Çok Dilliliğin içeriği ve sistem Sorunu: Ön kabuller ve Politikaların Soruşturulması gereği



Benzer belgeler
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

IFLA İnternet Bildirgesi

Pazarlamanın Önemi. Toplumsal açıdan önemi. İşletmeler açısından önemi. Para Uzmanlık Pazar - 1. BBY 465, 6 Ekim 2015

Pazarlama Taktikleri Kut 470, 16 Mart Pazarlama Taktikleri. Umut Al H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

KİMLİK, İDEOLOJİ VE ETİK Sevcan Yılmaz

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

MEDYA SOSYOLOJİ KISA ÖZET KOLAYAOF

1: İNSAN VE TOPLUM...

Pazarlama Taktikleri

İşletmecilik ve Yönetimle İlgili Temel Kavramlar. Ekonomi, işletmeler ve ihtiyaçlar. İhtiyaç kavramını nasıl tanımlayabiliriz?

İletişim Fakültesi Reklamcılık Lisans 2011 Yılı Müfredatı (Reklamcılık) Genel Toplam Ders Adedi : 55 T : 142 U : 5 Kredi : 97 ECTS : 240 T+U : 147

Pazarlama Taktikleri

EĞİTİMİN EKONOMİKTEMELLERİ. 6. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

Pazarlama Taktikleri

R KARLILIK VE SÜRDÜRÜLEB

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

DİJİTAL PAZARLAMA. İnternet çağının yeni pazarlama yöntemi

İnteraktif Türkler 2009 İnteraktif Mecra Kullanım Araştırması

Hizmet Pazarlaması. Umut Al BBY 401, 19 Kasım 2013

EK : DIŞSAL TASARRUFLAR ( EKONOMİLER )

IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi

Data fiyatlarının ucuzlaması ve 3G destekli modemlerin artması ile beraber; 2010 yılında mobil internet kullanımı, sabit internet kullanımını

Elektrik sektöründe serbestleşme süreci üzerine gözlemler: Bir kısa dönem analizi

PAZARLAMA İLETİŞİMİ (PZL304U)

Halkla İlişkiler. Uygulama Alanları. Barış Baraz Hakan Yılmaz

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

Bölüm 10 Pazarlama Fonksiyonu. I) Pazarlama Stratejilerine Giriş

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ

ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ REKLAM TASARIMI VE İLETİŞİMİ BÖLÜMÜ

BİLGİYE ERİŞİM MERKEZİ

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

İŞLETME POLİTİKASI (Stratejik Yönetim Süreci)

BİLGİ BELGE MERKEZİ VE YAYIN HİZMETLERİ

Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda!

MARKA HAKKI NEDİR VE MARKA BAŞVURUSU YAPILIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN UNSURLAR

6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

BİLGİ VE VERİ GÜVENLİĞİ VİRÜSLER VE DİĞER ZARARLI YAZILIMLAR KİŞİSEL MAHREMİYET VE TACİZ

İnternet Nedir? 1. İnternet Teknolojileri. İçerik. İnternet Nedir? 2. Ders 1

İnternet Teknolojileri. Ders 1

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

11- Tasarlayacağımız yer hakkında bilgilere nasıl ulaşabiliriz? Yanıt-11 Lütfen şartnameyi bir kez daha inceleyiniz.

Halkla İlişkilere Yakın Kavramlar Barış Baraz Hakan Yılmaz

Hizmet Pazarlaması BBY 401, 25 Kasım Hizmet Pazarlaması. Umut Al H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü

Sağlık Hizmetlerinde Yeni Rakip: Hastalar ve İnternet

İçindekiler. Değişim. Toplumsal Değişim. Değişim Eğitim ilişkisi. Çok kültürlülük. Çok kültürlü eğitim. Çok kültürlü eğitim ilkeleri

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal

1. Aşama: Terminoloji değişimi

UNIVERSAL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve 2030 Sonrası Kalkınma Gündemi

Mehmet BOZ ULAKBİM AB 06 Pamukkale Üniversitesi 9 Şubat 2006, Denizli Neden Toplu Katalog?

TURİZM PAZARLAMASI. Turizm Pazarlamasında Tutundurma SATIŞ TUTUNDURMA Şevki Ulama

Standart Eurobarometer 76. AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU Sonbahar 2011 ULUSAL RAPOR TÜRKİYE

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

İÇİNDEKİLER GİRİŞ Bölüm: SİYASAL İLETİŞİM OLGU VE SÜRECİ Siyasal İletişimin Tanımı Siyasal İletişim Olgusu ve Süreci...

MESLEKİ EĞİTİM MALİ DESTEK PROGRAMI. Proje ve Projelere İlişkin Genel Kavramlar

İletişim: Bir düşüncenin, bilginin, haberin veya mesajın kişiler, gruplar ve örgütler arasında karşılıklı değiş tokuş sürecidir.

TUTUNDURMA PAZARLAMA İLETİŞİM MODELİ

Elektronik ticaret e-ticaret

İ Ç İ N D E K İ L E R

Yaz l Bas n n Gelece i

SPORDA STRATEJİK YÖNETİM. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

Hizmet Pazarlaması BBY 401, 15 Kasım Hizmet Pazarlaması. Umut Al H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI BİLGİ BELGE MERKEZİ(BBM)

Bilgi Teknolojilerinin Mühendislerin Bilimsel İletişim. im Davranış. Değişen Dünyada Bilgi Yönetimi Sempozyumu Ekim 2007 Ankara

AVRUPA BİRLİĞİ HAYAT BOYU ÖĞRENME İÇİN KİLİT YETKİNLİKLER

Bilgiye Erişim Merkezi

Bölüm 13.Tarımsal Kooperatifçilik

İnternetin Gerçekleştirdiği Dönüşümün Sonucunda Şeffaflık ve Bilgi Kirliliği Arasında: Yurttaş Gazeteciliği

En iyi Ödeme Sistemi.

GİRİŞİMCİNİN GÜNDEMİ

INTERNET NEDİR? INTERNET İN TARİHÇESİ WEB SAYFALARININ UZANTILARI

Üsküdar Üniversitesi

Pazarlama Karması. Umut Al BBY 465, 27 Ekim 2015

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

PÜF NOKTALARI: SINIF İÇİNDE ÖĞRENCİLERİN KATILIM HAKKININ GERÇEKLEŞMESİNİ SAĞLAMAK

Araştırma Verilerinin Yönetimi Türkiye de Durum. Güleda Doğan

İŞLETİM SİSTEMİ KATMANLARI (Çekirdek, kabuk ve diğer temel kavramlar) Bir işletim sisteminin yazılım tasarımında ele alınması gereken iki önemli konu

Pazarlama Karması. Umut Al BBY 465, 28 Ekim 2014

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

1. Hafta: Giriş ve İletişim, Teknoloji ve Toplum İlişkisine Dair Temel Yaklaşımlar

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı.

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

İKİNCİ BÖLÜM ENDÜSTRİ DEVRİMİ, SOSYAL SORUN VE SOSYAL POLİTİKA İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM SOSYAL POLİTİKA BİLİMİNİN KONUSU, KAPSAMI VE TEMEL YAKLAŞIMI

Bölüm I Bilişim Teknolojilerine (BT) Giriş

PAZARLAMA İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

MOBİL PAZARLAMA. -Doğrudan pazarlama faaliyetlerinden biri olarak kabul edilmesine rağmen tele pazarlamadan farklıdır, çünkü:

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

PFERD'in Yeni Takım El Kitabı artık ''App'' olarak dijital ortamda da hizmetinizde

İŞLETMELERİN EKONOMİDEKİ ÖNEMİ IMPORTANCE OF ENTERPRISES IN THE ECONOMY

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I

İşletmeye Giriş Dersi. İşletmeye Giriş. Ders notları ve duyurular için; in; 4 adet soru 4 adet cevap. Giriş. Temel Kavramlar İşletme Nedir?

Neden Sosyal Medyanın Geleceği Reklam Değil, Yayıncılık?

Transkript:

Çok Dilliliğin içeriği ve sistem Sorunu: Ön kabuller ve Politikaların Soruşturulması gereği Cyberspace de çok dilliliğin içeriği ve sistem konusu UNESCO nun ele aldığı diğer sorunlara bağlı gelen bir politik ekonomi ve bilinç yönetimi sorunudur. UNESCO nun cyberspace ile ilgili sorunu promosyon olarak ele alması ciddi ideolojik ön kabulleri gerektirir. Bu ön kabuller UNESCO da 1989 dan beri egemen olmuştur. Bu ön kabullerin en önde gelenlerin: 1. Toplumun merkezinde şirket vardır ve şirket sistemi evrensel iyidir. Şirketin gelişmesi insanın ve toplumun gelişmesidir. 2. Okuma yazmayı benden öğrenen annemin bile benimsediği varsayım: Oğlum zararlıysa neden üretsinler ki. Yani sermayenin çıkarı herkesin çıkarıdır. Sermayenin geliştirdiği teknoloji ve ürettiği ürünler yansız ve iyidir. 3. Bilgisayar teknolojileri ve internet sistemi herkes için bir gereksinimdir ve herkese faydalıdır. Dolayısıyla her yere yayılmalıdır. 4. Internet herkes için iyi ve faydalıdır. 5. İnsanlar internet ile ilgilenmektedirler; Bu insanlar internetten eğitim ve eğlence aracı olarak faydalanırlar. 6. Aradığımız her tür bilgiye ve enformasyona cyberspace de ulaşabiliriz. Bu varsayımlar belli çıkarlar çerçevesi içinde geçerlidir. Dolayısıyla özneldir. Fakat öznel çıkarların biçimlendirdiği öznel gerçekler evrenselleştirilerek herkese mal edilmektedir. Yer New York ta Beşinci Avenue ve 40. caddedeki kütüphane. İçeriye giriyorsunuz. Birinci kat hep insanlarla dolu. Okuyan gelişmiş bir ülke diye düşünüyorsunuz. Peki birinci katta ne var? İngilizce de junk denilen, yani kullanılma değeri olmayan çöpe atılmış şeyler var. Peki diğer katlar? o katlar sosyal bilimler, ekonomi, fen bilimleri gibi dallarda kitapların olduğu yerler. Bu katlarda çok daha az sayıda insanlar var. Bu insanların okudukları ne? Büyük çoğunlukla endüstriyel yapıların dünya görüşlerini yansıtan yapıtlar. Bu kütüphanelerde interneti kullanarak cyberspace de dolaşan insanların kullandığı içerik ne? New Yorktaki bu kütüphanenin birinci katındaki nitel yoksunlukla dolu nicel çokluktaki içerik. Cyberspace de içerik sorunu var mı?

İddialara göre yok, çünkü cyberspace demokratikleşmenin ve özgürlüğün sembolü bir alan: Her şey var. Ayni çoğulcu demokrasinin siyasal ve ekonomik pazarında her şeyin olduğu gibi Aslında cyberspace de, siyasal ve ekonomik pazarda ki gibi, ciddi sorunlar var. Bu sorunların arasında içerik ve erişim sorunları vardır. İçerik sorununa UNESCO dahil hiç kimse dokunamaz, çünkü eli yanar, çünkü içerik konusu Tanrının kitabının içeriği gibi dokunulmazlığa sahiptir. Çünkü içeriğe el uzatmak mülkiyet ilişkilerine, egemen güçlerin neyi nerede ve nasıl üreteceklerine ve dağıtacaklarına karşı bir müdahaledir; sansürdür. Dünya pazarının egemen güçleri istediklerini, istedikleri biçimde üretebilirler, bunu yaparken de dünyanın yer üstü ve yeraltı kaynaklarını ve insan emeğini istedikleri gibi harcayabilir ve kötüye kullanabilirler, ve hiç kimse onlara ses çıkartamaz. Özlüce üretimin biçimi (mode of production) ve ilişkileri (production relations) ve ürününün içeriği soruşturulamaz. UNESCO bunu 1970 ler ve 80 lerde yaptı ve başına epey işler geldi sonunda. Şimdi UNESCO Amerikan ve uluslararası sermayenin küresel pazar doğrularının propagandasını yapan bir duruma düşürüldü. UNESCO daki yeni egemenliğin, 1989 dan beri gelen egemenliğin, bir yansıması olarak içerik konusu UNESCO da da dokunulmazlığa sahiptir. İçerik konusu üretim biçimi ve yapısına dokunulmazlık getiren özgürlükler ve haklar gerekçeleriyle tartışma dışı bırakılırken, bizim bir mesajı, bir reklamı, bir promosyonu almama özgürlüğümüz sokakta, apartmanımızdaki posta kutusunu, cep telefonumuzu ve internetteki posta kutumuzu dolduran mesajlarla, başımızı çevirdiğimiz her yere yerleştirilmiş mesajlar bombardımanıyla saldırıya uğramakta, ihlal edilmektedir. Bir taraftan cyberspace dahil bütün yaşamımız kaynakların tahribi, kötüye kullanımı ve israfını anlatan ürünler ve mesajlarla doldurulurken ve bu özgürlük olarak nitelenirken, öte yandan bu ürünleri ve mesajları görmeme, almama, duymama tercihi bizim elimizden alınmıştır. Bırakın üretim koşullarını belirleme olanaklarından yoksun bırakılmayı, eğer ben bir ilişkiyi başlatma, koşullarını belirleme, gerektiğinde bitirme olanaklarına sahip değilsem, ben bu bağlamda nasıl özgür olabilirim? Benim gereksinimim olmayan, beni aptalca tüketime iten, benim için neyin değerli, gerekli, iyi, arzu edilir olduğunu söyleyen, benim umutlarımı, benim geleceğimi belirleyen ve kredi kartı gibi mekanizmalarla geleceğimi ipotek altına alan bir endüstriyel yapının sunduğu kullanımlardan geçerek mi özgür olabilirim? Bu tür değerlendirmeye karşı bireysel seçim özgürlüğü var, sen de bakma ideolojisi ileri sürülür. Ağanın oğlu küçük bir kızı iğfal etmiş. Köylünün çoğu küçük kızı o da kuyruk sallamasaydı diye suçluyor. İrzına

geçileni suçlayarak ikinci bir kez ırzına geçen bu ideolojik ifade, varoluşunu tüketimden ve paradan geçerek tanımlayan cahilleştirilmişin bilgiçlik taslamasından öte gitmez. İçerik konusu Amerikan Anayasasının First Amendment çerçevesi ve şirketlerin özel hak ve hürriyetleri kendi çıkar gerçeği çerçevesi dışında değerlendirilerek yeniden ele alınmalıdır. Sansür yeniden tanımlanmalıdır. Her üretilen junk, herkesin cyberspace;de istemeyerek karşılaştığı reklamlar ve mesajlar kaynak israfı ve kaynakların kötüye kullanımıdır. Kaynağın üzerinde mülkiyet sahipliği, onu çevreye yapıldığı gibi talan etme ve işe yaramaz hale getirdikten sonra terk etme hakkını getirmemeli. Özgürlük, örneğin, neyin nerede ve nasıl üretileceğine karar veren güçlerin bazı şeyleri bazı yerlerde bazı biçimlerde üretmemesi ve dağıtmaması koşuluyla da tanımlanmalıdır. İçerik sorunu asla ve asla, şimdi televizyonlarda V-chiplerle yapıldığı gibi, tüketim ve tüketici sorunu içine sıkıştırılmamalıdır. Sorun toplumsal sorumluluktan ve etikten uzak olan üretim sorunudur. Üretim aşamasında sorun çözülürse, V-chiplere ve cyberspace de istenmeyen mesajları almamak için mekanizmalar geliştirmeye gerek kalmaz. Üretim biçimini ve ilişkisini kontrol eden güçler serbestçe saldırıyor ve bunu özgürlük olarak niteliyor; bu saldırının saldırı olduğunu ve kesilmesi gerektiğini söyleyenler sansürcü, özgürlükleri kısıtlayıcı olarak niteleniyor. Hiç bir endüstriyel yapının benim çevremi ve beynimi kirletmeye, kaynakları hor kullanmaya hakki yoktur. Üretilmiş kötülüğü, zararı ve tehlikeyi tüketim aşamasında değil, üretim aşamasında engellemekle olur. Elbette, bu da demokrasi ve özgürlük imajlarıyla doldurulmuş ve demokrasinin, insan haklarının ve özgürlüğün belli işlevsellik ötesinde gerçekleşmemesi için bütün gücünü kullanan bir egemenlik yapısında çök az bir şansa sahiptir. İçerikle ilgili bir diğer sorun: Cyberspace de kamusal alandaki içerik ve özel mulkiyet altındaki içerik. Kamusal alandaki içerik reklamlardan ve diğer mesajlar ağından geçerek yapılan bilinç yönetimi ve belli biçimde davranışa yönlendirmeyle ilgilidir. Bunların çoğu cyberspacede gezinme, bilgi arama, eğlenme ile veya eğlenme içinde veya eğlenme yanında verilir. İçerik tartışmasını özel mülkiyet hakları ve kamusal alan ikilemi içine çökerterek egemen bir yapı kendi alternatifini kendi yaratır, tartışma gündemini belirler, tarafların kimler olduğuna karar verir ve tartışmayla kendinin düşünsel ve materyal satışını yapar. Bu tartışmalarla içerik sorunu belli bir alan içine sıkıştırılır. Bu alan dışında kalan anlamsız veya gayri meşru olarak ilan edilir. Meşru olarak sunulan tartısmalarla, örneğin ceyberspace de demokratikleşmenin gerçekleştiği anlatılır, çünkü herkes katılmaktadır. Herkes katılir ama örneğin UNESCO da gündemler ve kararlar sadece güçlü tarafların çıkarlarına göre biçimlenir. Eğer herkesin

katılmasıyla, demokrasi gerçekleşseydi, köleliğine zorunlu olarak katılan ücretli-köle kitlelerin katılmasıyla demokrasi zaten gerekleşmiş olurdu. Toplum yönetiminde karar mekanizmasına ciddi etki yapmayan katılmayı demokratikleşme olarak nitelemek bir ücretli-kölelik sistemini demokrasi olarak gösteren bilinç yönetiminden öteye gitmez. Özel alandaki içerik, değerli mal olarak nitelendiği ve mülkiyet ilişkileri içine sokulduğu için alınıp satılan bir emtia (commodity) olarak biçimlendirilir. Dolayısıyla bu içeriğe ulaşmak için para ödemek gerekir. UNESCO ve benzer kurumlar mülkiyet hakkına saygı göstermek zorunda oldukları için bu içerik hakkında hiçbir eleştirel görüş sunmaz veya sunamazlar. Onun yerine sanki o içerik tanrının lütfüymüş gibi görülür ve özel teşebbüsten bu içeriğin kamusal alanda kullanılmasında kolaylıklar sağlaması arzu edilir ve bunun için yalvarılır. En azında kamusal alana katkıda bulunmaları istenir. Zaten kamusal alandakilerin çoğunu da onlar üretmektedir. Zaten kamusal alandaki egemenlik gene özelin elinde veya özelin çıkarları çerçevesinde biçimlendirilmektedir. Boş zamanın bile kolonileştirildiği bir ekonomik, siyasal ve kültürel pazar yapısında, kamusal alan sermayenin kontrolü ve yönetimi dışında kalamaz ve dışında değildir. Cyberspace de hiç mi hem değerli hem de bedava olan içerik yok? Milyonlarca çöp yığını içinde zaman harcar ve araştırırsan elbette var. Fakat cyberspace, atmosferin dışını dolduran uydu çöplüğü gibi bir çöplük. Fakat hem materyal ilişkiler hem de bilinç yönetimi bakımından belli çıkarlar için oldukça faydalı bir çöplük. Cyberspace de sistem sorunu tartışması güdümlü bir tartışma karakterini taşımaktadır. Tartışma klasik bilinç yönetimi tartışması biçiminde şekillendirilmiş ve yürütülmektedir: Hak ve özgürlüklerin cyberspace de devletin müdahalesiyle kısıtlanması sorunu. Burada şimdiye kadar başarılı olarak yürütülmüş bir bilinç yönetimi mekanizması çalıştırılmaktadır. Kimin özgürlüğü devletin karışmasıyla kısıtlanmaktadır? Özel teşebbüsün mü? Devlet özel teşebbüsü mü kısıtlamaya çalışmakta, yoksa kendisi için, dolayısıyla kendisini oluşturan endüstriyel yapı için tehlikeli gördüğü faaliyetleri denetlemek ve kısıtlamak için mi? Özel teşebbüsün devletinin artık özel teşebbüsü engellediği saldırısı özelleştirmeyle kamu zenginliklerinin özele peşkeş çekilmesi biçimine dönüşmüştür. yani engelleme iddiası sadece geçmişten getirilen bilinç yönetimi ve baskı saldırısından öte gitmez. İkinci soru, hangi devletler?

Elbette Amerikan devleti değil. Bazı devletlerin kendilerini iç ve dış düşman olarak niteledikleri akımlara karşı kendilerini korumak için aldıkları veya almaya yöneldikleri tedbirler, uluslararası siyasal pazarın o ülkelerdeki böl ve yönet politikalarına ters düştüğü için bir kısıtlamadan, sansürden söz edilmektedir. Fakat bu gerçek serbest ticaret, serbest pazar ideolojisi kılıfıyla örtülmekte ve sorun cyberspace de serbest dolaşım olarak sunulmaktadır. Sunumun bundan sonraki bölümünde sorulması gereken bazı sorular üzerinde duracağım. Bu soruların hemen hepsine elbette cevaplar doğrudan ve dolaylı olarak önceden verilmiş olabilir. Fakat UNESCO nun ve kamu gündeminde olan tartışmaların getirdiklerine bakıldığında, bu sorular ya bilinçli olarak dışarıda bırakılmış ya da belli öznel çıkarlar evrensel çıkarlar gibi gösterilerek yanlış cevaplandırılmıştır. Dolayısıyla, bu sorular üzerinde evrenselleştirilmiş öznellikler açığa vurularak, mülkiyet yapıları ve ilişkileri göz önünde bulundurularak yeniden düşünülmesi gerekmektedir. Temel sorun kamusal alandaki (public domain) enformasyona uluslararası erişim olarak sunulmaktadır. Bu sorunun çözümü de, öncelikle küresel enformasyon networklerindeki çok dilliliğin teşviki olarak belirtilmektedir. Bunlar belirtilirken kamusal alan, bu alandaki enformasyon, erişim, küresel enformasyon networkleri kavramları orgütlü yapılar ve ilişkilerden soyutlanmış bir biçimde ele alınmaktadır. Öncelikle kamusal alandaki enformasyon kavramıyla hangi kamusal alandan ve hangi enformasyondan bahsedilmektedir? Müzelerdeki, kütüphanelerdeki ve arşivlerdeki enformasyonla kamu denen geniş kitleler ne için ilgilensinler ki? İlgilenenler ne türle ilgilenmekte ve ilgilenilmeyenler neler? Kamusal alandaki enformasyonların anlamı ve değeri ne? Bu enformasyon denilen şeyler şirketler dünyasının ve siyasal sistemlerin kamuyu yönetme mekanizmalarından biri mi? Kamusal alanda enformasyon denilen şeylerin ne oldukları somut olarak belirlenmelidir. Bu enformasyon denilen şeyleri kimler, ne amaçla ve ne sonuçlar için üretmekte ve dağıtımının teşviki için UNESCO gibi bir yapıyı da kullanmaktadır? Global enformasyon networklerini kuranlar kamu için mi kurmuşlar? Belki de en can alıcı sorulardan biri kamusal enformasyon da ne demek? kamu denen insanların günlük yaşamlarında kendileri için kendilerinin ürettikleri kendilerine fonksiyonel bilgi mi? Bu fonksiyonellik nasıl tanımlanabilir: Kendilerine ragmen kendilerine karşı kendileri için mi? Hakikaten kamu denen insanların sadece kendileri

için urettikleri bir bilgi var mı günümüzde? Hakikaten kamu üretebilir mi? Üretirse neyi nasıl uretir? neden hep çekici soyutlanmıs ve evrenselleştirilmiş kavramlardan ve ilişkilerden bahsediliyor, fakat bunlar insanın orgütlü mülkiyet yapılari içınde ele alınmıyor? Neden kamusal alan ve enformasyon yönetimsel karar vermeyle sahte bir bağla bağlaniyor: İnternette kamusal alanda tartışmalarla kamusal alanda karar verme ve yürütme mecilerine ne kadar etki edilebilir? bzen ancak ideolojik propagandayi geçerli kılacak kadar. Evlerde bilgisayarların artması ve internet kafelerin yaygınlaşması nasıl oluyor da enformasyon toplumunu getiriyor? Günümüzde evlerind en çok bilgisayar olan ve interneti yaygin olarak kullanan Amerika bu nedenle enformasyon toplumu mu oluyor? Gülünç bir iddia. Gunumüzde hangi ulkenin yonetimi enformasyon toplumu olanaklarıni kullanan geniş kitlelerin katılımiyla demokratikleşmis bir geniş tabanlı bir karar ve uygulama mekanzimasiyla is gormektedir? Ama öte yandan ticari enformasyon ve reklamcılıkla fetişleştirilen malların satın alınması ve tüketiminde oldukça onemli katılım olmaktadır. Tüketimle katılımın niceliksel yaygınlığı (radyonun, televizyonun, sinema oturak sayisinın belli sayida olması) 1950 ler ve 60 lrda UNESCO nun da teşvikiyle kalkınmmanın gostergeleri olarak sunulmuştu. Aynı sey günümüzde yeni teknolojilerin ürünlerinin yaygınlığı enformasyon toplumunun gostergesi olarak sunulmaktadır. Nasil ki 50 ler ve 60 larda sunulan sadece sermayenin kalkınmasınin gostergeleriyse, günümüzde gene endustriyel urünlerin uluslararası satış promosyonudur. UNESCO nun işi bu mu olmalı? Kamusal alanda dolaşması istenen bilgi\enformasyonun kime ne tür faydası var? Günümüzde kamu denenin örgütlü yapılar içinde ücretli serbest-köle olarak ürettiği ne, ne için ve ne tür sonuçlar çıkartmaktadır? neo-liberalizmin post-modern dünyasında bu sorular anlamını yitirdiyse, neden dersiniz? Ben kamusal alandaki enformasyonun değerini ve anlamını ve de fonksiyonunu soruşturulması gerektigi vurguluyorum. bu enformasyon denilen şeylerin aslında neler olduğunun ve dogasinın ne olduğunun açıkca belirtilmesi gerekir. Invites Member States, non-governmental organizations, the world intellectual community and the scientific institutions concerned to support and participate actively in the development of multilingualism and cultural diversity on the global information networks by facilitating free and universal access to information in the public domain; Erişim konusu büyük çogunlukla bitmiş urüne ulaşma içinde sıkıştırılmıştır. Bu tür erişimde sorun kamusal urünlerin nasıl üretileceği ve uretim için kurulacak sitem ve bu

sistemin finans sorunları çerçevesi içıne sıkıştırılir. Özel teşebbusün urettigi ve içerigi ulaşılması gereken ideal urünler gibi sunulur. Özel teşebbüşten erişim içın kolaylıklar sağlamasi dilenilir. Erişımle ilgili olarak çok dilliliğe gelince: UNESCO ya üye ülkeleri, sivil toplum örgütlerinin, dünyadaki entellektüellerin, bilimsel kurumların küresel enformasyon networklerde çok dilliligin gelişmesini kamusal alandaki enformasyona serbest ve evrensel erişimi kolaylaştıracak destekleri elbette önemlidir. Dikkat edilirse, burada uzerinde durulan sorun kamusal alanda enformasyon var ve buna küresel networklerden (dolayisıyla internetten ve muhtemelelen uluslararasi haber ajanslarından) geçerek erişım gereklidir. Bu erişım içın çök dillilik gereklidir. Erişim dikkat edilirse var olan üretilmiş enfiormasyonun yayılmasinı gerektirmektedir. Bu yayılma içın son urün olan iletişim araçlarına (bilgisayara ve internet servislerine) sahiplik gerekmektedir. Dolayısıyla bilgisayar ve network altyapılarının kamu denen insanlara ulaşması, yani kamunun bilgisayara sahip olması veya internet kahvelerin yaygınlaşması gerekmektedir. UNESCO bu bağlamda bilgisayar üreticilerinin ve internet servisi verenlerin bedava reklam ve promosyonunu yapmaktadır. Elbette burada öncelikle sorulması gereken soru işsizliğin hat safhada olduğu, uceretlerin düşük ve çalışma saatlerinin uzun, çalışma koşullarınin kötü olduğu, enflasyonun sürekli tırmandıgı yerlerde insanların bilgisayara ve internet hizmetlerine erişmesinin gündeme alınmasının anlamı ne? Klasik ekmek ve sirk politikasına en yeni bir eklemleme mi? Kıt kaynakların kötüye kullanıldığı veya yanlış tahsis edildigi yerlerde kamusal alandaki bilinç yönetimi hardware ve softwarelerinin promosyonunun yapılması yerine tam aksinin yapılması gerekmektedir. UNESCO kamusal alanda enformasyon denilen fakat enformasyon olmayan bilinç yönetimi urünlerinin teşvikinin tam aksi bir politika izlemelidir: Türkiye gibi ülkelerde internete erişme büyük kitlelerin sorunu bile yapılmamalidır; çünkü büyük kitlelerin sorunu internete erişme değildir; Ev, iş, sağlık, ücret, enflasyon, kötü çalışma koşulları gibi sorunlardir. Bu sorunların internette çök dille her yerde tartışılması ne demokratikleşmedir, ne ozgurluğün ifadesidir ne de karar mekanizmasına katılmadır. Cyberspace de çök dillilik ne UNESCO nun ne de yerel bir dilsel cemaatin istegine gore biçımlendirilir. Örneğin Mikrosoft un internet ve word programına türkçeyi katması evrensel dogrular ve UNESCO gibi kuruluşların veya türk halkının isteği uzerine olmamıştir ve olamaz. Çok dilliklik pazar politikasının bütunleşık bir parçasidir ve bu politikayı da belirleyen daima en sonda ekonomik çıkar hesaplaridır. Internet ve Word programi orneğine devam edersek, Microsoft ingilizcenin yanında çok dilli seçeneği

pazar koşulunun bir geregi olarak zaten getirmiştir ve geliştirmeye de devam etmektedir. Ceviri porgramları pazar gereksinimleri ve önceliklerine göre gelıştirilecektir. Bu bağlamda UNESCO yu kontrol eden bazı güçlerin kaygısı ne? UNESCO nun sermayenin çıkarlarını çeşitli kılıflar altında gelışme, demokratikleşme, evrenselleşme olarak sunduğunu görmek için hemen her alanda UNUESCO nun promosyon kararlarına bakmak yeterlidir. Bu kararlarda küresel pazarda uretici ve dağitıcı güçlerin çıkarlarının teşviki sırıtır. Dokümanlarda hak, eşitlik, farklılık, çeşitlilik ve saygı gibi kavramlar pazar ilişkileri gerçeğinde anlamıni yitiren bilinç yönetimi ifadeleridir. Cyberspace de çok dillilik rakip egemen pazar güçlerinin hem kendi ararlarındaki hem de yeni-kolonicilik politikalarınin bütünleşik bir parçasi olarak görünmektedir. Çok dillilik egemen olan güçlerin dilleri arasında güçsüzleştirilmiş ülkelere uzatildigında bunun anlamı asla demokratikleşme ve yerel dillere saygi gibi anlamlara gelmez; bu sadece pazarı kontrol mekanizmalarından biri olarak anlaşilmalidır. Yerel dil marjinal hale doğru itilirken, güçsüzleştitilmiş ülkelerin ozellikle metropollerinde, okullarında, gleneksel kültürel pratikleri ve değerlerinde ve kimliklerinde değişmeler başlar. Bu değişmelerle ana dilde yabanci kavramlar artar, dolayisıyla dilin bozulması yaygınlaşır; kimlik kaybı ve degerli öteki kültürün egemenliği baskın olmaya başlar.. Miyawaki, Hiroyuki (1999) 'Linguistic Imperialism: Japanese Language Policy in Asia until 1945', in "PROCEEDINGS of the International Multi-disciplinary Conference "Knowledge & Discourse 96" (eds, Colin Barron and Nigel Bruce), the English Centre, University of Hong Kong, http://ec.hku.hk/kd96proc/authors/papers/miyawaki.htm) Bir taraftan çokdillilikten konuşulurken, öte yandan aynı zamanda Amerikan ingilizcesi artan bir şekilde dünya egemenliğine dogru gitmektedir? Bu çok dillilik iddiasi çogulculuğun egemen olduğu serbest pazar iddiasına benzemektedir: Kuresel sermaye serbest iken, dünya pazar olmaktadir. Dünyanın bütün dillerine ingilizce kelimelerin, sözcüklerin ve dilsel yapıların girmesi, sonunda dillerde, dolayisıyla kültür ve yaşam biıçmlerinde, ulusal ve kültürel kimliklerde kaçınılmaz temel değişikliklere götürecektir. Çokdillilik Avrupa ülkelerinin kendi aralarında ve özellikle ingilizceye karşı takınılan tutumla gelen önemli tartışmalarla ilgilidir. Avrupa kendi dilinin dünya pazarında marjinal duruma dogru gidişıne karşi uzun zamandan beri mücadeley girmiştir. Bu mücadele ingilizcenin bilimin dili olarak ön plana geçmesiyle daha da kizışmıştır. Bunun yanında ingilizce popüler kültür, ekonomi ve iletişım gibi alanlarda önem kazanmıştır. Ingilizce sosyal modernleşme, ekonomik büyüme, teknolojik

yenilikler ve çagdaş yaşam biçımiyle ilişkilendirilmekte ve geleçeğin dili olarak görülmektedir. Çeşitli biçimlerde ve kanallarla dünyaya yayılan ingilizce Amerikan yaşam tarzini saldirgan bir şekilde yayma araci olarak ortaya çıkmaktadır. Buna karşi EU daki organizasyonlar ve kurumların dil politikalarıyl gelmektedri; fakat ne denli başarıli oldukları şuphelidir. Cyberspace de hiçbir politika sanki geçerli ve egemen degil gibi gorulmektdir. Fakat bir internet surfú yapan kullanıcı kendi dili dışinda dünyada arastirma yapmaya kalktiginda, çok dilli bir otama girecektir; fakat bu çok dillilik pratikte sadece ingilizcenin veya birkaç dilin egemenliği olarak ortaya çikmaktadır. Cyberspace de çok dillilik konusunda üzerinde durulması gerekn önemli bir konu kuresel talep konusudur. Kim internet ve çok dillilik istiyor ve neden? Dünyanin insanlrınin büyük çogunlugu öncelikle internete genuine bir gereksinim duymasi gerekir; bu gereksinim sonucu çok dillilik gereksiniminin ortaya çikmasi gerekir. Böyle bir gereksinim var mı? Örnegin Turkiyedeki geniş kitlelere ÿaşaminizda internetin yeri ne? diye sorulmuş mu? Kitllelerin yaşamında internetin yeri ve anlamı ne? Internet ve çok dillilik diye bir konu kitlelerin gündeminde olabilirmi dogal olarak? Bence internet ve çok dillilik dünyadaki insnlarin büyük çogünun aklına gelmez, uzerinde düşünme gibi bir kaygısi yoktur, gündeminde degildir ve olamaz; çünkü insanların temel gereksinimlerini giderme sorunları gündemlerini doldurmuş ve internetin ve çök dilliliğin orada yeri yok. O zaman cyberpace ve çok dillilik kimin gündemindedir ve neden? Bunu takip eden temel soru: Neden UNESCO bu konuyu gündemine almıştır? Ve gündeme de promosyon olarak almıştır? Kapitalist pazarda bir konunun gündeme gelmesi pazar gereksinimlerinin bir sonucudur. Bu nedenle ki, örneğin mikrosoft internet ve mikrosoft word progrmaları uzun zaman türkçe karakterleri taşımıyordu. Taşıması beklenemezdi, çünkü Tükriye mikrosoft için türkçe karakterleri kullanacak bir pazar karakterine sahip olarak gorülmüyordu. O zaman internet pazarında hangi dilin kullanılacagi ve nasıl kullanılacağına pazar koşullarına göre karar verilir. Ikinci soruya gelelim: çok dillilik konusunu kim ister ve neden ister? çok dillilik konusu insan haklari ve hakkaniyet olçulerine gore hareket eden bir pazarin dogal sonucu değildir: Çok dillilik dünya pazarında mucadele eden güçlerin aralarındaki çıkar mucadelesinin bir ifadesidir. Çok dillikte amaç ne tür bir çerçeve içinde sunulursa sunulsun, pazar hesaplarını anlatır. Ücüncü soruya gelelim: UNESCO bunu neden gündemine almış ve gündemi promosyon olarak biçimlendirmiştir? Bu soruya cevap BM in kuruluş nedenleri ve

UNESCO nun tarihi gelişimi ve günumüzde UNESCO nun kimin egemenliği altında olduğu incelenerek verilebilir. Ne yazık ki UNESCO küresel pazarın bir halkla ilişkiler acentası durumuna düşürülmüştür. UNESCO kuresel pazarın talep yaratma ve yayılmasına yardım etmekte ve aynı zamanda dünya ulkelerinde özellikle devlet politikaları bazında kaynaklarin bu alanda harcanmasıni saglamaya çalışmaktadır. UNESCO nun onurlu yerini tekrar kazanması için ilgili herkesi mücaleye davet ediyorum.