uyguladýðý taktik de deðiþmektedir. CDU lu Federal Ýçiþleri Bakaný Wolfgang Schäuble nin faþist örgütlerin yasaklanmasý dilekçesini reddetmesi, onlarý faaliyetlerini artýrmalarýna davetiye çýkarýp onlarýn devrimci iþçi hareketine karþý açýk terör saçan bir akýncý birim iþlevini görmelerini daha açýkça gözler önüne sermektedir. Mayýs 2009 tarihinde faþistler, Ýkinci Dünya Savaþýndan sonra ilk kez devlet aygýtýnýn müsamahasýyla saldýrýlarýný sendikal miting ve yürüyüþlere karþý yoðunlaþtýrmýþlardýr. Saldýrýlarýnýn doruk noktasý, Dortmund da yaþandý; 300 neo-faþist unsur oradaki yürüyüþü taþ ve patlayýcýlar atarak bastýlar. Böylesi derin toplumsal bunalýmlar her zaman iþçi hareketi içindeki oportünist ile devrimci akýmlar arasýndaki mücadelede kutuplaþmayý beraberinde getirir. Bu durumda iþçi ve halk hareketi içinde proleter ile küçük-burjuva düþünce tarzlarý arasýndaki mücadele ge- Bundesakademie für Sicherheitspolitik enstitüsü müdürü Kersten Lahl, NRZ, 08.05.2009

54 Burjuva ekonomi-politiðinin iflasý Sosyalizme Ýleri! Mayýs 2009, Manila, Filipinler liþir. Saðcý sendika yönetim i açýk bir sýnýf ihaneti ve sosyal-þovenizm çizgisini savunuyor. Milyonlarca iþçi ve büro çalýþaný kendi geleceði için endiþelenirken IG Metall sendikasý baþkaný Berthold H uber geleceðe iliþkin bir anlaþma ortaya atýp bununla iþçileri, krizde de kendi þirketlerinin yanýnda yer alm aya çaðýrm aktadýr. Ve m aden, kim ya ve enerji sendikasý IGBCE baþkaný Hubertus Schm oldt ise, toplu iþ sözleþm eli kazaným lardan feragat edilm esi yoluyla ücretlerin gönüllü olarak düþürülm esini bile teklif etm iþtir. Yaþadýðým ýz bu dünya ekonom ik ve m ali krizi devam ettikçe, sýnýf m ücadelesi daha da geliþerek devrim ci durum un olgunlaþm asý gerçekleþebilir; iþte devrimci proletaryanýn özellikle böylesi devrim ci durum larda oportü IG Metall sendikasýnýn 0.03.2009 gününde Schaeffler grubu Ýþyeri Ýþçi Genel Temsilciliði ile birlikte yayýnladýðý bildiriden