Borges Öykülerindeki Kadınlar Aslında Erkek Miydi? Jorge Francisco Isidoro Luis Borges Acevedo (1899-1986) yani bilindiği adıyla Jorge



Benzer belgeler
DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

SANAL DĠLĠN DĠLĠMĠZDE YOL AÇTIĞI YOZLAġMA HAZIRLAYAN: CoĢkun ZIRAPLI Ġsmail ÇEVĠK. DANIġMAN: Faik GÖKALP

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN

Autobiographie - Istanbul - Orhan Pamuk

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler,

HAM PUAN: Üniversite Sınavlarına giren adayların sadece netler üzerinden hesaplanan puanlarına hem puan denir.

Cümlede Anlam İlişkileri

EVLİLİK ÇEŞİTLERİ FATİH HANOĞLU. Her Türlü Soru ve Önerileriniz İçin Adresine Mail Atabilirsiniz. Her Hakkı Saklıdır.

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

M i m e d ö ğ r e n c i p r o j e l e r i y a r ı ş m a s ı soru ve cevapları

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

Sayın Valim, Sayın Rektörlerimiz, Değerli Hocalarımız ve Öğrencilerimiz Ardahan Üniversitesi Değerli öğrenciler, YÖK Kültür Sanat Söyleşileri

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

GÖKTAŞ İNŞAAT TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ 2012 YILI FAALİYET RAPORU

Analiz aşaması sıralayıcı olurusa proje yapımında daha kolay ilerlemek mümkün olacaktır.

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

Öğrencilerimiz TED Kayseri Kolejinde Ulusal Sorunları ve Çözümleri Tartıştılar

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

KİM OLDUĞUMUZ. Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal sağlık, aileleri,

ÖĞRENME FAALĠYETĠ GELĠġMĠġ ÖZELLĠKLER

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ 1. Ders- Eğitimin Temel Kavramları. Yrd. Doç. Dr. Melike YİĞİT KOYUNKAYA

SPROGVURDERING OG SPROGSCREENING AF 3-ÅRIGE BØRN

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :

Bu doğrultuda ve 2104 sayılı Tebliğler dergisine göre Türkçe dersinde şu işlemlerin yapılması öğretmenden beklenir.

BİLGİ BELGE MERKEZİ VE YAYIN HİZMETLERİ

B02.8 Bölüm Değerlendirmeleri ve Özet

KAVRAMLAR. Büyüme ve Gelişme. Büyüme. Büyüme ile Gelişme birbirlerinden farklı kavramlardır.

MAT223 AYRIK MATEMATİK

Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor?

3- Kayan Filament Teorisi

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.

Sürdürülebilir sosyal güvenli in önündeki zorluklar

Banka Kredileri E ilim Anketi nin 2015 y ilk çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) taraf ndan 10 Nisan 2015 tarihinde yay mland.

Araştırma Notu 15/177

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

K12NET Eğitim Yönetim Sistemi

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ. ÇİFT ANADAL ve YANDAL PROGRAMI YÖNERGESİ

İçindekiler Şekiller Listesi

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2

KONUTTA YENİ FİKİRLER

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9

Doç.Dr.Mehmet Emin Altundemir 1 Sakarya Akademik Dan man

2015 Ekim ENFLASYON RAKAMLARI 3 Kasım 2015

Bu konuda cevap verilecek sorular?

CÜMLE BİRİMLERİ ANALİZİNDE YENİ EĞİLİMLER

İşletme Gelişimi Atölye Soruları

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ

MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

TÜRK DİZİLERİ. Türk dizilerinde bu ay konumuz MEDCEZİR KARAKTERLERİMİZ MİRA BEYLİCE SELİM SEREZ ASIM ŞEKİP KAYA BEREN BEYLİCE FARUK BEYLİCE TUĞÇE

İŞLETMENİN TANIMI

SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com

OSMAN HAMDİ BEY ÜLKEMİZE MÜZECİLİK

Avrupa Adelet Divanı

ALMANYA DA 2011 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI (KOSGEB) KOBİ VE GİRİŞİMCİLİK ÖDÜLLERİ UYGULAMA ESASLARI

İçindekiler. 5 BİRİNCİ KISIM Araştırmanın Kavram sal ve Metodolojik Çerçevesi. 13 Çocuğun İyi Olma Hali

EK 2 ORTA DOĞU TEKNĐK ÜNĐVERSĐTESĐ SENATOSU 2011 YILI ÖSYS KONTENJANLARI DEĞERLENDĐRME RAPORU

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM

Özet Metin Ekonomik Büyümenin Anlaşılması: Makro Düzeyde, Sektör Düzeyinde ve Firma Düzeyinde Bir Bakış Açısı

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

COP 21 Paris Değerlendirme Toplantısı Herkes elini taşın altına koymalı!

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 3 AYLIK RAPOR

ATAÇ Bilgilendirme Politikası

28 Mayıs 2016 tarihli ve sayılı Resmî Gazetede yayınlanmıştır. KURUL KARARI. Karar No : Karar Tarihi : 13/05/2016

Yakıt Özelliklerinin Doğrulanması. Teknik Rapor. No.: 942/

Walt Whitman. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Minti Monti. Kızak Keyfi. Kızak Bir Kış Eğlencesi KIŞIN SOKAK Yeni Yıl Kartı Hazırlayalım Kar Hakkında Neler Biliyorsun?

TOBB ETÜ LİSANSÜSTÜ BURSLU ÖĞRENCİ YÖNERGESİ* (*) Tarih ve S sayılı Senato oturumunun 4 nolu Kararı ile Kabul edilmiştir.

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

Kadınları Anlamak Erkeklere Düşüyor

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

6. Uluslarası DAN Dalıcılar Günü

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

Dünya Çavdar ve Yulaf Pazarı

CMK 135 inci maddesindeki amir hükme rağmen, Mahkemenizce, sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespitine karar verildiği görülmüştür.

19 ARALIK 2011 PAZARTESİ

Özet şeklinde bilgiler

Cimcime yemek masasına kurulmuş, ödev yapıyordu.

HAKSIZ REKABET KURULU ÇALIŞMA RAPORU ANTALYA SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI ANTALYA HAKSIZ REKABETLE MÜCADELE KURULU FAALİYET RAPORU

Firmadaki Mevcut Öğrenme Faaliyetleri 2.2. Aşama

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler

Cümlelerin mantıksal özellikleri

İSTEK ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT LİSESİ

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

BBY 310 BİLGİ SİSTEMLERİ TASARIMI TASARIM PLANI ÖDEVİ [HİLAL ŞEKER& GÜLÜMCAN KAYI]

ÖLÜMÜNÜN B R NC YILDÖNÜMÜNDE BAHT YAR VAHAPZADE SEMPOZYUMU

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı olarak şahsım ve kuruluşum adına hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Parti Program ve Tüzüklerin Feminist Perspektiften Değerlendirilmesi i

BİREYSEL SES EĞİTİMİ ALAN ÖĞRENCİLERİN GELENEKSEL MÜZİKLERİMİZİN DERSTEKİ KULLANIMINA İLİŞKİN GÖRÜŞ VE BEKLENTİLERİ

BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ. Erkek Öğrenci. Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ;

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ

a) Birim sorumluları: Merkez çalışmalarının programlanmasından ve uygulanmasından sorumlu öğretim elemanlarını,

Transkript:

Akyol 1 Ercan Akyol Dr. Durmuş EDEB 405 20.01.2012 Borges Öykülerindeki Kadınlar Aslında Erkek Miydi? Jorge Francisco Isidoro Luis Borges Acevedo (1899-1986) yani bilindiği adıyla Jorge Luis Borges i ilk öykü kitabını otuzlu yaşlarında yayımladı. Kendisini esasen bir şair olarak gören Borges, yazdığı bu öykülerle ulusal ölçekte Arjantin yazınını ve ardından (dünyada da keşfedilmesiyle) uluslar arası edebiyatı da çok derinden ii etkiledi. Jorge Luis Borges üzerine bugüne kadar birçok araştırma yapıldı. Son yıllarda Türkiye de de bazı edebiyat dergileri Borges üzerine yazılmış yazılara yer verdiler, ona dair özel sayılar hazırladılar. Bu incelemeler genellikle Borges öykülerindeki sonsuzluk, döngüsellik, büyülü gerçekçilik gibi konular üzerinedir. Bu yazıda ise, Borges öykülerinde pek önemsenmeyen bir konu olan kadın şahıslar üzerinde durulacaktır. Borges öykülerinde kadınlar birer eksen karakter (round character) midir yoksa sadece tip (flat character) midir iii? Karakter olanlar varsa bunlar söylemsel olarak nasıl anlatılır? Öykülerde sadece birer tip olarak bulunanlarınsa metindeki işlevi nedir? Sorularına Borges in öykülerine dayanarak ve hakkında yazılmış biyografi kitaplarına (öyküleri anlamakta yardımcı olduğu sürece) başvurularak bir cevap aranacaktır. Gene H. Bell-Villada, Borges in düzyazı işçiliğini üç ana döneme ayırır, bunlar: Alçaklığın Evrensel Tarihi nin (1935) yazıldığı çıraklık dönemi ki Borges de o dönemdeki öyküleri için benzer yargılarda bulunur- Ficciones (1944) ve Alef in (1949) yazıldığı ustalık dönemi Borges öykülerinin tipik özellikleri genel olarak bu iki kitaba dayanır- ve Brodie Raporu (1970) ve Kum Kitabı nın (1975) yazıldığı üçüncü dönemdir. (Bkz. Villada 1981). Jorge Luis Borges bu beş öykü kitabında toplamda yetmiş üç adet öykü kaleme almıştır. Bu öykülerde anlatılanlar çok büyük bir oranda erkek karakterlerin ve tiplerin etrafında şekillenir. Bu yetmiş üç öykünün sadece yedi tanesinde kadınların birer karakter olarak karşımıza

Akyol 2 çıktığını görürüz. Birer tip (flat character) olarak kadınların öykülerdeki konumu ise sayısal olarak daha fazladır. Bu sorunsala ilk bakışta Jorge Luis Borges hakkında yazılmış biyografilere dayanarak bir cevap hazırlamak kolay gözükmektedir. Çünkü Borges seksen yedi yıllık hayatında kadınlarla ilişki konusunda genellikle çekingen davranan biridir. Ayrıca günlük hayatının birçok alanında özellikle kör olduktan sonra- kadınların (annesi, hizmetçisi, sevgilileri/eşleri) yardımını almıştır. Borges hakkında bir biyografi yazan Jason Wilson şöyle der: onun içe kapanıklığının asıl sebebi, hayat kadınlarıyla yatmak için tango kuyruğunda bekleyen cinselliğe aç göçmenlerle dolup taşarak, birdenbire Babil e dönüşen bir Buenos Aires de olabilirdi. Bu konuyla ilgili olarak elimizde hiçbir somut delil yoktur. Onun en önemli sorunu bir gönül ilişkisinin olmamasıydı. Bedenindeki orantısızlıkla ilgili saplantıları içini kemiriyor, kendini diğer insanlardan farklı görüyordu. Her zaman kendini tiksinmekten acı çekti Borges. (86) Annesi Leonor Acevedo de Borges, onun hayatında önemli bir figürdür. Leonor edebiyatla ilişkisi kuvvetli; Kafka, Faulkner çevirileri yapan, Borges in öykülerini ilk elden gören, körlüğünde Borges e kitap okuyan ve bazı öykülerini dikte eden bir annedir. (bkz. Acevedo 2009) Borges için o sadece bir anne olmaktan çok ötedir. Öyle ki Araya Giren adlı öyküsünü annesinin de eklemeleriyle oluşturduğunu söylerken (Burgin 1994: 58), anne figürünün sadece hayatta değil yazınsal anlamda da Borges için durduğu yer görülebilecektir. Borges doğum tarihi olan 1899 yılından annesinin öldüğü 1976 yılına kadar Leonor ile beraber yaşamıştır. Anneden kopamayan, başka kadınlarla ilişkisi çok uzun dönem arkadaşlığın ötesine geçmeyen bir kişidir Borges. Kadınlara karşı cinsel açıdan mesafeli olmasının yaşadığı hayat içinde birden fazla sebebi olmalıdır. Ancak Borges üzerine biyografi

Akyol 3 kaleme almış olan James Woodall ve Jason Wilson gibi isimler onun ilk gençlik yıllarında yaşadığı bir cinsel deneyimi, onun kadınlara ve cinselliğe bakışında çok önemli olarak gösterirler. Bu deneyim, babası tarafından metresinin Borges e (16-17 yaşlarındayken) sunulmasıdır. Borges, kırklı yaşlarının ortalarına kadar kadınlarla bazı yakınlaşmalar yaşasa da, bunlar bir arkadaşlıktan çok da öteye gitmeyen durumlar olarak kalmıştır. Ömrünün sonlarına doğru yakınlaştığı Maria Kodama ise Borges in hayatında çok baskın bir figür olarak yer alacaktır. Leonor un yaptığı birçok işi Kodama devralacaktır. Burada bu durumun Borges in eserlerini ne derecede etkilediği sorusu sorulabilir. Yazarın hayatı, yazdıklarını etkilediği doğrultusunda edebiyat incelemesinin konusu olabilir. Borges in kadın karakterleri nasıl anlattığı, yazarın biyografisinden de yararlanarak cevaplanabilir; ancak kadın karakterleri niçin şu veya bu şekillerde anlattığı sorusunun cevabı psikolojinin işidir. Tüm bunların haricinde Borges in küçüklüğünden itibaren aşırı derecede miyop oluşu sonraki yıllarda ise körleşmesi onun, etrafındaki insanlara yarı bağımlı bir hayat yaşamasını zorunlu kılmıştı. Kendisinin ataları hakkında verdiği bilgiler ve kişiliği arasında kurduğu ilişki bu noktada önemlidir: Küçüklüğümden beri hep aşırı miyoptum, gözlük takıyordum. Doğrusu, biraz da çıtkırıldım sayılırdım. Hem ailemizde çok sayıda asker bulunduğundan (amcam bile deniz subayıydı) hem de hiçbir zaman asker olamayacağımı bildiğimden, küçük yaşlardan beri bir eylem adamı değil de kitabi biri olmaktan utanırdım. (Borges 1988: 23) Bunlar Jorge Luis Borges ile kadınlar arasındaki ilişkileri biraz da olsa aydınlatan detaylardır. Peki, öykülerinde bu izlek nasıl sürülebilir, şimdi bunu görelim. Alçaklığın Evrensel Tarihi

Akyol 4 Alçaklığın Evrensel Tarihi 1930 lu yıllarda Borges in Critica gazetesinde yayımladığı öykülerden oluşmaktadır. Kitap genel itibariyle, kötü ünüyle tanınan kişilerin, sokak serserilerinin, kabadayıların, haydutların hayatlarını konu edinir. Bu kitapta sadece Kadın Korsan Dul Çing adlı öyküde kadın bir karakter vardır. Mahalle Kabadayısı ndaki kadın ise sadece bir tip olarak hikâyede yer bulmuştur. Dul Çing, kocası korsan olan ve öldürüldükten (imparator tarafından) sonra onun yerini alan bir kadındır. Hikâye dulun kocasının intikamını almasını konu edinir. Bu yolda dul Çing, birçok yağma yapar, savaşlara katılır, tutsak alır. Kocası bir korsan olarak ne yapıyorsa, bunların hepsini birebir yerine getirir. Dul Çing, İmparatorluk donanması ile olan savaşların birinde, düşmanını yenemeyeceğini anlayıp teslim olur ve hikâye biter. Burada, aslında Borges in diğer kadın karakterli hikâyelerinde de göreceğimiz gibi, dul Çing tamamen kocasının intikamını almak için bir erkek gibi davranan kaptanın (yani dul Çing in) beş altı kadından oluşan bir haremi vardı ve her zaferde haremdeki kadınların sayısı mutlaka artıyordu. (Borges 2005: 36)- bir kadındır. Dul Çing in kişiliği tamamen kocasının özellikleri üzerinden tanımlanır. Yani kadın karakter, yine bir erkekmişçesine hareket eder öyküde. Bütün hikâyeyi gramatik bir birim gibi düşünürsek, hikâyenin başlangıcında iki özne görürüz. Erkek özne (Ö 1 ) ile kadın özne (Ö 2 ). Ö 1 hikâyenin başlangıcında aktif rolü olan Ö 2 ise herhangi bir işlevi olmayan bir karakterdir; ta ki Ö 1 in ölümüne kadar. Ö 1 in ölümüyle Ö 2 bir dönüşüm geçirmeye başlar ve Ö 1 ile özdeş bir hal alır. Oysa özdeşlik prensibine göre her kavram kendi kendisiyle özdeştir; formülü: A=A (Akarsu 1998: 145). Bu prensibe göre Ö 2 nin Ö 1 olması gibi bir durum (Ö 2 Ö 1 ) mümkün değildir. Çünkü bir şey ancak ve ancak kendisi olabilir. Zaten öykünün sonunda Ö 2 pes eder ve Ö 1 gibi davranmaktan vazgeçer. Bu durumda, kadının aktif bir karakter olarak öyküde rol olması, kadın şahsın ancak bir dönüşüm geçirmesiyle (Ö 2 > Ö 1 ) mümkün olmuştur. Bu dönüşüm ileride de göreceğimiz gibi kadın karakterli Borges öykülerinde neredeyse tipik bir durumdur.

Akyol 5 Ficciones Hayaller ve Hikâyeler Ficciones - Hayaller ve Hikâyeler, Borges e Arjantin de ulusal ölçekte ün kazandıran ilk kitaptı. iv Borges öykücülüğünün ikinci dönemini oluşturan bu kitap, Borges in yazınsallığının özgün kısımlarını içeren hikâyelerden oluşuyordu. Çünkü edebiyat dünyasında Borgesvari olarak tanımlanan durum, bu hikayelerdeki kısır döngüler, ironiler, kozmik metaforlar, sonsuzluk ve labirent gibi motiflerinin kullanılmasıyla oluşmuştu. Bu kitaptaki on altı öykünün hiçbirinde kadın karakter yoktur. Ancak burada önemli bir nokta daha vardır ki bu kitapta, bir önceki kitaptaki erkeklerin dünyasından eser de yoktur. Carter Wheelock, bu öykülerdeki kişilerin yüzleri olmayan karakterler olduğunu, bunların gerçek birer insan olmaktan çok uzakta olan arketipal minyatürler olduğunu belirtir. (1986: 106). Dolayısıyla bu kitapta herhangi bir cinsiyetten bahsetmek de çok olası değildir. Erkek karakterler sadece ismen erkektirler. Bu duruma Borges in biyografisi bazı açılardan ışık tutabilir. James Woodall ın belirttiği gibi 1930 dan 1940 ların başına kadar Borges, aşk hayatı bakımından son derece yalnızdır (224). Ayrıca 1938 noelinin arifesinde geçirdiği ölümcül kaza (kafasını açık bir pencerenin köşesine çarpar) onun uzun haftalar yatakta kalmasına sebep verir, böylece yalnızlığı perçinlenir. Nekahet döneminin ardından da Ficciones ortaya çıkar. Alef Jorge Luis Borges in birçok eleştirmen tarafından en iyi olarak kabul edilen eseri Alef tir. Borges 1949 da kitabın çıkışının ardından Arjantin in edebiyat dehası olarak anılmaya başlamıştır bile. Altmışlı yılların başlarında da Borges, Ficciones ve Alef ile Formentor Ödülü v ne Samuel Becket ile birlikte layık görülecekti. Bu onun dünya çapındaki ününü azımsanmayacak derecede arttırmıştı. Alef 17 öykülük bir yapıttı ve içerisinde kadın karakterleri barındıran birden fazla öykü vardı.

Akyol 6 Borges in hayatında kırklı yılların ortalarından itibaren, aşk ilişkileri yaşadığı veya yakınlaştığı kadınlar bulunmaktaydı. Alef söz konusu olduğundaysa, Estela Canto adını anmamak, onun öykülerindeki kadın karakter sorunsalı açısından bir eksiklik olacaktır. Borges, Estela ile 1944 yılında tanışmıştı ve onunla birkaç yıl süren bir arkadaşlıkları olmuştu. Bu birkaç öpücüğün ötesine geçmeyen bir ilişkiydi. Alef teki öyküleri Borges, Estela Canto ya kur yaparken yazmıştı. (Woodall 1997: 223). İlk iki kitaba göre kadın karakter sayısının Alef te daha fazla olması, belki de bu sebeptendi. Zaten kitaba adını veren öykü olan Alef de Estela Canto ya ithaf edilmişti ve öykünün olay örgüsünde ikinci planda bir aşk hikâyesi vardı. Kitapta Emma Zunz adlı öykünün kahramanı aynı isimde bir genç kızdır. Emma, Loewenthal isimli bir adamın yanında çalışır. Loewenthal ise yıllar önce, Emma nın babası ile aynı işte çalışan biridir ve zimmetine geçirdiği yüklü miktarda parayı, sanki Emma nın babası almış gibi göstermiştir. Bu da Zunz ailesinin sonu olmuştur. Emma öykünün başında babasının öldüğüne dair bir mektup alır ve patronundan intikam almak için harekete geçer. Loewenthal le baş başa bir buluşma ayarlayıp onu öldürecektir, öldürme sebebi olarak da patronunun kendisine tecavüz etmesini (nefs-i müdafa) öne sürecektir. Oysa Emma o yaşına kadar erkeklerle cinsel açıdan vi hiçbir tecrübe yaşamamıştır. Bu sebeple Loewenthal le buluşmadan önce kendini sadece intikam planını kusursuzlaştırmak için bir denizciye verir. Böylece patronu gerçekten ona tecavüz etmiş gibi değerlendirilebilecektir. Tüm plan kusursuz şekilde işler, Emma patronuyla buluşur ancak patronunu öldürürken babasına yapılan hainliği değil de kendini Borges in ifadesiyle iğrenç bir şekilde denizciye vermesini düşünerek tüm erkeklik üzerinden intikamını alır. Emma Zunz un hikâyesi de dul Çing in hikâyesine bazı açılardan benzer. Her durumda ikisi de bir intikam öyküsüdür ve her ikisi de başarısızlıkla sonuçlanır. Özdeşlik sekteye uğrar. Emma Zunz (Ö 2 ) babasının (Ö 1 ) intikamını almak için, harekete geçer. Tüm o

Akyol 7 yılları, sadece babasının öcünü alabilmek için yaşamıştır. Bu bağlamda Ö 2 nin yine Ö 1 üzerinden tanımlanmasına şahit oluruz. Ancak son durumda bu özdeşlik bozulur, Emma babasının intikamını almak için Loewenthal i öldürdüğünü ona söyleyemez ve patronu ölür. Aynı zamanda Emma nın babasına yapılan hainlik bu cinayete sebep olmamıştır. Emma o sırada denizci ile girdiği cinsel edimi düşünmekte ve cinayeti işlerken tüm erkeklikten intikamını aldığını düşünmektedir. Son kertede özdeşlik bozulur; böylece Ö 2 ancak kendi intikamını almış olur. Kadın karakter yine erkeği etkisiz bıraktığı ölçüde var olabilmektedir. Diğer bir karakter ise, Savaşçı ile Tutsağın Öyküsü adlı öyküdedir. Bu öykünün konusu kısaca, zıddına dönüşmek olarak tanımlanabilir. Birbirinden 1300 yıl uzakta ve coğrafya olarak da ayrı (biri Avrupa biri Amerika) iki kişinin hikâyesini anlatır Borges. Erkek özne olan Droctulft (Ö 1) ile kadın özne olan Kızılderili tutsağın (Ö 2 ) yazgılarını aynılığı üzerine kurulu bir öyküdür bu. Droctulft kuşatmasına katıldığı bir şehrin, savunmasına yardım eder (zıddına dönüşür) bir süre sonra; Kızılderili kadınsa aslında, Kızılderililer tarafından kaçırılmış bir İngiliz dir fakat Kızılderili olmak dışında bir şey (zıddına dönüşür) istememektedir. Her iki durumda da Ö 1 ve Ö 2 zıtlarına dönüşmeyi kendi iradeleriyle seçmişlerdir. Dolayısıyla (öykünün sonucu da bu) yazgılarının ortaklığından bir özdeşlik (Ö 1 = Ö 2 ) doğar. Belki de anlattığım öyküler tek bir öyküdür. Bu demir paranın turası da yazısı da, tanrı biliyor ya, aynıdır. (Borges 2009: 49). Böylece ilk kez bir Borges öyküsünde kadın ve erkek karakter arasında bir özdeşlik kurulmuş olur. Ancak bu özdeşlik karakterlerin kişilikleri değil yazgıları bağlamında bir özdeşliktir. Alef te Ölü, Zâhir ve Alef gibi öykülerde ise kadınları birer tip olarak buluruz. Ölü deki kadın iki erkeğin birbiriyle hesaplaşması sırasında bir intikam nesnesi olan bir tiptir. Aynı izlek Alçaklığın Evrensel Tarihi ndeki Mahalle Kabadayısı adlı öyküde de vardır. Zâhir de kadın işlevsiz bir tipken, Alef teki kadın, hikâyenin ana karakterinin, olayın geçtiği mekâna gelmesini sağlayan bir ölü sevgili olarak karşımızdadır.

Akyol 8 Brodie Raporu Alef in ardından çok uzun yıllar öykü yazmaz Borges. Körlüğü artık son derece ilerlemiştir, zira kendisi 1950 den sonra hiç görmemeye başladığını söyler. Belki de bu onun öykü yazmasını zorlaştırıp, onu daha çok şiir yazımına yöneltmişti. Bu zaman zarfında evlenir ve boşanır. Ayrıca hayatının sonuna doğru yanından ayırmayacağı ve evleneceği Maria Kodama ile tanışması yine bu dönemde gerçekleşir. Amerika da Borges in yapıtlarını İngilizce ye tercüme eden Norman Thomas di Giovanni, Alef in ardından yıllar boyunca öykü yazmayan Borges i 1960 ların sonlarında yeniden öykü yazması için harekete geçirir. (bkz. Giovanni 2008). Gerçekten de Borges, Giovanni ile öykülerinin tercümeleri üzerine çalıştığı yıllarda yeniden öykü yazmaya başlar. Sonuç olarak 1970 de Brodi Raporu adlı öykü kitabı yayımlanır. Bu kendinden önceki iki kitap gibi gerçeküstü öğelerden değil, son derece sade ve gerçek olayları konu edinen öyküleri içeren bir kitaptır. Kitapta bulunan on bir öyküden yalnızca üç tanesinde kadın karakterler vardır. Juan Murana adlı öykünün konusunu Juan adlı bir mahalle kabadayısı (Ö 1 ) ile Florentina (Ö 2 ) adlı bir kadının evlenmesi ve kısa süre sonra Juan ın ortadan kaybolması oluşturur. Öykünün sonuna kadar aradan çok uzun yıllar geçer Juan yine de ortaya çıkmaz. Bundan sonraki yıllar içinde Florentina kendini odasına hapsederek ve Juan ın hala yanlarında olduğuna inanarak yaşamaya (kız kardeşi ve yeğeniyle) devam eder. Ekonomik durumları oldukça kötüdür. Ev sahibi kirayı ödememeleri durumunda onları kapı dışarı edeceğini bildirir. Florentina, ise Juan ın bu duruma izin vermeyeceğini tekrarlayıp durur. Birkaç gün içinde ev sahibini bıçaklanarak öldürülmüş şekilde bulurlar. Florentina odasına sakladığı bir bıçağa Juan diye hitap etmektedir.

Akyol 9 Özdeşlik ilkesinden hareketle, hikâyenin başında örtük bir biçimde bahsedilen ve hikâyeden çıkan Ö 1 in rolünü burada yine Ö 2 üstlenmiştir. Önceki kadın karakterli öykülerde de görülen tipik bir durumdur bu. Ö 2 kendini Ö 1 ile özdeşleştirmeye çalışır, ondan bağımsız bir durumu yoktur. Ö 1 ile özdeşleştiği noktada (ev sahibini öldürdüğü an) hikâye doruk noktasına ulaşır ve hikâyenin sonunda tüm bu iş bir hançere yüklenir. Böylece pratikte Ö 2 > Ö 1 dönüşümü gerçekleşir. Ancak söylemsel olarak (Florentina nın bıçağa Juan demesini hatırlayalım) yine de Ö 2 = Ö 1 özdeşleşmesi gerçekleşmez, çünkü zaten hikâye kahramanına göre cinayeti işleyen Juan dır. Böylece kadın karakter gerçekte cinayeti işlemiş olsa bile, kendi yaptığı işi erkeğin üzerinden tanımlar. Yaşlı Kadın adlı öyküde de yine özdeşlik ilkesinden hareketle kadının erkek üzerinden tanımlanmasına bir örnek görürüz. Burada da yüz yaşına ulaşmış bir kadın olan Senyora Jauregui nin (Ö 2 ) hikâyesi anlatılır. Senyora Jauregui nin babası Mariano Rubio (Ö 1 ) 1940 ların hükümeti tarafından büyük bir savaş kahramanı ilan edilir. Bu sebeple de devlet erkânı Ö 2 ye babasını onurlandırmak adına bir ziyaret düzenler. Ertesi gün medyada kahramanın kızının haberleri dolaşıp durur. Bütün gazeteler Ö 2 yi Ö 1 üzerinden tanımlar: o bir kahramanın kızıdır, bağımsızlık savaşının günümüze kalmış tek mirasçısıdır vs. Kimse yaşlı kadını kendi kişiliği doğrultusunda görmez. Zira Senyora Jauregui, etrafında olup biten tüm bu durumdan habersizdir. Babasının savaş kahramanı olmasını bile umursamaz. Ancak çevresindeki insanlar ona babası üzerinden bir değer biçerler. Yani Ö 2, Ö 1 doğrultusunda tanımlanır. Kadının istemsizliğine rağmen, öyküdeki çevre, onu babası ile özdeşleştirip konumlandırır. Düello isimli öykü de iki kadın karakterin Clara ve Marta- rekabetini konu edinir. Bu rekabet resim sanatı üzerinedir ve karakterlerin yenişememesiyle sonuçlanır. Rekabetin kökeni ise Marta nın ablasının, Clara nın kocasına ilgi duymasıyla alakalıdır; ancak bu, hikâyede sadece önemsiz bir sebep olarak verilir, herhangi bir işlevi yoktur. Çünkü henüz

Akyol 10 hikâyenin başında Clara nın kocası ölür ve bu rekabet sadece sanatsal bir iddia boyutunda devam eder. İlk defa Borges in bir öyküsünde iki kadın karakter vardır ve bunlar erkeklerle özdeşleşme sürecini yaşayan kadınlar değildir. Yine de Clara nın kocası ölene kadar sıradan bir insan olması, ölümden sonra ise ressamlığa soyunması ve büyük başarılar elde etmesi gözden kaçırılmaması gereken bir noktadır. Kocasının etkisiz kalışı onu bir öykü karakteri haline getirmiştir. Brodie Raporu nda bazı öykülerde de tip olarak bulunan kadınlar vardır. Bunların kimisinin hiçbir işlevi (Örneğin Brodie Raporu öyküsündeki kraliçe) yoktur. Araya Giren adlı öyküde ise, tıpkı Alef teki Ölü öyküsünde olduğu gibi kadın bir değişim nesnesi olarak işlev gören bir tiptir. Kendi başına değeri yoktur, sadece iki erkeğin arasında tarafların birbirlerini sınamasına yarayan bir nesne dir. Kum Kitabı Kum Kitabı 1975 ye yayımlanır ve Borges in son öykü kitabıdır. Bu kitap Borges in Alef ve Ficciones teki öykücülük tarzına dönmeye çalışmasının bir ürünü olarak değerlendirilebilir. Ancak genel olarak başarısız öykülerden oluşan bir kitaptır. İçerisinde on üç öykü vardır. Bunların yalnızca birinin Ulrike- kadın bir karakteri vardır; diğer öykülerde ise Armağanlar Gecesi dışında herhangi bir kadın tip bile yoktur. Ulrike tüm kadın karakterli Borges öyküleri içerisinde en farklı yerde duranıdır. Çünkü Borges in yazmış olduğu yetmiş üç öykü içinde konusu aşk olan tek öykü budur. Aynı zamanda bir erkeğe bağımlı olmayan tek kadın bu öyküde yer almaktadır. Öykünün konusunu kabaca, Javier Otarola adlı bir profesörün Ulrike adında feminizm yanlısı bir kadına (öyküde böyle tanımlanır) bir bakışta âşık olması oluşturur. Öykü aynı zamanda bir Viking mitine dayalıdır ve ikili aralarındaki bir gecelik ilişkiyi bu mit üzerinden yaşarlar. Sonunda yolları ayrılır profesör Ulrike in kendisine değil ancak görüntüsüne sahip olabilir. Jason Wilson bunu

Akyol 11 Borges in Dante ye olan hayranlığıyla ilişkilendirir. Çünkü Dante de İlahi Komedya sında Beatrice in ancak hayaline kavuşabilmiştir. Bu öyküde de gerçek aşkı bulan profesör, ancak o kadının görüntüsüne/hayaline sahip olabilmiştir. Ulrike diğer kadın karakterli Borges öyküleri arasında şu açıdan farklıdır: kadın bu hikâyede egemen güçtür. Özdeşlik prensibi bu noktada onun sadece kendisi ile ödeş olduğunu vurgulayabilir. Herhangi bir dönüşüm veya başkası üzerinden Ulrike i tanımlama söz konusu değildir. O, kendisidir. Olaylar Ulrike in istemine göre şekillenir. Ulrike, Otarola kendisini öpmeye çalıştığında karşı koyan, başına buyruk, erkeğin karşılıksız bir şekilde âşık olduğu bir kadındır. İşte bu da Ulrike i diğer kadın karakterli Borges öyküleri düşünüldüğünde farklı bir öykü yapar. James Woodall ve Jason Wilson gibi Borges üstüne biyografiler hazırlamış kişiler Ulrike in hiç kuşkusuz Borges in ölmeye yakın evleneceği, son yıllarda ona en yakın kişi olan Maria Kodama olduğunu söylerler. Maria Kodama, Borges in üniversitede ders verdiği zamanlarda öğrencisi olan sonradan Borges in öykülerini dikte eden biridir. Borges in hayatında baskın bir figür olarak yer almıştır. (bkz. Vaccaro 2008). Özellikle Borges in annesi Leonor un 1976 daki ölümünün ardından Borges le çok daha içli dışlı olan Kodama, günümüzde de Borges Vakfı nın başında olan kişidir. Sonuç Netice olarak, Borges in hayatı ve öykülerinin kendisinin de kabul ettiği gibi- son derece iç içe olduğu gerçeği, yazarın biyografisi ve öyküleri paralelliğinde rahatlıkla görülebilir. Yukarıda incelenen yedi öyküde de kadınların birer eksen karakter olarak öykülerde yer alması, Borges in hayatının seyriyle yakından ilgilidir. Bu anlamda Borges öykülerindeki kadın karakterlerin anlatımı, işlevselliği kronolojik olarak bir ardıllık izler. İlk üç kitabında, kadınlarla gerçek hayattaki ilişkisinin asgari seviyede olması, belki de kadınları erkek üzerinden anlatmaya veya Ficciones de olduğu gibi tamamen bir yok saymaya yol

Akyol 12 açmıştı. Aynı şekilde düşünülecek olursa, altmışlı yıllardan sonra Borges in kadınlarla ilişkisinin sosyal ve psikolojik anlamda daha yakın olduğunu görürüz. vii Borges in son iki kitabında kadın karakterlerin ilk kez erkeklerle özdeşleştirilmeden anlatılmasını da belki bu doğrultuda (biyografi) okuyabiliriz. Yine de bu geçiş keskin bir şekilde olmamıştır. Düello (1970) adlı öyküdeki kadın karakter kendini diğer öykülerdeki kadın karakterler gibi erkek üzerinden tanımlamaz fakat onun da öyküde işlevsel bir rol kazanması için kocasının/erkeğin ölmesi gerekmiştir. Ulrike ise bu geçişin son basamağını oluşturan bir öyküdür. Burada kadın, hiçbir şekilde erkek üzerinden konumlandırılmayıp, tamamen kendisi üzerinden tanımlanan bir karakter olmuştur.

Akyol 13 Kaynaklar Acevedo, Leonor (2009). Georgie. Kitap-lık 127. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. Akarsu, Bedia (1998). Felsefe Terimleri Sözlüğü. İstanbul: İnkılap Yayınları. Borges, Jorge Luis (2005). Alçaklığın Evrensel Tarihi. Çev. Celal Üster. İstanbul: İletişim Yayınları. -------. (2009). Alef. Çev. Tomris Uyar vd. İstanbul: İletişim Yayınları. -------. (1988). Borges ve Ben. Çev. Celal Üster. İstanbul: Afa Yayıncılık. -------. (1999). Brodie Raporu. Çev. Yıldız Ersoy Canpolat. İstanbul: İletişim Yayınları. -------. (2005). Ficciones Hayaller ve Hikâyeler. Çev. Tomris Uyar vd. İstanbul: İletişim Yayınları. -------. (2009). Kum Kitabı. Çev. Yıldız Ersoy Canpolat. İstanbul: İletişim Yayınları. Burgin, Richard (1994). Borges ile Söyleşi. Çev. Alber Sabanoğlu. İstanbul: Mitos Yayınları. Giovanni, Norman Thomas di (2008). Ustanın Dersi Borges ve Yapıtları Üstüne. Çev. Hayriye Ulaş. Ankara: Odtü Yayıncılık. Vaccaro, Alejandro ve Epifania Uveda de Robledo (2008). Senyor Borges. Çev. Aylin Demirhan. İstanbul: Can Yayınları. Villada, Gene H. Bell (1981). Borges and His Fiction. Chapel Hill: The University of North Carolina Press. Wheelock, Carter (1986). Borges New Prose. Jorge Luis Borges. Ed. Harold Bloom. New York: Chelsea House Publishers. Wilson, Jason (2011). Jorge Luis Borges. Çev. Tonguç Çulhaöz. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. Woodall, James (1997). Kitabın Aynasındaki Adam Jorge Luis Borges: Bir Hayat. Çev. Armağan Anar. İstanbul: İletişim Yayınları. i Horhe Luis Borhés olarak okunur.

Akyol 14 ii Dünya üzerinde Julio Cortazar, Cabrera Infante, Gabriel Garcia Marquez, Umberto Eco gibi birçok büyük yazarı etkileyen Borges Türkiye de de Oğuz Atay, Hasan Ali Toptaş, Orhan Pamuk ve İhsan Oktay Anar gibi yazarları etkilemiştir. iii Eksen karakter/round character: bir hikâyede, gelişebilen, değişme gösterebilen ve başkalarını da etkileyebilen karakterlerdir. Flat Character/ düz karakter ise, hikâyede sadece tek bir yönüyle bulunan, değişim göstermeyen tiplerdir. iv James Woodall, Borges in dünyada tanınmasını 1940 ortalarında bazı öykülerinin Fransızca ya çevrilmesiyle başladığını belirtir. (Woodall 1997: 26) v Formentor Ödülü, uluslar arası yayıncılar tarafından mevcut yapıtları modern edebiyatın gelişmesi üzerinde kalıcı etki yapan herhangi milletten bir yazara verilmek üzere hazırlanmıştır. vi Cinsellik konusu Borges in yapıtlarında başlı başına ele alınması gereken bir meseledir. Bu yazıda sadece öykülerdeki kadınların nasıl karakterleştirildiği üzerinde duruldu. vii Borges 1967 yılında ilk evliliğini yapıp çok kısa bir sürede boşanmıştır. Ancak Maria Kodama ile olan uzun birlikteliği ölümünden çok kısa bir süre önce bir evlilikle sonuçlanmıştır.