MSPD Çalışma Raporları : 2001/4. Türk Bankacılık Sisteminde Net Faiz Marjının Modellenmesi. Yasemin Türker Kaya



Benzer belgeler
2015 Yılında Para ve Kur Politikası. Erdem BAŞÇI Başkan. 10 Aralık 2014 Ankara

2015 MAYIS ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

II. MALİ SEKTÖRÜN GENEL YAPISI

8. Finansal Piyasalar. 8.1 Finansal Koşullar ve Para Politikası

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

2015 NİSAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

M2 Para Tanımı: M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları (resmi mevduatlar hariç)

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

NDEK LER I. Finansal stikrarın Makroekonomik Unsurları II. Bankacılık Sektörü ve Di er Finansal Kurulu lar

2015 HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

Ulusal Finans Sempozyumu Dr. İbrahim M. Turhan Başkan Yardımcısı

Ekonomide Değişim. 15. ÇözümOrtaklığı Platformu. 15 Aralık

Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü. 21 Ocak 2015

II. Ulusal Ekonomik Görünüm 2

Finansal Hesaplar 2013

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu Aslı Kazdağlı

KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

Türkiye Bankacılık Sistemi 1, 2 Eylül 2007

BANK MELLAT Merkezi Tahran Türkiye Şubeleri 2013 I. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Kamu Finansmanı ve Borç Göstergeleri

Türkiye de Yabancı Bankalar *

Türkiye de Bankacılık Sektörü

ZORUNLU KARŞILIKLARIN TÜRKİYE VE ULUSLARARASI UYGULAMALARI

Artış. Ocak-Haziran Oranı (Yüzde) Ocak-Haziran 2014

Finansal Hesaplar İstatistik Genel Müdürlüğü

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

TEMEL MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER - BÜYÜME

ŞEKERBANK T.A.Ş. KONSOLİDE BİLANÇO BİN YENİ TÜRK LİRASI

Banka Bilançosunun Özellikleri Pazar, 26 Aralık :24

MNG BANK A.Ş. BİLANÇOSU

2015 EKİM ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

BANK MELLAT Merkezi Tahran İstanbul Türkiye Merkez Şubesi 1 OCAK 31 MART 2010 ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

KONSOLİDE OLMAYAN BİLANÇO

ŞEKERBANK T.A.Ş. KONSOLİDE BİLANÇOSU

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara

Türkiye de Bankacılık Sektörü Aralık

ÇALIK YATIRIM BANKASI A.Ş. KONSOLİDE OLMAYAN BİLANÇO

Türk Bankacılık Sistemi. Eylül 2005

KONSOLİDE OLMAYAN BİLANÇO

2014 ARALIK ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

EKONOMİK GÖRÜNÜM Bursa Ticaret ve Sanayi Odası

TÜRKİYE HALK BANKASI. A.Ş. KONSOLİDE OLMAYAN BİLANÇOSU

2015 EYLÜL ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

BAKANLAR KURULU SUNUMU

ÇALIK YATIRIM BANKASI A.Ş. ENFLASYONA GÖRE DÜZELTİLMİŞ KONSOLİDE OLMAYAN BİLANÇOSU

Döneminde Türk Bankacılık Sektörü

İÇİNDEKİLER YAZAR HAKKINDA

ARACI KURUMLARIN KONSOLİDE MALİ TABLOLARI

Haftalık Piyasa Beklentileri. 10 Kasım 2014

Türkiye de Bankacılık Sektörü

KONSOLİDE OLMAYAN BİLANÇO

ŞEKERBANK T.A.Ş. KONSOLİDE BİLANÇO BİN YENİ TÜRK LİRASI

Tablo 7.1: Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri

Türkiye de Bankacılık Sektörü Mart

BANK MELLAT Merkezi Tahran Türkiye Şubeleri 2014 II. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

ÇALIK YATIRIM BANKASI A.Ş. KONSOLİDE OLMAYAN BİLANÇO

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

DENİZBANK A.Ş. VE BAĞLI ORTAKLIKLARI

Banka, Şube ve Personel Sayıları

BANKA KREDİLERİ EĞİLİM ANKETİ

Türkiye de Bankacılık Sektörü

Bankacılık Sektöründeki Gelişmeler. 28 Şubat 2017

BANK MELLAT Merkezi Tahran Türkiye Şubeleri 2011 II. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

internet adreslerinden

ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. VE KONSOLİDASYONA TABİ BAĞLI ORTAKLIĞI 1 OCAK 30 HAZİRAN 2016 KONSOLİDE ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

TURKISH BANK A.Ş. KONSOLİDE BİLANÇOSU

TURKISH BANK A.Ş. KONSOLİDE OLMAYAN BİLANÇOSU

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

Türkiye de Bankacılık Sektörü Aralık

Bankacılık sektörü Mart. Mayıs 2008

TÜRKİYE HALK BANKASI A.Ş. KONSOLİDE BİLANÇOSU

PARA POLİTİKASI AMAÇLARI VE ARAÇLARI TÜRKİYE UYGULAMASI

AVRO BÖLGESİ NDE YENİ KORKU: DEFLASYON Mehmet ÖZÇELİK

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

31/12/2004 tarihli Bilanço (YTL) 31/12/2004 tarihli Gelir Tablosu (YTL) Varlıklar (+) 10,122,098.- Borçlar (-) -20,410.-

Türkiye de Bankacılık Sektörü Eylül

Banka, Şube ve Personel Sayıları

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME PARA VE BANKA SORULAR

Türkiye de Bankacılık Sektörü Aralık

Ödemeler Dengesi Bülteni

DENIZBANK A.S. VE BAGLI ORTAKLIKLARI

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

DENİZBANK A.Ş. MİLYAR TÜRK LİRASI

2012/3.DÖNEM SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK SINAVLARI FİNANSAL TABLOLAR VE ANALİZİ 2 Aralık 2012-Pazar 13:30-15:00 SORULAR

Özel sektör Dış Borçları: Yeni bir kırılganlık kaynağı mı?

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mayıs 2014, No: 92

BANK MELLAT Merkezi Tahran Türkiye Şubeleri 2015 III. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

Finansal Yönetim Yabancı Kaynak Maliyeti. Arş. Gör. Yasin Erdem ÇEVİK Gazi Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü. Finanslama Politikası

II. MALİ SEKTÖRÜN GENEL YAPISI

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

İHRACATTA VE İTHALATTA TL KULLANIMI

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

TÜRKİYE SINAİ KALKINMA BANKASI A.Ş. 31 Mart 2006 ve 31 Aralık 2005 Tarihleri İtibariyle Bilançolar (Bin Yeni Türk Lirası)

Transkript:

MSPD Çalışma Raporları : 2001/4 Türk Bankacılık Sisteminde Net Faiz Marjının Modellenmesi Yasemin Türker Kaya Mali Sektör Politikaları Dairesi Haziran 2001

BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU MSPD Çalışma Raporları No: 2001/4 Türk Bankacılık Sisteminde Net Faiz Marjının Modellenmesi Yasemin Türker Kaya * Haziran 2001 Bu çalışma Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşlerini yansıtmaz. Sorumluluğu yazarına aittir. * Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Uzmanı E-Mail: yturker@bddk.org.tr Tel: + 90 312 455 6784 Fax:+ 90 312 424 1749

Türk Bankacılık Sisteminde Net Faiz Marjının Modellenmesi * Özet Bankaların temel işlevi tasarruf edilen fonların ihtiyaç duyan yatırımcılara aktarılmasında aracılık etmektir. Bankaların etkin çalışmasının ölçütlerinden biri de aracılık maliyetlerinin düşük olmasıdır. Özellikle, gelişmekte olan ülkelerde yüksek olan aracılık maliyetlerinin düşürülmesi, sistemdeki etkinliği artırdığı ve rekabeti geliştirdiği için stratejik bir hedef olarak algılanmaktadır. Aracılık maliyetlerinin etkinliğinin ölçülmesinde kullanılan araçlardan biri bankaların faiz marjıdır. Bu çalışmanın ilk bölümünde, bankaların faiz marjını etkileyen faktörler konusunda bir literatür taraması yapılmıştır. Literatürde, finansal serbestlik sonucu artan rekabetin ve yabancı sermaye girişinin bir sonucu olarak aracılık maliyetlerinin düştüğü genel kabul görürken, piyasa yapısında yoğunlaşmanın artması, bir diğer deyişle, konsolidasyonun faiz marjlarına etkisi konusunda muhtelif görüşler bulunmaktadır. Sistemdeki konsolidasyonun rekabeti azaltarak faiz marjlarını artıracağı ileri sürülürken, diğer yandan yoğunlaşmadaki artışın ürün farklılaşmasını azaltarak marjları daraltacağı vurgulanmaktadır. Finansal ürün ve kurumlarda görülen çeşitlenmenin, bankaların tutmak zorunda oldukları zorunlu karşılık oranlarının faiz marjını daraltıcı etkide bulunduğu hususu ise diğer bulgulardandır. Türk Bankacılık sisteminde diğer ülke örneklerine benzer şekilde, yüksek enflasyon ve yüksek reel faizlerin hakim olduğu dönemlerde faiz marjları yüksektir. Gruplar itibariyle bakıldığında, özel ticari bankaların kamu bankalarına göre daha yüksek faiz marjlarıyla çalıştığı görülmektedir. Ancak kamu bankalarının düşük faiz marjlarıyla çalışmalarını bir etkinlik göstergesi olarak yorumlamak olanaklı değildir. Kamu bankalarının kendilerine verilen çeşitli görevler nedeniyle düşük faizlerle kredi vermeleri ve kaynak konusunda mevduata olan bağımlılıkları düşük faiz marjının başlıca nedenleridir. Çalışmanın analitik bölümünde Türk bankacılık sistemindeki faiz marjı modellenmeye çalışılmıştır. Faiz marjının dönem başı (ex ante) olarak modellendiği * Değerlendirme ve yorumları için Zeynep Ada Eroğlu, Ercan Türkan ve İbrahim Çanakçı ya teşekkür ederim.

denklem hem ekonomik hem de istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Bu denklemde sektörel açıklayıcı değişkenler olarak menkul değerler cüzdanı/toplam varlıklar, ödenecek vergi resim harç ve primler/toplam varlıklar, gerçekleşmiş zorunlu karşılık oranı, makro açıklayıcı değişkenler olarak ise toplam varlıklar/m2 ve cari işlemler dengesi/mb rezervleri kullanılmıştır. Denklem sonuçlarına göre, zorunlu karşılık oranlarındaki artış faiz marjını artırmaktadır. Bankacılık sistemindeki derinleşmeyi ve rekabeti temsil eden toplam varlıklar/m2 oranındaki artış net faiz marjını daraltmaktadır. Makroekonomik yapıdaki istikrarı temsilen konulan cari işlemler dengesi/mb rezervlerindeki düşüş sistemin sürdürülebilirliği konusunda soru işaretleri yaratmakta ve bu olumsuz bekleyiş faiz marjlarının açılmasına neden olmaktadır. Kamu kesiminin bozulan mali dengelerinin yarattığı yüksek oranlı iç borçlanmaya bağlı olarak yükselen reel faizler bankaların reel ekonomiye kaynak sağlamaktan uzaklaşarak kamu açıklarını finanse etmeye yönelmelerine yol açmıştır. Bunun sonucu bankaların menkul kıymet cüzdanının bilançoları içerisindeki payı önemli ölçüde artmıştır. Bankaların kredi vermek yerine menkul kıymet cüzdanından faiz geliri elde etme yoluna gitmeleri, kredi olarak kullanılacak kaynak miktarını azaltarak bu fonların maliyetini artırmıştır. Buna bağlı olarak menkul kıymet cüzdanının toplam varlıklara oranı arttıkça net faiz marjı açılmaktadır. Bankaların ödenecek vergi, resmi harç ve primlerin toplam varlıklara oranı bir operasyonel maliyet göstergesi olarak tahmin sürecine dahil edilmiş ve bu değişkendeki artışın net faiz marjını artırdığı tespit edilmiştir. Bankalar üzerinde dolaylı bir vergilendirme olarak kabul edilen zorunlu karşılık oranlarındaki artışın net faiz marjını artırdığı, ancak ilişkinin istatistiksel olarak zayıf olduğu bulunmuştur. Türk bankacılık sisteminde göreli derinleşmeye ve çeşitlenmeye, teknoloji ve insan kaynağı alanlarında sağlanan gelişmeye rağmen, faiz marjları yüksek seyretmekte ve mali sistemin etkinliğini olumsuz etkilemektedir. Bu bağlamda, bankacılık sektöründe, karlılığın etkinlik artışıyla eşanlı varolmasına yönelik politikaların üretilmesi gerekmektedir.

Determinants of Net Interest Margin in the Turkish Banking Sector Abstract Banks main function in the financial system is to play an intermediary role between investors and savers. The bank intermediation cost is one of the efficiency indicators of the banking system. Net interest margin is one of the tools to measure efficiency in bank intermediation. This paper aims to analyze determinants of net interest margin in Turkey. This paper shows that similar to other country examples, in Turkey under high inflation and high real interest rates net interest margin is also high. In terms of bank groups, private banks have higher interest spreads than state owned banks. The reason of relatively low interest spreads of state owned banks is low credit interest rates resulted from their duties and dependence on deposits in funding rather than efficiency in bank intermediation. In this paper, determinants of net interest margin are analyzed by OLS regression technique using monthly data. Net interest margin is calculated as the difference between interest rate on credits and interest rate on deposits (ex ante net interest margin). Regression results demonstrate that higher reserve requirement leads higher net interest margin. There is a negative relationship between net interest margin and total bank assets/m2, which represents deepening, and competition in banking sector. Current account balance/central Bank international reserve ratio represents macroeconomic stability and deterioration of this ratio leads to widen in net interest margin. There is a positive relationship between banks securities/total assets and net interest margin. High borrowing requirement of public sector leads to high real interest rates in the past 10 years. In this period, banks move away from their intermediary function and become main lender for the public sector. As a result share of equities in total assets increases and relative share of credits decreases. Regression result shows that there is a positive relationship between interest rate spreads and equities/total asset ratio. The sign of the taxes, duties, charges and premium payable/total assets is positive in net interest margin equation. There is a positive relationship between required reserve ratio and net interest margin.

Turkish banking sector works with high interest margins despite its deepening progress, diversification in operation, use of new technology and human resources capacity. High interest margins are also one of the main factors behind high bank profitability in Turkey. Therefore policymakers should work on policies that make possible to have efficiency and profitability simultaneously in Turkish banking sector.

İÇİNDEKİLER I. GİRİŞ...1 II. FAİZ MARJINI BELİRLEYEN FAKTÖRLER: LİTERATÜR TARAMASI...1 1. Finansal Serbestlik... 2 2. Piyasa Yapısı... 3 3. Finansal Yenilikler... 4 4. Zorunlu Karşılık Oranları (Mevduat Munzam Karşılığı)... 4 III. TÜRK BANKACILIK SİSTEMİNDE FAİZ MARJLARI... 9 IV. TÜRK BANKACILIK SİSTEMİNDE NET FAİZ MARJININ MODELLENMESİ...15 V. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME...19 KAYNAKLAR...22 Ek 1: Zorunlu Karşılık Oranlarıyla İlgili Genel Tespitler...24 1. Zorunlu Karşılık Oranının Bankacılık Sistemine Etkileri... 24 2. Zorunlu Karşılık Oranlarının Para Politikası Aracı Olması Dışında Fonksiyonu... 25 3. Merkez Bankası Zorunlu Karşılıklara Faiz Ödemeli mi?... 25 Ek 2: Zorunlu Karşılık Oranı-Para Arzı İlişkisi...27

Türk Bankacılık Sisteminde Net Faiz Marjının Modellenmesi 1 I. GİRİŞ Bankaların aracılık maliyetlerinin ölçülmesinde net faiz marjı temel kriter olarak kullanılmakta ve faiz marjı yoluyla sistemin etkinliği üzerine genel bir değerlendirme yapılabilmektedir. Bu bağlamda faiz marjını belirleyen faktörlerin belirlenmesi önem kazanmaktadır. Bu faktörlere bağlı olarak oluşturulacak politika demeti bankacılık sisteminin aracılık maliyetlerinin azaltılarak daha etkin ve rekabetçi çalışan bir sistemin oluşturulması hedefine katkıda bulunacaktır. Bu çalışmanın temel amacı Türkiye de faiz marjını etkileyen faktörlerin analitik olarak belirlenmesidir. Bu çerçevede çalışmanın ikinci bölümünde faiz marjını belirleyen faktörler üzerine yapılan literatür taramasının sonuçları verilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde Türk bankacılık sisteminde faiz marjlarının gelişimi incelenmiştir. Dördüncü bölüm Türkiye de net faiz marjının modellenmesine yöneliktir. Beşinci bölüm sonuç ve değerlendirmeye ayrılmıştır. II. FAİZ MARJINI BELİRLEYEN FAKTÖRLER: LİTERATÜR TARAMASI Net faiz marjı bankaların aracılık maliyetlerini (intermediation costs) gösteren temel kriter olduğu için büyük önem taşımaktadır. Net faiz marjı aynı zamanda sistemdeki etkinliğin ölçülmesinde öncü gösterge niteliğindedir. Bu marjın açılması yatırımcıları bankacılık sisteminden uzaklaştırmakta ve mali sektörün gelişmesini olumsuz etkilemektedir. Bankaların faiz marjları dönem başında (ex ante) ve dönem sonunda (ex post) olmak üzere iki şekilde hesaplanmaktadır. Net faiz marjı = kredi faiz oranı - mevduat faiz oranı (Dönem başı) (1) Net faiz marjı = faiz gelirleri - faiz giderleri (Dönem sonu) (2) Net faiz marjı ex post olarak net faiz gelirinin toplam varlıklara oranı şeklinde de hesaplanabilmektedir: Net faiz marjı = net faiz geliri/toplam varlıklar (3)

Türk Bankacılık Sisteminde Net Faiz Marjının Modellenmesi 2 Dönem başı ve dönem sonu faiz marjları arasında farklar çıkabilmekte, bunun en önemli nedeni olarak tahsili gecikmiş alacaklar gösterilmektedir (Montes ve Landa, 1999). Yüksek sermayeli bankaların faiz marjları yüksek olup, daha karlı çalıştıkları görülmektedir. Faiz dışı geliri düşük olan veya kaynak olarak mevduata bağlı bankaların daha az karlı olduğu bulunmuştur. Mevduat toplamanın maliyetinin yüksek olması ve çok şubeli bankacılık gerektirmesi karları azaltmaktadır (Demirgüç-Kunt ve Huizinga, 1999). Net faiz marjı hükümetlerin faiz kontrolüne yönelik özel veya genel mali sektör politikaları, piyasa yapısı, finansal serbestlik, makro değişkenler, finansal yenilikler, vergilendirme (doğrudan/dolaylı), fiyat dışı mekanizmalar, kamunun sistemdeki ağırlığı, sisteme giriş çıkış şartları gibi değişkenler tarafından belirlenmektedir. Faiz marjını belirleyen faktörler aşağıda incelenmektedir. 1. Finansal Serbestlik 1980 lerden başlayarak dünya ölçeğinde ekonomi alanında serbestleşme politikalarının genel kabul gördüğü görülmektedir. Fiyat ve miktar kısıtlamalarının hakim olduğu bir yapıdan ekonomik değişkenlerle ilgili kararların piyasa tarafından alındığı bir yapıya geçişi olarak özetlenebilecek serbestleşme politikaları, belli fayda ve zararları da beraberinde getirmiştir. Pazarlararası ekonomik bağların gelişmesi, hem mal hem de hizmet piyasalarını etkilemiştir. Mali piyasaların entegrasyonu yönünde politikaların genel kabul görmesi ve iletişim teknolojisinde yaşanan yenilikler, tasarrufların ülkeler arasında hızla akışını sağlamıştır. Dolayısıyla, tasarruf fazlası olan ülkelerden tasarruf açığı olan ülkelere hızlı bir kaynak transferi mümkün hale gelmiştir. Bu yapı mali sistemler arasındaki sınırların kalkmasına ve karşılıklı bağımlılığın artmasına neden olmuştur. Arbitraj fırsatlarını değerlendirmeye yönelik olarak hareket eden kısa vadeli sermaye hareketleri ani çıkışlara dönüştüğünde ödemeler dengesinden başlayarak tüm ekonomiye yayılan mali krizlere neden olmuştur. Sermaye hareketlerinin serbestleşmesi, ülkelerin otonom kur ve para politikası yürütme imkanlarını ortadan kaldırmıştır. Mali serbestleşme bankacılık sektörünü birkaç şekilde etkilemektedir: Bankalar kaynakları konusunda yeni imkanlar edinmekte, dış dünyadan kredi alma imkanına kavuşmaktadır. Özellikle, Türkiye gibi kamu kesiminin borçlanma piyasalarında payının yüksek olduğu ülkelerde bu kaynaklar yüksek faizli hazine kağıtlarına plase edilmektedir. Bu yapı,

Türk Bankacılık Sisteminde Net Faiz Marjının Modellenmesi 3 bankaların asli bankacılık faaliyetlerinden uzaklaşmasına yol açmakta, bankaların açtıkları kredilerin aktifleri içindeki payının azalması reel sektörü olumsuz etkilemektedir. Mali serbestleşmeyle birlikte yabancı sermayenin teşviki, mali sektörde yabancıların payını artırmakta, yabancı bankalar ise bankacılık sektöründeki rekabeti ve etkinliği artırmaktadırlar. Yoğun rekabet genel olarak bankaların kar marjlarını aşağılara çekmekte, dolayısıyla mali aracılık maliyetlerini düşürmektedir (Montes ve Landa, 1999). 2. Piyasa Yapısı Bankacılık sektöründeki rekabetçi yapı faiz marjlarını etkilemektedir: Bankalar arasındaki yoğun rekabet varlıklar tarafından kredi faizlerinin düşmesine; yükümlülükler tarafından mevduat faizlerinin artmasına ve artan etkinlik dolayısıyla faiz marjlarının daralmasına neden olmaktadır. Diğer taraftan, mali serbestleşmenin getirdiği yoğun rekabet ve bankacılık sektörünü güçlendirmeye ve olası krizleri önlemeye yönelik ihtiyati düzenlemeler, sektörde bir konsolidasyon yaratmaktadır. Yoğunlaşmadaki bu artış piyasalardaki rekabeti azaltmakta ve faiz marjlarının artmasına yol açmaktadır. Literatürde, özellikle, ihtiyati düzenlemelerin güçlendirilmesiyle bankaların ödeme gücünü artırmak için rekabetten vazgeçilmesine ve bunun sonucu yaşanan konsolidasyonun faiz marjlarının açılmasına neden olduğu vurgulanmaktadır (Mishkin, 1996). Bazı çalışmalarda (Schargrodsky ve Sturzanegger, 1998) yoğunlaşmadaki artışın sektördeki ürün farklılaşmasını azaltacağını ve bu durumun daha rekabetçi bir ortam yaratıp marjların daralmasına yardımcı olacağı savunulmaktadır. Çalışmada verilen Arjantin örneğinde, Tekila krizi sırasında ve krizi takiben bankacılık sistemindeki yeni ve kapsamlı düzenlemeler (sermaye yeterliliği rasyosu, likidite gereği, sınırlı mevduat sigortası, alınan ücret ve komisyonlarda çeşitliliğin ve tutarın artması, vb) nedeniyle sistemde ciddi bir konsolidasyon olmasına rağmen, faiz marjlarının giderek düştüğü bulunmuştur. Her ne kadar ilk etapta akla gelen krizin yüksek risk taşıyan bankaları saf dışı ettiği (ki bu bankalar ortalamanın üzerinde getiri sahibiydi) olsa da, yapılan çalışma sistemde varolmaya devam eden 20 büyük bankanın faiz marjlarının düştüğünü göstermektedir. Bilindiği üzere, bankalar ürün ve hizmet farklılaştırmasına gittikleri ölçüde yüksek fiyat uygulayabilirler. Yoğunlaşmayla birlikte faiz marjları üzerinde birbirinin

Türk Bankacılık Sisteminde Net Faiz Marjının Modellenmesi 4 zıddı iki etki doğmaktadır. Yoğunlaşma sonucu sistemde kalan bankaların piyasa gücü artmakta ve daha yüksek marj uygulama imkanı doğmaktadır. Ancak, aynı zamanda yoğunlaşma sonucu ürün farklılaşması azalmakta ve bankalar fiyatları konusunda daha rekabetçi olmak zorunda kalmaktadırlar. Bu iki etkinin netleşmesi sonucunda faiz marjları üzerindeki nihai etki bulunmaktadır. Schargrodsky ve Sturzanegger tarafından yapılan çalışmada ayrıca, sermaye yeterliliğinin artırılmasının gelişmekte olan ülkelerde faiz marjlarını daralttığı, gelişmiş ülkelerde ise etkisinin olmadığı bulunmuştur. 3. Finansal Yenilikler Finansal yenilikler ve yeni mali kuruluşların (sigortacılık, finansal kiralama, factoring gibi) doğması bankaların geleneksel hizmetlerinden sağladıkları karların düşmesine ve mali sistemdeki paylarının azalmasına neden olmuştur. Bu durum bankaların yükümlülükler tarafından bankacılık dışı kesimle rekabetini artırıp, maliyet avantajlarını kaybetmesine yol açarken; varlıklar tarafından da ticari kağıt piyasası, junk bond, sekuritizasyon gibi yeni araçlarla rekabet etmek zorunda bırakmıştır. 1 Dolayısıyla, finansal yenilikler sonucunda faiz marjlarında daralma görülmektedir. 4. Zorunlu Karşılık Oranları (Mevduat Munzam Karşılığı) Zorunlu karşılık oranları bankaların kredi açarken mevduatlarının ne kadarını Merkez Bankası hesaplarında bloke edeceklerini düzenleyen bir uygulamadır. Temel amaç, bankalara fazla para çekilişleri halinde başvuracakları hazır kaynak yaratmak ve böylece bankaların yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlayarak batma riskini önlemektir. Zorunlu karşılık oranı, açık piyasa işlemleri ve reeskont oranları gibi Merkez Bankasının geleneksel para politikası araçlarındandır. Zorunlu karşılık oranlarındaki değişiklik para çarpanı yoluyla para arzını değiştirmektedir. Zorunlu karşılık oranının 1 den küçük olması mevduatlardaki değişmeden daha yüksek oranlı para arzı değişimi getirmektedir. 2 1 Firmalar artık kaynak amacıyla bankalardan kredi almanın yanında kendileri piyasaya çıkarak kağıt ihraç etmeye başlamışlardır. 2 Zorunlu karşılık uygulamasının etkileri Ek 1 de, Türk mali sistemi için para çarpanının hesaplanması ve parasal genişleme mekanizması Ek 2 de sunulmaktadır.

Türk Bankacılık Sisteminde Net Faiz Marjının Modellenmesi 5 Zorunlu karşılık oranı bütün bankaları eşit şekilde etkilemekte ve etkili bir para politikası aracı olarak görülmektedir. Ancak, zorunlu karşılık oranlarındaki çok küçük oranlı değişimlerin para arzı üzerinde yarattığı etkinin büyük olması, bu değişkenin yönetilmesini zorlaştırmaktadır (Casimano ve McDonald, 1998). Bankacılık dışı mali kesimin zorunlu karşılıklara tabi olmaması ve sundukları ürünlerin bankacılık ürünleriyle ikame edilebilir olması, bankaların rekabet gücünü azaltmaktadır. Zorunlu karşılık uygulaması olan ülkelerin çoğunda, Merkez Bankası zorunlu karşılıklar için bankalara faiz ödememektedir. Bu bağlamda, zorunlu karşılık oranları bankacılık sektöründe örtülü vergi olarak algılanmaktadır. Zorunlu karşılık oranı bir vergi olarak değerlendirildiğine göre, bu verginin kime yansıyacağı da piyasa gücü, talep ve arz esnekliği koşullarına göre belirlenmektedir. Zorunlu karşılık oranlarındaki değişiklik üç farklı şekilde yansımaktadır. Zorunlu karşılık oranlarının azaltılması; 1. Eğer mevduat sahiplerine yansıtılırsa, bankalar daha yüksek mevduat faizleri ödeyebilirler. 2. Eğer bankadan kredi alanlara yansıtılırsa, kredi maliyeti azaldığı için kredi faizleri düşer. Yukarıdaki iki durum sonucu faiz marjları kapanmakta dolayısıyla bankaların aracılık maliyetleri düşmektedir. Zorunlu karşılık oranlarındaki değişmenin kredi ya da mevduat faizlerine yansıtılmasında, bankacılık sektörü ile bankacılık-dışı mali sektör arasındaki rekabet de önemli rol oynamaktadır (Casimano ve McDonald, 1998). 3. Banka zorunlu karşılık oranlarındaki azalmadan elde ettiği fonları aynı oranlardan mevduat toplayıp kredi açmada kullanırsa, daha fazla faiz geliri ve kar elde edecektir. Bu durumdan bankanın ortakları karlı çıkacak ve bankanın hisse senetlerinin fiyatı yükselecektir (Hein ve Stewart, 1999). Yukarıda detaylı sunulan faktörler dışında, net faiz marjı, kamunun sistemdeki ağırlığına bağlı olarak da değişmektedir. Kamu bankalarının, rekabetçi bir

Türk Bankacılık Sisteminde Net Faiz Marjının Modellenmesi 6 yapıda çalıştırılmaması sektör üzerinde bozucu etkiler yaratmaktadır. Örneğin, geçtiğimiz dönemde Türkiye de, kamu ve TMSF bankalarının büyüyen nakit açıklarını gidermek için, artan oranda kısa vadeli borçlanma ihtiyacı içine girmeleri, Türk Lirası fon piyasalarında baskı oluşturmuş ve sistem genelindeki fonlama maliyetlerini artırmıştır. Sisteme giriş-çıkış şartları da faiz marjını etkilemektedir. Gelişmekte olan ülkelerde, yabancı bankaların girişleriyle birlikte, bankacılık sektöründe rekabetin arttığı ve aracılık maliyetlerinin düştüğü görülmektedir. Makroekonomik yapıdaki istikrarsızlıklar, özellikle yüksek enflasyon bankacılık sektöründe belirsizliği artırırken, para ikamesini hızlandırmaktadır. Türkiye örneğinden de izlenebileceği gibi, yüksek enflasyon ve kamu kesiminin artan borçlanma gereğinin yarattığı yüksek reel faizler, bankaların yurtdışından göreli olarak ucuza sağladıkları kaynakları, kamu açıklarının finansmanında kullanmalarını cazip hale getirmiştir. Bunun sonucunda sistemde genel olarak, verimlilik düşük olmasına rağmen, yüksek faiz marjlarının etkisiyle, karlılık yüksek seyretmiştir.

Türk Bankacılık Sisteminde Net Faiz Marjının Modellenmesi 7 TL MEVDUAT ZORUNLU KARŞILIK ORANLARI (%) TL MEVDUAT DİSPONİBİLİTE ORANLARI (%) Mar-80 Vadesiz 35 1 Yıl Vadeli 30 1965 10 Oca-83 25 25 Şub.78 (4) 10-12-15 Nis-85 21 21 Oca.83 (5) 10 Tem-85 20 20 Tem.84 15 Eki-85 19 19 Oca.85 15 Mar-86 15 15 Oca.86 (6) 15 Tem-87 10 10 Eki.86 (7) 3-15 Eyl-87 12 12 Tem.87 5-23 Ara-87 14 14 Şub.88 5-27 Şub-88 16 16 Eki.88 5-30 Tem-88 16.5 16.5 Mar.91 5-35 Ağu-88 17 17 Şub.92 (8) 5-35 Eyl-88 14 14 Oca.94 9-18 Eki-88 25 14 Şub.94 2-30 May-89 20 10 Tem.96) 4-8 May-90 19.9 9.9 Şub.99 (9) 2-6 Haz-90 19.7 9.7 Ara.99 4-8 Tem-90 19.4 9.4 Ağu-90 19.2 9.2 Eyl-90 19 9 Ara-90 18.5 8.75 Şub-91 18 8.5 Mar-91 17.5 8.25 Tem-91 17 8 Ağu-91 16.5 7.8 Eyl-91 16 7.5 Oca-94(1) 0 0 Şub-94(2) 16 7.5 Oca-95 17 8.5 Tem-96(3) 8 8 Ara-99 6 6 Ara-00 4 4 Kaynak: Ada Eroğlu (1992), Akçay (1997) ve T.C. Merkez Bankası (1)-28 Ocak tarihinde yayımlanan tebliğle, zorunlu karşılık uygulamasının Mart 1994 tarihinden itibaren kaldırılması öngörülmüştür. Ancak tebliğ uygulanmayarak, Şubat 1994'te kaldırılmış ve eski oranlar korunmuştur. (2)-1 ay vadeli TL mevduatlara vadesiz mevduat zorunlu karşılık oranları; 3 ve 6 ay vadeli TL mevduatlara ise 1 yıl vadeli TL. mevduat zorunlu karşılık oranı uygulanmaya başlanmıştır. (3)- Farklı vadelerde farklı zorunlu karşılık oranı uygulaması kaldırılmıştır. (4)-Farklılaşan disponibilite uygulaması başlatılmış; 2 milyar TL mevduat için yüzde 10, 2-5 milyar için yüzde 12 ve 5 milyar üstü mevduat için yüzde 15 disponibilite oranı getirilmiştir. (5)-Disponibilite uygulamasında yeniden tek orana geçilmiş ve disponibilite amaçlı tutulan hazine bonolarının toplam disponibilite yükümlülüğün yüzde 50'sinden fazla olamayacağı kararlaştırılmıştır. (6)- Hazine bonolarına ilaveten, bankaların halen portföylerinde bulunan vadesine bir yıldan fazla kalan tahvillerin vadelerine bir yıl kalıncaya kadar disponibilite hesabında yüzde 75 oranında hesaba katılması hükme bağlanmıştır. (7)- Teblig ile birlikte nakit ve menkul değerler ayrımı getirilmiş, hazine bonoları ve tahvilleri ile ilgili düzenlemeler kaldırılarak, reeskonta kabul edilmiş senetler ile vadesine en az üç yıl kalmış DİBS'lerin yüzde 80'i ve diğerlerinin tamamı kapsama alınmıştır. Bu tarihten sonraki oranlarda, ilk rakam kasa+serbest TL mevduatı olarak tutulacak, ikinci rakam toplam disponibilite (DİBS eklenmş) yükümlülüğünü göstermektedir. (8)- Disponibl değerler arasında yer alacak DİBS'lerin vadesi en az 210 gün olarak değiştirilmştir (9)- Bankaların Türk Lirası mevduat ilişkin taahhütleri için bulunduracakları %6 senet tutma yükümlülüğünün, azami %2 lik kısmının kasalarında bulundurulan Türk Lirası nakit ile karşılayabilme imkanı verilmiştir.

Türk Bankacılık Sisteminde Net Faiz Marjının Modellenmesi 8 Tablo 1: G7 Ülkelerinde Zorunlu Karşılıklar İNGİLTERE ABD ALMANYA FRANSA İTALYA JAPONYA KANADA Yükümlülüklere Oranı 0 3-10 1.5-2 0.5-1 15.05-1.3 0 % Ortalama alınıyor mu? Hayır Evet Evet Evet Evet Evet Evet Hesaplama Süresi 1 gün 2 hafta 1 ay 1 ay 1 ay 1 ay 4-5 hafta Ceza Faizi Referans faiz Politika İmkanı Değişikliği Kaynak: Davies (1998) +1-2% Repo +2 % Reeskont +3 % Lombard +3 % Gecelik +10 % Reeskont +3.75 % Reeskont - Banka Yok Var Var Var Var Var Var Zorunlu Karşılık Oranları Kaldırılmalı mı? Yakın geçmişte pekçok ülkenin mevduat munzam karşılıklarını azalttığı ya da tamamen kaldırdığı görülmektedir. Yukarıdaki tabloda G7 ülkelerindeki son durum verilmektedir. Bu ülkelerden Kanada ve İngiltere de zorunlu karşılıkların tamamen kaldırıldığı görülmektedir. Ancak İngiltere de, belirtilen hesaplama süreleri sonunda, bankaların sisteme net borçlu olmaları halinde, negatif oldukları tutara ceza faizi uygulanmaktadır. ABD de vadeli mevduatlar üzerindeki zorunlu karşılıklar 1990 yılında kaldırılmıştır. Tablo 1 de verilen ülkelerden İngiltere, bankaların zorunlu karşılıklara ilişkin pozisyonlarını hergün dengede tutmalarını isterken, diğer ülkeler belli dönem ortalamaları kullanmaktadırlar (Davies, 1998). Bu ülkeler dışında Meksika, İsviçre, Yeni Zelanda, Belçika ve Avustralya zorunlu karşılık uygulamasını kaldırmıştır. Yüzde Yüz Zorunlu Karşılık Uygulaması M. Friedman zorunlu karşılıkların yüzde yüze çıkarılmasını önermiştir. Böylece, çarpan etkisi kaldırılarak Merkez Bankası nın para arzı üzerindeki kontrolü artacaktır. Ancak, bu uygulamanın dezavantajı bankalar borç verme faaliyetlerini başka mali aracılara bırakmak zorunda kalacaklardır. Banka mevduatlarının da artan maliyetler nedeniyle zorunlu karşılık uygulamasının olmadığı bankacılık-dışı kesime kayması; Merkez Bankası nın amaçladığının tersine, para arzı üzerindeki kontrolünü azaltmaktadır. Zorunlu Karşılıklarda İkili Yapı Merkez Bankaları zorunlu karşılık yükümlülüğünün bir kısmının nakit para, bir kısmının da devlet kağıdı ile karşılanmasına izin verebilirler. Bu uygulama Kore, Çin, Meksika ve Pakistan da uygulanmıştır. Amaç, yüksek kamu açıklarını senyoraj yoluyla finanse etmektir. Uygulama para politikasından çok, maliye politikası olarak çalışmaktadır. Bu uygulama, bankalar tuttukları tahvil için faiz geliri elde ettiklerinden, banka açısından daha karlı görülmektedir (Espinosa ve Russell, 1999).

Türk Bankacılık Sisteminde Net Faiz Marjının Modellenmesi 9 III. TÜRK BANKACILIK SİSTEMİNDE FAİZ MARJLARI Aşağıdaki tabloda 1998 yılı için çeşitli bölgeler itibariyle bankacılık sektörü performansı sunulmuştur. Tablodan izlenebileceği gibi Türk bankacılık sektörünün net faiz marjı 3 diğer tüm gruplardan yüksektir. Türkiye yi Latin Amerika ülkeleri ve Doğu Avrupa ülkeleri takip etmektedir. Bu sıralamaya benzer bir sıralama enflasyon oranları için de yapılabilir. Dolayısıyla yüksek enflasyonun yüksek faiz marjlarını getirdiği yönündeki görüş desteklenmektedir. Benzer şekilde, vergi öncesi kar oranlarındaki sıralama da yüksek enflasyonun yüksek kar getirdiği görüşünü doğrulamaktadır. Tablo, G3 ülkeleri dışında yoğunlaşma oranlarının yüksek olduğunu, dolayısıyla, dünya bankacılık sisteminde bir konsolidasyon yaşandığını göstermektedir. Tablo 2. Bankacılık Sektörü Performansı-1998 (Toplam Varlıklara Oran, %) DOĞU ASYA LATİN AMERİKA DOĞU AVRUPA G3 TÜRKİYE Yoğunlaşma 1 46.7 54.4 52.0 24.7 44.0 Net faiz marjı 2.9 6.1 4.2 2.1 6.9 Diğer gelirler 1.3 3.2 1.6 1.2 2.5 İşletme giderleri 2 2.2 6.6 3.0 2.2 5.2 Vergi öncesi kar 1.1 1.7 1.4 0.8 2.9 Kaynak: BIS ve Türkiye Bankalar Birliği Doğu Asya: Hong Kong, Güney Kore, Malezya, Filipinler, Singapur, Tayland; Latin Amerika: Arjantin, Brezilya, Şili, Kolombiya, Meksika, Peru, Venezuela; Doğu Avrupa: Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Rusya; G3: Almanya, Japonya, ABD 1 Yoğunlaşma oranı, ilk beş bankanın toplam aktifler içindeki payı alınarak hesaplanmıştır. 2 İşletme giderleri içinde personel gideri, kıdem tazminatı karşılıkları, kira giderleri, amortisman giderleri ve diğer giderler kalemi (sermaye piyasası işlemleri zararları, diğer işletme giderleri, diğer giderler ve zararlar, olağanüstü giderler) yer almaktadır. Türk bankacılık sisteminin faiz marjlarına ilişkin gelişmeler aşağıdaki tabloda sunulmuştur. Faiz marjları yıllar itibariyle dalgalı bir seyir izlemektedir. Gruplar itibariyle faiz marjları kıyaslandığında, en yüksek net faiz marjının yabancı bankalarda olduğu görülmektedir. Bu bankaları özel yerli ticari bankalar 3 Bu tabloda net faiz marjı ex post olarak hesaplanmıştır. Faiz marjı net faiz geliri (faiz gelirleri - faiz giderleri) ile net kambiyo gelirlerinin toplamından oluşmaktadır. Bu şekilde bankaların pozisyon açmalarından kaynaklanan karları, yabancı para işlemlerinden kaynaklanan net faiz marjı içinde değerlendirilebilir hale getirilmiştir. Bankaların faiz gelir ve giderlerinin net kambiyo karını içerecek şekilde hesaplanması BDDK Mali Sektör Politikaları Dairesi Çalışma Raporlarında benimsenmiş bir yöntem olup, gelecek çalışma raporunda (Türkiye de Kaynak Maliyeti-Zeynep Ada Eroğlu, Mali Sektör Politikaları Dairesi Çalışma Raporları: 2001/5) da aynı yöntem kullanılacaktır. Bu yaklaşım daha önce Alper, Berument ve Malatyalı (2001) çalışmasında kullanılmıştır.

Türk Bankacılık Sisteminde Net Faiz Marjının Modellenmesi 10 izlemektedir. Kamu bankalarının özel bankalara göre düşük faiz marjları ile çalıştıkları görülmektedir. Kamu bankalarının kendilerine verilen görevler nedeniyle açtıkları düşük faizli ihtisas kredileri faiz gelirlerini azaltırken, kaynak olarak mevduata olan bağımlılık faiz giderlerini artırmakta ve kamu bankaları düşük faiz marjıyla çalışmaktadır. Tablo 3: Türk Bankacılık Sisteminde Faiz Marjları 2000 1999 1998 1997 1996 1995 1994 1993 1992 TİCARİ BANKALAR 2.5 3.4 6.9 5.7 6.2 5.2 5.5 6.1 5.6 Kamu 2.9 3.3 3.8 3.6 4.9 2.2 4.7 7.4 5.6 Özel 5.7 7.0 8.8 6.8 7.0 7.0 5.4 5.0 5.4 Ozel + TMSF 4 1.9 3.2 8.6 6.8 7.0 7.0 5.4 5.0 5.4 Yabancı 5.4 5.0 10.0 7.9 8.6 11.2 16.7 7.5 9.1 Kaynak: Türkiye Bankalar Birliği Yukarıdaki tablodan izlenebileceği gibi, faiz marjları sistem genelinde son iki yılda ciddi oranda düşmüştür. Ancak bu düşüşün çalışmanın başında sunulan nedenlerden kaynaklanan bir etkinlik artışı olarak değerlendirilmesi güçtür. 5 Faiz marjlarındaki 1999-2000 dönemindeki düşmenin nedenleri aşağıda özetlenmektedir. 1998 yılı ortalarında patlak veren Rusya krizinin mali piyasalarda yarattığı dalgalanma sonucu yaşanan sermaye çıkışı sistemde faiz oranlarının hızla artmasına neden olmuştur. Alınan erken seçim kararının yarattığı belirsizlik ve Rusya krizi nedeniyle dış talepteki daralma da eklenince talep ve üretimde 1998 yılının son çeyreğinde hızlı bir daralma başlamış ve bu daralma, 1999 yılının birinci ve ikinci çeyreğinde artarak devam etmiştir. Artan reel faizler ve üretimdeki daralma reel kesim ve bankacılık sektörü arasındaki ilişkileri olumsuz yönde etkilemiştir. Dış kaynak imkanlarının azalması ve yükselen faizlerle birlikte artan kaynak maliyeti, 4 Özel bankalarda TMSF na alınan bankalar hariç olduğu için bir kapsam farklılığı ortaya çıkmaktadır. Örneğin 1999 yılında TMSF kapsamına alınan bir banka bu yıldan sonra TMSF bilançolarında yer alırken daha önceki yıllarda özel banka bilançolarında yer almaktadır. Ortaya çıkan kapsam farkını gidermeye yönelik olarak tabloya Özel+TMSF satırı ilave edilmiştir. 5 Net faiz marjının daralmasının her zaman bir etkinlik göstergesi olarak değerlendirilmemesi doğru olacaktır. Net faiz marjındaki daralmanın nedeni, daha sonraki bölümde anlatılacağı gibi

Türk Bankacılık Sisteminde Net Faiz Marjının Modellenmesi 11 bankacılık sektöründe karların düşmesine neden olmuştur. Ekonomi üzerindeki bu olumsuzlukların yavaş yavaş kaybolmaya başladığı dönemde yaşanan Marmara Depremi, ekonomide dengelerin yeniden bozulmasına neden olmuştur. Bunun sonucu, 1999 yılında sistemde faiz marjları ve kar oranları düşmüş ve TMSF bünyesindeki bankaların zararlarının etkisiyle, ticari bankaların konsolide bilançosu zararla sonuçlanmıştır. 1999 yılı sonunda IMF ile imzalanan stand-by anlaşmasını takiben uygulamaya konulan yeni program, kamu maliyesini disiplin altına almıştır. Programın öngördüğü yasal düzenlemelerin yapılması sonucu programa güvenin artması ve kamunun azalan borçlanma gereğinin etkisiyle faiz oranları hızla düşmüştür. Buna bağlı olarak, bankalar aktif politikalarını değiştirerek topladıkları kaynakların plasmanında, menkul kıymet cüzdanından kredi kullandırmaya kaymışlardır. Bu kayma, özellikle TL mevduatlardaki vade kısalması ve repoya talebin artmasının da etkisiyle banka bilançolarındaki vade uyumsuzluğu sorununu derinleştirmiştir. Kura dayalı programın kur riskini azaltması nedeniyle, bankaların yabancı para pozisyon açıkları artmıştır. Kasım ayında yaşanan finansal krizde likidite sıkışıklığının yarattığı yüksek faizler bankaların kaynak imkanlarını daraltarak kaynak maliyetlerinin artmasına ve vadenin daha da kısalmasına neden olmuştur. Bütün bu gelişmeler sonucunda, 2000 yılında sistemin genelinde faiz marjları düşmüştür. Sistemde net faiz marjının genel olarak yabancı bankalarda daha yüksek olmasının temel nedeni, sistemdeki grupların kaynak kompozisyonundaki farklılıktır. Aşağıdaki tablodan izlenebileceği gibi, yerli bankaların özellikle de kamu bankalarının temel kaynağı mevduatlardır. Bilindiği gibi mevduat toplamanın maliyeti yüksek olup, çok şubeli bankacılık gerektirmektedir. Yerli ticari bankaların bilançolarında mevduatın toplam pasifteki payının yüksekliği, faiz giderlerini artırarak net faiz gelirlerini düşürmektedir. vergi oranlarındaki azalma ya da faiz dışı gelirlerin artması olabilmektedir (Demirgüç-Kunt ve Huizinga, 1999).

Türk Bankacılık Sisteminde Net Faiz Marjının Modellenmesi 12 Tablo 4: Bankaların Kaynak Kompozisyonu: Toplam Mevduat/Toplam Pasifler 6 2000 1999 1998 1997 1996 1995 1994 1993 1992 TİCARİ BANKALAR 68.7 70.3 68.9 68.4 73.0 70.1 68.8 56.0 59.5 Kamu 77.3 76.3 76.5 74.7 79.0 74.5 69.9 61.5 63.6 Özel 60.3 62.7 64.5 66.3 69.5 67.4 69.6 54.6 58.3 Yabancı 39.3 34.8 40.2 47.0 58.5 61.0 40.1 21.9 25.9 Kaynak: Türkiye Bankalar Birliği Gruplar itibariyle alınan kredilerin toplam pasifler içindeki payı incelendiğinde, yabancı bankalarda bu oranın daha yüksek olduğu görülmektedir. Yabancı bankalar şube bankacılığı yapmamakta ve dışarıdan göreli olarak düşük maliyetle sağladıkları kredileri kaynak olarak kullanmaktadırlar. Bu kaynaklar, genel olarak, kamunun fon ihtiyacını finanse etmekte ve bunun sonucu olarak yabancı bankaların faiz marjları yerli bankalara göre daha yüksek seyretmektedir. Tablo 5: Bankaların Kaynak Kompozisyonu: Toplam Alınan Krediler/Toplam Pasifler 2000 1999 1998 1997 1996 1995 1994 1993 1992 TİCARİ BANKALAR 12.9 11.2 9.9 11.0 8.2 6.5 7.6 17.3 13.3 Kamu 3.4 2.2 2.8 3.0 3.9 4.7 5.1 8.3 8.4 Özel 18.0 15.5 13.1 14.5 11.2 7.8 8.6 22.1 16.8 Yabancı 38.6 40.2 29.6 29.3 11.5 8.2 22.1 39.9 26.5 Kaynak: Türkiye Bankalar Birliği Net faiz marjının bileşenleri incelenirken Demirgüç-Kunt ve Huizinga (1999) da sunulan genel bilanço teknikleri kullanılmıştır. Buna göre: Vergi Öncesi Kar = Vergi Sonrası Kar + Vergi karşılığı (4) Yukarıdaki eşitliğin toplam varlıklara oran olarak alınması sonucu aşağıdaki tablo oluşturulmuştur. 6 TMSF kapsamındaki bankalar ticari bankalar satırında içerilmektedir. Özel bankalar TMSF bankaları hariç sunulmuştur.

Türk Bankacılık Sisteminde Net Faiz Marjının Modellenmesi 13 Tablo 6: Vergi Öncesi ve Sonrası Kar/Toplam Varlıklar (%) VERGİ ÖNCESİ KAR/TOPLAM VARLIKLAR (I=II+III) VERGİ SONRASI KAR/TOPLAM VARLIKLAR (II) VERGİ KARŞILIĞI /TOPLAM VARLIKLAR (III) 2000 1.15 0.42 0.72 1999 4.86 3.17 1.69 1998 4.43 2.98 1.45 1997 3.47 2.48 0.99 1996 3.48 2.78 0.69 1995 3.42 2.60 0.82 1994 2.48 1.90 0.58 1993 3.30 2.76 0.54 1992 2.61 2.18 0.44 Kaynak: Türkiye Bankalar Birliği Yukarıdaki tablo 1998 yılından itibaren TMSF kapsamına alınan bankalar dışındaki ticari banka bilançoları kullanılarak oluşturulmuştur. Bu yolla bankacılık sistemine ilişkin değerlendirmelerin daha sağlıklı olacağı düşünülmüştür. Tablo 2000 yılına kadar karlılık performansının yüksek olduğunu göstermektedir. Vergi öncesi karın varlıklara oranı aşağıdaki şekilde detaylandırılabilir: Vergi öncesi kar = Net faiz geliri + faiz dışı gelir - operasyonel maliyetler - takipteki alacaklar karşılığı (5) Yukarıdaki denklemde net faiz geliri hesaplanırken daha önce yapılan tanım (net faiz geliri=faiz geliri-faiz gideri+kambiyo karı) kullanılmıştır. Kambiyo karı net faiz geliri içerisinde değerlendirildiği için faiz dışı gelir kaleminden düşülmüştür. Bu denklem net faiz geliri cinsinden yazılırsa; Net faiz geliri = Vergi sonrası kar + vergi karşılığı - faiz dışı gelir + operasyonel maliyetler + takipteki alacaklar karşılığı (6)