Avian Influenza: Son Vakalar, Epidemiyoloji ve Kontrol. Avıan Influenza (Kuş Gribi) ve Halk Sağlığı. Avian Influenza



Benzer belgeler
KANATLI HAYVANLARDA AVIAN INFLUENZA (=TAVUK VEBASI)

AVIAN INFLUENZA VE NEWCASTLE HASTALIĞI: SON VAKALAR, EPIDEMIYOLOJI VE KONTROL

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

Avian Influenza Tavuk Vebası Hastalığı Kuş Gribi

Hollanda da Avian Influenza nın İzleme (Monitoring) ve Sürveyansı. Ruth Bouwstra DVM PhD GD Animal Health

AVİAN İNFLUENZA (Tavuk vebası, Kuş gribi)

Avian Influenza Kuş Gribi Tavuk Vebası Hastalığı

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

Maymun Çiçek Virüsü (Monkeypox) VEYSEL TAHİROĞLU

ÖNEMLİ KANATLI HASTALIKLARININ KONTROLÜ: TEMEL İLKELER

Kuş Gribi (Avian Influenza) ve İnsan Sağlığı

Önemli Kanatlı Hastalıklarının Kontrolü: Temel İlkeler

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HAYVAN SAĞLIĞI VE KARANTİNA DAİRE BAŞKANLIĞI

Avıan Influenza ve Newcastle Hastalığı: Son Vakalar, Epidemiyoloji ve Kontrol. Kanatlı Hastalıkları Kontrol Programı

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Dr. Nahit YAZICIOĞLU Daire Başkanı

İNFLUENZA AŞISI:İŞE YARAMADI MI?

GRİP VE KUŞ GRİBİ Etken ve Epidemiyoloji

Kuş Gribi; Avian İnfluenza; H5N1virüsü; Tavuk vebası; Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı

İnfeksiyöz laringotraehitis

Son Dönemde Ortaya Çıkan Kuş Gribi Vakalarına İlişkin Değerlendirme

SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ LUMPY SKIN DISEASE (LSD) Hastalık Kartı. Hazırlayan. Dr. M. Fatih BARUT Vet. Hekim

Türkiye nin mevcut HPAI Durumu. o Türkiye, de OIE ye HPAI yönünden arilik bildirimini yapmıştır.

Dünya da ve Türkiye de. İnfluenza Salgınları. Dr. Alpay Azap Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Bakteriyoloji ve Enfeksiyon Hst AD

Kırmızı Tavuk Biti (Dermanyssus gallinea, Tavuk Akarı)

NEWCASTLE HASTALIĞI (YALANCI TAVUK VEBASI)

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor.

HALK SAĞLIĞI AÇISINDAN Kuş Gribi (Avian Influenza)

SANCO/2006/E2/022. Ticaret hatları. Kanatlı hayvan ticareti. Güney Doğu Asya. Tüketici. Sağlık ve Tüketiciyi Koruma Genel Müdürlüğü

Kanatlı Hayvan Hastalıkları

Kanatlılarda Salmonella İnfeksiyonları ve Kontrolünde Temel Prensipler

Dünyada ve Türkiye de İnfluenza Epidemiyolojisi. Dr. Nurbanu Sezak Atatürk EAH Enfeksiyon Hst. ve Kln. Mikrobiyoloji Kliniği Kasım 2015

Tavuklarda Mikoplazma İnfeksiyonları: Koruma ve Kontrol

KANATLI ET SEKTÖRÜ RAPORU

İNFLUENZA A H1N1 Nedir,nasıl bulaşır,tedavisi nedir? Bahçelievler Toplum Sağlığı Merkezi Aşı-Bulaşıcı Birimi Dr.Gülcan TURGUT

VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA. Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE

Hazırlayan: Fadime Kaya Acıbadem Adana Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Hazırlanma Tarihi:

BRUSELLOZUN ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ. Yrd.Doç.Dr. Ahmet DİNÇOĞLU

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ HASTALIĞI (KKKA) VE KARADENİZ BÖLGESİ NDEKİ DURUMU

EĞİTİM. Kuş Gribi ve Korunma. Kümesler? Avian Influenza Virus. Korunma Önlemleri? Dayanıklılık??? Kümesler 1

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı?

GURM (Strangles) (su sakağısı)

Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında 2005/8503 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Uygulama Esasları Tebliği

DOMUZ GRİBİ ve Kuş Gribi

Avian Influenza (Kuş gribi)

Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak, Tanımlar, Kaynak Aktarımı ve Ödemeler

HALI SEKTÖRÜ. Ocak Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

DÜNYA PLASTİK SEKTÖR RAPORU PAGEV

SARS (SEVERE ACUTE RESPİRATORY SYNDROME) CİDDİ AKUT SOLUNUM YETMEZLİĞİ SENDROMU

KANATLI HASTALIKLARI KONTROL PROGRAMI

Hacettepe Üniversitesi hastaneleri; Kuş gribi ile ilgili sıkça sorulan sorular ve yanıtları

SU ÜRÜNLERİ SAĞLIĞI BÖLÜM BAŞKANLIĞI

KANATLI ET SEKTÖRÜ RAPORU

SERAMİK SEKTÖRÜ NOTU

Avian Influenza. Kanatlı Vebası Kuş Gribi

HALI SEKTÖRÜ. Kasım Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

BRUSELLOZUN İNSANLARDA ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ

İHBARI MECBURİ TAVUK VEBASI (AVİAN İNFLUENZA) HASTALIĞINDAN ARİ BÖLGELERİN TANIMLANMASI VE İLANI HAKKINDA TALİMAT

BATMAN TİCARET BORSASI

Termofilik kampilobakterler

Ebola virüsü İstanbul'a geldi!

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

YUMURTA ÜRETİMİ VE İHRACAT Yeni Hedefler ve Potansiyel Problemler DERYA PALA YUM-BİR HAZİRAN 2010 ANKARA

INFLUENZA. Dr Neşe DEMİRTÜRK. Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları AD

Kanatlı. Selko-pH Uygulamasının Broylerlerde Canlı Ağırlık ve Yem Tüketimine Etkisi

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir?

Haftalık İnfluenza (Grip) Sürveyans Raporu

Ürün Raporu. Kümes Hayvancılığı T.C. GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI TARIMSAL EKONOMİ VE POLİTİKA GELİŞTİRME ENSTİTÜSÜ

TÜRKİYE DE VE DÜNYA DA DEVEKUŞU YETİŞTİRİCİLİĞİ


BALIK HASTALIKLARININ KONTROLÜ

DOMUZ GRİBİ BELİRTİLERİ VE TANISI

VETERİNER HEKİMLİK ALANINDA ANTİMİKROBİYEL DİRENÇ İZLEME ve KONTROL STRATEJİLERİ EYLEM PLANI

Bugün, bu yeni H1N1 alt tipinin oluşturduğu panik, 2000 li yılların başından beri süregelen pandemi beklentisinin bir sonucudur.

HALI SEKTÖRÜ. Nisan Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

AŞI-2 VEYSEL TAHİROĞLU

HALI SEKTÖRÜ. Mayıs Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

MİKOPLAZMA İNFEKSİYONLARI

DÜNYA SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ İHRACATI. Genel Değerlendirme

Küreselleşmede Bulaşıcı Hastalıkların Kontrolü

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2015 Nisan Ayı İhracat Bilgi Notu

DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM?

MEVSİM GRİBİ Neden aşı olmanız gerekir

Haftalık İnfluenza (Grip) Sürveyans Raporu

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2015 Haziran Ayı İhracat Bilgi Notu

Domuz Gribi (H1N1v) Dr. A.Arzu Sayıner Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji AD

Dünya da ve Türkiye de İş Sağlığı ve Güvenliği

GENEL HEDEFLERİN BELİRLENMESİ Her konuda olduğu gibi zoonotik hastalıkların kontrolünde de öncelikle genel hedeflerin belirlenmesi gerekir.

BATI AFRİKA ÜLKELERİ RAPORU

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

KUŞ GRİBİ. Prof. Dr. Mehmet AKAN. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

Tavuk vebası (Avian Influenza) adıyla da bilinen hastalık, ku ş gribi virüslerinin sebep olduğu, kanatlı

TÜRKİYE DE AVIAN INFLUENZA HASTALIĞI VE İZLEME ÇALIŞMALARI

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü

ZOONOTİK HASTALIKLARIN VETERİNER HEKİMLİK BOYUTU

ALTIN, KIYMETLİ MADEN VE MÜCEVHERAT SEKTÖRÜ

HALI SEKTÖRÜ. Ekim Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

4.0 Enfeksiyonların Önlenmesi

Transkript:

Avian Influenza: Son Vakalar, Epidemiyoloji ve Kontrol Avıan Influenza (Kuş Gribi) ve Halk Sağlığı Avian Influenza facebook.com/tavder twitter.com/tavder

Eriyip Gidiyor-Tav/Vet(21x29)-ORJ.indd 1 04.10.2013 12:18

Başyazı Başyazı Sayın Sektör Temsilcileri, Veteriner Tavukçuluk Derneği (VTD) dergisinin bu sayısında Avian Influenza konu olarak seçilmiştir. Derneğin 18 Şubat 2015 tarihinde Ankara da düzenlendiği Önemli Kanatlı Hastalıkları: Epidemiyoloji ve Kontrol-1 konulu toplantıda da öncelikli konular arasında olan Avian Influenza Nisan ayının son günlerinde ülkemizde yeniden görülmüştür. Köy tavuklarında görülen bu vakayı daha sonra ticari yumurtacı işletmede görülen iki vaka izlemiştir. Mayıs ayının ortalarından bu yana yeni vaka bildirimi yapılmamıştır. Bilindiği gibi hastalık ilk kez 2005 yılında bildirilmiş daha sonra 2006 çok sayıda vaka ile yaygın bir seyir izlemiştir. 2007 ve 2008 yıllarında sınırlı bir bölge ve sınırlı sayıda vaka bildirilmiştir. 2005-2008 yılarında görülen tüm vakalar serbest yaşayan kanatlılarda görülmüştür. Ülkemizin coğrafik konumu, Avian Influenza yönünden potansiyel riske sahiptir. Ülkemizin hem göçmen kuşların göç yolları üzerinde bulunması hem de sulak alanların fazla olması, özellikle göç mevsiminde (Eylül-Nisan ayları arasında) riski artırmaktadır. Göçmen kuşlarda bulunan ve kıtalar arası yayılan Avian Influenza viruslarının hem sulak alanlarda hem de direk temas ile serbest kuşlarda yaşayabilme potansiyeli, hastalığın risk süresini arttırmaktadır. Hastalık etkeninin evcil kanatlılara bulaşmasından sonra farklı bir süreç başlamakta ve daha sonraki aşamada hayvan hareketlerinin kontrolü ön plana çıkmaktadır. Ülkemizin kanatlı üretiminin yapısal özelliği, ticari işletmelerde hastalık kontrolünü zorlaştırmaktadır. Bu zorlukta en önemli faktör, kümes, işletme, bölge biyogüvenlik uygulamalarının yetersiz/eksik olması ve genel olarak ülkedeki kanatlı hareketlerinin kontrolünde yaşanan problemlerdir. İlave olarak köy kanatlı hayvancılığının desteklenmesi ve bu kanatlı ürünlerinin farklılaştırma çabaları, riskteki ve ticari işletmelere bulaşmadaki en önemli role sahip popülasyonu arttırmaktadır. Köy kanatlı popülasyonunun kontrolsüz artmasına karşın bu hayvanların yetiştirme modeline yönelik desteklerin olmaması ve tamamen kontrolsüz yapılması, Avian Influenza ve Newcastle Hastalığı gibi problemlerin çözümündeki zorlukları arttırmaktadır. Hastalık kontrolünde başarı için diğer önemli bileşen, hastalıkların erken tanısıdır ve tanı işleminden sonra uygulanması gereken kuralların tam anlamıyla uygulanmasıdır. Mevzuatla ilişkili hastalıkların ilgili mevzuat hükümlerine göre, mevzuatı olmayan hastalıkların ise temel biyogüvenlik uygulamaları çerçevesinde işlemler yapılmalıdır. Hastalık tanısından son aşamaya kadar en önemli görev, üretici ve üreticilere teknik servis veren kişi/kuruluşlara düşmektedir. Son Avian Influenza vakaları ile birlikte ülkemizde, tüm dünyada kanatlı üretiminin en önemli hastalıklarından olan Avian Influenza, Newcastle Hastalığı ve İnfeksiyöz Larinhotacheitis (ILT) kanatlı üretimi için problem haline gelmiştir. Köy kanatlılarında devam eden Newcastle Hastalığı, yumurtacı ve damızlıklarda görülen ILT ve ayrıca Avian Influenza ile mücadelenin bilinen hastalık kontrollerinden daha farklı ve detaylı çalışmalarla yapılmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu kapsamda, hastalık mücadele sistematiğinin yeniden oluşturulması gerekmektedir. Bu sistematikte hastalıkların hızlı ve doğru tanısı, üretici ve/veya teknik servis sağlayıcının işletmede uygun önlemler alması, bilgilendirme, hayvan hareketlerinin kontrolü ve verim dönemini tamamlamış tüm sağlıklı kanatlıların kesimhaneye sevk edilmesi gerekmektedir. İlave olarak desteklenen köy kanatlı hayvancılığının biyogüvenlik açısından risk olmayacak koşullara göre düzenlenmesi ve takip sisteminin oluşturulması zorunluluğu vardır. Ekonomik verim dönemini tamamlamış kanatlıların, köy kanatlı üretiminin desteklenmesinde kullanıldığı sistemde, yukarıda sayılan hastalıkların kontrolü ile ilgili başarıyı sağlamak mümkün değildir. Ülkemizin kanatlı sektörünün dinamizmi, bu problemlerle mücadelede temel çıkışı oluşturacaktır. İhracat potansiyelinin artışından bahsederken son Avian Influenza vakalarından sonra ihracat durmuş durumdadır. Yeniden başlaması için çalışmalar devam etmektedir. Ancak ortaya çıkan sonuç, başta Avian Influenza olmak üzere hastalıkların kontrolünde daha detaylı çalışmalara gereksinim vardır. Bu amaçla sektördeki tüm paydaşların bir plan doğrultusunda hareket etmeni yarar sağlayacak, daha sonraki süreçte hastalık problemlerinin çıkmasını önleyecek/çözümünü kolaylaştıracaktır. Prof. Dr. Mehmet AKAN Başkan Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 2 MEKTUP ANKARA 1

Yerel Süreli Yayın Veteriner Tavukçuluk Derneği nin yayın organıdır. Yılda 4 kez 3 ayda bir yayımlanır. Veteriner Tavukçuluk Derneği Adına Sahibi Prof. Dr. Mehmet AKAN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Prof. Dr. U. Tansel ŞİRELİ Yayın Kurulu Prof. Dr. Ahmet ERGÜN Prof. Dr. Mehmet AKAN Prof. Dr. Erol ŞENGÖR Dr. Serdar ERTAŞ Uzman Vet. Hek. Mücteba BİNİCİ Vet. Hek. Ekrem T. YÜCESAN İdare Yazışma Adresi İrfan Baştuğ Caddesi No: 26/3 Dışkapı / ANKARA Tel: 0312 517 25 65 Faks: 0312 517 25 65 Banka Hesapları REKLAM GELİRLERİ Türkiye İş Bankası Dışkapı Şubesi 4206 932790 IBAN No: TR 1500064 00000 142060932790 ÜYE AİDATLARI Türkiye İş Bankası Dışkapı Şubesi 4206 917468 IBAN No: TR 0400064 00000 142060917468 Dergide yayımlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Alıntı Yapılamaz. Grafik Tasarım ve Baskı Elma Teknik Basım Matbaacılık Ltd. Şti. Çatal Sok. 11/A Maltepe/ Ankara Tel: 229 92 65 Fax: 229 92 65 www.elmateknikbasim.com elma@elmateknikbasim.com.tr Basım Tarihi: 08.07.2015 2 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 2

Avıan Influenza: Son Vakalar, Epidemiyoloji ve Kontrol AVIAN INFLUENZA: SON VAKALAR, EPİDEMİYOLOJİ VE KONTROL David E. Swayne, Claudio Afonso, Patti Miller, David Suarez, & SEPRL Team Exotic & Emerging Avian Viral Diseases Research Unit SEPRL, ARS, USDA, Athens, Georgia, USA Kanatlı hayvanlarda bazı hastalıklar, solunum sistemi problemleri ya da yumurta üretiminde düşüşler gibi bazı sendromlarla kendilerini gösterirler. Ayırıcı teşhis işlemleri ile bu hastalıkların nedenlerini bulmak gereklidir. Bu hastalıklar, akuttan subakuta kadar değişen viral, bakteriyel ve fungal sebeplerden kaynaklanabilirler. Avian Influenza ve Newcastle hastalığı, solunum sistemi rahatsızlıkları ve yumurta üretiminde düşüşlere yol açarak kendini gösterirler. Eğer yüksek mortaliteye sebep veren bir hastalıkla karşı karşıyaysak burada yüksek patojeniteli Avian influenza ve virulent Newcastle hastalığını devre dışı bırakmamız gereklidir. Bakteriyel hastalıklar ve bunun yanı sıra diğer infeksiyöz olmayan sebepleri de devre dışı veya ihtimal harici tutmamız önemlidir. Bu işlemin bir sırayla yapılması gerekir. Öncelikle problem teşhis edilmeli, klinik kanatlı sağlık probleminin belirlenmesinde yaklaşımların standardize edilmelidir. Geçtiğimiz 10 yıl zarfında hastalıkların teşhisinde, moleküler teşhis yöntemleri gibi bazı farklı teşhis metotları geliştirilmiştir. Daha detaylı ve hızlı veri sağlayan moleküler metodların yanısıra hala virüs izolasyonuna da güvenmek durumundayız. Sürü içindeki patojen maruziyetinin geçmişini ortaya koyması açısından, hala serolojik verilere de ihtiyacımız bulunmaktadır. Problem bir defa tanımlandıktan sonra bunun coğrafik olarak değerlendirilmesi yani hastalığın nere(ler)de görüldüğünün de bilinmesi gerekiyor bu da büyük ölçüde patojenin takibiyle sağlanır. Ondan sonra da bir çözüm geliştirmemiz lazımdır. Bu da hastalığın ve enfeksiyonun önlenmesine ve eradike edilmesine yönelik çözümü ortaya koymamız gerekir. Bu girişimlerin başarıya ulaşabilmesi için bazı kritik unsurlar vardır. Bunlardan birincisi resmi otoritedir ve resmi otorite sektörle ve akademik dünyayla işbirliği halinde bu işin yürütülmesi sağlar. Şeffaflık kesinlikle gereklidir, herhangi bir bilgi bu üç ortağın ya da bu üç paydaşın arasında birbirinden kesinlikle saklanmamalıdır. Bu üç paydaşın arasında bir güven tesis edilmelidir. Teşhis ve takip ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için de teknik yetkinlik ve yeterli laboratuvar hizmetlerine ihtiyaç vardır. Bu süreci bilimsel bilgiler yönlendirmelidir. Hastalık kontrolü için elde edilen çözümlerde bütün üreticilerle ve bütün şirketlerle paylaşılmalı, onların gelişimine sunulmalıdır. Bu konu, yüksek patojen Avian Influenza ve virulent Newcastle Hastalığı için -özellikle altını çiziyorum- gereklidir. Yüksek patojen Avian Influenza ve virulent Newcastle Hastalığının teşhis işlemi merkeziyetçi bir yaklaşımla gerçekleştirilmelidir ve bu görev, yetkinliğe sahip birimler tarafından akredite edilen laboratuvarlarda yapılmalıdır. Çünkü merkeziyetçi bir teşhis süreci çok uzun zaman almaktadır. Teşhis işlemi ve teşhis ihtiyaçları, araştırma işleminden ayrı tutulmalıdır. Bir patojenin ne kadar virulent olduğuna ve belirli bir coğrafi bölgede ne kadar yaygın olduğuna bağlı olarak ortaya konulacak çözümler birbirinden farklılık arz edebilir. Teşhis işleminde, ilk olarak virusun tespiti gerekiyor ve Amerika Birleşik Devletleri nde en yaygın olarak gerçek zamanlı RT-PCR yöntemi kullanılmaktadır. Sonra da spesifik olarak H5, H7, H9 Avian influenza ve virulent Newcastle hastalığı için eleme işlemi yapılıyor. Virüs izolasyonu ikinci bir test olarak hala ihtiyaç duyduğumuz bir husus, çünkü teyit ve karakterizasyon için virüs izolasyonuna, izolatlara ihtiyacımız hala bulunmaktadır. İnfeksiyonun yokluğu ya da varlığını teyit etmek için uygun coğrafik bölgelerde antikor testleri de yapılmaktadır. Tarama maksatlı olarak ELISA ve agar jel immunodiffüzyon yöntemi kullanılmaktadır. Avian Influenza da teyit amaçlı alt tipin tespitine dönük olarak hemaglütinasyon-inhibisyon kısaca HI testive aynı zamanda virulent Newcastle hastalığı için de bir saptama testi olarak kullanılmaktadır. Laboratuvar sistemi içerisinde de ayırıcı teşhis, patojenler için güvenilir testlere sahip olmak zorundayız. Bunlar çok önemlidir, çünkü klinik göstergeler sadece yol gösterici niteliktedir. Kesin bir netice veya kesin bir hükme temel teşkil edemezler. Newcastle hastalığı ve Avian influenza nın ikisi de ortak noktalara Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 2 MEKTUP ANKARA 3

Avıan Influenza: Son Vakalar, Epidemiyoloji ve Kontrol sahiptir. Mesela bunlardan ikisinin de hemaglutinasyon aktivitesi vardır. Her iki patojen de embriyolu yumurtalarda çoğalabilirler. Newcastle hastalığı ve Avian influenza nın gözle görülür lezyonları birbirlerine benzerdir. Her ikisinin de düşük virulanslı ve yüksek virulanslı formları vardır. Newcastle hastalığının tek bir serotipi vardır. Dolayısıyla çapraz koruma mevcuttur. Diğer taraftan Avian influenza nın muhtelif alt tipleri vardır ve bunlar arasında çapraz koruma mümkün değildir. Newcastle hastalığı biyoloji itibariyle çok stabildir. Düşük virulanstan yüksek virulansa mutasyon geçirmesi hemen hemen yok gibidir. Yani öngörülebilir bir hastalıktır. Ama Avian influenza böyle öngörülebilir bir hastalık değildir. H5 ve H7 gibi düşük virulanslı formları yüksek virulanslı formlara mutasyonla dönüşebilirler. Newcastle hastalığına karşı aşılama dünya genelinde yaygın olarak uygulanmaktadır. Yüksek virulanslı Avian influenza için aşılama sadece 6 ülkede yapılmaktadır. Düşük virulanslı Avian influenza için de birkaç ülkede daha aşılama yapılmaktadır. Ama hem yüksek patojeniteli Avian influenza ve hem de virulent Newcastle hastalığı için hedef aynıdır. Bu hedef, eradikasyondur. Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü 178 üye ülkeye sahiptir. Türkiye, Avrupa Ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri de bunların arasındadır. Uluslararası düzlemde rapor edilmesi mecburi üç kanatlı hastalığı vardır. Bunlar yüksek patojen Avian influenza, düşük patojen H5 ve H7 Avian Influenza ve virulent Newcastle hastalığıdır. Diğer Avian Influenza formları ve düşük virulensli Newcastle hastalığının bildirilmesi edilmesi mecburi değildir. Avian Influenza Avian Influenza, Orthomyxovirüs neden olduğu bir hastalıktır. Newcastle hastalığında olduğu gibi Avian influenza da ısı uygulaması ve kimyasal maddelerle kolayca öldürülebilir. Buna mukabil infeksiyöz bursal hastalığı ve çiçek hastalığının virüsleri kimyasallarla ya da ısıl işlem uygulamasıyla kolay kolay öldürülemez. Avian influenza virüslerinin de yüzeylerinde hemaglütinin ve nöraminidaz tipinde protein çıkıntıları vardır. 16 farklı hemaglütinin ve 9 farklı nöraminidaz alt tipi mevcuttur. Bu alt tipleme bir serolojik testle yapılmaktadır. Farklı virüsler arasındaki ilişkinin düzeyi hakkında bu test bize bir bilgi vermez. İki genel patotipi vardır: bunlardan biri düşük patojeniteli, bir diğeri yüksek patojeniteli. Düşük patojenitei olan düşük düzeyde solunum sistemi rahatsızlıkları ve yumurta üretiminde düşüşe sebebiyet verir. Yüksek patojeniteye sahip olan tip ise sistemik hastalıklara yol açar ya da çok yüksek ölüm oranları ortaya koyar. Bir ilave not olarak, düşük patojeniteli Avian influenza virüsleri deneysel çalışmalarda genellikle klinik emare ortaya koymazlar. Klinik hastalık ortaya çıkabilmesi için ikincil bir hastalığa gerek vardır. Bu da ikinci bir patojen, ikinci bir virüs veya bakteri olabilir. 1959 dan bu tarafa 35 adet yüksek patojen Avian influenza hastalık vakası görülmüştür. Bu vakaları 10 ar yıllık dilimler halinde sınıflandırdığımızda; 60 lar, 70 ler gibi. Bu hastalık vakalarının birçoğu tek bir ülkeyle sınırlı kalmıştır. Ancak, 1996 da ilk ortaya çıkan bu vaka (H5N1), dünya genelinde 65 ülkeyi etkilemiştir. Bunların arasında biliyorsunuz, Türkiye de vardır. Diğer 34 vakayı ele alır ve bunların hepsini toplarsak bunların sebebiyet verdiği ölüm son vakanın sebebiyet verdiği ölümden daha azdır. Yüksek patojen Avian influenza nın son iki yıllık durumunu özetlendiğinde; geçtiğimiz 2 yıl zarfında yüksek patojen Avian influenza dan 24 ülke etkilenmiştir. Bu ülkelerin 22 sinde H5N1 yüksek patojenli Avian influenza vakası görülmüştür. Bu vakaların büyük çoğunluğu Asya da ortaya çıktı. Bu hastalığın merkezi de Doğu Asya ve Güneydoğu Asya olarak söyleyebiliriz. Mısır da da bir merkez ya da odak vardır. Geçtiğimiz kış Avrupa, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri nde de vakalar görüldü. Güney Afrika da 2 ülkede devekuşlarında ve yerel tavuklarda H5N2 görüldü. Bunlar aynı alt tipten H5N2 den olsa da bu virüsler genetik açıdan farklılık arz etmektedir. Avustralya da H5N2 salgını oldu. Hala devam etmekte olan bir H5N3 vakası da Meksika da görüldü. Meksika daki bu salgın 2012 de başlamıştı. İtalya ve Avustralya da da H7N7 görüldü. Her iki virüs de aynı alt tipte olmakla birlikte genetik olarak farklı virüslerdir. H5N1 in son 21 yıl zarfında nasıl bir evrim geçirdiği, nasıl değiştiğine dair biraz bilgi paylaşmak istiyorum. Bu hastalık, 1996 da Çin in Huang Dong eyaletinde kazlarda başladı ve 5 yıl zarfında 4 farklı genetik gruba ayrıştı. 8 yıl zarfında 10 farklı altgenetik gruba ayrıldı. Demek ki aynı kaynaktan gelseler de zaman içinde bu virüsler evrim geçirerek farklı genetik yapılara değişebilmektedir. 2005 e gelindiğinde, bu değişim devam ederek ikinci bir genetik grup oluştu. Daha ileri, 2008 e gelindiğinde üçüncü genetik grup da ortaya çıktı. Bu da ikinci noktadan sonraki sayıyla kendini gösteriyor. 2011 e gelindiğinde dördüncü 4 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 2

Avıan Influenza: Son Vakalar, Epidemiyoloji ve Kontrol genetik grup karşımıza çıktı. Zaman içinde bu değişim yaşanırken, bazı genetik gruplar kendiliğinden ortadan kalkıyor ve onların yerini yeni genetik gruplar alıyor. Ortadan kalkan-kaybolan grupların yerine yenileri geçiyor (Şekil 1). Bugünü konuşursak, özel olarak bugün ne olup bitiyor? Son 2 yıl zarfında, yüksek patojen Avian influenza virüsünün bu hemaglütinin grubunu rapor eden ülkelerde 6 farklı genetik grubun varlığı belirlenmiştir. Şekil 1. H5N1 virusunun değişimi Bildirilen virus sadece H5N1 olsa da diğer işaret ettiğim H5N8, H5N7, H5N6, vs. de içermektedir. Muhtelif genetik gruplar, farklı renklerle Şekil 2 de gösterilmiştir. 2010 dan 2015 e kadar baskın olan 2-3, 2-1a, ama son 12 ayda baskın olarak karşımıza çıkan 2-3- 4-4. Avian influenza virüsleriyle ilgili olarak, öngörebileceğimiz tek şey bunların değişeceğidir. Bunlar değişirler ve asla aynı kalmazlar. Zaman içinde virüs hemaglütinin geninde ufak ufak değişimler yaşayarak neticede değişiyor. Aynen insan gribi vakalarında olduğu gibi zaman içinde bunlar değişiklik gösteriyor ve buna bağlı olarak her sene farklı suşlarla aşılama yapılması gerekiyor. Bu değişim Avian influenza vakalarında da virüslerinde de gözükür. H5N1 virüsünde, halihazırda 5 farklı altgenetik grup gelişmiştir. Bu hastalıkların mevcut olduğu süre zarfında bu ülkelerde başka Avian influenza virüsleri de vahşi kuşlarda, yabani kuşlarda olsun ya da canlı pazarlarda satılan hayvanlarda olsun kendilerini gösteriyorlardı. Avian influenza virüslerinin 8 gen segmenti vardır ve iki Avian influenza virüsü bir hücre içinde ürediğinde bunların genleri birbirine karışabiliyor. Buna yeniden dizilim diyoruz. Neticede yeni bir hibrit virüs karşımıza çıkmış oluyor. Bu gen segmentleri farklı bir şekilde bir dizilim, bir karışım göstermiş oluyor. Demek ki H5N1 de nörominidiaz ve diğer genler karışarak şu farklı alt tipleri karşımıza çıkarıyor. H5N1, 2, 3, 5, 6 ve 8 oluyor. Aynı hemaglütinin geni fakat nörüminidaz geninde bir değişim ifade ediyor. Bu çeşit değişikliği de kayma tabiriyle adlandırıyoruz. Hemaglütinin geninin farklı altgenetik gruplarının, hangi ülkelerde görüldüğü, insanlarda rastlanan vakalar da söz konusudur. Birincil olarak karşımıza çıkan 2, 3, 4, 4. Artık sadece H5N1 olmakla kalmıyor, çoklu değişiklik arz eden nörominidaz tipleri önümüze geliyor. Peki, kanatlıları etkileyen bu virüslerin kaynakları nerelerdedir? 2, 3, 4, 4 altgenetik grupları ile ilgili kanıtlar kuvvetle şunu göstermektedir ki, yabani su kuşları bu virüsü yeni ülkelere taşıyorlar. Genellikle de bu hastalığın bulaştığı ilk yer açıkta yetiştirilen kanatlılar olmaktadır. Canlı kanatlı pa- Şekil 2. 2010-2015 yılları arasında H5N1 alttiplerinin dağılımı 6 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 2

Avıan Influenza: Son Vakalar, Epidemiyoloji ve Kontrol zarlama sistemi olan ülkelerde bu hastalığın ticari kanatlılara bulaşması ve ikincil yayılmanın gerçekleşmesi mümkün oluyor. Asya nın çeşitli ülkelerinde evcil ördek varlığı bu hastalık için konakçı teşkil ediyor ve aynı zamanda canlı hayvan pazarlarına bulaşması için de bir kanal sağlamış oluyor. Bu sene neler olmuş, onu gösteren bir harita Şekil 3 te sunulmuştur. H5N8 2014 kışında Kore, Japonya ve Doğu Çin de görüldü. 2014 ün ilkbaharında bu virüs Sibirya ya ve Batı Alaska ya taşındı (su kuşlarının yazlık üreme yerleri). 2014 sonbaharında ise bu üreme mevsiminin ardından hayvanlar kış için güneye doğru göç etmeye başladılar. Bir kısmı Avrupa ya, bir kısmı Alaska ya. Bunların bir kısmı devamlı Kuzey Amerika ya ve bazılar da Asya ya geldiler. Şekil 3. H5N8 virusunun dağılımı Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada da bu virüs, yeniden dizilim geçirerek H5N1 ve H5N2 ye dönüştü. Virüsler arasındaki genetik ilişkileri gösteren bu genetik harita, network analiz dediğimiz bir metotla geliştirilip ortaya konulmuştur. Bir virüsün diğer bir virüsten üremiş olduğuna dair çok karmaşık matematik hesaplamalar gerektiren bir metottur. Burada gördüğünüz küme 2014 sonbaharında Güney Kore de görülen durumdur. Kırmızılar çiftlikleri, yeşillerse yabani kuşları ifade etmektedir. Bunların arasındaki ilişkiyi ve bu virüsün nasıl yayıldığını gösteriyor. Buradan hareketle, sonbahara gelindiğinde 3 farklı genetik gurup ortaya çıktı. Bu, Rusya, Kuzey Amerika ve Kanada yı temsil ediyor. Avrupa ve Rusya ortadaki küme, diğer ise Japonya ve Kore dir. Şurası enteresan ki, bunların hepsi A1, A2 ve A3 ü gösteriyor, yani bu üreme sahasından Japonya, Kore, Doğu Çin e geri dönmüş bu hayvanlar. Demek ki, yüksek patojen Avian influenza için tek çözüm eradikasyondur. Bu programın da 4 ana unsuru var. Biyogüvenlik tedbirlerinin attırılması, teşhis ve takip, enfekte hayvanların itlaf edilmesi ve eğitim. Bu daha önce bahsettiğim 35 epizootik olayın 30 unda uygulanan bir sistemdir. Bu 35 vakanın 5 inde beşinci uygulama olarak da aşılama yapıldı. Buradaki amaç konakçının saha virüsüne karşı duyarlılığını azaltmaktır. Zaman çizelgesine baktığımızda, hastalığı ortadan kaldıran ülkelerin çoğunun sadece itlaf uygulaması ile bu işi başardığını görüyoruz. Bu uygulama birçok ülke için temel uygulamadır. Bazı ülkelerde aşılama da bir acil tedbir olarak, çok kısa sürede pozitif etki sağlamak için hem yönetim hem de önleme adına ve mortaliteyi azaltmak adına uygulanmıştır. Ama aşılamanın bu ülkelerde olumsuz bir etkisi oldu. Aşılama yapan ülkelerin eradikasyonu sağlaması, daha uzun zaman aldı. Bunun sebeplerinden bir de yüksek patojen Avian influenza aşılaması biraz da olayı kabullenme şeklinde yorumlanabilir. Aşılama yapıldığında çiftçiler kendilerini güvende hissettikleri için biyogüvenlik önlemlerine gerekli önemi vermemektedirler. 2002-2010 yılları arasında 113 milyar doz aşı kullanılmıştır. Bu aşılar 14 ülkede 3 farklı senaryoda kullanılmıştır. Çok küçük bir yüzdesi önleyici programlar kapsamında ya da acil durum tedbiri olarak aşılardan yararlanılmıştır. Ama bu aşıların %99 u sadece 4 ülkede rutin ulusal aşılama programı kapsamında kullanılmıştır. %91 i Çin de, %4.5 i Mısır da, %2.3 ü Endonezya da, %1.4 ü de Vietnam da kullanılmıştır. Bu orantı bu ülkelerin kanatlı üretimini yansıtan bir orandır. Dünyadaki en büyük kanatlı eti üreticisi Çin dir. Diğer bir önemli nokta da, belirli bir ülkedeki veterinerlik hizmetlerinin yüksek patojen Avian influenza ve diğer kritik hastalıklar karşısındaki yetkinliğidir. Bu veteriner hizmetlerinin performansını şu şekilde ölçüyoruz: eradikasyonu daha kısa sürede sağlamaları, daha az sayıda hastalık vakası olması, ölümün azalması gibi. Eradikasyonun hızlı, etkin ve en düşük maliyetle sağlanması oldukça önemlidir. Düşük patojen Avian influenza ya baktığımızda, 16 farklı alt tip var ve bunlar dünya genelinde yaygındır bunların içinde sadece H5 ve H7 nin OIE ye karşı rapor edilme yükümlülüğü vardır. Bunun sebebi H5 ve H7 düşük patojenli Avian influenza nın yüksek patojen Avian influenza ya mutasyon geçirme ihtimalidir. Demek ki, düşük patojen infeksiyonların erken saptanması ve ortadan kaldırılması bunların yüksek patojene dönüşmesini engelleyecektir. Buna mukabil H9N2 düşük patojen bir virüstür ve OIE ye rapor Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 2 MEKTUP ANKARA 7

Avıan Influenza: Son Vakalar, Epidemiyoloji ve Kontrol edilmesi zorunlu değildir. Bununla nasıl mücadele edileceği ülkeler tarafından müstakilen kararlaştırılır. Dolayısıyle, düşük patojen Avian influenza pek iyi belgelendirilebilmiş bir hastalık değildir. H5N2 ise daha iyi ve sağlam verilere sahip olduğumuz, Meksika, Orta Amerika ve Karayip ülkelerinde yaygın olan bir hastalıktır. Bizatihi, düşük patojen Avian influenza sahada büyük problemler çıkarmasa da, her zaman yanında ikincil patojenler açığa çıkabilir. Ortadoğu da bunun yanında getirdiği ikincil enfeksiyonlar Mycoplasma gallisepticum, Mycoplasma synoviae ve Newcastle hastalığıdır. Düşük patojen Avian influenza ile bu saydığımız hastalıkların birlikte seyretmesi durumunda %60 lara çıkan ölüm oranları görebiliriz. Düşük patojen Avian influenza nın kontrol programları diğer solunum yolu hastalıklarında olduğu gibi ekonomik değerlendirmelerle ortaya konulur. Biyogüvenlik tedbirleri vasıtasıyla hayvanların bu hastalığa maruziyetinin önüne geçilir. Enfeksiyonların tespiti için izleme-takip yapılır. Bakteri ve virüs mevcudiyetine dikkat edilmesi, sıcaklık ve rutubetin kontrol altında tutulması vs. gibi çevresel faktörler kontrol altında tutulur ve bazı ülkelerde aşılama yoluna gidilebilir. H9N2 en yaygın görülendir ve en yaygın aşılama yapılan tiptir. En azından 10 ülkede bu hastalığın aşılanmasına izin verilmektedir ve milyarlarca doz söz konusudur. Burada düşük patojen H9N2 ile yüksek patojen H5N1 in mukayesesini yapalım. H9N2 sadece lokal bir enfeksiyona yol açar, solunum sistemini etkiler, yumurta veriminde düşüşlere sebebiyet verir. Buna mukabil H5N1, sistemik enfeksiyonlara yol açar, vücudun bütün organları et ve yumurta da dahil olma üzere- bundan etkilenir. H9N2 düşükten yüksek mortaliteye kadar farklı mortalitelere sebebiyet verir ama yüksek mortalitenin olabilmesi için ikinci patojene ihtiyaç vardır. H5N1 de ise tek başına yüksek mortaliteye sebebiyet verebilir. Düşük patojen olanın OIE ye rapor edilmesi mecburi değildir. Yüksek patojen olanın mecburidir. Düşük patojendeki hedefimiz hastalığın yönetilmesidir. Ama yüksek patojende eradikasyonu hedefleriz. Düşük patojen Avian influenza da aşılama giderek yaygınlaşmakta ama yüksek patojen Avian influenza da bir çok ülkede aşılama yapılmamaktadır. Peki, aşılar ne yapabilir? Avian influenza enfeksiyonuna karşı direnci arttırır, Avian influenza nın solunum kanalında ve gastrointestinal kanalda çoğalmasını geriletir, azaltır, hastalık kanatlılarda ölümlerin önüne geçer. Bunun neticesi olarak da çevresel kirliliğin önüne geçilir, kanatlılara bulaşması azalır, gıda arz güvencesi ve yaşamlarını sürdürecek gelirden de insanlar mahrum kalmamış olur. Netice itibariyle aşılar hastalığı yönetir. Ama teşhisi ve izlemeyi zorlaştırırlar. Antikoru değil, virüsü aramanız gerekir. Bir aşılama uygulanacaksa, bu aşılama programının etkin olabilmesi için bazı temel unsurlara ihtiyacımız vardır. Muhtelif potanslar söz konusu, sahada başarı için yüksek potanslı aşılar olması gereklidir. Neticede aşının yüksek bir antikor titresi ortaya koymasını önemlidir. Düşük titreler, hastalığa karşı başarıda probleme neden olur.. 10 yıl kadar önce eşik 1/32 iken günümüzde bu değer 1/128 olarak değiştiirlmiştir. Potansı ölçmek ve miktarsallaştırmak için dozdaki hemaglütinin yoğunluğunu da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu aşıdaki tohum suşlarının da antijenik açıdan saha suşuna uyması gereklidir. Hemaglütinin antikor titrelerinin yüksek olması gereklidir. Yüksek titredeki antikorlar, eprüvasyon virüsü karşısında iyi bir koruma sağlamalıdır. Dört seneden fazla sahada bulunan bir virüse karşı bu aşının kullanılması sahadaki virüste bir direnç oluşmasına yol açabilir. Mısır, Çin, Vietnam, Hong Kong ve Meksika da bu durumla karşılaşıldı. Doğru tipte bir aşılama programına ihtiyacımız vardır. Bu bireysel zoolojik koleksiyonlardan tutun ülke genelindeki aşılama programına kadar değişebilir. Şu da bir gerçek ki, ulusal aşılama programlarının uygulanması çok zordur. Özellikle köylerde, kırsal alanlarda yetiştirilen bol miktarda kanatlı hayvan olduğu durumlarda başarısızlık oluşabilmektedir. Başarı için, hedefteki popülasyonun çoğunluğunun (%60-80) aşılanması gereklidir. Bu da ulusal aşılama programlarının başarıyla uygulanmasının çok zor olduğunu, riskli hayvanlar için hedefe yönelik aşılama programlarının daha makul bir yaklaşım olacağını göstermektedir. Tam koruma için yeterli sayıda aşılama yapılması gerekir. Her bir hayvan için genelde 2 doz yeterlidir. Uzun süreli hayatta tutulan hayvanlarda rapel aşıların yapılması gerekir. Diğer bir strateji aşılanmış hayvanlarda HI titrelerinidir ve HI titreleri bir göstergedir. Popülasyonun %80 inde ölümden korumak için 1/32, virüsün saçımından ve çoğalmasından korunmak için de 1/128 gibi titreler aranmalıdır. Bu titrenin altında kalanlar için de rapel aşısı yapılması gereklidir. Virolojik takip için, aşılanmamış nöbetçi hayvanlar ya da aşılanmış hayvanlar içindeki günlük ölüm ya da hastalık oranlarına bakılmalıdır. Bu da en iyi, gerçek zamanlı PCR ile sağlanabilir. Serolojik izleme de yapılabilir ama bu ancak virolojik izlemeyi tamamlayıcı nitelikte bir uygulamadır. 8 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 2

TAVUKLARDA GUMBORO VE MAREK E KARŞI İMMUN SİSTEMİN DAHA ERKEN DESTEKLENMESİ, YAŞAM BOYU TAM KORUMA VE OPTİMAL PERFORMANS İÇİN TR.MER.14.01.07 Büyükdere Cad. No:193 K: 4-10 34394 Levent/İstanbul - Türkiye T: +90 212 339 10 00 F: +90 212 339 59 11 www.merial.com.tr

Avıan Influenza (Kuş Gribi) ve Halk Sağlığı AVIAN INFLUENZA (KUŞ GRİBİ) VE HALK SAĞLIĞI Şireli, U. T., İplikçioğlu Çil, G. Ankara Üniversitesi Gıda Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı, Ankara-Türkiye. E-posta: utsireli@ankara.edu.tr. Avian Influenza, göçmen kuşlar tarafından taşınan, evcil kanatlı hayvanlarda ölümle sonuçlanan infeksiyonlara neden olan ve insanlara da bulaşma özelliği kazanmış viral bir hastalıktır. Halk arasında bilinen adıyla kuş gribi, Türkiye dahil olmak üzere Dünya nın bir çok ülkesinde ciddi ekonomik kayıplarla sonuçlanan büyük salgınlar şeklinde kendini göstermekte ve halen önemini korumaktadır. Avian Influenza dünya çapında ekolojik dengenin, hayvan yetiştiriciliğinin ve gıda üretim zincirinin insan sağlığını nasıl etkilediğini gösteren en önemli örneklerdendir. Hastalığa neden olan influenza virüsleridir. Bu etkenler öncelikle A, B ve C olmak üzere 3 antijenik gruba ayrılır. Bunlar arasında A grubu insanlar ile kuşların, domuzların ve atların dahil olduğu birçok hayvan türünde hastalığa neden olmaktadır. Influenza A virüsleri de kendi içinde serotiplere ayrılmaktadır. Bilinen 16 farklı Hemaglutinin (H) ve 9 farklı Neurominidase (N) tipinin varlığı söz konusudur. H ve N proteinlerin birçok farklı kombinasyonlarda bir araya gelmesiyle bu serotipler oluşmaktadır. Bu serotipler arasında, hem insanlara bulaşabilmesi hem de kanatlı sektörü açısından büyük önem taşıması nedeniyle H5N1 serotipi ayrı bir yere sahiptir. Avian Influenza kanatlılar arasında türe göre farklı seyirler göstermektedir. Evcil kanatlılarda ciddi ve hızlı yayılan ölümcül sistemik infeksiyonlar şeklinde ortaya çıkarken, yabani kuşlarda asemptomatik seyretmektedir. Hastalanan hayvanlarda vücut ısısında artış, tüylerde kabarma, iştahsızlık, depresyon ve şiddetli ishal tipik semptomlardır. Hasta hayvanlarda konjuktiva şişmiş, kırmızı renktedir ve bu hayvanların göz kapakları kapanabilir. Sakal, ibik ile gözlerin çevresinde ödem ve siyanoz şekillenir. İnfeksiyonun ilerleyen aşamalarında ise nörolojik semptomlar ve ölüm görülmektedir. Ölüm oranı evcil kanatlılarda %100 e yakındır. Özellikle tavuk ve hindiler hastalığa çok duyarlıdır. Influenza A virüslerinin taşınmasında ve yayılmasında yaban ördeği başta olmak üzere su kuşlarının etkili olduğu bilinmektedir. Etkeni taşıyan ama hastalık belirtisi göstermeyen bu kuşların bağırsak sisteminde çoğalan virüs, dışkı ile yayılarak, suyu, toprağı ve çevreyi kontamine etmektedir. Ayrıca etken bulaştıktan sonra bu ortamlarda uzun süre canlılığını muhafaza etmektedir, yapılan çalışmalar dışkıda 4 C de 35 gün boyunca virüsün bulunduğunu ortaya koymuştur. Benzer şekilde virüs suda 22 C de 4 gün, 0 C de ise 30 gün boyunca kalabilmektedir. Bu durum hastalığın evcil kanatlılara bulaşmasında oldukça önemli bir yer tutmakta olup, kontamine çevrelerde serbest halde dolaşan evcil kanatlıların hastalığa kolaylıkla yakalanabilmesine sebep olmaktadır. Hong Kong da 1997 yılında meydana gelen Avian Influenza salgınında insanlarda da infeksiyonun görülmesiyle, tür spesifik olarak bilinen etkenin memelilere de bulaşabileceği belgelenmiştir. Hastalık insanlarda 2-4 günlük inkübasyon süresi sonunda tipik grip benzeri semptomlarla ortaya çıkmaktadır. Ateş, öksürük, boğaz ağrısı ve kas ağrısı gibi belirtiler görülmektedir. Bazı vakalarda şiddetli ve hayatı tehdit eden komplikasyonlar oluşabilmekte, solunum yetmezliği nedeni ile 10 gün içerisinde ölüm şekillenebilmektedir. Ancak ölümler çok genç, çok yaşlı, ciddi bir sağlık problemi yaşayan ya da hastaneye geç başvuran vakalarla sınırlı kalmaktadır. WHO verilerine göre 2003 yılından günümüze kadar Avian Influenza nın dünyadaki insan sağlığı açısından bilançosu 694 vaka ve 402 ölüm şeklindedir. Hastalığın insanlara bulaşmasında bilinen en etkili yol hasta hayvanlarla temas etmektir. Dünya çapında bildirilen insan vakalarına bakıldığında, evlerinde kümes hayvanı yetiştiren aile bireyleri, hayvan pazarlarında canlı kanatlı satışı yapanlar ve onları satın alanlar gibi hasta hayvanlarla temas eden ya da onlarla aynı havayı soluyan insanlarda hastalığın ortaya çıktığı görülmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde yapılan aile yetiştiriciliklerinde gelenekselleşen bir uygulamada herhangi bir hastalık belirtisi gösteren hayvanların kesilerek, ekonomik kayıpların en aza indirilmeye çalışılmasıdır. Kuş gribinde bu durum hastalığın etrafa yayılma- 10 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 2

Avıan Influenza (Kuş Gribi) ve Halk Sağlığı sı ve hayvanı kesen bireylere bulaşmasında önemli bir faktördür. Hastalığın insandan insana bulaştığına dair yeterli veri bulunmamaktadır. Hastalık görülen bölgelere seyahat, solunum yolu semptomları gözlenen hasta bireylerle aynı ortamda bulunmak gibi durumlarda hastalığın taşındığına dair kesin sonuçlar elde edilmemiştir. Birkaç vakada hasta annesi, teyzesi veya kuzeni ile yakın temas sonrası küçük çocuklarda hastalık görülmesi hastalığın insandan insana bulaştığına dair şüpheleri artırmış ancak vaka sayısının yeterli olmayışı ve hastalığın sadece kuşlarda infeksiyonun görüldüğü zamanlarda ortaya çıkması, doğal yollarla insanlar arasında geçişin şekillenmediği görüşünü desteklemiştir. Hastalığın bulaşmasında gıdanın rolünün olup olmadığı, üzerinde dikkatle durulması gereken konulardan bir tanesidir. Bugüne kadar uygun şekilde pişirilmiş kanatlı veya kanatlı ürünlerinin tüketimini takiben virüs ile herhangi bir kişinin infekte olduğunu gösteren bir bulguya rastlanmamıştır. Virüsün 60 C de 30 dakikada etkinliğini yitirmesi sebebiyle hastalığın düzgün şekilde pişirilmiş kanatlı eti ve yumurta ile bulaşması olası değildir. Ayrıca hastalığa yakalanan hayvanlarda yumurta üretiminin durduğu gözlenmiştir. Yine tüketimin yanı sıra, gıda hazırlama sırasında da, temas ile etkenin bulaşmadığı bilinmektedir. Hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanların itlaf edildiği de göz önünde bulundurulduğunda, kontamine kanatlı eti ve yumurtanın gıda zincirine dahil olma olasılığı düşüktür. Kuş gribinin gıdayla bulaştığına dair yanılgılar nedeniyle, salgınların meydana geldiği ülkelerde tüketim alışkanlıkları geçici olarak değişmektedir. Örneğin ülkemizde 2006 yılında meydana gelen salgında başkent Ankara da tavuk eti satışlarında % 54 düşüş görülmüş ve tavuk eti fiyatları % 32 azalırken, yumurta ve diğer kanatlı ürünlerinde de fiyatlar düşmüştür. Kuş gribinin neden olduğu ekonomik kayıplar sadece bununla da sınırlı kalmamaktadır. Vietman daki salgında 44 milyon kanatlı itlaf edilmiştir ve bu sayı ülkenin kanatlı popülasyonunun % 17 sini oluşturmaktadır. Tüm bu itlafın ülkeye maliyeti 120 milyon dolardır. Yine ülkemizde 2006 yılında meydana gelen salgında 2.5 milyon kanatlı itlaf edilmiştir ve bunun ekonomiye maliyeti 226 milyon dolar olmuştur. Gelişmekte olan ülkelerde halen devam eden aile yetiştiriciliği bu tip salgınlardan daha fazla etkilenmektedir. Hem hastalığın bulaşması açısından yüksek risk altında olan, hem de ekonomik olarak en çok sıkıntı çeken bu küçük işletmelerdir. Endonezya da meydana gelen kuş gribi salgınında bu tip işletmelerde çalışan işçilerin % 20 si işini kaybetmiştir. Hastalık bildirilen ülkelerden kanatlı hayvan ve ürünleri ihracatına yasaklamalar getirilmektedir. Entegre şekilde yetiştiricilik yapan kayıtlı, denetim altındaki işletmelerde uygulanan biyogüvenlik önlemleri hastalığın bulaşma riskini en aza indirmektedir. Bu tip işletmelerde giriş ve çıkışlar tamamen kontrol altındadır. Araç giriş ve çıkışlarında da dahil olmak üzere dezenfeksiyon işlemleri yapılmakta, böylelikle tesislere çevreden hastalık etkenlerinin taşınmasının önüne geçilmektedir. Kullanılan alet ve ekipmanlar sadece o işletmeye özel olduğundan, farklı kümeslerden hastalık taşınma olasılığı elemine edilmiştir. Hastalıkların yayılmasında önemli bir etken olan fare, böcek gibi canlılarla mücadele yine biyogüvenlik önlemleri gereğince gerçekleştirilmektedir. Kontrollü yem ve su kullanımı da yapılan bu tesislerde, yabani kuşların etlik veya yumurtacı evcil kanatlıları kontamine etme olasılığı oldukça düşüktür. Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 2 MEKTUP ANKARA 11

Avıan Influenza (Kuş Gribi) ve Halk Sağlığı Bu da hem ihracat yapan hem de ithalat yapan ülkeler açısından ekonomik sıkıntılar doğurmaktadır. Tayland 2004 deki kuş gribi salgınına kadar kanatlı eti ve ürünleri ihracatında dünyada dördüncü sırada yer almaktaydı. İhracatını % 40 gibi bir oranla başlıca Avrupa ve Japonya ya yapan ülke, kuş gribi salgını ardından gerçekleşen ambargo ve yasaklarla ciddi ekonomik kayıplara uğramış ve kendi piyasasının % 50 sini kaybetmiştir. Avian Influenza İtalya da 1878 yılında yapılan ilk bildiriminden sonra Dünya da birçok ülkeye yayılarak halen salgınlar oluşturmaya devam etmektedir. 1997 yılında Hong Kong da meydana gelen H5N1 kaynaklı salgında 1.5 milyon kanatlı itlaf edilirken, bu salgın etkeninin insanlara bulaştığının ilk örneği olması açısından önemlidir. Kuş gribi 1997 den sonra 2003 yılının Aralık ayında Güney Kore de yeniden ortaya çıkmış, 2004 yılının başlarında Çin, Japonya, Tayland ve Vietnam da da kanatlı hayvanlar arasında yayılım göstermiştir. Mart ayında kuş sürüleri arasında ilerlemesi hızlanan ve batıya doğru yayılan infeksiyon sonucu, Endonezya, Kamboçya, Malezya da da infeksiyon bildirilmiştir. Hastalığın Asya dan göçmen kuşların hareketiyle tüm dünyaya yayılmaya başlamasıyla 2005 te salgının görüldüğü ülkelere Rusya, Kazakistan ve Moğolistan ile Türkiye, Romanya, Hırvatistan ve Ukrayna; 2006 da ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, İsrail, Ürdün, Nijerya, Fildişi sahilleri, Pakistan, Sırbistan Karadağ, Sudan, İsveç, Mısır, Almanya ve Danimarka da eklenmiştir. Yabani kuşların göç yollarının kesiştiği önemli bir konumda yer alan Türkiye, sahip olduğu sulak alanları nedeniyle ilkbahar ve sonbahar aylarında çok sayıda göçmen kuşa ev sahipliği yapmaktadır. Bu durum hastalığın ülkemize taşınmasında ve yayılmasında önemli rol oynamaktadır. Kuş gribi Türkiye de ilk kez 2005 yılının Ekim ayında Balıkesir ili, Manyas ilçesi, Kızıksa beldesinde bulunan bir aile hayvancılığı işletmesine ait hindi sürüsünde görülmüştür. Ülkemizdeki ikinci salgın, Iğdır ilindeki Aralık ilçesinden, Kasım 2005 te bildirilmiştir. Hastalık, köy tavukçuluğu yapan 53 ile yayılmıştır. Bu salgının bir diğer önemi de ilk kez Güney Doğu Asya dışında bir ülkede insan vakalarının görülmesi ve bu 12 vakadan, çocuk olan 4 ünün hayatını kaybetmesidir. 2007 yılı Şubat ayında Batman ili Gercüş ilçesinde, H5N1 in yol açtığı ve 80 kanatlı ölümüyle sonuçlanan Kuş gribi vakası kendini göstermiştir. Enfeksiyon kaynağının, yabani türlerle temasta olduğu tahmin edilen köy tavukları olduğu bildirilmiştir. Batman ve komşusu olan Diyarbakır ilinden toplam 18 noktada daha infeksiyon bildirilmiştir. 2008 yılında Türkiye nin farklı illerindeki farklı odaklardan kuş gribi bildirimleri yapılmıştır. Zonguldak, Samsun, Sakarya, Sinop ve Edirne nin çeşitli ilçelerinde görülen toplam 7 salgında resmi verilere göre 5399 kanatlı hayvan (tavuk, ördek, kaz ve güvercin) itlaf edilmiştir. OIE (Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü) hastalık alarm sisteminin son verilerine göre ülkemizde 2015 yılının Mart ayında yeni bir H5N1 salgını başlamıştır. Kastamonu, İkizciler de şekillenen ilk salgında şüpheli 207 hayvandan 35 i ölmüş, geriye kalan 172 si de itlaf edilmiştir. Daha sonra Balıkesir in Edincik ilçesinden de kuş gribi bildirimi yapılmıştır. Resmi rakamlara göre, etkilenen 4141 kanatlıdan 150 sinde ölüm görülmüştür. Bölge karantinaya alınmış ve 3991 kanatlı hayvan itlaf edilmiştir. Bu salgınlar sırasında insan vakası bildirimi olmamıştır. Göç yolları boyunca, yabani kuşlarla Dünya nın birçok yerine taşınabilen bu hastalıkla mücadele oldukça zordur. Hastalığın tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmasa da, kanatlılar arasında yayılımının önüne geçilmesi ve insanlara bulaşmasının engellenmesi için alınması gereken önlemler bulunmaktadır. Hastalığın yayılmasına karşı alınabilecek ilk önlem itlaftır. Hasta veya hasta hayvanlarla temas eden kanatlıların hepsini uygun biçimde imha etmek birçok ülkede gerçekleştirilen en temel uygulamadır. Bunu takiben karantina ve kordon altına alma, hastalığın insanlar tarafından taşınmasının önüne geçilmesi açısından önem taşımaktadır. Karantina altındaki bölgelerde gerekli temizlik ve dezenfeksiyon işlemlerinin yapılması da alınacak tedbirler arasında yer almaktadır. Etken formalin ve iyot bileşikleri gibi yaygın olarak kullanılan dezenfektanlara duyarlıdır. Bu nedenle dezenfeksiyon işlemi ile etkenin kontrol altına alınması mümkündür. Bir diğer önlem de hastalık çıkan kümes veya işletmedeki yumurta, gübre, tüy ve yemlerin dışarı çıkarılmasının yasaklanmasıdır. Ülke çapında, bölgesel bu uygulamalar dışında canlı hayvan veya kanatlı eti ve ürünlerinin ticaretinin kısıtlanması da hastalığın uluslararası yayılımını engellemek açısından gereklidir. Kuş gribine (H5N1) karşı aşı çalışmaları halen devam etmektedir. Tüketicilerin ve üreticilerin bu hastalığa karşı bilinçlendirilmesinin tüm ülkeler açısından yararlı olacağı da unutulmamalıdır. Kaynaklar Kaynaklar yazarından temin edilebilir. 12 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 2

Avian Influenza AVIAN INFLUENZA Prof. Dr. Mehmet Akan Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı E-posta: akan@ankara.edu.tr Giriş Ülkemizde 2008 yılından bu yana görülmeyen Avian Influenza (AI; Kuş Gribi), Nisan 2015 te yeniden ortaya çıktı. İlk vakayı takiben iki vaka daha tespit edildi. Bu vakalardan ikisi ticari yumurtacı işletmede görüldü. Uzun bir süre sonra yeniden görülen bu vakaların, ülkemizdeki tüketim üzerine etkili olmazken kanatlı sektörü üzerine önemli derecede olumsuz etkisi oldu. Bu etki halen devam etmektedir. Bu makalede, hastalıkla ilgili genel bilgilerin yanısıra başta koruma kontrol olmak üzere ülkemizin hastalık yönünden risk değerlendirmesi yapılmıştır. Avian influenza, temel olarak kanatlılarda görülen bir hastalıktır. Hastalığın etkeni Orthomyxoviridae familyasına ait Influenza A viruslarıdır. Kanatlılarda Influenza A nedenli infeksiyonlar, subklinik seyirden yüksek mortaliteye (%100) kadar değişiklik gösterebilir. Yüksek mortalite ile seyreden vakalarda, solunum ve sinir sistemini etkilenir, akut seyirli ve çok bulaşıcıdır. Influenza A viruslarının çok sayıda altiplerinin olması, konakçı spektrumunu da arttırmıştır. Hastalık, kanatlı hayvanlara ilave olarak insan, at, evcil domuz, mink ve deniz memelileri olmak üzere çok sayıda hayvan türünde görülebilir. Avian Influenza vakalarının ulusal ve uluslararası düzeyde hem hayvan sağlığı hem de insan sağlığı otoritelerince izlenmesi, hastalığın önemini ortaya koymaktadır. Hastalık ülkemizde bildirimi zorunlu (H5 ve H7) ve tazminatlı hastalıklar arasında yer almaktadır. Hastalık hızlı bulaşabilme potansiyeline sahip olduğundan uluslararası bir problemdir ve çözümü için uluslararası bir çaba gerektirir. Hastalığa neden olan bazı alttiplerin insanlarda infeksiyona neden olması, halk sağlığı açısından hastalığın önemini arttırmaktadır. Hastalık ilk kez 1878 yılında İtalya da tavuklarda ortaya konmuştur. Hindilerde ise ilk etken izolasyonu 1963 yılında Kuzey Amerika da gerçekleştirilmiştir. Hastalık etkeninin Influenza A olarak tanımlanması 1955 yılında gerçekleştirilmiş ve bu yıldan sonra özellikle Amerika, Avrupa, Güney Afrika ve Asya da hem evcil hem de yaban hayatındaki kanatlılarda hastalık vakaları bildirilmiştir. Kanatlı influenza viruslarının ekolojisi ve bulaşması ile ilgili detaylı bilgilere 1970 li yıllarda ulaşılmış ve hastalığın kanatlı sektörü üzerine olumsuz etkileri öngörülmüştür. Hastalığa bağlı önemli kayıplara neden olan ilk salgın, 1983-1984 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri nde belirlenmiştir. 1997 yılından sonra farklı ülkelerde (İtalya, Hollanda, Asya ve Ortadoğu ülkeleri) yüksek patojeniteli AI (HPAI) alttiplerinin (H5, H7) neden olduğu ciddi ekonomik kayıplı salgınlar görülmüştür (Tablo 1). Son olarak 2000 li yıllarda dünyanın birçok ülkesinde görülen H5N1 nedenli AI vakaları devam etmektedir. Günümüzde ise özellikle Kuzey Amerika olmak üzere Asya, Avrupa ve Ortadoğu da aynı kökenden gelen AI vakaları ciddi kayıplara neden olarak devam etmektedir. Bugüne kadar görülen ciddi seyirli salgınlarda H5 ve H7 nin alt tiplerinin etkili olduğu belirlenmiştir. Örnek olarak Pennsylvania-Virginia-New Jersey (1983-84) salgınında H5N2, İtalya (1999-2002) salgınında H7N1 ve Hollanda-Belçika (2003) salgınında H7N7, Uzak-Doğu Asya ülkelerinde H5N1 ve H5N2 etkili olmuştur. 2015 yılında Amerika Birleşik Devleri inde H5N8 nedenli ciddi kayıplar devam etmektedir. Tablo 1. Kanatlı orijinli HPAI izolatları (Alexander, 2000) Tarihçe 14 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 2

Avian Influenza Etiyoloji Kuş gribi virusları, Orthomyxoviridae familyasında Influenzavirus A cinsinde sınıflandırılmıştır. Influenza virusları nükleokapsid ve matriks antijenlerine göre A, B, C olmak üzere üç gruba ayrılmıştır. Bunlardan sadece A grubu, kanatlılarda hastalıktan sorumlu etkenleri içerir. Avian Influenza viruslarının tiplendirilmesinde hemaglütinin (H) ve nöraminidaz (N) antijenleri temel alınmaktadır. Şu ana kadar izole edilen suşlarda birbirinden farklı 16 hemaglütinin antijeni (HA; 1-16) ve 9 nöraminidaz antijeni (NA; 1-9) belirlenmiştir. Genel olarak Influenza viruslarının isimlendirilmesinde temel kurallar bulunmaktadır. Bir izolatın isimlendirilmesi, Influenza virusun tipi (A, B, C), konakçı, coğrafik orijin, varsa suş numarası, izolasyon yılı ve parantez içinde yazımla H ve N antijen yapısı ile yapılmaktadır. Örneğin A/turkey/Wisconsin/1/68/ (H8N4). Avian Influenza virusları, patojenitelerine göre iki grupta incelenmektedir. Bunlar, kanatlılarda hafif solunum sistemi belirtileri ve verimde düşmelere neden olan düşük patojeniteli viruslar (low pathogenic AI virusları; LPAI) ve kanatlılarda yüksek ölümlerle karakterize ciddi tablolara neden olan yüksek patojeniteli viruslar (highly pathogenic AI virusları; HPAI) olarak isimlendirilirler. Bugüne kadar belirlenen HPAI virusları H5 ve H7 özelliğindedir ancak izole edilen H5 ve H7 alt tiplerinin tümü yüksek patojeniteli değildir. H5 ve H7 suşlarında düşük patojeniteli olan viruslardan yüksek patojeniteli viruslara dönüşüm söz konusudur ve bu durum değişik kanatlı hayvanlarda salgınlara neden olan H5 ve H7 suşlarında belirlenmiştir. Bu değişime, viruslarda görülen nokta mutasyonlar (antijenik drift) ve daha büyük düzeyde ortaya çıkan genetik değişimler (antijenik shift) neden olmaktadır. AI virusları, çevresel koşullardan etkilenir. Yüksek sıcaklık, çok düşük/yüksek ph, hipertonik ortamlar ve kuruma, virusu inaktive eder. Virusun yağ katmanı olması nedeniyle, organik çözücüler, deterjanlar tarafından inaktive edilirler. Organik madde varlığında AI virusları aldehidler, beta-propolakton gibi kimyasallarla yıkımlanırlar. Organik maddelerin uzaklaştırılması sonrasında, fenoller, amonyum iyonları, okside edici ajanlar, sulandırılmış asitler ve hidroksilamin gibi dezenfektanlar, AI viruslarını öldürür. Burun akıntısı ve dışkıda bulunan AI viruslarının, fiziksel ve kimyasal inaktivasyona direnci artar. Düşük sıcaklık ve nemli ortamlar AI viruslarıının çevresel koşullarda yaşamasını uzatır. Sıvı gübrede kış koşullarında 105 gün yaşar; dışkıda se 4 C de 30-35 gün, 20 C de 7 gün ve 25-32 C de 4 gün canlılığını korur. AI viruslarının inaktivasyonu için dışkının 32-38 C de 1 hafta süreyle ısıtılması, saha infeksiyonlarının kontrolü için önem taşır. Pastörizasyon ve pişirme, AI viruslarının inaktivasyonu için en etkili yöntemdir. Epidemiyoloji Avian Influenza virusları, kanatlı, insan, at, domuz, fok, balina, vizon ve kedigiller olmak üzere birçok türden izole edilmiştir. Kanatlılar arasında ise, hindi, tavuk, ördek, kaz, bıldırcın, deve kuşu, sülün, beç tavuğu, martı, keklik, deniz kuşları, bataklık kuşları, muhabbet kuşu, tavus kuşu, güvercin, serçe ve papağandan etken izolasyonu bildirilmiştir. Buna karşın bazı virus suşları, belirli kanatlı türlerinde hastalık oluşturabilir. Avian Influenza viruslarının kanatlı hayvanlarda oluşturduğu infeksiyonların virusun patojenitesine göre klinik olarak farklılık göstermesi, hastalığın izlenmesini ve kontrol önlemlerinin alınmasını zorlaştırmaktadır. Yaban hayatındaki kanatlılarda ve/veya evcil kanatlılarda düşük patojeniteli virusların oluşturduğu infeksiyonlar genellikle dikkatten kaçmaktadır. Bu virusların uzun süreli olarak bu kanatlılarda bulunması, üremesi ve çevreye saçılması sonrasında viruslarda düşük patojeniteden yüksek patojeniteye doğru bir değişim olma potansiyelini arttırmaktadır. Bu nedenle tüm kanatlı influenza viruslarının özellikle de H5 ve H7 viruslarının izlenmesi, hastalığın evcil kanatlılara bulaşması ile ilgili faktörlerin kontrolünü mümkün kılmaktadır. Göçmen su kuşları, virus rezervuarı olarak tanımlanmaktadır ve virusun yayılmasında çok önemli bir rol üstlenir. Göçmen kuşlar arasında, süzgeç kanatlı kuşlar (Anseriformes takımı; kazlar, ördekler, kuğular) ve yağmur kuşları (Charadriiformes takımı; çulluk, martı, kırlangıç) diğer göçmen/yaban hayatındaki kuşlara göre daha önemlidir. Göçmen su kuşlarındaki düşük patojeniteli ve/veya yüksek patojeniteli virusların evcil kanatlılara bulaşması direk temas ve indirekt yolla gerçekleşebilmektedir. Hastalık etkeni taşıyan su kuşları ile direkt temas (açık besi yapılan kanatlılar), infekte kanatlılar, kontamine altlık, kümesler arası virusla bulaşık ekipmanların hareketi, bulaşık materyalle ve infekte kanatlılarla temas ha- 16 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 2

Oleobiotec Poultry Doğal Performans Artırıcınız Optimum bağırsak sağlığı Düşük FCR Yüksek canlı ağırlık Doğal olarak üretildi DSA AGRIFOOD PRODUCTS CO Merkez Ofis: Organize Sanayi Bölgesi Kızılırmak Cad. 3. Sok. No:5 Yahşihan/Kırıkkale Tel: +90 318 32 1 32 92 www.dsakimya.com.tr Fabrika: Kırıkkale Organize Sanayi / Kırıkkale www.phode.com

Avian Influenza lindeki insanlar (özellikle gübre ile), hastalığın sürülere bulaştırılmasında önemli rol oynarlar. Hastalığın yoğun yetiştiricilik yapılan işletmelere bulaşmasında en genel yöntem serbest yaşayan ördek, kaz, tavuk ve hindi gibi evcil kanatlılardır. Evcil kanatlılara ve/ veya ticari sürülere bulaşma şekillendikten sonra, hastalığın bölgesel/ülkesel dağılımında hasta hayvanların kontrolsüz dolaşımı ve insan hareketleri önemli rol oynar. Bu nedenle canlı kanatlı pazarları hastalığın yayılmasında oldukça etkilidir. Genellikle hasta hayvanlar iki hafta süreyle virusu çevreye yayarlar ve 4 hafta sonra virus çoğunlukla infekte kanatlılarda saptanmaz. Dünya da ve Türkiye de Avian Influenza Hastalık günümüzde, Kuzey Amerika, Asya, Avrupa, Afrika ve Orta-Doğu olmak üzere dağılım göstermektedir (Şekil 1). Bu vakalarda H5N8, H5N1, H5N2, H7N2, H7N3 ve H7N7 bildirimleri yapılmıştır. Bu haritada görüldüğü üzere, hastalık yayılma eğilimindedir. Şekil 1. Dünya da AI vakaları Ülkemizde ilk vaka 2005 yılında Ekim ayında Manyas- Kızıksa da belirlenmiştir. Daha sonra yine 2005 yılının son günlerinde Iğdır ili Aralık İlçesinde yeniden görülmüş ve 2006 yılında yaygınlığı artmıştır. Yıllara göre vaka sayıları, 2005 yılında 6 il 9 vaka, 2006 yılında 54 il 233 vaka, 2007 yılında 2 il 18 vaka ve 2008 yılında 7 il 10 vakadır. Yaban hayatında ise özellikle serçe, güvercin ve şahinde de izolasyon yapılmıştır. Bu olguların büyük bir çoğunluğunda HPAI H5N1 saptanırken ayrıca LPAI H7N1 de izole edilmiştir. Bu olgulardan biri dışında tüm vakalar köy kanatlılarında gözlenmiştir. Son olarak 2015 yılının Nisan ayında bir Mayıs ayında iki vaka olmak üzere toplam üç vaka OIE bildirilmiştir (Şekil 2). Bu üç vakada H5N1 nedenlidir ve ikisi ticari yumurtacı işletmede görülmüştür. Vakaların tamamı Ekim-Nisan döneminde görülmüştür. Ayrıca vakaların ilk çıktığı yerler göç mevsimi, göç yolları ve sulak alanlar ile ilişkilidir. Şekil 2. Türkiye de 2015 yılında görülen AI vakaları Hastalığın Ekonomik Önemi Hastalık, neden olduğu kanatlı ölümleri, kontrol için kanatlıların itlafı ve diğer kontrol önlemleri değerlendirildiğinde ekonomik açıdan ciddi kayıplara neden olmaktadır. Ekonomik kayıpların hesaplanmasında, imha edilen kanatlı hayvanların maliyetine ilave olarak ortaya çıkan verim kayıpları, kümeslerin boş bırakılması, dezenfeksiyon ve temizlik harcamaları da dikkate alınmaktadır. Ayrıca tüketiye yansıyan fiyat farkları da kayıp olarak hesaplanmaktadır. Önemli ekonomik kayıplara neden olan ilk salgın 1983-1984 yılları arasında ABD da üç eyaletin etkilendiği salgındır. Bu salgında, kanatlı hayvan ölümleri, itlaflar ve kontrole ilgili kayıpların toplamı 349 milyon $ olarak hesaplanmıştır. Yukarıdaki salgından sonra diğer önemli salgınlardan ikisi Avrupa kıtasında gerçekleşmiştir. Önce düşük patojeniteli olarak 1997 de başlayan ardından 1999 yılında yüksek patojeniteli virusa dönüşen İtalya daki salgında, hem tavuk sürüleri hem de hindi sürüleri hastalıktan etkilenmiş ve 2002 yılına kadar 20 milyon kanatlının itlafı ile sonuçlanan önemli kayıplar şekillenmiştir. İtalya da ortaya çıkan büyük ölçekli salgın 2002 de kontrol edildikten sonra yaban hayatında bazı izolasyonlar yapılırken 2003 te Hollanda ve arkasından Belçika ve Almanya da (küçük çaplı) yeni bir salgın başlamış ve sonuçta Hollanda ve Belçika daki salgında yaklaşık 30 milyon kanatlı itlaf edilmiştir. Bu son vaka 3 ay gibi kısa bir sürede yoğun itlaflarla sonlandırılmıştır. Hem İtalya da hem da Hollanda-Belçika da ortaya çıkan salgınların her birinde ortaya çıkan ekonomik kayıp 500 milyon $ olarak hesaplanmaktadır. Asya daki başlayan ve halen devam eden salgının boyutları ise şu an için hesaplanamamaktadır. Sadece Tayland ve çevresindeki ülkelerde itlaf edilen kanatlı sayısı 100 milyonu geçmiştir. ABD de 2015 yında itlaf edilen kanatlı sayısı 50 milyona yaklaşmıştır. Bu 18 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 2