MUTLU AİLE PROJE KİTABI - 3 DEĞERLİ AİLEM 2012-2013



Benzer belgeler
İÇİNDEKİLER BÖLÜM I GİRİŞ

Ders seçimi; öğrencilerin ilgi, yetenek ve yaşamdan beklentilerinin değerlendirilmesini gerektiren zor bir süreçtir.

Psikolog Psikoterapist Aile Danışmanı Sibel CESUR AKYUNAK

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR?

Evliliğin Yazısız Kuralları!..

D İ N H İ Z M E T L E R İ G E N E L M Ü D Ü R L Ü Ğ Ü AİLE VE

AİLE YAPILARI. Psikolog Psikoterapist Aile Danışmanı Sibel CESUR AKYUNAK

DEĞİŞEN ANNE BABA ROLLERİ

Evlilik İşlemleri. Evlilik Dosyasında Bulunması Gereken Belgeler. Evlenme Müracaatı Nereye Yapılır. Evlenmek İçin Sağlık Raporu Nereden Alınır

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

R E H B E R L Đ K B Ü L T E N Đ - 3

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU MART 2016

Kişiler arası sevgi ve çekicilik

MUTLU AİLE PROJE KİTABI - 1 EL KİTAPÇIĞI

hamilelik ayrılma Aile arabuluculuk evlilik boşanma yasal birlikte yaşam eş çocukların karşılanması doğum

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

Aile ve Birincil İlişkiler

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ

Doç. Dr. Dilek GENÇTANIRIM KURT Ahi Evran Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı

EŞLER ARASI SAĞLIKLI. İLETİŞİM Asiye Türkan

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

ARKADAŞ SEÇİMİNİN ÖNEMİ

Kişilerarası İlişkiler

2 Aile yapısı ve yaşam şekli, yaşam evresi merasimleri ve dini bayramlar. 5 Çocuk hakları ve aile rolü. 8 Demokrasi ve değerler

AKRAN İ LİŞKİ LERİ. PDR Bülteni Sayı: 03

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Psikomotor Gelişim ve Oyun

Öğretim Yılı Rehberlik Çerçeve Programı kapsamlı gelişimsel psikolojik danışmanlık hizmetleri anlayışına bağlı kalınarak hazırlanmıştır.

5 Yaş : En sevdiğim arkadaşım Yaş : Kurallar ve törenler 9-11 yaş : Kuvvetlenen Arkadaşlık Bağları

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

KAYNAK: Birol, K. Bülent "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

Çocuklarınızın öfkelerini kontrol etmelerinde ve uygun yollarla ifade etmelerini sağlamakta aşağıdaki noktaları göz önünde bulundurabilirsiniz.

Evlilik ve Aile Okulu Projesi AMAÇLARIMIZ :

KONYA-KARAMAN YAŞAM MEMNUNİYETİ DEĞERLENDİRMESİ

T.C. ANTALYA MÜFTÜLÜĞÜ Aile İrşad ve Rehberlik Bürosu HUZUR AİLEDE BAŞLAR AİLE HUZURU, KADINA ŞİDDET

OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ

Değerli Anne ve Babalar,

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos :42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos :20

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ REHBERLİK POSTASI 1

DARICA ANADOLU LİSESİ 9. SINIF REHBERLİK PLANI

Örnek Araştırma Tek Ebeveynli Aileler

T.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI Trabzon Koza Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi PINAR ÖŞME PSİKOLOG

Can Kardeş Kreşi Rehberlik Servisi ARALIK 2014 REHBERLİK BÜLTENİ

AİLE PİRAMİDİ = EVLİLİK 2

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ DANIŞMANLIĞI YÖNERGESİ

MADDELER T.C. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENÇLİK MECLİSİ YÖNETMELİĞİ

PSİKOLOJİK REHBERLİK BÖLÜMÜ DANIŞMANLIK VE. Gamze EREN Anaokulu Uzman Psikoloğu

KADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 07 Ekim :27 - Son Güncelleme Çarşamba, 07 Ekim :31

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

T.C. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARINDA YÖNTEM VE TEKNİKLER SEMİNERİ

@BaltasBilgievi

2013 / 2014 SAYI: 17. Haftanın Bazı Başlıkları

REHBERLİK NEDİR? Bahsedilen rehberlik tanımlarının ortak yönleri ise:

T.C. FATSA BELEDİYESİ Evlendirme Memurluğu Görev Ve Çalışma Yönetmeliği

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ

ÖZEL NASİBE ERYETİŞ MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ EYLÜL AYI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BÜLTENİ

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

MASLOW İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ. Dr.Abdullah Atli

TERAKKİ VAKFI ÖZEL ŞİŞLİ TERAKKİ ANAOKULU EĞİTİM YILI Bilgi Bülteni Sayı:7 4 5 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM BASAMAKLARI

Okul fobisi nasıl gelişir?

3/7/2010. ÇAĞDAŞ EĞİTİMDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİNİN YERİ ve ÖNEMİ EĞİTİM EĞİTİM ANLAYIŞLARI EĞİTİM

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

PDR ÇALIŞMALARIMIZ. 3. Sayı / Şubat - Mart 2016 ŞUBAT AYI ANA SINIFI ETKİNLİKLERİMİZ ŞUBAT AYI. sayfa 2. SINIF ETKİNLİKLERİMİZ. 2 de. sayfa.

İşyeri Temsilcileri Rehberi

Yukarıdaki soru, bu yazının meselesini tüm boyutlarıyla içermese de konuyla ilgili karşılaştığım soruların özünü teşkil etmektedir.

MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK

Çocuk Hakları Kongresi, Şubat 2011, Istanbul

Maslow a Göre İhtiyaçlar Hiyerarşisi

Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu

ARAŞTIRMANIN KAPSAMI. Saha Tarihi: 9 10 Nisan il ilçe mahalle/ köy

Bir İlişkide Çözülmenin Evreleri

TERSİNE MENTORLUK. Tersine Mentorluk İlişkisinin Özellikleri

AİLE ve EVLİLİK EĞİTİM PROGRAMI PROJE DOSYASI

REHBERLİK BİRİMİNİN İDARECİLER-ÖĞRETMEN- ÖĞRENCİ İLE OLAN İLİŞKİLERİ SEMİNERİNE HOŞ GELDİNİZ

Sosyal psikoloji bakış açısıyla İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Kurallara Uyma Durumunun İncelenmesi. Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş

İÇİNDEKİLER SUNUŞ VE TEŞEKKÜR KİTABIN YAPISI VE KAPSAMI YAZAR HAKKINDA 1. BÖLÜM ÜSTÜN YETENEKLİLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE

ARAŞTIRMANIN KAPSAMI. Saha Tarihi: 9-10 Nisan ilçe. 35 il. 200 mahalle/ köy görüşme

SAĞLIKLI YAŞAM VE EGZERSĐZ. Prof. Dr. Erdal ZORBA

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

TOPLUMSAL KURUMLAR VE AİLE ÇIKMIŞ SINAV SORULARI MURAT YILMAZ EGE ANADOLU LİSESİ

ÖMER GÜNEY CHP MENEMEN BELEDİYE BAŞKAN A.ADAYI

EVLİLİK ÇATIŞMASI VE ÇOCUK

Irmak Neden Farklıdır? >> 20. Eğitim Yılımızı Tamamlarken...

BURDUR İLİNDE SPORA KATILIMIN SOSYO EKONOMİK BOYUTUNUN ARAŞTIRILMASI

DEĞERLERİN ÇOCUKLARA AKTARIMI

gelişmesini sağlaması için gerekli birçok maddeye yer verilmiştir. Sözleşmede yer alan

Transkript:

MUTLU AİLE PROJE KİTABI - 3 DEĞERLİ AİLEM 2012-2013

www.tuzla.bel.tr

Yayın Komisyonu Mehmet Sarıoğlu (Psikolojik Danışman) Kenan Yazıcı (Psikolojik Danışman-Eğitim Programcısı) Emrullah Tuncel (D.K.A.B. Öğretmeni) M. Şerif Keskinoğlu (Psikolog) İRTİBAT ADRESİ Tuzla Rehberlik ve Araştırma Merkezi Evliya Çelebi Mah. Hatboyu Cad. No:17/B Tuzla/İSTANBUL 0216 446 81 83-0216 446 81 84 www.tuzlaram.gov.tr tuzlaram@gmail.com 1

Toplumun kadınına, erkeğine, yaşlısına, gencine ve tabii ki engellisine sağlıklı ortam hazırlamak devletin kurum ve kuruluşlarının görevidir. Milletin bekası için hizmet edilmesi gereken yegâne konulardan biri aile ve onun dinamikleridir. Sağlıklı bir temel üzerine bina edilen aile, eşlerin birbirlerine saygıyla yaklaştığı, ebeveynin çocuklarına sevgisini ihmal etmediği bir yapıda olmalıdır. Mutlu aile, mutlu toplum ilkesinden hareketle sürdürülen Mutlu Aile Projesi yaşam kalitesini yükseltmek ve artan aile sorunlarına çözüm bulmak amacıyla hazırlanmıştır. Bu çalışmada, sorunlara yönelik uygulanabilir pratik çözümler üretilmiştir. Toplumun temeli olan ailenin oluşumunda sağlam evliliklerin kurulması ve sürdürülmesini sağlamak, aile kurumunun değişik nedenlerden ötürü sarsılmasını en aza indirmek, herhangi bir nedenden dolayı yıkılmasını önlemek ve mutlu aileleri yaygınlaştırmak hedeflenmiştir. Proje ortağımız Belediye Başkanı Sayın Dr. Şadi Yazıcı nın şahsında Tuzla Belediyesine, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne ve bağlı olarak çalışan Halk Eğitim Merkezine, Rehberlik ve Araştırma Merkezine, Hemşeri Dernekleri Platformuna, mahalle muhtarlarına, sivil toplum kuruluşlarına, proje eğitmenleri psikolojik danışmanlara, seminerlere katılan yetişkinlere ve nihayet projede işbirliği içinde çalıştığımız İst. Şehir Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Medaim Yanık Bey e teşekkür ediyorum. Sağlıklı bir toplum, ancak sağlıklı bireyler tarafından oluşturulabilir. Sağlıklı bireylerin yetişmesi ise aile yapılarının sağlıklı kurulmasıyla sağlanabilir. İnsani değerlerin yıpranmasından kaynaklanan sorunların gün geçtikçe yaygınlaşarak karmaşık hale gelmeye başladığı toplumumuzda, evliliklerin sağlıklı kurulmasını ve sürdürülmesini sağlamak, öncelikle ele alınması gereken bir konudur. Bu konuda toplumu oluşturan bireylerin, özellikle de evlilik adaylarının ve ailelerin bilinçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Tuzla da sağlıklı aile ilişkileri ve güçlü aile bağlarıyla huzurlu bir toplum oluşmasına katkı amacıyla; Tuzla Kaymakamlığı, Tuzla Belediyesi ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından hazırlanan Mutlu Aile Projesi, bu konuda büyük bir boşluğu dolduracaktır DR. ŞADİ YAZICI BELEDİYE BAŞKANI MÜMİN HEYBET KAYMAKAMI 2 3

İçindekiler Giriş... 1.BÖLÜM Evlilik Nedir?... Neden Evlilik Gereklidir?... Çıkar İlişkisinden Uzak Bir dostluk... a. Mutlu ve İyi Bir Yaşam İçin... b. Çocuk Sahibi Olmak İçin... c. Ekonomik Etkenler... d. Yalnızlıktan Kurtulmak İçin... e.cinsel Doyum Sağlamak İçin... Evlilik Kararı... Tanışma ve Evlilik... Tama... Nişanlılık... Evlilik... Medeni Hukukta Evlenme... Günümüzde Evlilikler Nasıl Gerçekleşiyor?... 2. BÖLÜM Eş Seçimi... 1. Sosyo Ekonomik Özellikler ve Aile Yapısı... 2. Eğitim Düzeyi ve Meslek... 3. Fiziksel özellikler... 4.Kişilik Özellikleri... 5.Cinsel Yaşam Yönünden Tarafların Durumu... 6.Zekâ... 7.Akraba Evlilikleri... Sevmeden Olur mu?... Evlenecek Kişide Aranacak Özellikler Nelerdir?... Evlenilecek Kişide Öne Çıkan Değerler... Eşlerde Bulunması İstenmeyen Değerler... Nikah ve Düğün Merasimleri... 3. BÖLÜM Mutlu Ailenin Özellikleri Nelerdir?... Mutluluk Nedir?... Eşinizi Tanıyor musunuz?... Erkeklerin özellikleri... Kadınların Özellikleri... Erkekler ve kadınlar Neler Yapmalı/Yapmamalı... Sevgi Dilleri... Uzun Evliliklerin Sırları... 4. BÖLÜM Mutsuz Evliliklerin Nedenleri... Tartışmak... Kötü Alışkanlıklar... Kendimi En rahat Hissettiğim Yer... Küsmek... Kaçmak... Şiddet... Sırlar... Sürekli Eleştirmek... Aldatma... Kayın Valideler... Aile Büyükleri Yük mü?... 5. BÖLÜM Çatışma Çözme Stilleri... Sevgi Nedir?... Mutlu Evliliğin Sırları!... 6. BÖLÜM Evliliğin Sonlanma Sebepleri... Boşanma... Boşanma Sebepleri... Boşanma Sonuçları... Boşanmalar Neden Artıyor?... 7. BÖLÜM Evlilik Uyum Programları... KAYNAKÇA... 4 5

Giriş Bir memleketin yükselmesi ev ve aile saadetine bağlıdır Charles Dickens İnsanlık tarihinin en eski kurumu olan evlilik, insan hayatında en önemli adım, toplum sağlığı ve mutlu bir yaşam için kabul edilmiş evrensel bir olgudur. Evlilik, birçok açıdan kültürler arasında farklılıklar olsa da evrenseldir. Bu evrensellik içinde kültürümüz köklü bir geçmişe sahiptir. Kültürümüzün geçmişten günümüze intikalinde, ailenin ve ailenin temeli olan evliliğin büyük bir etkisi vardır. 1960 lı yıllarda, ABD de başlayan nikah karşıtı bir akım bütün dünyayı ciddi şekilde etkiledi. İnsanların birlikte yaşama bilinci zarar gördü. Feminist akımın kadını özgürleştirme hareketi, evliliği kurban etti. Bu nedenle batıda kurulan ailelerin yarısı dağılmakta (Tarhan, 2012). Dünyanın hızlı ve sürekli bir değişim ve gelişim içerisinde olmasından aile yapısının ve evliliğin etkilenmemesi mümkün değildir. Bu değişim beraberinde yeni değer ve anlayışları da getirmektedir. Günümüzde evlilik gibi önemli bir müessesenin inşasında ve evliliğin devamında özümüzden, kültürümüzden her geçen gün uzaklaşıldığı müşahede edilmektedir. Bu bağlamda, özünden uzaklaşan bireylerin yaptığı evliliklerin mutsuz yuvalarla sonuçlandığı gözlemlenmektedir. Bu süreç evlenme çağına gelmiş genç neslin ruhsal gelişimi açısından manevi bir tehdit oluşturmaktadır (Belen, 2010). Bu sebepten evlilik kişilerarası ilişkiler içinde çok önemli bir yere sahip olmasından dolayı uzun zamandır birçok farklı disiplinden araştırmacının ilgisini çeken bir konu olmuştur. Evlilikte kişilerarası ilişkiler ve evliliğin kurulması psikolojik danışmanlığın konuları arasında da yer almaktadır. Batı literatüründe eşler arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalar çok yaygın olarak yapılmasına karşın, ülkemizde bu konuya ilişkin araştırmaların çok sınırlı düzeyde olduğu görülmektedir (Yılmaz, 2001). Hem dünyada hem de ülkemizde aile için yapılan çalışmalarda son yıllarda dikkat çeken bir artış gözlemlenmektedir. Bu alanda bilhassa İslamiyet in kültür kaynakları, oldukça zengindir. Kur an-ı Kerim, sünnet-i seniye siyer ve hadis kitapları ile İslam alimlerinin görüşleri Geleneksel yapısını ve değerlerini henüz kaybetmemiş olan ülkemiz insanları batının aksine aile kurumunu halen önemsemekte ve birçok olumsuz etkene rağmen aileyi halen ayakta tutabilmektedir. Dünyadaki olumsuz gidişten tamamen ayrışması mümkün olmayan Türk aile yapısını koruyucu çalışmalar yapmak zorunluluk haline gelmiştir. Mutlu bir aile yuvası kurmak mutlu bir toplum demektir. Kurumların verecekleri hizmetin ve yapacakları çalışmaların sadece şekilden ibaret olarak sürdürülmesi toplumun temelini teşkil eden mutsuz ve huzursuz ailelere hiçbir katkı sağlayamaz. Nasıl ki hastalıklı hücrelere sahip olan bir kişinin dokuları, organları, sistemleri ve en nihayetinde de organizması/vücudu tüm makyaj ve güzelleştirme çabalarına rağmen onu adım adım ölüme yaklaştırıyorsa, mutsuz ailelerden oluşan bir toplum da adım adım çürümeye ve yok olmaya yaklaşacaktır. Çünkü vücutta hücrelerin fonksiyonu ne ise, toplumda ailenin fonksiyonu da odur. Geleneksel yapısını ve değerlerini henüz kaybetmemiş olan ülkemiz insanları batının aksine aile kurumunu halen önemsemekte ve birçok olumsuz etkene rağmen aileyi halen ayakta tutabilmektedir. Dünya da boşanmalarının önüne geçmek için son 50 yıldır «Evlilik Okulu» projeleri yerel yönetimlerin ve devletin desteğiyle yaygınlaşmış ve kurumsallaşmıştır. Türkiye de ise parçalanmış ailelerin artması ve bunlardan çocukların olumsuz etkilemesi üzerine son 15 yıldır çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Toplumu derinden etkileyecek aile kurumunun sarsılmalarını en aza indirmek ve değişik nedenlerden dolayı yıkılmasını önlemede bir adım atabilmek amacıyla bu çalışma hazırlanmıştır. Yapılan bu çalışma ile aile huzuruna katkı ya da yıkılmak üzere olan bir ailenin sağlam bir zemine oturması sağlanabilirse bu çalışma amacına ulaşmış olacaktır. Modernleşme ile birlikte evliliğin manevi boyutunun ihmal edildiği, manevi kültürel değerlerimizin yozlaştığı ve iletişim araçlarının insanlar üzerinde olumsuz etkisinin aile kurumuna zarar verdiği görülmektedir. Yayın KOMİSYONU 6 7

1.BÖLÜM Evlilik Nedir? Evlilik, toplumun en temel kurumu olan aileyi oluşturmak için bir erkekle kadının hayatlarını hukuki açıdan resmen ve açıkça birleştirilmelerini ifade eden bir kavramdır (Kirman, 2004). Evlilik yanan bir ateştir. Sönmemesi içim sevgi ve emekle sürekli beslenmesi gerekir. Şener ve Terzioğlu na (2008) göre evlilik; bireylerin, geçmiş yaşam deneyimleriyle geliştirdikleri ruhsal, duygusal, fiziksel beklenti ve gereksinimlerinin karşılanması bağlamında, yaşamın belli döneminde tercihte bulundukları, eşler açısından aynı evde yaşama, müşterek hayatı paylaşma, birbirlerinin alışkanlıklarını benimseme, yeni alışkanlıklar kazanma, toplum içinde evlilik sonucu kazanılan rolleri ve gereksinimleri yerine getirme durumunu içeren bir paylaşım sürecidir. Evlilik; mutluluk ve sıkıntılarıyla birlikte, insanların büyük bir çoğunluğu için ulaşılmak istenen normal bir amaçtır. Birçok kişi bu normal amacı gerçekleştirmek için, istediği kişiyle evlenme adına eğitimini yarıda bırakmayı, mesleğini terk etmeyi, hatta bazen suç işlemeyi göze almaktadırlar. İnsanların büyük çoğunluğu, hatta anne babalarının mutsuz evliliğini yaşamış ve başlangıçta evliliğe karşıt bir tutum içinde olan insanlar bile sonunda evlenmektedirler. Birçok ülkede boşanma sayısının artıyor olmasının yanında istatistikler boşananların çoğunun yeniden evlendiğini göstermektedir (Geçtan, 1993). Bu yüzdendir ki insanoğlu yaratılışı gereği, karşı cinse ihtiyaç duymaktadır. Bu ihtiyaç sadece cinsel istek değildir. Kadınla erkek, bir bütünün iki parçası gibidir. Bu bağlamda neslin devamı ve insanlığın sürekliliği için her iki cinsin birbiri ile ilişkili olması gerekmektedir. Cinsel ilişki ya da kadınla erkeğin birbirini tamamlaması, neslin Gerçek dostlar yıldızlara benzerler karanlıkta ilk onlar ortaya çıkarlar. devamı ve insanlığın sürekliliği için kaçınılmazdır. İşte bu kaçınılmaz durumu, toplum genelinde resmileştirmek ve kurumsallaştırmak için bazı hususlara ihtiyaç vardır (Ceylan, 1994). Neden Evlilik Gereklidir? Evlenecek olan gençlerin ilk sorusu ben neden evlenmek istiyorum olmalıdır? Amacını eş adayına açıklamalıdır. Çünkü evlilik her şeyden önce anlaşmadır. Hiç şüphesiz evliliğin en önemli amacı huzur ve mutluluğu birlikte yaşamaktır. Acı günde birbirine dayanak olmaktır. İnsanlar seçtikleri eşle evlenme sebeplerini açıklayabilseler bile, niçin evlenmek zorunda olduklarını pek izah edemezler. Zira pek çok insan âşık olduğu kişiyle evlenmediği gibi, çokları ciddi ve hakiki bir aşk hikâyesi olmadan evlenirler. Evlenmelerin birçoğunda ana etken aşk olmadığına göre bunun dışında birçok sebep rol oynar. Bunlar sosyal, ailevi ve duygusal mahiyettedir. Mesela, ailevi bağlantıların rolü, ekonomik emniyet duygusu ve ihtiyacı, evlilik merasiminin etkisi gibi... Evlilik, kadın ve erkeğin resmi yollarla bir araya gelerek bir ömür boyu mutlu yaşayabilmesidir. Evlenmek, gelinlik giymek, takı takmak, yeni ve güzel eşyalarla döşenmiş bir eve sahip olmak değildir. Evlilik pek çok güzelliğin paylaşıldığı bir ortamdır. Evliliğin gereği ve nedenleri düşünüldüğünde, evlilik yaşamının, iki kişinin biyolojik, sosyal ve psikolojik gereksinimlerini doyurmayı amaçladığı gözlenmektedir. Cinsel gereksinimlerin karşılanmasının ve neslin devamının yanı sıra, aşk, eşlik etme, ekonomik etmenler ve toplumun beklentilerinin de evlenme nedenleri olduğu ileri sürülmektedir. İşlevleri dolayısıyla her çağda etkililiğini sürdüren evlilik, yakınlık, anlayış, duyguların paylaşılması ve empati gibi önemli öğeler içeren sosyal ve duygusal destekle eşlerin fiziksel, ruhsal ve sosyal iyi oluşlarına katkı sağlamaktadır (Ersanlı ve Kalkan, 2008). Biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleri ile evliliğin; cinsel bir takım gereksinimlerin veya beklentilerin karşılanması, nesli devam ettirme, çocuk sahibi olma gibi işlevleri bulunmakta iken; psikolojik işlevi sevme, sevilme, değer görme, beğenilme gibi gereksinimleri kapsamaktadır. Sosyal alanda ise çiftlerin; güven içinde olma, dayanışma, toplumsal yapı içinde belli bir konum elde etme gibi gereksinimleri karşılamaya dönük bir yaşantıdan bahsedilebilir (Özgüven, 2009). Aydın a göre (2004), Kur an da evlenme ve aile hayatı hakkındaki ayetler incelendiğinde, insanın fıtratında bulunan üç ihtiyacı karşıladığı görülmektedir: 8 9

1.Evlilik eşlerin düzenli ve meşru tarzda cinsel ihtiyaçlarını karşılar. 2.Eşlerin birbirlerine maddî ve manevi destek olarak hayat arkadaşlığı kurmasına vesile olur. 3.İnsanın fıtratında yer alan nesli devam ettirme güdüsünü giderir. Bu genel değerlendirmelerden sonra evliliğin zorunluluk olduğunu gösteren Maslow un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre: İlk basamakta fizyolojik ihtiyaçlar, ikinci basamakta güvenlik, üçüncüde ait olma ve sevgi, dördüncüde saygı yer almaktadır. Dökmen (2005), bu piramitte yer alan ilk dört basamağa ilişkin ihtiyaçlarını yeterince giderebilmiş olanların, en üstteki kendini gerçekleştirme aşamasına ulaştığını ifade eder. Kendini gerçekleştirmek ise şöyle tanımlanabilir: Kendini bir ölçüde gerçekleştirmiş bir insan desteğini kendisinden alır, zamanı iyi kullanır, kendisinden hoşnuttur, yaşama olgun ve olumlu bir gözle bakar, doğayı ve insanları bir bütün olarak sever ve anlamaya çalışır, yaşamaktan haz duyar. Dökmen e göre kendini gerçekleştirmeden maksat, insanın var olduğunun farkına varması, var olmaktan hoşnut olması ve yaşamını kendince etkili ve huzurlu bir şekilde sürdürebilmesidir. Ondaş (2007) Üniversite gençliğinin eş seçimi ve evlilik beklentilerini değerlendirdiği araştırmasında gençler evliliğin hayatı sevilen biriyle paylaşmak için yapılmalıdır, evlilikte mutluluk eşlerin birbirlerine bağlılıklarıyla devam eder, çocukların sağlıklı kimlik kazanması için olmalıdır ve sağlıklı evliliklerde yıllar geçtikçe eşler birbirleriyle bütünleşir yargılarına yüksek oranda katıldıkları, öğrencilerin büyük çoğunluğu evlilikle ilgili neslin devamını sağlar, cinselliğin daha rahat yaşanmasını sağlar ve daha düzenli bir hayat sağlar yargılarına yüksek oranda katılmaktadırlar. Ancak, evliliğin saygıyı azalttığı, sevgiyi azalttığı ve anne baba kardeşlerden uzaklaştırdığı yargılarına katılmamaktadırlar (Ondaş, 2007). Evlilik nedenleri arasında, mutlu bir yaşam, çocuk sahibi olmak, ekonomik nedenler, yalnızlıktan kurtulmak ve cinsel doyum sağlamak sayılabilir. A.Mutlu ve İyi Bir Yaşam İçin Hayatta mutlu olmayı herkes arzular ve bütün yaşam mücadelesini mutlu olmak için verir. Evlilik kararında en etkin düşünce mutlu olma düşüncesidir. Zor yaşam koşullarında yaşayan kişiler bekâr kişilerinde Çaplı ya (1992) göre bulundukları hoş olmayan, mutsuz ve kötü yaşam koşullarından kaçıp kurtulmak için evlenmeyi isterler. Evlilik bunlar için sanki bir sığınak gibidir. İyi bir iş ve iyi bir eş bulmak, Dünya hayatının en büyük mutluluğudur. Evinde ve işinde mutluluğu yakalayan insan, dışarıda da iyi bir insan olur. Mutlu bir aile yuvası mutlu toplum demektir. B.Çocuk Sahibi Olmak İçin Evliliğin önemli amaçlarından biri de çocuk sahibi olmaktır. Başlangıçta insanı evliliğe güdüleyici bir etken olan çocuklar, evlilik bağının giderek güçlenmesini de sağlar. Çocuk yuvanın neşesi, eğlencesi ve ilave bir mutluluğudur. Birbirini seven anne ve babalarında çocukları birbirini sever. Çocuk ailenin temeline konulmuş çok etkili bir harçtır. Bu yüzden çocuklu ailelerde boşanma az olur. Kadınlar anne olmaya babalarda baba olmaya hazırlanmalıdırlar (Vakkasoğlu, 2012). Sevgiyle acılar tatlılaşır; sevgiyle dertler şifa bulur. C.Ekonomik Etkenler Ekonomik etkenler sebebiyle de evlilikler olabilmektedir. Ekonomik yönden eşlerin de bir birine yakın olması ileride değişik sebeplerden çıkabilecek anlaşmazlıkların önünü kesebilir. Evlilikler de sadece para düşünülürse o evliliklerde mutluluk yakalanamaz. Kimilerince para pul, çok önemli görülür, evi arabası önemli bir makamı, çok sıfırlı banka cüzdanları, ve zengin bir ailesi var mı? Bilinmelidir ki tüm bu maddi varlıklar ancak seven bir yürekle anlam kazanır (Vakkasoğlu, 2012). Her zenginin mutlu bir insan olmadığı unutulmamalıdır. Çok para çok mutluluk değildir. Para ile mutluluk olmaz ama parasızlıkta zordur. Çıkar İlişkisinden Uzak Bir dostluk Mevlana ve bir öğrencisi, dostluğun ve arkadaşlığın konu edildiği bir söyleşiden çıkmışlar, yolda birlikte yürüyorlardı. Biraz ileride yolun kenarında, iki köpeğin koyun koyuna sokulmuşlar, birlikte uyumakta olduklarını gördüler. Öğrencisi, biraz önceki söyleşinin de etkisi altında kalarak, bu görüntü karşısında çok duygulandı ve bu duygusunu Mevlana ile paylaşmak istedi: Efendim şu manzaraya bakın dedi. Ders alınacak ne denli yüce bir dostluk örneği, değil mi? Mevlana, öğrencisinin bu heyecanı karşısında hafifçe gülümsedi ve kişisel çıkarların nice dostlukları yakıp kül ettiğini anımsattıktan sonra ona, unutamayacağı bir ders verdi: Evlat, sen onların arasına bir kemik atıver de, bak o zaman gör dostluklarını dedi. (Mesneviden) 10 11

Bir kadını hayatta en mutlu edecek olan şey, anne olma duygusudur D.Yalnızlıktan Kurtulmak İçin Yalnızlık mutsuzluğun da eşlik ettiği bir duygudur. Kendimizi çevremizle en çok paylaştığımız anlarda bile içimizde bize ait ve yalnız kalan bir parçamız bulunur. Bu insanı üretken olmaya güdüleyen sağlıklı ve evrensel bir yalnızlıktır. Kişiliğimizin geri kalan kısmı ise sürekli ilişki arar ve beraberlik kurmak ister. Çünkü insan insanlığını kendisini büyüten ve seven ana babasıyla olan yakın ve sıcak ilişkisi içerisinde kazanır. Evlilik beraberliği artık ana babasından kopmuş olan bireyin bu kez karşı cinsten biriyle bedensel ve duygusal yakınlığını içerir. İşte bu yakınlığı yaşama ve geliştirme umudu evliliği çekici yapan temel nedenlerden biridir (Geçtan, 1993). İnsanlar; kadın-erkek hayatını paylaşmak ister, sevmek ve sevilmek ister. Evlilikte mutluluğu sağlayacak en önemli husus sağlıklı bir cinsel yaşamdır. E.Cinsel Doyum Sağlamak İçin Kadınlar duygusal bir ilişkiyi tercih ederken erkeklerin tavrı biraz daha şekilden ibarettir. Eşlerin birbirinin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak davranmaları daha mutlu bir evliliği getirecektir. Ancak eşlerin birbirini etkileyecek giyim-kuşam, tavır ve ilgi göstermeleri bu mutluluğu sürekli kılabilir. Cinselliğin geleneksel topluluklarda evlenme nedeni olarak önemini korumasına karşın, çağdaş kent toplumlarının bazı kesimlerinde bireyler cinsel yaşamlarını sürdürebilmek için evliliği zorunlu görmezler (Geçtan, 1993). Evlenme yoluyla zina eylemleri ve nesil karışıklığı önlenir, ahlakın bozulması önlenir, insan neslinin devamı sağlanır (Akşit, 1996). Akıllıca bir evlilik yapmak istiyorsan, kendi denginle evlen Ovidius Evlilik Kararı İnsanın hayatında iki önemli tasarruf vardır; bunlardan biri meslek seçimi, diğeri ise eş seçimidir. Kişinin bu iki konuda en doğru kararı vermesi, mutluluğu için hayati öneme sahiptir. İnsan değişime açıksa, sorun yoktur. Evliliğin en büyük düşmanı sabit fikirli olmaktır. Evlilik kararı için gerçekçi olmayan parasal değerler, fiziki güzellik gibi değerlerle temeli atılan birliktelikler gelişmemeye mahkûmdur (Tarhan, 2011). Evlenen insan, tek başına yaşamayı kendi kendine kararlar almayı bırakır. Eşiyle paylaştığı ortak yaşam içinde her şeyi konuşmalı, paylaşmalı ve gerektiğinde eşine danışmalıdır. Tanışma ve Evlilik Şenel, eş seçiminin insan yaşantısındaki en önemli kararlardan biri olduğunu ve bireyin geri kalan yaşamını, vereceği bu kararla birçok yönden olumlu veya olumsuz etkileyebileceğini ifade etmektedir. Evlilik ilişkisi, insanın yaşam süresinin yarıdan fazlasını, hatta bazen üçte ikisine ulaşan bir süreyi kapsayabildiğinden dolayı, eş seçimi kararı önemli ve bir o kadar da zor ve karmaşık bir süreçtir. Bu kararla birlikte kişi, bundan sonraki yaşamını kiminle sürdüreceğine, kiminle birlikte yol alıp, gelişip değişeceğine, nasıl bir yaşam sürdüreceğine ve hatta kimden çocuk sahibi olup, kiminle birlikte çocuk yetiştireceğine karar vermiş olmaktadır (Turan, 2004). Dünyanın her yerinde evlenme bir tercih sorunudur. Ancak buradaki tercih geleneksel yaşamda çocuklarının kimlerle evlenmesi gerektiği konusunda bireylerin değil ailelerin karar almalarıdır. Tercihli evlilikler, evlendirilecek çiftler arasında tercih, izin ve yasak kurallarına işlerlik kazandırır, bu kurallar doğrultusunda davranış oluşturur. Bu kuralların kesin belirlendiği yaşam biçimlerinde evlenme; aileler, kümeler, soylar arası bağlayıcı nitelik taşır. Aile reisleri, yetkili ve etkin birer karar organlarıdır. Evlenmelerde duygusal bağ ve romantizm yerine, çıkar ilişkileri soy devamı, uyum ve mevcut uyumun sürdürülmesi geçerlidir (Balaman, 1982). Neden Önemli? Kişinin evlenmeye karar vermesi ve eşini seçmesi, hayatında aldığı en önemli kararlardan birisidir. Eş seçimi rastgele bir süreç değildir. Evlenmek için verilen karar; Kişinin bundan sonraki hayatını kiminle ve nasıl geçireceğini, Kişiyi bekleyen yeni sorumlulukları, Çocuklarının annesinin/babasının kim olacağını ve Ailenin bir bütün olarak nasıl bir hayatı olacağını belirler. 12 13

Tanışma Küçük yaşta yapılan evliliklerin çoğu duygu eksenlidir. Önemli olan mantık ve akıldır. Akıl bize verilen en büyük hazinedir. Akılla düşünüp karar verip duyguyla onayladığımız zaman, doğru sonuca ulaşmış oluruz. Verdiğimiz kararı duygularımızda onaylıyorsa yanılmıyoruz demektir. meye karar vermektedirler. Dolayısıyla evliliğin amacı insandan insana değişmektedir. Evlilik sisteminin üyesi olmak kolay değildir. Çünkü bu sisteme girildiği andan itibaren bir insanın üstlendiği sorumluluklarda önemli ölçüde artar. Ama insanlar evlenirken olumsuz örnekleri hiç düşünmez ve geleceğin mutlaka mutlu günlerle dolu olacağına inanırlar (Geçtan, 1993). Nişanlılık Medeni Hukukta (118) nişanlık, evlenme vadidir şeklinde tanımlanmaktadır. Evlenecek taraflar görüşüp, konuştuktan ve anlaştıktan sonra aralarında bir nişan merasimi düzenlenir. Nişan bir çeşit sözleşme sayıldığı için, talip olunan kızı artık bir başkası gelip isteyemez. Nişanlanma memleketimizde yaygın bir âdettir. Nişanlılık dönemi aslında kişilerin bir birini tanıma dönemidir. Ancak bu tanıma dönemini gereğinden fazla uzatmamak gerekir. Evlilik öncesinde zaman zaman oluşabilecek gerilimler dolayısıyla eşlerin birbirlerini yıpratmaması gerekir. Nişan merasiminden sonra, aileler arasında akrabalık bağı kurmanın ilk teşebbüslerine başlanır. Taraflar karşılıklı olarak birbirlerine hediye gönderirler ve artık yavaş yavaş düğün hazırlığına başlarlar. Evlenecek kimselerin nişanlılıkları da bir yüzükle belli edilir. 14 Tanışma eşlerin bir birini tanıma sürecidir. Sadece şeklen isimlerin öğrenilmesi tanışma anlamına gelmez. Mutlu evliliklere imza atmak isteyen kişiler önce kendilerini iyi tanımaları, olumlu olumsuz özelliklerini iyi bilmeleri ve bu değerlendirmelerden sonra değişime açık olduklarına kanaat getirirlerse evliliğe karar vermelidirler. Evliliğin, sevgi ve aşka dayandığı, mantıkla kurulması gerektiği ve bireylerin tamamen özgür seçimlerine bağlı olduğu unutulmamalıdır. Sonraki aşama eş adaylarının birbirini tanıma sürecidir. Bu süreçte eşler birbirlerini değerlendirirken eş adayının ailesiyle ve arkadaşlarıyla olan ilişkileri ve davranışları da değerlendirilmedir. Çünkü anne ve babaya, kardeşlerine ve arkadaşlarına gösterilen davranışlar ileride eşine de gösterilecektir. Eğer bir erkek yakınlarına karşı destekleyici, yardım edici, sevgisini açıkça belli edici, ve paylaşımcı ise, eşine benzer şekilde davranacaktır. Aynı şey genç kızlar içinde geçerlidir (Çankırılı, 2011). Günümüzde kadınlar da erkekler de kendilerine özgü nedenler, düşünceler ya da birtakım hesaplar sonucu evlilik yaşamından bir şeyler bekledikleri, bir şeyler umdukları için evlen- Niye kederlenirsin? Taş taşlıktan geçmedikçe parmaklara yüzük olamaz. Yüzük olmak isteyen taş, ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır. Mevlana Nişanı, bir evlilikmiş gibi telâkki ederek nişanlılar arasındaki mahremiyet sınırına dikkat edilmemesi neticesinde, cemiyette pek çok üzücü ve aileleri sıkıntıya sokacak durumlar görülmekte ve duyulmaktadır. Bu hususta titizlik gösterilmemesi sonunda tarafları pişmanlığa düşüren bazı hataların çıkma ihtimali göz ardı edilmemelidir. Evlilik akdi yapılıncaya kadar her iki taraf da meşruiyet sınırını aşmamaya özen göstermelidirler (Paksu, 2005). Evlilik Evlilik kararının verilmesi ve nikâh akdinin gerçekleşmesiyle evlilik hayatı başlamış olur. Farklı cins ve farklı ortamda yetişen iki insan bu evlilik süreci ile birlikte hayatı birlikte yaşamaya başlar. Eşlerin iletişim biçimi, birbirini anlama ve rol paylaşımı evliliğin ilk yıllarında şekillenir. Bu önemli dönemin sağlıklı bir şekilde atlatılabilmesi evliliğin temellerini sağlamlaştıracaktır (Tarhan, 2005). 15

Eşler arası iletişim, bu evliliğin ömrünü, kalitesini, eşlerin manevi ruhsal gelişimine katkısını belirleyen yegâne ölçüttür. Evlilik kurumunun kendisi de kanun çerçevesinde bir takım hak ve yükümlülükler taşır ve bu aile üyeleri arasında hukuki anlamda bir bağ oluşturur (Bozdağ, 2006). Evlilik görünüşte sadece iki kişiyi birleştirir. Oysa göz ardı edilen bir nokta vardır. Evlenen iki kişi kendileriyle birlikte kendilerine ait dünyayı da beraberinde getirirler. Bu dünyada kişilerin geçmişleri, aile yaşantıları, değerleri, arzuları, hayalleri, planları gibi birçok unsur vardır. Taraflardan biri diğerinin bütün bu özelliklerini görmezse ondan tamamen kendisine uymasını beklerse hata etmiş olur (Aktosun, 2010). Evlilik fedakârlık gerektirir. Karşılıklı uzlaşma ile sorunlar çözülmelidir. Hz. Aişe şöyle anlatır; Evliliğimizin ilk yıllarındaydı Efendimiz ile yarışma isteğiyle bulundum. Kabul ettiler. Bu yarışta hedefe öncelikle ben vardım ve yarışı kazandım. Bu yarıştan sonra aradan uzun bir zaman geçmişti ve ben kilo almıştım. Kimse yokken, Efendimiz yarışmak istedi. Yarıştık ama ben bu kez geride kaldım ve o kazandı. Bu öncekilerin karşılığıdır. buyurdu. (Ebu Davud, Cihad, 60.) Medeni Hukukta Evlenme Evlilik şartları medeni hukukta hükme bağlanmıştır. Evlenme şartları ile evlenilemeyecek kişilerin özellikleri belirtilmiştir. 1 Ocak 2002 de yürürlüğe giren Yeni Türk Medeni Kanununda (madde 124) evlenme Evlilik için medeni kanundaki belirtilen yaş, alt sınırdır. Biyolojik olgunluktan çok psikolojik olgunluk önemlidir. Esas olan evliliğe hazır olunan yaştır. Kişiden kişiye göre değişmekle birlikte erkekler için evlilik, eğitimden, iş sahibi olduktan ve askerlikten sonra en uygun zamandır. Eşler arasında yaş farkının çok olmaması uyum açısından önemlidir. Ülkemizde TÜİK verilerine göre erkekler ortalama 25-26 yaşında kızlar 22-23 yaşında evlenmektedirler. yaşı; kadın-erkek farkı gözetilmeksizin ülkemiz şartlarına ve çağdaş eğilimlere uygun olarak 18 yaşından gün alan kadın ve erkek evlenebilir şeklinde düzenlenmiştir. Olağanüstü durumlarda ve pek önemli sebeple ise; 17 yaşından gün alan kadın ve erkek hâkimin izniyle evlenebilir şeklinde bir düzenleme vardır (Türk Medeni Kanunu, 2002). Evlenmede başvuru makamıyla ilgili olarak, (134. madde) birbiriyle evlenecek erkek ve kadın, içlerinden birinin oturduğu yerdeki evlendirme memurluğuna birlikte başvururlar. Evlendirme memuru, belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işle görevlendireceği memur, köylerde muhtardır. Son Sözü Ben Söylerim! Nikâh masasında çiftler neden birbirlerinin ayağına basmaya çalışırlar? Bu sembolik oyun aslında çiftlerin birbirlerine evlilik ilişkisi içerisinde gücü kimin elinde bulunduracağı konusunda vermeye çalıştıkları bir mesajı içerir: Son sözü kim söyleyecek? Önemli olan, ilişki içerisinde eşlerin kendilerini nasıl rahat hissettiklerini keşfetmeleridir. Birbirleriyle iyi anlaşan çiftler bu konulardaki dengeyi aralarında mükemmel şekilde kurmuş olan çiftlerdir. Evin reisinin kadın mı erkek mi olduğu ya da her iki eşin eşit güce mi sahip olması gerektiği sorularından ziyade, eşlerin bu konuda aynı şekilde düşünüp düşünmedikleri önemlidir. Sorunlu ilişkilerde, kontrol konusunda çiftlerin ortak bir uzlaşmaya varamadıkları görülmektedir.* Şekli; (135. Madde) Başvuru, evlenecekler tarafından yazılı veya sözlü olarak yapılır. Belgeler; (136. madde), Erkek ve kadından her biri, nüfus cüzdanı ve nüfus kayıt örneğini, önceki evliliği sona ermiş ise buna ilişkin belgeyi, küçük veya kısıtlı ise ayrıca yasal temsilcisinin imzası onaylanmış yazılı izin belgesini ve evlenmeye engel hastalığının bulunmadığını gösteren sağlık raporunu evlendirme memurluğuna vermek zorundadır. Başvurunun incelenmesi ve reddi; (137. madde) Evlendirme memuru, evlenme başvurusunu ve buna eklenmesi gereken belgeleri inceler. Başvuruda bir noksanlık görürse bunu tamamlar veya tamamlattırır. Başvurunun usulüne uygun olarak yapılmadığı veya evleneceklerden birinin evlenmeye ehil olmadığı ya da evlenmeye yasal bir engel bulunduğu anlaşılırsa, evlenme başvurusu reddolunur ve durum evleneceklere yazıyla hemen bildirilir. 16 17

18 Redde itiraz ve yargılama usulü MADDE 138.- Evleneceklerden her biri evlendirme memurunun ret kararına karşı mahkemeye başvurabilir. İtiraz, evrak üzerinde incelenip kesin karara bağlanır. Ancak, mutlak butlan sebeplerinden birinin bulunduğuna ilişkin ret kararlarına karşı açılan davalar, basit yargılama usulüyle ve Cumhuriyet savcısının hazır bulunmasıyla görülür. Balayından Çıktık, Depresyona Girdik! Pek çok çift, evliliğinin ilk gün ve haftalarında kendilerini gerilimli ve depresyonda hisseder. Evlilik hazırlıklarının yorucu koşuşturması, düğün gününe ulaşana kadar yaşanan hızlı ve stresli tempo, düğün, balayı gibi günlük hayat rutininden uzak ve heyecanlı bir yaşantıdan sonra gerçek hayata geri dönmüş olmak, yeni evlilerin kendilerini biraz yorgun, depresif, hatta tükenmiş hissetmelerine yol açmaktadır. Önemli olan çiftin bu sürecin geçici olduğunu bilmesi ve birbirlerine karşı sevgi ve muhabbetle yaklaşımlarını sürdürmeye gayret etmesidir.* B. Evlenme töreni ve tescil I. Koşulları 1. Evlenme izni MADDE 139.- Evlendirme memuru, evlenme koşullarının varlığını tespit ederse veya ret kararı mahkemece kaldırılırsa, evleneceklere evlenme gün ve saatini bildirir veya isterlerse evlenme izni belgesini verir. Evlenme izni belgesi, verildiği tarihten başlayarak altı ay içinde evleneceklere herhangi bir evlendirme memuru önünde evlenebilme hakkı sağlar. 2. Evlenmenin yapılamaması MADDE 140.- Evlenme koşullarının bulunmadığının anlaşılması veya belgelerin verilmesinden başlayarak altı ayın geçmesi hâlinde, evlendirme memuru evlenme törenini yapamaz. II. Yapılışı 1. Tören yeri MADDE 141.- Evlenme töreni, evlendirme dairesinde evlendirme memurunun ve ayırt etme gücüne sahip ergin iki tanığın önünde açık olarak yapılır. Ancak, tören evleneceklerin istemi üzerine evlendirme memurunun uygun bulacağı diğer yerlerde de yapılabilir. 2. Törenin şekli Günümüzde özellikle gençler tozpembe hayallerle, gerçekçi olmayan beklentilerle evliliğe adım atıyorlar. MADDE 142.- Evlendirme memuru, evleneceklerden her birine birbiriyle evlenmek isteyip istemediklerini sorar. Evlenme, tarafların olumlu sözlü cevaplarını verdikleri anda oluşur. Memur, evlenmenin tarafların karşılıklı rızası ile kanuna uygun olarak yapılmış olduğunu açıklar. Günümüzde Evlilikler Nasıl Gerçekleşiyor? Evlilik kararında kişiler karşılarındaki insanın karakterinden evlilikten ne beklediğinden, yaşam felsefesinde vs. daha çok, cüzdanına, kariyerine ya da fiziki görünümüne bakıyorlar. Hâlbuki insanın zengin olması, güzel olması ya da yüksek mevkilerde bulunması, o insanı iyi biri yapmayacağı gibi iyi bir eş de yapmaz (Tarhan, 2012). Evlenince Romantizm Biter mi? Yeni evli çiftlerin evlendikten sonra aralarındaki romantik ilişkide bir azalma hissetmeleri normal bir durumdur. Romantizm duygusu, çiftin birbirini tanımaya ihtiyaç duydukları nişanlılık döneminde, birbirlerine yakınlaşmalarını kolaylaştıran bir duygudur. Oysa nişanlılık dönemini geride bırakarak yeni evlilik dönemine giren çift, artık birbirleri ile yeni koşulları ve rolleri içerisinde karşı karşıyadırlar. Yapmaları gereken, birbirlerini evlilik ilişkisi içerisindeki yeni rolleri ile tanımak ve bu sefer de yeni evli bir çift olarak romantizmi keşfetmektir.* Geleneksel evlilikler yerini tanışarak evlenmeye bırakmaktadır. Günümüzde gittikçe yaygınlaşan sosyalleşmenin sanal ortama kayması, internet, arkadaşlık ve eş seçme siteleri ile televizyondaki evlilik programları evlenme kültürünü etkilemektedir. Bu tür ortamlarda yapılacak evliliklerin ne kadar süreceği tartışmalıdır. Çünkü programlara baktığımızda defalarca evlenip boşanmış kişileri görmek mümkündür. Orada bu kimselere daha önceki evliklerinizi niye sürdüremediniz diye sorulmamakta. Tek konuşulan şey nasıl bir eş arıyorsunuz? Peki Siz uygun bir eş olabilir misiniz? Asıl kritik soru bu aslında. 19

Sanal dünyada yapılan tanışmalarda sanal olmakta, evlilik birliği adına atılan ilk adımlar Evlilikte mutluluk eş seçiminin iyi yapılmasına bağlıdır. zayıf temeller üzerine inşa edilmektedir. Bu durum evli çiftler içinde bir tehlike oluşturmaktadır. Aile ile paylaşılması gereken zaman bilgisayar başında internet ortamında geçirilmektedir. Hz. Peygamber, evlenecek olan Muğire bin Şube ye, Git (evleneceğin kişiyi) gör. Zira bu, aranızda ülfet ve kaynaşma için daha uygundur. (Ebu Davud, II, 228) diyerek evlenmeden önce eş adaylarının makul sınırlar çerçevesinde tanışmaları gerektiğine ve bu durumun, sonrası için daha sağlıklı bir evliliğe zemin hazırlayacağına işaret etmektedir. Yukarıda saydığımız bozucu etkenlerin dışında halen eşlerin saygı ve sevgiye dayalı olarak kurdukları ve sürekli mutlu yaşayacakları evlilikler de görülmektedir. Ülkemiz için boşanma sayılarının henüz evlilik sayılarından düşük olması göstermektedir ki halen uzun soluklu evlilikler çoğunluktadır. 2. BÖLÜM Eş Seçimi Eş seçiminin başarıyla gerçekleşebilmesi için kişinin evlilikten beklentisini, amacını çok iyi saptaması, beklenti düzeyinin gerçekçi olup olmadığını belirlemesi gerekir. Ortak yönleri çok olan kişilerin evliliklerinde başarı şansları yüksek olacaktır. Ancak karşı cinsten birbirine tam olarak benzeyen iki kişi bulmak ve bunların her yönüyle olumlu ve dengeli ilişkiler içinde yaşamalarını beklemek pek gerçekçi değildir. Eş seçme konusunda iki farklı görüş vardır (Bilen, 2004): A- Homogami. Bu görüşe göre evlenecek kişilerin ortak yönlerinin çok olması evlilikte başarı şansını arttırmaktadır. Böyle evliliklerde ekonomi, din, ırk, eğitim, yaş, sosyal değerler açısından önemli ölçüde yakınlıklar ve benzerlikler olduğundan anlaşmazlıklar ve çatışma konuları daha az olmaktadır. Ayrıca bu tür evliliklerde çıkabilecek sorunlara çözüm bulmak daha kolay olmaktadır. B - Heterogami. Bu görüş ise eş seçiminde zıt özelliklerin geçerli olduğunu ileri sürmektedir. Arkadaşları Hoca ya, takılırlar: - Hoca, sizin hanım akşama kadar kapı kapı dolaşıyor. - Olur mu canım dediğiniz kadar dolaşsaydı bize de bir ara uğrardı! Eş seçiminde ilk şart sevgi ile dolu bir kalptir. Seven bir gönül, para dolu bir kasadan, düzinelerle dolu tapudan, parmakla gösterilen güzelliklerden daha önemlidir (Vakkasoğlu, 2012). Üniversite öğrencilerin evlilik tercihlerinin araştırıldığı bir araştırmada, öğrenciler eşler arasında %65.6 sı tahsil farkı olmamasını, %79.2 si ideolojik görüşlerinin yakın ya da aynı olmasını, %68.9 u dini inançlarının aynı olmasını, %44.8 i yaşlarının yakın olmasını tercih etmektedir. Çünkü bu alanlarda benzerlik bireylerin ilgi, ihtiyaç, arkadaşlık, dünya görüşü, yaşam biçimi, hareket tarzı, alışkanlıkları, beklentileri, tutumları, eğilimleri, kısaca tüm davranış biçimlerinin benzer olacağı düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca öğrencilerin %64.3 ü evlenecek kişilerde eşler arasındaki maddi durum farkının önemli olmadığı, %50.0 ı da fiziki çekiciliğin önemli olmadığı cevabını vermiştir. Öğrenciler hem gençlik idealizmiyle hem de daha eşitlikçi bir ilişki beklentileriyle maddi duruma önem vermez görünmektedir. Eş seçiminde sırayla sevgi, güven, dürüstlük, anlayışlılık, güzellik, inanç, hoşgörü, sadakat, eğitim, v.b. özelliklere Önem verilmiştir. Ayrıca eşlerinde yalancılık, sorumsuzluk, kumar, içki, cimrilik v.b. özelliklerin bulunması istenmemektedir (Ceylan, 1994). 20 Alkan, (1981) Modern toplumlarda da eş seçiminde çevresel etkenler önemini korumak- 21

taysa da bireysel tercihler ağır basmaktadır. Alkan a göre gelir ve eğitim düzeyi ile kentleşme olgusu eş bulma davranışı üzerinde küçümsenemeyecek ölçüde etkili olmaktadır. Eş seçiminde en fazla dikkat edilmesi gereken hususlardan biri erkek ve kadının birbirine uygun ve birçok yönden denk olmasıdır. Onun için gerek evlenecek olan gençlerin gerekse anne ve babaların çocuklarının yetişkinliğe geçişteki son vazifeleri olan evlendirme işlerini yaparken çok düşünmek, etraflıca sorup soruşturmak ve tefekkürle hareket etmeleri lazımdır. Aksi halde çocuklarının mutsuzluklarının mesuliyeti omuzlarında kalır. EVLİLİK TERCİHLERİNİ ETKİLEYEN BAZI DURUMLAR 1.Sosyo Ekonomik Özellikler ve Aile Yapısı Nesliniz için iyisini seçin. Denk olanlarla evlenin ve evladınızı denk olanlarla evlendirin. (İbn-i Mâce, I, 633) Dolayısıyla farklı sosyo ekonomik özelliklere sahip bireylerin evlilikten beklentileri de farklı olacağından evlilikte başarı şansı düşük olacaktır. Ayrıca evlilik yalnızca bir kadın ile erkeğin yaşamlarını birleştirmesi demek değildir. Bu birleşmeye aileler de katılmaktadır. Aile yapıları arasındaki farklar hem ailelerin birbirlerini kabul etmelerini zorlaştıracak hem de evlenecek kişilerde baskı yaratacaktır. Türk toplumunda kadının çalışıp çalışmaması halen büyük bir sorun olmazken erkeğin işsiz kalması, sürekli iş değiştirmesi, çalışmaması, iflas etmesi ya da işindeki sorunları eve yansıtması evliliklerde ayrılık nedeni olabiliyor. Evlilikler iyi günde kötü günde sözü ile başlasa da kadınlar böyle durumlarda terk edici olabiliyor. Kadının ailesinin bu konuda destek verdiği durumda kadın bu kararı daha da kolay verebiliyor. 2.Eğitim Düzeyi ve Meslek Evlilikte başarının temellerinden birisi de eşlerin eğitim düzeyindeki dengedir. Evlenmek isteyen iki kişinin eğitim düzeyi arasında aşırı fark olması demek, onların ilgi, ihtiyaç, arkadaşlık vb. birçok alanda farklı olmaları demektir Eğer farklılık çok ve oldukça köklü ise, bu durum bireylerin tutumlarının, standartlarının, yeme içme eğlenme şekillerinden, okudukları eserlere, hatta tatil anlayışlarına kadar bütün davranışlarının farklı olmasına neden olacağından mutlu olma olasılıkları zayıftır. Farklı uluslardan kişilerin evlilikleri de problemli evlilikler arasında sayılmaktadır. Eğer iki kültür arasında çok büyük fark yoksa evlilikte başarı beklenebilir. Kültürel farklılıklar, benzerliklerden çoksa, evlilikte mutluluk olasılığı düşük olacaktır. Toplumdaki gelenek, örf ve adetler, değer sistemi ve kuralları, kişinin davranışlarım belirleyen temel etkenlerdir. Ayrıca eşlerden birinin yurdunu terk etme durumunda kalması, dil problemi, eşin çevresiyle uyum sorunu vb. nedenler kişinin mutluluğunu gölgeleyebilir. Kısaca, ayrı ulustan kişilerin yaşam biçiminde ve felsefelerinde benzerlikler ne kadar az ise evlilikte başarı oramda o ölçüde düşüktür (Bilen, 2004). Beklenenin tersine doyumda üniversite eğitimi almış grubun okuryazar olmayan gruba göre anlamlı bir şekilde daha olumsuz tutum sergiledikleri gözlenirken, eğitimle birlikte farkındalıkların ve beklentilerin arttığı, dolayısıyla doyumsuzluğu tetiklediği görülmüştür. Yapılan araştırmada üniversite bitirmiş evli ve çocuklu bayanlar; birlikte olma, yeterli olma, evlilik rolleri, duygusal tepki verme, gereken ilgiyi gösterme, davranış kontrolü ve genel işlevlerde okur-yazar olmayan evli bayanlara göre daha başarılı olurken, buna karşılık okur-yazar olmayan evli bayanlar üniversite eğitimi almış bayanlara göre evlilikten daha fazla doyum sağlamaktadırlar. İki grup arasında iletişim, duygusal bağlam, yönetim ve problem çözmede ise fark yoktur (Bozdağ, 2006). 3.Fiziksel özellikler Fiziksel özellikler deyince tarafların boy, kilo, güzellik, çirkinlik, beden yapılarında bulunan sakatlıklar vb. özellikleri kastedilmektedir. Bu özellikler açısından aralarında benzerlikler bulunan kimseler için pek sorun yoktur. Ancak bu konuda aralarında göze batacak derecede farklılıklar bulunan insanların evlilik yaşamında sorunlar ortaya çıkabilir. En azından toplumun açık açık olmasa bile bu birliği onaylamadığını belirtmeye çalışması çifti rahatsız edebilir. 22 23

4.Kişilik Özellikleri Kişilik özellikleri, evlilikte başarıyı etkilemektedir. Ancak önce evliliğe uygun kişi olmanın, evliliğe uygun kişiyi bulmaktan daha önemli olduğunu kabul etmek gerekir. Kişi kendisini evlilik için uygun insan durumuna getirdikten sonra, uygun kişilikteki eşin seçimini yapabilir. Evlilikte başarısızlığa yol açan olumsuz kişilik özellikleri: Mülkiyetçi evliklerin oranı mutluluğu etkilemektedir. Eğer farklılık çok ve oldukça köklü ise, bu durum bireylerin tutumlarının, standartlarının, yeme içme eğlenme şekillerinden, okudukları eserlere, hatta tatil anlayışlarına kadar bütün davranışlarının farklı olmasına neden olacağından mutlu olma olasılıkları zayıftır. Hocanın karısı ırmakta çamaşır yıkarken kaybolur. Bütün köylü seferber olur dere boyunca cesedini aramaya koyulurlar. Fakat Hoca akıntının tersine doğru giderek: - Sizde onu benim kadar tanısaydınız, hayattayken ne aksi bir kadın olduğunu bilirdiniz. Farklı uluslardan kişilerin evlilikleri de problemli evlilikler arasında sayılmaktadır. Eğer iki kültür arasında çok büyük fark yoksa evlilikte başarı beklenebilir. Kültürel farklılıklar, benzerliklerden çoksa, evlilikte mutluluk olasılığı düşük olacaktır. Toplumdaki gelenek, örf ve adetler, değer sistemi ve kuralları, kişinin davranışlarım belirleyen temel etkenlerdir. Ayrıca eşlerden birinin yurdunu terk etme durumunda kalması, dil problemi, eşin çevresiyle uyum sorunu vb. nedenler kişinin mutluluğunu gölgeleyebilir. Kısaca, ayrı ulustan kişilerin yaşam biçiminde ve felsefelerinde benzerlikler ne kadar az ise evlilikte başarı oramda o ölçüde düşüktür (Bilen, 1983). 5.Cinsel Yaşam Yönünden Tarafların Durumu Cinsel yaşam özellikleri yönünden de insanlar arasında ayrıcalıklar vardır. Evlenecek in- Yüzü güzelden usanılır ama, huyu güzelden usanılmaz sanların bu alanda da benzer özellikler içinde bulunmaları, anlaşmalarını kolaylaştırır (Çaplı, 1992). Bu konuda kadın ve erkeklerin birbirinin özelliklerini tanıması önemlidir. Bencil beklentilerle hareket etmek yerine, eşlerin birbirlerine saygı ve sevgi çerçevesinde yaklaşması, sağlıklı bir cinsel yaşamın sağlıklı bir ruh haline katkıda bulunacağı düşüncesinin kabul edilmesi ve ona göre hareket edilmesi gereklidir. 6.Zekâ İki kişinin anlaşmasında zekâ düzeyleri çok büyük rol oynar. Eğer iki kişi anlaşabiliyorsa, birbirlerini anlayabiliyorlarsa, zekâ yönünden birbirlerine benzerdirler. IQ dan ziyade duygusal zekanın karşılıklı ilişkilerde rol oynadığı düşünüldüğünde duyguları anlamak ve anlamlandırmak, yeni durumlara uyma becerisine sahip olmak bir kat daha önemsenmesi gereken durumdur. Tüm kültürlerde kardeşler, ebeveyn ile çocukları, büyük anne-baba ile torunları, amca, dayı, hala, teyze ile yeğenlerin evlenmeleri yasaktır. 7.Akraba Evlilikleri Kan bağıyla akrabalık ilişkileri olan kişilerin evlenemeyecekleri yasalarla kesin kararlara bağlanmaktadır. Bir kısım farklılıklara karşın tüm kültürlerde kardeşler, ebeveyn ile çocukları, büyük anne baba ile torunları, amca, dayı, hala, teyze ile yeğenlerin evlenmeleri yasaktır. Akraba evliliklerinin aileye ait mal varlığını ve toprak bütünlüğünü korumak, veraset işlemini kolay düzenlemek, aileyi oluşturan kimseler arasında sevgi, saygı bağını kurmak gibi bazı önemli yararları vardır. Akrabalar içinde bulundukları benzer sosyo-ekonomik koşullardan dolayı ortak beklenti ve ortak standartlara sahiptirler. Evlilik ve aile yaşantılarına ilişkin anlayış ve felsefelerinde de ortak yönler çoğunluktadır. Bu ve benzeri nedenlerle akraba evliliklerinde mutluluk oranı yüksek olabilir. Ancak, bu tür evliliklerde ilişkiler iç içe olduğundan evliliğe ilişkin beklenti düzeyi gerçekçi olmayabilir. Eşler arasında kolayca çözülebilecek nitelikteki küçük sorunlar di- Evliliklerde akıl ve mantık, duygulardan ve sevgiden önce gelmelidir. Bir iş sahibi olmamış, ailesinden aldığı harçlıkla geçinen, henüz askerlik hizmetini yapmamış bir genç evliliğe hazır değildir. Böyle işsiz bir gence hele ahlaki zafiyetleri olan birisine gönlünü kaptırmış bir genç iyi düşünmelidir. İki gönül bir olunca samanlık saray olmaz 24 25

26 ğer aile üyeleri tarafından abartılarak içinden çıkılmaz bir bunalıma dönüştürülebilir. Ayrıca bu sorunlar diğerlerini de etkileyerek akrabalar arası ilişkileri her yönüyle çıkmaza sokabilir. Diğer yandan yakın akrabaların evlenmesini engelleyici nedenler arasında genetik faktörler önemli bir yer tutmaktadır. Soydan genetik bozukluğu olan akraba çocuklarının evlenmesi doğacak çocukların sağlığı açısından tehlike oluşturmaktadır (Bilen, 1983). Üniversite öğrencileri, evlenecek kişilerde tahsil farkı olmamasını, ideolojik görüşlerin yakın ya da aynı olmasını, dini inançların aynı olmasını, yaşlarının aynı olmasını tercih ederken, maddi durum farkının, fiziki çekiciliğin önemli olmadığını belirtmişlerdir. Eş seçiminde sırayla sevgi, güven, dürüstlük, anlayışlılık, güzellik, inanç, hoşgörü, sadakat vb. özelliklere önem vermişlerdir. Ayrıca eşlerinde bulunmasını istemedikleri en önemli özellikler; yalancılık, sorumsuzluk, kumar, içki, cimrilik vb.dir (Ceylan, 1994). Semeden Olur mu? İnsanın en büyük ihtiyacı sevmek ve sevilmektir. Sevmek ve sevilmek insan yaşamının güçlü ve vazgeçilmez duygularından biridir. Tüm ince davranışların, kibarlığın, huzurun ve olumlu duyguların kaynağı sevgidir. Sevgi insanları muhabbetle bir birine bağlar. Küskünlükleri giderir ve büyüleyicidir. Sevgiyle acılar tatlılaşır; Sevgiyle dertler şifa bulur; Sevgiyle ölüler dirilir; Sevgiyle padişahlar kul olur. (Mesneviden) Hiçbir insan, sevgi göreceği ve sevgiyle bağlanacağı biri olmadan sağlıklı ve normal bir yaşam süremez. Amaç yalnızca sevilmek değil, bir sevgiyi paylaşmak sevilmek ve sevmektir. Çünkü sevmek de sevilmek kadar köklü, kaynağı insanın doğasında olan bir eylemdir (Altınköprü, 2000). Sevgi ile bir araya gelmiş insanlar Dünya hayatının en tatlı ve huzurlu halini yakalamışlardır. Geçmişten günümüze aşıkların destansı hikayeleri anlatılır. Günümüzde bu aşklardan pek kalmamış görünüyor. Ama her evlilikte bir heyecan ve bir cicim ayı vardır. Tarhan a (2005) göre evlilikler, birbirinden farklı üç döneme ayrılır. İlk dönemde eşlerin ilişkisinde romantik duygular hâkimken, daha sonra karşılıklı kişilik çatışmalarının yaşandığı dönem başlar. Bu iki aşamadan sonra, bağlılık dönemi gelir. Evlilik sağlıklı yürüyorsa, aşk duygusu sevgi ve saygıya dönüşür. Bu yüzden hem aşkın hem de arkadaşlığın olduğu evlilikler en ideal birlikteliklerdir. Dolayısıyla aşkın yok olup olmaması evliliğin kendisiyle değil eşlerin bu duyguyu besleyip besleyememesi ile ilgilidir (Tarhan, 2005). Psiko-sosyal ve fizyolojik birçok gereksinimi karşıladığı görülen evlilik ilişkisinin çiftlerin duygusal birtakım gereksinimlerini de karşılıyor olması; evliliğin göz ardı edilemeyecek bir boyutunu oluşturmaktadır. Kadın ve erkeğin sevme ve sevilme, beğenilme gibi doğal gereksinimlerinin de evlilik ilişkisi içinde bulmaya çalıştıkları yaygın bir düşüncedir (Canel, 2007). Özgüven e (2000) göre ise, eşlerin evliliğe uyum sağlamaları ve mutluluklarını sürekli kılmaları, bazı ana konularda ve temel ilkelerde anlaşmalarına bağlıdır. Başarılı bir evlilik, uyuşma, karşılıklı sevgi, saygı ve paylaşma ile mümkün olur. Evliliğin mutluluğu ve sürekliliği ise eşlerin kişisel sorumluluklarını kabul ederek beraber yaşamak için istekli olmaları ve çaba harcamaları ile sağlanabilir. Milli ve manevi değerlerimizde yer alan ve evliliğin başlangıcında yapılan NİKAH DUASINDA, Allah ım! Bu iki kulunu Hz. Âdem ile Hz. Havva, Hz. Muhammed ile Hz. Hatice ve Hz. Ali ile Hz. Fatıma gibi birbirlerine bağlı ve muhabbetli eyle ) denilmektedir. İlişkiye başlarken heyecan içinde mantığımızı yitiririz. Aşkın her türlü problemi çözebilecek güçte olduğunu düşünür, sevmenin anlamı üzerine çok da fazla kafa yormayız. Gerçekten de bir ilişkinin ayakta kalabilmesi için sadece sevginin yeterli olduğunu düşünmek, gerçek sorunları görmezden gelmek hiç akıllıca değil. Duygular, uzun vadede su yüzüne çıkan anlaşmazlıkları çözmekte yetersiz kalabilirler. Kendi haline bırakılmış, ortak projeler, fikirler ve sevinçlerle beslenmeyen bir ilişkinin ölmeye mahkum olduğunu söyleyebiliriz. Sevginin sadece körü körüne bir aşk mı yoksa aynı zamanda paylaşım, güven, proje, diyalog, heyecan ve cinselliğin de yaşandığı bir duygu alışverişi mi olduğu tartışılmalı. Eş adaylarının birbirini sağlıklı tanıyabilmesi için sevgiyi ikinci, aklı ve mantığı birinci plana alması gerekir. Evlenecek olan gençlerde ise duygular ön plandadır. Bu da doğru kararlar vermek yerine yanlış değerlendirmeler yapılmasına yol açar (Tarhan, 2012). Aşık olmak tek başına yeterli midir? Aşkın Gözü Kördür? demişler bu cümle aşkta cicim aylarını yaşayan, tutkunun doruklarında gezinen, her şeyi toz pembe gören ve aslında beraber olduğu kişiye değil de, kendi kafasında oluşturduğu mükemmel erkek veya kadın imgesine aşık olan kişilere özgüdür. Zamanla sular durulur, fırtına sona erer ve gerçekler ortaya çıkar. Yakışıklı genç veya güzel kız daha önce hiç böylesi görülmemiş mükemmel insan yerini, sıradan, defoları olan ve her zaman rastlanılacak türden birine dönüşür. 27

28 Tüm bunlardan sonra özetle; mantıkla kararlar verilen duyguyla onaylanan evlilikler başarılı olacak, emekle, sevgi beslendiği sürece de sürekli bir mutluluk sağlanacaktır. Evlenecek Kişide Aranacak Özellikler Nelerdir? Evlenecek kişide aranacak ilk özellik ahlak olmalıdır. Ahlak olduktan sonra geçici olan güzellik, zenginlik gibi vasıflara bakılabilir. Eğitimli bir insan olması tercih nedenidir. Ancak buradaki eğitim salt diploma sahibi olması değildir. Çünkü Tarhan a (2005) göre, diploma bir ambalajdır. Ambalaja bakıp da öze önem vermeyen insanlarla yapılan evlilikler yürümez. Bununla birlikte üniversite eğitim değil, öğretim verir. Yani insanın kişiliğini, ahlakını, alışkanlıklarını, davranışlarını daha iyi hale getirme hakkında sadece bilgi verir. Bu bilgiler ışığında sistematik düşünmeyi öğretir. Kişi bunları kendi kendine de yapabilir. Mantıkla kararlar verilen duyguyla onaylanan evlilikler başarılı olacak, emekle, sevgi beslendiği sürece de sürekli bir mutluluk sağlanacaktır. Evlilikte en önemli unsurlardan biri de uyumlu bir insan olmasıdır. Kendini mes ud edecek hayırlı ve uğurlu bir eş arayan kişi kendi özelliklerine uygun tabiatına ahlakına ve yaşayışına uygun birini araması doğaldır. Şunu unutmamak gerekir ki daima ruh güzelliği maddi güzelliğe tercih edilmelidir. Ayrıca evliliğin sağlamlığı ve devamlılığı, yalnızca evli çiftler için değil aile ve tüm toplum için önemli olduğundan, evlilik uyumunun ve ilişkili faktörlerin belirlenmesi daha da önemli hale gelmektedir (Güngör ve İlhan, 2008). Hz. Peygamber; Müminler arasında imanı en kusursuz olan, ahlakı en güzel olandır. Sizin en iyiniz de ailesine karşı iyi olandır. Ünal (1996) ın evlilik adayı bireylerin eş seçimi ölçütlerindeki psiko-sosyal faktörleri belirleyerek, evliliğin düşünülmesinde etkin olan unsurları derecelendirmek için yaptığı çalışmada; kadınların kendileriyle eşit ya da daha yüksek öğrenimli bir kişiyle, erkeklerin kendilerininkine eşit ya da daha düşük öğrenimli biriyle evlilik kararı aldıkları saptanmıştır. Bireyler evliliği (%71) yaşamı sevdiği kişiyle paylaşma olarak görmüşlerdir. Katılımcıların tümü evleneceği kişiyi kendileri seçmek istemişlerdir. Özgüven (2000) tarafından yapılan üniversite öğrencilerinin evlilik ve eş seçmeye ilişkin tercihleri konulu araştırma sonuçlarına göre: sorulan evleneceğin kişiyi kim seçmeli? soru- suna öğrencilerin %80.0 i kendim, %20.0 si ailem ya da başkaları cevabını vermişlerdir. Katılımcıların eşlerinde aradığı kişilik özelliklerinde ise sevgi (%29.0) ve dürüstlük (%24.0) aradıkları diğer özelliklere göre daha yüksek orandadır. Katılımcıların %78.2 si ekonomik bağımsızlıklarını elde etmeden evlenmeye karşı çıkmaktadırlar. Dini inançların benzerliği katılımcıların %86.0 ı için çok önemli ve kısmen önemli, %14.0 ü için önemsiz olduğu saptanmıştır. Evlenilecek Kişide Öne Çıkan Değerler Gerek insanlar arası iletişim gerek eşler arası iletişimde, manevi değerlerin yaşanması bireyin kendisini gerçekleştirmesine katkı sağladığı görülmektedir. Eşlerin güven, sevgi, hoşgörü, affetme, özür dileme gibi değerleri yaşaması, aralarındaki iletişimi olumlu etkilemektedir. Araştırma sonucuna göre bu değerler, eşler arası iletişimde sinerjiyi oluşturmaktadır (Belen, 2010). Ayrıca Terbiyeli, nezaketli, şerefli yani ahlakça güzel olanlar öne çıkmaktadır. Ondaş (2007) ın üniversite öğrencilerinin evlilik ve eş seçimiyle ilgili yaptığı araştırma sonuçlarına göre, öğrenciler evlenmede önemli görülen faktörlere verdikleri cevaplarda ekonomik özgürlüğe kavuşma, fiziksel olgunluğa erişme, eğitimi tamamlama ve sosyal olgunluğa erişme faktörlerini yüksek oranda önemli bulmuşlardır. Ayrıca katılımcılar evlenecekleri kişinin kendi bağımsız geliri olmasını, iyi bir meslek sahibi olmasını, daha önce evlenmemiş olmasını ve bakir ya da bakire olmasını istediklerini yüksek oranda belirtmişlerdir. Evlilikte kadının daha yüksek tahsilli olması ve daha yaşlı olması katılımcıların büyük çoğunluğu tarafından istenmeyen özellikler olarak saptanmıştır. Araştırmaya katılan öğrenciler, eşlerden birinin aynı cinsten, umursamaz, asabi, sinirli ve hırçın olmasını yüksek oranda evliliğe engel bir durum olarak görmüşler ve evliliğin sorumluluğundan korkan biriyle, yakın akraba olan biriyle evlenmeyeceklerini belirtmişlerdir. Gençler evlenecekleri kişide bağımsız gelir, iyi bir meslek, daha önce evlenmemiş olmak ve bakir/ bakire olunmasını istemektedirler. Evlilikte kadının daha yüksek tahsilli olması ve daha yaşlı olması istenmeyen özellikler olarak saptanmıştır. Yıldırım (2007) ın üniversite öğrencilerinin eş seçme kriterleri konulu çalışmasında katılımcılara eşlerinde bulunmasını en çok arzu ettikleri 20 özellik sorulmuştur. Özelliklerin önem sıralamasında kızlar ve erkekler birbirlerine yakın cevaplar vermişler ve eşlerinin güvenilir, dürüst, kişilikli, sadakatli, sözünü tutan ve kültürlü olmasını yüksek oranda istemişlerdir. Ancak 29

bu özellikler konusunda kızların erkeklere göre daha seçici ve dikkatli davrandıkları saptanmıştır. Problemsiz çift yoktur. Problemini çözemeyen çift vardır. Eşlerde Bulunması İstenmeyen Değerler Yapılan araştırmalara göre erkeklerde bulunması istenmeyen özellikler müsrif, tembel, kaba ve beceriksizlik, yalancı, sorumsuz, kumar oynayan, içki içen, cimri ve açgözlülük davranışlarıdır. Ahlaklı olmak tüm bu olumsuz değerlerden sıyrılmaktır. İnsanda birçok huy vardır. Bu huylar terbiyeyle şekillenir. Her ne kadar Can çıkar huy çıkmaz dense de kişi istedikten sonra tüm olumsuz huylarından kurtulup üstün vasıflara sahip olabilir. Mutlu olmak ve karşımızdakini de mutlu etmek istiyorsak güzel huylar edinmeliyiz. mekleri» verme gibi bir sırayı izlemektedir. Geniş coğrafya bölgelerinde yaşamanın, kültürel etkileşimin, gelişen uygarlık koşullarının sonucu bazı farklılaşmalar görülmektedir (Kartal, 1987). En hayırlı nikâh, zahmet ve meşakkati az olan nikâhtır. (Hz. Muhammed) Günümüzde düğün merasimlerinde takılacak hediyelerle ilgili zaman zaman tartışmalar yaşanmaktadır. Olaya ailelerinde katılımıyla sorun daha da büyümektedir. Birçok evliliğin nişan ve bazen de düğün aşamasında hediye bohçaları veya tutulacak düğün salonları yüzünden yıkıldığı görülmektedir. Sorun bulmak isterseniz eksiklik ve sorun bulursunuz. Bu kadar basit davranış, ancak evlilik ruhunu anlamamış kişilere özgüdür. Sevgiyle kurulacak bir aileye, kavga, çekişme ve gösteriş katmak doğru bir davranış değildir. Düğün ne sebeple olursa olsun kavganın değil anlaşmanın yeridir. Nikah ve Düğün Merasimleri Evlilik evlenme akdiyle kurulan en önemli sosyal kurumdur. Evlenme akdine nikah denir (Akşit, 1996). Evlenme törenleri ve bu törenlerdeki değişmeler ile insan ilişkileri de geçmişin ve günümüzün büyük oranda izlerini taşımaktadır (Erkul, 1985). Nikahta atılan imza, mutlulukta ve üzüntüde beraber olmanın simgesidir. Toplumumuzda evlenme olayına fazla önem verilmesi nedeniyle bu olaya pek çok tören, dinsel işlem, gelenek vb. eşlik etmektedir. Mutluluğa sahip olabilmeniz için acılar ve mutsuzluklar yaşamanız gerekir. Aksi takdirde, mutlu olduğunuzda bunu nasıl bilebilirsiniz? Leslie Caren Anadolu nun hemen her yerinde düğün gelenekleri, eskiden olduğu gibi, geleneklere uygun kız isteme, nişan, nikah, düğün, kına gecesi, düğün sonrası «davet» denilen «tanışma ye- Düğünler sevinç ve eğlence zamanıdır. Ancak bu sevinç günlerini aşırılığa kaçarak kutlamamak gerekir. Bu özel gecelere içki, silah ve çevreyi rahatsız edecek diğer davranışlar eklenmemelidir. 30 31

32 3. BÖLÜM Mutlu Ailenin Özellikleri Nelerdir? Mutluluk Nedir? İpsos Araştırma Şirketi nin dünya çapında yaptığı «Dünyanın Mutluluk Tablosu» çalışması sonuçlarına göre ilk sırada Çok Mutluyum diyen ülkeler oranı sıralanıyor. 1. % 53 Endonezya 2. % 43 Meksika, Hindistan 3. % 30 Türkiye 4. % 28 ABD, Avustralya 5. % 27 Kanada (12.02.2012, Habertürk Gazetesi) Mutlu evliliklerin üç özelliği tespit edilmiştir. 1.Beraber zaman geçirmek, 2. Takdir etmek ve bu sözcükleri yeterince kullanmak, 3.Hizmet davranışıdır Mutluluk Bilimine göre: 1. Mutluluk ekonomik değer gibidir, üretilmeden tüketilmez, 2. Mutluluk iç gerçekliğe göre üretilir. Mutluluk daha iyi bir hayatım olsa ne yapardım? demek yerine Sahip olduğum hayatla daha iyi neler yapabilirim? demektir. Bunlara baktığımızda Endonezya, Türkiye, Hindistan gibi geleneksel değerlerin henüz tam olarak silinmediği coğrafyalarda yaşayan toplumların daha mutlu olduğunu görüyoruz (Tarhan, 2012). Ben mutlu olmalıyım dediğiniz andan itibaren mutsuzluk başlar Köknel, mutlu bir evliliğe sahip olmak için eşlerin karşılıklı olarak çaba sarf etmesi gerektiğini Balzac ın şu sözü ile ifade eder: Evlilik, birçok kimsenin bilmediği bir bilim dalıdır. Köknel e göre, bir bilim dalında insanın gelişip ilerlemesi için bitip tükenmeyen bir çaba harcaması gerektiği gibi, evlilikte mutlu olmak için de eşlerin çaba göstermeleri gereklidir. Bu çabanın karşılıklı olarak sürdürülmesi yanında, taraflarının birbirlerinin çabasına inanması da önemlidir. Ona göre, çiftler evlenmeden önce evlilikte mutluluğu sağlayacak ön koşulları ne denli yerine getirirse getirsin, evlilik içinde ortak çaba harcanmadıkça mutluluktan söz edilemez. Mutluluk paylaşıldıkça, birlikte özen gösterildikçe gelişen, çiçek açan bir duygudur (Köknel, 1997). Nebraska Üniversitesinde yapılan evlilik kuramına yönelik bir araştırmada mutlu evliliklerin üç özelliği tespit edilmiştir. Beraber zaman geçirmek, takdir etmek ve bu sözcükleri yeterince kullanmak, üçüncüsü de hizmet davranışıdır (Tarhan, 2012). Eşinizi Tanıyor musunuz? Tarhan (2012) a göre, evlilikte eşlerin ortak ilgi alanları ve değerlerini tespit edebilmesi birbirlerini tanımakla mümkündür. Evlenecek kişinin Düşündüğüm kişi ile evlenirsem avantajları ve dezavantajları ne olur? diye düşünerek önceliklerini belirlemesi gerekir. Evlilikte eşlerin paylaşacağı iyi ve kötü günler olacaktır. Bu bakımdan önemli olan evlenecek kişilerin ortak değerlerinin var olup olmadığıdır. Birbirine Vakit Ayırmak Neler Kazandırır? Daha az evlilik çatışması yaşanır. Eşler birbirlerine karşı daha fazla yakınlık hisseder. Karı koca birbirlerine daha fazla güven duyar. Her iki taraf da evliliklerinden tatmin duyar. Eşlerden her biri kendisini bireysel olarak daha mutlu hisseder. Her iki eşin de psikolojik sağlıkları daha iyi olur. Evliliğin daha sağlam ve dayanıklı olduğu hissedilir. Tarhan, (2012) bir insanı üç şekilde tanıyabileceğimizi belirtir. Birincisi, onun geçmiş yaşantısını öğrenmektir. İkincisi, bıraktığı eserlere bakmaktır. Yani, geçmişte insanlar ile ilişkileri nasıldı? Şimdiye kadar neleri ortaya koydu? Nerelerde çalıştı? Çevresinde bıraktığı izlenim nasıldı? sorularına verilecek cevaplardır. Eş adayının geçmişini ve bıraktığı eserleri öğrenmenin yolu, bu konuda başkalarının düşünce ve gözlemlerini değerlendirmektir. Anne-baba ya da yakın akrabalar eş adayının yetiştiği ortamı, nasıl bir karaktere sahip olduğunu, hayata bakışını daha kolay anlayabilir. Evlenecek kişiler, olaya duygusal baktıkları için eş adayını objektif olarak değerlendiremez. Üçüncüsü ise, kişinin karşıdakinden edindiği izlenimdir. Kişinin güvenilir ya da güvenilmez, hoş veya nahoş, önemsenecek veya önemsenmeyecek, uyumlu veya uyumsuz olduğu gibi algılamaları içeren bu ilk izlenimler, otuz-otuz beş saniye gibi kısa bir sürede oluşmakta ve daha çok sözsüz mesajlara dayanmaktadır (Cüceloğlu, 2008). 33

Peygamber Efendimiz ile eşi Hz. Ayşe arasında şöyle bir diyalog geçer: Ey Ayşe! Ben senin bana kızgın/kırgın olduğun anı (şöyle) fark ederim: Normal zamanlarda Muhammed in Rabbine yemin ederim ki diye yemin ederken kızgın/kırgın olduğun zamanlarda ise İbrahim (Peygamber) in Rabbine yemin ederim diyerek benim adımı anmadan yemin ediyorsun. Hz. Ayşe ise şöyle karşılık verir: Evet, Ya Rasûlallah! Öfkeli anımda isminiz belki dilimde yer almaz ancak bilin ki kalbimden asla çıkmaz Eşini olduğu gibi kabul eden bireyler özgüven sahibi, kendini geliştiren, yeniliğe açık insanlardan oluşmaktadır. Eşe yönelik beklentilerini zihinsel kalıplara bağlamayan katılımcıların eşiyle daha huzurlu ve enerjik olduğu, eşini eleştirmek yerine ondaki farklılıklara saygı duyduğu gözlemlenmiştir. Taş (2011) a göre insanoğlu kendisine benzeyen insanları sever. Kendi yapınıza kim daha yakınsa, ona pozitif enerji gönderir. Eşini olduğu gibi kabul eden bireyler özgüven sahibi, kendini geliştiren, yeniliğe açık insanlardan oluşmaktadır. Eşe yönelik beklentilerini zihinsel kalıplara bağlamayan katılımcıların eşiyle daha huzurlu ve enerjik olduğu, eşini eleştirmek yerine ondaki farklılıklara saygı duyduğu gözlemlenmiştir. Mutlu ve uyumlu bir evlilik her şeyden önce sağlıklı ve yeterli bir iletişim ve eşlerin bundan sağladıkları doyumla gerçekleşir. Evliliğin kalitesi ve uyumun artırılması konusundaki önemli noktalardan biri eşlerden her ikisini de hoşnut eden iletişim türleri ve düzeyi üzerinde eşlerin anlaşmaları, fikir birliğine varmaları ve memnuniyet duymalarıdır. İletişim becerileri ile evlilikteki memnuniyet arasındaki ilişkiye bakıldığında; eşlerin iletişim becerilerinin evlilikteki memnuniyeti belirleyen en önemli etken olduğu, bir çok araştırmacı ve terapist tarafından paylaşılan bir görüştür (Ergin, 2009). Uğurlu (2003) araştırmasında, çatışma durumunda, kadınların erkeklerden daha olumlu-aktif çatışma çözme stili kullandıklarını, evlilik uyumu açısından ise kadın ve erkekler arasında anlamlı bir fark bulunmadığını tespit etmiştir. İnsan üç şekilde tanınır: Geçmiş yaşantısını öğrenmek, Bıraktığı eserlere bakmak, Kişinin karşıdakinden edindiği izlenimdir. Erkeklerin özellikleri Erkekler yetenekli, yeterli ve güçlü olmak isterler. Başarılı olmak onlar için vazgeçilmez tek sonuçtur. Erkekler kadınların eski arkadaşlarıyla görüşmesinden hoşlanmaz. Erkekler bir sorunla karşılaştığında kabuğuna çekilir ve düşünür. Çözüm odaklı bakarlar. Tarhan kadın ve erkeğin psikolojik ihtiyaçları hakkında şöyle der: Erkeğin psikolojik ihtiyacı, kendisine ihtiyaç duyulmasıdır. Kendisine ihtiyaç duyulduğunu hissettiğinde enerjisi artar, güçlenir ve harekete geçer. Kadın ise sevilip değerli olma duygusu taşıdığında mutlu olur. Varlığına ihtiyaç duyulmadığını hissedememek, erkek için ağır ağır ölmek demektir. Sevilmemek de aynı şekilde kadını yıpratır. (Tarhan, 2008). Bacanlı (2001) nın 220 üniversite öğrencisi arasında yaptığı araştırmada eş seçiminde erkeklerin iyi yemek yapma, bekaret, yuva arzusu, görünüş güzelliği ve dini inanç benzerliği konularını kızlardan daha çok önemsediği ortaya çıkmıştır. Ayrıca fiziki çekiciliği erkekler, zeki olma özelliğini de kızlar daha çok istemektedirler. Erkekler genelde kadın tarafından eleştirilmekten hoşlanmaz. Kadınların Özellikleri Kadınlar paylaşmak ve yakınlık hissetmek isterler. Bir kadın eşini sevdiğinde onun eksiklerini gidermek için çalışır. Kadın erkekten çok daha fazla estetik kaygılara, sevgiye, iletişime, güzelliğe değer verir. Sevgi ve uyum onlar için daha önemlidir (Çankırılı, 2011). Kadınlar daha duygusaldırlar. Erkeklerin annesine düşkünlüklerinden rahatsız olurlar. Kadınlar bir sorunla karşılaştığında eşiyle paylaşmak isterler. Eşlerin karşı cinsin psikolojisini bilmesi uyumlu bir evlilik için çok önemlidir. Erkekler iyi yemek yapma, bekaret, yuva arzusu, görünüş güzelliği ve dini inanç benzerliği konularını kızlardan daha çok önemsemektedir. Erkekler daha mantıklı, kadınlar daha duygusaldır. Hanımlar daha fazla detaylarla ilgilenirken, beyler olayları çok daha yüzeysel bir zekâ ile değerlendirir. Erkeğin mantığıyla kadının duygusallığını birleştirirsek, ortaya inanılmaz bir güç ve potansiyel çıkar (Taş, 2011). Sirke Ne güzel Bir Ekmek Katığıdır Peygamber (sav) Efendimiz bir gün evine gelmiş ve eşine seslenmiş: -Yemek yaptın mı? Cevap -Hayır dır. -Yiyecek hiçbir şey yok mu? diye tekrar sorar. Hanımı: -Bir parça ekmek ve biraz da sirke var deyince, şu karşılığı verir: -Sirke, ne güzel bir ekmek katığıdır. Getir yiyelim. ve hiçbir rahatsızlık işareti göstermeden, ekmeği sirkeye basarak yer. 34 35