TÜRKİYE DE PETROL SEKTÖRÜ



Benzer belgeler
2008 Yılı. Petrol ve Doğalgaz. Sektör Raporu

TÜRKİYE NİN DOĞALGAZ POTANSİYELİ

Basın Toplantısı 12 Eylül 2006

T.C. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI Petrol İşleri Genel Müdürlüğü GENEL GÖRÜNÜM. Selami İNCEDALCI Genel Müdür

Basit rafineri niteliğindeki ATAŞ, 2004 yılı sonlarında dönüşüm ünitesine yönelik yatırımın maliyetini yüklenmeyerek,

PETROL PİYASASI SEKTÖR RAPORU ŞUBAT

PETROL PİYASASI SEKTÖR RAPORU NİSAN 2011

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

Azerbaycan Enerji Görünümü GÖRÜNÜMÜ. Hazar Strateji Enstitüsü Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi.

T.C. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu SUNUŞ

Kömür ve Doğalgaz. Öğr. Gör. Onur BATTAL

PETROL ÜRÜNLERİ-PETROKİMYA SEKTÖRLERİ VE ÖZELLEŞTİRME UYGULAMALARI

ULUSLARARASI PETROL PİYASASININ EKONOMİK ANALİZİ


Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri

PETROL PİYASASI 2010 YILI 1. ÇEYREK RAPORU

PETFORM Üyesi 34 Enerji Şirketi

2015 de enerji tüketimi yavaşladı, dünya daha düşük karbonlu yakıtlara yöneldi

Tablo 4- Türkiye`de Yıllara Göre Turunçgil Üretimi (Bin ton)

2006 Yılı Sektör Raporu

ÖZET. İhracat. İthalat yılı Ocak- Şubat Döneminde 2014 yılı Ocak-Şubat Dönemine Göre:

SEKTÖRÜN TANIMI DÜNYADA KİMYA SEKTÖRÜ DÜNYA KİMYA SEKTÖRÜ İHRACATI. HS No: ( , 28-39, , )

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

TÜRKĐYE NĐN ENERJĐ ARZ POLĐTĐKALARI

TÜRKİYE TAKIM TEZGAHLARI ALT SEKTÖRÜ

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

ÜLKEMİZDE ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ VE ALINAN TEDBİRLER

MADEN SEKTÖR GÖRÜNÜMÜ

TÜRKİYE'DE PETROL SEKTÖRÜ VE TPAO

PETROL PİYASASI SEKTÖR RAPORU

ENERJİ KAYNAKLARI ve TÜRKİYE DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI

(*Birincil Enerji: Herhangi bir dönüşümden geçmemiş enerji kaynağı) Şekil 1 Dünya Ekonomisi ve Birincil Enerji Tüketimi Arasındaki İlişki

Bu raporda yer alan tüm bilgi, tablo ve şekillerin her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

2014 Yılı Petrol Arama - Üretim Faaliyetleri

LOJİSTİK SEKTÖRÜ BÜYÜME ORANLARI

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

DÖKÜM VE DÖVME ÜRÜNLERĠ DEĞERLENDĠRME NOTU (MART 2009)

Körfez Petrol Ürünleri ve Sanayicileri Derneği (KPÜSD)

PETROL PİYASASI SEKTÖR RAPORU HAZİRAN 2011

Barbaros Demirci Genel Sekreter PAGEV / PAGDER

PLASTİK VE KAUÇUK ÜRÜNLERİ İMALATI Hazırlayan Orkun Levent BOYA Kıdemli Uzman

ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIM VERİLERİ BÜLTENİ

EKONOMİ BAKANLIĞI Türkiye Ekonomisi ve Tekstil ve Konfeksiyon Sektörü

2006 Yılı Ocak Eylül Dönemi Sektör Raporu. Ocak- Eylül Dönemi. Sektör Raporu. Petder, 13/12/2006 Sayfa: 1/27

CAM VE SERAMİK İNŞAAT MALZEMELERİ

PAKİSTAN PLASTİK VE PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ DIŞ TİCARETİ. Barbaros Demirci Genel Müdür - PAGEV

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

CUMHURİYETİN KURULUŞUNDAN GÜNÜMÜZE PETROL ARAMA, ÜRETİMİ, PETROL KANUNLARI, TBMM DE BULUNAN YASA TASARISI VE ÖZELLEŞTİRME

TEMİZLİK MADDELERİ SEKTÖRÜ

PETROL PİYASASI SEKTÖR RAPORU MART 2014

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

MADEN SEKTÖR GÖRÜNÜMÜ

Türkiye nin Enerji Görünümü Işığında Arama Üretim Sektörü & Doğalgaz Piyasasına İlişkin PETFORM Önerileri

Zeytin ve Zeytinyağı Sektörü Ulusal Kümelenme Stratejileri Literatür Araştırması Raporu

PETROL PİYASASI SEKTÖR RAPORU OCAK 2014

PETROL PİYASASI SEKTÖR RAPORU MAYIS 2014

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2013 HAZİRAN İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

TÜRKİYE DOĞALGAZ İHTİYACINDA BAĞIMLILIKTAN, ÇEŞİTLİLİĞE ULAŞABİLECEK Mİ? LNG İTHALATI BİR ÇÖZÜM MÜ? Mehmet ÖZÇELİK


DİYARAKIR DIŞ TİCARETİ 2014

Dünya Enerji Görünümü Dr. Fatih BİROL Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Ankara, 25 Aralık 2012

RUSYA FEDERASYONU ÜLKE RAPORU

DÜNYADA VE TÜRKİYE DE BOYA SEKTÖRÜ

KİMYEVİ MADDELER, PLASTİKLER VE MAMULLERİ

HALI SEKTÖRÜ 2015 ŞUBAT AYI İHRACAT PERFORMANSI


PETROL PİYASASI SEKTÖR RAPORU ŞUBAT 2014

Şubat 2013, Sayı: 7 Intrade, Fatih Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü Aylık Dış Ticaret Bülteni 1 $24 $22 $20 $18 $16 $14 $12 $10 $8 $6 $4 $2 $0

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

plastik sanayi PLASTİK SEKTÖR TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

PETROL PİYASASI SEKTÖR RAPORU NİSAN 2014

KİMYA SEKTÖRÜ DÜNYA ÜRETİMİ DÜNYA TİCARETİ. HS No: ( , 28-39, , )

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

Dış ticaret göstergeleri

PETROL PİYASASI SEKTÖR RAPORU EKİM

PETROL PİYASASI SEKTÖR RAPORU MART

PETROL PİYASASI SEKTÖR RAPORU TEMMUZ

TÜRKİYE DE BU HAFTA 7 11 EYLÜL 2015

ŞUBAT Sanayi Üretim Endeksi 2015 Kasım ayında 130 seviyesinde gerçekleşerek yıllık bazda %3,6 artış kaydetti. Endeksin bu

ALTIN MÜCEVHERAT. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

ÇİMENTO SEKTÖR NOTU. 1. Dünya Çimento Sektörü

EKONOMİ GÖSTERGELERİ

PETROL PİYASASI SEKTÖR RAPORU ARALIK

TÜRKİYE İŞ ve İNŞAAT MAKİNALARI ALT SEKTÖRÜ

BÜRO, MUHASEBE VE BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ İMALATI Hazırlayan M. Emin KARACA Kıdemli Uzman

PETROL PİYASASI SEKTÖR RAPORU

Aralık Tekstil ve Hammaddeleri Sektörü 2014 Ocak-Kasım Dönemi İhracat Bilgi Notu. Tekstil, Deri ve Halı Şubesi İTKİB Genel Sekreterliği

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 OCAK AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

TÜRKİYE. PLASTİK AMBALAJ SEKTÖRÜ 2010 YILI DEĞERLENDİRMESİ ve 2011 YILI BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci Genel Müdür

Türkiye nin dış ticaret ve yatırım bağlantıları: Güçlü yönler

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

PETROL BORU HATLARININ ÇUKUROVA'YA KATKILARI VE ÇEVRESEL ETKİLERİ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

Sinop ilinin Ocak-Ağustos dönemi dış ticareti Türkiye İstatistik Kurumu ndan (TÜİK) alınan veriler

Cam Sektörü 2013 Yılı Değerlendirmesi

HALI SANAYİ. Hazırlayan Ümit SEVİM, Alpaslan EMEK T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

5.5. BORU HATLARI 5.5-1

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2008

PETROL PİYASASI SEKTÖR RAPORU AĞUSTOS

Transkript:

1 TÜRKİYE DE PETROL SEKTÖRÜ Yrd. Doç. Dr. H. Naci BAYRAÇ Arş. Grv. Dr. Füsun YENİLMEZ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü ÖZET Dünya da ve Türkiye de ekonomik kalkınmanın en temel ağırlıklı enerji girdisi olan petrole, gün geçtikçe daha fazla gereksinim duyulmaktadır. Dünya nüfusunun artması ve teknolojinin gelişimi ile birlikte enerji tüketiminin de artışı, petrol sektöründe yaşanan gelişme ve değişimlerin yakından izlenmesini zorunlu hale getirmektedir. Petrol günümüz dünya ekonomi ve siyasetinde tartışılmaz bir öneme sahiptir. Kullanım alanının yaygınlığı arz-talep dengesi içinde bu ürüne bağımlılığı arttırmış ve sonuçta petrol, dünyadaki diğer enerji kaynaklarından ayrılarak stratejik bir konuma gelmiştir. Üretici ve tüketici ülkeler petrolün bu stratejik önemini kısa sürede kavramış ve dünyada ekonomik kalkınma ve büyüme petrole dayalı hale gelmiştir. Çalışmada petrol sektörü ve bu sektörün Türkiye ekonomisi üzerinde yarattığı değişimler ele alınmaktadır. Anahtar Kelimeler: Petrol, Petrol Ekonomisi, Petrol Fiyatları ABSTRACT The need for petroleum, which is the most fundamental energy input for economic development, increases day by day in both the world and Turkey.

2 The increase in energy consumption due to the increase in world population and technological developments requires close attention to the developments and changes in petroleum sector. Petroleum has an undisputed importance in the world economy and politics. The widespread use has increased the dependency to this product, given the demand and supply balance. As a result, Petroleum has differentiated from other energy resources and gained a strategic position. Both producing and consuming countries have perceived the strategic importance of petroleum as the economic development and growth have depended on it. This study analyzes petroleum sector and changes caused by this sector on Turkish economy. Key words: Petrol, Petroleum Economics, Petroleum Prices GİRİŞ Türkiye nin ekonomik kalkınmasında temel ihtiyaçlar arasında yer alan enerji kaynakları içerisinde petrol, günümüzde yerini ve önemini korumakta ve gelecekte de bunu sürdüreceği beklenmektedir. Ekonomide üretimden tüketime kadar pek çok sektörde kullanılan petrol ve ürünleri, ülke enerji ihtiyacının çok önemli bir kısmını karşılamaktadır. Bu çalışmada petrol piyasanın genel özellikleri ele alındıktan sonra, Türkiye de petrol rezervleri, arama faaliyetleri, üretim, tüketim, ithalat ve ihracat düzeyleri ve daha sonra da, petrol fiyatlarının oluşumu ve artışlarının yarattığı makro etkiler araştırılmaktadır. 1. Petrol Piyasasının Genel Özellikleri Petrol koyu renkli, yapışkan ve yanıcı bir sıvıdır. Metan, etan, propan, bütan gibi çeşitli hidrokarbonların bileşiminden oluşan petrolün yoğunluğu kimyasal bileşimine ve yapışkanlığına (viskosite) göre değişmektedir.

3 Petrolün milyonlarca yıl önce deniz diplerine çöken hayvan ve bitkilerin üzerine, doğal olaylarla yer tabakalarının yığılması ve meydana gelen bu havasız ortamda, uygun ısı ve basınç altında bakterilerinde yardımı ile oluştuğu kabul edilmektedir (Bayraç, 1999, 85). Petrol piyasası kendine özgü aşağıda yer alan bazı ayırt edici özelliklere sahiptir (Ercan, 1996, 6). i. Petrol piyasasında arz ve talep arasında hassas bir denge vardır. Petrole olan talep normal koşullarda bir anda büyük sıçramalar yapamayacağından, petrol fiyatının kontrolü açısından genelde planlı bir petrol üretim söz konusudur. ii. Büyük petrol şirketlerinin uyguladıkları yatırım politikaları, dünya ekonomisindeki dengeleri etkileyebilmektedir. Piyasadaki şirketlerin uluslararası yatırım kararı almalarında, ülkelerinin politik düşünceleri etkili olmaktadır. iii. Petrol arama ve üretimi büyük yatırımlar ve pahalı teknolojiler gerektirdiğinden, piyasadaki kuruluşlar uluslararası teknoloji değişimlerini sürekli izlemek zorunda kalmaktadırlar. iv. Uluslararası petrol arama ve üretim anlaşmalarının ülkeler arasında gösterdiği değişiklikler nedeniyle, bu tür faaliyetlere ilişkin muhasebeleştirme ve raporlama uygulamalarında farklılıklar söz konusu olmaktadır. v. Her ülkenin petrol konusuna ayrıcalık getiren yasal bazı düzenlemeleri vardır. Ülkelerin petrol rezervlerinin durumu ve ekonomide petrolün öneminin ağırlığı, petrol kanunlarını şekillendirmektedir. vi. Petrole sahip olan ülkeler bu kaynaklarını en iyi şekilde değerlendirmek, ithalatçı durumdaki ülkeler ise, buna en ucuz biçimde ulaşmak istemektedirler. Bu nedenle, piyasanın özelliklerini oluşturan önemli faktörlerden biriside alışveriş yapan ülkelerin özellikleri olmaktadır.

4 Petrol piyasası aramacılığından başlayıp, taşımacılığı, işlenmesi, pazarlaması ve petrokimya sanayisini de içeren çok geniş bir yapıya sahiptir. Petrolün arama ve çıkarma işlemleri yukarı pazarlar (upstream markets), rafinaj, dağıtım ve pazarlamadan oluşan kısım da aşağı pazarlar (downstream markets) olarak adlandırılmaktadır (Soysal, 2003, 13). Dünyada üretilen petrolün sınıflandırmasında dikkate alınan en önemli faktörler; petrolün özgül ağırlığı, viskozitesi ve içerdiği kükürt miktarı gibi özelliklerdir. API (Amerikan Petrol Enstitüsü) tarafından çıkarılan ve özgül ağırlığa bağlı API gravite tanımı, tüm dünyada petrolün sınıflandırılmasında kullanılan temel ölçü birimlerinden birisidir. Gravite büyüdükçe yoğunluk küçülmekte ve petrolün kalitesi yükselmektedir. Kolay üretilmesi, taşınması ve işlenmesi nedeniyle, günümüzde dünya petrol talebinin % 90 ı hafif ve orta petrol ile karşılanmaktadır. Hafif petroller (yüksek graviteli) açık kahve, sarı veya yeşil renkli, ağır (düşük graviteli) petroller ise, koyu kahve veya siyah renklidir. Yüksek graviteli petrolün rafinajından çoğunlukla jet yakıtı, benzin, gazyağı ve motorin gibi hafif ve beyaz ürünler, düşük graviteli petrolün rafinajından ise, daha çok fuel oil, kalorifer yakıtı ve asfalt gibi ağır ve siyah ürünler elde edilmektedir. Ham petrolün üretim ve rafinerisinde önemli olan diğer bir faktör de, akmaya karşı direnç olarak tanımlanan viskozitedir. Düşük viskoziteli petrollerin üretimi, taşınması ve işlenmesi kolay ve ekonomik olduğundan dünya ticaretinde bu tür petroller tercih edilmektedir. Ham petrolün rafine edilmesiyle; rafineri yakıt gazı, sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG), nafta, normal benzin, süper benzin, kurşunsuz benzin, parafin, solvent, jet yakıtı, gaz yağı, motorin, kalorifer yakıtı, fuel oil, asfalt, madeni yağ vb. ürünler elde edilmektedir (PİGM, 2000, 53). Ayrıca yukarıda sayılan ürünlerin bir kısmı, petrokimya sanayiinde hammadde olarak da kullanılmaktadır.

5 Petrol sanayisi karmaşık ve dinamik bir yapıya sahiptir. Karmaşıklığın nedeni birbirinden bağımsız ve/veya birbirini etkileyen çok sayıda ve nitelikte siyasal, ekonomik, sosyo-kültürel ve teknolojik etkene bağlı olmasıdır. Sanayi nitelik itibarıyla sermaye yoğun ve büyük ölçekli olduğundan, burada çalışan firmalar büyük bir ekonomik güç oluşturmakta, ulusal ve uluslararası düzeyde strateji ve politika uygulayabilmektedirler (Önertürk, 1983, 14). Sürdürülebilir ekonomik kalkınma için, kesintisiz bir enerji kaynağı gereklidir. Dünya ekonomisinde birçok ülkenin kesintisiz enerji türlerinden birisi olan petrole sahip olma ve/veya kontrol etmek istemeleri, petrolün siyasi açıdan vazgeçilemez bir kaynak olduğunu göstermektedir. Tarihte petrol rezervleri üzerinde hakimiyet kurmak için askeri güç kullanıldığı, birçok çatışma ve savaşın çıktığı görülmüş, günümüzde de görülmeye devam etmektedir. IEA nın Dünya Enerji Bakışı 2001 de hazırladığı 2000-2020 dönemini kapsayan enerji projeksiyonuna göre; dünyada enerji kullanımının değiştirilemez biçimde artacağı, fosil yakıtların enerji kaynakları arasında baskın bir konumda olmaya devam edeceği öngörülmektedir. Dünyanın enerji kaynakları gelecek 20 yıllık dönemde artan talebi karşılamaya yeterli olduğu ifade edilmektedir. Günümüzdeki rezerv, üretim ve tüketim miktarları dikkate alındığında, petrolün 40, doğalgazın 62, kömürün ise, 204 sene daha kullanımının mümkün olduğu tahmin edilmektedir. 2000 yılında küresel enerji tüketiminin % 89 unu sağlayan fosil yakıtların payı artarak 2010 da % 91, 2020 yılında ise % 92 ye yükseleceği düşünülmektedir. Bu durum gelecek 20 yıl içerisinde, dünya ülkelerinin petrol, kömür ve doğalgazdan oluşan fosil yakıt tüketmeye devam edeceklerini göstermektedir.

6 Dünya petrol rezervi, 2003 yılında toplam 156.7 milyar tondur. Coğrafi bölgelere göre bu rezervin, % 63.3 üne Orta Doğu, % 14.4 üne Amerika, % 9.2 sine Avrupa-Avrasya, % 8.9 una Afrika, kalan % 4.7 sine ise, Asya-Pasifik bölgesi sahiptir. Dünyadaki ham petrol üretiminin bölgeler bazındaki 1997-2003 yılları arasındaki gelişimi Tablo 1 de yer almaktadır. Dünya toplam petrol üretimi rezervlerdeki gelişmelere bağlı olarak artış göstermiş ve 2003 yılında toplam üretim 3697.0 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Tablo: 1. Dünya Toplam Ham Petrol Üretimi (Milyon Ton) Bölgenin Adı 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 Kuzey Amerika 670.4 666.7 638.8 650.8 653.3 659.2 671.8 Güney-Orta Amerika 329.1 351.5 344.6 349.8 344.1 350.2 339.5 Avrupa-Avrasya 689.0 686.0 699.2 724.4 746.6 785.5 818.0 Orta Doğu 1044.5 1102.3 1059.2 1125.8 1090.0 1010.1 1093.7 Afrika 369.8 363.6 359.8 371.2 373.2 377.3 398.3 Asya-Pasifik 370.1 370.0 366.4 382.6 378.6 379.5 375.8 Toplam Dünya 3472.9 3540.0 3468.0 3604.4 3585.7 3561,7 3697.0 Kaynak: BP Statistical Review of World Energy June 2004, s. 7. Bu dönemde en fazla üretim, Orta Doğu (% 29.6) bölgesinde gerçekleştirilmiştir. Bu bölgeyi, Avrupa-Avrasya (% 22.1), Kuzey Amerika (% 18.2), Asya-Pasifik (% 10.2) ve Afrika (% 10.8) bölgeleri izlemektedir. Petrolün tüketimi; ülkelerin nüfus ve toprak genişliğinden çok, ekonomileri ile yakından ilgilidir. Bu nedenle, dünya petrol tüketiminde OECD grubu ülkelerin ve bunun içinde de, G-7 olarak bilinen sanayileşmiş yedi ülke (ABD, Kanada, Fransa, İtalya, İngiltere, Almanya, Japonya) ve Rusya Federasyonunun önemli payı mevcuttur. Aşağıdaki Tablo 2 de bölgeler bazında, dünya ham petrol tüketimlerinin 1997-2003 yılları arasındaki gelişimi yer almaktadır. Petrol tüketimi açısından, 2003 yılı rakamlarına göre ABD 914.3 milyon ton ve % 25.1 pay ile birinci sırada yer almaktadır. Bu ülkeyi sırasıyla 275.2 milyon ton ve % 7.6 payla Çin, 248.7 milyon ton ve % 6.8 payla Japonya, 125.1 milyon ton ve % 3.4 payla Almanya,

7 124.7 milyon ton % 3.4 payla Rusya Federasyonu ve 105.7 milyon ton % 2.9 payla Güney Kore izlemektedir. Tablo: 2. Dünya Toplam Ham Petrol Tüketimi (Milyon Ton) Bölgenin Adı 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 Kuzey Amerika 1012.3 1033.4 1058.5 1071.4 1071.5 1071.0 1093.2 Güney-Orta Amerika 212.7 219.6 219.0 218.2 221.5 219.2 216.6 Avrupa-Avrasya 936.2 942.7 937.4 929.4 934.9 933.1 942.3 Orta Doğu 201.3 202.1 206.8 208.1 209.7 213.1 214.9 Afrika 108.9 112.4 115.1 115.7 116.3 117.9 120.5 Asya-Pasifik 926.6 906.6 948.3 983.3 984.3 1008.3 1049.1 Toplam Dünya 3398.0 3416.9 3485.1 3526.1 3538.2 3562.6 3636.6 Kaynak: BP Statistical Rewiew of World Energy June 2004, s. 10. Dünya petrol arzını ve dolayısıyla fiyat oluşumunu etkileyen faktörler; ülkelerin stratejik petrol rezervleri, üretici ülkelerin ellerindeki stok durumu, üretim ve taşıma maliyetleri ile mevsim koşulları yer almaktadır. Ayrıca IEA, ABD, Büyük Petrol Şirketlerinin strateji ve yatırım politikaları da arz üzerine etki yapmaktadır. Fiyatın oluşmasında talep yönünden etki eden faktörler arasında; ekonomik gelişme, bölgesel ekonomik-siyasal-askeri faaliyetlerdeki karışıklıklar, enerji sağlama güvenliğindeki beklentiler ve ulaştırma sektöründe daha kaliteli petrol ürünlerine olan gereksinimin artması yer almaktadır. Son yıllarda ABD, Çin ve Hindistan ın sürekli büyüyen ekonomisinin yanı sıra Irak ve Suudi Arabistan daki savaş ve terör olayları önemli bir talep artışını da beraberinde getirmiştir. Petrol fiyatları, ülke ekonomik performansını etkileyen faktörlerin başında yer almaktadır. Fiyatlarındaki artışın yüksek ve uzun süreli olması, uluslararası ekonomide aşağıda belirtilen değişmelere neden olmaktadır. i. Petrol ithal eden ülkelerin ödemeler dengesi bozulmaktadır, ii. Petrol ithalatçısı konumundaki ülkelerde enflasyon ve girdi maliyetlerini arttırmakta bu durum da, işsizlik ve dolayısıyla ekonomik krize neden olmaktadır,

8 iii. Petrol ithalatçısı ülkelerin uluslararası rezerv gereksinimi de artmaktadır, iv. Petrol fiyatında meydana gelen artış sonucu ortaya çıkan ticaret kayması, petrol ithal eden ülkelerden, petrol ihraç eden ülkelere doğru bir gelir transferi yaratmaktadır. Fiyat artışının ekonomi üzerindeki doğrudan etkisinin büyüklüğü genel olarak; petrol maliyetinin milli gelir içindeki payı, nihai kullanıcıların tüketimde tasarruf etme ve verimli kullanma becerisi ile alternatif enerji kaynaklarının kullanımına bağlıdır. Petrol fiyatları geçen yıla göre yüzde 42 oranında artarak varili 70 dolar düzeyine yükselmiştir ve gelecekte de bu artış trendinin süreceği beklenmektedir. Son aylarda gözlenen petrol fiyatlarındaki hızlı yükselmenin başlıca nedenleri arasında; i. 2004 yılı başından itibaren Royal Dutch/Shell grubunun ispatlanmış petrol rezervlerinde dört kez revizyona giderek azaldığını açıklaması (revizyon sonucu Shell kendi petrol ve gaz rezevlerini % 23 aşağıya çekmiştir), ii. ABD Başkanı Bush un enerji danışmanı ve dünyanın en büyük enerji yatırım bankerlerinden olan Matt Simmons un Suudi Arabistan ın petrol rezervlerinin tahmin edilenden çok daha önce tükeneceğini belirtmesi, iii. Irak ın petrol ihracatının, savaş ve boru hatlarına yönelik sabotajlar nedeniyle sürekli kesintiye uğraması gibi şiddet olayları petrol piyasalarında endişe yaratmaktadır, iv. Ham petrol arzının zayıflayacağına yönelik endişeler, ABD petrol stoklarındaki azalma ve Ortadoğu da yeni bir terörist saldırı yaşanacağına ilişkin beklenti, v. Venezuella da yaşanan siyasi istikrarsızlık nedeniyle üretimin aksaması ve son günlerde ABD de ortaya çıkan Katrina Tayfunu nun etkisi, vi. Başta ABD, Çin ve Hindistan olmak üzere gelişmiş ülkelerin ve gelişmekte olan ülkelerin petrole olan bağımlılıklarının giderek artması, yer almaktadır.

9 2. Türkiye de Petrol Sektörü ve Rezervler Türkiye enerji hammaddesi açısından zengin bir ülke olmasına karşın, günümüze kadar yapılan araştırmalar petrol açısından yeterli rezerv kaynağına sahip olmadığını ortaya çıkarmıştır. Anadolu nun tektonik evrimine bağlı olarak çok kıvrımlı ve kırıklı, engebeli, karmaşık bir jeolojik yapıya sahip olması, Türkiye deki petrol arama çalışmalarını oldukça zorlaştırmakta ve arama yatırımları maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır. Türkiye de petrol arama amacıyla açılan ilk derin kuyu 20 Mayıs 1933 de, 2189 sayılı yasa ile kurulan Petrol Arama ve İşletme İdaresi tarafından delinen ve 1351 metre derinlikte kuru olarak bitirilen Baspirin-1 arama kuyusudur. İlk ticari petrol keşfi 20 Nisan 1940 da Raman sahasındaki Raman-1 kuyusunda 1048 metre de yapılmıştır. Türkiye de petrol arama çalışmaları 1942-1958 yılları arasında MTA ve TPAO nun kurulmasıyla birlikte giderek hızlanmış ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Raman ve Garzan sahaları keşfedilmiştir. Bu keşiflerden sonra 7 Mart 1954 tarihinde, 6326 sayılı Petrol Yasası çıkarılarak yerli ve yabancı firmaları da petrol arama ve üretim çalışmaları yapmalarına olanak sağlanmıştır (DPT, 2001, 54). Petrol Yasasının yürürlüğe girmesiyle, Türkiye de petrol aramaları 18 bölgeye ayrılmıştır. Arama faaliyetleri başlangıçta X. Bölge Siirt, XI. Bölge Diyarbakır, XII. Bölge Gaziantep üzerinde yoğunlaştırılmış, daha sonra I. Bölge Marmara, XIII. Bölge Hatay, XIV. Bölge Konya, XVI. Bölge Antalya yörelerinde sürdürülmüştür. II. Bölge Bolu, III. Bölge Ankara ve XVII. Bölge İzmir de de sınırlı aramalar gerçekleştirilmiştir. Ancak yukarıda sayılan bu onsekiz bölgenin yeterince detaylı arandığını belirtmek mümkün değildir. Öncelikle Güneydoğu Anadolu, Batı Toroslar, Batı Karadeniz, İç Anadolu ve denizlerde yapılacak yeni aramalarla bilinen petrol rezervlerinin artması olasıdır (Kaya, 2004, 121).

10 Türkiye de aramacılık çalışmalarının % 70 den fazlasını TPAO yürütmektedir. TPAO yurtiçinde deniz alanları ve karadaki petrol ve doğalgaz aramalarını yabancı ortaklarla birlikte gerçekleştirmektedir. Türkiye de petrol aramacılığının yapılmaya başladığından günümüze kadar geçen sürede 1118 arama kuyusu, 467 tespit kuyusu, 1284 üretim kuyusu, 30 enjeksiyon kuyusu ve 81 jeolojik inkişaf kuyusu olmak üzere 2980 kuyu açılmıştır. Türkiye de petrol giderek daha derin kuyularda bulunabilmektedir. Geçmişte MTA tarafından bulgulanan Raman ve Garzan da ortalama derinlik 1450 metre yi geçmezken, TPAO nun bulguladığı alanlarda 1000-3250 metre arasında N.V.Turkse Shell tarafından bulunan sahalarda 1439-2531 metre, diğer firmalarca saptanan alanlarda 1040-3030 metre arasında değişmektedir. Tablo 3 den izlenebileceği gibi teorik hesaplamalara göre, rezervuardaki petrol rezervi 954 milyon ton olup, bunun 156 milyon tonu üretilebilir durumdadır. 2002 yılı sonuna kadar 117 milyon ton petrol üretilmiş olup, geri kalan üretilebilir 39 milyon ton ile bugünkü üretim seviyesine göre yaklaşık 16 yıllık rezerv miktarı bulunmaktadır (Altaş, 2003, 58). Tablo: 3. Türkiye Ham Petrol Rezervleri (2002 Yılı) (Bin Ton) Firma Adı Rezerv * Toplam Petrol Üretilebilir Toplam Petrol Kümülatif Petrol Üretimi Kalan Üretilebilir Petrol TPAO 682812 88686 62725 25961 N.V. Turkse Perenco 175736 48512 39026 9486 Petrom E.M.I.+Dorchester 73087 12746 10808 1938 Madison Oil Turkey Inc.+TPAO 6967 2411 2084 327 N.V.Turkse Perenco+TPAO 4624 1796 1297 499 Ersan+Alaaddin+Trans Med. 6157 924 755 169 Ersan+Alaaddin M.E. 2420 426 359 67 Alaaddin Madison (Turkey) Inc. 2094 628 210 418 Alaaddin+Transmed 362 74 3 71 Amity Oil+TPAO 81 57 1 56 Toplam 954340 156260 117268 38992 Kaynak: Atlaş Macide, Hanife Özkan, Emel Çelebi (2003), DEKTMK Türkiye 9. Enerji Kongresi, Enerji İstatistikleri, İstanbul, s. 59. * İspatlanmış, Muhtemel ve Mümkün Rezervler Toplamı.

11 Son yıllarda Türkiye de petrol aramaları giderek azaldığından, rezerv rakamları küçülmekte ve yapılan üretime karşılık yeterli yeni rezerv artışı sağlanamamaktadır. Bu olumsuz gelişimi ortaya çıkaran nedenleri arasında; TPAO ya tanınan aşırı ruhsat hakkı ile olası petrol sahalarının kapatılarak bekletilmesi, TPAO nun ise, arama çalışmalarını yurtdışına kaydırması ve yurtiçinde aramaların zayıflatılması, yabancı petrol şirketlerine gerekli kolaylığın sağlanmaması olarak belirlemek mümkündür. 3. Türkiye de Petrol Üretim ve Tüketimi 1980 li yılların öncesinde akaryakıt ithalatçısı olan Türkiye, artık ithal ettiği ham petrolü kendi rafinerilerinde işlemektedir. Türkiye de ham petrol üretiminin yaklaşık % 75 i TPAO tarafından gerçekleştirilmekte ve ikinci sırada Shell gelmektedir. Üretim yapılan petrol sahalarının ortalama rezerv derinliği 2000-2500 metre dolaylarındadır. Keşfedilen rezervlerin derinlikleri en fazla 3500 metredir. Buna göre, Türkiye de petrol aramaları çok derin seviyelerde yapılmamaktadır. Ayrıca bu sahalardan üretilen petrollerin API graviteleri incelendiğinde; API gravitesi 30 ve daha yüksek hafif petrollerin üretildiği petrol sahalarının sayısı 53 dür ve bu sahalarda mevcut olan yerinde petrol miktarı da çok azdır. 10-25 API graviteli ağır ve orta petrollerin üretildiği saha sayısı 47 dir ve bu sahalarda mevcut üretilebilir petrol miktarı çok fazladır (http://mail.aso.org.tr/asomedya/haziran2003/incelemehaziran 2003.html, Erişim Tarihi: 18.01.2005). Sahalar ekonomik ömürlerini tamamlamaya başladıkları halde, % 70 lere varan miktarlarda petrol rezervlerde üretilemeden kalmaktadır. Bu kalan petrolün ikinci ve üçüncül üretim yöntemleriyle üretilmesi gereklidir. Toplam enerji tüketiminin önemli bir bölümünü kapsayan petrolün öncelikle, kendi öz kaynaklarımızdan sağlanması petrol arama stratejimizin ana hedefi olmalıdır. Bu hedefe

12 ulaşmak için; petrol arama ve üretim yatırımlarının arttırılması, risk paylaşımı, know-how teknolojileri, yabancı sermaye transferi amaçlanmalı daha geniş ve derin alanlarda arama yapılmalı keşfi yapılmamış sahaların yanı sıra etrafımızı çevreleyen denizlerde de arama faaliyetlerinin devam ettirilmesi gereklidir. Daha önceki yıllara keşfedilmiş petrol sahalarındaki üretimi arttırmak için, yeni üretim kuyularının açılması ve bunların üretim performanslarının arttırılması için çalışmalar yapılmalıdır. Türkiye de halen üretim yapılan petrol sahalarının % 80 i orta ve ağır petrol içermekte ve bu petrollerin çoğu üretilmeden rezervde kalmaktadır. Üretimi arttırıcı yöntemlerin uygulanması ve varili 10-15 dolara mal olabilecek olan bu petrollerin üretimiyle ekonomimize büyük katkı sağlanmış olacaktır. (http://mail.aso.org.tr/asomedya/haziran2003/incelemehaziran2003.html,erişimtarihi: 18.01.2005). Ham petrol varil fiyatlarının günümüzde 50-60 dolar civarında olduğu göz önüne alınırsa, kendi öz kaynaklarımızdan üretilen petrolün ithal girdi maliyetlerinde önemli ölçülerde düşme yaratacaktır. Tablo 4 de görüldüğü gibi, Türkiye de petrol üretimi 1993 döneminde 3.9 milyon ton iken, üretim değerleri 2003 yılına kadar geçen sürede azalma eğilimi göstererek 2.3 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Türkiye de ham petrolün büyük bir bölümü Güneydoğu Anadolu bölgesinde üretilmekte olup, bir miktar üretim de Trakya bölgesinden elde edilmektedir. Halen üretimde kullanılan rezervlerin tükenmesi nedeniyle, yeni rezerv sahalarının bulunmaması durumunda önümüzdeki yıllarda üretimin giderek düşmesi beklenmektedir. Üretimin yaklaşık % 70 TPAO, geri kalanının büyük bir kısmı N.V.Turkse Perenco, Alaaddin Middle East ve Petroleum Exp. Med Şirketi olmak üzere, diğer Türk ve yabancı firmalar tarafından gerçekleştirilmektedir (Üşümezsoy ve Şen, 2003, 198).

13 Tablo: 4. Türkiye de Petrol Üretim ve Tüketimi (Bin Ton) Yıllar Üretim (Bin Ton) Tüketim (Bin Ton) 1993 3892 27037 1994 3687 25859 1995 3516 27918 1996 3500 29604 1997 3457 29176 1998 3224 29022 1999 2940 28862 2000 2749 31072 2001 2551 29661 2002 2420 29776 2003 2375 30669 Kaynak: http//www.enerji.gov.tr/ petrolarztalep.htm, Erişim Tarihi: 15.07.2005 Petrol tüketiminde ise, ekonomik gelişmeye bağlı olarak sürekli bir yükselme eğilimi görülmektedir. Türkiye'de yılda yaklaşık 30 milyon ton ham petrol tüketilmekte ve bu rakamın önümüzdeki beş yıl içinde 41 milyon tona ulaşacağı tahmin edilmektedir. Türkiye nin petrol tüketimi, % 44 ile toplam enerji tüketiminde en büyük paya sahiptir ve gelecekte de petrol ürünleri tüketiminin, hızlı büyümesini sürdüreceği beklenmektedir. Türkiye de petrol üretiminin tüketimi karşılama oranı, yıldan yıla düşme sürekli göstererek 1993 yılında % 14.4 seviyesinden 2003 yılında % 7.74 e düşmüştür. Bu durum petrolde dışa olan bağımlılığı ortaya koymaktadır. Türkiye de ham petrolün işlenmesi ile petrol ürünleri üretimi ağırlıklı olarak, Tüpraş ın sahip olduğu rafinerilerde yapılmaktadır. Bunlar, yılda 11.5 milyon ton kapasiteli İzmit, yılda 10 milyon ton kapasiteli İzmir Aliağa, yılda 5 milyon ton kapasiteli Kırıkkale Orta Doğu ve yılda 1.1 milyon ton kapasiteli Batman rafinerileridir. Türkiye de Petrol Kanunu na göre yabancı sermaye ile kurulan tek rafineri yılda 4.4 milyon ton kapasite ile çalışan Mersin deki Ataş rafinerisidir.

14 Tüpraş a ait İzmit ve İzmir rafinerilerinin, toplam rafinaj kapasitesinin yaklaşık % 70 ini elinde bulundurduğu görülmektedir. Buna karşın Batman rafinerisi, % 3 lük düşük bir paya sahiptir. 4. Türkiye nin Petrol İthalat ve İhracatı Türkiye nin petrol ithalatının değeri petrol fiyatlarıyla doğru orantılı olarak değişmesine rağmen, ithalatın metrik ton olarak tersi bir seyir izlemiştir. Diğer bir ifadeyle; petrol fiyatları yükseldiğinde daha az, düştüğünde daha fazla petrol ithal edilmiş, ancak petrol talebi fiyatlara karşı esnek olmadığı için ithalatın değeri fiyatlara bağlı olarak değişmiştir (Yıldırım, 2003, 31). Net petrol ithalatçısı konumunda olan Türkiye nin ithal ettiği petrolün miktarı ve değeri, genel olarak uluslararası petrol fiyatlarına bağlı olarak değişmeler göstermektedir. Türkiye nin toplam enerji ihtiyacının yaklaşık % 44 ü petrolden sağlanmaktadır. Ancak son yıllarda doğalgaz kullanımının artması bu oranın biraz düşmesine neden olmuştur. Türkiye nin petrol ihtiyacının % 90 ı ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Türkiye nin toplam ithalatının yaklaşık % 9 unu ham petrol oluştururken, GSMH nın % 2.27 si petrol ithalatı için harcanmaktadır. Son yıllarda Türkiye de ithal edilen petrol miktarı biraz dalgalanma göstermekle birlikte, ortalama olarak 23-24 milyon ton dolayında gerçekleşmiştir. Türkiye, petrol ithalatını, büyük ölçüde Suudi Arabistan, İran, Libya gibi çevresindeki petrol üretimi yapan ülkelerden yapmaktadır. Son yıllarda Rusya ve Türki Cumhuriyetler den petrol ithalatı konusunda büyük gelişmeler yaşanmaktadır. Türkiye de ham petrol ihracatı üretimin çok kısıtlı olması nedeniyle, çok düşük düzeyde, tek seferlik anlaşmalar sonucu gerçekleştirilmekte ve süreklilik arz etmemektedir. Türkiye nin çok düşük seviyede olan petrol ihracatı 1999 yılında İtalya ya 4.3 milyon dolar değerinde petrol ihracatı sonucu, 5 milyon doların üzerine çıkmıştır. Hollanda ya 1998

15 yılında 2.6 ve 2000 yılında 4.7 milyon dolarlık petrol ihraç edilmiştir. 2001 ve 2002 yıllarında ABD ye yıllık 3 milyon dolar düzeyinde petrol ihraç edilmiştir. ABD nin enerji arzını çeşitlendirme politikasına bağlı olarak Suudi Arabistan, Meksika, Kanada gibi önemli ham petrol tedarikçilerinin yanında, ikincil olarak başvurduğu ülkeler arasına Türkiye yi de katmıştır (Yıldırım, 2003, 34). 2003 yılı şubat ayında ihracat rakamı 2.8 milyon dolara ulaşmıştır. Bu artış Irak operasyonundan önce ABD de stoklama amacıyla petrol talebinin artmasından kaynaklanmıştır. Irak operasyonundan sonraki aylarda petrol ihracatı, Türkiye nin Irak petrollerinin dünya piyasalarına açılmasında etkin rol oynamasına bağlıdır. Irak petrollerinin Türkiye üzerinden batıya taşınmasını sağlayan 965 km uzunluğundaki Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı, Türkiye nin üstleneceği stratejik öneme sahiptir. Günde 1.1 milyon ton petrol taşıma kapasitesi olan boru hattı ile 1. Körfez Savaşı öncesinde 700 bin varil petrol pompalanmakta iken, 2001 yılında 230 bin varil, 2002 yılında ise, 175 bin varil petrol taşınabilmiştir. Irak ta 2003 yılı başında gerçekleştirilen operasyonun ardından hat yoluyla günde 400 bin varil petrol taşınabileceği hesaplanmaktadır. SSCB nin dağılmasından sonra, yeni kurulan Kafkasya ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin kalkınmalarında katkıda bulunacak hidrokarbon rezervlerinin işletilmesi ve bunların batı pazarlarına ulaştırılması amacıyla, Doğu-Batı Koridoru Projesi geliştirilmiştir. Proje, Trans-Hazar ve Trans-Kafkasya petrol ve doğalgaz boru hatlarının yapımına dayanmakta ve Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Hampetrol Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı ile Hazar Geçişli (Türkmenistan-Türkiye-Avrupa) Doğalgaz Boru Hattı tasarılarını kapsamaktadır (http://mfa.gov.tr/turkiyeninenerjipolitikası, Erişim Tarihi: 20.06.2005). Hazar petrollerini batı piyasalarına taşıyacak Bakü-Tiflis-Ceyhan Hampetrol Boru Hattı Projesi, Azerbaycan ACG (Azeri-Çıralı-Güneşli) ve diğer projelerden üretilen

16 petrollerin dünya piyasalarına taşınmasını hedeflemektedir. BTC Projesi Azerbaycan- Bakü den başlamak üzere, Gürcistan-Tiflis yakınlarından geçerek Türkiye-Ceyhan da sonlanan 50 milyon ton/yıl kapasiteli yaklaşık 1.750 km. uzunluğundaki boru hattında petrol sevkiyatı yapılmaya başlanmıştır. BTC hattı günlük 1 milyon varillik kapasitesi ile dünya üretiminin önemli bir bölümünü taşıyacağı ifade edilmektedir (http://www.ntvmsnbc.com/news/325392.asp, Erişim Tarihi: 28. 08. 2005). Diğer taraftan Doğu-Batı Enerji Koridorunun önemli bir parçasını oluşturan ve Azerbaycan ın Şahdeniz sahasında keşfedilen doğalgazın Gürcistan üzerinden Türkiye ye taşınmasını amaçlayan Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı tamamlanarak devreye alınmıştır. Bu hatlar bugün ikisi de hızla ilerleyen Türkiye-Yunanistan-İtalya ve Türkiye- Bulgaristan-Romanya-Macaristan-Avusturya Doğalgaz Botu Hattı Projelerine bağlandığında koridor tamamlanacaktır. Türkiye Doğu-Batı Enerji Koridorunun yanı sıra, Kuzey-Güney Ekseni çerçevesindeki işbirliğine de önem verilmektedir. BOTAŞ ın önümüzdeki yıllarda 30 milyar m 3 Rus doğalgazı alması öngörülmektedir. Bu gazın 14 milyar m 3 ü Ukrayna-Romanya- Bulgaristan dan geçen ve kapasitesi arttırılan mevcut Batı Hattı üzerinden, 16 milyar m 3 ü Şubat 2003 de devreye giren Mavi Akım Boru Hattı üzerinden alınacaktır. İran dan gaz alımına ise Aralık 2001 de başlanmıştır. Doğu-Batı ve Kuzey-Güney eksenli koridorlar aracılığı ile Türkiye, gerek petrol ve gerekse doğalgazın Orta Doğu ve Hazar Bölgelerinden batı piyasalarına aktarımı açısından tam anlamıyla bir enerji köprüsü niteliğine ulaşmış olacaktır. 5. Türkiye de Petrol Fiyatları Türkiye de petrol fiyatlarının oluşumunda ve artışında, dünya petrol fiyatları ve döviz kurlarının yanı sıra hükümetin müdahalesi de önem taşımaktadır. Türkiye de hükümetler

17 akaryakıt ürünlerinin çıkış fiyatları üzerinden ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) ve KDV (Katma Değer Vergisi) almaktadırlar. Daha önce ülke içinde petrol fiyatlarındaki dalgalanmaları azaltan ve bir yandan da gelir sağlayan Akaryakıt Fiyat İstikrar Fonu, fonların kaldırılması ile birlikte işlevini maktu bir vergi olan ÖTV ye devretmiş, Akaryakıt Tüketim Vergisi de bu verginin kapsamına girmiştir. Günümüzde ürün pompa satış fiyatlarının % 70-75 kadarı ÖTV ve KDV olarak devlete kalırken, yaklaşık % 22 i rafineri fiyatı olmakta ve % 8 i dağıtım payı olarak bayilere ve ana dağıtım şirketlerine kalmaktadır. Ancak vergi miktarı dünya fiyatlarındaki gelişmelere göre, Bakanlar Kurulu tarafından genellikle haftalık olarak revize edilmekte ve bu dağılımdaki oranlar sabit kalmamaktadır (Yıldırım, 2003, 45). Petrol fiyatlarının 2005 yılı başından bu yana % 55 dolayında artış göstermesi, petrol ithalatçısı konumundaki Türkiye nin enerji faturasını 4 milyar dolar arttırmıştır. Varil başına 70 doların üzerinde seyreden petrol fiyatlarının, son yıllarda yüksek bir büyüme performansı yakalayan Türkiye nin büyüme hızını % 2 ye varan oranda azaltacağı ifade edilmektedir (http://www.ntvmsnbc.com/news/333124.asp Erişim Tarihi: 28 08 2005). SONUÇ Sürdürülebilir ekonomik kalkınma için, kesintisiz bir enerji kaynağı gereklidir. Dünya ekonomisinde birçok ülkenin kesintisiz enerji türlerinden birisi olan petrole sahip olma ve/veya kontrol etmek istemeleri, petrolün siyasi açıdan vazgeçilemez bir kaynak olduğunu göstermektedir. Dünya petrol arzını ve dolayısıyla fiyat oluşumunu etkileyen faktörler; ülkelerin stratejik petrol rezervleri, üretici ülkelerin ellerindeki stok durumu, üretim ve taşıma

18 maliyetleri ile mevsim koşulları yer almaktadır. Ayrıca IEA, ABD, Büyük Petrol Şirketlerinin strateji ve yatırım politikaları da arz üzerine etki yapmaktadır. Fiyatın oluşmasında talep yönünden etki eden faktörler arasında; ekonomik gelişme, bölgesel ekonomik-siyasal-askeri faaliyetlerdeki karışıklıklar, enerji sağlama güvenliğindeki beklentiler ve ulaştırma sektöründe daha kaliteli petrol ürünlerine olan gereksinimin artması yer almaktadır. Son yıllarda ABD, Çin ve Hindistan ın sürekli büyüyen ekonomisinin yanı sıra Irak ve Suudi Arabistan daki savaş ve terör olayları önemli bir talep artışını da beraberinde getirmiştir. Petrol fiyatları, ülke ekonomik performansını etkileyen faktörlerin başında yer almaktadır. Fiyatlarındaki artışın yüksek ve uzun süreli olması, makro değişkenler üzerinde önemli değişmelere neden olmaktadır. Fiyat artışının ekonomi üzerindeki doğrudan etkisinin büyüklüğü genel olarak; petrol maliyetinin milli gelir içindeki payı, nihai kullanıcıların tüketimde tasarruf etme ve verimli kullanma becerisi ile alternatif enerji kaynaklarının kullanımına bağlıdır. Halen dünya ekonomisinde petrol fiyatları 70 doları aşmış bulunmakta ve gelecekte de bu artış trendinin süreceği beklenmektedir. Bunun nedenleri arasında arz yaşanan kısıtlamalar ve talepte ortaya çıkan artışlar etkili olmaktadır. Türkiye de petrol fiyatlarının oluşumunda ve artışında, dünya petrol fiyatları ve döviz kurlarının yanı sıra hükümetin müdahalesi de önem taşımaktadır. Petrol fiyatlarının artması, net petrol ithalatçısı konumundaki Türkiye nin enerji faturasını 4 milyar dolar arttırmıştır. Varil başına 65 doların üzerinde seyreden petrol fiyatlarının, son yıllarda yüksek bir büyüme performansı yakalayan Türkiye nin büyüme hızını % 2 ye varan oranda azaltacağı tahmin edilmektedir. Türkiye nin enerji kullanım yapısı incelendiğinde petrol kullanımının dünya ortalamasına yakın olduğu görülmektedir. Türkiye petrol kaynakları yönünden zengin bir ülke

19 değildir. Toplam enerji tüketiminin yaklaşık yarısını kapsayan petrolün öncelikle kendi öz kaynaklarımızdan sağlanması petrol arama stratejimizin ana hedefi olmalıdır. Bu hedefe ulaşmak için; petrol arama ve üretim yatırımlarının arttırılması, risk paylaşımı, know-how teknolojileri, yabancı sermaye transferi amaçlanmalı daha geniş ve derin alanlarda arama yapılmalı keşfi yapılmamış sahaların yanı sıra etrafımızı çevreleyen denizlerde de arama faaliyetlerinin devam ettirilmesi gereklidir. Daha önceki yıllara keşfedilmiş petrol sahalarındaki üretimi arttırmak için yeni üretim kuyularının açılması ve bunların üretim performanslarının arttırılması için çalışmalar yapılmalıdır. Türkiye de halen üretim yapılan petrol sahalarının % 80 i ağır petrol içermekte ve bu petrollerin çoğu üretilmeden rezervde kalmaktadır. Üretimi arttırıcı yöntemlerin uygulanması ve varili 10-15 dolara mal olabilecek olan bu petrollerin üretimiyle ekonomimize büyük katkı sağlanmış olacaktır. Buna ek olarak, petrol kullanımında verimliliğe ve tasarrufa da gereken önemin verilmesi gereklidir. Türkiye bir yandan siyasi ve ekonomik açıdan büyük önem taşıyan uluslararası enerji projelerini gerçekleştirirken, diğer yandan Ortadoğu ve Hazar Havzası ile Batı arasında doğal bir enerji köprüsü olma rolü gereğini yerine getirmek için AB mevzuatına uyumu sağlayacak kanunları çıkarmıştır. Türkiye coğrafi konumu nedeniyle petrol rezervleri zengin üretici ülkelerle, enerji tüketimi yoğun sanayileşmiş batı ülkeleri arasında ve Asya-Avrupa yolu üzerinde yer almaktadır. Türkiye nin öncelikli hedefleri arasında bu potansiyelin değerlendirilerek 21. yüzyılın Avrasya Enerji Koridoru konumuna getirilmesi yer almalıdır.

20 KAYNAKLAR Atlaş Macide, Hanife Özkan, Emel Çelebi (2003), DEKTMK Türkiye 9. Enerji Kongresi, Enerji İstatistikleri, İstanbul. Bayraç H. Naci (1999) Uluslararası Doğalgaz Piyasasının Ekonomik Analizi, Türkiye deki Gelişimi ve Eskişehir Uygulaması, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi. BP (2004), Statistical Review of World Energy June. DPT (2001), VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Madencilik Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Enerji Hammaddeleri Alt Komisyonu Petrol-Doğalgaz Çalışma Grubu, Ankara: DPT Ya. No: 2606-ÖİK: 620. Ercan M. Kamil (1996), Uluslararası Petrol Arama ve Üretim Yatırımlarının Yapısı ve Finansal Yönden İncelenmesi, Ankara: Turkısh Petroleum International Company Limited Ya., Eğitim Ya. No:1. Önertürk Filiz (1983), Petrol ve Ekonomisi Üzerine, Ankara: Maliye Bakanlığı Ya. No: 1983-259. PİGM (2000), 2000 Yılı Petrol Faaliyetleri, Ankara: T.C. Petrol İşleri Genel Müdürlüğü Dergisi, Sayı No: 45. Soysal Cengiz (2003), Rekabet Perspektifinden Türkiye Akaryakıt Sektörü, Ankara: Rekabet Kurumu Uzmanlık Tezleri Serisi. Kaya Ercan (2004), Türkiye de Uygulanan Enerji Politikaları ve Sonuçları, Ankara: Kara Harp Okulu Bilim Dergisi, Yıl:2004-1, Cilt: 14. Üşümezsoy Şener, Şamil Şen (2003), Yeni Dünya Petrol Düzeni ve Körfez Savaşları, İstanbul: İnkilap Ya. Yıldırım Sevil (2003), Dünyada ve Türkiyede Petrol, Ankara: T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı Ekonomik Araştırmalar ve Değerlendirme Genel Müdürlüğü Ya. http//www.enerji.gov.tr/ petrolarztalep.htm, Erişim Tarihi: 15.08.2005 http://www.ntvmsnbc.com/news/336188.asp, Erişim Tarihi: 28 08 2005. http://mfa.gov.tr/turkiyeninenerjipolitikası, Erişim Tarihi: 20.06.2005 http://www.ntvmsnbc.com/news/325392.asp, Erişim Tarihi: 28. 08. 2005