Doktorlar aras nda madde kötüye kullan m



Benzer belgeler
YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 05 Kasım :07 - Son Güncelleme Perşembe, 05 Kasım :29

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

Hayata Dokunan Bir El: YEDAM (Yeşilay Danışma Merkezi)

Tarifname. MADDE BAĞIMLILIĞININ TEDAVĠSĠNE YÖNELĠK OLUġTURULMUġ BĠR FORMÜLASYON

GEKA NİHAİ RAPOR TEKNİK BÖLÜM. 1. Açıklama

2. Kapsam: Bu prosedür erişkin ve çocuk hastanın yoğun bakım ünitesine kabul edilmesinden taburcu edilmesine kadar yürütülen işlemleri kapsar.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları. Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA

HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ İNTÖRN PROGRAMI UYGULAMA ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ZİRVE ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK ABD

Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri

BİREYSEL SES EĞİTİMİ ALAN ÖĞRENCİLERİN GELENEKSEL MÜZİKLERİMİZİN DERSTEKİ KULLANIMINA İLİŞKİN GÖRÜŞ VE BEKLENTİLERİ

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2

hükümet tabibi olarak görev yaptıktan sonra, 1988 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi nde başladığım

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir.

HEMŞİRE İNSANGÜCÜNÜN YETİŞTİRİLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

ELEKTRİK ÜRETİM SANTRALLERİNDE KAPASİTE ARTIRIMI VE LİSANS TADİLİ

BALIK YAĞI MI BALIK MI?

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FAKÜLTE YÖNETİM KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

İş Sağlığı İş Sağlığı nedir? Çağdaş İş Sağlığı anlayışı nedir?

KADINLARDA MASTEKTOM N N PS KOSOSYAL ETK LER

YÖNETMELİK. c) Merkez (Hastane): Selçuk Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezini (Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesini),

TÜRK ECZACILARI TEMEL ULUSAL YETKİNLİK ÇERÇEVESİ*

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi

Güç Artık İnternette! Power is now on the Internet!

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

TDS 220 İŞÇİ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞİ

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler

AİLELERİN YAŞADIKLARININ BETİMLENMESİ

Acil Servis Çalışanlarına Karşı Şiddet. Keziban Uçar Karabulut

YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ. ÇİFT ANADAL ve YANDAL PROGRAMI YÖNERGESİ

T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

Dünyada ve Ülkemizde Meslek hastalıkları

KANSER HASTALARINDA PALYATİF BAKIM VE DESTEK SERVİSİNDE NARKOTİK ANALJEZİK KULLANIMI

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

Araştırma Notu 15/177

Avrupa Adelet Divanı

ÇALIŞAN SAĞLIĞI BİRİMİ İŞLEYİŞİ Hastanesi

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ PEDİATRİK RESÜSİTASYON HİZMETLERİ YÖNERGESİ

MÜDEK 01 Mayıs Eyl 2016

BURSA DAKİ ENBÜYÜK 250 FİRMAYA FİNANSAL ANALİZ AÇISINDAN BAKIŞ (2005) Prof.Dr.İbrahim Lazol

OTİZM NEDİR? becerilerinin oluşmasını etkileyen gelişim bozukluğudur.

Ankara'daki Halk Eğitimi Merkezlerinde Açılan Kurslara Katılanların Özellikleri, Katılmalarını Güdüleyen Etmenler ve Programlara İlişkin Görüşleri

BURSA TABİP ODASI YÖNETİM KURULU KARARLARI

ACİL ÇALIŞANLARI İÇİN STRES YÖNETİMİ

HAYALi ihracatln BOYUTLARI

Doç. Dr. Bülent Şam. Adli Tıp Uzmanı ATK, KİD

HALK SAĞLIĞI ANABİLİM DALI İş Sağlığı Programı

Depresyon 1. Depresyon nedir? 2. Depresyon (çökkünlük) sanıldığı kadar sık mı? 3. Depresif belirtiler ile depresyon farklı mıdır?

Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan:

MÜHENDİSLİK DEĞERLENDİRME KURULU PROGRAM DEĞERLENDİRİCİSİ RAPORU

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

KORELASYON VE REGRESYON ANALİZİ

Banka Kredileri E ilim Anketi nin 2015 y ilk çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) taraf ndan 10 Nisan 2015 tarihinde yay mland.

YÖNETMELİK. a) Çocuk: Daha erken yaşta ergin olsa bile 18 yaşını doldurmamış kişiyi,

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK MİMARLIK FAKÜLTESİ JEOFİZİK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ STAJ İLKELERİ

Sürdürülebilir sosyal güvenli in önündeki zorluklar

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş.

Danışma Kurulu Tüzüğü

Nüfus Planlaması Hizmetlerini Yürütecek Personelin Eğitimi. Görev, Yetki ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARI

KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Tarımda Kadınların Finansmana Erişimi Esra ÇADIR

BÖLÜM 3 : SONUÇ VE DEĞERLENDİRME BÖLÜM

İKİNCİ BASAMAK SAĞLIK KURUMLARININ (HASTANELERİN) ACİL SERVİSLERİNDE ÇALIŞAN SAĞLIK PERSONELİNİN GÖREV TANIMLARI*

FELSEFE GRUBU ÖĞRETMENİ

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN

T.C AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ DÖNEM İÇİ UYGULAMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

EVLİLİK ÇEŞİTLERİ FATİH HANOĞLU. Her Türlü Soru ve Önerileriniz İçin Adresine Mail Atabilirsiniz. Her Hakkı Saklıdır.

LABORATUVAR TEKNİKERİ /TARIMSAL LABORATUVAR TEKNİKERİ

Ara Dönem Faaliyet Raporu MART 2014

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

PATOLOJİ DERNEKLERİ FEDERASYONU ETİK YÖNERGE TASLAĞI. GEREKÇE: TTB UDEK kararı gereğince, Federasyon Yönetim

KİŞİSEL GELİŞİM VE EĞİTİM İŞ GÜVENLİĞİ VE İŞÇİ SAĞLIĞI MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

İÇİNDEKİLER. Duygusal ve Davranışsal Bozuklukların Tanımı 2

T.C. AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ NDEN

ELLE SÜT SAĞIM FAALİYETİNİN KADINLARIN HAYATINDAKİ YERİ ARAŞTIRMA SONUÇLARI ANALİZ RAPORU

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit

ÖNSÖZ. Sevgili MMKD üyeleri,

Buradaki bilgiler özet olup genel hatları ile tanımlamalar bulunmaktadır. Derste anlatılan örnekler ve analizler bu dokümanda yer almaktadır.

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ENGELLİLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ (1) BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

NIJERYA DAN GELEN YOLCUDA EBOLAYA RASTLANMADI

Akıl hastalığı nedir?

2008 YILI SOSYAL GÜVENLİK KURUMU SAĞLIK UYGULAMA TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ YAYIMLANDI

T.C. NUH NACİ YAZGAN ÜNİVERSİTESİ YAZILIM KULÜBÜ TÜZÜĞÜ. BİRİNCİ BÖLÜM Kuruluş Gerekçesi, Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ÇANKAYA BELEDİYESİ EVDE BAKIM HİZMETLERİ YÖNERGESİ

DOĞRUDAN FAALİYET DESTEĞİ PROGRAMI PROJE UYGULAMA EĞİTİMLERİ

KULLANILAN MADDE TÜRÜNE GÖRE BAĞIMLILIK PROFİLİ DEĞİŞİKLİK GÖSTERİYOR MU? Kültegin Ögel, Figen Karadağ, Cüneyt Evren, Defne Tamar Gürol

MUSTAFA KEMAL ÜNĠVERSĠTESĠ MUSTAFA YAZICI DEVLET KONSERVATUVARI MÜZĠK BÖLÜMÜ ĠLKÖĞRETĠM VE LĠSE DÜZEYĠ SERTĠFĠKA PROGRAMI YÖNERGESĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM

HASTA TRANSFER PROSEDÜRÜ

Ortaö retim Alan Ö retmenli i Tezsiz Yüksek Lisans Programlar nda Akademik Ba ar n n Çe itli De i kenlere Göre ncelenmesi: Mersin Üniversitesi Örne i

Transkript:

Türk Psikiyatri Dergisi 2002; 13(3):238-244 Doktorlar Aras nda Madde Kötüye Kullan m Bir Sorun mu? Dr. Y ld z AKVARDAR 1, Dr. Ahmet TÜRKCAN 2, Dr. Duran ÇAKMAK 3 ÖZET Günümüz t p dünyas nda, doktorlarda madde kullan m sadece kendi sa l klar aç s ndan de il, sorumlu olduklar hastalar etkilemesi nedeniyle de ilgi oda olmaktad r. Doktorlar tedavi ve önleme çal flmalar yla ya da toplum için rol modelleri oluflturarak toplumun sa l n etkilemektedirler. Doktorlar aras nda madde kötüye kullan m yayg nl ile ilgili veriler eksiktir. Doktorlarda madde kötüye kullan m yayg nl n n genel toplumla benzer ya da daha yüksek oldu u konusunda tam bir uzlaflma yoktur. Doktorlar sigara ve yasal olmayan maddeleri (marihuana, kokain, eroin gibi) kendi yafl gruplar na oranla daha az, alkol, benzodiazepinler ve minör opioidleri daha fazla kullanma e ilimindedirler. Mesleki uygulamalar n n zorlay c ve duygusal gerginli e neden olan yap s, enjeksiyon ve opiyat kullan m na karfl tabunun afl nmas ve özellikle maddelere kolay ulaflabilmeleri nedeniyle doktorlar ba ml l k aç s ndan risk grubudurlar. Madde kullan m n bafllatan faktörler aras nda en s k kronik a r ve hastal k, ikinci s rada eflin ya da çocu un ölümü gibi ailesel bir trajedi; üçüncü olarak ba ml eflin varl belirtilmifltir. Stres, afl r ifl yükü ve evlilik sorunlar da vurgulanm flt r. Ülkemizde doktorlarda madde kullan m na iliflkin veri bulunamam flt r. Bu yaz da genel olarak doktorlarda madde kullan m yayg nl, tercih maddeleri, ba ml l n geliflimi, tedavi ve prognoza iliflkin bilgilerin gözden geçirilmesi, Bak rköy Ruh ve Sinir Hastal klar Hastanesi, Alkol ve Madde Ba ml l Araflt rma ve Tedavi Merkezi ne (AMATEM) baflvurusu olan 3 olgu ele al narak konunun öneminin tart fl lmas amaçlanm flt r. Anahtar Sözcükler: Doktorlar, madde kullan m na ba l bozukluklar, tedavi, sonlan m SUMMARY: Is Substance Abuse Among Physicians a Problem? In today s medical community, there is growing concern about substance use among physicians, not only because of their own health, but also because of the potential adverse effects on their clinical practices. Physicians affect public health both by treatment and preventive studies and as role models. Prevalence data concerning substance abuse are generally lacking. There is no consensus on the rates of substance abuse being higher among physicians than among the general public. Physicians are less likely to smoke cigarettes and use illicit substances (like marijuana, cocaine and heroin) and more likely to use alcohol and two types of prescription medications-benzodiazepines and minor opioidscompared with their age groups. Doctors are at special risk of developing addiction problems owing to the strain of medical practice, erosion of the taboo against injecting and using opiates, and particularly access to supplies. The most common precipitating factors mentioned are physical pain and illness, usually chronic, with family tragedy such as death of a wife or child next. The third most common factor is an addicted wife. Stress, overwork and marital problems are also mentioned. No data were found about physicians substance use in Turkey. This article generally aims to review the knowledge on the prevalence of substance use among physicians, the drug of choice, the development of dependence, the treatment and prognosis and to discuss the importance of this issue by evaluating three cases treated at the Alcohol and Drug Addiction Treatment and Research Center (AMATEM), Bak rköy State Hospital for Mental and Neurological Diseases. Key Words: Physicians, substance-related disorders, treatment, prognosis 1Yrd. Doç., Dokuz Eylül Ü. T p Fak., Psikiyatri AD., 2 Uzm., Bak rköy Ruh ve Sinir Hastal klar Hastanesi, 3 Doç., Alkol ve Madde Bağ ml l - ğ Araşt rma ve Tedavi Merkezi (AMATEM). 238

GİRİŞ Günümüz t p dünyas nda madde bağ ml l ğ ve psikiyatrik hastal k nedeniyle sağl klar bozulan doktorlara karş artan bir ilgi vard r. Doktorlarda madde kullan m sadece kendi sağl klar aç s ndan değil, sorumlu olduklar hastalar etkilemesi nedeniyle de ilgi odağ olmaktad r. Doktorlar, hastal klar tedavi ve önleme çal şmalar yla ya da toplum için rol modelleri oluşturarak toplumun sağl ğ n etkilemektedirler (Gray ve ark. 1998). Madde bağ ml l ğ nedeniyle sağl ğ n yitiren doktor hem meslek hem de toplum aç s ndan bir ikilem oluşturmaktad r. Doktorlar, mesleki uygulamalar n n zorlay c ve duygusal gerginliğe neden olan yap s, enjeksiyon ve opiyat kullan m na karş tabunun aş nmas ve özellikle maddelere kolay ulaşabilmeleri nedeniyle bağ ml l k problemleri geliştirme konusunda risk alt ndad rlar (Strang ve ark. 1998). Madde kullan m n başlatan faktörler aras nda en s k kronik ağr ve hastal k, ikinci s rada eşin ya da çocuğun ölümü gibi ailesel bir trajedi, üçüncü olarak bağ ml eşin varl ğ belirtilmiştir (Green ve ark.1976). Stres, aş r iş yükü ve evlilik sorunlar da vurgulanm şt r. Literatürde doktorlarda madde kullan m na ilişkin bilgilerin çoğunlukla Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İngiltere kaynakl olduğu görülmektedir. ABD de eyaletlerde doktorlara yönelik sağl k programlar nda bağ ml l k önemli yer tutmaktad r, olgular n %80-94 ü alkol-madde bağ ml l ğ yla ilgilidir (Aristeiguieta 1998). Ülkemizde ise doktorlarda sigara kullan m d ş nda alkol-madde kullan m na ilişkin veri bulunamam şt r, bu konuda derin bir sessizlik söz konusudur. Bu yaz da genel olarak doktorlarda madde kullan m yayg nl ğ, tercih maddeleri, bağ ml l ğ n gelişimi, tedavi ve prognoza ilişkin bilgilerin gözden geçirilmesi ve AMATEM e başvurusu olan 3 olgu ele al narak konunun öneminin tart ş lmas amaçlanm şt r. Doktorlarda madde kullan m yayg nl ğ genel toplumdan farkl m d r? Doktorlar aras nda madde kötüye kullan m yayg nl ğ ile ilgili veriler genel olarak eksiktir (Brewster 1986; Weir 2000). Yay nlanm ş verilerin, "temsil" gücü olmayan tan mlay c çal şmalara dayanmas, diğer toplumlarla k yaslamay güçleştirmektedir. Doktorlarda madde kötüye kullan m yayg nl ğ n n genel toplumla benzer ya da daha yüksek olduğu konusunda tam bir uzlaşma yoktur. Hughes ve arkadaşlar (1992), ABD de doktorlar n %7.9 unda kendi bildirdikleri alkol ve/veya madde kötüye kullan m ya da bağ ml l k olduğunu saptam şlard r. Doktorlar aras nda alkolizm ve yasal olmayan madde kullan m yayg nl ğ genel topluma benzer olarak %9-15 aras nda bildirilmektedir (Weir 2000). İngiliz T p Derneği, Genel T p Konseyi ne (General Medical Council) etik sorunlarla sevk edilenlerin 2/3 ünde alkol ya da madde kötüye kullan m olduğunu ve İngiltere de her 15 doktordan birinde bir çeşit kimyasal bağ ml l ğ olabileceğini bildirerek, konunun yeterli ele al nmad ğ n belirtmişlerdir (Alcoholism&Drug Abuse Weekly 1998). İngiltere de yap lan bir çal şmada asistanlar n alkol kullan m yayg nl ğ %93 bulunmuş ve her iki cinsiyet içinde kullananlar n %60 ndan fazlas n n güvenli s n rlar (erkekler için haftada 22, kad nlar için 15 standart içkiden daha fazla alkol tüketimi) aşt ğ belirlenmiştir (Birch ve ark. 1998). Erkek asistanlar n %35 i, kad n asistanlar n %19 u araşt rma yap ld ğ tarihte esrar kullanmakta olup, %11 i esrar düzenli aral klarla (hafta, ay) kullanmaktad r. Yasal olmayan madde kullan m n n nedeni olarak en s k "zevk alma" belirtilmiştir. Bu çal şmaya kat lan asistanlar, t p fakültesi ikinci y l nda da benzer bir çal şmaya kat lm şlard r. İki çal şman n sonuçlar k yasland ğ nda alkol kullan m nda art ş saptanm şt r. Katalonya da 3000 doktorun madde bağ ml s olduğu tahmin edilmekte, en s k alkolizm görülmekte, bunu morfin ve diğer narkotiklerin kullan mlar izlemektedir (Bosch 1998). Doktorlar n tercih maddeleri nelerdir? Green ve arkadaşlar n n (1976) 1942-1974 aras nda bildirdikleri 46 doktor bağ ml aras nda en s k kullan lan madde meperidin hidrokloriddir, ard ndan morfin, hidromorfon hidroklorid ve amfetaminler gelmektedir. T p fakültesi öğrencileri, kendi yaş gruplar ndaki genel populasyona göre daha fazla alkol, benzodiyazepin ve eroin d ş opiyat kullanmaktad rlar (Baldwin ve ark. 1991; Pickard ve ark. 2000). Özellikle benzodi- 239

yazepinlerin ilk kullan m t p fakültesi y llar nda başlamaktad r. Hughes ve arkadaşlar n n (1991) 1987 de ABD de asistan doktorlarla yapt klar çal şmada en s k kullan lan maddeler s ras yla alkol, marihuana, sigara ve kokain olarak bulunmuştur. Madde kullan m yayg nl ğ t p fakültesi öğrencilerine benzerlik göstermekle birlikte, baz önemli farkl l klar göstermektedir; yaşam boyu kokain kullan m asistanlarda t p öğrencilerine oranla biraz daha düşükken (%29.2 ye %32.5), benzodiyazepin (%22.7 ye %19.6) ve barbitürat (%8.5 a %7.3) kullan mlar yüksektir. Benzodiyazepin ve reçeteli opiyat kullananlar n çoğu, bu ilaçlar, doktorun ilk kez reçete yazma ayr cal ğ n elde ettiği asistanl k döneminde kullanm şlard r. Halen benzodiyazepin ve opiyat kullananlar, bu ilaçlar eğlence amaçl değil, kendilerini tedavi etmek amac yla ald klar n belirtmişlerdir. İngiltere de doktorlar diğer meslek gruplar na göre en az tütün tüketen grupken, en çok alkol tüketen gruplar aras ndad r (Wallace 2000). Bu sonuçta tütüne yönelik fakülte öncesi ve sonras eğitimin etkinliğinin, tütün tüketimi ile hastal k aras ndaki bağlant n n güçlü kan tlar olmas n n etkili olduğu düşünülmektedir. Alkol tüketiminin t p fakültesi öğrencileri ve doktorlar aras nda yüksek olmas nda ise, alkolün risklerinin bilinmesine karş n günde 1-2 standart içki tüketimiyle koroner kalp hastal ğ riskinin azalmas na ilişkin kan tlar n olmas, sigara gibi alkolde reklam k - s tl l ğ olmamas ve alkollü içeceklerde "sağl ğa zararl d r" uyar lar n n olmamas n n etkili olabileceği düşünülmektedir. Bağ ml l k süreci Doktorlarda bağ ml l k problemlerinin teşhis edilmesi s kl kla kriz yaşant lar sonucu olmaktad r: madde etkisi nedeniyle ameliyat b rakma sonucu, hastalar n yak nmalar ya da işyerinde ilaçlar n çal nd ğ n n fark edilmesiyle. Asl nda bu tür krizler tedavi için mükemmel olanak sağlarlar. Collins e göre (1991) doktorlarda bağ ml l k tan s koymak, sağlam (iyi yap lanm ş) yads ma sistemleri, eğitim ve deneyimden kaynaklanan sorunun fark edilmesini önlemedeki ustal klar, doktorlar n madde kullanmay mant ksallaşt r c neden bulmadaki yetenekleri nedeniyle zordur. Genellikle aile sorunlar madde kötüye kullan - m n n ilk göstergesidir. Eşin, doktorun kendisine enjeksiyon yapt ğ n, kendisine reçete yazd ğ n (self-prescribing), ya da aile üyelerinin hastal klar n kullanarak kendi kullan m için ilaç temin ettiğini fark etmesiyle, bu konuya ilgi göstermesi tart şmalara neden olur. Kişilik değişimleri ve etik bozulma bunu takip eder, davran şlarda ve tutumda değişiklikler belirgindir, özellikle öfke patlamalar, çabuk sinirlenme, paranoya, uygun olmayan seksüel ve para harcama davran şlar s k görülür. Madde etkisinde iken araba kullanma, evde şiddet, reçetelerdeki düzensizlikler yasal sorunlara yol açar. Bedensel sağl k, s kl kla mesleki işlevlerden önce bozulur. Alkolizmden kaynaklanan lekeler gibi, madde kullan m n n da izleri belirgindir; enjeksiyona bağl septik, nekrotik deri lezyonlar, sertleşmiş, fibrotik kas dokusu değişiklikleri görülür. En sonunda işe geç gelmeler ya da aç klanmayan devams zl klar şeklinde iş performans n n bozulmas belirginleşmeye başlar. Hastalar ve personel alkol kokusunu, konuşma peltekleşmesini ya da diğer entoksikasyon belirtilerini fark ederler, hasta ve personele uygunsuz davran ş, uykulu olma ya da nöbette uyand r lamama, yan tlanmayan telefonlar, kay t tutmada yanl şl klar, hatal uygulamalar s kl kla aile ve personel taraf ndan örtbas edilir. Doktorlar n madde kötüye kullan mlar s kl kla mant kl bir nedenle başlamaktad r. S k görülen örnekler; depresyon, böbrek taş, irritabl barsak sendromu, kronik baş ağr s, boyun ve s rt spazmlar d r. İlac n fiziksel veya psikolojik rahats zl ğ na iyi geldiği fark edilince kullan m sürdürülür. Doktor kendi hastal ğ n n tan ve tedavi sorumluluğunu al r, kendine reçete yazma süreci başlar, s kl kla kendi kendini tedavinin (self-medicating) daha uygun olduğu ve daha az zaman harcand ğ gibi bir özür bulunur. Bu kendine reçete yazma örüntüsü "hastal ğ ma karş n işlevsel olabilmek için bu ilaca gereksinim duyuyorum" gibi bir rasyonelle sürdürülür. Sonuç olarak bağ ml doktor, hastal ğ n n kendi kendini tedavi etmeksizin baş edilemez olduğunu hissetmeye başlar. Olgu 1 Dr. A., 35 yaş nda, erkek, bekar, genel cerrahi uzman. İlk kez 1992 y l nda genel cerrahi ihtisas yapt ğ kurum taraf ndan morfin ve alkol bağ ml l ğ tedavisi için AMATEM e sevk edilen Dr. A, 5 ay önce ürolitiyazis nedeniyle 4 gün (1 amp/gün) petidin kulland ğ n belirtmiştir. Her- 240

hangi bir bağ ml l k ölçütünü dolduracak bulgu tespit edilmeyerek patolojik sarhoşluk tan s yla yatarak tedavi görmüştür. İhtisas n bitirdikten sonra askerlik yapt ğ s - rada 1995 y l nda "opiyat kötüye kullan m veya bağ ml l ğ n n araşt r lmas " amac yla tekrar AMATEM ne sevk edilmiştir. Sadece aras ra alkol kulland ğ n belirten Dr. A n n çal şma arkadaşlar yla yap lan görüşmelerde farkl bir öykü elde edilmiştir: Dr. A, çal şt ğ cerrahi servisi ve diğer servislerden çok miktarda petidin ve diazepam temin ettiğinin farkedilmesi üzerine, bu durumu ilaçlar kanser hastas olan babas na vereceği şeklinde aç klam şt r. (Ancak babas memlekette sağl k işkolunda çal şan iki oğluyla birlikte yaşad ğ için bu aç klama inand r c bulunmam ş). 1992 y l nda AMATEM de tedavi gördüğünün öğrenilmesi üzerine de, alkol tedavisi gördüğünü, tedavisinin olumlu sonuçland ğ n ve art k alkol kullanmad ğ n söylemiştir. Göreve başlad - ğ ilk hafta bir ameliyata girmesi istenmiş, ancak hastada yanl ş ameliyat kesisi yaparak bay ld ğ için, ameliyat n seyrinin değiştiği ve bu olaydan sonra ameliyat verilmemesi karar al nd ğ belirtilmiştir. Ayr ca çevre eczanelere de çok miktarda petidin borçlanm ş olduğu öğrenilmiştir. Hasta babas n n yan na gideceğini söyleyerek izin ald - ğ bir zamanda asl nda babas n n evde olduğu ve merak içinde Dr. A y hastaneden arad ğ belirlenmiştir. Dr A. n n bir nöbeti s ras nda hemşireye gentamisin olduğunu söyleyerek yine petidin yapt rd ğ öğrenilmiştir. Bu olaylar nedeniyle klinik şefi taraf ndan ihtisas yapt ğ kurum aranm ş, bu kurum taraf ndan Dr. A n n madde bağ ml l ğ tedavisi gördüğü, ancak halen kullan m n n devam ettiği belirtilmiştir. Klinik şefi kendisini tedavi olmas için ikna etmeye çal şm ş, ancak o an kabullendiği halde, sonra vazgeçtiği gözlenmiştir. Dr. A n n servisten izinli ayr ld ğ bir gün kendi otomobilinde, hastanenin hemen karş s nda akan trafiğin ortas nda, direksiyon baş nda s z p kald - ğ, trafiğin t kanmas na neden olduğu, polisin olaya müdahalesiyle ve çevredekilerin tan mas yla hastaneye getirildiği öğrenilmiştir. Hastan n pantolonunda kan izleri, her iki femoral bölgede enjeksiyondan zedelenme, araban n içinde ampul ve enjektörler bulunmuş, suisid girişimi olarak değerlendirilen bu olaydan sonra ailesine haber verilmiştir. Klinik şefi, Dr. A n n petidin ve alkol kulland ğ n, kokudan korunmak için saf alkol kulland ğ n, hasta ile direkt ilişkide olmas ve ameliyata girmesinin büyük risk olduğunu vurgulam şt r. Hastanede yatt ğ süre içinde petidin kullan - m n inkar eden ve tedavi işbirliğinde bulunmayan Dr. A, izinli olduğu hafta sonunda alkollü olarak servise dönmesi üzerine taburcu edilmiş, poliklinik izlemine al nm şt r. Bu dönemde petidin ve diazepam kullan m olan Dr. A n n 13 gün sonra tekrar yat ş yap lm şt r. Öyküsünde 1988 y l nda böbrek taş nedeniyle ilk kez petidin kulland ğ n, o tarihten beri aral kl olarak petidin ve diazepam, alprazolam gibi benzodiyazepinleri kulland ğ n, bir kez 15 gün sürekli alkol kulland ğ n belirtmiştir. Bu bulgularla petidin, benzodiyazepin ve alkol bağ ml l ğ tan s yla, görevinin önemi dikkate al narak 6 ay istirahati, bu sürede aktif doktorluk yapt r lmamas, ayaktan tedavisini sürdürmesi, 15 günde bir t bbi kontrol önerilerek sağl k kurulu raporu düzenlenmiştir. 1995-1997 y llar aras nda 15 ay istirahat raporu verilmiş bir kez daha bir bağ ml l k kliniğinde yatarak tedavi görmüş, 1997 y l sonunda 1.5 y ld r çal şt ğ kurum taraf ndan görevini ifa edip edemeyeceğine dair rapor düzenlenmesinin istenmesi üzerine tekrar yat ş yap lm şt r. 1996 y l ndan itibaren alkol kullanmad ğ n, en son Nisan 1997 de bir hafta süreyle, hergün 50 mg petidin kulland ğ n, mesleki performans n n iyi olduğunu belirtmiştir. Bu yat ş s ras nda çal şma arkadaşlar yla yap lan görüşmelerde, çal şmaya başlad ğ ilk aylarda olumlu izlenim veren Dr. A da daha sonra davran ş değişiklerinin başlad ğ, babas n n kanser olmas n kullanarak servisten petidin almaya başlad ğ, gece nöbetçi hemşirelerden petidin istediği, vermeyince tehdit edici sözler kulland ğ, nöbetçi eczac, yoğun bak mdan alma çabas na girdiği, çevre hastanelerden, nöbetçi eczanelerden, hatta çevre ilçelerdeki eczane ve hastanelerden petidin temin ettiği öğrenilmiştir. Petidin kullan m nedeniyle işe gelme düzeninin bozulduğu, ameliyat saatini unuttuğu, ameliyat ortas nda yorulup işi b rakt ğ ya da yanl ş karar verdiği, bazen ayakta duramayacak halde ameliyata girdiği gibi nedenlerle birkaç kez ameliyat n elinden al nd ğ belirtildi. Normal zamanlarda sakin, kibar, içe dönük bir yap s olan Dr. A n n, zaman zaman ajite olduğunun gözlemlendiği, nöbetlerde hemşirelerin şikayetine neden olan müstehcen konuşmalar n n olduğu belirlenmiştir. 241

1998 y l boyunca raporlu olarak poliklinik izlemleri sürdürülen Dr. A n n 1995-1998 y llar aras nda belirli aral klarla yap lan tetkiklerinde benzodiyazepin kullan m, saç örneği analizinde 29.6.1997-12.8.1997 tarihleri aras nda petidin kullan m saptanm şt r. 15.4.1998-13.7.1998 tarihleri aras nda kullanmad ğ n gösteren saç testi raporu olmas na karş n, tekrarlanmas istendiğinde saç n aş r derecede k sa kestirmek suretiyle test uygulamas n engellediği, sağl k kurulu raporu haz rl ğ s ras nda bir hafta içindeki üç görüşmenin ikisinde %230 ve %145 düzeylerinde alkol kulland ğ saptanm şt r. Dr. A n n bağ ml l k sürecinin kontrol alt na al namad ğ, görevinin özelliği nedeniyle insan sağl ğ ile doğrudan ilgili hekimlik görevini yerine getiremeyeceğine dair sağl k kurulu raporu verilmiştir. Olguya ilişkin tan mlay c veriler (zaman, yer gibi) değiştirilerek verilmiştir. Olgu 2 Dr. B, 29 yaş nda, erkek, bekar, kulak burun boğaz hastal klar asistan. Çal şt ğ klinikte petidin kayb n n olmas, son zamanlarda performans nda düşüşlerin dikkati çekmesi ve çevre eczanelerden şikayetler üzerine klinik şefi taraf ndan tedavi amac yla AMATEM e sevki yap lm şt r. Dr. B, 1998 y l nda geçirdiği ciddi trafik kazas ard ndan hastanede yat ş döneminde uzun süreli petidin kullan ld ğ n söylemiştir. İyileştikten ve göreve başlad ktan sonra zaman zaman ağr lar n ve s k nt s n gidermek için petidin kulland ğ n, petidinin bağ ml l k yapt ğ n bilmediği, kendisinin farmakolojiyi seven bir öğrenci olduğunu, derslerde ve farmakoloji kitaplar nda bu bilginin yer almad ğ n srarla belirtmiştir. Olgu 3 Dr. C, 35 yaş nda, kad n, bekar, anestezi ve reanimasyon uzman. Çal şt ğ kurumda hakk nda madde kulland ğ söylentileri olmas üzerine klinik şefiyle görüşerek madde kullan m n n olmad ğ n ispat etmek üzere gerekli incelemelerin yap lmas amac yla AMATEM e sevk edilmesini istemiştir. Görüşmelerde srarla madde kullanmad ğ n belirten, sadece otobüsle yolculuk öncesinde rahat uyuyabilmek için alprazolam kulland ğ - n belirten Dr. C, bu söylentilerin ameliyathanelerde petidin kayb olmas ve kollar ndaki enjeksiyon izleri nedeniyle ç kt ğ n söylemiştir. Kollar ndaki enjeksiyon izlerini zaman zaman kan bas nc n n yükselmesi nedeniyle kendisinden kan almas n n sonucu olarak aç klam şt r. Anneannesinden öğrendiği bu yöntemin kendisini rahatlatt ğ n belirtmiştir. Her görüşmeye kullanmad ğ - n kan tlamak için geldiğini ve bir an önce gerekenlerin yap lmas istemini belirten hastan n idrar nda bağ ml l k yapan madde metabolitleri negatif bulunmuş, ancak yap lan saç analizinde hastan n petidin, diazepam ve alprazolam kullan m olduğu belirlenmiştir. TARTIŞMA Bağ ml doktor olgusu üzerinde düşünmek istemeyebiliriz ve önemli bir boyutta olmad ğ n söyleyerek rahatlayabiliriz. Ama ülkemiz için gerçek bu mu? Madde kötüye kullan m ve bağ ml l ğ n neden olduğu hasta doktor say s ve sorunun yaratt ğ etkiler belirsiz olmas na karş n, bu konu önemlidir (Brewster 1986; Roy 1994; Weir 2000). Birçok doktor bu bozukluklar nedeniyle ya kendi istekleri d ş nda çal şt klar hastane yönetimlerinin sevki ya da aile veya arkadaşlar n n başvurusu üzerine tedavi görmektedirler. Doktorlar genellikle yard m aray ş nda bulunmazlar. Tan koymak kadar bağ ml bir doktorun hastal ğ kabul etmesi de diğer bağ ml lara göre daha zordur. Tan nmaktan ve mesleki güvenilirliğini tehlikeye atmaktan korktuğu için, doktor bir tedavi merkezine başvurmak yerine kendi kendini tedavi etmeyi tercih edebilir. İzolasyon ve yads ma mekanizmalar, genellikle sessiz iş arkadaşlar taraf ndan da desteklenir. İşyerinde bir problem yaşanmas s kl kla hastal ğ n ilerlemiş olduğunu gösterir. Genellikle doktor tümüyle kapasitesini kaybedinceye ve görevden acilen al nmas gerekene dek bağ ml l k tan s konulamaz. Bu nedenle doktorlar iş arkadaşlar nda madde kötüye kullan m n gösterebilecek davran ş ve durumlara karş uyan k olmal d rlar. Olgular n maddeye başlang ç ve bağ ml l k gelişim aşamalar literatürle büyük ölçüde örtüşmektedir; maddenin ilk olarak fiziksel bir hastal k nedeniyle kullan lmas, hasta olan yak n için madde temin etme girişimleri, çal şt klar yerlerde ilaç kayb n n fark edilmesi, reçete yaz m ndaki düzensizlikler, iş performans ndaki düşüş, ameliyathanede sorun yaşama gibi. İşyerlerinde- 242

ki sosyal bask ve zorunlulukla tedaviye başvurduklar ve bağ ml l ğ n art k tan nmamas n n olas olmad ğ aşamalarda olduklar görülmektedir. Bu konuda en önemli nedenin bağ ml l ğ n baş edilmesi güç bileşeni olan yads ma olduğu düşünülmüştür. Bu savunma mekanizmas hastal ğ kabullenme sürecini, dolay s yla tedaviye başvuruyu geciktirmektedir. Olgulardaki madde kullan m n mant ksallaşt rma süreci de dikkat çekicidir; farmakoloji derslerinde petidinin bağ ml l k yap c etkisinin anlat lmamas, hipertansiyonla baş edebilmek için kan alma yönteminin kullan ld ğ aç klamalar, madde kötüye kullan m n yads ma ve mant ksallaşt rma ile ilgidir. Tedaviye başvuruda gecikmede diğer önemli etkenler, ülkemizde bağ ml l ğa bak ş aç s, bağ ml l kla ilgili etiketlenme ve doktorun mesleğiyle ilgili kayg lar ve meslekten uzaklaşt r lma korkusu olabilir. Bu nedenle bu konuda yap lacak araşt rmalar anonim olmay garanti etmelidir. Üç olguda da kullan lan madde petidindir. Genel olarak klinik gözlemlerimiz doktorlarda madde kötüye kullan - m ya da bağ ml l k nedeniyle başvurular n alkol, petidin ve diazepam nedeniyle olduğunu göstermektedir. Doktorlar n bağ ml l k yapan ilaçlarla kendi kendini tedavi etme süreci üzerinde önemle durulmas gereken bir konudur. T p öğrencileri ve doktorlar kontrollü reçeteli ilaçlarla kendi kendini tedavinin tehlikeleri konusunda duyarl laşt r lmal d rlar (Hughes ve ark. 1992). Kanada bu konuda ulusal bir politika benimsemiştir. Kişinin kendini tedavi etme girişimi etik olmayan bir durum olarak tan mlanmaktad r, kişinin kendisi ya da yak n aile üyeleri için acil durumlar d ş nda narkotik ya da kontrollü ilaçlar yazmamas gereği vurgulanmaktad r. Madde kötüye kullan m tedavi edilebilir bir hastal kt r. Bağ ml doktorlar n tedavisinde baz zorluklar söz konusudur. Doktorlar n hasta rolünü kabullenmeleri zordur. Tedavi ekibi bağ ml doktorlara farkl yaklaşabilir, onlara daha çok meslektaş olarak davranabilirler, onlardan iyileşme, tedaviye uyum ve kat l m için daha yüksek beklentileri olabilir. Bu sorunlara rağmen doktorlar genel topluma göre alkol-madde tedavi programlar na daha iyi yan t veren bir gruptur (Galanter ve ark. 1990; Flaherty ve Richman 1993; Bohigian ve ark. 1996; Strang ve ark. 1998). Prognozun daha iyi olmas nda, kullan m n devam etmesi halinde meslekten uzaklaşt rma gibi olumsuz sonuçlar etkili olabilir. Doktorlar için yap land r lm ş programlarda diğer bağ ml doktorlarla birlikte tedavi olman n, zorunlu tedavinin, alkol-madde kullan m n n kontrol edilmesinin ve narkotikleri reçete etme yetkisinin yaşam boyu kald r lmas n n ar n k kalma oranlar n olumlu etkilediği bildirilmektedir. Madde kullan m n n kontrolünde idrar n rasgele ve gözetimli olarak toplanmas, saç örneği analizleri ve bu kontrolün en az 2 y l sürdürülmesi önerilmektedir. Ads z alkoliklere kat l m tedavi sürecinde profesyonel yard mdan daha etkili bulunmaktad r. Ancak en etkili yöntem koruma olacakt r. Doktorlar n eğitimlerinde alkol ve madde kullan m na karş daha dikkatli olmalar n sağlayacak bir tutum geliştirmek hedeflenmelidir. Madde kullan m na karş koruma; t p eğitiminde alkol ve madde kullan m na ilişkin programlara ayr nt l yer verilmesi, tutum ve davran ş değişikliğinin hedeflenmesi, gerçekleri ortaya koymakta samimiyet, kabul etmek ve madde kötüye kullan - m n bir hastal k olarak değerlendirmekle mümkün olabilir. Madde kötüye kullan m nedeniyle ehliyetini kaybetme tehdidiyle karş karş ya kalan doktorlar n kabul görmeleri, bağ ml l ğa karş koruma, erken tan ve kapsaml bir tedavi program için daha fazla çaba harcanmal d r. İlk aşamada denetimle (süpervizyonla) mesleğe geri dönüş ve uzun süreli izlem sağlanmal d r. Ülkemizin bu konudaki sessizliğini bozarak durum saptamas n n yap lmas gerekmektedir. "T p fakültesi öğrencileri, eğitim gören doktorlar ve hizmet sunan doktorlar aras nda madde kötüye kullan m ve alkol sorunlar n n yayg nl ğ nedir? T p fakültesi y llar ndan itibaren yayg nl k oranlar nda bir değişim var m d r? Bu h zlar genel nüfustan farkl m d r? Doktorlar için madde kötüye kullan m konusunda risk faktörleri nelerdir? Tedaviye başvuran doktorlarda iyileşme oran nedir?" gibi sorulara yan t verecek, gerçeğe ulaşmam z sağlayacak çal şmalar planlanmal d r. Bu çal şmalar n verileriyle t p fakülteleri müfredatlar nda alkol-madde kötüye kullan m ve bağ ml - l kla ilgili programlar tekrar ele al nmal d r. Doktorlar n tedaviye iyi yan t veren bir grup olmalar bu alandaki çal şmalar gerekli k lmaktad r. Bundan bağ ml doktor, meslek ve genel toplum yararlanacakt r. 243

KAYNAKLAR Alcoholism&Drug Abuse Weekly, 02/16/1998:10;7:1/9p Aristeiguieta CA (1998) Substance abuse, mental illness, and medical students: the role of the Americans with disabilities act. JAMA, 279: 80. Baldwin DC, Hughes PH, Conrad SE ve ark. (1991) Substance use among senior medical students: a survey of 23 medical schools. JAMA, 265: 2074-2078. Birch D, Ashton H, Kamali F (1998) Alcohol, drinking, illicit drug use and stress in junior house officers in north-east England. Lancet, 352: 785-786. Bohigian GM, Croughan JL (1996) Substance abuse and dependence in physicians: The Missouri Physician s Health Program. Southern Med J, 89: 1078-1080. Bosch X (1998) Catalonia makes plans to help addicted doctors. Lancet, 352: 1045. Brewster JM (1986) Prevalence of alcohol and drug problems among physicians. JAMA, 255: 1913-1920. Collins GB (1991) Drug and alcohol use and addiction among physicians, Comprehensive Handbook of Drug and Alcohol Addiction. NS Miller (Ed), New York. Marcel Dekker Inc, s. 947-966. Cunningham G M (1997) Alcohol misuse among doctors. BMJ, 314: 1833 Flaherty JA, Richman JA (1993) Substance use and addiction among medical students, residents and physicians. Psychiatr Clin North Am, 16: 189-197. Galanter M, Talbott D, Gallegos K, ve ark. (1990) Combined alcoholics anonymous and professional care for addicted physicians. Am J Psychiatry, 147: 64-68. Gray J D, Bhopal R S, Wite M (1998) Developing a medical alcohol policy. Med Educ, 32: 138-142. Green RC, Carroll GJ, Buxton WD (1976) Drug addiction among physicians: the Virginia experience. JAMA, 236: 1372-1375. Hughes PH, Brandenburg N, Baldwin DC Jr, ve ark. (1992) Prevalence of substance use among U.S. physicians. JAMA, 267:2333-2339. Hughes PH, Conard SE, Baldwin DC ve ark. (1991) Resident physician substance use in the United States. JAMA, 265: 2069-2073. Khantzian EJ (1985) The injured self, addiction and our call to medicine: understanding and managing addicted physicians. JAMA, 254: 249-256. Pickard M, Bates L, Dorian M ve ark. (2000) Alcohol and drug use in second year medical students at the University of Leeds. Med Educ, 34:148-150. Roy AK (1994) Reentry monitoring in the treatment of physicians with substance dependence. South Med J, 87:881-883. Strang J, Wilks M, Wells B ve ark. (1998) Missed problems and missed oppurtinities for addicted doctors. BMJ, 316: 405-406. Wallace P (2000) Medical students, drugs and alcohol: Time for medical schools to take the issue seriously. Med Educ, 34: 86-87. Weir E (2000) Substance abuse among physicians. CMAJ, 162: 1730. YAZARLARA DUYURU Türk Psikiyatri Dergisi tez tan t m sayfas nda, psikiyatride uzmanl k ve klinik psikoloji doktora tezlerinin tan t mlar yap lmaktad r. Tez çal flmas n n ad, yazar n ad -soyad, tezin yap ld ö renim kurumunun ad, yap ld y l, kaç sayfa oldu u, kaynak say s ve k sa bir özet gönderildi i takdirde bu tezlerin tan t m yap lacakt r. 244