DERİNCE Arel Psikolojik Danışma, Rehberlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Aylık E-Bülten MAYIS 2015
Derince OLUMSUZ SONUÇLAR DOĞURAN PSİKOLOJİK DENEYLER
David Reimer Deneyi 1966 yılında 8 aylıkken sünnet operasyonu başarısız geçip penisini kaybeden David Reimer, Psikolog John Money in ailesini ikna etmesiyle cinsiyet değiştirme operasyonuna alındı. Ancak John Money, cinsiyetin doğuştan gelmediği ve öğrenilmiş olduğuna yönelik bir teorisinin olduğunu ve David Reimer in bir ikiz kardeşi de bulunduğu için kontrollü deney ortamı sağlayacak olan bu teoriyi ispatlamak adına çocuklarını denek olarak kullanmak istediğini aileye itiraf etmemiştir. Çeşitli hormon tedavileri yapılan ve sosyal öğrenme yoluyla cinsiyetin sağlıklı bir şekilde değiştirilebilmesini sağlamak için farklı yöntemler uygulanan David in adı Brenda olarak değiştirilmiştir. İlk başlarda küçük bir kız çocuğu gibi görünen Brenda daha sonra kendini kız gibi hissetmemeye başlamış ve ailesine 13 yaşındayken gerçekler açıklanmıştır. Tedaviyi sürdüren psikologla ilişkilerini kesen aile süreci başa döndürmek için tekrar ameliyat kararı vermiş ve David tekrar erkek olmuştur. David evlenmiş ve 3 çocuk babası olmuştur ancak acı bir şekilde 38 yaşında intihar etmiştir. Standford Hapishane Deneyi 1971 yılında Stanford Üniversitesi ve ABD Deniz Kuvvetleri ile ortaklaşa gerçekleştirilen deneyin amacı kişilerin onlara verilen sosyal rollere ne kadar kolay uyum sağlayabileceklerini görmekti. Deneyde hiçbir psikolojik sorunu bulunmayan sıradan insanlar kullanılmış ve hapishane ortamına sokulup gardiyan ve mahkum olarak ikiye ayrılmışlardı. Mahkumlar daha ilk günden boyun eğen rollere girmiş, gardiyanlar ise agresif tavırlar sergilemeye başlamıştır kısacası rollerine çok çabuk bir şekilde uyum sağlamışlardır. İkinci günden itibaren deney öngörülenden daha fazla duygusal şiddet barındırmaya başlamış ve iki hafta olarak planlanan deney 6. gününde mecburen sona erdirilmiştir. Standford hapisane deneyi öngörülen sınırların dışına çıkmış, deneklerine tehlikeli ve psikolojik olarak hasar veren bir duruma gelmiştir. Birçok mahkum duygusal olarak travma geçirirken gardiyanların üçte biri gerçek sadistik eğilim sergilemekten yargılanmıştır. 2001 yılı Alman yapımı Das Experiment filmi Stanford Hapishane Deneyi nde yaşananları konu almaktadır. Üçüncü Dalga Deneyi 1967 yılında Kaliforniya da bulunan Cubberley Lisesi nde tarih dersi kapsamında gerçekleştirilen deney, demokratik toplumların dahi faşizme meyilli olduklarını anlatmayı amaçlamış ve deneyin sahibi olan Ron Jones bu tezini kanıtlamıştır. Tarih öğretmeni sınıftaki öğrencilere birkaç basit kural getirerek deneyi başlatmıştır. Ders zili çalmasıyla herkes 30 saniyede yerlerini alacak, söz almadan ve ayağa kalkmadan konuşulmayacak ve her cümlenin sonu Bay Jones diye bitirilecektir. Jones ikinci gün sınıfı özel olarak adlandırmış ve üçüncü dalga adını vermiştir. Gruba nazi selamını öğretip okul dışında da birbirlerine bu selamı vermeleri gerektiğini söylemiştir. Bütün öğrenciler istisnasız bu kurallara uymuş ve deneye katılan öğrenci sayısı her gün artmıştır. Öğrenciler hocalarından bağımsız kendilerine bir logo, yaka kartı hazırlayıp gruba üye olmayanları sınıfa almamaya başlamışlardır. Diğerlerinden üstün ve prestijli olduklarına inanan ve ders başarılarında da artış görülen öğrencilerin durumunun dördüncü günün sonunda kontrolden çıktığı düşünülerek deneye son verilmiştir. Dört gün gibi kısa bir sürede düşüncelerini ispatlayan Jones sonrasında okuldan kovulmuştur. Ron Jones un Üçüncü Dalga deneyi, 2008 yılında Alman yapımı Die Welle adlı filmde işlenerek beyaz perdeye aktarılmıştır. Canavar Çalışması 1939 yılında Wendell Johnson tarafından başlatılan deneyde 5-15 yaşları arasında 22 yetiştirme yurdu öğrencisi kullanılmıştır. Çocuklardan 10 tanesinde kekeleme problemi olduğu bilinmektedir. Çocuklar deney ve kontrol grubu olarak ikiye ayrılmış ve her iki gruba da diksiyon dersleri verilmiştir. Bir gruba doğru telaffuzlarında pozitif geri bildirim verilirken, diğer gruba yaptıkları yanlış telaffuzlarda dayak atılmış ve kekeme oldukları yüzlerine vurulmuştur. Çalışma 6 ay sürmüş ve negatif geri bildirim alan çocuklardan kekeme olmayanların da hayat boyu konuşma bozukluğu çektiği gözlemlenmiştir. 2005 yılında mahkemesi başlayan dava 2007 yılında sonuçlanmış ve kalıcı hasara uğramış 6 denek, toplamda 925.000 ABD doları tazminata hak kazanmıştır. Gülşen TURNA Uzman Psikolog
Derince ŞEMALAR Hepimizde ailemizin yetiştirme tarzındaki hatalardan dolayı ya da kişisel sebeplerle bazı şemalar gelişir. Bunları görebilirsek üstüne gidip çözmekte ya da yardım almakta daha istekli olabiliriz. Gelin birlikte bu şemaları tanıyalım. AYRILMA VE REDDEDİLME ŞEMALARI; Ailenin tipik kökeni; kopuk, soğuk, reddedici, kısıtlayıcı, yalnız, taşkın, belirsiz ya da istismarcıdır. TERKEDİLME/ İSTİKRARSIZLIK Önem verdikleri kişilerden; duygusal destek alamayacaklarından, bu kişilerin kendilerini terk edeceği ve güvenilmez olduklarından yakınırlar. Duygusal ilişkilerin istikrarsız olacağı korkusu yaşarlar. 2. GÜVENSİZLİK SUİSTİMAL EDİLME Başkalarının zarar vereceği, istismar edeceği, küçük düşüreceği, aldatacağı, yalan söyleyeceği, kullanacağı, zaaflarından yararlanacağı korkusu. 3. DUYGUSAL YOKSUNLUK Kişinin duygusal destek ihtiyacının başkaları tarafından karşılanmayacağı endişesi. 4. KUSURLULUK/ 6. BAĞIMLILIK/ UTANÇ YETERSİZLİK Kişinin kendini kusurlu, kötü, istenmeyen, değersiz hissetmesi. Eleştiriye karşı aşırı hassasiyet ve kendiyle ilgili bazı konulardaki kusurlarını abartıp, utanç duyması. 5. SOSYAL İZOLASYON/ YABANCILAŞMA Dünyanın geri kalanından izole, diğer insanlardan farklı olma veya herhangi bir grup ya da topluluğun parçası olamama. ZEDELENMİŞ ÖZERKLİK VE PER- FORMANS; Ailenin tipik kökeni; tuzakçı, çocuğun güvenine zarar verici, aşırı koruyucu ya da aile dışında yeteneklerini göstermesi için çocuğu desteklemede başarısız. Başkalarından yardım almadan kişinin günlük sorumluluklarını yerine getiremeyeceği düşüncesi. 7. HASTALIKLAR VE ZARAR GÖRME KONUSUNDA DAYANIKSIZLIK Herhangi bir anda kesin bir felaket olacağı ve ondan korunamayacağı korkusu.aids, kalp krizi, asansör düşmesi, çıldırma korkusu 8. YAPIŞIKLIK GELİŞMEMİŞ BENLİK Bireyin başkalarının daimi desteği olmadan mutlu olamama ya da dayanamama düşüncesi.genelde aileyle kurulan aşırı duygusal yakınlık.
10. HAK GÖRME/ BÜYÜKLENMECİLİK Kişinin başka insanlardan üstün olduğu, özel hak ve imtiyazlara sahip olduğu düşüncesi. 11. YETERSİZ ÖZDENETİM, ÖZDİSİPLİN Duygu ve dürtülerini ifade etmede düzensizdirler.sorumluluk, huzursuzluk ve anlaşmazlık gördüklerinde kaçarlar. BAŞKALARINA YÖNELİMLİLİK Ailenin tipik kökeni; ebeveynlerin kişisel arzuları ve sosyal konumdaki statüsü çocuğun özgün gereksinimlerinden daha değerlidir. 12. BOYUN EĞİCİLİK Karşılık görmek için ya da terk edilme korkusuyla başkalarına boyun eğme. 13. KENDİNİ FEDA Bencillik duygusundan kaynaklı suçluluktan kurtulmak için başkalarına sürekli fedakarlık yapma. 14. ONAY ARAYICILIK Bireyin kendine saygı duyması için yaptığı her işte başkasının onayına ihtiyacı vardır. AŞIRI TETİKTE OLMA VE BASKILA- MA/KETLEME; Ailenin tipik kökeni; katı, talepkar ve cezalandırıcı. 15. OLUMSUZLUK/ KARAMSARLIK Hayatın olumlu yönlerine hiç dikkat etmeksizin, olumsuz yönlerine yaygı ve sürekli bir şekilde odaklanma. 16. DUYGUSAL BASKILAMA/ KETLEME Duyguların başkaları tarafından reddedilme korkusu, utanç, dürtüsel kontrolü kaybetme korkusu ile aşırı bastırılması. 17. YÜKSEK STANDARTLAR Eleştiriden kaçınmak için genel kabul görmüş normları mükemmelliyetçi bir şekilde uygulamaya çalışma. Bu baskı duygusunun altında mükemmel olmayanı aşırı eleştirme. 18. CEZALANDIRICILIK/ ACIMASIZLIK Yapılan hatalar yüzünden kendine ve çevreye karşı cezalandırma isteği. Hafifletici sebepleri göze almama ve insani kusurları kabul etmeme. 19. BAŞARISIZLIK Kişinin başarısız olma, başaramayacak olma, akranlarına oranla yetersiz olma kaygısı. ZEDELENMİŞ SINIRLAR; Ailenin tipik kökeni; serbestlik, fazla müsamaha, yönetim eksikliği. Burcu YILMAZ Psikolog
TEPEKENT YERLEŞKESİ Tepekent-Büyükçekmece/İstanbul Tel: (0850) 850 27 35 Faks: (0212) 860 04 81 E-posta: arel@arel.edu.tr SEFAKÖY YERLEŞKESİ Sefaköy-Küçükçekmece/İstanbul Tel: (0850) 850 27 35 Faks: (0212) 540 97 97 E-posta: arel@arel.edu.tr www.arel.edu.tr facebook.com/areledu twitter.com/areledu 2735 (0850) 850 AREL