Filiz Özdem (Bakkalbaşı) (İstanbul, 19 Temmuz 1965) İtalyan Lisesi nden mezun olduktan sonra İÜ Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü nü bitirdi, aynı bölümde yüksek lisans programına devam etti. Çeşitli dergi ve gazetelerde şiirleri, yazıları, yorumlayıcı sanat metinleri ve çevirileri yayımlandı. Urfa, Balıkesir, Mersin, Mardin, Kars, İstanbul, Maraş, Denizli, Çanakkale, Kayseri, Amasya üzerine şehir monografileri hazırladı. Pier Paolo Pasolini, Luigi Malerba, Italo Calvino, Gianni Rodari, Angela Nanetti, Lucia Tumiati, Edmondo de Amicis, Carlo Collodi ve başka İtalyan yazarların çeşitli kitaplarını çevirdi. Maltepe Sanat Galerisi Yayınları ndan Saydam ve Seyirci (1999) adlı şiir kitabı yayımlandı. Korku Benim Sahibim (2007), Düş Hırkası (2009), Yalan Sureleri (2010), Rüya Bekleyen Adam (2013), Aşk Meçhule Yürür (2015) adlı romanları ve çocuk edebiyatı alanındaki kitapları da YKY den yayımlandı. Ayşın Delibaş Eroğlu (1968, İstanbul) MÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü nden mezun oldu. Reklam ajanslarına ve yayınevlerine birçok illüstrasyon yaptı. Uyku Canavarı isimli çocuk kitabı için yaptığı illüstrasyonlar 1999 da Bratislava da Çocuk Kitapları Bienali nde ve 2000 de Japonya nın çeşitli şehirlerinde, müze ve galerilerde sergilendi. Çalışmalarından biri UNICEF tarafından tebrik kartı olarak satışa sunuldu. Yurtdışındaki yayınevleriyle de çalıştı. The Zoo Band and Princess Bella s Birthday Cake ABD de, Pirate Pranks İngiltere de ve Avustralya da bir e-kitabı yayımlandı. Resimlediği Babaannemin Gözü Ağrıdı adlı kitap, Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği nin 2006 yılın kitabı seçiminde, Yılın En İyi Okul Öncesi Kitabı seçildi.
FİLİZ ÖZDEM Resimleyen Ayşın Delibaş Eroğlu
Ya pı Kre di Ya yın la rı 4541 Do ğan Kar deş 694 Efe nin Beklenmedik Maceraları / Filiz Özdem Resimleyen: Ayşın Delibaş Eroğlu Ki tap edi tö rü: Hazel Bilgen Düzelti: Filiz Özkan Grafik uygulama: Süreyya Erdoğan Baskı: Mega Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş. Cihangir Mah. Güvercin Cad. No: 3/1 Baha İş Merkezi A Blok Kat: 2 34310 Haramidere / İstanbul Telefon: (0 212) 412 17 00 Sertifika No: 12026 1. bas kı: İs tan bul, Ocak 2016 ISBN 978-975-08-3541-4 Ya pı Kre di Kül tür Sa nat Ya yın cı lık Ti ca ret ve Sa na yi A.Ş., 2015 Sertifika No: 12334 Bütün yayın hakları saklıdır. Kaynak gösterilerek tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. İstiklal Caddesi No: 142 Odakule İş Merkezi Kat: 3 Beyoğlu 34430 İstanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (0 212) 293 07 23 http://www.ykykultur.com.tr e-posta: ykykultur@ykykultur.com.tr İnternet satış adresi: http://alisveris.yapikredi.com.tr Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık PEN International Publishers Circle üyesidir.
İçindekiler Ses Kaydı 1 / Aranızda kendisini başarısız hisseden var mı? 7 Ses Kaydı 2 / Kitaplar ne işe yarar? 17 Ses Kaydı 3 / Dâhi miyim, ne! 19 Ses Kaydı 4/ Bu benim sesim mi? 23 Ses Kaydı 5 / Ya ben de babam gibi küçük yaşımda annesiz babasız kalırsam! 28 Ses Kaydı 6 / Yollara düşüyoruz 33 Ses Kaydı 7 / Didim ve Apollon Tapınağı 39 Ses Kaydı 8 / Bir zamanlar buralar denizmiş! 47 Ses Kaydı 9 / Yeni bir kahramanım oldu! 53 Ses Kaydı 10 / Miletos, filozofların şehri 63 Ses Kaydı 11 / Dağlar dağlar 71 Ses Kaydı 12 / Kaybolduk! 77 Ses Kaydı 13 / Yılanlar kenti Magnesia ile adını Aşk Tanrıçası ndan alan kent Aphrodisias 85 Ses Kaydı 14 / Güllübahçe, babamın çocukluğu 95 Ses Kaydı 15 / İstanbul a, eve dönüş 99
Ses Kaydı 1 Aranızda kendisini başarısız hisseden var mı? Bugün ilk defa yaşadıklarımı anlatmaya karar verdim. Bugün ne mi oldu? Doğrusu, çok şey oldu. Annem, Herkesin hayatında pek çok ilk vardır! der. Bu ilk lerin de unutulmayacağını söyler Şimdi onun ne demek istediğini anlıyorum. Çünkü bugün hayatımda, ilk kez kendimi bu kadar önemli hissettim. Durun, anlatacağım, sırayla Yazmıyorum; çünkü yazarken ellerim düşüncemin hızına yetişemiyor. O zaman da canım sıkılıyor, vazgeçiyorum. Benim de aklıma sesimi kaydetmek geldi. Ne harika bir çözüm değil mi? Bugün okulumuza bir yazar gelecekti. Bütün sınıf arkadaşlarım deliler gibi hazırlandı. Yazarın kitaplarını okudular. Notlar tuttular, yazarla ilgili araştırma yaptılar, sorular hazırladılar. Aman aman, sormayın gitsin! Bir heyecan, bir heyecan. 7
Ben kitap okumayı hiç sevmem. Öğretmenler kitapları neden bu kadar önemser, bunu da hiç anlamam. E, böyle olunca, tabii ki yazarın hiçbir kitabını okumadım. Aslında, annem küçüklüğümden beri bana her gece masallar, hikâyeler okur. Birinin bana kitap okuması hoşuma gider. Annem, Tembellik etme! Artık kendin okuyabilirsin! der. Ama ben kitabı elime alır almaz uykum gelir. Neyse Yazarın konuşma yapacağı saat geldi çattı. Bütün dördüncü sınıflar konferans salonuna doluştuk. Canım çok sıkılıyordu. Çünkü durmadan konuşan birini dinlemek çok sıkıcı. Hep uykum gelir. Derslerde de böyle olur. Öğretmen konuştukça gözlerim kapanmaya başlar. O kadar uykum gelir ki, size anlatamam. Derken, yazar teyze geldi. Belki şaşıracaksınız ama bugün hiç uykum gelmedi! Çünkü yazar teyze, konuşmasına başlarken ne dedi biliyor musunuz?! İnanmayacaksınız!!! Ben çocukluğumdan beri çok canı sıkılan biriyim. Hele konuşan birini dinlerken, bir türlü dikkatimi yoğunlaştıramam. O kadar çok uykum gelir 8
ki! Üstelik, bu yaşıma geldim, hâlâ öyleyim. Şimdi, çok sıkıldığım bir şeyi ben yapıyorum. Elbette, ben konuşurken uykunuzun gelmesini istemem! Onun için, sadece ben konuşmayayım, bu karşılıklı bir konuşma olsun! Anlaştık mı? dedi ve gülümsedi. O an sevinçten bayılacağımı sandım. Kalkıp onu öpesim geldi. İşte, sonunda bana benzeyen biri çıkmıştı karşıma. Sonunda! Hem de benim gibi bir çocuk değil, işte, koskoca bir yazar! Onun bile canı sıkılıyorsa bazı şeylerden, canım sıkıldığı için kimse eleştiremezdi artık beni! Öğrenciyken, ders sırasında ne kadar sıkıldığını da anlattı. Ortaokulda, çok sıkıldığı derslerde, sı- 9
ranın altına koyduğu kitapları okurmuş gizli gizli. Büyüklerin, kendileri hiç çocuk olmamış gibi konuşmalarına, sürekli öğütler vermelerine hiç dayanamıyorum. Ama bu yazar, bize öğüt vermiyordu. Ayrıca, bazı itiraflarda bulunuyordu. İşte, bu çok hoşuma gitti. İlgiyle onu dinlemeye başladım. Hele okulun en çalışkanı çokbilmiş Öykü hemen kalkıp yazara sormak istediği sorular olduğunu, bunun için hazırlandığını söyleyip elindeki kâğıdı gösterdiğinde Yazar öyle bir şey söyledi ki Kendimi tutmakta çok zorluk çektim. Koşup sarılmak istedim ona! Gerçekten!!! Sevinçten yerimde oturamıyordum. Hoplayıp zıplamak, kahkahalar atmak istiyordum Yaptığınız hazırlıkları unutun şimdi! dedi. Önce, sizinle paylaşmak istediğim bazı şeyler, size sormak istediğim bazı sorular var. Sonra, isterseniz siz sorular sorarsınız bana. Ama bunlar, kâğıda yazdığınız sorular olmasın. Buradaki konuşmamız üzerine merak ettiğiniz konuları sormanızı yeğlerim. Öykü nün suratını bir görecektiniz. Nasıl bozul- 10
du! Çalışkan öğrencinin bütün hazırlığı çöp olmuştu işte! Tutmayın beni! Bu yazar, beni çantasına ya da cebine koyup götürsün istiyorum. Kendi çocukluğunu anlattı. Neler yaparmış, neler düşünürmüş Bu arada hiç yerinde durmuyor, sürekli bir oraya bir buraya gidiyordu. Konferans salonu deniz gibi dalgalanıyordu. Çünkü hepimiz onu izlemek için olduğumuz yerde bir o tarafa bir bu tarafa dönüp duruyorduk. Arada bizi güldürüyor, arada düşündürüyor, arada sorduğu sorularla kafamızı karıştırıyordu. Sonra bir soru sordu. 11
Aranızda kendisini başarısız hisseden var mı? Hiç düşünmeden, büyük bir hevesle elimi kaldırdım. Sonra etrafıma baktım. El kaldıran tek çocuk bendim. Biraz utandım. Ama utancım uzun sürmedi çünkü yazar beni kutladı. Bütün çocuklardan beni alkışlamalarını istedi. Daha da şaşırdım. Adımı sordu. Efe dedim. Cesaretinden dolayı seni kutluyorum Efe, yanaklarından öperim! dedi. Heyecan ve sevinçten yüzüm kızardı. Arkadaşınızı neden kutluyorum, biliyor musunuz? Ben size, kimin kendisini en cesur, en çalışkan, en başarılı, en akıllı hissettiğini sormadım. Bunlar olumlu özellikler. İnsan göğsünü gere gere öne atılabilir, öyle değil mi? Benim size sorduğumsa olumsuz bir özellik. İnsanın bir topluluk önünde kolay kolay dile getirebileceği, itiraf ya da kabul edebileceği bir konu değilmiş bu. Oysa ben, bütün samimiyetimle pek de övünülmeyecek bu özelliği kabul etmişim ve herkesin önünde, utanmadan kendimi ortaya koymuşum. Bunun için beni kutladı. Ayrıca, kendimin 12
farkında olduğum için de kutladı. Çünkü yetişkinler bile kendi yetersizliklerini çoğu zaman kabul etmeyebilir ya da fark etmeyebilirmiş. Benim kendi olumsuz özelliklerimin farkında olmam önemli bir şeymiş. Sonra bana, Peki, sevdiğin, kendinle gurur duyabileceğin huyların, alışkanlıkların neler Efe? diye sordu. Hayvanları çok severim, yardıma ihtiyacı olan hayvanlarla ilgilenirim. Bizim evde hiçbir yiyecek 13
çöpe atılmaz. Ama annem işyerindeki yemekhaneden artan, çöpe atılacak yemekleri her gün toplayıp eve getirir. Sonra akşamları mahalledeki kedilere köpeklere veririz. Anneannem merhametli bir çocuk olduğumu söyler. Boş durmayı sevmem Efeciğim, kendinle ne kadar övünsen azdır bence! Sanırım daha sayacağın pek çok güzel yanın var! dedi yazar. Ayrıca sen olumlu ya da olumsuz, her anlamda kendinin farkında olduğuna göre, bugünden itibaren olumsuz bulduğun yanlarını değiştirmek için çaba gösterebilirsin, değil mi? dedi. Evet, gösterebilirim! dedim kendimden emin bir şekilde. Herkes bana hayranlıkla bakıyordu. O an, kendimi, çok önemli bir iş başarmış gibi hissettim. Bugünkü konuşma hiç bitmesin istedim. Etkinliğin sonunda, öğretmen beni yanına çağırdı. Yazar için hazırlanan çiçek buketini benim vermemi istedi. Ne kadar sevindim! Yazara çiçeği verdim. Bana sarılıp öptü. Okuldaki en mutlu çocuk bendim herhalde o an. Yan gözle Öykü ye baktım. Somurtmuş oturuyordu yerinde. Yazara çiçeği oku- 14
lun en çalışkanı değil, ben veriyordum. Oh olsun! Hep en çalışkanlar, en başarılılar, en güzeller mi ödüllendirilecek şu hayatta! Biz de varız! Değil mi? Hohoooyt! Bize de yer açın! 15