VAROLUŞÇULUK. Varoluşçuluk.Felsefesi..Nedir?



Benzer belgeler
Giorgio Colli, Felsefenin Doğuşu / Çev. Fisun Demir Dost Yayınları, Ankara, 2007, s. 94.

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

2006 Nüfus ve Konut Sayımı Kesin Sonuçları

Matematik Ve Felsefe

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

V. Descartes ve Kartezyen Felsefe

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT

FELSEFE BÖLÜMÜ LİSANS DERSLERİ İÇERİKLERİ I. ÖĞRETİM

GÖRSEL SANATLAR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI NIN GENEL AMAÇLARI

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi

Jean-Paul Sartre (tam adı: Jean-Paul Charles Aymard Sartre) (21 Haziran 1905, Paris - 15 Nisan 1980, Paris), Fransız yazar ve filozof.

Felsefece Düşünmenin Yolları

I. KİTAP: BATI FELSEFE GELENEĞİ: ÖĞRETİ VE KAVRAMLAR AÇISINDAN YAKLAŞIM FELSEFEYE GİRİŞ


İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ


İkinci Basımın Ön Sözü

DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ

EIS526-H02-1 GİRİŞİMCİLİK (EIS526) Yazar: Doç.Dr. Serkan BAYRAKTAR

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

BULANIK MANTIK VE SİSTEMLERİ BAHAR DÖNEMİ ÖDEV 1. Müslüm ÖZTÜRK Bilişim Teknolojileri Mühendisliği ABD Doktora Programı

Paha Biçilemez e Paha Biçmek Valorize the Invaluable

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

FELSEFE BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

Sosyal psikoloji bakış açısıyla İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Kurallara Uyma Durumunun İncelenmesi. Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

VAROLUŞÇU FELSEFENİN TÜRK DÜŞÜNCE HAYATINDAKİ YANSIMALARI THE REFLECTIONS OF EXISTENTIALIST PHILOSOPHY ON THE TURKISH THOUGHT LİFE

TC ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ RADYO TELEVİZYON VE SİNEMA ANABİLİM DALI VAROLUŞÇULUK VE YENİ KARA FİLM: DAVID LYNCH ÖRNEĞİ

Tarım alanlarının bölünmesi 50 bin kişiye sorulacak

MODERN MANTIK ARASINAVI (SOSYOLOJİ) ÇÖZÜMLERİ B GRUBU

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

İşyeri Temsilcileri Rehberi

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

YENİ BİR İSLAM MEDENİYETİ TASAVVURU İÇİN FELSEFEYİ ANADOLU DA YENİDEN YURTLANDIRMAK PROJESİ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N

KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER

Nesnellik. İdelerin Öznelliği

İsa Mesih elçilerini seçiyor

Yaşamımızdaki Referans,

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

Öğretmenlik Meslek Etiği. Test-1

ÖZGEÇMİŞ. Doçent / YÖK Üniversiteler Arası Kurul / Felsefe: Epistemoloji ve Etik / 2006

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

MÜSİAD Otomotiv Sektör Zirvesi. Kocaeli 18 Ekim 2014 Cumartesi

Yrd. Doç. Dr. Meral EKİCİ ŞAHİN Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi. Ceza Hukukunda Rıza

ZAMBAK 7.Sınıf Din Kültürü Konu Başlıkları

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ÇOCUĞUM OKULA BAŞLIYOOORRR

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15

fizik güncesi ALBERT EINSTEIN DAN 10 HAYAT DERSİ Haftalık E-bülten MARMARİS KAMPÜSÜ

Diğer Toplam Kredi ECTS Kredi 3/ Ders Dili

AHLAK GELİŞİMİ. Dr. Halise Kader ZENGİN. J. Piaget ve L. Kohlberg in Ahlak Gelişim Kuramları

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

MESLEK ETİĞİ KISA ÖZET KOLAYAOF

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

2005, yıl:1, sayı:4, ss de yayımlanmıştır.

EYLEMDE SORUMLULUK VE ÖZGÜRLÜK İLİŞKİSİ

YÜKSEK DENETİM DÜNYASINDAN HABERLER SAHTECİLİK VE YOLSUZLUKLA MÜCADELEDE SAYIŞTAYLARIN ROLÜ: ASOSAI 2012 FİLİPİNLER ÇALIŞTAYI

SOSYOLOJİSİ (İLH2008)

MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI

Pınar Yayınları'ndan Yeni Çıkan Kitaplar

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ KISIM FELSEFENİN AMAÇLARI VE DEĞERLERİ 7

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI

HEİDEGGER VE SARTRE FELSEFESİNDE KAYGI VE BULANTI KAVRAMLARININ ANALİZİ

Sürekli ve Kazançlı Büyüme.

BİLGİ KURAMINA GİRİŞ

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF

ald tanımı "hürriyet" kavramının bir tanımını yapmam tanım denemesine içindedir. Bu içinde, insan, birtakım * "-

3) Aşağıda verilen ifadelerden hangisi mayoz bölünmenin sebep olduğu faydalardan değildir?

Adnan Menderes Üniversitesi Bilgi Paketi. Dersin Verildiği Düzey Ön Lisans ( ) Lisans ( ) Yüksek Lisans( ) Doktora( )

MARMARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ETİK VE TASAVVUF -Felsefî Diyaloglar-

3984 sayılı kanunda şeref ve haysiyet

YASEMİN AKIŞ 1983 te İzmir Bornova da doğdu. Lisans eğitimini Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Felsefe bölümünde tamamladı. Varoluşçuluk çalışmalarına

DÜNYA CBS GÜNÜ 2015 ETKİNLİKLERİ COĞRAFİ BİLGİ TEKNOLOJİLERİ İLE AKILLI KENTLERE DOĞRU ZİRVESİ

AYRIK YAPILAR ARŞ. GÖR. SONGÜL KARAKUŞ- FIRAT ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ FAKÜLTESİ YAZILIM MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ, ELAZIĞ

AVCILIK. İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen ve bir faaliyettir.

ncü Bilgi İşleyen Makine Olarak Beyin Beyin 2005 Albert Long Hall, Boğazi

SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ (TAR222U)

THOMAS SATIŞ MOTİVASYONU & GÜÇLÜ İLETİŞİM EĞİTİMİ

Sizin Fikriniz Sizin Projeniz

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? IS IT PARENT LANGUAGE OR OR MOTHER TONGUE?

Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi Journal of Research in Education and Teaching Ağustos 2018 Cilt: 7 Sayı: 3 ISSN:

Dr. ÖMER ÇINAR İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi TÜKETİCİ HUKUKUNDA HAKSIZ ŞARTLAR

HUKUK VE HUKUK BİLİMİ ÜZERİNE


Zamanimizin neredeyse %90 ini kaplayan iletisim in en iyimser tahminle %1 i etkilesim dir. Niçin????

FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

Kazanım İfadeleri. Kendine değer veren insanların (aile-arkadaş vb.) yapıcı uyarılarına kayıtsız kalmaz.

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015

Transkript:

VAROLUŞÇULUK Varoluşçuluk.Felsefesi..Nedir? Varoluşçuluk bireyin deneyimini ve bu deneyimin tekilliğini ve biricikliğini insan doğasını anlamanın temeli olarak gören bir felsefe akımıdır. Varoluşçuluk, insanın varoluşuyla doğal nesnelere özgü varlık türü arasındaki karşıtlığı büyük bir güçle vurgulayan, iradesi ve bilinci olan insanların, irade ve bilinçten yoksun nesneler dünyasına fırlatılmış olduğunu öne süren bir düşünce okuludur. Bu mantığın bir sonucu olarak: Bireysel özgürlük ve sorumluluk, varoluşçuluğun iki temel öğesi olarak ortaya çıkar. Varoluşçulukta birey merkez olarak kabul edildiği için, öznel yargılar önemlidir ve bireyin yaşam içinde kazandığı deneyimler, bilimsel ve felsefi uğraşlardan daha önemlidir. Bunun bir sonucu olarak idealizmdeki tinsel ve doğrusal varoluşu reddeder, birey olmadıkça hiçbir şeyin olmadığı bulgusuna varır. Böylece "hiçlik" akımda önemli bir doktrin halini alır. Sonuç olarak, var oluşun kendinden olduğu; varoluşun özden önce geldiği varsayımına ulaşılır. Var olmanın özden önce geldiğini ileri süren varoluşçuluğun tarihsel kökleri oldukça eskilere gider. Đnsanın kendi varlığını, kendisinin yarattığını ileri süren bir öğretidir bu. Varoluşçuluğun bir sanat akımı olarak biçimlenişi, bu öğretinin etkisiyledir. Varoluşçulara göre tüm varlıklar var oluşlarından önce gerçekleştirilmişlerdir. Bu nedenle örneğin ağaç ağaçlığını yapamaz artık; ama insan kendini yapabilir. Đnsan kendi özünü oluştururken yalnızdır ve özgürdür. Bu özünü oluşturma süreci seçeneklerle doludur. Đnsanın karşı karşıya kaldığı bu seçme durumu ona yoğun sorumluluklar yükler ve bu da kişiyi bunalıma düşürür. Bireyin varoluşunu, özünden üstün tuttuğu içinde aynı zamanda topluma bir karşı çıkışı da içerir. Bütün zaaflarıyla birlikte insanı ereklerini seçişinde özgür tutar. Yirminci yüzyılın ilk yarısının sonlarına yaklaşılırken Fransa'da yaygınlık kazanan varoluşçuluk her şeyden önce bir felsefe akımıdır. Konu ile uğraşanların dediklerine göre kökleri Pascal'a, Saint-Augustin'e, hatta daha da gerilerde stoacılara, Sokrates'e uzanan bu felsefenin asıl gelişimi on dokuzuncu yüzyılda başlar. Schelling ile Kierkegaard, o zamana dek düşünürlerin üzerinde pek durmadıkları varoluş, insanın varoluşu sorununa eğilirler. Đkinci Dünya Savaşı ndan sonra J.Paul Sartre ile gittikçe güçlenen bu akım, Descartes in Düşünüyorum öyleyse varım görüşünü tersine çevirerek Var olduğum için düşünüyorum tezine ulaşır ve özgürlüğü kısıtlayan hiçbir engeli tanımaz. Varoluşçu yazarlar düşüncelerini açıklarken sistematik bir yöntem takip etmezler. Felsefelerini aforizmalar, meseller, manzum eserler, roman veya tiyatro oyunları gibi sanat eserleri aracılığıyla ortaya koymuşlardır. En önemli temsilcileri Martin Heidegger, Karl Jaspers, Jean-Paul Sartre, Gabriel Marcel ve Maurice Merleau-Ponty olmuştur. Felsefi bakımdan temelleri ise bunlardan önce Nietzsche, Kierkegaard ve Husserl gibi düşünürler tarafından atılmıştır. Sonuç olarak; insanın kendi değerlerini kendinin oluşturabileceğini; geleceğini yine kendisinin kurabileceğini savunan bir felsefe akımıdır. 1

Varoluşçuluğun Gelişimi Varoluşçuluk, Birinci Dünya Savaşı ndan sonra Almanya da, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Fransa da öne çıkan bir düşünüş olmuştur. Daha sonraki dönemlerde ABD li felsefecilerin dikkatini çekmiş; Batı 20. yüzyılda kurgulamaya başladığı çağdaş düşünüş paradigmalarının bilişsel altyapısını temellendirme..görevini.üstlenmiştir. Varoluşçuluğun sistematik olamayan yapısı terimin açık bir tanımını yapmaya müsaade etmemiştir. Ancak değişik yazarlarca ele alınan temaların birbirine benzer olanları seçildiğinde..varoluşçuluğun..anahatları..anlaşılabilir. Bu temalar şunlardır: 1. Bireysel ahlak anlayışı: Varoluşçuluk terimini ortaya koyan ilk filozof Kierkegaard olmuştu. Kierkegaard yazılarında, doğru ve yanlışın ayırt edilebileceği rasyonel ve objektif hiçbir normun olmadığını vurguluyordu. Birey için en yüksek iyi hayatını adayabileceği, uğrunda ölebileceği kendi doğrusunu arayıp bulmaktan geçiyordu. Kierkegaard dini bütün bir Protestan olmasına rağmen Danimarka kilisesi ile savunduğu bireyci ahlak anlayışı ve otorite karşıtı tavrı ile karşı karşıya gelmiştir. 2. Özgür seçim: Varoluşçuluğun esasları arasında ön sıralarda görünen bir tema özgür seçimdir. Đnsan bir boşluğa atılmıştır, çevresi belirsizlikle çevrilidir. Akılcı ve objektif değerlendirme yapabileceği bir dünya değildir burası. Olsa olsa saçma bir dünyadır. Ama yine de ölüme kadar, o son nihai noktaya erişinceye kadar yaşamak ve seçmek zorundadır. Seçimleri insana bir öz verecektir. Đnsan özgür iradesiyle yaptığı seçimler sonucu kendisini yaratacaktır. 3. Öznellik savunusu: Bireyin varoluşu içerisinde diğerlerinden farklılığını ve biricikliğini savunur; akılcı, dizgeci yöntemlerle bireysel varoluşun ve onun kendine özgü deneyiminin izah edilemeyeceğini vurgular. 4. Đç daralması: Đç daralması, kaygı, bunaltı, titreme, ürperti, boğuntu, bulantı ya da can sıkıntısı şeklindeki terimlerden birisine varoluşçu eserlerde sıklıkla rastlanır. Đnsan varoluşundan dolayı belli korku ve kaygılar hisseder. Kierkegaard, Danimarkaca dan Đngilizce ye dread sözcüğüyle çevrilen bu korkunun kaynağının bireyin dünyanın kesinlik arz etmeyen (olumsal) tabiatını idrak edişinden geldiğini ve tanrının tam da bu korku yardımıyla her bireyi kendine ait bir değer sistemi ve yol belirlemeye çağırdığını söylemiştir. 5. Usdışı-anlamsız-saçma-belirsiz: Evren varoluşçu yazarlara göre usdışı, anlamsız ve saçmadır. Evrene anlam veren hep insan olmuştur. Varoluşçu literatürde böylesi sözcüklerin sıkça geçmesi, varoluşçuluğun insanlık durumu hakkında olumsuz ve kötümser bir görüşe sahip olduğu iddialarına sebep olmuştur. 6. Fırlatılmışlık, var olmayı unutma ve otantik varoluş hali: Bu söz Alman düşünür Martin Heidegger e aittir. Đnsan bu dünyaya ne tanrının ne de kendi bilgisi ve isteğiyle gelmiştir. Đnsan varoluş nedeninin asla bilemez. Bildiği tek şey bu dünyaya, hiçliğe öylesine atılmış, bırakılmış, fırlatılmış olduğudur. Varoluşçuluk Çeşitleri Varoluşçuluk iki dala ayrılır: 1. Dinci (Hıristiyan) varoluşçular: Danimarkalı Kierkegaard, Đsviçreli Karl Barth, Alman Karl Jaspers, Max Scheler, Landsberg, Fransız Maurice Blondel, Henri Bergson, Charles Peguy, Gabriel Marcel, Le Senne, beyaz Rus Nicola Berdiaeff, Leon Chestov, Soloviev... vb. 2

2. Dinci olmayan, Tanrıtanımaz varoluşçular: Friedrich Nietzsche, Martin Heidegger, Jean-Paul Sartre... Vb. Dincilerden Jaspers ile bir ara varoluşçu adını bile benimseyen Gabriel Marcel'in, Tanrı tanımayanlardan Heidegger ile Jean-Paul Sartre'ın felsefeleri de birbirlerinden oldukça değişik, ama hepsi de insanı, insanın varoluşunun anlamını ele alır. Varoluşçulukta "insanın kendini gerçekleştirmesi, insan varoluşunun rastlantılar içinde oluşu, güvensizliği söz konusudur; güçsüzlüğü ve hiçliği içinde insan, zaman içinde ve tarihselliği içinde insan, ölüme mahkûm bir varlık olarak insanın varoluşu, hiçlik karşısında insanın varoluşu, insan varoluşunun halisliği ve bu halis olmaya çağrı, özgürlüğü içinde insanın varoluşu, topluluk içinde kaybolmuş insanın, tek insanin kendini bulması, kendi olması, doğruluk ve ahlaklılık karşısında sahici davranışı, tutumu; bütün bu sorunlar söz konusudur varoluşçuluk felsefesinde. Ayrıca 'insan evreni aşabilir mi aşamaz mı?', 'Aşarsa nereye dek varır bu aşma' gibi sorunlar söz konusudur. Varoluşçuluk denilince birçok düşünürün akla gelmesine karşılık, gerçekten varoluşçu filozof sayısı birkaçı geçmiyor ve bunlar da ele aldıkları sorunlarda kendi aralarında anlaşmazlığa düşüyorlar, yazın alanında da birçok ad yan yana sıralanabiliyor, ama gerçekten varoluşçu yazar olarak Jean-PauI Sartre ile Simone de Beauvoir verildikten sonra, Albert Camus' ye gelinince biraz duraksanıyor ve daha ileri gidilemiyor. Varoluşçuluğun..Eleştirisi Öncelikle Varoluşçuluğu genel bir manada eleştirecek olursak; -Đnsanın kendi kendisini var ettiğini ileri süren varoluşçuluk öznel düşüncesi, tekbenci, usa..aykırıcı,..bilime..karşı..ve..bilimdışı..bir..öğretidir. -Varoluşçuluk, varlıkla, varoluşun ayrılmazlığını ve özdeşliği düşüncesinden yola çıktığı..için..soyut..bir..felsefedir. -Đnsan kendini nasıl yaparsa öyle olacaktır. Öyleyse bu yapış keyfe bağlı bir yapıştır. Öyleyse bu keyifsel özgürlük de ölümün ötesindeki hiçlik karşısında boşuna bir çabalamadan ibarettir. -Varoluşçular, Descartes in düşünüyorum undan yola çıktıklarını söyledikleri halde, Descartes in düşüncesine karşıdırlar. Çünkü Descartes in ben i kendisini yapan bir ben değil, düşünen bir ben dir. Düşünme bilinç demek olduğuna göre, ben tümüyle bilinçtir, keyfe göre davranmaz. Đkinci olarak Descartes in beni bizzat düşünmez, tersine onda düşünen bir şey vardır,bir.bakıma.kendi.ben inden.ayrı.ve..bağımsız..bir..töz..vardır. -Varoluşçuluğun çıkış yeri bireyin öznelliğidir. Sonunda kendimden başka hiçbir şey yoktur düşüncesiyle tekbenciliğe varır. Çünkü bir insanın kendi kendini gerçekleştirmesi, sadece bireysel bir olanak olarak mevcut değildir. Böyle bir durumda insanlar arası bir düzen olarak hukukun anlamı dışlanmış olur. Bir hukuk düzeni için, insan önce toplumsal kişi olarak kavranmak zorundadır. Đnsan toplumsal ilişkileriyle varlaşır. Bir bireysel öz olarak hareket edemez, tersine o, bir toplumsal varoluş içinde istençli ve sorumlu eylemlerde bulunarak kendi.kendisini.gerçekleştirmiş..olur. -Varoluşçuluğun amacının belirlenmesinde zorunluluk yerine amacın keyfiliği esastır. 3

Sartre ı.iki.yönden..eleştirecek..olursak; Birincisi; Sartre ın varoluşçuluğu, doğrudan, insana dönüktür. Bu tabii saygındır. Hümanist bir filozofun, insanı konu edinmesi, doğaldır. Şu var ki, bizim bildiğimizce Sartre, existencialisme yani önce varoluş sonra öz kavramını, insandan başka hiçbir şeye, hatta hiçbir canlıya izdüşürmemiştir. Örneğin varoluşçuluk, maymunlar için söz konusu değil midir? Ya hamam böcekleri için? Aslında Sartre ın demek istediği, temelde, özgürlük ve irade kullanımı yönünde gayret sarf edilmesi, gereğidir. Sıra sıra tüm canlıların, öyle ya da böyle, az ya da çok, sınırlı bir algılama, algıladığını işleme, bir anlamda karar verme ve harekete geçme, yeteneklerinin hiç bulunmadığını,ileriye..sürmek..mümkün..müdür? Bu.açıdan.bakılınca. varoluşçuluk öğretisi, genelleştirmeye...muhtaçtır. Đnsana eğer; özü, kromozomlarla tohum kurgusunun iyice ötesine çekecek kadar bir irade ve davranış özgürlüğü atfedebiliyorsak; bunu, öteki daha az mükemmel canlılar için neden yapmamalıyız ki? Az veya çok mükemmel her canlı, var oluşundan itibaren nitekim bir deneyim sürecinden geçmekte, birikim edinmekte. Öyle ya da böyle, bir ehliyet, kimlik ve öz.kazanmaktadır. Kısaca Sartre a yönelttiğimiz ilk eleştiri, varoluşçuluğun, yalnızca insana atfedilmiş olmasıdır. Buğday tohumuyla, ana rahminde cenin arasında, konu açısından aslında, ne fark vardır ki? Đlkinin sonraki yıl nasıl bir buğday başağına can vereceği bilinmekteyse, ceninin de cani ruhlu mu olacağı, yoksa ağırbaşlı bir aile babası tipi mi, ya da başka bir tip mi çizeceği, pekâlâ bilinebilecektir. Diğer bir deyişle; özü, varoluştan koparırcasına soyutlamak, gerçekte, mümkün değildir. Peşinen, her şeyin belirli olduğunu ileri sürerek, özgür iradeye adeta hiçbir serbesti alanı tanımamak, ne kadar abesse, özün, özgür iradeyle oluşmasına beşik olan, bir bakıma vasat oluşturan tohumun niteliği, kurgunun özellikleri, yani, başlangıç koşullarını, yekten göz ardı etmenin, aynı ölçüde yanlış olacağı, kabul edilecektir. Öz, böyle bir anlamda varoluşun bir miktar da olsa, sonucu sayılacaktır. Đşte bu da Sartre a.yöneltilecek..ikinci.önemli.eleştiri..olsa..gerektir. Varoluş sırasında, tabii, bir öz de vardır. Ama varoluşla birlikte her nesne, özellikle canlı, artık belli bir ortamda bulunuyordur. Varoluş sonrası, her varlık, içinde bulunduğu ortamla etkileşe etkileşe, kendine özgü bir kimlik geliştirecektir. Đnsan ya da herhangi bir canlı, varoluş sırasında küçük ya da büyük bir inisiyatife, sahiptir. Đnisiyatifi öyle ya da böyle kullanmak, özü bir türlü yahut öteki türlü, etkileyecektir. Dolayısıyla, bilhassa canlılar aleminde, hele insan için, varoluştan sonra kişisel olarak bir özün geliştirileceği tabii ki, doğrudur. Ama özle varoluşu birbirlerinden tam soyutlayarak ayırmak ve özü varoluşun iyice gölgesine çekmek ya da varoluşta adeta hiçbir öz bulunmadığını..savunmak,gerçeği..dışlamaktır. Varoluşla beraber bir öz de vardır. O özdür ki, varlığa varoluştan sonra, özellikle insan..düzeyinde,bir.. irade..kazandırmaktadır. Sartre ın asıl vurgulamak istediği nokta iradenin, sorumlulukla ve özgürce kullanılması.fiilinin..önemidir. 4

5